01.09.2015 Views

S i Z f l F M

Sizofrengi-14

Sizofrengi-14

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kaygıları. Ne bize dokunulsun isteriz ne<br />

de biz başkalarının acısına dokunalım.<br />

Kaşlarını çatar, parmak sallar bize içimizdeki<br />

taş heykel, çelik iskelet: "Aman"<br />

der, "aman dikkat, uzak dur böylesinden".<br />

Fırlarız koltuklarımızdan, elimizi<br />

kolumuzu sallayarak çıkışmaya başlarız:<br />

"Biz buraya onun da bize benzediğini<br />

görmeye geldik" deriz. "Onun tekmelendiğini,<br />

itildiğini kakıldığını, ateşte<br />

yürüdüğünü, insan taklidi yaptığını<br />

görüp eğlenmeye geldik, bedenine batan<br />

iğnelere tepki vermediğini görmek istiyoruz.<br />

Papağan gibi kelime ezberleyebildiğim,<br />

maymun gibi palyaçoluk yapabildiğini,<br />

ama hiçbir şey, hiçbir şey hissetmediğini<br />

görmek istiyoruz. Kimsenin, kimsenin<br />

duyguları olmasına ve hele ki kimsenin<br />

bu duyguları açığa vurarak bizi huzursuz<br />

etmesine tahammül edemeyiz. Ya<br />

susturun onu ya da paramızı verin geri.<br />

Kimsenin bize insan olduğumuzu hatırlatıp<br />

canımızı sıkmaya hakkı yok. Biz<br />

sürdürebiliyorıız, uyum sağlayabiliyoruz,<br />

ayak uydurabiliyoruz. Eğer o bunu yapamıyorsa,<br />

ondan beklediğimiz 'fonksiyonlarını'<br />

yerine getiremiyorsa üretildiği fabrikaya<br />

geri yollansın ve 'tamir edilsin'.<br />

Yeter ki böyle bağırarak bir tokat gibi<br />

çarpmasın anlamsızlığımızı yüzümüze!"<br />

Bizim söylenmelerimiz ve homurtularımız<br />

arasında daha çok, daha çok bağırır<br />

küçük kadın birileri duysun diye sesini.<br />

Elektrogitar kavrulan çöl kumundan<br />

avuçlar dolusu saçarak ve hırsla,<br />

hüzünle, özlemle inleyerek derin yarıklar<br />

açar onun yüreğinde. Ve biz, kelimeleri<br />

yaratanlar ve tüm duyguları kelimelerin<br />

dar kafesine hapsedenler ve kelimelerle<br />

düşünenler ve kelimelerle oynayanlar;<br />

bizler, onun elinden alırız kelimelerini.<br />

Sözcüksüz, hecesiz, sessiz anlatamaz ki<br />

artık kimselere acısını,<br />

çünkü biz yalnızca kelimeleri<br />

anlarız ve yalnız kelimelere<br />

tepki veririz, oysa<br />

o artık kelimelere sahip<br />

değildir. Ekranlardaki<br />

görüntüler birbirine karışır.<br />

Küçük kadının kısılır<br />

sesi. Hıçkırıklara dönüşür<br />

yavaş yavaş çığlıkları,<br />

düşleriyse gözyaşlarına,<br />

...kaybeder kendini. Tüm<br />

duygularını, tüm benliğini,<br />

tüm ruhunu, tüm yaşamını<br />

serip açar önümüze bir<br />

yelpaze gibi ve bırakır<br />

ayakucumuza. Ama sivri,<br />

kesici, zalim kelimeler bizim<br />

elimizdedir, onu daha<br />

da incitmek için birer kırbaç<br />

gibi kullanırız kelimelerimizi;...<br />

sıfatlar yakıştırır, yaftalar takarız<br />

ve dinlemek de duymak da istemeyiz<br />

artık. Çünkü sorgulanmak istemeyiz, hele<br />

ki dokunulmak ve sorumlu tutulmak<br />

hiç... Yalnız ve yalnız o sağır uykumuz<br />

içinde yürüyerek küçük evlerimize,<br />

küçük işlerimize dönmek isteriz, küçük<br />

yaşantılarımızı eskisi gibi sürdürmek üzere.<br />

O küçük kadın, MAMA BEA’dır. Kullandıktan<br />

sonra bir köşeye fırlatıp attığınız<br />

plastik bir meta değilim ben demek<br />

ister bize. Helezoni, dik, yüksek, nereye<br />

çıktığı bilinmez merdivenlerinizde, akıl<br />

almaz bir hız ve kargaşayla hep daha<br />

yükseğine, daha ötesine çıkmak için ölesiye<br />

koşuşturup durduğunuz o garip, o<br />

korkunç merdivenlerinizde üzerine basılacak<br />

bir basamak olmadığını söylemek<br />

ister bize. Kim duyacak onu, kim dinleyecek,<br />

kim onun dilini çevirecek bize?<br />

ARZU GÜNEY<br />

Nemi<br />

bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!