15.09.2022 Views

Prizma 13

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

FEDERASYONUN

YENİ BİNASI

YANDI

Türk İşçi Dernekleri

Federasyonu'nun

Ulvsunda'daki yeni

binası 16 Şubat 2003

tarihinde sabaha karşı

molotofkokteyli atılarak

kimliği belirsiz

kişilerce kundaklanmıştı.

Yayın organı

Yeni Birlik'teki başyazısında olayı kınayan

ve çeteleri eleştiren Federasyon Başkanı Osman

Özkanat; saldırının Federasyona değil

Muzaffer Ulusoy tarafından işletilen İstanbul

Restaurant'a yönelik olduğunu belirtti.

Binaya ve eşyalara gelen 3 milyon

dolayındaki zarar federasyona ait ama bu

zarar sigorta tarafından karşılanıyor. Binanın

halen devam eden onarım çalışmalarının 18

Ağustos'ta bitmesi ve 1 Eylül'den itibaren

kullanıma açılması bekleniyor.

Geciken kira ödemeleri nedeniyle mahkeme

kararı ile 2004 yılında işletmeyi devretmesi

gereken eski işletmecinin, söz verdiği diğer

tahaüütleri de yerine getirmediği için erken

tahliyesinin söz konusu olabileceğini ve bu

konuda avukatların inceleme yaptığını

söyleyen Özkanat, durum kesinleşince

lokantanın işletmesini yeniden ihaleye

açacaklarını belirtti.

16 Şubat'ta saat sabahın 5' ine kadar restoranda

olduğunu ve kundaklama eyleminin

kendisi çıktıktan 20 dakika sonra yapıldığını

söyleyen Muzaffer Ulusoy, polis kayıtlarına

göre saldırının çok profesyonelce

yapıldığının saptandığını vurguluyor.

Yangından kısa bir süre sonra, Hallonberg

Centrum'da beş yüz kişi kapateli yeni bir

restoranı aynı isimle (İstanbul) açtığını

belirten Ulusoy, yanan binanın onarımı bittikten

sonra oradaki restoranı da işletmeye

devam edeceklerini, çünkü oraya çok yatırım

yaptıklarını söylüyor.

Ulusoy'a göre yangını kimin yaptığına dair

halk arasında dolaşan üç çeşit söylenti var:

"Bazıları derneklerden Federasyona yönelik

olabilir derken, kimi Türkiye'nin Irak savaşı

konusundaki tutumunu beğenmeyen Kürt-

1 erin yaptığını, kimi de Azerbaycanlı

müşteri !erimizin çokluğunu hazetmeyen

İranlılar'ın yapmış olabileceğini söylüyorlar"

diyen Ulusoy, kendisinin 50 bin,

federasyonun ise 150 bin kron ödül koyarak

saldırganların yakalanmasını sağlamaya

çalıştıklarını fakat olayın hala çözülemediğini

söylüyor.

Gerek Muzaffer Ulusoy, gerekse Osman

Özkanat, olayla ilgili hiç kimseden

şüphelenmediklerini belirterek hiç

düşmanları olmadığını, böyle bir olaya sebep

olacak herhangi bir olay da yaşamadıklarını

vurguluyorlar.

23 NİSANƸ RİNKEBY'ģDEƸ

COŞĢKUYLAƸ KUTLANDIƸ

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk

Bayramı Rinkeby'de öğretmenlerimizin ve

Rinkeby Türk Kültür Derneğinin işbirliği ile

çoşku içinde kutlandı. Rinkeby Folketshus 'de

yapılan kutlamalara öğrenci velilerinin ilgisi

büyüktü. Öğrenciler şiirler, folklor oyunlarıyla

büyüklerine unutamayacakları bir gün

yaşattılar. Kutlamalarda Büyükelçi Tomur

Bayer, Sol Parti milletvekili Sermin Özürküt

ve Rinkeby Derneği başkanı Hasan Dölek

günün anlam ve önemini beliıien konuşmalar

yaptılar. Konuşmacıların hepsi söz birliği

etmişçesine çocuklarımızın eğitiminin önemi

üzerinde durdular. 23 Nisan etkinliklerine en

fazla emeği geçen öğretmenlerin ise başarılı

geçen ve ilgiyle izlenen kutlamalardan dolayı

çok memnun oldukları gözleniyordu.

SŜEYAŪHATŁƸACENTAŢLIĞINDAƸ

RÖNEńSŝANSƸ

Bilindiği gibi, Irak savaşı seyahat acentalarını

zor duruma düşürdü. SAS havayollarının

bile iflasın eşiğine geldiği şu günlerde üç

genç girişimci Hami Dağlı, Damon Pirzadeh

ve Ken Başak Arslanerkekoğlu ise "seyahat

acentalığında biz de varız" diyerek

Reııaisance Travel şirketini kurdular.

Renaisance Travel'in ortaklarından Hami

Dağlı; hizmette kaliteye ve profeyonelliğe

çok önem verdiklerini vurgulayarak

müşterilerinin istek ve tercihlerine göre turlar

düzenlemeyi planladıklarını söylüyor.

Soldan sağa: Ken Başak Arslanerkekoğlu,

Damon Pirzadeh ve Hami Dağlı.

l'RiZMA-200,

RE:ĹORİENTƸ FŇEŅSTİVŧALİNDENƸ

İSVEÇƸ TELEVİZYONUƸ

KÜLTÜRƸBÖLÜMÜƸ ŞĢEFLİĞİNEƸ

Ozan Sunar 1993 yılının Haziran ayında

Re:Orient festivalini başlatarak İsveç'in

kültür dünyasına imzasını atacağınm işaretini

vermişti. Şimdi de İsveç Televizyonuna

Kültür Bölümü şefi olarak atandı.

Yüksek öğrenimini "Düşünce Tarihi" ve

Felsefe alanında yapan Sunar, bir süre de

Entegrasyon Bakanı 'nın danışmanlığını

yaptı. İlk defa göçmen kökenli bir kişi böyle

bir göreve getiriliyordu. Fakat Sunar kısa bir

süre sonra bu görevden istifa etti, çünkü

yürütülen entegrasyon politikasını yanlış

buluyordu. Ardından, batmak üzere olan

Södra Teater'in yöneticiliği önerildi. Sunar,

çok riskli olan, kolay kolay herkesin cesaret

edemeyeceği bu görevi kabul etti. Herkesin

batacak gözüyle baktığı tiyatro kısa sürede

Stockholm'ün en gözde ve hareketli kültür

merkezlerinden biri haline geldi. Artık

Re:Orient denilince Södra Teater, Södra Teater

denilince Re:Orient geliyordu akıllara.

Sunar gerek Re:Orient'te gerekse Södra

Teater'da Asya, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin

kültürünü, sanatmı İsveç toplumuyla

kucaklaştırırken Anadolu kültürüne de özel

bir yer veriyor ve sık sık Türkiye'den gelen

müzik gruplarını hem İsveçli hem de

Türkiyeli sanatseverlerle buluşturuyordu.

Sunar'm Södra Teater'de düzenlediği en çok

ilgi çeken ve önemli etkinliklerden biri de

çocukları felsefe sohbetleri ile tanıştırarak

genç beyinleri daha başından felsefi

düşünmeye, felsefe yapmaya teşvik

etmesiydi.

Ozan Sunar'ın çığır açan yenilikçi fikirleri,

cesareti ve dinamizmi ile İsveç Televizyonunun

kültür politikasına da yeni bir soluk

getirmesi bekleniyor.

Kimbilir belki de Södra Teater'daki çocukların

felsefe sohbetlerini televizyon ekranlarında

da izleme fırsatını buluruz.

Çocukların kurduğu bir felsefe dünyasından

daha güzel, daha temiz ve daha yaratıcı ne

olabilir ki?

21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!