16.09.2013 Views

publicatie - Lotte van Laatum

publicatie - Lotte van Laatum

publicatie - Lotte van Laatum

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bloei!<br />

Turkse tradities in een Nederlandse context<br />

deel 2<br />

8 vrouwen vertellen hun verhaal<br />

Yeşerme!<br />

Hollanda ortamında Türk gelenekleri<br />

2. bölüm<br />

8 kadın kendi hikâyesini anlatıyor


Dit project is mede mogelijk gemaakt door:<br />

Dienstencentrum West, Utrecht<br />

Met dank aan<br />

Vertaalburo Alesta<br />

www.alesta.nl<br />

Voor meer informatie:<br />

<strong>Lotte</strong> <strong>van</strong> <strong>Laatum</strong><br />

Bolksbeekstraat 60bis<br />

3521 CV Utrecht<br />

www.lotte<strong>van</strong>laatum.nl


In dit deel vertellen 8 <strong>van</strong> de 10<br />

vrouwen <strong>van</strong> het project Bloei!<br />

hun verhaal. Al deze vrouwen<br />

behoren tot de eerste generatie<br />

Turkse vrouwen in Nederland.<br />

Het verhaal <strong>van</strong> deze vrouwen is<br />

nog niet eerder opgeschreven.<br />

In Nederland heerst de neiging<br />

om over en niet met deze<br />

vrouwen te praten. Door hun<br />

verhaal op te schrijven en hun<br />

foto´s te documenteren wordt<br />

geprobeerd hier op een<br />

persoonlijke manier verandering<br />

in te brengen.<br />

Er is geprobeerd een zo compleet<br />

mogelijk beeld te schetsen. Er<br />

wordt aandacht besteed aan het<br />

leven <strong>van</strong> de vrouwen als klein<br />

meisje in Turkije, op welke manier<br />

ze naar Nederland zijn gekomen,<br />

wat ze <strong>van</strong> het leven in Nederland<br />

vinden en er wordt kort in gegaan<br />

op wat het Turks handwerk voor<br />

hun betekent, vroeger en nu.<br />

Graag wil ik alle vrouwen, Gülbiye<br />

Aykan, Ülfet Helvacı,<br />

Ayşe Karataş, Şekibe Konuş,<br />

Kevser Kurşuncu, Zeliha Öz,<br />

Ferdane Özkaya en Hayriye<br />

Yılmış bedanken voor hun<br />

openhartigheid.<br />

Hopelijk draagt dit boek bij aan<br />

een realistischer beeld <strong>van</strong> deze<br />

vrouwen.<br />

Bu bölümde, Bloei! projesindeki on<br />

kadından sekizi, kendi hikâyesini<br />

anlatıyor. Bu kadınların hepsi,<br />

Hollanda’daki ilk kuşak Türk<br />

kadınlarından.<br />

Onların hikâyeleri, daha önce<br />

hiç yazılmadı. Hollanda’da bu<br />

kadınlarla değil de onlar hakkında<br />

konuşmaya yönelik bir eğilim var.<br />

Bu, onların hikâyeleri yazılıp,<br />

fotoğrafları belgelenerek, kişisel<br />

şekilde değiştirilmeye çalışılıyor.<br />

Mümkün olduğunca tam<br />

bir görüntü oluşturulmaya<br />

çalışıldı. Küçük bir kız çocuğu<br />

olarak Türkiye’deki hayatlarına,<br />

Hollanda’ya nasıl<br />

geldiklerine, Hollanda’daki yaşamı<br />

nasıl bulduklarına ağırlık verildi<br />

ve kısaca Türk elişlerinin onlar<br />

için şimdi ve önce nasıl bir anlam<br />

taşıdığına değinildi.<br />

Açık kalpliliklerinden dolayı<br />

Gülbiye Aykan, Ülfet Helvacı,<br />

Ayşe Karataş, Şekibe Konuş,<br />

Kevser Kurşuncu, Zeliha Öz,<br />

Ferdane Özkaya ve Hayriye Yılmış<br />

olmak üzere bütün kadınlara<br />

teşekkür etmek istiyorum.<br />

Umarız bu kitap bu kadınlar<br />

hakkında daha gerçekçi bir görüntü<br />

edinilmesine katkıda bulunur.


Turkije<br />

Turkije<br />

Türkiye


Gülbiye Aykan<br />

In 194 ben ik geboren in<br />

Karadiken, een klein dorpje 20<br />

kilometer <strong>van</strong> Adapazari in het<br />

noordwesten <strong>van</strong> Turkije.<br />

Karadiken had in die tijd<br />

ongeveer 50 inwoners,<br />

voornamelijk boeren. Mijn ouders<br />

komen <strong>van</strong> oorsprong uit<br />

Roemenië. Ze zijn na de Russische<br />

bezetting naar Turkije gevlucht.<br />

Ook de ouders <strong>van</strong> mijn man,<br />

Yusuf, komen uit deze streek.<br />

Karadiken is een boerendorp en<br />

landbouw en veeteelt zijn dus een<br />

<strong>van</strong> de hoofdtaken.<br />

De vrouwen en mannen staan<br />

’s ochtends om 5:00 op.<br />

De mannen gaan de dieren,<br />

voornamelijk koeien en schapen,<br />

verzorgen en het gereedschap<br />

voor het land in orde maken.<br />

De vrouwen melken de dieren en<br />

verzorgen het ontbijt. Daarna<br />

vertrekken de mannen te voet<br />

naar het land dat op zo’n ander<br />

half uur lopen <strong>van</strong> het dorp ligt.<br />

De vrouwen blijven thuis en<br />

zorgen voor het huishouden.<br />

De zomermaanden waren drukke<br />

tijden voor de dorpsgenoten. In<br />

deze periode moest er veel<br />

gebeuren op het land. In de<br />

wintermaanden was het rustig.<br />

De mannen vermaakten zich in<br />

het buurtcafé en de vrouwen<br />

waren vooral met elkaar aan het<br />

handwerken. In tegenstelling tot<br />

1947 yılında Türkiye’nin<br />

Kuzey-batısında, Adapazarı’na 20<br />

kilometre uzaklıktaki Karadiken<br />

köyünde doğdum. O zamanlar<br />

köyümüzün nüfusu çoğu çiftçi olan<br />

yaklaşık 50 kişiden oluşmaktaydı.<br />

Aslen anne babam Romanya’dan<br />

göçmüş. Rus işgalinden sonra<br />

kaçıp, Türkiye’ye yerleşmişler.<br />

Eşim Yusuf’un ailesi de bizim<br />

köyden.<br />

Köyün başlıca geçim kaynağı<br />

çiftçilik, öyle olunca da başlıca<br />

uğraşılar tarım ve hay<strong>van</strong>cılık<br />

oluyor. Kadınlar, erkekler sabah<br />

05:00’de kalkar. Erkekler<br />

hay<strong>van</strong>larla, yani koyunlarla,<br />

sığırla ilgilenir, tarlada lazım<br />

olan araçları, gereçleri hazırlarlar.<br />

Kadınlar hay<strong>van</strong>ları sağar,<br />

kahvaltıyı hazırlar. Sonrasında<br />

erkekler yürüyerek köye bir buçuk<br />

saat uzaklıktaki tarlalara giderler.<br />

Kadınlar evde kalıp, evin işleriyle<br />

ilgilenirler. Bizim köyde en yoğun<br />

geçen günler yaz aylarıydı.<br />

Bu dönemde tarlada yapılması<br />

gereken pek çok iş vardır.<br />

Kışları sakin geçerdi. Erkekler<br />

köyün kahvesinde vakit geçirir,<br />

kadınlar da bir araya gelip elişleri<br />

yaparlardı. Diğer kızların aksine,<br />

ben her zaman iki ağabeyime<br />

tarlada yardım ettim. Onlarla<br />

ilk defa tarlaya gittiğimde 9<br />

yaşındaydım. Çoğu zaman akşam<br />

on bire kadar tarlada çalışırdık.


De ouders <strong>van</strong> Gulbiye voor het huis in Karadiken<br />

Gülbiye’nin anne ve babası Karadiken’deki evlerinin önünde<br />

[19 6]<br />

Gulbiye aan het werk in het dorp<br />

Gülbiye, köyde çalışırken<br />

[19 6]


de andere vrouwen heb ik altijd<br />

met mijn twee oudere broers<br />

meegeholpen op het land. Ik was<br />

9 jaar toen ik voor het eerst mee<br />

ging. We werkten vaak op het<br />

land tot elf uur ’s avonds.<br />

Doordat mijn moeder slecht ter<br />

been was hielp ik haar daarna<br />

ook in het huishouden.<br />

Mijn ouders verbouwden voornamelijk<br />

mais, suikerbieten en<br />

tarwe. Mijn vader was geen<br />

eigenaar <strong>van</strong> het land en stond de<br />

helft <strong>van</strong> de opbrengst af aan de<br />

eigenaar. De andere helft werd<br />

gebruikt voor het gezin of werd<br />

verkocht. Het dorp was<br />

behoorlijk arm.<br />

In 1965 ben ik met Yusuf<br />

getrouwd. Mijn ouders hadden<br />

andere plannen voor het huwelijk<br />

maar ik ben <strong>van</strong> huis weggelopen<br />

zodat Yusuf en ik met<br />

elkaar konden trouwen. Yusuf<br />

werkte in die tijd buiten het dorp<br />

bij een smid en ik bleef op het<br />

land werken. We trokken samen<br />

bij de ouders <strong>van</strong> Yusuf in.<br />

Na een jaar moest mijn man in<br />

dienst en hij is twee jaar niet thuis<br />

geweest, op een vakantie <strong>van</strong> 36<br />

dagen na.<br />

Na de militaire dienst heeft hij<br />

nog een jaar bij de smid gewerkt<br />

en daarna is hij in de metaalindustrie<br />

in Istanbul gaan<br />

werken. Na een aantal maanden<br />

ben ik met mijn twee kleine kin-<br />

9<br />

Bir de annem iyi yürüyemediğinden<br />

tarla dönüşünde evde ona yardım<br />

ederdim. Annemler bilhassa<br />

mısır, şeker pancarı ve buğday<br />

yetiştiriyorlardı. Babam tarlanın<br />

sahibi olmadığından, ürünün<br />

yarısı tarla sahibine giderdi. Diğer<br />

yarısını da ya biz tüketir ya da<br />

satardık. Köyümüz oldukça<br />

yoksuldu.<br />

Yusuf’la 1965 yılında evlendim.<br />

Ailem benim için başka bir evlilik<br />

düşünüyordu, ancak ben evden<br />

kaçınca Yusuf’la evlenebildik.<br />

O zamanlar eşim köyün dışındaki<br />

bir nalbant yanında çalışıyordu,<br />

ben ise tarlada çalışmaya devam<br />

ettim. Eşimin ailesinin yanında<br />

oturuyorduk. Evlendikten bir yıl<br />

sonra Yusuf’un askere gitmesi<br />

gerekiyordu. 36 günlük izni dışında<br />

tam iki yıl evde olmadı. Askerliğini<br />

tamamlayıp döndüğünde bir yıl<br />

daha nalbantta çalışıp,<br />

metal sektöründe çalışmak üzere<br />

İstanbul’a gitti. Birkaç ay sonra<br />

ben de iki küçük çocuğumla beraber<br />

İstanbul’a gittim. Köyden sonra<br />

büyük bir şehre taşınmak zor bir<br />

adımdı. İstanbul’dayken ben<br />

çocuklarla ilgileniyor, yaz<br />

aylarındaysa yeniden köye dönüp<br />

tarladaki işlere yardım ediyorduk.<br />

İki yıl boyunca İstanbul’da<br />

yaşadıktan sonra, Yusuf’un<br />

Amsterdam’daki bir gemi<br />

fabrikasında çalışabileceği<br />

haberi ulaştı. Öyle olunca ben


deren naar Istanbul gegaan.<br />

Dit was een moeilijke stap, <strong>van</strong><br />

een klein dorp naar de grote stad.<br />

In Istanbul heb ik vooral voor<br />

het gezin gezorgd maar in de<br />

zomermaanden gingen we terug<br />

naar het dorp om te helpen op het<br />

land.<br />

Na twee jaar in Istanbul te<br />

hebben gewoond kwam<br />

het bericht dat Yusuf in de<br />

scheepsbouw in Amsterdam zou<br />

kunnen werken. Ik ben toen terug<br />

gegaan naar Karadiken om daar<br />

bij mijn schoonouders te gaan<br />

wonen. Na een lang gezondheidsonderzoek<br />

bleek Yusuf<br />

<strong>van</strong>wege gezondheidsredenen<br />

niet naar Nederland te kunnen.<br />

Hij heeft toen weer een baan in<br />

de metaalfabriek in Istanbul<br />

gevonden en ik ben weer naar<br />

Istanbul gegaan. Na een operatie<br />

bleek Yusuf weer gezond genoeg<br />

om naar Nederland te gaan.<br />

Dit was altijd zijn droom, om naar<br />

het buitenland te gaan en daar<br />

genoeg geld te verdienen om bij<br />

terugkomst in Turkije een eigen<br />

zaak te beginnen en zijn<br />

kinderen te laten studeren.<br />

Yusuf vertrok in 19 4 naar<br />

Utrecht waar hij bij Demka in de<br />

metaalindustrie ging werken.<br />

Ik ben weer met de kinderen<br />

naar mijn dorp, Karadiken terug<br />

gegaan. Deze twee jaar zijn heel<br />

moeilijk geweest. Zonder mijn<br />

10<br />

tekrar Karadiken’e dönüp, eşimin<br />

ailesinin yanında kalmaya<br />

başladım. Uzun süren bir sağlık<br />

kontrolüne tabi tutulduktan<br />

sonra, sağlık nedeniyle Yusuf’un<br />

Hollanda’ya gidemeyeceği<br />

anlaşılınca İstanbul’daki bir metal<br />

fabrikasında tekrar bir iş buldu.<br />

Ben de yine İstanbul’a döndüm.<br />

Yusuf bir ameliyat geçirdikten<br />

sonra, Hollanda’da çalışacak kadar<br />

sağlığına kavuştu. Yurtdışına<br />

gidip yeterince para kazanmak,<br />

geri dönüp Türkiye’de kendi işini<br />

kurmak ve çocuklarını okutmak en<br />

onun büyük hayaliydi.<br />

Yusuf 1974’te metal sektöründe,<br />

Demka’da çalışmak üzere Utrecht’e<br />

gitti. Ben de tekrar çocuklarla birlikte<br />

köyüme, Karadiken’e döndüm.<br />

Bu iki yıl çok zor geçti.<br />

Eşim olmadan üç oğlumu<br />

büyütmem gerekiyordu. Çocuklarla<br />

beraber yeniden Yusuf’un ailesinin<br />

yanında yaşamak zordu. Eşim para<br />

gönderiyor, iletişimimizi sadece<br />

mektuplarla sürdürüyorduk.<br />

Yusuf, Hollanda’daki ilk yılında<br />

Türkiye’den gelen yirmi erkekle<br />

birlikte bir pansiyonda kaldı. İki yıl<br />

geçtikten sonra Yusuf Türkiye’de<br />

kendi iş yerini<br />

kuracak, çocuklarını okutabilecek<br />

kadar parayı biriktirememiş<br />

olduğunu fark etti. Ailemiz için<br />

Hollanda’daki olanakların daha iyi<br />

olduğunu düşünüyordu.<br />

Bu iyi bir haberdi tabii ki.


man moest ik voor de drie<br />

opgroeiende zoons zorgen. Het<br />

was moeilijk met de kinderen<br />

weer bij de ouders <strong>van</strong> Yusuf in<br />

te wonen. Mijn man stuurde ons<br />

geld en we hielden alleen contact<br />

via brieven.<br />

Yusuf heeft het eerste jaar in<br />

Nederland in een pension met 20<br />

andere Turkse mannen<br />

gewoond. Yusuf besefte na twee<br />

jaar dat hij niet genoeg geld had<br />

gespaard om in Turkije een zaak<br />

te starten en zijn kinderen te laten<br />

studeren. De kansen voor ons<br />

gezin waren beter in<br />

Nederland. Dit was goed<br />

nieuws. Het betekende dat na<br />

lange tijd het gezin weer bij elkaar<br />

zou wonen. Mijn man had zelf<br />

een huis gehuurd zodat ik met<br />

de kinderen naar Nederland kon<br />

komen. Aan het eind <strong>van</strong> een<br />

zomervakantie in 19 6 zijn we<br />

met het hele gezin naar<br />

Nederland gegaan.<br />

Het eerste jaar dat we in<br />

Nederland woonden was zwaar.<br />

We hadden besloten onze oudste<br />

zoon, die inmiddels 9 jaar oud<br />

was, in Turkije de basisschool af<br />

te laten maken. Hij heeft dus nog<br />

een jaar bij de ouders <strong>van</strong> Yusuf<br />

in het dorp gewoond. De andere<br />

kinderen gingen in Nederland<br />

naar de basisschool. Ook in<br />

Nederland zorgde ik voor de<br />

kinderen en het huishouden.<br />

11<br />

Uzun bir zamandan sonra ailemiz<br />

bir araya gelecekti. Çocuklarla<br />

beraber Hollanda’ya gelebilmem<br />

için eşim bir ev kiralamıştı. Böylece<br />

1976 yılı yaz tatilinin sonunda<br />

ailece Hollanda’ya geldik.<br />

Hollanda’daki ilk yılımız zor geçti.<br />

Bu arada 9 yaşındaki en büyük<br />

oğlumuzun ilkokulu Türkiye’de<br />

bitirmesine karar verdik. O yüzden<br />

oğlumuz bir yıl daha köyde,<br />

Yusuf’un ailesinin yanında kaldı.<br />

Diğer çocuklarımız ise burada<br />

ilkokula gittiler. Buradayken de<br />

çocuklarla ve evin işleriyle<br />

ilgilendim. Yusuf birkaç yıl metal<br />

sektöründe çalıştıktan sonra,<br />

rahatsızlığından ötürü işini<br />

değiştirdi. 25 yıl Utrecht<br />

Üniversite Hastanesi temizliğinde<br />

grup sorumlusu olarak çalıştı ve<br />

henüz yeni emekli oldu.<br />

Aslında Hollanda’da keyfim hep<br />

yerindeydi. Özellikle başlangıçta<br />

çocuklarım daha küçükken, diğer<br />

annelerle görüşüyorduk.<br />

Ama gönlüm yine de Türkiye’de<br />

kaldı. Artık bir gün dönüp de<br />

sürekli Türkiye’de yaşamak<br />

mümkün değil. Neredeyse otuz<br />

yıldır Hollanda’dayız, çocuklarımız<br />

burada büyüdüler ve muhtemelen<br />

de yaşamlarını burada sürdürecekler.<br />

Tabii biz de kendi hayatımızı<br />

burada kurduk, ama son zamanlarda<br />

Hollanda’da çok şey değişti.<br />

Eskiye göre daha az kişiyle<br />

görüşüyorum ve aynı eşim gibi


12<br />

Gulbiye en Yusuf in hun huis in Utrecht<br />

Gülbiye ve Yusuf Utrecht’teki evlerinde<br />

[2005]


Na een aantal jaren in de metaalindustrie<br />

heeft Yusuf <strong>van</strong>wege<br />

gezondheidsredenen een andere<br />

baan moeten zoeken. Hij is net<br />

gepensioneerd <strong>van</strong> zijn baan als<br />

teamleider schoonmaak bij het<br />

Universitair Medisch Centrum<br />

in Utrecht waar hij 25 jaar heeft<br />

gewerkt.<br />

Ik heb het eigenlijk altijd wel naar<br />

mijn zin gehad in<br />

Nederland. Vooral in het begin<br />

toen de kinderen jong waren had<br />

ik veel contact met andere<br />

moeders. Maar mijn hart blijft<br />

toch wel bij Turkije. Het is nu<br />

niet meer mogelijk daar ooit nog<br />

permanent te gaan wonen.<br />

We wonen nu al bijna 30 jaar<br />

in Nederland en de kinderen<br />

zijn hier opgegroeid en zullen<br />

waarschijnlijk hier ook blijven<br />

wonen. Daarnaast hebben we ook<br />

ons eigen leven hier opgebouwd.<br />

De laatste tijd is er wel veel veranderd<br />

in Nederland.<br />

Ik heb nu minder sociale<br />

contacten dan vroeger en ik voel<br />

ook, net als mijn man, de<br />

verharde situatie in Nederland.<br />

We hebben nu nog wel een huis in<br />

Istanbul. Daar gaan we dan ook<br />

bijna elk jaar met vakantie naar<br />

toe om de familie te<br />

bezoeken. De situatie in het dorp<br />

is inmiddels veranderd. Doordat<br />

er veel mensen naar het buitenland<br />

zijn vertrokken om te werk-<br />

13<br />

ben de Hollanda’daki ortamın daha<br />

sertleştiğini hissediyorum.<br />

İstanbul’da halen bir evimiz var.<br />

Neredeyse her yıl tatilde aile<br />

ziyareti için oraya gidiyoruz.<br />

Bu arada köyümüzün ortamı da<br />

değişti. Çalışmak için pek çok kişi<br />

yurtdışına gittiğinden, köye de<br />

yatırımlar yapıldı ve oradaki hayat<br />

daha iyi oldu. Köy çok sakin ve<br />

ferah, Hollanda’dayken özlediğim<br />

şey de bu!<br />

Türkiye’deyken hiç okula<br />

gitmemiştim. Arkadaşlarımdan<br />

Türkçe okumayı öğrenmiştim, ama<br />

yazamıyordum. Bu da Hollandaca<br />

öğrenmemi zorlaştırıyor.<br />

Birkaç yıl önce kendi<br />

inisiyatifimle Hollandaca öğrenmek<br />

için derslere katıldım. Bu kurstan<br />

sonra şimdi az da olsa Hollandaca<br />

konuşabiliyorum. Ayrıca okumayazmayı<br />

daha iyi öğrenebilmek için,<br />

Türkçe ders de aldım. Artık Yusuf<br />

emekli olduğu için, Utrecht’in<br />

kenarındaki bahçemizde çok<br />

zaman geçiriyoruz. Açık havada<br />

toprakla uğraşmak ve kendi sebzeni<br />

yetiştirmek insana keyif veriyor.<br />

Daha küçükken elişleri yapmaya<br />

başlamıştım. Köydeyken birkaç kız<br />

toplanır, elişleri yapardık.<br />

Buradayken de hep bu işlerle<br />

uğraştım. Hatta bir ara yaptığım<br />

elişlerini Türk ve Hollandalı<br />

kadınlara satıyordum. Şimdi daha<br />

az elişi yapıyorum, gözlerim


Gulbiye in haar tuin in Utrecht<br />

Gülbiye, Utrecht’teki bahçelerinde çalışırken<br />

[2003]


en is er veel geïnvesteerd en is het<br />

leven een stuk beter.<br />

Het is daar ook zo rustig en er is<br />

zoveel ruimte, dat is iets wat ik in<br />

Nederland mis!<br />

In Turkije ben ik nooit naar school<br />

gegaan. Van vriendinnen heb ik<br />

wel Turks leren lezen maar niet<br />

leren schrijven. Hierdoor is het<br />

moeilijk de<br />

Nederlandse taal te leren. Ik<br />

heb een aantal jaar geleden zelf<br />

het initiatief genomen om naar<br />

Nederlandse les te gaan. Na deze<br />

cursus spreek ik nu een beetje<br />

Nederlands.<br />

Daarnaast heb ik Turkse les<br />

gehad, voornamelijk om te leren<br />

lezen en schrijven. Nu Yusuf<br />

gepensioneerd is besteden we<br />

veel tijd aan onze tuin die we<br />

aan de rand <strong>van</strong> Utrecht hebben.<br />

Het is fijn om buiten op het land<br />

te werken en je eigen groente te<br />

verbouwen!<br />

Als klein meisje ben ik al<br />

begonnen met handwerken.<br />

In het dorp kwamen we met wat<br />

meiden samen om te gaan handwerken.<br />

Ik ben ook in Nederland<br />

altijd bezig geweest met handwerk.<br />

Ik heb het zelfs een tijdje<br />

verkocht aan andere Turkse en<br />

Nederlandse vrouwen. Nu doe<br />

ik het wat minder, mijn ogen zijn<br />

achteruit gegaan, maar ik vind<br />

het nog steeds leuk om te doen!<br />

Met dank aan Dhr. Yusuf Aykan.<br />

15<br />

eskisi kadar iyi değil, ama bunlarla<br />

uğraşmaktan hâlâ keyif alıyorum.<br />

Sayın Yusuf Aykan’ın katkısıyla hazırlanmıştır.


Ülfet Helvacı<br />

Ik ben geboren en getogen in<br />

Pozanti, in 1955. Pozanti is een<br />

kleine stad in de buurt <strong>van</strong><br />

Adana, in het zuiden <strong>van</strong> Turkije.<br />

Ik heb hier 15 jaar gewoond met<br />

mijn 2 broers en 2 zussen.<br />

Mijn vader was vrachtwagenchauffeur<br />

en bezat een eigen<br />

vrachtauto. Mijn moeder hield<br />

zich bezig met het huishouden en<br />

ik hielp haar mee.<br />

Vanaf mijn achtste ben ik naar<br />

school gegaan. Ik heb 5 jaar de<br />

basisschool gevolgd, daarna ben<br />

ik 1 jaar thuis geweest en op mijn<br />

vijftiende ben ik getrouwd.<br />

Mijn ouders hadden het huwelijk<br />

gepland. Ik zou met een Turkse<br />

man trouwen die in Nederland<br />

aan het werk was. Ik had mijn<br />

man nooit gezien voor de<br />

verloving en zelfs met de<br />

verloving was hij er niet, mijn<br />

ouders regelde de verlovingsringen.<br />

Deze manier <strong>van</strong> trouwen<br />

was in mijn stad heel gewoon.<br />

Mijn man was 24 toen we<br />

trouwden. We zijn 9 maanden<br />

verloofd geweest en toen is mijn<br />

man naar Turkije gekomen om<br />

te trouwen. Mijn man kwam <strong>van</strong><br />

oorsprong uit Anasha,<br />

een boerendorp in de buurt.<br />

Het gezin <strong>van</strong> mijn man bevond<br />

zich in een goede positie. De rest<br />

<strong>van</strong> zijn familie begreep dan ook<br />

niet waarom hij naar Nederland<br />

1<br />

1955 yılında Pozantı’da doğup<br />

büyüdüm. Pozantı Türkiye’nin<br />

güneyinde, Adana’ya yakın bir<br />

kasaba. 15 yıl boyunca iki erkek ve<br />

iki kız kardeşimle beraber yaşadım.<br />

Babamın kendi kamyonu vardı<br />

ve şoförlük yapıyordu. Annem<br />

ev işleriyle ilgilenir, ben de ona<br />

yardım ederdim.<br />

Sekiz yaşındayken ilkokula<br />

başladım. Beş yıl sonra okulu<br />

bitirdim ve sonrasındaki 1 yıl<br />

evdeydim. 15 yaşındayken de<br />

annemler beni everdi. Hollanda’da<br />

çalışan bir Türk’le evlenecektim.<br />

Eşimi nişandan önce görmemiştim,<br />

hatta nişanımızda bile yoktu, nişan<br />

yüzüklerimizi ailem ayarladı.<br />

Bu şekilde evlilik yapmak,<br />

kasabamızda çok normaldi.<br />

Evlendiğimizde eşim 24 yaşındaydı.<br />

9 ay nişanlılıktan sonra, eşim<br />

düğün için Türkiye’ye gelmişti.<br />

O da bizim kasabaya yakın Anahşa<br />

köyünden. Ailesinin durumu<br />

iyiydi. O yüzden eşimin çalışmak<br />

için Hollanda’ya gitmiş olmasını<br />

anlamıyorlardı. Zaten diğer<br />

akrabaları da Türkiye’de kaldı.<br />

Eşimin bahçı<strong>van</strong>lık diploması<br />

var ve 1970 yılında parkların<br />

bakımlarını yapmak için resmi<br />

davetiyeyle Lahey’e (Den Haag)<br />

gelmiş. Türkiye’den gelen 70<br />

erkekle beraber Lahey’de bir<br />

pansiyonda kalıyorlarmış. Bir yıl<br />

sonra sözleşmesi bitti ve biz


18<br />

Ulfet op de Zaanse Schans<br />

Ülfet, Zaanse Schans’tayken<br />

[199 ]


ging om te werken, de rest <strong>van</strong> de<br />

familie bleef gewoon in Turkije.<br />

Mijn man heeft een diploma als<br />

hovenier en is in 1970 op officiële<br />

uitnodiging naar Den Haag<br />

vertrokken om daar tuinen te<br />

onderhouden. Met 0 Turkse<br />

mannen heeft hij in Den Haag in<br />

een pension gewoond. Na een<br />

jaar liep zijn contract af en na<br />

het huwelijk zijn we samen naar<br />

Utrecht vertrokken. Ik heb nooit<br />

problemen gehad met mijn<br />

huwelijk, ik vond het wel<br />

spannend om te trouwen en dat<br />

ik hem nog nooit had gezien hield<br />

me ook niet tegen. We huurden<br />

samen een kamer en ik bleef de<br />

eerste maanden thuis, ik was pas<br />

15 en mijn man was bang dat ik<br />

zou verdwalen in Utrecht als ik<br />

naar buiten ging!<br />

Ik vond mijn nieuwe leven<br />

prachtig. In Nederland hadden<br />

we een TV, konden we cola<br />

drinken en we hadden een<br />

toilet binnenshuis in plaats <strong>van</strong><br />

buiten. Ik wilde eigenlijk niet<br />

thuis blijven, ik was in Nederland<br />

voor mijn man en ik wilde graag<br />

bij hem zijn. Soms ging ik stiekem<br />

buiten spelen en zorgde dan dat<br />

ik weer op tijd thuis was voordat<br />

mijn man thuis kwam. Als ik<br />

ergens naartoe ging schreef ik alle<br />

straatnamen op zodat ik<br />

makkelijk de weg naar huis terug<br />

kon vinden. Uiteindelijk ben ik<br />

samen met mijn man bij<br />

20<br />

evlenince birlikte Utrecht’e<br />

taşındık. Evliliğimde hiçbir zaman<br />

sorun yaşamadım. Evlenmek benim<br />

için heyecan vericiydi ve onu hiç<br />

görmemiş olmam da buna mani<br />

olmadı. Burada bir oda kiraladık.<br />

İlk aylarda ben evde kalıyordum.<br />

Daha yeni 15’ime girmiştim ve<br />

eşim dışarı çıkarsam Utrecht’te<br />

kaybolacağımdan korkuyordu!<br />

Yeni hayatımı muhteşem<br />

bulmuştum. Burada televizyonumuz<br />

vardı, kola içebiliyorduk ve<br />

tuvaletimiz dışarıda değil, evin<br />

içindeydi. Aslında evde oturmayı<br />

istemiyordum, Hollanda’ya eşim<br />

için gelmiştim ve onun yanında<br />

olmayı arzu ediyordum. Bazen<br />

oynamak için gizlice dışarı çıkıyor<br />

ve eşim dönmeden önce evde<br />

oluyordum. Bir yerlere gittiğimde<br />

geçtiğim sokakların adlarını<br />

yazıyor, böylece eve kolaylıkla geri<br />

dönüyordum. En sonunda eşimle<br />

birlikte Johnson’da çalışmaya<br />

başladım. Burada paketleme işi<br />

yapıyorduk. Orada iki yıl<br />

boyunca, 17 yaşıma kadar çalışıp,<br />

ilk çocuğumuza hamileyken<br />

ayrıldım. Eşim ise metal sektöründe,<br />

Demka’da çalışmaya<br />

başladı.<br />

Sonrasında oğlumuzla birlikte bir<br />

yıl evde kaldım. Bir yıl sonra ise<br />

tekrar çalışmak istedim ve temizlik<br />

şirketinde tam gün işe başladım.<br />

15 yıl sonra part time çalışmaya<br />

başladım.


Johnson gaan werken. Hier deden<br />

we inpakwerk. Ik heb hier 2 jaar<br />

gewerkt tot mijn zeventiende,<br />

toen was ik in verwachting <strong>van</strong><br />

ons eerste kind. Mijn man is toen<br />

bij Demka in Utrecht gaan werken<br />

in de metaalindustrie.<br />

Hierna ben ik een jaar thuis<br />

gebleven met onze zoon. Na een<br />

jaar wilde ik toch graag gaan<br />

werken en ben ik fulltime gaan<br />

werken bij een schoonmaakbedrijf.<br />

Na 15 jaar ben ik parttime<br />

gaan werken. Door dit werk heb<br />

ik goed Nederlands leren praten,<br />

lezen en schrijven. Mijn vriendin<br />

paste in die tijd op de kinderen.<br />

Ik kan wel zeggen dat ik voor die<br />

tijd best modern was, ik verfde<br />

mijn haar, droeg geen hoofddoek<br />

en heb in 19 5 al mijn rijbewijs<br />

gehaald. Hierover werd veel<br />

gesproken in de buurt. Ik heb al<br />

die jaren ook veel vrijwilligerswerk<br />

gedaan. In de eerste plaats<br />

voor de school <strong>van</strong> mijn kinderen,<br />

nu doe ik veel voor het dienstencentrum<br />

in Lombok. Vanwege<br />

mijn gezondheid kan ik de laatste<br />

tijd helaas wel wat minder doen.<br />

In 198 ben ik gestopt met werken<br />

om voor ons vierde kind te<br />

zorgen. Hij had ernstige gezondheidsproblemen<br />

en we hebben<br />

dag en nacht voor hem gezorgd.<br />

Bijna iedere dag moesten we<br />

naar het ziekenhuis. In 1995 is hij<br />

overleden. We hebben besloten<br />

hem in Turkije te begraven maar<br />

21<br />

Bu işin sayesinde Hollandaca’yı iyi<br />

konuşmayı, okumayı ve yazmayı<br />

öğrendim. Bu dönemde arkadaşım<br />

çocuklarıma bakıyordu. O zamana<br />

göre epeyce modern olduğumu<br />

söyleyebilirim. Saçlarımı boyar,<br />

başörtüsü takmazdım ve daha 1975<br />

yılında ehliyetimi almıştım.<br />

Bu olay mahallede epeyce<br />

konuşulmuştu. Bütün bu yıllar<br />

boyunca gönüllü işler de yaptım.<br />

Öncelikle çocuklarımın okulunda,<br />

şimdilerde ise Lombok’taki<br />

hizmet merkezinde gönüllü işler<br />

yapıyorum. Ne yazık ki son<br />

zamanlarda sağlık nedeniyle daha<br />

az çalışabiliyorum.<br />

1987 yılında dördüncü<br />

çocuğumuza bakmak için çalışmayı<br />

bıraktım. Ciddi sağlık sorunları<br />

vardı ve gece gündüz onunla<br />

ilgileniyorduk. Neredeyse her gün<br />

hastaneye gidiyorduk. 1995 yılında<br />

onu kaybettik. Türkiye’ye defnettik,<br />

ama şimdi keşke burada gömülmüş<br />

olsaydı diyorum, o zaman mezarını<br />

arada sırada ziyaret edebilirdik.<br />

Şu anda eşim gibi işsizim.<br />

Yıllarca ağır bedensel işlerde<br />

çalıştığımızdan sağlımız kötüleşti.<br />

Ekonomik açıdan sıkışık olmamıza<br />

rağmen, her yıl 3 ila 4 ay<br />

Türkiye’ye gidiyoruz. Pozantı’da<br />

kendi evimiz var, orada kalıyoruz.<br />

Bu evi çocuklarımızla beraber satın<br />

aldık. Hollanda’da kendime bir yol<br />

çizebildim, diye düşünüyorum.<br />

35 yıldır Lombok’ta oturuyorum


De begrafenis <strong>van</strong> haar zoon<br />

Oğlunun mezarı<br />

[1995]<br />

Ulfet met haar ouders en kleinkind voor het<br />

ouderlijk huis in Pozanti<br />

Torunu ve anne babasıyla birlikte Ülfet,<br />

Pozantı’daki ailesinin evinin önünde.<br />

[2004]


achteraf had ik hem liever hier<br />

begraven zodat we hem nog af en<br />

toe konden bezoeken.<br />

Op dit moment hebben we allebei<br />

geen werk. Doordat we een lange<br />

tijd zwaar lichamelijk werk<br />

hebben gedaan is onze gezondheid<br />

achteruit gegaan. Hoewel het<br />

financieel krap is kunnen we wel<br />

ieder jaar 3 tot 4 maanden terug<br />

naar Turkije. We hebben in<br />

Pozanti nog een eigen huis waar<br />

we dan naar toe gaan. Dit huis<br />

hebben we samen met de<br />

kinderen gekocht. Ik heb wel het<br />

gevoel dat ik mijn weg in<br />

Nederland heb gevonden. Ik<br />

woon inmiddels 35 jaar in de<br />

wijk Lombok en heb daar veel<br />

contacten. Mijn man doet hier<br />

vrijwilligerswerk voor de moskee.<br />

Ik zal dan ook niet meer<br />

permanent terug kunnen naar<br />

Turkije, mijn kinderen wonen in<br />

Utrecht en ik wil pas terug om<br />

daar begraven te worden!<br />

NB: Ulfet is vrijwilligster geweest tijdens dit<br />

project. Hoewel ze in het verleden wel met<br />

handwerk bezig is geweest heeft dit voor haar<br />

nooit zo’n grote rol gespeeld.<br />

23<br />

ve pek çok kişiyle görüşüyorum.<br />

Eşim buradaki cami için gönüllü<br />

olarak çalışıyor. Artık yaşamak için<br />

Türkiye’ye dönemem, çocuklarım<br />

Utrecht’te yaşıyorlar, ancak<br />

gömülmek için Türkiye’ye gitmek<br />

istiyorum.<br />

Not: Ülfet bu proje sırasında gönüllü olarak<br />

çalışıyordu. Önceden elişleriyle uğraşmasına<br />

rağmen, hayatında bu hiçbir zaman büyük bir rol<br />

oynamamış.


Ayşe Karataş<br />

In 1963 ben ik geboren in<br />

Cumbra, een groot boerendorp 40<br />

km <strong>van</strong> Konya, in het zuidwesten<br />

<strong>van</strong> Turkije. Mijn ouders hadden<br />

land en in de lente en zomer werd<br />

hier volop gewerkt.<br />

Ze verbouwden voornamelijk<br />

groenten. De situatie <strong>van</strong> ons<br />

gezin was goed, we hadden<br />

altijd voldoende geld en eten.<br />

Op mijn zevende ben ik naar de<br />

basisschool gegaan.<br />

Na de basisschool heb ik een jaar<br />

Koran lessen gevolgd en daarna<br />

heb ik elke winter verschillende<br />

cursussen gevolgd. In de zomer<br />

hielp ik mee op het land en in<br />

het huishouden. De cursussen<br />

die ik volgde waren handwerk<br />

cursussen zoals naailessen, breilessen,<br />

algemeen handwerken<br />

of tapijten knopen. Dit heb ik tot<br />

mijn 18e gedaan. Hoewel het<br />

altijd hard werken was, mijn<br />

moeder werd later ziek, heb ik<br />

wel goede herinneringen aan<br />

deze tijd. Er was veel sociaal<br />

contact met de familie maar ook<br />

met mijn vrienden uit het dorp.<br />

Het werken op het land heb ik<br />

ook altijd leuk gevonden.<br />

Op mijn negentiende ben ik<br />

getrouwd met mijn man. Hij werd<br />

door mijn ouders voorgesteld.<br />

Op dat moment woonde hij al<br />

in Nederland maar hij kwam uit<br />

hetzelfde dorp als ik en hij kwam<br />

25<br />

1963 yılında Türkiye’nin Güneybatısında,<br />

Konya’ya 40 kilometre<br />

uzaklıktaki Cumra’da doğdum.<br />

Ailemin tarlası vardı. Yaz ve<br />

sonbahar aylarında burada çok<br />

çalışılıyordu. Özellikle sebze<br />

yetiştiriliyordu. Ailemin<br />

durumu iyiydi, her zaman yeterli<br />

paramız, yiyeceğimiz olurdu.<br />

Yedi yaşındayken ilkokula başladım.<br />

İlkokuldan sonra bir yıl Kuran<br />

kursuna gittim. Sonrasında ise, her<br />

kış farklı farklı kurslara katıldım.<br />

Yaz aylarında tarlada, ev işlerinde<br />

yardım ederdim. Dikiş, örgü, genel<br />

elişleri ya da halı dokuma gibi<br />

kurslara gittim. Bu 18 yaşıma kadar<br />

sürdü. Çok ağır çalışıyorduk ama,<br />

bu dönemden çok güzel hatıralarım<br />

var. Sonradan annem hastalandı.<br />

Ailemle, kasabadaki arkadaşlarımla<br />

aram çok yakındı. Tarlada çalışmayı<br />

da severdim.<br />

19 yaşımdayken evlendim. Eşimle,<br />

anne babam aracılığıyla tanıştım.<br />

O sırada Hollanda’da çalışıyordu,<br />

ama aynı kasabadan, iyi bir<br />

aileden geldiği için evliliğe sıcak<br />

baktım. Evlenmek için Türkiye’ye<br />

geldi ve 3 hafta sonrasında da<br />

tekrar Hollanda’ya döndü. Ben de<br />

onun ailesinin yanında yaşamaya<br />

başladım. Tabii ki alışmak<br />

gerekiyordu, kolay değildi. Ancak<br />

iyi bir ailesi vardı ve iş bölüşümü<br />

de iyi yapılmıştı.


26<br />

Ayse met haar schoonzus op het land in Cumbra<br />

Ayşe yengesiyle beraber Cumra’da tarlada<br />

[1988]


<strong>van</strong> een goede familie dus ik<br />

vond het goed. Mijn man is naar<br />

Turkije gekomen voor het<br />

huwelijk, na 3 weken ging hij<br />

weer terug naar Nederland.<br />

Ik ben toen bij mijn schoonfamilie<br />

gaan wonen. Dit was natuurlijk<br />

wennen en best moeilijk maar het<br />

was een prettig gezin en de taken<br />

werden goed verdeeld.<br />

Mijn man is in 19 9 naar<br />

Nederland gegaan omdat hij na<br />

zijn opleiding geen werk kon<br />

vinden in het dorp.<br />

Mijn schoonouders vonden het<br />

<strong>van</strong>wege de politieke situatie<br />

geen goed idee als hij naar de stad<br />

zou gaan om daar de universiteit<br />

te volgen. Mijn schoonvader was<br />

al in Nederland omdat hij<br />

<strong>van</strong>wege zijn gezondheid niet op<br />

het land kon werken en daar ook<br />

geen ander werk was. Hij heeft<br />

een korte tijd een klein winkeltje<br />

gehad in het dorp maar dit liep<br />

niet goed. In Utrecht is hij in een<br />

restaurant gaan werken.<br />

Ook mijn eigen vader heeft lang<br />

in het buitenland gewoond en<br />

gewerkt. Ik was 2 toen hij vertrok<br />

en 13 toen hij terug kwam uit<br />

Duitsland, eigenlijk heb ik hem in<br />

mijn jeugd dus weinig gezien.<br />

In 1984 ben ik naar Nederland<br />

gekomen. Inmiddels was mijn<br />

eerste dochter, Serife geboren en<br />

we wilde graag dat het gezin bij<br />

elkaar woonde. Ik wilde eigenlijk<br />

niet naar het buitenland, het<br />

2<br />

Eşim okulunu bitirdikten sonra<br />

kasabada iş bulamayınca, 1979<br />

yılında Hollanda’ya gitmiş.<br />

Siyasetten dolayı ortam karışık<br />

olduğu için ailesi şehre gidip<br />

üniversitede okumasına karşı<br />

çıkmış. Zaten kayınpederim de<br />

Hollanda’daydı. Sağlığından<br />

dolayı tarlada çalışamıyordu ve<br />

kasabada yapılacak başka bir iş<br />

yoktu. Kasabada kısa bir süre<br />

küçük bir dükkan işletmiş, ama<br />

işleri iyi gitmemişti. Utrecht’te<br />

bir restoranda çalışıyordu. Benim<br />

babam da uzun süre yurtdışında<br />

kalıp çalıştı. Yurtdışına çıktığında<br />

ben 2 yaşındaydım, Almanya’dan<br />

geri döndüğünde ise 13 yaşıma<br />

gelmiştim. Yani çocukken babamı<br />

çok az gördüm.<br />

1984 yılında Hollanda’ya geldim.<br />

Bu arada ilk kızım Şerife doğmuştu<br />

ve ailece bir arada yaşamak<br />

istiyorduk. Aslında yurtdışına<br />

gitmek istememiştim. Babamın evde<br />

olmadığı dönemi hatırlatıyordu<br />

ve akrabalarımın yanında kalmak<br />

istiyordum. Ama ailem için yine de<br />

Hollanda’ya gelmeye karar verdim.<br />

Türkiye’deki ailemle, kasabayla<br />

bağım hiç kopmadı.<br />

Hollanda’daki ilk yıl zordu.<br />

O zamanlar oldukça<br />

çekingendim ve dışarı çıkmaya<br />

cesaret edemiyordum.<br />

Bazen bir ay boyunca hiç dışarıya<br />

çıkmıyordum. Komşular kapıya<br />

gelince onları anlayamayacağım


28<br />

Met de familie onderweg naar Turkije<br />

Ailece Türkiye’ye tatile giderlerken<br />

[1986]


herinnerde me aan de tijd dat<br />

mijn vader <strong>van</strong> huis was en ik<br />

wilde graag bij de familie<br />

blijven. Vanwege het gezin heb ik<br />

toch besloten naar Nederland te<br />

komen. Ik heb altijd veel contact<br />

gehouden met mijn familie en het<br />

dorp in Turkije.<br />

Het eerste jaar in Nederland was<br />

moeilijk, ik was toen nogal<br />

verlegen en ik durfde niet naar<br />

buiten. Soms kwam ik een hele<br />

maand niet buiten. Wanneer de<br />

buren aan de voordeur stonden<br />

durfde ik niet open te doen omdat<br />

ik bang was dat ik de mensen niet<br />

begreep. Ik sprak toen nog geen<br />

Nederlands en ik was niet bekend<br />

met de gewoontes hier. Er waren<br />

in die tijd nog geen cursussen die<br />

ik kon volgden. Na anderhalf jaar<br />

ben ik meer contacten op gaan<br />

bouwen met Turkse mensen in<br />

de buurt en na 2 jaar nam ik thuis<br />

lessen in de Nederlandse taal.<br />

Via het buurthuis had ik gehoord<br />

dat deze gegeven werden en ik<br />

wilde graag de taal leren.<br />

Ik heb 2 jaar thuis les genomen en<br />

daarna heb ik drie jaar cursussen<br />

gevolgd. Na deze lessen heb<br />

ik meer contacten opgebouwd<br />

met buurtbewoners. Vooral mijn<br />

bovenburen waren belangrijke<br />

mensen voor ons gezin. Ze zijn<br />

nu nog steeds onze Nederlandse<br />

opa en oma. De kinderen, en wij<br />

ook trouwens, hebben veel met<br />

deze mensen opgetrokken en een<br />

korkusuyla kapıyı açmaya cesaret<br />

edemiyordum.<br />

Daha Hollandaca konuşamıyor,<br />

buranın adetlerini bilmiyordum<br />

ki. O yıllarda katılabileceğim bir<br />

kurs yoktu. Geldikten bir buçuk<br />

yıl sonra daha çok mahalledeki<br />

Türklerle görüşmeye, 2 yıl sonra ise<br />

evde Hollandaca dersler<br />

almaya başladım. Bunu semt evinde<br />

duymuştum ve dili öğrenmeyi çok<br />

istiyordum. İki yıl boyunca evde<br />

ders aldım ve ardından da üç yıl<br />

boyunca kurslara gittim.<br />

Bu derslerden sonra mahalle sakinleriyle<br />

temasım arttı.<br />

Özellikle üst komşularımız,<br />

ailemiz için çok önemliydi.<br />

Onlar hâlâ bizim Hollandalı<br />

dedemiz ve ninemiz. Çocuklarımız<br />

onlarla çok vakit geçiriyordu ve çok<br />

özel bir bağ kurmuşlardı. Eşim de<br />

ben de ninemizle hâla görüşüyoruz,<br />

ama ne yazık ki Hollandalı dedemizi<br />

birkaç yıl önce kaybettik.<br />

Çocuklara bakmak için hep<br />

evdeydim. Aslında bu beni rahatsız<br />

etmiyordu, evde bir şeylerle<br />

uğraşmayı hâlâ da severim.<br />

Özellikle akşamları çok elişi<br />

yapıyorum. Akşam beşten<br />

yediye kadar temizlik şirketinde<br />

çalışıyorum, sonrasında<br />

dinlenmeye vaktim oluyor.<br />

Hollanda’da Türkiye’de alışkın<br />

olduğumuz sosyal ilişkileri<br />

özlüyorum. Burada herkes yoğun<br />

çalışıyor, eviyle meşgul oluyor ve<br />

birisine randevusuz gidip kahve


ijzondere band met hen<br />

opgebouwd.<br />

Ik ben altijd thuis geweest om<br />

voor de kinderen te zorgen.<br />

Eigenlijk vond ik dit niet erg, ik<br />

vind het nog steeds fijn om thuis<br />

dingen te doen. Ik handwerk nog<br />

steeds veel, nu vooral ’s avonds.<br />

Ik werk ’s avonds <strong>van</strong> vijf tot<br />

zeven uur in de schoonmaak en<br />

daarna heb ik tijd om te<br />

ontspannen. Ik mis in Nederland<br />

de sociale contacten die in Turkije<br />

zo gewoon waren. Hier is<br />

iedereen druk aan het werk en<br />

bezig met het huis en er is weinig<br />

tijd om spontaan bij elkaar<br />

koffie te drinken. Dit mis ik wel<br />

<strong>van</strong> Turkije. Gelukkig proberen<br />

we om de twee jaar op vakantie<br />

te gaan naar Turkije. Toch denk ik<br />

niet dat we ooit nog permanent<br />

naar Turkije terug zullen gaan.<br />

Drie <strong>van</strong> onze vier kinderen zijn<br />

hier geboren, volgen hier een<br />

opleiding en zijn hier thuis.<br />

31<br />

içmeye bile vakit kalmıyor.<br />

İşte Türkiye’nin bu yanını<br />

özlüyorum. İyi ki her iki yılda<br />

bir Türkiye’ye tatile gitmeye<br />

çalışıyoruz. Yine de Türkiye’ye<br />

temelli dönüş yapacağımızı<br />

zannetmiyorum.<br />

Dört çocuğumuzun üçü burada<br />

doğdu, burada okuyorlar ve onların<br />

yuvası burası.


Şekibe Konuş<br />

Ik ben geboren in 195 in de stad<br />

Karaman, in het zuidwesten <strong>van</strong><br />

Turkije. Hoewel dit een stad is,<br />

waren veel mensen daar toch<br />

boer. Mijn ouders hadden ook<br />

land in het nabijgelegen dorp<br />

Salor. Hier verbouwden we<br />

groente en hadden we dieren.<br />

We hadden 50 tot 100 schapen en<br />

verbouwden bieten en tarwe.<br />

Dit was bedoeld voor eigen<br />

gebruik maar het overschot werd<br />

verkocht. De schapen werden<br />

gehouden voor de wol en de<br />

melk. De wol werd gebruikt om<br />

garen <strong>van</strong> te spinnen en later<br />

tapijten mee te knopen. Dit was<br />

voornamelijk werk dat mijn<br />

moeder en oma deden. Ze maakte<br />

ongeveer 1 tapijt per maand en<br />

deze werd ook verkocht. Mijn<br />

ouders werkten op het land, ik<br />

bleef dan thuis om voor het<br />

huishouden te zorgen. Toen ik 6<br />

jaar oud was ben ik naar de<br />

basisschool gegaan. Het leven<br />

zoals het in Turkije was, was best<br />

goed. Er was voldoende geld en<br />

eten voor het hele gezin.<br />

In 196 is mijn vader naar<br />

Nederland gekomen. Hij was<br />

bang dat er in de toekomst niet<br />

genoeg geld zou zijn voor het hele<br />

gezin en wist dat er in<br />

West-Europa behoefte was aan<br />

arbeidskrachten. Hij is op<br />

uitnodiging bij een<br />

33<br />

1957 yılında Türkiye’nin<br />

Güney-batısında, Karaman’da<br />

doğdum. Büyük bir yer olmasına<br />

rağmen yaşayanların çoğu çiftçiydi.<br />

Ailemin de Karaman’a yakın Salor<br />

köyünde tarlası, hay<strong>van</strong>ları vardı.<br />

Burada sebze yetiştirirdik. 50 ile<br />

100 arasında koyunumuz vardı.<br />

Pancar, buğday yetiştirirdik.<br />

Bu daha çok kendi ihtiyacımız<br />

içindi, ama ürünün fazlası satılırdı.<br />

Koyunları da yünü, sütü için<br />

beslerdik. Yün eğrilir, bu iple de<br />

tezgahta halı dokunurdu.<br />

Bu özellikle annemin ve<br />

ninemin işiydi. Ayda yaklaşık<br />

bir halı dokurlar, bu da satılırdı.<br />

Büyükler tarlada çalışır, ben de evin<br />

işlerini yapardım. 6 yaşındayken<br />

ilkokula başladım. Türkiye’deki<br />

hayat hiç de fena sayılmazdı.<br />

Bütün aileye yetecek para, yiyecek<br />

vardı.<br />

1967 yılında babam Hollanda’ya<br />

gitti. İleride ailenin geçimi için<br />

yeterli paranın olmayacağından<br />

korkmuştu. Batı Avrupa’da iş<br />

gücüne ihtiyaç olduğunu duymuş.<br />

Davetiyeyle Barneveld’de bir tavuk<br />

kesimevinde çalışmaya başladı.<br />

Burada bir yıl çalıştıktan sonra<br />

metal sektörüne geçip, Utrecht’te<br />

bir işe girdi. Babam burada bir<br />

ev ayarlayınca ben, annem ve kız<br />

kardeşimle Hollanda’ya geldim.<br />

İki erkek kardeşim ise ilkokulu<br />

bitirmek için ninemin yanında


kippenslachterij in Barneveld<br />

gaan werken. Hier heeft hij een<br />

jaar gewerkt en vervolgens is hij<br />

in Utrecht in de metaalindustrie<br />

terecht gekomen. Hier heeft hij<br />

een huis weten te regelen en in<br />

19 3 kwam ik met mijn moeder<br />

en zus naar Nederland. Mijn twee<br />

broers bleven in Turkije bij mijn<br />

oma om daar de lagere school af<br />

te maken. Mijn vader en moeder<br />

zijn inmiddels terug gegaan naar<br />

Turkije.<br />

Mijn vader was een beetje streng.<br />

In Turkije moest ik <strong>van</strong> hem altijd<br />

een hoofddoek en een rok met<br />

broek dragen, ook wanneer ik<br />

thuis was. Dit was echt<br />

traditionele kleding, ik wilde ook<br />

wel eens wat moderns aan. Mijn<br />

vader wilde dat ik deze kleding<br />

ook in Nederland droeg.<br />

Hier schaamde ik me voor en ik<br />

ben de eerste maanden niet naar<br />

buiten gegaan. Daarnaast bleef ik<br />

ook thuis om mee te helpen in het<br />

huishouden.<br />

Op mijn tweeëntwintigste ben ik<br />

getrouwd. Mijn vader had een<br />

man in Turkije geregeld, deze<br />

man was mijn neef. In het<br />

begin was ik hier verdrietig door,<br />

hij woonde nog in Turkije en ik<br />

kende hem niet goed. Toen ik<br />

hem later goed leerde kennen<br />

bleek het een lieve en goede man.<br />

We zijn in Turkije getrouwd en ik<br />

ben na drie weken terug gegaan<br />

34<br />

kaldılar. Bu arada annem ve babam<br />

tekrar Türkiye’ye döndü.<br />

Babam biraz sertti. Türkiye’deyken<br />

evde olduğumda bile hep başımı<br />

örtmem ve eteklerin altına pantolon<br />

giymem gerekiyordu. Bunlar tam<br />

geleneksel giysiler. Ben ise biraz<br />

daha modern şeyler giymeye<br />

özeniyordum. Babam bu geleneksel<br />

giysileri burada da giymemi istedi.<br />

Bundan çok utandığımdan ilk<br />

aylarda burada dışarı çıkmadım.<br />

Bir de evde kalıp işlere yardım<br />

etmeliydim.<br />

Yirmi iki yaşındayken evlendim.<br />

Babam Türkiye’deyken evleneceğim<br />

kişiyi seçmiş. O da kuzenimdi.<br />

Önce üzüldüm, Türkiye’de<br />

yaşıyordu ve onu iyi<br />

tanımıyordum. Sonradan eşimi<br />

tanıdıkça iyi, sevgi dolu birisi<br />

olduğunu gördüm. Türkiye’de<br />

evlendik ve üç hafta sonra ben<br />

Hollanda’ya geri döndüm, çünkü<br />

kuru temizlemecide çalışıyordum.<br />

Burada iki yıl çalıştım. Eşim ise<br />

evlendikten bir yıl sonra<br />

Hollanda’ya geldi.<br />

İlk çocuğumuz doğduktan sonra<br />

babam evin aşırı kalabalık<br />

olduğunu söyledi. Bunun üzerine<br />

kızımla beraber Türkiye’ye gittim.<br />

Eşim bir iş ve ev bulunca tekrar<br />

döndük. Kendi yuvamızı kurunca,<br />

her şeyi daha çok kendime göre<br />

yapabiliyordum. Eşim babamdan<br />

daha rahattı ve mahalle sakinleriyle,


naar Nederland want ik werkte in<br />

een wasserij in Nederland.<br />

Dit heb ik twee jaar gedaan.<br />

Mijn man is een jaar na het<br />

huwelijk naar Nederland<br />

gekomen.<br />

Toen we ons eerste kind kregen<br />

vond mijn vader dat er teveel<br />

mensen in het huis woonden.<br />

Ik ben toen met mijn dochter naar<br />

Turkije gegaan. Toen mijn man<br />

een baan en een huis gevonden<br />

had zijn we terug gekomen.<br />

Toen we met het gezin samen<br />

woonde kon ik mijn tijd meer zelf<br />

indelen. Mijn man was vrijer dan<br />

mijn vader en ik had veel contact<br />

met buurtbewoners en vrienden.<br />

Ik heb in de beginperiode vooral<br />

veel steun gehad <strong>van</strong> mijn<br />

Nederlandse benedenbuurvrouw.<br />

Ze hielp mij met de taal en met de<br />

kinderen.<br />

Ik heb een jaar Nederlandse les<br />

gevolgd en ik denk dat ik de taal<br />

dan ook redelijk goed spreek. In<br />

de toekomst zou ik graag naar<br />

Turkije terug gaan. Het leven is<br />

daar nu veel beter, er is veel<br />

veranderd in de laatste tien jaar.<br />

We hebben nog een huis in<br />

Karaman en ik zou daar graag<br />

over twee of drie jaar gaan<br />

wonen. De kinderen zullen wel in<br />

Nederland blijven wonen. Ik weet<br />

dus nog niet of het allemaal door<br />

gaat. Misschien gaan we wel<br />

tussen Nederland en Turkije heen<br />

35<br />

arkadaşlarla çok görüşüyordum.<br />

İlk dönemde özellikle Hollandalı alt<br />

komşumdan çok destek gördüm.<br />

Hollandaca ve çocuklar konusunda<br />

bana yardımcı oldu.<br />

Bir yıl boyunca Hollandaca ders<br />

aldım, gayet iyi konuşabildiğimi<br />

düşünüyorum, en azından<br />

kendimi kurtarabiliyorum.<br />

İleride Türkiye’ye dönmek<br />

istiyorum. Oradaki hayat da<br />

eskisine göre güzelleşti, son on<br />

yılda çok şey değişti. Karaman’da<br />

da bir evimiz var ve iki ya da üç<br />

yıl sonra oraya yerleşmek istiyorum.<br />

Çocuklar ise Hollanda’da<br />

yaşamaya devam edeceklerdir.<br />

Bu yüzden isteğimin gerçek olup<br />

olmayacağımdan emin değilim.<br />

Belki de Hollanda Türkiye arasında<br />

gidip gelecek, altı ayı burada, altı<br />

ayı orada geçireceğiz.<br />

O zaman biraz daha modern<br />

giyinmem gerekecek herhalde,<br />

geleneksel giysilerimden dolayı<br />

Türkiye’de bana hala<br />

güldükleri oluyor! Bu arada<br />

Türkiye modernleşti ve batılılaştı.<br />

Torunlarımız olursa Hollanda’da<br />

kalmayı, onlara bakmayı çok<br />

istiyorum. Şimdilerde çoğunlukla<br />

evdeyim, üç kızımdan ikisi de hala<br />

yanımızda kalıyor. Sık sık Den<br />

Bosch’taki kızımın yanına ya da<br />

arkadaşlarıma ziyarete gidiyorum.<br />

Halimden şikayetçi değilim, eşim<br />

istif arabası (heftruck) şoförlüğüyle<br />

ailemizin geçimini sağlayabiliyor,


Şekibe met haar man en dochter in het huis in Utrecht<br />

Utrecht’teki evlerinde Şekibe, eşi ve kızıyla<br />

[1981]


en weer reizen, een half jaar hier<br />

en een half jaar daar. Ik moet me<br />

dan wel een stuk moderner gaan<br />

kleden, soms word ik in Turkije<br />

nog steeds uitgelachen <strong>van</strong>wege<br />

mijn traditionele kleding! Turkije<br />

is inmiddels gemoderniseerd en<br />

verwesterd.<br />

Ik wil wel graag in Nederland zijn<br />

als we kleinkinderen krijgen, daar<br />

zou ik graag op willen passen.<br />

Ik ben nu veel thuis, twee <strong>van</strong> de<br />

drie dochters wonen nog thuis.<br />

Ik ga ook vaak naar mijn dochter<br />

in Den Bosch of naar vrienden.<br />

Het bevalt me prima zo, door de<br />

baan <strong>van</strong> mijn man als heftruckchauffeur<br />

kan hij het gezin onderhouden<br />

en ik zorg voor de<br />

kinderen en het huishouden.<br />

Op mijn twaalfde ben ik begonnen<br />

met handwerken. Mijn<br />

moeder breide voornamelijk de<br />

Turkse sokken. Ik werkte ook met<br />

andere technieken als haken en<br />

borduren. Ik heb deze technieken<br />

<strong>van</strong> mijn zussen geleerd, mijn<br />

moeder kon dit niet. We handwerkte<br />

vooral ’s avonds nadat we<br />

op het land hadden gewerkt. In<br />

Nederland ben ik altijd verder<br />

gegaan met het handwerken.<br />

Ik ben altijd bezig geweest met<br />

kleedjes, gordijnen, of kleding<br />

voor de kinderen. Handwerken<br />

is voor mij echt een manier <strong>van</strong><br />

ontspannen, gewoon even nergens<br />

aan denken!<br />

ben ise çocukların bakımını, evin<br />

işlerini üstleniyorum.<br />

Elişi yapmaya başladığımda on<br />

iki yaşındaydım. Annem özellikle<br />

geleneksel çoraplar örerdi.<br />

Ben nakış, tığ işi gibi farklı elişleri<br />

de yapıyordum. Annem bu<br />

teknikleri bilmediğinden<br />

ablalarımdan öğrendim.<br />

Elişini çoğu zaman akşamları,<br />

tarladan döndükten sonra yapardık.<br />

Öğleden sonra yaptığımız da<br />

olurdu. Hollanda’dayken elişleri<br />

yapmaya devam ettim. Hep örtüler,<br />

perdeler, çocukların giysileriyle<br />

meşgul oldum. Elişiyle uğraşmak<br />

beni gerçekten dinlendiriyor.<br />

O sırada hiçbir şey düşünmüyorum<br />

yani. Bu yüzden de elişi yapmadan<br />

duramam.


Kevser Kurşuncu<br />

In 1950 ben ik geboren in de stad<br />

Isparta, in het westen <strong>van</strong> Turkije.<br />

Volgens mijn paspoort ben ik in<br />

1949 geboren maar dit klopt niet.<br />

Deze stad is vooral bekend om<br />

zijn rozen en het knopen <strong>van</strong><br />

tapijten, de zogenaamde<br />

“Kilims”. Het is een grote stad<br />

maar mijn ouders waren veehouders.<br />

We hadden koeien en<br />

schapen die we verkochten.<br />

Het wol <strong>van</strong> de schapen werd<br />

gebruikt voor de tapijten. De wol<br />

ging dan eerst naar een andere<br />

familie die de wol kleurden,<br />

daarna kregen we het terug om<br />

het te verwerken in een tapijt.<br />

Eigenlijk zijn we het tapijt knopen<br />

pas gaan doen toen de kinderen<br />

groter werden. Na de basisschool<br />

was het normaal dat meisjes<br />

stopten met studeren. Toen ik op<br />

mijn twaalfde <strong>van</strong> school kwam<br />

heeft mijn vader een getouw in<br />

huis neergezet. Samen met mijn<br />

oudere en jongere zus ben ik<br />

een maand op les gegaan om het<br />

tapijtknopen te leren. Met zijn<br />

drieën knoopten we aan één tapijt<br />

in huis. Het duurde ongeveer een<br />

maand voordat we een tapijt <strong>van</strong><br />

twee en een half bij drie meter af<br />

hadden. Deze tapijten verkocht<br />

mijn vader dan aan mensen uit<br />

heel Turkije. Op het begin bracht<br />

dit 300 Turkse Lire op maar toen<br />

we er na een aantal jaren goed<br />

39<br />

1950 yılında Türkiye’nin batısında,<br />

Isparta’da doğdum.<br />

Pasaportumda 1949 yazılı, ama<br />

bu doğru değil. Isparta özellikle<br />

gülleri ve el dokuması kilimleriyle<br />

ünlüdür. Büyük bir şehir olmasına<br />

rağmen, ailem hay<strong>van</strong>cılıkla<br />

uğraşıyordu. İneklerimiz,<br />

koyunlarımız vardı, bunlar<br />

sonradan satıldı. Koyunların yünü<br />

kilim için kullanılırdı.<br />

Yün önce başka bir ailede boyanır,<br />

sonrasında bizde işlenir ve kilim<br />

dokunurdu.<br />

Biz çocuklar olarak, ancak biraz<br />

büyüdükten sonra kilim dokumaya<br />

başladık. İlkokuldan sonra kızların<br />

okumayı bırakması normaldi.<br />

12 yaşındayken ilkokulu<br />

bitirdiğimde, babam eve dokuma<br />

tezgahı getirdi. Ablam ve kız<br />

kardeşimle beraber kilim dokumayı<br />

öğrenmek için, bir ay ders aldık.<br />

Evde üçümüz kilim dokuyorduk.<br />

Eni iki buçuk, boyu üç metre olan<br />

bir kilimi yaklaşık bir ayda<br />

bitirirdik. Bunları babam<br />

Türkiye’nin her köşesinden<br />

gelenlere satardı. Başlangıçta<br />

dokuduğumuz bir kilim 300 lira<br />

getiriyordu, ama birkaç yıl sonra<br />

ustalaşınca bundan 1000 lira<br />

kazanmaya başladık.<br />

Bütün gün sadece kilim<br />

dokumuyorduk, ev işlerinde de<br />

anneme yardım ederdik.


Een modelgetouw voor het knopen <strong>van</strong> tapijten<br />

Halı dokuma tezgahının maketi.<br />

[2005]


in werden kregen we wel 1000<br />

Turkse Lire voor een tapijt.<br />

We waren niet de hele dag bezig<br />

met de tapijten, we hielpen ook<br />

mijn moeder in en rondom het<br />

huis. Omdat je alleen met zijn<br />

drieën aan een tapijt kon werken<br />

is mijn vader gestopt met de<br />

tapijten toen ik uit huis trouwde.<br />

Mijn jongste zusje was toen alleen<br />

over en een tapijt knopen in je<br />

eentje is te zwaar en mijn broers<br />

hielpen altijd met het vee.<br />

In 19 0 ben ik met mijn man<br />

getrouwd. Hij komt uit dezelfde<br />

stad en we kennen elkaar al <strong>van</strong><br />

vroeger, we hebben samen op<br />

school gezeten, zelfs in dezelfde<br />

klas. Mijn man is na de<br />

basisschool naar Istanbul gegaan<br />

om te werken. Hij wilde eigenlijk<br />

een lerarenopleiding volgen, hij<br />

was hier ook voor aangenomen,<br />

maar zijn vader wilde dat hij mee<br />

kwam helpen met het vee.<br />

Dit was hij niet <strong>van</strong> plan en hij<br />

is toen naar Istanbul vertrokken<br />

om daar in een naaiatelier te<br />

gaan werken. Onze vaders waren<br />

goede vrienden en ze wilden<br />

graag dat we gingen trouwen,<br />

ze vroegen onze goedkeuring en<br />

die gaven wij. Ik ben toen naar<br />

Istanbul verhuisd. In 19 1 kregen<br />

we onze eerste zoon. Niet lang<br />

daarna is mijn man naar<br />

Nederland gegaan. Zijn vader<br />

was al in Nederland en later<br />

41<br />

Ben evlenip evden ayrılınca, babam<br />

kilimciliği bıraktı, çünkü kilim<br />

dokumak için en azından üç kişinin<br />

birlikte çalışması gerekiyordu.<br />

En küçük kız kardeşime, tek başına<br />

kilim dokumak fazla ağır gelirdi ve<br />

erkek kardeşlerimin de hay<strong>van</strong>lara<br />

bakmaya yardım etmeleri<br />

gerekiyordu.<br />

1970 yılında evlendim.<br />

Eşim de Ispartalı ve birbirimizi<br />

çocukluğumuzdan beri tanıyorduk.<br />

Aynı okuldaydık, hatta aynı sınıfta<br />

okuduk. Eşim ilkokulu bitirdikten<br />

sonra çalışmak için İstanbul’a gitti.<br />

Aslında öğretmen okuluna gitmeyi<br />

istiyordu, okulu da kazanmıştı,<br />

ama babası ondan hay<strong>van</strong>ların<br />

bakımına yardımcı olmasını istedi.<br />

Buna niyetli değildi ve İstanbul’a<br />

gidip, orada bir dikiş atölyesinde<br />

çalışmaya başladı. Babalarımız<br />

yakın arkadaşlardı ve<br />

evlenmemizi istiyorlardı, bize<br />

rızamızı sordular ve biz de rıza<br />

gösterince evlendik.<br />

Böylelikle ben de İstanbul’a<br />

taşındım. 1971 yılında ilk oğlumuz<br />

dünyaya geldi. Kısa bir süre<br />

sonra da eşim Hollanda’ya gitti.<br />

Babası zaten Hollanda’daydı ve<br />

ardından da bütün çocukları onu<br />

izledi. Aslında eşimin ailesinin<br />

Türkiye’deki durumu oldukça<br />

iyiydi, ama özellikle kayınpederim<br />

ileride altı çocuklu büyük bir<br />

ailenin geçimi için yeterince para<br />

kazanılmayacağından korkuyordu.


zijn al zijn kinderen gevolgd.<br />

Mijn schoonfamilie had het best<br />

goed in Turkije maar vooral mijn<br />

schoonvader was bang dat er in<br />

de toekomst niet genoeg geld zou<br />

zijn voor het grote gezin met 6<br />

kinderen.<br />

Mijn man heeft een half jaar bij<br />

Demka in de metaalindustrie<br />

in Utrecht gewerkt. Ik ben toen<br />

terug gegaan naar Isparta om bij<br />

mijn schoonouders te wonen.<br />

In die tijd heb ik niet gewerkt, ik<br />

hielp bij het huishouden en op het<br />

land dat ze bezaten.<br />

Ze verbouwden verschillende<br />

groenten en fruit maar vooral<br />

druiven. Mijn man stuurde in<br />

die tijd geld naar Turkije en daar<br />

konden we goed <strong>van</strong> leven.<br />

Na een half jaar werd hij opgeroepen<br />

voor de militaire dienst<br />

en is 18 maanden terug in Turkije<br />

geweest. Daarna is hij meteen<br />

terug gegaan naar Nederland.<br />

Na een aantal maanden bij de<br />

Demka is hij bij een zeilmakerij<br />

gaan werken. Hier kon hij zijn<br />

kennis die hij in het naaiatelier in<br />

Istanbul had opgedaan gebruiken.<br />

Hij heeft hier tot 1985 met<br />

plezier gewerkt, toen moest hij<br />

helaas <strong>van</strong>wege zijn gezondheid<br />

stoppen.<br />

In 19 4 ben ik naar Nederland gekomen.<br />

Mijn man wilde graag dat<br />

ik kwam en na een aantal jaren<br />

gescheiden te hebben geleefd<br />

42<br />

Eşim metal sektöründe,<br />

Utrecht’teki Demka’da altı ay<br />

çalıştı. Ben o zaman eşimin<br />

ailesinin yanında kalmak için<br />

yeniden Isparta’ya döndüm.<br />

Bu dönemde çalışmadım, ev işlerine<br />

ve tarlalarındaki işlere yardım<br />

ediyordum. Başta üzüm<br />

olmak üzere meyve ve sebze<br />

yetiştiriyorlardı. O zamanlar eşim<br />

Türkiye’ye para gönderiyordu ve<br />

bununla rahat geçiniyorduk.<br />

Altı ay sonra askere çağrılınca<br />

tekrar Türkiye’ye döndü ve 18 ay<br />

askerlik yaptı. Askerliğini bitirir<br />

bitirmez yine Hollanda’ya gitti.<br />

Birkaç ay Demka’da çalıştıktan<br />

sonra, yelken atölyesinde çalışmaya<br />

başladı. Yeni işinde İstanbul’da<br />

dikiş atölyesinde edindiği<br />

tecrübeden yararlanabiliyordu.<br />

1985 yılına kadar burada keyifle<br />

çalıştıktan sonra, ne yazık ki sağlık<br />

nedeniyle işinden ayrılmak zorunda<br />

kaldı.<br />

1974 yılında Hollanda’ya geldim.<br />

Eşim gelmemi çok istiyordu.<br />

Birkaç yıl ayrı yaşadıktan sonra,<br />

ben de ailemizin birlikte yaşamasını<br />

istedim. Kayınpederimin Utrecht’te<br />

bir evi vardı ve bir yer bulana kadar<br />

orada kalabilecektik. 1975 yılında<br />

ikinci oğlumun doğumundan sonra,<br />

artık evde oturmak istemedim.<br />

Bu arada Gorinchem’da kendi<br />

evimize de taşınmıştık.<br />

Çocuklara görümcelerim bakıyordu.<br />

Tam gün konfeksiyon atölyesinde<br />

ütücülük yapıyordum.


wilde ik graag dat het gezin bij<br />

elkaar zou wonen. Mijn schoonvader<br />

had een huis in Utrecht en<br />

daar konden we wonen tot we<br />

zelf wat gevonden hadden. Na de<br />

geboorte <strong>van</strong> onze tweede zoon<br />

in 19 5 wilde ik niet meer thuis<br />

blijven. We hadden inmiddels een<br />

eigen huis in Gorinchem en mijn<br />

schoonzussen zijn op de kinderen<br />

gaan passen. Ik ben fulltime in<br />

een naaiatelier strijkwerk gaan<br />

doen.<br />

Na de verhuizing naar Utrecht<br />

ben ik bij een ander kledingbedrijf<br />

gaan werken waar ik<br />

spijkerbroeken streek en inpakte.<br />

Tot 1986 heb ik hier gewerkt.<br />

Inmiddels was onze jongste<br />

dochter in 1982 geboren en door<br />

mijn gezondheid kon ik niet meer<br />

werken. Ik ben <strong>van</strong>af toen fulltime<br />

bezig geweest met het huis<br />

en het gezin. Door mijn werk heb<br />

ik ook Nederlands geleerd.<br />

In Isparta hebben we nog een<br />

eigen huis, hier gaan we ieder jaar<br />

3 maanden naar toe om de<br />

familie te zien. Daarnaast<br />

hebben we ook een zomerhuis<br />

aan de kust waar we vakantie<br />

vieren. Ik zou in de toekomst wel<br />

terug willen naar Turkije maar op<br />

dit moment woont onze dochter<br />

nog thuis. Eigenlijk heb ik geen<br />

idee of we ooit nog voorgoed<br />

terug gaan. Al onze kinderen<br />

wonen in Nederland en het is niet<br />

43<br />

Utrecht’e taşındıktan sonra da<br />

başka bir konfeksiyon şirketinde<br />

çalışmaya başladım.<br />

Burada kot pantolonları ütüleyip<br />

paketliyordum. 1986 yılına kadar<br />

burada çalıştım. Bu arada 1982<br />

yılında en küçük kızımız dünyaya<br />

geldi ve sağlık nedeniyle bir daha<br />

çalışamadım. O andan itibaren<br />

evle ve aileyle tam gün ilgilenmeye<br />

başladım. İşim sayesinde<br />

Hollandaca da öğrendim.<br />

Isparta’da kendi evimiz var ve aile<br />

ziyareti için her yıl, üç aylığına<br />

oraya gidiyoruz. Bir de sahilde<br />

tatillerimizi geçirdiğimiz bir<br />

yazlığımız var. İleride Türkiye’ye<br />

dönmek istiyorum, ama kızımız<br />

hala yanımızda oturuyor.<br />

Aslında bir gün gelir de tekrar<br />

iyilikle dönebilir miyiz,<br />

bilmiyorum. Bütün çocuklarımız<br />

burada yaşıyor ve onları uzun süre<br />

görmeyecek olmayı düşünemiyorum<br />

bile. Ama kim bilir.<br />

Elişini çocukluğumdan beri<br />

yapıyorum. Okuldan ayrıldıktan<br />

sonra arkadaşlarımdan elişi<br />

yapmayı öğrendim. Annem sadece<br />

geleneksel çorap örer, ama tığ<br />

işlerini bilmezdi. Özellikle<br />

çeyizim için elişleriyle<br />

uğraşıyordum. Hollanda’dayken de<br />

özellikle kendi evimizde<br />

kullanmak için bir sürü elişi<br />

yaptım. Son zamanlarda o<br />

kadar çok elişiyle uğraşmıyorum.<br />

Geçmişte o kadar yaptım ki,


44<br />

Kevser aan het werk bij Colorte in Mijdrecht<br />

Kevser Mijdrecht’te Colorte’de çalışırken<br />

[198 -1985]


voor te stellen om ze lang niet te<br />

zien. Maar wie weet.<br />

Het handwerken heb ik <strong>van</strong><br />

kinds af aan gedaan. Na school<br />

heb ik leren handwerken <strong>van</strong><br />

mijn vriendinnen. Mijn moeder<br />

breide alleen de Turkse sokken en<br />

kon niet haken. Ik ben vooral met<br />

handwerk bezig geweest voor de<br />

bruidsschat. In Nederland ben<br />

ik ook nog veel met handwerken<br />

bezig geweest, vooral voor in ons<br />

eigen huis. De laatste tijd ben ik<br />

er wel minder mee bezig, ik heb<br />

het in het verleden zoveel gedaan<br />

dat ik er nu geen tijd meer voor<br />

vrij maak.<br />

Met dank aan Zeynep Kurşuncu<br />

45<br />

artık canım buna zaman ayırmak<br />

istemiyor.<br />

Zeynep Kurşuncu’nun katkısıyla hazırlanmıştır.


Zeliha Öz<br />

In 1952 ben ik geboren in het<br />

dorpje Kas, vlakbij Kayseri in<br />

het midden <strong>van</strong> Turkije. Op mijn<br />

paspoort staat 1949 vermeld maar<br />

dit klopt niet. De inwoners <strong>van</strong><br />

het kleine boerendorp hielden<br />

zich vooral bezig met landbouw<br />

en veeteelt. Mijn ouders hadden<br />

een kudde schapen en<br />

verbouwden diverse groenten.<br />

Alle groenten die het gezin niet<br />

nodig had werden verkocht.<br />

Mijn ouders werkte op het land<br />

en verzorgde de dieren en ik<br />

moest op de kinderen passen.<br />

Ik heb drie jongere broers en een<br />

oudere zus. De situatie <strong>van</strong> ons<br />

gezin was niet slecht. We hadden<br />

voldoende te eten voor het gezin.<br />

Toen ik jaar oud was ben ik drie<br />

jaar naar de basisschool geweest.<br />

Daarna heb ik me vooral met het<br />

huishouden bezig gehouden.<br />

Op mijn veertiende ben ik<br />

getrouwd. Dit huwelijk hadden<br />

mijn ouders geregeld, ik zou<br />

trouwen met een 16 jarige jongen<br />

uit hetzelfde dorp.<br />

Mijn toekomstige schoonvader<br />

werkte op dat moment al in<br />

Nederland. Dit betekende dat<br />

mijn schoonfamilie er financieel<br />

relatief goed voorstond.<br />

We hebben drie dagen een groot<br />

huwelijksfeest gehad en<br />

hebben elkaar daarna pas echt<br />

leren kennen. Ik verhuisde naar<br />

4<br />

1952 yılında Türkiye’nin<br />

merkezinde bulunan Kayseri<br />

şehrine yakın Kaş köyünde doğdum.<br />

Pasaportumda 1949 yazıyor,<br />

ama bu doğru değil.<br />

Köyün sakinleri özellikle tarımla ve<br />

hay<strong>van</strong>cılıkla uğraşıyordu.<br />

Benim ailemin de koyun<br />

sürüsü vardı ve çeşitli sebzeler<br />

yetiştiriyorlardı. İhtiyacımızdan<br />

fazla olan sebzeler satılıyordu.<br />

Annemle babam tarlada çalışır,<br />

hay<strong>van</strong>lara bakarlardı. Benim de<br />

kardeşlerimle ilgilenmem<br />

gerekiyordu. Üç küçük erkek<br />

kardeşim, bir tane de ablam var.<br />

Ailemizin durumu kötü değildi,<br />

karnımızı doyururduk.<br />

7 yaşındayken okula başladım<br />

ve üç yıl ilkokula devam ettim.<br />

Sonrasındaysa özellikle ev işleriyle<br />

meşgul oldum. 14 yaşındayken<br />

evlendim. Büyüklerimin<br />

aracılığıyla, aynı köyden 16<br />

yaşındaki bir gençle<br />

evlendirildim. O zamanlar<br />

gelecekteki kayınpederim<br />

Hollanda’da çalışıyordu.<br />

Bundan dolayı da maddi durumları<br />

nispeten iyiydi. Üç gün süren<br />

büyük bir düğün yaptık.<br />

Birbirimizi ancak düğünden sonra<br />

iyi tanıyabildik. Eşimin ailesinin<br />

yanına taşındım ve ev işlerinde<br />

yardımcı oluyordum.


Zeliha met haar kinderen in Utrecht<br />

Zeliha çocuklarıyla beraber, Utrecht’te<br />

[1981]


het huis <strong>van</strong> mijn schoonfamilie<br />

en ik ben daar mee gaan helpen in<br />

het huishouden.<br />

In 196 is ook mijn man naar<br />

Nederland gegaan. Aangezien<br />

zijn vader al in een<br />

aluminiumfabriek werkte kon hij<br />

daar meteen aan de slag.<br />

Drie jaar later is hij naar Turkije<br />

teruggekeerd voor twee jaar<br />

militaire dienst. In 19 2 is hij<br />

meteen weer terug gegaan naar<br />

Nederland. Ik ben hem in 19 4<br />

met een zoon <strong>van</strong> 3 en een<br />

dochter <strong>van</strong> 1 gevolgd naar<br />

Utrecht.<br />

In het begin heb ik het erg naar<br />

mijn zin gehad in Nederland.<br />

Het gezin was weer bij elkaar en<br />

dit was voor mij het belangrijkste.<br />

Na een aantal jaren werd<br />

de situatie wat lastiger,<br />

de kinderen gingen naar school<br />

en ik had verder geen familie of<br />

vrienden in Nederland.<br />

Dit betekende dat ik weinig<br />

contacten had met andere<br />

mensen. Er woonde mensen <strong>van</strong><br />

alle nationaliteiten in de buurt<br />

en doordat we de taal niet goed<br />

spraken was de communicatie<br />

vaak moeilijk. Hoewel ik in het<br />

Turks kan lezen en schrijven is het<br />

Nederlands nog moeilijk.<br />

Vroeger had ik meer contact met<br />

Nederlandse mensen <strong>van</strong>wege de<br />

hulp die ik kreeg in de huishouding,<br />

<strong>van</strong>wege mijn<br />

49<br />

1967 yılında eşim de Hollanda’ya<br />

gitti. Babası bu arada alüminyum<br />

fabrikasında çalıştığından eşim de<br />

orada hemen işe girebildi.<br />

Üç yıl sonra, iki yıl askerlik yapmak<br />

için tekrar Türkiye’ye geldi. Hemen<br />

ardından da 1972 yılında yeniden<br />

Hollanda’ya döndü. 1974 yılında<br />

ben de onu takip edip, üç yaşındaki<br />

oğlum ve bir yaşındaki kızımla<br />

beraber Hollanda’ya geldim.<br />

İlk başlarda Hollanda’da çok<br />

mutluydum. Ailemiz tekrar bir<br />

aradaydı ve benim için en<br />

önemlisi de buydu. Ancak birkaç yıl<br />

geçtikten sonra, durum<br />

biraz daha zorlaştı. Çocuklar okula<br />

başladı ve Hollanda’da hiç<br />

akrabam, arkadaşım yoktu.<br />

Yani az kişiyle görüşüyordum.<br />

Mahallede her milletten<br />

insan vardı, ama biz dili iyi<br />

konuşamadığımızdan iletişim<br />

kurmakta sık sık zorluk<br />

çekiyorduk. Türkçe okuyup<br />

yazabiliyorum, ama Hollandaca<br />

yine de zor. Eskiden Hollandalılarla<br />

daha çok görüşüyordum.<br />

Sağlık nedeniyle ev işlerini artık<br />

tek başıma yapamadığımdan eve<br />

Hollandalı birisi yardıma<br />

geliyordu. Şimdi bu işi de<br />

gelinlerim üstlendiğinden,<br />

Hollandacam geriledi.<br />

Hollanda’da evle, ailemle<br />

ilgilendim. Dört çocuğumdan<br />

üçünün kendi işyeri var.<br />

Bir oğlumuz Kanaalstraat’ta


Zeliha en haar man in Mekka<br />

Zeliha ve eşi Mekke’deyken<br />

[1993]


gezondheid kon ik dit niet meer<br />

zelf. Sinds mijn schoondochters<br />

deze taak op zich hebben<br />

genomen is mijn taal achteruit<br />

gegaan.<br />

In Nederland heb ik voor het<br />

gezin en het huis gezorgd.<br />

Drie <strong>van</strong> de vier kinderen hebben<br />

een eigen zaak. Een zoon heeft<br />

het restaurant in de kanaalstraat<br />

die ik en mijn man hadden, overgenomen.<br />

Al mijn kinderen zijn<br />

inmiddels getrouwd, twee met<br />

een nicht uit hetzelfde dorp.<br />

De gezondheid <strong>van</strong> de<br />

familie is niet goed. Ik heb al jaren<br />

last <strong>van</strong> verschillende gezondheidsklachten<br />

en mijn man,<br />

Mehmet, heeft een tijd geleden<br />

zijn werk op moeten geven<br />

<strong>van</strong>wege zijn gezondheid.<br />

Mijn kinderen steunen ons nu<br />

financieel, sinds wij allebei niet<br />

meer werken. Mijn man werkt nu<br />

nog wel vrijwillig voor de<br />

moskee.<br />

We gaan nog ieder jaar met het<br />

gezin terug naar Turkije. We<br />

hebben een huis in Kayseri.<br />

We hebben geen huis meer in<br />

ons oude dorp, het dorp is leeg<br />

gelopen. Veel mensen zijn naar<br />

Nederland of Duitsland<br />

vertrokken. Ik woon nu al zolang<br />

in Nederland dat ik me hier thuis<br />

voel, in Turkije voel ik me soms<br />

zelfs meer een buitenlander!<br />

51<br />

restoran işletiyor, bizden devraldı.<br />

Bu arada bütün çocuklarım<br />

evlendi, ikisi köyden kuzenleriyle<br />

evlendi. Sağlığımız pek iyi değil.<br />

Uzun yıllardır değişik sağlık<br />

şikayetlerim var, eşim Mehmet de<br />

bir süre önce sağlık<br />

nedeniyle işini bırakmak zorunda<br />

kaldı. İkimiz çalışmadığımızdan<br />

beri, çocuklarımızdan ekonomik<br />

destek görüyoruz. Şimdi ise eşim<br />

gönüllü olarak cami için çalışıyor.<br />

Hâlâ her yıl ailece Türkiye’ye<br />

gidiyoruz. Artık köyde değil,<br />

ama Kayseri’de bir evimiz var.<br />

Köyde artık kimse oturmuyor.<br />

Çoğu ya Hollanda’ya ya da<br />

Almanya’ya gitti. Geleli o kadar<br />

çok oldu ki, kendimi burada evde<br />

hissediyorum. Hatta öyle ki, bazen<br />

Türkiye’deyken kendimi daha çok<br />

bir yabancı gibi hissediyorum!<br />

On bir yaşındayken elişi<br />

yapmaya başladım.<br />

Elişini annemden değil,<br />

arkadaşlarımdan öğrendim.<br />

Elişi yapmaya özellikle akşamları<br />

vaktimiz olurdu. Küçükken kendi<br />

çeyizimi hazırlamakla çok uğraştım.<br />

Hollanda’ya<br />

gelirken bütün elişlerini yanımızda<br />

getiremediğimizden, bunları<br />

köydeki fakirlere dağıtmıştım.<br />

Burada da elişi yapmaya devam<br />

ettim, vaktim daha fazlaydı.<br />

Kendi evime, gelinlerime pek çok<br />

şey yaptım.


Zeliha voor het familie restaurant<br />

Zeliha kendilerine ait restoranın önünde<br />

[199 ]


Op mijn elfde ben ik<br />

begonnen met handwerken.<br />

Ik heb dit niet <strong>van</strong> mijn moeder<br />

maar <strong>van</strong> vrienden geleerd.<br />

Vooral ’s avonds hadden we hier<br />

tijd voor. Als klein meisje heb ik<br />

veel aan mijn uitzet gewerkt. Toen<br />

we naar Nederland<br />

kwamen konden we niet al het<br />

handwerk meenemen, ik heb dit<br />

toen maar weggegeven aan de<br />

armere mensen uit het dorp.<br />

In Nederland ben ik gewoon<br />

verder gegaan met het handwerken,<br />

hier had ik er weer meer<br />

tijd voor. Ik heb veel dingen<br />

gemaakt voor mijn eigen huis en<br />

voor mijn schoondochters.<br />

Met dank aan Ayse Öz Karakus Ayşe Öz Karakuş’un katkısıyla hazırlanmıştır<br />

53


Ferdane Özkaya<br />

Ik ben geboren in 1948 in Salur,<br />

een klein dorp in de provincie<br />

Karaman, in het zuidwesten <strong>van</strong><br />

Turkije. In dit boerendorp<br />

hadden mijn ouders een boerderij<br />

waar we voornamelijk schapen en<br />

koeien hadden. Koeien voor de<br />

melk en schapen voor de wol en<br />

het offerfeest.<br />

Van kinds af aan heb ik mijn<br />

ouders mee geholpen op de<br />

boerderij. Ik stond om vijf uur<br />

’s ochtends op om het ontbijt<br />

klaar te maken. Rond zeven uur<br />

vertrokken we met mijn ouders<br />

naar het land verderop.<br />

Daar bleven we de hele dag met<br />

de dieren, rond acht uur ’s avonds<br />

gingen we weer naar huis.<br />

Dan maakte ik nog brood voor<br />

de volgende dag en rond middernacht<br />

uur kon ik gaan slapen.<br />

Het gezin bestond uit mijn ouders<br />

en 9 kinderen waar<strong>van</strong> ik de één<br />

na oudste ben. We hebben altijd<br />

in een goede situatie kunnen<br />

leven, hoewel het hard werken<br />

was.<br />

Op mijn negentiende ben ik<br />

getrouwd. Mijn man, Osman,<br />

kwam uit een arm gezin, ze<br />

hadden geen eigen huis en<br />

bezaten ook geen dieren.<br />

Een groot huwelijksfeest zat<br />

er dus niet in. Ik ben bij mijn<br />

schoonfamilie gaan wonen en ik<br />

55<br />

1948 yılında, Türkiye’nin<br />

Güneybatısında, Karaman’a bağlı<br />

Salur köyünde doğdum.<br />

Annemle babam çiftçilik<br />

yapıyorlardı. Koyunlarımız,<br />

ineklerimiz vardı. İnekler sütleri,<br />

koyunlar hem yünleri hem de<br />

kurban bayramı için beslenirdi.<br />

Çocukluğumdan itibaren<br />

çiftlikte anne babama yardım ettim.<br />

Sabahları beşte kalkar, kahvaltıyı<br />

hazırlardım. Saat yedi civarında<br />

annemlerle birlikte köyün biraz<br />

ilerisindeki tarlaya giderdik.<br />

Bütün gün orada hay<strong>van</strong>larla<br />

ilgilenir, akşam sekiz civarında eve<br />

dönerdik. Bir de evde ertesi günün<br />

ekmeğini hazırlamam gerekir,<br />

ancak gece yarısı yatabilirdim.<br />

Annem, babam ve dokuz çocuktuk.<br />

Ben ailemin ikinci çocuğuyum.<br />

Çok çalışmamız gerekiyordu, ama<br />

iyi durumda yaşayabiliyorduk.<br />

On dokuz yaşındayken evlendim.<br />

Eşim Osman’ın ailesi fakirdi.<br />

Kendi evleri ve hay<strong>van</strong>ları yoktu.<br />

Yani büyük bir düğünümüz<br />

olmadı. Evlenince eşimin ailesiyle<br />

yaşamaya başladım ve evin işlerine<br />

yardım ettim. Eşim günlük iş<br />

yapıyordu ve her gün o gün için<br />

yeniden iş bulmaya çalışıyordu.<br />

Evliliğimizin ilk dönemi zor geçti.<br />

Bir yıl sonra ilk çocuğumuz doğdu<br />

ve üç yıl sonra ailemiz dört çocukla


Ferdane met haar familie in Karaman<br />

Ferdane ailesiyle birlikte Karaman’da<br />

[19 ]


heb daar meegeholpen in de<br />

huishouding. Mijn man zocht<br />

iedere dag het zogenaamde<br />

dagwerk, iedere dag ging hij<br />

opnieuw opzoek naar werk voor<br />

die dag. Deze eerste periode <strong>van</strong><br />

ons huwelijk was moeilijk.<br />

Na een jaar kwam ons eerste<br />

kind, en na drie jaar was het<br />

gezin met vier kinderen compleet.<br />

Inmiddels had mijn man gehoord<br />

dat er in West Europa een grote<br />

vraag naar arbeidskrachten was<br />

en besloot hij in 19 4 op eigen<br />

houtje met de auto naar België te<br />

gaan. Later is hij naar<br />

Nederland gegaan omdat daar<br />

meer werk was. In Utrecht vond<br />

hij werk bij een ijzerwerf.<br />

Drie jaar heb ik mijn man niet<br />

gezien. Hij is een aantal keer op<br />

vakantie gegaan naar Turkije<br />

maar na vijf jaar besloot ik om<br />

hem achterna te reizen.<br />

Hij had alles inmiddels voor<br />

ons gezin geregeld, hij had een<br />

verblijfsvergunning, een huis<br />

en vliegtickets zodat we met<br />

een gerust hart naar Nederland<br />

konden komen.<br />

Op dat moment waren de<br />

financiën voor mij het<br />

belangrijkste. In Turkije woonden<br />

we in armoede en dit wilde we<br />

graag veranderen, ik wilde nu<br />

goed voor ons gezin kunnen<br />

zorgen. Als de verhuizing naar<br />

Nederland hiervoor nodig was<br />

5<br />

tam oldu. Bu arada eşim Batı<br />

Avrupa’da işçilere büyük ihtiyaç<br />

olduğunu duymuştu, 1974 yılında<br />

tek başına otomobille Belçika’ya<br />

gitmeye karar verdi.<br />

Sonrasında daha çok iş imkanı<br />

olduğundan Hollanda’ya geçti.<br />

Utrecht’te bir demirhanede iş<br />

buldu. Üç yıl boyunca eşimi<br />

görmedim. Birkaç defa tatil için<br />

Türkiye’ye geldi, ama beş yıl<br />

sonra ben de onun arkasından<br />

Hollanda’ya gelmeye karar<br />

verdim. Bu arada o bizim için<br />

oturma iznini, evi, uçak biletini,<br />

her şeyi ayarladı. Böylece bizde<br />

gönül rahatlığıyla Hollanda’ya<br />

gelebildik.<br />

O dönemde benim için en<br />

önemlisi maddi durumumuzdu.<br />

Türkiye’deyken fakirlik içinde<br />

yaşıyorduk ve bunu değiştirmek<br />

istedik. Ailemize iyi şekilde<br />

bakmak istiyordum.<br />

Bunun için Hollanda’ya taşınmak<br />

şartsa, annemlerle vedalaşıp,<br />

köyü geride bırakmam gerekiyordu.<br />

Aklımızda hep Hollanda’da para<br />

biriktirip, sonrasında Türkiye’ye<br />

geri dönmek vardı.<br />

Çocuklarımız burada büyüdüler,<br />

burada okula gittiler.<br />

Artık dönemeyiz, çocuklar artık<br />

Türkiye’de yaşayamazlar.<br />

Salur köyünde hâlâ akrabalarımız<br />

yaşıyor. Eşimin ailesinin durumu<br />

henüz pek düzelmedi.


Ferdane met haar man in Salur<br />

Ferdane ve eşi Salur’dayken<br />

[19 6]<br />

Met de kinderen voor het huis in Karaman<br />

Karaman’da çocuklarıyla birlikte evin önünde<br />

[19 ]


dan moest ik wel afscheid nemen<br />

<strong>van</strong> mijn familie die in het dorp<br />

achterbleef.<br />

We hebben dan ook altijd het idee<br />

gehad dat we in Nederland geld<br />

zouden sparen om later terug te<br />

gaan naar Turkije. Doordat de<br />

kinderen nu hier zijn opgegroeid<br />

en naar school zijn geweest is dit<br />

niet meer mogelijk, zij zouden<br />

niet meer in Turkije kunnen leven.<br />

In ons dorp Salur wonen nog<br />

steeds onze familieleden.<br />

De situatie <strong>van</strong> mijn schoonfamilie<br />

is nog niet veel verbeterd<br />

en we proberen hen dan ook<br />

zoveel mogelijk <strong>van</strong>uit<br />

Nederland te steunen. Een groot<br />

deel <strong>van</strong> het dorp is inmiddels<br />

leeg gelopen. Zij zijn allemaal<br />

naar een nabij gelegen stad<br />

verhuisd om daar werk te zoeken.<br />

Nederland was voor mij een<br />

land <strong>van</strong> overvloed. Nooit had ik<br />

voldoende boodschappen<br />

kunnen doen voor het gezin<br />

en hier in Nederland was alles<br />

te koop. Ik heb hier voor onze<br />

opgroeiende kinderen gezorgd<br />

terwijl mijn man aan het werk<br />

was. Ik heb hier veel<br />

contacten opgebouwd met de<br />

Turkse buurtbewoners.<br />

Doordat ik nooit naar school ben<br />

geweest is het leren <strong>van</strong> de<br />

Nederlandse taal nog steeds<br />

moeilijk. Toen ik 35 was ben ik<br />

59<br />

Mümkün olduğunca Hollanda’dan<br />

onlara destek olmaya çalışıyoruz.<br />

Ancak bu arada köyün büyük bir<br />

kısmı boşaldı. Çoğu iş bulmak için<br />

yakındaki bir şehre taşındı.<br />

Hollanda benim için bir<br />

bolluk ülkesiydi. Türkiye’deyken<br />

ailem için gerekli alışverişi<br />

yapamamıştım, burada ise her şey<br />

vardı. Eşim çalıştığı için, birden<br />

bire ihtiyaçlarımızı karşılamaya<br />

başladık! Eşim işteyken, ben de<br />

çocuklarımıza baktım.<br />

Mahallemizdeki Türklerle iyi bir<br />

bağ kurdum. Ancak hiç okula<br />

gitmediğimden, Hollandaca<br />

öğrenmek hâlâ zor.<br />

35 yaşındayken, ilk kez okula<br />

gittim. Böylece Hollanda’dayken<br />

Türkçe ve Hollandaca dersler<br />

aldım. Yine de Hollandaca benim<br />

için hala çok zor. Ne yazık ki<br />

bundan ötürü Türklerin<br />

haricindekilerle hala çok az temas<br />

kurabiliyorum.<br />

12 yaşındayken elişi yapmaya<br />

başladım. Şimdi de bunlarla<br />

meşgulüm. Elişi yapmayı<br />

annemden öğrendim, o özellikle<br />

geleneksel çoraplar örerdi.<br />

Kendi kendime de nakış yapmayı,<br />

tığ işlerini öğrendim.<br />

Bunu genelde akşamları gaz<br />

lambası ışığında yapardık.<br />

Çeyiz sandığım için uzun süre<br />

uğraştım. Özellikle kızlarımın<br />

çeyizi için Hollanda’da elişine<br />

devam ettim.


Ferdane voor haar [moes]tuin in Utrecht<br />

Ferdane Utrecht’te evlerinin önündeki [sebze] bahçe[sin]de<br />

[2005]


voor het eerst naar school gegaan.<br />

Zo heb ik in Nederland Turkse en<br />

Nederlandse les genomen. Toch is<br />

het Nederlands nog steeds<br />

moeilijk voor me. Dit is wel<br />

jammer omdat ik hierdoor nog<br />

steeds weinig contact heb met<br />

mensen buiten de Turkse<br />

gemeenschap.<br />

Toen ik 12 jaar was ben ik begonnen<br />

met het handwerk. Nu ben<br />

ik er nog steeds mee bezig. Het<br />

handwerken heb ik <strong>van</strong> mijn<br />

moeder geleerd, zij breide voornamelijk<br />

de Turkse sokken. Ik heb<br />

mezelf leren borduren en haken.<br />

We deden dit vaak ’s avonds bij<br />

een gaslampje. Ik ben lang bezig<br />

geweest met mijn bruidsschat,<br />

mijn uitzet. In Nederland ben ik<br />

door gegaan met handwerken,<br />

vooral voor de uitzet <strong>van</strong> mijn<br />

dochters. Nu zij het huis uit zijn<br />

ben ik al aan het werken voor de<br />

kleinkinderen!<br />

61<br />

Onlar evden ayrıldılar, ben de<br />

şimdiden torunlarımın çeyizine<br />

başladım.<br />

Met dank aan Ulfet Helvaci Ülfet Helvacı’nın katkısıyla hazırlanmıştır


Hayriye Yılmış<br />

Oorspronkelijk kom ik uit<br />

Noordoost Turkije, ik ben in 1948<br />

geboren in de stad Rize. Ik heb<br />

hier tot mijn vijftiende gewoond<br />

samen met mijn vader, zijn 2<br />

vrouwen en 13 kinderen.<br />

Mijn vader is twee keer getrouwd<br />

omdat zijn eerste vrouw in het<br />

begin geen kinderen kon krijgen.<br />

Later is dit wel gelukt en ik ben<br />

haar eerste kind. In die tijd was<br />

het in die streek niet ongewoon<br />

om met meerdere vrouwen te<br />

trouwen. In het begin was mijn<br />

vader bezig met het vinden <strong>van</strong><br />

dagwerk, later zijn we schapen<br />

en koeien gaan houden. De twee<br />

vrouwen zorgden voornamelijk<br />

voor de beesten en één <strong>van</strong> de<br />

kinderen nam de beesten mee<br />

naar de wei. Als oudste kind<br />

moest ik op al mijn broertjes en<br />

zusjes passen. Hierdoor kon ik<br />

niet naar school. Later zijn de<br />

andere kinderen wel naar school<br />

gegaan maar omdat ik de oudste<br />

was moest ik thuis blijven.<br />

Mijn vader heeft hiervoor een<br />

keer een bekeuring gekregen<br />

maar dit zorgde er niet voor dat<br />

ik naar school kon.<br />

Ik ben opgegroeid in een streng<br />

gezin. Ik kon het altijd goed<br />

vinden met mijn moeder en mijn<br />

stiefmoeder maar de relatie met<br />

mijn vader was niet goed.<br />

Ik mocht niet alleen het huis uit<br />

63<br />

1948 yılında Rize’de<br />

doğdum. Aslen Türkiye’nin<br />

kuzeydoğusundan geliyoruz.<br />

15 yaşıma kadar Rize’de babam,<br />

iki eşi ve 13 çocuk beraberce<br />

yaşadık. Babam, ilk eşi önceleri<br />

hamile kalamadığından, ikinci<br />

defa evlenmiş. Ama sonrasında<br />

ilk eşi hamile kalıp, ilk olarak<br />

beni doğurmuş. O zamanlarda bu<br />

yörede birden çok eşin olması garip<br />

karşılanmazdı. Rize büyük bir<br />

köye benziyordu. Önceleri babam<br />

günlük işlerde çalışırdı, sonradan<br />

ineklerimiz ve koyunlarımız oldu.<br />

İki kadın hay<strong>van</strong>larla uğraşır,<br />

çocuklardan birisi de hay<strong>van</strong>ları<br />

otlatmaya götürürdü. En büyük<br />

çocuk olarak ben de, erkek ve kız<br />

kardeşlerime bakmak zorundaydım.<br />

Bundan dolayı okula gidemedim.<br />

Sonraki çocuklar okula gittiler,<br />

ama en büyük çocuk olarak evde<br />

kalmalıydım. Bu yüzden babama<br />

bir keresinde ceza verildi, ama bu<br />

benim okula gitmemi sağlayamadı.<br />

Çok tutucu bir ailede büyüdüm.<br />

Annemle ve üvey annemle iyi<br />

geçinirdim, ama babamla aramız<br />

kötüydü. Evden tek başıma<br />

çıkamaz, birisiyle konuşamazdım.<br />

Yani bütün çocukluğumu ev<br />

ortamında geçirdim ve<br />

bizimkilerden başkasıyla pek<br />

temasım olmadı.


of met iemand praten. Ik heb dus<br />

mijn hele jeugd rond het huis<br />

doorgebracht.<br />

Toen ik 15 jaar was, is het gezin<br />

verhuisd naar Bursa, een stad in<br />

West Turkije. De situatie <strong>van</strong> ons<br />

gezin was niet slecht in Rize maar<br />

mijn vader was toch bang dat er<br />

niet voldoende geld zou zijn voor<br />

het gezin en dacht in Bursa beter<br />

werk te kunnen vinden.<br />

In Bursa is mijn vader met een<br />

derde vrouw getrouwd met<br />

wie ik het een stuk minder kon<br />

vinden. Ik heb zelf weinig<br />

gemerkt <strong>van</strong> de verhuizing omdat<br />

ik geen contacten buitenshuis<br />

had.<br />

Op mijn achttiende had mijn<br />

vader in Bursa een huwelijkspartner<br />

voor mij gevonden. Ik kende<br />

deze man niet voor het huwelijk<br />

maar er was weinig dat ik eraan<br />

kon doen. Na het huwelijk heb<br />

ik mijn man pas leren kennen.<br />

Hoewel het in het begin<br />

onwennig was is er veel<br />

veranderd na de komst <strong>van</strong> het<br />

eerste kind, hij bleek een goede<br />

man en vader. Mijn man<br />

bevond zich in een goede positie,<br />

hij werkte in de metaalsector en<br />

bezat een eigen huis waar we zijn<br />

gaan wonen. Samen kregen we<br />

drie jongens. In 19 4 is mijn man<br />

naar Nederland gegaan.<br />

Hij is via de officiële weg geworven<br />

door Demka, een<br />

64<br />

15 yaşındayken ailece Türkiye’nin<br />

batısına, Bursa’ya taşındık.<br />

Rize’deyken ailemin durumu kötü<br />

değildi, ama babam yine de ailenin<br />

geçimini sağlayamayacağından<br />

korkuyordu. Bursa’da daha iyi<br />

bir iş bulabileceğini düşündü.<br />

Bursa’dayken babam, diğer eşlerine<br />

göre aramın daha kötü olduğu<br />

üçüncü eşiyle evlendi. Zaten evin<br />

dışında kimseyle görüşmediğim<br />

için, taşındığımızı fark etmedim<br />

bile.<br />

Ben 18 yaşındayken babam<br />

Bursa’da evleneceğim kişiyi<br />

buldu. Evlenmeden önce eşimi<br />

tanımıyordum, ama yapabileceğim<br />

pek bir şey de yoktu.<br />

Ancak evlendikten sonra eşimi<br />

tanıyabildim.<br />

Başlarda biraz yabancılık çektik,<br />

ama ilk çocuğumuzun doğumundan<br />

sonra çok değişti. Eşim hem iyi<br />

bir koca, hem de iyi bir babaydı.<br />

Eşimin işindeki konumu iyiydi,<br />

metal sektöründe çalışıyordu ve<br />

oturduğumuz ev onundu.<br />

Üç oğlumuz oldu.<br />

1974 yılında eşim Hollanda’ya<br />

gitti. Pek çok işçisini Türkiye’den<br />

alan Utrecht’teki metal şirketi<br />

Demka tarafından resmi<br />

yollardan işe alındı. Ben ise<br />

1979’da Hollanda’ya geldim.<br />

İki çocuğumuzu ilkokulu<br />

bitirmeleri için Türkiye’de bıraktık,<br />

bu sürede çocuklara kayınvalidem<br />

baktı. Sonradan kayınvalidem de


metaalbedrijf in Utrecht dat veel<br />

werknemers uit Turkije haalde.<br />

In 19 9 ben ik naar Nederland<br />

gekomen. 2 Kinderen bleven<br />

achter in Turkije om daar de<br />

basisschool af te maken, mijn<br />

schoonmoeder paste in die tijd<br />

op de kinderen. Daarna is mijn<br />

schoonmoeder met de kinderen<br />

naar Nederland gekomen.<br />

Ze heeft hier 4 jaar op de<br />

kinderen gepast en is daarna<br />

terug gegaan naar Turkije.<br />

Ik wilde namelijk graag werken.<br />

Kort na aankomst in Nederland<br />

ben ik fulltime bij een kledingfabriek<br />

gaan werken waar ik oude<br />

<strong>van</strong> nieuwe kleding scheidde.<br />

Ik had al mijn hele jeugd thuis<br />

gezeten en ik wilde nu graag<br />

buitenshuis aan het werk.<br />

Ik heb 20 jaar bij deze fabriek<br />

gewerkt tot 1995. Toen ben ik<br />

gestopt met werken <strong>van</strong>wege<br />

mijn gezondheid. Mijn man is<br />

inmiddels met pensioen.<br />

Eigenlijk is mijn eigen leven pas<br />

begonnen na 1995. In mijn jeugd<br />

heb ik nooit tijd voor mezelf<br />

gehad en daarna heb ik me op de<br />

kinderen gericht. In Nederland<br />

ben ik ook altijd aan het werk<br />

geweest. Nu heb ik pas tijd om<br />

Turkse les te nemen. Omdat ik<br />

nooit naar school ben geweest<br />

wil ik eerst mijn eigen taal leren.<br />

In de toekomst wil ik dan graag<br />

Nederlands leren.<br />

65<br />

çocuklarla beraber Hollanda’ya<br />

geldi. Ben çalışmak istediğim için<br />

burada da dört yıl<br />

çocuklara bakıp, tekrar Türkiye’ye<br />

döndü. Hollanda’ya geldikten<br />

hemen sonra tam gün çalışmaya<br />

başladım. Giysi fabrikasında eski<br />

giysilerin arasından yeni olanlarını<br />

ayırıyordum. Bütün çocukluğumu<br />

evde oturarak geçirdiğimden, evin<br />

dışında bir şeyler yapmak istedim.<br />

1995 yılına kadar yirmi yıl boyunca<br />

aynı fabrikada çalışmaya devam<br />

ettim. Sağlık nedeniyle çalışmayı<br />

bıraktım. Eşim de bu arada emekli<br />

oldu.<br />

Aslında kendi hayatım 1995’den<br />

sonra başladı. Çocukluğumda<br />

kendime hiç vakit ayıramazdım,<br />

sonrasında da kendimi çocuklara<br />

verdim. Hollanda’da hep işte<br />

oluyordum. Ancak şimdi Türkçe<br />

dersine katılmaya zamanım<br />

oluyor. Daha önce hiç okula<br />

gitmediğimden, önce kendi ana<br />

dilimi öğrenmek istiyorum.<br />

İleride de Hollandaca öğrenmek<br />

istiyorum.<br />

Hollanda’daki ilk dönemde<br />

başkalarıyla pek görüşmüyordum.<br />

Dili konuşamıyordum ve<br />

mahallemizde de az Türk vardı.<br />

Ayrıca hep yoğun çalıştım ve<br />

çocuklara baktım. Yani zor yıllardı.<br />

Ancak son dönemde istediğim<br />

faaliyetlerde bulunup, Utrecht’teki<br />

arkadaşlarımla görüşüyorum.


Hayriye met haar man en jongste zoon in Utrecht<br />

Hayriye, eşi ve en küçük oğluyla Utrecht’te<br />

[1988]


In de beginperiode in Nederland<br />

heb ik weinig contact gehad met<br />

andere mensen. Ik sprak de taal<br />

niet en er woonde nog weinig<br />

Turken in de buurt. Daarnaast<br />

heb ik altijd veel gewerkt en voor<br />

de kinderen gezorgd.<br />

Deze periode was dus zwaar.<br />

Ik ben pas de laatste jaren meer<br />

bezig met mijn eigen activiteiten<br />

en vriendinnen in Utrecht. Ik heb<br />

altijd het idee gehad dat ik ooit<br />

terug zou gaan naar Turkije.<br />

Na een aantal jaren bleek dit<br />

moeilijk. Mijn kinderen zijn hier<br />

opgegroeid en zullen hier<br />

blijven. Ik kan niet zonder ze en<br />

zal dan waarschijnlijk dus ook<br />

hier blijven.<br />

Het handwerken heb ik mezelf<br />

aangeleerd. Ik was altijd bezig<br />

met het namaken <strong>van</strong> patronen.<br />

Ik ben pas begonnen met handwerken<br />

na mijn huwelijk. Toen<br />

was hier pas tijd voor. Het was in<br />

die tijd moeilijk om spullen voor<br />

het huis te kopen dus maakte ik<br />

ze liever zelf. In Nederland heb ik<br />

heel lang niet gehandwerkt <strong>van</strong>wege<br />

mijn werk en de kinderen.<br />

Na 1995 heb ik het weer opgepakt<br />

maar <strong>van</strong>wege mijn leeftijd willen<br />

mijn armen en ogen niet meer zo<br />

goed, het gaat dus allemaal wel<br />

wat langzamer!<br />

6<br />

Her zaman bir gün Türkiye’ye<br />

geri döneceğimi düşünmüştüm.<br />

Geldikten birkaç yıl sonra, bunun<br />

zor olduğu anlaşıldı. Çocuklarım<br />

burada büyüdüler ve burada<br />

kalacaklar. Onlar olmadan<br />

yaşayamam ve muhtemelen de<br />

burada kalacağım.<br />

Elişi yapmayı kendi başıma<br />

öğrendim. Sürekli desen<br />

örnekleri alırdım. Elişi yapmaya,<br />

ancak evlendikten sonra başladım.<br />

Bundan önce vaktim olmuyordu.<br />

O zamanlar ev için bir şeyler satın<br />

almaya pek paramız olmadığından,<br />

kendim yapmayı tercih ediyordum.<br />

Hollanda’da çok uzun bir süre<br />

işim ve çocuklar yüzünden elişi<br />

yapamadım. 1995’ten sonra<br />

yeniden elişlerine başladım, ama<br />

artık yaşımdan dolayı kollarım,<br />

gözlerim eskisi gibi iyi değil, bu<br />

yüzden de biraz daha yavaş gidiyor.<br />

Met dank aan Ulfet Helvaci Ülfet Helvacı’nın katkısıyla hazırlanmıştır


Hayriye in Mekka<br />

Hayriye, Mekke’deyken<br />

[199 ]

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!