You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bundan bir ay sonra, 1 Kasım günki Meclis IV. devre, 4. yasama yılı açış konuşmasında,<br />
Atatürk, ulusal <strong>müziğin</strong> izleyeceği yola ışık tutar [TBMM 1958]:<br />
“Arkadaşlar,<br />
Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi<br />
bilirim. Bu, yapılmaktadır, Ancak, bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli<br />
olan türk musikisidir (Alkışlar). Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide<br />
değişikliği alabilmesi, kavrıyabilmesidir.<br />
Bu gün dinletmeğe yeltenilen musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır.<br />
Bunu açıkça bilmeliyiz (Okay sesleri, alkışlar). Ulusal; ince duyguları, düşünceleri<br />
anlatan; yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları, bir gün önce, genel son<br />
musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak; bu güzeyde (sayede), türk ulusal<br />
musikisi yükselebilir, evrensel musiki de yerini alabilir.<br />
Kültür işleri bakanlığının buna değerince özen vermesini, kamunun da bunda ona<br />
yardımcı olmasını dilerim.” (Devre IV, cilt 25, içtima 4, s. 4)<br />
Gültekin Oransay’ın aktardığı aynı konuşmada birtakım farklıklar göze çarpıyor. Orada,<br />
Atatürk’e izafeten “Ancak, bana kalırsa, bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli<br />
olan, Türk musikisidir” ve “Bugün acuna dinletmeye yeltenilen musiki bizim değildir.<br />
Onun için o, yüz ağartıcı değerde olmaktan çok uzaktır” cümleleri geçmektedir [Oransay<br />
1984, s. 26].<br />
Bunların sıhhat derecesini belirleyemedim. Bir aktarıma göre, Atatürk’ün kendi el<br />
yazısında böyle geçiyormuş [bkz. Laszlo 1982]. Buradaki “Bana kalırsa” ibaresinin, sanki,<br />
“musıki inkılabı”nın sorgulanabilir bir devlet politikası olmaktan öte, Atatürk’ün bizzatihi<br />
belirlediği bir devrim yolu olduğuna delalet etmeye yaradığı söylenebilir. “Dinletmeye<br />
yeltenilen musıki” ile, sözkonusu <strong>müziğin</strong> kime dinletmeye yeltenildiği muğlak ve tasrihe<br />
muhtaç sayılabilecek iken, “acuna” ibaresinin yardımı sayesinde, kastedilenin “radyo<br />
yayınları” olduğunun anlaşılması kolaylaşıyor [değerlendirmeler için bkz. Aksoy 2001, s.<br />
186-7] 21 .<br />
Gelgelelim, Atatürk’ün sözleri ilk olarak, Kültür İşleri Bakanlığı yerine, İçişleri Bakanlığı’nı<br />
harekete geçirir. Muammer Sun’un birinci ağızdan aktardığına göre, Matbuat Umum<br />
(Basın-Yayın Genel) Müdürü Vedat Nedim Tör, vakit yitirmeden Dahiliye Vekili Şükrü<br />
Kaya’yı ziyaret eder ve “Paşa bunu söylediğine göre herhalde Alaturka’nın yasak<br />
edilmesini istiyor. Yaparsanız hoşuna gider” der [Açık Oturum 1978, s. 64-5].<br />
Gültekin Oransay, olayı Vedat Nedim Tör’ün Şükrü Kaya’yı yanıltması ve kışkırtması<br />
biçiminde yorumlamaktadır [Oransay 1984, s. 49, 120].<br />
Artık her nasıl olduysa, Atatürk’ün sözlerinden ilham alan İçişleri Bakanlığı, İstanbul ve<br />
Ankara radyolarına Alaturka yayınların kaldırılması için bir genelge gönderir. Nitekim, 3<br />
Kasım 1934 tarihli bir gazetede şu habere yer verilir [ibid. ve Paçacı 1999, s. 23]:<br />
12