05.06.2013 Views

Akciğer Kanserlerinde Tanı Yöntemleri - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Akciğer Kanserlerinde Tanı Yöntemleri - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Akciğer Kanserlerinde Tanı Yöntemleri - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İ.Ü. <strong>Cerrahpaşa</strong> <strong>Tıp</strong> <strong>Fakültesi</strong> Sürekli <strong>Tıp</strong> Eğitimi Etkinlikleri<br />

TÜRKİYEDE SIK KARŞILAŞILAN HASTALIKLAR II<br />

l Sindirim Sistemi Hastalıkları<br />

l <strong>Akciğer</strong> Kanserine Güncel Yaklaşım<br />

Sempozyum Dizisi No:58 l Kasım 2007; s. 141-152<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong><br />

141<br />

Prof. Dr. Günay Aydın<br />

<strong>Akciğer</strong> kanseri erken evrede özellikle periferik lezyonlarda asemptomatiktir. Genellikle<br />

başka nedenlerle yapılan tetkikler sırasında tesadüfen saptanır. <strong>Akciğer</strong> kanseri<br />

tanısında uygulanacak tanı yönteminin seçimi primer tümörün tipi, lokalizasyonu, boyutu,<br />

metaztazların varlığı ve hastanın genel durumu ile ilgilidir.<br />

Genel olarak uygulanan tanısal işlemler: Semptom ve bulgular, fizik muayene, balgam<br />

sitolojisi, radyolojik görünüm, bronkoskopi, sintigrafik bulgular, trans torasik iğne aspirasyonu,<br />

torsentez, torokoskopi ve medistinoskopi gibi invaziv ve non-invaziv girişimlerden<br />

oluşur (Tablo-1). Ancak bu bölüm, panelimizde konuların multidisipliner olarak düzenlenmesi<br />

nedeniylele tüm tanı testlerini içermemektedir.<br />

<strong>Akciğer</strong> kanseri için alınabilecek ilk önlem sigara içilmemesi, ikinci önlem erken tanıdır.<br />

<strong>Akciğer</strong> kanserinde gerek semptom ve bulguların hastalığa özgü olmayışı gerekse asemptomatik<br />

hastaların çok sayıda olması nedeniyle erken tanı yöntemleri geliştirilmiştir.<br />

<strong>Tanı</strong> konulduğunda akciğer kanserli olguların büyük bir kısmı ortalama %80’i (evre<br />

III, IV) ileri evrededir. Genelliklede metaztazını yapmış olup inoperabl haldedir. Risk grubu<br />

olgularda, erken tanı amacı ile akciğer grafisi ve balgam sitolojisi kullanarak taramalar<br />

yapılmıştır. Bu çalışmalarda kontrol grubuna göre daha fazla sayıda olguda akciğer kanseri<br />

tanısı konmasına karşın mortalite oranlarında anlamlı fark bulunmamıştır. Bu nedenle<br />

tarama amacı ile önerilmemektedir.<br />

Bilgisayarlı tomografinin akciğer kanseri tanısında kullanıma girmesi, düz grafiye göre<br />

çok daha küçük lezyonların görülmesini sağlamıştır.Yüksek risk grubunda BT taramaları<br />

ile yapılan çalışmada akciğer kanseri tanısını 3 kat, rezeksiyon sayısını 10 kat arttırdığı<br />

belirlenmiştir. Ancak çalışmanın sonucunda CT ile tarama tümorü henüz lokalize ve potansiyel<br />

olarak küratabıl iken tespit edilebildiği, buna karşın ilerlemiş akciğer kanseri tanısında


Prof. Dr. Günay Aydın<br />

ve mortalite oranında etkisi olmadığı düşünülmüştür. Bu konudaki çalışmaların yeterince<br />

olgunlaşmamsı nedeniyle henüz taramalarda önerilmemektedir.<br />

Tümör belirteçleri tarama, tanı, prognoz ve izleme amacı ile kullanılmaktadır. Ancak<br />

akciğer kanserlerinde tanıya ilave katkıları olmadığından klinik pratikte yararı yoktur.<br />

Yüksek risk grubu olgularda, son yıllarda floresan bronkoskop kullanarak yapılan fotodinamik<br />

incelemeler erken tanı için umut verici niteliktedir.<br />

Balgam sitolojisi, bronkoskopi,transtorasik iğne aspirasyonu (TTİA), torasentez ve<br />

plevra biyopsisi yaygın olarak kullanılan tanısal yöntemlerdir.<br />

Balgam sitolojisi<br />

<strong>Akciğer</strong> kanserinde bronş lümenine dökülen malign hücreler, sekresyona karışarak balgam<br />

içersinde dışarı atılır. Balgam hastadan en kolay elde edilebilen materyeldir. Balgam<br />

çıkaramayan hastalarda ise %15 serum fizyolojik ve %20 propilen glikol karışımı inhalasyonu<br />

ile yardımcı olunabilir. Sabah ilk balgamın plastik kap içersinde taze olarak labratuvara<br />

ulaştırılması, daha sonra getirilecekse buzdolabında bekletilmesi gerekir. Etil alkol<br />

içerisinde taşınmasıda uygun olur. Bu sitolojik değerlendirme ayrı günlerde 3 kez tekrar<br />

edilmelidir. Postbronkoskopik balgamın sitolojik incelemesi de tanıya önemli katkılar<br />

sağlayabilir.<br />

Balgam ve/veya diğer örneklerde sitolojik inceleme akciğer kanserleri tanısında önemlidir.<br />

Deneyimli sitolog tarafından yapılan incelemelerde yanlış pozitiflik oranı çök düşük<br />

olup, %1-3 arasındadır. Balgamın sitolojisinin tanı değeri tümörün lokalizasyonu (santral,<br />

periferik) ve balgam örneğinin uygun koşullarda korunması ile ilgilidir. Perife-rik bronş<br />

kanserlerinde %50 civarında olan sitoloji pozitifliği, santral bronş kanserlerinde %80’lere<br />

ulaşır.<br />

Bronş lavaj sıvısında olduğu gibi balgam örneğinde difucosylated Lewis X antijen, 31kilodalton<br />

protein ve ras ailesi (N-, Ha-, Ki-ras) onkogenleri gibi moleküler tanı belirleyicilerin<br />

tespiti için immunohistokimyasal analiz yapılması tanı duyarlılığını arttırmaktadır. Ancak<br />

bu testlerin özgüllüğü yüksek olmasına karşın duyarlığı düşüktür.Bu nedenle erken tanı<br />

ve taramalarda henüz kullanılmamaktadır.<br />

Bronkoskopi<br />

Endoskopik muayene akciğer kanseri tanısında en önemli yöntemdir. Bronkoskopi<br />

aracılığı ile tümörün lokalizasyonu, yaygınlığın belirlenmesi, evreleme ve insitu kanserlerin<br />

tespitinin yanısıra endobronşiyal tedavilerde yapılabilir. Rijid ve fiberoptik olmak üzere<br />

iki çeşit bonkoskop kullanılır. Rijid bronkoskobun görüş alanı trakea, ana bronşlar ve<br />

lob bronşlar ile sınırlı iken fiberobtik bronkoskopla segment ve subsegment bronşlarında<br />

bulunan lezyonlarda değerlendirelebilir. Rijid bronkoskopun birçok alanda kullanım<br />

endikasyonu devam etmekle birlikte uygulama zorluğu ve yalnız santral lezyonların<br />

142


143<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong><br />

değerlendirilmesine imkan verdiği için bu alandaki yerini büyük ölçüde fleksibl fiberoptik<br />

bronkoskoba (FOB) bırakmıştır (Resim 1). 1960 sonlarında FOB’un kullanıma girmesi ile<br />

bronkoskopik tanının değeri daha çok artmıştır. FOB hareket yeteneği ve lokal anestezi<br />

ile kolayca uygulanabilir olması, ince çapları ile daha distale ulaşabilmesi gibi özellikleri<br />

sayesinde akciğer kanseri ve diğer hastalıkların tanısında yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

Resim1- A: Rijid bronkoslopi B:Fiberoptik bronkoskopi<br />

Bronkoskopik işlemden 30 dakika önce 0.5 mg atropim ile premedikasyon yapılabilr,<br />

ancak biz klinik pratiğimizde rutin olarak uygulamıyoruz. Daha sonra 2 ml %10’luk<br />

lokal anestezi ile üst solunum yollarının lokal anestezisi sağlanır. Ayrıca gerekli durumlarda<br />

%1’lik lidokain bronkoskop içinden verilebilir. Oral yolu kullanmak zorunlu değilse,<br />

olguların çok büyük bir kısmında transnasal yol tercih edilir.<br />

Bonkoskopik işlem esnasında endobronşial bronş lavajı, forseps biyopsi, fırçalama,<br />

transbronşiyal iğne aspirasyonu (TBİA) ve transbronşiyal akciğer biyopsisi (TBAB) gibi<br />

akciğer kanseri tanısında önemli çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Deneyimli bir bronkoskpist<br />

bu tekniklerden hangisi veya hangilerini uygulayacağına karar verir.<br />

Bronkoskopik işlem nedeniyle gelişen komplikasyonlardan olüm oranı %0.01-0.02<br />

olup majör komplikasyon sıklığı %0.08-0.3 arasındadır.<br />

FOB ile tanısal etkinlik tümörün boyutu, lokalizasyonu ve endobronşiyal görüntülenebilir<br />

olması ile değişiklik gösterir. Santral ve endobronşiyal lezyonlarda tanı şansı yüksektir<br />

(%85-90). Periferik lezyonlarda ise doğrudan biyopsi alma kabiliyetleri düşüktür.<br />

<strong>Tanı</strong> için tümörün büyüklüğü ve hilusa yakınlığı önem taşır. Çapı 2 cm’den küçük lezyonlarda<br />

tanı oranı %28-30, 2-4 cm arası tümörlerde %64, çapı 4 cm veya daha büyük tümörlerde<br />

ise % 80’e ulaşmaktadır. Lezyonun hilusa uzaklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda, çapı<br />

2 cm’den küçük ve 1/3 periferde bulunan lezyonlarda tanı oranı yalnızca %14 iken aynı


Prof. Dr. Günay Aydın<br />

büyüklükteki lezyon 2/3 proksimalde lokalize lezyonlarda %31’yükselmektedir. Bronkoskopi<br />

ile görüntülenen lezyonlarda bonkoskopik tanı oranı %95’lerde iken görüntülenemeyenlerde<br />

büyük bir düşüş gösterek %20’lere inmektedir.<br />

Bronkoskopik tanı değerini arttırmak amacı ile doku örneklemesi için birçok yeni<br />

yardımcı teknikler geliştirildi. Bunlardan endobronşiyal ultrasonografi (EBUS), otofloresan<br />

bronkoskopi ve elektromanyetik navigasyon diagnostik bronkoskopi (ENB) tekniklerinin<br />

son zamanlarda klinik pratikte kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.<br />

Bronkoskopik işlemler<br />

Bronş lavajı<br />

Bronkoskopi işlemi sırasında bronş içine 20-50 ml serum fizyolojik verildikten sonra<br />

bronş içindeki sıvının aspire edilmesi ile elde edilir. Bazı çalışmacılar bronşial olarak<br />

görünen tümörlerde endobronşial biyopsi ve fırçalamaya bronş lavajı ilavesinin tanıda<br />

artı bir yarar sağlamadıgını söylerken, bir kısmı işleme bronşial lavaj eklenmesinin tanıyı<br />

arttırdığını bildirmektedir. Santral yerleşimli endobronşial tümörlerde tanı değeri %62-<br />

79’a ulaşırken periferik lezyonlarda %25-50’lere iner. Bronkoskopik olarak görülelen<br />

endobonşial lezyonlarda önce bronş lavajı daha sonra forseps biyopsi tercih edilir. Forseps<br />

biyopsi sonrası bronş lavajının tanıya ilave katkısı gözlenmemiştir.<br />

Forceps biyopsi<br />

Bronkopistin bronş içinde lezyonu görmesi yeterli değildir. Lezyondan doku örneği<br />

alınarak patolojik olarak incelenmesi ve tanın kesinleşmesi gereklidir. <strong>Tanı</strong> için en az 3<br />

doku örneği alınmalıdır. Lezyonun görüldüğü olgularda biyopsi işlemi basit olup genellikle<br />

minimal komplikasyon riski taşımaktadır. Forceps biyopsi ile tanı oranı bronkoskopik<br />

işlemler içinde en yüksek (ortalama %78) olup lezyonun lokalizasyonu ve büyüklüğüne<br />

bağlı olarak değişmektedir.Santral endobronşial ekzofitik lezyonlarda son derece yüksek<br />

olan tanı şansı, periferik ve endobronşial olarak görülemeyen lezyonlarda aynı başarıyı<br />

yakalıyamaz ve %40’lara düşer. Biyopsiye bronş lavajı, postbronkoskopik balgam ilavesi<br />

ile tanı oranı %85-90’a çıkar. Periferik yerleşimli tümörlerde tanının düşük olması nedeniyle<br />

de adeno kanserlerde tanı oranı skuamoz ve küçük hücreli kanserlerden daha düşüktür.<br />

Fırçalama<br />

Fırçalama yöntemi ile alınan doku örneklerinde pozitiflik oranı, forseps biyopside<br />

olduğu gibi endoronşial olarak görülen ve santral lezyonlarda, bronkoskopi ile görünmeyen<br />

ve periferik lezyonlara göre daha yüksektir.Santral lezyonlardaki %53.7’lik tanısal etkinliği<br />

ile bronş lavajı (%28.3) ve forceps biyopsi (%77.5) arasında yer alır.<br />

Transbronşial iğne aspirasyonu (TBİA)<br />

FOB ile uygulanabilen diğer bir tanısal işlem TBİA’dur. İşlem için 18-22 Gauge<br />

144


iğnelerden biri tercih edilir. TBİA tanısal olmanın yanısıra akciğer kanseri evrelemesinde<br />

de yararlıdır. Genellikle hiler ve mediastinal lenf nodu ve uygun lokalizasyondaki (sağ yan)<br />

submukozal tümörlerin tanısı için kullanılır (Resim 2). TBİA’nun mediastinal lenf nodu<br />

için tanı oranı %15-83 gibi geniş bir aralığa sahiptir. Santral tümörlerde %85-90’ varan<br />

oranlar bildirilmiştir. Başarı oranı paratrakeal, hiler, aortikopulmoner pencere ve subkarinal<br />

lenfadenopatilerin değerlendirilmesinde en yüksektir. Duyarlığı %50, özgüllüğü %96’<br />

dır.<br />

Resim 2: 4r lenf nodu pozisyonunda TBİA<br />

TBİA’nunun tanı değerini belirlemek için 11(%15) olguda mediastinal, 65 (%85) olguda<br />

hiler ması olan 74 hastalk bir çalışmada, 32(%43) hastadan alınan örnekler yeterli<br />

kalitede değildi. 34(%46) hastadan uygun ve diagnostik örnekler elde edilmesine karşın,<br />

8(%11) örnek nondiagnostikti. Yapılan incelemeler TBİA’un emniyetli, uygulanması kolay<br />

olması, minimum komplikasyon içermesi ve hastanın mediastinoskopi gibi cerrahi işlem<br />

gereksinimini azaltmasından ötürü akciğer kanseri tanı ve evrelemesinde yararlı teknik<br />

olduğunu düşündürmektedir.<br />

Endobronşial ultrasonografi (EBUS)<br />

Bronkoskopun işlem kanalına sığabilecek boyutta geliştirilmiş ultrasonik problar<br />

yardımı ile damar ve kitle gibi peribronşiyal yapılar lineer array görüntüler şeklinde ekrana<br />

yansıtılabilir (Resim 3). Bu sayede lezyonun yeri net olarak saptanır, daha güvenli ve uygun<br />

örnekler alınabilir. Ayrıca bronkoskop ile görülemeyen lezyonlardan tanı değeri yüksek<br />

örnekleme yapılabilir. EBUS eşliğinde TBİA’nun tanıya katkısını belirlemek amacı ile<br />

yapılan çalışmada istatiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Konvansiyonel TBİA<br />

ile %56 olan tanı oranı, EBUS ‘un kullanımıylala %74’e yükselmiştir.<br />

145<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong>


Resim 3:genişlemiş bir lenf nodunda EBUS-TBİA. İğne nod içinde görülüyor.<br />

Otofloresans bronkoskopi (OFB)<br />

Otofloresans bronkoskopi (OFB) bronşiyal anormalliklerin, özellikle premalign lezyonların<br />

erken tanısında kullanılmak üzere yeni geliştirilmiş fotodinamik bir yöntemdir.<br />

Fotodinamik teknik normal ve anormal dokuların farklı floresans yansıtma esasına<br />

dayanmaktadır. Hematoporfirin ve gama aminolevunik asit gibi fotosensitf ilaçları eksojen<br />

kullanarak ışığa duyarlı hale getirilir. Bronşiyal yüzey ışıklandırıldığında yoğunluğu<br />

çok düşük olan ve çıplak gözle görülemeyen doku floresansı oluşur ve uygun teknikler<br />

kullanılarak görülür hale getirilebilir. Bu sayede karsinoma insutu veya mokazal anormallikler<br />

tespit edilebilir.<br />

A<br />

B<br />

Prof. Dr. Günay Aydın<br />

Resim 4:, A:Beyaz ışık bronkoskopisinde B:Otofloresan bronkoskopide<br />

insutu kanser lezyonu, C ve D:Endobronşial patolojik otofloresans<br />

kırmızı-kahverengi görülüyor.<br />

146<br />

C<br />

D


Daha sonraları eksojen fotosensitif ilaç vermeksizin, laser mavi ışık kaynağı ile benzer<br />

görüntüler elde etmek mümkün olmuştur. Bu sistemde normal mukoza yeşil, premalign<br />

lezyonlar kırmızı-kahverengi görünürler (Resim 4). LİFE, D-Light, SAFE 1000, ONCO-<br />

LİFE olarak adlandırılan çeşitli OFB’ler geliştirilmiştir. Bilgisayarlı tomografinin hava<br />

yollarlındaki premalign lezyonları belirlemede duyarsız olması, PET’de ise saptanabilse<br />

bile doku tanısı gereksinimi nedeniyle OFB değer kazanmıştır. Bu sayede erken evre kanserlerde<br />

fotodinamik, brakiterapi, kriyoterapi, elektrokoter, termal ablasyon ve laser gibi<br />

lokal tedavilere olanak sağlanmıştır.<br />

OFB’ kullanım alanları:<br />

1- Radyolojk olarak şüpheli lezyon bulunmayan ancak balgam sitolojisi pozitif olması<br />

2-Radyolojik şüpheli lezyonu olup balgam sitolojisi negatif olgular<br />

3-<strong>Akciğer</strong> kanser nedeni ile opere hastaların takibi<br />

4- Malignite için yüksek risk grubunda ve solunmsal yakınmaları olan kişiler<br />

5-Preoperatif yaygınlığın belirlenmesi<br />

6- Lokal tedavi edilen lezyonun izleminde kullanılabilir. Ancak OFB’nin duyarlığı yüksek<br />

olmasına karşın ögüllüğünün düşük olması nedeniyle yanlış pozitiflik oranının yüksek<br />

olduğu (kronik inflamasyon, sigara), pahalı ve perifere ulaşamama gibi dezavantajlara sahip<br />

olduğu hatırlanmaldır.<br />

123 hastada yapılan çalışmada alınan 282 biyopsi örneğinden 93’ü (%33) premalign<br />

veya malign lezyon olarak saptandı. Bu alanda yapılan çalışmaların ortak sonucunda<br />

OFB’un bronşiyal premalign lezyonlara duyarlığı beyaz ışık bronkoskopuna güre çok<br />

daha yüksek olduğu, fakat nonmalign ve malign lezyon tayininde aralarında anlamlı fark<br />

olmadığı görüldü.<br />

Elektromanyetik navigasyon diagnostik bronkoskopi (ENB)<br />

ENB özellikle periferik lezyonların tanısi için geliştirilmiştir. Periferik lezyonlarda tanı<br />

değeri lokalizasyon ve boyuttan büyük ölçüde bağımsızdır. ENB’nin uygulanabilmesi üç<br />

ayrı teknoloinin kombine şekilde kullanılması gerektirmektedir.<br />

1- Bilgisayarlı tomografideki medikal imajları çok planlı üç boyutlu yeni modellere ve<br />

sanal bronkoskopi planına çeviren bilgisayar yazılımı.<br />

2- Sekiz taraflı pozisyon sensörüne sahip, endobronşial ağaç içinde gezinebilen probe<br />

3- Elektromanyetik board: planlama bilgilerini içeren bilgisayara bağlı bir alandır.<br />

Elekromanyetik alan içindeki yönlendirlebilen probun tam pozisyonu bu sistem monitörü<br />

üzerine çizilebilir. Böylece ENB transbronşial biyopsi, fırçalama,TBİA gibi işlemler için<br />

bronkoskopi enstrumanlarına kılavuzluk edebilecek yeteneğe sahip olur (Resim 5, 6,7).<br />

Gildea TRvearkadaşlarının yatığı 2006 yılında yayınlanan bir çalışmada 56 hastada<br />

pe-riferik nodül (54 adet lezyon) ve lenf nodunda (31 adet) ENB sonuçları analiz edildi.<br />

Pe-riferik lezyonların %74’ünde, lenf nodlarının %80.3’ünde diagnostik örnek elde edildi.<br />

147<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong>


Prof. Dr. Günay Aydın<br />

Resim 5: Yönlendirelebilir probe ve bronkoskop<br />

Trans torasik iğne aspirasyonu (TTİA)<br />

TTİA periferik lezyonların tanısında önemlidir.<strong>Akciğer</strong> parankimimde yer alan nodül,<br />

kitle lezyonlarının yanısıra konsaldasyon ve plevral lezyonlarda, hatta hiler ve mediastnal<br />

lenfadenopatilerin tanısında kullanılmaktadır.<br />

Periferik lezyonlar FOB ile görülemiyecek lokalizasyonda olmaları nedeniyle tanı için<br />

TTİA’nun ilk uygulanacak yöntem olmaları konusu tartışılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi,<br />

ultrasunografi, fluroskopi gibi görüntüleme yöntemleri kılavuzluğunda yapılması komplikasyon<br />

oluşumunu azaltacak, tanı değerini arttıracaktır. TTİA yönteminin periferik malign<br />

lezyonlarda tanı oranı %75-100 arasındadır. Fakat benign lezyonlarda aynı başarıya<br />

sahip değildir. %25-90 arsındadır. Aspirasyon biyopsisi yerine kesici iğne (trukat) biyopsisi<br />

kullanıdığında tanı oranı artmaktadır.<br />

148<br />

Resim 6: Navigation ekran<br />

Resim 7:Transbonşial forseps biyopsinin floroskopik görüntüsü


Pnömotoraks, hemoraji, malign olgularda işlem yolu buyunca metaztaz gibi komplikasyon<br />

olasılıkları var olmasına karşın nadiren ölüm meydan gelir. En sık komplikasyon<br />

%30 ile pnömotorakstır. Genellikle deneyimli ellerde güvenli bir yöntemdir. TTİAB<br />

yapılması bazı durumlarda sakıncalıdır (Tablo-1).<br />

Torasentez ve plevra biyopsisi<br />

Tablo 1: TTİAB için kontrendikasyonlar<br />

1. Solunum fonksiyon teslerinde FEV1< 1 litre olması<br />

2. Solunum yetmezliği<br />

3. Pnömonektomi<br />

4. Kanama diyatezi<br />

5. Trombositopeni<br />

6. İşlem alanında büllerin varlığı<br />

7. Ağır pulmoner hiper tansiyon<br />

8. Arterio-venöz malformasyon<br />

9. Hidatik kist olasılığı<br />

10. Hastanın nefesini kontrol edememesi<br />

Resim 8:Transtorasik iğne aspirasyon biyopsisi BT görüntüsü<br />

Torasentez yapılmadan önce işlem yapılacak alan iyod ve alkol ile temizlenmelidir.<br />

Heparinle yıkanmış 22 nolu iğne ile matitenin en iyi alındığı, solunum seslerinin alınmadığı<br />

alandaki kotun üst kenarından dik olarak plevra boşluğuna girilirek gerçekleştirilir. 50 cc<br />

149<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong>


Prof. Dr. Günay Aydın<br />

sıvı alınması tüm tetkikler için yeterlidir.<br />

Plevral invazyon sıklıkla komşuluk yada tümör embolilerinin visseral plevraya ulaşımı<br />

ile meydana gelir. Daha az sıklıkla lenfojen ve hemotejen metaztazlar oluşabilir.<br />

Plevral sıvının eşlik ettiği akciğer kanserli olgularda plevral sıvının sitolojik tetkiki<br />

önemlidir. Plevra sıvısında biyoljik belirteçlerin tanıya yeterli katkıları tespit edilmemiştir.<br />

Malign hastalıkların %20’sinde glikoz düşük olup kötü prognozu göstermektedir.<br />

<strong>Akciğer</strong> kanserli hastalarda plevral sıvının varlığı plevral invazyon anlamına gelmez.<br />

Sitolojik değerlendirme yapılmalıdır. Pozitif sitolojik bulgular adenokanserde, ilerlemiş<br />

evrede, lenf nodu tutulumunda, vasküler invazyonu olan olgularda daha sık gözlenmektedir.<br />

Skuamous hücreli kanserlerde diğer hücre tiplerine göre daha az görülmektedir.<br />

<strong>Akciğer</strong> kanserleri dışında lenfoma, meme, gastointesinal ve genitoüriner sistem kanserleri<br />

ve melanomlarda malign plevra lepanşmana neden olabilirler.<br />

Malign plevral sıvılarda ortalama tanı değeri %40-70 arasındadır. Sıvının sitolojik incelemesinde<br />

en iyi sonuçlar adeno kanser tipindedir. <strong>Akciğer</strong> kanserli hastada sitolojik pozitif<br />

kötü prognostik faktör olarak kabul edilmektedir. M. Okado ve arkadaşları tarafından<br />

yapılan çalışmada Plevral sıvıda sitoloji pozitif olgularda 5 yıllık yaşam süresi %43 iken<br />

sitoloji negatif olgularda bu oran %81’e çıkmaktadır.Aynı çalışmada ayrıca sitoloji pozitif<br />

olgularda lokal rekürenslerden (%28.2) daha çok uzak metaztazlar (%42.2) gözlenmiştir.<br />

<strong>Akciğer</strong> kanserli hastalarda plevral sıvı eksuda karekterindedir. Transuda nitelikli<br />

sıvılar genellikle birlikte bulunan başka bir hastalığa bağlı olarak gelişmiştir. Plevral sıvılı<br />

akciğer kanserinde plevra tutulum sıklığını araştırmak için 971 akciğer kanserli hastanın<br />

188’de (%19) plevral sıvı vardı. 72 (%7) hastanın göğüs grafisinde epanşman görülmüştü.<br />

72 hastanın 29’unda (%40) torasentez ile tümor pozitif sitoloji saptanmış. 54 (%75) plevral<br />

metaztaz tespit edilmiştir.<br />

Torasentez ile elde edilen plevral sıvı sitolojisinin %43 duyarlığa, %67 özgüllüğe sahip<br />

olduğu tespit edilmiştir. Ancak VAT plevral metaztazların doğrudan saptanmasında en ideal<br />

yol olarak kabul görmektedir.<strong>Tanı</strong> değeri %100’dür.<br />

Plevra biyopsisi özel iğneler vasıtasıyla paryetel plevrada doku örneği almaktır. Plevra<br />

biyopsi öncesi işlem alanına iyod ve alkol ile temizlendkten sonra lokal anestezi. sağlanır.<br />

Biypsi için Abrams veya Cope iğnesi kullanılır.<br />

Kapalı plevra biyopsisinin plevral epanşmanda tanı oranı %39-75’ tir <strong>Tanı</strong> oranı invaze<br />

paryetel plevra alanı genişledikçe artar. Sitolojik inceleme ile birlikte değerlendirilir ise<br />

tanı şansı %90’na ulaşabilir.<br />

Biyolojik tümör belirteçleri<br />

Biyolojik belirteçler, tümörün kendisi tarafından veya tümörün oluşumu ve gelişimi<br />

nedeniyle organizma yanıtı olarak başka dokularda üretilen maddelerdir. Kan ve plevral<br />

sıvı, bronş lavajı,bronkoalveoler lavaj,balgam gibi vücut sıvılarında ölçülebilir.<br />

150


Tümör belirteçlerinin akciğer kanserinde tanı değerini araştırmak amacı ile Karsinoembriyonik<br />

antijen (CEA), Nöron Spesifik Enolaz (NSE), CYFRA 21-1, kalsitonin, ferritin,<br />

siyalik asit, kreatin kinaz, proteinkinaz C, Karbohidrat Antijen 19-9 (CA19-9), dokupolipeptid<br />

antijeni (TPA), ACTH, ADH, bombesin v.b. ile. çok sayıda çalışma yapılmıştır.<br />

Ancak bir belirteçte olması gereken organ spesifik (akciğer), yalancı negatiflik oranı düşük,<br />

özgüllüğü yüksek nitelikler saptanamadığından tanı ve arama amaçlı kullanımları uygun<br />

bulunmamıştır.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Yılmaz N. Tıbbi sitolojiye giriş ve solunum sistemi sitolojisi. Nobel tıp kitabevi, 1995:40-47.<br />

2. Tockman MS. Survival and mortality from lung cancer in screened population:<br />

The John Hopkins Study. Chest 1986;89:324S.<br />

3. GM. The Mayo Lung Cohort: A regression analysis focusing on lung cancer incidence and mortality.<br />

J Clin Oncol 2002;20:1973-83<br />

4. Sone S, Li F, Yang Z-G et al. Results of three-year mass screening programme for lung<br />

cancer using mobile low-dose spiral computed tomography scanner. Br J Cancer 2001; 84:25-32.<br />

5. Prakash BS. Bronchoscopy. In: Mason RJ, Murray JF, Broaddus VC, Nadel JA (eds).<br />

Textbook of Respiratory Medicine. Fourth edition. W.B Saunders Company, Philadelphia 2005;<br />

(vol 1): 617-49.<br />

6. Chin T, Yano T, Akusawa K, et al. Clinical evaluation of fiberoptic bronchoscopy for the diagnosis<br />

of solitary pulmonary nodules 2 cm or less in diameter of chest roentgenogram. Nihon Kyobu<br />

Shikkan Gakkai Zasshi 1996; 34: 266-9.<br />

7. Chechani V. Bronchoscopic diagnosis of solitary pulmonary nodules and lung masses in<br />

the absence of endobronchial abnormality. Chest 1996; 109: 620-5.<br />

8. Alissa K. Greenberg, MD; Binaya Rimal, MD; Kevin Felner, and et al. S-Adenosylmethionine as a<br />

Biomarker for the Early Detection of Lung Cancer* Chest. 2007;132:1247-1252.<br />

9. Tockman MS. Survival and mortality from lung cancer in screened population: The John Hopkins Study.<br />

Chest 1986;89:324S.<br />

10. Sone S, Li F, Yang Z-G et al. Results of three-year mass screening programme for lung cancer<br />

using mobile low-dose spiral computed tomography scanner. Br J Cancer 2001; 84:25-32.<br />

11. Melamed MRG, Flehinger BJ, Zaman MB et al. Screening for early lung cancer: results of the<br />

Memorial Sloan-Kettering Study in New York. Chest 1984;86:44-53.)<br />

12. Tockman MS, Mulshine JL. Sputum screening by quantitative microscopy: a new dawn for<br />

detection of lung cancer? Mayo Clin Proc 1997;72: 788-90.<br />

13. Drager D, Cameron R, Ford J, Figlin RA. Bronchogenic carcinoma. Murray F, Nadel JA (eds)<br />

Textbook of Respiratory Medicine Vol.2, 3rd ed. Phaledelphia, WB Saunders Company. 2000<br />

14. Arroliga AC, Mathay RA. The role of bronchoscopy in lung cancer. Clin Chest Med 1993; 14: 87-98.<br />

15. Ertueran S. Kanser hastalarında akciğer sorunları. Klinik gelişim 17 (48-56) 2004.<br />

16. Hanibuchi M, Yano S, Nishioka Y et all.. Autofluorescence bronchoscopy, a novel modality for<br />

early detection of bronchial premalignant and malignant lesions. J. Med Invest. 2007; 54:261-266.<br />

17. Gildea TR, Mazzone PJ, Karna D and et all. Eloctromagnetic Navigation diagnostic bronchoscopy.<br />

Aprospective study. Am J Respir Crit CareMed 2006; 174: 982-989.<br />

18. Fahrettin T, Sedat A, Erdoğan Ç. Toraks Lezyonlarında Bilgisayarlı Tomografi Eşliğinde Yapılan<br />

Transtorasik İğne Aspirasyonunun <strong>Tanı</strong> Değeri. <strong>Akciğer</strong> Arşivi: 2006; 7: 82-6.<br />

19. Yaman M, Aydın G. <strong>Akciğer</strong> kanseri. Ed. Erk M. Göğüs hastalıkları. Santay tlş. İstanbul 2002;<br />

12.1:752-805.<br />

151<br />

<strong>Akciğer</strong> <strong>Kanserlerinde</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>Yöntemleri</strong>


152

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!