1.G R Ş 1.1 Ara ştırmanın Amacı Soğuk şekillendirme ...
1.G R Ş 1.1 Ara ştırmanın Amacı Soğuk şekillendirme ...
1.G R Ş 1.1 Ara ştırmanın Amacı Soğuk şekillendirme ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>1.G</strong>İRİ<strong>Ş</strong><br />
<strong>1.1</strong> <strong>Ara</strong><strong>ştırmanın</strong> <strong>Amacı</strong><br />
<strong>Soğuk</strong> <strong>şekillendirme</strong> yöntemlerinden biri olan derin çekme, şekillenebilir<br />
malzemelerin, özellikle sacların kalıp formuyla şekillendirilmesinde kullanılır.Derin<br />
çekme kalplarını diğer kalıplardan ayıran en önemli özelliği oluşturulan kalıp<br />
geometrisinin şekil verilecek sacın son haline her zaman uymamasıdır. Tasarımı<br />
etkileyen özellikle sacın geri yaylanma kabiliyeti ve sacın yırtılma riskidir.<br />
Bunlar göz önüne alınarak günümüzde derin çekme kalıpları tasarımında iki<br />
yöntem kullanılmaktadır.Bunlardan bir tanesi hali hazırda yaygın olarak kullanılan<br />
deneme yanılma diye tabir edilen tamamen tecrübeye dayalı tasarım yöntemidir.Bir diğer<br />
yöntem ise sonlu elamanlar yöntemine dayalı oluşturulmuş ticari yazılımlar ile<br />
modellerin bilgisayar ortamında davranışının incelenmesidir.<br />
Bu çalışmanın amacı sonlu elemanlar yazılımı kullanılarak , modeli ve<br />
malzeme özelliklerini de inceleyerek derin çekme problemini modellemektir.<br />
1
1.2 Literatür <strong>Ara</strong>ştırması<br />
<strong>Ara</strong>ştırmayla ilgi çalışmalar esnasında; birçok farklı non-lineer çözücünün değişik<br />
konularda kullanımıyla ilgili örnekler ve derin çekme deneyleri incelenmiş, konunun<br />
teorisini en geniş ve detaylı yansıtan ekspilisit metot incelenmeye ve uygulamaya değer<br />
bulunmuştur.<br />
Ekspilisit yönteme, kalıp simülasyonlarında, alternatif tek basamaklı sac<br />
açılım metodudur.(<strong>Ş</strong>ekil 5.1) Bu metot da sonlu elemanlar ağı yardımı ile geometri<br />
verileri işlenir. <strong>Ş</strong>ekillendirme işlemi yapılmış sac parça geometrisi sonlu elemanlar<br />
ağı olarak yazılıma girilir. Bu geometriden sacın açılımı hesaplanır. Parça<br />
üzerindeki her düğüm noktasının ne kadar yer değiştirdiği bu açılım yardımı ile<br />
bulunabilir. Yer değiştirmelerden gerilme ve benzeri datalar elde edilir. Akma ve kopma<br />
kriterlerine göre parçanın kritik bölgeleri gözden geçirilebilir.<br />
Bu metot hiç bir non-lineer işlem içermediğinden çok hızlı sonuç<br />
vermektedir.Fakat <strong>şekillendirme</strong> işleminin ara basamaklarını içermediğinden ve kalıp<br />
sisteminin diğer elemanları hiç kullanılmadığından sonucun tutarlılığı ve <strong>şekillendirme</strong><br />
işlemine hakimiyet ekspilisit metoda göre zayıftır.<br />
Literatürde benzer çalışmalarda farklı non-lineer yaklaşımlar içeren çözümlere<br />
rastlanmıştır. A.G. Mamalis ve çalışma arkadaşları (1996) silindirik kapların<br />
şekillendirilmesinde malzemenin etkisini ve form karakteristiklerini, ekspilisit sonlu<br />
elemanlar yöntemi ile incelenmiştir.<br />
M. Kawka ve çalışma arkadaşları (1998), sac <strong>şekillendirme</strong> prosesini çok<br />
basamaklı statik ekspilisit sonlu elemanlar yöntemi ile incelemişlerdir.J. Rojek ve<br />
çalışma arkadaşları (1998), ekspilisit sonlu elemanlar yönteminin sıcaklık etkileri de göz<br />
önünde bulundurularak sac <strong>şekillendirme</strong>ye uygulanmasını incelemişlerdir.<br />
2
Bu çalışmada profesyonel ekiplerin oluşturduğu uzun süreler denenerek kendini<br />
kanıtlamış bir çözücü seçilmiştir.Çalışmada çözümler için kullanılan yazılım kodu<br />
otomotiv endüstrisi için 1986'dan beri John Hallquist tarafından ticari olarak<br />
geliştirilmekte olan Livermore Softvvare Technology Corp. LSTC) firmasının LS-<br />
DYNA ürünüdür.<br />
Bu ürün dünya çapında 250'den fazla ana sanayi tarafından<br />
kullanılmaktadır. Kullanıcılardan bazıları: General Motors, Ford USA, Daimler Chrysler,<br />
Porsche, Opel, Toyota, Honda, Kia, Suzuki, Saab, Volvo, DASA (Airbus, MTU),<br />
Lockheed, McDonnell Douglas, Pratt& Whitney, General Electrics, Mitsubishi,<br />
Samsung, ABB, Alcoa Black& Decker.<br />
Aynı yazılım metal <strong>şekillendirme</strong> dışında; çarpma simülasyonlarında non-lineer<br />
bükülme, patlayıcılar, çok parçalı sistemlerin dinamiği, ses dalgaların dağılımı,<br />
nükleer santrallerin yapısal ve işletim,geliştirme uygulamalarının analizi (<strong>Ş</strong>ekil<br />
1),yapıların sismik dayanım analizleri gibi konularda da çözümler üretmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1 –Nuclear santal simülasyonu LS DYNA<br />
3
2. SACLARIN PLASTİK <strong>Ş</strong>EKİLLENDİRME İ<strong>Ş</strong>LEMİ<br />
Plastik <strong>şekillendirme</strong> konusunda yapılmış deneysel çalışmalar sonucu sacın<br />
çekme kalıbının değişik derinliklerinde ne kadar inceleceği konusunda bazı tablolar<br />
hazırlanmıştır. Bu tablolar ampirik metotlarla hazırlandığından yalnızca deney<br />
malzemesinin kullanıldığı uygulamalarda işe yaramakta ve malzemenin iki boyutta<br />
akması kabulü ile oluşturulmaktadır. Karışık geometrilere sahip parçaların soğuk<br />
şekillendirilmesinde bu deneysel veriler yetersiz kalmaktadır. Karışık yüzeylere sahip<br />
her parça için defalarca denemeler yapılmakta kalıp tasarımı değiştirilip istenen ürün elde<br />
edilene kadar deneme yanılma yolu ile sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. Sacda meydana<br />
gelen buruşmalar pot çemberine açılan kilit bölgeleri ile engellenmeye çalışılmaktadır.<br />
Kilitlerin yeri ve miktarı da denemelerle belirlenmektedir. Ayrıca kalıplar<br />
üzerinde yapılan kaynaklı işlemler kalıpta kalıcı iç gerilmeler oluşturmakta, kalıbın<br />
ömrünü kısaltmaktadır. Bu işlemlerin tümü maliyeti yüksek işlemdir.<br />
Metal <strong>şekillendirme</strong> çok kapsamlı bir konudur. En çok problem yaşanan<br />
<strong>şekillendirme</strong> işlemi derin çekmedir. Bu çalışma yalnızca derin çekme konusu üzerinde<br />
yoğunlaşacaktır.<br />
2.1.Deriıı Çekme<br />
Derin çekme içerisinde pot çemberi tarafından sıkıştırılan yassı sac malzemenin<br />
erkek tarafından dişinin içerisine yerleştirilmesi esasına dayanan bir işlemdir. İşlem<br />
sonucunda elde edilen parçanın sac malzeme kalınlığı işlem başında giren sac malzeme<br />
kalınlığına oldukça yakındır. Oluşan parça sac malzemeye göre oldukça mukavemetlidir.<br />
4
2.<strong>1.1</strong>.Derin Çekme İşleminde Uygulamalar<br />
Endüstride derin çekme işleminin oldukça yaygın bir kullanımı vardır. Hatta bu<br />
işlem vasıtasıyla derin olmayan sığ parçaları bile üretmek mümkündür. Genel olarak üretilen<br />
parçalar içecek kutuları, derin kaplar, tencereler, tepsiler, koruyucu kaplar ve otomobil<br />
gövde parçalarıdır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 2.1 Form verilmiş yuvarlak bir kabın duvarlarındaki gerilme etkileri<br />
Büküm Kenarı:<br />
Basit bir form kalıbının bölümleri<br />
σt: Kesite dik doğrultuda yüksek bası gerilmesi (parça kalınlaşması)<br />
σn: Yüzeye normal yönde uygulanan pot kuvveti (Kırışmayı önler)<br />
σr: Radyal yönde uygulanan sürtünme kuvveti<br />
Yan duvar:<br />
σt: Yüksek çekme kuvveti sacı radyal yönde gerer. Desteklenmeyen bölgede<br />
sürtünme kuvveti oluşmaz. Düzlemsel gerilme. Erkek burnunda yırtılma<br />
başlar.<br />
5
<strong>Ş</strong>ekil 2.2 Basit bir form kalıbının bölümleri<br />
2.1. 2. Derin Çekme işleminde Kullanılan Kalıpların Başlıca Parçaları<br />
Üst kalıp tablası:<br />
Kalıbın pres üst tablasına bağlanması için kullanılır.<br />
Ait kalıp tablası:<br />
Kalıbın pres alt tablasına bağlanması ve kuvvet dengesi için pres alt tablası<br />
üzerinde konumlanması için kullanılır. Kalıp alt tablası ve Kalıp üst tablası arasında<br />
merkezleyiciler bulunmalıdır.<br />
Erkek:<br />
Sac malzemeye şeklini verir . Sacın dişinin içerisine itilmesini sağlar. Form<br />
verme esnasında öncelikle sac erkek ile temas eder, daha sonra sac malzeme erkek<br />
üzerinde eğilmeye başlar. Erkek kuvvetinin devamı neticesinde sac malzeme akarak<br />
istenilen formu alır.<br />
Dişi :<br />
Dişi, sacın pot çemberi ile sıkıştırılmasına yardım eder. Aynı zamanda sacın son<br />
şeklini almasını sağlar. Form esnasında sac üzerinde oluşan sürtünme kuvveti sacın<br />
gerilmesini sağlar. Sac malzeme dişi içerisine aktıkça erkek ve dişi çevresindeki eğimden<br />
dolayı mukavemetlenir.<br />
6
Pot çemberi:<br />
Pot çemberi sacın dişi ile sıkıştırılmasını sağlayarak dişi içerisine düzgün<br />
akmasını sağlar. Form başlangıcında sacın gerilerek kırışmasını önler.<br />
Tij milleri:<br />
Pres alt tablasının altında bulunan yastıklardan pot çemberi için gereken kuvvetin<br />
taşınmasını sağlar.<br />
Adım 1 : Sacın Tutulması<br />
<strong>Ş</strong>ekil 2.3a Düz bir sacın form verilme adımlan (sacın pot ile dişi arasında tutulması )<br />
Adım 2: İlk Deformasyon<br />
<strong>Ş</strong>ekil 2.3b Form verme başlangıcı<br />
7
<strong>Ş</strong>ekil 2.3c Form sonu<br />
3. <strong>Ş</strong>EKİLLENDİRMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER<br />
3.1. İşlem Değişkenleri<br />
Kalıp ve zımba geometrileri, konfigürasyonları, kalıp mamul boşlukları, pot<br />
basıncı süzdürme uygulamaları gibi değişkenler sac <strong>şekillendirme</strong> işlemlerini etkileyen<br />
önemli parametrelerdir. Bu faktörler aynı zamanda <strong>şekillendirme</strong> işlemlerinin sınırlarını<br />
belirlemede önemli rol oynamaktadır. Bu parametreler arasında kalıp ve zımbaların köşe<br />
radyusları (çekme radyusu genellikle karmaşık parçalar için sabit değildir) bölgesel şekil<br />
değişimlerde çok etkin olmalarından dolayı oldukça önemlidir. Tasarımcılar tarafından<br />
keskin hatlara sahip karmaşık şekilli parçalar için küçük radyuslu zımbalar kullanmak<br />
zorunda kalmaktadır. Bu gibi durumlarda çekme radyusu ya bu hattın dışından geçmeli<br />
yada çekme operasyonunda bu değer büyütülüp kalibre operasyonunda istenilen değere<br />
düşürülmelidir. Küçük çekme radyuslarının oluşturduğu büyük yerel şekil değişimlerden<br />
dolayı imalatta büyük zorluklar çıkarmaktadır. Radyus üzerindeki bölgesel şekil<br />
değişimleri deformasyonun diğer bölgelere yayılmasını önleyerek hasar olasılığını<br />
arttırır. Bu tür parçalarda yumuşak geçişlerin olmayışı, işlem sırasında kalıbın<br />
deformasyonunu takip edememesi problemini de meydana getirebilir. Ayrıca montaj sırasında<br />
zımba kalıp grubundaki eksen kaçıklıkları da <strong>şekillendirme</strong> sırasındada sac üzerinde oluşan<br />
farklı doğrultulardaki kuvvet bileşenlerini değiştirecektir. Genellikle imalat sırasında çekme<br />
kalıplan için plaka tipi yataklamalar kullanılmaktadır. Bu yataklar için parelellik toleransı<br />
±0,1 mm’ dir.<br />
8
Baskı plakası (pot) basıncı <strong>şekillendirme</strong> sırasında germe ve derin çekme<br />
miktarlarını etkilemektedir. Baskı plakası basıncındaki artış derin çekmeye nazaran germe<br />
şekil değişimlerini arttıracaktır. Baskı plakası basıncı çok büyükse belirli bölgelerde baskı<br />
plakası ile dişi arasındaki sac kalınlık miktarını azaltacağından yırtılma, çok küçükse sacdaki<br />
kırışma isteğini engelleyemeceğinden kırışma meydana gelecektir. Sac üzerinde gerilme<br />
istendiğinde pot basıncını gereğinden fazla arttırmak yerine bu bölgelere süzdürme<br />
uygulanmalıdır.<br />
Birden fazla şekil değiştirme işlemlerinde, ilk aşamada germe şekil değişimine uğrayan<br />
bölgeler bir sonraki aşamada derin çekme şekil değişimine uğrayabilir. Yükleme sırasındaki bu tür<br />
değişimler farklı malzemeler üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Örneğin, konteyner imalatı<br />
için üretilen derin çekilmiş kaplarda ütüleme yöntemi kullanılarak çekme ve basma<br />
gerilimlerinin beraberce etkimesi ile sac kalınlıkları olabildiğince azaltılmaktadır. Optimum<br />
şartlarda yerine getirilen bu teknikler, derin çekme sırasında meydana gelen buruşuklukların<br />
giderilmesinde de oldukça etkili olmaktadır.<br />
Düşük sünekliliğe sahip yüksek dayanımlı malzemelerin germe ve bükme<br />
<strong>şekillendirme</strong> işlemlerinde genel olarak elastik kaplar kullanılır. <strong>Ş</strong>ekillendirme işlemi sırasında ,<br />
elastik kaplar dişi kalıp görevi görürler. Zımbanın hareketi ile sac malzeme elastik kalıp<br />
içerisinde şekillendirilir ve zımbanın formunu alır. İşlem sırasında sac malzemeye elastik kalıp<br />
tarafından tüm doğrultularda aynı basınç uygulanır. Üniform bir basınç dağılımı söz konusu<br />
olduğundan basma gerilmeleri daha üniform bir incelme sağlar ve küçük radyuslar<br />
üzerindeki bölgesel şekil değişimleri ve bükme bölmelerindeki şekil değişimlerini azaltır.<br />
<strong>Ş</strong>ekillendirilmesi zor parçalar sık sık bu tür sac <strong>şekillendirme</strong> yöntemleri ile<br />
üretilmektedir. <strong>Ş</strong>ekillendirme sırasında metal akışı metal ile zımba kalıp grubu arasındaki<br />
sürtünme kuvvetleri tarafından kontrol edilir. Bu kuvvetler şekil değiştirme hızına duyarlıdır.<br />
Bu artan şekil değişim hızı metalin sünekliliğini etkileyerek azaltılabilir ve sacın gerilerek hasara<br />
uğramasına neden olabilir. Buna karşın artan hız kalıp ile sac arasındaki sürtünmeyi azaltarak<br />
daha üniform bir incelme meydana getirebilir. Ayrıca bir pres (mekanik pres) tam olarak üni-<br />
form bir hız sağlayamamakta, sinüzoidal bir değişim göstermektedir. Bu nedenle artan hız<br />
ile malzeme üzerindeki bölgesel ısınmalar malzeme davranışlarının değişmesinde etkili olabilir.<br />
Sonuç olarak farklı deformasyon hızlarında farklı malzeme duyarlılığı elde edilebilmekte bu da<br />
<strong>şekillendirme</strong> özelliği üzerinde etkili olabilmektedir.<br />
9
<strong>Ş</strong>ekil 3.1 <strong>Ş</strong>ekillendirme diyagramı üzerinde yağlamanın etkisi<br />
a) Yağlama kullanılmamış<br />
b) Yağlama kullanılmış<br />
Yağlama, kalıp ile sac arasındaki sürtünmeyi azaltarak <strong>şekillendirme</strong> sırasında daha<br />
üniform şekil değişimlerinin meydana gelmesinde rol oynar. Yağlama şartlarının iyileştirilmesi<br />
ile deformasyon sırasındaki şekil değişim oranlarda değişmekte, şekil 3-1'de görüldüğü gibi<br />
hasar bölgesinde olan A noktası yağlamanın geliştirilmesi ile emniyetli bölgedeki B<br />
noktasına kaydırılabilmektedir.<br />
3.2. Malzeme Değişkenleri<br />
Üretim açısından sacların en önemli malzeme özellikleri dayanımları ile<br />
şekillendirilebilme yetenekleri olmakla birlikte, bunlar içinde şekillendirilebilme yetenekleri<br />
daha baskın kabul edilmektedir. Bu özellikler malzemenin kimyasal birleşimi döküm tekniği<br />
ve soğuk-sıcak haddeleme ile uygulanan ısıl işlemlerden oluşan termomekanik geçmişi tarafından<br />
kontrol edilmektedir. Malzemenin bu özelliklerini belirlemek ve analiz edebilmek için aşağıdaki<br />
özelliklerin saptanması gerekmektedir.<br />
3.2.1. Akma Dayanımı<br />
Belirgin bir üst akma noktası,katılaşma sırasında N, O, H, C gibi arayer atomlarının<br />
dislokasyon boşluklarına yerleşerek dislokasyonun hareketini önlediği basit karbonlu<br />
sakinleştirilmemiş çelik gibi malzemelerde görülür. Bir parçanın tüm bölgelerinde kalıcı ve<br />
homojen bir şekil değişimi elde edebilmek için bu üst akma gerilmesi aşılmalıdır. Bu sebeple<br />
sac <strong>şekillendirme</strong> işlemlerinde malzemenin belirgin akma göstermesi istenmez.<br />
10
3.2.2. PekIeşme Üsteli<br />
Bir sacın uygulanan gerilmedeki artış ile plastik şekil değişimi sırasındaki<br />
sertleşme yeteneği , soğuk şekillendirilebilirliğini etkileyen en önemli malzeme özelliğidir.<br />
Yerel olarak plastik şekil değişimine uğrayan bir bölgede, burada oluşacak pekleşmeden dolayı<br />
dayanım artacağından,bu bölgedeki şekil değişimi durur ve parçanın diğer komşu<br />
bölgelerinde plastik şekil değişimi başlar. Bu şekilde pekleşmeden dolayı daha fazla üniform<br />
şekil değişimi elde edilerek, parça daha geç hasara uğramaktadır. <strong>Ş</strong>ekil değiştirme<br />
sertleşmesi (pekleşme), çok kısa olarak deformasyon sırasında dislokasyon yoğunluğundaki<br />
artış ve artan dislokasyonların gerek birbirleri gerekse başka engellerle etkileşmesi ile<br />
açıklanmaktadır. Çekme deneyinde malzeme maksimum yüke kadar üniform olarak şekil<br />
değiştirir. Üniform şekil değişimi, sacın pekleşme yeteneğinin bir ölçüsüdür. Diğer bir kriterde<br />
pekleşme üsteli (n) değeridir. Çekme deney sonucunda elde edilen akma eğrisindeki plastik şekil<br />
değişimi ile gerilme arasındaki ilişki, Holloman bağıntısı olarak bilinen<br />
σ = C. ε n fonksiyonu ile tanımlanmaktadır.Bu eğriye göre logaritmik gerilme-birim<br />
şekil değişimi diyagramındaki doğrunun eğimi pekleşme üsteli(n) olarak ifade edilmektedir.<br />
Pekleşme üsteli değerini arttıran mikro yapısal özellikler , metalli şekil<br />
değişiminin daha iyi dağılımı ile daha yüksek sınır şekil değişimleri sağlayarak sacın<br />
şekillendirilebilirliğini iyileştirir. Yeniden kristalleşen yapılar düşük akma dayanımları ve<br />
yüksek pekleşme kapasitesi gösterirler.<br />
3.2.3. Elastiklik Modülü<br />
Malzemenin elastik davranışını belirleyen en önemli faktördür. Özellikle akma<br />
dayanımı ile birlikte bükme işlemlerinde karşılaşılan problemlerin analizinde önemli rol<br />
oynamaktadır. Geri yaylanmayı kontrol eden elastik şekil değişimleridir.<br />
3.2.4.Deformasyon Hızına Duyarlılık Üsteli<br />
Metal malzemelerde deformasyon hızı ile malzemenin akma gerilmesi arasında<br />
σ = C. ε m şeklinde tanımlanan bir ilişki mevcuttur. Burada ε birim şekil değişim hızı, m<br />
deformasyon hızına duyarlılık üsteli ve C ise bir malzeme sabitidir. Malzemedeki şekil<br />
11
değiştirme dağılımında rol oynayan diğer bir faktörde şekil değişim hızına duyarlılıktır.<br />
Bu özellik artan şekil değiştirme hızı ile meydana gelen akma gerilmesindeki artış ile<br />
tanımlanır. Deformasyon hızına duyarlılık üsteli m'nin büyük değerleri malzemenin<br />
boyun verme olarakta tanımlanan kararsız şekil değişme olayının gecikmesine neden<br />
olmaktadır. Diğer bir değişle m'nin büyük değerleri malzemenin iyi şekillendirilebilir<br />
olduğunun önemli bir göstergesi sayılmaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekillendirme işlemlerinde, şekil değiştirme miktarı ve şekil değiştirme hızındaki<br />
artışlar çoğunlukla sürtünmeli ve geometrik sınırlamalardan dolayı meydena gelmektedir.<br />
Hem pekleşme üsteli, hemde deformasyon hızına duyarlılık üsteli, üniform olmayan<br />
yerel boyun vermenin azalmasında ve hasara kadar olan şekil değişim miktarının<br />
artmasında önemli rol oynamaktadır.<br />
3.2.5. Plastik Anizotropi<br />
Sac malzemeden hazırlanan bir deney parçasına çekme deneyi uygulandığında<br />
plastik şekil değişimi çekme ekseni boyunca uzama, buna dik olarak uzanan kalınlık ve<br />
genişlik doğrultularında ise kısalma şeklinde meydana gelmektedir. Hacim sabitliği<br />
uzama birim şekil değişimin toplamının kısalma birim şekil değişimlerinin toplamına eşit<br />
olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ancak bu kalınlık ve genişlik yönlerindeki birim<br />
şekil değişimlerinin birbirine eşit olmasını gerektirmemektedir. Genişlik yönündeki birim<br />
şekil değişimi εω′ nin kalınlık yönündeki birim şekil değişimi ετ ‘ya oranı εω / ετ , r değeri<br />
olarak tanımlanmaktadır. Plastik anizotropi değeri r , şekil 3-2 de görüldüğü gibi sacın<br />
farklı doğrultuları için elde edilebilmektedir. Bu amaçla çekme ekseni sacın haddeleme<br />
yönüne 0° , 45° ve 90° doğrultularda olacak şekilde hazırlanan deney parçalarından<br />
yararlanılır.<br />
Malzemenin izotrop olması durumunda εω = ετ ,dolayısı ile r=l olmakta ve bu<br />
değer haddeleme yönüne bağlı olarak değişmemektedir.Ancak gerçekte bu şartlar<br />
sağlanamamakta ve r değeri hem 1 den farklı değerler almakta (normal veya düşey<br />
anizotropi) , hemde bu değerler haddeleme doğrultusuna bağlı olarak değişmektedir,<br />
(düzlemsel anizotropi) Düşey anizotropinin ölçüsü olarak aşağıdaki gibi tanımlanan r<br />
değerinden yararlanılmaktadır.<br />
12
<strong>Ş</strong>ekil 3.2 Hadde yönüne bağlı olarak çekme numunelerinin hazırlanışı.<br />
Buna göre üç doğrultudaki r değerinin bir ağırlıklı ortalaması olarak<br />
görülebilecek bu değerin birden büyük olması durumunda kalınlık doğrultusunda<br />
malzemenin incelmeye (boyun verme) karşı direncinin büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu<br />
aynı zamanda malzemeye ait <strong>şekillendirme</strong> kabiliyetinin iyi olduğunun bir işaretidir.<br />
Benzer şekilde düzlemsel anizotropi değerinin ∆r değerinden yararlanılmaktadır.<br />
incelenmiştir.<br />
4- DERÎN ÇEKMEDE GERİLMELER<br />
Derin çekmede, literatürde genellikle silindirik ve kare parçalardaki gerilmeler<br />
Çapı l:2Ro olan dairesel bir çekme sacının silindirik bir parça haline dönüştürülmesi<br />
sırasında flanşta alınan bir hacım elemanına etkiyen gerilmeler aşağıdaki şekilde verilmiştir.<br />
13
Buradan<br />
Çekil:4.1. Flanştaki bir hacım elemanına etkiyen gerilmeler (sac kalınlığının değişimi<br />
ile sürtünmenin ihmal edilmemesi hali)(ÇAPAN)<br />
Elemana etkiyen kuvvetlerin radyal denge şartı:<br />
µ : Sacla kalıp ve pot çemberi arasındaki sürtünme katsayısı<br />
14<br />
(1)<br />
(2)bulunur.<br />
Çekme sırasında sac kalınlığındaki en büyük artış çekme sacının dış kenarında meydana<br />
gelmektedir.Bu nedenle pot çemberinin saca dış kenar boyunca etkidiğini kabul ederek z= 0<br />
alınırsa sürtünmenin de ihmal edilmesiyle denge denklemi:<br />
Burada sürtünmesiz derin çekmede radyal gerilmedir.<br />
(3) halini alır.
σe koyarak,<br />
Bu denklemde yerine maksimum kayma gerilmesi teorisine göre; m=<br />
m: 1,1 , σe : Efektif gerilme<br />
Çekme sırasında sac kalınlığının değişmesi de ihmal edilerek (de/-e) =0<br />
15<br />
(4)bulunur.<br />
alınırsa<br />
(5) bulunur<br />
<strong>Ş</strong>ekil demişimi hızının çekme sırasında sabit kaldığı kabul edilerek efektif gerilmenin<br />
yalnız şekil değişimine<br />
bağlı olduğu belirtilmiştir.<br />
Ayrıca εp′ nin εθ′ nın sayısal değerinden yaklaşık olarak en çok %3 büyük<br />
olabileceği Hill tarafından saptanmıştır.<br />
Çekme sacı malzemesinin<br />
edilerek,bu denklemde p yerine ln R/ r konarak:<br />
denklemini sağladığı kabul<br />
(6) elde edilmektedir.
Bu denklemde, izotrop olduğu kabul edilen D = 2Ro çapındaki daire<br />
sacından alınan bir hacım elemanının matris ekseni çapı çekme işlemi başlamadan<br />
önce R ile,çekmenin her aşamasında ise r ile gösterilmiştir. (<strong>Ş</strong>ekil:4.2)<br />
belirtilir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil:4.2 Kısmen çekilmiş parçanın kesit görünüşü ( ÇAPAN)<br />
℮0 : ortalama sac kalınlığı<br />
℮m :nominal sac kalınlığı<br />
Hacım elemanı ile çekme sacı dış kenarı arasındaki hacımın sabit olduğu<br />
16<br />
(7) yazılabilecer<br />
(8) şeklinde yazılarak<br />
(9) bulunmuştur.
Denklem 6 ve 9 dan<br />
Efektif gerilme Denklem 5 ‘e taşınarak<br />
integrasyonla<br />
17<br />
(10) elde edilir.<br />
Pot çemberi kuvveti Pp ile , sürtünmeden gelen radyal gerilme σr ′ ile gösterilerek<br />
µ : Her iki tarafta eşit kabul edilmiştir.<br />
Radyal gerilme, Denklem 12 ve 13’ten<br />
hesaplanmaktadır,<br />
(11)<br />
(12)<br />
(13)<br />
(14)<br />
Radyal gerilme bulunduktan sonra ‘den σ 0<br />
Çekme kenarında sac kalınlığı ″ e″ , ıstampa yarıçapı ″ rp ″ ile gösterilerek maksimum<br />
çekme kuvveti<br />
P=2.π. r p .e bulunmaktadır.
Diğer bir araştırmacı Romanovski silindirik parçalar üzerine yaptığı çalışmalarda<br />
,gerilme ve gerinim bölgelerini aşağıda şekillerdeki gibi belirtmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil:4.3 Elemanter <strong>Ş</strong>ekil:4.4 Parçadaki gerilme ve<br />
parçayı etkileyen gerilme bileşenleri gerinim bölgeleri<br />
σz ,σr: Elemanter parçaya etki eden radyal ve çevresel gerilme bileşenleri<br />
5. KARMA<strong>Ş</strong>IK PROFİLLİ PARÇALARDA İLKEL PARÇANIN (PARÇA<br />
AÇINIMININ) TESPİT EDİLMESİ<br />
Çekme işlemlerinde,istenen parçayı elde edebilmek için o parçayı meydana<br />
getirecek olan ilkel parçanın şekil ve boyutlarının belirlenmesi gerekmektedir,<br />
İlkel parçanın hesaplanması genel olarak şu nedenlerle yapılmaktadır:<br />
a-Parçanın yırtılma ve potlanma olmadan elde edilmesi.<br />
b-Çekme işleminin bir operasyonda mı, yoksa kademeli mi yapılacağının tespiti şayet<br />
kademeli yapılacaksa , kademe sayısının bulunması,<br />
hesaplanması,<br />
c-İhtiyaç duyulan malzeme miktarının tespit edilmesi,dolaysıyla üretim maliyetinin<br />
d-İlkel parça boyutlarının kesip deneme yöntemiyle yapılmasının zaman ve maliyet<br />
açısından uygun olmaması.<br />
18
L biçiminde bir sac parçanın ilkel boyutları, Takashi,JIMMA,Toshihiko KUV/<br />
ABARA ve. Soon Chul CHOI tarafından Kayma Eğrileri AlanYöntemi uygulanarak<br />
belirlenmiştir.<br />
Ancak bu yöntem,derinliği üniform olan sac parçalar için geçerli olmakta ve her<br />
bölgesinde farklı derinliğe sahip karmaşık profilli parçalara uygulanamamaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil:5.1 L şeklinde üniform yüksekliğe sahip parçada açınımın kayma eğrileri ile belirlenmesi.<br />
Kayma Eğrileri Alan Yöntemi esasına dayalı bir çalışma Birol KILKA<strong>Ş</strong> tarafından<br />
yapılmıştır.Bu çalışmada kare şeklindeki bir parçanın flanş bölgesi incelenmiş ve köşelerde<br />
flanşın alacağı biçim Kayma Eğrileri Alan yöntemi ile belirlenmiştir.(şekil 5.2 )Yapılan<br />
çalışmada şu görüşlere yer verilmiştir:<br />
Sac malzemelerin biçimlendirilmesi yöntemlerinden derin çekme işlemi,birçok<br />
deneysel ve teorik araştırmaya konu olmuştur. Eksenel simetriden ötürü kayma gerilmeleri ve<br />
kayma gerinimleri olmadığımdan plastik şekil değiştirmeler daha kolay hesaplanabilmektedir.<br />
ancak uygulamada, derin çekilen taslakların geometrileri çoğunlukla eksenel simetriye sahip<br />
değildirler. Bu tür taslaklarda ise kayma gerilmeleri ve kayma gerinimleri oluştuğundan teori<br />
daha karmaşık bir durum göstermektedir.<br />
19
<strong>Ş</strong>ekil:5.2 Kare şeklindeki parçanın köşe kavisinde sınır kayma eğrisinin belirlenmesi.<br />
Parça açınımı konusunda diğer bir çalınma Lu XUESHAN ve Liang<br />
BINGVEN tarafından yapılmıştır.<strong>Ara</strong>ştırmacılar sıvı akışı ile metal akışı arasında benzetme<br />
yaparak şekil 5.3’deki gibi bir aparat tasarlamışlardır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil: 5.3 Sıvı akışıyla parça açınımının belirlenmesi.<br />
20
<strong>Ş</strong>ekil 5.3’de görüldüğü gibi derin çekilmesi istenen parçanın (Bu çalışmada<br />
dikdörtgen şeklinde parça ele alınmıştır.) kalıbına gres yağı doldurulmuştur.Üste ise,kalıp giriş<br />
boğazını .teşkil etmek amacıyla bir erkek parça Konmuştur. (ıstampa olarak) En üste bir cam<br />
levha konularak yağın flanş bölgesinde dağılımı gözlenmiştir.Kalıbın altında bulunan piston ,<br />
gres yağını yukarı doğru ittiğinde,kalıp giriş boğazından çıkan yağ, flanş bölgesi ve cam levha<br />
arasına yayılmakta ve kalıp çevresini izleyen bir yörünge çizmektedir. Parça derinliğinin<br />
yarısı+flanş uzunluğunda pistonun hareketi sona erdirilmekte ve çevresel olarak meydana gelen<br />
şekil,parçanın açınımı olarak tespit edilmektedir.<br />
Diğer geometrik biçimli parçalara da tatbik edilebilen bu yöntem; derinliğin üniform<br />
olduğu parçalara uygulanmakta farklı derinliklere sahip karmaşık profilli parçalar için uygun<br />
olmamaktadır.<br />
Bu konuda başka bir çalışma Zhang ZHAOTAO ve Liang : ' BİNGWEN tarafından<br />
yapılmıştır.Bu çalışmada parça açınımı araştırmacılar tarafından hazırlanan bir deney<br />
setinde,elektriksel olarak tespit edilmiştir.(Sekil :5.4)Üniform yüksekliğe sahip köşeli sac<br />
parçaların açınımı ele alınmıştır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil :5.4. Elektriksel olarak parça açınımının tespit edildiği deney seti ve devre seması.<br />
21
Sekil5.4’de görüldüğü gibi , çekilecek parça yüzeyine uygun olarak kesilen bakır<br />
sac,içerisinde elektrolit bulunan bir yalıtkan kap içindeki cam levha üzerine yerleştirilerek<br />
devreye 36 V gerilim uygulanmıştır.Bir milivoltmetreyle bakır sacın çevresinde iki nokta<br />
arasındaki gerilim ölçülmüştür. Milivoltmetrenin iki ucundan biri,şekil5.4’de "a" noktasında<br />
sabit tutulmuş diğer uç ise değişik noktalara temas ettirilmiş, aynı gerilimin okunduğu noktalar<br />
markalanmış (b,c,d..gibi) ve bu noktalar birleştirilerek parçanın açınımı bulunmuştur, (şekil 5.5 )<br />
Sekil:5.5. Kare ve dikdörtgen biçimli parçaların elektriksel metodla bulunan çeşitli<br />
derinliklerdeki açınımları.<br />
Bu yöntem de diğer yöntemler gibi ünif orm derinliğe sahip olmayan karmaşık profilli<br />
parçalara uygulanamamaktadır.<br />
Karmaşık profilli parçaların açınımlarının,otomotiv sanayinde de yapılan<br />
incelemelerde geçmişte kesip-deneme yoluyla yapıldığı tespit edilmiştir.<br />
Sonuç olarak:<br />
Derinliği her bölgede farklı olan karmaşık profilli parçaların açınımları geçmişte kesip-<br />
deneme yoluyla tespit edilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil: 5.6.Derin çekilen bir parça ve tecrübeyle tespit edilmiş açınımı<br />
22
6- KARMA<strong>Ş</strong>IK PROFİLLİ PARÇALARDA MALZEME AKI<strong>Ş</strong>I<br />
(Pratik bir yaklaşım)<br />
Karmaşık profilli sac parçaların derin çekilmesiyle,silindirik parçaların derin<br />
çekilmesi arasındaki en önemli fark metal sacın kalıba akış biçimidir.<br />
Silindirik parçalarda çevresel olarak üniform bir şekilde kalıba akan malzeme,<br />
karmaşık profilli parçalarda ,parçanın biçimine bağlı olarak her bölgede farklı şekilde<br />
akmaktadır.Çekme esnasında her bölge farklı şekilde zorlanmakta,dolaysıyla farklı gerinimlere<br />
maruz kalmaktadır.Çekme gerilmelerinin olduğu bölgelerde akış yavaşlarken ,basma<br />
gerilmelerinin olduğu bölgelerde artmaktadır.Parçaya ,sınır değerleri aşıldığında yırtılma ve<br />
potlanma (buruşma) olarak yansıyan bu gerinimlerin dolaysıyla malzeme akışının<br />
dengelenmesi,bu tür parçaların derin çekilmesinde temel esası teşkil etmektedir.Bu amaçla<br />
bastırıcıdan başka malzeme akışını frenleyen federler(frenleyiciler)ve akışın az olduğu<br />
kısımlarda sürtünmeyi azaltan yağlayıcılar kullanılmaktadır.<br />
6.1 - Karmaşık Profilli Parçalarda Akış Bölgeleri<br />
Karmaşık profilli parçalar incelendiğinde ,çevresel olarak üç farklı bölgeye sahip oldukları<br />
görülür,<br />
1-Dış bükey bölgeler<br />
2-İç bükey bölgeler<br />
3-Doğrusal bölgeler<br />
23
6.<strong>1.1</strong>-Dış Bük ey Bölgeler<br />
<strong>Ş</strong>ekil :6.1. Karmaşık profilli bir parçada akış bölgeleri<br />
Malzeme akışının yavaşladığı bu bölgelerde malzeme , çekme gerilmelerine maruz<br />
kalmaktadır.Özellikle kenarların dik kesiştiği kölelerde , akış, doğal bir frenlemeye uğramak-<br />
tadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil : 6.2 Köşe flanşında malzeme akışı<br />
<strong>Ş</strong>ekil 6.2 ‘de sac yüzeyine çizilen gerinim çizgileri vasıtası ile köşe flanşında ki malzeme akışı<br />
görülmektedir.Çizgilerin köşede kesişerek yön değiştirmesi , akış hızındaki düşüşü ifade<br />
24
etmektedir.Doğrusal bölgeyle bu bölge arasındaki akış hızı farkı, malzeme yığılmasına neden<br />
olmaktadır.Yıkılan bu malzeme, sürtünme yüzeylerini arttırarak aşırı gerinimlere ,buna bağlı<br />
olarak yırtılmalara sebep olmaktadır,Bundan dolayı uygulamalarda köşelerden malzeme<br />
kesilmektedir ve bu şekilde yırtılma önlenmektedir.<br />
Dış bükey bölgelerden doğrusal bölgelere doğru frenleme etkisi azalmakta,<br />
malzemenin kalıba akışı artmaktadır,<br />
6.1.2 -İç Bükey Bölgeler<br />
Kenarların 90° den küçük acılarda kesiştiği bu bölgelerde malzeme,basma<br />
gerilmelerine maruz kalmaktadır.Bu gerilmelerin etkisiyle, akış, en fazla bu bölgelerde<br />
artmaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil:6.3. İç bükey bölgede akış<br />
<strong>Ş</strong>ekilde görüldüğü gibi, iç bükey kısımdaki hız ( V2 ) doğrusal kısımdaki hız (V1 ) `den<br />
daha büyük olmakta ve dolaysıyla akış artmaktadır.<br />
Uyarlamalarda, iç bükey kısımlarda ,akışın dengelenmesi amacıyla malzeme bırakılmakta ve<br />
muhtemel potlanmalar önlenmektedir Gerekirse,federler de" ilave edilmektedir.<br />
6.1. 3-Doğrusal Bölgeler<br />
Bu bölgelerde akış; köşelerden ve dış bükey bölgelerden daha. fazla iç bükey bölgelere<br />
nazaran deha azdır .Parça açınımının daha küçük tutulması amacıyla , uygulamalarda en fazla bu<br />
bölgelere federler yerleştirilmektedir. Derinliğinîn az olduğu doğrusal bölgelerde ,potlanmayı önlemek<br />
ve derin çekilen sac parçanın rijitligini arttırmak maksadıyla bazı durumlarda birden fazla feder<br />
kullanılmaktadır.<br />
25
<strong>Ş</strong>ekil 6.4.: Alt taban paneli<br />
Yukarıdaki <strong>Ş</strong>ekil 6.4 de karmaşık profilli bir parçada malzeme akışını dengelemek<br />
amacıyla söz konusu resimde çeşitli bölgelerde federlerin uygulanışı görülmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 6.5: Form 2000 A.<strong>Ş</strong>. tarafından tasarlanan kalıpta yapılan deneme üretimi<br />
yapılan parça<br />
Bu şekilde de, parça sığ olduğundan rijitliği saklamak ve açınımı<br />
küçültmek amacıyla çepeçevre feder konmuş ,akışın daha fazla olduğu iç bükey<br />
kısma ikinci bir feder ilave edilmiştir.<br />
26
7-FEDERLER ( FRENLEYİCİLER )<br />
Özellikle karmaşık profilli parçaların derin çekilmesinde, kalıp ve "bastırıcı<br />
arasındaki sacın, kalıp içine akışına direnç sağlamak amacıyla kullanılan elemanlardır.<br />
7.1-Kullanım Amaçları:<br />
a-Derin çekilen parçaların yüzeyinde meydana gelen ve bastırıcı kuvvetiyle<br />
giderilemeyen potlanmaları (Buruşmaları ,Ondülasyonlar ) önlemek,<br />
b-Sac malzemenin, plastik deformasyon sınırları içinde gerili vaziyette<br />
kalıba akışını ve onun biçimini tam olarak almasını sağlamak, ayrıca geri esneme<br />
oranını azaltmak,<br />
<strong>Ş</strong>öyle ki:<br />
c-İlkel sac boyutlarının (parça açınımı) daha küçük olmasını sağlamaktır,<br />
d-Federler,malzemenin çekilebilirliğini olumlu yönde etkilenmektedir.<br />
Federlerden geçerken ısınan malzeme, belirli bir tavlama etkisine uğrar. Bu<br />
durum,saçta haddeleme sırasında meydana gelen iç gerilmeleri bir ölçüde gidererek<br />
sacın,çatlama veya yırtılma meydana gelmeden çekilmesine yardımcı olur.<br />
7.2-Çeşitleri :<br />
Pederler esas itibarıyla,biri çıkıntılı diğeri oyuk olmak üzere iki kısımdan ibarettir.<br />
Sac bu kısımlar arasında sıkıştırılarak akışa direnç saklanır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil :7.1. Feder ve malzemenin kalıba akışı<br />
27
Federler genel olarak iki farklı biçimde düzenlenirler. Üçüncü bir biçim ise<br />
bunların birleşiminden ibarettir.<br />
7.2.1. Klasik Tip Federler:<br />
<strong>Ş</strong>ekil:7.2. Klasik t i p feder<br />
Bu tip federler şekil 7.2’de görüldüğü gibi kesme hattından (trım line) geride<br />
düzenlenirler.Kesme hattı ile feder kavisi arasındaki mesafe 1/4" 6~7 mm olarak<br />
belirtilmiştir.<br />
Klasik tip federler genellikle bölgesel potlanmanın meydana geldiği kısımlara<br />
uygulanırlar.Bası durumlarda , çepeçevre veya köşe kavisleri dışında kalan yerlerde doğrusal<br />
veya eğrisel olarak ta kullanılmaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.3 Bölgesel olarak metal akışını sınırlayan klasik tip federler ve bunlara ait boyutlar<br />
28
<strong>Ş</strong>ekilde7.3 A´daki boyutlarda düzenlenen feder, B boyutların da düzenlenmiş federe<br />
nazaran malzeme akışına daha fazla direnç göstermektedir.Ayrıca,kirlenmeleri önlemek<br />
amacıyla , oyuk kısmın üste çıkıntılı kısmın alta gelecek şekilde düzenlenmesi,tavsiye<br />
edilmiştir.(WİLSON)<br />
7.2.2. Kilit Tipi Federler<br />
<strong>Ş</strong>ekil :7.4. Kilit tipi feder (Wilson )<br />
Bu tip federler,kalıp girişini çepeçevre saracak şekilde düzenlenirler. Kesme hattı,klasik<br />
tip federlerin aksine,flanş bölgesinde olmayıp iç kısımda yer almaktadır.<br />
Kilit tipi federler malzeme akışına daha fazla direnç sağlamaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil7.5:Kilit tipi f ederin boyutları (Wilson )<br />
29
7.2.3. Birleşik TipFederler<br />
Bu tip federler klasik tip ve kilit tipi federlerin bir arada düzenlenmesiyle oluşturulur.Bu<br />
şekilde her iki federin etkisiyle akışa maksimum direnç sağlanmaktadır.<br />
Uygulamada çevresel olarak kilit tip federler ve potlanmanın olduğu bölgelere bir veya<br />
birden fazla klasik tip federler yerleştirilmektedir. ( <strong>Ş</strong>ekil 7.6 )<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.6. Birleşik tip feder<br />
<strong>Ş</strong>ekil7.7. Klasik ve kilit tip federlerin uygulandiğı parçalar ( Form A.<strong>Ş</strong>.)<br />
30
7.3 – Federlerin Boyutları<br />
Federlerin boyutları değişik kaynaklarda farklı şekillerde belirtilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.8. Feder boyutları ( Wilson )<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.9. : Feder boyutları ( <strong>Ş</strong>imşek)<br />
Ayrıca,diğer bir boyutlandırma tarzı da üstteki şekilde gösterilmiştir.Bunlara ait<br />
değerler şu şekilde belirtilmiştir.<br />
E: 10-16 mm<br />
r: sac kalınlığı kadar<br />
h: sac kalınlığının 5-6 katı<br />
31
Diğer bir boyut l andırma tarzı aşağıdaki şeklide gösterilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil:7.10-Feder boyutları (BALAK)<br />
Kilit tipi federler genellikle yekpare olarak imal edilirken klasik tip federler,soğuk<br />
hadde çeliğinden çubukların işlenip yüzeye monte edilmesiyle imal edilmektedir. Literatürde, feder<br />
malzemesi olarak takım çeliklerinin zikredildiği halde işlenebilirlik ve maliyet açısından soğuk<br />
hadde çeliklerinin(St37) klasik tip feder malzemesi olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.<br />
7.4 - Federlerin Montajı:<br />
Federlerin montajı geçmişte ki dizayn uygulamalarında şu şekilde yapılmaktadır.<br />
a-Deneme aşamasında veya benzer kalıplardan, feder konması gereken yer, federin boyu<br />
ve formu tespit edilir.<br />
b-Federin şekil ve boyu parça üzerine markalanır,<br />
32
tespit edilir.<br />
c-Parçaya çizilen şekil oyulur,<br />
d-Parça pot çemberine geçirilerek federin yeri markalanır,<br />
e-Markalanan yere yuva açılır. Federin çıkıntılı kısmı bu yuvaya oturtularak perçinlerle<br />
f-Federe istenilen form verilir.<br />
g-Parça kalıba konarak feder yuvası tespit edilir ve açılır<br />
h-Pres altında alıştırma yapılır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.11 Federlerin kalıba montajı (Wilson)<br />
Federin çıkıntılı kısmı, yüzeyde açılan yuvaya yerleştirildikten sonra ,uç kısımlardan<br />
vidalarla ve orta, kısımlardan perçinlerle kalıba bağlanmaktadır.<br />
edilmektedir.<br />
Uygulamada federler, kaynak dikişiyle dolgu yapılarak ta yüzeye monte<br />
Ayrıca, kalıp elemanlarına bağlanması konstrüktif nedenlerle mümkün olmayan küçük<br />
federler veya. kaynakla birleştirilemeyen federler, yüzeylere aşağıda şekilde görüldüğü gibi<br />
bağlanmaktadır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil : 7.12 . Yüzeylere dolaylı olarak monte edilmiş feder ( WİLSON)<br />
33
<strong>Ş</strong>ekl7.13’de görüldüğü gibi federin çıkıntı ve oyuk kısmı başka parçalara<br />
işlenmiş,daha sonra bu parçalar yüzeylere vidalarla gizli olarak bağlanmıştır,<br />
1- Kilit tip feder<br />
2- Klasik tip feder<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.13. Federlerin kalıptaki durumu (Wilson)<br />
4- Bastırıcı ve kalıbın hizalanmasını sağla yan kılavuz yüzeyler<br />
7. 5- Birden Fazla Federin Kullanılması<br />
Kalıbın denenmesi sırasında ortaya çıkacak duruma göre; diğer bir ifadeyle potlanma<br />
meydana gelmesi halinde, bu bölgelere feder yerleştirilmektedir.<br />
Bu federin kalıp giriminden uzaklığı 10-15 mm olarak belirtilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil: 7. 14 Federin kalıp girişine uzaklığı<br />
34
Feder kalıp girişine çok yakın olursa tutma yüzeyi ve kesme hattı için gerekli mesafe azalır.<br />
<strong>Ş</strong>ayet federin gerisinde yeteri kadar malzeme yoksa, federi terk eden sac, kesme hattı için<br />
gerekli payı aşarak parça boyutlarının azalmasına neden olmaktadır.<br />
Federin kalıp girişinden çok uzağa konması sac israfına neden olmaktadır. Bu mesafe,<br />
muhtemel bir çevre kesimi hattının pozisyonu da göz önüne alınarak belirlenmekte ve<br />
genellikle 10-15 mm olarak tavsiye edilmektedir.<br />
Tek federin potlanmayı önleyememesi halinde ,bu federe paralel ikinci hatta üçüncü bir<br />
feder uygulanmaktadır. Yerleştirilmesi gereken ikinci feder, kıvrılacak veya atılacak olan sac<br />
parçasına paralel olarak potlanma bölgesine yakın bir yere tatbik edilmektedir.<br />
Aşağıdaki şekilde birden fazla feder kullanılması halinde bunların birbirlerine göre<br />
konumları gösterilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.15.: Birden fazla federin yerleştirilmesi<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.16.: Feder kavisleri<br />
35
Feder kavislerini pratikte, R= r+I-2 mm olarak alınması tavsiye edilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil.7.17.: Çekme sonunda sac dış kenarının feder kavisine olan mesafesi<br />
Derin çekme sonunda, parçanın flanş bölgesindeki dış kenarının feder kavisinden bir<br />
kaç mm geride durması (yaklaşık 5 ila 8 mm) genel bir kural olarak belirtilmektedir.<br />
7.6- Federlerin Kalıp ve Bastırıcıdaki Yerleri<br />
Literatürde ,federlerin kalıp ve bastırıcı üzerindeki yerleri kesin olarak belirtilmeyip,her<br />
parça için; parçanın şekline derinliğine ve malzeme cinsine göre değişim göstereceği ifade<br />
edilmektedir.Bununla birlikte,yapılan incelemelerden bazı sonuçlar çıkarılmaya çalışılmıştır.<br />
Bunlar:<br />
1. Köşelerde malzeme akışını doğal olarak frenlendiğinden, bu bölgelere<br />
feder yerleştirilmemektedir.<br />
2. Doğrusal bölgelerde akış, köşe ve dış bükey bölgelere nazaran daha fazla<br />
olduğundan ,kenarlara paralel olarak bir veya birden fazla feder<br />
yerleştirilmektedir.<br />
3. Federlerin başlangıç ve bitim noktaları, aşağıdaki şekilde görüldüğü<br />
gibi,kavislerden 10° önce bitmektedir<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.18. Federlerin başlangıç ve bitiş noktalarının kavislere göre konumu (Oehler)<br />
36
4. İç bükey bölgelerde , malzeme akışı en fazla olduğundan bu bölgelere kavise<br />
bağlı olarak bir veya birden fazla feder değişik pozisyonda yerleştirilmek-<br />
tedir,<br />
5. Bazı durumlarda(genellikle derinliğin fazla olmadığı sığ parçalarda) kalıp<br />
girişine çepeçevre bir feder yerleştirilmektedir. Bu şekilde , malzemenin plastik<br />
deformasyon sınırları içinde daha fazla gerilmesi sağlanmakta ve geri esneme<br />
oranı azalmaktadır.Buna rağmen potlanma mevcutsa,potlanma bölgesine bir<br />
veya birden fazla feder yerleştirilir.<br />
6. Federler, her bölgede geometrik farktan dolayı değişik olan malzeme<br />
akışını, dengeleyecek tarzda yerleştirilmektedir. Parçanın biçimine göre<br />
genellikle simetrik olarak düzenlenmektedirler.(özellikle doğrusal<br />
kenarlarda)<br />
7. Genellikle derinliğin fazla olduğa bölgelerde,malzemenin aşırı gerilerek<br />
yırtılmasını önlemek amacıyla ,bu bölgelerde feder kullanımından<br />
kaçınılmaktadır. Malzeme akışını arıttırmak için. yağlayıcılar ve film tatbik<br />
edilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 7.19.: Federlerin çeşitli parçalardaki pozisyonları ( Oehler)<br />
37
8 - DERİN ÇEKME İ<strong>Ş</strong>LEMİNDE YAĞLAMA.<br />
Derin çekme işleminde yağlama malzemenin kalıp ve bastırıcı arasında kalan<br />
yüzeylerindeki sürtünmeyi azaltmak, malzemenin çekmeye karşı göstereceği direnci<br />
düşürmek, dolayısıyla akışı arttırarak yırtılmaları önlemek amacıyla uygulanmaktadır.<br />
Bu uygulama ayrıca,kalıp ve bastırıcı yüzeylerinin zamanından önce bozulmalarını<br />
önlemektedir.<br />
Genel olarak derin çekme yağları şöyle belirtilmektedir.<br />
-Gresler<br />
-Madeni yağlar<br />
-Grafitli yağlar<br />
-Mumlu yağlar<br />
-Bitkisel yağlar<br />
-Hayvansal yağlar<br />
-Plastik filmle yağlama (Teflon filmle ve Poli etilen filmle)<br />
Yağlama sistemi ve yağ seçiminde teknik özellikler ve ekonomiklik göz önüne alınmaktadır.<br />
Ayrıca , yağlayıcı maddelerde aranan özellikler şu şekilde belirtilmektedir:<br />
a-Yağlama maddesi sac üzerinde , yüksek basınçlarda yırtılmayacak<br />
homojen bir yağ filmi meydana getirmelidir.<br />
dağılmalıdır.<br />
b-Yağlama maddesi malzeme yüzeyine iyice yapışmalı ve yüzeyde homojen olarak<br />
c-Parça üzerindeki yağ tabakası işlemden sonra kolayca temizlenmelidir.<br />
d-Yağlama maddesi,takım ve malzeme yüzeylerinde kimyasal reaksiyonlar<br />
meydana getirmemelidir.<br />
e-Yağlama maddesinin bileşimi kararlı olmalı ve sağlığa zararlı etkileri bulunmamalıdır.<br />
f-Kullanılan işlem sıcaklığında , yağlama özelliğini kaybetmemeli ,zararlı etkileri<br />
bulunan duman ve gaz çıkarmamalıdır.<br />
Uygulamada,petrol esaslı yağlar yaygın olarak kullanılmaktadır.Yağlar, sac yüzeyine<br />
boya fırçası veya bir sünger fırça ile tatbik edilmektedir. El veya mekanik kumandalı hava<br />
jetleriyle çalışan ve prese takılan basit bir yağ püskürtücünün seri imalât için iyi bir çözüm<br />
olduğu belirtilmektedir. Otomotiv sanayinde, petrol esaslı derin çekme yağları ( Shell- Tellus 37<br />
ve Fuchs-Ratak MF 8) ile poli etilen filmin , yağlama elemanları olarak kullanılmaktadır.<br />
38
9. PRES TEKNİĞİNE GİRİ<strong>Ş</strong><br />
Pres tekniği, metal veya metal olmayan plaka veya şerit (band) ; şeklindeki<br />
sacların çapak almaksızın imalat yapma metotlarını kapsar. Kalıpta presleme makineleri<br />
ve pres malzemeleri genellikle pres tekniği kapsamında incelenir. (Karagöz, 2003)<br />
Türkiye'de kalıp diye adlandırılmakta olan presleme aletleri çalışma<br />
sistemlerine göre aşağıdaki sınıflara ayrılır (<strong>Ş</strong>ekil 9.1).<br />
<strong>Ş</strong>ekil 9.1 Presleme Aletleri<br />
A. Kesme : Parçanın kesilmesidir. Örnek: İki sac bandından<br />
pulların kesilmesi gibi.<br />
B. Presleme (Formlama): İş parçasının üst ve alt kalıp arasında bastırılarak<br />
bükülmesi. Örnek: Bir saç şerit parçasının V şeklinde bastırılması gibi.<br />
C. Çekme kalıpları : Düz bir sacdan çukur şekilli parçaların yapılmasıÖrnek:<br />
Dikiş yüksüklerinin yapılması gibi.<br />
D. Sıvama kalıpları (aletleri) Düz bir sac levhanın dönen bir kalıp üzerine<br />
bastırılarak çukur parçaların yapılması. Örnek: Vazoların yapılması gibi.<br />
E. <strong>Soğuk</strong> tüpleme : Platin (taslak) malzemenin darbe ve basınç etkisi ile<br />
sıkıştılarak tüp şekli verilmesidir. Örnek: Tüplerin yapılması gibi.<br />
Yukarıdaki çeşitlerin yanı sıra kombine kalıplar da mevcuttur. Bunlar kesen ve<br />
aynı zamanında şekil veren kalıplardır. Böylece iki veya daha çok aparatın yerini bir kalıp<br />
tutmaktadır. Örnek; Kesme-çekme, kesme-presleme, kesme-çekme-kesme ve benzeri gibi.<br />
39
10. PLASTİSİTE KAVRAMINA GİRİ<strong>Ş</strong><br />
10.1 Sınır Değer Problemi<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.1 : Denge<br />
<strong>Ş</strong>ekil10.1'de verilen denge eşitliğinden (∑F = 0) bir Ω kati eleman için Xl ekseni<br />
doğrultusunda dx1 dx2 kuvvet dengesi (10.1)'deki gibi yazılabilir: (Reddy,1993)<br />
40<br />
(10.1)<br />
Denklem (10.1) üç boyut hali için genelleştirildi; diferansiyel denklemi, Ω katı<br />
eleman için L(u) = 0 statik problemi şeklini alır (<strong>Ş</strong>ekil 10.2):<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.2- Problemin ifadesi
41<br />
10.2<br />
10.3<br />
10.4<br />
10.5<br />
Problemin amacı yer değiştirme bölgesi u'yu bulmaktır; böylelikle denge<br />
denklemleri ve T1 , T2 değerlerine karşılık gelen sınır şartları tanımlanabilecektir.<br />
Yer değiştirmeler (u); gerilme (σ) ile (10.6)'da ifade edilen kuruluş denklemi ve<br />
kinematik denklem (10.7) sayesinde ilişkilenmiştir.<br />
10.6<br />
10.7<br />
Isotropik elastisite için gerilme şekil değiştirme ilişkisi (10.8)'de ifade edilmiştir.<br />
10.2 Von Mises Plastisitesinin (Constitutive) Yapısal Modellenmesi ;<br />
10.2.1 Plastisite<br />
10.8<br />
10.9<br />
Kuruluş kanunu gerilme σ ve birim şekil değiştirme ε ile ilgilidir, Malzemedeki<br />
elastik davranış ile plastik davranışın farkı; elastik davranışta şekil değiştirme eski haline<br />
dönebilirken, plastik davranışta deformasyon kalıcı olmaktadır (Hughes, 1987).<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.3'te de görüldüğü gibi tipik elasto-plastik birim sekili değiştirme,<br />
gerilme kalkınca beraberinde kalıcı şekil değiştirme bırakmaktadır.
<strong>Ş</strong>ekil 10.3 Gerilme şekil değiştirme eğrisi tek boyutlu elastik-plastisite<br />
Plastik deformasyon şu özelliklere sahiptir:<br />
<strong>Ş</strong>ekil değişim hızına bağlı plastisite, birim şekil değiştirme değerinde ilave bir<br />
bölünme oluştuğunu kabul eder :<br />
veya diferansiyel ifadesi:<br />
42<br />
10.10<br />
10.11<br />
Plastik deformasyon yola bağımlıdır. Plastik deformasyon esnasında gerilme ve<br />
birim şekil değiştirme arasında lineer bir ilişki yoktur. Bu yüzden plastik deformasyonun<br />
kurulum ifadeleri diferansiyel denklemlerle veya artırım ifadeleri ile oluşturulmalıdır (orandan<br />
bağımsız Plastisite dahil).<br />
En temel plastisite kurulum denklemi şu şekilde yazılabilir:<br />
veya difaransiyel ifadesi (Hill,1950) ;<br />
ֹσij = Dijkl ( ֹεkl - ֹεkl p ) 10-12<br />
dσij = Dijkl (dεkl - dεkl p ) 10.13<br />
Elasto-plastisitenin temel parametreleri şu şekilde sıralanabilir:<br />
• Brim şekil değiştirme tensörüne ilave parçalanma (çözülme) içeren bir bileşen<br />
• Gerilme uzayında plastisite durumu(veya akma fonksiyonu) ,<br />
• Akış kuralı,
• Pekleşme kanunu (mükemmel elasto-plastisite dışında),<br />
• Tutarlılık durumu (Gerilme akma yüzeyinin üstünde veya içinde kalmalı )ve<br />
yükleme / yükü kaldırma kriteri.<br />
Bu özellikler incelendiğinde;<br />
• Birim şekil değiştirme tensörüne ilave çözülme bileşeni<br />
( Bu daha önce (Denklem (10.10)) açıklanmıştı.)<br />
• Plastisite durumu, akma fonksiyonu veya akma yüzeyi<br />
Bu durum malzemenin iç akma noktasını tanımlar, bu nokta plastisite<br />
sürecinin başlangıcıdır. Bu gerilmenin altındaki değerlerde deformasyon lineer elastik<br />
olarak değişmektedir. Akma sınırına yaklaşan gerilmeler bu limiti geçemez ve yeni<br />
gerilme durumu akma sınırında veya bu sınırın altında yer alır. Bu bölge kurulum<br />
durumunda oluşturmaktadır. Mükemmel elasto plastik durum için şu ifadeden söz<br />
edilebilir:<br />
• Akış kuralı<br />
Akış kuralı plastik birim şekil değiştirmenin « yönünü » belirler:<br />
43<br />
10.14<br />
10.15<br />
10.16<br />
dγ plastik çarpan diye adlandırılır ve kurulum durumu ile belirlenir, (detaylar için (10.13)<br />
denklemine bakınız) (Hughes, 1997):<br />
10.17
(σ) , akış vektörü ile akış kuralı şu şekilde ifade edilebilir (<strong>Ş</strong>ekil 10.4):<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.4 - Deviatronik düzlemde akma yüzeyleri, r(σ) 'in gösterimi<br />
44<br />
10.18<br />
Plastik akış kuralının sonucu olarak dε p ve dσ değerleri genelde elastik duruma<br />
zıttırlar ve lineer değildirler.<br />
• Tutarlılık durumu ve yükleme / yük kaldırma kriteri<br />
Gerilme noktası akma yüzeyinin üstünde veya altında kalmalıdır.<br />
(Gerilme değeri akma noktasının üstünde veya altında kalmalıdır.) Başka bir deyişle,<br />
plastik durumda yükleme başka bir plastik durumu sonuçta oluşturacaktır. Hatta,<br />
tutarlılık denklemleri plastik yükleme, elastik yükleme ve yükün kalkması<br />
durumlarında farklı olmalıdır. Kuhn-Tucker durumu bu gerçeği ifade eder :<br />
10.2.2 Von Misès Kriteri<br />
10.19<br />
Bu kriter plastik akmanın meydana gelebilme kabulünü; deviatronik gerilme<br />
tensörü s'in ikinci sabiti J2'nin kritik değer k² 'ye ulaşması olarak belirlemiştir. Burada k<br />
bir malzeme özelliğidir. Bu kriter genelde metallere uygulanır ve şu şekilde ifade edilebilir:<br />
(Hill, 1950)
Burada J2 şöyle hesaplanabilir:<br />
Bu kriter R yarıçaplı bir silindir şeklinde de ifade edilebilir:<br />
45<br />
10.20<br />
10.21<br />
R = √2k 10.22<br />
Bu kriter üç boyutlu gerilme uzayında ve deviatronik düzlemde <strong>Ş</strong>ekil10.5'deki<br />
gibi ifade edilebilir:<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.5 - Gerilme uzayında ve deviatronik düzlemde Von Mises akma yüzeyi<br />
Çağrışımlı akış kuralı kabulü ile (Von Mises plastisitesi için en geçerli<br />
kabuldür.) akış vektörü r(σ) şu şekilde ifade edilebilir:<br />
10.2.3 Pekleşme (Hardening)<br />
10.23<br />
Elastik mükemmel plastik malzeme çerçevesi içinde, tüm plastik işlem<br />
esnasında akma değeri (akma yüzeyi) sabit kalır (<strong>Ş</strong>ekil 10.6). Pekleşme (sertleşme)<br />
akma yüzeyi için gerilme uzayında bir gelişme kanunu tanımlar (Hill, 1950):<br />
10.24
olabilir.<br />
Burada q pekleşme parametrelerinin bir grubudur, skaler veya vektörel<br />
Aşağıdakiler arasında bir ayırma yapılabilir:<br />
Isotropik pekleşme: Akma yüzeyinin boyutu büyür, genişler ama deviatronik<br />
düzlemdeki merkezi aynı kalır.<br />
Kinematik pekleşme: Akma yüzeyinin çapı sabit kalır, fakat merkezi deviatronik<br />
düzlemde yer değiştirir.<br />
Karışık isotropik / kinematik pekleşme: Önceki iki modelin birleşimidir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.6 - Akma yüzeyinin deviatronik düzlemde türetilmesi<br />
İki yeni değişkenin tanımlanması, geri-gerilme α (kinematik pekleşme için) ve<br />
akma yarıçapı R (isotropik pekleşme için), denklem (10.24)'ü yazıldığında:<br />
46<br />
10.25<br />
Eğer kinematik ve isotropik pekleşmenin lineer kombinasyonunu göz önüne alırsak,<br />
gelişme kanunu (yada pekleşme kanunu) pekleşme parametreleri grubu için q = (α,R)<br />
şeklinde bu yolla türetilebilir. İlk olarak bu parametreleri deneysel tek eksenli birim<br />
şekil değiştirme, gerilme eğrisi ile ilişkilendirmek gereklidir. Bunun için, iki değişken<br />
kullanılır, eşdeğer (veya etkin) gerilme σeq ve eşdeğer (veya etkin) plastik birim şekil<br />
değiştirme ε p eq (Chen,1982):
47<br />
10.26<br />
10.27<br />
10.28<br />
10.29<br />
(10.28) ve (10.29) denklemleri gösteriyor ki, eşdeğer gerilme ve eşdeğer birim<br />
şekil değiştirmenin tanımlan tek eksen testi ile uyumludur.<br />
Lineer pekleşme durumunda, bu iki değişken arasındaki ilişki plastik modül H<br />
yardımı ile diferansiyel artım formu olarak ifade edilebilir.(<strong>Ş</strong>ekil 10.7)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 10.7 – Pekleşme modülü<br />
10.30
• İsotropik pekleşme<br />
Plastik birim şekil değiştirme artımı için norm (örnek) plastik çarpan dγ tanımı<br />
ile verilebilir böylece tek eksen durumunda, aşağıdaki ifadesi elde edilir: (Chen, 1982)<br />
48<br />
10.31<br />
Von Mises kriteri için, denklem (10.20) (√J2=k) denklem (10.31) de yerine<br />
koyulursa şu ifadeye ulaşılır:<br />
ve denklem (10.22) ile, akma yarıçapının değişiminin son ifadesine ulaşılır:<br />
• Kinamatik pekleşme<br />
Eğer akma yüzeyinin yarı çapı sabitse,bu durumda şu ifade yazılabilir.<br />
Bu denklemde :<br />
Denklemler (10.31),(10.34),(10.35) akma :<br />
Ve sonuçta,geri-gerilmenindeğişimi şu şekilde yazılabilir.<br />
10.32<br />
10.33<br />
10.34<br />
10.35<br />
10.36<br />
10.37
11. SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİ<br />
Sonlu elemanlar yöntemiyle analiz, bir dizaynı (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>) belirli yük ve sınır<br />
koşullarında simule edip, bu yüklere tepkisini bulmanın bir yöntemidir. Dizaynın model-<br />
lenmesi elemanlar denen parçalara ayrılarak yapılır (<strong>Ş</strong>ekil 11.2). Her elemanın<br />
yüklemeye vereceği tepkiyi ifade eden bir denklemi vardır. Bu elemanların tepkilerinin<br />
toplamı, dizaynın yüklemeye vereceği tepkiyi oluşturur. Elemanlar sonlu sayıda<br />
bilinmeyen içerir; sonlu elemanlar tabiri buradan gelir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong> Fiziksel model <strong>Ş</strong>ekil 11.2 Sonlu elamanlar modeli<br />
Sonlu sayıda bilinmeyeni olan sonlu elemanlar modeli sonsuz miktarda<br />
bilinmeyen içeren fiziki modele yalnızca benzeşim yapar, asla gerçeğin yerini tutmaz<br />
(<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>-11.2).<br />
Bu durumda "benzerlik ne kadar iyi?" sorusu gündeme gelir. Ancak bu sorunun<br />
kolay bir yanıtı yoktur. Bu hangi sistemin simule edildiğine ve simülasyon için nelerin<br />
kullandığına bağlıdır.<br />
Sonlu elemanlar metodu, yüzeylerin geometri bilgisini matematiğe dönüştür-<br />
mede oldukça başarılıdır (<strong>Ş</strong>ekil 11.3). Sonlu elemanlar ağı detaylandıkça matematik<br />
model, fiziksel modele daha da yaklaşacaktır.<br />
49
<strong>Ş</strong>ekil 11.3 - Sonlu elemanlar yöntemi ile analiz edilmiş araç gövdeleri<br />
Çalışma içeriğinde plastik <strong>şekillendirme</strong>yi incelemek için sonlu elemanlar<br />
yöntemi seçilmiştir. Sonlu elemanlar dışında bu konuda çözümler sunan başka<br />
yöntemlerde vardır. Fakat bu yöntemler malzeme hareketim her doğrultuda kontrol<br />
etmez, kesitlerde inceler. Ayrıca malzeme bilgisi içermeden yalnız geometrik<br />
özdeşlikler yardımı ile sonuca ulaştıkları için, gerilmeler ve enerji değişimleri<br />
konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Metal <strong>şekillendirme</strong>de sonlu elemanların<br />
seçilmesinin başka sebepleri de; çok farklı malzeme ve çok çeşitli temas tanımlama<br />
banlarıdır. Böylelikle <strong>şekillendirme</strong> işleminin doğasını oldukça fazla değişken ile simüle<br />
etme imkanı sağlanır.Örnek olarak; bir tavan sacı veya plastik esaslı kompozit bir<br />
tampon malzeme imalindeki defemasyon analizi farklı malzeme tiplerine örnektir<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.4’ten <strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>0 A kadar olan şekillerde bir kamyonetin dizayn ve<br />
imalat aşamaları gösterilmektedir.<br />
50
<strong>Ş</strong>ekil 11.4 Endüstriyel <strong>Ş</strong>ekil 11.5 Kabinin optik 3D tarama işlemi<br />
tasarımın ilk aşamalarında Cadem A.<strong>Ş</strong>.<br />
biri, Avitaş A.<strong>Ş</strong>.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.6 Yeni tampona ait ahşap <strong>Ş</strong>ekil 11.7 Yeni Tavan sacı derin prototip<br />
kalıbı,Avitaş A.<strong>Ş</strong>. çekme simülasyon sonucu,<br />
51<br />
LS-DYNA, Fom 2000 A.<strong>Ş</strong>.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.8 Tavan sacı kalıbı CNC <strong>Ş</strong>ekil 11.9 80 civarında alternatif tasa tezgahta<br />
işeniyor, Form 2000 A.<strong>Ş</strong>. tasarımdan bir örnek, Avitaş A.<strong>Ş</strong>.
<strong>Ş</strong>ekil1<strong>1.1</strong>0 ADesign 2004 Fuarı'nda Avitaş standında sergilenen ASKAM Fargo Hi-Ex<br />
modeli araç<br />
1<strong>1.1</strong> Sonlu Elamanlar Yöntemine Giriş ve Temel Kavramlar<br />
Doğada karşılaşılan her olay, kanunları yardımıyla ve matematik diliyle<br />
anlaşılmaya çalışılır. Bu olayların biyolojik, jeolojik veya mekanik olması durumu<br />
değiştirmez. Her olay kendine ait büyüklükler yardımıyla cebirsel, diferansiyel veya<br />
integral denklemler yardımıyla büyük oranda ifade edilebilir. Pratikte karşılaşılan<br />
problemler ne kadar karmaşık olursa olsun tarihin her devrinde o devrin ihtiyaçlarına<br />
cevap verecek derecede modellenmeye çalışılmış ve her devirde alınan örnekler<br />
yardımıyla insanın kullanımına arz edilmiştir.<br />
Günümüzde karmaşık problem denince gen yapısı anlaşılmaktadır. Halbuki<br />
mekanik, termal ve/veya ; aerodinamik yüklere maruz, değişik şekilli delikler bulunan bir<br />
kanaldaki basınç dağılımını belirlemek, deniz suyundaki kirlilik oranını belirlenip veya<br />
atmosferdeki basınç dağılımını belirlemek, deniz suyundaki kirlilik oranını belirlemek<br />
veya atmosferdeki çeşitli hareketleri, bir hortum veya kasırganın oluşum mekanizmasını<br />
anlamak ve önceden belirlemek üzere havanın modelini oluşturmak gibi daha bir çok<br />
karmaşık problem bulunmaktadır. Problemin en azından bir kısmının anlaşılmış olması<br />
bile pratik bir çok yararlar sağlamaktadır. (Sarıkanat, 2001)<br />
52
İnsanlar çevresinde meydana gelen olayları yada karşılaştıkları problemleri çoğu<br />
zaman kolayca kavrayıp doğrudan çözemezler. Bu yüzden karmaşık bir problem, bilinen<br />
veya kavranması daha kolay alt problemlere ayrılarak daha anlaşılır bir hale getirilir.<br />
Oluşturulan alt problemler çözülüp birleştirilerek esas problemin çözümü yapılabilir.<br />
Örneğin; gerilme analizi üzerinde çalışan mühendisler, gerilme problemini basit kiriş,<br />
plaka, silindir, küre gibi geometrisi bilinen şekillerle sınırlarlar.. Bu elde edilen sonuçlar<br />
çoğu kez problemin yaklaşık çözümüdür ve bazen doğrudan bazen de bir katsayı ile<br />
düzeltilerek kullanılır. Mühendislik uygulamalarında problemlerin karmaşıklığı<br />
sebebiyle genellikle problemlerin tam çözümü yerine, kabul edilebilir seviyede bir<br />
yaklaşık çözüm tercih edilir.<br />
Öyle problemler vardır ki, tam çözüm imkansız kabul edilerek yaklaşık çözüm<br />
tek yol olarak benimsenir. Sonlu elemanlar metodu; karmaşık olan problemlerin daha<br />
basit alt problemlere ayrılarak her birinin kendi içinde çözülmesiyle tam çözümün sunduğu<br />
bir çözüm şeklidir.<br />
Bu metot bilgisayarlar çağının bir önüdür. Bilgisayar teknolojisinin<br />
gelişmesiyle birlikte data iletim hızlarının sürekli olarak artmasına bağlı olarak bu<br />
metotla çözüm yapan paket programların sayısı gittikçe artmaktadır. Günümüzde çeşitli<br />
analizler için bu paket programların kullanımı yaygınlaşmaktadır. Sonlu elemanlar<br />
metodunun üç temel özelliği vardır.<br />
• Geometrik olarak karmaşık olan çözüm bölgesi sonlu elemanlar olarak<br />
adlandırılan geometrik olarak basit alt bölgelere ayırılır.<br />
• Her elemandaki, sürekli fonksiyonların, cebirsel polinomların lineer<br />
kombinasyonu olarak tanımlanabileceği kabul edilir.<br />
• <strong>Ara</strong>nan değerlerin her eleman içinde sürekli olan tanım denklemlerinin belirli<br />
noktalardaki (düğüm noktaları) değerlerinin elde edilmesinin problemin<br />
çözümünde yeterli olmasıdır.<br />
Kullanılan yaklaşım fonksiyonları interpolasyon teorisinin genel kavramları<br />
kullanılarak polinomlardan seçilir. Seçilen polinomların derecesi ise çözülecek problemin<br />
53
tanım denkleminin derecesine ve çözüm yapılacak elemandaki düğüm sayısına bağlıdır.<br />
Sürekli bir ortamda alan değişkenleri (gerilme, yer değiştirme, basınç, sıcaklık<br />
vs.) sonsuz sayıda farklı değere sahiptir. Eğer sürekli bir ortamın belirli bir bölgesinin de aynı<br />
şekilde sürekli ortam özelliği gösterdiği biliniyorsa, bu alt bölgede alan değişkenlerinin<br />
değişimi sonlu sayıda bilinmeyeni olan bir fonksiyon ile tanımlanabilir. Bilinmeyen<br />
sayısının az yada çok olmasına göre seçilen fonksiyon lineer yada yüksek dereceden olabilir.<br />
Sürekli ortamın alt bölgeleri de aynı karakteristik özellikleri gösteren bölgeler<br />
olduğundan, bu bölgelere ait alan denklem takımları birleştirildiğinde bütün sistemi ifade<br />
eden denklem takımı elde edilir. Denklem takımının çözümü ile sürekli ortamdaki alan<br />
değişkenleri sayısal olarak elde edilir.<br />
Sonlu elemanlar metodunun kullanılması ve bilgisayarların sanayiye<br />
girmesiyle, bugüne kadar ancak pahalı deneysel yöntemlerle incelenebilen bir çok makine<br />
elemanının (motor blokları, pistonlar vs.) süper bilgisayarlarla ( şekil 1<strong>1.1</strong>1 ) kolayca<br />
incelenebilmesi, hatta çizim esnasında mukavemet analizlerinin kısa bir sürede yapılarak<br />
optimum dizaynın gerçekleştirilmesi mümkün olabilmiştir. (Sarıkanat, 2001)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11 .11 Süper Computer<br />
Sonlu elemanlar metodunu diğer nümerik metotlardan üstün kılan başlıca<br />
unsurlar şöyle sıralanabilir.<br />
• Kullanılan sonlu elemanların boyutlarının ve şekillerinin değişkenliği<br />
nedeniyle ele alınan bir cismin geometrisi tam olarak temsil edilebilir.<br />
54
• Bir veya birden çok delik veya köşeleri olan bölgeler kolaylıkla<br />
incelenebilir.<br />
• Değişik malzeme ve geometrik özellikleri bulunan cisimler incelenebilir.<br />
• Sebep sonuç ilişkisine ait problemler, genel direngenlik matrisi ile birine<br />
bağlanan genelleştirilmiş kuvvetler ve yer değiştirmeler cinsinden formüle edilebilir.<br />
Sonlu elemanlar metodunun bu özelliği problemlerin anlaşılmasını ve çözülmesini hem<br />
mümkün kılar hem de basitleştirir.<br />
• Sınır şartlan kolayca uygulanabilir.<br />
Sonlu elemanlar metodunun temel prensibi, öncelikle bir elemana ait sistem<br />
özelliklerini içeren denklemlerin çıkartılıp tüm sistemi temsil edecek şekilde eleman<br />
denklemlerini birleştirerek sisteme ait lineer denklem takımının elde edilmesidir. Bir<br />
elemana ait denklemlerin elde edilmesinde değişik metotlar kullanılabilir. Bunlar içinde<br />
en çok kullanılan dört temel yöntem şunlardır: (Sarıkanat, 2001)<br />
uygundur.<br />
Direkt yaklaşım: Bu yaklaşım daha çok tek boyutlu ve basit problemler için<br />
Vasyasyonel yaklaşım: Bir fonksiyonelin ekstremize yani maksimum ve<br />
minimum edilmesi demektir. Katı cisim mekaniğinde en çok kullanılan fonksiyoneller<br />
potansiyel enerji prensibi, komplementer (tümleyen) potansiyel enerji prensibi ve<br />
Reissner prensibi olarak sayılabilir. Fonksiyonelin birinci türevinin sıfır olduğu noktada<br />
fonksiyonu ekstremize eden değerler bulunur. İkinci türevinin sıfırdan büyük veya küçük<br />
olmasına göre bu değerin maksimum veya minimum olduğu anlaşılır.<br />
Ağırlıklı kalanlar yaklaşımı: Bir fonksiyonun çeşitli değeri karşılığında elde<br />
edilen yaklaşık çözümü ile gerçek çözüm arasındaki farkların bir ağırlık fonksiyonu ile<br />
çarpılarak toplamlarını minimize etme işlemine "ağırlıklı kalanlar yaklaşımı" denir. Bu<br />
yaklaşım kullanılarak eleman özelliklerinin elde edilmesinin avantajı, fonksiyonellerin<br />
elde edilemediği problemlerde uygulanabilir olmasıdır.<br />
Enerji dengesi yaklaşımı: Bir sisteme giren ve çıkan termal veya mekanik<br />
enerjilerin eşitliği ilkesine dayanır. Bu yaklaşım bir fonksiyonele ihtiyaç göstermez.<br />
55
Sonlu elemanlar metodu ile problem çözümünde kullanılacak olan yaklaşım<br />
çözüm işleminde izlenecek yolu değiştirmez. Çözüm yöntemindeki adımlar şunlardır:<br />
(Sarıkanat, 2001)<br />
1. Cismin sonlu elemanlara bölünmesi,<br />
2. İnterpolasyon fonksiyonlarının seçimi,<br />
3. Eleman direngenlik matrisinin teşkili,<br />
4. Sistem direngenlik matrisinin hesaplanması,<br />
5. Sisteme etki eden kuvvetlerin bulunması,<br />
6. Sınır şartlarının belirlenmesi,<br />
7. Sistem denklemlerinin çözümü<br />
Sonlu eleman probleminin çözümünde ilk adım eleman tipinin belirlenmesi ve<br />
çözüm bölgesinin elemanlara ayrılmasıdır.<br />
Çözüm bölgesinin geometrik yapısı belirlenerek bu geometrik yapıya en uygun<br />
gelecek elemanlar seçilmelidir. Seçilen elemanların çözüm bölgesini temsil etme<br />
oranında, elde edilecek neticeler gerçek çözüme yaklaşmış olacaktır. Sonlu elemanlar<br />
metodunda kullanılan elemanlar boyutlarına göre dört kısma ayrılabilir:<br />
Tek boyutlu elemanlar: Bu elemanlar tek boyutlu olarak ifade edilebilen<br />
problemlerin çözümünde kullanılır.<br />
İki boyutlu elemanlar: İki boyutlu (düzlem) problemlerinin çözümünde<br />
kullanılırlar. Bu grubun temel elemanı üç düğümlü üçgen elemandır. Üçgen elemanın altı,<br />
dokuz ve daha fazla düğüm ihtiva eden çeşitleri de vardır. Düğüm sayısı seçilecek<br />
interpolasyon fonksiyonunun derecesine göre belirlenir. Üçgen eleman, çözüm bölgesini<br />
aslına uygun olarak temsil etmesi bakımından kullanışlı bir eleman tipidir. İki üçgen<br />
elemanın birleşmesiyle meydana gelen dörtgen eleman, problemin geometrisine uyum<br />
sağladığı ölçüde kullanışlılığı olan bir elemandır. Dört veya daha fazla düğümlü olabilir.<br />
Dörtgen eleman çoğu zaman özel hal olan dikdörtgen eleman şeklinde kullanılır.<br />
Dönel elemanlar: Eksensel simetrik özellik gösteren problemlerin çözümünde<br />
dönel elemanlar kullanılır. Bu elemanlar bir veya iki boyutlu elemanların simetri ekseni<br />
etrafında bir tam dönme yapmasıyla oluşurlar. Gerçekte üç boyutlu olan bu elemanlar,<br />
56
eksensel simetrik problemleri iki boyutlu problem gibi çözme olanağı sağladığı için çok<br />
kullanışlıdırlar,<br />
Üç boyutlu elemanlar: Bu grupta temel eleman üçgen piramittir. Bunun dışında<br />
dikdörtgenler prizması veya daha genel olarak altı yüzeyli elemanlar,üç boyutlu<br />
problemlerin çözümünde kullanılan eleman tipleridir.<br />
İzoparametrik Elemanlar: Çözüm bölgesinin sınırlan eğri denklemleri ile<br />
tanımlanmışsa, kenarları doğru olan elemanların bu bölgeyi tam olarak tanımlaması<br />
mümkün değildir.<br />
Böyle durumlarda bölgeyi gereken hassasiyette tanımlamak için elemanların<br />
boyutlarını küçültmek, dolayısıyla adetlerini artırmak gerekmektedir. Bu durum<br />
çözülmesi gereken denklem sayısını artırır, dolayısıyla gereken bilgisayar kapasitesinin<br />
ve zamanın büyümesine sebep olur. Bu olumsuzluklardan kurtulmak için, çözüm<br />
bölgesinin eğri denklemleri ile tanımlanan sınırlarına uyum sağlayacak eğri kenarlı<br />
elemanlara ihtiyaç hissedilmektedir. Böylece hem çözüm bölgesi daha iyi tanımlanmakta<br />
hem de daha az sayıda eleman kullanılarak çözüm yapılabilmektedir. Bu elemanlar<br />
üzerindeki düğüm noktaları bir fonksiyon ile tanımlanır. İzoparametrik sonlu elemanın<br />
özelliği, her noktasının konumunun ve yer değiştirmesinin aynı mertebeden aynı şekil<br />
(interpolasyon) fonksiyonu ile tanımlanabiliyor olmasıdır, izoparametrik elemanlara eş<br />
parametreli elemanlar da denir.<br />
İzoparametrik elemanların şu özellikleri vardır:<br />
1. Lokal koordinatlarda iki komşu eleman arasında süreklilik<br />
sağlanıyorsa, izoparametrik elemanlarda da sağlanıyor demektir.<br />
2. Eğer interpolasyon fonksiyonu lokal koordinat takımındaki<br />
elemanda sürekli ise, izoparametrik elemanda da süreklidir.<br />
3. Çözümün tamlığı lokal koordinatlarda sağlanıyor ise izoparametrik,<br />
elemanlarda da sağlanır.<br />
İzoparametrik elemanların anılan özellikleri dolayısıyla, interpolasyon<br />
fonksiyonları lokal koordinatlarda seçilir.<br />
57
İnterpolasyon Fonksiyonlarının Seçimi: İnterpolasyon fonksiyonu alan<br />
değişkeninin eleman üzerindeki değişimini temsil etmektedir. İnterpolasyon<br />
fonksiyonunun belirlenmesi seçilen eleman tipine ve çözülecek denklemin derecesine<br />
bağlıdır. Ayrıca interpolasyon fonksiyonları şu şartları sağlamalıdır:<br />
1. İnterpolasyon fonksiyonda bulunan alan değişkeni ve alan<br />
değişkenini en yüksek mertebeden bir önceki mertebeye kadar olan<br />
kısmi türevleri eleman sınırlarında sürekli olmalıdır.<br />
2. İnterpolasyon fonksiyonunda bulunan alan değişkeninin bütün<br />
türevleri, eleman boyutları limitte sıfıra gitse bile alan<br />
değişkenini karakterize etmelidir.<br />
3. Seçilen interpolasyon fonksiyonu koordinat değişimlerinden<br />
etkilenmemelidir.<br />
Hem yukarıdaki şartları sağlamaları hem de türev ve integral almadaki<br />
kolaylığından dolayı interpolasyon fonksiyonu olarak genelde polinomlar seçilir. Seçilen<br />
polinom, yukarıdaki şartların gerçekleşmesi için uygun terimleri ihtiva etmelidir.<br />
(Sarıkanat, 2001)<br />
Eleman Direngenlik Matrisinin Elde Edilmesi: Eleman direngenliğinin<br />
bulunması, elemana etki eden dış etkenler ile alan değişkenleri arasında bir ilişkiyi<br />
kurmak anlamına gelmektedir. Eleman direngenliğini elde ederken çözülecek problemin<br />
konusu, alan değişkeni, seçilen eleman tipi, seçilen interpolasyon fonksiyonu, eleman<br />
özelliklerini elde ederken kullanılan metot gibi pek çok faktör göz önüne alınmak<br />
durumundadır. Etki eden bu faktörlere göre de eleman direngenliğinin elde edilmesinde<br />
değişik yollar izlenir.<br />
Sistem Direngenlik Matrisinin Oluşturulması: Sistem direngenlik matrisi<br />
sistemin düğüm sayısı ve her düğümdeki serbestlik derecesine bağlı olarak belirlenir,<br />
elemanlar için hesaplanan direngenlik matrisleri, elemanın üzerindeki düğüm numaralarına<br />
bağlı olarak genel direngenlik matrisinde ilgili satır ve sütununa yerleştirilir. Farklı<br />
58
elemanlar tarafından ortak kullanılan düğümlerdeki terimler genel direngenlik matrisinin<br />
ilgili satır ve sütununda üst üste toplanmalıdır. Elemanların düğüm numaralaması bir<br />
sistematiğe göre yapılırsa genel direngenlik matrisinde elemanlar diyagonal üzerinde üst<br />
üste toplanır. Genelde direngenlik matrisi simetriktir.<br />
Sisteme Etki Eden Kuvvetlerin Bulunması: Bir problemde sisteme etki<br />
edebilecek kuvvetler şunlar olabilir:<br />
1) Tekil Kuvvetler: Tekil kuvvetler hangi elemanın hangi düğümüne ne<br />
yönde etki ediyorsa genel kuvvet vektöründe etki ettiği düğüme karşılık gelen satıra<br />
yerleştirilir. Problemin cinsine göre tekil yük kavramı değişebilir. Örneğin ısı iletimi<br />
probleminde elastisite problemindeki tekil yüke karşılık noktasal ısı kaynağı veya<br />
tanımlı ısı akışı yükleri bulunmaktadır.<br />
olurlar.<br />
2) Yayılı Kuvvetler: Bu kuvvetler bir kenar boyunca yada bir alanda etkili<br />
3) Kütle Kuvvetleri: Eleman hacmi için geçerli olan merkezkaç kuvveti ve<br />
ağırlık kuvvetleri gibi kuvvetlerdir.<br />
Sınır <strong>Ş</strong>artlarının Belirlenmesi: Her problemin tabii olarak yada yapay sınır<br />
şartları vardır. Sınır şartları, cismin çeşitli kısımlarındaki elastik yer değiştirmelerin<br />
ölçülebileceği bir referans sağlar.<br />
Sistem Denkleminin Çözümü: Çözüm için, sistemin sınır şartları da göz<br />
önüne alınarak direngenlik matrisinin tersini almak yeterlidir. Fakat bilgisayar kapasitesi<br />
ve bilgisayar zamanı açısından çok büyük matrislerin çözümünü ters alma işlemi ile<br />
yapmak yerine Gauss eliminasyon metodu, Skyline yöntemi gibi yöntemlerle daha az<br />
kapasite ve daha kısa sürede yapmak mümkün olmaktadır.<br />
59
11.2 Sonlu Elemanların Matematiği<br />
Sonlu elemanlar metodu bir zayıf problem durumuna ihtiyaç duyar.<br />
L(u)'yu Ωdüzleminde bir ağırlık fonksiyonu w ile çarpıp, integrali alınarak<br />
zayıf form diye adlandırabileceğimiz yapıyı oluşturabiliriz. Bu yapıyı kısmi integrasyon<br />
ile iki basamağa ayılabiliriz; (Reddy,1993)<br />
60<br />
1<strong>1.1</strong><br />
înterpolasyon fonksiyonu Na, yardımıyla; yer değiştirme alanı u ve ağırlık<br />
fonksiyonu w yaklaşımları tanımlanabilir.<br />
11.2<br />
Burada dia "a" düğüm noktasındaki "i" yönündeki değerdir, înterpolasyon<br />
fonksiyonu Na bilineer quatratik eleman için <strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>2'teki gibi ifade edilebilir;<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>2 Bi-Lineer dört köşe eleman için interpolasyon fonksiyonları<br />
Lineer bir sistemde zayıf form (1<strong>1.1</strong>) bilinmeyenler dia için çözdürülebilir.<br />
11.3<br />
"Kd = F" Burada katılık matrisi K ve kuvvet vektörü F eleman bilgilerinin<br />
değerlendirilmesi ile sağlanır.<br />
Yapıya uygulanan yük belirgin şekilde yapının katılığını değiştiriyorsa; yapının<br />
yük altında davranışını en iyi şekilde yalnızca doğrusal olmayan analizler ifade edebilir.<br />
Katılığın belirgin değişim nedenleri: (Figes,2002)
• Elastik limitin üstünde birim şekil değiştirme<br />
• Büyük yer değiştirmeler<br />
• Yapılar arası temas<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>3 Gerilme birim şekil değiştirme grafiği<br />
Yükleme, katılıkta belirgin etki yaratınca yük-deformasyon eğrisi doğrusal<br />
olmayan bir şekil alır (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>3). Doğrusal olmayan yer değiştirmenin etkisi,<br />
doğrusal denklem sistemleri bir araya getirilerek oluşturulabilir (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>4)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>4– Dış yük yer değiştirme grafiğİ<br />
Bir yaklaşım; uygulanan dış yükü artış serilerine bölüp, her artışın sonunda<br />
katılık matrisini baştan düzenlemektir. Bu yaklaşımdaki problem; biriken hataların<br />
sonucun dengesini bozacak miktara gelme riskidir (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>5).<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>5 - Hata oluşumu<br />
61
Newton-Raphson algoritması bu konuda bir çözüm sunar (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>5): Yük<br />
kademeli olarak uygulanır. Ayrıca eşitlikteki denge, artış iterasyonlar ile<br />
korunmaya çalışılır.<br />
[KT] = Tanjant katılık matrisi<br />
{∆u} = yer değiştirme artırımları<br />
{F} = Dış yük vektörü<br />
{F nr } = İç kuvvet vektörü<br />
62<br />
11.4<br />
İterasyonlar {F} - {F nr } = ε eşitliği sağlanana dek sürer (iç ve dış yük farkı bir<br />
tolerans değerine ulaşıncaya kadar).<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>6 - İterasyon yaklaşımı<br />
Bu proses dış yükün tamamı uygulanana kadar sürdürülür. Bir veya daha çok<br />
yük basamağı sınır şartı olarak verilebilir. Böylelikle çok sayıda alt basamak ve içi içe<br />
geçmiş yükleme durumları oluşacaktır (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>7)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>7- Yük basamakları
Dengeyi sağlamak için yapılacak iterasyonlar yüklemenin doğrusal olmayan bir<br />
şekil almasını her zaman sağlayamayabilir. Her yük ve alt basamak bir zaman basamağı<br />
(<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>8) ile ilişkilidir. Zaman statik analizlerde bir sayaçtır, kronometre değeri<br />
değildir. Oran artırımlı analizlerde zaman değeri örneğin; yer değiştirme miktarı olarak<br />
verilebilir, böylece yük ve çökme eğrisi elde edilmiş olur.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>8 – Zaman basamakları<br />
Her basmak değişimi arasındaki zaman arıtırımı; zaman basamağı veya zaman<br />
adımı olarak ifade edilebilir ∆t. Zamandaki yüksek artış ∆t, daha büyük bir yük artışı ∆F<br />
doğurur (<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>9), böylece zaman adımının değişimi ∆t sonuca direk etki eder. Paket<br />
sonlu elemanlar programları zaman artışı ∆t değerinin ne olması gerektiğini girdilerinden<br />
hesaplayan algoritmalar içerir.<br />
11.3 İmpilisit ve Ekspilisit Yöntemler<br />
<strong>Ş</strong>ekil 1<strong>1.1</strong>9 – Yük ve Zaman Değişimi<br />
Ekspilisit yöntemin, impilisit yöntemden farkını anlayabilmek için öncelikle<br />
zamana bağlı sonlu elemanlar genel hareket denklemini inceleyelim; (Hughes, 1987)<br />
63<br />
11.5
Eğer bu ifadede α = 0 olursa ve M kütle matrisi "topaklanmış" formda<br />
kullanılırsa, eşitliğin çözümü için matris işlemlerine gerek kalmayacaktır.<br />
Bu durumda ifadenin çözüm metodu ekspilisit olarak adlandırılır.<br />
11.3.1 Ekspilisit Yöntem<br />
Metal <strong>şekillendirme</strong>, sonlu elmanlar yönteminin bir alt başlık sayılabilecek<br />
ekspilisit yöntemi ile gerçekleştirilebilmektedir.<br />
• Ekspilisit sonlu elemanlar programlarının genel kullanım amaç aşağıdaki<br />
gibidir:<br />
• Transient dynamic analysis (dinamik geçiş analizleri),<br />
• Her türlü non-lineer analiz,<br />
• Yapısal temas veya kopma problemlerinde,<br />
• Plastik veya hiper elastik malzeme davranışlarını incelemede,<br />
• Fazla uzayan veya fazla dönen geometrileri,<br />
Zamana bağlı analizlerde ivme ve hız kavramları zamana ve yer değiştirmeye<br />
bağlı fonksiyonlarla ifade edilmektedir. Ekspilisit analizin zamana yaklaşımını<br />
kavrayabilmek için öncelikle statik analizlerde kullanılan impilisit zaman integrasyonunu<br />
tanımalıyız.<br />
Ekspilisit iterasyon birçok sonlu elemanlar çözüm yönteminden çok daha hızlı<br />
çözüme ulaşır. Bu yüzden çok eleman içeren ve zaman basamağı sık non-lineer<br />
problemlerde tercih edilir. Sonuçların tutarlılığı yapılan kabullere bağlı olsa da genelde<br />
gerilmeden ziyade, yer değiştirme sonuçları istenen problemlerde tercih edilir. Bu tip<br />
problemlere; havacılıkta kuş çarpması, otomotivde çarpışma, devrilme simülasyonları,<br />
gemi taşımacılığında iskeleye çarpma simülasyonu, inşaat mühendisliğinde yıkılma<br />
simülasyonu ve benzeri problemler örnek olarak gösterilebilir.<br />
Çalışma içeriğinde ilerleyen bölümlerde hangi problem tiplerinde, ne gibi<br />
malzeme ve temas tanımları yapılacağı, nasıl yükler uygulanabileceği ve benzeri<br />
konularda öneriler yer almaktadır.<br />
64
11.3.2. İmplisit Zaman İntegrasyonu( Standart Newmark Metodu)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.20 - İvme Zaman Grafiği<br />
Bu metot sabit ortalama ivme kabulüne dayanır (<strong>Ş</strong>ekil 11.20). (LS DYNA,2002)<br />
Temel hareket denklemini zamana göre ilerletirsek tn+ı bu denklem şöyle oluşur.<br />
Böylece, tn+ı anında bilinmeyen yer değiştirmelerin çözülebileceği denklem<br />
sistemi aşağıdaki şekli alır.<br />
65<br />
11.6<br />
11.7<br />
11.8<br />
11.9<br />
Her zaman basamağında denklem sistemi baştan çözülür. Lineer analiz<br />
durumunda [M], [K], [C] matrisleri sabittir ve zaman basamağı değeri değişmez.<br />
Katsayılar matrisi bir kez tanımlanır ve her zaman basamağında kullanılır. Non-Lineer<br />
durumlarda matrisler keyfi olarak değiştirilir, böylece denklemlerin çözümü her zaman<br />
basamağında sağlanmış olur. Ayrıca [K] matrisi bilinmeyen yer değiştirmelere<br />
dayanılarak oluşturulmuşsa çözüm iterasyonlar ile sağlanır.
DYNA,2002)<br />
şöyle oluşur:<br />
11.3.3 Ekspilisit Zaman İntegrasyonu ( Merkez Fark Metodu)<br />
Bu metot lineer değişen yer değiştirme kabulüne dayanır (<strong>Ş</strong>ekil 11.21). (LS-<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.21 – Yer Değiştirme Zaman Grafiği<br />
Temel hareket denklemini zamana göre ilerletirsek tn anında bu denklem<br />
İvme ve hızın zamana bağlı denklemleri aşağıdaki gibidir.<br />
66<br />
1<strong>1.1</strong>0<br />
1<strong>1.1</strong>1<br />
1<strong>1.1</strong>2<br />
Böylece, tn+ı anında bilinmeyen yer değiştirmelerin çözülebileceği denklem<br />
sistemi alttaki gibidir.<br />
Kütle matrisini iki farklı tipte ifade etmek mümkündür;<br />
• Tutarlı (consistent) kütle matrisi<br />
• Topaklanmış, yığılmış (lumped) kütle matrisi<br />
1<strong>1.1</strong>3<br />
Bir yığın kütle matrisi yaratmak için her elemanın kütlesi hesaplanıp o<br />
elamanın düğüm sayısına bölünmelidir. Bu sonuçlar bir köşegen matrise<br />
yerleştirildiğinde yığın kütle matrisi elde edilmiş olur.Bu yöntem dışında da yığın kütle<br />
matrisi elde etme yöntemleri mevcuttur
Ekspilisit zaman integrasyon metodunda tutarlı kütle matrisi kullanılmaz.<br />
Yerine topaklanmış kütle matrisi kullanılır.<br />
Örneğin basit bir kiriş elemanı (BEAM3) için tutarlı ve topaklanmış kütle<br />
matrisleri aşağıdaki formdadır.<br />
Eğer [M] kütle matrisi topaklanmış kütle matrisi ise ve [C] matrisi de kütle<br />
matrisinden orantılanarak türetilmiş sönümleme matrisi ise ekspilisit zaman integrasyonu<br />
oldukça başarılı sonuçlar verecektir. Çünkü denklem sistemi birbirinde bağımsız<br />
denklemlerden oluşacaktır.<br />
11.3.4 Ekspilisit Yöntemin Avantajları<br />
• [K] Katılık matrisini değiştirmeye gerek yoktur.<br />
• Çözülmesi gereken denklem sistemleri yoktur.<br />
• Bilgisayar işlemlerinde daha az bellek kullanılır.<br />
• Her zaman basamağı için daha az analizle uğraşılır.<br />
• Lineer ve Non-Lineer çözüm ayrımı yoktur.<br />
11.3.5 Stabilite Limiti<br />
İmpilisit zaman integrasyonunda zaman durağandır. Zaman basamağı miktarı<br />
keyfî olarak geniş tutulabilir, fakat istenen sonuçlara uygun değerlerde seçilmelidir. Eğer<br />
non-lineerite söz konusuysa zaman basamağının miktarı yakınsamayı yakalayabilecek<br />
kadar küçük seçilmelidir.<br />
67
Ekspilisit zaman integrasyonunda zaman yalnızca, zaman basamağının<br />
boyutu kritik zaman basamağı değerinden küçükse durağanlaşır. (LS-DYNA,<br />
1996)<br />
frekans;<br />
ses hızı;<br />
11.3.6 Kritik Zaman Basamağının Büyüklüğü<br />
68<br />
1<strong>1.1</strong>4<br />
Bir çubuğun kritik zaman basamağının büyüklüğü; DYNA,1996) doğal<br />
nın fonksiyonudur.<br />
1<strong>1.1</strong>5<br />
1<strong>1.1</strong>6<br />
∆t zamanı, dalganın l uzunluğundaki bir çubuğun üzerinden yayılmak için<br />
ihtiyaç duyduğu süredir.<br />
Ekspilisit zaman integrasyonunda kritik zaman basamağının büyüklüğü<br />
elemanın uzunluğuna ve malzeme özelliklerine bağlıdır.<br />
11.3.7 LS-DYNA da Zaman Basamağı Büyüklüğü<br />
LS-DYNA her zaman basamağında bütün elemanların ihtiyaç duyduğu zaman<br />
basamağı miktarını hesaplar. Stabilite sebeplerinden dolayı 0.9 (varsayılan) oran<br />
faktörüyle zaman basamağı değerini çarpar.(KIRLI)
DYNA, 1996)<br />
69<br />
1<strong>1.1</strong>7<br />
Karakteristik uzunluk l ve dalganın yayılma hızı c, eleman tipine bağlıdır. (LS-<br />
bu büyüklükler, eleman için ;<br />
l = eleman uzunluğu dörtgen kabuk eleman için;<br />
1<strong>1.1</strong>8<br />
1<strong>1.1</strong>9<br />
11.20<br />
burada l1.l2,l3, dörtgenin kenar uzunlukları, A da alandır (<strong>Ş</strong>ekil 11.22). üçgen<br />
kabuk eleman için;<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11. 22 Kabuk Elaman Kenar Numaraları<br />
11.21
11.3.8 İmpilisit Programlarda (ANSYS gibi) İzlenen Prosedürler<br />
İmpilisit programlarda izlenen prosedürler şu şekilde sıralanabilir;<br />
• Elemanların lokal katılık matrisi hesaplanır.<br />
• Tam (Global) katılık matrisi oluşturulur.<br />
• Katılık matrisinin (K*) tersi alınarak katsayılar matrisi elde edilir.<br />
• Sağ vektörü (eski yer değiştirmeler) hazırlanır.<br />
• Yeni yer değiştirmeler tersi alınmış katılık matrisi (K*) ile sağ vektörün<br />
çarpımı ile elde edilir.<br />
• Birim şekil değiştirmeler, gerilmeler ve kuvvetler her eleman için<br />
yeni yer değiştirmelere göre hesaplanır.<br />
İmpilisit programlarda non-lineer geçiş analizlerinde 1 ila 5 iterasyon döngü<br />
gereklidir. Ayrıca lineer geçiş analizlerinde 4 ila 6 iterasyon döngü gereklidir, impilisit<br />
yazılımlarda en çok zamanı denklemlerin çözümü alır.(KIRLI)<br />
11.3.9 Ekspilisit Programlarda (LS-DYNA gibi) İzlenen Prosedürler<br />
Ekspilisit programlarda izlenen prosedürler şu şekilde sıralanabilir;<br />
• Kütle matrisi hesaplanır, her düğüm noktasındaki kütle hesaplanır. Bu<br />
işlem yalnız bir kere en başta yapılır.<br />
• Sağ vektörü (eski yer değiştirmeler) hazırlanır.<br />
• Eski yer değiştirmelere göre birim şekil değiştirmeler, gerilmeler ve<br />
kuvvetler her eleman için hesaplanır.<br />
• Yeni yer değiştirmeler sağ vektörün düğüm noktalarındaki yüklere<br />
bölünmesi ile elde edilir.<br />
Ekspilisit programlarda geçiş analizlerinde 2 ila 3 iterasyon döngüsü gereklidir.<br />
Ayrıca lineer ve non-lineer analiz arasında fark yoktur. Ekspilisit yazılımlarda en çok<br />
zamanı eleman formasyonunun oluşturması alır.(KIRLI)<br />
70
11.3.10 Ekspilisit Zaman İntegrasyonunda Elemanlar<br />
Ekspilisit analiz prosedüründe en çok süreyi ve işlemi elemanların işlenmesi<br />
alır. Bu yüzden hızlı eleman formülasyonları gereklidir. Elemanlardaki integrasyon<br />
noktalarının miktarı toplam CPU zamanını direk etkiler. Bu yüzden indirgenmiş<br />
elemanlar kullanılır.<br />
Standart tuğla (brick) elmanlar tam ortalarında bir adet hesap noktası içerir.<br />
Standart kabuk elemanlar, ortalama düzlemde bir adet hesap noktası içerir.<br />
İlave olarak kullanıcı tarafından tanımlanacak hesap noktaları kalınlığa eşit<br />
aralıklarla yerleştirilir.<br />
Tek hesaplama noktasının avantajları; bilgisayardaki hesaplama süresini<br />
kısaltmak ve büyük eleman deformasyonlarında sağlıklı elde etmektir. Tek hesaplama<br />
noktasının dezavantajı ise hiç enerji harcamadan deformasyonun mümkün<br />
olmasıdır.(KIRLI)<br />
11.3.11 Kum Saati Durumları<br />
Tek hesaplama noktalı katı elemanlarda sıfır enerji deformasyonları aşağıda<br />
gösterilmiştir. (LS-DYNA,1996)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.23 - Kum saati hatasının şekil ile gösterimi<br />
Sıfır enerji ile gerçekleşen deformasyonları kontrol altında tutmak analizin<br />
tutarlılığı açısından gereklidir. Bu olay kum saati durumu (Hourglass Modes) olarak<br />
adlandırılmıştır (<strong>Ş</strong>ekil 11.23-11.24). (LS-DYNA,1996)<br />
71
<strong>Ş</strong>ekil 11.24 -Katı ağ yapısının kum saati durumu<br />
Kum saati durumunun kontrolü beraberinde ilave katılık veya viskoz<br />
sönümlemelere yol açmaktadır.<br />
Özellikle tek noktadan yapılan yüklemeler kum saati durumunun oluşmasına<br />
sebep olur. Kum saati durumu oluşan eleman bu etkiyi komşusu olduğu elemanlara da<br />
iletir. İşlemler esnasında tek noktadan uygulanan yüklere dikkat edilmelidir. Ayrıca bu<br />
yükleme durumu temas esnasında da oluşabilmektedir.<br />
LS-DYNA oluşan kum saati durumunu otomatik olarak kontrol eder ve kum<br />
saati enerjisinin zamana bağlı değişimini çıktı dosyasına (d3plot) yazar. Bu dosya<br />
incelenerek sonucun tutarlılığı gözden geçirilebilir.<br />
Hesaplama noktaları sayısını arttırmak, işlem süresini arttırmasına rağmen bir<br />
çözüm olabilir. Tam hesaplanmış elemanlar tek noktada hesaplanmış elemanlarla bir<br />
arada kullanılarak kum saati durumundan uzak durulabilir.<br />
Tam hesaplanmış eleman kullanımında dikkat edilecek bir husus da bu eleman<br />
tipini, yalnızca sonuçları bizim için önemli olan parçaya uygulamaktır. Örneğin kalıpta<br />
parça <strong>şekillendirme</strong>de; şekillenecek sac gibi. Ayrıca bu eleman tipine sahip parçanın<br />
eleman sayısını; makine kapasitesi ve makul çözüm süresi gözönünde tutarak belirlemek<br />
gereklidir.<br />
11.3.12 Ekspilisit Zaman İntegrasyonu İçin Elemanlar<br />
Ekspilisit dinamik analizlerde kullanılan tüm elemanlar lineer yer değiştirme<br />
fonksiyonlarından oluşur. Yüksek dereceli yer değiştirme fonksiyonları içeren veya<br />
P-metot elemanlar kullanmak mümkün değildir. İlave şekil fonksiyonları veya eleman<br />
kenar ortalarında düğüm noktası içeren elemanlarda kullanılmamaktadır.<br />
72
Lineer yer değiştirme fonksiyonuna sahip tek hesap noktalı elemanlar şu non-<br />
lineer analizlerde kullanılır;<br />
edilmelidir.<br />
• Geniş dönme ve yer değiştirme<br />
• Geniş birim şekil değiştirme<br />
• Plastik şekil değiştirme<br />
• Malzeme kırılmaları<br />
• Temas<br />
11.3.13 Ekspilisit Dinamik Analizlerde Modelleme<br />
Ekspilisit dinamik analizlerde modelleme yaparken aşağıdaki hususlara dikkat<br />
• Üçgen, piramit veya tetragonal prizma elamanlardan kaçınılmalı<br />
• Küçük elemanlardan kaçınılmalı.<br />
• Keskin açılı elemanlardan kaçınılmalı (<strong>Ş</strong>ekil 11.25).<br />
• Çarpılmış (burulmuş) elemanlardan kaçınılmalı.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 11.25 - Kabuk eleman tipleri ve hataları<br />
73
(Figes,2002)<br />
(Figes,2002)<br />
11.3.14 İmpilisit ve Ekspilisit Yöntemlerin Hesaplama Süresine Etki Eden<br />
Faktörler<br />
impilisit yöntemlerin hesaplama süresine etki eden faktörler şunlardır:<br />
Model boyutu<br />
• Non-Lineerite derecesi<br />
• Zaman basamağı sayısı<br />
Ekspilisit yöntemlerin hesaplama süresine etki eden faktörler şunlardır:;<br />
• Model Boyutu<br />
• Kritik zaman basamağı<br />
(Eleman kenar boyu, ses dalgasının hızı, Young modülü, yoğunluk)<br />
• İşlemin bitiş zamanı<br />
11.3.15 İmpilisit ve Ekspilisit Yöntemlerde Kullanıcının Etki Edebileceği<br />
Faktörler;<br />
İmpilisit yöntemlerde kullanıcının etki edebileceği faktörler şu şekildedir.<br />
• Çözüm için yakınsama kriterinin tespiti<br />
• Çözüm<br />
• Hesap yakınsamıyorsa yakınsama kriterinin değiştirilip işlemin tekrar<br />
edilmesi<br />
Ekspilisit yöntemlerde kullanıcının etki edebileceği faktörler şu şekildedir.<br />
• Modelin çözüme mümkün olan en hızlı şekilde hazırlanması (Alt<br />
döngüler, kütle orantısı, küçük elemanlardan kaçınma, sabi! parçalar<br />
kullanımı)<br />
• Eğer bir statik analizde mümkün olan en hızlı yükleme ile sonuca tutarlı<br />
bir şekilde ulaşılmak isteniyorsa; bu, ancak dinamik analı ile olanaklıdır.<br />
• Metal <strong>şekillendirme</strong> simülasyonlarında erkek kalıbın hızı gerçek<br />
hayattakinden çok daha hızlı alınabilir, bu kabul sonucun tutarlılığında<br />
önemsenmeyecek bir hata yaratır.<br />
• Tüm sonuçların tutarlılığı kinetik enerji değişiminin incelenme ile kontrol<br />
edilebilir.<br />
74
12. MALZEME TANIMLARI VE ÇE<strong>Ş</strong>İTLERİ<br />
Ekspilisit analizlerde birçok farklı, çok çeşitli malzeme tipleri mevcuttur.<br />
Nerdeyse doğadaki her dinamik uygulamada yer alabilecek malzemeler sonlu eleman<br />
analizleri için simule edilebilmiştir. Ekspilisit yazılımlar genelde impilisit yazılımlardan<br />
daha geniş bir malzeme kütüphanesi içerir.<br />
<strong>Ara</strong>ştırma hazırlığı esnasında birçok faklı sonlu elemanlar yazılımlarının<br />
malzeme tanımlan incelenmiştir. Genelde paket programlar benzer malzeme<br />
kütüphanelerine sahiptirler. Çalışma içeriğinde ANSYS/LS-DYNA yazılımının içerdiği<br />
malzeme modelleri incelenecektir. Bu yazılımın malzeme tanımları çok değişkenlidir.<br />
Doğrudan deney verilerini kullanarak tanımlamalar yapılabilmektedir.<br />
Özellikle ekspilisit yazılımların impilisit yazılımlardan farklı olarak içerdiği<br />
malzeme modelleri şunlardır;<br />
• Birim şekil değiştirme oranına bağlı plastisite modelleri.<br />
• Sıcaklığa duyarlı plastisite modeli.<br />
• Gerilme ve birim şekil değiştirme başarısızlık kriterini (kopma) içeren<br />
modeller.<br />
• Boş malzeme modelleri (hareket başlangıçlarını veya uçak türbinine<br />
giren kuş gibi ani darbeleri simule etmek için)<br />
• Çok değişkenli malzeme özellikleri içeren durum denklem<br />
modelleri<br />
Birçok malzeme modeli yoğunluk, elastisite modülü, Poisson oranı dışında<br />
gerilme-birim şekil değiştirme tabloları, yük eğrileri, akma sınırı ve plastik şekil<br />
değiştirmeyle ilgili tablolar içermektedir.<br />
İstenen bu veriler malzeme tanımlanmadan önce vektör, matris yada eğri<br />
denklemi olarak yazılıma tanıtılır.<br />
Malzeme Modelleri (ANSYS,2001)<br />
1. Lineer Elastik<br />
2. Isotropik (akışkan opsiyonlu)<br />
3. Ortotropık<br />
4. Anisotropik<br />
75
Plastisite<br />
1. Birim <strong>Ş</strong>ekil değiştirme oranından bağımsız (2 adet)<br />
2. Birim <strong>Ş</strong>ekil değiştirme oranına bağlı (8 adet)<br />
Kompozit Hasar<br />
Beton<br />
Diğer<br />
1. Katı Yapılar<br />
2. Kablolar<br />
3. Akışkan<br />
Non-lineer Elastik<br />
Köpük<br />
1. Blatz-Ko Rubber<br />
2. Mooney-Rivlin<br />
3. Visikoelastik<br />
1. Isotropik (4 adet)<br />
2. Ortotropik<br />
Durum Denklemli<br />
1. Sıcaklık & Birim şekil değiştirme oranına bağlı plastisite<br />
2. Boş malzeme<br />
12.1 Lineer Elastik Malzemeler<br />
Üç Farklı lineer elastik malzeme modeli mevcuttur.<br />
• Elastik (Isotropik) : Malzeme özellikleri her doğrultuda aynıdır.<br />
• Ortotropik : Malzeme özellikleri karşılıklı olarak üç birbirine dik<br />
simetri düzleminde farklılık gösterir.<br />
• Anisotropik : Malzeme özellikleri doğrultudan bağımsız olarak<br />
yayılmıştır.<br />
Lineer elastik malzemeler plastik deformasyona uğramazlar. Tüm tanımlar<br />
tamamen Hook kanununa göre türetilir.<br />
76<br />
12.1
12.<strong>1.1</strong>. Elastik (Isotropik) :<br />
• Mühendislikte kullanılan metallerin çoğu (çelik v.b) isotropiktir.<br />
• Tanımı için basitçe yoğunluk, elastisite modülü ve Poisson oranı yeterlidir.<br />
12.1.2 Ortotropik:<br />
• Genel olarak ortotropik malzemeler dokuz bağımsız sabit ve yoğunluk<br />
ile tanımlanır.<br />
• Transversely Isotropik (Çapraz isotropiklik, otrotropinin özel bir<br />
durumudur) malzemeler beş bağımsız sabit (EXX, EZZ, NUXY,<br />
NUXZ, GXY) ve yoğunluk ile tanımlanır.<br />
• Ortotropik malzemeler bir koordinat sistemine göre tanımlanır.<br />
12.1.3 Anisotropik:<br />
• Anisotropik malzemeler 21 bağımsız sabitten ve yoğunluktan<br />
oluşur.<br />
12.2 Non-Lineer Elastik Malzemeler<br />
Non-Lineer malzeme modellerini temel olarak üç başlık altında toplayabiliriz.<br />
Blatz-Ko : Sıkıştırılabilir köpük tipi malzemeler için kullanılır, örneğin poli<br />
üretan lastikler.<br />
Mooney Rivlin : Sıkıştınlamaz lastik malzemelerin davranışlarını<br />
tanımlamak için kullanılır.<br />
kullanılır.<br />
Visikoelastik : Cam ve cam benzeri davranış gösteren malzemelerin tanımında<br />
Non-lineer elastik malzemeler büyük ölçüde geri dönülebilir elastik deformas-<br />
yonlara maruz kalabilirler.<br />
12.2.1 Blatz-Ko Lastik:<br />
• Blatz-Ko lastik malzemeleri sadece sıkışma altındaki lastikler içindir.<br />
• Poisson oranı (NUXY) otomatik olarak 0.463 alınmıştır. Sadece<br />
yoğunluk ve kayma modülü (GXY) gereklidir.<br />
• Malzeme tepkisi şekil değiştirme enerjisinin yoğunluğunun<br />
fonksiyonu olarak (W) belirlenmiştir:<br />
77
Burada I1,I2 ve I3 birim şekil değiştirme sabitleridir.<br />
12.2.2 Mooney-Rivlin:<br />
Sıkıştınlamayan lastiklerin malzeme özelliklerini tanımlamak için kullanılır.<br />
• Mooney-Rivlin malzeme modeli impilisit analizlerdeki 2-<br />
parametreli malzeme modeli ile nerdeyse aynıdır.<br />
• Yoğunluk, Poisson oranı ve Mooney-Rivlin sabitleri Cıo ve Coı<br />
değerlerinin girilmesi gereklidir.<br />
• Sıkıştmlamaz davranışı ifade edebilmek için Poisson oranını<br />
(NUXY) 0.49 ila 0.5 arasında olması gereklidir.<br />
• Malzeme tepkisi şekil değiştirme enerjisinin yoğunluğunun<br />
fonksiyonu olarak (W) belirlenmiştir :<br />
• Burada I1,I2 ve I3 birim şekil değiştirme sabitleridir ve<br />
K hacim modülüdür.<br />
12.2.3 Visikoelastik:<br />
• Visikoelastik malzemedeki kayma ilişkisinin davranışı şu<br />
şekilde ifade edilebilir:<br />
• Yoğunlukla birlikte istenen girdi parametreleri şunlardır;<br />
• G0 = Kısa dönem (merkez) elastik kayma modülü<br />
• G oo = Uzun dönem (sonsuz) elastik kayma modülü<br />
• K = elastik hacim modülü<br />
• 1/β = azalma sabiti<br />
78<br />
12.2<br />
12.3<br />
12.4
12.3 Plastisite Malzeme modelleri<br />
ANSYS/LS-DYNA programında 11 farklı plastisite modeli mevcuttur. Hangi<br />
modelin seçileceği malzemenin tipi ve malzeme sabitlerinin elde edilebilirliği ile<br />
ilgilidir. Non-Lineer sonlu eleman analizlerinin, tutarlılığı, girilen malzeme<br />
özelliklerinin kalitesine bağlıdır. En iyi sonuçları elde etmek için malzeme<br />
üreticilerinden gerekli sabitler temin edilmeli veya malzeme deneysel analiz edilmelidir.<br />
plastisite (3 çeşit)<br />
plastisite (5 çeşit)<br />
plastisite (3 çeşit)<br />
Plastisite modelleri üç farklı kategoriye ayrılabilir;<br />
Kategori 1: İsotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranından bağımsız<br />
Kategori 2: İsotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranından bağımsız<br />
Kategori 3: Anisotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranına bağımlı<br />
Analizde kullanılacak malzeme kategorisini doğru belirlemek çok önemlidir. Bu<br />
kategoriden bir alt başlık seçmek daha az önem taşır çünkü bu alt başlığı elimizdeki<br />
malzeme verileri belirleyecektir.<br />
12.3.1 Kategori 1: İsotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranından<br />
bağımsız plastisite<br />
mevcuttur:<br />
Üç farklı birim şekil değiştirme oranından bağımsız plastisite modeli<br />
a. Klasik bilineer kinematik pekleşme<br />
b. Klasik bilineer isotropik pekleşme<br />
c. Elastik plastik hidrodinamik<br />
Bu modeller malzemenin gerilme birim şekil değiştirme davranışını belirtmek<br />
için iki eğim kullanır; elastik modül (EX) ve tanjant modülü (ETAN) (<strong>Ş</strong>ekil 12.1).<br />
79
<strong>Ş</strong>ekil 12.1 Bilineer kinamatik pekleşme<br />
Birim şekil değiştirme oranından bağımsız malzeme modelleri, (<strong>Ş</strong>ekil 12.1)<br />
tipik olarak sac metallerin pres işlemleri gibi, şekil verme işleminin uzun sayılabileceği<br />
durumlarda kullanılmaktadır.<br />
Her üç model de mühendislikte en çok kullanılan metaller; çelik, alüminyum,<br />
dökme demir ve benzeri malzemeler için kullanılabilir.<br />
Klasik bilineer kinematik pekleşme ve bilineer isotropik pekleşme arasındaki<br />
farklar; pekleşme kabulünden ileri gelir. Kinematik Pekleşmeye göre ikincil akma 2σy<br />
değerinde oluşurken, isotropik Pekleşme 2σmax 'da gerçekleşir.<br />
Her iki model için gerekli veriler aynıdır; yoğunluk , elastisite modülü (Ex),<br />
Poisson oranı (NUXY), akma gerilmesi (σy), ve tanjant modülü (Etan)<br />
Elastik-Plastik Hidrodinamik<br />
• Kopmaya maruz kalacak kadar yüksek değerlerde birim şekil<br />
değiştirmeye uğrayan malzemeler için kullanılabilir.<br />
• Eğer etkili gerçek gerilme ve birim şekil değiştirme verileri<br />
belirlenmemişse, isotropik pekleşme kabulü yapılarak σy ve Etan değerleri<br />
akma mukavemetini belirlemek için kullanılabilir, plastik pekleşme<br />
modülü Eh, E ve Etan cinsinden belirlenebilir.<br />
80
81<br />
12.5<br />
12.6<br />
Ayrıca gerilme birim şekil değiştirme davranışı 16 veri noktasına kadar<br />
tanımlanabilir. Bu durum için bir lineer polinom denklemi tanımlanmalıdır.<br />
12.3.2 Kategori 2: İsotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranına<br />
bağımlı plastisite<br />
Beş farklı çeşit; isotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranından<br />
bağımlı plastisite modeli mevcuttur.<br />
Symonds modeli<br />
a. Plastik Kinematik: Kopma birim şekil değiştirmesini içeren Cowper-<br />
b. Birim şekil değiştirme oranına duyarlı: Cowper-Symonds<br />
modelinin mukavemet ve pekleşme katsayıları içeren hali<br />
c. Piecewise Lineer: Cowper-Symonds modelinin kopma birim şekil<br />
değiştirmesini içeren ve malzeme özellikleri eğri olarak tanıtılabilen hali<br />
d. Birim şekil değiştirme oranına bağlı: Birim şekil değiştirme oranı yük<br />
eğrileri ve kopma gerilmesi ile ifade edilir<br />
e. Power Law: Süper plastik <strong>şekillendirme</strong> için geliştirilmiş<br />
Ramburgh-Osgood modeli<br />
Bu malzeme modellerinden a ve c şıklarındakiler Cowper-Symonds modelini,<br />
akma gerilmesini birim şekil değiştirme oranıyla anlayarak kullanır.<br />
Burada C ve P Cowper-Symonds birim şekil değiştirme parametreleridir.<br />
Modeller arasında d seçeneği ile sunulan en genel kullanımlı birim şekil değiştirme<br />
oranı modelidir. Çünkü elastik modül, akma sınırı, tanjant modül, ve kopma gerilmesi,<br />
birim şekil değiştirmenin fonksiyonu olarak ifade edilebilir.
Tüm bu modeller (özellikle a ve d) genel metal ve plastik <strong>şekillendirme</strong><br />
analizlerinde isotropik malzemeler için kullanılabilir.<br />
Bu modellerden e seçeneği ile sunulan, özellikle yüksek şekil değiştirmelerin<br />
mümkün olduğu süper plastik <strong>şekillendirme</strong>lerde kullanılır.<br />
12.3.2.1 Plastik Kinematik:<br />
Bilineer plastik pekleşmeyi σy ve Etan kontrol eder. Plastik kinematik modelde<br />
ise pekleşme parametresi β vardır. β, 0 (kinematik) ila 1 (isotropik) arasındadır (<strong>Ş</strong>ekil 12.2).<br />
Malzeme tanıtılırken kopma birim şekil değiştirmesi değeri girilebilir. Bu parametre<br />
sayesinde hesap esnasında bu değeri aşan elemanlar hesaplamadan çıkarılacaktır. Yırtılma<br />
ve kopma simule edilebilecektir.<br />
Bu malzeme modeli <strong>şekillendirme</strong> analizlerde dahil olmak üzere birçok<br />
simülasyonda oldukça hızlı çalıştığından, ön analizleri bu malzeme modeli ile yapmak<br />
tavsiye edilebilir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 12.2 Plastik kinamtik pekleşme<br />
Plastik Kinematik malzeme tanımında akma fonksiyonu şu şekilde ifade edilebilir:<br />
Buada σ 0 iç akma gerilmesidir,<br />
εp eff etken plastik birim şekil değiştirmedir,<br />
Ep ise plastik pekleşme modülüdür, şu şekilde ifade edilebilir:<br />
82<br />
12.8
12.3.2.2 Birim şekil değiştirme oranına duyarlı:<br />
83<br />
(12.9)<br />
Bu model bilineer isotropik pekleşmenin plastik davranışıdır. Power law (güç<br />
kanunu) pekleşmesi; mukavemet katsayısı k ve pekleşme katsayısı n ile ifade edilir.<br />
Bu model için akma fonksiyonu şu şekilde ifade edilebilir;<br />
Burada εe elastik birim şekil değiştirmedir.<br />
12.3.2.3 Piecewise Lineer:<br />
12.10<br />
Bu modelde gerilme ve birim şekil değiştirme ilişkisi; etken gerilme ve etken<br />
birim şekil değiştirme eğrisi olarak ifade edilir. Bu modelde de hangi elemanların<br />
işlemden çıkarılacağının tespiti için kopma birim şekil değiştirme değeri<br />
tanımlanmaktadır.<br />
Bu model çözümde çok etkili ve Crash simülasyonlarında en çok tercih edilen<br />
malzeme modelidir. Akma gerilmesi Cowper-Symonds modelinden birim şekil<br />
değiştirme oranı ile orantılanarak elde edilir.<br />
12.3.2.4 Birim şekil değiştirme oranına bağlı:<br />
En genel kullanılan birim şekil değiştirme oranı içeren plastik modelidir. σy, E, Etan<br />
ve σkopma tamamen birim şekil değiştirme oranına bağlıdır. Herhangi bir birim şekil değiştirme<br />
oranında akma gerilmesi şu şekilde ifade edilebilir:<br />
Bu ifadedeki değişkenler dört eğri ile kontrol edilir;<br />
olarak ifade eder.<br />
Eğri 1 , σy 'yi ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.<br />
Eğri 2 , E 'yi ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.<br />
Eğri 3 , Etan 'ı ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.<br />
12.11<br />
Eğri 4 , Etken Von Mises gerilmesini kopma anında ֹεeff 'in bir fonksiyonu
12.3.2.5 Power Law:<br />
Birim şekil değiştirme oranına duyarlı Power law plastisite modeli özellikle süper<br />
plastik şekil verme analizlerinde kullanılır.<br />
Ramburgh-Osgood kuralları gereği akma gerilmesi ifadesi:<br />
84<br />
12.12<br />
burada k malzeme katsayısı, m pekleşme katsayısı, n birim şekil değiştirme oranı<br />
parametresi, ve ֹε birim şekil değiştirme oranıdır.<br />
12.3.3 Kategori 3: Anisotropik malzemelerde birim şekil değiştirme oranına<br />
bağlı plastisite<br />
Bu kategoride üç farklı anisotropik birim şekil değiştirme oranı modeli vardır:<br />
a. Çaprazlama Isotropik: Hills akma kriterinin birim şekil değiştirme oranı ile<br />
birleştirilmesi sonucu oluşmuş bir malzeme modelidir.<br />
b. 3 Parametreli Barlat: Alüminyumun sac metal şekillendirilmesi için<br />
geliştirilmiş bir ortotropik malzeme modelidir.<br />
c. Barlat Anisotropik: Üç boyutlu sünme problemlerinin çözümü için<br />
geliştirilmiş anisotropik bir malzeme modelidir.<br />
Bu malzeme modellerinden a seçeneğinde verilen model yüksek birim şekil<br />
değiştirme oranı içeren <strong>şekillendirme</strong> proseslerinde kullanılan genel bir anisotropik<br />
malzeme modelidir. Bu modellerden b ve c seçeneklerinde verilen malzeme modelleri ise<br />
ALCOA'da özel olarak alüminyum prosesleri için geliştirilmiştir.<br />
12.3.3.1 Çaprazlama Isotropik:<br />
Anisotropik malzemelerin metal sac şekillendirilmesinde en sık kullanılan<br />
malzeme tipidir. Opsiyonel olarak yük eğrisi parametresi, etken akma gerilmesi ve etken<br />
plastik birim şekil değiştirme arasındaki ilişkiyi tanımlamada kullanılabilir.
Anisotropik pekleşme parametresi, R, düzlemsel plastik birim şekil<br />
değiştirmenin, düzlem dışı plastik birim şekil değiştirmeye oranı olarak ifade edilebilir;<br />
12.3.3.2.Üç Parametreli Barlatt :<br />
85<br />
12.13<br />
12.14<br />
Alüminyumun sac şekillendirilmesi için geliştirilmiştir. Lineer (1) ve eksponsiyel<br />
(2) pekleşme kurallarını içerir. Lineer kural için girdi olarak σy ve Etan yeterlidir.<br />
Eksponsiyel kural için, n ve m girdileri gerekir.<br />
Barlat üsteli m BCC (body center cubic) metaller için 6, FCC (face center<br />
cubic) metaller için 8 'dir.<br />
Ortotropik Lankford katsayıları uzunluğun kalınlıklara oranlarıyla elde edilir. Bu<br />
modelde doğrultu önem kazandığından malzeme modeline eksen takımı tanıtmak gerekir.<br />
12.3.3.3 Barlat Anisotropik:<br />
Bu model metal <strong>şekillendirme</strong>de (hadde v.b.) özellikle üç boyutlu sünme özelliği<br />
gösteren malzemelerde (alüminyum) yararlı sonuçlar sunar. Genelde saclarda değil de<br />
katılarda kullanılır.<br />
Deneylerle elde edilmesi gereken 6 anisotropik parametre mevcuttur.(a,b,c,f,g,h)<br />
Burada barlat üsteli m BCC metaller için 6, FCC metaller için 8'dir.<br />
Akma mukavemeti şu şekilde ifade edilebilir;<br />
Burada ε0 ve εp iç akma ve plastik birim şekil değiştirmelerdir.<br />
12.15
12.4 Köpük Malzeme Modeli :<br />
Beş farklı köpük malzeme modeli ile doğadaki birçok köpük benzer yapıyı<br />
tanımlamak mümkün olabilmektedir. Hangi modelinin seçileceği malzemenin analizi<br />
sonucunda belirlenecek özelliklerine bağlıdır.<br />
• İsotropik köpükler için dört opsiyondan söz edilebilir;<br />
• Kapalı Hücre Köpüğü: Genelde düşük yoğunluklu poliüretan için<br />
kullanılır.<br />
• Düşük Yoğunluklu Köpük: Yüksek sıkıştırılabilirlikteki dolgu<br />
maddeleri için kullanılır. Örneğin; koltuk minderleri.<br />
• Akışkan (Viskoz) Köpük: Çarpışma simülasyonlarında kullanılan enerji<br />
emebilen köpüklerdir. (Tampon dolguları v.b.)<br />
• Ezilebilir Köpükler: Kalıcı ezilebilir malzemelerdir. Örneğin<br />
polyester.<br />
Bir başka köpük malzeme opsiyonu da petek köpüktür.Bu malzeme ortotropik<br />
ezilebilir bir yapıdadır. Tüm bu köpük modelleri otomotivde çarpışma uygulamalarında<br />
kullanılmaktadır.<br />
12.4.1 Kapalı Hücre Köpüğü :<br />
• Düşük yoğunluklu poli üretan için geliştirilmiştir( Ürünlerin darbe<br />
limitleri gemicilikte kullanılan konteynırlar,otomobil tasarımında<br />
kullanılmaktadır.)<br />
• Yoğunluk elastisite modülü EX iç köpük basıncı (Po) ve köpükteki<br />
polimer yoğunluğunun oranı(Ф) malzeme tanımı için gereklidir.<br />
• Bu malzeme tipi köpük içinde hapis olan hava basıncının etkisinide<br />
yansıtır.<br />
• Poisson NUXY sıfıra yakın bir değer alınmalıdır.<br />
• Akma durumu şu şekilde ifade edilebilir.<br />
σy=a+b(1+cγ) (12.16)<br />
Burada a,b, ve c deneysel parametrelerdir,ve γ= V/V0+ γ0-1, V yürürlükteki hacim,V0 iç<br />
hacim ve γ0 iç hacimsel birim şekil değiştirme<br />
86
12.4.2 Düşük Yoğunlukta Köpük :<br />
• Özellikle otomobillerdeki koltuk dolgularında kullanılır.<br />
• Malzeme tanımı için yoğunluk ve elastisite modülü gereklidir.<br />
• Gerilme birim şekil değiştirme davranışını bir yük eğrisi yardımıyla<br />
ifade etmek mümkündür.<br />
• Sıkışma söz konusu olduğunda malzeme modeli enerji israfında histeri kabulü ile<br />
davranış gösterir. Gerilme söz konusu olduğunda ise malzeme modeli kopma<br />
gerilmesine ulaşana kadar lineer bir gerilme davranışı gösterir.<br />
• Bu malzeme modelinde de Poisson oranı NUXY sıfıra yakın bir değer alınmalıdır.<br />
• Eğer β sabiti sıfır alınırsa, malzeme üzerinden yük kalktığında malzemenin yeni<br />
şeklini alması yükleme esnasındaki histeri davranışı gibi olacaktır.<br />
• Eğer β sıfırdan farklıysa orijinal yük dağılımı l-e -βt şeklinde türetilecektir. (β<br />
(0.05-0.5) değerlerinde bir viskoz katsayıdır ve sönümleme etkisi yaratmak için<br />
kullanılabilir.<br />
• Hacim akışkanlığı da opsiyonel olarak işleme eklenebilir.<br />
• Bir şekilsel yük azalma faktörü histerik yük azalımı için kullanılabilir bu değerler<br />
ezilmede israf edilen enerji değerinden az olmalıdır.<br />
• Histerik yük azalım faktörü (HU) 0 ila 1 arasındadır Eğer HU=1ise enerji israfı<br />
yok demektir.<br />
12.4.3 Akışkan Köpük:<br />
Enerji emebilen bir köpüktür. Çarpışma simülasyonlarında kullanılan kuklaları<br />
bu malzeme modeli ile tanımlayabilmek mümkündür<br />
Bu model sadece katılarda ve sıkışabilen yüklemelerde kullanılır ve non-lineer<br />
elastik yay ve paralel bağlı akışkan sönümleyiciden oluşmak-tadır.<br />
verilebilir:<br />
Yoğunluk, elastisite modülü (iç Young modülü Eı) ve Poisson oranı gereklidir.<br />
Elastik katılık, E’ şu şekilde ifade edilebilir:<br />
E' = Eı V -n , (12.17)<br />
Burada nı powerlaw elastik katılığıdır. Akışkanlık katsayısı, V şu şekilde<br />
87
V' = V2|l-V| n 2 (12.18)<br />
Burada V2 iç akış katsayısı ve n2 powerlaw akış katsayısıdır.<br />
12.4.4 Ezilebilir Köpük:<br />
Bu malzeme tipi kalıcı ezilebilen malzemeler için kullanılır. Örneğin genişlemiş<br />
polistren katılar ezildikten sonra eski şekillerine geri dönmezler. Bu malzeme tipinde<br />
opsiyonel olarak akışkan sönümle ve Eğrilme yırtılması özelliklende tanımlanabilir.<br />
Malzemeden yük azalması tamamen elastik olarak hesaba katılır, irilme<br />
karşısında ise elastik-plastik bir davranış gösterir.<br />
Yoğunluk, elastisite modülü, Poisson oranı verileri malzeme tanımı için<br />
gereklidir. Akma gerilmesinin hacimsel birim şekil değiştirmeye (γ) göre<br />
değişimi bir eğri ile ifade edilebilir.<br />
Hacimsel birim şekil değiştirme (γ) şu şekilde ifade edilebilir: γ= 1-V, burada V<br />
şu anki hacmin iç hacme oranıdır.<br />
12.4.5 Petek:<br />
Ortotropik ezilebilir köpük modeli diye de adlandırabileceğimiz bu malzeme<br />
modeli araç tamponlarının önden yada yandan aldığı darbelere karşı kullanılan yapılarda,<br />
havacılıkta kullanılan yapılarda ve benzeri yerlerde kullanılabilmektedir.<br />
Bu malzeme modeli normal ve kayma gerilmeleri için non-lineer davranış<br />
tanımına sahiptir. Yoğunluk, elastisite modülü, Poisson oranı, akma gerilmesi, peteğin<br />
tam hacmi ve akışkanlık katsayısı verileri malzeme tanımı için gereklidir.<br />
Elastik modül, gerilme, bağıl hacim veya hacimsel birim şekil değiştirme<br />
değişimi eğrileri ortotropik doğrultularda tanımlanmalıdır.<br />
88
12.5 Kompozit Hasar:<br />
Enerji absorbe eden kompozit malzemelerin kopmasının simule edebilmek için<br />
geliştirilmiş bir malzeme modelidir. Elastik modül, kayma modül ve Poisson oranı her<br />
doğrultuda tanımlanmalıdır. Ezilme hatasının tespiti için kopan malzemenin hacim<br />
modülünün bilinmesi gerekir. Kopmayı belirleyebilmek için kayma, boylamsal gerilme,<br />
enlemsel gerilme, çapraz sıkışma mukavemeti gibi değerlerinde tanımlanması<br />
gerekir.<br />
12.6 Beton Hasar:<br />
Gömülü çelik takviyeli kablo yapılarının darbe yüklerindeki durumlarını analiz<br />
etmek için geliştirilmiş bir malzeme modelidir. Yoğunluk ve Poisson oranını dışında<br />
beton ile ilgili ve takviye kabloları ile ilgili sabitler içermektedir. Bu sabitler , durum<br />
denklemleri ve tablolar yardımı ile yazılıma aktarılır.<br />
12.7Elastik Akış:<br />
Bu model akışkan dolu konteynırların darbe yükü karşısındaki davranışlarını<br />
incelemek için geliştirilmiştir. Akışkan model yalnızca hacim modülüne ihtiyaç<br />
duymaktadır. Hacim modülü elastisite modülü ve Poisson oranından hesaplanabilir.<br />
12.8 Durum Denklemli Malzeme Modelleri<br />
89<br />
12.19<br />
Diğer malzeme tanımlarının ifade etmekte zorlanabileceği kompleks<br />
değişimler söz konusu olduğunda, malzemeyi ifade eden özellikleri denklem olarak<br />
tanımlamak mümkündür. Bu denklemlerden bazıları aşağıdaki malzeme modelleri ile<br />
ifade edilebilir.<br />
1. Johnson-Cook Plastisitesi: Yüksek birim şekil değiştirme içeren ve sıcaklığa<br />
duyarlı problemlerde kullanılır.<br />
2. Boş Malzeme: Kuş çarpması analizleri gibi tek taraflı zararın gözlemleneceği<br />
durumlarda kullanılır.
3. Zerilli-Armstrong: Yüksek hızla çarpışma ve bazı metal <strong>şekillendirme</strong><br />
işlemlerinde kullanılır<br />
4. Bamman: Durum denklemlerinin iç değişkenlerine müdahale edilebilen<br />
kompleks malzeme modelidir.<br />
Bu dört malzeme modelinde kullanılabilecek üç çeşit durum denklemi tipi vardır:<br />
1. Lineer Polinom<br />
2. Gruneisen<br />
3. Tablolaştırılmış<br />
12.8.1 Durum Denklem Tipleri<br />
12.8.<strong>1.1</strong> Lineer Polinom:<br />
İç enerjiyi ifade eden durum denklemleri lineerdir. Basınç µ ve lineer katsayılar<br />
Ci ile ifade edilebilir:<br />
Burada µ=ρ/( ρ0-1)’dir. 12.21<br />
ρ İşlem esnasında değişen yoğunlukları ve ρ 0 ilk yoğunluğu ifade eder.<br />
12.8.1.2 Gruneisen:<br />
Kübik şok ve tanecik hızı içeren durum denklemleridir. Basınç, µ ve Gruneisen<br />
katsayıları C, a, S1, S2, S3, ve γ0 cinsinden ifade edilebilir:<br />
90<br />
12.21
ifade edilebilir:<br />
12.8.1.3 Tablolaştırılmış:<br />
Bu durum denklemleri de lineer iç enerji davranışı gösterir. Basınç şu şekilde<br />
91<br />
12.22<br />
Burada Q hacimsel basınç değeri ve Ti sıcaklık değeridir. εVi değeri ise hacimsel<br />
birim şekil değiştirme değeridir.<br />
12.8.2 Teorik Malzeme Modelleri<br />
Dört adet teorik malzeme modeli vardır. Bunlar sırasıyla Johnson-Cook, boş<br />
malzeme, Zerilli-Armstrong ve Bamman'dır.<br />
12.8.2.1 Johnson-Cook:<br />
Johnson-Cook malzeme modeli öncelikli olarak yüksek birim şekil değiştirme<br />
oranının olduğu talaşlı işleme gibi sıcaklığın çok yükseldiği işlemlerde kullanılır.<br />
Balistik uygulamaları için de kullanılabilir. Malzeme tanımı için yoğunluk, elastik<br />
modül, Poisson oranı gereklidir. Ayrıca Akma gerilmesi şu şekilde ifade edilebilir:<br />
12.23<br />
AtB,Ct m, ve n deneysel olarak tespit edilmiş sabitlerdir ve εp etken plastik şekil<br />
değiştirmedir. T ise homojen sıcaklıktır.<br />
Etken plastik şekil değiştirme oranı şu şekilde ifade edilebilir:<br />
12.24<br />
12.23'teki sıcaklık değeri için ergime sıcaklığı, ortam sıcaklığı gibi değerlere<br />
ihtiyaç vardır. Homojen sıcaklık şu şekilde hesaplanabilir;<br />
12.25
Kopma birim şekil değiştirmesi kopma sabitlerinin D1, D5 denkleme<br />
eklenmesi ile işleme dahil edilir ve denklem şu şekli alır:<br />
Burada basıncın etken gerilmeye oranı şu şekilde ifade edilir:<br />
92<br />
12.26<br />
12.27<br />
Johnson-Cook parametreleri girildikten sonra durum denklemi sabitleri hem<br />
lineer polinomdan hemde Gruneisen malzeme modelinden alınabilir. (KIRLI)<br />
12.8.2.3 Boş Malzeme:<br />
Boş malzemeler, durum denklemlerindeki gerilme değişimlerinin<br />
hesaplanmamasını sağlar. Böylelikle çok daha hızlı çözümler yapılabilmektedir. Boş<br />
malzemeler genelde kuş çarpması simülasyonlarında kullanılmaktadırlar. Malzeme<br />
tanımı için istenen veriler yoğunluk, malzemenin yüksüz durumundaki elastisite modülü<br />
ve Poisson oranıdır.(yalnızca kiriş ve kabuklar için) Viskozite ve gerilme aşınması<br />
opsiyonel olarak tanımlanabilir.<br />
12.8.2.4 Zerilli~Armstrong<br />
Zerilli-Armstrong modeli metal <strong>şekillendirme</strong> işlemlerinde ve yüksek hızlı<br />
çarpma uygulamalarında; gerilmenin birim şekil değiştirme, birim şekil değiştirme oranı<br />
ve sıcaklıkla etkilendiği durumlarda kullanılır. Üç durum denklemi tanımından herhangi<br />
biri malzeme tanımında kullanılabilir. Zerilli-Armstrong modeli akış gerilmeleri (Ci),<br />
sıcaklık (Bi) ve ısı kapasitesi (Gi) katsayılarını içerir. Aşağıda yalnızca akış gerilmesi<br />
içeren bir örnek verilmiştir.<br />
FCC Metalleri :<br />
12.28
BCC Metalleri :<br />
12.8.2.5 Bamman:<br />
93<br />
12.29<br />
Durum denklemlerinin iç değişkenlerine müdahale edilebilen kompleks<br />
malzeme modelidir. Sıcaklığa ve birim şekil değiştirmeye bağlı değerler içerir. Böylece<br />
metal <strong>şekillendirme</strong> işlemlerinde kullanılabilmektedir.<br />
Bu malzeme modeli herhangi bir ilave durum denklemi iç değişkenine ihtiyaç<br />
duymaz. Tüm değişkenler (Ai) direk malzeme modeline sabit katsayılar olarak<br />
girilebilir. Bamman modeli akış gerilmesi parametreleri Ci ‘ye ihtiyaç duyar. (KIRLI)<br />
12.8.3 Malzeme Modeli Tanımlanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar<br />
• Her malzeme modeli tüm eleman tipleri için geçerli olmayabilir. Bazı<br />
malzemeler katı elemanlar için uygulanabilir, bazıları ise yalnızca iki<br />
boyutlu ağ yapılarına uygulanabilir.<br />
• Her malzeme modeli için tüm sabitlerin girilmesi gerekmeyebilir<br />
Örneğin kopma birim şekil değiştirmesi değeri birim şekil değiştirmesi<br />
oranı içermeyen bir malzeme modelinde girilmeyebilir, Cowper<br />
Symonds sabitleri sıfır alınabilir.<br />
• Malzeme özellikleri tanımlanırken doğru birim sistemi<br />
kullanılmasına dikkat edilmelidir. Yanlış birimler, yalnız malzeme<br />
davranışını etkilemez, ayrıca temas katılığınıda değiştirir.<br />
• Doğru ve tutarlı malzeme verileri girmenin önemi atlanmamalıdır.<br />
Doğru malzeme verileri için zaman ve para harcamaktan<br />
kaçınılmamalıdır.
13. TEMAS TANIMLARI VE ÇE<strong>Ş</strong>İTLERİ<br />
ANSYS/LS-DYNA yazılımında temas tanımı; împilisit ANSYS ve benzer<br />
programlardan farklıdır. Temas elemanları kullanılmaz yerine temas yüzeyleri kullanılır.<br />
Modellerin bir parçasının dış yüzeyinin diğer bir parçanın içine girmesi teması doğurur.<br />
Temas elemanları kullanılmadığı için temas edecek bölgeleri önceden tanımlamak<br />
gerekmez. Eleman ağının özelliklerinde temas katılığı tanımlamak gerekmez. Temas<br />
tanımı için birbiri ile temas edecek parçaları tanıtmak, temas tipini belirlemek ve temas<br />
tipi ile ilgili istenen parametreleri girmek yeterlidir.<br />
13.1. Temas Tanımları<br />
22 Farklı temas tipi mevcuttur. Bu da yüzeyler arası çok geniş etkileşim imkanı<br />
sağlar. Hangi temas tipinin fiziki modeli en iyi yansıtacağına karar vermek zordur.<br />
Temas tipinin seçimini yapabilmek için değişik temas algoritmalarını ve mevcut temas<br />
ailelerinin içeriğini bilmek gereklidir.<br />
Temas algoritması; programın temas yüzeylerini nasıl işleyeceğini belirleyen<br />
metottur. Üç farklı temas algoritmasından söz edebiliriz, (ANSYS,2001)<br />
• Tek Yüzey Teması<br />
• Düğüm Noktaları ile Yüzey Teması<br />
• Yüzey ile Yüzey Teması<br />
Temas aileleri birçok benzer özellik içeren farklı temas tiplerini barındırır. 8 Farklı<br />
temas ailesinden söz edilebilir; (ANSYS,2001)<br />
• Genel<br />
• Otomatik<br />
• Katı (sabit)<br />
• Bağlı<br />
• Bağlı ve Hasar İçeren<br />
• Aşınma<br />
• Kenar<br />
• Çekme kanalı (Süzme Kanalı, Kilit)<br />
• <strong>Ş</strong>ekillendirme<br />
Bu temas ailelerinin hangi temas algoritmaları ile kullanılabileceği Tablo 1 de<br />
verilmiştir.(KIRLI)<br />
94
Tablo 1 Temas Algoritmaları ve Temas Aileri (KIRLI)<br />
13.<strong>1.1</strong> Tek Yüzey Temas Tanımı<br />
Tek yüzey temas algoritması; temas işlemini bir parçanın dış yüzeyinin kendisi<br />
ile veya başka bir parçanın dış yüzeyi ile teması durumunda gerçekleştirir. En çok<br />
kullanılan temas tanımıdır. Çünkü program otomatik olarak tüm dış yüzeylerin birbirine<br />
girip girmediğini kontrol eder (<strong>Ş</strong>ekil 13.1). Tüm dış yüzeyler kapsandığından temas ve<br />
hedef yüzey tanımına ihtiyaç yoktur. Tek yüzey temasının kullanılması; kendi kendine<br />
temasta veya temas alanlarının önceden bilinemediği geniş deformasyon içeren<br />
problemlerde de tutarlı sonuçlar verir (<strong>Ş</strong>ekil 13.2).<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.1 - Tek yüzey temasında <strong>Ş</strong>ekil 13.2-Kendi üstüne<br />
düğüm noktaları(KIRLI) katlanan sac(FORM A.<strong>Ş</strong>)<br />
95
İmpilisit analizlerde modellemedeki ön tanımlama CPU zamanını oldukça<br />
arttırmaktadır. Tek yüzey temas tanımı CPU zamanında çok az değişim yaratır. Tek yüzey<br />
temas genelde darbe ve çarpma uygulamalarında kullanılır. Bu algoritma parçaların iç<br />
içe geçme durumunda sac kalınlığının % 40 ’ ını aşmasında otomatik olarak devreye<br />
girmektedir. Bu olay aşağıdaki durumlarda potansiyel problemlere sebep olabilir;<br />
1. Aşın ince parçalar,<br />
2. Düşük katılık değerine sahip yumuşak malzemeler,<br />
3. Parçalar arasında gerçekleşen oldukça yüksek hızda çarpışmalar,<br />
Tek yüzey temas algoritması temas sonucu oluşan kuvvetleri<br />
saklamaz (kaydetmez). Eğer bu kuvvetlere ihtiyaç varsa temas tanımı düğüm noktası<br />
ile yüzey veya yüzey ile yüzey temas tanımlarıyla yapılmalıdır.<br />
Tek yüzey temas algoritmasının içerdiği temas tipleri; tek yüzey, otomatik,<br />
genel, aşındırıcı tek yüzey ve tek kenar temas tipleridir.(KIRLI)<br />
13.1.2 Düğüm Noktalan ile Yüzey Temas Tanımı<br />
Düğüm noktaları ile yüzey temas algoritması; temas düğüm noktası, hedef<br />
yüzeye geçiş yaptığında devreye girer (<strong>Ş</strong>ekil 13.3). En hızlı algoritmadır çünkü<br />
asimetriktir. Yalnızca temas düğüm noktalarının hedef yüzeye çarpma davranışı hesaba<br />
katılır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.3 Yüzey temasının şematik <strong>Ş</strong>ekil 13.4 Yüzey temasında düğüm gösteririmi<br />
noktaları<br />
Düğüm noktaları ile yüzey temasını tanımlayabilmek için; düğüm noktası<br />
bileşenleri veya parça numaraları tıpkı impilisit algoritmalarda olduğu gibi, temas ve<br />
hedef yüzeyler için belirlenmelidir (<strong>Ş</strong>ekil 13.4) Düğüm noktaları ile yüzey teması<br />
algoritması önceden bilinen temas alanlarında ve küçük temas alanları içeren<br />
96
problemlerde çok sağlıklı sonuçlar vermektedir. Ayrıca sabit parçalarla olan temaslarda<br />
da etkilidir Düğüm noktaları ile yüzey teması tanımında aşağıdaki durumlara dikka<br />
edilmelidir;<br />
1. Düz veya konveks yüzeyler hedef olarak tanıtılmalı konkav yüzeyler<br />
temas yüzeyi olmalıdır.<br />
2. Kaba ağ yapı hedef yüzey olmalı, detaylı ağ yapı temas yüzeyi<br />
olmalıdır.<br />
3. Süzme kanalı temasında; kanal çıkıntısı her zaman düğüm noktası<br />
temas yüzeyi, pot çemberi ise hedef yüzey olmalıdır.<br />
Düğüm noktaları ile yüzey temas algoritması; temas sonucu oluşan tüm<br />
kuvvetleri bir ASCII dosyasında (rcforc) saklar. (ANSYS,2001)<br />
13.1.3 Yüzey ile Yüzey Temas Tanımı<br />
Yüzey ile yüzey temas algoritması; teması parçalardan birinin yüzeyi diğer bir<br />
parçanın yüzeyinin içinden geçmesi durumunda uygular. Yüzey ile yüzey teması tamamen<br />
simetriktir. Böylece hedef yüzeylerin ve temas yüzeylerinin seçimi kolaylaşır (<strong>Ş</strong>ekil<br />
13.5).<br />
Yüzey ile yüzey temas tanımı yapabilmek için hedef ve temas yüzeylerinin<br />
düğüm noktaları bileşeni veya parça numarası tanımlanmalıdır. Temas düğüm<br />
noktaları birçok farklı yüzeye ait olabilir.<br />
Yüzey ile yüzey temas algoritması oldukça genel bir tanımdır ve çoğunlukla<br />
geniş temas alanları içeren parçalarda, temas yüzeyleri belliyse kullanılır. Bu temas<br />
tanımı geniş miktarda bağıl kayma söz konusu olan problemlerde (örneğin bir blok bir<br />
düzlem üzerinde kayıyorsa (<strong>Ş</strong>ekil 13.6) oldukça etkilidir.<br />
Yüzey ile yüzey temas algoritması; temas sonucu oluşan tüm kuvvetleri bir<br />
ASCII dosyasında (rcforc) saklar. (KIRLI)<br />
97
13.2. Temas Tipleri<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.5 Yüzey yüzeye temasta düğüm noktaları(KIRLI)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.6 Yüzey yüzeye temasta düğüm noktaları(KIRLI)<br />
13.2.1. Otomatik ve Genel Temas<br />
Otomatik ve genel temas aileleri kabuk temas kuvvetlerinin davranışından<br />
farklılıklar gösterir. Genel temas kabuk kalınlığını temas kuvvetlerini bulurken hesaba<br />
katmaz. Otomatik temas, temasın kabuk elemanlarının her iki yüzündende<br />
gerçekleşmesini sağlar (<strong>Ş</strong>ekil 13.7).<br />
Kabuk elemanlar için temas kuvvetleri otomatik ve genel temas durumların<br />
aşağıdaki şekilde şematik olarak gösterilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.7 Otomatik ve genel temasın şematik gösterimi<br />
98
13.2.2. Aşındırıcı Temaslar<br />
Bu temas tipleri katı elemanların hasar gördüğü durumlarda kullanılır (<strong>Ş</strong>ekil<br />
13.8). Aşındırıcı temasın amacı; temasa maruz kalan dış yüzey elemanları şekil<br />
değiştirip hasar görmeye başlayınca, temasın kalan elemanlarla gerçekleşmesine izin<br />
vermektir. Talaşlı imalat, haddeleme, dövme ile şekil değiştirme gibi işlemleri simule<br />
ederken kullanılabilir.<br />
13.2.3. Sabit Temaslar<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.8 Aşındırıcı temas örneği (FORM A.<strong>Ş</strong>.)<br />
Sabit temasta diğer temas tanımlarından farklı olarak; parçaların iç içe geçmesine<br />
karşı direngenlik katılığı lineer değildir, kullanıcı tarafından belirlenen kuvvet-çökme<br />
eğrisi ile kontrol edilir. Bu temas tanımı genelde çok parça içeren dinamik problemlerde<br />
kullanılır. Sabit temas tipleri deforme olan elemanları modellemeye ihtiyaç duymadan,<br />
enerji absorbe etme kavramını içermektedir. Sabit bir parça ile deforme olabilen bir<br />
parça arasında temas tanımı; normal temas, otomatik temas veya aşındırıcı temas<br />
tanımları ile yapılmalıdır. Örnek olarak insan dizinin torpido paneline teması bu temas<br />
tipi ile yapılabilir (<strong>Ş</strong>ekil 13.9)<br />
99
13.2.4. Kenar Teması<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.9 – Sabit temas örneği(KIRLI)<br />
Kenar teması yüzeylerin normalleri darbe doğrultularına dik ise kullanılır<br />
(<strong>Ş</strong>ekil 13.10). Tüm köşeler otomatik olarak seçilebilir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.10 - Kenar temas örneği(KIRLI)<br />
100
13.2.5. Bağlı Yüzeyler Temas Tipi<br />
Temas eden parçalar birbirine yapışmış şekilde davranır. Birbirine uyumsuz ağ<br />
yapılan (mesh) söz konusu olduğunda kullanılabilir. Genelde civata bağlantıları gibi<br />
birleştirme içeren problemlerde kullanılır. Bağlantının kopması mümkündür, bağlantı-<br />
nın kopması (13.l)'deki koşulun sağlandığı durumda ortaya çıkar.Bu durum <strong>Ş</strong>ekil 13.11'<br />
de grafik olarak gösterilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 13.11 Bağlantı koşulunun grafikle ifadesi(KIRLI)<br />
13.2.6. Süzme Kanalı Teması<br />
101<br />
13.1<br />
Süzme kanalı teması tipik olarak metal <strong>şekillendirme</strong> operasyonlarında özellikle<br />
sacı sabit tutmak gerektiğinde kullanılır (<strong>Ş</strong>ekil13.12). Saç <strong>şekillendirme</strong> işlemlerinde<br />
(örneğin preste kesme), yaygın olarak sacın kalıpla teması kesilmektedir. Buruşma ve<br />
istenmeyen kalınlık yığılmaları oluşmaktadır.
<strong>Ş</strong>ekil 13.12 Süzme kanalı şematik ifadesi(KIRLI)<br />
102<br />
Süzme<br />
Kanalı<br />
Derinliği<br />
Süzme kanalı teması eğilmenin ve sürtünme sınırlayan kuvvetlerin devreye<br />
girmesine izin verir, bu sayede sacın süzme kanalı boyunca temasta kalması sağlanır.<br />
13.2.7. <strong>Ş</strong>ekillendirme Teması<br />
<strong>Ş</strong>ekillendirme temas tipleri; düğüm noktası ile yüzey <strong>şekillendirme</strong> teması,<br />
yüzey ile yüzey <strong>şekillendirme</strong> teması ve tek yönlü yüzey ile yüzey <strong>şekillendirme</strong> teması<br />
şeklindedir ve metal <strong>şekillendirme</strong> uygulamalarında kullanılmaktadır.<br />
Bu temas tipinde kalıplar ve yardımcı elemanlar hedef yüzey olarak tanımlanır,<br />
iş parçası olan sac ise temas yüzeyi olarak tanımlanır.<br />
Ağ yapısının sürekliliği ve kendi içinde bütünlüğü bu temas tipi için zorunlu<br />
değildir, böylece temas özellikleri sistemin karmaşıklığını azaltmaktadır. Kalıp<br />
elemanlarını yüzey normalleri aynı doğrultuda olmalıdır. <strong>Ş</strong>ekillendirme temasının<br />
ayarları otomatik temas tiplerine dayandığından oldukça sağlıklı sonuçlar elde edilir.<br />
Bu çalışmada, birçok temas tanımı denenmiş ve en başarılı sonuç <strong>Ş</strong>ekillendirme<br />
temasında elde edilmiştir. Çalışmanın devamında yapılan analiz örnekleri, <strong>şekillendirme</strong><br />
teması ile gerçekleştirilmiştir.
14. DERİN ÇEKME İLE SOĞUK <strong>Ş</strong>EKİLLENDİRME İ<strong>Ş</strong>LEMİNİN<br />
SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ<br />
Bu çalışmada Mercedes marka otobüslerin üst ön yan panelin analizi ele<br />
alınmıştır . Dizaynı yapılan otobüse ait yan panelin geometrik modelleri (üç boyutlu<br />
geometriler) oluşturulması CATIA V 5 programında gerçekleştirilmiştir.(<strong>Ş</strong>ekil 14.1) Kalıp<br />
elemanları dahil tüm sistem yüzey olarak modellenmiştir. Geometri oluşturulurken parçaların<br />
boyutları "mm" cinsinden ve tüm parçalar gerçek boyutlarında modellenmiştir.<br />
Kalıp sistemi sırasıyla yukardan aşağıya; dişi kalıp, saç, pot çemberi ve erkek<br />
kalıptan oluşmaktadır. Kalıpçılıkta birçok hareketlendirme uygulaması söz konusudur.<br />
Çalışma içeriğinde uygulanan yöntemde; dişi sabit kalırken, pot çemberi, sacı dişi ile<br />
kendi arasında sıkıştırırken, erkek sonradan pot çemberinin içinden geçerek parçayı<br />
<strong>şekillendirme</strong>ktedir.<br />
Sistemin ağ yapısının (Mesh) oluşturulması Dynaform 5.5 (Eta) yazılımında<br />
gerçekleştirilmiştir. Aşağıdaki şekil 14.1’de Dynaform programının genel ekran<br />
görüntüsü verilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.1 Dynaform programının genel ekran görüntüsü<br />
Öncelikli olarak programda analizin genel ayarlamalarını yapacağız. Bu<br />
menüden öncelikli olarak sistemin hangi birim sisteminde çalışacagına karar veriyoruz.<br />
(<strong>Ş</strong>ekil14.2) Bu seçimimize göre analiz değerlerini gireceğiz.<br />
103
<strong>Ş</strong>ekil14..2 Birim sistemi menüsü<br />
Analiz esnasında parçalarımızın hareket etme şeklini buradan ayarlıyoruz.(<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.3) Gravity sac parçanın kendi ağırlı ile yani yerçekimi ile şekillenmesi<br />
esnasındaki deformasyonunun hesaplanmasında kullanılır. Bu analizde İnverted draw<br />
kullanılmıştır. tek hareketli sistemlerde Toggle draw çift etkili Springback sac parçanın<br />
geri hesaplanmasının yapılmasında kullanılır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.3 Sistemin Hareket Doğrultusu<br />
104
<strong>Ş</strong>ekil14.4Temas Tanımlaması Menüsü<br />
Daha sonra analizde kullanacağımız kontak parametresi seçilir. Bu analiz için<br />
Form one way surface to surface contact tipi ( yüzey yüzeye temas ) kullanılmıştır.<br />
(<strong>Ş</strong>ekil14.4)<br />
Daha sonrasında analiz için catia V5’de hazırladığımız analiz için gerekli olan<br />
sac parça, erkek , dişi ve pot çemberinden oluşan kalıp yüzey dataları program içine<br />
import edilir. (<strong>Ş</strong>ekil14.5)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.5 Catia V5 ‘ te ki parça datalarının dyna form’a import edilmesi<br />
105
İmport edilen parçaların sonlu elemanlara bölünme işlemi yapılır.<br />
Bunun için;Surface Mesh menüsünden (<strong>Ş</strong>ekil14.6)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.6 Parçanın Mesh Edilmesi<br />
Surface mesh komutu ile ekranda bulunan parçamızın sonlu elemanlara bölünmesini<br />
sağlıyabiliriz. Elemanların maximum ve minimum elemanlar aralarındaki açı<br />
değerlerini belirleyebiliriz. Parça üstündeki istenmeyen delikler var ise kapatılabilir ve<br />
sonlu elemanlar işleminde açık sınırlar var ise onlarda tespit edilebilinir. Bu işlem<br />
bütün parçalarımız için yapılacaktır.<br />
106
<strong>Ş</strong>ekil14.7 Parçanın Ağ Yapısı<br />
Parçanın mesh datası yukarıdaki şekildedir. (<strong>Ş</strong>ekil14.7)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.8 Kalıp Sisteminin Ağ Yapısı<br />
Daha sonra bütün parçalarımız kalıp parçaları olarak tanımlarnır. (<strong>Ş</strong>ekil14.8)<br />
107
<strong>Ş</strong>ekil14.9 Dişi Kalıbın Tanıtılması<br />
Kırmızı parça “ die “ yani dişi kalıp olarak tanımlanmıştır (<strong>Ş</strong>ekil14.9)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.10 Dişi Kalıp Temas Tipi<br />
Die için contact tipi seçilir statik ve dinamik sürtünme katsayıları belirlenir (<strong>Ş</strong>ekil14.10)<br />
108
<strong>Ş</strong>ekil14.11 Temas Paremetreleri Menüsü<br />
Eger yağlama kullanılacaksa viscous damping coef degeri girilir ve bu contact<br />
parametresinin başlangıç bitiş zamanları girilir (<strong>Ş</strong>ekil14.11)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.12Temas Parametreleri Menüsü<br />
109
Aynı contact işlem parametreleri punch yani erkek kalıp elemanı içinde yapılır.<br />
Ve erkek için hareket tanımlamaları bu kısımda yapılır.<br />
Hareket z yönünde tanımlanmıştır.<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.13 Haektli ( Erkek ) Kalıp Temas Prametreleri<br />
110
Erkek parçanın hareket eğrisi aşağıdaki gibi tanımlanarak çizdirilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.14 Erkek Kalıbın Hareket Eğrisi<br />
Daha sonrasında pot çemberimiz içinde contact ve hareket basınç<br />
tanımlamalarımız bu menüden yapılır z yönünde<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.15 Pot Çemberi Temas Tanımlama Menüsü<br />
111
<strong>Ş</strong>ekil14.16 Hareket ergisi<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.17 Force eğrisi<br />
Analizde saç parça dışındaki bütün parçalar rigid body olarak tanımlanacak<br />
sadece sac parçaya malzeme verilecek sadece sac parçadaki deformasyon bizi<br />
ilgilendirdiğinden dolayı bu yüzden sac parçanın malzemesini tanımlayacağız.<br />
112
<strong>Ş</strong>ekil14.18Analizi Yapılacak Parçanın Malzeme tanımlama Menüsü<br />
Blank parçanın malzeme özellikleri aşağıdaki gibidir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.19 Blank parçanın malzeme özellikleri<br />
113
<strong>Ş</strong>ekil14.20 Blank Malzemenin train-strain eğrisi<br />
Malzemenin train-strain eğrisi yukarıdaki gibidir.(<strong>Ş</strong>ekil14.20)Daha sonra<br />
parçaların propery özellikleri tanımlanır. (<strong>Ş</strong>ekil14.21-22-23)<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.21Parçaların Özelliklerinin Tanılandığı Menü<br />
114
<strong>Ş</strong>ekil14.22 Parçaların Özelliklerinin Tanılandığı Menü<br />
<strong>Ş</strong>ekil14.23 Sac Kalınlığı ve Kayma Gerilmesi Tanımlama Menüsü<br />
Sac parça kalınlığı 1 mm ve kayma faktörüde bu kısma girilir (<strong>Ş</strong>ekil14.23)<br />
115
<strong>Ş</strong>ekil14.24 Analiz Menüsü<br />
Daha sonra analiz çalıştırılması için analysis kısmına gelinir.Bu kısımda<br />
analizdeki bazı parametreler girilir adaptive mesh gibi,ayrıca analizin kullanacağı<br />
memory belirlenir.Termination time değeri yanı analizin bitme zamanı girilir.<br />
Analizin kontrol parametreleri de aşağıdaki tablodan girilerek analiz çalıştırılır.<br />
116
<strong>Ş</strong>ekil14.25 Analiz Kontrol Parametreleri Menüsü<br />
117
<strong>Ş</strong>ekil14.26 Adaptıve Kontrol Paremetreleri Menüsü<br />
Bu özellik ile radiuslu bölgelerde elemanlar girdiğimiz parametre kriterlerine<br />
bağlı olarak bölünecek ve daha hasas bir sonuç elde edilecektir.<br />
Çözümlerin görüntülenmesi ve değerlendirilmesi LS POST programında<br />
yapılmıştır.Bu çalışmada parça için birçok değişik analiz gerçekleştirilmiştir.<br />
Ancak Mecedes firmasının ticari kaygıları nedeniyle izni olmadığı için cati V5’ te<br />
yapılan boyut dataları yapılan nihayi analize kadar olan 10 analize bu çalışmada yer<br />
verilememiştir.<br />
118
d)erkek kalıp,<br />
14.1 Parçanın Analizi<br />
Analizi gerçekleştirilen yan ön panel kalıp sistemi <strong>Ş</strong>ekil 14.27'de gösterilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.27 a) Dişi kalıp, b) şekillendirilecek sacın ilk hali, c) pot çemberi<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.27 Kalıp sistemini tamamı<br />
119
14.<strong>1.1</strong>. Kalıp Sistemi ve Çalışması<br />
Bu analizi gerçekleştirilen parça Mercedes marka otobüslerin yan üst ön<br />
panelidir. Bu parça Mercedes firması tarafından istenen pres kalıbını <strong>şekillendirme</strong>k için<br />
detaylıca analiz edilmiştir.<br />
Uygulamada sistemin çalışması; sac, pot çemberinin üzerine kırılır, dişi<br />
kalıp sabit sayılabilecek bir hızla aşağı doğru inerek, sacı pot çemberi ile kendi arasında<br />
sıkıştırır (<strong>Ş</strong>ekil 14.27). Kalıp sistemi saca gelecek tutma kuvvetini <strong>şekillendirme</strong><br />
esnasında sabit tutacak şekilde tasarlanmıştır. Dişi kalıp (<strong>Ş</strong>ekil 14.28), pot çemberi<br />
(<strong>Ş</strong>ekil 14.30) ile karşılaşmasına rağmen sabit hızla inmeye devam etmektedir. Sac, pot<br />
çemberi ile dişi kalıp arasında sıkışmış bir şekilde, ilerlerken aşağıda sabit olarak bekleyen<br />
erkek kalıba doğru çarpar ve erkek kalıp (<strong>Ş</strong>ekil 14.31) sacı gererek dişi kalıbın içine sıvar.<br />
Bu <strong>şekillendirme</strong> yöntemi otomotiv sektöründe çoğu parçanın imalatında en sık<br />
kullanılan yöntemdir.<br />
Sonlu elemanlar analizinde sistemin simülasyonunda hareketler; saca göre diğer<br />
parçaların hareketleri aynı kalacak şekilde bazı kabullere dayanarak basitleştirilmiştir.<br />
Gerçek uygulamada olduğu gibi dişi kalıp aşağı inerek sacı pot çemberi ile sıkıştırır.<br />
Ardından, sonlu elemanlar simülasyonunda gerçek uygulamadan farklı olarak erkek kalıp<br />
yukarı doğru ilerleyerek sacı <strong>şekillendirme</strong>ktedir. Bu sayede sistemin çözüm süresi<br />
kısalır, modelleme ve veri girme işlemlerinde de kolaylık sağlanmış olmaktadır.<br />
Birçok farklı yazılımda veya aynı yazılımda benzer yöntemler kullanılabileceği<br />
gibi farklı kalıp hareketleri de uygulanabilir.<br />
120
14.1.2. Kalıp Sisteminin Elemanları<br />
Panelin analizinde kullanılan kalıp elemanları <strong>Ş</strong>ekil 14.27-14.31'de verilmiştir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.28 Dişi Kalıp<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.29 <strong>Ş</strong>ekillenecek sacın ilk hali<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.30 Pot Çemberi<br />
121
<strong>Ş</strong>ekil 14.31- Erkek kalıp<br />
Pot çemberinin ortasında erkek kalıbın geçebilmesi için bir boşaltma<br />
yapılmamıştır (<strong>Ş</strong>ekil 14.30-14.31). Pot çemberi ile erkek kalıp arasında temas<br />
tanımlanması yapılmamış olduğundan kalıp sisteminin çalışması esnasında erkek kalıp,<br />
pot çemberi içinden hiçbir problem oluşmadan geçebilmektedir. Bu sayede pot çemberinin<br />
mesh kalitesi yükselmiş ve modelleme süresi kısalmıştır.<br />
Dişi kalıp, pot çemberi ve erkek kalıp mesh işleminde çok detaylı ağ yapısı<br />
oluşturulmuştur.(<strong>Ş</strong>ekil 14.32)Çünkü bu parçalar gerilme ve şekil değiştirme hesaplarına<br />
katılmayan rijit malzemelerden tanımlanmıştır. Bu parçalar çözüm süresini uzatmazlar.<br />
<strong>Ş</strong>ekillenecek parçanın ilk hali (<strong>Ş</strong>ekil 14.29) olarak kullanılacak ağ yapısı mümkün olan<br />
en az elemanla geometrinin son halini en iyi şekilde ifade edebilecek şekilde yapılmış ve<br />
en tutar sonucu elde edebilmek için en çok hesap noktası içeren eleman tıpı mesh işlemi<br />
gerçekleştirilmiştir. Bu parçanın eleman boyutları, sayısı ve eleman tipi çözüm süresinin<br />
belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. problem oluşmadan geçebilmektedir. Bu sayede<br />
pot çemberinin mesh kalitesi yükselmiş ve modelleme süresi kısalmıştır.<br />
122
<strong>Ş</strong>ekil 14.32Kalıp Sisteminin Ağ Yapısı<br />
14.1.3.Similasyonun Yapılanası , Sonuçları ve Değerlendirme<br />
İşlemin ilk similasyonu yapılarak işlenen sac yüzeyinde potlanma ve buruşmalar tespit<br />
edilmiştir.Yan panel için elde edilen sonuçlaraparçanın ağ yapısı etki etmektedir. <strong>Ş</strong>ekil<br />
14.33'den de anlaşılabileceği gibi parçanın mesh yapısı kritik bölgelerde<br />
yoğunlaşmaktadır. Böylelikle kritik bölgelerin sonuçları daha tutarlı bir şekilde elde<br />
edilebilmektedir.(<strong>Ş</strong>ekil14.34)<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.33 – Modelin Ağ Yapısı (Mesh)<br />
123
<strong>Ş</strong>ekil 14.34 - <strong>Ş</strong>ekillendirilmiş sacın ağ yapısı (Mesh)<br />
Sayısal analizde parçanın köşelerinde yırtılmalar oluşmuştur. Bu bölgelerin<br />
kalınlıkları malzemenin kritik birim şekil değiştirme değerinin üstünde deforme olmuş-<br />
tur. (<strong>Ş</strong>ekil 14.35 ) Parçadaki kalınlık değişimleri ve yırtılmalarla ilgi analiz sonuçları ve<br />
fotoğrafları <strong>Ş</strong>ekil 14.36’dan <strong>Ş</strong>ekil 14.42’ye kadar olanresimlerde verilmektedir.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.35 FLD Menüsü<br />
124
<strong>Ş</strong>ekil 14.36 Parçanın <strong>Ş</strong>ekillenme similasyonu Time : 0.062998<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.37 Parçanın <strong>Ş</strong>ekillenme similasyonu Time : 0.092072<br />
125
<strong>Ş</strong>ekil 14.38 Similasyonda Yırtılan Bölgeler<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.39 Similasyonda Yırtılan Bölgeler<br />
126
<strong>Ş</strong>ekil 14.40Similasyonda Parça Üzerindeki Basınç Dağılımı<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.41 Similasyonda Parçadaki Kalınlık Dağılımı<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.42 Similasyonda Parçadaki Kalınlık Dağılımı<br />
127
Ls dyna port’ta yapılan similasyonlarda <strong>Ş</strong>ekil 14.36-14.42’ ye kadar olan resimler<br />
incelendiğinde; görüldüğü gibi sac paçada işleme esnasında potlanmalar meydana<br />
gelmektedir.Bu nedenle dişi kalıp üzerine süzme kanalları yerleştirilerek sacda<br />
potlanmayı önleyecek gerekli gerilme, temin edilerek analiz yenilenir bu da bize<br />
gösteriyor ki sonlu elmanlar metodu; Deneme yanılma metodundan hem daha pratik hem<br />
de analizin bütün aşamaları için gerekli değişiklikleri hem çok ekonomik hem de<br />
zamandan tasarruf sağlayarak değişik analizlere imkan sağlamaktadır.<br />
Bu parçanın analizi formlandırmaya etki eden faktörlerin değiştirilmesiyle on kez<br />
tekrarlanan similasyonlar neticesinde optimum formlandırmanın elde edildiği similasyon<br />
verileri kullanılarak kalıp dataları CNC Tezgahlara aktarılarak kalıp imalatı gerçekleştiril-<br />
miştir. Daha sonra üretilen kalıpta deneme üerimler gerçekleştirilir ve üretilen parçalar<br />
CMM (<strong>Ş</strong>ekil 14.43-44 ) cihazda boyutları ölçülerek nödelle kıyaslanarak kalıbın boyutları<br />
doğrulanır. Buradan da anlaşılacağı üzere 10 kez tekrarlanan analiz karşılığı, deneme<br />
yanılma metodunda 10 kez kalıp imalatı veya kalıp üzerinde ek modifikasyonlar<br />
gerçekleştirmek gerektiği görülür.<br />
<strong>Ş</strong>ekil 14.43 CMM cihazı<br />
128
<strong>Ş</strong>ekil 14.44 CMM cihazı<br />
15. SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Yapılan araştırmalar sonucunda derin çekme işlemine etki eden faktörler şu<br />
şekilde belirlenmiştir,çekme derinliği,şekillendirilmemiş sacın kesim hattı,<strong>Ş</strong>ekillenecek<br />
sacın malzemesi iş parçasını sac kalınlığı, kalıp yüzeylerinin geometrik formu,iş parça-<br />
sının kalıp yüzeylerine göre açısı,süzme kanallarının yerleşimi ve derinliği,pot çemberinin<br />
baskı kuvveti,şekillenme işleminin tekniği (sıcak, soğuk, çift tesirli yada tek tesirli kalıp),<br />
Kalıp yüzeylerinin ve iş parçasının sürtünmesi.<br />
Bu faktörlerin bazıları bilgisayar destekli çözümlerle irdelenebilmiştir (Tablo<br />
2). Bilgisayar programındaki parametreler veya üç boyutlu modellerde yapılan<br />
değişiklikler ile bu faktörlerin etkisi gözlenmiş, bu sayede her iterasyonda daha başarılı<br />
kalıp tasarımları yapılabilmiştir.<br />
129
Tablo 2- Derin Çekmeye Etki eden Faktörler(KIRLI)<br />
İlk modelden itibaren kalıp sistemine eklenen her sınır şartı ve özelliğin,<br />
<strong>şekillendirme</strong> işlemine etkisi rahatlıkla gözlenebilmiş ve üç boyutlu geometrik modelin<br />
nasıl değiştirilmesi gerektiği hakkında fikir vermiştir. Tüm bu iterasyonlar klasik<br />
metotlarla yapılsaydı hem maliyet hem de süre olarak çok daha fazla tutacaktır.<br />
İstenen parçanın kalıptan kusursuz çıkması; bilgisayar destekli çözümler olmadan,<br />
deneme yanılma yolu ile yapıldığında, maliyeti oldukça yüksektir ve uzun zaman alan<br />
çalışmalardır.<br />
Yapılan çalışmalar sonunda soğuk <strong>şekillendirme</strong> işlemi için Sonlu Elemanlar<br />
Yöntemi ile ekspilisit analizin tutarlı sonuçlar verdiği ve tasarımı yönlendirmek için<br />
kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Çekme, derin çekme ve form kalıplan gibi malzemenin yüksek plastik<br />
deformasyona uğradığı veya kompleks yüzey geometrileri içeren parçalarda,<br />
<strong>şekillendirme</strong> sonucu parçanın ne şekil alacağı Sonlu Elemanlar Yöntemi ve ekspilisit<br />
analiz ile önceden belirlenebilir, kalıp tasarımı, imalat basamakları ve gerekirse parça<br />
tasarımı tekrardan gözden geçirilebilir.<br />
130
16. KAYNAKLAR DİZİNİ :<br />
1. Prof.Dr.ÇAPAN 1999,Metallere Plastik <strong>Ş</strong>ekil Verme<br />
Çağlayan,İST.<br />
2. Prof.Dr.Günay D. , Sonlu Elemanlar Ders Notları<br />
3. Doç.Dr.Kaftanoğlu B.,1980,Derin Çekme Teknolojisi ve<br />
Kalıplarının Tasarımı ve İmalatı T.C. SAGEM,Birleşmiş<br />
Milletler,ANKARA<br />
4. ETKİN B. 1996,” Derin Çekme Kalıplarının Bilgisayar<br />
Tasarımı ” , Yüksek Lisans Tezi,Trakay Üniversitesi,<br />
EDİRNE<br />
5. ANSYS ©, 2001, Theory of ANSYS (Help fıles), ANSYS ©<br />
6. FİGES ©, 2002, ANSYS LS-Dyna Kurs Notları, FİGES ©,<br />
Bursa<br />
7. Form 2000©. 2005Eğitim Notları©<br />
8. Karagöz, Y., 2003, Saç Kalıpçılığı Teknolojisi, Ege<br />
Üniversitesi Ders Notlan, İzmir.<br />
9. LS-Dyna ©, 1996, Theory LS-Dyna (Help fıles), Livermore<br />
10. Sofhvare Technology Corp. (LSTC).<br />
131
11. Sarıkanat, M., 2001, Kompozit Malzemelerden Yapılmış<br />
Kaim Kompozit Kirişlerin Nümerik Metot Yardımıyla<br />
Analizi, Ege Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İzmir.<br />
12. Kırlı, O, 2003, Derin Çekme ile <strong>Soğuk</strong> <strong>Ş</strong>ekillendirmenin<br />
Sonlu Elemanlar Metodu Yardımıyla Non-lineer Analizi,<br />
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Makine Mühendisliği<br />
Bölümü, İzmir.<br />
13. Özenç S. 1995. "Üst 133 Derin Çekme Sacının<br />
<strong>Ş</strong>ekillendirilebilirlik Sınır Diyagramlarının Teorik ve<br />
Deneysel Olarak Saptanması" Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü İstanbul.<br />
14. FETVACI M.C., 2002 , Sonlu Elamanlar Metodu ile Geril<br />
me Analizi, İTÜ<br />
15. ALICI .İ., 2001, Derin Çekme Saclarının Defermasyon<br />
Davranışının İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi,Uludağ<br />
Üniversitesi ,BURSA<br />
16. GAVAS M.Çok ince Çelik saçların Elastik<br />
<strong>Ş</strong>ekillendirilmesi,Dumlupınar Üniversitesi,KÜTAHYA<br />
17. ADAK İ.,Doktora,1991,Derin Çekem ve Pres Kalıplarının<br />
Tasarımına Etki Eden Faktörlerin <strong>Ara</strong>ştırılması,Marmara<br />
Üniversitesi,İST<br />
132
18. TATLIPINAR M.,1989, Y.Lisans, Derin Çekme İşleminde<br />
Gerinim Değişimleri ve Etki eden Faktörler,Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi,İST.<br />
19. GÖZÜBÜYÜK A.S.,1998,Y.Lisans,Derin Çekme İşleminin<br />
Bilgisayar Destekli ve Karşılaştırmalı Olarak Modellenmesi<br />
,İTÜ,İST.<br />
20. Cadem A.<strong>Ş</strong>.<br />
133
ÖZGEÇMİ<strong>Ş</strong><br />
Ben M. Sinan ÇETİN 29.0<strong>1.1</strong>976 Malatya / Merkez doğumluyum,ilk,orta ve lise tahsilimi<br />
Malatya’da tamamladım.2000 yılında FIRAT Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden Mezun<br />
Oldum.2001yılı <strong>Ş</strong>ubat ayında Trakya Üniversitesinde Tezli Yüksek Lisans Eğitimine başladım<br />
134<br />
M.Sinan ÇETİN
135