eylül-ekim - Örme Sanayicileri Derneği
eylül-ekim - Örme Sanayicileri Derneği
eylül-ekim - Örme Sanayicileri Derneği
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÖRME DÜNYASI I MAKALE Eylül - Ekim 2010<br />
Av. MUSTAFA YÖRÜK<br />
TİCARET HUKUKUNDA ŞİRKETLER VE<br />
TİCARİ HAYATTAKİ UYGULAMALARI-II<br />
Bir önceki yazımızda şirketin<br />
tanımı, şirketin nevileri, ticari<br />
şirketler, ticari şirketlerin nevileri,<br />
ticari şirketlerin kuruluşu, sermaye<br />
koyma mükellefiyeti, sermaye olarak<br />
konulacak şeyler, ortakların koymakla<br />
yükümlü olduğu sermayeyi koymaması<br />
halinde şirketin yapabileceği işler vs.<br />
durumlar detaylı olarak anlatılmıştı.<br />
Bu yazımızda kaldığımız yerden devam<br />
ediyoruz. Şirket ortağının sermaye<br />
olarak kendi alacaklarının devretmiş<br />
olması halinde bu alacağın şirketçe<br />
alacağın temliki hükümleri gereği tahsil<br />
edilmiş olması lazımdır ki şirket ortağı<br />
sermaye koyma mükellefiyetini yerine<br />
getirmiş olsun. Aksi halde sermaye<br />
koyma mükellefiyeti yerine getirilmemiş<br />
olur.<br />
Devredilen alacak mueccel ise vade<br />
gününden, muaccel ise ortaklık<br />
sözleşmesi (tescili) tarihinden itibaren 1<br />
ay içinde tahsil edilmesi gerekmektedir.<br />
(TTK. 142/2)<br />
Ortaklık sözleşmesinin tesciliyle<br />
birlikte şirket, tüzelkişiliğe sahip olacak<br />
ve bir tüzelkişi olarak tabiri caizse<br />
ticari bir aktör olarak ticari faaliyette<br />
bulunabilecektir.<br />
Alacak kısmen tahsil olunmuşsa kalan<br />
kısım yönünden ortağın sermaye koyma<br />
mükellefiyeti devam etmektedir.<br />
Ödenmeyen kısım için ortak faiziyle<br />
birlikte mükellefiyetini yerine getirmelidir.<br />
Faiz talep edebilmek için, sermaye<br />
olarak konulan alacağın muaccel olması<br />
yeterlidir. Ayrıca ortağın kusurlu olması<br />
veya ortaklığın herhangi bir zarara<br />
uğraması gerekmez.<br />
Sermaye borcunun yerine getirilmemesi<br />
halinde şirket, TTK 188.maddesi gereği<br />
şirket ortaklığın feshini isteyebilir. Bu<br />
konuda bir Yargıtay kararı sunacak<br />
olursak;<br />
HGK. 11.12.1963 gün.E.4/26, K. 96<br />
sayılı kararında; “karşılıklı taahhütleri<br />
kapsayan sözleşmelerde olduğunun<br />
aksine, ortaklık sözleşmesinde<br />
temerrüt veya bir tarafın borcunu<br />
yerine getirmemesi halinde diğerinin de<br />
borcunu yerine getirmekten kaçınması<br />
söz konusu olamaz.<br />
Ortaklık karşılıklı taahhütleri kapsayan<br />
bir sözleşme olmayıp, herkesin ortak<br />
bir amacına ulaşmak için birtakım<br />
borçlar altına girdiği bir sözleşmedir.<br />
Ve buradaki borçlar, hukuki bakımdan<br />
birbirinin karşılığı sayılmaz. Bir ortağın<br />
sermaye borcunu yerine getirmekten<br />
kaçınması, diğer ortağa ancak haklı<br />
nedenlerle ortaklığın feshini dava<br />
etme yetkisini verir ve ortaklık hakimin<br />
kararı ile ortadan kalkar. Fesih<br />
istenmedikçe, sermaye koyma borcunu<br />
yerine getirmemiş ortağa kar payı<br />
ödenmesinden kaçınılamaz.” (Erdoğan<br />
Moroğlu, Notlu İçtihatlı TTK. Ve ilgili<br />
mevzuat, s.139)<br />
Bu kararda önemli bir nokta şudur<br />
ki, bir ortağın sermaye koyma<br />
yükümlülüğünü yerine getirmemesi<br />
diğer ortaklara sermaye yükümlerine<br />
yerine getirmeme hakkını vermez.<br />
Böyle bir durumda neler yapılabileceği<br />
yukarda tafsilatlı olarak belirtilmiştir.<br />
Ortak haklı nedenlerle sermaye<br />
koyma borcunu yerine getirememişse,<br />
diğer ortaklar bir araya gelerek bu<br />
ortağın sermaye koyma yükümlüğünü<br />
değiştirebilir, bu kişiyi başka bir<br />
sermaye koyma yükümlülüğü altına<br />
sokabilirler. Ama ortak kötüniyetli<br />
olarak bilerek ve isteyerek durum ve<br />
76<br />
imkanı olduğu halde taahhüt ettiği<br />
sermayeyi koymakta direniyorsa<br />
TTK.188 maddesi gereği öncelikle<br />
ihtar ederek ortağın şirketten atılması<br />
mümkündür.<br />
Bu maddelerin konulmasındaki amaç,<br />
ticari piyasanın sağlıklı büyümesi<br />
ve ticari piyasanın önemli aktörleri<br />
olan ticari şirketlerin güçlü olmasının<br />
önündeki en büyük engel olan<br />
sermayenin önündeki engellerin<br />
kaldırılmasıdır. Zira sermaye olmadan<br />
ticari şirketler hiçbir şey yapamazlar.<br />
İçi boşaltılmış bir banka durumuna<br />
düşerler.<br />
TTK. 143.maddesinde ise sermaye<br />
olarak konulan ayınların değerlerinin<br />
şirket sözleşmesinde tespit edilmemiş<br />
olması haline yer verilmiştir. Bu<br />
kapsamda ayınların, sermaye olarak<br />
konulduğu tarihteki borsa/piyasadaki<br />
cari fiyatlarının veya bunlar bulunmadığı<br />
tarihte bilirkişi tarafından yapılacak<br />
kıymet takdirlerinin ilgililerce kabul<br />
edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.<br />
Bir başka husus, bir önceki yazımızda<br />
da belirttiğimiz üzere ortakların<br />
şahsi alacaklılarının TTK 145.<br />
madde kapsamında ortağın şirketteki<br />
kar payına ve tasfiye payına haciz<br />
koydurabileceği hususudur. Bu husus ile<br />
bu konuyu bitiriyoruz.<br />
Yeni ve kapsamlı bir konu olan Şirketleri<br />
birleşmesi konusuna adım atmak<br />
istiyoruz. Şöyle ki;<br />
Şirketlerin birleşmesi ticari hayatta<br />
özellikle büyük firmaların kullandığı bir<br />
yöntemdir. Birleşme iki şekilde olur.<br />
İlki, mevcut bir şirkete diğer şirket/lerin<br />
iltihakı iledir. İkincisi, iki veya daha<br />
fazla şirketin yeni bir isim adı altında