Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
dökmeyi tercih eder, bazen de belli bir aşamadan<br />
sonra eyleme girişirler.<br />
Doğu dünyasındaki idaricilere baktığımızda<br />
bunların çoğunun, hem bilim ve kültüre,<br />
hem şiir ve sanata ve hem de toplumun<br />
inancına yönelik çalışmalara büyük destek<br />
sağladıkları ve bu desteği sürdürdükleri görülmektedir.<br />
Bedri Rahmi’nin değişiyle:<br />
İnsan dediğin, bir buğday tarlası gibi olmalı.<br />
Esti mi rüzgâr bir değil, milyonlar için esmeli.<br />
Su damlası inceliğindeki şiiri, fırtınaların<br />
karşısına diken ve su damlacıklarından hırçın<br />
ve baş eğmez bir okyanus kuran, üşüyen<br />
insanların kulaklarından süzülerek zihinlerde<br />
kıvılcımlar oluşturan “O ortak insan” sesidir,<br />
bu ses…<br />
İnsanın bedeni ve fiziki yapısı gidicidir, şiirin<br />
sesi ise kalıcıdır. O ses, gün olur insanı<br />
ifade eder, insan için konuşur, gün olur ki<br />
kanayan yaraya merhem olur ve yaraların<br />
sarılması için kullanılır.Gün olur ki mutluluğu<br />
sağlamak için söylenir. Bu nedenle Şah<br />
da Hükümdar da bu sanata çokça başvurmuştur.<br />
YAVUZ SULTAN SELİM<br />
Osmanlı Padişahı YAVUZ Sultan Selim<br />
(1467-1520) idari ve askeri meziyet ve dehası<br />
yanında bilim ve edebiyatta da kendini<br />
göstermiş, özellikle şiirde temayüz ederek<br />
hem güçlü bir hükümdar ve hem de bir şâir<br />
hüviyetiyle tarihe geçmiştir.<br />
O çağda Safevi (İran) tahtında bulunan<br />
Şah İsmail’in Anadolu’ya göz dikip başarılı<br />
ve etkin bir yöntemle Şii propagandası yaptığı<br />
dönemde, Osmanlı Devletinin bir Şehzadeler<br />
kavgası ile çok tehlikeli bir durum ve<br />
konuma düştüğünü görerek Padişahlığı adeta<br />
babasının elinden zorla almayı başarmıştır.<br />
Yavuz Sultan Selim, şiirde mahlas (takma<br />
ad) olarak “SELİMİ”yi kullanmıştır. Çok<br />
ilginçtir ki, Şah İsmail, ana dili Farsça olmasına<br />
karşılık Türkçe şiirler kaleme alırken;<br />
Yavuz hem Türkçe ve hem de Farsça şiirler<br />
kaleme almayı yeğlemiştir ve bunda da başarılı<br />
olmuştur.<br />
İslâm Birliği’ni temel alan şu ünlü dizeleri,<br />
son çağ düşünce dünyasında iz bırakan ve<br />
inançta adeta devrim sayılabilecek görüşler<br />
açıklayan Bediüzzaman Said Nûrsi tarafından<br />
alıntı (iktibas) yapılarak eserlerine geçirilmiştir.<br />
Milletimde ayrılık ve tefrika endişesi<br />
Kûşe-i kabrimde hatta bi-karar eyler beni<br />
İttihad iken savlet-i a’dayı def’e çaremiz<br />
İttihad etmezse millet dağidar eyler beni<br />
“Milletteki ayrılık ve bölünme endişesi,<br />
mezarda olsam dahi beni rahatsız eder.<br />
Düşmanın saldırısına karşı tek çaremiz birliktir.<br />
Millet, eğer birlik göstermezse (onun<br />
bu durumu) beni derinden yaralar.”<br />
Böylece Yavuz, birlik ve beraberliği, şiir<br />
diliyle savunmaya çalışmıştır.<br />
Sultan Selim’e ait olmadığı halde ona mal<br />
edilen şu ünlü dizeler adeta dilde pelesenk<br />
olmuş ve kuşaktan kuşağa geçerek zamanımıza<br />
kadar ulaşmıştır.<br />
Merdüm-i dideme bilmem ne füsun etti felek<br />
Giryemi etdi füzûn, eşkimi hûn etti felek<br />
Şirler, pence-i kahrımdan olurken lerzan<br />
Beni bir gözleri âhuya zebun etti felek<br />
“Felek, benim göz bebeğime ne tür bir büyü<br />
yaptı ki, ağlayışlarımı artırdı ve göz yaşlarımı<br />
kanlı hale getirdi. Aslanlar, benim ezici<br />
(güçlü) pençelerimin altında titrerken; (aynı)<br />
felek, beni bir ceylan gözlünün karşısında<br />
güçsüz bıraktı.”<br />
42 OCAK-ŞUBAT-MART 2012