15.01.2015 Views

e - Ä°slami Edebiyat

e - Ä°slami Edebiyat

e - Ä°slami Edebiyat

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

manevi propagandası için hararetle sarılmıştır.<br />

Kaynakların verdiği bilgiye göre miladi:<br />

1510 yılında Özbek hükümdarı Şeybanî<br />

Han’ı mağlup edip öldürmüş ve Horasan<br />

mıntıkasında elde ettiği başarılarla yetinmeyerek<br />

gözlerini Anadolu ‘ya dikmeye başlamıştır.<br />

Şah İsmail, benimsediği Şiî mezhebinin<br />

propagandasından sonra, bu oldukça enerjik<br />

ve kabına sığmayan gencin kafasında daha<br />

büyük projeler ve İmparatorluk kurma hayali<br />

ve düşüncesi vardır. “İki koçun başı bir kazanda<br />

kaynamaz” şeklinde bir atasözü vardır.<br />

Bu azimli ve biraz da maceraperest Şah’ın<br />

karşısında bir Sünnî Osmanlı Padişahı yani<br />

Yavuz Sultan Selim çıkar. Şah İsmail’in hayal<br />

ettiği ve düşlediği saltanattan yoksun<br />

kalacağı öngörüsünde bulunanların sayısı<br />

oldukça fazladır bu devirde.<br />

Yavuz’un kafasındaki projeler için gerekli<br />

mali ve askeri donanım ve araçların bulunduğunu<br />

görenler, Şah İsmail’in düşlediği<br />

büyük İmparatorluktan yoksun bırakılacağına<br />

ve yoksun kalacağına dair, tahminden öte<br />

bir realite olarak göreceklerine ve buna tanıklık<br />

edeceklerine inananların sayısı oldukça<br />

fazlaydı. Böylece Şah İsmail’in büyük ikbal<br />

peşindeki düşünce ve girişimleri sonuçsuz<br />

kalmış ve bu rüya gerçekleşememiştir.<br />

Şah İsmail’in Yavuzla çarpıştığı Çaldıran<br />

meydan savaşını kaybetmesi üzerine (23<br />

Ağustos 1514) canını zor kurtarmış ve bu<br />

yenilgiden sonraki yaşamı artık eskisi kadar<br />

pek parlak olmamış ve kendisini bir daha<br />

toparlayamamıştır.<br />

ŞİİR YETENEĞİ<br />

Şiir, eğer bilim ve kültürle desteklenmez<br />

ve beslenmezse zayıf ve cılız kalacağına dair<br />

hiç kimse kuşku duymaz ve bunu söylemeye<br />

de pek ihtiyaç yoktur. Şah İsmail, Erdebil<br />

şeyhleri ve bu ailenin çevresinde güçlü bir<br />

eğitim görerek İran Azerbaycan’ına Irak ve<br />

hatta Bağdat’a kadar uzanarak çağında oldukça<br />

ün salmış, buna paralel olarak şiirle<br />

uğraşmayı da ihmal etmemiştir.<br />

Farsçayı şiir söyleyecek kadar çok iyi bilen<br />

bu Şah, ne hikmetse şiirlerini Türkçe yazmayı<br />

tercih etmiştir. Hem Divan, hem Halk şiiri<br />

vadisinde at koşturan” Hataî”, tasavvufi<br />

mazmunlarla örülü bir şiir dünyasında gezinmiş,<br />

ilâhiler söylemekten ve dini motiflerle<br />

süslü manzumeler yazmaktan kendini<br />

alamamıştır…<br />

Onun söylediği sanılan ve bazen de onun<br />

tarafından söylenmiş gibi gösterilen:<br />

Hataî hal çağında<br />

Hak, gönül alçağında<br />

Bin bir Kâbe yapmaktır<br />

Bir gönül al çağında<br />

Gibi alçak gönüllü ve ince duygulu dizeler,<br />

doğal olarak hem geniş bir halk kitlesinin<br />

gönlünü almış ve hem de bir Şiîlik propagandası<br />

aracı olarak da Şah İsmail’e manevi<br />

bir destek sağlamış ve hükümdarlığını sürdürme<br />

imkânını vermiştir kendisine.<br />

O çağda Özbek Hükümdarı Şeybani Han,<br />

Hindistan İmparatoru Babür Şah ve nihayet<br />

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim gibi<br />

Şah İsmail de ünlenerek İslâm coğrafyasında<br />

büyük hükümdarlar arasındaki gerekli yerini<br />

almıştır. Şiir büyüsüne kapılan hükümdarlar,<br />

manevi bir silah olarak bu sanatın etkileyici<br />

gücünden ve dinlendirici özelliğinden fazlasıyla<br />

yararlanmış ve bu alanda sanat atını<br />

koşturmanın duyulmaz hazını yaşamışlardır.<br />

Hataî’nin bir hükümdar olarak büyük bir<br />

imparatorluğu kurma ve sürdürme yolunda<br />

attığı adımlar ve maddi ihtirasları yanında<br />

44 OCAK-ŞUBAT-MART 2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!