15.01.2015 Views

Epilepsi Tanı ve Tedavisinde Ektroensefalografinin ... - Klinik Gelişim

Epilepsi Tanı ve Tedavisinde Ektroensefalografinin ... - Klinik Gelişim

Epilepsi Tanı ve Tedavisinde Ektroensefalografinin ... - Klinik Gelişim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Epilepsi</strong> Tanı<br />

<strong>ve</strong> <strong>Tedavisinde</strong><br />

<strong>Ektroensefalografinin</strong><br />

(EEG) Yeri<br />

Ebru Nur VANLI YAVUZ, Nerses BEBEK<br />

İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, İstanbul<br />

<strong>Epilepsi</strong> ile ilgili klinik özellikler yüzyıllardır bilinmekte<br />

<strong>ve</strong> altta yatan nedenler konusunda çeşitli hipotezler<br />

öne sürülmektedir. 19. yüzyıldan itibaren sinirbilim<br />

alanındaki gelişmelerin hız kazanmasıyla birlikte epilepsiye<br />

neden olan kortikal hiperekistabilite <strong>ve</strong> nöronal<br />

hipersenkroni gibi kavramlar tartışılmaya başlanmıştır.<br />

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren EEG’yi de içeren<br />

deneysel nörofizyolojik çalışmalarla bu durum doğrulanmıştır.<br />

Bugün için artık genetik <strong>ve</strong> kanal patolojileri<br />

düzeyinde hastalık fizyopatolojisi tartışılmakta <strong>ve</strong> ileri<br />

görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Ancak tüm<br />

bu gelişmelere rağmen EEG klinik pratikte giderek daha<br />

yaygın <strong>ve</strong> etkin olarak kullanılmakta, epilepsi tanısı <strong>ve</strong><br />

dolayısıyla tedavinin yönlendirilmesinde en sık kullanılan<br />

yöntem olarak önemini korumaktadır. Özellikle epilepsiyi<br />

taklit edebilen diğer paroksismal olayların ayırıcı<br />

tanısında en önemli incelemedir.<br />

Saçlı deriye yerleştirilen elektrodlar ile beyinin biyoelektriksel<br />

aktivitesinin elektroensefalografi (EEG) ile kaydedilmesi<br />

ilk kez 1929 yılında Hans Berger tarafından keşfedilmiştir.<br />

1 Yıllar içinde teknik gelişmeleri de beraberinde<br />

taşıyan bu inceleme için, mikrovolt düzeyinde çok düşük<br />

amplitüdlü dalgaların amplifikasyonu, filtre sistemlerinin<br />

uygulanması gerekmektedir. Tüm trase kağıt çıktıya alınmaktayken,<br />

artık günümüzde dijital EEG cihazları giderek<br />

yaygınlaşmaktadır. Dijital EEG’nin, trasenin daha ayrıntılı<br />

olarak değerlendirilmesini, artefaktların uzaklaştırılmasını<br />

sağlamak gibi birçok avantajı mevcuttur.<br />

Bir görüntüleme testi olmayan EEG’nin doğru yorumlanabilmesi<br />

kaliteli kayıt yapılmasını gerektirmektedir. Bu<br />

da titiz elektrot yerleştirmenin, cihazın uygun kontrollerini<br />

yapmanın, artefaktları tanımanın <strong>ve</strong> mümkün olduğunda<br />

düzeltmenin <strong>ve</strong> beyin elektriksel aktivitesini en<br />

uygun gösterebilecek uygun montajların seçimini yapabilen,<br />

tetkikin önemini anlayan, hasta ile iyi bir işbirliği<br />

sağlayabilen eğitimli teknisyenlere bağlıdır. 2<br />

Rutin EEG epilepsi tanısının konulmasında kullanılan<br />

en önemli laboratuvar yöntemidir. Başlıca zemin aktivitesinde<br />

belirgin asimetri <strong>ve</strong>ya yavaşlama <strong>ve</strong> epileptiform<br />

deşarjların (diken, keskin <strong>ve</strong> diken-dalga deşarjları) saptanmasına<br />

çalışılır. Elektroklinik sendromlar hakkında<br />

bilgi <strong>ve</strong>rir. Hastada epilepsi var mı, varsa epilepsi türü<br />

nedir gibi soruların yanıtlanmasına yardımcı olur. Saptanan<br />

anomalinin lateralizasyonu mümkünse lokalizasyonu<br />

açısından oldukça kıymet taşır. Ancak epileptiform<br />

anomalinin görülmesi mutlaka epilepsi anlamına gelmemektedir,<br />

aksi normal bir EEG’nin epilepsi tanısını dışlamayacağı<br />

da akılda tutulmalıdır. EEG zemin aktivitesi<br />

postiktal dönem dışında idyopatik jeneralize epilepsilerde<br />

(İJE) normaldir. Yavaşlamanın olması semptomatik<br />

epilepsiyi düşündürür. Epileptiform deşarjlar fokal, lateralize<br />

<strong>ve</strong> jeneralize olabilir, bu bulgular nöbet <strong>ve</strong> epilepsi<br />

sendromu hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir.<br />

Video-EEG incelemesi video görüntüleme kaydı ile eş zamanlı<br />

yapılan EEG (elektroensefalografi) kaydını içerir.<br />

<strong>Epilepsi</strong>nin kesin tanısı, nöbet hakkında daha ayrıntılı<br />

semiyolojik bilgi edinilmesi açısından son derece yararlı<br />

bilgiler sağlamaktadır. Bu amaçla video kamerası nöbetleri<br />

kaydederken, kollodion isimli özel bir solüsyon<br />

ile saçlı deriye yerleştirilen elektrodlar yardımıyla EEG<br />

kaydedilir. Böylece nöbeti hem görsel, hem eş zamanlı<br />

beyin aktivitesinin saatler <strong>ve</strong>ya günler süresiyle kaydı ile<br />

değerlendirmek mümkün olur. Nöbetler sıksa bu incelemenin<br />

yapılması daha da anlamlı olmaktadır. Cerrahi<br />

tedavinin planlanması için yüzeyel elektrodlarla net olarak<br />

lokalizasyon yapılamayan olgularda cerrahi olarak<br />

yerleştirilen derinlik elektrodlarıyla EEG incelemeleri de<br />

başarıyla uygulanmaktadır.<br />

İlk rutin EEG’ de tipik epileptiform anomaliyi saptama<br />

olasılığı kabaca %50’dir. Tekrarlanan EEG’lerde, aktivasyon<br />

yöntemlerinin iyi uygulanması <strong>ve</strong> mümkünse<br />

<strong>Klinik</strong> Gelişim 35


uyku kayıtları ile bu oran %80-90’lara çıkmaktadır.<br />

Sağlıklı erişkinlerde rutin EEG çekiminde epileptiform<br />

değişiklik görülme oranı %0.5’tir. EEG kliniğine yönlendirilen<br />

epileptik olmayan sağlıklı çocuklarda ise bu oran<br />

%2-4’e ulaşır. Nöbet geçiren hastanın EEG’sinin normal<br />

olması epilepsi tanısını dışlamaz. EEG’deki elektriksel<br />

anormallikler pek çok epileptik hastada ataklar arasında<br />

(interiktal dönem) da ortaya çıkar. Birçok epileptik hasta<br />

sürekli normal interiktal EEG bulgusu gösterebilir. <strong>Epilepsi</strong><br />

tanısı kesin olan hastalarda EEG bulguları hastalığı<br />

sınıflandırma, fokal ya da lateralize bir epileptik odak<br />

olduğunu tanımlama, uygun tedaviyi seçme, prognoz<br />

için yol gösterici olarak <strong>ve</strong> hastalığın gidişini izlemek<br />

için kullanılır. <strong>Klinik</strong> <strong>ve</strong> deneysel kanıtlar, epileptiform<br />

deşarjlar <strong>ve</strong> nöbet yatkınlığı arasında özel bir ilişki olduğunu<br />

desteklemektedir. Epileptik olmayan hastaların<br />

yalnızca yaklaşık % 2’sinin epileptik EEG’leri varken,<br />

kayıt şartlarına <strong>ve</strong> elde edilen çalışmaların sayısına bağlı<br />

olarak epileptik hastaların %90’ı epileptiform aktivite<br />

gösterirler. 2-4<br />

Uyku EEG incelemesi spontan ya da EEG’yi minimal<br />

etkileyecek şekilde kloral hidrat ya da melatonin ile<br />

çekilebilir. Rutin bir EEG çekimi standart aktivasyon<br />

yöntemleri olan hiper<strong>ve</strong>ntilasyonu <strong>ve</strong> fotik stimulasyonu<br />

içermelidir. 5 Şekil 1’de rutin EEG çekim protokolü örnek<br />

olarak şematize olarak yer almaktadır.<br />

EEG’nin <strong>Epilepsi</strong> Dışında Kullanımı<br />

EEG diğer nörolojik <strong>ve</strong> sistemik hastalıkların araştırılmasında<br />

<strong>ve</strong> takibinde, prognoz tayininde de kullanılabilir.<br />

Glükoz, kalsiyum gibi elektrolit düzensizliklerinde,<br />

böbrek, karaciğer hastalıkları gibi sistemik hastalıklarda<br />

epilepsi nöbetleri görülebilir. Metabolik ensefalopatilerde<br />

en sık gözlenen EEG bozukluğu zemin aktivitesinde<br />

yavaşlamadır. Fokal <strong>ve</strong>ya yaygın yavaşlamaların yanı sıra<br />

ileri dönemlerde “burst” supresyon aktivitesi de gözlenebilir.<br />

EEG bulguları ensefalopatinin derinliği hakkında<br />

bilgi <strong>ve</strong>rici olabilir. Tablo derinleştikçe yavaş dalgaların<br />

amplitüdü artar <strong>ve</strong> sonunda yüksek voltajlı ritmik delta<br />

aktivitesi oluşur. Fokal <strong>ve</strong>ya jeneralize epileptiform anomaliler<br />

de eşlik edebilir.<br />

Santral sinir sistemi enfeksiyonlarında EEG önem taşıyabilmektedir.<br />

Herpes simpleks ensefalitinde periodik lateralize<br />

epileptiform deşarjlar (PLED) bu tanıyı düşündürmektedir.<br />

Ayrıca subakut sklerozan panensefalit- SSPE,<br />

Creutzfeldt- Jacobs hastalığı gibi yavaş virus enfeksiyonlarında<br />

görülen periodik kompleksler tanı koydurucu<br />

özellik taşıyabilmektedir. Hastanın klinik durumundaki<br />

iyileşme <strong>ve</strong>ya kötüleşmenin, objektif olarak değerlendirilmesinde,<br />

özellikle hipoksik ensefalopatili hastaların<br />

izlenmesinde, mental durum <strong>ve</strong>ya bilinç değişikliğinin,<br />

uyku bozuklukları <strong>ve</strong> beyin ölümünün değerlendirilmesinde<br />

de EEG kullanılabilmektedir. 2,6,7 Özellikle<br />

konfüzyonel durumlarda metabolik ya da toksik ensefalopatilerde<br />

ya da non- konvulzif status epileptikus ayırıcı<br />

tanısının yapılmasında EEG son derece yardımcıdır. 8<br />

Epileptik Sendromlarda<br />

EEG Bulguları<br />

Halen kullanılmakta olan 1981 ILAE nöbet sınıflaması<br />

başlıca parsiyel <strong>ve</strong> jeneralize nöbetler olarak yapılmakta,<br />

parsiyel olanlar şuurun etkilenmesine göre basit <strong>ve</strong>ya<br />

kompleks olarak adlandırılmaktadır. Altta yatan kavram<br />

EEG’de elektrofizyolojik deşarjın ünilateral lokalize <strong>ve</strong>ya<br />

jeneralize olup olmamasına dayanmaktadır. 1989 sendrom<br />

sınıflaması da benzer olarak epilepsileri fokal <strong>ve</strong><br />

jeneralize, idyopatik <strong>ve</strong> semptomatik olarak sınıflandırır.<br />

Halen geçerli olan bu sınıflamaların yapılabilmesi için sınırlayıcı<br />

özelliklerine rağmen EEG’nin zorunlu olduğuna<br />

dikkat çekilmelidir.<br />

Spesifik EEG bulguları olan birçok epilepsi sendromu<br />

çocuklukta ortaya çıkar. Çocuklukta ortaya çıkan epilepsi<br />

sendromları klinik <strong>ve</strong> EEG bulguları tablo 1’de<br />

özetlenmiştir.<br />

İdyopatik epilepsi sendromlarının EEG bulguları 3-5<br />

Hz diken, çoklu diken <strong>ve</strong> yavaş dalga, normal temek<br />

aktiviteyi içerir. Fotosensitivite sıktır. Çocukluk çağı<br />

absans epilepsisinde tipik absans nöetlerine eşlik eden<br />

5-10 saniye süreli bilateral senkron 3 Hz diken dalga<br />

aktivitesi görülür (şekil 2). Ju<strong>ve</strong>nil absans epilepside<br />

çoklu diken dalga ya da 3 Hz’den daha hızlı diken dalga<br />

deşarjları görülür. Oksipital ritmik delta dalga aktivitesi<br />

EEG çekimine<br />

başlayış<br />

HV HV sonu FS EEG sonu<br />

0. dk.<br />

15. dk. 20. dk. 25. dk. 30. dk.<br />

İstirahatte, en az 6-7 kez, 10 sn süreli<br />

göz açma-kapama sırasında çekim<br />

3-5 dk süreli. Çekimi<br />

sonlandırmadan en az 3<br />

dk devam<br />

5 sn göz açık başla-5 sn<br />

sonra kapalı. 5 sn sonra<br />

FS’u sonlandır. Bir sonraki<br />

frekansa geçmeden en az 5<br />

sn bekle. Yeniden GA başla.<br />

Şekil 1: Aktivasyon yöntemleri ile birlikte rutin EEG çekim şeması<br />

36<br />

<strong>Klinik</strong> Gelişim


Tablo 1: Çoculuk çağında ortaya çıkan epilepsi sendromları 1<br />

Erken miyoklinik epilepsi<br />

Sendrom Başlangıç yaşı <strong>Klinik</strong> bulgu EEG<br />

Erken infantil epileptik ensefalopati<br />

(Ohtahara sendromu)<br />

Yenidoğanın ağır miyoklonik<br />

epilepsisi (Dra<strong>ve</strong>t sendromu)<br />

1. ay<br />

1- 3 ay<br />

İlk 1 yılda<br />

Miyokloni, parsiyel motor,<br />

tonik spazmlar<br />

Tonik spazmlar, fokal motor,<br />

miyoklonik atma, JTKN<br />

Febril, afebril nöbetler,<br />

miyokloni, atipik absanslar<br />

Burst süpresyon<br />

Burst süpresyon<br />

West sendromu 4- 7 ay İnfantil spazmlar Hipsaritmi<br />

JTKN: Jeneralize tonik klonik nöbet<br />

Jeneralize diken dalga,<br />

fotosensitivite (%40)<br />

ise bu tabloda görülmez. Atipik absans epilepsinin frekansı<br />

genelllikle 2.5 Hz’in altındadır <strong>ve</strong> daha düzensiz<br />

diken dalga aktivitesi görülür. Ayrıca temel aktivitenin<br />

de bozuk olduğu dikkati çeker. Atipik absans nöbetleri<br />

semptomatik jeneralize epilepsi sendromlarından olan<br />

Lennox- Gastaut Sendromu’nda görülen bir özelliktir. 9<br />

Ju<strong>ve</strong>nil miyoklonik epilepside ise deşarjlar simetriktir,<br />

ancak lateralizan değişiklikler sıktır. Hatta bu vakalarda<br />

fokal anomalilerin görülme oranı %40’ı bulabilir. Bu<br />

özellikler fokal klinik özelliklerle birlikte değerlendirildiğinde<br />

yanlış tanı <strong>ve</strong> tedavi sonuçlarına yol açabilmektedir.<br />

Fotososensitivite sıktır (%40-50), praksi <strong>ve</strong> okuma<br />

gibi provokan faktörler ile nöbetler tetiklenebilir. Ayrıca<br />

çoklu diken dalga değişikliği göz kapağı miyoklonili absans<br />

epilepsisinde de görülür.<br />

Fotosensitivite tüm epilepsilerin yaklaşık %5’inde görülür.<br />

Özellikle idyopatik jeneralize epilepsilerde ayrıca<br />

progresif miyoklonik epilepside nadiren de parsiyel epilepsilerde<br />

görülebilir. Farklı fotoparoksismal yanıt tipleri<br />

görülse de bunlardan sadece jeneralize fotoparoksismal<br />

yanıt klinik epilepsi ile ilişkilidir. 10<br />

Benign çocukluk çağı epilepsi sendromu olan Rolandik<br />

epilepsinin en tipik interiktal EEG bulgusu sentrotemporal<br />

bölgede yüksek amplitütlü fokal diken <strong>ve</strong>ya dikenyavaş<br />

dalga kompleksleridir. Daha küçük bir grupta<br />

fokal değişiklikler diğer bölgelerde de görülmektedir.<br />

Deşarjlar ünilateral ya da bilateral olarak belirirler. Bilateral<br />

olduklarında genellikle birbirinden bağımsız odaklar<br />

şeklindedir. 11 Deşarjlar genellikle uykuyla provoke<br />

olurlar. Temel aktivite normaldir. Benzer şekilde çocukluk<br />

çağının oksipital paroksizmli selim parsiyel epilepsileri de<br />

sık görülen diğer bir örneği oluşturmaktadır (şekil 3).<br />

Parsiyel epilepsi sendromu olan hipokampal sklerozlu<br />

mezyal temporal lop epilepside anteriyor ya da midtemporal<br />

diken <strong>ve</strong> yavaş dalga deşarjları görülür. Ayrıca iktal<br />

olarak karakteristik 5-7 Hz ritmik aktivite klinik nöbetlere<br />

eşlik edebilir. 1,12<br />

Ayrıca farklı etiyolojiler epilepsi nöbetlerine yol açabilirler.<br />

Bunların başlıcaları ka<strong>ve</strong>rnom, aretrio<strong>ve</strong>nöz malformasyonlar<br />

gibi damar anomalileri, nöronal migrasyon<br />

anomalileri, tümörler, nörokütane sendromlara bağlı<br />

lezyonlardır. Frontal, oksipital yerleşimlerine göre nöbetler<br />

<strong>ve</strong> klinik bulgular farklılık gösterirler.<br />

Progresif miyoklonik epilepsilerde uyanıkken temel<br />

aktivite başlangıçta normal <strong>ve</strong>ya yavaş olabilir. Fotosensitivite<br />

sıklıkla saptanır. Jeneralize <strong>ve</strong> hızlı diken dalga<br />

deşarjları <strong>ve</strong> özellikle oksipital fokal dikenler <strong>ve</strong> nöbetler<br />

görülmektedir. Temel aktivitede giderek artan bozulmanın<br />

görülmesi progresif miyoklonik epilepsileri düşündürür.<br />

1<br />

Status Epileptikus<br />

Status epileptikus tanısı konulması klinik kriterlere dayandığı<br />

halde EEG’nin de tanı <strong>ve</strong> tedaviyi izlemede önemi<br />

Şekil 2: 25 Hz ışık uyaran sırasında absans nöbeti<br />

geçiren hastada, 5 sn süreli jeneralize 3Hz diken <strong>ve</strong><br />

yavaş dalga aktivitesi (İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji<br />

AD, EEG laboratuvar arşivinden alınmıştır)<br />

Şekil 3: 5 gün arayla gece uykuda 2 nöbet epizodu<br />

olan 15 yaşında erkek çocuğun uyanıklık sırasında<br />

sağ oksipital bölgede görülen diken <strong>ve</strong> yavaş dalga<br />

deşarjları. (İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji AD, EEG<br />

laboratuvar arşivinden alınmıştır)<br />

<strong>Klinik</strong> Gelişim 37


üyüktür. Özellikle non-konvulzif status epileptikusta<br />

EEG hastanın statusta olduğunu doğrulamak için yardımcı<br />

olur. Jeneralize konvulziyonlara eşlik eden EEG’de<br />

sınırları ayırtedilebilen paternler ortaya çıkar. Sürekli<br />

hale gelen nöbet aktivitesi sürekli dikenler <strong>ve</strong>ya diken<br />

<strong>ve</strong> yavaş dalga kompleksleri, ritmik keskin dalgalar <strong>ve</strong>ya<br />

ritmik keskin dalgalar şeklinde olabilir. Bunları EEG’de<br />

düzleşme dönemleri izler <strong>ve</strong> iktal deşarjlar azalırken düzleşme<br />

periyotları progresif artış gösterir. Konvulziyonları<br />

durduğu halde bilinci açılmayan hastalarda <strong>ve</strong> tek bir<br />

nöbet geçirmesine rağmen bilinci açılmayan hastada acil<br />

EEG kaydı gereklidir. 12,13<br />

Nonkonvulsif status epileptikus (NKSE) tanısı konabilmesi<br />

için önce tablonun akla gelmesi, tanıyı doğrulamak<br />

amacıyla EEG incelemesinin yapılması gerekmektedir.<br />

Uzamış konfüzyonda postiktal ensefalopati ile NKSE<br />

ayırımı ancak EEG ile yapılabilir. SE tedavisi sonrasında<br />

hastaların yüksek bir oranda EEG bulguları ile NKSE saptanmıştır.<br />

NKSE’un gerçek sıklığı konusunda yeterli <strong>ve</strong>ri<br />

olmamakla birlikte mortalite <strong>ve</strong> morbiditesinin olduğu<br />

<strong>ve</strong> nöronal hasara yol açtığı kabul edilmektedir. <strong>Klinik</strong>te<br />

konvulzif aktivitenin gözlenmemesi nedeniyle tanı <strong>ve</strong> tedavisi<br />

gecikebilir. Bu açıdan klinik olarak şüphe duyulan<br />

her hastada acil EEG endikasyonu vardır. Tanı koydurucu<br />

tek yöntem olan EEG’de olgular arasında farklılık görülür.<br />

Devamlı ya da çok sık tekrarlayan jeneralize <strong>ve</strong>ya fokal<br />

tipik diken dalga deşarjlarının görülmesi ile nonkonvulsif<br />

tanısı kesinleşir. Bazen epileptiform aktivite olmaksızın<br />

yalnızca artan azalan görünümde teta <strong>ve</strong>ya delta aktivitesi<br />

<strong>ve</strong> jeneralize hızlı ritmler gibi nadir bildirilen özel bulgular<br />

da EEG’de izlenebilmektedir. Tanı konulamayan bazı<br />

durumlarda en önemli kriter, atiepileptik tedaviye klinik<br />

<strong>ve</strong> EEG yanıtının birlikte olmasıdır. 8,13<br />

Rutin EEG incelemesi halen epilepsi tanısında en geçerli<br />

<strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilir yöntem olarak önemini korumaktadır.<br />

Özellikle NKSE’da tanı <strong>ve</strong> tedavi takibinde EEG’nin yeri<br />

tartışılmazdır. Ucuz <strong>ve</strong> noninvaziv bir yöntem olması<br />

değerini daha da arttırmaktadır. Standardize protokollerin<br />

uygulanması <strong>ve</strong> deneyim ile tetkikin duyarlılık <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nilirliğinin daha da arttığı unutulmamalıdır.<br />

Kaynaklar<br />

1.<br />

2.<br />

3.<br />

4.<br />

5.<br />

6.<br />

7.<br />

8.<br />

9.<br />

10.<br />

11.<br />

12.<br />

13.<br />

Smith SJ. EEG in the diagnosis, classification, and management<br />

of patients with epilepsy. J Neurol Neurosurg Psychiatry. 2005;<br />

76: 2-7.<br />

Bilgin Ö, Borucu D. Elektroensefalografi <strong>ve</strong> Uyandırılmış Potansiyeller<br />

In: Tan E, Özdamar S (eds): Neurology in Clinical Practice,<br />

İstanbul, Veri Medikal Yayıncılık, 2009: 455- 481.<br />

Flink R, Pedersen B, Guekht AB, et al. Guidelines for the use of<br />

EEG methodology in the diagnosis of epilepsy. Acta Neurol Scand<br />

2002; 106: 1–7.<br />

Gregory RP, Oates T, Merry RTG. EEG epileptiform abnormalities<br />

in candidates for aircrew training. Electroencephalogr Clin Neurophysiol<br />

1993; 86: 75–77.<br />

Aktivasyon Yöntemleri. Baykan B, Bebek N. <strong>Klinik</strong> Nörofizyoloji<br />

Laboratuarları Uygulama El Kitabı, sayfa 118-131. Ed. Canan<br />

Aykut Bingöl, Münev<strong>ve</strong>r çelik, Yaşar Gürtekin. Türkiye Nörofizyoloji<br />

EEG-EMG Derneği İstanbul Şubesi. İstanbul, 2006.<br />

Aktaş A, Odabaşı Z, Gökçil Z, <strong>ve</strong> ark. Viral ensefalit tanısında<br />

EEG’nin önemi. <strong>Epilepsi</strong>, 2003; 9: 38-41.<br />

Gökçil Z, Odabaşı Z, Aksu A, <strong>ve</strong> ark. Acute fulminant SSPE:<br />

Clinical and EEG features. Clin Electroencephalography, 1998;<br />

29(1): 43-48.<br />

De Lorenzo RJ, Waterhouse EJ, Towne AR, et al. Persistent nonconvulsi<strong>ve</strong><br />

status epilepticus after the control of convulsi<strong>ve</strong> status<br />

epilepticus. <strong>Epilepsi</strong>a 1998; 39: 833–840.<br />

Halasz P, Filakovszky J, Vargha A, et al. Effect of sleep deprivation<br />

on spikewa<strong>ve</strong> discharges in idiopathic generalised epilepsy: a<br />

4624 hour continuous long term EEG monitoring study. Epilepsy<br />

Res 2002; 51: 123–132.<br />

Quirk JA, Fish DR, Smith SJM, et al. First seizures associated with<br />

playing electronic screen games: a community based study in<br />

Great Britain. Ann Neurol 1995; 37: 733–777.<br />

Yalçın AD. Çocukluk Çağının İyi Huylu Santro- Temporal Dikenli<br />

Parsiyel <strong>Epilepsi</strong>si- Benign Rolandik <strong>Epilepsi</strong>. In: Bora İ, Yeni SN,<br />

Gürses C (eds): <strong>Epilepsi</strong>, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi, 2008:<br />

205- 213.<br />

Özkara Ç. Temporal Lop Eplepsileri. In: Bora İ, Yeni SN, Gürses<br />

C (eds): <strong>Epilepsi</strong>, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi, 2008: 301- 315.<br />

Nei M, Lee JM, Shanker VL, et al. The EEG and prognosis in<br />

status epilepticus. <strong>Epilepsi</strong>a 1999; 40: 157–163.<br />

38<br />

<strong>Klinik</strong> Gelişim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!