11.07.2015 Views

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Buluşma 2011 Sayfa 12RÖPORTAJKenan Işık:Kim TiyatrocuOlmak İstemezSahnede canlı hareket eden insan, gene salondaoturan canlı biriyle ilişki kurar. Bu başka hiçbir sanatdalında yoktur, tiyatronun farkı ve ayrıcalığı buradadır.RÖPORTAJ: BURCU AKYÜZFOTOĞRAF: BARIŞ TEKİNAnkara’da Meydan Sahnesi’ne profesyonel olarak tiyatro yapmaya 17 yaşında başlamışsınız. Bize bu dönemden itibaren birsanatçı olarak gelişiminizde mihenk taşı olarak gördüğünüz oyunlardan bahsedebilir misiniz?Oyunlar değil de oyuncular benim için önemli, yani beni bugüne taşıyan ustalarım diyebilirim. Bunların içinde aklıma şu andagelenler Çetin Köroğlu, Mahir Canova, Cüneyt Gökçer, Raik Alnıaçık, Yıldırım Önal, Macide Tanır. Galiba onlar o genç yaşımda banabu cesareti vermeselerdi biraz zor olurdu her şey.Tiyatronun yazarlık ve yönetmenlik gibi alanlarıyla da ilgileniyorsunuz. Sizi ilk tiyatro oyununuzu yazmaya iten süreç neydi?Tiyatro çok sevdiğim bir alandı, yani tiyatrosuz bir hayatı hiç tahayyül edemiyordum. Askere gidince tiyatrodan uzaklaştım, yedeksubaydım ve ordu evinde kalıyordum. Tiyatro ile ilişkiyi yalnızca oyun yazarak kurabiliyordum. Sonra o yazdığım oyunu bir yarışmayasoktum ve kazandım. Benim anarşist bir yapım da vardır, bazen tiyatroda ona buna itiraz ediyordum. O zaman doğal olarakidarecilerle ters düştüğüm durumlar oluyordu. Bana öfkeleniyor, iş vermiyorlardı falan. O dönemlerde oyun yazmak hep imdadımayetişti, beni tiyatrodan koparmadı. Ama artık son zamanlarda yoğun bir hobi benim için, daha antik ve klasik metinlere yöneldim.Örneğin, Ahmed Hamdi Tanpınar’ın Türk edebiyatının en değerli romanlarından biri “Huzur”u oyunlaştırdım. “Abdülcanbazı”,Karen Blixen’in “Ölümsüz Öyküsü”nü…2007 Mevlâna yılı kapsamında onun Mesnevi metinler okuduğunuzu biliyoruz. Ayrıca Mevlana’dan şiirler de okuyorsunuz.Sizce, onun mesajlarının tekrar sanatın beslendiği kaynaklardan biri olmasının arkasında yatan nedenler neler?Bir kere ben bu soruya ne yazık ki ve ne yazık ki popüler olma kaygısı diyeceğim. Mevlana için son dönemde yazıp çizilenler onumaalesef derinlemesine anlatamıyor. Mevlana’yı Mevlana yapan şey aslında o romanlardan bize geçen duygu değil. Bir Şemskavramı, böyle bir kahraman çıktı ve bugün Türkiye’de Şems, Mevlana’nın daha yukarısında, daha değerli algılanmaya başlandı.Bu mümkün değil. Şems’in herhangi bir yazılı, çizili eseri yok. Sadece Makalat var ve o da çok değerli bir kitap değil, yani beş ciltlikMesnevi gibi bir eserin yanında sözü bile edilemez. Ama Şems’in hali, tavrı, duruşu, giyimi, kuşamı, küpesi, uzun saçı, anarşistliğinedense bazılarının çok işine geldi. Ne yazık ki sufilik denilen kurum, tasavvuf denilen o felsefi düşünce sistemi biraz yüzeyselanlatılıyor. Aslında derin bir geçmişi var Sufiliğin ve Tasavvufun. Sadece Mevlana değil, ta Platon’a kadar giden bir süreçtir bu. Oyüzden de biz Mesnevi’de Platon’un adına sık rastlarız, Eflatun diye geçer. YaniPlaton’dan da haberi vardır, böyle durduk yerde olmuyor hiçbir şey. Doğrusu bunuhoş karşıladım diyemiyorum, Mevlana da popülerin tuzağına düştü gibi.Ben bir kişi içinoynarım, o kişi hepvardır. Bunundeğerini bilen, onuanlayan muhakkakoradadır.Birçok yönetmen oyunculuk deneyiminin onları geliştirdiğini ve oyuncularınpsikolojisini anlamalarına yardımcı olduğunu söyler. Siz de oyunculuktanyönetmenliğe geçmiş biri olarak bunun mesleğinize ne gibi katkıları oldu?Bu rutin bir durumdur, dünyada da rejisörler çoğunlukla oyuncu kökenlidir. Diğerleride muhakkak bir şekilde oyunculuğa bulaşmıştır. Açıkçası rejisörlüğün bir tahsiliolacağına inanmıyorum, çünkü o bir ilgi alanıdır, bilgiden çok sezgilere dayalıdır.Tiyatroyu diğer sanatlardan ayıran yegane ölçüt insandır ve insan da çok kompleksbir varlıktır. O zaman, temel malzeme insan olduğuna göre, bu kompleks varlığıdikkatle incelememiz lazım. Örneğin Hamlet kimdir? Hamlet bu dünyada hiçyaşamamış biridir, ama “Hamlet gibisin” deriz. O kadar gerçektir. Ona ulaşmak içinkendinden yola çıkamazsın. Onun için bir rejisörün işi insansa, insanı iyi bilmesi lazım.Doğal olarak oyunculuk da buna yardımcı olur.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!