11.07.2015 Views

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

Buluşma Dergisi, Sayı 34, 1,56 Mb - Allianz Emeklilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Buluşma 2011 Sayfa 13RÖPORTAJSahne üzerinde yaşanan ve yaşanabilecek bin türlü terslik birçok sanatçıyıbatıl inançlar geliştirmeye itmiştir. Sizin oyunlardan önce mutlaka yerinegetirdiğiniz bir ritüeliniz, bir uğurunuz var mı?Aslında tiyatro sanatı başlı başına bir ritüeller bütünüdür. Yüzyıllar içindeoluşmuş kuralları vardır. Bir mabettir tiyatrocular için sahne. Cerrahlar içinde ameliyathane bir mabettir belki. Böyle yerlere kutsallık addetmek doğrudur,çünkü buraların kuralları ve kaideleri vardır. Hatta maçı kazanmak içinfutbolcuların da kendine göre dini ritüelleri bulunur ve bunlar motivasyonunbir parçasıdır. Kendimizi motive ederken kutsala sığınırız, o kutsal da bizedair özel olandır zaten. Kendinizi ne kadar din dışı, ateist ya da laikhissederseniz edin, oyuncuların hepsinde vardır bu. Çünkü orada bir imdatisteme durumu her zaman yaşanır. Oyunculuk, ruhen ve bedenen birkimlikten, başka bir kimliğe taşınmayı gerektirdiği için yoğun konsantrasyonister ve bu hiç de kolay değildir. Ben de insanlığın geleceği için, insanlarıngeleceği için hep olumlu ve iyi duygularla çıkarım sahneye. Zaten doğruyazılmış, doğru sahneye konulan, doğru oynanan her oyun daha mutlu, dahaadil, içinde daha eşit yaşanan bir dünya için edilen bir duadır.Tiyatronun fedakârlık isteyen bir meslek olduğu hep söylenir. Kendi adınıza bunu hissettiğiniz anlar veya pes etmek istediğinizzamanlar oldu mu?Sadece tiyatronun kutsiyetine helal getirildiği zaman benim itirazım oldu. O zaman da pes etmek değil, aksine devam etmek isteğiuyanıyor bende. 2500 yıl önce bu topraklarda yaşayan Sofokles ‘Antigone’yi yazmış. Oyunda, “Kardeşin kardeşi öldürmesi iyi birşey değildir” demiş yazar ve biz onu dinlememişiz. Bugün hala kardeş kardeşi öldürmeye devam ediyor. Yani sanatın fonksiyonubu kadar önemli ve değerli. O zaman nasıl pes edeyim, niye pes edeyim? Sofokles’e ayıp, tiyatro ve tiyatro seyircisine ayıp.Oynamaktan keyif aldığınız bir tür veya karakter var mı?Aslında yok. Ben hep dram oynadım tiyatroda. Ama benim talihsizliğim, televizyon için bir gün sitcom’da yer aldım ve herkes benikomedi oyuncusu zannetti. Böylece benim alanım olmamasına rağmen televizyonda hep komedilerle devam ettim.Yazdığınız kitaplar ve oyunlarla yazar yanınız tekrardan gündeme geldi. Size göre içinde yaşadığımız toplum, sosyal veekonomik krizleriyle, çöken ideolojileriyle cennetten cehenneme doğru yol mu alıyor, yoksa yirmi birinci yüzyıl daha insanmerkezli yeni bir dönemin doğum sancılarını mı çekiyor?Bizde bir laf vardır; “Allah’tan umut kesilmez” diye. İyi de bir laftır. Allah’tan umut kesilmeyeceğine göre, Allah’ın yarattığı insandanda umudu kesmek doğru değildir. Eğer umut etmezsek yaşamamızolanaksızdır. Şu an düşünün ki yarın güneş doğmayacak, çok feci bir şey.O yüzden umut etmek lazımdır, umutsuzluğa düşmek değil. Dünseyrettiğim, Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminin endeğerli özelliği de buydu zaten. Nuri Bilge Ceylan bir filozof gibi, dahadoğrusu bir Anadolu evliyası gibi bakıyor meselelere. Semih Kaplanoğluda böyledir. Onları sevmemin sebebi; bu büyük, kadim kültürü Batıyı taklitetmeden, kendi değerleri ile ortaya koymalarıdır.Yaşadığımız bu zamanda herkesin ana sıkıntısı kendini güvence altındahissetme isteği. Bunu büyük ölçüde sağlamak için sigorta yaptırmafikrine nasıl bakıyorsunuz?Benim de <strong>Allianz</strong>’dan sigortam var. Sonuçta kim kendi sağlığı ile oynamakister ki.Gerek içinde yaşadığı toplumdan beslenen bir sanatçı olarak gerekseşimdiki adıyla “Kim Milyoner Olmak İster” bilgi yarışmasının sunucusuolarak Türkiye’nin eğitim ve kültür düzeyi hakkında nedüşünüyorsunuz?Bizim ülkemiz bu anlamda biraz geri kalmış, hala okuma yazmabilmeyenlerin olduğu, hala ayrımcılığın yaşandığı bir yer. Irk ayrımındangeçtim, kadın erkek ayrımcılığının olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Buradaben eğitim dendiği zaman, sadece okuma yazmayı kast etmiyorum. Eğitim,kağıt tüketmek ile de alakalıdır. Yani edebiyatla, okumakla alakalı… Amatabii ki gelişiyoruz. Son 15 yıldır her alanda olumlu bir ivme kaydettik,umarım ki devamı gelir.Yoğun iş temponuzdan arta kalan vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?Sinemaya giderek, kitap okuyarak, tavla oynayarak.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!