Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
indeks<br />
2<br />
N D E S<br />
I<br />
8<br />
K7Portre<br />
Konuk Yazar<br />
Saynur<br />
Defne Sarýsoy’86<br />
Tezel’85<br />
23-25<br />
Duyurularýmýz<br />
36<br />
Saðlýk<br />
Dr. Aydýn Aksoy’75<br />
42<br />
Gurme<br />
Coconot<br />
26-33<br />
Bizim Dünyamýz<br />
38<br />
Saðlýk<br />
HLC<br />
Hairline<br />
Clinic<br />
40<br />
Kiþisel Geliþim<br />
Prof. Dr. Nuray<br />
Karancý’69<br />
44<br />
Gezi Rehberi<br />
Cave House<br />
12<br />
Kariyer<br />
Burcu Arýcý’84<br />
16-22<br />
Aktüalite<br />
34<br />
Maariften Yetiþenler<br />
Nuyan Sav’48<br />
i n d e k s
Yayýn Kurulu<br />
Suzan Bilgen Özgün (‘81)<br />
(Baþkan)<br />
Þenol Sarýsoy (‘82)<br />
(Baþkan Yardýmcýsý)<br />
Can Çýðýrgan (‘80)<br />
Aydan Þahin Ercan (‘82)<br />
Seda Özbulut Uzbek (‘95)<br />
Ayda Uçul (‘81)<br />
Yazý Ýþleri Müdürü<br />
M. Kutluhan Olcay (‘93)<br />
Katkýda Bulunanlar<br />
Ayfer Niðdelioðlu (‘81)<br />
Boðaç Çekinmez (‘99)<br />
Demet Aydýn (‘83)<br />
Yapým-Baský<br />
Ajans-Türk Basým A.Þ.<br />
Arzu Akgün (Koordinatör)<br />
Ýstanbul Yolu 7. km.<br />
Necdet Evliyagil Caddesi<br />
No:24 06370, <strong>Ankara</strong><br />
Tel : +90312 278 08 24<br />
Fax : +90312 278 18 95<br />
Renk Ayrýmý<br />
Filmsan<br />
Okur önerileri ve<br />
yorumlarý için<br />
e-mail: info@kolej.org<br />
Yönetim Yeri<br />
<strong>TED</strong> ANKARA KOLEJÝ<br />
MEZUNLARI DERNEÐÝ<br />
Kýzýlýrmak Cad. No: 8<br />
06640 Akay / <strong>Ankara</strong><br />
Tel : 444 0 958<br />
Fax :+90.312 418 74 41<br />
www.kolej.org<br />
Ýmtiyaz Sahibi<br />
<strong>Ankara</strong> Kolejliler<br />
LTD. ÞTÝ. adýna<br />
Bülent Baðdatlý (‘81)<br />
5500 adet bastýrýlmýþtýr.<br />
Dernek üyelerine<br />
ücretsiz daðýtýlmaktadýr.<br />
Yazýlarýn hukuki mesuliyeti<br />
röportaj sahiplerine<br />
ve yazarlarýna aittir.<br />
Basým Tarihi: 25 Aralýk 2008<br />
Yayýn Türü: Yerel süreli - 2 aylýk<br />
ISSN: 1305-5283<br />
54<br />
Keyif<br />
Coccinella<br />
72<br />
Bilim-Teknoloji<br />
Hüsnü Akalýn’63<br />
46<br />
Çocuk<br />
Prof. Dr. Nejat Akalan’74<br />
48<br />
Yaþam Kalitesi<br />
Dr. Mehmet Tümer’81<br />
KAPAK<br />
74<br />
Spor<br />
Pertev Öngüner<br />
27 Aralýk 1919<br />
Ulu önder Atatürk’ün<br />
<strong>Ankara</strong>’ya geliþi<br />
Cumhurbaþkanlýðý<br />
Atatürk Müze Köþkü<br />
50<br />
Sosyal Sorumluluk<br />
Milli Kütüphane Konuþan<br />
Kitaplýk Bölümü<br />
64<br />
Hobi<br />
Cengiz Engin’87<br />
56<br />
Kültür-Sanat<br />
Sibel Köse’86<br />
77 Türk Eðitim Derneði<br />
Kampüs<br />
84-86<br />
KolejIN<br />
87<br />
Torch<br />
52<br />
Moda-Tasarým<br />
Zeynep Tunuslu’80<br />
60<br />
68<br />
Uzman Makalesi<br />
M. Aydýn Karaöz’74<br />
88<br />
Kaybettiklerimiz<br />
indeks<br />
Kitap<br />
Reneta Sibel Yolak’85<br />
78-83<br />
3
Bülent BAÐDATLI’81<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />
Mezunlarý Derneði<br />
Genel Baþkaný<br />
baþkandan mesaj<br />
YENÝ BÝR YILA MERHABA DERKEN<br />
Sevgili Kolejliler,<br />
Yine dopdolu ve çok renkli bir dergiyle karþýnýzdayýz. Yayýn Kurulu olarak sizlerin<br />
de talep ve beklentileri doðrultusunda dergimizi içerik ve tasarým açýsýndan<br />
her yeni sayýda bir adým daha ileriye götürmenin mutluluðunu yaþýyoruz.<br />
Mezunlar Derneði olarak yaklaþýk iki ayý aþkýn süredir ayrý kaldýðýmýz bu dönemde<br />
pek çok faaliyet ve kutlamalarda bulunduk. Bu çalýþmalarýmýzý dergimiz<br />
sayfalarýnda bulacaksýnýz.<br />
Bu dönemde gerçekleþtirdiðimiz etkinliklerimizden biri 12 Ekim’de ikincisi yapýlan<br />
Uçurtma Þenliði oldu. Rüzgarlý bir hava olmasýna raðmen mezun ve öðrencilerimizin<br />
yoðun katýlým gösterdikleri bu günde yine çok keyifli saatler geçirildi.<br />
Okulumuz kampusunun gökyüzü rengarenk uçurtmalarla doldu. Çok<br />
sevilen bu etkinliðimiz gelecek yýllarda da devam edecek.<br />
Yine bu dönemde Ulu önder Atatürk’ün büyük zorluklarla kurduðu Cumhuriyetimizin<br />
85. yýldönümünü hep birlikte coþkuyla kutladýk. Atatürk’ün bizlere<br />
emanet ettiði bu deðerli armaðaný, onun yolundan giden takipçileri olarak,<br />
sonsuza kadar korumaya bir kez daha ant içtik.<br />
Ulu önder Atatürk’ün ölüm yýl dönümü olan 10 Kasým’da, yine biraz hüzünle<br />
ama ayný zamanda gurur ve hasretle, O’nu andýk. Ulu önderimizin 70. ölüm<br />
yýl dönümünde O’nun kurduðu okul olan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nin birer mezunlarý<br />
olarak, Atatürk’e ve bizlere býraktýklarýna olan baðlýlýðýmýzý bir kez daha<br />
gösterdik. Bu amaçla Atatürk Haftasý etkinlikleri kapsamýnda Atatürk’ün sevdiði<br />
þarkýlarýn seslendirildiði bir konser düzenledik. Mezun ve öðrencilerimizin<br />
yoðun katýlým göstererek, bizleri memnun ettiði bu konser, 15 Kasým’da Devlet<br />
Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleþtirildi. Konserde Kültür Bakanlýðý<br />
<strong>Ankara</strong> Devlet Klasik Türk Müziði korosu bizlere keyif dolu saatler yaþattý.<br />
Geçtiðimiz aylarda yaþadýðýmýz güzel ve özel anlardan biri de 24 Kasým Öðretmenler<br />
Günü oldu. Okulumuzda görev yapan çok deðerli öðretmenlerimizle<br />
birlikte okulumuzdaki törende yer almanýn kývanç ve mutluluðunu yaþadýk.<br />
Yaþamýmýzda çok þey borçlu olduðumuz öðretmenlerimize, bu vesileyle bir<br />
kez daha teþekkürlerimizi sunmak istiyorum.<br />
Dergimizin bu sayýsýnda, kapak konusu olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün <strong>Ankara</strong>’ya<br />
geliþine yer verdik. Bu amaçla, dergimizin kapaðýna, Atatürk’ün ömrünün<br />
en uzun yýllarýný geçirdiði þu an müze olarak kullanýlan ilk Cumhurbaþkanlýðý<br />
konutu olan, Çankaya Köþkü’nü taþýdýk. Dergimiz sayfalarýnda da geniþ<br />
yer verdiðimiz Müze Köþk’ün haberinin hazýrlanmasýna yardýmlarýný esirgemeyen<br />
Müze Müdürü Sayýn Seda Þentürk’e katkýlarýndan dolayý teþekkür<br />
ederiz.<br />
Dergimiz sayfalarýnda ayrýca, pek çok konuda mezunlarýmýzla yaptýðýmýz röportajlarý<br />
bulacaksýnýz. Bizleri kýrmayarak, deðerli zamanlarýndan fedakârlýkta<br />
bulunan, yazý ve röportajlarýný bizlerden esirgemeyen mezun ve dostlarýmýza<br />
çok teþekkür ederiz.<br />
Sevgili arkadaþlar, Spor Kulübümüz pek çok branþta mücadele etmektedir.<br />
Birinci ligde oynayan Erkek Basketbol Takýmýmýz, ikinci ligde mücadele eden<br />
Kýz Voleybol Takýmýmýz, yine bölgesel ligde oynayan Kýz Basketbol Takýmý ve<br />
üçüncü ligde oynayan Erkek Voleybol Takýmýmýzýn tüm maçlarýna destek için<br />
mezun ve ailelerimizi bekliyoruz. Onlarý bu gururlu ama zorlu yolda yalnýz býrakmayýp,<br />
desteklerimizi esirgemeyelim.<br />
Yazýma burada son verirken, tüm mezunlarýmýzýn geçmiþ Kurban Bayramýný<br />
en içten dileklerimle kutlar, gelmesine sayýlý günler kalan yeni yýlý gönlünüzce,<br />
sevdiklerinizle ve saðlýkla geçirmenizi dilerim.<br />
Bir sonraki sayýmýzda buluþmak üzere sevgi ve saygýlarýmla...<br />
5<br />
Bülent Baðdatlý<br />
Genel Baþkan<br />
ARALIK2008 kolejliler
Niye bu kadar “Issýz”laþtýk?<br />
konuk yazar<br />
Çaðan Irmak, doðrusu iyi iþ çýkardý. Sinema adýna yönetmenliðini deðerlendirmek, sinema eleþtirmenlerinin<br />
iþi olduðundan, böyle bir gayret içine girmeyeceðim. Benim “iyi iþ”ten kastým, bir kesimin nabzýný tutmak ve gündem<br />
yaratmak adýna yakaladýðý baþarýyla ilgili daha çok. “Issýz Adam” vizyona girer girmez, gazetelerin köþe yazýlarýnda,<br />
arkadaþ toplantýlarýnda yazýlmaya, konuþulmaya baþlandý. Hatta bana kýsa aralýklarla, en az üç arkadaþýmdan<br />
“Issýz Adam’a gittin mi” mesajlarý gelince, kendimi sosyal bir olgudan geri kalmýþ gibi hissettim ve kendimi<br />
sinemada buldum. Yoksa izleyeceðim yoktu.<br />
Bilirsiniz, birileri birþeyden çok bahsedince beklentiniz artar, kusur aramaya baþlarsýnýz. Ben de haliyle biraz<br />
daha eleþtirel gözle izlemiþ olmalýyým ki, aðlamaktan bitap düþmedim ve ruhumda derin izler býrakmadý. Ancak<br />
çevremdeki insanlarýn üzerinde býraktýðý etki ve kendinden bu denli söz ettirmesi adýna farklýydý benim için. Kadýnerkek<br />
herkesi, bu “yalnýzlaþma hikayesi” içten içe çok etkiledi. Filmdeki kadýn veya erkekle, uzaktan yakýndan ilgisi<br />
olmayan nice insan, durup hayatýný sorgulamaya baþladý. Çoluk çocuða karýþmýþ, düzenli hayatlar kurmuþ<br />
arkadaþlarým, bana telefon açýp ”Ýyi de biz niye bu kadar aðladýk bu filmde?“ diye sorar oldular.<br />
Cevabý aslýnda çok basit. Giderek hepimiz yalnýzlaþýyoruz. Hepimizin içindeki hüzün giderek büyüyor. Daha<br />
bireysel, daha içe dönük, daha ben merkezci hayatlar içine kendimizi hapsediyoruz. Buna da güzel kýlýflar uyduruyoruz.<br />
Kimimiz zamansýzlýktan yakýnýyor, kimimiz dengini bulamamaktan, kimimiz<br />
çok çalýþmaktan, kimimiz parasýzlýktan, kimimiz yorgunluktan. Herkesin bir<br />
hikâyesi, herkesin bir bahanesi var. Sonuç deðiþmiyor, yalnýzlaþýyoruz. Kimimiz<br />
küçük bir ailenin içine kilitliyoruz kendimizi, kimimiz daha da yalnýzlýðý seçip, tek<br />
baþýnalýða endeksliyor hayatýný.<br />
Kabul edelim, geçen yýllar hepimizin moralini bozuyor. Öyle veya böyle yaþanmýþlýklarýn<br />
aðýrlýðý çöküyor üzerimize. Onun için bize gençliðimizi hatýrlatan<br />
þeylerin peþine düþüyoruz farkýnda olmadan.. Son yýllarda 70’lerin, 80’lerin müziði<br />
çok popüler oldu, niye hiç düþündünüz mü? Müzik kalitesi daha yüksekti belki,<br />
daha duyguyla yapýlmýþ parçalar vardý, tamam ama hepsi bu mu? Hayýr, bize<br />
kaybettiklerimizi geri getiriyor da ondan. Her bir parçada ruhumuzun körpe yanlarý<br />
tekrar kýpýrdanýyor içimizde de ondan.<br />
“Issýz Adam”, iþte bizi çocukluðumuzun, gençliðimizin o parçalarýyla da vurdu.<br />
Unutmuþ olduðum o þarkýlarý tekrar dinlerken, ruhumun derinliklerinde pekçok<br />
aný canlandý. Yüzleþmek zorunda olduðum gerçek de; bir daha yaþanmayacak<br />
olmalarýydý. Yaþarken kendimizde farketmediðimiz büyük deðiþimler, iþte<br />
böyle savunmasýz anlarýmýzda, bir þarkýyla gelip vuruyor darbeyi. “Yüzlerimizde<br />
artan çizgiler, yýllarýn izleri” kliþesine hiç girmeyeceðim, ondan daha önemlisi; ruhumuzun<br />
geçirdiði evrim. Ýþte tam da burada çýkýyor yalnýzlýk karþýmýza.<br />
Kendimizi köþeye sýkýþmýþ hissediyoruz. Biraz bizim kuþaðýn zorluðu da buradan<br />
geliyor. Aile kavramýnýn önemiyle büyütüldük, sonra kadýn – erkek rolleri- Defne Sarýsoy'86<br />
nin deðiþtiði bir dönemde kendimizi yetiþkin olarak bulduk. Eskinin öðretilen davranýþlarý<br />
bizim üstümüzde biraz eðreti kaldý, uyum saðlamaya çalýþtýk, çoðumuz<br />
beceremedik. Ama yeni þablonlar da geliþtiremedik. Ne anne babalarýmýz gibi olabildik, ne de tam anlamýyla özgür...<br />
Ruhumuzun karanlýklarýyla kendimiz bile yüzleþmek istemiyoruz artýk, kaldý ki bir baþkasýna gösterelim. Aslýnda<br />
kalabalýk duran sýfatlarýn arkasýnda bütün çaresizliðiyle duran biziz. Ýþte “Issýz Adam”, Alper’in hüznünde bize<br />
kendi çaresizliðimizi gösterdi. Bunun için, hepimiz durup düþünmek zorunda kaldýk. Düþünmek de yetmedi, kendimiz<br />
gibi olanlarý bulmalýydýk, sayýca ne kadar çoksak, o kadar avunacaktýk.<br />
Bilmem bir avuntu olur mu sizin için, sayýmýz çokmuþ arkadaþlar... Bir baktýk ki, etrafýmýzda bir sürü “Issýz<br />
adam”, bir o kadar da “Issýz kadýn” geziniyormuþ meðer.<br />
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yýllarda gittikçe daha fazla “hüzünlü yalnýzlýklarýmýz”a sarýlýp uyumak zorunda<br />
kalacaðýz. Mutluluðu yakalayýp, bunu içine sindiren o küçük azýnlýk içindeyseniz, aman þeytana uymayýn, “ýssýz”laþmanýn<br />
özenilecek bir yaný yok. Ha çoktan “kronik ýssýzlardan” olmuþsanýz, o zaman yüreðinizden vuracak<br />
daha çok filmler geçecek hayatýnýzdan...<br />
Ama unutmayýn, gerçek sevginin arayýþý hiç bitmeyecek... Son nefeslerimize kadar...<br />
7<br />
ARALIK2008 kolejliler
portre<br />
8<br />
Sadece ses tonu, diksiyonu ve ekrana yakýþan görüntüsü ile deðil haberi izleyiciye yaþatýrcasýna<br />
veriþi ile de akýllarda iz býrakan bir isim Saynur Tezel’85. Canlý yayýn sýrasýnda istemediði<br />
bir durumda tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen disiplinli haberci, þimdilerde ailesine<br />
daha fazla zaman ayýrmak için SKY Türk'teki programýný sonlandýrdý. Kendisi her ne kadar<br />
bu yoðun tempoyu tekrar istemediðini söylese de ekranlarýn bu baþarýlý haber editörü ve<br />
programcýsýný haber izleyicileri arayacaklardýr. Saynur Tezel, bu yoðun temposunda bize de<br />
vakit ayýrarak, Kolejli arkadaþlarýna ve sevenlerine dergimiz sayfalarýndan "merhaba" dedi.<br />
Büyük çoðunluk sizi düzgün ve akýcý Türkçenizle<br />
sunduðunuz haber programlarýndan tanýyor. Sizin<br />
haberciliðe baþlamanýz nasýl oldu?<br />
Televizyonculuða 1993'te Sabah Gazetesi’ndeki<br />
bir iþ ilaný ile baþladým.<br />
O ilaný görünceye kadar bir yýl bankacýlýk,<br />
iki yýl da marketing alanýnda<br />
çalýþmýþtým. Özal nesli olduðumuz<br />
için bu ikisi en gözde mesleklerdi.<br />
Ama açýkçasý gönlümce yaptýðým seçimler<br />
deðildi. "Ýyi bir okulda oku, geçerli bir kariyerin<br />
olsun" babýnda, herkesi mutlu<br />
etmek için, popüler deyimiyle "mahalle<br />
baskýsý" sonucu attýðým adýmlardý.<br />
Herhalde fena da deðildim ki o<br />
iþ ilanýna baþvurmaya karar verdiðimde<br />
dünyada pazarlama alanýnda<br />
önde gelen bir þirketten ara kademe<br />
yöneticisi olarak transfer teklifi<br />
almýþtým. Yaþým hayli küçük olmasýna<br />
raðmen dünya devi bir þirket<br />
bana çok iyi imkânlarla kapýsýný<br />
açýyordu. Televizyonculukta<br />
ise adeta stajyer gibi sýfýrdan<br />
baþlayacaktým. Fakat çok riskli<br />
de olsa haberciliði denemek istedim.<br />
Aslýnda hiç de maceracý<br />
filan deðilimdir. Herhangi bir iþte<br />
mümkün olduðunca<br />
olasýlýklarý hesap edip,<br />
riski minimize etmek<br />
için akýllara ziyan çalýþýrým<br />
ama o küçücük iþ<br />
ilaný için gözü-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Saynur Tezel'85<br />
mü kararttým. Bir gün ofisimde çalýþýrken fakstan<br />
geçti. Körfez Savaþý'nda CNN International'ýn<br />
yaptýðý yayýncýlýktan nasýl etkilendiðimi bilen ve<br />
"keþke böyle bir þey Türkiye'de olsa veya ben<br />
ABD'ye gidip þansýmý denesem" gibi en<br />
uçuk hayalimi paylaþtýðým bir yakýným göndermiþti.<br />
Meðer ATV'nin kuruluþu içinmiþ.<br />
Gittim konuþtum. Amerika ve Ýngiltere'den<br />
özel bir ekip toplanmýþtý ve Türkiye'nin ilk haber<br />
kanalýný kurmaya çalýþýyorlardý, týpký CNN<br />
International gibi bir projeydi. Bunu görünce<br />
benim o saðlamcý kiþiliðim kapýdan uçup gitti.<br />
Tam sayýyý bilmiyorum ama epeyce bir<br />
baþvuru içinden 25 kiþiyi seçtiler. Onlardan<br />
biri de bendim. Çok az bir maaþla,<br />
daha önceki iþimde bir yöneticiyken<br />
neidüðü belirsiz bir çaylak<br />
olarak öyle hesapsýz bir maceraya<br />
atýldým. Neyime güvendiysem?!<br />
Bize çalýþtýðýnýz bir gününüzü<br />
anlatabilir misiniz? Þüphesiz<br />
günleriniz yoðun bir tempoda<br />
geçiyor.<br />
Hem de akýl almaz yoðun ve<br />
açýkçasý artýk beni de kara kara<br />
düþündüren bir tempo bu. Çünkü<br />
bundan 2 yýl önce hayatýmýn<br />
en deðerli varlýðý, bebeðim dünyaya<br />
geldi ve ben ne yazýk ki akýllara<br />
zarar iþ yüküm nedeniyle<br />
O'nun en güzel zamanlarýný hep<br />
yarým yamalak yaþadým. Ama<br />
Ekranlarýn en “yürekli”<br />
kadýn habercisi
yanlýþ anlamayýn bu "yük"ten kimseyi sorumlu tutuyor deðilim,<br />
bizzat ben yarattým çünkü. Yok yok aslýnda düþününce benim<br />
bir günahým yok. Asýl sorumlu "ben bu iþi býraktým artýk" diye<br />
kenara çekildiðim bir dönemde karþýma çýkýp beni yeniden<br />
"zehirleyen" HaberTürk'ün eski Genel Yayýn Yönetmeni ve sevgili<br />
arkadaþým Melih Meriç'tir. Þaka bir yana Melih meslektaþlýktan<br />
öte, dost olarak bana o kararsýz dönemimde çok deðerli<br />
bir destek verdi ve bu iþe devam etmek istemediðimi düþündüðüm<br />
bir noktada (tam bir yýl dýrdýrlarýmý çekerek) beni tam<br />
tersine inandýrdý. Melih'e önce "ben artýk ekrana çýkmam, sadece<br />
yazarým" dedim. Hiç "hayýr" demedi ve gayet ustalýkla<br />
(týpký bir büyüðün huysuzlanan çocuða tahammülü gibi) "ama<br />
ekran da senin iþinin parçasý" diyerek ikna etti. "Yazmadýðým<br />
haberi ekranda veremem. Sadece kendi haberime sahip çýkabiliyorum"<br />
dedim, O da, "gel neyi, nasýl istiyorsan yap" dedi.<br />
Iþýklar içinde yatsýn Ufuk Güldemir'in medyada kurduðu tek özgürlük<br />
adasýna beni de aldýlar ve böylelikle 2005'in baþýndan<br />
buyana yapmayý sürdürdüðüm "BUGÜN" programýna baþladým.<br />
Ekranda her akþam 22:00'deki program için sabahtan<br />
baþlýyorum çalýþmaya. Bebeðimi sabah 09:30'da anaokuluna<br />
býraktýktan sonra evde ajanslarý taramaya, canlý yayýndaki açýklamalarý<br />
(örneðin Salý günkü TBMM grup toplantýlarýný) dinlemeye<br />
ve yazmaya oturuyorum. Sonra saat 14:00 gibi, evde<br />
yazdýklarýmý cd'ye alýp kanala gidiyorum. Kanalda bilgisayar<br />
baþýndan tekrar kalkýþým ancak ekrana hazýrlýk; yani saç, makyaj<br />
vs. için. O da yayýna 5-6 dakika kala olabiliyor. Ekranda<br />
yaklaþýk 1.5 - 2 saat kalýyorum. Eve gidiþim ise çoðu zaman<br />
00:30 - 01:00'i buluyor. Cambazlýk gibi bir þey ama kesinlikle<br />
bu rutini deðiþtireceðim. SKY Türk'ten ayrýldýktan hemen sonra<br />
bir baþka kanal "BUGÜN"ü kendileri için yapmamý istedi ama<br />
hayatýma ve her þeyden çok sevdiðim aileme, biricik bebeðimin<br />
yüzüne baktýktan sonra artýk kolay kolay böylesi akýllara<br />
zarar bir tempoya döneceðimi zannetmiyorum.<br />
Tecrübeli ve bu iþi iyi yapan biri olarak, bu mesleði tercih<br />
eden genç okurlarýmýza neler önerirsiniz? Sizce iyi bir haber<br />
sunucusunun sahip olmasý gereken özellikler nelerdir?<br />
"Ýyi" olmak istiyorlarsa öncelikle haberin "sunucusu" olmamasý<br />
lazým. Bence haber sunulmamalý, okunmamalý, sadece<br />
ve sadece anlatýlmalý. O nedenle ben fizik, boy, pos, endam,<br />
diksiyon vs. bunlarý kesinlikle tali görüyorum. Bu sözlerimden<br />
Türkçe'nin yaþatýlýp, güçlendirilmesi ve güzel kullanýmýna emek<br />
vermiþ büyüklerimiz sakýn alýnmasýnlar. Elbette kamuoyuna hi-<br />
portre<br />
tap eden herkes bir siyasetçiden, öðretmene, medya mensubuna<br />
kadar ana dilini kusursuz konuþmalý. Dil milletin kendisidir,<br />
öz benliðidir. Ama diksiyon kursuna giderek de haberci<br />
olunmaz. Zaten artan bir oranda ekran artýk haberi "okuyanlar"dan,<br />
"bilenler"e geçiyor. Bunun böyle olacaðýný bana ilk,<br />
ATV'nin kuruluþ aþamasýnda, projenin baþýndaki Amerikalý televizyoncu<br />
Jerry söylemiþti. Eðitim sýrasýnda "senin ekranda olman<br />
gerektiðine inanýyorum" dedi. Benim de aklýmda sadece<br />
muhabirlik vardý ve açýkçasý spikerlik hiç cazip gelmiyordu. Bunun<br />
üzerine "Jerry sen benim nasýl Türkçe konuþtuðumu bile<br />
bilmiyorsun" bahanesi ile (ki o dönemde bu, iþi yapmanýn tek<br />
koþulu, yani son derece kuvvetli bir bahaneydi) itiraz ettim. O<br />
da bana "merak etme onu da sordum, çok sorun yokmuþ" deyip<br />
güldü. "Ben haberi yapan kiþi olmak istiyorum" diye aðzýmdaki<br />
baklayý çýkarýncaysa, "Zaten Amerika'da bu iþi yerel aksanlara<br />
sahip insanlar bile yapýyor. Önemli olan bir metni okumak<br />
deðil, haberi anlatmak. Sen hem haberi yapan, hem de<br />
anlatan biri olabilirsin" dedi. Ve "anchor" kelimesini ben ilk kez<br />
bu konuþmada duydum. Þimdilerde Türkiye'de mesleðin zirvesi<br />
olarak tanýmlanan, Amerika'daysa esasýný teþkil eden bu<br />
"anchor"lýk teklifine pek aklým yatmadý, bir iki itiraz ettim ama<br />
sonunda beni "bak ekranda adama ihtiyacýmýz var, bana güven"<br />
vs. deyip ikna etti. Öyle gümbürtüye gittik yani. Hatta çok<br />
komik bir baþka þey de oldu. Diksiyon kurallarýný bilmediðim<br />
Türkçe'nin eðitimini vermemi de istediler. 1999'da Marmara<br />
Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nden bu yönde bir talep geldi.<br />
Onlara da "ben bu dilin kurallarýný bilmem" dedim ama yine ikna<br />
edemedim. Sorumluluk konusunda takýntýlý olduðum için<br />
de konuyla ilgili bulabildiðim ne kadar kitap, makale varsa yutarak<br />
bir ders programý hazýrladým, 3 sene de ders verdim. O<br />
arada ben de Türkçe öðrenmiþ oldum. Sadede gelirsek; diksiyon<br />
kursu, saç, makyaj, canlý yayýn atraksiyonlarý vs. ile bu iþ<br />
olmaz. Bu sadece kadýnlar deðil, erkekler için de geçerli. Önce<br />
çok iyi bir eðitim, bunun ötesinde iflah olmaz bir merak ve<br />
araþtýrma duygusu ve nihayetinde sanýrým biraz da mazohist<br />
olmak gerekiyor. Ne yazýk ki bu iþ (eðer hakký ile yapmak istiyorsan)<br />
"rahat" veya "az çalýþýlarak" yapýlabilecek bir þey deðil.<br />
Ülkemizde ne yazýk ki kadýn 'anchor' sayýsý çok az. Sizce<br />
bu, kadýnlarýn bu iþe ilgi duymamasýndan mý, yoksa bu<br />
mesleðin halen bir erkek mesleði olarak görülmesinden<br />
mi kaynaklanýyor?<br />
Siz sanýrým sadece genel amaçlý kanallarýn ana haber bültenlerinden<br />
bahsediyorsunuz. Yoksa haber kanallarýnda gerek<br />
haber, gerek ekonomi, gerekse spor konusunda bu iþi hakkýyla<br />
yapan, benim jenerasyonumdan çok deðerli kadýn anchorlar<br />
var. Ekrandaki kadýnlar daha ancak on yýlý aþkýn bir süredir<br />
birilerinin yazdýklarý yerine "kendi sözünü" söylüyor. Ali Kýrca,<br />
Uður Dündar, Mehmet Ali Birand gibi duayenlerin ana haber<br />
bültenlerinde olmasý da tesadüf veya "cinsiyet ayýrýmý" vs. deðil<br />
bence. Artýk haberciliðe yýllarýný vermiþ insanlarýn ekranda<br />
haberi "anlatmalarý" zamaný. Ekran yüzleri arasýnda yarým asýrdýr<br />
erkekler bu iþe emek vermiþ, biz daha doksanlarýn ikinci yarýsýna<br />
doðru bu iþe baþlamýþýz. Kadýnlarýn da sýrasý gelir ama<br />
önce emek vermeleri lazým. Yayýn saatine kadar internette ya<br />
da telefonda sohbet edip, kendini bir kadýn olarak da harika<br />
9<br />
ARALIK2008 kolejliler
portre<br />
10<br />
hissetmene yardýmcý olacak þahane bir makyaj ve saç yaptýrmak,<br />
yayýndan yarým-bir saat önce birilerinin yazdýðý 3-4 satýr<br />
anonslarý okuyup noktalama düzeltmesi yapmakla yetinirsen<br />
"neden kadýnlara bu iþi yaptýrmýyorlar" diye hayýflanamazsýn.<br />
Mesleðinizin zorluklarýndan bahseder misiniz? Keþke þu<br />
an burada olmasaydým, bu haberi vermeseydim dediðiniz<br />
anlar yaþadýnýz mý?<br />
Teknik anlamda beni zorlayan bir durum olmasý zor. Bir arýza<br />
ya da hata olsa, haber paketlerinin montajlarý, konuk, canlý<br />
baðlantý vs. yetiþmese, ekran kendisini toparlayana kadar yayýný<br />
sürdürüyorum. Bir yerde daha söylemiþtim, býraksanýz 20<br />
saat konuþurum. Ama yazarken de, bazen ekranda da inanýlmaz<br />
duygusallaþtýðým, öfkelendiðim haberler var. Dinmeyen<br />
terör saldýrýlarý, þehit acýsý, çocuklara, çaresiz insanlara yapýlan<br />
suistimaller, canlarýna kasteden ihmaller, haksýzlýklar beni hakikaten<br />
periþan ediyor. Hele de konunun muhatabýný yayýna almýþsam<br />
ve canlý mülakat yapýyorsam o tepkilerim hepten açýða<br />
çýkýyor.<br />
Ekranda tepkilerinizi<br />
çok açýk ortaya koyuyorsunuz.<br />
Bu bir tarz<br />
mý?<br />
Bu bana hep soruluyor.<br />
"Kasýtlý mý yapýyorsunuz"<br />
derseniz cevabým<br />
hayýr. Haber paketlerini<br />
yazýyorum ama o<br />
paketlerin anonslarýný<br />
yazmýyorum, daha doðrusu<br />
zamaným kalmýyor<br />
ve yazamýyorum. O nedenle<br />
ekranda o haberi<br />
doðaçlama anons ediyorum,<br />
yani anlatýyorum. Hal böyle olunca, yani önümden geçen<br />
bir metin bulunmayýnca bir sohbette nasýl konuþuyorsam<br />
öyle oluyor yayýn. Duygum veya tepkim, adýný siz koyun, bu<br />
yüzden belli oluyor herhalde. Ama nadir de olsa ekranda mülakat<br />
yaparken sert tartýþmaya girdiðim anlarý soruyorsanýz o<br />
baþka. Evet böyle durumlar oldu ama asla bunu planlayarak<br />
yani "olay çýksýn da seyredilsin" gibi küçük hesaplarla yapmadým.<br />
Zaten alacaðým tüm konuklarla yayýn öncesinde konuþurum.<br />
Rating uðruna tuzak kurmam, iki karþýt görüþ alýp polemik<br />
de yaptýrtmam. Tercihim bir durumu, bir iddiayý haberleþtirmek<br />
ve o haberin, o iddianýn hedefindeki kiþiye ya da uzmanýna<br />
"doðru mu? doðrusu nedir?" diye sormaktýr. Bu nedenle<br />
de genelde telefon açýp "bu gece katýlýr mýsýnýz" dediðim bir kiþiden,<br />
hangi görüþe mensup olursa olsun - bir toplantýlarý yoksa<br />
ya da uykularý gelmiyorsa - ret yanýtý pek almam. Haa ama<br />
þu oldu; yayýndan önce habercilik ve yasal zorunluluklar çerçevesinde<br />
özel sýnýrlarý belirtmeme raðmen bu mutabakata hiç<br />
varýlmamýþ gibi benim programýmý kullanarak, cevap hakký doðuracak<br />
þekilde birilerini hedef alan, hakarete kalkýþanlar ya<br />
da asla savunulamayacak bir durumda "ne var ki bunda" tarzý<br />
sözde had bildirmeye çalýþanlara sert tepki verdim. Benim ve<br />
yayýncýlýðýn kýrmýzý çizgileri ihlal edilirse cevapsýz býrakmam.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Yoksa kýzgýnlýk, rating arayýþý vs. bunlar söz konusu deðil.<br />
Son olarak <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'yle ilgili neler söylemek istersiniz?<br />
<strong>TED</strong> deyince benim aklýmda tek kelime var; özlem… Kolej'in<br />
Kurtuluþ'taki o ilk yerleþkesinde geçirdiðim 11 yýlý hep keyifle<br />
ama bir o kadar da buruk anýyorum. Liseden mezun olurken<br />
en yakýn arkadaþýmla sarýlýp dakikalarca aðlamamýz, okulun<br />
kapýsýndan bir daha kol kola giremeyeceðimizi bilmenin<br />
getirdiði hüzün hiç aklýmdan çýkmadý. Neyse ki sonrasýnda<br />
ODTÜ gibi yine çok özel, hayatýmýn en güzel yýllarýný geçirdiðim<br />
çok iyi bir eðitim camiasýna katýldým ama <strong>TED</strong> her zaman<br />
bir baþkaydý… Çünkü ilk aþk neyse benim için Kolej de o…<br />
Bir çocuðu anne kucaðýndan alýp, üniversite kapýsýna kadar taþýyan<br />
çok köklü bir eðitim kurumu ve bunu yaparken de hep<br />
insan denen varlýðý bir bütün olarak, yani hakkýný vererek geliþtirmeyi<br />
ön planda tutuyor… Okuduðum 11 yýl boyunca "sadece<br />
dersler"le ilgilendiðimi hiç hatýrlamýyorum. Beni gözlemleyen<br />
hocalarým her yýl mutlaka 2 veya daha fazla ders dýþý faaliyete<br />
yönlendirirlerdi. Bu tabi sadece benim için deðil tüm öðrenciler<br />
için geçerliydi. En az bir enstrüman çalmak, bir spor<br />
dalýnda iddialý olacak kadar eðitilmek, dans, müzik, tiyatro ve<br />
insana, dünyaya dair tüm güzelliklere kapý aralamak gibi hedefi<br />
vardý eðitimin. Yani özgüvenli bireyler yetiþtirmeye odaklanmýþtý.<br />
Mesela o 11 yýl boyunca ben hiçbir öðretmenle tatsýz<br />
aný hatýrlamýyorum. Özellikle orta okuldan itibaren (þimdiki ilk<br />
öðretim 6-7-8'inci sýnýflar) neredeyse arkadaþ gibi davranmýþlardý<br />
bize. Evet gerçek bir disiplin vardý ama bunu hiç bunaltýcý<br />
bir baský olarak hissetmezdik. Derste inanýlmaz sýra dýþý ama<br />
son derece sevimli ve saygýlý espri de yapardýk, en aðýr sýnava<br />
da girerdik. Bu bir kültür ve insaný gerçekten hayata hazýrlýyor.<br />
Þimdi 2 yaþýnda olan kýzým için de Ýstanbul <strong>TED</strong>'den baþka seçenek<br />
gelmiyor aklýma. Bakalým kýsmet…<br />
Saynur Tezel ÖZGENTÜRK’85<br />
4 Mart 1968'de <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1985 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong>'nden 1989’da ODTÜ Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü'nden<br />
mezun oldu. Üniversitenin ardýndan Ýstanbul Tütünbank'ta ve Bilfar<br />
Holding'de çalýþtý.1992 yýlýnda ATV'de göreve baþlayan Tezel,<br />
ayný zamanda Sabah Grubu bünyesindeki Aktüel Dergisi'ne yazýlar<br />
yazdý. 1996 yýlýndan 2001 yýlý sonuna kadar NTV'de ana haber<br />
kuþaðý sorumluluðu ile birlikte, çeþitli dönemlerde, muhabirlik,<br />
program yapýcýlýðý ve sunuculuðu görevlerini üstlendi. NTV'deki<br />
çalýþmalarýnýn yanýsýra 1999 - 2002 yýllarý arasýnda Marmara Üniversitesi<br />
Ýletiþim Fakültesi'nde öðretim üyeliði yaptý. 2001-2003<br />
yýllarý arasý CNNTürk'te görev yaptý. 2003-2005 yýllarý arasýnda eþi<br />
Ali Özgentürk'ün sahibi olduðu Asya Film Filmcilik Ltd. Þti'de danýþman<br />
olarak çalýþan Tezel, 2005 yýlýnda ise HABERTÜRK'te yapýmcýlýðýný<br />
üstlendiði "BUGÜN" programý ile mesleðe geri döndü.<br />
2008'in Þubat ayýna kadar HABERTÜRK'te hazýrlayýp sunduðu<br />
günlük haber programý "BUGÜN", 2008'in Nisan ayýndan Kasým<br />
baþýna kadar da SKYTÜRK'te ekranlara geldi.<br />
Film yönetmeni Ali Özgentürk'le 2002'de evlenen Saynur Tezel<br />
Özgentürk'ün Simay adýnda 2 yaþýnda bir kýzý var.
kariyer<br />
12<br />
“Coþku ve heyecanlarým<br />
resimlerime yansýyor”<br />
Kendini bildiði andan beri resimle iç içe bir hayat sürmüþ Burcu Arýcý’84.<br />
Nasýl olmasýn ki, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin en sevilen resim öðretmenlerinden<br />
Tülay Arýcý, insanýn annesi olunca resme kayýtsýz kalmasý mümkün mü?<br />
Burcu Arýcý'nýn Kolej'e baþlamasýyla evdeki eðitimi okulda da devam etmiþ.<br />
Bugün Türkiye'yi yurtdýþýnda temsil eden, önemli sergilerde adý geçen Arýcý,<br />
bununla da yetinmeyip üniversitede sevilen bir hoca, televizyonda beðenilen<br />
bir sanat programý sunucusu olarak baþarýsýný sürdürüyor. Arýcý'nýn bizleri<br />
tüm sýcaklýðý ve sevecenliðiyle misafir ettiði Baþkent Üniversitesi'ndeki<br />
atölyesinde, oldukça keyifli bir sohbet gerçekleþtirdik.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Resimle tanýþmanýz nasýl oldu? Ne kadar<br />
süredir resim yapýyorsunuz?<br />
Resimle tanýþmam doðal ortam<br />
içinde oldu, çünkü benim annem<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin eski resim<br />
öðretmeni Tülay Arýcý. Ben gözümü<br />
açtýðým anda zaten annemin<br />
resim yaptýðýný görerek büyüdüm.<br />
Neredeyse bütün hayatým annemle birlikte resim<br />
sergilerine giderek, bütün resim sanatçýlarýný<br />
tanýyarak geçti. Benim daha yürümeden<br />
yürütecin içinde resim yaparken fotoðraflarým<br />
vardýr. Gerçekten soluk almadan, hiç ara vermeden<br />
doðduðumdan beri resim yaptým,<br />
hâlâ da yapýyorum, ölene kadar da yapacaðýmdan<br />
hiç þüphem yok.<br />
Resimlerinizde kullandýðýnýz<br />
teknik ve konular nelerdir?<br />
Resimlerimde kullandýðým<br />
teknik zaman zaman deðiþti. Örneðin<br />
ilk öðrencilik yýllarýmda çok<br />
yoðun olarak yaðlý boya, kara kalem<br />
çalýþýrdým. Bunlar zaten resim<br />
sanatýnýn geleneksel teknikleridir.<br />
Ancak daha sonraki yýllarda<br />
astým hastalýðým ortaya çýktý.<br />
Astýmla beraber yaðlý boya ve tinerin<br />
yürümesi zor olduðu için akrilik boyaya<br />
geçtim. Akrilik boyanýn görüntü olarak yaðlý<br />
boyadan hiçbir farký yok. Baktýðýnýz zaman<br />
yaðlý boya mý, akrilik mi anlayamazsýnýz. Tek<br />
farký su bazlý olmasýdýr. Yani fýrçayý tinere deðil<br />
de suya batýrýp, boyaya batýrýyorsunuz. Çok<br />
kullanýþlý, parlak, çabuk kuruyan bir boya. Bir<br />
de ben resimlerimin konusu ne olursa olsun<br />
çok büyük bir coþku ve heyecanla yaparým.<br />
Çünkü mizacým bu ve kullandýðým tekniðin<br />
benim o ruhsal gelgitlerimin hýzýný yakalamasý<br />
gerekiyor. Dolayýsýyla da akrilik boya benim<br />
için uygun bir boya oldu.<br />
Resimle ilgili konularým aslýnda, hayatýn<br />
içinde beni besleyen her þey. Resmime baktýðýnýzda<br />
temel kiþilik özelliklerimi çok net<br />
görüyorsunuz.<br />
Özellikle master dönemine kadar<br />
beni etkileyen her þeyin resmini yaparken,<br />
bir süre sonra fark ettim ki, Türkiye'de<br />
ressamlar batýlýlaþmanýn çok fazla<br />
etkisi altýnda kalarak fazla batýlý türde resim<br />
yapýyorlar. Türkiye bir anda Avrupalý<br />
ya da Amerikalý gibi resim yapan sanatçýlarla<br />
doldu. Çünkü bunun bir þekilde<br />
kültürümüze empoze edildiðini hepimiz<br />
zaten biliyoruz. Ýþte bu da sanata bi<br />
þekilde yansýdý. Ben de çaðdaþ Türk sanatýnýn<br />
oluþmasý ve korunmasý için kendi<br />
topraklarýmýzdan, kendi öz kültürümüzden<br />
yola çýkarak resim üretmek gerektiðine<br />
inandým. Master döneminden<br />
beri Orta Asya Türklüðü, Þamanizm ve<br />
yörüklerle ilgili çalýþmalar yapýyorum. Ay-
ný anda halk bilim çalýþmalarý da yaptým. Bu halk bilim çalýþmalarý<br />
doðrultusunda ruhumu ve beynimi donatýrken, bir yandan<br />
da bütün bunlar renklere döküldü, fýrçaya aktarýldý. Yani genelde<br />
þu anda kullandýðým tema öz kültürümüzü yaþatmaya yönelik.<br />
Ama çaðdaþ bir dille yapmaya çalýþýyorum. Bunu yaparken<br />
de hem atalarýmýza saygýyý saðladýðýma inanýyorum, hem<br />
de kendi kimliðimizi koruyarak sanat eseri üretmenin gerekliliðine<br />
inanýyorum.<br />
Resim yaparken size özel bir çalýþma yönteminiz var mý?<br />
Bir resme baþlamadan önce duygusal olarak nasýl bir hazýrlýk<br />
dönemi geçiriyorsunuz?<br />
Öncelikle kuramsal olarak biriktiriyorum kendimi. Yani öylesine<br />
'hadi caným çok resim yapmak istedi,<br />
oturayým da iki tane fýrça süreyim þu tuvale'<br />
gibi baþlamýyorum hiçbir çalýþmaya.<br />
Mutlaka hepsinin bir çýkýþ noktasý, bir<br />
hedefi oluyor. Dolayýsýyla da mutlaka<br />
bir araþtýrma sürecim oluyor. Konuyla ilgili<br />
önce zihnimin ve ruhumun birikmesi gerekiyor.<br />
Sonraki aþama ise gerçekten bir çýrpýda çok hýzlý bir<br />
þekilde bitivermesi gereken bir süreç. Çok heyecanlý<br />
ve coþkulu türde bir resim ruhum var benim. Coþku denen<br />
þey anlýk zaten. Ruhsal gelgitler söz konusu oluyor,<br />
duygunuzun hýzýný siz de yakalayamýyorsunuz. Genelde 5,<br />
6 güne sarkan resimler benim çalýþmalarýmda hiçbir zaman<br />
baþarýyla sonuçlanmaz. Çünkü o coþku ve heyecan,<br />
o dinamizm anlýk duygularýmda var. Onun bir<br />
çýrpýda aktarýlmasý gerekiyor.<br />
Bunun da tabii dünya sanatýnda<br />
bir adý var, ben figüratif<br />
soyut dýþa vurumcuyum. Dýþa<br />
vurumculuk, sanatçýnýn iç<br />
dünyasýný sanata aktarmasý<br />
olarak tanýmlanabilir.<br />
Neden soyut resim yapmayý tercih<br />
ettiniz?<br />
Somut çalýþmak bir süreçtir. Ýlk eðitim almaya baþladýðýnýzda<br />
gördüðünüz her objeyi her imgeyi, insan bedenini, saksýda<br />
çiçeði, sandalyeyi, masayý, her þeyi gördüðünüz gibi yapmayý<br />
öðrenirsiniz. Bu ayný zamanda hem tekniði öðreten þeydir<br />
size, hem de doðru görüp, doðru algýlayýp, doðru aktarma<br />
becerisi kazandýrýr. Fakat bunu nereye kadar yapabilirsiniz.<br />
Eðer sanatçý olmak gibi bir hedefiniz varsa, doðayý bir yere kadar<br />
kullanýp ondan sonra gözünüzü kapatýp doðanýn üzerinizde<br />
kalan etkisinin resmini yapmanýz gerekiyor. Onun adý da<br />
soyut sanattýr. Ýmgeleri ve doðayý gözlem yapmaktan, tasvirden<br />
bir þekilde uzaklaþýyorsunuz ama asla terk etmiyorsunuz.<br />
Bakýyorsunuz ve üzerinizde kalan etkiyi aktarýyorsunuz. Soyut<br />
benim keyifle kullandýðým sanat dilim. Ama her resmimde mutlaka<br />
figürü, doðayý çaðrýþtýran biçimler vardýr.<br />
Resimlerinizde sizi etkileyen akým ve sanatçýlar var mý?<br />
Özellikle eðitim aldýðým dönemlerde Adnan Turani'den çok<br />
etkilenmiþtim. Ondan hâlâ çok hayranlýkla bahsedebilirim. Bana<br />
göre Türkiye'de soyut resmin kurucularýndan, öncülerinden,<br />
kariyer<br />
çok önemli bir isimdir. Dünya sanatýna baktýðýmýz zaman ben<br />
Picasso'yu çok fazla seviyorum. Þadal'ý, Sedan'ý çok severim.<br />
Genelde ruhsal veya düþünsel yanýný ve sürecini sanatýna aktarmýþ<br />
sanatçýlarýn çalýþmalarýný çok beðeniyorum.<br />
Yurtiçi ve yurtdýþýnda birçok sergiye katýldýnýz ve ödüller<br />
aldýnýz. Bunlarla ilgili bilgi verir misiniz?<br />
Ressam bir anneyle büyümenin çok büyük getirisi var. Annem<br />
dünyada ve Türkiye'de var olan tüm yarýþmalara hem<br />
kendi öðrencilerinin hem de benim resimlerimi gönderirdi.<br />
Dolayýsýyla ben ilk dünya birinciliðimi 5 yaþýmda<br />
kazandým. Üç dünya birinciliðim, sayýsýný<br />
bilemediðim kadar Türkiye birinciliðim, dünya<br />
ikinciliðim, yurtiçi ve dýþýnda resim dalýnda aldýðým<br />
bir çok ödülüm var. Þu<br />
anda Türkiye'de çok büyük<br />
resim yarýþmalarý yapýlýyor<br />
ama bunlara katýlmaktan<br />
hoþlanmýyorum. Sebebini<br />
bilmiyorum. Ya resimde ödül almaya<br />
karþý bir doyumum var, ya da gereksiz buluyorum.<br />
Çünkü artýk profesyonel anlamda sanat yapýyorsunuz,<br />
hocalýðýný yapýyorsunuz. Böyle bir<br />
düþüncemden dolayý artýk katýlmýyorum resim<br />
yarýþmalarýna.<br />
Yurt içinde ve yurt dýþýnda, çok fazla<br />
sansasyon getirmiþ, çok iyi izlenimler<br />
býrakmýþ sergilerim de oldu.<br />
En son Hamburg'ta geçen<br />
yaz bir sergi açtým. 2009<br />
Mart'ta Hamburg'ta yine bir<br />
kiþisel sergim olacak. Dünya<br />
genelinde 3000’den fazla<br />
ressamýn içinden yapýlan<br />
elemede Türkiye'den sadece<br />
ben seçildim. Bir de Letonya'nýn<br />
baþkenti Riga'da Haziran'da<br />
Seramik Sanat Sempozyumu<br />
ve workshoplarý var. Oraya da Türkiye'den ressam ve uygulamacý<br />
olarak tek ben gidiyorum. Workshoplarda seramik,<br />
porselen üzerine kendi sanatsal dilimi uygulayacaðým. Neden<br />
yurt dýþýnda tercih edildiðimi söylemek istiyorum. Çünkü ben<br />
yaptýðým resimlerde çaðdaþ bir teknik kullanýyorum. Ama<br />
Türklüðüm renklerimde, biçimlerimde seziliyor, hissediliyor.<br />
Dolayýsýyla da batýda, batýlý sanatçý kendisi gibi çalýþaný deðil<br />
de kendisi gibi çalýþýp, kendi kökenini kendi kültürünü yansýtan<br />
çalýþmalarý tercih ediyor. Çünkü biz farklýyýz ve bunu kullanmamýz,<br />
sanata da yansýtmamýz gerekiyor.<br />
Siz ayný zamanda Baþkent Üniversitesi'nde öðretim üyeliði<br />
ve Kanal B'de program yapýyorsunuz. Biraz bunlardan<br />
bahseder misiniz?<br />
Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimarlýk<br />
Fakültesi'nde öðretim görevlisiyim. Bu yýlýn sonlarýnda alanýmda<br />
doçent oluyorum. Fakültede hem güzel sanatlar bölümü<br />
seçmeli derslerine giriyorum, hem de resim stüdyosunda öðrencilere<br />
ders veriyorum.<br />
13<br />
ARALIK2008 kolejliler
kariyer<br />
14<br />
Fakültedeki Grafik Tasarýmý Bölümü öðrencilerine desen<br />
dersini veriyorum. Ýç mimari bölümündeki öðrencilerime de<br />
renk ve desen dersini veriyorum.<br />
2004'de üniversitede iþe baþladýktan 10 gün sonra Kanal<br />
B'de iþe baþladým. Çok keyifli bir süreç oldu. Rektörümüz<br />
Mehmet Haberal sanata çok açýk, açýk görüþlü, çaðdaþ bir insan.<br />
Onun desteði ve onayýyla sanat programlarý devam etti.<br />
Ben sunucuyum, yapýmcý ve sunucu dil birliði de çok etken oldu<br />
programýn bu kadar uzun süreli olmasýnda. Türkiye'de benim<br />
programým dýþýnda hem yetiþkinler hem de çocuklar için<br />
yapýlan baþka bir resim sanatý programý yok. Programýn içeriði<br />
resim sanatý, resim yapýyorum, yaptýrýyorum. Hem de her<br />
hafta dünya sanat tarihinden bir sanat akýmýný anlatýyorum. Uygulamamý<br />
da bu sanat tarihi akýmýndan yola çýkarak yapýyorum.<br />
Bir yandan da konuklarýmý anlatýyorum, onlarýn yaptýklarý<br />
iþleri tanýtýyorum. Konuk olarak ressam olan da geliyor, seramikçi,<br />
heykeltýraþ olan da. Ama bankacý olup resim yapan da<br />
geliyor. Belli sýnýrlarý ve kliþeleri olmayan, izleyiciye çok fazla<br />
katkýsý bulunan, bize çok güzel geri dönüþleri olan bir program.<br />
Her cumartesi saat 12.00'de Kanal B'de izleyiciyle<br />
buluþuyor.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Anneniz Tülay Arýcý'nýn da öðretmen olduðu,<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi bir okuldan mezun<br />
olmanýzýn sonraki hayatýnýzda ne gibi<br />
avantajlarý oldu?<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejli olmak müthiþ bir avantaj<br />
getirdi. Her þeyden önce, evdeki eðitim sürecimin<br />
okulda da sürme þansý oldu. Annem evde annemdi,<br />
okulda öðretmenimdi, bu mükemmel bir<br />
þey. Çünkü her zaman çok güven hissettiðim,<br />
çok tatlý kanatlar altýndaydým. En önemli<br />
kýsmý da þu, ben ilkokul yýllarýmda içe<br />
dönük, çok yumuþak baþlý ama çok<br />
çekingen bir kiþiliðe sahiptim. Bana<br />
göre <strong>TED</strong>'in kazandýrdýðý en önemli<br />
þeylerden biri sosyal yapý. Orada<br />
müthiþ bir þekilde sosyalleþip, insan<br />
iliþkileri konusunda çok ciddi<br />
bir eðitim aldýðýmý düþünüyo-<br />
Dr. Burcu ARICI’84<br />
rum. Çünkü hayatýmý insan iliþkileriyle sürdürüyorum. Bir kiþi<br />
iþe gider, 3 kiþiyle 5 kiþiyle diyalog kurar ama ben býrakýn her<br />
hafta yüzlerce öðrenciyle muhatap olmayý, ekrana çýkýp, yüzlerce<br />
binlerce insana hitap ediyorum. Bu <strong>TED</strong>'in bana verdiði<br />
sosyal güvenle ilgilidir. Ayrýca <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> bana göre iyi<br />
Ýngilizce eðitim veren gelmiþ geçmiþ en iyi okuldur. Benim en<br />
büyük þansým annem ve babamýn beni <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi<br />
bir okulda okutmuþ olmalarý.<br />
Anneniz resimlerinizi nasýl buluyor, eleþtiriyor mu?<br />
Annem resimlerimi eleþtirir ve çok da sever. Onun eleþtirisi<br />
benim için çok önemlidir. Bir resmim bittiðinde ilk yaptýðým<br />
þey, hemen cep telefonumla resmini çekip, anneme mesaj atmak.<br />
Büyük bir heyecanla "Anne çabuk resmime bak nasýl olmuþ"<br />
diye soruyorum. O ne derse doðrudur, duygum hâlâ vardýr<br />
içimde. Her açýdan eleþtirir, çok zor beðenen biridir. Bu yüzden<br />
ilk danýþtýðým kiþidir. E ne de olsa benim öðretmenim baþka<br />
kime danýþacaðým, tabii ki ilk ona danýþacaðým.<br />
Burcu Arýcý <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1984 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun olan Arýcý, bir süre<br />
Almanya Münih'te sanat eðitimi aldý. Ardýndan Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne birincilikle<br />
girdi. Burada Prof. Dr. Adnan Turhani, Mustafa Ayaz, Mürþide Ýçmeli, Nuri Abaç, Hayati Misman, Halil<br />
Akdeniz gibi önemli isimlerden dersler aldý. 1990 yýlýnda birincilikle mezun olarak, üniversitenin Yüksek<br />
Þeref listesine geçti. Mezun olduktan sonra Adana'ya yerleþti. Bir süre Çukurova Üniversitesi Eðitim<br />
Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþtýktan sonra Mersin Üniversitesi Kurucu üyesi ve Güzel<br />
Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde araþtýrma görevlisi oldu. Ayný üniversitede masterýný da tamamlayan<br />
Arýcý, Hacettepe Üniversitesi'nde doktorayý kazanmasýyla <strong>Ankara</strong>'ya döndü. 2004 yýlýndan bu yana<br />
Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimari Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþýyor.<br />
Petek adýnda bir kýz çocuðu sahibi olan Arýcý, dört yýldan bu yana Kanal B'de "Sen De Dene" adlý beðenilerek<br />
izlenen, sanat içerikli programýn sunuculuðunu yapýyor.
aktüalite<br />
16<br />
Atatürk'ün <strong>Ankara</strong>’daki Evi<br />
Küçük bir bað evi olarak inþa edilmesine raðmen<br />
bir ülkenin kaderini belirleyecek en<br />
önemli kararlarýn alýndýðý Cumhurbaþkanlýðý<br />
Atatürk Müze Köþkü, Ulu önder Atatürk'ün<br />
yaþamý boyunca en uzun süre ikamet ettiði<br />
yerdir. Köþk, 2002 yýlýnda baþlayýp, 2007'de<br />
son bulan restorasyon çalýþmalarýnda<br />
Ata'nýn ölümünden önceki özellikleri dikkate<br />
alýnarak yeniden tadilat görmüþ ve<br />
ziyaretçilere açýlmýþtýr. Cumhurbaþkanlýðý<br />
Atatürk Müze Köþkü'nün önemi<br />
ve Köþk'te yapýlan bakým onarým<br />
çalýþmalarýný Müze Müdürü Seda<br />
Þentürk'ten öðrendik.<br />
kolejliler ARALIK2008
Müze Köþk'ün tarihi hakkýnda bilgi verir misiniz? Atatürk'ün<br />
burayý seçmesindeki nedenler nelerdi? Hangi dönemlerde<br />
burayý ev olarak kullanmýþtýr?<br />
Bugün Cumhurbaþkanlýðý Atatürk Müze Köþkü<br />
olan binanýn, 19. yüzyýl sonlarýnda bað evi olarak<br />
yapýldýðý tahmin edilmektedir.<br />
Atatürk, 27 Aralýk 1919'da <strong>Ankara</strong>'ya geldiðinde<br />
önce Ziraat Okulu'nu daha sonra buradaki<br />
sýkýþýklýk nedeniyle taþýndýðý Ýstasyon Þefi Köþkü'nü hem<br />
ev hem de çalýþma yeri olarak kullanmýþtýr.<br />
<strong>Ankara</strong>'nýn rolünün milli mücadelenin merkezi olarak belirginleþmesi<br />
ve Atatürk'ün iþlerinin yoðunluðunun çoðalmasý,<br />
Atatürk için uygun ve daimi bir konut ve çalýþma mekâný<br />
arayýþýna giriþilmesine sebep olmuþtur. Arayýþ sonucunda, o<br />
gün bað evi olan bu yapý, <strong>Ankara</strong> Belediyesi tarafýndan Ruþen<br />
Eþref'in giriþimi ve <strong>Ankara</strong> Müftüsü Rýfat Börekçi'nin aracýlýðýyla,<br />
Bulgurluzade Mehmet ve Rifat Beyler'den 4.500 liraya<br />
satýn alýnarak, 30 Mayýs 1921 tarihinde kendisine <strong>Ankara</strong>lýlar'ýn<br />
hediyesi olarak verilir. Mustafa Kemal ayný gün köþkü,<br />
milli orduya baðýþlamýþ ve "Ordu Köþkü" adýyla tapu tescili<br />
yapýlan bina, Milli Savunma Bakanlýðý'nýn mülkiyetine<br />
devredilmiþtir. Atatürk, burada, küçük bir onarým ve düzenlemeden<br />
sonra yaþamaya ve çalýþmalarýný yürütmeye baþlamýþtýr.<br />
29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetimizin ilanýyla köþk,<br />
Cumhurbaþkanlýðý Konutu olmuþtur. Binanýn bu iþlevi, Atatürk<br />
1932 yýlýnda, Müze Köþk'ün hemen yanýna yapýlan renginden<br />
dolayý "Pembe Köþk" olarak isimlendirilen ve hâlâ<br />
resmi Cumhurbaþkanlýðý Konutu olan yapýya taþýnana kadar<br />
sürmüþtür. Atatürk'ün Pembe Köþk'e taþýndýktan sonra da<br />
özellikle içinde geniþ bir kütüphanenin olduðu Çalýþma<br />
Odasý'ný zaman zaman kullandýðý bilinmektedir.<br />
Anlaþýlacaðý üzere, bugün Atatürk Müze Köþk olan yapý,<br />
tarihimizin belki de en önemli dönemini oluþturan 1921-<br />
1932 yýllarý arasýnda, Atatürk tarafýndan konut olarak kullanýlmýþtýr.<br />
2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen çok geniþ<br />
kapsamlý ve bilimsel restorasyon ve renovasyon çalýþmalarýnýn<br />
ardýndan, Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði bünyesinde,<br />
Atatürk Müze Köþk Müdürlüðü kurulmuþ, müzeye iliþkin çalýþmalar<br />
Baþyaverliðe baðlý Müze Müdürlüðü tarafýndan yürütülmeye<br />
baþlanmýþtýr.<br />
Köþk hangi yýllarda tadilat geçirmiþtir?<br />
Yazlýk kullaným amacýyla yapýlmýþ olan bu yapý, Atatürk<br />
için satýn alýndýktan sonra kýsa bir onarýmdan geçirilmiþ; konut<br />
ve çalýþma mekâný olarak ilk düzenlemesi, Atatürk'ün<br />
üvey amcasý Albay Hüsamettin Bey'in kýzý Fikriye Haným tarafýndan<br />
gerçekleþtirilmiþtir. Bað evini bir devlet baþkanlýðý<br />
konutuna dönüþtürmek ve Atatürk'ün Latife Hanýmla kurmuþ<br />
olduðu aile hayatý için uygun bir ortam oluþturmak amacýyla,<br />
1923-1924 yýllarýnda yapýyý en belirgin þekilde deðiþtiren<br />
mimar Vedat Tek tarafýndan tasarlanan ve uygulanan geniþletme<br />
çalýþmalarý yapýlmýþtýr. Latife Haným'ýn etkisinin yoðun<br />
olarak hissedildiði bu geniþletme çalýþmalarýyla 350 m2 olan<br />
yapý, yaklaþýk 800 m2'ye ulaþmýþtýr. 1926 yýlýnda binaya Ýs-<br />
aktüalite<br />
tanbullu tesisat müteahhidi Pavlidis tarafýndan kalorifer sistemi<br />
ve Erzurumlu Nafiz Bey tarafýndan da manevi evlatlarýn<br />
odalarý için bir kat eklenmiþtir. 1930 yýlýnda kulenin üst katý<br />
Selahattin Refik tarafýndan Atatürk için ek bir çalýþma odasý<br />
olarak yeniden düzenlenmiþtir. 2002-2007 yýllarý arasýnda,<br />
bilimsel kimlikleri uluslararasý düzeyde kabul görmüþ deneyimli<br />
uzman ve akademisyenlerin danýþmanlýðýnda ve yönetiminde<br />
gerçekleþtirilen binanýn, objelerin ve eserlerin kapsamlý<br />
restorasyon ve renovasyon çalýþmalarý, her türlü alt<br />
yapý sorununu çözecek þekilde gerçekleþtirilmiþtir. Binanýn,<br />
objelerin ve eserlerin olaðan bakým ve kontrolleri belirlenen<br />
aralýklarla gerçekleþtirilmekte, gerekli müdahaleler yapýlmaktadýr.<br />
Geliþmiþ iklimlendirme sistemi devamlý olarak<br />
kontrol altýnda çalýþmakta bina, objeler ve eserler için en<br />
saðlýklý ortam saðlanmaktadýr.<br />
2002 yýlýnda baþlayýp 2007'de son bulan restorasyonda<br />
Köþk'te ne tür onarým ve düzenlemeler yapýldý?<br />
2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen restorasyon<br />
çalýþmalarýna yön verecek bazý ilkeler belirlenmiþtir. Köþk,<br />
1938'de Ata'nýn ölümünde bulunduðu duruma göre restore<br />
edilmiþ ve bu þekilde döþenmesine çaba gösterilmiþtir. Gerekmedikçe<br />
hiç bir yapý öðesi, eþya ya da kumaþ yenisi ile<br />
deðiþtirilmemiþ, sadece temizlenip, güçlendirilerek yerlerinde<br />
býrakýlmýþlardýr. Bu kapsamda yapýlan çok yönlü arþiv ve<br />
literatür çalýþmalarý ile bina ve çevresinde yapýlan fiziksel<br />
araþtýrmalar yapý üzerinde bilinmeyen birçok yeni bilgiyi ortaya<br />
çýkarmýþ, bunlara göre gereken uygulama kararlarý alýnmýþtýr.<br />
Sergi Salonlarý dýþýnda ana binanýn hiçbir bölümünde<br />
17<br />
Radyo-Sigara Bölümü<br />
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite<br />
18<br />
tanýtýcý ya da açýklayýcý bilgi içeren yazýlý etiket ya da plakalar<br />
bulunmamaktadýr. Bunun sebebi, teþhir edilen eþyalarý<br />
deðil; Atatürk'ün yaþamýný öne çýkarmaktýr. Dolayýsýyla,<br />
Ata'mýzýn 1924-1932 yýllarý arasýnda bu evde kullanmýþ olduðu<br />
orijinal eþyalar kullanýlmýþ; gerekli onarýmlarý yapýlarak<br />
evin birer parçasý olarak yaþamlarýna devam etmeleri saðlanmýþ,<br />
sonraki dönemlerde yapýlan müdahaleler ayýklanmýþtýr.<br />
Restorasyon sýrasýndaki uygulamalardan yapýya iliþkin<br />
olanlarý; statik, dýþ duvarlar, sýva ve derzler, ahþap öðeler,<br />
boyalý ve cilalý yüzeyler, bezemeli yüzeyler, çevre düzenleme<br />
ve teþhir - tanzim çalýþmalarý olarak, eþyaya yönelik olanlarý<br />
da; mobilyalar, döþemelik kumaþ ve perdeler, metaller ve<br />
saatler, tablolar, cam ve porselenler, halýlar ve piyano olarak<br />
sýralamak mümkündür.<br />
Köþk'te bulunan odalarýn bir kýsmýndan bahseder misiniz?<br />
Yemek Salonu: Bu son derece yalýn, mütevazý bað evinin<br />
Cumhurbaþkanlýðý Konutu'na dönüþtürülmesi sürecinde,<br />
en önemli vurgu Yemek Salonu'nun inþasý ve tüm konuttaki<br />
tavan süslemelerinde görülmektedir. Köþk'ün en özenle tasarlanan<br />
mekâný, güney cepheye bina boyunca iki kat olarak<br />
eklenen bölümün ilk katýnda yer alan Yemek Salonu ve<br />
güneybatý köþesindeki Radyo ve Sigara Salonu denilen ku-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
le bölümüdür. Latife Haným'ýn bu odanýn<br />
dekorasyonu için Ýngiltere ve Fransa<br />
Büyükelçilikleri'nden dekorasyon kitaplarý<br />
istediði yazýlý kaynaklardan anlaþýlmaktadýr.<br />
Geleneksel Türk evi unsurlarý<br />
ile batýlý yaþam tarzýnýn yansýmalarý olan<br />
modern mobilyalar bir arada görülmektedir.<br />
Ocak geleneksel Türk evlerinin bir<br />
özelliðiyken, sekizgen türkuaz çiniler ise<br />
Selçuklu sanatýnýn bir yansýmasýdýr. Salonda<br />
kullanýlan dönemin modern mobilyalarý,<br />
batýlý yaþam tarzýný yansýtmaktadýr.<br />
Sanýrým bu noktada þu konuyu belirtmemiz<br />
gerekir; Ýstiklal Savaþý sýrasýnda,<br />
1921 yýlýnda Atatürk'ün taþýnmasýyla,<br />
bir anlamda ordu karargâhý olarak<br />
kullanýlan eski bað evi, 1924'te tamamlanan<br />
geniþletme çalýþmalarýndan son-<br />
Yemek Salonu<br />
ra Büyük Millet Meclisi ile birlikte Devlet'in<br />
yönetim merkezi olma özelliði kazanmýþ,<br />
ülkeyle ilgili en önemli kararlar,<br />
genellikle, bu Yemek Salonu'nda bulunan sofrada, Atatürk,<br />
çalýþma arkadaþlarý, konunun uzmanlarý ve devletin ileri gelenleri<br />
arasýnda tartýþýlarak verilmiþtir. Atatürk'ün yaþadýðý yýllardaki<br />
düzenlemeye uygun olarak, tabaklarýn yanýnda bulunan<br />
not defterleri, bu sofranýn bir ziyafet sofrasýndan çok çalýþma<br />
masasý olarak deðerlendirilmesi gerektiðini göstermektedir.<br />
Konular tartýþýlýrken, bu sofranýn baþýnda, Atatürk'ün<br />
yanýnda düþüncelerini aktarmak için yararlandýðý bir<br />
karatahta olduðunu biliyoruz. 28 Ekim 1923 gecesi, Atatürk<br />
burada, "Arkadaþlar, yarýn Cumhuriyeti ilân edeceðiz." demiþtir.<br />
1932 yýlýnda Atatürk Pembe Köþk'e taþýnana kadar<br />
tüm devrimler bu binada planlanarak gerçekleþtirilmiþ, gerektiðinde<br />
yabancý devlet konuklarý bu alçak gönüllü<br />
mekânlarda aðýrlanmýþtýr.<br />
Kütüphane: 1921-1923 yýllarý arasýnda Atatürk tarafýndan<br />
Yatak Odasý olarak kullanýlan bu oda, 1924'te bir kitaplýk ve
çalýþma odasýna dönüþtürülmüþtür. Kitaplýkta, Fransýzca,<br />
Osmanlýca, Almanca ve Ýngilizce olmak üzere "Çocuk Ruh<br />
Saðlýðý", "Borsa Rehberi", "Dinler Tarihi", "Askeri Manevralar"<br />
gibi çeþitli konularda Ata'nýn kültürel birikimini geliþtirdiði kitaplar<br />
bulunmaktadýr. Bu odanýn çok önemli bir özelliði de<br />
Atatürk'ün "Nutuk"un büyük bir bölümünü bu mekânda kaleme<br />
almýþ olmasýdýr.<br />
Çalýþma Odasý: Kütüphanenin yetersiz kalmasý üzerine,<br />
1924 yýlýnda kulenin üst katýnda Latife Haným'a çalýþma odasý<br />
olarak hazýrlanan bölümün, 1930 yýlýnda Atatürk için ek bir<br />
çalýþma odasý olarak yeniden düzenlenmesine karar verilir.<br />
Ulus'taki Ýþ Bankasý merkez binasýnýn iç donanýmýný ve mobilyalarýný<br />
çok beðenen Atatürk, burayý yapan Selahattin Refik'ten<br />
bu yeni odayý da yapmasýný ister. Özel olarak tasarlanmýþ<br />
siyah yazý masasý ile avize, siyah cilalý, nefti muare<br />
kumaþ kaplý modern koltuk ve iskemleler ve yere serilen beyaz<br />
ayý postu ile yeni kütüphanenin tasarýmý tamamlanýr. Ortaya<br />
çýkan sonuç Türkiye'deki modern mimarinin baþlangýcý<br />
sayýlabilecek, çok özgün bir art - deco mekândýr.<br />
Yatak Odasý: 1924 yýlýnda tamamlanan büyütme sýrasýnda<br />
bina boyunca güney cepheye eklenen iki katlý bölümün<br />
üst katýnda yemek salonunun üstünde banyolu bir yatak<br />
odasý bulunmaktadýr. Dinlenmeye çok az vakti olan Atatürk<br />
için Yatak Odasý'nda; büyük pencereler, pastel renkli duvarlar,<br />
perdeler, döþemelik kumaþlar ve yalýn bir biçimde bezenmiþ<br />
tavaný ile son derece huzurlu ve aydýnlýk bir ortam<br />
oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. Mobilyalar, seçkin ancak sadedir.<br />
Þömine üzerinde Ata'mýzýn annesi Zübeyde Haným'ýn bir fotoðrafý<br />
bulunmaktadýr.<br />
Banyonun zemini ve duvarlar beyaz renkli fayansla kaplýdýr.<br />
Ayný renkte küveti, alafranga tuvaleti, lavabo, bide ve<br />
ayak küveti ile son derece sade bir görünüme sahiptir. Otuz<br />
dakikaya ayarlý sauna saati dikkat çekicidir.<br />
aktüalite<br />
Kütüphane Giriþ Holü Banyo Yeþil Salon<br />
Misafir Yatak Odasý Yatak Odasý<br />
Çalýþma Odasý<br />
Elçi Kabul Odasý<br />
Gelen ziyaretçi sayýsý ile ilgili bilgi alabilir miyiz? Okullar<br />
dýþýnda görmek için gelenler oluyor mu?<br />
Müze ziyaretçi sayýsý dönemsel olarak deðiþmekte, Ekim<br />
ayýnýn baþýndan Haziran ayýnýn sonuna kadar olan dönemde<br />
gerek hafta içi randevulu gruplarda gerekse hafta sonu<br />
gelen ziyaretçilerde, müzemizin küçük bir mekân oluþu ve<br />
gelen ziyaretçilerin onbeþer kiþilik gruplar halinde rehberlerimiz<br />
eþliðinde gezdikleri düþünüldüðünde, göz ardý edilemeyecek<br />
bir yoðunluk yaþanmaktadýr. 2007 yýlýnda (Nisan-<br />
Aralýk) müzemizi 19.026 kiþi, 2008 yýlýnda þu ana kadar<br />
18.000 civarýnda kiþi gezmiþ bulunmaktadýr. Müzemize baþta<br />
ilköðretim okullarý olmak üzere geniþ bir çevreden ilgi olduðunu<br />
söyleyebilirim. Atatürk Müze Köþk, yurtdýþýndan resmi<br />
heyetler, yine yurtdýþýndan gelen turistler, diðer þehirlerden<br />
<strong>Ankara</strong>'yý görmeye gelen vatandaþlarýmýz, gençler ve<br />
özellikle Cumhuriyet tarihi ilgilileri tarafýndan gezilmektedir.<br />
Her kesimden artan ilgi bizi sevindirmektedir.<br />
Müzeyi ziyaret etmek isteyenler için, açýlýþ saatleri ve günlerini<br />
öðrenebilir miyiz? Toplu ziyaretler için önceden yapýlmasý<br />
gereken baþvuru iþlemleri var mý?<br />
Müzemizi hafta içi (Salý, Çarþamba, Perþembe, Cuma)<br />
ziyaret etmek isteyenler önce 470 24 85 veya 470 24 86 numaralý<br />
telefonlardan bizlere ulaþarak randevu almalýdýrlar.<br />
Yapýlan görüþmede, ziyaret günü ve saati belirlendikten<br />
sonra, kendilerinden ziyaret izni için Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði'ne<br />
hitaben resmi bir baþvuru yazýsý ve ziyarete gelecek<br />
kiþilerin eksiksiz olarak isimlerini içeren bir liste istenir.<br />
Bu iþlemler son derece basittir, ziyaret etmek isteyenler, belirttiðim<br />
numaralardan bize ulaþtýklarý takdirde kendilerine<br />
yardýmcý oluyoruz. Cumartesi ve Pazar günleri ziyaret etmek<br />
isteyenler ise 13:00-17:00 saatleri arasýnda 5 no'lu nizamiyeden<br />
giriþ yaparak herhangi bir randevu veya baþvuru olmaksýzýn<br />
müzemize gelebilirler.<br />
19<br />
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite<br />
20<br />
Ýsmet Ýnönü'yü anma konseri<br />
Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý 2008-2009 konser<br />
sezonunu 10 Ekim'de piyanist Ýdil Biret'in konseriyle<br />
baþlatmýþtý. CSO tarafýndan, 18 - 19 Aralýk tarihlerinde ise,<br />
Ýsmet Ýnönü'nün anýsýna 'Ýsmet Ýnönü'yü Anma Konseri' düzenlenecek.<br />
Þef Ender Sakpýnar yönetimindeki orkestrada<br />
piyanist Verda Arman konuk edilecek.<br />
Konserde Johannes Brahms'ýn 'Piyano Konçertosu' ile<br />
Ulvi Cemal Erkin'in '1. Senfonisi' seslendirilecek. Saat<br />
20.00'de baþlayacak konserler, CSO Konser Salonu'nda<br />
gerçekleþtirilecek.<br />
<strong>Ankara</strong> Sanat Tiyatrosu’ndan Ölüm ve Kýz<br />
Güney Amerikalý Yazar Ariel Dorfman'ýn<br />
'Ölüm ve Kýz' adlý oyunu <strong>Ankara</strong><br />
Sanat Tiyatrosu'nda (AST) sergileniyor.<br />
Oyun, Þili’de 1974 yýlýnda Salvatore Allende<br />
yönetimine karþý, CIA destekli<br />
General Augusto Pinochet denetimindeki<br />
ordunun yaptýðý darbenin ardýndan<br />
ülkedeki tüm ilerici - gerici kiþi ve<br />
topluluklara karþý baþlayan yoðun baský<br />
döneminde geçiyor. Bu dönemde ülkedeki<br />
aydýnlara, öðrencilere, emekçi<br />
ve devrimcilere dönük kaybetme, iþ-<br />
Türk Þiirinin acý kaybý Fazýl Hüsnü Daðlarca<br />
Geçtiðimiz Ekim ayýnda Çaðdaþ Türk Þiiri'nin kurucularýndan<br />
Fazýl Hüsnü Daðlarca'yý kaybetmenin üzüntüsünü<br />
yaþadýk. Son 40 yýldýr "Türkçe'nin Yaþayan En Büyük<br />
Þairi" olarak anýlan Daðlarca, Türk edebiyatýnýn en çok<br />
eser veren þairlerinden biriydi ayný zamanda. Tedavi gördüðü<br />
hastanede 94 yaþýnda hayata gözlerini yuman þair,<br />
ardýnda yüzlerce akýllarda yer etmiþ eser býraktý. Onun<br />
þiirlerinin en büyük özelliði hiçbir þair ya da akýmýn etkisi<br />
altýnda kalýnmadan, insan ve insan hayatýnýn temel konu<br />
olarak alýnmasýdýr. Daðlarca, çok üretken bir þair kimliðiyle,<br />
hiçbir þairden etkilenmemiþ, hiçbir akýmýn etkisinde<br />
kalmayarak, þiirlerini üretmiþtir. Onun sanat anlayýþýný<br />
þu cümlesi özetler: Sanat eseri hem bir saat gibi içinde<br />
bulunduðumuz zamaný, hem de bir pusula gibi gidilmesi<br />
gereken yönü iþaret etmelidir.<br />
26 Aðustos 1914 Ýstanbul doðumlu olan Daðlarca<br />
süvari yarbayý Hasan Hüsnü Bey'in oðludur. Ýlköðrenimini<br />
Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öðrenimini<br />
Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiði Kuleli Askeri<br />
Lisesi'nde 1933 yýlýnda tamamladý. 1935'te piyade<br />
subayý göreviyle Doðu ve Orta Anadolu'nun ve Trak-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
kence, yargýsýz infaz sonucu ülkede muhalif<br />
olabilecek tüm unsurlarýn sindirilmesini<br />
konu ediniyor.<br />
Oyunun baþ kahramaný Paulina Salas<br />
ve Gerardo Escobar'ýn, ülkeden kaçmaya<br />
çalýþanlara yardýmcý olmasý sebebi ile, Paulina'nýn<br />
göz altýna alýnmasý ile ilerleyen<br />
oyunda, Paulina'nýn maruz kaldýðý iþkence<br />
ve tecavüzler, Gerardo ile evliliðine giden<br />
yol anlatýlýyor. 'Ölüm ve Kýz' oyunu 20, 21,<br />
26, 27 ve 28 Aralýk tarihlerinde <strong>Ankara</strong> Sanat<br />
Tiyatrosu'nda sergileniyor.<br />
"Ne korkuyorsun uyanýp geceleri / Ölüm, yaþayacaðýný yok edebilir / Yaþadýðýný deðil."<br />
F.H. Daðlarca<br />
ya'nýn pek çok yerini dolaþtý. Ordudaki hizmeti on beþ yýlý<br />
doldurunca, ön yüzbaþý rütbesiyle askerlikten 1950'de<br />
ayrýldý. 1952-1960 yýllarý arasýnda Çalýþma Bakanlýðý'nda<br />
iþ müfettiþi olarak Ýstanbul'da çalýþtý. Buradan ayrýldýktan<br />
sonra Ýstanbul Aksaray'da "Kitap" kitapevini açtý ve yayýncýlýða<br />
baþladý. Ocak 1960-Temmuz 1964 yýllarý arasýnda<br />
dört yýl Türkçe isimli aylýk dergiyi<br />
çýkardý. Ýlk yazýsý 1927'de Yeni<br />
Adana Gazetesi'nde yayýnlanan<br />
bir hikâyedir. Daha sonra Ýstanbul<br />
Dergisinde 1933'te çýkan<br />
"Yavaþlayan Ömür" adlý þiiriyle<br />
adýný duyurmaya baþladý. Varlýk,<br />
Kültür Haftasý, Yücel, Aile,<br />
Ýnkýlâpçý Gençlik, Yeditepe ve<br />
Türk Dili dergilerinde þiirleri çýktý.<br />
Bugüne kadar kendisine bir<br />
çok ödül verilen þair 1967'de<br />
ABD'deki Milletlerarasý Þiir Forumu<br />
tarafýndan "En iyi Türk Þairi"<br />
seçildi.
aktüalite<br />
Bilkent Senfoni Orkestrasý’ndan Yýlbaþý Konserleri<br />
Bilkent Senfoni Orkestrasý'nýn (BSO) gelenekselleþen<br />
<strong>Ankara</strong>lýlara keyifli dakikalar geçirten, yýlbaþý konserleri bu yýl<br />
27 Aralýk Cumartesi ve 28 Aralýk Pazar günü gerçekleþtiriliyor.<br />
Saat 20.00'de baþlayacak olan konserler Müzik Direktörü<br />
daimi þef Klaus Weise tarafýndan yönetilecek, kornoda<br />
Cem Akçora olacak.<br />
Uluslararasý kariyerine opera ile baþlayan Weise, Bern<br />
Operasý'nda Daimi Þef olarak çalýþtý. 1978 yýlýnda Fribourg<br />
en Brisgau Operasý'nda Müzik Direktörlüðü yapmasýnýn ardýndan,<br />
1981'de Theatre de Kiel'e katýlarak 1985-1990 yýllarýnda<br />
konuk þef olarak Stockholm Kraliyet Operasý, New<br />
York Þehir Operasý gibi uluslararasý operalarda prodüksiyonlar<br />
yönetti. 1990-1997 yýllarýnda Müzik Direktörlüðü görevini<br />
sürdüren Weise, Avrupa, ABD, Ýsrail ve Asya'da turneler<br />
gerçekleþtirerek; Madrid Devlet Orkestrasý, Ýspanyol Radyo<br />
Orkestrasý, Lizbon Devlet Orkestrasý ile Hamburg ve<br />
Çin'deki filarmoni orkestralarýný yönetti. Uluslararasý<br />
basýnýn yoðun ilgi gösterdiði Wesie, önde gelen<br />
tüm Alman, Fransýz ve Ýspanyol orkestralarýný<br />
yöneterek, pek çok konsere de imza attý.<br />
Yýlbaþý konserleri biletleri, Bilkent Konser<br />
Salonu giþesi dýþýnda, Dost Kitabevleri (Kýzýlay,<br />
Kavaklýdere, Ankuva), Beymen (Arjantin<br />
Caddesi) ve Diapason'dan (Kavaklýdere)<br />
temin edilebilir. Ücretsiz servisler<br />
ise, Tunus Caddesi, Sýhhiye Köprüsü<br />
ve Milli Kütüphane önünden, konserden<br />
bir saat önce kalkacaktýr.<br />
Puccini’nin ölümsüz eseri “Manon Lescaut”<br />
<strong>Ankara</strong> Devlet Opera ve Balesi, Puccini'nin<br />
ölümsüz eseri "Manon Lescaut"yu,<br />
46 yýl aradan sonra <strong>Ankara</strong>lý seyircilerle<br />
buluþturuyor.<br />
<strong>Ankara</strong> Devlet Opera ve Balesi Baþrejisörü<br />
Murat Göksu, tarafýndan sahnelenen<br />
eser, 2009 sezonu boyunca izleyicilerle<br />
buluþacak. Ünlü besteci Puccini'nin<br />
doðumunun 150. yýldönümü nedeniyle<br />
sahnelenen eser, tutkulu ve hüzünlü<br />
bir aþk hikayesini konu alýyor.<br />
Orkestra þefliðini dönüþümlü olarak<br />
Tulio Gagliardo Varas ve Alessandro Cedrone yaptýðý<br />
eserin konusu kýsaca þöyle:<br />
"Ýnsan yaþamýndaki denge, insanýn doðasý ve aklýnýn<br />
ahengini yakalamasýyla varolur. Ne zaman ki insanýn doðasý<br />
ve aklý arasýndaki denge bozulur, o zaman kaos<br />
Ýklim deðiþikliði resimlerle anlatýlacak<br />
Birleþmiþ Milletler Çevre Programý'nýn (UNEP), Bayer<br />
AG ile birlikte düzenlediði 18. Uluslararasý Çocuk Resim<br />
Yarýþmasý'nýn bu yýlki temasý "Ýklim deðiþikliði: Önümüzdeki<br />
Zorluk". Dünyanýn dört bir yanýndaki çocuklar, iklim deðiþikliðiyle<br />
mücadele yollarý hakkýndaki görüþlerini kâðýda dökmeye<br />
davetliler.<br />
Son baþvuru tarihi 15<br />
Ocak 2009 olan 18. Uluslararasý<br />
Çocuk Resim Yarýþmasý,<br />
6 ila 14 yaþlarý arasýndaki<br />
tüm çocuklarýn katýlýmýna<br />
açýk. Global yarýþmanýn<br />
birincisi, seçilecek iki ikinci<br />
baþlar… Paris'te bir manastýra gitmek üzere<br />
kumar ve para düþkünü abisiyle yolculuða çýkan<br />
Manon'un kaosu, yolculuðu sýrasýnda vergi<br />
tahsildarý faþist ruhlu yaþlý zengin Geronte ve<br />
hep birlikte geceyi geçirecekleri handa fakir<br />
delikanlý Des Grieux ile tanýþmasýyla baþlar.<br />
Des Grieux, Manon'a aþýk olur. Ancak, yaþlý<br />
zengin Geronte de Manon'u çok beðenmiþtir.<br />
Bunu kýzýn abisine üstü kapalý bir þekilde açar.<br />
Paraya karþý zayýf olan Lescaut kardeþini bu<br />
zengin adama vermeye razý olur. Bunu öðrenen<br />
Des Grieux, Manon'u birlikte Paris'e kaçmaya<br />
ikna eder. Birlikte giderler. Manon, saf ve bakir bir<br />
delikanlý olan Des Grieux'nün aþkýna sahip olur. Ancak<br />
Des Grieux ile parasýz sýkýntýlý aylar geçirdikten sonra,<br />
içindeki doyumsuz ruhuna boyun eðer, insaný kul eden<br />
parayý ve ihtiþamý seçer.”<br />
ve dünyanýn çeþitli bölgelerinden kazananlar, 2009 yýlýnda<br />
çocuklar arasýnda düzenlenecek uluslararasý çevre etkinliðine<br />
katýlmaya davet edilecekler, Bayer ve UNEP'in düzenleyeceði<br />
bir törenle ödüllerini alacaklar. Katýlýmcýlar, çok cazip<br />
para ödülleri ve diðer çeþitli ödüller de kazanma þansýna<br />
sahipler. UNEP, resimleri New York'taki Birleþmiþ Milletler<br />
Genel Merkezi'nde ve farklý yerlerde sergileyecek.<br />
1991 yýlýndan beri, 100'den fazla ülkeden 190 bin çocuðun,<br />
dünyanýn durumu hakkýndaki korkularýný ve umutlarýný<br />
ifade ettikleri bu resim yarýþmasý, Bayer ile UNEP arasýnda<br />
2004 yýlýndan beri sürdürülen ortaklýðýn tamamlayýcý bir<br />
parçasý ve devamý.<br />
Ayrýntýlý bilgi için: www.unep.bayer.com<br />
21<br />
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite<br />
22<br />
24 Kasým Öðretmenler Günü Tüm Yurtta ve Okulumuzda Kutlandý<br />
80 mezunumuz Pýnar Ülkülü'nün babasý Sayýn Orhan Ülkülü, eski bir veli, öðretmen ve<br />
þair olarak "Öðretmenin Umudu" adlý þiirini bizlerle paylaþtý.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði olarak<br />
tüm mezunlarýmýzýn, öðretmen ve idarecilerimizin,<br />
veli ve öðrencilerimizin yeni yýlýný kutluyor,<br />
saðlýk, baþarý ve mutluluklar diliyoruz.<br />
ÖÐRETMENÝN UMUDU<br />
Bu sabah bir baþkaydý yer yüzüm,<br />
Bu sabah renk renkti ortalýk...<br />
Bu sabah aydýnlýk<br />
Bir sýnýfa baþlamýþtý günüm.<br />
Böyle güleç deðildi sýralar,<br />
Böyle deðildi kara tahta eskiden,<br />
Böyle deðildi onlarýn<br />
tanýdýðým yüzleri,<br />
gözleri, gözleri, gözleri...<br />
Bana bakýyordu yeniden;<br />
Beni dinliyordu herbiri,<br />
Geçip gitmiþ yýllarýn<br />
yýllarýn ötesinden...<br />
Ýþte ön sýrada çelimsiz,<br />
ince bacaklý Çiðdem,<br />
Ak bir gömlek geçirmiþ sýrtýna,<br />
geldiðimden habersiz<br />
Dinliyordu bir hastanýn kalbini,<br />
Eðilmiþ bir yatak üstüne...<br />
Yanýnda Ayþe Kara,<br />
Taramýþ saçlarýný arkaya<br />
Ve bir yüksek kürsüye çýkmýþ<br />
Anlatýyordu Atatürk’ü<br />
kendinden daha mutlu,<br />
daha mutlu çocuklara...<br />
Arka sýrada Fatma Konca,<br />
Elinde bir büyük fýrça,<br />
Bir duvarý, bir evi boyuyordu<br />
kendi boyunca!...<br />
Bir gemi duruyordu yanda,<br />
bacasý duman duman,<br />
Ýçinde bizim Kazým Ýleri,<br />
Olmuþ korkusuz bir kaptan,<br />
Aþýyordu korkunç denizleri!...<br />
Saðýnda Mustafa Yurderi,<br />
Elinde bir pergel bir cetvel,<br />
Yürütmek için trenleri,<br />
Deliyordu daðlarý bir güzel!<br />
Onun ötesinde Osman,<br />
Altýnda bir kamyon kocaman,<br />
Unutmuþtu sýfýr aldýðýný<br />
Hesaptan, coðrafyadan,<br />
Sayýyordu kilometreleri,<br />
köprüleri, dereleri...<br />
Ama kendinindi arabasý,<br />
Evi vardý, tarlasý vardý,<br />
Çoluðu çocuðu vardý çoktan,<br />
Hoþnuttu yaþamaktan...<br />
Bu sabah uykusuz deðildi gözleri<br />
Bu sabah soluk deðildi, hasta deðildi,<br />
Tanýdýðýnýz küçücük yüzleri;<br />
Üþümüyordu elleri,<br />
Kanamýyordu dizleri,<br />
Unutmuþlardý beni seni onu,<br />
Unutmuþlardý sizleri,<br />
Unutmuþlardý unutmuþlardý, eski ve acý günleri...<br />
Bu sabah baþka sabahtý, aydýnlýk ve arý<br />
Bu sabah mutluydum<br />
Bu sabah onlarý duydum<br />
onlarý gördüm bu sabah...<br />
(1962)
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 91 Mezunlarý<br />
Koruluðu oluþturuldu<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 91 mezunlarý bir araya gelerek, bir<br />
koruluk oluþturdular. Koruluðun oluþturulmasý için 818<br />
mezun arasýndan 90 mezun maddi destek ve diðer mezunlar<br />
da manevi destek verdi. Ahmet Bülent Özer'91 öncülüðünde<br />
yapýlan çalýþmada 1,500 adet 1,25 boyunda<br />
sedir aðacý Balýkesir'den getirtildi. 91 mezunlarý 29 Ekim<br />
Pazar günü saat 13:30'da koruluðun oluþturulacaðý Konutkent<br />
ile Park Caddesi arasýnda yer alan Atatürk Orman'ý<br />
içindeki yerde buluþarak, koruluðun ilk aðacýný diktiler.<br />
Özer, konuyla ilgili olarak dergimize yaptýðý açýklamada,<br />
"Bu etkinliðimizin amacý; tüm Türkiye çapýnda belki diðer<br />
Kolej mezunlarýnýn ve hatta bu konuya duyarlý diðer<br />
okul mezunlarýnýn bu gibi aktiviteler ile aðaçlandýrma seferberliði<br />
baþlatabilmektir" dedi. 91 mezunlarý tarafýndan<br />
baþlatýlan bu faaliyet, diðer dönem mezunlarýnýn da dikkatini<br />
çekmiþ. Özer, 92 ve 96 mezunlarýnýn da koruluðun ge-<br />
Beypazarý<br />
Gezisi<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði<br />
tarafýndan 23 Kasým Pazar günü<br />
Beypazarý Gezisi düzenlenmiþtir.<br />
Düzenlenen günde mezunlarýmýz<br />
birlikte olmanýn keyfini çýkardýlar.<br />
duyurularýmýz<br />
niþletilmesi için kendileriyle irtibata geçtiklerini, hedeflerinin<br />
koruluðu 10,000 aðaçlýk bir alana dönüþtürmek olduðunu<br />
ifade etti. Konuyla ilgili olarak Ahmet Bülent Özer'e<br />
0532 2162643 numaralý telefondan ulaþýlabilir.<br />
23<br />
ARALIK2008 kolejliler
duyurularýmýz<br />
24<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Devlet Klasik Türk Müziði Korosu’ndan<br />
Atatürk'ü Anma Konseri<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />
Derneði, 15 Kasým 2008<br />
günü Devlet Resim ve Heykel<br />
Müzesi Konser Salonun'da<br />
Atatürk'ü Anma Konseri düzenledi.<br />
<strong>Ankara</strong> Devlet Klasik Türk<br />
Müziði Korosu'nun Klasik Türk<br />
Müziði'nden örnekler seslendirdiði<br />
konsere çok sayýda mezunumuz<br />
katýldý. <strong>Ankara</strong> Devlet<br />
Klasik Türk Müziði Korosu'nda<br />
tanbur sanatçýsý olarak görev<br />
yapan Tevfik Soyata'nýn yönettiði<br />
konserin sunuculuðunu Elif<br />
Arslan yaptý. Konserin bitiminde<br />
Dernek Baþkaný Bülent<br />
Baðdatlý, Tevfik Soyata'ya bir<br />
plaket sundu.
duyurularýmýz<br />
Point Bowling, Antalya'da Kolejliler'i bekliyor<br />
1985 mezunumuz Murad Sadun tarafýndan Antalya'da<br />
açýlan Point Bowling, 2006 yýlýndan bu yana faaliyet göstermektedir.<br />
Antalya Lara Bölgesi'nde 1800 m2'lik bir alana<br />
sahip olan Point Bowling, bar, bistro, restaurant, kids<br />
garden, bowling (10 lane), rodeo ve arcade bölümlerinden<br />
oluþmaktadýr.<br />
78 mezunlarý<br />
<strong>Ankara</strong> Tenis<br />
Kulübü’nde<br />
buluþtu<br />
78 mezunlarýmýz <strong>Ankara</strong><br />
Tenis Kulübü’nde biraraya<br />
geldiler. 20 Kasým 2008 tarihinde<br />
gerçekleþen organizasyonda<br />
78 mezunlarý 78<br />
üstü katýlýmla buluþtular.<br />
Kolejlilere %20 indirim saðlayan ve Kolej köþesiyle<br />
dikkat çeken merkez, tüm aile bireylerine tek bir merkezden<br />
seslenerek güzel, kaliteli ve eðlenceli vakit geçirtmeyi<br />
amaçlamaktadýr. Point Bowling, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunlarýný<br />
Happy Hour'larda aðýrlayarak ev sahipliði yapmaktadýr.<br />
Torch'ta anlamlý buluþma<br />
25<br />
13 Kasým 2008 Torch'da 56-57-58 ve 59 dönem<br />
mezunlarýmýzdan bir kýsmý buluþarak, keyifli bir gün<br />
geçirdiler. Mezunlarýmýz arasýnda Erdem Tulgar'57,<br />
Oktay Erentürk'56, Feridun Kara'57, Cevat Ertay'56,<br />
Basri Ekni'56, Osman Kabalak'56, Cengiz Özdemir'58,<br />
Azmi Binerbay'56 ve Erman Bilgen'59 bulunuyordu.<br />
ARALIK2008 kolejliler
izim dünyamýz<br />
26<br />
82 mezunlarýnýn 2. Geleneksel Toplantýsý<br />
Bizler 82 <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunlarý olarak gerçekten<br />
çok þanslýyýz. Çünkü yýllar önce okul sýralarýnda, koridorlarda<br />
baþlayan arkadaþlýðýmýzý giderek daha da güçlenen baðlarla<br />
bugünlere taþýyabildik. Önceleri küçük gruplar halinde<br />
baþlayan birlikteliklerimiz sevgili Murat Ayaþ'ýn Yahoo Grubunu<br />
kurmasý ve her geçen gün gruba yeni dönem arkadaþlarýmýzýn<br />
katýlýmýyla kocaman bir aileye dönüþtü. Böylece kimi<br />
zaman <strong>Ankara</strong>'da, Ýstanbul'da hatta uzak kýtalardaki þehirlerde,<br />
kimi zaman Kurufasulye'de, yýlbaþý partilerinde, kimi zaman<br />
meyhanelerde, fasýllarda, karlý Ýstanbul gecelerinde,<br />
bruchlarda, boðazda teknelerde, 20.- 25. yýl balolarýmýzda,<br />
geçtiðimiz yýl <strong>Ankara</strong>'da 82'liler 1. Geleneksel Toplantýsý'nda<br />
ve son olarak da 15 Kasým gecesi Ýstanbul Tarabya Torch'da<br />
düzenlediðimiz 82'liler 2. Geleneksel Toplantýsý'nda bir araya<br />
geldik.<br />
O gece yenilenmiþ, daha da bir güzel olmuþ sýcacýk lokalimiz<br />
karþýladý bizi, sanki bir ev partisindeydik ve týpký evimizdeymiþ<br />
gibi rahattýk. Neler mi yaptýk? Yedik, içtik, kahkahalarla<br />
güldük, halaylar çektik, avaz avaz "Bozkýrda Yeþil Bir<br />
Yuva"yý söyledik, nostaljik parçalar eþliðinde danslar ettik, piyangolar<br />
çektik, yeni evlenenleri ve doðum günü olanlarý<br />
kutladýk. Bu toplantýlarý unutulmaz kýlan herkesin hiçbir ortamda<br />
olamayacaðý kadar yapmacýktan uzak, gerçek hayatta<br />
giydiði zýrhlarýndan arýnmýþ, gerçekten kendisi gibi olmasý.<br />
Ýþte bu yüzden her seferinde, her toplantýnýn tadý damaðýmýzda<br />
kalarak, en güzel arkadaþlýklarý, dostluklarý paylaþarak<br />
ayrýlýyoruz.<br />
O gece de zaman öylesine hýzlý aktý ki, yine birbirimize<br />
doyamadýk, yine sohbetler yarým kaldý, yine hasretler bitmedi.<br />
Gecenin sonunda yüzümüzde kocaman gülümseme, yüreðimizde<br />
sýmsýcak sevgi ve ayaklarýmýzdaki sýzýlarla ayrýlýrken<br />
bir sonraki toplantýnýn planlarýný yapmaya baþladýk bile.<br />
Geceye ait katýlan arkadaþlarýmýzýn bazýlarýnýn geceyle ilgili<br />
düþünceleri þöyle:<br />
Gecenin dans þampiyonu Erdoðan: "Ýþte bir ‘muhteþem<br />
buluþmanýn inanýlmaz keyfini’ yaþadýk ve yaþýyoruz hep beraber.<br />
Emeði geçen bütün arkadaþlar, ellerinize, kollarýnýza<br />
saðlýk, verdiðiniz emeklere sonuna kadar deðdi.”<br />
Banu Tozkoparan: "Özen ve emek sarf edildiði gayet net<br />
olan fevkalade bir geceydi. AAA ekürisi (Aycan, Aslýhan, Aydan),<br />
Rengin, Tufican, Uður, Hayyam için ellerinize, gönlünü-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
ze saðlýk, bundan<br />
iyisini þu an düþünemiyorum."<br />
Sibel Cabi: "Geç<br />
kaldým bu güzel akþama<br />
teþekkür etmek<br />
için. Ne kadar<br />
isteyerek gelmiþim<br />
ki doktor ayakta kalma<br />
dediði halde hiç<br />
oturmadýðýmýz gibi<br />
herhalde mutluluktan ertesi gün de hiç bir aðrý ve yorgunluk<br />
taþýmadým. Erdoðan'ýn dediði "SEVGÝ" bu olsa gerek."<br />
Ülkem Aydýn: "Bugüne kadar yapýlan ve yapýlacak olan<br />
küçüklü büyüklü toplantýlara ek olarak yýlda bir kez çook kalabalýk<br />
toplanmayý gelenek haline getirelim diyerek geçen yýl<br />
baþlattýðýmýz 82 Mezunlarý Geleneksel Yýllýk Toplantýsýnýn<br />
ikincisinin gerçekleþmiþ olmasý beni çok mutlu etti."<br />
Dr. Ümit Yazman'ýn yorumu ise geceye damgasýný vurdu:<br />
"Görmek ve söylemek lazým ki, böyle toplantýlarýn baþarýsýnýn<br />
ardýndaki sýr herkesin iyi niyetli, hesapsýz ve kasmadan,<br />
en sahici ve yapmacýklýktan uzak halleri ile bir araya<br />
gelmesi, kimsenin eðleniyor gibi yapmadan eðleniyor olmasýdýr.<br />
Bu gecelerin görünen yüzünde, paylaþtýklarýnýzý hatýrladýðýnýz<br />
ve paylaþamadýklarýnýzý telafi etmeye çalýþtýðýnýz ortamlarýn<br />
keyfini yaþarsýnýz. Farkýnda olduðunuz ve size keyif<br />
veren bir süreçtir. Görünmeyen yüzünde ise, kýrklý yaþlarýnýzý<br />
aþarken yalnýz olmadýðýnýzý görürsünüz. Var oluþunuzda,<br />
önünüzdeki sürenin geride býraktýðýnýz süreden muhtemelen<br />
daha kýsa olduðu gerçeði pusuya yatmýþ beklerken, siz kendinizi<br />
"teen" yaþlarýnýzýn müzikleri eþliðinde zamana baþkaldýrmýþ<br />
ve ayný kaderi paylaþtýðýnýz insanlarla çevriliyken daha<br />
güvende hissedersiniz. Farkýnda olmadýðýnýz ve sizi çok<br />
rahatlatan bir süreçtir. Sonuç olarak bunlarýn hiçbirini düþünmezsiniz..<br />
Ýçersiniz, gülersiniz ve dans edersiniz. Eðlenirsiniz.<br />
Ben de öyle yaptým.."<br />
Aydan Ercan'82
Mezunlar Orkestrasý kuruldu<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ndeyim, evet daha dün gibi koridorlarýnda<br />
koþturduðumuz, dersler, sýnavlar, öðretmenlerle boðuþtuðumuz<br />
günler gözlerimin önünden geçiyor. Bir öykünün<br />
parçasýyým sanki. Öyküleri okurken "acaba bunlar yaþanmýþ<br />
mýdýr, hayal ürünü müdür" diye kendi kendime sorardým.<br />
Þimdi anlýyorum ki, her öyküde bir yaþanmýþlýk varmýþ…<br />
Beni bu duygulara sürükleyen þey tekrar <strong>TED</strong>'de, hem de o<br />
çok sevdiðim orkestramla birlikte <strong>TED</strong>'de oluþumdu.<br />
"<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlar Orkestrasý kuruluyor, bahar<br />
konserinde sahne alacaklar!" diye her tarafta duyurular yapýlýyordu,<br />
orkestra þefimiz Ahmet Hoca'm da beni arayýp haber<br />
verdiðinde kanatlanmýþtým. "Obuam yok!" diyecek oldum,<br />
Ahmet Hoca o kolayca çözüm bulan sesiyle "Aaa o da<br />
bir þey mi, obuan hazýr Çýnar" demiþti. Bir heyecan ki demeyin<br />
gitsin.<br />
Ýnternette gruplar kuruldu, koordinasyon ekipleri oluþturuldu<br />
ve eskiden olduðu gibi pazar günü çalýþmalarýna hemen<br />
baþladýk. Üniversitelerimizin o çok yoðun ders koþturmacasý<br />
arasýnda yeni kampüsümüzdeki odamýza uçarak gidiyorduk,<br />
herkes birbirini o kadar çok özlemiþti ki... Orkestranýn<br />
kattýðý o güzel dostlarý tekrar görmek, onlarla birlikte Ahmet<br />
Hocamýzýn karþýsýnda tekrar çalmak ne büyük duyguydu<br />
anlatamam… Çalýþmalar ilerledikçe, "acaba yeniden ayný<br />
güzellikte çalabilecek miyiz" kaygýsýný üzerimizden atmýþtýk.<br />
Derken o büyük gün geldi: 31 Mayýs 2008. Bir cumartesi<br />
akþamý saat 19.00'da, eskilerde olduðu gibi konser coþkusu<br />
aynen canlanmýþtý. Erkekler smokinlerini, kýzlar da siyah elbiselerini<br />
giyinmiþler, hala ortaokuldaymýþ gibi çocuksu heyecanlarýyla<br />
ODTÜ Kültür Kongre Merkezi, Kemal Kurdaþ Salonu'nda<br />
sahnedeki yerlerini almýþlardý.<br />
Ve o büyük an geldi, Ulvi Cemal Erkin'in dans rapsodisi<br />
"Köçekçeler", ilk heyecanla baþladý. Sahnede enstrümanlarý-<br />
bizim dünyamýz<br />
mýza üflediðimiz sesin uyandýrdýðý haz, Türk Beþleri'nin en lirik<br />
bestecisi olan Ulvi Cemal Erkin'in duygusallýðýyla birleþince<br />
ortaya kolay unutulamayacak anýlar çýktý. Artýk sadece çalýyorduk,<br />
taaa ki alkýþlarý duyduðumuzda kendimize gelebildik.<br />
Ardýndan yine Belçikalý bestesi Franz Von Suppe'nin büyük<br />
bir eseri olan "Leichte Kavallerie" üvertüründe trompetler<br />
eþliðinde süvari alayýnýn kalk borularýný, atlarýn týrýs gidiþlerini<br />
ve su baþýndaki dinlenme molasýný belirgin bir þekilde dinleyicilere<br />
aktardýk. Ardýndan popüler valslerin en etkileyici örneklerinden<br />
biri olan "Donauwellen Walser" yani Tuna Dalgalarý,<br />
Fransýz besteci Georges Bizet'in opera eseri Carmen ve<br />
Strauss'tan Radetsky Marþý geldi... Eskiden olduðu gibi Ahmet<br />
Hoca, arkadaþlarýmýz, ailelerimiz ve bizi izleyen öðretmenlerimizin<br />
sevgi dolu gözleri içinde profesyonelliðimizi ortaya<br />
koymuþtuk. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> tarihinde, güzel ve büyük<br />
bir buluþma gerçekleþmiþti.<br />
O güzel <strong>TED</strong> kucaðýnda bize yýllarca yer aldýðýmýz nefesli<br />
sazlar orkestrasýnda tekrar çalma zevkini tattýran Ahmet hocamýza,<br />
arkadaþlarýmýza ve yuvamýz <strong>TED</strong>'e çok teþekkür ediyoruz.<br />
Çýnar Yeþil’06<br />
Ressam Balkan, 22'nci sergisini Ýzmir'de açtý<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 1960 mezunu ressam Monad<br />
Balkan, 22. kiþisel sergisiyle Ýzmir'de sevenleriyle buluþtu.<br />
Konak Belediyesi Güzelyalý Kültür Sanat Merkezi Sanat<br />
Galerisi'nde 31 Ekim 2008 tarihinde açýlan sergi, 19<br />
Kasým 2008 tarihine kadar açýk kaldý.<br />
1942 yýlýnda Ýstanbul'da doðan sanatçý, daha sonra<br />
ailesiyle <strong>Ankara</strong>'ya yerleþti; "Ýstanbul asýllý <strong>Ankara</strong>lý ressam"<br />
olarak tanýndý. Annesi ressam<br />
Esma Balkan'ýn yanýsýra aile dostlarý<br />
olan devrin seçkin ressamlarýndan küçük<br />
yaþta çok dersler aldý. Balkan, daha<br />
sonralarý resim bilgi ve eðitimini<br />
Avustralya'da 'Sidney Julian Ashton<br />
Art School' da ilerletme olanaðý buldu.<br />
Balkan, resimlerinde genellikle kafeler, sokaklar, restoranlardaki<br />
yaþantýlarý konu almaktadýr. Ýnsan öðesini<br />
günlük yaþantýlar içerisinde yansýtýrken figürlerin hareketlerini<br />
yakalamaya çalýþmakla kalmayýp hareketin öncesini<br />
ve sonrasýný da izleyiciye aktarmaya ayrý bir önem<br />
vermektedir. Ýnsanlarýný zaman zaman kalabalýk bir yalnýzlýk,<br />
bazen mistik, bazen de mizahi bir umarsýzlýk içerisinde<br />
yorumlamaktadýr. Portrelerinde<br />
yüz ifadesi ön plana çýkmaktadýr.<br />
Sanatçý resimlerinde insan<br />
öðesini ana unsur olarak kullanmakta,<br />
onlarý günlük yaþantýlarý ve<br />
mekanlarý içerisinde hikaye etmektedir.<br />
27<br />
ARALIK2008 kolejliler
izim dünyamýz<br />
28<br />
Sonbahar rüzgarýnda<br />
Kolej uçurtmalarý<br />
Gönül Danýþman'78<br />
Bu etkinliðe ilk defa katýlýyoruz, ilkine<br />
gelemedik, merak ettik geldik. KolejIN'e<br />
en yakýn arkadaþlarým üye oldu. Biz de<br />
üye olmayý düþünüyoruz. Oðlum Can<br />
Burak Danýþman da <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde<br />
okuyor. KolejIN'den beklentimiz<br />
Kolej ruhunu yaþatmasý ve arkadaþlarýmýzla<br />
bir arada olabilmek.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði'nin ikincisini düzenlediði Uçurtma<br />
Þenliði, yine çok keyifli ve geniþ katýlýmlý geçti. Ekim ayýnýn ikinci Pazar günü<br />
yapýlan organizasyonda uçurtmalar, sonbahar rüzgarýnda farklý bir güzellikte<br />
gökyüzünde havalandýlar. Ýkinci þenliðe ilkine katýlamayanlarýn yaný<br />
sýra katýlýp da çok memnun kalan mezunlar ve öðrenciler de büyük ilgi<br />
gösterdiler. Þenlikte inþaatý devam eden KolejIN <strong>Ankara</strong> Tesislerinin tanýtýmý<br />
da yapýldý ve isteyen veli ve mezunlar tesisi yakýndan gezme fýrsatý buldular.<br />
Ýkinci Uçurtma Þenliðinde farklý olarak En Küçük Uçurtmacý, En<br />
Yüksek Uçurtma ve En Güzel Uçurtma sahiplerine de birer plaket verildi.<br />
Erdal Aygüneþ'78<br />
Baharda da yapýlmýþ fakat ben ilk defa geliyorum.<br />
Yeni bir etkinlik olduðu için nasýl bir etkinlik olduðunu<br />
görmek istedik. Kuru Fasulye gibi diðer<br />
etkinliklere sürekli katýlýyoruz. KolejIN'e üye olalý iki<br />
sene oldu. Bana kalýrsa çok geç kalýnmýþ bir tesis.<br />
Tamamlandýðýnda çok iyi bir yer olacaðýný düþünüyorum.<br />
Ýlerde tüm mezunlarýn yararlanabilmeleri,<br />
Kolej ruhunun yaþatýlmasý için bu tesisin çok<br />
gerekli olduðunu düþünüyorum.<br />
Zuhal Saðlam<br />
Eþim Çaðlar Saðlam 1987<br />
Kolej mezunu, çocuklarým<br />
Kolej’de okuyor. Þenlik çok<br />
eðlenceli keþke hava da daha<br />
güzel olsaydý. KolejIN Tesislerine<br />
üye olduk ve biran önce açýlmasýný<br />
bekliyoruz. Tesis evimize<br />
çok yakýn olduðu için bütün<br />
günümüzü burada geçiririz diye<br />
düþünüyorum.
Selçuk Pehlivanoðlu’81<br />
Mezunlar Derneðimiz son birkaç yýldýr baþlattýðý<br />
ataklarý devam ettiriyor. Uçurtma Þenliði gibi<br />
etkinlikler mezunlarýmýzýn ve ailemizin üyelerinin<br />
bir araya gelmesine çok büyük etken oluyor. Bu<br />
ikinci þenlikte de hava koþullarýna raðmen çok iyi<br />
bir katýlým var. Ýnsanlar birbirleriyle çocuklarýyla beraber<br />
bu eðlenceyi yaþýyorlar. Önemli olan birlikte<br />
güzel bir þeyler hissedebilmek. Mezun derneklerinin en önemli görevleri de<br />
budur. Yakýnda tüm Türkiye'deki <strong>TED</strong> Mezun Dernekleri, federasyon haline<br />
dönüþtükten sonra, bu tür faaliyetler Türkiye çapýnda daha fazla yapýlmaya<br />
baþlanacak. KolejIN Tesisleri yýllardýr yapýlmasý gereken bir yapý. KolejIN'i tanýtýcý<br />
bu tür faaliyetler, onun hýzlanmasýnda, tanýnmasýnda, herkesin yer almasýnda<br />
ve katký payý vermesinde büyük bir etken olmaktadýr. Umarým bu çalýþmalarla<br />
üye sayýmýz bugünkü rakamlarýn çok daha üzerine çýkar ve KolejIN'i<br />
çok daha süratli bir þekilde bitiririz.<br />
Deniz Özme Sürücü'81<br />
Çok güzel ve baþarýlý bir organizasyon, her<br />
þey düþünülmüþ. KolejIN Tesisleriyle ilgili burada<br />
bilgi aldým. <strong>Ankara</strong>'da olursam en kýsa zamanda<br />
üye olmayý düþünüyorum. Tesiste bulunacak<br />
olimpik havuz, tenis kortlarý, spor salonlarý,<br />
arkadaþlarýmýzla bir araya gelebileceðimiz<br />
lokaller cazip geliyor.<br />
En Güzel Uçurtmanýn sahibi<br />
Nurhan Aydýnalp (3/A)<br />
En Küçük Uçurtmacý, Aslan Çimþit<br />
En Yüksek Uçurtmanýn sahibi<br />
Efehan Yakýn (4/T)<br />
bizim dünyamýz<br />
29<br />
Bülent Baðdatlý'81<br />
Bugün ikincisini düzenlediðimiz<br />
Uçurtma Þenliði bundan<br />
sonra da geleneksel hale gelecek.<br />
Çünkü üye ve velilerimizin<br />
katýlýmý çok iyi. Havanýn biraz<br />
rüzgarlý olmasýna raðmen gayet<br />
memnunuz. Önümüzdeki<br />
yýl ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yine iki kere yapýlacak.<br />
Ama sonbaharda yapýlacak olaný biraz daha öne<br />
çekmeyi düþünüyoruz. Bu tür etkinliklerin amacý KolejIN'i<br />
üyelerimize ve velilerimize tanýtmak ve bu vesileyle Kolej<br />
camiasýna katkýda bulunmak. Bugün üyelikler alýnmýþ ve<br />
bi lgilendirmeler yapýlmýþ, bu çok sevindirici. Bunlarýn devamý<br />
gelince amacýmýza ulaþmýþ olacaðýz.<br />
Öykü Yalçýn'94<br />
Kolej camiasý içinde çok uzun<br />
zamandýr varým. Bu uçurtma þenliði<br />
hem mezunlarý bir araya getirmek<br />
hem de derneðimizin en önemli faaliyeti<br />
olan KolejIN'i tanýtmak açýsýndan<br />
çok önemli. KolejIN'in tanýtýlmasý<br />
ve üyeliklerin artýrýlmasý için, Dernek<br />
büyüklerimizle birlikte çalýþmalar<br />
yapýyoruz. Uçurma Þenliði çok<br />
güzel geçiyor, çok hoþ bir ortam<br />
var. KolejIN'in mezunlarýmýzýn sýk sýk<br />
bir araya geldiði bir ortam olmasýný<br />
ümit ediyorum.<br />
Banu Akýn<br />
Kýzým Zeynep Akýn birinci sýnýfta. Öncekine<br />
gelemedik, ilk defa geldik. Organizasyon çok<br />
güzel. Çocuklar koþarak geldiler. KolejIN'e henüz<br />
üye olmadýk ama eþimle düþünüyoruz. Üye olduktan<br />
sonra tesisin tüm sosyal imkanlarýndan<br />
bol bol faydalanmayý umuyorum. Bu tesis bize<br />
ailecek bir arada olma imkaný saðlayacak. Çocuklarýmýz<br />
için çok faydalý olacaðýndan eminim.<br />
ARALIK2008 kolejliler
izim dünyamýz<br />
30<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi Müdürü Aydýn Ünal:<br />
Baþarýlý Olmak<br />
Her Öðrencinin Hakkýdýr<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi'nde müdür oluncaya<br />
kadar geçen süreçte kariyer geliþiminizi özetleyebilir misiniz?<br />
Öncelikle sözlerime, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel<br />
Lisesi Müdürü olarak, 2008-2009 öðretim yýlýnýn ve<br />
geleceðin <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý için baþarýlý<br />
ve tarihsel misyonumuza uygun olarak geçmesi<br />
temennisiyle baþlamak isterim.<br />
1982 yýlýnda <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi<br />
Tarih Bölümü'nün Yakýnçað Kürsüsü'nde yüksek öðrenimime<br />
baþladým ve 1986 yýlýnda mezun oldum.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi Müdürlüðüne 01<br />
Eylül 2008 tarihinde atanan Sayýn Aydýn ÜNAL'la kendisi<br />
ve okulumuzla ilgili konularda bir söyleþi yaptýk.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
1986-1987 yýlýnda Kolej'de eðitim ordusuna katýldým. Kolej<br />
dýþýnda bir öðretim kurumunda görev yapmadým; yani mesleði<br />
ve yöneticiliði Kolej'de öðrendim. Kýsaca, Kolej benim için<br />
yeni bir hayatýn baþlangýcý oldu dersem yanlýþ olmaz.<br />
Öðretmenlik görevine baþladýktan 3 yýl sonra 1990-1993<br />
yýllarý arasýnda Kat Müdür Yardýmcýlýðý ve o yýllarda Okul Koruma<br />
Derneði tarafýndan açýlan ve geniþ bir öðrenci grubuna hizmet<br />
veren Üniversiteye Hazýrlýk Kurslarý Müdür Yardýmcýlýðýna<br />
atandým. Bu dönemde Okul Müdürümüz Sayýn Ý.Hakký Mergenci<br />
ve Rahmetli Ýlknur Karaova'dan ve Müdür Baþ Yardýmcýmýz<br />
Ruhiser Mergenci'den çok þey öðrendiðimi þimdi daha iyi<br />
anlýyorum. Okulumuzdaki iþlerin yoðunluðu dolayýsýyla<br />
1993-1994 öðretim yýlýnda Genel Muavin olarak görev<br />
aldým. Aslýnda o dönemde müdürümüz olan Ýlknur Hocam'ýn<br />
beni uygun görüp atadýðý bu görev, bir anlamda<br />
Müdür Baþ Yardýmcýlýðýna hazýrlýk ve idareciliðin bu seviyesini<br />
öðrenme süreci olarak geçti diyebilirim. Bu dönemin<br />
sonunda, 1994-1997 yýllarý arasýnda Müdür Baþ
Yardýmcýlýðý görevine getirildim. Bu dönemde okul müdürümüz,<br />
Kolej mezunu olan Sayýn Bilge Nazikioðlu idi. Bu dönem,<br />
ders geçme ve kredili sistemin uygulandýðý farklý ama zevkli bir<br />
dönem oldu benim için. Kolej kültürü ve iklimi konusunda Bilge<br />
Hocamdan öðrendiklerimi asla inkâr edemem.<br />
1997-2001 yýllarý arasý benim için, tarih öðretmeni olarak<br />
Kolej öðrencilerine yararlý olma çabasý ile geçti. 2001-2002 öðretim<br />
yýlýnda ikinci kez Müdür Baþ Yardýmcýlýðý görevine atandým<br />
ve bu görevimi 1 yýl, Kolej mezunu Sayýn Nilgün Gökçora'nýn<br />
okul müdürlüðü sýrasýnda yürüttüm.<br />
01 Eylül 2002 - 27 Haziran 2008 tarihleri arasýnda ise kat<br />
müdür yardýmcýlýðý ve ÇAGEP Kurslarýndan sorumlu Müdür<br />
Yardýmcýsý olarak görev yaptým ve bu dönemde yine Kolej mezunu<br />
Sayýn Melike Toklucu okul müdürüm oldu. Nilgün Hocam<br />
ve Melike Hocam'dan öðrendiklerim, yöneticilik kültürümün olgunlaþmasýnda<br />
etkili oldu dersem doðru olur diye düþünüyorum.<br />
27 Haziran 2008 tarihinde Vakýf Yönetim Kurulumuzun kararý<br />
ile okul müdürlüðü görevini üstlendim. Aslýnda ben okul<br />
müdürlüðü yerine okul yöneticiliði veya eðitim yöneticisi demeyi<br />
tercih ediyorum. Son günlerde "yönetim" yerine "yönetiþim"<br />
kavramýnýn kullanýlmasýndan da büyük keyif alýyorum.<br />
Özetlemek gerekirse, 22 yýllýk mesleki yaþantýmýn 15 yýldan<br />
fazlasý yöneticilik ve planlama ile ve geniþ öðrenci gruplarýyla<br />
yaþama ve öðrenme dönemi olarak geçti diyebilirim.<br />
Kolej sadece akademik anlamda deðil, spor, kültür, sanat<br />
vb. alanlarda öðrencisini donanýmlý yetiþtirmeyi hedefleyen<br />
bir okul. Ayný zamanda öðrencinin kiþisel geliþimine<br />
de önem veriyor. Bu alanda neler yapýlmakta, planlanan<br />
yeni faaliyetler var mý?<br />
Gerçekleþtirdiðimiz eðitim ve öðretim etkinlikleri birbirlerini<br />
tamamlayan bir bütündür. Öðretim etkinliklerinde, öðretilmesi<br />
istenen konu ile ilgili olarak öðrencilerimize bilgi, beceri ve<br />
davranýþ kazandýrmak esastýr. Eðitim etkinliklerinde ise, öðrencilerin<br />
toplumumuzun bir bireyi olarak yetiþtirilmesi amaçlanmaktadýr.<br />
Bu genel yaklaþýmýn dýþýnda þunlarý söylemek isterim;<br />
bireyin bir bütün olarak kendini geliþtirmesi için spor, kültür<br />
ve sanat alanýndaki yeteneklerini kullanabileceði ortamlarýn<br />
yaratýlmasý hepimizin ortak amacýdýr. Okulumuzdaki temel ilke<br />
þudur: Öðrencilerimizden gelen ve eðitim - öðretim kadrolarýmýzýn<br />
uygun bulduðu her türlü sosyal, kültürel ve sanatsal çalýþmalara<br />
destek olmak.<br />
Bildiðiniz gibi spor alanýnda, özellikle basketbol,voleybol,hentbol<br />
gibi takým sporlarýnýn yanýnda yüzme, masa tenisi,<br />
badminton gibi bireysel sporlarýn öðrencilerimizin ilgisini<br />
çektiðini söylemek gerekir. Bu konuda spor kulübümüzün çalýþmalarý<br />
da kamuoyunca bilinmektedir. Kültür ve Sanat Haftasý<br />
geleneði yýllardýr okulumuzda devam ediyor. Resmin her dalý,<br />
müziðin her alanýnda öðrencilerimizin kendilerini geliþtirdiði<br />
herkesçe bilinmektedir. Bu arada hayatýmýza yeni girmeye<br />
baþlayan ve Genel Müdürümüzün de üzerinde çok durduðu<br />
Ýnovasyon, Tübitak, proje çalýþmalarý, Kalem Ýzleri Dergisi,<br />
<strong>TED</strong> Evrim Gazetesi'nin yaný sýra Debate Club'da görev alan<br />
öðrencilerimizin de ülkemizi Türkiye dýþýnda temsil etmeye devam<br />
ettiklerini söylemek gerekir. Düþündüðümüz temel plan<br />
bizim dünyamýz<br />
þu: Her öðrenci, yeteneðini okulumuzda bulunduðu sürede<br />
geliþtirecek düþünsel ve sanatsal zenginliði olan bir etkinlikte,<br />
projede yer almalýdýr. Bu konuda öðretmenlerimizin desteði ve<br />
rehberliði hep devam edecektir.<br />
Bu alanlardaki etkinlikler ile 21. yüzyýl insanýný yetiþtirmeyi<br />
hedefliyoruz. Beceriler alanýndan bakýldýðýnda öðrencilerimizde<br />
temel becerileri; yani okuma alýþkanlýðý ve yazma becerileri,<br />
aritmetik becerileri, konuþma ve dinleme becerilerini sürekli<br />
geliþtirmek istiyoruz.<br />
Düþünme becerilerine gelince, bunun içinde öðrenme becerisi,<br />
akýl yürütme, yaratýcýlýk, karar verme ve problem çözme<br />
dikkat çekiyor. Ayrýca öðrencilerimizin kiþilik özellikleri, kendisine<br />
ve çevresine saygý duyma, sorumluluk alabilme, toplumdaki<br />
diðer bireylerle iletiþim kurabilme becerilerinin geliþtirilmesi<br />
de en önem verdiðimiz konulardan. Bütün bunlar öðrencilerimize<br />
zenginleþtirilmiþ eðitim ve öðretim ortamlarýnýn sunulmasý<br />
ile mümkündür diye düþünüyorum. Tabii bütün bunlarýn yanýnda<br />
teknoloji kullanýmý ve bilgiye ulaþma sürecinin hep aklýmýzda<br />
bulunmasý gerektiðini de söylemek isterim.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin eðitim sistemi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz?<br />
Resmi ifade ile söylemek gerekirse <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />
Okullarý "Yabancý Dille Öðretim Yapan Okullar" statüsündedir.<br />
Yani matematik ve fen dersleri Ýngilizce olarak yapýlan bir okuldur.<br />
Öðretimde amaç tam öðrenmeyi saðlamaktýr. Bilgi teknolojilerini<br />
kullanmaktýr. Bilgiye ulaþma yollarýný öðrenciye öðretmektir.<br />
Bilindiði üzere eðitimde en önemli insan unsuru öðretmendir.<br />
Bu nedenle hýzla deðiþen dünyanýn gerektirdiði, çaðdaþ ölçüler<br />
ve hedefler doðrultusunda toplumlarý geliþtirmede toplumun<br />
lideri ve yönlendiricisi olan öðretmenlerin rolü büyüktür.<br />
Toplumdaki deðiþim ve geliþimin doðal öncüleri öðretmenlerdir.<br />
Bu noktada okulumuz bilgi, beceri ve deneyimleri üst düzeyde<br />
olan deðerli bir öðretmen kadrosuna sahiptir. Bu deðerli<br />
kadro, yüklendikleri sorumluluklarýn ve misyonun farkýnda<br />
olarak hareket etmektedir.<br />
Eðitim sisteminde uygulanan programýn esasýnda iki temel<br />
amaç saklýdýr. Bunlardan birincisi, tüm öðrencileri hem<br />
Milli Eðitim Temel Kanunu'na hem de Kolej'in de içinde yer aldýðý<br />
Kalite Yönetim Sistemi'ne uygun bireyler olarak yetiþtirmek,<br />
ikincisi ise yüksek öðrenime hazýrlamaktýr. Bu anlamda<br />
bakýldýðýnda okulumuz bu iki temel amaca yýllardýr hizmet etmiþtir.<br />
Þöyle ki okulumuzda uygulanan programlar göz önüne<br />
alýndýðýnda, 9.sýnýftan itibaren öðrencilerimizin ilgi, istek, yetenek<br />
ve amaçlarýna uygun alanlarda öðrenim aldýklarýný görürsünüz.<br />
Okulumuz yapýsal olarak Fen ve Türkçe Matematik alanýnda<br />
öðrenim gören ve yüksek öðrenime geçiþte bu alanlara<br />
uygun meslekleri seçen öðrencilerden oluþmaktadýr. Rakam<br />
vermek gerekirse, öðrencilerimizin % 80'i Fen Bilimleri ve Türkçe-Matematik<br />
alanlarýnda, % 20'si de Sosyal Bilimler ve Yabancý<br />
Dil alanýnda öðrenim görmektedir. Eðitim ve öðretim çalýþmalarýmýz,<br />
yerleþkenin bizlere ve öðrencilere sunduðu olanaklar<br />
çerçevesinde zenginleþtirilmiþ ortamlarda yapýlabilmektedir.<br />
Kitap, dergi, kaset, CD, video kaset, müzik notasý, disket,<br />
VCD, harita, tez ve DVD'den oluþan toplam 20.597 eðitim ve<br />
31<br />
ARALIK2008 kolejliler
izim dünyamýz<br />
32<br />
öðretim materyali kapasitesine sahip kütüphane ile araþtýrma<br />
kütüphanesindeki çalýþmalarýn yaný sýra elektronik sýnýf ve konferans<br />
salonundaki sunumlarla cep sinemasýndaki eðitici film<br />
gösterileri devam etmektedir. Müzisyen öðrencilerimizin gerek<br />
Kolej Sokaðý gerekse Bilim Merkezi salonunda yaptýklarý müzik<br />
sunumlarý da büyük ilgi çekmektedir. Kýsaca, yaparak ve<br />
yaþayarak öðrenme sürecinin gerekleri yerine getirilmeye çalýþýlmaktadýr<br />
Lise Kýsmý'nda ÇAGEP'ten sonra uygulanan programlar<br />
ve UB Programý hakkýnda bilgi verebilir misiniz?<br />
Aslýnda ÇAGEP'ten sonra ifadesi çok da doðru deðil. Çok<br />
Amaçlý Geliþtirme ve Eðitim Programý diye tanýmladýðýmýz ve<br />
1994 yýlýnda açýlan ve yýllarca okulumuza gerek yurt içinde gerekse<br />
yurt dýþýndaki baþarýlarýyla haklý bir gurur ve heyecan yaþatan<br />
ÇAGEP halen devam<br />
etmektedir ve bu programýn<br />
son öðrencileri 2009-<br />
2010 öðretim yýlýnda okulumuzdan<br />
mezun olacaklar<br />
ve program da böylece sona<br />
erecektir. Þu anda ÇA-<br />
GEP 11. ve 12. sýnýf kurslarýnda<br />
yüksek öðrenime,<br />
okuldaki öðretmenlerinin<br />
zengin bilgi ve deneyimlerinden<br />
yararlanarak hazýrlanan<br />
önemli bir öðrenci<br />
grubu vardýr. Hatta bu öðrencilerimizin<br />
ÇAGEP 12'de<br />
yer alanlarýnýn 2009 ÖSS<br />
sonuçlarýnýn herkesi þaþýrtacaðýna<br />
inancým hiç deðiþmedi<br />
ve bize büyük bir<br />
sevinç ve gurur yaþatacaðýna<br />
inandýðým bu sonucu birlikte göreceðiz. Motivasyonu ve<br />
beklentileri yüksek, okuluna ve öðretmenlerine güveni tam,<br />
baþarmak için emek ve çaba harcayan çok deðerli öðrencilerin<br />
olduðunu biliyor ve takip ediyoruz.<br />
Sorunuza gelince her öðrenim kurumunun birincil hedefi<br />
istikrarlý bir baþarýyý yakalamaktýr ve öðrencilerinin potansiyellerini<br />
üst seviyede kullanmaktýr. Bunun gerçekleþmesi, deðiþim,<br />
dönüþüm ve yeni programlarýn hayata geçirilmesiyle<br />
mümkün olabilir. Bu durum, kuruma dinamizm kazandýrýr. Bu<br />
konuda atýlan adýmlarýn ilki ÇAGEP, diðeri de 1999 yýlýnda baþlatýlan<br />
Uluslararasý Bakalorya Programý (UB) olmuþtur. Fazla<br />
detaya girmeden belirtmek gerekirse, Türkçe'siyle Uluslararasý<br />
Bakalorya Diploma Programý (UBDP), merkezi Cenevre'de<br />
bulunan International Baccalaureate (IB) tarafýndan uygulanan<br />
ve 16-19 yaþ arasý öðrenciler için hazýrlanmýþ, geniþ kapsamlý,<br />
üniversite öncesi iki yýllýk bir programdýr. UBDP dünyada 196<br />
ülkede 1588 okulda uygulanmakta ve 102 ülkedeki bini aþkýn<br />
üniversitede UB diplomasý kabul edilmektedir. UB diplomasýný<br />
alan öðrenciler ülkemizdeki vakýf üniversitelerinde diploma notuna<br />
göre %25 ile % 75 aralýðýnda deðiþen oranlarda burs kazanabilmektedirler.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Belirli koþullarý saðlayarak programa dahil olan öðrenciler<br />
9. ve 10.sýnýfta Hazýrlýk UB, 11. ve 12 sýnýflarda ise UBDP için<br />
öðrenim görmektedirler. Ýleri ve standart düzeylerde alýnan<br />
dersler dýþýnda öðrenciler 100 saatlik Bilgi Kuramý, 150 saatlik<br />
CAS (Yaratýcýlýk, Bedensel Hareket ve Hizmet) ve 4000 kelimelik<br />
araþtýrma teziyle ilgili görevlerini de yerine getirmek durumundalar.<br />
Her yýl Mayýs ayýnda yapýlan UBDP sýnavlarýnda baþarýlý<br />
olan öðrenciler diplomalarýný almaktadýrlar. Programýn,<br />
öðrenim yöntem ve teknikleri bakýmýndan yararlý olduðunu ve<br />
geniþ bir öðrenci grubunun bu programdan yararlandýðýný belirtmek<br />
isterim.<br />
Okulumuzda UB Programý dýþýnda 2007-2008 Öðretim yýlýndan<br />
itibaren Bilim Ýnsaný Yetiþtirme Programý (BÝY) adý altýnda<br />
yeni bir akademik program da hayata geçirilmiþtir. Þu anda,<br />
9. ve 10. sýnýf düzeyindeki 4 þubede toplam 70 öðrencinin<br />
öðrenim gördüðü bu<br />
programýn temelinde Fen<br />
ve Sosyal Bilimler alanýnda<br />
ilgi ve yetenekleri yüksek<br />
olan öðrencileri yüksek<br />
öðrenime hazýrlamak,<br />
üstün nitelikli bilim adamý<br />
yetiþmesine kaynaklýk etmek<br />
yatmaktadýr. Ýnanýyorum<br />
ki yüksek öðrenime<br />
geçiþ sistemindeki deðiþikliklere<br />
veya bilimsel ve<br />
teknolojik geliþmelere uygun<br />
olarak önümüzdeki<br />
süreçte ihtiyaçlar doðrultusunda<br />
yeni programlar<br />
da uygulamaya konulacaktýr.<br />
Bu programlarýn<br />
hayata geçirilmek istenmesinin<br />
temelinde, zenginleþtirilmiþ öðrenim programlarý sunan<br />
bir okul olma felsefesi yatmaktadýr.<br />
Lise mezunlarýnýn üniversite sýnavýndaki baþarý oraný nedir?<br />
Bu oranla ilgili yeni hedefler var mý?<br />
Aslýnda bu soruya verilebilecek çok fazla cevap var diye<br />
düþünüyorum. ÖSS sonuçlarýndan, gurur duyduðumuz baþarýlar<br />
elde ettiðimiz herkes tarafýndan bilinmektedir. Bu konuda<br />
web sayfamýzda her türlü detay vardýr. Elif Uysal ve Erkan Aktakka<br />
gibi ÖSS birincilerimizi hatýrlýyorum. Ýsimlerini þu anda<br />
sayamadýðým ilk binde yer alan çok deðerli öðrencilerimiz hep<br />
oldu. Söyleþi sýrasýnda da belirttiðim gibi okulumuz sadece<br />
akademik alanda baþarýlar elde etmeyi amaçlayan bir kurum<br />
deðil diye düþünüyorum. Geçmiþe baktýðýmýzda bankacýlýk,<br />
týp, siyaset, sanat, spor ve medya dünyasýnda baþarýlý yüzlerce<br />
mezunumuz var. Kolej'in zenginliði ve gücü de burada yatmaktadýr.<br />
Aklýma ilk gelenler Sayýn Filiz Akýn, Reha Muhtar, Mithat<br />
Bereket… Bu noktada þunu da belirtmek gerekir; <strong>Koleji</strong>miz<br />
baþarýlý insan ve þampiyon yetiþtirmenin matematiksel deyimle<br />
formülünü biliyor (Bu formül üst düzeyde bilgili, tecrübeli ve<br />
kendisini Kolej'e adamýþ öðretmenlerimizin varlýðýdýr.) ve bu<br />
konuda tarihsel bir birikime ve baþarý alýþkanlýðýna sahiptir. Sü-
ekli toplam kaliteyi ve baþarýyý yakalama çabasýný yöneticiler<br />
ve öðretmenler olarak sürdürme gayretindeyiz. Ancak baþarý<br />
oraný göreceli bir kavramdýr.<br />
Öðrencilerimizden kaçýnýn bir yere yerleþtiði mi, yoksa öðrencilerin<br />
aldýklarý puanlar mý, yoksa öðrencilerin yerleþtikleri<br />
bölümler veya üniversiteler mi kriter olarak alýnacak. Bu, nereden<br />
ve nasýl baktýðýnýza göre deðiþir diye düþünüyorum. Yüksek<br />
puanlý bir öðrenci, düþük puanlý olan; ama ideal edindiði<br />
bir yeri ve bölümü seçebilir ya da çok istediði bir bölüm olduðu<br />
için çok popüler olmayan bir üniversiteyi tercih edebilir. Ya<br />
da burs imkanlarýndan yararlanýp çok yüksek puanla çok köklü<br />
olmayan bir üniversiteyi seçebilir. Burada önemli olan öðrencinin<br />
kendisine uygun olan ve istediði bir yere yerleþmesidir.<br />
Sýnavda aldýðý puan onun geçmiþteki ve gelecekteki olasý<br />
baþarýsýný tam olarak göstermeyebilir. Özel üniversite olgusu<br />
ve bu üniversitelerde sunulan kültürel olanaklara göre tercih<br />
yelpazesinde ciddi bir deðiþim olduðunu görmek mümkündür.<br />
Yine de þunu belirtmek isterim ki bizler, amaçlarý, ilgi ve yetenekleri<br />
farklý olan kalabalýk bir öðrenci grubuna eðitim ve öðretim<br />
hizmeti vermekteyiz. Turizm bölümüne girmeyi hedefleyenden<br />
tutun, Genetik Mühendisliði'ne, Hukuk Fakültesi'nden<br />
tutun Konservatuvar'a gitme hedefi olan öðrencilerimiz vardýr.<br />
Bizler öðrenim sürecinde yeteneklere uygun öðrenme ortamlarý<br />
sunma çabasýndayýz. Kolej tarihinde ÖSS baþarýlarý her yýl<br />
% 80'in üstünde olmuþtur. Bu noktada temel hedefimiz, öðrencilerimizin<br />
4 yýllýk öðrenim sürecinde ilgilerini, yeteneklerini<br />
tanýmalarýna olanak verecek etkinlikler içerisinde olmalarýný<br />
saðlamak, kiþiliklerini geliþtirmek, akademik becerilerini geliþtirirken<br />
hem ÖSS' de baþarýlý olmalarýný saðlamak hem de yüksek<br />
öðrenim sürecinde fark yaratacak bilgi birikimi ve becerileri<br />
kendilerine kazandýrma gayreti içerisinde olmaktýr.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesiyle<br />
ilgili neler yapýlmaktadýr? Deðerli öðretmenlerimizin<br />
mesleki anlamda geliþmelerini sürdürmek amacýyla planlanan<br />
programlar var mýdýr?<br />
Kurumlarýn gücü insan kaynaklarýnýn zenginleþtirilmesiyle<br />
eþdeðerdir diye düþünüyorum. Bugün insana yapýlan yatýrým<br />
en ciddi yatýrýmdýr ve bizler, eðitim hizmeti veren kiþileriz. <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong>'nde öðretmen olmak ciddi bir akademik donaným,<br />
üst düzey pedagojik formasyon ve ciddi bir emek ister. Ancak<br />
bilginin çok hýzlý deðiþtiði dünyamýzda öðrenen okul, sürekli<br />
geliþim ve deðiþime hazýr öðretmen yaklaþýmý daha büyük bir<br />
önem taþýmaktadýr. Yaþam boyu öðrenme, artýk hepimizin izlediði<br />
ve gerçekleþtirmeye çalýþtýðý bir yaklaþým olmaya baþlamýþtýr.<br />
Bu konuda okulumuzun, geçmiþ yýllarda gerçekleþtirdiði<br />
uygulamalarý vardýr. Þöyle ki, uzun bir dönem alanlarýnda uzman<br />
üniversite öðretim elemanlarýnýn katkýlarýyla Antalya Seminerleri<br />
süreci insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesine yönelik bir<br />
adýmdý. Ýletiþimden, grupla çalýþma tekniklerine kadar bir çok<br />
konuda sunumlar yapýldýðýný hatýrlýyorum. Ayrýca her yýl yapýlan<br />
programlar gereði belirlenen öðretmenlerimiz, yurt dýþý ve yurt<br />
içi eðitim seminerlerine katýlmaktadýrlar. Öðretmenlerimizde,<br />
özellikle yurt içinde yapýlan seminerlere sunumlarýyla katýlma<br />
ve bu baðlamda kendilerini geliþtirme istek ve arzusu devam<br />
etmektedir. Þubat ve Haziran döneminde ihtiyaçlara göre be-<br />
bizim dünyamýz<br />
lirlenen konularda tüm öðretmenlerimiz Yaþam Boyu Eðitim<br />
Seminerleri'ne katýlarak bilgilerini yenileme olanaðý bulmaktadýrlar.<br />
Bu konuda, okulumuzla üniversite iþbirliðinin geniþletilerek<br />
devam etmesi olumlu bir adým olacaktýr, diye düþünüyorum.<br />
Stajyer öðretmenlerimizi geliþtirme programý ve oryantasyon<br />
çalýþmalarýný da bu arada belirtmek isterim. Bu program<br />
ve çalýþmalarýn, stajyer öðretmenlerimizin hem kendilerini hem<br />
okulumuzu hem de öðrencilerini tanýmalarýný ve geliþtirmelerini<br />
saðladýðýný düþünüyorum. Ayrýca zümrelerimizin kendi içlerinde<br />
yaptýklarý çalýþtay diyebileceðimiz çalýþmalarý da var. Bilgi<br />
ve deneyimin diðer öðretmenlerimize aktarýlmasý, geliþim<br />
sürecinin önemli bir halkasýný oluþturmaktadýr.<br />
Aslýnda bu soruya kýsaca þöyle cevap vermek en doðrusudur:<br />
Biz, <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> yöneticisi, öðretmeni ve öðrencisi olarak<br />
hep birlikte öðrenen ve öðrendikçe geliþen ve güçlenen bir<br />
kurumuz.<br />
Kolej'de öðrenciler tarafýndan çok sevilen bir hoca olduðunuzu<br />
biliyoruz. Kolej sizin için neler ifade ediyor, öðrenebilir<br />
miyiz?<br />
Birinci soruda da belirttiðim gibi Kolej benim için ikinci bir<br />
okul, yeni bir yaþam oldu dersem doðru olur. Burasý Mustafa<br />
Kemal Atatürk'ün okulu ve okulumuzdan mezun olan herkes<br />
Türkiye'nin geleceðine yön verebilecek bir donanýma ve düþünsel<br />
birikime sahip olmaktadýr. Böyle bir okulun, býrakýn yöneticisi<br />
olmayý, öðretmeni olmak bile önemli sorumluluklar<br />
yüklemekte, bir o kadar da onur vermektedir insana. Düþünün<br />
bir kez, öyle bir okulda görev yapýyorsunuz ki, o okulun bütün<br />
mezunlarý yöneldikleri bütün alanlarda baþarýlý oluyorlar, mutlu<br />
oluyorlar ve okullarýna dönerek bu baþarýlarýný öðretmenleri ile<br />
paylaþýyorlar. Ben Kolej'i dalgalarý gittikçe geniþleyen, geniþledikçe<br />
büyüyen, büyüdükçe güçlenen bir deniz gibi görüyorum.<br />
Geçmiþinden aldýðý güçle geleceðe güvenle bakan insanlarýn<br />
yetiþtiði bir "kurum-aile" olarak kabul ediyorum. Bu ailenin<br />
diplomasýz mensubu-yöneticisi olmaktan her zaman gurur<br />
duyacaðýmý belirtmek istiyorum.<br />
Sevilen hoca tanýmlamanýzdan çok mutlu olduðumu belirtmek<br />
isterim; ama nedenini doðrusu ben de bilmiyorum demek<br />
aslýnda çok da samimi bir cevap olmaz. Þöyle söylemek belki<br />
daha doðru; Kolej'de Müdür Baþ Yardýmcýlýðý, Kat Müdür Yardýmcýlýðý,<br />
ÇAGEP yöneticiliði ve öðretmenlik görevleri aþamalarýnýn<br />
hepsinde öðrenciler ve okulumuz için doðru olan iþleri<br />
yapmanýn ötesinde, doðru tutum ve davranýþlar sergileme ve<br />
bunu yaþamýn doðal bir parçasý olarak gerçekleþtirme çabasýnda<br />
olmaya hep özen gösterdim diyebilirim. Kolej'e; dolayýsýyla<br />
öðretmenine, öðrencisine, velisine ve tüm çalýþanýna deðer<br />
verdiðimi, onlarý önemsediðimi, yaþantýmla ve davranýþlarýmla<br />
bu duygularý kendilerine hissettirdiðimi söylemem herhalde<br />
ayýp olmaz. Ýki sözü çok severim: "Rüzgar eken fýrtýna biçer"<br />
ve "Sevgiyle yapýlan her þey güzeldir." Ýnsan yetiþtirmenin,<br />
akademik yeterliliðin ötesinde sevgi, emek, çaba ve sabýr istediðini<br />
de herhalde belirtmek gerekir.<br />
Sevgili Aydýn Hocamýza bu güzel söyleþi için çok teþekkür<br />
ediyor ve sevenleriyle dolu bu seçkin ortamdaki görevinde baþarýlar<br />
diliyoruz.<br />
33<br />
ARALIK2008 kolejliler
maariften yetiþenler<br />
34<br />
Nuyan Sav'48<br />
Çocuklara adanmýþ bir ömür<br />
"Yaþamýn en güzel, en mutlu dönemi acaba okul yýllarýna mý<br />
rastlar? Galiba öyle..."<br />
Bu yýl Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'nden mezuniyetinin<br />
60. yýlýný kutlayan Nuyan Ölçer Sav'48,<br />
bunca yýllýk yaþamýna bir çok güzel aný sýðdýrmasýna<br />
raðmen, okul yýllarýnýn en mutlu yýllarý olduðunu<br />
düþünenlerden.<br />
Nuyan Sav, 1931 yýlýnda Bursa'da doðar. Ailenin <strong>Ankara</strong>'ya<br />
taþýnmasýyla Nuyan Haným, ilkokul dördüncü sýnýfta Türk Maarif<br />
Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'ne yazýlýr. Bir dönem Ýstanbul'a taþýnmalarý<br />
gerekse de tekrar <strong>Ankara</strong>'ya dönerek eski okuluna<br />
kaydolur ve lise sona kadar burada devam eder.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'nden 1948 yýlýnda mezun<br />
olan Avukat Nuyan Ölçer Sav, meslek yaþamýnýn büyük bir kýsmýnda<br />
çocuklar için çalýþmýþ. Sav’ýn çocuklara olan sevgisi ve<br />
çalýþmalarý katýldýðý çeþitli derneklerde hýz kazanmýþ.<br />
Nuyan Sav, "Hayatýmýn en güzel anlarý orada geçti" dediði<br />
Kolej'den 1948 yýlýnda mezun olduktan sonra <strong>Ankara</strong> Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi'ne girer. Mezuniyetten sonra sýnýf arkadaþý<br />
olan Atilla Sav ile evlenir. Ýlk iþi olan Bayýndýrlýk Bakanlýðý'na<br />
baðlý Devlet Su Ýþleri'nde Kolej'de aldýðý Ýngilizce eðitim sayesinde<br />
Hukuk Müþaviri olarak iþe baþlar. Yabancýlarla ortak yapýlan<br />
Türkiye'nin bu ilk barajlarý projesinde çalýþan tek Türk olma<br />
mutluluðunu yaþar. Burada beþ yýl çalýþtýktan sonra ilk çocuðu<br />
Aydýn Sav'74 dünyaya gelir. Çocuklarýna kendi bakmak<br />
istediði için iþten ayrýlýr. Sav'ýn Kolej'le baðlantýsý çocuklarý aracýlýðýyla<br />
yeniden baþlar. Çok çalýþkan ama hareketli ve yaramaz<br />
bir çocuk olan ve sürekli ceza alan oðlu yüzünden hemen
hemen her gün Kolej'e gidip, öðretmenleriyle görüþmek zorunda<br />
kalacaktýr. Oysa yaramazlýklarý yüzünden bir dönem annesini<br />
çok üzen Aydýn Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra<br />
Týp Fakültesi'ni kazanýr ve yýllar sonra Türkiye'nin önemli beyin<br />
tümörü uzmanlarý arasýnda yer alýr.<br />
Kýzý Özden Sav'77 ise oðlunun tersine okulda uslu bir öðrenci<br />
olarak bilinir. Kolej'den mezun olduktan sonra Özden Haným<br />
annesinin mesleðini seçerek, hukuk okur. Harward Üniversitesi'nde<br />
doktora yapar. Daha da önemlisi yýllar önce Nuyan<br />
Haným'ýn kazandýðý ama çocuklarýnýn yanýnda olmak için kullanamadýðý<br />
Yale Bursunu aradan geçen 30 yýl aradan sonra kýzý<br />
Özden Sav da kazanýr. Tüm eðitim masrafýný bu bursla karþýlayan<br />
Özden Haným, hâlen Londra’da hukuk müþaviri olarak görev<br />
yapmaktadýr.<br />
Çocuklarýnýn ortaokula gidecek yaþa gelmesiyle, Nuyan<br />
Haným yeniden iþ hayatýna döner. Eþiyle birlikte serbest olarak<br />
ticaret avukatlýðý yapmaya baþlar. Fakat onun asýl ilgisini fakültedeki<br />
yýllarýndan bu yana çocuk hukuku çekmektedir. Çocuk<br />
hukukuyla da yakýndan ilgilenirken, bir dönem yabancýlarýn<br />
Keçiören Çocuk Yuvasý'ndan evlat edinmelerine yardýmcý olur.<br />
Þimdi torunlarým dediði 12 çocuðun Fransa ve Amerika'dan<br />
evlat edinilmelerini ve iyi bir þekilde yetiþtirilmelerini saðlar. Bu<br />
12 çocuk ve aileleri yýllar sonra dahi Nuyan Sav'la irtibatlarýný<br />
koparmadan görüþmeye devam ederler.<br />
Islah evinden çýkan çocuklar için ev<br />
Çocuklara olan sevgisi onu 1990'lý yýllarda bir çocuk derneðinde<br />
üyeliðe kadar götürür. Çocuklar için çalýþmalarý bu tarihlerden<br />
sonra hýz kazanýr. En önemli çalýþmasý ise suç iþlemiþ<br />
çocuklarýn ýslah evinden çýktýktan sonra barýnacaklarý bir yerin<br />
açýlmasýna ön ayak olmasýdýr. Adalet Bakanlýðý Çocuk Þubesi'nden<br />
tanýdýðý bir bayan ile birlikte bir proje hazýrlar. Proje için<br />
bir sponsor da bularak, 1993 yýlýnda Batýkent'te bir evin alýnmasýný<br />
saðlar. Önceleri tek baþýna koþturarak yürüttüðü projeye,<br />
Mogan Lions Derneði ve Gama Eðitim Vakfý da katký saðlar.<br />
Ýlk yýl 12 çocuk yerleþtirilir eve. Bu yýla kadar toplam 100'e<br />
yakýn ýslah evinden çýkmýþ okumak isteyen çocuk bu evde barýnmýþ,<br />
topluma kazandýrýlmýþtýr. Daha sonra bu çocuklar için<br />
bir de dernek kurulur; Özgürlüðünden Yoksun Gençlerle Dayanýþma<br />
Derneði (ÖZ-GE DER). Yeme-içme, giyim gibi çocuklarýn<br />
tüm ihtiyaçlarýný bu dernek karþýlar. Çocuklar ev içinde kendi<br />
iþlerini yapmakla ve okullarýný devam ettirmekle yükümlüdürler.<br />
Hollanda'da uygulanan bu ev projesi Türkiye'de ilk defa<br />
denenmiþ. Nuyan Haným, amaçlarýnýn bu uygulamayý tüm<br />
Türkiye'ye yaymak olduðunu fakat bunun için yeterli imkan bulamadýklarýný<br />
söylüyor. Son dönemlerde Nuyan Haným'ý en çok<br />
üzen konu ise bu evin Adalet Bakanlýðý tarafýndan satýlmak istenmesi.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði Onur Kurulu üyeleri<br />
arasýnda bulunan Nuyan Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra<br />
da sýnýf arkadaþlarýyla buluþmaya devam ederler. Ýlk on yýl<br />
çok fazla görüþme fýrsatý bulamayan okul arkadaþlarý on yýlýn<br />
sonunda her yýl düzenli aralýklarla kendi aralarýnda bir araya<br />
gelir, anlamlý plaketler verir ve özel günler düzenlerler.<br />
Hatta bu toplantýlara o dönemden hayatta kalan hocalarýný<br />
da davet ederler.<br />
maariften yetiþenler<br />
Bu toplantýlardan birçoðuna mezun olduktan sonra iliþkilerini<br />
hiç koparmadýklarý edebiyat hocasý, Cavidan Tümerkan da<br />
katýlýr. "Öyle hatýralarýmýz var ki, zaten bir araya gelince çocuk<br />
gibi oluyor insan" diyen Nuyan Haným arkadaþlarýyla bir araya<br />
geldiklerinde Kolej anýlarýný paylaþtýklarýný ve çok mutlu dakikalar<br />
geçirdiklerini belirtiyor.<br />
Kutu ve baykuþ koleksiyonu<br />
Tüm bu yoðun çalýþmalarý arasýnda farklý uðraþlara da zaman<br />
ayýrmýþ Nuyan Haným. Bu uðraþlarýndan ikisi baykuþ biblosu<br />
ve küçük kutu kolleksiyonu. Nuyan Haným, her iki koleksiyonundan<br />
da övünerek bahsediyor. Nasýl bahsetmesin ki,<br />
dünyanýn çeþitli ülkelerinden alýnmýþ birbirinden deðerli, farklý<br />
materyallerden yapýlmýþ ve genellikle el emeði 850'ye yakýn kutucuk<br />
ve bir o kadar deðerli 150'ye yakýn baykuþ biblosu evin<br />
ev sahipliðini yapýyor. Sav'ýn tek tek numaralandýrdýðý bu deðerli<br />
kolleksiyonda görenleri hayrete düþürecek güzellikte el<br />
sanatlarý örnekleri bulunuyor.<br />
35<br />
ARALIK2008 kolejliler
saðlýk<br />
36<br />
EECP ile kalp hastalýklarýnda<br />
kansýz tedavi<br />
Koroner arter ve kolleteral dolaþým nedir?<br />
Koroner arter, kalbi çepeçevre saran ve kalp kasýna<br />
gereken kaný saðlayan arterlerdir. Kolleteral dolaþým<br />
damarlarýn, yeterli miktarda kanla beslemesi<br />
gereken dokulara iletilecek kan, arterlerde meydana<br />
gelen týkanýklýk nedeni ile iletilemediði zaman,<br />
vücut bazý hallerde, saðlýklý arterlerden, kan alamayan dokulara<br />
kan akýþýný saðlamak için, küçük damarcýklar geliþtirir / açar.<br />
Bir arterden bir baþka artere kanal oluþturan bu tür damarcýk<br />
aðýna Kolleteral Dolaþým denir. Bu damarcýklarýn tabii olarak<br />
oluþmasý yavaþ bir süreçtir. Kalp hastasý olan kiþinin vücudu<br />
genelde kendisine bir rahatlama saðlayacak ve semptomlarýný<br />
azaltacak bu damarcýk oluþumunu bekleyecek zamaný yoktur<br />
ve dýþ desteksiz bu kolleteral aða yeterince geliþim saðlayamaz.<br />
Anjina Pectoris ve kalp yetersizliði nedir?<br />
Sözlük anlamý ile "Göðüste Týkanma" anlamýna gelir. Koroner<br />
arter hastalýðýnýn en yaygýn belirtisidir. Anjina þikayeti olan<br />
hastalarýn çoðunluðu, zihni, fiziksel veya hissi stresler sonucunda<br />
belirginleþen göðüs aðrýsýndan þikayet ederler. Bu rahatsýzlýklar,<br />
hastalarda, deðiþik þekillerde, ancak yaygýn olarak,<br />
nefes darlýðý, yorgunluk, hazýmsýzlýk, baþ dönmesi, göðüste -<br />
kolda - boyunda veya çenede aðrý þeklinde kendini belli eder.<br />
Kalp yetersizliði, kalbin kardiyak fonksiyonlardaki anormalliðe<br />
baðlý olarak dokulara yeterli kan pompalamamasý veya bunu<br />
artmýþ doluþ basýnçlarý altýnda yapmasýdýr.<br />
EECP nedir ve hangi hastalýklarýn tedavisinde<br />
kullanýlýr?<br />
EECP koroner arter hastalýklarý<br />
ve kalp yetmezliði tedavisinde<br />
kullanýlan, ülkemiz için<br />
yeni sayýlabilecek, ancak<br />
Amerika'da yaygýn olarak<br />
uygulanan bir tedavidir.<br />
Dünyada en sýk<br />
görünen ve ölüm nedenlerinin<br />
baþýnda yer<br />
alan koroner kalp hastalýklarýnýn<br />
seyri sýrasýnda ortaya<br />
çýkan kalp krizi, kalp yetersizliði<br />
ve ölüm gibi üzücü olaylarýn<br />
önlenmesi konusunda yapýlan<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
çalýþmalar "EECP" tedavisinin yararlarýný ortaya çýkarmýþtýr.<br />
EECP giriþimsel olmayan, atravmatik, hiçbir risk taþýmayan,<br />
sarf malzemesi kullanýlmayan, hastane yatýþý gerektirmeyen,<br />
etkin, sonuçlarý uzun süre devam edebilen kalýcý bir tedavi<br />
yöntemidir. EECP tedavisi, kalbi besleyen koroner damarlarýn<br />
ve ince uç dallarýnýn geniþlemesini, bu dallar arasýnda kolleteral<br />
adý verilen baðlantý dallarýnýn (doðal By-pass) açýlmasýný ve<br />
yeni kýlcal damarlarýn oluþmasýný saðlamaktadýr. Böylece kalbi<br />
besleyen koroner damarlarda daralma ve týkanma olan koroner<br />
kalp hastalarýnda, kalpte kanlanma eksikliði düzelmekte,<br />
koroner yetersizliðine baðlý olarak ortaya çýkan göðüs aðrýsý,<br />
yorgunluk, nefes darlýðý, çarpýntý gibi þikayetler azalmakta, hatta<br />
kaybolmakta, kalp krizi riski azalmakta, yaþam kalitesi de<br />
artmaktadýr. Hasta ayakta tedavi görmekte ve EECP tedavisi<br />
sonrasýnda hastanede yatak iþgal ediþi, acil servise müracaatý<br />
ve doktora baþvurma oraný azalmakta veya ortadan kalkmaktadýr.<br />
EECP tedavisi günde bir saat, 35 gün süreyle kolay uygulanan<br />
bir yöntemdir. Bir saatlik tedaviden sonra hastalar evlerine<br />
veya iþlerine gidebilirler. Uluslararasý çok merkezli çalýþmalar<br />
göstermiþtir ki EECP tedavisi alan hastalarýnýn<br />
%88'de etkinliði 5 yýl sonra da devam<br />
etmiþtir. Yapýlan testler bilimsel<br />
çalýþmalarla da kanýtlanmýþtýr.<br />
EECP tedavisi, FDA tarafýndan<br />
kalp yetmezliði, stabil angina,<br />
unstabil anjina, kardiyojenik<br />
þok, akut myokard enfaktüsü<br />
hastalýklarýn tedavisinde kullanýlmak<br />
üzere onaylanmýþtýr. EECP<br />
tedavisinde kullanýlan cihazýn,<br />
CE sertifikasý, ISO ve diðer onay<br />
belgeleri vardýr.<br />
EECP tedavisi nasýl uygulanmaktadýr?<br />
EECP tedavisine baþlayan<br />
hasta, günde 1 saat, haftada 5<br />
gün, 35 gün süre ile ayaktan tedavi<br />
görür. Tedavi süresince hiçbir aðrý ve sýzý<br />
hissetmez. Hiçbir yaþam riski taþýmaz.<br />
Son derece güvenli bir tedavi yöntemidir. Tedavi<br />
sýrasýnda enjeksiyon dahil hiçbir müdahale yapýlma-
saðlýk<br />
Güçlendirilmiþ Harici Kontrpulsasyon (EECP-Enhanced External Counterpulsation)<br />
tedavisi koroner kalp hastalarýnda, kalp krizi, kalp yetmezliði ve diðer durumlarda kalbi<br />
korumak için damar sertliðini geciktiren ve kan dolaþýmýný artýran kansýz bir yöntem. Türk<br />
Kardiyoloji Derneði'nin Kasým 2001 yýlýnda onayý ve Türk Tabipler Birliði'nin Ocak 2002'de<br />
birim fiyatý tespitiyle EECP tedavisi, ülkemizde de 6 merkezde uygulanmaya baþlamýþ.<br />
Kalp rahatsýzlýklarýnda büyük kolaylýk getiren EECP tedavi yöntemini Ýstanbul Cerrahi<br />
Hastanesi Kardiyoloji Uzmaný Dr. Aydýn Aksoy’75, dergimiz okurlarý için anlattý.<br />
dýðý için hasta hiçbir acý ve sýkýntý hissetmez. Bu süreyi gazete,<br />
kitap okuyarak, müzik dinleyerek geçirebilirler.<br />
Bu tedavi hangi hastalara uygulanýyor?<br />
Daha önce By-pass olmuþ veya balon tel - kafes tedavisi<br />
yapýlmýþ ancak tekrar damar<br />
týkanýklýðý geliþmiþ<br />
olan, mevcut tedavi yöntemleri<br />
uygulandýðý halde<br />
þikayetleri devam eden,<br />
damar yapýsý uygun olmadýðý<br />
için ameliyat olamayan,<br />
eþlik eden hastalýklardan<br />
dolayý ameliyat olmasý<br />
riskli kabul edilen, ameliyat<br />
veya balon, stent tedavisini<br />
kabul etmeyen ve kalp yetmezliði<br />
olan hastalarda uygulanabilir.<br />
EECP tedavisinin kimlere<br />
yapýlmasý sakýncalýdýr?<br />
Son üç ay içerisinde By - Pass ameliyatý geçirmiþ, vücutta<br />
pýhtý bulunma olasýlýðý olan, bacaklarda iyileþemeyen açýk yarasý<br />
olan, ciddi aort yetmezliði olan, kontrol altýna alýnamayan<br />
yüksek tansiyonu olan ve hamile veya olma olasýlýðý olanlarda<br />
kullanýlmamalýdýr.<br />
EECP tedavisinin yararlarý nelerdir?<br />
EECP tedavisi kalbe dönen kan akýþýný arttýrýr. Kalbin gevþeme<br />
safhasýnda, kalbe daha fazla oksijen gitmesini saðlar.<br />
Bacaklardan sývazlanan kanýn kalbe doðru pompalanmasýyla<br />
sadece kalbe dolan kan miktarý deðil ayný zamanda vücudun,<br />
böbrek ve beyin dahil olmak üzere, hayati organlarýna, kalbe<br />
ek yük getirmeden kan akýþýný arttýrýr. Bacaklara baðlanan hava<br />
torbalarýnýn ayný anda sönmesi ile kalbin iþ yükü azalmakta<br />
ve kalbin performansý yükselmektedir. Kalbe kan akýþýnýn saðlanmasý,<br />
doku beslenmesini arttýrýr. Týkalý veya hasarlý kan damarlarý<br />
etrafýnda yeni kan damarý aðýnýn oluþmasýný arttýrýr. Göðüs<br />
aðrýsý sýklýðýný ve aðrýnýn þiddetini azaltýr veya yok eder.<br />
Kas yorulmasýna neden olan laktik asit oluþmasýný azaltýr. Oksijenli<br />
kanýn kalbe akýþýnýn saðlanmasý neticesinde, kalp yetmezliði<br />
olanlarda kalp kaslarýný güçlendirir. Kiþinin fonksiyon<br />
kapasitesini arttýrýr. Kiþinin yaþam kalitesini arttýrýr.<br />
37<br />
Kalp krizi riskini azaltýr. Göðüs aðrýsý ilaçlarýnýn kullaným ihtiyacýný<br />
azaltýr veya kaldýrýr. EECP tedavisinin olumlu etkileri tedavi<br />
süresince devam edeceði gibi, tedavi bittikten sonra da<br />
uzun yýllar devam eder. Hiçbir yan etkisi olmadan, genellikle<br />
tüm tedavi olanlar tarafýndan tolere edilir.<br />
EECP tedavisinden sonra ne gibi iyileþmeler gözlenmektedir?<br />
Hastalar daha uzun mesafeler yürüyebilmekte, daha<br />
aðýr paketler taþýyabilmekte ve göðüs aðrýsý olmadan daha<br />
aktif olabilmektedirler. Hastalarda göðüs aðrýsý ataklarý<br />
nadiren görülmektedir. Hastalar anti - anjin ilaçlara daha az<br />
gereksinim duymaktadýr. Yeniden iþlerine dönebilmekte,<br />
bahçelerine, yemeðe çýkabilmekte, seyahat edebilmekte,<br />
tenis, bowling ve golf oynayabilmektedirler. Sosyal hayatlarýna<br />
daha katýlýmcý olmalarý konusunda kendilerine güven<br />
duymaktalar, gönüllü aktivitelere katýlmakta ve göðüs aðrýsý<br />
korkusu duymadan egzersiz yapabilmektedirler.<br />
Dr. Aydýn AKSOY’75<br />
Dr. Aydýn Aksoy, 11 Mayýs 1958 tarihinde <strong>Ankara</strong>'da doðdu.<br />
Ýlk orta ve lise eðitimini <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde tamamladý.<br />
1975 senesinde <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi'ne girdi ve<br />
1981 senesinde mezun oldu. Ýlk ihtisasý olan dahiliye-iç hastalýklarý<br />
için 1981 senesinde Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi iç<br />
hastalýklarý bölümüne girdi. 1986 ve 1987 yýllarýnda Ýngiltere'de<br />
Royal Postgraduate Medical School Hammersmith Hospital<br />
klinik farmakolojide araþtýrma görevlisi ve kardiyoloji bölümünde<br />
ekokardiografi ve doppler bölümü ile anjio-kateter laboratuarýnda<br />
asistan olarak çalýþtý. Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi'nden<br />
1987 senesinde iç hastalýklarý ve 1992 senesinde kardiyoloji<br />
uzmanlýklarýný aldý.<br />
2002 senesine kadar Adana Seyhan Hastanesi'nin kardiyoloji<br />
þefi olarak çalýþmalarýný sürdüren Dr. Aksoy bu tarihte<br />
Bodrum Universal Hastanesi Ýnvaziv Kardiyoloji Departmaný<br />
þefi olarak çalýþmaya baþladý. 2005 ve 2006 senelerinde ayný<br />
hastanenin Baþhekimi olarak görev yapan Dr. Aksoy, 2007 baþýnda<br />
Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde Kardiyoloji Bölümünü ve<br />
anjiografi-kateter laboratuarýný kurdu. 20.000 üzerinde Koroner<br />
Anjiografi ve Giriþimsel Kardiyolojik iþlem gerçekleþtiren Dr.<br />
Aksoy çalýþmalarýný halen Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde devam<br />
ettirmektedir.<br />
ARALIK2008 kolejliler
saðlýk<br />
38<br />
MEDÝKAL ESTETÝK UYGULAMALAR<br />
Laser Epilasyon<br />
Ýstenmeyen tüylerden kurtulmanýn en hýzlý ve en saðlýklý<br />
yoludur. Soðutma sistemli lazer tekniði ile yapýlan lazer<br />
epilasyon ile lazer ýsýsý cilde zarar vermeden doðrudan<br />
kýl kökünü yok eden ýsýya dönüþür.<br />
Ortalama 5-6 seans sürer.<br />
Lazer Epilasyon da temel amaç, lazer ýþýnýný doðru<br />
dozda kýl köküne ulaþtýrarak, tekrar kýl üretemeyecek þekilde<br />
hasar verdirip kýl hücresinin yeni kýl üretmesini engellemektir.<br />
Eðer lazer ýþýnýnýn doðru dozu ayarlanamazsa,<br />
kýl kökleri yeteri kadar tahrip olmaz, yeterli dozdan daha<br />
aþýrý doz uygulanýrsa, cilte tahriþ ve yanýk lekeleri oluþturabilmektedir.<br />
Gözleri özel gözlüklerle korumak þartý ile<br />
göz kapaklarý hariç tüm vücut bölgelerindeki tüylere lazer<br />
epilasyon uygulanabilir. Bilinçsiz lazer epilasyon uygulamalarý<br />
sonucu kýllarý sadece incelip azalmayanlar hatta<br />
artanlar, lazer epilasyon sonrasý kalýcý yanýk izleri ile<br />
yaþayanlar maalesef giderek artmaktadýr.<br />
Mutlaka çok deneyimli bir lazer epilasyon merkezi<br />
seçmelisiniz.<br />
Saç Mezoterapisi<br />
Saç mezoterapisi saçý korumak ve canlandýrmak için<br />
bilimsel olarak etkili bir yoldur. Saç dökülmesini normal<br />
seviyeye indirmek, saçlarý daha kaliteli, daha parlak, daha<br />
canlý hale getirmek ve bir miktar da yeni saç çýkýþýný aktif<br />
hale getirmek için uygulanan bir yöntemdir.<br />
Saç mezoterapisinde insülin iðnesinden daha ince<br />
özel enjektörler vasýtasýyla “mezoterapi karýþýmý” cildin alt<br />
tabakasýna yani saç köklerinin olduðu yere verilir. Ýlk ay, 3<br />
veya 4 seans (bir hafta arayla), ikinci ay (15 gün arayla) 1-<br />
2 seans, daha sonra ayda 1 seans þeklinde tedavi ile paket<br />
programlar halinde kisiye özel hazirlanmaktadir. Ortalama<br />
etki süresi 3-4 yýldýr<br />
Saçlarýnýzý dökülmeye karþý dirençli kýlmak ve korumak,<br />
daha güzel gözükmesini saðlamak ve saçlarýnýzda<br />
bir miktar sýklaþma temin etmek saç mezoterapisi ile<br />
mümkündür<br />
Saç sorununa ne kadar genç yaþta ilgi gösterilir ise<br />
sonuçlar o kadar iyi olur.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Radyo Frekansý ile Ýncelme ve Selülit Tedavileri<br />
Selülit sorunu ve bölgesel incelme, eriþkin kadýnlarýn %85-<br />
98’ini etkileyen kozmetik bir problemdir. Týbbi olmayan adýyla selülit,<br />
vücudun deðiþik yerlerinde ortaya çýkan “portakal kabuðu”<br />
görünümüne verilen addýr.<br />
Vücut þekillendirme tedavlerinin öncelikli hedefi, kiþilerin istedikleri<br />
vücut tipine ulaþmalarýný saðlamaktýr. Ýkinci önemli hedef<br />
ise, tedavi sonunda incelme saðlanan bölgelerin kontrol altýnda<br />
tutulmasýdýr.<br />
Uygulamada hedef, yað dokusunun parçalanmasý ve derinin<br />
alt tabakalarýna derinlemesine nüfus edilmesidir. FDA tarafýndan<br />
onaylý Sellüliti etkili biçimde tedavi eden medikal cihazlar tercih<br />
edilmelidir.<br />
Saç Ekimi<br />
Fue Teknik ile saç ekiminde canlý saç kökleri, çeþitli donor<br />
bölgelerden (ense, sakal, göðüs vs) ince (0,6 – 0,8 mm<br />
arasý deðiþen ebatlarda) iðneler ile tek tek alýnýr. Doðal hali<br />
ile alýnan bu graftler, ekim yapýlacak alana, dýþarda hiç bir iþlem<br />
yapýlmaksýzýn doðrudan ekilir. Fue teknik ile saç ekiminde,<br />
graftlerin ekileceði kesiler önceden açýlmaz. Her bir<br />
graft için önce ince bir kesi açýlýr, açýsý verilerek kök yerleþtirilir.<br />
sonra yeni bir kesi açýlýr, yeni bir kök yerleþtirilir. Bu biraz<br />
daha meþakkatli, hasta ve ekip için bir parça yorucu bir tekniktir,<br />
ancak en doðal sonucun elde edilmesi için gereklidir.<br />
Bu nedenle Fue Teknik ile saç ekiminde her seans 700-800<br />
kök ekilebilmekte, seanslar ardarda tekrarlanarak operasyon<br />
bitirilmektedir.<br />
Saç ekiminden sonra ki süreçle ilgili kiþiyi operasyonu<br />
gerçekleþtiren doktoru mutlaka bilgilendirecektir.<br />
Saç ekimi sonrasýnda ilk kontroller yapýlana kadar ekilen<br />
kökler bir travmaya karþý korunmalý, özen gösterilmelidir. Ilk<br />
yýkamalarda dikkatli olunmalý alým bölgesi özenle temizlenmeli<br />
ve tavsiye edilen ilaçlar düzenli alýnmalýdýr. Operasyon<br />
sonrasý 2. gün ve 1. hafta kontrolleri yapýldýktan sonra daha<br />
rahat olunabilir. Özellikle diyete ve egzersizlere dikkat edilmeli,<br />
gerekli besinler ve vitaminler alýnmalý ve bir iki haftalýk<br />
süreçte aðýr egzersizlerden kaçýnýlmalýdýr.<br />
BEYHAN ÖZKESEN<br />
HLC Hairline Clinic<br />
Koza Sk. 60/11 GOP/ ANKARA<br />
(312) 447 74 26
kiþisel geliþim<br />
40<br />
Afetler ve Travmatik Yaþam Olaylarý:<br />
Psikolojik Tepkiler ve<br />
Psikolojik Ýlk Yardým<br />
Afetler ve özellikle travmatik yaþam olaylarý oldukça yaygýn olarak<br />
karþýlaþtýðýmýz ve bizleri derinden sarsan olaylardýr. Bu olaylarýn<br />
bizlerde yaratabileceði psikolojik tepkileri ve bu durumlarda<br />
uygulanan psikolojik ilk yardým yöntemlerini bilmek bu konularda<br />
kendimize ve baþkalarýna destek verebilmenin ilk adýmýdýr.<br />
Prof. Dr. Nuray Karancý’69<br />
ODTÜ Psikoloji Bölümü<br />
karanci@metu.edu.tr<br />
Afetler, belirli bir coðrafi bölgede nispeten aniden<br />
ortaya çýkan, kolektif stres yaratan, önemli ölçüde<br />
kayýp yaratan, toplumun yaþantýsýný sekteye<br />
uðratan ve kendi baþa çýkma kaynaklarýný aþan<br />
olaylardýr. Afetler büyük bir kitleyi doðrudan veya<br />
dolaylý olarak etkileyebilir. Bu kitle içerisinde afete maruz kalanlar,<br />
afetten yakýnlarýný kaybedenler, mal varlýðýný kaybedenler,<br />
arama kurtarma ekipleri, afet çalýþanlarý, gönüllüler, görgü tanýklarý,<br />
medya mensuplarý ve yazýlý/görsel medyayý takip edenler<br />
ile afet olayýna yol açanlar ve gizli afetzedeler ('bana da olabilirdi'<br />
diye düþünenler) yer alýr.<br />
Genel olarak afetleri; doðal afetler (deprem, sel, kasýrga,<br />
toprak kaymasý vb.) ve insan kaynaklý/teknolojik afetler (büyük<br />
uçak/trafik kazalarý, terör olaylarý, büyük yangýnlar, savaþlar,<br />
nükleer ve kimyasal kazalar vb.) olmak üzere ikiye ayýrabiliriz.<br />
Afetler gibi travmatik yaþam olaylarý da, önceden tahmin<br />
edilemez, kontrol edilemez olaylardýr. Bu olaylara kendinizi hazýrlayamaz<br />
ve olanlarý etkileyemezsiniz. Genel tanýmý ile 'travmatik<br />
olay' ruhsal açýdan zorlayýcý ve kiþinin baþa çýkma yeteneðini<br />
aþan olaylardýr. Kiþinin, ölümle veya kiþisel bütünlüðüne<br />
yönelik tehdit edilmesi, aðýr bir yaralanma veya yaralanma tehdidine<br />
maruz kalmasý ve benzer olaylara tanýk olmasý ve bu<br />
olaylar karþýsýnda aþýrý korku, dehþet veya çaresizlikle tepki<br />
vermesi durumu 'travmatik yaþam olayý' olarak tanýmlanabilir.<br />
Travmatik olaylar zarar görebilir olduðunuzun farkýna varmanýzý<br />
saðlar ve her türlü þeyin her an olabileceði bilincini elde<br />
edersiniz. 'Bana olmaz', 'burada olmaz' derken, bir anda yaþam<br />
ve dünya ile ilgili beklentileriniz sarsýlabilir.<br />
Afet sonrasý travmaya baðlý yaþanan psikolojik tepkileri<br />
dört dönemde inceleyebiliriz:<br />
Psikolojik Þok Dönemi: Ýlk 24 saat veya daha uzun sürebi-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
len fizyolojik uyarýlmanýn<br />
yoðun yaþandýðý,<br />
algýda hassasiyetin<br />
oluþtuðu,<br />
kýsýtlanma, mantýklý<br />
düþünememe, karar verememe, acý hissetmeme, hatýrlama ve<br />
dikkati yoðunlaþtýrma güçlüklerini içeren, panik ve donma reaksiyonlarýnýn<br />
görülebildiði evredir.<br />
Tepki Dönemi: Afet tehlikesinin üzerinden yaklaþýk 2-6 gün<br />
geçmiþ ve travma yaþayan birey kendisini güvende hissetmeye<br />
ve ne olduðunu fark etmeye baþlamýþtýr.<br />
Bu dönemde kaygý, korku, öfke, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik,<br />
üzüntü, suçluluk, utanç, suçlama, güvensizlik, kendini<br />
yalnýz ve kopuk hissetme gibi duygusal karmaþalar yaþanmakta<br />
ve titreme, bulantý, çarpýntý, adele aðrýlarý, baþ dönmesi,<br />
yorgunluk, yerinde duramama, uyku sorunlarý, iþtah deðiþimleri<br />
gibi bedensel/fizyolojik tepkiler gözlenebilmektedir.<br />
Ýþlemleme ve Üzerinden Geçme Dönemi: Afetzedenin artýk<br />
afet ile ilgili konuþmak istemediði, aniden öfkelenebildiði,<br />
kaybettikleri için yas tuttuðu, yalnýz kalmak istediði ve kiþilerle<br />
iliþki kurmada güçlük yaþadýðý dönemdir.<br />
Ýyileþme/Yeniden Oryantasyon Dönemi: Olanlarýn kabul<br />
edilmeye baþlandýðý, tepkilerin þiddetinin azaldýðý, günlük hayata<br />
dönük, gelecekle ilgili planlarýn yapýldýðý ve afetzedenin<br />
kendini duygusal olarak daha iyi hissettiði dönemdir.<br />
Afetler sonrasý psikolojik bozukluklar meydana gelebileceði<br />
gibi, olumlu sonuçlar da gözlenebilmektedir. Travma sonrasý<br />
geliþim olgusu, travmatik bir olayla mücadele çabalarý sonucunda<br />
ortaya çýkan olumlu (biliþsel, duygusal, davranýþsal)<br />
dönüþümü anlatmaktadýr. Travmaya baðlý geliþim alanlarý þunlardýr:
Kendilik Algýsý: Bireyin özgüveninin ve kendine yeterliliðinin<br />
güçlenmesi, olumsuzluklarla baþa çýkma becerilerinin artmasý,<br />
zarar görebilirlik algýsýnýn geliþmesi, aný yaþama isteðinin kuvvetlenmesi<br />
Kiþilerarasý Ýliþkiler: Baþkalarýna yoðun yakýnlýk, empati, fedakarlýk,<br />
sevgi-þefkat gösterilmesi ve yeni açýlýmlar getirilmesi,<br />
destek olunmasý, yardým edilmesi<br />
Yaþam Felsefesi: Yaþamýn kýymetini<br />
anlama, yaþamý bir hediye<br />
olarak algýlama, önceliklerin deðiþmesi,<br />
manevi geliþim ile birlikte, anlam<br />
ve amaçlarýn belirginleþmesi<br />
ve bilgeliðin artmasý<br />
Akut stres bozukluðu, travma<br />
sonrasý stres bozukluðu, gerçeði<br />
inkar etme, patolojik-uzatýlmýþ yas,<br />
afetler sonrasý meydana gelebilecek<br />
psikolojik bozukluklar arasýnda<br />
sýralanabilir.<br />
Kadýnlar aðýrlýklý olmak üzere;<br />
yoðun kayýp yaþayanlar, sosyal<br />
destek eksikliði olanlar, psikososyal<br />
sorunlarý bulunanlar, aile problemleri<br />
yaþayanlar, yakýn geçmiþte<br />
kayýp yaþamýþ olanlar kiþilik özelliklerine<br />
de baðlý olarak (iyimserlik;<br />
yeterlilik; kontrol; öz saygý vb.) afetlerden<br />
daha çok etkilenebilirler.<br />
Oluþabilecek psikolojik bozukluklarýn<br />
üstesinden gelmek amacýyla,<br />
sýkýntýlarýn azaltýlmasý, sakinleþtirme,<br />
sosyal destek, psikoeðitim,<br />
kaygý yönetimi vb. psikososyal desteðe baþvurulabilir.<br />
PSÝKOLOJÝK DESTEK : GENEL ÝLKELER<br />
Afet sonrasý olumsuz olaylarýn azaltýlmasý, normalleþtirme<br />
ve normal yaþama dönüþ için paylaþým/bilgilendirme saðlanmasý,<br />
katýlýmýn ve kontrol duygusunun desteklenmesi, profesyonel<br />
yardým-tarama saðlanmasý ve afet çalýþanlarýnýn hazýrlýklý<br />
olmasý önemlidir. Afetler sonrasý yapýlacak müdahalelerde<br />
beþ ana prensip bulunmaktadýr; güvenlik duygusu vermek,<br />
Prof. Dr. Nuray KARANCI’69<br />
kiþisel geliþim<br />
Prof. Dr. A Nuray Karancý, 1969 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun olmuþtur. 1974 yýlýnda ODTÜ Psikoloji Bölümünü'nden<br />
Psikoloji Lisansý’ný aldýktan sonra Ýngiltere'de, 1976 yýlýnda Liverpool Üniversitesi'nden Y. Lisans ve 1980 'de<br />
Hull Üniversitesi'nden Klinik Psikoloji alanýnda doktora derecesini almýþtýr. 1980 yýlýndan beri Orta Doðu Teknik Üniversitesi,<br />
Psikoloji Bölümü'nde klinik psikoloji alanýnda öðretim üyesi olarak görev yapmaktadýr. Depresyon, kaygý bozukluklarý,<br />
yeme bozukluklarý, cinsel iþlev bozukluklarý ve þizofreninin kökeni ve psikolojik tedavisi ile ilgili çalýþmalarý vardýr.<br />
Karancý, 1993’ten bu yana depremlerin psikolojik etkileri ve psikolojik ilk yardým ve destek programlarý, afet yönetiminin<br />
psikolojik boyutlarý, afetlere hazýrlýklý olma ve zarar azaltma konularýnda halk eðitim programlarýnýn geliþtirilmesi ve uygulanmasý<br />
konularýnda uygulamalý ve temel araþtýrmalar yürütmektedir. Travma geçirenler için bireysel ve grup ortamlarýnda<br />
psikolojik anlamlandýrma çalýþmalarý da yürütmüþtür. Türk Psikologlar Derneði Travma Birimi Baþkaný olan Karancý,<br />
Avrupa Psikoloji Dernekleri Afet, Travma ve Kriz Çalýþma Grubu Türkiye temsilcisidir. Afetlerin psikolojik etkileri, psikososyal<br />
destek programlarý, halk bilinçlendirme programlarý ile ilgili çeþitli araþtýrmalarý ve yayýnlarý bulunmaktadýr.<br />
41<br />
sakinleþtirmek, öz yeterlilik ve toplumsal yeterlilik duygusunu<br />
teþvik etmek, baðlantýlý olma duygusunu geliþtirmek, umut aþýlamak.<br />
Aþaðýda sýralanan baþlýklar hepimize rehber olacak niteliktedir.<br />
1. Temas ve baðlantý kurmak<br />
Kendinizi tanýtýn (isim, organizasyon,<br />
rolünüz, izin almak), yardým<br />
istenmesini beklemeyin, kendiniz<br />
aktif olarak ulaþýn, acil ihtiyaçlarý<br />
saptayýn (su, yiyecek, giyecek<br />
gibi)<br />
2. Güvenlik ve rahatlýk saðlama<br />
(fiziksel ve psikolojik)<br />
Güvenli ve sakin bir ortam yaratýn,<br />
empati gösterin, güven verin,<br />
sakince afet/travmatik olay yaþayanlarýn<br />
yanlarýnda bulunun, rahatsýz<br />
edici uyaranlardan uzaklaþtýrýn.<br />
Özellikle medyada gösterilen travmatik<br />
görüntü ve haberlerden uzak<br />
tutun.<br />
3. Sakinleþtirme, dengeleme<br />
(Stabilizasyon)<br />
Çok ajite veya içine kapanmýþ<br />
olanlara özel olarak ilgi gösterin,<br />
anlamaya çalýþýn, yanlarýnda sakince<br />
durun, olacaklarla ilgili bilgi<br />
verin, dinleyin, afetzedenin konuþmasýný<br />
teþvik edin, konuþmaya, teselli<br />
etmeye çalýþmayýn, boþ sözler<br />
vermeyin, dikkatini daðýtmaya çalýþmayýn.<br />
4. Ýhtiyaçlarýna yönelik bilgi toplayýn<br />
5. Ýhtiyaçlarýna yönelik pratik yardým verin<br />
6. Sosyal destek kaynaklarý ile baðlantý kurun (aile; arkadaþ;<br />
toplumsal destek kaynaklarý)<br />
7. Çok etkilenenleri profesyonellere yönlendirin<br />
8. Kendiniz için öz-bakýmý ihmal etmeyin (beslenme; uyku;<br />
gevþeme; destek; paylaþým)<br />
ARALIK2008 kolejliler
gurme<br />
42<br />
Müþterilerine her zaman en iyiyi ve kaliteliyi sunmayý<br />
hedef edinen Coconot Cafe, yeni dekoru ve konseptiyle<br />
de göz dolduruyor. Coconot Cafe’deki deðiþiklikleri<br />
Suat Baþar’83 dergimiz sayfalarýna anlattý.<br />
Coconot'ýn kuruluþ hikayesini sizden dinleyebilir<br />
miyiz?<br />
Coconot café, <strong>Ankara</strong>'daki cafe konseptini<br />
dünya mutfaðý ve farklý bir servis anlayýþý<br />
ile damak tadýný bilen insanlarýn öðlen,<br />
öðleden sonra ve iþ çýkýþý uðrayýp benzeri<br />
olmayan menüsünden seçtiði lezzetleri,<br />
dinledikleri kaliteli müzik eþliðinde en iyi þekilde müþterilerine<br />
sunmak için 2003 senesinin Þubat ayýnda<br />
kuruldu...<br />
Þimdilerde yeni bir yapýlanmaya gidiyorsunuz, bize<br />
yeni konseptinizi tanýtýr mýsýnýz? Coconot'ta ne<br />
gibi deðiþiklikler oldu?<br />
Yine çok beðeneceðinizi umduðumuz sýcacýk,<br />
lezzetli, dinamik, oturmaktan hiç sýkýlmayacaðýnýz bir<br />
Coconot yarattýk; aslýnda Coconot'taki yenilikleri sýralamak<br />
bir hayli zor. Lezzet tutkunlarý için yepyeni ana
yemekleri, salatalar, Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz steak<br />
etleri; herhalde hep aradýðýnýz az, orta ve iyi piþmiþ ayný zamanda<br />
dövülmemiþ et yeme þansýný size meþe kömürü ýzgara farký<br />
ile sunacak. Bununla birlikte 'Shurasko stili menü" ile öðlen saatlerinde<br />
"12:00-15:00" arasýnda birbirinden leziz salata ve garnitürlerle<br />
sýnýrsýz barbeküden faydalanabileceksiniz; birbirinden güzel<br />
fondüler tadacaksýnýz. "Georgette"i ise akþam iþ çýkýþý uðrayabileceðiniz<br />
ve gece 02:00'ye kadar eðlenceli vakit geçirebileceðiniz<br />
bir mekan olarak Coconot'ýn içine yerleþtirdik.<br />
Neden böyle bir yenilenmeye gerek duydunuz?<br />
Müþterilerimize yeni tatlarý, yeni ambians ve konseptleri, ilklerle<br />
yaþatmak bize keyif veriyor. Belki bunun için böyle bir yenilemeye<br />
gitmiþizdir.<br />
Coconot'ýn yeni yüzü ile bizi bekleyen sürprizler olacak mý?<br />
Coconot'ýn yeni yüzünde sizin de farkedebileceðiniz bir çok<br />
süpriz var. Coconot'taki özel yemekler ve özel sunumlar, siz yemek<br />
yerken Georgette'te çalan daha önce hiçbir cafede denenmemiþ<br />
ve dinlemediðiniz farklý bir müzik dinleme þansý, Georgette'teki<br />
konsept partiler ve bu partilerde özel olarak hazýrlanan ve<br />
þimdiden çok ilgi gören kokteyllerimiz Vanilla Lagoon, Chocolate<br />
Martini, Apple Mojito olarak sýralayabiliriz…<br />
Potansiyel müþteri portföyünüzü kimler oluþturuyor, hedef<br />
kitleniz kimler?<br />
Bir ailenin her ferdine hitap edebilecek bir konseptimiz var.<br />
Genç bir grup keyifli sohbetler yaparken, bir anne bebeðiyle gelebilir,<br />
bir grup iþ adamý toplantý yemeði yaparken, bir çift sevgili<br />
bir þeyler içmeye gelir ve ayný anda geniþ bir aile de kapýdan içeri<br />
girebilir...<br />
Sizinle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden ne gibi<br />
farklarýnýz var?<br />
Bizimle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden farkýmýz<br />
tecrübemiz, ekibimiz, dekorumuz ve en önemlisi standart lezzet<br />
ve hizmet anlayýþýmýz.<br />
Coconot'ta spesiyal yemeklerinizden örnekler verir misiniz?<br />
‘le<br />
buluþtu<br />
Coconot'ta özel yemeklerimiz ve içeceklerimiz var; Shurasko<br />
stili menümüz "masanýza sýcak sýcak sýnýrsýz olarak<br />
servis edilen salata, garnitürler ve beþ çeþit et". Daha önce<br />
de bahsettiðimiz gibi herhalde herkesin <strong>Ankara</strong>'da aradýðý<br />
Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz az, orta ve iyi piþmiþ<br />
ayný zamanda dövülmemiþ etlerimiz, özel sunumunda dana<br />
külbastýlý yemek salatamýz, farklý bir fajita sunumumuz, organik<br />
sebzeli tavuk ýzgaramýz, risottolu minyon bonfilelerimiz,<br />
So-Soo bonfilemiz ve fondülerimiz olarak sýralayabiliriz...<br />
Kolejlilerin kendilerini özel hissetmeleri için birþeyler yapýlacak<br />
mý?<br />
Kolejli ruhuna çok inandýðýmýzý söyleyebiliriz, Kolejliler<br />
olarak sizlere kendinizi özel hissetmenizi saðlayacak indirimlerimiz,<br />
ikramlarýmýz olacak; sadece Kolejli olduðunuzu söylemeniz<br />
yeterli…<br />
Arjantin Cad. Attar Sok. No: 6<br />
Gaziosmanpaþa Çankaya/<strong>Ankara</strong><br />
Tel: +90 312 426 79 81<br />
gurme<br />
43<br />
ARALIK2008 kolejliler
gezi rehberi<br />
44<br />
Kapadokya büyüsünü<br />
Doðal ve tarihi güzelliklerbakýmýndan<br />
adeta bir<br />
cennettir Türkiye.<br />
Her mevsimin<br />
ayný anda yaþanabildiði, her<br />
yöresinde ayrý zenginliklerin<br />
bulunduðu güzel ülkemizin bir<br />
bölgesi vardýr ki, ünü ülke sýnýrlarýný<br />
aþar. Doða ve tarihin<br />
dünya üzerinde en güzel bütünleþtiði<br />
yerdir Kapadokya<br />
Bölgesi. Bölgede coðrafik<br />
olaylar sonucu oluþan Peribacalarý'ný tarihi süreçte insanoðlu<br />
kendi amaçlarý doðrultusunda kullanmýþ, ibadethane yapmýþ,<br />
ev yapmýþ ve binlerce yýllýk yaþlý medeniyetlerin izlerini günümüze<br />
kadar taþýmýþtýr.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Cave House'da yaþayýn<br />
Ünü Türkiye sýnýrlarýný aþan Kapadokya gibi burada 2004 yýlýnda faaliyete geçen<br />
4ODA Cave House oteli de ününü dünya geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden<br />
bu yana çok sayýda yabancý misafir aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet veren<br />
4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan açýlmýþ.<br />
Týpký Kapadokya gibi burada<br />
2004 yýlýnda faaliyete geçen 4ODA<br />
Cave House oteli de ününü dünya<br />
geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden<br />
bu yana yabancý misafirleri<br />
aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet<br />
veren 4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan<br />
Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan<br />
açýlmýþ. Aslen Ayvalýklý olmasýna<br />
ve denizi çok sevmesine<br />
raðmen Elvan Haným, Kapadokya'nýn<br />
büyüsüne kapýlarak burada<br />
kalmýþ ve 19 senedir ailesiyle burada<br />
yaþýyor. Elvan Özbay, turizme yabancý deðil. Ýlk olarak 1982<br />
yýlýnda Etap Marmara Oteli'nde resepsiyon bölümünde çalýþarak<br />
turizme atýlan Özbay, üniversiteden mezun olduktan sonra<br />
yýllarca profesyonel turist rehberliði yapmýþ. Çok sevdiði bu
mesleðini de hâlen sürdürüyor. Eþinin<br />
mesleði dolayýsýyla Ürgüp'te yaþamaya<br />
baþladýktan sonra turizmin içinden gelen<br />
biri olarak bu butik oteli açmýþ.<br />
4ODA Cave House adýndan da anlaþýlacaðý<br />
gibi, kayanýn oyulmasýyla<br />
oluþturulmuþ. Binlerce yýl önce Esbelli<br />
Kayasýnýn oyulmasý sonucu meydana<br />
gelen yapý, uzun yýllar bölge halký tarafýndan<br />
ev olarak kullanýlmýþ. Otele dönüþtürülürken<br />
de yapýnýn genel özelliklerinin<br />
yok edilmemesine önem verilerek<br />
çok hoþ bir görüntü elde edilmiþ.<br />
Birbirinden baðýmsýz beþ odadan<br />
oluþan butik otelde ayrýca tüm misafirlerin<br />
ortaklaþa kullanabilecekleri salon<br />
ve kahvaltý odasý bulunuyor.<br />
Odalarda doðal klima<br />
4ODA Cave House'da odalarýn<br />
hepsi Kapadokya manzaralý. Tüm odalardan<br />
Kapadokya'daki güneþin batýþýný<br />
izleyebilir, bu eþsiz güzelliði yaþayabilirsiniz.<br />
Buradaki kayalarýn en önemli<br />
özelliði, içinde bulunanlarý yazýn sýcaktan,<br />
kýþýn soðuktan koruyor olmasý. Kayalar<br />
yazýn dýþarýdaki sýcaklýðý içeriye<br />
geçirmeyerek serinlik veriyor, kýþýn ise<br />
içerdeki sýcaðý tutarak dýþarý kaçmasýný<br />
önlüyor. 4ODA Cave House odalarý da<br />
bu doðal klima özelliðini taþýyor. Otelde<br />
yemek olarak sadece kahvaltý var gibi<br />
görünse de bu diðer otellerden bildiðiniz<br />
kahvaltýlardan çok farklý. Kahvaltý içinde yöreye özgü tadlarýn<br />
da bulunduðu çok bol çeþitli ve kaliteden ödün verilmeden<br />
hazýrlanarak misafirlere sunuluyor. Odalarda ayrýca su ýsýtýcý,<br />
çay-kahve çeþitleri ve su ikram ediliyor. Otelin bir özelliði de<br />
gelen misafirlerini ev yapýmý viþne likörü ile karþýlamasý.<br />
Þaraplarýyla ünlü bölgenin en iyi kalite þaraplarýný da otelde<br />
bulmanýz mümkün.<br />
Misafirlerin çoðunluðu yurtdýþýndan<br />
4ODA Cave House'un müþteri portföyünü çoðunlukla dýþ<br />
ülkelerden gelen misafirler oluþturuyor. Otele genellikle Amerika,<br />
Kanada, Güney Amerika ve Avustralya gibi ülkelerden turistler<br />
geliyor. Hindistan, Güney Afrika ve Avrupa ülkeleri turist-<br />
gezi rehberi<br />
45<br />
leri de otel müþterileri arasýnda bulunuyor.<br />
Türkiye'den gelen müþterilerini ise<br />
genellikle bayram, yýlbaþý ve kýþ tatillerini<br />
fýrsat bilerek yakýn illerden gelen misafirler<br />
oluþturuyor.<br />
Kaya oyma butik otellere gelecek<br />
olan misafirlerin bu yapýlarýn özel olduðunu<br />
bilmeleri gerektiðini belirten Elvan<br />
Özbay, kapalý mekanlarda sigara içilmediðini,<br />
ufak ölçekli iþletmeler olduðu<br />
için çocuklara yönelik programlar olmadýðýný<br />
ve yaz dönemleri içinde çok az<br />
sayýda kaya otelde havuz olduðunu ifade<br />
ediyor.<br />
Daha çok kültür aðýrlýklý turlarýn yapýldýðý<br />
Kapadokya, doða ve balon turlarý<br />
ile de oldukça ünlü. Buraya gelen her<br />
turistin tüm bu eþsiz güzellikleri gökyüzünden<br />
balon ile seyretmesi nerede ise<br />
olmaz ise olmazlardan. Ayrýca ilk kez<br />
gelenlerin, rehber eþliðinde en az 1 gün<br />
gezmesi, yöreyi ve tarihi anlamalarý açýsýndan<br />
da önemli.<br />
Kapadokya ve 4ODA Cave House<br />
tüm büyüsü ve farklý atmosferiyle siz<br />
müþterilerini bekliyor. Yýlýn hangi mevsiminde<br />
olursanýz olun, günlük hayatýn sýkýntýlarýndan<br />
uzaklaþmak istediðinizde<br />
4ODA Cave House'a sýðýnabilir, inanýlmaz<br />
zevkli dakikalar geçirebilirsiniz.<br />
Esbelli Sok. No:46 ÜRGÜP 50400<br />
Tel: + 90 384 341 6080<br />
Fax: + 90 384 341 6090<br />
E-mail: info@4oda.com<br />
www.4oda.com<br />
Elvan Sülün ÖZBAY’81<br />
1981 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun oldu. Ýstanbul<br />
Üniversitesi Ýngiliz - Amerikan Dili ve Edebiyatý'ný bitirdi.<br />
1982'den bu yana turizmle uðraþan Özbay, 1989 yýlýnda<br />
Profesyonel Turist Rehberi olarak çalýþmaya baþladý.
çocuk<br />
46<br />
Çocuklarda beyin ve sinir hastalýklarý<br />
Çocuk nöroþirürji (beyin ve sinir cerrahisi) dalý uzmanlarýnýn en çok uðraþtýðý konularýn baþýnda beyin<br />
tümörleri geliyor. Çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden sonra en sýk görülen rahatsýzlýðý<br />
oluþturuyor. Çocukta baþ aðrýsý, kusma, dalgýnlýk, kiþilik deðiþikliði, havale geçirme ya da<br />
bir takým yeteneklerde gerileme gibi belirtiler gösterebilen tümörler, vakit geçirilmeden bir uzmana<br />
baþvurmayý gerektiriyor. Çocuk beyin ve sinir sistemi hastalýklarý konusunda Hacettepe Üniversitesi<br />
Týp Fakültesi, Nöroþirürji Uzmaný Prof. Dr. Nejat Akalan’74, bizleri bilgilendirdi.<br />
Uzmanlýk dalý olarak çocuk beyin cerrahisini<br />
seçme nedenleriniz nelerdir?<br />
Çocuk beyin cerrahisi, beyin cerrahisinden<br />
çok farklý bir dal deðil.<br />
Sadece beyin cerrahisi içinde özel<br />
bir ilgi alaný. Ýhtisasým bitip bir süre<br />
beyin cerrahisinde uzman olarak<br />
çalýþtýktan sonra, bölümün de uygun<br />
görmesi ile çocuk beyin cerrahisini özel ilgi<br />
alaný olarak seçtim. Hacettepe Beyin Cerrahisi’nin<br />
özellikle Çocuk Beyin Cerrahisi Bölümü,<br />
çocuk hastanesinin de çok geliþmiþ olmasý nedeni<br />
ile oldukça aktif bir bölümdü. Neredeyse<br />
tüm eriþkin yataklarýnýn üçte biri kadar çocuk<br />
yataðýna sahip bir çocuk servisi vardý ve Türkiyenin<br />
hemen her yerinden bebek ve çocuk<br />
hastalar refere edilirdi. Bu nedenle gerek hastalýk<br />
çeþitliliði, gerekse iþ yükünün benim istediðim<br />
gibi oldukça tatminkar olmasý nedeniyle,<br />
benim ve bölümümün de özel isteði ile bir kiþinin bu özel ilgi<br />
alanýnda çalýþmasýna karar verildi. Bu þekilde baþladým.<br />
Çocuk nöroþirürji bölümünün en çok ilgilendiði hastalýklar<br />
hangileridir?<br />
Çocuk nöroþirürji bölümünün eriþkin bölümden en önemli<br />
farký, öncelikle sinir sisteminin doðuþtan gelen hastalýklarla ilgilenmesidir.<br />
Çünkü doðuþtan gelen sinir hastalýklarý genellikle<br />
çocuklarýn büyümesini beklemeden, hekime götürmeyi ve<br />
tedaviyi gerektirir.<br />
Bu bütün Türkiye’deki beyin cerrahisi klinikleri için aynýdýr.<br />
Fakat bize, konumumuz ve Hacettepe çocuk hastanesinin çok<br />
geliþmiþ ve çok iyi bir merkez olmasý nedeniyle daha çok tümörler<br />
ya da tedavisinde komplikasyon çýkabilecek, beyin cerrahisi<br />
yaný sýra baþka çocuk bilim dallarýnýn da tedaviye katýlmasýný<br />
gerektirecek hasta grubu gelir. Cerrahi tedavilerin bitiminde<br />
kemoterapi, radyoterapi gibi ek tedavilere ihtiyacý olan<br />
çocuklar da geldiði için iþ yükümüzün küçük bir kýsmýný doðuþtan<br />
gelen hastalýklar, büyük bir kýsmýný tümörler ve epilepsi<br />
cerrahisi oluþturuyor.<br />
Nöroþirürji hastalýklarýnýn çocuklarda görülme sýklýðý nedir?<br />
Bu hastalýklara çocuklarda hangi yaþ aralýklarýnda daha<br />
sýk rastlanýlmaktadýr?<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Konjenital hastalýklar doðumla birlikte ilk bir yaþta belirtilerini<br />
gösterirler. Omurilik ya da beyni ilgilendiren geliþim anormalleri<br />
doðumda kendini belli eder, o yüzden bunlar genellikle<br />
doðumdan hemen sonra beyin cerrahisine baþvururlar.<br />
Ama diðer hastalýklar ki beyin tümörleri gibi eriþkinlerde de görebildiðimiz<br />
türden hastalýklar, her yaþta hatta çocukluk yaþýnýn<br />
her devresi için faklý sýklýkta ortaya çýkarlar. Kaba bir fikir vermek<br />
gerekirse, çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden<br />
sonra en sýk görülen hastalýktýr. Maalesef çok nadir görülen<br />
hastalýklar da deðil. Dört beþ bin çocuktan birinde rastlýyoruz.<br />
Bizim nüfusumuzun özellikle de genç nüfusumuzun büyüklüðünü<br />
göz önüne alýrsanýz, diðer geliþmekte olan ya da<br />
geliþmiþ ülkelere göre çok daha fazla çocuk hastayla karþýlaþýyoruz.<br />
Çocukluk çaðý tümörleri genellikle 2-5 yaþ ile 5-10 yaþ<br />
arasýnda bir artýþ gösterip bu yaþlarda taný almaktalar.<br />
Çocuk beyin tümörlerinde belirtiler nelerdir?<br />
Santral sinir sistemi fonksiyon olarak da hacim olarak da<br />
çok farklý birimlerden oluþuyor. Bu daha çok tümörün köken aldýðý<br />
hücreye ve de tümörün büyüdüðü yere göre farklýlýk gösteriyor.<br />
Beyin, omurilik sývýsý yollarýný erken dönemde týkayacak<br />
þekilde büyüyen tümörler öncelikle beyin içerisindeki boþluklarý<br />
geniþleterek hidrosefali ait belirtileri veriyorlar. Kafa içinde<br />
basýnç artýþý sonucunda bulantý, kusma, baþaðrýlarý ve zaman-
la bilinç bozukluklarý ortaya çýkýyor. Diðer önemli bir grup tümör<br />
ise, çok yavaþ büyüme hýzýna sahip olup, bulunduklarý<br />
bölgenin fonksiyonunu bozarak, ya da yavaþ ilerleyen kol ve<br />
bacak güçsüzlükleri ile; veya sara nöbeti oluþturarak belirti veriyorlar.<br />
Yine bebek ve çocuklukta en sýk gördüðümüz beyincik<br />
tümörleri yine tümörün çevre dokuda oluþturabileceði fonksiyon<br />
bozukluðundan çok beyin omurilik sývýsý yollarýný týkamalarý<br />
sonucu kafa içindeki basýncý arttýrarak belirti veriyorlar.Benzer<br />
þekilde, davranýþ bozukluðuna neden olabilecek tümörler<br />
beynin belirli yerlerinde geliþtiyse, örneðin ön loblarýnda geliþtiyse<br />
ya da þakak bölgesinde tempoal loblarda geliþtiyse, sara<br />
nöbeti ve kiþilik deðiþiklikleri, öðrenme güçlükleri, davranýþ<br />
deðiþiklikleri þeklinde kendini gösteriyor.<br />
Aileler hangi durumlarda çocuklarýný bir uzmana göstermelilerdir?<br />
Tümörlerin ya da çocuk beyin cerrahisini ilgilendiren diðer<br />
rahatsýzlýklarýn çok tipik , her hastada ayný olan belirtileri azdýr.<br />
Özellikle bebek ve çocuklarda, beyin dokusunun zararlý etkilere<br />
olan toleransý oldukça iyidir. Bu tolerans, yaþa, rahatsýzlýðýn<br />
baþladýðý beyin bölgesine ve patolojinin büyüme ve yayýlma<br />
kapasitesine göre farklýlýklar gösterir. Bu yüzden tümden gelimden<br />
yola çýkarak, ‘þu belirti varsa þu rahatsýzlýk var, bu yoksa<br />
önemsemeyin’ deme gibi bir þansýmýz yok. Anneler bu konuda<br />
bizlerden çok daha duyarlý ve çocuklarýndaki deðiþiklikleri<br />
çok erken hissedebiliyorlar. O yüzden herhangi bir rahatsýzlýk<br />
durumunda eðer anne çocuðunun doðal halinde bir farklýlýk<br />
hissediyorsa, doktora danýþma ihtiyacý hissediyorsa, mutlaka<br />
danýþmasý gerekir. Tabii çoðu zaman hastanýn getirildiði<br />
ilk doktor biz olmuyoruz. Öncelikle çocuk doktorunun kontrolünden<br />
geçiyor. Beyin cerrahisi hastalýklarýnýn þöyle bir belirtisi<br />
olur, hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisine gidin demek, çocukluk<br />
hastalýklarý sinir sistemi için pek mümkün deðil.<br />
Çocukluk çaðý tümörleri tedavi edilmezlerse zamanla ne<br />
tür sorunlar ortaya çýkabilir?<br />
Belirli bir boyuta eriþmeden ve kafa içi basýncýný arttýrarak<br />
hayatý riske sokmaya baþlamadan kolay tanýnmadýklarý nedeni<br />
ile oluþan taný gecikmeleri tedavi þansýný azaltan en önemli<br />
faktör. Tedavi zamanýnda yapýlsa bile vücudun tekrar bu tümörü<br />
oluþturma kapasitesine sahip olan kötü huylu tümörlerde<br />
mutlaka ek tedaviler gerekiyor. Kötü huylu tedavilerde çocuðun<br />
yaþýna ve tümörün cinsine uygun olarak, cerrahi tedaviye<br />
ek olarak ilaç tedavisi, kemoterapi, ýþýn tedavisi yapýlabiliyor.<br />
Bu erken tedaviler sonucu çocukluk çaðýnda eriþkinde görülen<br />
ayný derecede “malign” dediðimiz kötü huylu tümörlere<br />
göre yaþam þansý ve beklenen yaþam süresi çok daha uzatýlabiliyor.<br />
Týbben belirli kanser türleri dýþýnda hastalýktan tamamen<br />
arýnmayý saðlayamýyoruz. Cerrah olarak da bizim iþimiz<br />
bu tip tümörlerde, tümörü çýkararak, bebeði ya da çocuðu tekrar<br />
oluþmasýný önleyeceði yan tedavilere hazýrlayabilmek.<br />
Nöroþirürji hastalýklarýnda çocuklara uygulanan tedavi<br />
yöntemleri hakkýnda bilgi verir misiniz? Çocuklara uygulanan<br />
tedaviler ile yetiþkinlere uygulanan tedaviler farklýlýk<br />
gösteriyor mu?<br />
çocuk<br />
Sinir sistemi hastalýklarýnýn tedavisinde eriþkinlere göre çocuklardaki<br />
en büyük fark, henüz geliþmesini tamamlamamýþ<br />
bir sistemle uðraþýyor olmamýz. Sinir hücresi doðumdan sonra<br />
çoðalmaz, doðumla birlikte ayný kalýr diye bir kural var. Ama<br />
beynin her hücresinin kendi içindeki geliþmesi ve deðiþime<br />
uðramasý 15–16 yaþýna kadar sürüyor ki bu öðrenme sürecini<br />
oluþturuyor. Bu yüzden beyin cerrahisini ilgilendiren hastalýklarda<br />
özellikle cerrahi hastalýklarda eriþkinlerde uyguladýðýmýz<br />
prensiplerin aynýsýný uygulama þansýmýz yok. Yapýlan tedavi,<br />
hastalýðý gidermenin yaný sýra geliþmekte olan beyne yan etkide<br />
bulunabilir. Bunun tam tersi de mümkün. Eriþkinlerde tolare<br />
edilebilir ya da takip edilebilir bir takým rahatsýzlýklar, çocuklarda<br />
öðrenmeyi, beynin geliþmesini etkilediði için daha çabuk<br />
davranmak gerekebilir. Bu yüzden tedavi prensipleri temelde<br />
ayný olmakla birlikte hangi yöntemin nasýl seçileceði ve ne zaman<br />
uygulanacaðý eriþkinden çok büyük farklýlýk gösteriyor.<br />
Çocuk beyin ameliyatlarýnda anestezi farklýlýk gösteriyor<br />
mu? Çocuklarýn ameliyata hazýrlanma sürecinde anne babalara<br />
önerileriniz nelerdir?<br />
Anestezinin çocuklarda göstereceði farklýlýk muhakkak.<br />
Birçok merkezde ve özellikle bizim merkezimizde sadece çocuk<br />
beyin cerrahisi üzerine uzmanlaþmýþ kiþiler var. Çocuklarýn<br />
en basit anlamda ebat olarak farklý olduðunu düþünürseniz,<br />
çocuklarýn cerrahisi sýrasýndaki kan ihtiyacý, akciðer kapasitesi,<br />
oluþacak kayýplara olan dirençleri ya da dirençsizlikleri çok<br />
büyük önem kazanýyor. O yüzden hastalýklarý farklý olduðu kadar<br />
anestezisi, ameliyata hazýrlanmalarý ve ameliyat sonrasý<br />
bakýmlarý da her hastalýk için ve çocuk olduklarý için ciddi farklýlýklar<br />
gösteriyor.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nin bir mezunu olarak, okulunuzla ilgili<br />
düþüncelerinizi alabilir miyiz?<br />
<strong>TED</strong>’de geçirdiðimiz devreler Türkiye’nin de çok karýþýk olduðu<br />
dönemlerdi. Çok fazla 68 kuþaðý sayýlmasam bile onun<br />
son dönemlerine yetiþtim. Bu yüzden þimdiki öðrencilere göre<br />
biraz daha gerilimli bir eðitim yaþantýmýz oldu. Ama her zaman<br />
için orda tanýdýðým öðretmenlerime, arkadaþlarýma ait anýlarýmý<br />
hâlâ saklýyorum. Her dönemin sizde býraktýðý bir iz var. Kolejli<br />
olmaktan her zaman mutlu oldum. Yaþantýmýn hiçbir döneminde<br />
baþka bir eðitim kurumuna özendiðim ya da Kolejli olduðum<br />
için piþman olduðum bir dönem olmadý.<br />
Prof. Dr. Nejat AKALAN’74<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden 1974 yýlýnda mezun olan Nejat<br />
Akalan, 1980 yýlýnda <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi'ni bitirdi.<br />
Ardýndan 1986 yýlýnda Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi<br />
Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda uzmanlýk eðitimini tamamladý.<br />
Akalan, 1994'te doçent, 2000'de profesör oldu.<br />
1988 yýlýnda ABD'de Seattle, Washington'da Washington<br />
Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda çalýþtý.<br />
Akalan, 1989'da Türk Nöroþirurji Derneði A. Þükrü Ýskefyeli<br />
Araþtýrma Ödülü'nü kazandý. Nejat Akalan çocuk<br />
beyin cerrahisi ve epilepsi ile ilgilenmektedir.<br />
47<br />
ARALIK2008 kolejliler
yaþam kalitesi<br />
48<br />
Yorgunlukla savaþýnýzda,<br />
hýzla enerji yüklenmenin yollarý<br />
Ayný anda birden çok iþ yaptýðýmýz hayatýmýzda<br />
yorgunluða karþý koyabilmemizi saðlayacak<br />
bazý yöntemler olduðunu biliyor musunuz?<br />
Saat öðleden sonra 3'ü gösterdiðinde çoðumuz<br />
kendini pili bitmiþ ve bitkin hisseder. Bir kaç saat<br />
içinde iþ gününüz sona erecek olmasýna karþýn,<br />
diðer yapacaklarýnýz ve sorumluluklarýnýz aklýnýza<br />
gelince yatana kadar geçecek süreyi nasýl tamamlayacak<br />
gücü bulacaðýnýzý düþünürsünüz.<br />
Eðer çalýþan bir kadýnsanýz, ev ve çocuklarla<br />
ilgili görevleriniz daha henüz baþlayacaktýr. Alýþveriþ<br />
yap, yemek hazýrla, çocuklar ve ev ödevleriyle ilgilen,<br />
"egzersiz yap", yaþlý ebeveynlerine yardým et, ikinci<br />
iþinizin gereklerinden sadece birkaçýdýr.<br />
Yukarýdaki satýrlarý okumak bile insaný yorarken<br />
tüm bu iþleri yapabilmek için arada enerji<br />
dopingleri yapabilmeniz için size birkaç strateji.<br />
Bu stratejilerin bazýlarý anýnda size enerji<br />
yüklerken, bazýlarý da uzun vadeli reçetelerdir.<br />
Uygulamanýz ve fayda görmeniz dileðiyle….<br />
Enerji veren besinler<br />
Aklýnýza hemen çikolatalý-þekerli atýþtýrmalar<br />
gelebilir, fakat þeker yüklemesi<br />
sizi bir saat içinde tekrar halsiz ve bitkin<br />
býrakacaktýr. Tüm ani enerji artýrýcý þekerli<br />
besinlerde sonuç aynýdýr. Eðer enerji<br />
almak istiyorsak, kompleks karbonhidratlar<br />
ve protein içeren besinleri birlikte<br />
almalýsýnýz.<br />
Kompleks karbonhidratlar<br />
tam tahýllý ekmeklerdir.<br />
Örneðin tam tahýldan yapýlmýþ<br />
bir kraker ile az yaðlý peynir<br />
kombinasyonu veya fýndýk ezmesi<br />
ve bir dilim tam tahýl ekmeði.<br />
Buradaki püf noktasý protein ve<br />
kompleks karbonhidratýn, basit karbonhidratlara<br />
göre daha yavaþ sindirilmesi<br />
ve böylelikle kan þekerinizi daha<br />
yavaþ yükselterek daha geç düþmesini<br />
de saðlamasýdýr.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Dr. Mehmet Tümer'81<br />
Aile Hekimliði Uzmaný<br />
www.bsyklinik.com<br />
Kahvaltýda lif ve karbonhidrat oraný yüksek beslenme<br />
Sabah kahvaltýnýz liften ve karbonhidrattan zengin olduðunda<br />
sizi öðlen yemeðine kadar aktif halde tutacaktýr. Yapýlan<br />
araþtýrmalar bu tezi doðrulamýþtýr; yüksek karbonhidratlý kahvaltýya<br />
yüksek ve düþük lif oranlý yiyecekler eklenerek gruplara<br />
verilmiþ ve yüksek yað oraný içeren kahvaltý<br />
alan kiþilerle karþýlaþtýrýlmýþtýr. Yapýlan<br />
deðerlendirmeler, yüksek karbonhidrat ve<br />
yüksek lif oraný içeren kahvaltý sonrasýnda<br />
öðlen yemeðine kadar geçen sürede kiþilerin<br />
en yüksek performansta olduklarýný<br />
göstermiþtir. Bu araþtýrma International<br />
Journal of Food Sciences and Nutrition<br />
dergisinde yayýmlanmýþtýr.<br />
Sabah bu tür bir kahvaltý yapmak için<br />
tercih etmemiz gereken yiyeceklere bazý<br />
örnekler verelim:<br />
Tam tahýl ekmekleri kullanýlarak hazýr-
lanmýþ tostlar, lif oraný yüksek kahvaltý<br />
gevrekleri sayýlabilir. Bir kase<br />
yüksek lifli kahvaltý gevreðinde<br />
14 gram, 1 dilim tam<br />
tahýl ekmeðinde 6 gram lif<br />
bulunur. Günlük olarak<br />
alacaðýmýz lif hedefi 25-<br />
30 gram olamlýdýr. Buna<br />
karþýn çoðumuzun günlük<br />
alýmý 15-20 gramlar<br />
civarýnda kalmaktadýr.<br />
Arada mola verin<br />
Multi tasking (çok görevli)<br />
çalýþmak, bir çok iþin<br />
bir arada ve hýzla yapýlmasýný<br />
saðlar. Fakat unutmayýnýz ki,<br />
arada birkaç dakika mola verip<br />
hiçbirþey yapmadan gevþemeye ayýracaðýnýz<br />
zaman; uzun bir çalýþma gününde<br />
ortaya çýkýp sizi verimsiz hale getirecek<br />
yorgunluk belirtilerini ortadan kaldýracaktýr. Küçük aralar<br />
verme alýþkanlýðý profesyonel iþ hayatýnda ve profesyonel<br />
sporcularda bilimsel olarak da denenmiþ ve etkisi ortaya konmuþtur.<br />
Luisiana Üniversitesi’nde yapýlan ve Computers and Industrial<br />
Engineering Dergisi’nde yayýmlanan bir çalýþmada;<br />
araþtýrmacýlar; bilgisayar baþýnda çalýþan bir gruba üç deðiþik<br />
tip çalýþma-dinlenme çizelgesi uygulatmýþlardýr. Çalýþanlardan<br />
kýsa ve sýk mola uygulayan grup en az yorgunluk hisseden ve<br />
en verimli iþ üreten grup olmuþtur.<br />
Araþtýrmacýlar, 15 dakikada bir 30 saniye ara ve 2 saatte bir<br />
de 14 dakika ara veren çalýþanlarýn diðer çalýþanlardan daha<br />
hýzlý ve verimli çalýþtýðýný göstermiþtir.<br />
Hareket edin- yürüyün<br />
Anýnda enerji depolamak ve doping etkisi almak istiyorsanýz;<br />
yoðun iþ temponuzdan 10 dakikalýðýna sýyrýlýn ve kendinizi<br />
yollara veya yapamýyorsanýz iþ yerinizin koridorlarýna atýn.<br />
Yapýlan araþtýrmalar 10 dakikalýk bir yürüyüþün yorgunluk hissini<br />
ortadan kaldýracaðýný göstermiþtir.<br />
California State Üniversitesi, Long Beach Kampüsü’nden<br />
Prof.Dr. Robert Thayer yaklaþýk 20 yýl önce bir araþtýrma yaparak,<br />
yayýnlamýþtýr. Bu çalýþmadaki 18 denek, 12 deðiþik çalýþma<br />
gününde ya bir þekerleme yemiþler veya 10 dakika yürümüþlerdir.<br />
Tahmin edeceðiniz gibi yürüyüþ yapanlar, þekerleme<br />
tüketenlere göre daha çok enerji kazanmýþlardýr. Yürüyüþ<br />
sonrasý 2 saat kadar enerjik hissedilirken; þekerleme tüketimi<br />
sonrasýnda anýnda bir iyilik hali ve arkasýndan eskisinden daha<br />
yorgun ve enerjisiz hissedilen bir dönem saptanmýþtýr.<br />
Mola verin ve meditasyon yapýn<br />
Meditasyonun yorgunluðu azalttýðý pek çok bilimsel çalýþma<br />
ile de gösterilmiþtir. Fakat sanýlanýn aksine meditasyon<br />
yapmak için, baðdaþ kurup mum yakmak ve mantra öðrenmek<br />
gerekli deðildir. Mini meditasyonlar harikalar yaratabilir,<br />
yaþam kalitesi<br />
49<br />
sadece üç dakika kendinizi sakinleþtirmeniz<br />
ve koþuþturmayý<br />
býrakmanýz yeterli<br />
olur. Bu mini meditasyon<br />
kendinizi yenilemenizi<br />
ve enerjinizi<br />
kontrol etmenizi saðlar.<br />
Sabah yatakta<br />
meditasyon yapýp<br />
pozitif bir baþlangýç<br />
yapmak ve gün içinde<br />
ara ara tekrarlamak<br />
enerjinizi artýrýp<br />
stresinizi azaltacak ve<br />
hayatýnýzda büyük bir farka<br />
neden olacaktýr. Size tüm gereken<br />
iþ yerinizde sessiz bir ortam<br />
ve ayýrdýðýnýz 3 dakikadýr.<br />
Enerji vampirlerinden kurtulun<br />
Enerjinizi artýracak uzun vadeli bir strateji olarak,<br />
çevrenizde mümkün olduðunca pozitif kiþiler bulundurun. Tabii<br />
ki her zaman bunu baþarmak imkansýzdýr ama unutmayýn<br />
ki negatif ve sürekli yakýnan insanlar enerjinizi azaltmaktan öte<br />
vücudunuzda stres reaksiyonlarýna da neden olurlar. Bu tür kiþiler<br />
enerji vampirleri olarak tanýmlanabilir. Stres enerjinizi azaltan<br />
birinci faktördür. Stresle adrenal hormon düzeyleriniz deðiþir<br />
ve enerjiniz düþer.<br />
Enerjinizi düþüren insanlarý inceleyin, birlikte olduðunuzda<br />
strese giriyor musunuz bakýn. Birlikte olduktan birkaç dakika<br />
sonra kýsa bir kestirme ihtiyacý duyuyorsanýz bilin ki enerjinizi<br />
tükenmekte. Gerisi size kalmýþ.<br />
Yeni yýlýn yaklaþtýðý günlerde, bol enerjili az stresli bir yýl geçirmenizi<br />
dileriz. Siz de tam gece yarýsý yukarýdaki tavsiyeleri<br />
hayatýnýza sokmayý dileyin, farký fark edin.<br />
ARALIK2008 kolejliler
sosyal sorumluluk<br />
50<br />
Sesler dünyasýna siz de katýlýn<br />
Gönüllü okuyuculuk yapýn!<br />
Dünyanýn hemen hemen<br />
her ülkesinde<br />
olduðu gibi Türkiye’de<br />
de, görme engellilerin<br />
en yüksek<br />
düzeyde kitap okuma olanaðýna<br />
kavuþmalarý için yoðun çaba sarfedilmektedir.<br />
Sesli kitaplýklarýn bulunduðu<br />
çeþitli resmi kurum ve kuruluþlarda<br />
görme engellilere yönelik<br />
çeþitli hizmetler sunulmaktadýr.<br />
Konuþan Kitaplýðýn tarihi ve<br />
hâlen yürütülen çalýþmalarla ilgili bilgi aldýðýmýz Millî Kütüphane<br />
Konuþan Kitaplýk Bölümü Þefi Ramazan Bakýrcý, birimin ilk<br />
olarak Görme Engelliler Bölümü adý altýnda 1955 yýlýnda Adnan<br />
Ötüken’in desteði ile kurulduðunu belirtiyor. Daha sonra<br />
1986 yýlýnda Konuþan Kitaplýk olarak isim deðiþtiren bölümün<br />
kuruluþ amacý; ortaokulu dýþarýdan bitirecek görme engelliler<br />
için Braille ders kitabý hazýrlamak olsa da, körler okullarýnýn<br />
açýlmasý ile bu iþten vazgeçilerek, Braille daktilosu ile tek nüsha<br />
olarak roman, öykü ve þiir yazýmýna baþlanmýþ. Bu çalýþmalar<br />
sürerken, Milli Kütüphane’nin yeni binasýnýn<br />
yapýmý tamamlanarak,<br />
Görme Engelliler Bölümü<br />
15 m2’lik<br />
alandan 50<br />
m2’lik<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Hiçbir engel öðrenme isteðinin önüne geçmemelidir. Farklý alternatifler olsa da<br />
öðrenme ihtiyacýný gideren, hayata bakýþ açýlarýný belirleyen en önemli kaynak kitaptýr.<br />
Bu yüzden her bireyin bu kaynaða kolayca ulaþýmý saðlanmalý ve önündeki<br />
engeller kaldýrýlmalýdýr. Görme engellilerin kitap okuma ihtiyaçlarýnýn giderilmesi<br />
için gönüllü okuyuculuk teþvik edilmeli ve gönüllü okuyucu sayýsý artýrýlmalýdýr.<br />
bir alana geniþlemiþtir. Ardýndan<br />
kaset kitaplarýn daha saðlýklý bir ortamda<br />
okunmasý için eski adý ile<br />
Oran Lions Kulübü yeni adý ile Mogan<br />
Lions Kulübü 1991 yýlýnda kayýt<br />
stüdyosu kurarak, kuruma bir<br />
de Türkçe kitap okuma sesli bilgisayarý<br />
baðýþlamýþ.<br />
2001 yýlýnda ise; Konuþan Kitaplýk’ýn<br />
günün teknolojisine uygun<br />
hale getirilmesi için, Türkiye’de ilk<br />
kez, akýllý teyp ve CD çalarlardan<br />
oluþan 8 kullanýcýlý oldukça geliþmiþ bir sistem kurularak engellilerin<br />
hizmetine sunulmuþ. Bu sistemde, okuyucular panellerde<br />
bulunan akýllý CD ve kasetçalarlar ile teyplerin ve CD çalarlarýn<br />
üzerindeki düðmeleri tek tek aramaya gerek kalmadan<br />
klavye aracýlýðý ile iþlemleri sesli olarak yapmaya baþlamýþtýr.<br />
Ayrýca bu sitem sayesinde okuyucular ortak bir kitabý dinleme<br />
imkanýna sahip olduðu gibi mp3 ve benzeri formatlardaki<br />
CD’leri de çalabilmektedir.<br />
Görme engelliler için geliþmiþ teknoloji<br />
Zamanla bilgisayar teknolojisinde meydana gelen geliþmeler,<br />
Braille ve sesli kitaplýklarýn yapýsýnda da deðiþiklikler<br />
meydana getirmiþ, sistemin yaþattýðý sorunlarýn çözümü için<br />
bilgisayarlý dijital kayýt sistemine geçilmiþtir. Bu kapsamda Milli<br />
Kütüphane Baþkanlýðý bünyesinde kurulan dijital kayýt stüdyosunda<br />
5 adet kabinde, bilgisayara dayalý olarak eþ zamanlý<br />
kayýt yapýlmaya baþlanmýþtýr. Konuþan Kitaplýk bünyesinde<br />
görev yapan Onur Bal tarafýndan yapýlar bu kayýtlar, dijital<br />
ortama geçirilerek, geliþmiþ düzenleme araçlarý ile düzenlenerek,<br />
Metus Library arþivleme yazýlýmý ile arþivlenmesi<br />
saðlanmaktadýr. Bu özellik ayrýca, kullanýcýlarýn<br />
kitap adý, yazar adý, basým yýlý, ISBN<br />
numarasý gibi eriþim uçlarýný kullanarak<br />
dinlemek istedikleri dosyaya ulaþýmlarýna<br />
da kolaylýk sunmuþtur. En son teknoloji
ile desteklenmiþ bu sistem, güvenli ortamda arþivlenen kitaplarýn<br />
gelecek nesillere aktarýmýna da yatýrým yapmýþtýr.<br />
Gönüllü okuyucu olmak için...<br />
Milli Kütüphane’de görme engellilere yönelik kitap okuma,<br />
gönüllülük esasýna dayanýyor. Bakýrcý, gönüllü okuyucu olmak<br />
isteyen herkese kapýlarýn açýk oluðunu fakat bunun için bazý<br />
þartlar aradýklarýný belirtiyor. Öncelikle gönüllü okuyuculuk için<br />
düzenli aralýklarda gelerek baþlanan kitabýn bitirilmesi þart. Ayrýca<br />
okuyucunun ses rengi, diksiyonu, Türkçe’yi güzel konuþabilmesi<br />
önemli. Bunun için gönüllü okuyucu olmak isteyenlerden,<br />
kitap okumaya baþlamadan önce; teatral, manzum, tekerleme<br />
ve düzyazýdan oluþan bir metni, belirli bir süre içerisinde,<br />
takýlmadan okumalarý isteniyor. Böylece, okuyucularýn ses<br />
rengi belirlenerek okuyacaðý kitap türlerine karar veriliyor.<br />
Görme engelli insanlar için ses faktörü çok önemlidir Gönüllü<br />
okuyucularýn Türkçe’yi düzgün konuþmasý, ses renginin<br />
kulaðý týrmalamamasý, diksiyonunun düzgün olmasý, kitabýn<br />
doðru takip edilebilmesi açýsýndan þarttýr. Gören insan için kitabýn<br />
düzgün yazýlýp yazýlmamasý ya da kitabýn yýpranmýþ olup<br />
olmamasý nasýl çok önemliyse, görme engelli insanlar için de<br />
yukarda saydýðýmýz unsurlar ayný derecede önem taþýmakta.<br />
Milli Kütüphane’de halen 50’ye yakýn gönüllü okuyucu bulunuyor.<br />
Görme engellilerin vermiþ olduklarý talepler doðrultusunda<br />
gerçekleþtirilen kitap okumalarýnda, ÖSS, KPSS, OKS<br />
sýnavlarýna yönelik hazýrlýk - test kitaplarý aðýrlýkta bulunuyor.<br />
Fakat arþivde bunlar dýþýnda farklý kategorilerde 1200’e yakýn<br />
kitap mevcut.<br />
Ayrýca gelen istek üzerine farklý dillerde kitaplarýn da okunmasý<br />
saðlanýyor. Þu an Türkçe dýþýnda sadece Ýngilizce kitap<br />
bulunuyor. Fakat diðer dillerde de olmasý için çaba harcanýyor.<br />
Ýngilizce kitaplar arasýnda gönüllü okuyucular arasýnda bulunan<br />
Ela ve Ayþe Alara kardeþlerin okuduklarý Ýngilizce çocuk<br />
kitaplarý büyük beðeni topluyor.<br />
Sürekli basýn aracýlýðýyla gönüllü okuyucu aradýklarýný dile<br />
getiren Bakýrcý, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nden öðrencilerin de zaman<br />
zaman okuyuculuk için baþvuruda bulunduklarýný belirtiyor.<br />
Bakýrcý ayrýca <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Psikolojik Danýþma ve Rehberlik<br />
Müdürü Zerrin Koyunpýnar’ýn da gönüllü okuyucu olmasýndan<br />
büyük mutluluk yaþadýklarýný ifade ediyor.<br />
Bu iþe zaman ayýrabilecek, diksiyonu düzgün herkesi okuyucu<br />
olmaya davet eden Ramazan Bakýrcý ve Onur Bal, bu iþin<br />
çok zevkli olduðunu belirtiyorlar.<br />
Web sitesinden indirilebiliyor<br />
sosyal sorumluluk<br />
Milli Kütüphane’nin görme engellilere sunduðu bir diðer<br />
önemli hizmet ise okunan bu kitaplarýn kurumun web sitesinden<br />
indirilebilmesi. Kayýt yaptýran görme engelli okuyucular, istedikleri<br />
miktarda kitabý limitsiz buradan indirebiliyorlar. Sitede<br />
farklý kategorilerde 1200’e yakýn kitap bulunuyor. Siteye kayýt<br />
yaptýrmak için form doldurularak, özürlülük raporunun Onur<br />
Bal’a iletilmesi yeterli oluyor.<br />
Bir gönüllü okuyucu hikayesi – Jale Anýl<br />
“Bu çok ayrý bir þey,<br />
insanlarýn bunu yaþamasý<br />
gerek, yaþasýnlar ve hissetsinler”<br />
bu sözler, on<br />
yýldýr Milli Kütüphane’de<br />
gönüllü okuyuculuk yapan<br />
Jale Anýl’a ait. Jale<br />
Haným bir tesadüf sonucu<br />
varlýðýndan haberdar<br />
olduðu birimde þu ana<br />
kadar 128 kitabý seslendirmiþ.<br />
Emeklilik sonrasý hayatýný nasýl deðerlendireceði konusunda<br />
düþünmeye baþladýðý 1998 yýlýndan itibaren gönüllü okuyuculuk<br />
yapan Jale Anýl, bir arkadaþý vesilesi ile Konuþan Kitaplýk’tan<br />
haberdar olmuþ. Sonrasýnda, Milli Kütüphane’ye giderek,<br />
görme engellilere gönüllü okuyuculuk yapma isteðinde<br />
bulunan Anýl, yaptýðý iþten büyük keyif aldýðýný belirterek, “Görme<br />
engelliler yaþamýn içinde var olan bireyler, bizden eksileri<br />
yok, bilakis artýlarý var. Bu artýlarýyla da bizim eksiklerimizi tamamlama<br />
yönünde yardýmcý oluyorlar” þeklinde konuþuyor.<br />
Anýl’a göre Konuþan Kitaplýk Bölümü’nün bugünkü seviyesine<br />
ulaþmasýnda, Milli Kütüphane Baþkaný Tuncel Acar’ýn bu<br />
bölüme gösterdiði özenin payý büyük.<br />
Gönüllü okuyuculuða edebi kitaplar okuyarak baþlayan<br />
Anýl, test kitaplarý okuma yönünde talepler alýnca baþarýsýzlýk<br />
korkusu ile önce ürktüðünü, fakat talebin ardýndan 3 yýl test kitaplarýna<br />
aðýrlýk verdiðini belirtiyor ve seslendirdiði ilk test kitabýný<br />
almaya geldiklerinde yaþadýðý gururla karýþýk bir anýsýný<br />
þöyle anlatýyor: “Bir gün Ramazan Bey’in odasýna girdim, bir<br />
kalabalýk var. Öðrendim ki, benim seslendirdiðim bölümü almaya<br />
gelmiþler, o anda çok duygulandým, ‘ben sorumluluðumu<br />
biliyordum ama, siz benim sorumluluðuma daha fazla sorumluluk<br />
kattýnýz’ dedim. O gün ciddi olarak anladým ki, bu<br />
alanda çok eksiðimiz var. Devlet onlara kabartma kitap bastýrmadýðý<br />
için kendi olanaklarý ile hazýrlanmaya çalýþýyorlar.”<br />
Özellikle emekli öðretmenleri okuyucu olmaya davet eden<br />
Anýl, “gönüllü okuyuculuk ile kendi ufkunuzu da geliþtiriyorsunuz,<br />
çünkü; paylaþýyorsunuz, bilgi alýþveriþi yapýyorsunuz,<br />
okuduðunuz her kitaptan aklýnýzda kalanlar ile bilgi hazinenizi<br />
geliþtiriyorsunuz” diyor.<br />
Gönüllü okuyuculuk için:<br />
http://www.mkutup.gov.tr/mkp/<br />
0312 212 62 00/7313-7315<br />
51<br />
ARALIK2008 kolejliler
moda-tasarým<br />
52<br />
Kaledekskop kadýn<br />
Zeynep TUNUSLU’80<br />
Moda Tasarýmcý<br />
Sevgili arkadaþlarým Kolejliler,<br />
Bizim okuldan çok tasarýmcýlar, sanatçýlar çýktý,<br />
öðrendiðimiz bilgiler yanýnda en çok öz güvenimiz<br />
yüksek çýktýk okulumuzdan.<br />
Ben de giysi tasarýmýný seçtim, yeni bir yýl baþlýyor.<br />
Yeni günlerde yeni sürprizlere açýk en iyi þekilde hayatý<br />
yaþamak, etrafýmýzdakilerle paylaþmak ve enerjimizi hep yüksek<br />
tutmak için neler baþlayýp neler bitiyor? Yeni akýmlarý nasýl<br />
takip etmek gerekiyor, hep genç ve trend kalmak için. Giyinmek<br />
kiþiliðimizin dýþa vurumu, karþýlaþtýðýmýz yeni kiþilere hayatý<br />
nasýl algýladýðýmýz ile ilgili bir ipucu.<br />
Moda sürekli yeni vaatler, yükselen renkler ve yeni boyutlarla<br />
bize kendimizi en iyi þekilde ifade etmemiz için yeni baþtan<br />
hazýrlanýyor. Moda sahnesi bir performans gösterisi olup<br />
tradisyonel ve modernimsi karýþýmýný bizlere sunuyor.<br />
Bu ilkbahar yaz trendleri de çok feminen, vücuda dokunup<br />
giden geniþ volüm taþýyan siluetlerden oluþuyor.<br />
Yeni boyutlar doðallýðýn ardýndaki enerjiyi vurgularken,<br />
2009'un öne çýkan akýmýnda kelebek kollu kesimler, yuvarlatýlmýþ<br />
omuzlar, saçaklar, kývrýmlarla yeni hacimli elbiseler baþý<br />
çekiyor.<br />
Yumuþak dökümlü vücut kývrýmlarýný yalayan kumaþlarda<br />
ipek satenler, jarselerle elbiseler Helenistik Dönemin yeni yorumuyla<br />
yeniden karþýmýzda. Tek omuzlar hemen hemen her koleksiyonda<br />
var. Parýltýlý kumaþlar, büyük düðümlerle sýrt detaylarý,<br />
burkulmuþ askýlar göze çarpýyor.<br />
Siyah ve beyaz bazen solo kullanýlýrken, bazen hayvan desenlerinde<br />
buluþuyor.<br />
Pastel, ten renkleri doðal tonlar ve gölgeleri olan kum tonlamalarý<br />
ve gölgeleri ekolojik dengeye dikkat çeken ölçüde sýk-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
lýkla tasarýmcýlarýn koleksiyonlarýnda<br />
kullanýlmýþ.<br />
Yeni baþrole çýkan renk<br />
ise mavi. Hem tam Matisse<br />
tablolarýnýn mavisi, yanýnda<br />
Ege mavileri, kobalta kadar<br />
indigo mürekkep mavileri<br />
kullanmýþ tasarýmcýlar. Birkaç<br />
ton maviyi de degrade "açýktan koyuya" kullanmýþlar.<br />
Mavinin peþinden vazgeçilmez kum tonlarýnýn yaný sýra, yeþilimsi<br />
altýn metalic sarý ýþýltýlara kadar geniþ bir scalada kullanýlýyor.<br />
Coral rengi ve doðal mercanlar, büyümüþ deniz dibindeki<br />
doðal bitkiler, özellikle deniz kenarý 'toga kaftanlarýn' kelebeksi<br />
formlarýnda yaka ve bele takýlan kemerleri süslüyor.<br />
Makreme örgü, denizci düðümleri, halat burulmuþ ipler en<br />
gözde aksesuarlar, ilkbahar yaz sezonunda.<br />
Desenler: Etnik rüzgar her sezon yeniden yorumlanýyor.<br />
Massai sanatýndan grafiti desenlere hayvan yüzlerinin çok yakýn<br />
plan deforme edilmiþ þekillerine kadar kullanýlýyor.<br />
Ana temalar:<br />
Altýn: Çikolata kaðýdý görüntülü ya da yeþile dönük doreler<br />
yazýn ana metalik renklerini oluþturuyor.<br />
Kýrmalar: Geçen sezonun devamý kýrmalarla bedende 3<br />
boyutlu hareket devam ediyor.<br />
Düðüm: Burkulmuþ ya da düðümlenmiþ detaylarý sýrt dekoltesinde<br />
belde ve etekte sýklýkla göreceðiz.<br />
Asimetrik omuzlar: Tek kol, tek omuz giysiler heykelsi bir<br />
form saðlýyor.<br />
Önümüzdeki ilkbahar yaz deðiþimler böyle.<br />
Sevgiyle kalýn.
keyif<br />
54<br />
Her zaman farklý ve özel<br />
tatlar arayanlar için<br />
Sektöre giriþi henüz çok yeni olmasýna raðmen<br />
<strong>Ankara</strong>'da bir marka olma yolunda hýzla ilerleyen<br />
Coccinella Pasta Evi, 100'e yakýn ürün ve benzersiz<br />
çeþitleriyle pastacýlýk anlayýþýna yeni bir soluk getiriyor.<br />
Ürün çeþitleri arasýnda farklý dünya lezzetlerinin yanýnda,<br />
klasik tatlarýn çaðdaþ sunumlarýna da yer<br />
veren Coccinella, müþteri istek ve önerilerine göre<br />
de çeþitlerini artýrýyor.<br />
Yýldýz'daki merkezlerinin açýlýþýndan 6 ay gibi<br />
kýsa bir süre sonra Beysupark’taki ilk þubesini de açan Coccinella'nýn<br />
baþarýsýnýn sýrrý, sunduðu özel lezzetlerde<br />
ve müþterilerine yaklaþýmýnda saklý.<br />
Coccinella, çok kýsa bir süre içinde<br />
<strong>Ankara</strong>'da kendini kanýtlamýþ bir lezzet<br />
duraðý haline geldi. Bunun birincil nedeni<br />
hiç þüphesiz, kuruluþ hikayesine<br />
giden profesyonel yol…<br />
Coccinella'nýn iþletmesini Saadet<br />
ve Suna Kavak kardeþler yapýyorlar. Suna<br />
Haným'ýn pastacýlýða duyduðu ilgi ve<br />
merak sonucu, pastacýlýk eðitimi almak<br />
üzere Amerika'ya gitmesi ve Türkiye'ye dönüþünün<br />
ardýndan, eðitimi süresince öðrendiklerini,<br />
özel tatlar üreterek deðerlendirmek<br />
istemesiyle, Coccinella'nýn lezzetli<br />
serüveni de baþlýyor. Saadet ve Suna Kavak, ilk önce 2007<br />
Mayýs ayýnda Yýldýz'da merkezlerini açýyorlar.. Pasta evine yakýþýr<br />
mý sorusu ile tedirginlik yaþansa da, iþletmeye, Ýtalyanca'da<br />
uður böceði anlamýna gelen 'Coccinella' ismi veriliyor. Kýsa sürede<br />
çevrede çok beðenilen ve aranýlan bir pastaneye dönüþüyor.<br />
Önceleri küçük çapta baþladýklarý bu sektörde, þimdiki<br />
ustalarý ile tanýþýnca, ustanýn birikimlerinden de istifade<br />
ederek hizmet konseptini biraz daha büyütme<br />
yoluna gidiyorlar. Sonrasýnda klasik<br />
tatlarýn yeni yorumlarýný arayan, lezzet<br />
düþkünü <strong>Ankara</strong>lýlar ve <strong>Ankara</strong>’da<br />
yaþayan yabancýlar<br />
tarafýndan keþfediliyor ve<br />
gelen talepler ile altý ay<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
sonra ilk þubesi bu kez Beysupark-Çayyolu’nda "merhaba" diyor.<br />
Alýþýlmýþ pastane tarzýndan farklý bir konseptte hizmet veriyor<br />
Coccinella Pasta Evi. Müþterilerine özel, tamamen elde ve<br />
her biri kendi özel hamuru ile tümüyle pastörize süt ve süt<br />
ürünlerinden üretilmiþ, beklentiler doðrultusunda denenmemiþ<br />
lezzetler sunuyor. Klasik tatlarda dahi farklýlýðý<br />
kolayca hissedilebilen, ustanýn yeteneðini ve<br />
deneyimini katabileceði formüller ile üretiliyor<br />
tatlar. Coccinella ürünlerinde,<br />
hiçbir tatlý - tuzlu çeþidi ayný hamurun<br />
farklý versiyonlarý olarak üretilmiyor,<br />
her birinin hamur tarifinin farklýlýðý<br />
ürün çeþitliliðini destekliyor. Coccinella'nýn<br />
önemli bir özelliði ise vitrinde sergilenen<br />
ve sunulan ürünlerin bir günden<br />
fazla tutulmamasý. Ürünler ikinci kez vitrinde<br />
tutulmuyor yerine yenileri konuluyor. Yani bu<br />
pastanede aldýðýnýz ürünlerin tazeliðinden<br />
kuþkulanmanýz için bir neden yok.<br />
Malzeme girdilerinde kalite ve tazelik;<br />
üretimde ustanýn tecrübe birikimi ve titizliði ile öne çýkýyor. Klasik<br />
tatlardan hemen hemen herkes tarafýndan sevilen tatlý profiterol<br />
bile farklý burada. Çünkü yapýmýnda gerçek çikolata ve<br />
kaliteli, bol antep fýstýðý kullanýlýyor. Kýsaca, Coccinella<br />
hizmet konsepti; kaliteli malzeme, kaliteli ustalýk ve<br />
kaliteli sunumda özetleniyor.<br />
Kendi içinde iddialý, sakin, huzurlu, ayný<br />
zamanda romantik mekan tasarýmý<br />
ile derinden ilerlemeyi hedefleyen<br />
Coccinella, farklý<br />
lezzetlerde devamlýlýðý<br />
saðlamak için kendisini<br />
sürekli geliþtirmeyi de ihmal<br />
etmiyor. Ekip olarak
pasta sektörünün öncü ülkelerinden Fransa, Avusturya, Belçika'ya<br />
gidiyorlar, pastaneleri, imalathaneleri geziyorlar ve farklý<br />
tatlar deneyerek dönüyorlar. Yani bu iþe, hem emek, hem para,<br />
hem de zaman harcýyorlar. Bu iþin bu þekilde yapýlmasý gerektiðine<br />
inanan Saadet Haným'a göre, Coccinella'nýn farklýlýðý<br />
da buradan geliyor.<br />
Saadet Haným, bugün bulunduklarý konumdan son derece<br />
memnun, gururlu ve heyecanlý. Varolan müþteri portföyü ile<br />
sürekli görüþüyor, iþletme içerisinde bir kaybolmuþluk durumuna<br />
izin vermediði için, müþteriler patronlara kolayca ulaþabiliyor.<br />
Huzurlu bir ortamda farklý tatlar denemek isteyen, damak<br />
tadý düþkünleri için mutlaka gidilmesi gereken keyifli bir adres<br />
Coccinella.<br />
Coccinella’daki özel tatlardan bazýlarý<br />
Croissant<br />
Hakiki Pýnar tereyaðýndan ve 1.sýnýf undan<br />
uzun ve titiz bir emek sonucu ortaya çýkan<br />
Fransýz kahvaltý çöreði.<br />
Kaþar Peynirli Çubuk<br />
Milföy hamurunun çubuk formuna getirile-<br />
rek eski kaþar, baharat ve kýrmýzý toz biber<br />
ile fýrýnlanmýþ hali.<br />
Palmiye<br />
Özel tereyaðý ile yapýlmýþ, çýtýr çýtýr, gevrek<br />
Fransýz orijinli kurabiye. Ýstenirse çikolataya<br />
batýrýlabilir.<br />
Armut Karamelli Pasta<br />
Kakaolu pandispanya kekleri arasýna armut<br />
parçalarý ve çikolata musla dolduruluyor, en<br />
üstüne karamel döþeniyor.<br />
Yýldýz Coccinella<br />
Pasta Evi<br />
Kiþinev Caddesi No: 5<br />
Yýldýz - Çankaya / <strong>Ankara</strong><br />
Tel: 0 312 438 3424<br />
Sacher<br />
Kakaolu iki kek arasýna ince bir kat kayýsý<br />
marmeladý sürülüp, üzerine ganaj çikolata<br />
ile sývanan bir Avusturya klasiði.<br />
Alman Pastasý<br />
Angora Evleri<br />
Coccinella Pasta Evi<br />
Angora Caddesi 206 / 4<br />
Beysukent / <strong>Ankara</strong><br />
Tel: 0 312 225 4045<br />
Brioche hamurundaki nefaset ve hafiflik, için-<br />
deki krema ile birleþince unutulmaz bir tad<br />
doðuyor. Adet veya pasta formu mevcuttur.<br />
ARALIK2008 kolejliler
kültür-sanat<br />
56<br />
Sibel Köse'86<br />
"Hayalimin peþinden<br />
koþabildiðim için þanslýyým"<br />
Caz müziðine ilginiz nasýl baþladý? Müziðin bu türünü seçmenizdeki<br />
etkenler neler oldu?<br />
Orta okul sýralarýnda tamamen tesadüf eseri dinlediðim<br />
Ella Fitzgerald - Count Basie Orchestra<br />
kayýtlarý benim bu müziðe aþýk olmama sebep<br />
oldu. Ella'nýn sýcaklýðý ve müthiþ emprovizeleri<br />
benim ilgimi kamçýladý ve zamanla farklý þarkýcý<br />
ve müzisyenleri keþfetmeye baþladým. Üniversite yýllarýnda<br />
okul arkadaþlarýmdan oluþan grupta þarký söylemeye, kulüp<br />
ve konserlerde müzik yapmaya baþladým. Ayný yýllarda tanýdý-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
ðým ve Türkiye'nin en önemli caz müzisyeni olan Tuna Ötenel'in<br />
grubunda yer almaya baþlamamla bu büyük ustanýn yanýnda<br />
hem müziði daha incelikli bir þekilde tanýmaya hem de ülkemizdeki<br />
diðer önemli caz müzisyenleriyle tanýþmaya fýrsatým<br />
oldu. Yine ayný yýllarda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlarý<br />
Bölümü bünyesinde Polonyalý müzisyenler tarafýndan<br />
caz atölyeleri düzenlenmeye baþlandý. Bu atölyeler sýrasýnda<br />
tanýþtýðým ve uzun yýllar <strong>Ankara</strong>'da eðitim çalýþmalarýný sürdüren<br />
Janusz Szprot'un önayak olmasýyla 80'li yýllarýn sonunda ilk<br />
kez yurt dýþýnda, Polonya'da caz yaz okuluna katýldým. Geçti-
Türkiye'nin sayýlý kadýn caz müziði vokallerinden olan Sibel Köse'86, daha ortaokul<br />
yýllarýnda bu müziðe gönül vermiþ. Müziðe tesadüfen baþlamýþ olmasýna<br />
raðmen Köse, doðuþtan varolan yeteneðini önemli caz müziði isimlerinden dersler<br />
alarak geliþtirmiþ ve bugün caz müziðinde önemli bir yere gelmiþtir. Geçtiðimiz<br />
günlerde <strong>Ankara</strong> Caz Müziði Festivaline de katýlan, caz festivallerinin aranan<br />
sanatçýsý Sibel Köse ile dergimiz okurlarý için keyifli bir söyleþi gerçekleþtirdik.<br />
ðimiz üç senedir ayný okulda eðitmenlik yapýyorum ve beraberimde<br />
benim o zamanki halime benzeyen hevesli Türk katýlýmcýlarýn<br />
bu yaz okuluna katýlmasýndan da gurur duyuyorum<br />
açýkçasý.<br />
Caz müziðinin derinliði, doðaçlamaya açýk özgür yapýsý,<br />
þarký sözlerindeki içtenlik, bir yandan kiþisel ifadeyi vurgularken<br />
ayný zamanda da müzisyenlerin iletiþimine dayalý bir icra<br />
içermesi ve spontanlýðý, yani hep ana ait bir müzik türü olmasý<br />
beni cezbetti sanýyorum.<br />
Türkiye'de caz müziði dendiðinde akla ilk gelen kadýn<br />
seslerden birisiniz. Size göre baþarýnýzýn üzerindeki etkenler<br />
nelerdir?<br />
Hayalimin peþinden koþabildiðim için kendimi çok þanslý<br />
buluyorum. Müziðe duyduðum sevgi, ailemden almýþ olduðum<br />
çalýþma disiplini, eðitimimin saðladýðý dünya insaný olabilme<br />
niteliði, doðamdan kaynaklanan insan sevgisi, maceraperestlik,<br />
farklý kültürlere duyduðum merak, ilerleme arzum ve<br />
sahip olmaktan þükran duyduðum yetenek þu anda olduðum<br />
yere gelmemi saðladý sanýrým. Ayrýca çevremin verdiði destek,<br />
bugün sahip olmaktan son derece mutlu olduðum yeryüzünün<br />
farklý yerlerindeki güzel dostlarým bana ev sahipliði, yarenlik,<br />
rehberlik ettiler. Füsun Levent, Jean Loup Longnon, Ajlan<br />
Büyükburç, Bogdan Holownia ve þu an ne yazýk ki burada<br />
hepsinin adýný anamayacaðým pek çok güzel insanýn desteðini<br />
aldým her zaman. Ben baþarýyý alýnan bir ödülde, çýkýlan bir<br />
tepede, varýlmýþ bir yerde görmüyorum artýk. Doðru olduðunu<br />
hissettiðiniz yolda ilerleme cesareti ve dikenlere, engellere,<br />
güçlüklere, iniþ çýkýþlara raðmen yolun güzelliðini keþfetmek<br />
ve tadýný çýkartmak olarak görüyorum.<br />
Gelecek için planlarýnýz, hedefleriniz neler?<br />
Devam etmek. Olabildiðince olgun, yaratýcý, daha iyi, güzel,<br />
anlamlý ve bütüne yansýyan bir þekilde yola devam etmek<br />
ve mümkünse yol üzerinde daha sonra geleceklere minik<br />
ipuçlarý, izler býrakmak.<br />
Yurtiçi ve yurtdýþýnda yer aldýðýnýz çalýþma, proje ve festivaller<br />
hakkýnda bilgi verir misiniz?<br />
<strong>Ankara</strong>'da çeþitli kulüplerde þarký söyledim, özellikle Mimarlar<br />
Derneði'nde yýllarca müzik yaptýk. Bu arada konserler<br />
de oluyordu. Polonya'ya ilk gidiþimden sonra defalarca gitme<br />
fýrsatým oldu. Burada katýldýðým Uluslararasý Caz Vokalistleri<br />
kültür-sanat<br />
Yarýþmasýnda birinci seçilmemin ardýndan farklý festival ve konserlerde<br />
yer aldým. Bir yandan þarký söylemeye devam ederken,<br />
diðer yandan kendimi geliþtirmeye çalýþtým. 1997 yýlýnýn<br />
sonunda Ýstanbul'a yerleþtim. Müzisyenlerin davetleri ve çeþitli<br />
organizasyonlar aracýlýðýyla Türkiye'nin yanýsýra dýþ ülkelerde<br />
de konser ve festivallerde yer aldým. Fransa, Almanya, Hollanda,<br />
Ýspanya, Yunanistan, ABD, Rusya, Kuveyt, Dubai, Bahreyn,<br />
Fas, Senegal, Güney Afrika'ya kadar uzandý bu yolculuk.<br />
Düetlerden büyük orkestralara farklý formatlarda sahne aldým.<br />
Tuna Ötenel'in "Sometimes", Önder Focan'ýn "Focan Tunes<br />
Sung by Vocalists", Ahmet Gülbay Trio'yla kaydettiðimiz "Bossa<br />
Lova", Oðuz Büyükberber'in "Velvele", Jean Pierre Gallis -<br />
57<br />
ARALIK2008 kolejliler
kültür-sanat<br />
58<br />
Apopsis 7 grubunda yaptýðýmýz "Songseeker", Sarp Maden'in<br />
"Bence" albümü yer aldýðým kayýtlarýn baþlýcalarý. Þarký söylediðim<br />
önemli festivallerden bazýlarý ise <strong>Ankara</strong> Caz Festivali, Ýstanbul<br />
Caz Festivali, Fete de Jazz (Fransa), Jazz in Marciac<br />
(Fransa), Jazz au Senegal, TurkeyNow (Hollanda), Münster<br />
Caz Festivali (Almanya), SAJE - South African Jazz Educators<br />
Conference (Güney Afrika), Gulf Jazz Festival (Kuveyt, Dubai).<br />
Ülkemizde belli þehirlerde, belli dönemlerde caz festivallerinin<br />
yapýlmasýnýn caz müziðinin daha çok tanýnýp sevilmesi<br />
için yeterli olduðunu düþünüyor musunuz? Sizce daha<br />
baþka neler yapýlabilir?<br />
Sizin de belirttiðiniz gibi sadece belli þehirlerde düzenlenen<br />
bu etkinliklerin daha yaygýnlaþmasý arzularýmdan biri. Ýstanbul,<br />
<strong>Ankara</strong> ve Ýzmir dýþýnda Adapazarý, Afyon, Alanya, Antalya,<br />
Bodrum, Bursa, Denizli, Diyarbakýr, Eskiþehir, Konya, Kuþadasý,<br />
Isparta ve Samsun'da konserler verdim geçtiðimiz yýllarda.<br />
Kiþilerin idealizminin yanýsýra üniversitelerin desteklediði<br />
bu organizasyonlarda gördüðümüz ilgi heyecan vericiydi her<br />
seferinde. Güzel ülkemizin faklý köþelerinde emek verdiðimiz<br />
müziði icra etmek biz müzisyenler için ne kadar önemliyse, ilk<br />
kez bu müziði dinleyecek birinin heyecaný da o kadar önemli.<br />
Her yapýlan konuþmada bu arzumu dile getiriyorum zaten. Diðer<br />
ve çok önemli bir konu ise aslýnda sanatýn her dalýnda olmasý<br />
gereken ve cazda da eksik olan eðitim çalýþmalarý. Ustalarla<br />
hevesli yetenekli gençleri bir araya getirecek samimi atölye<br />
çalýþmalarý, müziðin kültürel alanda nasýl bir önemi ve anlamý<br />
olduðunu yansýtan ve geçmiþten geleceðe uzanan yolu<br />
gösteren her türlü söyleþi, dinleti, performans çok önemli.<br />
Sizin beðendiðiniz, örnek aldýðýnýz, takip ettiðiniz müzisyenler<br />
kimler?<br />
Baþlangýç noktalarým tüm dünyanýn bildiði caz ustalarý elbette.<br />
Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Billie Holiday, Carmen<br />
Mc Rae, Betty Carter, Shirley Horn, Nat King Cole, Dinah Washington,<br />
Nina Simone, Jon Hendricks, Bobby Mc Ferrin, Anita<br />
O'Day, Mel Thorme, Cannonball Adderley, Duke Ellington, Miles<br />
Davis, Charlie Parker, Bill Evans, Dizzy Gillespie, Stan Getz,<br />
Sonny Rollins, Benny Golson, Max Roach, Roy Haynes, Elvin<br />
Jones, John Coltrane, saymakla bitmez. Cazýn yanýsýra Brezilya<br />
müziðini de severek dinliyorum. Günümüz sanatçýlarýndan<br />
Dianne Reeves ve Cassandra Wilson'ý takip ediyorum en çok.<br />
Sibel KÖSE’86<br />
1969 <strong>Ankara</strong> doðumlu. Ýlk, orta ve lise oðrenimini<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde tamamladýktan sonra 1991 yýlýnda<br />
ODTÜ Mimarlýk Fakültesi, Mimarlýk Bölümü'nden mezun<br />
oldu. 1991-1995 yýllarý arasýnda SANART-Türkiye'de Görsel<br />
Sanatlarý Destekleme Derneði'nde görev aldý. Üniversite<br />
yýllarýnda amatör bir grupla baþladýðý caz müziði çalýþmalarýný<br />
daha sonra profesyonel boyuta taþýdý. 20 yýla<br />
yaklaþan zaman içerisinde caz vokalisti olarak farklý çalýþma<br />
ve projelerde yer aldý. Köse, caz müziði çalýþmalarýna<br />
hâlen devam ediyor.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Burada adýný sayamayacaðým ve ülkemizde bu müziðe emeði<br />
geçmiþ deðerli müzisyenlere de buradan saygýlarýmý sunuyorum.<br />
Onlarýn varlýðý hayatlarýmýzý ve yolumuzu aydýnlatýyor.<br />
Mezunu olduðunuz <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> ile ilgili düþüncelerinizi<br />
alabilir miyiz?<br />
Okulumun bana kazandýrdýklarý için müteþekkirim. Ýlkokuldan<br />
lise sona kadar ve çok þanslý bir dönemde Kolej'de olduðum<br />
için bu ülkede görebildiðim en iyi eðitimi aldýðým inancýndayým.<br />
Özellikle yabancý dil -ki þu anda benim için hayati bir<br />
konu- konusunda aldýðýmýz eðitimin önemi çok büyük. Aldýðýmýz<br />
diksiyon ve yabancý dil dersleri, Türk Edebiyatý olduðu kadar<br />
Shakespeare'den James Joyce'a uzanan okumalarýmýz,<br />
çok sevdiðim matematik dersleri (sevgili Hilmi Selbes hocamýzý<br />
anmadan geçemeyeceðim) aklýma ilk gelen ve ancak bugün<br />
ne kadar ayrýcalýklý bir eðitim aldýðýmýzý bana hatýrlatan<br />
noktalar. Ders dýþý kültürel faaliyetler de beni çok etkiledi. Ýlkokul<br />
döneminde okul korosunda, orta okuldaysa müzik öðretmenimiz<br />
Aydan Enç'in çalýþmalarýný yürüttüðü Amerikan Folk<br />
Grubu'nda þarký söyledim. Ayný zamanda þarký söyleyen bir<br />
dinleyici olduðum için dinlediðim farklý müzik türleri içerisinde<br />
cazýn ayrý bir yeri olmaya baþladý. Lise yýllarýnda Ýngilizce öðretmenimiz<br />
Dirayet Uluð'nun sahnelediði Curson Mc Cullors'ýn<br />
"Member of the Wedding" oyununda siyahi dadý rolünü canlandýrdým.<br />
Sevgili hocamýn ýsrarýyla yanmýþ mantarla yüzümü<br />
boyayýp, oyun sýrasýnda mýrýldandýðým blues'lar caza doðru ilk<br />
adýmlardý galiba. Daha sonraki yýllarda Amerika'da siyahi kültürün<br />
geliþimiyle ilgili okuduðum kitaplarda bu oyunun ilk defa<br />
ana karakterlerden birinin siyahi olmasý anlamýnda bir kilometre<br />
taþý olduðunu öðrendim.<br />
Bizleri birer dünya insaný olarak yetiþtiren, ülkemizin ileriye<br />
ve diðer kültürlere açýlýmýný saðlayacak adýmlar atmamýzý saðlayan<br />
okuluma, tüm deðerli öðretmen ve çalýþanlarýna burada<br />
sizin aracýlýðýnýzla teþekkür ederim.
kitap<br />
60<br />
Reneta Sibel Yolak'tan yeni kitap<br />
Masal Gibi Aþklara<br />
Yazarlýða baþlamanýz nasýl oldu? Daha çok hangi konularda<br />
yazmayý seviyorsunuz?<br />
Yazarlýða baþlamamda ailemin ve çevremin çok büyük<br />
etkisi var. Devamlý teþvik ve pozitif yönlendirme.<br />
Yazý yazmaya küçük yaþlarda baþladým. Ýlkokul<br />
çaðlarýndan itibaren <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde de<br />
okulun açýlýþ konuþmalarýný yazar ve okurdum. Yazý<br />
dallarýnda katýldýðým bir çok yarýþmada ödüllerim var. Daha<br />
çok kiþisel geliþim konularý ve ahlâki deðerlerde yazmayý seviyorum.<br />
Çünkü etrafýmda bana malzeme olan o kadar çok kiþi<br />
ve olay var ki, onlarý gözlemliyor ve yazýyorum. Ayrýca kiþisel<br />
geliþimde yazarken bir sürü þey de öðreniyor ve araþtýrýyorum.<br />
Zaten çok meraklý ve öðrenme isteði olan biriyim. Çok soru soran<br />
ve araþtýran biri olduðum için gazetecilik mesleði tam bana<br />
göre..<br />
Evrensel Aydýnlanma Terapisi ve Mutlu Olmanýn Yollarý gibi<br />
okuyucular tarafýndan çok sevilmiþ ve yüze yakýn baský<br />
yapmýþ kiþisel geliþim kitaplarýnýz bulunuyor. Bunlar ve diðer<br />
yazmýþ olduðunuz kitaplardan bahseder misiniz?<br />
Evrensel Aydýnlanma Terapisi gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerden<br />
oluþuyor. Bu hikâyeleri yazmaya baþlamamýn nedeni<br />
insanlara "mesaj vermek".<br />
Hikâyeleri yazarken çevremdeki olaylarý inceleyip, belirttiðim<br />
kaynaklardan da yararlanarak, kendi üslubumu da ekleyerek,<br />
yeni karakterler yarattým. Günümüzde manevi deðerlerin<br />
yok olmasý, hýzlý hayat koþullarý ve çevrenin de etkisiyle kiþiliðimizden<br />
ve inançlarýmýzdan ödünler veriyoruz. Fakat içimizdeki<br />
inanç, kiþilik ve ümitlerimiz, hayallerimiz, azmimiz ve yaþanan<br />
hayat tecrübeleri insaný daha da güçlendirmeli, iyilik ve güzelliðin<br />
içimizden gitmesine izin vermemeliyiz. Unutmamalýyýz ki<br />
her yapýlan iyilik sahibine geri döner.<br />
Bu hikâyeleri okuyanlar gerçek hayatta da doðru ve güzel<br />
yoldan ayrýlmazlar ümidiyle bu kitabý yazdým. Mutlu Olmanýn<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Yazar Reneta Sibel Yolak'ýn geçtiðimiz aylarda çýkan son<br />
kitabý "Masal Gibi Aþklara" aþkýn deðiþik hallerinin anlatýldýðý,<br />
gerçek hayattan derlenmiþ hikayelerden oluþuyor.<br />
Bundan önceki kitaplarýnda daha çok kiþisel geliþim konularýna<br />
yer veren Yolak, yeni kitabýný okuyucularýn da<br />
yaþamlarýndan çok þey bulacaklarý aþk hikayeleri ve aþka<br />
dair her konuya ayýrmýþ. Yolak ile kitaplarý ve Kolej'den<br />
sonraki yaþamý üzerine bir söyleþi gerçekleþtirdik.<br />
Yollarý kitabýmda da gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerin yaný<br />
sýra reiki, pozitif düþünme, meditasyon teknikleri, aromaterapi,<br />
renklerin gücü, kristallerle þifa, bitkilerle terapi konularýnda bilgiler<br />
yer alýyor. Kiþisel geliþim meraklýlarý için ideal.<br />
Son kitabýnýz Masal Gibi Aþklara, deneme türünde yazdýðýnýz,<br />
aþký, sevgiyi anlatan bir kitap. Okuyucular bu kitapta<br />
baþka neler bulacaklar?<br />
Bu kitabýn içinde aþkýn tüm halleri, sevgi, dostluk, evlilik ve<br />
aile konularýnda bilgiler ve gerçek hayattan derlenmiþ hikayeler<br />
ve sözler bulunuyor. Bazý hikayelerde aðlayacak, bazýlarýnda<br />
sinirleneceksiniz. Çünkü gelen tepkiler hep böyle. Çoðu<br />
onlarý duygulandýrdýðýmý ve aðladýklarýný söylüyor. Yalnýz bu bir<br />
hikaye kitabý deðil. Ýçinde aþk öðütleri, aþk sözleri, aþkla ilgili<br />
her þey var. Her karakterde sevginin içinde olacak, romantizmin<br />
doruðunda, bulutlarýnda yaþayacaksýnýz. Bence okuyucular<br />
bu kitapta da kendi hayatlarýndan kesitler bulacaklar. Çanakkale<br />
Belediyesi evlenen tüm çiftlere bu kitabý hediye ediyor.<br />
Yazmakta veya yayýna hazýrlamakta olduðunuz yeni kitaplarýnýz<br />
var mý? Bunlarý bize tanýtabilir misiniz?<br />
Yaþam Mucizesi adlý kitabým yayýnlanmak üzere. Korkularýmýzla<br />
baþ etmek, zihinsel çalýþma, rüyalar, beyin gücü, ruhsal<br />
ve fiziksel detoks, güzellik reçeteleri, gülme terapisi, faydalý bilgiler<br />
ve öðütler, zayýflama teknikleri, faydalý maskeler ve gerçek<br />
hayattan alýnmýþ hikayelerle süslediðim bir kitap. Ayrýca<br />
baþka yerlerde bulamayacaðýnýz uzun bir çalýþma sonrasý<br />
özenle derlediðim Geleceði Anlatan Sözler, adlý bir kitabým da<br />
basým aþamasýnda. Barbi'nin Dünyasý adlý roman tarzý bir kitabý<br />
yarýladým. Ayrýca Sevgi Çiçekleri, Geliþim Hikayeleri, Gönül<br />
Bahçesi, Ümit Adasý adlý yarýladýðým ama henüz bitirmediðim<br />
kitaplar hazýrlýk aþamasýnda. Amacým yayýnevleri beðenirse kitaplarýmla<br />
yurt dýþýna açýlmak. Kitaplarýmýn diðer dillere çevrilerek,<br />
tüm dünyada okunmasýný istiyorum.
Yazarlýk dýþýnda farklý mesleklerle de ilgilendiðinizi görüyoruz.<br />
Bize biraz bunlardan bahseder misiniz?<br />
Asýl branþým Ýngilizce öðretmenliði. Bu branþta bir sürü seminere<br />
katýldým ve hâlâ katýlýyorum. Ýngilizce öðretmenliði yaparken<br />
müzik bilgimi çocuklara þarkýlar öðreterek, dans bilgimi<br />
danslar ve showlar hazýrlayarak kullandým. Spora her zaman<br />
ilgim vardý. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olmadan<br />
önce de çok aktif spor yapardým. Ailem özellikle annem<br />
tüm sanat dallarýna meraklý ve teþvik edicidir. Küçük yaþlardan<br />
itibaren bale ve tenis dersleri aldýrdý. Yýllarca tenis ve basketbol<br />
oynadým. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olduktan<br />
sonra hip hop dans türü bir sürü master classa katýldým. Bir<br />
ara bir spor kulübünde step ve aerobik öðretmeni olarak çalýþtým.<br />
BUMED (Boðaziçi Mezunlar Derneði'nin) squash bayanlar<br />
ikincisi oldum. Hillside Spor Kulübü'nde racquetball ve squasta<br />
birincilik, ikincilik, Colliseum Spor Kulübü'nde squashta dördüncülük<br />
derecelerim var. Bir ara AÝKÝDO yaptým. Daha sonra<br />
kristallerle terapi, yaþam koçluðu, reiki, aromaterapi dallarýnda<br />
kiþisel geliþim seminerlerini baþarýyla bitirdim. Karuna reiki,<br />
Usui reiki, Kundalini reiki master oldum.<br />
Genç Geliþim Dergisi'nde her ay yazýlar yazýyorum. Müzik<br />
dalýnda ise çok küçük yaþlarda bir sürü konsere katýldým. Piyano,<br />
org, akordion çalýyordum. Kolej'in bando takýmýna seçildiðimde<br />
bana saksafon çalmayý da öðretmiþlerdi. Hiç unutmam.<br />
Piyano resitaline seçilmek için konservatuardan hocalar<br />
gelmiþ ve Kolej'de bizi dinlemiþlerdi. O gün piyano üstünde ellerim<br />
titriyordu ama seçilince çok mutlu olmuþtum. Anneannem<br />
ud, annem keman, ablam da piyano çalar. Müzik sevgisi<br />
aileden geliyor. Daha sonra bir arkadaþýn ýsrarý üzerine besteler<br />
yapmaya baþladým. Resim ise içimde çok büyük bir sevgiydi.<br />
Beni asýl yönlendiren hazýrlýk resim öðretmenim Mehmet<br />
Küçükince'dir. Bir vazo çizmemizi istediðinde üç tane resim<br />
getirmiþtim. O üç resimden birini annem, birini ablam, birini de<br />
sýkýldýðým için ben yaptým. Hocam her halde anlamýþ olmalý ki<br />
benim yaptýðým yamuk resme 10 diðerlerine<br />
8 ve 9 verdi. O günden sonra<br />
tüm resimlerimi kendim yaptým. Öyle<br />
bir güven ve istek aþýlamýþtý ki Mehmet<br />
Hoca artýk çok çalýþýyordum. Hatta<br />
resimlerim seçilerek müdür katlarýna asýlmaya<br />
baþladýðýnda mutluluktan uçan<br />
ben, daha sonraki resim yarýþmalarýna<br />
katýlmakla kalmayýp kuzenlerimin de resimlerini<br />
yapmaya baþladým. Yýllar içinde<br />
birçok öðretmenden resim dersleri<br />
alarak resim atölyelerinde çalýþtým.<br />
Kiþisel ve karma sergilere katýldým.<br />
Beni en mutlu eden þeylerden<br />
biri de müzayedelere<br />
resimlerimin seçilmesi ve sergilenmesi<br />
oldu. Bir sürü yarýþmada<br />
dereceler aldým.<br />
Kiþisel ve karma resim sergileri,<br />
taký atölyesinde çalýþmamla<br />
devam etti. Ar-<br />
kitap<br />
týk ressam olarak çaðrýlýyordum. Daha sonra kitaplar yazmaya<br />
baþladým. Önceleri Þalom Gazetesi'nde, Göztepe Kültür Dergisi'nde<br />
BUMED Dergisi'nde yazýyordum. Daha sonra Doðan<br />
Holding Basýn Enstitüsü ve Boðaziçi Üniversitesi'nde görsel ve<br />
basýlý medya elemanlarýný seçerek düzenlediði gazetecilik hizmet<br />
içi seminerini bitirdim.<br />
Bir yazýnýzda okulunuz <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ne olan sevginizden<br />
de bahsediyorsunuz. O günlerden ve okulunuzdan<br />
aklýnýzda en çok yer eden anýlar nelerdir?<br />
Lise sonda Ýstanbul'a taþýndýðýmýzda bana okul arandý. Samimiyetle<br />
söylüyorum ki okullarý gezindiðimde buna Highschool,<br />
Robert Lisesi, Üsküdar Amerikan da dahil, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> gibi bu kadar sosyal etkinlik, bu kadar güzel yapýsý bu<br />
kadar aktif bir okul daha bulamadým. Niþantaþý Anadolu Lisesi<br />
güzel bir okul olmasýna raðmen <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ndeki o<br />
havayý hiçbir zaman alamadým. Lise sonda öðrenciyken bütün<br />
Niþantaþý Anadolu Lisesi'ni ve her þubedeki öðrenciyi tanýyordum.<br />
Okul bana öyle küçük geldi ki, <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin o muhteþem<br />
yapýsý, alt tüneli, görkemli bahçesini ve tüm arkadaþlarýmý<br />
aradým. Yeni bir þehir, yeni bir okul, yeni bir çevre, arkadaþlar<br />
ve üniversite sýnavý stresi bana her gün "<strong>Koleji</strong>mi özledim"<br />
dedirtti. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> bizim için çok özel. Ablam, kuzenlerim,<br />
halam ve amcam da bu okulun mezunu. Ayrýca sosyal<br />
faaliyet ve aktiviteler, arkadaþlýklar da çok güzeldi. Mesela<br />
satranç oynamayý orada öðrendim. Her turnuvada kura çekilir<br />
ve her ne hikmetse okulun santranç birincisi daha ilk kurada<br />
karþýma rakip olarak gelirdi. Okuldaki anýlarý yazsam herhalde<br />
bir kaç kitap olur. Türkiye'de bir çok okulun açýlmasý çok güzel<br />
ama <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi seçkin ve asýrlýk okullar azýnlýkta.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin sizin özel ve sosyal hayatýnýza katkýlarý<br />
ne þekilde oldu?<br />
Bana disiplin, özgüven kazandýran, bakýþ açýmý þekillendiren<br />
harika bir okul. Kýsmet olursa çocuklarýmýn da bu okulda<br />
okumalarýný çok isterim. Ayrýca <strong>Ankara</strong>'ya her gittiðimde ziyaret<br />
ettiðim nostalji yaþadýðým anýlarýmý canlandýrdýðým bir yer.<br />
Ablam ve ben hala okul marþýný severek söyleriz. Seçkin öðretmenleri,<br />
teþvik edici yarýþmalarý ve düzeniyle hala ayakta ve<br />
hep ayakta kalacak. Bir sürü seçkin Atatürkçü öðrenci ve milletvekili<br />
yetiþtirmiþ ve hala yetiþtiren kaliteli bir okul. Liderlik aþýlayan,<br />
baðýmsýz düþünce gücü veren, sevgi dolu, sosyal bir<br />
okul. Hâlâ oradaki arkadaþlarýmdan bir kýsmýyla görüþüyorum.<br />
Reneta Sibel YOLAK’85<br />
Reneta Sibel Yolak <strong>Ankara</strong>'da doðdu. Orta öðrenimini<br />
1985 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde bitirdikten sonra<br />
(son sýnýf Niþantaþý Anadolu Lisesi), üniversite eðitimini<br />
Boðaziçi Üniversitesi Ýngilizce Öðretmenliði Bölümü'nde<br />
tamamladý. Daha sonra ayný üniversitenin Psikolojik Rehberlik<br />
ve Danýþmanlýk Bölümü'nde master yapan Yolak,<br />
Boðaziçi Üniversitesi'nde Gazetecilik Hizmet Ýçi Seminerine<br />
katýldý. Yolak, yazarlýðýn yaný sýra gazetecilik de yapmakta<br />
çeþitli gazete ve dergilerde yazmaktadýr.<br />
61<br />
ARALIK2008 kolejliler
kitap<br />
62<br />
M E Z U N L A R I M I Z I N Y A P I T L A R I<br />
Dr. Nejat Akar'71<br />
Bozkýr Çocuklarýna Bir Umut Dr. ALBERT ECKSTEIN<br />
"…1935 yýlý sonbaharýnda Ýstanbul - <strong>Ankara</strong> ekspresi<br />
gecenin içinde yol alýrken, Dr. Albert Eckstein,<br />
Nazilerin iktidara geliþini, göçe zorlanan Yahudileri,<br />
Türkiye'den gelen daveti, Dusseldorf Týp Akademisi'ndeki<br />
görevinden alýnýþýný, yarým kalan araþtýrmalarýný<br />
ve geride býraktýðý yakýnlarýný düþünüyordu. Pencereyi<br />
açtý; bozkýrýn serin, tertemiz havasýný içine çekti…"<br />
Dr. Nejat Akar'71 tarafýndan kaleme alýnan, "Bozkýr<br />
Çocuklarýna Bir Umut-Dr. Albert ECKSTEIN" kitabý<br />
Ord. Prof. Dr. Albert Eckstein'in öyküsünü içeriyor. Kitapta<br />
bir Türk dostu, Cumhuriyet tarihinin unutulmuþ<br />
kahramanlarýndan biri olan Eckstein'in Türkiye'de geçen<br />
15 yýllýk öyküsü günlükler, fotoðraflar, anýlar, belgeler<br />
ve tanýklýklarla anlatýlýyor. Nazilerin iktidara gelmesiyle<br />
Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Dr. Eckstein,<br />
Ýç Anadolu'dan Karadeniz'e, Akdeniz sahilinden<br />
Toroslar'a, yüzlerce köyde incelemelerde bulundu.<br />
Fotoðraflar çekti, köylülerle dost oldu, hastalarýnýn<br />
baþýnda sabahladý, pek çok çocuða þifa verdi.<br />
Onun çabalarýyla, Türkiye'de çocuk ölümleri önemli<br />
bir düþüþ gösterdi. Deðerli doktorlar yetiþtirdi. Ardýnda,<br />
Prof. Bahtiyar Demirað, Prof. Sabiha Özgür, Prof.<br />
Ýhsan Doðramacý gibi modern çocuk hastalýklarý kli-<br />
Mehmet Buðra Önder’92<br />
Bir ilk kitap: Bulduðun Gibi Býrak<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
"Ýçeri girdik. Kendimizi geniþ bir alanýn baþýnda<br />
bulduk. Karþýmýzda da yan yana iki kapý vardý. Birinin<br />
üzerinde 'Sahte Gerçekler' diðerinde ise 'Gerçek Hayaller'<br />
yazýyordu."<br />
Yukarýda küçük bir alýntý yaptýðýmýz Mehmet Buðra<br />
Önder'in "Bulduðun Gibi Býrak" adlý bu ilk<br />
romaný þaþýrtýcý bir kurgu ile yaþamýn dilimlerini<br />
ustaca eklemleyerek onlarý, aþkýn büyüsü<br />
içinde anlam bütünlüðüne taþýyan, günümüz<br />
insanýnýn açmazlarýný þiirsel bir derinlikte sorgulayan<br />
sýra dýþý, çarpýcý ve özgün bir yapýt<br />
olarak karþýmýza çýkýyor. Roman türünün bir<br />
örneði olan kitap geçtiðimiz Temmuz ayýnda<br />
Fark Yayýnevi tarafýndan piyasaya sürüldü.<br />
Bulduðun Gibi Býrak romanýnýn baþ kahramanýnýn<br />
adý Gülin. Kitapta onun bir dönem yaþadýklarý,<br />
hayata bakýþý, hayatý anlamlandýrma<br />
ya da anlama adýna hissettikleri anlatýlýyor.<br />
niklerinin kurucularýný býraktý.<br />
Prof. Dr. Nejat Akar 1952 yýlýnda<br />
<strong>Ankara</strong>'da doðdu. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> sonrasý 1971 yýlýnda <strong>Ankara</strong><br />
Üniversitesi Týp Fakültesi’ne girdi.<br />
1982'de Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý<br />
Uzmaný, 1989'da doçent ve<br />
1995'de profesör oldu. Etimesgut Hava Hastanesi'nde<br />
ve Mustafa Kemalpaþa Devlet Hastanesi'nde<br />
zorunlu hizmetlerini yaptý. Ýtalya ve ABD'de moleküler<br />
genetik konusunda çalýþmalarda bulundu. 1989 yýlý<br />
TÜBITAK Araþtýrma Teþvik Ödülü ve 2000 yýlý <strong>Ankara</strong><br />
Üniversitesi Ödülü araþtýrma ödülü sahibi. <strong>Ankara</strong><br />
Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu baþkaný.<br />
Thrombosis Research ve Open Nitric Oxide dergilerinin<br />
editörler kurulunda yer alýyor. 230'un üzerinde<br />
uluslararasý yayýný var. 1987'den itibaren kurmuþ<br />
olduðu <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý<br />
ve Hastalýklarý Anabilim dalý, Pediatrik Moleküler<br />
Genetik bilim dalýnda öðretim üyesi olarak çalýþýyor.<br />
<strong>Ankara</strong> Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu<br />
baþkaný olan Akar, Ece Akar ile evli. E- Posta:<br />
akar@medicine.ankara.edu.tr<br />
Önder bunu, yerine göre aþkýn büyüsü yerine göre<br />
günümüz kadýnlarýnýn beklentileri, hisleri üzerinden<br />
sunmaya çalýþýyor. Mehmet Buðra Önder kitabýyla ilgili<br />
olarak þunlarý söylüyor: "Þu ana kadar, tarafýma<br />
gönderilen, özellikle bir çok 'kadýn okura' ait elektronik<br />
postada, kadýnlarýn bakýþ açýsýný ve hislerini güzel<br />
yansýtabildiðimin dile getirilmiþ olmasýndan dolayý<br />
çok memnunum."<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden 1992 yýlýnda mezun olan<br />
Önder, Gazi Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlýk Fakültesi,<br />
Ýnþaat Mühendisliði Bölümü'ne girdi. 1997 yýlýnda<br />
bu bölümden mezun olduktan sonra ayný bölümde<br />
2000 yýlýnda Yüksek Lisans eðitimini tamamladý.<br />
2005 yýlýnda Anadolu Üniversitesi Ýþletme Fakültesi<br />
Ýþletme Bölümü'nü bitirdi. Önder, 2006 yýlýnda girdiði<br />
<strong>Ankara</strong> Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu,<br />
Çocuk Geliþimi ve Eðitimi Bölümü'nde doktora programýna<br />
hâlen devam ediyor.
hobi<br />
64<br />
Cengiz Engin'87<br />
“Fotoðraf bazen bir anýdýr,<br />
bazen bir dýþavurum”<br />
Fotoðrafla tanýþmanýz<br />
nasýl oldu?<br />
Espri yaptýðýmý<br />
sanmayýn<br />
ama dünyaya<br />
gözümü<br />
açtýðým anda,<br />
dedem sayesinde fotoðrafla<br />
tanýþmýþým diyebilirim.<br />
Dedem rahmetli<br />
her önemli olayda üçayak<br />
sehpasýný kurar, körüklü<br />
Voiglander marka<br />
makinesi ile 6x9 fotoðraflarýmýzý çekerdi. Her yaþgünü ve<br />
önemli olaylarda, yýldönümlerinde Akay yokuþundaki Foto<br />
Akay'a gider, ailecek stüdyo fotoðrafý çektirirdik.<br />
Evde sadece benim küçüklüðüme dair deðil, onlar da birer<br />
<strong>TED</strong> mezunu olan annemin ve dayýmýn küçüklüklerine ve<br />
hatta dedemin ve anneannemin de küçüklüklerine varan binlerce<br />
fotoðraf, rulo negatif ve cam negatif arþivi bulunmaktadýr.<br />
Benim için uzun yýllar sýradan bir detay olan bu fotoðraflama /<br />
arþivleme olayýnýn herkese nasip olmayan bir ayrýcalýk olduðunu<br />
çok sonralarý anladým.<br />
Küçüklüðümde kendimi bildim bileli resim yapýyordum desem,<br />
yalan olmaz. Karakalem, yaðlýboya ve pastel her türlü<br />
teknikte resimler yaptým. Lisede seçmeli olarak aldýðým resim<br />
derslerinde Yýldýz Gürbüz hocamýn çok deðerli katkýlarý olmuþtur.<br />
Konservatuarda piyano bölümünde okumuþ olan ve Cemal<br />
Reþit Rey'in öðrencisi olan anneannem ve sanata deðer<br />
veren fotoðraf tutkunu dedem, 'hangi mesleði yaparsam yapayým<br />
sanattan uzak kalmamamý, resim yapmayý hiç bir zaman<br />
býrakmamamý' her fýrsatta söylüyorlardý. Resim ve sanat<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Cengiz Engin, sanatý seven ve sanatla iç içe yaþayan bir aile<br />
ortamýnda büyümenin ayrýcalýklarýný her dönemde hissetmiþ.<br />
Küçük yaþlarda onu da etkisi altýna alan, dedesinin fotoðraf<br />
sanatýna olan tutkusu, üniversite yýllarýnda onun hayatýnda da<br />
önemli bir yer edinmeye baþlar. Fotoðraf çekmeye o yýllardan<br />
itibaren aralýksýz devam eden ve sürekli kendini geliþtiren Cengiz<br />
Engin, bugün Afsad'da fotoðraf üzerine seminerler de veriyor.<br />
tutkusu lise döneminde ve üniversitenin ilk yýllarýnda doruk<br />
noktasýna ulaþtý.<br />
1992 yýlýydý. Üniversitedeki bir arkadaþýmla, bir binanýn<br />
penceresindeki yansýma hakkýnda bir konuþma yapýyorduk.<br />
Yanýmdaki bas-çek makine ile o yansýmanýn fotoðrafýný çektim.<br />
Bu fotoðraf benim, fotoðrafýn sadece gerçekliðin nesnel bir<br />
temsili deðil, ayný zamanda fotoðrafçýnýn öznel tercihlerinin de<br />
bir yansýmasý olabileceðine dair sahip olduðu sanatsal niteliklerin<br />
farkýna varmamý saðladý. Derhal üniversitenin fotoðrafçýlýk<br />
topluluðuna üye oldum. Topluluðun karanlýkodasý benim için<br />
keþfedilmeyi bekleyen büyülü bir dünya gibiydi. Karanlýkodada<br />
yaptýðým denemeler fotoðrafa tutkuyla baðlanmamý saðladý.<br />
O günden bu yana fotoðraf, benim hayatýmda bambaþka<br />
bir yere sahip oldu.<br />
Uzun süredir fotoðraf çeken biri olarak, sizden fotoðrafýn<br />
bir tanýmýný yapmanýzý istersek neler söylersiniz?<br />
Fotoðraf teknik olarak; gerçekte var olan bir nesneden<br />
yansýyan ýþýðýn belirli bir süre boyunca, ýþýða duyarlý bir yüzey<br />
üzerinde oluþturmuþ olduðu izdir. Dolayýsýyla, temelde "gerçeklik"tir,<br />
"geçmiþ"tir ve "bir olayýn ve duygunun aktarýmý, yansýmasý"dýr.<br />
Fotoðrafýn yazým diline paralel bazý nitelikleri vardýr. Nasýl ki<br />
yazý dilini kullanarak, alýþveriþ listesi, tebrik kartý, aþk mektubu,<br />
edebi bir metin veya akademik bir makale yazýlabilir ve bunlarýn<br />
herbiri birbirinden farklýdýr. Fotoðraf tekniði kullanýlarak oluþturulmuþ<br />
olan her görüntü de birbirinden farklýdýr. Bu nedenle<br />
fotoðrafa dair tek bir taným yapýlmasý istendiðinde, söylenebilecek<br />
tek kelime bunun sadece bir 'ifade tekniði' olduðudur.<br />
Sonuç görüntünün ne olduðu o tekniði kullanan kiþinin niyetine<br />
baðlýdýr. Benim için fotoðraf; bazen bir anýdýr; bazen de bir<br />
dýþavurumdur.
Size göre iyi bir fotoðraf bakan kiþiye neler anlatmalýdýr?<br />
Herþeyden önce salt çekilen nesnenin ilginçliðinin veya<br />
güzelliðinin fotoðrafýn iyi ya da kötü olmasýyla hiçbir ilgisi yoktur.<br />
Çünkü böylesi fotoðraflara gösterilen ilgi, fotoðrafa deðil,<br />
fotoðraflanan nesneye karþý gösterilir. Ýyi fotoðraf, çekilen nesne<br />
ya da olay sýradan dahi olsa, o nesneye dair fotoðrafçýnýn<br />
yorumunu içermelidir. Sadece belirli bir ânýn yakalanmasý maharetine<br />
dayalý, fotoðrafçýlýðý avcýlýkla özdeþleþtiren fotoðrafçýlýk<br />
anlayýþý ya da 'ben böyle birþey gördüm, istedim ki sizler de<br />
görün' mantýðýyla çekilmiþ olan fotoðraflar; iyi fotoðraf için çok<br />
sýð yaklaþýmlardýr. Ýyi bir fotoðraf salt gerçek dünyadan çalýnmýþ<br />
olan bir görüntü deðil, fotoðrafçýnýn düþüncelerini de yansýtan<br />
bir yorum olmalýdýr.<br />
Fotoðraflarýnýzda aðýrlýklý olarak kullandýðýnýz yöntem ve<br />
teknikler nelerdir?<br />
Farklý teknik uygulamalarýn ve müdahalelerin fotoðrafik ifade<br />
olanaklarýný zenginleþtirdiðine inanýyorum. Bu nedenle teknik<br />
anlamda sürekli olarak bir arayýþ içinde olduðumu söyleyebilirim.<br />
Yaygýn olarak kullanýlmayan teknikleri, farklý uygulamalarý<br />
keþfetmekten çok keyif alýyorum. Türkiye'deki renkli kýzýlötesi<br />
filmle yapýlmýþ olan ilk saydam gösterisine 2002 yýlýnda;<br />
Türkiye'de açýlmýþ olan nadir siyah beyaz kýzýlötesi sergilerden<br />
birine de 2004 yýlýnda imza atmýþ olmaktan büyük gurur duyuyorum.<br />
Fotomontaj uygulamalarý, seri anlatýmlý fotoðraflar ve<br />
hobi<br />
kýzýlötesi fotoðrafçýlýk en çok kullandýðým uygulamalardýr diyebilirim.<br />
Katýlmýþ olduðunuz sergiler nelerdir?<br />
Bugüne kadar katýlmýþ olduðum sergilerin sayýsýný ben de<br />
bilmiyorum. 40-50 civarýnda olduðunu tahmin ediyorum. Ancak<br />
benim için önemli olan birkaç sergiyi saymam gerekirse,<br />
1997 yýlýnda Ýzmir ve <strong>Ankara</strong>'da açtýðým EX isimli kiþisel<br />
sergi, 1997 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da açtýðým FELIS isimli kiþisel sergi,<br />
2002 yýlýnda <strong>Ankara</strong>, Mersin, Bursa ve Ýstanbul'da tekrarlanmýþ<br />
olan KIZILÖTESÝ DURAKLAR saydam gösterisi, 2004 yýlýnda<br />
<strong>Ankara</strong>, Mersin ve Adana'da sergilenmiþ olan 700-900 isimli<br />
(siyah-beyaz kýzýlötesi) atölye sergisi, 2005 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da<br />
sergilenmiþ olan SENTAKS isimli (seri anlatýmlý fotoðraflar)<br />
atölye sergilerini söyleyebilirim<br />
Afsad'da ayný zamanda eðitmenlik de yapýyorsunuz. Hâlen<br />
vermekte olduðunuz seminerlerin detaylarýndan ve<br />
kimlerin daha çok katýldýklarýndan bahseder misiniz?<br />
1996 yýlýndan bu yana Temel Eðitim ve Temel Karanlýkoda<br />
seminerleri veriyorum.<br />
Temel eðitim seminerlerine her yaþ ve eðitim düzeyinden,<br />
fotoðrafa ilgi duyan kiþiler katýlmaktadýr. Fotoðraf çekiminin temelleri<br />
ve film banyosunun, agrandisman baskýnýn temelleri<br />
uygulamalý olarak aktarýlmaktadýr. 2000 yýlýndan bu yana sorumlusu<br />
olduðum atölyede fotoðrafýn farklý ifade olanaklarýný<br />
tanýtmaya yönelik eðitimler vermekteyim. Konularý çok çeþitlilik<br />
göstermektedir. Aþýrý grenlilik, ýþýkla boyama, high-key, siyahbeyaz<br />
ve renkli kýzýlötesi film kullanýmý, seri anlatýmlý fotoðraf,<br />
görsel günlük, kompozit fotoðraf teknikleri, vb..<br />
Atölye çalýþmalarýna temel fotoðraf bilgisine sahip, uygulama<br />
konusunda herhangi bir eksiði olmayan dernek üyeleri katýlmaktadýr.<br />
2005 yýlýndan bu yana da, dönemsel olarak "Fotoðraf Okuma,<br />
Yorumlama ve Deðerlendirme Teknikleri" seminerini aktarmaktayým.<br />
Bu seminere de fotoðrafla ilgilenen her düzeyden<br />
kiþi katýlabilmektedir.<br />
65<br />
ARALIK2008 kolejliler
hobi<br />
66<br />
<strong>Ankara</strong>'daki fotoðraf kurumlarý hakkýnda ne düþünüyorsunuz?<br />
Bu kurumlarýn fotoðrafa ve fotoðrafçýya katkýlarý nelerdir?<br />
Fotoðraf dernekleri herþeyden önce sosyal bir ortam olmalarýnýn<br />
yaný sýra, fotoðraf adýna üretim - paylaþým - tartýþma<br />
ortamý olanaðý saðlamalarý açýsýndan toplumda kültür-sanat<br />
bilinci oluþturmakta ve üyelerine toplum içinde nitelikli bireyler<br />
olabilmeleri adýna gerekli altyapýyý<br />
saðlamaktadýrlar. Bireylerin<br />
tek baþlarýna imkan saðlamalarý<br />
güç olabilecek sergilere -<br />
yayýnlara katýlmalarýný, eðitim<br />
ve gezi faaliyetlerinin içinde<br />
bulunmalarýný, fotoðraf camiasýndan<br />
usta isimlerle buluþabilecekleri<br />
söyleþi ortamlarýný<br />
saðlayabilmektedir.<br />
Bu anlamda Afsad'ýn özelinde<br />
konuþmak gerekirse, bir<br />
çok konuda öncü ve kurumsal<br />
yapýsý oturmuþ bir fotoðraf derneði<br />
olduðunu rahatlýkla söyleyebilirim.<br />
Fotoðrafla ilgili yapmayý düþündüðünüz planlarýnýz nelerdir?<br />
Eþim Ajda Alçýn Engin, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />
Fakültesi Fotoðrafçýlýk bölümünde master yaptý. Þu anda<br />
profesyonel olarak özel gün fotoðrafçýlýðý (doðum ve düðün<br />
çekimleri) yapmaktadýr, çok iyi bir fotoðrafçýdýr. Kendisiyle birlikte<br />
iki sene önce baþlamýþ olduðumuz belgesel içerikli bir<br />
projemiz vardý. Ancak gerek eþimin, gerekse benim yoðun iþlerimiz<br />
ve ikiz bebeklerimiz nedeniyle ortak belgesel projemize<br />
bir süre ara vermek zorunda kaldýk. En yakýn zamanda tekrardan<br />
kaldýðýmýz yerden devam etmek ve kýsa süre içinde bu<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
projeyi tamamlamak istiyoruz. Bunun yaný sýra fotoðrafýn farklý<br />
ifade olanaklarýný keþfetmeye, denemeye ve öðrenmeye de<br />
devam ediyorum.<br />
Fotoðrafla ilgilenmeyi düþünenlere önerileriniz nelerdir?<br />
Fotoðrafýn makine ve ekipman demek olmadýðýný söylemek<br />
istiyorum. Pahalý bir dolmakalem kullanan bir yazar, kurþun<br />
kalem kullanan bir yazardan daha iyi eserler üretmez.<br />
Önemli olan içeriktir. Benzer þekilde iyi fotoðraf da, pahalý bir<br />
ekipmanla olmaz. Bütçelerine uygun, iþlerini görebilecek asgari<br />
niteliklere sahip bir makine ile baþlasýnlar. Birçok iyi fotoðrafçý,<br />
fotoðrafçýlýk hayatýna sýnýrlý teknik yetenekleri olan<br />
Zenith marka makinelerle baþlamýþtýr. En üst model makine<br />
alma yönündeki teknolojik fetiþizmi bir kenara býrakýp, fotografik<br />
içerikle ilgilensinler. Bol miktarda usta fotoðrafçýlarýn çalýþmalarýný<br />
incelesinler. Çalýþmalarý sadece biçimsel yönden<br />
deðil, arka planýndaki fikirsel yaklaþým olarak da anlamaya<br />
çalýþsýnlar.<br />
Teknik, anlatýlmak istenen içeriðe uygun olduðu sürece<br />
anlamlýdýr. Sýrf ilginçlik olsun diye teknik müdahale hevesine<br />
kapýlmasýnlar.<br />
Cengiz ENGÝN’87<br />
1970 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1987 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Ko-<br />
leji'nden, 1993 yýlýnda ODTÜ Endüstri Mühendisliði Bölümünden<br />
mezun oldu. 1993 yýlýndan bu yana Endüstri Mühendisi olarak ça-<br />
lýþmaktadýr. Engin, iþinden arta kalan zamanlarda fotoðraf çekiyor,<br />
fotoðraf üzerine yazýlar yazýyor ve çeþitli düzeylerde fotoðraf eði-<br />
timleri veriyor. 1994 yýlýndan bu yana <strong>Ankara</strong> Fotoðraf Sanatçýlarý<br />
Derneði (Afsad) üyesi olan Engin, evli ve biri kýz - biri erkek 2,5<br />
yaþýnda ikiz çocuk sahibidir. Eþi Ajda Alçýn Engin profesyonel ola-<br />
rak fotoðrafçýlýkla uðraþmaktadýr.
uzman makalesi<br />
68<br />
GLOBAL FÝNANS KRÝZÝ VE TÜRKÝYE'YE ETKÝLERÝ<br />
Krizin Sebepleri<br />
M. Aydýn KARAÖZ'74<br />
Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi<br />
Bir süreden beri hepimiz Amerika'da baþlayan ve<br />
sonrasýnda, baþta diðer sanayileþmiþ ülkeler olmak<br />
üzere bütün dünyaya dalga dalga yayýlan çok<br />
büyük bir finansal krize þahit olmaktayýz.<br />
Bu krize giden adýmlarý kýsaca özetlemek gerekirse;<br />
1) ABD'nde 2000'li yýllarýn baþýndan bu yana aþaðý doðru<br />
seyreden faiz hadleri konut kredilerine olan talebi artýrmýþ ve<br />
2) Bunun sonucunda artan emlak fiyatlarý gayrimenkul sahiplerine<br />
ilave ipotekli borçlanma imkaný saðlamýþtýr.<br />
3) Bu arada düþük gelir grubuna açýlan (subprime) konut<br />
kredilerinin toplam konut kredileri portföyündeki payý giderek<br />
artmýþtýr.<br />
4) Bankalar yeni kredi açabilmek için bu portföydeki alacaklarýna<br />
dayalý menkul kýymet ihraç ederek borçlanma yoluna<br />
gitmiþlerdir.<br />
5) Ancak gayrimenkul fiyatlarýnýn düþmesi üzerine alacaklarýný<br />
tahsil etmekte zorlanmaya baþlayan bankalar, bu borçlarýný<br />
ödeyemez duruma gelince Aðustos 2007'den itibaren likidite<br />
krizinin öncü iþaretleri alýnmaya baþlanmýþ ve güven<br />
ortamý giderek kaybolmuþtur.<br />
Dolayýsýyla, bugün yaþanmakta olan<br />
krizin merkezinde yer alan en önemli sebeblerden<br />
birinin düþük kaliteli alacaklara<br />
dayanarak çok yoðun bir þekilde kullanýlan<br />
türev ürünler ve yapýlan menkul<br />
kýymet ihraçlarý olduðunu söyleyebiliriz.<br />
Bu noktada ilginç olan bir husus;<br />
sözü edilen enstrümanlarýn yine<br />
büyük bir finansal krizden, 1982<br />
yýlýnda Meksika'nýn dýþ borçlarýný<br />
ödeyemeyeceðini ilan etmesiyle<br />
doruk noktasýna çýkan Latin<br />
Amerika borç krizinden sonra<br />
ivme kazanan finansal inovasyon<br />
çalýþmalarý neticesinde ortaya<br />
çýkmýþ olmalarýdýr. Bilindiði<br />
üzere, o zamana kadar sendikasyon<br />
kredileri yoluyla Latin<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Amerika ülkelerine çok fazla borç vermiþ olan uluslararasý bankalar,<br />
paralarýný alamayýnca borç ertelemenin yanýsýra, bu alacaklarýnýn<br />
önemli bir bölümünden vazgeçmek durumunda kalmýþlar,<br />
kredi riskini tek baþlarýna taþýdýklarýndan dolayý da büyük<br />
zararlara uðramýþlardýr. Çare olarak, riskin bankalardan<br />
yatýrýmcýlara geçirilerek daðýtýlmasý ve etkin bir þekilde idare<br />
edilmesi fikrinin aðýrlýk kazanmasý sonucunda,<br />
uluslararasý finans piyasalarýnda<br />
bilanço dýþý menkul kýymete<br />
dayalý iþlemlerin (securitisation)<br />
ve türev ürünlerin (swap,<br />
forward/future ve option) önemi<br />
ve hacmi hýzlý bir þekilde artmaya<br />
baþlamýþtýr.<br />
Geriye dönüp bakýldýðýnda,<br />
söz konusu finansal inovasyon<br />
sonucu yeni enstrümanlarýn<br />
sisteme dahil edilmesiyle<br />
yanlýþ yapýldýðýný<br />
düþünmek herhaldemümkün<br />
deðildir.
Ancak, denetim otoriteleri ve kredi derecelendirme kuruluþlarý<br />
da dahil olmak üzere, hiç kimsenin insan doðasýnýn bu denli<br />
agresif bir risk iþtahý ile hareket edeceðini öngörmemiþ olmasýndan<br />
bahsetmek daha doðru olacaktýr. Nitekim, 2007 yýlý sonu<br />
itibariyle bütün dünya ülkelerinin milli gelirlerinin toplamý 60<br />
trilyon $ civarýnda iken, bu enstrümanlarýn hacminin bunun 2-<br />
3 misli seviyesine ulaþmýþ olmasý finansal kaldýraçýn ne denli<br />
yoðun kullanýldýðýnýn en açýk göstergesidir.<br />
Aslýnda risk yönetiminin temel kurallarýný dahi göz ardý ederek<br />
bugünkü durumun ortaya çýkmasýnda payý olan profesyoneller,<br />
sadece kendi bankalarýný zora sokmakla kalmamýþ, yaratýlan<br />
finansal kaosun tüm dünyaya yayýlan etkisiyle hem sanayileþmiþ<br />
hem de geliþmekte olan ülkelerin büyük sýkýntýya<br />
girmelerine sebep olmuþlardýr.<br />
Nitekim, yaþamakta olduðumuz ve adeta bir tsunami etkisi<br />
yaratan krizde sermayeleri erimeye baþlayan (Lehman Brothers<br />
gibi) bazý finansman kuruluþlarý batmýþ, (Citi Group, Merrill<br />
Lynch, Dresdner Bank gibi) geride kalan dev bankalar ise<br />
ancak devlet desteðiyle veya baþka bir kuruluþ tarafýndan satýn<br />
alýnarak ayakta durmaya gayret eder hale gelmiþlerdir.<br />
Geçtiðimiz aylar içinde yüzmilyarlarca dolar yardým alan bu finansal<br />
kuruluþlarýn ayakta kalabilmek için daha ne kadar paraya<br />
ihtiyacý olduðu bilinmediði gibi, devletlerinden yardým talebinde<br />
bulunan þirketlerin listesi de uzamaya baþlamýþtýr. Nitekim<br />
bu zamana kadar saðlanan desteðe ilaveten dünyanýn<br />
en büyük finans gruplarýndan CITI için yeni bir kurtarma paketi<br />
açýklanmýþtýr. Avrupa ülkelerindeki durum ise ABD'den farklý<br />
deðildir. Baþta Ýngiltere, Almanya, Fransa, Ýtalya, Belçika ve<br />
Hollanda olmak üzere birçok ülkede bankalarýn batmasýný önlemek<br />
üzere hükümetler öncelikle mevduat garantisi vermek<br />
gibi tedbirler almýþlar ve çok büyük miktarlara varan sermaye<br />
desteðinde bulunmuþlardýr.<br />
Uluslararasý finans piyasalarýndaki þiddetli depremin hem<br />
sanayileþmiþ hem de geliþmekte olan ülkelerdeki etkileri dikkate<br />
alýndýðýnda, krizin reel sektörü de tehdit etmeye baþlayan<br />
genel bir ekonomik krize dönüþmekte olduðunu görmekteyiz.<br />
Nitekim ABD'nde iflasýn eþiðinde olan 3 otomobil üreticisi firmanýn<br />
devlet desteði saðlamaya çalýþtýðýný hepimiz takip ediyoruz.<br />
Benzer þekilde Avrupa Birliði de, bugüne kadar finans<br />
sektörüne verdikleri yüzmilyarlarca Euro'luk desteðe ilaveten,<br />
reel sektörü ayakta tutabilmek için 200 milyar $ tutarýnda yeni<br />
bir paket açýklamýþtýr. Bu türden örnekleri çoðaltmak mümkündür.<br />
Bundan sonra ne olacaðý, krizin ne zaman dip noktasýna<br />
ulaþacaðý herkesin merak ettiði bir konudur. Ýyimser tahminler<br />
2009 ortasýna doðru ABD'nde nisbi bir iyileþmenin baþlayacaðý<br />
yönündedir. Ancak bu durumun, krizden çýkýþ emarelerinin<br />
bütün dünya ekonomilerinde ayný anda hissedileceði anlamýna<br />
gelmeyeceði aþikardýr. Diðer taraftan, halihazýrda sadece<br />
konut finansmanýndan doðan sýkýntýnýn yaþandýðý, bunun devamýnda<br />
iþyeri finansmaný ve kredi kartý ile ilgili zorluklarýn da<br />
ortaya çýkabileceðine iliþkin öngörüler piyasalarý tedirgin bir<br />
bekleyiþ içinde tutmaya devam etmektedir.<br />
Hangi senaryo geçerli olursa olsun, bütün dünya topyekün<br />
bir ekonomik durgunluða girmektedir. Baþta sanayileþmiþ ülkeler<br />
olmak üzere bütün ülkelerin ekonomik büyümelerinin<br />
uzman makalesi<br />
2009 yýlýnda önemli ölçüde yavaþlayacaðý, hatta eksiye döneceði<br />
öngörülmektedir.<br />
Dünyada 2002'den bu yana yaþanmakta olan likidite bolluðu<br />
ortadan kalkacaktýr. Institute of International Finance'in rakamlarýna<br />
göre 2007 yýlýnda geliþmekte olan ülke ekonomilerine<br />
akan fonlarýn toplam tutarýnýn 900 milyar $ civarýnda olduðu<br />
dikkate alýndýðýnda, 2009 ve sonrasýnýn bilhassa bu ülkelerin<br />
dýþ kaynak ihtiyaçlarý bakýmýndan ne denli zorlu geçeceðini<br />
anlamak daha kolay olacaktýr.<br />
Geldiðimiz noktada, sadece finansal kuruluþlarda deðil<br />
bütün firmalarda risk yönetiminin önemi artmýþ görünmektedir.<br />
Ayrýca, uluslararasý finans mimarisinin tekrar yapýlandýrýlmaya<br />
ihtiyacý olduðu açýktýr. Nitekim, Kasým ayý ortalarýnda yapýlan<br />
G-20 toplantýsýnda da bu yönde görüþmelerin yapýldýðýný biliyoruz.<br />
Bu süreçte devletlerin düzenleyici rolünün önemi ve<br />
aðýrlýðý açýk olmakla beraber, uluslararasý kuruluþlardan kredi<br />
derecelendirme firmalarýna kadar bütün piyasa oyuncularýnýn<br />
katkýda bulunabileceði katýlýmcý ve þeffaf bir yol izlenmesinin<br />
hayati olduðunu düþünüyoruz.<br />
Krizin Türkiye'deki Etkileri<br />
Uluslararasý finans dünyasý globalleþmenin en çabuk ve<br />
net bir þekilde hissedildiði alanlardan biridir. Hele hâlen yaþamakta<br />
olduðumuz ölçekteki þiddetli bir krizin dünyanýn diðer<br />
bölgelerinde de hissedilmemesi mümkün deðildir. Bu çerçevede,<br />
maalesef Türkiye de bu ekonomik depremden payýný almaya<br />
baþlamýþtýr; döviz fiyatlarý aþýrý bir dalgalanmaya girmiþ,<br />
borsa endeksi önemli ölçüde düþmüþ, gösterge faiz haddi<br />
%20'lerin üstüne çýkmýþ ve güven ortamý zayýflamýþtýr.<br />
Bu tür zamanlarda, hýzla kaybolan güven ortamýný mümkün<br />
olduðunca muhafaza etmek en önemli ve öncelikli konudur.<br />
Çünkü, takdir edileceði üzere, güven ortamýnýn yeniden<br />
inþasý mevcut durumu muhafaza etmekten her zaman daha<br />
masraflýdýr. Bu yönde atýlmasý gereken adýmlardan birincisi alýnacak<br />
tedbirlerde proaktif olmaktýr. Gerekli tedbirlerin herhangi<br />
bir gecikme olmaksýzýn zamanlýca uygulamaya konmasý halinde,<br />
bunlarýn maliyetinin olabilecek en düþük seviyede kaldýðý<br />
hatta bazýlarýnýn sýfýr maliyetle güven ortamýný saðlamaya<br />
yardýmcý olduðu tecrübeyle sabittir. Ýkinci olarak, beklentilerin<br />
yönetilmesi büyük önem taþýmaktadýr. Bunun için baþta iþ<br />
dünyasý olmak üzere toplumun her kesimiyle samimi ve inandýrýcý<br />
bir diyalog içinde olmak elzemdir. Üçüncü olarak, üretilen<br />
bilgilerin doðru, þeffaf ve tutarlý olmasýna dikkat edilmeli ve<br />
bu bilgilerin iyi zamanda olduðu gibi zor zamanlarda da paylaþýlmasýna<br />
devam edilmelidir.<br />
Son birkaç aydan bu yana olan geliþmelere bakýlacak olursa,<br />
güven ortamýný muhafaza etmekte ülke olarak iyi bir sýnav<br />
verdiðimizi düþünmek biraz zordur. Finansal krizin reel sektöre<br />
bulaþtýðýný söylemek de yanlýþ olmayacaktýr.<br />
Esasen 2004'ten bu yana hýz kaybetmeye baþlayan ekonomimiz<br />
zor bir zamanda bu krize yakalanmýþ durumdadýr.<br />
Korkulan husus, artan enflasyon ve düþmeye devam eden büyüme<br />
rakamlarý neticesinde halihazýrda bütün sektörleri kaplamýþ<br />
olan tedirginliðin ve sýkýntýlarýn 2009 yýlýnda daha da derinleþmesidir.<br />
Krizin ekonomimiz üzerindeki ilk etkilerinin aþaðýdaki<br />
alanlarda hissedileceðini söyleyebiliriz:<br />
69<br />
ARALIK2008 kolejliler
uzman makalesi<br />
70<br />
1) Büyüme<br />
Güven ortamýnýn zayýflamasý insanlarýn tüketim<br />
giderlerinde bir azalmaya sebebiyet vermektedir.<br />
Benzer þekilde, yüksek seyreden faizlerin<br />
de etkisiyle özel yatýrým harcamalarýnýn<br />
da ertelendiði görülmektedir. Bu durumda, resmi<br />
makamlar tarafýndan %3.5-4 olarak öngörülen<br />
2009 yýlý büyüme hedefinin gerçekleþmesi<br />
zordur. Bu konudaki hakim kanaat, en yüksek<br />
%2 civarýnda bir ekonomik büyüme ile önümüzdeki<br />
yýlý tamamlayacaðýmýz yönündedir.<br />
Bu ortamýn ilk ortaya çýkan sonucu ise iþsizliðin<br />
artmasýdýr.<br />
2) Özel Sektörün Kredi Borçlarý<br />
Ülkemizde 2001 yýlýnda yaþanan ekonomik<br />
krizden sonra gerçekleþtirilen yapýsal düzenlemeler<br />
bankalarýmýzý eskiye oranla daha saðlýklý<br />
duruma getirmiþtir. Bankalarýn kredi verebilmeleri için en<br />
önemli kaynaklarýndan biri yurt dýþýndan saðladýklarý finansman<br />
imkanlarýdýr. Ancak mevcut koþullar çerçevesinde bankalarýn<br />
yeni kredi alma imkanlarý daralacaðý gibi, vadesi dolacak<br />
olan sendikasyon kredilerinin de iyimser bir bakýþla ancak<br />
%50-70 oranýnda yenilenebileceði tahmin edilmektedir. Bu<br />
noktada, mevduata verilen garantinin artýrýlmasý hiç olmazsa<br />
mevcut yurtiçi tasarruflarýn bankacýlýk sisteminde kalmasýný<br />
saðlamak bakýmýndan önemlidir. Nitekim, batý ülkelerinde ilk<br />
alýnan tedbirlerden biri bu yönde olmuþtur.<br />
Diðer taraftan, son yýllardaki ekonomik konjonktür KOBÝ'ler<br />
de dahil olmak üzere her büyüklükteki özel sektör firmalarýnýn<br />
da döviz cinsinden orta/uzun vadeli borçlanmalarýna imkan ta-<br />
M. Aydýn KARAÖZ’74<br />
Halen Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalýþ-<br />
makta olan Aydýn Karaöz, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nden 1974 yýlýnda<br />
mezun olduktan sonra, A.Ü. Hukuk Fakültesi'nde okumuþ, mezu-<br />
niyetinin ardýndan, Harvard Law School'da "New Financial Instru-<br />
ments in International Capital Markets" konulu master çalýþmasýy-<br />
la LL.M. derecesini almýþtýr. Çalýþma hayatýna 1980 yýlýnda Hazi-<br />
ne Müsteþarlýðý'nda baþlayan Aydýn Karaöz, 2003 yýlýnda Dýþ Eko-<br />
nomik Ýliþkiler Genel Müdürlüðü, Yabancý Sermaye Genel Müdür-<br />
lüðü, Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüðü ile Teþvik ve Uygula-<br />
ma Genel Müdürlüðü'nden sorumlu Müsteþar Yardýmcýsý iken ka-<br />
mu sektöründeki görevinden ayrýlmýþtýr. Bu görevinden önce<br />
1994-2000 yýllarý arasýnda Dýþ Ekonomik Ýliþkiler Genel Müdürü<br />
olarak hizmet veren Aydýn Karaöz, diðer birçok konunun yanýsýra<br />
devletin bütçe ve proje finansmaný amaçlý dýþ borçlanmasýndan<br />
sorumlu olarak çalýþmýþtýr. Ayrýca Ýþ Bankasý'nda Yönetim Kurulu<br />
Denetçisi (1993-94), Türkiye Teknoloji Geliþtirme Vakfý (1996-<br />
2001), Türk Eximbank (1997-2003), Council of Europe Develop-<br />
ment Bank (1996-2003), Black Sea Trade and Development<br />
Bank (1998-2001) ve Oyak Bank’ta (2004-07) Yönetim Kurulu<br />
Üyesi olarak görev yapmýþtýr.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
nýmýþtýr. Þirketlerin taþýdýklarý kur riski yüküne ilaveten yeni finansman<br />
imkanlarýnýn da daralmýþ olmasý, bu borçlarda kredi<br />
riskinin ortaya çýkmasý ihtimalini artýrmaya baþlamýþtýr. Bu tehlike<br />
bilhassa KOBÝ'ler bakýmýndan daha büyüktür ve zora giren<br />
bilanço sýkýntýlarýnýn zincirleme bir etki yaratmasýndan endiþe<br />
edilmektedir.<br />
Bu ortamda zayýflayan þirket bilançolarý bankalarýn tedirginliðini<br />
artýrmakta ve ticari kredilerde de bir daralmanýn ortaya<br />
çýkmasý kaçýnýlmaz hale gelmektedir.<br />
3) Ýhracat Gelirlerinin Azalmasý<br />
Bütün göstergeler dünya ticaret hacminde ciddi bir daralmaya<br />
iþaret etmektedir. Buna ilaveten, ülkemizin ihracatýnýn<br />
%60'lýk bölümünün yapýldýðý Avrupa ülkelerindeki ekonomik<br />
büyüme tahminleri önemli ölçüde aþaðý doðru revize edilmiþtir.<br />
Doðal olarak, ihracatýmýz bu ekonomilerdeki daralmaya paralel<br />
olarak azalacaktýr.<br />
4) Dýþ Finansman Ýhtiyacý<br />
Ülkemizin iç tasarruflarýnýn yetersiz olmasý, büyüme için dýþ<br />
kaynaklarýn kullanýlmasýný zaruri kýlmaktadýr. Nitekim, Türkiye'nin<br />
yýllar itibariyle büyüme performansý incelendiðinde dýþ<br />
kaynaðýn varlýðý ile büyüme oranlarý arasýnda paralel bir iliþki<br />
olduðu kolayca görülecektir.<br />
Geçtiðimiz yýllarda dünyadaki likidite bolluðunun etkisiyle<br />
gerek yabancý yatýrýmlar gerekse borçlanma yoluyla kolayca<br />
yurda gelen fonlar dýþ finansman bakýmýndan rahat bir dönem<br />
yaþanmasýný saðlamýþtýr. Ancak deðiþen dünya konjonktürü<br />
önümüzdeki dönemde yeni kaynaklarýn bulunmasýný zorlaþtýracaktýr.<br />
Buna mukabil, IMF ile yapýlacak yeni bir stand-by düzenlemesinin<br />
bu zorluklarý aþmada yardýmcý olacaðý düþünülmektedir.<br />
Ancak, IMF desteðinin deðeri bilinmekle beraber,<br />
sürdürülebilir bir dýþ finansman programýnýn baþarýyla uygulanabilmesi<br />
için asýl ve önemli olanýn ülkenin uzun dönemde izlediði<br />
strateji olduðu gözden uzak tutulmamalýdýr.<br />
Mevcut kriz ortamýnda zaman hergün yeni bir tahribat yaratarak<br />
hýzla akýp gitmektedir. Ülkemize çok pahalýya mal olan<br />
2001 krizinden sonra inþa etmeye baþladýðýmýz daha güçlü<br />
zemin için ulusca büyük fedakarlýklarda bulunduk. Bu zeminin<br />
kaybolmasýna mahal vermemek için ihtiyaç duyulan tedbirlerin<br />
hýzla alýnmasý gerekiyor.
ilim-teknoloji<br />
72<br />
Türkiye’de bilim merkezleri<br />
Toplumlarýn eðitim düzeyi, ülkelerin geliþmesinin en<br />
önemli faktörlerinden biridir. Sadece çocuklar deðil<br />
tüm toplum eðitim çalýþmalarýnýn hedefi olmalýdýr.<br />
Teknolojik geliþmenin temel unsuru da fen eðitimidir.<br />
Günümüz anlayýþýnda bilgisayar ve teknolojik<br />
aksesuarlar ile eðitim vermek yaygýn hale gelmiþtir. "Çaðdaþ<br />
eðitim bu þekilde olmalýdýr" gibi bir düþünce ön plana çýkmaktadýr<br />
ve bu durum çocuklarý sanal bir aleme doðru itmektedir.<br />
Topluma ve özellikle de geleceðin büyükleri olan çocuklarýmýza<br />
gerçeði göstermenin, dokunarak, eðlenerek ve kalýcý<br />
öðrenmenin önemli araçlarýndan bir tanesi toplum, bilim ve<br />
teknoloji merkezleridir. Burada ilk olarak "Bilim Merkezi" nedir<br />
sorusuna cevap vermek gerekir. Bilim Merkezi, bilim, teknoloji<br />
ve eðitim alanlarýný temsil eden ve bu alanlarýn tüm özelliklerini<br />
kendi içinde birleþtiren bir yapýdýr. Bu yapýda amaç, bilgi<br />
toplumu yaratmak, bilime ve teknolojiye karþý bir ilgi<br />
uyandýrmak ve tüm bunlarýn bireysel ve toplumsal<br />
önemini vurgulamaktýr.<br />
Bu merkezler baþta çocuklar olmak üzere<br />
toplum ile bilimi buluþturmaktadýr. Kiþiler, bu<br />
merkezlerde bilimin temel kavramlarýný eðlenceli<br />
bir þekilde zorlanmadan, sýnýrlanmadan,<br />
deneyerek öðrenebilme þansýna<br />
sahip olmaktadýr. Ayrýca fen bilimlerine<br />
olan ilgileri artmakta ve kendilerine zor<br />
gelen bilimsel kavramlarýn aslýnda etraflarýnda<br />
var olduðunu görüp bu alana daha<br />
çok yönelebilmektedir.<br />
Bilim Merkezlerinde çocuklar bazý sorulara<br />
yanýt ararken ayný zamanda gizil öðrenmeler<br />
yaþamaktadýr. Bu sorulardan bazýlarý,<br />
- Kendimi bir iple yukarý çekebilir miyim? Bunu<br />
nasýl baþarabilirim?<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Hüsnü AKALIN’63<br />
Renko Ltd. Þti.<br />
- 1kg aðýrlýkla 5kg'lýk bir aðýrlýðý kaldýrmak mümkün müdür?<br />
- Bir florasaný fiþe takmadan yakmak mümkün müdür?<br />
- Tek ayaðýmý ve elimi oynatarak uçmam<br />
mümkün mü?<br />
- Koni þeklinde bir materyal itmeden yokuþ<br />
yukarý yuvarlanabilir mi?<br />
- Fýsýldayarak konuþursam 10 m ileride<br />
duran arkadaþým benim sesimi nasýl<br />
duyabilir?<br />
Çocuklarýn Bilim Merkezlerini dolaþýrken<br />
aklýna takýlan bu sorular onlarýn<br />
sorgulama ve araþtýrma duygusunu<br />
arttýrýrken ayný zamanda da onlara yaparak<br />
yaþayarak öðrenme fýrsatý tanýmaktadýr.<br />
Bu da eðitimde þu an izlenmekte<br />
olan en temel anlayýþtýr.<br />
Bilim Merkezi konsepti aslýnda yeni<br />
ortaya atýlmýþ bir fikir, çalýþma deðildir.<br />
Geçmiþi 16.yüzyýla kadar uzanan bu fikir,<br />
ülkemizde yeni yeni önemsenmeye baþlanmýþtýr.<br />
Oysaki geliþmiþ ülkelerde Toplum ve Bi-
ilim-teknoloji<br />
ve bilim merkezlerine bakýþ<br />
lim Merkezleri her þehir ve bölgede çok sayýda bulunmakta ve<br />
aktif olarak toplumu bilinçlendirme çalýþmalarýna devam etmektedir.<br />
Ülkemizde Bilim Merkezleri konusundaki eksikliði gidermek<br />
amacý ile son senelerde ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi,<br />
ÝTÜ Bilim Toplum Uygulama Araþtýrma Merkezi, Þiþli Belediyesi<br />
Bilim Merkezi, Rahmi M. Koç Müzesi, Feza Gürsey Bilim<br />
Merkezi gibi merkezler kurulmuþtur. Ýsteðim bu tesislerin<br />
zaman içinde büyümesi ve yurt genelinde yaygýnlaþmasýdýr.<br />
73<br />
Renko Ltd. Þti. olarak temel amacýmýz bu merkezleri ülkemizde<br />
yaygýnlaþtýrmak ve bu merkezler için gerekli ürünlerin<br />
yerli üretimini saðlamaktýr. Þu an aktif olarak beþ farklý ilde bilim<br />
merkezi çalýþmalarýmýzý baþarýlý bir þekilde yürütmekteyiz.<br />
Hem ülkemizde bu çalýþmalarýn ilerlemesi hem de yerli üretim<br />
ve teknik destek saðlama açýsýndan gösterdiðimiz gayretin<br />
haklý gururunu yaþamaktayýz. Toplumu bu konuda bilinçlendirme<br />
aþamasýnda ilgili kiþi ve kurumlarý da ayný gayreti göstermeye<br />
davet ediyoruz.<br />
Hüsnü AKALIN’63<br />
Hüsnü Akalýn, 1963 <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunu olup ODTÜ<br />
Fizik bölümünde lisans eðitimini tamamlamýþtýr. Lisans eðitimin-<br />
den sonra University of Essex Opto-Elektronik alanýnda yüksek li-<br />
sans yapmýþtýr. ODTÜ Fizik Bölümü, TÜBÝTAK-SAGE ve Hacette-<br />
pe Fizik Bölümü'nde araþtýrmacý ve öðretim görevlisi olarak çalýþ-<br />
týktan sonra 1985 yýlýnda Renko Firmasý'ný kurmuþtur. Renko Ltd.<br />
Türkiye'de üniversite ve lise fizik laboratuarlarý için fizik deney set-<br />
leri ve ayrýca Bilim Merkezi ürünleri üreten profesyonel, önder bir<br />
kuruluþtur.<br />
ARALIK2008 kolejliler
spor<br />
74<br />
Kolej'in Milli Takým’a kazandýrdýðý isim<br />
Pertev Öngüner<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
Basketbolla ilgilenenlerin yakýndan tanýdýðý bir oyuncu Pertev Öngüner.<br />
Basketbola henüz Kolej'de ilkokul ikinci sýnýftayken baþlayan Pertev, bugün<br />
geleceðin en ümit veren sporcularý arasýnda bulunuyor. Baþarýlarýyla adýndan<br />
sýk sýk söz ettiren, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejliler'den Türk Telekom'a transfer olan<br />
Pertev Öngüner'le spordaki baþarýlarý ve gelecek hedefleri üzerine görüþtük.<br />
Bizlere kendini tanýtýr mýsýn? Basketbolla tanýþman<br />
ne zaman ve nasýl oldu?<br />
<strong>Ankara</strong>’da 15 Ocak 1991 yýlýnda<br />
doðdum. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ne<br />
1998 yýlýnda ikinci sýnýftayken baþladým.<br />
Bu sene lise sondayým.<br />
2004 yýlýnda geçirdiðimiz trafik kazasýnda<br />
babamý kaybettim. Annemle birlikte<br />
yaþýyorum.<br />
Önceleri basketbola çok ilgim yoktu.<br />
Babam eskiden futbolcu olduðu için futbola<br />
çok meraklýydým. Babamla birlikte<br />
futbol maçlarýna giderdik. Sonra ilkokul<br />
ikinci sýnýfta basketbol kurslarýna baþladým.<br />
Üçüncü sýnýfta beden eðitimi dersinde<br />
basketbol oynarken, hocam Ali<br />
Þahin takým antremanlarýna katýlmamý<br />
istedi. Ve böylece basketbol takým çalýþmalarýna<br />
baþladým. O günden itibaren<br />
aralýksýz Kolej'in basketbol takýmýnda oynadým.<br />
Bu sezon baþýnda Türk Telekom'a<br />
transfer oldum.<br />
Bunca yýl Kolej'de oynadýktan sonra<br />
baþka bir takýma geçmek nasýl bir his?<br />
Aslýnda Kolej'den ayrýlmak zor oldu benim<br />
için. Kolej, basketbol anlamýnda benim<br />
doðup büyüdüðüm yerdi. Hem <strong>TED</strong>'de<br />
okuyor, ayný zamanda da okul ve kulüp takýmýnda<br />
oynuyordum. Bu anlamda hep Kolej'in<br />
içindeydim. Benim buraya gelmemde<br />
büyük katkýlarý nedeniyle Kolej'e çok teþekkür<br />
ediyorum. Aslýnda benim Ýstanbul'daki bir takýma<br />
transfer olmam bekleniyordu. Çünkü özellikle<br />
Efes Pilsen ve diðer büyük Ýstanbul takýmlarýndan<br />
teklifler aldým. Teklif almak güzel ama<br />
insanýn bir yere konsantre olmasý gerekiyor.<br />
Daha sonra Telekom'dan teklif aldým. Beþ yýllýk<br />
bir kontratým var ve Telekom'da oynadýðým için<br />
mutluyum. Telekom'un maddi manevi her açýdan<br />
benim için doðru yer olduðunu düþünüyorum.<br />
Tek hedefim oynadýðým kulüpte ilerlemek,<br />
A takým ve 1.lig seviyesinde oyuncu olmak.<br />
Bu yýl Genç Milli Takýmý'na da çaðýrýldým.<br />
Milli takýmda oynamak ayrý bir duygu. Ýlk kez Lise<br />
1'deyken milli takým davetimi aldým ve Lise<br />
2'de yýldýz milli takýmla Avrupa Þampiyonasý'nda<br />
oynadým. Milli takýma Türkiye'nin birçok<br />
yerinden önemli kulüplerden oyuncular geliyor.<br />
Þimdi 2009'daki Avrupa Þampiyonasý'na hazýrlanýyoruz.<br />
Basketbolu okulla birlikte yürütmenin zorluklarýný<br />
yaþadýn mý?<br />
Zaman zaman bunun zorluklarýný yaþadým.<br />
Bir noktadan sonra ikisinden birini tercih etmek<br />
zorunda kalýyorsunuz. Eðer basketbolu profesyonel<br />
olarak düþünüyorsanýz, tercihinizi basketboldan<br />
yana kullanmak zorundasýnýz. Çün-
kü spor için çok büyük zaman harcamanýz gerekiyor. Disiplinli<br />
yaþamanýz gerekiyor. Özel yaþamýnýza dikkat etmeniz gerekiyor.<br />
Ben tercihimi daha çok basketboldan yana kullandým.<br />
Ama tabii ki eðitimim de benim için çok önemli. Bu yýl bir de<br />
üniversite sýnavý var. Elimden geldiði kadar hem derslerimi<br />
hem basketbolu bir arada götürmeye çalýþýyorum. Ama öncelik<br />
yine basketbol benim için.<br />
Bu sene son senem olduðu için biraz daha fazla zorluk çekiyorum.<br />
Takýmda bir tek ben okula gidiyorum. Bu yüzden gündüz<br />
antremanlarýna katýlamýyorum. Bu açýðý kapatmak için<br />
okuldan sonra her gün çalýþýyorum. Haftada hiç boþ vaktim<br />
yok. Sabah sekizden dörde kadar okuldayým. Okuldan sonra<br />
kulübe gidiyorum. Eve gelmem akþam dokuzu buluyor. Okul<br />
dýþýndaki zamanýmýn çoðunluðunu basketbolla geçiriyorum<br />
diyebilirim.<br />
Ailenin basketbola yaklaþýmý nasýl oldu?<br />
Babamýn ve annemin isteði üzerine basketbola yönelmiþtim.<br />
Özellikle babam basketbolcu olmamý çok istemiþti. Ailemin<br />
hiçbir zaman dersler konusunda bir baskýsý olmadý, böylece<br />
basketbola daha rahat odaklanýyordum. Babamý kaybettikten<br />
sonra annem de bana her zaman destek oldu, her konuda<br />
arkamda oldu. Hem hocalarým, hem ailemle hiçbir sýkýntým<br />
olmadý. Onlara çok teþekkür borçluyum, buraya gelmemde<br />
emekleri büyüktür.<br />
Basketbolda kendine örnek aldýðýn kiþiler var mý?<br />
Genelde herkes Amerika'daki oyuncularý kendine örnek<br />
alýr. Türk Telekom'daki Serkan Erdoðan'ý çok beðeniyorum. O<br />
da bir Kolej mezunu ve basketbola Kolej'de baþlamýþ bir oyuncu.<br />
Avrupa'da iyi yerlere gelmiþ biri. Onu hem izlemekten çok<br />
zevk alýyorum hem de bir çok yönden kendime benzetiyorum.<br />
Ayrýca Harun Erdenay ve Ýbrahim Kutluay da örnek aldýðým<br />
oyuncular arasýnda.<br />
Ýlerisi için neler yapmak istiyorsun, hedeflerin nelerdir?<br />
Basketbolcu olmak çok zor bir þey. Daha 17 yaþýndayým<br />
ve hiçbir zaman ben basketbolcu oldum demedim. Önümde<br />
çok uzun yýllar olduðunu düþünüyorum. Daha çok çalýþmam<br />
gerektiðini biliyorum. Ýlerisi için, Telekom'la uzun süreçli bir<br />
kontratým var. Bu süreçte de elimden geleni yapýp, beþ yýlýmý<br />
en iyi þekilde deðerlendirmek istiyorum. A takýmda birinci lig<br />
seviyesinde iyi yerlere gelmek istiyorum. Sonrasýnda da Avrupa<br />
ya da Amerika'da oynamak isterim. Eðitimimi devam ettirip,<br />
basketbolla birlikte yürütebileceðim bir üniversitede okumak<br />
istiyorum. Bu, Hacettepe ya da <strong>Ankara</strong> Üniversitesi spor akademisi<br />
olabilir. Yoðun tempolu çalýþtýðým için dershaneye gidemiyorum.<br />
Öncelikle hedefim spor akademisi ama sýnavda alacaðým<br />
puana göre de tercih yapabilirim.<br />
spor<br />
75<br />
Basketbolu seven ilerde bu dalda kariyer yapmak isteyenlere<br />
neler önerirsin?<br />
Basketbolcu olmak için en önemli þey disiplinli çalýþmak;<br />
basketboldan, antremanlardan taviz vermemeliler.. Hayatlarýnýn<br />
her alanýnda basketbol her zaman en önde olmalý. Bunun<br />
dýþýnda mutlaka bir potansiyel, bir yetenek gerekiyor. Yetenek<br />
olmadan sadece çalýþmanýn da yeterli olduðunu söylemiyorum.<br />
Potansiyelin yanýnda programlý çalýþmak ve biraz da þansýn<br />
katkýsýyla iyi bir oyuncu olunabileceðini düþünüyorum.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> ile ilgili neler söylemek istersin?<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin çok büyük bir camia olduðunu düþünüyorum.<br />
Mezun olduktan sonra da Kolej hayatýmda hep<br />
olacaktýr. Þu an basketbolda buraya gelmemde de Kolej'in büyük<br />
bir katkýsý var. Okul olarak çok iyi bir eðitim verdi, çok geniþ<br />
bir sosyal çevre kazandýrdý. Bu arada bana verdikleri destek<br />
için baþta Süha Günel olmak üzere tüm Yönetim Kurulu'na<br />
teþekkür etmek istiyorum.<br />
Ve öncelikle benim bu günlere gelmemde çok büyük katkýsý<br />
olan antrenörüm Hakan Midilli'ye çok þey borçlu olduðumu<br />
söylemeliyim. Kolej benim çok þey borçlu olduðum bir camia.<br />
Kolej'de hem kulüp takýmý olarak hem de okul takýmý olarak<br />
çok büyük baþarýlarýmýz oldu. Türkiye þampiyonluðumuz,<br />
ikinciliðimiz. dördüncülüðümüz oldu. Hep can yakan bir takým<br />
olduk. Çünkü bizim dýþarýdan alýnan oyuncularýmýz pek olmadý,<br />
hep okulda oynayan oyuncular daha çok ön plandaydýk.<br />
Çeþitli ödüllerin de var, bunlardan da bahseder misin?<br />
2006 yýlýnda San Antonio Spurs Summer Camp'da Amerika'da<br />
En Deðerli Oyuncu ve En Ýyi Guard ödülleri aldým. Bunun<br />
yaný sýra takým olarak, Türkiye Þampiyonluðu, ikinciliði; dördüncülüðü,<br />
Milli takýmla, Avrupa dördüncülüðü ve birçok özel<br />
turnuvada birinciliði yaþadýk.<br />
Bir çok maç yaptýn. Bunlar arasýnda asla unutmam dediðin<br />
var mý?<br />
2007 Avrupa Þampiyonasý'nda Yunanistan'la yaptýðýmýz<br />
maçý hiç unutamýyorum. Bu maçý hayatým boyunca unutamam.<br />
Bazen tekrar tekrar kasetlerini izliyorum. Girit Adasý'nda<br />
Yunanistan'la çeyrek final maçý yaptýk. Yunanistan'la kendi seyircisi<br />
önünde oynamak çok zordu. Çok sert bir maç oldu. Tribünde<br />
seyircimiz çok azdý. 2500 kadar Yunan taraftara karþýn<br />
beþ altý seyircimiz vardý. Maçýn ilk iki periyodunda Yunanistan<br />
20 sayý öndeydi. 20 sayý basketbol için önemli bir farktýr. Ama<br />
milli takým formasýný giyince farklý bir duygu oluyor. Son saniyesine<br />
kadar azimle oynadýk, maçý biz kazandýk ve yarý finale<br />
çýktýk. Benim için unutulmaz bir maçtý.<br />
ARALIK2008 kolejliler
spor<br />
76<br />
Bayan Voleybolda lig hasretimiz bitti<br />
2006-2007 sezonunda klasman grubunda 3.olduktan sonra<br />
Bayanlar voleybol 1. liginden çekilen takýmýmýz 2008-2009<br />
voleybol sezonunda tekrar salonlarda….<br />
Geçen sene sezon öncesi kura çekiminden önce ligden<br />
çekilen takýmýmýz, bu<br />
sezon mücadelesine<br />
voleybol 2. liginden<br />
baþladý,<br />
Voleybol liglerinin<br />
açýlýþ maçý da olan ilk<br />
maçýmýz öncesinde<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />
Derneði Baþkaný<br />
Sn. Bülent Baðdatlý takým<br />
kaptanýmýz Nihal Ýþçi'ye<br />
baþarýlý bir lig temennisiyle<br />
çiçek takdim etti.<br />
Bir sene aradan sonra voleybol sahalarýna<br />
aðýrlýklý olarak <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde<br />
okuyan öðrencilerin oluþturduðu<br />
yeni bir takýmla dönen, ana sponsor olarak<br />
Ýba Kimya ve NTF firmalarýnýn mali<br />
desteðini alan, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />
Derneði spor komitesi "Die4you"<br />
ve sporcu ailelerinin tribünlerden desteklediði,<br />
Ýbakimya <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejliler Bayan voleybol takýmýmýzýn<br />
ilk maçýný kazanmasý tribünler ile birlikte teknik heyeti<br />
de sevindirdi.<br />
Ýlköðretim Okulumuz Yýldýz Kýz Voleybol Takýmýnýn Türkiye<br />
Þampiyonu olmasýný müteakip 13 Mayýs 2008 tarihinde<br />
www.die4you.org sitesinde yayýnlanan röportajda bayan<br />
voleybol takýmýmýz Teknik Direktörü Sn. Yusuf Çavuþoðlu;<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
"Baþarýnýn olduðu yerde destek oluyor. Sahada 3-0 sürekli<br />
yenilen bir takýma ne kadar destek olunur ki... Geçen sene 1.<br />
lig klasman grubunda üçüncü olmuþtuk.. Tabii maçlarý kazandýkça<br />
seyirci sayýsý, oradaki ortam, tribünlerin neþesi artmýþtý.<br />
O kadar güzel oldu ki, hatta Federasyon Baþkaný<br />
bile Kolej gitmemeli 1. ligde olmalý, renk<br />
katýyor demiþti. Bunu bana söyleyen çok insan<br />
oldu. Siz bir renktiniz, Kolej olmak, kolej<br />
çocuklarýnýn oynuyor olmasý, oraya gelen insanlar,<br />
çok önemliydi. Ama olmadý. Ben o<br />
zaman yine geliriz dedim. Çünkü biz camiayýz;<br />
camialar her zaman vardýr.<br />
Die4you bu manada bizim sesimiz olmalý.<br />
Die4you camiada etkili bir grup oldu, etkili<br />
ve seviyeli. Gerek maçlarda<br />
takýma destek gerekse yazýlarýyla<br />
insanlarý onurlandýrarak,<br />
motive ederek… Bizim<br />
yanýmýzda olur ise biz daha<br />
kýsa dönemlerde, daha iyi<br />
yerlere geliriz" diyordu, aradan<br />
çok fazla zaman geçmedi,<br />
Bayanlar Voleybol 2.<br />
liginde mücadelesine<br />
baþlayan takýmýmýz<br />
bugüne kadar oynadýðý<br />
6 maçýn 4'ünü kazandý.<br />
Hedefte önce<br />
"play off"lar sonrasýnda<br />
ise tekrar 1. lig var.<br />
Aydan Özkazanç’79
Türk Eðitim Derneði 29 Ekim'in anlamýný<br />
layýkýyla dolduran bir kutlama gerçekleþtirdi<br />
80 yýldýr gururla taþýdýðý meþalesiyle eðitim<br />
dünyasýný aydýnlatan Türk Eðitim Derneði,<br />
Türkiye tarihinin en büyük kývancýný simgeleyen<br />
Cumhuriyet Bayramý'ný, yine Türkiye<br />
adýna son derece anlamlý bir amaçla buluþturdu.<br />
Türk Eðitim Derneði, maddi yetersizlikler<br />
nedeniyle öðrenim göremeyen öðrencilere<br />
burs saðlamak amacýyla Cumhuriyet<br />
Balosu düzenledi.<br />
Baloya, Türk Eðitim Derneði Genel Baþkaný<br />
Selçuk Pehlivanoðlu, <strong>TED</strong> Yönetim Ku-<br />
rulu Üyeleri, <strong>Ankara</strong> Valisi Kemal Önal, <strong>Ankara</strong>'nýn<br />
önde gelen isimleri ve kanaat önderlerimiz<br />
ile burslu öðrencilerimiz katýldý.<br />
Bugüne kadar 45 binden fazla öðrenciye<br />
burs imkaný saðlayan Türk Eðitim Derneði,<br />
25 Ekim 2008 Cumartesi günü <strong>Ankara</strong><br />
Palace (Devlet Konuk Evi) salonunda düzenlediði<br />
Cumhuriyet Balosu'ndan elde ettiði<br />
geliri maddi olanaklarý yeterli olmayan<br />
ancak baþarýlý öðrencilere burs olarak aktardý.<br />
Eðitimde Yeni Ufuklar IV:<br />
Hizmet-içi Eðitimlerde Yeni Yönelimler<br />
Bilim Kurulumuz tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenmekte<br />
olan Eðitimde Yeni Ufuklar Sempozyumunun<br />
dördüncüsü 6-7 Kasým 2008 tarihinde <strong>Ankara</strong> Bilkent Otel<br />
Sakarya Salon’da gerçekleþtirilmiþtir.<br />
Konusu “Eðitimde Yeni Ufuklar IV: Hizmet-içi Eðitimlerde<br />
Yeni Yönelimler” olarak belirlenmiþ olan sempozyuma<br />
Milli Eðitim Bakanlýðýnýn<br />
Temsilcileri, Türk Eðitim<br />
Derneði Yönetim Kurulu,<br />
Türk Eðitim Derneði Bilim<br />
Kurulu ve Türk Eðitim Derneði<br />
Gönüllüler Kurulu<br />
üyeleri, <strong>TED</strong> Okullarý yöneticileri<br />
ve öðretmenleri,<br />
üniversite öðretim elemanlarý,<br />
öðretmenler ve<br />
öðrenciler katýlmýþtýr.<br />
<strong>TED</strong> Bilim Kurulu Baþkaný<br />
Prof. Dr. Berrin Akman<br />
ve <strong>TED</strong> Genel Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu’nun açýlýþ<br />
konuþmalarýyla baþlamýþ ve iki gün devam etmiþ olan sempozyumda<br />
1. günün ilk oturumunda <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi<br />
Prof. Dr. Servet Özdemir “Türkiye’deki Hizmet Ýçi Eðitimlere<br />
Genel Bakýþ” konulu bir sunum yapmýþtýr.<br />
2. oturumda <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý Doç<br />
Dr. Selahattin Gelbal, toplantýdaki tartýþmalara bir zemin<br />
oluþturmasý amacýyla, hizmet içi eðitimler sýrasýnda öðretmenlerden<br />
toplanmýþ görüþleri katýlýmcýlarla paylaþmýþtýr.<br />
1. günün son oturumunda “Yeni Yönelimler” konulu Panel,<br />
<strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yasemin Koçak Usluel<br />
Oturum Baþkanlýðýnda gerçekleþmiþtir. Panelde Hacettepe<br />
Türk Eðitim Derneði<br />
Üniversitesi Eðitim Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Petek<br />
Aþkar, <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Uzaktan Eðitim Merkezi Müdürü<br />
Doç. Dr. Nurettin Þimþek ve Osmangazi Üniversitesi Eðitim<br />
Fakültesi öðretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Turan panelist<br />
olarak yer almýþlardýr.<br />
2. gün <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Servet Özdemir<br />
baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen<br />
ilk oturumda Milli Eðitim<br />
Bakanlýðý Öðretmen Yetiþtirme<br />
ve Eðitimi Genel Müdürü<br />
Ömer Balýbey, “Öðretmen<br />
Yeterlikleri” konusunda, Milli<br />
Eðitim Bakanlýðý Hizmet Ýçi<br />
Eðitim Daire Baþkaný Ahmet<br />
Fikret Bayraklý “Milli Eðitim<br />
Bakanlýðýnýn Yaptýðý Hizmet<br />
içi Eðitimler ve Sonuçlarý”<br />
konusunda ve Milli Eðitim<br />
Bakanlýðý Teftiþ Kurulu Baþkaný<br />
Muzaffer Doðan “Öðretmenlerin Hizmet içi Eðitimlerinde<br />
Denetimin Rolü” konusunda sunumlar yapmýþlardýr.<br />
Sempozyumun son oturumunda “Türkiye’de Hizmet Ýçi<br />
Eðitim Uygulamalarýnýn Etkililiði ve Çözüm Önerileri” konulu<br />
panel yapýlmýþtýr. Oturum Baþkanlýðýný <strong>TED</strong> Bilim ve Yönetim<br />
Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem Özkanlý’nýn yürütmüþ olduðu<br />
panele, Gürkaynak Yurttaþlýk Enstitüsünden Prof. Dr.<br />
Ýpek Gürkaynak, Gazi Üniversitesi Gazi Eðitim Fakültesinden<br />
Prof. Dr. Ziya Selçuk, ODTÜ Sürekli Eðitim Merkezi Müdürü<br />
Prof. Dr. Hüseyin Vural ve Sabancý Üniversitesi Eðitim<br />
Reformu Giriþimi Koordinatörü Neyyir Berktay sempozyuma<br />
panelist olarak katýlmýþlardýr.<br />
77<br />
ARALIK2008 kolejliler
kampüs<br />
78<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde<br />
Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi<br />
80 yýllýk bir Cumhuriyet kurumu olan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde, Cumhuriyetin 85. yýl kutlamalarý<br />
tam bir þölen havasýnda geçti. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Özel Lisesi Korosu, 26 Ekim tarihinde,<br />
Anýtpark'ta, 81 ilden gelen 2 bine yakýn gönüllünün görev aldýðý, 51 koro ve 7 bandodan<br />
oluþan "85. Yýl Cumhuriyet Korosu"nda baþkentlilere konser verdi. Ýncek Kampüsü'nde,<br />
29 Ekim günü gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý törenleri ise oldukça renkli geçti.<br />
ÇOKSESLÝ KORO BÝR KOLEJ GELENEÐÝ<br />
Anýtparktaki dev Cumhuriyet Korosu'nda yer alan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> Çoksesli Korosu, aslýnda bir Kolej geleneði. 1957<br />
yýlýnda müzik öðretmeni Ziya Aydýntan tarafýndan kuruldu ve<br />
kuruluþundan bu yana katýlmýþ olduðu yarýþmalardan çeþitli<br />
ödüllerle döndü. Koro, daha önce 5 kez katýldýðý Polifonik Korolar<br />
Þenliklerinde "Müzikalite ve Müzikal Dinamikler", "Eser Yorumlamada<br />
Koro Þef Uyumu ve Koro Disiplini", "Çalgý Eþlikli<br />
Yapýt Yorumlamada Baþarý", "Sahne Görünümü ve Sempati",<br />
"Polifonik Müziðe Hizmet Þilti" ödüllerine deðer bulundu. Çalýþmalarýný<br />
ders dýþý zamanlarda yapan koronun repertuarýnda<br />
Barok dönemden, çaðdaþ müziðe kadar her dönemden eserler<br />
bulunmakta. Koroyu kuruluþundan bu yana çalýþtýran deðerli<br />
öðretmenler ise þunlar: Ziya AYDINTAN, Nevzat ÖZGÜL,<br />
Gönül OYMAN, Muammer ALTINOK, Filiz KAPÇAK, Esin KA-<br />
YAN ve Serdar DÝLEKCAN.<br />
100 lise öðrencisinden oluþan koro, 18 yýldýr <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý Serdar Dilek-<br />
can'ýn þefliðinde çalýþmalarýný sürdürüyor. Gazi Eðitim Fakültesi<br />
Müzik Eðitimi Bölümü'nden 1985 yýlýnda mezun olan Dilekcan,<br />
2000 yýlýnda Viyana'da, 2001 yýlýnda Berlin'de düzenlenen<br />
AMIS International Honor Band and Choire Festivallerine de<br />
katýldý.<br />
CUMHURÝYETÝMÝZÝN 85. YILINI KUTLADIK<br />
29 Ekim Cumhuriyet Bayramý kutlamalarý nedeni ile <strong>TED</strong><br />
<strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde okullarýn koridorlarý birbirinden güzel süslemelerle<br />
donatýldý. Öðrenciler ise her zaman olduðu gibi müzik,<br />
spor, dans ve hitabet yeteneklerini en güzel biçimiyle tö-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
renlerde sergileyerek Cumhuriyet'e<br />
ve Atatürk'e olan baðlýlýklarýný<br />
dile getirdiler. Bando, nefesli<br />
ve yaylý sazlar orkestrasý,<br />
söz ve müzik korolarý, salon<br />
danslarýndan, modern dansa,<br />
halk oyunlarýna varýncaya dek<br />
düzenlenen pekçok etkinlik,<br />
törenlerde beðeni ile izlendi.<br />
Cumhuriyet Bayramý töreninde<br />
Ýlköðretim Okulu Müdürümüz<br />
Merih Törüner, günün anlam ve önemine iliþkin yaptýðý<br />
konuþmada öðrencilerine seslendi: "Laik Türkiye Cumhuriyetine<br />
sahip çýkacak ve bu doðrultudaki hedeflere ulaþmakta zorluk<br />
çekmeyeceksiniz. Yarýnlarýmýz sizlerle aydýnlanacak. Sizler-
le mutlu olacaðýz. Ýstiklal<br />
ve Cumhuriyetimizi sizler,<br />
koruyacaksýnýz. En büyük<br />
vazifeniz budur. Cumhuriyet<br />
bayramýný yalnýzca<br />
bugün deðil, hergün yaþatmanýzý<br />
diliyor, bayramýnýzý<br />
kutluyorum." diyen<br />
Merih Törüner'in konuþmasý<br />
büyük alkýþ aldý.<br />
Ýlköðretim öðrencilerimizin canlandýrdýðý<br />
"Selanik'ten Cumhuriyet'e"<br />
isimli kompozisyon baþarýlý dramatizasyonu<br />
ile dikkat çekti.<br />
Þef Ahmet Ünlü yönetimindeki<br />
Ýlköðretim Okulu Bandosunun çaldýðý<br />
marþlara, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Yönetim<br />
Kurulu Genel Saymaný Mehmet<br />
Tümer, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />
Genel Müdürü Sevinç Atabay, Ýlköðretim<br />
Okulu Müdürü Merih Törüner<br />
ve Anaokulu Müdürü Nilgün Kaynaroðlu,<br />
coþku ile eþlik ettiler. Lise Kýsmýnda<br />
gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý töreninde Lise Müdürü<br />
Aydýn Ünal, öðrenci, öðretmen ve velilerin Cumhuriyet<br />
Bayramlarýný kutladý. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde öðrencilerin Atatürk<br />
ilke ve inkýlaplarýný özümseyerek yaþadýklarýna verilebilecek<br />
en güzel örneklerden biri 29 Ekim töreninde, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> Özel Lisesi Atatürkçü Düþünce Topluluðu üyesi 12-E sýnýfý<br />
Koray Erbaþý'nýn yaptýðý konuþmaydý. Koray Erbaþ, övgü<br />
alan konuþmasýnda: "Tarih bugüne ýþýk tutmaktadýr. Cumhuriyet<br />
ve ulus devlet düþmanlarý, bugün de amaçlarýndan vaz-<br />
kampüs<br />
geçmemiþtir, Ama þu unutulmamalýdýr<br />
ki Mustafa Kemal'in<br />
ýþýðý, Türk ulusunu aydýnlatmaya<br />
devam etmektedir.<br />
Cumhuriyet'in ilke ve devrimlerini<br />
sulandýrmak, yeniden yorumlamak isteyenlere, farklý<br />
bir Türkiye hayali kuranlara karþý Atatürk gençliði, devrimlerden<br />
ve Cumhuriyet'ten yana taraftýr. Atatürk gençliðinin devrimleri<br />
ve Atatürk ilkelerini korumaktaki kararlýlýðý sýnanmamalýdýr.<br />
Bu kararlýlýðý sýnamaya kalkanlar, gereken cevabý 1923'te<br />
olduðu gibi bugün de alacaktýr. Anlayýþýmýz bellidir. Atatürk'ün<br />
de belirttiði gibi, "Türk gençliði, devrimlerin ve Cumhuriyet'in<br />
sahibi ve bekçisidir." dedi.<br />
<strong>TED</strong> Okullarý EUROMED SCOLA Konferansýnda Ülkemizi Temsil Etti<br />
16-18 Kasým 2008 tarihlerinde Fransa- Strasbourg’da Avrupa<br />
Parlementosu kapsamýnda düzenlenen EuroMed Scola<br />
programýna Türkiye’den <strong>TED</strong> okullarý davet edildi. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong>’nden ve <strong>TED</strong> Kayseri <strong>Koleji</strong>’nde 5’er öðrencinin,<br />
Politika ve Diplomasi Kulübü direktörü<br />
Bürçek Dinçler’in baþkanlýðýnda katýldýðý konferansýn<br />
hedefi; Fas, Cezayir, Libya, Suriye, Lübnan,<br />
Ürdün ve Türkiye gibi akdeniz ülkelerinin<br />
sosyal, ekonomik ve siyasal problemlerini Avrupa<br />
Parlementosu bünyesinde çözüp, birliktelik<br />
saðlamaktý.<br />
Konferansta öðrenciler, 5 ayrý komitede;<br />
insan haklarý, eðitim, Akdeniz<br />
ülkelerinde kadýn haklarý, göçmenlik ve<br />
sorunlarý, yaþam düzeylerinin yükseltilmesi,<br />
ve toplumlar arasý eðitim gibi konularý<br />
tartýþtýlar ve yazdýklarý karar tasarýlarýný<br />
parlementerlerin de bulunduðu<br />
Genel Kurula sundular. Müzakerelerin<br />
ve buna baðlý olarak da oylamalarýn<br />
yapýldýðý Genel Kurulda, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> öðrencilerinden<br />
10- H sýnýfýndan Baþak Aslan, kendi komitesinde tartýþýlan<br />
“göçmenlik ve sorunlarý” konusunda hazýrlanan raporu genel<br />
kurula sundu ve delegelerden gelen<br />
sorularý yanýtladý. Ayrýca, 11-F sýnýfýndan<br />
Gamze Karaca ve Barýþ Þen, 11-E<br />
sýnýfýndan Kaðan Ýmamaoðlu ,10-H sýnýfýndan<br />
da Gediz Çýnar müzakere süresince<br />
karar tasarýlarýna yaptýklarý eklemeler<br />
ve diðer ülkelerin delegelerine<br />
yönelttikleri sorularla, oturum baþkaný<br />
ve yardýmcýlarýnýn takdirlerini<br />
kazandýlar.<br />
Çok yoðun ve son derece<br />
tartýþmalý geçen komite çalýþmalarýnda<br />
ve genel kurulda oldukça<br />
baþarýlý olan öðrenciler,<br />
ülkemizin ve <strong>TED</strong> okullarýnýn<br />
adýný uluslararasý platformda<br />
bir kez daha duyurdular.<br />
79<br />
ARALIK2008 kolejliler
kampüs<br />
80<br />
10 KASIM’DA ATAMIZI ÖZLEMLE ANDIK<br />
Ulu Önder Atatürk'ü, aramýzdan ayrýlýþýnýn 70. yýldönümünde<br />
okulumuzda düzenlenen törenlerle özlemle andýk. 10 Kasým<br />
sabahý, Anaokulu,<br />
Ýlköðretim ve Lise Kýsmýmýzda,<br />
saat 09:05'te<br />
saygý duruþu ve Atatürk<br />
büstüne çelenk<br />
koyma ile baþlayan törenlerde,<br />
Ýstiklal Marþýmýz<br />
okunurken bayraklar<br />
yarýya indirildi. Törende<br />
öðretmen ve öðrencilerimiz,<br />
okuduklarý<br />
þiirlerde, söyledikleri<br />
marþlarda, yaptýklarý<br />
konuþmalarda eþsiz lider Mustafa Kemal<br />
Atatürk'ü ve O'nun en büyük emaneti olan<br />
Cumhuriyet'i anlamanýn ve yaþatmanýn önemini<br />
vurguladýlar. 10 Kasým'da Lise Müdürü<br />
Aydýn Ünal, Müdür Yardýmcýlarý, sporcu öðrenciler<br />
ve sýnýf temsilcilerinden oluþan bir<br />
heyet, Anýtkabir'i ziyaret etti.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi<br />
Türk Dili Kulübü ve Öðrenci Meclisi Yönetim<br />
Kurulu'nun katkýlarý ile þair Mustafa<br />
Þerif Onaran ve Devlet Tiyatrolarý<br />
Baþ Rejisörü Rüþtü Asyalý, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />
<strong>Koleji</strong> Özel Lisesi'ne konuk oldular.<br />
Mustafa Þerif Onaran, Türkiye'nin adýný<br />
dünyaya onurla sunan þair Nazým Hikmet'in<br />
hayatýný ve geniþ alanlara yayýlmýþ,<br />
çok önemli özellikler içeren þiirleri<br />
arasýndan destanlarýný irdelerken, Rüþtü Asyalý da Nazým'ýn þiirlerine<br />
büyülü sesiyle can verdi.<br />
Destan þairi olarak Nazým Hikmet'in konu edildiði dinletide<br />
Rüþtü Asyalý, Nazým Hikmet'in Kurtuluþ Savaþý'nda halkýn mü-<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde Atatürk'ü Anma Haftasý nedeni ile<br />
de pek çok etkinlik düzenlendi. Atatürk'ün Gençliðe Hitabýnýn<br />
81. yýlý dolayýsýyla Ýlköðretim Okulu II. Kademe Sosyal Bilgiler<br />
Zümresi "Mustafa Kemaller Tükenmez " adlý þiir ve<br />
kompozisyon yarýþmasý düzenledi. Yarýþmada dereceye<br />
giren öðrencilere<br />
ödülleri verildi.<br />
Lise Kýsmýnda<br />
ise öðrencilerimiz<br />
Türk Dili ve Edebiyatý<br />
öðretmenleri<br />
Ahmet Akaracý rehberliðinde<br />
"Atatürk'ü<br />
Anlamak ve Yorumlamak"<br />
adlý bir sunum<br />
gerçekleþtirdiler. 10. sýnýf öðrencileri Atatürk<br />
haftasý boyunca, Genel Kurmay Baþkanlýðý tarafýndan<br />
hazýrlanan "ATATÜRK" belgeselini izlediler.<br />
10 - I sýnýfý öðrencilerinin Tarih öðretmenleri Fatma<br />
AKKUÞ rehberliðinde, düzenlediði "Atatürk ve<br />
Din" konulu konferans ise büyük beðeni ile dinlendi.<br />
MUSTAFA ÞERÝF ONARAN VE RÜÞTÜ ASYALI'DAN<br />
"DESTAN ÞAÝRÝ NAZIM HÝKMET"<br />
cadelesinin ve kahramanlýðýnýn konu<br />
edildiði "Kuvai Milliye" destanýndan kesitler<br />
okudu. Mustafa Þerif Onaran öðrencilere,<br />
"Kuvai Milliye Destaný, Anadolu<br />
insanýnýn gücünü gösteren bir destandýr.<br />
Bu destanda adý çok öne çýkarýlan<br />
paþalar yoktur. Halk vardýr. Kadýnlar<br />
ve kadýnlarýn gücü vardýr.<br />
Þu sözümü sakýn unutmayýn. Hepimizin<br />
içinde gizli bir kahraman vardýr.<br />
Yurdumuzun gerçeðine inanan bir insan hiçbir zaman yenilmeyecektir.<br />
Bu laik toplum dünya ile bütünleþtiði taktirde<br />
önemli bir güç olabilir." öðüdünü verdi.
Alara Özoðul (10-I)<br />
Yýldýz Basketbol<br />
Milli Takýmý<br />
Barýþ Þýhmanoðlu (11-P)<br />
Yýldýz Hentbol<br />
Milli Takýmýnda<br />
Can Koçlar (10/I)<br />
Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliði'nde<br />
Flore Dalýnda <strong>Ankara</strong> 2.si<br />
1000 Mimar 1000 Okulda Projesi<br />
TMMOB Mimarlar Odasý <strong>Ankara</strong><br />
Þubesinin yürütmekte olduðu<br />
proje kapsamýnda 06 Kasým<br />
2008'de <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />
Özel Anaokulunda bir çalýþma<br />
yapýldý.<br />
Projenin gönüllü mimarlarýndan<br />
biri olan Ayþe BOZYEL, el<br />
sanatlarý dersinde o 6 yaþ Lila<br />
Sýnýf ile projenin "Hayalimdeki<br />
Ev" konulu uygulamasýný gerçekleþtirdi.<br />
Çalýþmada öðrenciler, "Evinizin<br />
geçmiþte mi gelecekte mi olmasýný isterdiniz?" sorusu<br />
üzerine düþünerek, bir oyun oynadýlar. Hayallerinde canlandýrdýklarý<br />
bu evleri anlatýp, daha sonra da çeþitli malzemeler kul-<br />
SPORDAKÝ BAÞARILARIMIZ<br />
Sera Özelçi (9-Y)<br />
Yýldýz Basketbol Milli Takýmý<br />
Duygu Þen (7-F)<br />
Artistik Buz Pateni Balkan<br />
Kupasý'nda Türkiye Beþincisi<br />
Metin Batuhan Köse (7/Ý)<br />
Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliðinde,<br />
Epe dalýnda<br />
<strong>Ankara</strong> 3.’sü<br />
Pertev Öngüner (12-M)<br />
Basketbol Genç Milli Takýmý<br />
Ecem Savun (11-S)<br />
Artistik Buz Pateni Cumhuriyet<br />
Kupasý Türkiye Üçüncüsü<br />
Taylan Bozkaya (8/N)<br />
Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliðinde,<br />
Epe dalýnda<br />
<strong>Ankara</strong> 4.’sü<br />
Murat Berke Erdemli (9-M)<br />
Sutopu Milli Takýmý<br />
Cem Doðanay (5-M)<br />
Artistik Buz Pateninde<br />
Türkiye Üçüncüsü<br />
kampüs<br />
lanarak uygulamalý çalýþma<br />
yaptýlar.<br />
Oyunun baþlangýcýnda, bir<br />
ucu geçmiþi, diðer ucu geleceði<br />
temsil eden halat çocuklara<br />
gösterilerek, "Hayal ettiðin ev<br />
hangi zamanda? sorusu soruldu.<br />
Sonra da çocuklar, halatýn,<br />
tercih ettiði zaman dilimini temsil<br />
eden tarafýna geçerek, hayallerindeki<br />
evi anlattý. Öðrenciler,<br />
çalýþmanýn son aþamasýnda,<br />
kendilerine daðýtýlan malzemeleri<br />
kullanarak, hayallerindeki evleri oluþturdular.<br />
1000 Mimar 1000 Okulda Projesi ile ilgili detaylý bilgi için:<br />
http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=196<br />
81<br />
Mesut Çebi (11-M)<br />
Yýldýz Hentbol Milli Takýmýnda<br />
Kadir Gökberk Yapýcý (9-G)<br />
<strong>Ankara</strong> Satranç Ýl Birinciliði<br />
Gençler Kategorisinde<br />
Bronz Madalya<br />
Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda<br />
Türkiye Derecesi<br />
1-2 Kasým 2008 tarihinde Adana'da yapýlan<br />
Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda<br />
Ýpek AKÞÝN (7-F) Türkiye ikincisi,<br />
A. Artun YALÇIN (7-U) Türkiye üçüncüsü,<br />
Atakan Türker Özsert (5-O)<br />
Türkiye ikincisi oldu.<br />
ARALIK2008 kolejliler
kampüs<br />
82<br />
Öðretmenler Günü Ýncek Kampüsü’nde Kutlandý<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde Öðretmenler Günü, 21 Kasým 2008<br />
tarihinde Ýncek Kampüsü Bilim Merkezinde düzenlenen kokteyl<br />
ve törenle kutlandý. 700'e yakýn idareci, öðretmen ve çalýþanýn<br />
katýldýðý tören, sýcak ve duygu dolu bir atmosfer içinde<br />
geçti.<br />
Törende, 10, 20, 25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ olan<br />
öðretmen ve çalýþanlar <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý tarafýndan hizmet<br />
plaketleri ile onurlandýrýldýlar.<br />
Saygý duruþu ve Ýstiklal Marþýnýn okunmasý ile baþlayan<br />
törende açýlýþ konuþmalarýný <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý<br />
Genel Müdürü Sevinç Atabay ve<br />
Vakýf Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah<br />
Salýrlý yaptý. Sevinç Atabay konuþmasýnda:<br />
"Sizden biri, bir meslektaþýnýz<br />
olarak, liderimiz Atatürk'ümüzün<br />
Cumhuriyetinin okulunda,<br />
görev yapmanýn onurunu ve gururunu<br />
taþýdýðýmýzý biliyorum. 80 yýllýk<br />
bir kurumu ,siz omuzlarýnýzda, taþýdýnýz.<br />
Kurum olarak nice 80 yýllarda<br />
Öðretmenler Gününü, saðlýklý ve huzurlu<br />
olarak kutlamak dileði ile hepinize<br />
saygý ve sevgilerimi sunuyorum"<br />
dedi.<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah<br />
Salýrlý, öðretmen ve çalýþanlara seslendiði konuþmasýnda:<br />
"Mezunu olmaktan gurur duyduðum okulumuzun öðretmenlerinin<br />
"Öðretmenler Günü"nü gönülden kutluyor, eðitim faaliyetlerimizin<br />
en iyi þekilde sürdürülmesi için destek birimlerimizde<br />
görev yapan tüm çalýþanlarýmýza teþekkür ediyor, kaybettiðimiz<br />
bütün öðretmen, eðitimci ve çalýþanlarýmýzý bu vesile ile<br />
rahmetle anýyorum." dedi.<br />
Töreni, Lise Kýsmý Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý<br />
Serdar Dilekcan ve Ýlköðretim Okulu Beden Eðitimi Zümre<br />
Baþkaný Zerrin Benli sundu.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />
Derneði Baþkaný Bülent<br />
Baðdatlý, tüm öðretmenlerin<br />
nezdinde Genel Müdür<br />
Sevinç Atabay'a çiçek sundu.<br />
Törende 24 Kasým 2008<br />
itibarý ile kurumda 10, 20,<br />
25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ<br />
olan 60 öðretmen<br />
ve çalýþana, <strong>TED</strong> Genel<br />
Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu,<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />
Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný<br />
Sunullah Salýrlý ve Yönetim<br />
Kurulu Ýkinci Baþkaný Ersin Eroðlu, Yönetim<br />
Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Çörtoðlu,<br />
Yönetim Kurulu Genel Saymaný Mehmet Tümer,<br />
Yönetim Kurulu Üyeleri Önder Bülbüloðlu,<br />
Denizhan Sungur, Melih Zaim ve Genel<br />
Müdür Sevinç Atabay tarafýndan hizmet þiltleri<br />
takdim edildi.<br />
Plaketlerin verilmesinin ardýndan tören, Ýlköðretim<br />
Okulu Müzik Öðretmeni ve Zümre<br />
Baþkaný Aydan Yýlmazlar yönetimindeki "Öðretmenler<br />
Korosu"nun konseri ile devam etti.<br />
Sevilen sanat müziði þarkýlarýný seslendiren<br />
koro, konuklara eðlenceli ve hoþ dakikalar ya-
þattý. Lise öðretmeni Ebru Derece,<br />
solo olarak seslendirdiði "Rüya gibi<br />
uçan yýllar" parçasý ile büyük alkýþ<br />
topladý.<br />
Öðretmenler Korosunun ardýndan<br />
Lise Kýsmý Öðrenci Grubu<br />
Kehribar sahne alarak tüm arkadaþlarýnýn<br />
gönül bahçelerinden<br />
topladýklarý birbirinden güzel çiçekleri<br />
þarkýlar olarak öðretmenlerine<br />
sundular. Grubun solisti Barýþ Türkeri,<br />
muhteþem sesi ve güler yüzü<br />
ile okuduðu þarkýlarla öðretmenleri<br />
coþturdu. Barýþ'a, Irmak Özvarýþ<br />
(Keman), Zeynep Gürsel (Def), Elif<br />
Keskin (Darbuka), Elif Deniz Oðuz (Çello), Yiðit Iþýk (Gitar),<br />
Gülce Itýr Perçin (Flüt), Elif Selen Yavuz (Piyano), Günce Bayram<br />
(Gitar), Alaz Ýlker (Klarnet), Oya Neva Demirkol (Kanun)<br />
enstrumanlarýyla eþlik etti.<br />
Gecenin sürprizi ise hediye çekiliþi oldu. Öðretmenler ara-<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý öðretmen ve çalýþanlarý 24<br />
Kasým Öðretmenler Günü dolayýsýyla Anýtkabir'de Baþöðretmen<br />
Atatürk'ü ziyaret etti. Anýtkabir'deki tören Atatürk'ün mozolesi<br />
önünde saygý duruþuyla baþladý.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý Yönetim Kurulu Baþkaný<br />
Sunullah Salýrlý, okulumuz adýna mozoleye çelenk býraktý. Çelenk<br />
koyma töreninin ardýndan Yönetim Kurulu Baþkanýmýz Sunullah<br />
Salýrlý, Anýtkabir özel defterini imzaladý. Salýrlý, yazýsýnda<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý öðretmenlerinin Ulu Önder<br />
Atatürk'e olan baðlýlýðýný þu sözlerle ifade etti:<br />
Baþöðretmenim,<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý olarak, ilke ve devrimlerin-<br />
kampüs<br />
sýndan belirlenen 23 þanslý kiþiye çeþitli hediyeler verildi. Öðretmenler<br />
günü nedeni ile düzenlenen tören, Müzik öðretmenleri<br />
Canan Torun, Burcu Yücel, Yaþam Akkol, Levent Akkol, Cüneyt<br />
Erkan ve Fýrat Kabukçu'nun verdiði solo konser ile son<br />
buldu.<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Öðretmen ve Çalýþanlarý<br />
Baþöðretmen Atatürk'ü Ziyaret Etti<br />
den asla ödün vermeden görev yapan öðretmenlerimizle birlikte<br />
huzurlarýndayýz.<br />
Cumhuriyeti emanet ettiðin fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür<br />
nesiller yetiþtiren öðretmenlerimiz, eðitim bayraðýný 80 yýldýr en<br />
yükseklerde dalgalandýrýyorlar.<br />
Ülkemizin aydýnlýk geleceðine, eðitimle ulaþýlacaðýna olan<br />
inancýmýzla yüce huzurunda, bir kez daha saygý ile eðiliyoruz.<br />
Ruhun þad olsun.<br />
Sunullah Salýrlý<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />
Yönetim Kurulu Baþkaný<br />
83<br />
ARALIK2008 kolejliler
kolejIN<br />
84<br />
ENGÝN ÝNANÇ'60 / ERGÜN ALKAN'63<br />
y ü k s e k k a t k ý p a y l a r ý n ý z d a n<br />
BÜLENT YILDIZ'74 OSMAN ÞENOL'79 K ARTAL USLUEL'81<br />
kolejliler ARALIK2008<br />
NAÝL TOKCAN'61 DENÝZ COÞKUNSU'70
NÝZAMETTÝN ÝREN'71 A YÞE SEVER'72 NEÞE ÖZDEMÝR'74<br />
d o l a y ý t e þ e k k ü r l e r<br />
ÖMER AYDINER'85 BÝROL AKMAN'87<br />
ÜNER KARABIYIK'95<br />
kolejIN<br />
85<br />
ARALIK2008 kolejliler
TORCH K<br />
250 Kiþilik Yemekli ve 450 Kiþilik<br />
Kokteyl Kapasiteli...<br />
Tüm Mezun Gruplarýný Aðýrlamaktan<br />
Büyük Memnuniyet Duyacaktýr.<br />
Yýl Boyu Çeþitli Müzikli<br />
Etkinliklerine de Devam Edecektir.<br />
Her Türlü Organizasyonlarýnýz<br />
Ýçin Hizmetinizdeyiz.<br />
Torch<br />
www.torch.com.tr<br />
Rezervasyon<br />
0312 417 5057<br />
ý z ý l ý r m a k S o k . N o . 8 K o c a t e p e - A n k a r a w w w . t o r c h . c o m . t r<br />
87
Kaybettiklerimiz<br />
MUZAFFER PERTEV KARSAN<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde 1950-1978 yýllarý<br />
arasýnda Türkçe, Sosyoloji, Mantýk ve Felsefe dallarýnda<br />
öðretmenlik yapmýþtýr. Pertev Karsan’a<br />
Allah’tan rahmet, yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.<br />
AHMET METE BÝLGEN’62<br />
Mezunlarýmýzdan Ahmet Mete Bilgen, hayatýný<br />
kaybetmiþtir. Kendisine Allah’tan rahmet,<br />
yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.<br />
Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, baþta yakýnlarý olmak üzere<br />
tüm Kolej camiasýna baþsaðlýðý diliyoruz.