28.11.2012 Views

Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

indeks<br />

2<br />

N D E S<br />

I<br />

8<br />

K7Portre<br />

Konuk Yazar<br />

Saynur<br />

Defne Sarýsoy’86<br />

Tezel’85<br />

23-25<br />

Duyurularýmýz<br />

36<br />

Saðlýk<br />

Dr. Aydýn Aksoy’75<br />

42<br />

Gurme<br />

Coconot<br />

26-33<br />

Bizim Dünyamýz<br />

38<br />

Saðlýk<br />

HLC<br />

Hairline<br />

Clinic<br />

40<br />

Kiþisel Geliþim<br />

Prof. Dr. Nuray<br />

Karancý’69<br />

44<br />

Gezi Rehberi<br />

Cave House<br />

12<br />

Kariyer<br />

Burcu Arýcý’84<br />

16-22<br />

Aktüalite<br />

34<br />

Maariften Yetiþenler<br />

Nuyan Sav’48<br />

i n d e k s


Yayýn Kurulu<br />

Suzan Bilgen Özgün (‘81)<br />

(Baþkan)<br />

Þenol Sarýsoy (‘82)<br />

(Baþkan Yardýmcýsý)<br />

Can Çýðýrgan (‘80)<br />

Aydan Þahin Ercan (‘82)<br />

Seda Özbulut Uzbek (‘95)<br />

Ayda Uçul (‘81)<br />

Yazý Ýþleri Müdürü<br />

M. Kutluhan Olcay (‘93)<br />

Katkýda Bulunanlar<br />

Ayfer Niðdelioðlu (‘81)<br />

Boðaç Çekinmez (‘99)<br />

Demet Aydýn (‘83)<br />

Yapým-Baský<br />

Ajans-Türk Basým A.Þ.<br />

Arzu Akgün (Koordinatör)<br />

Ýstanbul Yolu 7. km.<br />

Necdet Evliyagil Caddesi<br />

No:24 06370, <strong>Ankara</strong><br />

Tel : +90312 278 08 24<br />

Fax : +90312 278 18 95<br />

Renk Ayrýmý<br />

Filmsan<br />

Okur önerileri ve<br />

yorumlarý için<br />

e-mail: info@kolej.org<br />

Yönetim Yeri<br />

<strong>TED</strong> ANKARA KOLEJÝ<br />

MEZUNLARI DERNEÐÝ<br />

Kýzýlýrmak Cad. No: 8<br />

06640 Akay / <strong>Ankara</strong><br />

Tel : 444 0 958<br />

Fax :+90.312 418 74 41<br />

www.kolej.org<br />

Ýmtiyaz Sahibi<br />

<strong>Ankara</strong> Kolejliler<br />

LTD. ÞTÝ. adýna<br />

Bülent Baðdatlý (‘81)<br />

5500 adet bastýrýlmýþtýr.<br />

Dernek üyelerine<br />

ücretsiz daðýtýlmaktadýr.<br />

Yazýlarýn hukuki mesuliyeti<br />

röportaj sahiplerine<br />

ve yazarlarýna aittir.<br />

Basým Tarihi: 25 Aralýk 2008<br />

Yayýn Türü: Yerel süreli - 2 aylýk<br />

ISSN: 1305-5283<br />

54<br />

Keyif<br />

Coccinella<br />

72<br />

Bilim-Teknoloji<br />

Hüsnü Akalýn’63<br />

46<br />

Çocuk<br />

Prof. Dr. Nejat Akalan’74<br />

48<br />

Yaþam Kalitesi<br />

Dr. Mehmet Tümer’81<br />

KAPAK<br />

74<br />

Spor<br />

Pertev Öngüner<br />

27 Aralýk 1919<br />

Ulu önder Atatürk’ün<br />

<strong>Ankara</strong>’ya geliþi<br />

Cumhurbaþkanlýðý<br />

Atatürk Müze Köþkü<br />

50<br />

Sosyal Sorumluluk<br />

Milli Kütüphane Konuþan<br />

Kitaplýk Bölümü<br />

64<br />

Hobi<br />

Cengiz Engin’87<br />

56<br />

Kültür-Sanat<br />

Sibel Köse’86<br />

77 Türk Eðitim Derneði<br />

Kampüs<br />

84-86<br />

KolejIN<br />

87<br />

Torch<br />

52<br />

Moda-Tasarým<br />

Zeynep Tunuslu’80<br />

60<br />

68<br />

Uzman Makalesi<br />

M. Aydýn Karaöz’74<br />

88<br />

Kaybettiklerimiz<br />

indeks<br />

Kitap<br />

Reneta Sibel Yolak’85<br />

78-83<br />

3


Bülent BAÐDATLI’81<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />

Mezunlarý Derneði<br />

Genel Baþkaný<br />

baþkandan mesaj<br />

YENÝ BÝR YILA MERHABA DERKEN<br />

Sevgili Kolejliler,<br />

Yine dopdolu ve çok renkli bir dergiyle karþýnýzdayýz. Yayýn Kurulu olarak sizlerin<br />

de talep ve beklentileri doðrultusunda dergimizi içerik ve tasarým açýsýndan<br />

her yeni sayýda bir adým daha ileriye götürmenin mutluluðunu yaþýyoruz.<br />

Mezunlar Derneði olarak yaklaþýk iki ayý aþkýn süredir ayrý kaldýðýmýz bu dönemde<br />

pek çok faaliyet ve kutlamalarda bulunduk. Bu çalýþmalarýmýzý dergimiz<br />

sayfalarýnda bulacaksýnýz.<br />

Bu dönemde gerçekleþtirdiðimiz etkinliklerimizden biri 12 Ekim’de ikincisi yapýlan<br />

Uçurtma Þenliði oldu. Rüzgarlý bir hava olmasýna raðmen mezun ve öðrencilerimizin<br />

yoðun katýlým gösterdikleri bu günde yine çok keyifli saatler geçirildi.<br />

Okulumuz kampusunun gökyüzü rengarenk uçurtmalarla doldu. Çok<br />

sevilen bu etkinliðimiz gelecek yýllarda da devam edecek.<br />

Yine bu dönemde Ulu önder Atatürk’ün büyük zorluklarla kurduðu Cumhuriyetimizin<br />

85. yýldönümünü hep birlikte coþkuyla kutladýk. Atatürk’ün bizlere<br />

emanet ettiði bu deðerli armaðaný, onun yolundan giden takipçileri olarak,<br />

sonsuza kadar korumaya bir kez daha ant içtik.<br />

Ulu önder Atatürk’ün ölüm yýl dönümü olan 10 Kasým’da, yine biraz hüzünle<br />

ama ayný zamanda gurur ve hasretle, O’nu andýk. Ulu önderimizin 70. ölüm<br />

yýl dönümünde O’nun kurduðu okul olan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nin birer mezunlarý<br />

olarak, Atatürk’e ve bizlere býraktýklarýna olan baðlýlýðýmýzý bir kez daha<br />

gösterdik. Bu amaçla Atatürk Haftasý etkinlikleri kapsamýnda Atatürk’ün sevdiði<br />

þarkýlarýn seslendirildiði bir konser düzenledik. Mezun ve öðrencilerimizin<br />

yoðun katýlým göstererek, bizleri memnun ettiði bu konser, 15 Kasým’da Devlet<br />

Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleþtirildi. Konserde Kültür Bakanlýðý<br />

<strong>Ankara</strong> Devlet Klasik Türk Müziði korosu bizlere keyif dolu saatler yaþattý.<br />

Geçtiðimiz aylarda yaþadýðýmýz güzel ve özel anlardan biri de 24 Kasým Öðretmenler<br />

Günü oldu. Okulumuzda görev yapan çok deðerli öðretmenlerimizle<br />

birlikte okulumuzdaki törende yer almanýn kývanç ve mutluluðunu yaþadýk.<br />

Yaþamýmýzda çok þey borçlu olduðumuz öðretmenlerimize, bu vesileyle bir<br />

kez daha teþekkürlerimizi sunmak istiyorum.<br />

Dergimizin bu sayýsýnda, kapak konusu olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün <strong>Ankara</strong>’ya<br />

geliþine yer verdik. Bu amaçla, dergimizin kapaðýna, Atatürk’ün ömrünün<br />

en uzun yýllarýný geçirdiði þu an müze olarak kullanýlan ilk Cumhurbaþkanlýðý<br />

konutu olan, Çankaya Köþkü’nü taþýdýk. Dergimiz sayfalarýnda da geniþ<br />

yer verdiðimiz Müze Köþk’ün haberinin hazýrlanmasýna yardýmlarýný esirgemeyen<br />

Müze Müdürü Sayýn Seda Þentürk’e katkýlarýndan dolayý teþekkür<br />

ederiz.<br />

Dergimiz sayfalarýnda ayrýca, pek çok konuda mezunlarýmýzla yaptýðýmýz röportajlarý<br />

bulacaksýnýz. Bizleri kýrmayarak, deðerli zamanlarýndan fedakârlýkta<br />

bulunan, yazý ve röportajlarýný bizlerden esirgemeyen mezun ve dostlarýmýza<br />

çok teþekkür ederiz.<br />

Sevgili arkadaþlar, Spor Kulübümüz pek çok branþta mücadele etmektedir.<br />

Birinci ligde oynayan Erkek Basketbol Takýmýmýz, ikinci ligde mücadele eden<br />

Kýz Voleybol Takýmýmýz, yine bölgesel ligde oynayan Kýz Basketbol Takýmý ve<br />

üçüncü ligde oynayan Erkek Voleybol Takýmýmýzýn tüm maçlarýna destek için<br />

mezun ve ailelerimizi bekliyoruz. Onlarý bu gururlu ama zorlu yolda yalnýz býrakmayýp,<br />

desteklerimizi esirgemeyelim.<br />

Yazýma burada son verirken, tüm mezunlarýmýzýn geçmiþ Kurban Bayramýný<br />

en içten dileklerimle kutlar, gelmesine sayýlý günler kalan yeni yýlý gönlünüzce,<br />

sevdiklerinizle ve saðlýkla geçirmenizi dilerim.<br />

Bir sonraki sayýmýzda buluþmak üzere sevgi ve saygýlarýmla...<br />

5<br />

Bülent Baðdatlý<br />

Genel Baþkan<br />

ARALIK2008 kolejliler


Niye bu kadar “Issýz”laþtýk?<br />

konuk yazar<br />

Çaðan Irmak, doðrusu iyi iþ çýkardý. Sinema adýna yönetmenliðini deðerlendirmek, sinema eleþtirmenlerinin<br />

iþi olduðundan, böyle bir gayret içine girmeyeceðim. Benim “iyi iþ”ten kastým, bir kesimin nabzýný tutmak ve gündem<br />

yaratmak adýna yakaladýðý baþarýyla ilgili daha çok. “Issýz Adam” vizyona girer girmez, gazetelerin köþe yazýlarýnda,<br />

arkadaþ toplantýlarýnda yazýlmaya, konuþulmaya baþlandý. Hatta bana kýsa aralýklarla, en az üç arkadaþýmdan<br />

“Issýz Adam’a gittin mi” mesajlarý gelince, kendimi sosyal bir olgudan geri kalmýþ gibi hissettim ve kendimi<br />

sinemada buldum. Yoksa izleyeceðim yoktu.<br />

Bilirsiniz, birileri birþeyden çok bahsedince beklentiniz artar, kusur aramaya baþlarsýnýz. Ben de haliyle biraz<br />

daha eleþtirel gözle izlemiþ olmalýyým ki, aðlamaktan bitap düþmedim ve ruhumda derin izler býrakmadý. Ancak<br />

çevremdeki insanlarýn üzerinde býraktýðý etki ve kendinden bu denli söz ettirmesi adýna farklýydý benim için. Kadýnerkek<br />

herkesi, bu “yalnýzlaþma hikayesi” içten içe çok etkiledi. Filmdeki kadýn veya erkekle, uzaktan yakýndan ilgisi<br />

olmayan nice insan, durup hayatýný sorgulamaya baþladý. Çoluk çocuða karýþmýþ, düzenli hayatlar kurmuþ<br />

arkadaþlarým, bana telefon açýp ”Ýyi de biz niye bu kadar aðladýk bu filmde?“ diye sorar oldular.<br />

Cevabý aslýnda çok basit. Giderek hepimiz yalnýzlaþýyoruz. Hepimizin içindeki hüzün giderek büyüyor. Daha<br />

bireysel, daha içe dönük, daha ben merkezci hayatlar içine kendimizi hapsediyoruz. Buna da güzel kýlýflar uyduruyoruz.<br />

Kimimiz zamansýzlýktan yakýnýyor, kimimiz dengini bulamamaktan, kimimiz<br />

çok çalýþmaktan, kimimiz parasýzlýktan, kimimiz yorgunluktan. Herkesin bir<br />

hikâyesi, herkesin bir bahanesi var. Sonuç deðiþmiyor, yalnýzlaþýyoruz. Kimimiz<br />

küçük bir ailenin içine kilitliyoruz kendimizi, kimimiz daha da yalnýzlýðý seçip, tek<br />

baþýnalýða endeksliyor hayatýný.<br />

Kabul edelim, geçen yýllar hepimizin moralini bozuyor. Öyle veya böyle yaþanmýþlýklarýn<br />

aðýrlýðý çöküyor üzerimize. Onun için bize gençliðimizi hatýrlatan<br />

þeylerin peþine düþüyoruz farkýnda olmadan.. Son yýllarda 70’lerin, 80’lerin müziði<br />

çok popüler oldu, niye hiç düþündünüz mü? Müzik kalitesi daha yüksekti belki,<br />

daha duyguyla yapýlmýþ parçalar vardý, tamam ama hepsi bu mu? Hayýr, bize<br />

kaybettiklerimizi geri getiriyor da ondan. Her bir parçada ruhumuzun körpe yanlarý<br />

tekrar kýpýrdanýyor içimizde de ondan.<br />

“Issýz Adam”, iþte bizi çocukluðumuzun, gençliðimizin o parçalarýyla da vurdu.<br />

Unutmuþ olduðum o þarkýlarý tekrar dinlerken, ruhumun derinliklerinde pekçok<br />

aný canlandý. Yüzleþmek zorunda olduðum gerçek de; bir daha yaþanmayacak<br />

olmalarýydý. Yaþarken kendimizde farketmediðimiz büyük deðiþimler, iþte<br />

böyle savunmasýz anlarýmýzda, bir þarkýyla gelip vuruyor darbeyi. “Yüzlerimizde<br />

artan çizgiler, yýllarýn izleri” kliþesine hiç girmeyeceðim, ondan daha önemlisi; ruhumuzun<br />

geçirdiði evrim. Ýþte tam da burada çýkýyor yalnýzlýk karþýmýza.<br />

Kendimizi köþeye sýkýþmýþ hissediyoruz. Biraz bizim kuþaðýn zorluðu da buradan<br />

geliyor. Aile kavramýnýn önemiyle büyütüldük, sonra kadýn – erkek rolleri- Defne Sarýsoy'86<br />

nin deðiþtiði bir dönemde kendimizi yetiþkin olarak bulduk. Eskinin öðretilen davranýþlarý<br />

bizim üstümüzde biraz eðreti kaldý, uyum saðlamaya çalýþtýk, çoðumuz<br />

beceremedik. Ama yeni þablonlar da geliþtiremedik. Ne anne babalarýmýz gibi olabildik, ne de tam anlamýyla özgür...<br />

Ruhumuzun karanlýklarýyla kendimiz bile yüzleþmek istemiyoruz artýk, kaldý ki bir baþkasýna gösterelim. Aslýnda<br />

kalabalýk duran sýfatlarýn arkasýnda bütün çaresizliðiyle duran biziz. Ýþte “Issýz Adam”, Alper’in hüznünde bize<br />

kendi çaresizliðimizi gösterdi. Bunun için, hepimiz durup düþünmek zorunda kaldýk. Düþünmek de yetmedi, kendimiz<br />

gibi olanlarý bulmalýydýk, sayýca ne kadar çoksak, o kadar avunacaktýk.<br />

Bilmem bir avuntu olur mu sizin için, sayýmýz çokmuþ arkadaþlar... Bir baktýk ki, etrafýmýzda bir sürü “Issýz<br />

adam”, bir o kadar da “Issýz kadýn” geziniyormuþ meðer.<br />

Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yýllarda gittikçe daha fazla “hüzünlü yalnýzlýklarýmýz”a sarýlýp uyumak zorunda<br />

kalacaðýz. Mutluluðu yakalayýp, bunu içine sindiren o küçük azýnlýk içindeyseniz, aman þeytana uymayýn, “ýssýz”laþmanýn<br />

özenilecek bir yaný yok. Ha çoktan “kronik ýssýzlardan” olmuþsanýz, o zaman yüreðinizden vuracak<br />

daha çok filmler geçecek hayatýnýzdan...<br />

Ama unutmayýn, gerçek sevginin arayýþý hiç bitmeyecek... Son nefeslerimize kadar...<br />

7<br />

ARALIK2008 kolejliler


portre<br />

8<br />

Sadece ses tonu, diksiyonu ve ekrana yakýþan görüntüsü ile deðil haberi izleyiciye yaþatýrcasýna<br />

veriþi ile de akýllarda iz býrakan bir isim Saynur Tezel’85. Canlý yayýn sýrasýnda istemediði<br />

bir durumda tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen disiplinli haberci, þimdilerde ailesine<br />

daha fazla zaman ayýrmak için SKY Türk'teki programýný sonlandýrdý. Kendisi her ne kadar<br />

bu yoðun tempoyu tekrar istemediðini söylese de ekranlarýn bu baþarýlý haber editörü ve<br />

programcýsýný haber izleyicileri arayacaklardýr. Saynur Tezel, bu yoðun temposunda bize de<br />

vakit ayýrarak, Kolejli arkadaþlarýna ve sevenlerine dergimiz sayfalarýndan "merhaba" dedi.<br />

Büyük çoðunluk sizi düzgün ve akýcý Türkçenizle<br />

sunduðunuz haber programlarýndan tanýyor. Sizin<br />

haberciliðe baþlamanýz nasýl oldu?<br />

Televizyonculuða 1993'te Sabah Gazetesi’ndeki<br />

bir iþ ilaný ile baþladým.<br />

O ilaný görünceye kadar bir yýl bankacýlýk,<br />

iki yýl da marketing alanýnda<br />

çalýþmýþtým. Özal nesli olduðumuz<br />

için bu ikisi en gözde mesleklerdi.<br />

Ama açýkçasý gönlümce yaptýðým seçimler<br />

deðildi. "Ýyi bir okulda oku, geçerli bir kariyerin<br />

olsun" babýnda, herkesi mutlu<br />

etmek için, popüler deyimiyle "mahalle<br />

baskýsý" sonucu attýðým adýmlardý.<br />

Herhalde fena da deðildim ki o<br />

iþ ilanýna baþvurmaya karar verdiðimde<br />

dünyada pazarlama alanýnda<br />

önde gelen bir þirketten ara kademe<br />

yöneticisi olarak transfer teklifi<br />

almýþtým. Yaþým hayli küçük olmasýna<br />

raðmen dünya devi bir þirket<br />

bana çok iyi imkânlarla kapýsýný<br />

açýyordu. Televizyonculukta<br />

ise adeta stajyer gibi sýfýrdan<br />

baþlayacaktým. Fakat çok riskli<br />

de olsa haberciliði denemek istedim.<br />

Aslýnda hiç de maceracý<br />

filan deðilimdir. Herhangi bir iþte<br />

mümkün olduðunca<br />

olasýlýklarý hesap edip,<br />

riski minimize etmek<br />

için akýllara ziyan çalýþýrým<br />

ama o küçücük iþ<br />

ilaný için gözü-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Saynur Tezel'85<br />

mü kararttým. Bir gün ofisimde çalýþýrken fakstan<br />

geçti. Körfez Savaþý'nda CNN International'ýn<br />

yaptýðý yayýncýlýktan nasýl etkilendiðimi bilen ve<br />

"keþke böyle bir þey Türkiye'de olsa veya ben<br />

ABD'ye gidip þansýmý denesem" gibi en<br />

uçuk hayalimi paylaþtýðým bir yakýným göndermiþti.<br />

Meðer ATV'nin kuruluþu içinmiþ.<br />

Gittim konuþtum. Amerika ve Ýngiltere'den<br />

özel bir ekip toplanmýþtý ve Türkiye'nin ilk haber<br />

kanalýný kurmaya çalýþýyorlardý, týpký CNN<br />

International gibi bir projeydi. Bunu görünce<br />

benim o saðlamcý kiþiliðim kapýdan uçup gitti.<br />

Tam sayýyý bilmiyorum ama epeyce bir<br />

baþvuru içinden 25 kiþiyi seçtiler. Onlardan<br />

biri de bendim. Çok az bir maaþla,<br />

daha önceki iþimde bir yöneticiyken<br />

neidüðü belirsiz bir çaylak<br />

olarak öyle hesapsýz bir maceraya<br />

atýldým. Neyime güvendiysem?!<br />

Bize çalýþtýðýnýz bir gününüzü<br />

anlatabilir misiniz? Þüphesiz<br />

günleriniz yoðun bir tempoda<br />

geçiyor.<br />

Hem de akýl almaz yoðun ve<br />

açýkçasý artýk beni de kara kara<br />

düþündüren bir tempo bu. Çünkü<br />

bundan 2 yýl önce hayatýmýn<br />

en deðerli varlýðý, bebeðim dünyaya<br />

geldi ve ben ne yazýk ki akýllara<br />

zarar iþ yüküm nedeniyle<br />

O'nun en güzel zamanlarýný hep<br />

yarým yamalak yaþadým. Ama<br />

Ekranlarýn en “yürekli”<br />

kadýn habercisi


yanlýþ anlamayýn bu "yük"ten kimseyi sorumlu tutuyor deðilim,<br />

bizzat ben yarattým çünkü. Yok yok aslýnda düþününce benim<br />

bir günahým yok. Asýl sorumlu "ben bu iþi býraktým artýk" diye<br />

kenara çekildiðim bir dönemde karþýma çýkýp beni yeniden<br />

"zehirleyen" HaberTürk'ün eski Genel Yayýn Yönetmeni ve sevgili<br />

arkadaþým Melih Meriç'tir. Þaka bir yana Melih meslektaþlýktan<br />

öte, dost olarak bana o kararsýz dönemimde çok deðerli<br />

bir destek verdi ve bu iþe devam etmek istemediðimi düþündüðüm<br />

bir noktada (tam bir yýl dýrdýrlarýmý çekerek) beni tam<br />

tersine inandýrdý. Melih'e önce "ben artýk ekrana çýkmam, sadece<br />

yazarým" dedim. Hiç "hayýr" demedi ve gayet ustalýkla<br />

(týpký bir büyüðün huysuzlanan çocuða tahammülü gibi) "ama<br />

ekran da senin iþinin parçasý" diyerek ikna etti. "Yazmadýðým<br />

haberi ekranda veremem. Sadece kendi haberime sahip çýkabiliyorum"<br />

dedim, O da, "gel neyi, nasýl istiyorsan yap" dedi.<br />

Iþýklar içinde yatsýn Ufuk Güldemir'in medyada kurduðu tek özgürlük<br />

adasýna beni de aldýlar ve böylelikle 2005'in baþýndan<br />

buyana yapmayý sürdürdüðüm "BUGÜN" programýna baþladým.<br />

Ekranda her akþam 22:00'deki program için sabahtan<br />

baþlýyorum çalýþmaya. Bebeðimi sabah 09:30'da anaokuluna<br />

býraktýktan sonra evde ajanslarý taramaya, canlý yayýndaki açýklamalarý<br />

(örneðin Salý günkü TBMM grup toplantýlarýný) dinlemeye<br />

ve yazmaya oturuyorum. Sonra saat 14:00 gibi, evde<br />

yazdýklarýmý cd'ye alýp kanala gidiyorum. Kanalda bilgisayar<br />

baþýndan tekrar kalkýþým ancak ekrana hazýrlýk; yani saç, makyaj<br />

vs. için. O da yayýna 5-6 dakika kala olabiliyor. Ekranda<br />

yaklaþýk 1.5 - 2 saat kalýyorum. Eve gidiþim ise çoðu zaman<br />

00:30 - 01:00'i buluyor. Cambazlýk gibi bir þey ama kesinlikle<br />

bu rutini deðiþtireceðim. SKY Türk'ten ayrýldýktan hemen sonra<br />

bir baþka kanal "BUGÜN"ü kendileri için yapmamý istedi ama<br />

hayatýma ve her þeyden çok sevdiðim aileme, biricik bebeðimin<br />

yüzüne baktýktan sonra artýk kolay kolay böylesi akýllara<br />

zarar bir tempoya döneceðimi zannetmiyorum.<br />

Tecrübeli ve bu iþi iyi yapan biri olarak, bu mesleði tercih<br />

eden genç okurlarýmýza neler önerirsiniz? Sizce iyi bir haber<br />

sunucusunun sahip olmasý gereken özellikler nelerdir?<br />

"Ýyi" olmak istiyorlarsa öncelikle haberin "sunucusu" olmamasý<br />

lazým. Bence haber sunulmamalý, okunmamalý, sadece<br />

ve sadece anlatýlmalý. O nedenle ben fizik, boy, pos, endam,<br />

diksiyon vs. bunlarý kesinlikle tali görüyorum. Bu sözlerimden<br />

Türkçe'nin yaþatýlýp, güçlendirilmesi ve güzel kullanýmýna emek<br />

vermiþ büyüklerimiz sakýn alýnmasýnlar. Elbette kamuoyuna hi-<br />

portre<br />

tap eden herkes bir siyasetçiden, öðretmene, medya mensubuna<br />

kadar ana dilini kusursuz konuþmalý. Dil milletin kendisidir,<br />

öz benliðidir. Ama diksiyon kursuna giderek de haberci<br />

olunmaz. Zaten artan bir oranda ekran artýk haberi "okuyanlar"dan,<br />

"bilenler"e geçiyor. Bunun böyle olacaðýný bana ilk,<br />

ATV'nin kuruluþ aþamasýnda, projenin baþýndaki Amerikalý televizyoncu<br />

Jerry söylemiþti. Eðitim sýrasýnda "senin ekranda olman<br />

gerektiðine inanýyorum" dedi. Benim de aklýmda sadece<br />

muhabirlik vardý ve açýkçasý spikerlik hiç cazip gelmiyordu. Bunun<br />

üzerine "Jerry sen benim nasýl Türkçe konuþtuðumu bile<br />

bilmiyorsun" bahanesi ile (ki o dönemde bu, iþi yapmanýn tek<br />

koþulu, yani son derece kuvvetli bir bahaneydi) itiraz ettim. O<br />

da bana "merak etme onu da sordum, çok sorun yokmuþ" deyip<br />

güldü. "Ben haberi yapan kiþi olmak istiyorum" diye aðzýmdaki<br />

baklayý çýkarýncaysa, "Zaten Amerika'da bu iþi yerel aksanlara<br />

sahip insanlar bile yapýyor. Önemli olan bir metni okumak<br />

deðil, haberi anlatmak. Sen hem haberi yapan, hem de<br />

anlatan biri olabilirsin" dedi. Ve "anchor" kelimesini ben ilk kez<br />

bu konuþmada duydum. Þimdilerde Türkiye'de mesleðin zirvesi<br />

olarak tanýmlanan, Amerika'daysa esasýný teþkil eden bu<br />

"anchor"lýk teklifine pek aklým yatmadý, bir iki itiraz ettim ama<br />

sonunda beni "bak ekranda adama ihtiyacýmýz var, bana güven"<br />

vs. deyip ikna etti. Öyle gümbürtüye gittik yani. Hatta çok<br />

komik bir baþka þey de oldu. Diksiyon kurallarýný bilmediðim<br />

Türkçe'nin eðitimini vermemi de istediler. 1999'da Marmara<br />

Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nden bu yönde bir talep geldi.<br />

Onlara da "ben bu dilin kurallarýný bilmem" dedim ama yine ikna<br />

edemedim. Sorumluluk konusunda takýntýlý olduðum için<br />

de konuyla ilgili bulabildiðim ne kadar kitap, makale varsa yutarak<br />

bir ders programý hazýrladým, 3 sene de ders verdim. O<br />

arada ben de Türkçe öðrenmiþ oldum. Sadede gelirsek; diksiyon<br />

kursu, saç, makyaj, canlý yayýn atraksiyonlarý vs. ile bu iþ<br />

olmaz. Bu sadece kadýnlar deðil, erkekler için de geçerli. Önce<br />

çok iyi bir eðitim, bunun ötesinde iflah olmaz bir merak ve<br />

araþtýrma duygusu ve nihayetinde sanýrým biraz da mazohist<br />

olmak gerekiyor. Ne yazýk ki bu iþ (eðer hakký ile yapmak istiyorsan)<br />

"rahat" veya "az çalýþýlarak" yapýlabilecek bir þey deðil.<br />

Ülkemizde ne yazýk ki kadýn 'anchor' sayýsý çok az. Sizce<br />

bu, kadýnlarýn bu iþe ilgi duymamasýndan mý, yoksa bu<br />

mesleðin halen bir erkek mesleði olarak görülmesinden<br />

mi kaynaklanýyor?<br />

Siz sanýrým sadece genel amaçlý kanallarýn ana haber bültenlerinden<br />

bahsediyorsunuz. Yoksa haber kanallarýnda gerek<br />

haber, gerek ekonomi, gerekse spor konusunda bu iþi hakkýyla<br />

yapan, benim jenerasyonumdan çok deðerli kadýn anchorlar<br />

var. Ekrandaki kadýnlar daha ancak on yýlý aþkýn bir süredir<br />

birilerinin yazdýklarý yerine "kendi sözünü" söylüyor. Ali Kýrca,<br />

Uður Dündar, Mehmet Ali Birand gibi duayenlerin ana haber<br />

bültenlerinde olmasý da tesadüf veya "cinsiyet ayýrýmý" vs. deðil<br />

bence. Artýk haberciliðe yýllarýný vermiþ insanlarýn ekranda<br />

haberi "anlatmalarý" zamaný. Ekran yüzleri arasýnda yarým asýrdýr<br />

erkekler bu iþe emek vermiþ, biz daha doksanlarýn ikinci yarýsýna<br />

doðru bu iþe baþlamýþýz. Kadýnlarýn da sýrasý gelir ama<br />

önce emek vermeleri lazým. Yayýn saatine kadar internette ya<br />

da telefonda sohbet edip, kendini bir kadýn olarak da harika<br />

9<br />

ARALIK2008 kolejliler


portre<br />

10<br />

hissetmene yardýmcý olacak þahane bir makyaj ve saç yaptýrmak,<br />

yayýndan yarým-bir saat önce birilerinin yazdýðý 3-4 satýr<br />

anonslarý okuyup noktalama düzeltmesi yapmakla yetinirsen<br />

"neden kadýnlara bu iþi yaptýrmýyorlar" diye hayýflanamazsýn.<br />

Mesleðinizin zorluklarýndan bahseder misiniz? Keþke þu<br />

an burada olmasaydým, bu haberi vermeseydim dediðiniz<br />

anlar yaþadýnýz mý?<br />

Teknik anlamda beni zorlayan bir durum olmasý zor. Bir arýza<br />

ya da hata olsa, haber paketlerinin montajlarý, konuk, canlý<br />

baðlantý vs. yetiþmese, ekran kendisini toparlayana kadar yayýný<br />

sürdürüyorum. Bir yerde daha söylemiþtim, býraksanýz 20<br />

saat konuþurum. Ama yazarken de, bazen ekranda da inanýlmaz<br />

duygusallaþtýðým, öfkelendiðim haberler var. Dinmeyen<br />

terör saldýrýlarý, þehit acýsý, çocuklara, çaresiz insanlara yapýlan<br />

suistimaller, canlarýna kasteden ihmaller, haksýzlýklar beni hakikaten<br />

periþan ediyor. Hele de konunun muhatabýný yayýna almýþsam<br />

ve canlý mülakat yapýyorsam o tepkilerim hepten açýða<br />

çýkýyor.<br />

Ekranda tepkilerinizi<br />

çok açýk ortaya koyuyorsunuz.<br />

Bu bir tarz<br />

mý?<br />

Bu bana hep soruluyor.<br />

"Kasýtlý mý yapýyorsunuz"<br />

derseniz cevabým<br />

hayýr. Haber paketlerini<br />

yazýyorum ama o<br />

paketlerin anonslarýný<br />

yazmýyorum, daha doðrusu<br />

zamaným kalmýyor<br />

ve yazamýyorum. O nedenle<br />

ekranda o haberi<br />

doðaçlama anons ediyorum,<br />

yani anlatýyorum. Hal böyle olunca, yani önümden geçen<br />

bir metin bulunmayýnca bir sohbette nasýl konuþuyorsam<br />

öyle oluyor yayýn. Duygum veya tepkim, adýný siz koyun, bu<br />

yüzden belli oluyor herhalde. Ama nadir de olsa ekranda mülakat<br />

yaparken sert tartýþmaya girdiðim anlarý soruyorsanýz o<br />

baþka. Evet böyle durumlar oldu ama asla bunu planlayarak<br />

yani "olay çýksýn da seyredilsin" gibi küçük hesaplarla yapmadým.<br />

Zaten alacaðým tüm konuklarla yayýn öncesinde konuþurum.<br />

Rating uðruna tuzak kurmam, iki karþýt görüþ alýp polemik<br />

de yaptýrtmam. Tercihim bir durumu, bir iddiayý haberleþtirmek<br />

ve o haberin, o iddianýn hedefindeki kiþiye ya da uzmanýna<br />

"doðru mu? doðrusu nedir?" diye sormaktýr. Bu nedenle<br />

de genelde telefon açýp "bu gece katýlýr mýsýnýz" dediðim bir kiþiden,<br />

hangi görüþe mensup olursa olsun - bir toplantýlarý yoksa<br />

ya da uykularý gelmiyorsa - ret yanýtý pek almam. Haa ama<br />

þu oldu; yayýndan önce habercilik ve yasal zorunluluklar çerçevesinde<br />

özel sýnýrlarý belirtmeme raðmen bu mutabakata hiç<br />

varýlmamýþ gibi benim programýmý kullanarak, cevap hakký doðuracak<br />

þekilde birilerini hedef alan, hakarete kalkýþanlar ya<br />

da asla savunulamayacak bir durumda "ne var ki bunda" tarzý<br />

sözde had bildirmeye çalýþanlara sert tepki verdim. Benim ve<br />

yayýncýlýðýn kýrmýzý çizgileri ihlal edilirse cevapsýz býrakmam.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Yoksa kýzgýnlýk, rating arayýþý vs. bunlar söz konusu deðil.<br />

Son olarak <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'yle ilgili neler söylemek istersiniz?<br />

<strong>TED</strong> deyince benim aklýmda tek kelime var; özlem… Kolej'in<br />

Kurtuluþ'taki o ilk yerleþkesinde geçirdiðim 11 yýlý hep keyifle<br />

ama bir o kadar da buruk anýyorum. Liseden mezun olurken<br />

en yakýn arkadaþýmla sarýlýp dakikalarca aðlamamýz, okulun<br />

kapýsýndan bir daha kol kola giremeyeceðimizi bilmenin<br />

getirdiði hüzün hiç aklýmdan çýkmadý. Neyse ki sonrasýnda<br />

ODTÜ gibi yine çok özel, hayatýmýn en güzel yýllarýný geçirdiðim<br />

çok iyi bir eðitim camiasýna katýldým ama <strong>TED</strong> her zaman<br />

bir baþkaydý… Çünkü ilk aþk neyse benim için Kolej de o…<br />

Bir çocuðu anne kucaðýndan alýp, üniversite kapýsýna kadar taþýyan<br />

çok köklü bir eðitim kurumu ve bunu yaparken de hep<br />

insan denen varlýðý bir bütün olarak, yani hakkýný vererek geliþtirmeyi<br />

ön planda tutuyor… Okuduðum 11 yýl boyunca "sadece<br />

dersler"le ilgilendiðimi hiç hatýrlamýyorum. Beni gözlemleyen<br />

hocalarým her yýl mutlaka 2 veya daha fazla ders dýþý faaliyete<br />

yönlendirirlerdi. Bu tabi sadece benim için deðil tüm öðrenciler<br />

için geçerliydi. En az bir enstrüman çalmak, bir spor<br />

dalýnda iddialý olacak kadar eðitilmek, dans, müzik, tiyatro ve<br />

insana, dünyaya dair tüm güzelliklere kapý aralamak gibi hedefi<br />

vardý eðitimin. Yani özgüvenli bireyler yetiþtirmeye odaklanmýþtý.<br />

Mesela o 11 yýl boyunca ben hiçbir öðretmenle tatsýz<br />

aný hatýrlamýyorum. Özellikle orta okuldan itibaren (þimdiki ilk<br />

öðretim 6-7-8'inci sýnýflar) neredeyse arkadaþ gibi davranmýþlardý<br />

bize. Evet gerçek bir disiplin vardý ama bunu hiç bunaltýcý<br />

bir baský olarak hissetmezdik. Derste inanýlmaz sýra dýþý ama<br />

son derece sevimli ve saygýlý espri de yapardýk, en aðýr sýnava<br />

da girerdik. Bu bir kültür ve insaný gerçekten hayata hazýrlýyor.<br />

Þimdi 2 yaþýnda olan kýzým için de Ýstanbul <strong>TED</strong>'den baþka seçenek<br />

gelmiyor aklýma. Bakalým kýsmet…<br />

Saynur Tezel ÖZGENTÜRK’85<br />

4 Mart 1968'de <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1985 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong>'nden 1989’da ODTÜ Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü'nden<br />

mezun oldu. Üniversitenin ardýndan Ýstanbul Tütünbank'ta ve Bilfar<br />

Holding'de çalýþtý.1992 yýlýnda ATV'de göreve baþlayan Tezel,<br />

ayný zamanda Sabah Grubu bünyesindeki Aktüel Dergisi'ne yazýlar<br />

yazdý. 1996 yýlýndan 2001 yýlý sonuna kadar NTV'de ana haber<br />

kuþaðý sorumluluðu ile birlikte, çeþitli dönemlerde, muhabirlik,<br />

program yapýcýlýðý ve sunuculuðu görevlerini üstlendi. NTV'deki<br />

çalýþmalarýnýn yanýsýra 1999 - 2002 yýllarý arasýnda Marmara Üniversitesi<br />

Ýletiþim Fakültesi'nde öðretim üyeliði yaptý. 2001-2003<br />

yýllarý arasý CNNTürk'te görev yaptý. 2003-2005 yýllarý arasýnda eþi<br />

Ali Özgentürk'ün sahibi olduðu Asya Film Filmcilik Ltd. Þti'de danýþman<br />

olarak çalýþan Tezel, 2005 yýlýnda ise HABERTÜRK'te yapýmcýlýðýný<br />

üstlendiði "BUGÜN" programý ile mesleðe geri döndü.<br />

2008'in Þubat ayýna kadar HABERTÜRK'te hazýrlayýp sunduðu<br />

günlük haber programý "BUGÜN", 2008'in Nisan ayýndan Kasým<br />

baþýna kadar da SKYTÜRK'te ekranlara geldi.<br />

Film yönetmeni Ali Özgentürk'le 2002'de evlenen Saynur Tezel<br />

Özgentürk'ün Simay adýnda 2 yaþýnda bir kýzý var.


kariyer<br />

12<br />

“Coþku ve heyecanlarým<br />

resimlerime yansýyor”<br />

Kendini bildiði andan beri resimle iç içe bir hayat sürmüþ Burcu Arýcý’84.<br />

Nasýl olmasýn ki, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin en sevilen resim öðretmenlerinden<br />

Tülay Arýcý, insanýn annesi olunca resme kayýtsýz kalmasý mümkün mü?<br />

Burcu Arýcý'nýn Kolej'e baþlamasýyla evdeki eðitimi okulda da devam etmiþ.<br />

Bugün Türkiye'yi yurtdýþýnda temsil eden, önemli sergilerde adý geçen Arýcý,<br />

bununla da yetinmeyip üniversitede sevilen bir hoca, televizyonda beðenilen<br />

bir sanat programý sunucusu olarak baþarýsýný sürdürüyor. Arýcý'nýn bizleri<br />

tüm sýcaklýðý ve sevecenliðiyle misafir ettiði Baþkent Üniversitesi'ndeki<br />

atölyesinde, oldukça keyifli bir sohbet gerçekleþtirdik.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Resimle tanýþmanýz nasýl oldu? Ne kadar<br />

süredir resim yapýyorsunuz?<br />

Resimle tanýþmam doðal ortam<br />

içinde oldu, çünkü benim annem<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin eski resim<br />

öðretmeni Tülay Arýcý. Ben gözümü<br />

açtýðým anda zaten annemin<br />

resim yaptýðýný görerek büyüdüm.<br />

Neredeyse bütün hayatým annemle birlikte resim<br />

sergilerine giderek, bütün resim sanatçýlarýný<br />

tanýyarak geçti. Benim daha yürümeden<br />

yürütecin içinde resim yaparken fotoðraflarým<br />

vardýr. Gerçekten soluk almadan, hiç ara vermeden<br />

doðduðumdan beri resim yaptým,<br />

hâlâ da yapýyorum, ölene kadar da yapacaðýmdan<br />

hiç þüphem yok.<br />

Resimlerinizde kullandýðýnýz<br />

teknik ve konular nelerdir?<br />

Resimlerimde kullandýðým<br />

teknik zaman zaman deðiþti. Örneðin<br />

ilk öðrencilik yýllarýmda çok<br />

yoðun olarak yaðlý boya, kara kalem<br />

çalýþýrdým. Bunlar zaten resim<br />

sanatýnýn geleneksel teknikleridir.<br />

Ancak daha sonraki yýllarda<br />

astým hastalýðým ortaya çýktý.<br />

Astýmla beraber yaðlý boya ve tinerin<br />

yürümesi zor olduðu için akrilik boyaya<br />

geçtim. Akrilik boyanýn görüntü olarak yaðlý<br />

boyadan hiçbir farký yok. Baktýðýnýz zaman<br />

yaðlý boya mý, akrilik mi anlayamazsýnýz. Tek<br />

farký su bazlý olmasýdýr. Yani fýrçayý tinere deðil<br />

de suya batýrýp, boyaya batýrýyorsunuz. Çok<br />

kullanýþlý, parlak, çabuk kuruyan bir boya. Bir<br />

de ben resimlerimin konusu ne olursa olsun<br />

çok büyük bir coþku ve heyecanla yaparým.<br />

Çünkü mizacým bu ve kullandýðým tekniðin<br />

benim o ruhsal gelgitlerimin hýzýný yakalamasý<br />

gerekiyor. Dolayýsýyla da akrilik boya benim<br />

için uygun bir boya oldu.<br />

Resimle ilgili konularým aslýnda, hayatýn<br />

içinde beni besleyen her þey. Resmime baktýðýnýzda<br />

temel kiþilik özelliklerimi çok net<br />

görüyorsunuz.<br />

Özellikle master dönemine kadar<br />

beni etkileyen her þeyin resmini yaparken,<br />

bir süre sonra fark ettim ki, Türkiye'de<br />

ressamlar batýlýlaþmanýn çok fazla<br />

etkisi altýnda kalarak fazla batýlý türde resim<br />

yapýyorlar. Türkiye bir anda Avrupalý<br />

ya da Amerikalý gibi resim yapan sanatçýlarla<br />

doldu. Çünkü bunun bir þekilde<br />

kültürümüze empoze edildiðini hepimiz<br />

zaten biliyoruz. Ýþte bu da sanata bi<br />

þekilde yansýdý. Ben de çaðdaþ Türk sanatýnýn<br />

oluþmasý ve korunmasý için kendi<br />

topraklarýmýzdan, kendi öz kültürümüzden<br />

yola çýkarak resim üretmek gerektiðine<br />

inandým. Master döneminden<br />

beri Orta Asya Türklüðü, Þamanizm ve<br />

yörüklerle ilgili çalýþmalar yapýyorum. Ay-


ný anda halk bilim çalýþmalarý da yaptým. Bu halk bilim çalýþmalarý<br />

doðrultusunda ruhumu ve beynimi donatýrken, bir yandan<br />

da bütün bunlar renklere döküldü, fýrçaya aktarýldý. Yani genelde<br />

þu anda kullandýðým tema öz kültürümüzü yaþatmaya yönelik.<br />

Ama çaðdaþ bir dille yapmaya çalýþýyorum. Bunu yaparken<br />

de hem atalarýmýza saygýyý saðladýðýma inanýyorum, hem<br />

de kendi kimliðimizi koruyarak sanat eseri üretmenin gerekliliðine<br />

inanýyorum.<br />

Resim yaparken size özel bir çalýþma yönteminiz var mý?<br />

Bir resme baþlamadan önce duygusal olarak nasýl bir hazýrlýk<br />

dönemi geçiriyorsunuz?<br />

Öncelikle kuramsal olarak biriktiriyorum kendimi. Yani öylesine<br />

'hadi caným çok resim yapmak istedi,<br />

oturayým da iki tane fýrça süreyim þu tuvale'<br />

gibi baþlamýyorum hiçbir çalýþmaya.<br />

Mutlaka hepsinin bir çýkýþ noktasý, bir<br />

hedefi oluyor. Dolayýsýyla da mutlaka<br />

bir araþtýrma sürecim oluyor. Konuyla ilgili<br />

önce zihnimin ve ruhumun birikmesi gerekiyor.<br />

Sonraki aþama ise gerçekten bir çýrpýda çok hýzlý bir<br />

þekilde bitivermesi gereken bir süreç. Çok heyecanlý<br />

ve coþkulu türde bir resim ruhum var benim. Coþku denen<br />

þey anlýk zaten. Ruhsal gelgitler söz konusu oluyor,<br />

duygunuzun hýzýný siz de yakalayamýyorsunuz. Genelde 5,<br />

6 güne sarkan resimler benim çalýþmalarýmda hiçbir zaman<br />

baþarýyla sonuçlanmaz. Çünkü o coþku ve heyecan,<br />

o dinamizm anlýk duygularýmda var. Onun bir<br />

çýrpýda aktarýlmasý gerekiyor.<br />

Bunun da tabii dünya sanatýnda<br />

bir adý var, ben figüratif<br />

soyut dýþa vurumcuyum. Dýþa<br />

vurumculuk, sanatçýnýn iç<br />

dünyasýný sanata aktarmasý<br />

olarak tanýmlanabilir.<br />

Neden soyut resim yapmayý tercih<br />

ettiniz?<br />

Somut çalýþmak bir süreçtir. Ýlk eðitim almaya baþladýðýnýzda<br />

gördüðünüz her objeyi her imgeyi, insan bedenini, saksýda<br />

çiçeði, sandalyeyi, masayý, her þeyi gördüðünüz gibi yapmayý<br />

öðrenirsiniz. Bu ayný zamanda hem tekniði öðreten þeydir<br />

size, hem de doðru görüp, doðru algýlayýp, doðru aktarma<br />

becerisi kazandýrýr. Fakat bunu nereye kadar yapabilirsiniz.<br />

Eðer sanatçý olmak gibi bir hedefiniz varsa, doðayý bir yere kadar<br />

kullanýp ondan sonra gözünüzü kapatýp doðanýn üzerinizde<br />

kalan etkisinin resmini yapmanýz gerekiyor. Onun adý da<br />

soyut sanattýr. Ýmgeleri ve doðayý gözlem yapmaktan, tasvirden<br />

bir þekilde uzaklaþýyorsunuz ama asla terk etmiyorsunuz.<br />

Bakýyorsunuz ve üzerinizde kalan etkiyi aktarýyorsunuz. Soyut<br />

benim keyifle kullandýðým sanat dilim. Ama her resmimde mutlaka<br />

figürü, doðayý çaðrýþtýran biçimler vardýr.<br />

Resimlerinizde sizi etkileyen akým ve sanatçýlar var mý?<br />

Özellikle eðitim aldýðým dönemlerde Adnan Turani'den çok<br />

etkilenmiþtim. Ondan hâlâ çok hayranlýkla bahsedebilirim. Bana<br />

göre Türkiye'de soyut resmin kurucularýndan, öncülerinden,<br />

kariyer<br />

çok önemli bir isimdir. Dünya sanatýna baktýðýmýz zaman ben<br />

Picasso'yu çok fazla seviyorum. Þadal'ý, Sedan'ý çok severim.<br />

Genelde ruhsal veya düþünsel yanýný ve sürecini sanatýna aktarmýþ<br />

sanatçýlarýn çalýþmalarýný çok beðeniyorum.<br />

Yurtiçi ve yurtdýþýnda birçok sergiye katýldýnýz ve ödüller<br />

aldýnýz. Bunlarla ilgili bilgi verir misiniz?<br />

Ressam bir anneyle büyümenin çok büyük getirisi var. Annem<br />

dünyada ve Türkiye'de var olan tüm yarýþmalara hem<br />

kendi öðrencilerinin hem de benim resimlerimi gönderirdi.<br />

Dolayýsýyla ben ilk dünya birinciliðimi 5 yaþýmda<br />

kazandým. Üç dünya birinciliðim, sayýsýný<br />

bilemediðim kadar Türkiye birinciliðim, dünya<br />

ikinciliðim, yurtiçi ve dýþýnda resim dalýnda aldýðým<br />

bir çok ödülüm var. Þu<br />

anda Türkiye'de çok büyük<br />

resim yarýþmalarý yapýlýyor<br />

ama bunlara katýlmaktan<br />

hoþlanmýyorum. Sebebini<br />

bilmiyorum. Ya resimde ödül almaya<br />

karþý bir doyumum var, ya da gereksiz buluyorum.<br />

Çünkü artýk profesyonel anlamda sanat yapýyorsunuz,<br />

hocalýðýný yapýyorsunuz. Böyle bir<br />

düþüncemden dolayý artýk katýlmýyorum resim<br />

yarýþmalarýna.<br />

Yurt içinde ve yurt dýþýnda, çok fazla<br />

sansasyon getirmiþ, çok iyi izlenimler<br />

býrakmýþ sergilerim de oldu.<br />

En son Hamburg'ta geçen<br />

yaz bir sergi açtým. 2009<br />

Mart'ta Hamburg'ta yine bir<br />

kiþisel sergim olacak. Dünya<br />

genelinde 3000’den fazla<br />

ressamýn içinden yapýlan<br />

elemede Türkiye'den sadece<br />

ben seçildim. Bir de Letonya'nýn<br />

baþkenti Riga'da Haziran'da<br />

Seramik Sanat Sempozyumu<br />

ve workshoplarý var. Oraya da Türkiye'den ressam ve uygulamacý<br />

olarak tek ben gidiyorum. Workshoplarda seramik,<br />

porselen üzerine kendi sanatsal dilimi uygulayacaðým. Neden<br />

yurt dýþýnda tercih edildiðimi söylemek istiyorum. Çünkü ben<br />

yaptýðým resimlerde çaðdaþ bir teknik kullanýyorum. Ama<br />

Türklüðüm renklerimde, biçimlerimde seziliyor, hissediliyor.<br />

Dolayýsýyla da batýda, batýlý sanatçý kendisi gibi çalýþaný deðil<br />

de kendisi gibi çalýþýp, kendi kökenini kendi kültürünü yansýtan<br />

çalýþmalarý tercih ediyor. Çünkü biz farklýyýz ve bunu kullanmamýz,<br />

sanata da yansýtmamýz gerekiyor.<br />

Siz ayný zamanda Baþkent Üniversitesi'nde öðretim üyeliði<br />

ve Kanal B'de program yapýyorsunuz. Biraz bunlardan<br />

bahseder misiniz?<br />

Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimarlýk<br />

Fakültesi'nde öðretim görevlisiyim. Bu yýlýn sonlarýnda alanýmda<br />

doçent oluyorum. Fakültede hem güzel sanatlar bölümü<br />

seçmeli derslerine giriyorum, hem de resim stüdyosunda öðrencilere<br />

ders veriyorum.<br />

13<br />

ARALIK2008 kolejliler


kariyer<br />

14<br />

Fakültedeki Grafik Tasarýmý Bölümü öðrencilerine desen<br />

dersini veriyorum. Ýç mimari bölümündeki öðrencilerime de<br />

renk ve desen dersini veriyorum.<br />

2004'de üniversitede iþe baþladýktan 10 gün sonra Kanal<br />

B'de iþe baþladým. Çok keyifli bir süreç oldu. Rektörümüz<br />

Mehmet Haberal sanata çok açýk, açýk görüþlü, çaðdaþ bir insan.<br />

Onun desteði ve onayýyla sanat programlarý devam etti.<br />

Ben sunucuyum, yapýmcý ve sunucu dil birliði de çok etken oldu<br />

programýn bu kadar uzun süreli olmasýnda. Türkiye'de benim<br />

programým dýþýnda hem yetiþkinler hem de çocuklar için<br />

yapýlan baþka bir resim sanatý programý yok. Programýn içeriði<br />

resim sanatý, resim yapýyorum, yaptýrýyorum. Hem de her<br />

hafta dünya sanat tarihinden bir sanat akýmýný anlatýyorum. Uygulamamý<br />

da bu sanat tarihi akýmýndan yola çýkarak yapýyorum.<br />

Bir yandan da konuklarýmý anlatýyorum, onlarýn yaptýklarý<br />

iþleri tanýtýyorum. Konuk olarak ressam olan da geliyor, seramikçi,<br />

heykeltýraþ olan da. Ama bankacý olup resim yapan da<br />

geliyor. Belli sýnýrlarý ve kliþeleri olmayan, izleyiciye çok fazla<br />

katkýsý bulunan, bize çok güzel geri dönüþleri olan bir program.<br />

Her cumartesi saat 12.00'de Kanal B'de izleyiciyle<br />

buluþuyor.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Anneniz Tülay Arýcý'nýn da öðretmen olduðu,<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi bir okuldan mezun<br />

olmanýzýn sonraki hayatýnýzda ne gibi<br />

avantajlarý oldu?<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejli olmak müthiþ bir avantaj<br />

getirdi. Her þeyden önce, evdeki eðitim sürecimin<br />

okulda da sürme þansý oldu. Annem evde annemdi,<br />

okulda öðretmenimdi, bu mükemmel bir<br />

þey. Çünkü her zaman çok güven hissettiðim,<br />

çok tatlý kanatlar altýndaydým. En önemli<br />

kýsmý da þu, ben ilkokul yýllarýmda içe<br />

dönük, çok yumuþak baþlý ama çok<br />

çekingen bir kiþiliðe sahiptim. Bana<br />

göre <strong>TED</strong>'in kazandýrdýðý en önemli<br />

þeylerden biri sosyal yapý. Orada<br />

müthiþ bir þekilde sosyalleþip, insan<br />

iliþkileri konusunda çok ciddi<br />

bir eðitim aldýðýmý düþünüyo-<br />

Dr. Burcu ARICI’84<br />

rum. Çünkü hayatýmý insan iliþkileriyle sürdürüyorum. Bir kiþi<br />

iþe gider, 3 kiþiyle 5 kiþiyle diyalog kurar ama ben býrakýn her<br />

hafta yüzlerce öðrenciyle muhatap olmayý, ekrana çýkýp, yüzlerce<br />

binlerce insana hitap ediyorum. Bu <strong>TED</strong>'in bana verdiði<br />

sosyal güvenle ilgilidir. Ayrýca <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> bana göre iyi<br />

Ýngilizce eðitim veren gelmiþ geçmiþ en iyi okuldur. Benim en<br />

büyük þansým annem ve babamýn beni <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi<br />

bir okulda okutmuþ olmalarý.<br />

Anneniz resimlerinizi nasýl buluyor, eleþtiriyor mu?<br />

Annem resimlerimi eleþtirir ve çok da sever. Onun eleþtirisi<br />

benim için çok önemlidir. Bir resmim bittiðinde ilk yaptýðým<br />

þey, hemen cep telefonumla resmini çekip, anneme mesaj atmak.<br />

Büyük bir heyecanla "Anne çabuk resmime bak nasýl olmuþ"<br />

diye soruyorum. O ne derse doðrudur, duygum hâlâ vardýr<br />

içimde. Her açýdan eleþtirir, çok zor beðenen biridir. Bu yüzden<br />

ilk danýþtýðým kiþidir. E ne de olsa benim öðretmenim baþka<br />

kime danýþacaðým, tabii ki ilk ona danýþacaðým.<br />

Burcu Arýcý <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1984 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun olan Arýcý, bir süre<br />

Almanya Münih'te sanat eðitimi aldý. Ardýndan Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne birincilikle<br />

girdi. Burada Prof. Dr. Adnan Turhani, Mustafa Ayaz, Mürþide Ýçmeli, Nuri Abaç, Hayati Misman, Halil<br />

Akdeniz gibi önemli isimlerden dersler aldý. 1990 yýlýnda birincilikle mezun olarak, üniversitenin Yüksek<br />

Þeref listesine geçti. Mezun olduktan sonra Adana'ya yerleþti. Bir süre Çukurova Üniversitesi Eðitim<br />

Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþtýktan sonra Mersin Üniversitesi Kurucu üyesi ve Güzel<br />

Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde araþtýrma görevlisi oldu. Ayný üniversitede masterýný da tamamlayan<br />

Arýcý, Hacettepe Üniversitesi'nde doktorayý kazanmasýyla <strong>Ankara</strong>'ya döndü. 2004 yýlýndan bu yana<br />

Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimari Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþýyor.<br />

Petek adýnda bir kýz çocuðu sahibi olan Arýcý, dört yýldan bu yana Kanal B'de "Sen De Dene" adlý beðenilerek<br />

izlenen, sanat içerikli programýn sunuculuðunu yapýyor.


aktüalite<br />

16<br />

Atatürk'ün <strong>Ankara</strong>’daki Evi<br />

Küçük bir bað evi olarak inþa edilmesine raðmen<br />

bir ülkenin kaderini belirleyecek en<br />

önemli kararlarýn alýndýðý Cumhurbaþkanlýðý<br />

Atatürk Müze Köþkü, Ulu önder Atatürk'ün<br />

yaþamý boyunca en uzun süre ikamet ettiði<br />

yerdir. Köþk, 2002 yýlýnda baþlayýp, 2007'de<br />

son bulan restorasyon çalýþmalarýnda<br />

Ata'nýn ölümünden önceki özellikleri dikkate<br />

alýnarak yeniden tadilat görmüþ ve<br />

ziyaretçilere açýlmýþtýr. Cumhurbaþkanlýðý<br />

Atatürk Müze Köþkü'nün önemi<br />

ve Köþk'te yapýlan bakým onarým<br />

çalýþmalarýný Müze Müdürü Seda<br />

Þentürk'ten öðrendik.<br />

kolejliler ARALIK2008


Müze Köþk'ün tarihi hakkýnda bilgi verir misiniz? Atatürk'ün<br />

burayý seçmesindeki nedenler nelerdi? Hangi dönemlerde<br />

burayý ev olarak kullanmýþtýr?<br />

Bugün Cumhurbaþkanlýðý Atatürk Müze Köþkü<br />

olan binanýn, 19. yüzyýl sonlarýnda bað evi olarak<br />

yapýldýðý tahmin edilmektedir.<br />

Atatürk, 27 Aralýk 1919'da <strong>Ankara</strong>'ya geldiðinde<br />

önce Ziraat Okulu'nu daha sonra buradaki<br />

sýkýþýklýk nedeniyle taþýndýðý Ýstasyon Þefi Köþkü'nü hem<br />

ev hem de çalýþma yeri olarak kullanmýþtýr.<br />

<strong>Ankara</strong>'nýn rolünün milli mücadelenin merkezi olarak belirginleþmesi<br />

ve Atatürk'ün iþlerinin yoðunluðunun çoðalmasý,<br />

Atatürk için uygun ve daimi bir konut ve çalýþma mekâný<br />

arayýþýna giriþilmesine sebep olmuþtur. Arayýþ sonucunda, o<br />

gün bað evi olan bu yapý, <strong>Ankara</strong> Belediyesi tarafýndan Ruþen<br />

Eþref'in giriþimi ve <strong>Ankara</strong> Müftüsü Rýfat Börekçi'nin aracýlýðýyla,<br />

Bulgurluzade Mehmet ve Rifat Beyler'den 4.500 liraya<br />

satýn alýnarak, 30 Mayýs 1921 tarihinde kendisine <strong>Ankara</strong>lýlar'ýn<br />

hediyesi olarak verilir. Mustafa Kemal ayný gün köþkü,<br />

milli orduya baðýþlamýþ ve "Ordu Köþkü" adýyla tapu tescili<br />

yapýlan bina, Milli Savunma Bakanlýðý'nýn mülkiyetine<br />

devredilmiþtir. Atatürk, burada, küçük bir onarým ve düzenlemeden<br />

sonra yaþamaya ve çalýþmalarýný yürütmeye baþlamýþtýr.<br />

29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetimizin ilanýyla köþk,<br />

Cumhurbaþkanlýðý Konutu olmuþtur. Binanýn bu iþlevi, Atatürk<br />

1932 yýlýnda, Müze Köþk'ün hemen yanýna yapýlan renginden<br />

dolayý "Pembe Köþk" olarak isimlendirilen ve hâlâ<br />

resmi Cumhurbaþkanlýðý Konutu olan yapýya taþýnana kadar<br />

sürmüþtür. Atatürk'ün Pembe Köþk'e taþýndýktan sonra da<br />

özellikle içinde geniþ bir kütüphanenin olduðu Çalýþma<br />

Odasý'ný zaman zaman kullandýðý bilinmektedir.<br />

Anlaþýlacaðý üzere, bugün Atatürk Müze Köþk olan yapý,<br />

tarihimizin belki de en önemli dönemini oluþturan 1921-<br />

1932 yýllarý arasýnda, Atatürk tarafýndan konut olarak kullanýlmýþtýr.<br />

2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen çok geniþ<br />

kapsamlý ve bilimsel restorasyon ve renovasyon çalýþmalarýnýn<br />

ardýndan, Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði bünyesinde,<br />

Atatürk Müze Köþk Müdürlüðü kurulmuþ, müzeye iliþkin çalýþmalar<br />

Baþyaverliðe baðlý Müze Müdürlüðü tarafýndan yürütülmeye<br />

baþlanmýþtýr.<br />

Köþk hangi yýllarda tadilat geçirmiþtir?<br />

Yazlýk kullaným amacýyla yapýlmýþ olan bu yapý, Atatürk<br />

için satýn alýndýktan sonra kýsa bir onarýmdan geçirilmiþ; konut<br />

ve çalýþma mekâný olarak ilk düzenlemesi, Atatürk'ün<br />

üvey amcasý Albay Hüsamettin Bey'in kýzý Fikriye Haným tarafýndan<br />

gerçekleþtirilmiþtir. Bað evini bir devlet baþkanlýðý<br />

konutuna dönüþtürmek ve Atatürk'ün Latife Hanýmla kurmuþ<br />

olduðu aile hayatý için uygun bir ortam oluþturmak amacýyla,<br />

1923-1924 yýllarýnda yapýyý en belirgin þekilde deðiþtiren<br />

mimar Vedat Tek tarafýndan tasarlanan ve uygulanan geniþletme<br />

çalýþmalarý yapýlmýþtýr. Latife Haným'ýn etkisinin yoðun<br />

olarak hissedildiði bu geniþletme çalýþmalarýyla 350 m2 olan<br />

yapý, yaklaþýk 800 m2'ye ulaþmýþtýr. 1926 yýlýnda binaya Ýs-<br />

aktüalite<br />

tanbullu tesisat müteahhidi Pavlidis tarafýndan kalorifer sistemi<br />

ve Erzurumlu Nafiz Bey tarafýndan da manevi evlatlarýn<br />

odalarý için bir kat eklenmiþtir. 1930 yýlýnda kulenin üst katý<br />

Selahattin Refik tarafýndan Atatürk için ek bir çalýþma odasý<br />

olarak yeniden düzenlenmiþtir. 2002-2007 yýllarý arasýnda,<br />

bilimsel kimlikleri uluslararasý düzeyde kabul görmüþ deneyimli<br />

uzman ve akademisyenlerin danýþmanlýðýnda ve yönetiminde<br />

gerçekleþtirilen binanýn, objelerin ve eserlerin kapsamlý<br />

restorasyon ve renovasyon çalýþmalarý, her türlü alt<br />

yapý sorununu çözecek þekilde gerçekleþtirilmiþtir. Binanýn,<br />

objelerin ve eserlerin olaðan bakým ve kontrolleri belirlenen<br />

aralýklarla gerçekleþtirilmekte, gerekli müdahaleler yapýlmaktadýr.<br />

Geliþmiþ iklimlendirme sistemi devamlý olarak<br />

kontrol altýnda çalýþmakta bina, objeler ve eserler için en<br />

saðlýklý ortam saðlanmaktadýr.<br />

2002 yýlýnda baþlayýp 2007'de son bulan restorasyonda<br />

Köþk'te ne tür onarým ve düzenlemeler yapýldý?<br />

2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen restorasyon<br />

çalýþmalarýna yön verecek bazý ilkeler belirlenmiþtir. Köþk,<br />

1938'de Ata'nýn ölümünde bulunduðu duruma göre restore<br />

edilmiþ ve bu þekilde döþenmesine çaba gösterilmiþtir. Gerekmedikçe<br />

hiç bir yapý öðesi, eþya ya da kumaþ yenisi ile<br />

deðiþtirilmemiþ, sadece temizlenip, güçlendirilerek yerlerinde<br />

býrakýlmýþlardýr. Bu kapsamda yapýlan çok yönlü arþiv ve<br />

literatür çalýþmalarý ile bina ve çevresinde yapýlan fiziksel<br />

araþtýrmalar yapý üzerinde bilinmeyen birçok yeni bilgiyi ortaya<br />

çýkarmýþ, bunlara göre gereken uygulama kararlarý alýnmýþtýr.<br />

Sergi Salonlarý dýþýnda ana binanýn hiçbir bölümünde<br />

17<br />

Radyo-Sigara Bölümü<br />

ARALIK2008 kolejliler


aktüalite<br />

18<br />

tanýtýcý ya da açýklayýcý bilgi içeren yazýlý etiket ya da plakalar<br />

bulunmamaktadýr. Bunun sebebi, teþhir edilen eþyalarý<br />

deðil; Atatürk'ün yaþamýný öne çýkarmaktýr. Dolayýsýyla,<br />

Ata'mýzýn 1924-1932 yýllarý arasýnda bu evde kullanmýþ olduðu<br />

orijinal eþyalar kullanýlmýþ; gerekli onarýmlarý yapýlarak<br />

evin birer parçasý olarak yaþamlarýna devam etmeleri saðlanmýþ,<br />

sonraki dönemlerde yapýlan müdahaleler ayýklanmýþtýr.<br />

Restorasyon sýrasýndaki uygulamalardan yapýya iliþkin<br />

olanlarý; statik, dýþ duvarlar, sýva ve derzler, ahþap öðeler,<br />

boyalý ve cilalý yüzeyler, bezemeli yüzeyler, çevre düzenleme<br />

ve teþhir - tanzim çalýþmalarý olarak, eþyaya yönelik olanlarý<br />

da; mobilyalar, döþemelik kumaþ ve perdeler, metaller ve<br />

saatler, tablolar, cam ve porselenler, halýlar ve piyano olarak<br />

sýralamak mümkündür.<br />

Köþk'te bulunan odalarýn bir kýsmýndan bahseder misiniz?<br />

Yemek Salonu: Bu son derece yalýn, mütevazý bað evinin<br />

Cumhurbaþkanlýðý Konutu'na dönüþtürülmesi sürecinde,<br />

en önemli vurgu Yemek Salonu'nun inþasý ve tüm konuttaki<br />

tavan süslemelerinde görülmektedir. Köþk'ün en özenle tasarlanan<br />

mekâný, güney cepheye bina boyunca iki kat olarak<br />

eklenen bölümün ilk katýnda yer alan Yemek Salonu ve<br />

güneybatý köþesindeki Radyo ve Sigara Salonu denilen ku-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

le bölümüdür. Latife Haným'ýn bu odanýn<br />

dekorasyonu için Ýngiltere ve Fransa<br />

Büyükelçilikleri'nden dekorasyon kitaplarý<br />

istediði yazýlý kaynaklardan anlaþýlmaktadýr.<br />

Geleneksel Türk evi unsurlarý<br />

ile batýlý yaþam tarzýnýn yansýmalarý olan<br />

modern mobilyalar bir arada görülmektedir.<br />

Ocak geleneksel Türk evlerinin bir<br />

özelliðiyken, sekizgen türkuaz çiniler ise<br />

Selçuklu sanatýnýn bir yansýmasýdýr. Salonda<br />

kullanýlan dönemin modern mobilyalarý,<br />

batýlý yaþam tarzýný yansýtmaktadýr.<br />

Sanýrým bu noktada þu konuyu belirtmemiz<br />

gerekir; Ýstiklal Savaþý sýrasýnda,<br />

1921 yýlýnda Atatürk'ün taþýnmasýyla,<br />

bir anlamda ordu karargâhý olarak<br />

kullanýlan eski bað evi, 1924'te tamamlanan<br />

geniþletme çalýþmalarýndan son-<br />

Yemek Salonu<br />

ra Büyük Millet Meclisi ile birlikte Devlet'in<br />

yönetim merkezi olma özelliði kazanmýþ,<br />

ülkeyle ilgili en önemli kararlar,<br />

genellikle, bu Yemek Salonu'nda bulunan sofrada, Atatürk,<br />

çalýþma arkadaþlarý, konunun uzmanlarý ve devletin ileri gelenleri<br />

arasýnda tartýþýlarak verilmiþtir. Atatürk'ün yaþadýðý yýllardaki<br />

düzenlemeye uygun olarak, tabaklarýn yanýnda bulunan<br />

not defterleri, bu sofranýn bir ziyafet sofrasýndan çok çalýþma<br />

masasý olarak deðerlendirilmesi gerektiðini göstermektedir.<br />

Konular tartýþýlýrken, bu sofranýn baþýnda, Atatürk'ün<br />

yanýnda düþüncelerini aktarmak için yararlandýðý bir<br />

karatahta olduðunu biliyoruz. 28 Ekim 1923 gecesi, Atatürk<br />

burada, "Arkadaþlar, yarýn Cumhuriyeti ilân edeceðiz." demiþtir.<br />

1932 yýlýnda Atatürk Pembe Köþk'e taþýnana kadar<br />

tüm devrimler bu binada planlanarak gerçekleþtirilmiþ, gerektiðinde<br />

yabancý devlet konuklarý bu alçak gönüllü<br />

mekânlarda aðýrlanmýþtýr.<br />

Kütüphane: 1921-1923 yýllarý arasýnda Atatürk tarafýndan<br />

Yatak Odasý olarak kullanýlan bu oda, 1924'te bir kitaplýk ve


çalýþma odasýna dönüþtürülmüþtür. Kitaplýkta, Fransýzca,<br />

Osmanlýca, Almanca ve Ýngilizce olmak üzere "Çocuk Ruh<br />

Saðlýðý", "Borsa Rehberi", "Dinler Tarihi", "Askeri Manevralar"<br />

gibi çeþitli konularda Ata'nýn kültürel birikimini geliþtirdiði kitaplar<br />

bulunmaktadýr. Bu odanýn çok önemli bir özelliði de<br />

Atatürk'ün "Nutuk"un büyük bir bölümünü bu mekânda kaleme<br />

almýþ olmasýdýr.<br />

Çalýþma Odasý: Kütüphanenin yetersiz kalmasý üzerine,<br />

1924 yýlýnda kulenin üst katýnda Latife Haným'a çalýþma odasý<br />

olarak hazýrlanan bölümün, 1930 yýlýnda Atatürk için ek bir<br />

çalýþma odasý olarak yeniden düzenlenmesine karar verilir.<br />

Ulus'taki Ýþ Bankasý merkez binasýnýn iç donanýmýný ve mobilyalarýný<br />

çok beðenen Atatürk, burayý yapan Selahattin Refik'ten<br />

bu yeni odayý da yapmasýný ister. Özel olarak tasarlanmýþ<br />

siyah yazý masasý ile avize, siyah cilalý, nefti muare<br />

kumaþ kaplý modern koltuk ve iskemleler ve yere serilen beyaz<br />

ayý postu ile yeni kütüphanenin tasarýmý tamamlanýr. Ortaya<br />

çýkan sonuç Türkiye'deki modern mimarinin baþlangýcý<br />

sayýlabilecek, çok özgün bir art - deco mekândýr.<br />

Yatak Odasý: 1924 yýlýnda tamamlanan büyütme sýrasýnda<br />

bina boyunca güney cepheye eklenen iki katlý bölümün<br />

üst katýnda yemek salonunun üstünde banyolu bir yatak<br />

odasý bulunmaktadýr. Dinlenmeye çok az vakti olan Atatürk<br />

için Yatak Odasý'nda; büyük pencereler, pastel renkli duvarlar,<br />

perdeler, döþemelik kumaþlar ve yalýn bir biçimde bezenmiþ<br />

tavaný ile son derece huzurlu ve aydýnlýk bir ortam<br />

oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. Mobilyalar, seçkin ancak sadedir.<br />

Þömine üzerinde Ata'mýzýn annesi Zübeyde Haným'ýn bir fotoðrafý<br />

bulunmaktadýr.<br />

Banyonun zemini ve duvarlar beyaz renkli fayansla kaplýdýr.<br />

Ayný renkte küveti, alafranga tuvaleti, lavabo, bide ve<br />

ayak küveti ile son derece sade bir görünüme sahiptir. Otuz<br />

dakikaya ayarlý sauna saati dikkat çekicidir.<br />

aktüalite<br />

Kütüphane Giriþ Holü Banyo Yeþil Salon<br />

Misafir Yatak Odasý Yatak Odasý<br />

Çalýþma Odasý<br />

Elçi Kabul Odasý<br />

Gelen ziyaretçi sayýsý ile ilgili bilgi alabilir miyiz? Okullar<br />

dýþýnda görmek için gelenler oluyor mu?<br />

Müze ziyaretçi sayýsý dönemsel olarak deðiþmekte, Ekim<br />

ayýnýn baþýndan Haziran ayýnýn sonuna kadar olan dönemde<br />

gerek hafta içi randevulu gruplarda gerekse hafta sonu<br />

gelen ziyaretçilerde, müzemizin küçük bir mekân oluþu ve<br />

gelen ziyaretçilerin onbeþer kiþilik gruplar halinde rehberlerimiz<br />

eþliðinde gezdikleri düþünüldüðünde, göz ardý edilemeyecek<br />

bir yoðunluk yaþanmaktadýr. 2007 yýlýnda (Nisan-<br />

Aralýk) müzemizi 19.026 kiþi, 2008 yýlýnda þu ana kadar<br />

18.000 civarýnda kiþi gezmiþ bulunmaktadýr. Müzemize baþta<br />

ilköðretim okullarý olmak üzere geniþ bir çevreden ilgi olduðunu<br />

söyleyebilirim. Atatürk Müze Köþk, yurtdýþýndan resmi<br />

heyetler, yine yurtdýþýndan gelen turistler, diðer þehirlerden<br />

<strong>Ankara</strong>'yý görmeye gelen vatandaþlarýmýz, gençler ve<br />

özellikle Cumhuriyet tarihi ilgilileri tarafýndan gezilmektedir.<br />

Her kesimden artan ilgi bizi sevindirmektedir.<br />

Müzeyi ziyaret etmek isteyenler için, açýlýþ saatleri ve günlerini<br />

öðrenebilir miyiz? Toplu ziyaretler için önceden yapýlmasý<br />

gereken baþvuru iþlemleri var mý?<br />

Müzemizi hafta içi (Salý, Çarþamba, Perþembe, Cuma)<br />

ziyaret etmek isteyenler önce 470 24 85 veya 470 24 86 numaralý<br />

telefonlardan bizlere ulaþarak randevu almalýdýrlar.<br />

Yapýlan görüþmede, ziyaret günü ve saati belirlendikten<br />

sonra, kendilerinden ziyaret izni için Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði'ne<br />

hitaben resmi bir baþvuru yazýsý ve ziyarete gelecek<br />

kiþilerin eksiksiz olarak isimlerini içeren bir liste istenir.<br />

Bu iþlemler son derece basittir, ziyaret etmek isteyenler, belirttiðim<br />

numaralardan bize ulaþtýklarý takdirde kendilerine<br />

yardýmcý oluyoruz. Cumartesi ve Pazar günleri ziyaret etmek<br />

isteyenler ise 13:00-17:00 saatleri arasýnda 5 no'lu nizamiyeden<br />

giriþ yaparak herhangi bir randevu veya baþvuru olmaksýzýn<br />

müzemize gelebilirler.<br />

19<br />

ARALIK2008 kolejliler


aktüalite<br />

20<br />

Ýsmet Ýnönü'yü anma konseri<br />

Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý 2008-2009 konser<br />

sezonunu 10 Ekim'de piyanist Ýdil Biret'in konseriyle<br />

baþlatmýþtý. CSO tarafýndan, 18 - 19 Aralýk tarihlerinde ise,<br />

Ýsmet Ýnönü'nün anýsýna 'Ýsmet Ýnönü'yü Anma Konseri' düzenlenecek.<br />

Þef Ender Sakpýnar yönetimindeki orkestrada<br />

piyanist Verda Arman konuk edilecek.<br />

Konserde Johannes Brahms'ýn 'Piyano Konçertosu' ile<br />

Ulvi Cemal Erkin'in '1. Senfonisi' seslendirilecek. Saat<br />

20.00'de baþlayacak konserler, CSO Konser Salonu'nda<br />

gerçekleþtirilecek.<br />

<strong>Ankara</strong> Sanat Tiyatrosu’ndan Ölüm ve Kýz<br />

Güney Amerikalý Yazar Ariel Dorfman'ýn<br />

'Ölüm ve Kýz' adlý oyunu <strong>Ankara</strong><br />

Sanat Tiyatrosu'nda (AST) sergileniyor.<br />

Oyun, Þili’de 1974 yýlýnda Salvatore Allende<br />

yönetimine karþý, CIA destekli<br />

General Augusto Pinochet denetimindeki<br />

ordunun yaptýðý darbenin ardýndan<br />

ülkedeki tüm ilerici - gerici kiþi ve<br />

topluluklara karþý baþlayan yoðun baský<br />

döneminde geçiyor. Bu dönemde ülkedeki<br />

aydýnlara, öðrencilere, emekçi<br />

ve devrimcilere dönük kaybetme, iþ-<br />

Türk Þiirinin acý kaybý Fazýl Hüsnü Daðlarca<br />

Geçtiðimiz Ekim ayýnda Çaðdaþ Türk Þiiri'nin kurucularýndan<br />

Fazýl Hüsnü Daðlarca'yý kaybetmenin üzüntüsünü<br />

yaþadýk. Son 40 yýldýr "Türkçe'nin Yaþayan En Büyük<br />

Þairi" olarak anýlan Daðlarca, Türk edebiyatýnýn en çok<br />

eser veren þairlerinden biriydi ayný zamanda. Tedavi gördüðü<br />

hastanede 94 yaþýnda hayata gözlerini yuman þair,<br />

ardýnda yüzlerce akýllarda yer etmiþ eser býraktý. Onun<br />

þiirlerinin en büyük özelliði hiçbir þair ya da akýmýn etkisi<br />

altýnda kalýnmadan, insan ve insan hayatýnýn temel konu<br />

olarak alýnmasýdýr. Daðlarca, çok üretken bir þair kimliðiyle,<br />

hiçbir þairden etkilenmemiþ, hiçbir akýmýn etkisinde<br />

kalmayarak, þiirlerini üretmiþtir. Onun sanat anlayýþýný<br />

þu cümlesi özetler: Sanat eseri hem bir saat gibi içinde<br />

bulunduðumuz zamaný, hem de bir pusula gibi gidilmesi<br />

gereken yönü iþaret etmelidir.<br />

26 Aðustos 1914 Ýstanbul doðumlu olan Daðlarca<br />

süvari yarbayý Hasan Hüsnü Bey'in oðludur. Ýlköðrenimini<br />

Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öðrenimini<br />

Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiði Kuleli Askeri<br />

Lisesi'nde 1933 yýlýnda tamamladý. 1935'te piyade<br />

subayý göreviyle Doðu ve Orta Anadolu'nun ve Trak-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

kence, yargýsýz infaz sonucu ülkede muhalif<br />

olabilecek tüm unsurlarýn sindirilmesini<br />

konu ediniyor.<br />

Oyunun baþ kahramaný Paulina Salas<br />

ve Gerardo Escobar'ýn, ülkeden kaçmaya<br />

çalýþanlara yardýmcý olmasý sebebi ile, Paulina'nýn<br />

göz altýna alýnmasý ile ilerleyen<br />

oyunda, Paulina'nýn maruz kaldýðý iþkence<br />

ve tecavüzler, Gerardo ile evliliðine giden<br />

yol anlatýlýyor. 'Ölüm ve Kýz' oyunu 20, 21,<br />

26, 27 ve 28 Aralýk tarihlerinde <strong>Ankara</strong> Sanat<br />

Tiyatrosu'nda sergileniyor.<br />

"Ne korkuyorsun uyanýp geceleri / Ölüm, yaþayacaðýný yok edebilir / Yaþadýðýný deðil."<br />

F.H. Daðlarca<br />

ya'nýn pek çok yerini dolaþtý. Ordudaki hizmeti on beþ yýlý<br />

doldurunca, ön yüzbaþý rütbesiyle askerlikten 1950'de<br />

ayrýldý. 1952-1960 yýllarý arasýnda Çalýþma Bakanlýðý'nda<br />

iþ müfettiþi olarak Ýstanbul'da çalýþtý. Buradan ayrýldýktan<br />

sonra Ýstanbul Aksaray'da "Kitap" kitapevini açtý ve yayýncýlýða<br />

baþladý. Ocak 1960-Temmuz 1964 yýllarý arasýnda<br />

dört yýl Türkçe isimli aylýk dergiyi<br />

çýkardý. Ýlk yazýsý 1927'de Yeni<br />

Adana Gazetesi'nde yayýnlanan<br />

bir hikâyedir. Daha sonra Ýstanbul<br />

Dergisinde 1933'te çýkan<br />

"Yavaþlayan Ömür" adlý þiiriyle<br />

adýný duyurmaya baþladý. Varlýk,<br />

Kültür Haftasý, Yücel, Aile,<br />

Ýnkýlâpçý Gençlik, Yeditepe ve<br />

Türk Dili dergilerinde þiirleri çýktý.<br />

Bugüne kadar kendisine bir<br />

çok ödül verilen þair 1967'de<br />

ABD'deki Milletlerarasý Þiir Forumu<br />

tarafýndan "En iyi Türk Þairi"<br />

seçildi.


aktüalite<br />

Bilkent Senfoni Orkestrasý’ndan Yýlbaþý Konserleri<br />

Bilkent Senfoni Orkestrasý'nýn (BSO) gelenekselleþen<br />

<strong>Ankara</strong>lýlara keyifli dakikalar geçirten, yýlbaþý konserleri bu yýl<br />

27 Aralýk Cumartesi ve 28 Aralýk Pazar günü gerçekleþtiriliyor.<br />

Saat 20.00'de baþlayacak olan konserler Müzik Direktörü<br />

daimi þef Klaus Weise tarafýndan yönetilecek, kornoda<br />

Cem Akçora olacak.<br />

Uluslararasý kariyerine opera ile baþlayan Weise, Bern<br />

Operasý'nda Daimi Þef olarak çalýþtý. 1978 yýlýnda Fribourg<br />

en Brisgau Operasý'nda Müzik Direktörlüðü yapmasýnýn ardýndan,<br />

1981'de Theatre de Kiel'e katýlarak 1985-1990 yýllarýnda<br />

konuk þef olarak Stockholm Kraliyet Operasý, New<br />

York Þehir Operasý gibi uluslararasý operalarda prodüksiyonlar<br />

yönetti. 1990-1997 yýllarýnda Müzik Direktörlüðü görevini<br />

sürdüren Weise, Avrupa, ABD, Ýsrail ve Asya'da turneler<br />

gerçekleþtirerek; Madrid Devlet Orkestrasý, Ýspanyol Radyo<br />

Orkestrasý, Lizbon Devlet Orkestrasý ile Hamburg ve<br />

Çin'deki filarmoni orkestralarýný yönetti. Uluslararasý<br />

basýnýn yoðun ilgi gösterdiði Wesie, önde gelen<br />

tüm Alman, Fransýz ve Ýspanyol orkestralarýný<br />

yöneterek, pek çok konsere de imza attý.<br />

Yýlbaþý konserleri biletleri, Bilkent Konser<br />

Salonu giþesi dýþýnda, Dost Kitabevleri (Kýzýlay,<br />

Kavaklýdere, Ankuva), Beymen (Arjantin<br />

Caddesi) ve Diapason'dan (Kavaklýdere)<br />

temin edilebilir. Ücretsiz servisler<br />

ise, Tunus Caddesi, Sýhhiye Köprüsü<br />

ve Milli Kütüphane önünden, konserden<br />

bir saat önce kalkacaktýr.<br />

Puccini’nin ölümsüz eseri “Manon Lescaut”<br />

<strong>Ankara</strong> Devlet Opera ve Balesi, Puccini'nin<br />

ölümsüz eseri "Manon Lescaut"yu,<br />

46 yýl aradan sonra <strong>Ankara</strong>lý seyircilerle<br />

buluþturuyor.<br />

<strong>Ankara</strong> Devlet Opera ve Balesi Baþrejisörü<br />

Murat Göksu, tarafýndan sahnelenen<br />

eser, 2009 sezonu boyunca izleyicilerle<br />

buluþacak. Ünlü besteci Puccini'nin<br />

doðumunun 150. yýldönümü nedeniyle<br />

sahnelenen eser, tutkulu ve hüzünlü<br />

bir aþk hikayesini konu alýyor.<br />

Orkestra þefliðini dönüþümlü olarak<br />

Tulio Gagliardo Varas ve Alessandro Cedrone yaptýðý<br />

eserin konusu kýsaca þöyle:<br />

"Ýnsan yaþamýndaki denge, insanýn doðasý ve aklýnýn<br />

ahengini yakalamasýyla varolur. Ne zaman ki insanýn doðasý<br />

ve aklý arasýndaki denge bozulur, o zaman kaos<br />

Ýklim deðiþikliði resimlerle anlatýlacak<br />

Birleþmiþ Milletler Çevre Programý'nýn (UNEP), Bayer<br />

AG ile birlikte düzenlediði 18. Uluslararasý Çocuk Resim<br />

Yarýþmasý'nýn bu yýlki temasý "Ýklim deðiþikliði: Önümüzdeki<br />

Zorluk". Dünyanýn dört bir yanýndaki çocuklar, iklim deðiþikliðiyle<br />

mücadele yollarý hakkýndaki görüþlerini kâðýda dökmeye<br />

davetliler.<br />

Son baþvuru tarihi 15<br />

Ocak 2009 olan 18. Uluslararasý<br />

Çocuk Resim Yarýþmasý,<br />

6 ila 14 yaþlarý arasýndaki<br />

tüm çocuklarýn katýlýmýna<br />

açýk. Global yarýþmanýn<br />

birincisi, seçilecek iki ikinci<br />

baþlar… Paris'te bir manastýra gitmek üzere<br />

kumar ve para düþkünü abisiyle yolculuða çýkan<br />

Manon'un kaosu, yolculuðu sýrasýnda vergi<br />

tahsildarý faþist ruhlu yaþlý zengin Geronte ve<br />

hep birlikte geceyi geçirecekleri handa fakir<br />

delikanlý Des Grieux ile tanýþmasýyla baþlar.<br />

Des Grieux, Manon'a aþýk olur. Ancak, yaþlý<br />

zengin Geronte de Manon'u çok beðenmiþtir.<br />

Bunu kýzýn abisine üstü kapalý bir þekilde açar.<br />

Paraya karþý zayýf olan Lescaut kardeþini bu<br />

zengin adama vermeye razý olur. Bunu öðrenen<br />

Des Grieux, Manon'u birlikte Paris'e kaçmaya<br />

ikna eder. Birlikte giderler. Manon, saf ve bakir bir<br />

delikanlý olan Des Grieux'nün aþkýna sahip olur. Ancak<br />

Des Grieux ile parasýz sýkýntýlý aylar geçirdikten sonra,<br />

içindeki doyumsuz ruhuna boyun eðer, insaný kul eden<br />

parayý ve ihtiþamý seçer.”<br />

ve dünyanýn çeþitli bölgelerinden kazananlar, 2009 yýlýnda<br />

çocuklar arasýnda düzenlenecek uluslararasý çevre etkinliðine<br />

katýlmaya davet edilecekler, Bayer ve UNEP'in düzenleyeceði<br />

bir törenle ödüllerini alacaklar. Katýlýmcýlar, çok cazip<br />

para ödülleri ve diðer çeþitli ödüller de kazanma þansýna<br />

sahipler. UNEP, resimleri New York'taki Birleþmiþ Milletler<br />

Genel Merkezi'nde ve farklý yerlerde sergileyecek.<br />

1991 yýlýndan beri, 100'den fazla ülkeden 190 bin çocuðun,<br />

dünyanýn durumu hakkýndaki korkularýný ve umutlarýný<br />

ifade ettikleri bu resim yarýþmasý, Bayer ile UNEP arasýnda<br />

2004 yýlýndan beri sürdürülen ortaklýðýn tamamlayýcý bir<br />

parçasý ve devamý.<br />

Ayrýntýlý bilgi için: www.unep.bayer.com<br />

21<br />

ARALIK2008 kolejliler


aktüalite<br />

22<br />

24 Kasým Öðretmenler Günü Tüm Yurtta ve Okulumuzda Kutlandý<br />

80 mezunumuz Pýnar Ülkülü'nün babasý Sayýn Orhan Ülkülü, eski bir veli, öðretmen ve<br />

þair olarak "Öðretmenin Umudu" adlý þiirini bizlerle paylaþtý.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði olarak<br />

tüm mezunlarýmýzýn, öðretmen ve idarecilerimizin,<br />

veli ve öðrencilerimizin yeni yýlýný kutluyor,<br />

saðlýk, baþarý ve mutluluklar diliyoruz.<br />

ÖÐRETMENÝN UMUDU<br />

Bu sabah bir baþkaydý yer yüzüm,<br />

Bu sabah renk renkti ortalýk...<br />

Bu sabah aydýnlýk<br />

Bir sýnýfa baþlamýþtý günüm.<br />

Böyle güleç deðildi sýralar,<br />

Böyle deðildi kara tahta eskiden,<br />

Böyle deðildi onlarýn<br />

tanýdýðým yüzleri,<br />

gözleri, gözleri, gözleri...<br />

Bana bakýyordu yeniden;<br />

Beni dinliyordu herbiri,<br />

Geçip gitmiþ yýllarýn<br />

yýllarýn ötesinden...<br />

Ýþte ön sýrada çelimsiz,<br />

ince bacaklý Çiðdem,<br />

Ak bir gömlek geçirmiþ sýrtýna,<br />

geldiðimden habersiz<br />

Dinliyordu bir hastanýn kalbini,<br />

Eðilmiþ bir yatak üstüne...<br />

Yanýnda Ayþe Kara,<br />

Taramýþ saçlarýný arkaya<br />

Ve bir yüksek kürsüye çýkmýþ<br />

Anlatýyordu Atatürk’ü<br />

kendinden daha mutlu,<br />

daha mutlu çocuklara...<br />

Arka sýrada Fatma Konca,<br />

Elinde bir büyük fýrça,<br />

Bir duvarý, bir evi boyuyordu<br />

kendi boyunca!...<br />

Bir gemi duruyordu yanda,<br />

bacasý duman duman,<br />

Ýçinde bizim Kazým Ýleri,<br />

Olmuþ korkusuz bir kaptan,<br />

Aþýyordu korkunç denizleri!...<br />

Saðýnda Mustafa Yurderi,<br />

Elinde bir pergel bir cetvel,<br />

Yürütmek için trenleri,<br />

Deliyordu daðlarý bir güzel!<br />

Onun ötesinde Osman,<br />

Altýnda bir kamyon kocaman,<br />

Unutmuþtu sýfýr aldýðýný<br />

Hesaptan, coðrafyadan,<br />

Sayýyordu kilometreleri,<br />

köprüleri, dereleri...<br />

Ama kendinindi arabasý,<br />

Evi vardý, tarlasý vardý,<br />

Çoluðu çocuðu vardý çoktan,<br />

Hoþnuttu yaþamaktan...<br />

Bu sabah uykusuz deðildi gözleri<br />

Bu sabah soluk deðildi, hasta deðildi,<br />

Tanýdýðýnýz küçücük yüzleri;<br />

Üþümüyordu elleri,<br />

Kanamýyordu dizleri,<br />

Unutmuþlardý beni seni onu,<br />

Unutmuþlardý sizleri,<br />

Unutmuþlardý unutmuþlardý, eski ve acý günleri...<br />

Bu sabah baþka sabahtý, aydýnlýk ve arý<br />

Bu sabah mutluydum<br />

Bu sabah onlarý duydum<br />

onlarý gördüm bu sabah...<br />

(1962)


<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 91 Mezunlarý<br />

Koruluðu oluþturuldu<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 91 mezunlarý bir araya gelerek, bir<br />

koruluk oluþturdular. Koruluðun oluþturulmasý için 818<br />

mezun arasýndan 90 mezun maddi destek ve diðer mezunlar<br />

da manevi destek verdi. Ahmet Bülent Özer'91 öncülüðünde<br />

yapýlan çalýþmada 1,500 adet 1,25 boyunda<br />

sedir aðacý Balýkesir'den getirtildi. 91 mezunlarý 29 Ekim<br />

Pazar günü saat 13:30'da koruluðun oluþturulacaðý Konutkent<br />

ile Park Caddesi arasýnda yer alan Atatürk Orman'ý<br />

içindeki yerde buluþarak, koruluðun ilk aðacýný diktiler.<br />

Özer, konuyla ilgili olarak dergimize yaptýðý açýklamada,<br />

"Bu etkinliðimizin amacý; tüm Türkiye çapýnda belki diðer<br />

Kolej mezunlarýnýn ve hatta bu konuya duyarlý diðer<br />

okul mezunlarýnýn bu gibi aktiviteler ile aðaçlandýrma seferberliði<br />

baþlatabilmektir" dedi. 91 mezunlarý tarafýndan<br />

baþlatýlan bu faaliyet, diðer dönem mezunlarýnýn da dikkatini<br />

çekmiþ. Özer, 92 ve 96 mezunlarýnýn da koruluðun ge-<br />

Beypazarý<br />

Gezisi<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði<br />

tarafýndan 23 Kasým Pazar günü<br />

Beypazarý Gezisi düzenlenmiþtir.<br />

Düzenlenen günde mezunlarýmýz<br />

birlikte olmanýn keyfini çýkardýlar.<br />

duyurularýmýz<br />

niþletilmesi için kendileriyle irtibata geçtiklerini, hedeflerinin<br />

koruluðu 10,000 aðaçlýk bir alana dönüþtürmek olduðunu<br />

ifade etti. Konuyla ilgili olarak Ahmet Bülent Özer'e<br />

0532 2162643 numaralý telefondan ulaþýlabilir.<br />

23<br />

ARALIK2008 kolejliler


duyurularýmýz<br />

24<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Devlet Klasik Türk Müziði Korosu’ndan<br />

Atatürk'ü Anma Konseri<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />

Derneði, 15 Kasým 2008<br />

günü Devlet Resim ve Heykel<br />

Müzesi Konser Salonun'da<br />

Atatürk'ü Anma Konseri düzenledi.<br />

<strong>Ankara</strong> Devlet Klasik Türk<br />

Müziði Korosu'nun Klasik Türk<br />

Müziði'nden örnekler seslendirdiði<br />

konsere çok sayýda mezunumuz<br />

katýldý. <strong>Ankara</strong> Devlet<br />

Klasik Türk Müziði Korosu'nda<br />

tanbur sanatçýsý olarak görev<br />

yapan Tevfik Soyata'nýn yönettiði<br />

konserin sunuculuðunu Elif<br />

Arslan yaptý. Konserin bitiminde<br />

Dernek Baþkaný Bülent<br />

Baðdatlý, Tevfik Soyata'ya bir<br />

plaket sundu.


duyurularýmýz<br />

Point Bowling, Antalya'da Kolejliler'i bekliyor<br />

1985 mezunumuz Murad Sadun tarafýndan Antalya'da<br />

açýlan Point Bowling, 2006 yýlýndan bu yana faaliyet göstermektedir.<br />

Antalya Lara Bölgesi'nde 1800 m2'lik bir alana<br />

sahip olan Point Bowling, bar, bistro, restaurant, kids<br />

garden, bowling (10 lane), rodeo ve arcade bölümlerinden<br />

oluþmaktadýr.<br />

78 mezunlarý<br />

<strong>Ankara</strong> Tenis<br />

Kulübü’nde<br />

buluþtu<br />

78 mezunlarýmýz <strong>Ankara</strong><br />

Tenis Kulübü’nde biraraya<br />

geldiler. 20 Kasým 2008 tarihinde<br />

gerçekleþen organizasyonda<br />

78 mezunlarý 78<br />

üstü katýlýmla buluþtular.<br />

Kolejlilere %20 indirim saðlayan ve Kolej köþesiyle<br />

dikkat çeken merkez, tüm aile bireylerine tek bir merkezden<br />

seslenerek güzel, kaliteli ve eðlenceli vakit geçirtmeyi<br />

amaçlamaktadýr. Point Bowling, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunlarýný<br />

Happy Hour'larda aðýrlayarak ev sahipliði yapmaktadýr.<br />

Torch'ta anlamlý buluþma<br />

25<br />

13 Kasým 2008 Torch'da 56-57-58 ve 59 dönem<br />

mezunlarýmýzdan bir kýsmý buluþarak, keyifli bir gün<br />

geçirdiler. Mezunlarýmýz arasýnda Erdem Tulgar'57,<br />

Oktay Erentürk'56, Feridun Kara'57, Cevat Ertay'56,<br />

Basri Ekni'56, Osman Kabalak'56, Cengiz Özdemir'58,<br />

Azmi Binerbay'56 ve Erman Bilgen'59 bulunuyordu.<br />

ARALIK2008 kolejliler


izim dünyamýz<br />

26<br />

82 mezunlarýnýn 2. Geleneksel Toplantýsý<br />

Bizler 82 <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunlarý olarak gerçekten<br />

çok þanslýyýz. Çünkü yýllar önce okul sýralarýnda, koridorlarda<br />

baþlayan arkadaþlýðýmýzý giderek daha da güçlenen baðlarla<br />

bugünlere taþýyabildik. Önceleri küçük gruplar halinde<br />

baþlayan birlikteliklerimiz sevgili Murat Ayaþ'ýn Yahoo Grubunu<br />

kurmasý ve her geçen gün gruba yeni dönem arkadaþlarýmýzýn<br />

katýlýmýyla kocaman bir aileye dönüþtü. Böylece kimi<br />

zaman <strong>Ankara</strong>'da, Ýstanbul'da hatta uzak kýtalardaki þehirlerde,<br />

kimi zaman Kurufasulye'de, yýlbaþý partilerinde, kimi zaman<br />

meyhanelerde, fasýllarda, karlý Ýstanbul gecelerinde,<br />

bruchlarda, boðazda teknelerde, 20.- 25. yýl balolarýmýzda,<br />

geçtiðimiz yýl <strong>Ankara</strong>'da 82'liler 1. Geleneksel Toplantýsý'nda<br />

ve son olarak da 15 Kasým gecesi Ýstanbul Tarabya Torch'da<br />

düzenlediðimiz 82'liler 2. Geleneksel Toplantýsý'nda bir araya<br />

geldik.<br />

O gece yenilenmiþ, daha da bir güzel olmuþ sýcacýk lokalimiz<br />

karþýladý bizi, sanki bir ev partisindeydik ve týpký evimizdeymiþ<br />

gibi rahattýk. Neler mi yaptýk? Yedik, içtik, kahkahalarla<br />

güldük, halaylar çektik, avaz avaz "Bozkýrda Yeþil Bir<br />

Yuva"yý söyledik, nostaljik parçalar eþliðinde danslar ettik, piyangolar<br />

çektik, yeni evlenenleri ve doðum günü olanlarý<br />

kutladýk. Bu toplantýlarý unutulmaz kýlan herkesin hiçbir ortamda<br />

olamayacaðý kadar yapmacýktan uzak, gerçek hayatta<br />

giydiði zýrhlarýndan arýnmýþ, gerçekten kendisi gibi olmasý.<br />

Ýþte bu yüzden her seferinde, her toplantýnýn tadý damaðýmýzda<br />

kalarak, en güzel arkadaþlýklarý, dostluklarý paylaþarak<br />

ayrýlýyoruz.<br />

O gece de zaman öylesine hýzlý aktý ki, yine birbirimize<br />

doyamadýk, yine sohbetler yarým kaldý, yine hasretler bitmedi.<br />

Gecenin sonunda yüzümüzde kocaman gülümseme, yüreðimizde<br />

sýmsýcak sevgi ve ayaklarýmýzdaki sýzýlarla ayrýlýrken<br />

bir sonraki toplantýnýn planlarýný yapmaya baþladýk bile.<br />

Geceye ait katýlan arkadaþlarýmýzýn bazýlarýnýn geceyle ilgili<br />

düþünceleri þöyle:<br />

Gecenin dans þampiyonu Erdoðan: "Ýþte bir ‘muhteþem<br />

buluþmanýn inanýlmaz keyfini’ yaþadýk ve yaþýyoruz hep beraber.<br />

Emeði geçen bütün arkadaþlar, ellerinize, kollarýnýza<br />

saðlýk, verdiðiniz emeklere sonuna kadar deðdi.”<br />

Banu Tozkoparan: "Özen ve emek sarf edildiði gayet net<br />

olan fevkalade bir geceydi. AAA ekürisi (Aycan, Aslýhan, Aydan),<br />

Rengin, Tufican, Uður, Hayyam için ellerinize, gönlünü-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

ze saðlýk, bundan<br />

iyisini þu an düþünemiyorum."<br />

Sibel Cabi: "Geç<br />

kaldým bu güzel akþama<br />

teþekkür etmek<br />

için. Ne kadar<br />

isteyerek gelmiþim<br />

ki doktor ayakta kalma<br />

dediði halde hiç<br />

oturmadýðýmýz gibi<br />

herhalde mutluluktan ertesi gün de hiç bir aðrý ve yorgunluk<br />

taþýmadým. Erdoðan'ýn dediði "SEVGÝ" bu olsa gerek."<br />

Ülkem Aydýn: "Bugüne kadar yapýlan ve yapýlacak olan<br />

küçüklü büyüklü toplantýlara ek olarak yýlda bir kez çook kalabalýk<br />

toplanmayý gelenek haline getirelim diyerek geçen yýl<br />

baþlattýðýmýz 82 Mezunlarý Geleneksel Yýllýk Toplantýsýnýn<br />

ikincisinin gerçekleþmiþ olmasý beni çok mutlu etti."<br />

Dr. Ümit Yazman'ýn yorumu ise geceye damgasýný vurdu:<br />

"Görmek ve söylemek lazým ki, böyle toplantýlarýn baþarýsýnýn<br />

ardýndaki sýr herkesin iyi niyetli, hesapsýz ve kasmadan,<br />

en sahici ve yapmacýklýktan uzak halleri ile bir araya<br />

gelmesi, kimsenin eðleniyor gibi yapmadan eðleniyor olmasýdýr.<br />

Bu gecelerin görünen yüzünde, paylaþtýklarýnýzý hatýrladýðýnýz<br />

ve paylaþamadýklarýnýzý telafi etmeye çalýþtýðýnýz ortamlarýn<br />

keyfini yaþarsýnýz. Farkýnda olduðunuz ve size keyif<br />

veren bir süreçtir. Görünmeyen yüzünde ise, kýrklý yaþlarýnýzý<br />

aþarken yalnýz olmadýðýnýzý görürsünüz. Var oluþunuzda,<br />

önünüzdeki sürenin geride býraktýðýnýz süreden muhtemelen<br />

daha kýsa olduðu gerçeði pusuya yatmýþ beklerken, siz kendinizi<br />

"teen" yaþlarýnýzýn müzikleri eþliðinde zamana baþkaldýrmýþ<br />

ve ayný kaderi paylaþtýðýnýz insanlarla çevriliyken daha<br />

güvende hissedersiniz. Farkýnda olmadýðýnýz ve sizi çok<br />

rahatlatan bir süreçtir. Sonuç olarak bunlarýn hiçbirini düþünmezsiniz..<br />

Ýçersiniz, gülersiniz ve dans edersiniz. Eðlenirsiniz.<br />

Ben de öyle yaptým.."<br />

Aydan Ercan'82


Mezunlar Orkestrasý kuruldu<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ndeyim, evet daha dün gibi koridorlarýnda<br />

koþturduðumuz, dersler, sýnavlar, öðretmenlerle boðuþtuðumuz<br />

günler gözlerimin önünden geçiyor. Bir öykünün<br />

parçasýyým sanki. Öyküleri okurken "acaba bunlar yaþanmýþ<br />

mýdýr, hayal ürünü müdür" diye kendi kendime sorardým.<br />

Þimdi anlýyorum ki, her öyküde bir yaþanmýþlýk varmýþ…<br />

Beni bu duygulara sürükleyen þey tekrar <strong>TED</strong>'de, hem de o<br />

çok sevdiðim orkestramla birlikte <strong>TED</strong>'de oluþumdu.<br />

"<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlar Orkestrasý kuruluyor, bahar<br />

konserinde sahne alacaklar!" diye her tarafta duyurular yapýlýyordu,<br />

orkestra þefimiz Ahmet Hoca'm da beni arayýp haber<br />

verdiðinde kanatlanmýþtým. "Obuam yok!" diyecek oldum,<br />

Ahmet Hoca o kolayca çözüm bulan sesiyle "Aaa o da<br />

bir þey mi, obuan hazýr Çýnar" demiþti. Bir heyecan ki demeyin<br />

gitsin.<br />

Ýnternette gruplar kuruldu, koordinasyon ekipleri oluþturuldu<br />

ve eskiden olduðu gibi pazar günü çalýþmalarýna hemen<br />

baþladýk. Üniversitelerimizin o çok yoðun ders koþturmacasý<br />

arasýnda yeni kampüsümüzdeki odamýza uçarak gidiyorduk,<br />

herkes birbirini o kadar çok özlemiþti ki... Orkestranýn<br />

kattýðý o güzel dostlarý tekrar görmek, onlarla birlikte Ahmet<br />

Hocamýzýn karþýsýnda tekrar çalmak ne büyük duyguydu<br />

anlatamam… Çalýþmalar ilerledikçe, "acaba yeniden ayný<br />

güzellikte çalabilecek miyiz" kaygýsýný üzerimizden atmýþtýk.<br />

Derken o büyük gün geldi: 31 Mayýs 2008. Bir cumartesi<br />

akþamý saat 19.00'da, eskilerde olduðu gibi konser coþkusu<br />

aynen canlanmýþtý. Erkekler smokinlerini, kýzlar da siyah elbiselerini<br />

giyinmiþler, hala ortaokuldaymýþ gibi çocuksu heyecanlarýyla<br />

ODTÜ Kültür Kongre Merkezi, Kemal Kurdaþ Salonu'nda<br />

sahnedeki yerlerini almýþlardý.<br />

Ve o büyük an geldi, Ulvi Cemal Erkin'in dans rapsodisi<br />

"Köçekçeler", ilk heyecanla baþladý. Sahnede enstrümanlarý-<br />

bizim dünyamýz<br />

mýza üflediðimiz sesin uyandýrdýðý haz, Türk Beþleri'nin en lirik<br />

bestecisi olan Ulvi Cemal Erkin'in duygusallýðýyla birleþince<br />

ortaya kolay unutulamayacak anýlar çýktý. Artýk sadece çalýyorduk,<br />

taaa ki alkýþlarý duyduðumuzda kendimize gelebildik.<br />

Ardýndan yine Belçikalý bestesi Franz Von Suppe'nin büyük<br />

bir eseri olan "Leichte Kavallerie" üvertüründe trompetler<br />

eþliðinde süvari alayýnýn kalk borularýný, atlarýn týrýs gidiþlerini<br />

ve su baþýndaki dinlenme molasýný belirgin bir þekilde dinleyicilere<br />

aktardýk. Ardýndan popüler valslerin en etkileyici örneklerinden<br />

biri olan "Donauwellen Walser" yani Tuna Dalgalarý,<br />

Fransýz besteci Georges Bizet'in opera eseri Carmen ve<br />

Strauss'tan Radetsky Marþý geldi... Eskiden olduðu gibi Ahmet<br />

Hoca, arkadaþlarýmýz, ailelerimiz ve bizi izleyen öðretmenlerimizin<br />

sevgi dolu gözleri içinde profesyonelliðimizi ortaya<br />

koymuþtuk. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> tarihinde, güzel ve büyük<br />

bir buluþma gerçekleþmiþti.<br />

O güzel <strong>TED</strong> kucaðýnda bize yýllarca yer aldýðýmýz nefesli<br />

sazlar orkestrasýnda tekrar çalma zevkini tattýran Ahmet hocamýza,<br />

arkadaþlarýmýza ve yuvamýz <strong>TED</strong>'e çok teþekkür ediyoruz.<br />

Çýnar Yeþil’06<br />

Ressam Balkan, 22'nci sergisini Ýzmir'de açtý<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> 1960 mezunu ressam Monad<br />

Balkan, 22. kiþisel sergisiyle Ýzmir'de sevenleriyle buluþtu.<br />

Konak Belediyesi Güzelyalý Kültür Sanat Merkezi Sanat<br />

Galerisi'nde 31 Ekim 2008 tarihinde açýlan sergi, 19<br />

Kasým 2008 tarihine kadar açýk kaldý.<br />

1942 yýlýnda Ýstanbul'da doðan sanatçý, daha sonra<br />

ailesiyle <strong>Ankara</strong>'ya yerleþti; "Ýstanbul asýllý <strong>Ankara</strong>lý ressam"<br />

olarak tanýndý. Annesi ressam<br />

Esma Balkan'ýn yanýsýra aile dostlarý<br />

olan devrin seçkin ressamlarýndan küçük<br />

yaþta çok dersler aldý. Balkan, daha<br />

sonralarý resim bilgi ve eðitimini<br />

Avustralya'da 'Sidney Julian Ashton<br />

Art School' da ilerletme olanaðý buldu.<br />

Balkan, resimlerinde genellikle kafeler, sokaklar, restoranlardaki<br />

yaþantýlarý konu almaktadýr. Ýnsan öðesini<br />

günlük yaþantýlar içerisinde yansýtýrken figürlerin hareketlerini<br />

yakalamaya çalýþmakla kalmayýp hareketin öncesini<br />

ve sonrasýný da izleyiciye aktarmaya ayrý bir önem<br />

vermektedir. Ýnsanlarýný zaman zaman kalabalýk bir yalnýzlýk,<br />

bazen mistik, bazen de mizahi bir umarsýzlýk içerisinde<br />

yorumlamaktadýr. Portrelerinde<br />

yüz ifadesi ön plana çýkmaktadýr.<br />

Sanatçý resimlerinde insan<br />

öðesini ana unsur olarak kullanmakta,<br />

onlarý günlük yaþantýlarý ve<br />

mekanlarý içerisinde hikaye etmektedir.<br />

27<br />

ARALIK2008 kolejliler


izim dünyamýz<br />

28<br />

Sonbahar rüzgarýnda<br />

Kolej uçurtmalarý<br />

Gönül Danýþman'78<br />

Bu etkinliðe ilk defa katýlýyoruz, ilkine<br />

gelemedik, merak ettik geldik. KolejIN'e<br />

en yakýn arkadaþlarým üye oldu. Biz de<br />

üye olmayý düþünüyoruz. Oðlum Can<br />

Burak Danýþman da <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde<br />

okuyor. KolejIN'den beklentimiz<br />

Kolej ruhunu yaþatmasý ve arkadaþlarýmýzla<br />

bir arada olabilmek.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði'nin ikincisini düzenlediði Uçurtma<br />

Þenliði, yine çok keyifli ve geniþ katýlýmlý geçti. Ekim ayýnýn ikinci Pazar günü<br />

yapýlan organizasyonda uçurtmalar, sonbahar rüzgarýnda farklý bir güzellikte<br />

gökyüzünde havalandýlar. Ýkinci þenliðe ilkine katýlamayanlarýn yaný<br />

sýra katýlýp da çok memnun kalan mezunlar ve öðrenciler de büyük ilgi<br />

gösterdiler. Þenlikte inþaatý devam eden KolejIN <strong>Ankara</strong> Tesislerinin tanýtýmý<br />

da yapýldý ve isteyen veli ve mezunlar tesisi yakýndan gezme fýrsatý buldular.<br />

Ýkinci Uçurtma Þenliðinde farklý olarak En Küçük Uçurtmacý, En<br />

Yüksek Uçurtma ve En Güzel Uçurtma sahiplerine de birer plaket verildi.<br />

Erdal Aygüneþ'78<br />

Baharda da yapýlmýþ fakat ben ilk defa geliyorum.<br />

Yeni bir etkinlik olduðu için nasýl bir etkinlik olduðunu<br />

görmek istedik. Kuru Fasulye gibi diðer<br />

etkinliklere sürekli katýlýyoruz. KolejIN'e üye olalý iki<br />

sene oldu. Bana kalýrsa çok geç kalýnmýþ bir tesis.<br />

Tamamlandýðýnda çok iyi bir yer olacaðýný düþünüyorum.<br />

Ýlerde tüm mezunlarýn yararlanabilmeleri,<br />

Kolej ruhunun yaþatýlmasý için bu tesisin çok<br />

gerekli olduðunu düþünüyorum.<br />

Zuhal Saðlam<br />

Eþim Çaðlar Saðlam 1987<br />

Kolej mezunu, çocuklarým<br />

Kolej’de okuyor. Þenlik çok<br />

eðlenceli keþke hava da daha<br />

güzel olsaydý. KolejIN Tesislerine<br />

üye olduk ve biran önce açýlmasýný<br />

bekliyoruz. Tesis evimize<br />

çok yakýn olduðu için bütün<br />

günümüzü burada geçiririz diye<br />

düþünüyorum.


Selçuk Pehlivanoðlu’81<br />

Mezunlar Derneðimiz son birkaç yýldýr baþlattýðý<br />

ataklarý devam ettiriyor. Uçurtma Þenliði gibi<br />

etkinlikler mezunlarýmýzýn ve ailemizin üyelerinin<br />

bir araya gelmesine çok büyük etken oluyor. Bu<br />

ikinci þenlikte de hava koþullarýna raðmen çok iyi<br />

bir katýlým var. Ýnsanlar birbirleriyle çocuklarýyla beraber<br />

bu eðlenceyi yaþýyorlar. Önemli olan birlikte<br />

güzel bir þeyler hissedebilmek. Mezun derneklerinin en önemli görevleri de<br />

budur. Yakýnda tüm Türkiye'deki <strong>TED</strong> Mezun Dernekleri, federasyon haline<br />

dönüþtükten sonra, bu tür faaliyetler Türkiye çapýnda daha fazla yapýlmaya<br />

baþlanacak. KolejIN Tesisleri yýllardýr yapýlmasý gereken bir yapý. KolejIN'i tanýtýcý<br />

bu tür faaliyetler, onun hýzlanmasýnda, tanýnmasýnda, herkesin yer almasýnda<br />

ve katký payý vermesinde büyük bir etken olmaktadýr. Umarým bu çalýþmalarla<br />

üye sayýmýz bugünkü rakamlarýn çok daha üzerine çýkar ve KolejIN'i<br />

çok daha süratli bir þekilde bitiririz.<br />

Deniz Özme Sürücü'81<br />

Çok güzel ve baþarýlý bir organizasyon, her<br />

þey düþünülmüþ. KolejIN Tesisleriyle ilgili burada<br />

bilgi aldým. <strong>Ankara</strong>'da olursam en kýsa zamanda<br />

üye olmayý düþünüyorum. Tesiste bulunacak<br />

olimpik havuz, tenis kortlarý, spor salonlarý,<br />

arkadaþlarýmýzla bir araya gelebileceðimiz<br />

lokaller cazip geliyor.<br />

En Güzel Uçurtmanýn sahibi<br />

Nurhan Aydýnalp (3/A)<br />

En Küçük Uçurtmacý, Aslan Çimþit<br />

En Yüksek Uçurtmanýn sahibi<br />

Efehan Yakýn (4/T)<br />

bizim dünyamýz<br />

29<br />

Bülent Baðdatlý'81<br />

Bugün ikincisini düzenlediðimiz<br />

Uçurtma Þenliði bundan<br />

sonra da geleneksel hale gelecek.<br />

Çünkü üye ve velilerimizin<br />

katýlýmý çok iyi. Havanýn biraz<br />

rüzgarlý olmasýna raðmen gayet<br />

memnunuz. Önümüzdeki<br />

yýl ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yine iki kere yapýlacak.<br />

Ama sonbaharda yapýlacak olaný biraz daha öne<br />

çekmeyi düþünüyoruz. Bu tür etkinliklerin amacý KolejIN'i<br />

üyelerimize ve velilerimize tanýtmak ve bu vesileyle Kolej<br />

camiasýna katkýda bulunmak. Bugün üyelikler alýnmýþ ve<br />

bi lgilendirmeler yapýlmýþ, bu çok sevindirici. Bunlarýn devamý<br />

gelince amacýmýza ulaþmýþ olacaðýz.<br />

Öykü Yalçýn'94<br />

Kolej camiasý içinde çok uzun<br />

zamandýr varým. Bu uçurtma þenliði<br />

hem mezunlarý bir araya getirmek<br />

hem de derneðimizin en önemli faaliyeti<br />

olan KolejIN'i tanýtmak açýsýndan<br />

çok önemli. KolejIN'in tanýtýlmasý<br />

ve üyeliklerin artýrýlmasý için, Dernek<br />

büyüklerimizle birlikte çalýþmalar<br />

yapýyoruz. Uçurma Þenliði çok<br />

güzel geçiyor, çok hoþ bir ortam<br />

var. KolejIN'in mezunlarýmýzýn sýk sýk<br />

bir araya geldiði bir ortam olmasýný<br />

ümit ediyorum.<br />

Banu Akýn<br />

Kýzým Zeynep Akýn birinci sýnýfta. Öncekine<br />

gelemedik, ilk defa geldik. Organizasyon çok<br />

güzel. Çocuklar koþarak geldiler. KolejIN'e henüz<br />

üye olmadýk ama eþimle düþünüyoruz. Üye olduktan<br />

sonra tesisin tüm sosyal imkanlarýndan<br />

bol bol faydalanmayý umuyorum. Bu tesis bize<br />

ailecek bir arada olma imkaný saðlayacak. Çocuklarýmýz<br />

için çok faydalý olacaðýndan eminim.<br />

ARALIK2008 kolejliler


izim dünyamýz<br />

30<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi Müdürü Aydýn Ünal:<br />

Baþarýlý Olmak<br />

Her Öðrencinin Hakkýdýr<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi'nde müdür oluncaya<br />

kadar geçen süreçte kariyer geliþiminizi özetleyebilir misiniz?<br />

Öncelikle sözlerime, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel<br />

Lisesi Müdürü olarak, 2008-2009 öðretim yýlýnýn ve<br />

geleceðin <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý için baþarýlý<br />

ve tarihsel misyonumuza uygun olarak geçmesi<br />

temennisiyle baþlamak isterim.<br />

1982 yýlýnda <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi<br />

Tarih Bölümü'nün Yakýnçað Kürsüsü'nde yüksek öðrenimime<br />

baþladým ve 1986 yýlýnda mezun oldum.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi Müdürlüðüne 01<br />

Eylül 2008 tarihinde atanan Sayýn Aydýn ÜNAL'la kendisi<br />

ve okulumuzla ilgili konularda bir söyleþi yaptýk.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

1986-1987 yýlýnda Kolej'de eðitim ordusuna katýldým. Kolej<br />

dýþýnda bir öðretim kurumunda görev yapmadým; yani mesleði<br />

ve yöneticiliði Kolej'de öðrendim. Kýsaca, Kolej benim için<br />

yeni bir hayatýn baþlangýcý oldu dersem yanlýþ olmaz.<br />

Öðretmenlik görevine baþladýktan 3 yýl sonra 1990-1993<br />

yýllarý arasýnda Kat Müdür Yardýmcýlýðý ve o yýllarda Okul Koruma<br />

Derneði tarafýndan açýlan ve geniþ bir öðrenci grubuna hizmet<br />

veren Üniversiteye Hazýrlýk Kurslarý Müdür Yardýmcýlýðýna<br />

atandým. Bu dönemde Okul Müdürümüz Sayýn Ý.Hakký Mergenci<br />

ve Rahmetli Ýlknur Karaova'dan ve Müdür Baþ Yardýmcýmýz<br />

Ruhiser Mergenci'den çok þey öðrendiðimi þimdi daha iyi<br />

anlýyorum. Okulumuzdaki iþlerin yoðunluðu dolayýsýyla<br />

1993-1994 öðretim yýlýnda Genel Muavin olarak görev<br />

aldým. Aslýnda o dönemde müdürümüz olan Ýlknur Hocam'ýn<br />

beni uygun görüp atadýðý bu görev, bir anlamda<br />

Müdür Baþ Yardýmcýlýðýna hazýrlýk ve idareciliðin bu seviyesini<br />

öðrenme süreci olarak geçti diyebilirim. Bu dönemin<br />

sonunda, 1994-1997 yýllarý arasýnda Müdür Baþ


Yardýmcýlýðý görevine getirildim. Bu dönemde okul müdürümüz,<br />

Kolej mezunu olan Sayýn Bilge Nazikioðlu idi. Bu dönem,<br />

ders geçme ve kredili sistemin uygulandýðý farklý ama zevkli bir<br />

dönem oldu benim için. Kolej kültürü ve iklimi konusunda Bilge<br />

Hocamdan öðrendiklerimi asla inkâr edemem.<br />

1997-2001 yýllarý arasý benim için, tarih öðretmeni olarak<br />

Kolej öðrencilerine yararlý olma çabasý ile geçti. 2001-2002 öðretim<br />

yýlýnda ikinci kez Müdür Baþ Yardýmcýlýðý görevine atandým<br />

ve bu görevimi 1 yýl, Kolej mezunu Sayýn Nilgün Gökçora'nýn<br />

okul müdürlüðü sýrasýnda yürüttüm.<br />

01 Eylül 2002 - 27 Haziran 2008 tarihleri arasýnda ise kat<br />

müdür yardýmcýlýðý ve ÇAGEP Kurslarýndan sorumlu Müdür<br />

Yardýmcýsý olarak görev yaptým ve bu dönemde yine Kolej mezunu<br />

Sayýn Melike Toklucu okul müdürüm oldu. Nilgün Hocam<br />

ve Melike Hocam'dan öðrendiklerim, yöneticilik kültürümün olgunlaþmasýnda<br />

etkili oldu dersem doðru olur diye düþünüyorum.<br />

27 Haziran 2008 tarihinde Vakýf Yönetim Kurulumuzun kararý<br />

ile okul müdürlüðü görevini üstlendim. Aslýnda ben okul<br />

müdürlüðü yerine okul yöneticiliði veya eðitim yöneticisi demeyi<br />

tercih ediyorum. Son günlerde "yönetim" yerine "yönetiþim"<br />

kavramýnýn kullanýlmasýndan da büyük keyif alýyorum.<br />

Özetlemek gerekirse, 22 yýllýk mesleki yaþantýmýn 15 yýldan<br />

fazlasý yöneticilik ve planlama ile ve geniþ öðrenci gruplarýyla<br />

yaþama ve öðrenme dönemi olarak geçti diyebilirim.<br />

Kolej sadece akademik anlamda deðil, spor, kültür, sanat<br />

vb. alanlarda öðrencisini donanýmlý yetiþtirmeyi hedefleyen<br />

bir okul. Ayný zamanda öðrencinin kiþisel geliþimine<br />

de önem veriyor. Bu alanda neler yapýlmakta, planlanan<br />

yeni faaliyetler var mý?<br />

Gerçekleþtirdiðimiz eðitim ve öðretim etkinlikleri birbirlerini<br />

tamamlayan bir bütündür. Öðretim etkinliklerinde, öðretilmesi<br />

istenen konu ile ilgili olarak öðrencilerimize bilgi, beceri ve<br />

davranýþ kazandýrmak esastýr. Eðitim etkinliklerinde ise, öðrencilerin<br />

toplumumuzun bir bireyi olarak yetiþtirilmesi amaçlanmaktadýr.<br />

Bu genel yaklaþýmýn dýþýnda þunlarý söylemek isterim;<br />

bireyin bir bütün olarak kendini geliþtirmesi için spor, kültür<br />

ve sanat alanýndaki yeteneklerini kullanabileceði ortamlarýn<br />

yaratýlmasý hepimizin ortak amacýdýr. Okulumuzdaki temel ilke<br />

þudur: Öðrencilerimizden gelen ve eðitim - öðretim kadrolarýmýzýn<br />

uygun bulduðu her türlü sosyal, kültürel ve sanatsal çalýþmalara<br />

destek olmak.<br />

Bildiðiniz gibi spor alanýnda, özellikle basketbol,voleybol,hentbol<br />

gibi takým sporlarýnýn yanýnda yüzme, masa tenisi,<br />

badminton gibi bireysel sporlarýn öðrencilerimizin ilgisini<br />

çektiðini söylemek gerekir. Bu konuda spor kulübümüzün çalýþmalarý<br />

da kamuoyunca bilinmektedir. Kültür ve Sanat Haftasý<br />

geleneði yýllardýr okulumuzda devam ediyor. Resmin her dalý,<br />

müziðin her alanýnda öðrencilerimizin kendilerini geliþtirdiði<br />

herkesçe bilinmektedir. Bu arada hayatýmýza yeni girmeye<br />

baþlayan ve Genel Müdürümüzün de üzerinde çok durduðu<br />

Ýnovasyon, Tübitak, proje çalýþmalarý, Kalem Ýzleri Dergisi,<br />

<strong>TED</strong> Evrim Gazetesi'nin yaný sýra Debate Club'da görev alan<br />

öðrencilerimizin de ülkemizi Türkiye dýþýnda temsil etmeye devam<br />

ettiklerini söylemek gerekir. Düþündüðümüz temel plan<br />

bizim dünyamýz<br />

þu: Her öðrenci, yeteneðini okulumuzda bulunduðu sürede<br />

geliþtirecek düþünsel ve sanatsal zenginliði olan bir etkinlikte,<br />

projede yer almalýdýr. Bu konuda öðretmenlerimizin desteði ve<br />

rehberliði hep devam edecektir.<br />

Bu alanlardaki etkinlikler ile 21. yüzyýl insanýný yetiþtirmeyi<br />

hedefliyoruz. Beceriler alanýndan bakýldýðýnda öðrencilerimizde<br />

temel becerileri; yani okuma alýþkanlýðý ve yazma becerileri,<br />

aritmetik becerileri, konuþma ve dinleme becerilerini sürekli<br />

geliþtirmek istiyoruz.<br />

Düþünme becerilerine gelince, bunun içinde öðrenme becerisi,<br />

akýl yürütme, yaratýcýlýk, karar verme ve problem çözme<br />

dikkat çekiyor. Ayrýca öðrencilerimizin kiþilik özellikleri, kendisine<br />

ve çevresine saygý duyma, sorumluluk alabilme, toplumdaki<br />

diðer bireylerle iletiþim kurabilme becerilerinin geliþtirilmesi<br />

de en önem verdiðimiz konulardan. Bütün bunlar öðrencilerimize<br />

zenginleþtirilmiþ eðitim ve öðretim ortamlarýnýn sunulmasý<br />

ile mümkündür diye düþünüyorum. Tabii bütün bunlarýn yanýnda<br />

teknoloji kullanýmý ve bilgiye ulaþma sürecinin hep aklýmýzda<br />

bulunmasý gerektiðini de söylemek isterim.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin eðitim sistemi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz?<br />

Resmi ifade ile söylemek gerekirse <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />

Okullarý "Yabancý Dille Öðretim Yapan Okullar" statüsündedir.<br />

Yani matematik ve fen dersleri Ýngilizce olarak yapýlan bir okuldur.<br />

Öðretimde amaç tam öðrenmeyi saðlamaktýr. Bilgi teknolojilerini<br />

kullanmaktýr. Bilgiye ulaþma yollarýný öðrenciye öðretmektir.<br />

Bilindiði üzere eðitimde en önemli insan unsuru öðretmendir.<br />

Bu nedenle hýzla deðiþen dünyanýn gerektirdiði, çaðdaþ ölçüler<br />

ve hedefler doðrultusunda toplumlarý geliþtirmede toplumun<br />

lideri ve yönlendiricisi olan öðretmenlerin rolü büyüktür.<br />

Toplumdaki deðiþim ve geliþimin doðal öncüleri öðretmenlerdir.<br />

Bu noktada okulumuz bilgi, beceri ve deneyimleri üst düzeyde<br />

olan deðerli bir öðretmen kadrosuna sahiptir. Bu deðerli<br />

kadro, yüklendikleri sorumluluklarýn ve misyonun farkýnda<br />

olarak hareket etmektedir.<br />

Eðitim sisteminde uygulanan programýn esasýnda iki temel<br />

amaç saklýdýr. Bunlardan birincisi, tüm öðrencileri hem<br />

Milli Eðitim Temel Kanunu'na hem de Kolej'in de içinde yer aldýðý<br />

Kalite Yönetim Sistemi'ne uygun bireyler olarak yetiþtirmek,<br />

ikincisi ise yüksek öðrenime hazýrlamaktýr. Bu anlamda<br />

bakýldýðýnda okulumuz bu iki temel amaca yýllardýr hizmet etmiþtir.<br />

Þöyle ki okulumuzda uygulanan programlar göz önüne<br />

alýndýðýnda, 9.sýnýftan itibaren öðrencilerimizin ilgi, istek, yetenek<br />

ve amaçlarýna uygun alanlarda öðrenim aldýklarýný görürsünüz.<br />

Okulumuz yapýsal olarak Fen ve Türkçe Matematik alanýnda<br />

öðrenim gören ve yüksek öðrenime geçiþte bu alanlara<br />

uygun meslekleri seçen öðrencilerden oluþmaktadýr. Rakam<br />

vermek gerekirse, öðrencilerimizin % 80'i Fen Bilimleri ve Türkçe-Matematik<br />

alanlarýnda, % 20'si de Sosyal Bilimler ve Yabancý<br />

Dil alanýnda öðrenim görmektedir. Eðitim ve öðretim çalýþmalarýmýz,<br />

yerleþkenin bizlere ve öðrencilere sunduðu olanaklar<br />

çerçevesinde zenginleþtirilmiþ ortamlarda yapýlabilmektedir.<br />

Kitap, dergi, kaset, CD, video kaset, müzik notasý, disket,<br />

VCD, harita, tez ve DVD'den oluþan toplam 20.597 eðitim ve<br />

31<br />

ARALIK2008 kolejliler


izim dünyamýz<br />

32<br />

öðretim materyali kapasitesine sahip kütüphane ile araþtýrma<br />

kütüphanesindeki çalýþmalarýn yaný sýra elektronik sýnýf ve konferans<br />

salonundaki sunumlarla cep sinemasýndaki eðitici film<br />

gösterileri devam etmektedir. Müzisyen öðrencilerimizin gerek<br />

Kolej Sokaðý gerekse Bilim Merkezi salonunda yaptýklarý müzik<br />

sunumlarý da büyük ilgi çekmektedir. Kýsaca, yaparak ve<br />

yaþayarak öðrenme sürecinin gerekleri yerine getirilmeye çalýþýlmaktadýr<br />

Lise Kýsmý'nda ÇAGEP'ten sonra uygulanan programlar<br />

ve UB Programý hakkýnda bilgi verebilir misiniz?<br />

Aslýnda ÇAGEP'ten sonra ifadesi çok da doðru deðil. Çok<br />

Amaçlý Geliþtirme ve Eðitim Programý diye tanýmladýðýmýz ve<br />

1994 yýlýnda açýlan ve yýllarca okulumuza gerek yurt içinde gerekse<br />

yurt dýþýndaki baþarýlarýyla haklý bir gurur ve heyecan yaþatan<br />

ÇAGEP halen devam<br />

etmektedir ve bu programýn<br />

son öðrencileri 2009-<br />

2010 öðretim yýlýnda okulumuzdan<br />

mezun olacaklar<br />

ve program da böylece sona<br />

erecektir. Þu anda ÇA-<br />

GEP 11. ve 12. sýnýf kurslarýnda<br />

yüksek öðrenime,<br />

okuldaki öðretmenlerinin<br />

zengin bilgi ve deneyimlerinden<br />

yararlanarak hazýrlanan<br />

önemli bir öðrenci<br />

grubu vardýr. Hatta bu öðrencilerimizin<br />

ÇAGEP 12'de<br />

yer alanlarýnýn 2009 ÖSS<br />

sonuçlarýnýn herkesi þaþýrtacaðýna<br />

inancým hiç deðiþmedi<br />

ve bize büyük bir<br />

sevinç ve gurur yaþatacaðýna<br />

inandýðým bu sonucu birlikte göreceðiz. Motivasyonu ve<br />

beklentileri yüksek, okuluna ve öðretmenlerine güveni tam,<br />

baþarmak için emek ve çaba harcayan çok deðerli öðrencilerin<br />

olduðunu biliyor ve takip ediyoruz.<br />

Sorunuza gelince her öðrenim kurumunun birincil hedefi<br />

istikrarlý bir baþarýyý yakalamaktýr ve öðrencilerinin potansiyellerini<br />

üst seviyede kullanmaktýr. Bunun gerçekleþmesi, deðiþim,<br />

dönüþüm ve yeni programlarýn hayata geçirilmesiyle<br />

mümkün olabilir. Bu durum, kuruma dinamizm kazandýrýr. Bu<br />

konuda atýlan adýmlarýn ilki ÇAGEP, diðeri de 1999 yýlýnda baþlatýlan<br />

Uluslararasý Bakalorya Programý (UB) olmuþtur. Fazla<br />

detaya girmeden belirtmek gerekirse, Türkçe'siyle Uluslararasý<br />

Bakalorya Diploma Programý (UBDP), merkezi Cenevre'de<br />

bulunan International Baccalaureate (IB) tarafýndan uygulanan<br />

ve 16-19 yaþ arasý öðrenciler için hazýrlanmýþ, geniþ kapsamlý,<br />

üniversite öncesi iki yýllýk bir programdýr. UBDP dünyada 196<br />

ülkede 1588 okulda uygulanmakta ve 102 ülkedeki bini aþkýn<br />

üniversitede UB diplomasý kabul edilmektedir. UB diplomasýný<br />

alan öðrenciler ülkemizdeki vakýf üniversitelerinde diploma notuna<br />

göre %25 ile % 75 aralýðýnda deðiþen oranlarda burs kazanabilmektedirler.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Belirli koþullarý saðlayarak programa dahil olan öðrenciler<br />

9. ve 10.sýnýfta Hazýrlýk UB, 11. ve 12 sýnýflarda ise UBDP için<br />

öðrenim görmektedirler. Ýleri ve standart düzeylerde alýnan<br />

dersler dýþýnda öðrenciler 100 saatlik Bilgi Kuramý, 150 saatlik<br />

CAS (Yaratýcýlýk, Bedensel Hareket ve Hizmet) ve 4000 kelimelik<br />

araþtýrma teziyle ilgili görevlerini de yerine getirmek durumundalar.<br />

Her yýl Mayýs ayýnda yapýlan UBDP sýnavlarýnda baþarýlý<br />

olan öðrenciler diplomalarýný almaktadýrlar. Programýn,<br />

öðrenim yöntem ve teknikleri bakýmýndan yararlý olduðunu ve<br />

geniþ bir öðrenci grubunun bu programdan yararlandýðýný belirtmek<br />

isterim.<br />

Okulumuzda UB Programý dýþýnda 2007-2008 Öðretim yýlýndan<br />

itibaren Bilim Ýnsaný Yetiþtirme Programý (BÝY) adý altýnda<br />

yeni bir akademik program da hayata geçirilmiþtir. Þu anda,<br />

9. ve 10. sýnýf düzeyindeki 4 þubede toplam 70 öðrencinin<br />

öðrenim gördüðü bu<br />

programýn temelinde Fen<br />

ve Sosyal Bilimler alanýnda<br />

ilgi ve yetenekleri yüksek<br />

olan öðrencileri yüksek<br />

öðrenime hazýrlamak,<br />

üstün nitelikli bilim adamý<br />

yetiþmesine kaynaklýk etmek<br />

yatmaktadýr. Ýnanýyorum<br />

ki yüksek öðrenime<br />

geçiþ sistemindeki deðiþikliklere<br />

veya bilimsel ve<br />

teknolojik geliþmelere uygun<br />

olarak önümüzdeki<br />

süreçte ihtiyaçlar doðrultusunda<br />

yeni programlar<br />

da uygulamaya konulacaktýr.<br />

Bu programlarýn<br />

hayata geçirilmek istenmesinin<br />

temelinde, zenginleþtirilmiþ öðrenim programlarý sunan<br />

bir okul olma felsefesi yatmaktadýr.<br />

Lise mezunlarýnýn üniversite sýnavýndaki baþarý oraný nedir?<br />

Bu oranla ilgili yeni hedefler var mý?<br />

Aslýnda bu soruya verilebilecek çok fazla cevap var diye<br />

düþünüyorum. ÖSS sonuçlarýndan, gurur duyduðumuz baþarýlar<br />

elde ettiðimiz herkes tarafýndan bilinmektedir. Bu konuda<br />

web sayfamýzda her türlü detay vardýr. Elif Uysal ve Erkan Aktakka<br />

gibi ÖSS birincilerimizi hatýrlýyorum. Ýsimlerini þu anda<br />

sayamadýðým ilk binde yer alan çok deðerli öðrencilerimiz hep<br />

oldu. Söyleþi sýrasýnda da belirttiðim gibi okulumuz sadece<br />

akademik alanda baþarýlar elde etmeyi amaçlayan bir kurum<br />

deðil diye düþünüyorum. Geçmiþe baktýðýmýzda bankacýlýk,<br />

týp, siyaset, sanat, spor ve medya dünyasýnda baþarýlý yüzlerce<br />

mezunumuz var. Kolej'in zenginliði ve gücü de burada yatmaktadýr.<br />

Aklýma ilk gelenler Sayýn Filiz Akýn, Reha Muhtar, Mithat<br />

Bereket… Bu noktada þunu da belirtmek gerekir; <strong>Koleji</strong>miz<br />

baþarýlý insan ve þampiyon yetiþtirmenin matematiksel deyimle<br />

formülünü biliyor (Bu formül üst düzeyde bilgili, tecrübeli ve<br />

kendisini Kolej'e adamýþ öðretmenlerimizin varlýðýdýr.) ve bu<br />

konuda tarihsel bir birikime ve baþarý alýþkanlýðýna sahiptir. Sü-


ekli toplam kaliteyi ve baþarýyý yakalama çabasýný yöneticiler<br />

ve öðretmenler olarak sürdürme gayretindeyiz. Ancak baþarý<br />

oraný göreceli bir kavramdýr.<br />

Öðrencilerimizden kaçýnýn bir yere yerleþtiði mi, yoksa öðrencilerin<br />

aldýklarý puanlar mý, yoksa öðrencilerin yerleþtikleri<br />

bölümler veya üniversiteler mi kriter olarak alýnacak. Bu, nereden<br />

ve nasýl baktýðýnýza göre deðiþir diye düþünüyorum. Yüksek<br />

puanlý bir öðrenci, düþük puanlý olan; ama ideal edindiði<br />

bir yeri ve bölümü seçebilir ya da çok istediði bir bölüm olduðu<br />

için çok popüler olmayan bir üniversiteyi tercih edebilir. Ya<br />

da burs imkanlarýndan yararlanýp çok yüksek puanla çok köklü<br />

olmayan bir üniversiteyi seçebilir. Burada önemli olan öðrencinin<br />

kendisine uygun olan ve istediði bir yere yerleþmesidir.<br />

Sýnavda aldýðý puan onun geçmiþteki ve gelecekteki olasý<br />

baþarýsýný tam olarak göstermeyebilir. Özel üniversite olgusu<br />

ve bu üniversitelerde sunulan kültürel olanaklara göre tercih<br />

yelpazesinde ciddi bir deðiþim olduðunu görmek mümkündür.<br />

Yine de þunu belirtmek isterim ki bizler, amaçlarý, ilgi ve yetenekleri<br />

farklý olan kalabalýk bir öðrenci grubuna eðitim ve öðretim<br />

hizmeti vermekteyiz. Turizm bölümüne girmeyi hedefleyenden<br />

tutun, Genetik Mühendisliði'ne, Hukuk Fakültesi'nden<br />

tutun Konservatuvar'a gitme hedefi olan öðrencilerimiz vardýr.<br />

Bizler öðrenim sürecinde yeteneklere uygun öðrenme ortamlarý<br />

sunma çabasýndayýz. Kolej tarihinde ÖSS baþarýlarý her yýl<br />

% 80'in üstünde olmuþtur. Bu noktada temel hedefimiz, öðrencilerimizin<br />

4 yýllýk öðrenim sürecinde ilgilerini, yeteneklerini<br />

tanýmalarýna olanak verecek etkinlikler içerisinde olmalarýný<br />

saðlamak, kiþiliklerini geliþtirmek, akademik becerilerini geliþtirirken<br />

hem ÖSS' de baþarýlý olmalarýný saðlamak hem de yüksek<br />

öðrenim sürecinde fark yaratacak bilgi birikimi ve becerileri<br />

kendilerine kazandýrma gayreti içerisinde olmaktýr.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesiyle<br />

ilgili neler yapýlmaktadýr? Deðerli öðretmenlerimizin<br />

mesleki anlamda geliþmelerini sürdürmek amacýyla planlanan<br />

programlar var mýdýr?<br />

Kurumlarýn gücü insan kaynaklarýnýn zenginleþtirilmesiyle<br />

eþdeðerdir diye düþünüyorum. Bugün insana yapýlan yatýrým<br />

en ciddi yatýrýmdýr ve bizler, eðitim hizmeti veren kiþileriz. <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong>'nde öðretmen olmak ciddi bir akademik donaným,<br />

üst düzey pedagojik formasyon ve ciddi bir emek ister. Ancak<br />

bilginin çok hýzlý deðiþtiði dünyamýzda öðrenen okul, sürekli<br />

geliþim ve deðiþime hazýr öðretmen yaklaþýmý daha büyük bir<br />

önem taþýmaktadýr. Yaþam boyu öðrenme, artýk hepimizin izlediði<br />

ve gerçekleþtirmeye çalýþtýðý bir yaklaþým olmaya baþlamýþtýr.<br />

Bu konuda okulumuzun, geçmiþ yýllarda gerçekleþtirdiði<br />

uygulamalarý vardýr. Þöyle ki, uzun bir dönem alanlarýnda uzman<br />

üniversite öðretim elemanlarýnýn katkýlarýyla Antalya Seminerleri<br />

süreci insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesine yönelik bir<br />

adýmdý. Ýletiþimden, grupla çalýþma tekniklerine kadar bir çok<br />

konuda sunumlar yapýldýðýný hatýrlýyorum. Ayrýca her yýl yapýlan<br />

programlar gereði belirlenen öðretmenlerimiz, yurt dýþý ve yurt<br />

içi eðitim seminerlerine katýlmaktadýrlar. Öðretmenlerimizde,<br />

özellikle yurt içinde yapýlan seminerlere sunumlarýyla katýlma<br />

ve bu baðlamda kendilerini geliþtirme istek ve arzusu devam<br />

etmektedir. Þubat ve Haziran döneminde ihtiyaçlara göre be-<br />

bizim dünyamýz<br />

lirlenen konularda tüm öðretmenlerimiz Yaþam Boyu Eðitim<br />

Seminerleri'ne katýlarak bilgilerini yenileme olanaðý bulmaktadýrlar.<br />

Bu konuda, okulumuzla üniversite iþbirliðinin geniþletilerek<br />

devam etmesi olumlu bir adým olacaktýr, diye düþünüyorum.<br />

Stajyer öðretmenlerimizi geliþtirme programý ve oryantasyon<br />

çalýþmalarýný da bu arada belirtmek isterim. Bu program<br />

ve çalýþmalarýn, stajyer öðretmenlerimizin hem kendilerini hem<br />

okulumuzu hem de öðrencilerini tanýmalarýný ve geliþtirmelerini<br />

saðladýðýný düþünüyorum. Ayrýca zümrelerimizin kendi içlerinde<br />

yaptýklarý çalýþtay diyebileceðimiz çalýþmalarý da var. Bilgi<br />

ve deneyimin diðer öðretmenlerimize aktarýlmasý, geliþim<br />

sürecinin önemli bir halkasýný oluþturmaktadýr.<br />

Aslýnda bu soruya kýsaca þöyle cevap vermek en doðrusudur:<br />

Biz, <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> yöneticisi, öðretmeni ve öðrencisi olarak<br />

hep birlikte öðrenen ve öðrendikçe geliþen ve güçlenen bir<br />

kurumuz.<br />

Kolej'de öðrenciler tarafýndan çok sevilen bir hoca olduðunuzu<br />

biliyoruz. Kolej sizin için neler ifade ediyor, öðrenebilir<br />

miyiz?<br />

Birinci soruda da belirttiðim gibi Kolej benim için ikinci bir<br />

okul, yeni bir yaþam oldu dersem doðru olur. Burasý Mustafa<br />

Kemal Atatürk'ün okulu ve okulumuzdan mezun olan herkes<br />

Türkiye'nin geleceðine yön verebilecek bir donanýma ve düþünsel<br />

birikime sahip olmaktadýr. Böyle bir okulun, býrakýn yöneticisi<br />

olmayý, öðretmeni olmak bile önemli sorumluluklar<br />

yüklemekte, bir o kadar da onur vermektedir insana. Düþünün<br />

bir kez, öyle bir okulda görev yapýyorsunuz ki, o okulun bütün<br />

mezunlarý yöneldikleri bütün alanlarda baþarýlý oluyorlar, mutlu<br />

oluyorlar ve okullarýna dönerek bu baþarýlarýný öðretmenleri ile<br />

paylaþýyorlar. Ben Kolej'i dalgalarý gittikçe geniþleyen, geniþledikçe<br />

büyüyen, büyüdükçe güçlenen bir deniz gibi görüyorum.<br />

Geçmiþinden aldýðý güçle geleceðe güvenle bakan insanlarýn<br />

yetiþtiði bir "kurum-aile" olarak kabul ediyorum. Bu ailenin<br />

diplomasýz mensubu-yöneticisi olmaktan her zaman gurur<br />

duyacaðýmý belirtmek istiyorum.<br />

Sevilen hoca tanýmlamanýzdan çok mutlu olduðumu belirtmek<br />

isterim; ama nedenini doðrusu ben de bilmiyorum demek<br />

aslýnda çok da samimi bir cevap olmaz. Þöyle söylemek belki<br />

daha doðru; Kolej'de Müdür Baþ Yardýmcýlýðý, Kat Müdür Yardýmcýlýðý,<br />

ÇAGEP yöneticiliði ve öðretmenlik görevleri aþamalarýnýn<br />

hepsinde öðrenciler ve okulumuz için doðru olan iþleri<br />

yapmanýn ötesinde, doðru tutum ve davranýþlar sergileme ve<br />

bunu yaþamýn doðal bir parçasý olarak gerçekleþtirme çabasýnda<br />

olmaya hep özen gösterdim diyebilirim. Kolej'e; dolayýsýyla<br />

öðretmenine, öðrencisine, velisine ve tüm çalýþanýna deðer<br />

verdiðimi, onlarý önemsediðimi, yaþantýmla ve davranýþlarýmla<br />

bu duygularý kendilerine hissettirdiðimi söylemem herhalde<br />

ayýp olmaz. Ýki sözü çok severim: "Rüzgar eken fýrtýna biçer"<br />

ve "Sevgiyle yapýlan her þey güzeldir." Ýnsan yetiþtirmenin,<br />

akademik yeterliliðin ötesinde sevgi, emek, çaba ve sabýr istediðini<br />

de herhalde belirtmek gerekir.<br />

Sevgili Aydýn Hocamýza bu güzel söyleþi için çok teþekkür<br />

ediyor ve sevenleriyle dolu bu seçkin ortamdaki görevinde baþarýlar<br />

diliyoruz.<br />

33<br />

ARALIK2008 kolejliler


maariften yetiþenler<br />

34<br />

Nuyan Sav'48<br />

Çocuklara adanmýþ bir ömür<br />

"Yaþamýn en güzel, en mutlu dönemi acaba okul yýllarýna mý<br />

rastlar? Galiba öyle..."<br />

Bu yýl Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'nden mezuniyetinin<br />

60. yýlýný kutlayan Nuyan Ölçer Sav'48,<br />

bunca yýllýk yaþamýna bir çok güzel aný sýðdýrmasýna<br />

raðmen, okul yýllarýnýn en mutlu yýllarý olduðunu<br />

düþünenlerden.<br />

Nuyan Sav, 1931 yýlýnda Bursa'da doðar. Ailenin <strong>Ankara</strong>'ya<br />

taþýnmasýyla Nuyan Haným, ilkokul dördüncü sýnýfta Türk Maarif<br />

Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'ne yazýlýr. Bir dönem Ýstanbul'a taþýnmalarý<br />

gerekse de tekrar <strong>Ankara</strong>'ya dönerek eski okuluna<br />

kaydolur ve lise sona kadar burada devam eder.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir <strong>Koleji</strong>'nden 1948 yýlýnda mezun<br />

olan Avukat Nuyan Ölçer Sav, meslek yaþamýnýn büyük bir kýsmýnda<br />

çocuklar için çalýþmýþ. Sav’ýn çocuklara olan sevgisi ve<br />

çalýþmalarý katýldýðý çeþitli derneklerde hýz kazanmýþ.<br />

Nuyan Sav, "Hayatýmýn en güzel anlarý orada geçti" dediði<br />

Kolej'den 1948 yýlýnda mezun olduktan sonra <strong>Ankara</strong> Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi'ne girer. Mezuniyetten sonra sýnýf arkadaþý<br />

olan Atilla Sav ile evlenir. Ýlk iþi olan Bayýndýrlýk Bakanlýðý'na<br />

baðlý Devlet Su Ýþleri'nde Kolej'de aldýðý Ýngilizce eðitim sayesinde<br />

Hukuk Müþaviri olarak iþe baþlar. Yabancýlarla ortak yapýlan<br />

Türkiye'nin bu ilk barajlarý projesinde çalýþan tek Türk olma<br />

mutluluðunu yaþar. Burada beþ yýl çalýþtýktan sonra ilk çocuðu<br />

Aydýn Sav'74 dünyaya gelir. Çocuklarýna kendi bakmak<br />

istediði için iþten ayrýlýr. Sav'ýn Kolej'le baðlantýsý çocuklarý aracýlýðýyla<br />

yeniden baþlar. Çok çalýþkan ama hareketli ve yaramaz<br />

bir çocuk olan ve sürekli ceza alan oðlu yüzünden hemen


hemen her gün Kolej'e gidip, öðretmenleriyle görüþmek zorunda<br />

kalacaktýr. Oysa yaramazlýklarý yüzünden bir dönem annesini<br />

çok üzen Aydýn Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra<br />

Týp Fakültesi'ni kazanýr ve yýllar sonra Türkiye'nin önemli beyin<br />

tümörü uzmanlarý arasýnda yer alýr.<br />

Kýzý Özden Sav'77 ise oðlunun tersine okulda uslu bir öðrenci<br />

olarak bilinir. Kolej'den mezun olduktan sonra Özden Haným<br />

annesinin mesleðini seçerek, hukuk okur. Harward Üniversitesi'nde<br />

doktora yapar. Daha da önemlisi yýllar önce Nuyan<br />

Haným'ýn kazandýðý ama çocuklarýnýn yanýnda olmak için kullanamadýðý<br />

Yale Bursunu aradan geçen 30 yýl aradan sonra kýzý<br />

Özden Sav da kazanýr. Tüm eðitim masrafýný bu bursla karþýlayan<br />

Özden Haným, hâlen Londra’da hukuk müþaviri olarak görev<br />

yapmaktadýr.<br />

Çocuklarýnýn ortaokula gidecek yaþa gelmesiyle, Nuyan<br />

Haným yeniden iþ hayatýna döner. Eþiyle birlikte serbest olarak<br />

ticaret avukatlýðý yapmaya baþlar. Fakat onun asýl ilgisini fakültedeki<br />

yýllarýndan bu yana çocuk hukuku çekmektedir. Çocuk<br />

hukukuyla da yakýndan ilgilenirken, bir dönem yabancýlarýn<br />

Keçiören Çocuk Yuvasý'ndan evlat edinmelerine yardýmcý olur.<br />

Þimdi torunlarým dediði 12 çocuðun Fransa ve Amerika'dan<br />

evlat edinilmelerini ve iyi bir þekilde yetiþtirilmelerini saðlar. Bu<br />

12 çocuk ve aileleri yýllar sonra dahi Nuyan Sav'la irtibatlarýný<br />

koparmadan görüþmeye devam ederler.<br />

Islah evinden çýkan çocuklar için ev<br />

Çocuklara olan sevgisi onu 1990'lý yýllarda bir çocuk derneðinde<br />

üyeliðe kadar götürür. Çocuklar için çalýþmalarý bu tarihlerden<br />

sonra hýz kazanýr. En önemli çalýþmasý ise suç iþlemiþ<br />

çocuklarýn ýslah evinden çýktýktan sonra barýnacaklarý bir yerin<br />

açýlmasýna ön ayak olmasýdýr. Adalet Bakanlýðý Çocuk Þubesi'nden<br />

tanýdýðý bir bayan ile birlikte bir proje hazýrlar. Proje için<br />

bir sponsor da bularak, 1993 yýlýnda Batýkent'te bir evin alýnmasýný<br />

saðlar. Önceleri tek baþýna koþturarak yürüttüðü projeye,<br />

Mogan Lions Derneði ve Gama Eðitim Vakfý da katký saðlar.<br />

Ýlk yýl 12 çocuk yerleþtirilir eve. Bu yýla kadar toplam 100'e<br />

yakýn ýslah evinden çýkmýþ okumak isteyen çocuk bu evde barýnmýþ,<br />

topluma kazandýrýlmýþtýr. Daha sonra bu çocuklar için<br />

bir de dernek kurulur; Özgürlüðünden Yoksun Gençlerle Dayanýþma<br />

Derneði (ÖZ-GE DER). Yeme-içme, giyim gibi çocuklarýn<br />

tüm ihtiyaçlarýný bu dernek karþýlar. Çocuklar ev içinde kendi<br />

iþlerini yapmakla ve okullarýný devam ettirmekle yükümlüdürler.<br />

Hollanda'da uygulanan bu ev projesi Türkiye'de ilk defa<br />

denenmiþ. Nuyan Haným, amaçlarýnýn bu uygulamayý tüm<br />

Türkiye'ye yaymak olduðunu fakat bunun için yeterli imkan bulamadýklarýný<br />

söylüyor. Son dönemlerde Nuyan Haným'ý en çok<br />

üzen konu ise bu evin Adalet Bakanlýðý tarafýndan satýlmak istenmesi.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý Derneði Onur Kurulu üyeleri<br />

arasýnda bulunan Nuyan Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra<br />

da sýnýf arkadaþlarýyla buluþmaya devam ederler. Ýlk on yýl<br />

çok fazla görüþme fýrsatý bulamayan okul arkadaþlarý on yýlýn<br />

sonunda her yýl düzenli aralýklarla kendi aralarýnda bir araya<br />

gelir, anlamlý plaketler verir ve özel günler düzenlerler.<br />

Hatta bu toplantýlara o dönemden hayatta kalan hocalarýný<br />

da davet ederler.<br />

maariften yetiþenler<br />

Bu toplantýlardan birçoðuna mezun olduktan sonra iliþkilerini<br />

hiç koparmadýklarý edebiyat hocasý, Cavidan Tümerkan da<br />

katýlýr. "Öyle hatýralarýmýz var ki, zaten bir araya gelince çocuk<br />

gibi oluyor insan" diyen Nuyan Haným arkadaþlarýyla bir araya<br />

geldiklerinde Kolej anýlarýný paylaþtýklarýný ve çok mutlu dakikalar<br />

geçirdiklerini belirtiyor.<br />

Kutu ve baykuþ koleksiyonu<br />

Tüm bu yoðun çalýþmalarý arasýnda farklý uðraþlara da zaman<br />

ayýrmýþ Nuyan Haným. Bu uðraþlarýndan ikisi baykuþ biblosu<br />

ve küçük kutu kolleksiyonu. Nuyan Haným, her iki koleksiyonundan<br />

da övünerek bahsediyor. Nasýl bahsetmesin ki,<br />

dünyanýn çeþitli ülkelerinden alýnmýþ birbirinden deðerli, farklý<br />

materyallerden yapýlmýþ ve genellikle el emeði 850'ye yakýn kutucuk<br />

ve bir o kadar deðerli 150'ye yakýn baykuþ biblosu evin<br />

ev sahipliðini yapýyor. Sav'ýn tek tek numaralandýrdýðý bu deðerli<br />

kolleksiyonda görenleri hayrete düþürecek güzellikte el<br />

sanatlarý örnekleri bulunuyor.<br />

35<br />

ARALIK2008 kolejliler


saðlýk<br />

36<br />

EECP ile kalp hastalýklarýnda<br />

kansýz tedavi<br />

Koroner arter ve kolleteral dolaþým nedir?<br />

Koroner arter, kalbi çepeçevre saran ve kalp kasýna<br />

gereken kaný saðlayan arterlerdir. Kolleteral dolaþým<br />

damarlarýn, yeterli miktarda kanla beslemesi<br />

gereken dokulara iletilecek kan, arterlerde meydana<br />

gelen týkanýklýk nedeni ile iletilemediði zaman,<br />

vücut bazý hallerde, saðlýklý arterlerden, kan alamayan dokulara<br />

kan akýþýný saðlamak için, küçük damarcýklar geliþtirir / açar.<br />

Bir arterden bir baþka artere kanal oluþturan bu tür damarcýk<br />

aðýna Kolleteral Dolaþým denir. Bu damarcýklarýn tabii olarak<br />

oluþmasý yavaþ bir süreçtir. Kalp hastasý olan kiþinin vücudu<br />

genelde kendisine bir rahatlama saðlayacak ve semptomlarýný<br />

azaltacak bu damarcýk oluþumunu bekleyecek zamaný yoktur<br />

ve dýþ desteksiz bu kolleteral aða yeterince geliþim saðlayamaz.<br />

Anjina Pectoris ve kalp yetersizliði nedir?<br />

Sözlük anlamý ile "Göðüste Týkanma" anlamýna gelir. Koroner<br />

arter hastalýðýnýn en yaygýn belirtisidir. Anjina þikayeti olan<br />

hastalarýn çoðunluðu, zihni, fiziksel veya hissi stresler sonucunda<br />

belirginleþen göðüs aðrýsýndan þikayet ederler. Bu rahatsýzlýklar,<br />

hastalarda, deðiþik þekillerde, ancak yaygýn olarak,<br />

nefes darlýðý, yorgunluk, hazýmsýzlýk, baþ dönmesi, göðüste -<br />

kolda - boyunda veya çenede aðrý þeklinde kendini belli eder.<br />

Kalp yetersizliði, kalbin kardiyak fonksiyonlardaki anormalliðe<br />

baðlý olarak dokulara yeterli kan pompalamamasý veya bunu<br />

artmýþ doluþ basýnçlarý altýnda yapmasýdýr.<br />

EECP nedir ve hangi hastalýklarýn tedavisinde<br />

kullanýlýr?<br />

EECP koroner arter hastalýklarý<br />

ve kalp yetmezliði tedavisinde<br />

kullanýlan, ülkemiz için<br />

yeni sayýlabilecek, ancak<br />

Amerika'da yaygýn olarak<br />

uygulanan bir tedavidir.<br />

Dünyada en sýk<br />

görünen ve ölüm nedenlerinin<br />

baþýnda yer<br />

alan koroner kalp hastalýklarýnýn<br />

seyri sýrasýnda ortaya<br />

çýkan kalp krizi, kalp yetersizliði<br />

ve ölüm gibi üzücü olaylarýn<br />

önlenmesi konusunda yapýlan<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

çalýþmalar "EECP" tedavisinin yararlarýný ortaya çýkarmýþtýr.<br />

EECP giriþimsel olmayan, atravmatik, hiçbir risk taþýmayan,<br />

sarf malzemesi kullanýlmayan, hastane yatýþý gerektirmeyen,<br />

etkin, sonuçlarý uzun süre devam edebilen kalýcý bir tedavi<br />

yöntemidir. EECP tedavisi, kalbi besleyen koroner damarlarýn<br />

ve ince uç dallarýnýn geniþlemesini, bu dallar arasýnda kolleteral<br />

adý verilen baðlantý dallarýnýn (doðal By-pass) açýlmasýný ve<br />

yeni kýlcal damarlarýn oluþmasýný saðlamaktadýr. Böylece kalbi<br />

besleyen koroner damarlarda daralma ve týkanma olan koroner<br />

kalp hastalarýnda, kalpte kanlanma eksikliði düzelmekte,<br />

koroner yetersizliðine baðlý olarak ortaya çýkan göðüs aðrýsý,<br />

yorgunluk, nefes darlýðý, çarpýntý gibi þikayetler azalmakta, hatta<br />

kaybolmakta, kalp krizi riski azalmakta, yaþam kalitesi de<br />

artmaktadýr. Hasta ayakta tedavi görmekte ve EECP tedavisi<br />

sonrasýnda hastanede yatak iþgal ediþi, acil servise müracaatý<br />

ve doktora baþvurma oraný azalmakta veya ortadan kalkmaktadýr.<br />

EECP tedavisi günde bir saat, 35 gün süreyle kolay uygulanan<br />

bir yöntemdir. Bir saatlik tedaviden sonra hastalar evlerine<br />

veya iþlerine gidebilirler. Uluslararasý çok merkezli çalýþmalar<br />

göstermiþtir ki EECP tedavisi alan hastalarýnýn<br />

%88'de etkinliði 5 yýl sonra da devam<br />

etmiþtir. Yapýlan testler bilimsel<br />

çalýþmalarla da kanýtlanmýþtýr.<br />

EECP tedavisi, FDA tarafýndan<br />

kalp yetmezliði, stabil angina,<br />

unstabil anjina, kardiyojenik<br />

þok, akut myokard enfaktüsü<br />

hastalýklarýn tedavisinde kullanýlmak<br />

üzere onaylanmýþtýr. EECP<br />

tedavisinde kullanýlan cihazýn,<br />

CE sertifikasý, ISO ve diðer onay<br />

belgeleri vardýr.<br />

EECP tedavisi nasýl uygulanmaktadýr?<br />

EECP tedavisine baþlayan<br />

hasta, günde 1 saat, haftada 5<br />

gün, 35 gün süre ile ayaktan tedavi<br />

görür. Tedavi süresince hiçbir aðrý ve sýzý<br />

hissetmez. Hiçbir yaþam riski taþýmaz.<br />

Son derece güvenli bir tedavi yöntemidir. Tedavi<br />

sýrasýnda enjeksiyon dahil hiçbir müdahale yapýlma-


saðlýk<br />

Güçlendirilmiþ Harici Kontrpulsasyon (EECP-Enhanced External Counterpulsation)<br />

tedavisi koroner kalp hastalarýnda, kalp krizi, kalp yetmezliði ve diðer durumlarda kalbi<br />

korumak için damar sertliðini geciktiren ve kan dolaþýmýný artýran kansýz bir yöntem. Türk<br />

Kardiyoloji Derneði'nin Kasým 2001 yýlýnda onayý ve Türk Tabipler Birliði'nin Ocak 2002'de<br />

birim fiyatý tespitiyle EECP tedavisi, ülkemizde de 6 merkezde uygulanmaya baþlamýþ.<br />

Kalp rahatsýzlýklarýnda büyük kolaylýk getiren EECP tedavi yöntemini Ýstanbul Cerrahi<br />

Hastanesi Kardiyoloji Uzmaný Dr. Aydýn Aksoy’75, dergimiz okurlarý için anlattý.<br />

dýðý için hasta hiçbir acý ve sýkýntý hissetmez. Bu süreyi gazete,<br />

kitap okuyarak, müzik dinleyerek geçirebilirler.<br />

Bu tedavi hangi hastalara uygulanýyor?<br />

Daha önce By-pass olmuþ veya balon tel - kafes tedavisi<br />

yapýlmýþ ancak tekrar damar<br />

týkanýklýðý geliþmiþ<br />

olan, mevcut tedavi yöntemleri<br />

uygulandýðý halde<br />

þikayetleri devam eden,<br />

damar yapýsý uygun olmadýðý<br />

için ameliyat olamayan,<br />

eþlik eden hastalýklardan<br />

dolayý ameliyat olmasý<br />

riskli kabul edilen, ameliyat<br />

veya balon, stent tedavisini<br />

kabul etmeyen ve kalp yetmezliði<br />

olan hastalarda uygulanabilir.<br />

EECP tedavisinin kimlere<br />

yapýlmasý sakýncalýdýr?<br />

Son üç ay içerisinde By - Pass ameliyatý geçirmiþ, vücutta<br />

pýhtý bulunma olasýlýðý olan, bacaklarda iyileþemeyen açýk yarasý<br />

olan, ciddi aort yetmezliði olan, kontrol altýna alýnamayan<br />

yüksek tansiyonu olan ve hamile veya olma olasýlýðý olanlarda<br />

kullanýlmamalýdýr.<br />

EECP tedavisinin yararlarý nelerdir?<br />

EECP tedavisi kalbe dönen kan akýþýný arttýrýr. Kalbin gevþeme<br />

safhasýnda, kalbe daha fazla oksijen gitmesini saðlar.<br />

Bacaklardan sývazlanan kanýn kalbe doðru pompalanmasýyla<br />

sadece kalbe dolan kan miktarý deðil ayný zamanda vücudun,<br />

böbrek ve beyin dahil olmak üzere, hayati organlarýna, kalbe<br />

ek yük getirmeden kan akýþýný arttýrýr. Bacaklara baðlanan hava<br />

torbalarýnýn ayný anda sönmesi ile kalbin iþ yükü azalmakta<br />

ve kalbin performansý yükselmektedir. Kalbe kan akýþýnýn saðlanmasý,<br />

doku beslenmesini arttýrýr. Týkalý veya hasarlý kan damarlarý<br />

etrafýnda yeni kan damarý aðýnýn oluþmasýný arttýrýr. Göðüs<br />

aðrýsý sýklýðýný ve aðrýnýn þiddetini azaltýr veya yok eder.<br />

Kas yorulmasýna neden olan laktik asit oluþmasýný azaltýr. Oksijenli<br />

kanýn kalbe akýþýnýn saðlanmasý neticesinde, kalp yetmezliði<br />

olanlarda kalp kaslarýný güçlendirir. Kiþinin fonksiyon<br />

kapasitesini arttýrýr. Kiþinin yaþam kalitesini arttýrýr.<br />

37<br />

Kalp krizi riskini azaltýr. Göðüs aðrýsý ilaçlarýnýn kullaným ihtiyacýný<br />

azaltýr veya kaldýrýr. EECP tedavisinin olumlu etkileri tedavi<br />

süresince devam edeceði gibi, tedavi bittikten sonra da<br />

uzun yýllar devam eder. Hiçbir yan etkisi olmadan, genellikle<br />

tüm tedavi olanlar tarafýndan tolere edilir.<br />

EECP tedavisinden sonra ne gibi iyileþmeler gözlenmektedir?<br />

Hastalar daha uzun mesafeler yürüyebilmekte, daha<br />

aðýr paketler taþýyabilmekte ve göðüs aðrýsý olmadan daha<br />

aktif olabilmektedirler. Hastalarda göðüs aðrýsý ataklarý<br />

nadiren görülmektedir. Hastalar anti - anjin ilaçlara daha az<br />

gereksinim duymaktadýr. Yeniden iþlerine dönebilmekte,<br />

bahçelerine, yemeðe çýkabilmekte, seyahat edebilmekte,<br />

tenis, bowling ve golf oynayabilmektedirler. Sosyal hayatlarýna<br />

daha katýlýmcý olmalarý konusunda kendilerine güven<br />

duymaktalar, gönüllü aktivitelere katýlmakta ve göðüs aðrýsý<br />

korkusu duymadan egzersiz yapabilmektedirler.<br />

Dr. Aydýn AKSOY’75<br />

Dr. Aydýn Aksoy, 11 Mayýs 1958 tarihinde <strong>Ankara</strong>'da doðdu.<br />

Ýlk orta ve lise eðitimini <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde tamamladý.<br />

1975 senesinde <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi'ne girdi ve<br />

1981 senesinde mezun oldu. Ýlk ihtisasý olan dahiliye-iç hastalýklarý<br />

için 1981 senesinde Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi iç<br />

hastalýklarý bölümüne girdi. 1986 ve 1987 yýllarýnda Ýngiltere'de<br />

Royal Postgraduate Medical School Hammersmith Hospital<br />

klinik farmakolojide araþtýrma görevlisi ve kardiyoloji bölümünde<br />

ekokardiografi ve doppler bölümü ile anjio-kateter laboratuarýnda<br />

asistan olarak çalýþtý. Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi'nden<br />

1987 senesinde iç hastalýklarý ve 1992 senesinde kardiyoloji<br />

uzmanlýklarýný aldý.<br />

2002 senesine kadar Adana Seyhan Hastanesi'nin kardiyoloji<br />

þefi olarak çalýþmalarýný sürdüren Dr. Aksoy bu tarihte<br />

Bodrum Universal Hastanesi Ýnvaziv Kardiyoloji Departmaný<br />

þefi olarak çalýþmaya baþladý. 2005 ve 2006 senelerinde ayný<br />

hastanenin Baþhekimi olarak görev yapan Dr. Aksoy, 2007 baþýnda<br />

Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde Kardiyoloji Bölümünü ve<br />

anjiografi-kateter laboratuarýný kurdu. 20.000 üzerinde Koroner<br />

Anjiografi ve Giriþimsel Kardiyolojik iþlem gerçekleþtiren Dr.<br />

Aksoy çalýþmalarýný halen Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde devam<br />

ettirmektedir.<br />

ARALIK2008 kolejliler


saðlýk<br />

38<br />

MEDÝKAL ESTETÝK UYGULAMALAR<br />

Laser Epilasyon<br />

Ýstenmeyen tüylerden kurtulmanýn en hýzlý ve en saðlýklý<br />

yoludur. Soðutma sistemli lazer tekniði ile yapýlan lazer<br />

epilasyon ile lazer ýsýsý cilde zarar vermeden doðrudan<br />

kýl kökünü yok eden ýsýya dönüþür.<br />

Ortalama 5-6 seans sürer.<br />

Lazer Epilasyon da temel amaç, lazer ýþýnýný doðru<br />

dozda kýl köküne ulaþtýrarak, tekrar kýl üretemeyecek þekilde<br />

hasar verdirip kýl hücresinin yeni kýl üretmesini engellemektir.<br />

Eðer lazer ýþýnýnýn doðru dozu ayarlanamazsa,<br />

kýl kökleri yeteri kadar tahrip olmaz, yeterli dozdan daha<br />

aþýrý doz uygulanýrsa, cilte tahriþ ve yanýk lekeleri oluþturabilmektedir.<br />

Gözleri özel gözlüklerle korumak þartý ile<br />

göz kapaklarý hariç tüm vücut bölgelerindeki tüylere lazer<br />

epilasyon uygulanabilir. Bilinçsiz lazer epilasyon uygulamalarý<br />

sonucu kýllarý sadece incelip azalmayanlar hatta<br />

artanlar, lazer epilasyon sonrasý kalýcý yanýk izleri ile<br />

yaþayanlar maalesef giderek artmaktadýr.<br />

Mutlaka çok deneyimli bir lazer epilasyon merkezi<br />

seçmelisiniz.<br />

Saç Mezoterapisi<br />

Saç mezoterapisi saçý korumak ve canlandýrmak için<br />

bilimsel olarak etkili bir yoldur. Saç dökülmesini normal<br />

seviyeye indirmek, saçlarý daha kaliteli, daha parlak, daha<br />

canlý hale getirmek ve bir miktar da yeni saç çýkýþýný aktif<br />

hale getirmek için uygulanan bir yöntemdir.<br />

Saç mezoterapisinde insülin iðnesinden daha ince<br />

özel enjektörler vasýtasýyla “mezoterapi karýþýmý” cildin alt<br />

tabakasýna yani saç köklerinin olduðu yere verilir. Ýlk ay, 3<br />

veya 4 seans (bir hafta arayla), ikinci ay (15 gün arayla) 1-<br />

2 seans, daha sonra ayda 1 seans þeklinde tedavi ile paket<br />

programlar halinde kisiye özel hazirlanmaktadir. Ortalama<br />

etki süresi 3-4 yýldýr<br />

Saçlarýnýzý dökülmeye karþý dirençli kýlmak ve korumak,<br />

daha güzel gözükmesini saðlamak ve saçlarýnýzda<br />

bir miktar sýklaþma temin etmek saç mezoterapisi ile<br />

mümkündür<br />

Saç sorununa ne kadar genç yaþta ilgi gösterilir ise<br />

sonuçlar o kadar iyi olur.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Radyo Frekansý ile Ýncelme ve Selülit Tedavileri<br />

Selülit sorunu ve bölgesel incelme, eriþkin kadýnlarýn %85-<br />

98’ini etkileyen kozmetik bir problemdir. Týbbi olmayan adýyla selülit,<br />

vücudun deðiþik yerlerinde ortaya çýkan “portakal kabuðu”<br />

görünümüne verilen addýr.<br />

Vücut þekillendirme tedavlerinin öncelikli hedefi, kiþilerin istedikleri<br />

vücut tipine ulaþmalarýný saðlamaktýr. Ýkinci önemli hedef<br />

ise, tedavi sonunda incelme saðlanan bölgelerin kontrol altýnda<br />

tutulmasýdýr.<br />

Uygulamada hedef, yað dokusunun parçalanmasý ve derinin<br />

alt tabakalarýna derinlemesine nüfus edilmesidir. FDA tarafýndan<br />

onaylý Sellüliti etkili biçimde tedavi eden medikal cihazlar tercih<br />

edilmelidir.<br />

Saç Ekimi<br />

Fue Teknik ile saç ekiminde canlý saç kökleri, çeþitli donor<br />

bölgelerden (ense, sakal, göðüs vs) ince (0,6 – 0,8 mm<br />

arasý deðiþen ebatlarda) iðneler ile tek tek alýnýr. Doðal hali<br />

ile alýnan bu graftler, ekim yapýlacak alana, dýþarda hiç bir iþlem<br />

yapýlmaksýzýn doðrudan ekilir. Fue teknik ile saç ekiminde,<br />

graftlerin ekileceði kesiler önceden açýlmaz. Her bir<br />

graft için önce ince bir kesi açýlýr, açýsý verilerek kök yerleþtirilir.<br />

sonra yeni bir kesi açýlýr, yeni bir kök yerleþtirilir. Bu biraz<br />

daha meþakkatli, hasta ve ekip için bir parça yorucu bir tekniktir,<br />

ancak en doðal sonucun elde edilmesi için gereklidir.<br />

Bu nedenle Fue Teknik ile saç ekiminde her seans 700-800<br />

kök ekilebilmekte, seanslar ardarda tekrarlanarak operasyon<br />

bitirilmektedir.<br />

Saç ekiminden sonra ki süreçle ilgili kiþiyi operasyonu<br />

gerçekleþtiren doktoru mutlaka bilgilendirecektir.<br />

Saç ekimi sonrasýnda ilk kontroller yapýlana kadar ekilen<br />

kökler bir travmaya karþý korunmalý, özen gösterilmelidir. Ilk<br />

yýkamalarda dikkatli olunmalý alým bölgesi özenle temizlenmeli<br />

ve tavsiye edilen ilaçlar düzenli alýnmalýdýr. Operasyon<br />

sonrasý 2. gün ve 1. hafta kontrolleri yapýldýktan sonra daha<br />

rahat olunabilir. Özellikle diyete ve egzersizlere dikkat edilmeli,<br />

gerekli besinler ve vitaminler alýnmalý ve bir iki haftalýk<br />

süreçte aðýr egzersizlerden kaçýnýlmalýdýr.<br />

BEYHAN ÖZKESEN<br />

HLC Hairline Clinic<br />

Koza Sk. 60/11 GOP/ ANKARA<br />

(312) 447 74 26


kiþisel geliþim<br />

40<br />

Afetler ve Travmatik Yaþam Olaylarý:<br />

Psikolojik Tepkiler ve<br />

Psikolojik Ýlk Yardým<br />

Afetler ve özellikle travmatik yaþam olaylarý oldukça yaygýn olarak<br />

karþýlaþtýðýmýz ve bizleri derinden sarsan olaylardýr. Bu olaylarýn<br />

bizlerde yaratabileceði psikolojik tepkileri ve bu durumlarda<br />

uygulanan psikolojik ilk yardým yöntemlerini bilmek bu konularda<br />

kendimize ve baþkalarýna destek verebilmenin ilk adýmýdýr.<br />

Prof. Dr. Nuray Karancý’69<br />

ODTÜ Psikoloji Bölümü<br />

karanci@metu.edu.tr<br />

Afetler, belirli bir coðrafi bölgede nispeten aniden<br />

ortaya çýkan, kolektif stres yaratan, önemli ölçüde<br />

kayýp yaratan, toplumun yaþantýsýný sekteye<br />

uðratan ve kendi baþa çýkma kaynaklarýný aþan<br />

olaylardýr. Afetler büyük bir kitleyi doðrudan veya<br />

dolaylý olarak etkileyebilir. Bu kitle içerisinde afete maruz kalanlar,<br />

afetten yakýnlarýný kaybedenler, mal varlýðýný kaybedenler,<br />

arama kurtarma ekipleri, afet çalýþanlarý, gönüllüler, görgü tanýklarý,<br />

medya mensuplarý ve yazýlý/görsel medyayý takip edenler<br />

ile afet olayýna yol açanlar ve gizli afetzedeler ('bana da olabilirdi'<br />

diye düþünenler) yer alýr.<br />

Genel olarak afetleri; doðal afetler (deprem, sel, kasýrga,<br />

toprak kaymasý vb.) ve insan kaynaklý/teknolojik afetler (büyük<br />

uçak/trafik kazalarý, terör olaylarý, büyük yangýnlar, savaþlar,<br />

nükleer ve kimyasal kazalar vb.) olmak üzere ikiye ayýrabiliriz.<br />

Afetler gibi travmatik yaþam olaylarý da, önceden tahmin<br />

edilemez, kontrol edilemez olaylardýr. Bu olaylara kendinizi hazýrlayamaz<br />

ve olanlarý etkileyemezsiniz. Genel tanýmý ile 'travmatik<br />

olay' ruhsal açýdan zorlayýcý ve kiþinin baþa çýkma yeteneðini<br />

aþan olaylardýr. Kiþinin, ölümle veya kiþisel bütünlüðüne<br />

yönelik tehdit edilmesi, aðýr bir yaralanma veya yaralanma tehdidine<br />

maruz kalmasý ve benzer olaylara tanýk olmasý ve bu<br />

olaylar karþýsýnda aþýrý korku, dehþet veya çaresizlikle tepki<br />

vermesi durumu 'travmatik yaþam olayý' olarak tanýmlanabilir.<br />

Travmatik olaylar zarar görebilir olduðunuzun farkýna varmanýzý<br />

saðlar ve her türlü þeyin her an olabileceði bilincini elde<br />

edersiniz. 'Bana olmaz', 'burada olmaz' derken, bir anda yaþam<br />

ve dünya ile ilgili beklentileriniz sarsýlabilir.<br />

Afet sonrasý travmaya baðlý yaþanan psikolojik tepkileri<br />

dört dönemde inceleyebiliriz:<br />

Psikolojik Þok Dönemi: Ýlk 24 saat veya daha uzun sürebi-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

len fizyolojik uyarýlmanýn<br />

yoðun yaþandýðý,<br />

algýda hassasiyetin<br />

oluþtuðu,<br />

kýsýtlanma, mantýklý<br />

düþünememe, karar verememe, acý hissetmeme, hatýrlama ve<br />

dikkati yoðunlaþtýrma güçlüklerini içeren, panik ve donma reaksiyonlarýnýn<br />

görülebildiði evredir.<br />

Tepki Dönemi: Afet tehlikesinin üzerinden yaklaþýk 2-6 gün<br />

geçmiþ ve travma yaþayan birey kendisini güvende hissetmeye<br />

ve ne olduðunu fark etmeye baþlamýþtýr.<br />

Bu dönemde kaygý, korku, öfke, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik,<br />

üzüntü, suçluluk, utanç, suçlama, güvensizlik, kendini<br />

yalnýz ve kopuk hissetme gibi duygusal karmaþalar yaþanmakta<br />

ve titreme, bulantý, çarpýntý, adele aðrýlarý, baþ dönmesi,<br />

yorgunluk, yerinde duramama, uyku sorunlarý, iþtah deðiþimleri<br />

gibi bedensel/fizyolojik tepkiler gözlenebilmektedir.<br />

Ýþlemleme ve Üzerinden Geçme Dönemi: Afetzedenin artýk<br />

afet ile ilgili konuþmak istemediði, aniden öfkelenebildiði,<br />

kaybettikleri için yas tuttuðu, yalnýz kalmak istediði ve kiþilerle<br />

iliþki kurmada güçlük yaþadýðý dönemdir.<br />

Ýyileþme/Yeniden Oryantasyon Dönemi: Olanlarýn kabul<br />

edilmeye baþlandýðý, tepkilerin þiddetinin azaldýðý, günlük hayata<br />

dönük, gelecekle ilgili planlarýn yapýldýðý ve afetzedenin<br />

kendini duygusal olarak daha iyi hissettiði dönemdir.<br />

Afetler sonrasý psikolojik bozukluklar meydana gelebileceði<br />

gibi, olumlu sonuçlar da gözlenebilmektedir. Travma sonrasý<br />

geliþim olgusu, travmatik bir olayla mücadele çabalarý sonucunda<br />

ortaya çýkan olumlu (biliþsel, duygusal, davranýþsal)<br />

dönüþümü anlatmaktadýr. Travmaya baðlý geliþim alanlarý þunlardýr:


Kendilik Algýsý: Bireyin özgüveninin ve kendine yeterliliðinin<br />

güçlenmesi, olumsuzluklarla baþa çýkma becerilerinin artmasý,<br />

zarar görebilirlik algýsýnýn geliþmesi, aný yaþama isteðinin kuvvetlenmesi<br />

Kiþilerarasý Ýliþkiler: Baþkalarýna yoðun yakýnlýk, empati, fedakarlýk,<br />

sevgi-þefkat gösterilmesi ve yeni açýlýmlar getirilmesi,<br />

destek olunmasý, yardým edilmesi<br />

Yaþam Felsefesi: Yaþamýn kýymetini<br />

anlama, yaþamý bir hediye<br />

olarak algýlama, önceliklerin deðiþmesi,<br />

manevi geliþim ile birlikte, anlam<br />

ve amaçlarýn belirginleþmesi<br />

ve bilgeliðin artmasý<br />

Akut stres bozukluðu, travma<br />

sonrasý stres bozukluðu, gerçeði<br />

inkar etme, patolojik-uzatýlmýþ yas,<br />

afetler sonrasý meydana gelebilecek<br />

psikolojik bozukluklar arasýnda<br />

sýralanabilir.<br />

Kadýnlar aðýrlýklý olmak üzere;<br />

yoðun kayýp yaþayanlar, sosyal<br />

destek eksikliði olanlar, psikososyal<br />

sorunlarý bulunanlar, aile problemleri<br />

yaþayanlar, yakýn geçmiþte<br />

kayýp yaþamýþ olanlar kiþilik özelliklerine<br />

de baðlý olarak (iyimserlik;<br />

yeterlilik; kontrol; öz saygý vb.) afetlerden<br />

daha çok etkilenebilirler.<br />

Oluþabilecek psikolojik bozukluklarýn<br />

üstesinden gelmek amacýyla,<br />

sýkýntýlarýn azaltýlmasý, sakinleþtirme,<br />

sosyal destek, psikoeðitim,<br />

kaygý yönetimi vb. psikososyal desteðe baþvurulabilir.<br />

PSÝKOLOJÝK DESTEK : GENEL ÝLKELER<br />

Afet sonrasý olumsuz olaylarýn azaltýlmasý, normalleþtirme<br />

ve normal yaþama dönüþ için paylaþým/bilgilendirme saðlanmasý,<br />

katýlýmýn ve kontrol duygusunun desteklenmesi, profesyonel<br />

yardým-tarama saðlanmasý ve afet çalýþanlarýnýn hazýrlýklý<br />

olmasý önemlidir. Afetler sonrasý yapýlacak müdahalelerde<br />

beþ ana prensip bulunmaktadýr; güvenlik duygusu vermek,<br />

Prof. Dr. Nuray KARANCI’69<br />

kiþisel geliþim<br />

Prof. Dr. A Nuray Karancý, 1969 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun olmuþtur. 1974 yýlýnda ODTÜ Psikoloji Bölümünü'nden<br />

Psikoloji Lisansý’ný aldýktan sonra Ýngiltere'de, 1976 yýlýnda Liverpool Üniversitesi'nden Y. Lisans ve 1980 'de<br />

Hull Üniversitesi'nden Klinik Psikoloji alanýnda doktora derecesini almýþtýr. 1980 yýlýndan beri Orta Doðu Teknik Üniversitesi,<br />

Psikoloji Bölümü'nde klinik psikoloji alanýnda öðretim üyesi olarak görev yapmaktadýr. Depresyon, kaygý bozukluklarý,<br />

yeme bozukluklarý, cinsel iþlev bozukluklarý ve þizofreninin kökeni ve psikolojik tedavisi ile ilgili çalýþmalarý vardýr.<br />

Karancý, 1993’ten bu yana depremlerin psikolojik etkileri ve psikolojik ilk yardým ve destek programlarý, afet yönetiminin<br />

psikolojik boyutlarý, afetlere hazýrlýklý olma ve zarar azaltma konularýnda halk eðitim programlarýnýn geliþtirilmesi ve uygulanmasý<br />

konularýnda uygulamalý ve temel araþtýrmalar yürütmektedir. Travma geçirenler için bireysel ve grup ortamlarýnda<br />

psikolojik anlamlandýrma çalýþmalarý da yürütmüþtür. Türk Psikologlar Derneði Travma Birimi Baþkaný olan Karancý,<br />

Avrupa Psikoloji Dernekleri Afet, Travma ve Kriz Çalýþma Grubu Türkiye temsilcisidir. Afetlerin psikolojik etkileri, psikososyal<br />

destek programlarý, halk bilinçlendirme programlarý ile ilgili çeþitli araþtýrmalarý ve yayýnlarý bulunmaktadýr.<br />

41<br />

sakinleþtirmek, öz yeterlilik ve toplumsal yeterlilik duygusunu<br />

teþvik etmek, baðlantýlý olma duygusunu geliþtirmek, umut aþýlamak.<br />

Aþaðýda sýralanan baþlýklar hepimize rehber olacak niteliktedir.<br />

1. Temas ve baðlantý kurmak<br />

Kendinizi tanýtýn (isim, organizasyon,<br />

rolünüz, izin almak), yardým<br />

istenmesini beklemeyin, kendiniz<br />

aktif olarak ulaþýn, acil ihtiyaçlarý<br />

saptayýn (su, yiyecek, giyecek<br />

gibi)<br />

2. Güvenlik ve rahatlýk saðlama<br />

(fiziksel ve psikolojik)<br />

Güvenli ve sakin bir ortam yaratýn,<br />

empati gösterin, güven verin,<br />

sakince afet/travmatik olay yaþayanlarýn<br />

yanlarýnda bulunun, rahatsýz<br />

edici uyaranlardan uzaklaþtýrýn.<br />

Özellikle medyada gösterilen travmatik<br />

görüntü ve haberlerden uzak<br />

tutun.<br />

3. Sakinleþtirme, dengeleme<br />

(Stabilizasyon)<br />

Çok ajite veya içine kapanmýþ<br />

olanlara özel olarak ilgi gösterin,<br />

anlamaya çalýþýn, yanlarýnda sakince<br />

durun, olacaklarla ilgili bilgi<br />

verin, dinleyin, afetzedenin konuþmasýný<br />

teþvik edin, konuþmaya, teselli<br />

etmeye çalýþmayýn, boþ sözler<br />

vermeyin, dikkatini daðýtmaya çalýþmayýn.<br />

4. Ýhtiyaçlarýna yönelik bilgi toplayýn<br />

5. Ýhtiyaçlarýna yönelik pratik yardým verin<br />

6. Sosyal destek kaynaklarý ile baðlantý kurun (aile; arkadaþ;<br />

toplumsal destek kaynaklarý)<br />

7. Çok etkilenenleri profesyonellere yönlendirin<br />

8. Kendiniz için öz-bakýmý ihmal etmeyin (beslenme; uyku;<br />

gevþeme; destek; paylaþým)<br />

ARALIK2008 kolejliler


gurme<br />

42<br />

Müþterilerine her zaman en iyiyi ve kaliteliyi sunmayý<br />

hedef edinen Coconot Cafe, yeni dekoru ve konseptiyle<br />

de göz dolduruyor. Coconot Cafe’deki deðiþiklikleri<br />

Suat Baþar’83 dergimiz sayfalarýna anlattý.<br />

Coconot'ýn kuruluþ hikayesini sizden dinleyebilir<br />

miyiz?<br />

Coconot café, <strong>Ankara</strong>'daki cafe konseptini<br />

dünya mutfaðý ve farklý bir servis anlayýþý<br />

ile damak tadýný bilen insanlarýn öðlen,<br />

öðleden sonra ve iþ çýkýþý uðrayýp benzeri<br />

olmayan menüsünden seçtiði lezzetleri,<br />

dinledikleri kaliteli müzik eþliðinde en iyi þekilde müþterilerine<br />

sunmak için 2003 senesinin Þubat ayýnda<br />

kuruldu...<br />

Þimdilerde yeni bir yapýlanmaya gidiyorsunuz, bize<br />

yeni konseptinizi tanýtýr mýsýnýz? Coconot'ta ne<br />

gibi deðiþiklikler oldu?<br />

Yine çok beðeneceðinizi umduðumuz sýcacýk,<br />

lezzetli, dinamik, oturmaktan hiç sýkýlmayacaðýnýz bir<br />

Coconot yarattýk; aslýnda Coconot'taki yenilikleri sýralamak<br />

bir hayli zor. Lezzet tutkunlarý için yepyeni ana


yemekleri, salatalar, Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz steak<br />

etleri; herhalde hep aradýðýnýz az, orta ve iyi piþmiþ ayný zamanda<br />

dövülmemiþ et yeme þansýný size meþe kömürü ýzgara farký<br />

ile sunacak. Bununla birlikte 'Shurasko stili menü" ile öðlen saatlerinde<br />

"12:00-15:00" arasýnda birbirinden leziz salata ve garnitürlerle<br />

sýnýrsýz barbeküden faydalanabileceksiniz; birbirinden güzel<br />

fondüler tadacaksýnýz. "Georgette"i ise akþam iþ çýkýþý uðrayabileceðiniz<br />

ve gece 02:00'ye kadar eðlenceli vakit geçirebileceðiniz<br />

bir mekan olarak Coconot'ýn içine yerleþtirdik.<br />

Neden böyle bir yenilenmeye gerek duydunuz?<br />

Müþterilerimize yeni tatlarý, yeni ambians ve konseptleri, ilklerle<br />

yaþatmak bize keyif veriyor. Belki bunun için böyle bir yenilemeye<br />

gitmiþizdir.<br />

Coconot'ýn yeni yüzü ile bizi bekleyen sürprizler olacak mý?<br />

Coconot'ýn yeni yüzünde sizin de farkedebileceðiniz bir çok<br />

süpriz var. Coconot'taki özel yemekler ve özel sunumlar, siz yemek<br />

yerken Georgette'te çalan daha önce hiçbir cafede denenmemiþ<br />

ve dinlemediðiniz farklý bir müzik dinleme þansý, Georgette'teki<br />

konsept partiler ve bu partilerde özel olarak hazýrlanan ve<br />

þimdiden çok ilgi gören kokteyllerimiz Vanilla Lagoon, Chocolate<br />

Martini, Apple Mojito olarak sýralayabiliriz…<br />

Potansiyel müþteri portföyünüzü kimler oluþturuyor, hedef<br />

kitleniz kimler?<br />

Bir ailenin her ferdine hitap edebilecek bir konseptimiz var.<br />

Genç bir grup keyifli sohbetler yaparken, bir anne bebeðiyle gelebilir,<br />

bir grup iþ adamý toplantý yemeði yaparken, bir çift sevgili<br />

bir þeyler içmeye gelir ve ayný anda geniþ bir aile de kapýdan içeri<br />

girebilir...<br />

Sizinle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden ne gibi<br />

farklarýnýz var?<br />

Bizimle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden farkýmýz<br />

tecrübemiz, ekibimiz, dekorumuz ve en önemlisi standart lezzet<br />

ve hizmet anlayýþýmýz.<br />

Coconot'ta spesiyal yemeklerinizden örnekler verir misiniz?<br />

‘le<br />

buluþtu<br />

Coconot'ta özel yemeklerimiz ve içeceklerimiz var; Shurasko<br />

stili menümüz "masanýza sýcak sýcak sýnýrsýz olarak<br />

servis edilen salata, garnitürler ve beþ çeþit et". Daha önce<br />

de bahsettiðimiz gibi herhalde herkesin <strong>Ankara</strong>'da aradýðý<br />

Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz az, orta ve iyi piþmiþ<br />

ayný zamanda dövülmemiþ etlerimiz, özel sunumunda dana<br />

külbastýlý yemek salatamýz, farklý bir fajita sunumumuz, organik<br />

sebzeli tavuk ýzgaramýz, risottolu minyon bonfilelerimiz,<br />

So-Soo bonfilemiz ve fondülerimiz olarak sýralayabiliriz...<br />

Kolejlilerin kendilerini özel hissetmeleri için birþeyler yapýlacak<br />

mý?<br />

Kolejli ruhuna çok inandýðýmýzý söyleyebiliriz, Kolejliler<br />

olarak sizlere kendinizi özel hissetmenizi saðlayacak indirimlerimiz,<br />

ikramlarýmýz olacak; sadece Kolejli olduðunuzu söylemeniz<br />

yeterli…<br />

Arjantin Cad. Attar Sok. No: 6<br />

Gaziosmanpaþa Çankaya/<strong>Ankara</strong><br />

Tel: +90 312 426 79 81<br />

gurme<br />

43<br />

ARALIK2008 kolejliler


gezi rehberi<br />

44<br />

Kapadokya büyüsünü<br />

Doðal ve tarihi güzelliklerbakýmýndan<br />

adeta bir<br />

cennettir Türkiye.<br />

Her mevsimin<br />

ayný anda yaþanabildiði, her<br />

yöresinde ayrý zenginliklerin<br />

bulunduðu güzel ülkemizin bir<br />

bölgesi vardýr ki, ünü ülke sýnýrlarýný<br />

aþar. Doða ve tarihin<br />

dünya üzerinde en güzel bütünleþtiði<br />

yerdir Kapadokya<br />

Bölgesi. Bölgede coðrafik<br />

olaylar sonucu oluþan Peribacalarý'ný tarihi süreçte insanoðlu<br />

kendi amaçlarý doðrultusunda kullanmýþ, ibadethane yapmýþ,<br />

ev yapmýþ ve binlerce yýllýk yaþlý medeniyetlerin izlerini günümüze<br />

kadar taþýmýþtýr.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Cave House'da yaþayýn<br />

Ünü Türkiye sýnýrlarýný aþan Kapadokya gibi burada 2004 yýlýnda faaliyete geçen<br />

4ODA Cave House oteli de ününü dünya geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden<br />

bu yana çok sayýda yabancý misafir aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet veren<br />

4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan açýlmýþ.<br />

Týpký Kapadokya gibi burada<br />

2004 yýlýnda faaliyete geçen 4ODA<br />

Cave House oteli de ününü dünya<br />

geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden<br />

bu yana yabancý misafirleri<br />

aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet<br />

veren 4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan<br />

Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan<br />

açýlmýþ. Aslen Ayvalýklý olmasýna<br />

ve denizi çok sevmesine<br />

raðmen Elvan Haným, Kapadokya'nýn<br />

büyüsüne kapýlarak burada<br />

kalmýþ ve 19 senedir ailesiyle burada<br />

yaþýyor. Elvan Özbay, turizme yabancý deðil. Ýlk olarak 1982<br />

yýlýnda Etap Marmara Oteli'nde resepsiyon bölümünde çalýþarak<br />

turizme atýlan Özbay, üniversiteden mezun olduktan sonra<br />

yýllarca profesyonel turist rehberliði yapmýþ. Çok sevdiði bu


mesleðini de hâlen sürdürüyor. Eþinin<br />

mesleði dolayýsýyla Ürgüp'te yaþamaya<br />

baþladýktan sonra turizmin içinden gelen<br />

biri olarak bu butik oteli açmýþ.<br />

4ODA Cave House adýndan da anlaþýlacaðý<br />

gibi, kayanýn oyulmasýyla<br />

oluþturulmuþ. Binlerce yýl önce Esbelli<br />

Kayasýnýn oyulmasý sonucu meydana<br />

gelen yapý, uzun yýllar bölge halký tarafýndan<br />

ev olarak kullanýlmýþ. Otele dönüþtürülürken<br />

de yapýnýn genel özelliklerinin<br />

yok edilmemesine önem verilerek<br />

çok hoþ bir görüntü elde edilmiþ.<br />

Birbirinden baðýmsýz beþ odadan<br />

oluþan butik otelde ayrýca tüm misafirlerin<br />

ortaklaþa kullanabilecekleri salon<br />

ve kahvaltý odasý bulunuyor.<br />

Odalarda doðal klima<br />

4ODA Cave House'da odalarýn<br />

hepsi Kapadokya manzaralý. Tüm odalardan<br />

Kapadokya'daki güneþin batýþýný<br />

izleyebilir, bu eþsiz güzelliði yaþayabilirsiniz.<br />

Buradaki kayalarýn en önemli<br />

özelliði, içinde bulunanlarý yazýn sýcaktan,<br />

kýþýn soðuktan koruyor olmasý. Kayalar<br />

yazýn dýþarýdaki sýcaklýðý içeriye<br />

geçirmeyerek serinlik veriyor, kýþýn ise<br />

içerdeki sýcaðý tutarak dýþarý kaçmasýný<br />

önlüyor. 4ODA Cave House odalarý da<br />

bu doðal klima özelliðini taþýyor. Otelde<br />

yemek olarak sadece kahvaltý var gibi<br />

görünse de bu diðer otellerden bildiðiniz<br />

kahvaltýlardan çok farklý. Kahvaltý içinde yöreye özgü tadlarýn<br />

da bulunduðu çok bol çeþitli ve kaliteden ödün verilmeden<br />

hazýrlanarak misafirlere sunuluyor. Odalarda ayrýca su ýsýtýcý,<br />

çay-kahve çeþitleri ve su ikram ediliyor. Otelin bir özelliði de<br />

gelen misafirlerini ev yapýmý viþne likörü ile karþýlamasý.<br />

Þaraplarýyla ünlü bölgenin en iyi kalite þaraplarýný da otelde<br />

bulmanýz mümkün.<br />

Misafirlerin çoðunluðu yurtdýþýndan<br />

4ODA Cave House'un müþteri portföyünü çoðunlukla dýþ<br />

ülkelerden gelen misafirler oluþturuyor. Otele genellikle Amerika,<br />

Kanada, Güney Amerika ve Avustralya gibi ülkelerden turistler<br />

geliyor. Hindistan, Güney Afrika ve Avrupa ülkeleri turist-<br />

gezi rehberi<br />

45<br />

leri de otel müþterileri arasýnda bulunuyor.<br />

Türkiye'den gelen müþterilerini ise<br />

genellikle bayram, yýlbaþý ve kýþ tatillerini<br />

fýrsat bilerek yakýn illerden gelen misafirler<br />

oluþturuyor.<br />

Kaya oyma butik otellere gelecek<br />

olan misafirlerin bu yapýlarýn özel olduðunu<br />

bilmeleri gerektiðini belirten Elvan<br />

Özbay, kapalý mekanlarda sigara içilmediðini,<br />

ufak ölçekli iþletmeler olduðu<br />

için çocuklara yönelik programlar olmadýðýný<br />

ve yaz dönemleri içinde çok az<br />

sayýda kaya otelde havuz olduðunu ifade<br />

ediyor.<br />

Daha çok kültür aðýrlýklý turlarýn yapýldýðý<br />

Kapadokya, doða ve balon turlarý<br />

ile de oldukça ünlü. Buraya gelen her<br />

turistin tüm bu eþsiz güzellikleri gökyüzünden<br />

balon ile seyretmesi nerede ise<br />

olmaz ise olmazlardan. Ayrýca ilk kez<br />

gelenlerin, rehber eþliðinde en az 1 gün<br />

gezmesi, yöreyi ve tarihi anlamalarý açýsýndan<br />

da önemli.<br />

Kapadokya ve 4ODA Cave House<br />

tüm büyüsü ve farklý atmosferiyle siz<br />

müþterilerini bekliyor. Yýlýn hangi mevsiminde<br />

olursanýz olun, günlük hayatýn sýkýntýlarýndan<br />

uzaklaþmak istediðinizde<br />

4ODA Cave House'a sýðýnabilir, inanýlmaz<br />

zevkli dakikalar geçirebilirsiniz.<br />

Esbelli Sok. No:46 ÜRGÜP 50400<br />

Tel: + 90 384 341 6080<br />

Fax: + 90 384 341 6090<br />

E-mail: info@4oda.com<br />

www.4oda.com<br />

Elvan Sülün ÖZBAY’81<br />

1981 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden mezun oldu. Ýstanbul<br />

Üniversitesi Ýngiliz - Amerikan Dili ve Edebiyatý'ný bitirdi.<br />

1982'den bu yana turizmle uðraþan Özbay, 1989 yýlýnda<br />

Profesyonel Turist Rehberi olarak çalýþmaya baþladý.


çocuk<br />

46<br />

Çocuklarda beyin ve sinir hastalýklarý<br />

Çocuk nöroþirürji (beyin ve sinir cerrahisi) dalý uzmanlarýnýn en çok uðraþtýðý konularýn baþýnda beyin<br />

tümörleri geliyor. Çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden sonra en sýk görülen rahatsýzlýðý<br />

oluþturuyor. Çocukta baþ aðrýsý, kusma, dalgýnlýk, kiþilik deðiþikliði, havale geçirme ya da<br />

bir takým yeteneklerde gerileme gibi belirtiler gösterebilen tümörler, vakit geçirilmeden bir uzmana<br />

baþvurmayý gerektiriyor. Çocuk beyin ve sinir sistemi hastalýklarý konusunda Hacettepe Üniversitesi<br />

Týp Fakültesi, Nöroþirürji Uzmaný Prof. Dr. Nejat Akalan’74, bizleri bilgilendirdi.<br />

Uzmanlýk dalý olarak çocuk beyin cerrahisini<br />

seçme nedenleriniz nelerdir?<br />

Çocuk beyin cerrahisi, beyin cerrahisinden<br />

çok farklý bir dal deðil.<br />

Sadece beyin cerrahisi içinde özel<br />

bir ilgi alaný. Ýhtisasým bitip bir süre<br />

beyin cerrahisinde uzman olarak<br />

çalýþtýktan sonra, bölümün de uygun<br />

görmesi ile çocuk beyin cerrahisini özel ilgi<br />

alaný olarak seçtim. Hacettepe Beyin Cerrahisi’nin<br />

özellikle Çocuk Beyin Cerrahisi Bölümü,<br />

çocuk hastanesinin de çok geliþmiþ olmasý nedeni<br />

ile oldukça aktif bir bölümdü. Neredeyse<br />

tüm eriþkin yataklarýnýn üçte biri kadar çocuk<br />

yataðýna sahip bir çocuk servisi vardý ve Türkiyenin<br />

hemen her yerinden bebek ve çocuk<br />

hastalar refere edilirdi. Bu nedenle gerek hastalýk<br />

çeþitliliði, gerekse iþ yükünün benim istediðim<br />

gibi oldukça tatminkar olmasý nedeniyle,<br />

benim ve bölümümün de özel isteði ile bir kiþinin bu özel ilgi<br />

alanýnda çalýþmasýna karar verildi. Bu þekilde baþladým.<br />

Çocuk nöroþirürji bölümünün en çok ilgilendiði hastalýklar<br />

hangileridir?<br />

Çocuk nöroþirürji bölümünün eriþkin bölümden en önemli<br />

farký, öncelikle sinir sisteminin doðuþtan gelen hastalýklarla ilgilenmesidir.<br />

Çünkü doðuþtan gelen sinir hastalýklarý genellikle<br />

çocuklarýn büyümesini beklemeden, hekime götürmeyi ve<br />

tedaviyi gerektirir.<br />

Bu bütün Türkiye’deki beyin cerrahisi klinikleri için aynýdýr.<br />

Fakat bize, konumumuz ve Hacettepe çocuk hastanesinin çok<br />

geliþmiþ ve çok iyi bir merkez olmasý nedeniyle daha çok tümörler<br />

ya da tedavisinde komplikasyon çýkabilecek, beyin cerrahisi<br />

yaný sýra baþka çocuk bilim dallarýnýn da tedaviye katýlmasýný<br />

gerektirecek hasta grubu gelir. Cerrahi tedavilerin bitiminde<br />

kemoterapi, radyoterapi gibi ek tedavilere ihtiyacý olan<br />

çocuklar da geldiði için iþ yükümüzün küçük bir kýsmýný doðuþtan<br />

gelen hastalýklar, büyük bir kýsmýný tümörler ve epilepsi<br />

cerrahisi oluþturuyor.<br />

Nöroþirürji hastalýklarýnýn çocuklarda görülme sýklýðý nedir?<br />

Bu hastalýklara çocuklarda hangi yaþ aralýklarýnda daha<br />

sýk rastlanýlmaktadýr?<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Konjenital hastalýklar doðumla birlikte ilk bir yaþta belirtilerini<br />

gösterirler. Omurilik ya da beyni ilgilendiren geliþim anormalleri<br />

doðumda kendini belli eder, o yüzden bunlar genellikle<br />

doðumdan hemen sonra beyin cerrahisine baþvururlar.<br />

Ama diðer hastalýklar ki beyin tümörleri gibi eriþkinlerde de görebildiðimiz<br />

türden hastalýklar, her yaþta hatta çocukluk yaþýnýn<br />

her devresi için faklý sýklýkta ortaya çýkarlar. Kaba bir fikir vermek<br />

gerekirse, çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden<br />

sonra en sýk görülen hastalýktýr. Maalesef çok nadir görülen<br />

hastalýklar da deðil. Dört beþ bin çocuktan birinde rastlýyoruz.<br />

Bizim nüfusumuzun özellikle de genç nüfusumuzun büyüklüðünü<br />

göz önüne alýrsanýz, diðer geliþmekte olan ya da<br />

geliþmiþ ülkelere göre çok daha fazla çocuk hastayla karþýlaþýyoruz.<br />

Çocukluk çaðý tümörleri genellikle 2-5 yaþ ile 5-10 yaþ<br />

arasýnda bir artýþ gösterip bu yaþlarda taný almaktalar.<br />

Çocuk beyin tümörlerinde belirtiler nelerdir?<br />

Santral sinir sistemi fonksiyon olarak da hacim olarak da<br />

çok farklý birimlerden oluþuyor. Bu daha çok tümörün köken aldýðý<br />

hücreye ve de tümörün büyüdüðü yere göre farklýlýk gösteriyor.<br />

Beyin, omurilik sývýsý yollarýný erken dönemde týkayacak<br />

þekilde büyüyen tümörler öncelikle beyin içerisindeki boþluklarý<br />

geniþleterek hidrosefali ait belirtileri veriyorlar. Kafa içinde<br />

basýnç artýþý sonucunda bulantý, kusma, baþaðrýlarý ve zaman-


la bilinç bozukluklarý ortaya çýkýyor. Diðer önemli bir grup tümör<br />

ise, çok yavaþ büyüme hýzýna sahip olup, bulunduklarý<br />

bölgenin fonksiyonunu bozarak, ya da yavaþ ilerleyen kol ve<br />

bacak güçsüzlükleri ile; veya sara nöbeti oluþturarak belirti veriyorlar.<br />

Yine bebek ve çocuklukta en sýk gördüðümüz beyincik<br />

tümörleri yine tümörün çevre dokuda oluþturabileceði fonksiyon<br />

bozukluðundan çok beyin omurilik sývýsý yollarýný týkamalarý<br />

sonucu kafa içindeki basýncý arttýrarak belirti veriyorlar.Benzer<br />

þekilde, davranýþ bozukluðuna neden olabilecek tümörler<br />

beynin belirli yerlerinde geliþtiyse, örneðin ön loblarýnda geliþtiyse<br />

ya da þakak bölgesinde tempoal loblarda geliþtiyse, sara<br />

nöbeti ve kiþilik deðiþiklikleri, öðrenme güçlükleri, davranýþ<br />

deðiþiklikleri þeklinde kendini gösteriyor.<br />

Aileler hangi durumlarda çocuklarýný bir uzmana göstermelilerdir?<br />

Tümörlerin ya da çocuk beyin cerrahisini ilgilendiren diðer<br />

rahatsýzlýklarýn çok tipik , her hastada ayný olan belirtileri azdýr.<br />

Özellikle bebek ve çocuklarda, beyin dokusunun zararlý etkilere<br />

olan toleransý oldukça iyidir. Bu tolerans, yaþa, rahatsýzlýðýn<br />

baþladýðý beyin bölgesine ve patolojinin büyüme ve yayýlma<br />

kapasitesine göre farklýlýklar gösterir. Bu yüzden tümden gelimden<br />

yola çýkarak, ‘þu belirti varsa þu rahatsýzlýk var, bu yoksa<br />

önemsemeyin’ deme gibi bir þansýmýz yok. Anneler bu konuda<br />

bizlerden çok daha duyarlý ve çocuklarýndaki deðiþiklikleri<br />

çok erken hissedebiliyorlar. O yüzden herhangi bir rahatsýzlýk<br />

durumunda eðer anne çocuðunun doðal halinde bir farklýlýk<br />

hissediyorsa, doktora danýþma ihtiyacý hissediyorsa, mutlaka<br />

danýþmasý gerekir. Tabii çoðu zaman hastanýn getirildiði<br />

ilk doktor biz olmuyoruz. Öncelikle çocuk doktorunun kontrolünden<br />

geçiyor. Beyin cerrahisi hastalýklarýnýn þöyle bir belirtisi<br />

olur, hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisine gidin demek, çocukluk<br />

hastalýklarý sinir sistemi için pek mümkün deðil.<br />

Çocukluk çaðý tümörleri tedavi edilmezlerse zamanla ne<br />

tür sorunlar ortaya çýkabilir?<br />

Belirli bir boyuta eriþmeden ve kafa içi basýncýný arttýrarak<br />

hayatý riske sokmaya baþlamadan kolay tanýnmadýklarý nedeni<br />

ile oluþan taný gecikmeleri tedavi þansýný azaltan en önemli<br />

faktör. Tedavi zamanýnda yapýlsa bile vücudun tekrar bu tümörü<br />

oluþturma kapasitesine sahip olan kötü huylu tümörlerde<br />

mutlaka ek tedaviler gerekiyor. Kötü huylu tedavilerde çocuðun<br />

yaþýna ve tümörün cinsine uygun olarak, cerrahi tedaviye<br />

ek olarak ilaç tedavisi, kemoterapi, ýþýn tedavisi yapýlabiliyor.<br />

Bu erken tedaviler sonucu çocukluk çaðýnda eriþkinde görülen<br />

ayný derecede “malign” dediðimiz kötü huylu tümörlere<br />

göre yaþam þansý ve beklenen yaþam süresi çok daha uzatýlabiliyor.<br />

Týbben belirli kanser türleri dýþýnda hastalýktan tamamen<br />

arýnmayý saðlayamýyoruz. Cerrah olarak da bizim iþimiz<br />

bu tip tümörlerde, tümörü çýkararak, bebeði ya da çocuðu tekrar<br />

oluþmasýný önleyeceði yan tedavilere hazýrlayabilmek.<br />

Nöroþirürji hastalýklarýnda çocuklara uygulanan tedavi<br />

yöntemleri hakkýnda bilgi verir misiniz? Çocuklara uygulanan<br />

tedaviler ile yetiþkinlere uygulanan tedaviler farklýlýk<br />

gösteriyor mu?<br />

çocuk<br />

Sinir sistemi hastalýklarýnýn tedavisinde eriþkinlere göre çocuklardaki<br />

en büyük fark, henüz geliþmesini tamamlamamýþ<br />

bir sistemle uðraþýyor olmamýz. Sinir hücresi doðumdan sonra<br />

çoðalmaz, doðumla birlikte ayný kalýr diye bir kural var. Ama<br />

beynin her hücresinin kendi içindeki geliþmesi ve deðiþime<br />

uðramasý 15–16 yaþýna kadar sürüyor ki bu öðrenme sürecini<br />

oluþturuyor. Bu yüzden beyin cerrahisini ilgilendiren hastalýklarda<br />

özellikle cerrahi hastalýklarda eriþkinlerde uyguladýðýmýz<br />

prensiplerin aynýsýný uygulama þansýmýz yok. Yapýlan tedavi,<br />

hastalýðý gidermenin yaný sýra geliþmekte olan beyne yan etkide<br />

bulunabilir. Bunun tam tersi de mümkün. Eriþkinlerde tolare<br />

edilebilir ya da takip edilebilir bir takým rahatsýzlýklar, çocuklarda<br />

öðrenmeyi, beynin geliþmesini etkilediði için daha çabuk<br />

davranmak gerekebilir. Bu yüzden tedavi prensipleri temelde<br />

ayný olmakla birlikte hangi yöntemin nasýl seçileceði ve ne zaman<br />

uygulanacaðý eriþkinden çok büyük farklýlýk gösteriyor.<br />

Çocuk beyin ameliyatlarýnda anestezi farklýlýk gösteriyor<br />

mu? Çocuklarýn ameliyata hazýrlanma sürecinde anne babalara<br />

önerileriniz nelerdir?<br />

Anestezinin çocuklarda göstereceði farklýlýk muhakkak.<br />

Birçok merkezde ve özellikle bizim merkezimizde sadece çocuk<br />

beyin cerrahisi üzerine uzmanlaþmýþ kiþiler var. Çocuklarýn<br />

en basit anlamda ebat olarak farklý olduðunu düþünürseniz,<br />

çocuklarýn cerrahisi sýrasýndaki kan ihtiyacý, akciðer kapasitesi,<br />

oluþacak kayýplara olan dirençleri ya da dirençsizlikleri çok<br />

büyük önem kazanýyor. O yüzden hastalýklarý farklý olduðu kadar<br />

anestezisi, ameliyata hazýrlanmalarý ve ameliyat sonrasý<br />

bakýmlarý da her hastalýk için ve çocuk olduklarý için ciddi farklýlýklar<br />

gösteriyor.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nin bir mezunu olarak, okulunuzla ilgili<br />

düþüncelerinizi alabilir miyiz?<br />

<strong>TED</strong>’de geçirdiðimiz devreler Türkiye’nin de çok karýþýk olduðu<br />

dönemlerdi. Çok fazla 68 kuþaðý sayýlmasam bile onun<br />

son dönemlerine yetiþtim. Bu yüzden þimdiki öðrencilere göre<br />

biraz daha gerilimli bir eðitim yaþantýmýz oldu. Ama her zaman<br />

için orda tanýdýðým öðretmenlerime, arkadaþlarýma ait anýlarýmý<br />

hâlâ saklýyorum. Her dönemin sizde býraktýðý bir iz var. Kolejli<br />

olmaktan her zaman mutlu oldum. Yaþantýmýn hiçbir döneminde<br />

baþka bir eðitim kurumuna özendiðim ya da Kolejli olduðum<br />

için piþman olduðum bir dönem olmadý.<br />

Prof. Dr. Nejat AKALAN’74<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden 1974 yýlýnda mezun olan Nejat<br />

Akalan, 1980 yýlýnda <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi'ni bitirdi.<br />

Ardýndan 1986 yýlýnda Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi<br />

Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda uzmanlýk eðitimini tamamladý.<br />

Akalan, 1994'te doçent, 2000'de profesör oldu.<br />

1988 yýlýnda ABD'de Seattle, Washington'da Washington<br />

Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda çalýþtý.<br />

Akalan, 1989'da Türk Nöroþirurji Derneði A. Þükrü Ýskefyeli<br />

Araþtýrma Ödülü'nü kazandý. Nejat Akalan çocuk<br />

beyin cerrahisi ve epilepsi ile ilgilenmektedir.<br />

47<br />

ARALIK2008 kolejliler


yaþam kalitesi<br />

48<br />

Yorgunlukla savaþýnýzda,<br />

hýzla enerji yüklenmenin yollarý<br />

Ayný anda birden çok iþ yaptýðýmýz hayatýmýzda<br />

yorgunluða karþý koyabilmemizi saðlayacak<br />

bazý yöntemler olduðunu biliyor musunuz?<br />

Saat öðleden sonra 3'ü gösterdiðinde çoðumuz<br />

kendini pili bitmiþ ve bitkin hisseder. Bir kaç saat<br />

içinde iþ gününüz sona erecek olmasýna karþýn,<br />

diðer yapacaklarýnýz ve sorumluluklarýnýz aklýnýza<br />

gelince yatana kadar geçecek süreyi nasýl tamamlayacak<br />

gücü bulacaðýnýzý düþünürsünüz.<br />

Eðer çalýþan bir kadýnsanýz, ev ve çocuklarla<br />

ilgili görevleriniz daha henüz baþlayacaktýr. Alýþveriþ<br />

yap, yemek hazýrla, çocuklar ve ev ödevleriyle ilgilen,<br />

"egzersiz yap", yaþlý ebeveynlerine yardým et, ikinci<br />

iþinizin gereklerinden sadece birkaçýdýr.<br />

Yukarýdaki satýrlarý okumak bile insaný yorarken<br />

tüm bu iþleri yapabilmek için arada enerji<br />

dopingleri yapabilmeniz için size birkaç strateji.<br />

Bu stratejilerin bazýlarý anýnda size enerji<br />

yüklerken, bazýlarý da uzun vadeli reçetelerdir.<br />

Uygulamanýz ve fayda görmeniz dileðiyle….<br />

Enerji veren besinler<br />

Aklýnýza hemen çikolatalý-þekerli atýþtýrmalar<br />

gelebilir, fakat þeker yüklemesi<br />

sizi bir saat içinde tekrar halsiz ve bitkin<br />

býrakacaktýr. Tüm ani enerji artýrýcý þekerli<br />

besinlerde sonuç aynýdýr. Eðer enerji<br />

almak istiyorsak, kompleks karbonhidratlar<br />

ve protein içeren besinleri birlikte<br />

almalýsýnýz.<br />

Kompleks karbonhidratlar<br />

tam tahýllý ekmeklerdir.<br />

Örneðin tam tahýldan yapýlmýþ<br />

bir kraker ile az yaðlý peynir<br />

kombinasyonu veya fýndýk ezmesi<br />

ve bir dilim tam tahýl ekmeði.<br />

Buradaki püf noktasý protein ve<br />

kompleks karbonhidratýn, basit karbonhidratlara<br />

göre daha yavaþ sindirilmesi<br />

ve böylelikle kan þekerinizi daha<br />

yavaþ yükselterek daha geç düþmesini<br />

de saðlamasýdýr.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Dr. Mehmet Tümer'81<br />

Aile Hekimliði Uzmaný<br />

www.bsyklinik.com<br />

Kahvaltýda lif ve karbonhidrat oraný yüksek beslenme<br />

Sabah kahvaltýnýz liften ve karbonhidrattan zengin olduðunda<br />

sizi öðlen yemeðine kadar aktif halde tutacaktýr. Yapýlan<br />

araþtýrmalar bu tezi doðrulamýþtýr; yüksek karbonhidratlý kahvaltýya<br />

yüksek ve düþük lif oranlý yiyecekler eklenerek gruplara<br />

verilmiþ ve yüksek yað oraný içeren kahvaltý<br />

alan kiþilerle karþýlaþtýrýlmýþtýr. Yapýlan<br />

deðerlendirmeler, yüksek karbonhidrat ve<br />

yüksek lif oraný içeren kahvaltý sonrasýnda<br />

öðlen yemeðine kadar geçen sürede kiþilerin<br />

en yüksek performansta olduklarýný<br />

göstermiþtir. Bu araþtýrma International<br />

Journal of Food Sciences and Nutrition<br />

dergisinde yayýmlanmýþtýr.<br />

Sabah bu tür bir kahvaltý yapmak için<br />

tercih etmemiz gereken yiyeceklere bazý<br />

örnekler verelim:<br />

Tam tahýl ekmekleri kullanýlarak hazýr-


lanmýþ tostlar, lif oraný yüksek kahvaltý<br />

gevrekleri sayýlabilir. Bir kase<br />

yüksek lifli kahvaltý gevreðinde<br />

14 gram, 1 dilim tam<br />

tahýl ekmeðinde 6 gram lif<br />

bulunur. Günlük olarak<br />

alacaðýmýz lif hedefi 25-<br />

30 gram olamlýdýr. Buna<br />

karþýn çoðumuzun günlük<br />

alýmý 15-20 gramlar<br />

civarýnda kalmaktadýr.<br />

Arada mola verin<br />

Multi tasking (çok görevli)<br />

çalýþmak, bir çok iþin<br />

bir arada ve hýzla yapýlmasýný<br />

saðlar. Fakat unutmayýnýz ki,<br />

arada birkaç dakika mola verip<br />

hiçbirþey yapmadan gevþemeye ayýracaðýnýz<br />

zaman; uzun bir çalýþma gününde<br />

ortaya çýkýp sizi verimsiz hale getirecek<br />

yorgunluk belirtilerini ortadan kaldýracaktýr. Küçük aralar<br />

verme alýþkanlýðý profesyonel iþ hayatýnda ve profesyonel<br />

sporcularda bilimsel olarak da denenmiþ ve etkisi ortaya konmuþtur.<br />

Luisiana Üniversitesi’nde yapýlan ve Computers and Industrial<br />

Engineering Dergisi’nde yayýmlanan bir çalýþmada;<br />

araþtýrmacýlar; bilgisayar baþýnda çalýþan bir gruba üç deðiþik<br />

tip çalýþma-dinlenme çizelgesi uygulatmýþlardýr. Çalýþanlardan<br />

kýsa ve sýk mola uygulayan grup en az yorgunluk hisseden ve<br />

en verimli iþ üreten grup olmuþtur.<br />

Araþtýrmacýlar, 15 dakikada bir 30 saniye ara ve 2 saatte bir<br />

de 14 dakika ara veren çalýþanlarýn diðer çalýþanlardan daha<br />

hýzlý ve verimli çalýþtýðýný göstermiþtir.<br />

Hareket edin- yürüyün<br />

Anýnda enerji depolamak ve doping etkisi almak istiyorsanýz;<br />

yoðun iþ temponuzdan 10 dakikalýðýna sýyrýlýn ve kendinizi<br />

yollara veya yapamýyorsanýz iþ yerinizin koridorlarýna atýn.<br />

Yapýlan araþtýrmalar 10 dakikalýk bir yürüyüþün yorgunluk hissini<br />

ortadan kaldýracaðýný göstermiþtir.<br />

California State Üniversitesi, Long Beach Kampüsü’nden<br />

Prof.Dr. Robert Thayer yaklaþýk 20 yýl önce bir araþtýrma yaparak,<br />

yayýnlamýþtýr. Bu çalýþmadaki 18 denek, 12 deðiþik çalýþma<br />

gününde ya bir þekerleme yemiþler veya 10 dakika yürümüþlerdir.<br />

Tahmin edeceðiniz gibi yürüyüþ yapanlar, þekerleme<br />

tüketenlere göre daha çok enerji kazanmýþlardýr. Yürüyüþ<br />

sonrasý 2 saat kadar enerjik hissedilirken; þekerleme tüketimi<br />

sonrasýnda anýnda bir iyilik hali ve arkasýndan eskisinden daha<br />

yorgun ve enerjisiz hissedilen bir dönem saptanmýþtýr.<br />

Mola verin ve meditasyon yapýn<br />

Meditasyonun yorgunluðu azalttýðý pek çok bilimsel çalýþma<br />

ile de gösterilmiþtir. Fakat sanýlanýn aksine meditasyon<br />

yapmak için, baðdaþ kurup mum yakmak ve mantra öðrenmek<br />

gerekli deðildir. Mini meditasyonlar harikalar yaratabilir,<br />

yaþam kalitesi<br />

49<br />

sadece üç dakika kendinizi sakinleþtirmeniz<br />

ve koþuþturmayý<br />

býrakmanýz yeterli<br />

olur. Bu mini meditasyon<br />

kendinizi yenilemenizi<br />

ve enerjinizi<br />

kontrol etmenizi saðlar.<br />

Sabah yatakta<br />

meditasyon yapýp<br />

pozitif bir baþlangýç<br />

yapmak ve gün içinde<br />

ara ara tekrarlamak<br />

enerjinizi artýrýp<br />

stresinizi azaltacak ve<br />

hayatýnýzda büyük bir farka<br />

neden olacaktýr. Size tüm gereken<br />

iþ yerinizde sessiz bir ortam<br />

ve ayýrdýðýnýz 3 dakikadýr.<br />

Enerji vampirlerinden kurtulun<br />

Enerjinizi artýracak uzun vadeli bir strateji olarak,<br />

çevrenizde mümkün olduðunca pozitif kiþiler bulundurun. Tabii<br />

ki her zaman bunu baþarmak imkansýzdýr ama unutmayýn<br />

ki negatif ve sürekli yakýnan insanlar enerjinizi azaltmaktan öte<br />

vücudunuzda stres reaksiyonlarýna da neden olurlar. Bu tür kiþiler<br />

enerji vampirleri olarak tanýmlanabilir. Stres enerjinizi azaltan<br />

birinci faktördür. Stresle adrenal hormon düzeyleriniz deðiþir<br />

ve enerjiniz düþer.<br />

Enerjinizi düþüren insanlarý inceleyin, birlikte olduðunuzda<br />

strese giriyor musunuz bakýn. Birlikte olduktan birkaç dakika<br />

sonra kýsa bir kestirme ihtiyacý duyuyorsanýz bilin ki enerjinizi<br />

tükenmekte. Gerisi size kalmýþ.<br />

Yeni yýlýn yaklaþtýðý günlerde, bol enerjili az stresli bir yýl geçirmenizi<br />

dileriz. Siz de tam gece yarýsý yukarýdaki tavsiyeleri<br />

hayatýnýza sokmayý dileyin, farký fark edin.<br />

ARALIK2008 kolejliler


sosyal sorumluluk<br />

50<br />

Sesler dünyasýna siz de katýlýn<br />

Gönüllü okuyuculuk yapýn!<br />

Dünyanýn hemen hemen<br />

her ülkesinde<br />

olduðu gibi Türkiye’de<br />

de, görme engellilerin<br />

en yüksek<br />

düzeyde kitap okuma olanaðýna<br />

kavuþmalarý için yoðun çaba sarfedilmektedir.<br />

Sesli kitaplýklarýn bulunduðu<br />

çeþitli resmi kurum ve kuruluþlarda<br />

görme engellilere yönelik<br />

çeþitli hizmetler sunulmaktadýr.<br />

Konuþan Kitaplýðýn tarihi ve<br />

hâlen yürütülen çalýþmalarla ilgili bilgi aldýðýmýz Millî Kütüphane<br />

Konuþan Kitaplýk Bölümü Þefi Ramazan Bakýrcý, birimin ilk<br />

olarak Görme Engelliler Bölümü adý altýnda 1955 yýlýnda Adnan<br />

Ötüken’in desteði ile kurulduðunu belirtiyor. Daha sonra<br />

1986 yýlýnda Konuþan Kitaplýk olarak isim deðiþtiren bölümün<br />

kuruluþ amacý; ortaokulu dýþarýdan bitirecek görme engelliler<br />

için Braille ders kitabý hazýrlamak olsa da, körler okullarýnýn<br />

açýlmasý ile bu iþten vazgeçilerek, Braille daktilosu ile tek nüsha<br />

olarak roman, öykü ve þiir yazýmýna baþlanmýþ. Bu çalýþmalar<br />

sürerken, Milli Kütüphane’nin yeni binasýnýn<br />

yapýmý tamamlanarak,<br />

Görme Engelliler Bölümü<br />

15 m2’lik<br />

alandan 50<br />

m2’lik<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Hiçbir engel öðrenme isteðinin önüne geçmemelidir. Farklý alternatifler olsa da<br />

öðrenme ihtiyacýný gideren, hayata bakýþ açýlarýný belirleyen en önemli kaynak kitaptýr.<br />

Bu yüzden her bireyin bu kaynaða kolayca ulaþýmý saðlanmalý ve önündeki<br />

engeller kaldýrýlmalýdýr. Görme engellilerin kitap okuma ihtiyaçlarýnýn giderilmesi<br />

için gönüllü okuyuculuk teþvik edilmeli ve gönüllü okuyucu sayýsý artýrýlmalýdýr.<br />

bir alana geniþlemiþtir. Ardýndan<br />

kaset kitaplarýn daha saðlýklý bir ortamda<br />

okunmasý için eski adý ile<br />

Oran Lions Kulübü yeni adý ile Mogan<br />

Lions Kulübü 1991 yýlýnda kayýt<br />

stüdyosu kurarak, kuruma bir<br />

de Türkçe kitap okuma sesli bilgisayarý<br />

baðýþlamýþ.<br />

2001 yýlýnda ise; Konuþan Kitaplýk’ýn<br />

günün teknolojisine uygun<br />

hale getirilmesi için, Türkiye’de ilk<br />

kez, akýllý teyp ve CD çalarlardan<br />

oluþan 8 kullanýcýlý oldukça geliþmiþ bir sistem kurularak engellilerin<br />

hizmetine sunulmuþ. Bu sistemde, okuyucular panellerde<br />

bulunan akýllý CD ve kasetçalarlar ile teyplerin ve CD çalarlarýn<br />

üzerindeki düðmeleri tek tek aramaya gerek kalmadan<br />

klavye aracýlýðý ile iþlemleri sesli olarak yapmaya baþlamýþtýr.<br />

Ayrýca bu sitem sayesinde okuyucular ortak bir kitabý dinleme<br />

imkanýna sahip olduðu gibi mp3 ve benzeri formatlardaki<br />

CD’leri de çalabilmektedir.<br />

Görme engelliler için geliþmiþ teknoloji<br />

Zamanla bilgisayar teknolojisinde meydana gelen geliþmeler,<br />

Braille ve sesli kitaplýklarýn yapýsýnda da deðiþiklikler<br />

meydana getirmiþ, sistemin yaþattýðý sorunlarýn çözümü için<br />

bilgisayarlý dijital kayýt sistemine geçilmiþtir. Bu kapsamda Milli<br />

Kütüphane Baþkanlýðý bünyesinde kurulan dijital kayýt stüdyosunda<br />

5 adet kabinde, bilgisayara dayalý olarak eþ zamanlý<br />

kayýt yapýlmaya baþlanmýþtýr. Konuþan Kitaplýk bünyesinde<br />

görev yapan Onur Bal tarafýndan yapýlar bu kayýtlar, dijital<br />

ortama geçirilerek, geliþmiþ düzenleme araçlarý ile düzenlenerek,<br />

Metus Library arþivleme yazýlýmý ile arþivlenmesi<br />

saðlanmaktadýr. Bu özellik ayrýca, kullanýcýlarýn<br />

kitap adý, yazar adý, basým yýlý, ISBN<br />

numarasý gibi eriþim uçlarýný kullanarak<br />

dinlemek istedikleri dosyaya ulaþýmlarýna<br />

da kolaylýk sunmuþtur. En son teknoloji


ile desteklenmiþ bu sistem, güvenli ortamda arþivlenen kitaplarýn<br />

gelecek nesillere aktarýmýna da yatýrým yapmýþtýr.<br />

Gönüllü okuyucu olmak için...<br />

Milli Kütüphane’de görme engellilere yönelik kitap okuma,<br />

gönüllülük esasýna dayanýyor. Bakýrcý, gönüllü okuyucu olmak<br />

isteyen herkese kapýlarýn açýk oluðunu fakat bunun için bazý<br />

þartlar aradýklarýný belirtiyor. Öncelikle gönüllü okuyuculuk için<br />

düzenli aralýklarda gelerek baþlanan kitabýn bitirilmesi þart. Ayrýca<br />

okuyucunun ses rengi, diksiyonu, Türkçe’yi güzel konuþabilmesi<br />

önemli. Bunun için gönüllü okuyucu olmak isteyenlerden,<br />

kitap okumaya baþlamadan önce; teatral, manzum, tekerleme<br />

ve düzyazýdan oluþan bir metni, belirli bir süre içerisinde,<br />

takýlmadan okumalarý isteniyor. Böylece, okuyucularýn ses<br />

rengi belirlenerek okuyacaðý kitap türlerine karar veriliyor.<br />

Görme engelli insanlar için ses faktörü çok önemlidir Gönüllü<br />

okuyucularýn Türkçe’yi düzgün konuþmasý, ses renginin<br />

kulaðý týrmalamamasý, diksiyonunun düzgün olmasý, kitabýn<br />

doðru takip edilebilmesi açýsýndan þarttýr. Gören insan için kitabýn<br />

düzgün yazýlýp yazýlmamasý ya da kitabýn yýpranmýþ olup<br />

olmamasý nasýl çok önemliyse, görme engelli insanlar için de<br />

yukarda saydýðýmýz unsurlar ayný derecede önem taþýmakta.<br />

Milli Kütüphane’de halen 50’ye yakýn gönüllü okuyucu bulunuyor.<br />

Görme engellilerin vermiþ olduklarý talepler doðrultusunda<br />

gerçekleþtirilen kitap okumalarýnda, ÖSS, KPSS, OKS<br />

sýnavlarýna yönelik hazýrlýk - test kitaplarý aðýrlýkta bulunuyor.<br />

Fakat arþivde bunlar dýþýnda farklý kategorilerde 1200’e yakýn<br />

kitap mevcut.<br />

Ayrýca gelen istek üzerine farklý dillerde kitaplarýn da okunmasý<br />

saðlanýyor. Þu an Türkçe dýþýnda sadece Ýngilizce kitap<br />

bulunuyor. Fakat diðer dillerde de olmasý için çaba harcanýyor.<br />

Ýngilizce kitaplar arasýnda gönüllü okuyucular arasýnda bulunan<br />

Ela ve Ayþe Alara kardeþlerin okuduklarý Ýngilizce çocuk<br />

kitaplarý büyük beðeni topluyor.<br />

Sürekli basýn aracýlýðýyla gönüllü okuyucu aradýklarýný dile<br />

getiren Bakýrcý, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nden öðrencilerin de zaman<br />

zaman okuyuculuk için baþvuruda bulunduklarýný belirtiyor.<br />

Bakýrcý ayrýca <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Psikolojik Danýþma ve Rehberlik<br />

Müdürü Zerrin Koyunpýnar’ýn da gönüllü okuyucu olmasýndan<br />

büyük mutluluk yaþadýklarýný ifade ediyor.<br />

Bu iþe zaman ayýrabilecek, diksiyonu düzgün herkesi okuyucu<br />

olmaya davet eden Ramazan Bakýrcý ve Onur Bal, bu iþin<br />

çok zevkli olduðunu belirtiyorlar.<br />

Web sitesinden indirilebiliyor<br />

sosyal sorumluluk<br />

Milli Kütüphane’nin görme engellilere sunduðu bir diðer<br />

önemli hizmet ise okunan bu kitaplarýn kurumun web sitesinden<br />

indirilebilmesi. Kayýt yaptýran görme engelli okuyucular, istedikleri<br />

miktarda kitabý limitsiz buradan indirebiliyorlar. Sitede<br />

farklý kategorilerde 1200’e yakýn kitap bulunuyor. Siteye kayýt<br />

yaptýrmak için form doldurularak, özürlülük raporunun Onur<br />

Bal’a iletilmesi yeterli oluyor.<br />

Bir gönüllü okuyucu hikayesi – Jale Anýl<br />

“Bu çok ayrý bir þey,<br />

insanlarýn bunu yaþamasý<br />

gerek, yaþasýnlar ve hissetsinler”<br />

bu sözler, on<br />

yýldýr Milli Kütüphane’de<br />

gönüllü okuyuculuk yapan<br />

Jale Anýl’a ait. Jale<br />

Haným bir tesadüf sonucu<br />

varlýðýndan haberdar<br />

olduðu birimde þu ana<br />

kadar 128 kitabý seslendirmiþ.<br />

Emeklilik sonrasý hayatýný nasýl deðerlendireceði konusunda<br />

düþünmeye baþladýðý 1998 yýlýndan itibaren gönüllü okuyuculuk<br />

yapan Jale Anýl, bir arkadaþý vesilesi ile Konuþan Kitaplýk’tan<br />

haberdar olmuþ. Sonrasýnda, Milli Kütüphane’ye giderek,<br />

görme engellilere gönüllü okuyuculuk yapma isteðinde<br />

bulunan Anýl, yaptýðý iþten büyük keyif aldýðýný belirterek, “Görme<br />

engelliler yaþamýn içinde var olan bireyler, bizden eksileri<br />

yok, bilakis artýlarý var. Bu artýlarýyla da bizim eksiklerimizi tamamlama<br />

yönünde yardýmcý oluyorlar” þeklinde konuþuyor.<br />

Anýl’a göre Konuþan Kitaplýk Bölümü’nün bugünkü seviyesine<br />

ulaþmasýnda, Milli Kütüphane Baþkaný Tuncel Acar’ýn bu<br />

bölüme gösterdiði özenin payý büyük.<br />

Gönüllü okuyuculuða edebi kitaplar okuyarak baþlayan<br />

Anýl, test kitaplarý okuma yönünde talepler alýnca baþarýsýzlýk<br />

korkusu ile önce ürktüðünü, fakat talebin ardýndan 3 yýl test kitaplarýna<br />

aðýrlýk verdiðini belirtiyor ve seslendirdiði ilk test kitabýný<br />

almaya geldiklerinde yaþadýðý gururla karýþýk bir anýsýný<br />

þöyle anlatýyor: “Bir gün Ramazan Bey’in odasýna girdim, bir<br />

kalabalýk var. Öðrendim ki, benim seslendirdiðim bölümü almaya<br />

gelmiþler, o anda çok duygulandým, ‘ben sorumluluðumu<br />

biliyordum ama, siz benim sorumluluðuma daha fazla sorumluluk<br />

kattýnýz’ dedim. O gün ciddi olarak anladým ki, bu<br />

alanda çok eksiðimiz var. Devlet onlara kabartma kitap bastýrmadýðý<br />

için kendi olanaklarý ile hazýrlanmaya çalýþýyorlar.”<br />

Özellikle emekli öðretmenleri okuyucu olmaya davet eden<br />

Anýl, “gönüllü okuyuculuk ile kendi ufkunuzu da geliþtiriyorsunuz,<br />

çünkü; paylaþýyorsunuz, bilgi alýþveriþi yapýyorsunuz,<br />

okuduðunuz her kitaptan aklýnýzda kalanlar ile bilgi hazinenizi<br />

geliþtiriyorsunuz” diyor.<br />

Gönüllü okuyuculuk için:<br />

http://www.mkutup.gov.tr/mkp/<br />

0312 212 62 00/7313-7315<br />

51<br />

ARALIK2008 kolejliler


moda-tasarým<br />

52<br />

Kaledekskop kadýn<br />

Zeynep TUNUSLU’80<br />

Moda Tasarýmcý<br />

Sevgili arkadaþlarým Kolejliler,<br />

Bizim okuldan çok tasarýmcýlar, sanatçýlar çýktý,<br />

öðrendiðimiz bilgiler yanýnda en çok öz güvenimiz<br />

yüksek çýktýk okulumuzdan.<br />

Ben de giysi tasarýmýný seçtim, yeni bir yýl baþlýyor.<br />

Yeni günlerde yeni sürprizlere açýk en iyi þekilde hayatý<br />

yaþamak, etrafýmýzdakilerle paylaþmak ve enerjimizi hep yüksek<br />

tutmak için neler baþlayýp neler bitiyor? Yeni akýmlarý nasýl<br />

takip etmek gerekiyor, hep genç ve trend kalmak için. Giyinmek<br />

kiþiliðimizin dýþa vurumu, karþýlaþtýðýmýz yeni kiþilere hayatý<br />

nasýl algýladýðýmýz ile ilgili bir ipucu.<br />

Moda sürekli yeni vaatler, yükselen renkler ve yeni boyutlarla<br />

bize kendimizi en iyi þekilde ifade etmemiz için yeni baþtan<br />

hazýrlanýyor. Moda sahnesi bir performans gösterisi olup<br />

tradisyonel ve modernimsi karýþýmýný bizlere sunuyor.<br />

Bu ilkbahar yaz trendleri de çok feminen, vücuda dokunup<br />

giden geniþ volüm taþýyan siluetlerden oluþuyor.<br />

Yeni boyutlar doðallýðýn ardýndaki enerjiyi vurgularken,<br />

2009'un öne çýkan akýmýnda kelebek kollu kesimler, yuvarlatýlmýþ<br />

omuzlar, saçaklar, kývrýmlarla yeni hacimli elbiseler baþý<br />

çekiyor.<br />

Yumuþak dökümlü vücut kývrýmlarýný yalayan kumaþlarda<br />

ipek satenler, jarselerle elbiseler Helenistik Dönemin yeni yorumuyla<br />

yeniden karþýmýzda. Tek omuzlar hemen hemen her koleksiyonda<br />

var. Parýltýlý kumaþlar, büyük düðümlerle sýrt detaylarý,<br />

burkulmuþ askýlar göze çarpýyor.<br />

Siyah ve beyaz bazen solo kullanýlýrken, bazen hayvan desenlerinde<br />

buluþuyor.<br />

Pastel, ten renkleri doðal tonlar ve gölgeleri olan kum tonlamalarý<br />

ve gölgeleri ekolojik dengeye dikkat çeken ölçüde sýk-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

lýkla tasarýmcýlarýn koleksiyonlarýnda<br />

kullanýlmýþ.<br />

Yeni baþrole çýkan renk<br />

ise mavi. Hem tam Matisse<br />

tablolarýnýn mavisi, yanýnda<br />

Ege mavileri, kobalta kadar<br />

indigo mürekkep mavileri<br />

kullanmýþ tasarýmcýlar. Birkaç<br />

ton maviyi de degrade "açýktan koyuya" kullanmýþlar.<br />

Mavinin peþinden vazgeçilmez kum tonlarýnýn yaný sýra, yeþilimsi<br />

altýn metalic sarý ýþýltýlara kadar geniþ bir scalada kullanýlýyor.<br />

Coral rengi ve doðal mercanlar, büyümüþ deniz dibindeki<br />

doðal bitkiler, özellikle deniz kenarý 'toga kaftanlarýn' kelebeksi<br />

formlarýnda yaka ve bele takýlan kemerleri süslüyor.<br />

Makreme örgü, denizci düðümleri, halat burulmuþ ipler en<br />

gözde aksesuarlar, ilkbahar yaz sezonunda.<br />

Desenler: Etnik rüzgar her sezon yeniden yorumlanýyor.<br />

Massai sanatýndan grafiti desenlere hayvan yüzlerinin çok yakýn<br />

plan deforme edilmiþ þekillerine kadar kullanýlýyor.<br />

Ana temalar:<br />

Altýn: Çikolata kaðýdý görüntülü ya da yeþile dönük doreler<br />

yazýn ana metalik renklerini oluþturuyor.<br />

Kýrmalar: Geçen sezonun devamý kýrmalarla bedende 3<br />

boyutlu hareket devam ediyor.<br />

Düðüm: Burkulmuþ ya da düðümlenmiþ detaylarý sýrt dekoltesinde<br />

belde ve etekte sýklýkla göreceðiz.<br />

Asimetrik omuzlar: Tek kol, tek omuz giysiler heykelsi bir<br />

form saðlýyor.<br />

Önümüzdeki ilkbahar yaz deðiþimler böyle.<br />

Sevgiyle kalýn.


keyif<br />

54<br />

Her zaman farklý ve özel<br />

tatlar arayanlar için<br />

Sektöre giriþi henüz çok yeni olmasýna raðmen<br />

<strong>Ankara</strong>'da bir marka olma yolunda hýzla ilerleyen<br />

Coccinella Pasta Evi, 100'e yakýn ürün ve benzersiz<br />

çeþitleriyle pastacýlýk anlayýþýna yeni bir soluk getiriyor.<br />

Ürün çeþitleri arasýnda farklý dünya lezzetlerinin yanýnda,<br />

klasik tatlarýn çaðdaþ sunumlarýna da yer<br />

veren Coccinella, müþteri istek ve önerilerine göre<br />

de çeþitlerini artýrýyor.<br />

Yýldýz'daki merkezlerinin açýlýþýndan 6 ay gibi<br />

kýsa bir süre sonra Beysupark’taki ilk þubesini de açan Coccinella'nýn<br />

baþarýsýnýn sýrrý, sunduðu özel lezzetlerde<br />

ve müþterilerine yaklaþýmýnda saklý.<br />

Coccinella, çok kýsa bir süre içinde<br />

<strong>Ankara</strong>'da kendini kanýtlamýþ bir lezzet<br />

duraðý haline geldi. Bunun birincil nedeni<br />

hiç þüphesiz, kuruluþ hikayesine<br />

giden profesyonel yol…<br />

Coccinella'nýn iþletmesini Saadet<br />

ve Suna Kavak kardeþler yapýyorlar. Suna<br />

Haným'ýn pastacýlýða duyduðu ilgi ve<br />

merak sonucu, pastacýlýk eðitimi almak<br />

üzere Amerika'ya gitmesi ve Türkiye'ye dönüþünün<br />

ardýndan, eðitimi süresince öðrendiklerini,<br />

özel tatlar üreterek deðerlendirmek<br />

istemesiyle, Coccinella'nýn lezzetli<br />

serüveni de baþlýyor. Saadet ve Suna Kavak, ilk önce 2007<br />

Mayýs ayýnda Yýldýz'da merkezlerini açýyorlar.. Pasta evine yakýþýr<br />

mý sorusu ile tedirginlik yaþansa da, iþletmeye, Ýtalyanca'da<br />

uður böceði anlamýna gelen 'Coccinella' ismi veriliyor. Kýsa sürede<br />

çevrede çok beðenilen ve aranýlan bir pastaneye dönüþüyor.<br />

Önceleri küçük çapta baþladýklarý bu sektörde, þimdiki<br />

ustalarý ile tanýþýnca, ustanýn birikimlerinden de istifade<br />

ederek hizmet konseptini biraz daha büyütme<br />

yoluna gidiyorlar. Sonrasýnda klasik<br />

tatlarýn yeni yorumlarýný arayan, lezzet<br />

düþkünü <strong>Ankara</strong>lýlar ve <strong>Ankara</strong>’da<br />

yaþayan yabancýlar<br />

tarafýndan keþfediliyor ve<br />

gelen talepler ile altý ay<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

sonra ilk þubesi bu kez Beysupark-Çayyolu’nda "merhaba" diyor.<br />

Alýþýlmýþ pastane tarzýndan farklý bir konseptte hizmet veriyor<br />

Coccinella Pasta Evi. Müþterilerine özel, tamamen elde ve<br />

her biri kendi özel hamuru ile tümüyle pastörize süt ve süt<br />

ürünlerinden üretilmiþ, beklentiler doðrultusunda denenmemiþ<br />

lezzetler sunuyor. Klasik tatlarda dahi farklýlýðý<br />

kolayca hissedilebilen, ustanýn yeteneðini ve<br />

deneyimini katabileceði formüller ile üretiliyor<br />

tatlar. Coccinella ürünlerinde,<br />

hiçbir tatlý - tuzlu çeþidi ayný hamurun<br />

farklý versiyonlarý olarak üretilmiyor,<br />

her birinin hamur tarifinin farklýlýðý<br />

ürün çeþitliliðini destekliyor. Coccinella'nýn<br />

önemli bir özelliði ise vitrinde sergilenen<br />

ve sunulan ürünlerin bir günden<br />

fazla tutulmamasý. Ürünler ikinci kez vitrinde<br />

tutulmuyor yerine yenileri konuluyor. Yani bu<br />

pastanede aldýðýnýz ürünlerin tazeliðinden<br />

kuþkulanmanýz için bir neden yok.<br />

Malzeme girdilerinde kalite ve tazelik;<br />

üretimde ustanýn tecrübe birikimi ve titizliði ile öne çýkýyor. Klasik<br />

tatlardan hemen hemen herkes tarafýndan sevilen tatlý profiterol<br />

bile farklý burada. Çünkü yapýmýnda gerçek çikolata ve<br />

kaliteli, bol antep fýstýðý kullanýlýyor. Kýsaca, Coccinella<br />

hizmet konsepti; kaliteli malzeme, kaliteli ustalýk ve<br />

kaliteli sunumda özetleniyor.<br />

Kendi içinde iddialý, sakin, huzurlu, ayný<br />

zamanda romantik mekan tasarýmý<br />

ile derinden ilerlemeyi hedefleyen<br />

Coccinella, farklý<br />

lezzetlerde devamlýlýðý<br />

saðlamak için kendisini<br />

sürekli geliþtirmeyi de ihmal<br />

etmiyor. Ekip olarak


pasta sektörünün öncü ülkelerinden Fransa, Avusturya, Belçika'ya<br />

gidiyorlar, pastaneleri, imalathaneleri geziyorlar ve farklý<br />

tatlar deneyerek dönüyorlar. Yani bu iþe, hem emek, hem para,<br />

hem de zaman harcýyorlar. Bu iþin bu þekilde yapýlmasý gerektiðine<br />

inanan Saadet Haným'a göre, Coccinella'nýn farklýlýðý<br />

da buradan geliyor.<br />

Saadet Haným, bugün bulunduklarý konumdan son derece<br />

memnun, gururlu ve heyecanlý. Varolan müþteri portföyü ile<br />

sürekli görüþüyor, iþletme içerisinde bir kaybolmuþluk durumuna<br />

izin vermediði için, müþteriler patronlara kolayca ulaþabiliyor.<br />

Huzurlu bir ortamda farklý tatlar denemek isteyen, damak<br />

tadý düþkünleri için mutlaka gidilmesi gereken keyifli bir adres<br />

Coccinella.<br />

Coccinella’daki özel tatlardan bazýlarý<br />

Croissant<br />

Hakiki Pýnar tereyaðýndan ve 1.sýnýf undan<br />

uzun ve titiz bir emek sonucu ortaya çýkan<br />

Fransýz kahvaltý çöreði.<br />

Kaþar Peynirli Çubuk<br />

Milföy hamurunun çubuk formuna getirile-<br />

rek eski kaþar, baharat ve kýrmýzý toz biber<br />

ile fýrýnlanmýþ hali.<br />

Palmiye<br />

Özel tereyaðý ile yapýlmýþ, çýtýr çýtýr, gevrek<br />

Fransýz orijinli kurabiye. Ýstenirse çikolataya<br />

batýrýlabilir.<br />

Armut Karamelli Pasta<br />

Kakaolu pandispanya kekleri arasýna armut<br />

parçalarý ve çikolata musla dolduruluyor, en<br />

üstüne karamel döþeniyor.<br />

Yýldýz Coccinella<br />

Pasta Evi<br />

Kiþinev Caddesi No: 5<br />

Yýldýz - Çankaya / <strong>Ankara</strong><br />

Tel: 0 312 438 3424<br />

Sacher<br />

Kakaolu iki kek arasýna ince bir kat kayýsý<br />

marmeladý sürülüp, üzerine ganaj çikolata<br />

ile sývanan bir Avusturya klasiði.<br />

Alman Pastasý<br />

Angora Evleri<br />

Coccinella Pasta Evi<br />

Angora Caddesi 206 / 4<br />

Beysukent / <strong>Ankara</strong><br />

Tel: 0 312 225 4045<br />

Brioche hamurundaki nefaset ve hafiflik, için-<br />

deki krema ile birleþince unutulmaz bir tad<br />

doðuyor. Adet veya pasta formu mevcuttur.<br />

ARALIK2008 kolejliler


kültür-sanat<br />

56<br />

Sibel Köse'86<br />

"Hayalimin peþinden<br />

koþabildiðim için þanslýyým"<br />

Caz müziðine ilginiz nasýl baþladý? Müziðin bu türünü seçmenizdeki<br />

etkenler neler oldu?<br />

Orta okul sýralarýnda tamamen tesadüf eseri dinlediðim<br />

Ella Fitzgerald - Count Basie Orchestra<br />

kayýtlarý benim bu müziðe aþýk olmama sebep<br />

oldu. Ella'nýn sýcaklýðý ve müthiþ emprovizeleri<br />

benim ilgimi kamçýladý ve zamanla farklý þarkýcý<br />

ve müzisyenleri keþfetmeye baþladým. Üniversite yýllarýnda<br />

okul arkadaþlarýmdan oluþan grupta þarký söylemeye, kulüp<br />

ve konserlerde müzik yapmaya baþladým. Ayný yýllarda tanýdý-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

ðým ve Türkiye'nin en önemli caz müzisyeni olan Tuna Ötenel'in<br />

grubunda yer almaya baþlamamla bu büyük ustanýn yanýnda<br />

hem müziði daha incelikli bir þekilde tanýmaya hem de ülkemizdeki<br />

diðer önemli caz müzisyenleriyle tanýþmaya fýrsatým<br />

oldu. Yine ayný yýllarda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlarý<br />

Bölümü bünyesinde Polonyalý müzisyenler tarafýndan<br />

caz atölyeleri düzenlenmeye baþlandý. Bu atölyeler sýrasýnda<br />

tanýþtýðým ve uzun yýllar <strong>Ankara</strong>'da eðitim çalýþmalarýný sürdüren<br />

Janusz Szprot'un önayak olmasýyla 80'li yýllarýn sonunda ilk<br />

kez yurt dýþýnda, Polonya'da caz yaz okuluna katýldým. Geçti-


Türkiye'nin sayýlý kadýn caz müziði vokallerinden olan Sibel Köse'86, daha ortaokul<br />

yýllarýnda bu müziðe gönül vermiþ. Müziðe tesadüfen baþlamýþ olmasýna<br />

raðmen Köse, doðuþtan varolan yeteneðini önemli caz müziði isimlerinden dersler<br />

alarak geliþtirmiþ ve bugün caz müziðinde önemli bir yere gelmiþtir. Geçtiðimiz<br />

günlerde <strong>Ankara</strong> Caz Müziði Festivaline de katýlan, caz festivallerinin aranan<br />

sanatçýsý Sibel Köse ile dergimiz okurlarý için keyifli bir söyleþi gerçekleþtirdik.<br />

ðimiz üç senedir ayný okulda eðitmenlik yapýyorum ve beraberimde<br />

benim o zamanki halime benzeyen hevesli Türk katýlýmcýlarýn<br />

bu yaz okuluna katýlmasýndan da gurur duyuyorum<br />

açýkçasý.<br />

Caz müziðinin derinliði, doðaçlamaya açýk özgür yapýsý,<br />

þarký sözlerindeki içtenlik, bir yandan kiþisel ifadeyi vurgularken<br />

ayný zamanda da müzisyenlerin iletiþimine dayalý bir icra<br />

içermesi ve spontanlýðý, yani hep ana ait bir müzik türü olmasý<br />

beni cezbetti sanýyorum.<br />

Türkiye'de caz müziði dendiðinde akla ilk gelen kadýn<br />

seslerden birisiniz. Size göre baþarýnýzýn üzerindeki etkenler<br />

nelerdir?<br />

Hayalimin peþinden koþabildiðim için kendimi çok þanslý<br />

buluyorum. Müziðe duyduðum sevgi, ailemden almýþ olduðum<br />

çalýþma disiplini, eðitimimin saðladýðý dünya insaný olabilme<br />

niteliði, doðamdan kaynaklanan insan sevgisi, maceraperestlik,<br />

farklý kültürlere duyduðum merak, ilerleme arzum ve<br />

sahip olmaktan þükran duyduðum yetenek þu anda olduðum<br />

yere gelmemi saðladý sanýrým. Ayrýca çevremin verdiði destek,<br />

bugün sahip olmaktan son derece mutlu olduðum yeryüzünün<br />

farklý yerlerindeki güzel dostlarým bana ev sahipliði, yarenlik,<br />

rehberlik ettiler. Füsun Levent, Jean Loup Longnon, Ajlan<br />

Büyükburç, Bogdan Holownia ve þu an ne yazýk ki burada<br />

hepsinin adýný anamayacaðým pek çok güzel insanýn desteðini<br />

aldým her zaman. Ben baþarýyý alýnan bir ödülde, çýkýlan bir<br />

tepede, varýlmýþ bir yerde görmüyorum artýk. Doðru olduðunu<br />

hissettiðiniz yolda ilerleme cesareti ve dikenlere, engellere,<br />

güçlüklere, iniþ çýkýþlara raðmen yolun güzelliðini keþfetmek<br />

ve tadýný çýkartmak olarak görüyorum.<br />

Gelecek için planlarýnýz, hedefleriniz neler?<br />

Devam etmek. Olabildiðince olgun, yaratýcý, daha iyi, güzel,<br />

anlamlý ve bütüne yansýyan bir þekilde yola devam etmek<br />

ve mümkünse yol üzerinde daha sonra geleceklere minik<br />

ipuçlarý, izler býrakmak.<br />

Yurtiçi ve yurtdýþýnda yer aldýðýnýz çalýþma, proje ve festivaller<br />

hakkýnda bilgi verir misiniz?<br />

<strong>Ankara</strong>'da çeþitli kulüplerde þarký söyledim, özellikle Mimarlar<br />

Derneði'nde yýllarca müzik yaptýk. Bu arada konserler<br />

de oluyordu. Polonya'ya ilk gidiþimden sonra defalarca gitme<br />

fýrsatým oldu. Burada katýldýðým Uluslararasý Caz Vokalistleri<br />

kültür-sanat<br />

Yarýþmasýnda birinci seçilmemin ardýndan farklý festival ve konserlerde<br />

yer aldým. Bir yandan þarký söylemeye devam ederken,<br />

diðer yandan kendimi geliþtirmeye çalýþtým. 1997 yýlýnýn<br />

sonunda Ýstanbul'a yerleþtim. Müzisyenlerin davetleri ve çeþitli<br />

organizasyonlar aracýlýðýyla Türkiye'nin yanýsýra dýþ ülkelerde<br />

de konser ve festivallerde yer aldým. Fransa, Almanya, Hollanda,<br />

Ýspanya, Yunanistan, ABD, Rusya, Kuveyt, Dubai, Bahreyn,<br />

Fas, Senegal, Güney Afrika'ya kadar uzandý bu yolculuk.<br />

Düetlerden büyük orkestralara farklý formatlarda sahne aldým.<br />

Tuna Ötenel'in "Sometimes", Önder Focan'ýn "Focan Tunes<br />

Sung by Vocalists", Ahmet Gülbay Trio'yla kaydettiðimiz "Bossa<br />

Lova", Oðuz Büyükberber'in "Velvele", Jean Pierre Gallis -<br />

57<br />

ARALIK2008 kolejliler


kültür-sanat<br />

58<br />

Apopsis 7 grubunda yaptýðýmýz "Songseeker", Sarp Maden'in<br />

"Bence" albümü yer aldýðým kayýtlarýn baþlýcalarý. Þarký söylediðim<br />

önemli festivallerden bazýlarý ise <strong>Ankara</strong> Caz Festivali, Ýstanbul<br />

Caz Festivali, Fete de Jazz (Fransa), Jazz in Marciac<br />

(Fransa), Jazz au Senegal, TurkeyNow (Hollanda), Münster<br />

Caz Festivali (Almanya), SAJE - South African Jazz Educators<br />

Conference (Güney Afrika), Gulf Jazz Festival (Kuveyt, Dubai).<br />

Ülkemizde belli þehirlerde, belli dönemlerde caz festivallerinin<br />

yapýlmasýnýn caz müziðinin daha çok tanýnýp sevilmesi<br />

için yeterli olduðunu düþünüyor musunuz? Sizce daha<br />

baþka neler yapýlabilir?<br />

Sizin de belirttiðiniz gibi sadece belli þehirlerde düzenlenen<br />

bu etkinliklerin daha yaygýnlaþmasý arzularýmdan biri. Ýstanbul,<br />

<strong>Ankara</strong> ve Ýzmir dýþýnda Adapazarý, Afyon, Alanya, Antalya,<br />

Bodrum, Bursa, Denizli, Diyarbakýr, Eskiþehir, Konya, Kuþadasý,<br />

Isparta ve Samsun'da konserler verdim geçtiðimiz yýllarda.<br />

Kiþilerin idealizminin yanýsýra üniversitelerin desteklediði<br />

bu organizasyonlarda gördüðümüz ilgi heyecan vericiydi her<br />

seferinde. Güzel ülkemizin faklý köþelerinde emek verdiðimiz<br />

müziði icra etmek biz müzisyenler için ne kadar önemliyse, ilk<br />

kez bu müziði dinleyecek birinin heyecaný da o kadar önemli.<br />

Her yapýlan konuþmada bu arzumu dile getiriyorum zaten. Diðer<br />

ve çok önemli bir konu ise aslýnda sanatýn her dalýnda olmasý<br />

gereken ve cazda da eksik olan eðitim çalýþmalarý. Ustalarla<br />

hevesli yetenekli gençleri bir araya getirecek samimi atölye<br />

çalýþmalarý, müziðin kültürel alanda nasýl bir önemi ve anlamý<br />

olduðunu yansýtan ve geçmiþten geleceðe uzanan yolu<br />

gösteren her türlü söyleþi, dinleti, performans çok önemli.<br />

Sizin beðendiðiniz, örnek aldýðýnýz, takip ettiðiniz müzisyenler<br />

kimler?<br />

Baþlangýç noktalarým tüm dünyanýn bildiði caz ustalarý elbette.<br />

Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Billie Holiday, Carmen<br />

Mc Rae, Betty Carter, Shirley Horn, Nat King Cole, Dinah Washington,<br />

Nina Simone, Jon Hendricks, Bobby Mc Ferrin, Anita<br />

O'Day, Mel Thorme, Cannonball Adderley, Duke Ellington, Miles<br />

Davis, Charlie Parker, Bill Evans, Dizzy Gillespie, Stan Getz,<br />

Sonny Rollins, Benny Golson, Max Roach, Roy Haynes, Elvin<br />

Jones, John Coltrane, saymakla bitmez. Cazýn yanýsýra Brezilya<br />

müziðini de severek dinliyorum. Günümüz sanatçýlarýndan<br />

Dianne Reeves ve Cassandra Wilson'ý takip ediyorum en çok.<br />

Sibel KÖSE’86<br />

1969 <strong>Ankara</strong> doðumlu. Ýlk, orta ve lise oðrenimini<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde tamamladýktan sonra 1991 yýlýnda<br />

ODTÜ Mimarlýk Fakültesi, Mimarlýk Bölümü'nden mezun<br />

oldu. 1991-1995 yýllarý arasýnda SANART-Türkiye'de Görsel<br />

Sanatlarý Destekleme Derneði'nde görev aldý. Üniversite<br />

yýllarýnda amatör bir grupla baþladýðý caz müziði çalýþmalarýný<br />

daha sonra profesyonel boyuta taþýdý. 20 yýla<br />

yaklaþan zaman içerisinde caz vokalisti olarak farklý çalýþma<br />

ve projelerde yer aldý. Köse, caz müziði çalýþmalarýna<br />

hâlen devam ediyor.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Burada adýný sayamayacaðým ve ülkemizde bu müziðe emeði<br />

geçmiþ deðerli müzisyenlere de buradan saygýlarýmý sunuyorum.<br />

Onlarýn varlýðý hayatlarýmýzý ve yolumuzu aydýnlatýyor.<br />

Mezunu olduðunuz <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> ile ilgili düþüncelerinizi<br />

alabilir miyiz?<br />

Okulumun bana kazandýrdýklarý için müteþekkirim. Ýlkokuldan<br />

lise sona kadar ve çok þanslý bir dönemde Kolej'de olduðum<br />

için bu ülkede görebildiðim en iyi eðitimi aldýðým inancýndayým.<br />

Özellikle yabancý dil -ki þu anda benim için hayati bir<br />

konu- konusunda aldýðýmýz eðitimin önemi çok büyük. Aldýðýmýz<br />

diksiyon ve yabancý dil dersleri, Türk Edebiyatý olduðu kadar<br />

Shakespeare'den James Joyce'a uzanan okumalarýmýz,<br />

çok sevdiðim matematik dersleri (sevgili Hilmi Selbes hocamýzý<br />

anmadan geçemeyeceðim) aklýma ilk gelen ve ancak bugün<br />

ne kadar ayrýcalýklý bir eðitim aldýðýmýzý bana hatýrlatan<br />

noktalar. Ders dýþý kültürel faaliyetler de beni çok etkiledi. Ýlkokul<br />

döneminde okul korosunda, orta okuldaysa müzik öðretmenimiz<br />

Aydan Enç'in çalýþmalarýný yürüttüðü Amerikan Folk<br />

Grubu'nda þarký söyledim. Ayný zamanda þarký söyleyen bir<br />

dinleyici olduðum için dinlediðim farklý müzik türleri içerisinde<br />

cazýn ayrý bir yeri olmaya baþladý. Lise yýllarýnda Ýngilizce öðretmenimiz<br />

Dirayet Uluð'nun sahnelediði Curson Mc Cullors'ýn<br />

"Member of the Wedding" oyununda siyahi dadý rolünü canlandýrdým.<br />

Sevgili hocamýn ýsrarýyla yanmýþ mantarla yüzümü<br />

boyayýp, oyun sýrasýnda mýrýldandýðým blues'lar caza doðru ilk<br />

adýmlardý galiba. Daha sonraki yýllarda Amerika'da siyahi kültürün<br />

geliþimiyle ilgili okuduðum kitaplarda bu oyunun ilk defa<br />

ana karakterlerden birinin siyahi olmasý anlamýnda bir kilometre<br />

taþý olduðunu öðrendim.<br />

Bizleri birer dünya insaný olarak yetiþtiren, ülkemizin ileriye<br />

ve diðer kültürlere açýlýmýný saðlayacak adýmlar atmamýzý saðlayan<br />

okuluma, tüm deðerli öðretmen ve çalýþanlarýna burada<br />

sizin aracýlýðýnýzla teþekkür ederim.


kitap<br />

60<br />

Reneta Sibel Yolak'tan yeni kitap<br />

Masal Gibi Aþklara<br />

Yazarlýða baþlamanýz nasýl oldu? Daha çok hangi konularda<br />

yazmayý seviyorsunuz?<br />

Yazarlýða baþlamamda ailemin ve çevremin çok büyük<br />

etkisi var. Devamlý teþvik ve pozitif yönlendirme.<br />

Yazý yazmaya küçük yaþlarda baþladým. Ýlkokul<br />

çaðlarýndan itibaren <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde de<br />

okulun açýlýþ konuþmalarýný yazar ve okurdum. Yazý<br />

dallarýnda katýldýðým bir çok yarýþmada ödüllerim var. Daha<br />

çok kiþisel geliþim konularý ve ahlâki deðerlerde yazmayý seviyorum.<br />

Çünkü etrafýmda bana malzeme olan o kadar çok kiþi<br />

ve olay var ki, onlarý gözlemliyor ve yazýyorum. Ayrýca kiþisel<br />

geliþimde yazarken bir sürü þey de öðreniyor ve araþtýrýyorum.<br />

Zaten çok meraklý ve öðrenme isteði olan biriyim. Çok soru soran<br />

ve araþtýran biri olduðum için gazetecilik mesleði tam bana<br />

göre..<br />

Evrensel Aydýnlanma Terapisi ve Mutlu Olmanýn Yollarý gibi<br />

okuyucular tarafýndan çok sevilmiþ ve yüze yakýn baský<br />

yapmýþ kiþisel geliþim kitaplarýnýz bulunuyor. Bunlar ve diðer<br />

yazmýþ olduðunuz kitaplardan bahseder misiniz?<br />

Evrensel Aydýnlanma Terapisi gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerden<br />

oluþuyor. Bu hikâyeleri yazmaya baþlamamýn nedeni<br />

insanlara "mesaj vermek".<br />

Hikâyeleri yazarken çevremdeki olaylarý inceleyip, belirttiðim<br />

kaynaklardan da yararlanarak, kendi üslubumu da ekleyerek,<br />

yeni karakterler yarattým. Günümüzde manevi deðerlerin<br />

yok olmasý, hýzlý hayat koþullarý ve çevrenin de etkisiyle kiþiliðimizden<br />

ve inançlarýmýzdan ödünler veriyoruz. Fakat içimizdeki<br />

inanç, kiþilik ve ümitlerimiz, hayallerimiz, azmimiz ve yaþanan<br />

hayat tecrübeleri insaný daha da güçlendirmeli, iyilik ve güzelliðin<br />

içimizden gitmesine izin vermemeliyiz. Unutmamalýyýz ki<br />

her yapýlan iyilik sahibine geri döner.<br />

Bu hikâyeleri okuyanlar gerçek hayatta da doðru ve güzel<br />

yoldan ayrýlmazlar ümidiyle bu kitabý yazdým. Mutlu Olmanýn<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Yazar Reneta Sibel Yolak'ýn geçtiðimiz aylarda çýkan son<br />

kitabý "Masal Gibi Aþklara" aþkýn deðiþik hallerinin anlatýldýðý,<br />

gerçek hayattan derlenmiþ hikayelerden oluþuyor.<br />

Bundan önceki kitaplarýnda daha çok kiþisel geliþim konularýna<br />

yer veren Yolak, yeni kitabýný okuyucularýn da<br />

yaþamlarýndan çok þey bulacaklarý aþk hikayeleri ve aþka<br />

dair her konuya ayýrmýþ. Yolak ile kitaplarý ve Kolej'den<br />

sonraki yaþamý üzerine bir söyleþi gerçekleþtirdik.<br />

Yollarý kitabýmda da gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerin yaný<br />

sýra reiki, pozitif düþünme, meditasyon teknikleri, aromaterapi,<br />

renklerin gücü, kristallerle þifa, bitkilerle terapi konularýnda bilgiler<br />

yer alýyor. Kiþisel geliþim meraklýlarý için ideal.<br />

Son kitabýnýz Masal Gibi Aþklara, deneme türünde yazdýðýnýz,<br />

aþký, sevgiyi anlatan bir kitap. Okuyucular bu kitapta<br />

baþka neler bulacaklar?<br />

Bu kitabýn içinde aþkýn tüm halleri, sevgi, dostluk, evlilik ve<br />

aile konularýnda bilgiler ve gerçek hayattan derlenmiþ hikayeler<br />

ve sözler bulunuyor. Bazý hikayelerde aðlayacak, bazýlarýnda<br />

sinirleneceksiniz. Çünkü gelen tepkiler hep böyle. Çoðu<br />

onlarý duygulandýrdýðýmý ve aðladýklarýný söylüyor. Yalnýz bu bir<br />

hikaye kitabý deðil. Ýçinde aþk öðütleri, aþk sözleri, aþkla ilgili<br />

her þey var. Her karakterde sevginin içinde olacak, romantizmin<br />

doruðunda, bulutlarýnda yaþayacaksýnýz. Bence okuyucular<br />

bu kitapta da kendi hayatlarýndan kesitler bulacaklar. Çanakkale<br />

Belediyesi evlenen tüm çiftlere bu kitabý hediye ediyor.<br />

Yazmakta veya yayýna hazýrlamakta olduðunuz yeni kitaplarýnýz<br />

var mý? Bunlarý bize tanýtabilir misiniz?<br />

Yaþam Mucizesi adlý kitabým yayýnlanmak üzere. Korkularýmýzla<br />

baþ etmek, zihinsel çalýþma, rüyalar, beyin gücü, ruhsal<br />

ve fiziksel detoks, güzellik reçeteleri, gülme terapisi, faydalý bilgiler<br />

ve öðütler, zayýflama teknikleri, faydalý maskeler ve gerçek<br />

hayattan alýnmýþ hikayelerle süslediðim bir kitap. Ayrýca<br />

baþka yerlerde bulamayacaðýnýz uzun bir çalýþma sonrasý<br />

özenle derlediðim Geleceði Anlatan Sözler, adlý bir kitabým da<br />

basým aþamasýnda. Barbi'nin Dünyasý adlý roman tarzý bir kitabý<br />

yarýladým. Ayrýca Sevgi Çiçekleri, Geliþim Hikayeleri, Gönül<br />

Bahçesi, Ümit Adasý adlý yarýladýðým ama henüz bitirmediðim<br />

kitaplar hazýrlýk aþamasýnda. Amacým yayýnevleri beðenirse kitaplarýmla<br />

yurt dýþýna açýlmak. Kitaplarýmýn diðer dillere çevrilerek,<br />

tüm dünyada okunmasýný istiyorum.


Yazarlýk dýþýnda farklý mesleklerle de ilgilendiðinizi görüyoruz.<br />

Bize biraz bunlardan bahseder misiniz?<br />

Asýl branþým Ýngilizce öðretmenliði. Bu branþta bir sürü seminere<br />

katýldým ve hâlâ katýlýyorum. Ýngilizce öðretmenliði yaparken<br />

müzik bilgimi çocuklara þarkýlar öðreterek, dans bilgimi<br />

danslar ve showlar hazýrlayarak kullandým. Spora her zaman<br />

ilgim vardý. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olmadan<br />

önce de çok aktif spor yapardým. Ailem özellikle annem<br />

tüm sanat dallarýna meraklý ve teþvik edicidir. Küçük yaþlardan<br />

itibaren bale ve tenis dersleri aldýrdý. Yýllarca tenis ve basketbol<br />

oynadým. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olduktan<br />

sonra hip hop dans türü bir sürü master classa katýldým. Bir<br />

ara bir spor kulübünde step ve aerobik öðretmeni olarak çalýþtým.<br />

BUMED (Boðaziçi Mezunlar Derneði'nin) squash bayanlar<br />

ikincisi oldum. Hillside Spor Kulübü'nde racquetball ve squasta<br />

birincilik, ikincilik, Colliseum Spor Kulübü'nde squashta dördüncülük<br />

derecelerim var. Bir ara AÝKÝDO yaptým. Daha sonra<br />

kristallerle terapi, yaþam koçluðu, reiki, aromaterapi dallarýnda<br />

kiþisel geliþim seminerlerini baþarýyla bitirdim. Karuna reiki,<br />

Usui reiki, Kundalini reiki master oldum.<br />

Genç Geliþim Dergisi'nde her ay yazýlar yazýyorum. Müzik<br />

dalýnda ise çok küçük yaþlarda bir sürü konsere katýldým. Piyano,<br />

org, akordion çalýyordum. Kolej'in bando takýmýna seçildiðimde<br />

bana saksafon çalmayý da öðretmiþlerdi. Hiç unutmam.<br />

Piyano resitaline seçilmek için konservatuardan hocalar<br />

gelmiþ ve Kolej'de bizi dinlemiþlerdi. O gün piyano üstünde ellerim<br />

titriyordu ama seçilince çok mutlu olmuþtum. Anneannem<br />

ud, annem keman, ablam da piyano çalar. Müzik sevgisi<br />

aileden geliyor. Daha sonra bir arkadaþýn ýsrarý üzerine besteler<br />

yapmaya baþladým. Resim ise içimde çok büyük bir sevgiydi.<br />

Beni asýl yönlendiren hazýrlýk resim öðretmenim Mehmet<br />

Küçükince'dir. Bir vazo çizmemizi istediðinde üç tane resim<br />

getirmiþtim. O üç resimden birini annem, birini ablam, birini de<br />

sýkýldýðým için ben yaptým. Hocam her halde anlamýþ olmalý ki<br />

benim yaptýðým yamuk resme 10 diðerlerine<br />

8 ve 9 verdi. O günden sonra<br />

tüm resimlerimi kendim yaptým. Öyle<br />

bir güven ve istek aþýlamýþtý ki Mehmet<br />

Hoca artýk çok çalýþýyordum. Hatta<br />

resimlerim seçilerek müdür katlarýna asýlmaya<br />

baþladýðýnda mutluluktan uçan<br />

ben, daha sonraki resim yarýþmalarýna<br />

katýlmakla kalmayýp kuzenlerimin de resimlerini<br />

yapmaya baþladým. Yýllar içinde<br />

birçok öðretmenden resim dersleri<br />

alarak resim atölyelerinde çalýþtým.<br />

Kiþisel ve karma sergilere katýldým.<br />

Beni en mutlu eden þeylerden<br />

biri de müzayedelere<br />

resimlerimin seçilmesi ve sergilenmesi<br />

oldu. Bir sürü yarýþmada<br />

dereceler aldým.<br />

Kiþisel ve karma resim sergileri,<br />

taký atölyesinde çalýþmamla<br />

devam etti. Ar-<br />

kitap<br />

týk ressam olarak çaðrýlýyordum. Daha sonra kitaplar yazmaya<br />

baþladým. Önceleri Þalom Gazetesi'nde, Göztepe Kültür Dergisi'nde<br />

BUMED Dergisi'nde yazýyordum. Daha sonra Doðan<br />

Holding Basýn Enstitüsü ve Boðaziçi Üniversitesi'nde görsel ve<br />

basýlý medya elemanlarýný seçerek düzenlediði gazetecilik hizmet<br />

içi seminerini bitirdim.<br />

Bir yazýnýzda okulunuz <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ne olan sevginizden<br />

de bahsediyorsunuz. O günlerden ve okulunuzdan<br />

aklýnýzda en çok yer eden anýlar nelerdir?<br />

Lise sonda Ýstanbul'a taþýndýðýmýzda bana okul arandý. Samimiyetle<br />

söylüyorum ki okullarý gezindiðimde buna Highschool,<br />

Robert Lisesi, Üsküdar Amerikan da dahil, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> gibi bu kadar sosyal etkinlik, bu kadar güzel yapýsý bu<br />

kadar aktif bir okul daha bulamadým. Niþantaþý Anadolu Lisesi<br />

güzel bir okul olmasýna raðmen <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ndeki o<br />

havayý hiçbir zaman alamadým. Lise sonda öðrenciyken bütün<br />

Niþantaþý Anadolu Lisesi'ni ve her þubedeki öðrenciyi tanýyordum.<br />

Okul bana öyle küçük geldi ki, <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin o muhteþem<br />

yapýsý, alt tüneli, görkemli bahçesini ve tüm arkadaþlarýmý<br />

aradým. Yeni bir þehir, yeni bir okul, yeni bir çevre, arkadaþlar<br />

ve üniversite sýnavý stresi bana her gün "<strong>Koleji</strong>mi özledim"<br />

dedirtti. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> bizim için çok özel. Ablam, kuzenlerim,<br />

halam ve amcam da bu okulun mezunu. Ayrýca sosyal<br />

faaliyet ve aktiviteler, arkadaþlýklar da çok güzeldi. Mesela<br />

satranç oynamayý orada öðrendim. Her turnuvada kura çekilir<br />

ve her ne hikmetse okulun santranç birincisi daha ilk kurada<br />

karþýma rakip olarak gelirdi. Okuldaki anýlarý yazsam herhalde<br />

bir kaç kitap olur. Türkiye'de bir çok okulun açýlmasý çok güzel<br />

ama <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> gibi seçkin ve asýrlýk okullar azýnlýkta.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin sizin özel ve sosyal hayatýnýza katkýlarý<br />

ne þekilde oldu?<br />

Bana disiplin, özgüven kazandýran, bakýþ açýmý þekillendiren<br />

harika bir okul. Kýsmet olursa çocuklarýmýn da bu okulda<br />

okumalarýný çok isterim. Ayrýca <strong>Ankara</strong>'ya her gittiðimde ziyaret<br />

ettiðim nostalji yaþadýðým anýlarýmý canlandýrdýðým bir yer.<br />

Ablam ve ben hala okul marþýný severek söyleriz. Seçkin öðretmenleri,<br />

teþvik edici yarýþmalarý ve düzeniyle hala ayakta ve<br />

hep ayakta kalacak. Bir sürü seçkin Atatürkçü öðrenci ve milletvekili<br />

yetiþtirmiþ ve hala yetiþtiren kaliteli bir okul. Liderlik aþýlayan,<br />

baðýmsýz düþünce gücü veren, sevgi dolu, sosyal bir<br />

okul. Hâlâ oradaki arkadaþlarýmdan bir kýsmýyla görüþüyorum.<br />

Reneta Sibel YOLAK’85<br />

Reneta Sibel Yolak <strong>Ankara</strong>'da doðdu. Orta öðrenimini<br />

1985 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde bitirdikten sonra<br />

(son sýnýf Niþantaþý Anadolu Lisesi), üniversite eðitimini<br />

Boðaziçi Üniversitesi Ýngilizce Öðretmenliði Bölümü'nde<br />

tamamladý. Daha sonra ayný üniversitenin Psikolojik Rehberlik<br />

ve Danýþmanlýk Bölümü'nde master yapan Yolak,<br />

Boðaziçi Üniversitesi'nde Gazetecilik Hizmet Ýçi Seminerine<br />

katýldý. Yolak, yazarlýðýn yaný sýra gazetecilik de yapmakta<br />

çeþitli gazete ve dergilerde yazmaktadýr.<br />

61<br />

ARALIK2008 kolejliler


kitap<br />

62<br />

M E Z U N L A R I M I Z I N Y A P I T L A R I<br />

Dr. Nejat Akar'71<br />

Bozkýr Çocuklarýna Bir Umut Dr. ALBERT ECKSTEIN<br />

"…1935 yýlý sonbaharýnda Ýstanbul - <strong>Ankara</strong> ekspresi<br />

gecenin içinde yol alýrken, Dr. Albert Eckstein,<br />

Nazilerin iktidara geliþini, göçe zorlanan Yahudileri,<br />

Türkiye'den gelen daveti, Dusseldorf Týp Akademisi'ndeki<br />

görevinden alýnýþýný, yarým kalan araþtýrmalarýný<br />

ve geride býraktýðý yakýnlarýný düþünüyordu. Pencereyi<br />

açtý; bozkýrýn serin, tertemiz havasýný içine çekti…"<br />

Dr. Nejat Akar'71 tarafýndan kaleme alýnan, "Bozkýr<br />

Çocuklarýna Bir Umut-Dr. Albert ECKSTEIN" kitabý<br />

Ord. Prof. Dr. Albert Eckstein'in öyküsünü içeriyor. Kitapta<br />

bir Türk dostu, Cumhuriyet tarihinin unutulmuþ<br />

kahramanlarýndan biri olan Eckstein'in Türkiye'de geçen<br />

15 yýllýk öyküsü günlükler, fotoðraflar, anýlar, belgeler<br />

ve tanýklýklarla anlatýlýyor. Nazilerin iktidara gelmesiyle<br />

Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Dr. Eckstein,<br />

Ýç Anadolu'dan Karadeniz'e, Akdeniz sahilinden<br />

Toroslar'a, yüzlerce köyde incelemelerde bulundu.<br />

Fotoðraflar çekti, köylülerle dost oldu, hastalarýnýn<br />

baþýnda sabahladý, pek çok çocuða þifa verdi.<br />

Onun çabalarýyla, Türkiye'de çocuk ölümleri önemli<br />

bir düþüþ gösterdi. Deðerli doktorlar yetiþtirdi. Ardýnda,<br />

Prof. Bahtiyar Demirað, Prof. Sabiha Özgür, Prof.<br />

Ýhsan Doðramacý gibi modern çocuk hastalýklarý kli-<br />

Mehmet Buðra Önder’92<br />

Bir ilk kitap: Bulduðun Gibi Býrak<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

"Ýçeri girdik. Kendimizi geniþ bir alanýn baþýnda<br />

bulduk. Karþýmýzda da yan yana iki kapý vardý. Birinin<br />

üzerinde 'Sahte Gerçekler' diðerinde ise 'Gerçek Hayaller'<br />

yazýyordu."<br />

Yukarýda küçük bir alýntý yaptýðýmýz Mehmet Buðra<br />

Önder'in "Bulduðun Gibi Býrak" adlý bu ilk<br />

romaný þaþýrtýcý bir kurgu ile yaþamýn dilimlerini<br />

ustaca eklemleyerek onlarý, aþkýn büyüsü<br />

içinde anlam bütünlüðüne taþýyan, günümüz<br />

insanýnýn açmazlarýný þiirsel bir derinlikte sorgulayan<br />

sýra dýþý, çarpýcý ve özgün bir yapýt<br />

olarak karþýmýza çýkýyor. Roman türünün bir<br />

örneði olan kitap geçtiðimiz Temmuz ayýnda<br />

Fark Yayýnevi tarafýndan piyasaya sürüldü.<br />

Bulduðun Gibi Býrak romanýnýn baþ kahramanýnýn<br />

adý Gülin. Kitapta onun bir dönem yaþadýklarý,<br />

hayata bakýþý, hayatý anlamlandýrma<br />

ya da anlama adýna hissettikleri anlatýlýyor.<br />

niklerinin kurucularýný býraktý.<br />

Prof. Dr. Nejat Akar 1952 yýlýnda<br />

<strong>Ankara</strong>'da doðdu. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> sonrasý 1971 yýlýnda <strong>Ankara</strong><br />

Üniversitesi Týp Fakültesi’ne girdi.<br />

1982'de Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý<br />

Uzmaný, 1989'da doçent ve<br />

1995'de profesör oldu. Etimesgut Hava Hastanesi'nde<br />

ve Mustafa Kemalpaþa Devlet Hastanesi'nde<br />

zorunlu hizmetlerini yaptý. Ýtalya ve ABD'de moleküler<br />

genetik konusunda çalýþmalarda bulundu. 1989 yýlý<br />

TÜBITAK Araþtýrma Teþvik Ödülü ve 2000 yýlý <strong>Ankara</strong><br />

Üniversitesi Ödülü araþtýrma ödülü sahibi. <strong>Ankara</strong><br />

Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu baþkaný.<br />

Thrombosis Research ve Open Nitric Oxide dergilerinin<br />

editörler kurulunda yer alýyor. 230'un üzerinde<br />

uluslararasý yayýný var. 1987'den itibaren kurmuþ<br />

olduðu <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý<br />

ve Hastalýklarý Anabilim dalý, Pediatrik Moleküler<br />

Genetik bilim dalýnda öðretim üyesi olarak çalýþýyor.<br />

<strong>Ankara</strong> Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu<br />

baþkaný olan Akar, Ece Akar ile evli. E- Posta:<br />

akar@medicine.ankara.edu.tr<br />

Önder bunu, yerine göre aþkýn büyüsü yerine göre<br />

günümüz kadýnlarýnýn beklentileri, hisleri üzerinden<br />

sunmaya çalýþýyor. Mehmet Buðra Önder kitabýyla ilgili<br />

olarak þunlarý söylüyor: "Þu ana kadar, tarafýma<br />

gönderilen, özellikle bir çok 'kadýn okura' ait elektronik<br />

postada, kadýnlarýn bakýþ açýsýný ve hislerini güzel<br />

yansýtabildiðimin dile getirilmiþ olmasýndan dolayý<br />

çok memnunum."<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nden 1992 yýlýnda mezun olan<br />

Önder, Gazi Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlýk Fakültesi,<br />

Ýnþaat Mühendisliði Bölümü'ne girdi. 1997 yýlýnda<br />

bu bölümden mezun olduktan sonra ayný bölümde<br />

2000 yýlýnda Yüksek Lisans eðitimini tamamladý.<br />

2005 yýlýnda Anadolu Üniversitesi Ýþletme Fakültesi<br />

Ýþletme Bölümü'nü bitirdi. Önder, 2006 yýlýnda girdiði<br />

<strong>Ankara</strong> Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu,<br />

Çocuk Geliþimi ve Eðitimi Bölümü'nde doktora programýna<br />

hâlen devam ediyor.


hobi<br />

64<br />

Cengiz Engin'87<br />

“Fotoðraf bazen bir anýdýr,<br />

bazen bir dýþavurum”<br />

Fotoðrafla tanýþmanýz<br />

nasýl oldu?<br />

Espri yaptýðýmý<br />

sanmayýn<br />

ama dünyaya<br />

gözümü<br />

açtýðým anda,<br />

dedem sayesinde fotoðrafla<br />

tanýþmýþým diyebilirim.<br />

Dedem rahmetli<br />

her önemli olayda üçayak<br />

sehpasýný kurar, körüklü<br />

Voiglander marka<br />

makinesi ile 6x9 fotoðraflarýmýzý çekerdi. Her yaþgünü ve<br />

önemli olaylarda, yýldönümlerinde Akay yokuþundaki Foto<br />

Akay'a gider, ailecek stüdyo fotoðrafý çektirirdik.<br />

Evde sadece benim küçüklüðüme dair deðil, onlar da birer<br />

<strong>TED</strong> mezunu olan annemin ve dayýmýn küçüklüklerine ve<br />

hatta dedemin ve anneannemin de küçüklüklerine varan binlerce<br />

fotoðraf, rulo negatif ve cam negatif arþivi bulunmaktadýr.<br />

Benim için uzun yýllar sýradan bir detay olan bu fotoðraflama /<br />

arþivleme olayýnýn herkese nasip olmayan bir ayrýcalýk olduðunu<br />

çok sonralarý anladým.<br />

Küçüklüðümde kendimi bildim bileli resim yapýyordum desem,<br />

yalan olmaz. Karakalem, yaðlýboya ve pastel her türlü<br />

teknikte resimler yaptým. Lisede seçmeli olarak aldýðým resim<br />

derslerinde Yýldýz Gürbüz hocamýn çok deðerli katkýlarý olmuþtur.<br />

Konservatuarda piyano bölümünde okumuþ olan ve Cemal<br />

Reþit Rey'in öðrencisi olan anneannem ve sanata deðer<br />

veren fotoðraf tutkunu dedem, 'hangi mesleði yaparsam yapayým<br />

sanattan uzak kalmamamý, resim yapmayý hiç bir zaman<br />

býrakmamamý' her fýrsatta söylüyorlardý. Resim ve sanat<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Cengiz Engin, sanatý seven ve sanatla iç içe yaþayan bir aile<br />

ortamýnda büyümenin ayrýcalýklarýný her dönemde hissetmiþ.<br />

Küçük yaþlarda onu da etkisi altýna alan, dedesinin fotoðraf<br />

sanatýna olan tutkusu, üniversite yýllarýnda onun hayatýnda da<br />

önemli bir yer edinmeye baþlar. Fotoðraf çekmeye o yýllardan<br />

itibaren aralýksýz devam eden ve sürekli kendini geliþtiren Cengiz<br />

Engin, bugün Afsad'da fotoðraf üzerine seminerler de veriyor.<br />

tutkusu lise döneminde ve üniversitenin ilk yýllarýnda doruk<br />

noktasýna ulaþtý.<br />

1992 yýlýydý. Üniversitedeki bir arkadaþýmla, bir binanýn<br />

penceresindeki yansýma hakkýnda bir konuþma yapýyorduk.<br />

Yanýmdaki bas-çek makine ile o yansýmanýn fotoðrafýný çektim.<br />

Bu fotoðraf benim, fotoðrafýn sadece gerçekliðin nesnel bir<br />

temsili deðil, ayný zamanda fotoðrafçýnýn öznel tercihlerinin de<br />

bir yansýmasý olabileceðine dair sahip olduðu sanatsal niteliklerin<br />

farkýna varmamý saðladý. Derhal üniversitenin fotoðrafçýlýk<br />

topluluðuna üye oldum. Topluluðun karanlýkodasý benim için<br />

keþfedilmeyi bekleyen büyülü bir dünya gibiydi. Karanlýkodada<br />

yaptýðým denemeler fotoðrafa tutkuyla baðlanmamý saðladý.<br />

O günden bu yana fotoðraf, benim hayatýmda bambaþka<br />

bir yere sahip oldu.<br />

Uzun süredir fotoðraf çeken biri olarak, sizden fotoðrafýn<br />

bir tanýmýný yapmanýzý istersek neler söylersiniz?<br />

Fotoðraf teknik olarak; gerçekte var olan bir nesneden<br />

yansýyan ýþýðýn belirli bir süre boyunca, ýþýða duyarlý bir yüzey<br />

üzerinde oluþturmuþ olduðu izdir. Dolayýsýyla, temelde "gerçeklik"tir,<br />

"geçmiþ"tir ve "bir olayýn ve duygunun aktarýmý, yansýmasý"dýr.<br />

Fotoðrafýn yazým diline paralel bazý nitelikleri vardýr. Nasýl ki<br />

yazý dilini kullanarak, alýþveriþ listesi, tebrik kartý, aþk mektubu,<br />

edebi bir metin veya akademik bir makale yazýlabilir ve bunlarýn<br />

herbiri birbirinden farklýdýr. Fotoðraf tekniði kullanýlarak oluþturulmuþ<br />

olan her görüntü de birbirinden farklýdýr. Bu nedenle<br />

fotoðrafa dair tek bir taným yapýlmasý istendiðinde, söylenebilecek<br />

tek kelime bunun sadece bir 'ifade tekniði' olduðudur.<br />

Sonuç görüntünün ne olduðu o tekniði kullanan kiþinin niyetine<br />

baðlýdýr. Benim için fotoðraf; bazen bir anýdýr; bazen de bir<br />

dýþavurumdur.


Size göre iyi bir fotoðraf bakan kiþiye neler anlatmalýdýr?<br />

Herþeyden önce salt çekilen nesnenin ilginçliðinin veya<br />

güzelliðinin fotoðrafýn iyi ya da kötü olmasýyla hiçbir ilgisi yoktur.<br />

Çünkü böylesi fotoðraflara gösterilen ilgi, fotoðrafa deðil,<br />

fotoðraflanan nesneye karþý gösterilir. Ýyi fotoðraf, çekilen nesne<br />

ya da olay sýradan dahi olsa, o nesneye dair fotoðrafçýnýn<br />

yorumunu içermelidir. Sadece belirli bir ânýn yakalanmasý maharetine<br />

dayalý, fotoðrafçýlýðý avcýlýkla özdeþleþtiren fotoðrafçýlýk<br />

anlayýþý ya da 'ben böyle birþey gördüm, istedim ki sizler de<br />

görün' mantýðýyla çekilmiþ olan fotoðraflar; iyi fotoðraf için çok<br />

sýð yaklaþýmlardýr. Ýyi bir fotoðraf salt gerçek dünyadan çalýnmýþ<br />

olan bir görüntü deðil, fotoðrafçýnýn düþüncelerini de yansýtan<br />

bir yorum olmalýdýr.<br />

Fotoðraflarýnýzda aðýrlýklý olarak kullandýðýnýz yöntem ve<br />

teknikler nelerdir?<br />

Farklý teknik uygulamalarýn ve müdahalelerin fotoðrafik ifade<br />

olanaklarýný zenginleþtirdiðine inanýyorum. Bu nedenle teknik<br />

anlamda sürekli olarak bir arayýþ içinde olduðumu söyleyebilirim.<br />

Yaygýn olarak kullanýlmayan teknikleri, farklý uygulamalarý<br />

keþfetmekten çok keyif alýyorum. Türkiye'deki renkli kýzýlötesi<br />

filmle yapýlmýþ olan ilk saydam gösterisine 2002 yýlýnda;<br />

Türkiye'de açýlmýþ olan nadir siyah beyaz kýzýlötesi sergilerden<br />

birine de 2004 yýlýnda imza atmýþ olmaktan büyük gurur duyuyorum.<br />

Fotomontaj uygulamalarý, seri anlatýmlý fotoðraflar ve<br />

hobi<br />

kýzýlötesi fotoðrafçýlýk en çok kullandýðým uygulamalardýr diyebilirim.<br />

Katýlmýþ olduðunuz sergiler nelerdir?<br />

Bugüne kadar katýlmýþ olduðum sergilerin sayýsýný ben de<br />

bilmiyorum. 40-50 civarýnda olduðunu tahmin ediyorum. Ancak<br />

benim için önemli olan birkaç sergiyi saymam gerekirse,<br />

1997 yýlýnda Ýzmir ve <strong>Ankara</strong>'da açtýðým EX isimli kiþisel<br />

sergi, 1997 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da açtýðým FELIS isimli kiþisel sergi,<br />

2002 yýlýnda <strong>Ankara</strong>, Mersin, Bursa ve Ýstanbul'da tekrarlanmýþ<br />

olan KIZILÖTESÝ DURAKLAR saydam gösterisi, 2004 yýlýnda<br />

<strong>Ankara</strong>, Mersin ve Adana'da sergilenmiþ olan 700-900 isimli<br />

(siyah-beyaz kýzýlötesi) atölye sergisi, 2005 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da<br />

sergilenmiþ olan SENTAKS isimli (seri anlatýmlý fotoðraflar)<br />

atölye sergilerini söyleyebilirim<br />

Afsad'da ayný zamanda eðitmenlik de yapýyorsunuz. Hâlen<br />

vermekte olduðunuz seminerlerin detaylarýndan ve<br />

kimlerin daha çok katýldýklarýndan bahseder misiniz?<br />

1996 yýlýndan bu yana Temel Eðitim ve Temel Karanlýkoda<br />

seminerleri veriyorum.<br />

Temel eðitim seminerlerine her yaþ ve eðitim düzeyinden,<br />

fotoðrafa ilgi duyan kiþiler katýlmaktadýr. Fotoðraf çekiminin temelleri<br />

ve film banyosunun, agrandisman baskýnýn temelleri<br />

uygulamalý olarak aktarýlmaktadýr. 2000 yýlýndan bu yana sorumlusu<br />

olduðum atölyede fotoðrafýn farklý ifade olanaklarýný<br />

tanýtmaya yönelik eðitimler vermekteyim. Konularý çok çeþitlilik<br />

göstermektedir. Aþýrý grenlilik, ýþýkla boyama, high-key, siyahbeyaz<br />

ve renkli kýzýlötesi film kullanýmý, seri anlatýmlý fotoðraf,<br />

görsel günlük, kompozit fotoðraf teknikleri, vb..<br />

Atölye çalýþmalarýna temel fotoðraf bilgisine sahip, uygulama<br />

konusunda herhangi bir eksiði olmayan dernek üyeleri katýlmaktadýr.<br />

2005 yýlýndan bu yana da, dönemsel olarak "Fotoðraf Okuma,<br />

Yorumlama ve Deðerlendirme Teknikleri" seminerini aktarmaktayým.<br />

Bu seminere de fotoðrafla ilgilenen her düzeyden<br />

kiþi katýlabilmektedir.<br />

65<br />

ARALIK2008 kolejliler


hobi<br />

66<br />

<strong>Ankara</strong>'daki fotoðraf kurumlarý hakkýnda ne düþünüyorsunuz?<br />

Bu kurumlarýn fotoðrafa ve fotoðrafçýya katkýlarý nelerdir?<br />

Fotoðraf dernekleri herþeyden önce sosyal bir ortam olmalarýnýn<br />

yaný sýra, fotoðraf adýna üretim - paylaþým - tartýþma<br />

ortamý olanaðý saðlamalarý açýsýndan toplumda kültür-sanat<br />

bilinci oluþturmakta ve üyelerine toplum içinde nitelikli bireyler<br />

olabilmeleri adýna gerekli altyapýyý<br />

saðlamaktadýrlar. Bireylerin<br />

tek baþlarýna imkan saðlamalarý<br />

güç olabilecek sergilere -<br />

yayýnlara katýlmalarýný, eðitim<br />

ve gezi faaliyetlerinin içinde<br />

bulunmalarýný, fotoðraf camiasýndan<br />

usta isimlerle buluþabilecekleri<br />

söyleþi ortamlarýný<br />

saðlayabilmektedir.<br />

Bu anlamda Afsad'ýn özelinde<br />

konuþmak gerekirse, bir<br />

çok konuda öncü ve kurumsal<br />

yapýsý oturmuþ bir fotoðraf derneði<br />

olduðunu rahatlýkla söyleyebilirim.<br />

Fotoðrafla ilgili yapmayý düþündüðünüz planlarýnýz nelerdir?<br />

Eþim Ajda Alçýn Engin, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />

Fakültesi Fotoðrafçýlýk bölümünde master yaptý. Þu anda<br />

profesyonel olarak özel gün fotoðrafçýlýðý (doðum ve düðün<br />

çekimleri) yapmaktadýr, çok iyi bir fotoðrafçýdýr. Kendisiyle birlikte<br />

iki sene önce baþlamýþ olduðumuz belgesel içerikli bir<br />

projemiz vardý. Ancak gerek eþimin, gerekse benim yoðun iþlerimiz<br />

ve ikiz bebeklerimiz nedeniyle ortak belgesel projemize<br />

bir süre ara vermek zorunda kaldýk. En yakýn zamanda tekrardan<br />

kaldýðýmýz yerden devam etmek ve kýsa süre içinde bu<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

projeyi tamamlamak istiyoruz. Bunun yaný sýra fotoðrafýn farklý<br />

ifade olanaklarýný keþfetmeye, denemeye ve öðrenmeye de<br />

devam ediyorum.<br />

Fotoðrafla ilgilenmeyi düþünenlere önerileriniz nelerdir?<br />

Fotoðrafýn makine ve ekipman demek olmadýðýný söylemek<br />

istiyorum. Pahalý bir dolmakalem kullanan bir yazar, kurþun<br />

kalem kullanan bir yazardan daha iyi eserler üretmez.<br />

Önemli olan içeriktir. Benzer þekilde iyi fotoðraf da, pahalý bir<br />

ekipmanla olmaz. Bütçelerine uygun, iþlerini görebilecek asgari<br />

niteliklere sahip bir makine ile baþlasýnlar. Birçok iyi fotoðrafçý,<br />

fotoðrafçýlýk hayatýna sýnýrlý teknik yetenekleri olan<br />

Zenith marka makinelerle baþlamýþtýr. En üst model makine<br />

alma yönündeki teknolojik fetiþizmi bir kenara býrakýp, fotografik<br />

içerikle ilgilensinler. Bol miktarda usta fotoðrafçýlarýn çalýþmalarýný<br />

incelesinler. Çalýþmalarý sadece biçimsel yönden<br />

deðil, arka planýndaki fikirsel yaklaþým olarak da anlamaya<br />

çalýþsýnlar.<br />

Teknik, anlatýlmak istenen içeriðe uygun olduðu sürece<br />

anlamlýdýr. Sýrf ilginçlik olsun diye teknik müdahale hevesine<br />

kapýlmasýnlar.<br />

Cengiz ENGÝN’87<br />

1970 yýlýnda <strong>Ankara</strong>'da doðdu. 1987 yýlýnda <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Ko-<br />

leji'nden, 1993 yýlýnda ODTÜ Endüstri Mühendisliði Bölümünden<br />

mezun oldu. 1993 yýlýndan bu yana Endüstri Mühendisi olarak ça-<br />

lýþmaktadýr. Engin, iþinden arta kalan zamanlarda fotoðraf çekiyor,<br />

fotoðraf üzerine yazýlar yazýyor ve çeþitli düzeylerde fotoðraf eði-<br />

timleri veriyor. 1994 yýlýndan bu yana <strong>Ankara</strong> Fotoðraf Sanatçýlarý<br />

Derneði (Afsad) üyesi olan Engin, evli ve biri kýz - biri erkek 2,5<br />

yaþýnda ikiz çocuk sahibidir. Eþi Ajda Alçýn Engin profesyonel ola-<br />

rak fotoðrafçýlýkla uðraþmaktadýr.


uzman makalesi<br />

68<br />

GLOBAL FÝNANS KRÝZÝ VE TÜRKÝYE'YE ETKÝLERÝ<br />

Krizin Sebepleri<br />

M. Aydýn KARAÖZ'74<br />

Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Bir süreden beri hepimiz Amerika'da baþlayan ve<br />

sonrasýnda, baþta diðer sanayileþmiþ ülkeler olmak<br />

üzere bütün dünyaya dalga dalga yayýlan çok<br />

büyük bir finansal krize þahit olmaktayýz.<br />

Bu krize giden adýmlarý kýsaca özetlemek gerekirse;<br />

1) ABD'nde 2000'li yýllarýn baþýndan bu yana aþaðý doðru<br />

seyreden faiz hadleri konut kredilerine olan talebi artýrmýþ ve<br />

2) Bunun sonucunda artan emlak fiyatlarý gayrimenkul sahiplerine<br />

ilave ipotekli borçlanma imkaný saðlamýþtýr.<br />

3) Bu arada düþük gelir grubuna açýlan (subprime) konut<br />

kredilerinin toplam konut kredileri portföyündeki payý giderek<br />

artmýþtýr.<br />

4) Bankalar yeni kredi açabilmek için bu portföydeki alacaklarýna<br />

dayalý menkul kýymet ihraç ederek borçlanma yoluna<br />

gitmiþlerdir.<br />

5) Ancak gayrimenkul fiyatlarýnýn düþmesi üzerine alacaklarýný<br />

tahsil etmekte zorlanmaya baþlayan bankalar, bu borçlarýný<br />

ödeyemez duruma gelince Aðustos 2007'den itibaren likidite<br />

krizinin öncü iþaretleri alýnmaya baþlanmýþ ve güven<br />

ortamý giderek kaybolmuþtur.<br />

Dolayýsýyla, bugün yaþanmakta olan<br />

krizin merkezinde yer alan en önemli sebeblerden<br />

birinin düþük kaliteli alacaklara<br />

dayanarak çok yoðun bir þekilde kullanýlan<br />

türev ürünler ve yapýlan menkul<br />

kýymet ihraçlarý olduðunu söyleyebiliriz.<br />

Bu noktada ilginç olan bir husus;<br />

sözü edilen enstrümanlarýn yine<br />

büyük bir finansal krizden, 1982<br />

yýlýnda Meksika'nýn dýþ borçlarýný<br />

ödeyemeyeceðini ilan etmesiyle<br />

doruk noktasýna çýkan Latin<br />

Amerika borç krizinden sonra<br />

ivme kazanan finansal inovasyon<br />

çalýþmalarý neticesinde ortaya<br />

çýkmýþ olmalarýdýr. Bilindiði<br />

üzere, o zamana kadar sendikasyon<br />

kredileri yoluyla Latin<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Amerika ülkelerine çok fazla borç vermiþ olan uluslararasý bankalar,<br />

paralarýný alamayýnca borç ertelemenin yanýsýra, bu alacaklarýnýn<br />

önemli bir bölümünden vazgeçmek durumunda kalmýþlar,<br />

kredi riskini tek baþlarýna taþýdýklarýndan dolayý da büyük<br />

zararlara uðramýþlardýr. Çare olarak, riskin bankalardan<br />

yatýrýmcýlara geçirilerek daðýtýlmasý ve etkin bir þekilde idare<br />

edilmesi fikrinin aðýrlýk kazanmasý sonucunda,<br />

uluslararasý finans piyasalarýnda<br />

bilanço dýþý menkul kýymete<br />

dayalý iþlemlerin (securitisation)<br />

ve türev ürünlerin (swap,<br />

forward/future ve option) önemi<br />

ve hacmi hýzlý bir þekilde artmaya<br />

baþlamýþtýr.<br />

Geriye dönüp bakýldýðýnda,<br />

söz konusu finansal inovasyon<br />

sonucu yeni enstrümanlarýn<br />

sisteme dahil edilmesiyle<br />

yanlýþ yapýldýðýný<br />

düþünmek herhaldemümkün<br />

deðildir.


Ancak, denetim otoriteleri ve kredi derecelendirme kuruluþlarý<br />

da dahil olmak üzere, hiç kimsenin insan doðasýnýn bu denli<br />

agresif bir risk iþtahý ile hareket edeceðini öngörmemiþ olmasýndan<br />

bahsetmek daha doðru olacaktýr. Nitekim, 2007 yýlý sonu<br />

itibariyle bütün dünya ülkelerinin milli gelirlerinin toplamý 60<br />

trilyon $ civarýnda iken, bu enstrümanlarýn hacminin bunun 2-<br />

3 misli seviyesine ulaþmýþ olmasý finansal kaldýraçýn ne denli<br />

yoðun kullanýldýðýnýn en açýk göstergesidir.<br />

Aslýnda risk yönetiminin temel kurallarýný dahi göz ardý ederek<br />

bugünkü durumun ortaya çýkmasýnda payý olan profesyoneller,<br />

sadece kendi bankalarýný zora sokmakla kalmamýþ, yaratýlan<br />

finansal kaosun tüm dünyaya yayýlan etkisiyle hem sanayileþmiþ<br />

hem de geliþmekte olan ülkelerin büyük sýkýntýya<br />

girmelerine sebep olmuþlardýr.<br />

Nitekim, yaþamakta olduðumuz ve adeta bir tsunami etkisi<br />

yaratan krizde sermayeleri erimeye baþlayan (Lehman Brothers<br />

gibi) bazý finansman kuruluþlarý batmýþ, (Citi Group, Merrill<br />

Lynch, Dresdner Bank gibi) geride kalan dev bankalar ise<br />

ancak devlet desteðiyle veya baþka bir kuruluþ tarafýndan satýn<br />

alýnarak ayakta durmaya gayret eder hale gelmiþlerdir.<br />

Geçtiðimiz aylar içinde yüzmilyarlarca dolar yardým alan bu finansal<br />

kuruluþlarýn ayakta kalabilmek için daha ne kadar paraya<br />

ihtiyacý olduðu bilinmediði gibi, devletlerinden yardým talebinde<br />

bulunan þirketlerin listesi de uzamaya baþlamýþtýr. Nitekim<br />

bu zamana kadar saðlanan desteðe ilaveten dünyanýn<br />

en büyük finans gruplarýndan CITI için yeni bir kurtarma paketi<br />

açýklanmýþtýr. Avrupa ülkelerindeki durum ise ABD'den farklý<br />

deðildir. Baþta Ýngiltere, Almanya, Fransa, Ýtalya, Belçika ve<br />

Hollanda olmak üzere birçok ülkede bankalarýn batmasýný önlemek<br />

üzere hükümetler öncelikle mevduat garantisi vermek<br />

gibi tedbirler almýþlar ve çok büyük miktarlara varan sermaye<br />

desteðinde bulunmuþlardýr.<br />

Uluslararasý finans piyasalarýndaki þiddetli depremin hem<br />

sanayileþmiþ hem de geliþmekte olan ülkelerdeki etkileri dikkate<br />

alýndýðýnda, krizin reel sektörü de tehdit etmeye baþlayan<br />

genel bir ekonomik krize dönüþmekte olduðunu görmekteyiz.<br />

Nitekim ABD'nde iflasýn eþiðinde olan 3 otomobil üreticisi firmanýn<br />

devlet desteði saðlamaya çalýþtýðýný hepimiz takip ediyoruz.<br />

Benzer þekilde Avrupa Birliði de, bugüne kadar finans<br />

sektörüne verdikleri yüzmilyarlarca Euro'luk desteðe ilaveten,<br />

reel sektörü ayakta tutabilmek için 200 milyar $ tutarýnda yeni<br />

bir paket açýklamýþtýr. Bu türden örnekleri çoðaltmak mümkündür.<br />

Bundan sonra ne olacaðý, krizin ne zaman dip noktasýna<br />

ulaþacaðý herkesin merak ettiði bir konudur. Ýyimser tahminler<br />

2009 ortasýna doðru ABD'nde nisbi bir iyileþmenin baþlayacaðý<br />

yönündedir. Ancak bu durumun, krizden çýkýþ emarelerinin<br />

bütün dünya ekonomilerinde ayný anda hissedileceði anlamýna<br />

gelmeyeceði aþikardýr. Diðer taraftan, halihazýrda sadece<br />

konut finansmanýndan doðan sýkýntýnýn yaþandýðý, bunun devamýnda<br />

iþyeri finansmaný ve kredi kartý ile ilgili zorluklarýn da<br />

ortaya çýkabileceðine iliþkin öngörüler piyasalarý tedirgin bir<br />

bekleyiþ içinde tutmaya devam etmektedir.<br />

Hangi senaryo geçerli olursa olsun, bütün dünya topyekün<br />

bir ekonomik durgunluða girmektedir. Baþta sanayileþmiþ ülkeler<br />

olmak üzere bütün ülkelerin ekonomik büyümelerinin<br />

uzman makalesi<br />

2009 yýlýnda önemli ölçüde yavaþlayacaðý, hatta eksiye döneceði<br />

öngörülmektedir.<br />

Dünyada 2002'den bu yana yaþanmakta olan likidite bolluðu<br />

ortadan kalkacaktýr. Institute of International Finance'in rakamlarýna<br />

göre 2007 yýlýnda geliþmekte olan ülke ekonomilerine<br />

akan fonlarýn toplam tutarýnýn 900 milyar $ civarýnda olduðu<br />

dikkate alýndýðýnda, 2009 ve sonrasýnýn bilhassa bu ülkelerin<br />

dýþ kaynak ihtiyaçlarý bakýmýndan ne denli zorlu geçeceðini<br />

anlamak daha kolay olacaktýr.<br />

Geldiðimiz noktada, sadece finansal kuruluþlarda deðil<br />

bütün firmalarda risk yönetiminin önemi artmýþ görünmektedir.<br />

Ayrýca, uluslararasý finans mimarisinin tekrar yapýlandýrýlmaya<br />

ihtiyacý olduðu açýktýr. Nitekim, Kasým ayý ortalarýnda yapýlan<br />

G-20 toplantýsýnda da bu yönde görüþmelerin yapýldýðýný biliyoruz.<br />

Bu süreçte devletlerin düzenleyici rolünün önemi ve<br />

aðýrlýðý açýk olmakla beraber, uluslararasý kuruluþlardan kredi<br />

derecelendirme firmalarýna kadar bütün piyasa oyuncularýnýn<br />

katkýda bulunabileceði katýlýmcý ve þeffaf bir yol izlenmesinin<br />

hayati olduðunu düþünüyoruz.<br />

Krizin Türkiye'deki Etkileri<br />

Uluslararasý finans dünyasý globalleþmenin en çabuk ve<br />

net bir þekilde hissedildiði alanlardan biridir. Hele hâlen yaþamakta<br />

olduðumuz ölçekteki þiddetli bir krizin dünyanýn diðer<br />

bölgelerinde de hissedilmemesi mümkün deðildir. Bu çerçevede,<br />

maalesef Türkiye de bu ekonomik depremden payýný almaya<br />

baþlamýþtýr; döviz fiyatlarý aþýrý bir dalgalanmaya girmiþ,<br />

borsa endeksi önemli ölçüde düþmüþ, gösterge faiz haddi<br />

%20'lerin üstüne çýkmýþ ve güven ortamý zayýflamýþtýr.<br />

Bu tür zamanlarda, hýzla kaybolan güven ortamýný mümkün<br />

olduðunca muhafaza etmek en önemli ve öncelikli konudur.<br />

Çünkü, takdir edileceði üzere, güven ortamýnýn yeniden<br />

inþasý mevcut durumu muhafaza etmekten her zaman daha<br />

masraflýdýr. Bu yönde atýlmasý gereken adýmlardan birincisi alýnacak<br />

tedbirlerde proaktif olmaktýr. Gerekli tedbirlerin herhangi<br />

bir gecikme olmaksýzýn zamanlýca uygulamaya konmasý halinde,<br />

bunlarýn maliyetinin olabilecek en düþük seviyede kaldýðý<br />

hatta bazýlarýnýn sýfýr maliyetle güven ortamýný saðlamaya<br />

yardýmcý olduðu tecrübeyle sabittir. Ýkinci olarak, beklentilerin<br />

yönetilmesi büyük önem taþýmaktadýr. Bunun için baþta iþ<br />

dünyasý olmak üzere toplumun her kesimiyle samimi ve inandýrýcý<br />

bir diyalog içinde olmak elzemdir. Üçüncü olarak, üretilen<br />

bilgilerin doðru, þeffaf ve tutarlý olmasýna dikkat edilmeli ve<br />

bu bilgilerin iyi zamanda olduðu gibi zor zamanlarda da paylaþýlmasýna<br />

devam edilmelidir.<br />

Son birkaç aydan bu yana olan geliþmelere bakýlacak olursa,<br />

güven ortamýný muhafaza etmekte ülke olarak iyi bir sýnav<br />

verdiðimizi düþünmek biraz zordur. Finansal krizin reel sektöre<br />

bulaþtýðýný söylemek de yanlýþ olmayacaktýr.<br />

Esasen 2004'ten bu yana hýz kaybetmeye baþlayan ekonomimiz<br />

zor bir zamanda bu krize yakalanmýþ durumdadýr.<br />

Korkulan husus, artan enflasyon ve düþmeye devam eden büyüme<br />

rakamlarý neticesinde halihazýrda bütün sektörleri kaplamýþ<br />

olan tedirginliðin ve sýkýntýlarýn 2009 yýlýnda daha da derinleþmesidir.<br />

Krizin ekonomimiz üzerindeki ilk etkilerinin aþaðýdaki<br />

alanlarda hissedileceðini söyleyebiliriz:<br />

69<br />

ARALIK2008 kolejliler


uzman makalesi<br />

70<br />

1) Büyüme<br />

Güven ortamýnýn zayýflamasý insanlarýn tüketim<br />

giderlerinde bir azalmaya sebebiyet vermektedir.<br />

Benzer þekilde, yüksek seyreden faizlerin<br />

de etkisiyle özel yatýrým harcamalarýnýn<br />

da ertelendiði görülmektedir. Bu durumda, resmi<br />

makamlar tarafýndan %3.5-4 olarak öngörülen<br />

2009 yýlý büyüme hedefinin gerçekleþmesi<br />

zordur. Bu konudaki hakim kanaat, en yüksek<br />

%2 civarýnda bir ekonomik büyüme ile önümüzdeki<br />

yýlý tamamlayacaðýmýz yönündedir.<br />

Bu ortamýn ilk ortaya çýkan sonucu ise iþsizliðin<br />

artmasýdýr.<br />

2) Özel Sektörün Kredi Borçlarý<br />

Ülkemizde 2001 yýlýnda yaþanan ekonomik<br />

krizden sonra gerçekleþtirilen yapýsal düzenlemeler<br />

bankalarýmýzý eskiye oranla daha saðlýklý<br />

duruma getirmiþtir. Bankalarýn kredi verebilmeleri için en<br />

önemli kaynaklarýndan biri yurt dýþýndan saðladýklarý finansman<br />

imkanlarýdýr. Ancak mevcut koþullar çerçevesinde bankalarýn<br />

yeni kredi alma imkanlarý daralacaðý gibi, vadesi dolacak<br />

olan sendikasyon kredilerinin de iyimser bir bakýþla ancak<br />

%50-70 oranýnda yenilenebileceði tahmin edilmektedir. Bu<br />

noktada, mevduata verilen garantinin artýrýlmasý hiç olmazsa<br />

mevcut yurtiçi tasarruflarýn bankacýlýk sisteminde kalmasýný<br />

saðlamak bakýmýndan önemlidir. Nitekim, batý ülkelerinde ilk<br />

alýnan tedbirlerden biri bu yönde olmuþtur.<br />

Diðer taraftan, son yýllardaki ekonomik konjonktür KOBÝ'ler<br />

de dahil olmak üzere her büyüklükteki özel sektör firmalarýnýn<br />

da döviz cinsinden orta/uzun vadeli borçlanmalarýna imkan ta-<br />

M. Aydýn KARAÖZ’74<br />

Halen Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalýþ-<br />

makta olan Aydýn Karaöz, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nden 1974 yýlýnda<br />

mezun olduktan sonra, A.Ü. Hukuk Fakültesi'nde okumuþ, mezu-<br />

niyetinin ardýndan, Harvard Law School'da "New Financial Instru-<br />

ments in International Capital Markets" konulu master çalýþmasýy-<br />

la LL.M. derecesini almýþtýr. Çalýþma hayatýna 1980 yýlýnda Hazi-<br />

ne Müsteþarlýðý'nda baþlayan Aydýn Karaöz, 2003 yýlýnda Dýþ Eko-<br />

nomik Ýliþkiler Genel Müdürlüðü, Yabancý Sermaye Genel Müdür-<br />

lüðü, Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüðü ile Teþvik ve Uygula-<br />

ma Genel Müdürlüðü'nden sorumlu Müsteþar Yardýmcýsý iken ka-<br />

mu sektöründeki görevinden ayrýlmýþtýr. Bu görevinden önce<br />

1994-2000 yýllarý arasýnda Dýþ Ekonomik Ýliþkiler Genel Müdürü<br />

olarak hizmet veren Aydýn Karaöz, diðer birçok konunun yanýsýra<br />

devletin bütçe ve proje finansmaný amaçlý dýþ borçlanmasýndan<br />

sorumlu olarak çalýþmýþtýr. Ayrýca Ýþ Bankasý'nda Yönetim Kurulu<br />

Denetçisi (1993-94), Türkiye Teknoloji Geliþtirme Vakfý (1996-<br />

2001), Türk Eximbank (1997-2003), Council of Europe Develop-<br />

ment Bank (1996-2003), Black Sea Trade and Development<br />

Bank (1998-2001) ve Oyak Bank’ta (2004-07) Yönetim Kurulu<br />

Üyesi olarak görev yapmýþtýr.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

nýmýþtýr. Þirketlerin taþýdýklarý kur riski yüküne ilaveten yeni finansman<br />

imkanlarýnýn da daralmýþ olmasý, bu borçlarda kredi<br />

riskinin ortaya çýkmasý ihtimalini artýrmaya baþlamýþtýr. Bu tehlike<br />

bilhassa KOBÝ'ler bakýmýndan daha büyüktür ve zora giren<br />

bilanço sýkýntýlarýnýn zincirleme bir etki yaratmasýndan endiþe<br />

edilmektedir.<br />

Bu ortamda zayýflayan þirket bilançolarý bankalarýn tedirginliðini<br />

artýrmakta ve ticari kredilerde de bir daralmanýn ortaya<br />

çýkmasý kaçýnýlmaz hale gelmektedir.<br />

3) Ýhracat Gelirlerinin Azalmasý<br />

Bütün göstergeler dünya ticaret hacminde ciddi bir daralmaya<br />

iþaret etmektedir. Buna ilaveten, ülkemizin ihracatýnýn<br />

%60'lýk bölümünün yapýldýðý Avrupa ülkelerindeki ekonomik<br />

büyüme tahminleri önemli ölçüde aþaðý doðru revize edilmiþtir.<br />

Doðal olarak, ihracatýmýz bu ekonomilerdeki daralmaya paralel<br />

olarak azalacaktýr.<br />

4) Dýþ Finansman Ýhtiyacý<br />

Ülkemizin iç tasarruflarýnýn yetersiz olmasý, büyüme için dýþ<br />

kaynaklarýn kullanýlmasýný zaruri kýlmaktadýr. Nitekim, Türkiye'nin<br />

yýllar itibariyle büyüme performansý incelendiðinde dýþ<br />

kaynaðýn varlýðý ile büyüme oranlarý arasýnda paralel bir iliþki<br />

olduðu kolayca görülecektir.<br />

Geçtiðimiz yýllarda dünyadaki likidite bolluðunun etkisiyle<br />

gerek yabancý yatýrýmlar gerekse borçlanma yoluyla kolayca<br />

yurda gelen fonlar dýþ finansman bakýmýndan rahat bir dönem<br />

yaþanmasýný saðlamýþtýr. Ancak deðiþen dünya konjonktürü<br />

önümüzdeki dönemde yeni kaynaklarýn bulunmasýný zorlaþtýracaktýr.<br />

Buna mukabil, IMF ile yapýlacak yeni bir stand-by düzenlemesinin<br />

bu zorluklarý aþmada yardýmcý olacaðý düþünülmektedir.<br />

Ancak, IMF desteðinin deðeri bilinmekle beraber,<br />

sürdürülebilir bir dýþ finansman programýnýn baþarýyla uygulanabilmesi<br />

için asýl ve önemli olanýn ülkenin uzun dönemde izlediði<br />

strateji olduðu gözden uzak tutulmamalýdýr.<br />

Mevcut kriz ortamýnda zaman hergün yeni bir tahribat yaratarak<br />

hýzla akýp gitmektedir. Ülkemize çok pahalýya mal olan<br />

2001 krizinden sonra inþa etmeye baþladýðýmýz daha güçlü<br />

zemin için ulusca büyük fedakarlýklarda bulunduk. Bu zeminin<br />

kaybolmasýna mahal vermemek için ihtiyaç duyulan tedbirlerin<br />

hýzla alýnmasý gerekiyor.


ilim-teknoloji<br />

72<br />

Türkiye’de bilim merkezleri<br />

Toplumlarýn eðitim düzeyi, ülkelerin geliþmesinin en<br />

önemli faktörlerinden biridir. Sadece çocuklar deðil<br />

tüm toplum eðitim çalýþmalarýnýn hedefi olmalýdýr.<br />

Teknolojik geliþmenin temel unsuru da fen eðitimidir.<br />

Günümüz anlayýþýnda bilgisayar ve teknolojik<br />

aksesuarlar ile eðitim vermek yaygýn hale gelmiþtir. "Çaðdaþ<br />

eðitim bu þekilde olmalýdýr" gibi bir düþünce ön plana çýkmaktadýr<br />

ve bu durum çocuklarý sanal bir aleme doðru itmektedir.<br />

Topluma ve özellikle de geleceðin büyükleri olan çocuklarýmýza<br />

gerçeði göstermenin, dokunarak, eðlenerek ve kalýcý<br />

öðrenmenin önemli araçlarýndan bir tanesi toplum, bilim ve<br />

teknoloji merkezleridir. Burada ilk olarak "Bilim Merkezi" nedir<br />

sorusuna cevap vermek gerekir. Bilim Merkezi, bilim, teknoloji<br />

ve eðitim alanlarýný temsil eden ve bu alanlarýn tüm özelliklerini<br />

kendi içinde birleþtiren bir yapýdýr. Bu yapýda amaç, bilgi<br />

toplumu yaratmak, bilime ve teknolojiye karþý bir ilgi<br />

uyandýrmak ve tüm bunlarýn bireysel ve toplumsal<br />

önemini vurgulamaktýr.<br />

Bu merkezler baþta çocuklar olmak üzere<br />

toplum ile bilimi buluþturmaktadýr. Kiþiler, bu<br />

merkezlerde bilimin temel kavramlarýný eðlenceli<br />

bir þekilde zorlanmadan, sýnýrlanmadan,<br />

deneyerek öðrenebilme þansýna<br />

sahip olmaktadýr. Ayrýca fen bilimlerine<br />

olan ilgileri artmakta ve kendilerine zor<br />

gelen bilimsel kavramlarýn aslýnda etraflarýnda<br />

var olduðunu görüp bu alana daha<br />

çok yönelebilmektedir.<br />

Bilim Merkezlerinde çocuklar bazý sorulara<br />

yanýt ararken ayný zamanda gizil öðrenmeler<br />

yaþamaktadýr. Bu sorulardan bazýlarý,<br />

- Kendimi bir iple yukarý çekebilir miyim? Bunu<br />

nasýl baþarabilirim?<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Hüsnü AKALIN’63<br />

Renko Ltd. Þti.<br />

- 1kg aðýrlýkla 5kg'lýk bir aðýrlýðý kaldýrmak mümkün müdür?<br />

- Bir florasaný fiþe takmadan yakmak mümkün müdür?<br />

- Tek ayaðýmý ve elimi oynatarak uçmam<br />

mümkün mü?<br />

- Koni þeklinde bir materyal itmeden yokuþ<br />

yukarý yuvarlanabilir mi?<br />

- Fýsýldayarak konuþursam 10 m ileride<br />

duran arkadaþým benim sesimi nasýl<br />

duyabilir?<br />

Çocuklarýn Bilim Merkezlerini dolaþýrken<br />

aklýna takýlan bu sorular onlarýn<br />

sorgulama ve araþtýrma duygusunu<br />

arttýrýrken ayný zamanda da onlara yaparak<br />

yaþayarak öðrenme fýrsatý tanýmaktadýr.<br />

Bu da eðitimde þu an izlenmekte<br />

olan en temel anlayýþtýr.<br />

Bilim Merkezi konsepti aslýnda yeni<br />

ortaya atýlmýþ bir fikir, çalýþma deðildir.<br />

Geçmiþi 16.yüzyýla kadar uzanan bu fikir,<br />

ülkemizde yeni yeni önemsenmeye baþlanmýþtýr.<br />

Oysaki geliþmiþ ülkelerde Toplum ve Bi-


ilim-teknoloji<br />

ve bilim merkezlerine bakýþ<br />

lim Merkezleri her þehir ve bölgede çok sayýda bulunmakta ve<br />

aktif olarak toplumu bilinçlendirme çalýþmalarýna devam etmektedir.<br />

Ülkemizde Bilim Merkezleri konusundaki eksikliði gidermek<br />

amacý ile son senelerde ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi,<br />

ÝTÜ Bilim Toplum Uygulama Araþtýrma Merkezi, Þiþli Belediyesi<br />

Bilim Merkezi, Rahmi M. Koç Müzesi, Feza Gürsey Bilim<br />

Merkezi gibi merkezler kurulmuþtur. Ýsteðim bu tesislerin<br />

zaman içinde büyümesi ve yurt genelinde yaygýnlaþmasýdýr.<br />

73<br />

Renko Ltd. Þti. olarak temel amacýmýz bu merkezleri ülkemizde<br />

yaygýnlaþtýrmak ve bu merkezler için gerekli ürünlerin<br />

yerli üretimini saðlamaktýr. Þu an aktif olarak beþ farklý ilde bilim<br />

merkezi çalýþmalarýmýzý baþarýlý bir þekilde yürütmekteyiz.<br />

Hem ülkemizde bu çalýþmalarýn ilerlemesi hem de yerli üretim<br />

ve teknik destek saðlama açýsýndan gösterdiðimiz gayretin<br />

haklý gururunu yaþamaktayýz. Toplumu bu konuda bilinçlendirme<br />

aþamasýnda ilgili kiþi ve kurumlarý da ayný gayreti göstermeye<br />

davet ediyoruz.<br />

Hüsnü AKALIN’63<br />

Hüsnü Akalýn, 1963 <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> mezunu olup ODTÜ<br />

Fizik bölümünde lisans eðitimini tamamlamýþtýr. Lisans eðitimin-<br />

den sonra University of Essex Opto-Elektronik alanýnda yüksek li-<br />

sans yapmýþtýr. ODTÜ Fizik Bölümü, TÜBÝTAK-SAGE ve Hacette-<br />

pe Fizik Bölümü'nde araþtýrmacý ve öðretim görevlisi olarak çalýþ-<br />

týktan sonra 1985 yýlýnda Renko Firmasý'ný kurmuþtur. Renko Ltd.<br />

Türkiye'de üniversite ve lise fizik laboratuarlarý için fizik deney set-<br />

leri ve ayrýca Bilim Merkezi ürünleri üreten profesyonel, önder bir<br />

kuruluþtur.<br />

ARALIK2008 kolejliler


spor<br />

74<br />

Kolej'in Milli Takým’a kazandýrdýðý isim<br />

Pertev Öngüner<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

Basketbolla ilgilenenlerin yakýndan tanýdýðý bir oyuncu Pertev Öngüner.<br />

Basketbola henüz Kolej'de ilkokul ikinci sýnýftayken baþlayan Pertev, bugün<br />

geleceðin en ümit veren sporcularý arasýnda bulunuyor. Baþarýlarýyla adýndan<br />

sýk sýk söz ettiren, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejliler'den Türk Telekom'a transfer olan<br />

Pertev Öngüner'le spordaki baþarýlarý ve gelecek hedefleri üzerine görüþtük.<br />

Bizlere kendini tanýtýr mýsýn? Basketbolla tanýþman<br />

ne zaman ve nasýl oldu?<br />

<strong>Ankara</strong>’da 15 Ocak 1991 yýlýnda<br />

doðdum. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'ne<br />

1998 yýlýnda ikinci sýnýftayken baþladým.<br />

Bu sene lise sondayým.<br />

2004 yýlýnda geçirdiðimiz trafik kazasýnda<br />

babamý kaybettim. Annemle birlikte<br />

yaþýyorum.<br />

Önceleri basketbola çok ilgim yoktu.<br />

Babam eskiden futbolcu olduðu için futbola<br />

çok meraklýydým. Babamla birlikte<br />

futbol maçlarýna giderdik. Sonra ilkokul<br />

ikinci sýnýfta basketbol kurslarýna baþladým.<br />

Üçüncü sýnýfta beden eðitimi dersinde<br />

basketbol oynarken, hocam Ali<br />

Þahin takým antremanlarýna katýlmamý<br />

istedi. Ve böylece basketbol takým çalýþmalarýna<br />

baþladým. O günden itibaren<br />

aralýksýz Kolej'in basketbol takýmýnda oynadým.<br />

Bu sezon baþýnda Türk Telekom'a<br />

transfer oldum.<br />

Bunca yýl Kolej'de oynadýktan sonra<br />

baþka bir takýma geçmek nasýl bir his?<br />

Aslýnda Kolej'den ayrýlmak zor oldu benim<br />

için. Kolej, basketbol anlamýnda benim<br />

doðup büyüdüðüm yerdi. Hem <strong>TED</strong>'de<br />

okuyor, ayný zamanda da okul ve kulüp takýmýnda<br />

oynuyordum. Bu anlamda hep Kolej'in<br />

içindeydim. Benim buraya gelmemde<br />

büyük katkýlarý nedeniyle Kolej'e çok teþekkür<br />

ediyorum. Aslýnda benim Ýstanbul'daki bir takýma<br />

transfer olmam bekleniyordu. Çünkü özellikle<br />

Efes Pilsen ve diðer büyük Ýstanbul takýmlarýndan<br />

teklifler aldým. Teklif almak güzel ama<br />

insanýn bir yere konsantre olmasý gerekiyor.<br />

Daha sonra Telekom'dan teklif aldým. Beþ yýllýk<br />

bir kontratým var ve Telekom'da oynadýðým için<br />

mutluyum. Telekom'un maddi manevi her açýdan<br />

benim için doðru yer olduðunu düþünüyorum.<br />

Tek hedefim oynadýðým kulüpte ilerlemek,<br />

A takým ve 1.lig seviyesinde oyuncu olmak.<br />

Bu yýl Genç Milli Takýmý'na da çaðýrýldým.<br />

Milli takýmda oynamak ayrý bir duygu. Ýlk kez Lise<br />

1'deyken milli takým davetimi aldým ve Lise<br />

2'de yýldýz milli takýmla Avrupa Þampiyonasý'nda<br />

oynadým. Milli takýma Türkiye'nin birçok<br />

yerinden önemli kulüplerden oyuncular geliyor.<br />

Þimdi 2009'daki Avrupa Þampiyonasý'na hazýrlanýyoruz.<br />

Basketbolu okulla birlikte yürütmenin zorluklarýný<br />

yaþadýn mý?<br />

Zaman zaman bunun zorluklarýný yaþadým.<br />

Bir noktadan sonra ikisinden birini tercih etmek<br />

zorunda kalýyorsunuz. Eðer basketbolu profesyonel<br />

olarak düþünüyorsanýz, tercihinizi basketboldan<br />

yana kullanmak zorundasýnýz. Çün-


kü spor için çok büyük zaman harcamanýz gerekiyor. Disiplinli<br />

yaþamanýz gerekiyor. Özel yaþamýnýza dikkat etmeniz gerekiyor.<br />

Ben tercihimi daha çok basketboldan yana kullandým.<br />

Ama tabii ki eðitimim de benim için çok önemli. Bu yýl bir de<br />

üniversite sýnavý var. Elimden geldiði kadar hem derslerimi<br />

hem basketbolu bir arada götürmeye çalýþýyorum. Ama öncelik<br />

yine basketbol benim için.<br />

Bu sene son senem olduðu için biraz daha fazla zorluk çekiyorum.<br />

Takýmda bir tek ben okula gidiyorum. Bu yüzden gündüz<br />

antremanlarýna katýlamýyorum. Bu açýðý kapatmak için<br />

okuldan sonra her gün çalýþýyorum. Haftada hiç boþ vaktim<br />

yok. Sabah sekizden dörde kadar okuldayým. Okuldan sonra<br />

kulübe gidiyorum. Eve gelmem akþam dokuzu buluyor. Okul<br />

dýþýndaki zamanýmýn çoðunluðunu basketbolla geçiriyorum<br />

diyebilirim.<br />

Ailenin basketbola yaklaþýmý nasýl oldu?<br />

Babamýn ve annemin isteði üzerine basketbola yönelmiþtim.<br />

Özellikle babam basketbolcu olmamý çok istemiþti. Ailemin<br />

hiçbir zaman dersler konusunda bir baskýsý olmadý, böylece<br />

basketbola daha rahat odaklanýyordum. Babamý kaybettikten<br />

sonra annem de bana her zaman destek oldu, her konuda<br />

arkamda oldu. Hem hocalarým, hem ailemle hiçbir sýkýntým<br />

olmadý. Onlara çok teþekkür borçluyum, buraya gelmemde<br />

emekleri büyüktür.<br />

Basketbolda kendine örnek aldýðýn kiþiler var mý?<br />

Genelde herkes Amerika'daki oyuncularý kendine örnek<br />

alýr. Türk Telekom'daki Serkan Erdoðan'ý çok beðeniyorum. O<br />

da bir Kolej mezunu ve basketbola Kolej'de baþlamýþ bir oyuncu.<br />

Avrupa'da iyi yerlere gelmiþ biri. Onu hem izlemekten çok<br />

zevk alýyorum hem de bir çok yönden kendime benzetiyorum.<br />

Ayrýca Harun Erdenay ve Ýbrahim Kutluay da örnek aldýðým<br />

oyuncular arasýnda.<br />

Ýlerisi için neler yapmak istiyorsun, hedeflerin nelerdir?<br />

Basketbolcu olmak çok zor bir þey. Daha 17 yaþýndayým<br />

ve hiçbir zaman ben basketbolcu oldum demedim. Önümde<br />

çok uzun yýllar olduðunu düþünüyorum. Daha çok çalýþmam<br />

gerektiðini biliyorum. Ýlerisi için, Telekom'la uzun süreçli bir<br />

kontratým var. Bu süreçte de elimden geleni yapýp, beþ yýlýmý<br />

en iyi þekilde deðerlendirmek istiyorum. A takýmda birinci lig<br />

seviyesinde iyi yerlere gelmek istiyorum. Sonrasýnda da Avrupa<br />

ya da Amerika'da oynamak isterim. Eðitimimi devam ettirip,<br />

basketbolla birlikte yürütebileceðim bir üniversitede okumak<br />

istiyorum. Bu, Hacettepe ya da <strong>Ankara</strong> Üniversitesi spor akademisi<br />

olabilir. Yoðun tempolu çalýþtýðým için dershaneye gidemiyorum.<br />

Öncelikle hedefim spor akademisi ama sýnavda alacaðým<br />

puana göre de tercih yapabilirim.<br />

spor<br />

75<br />

Basketbolu seven ilerde bu dalda kariyer yapmak isteyenlere<br />

neler önerirsin?<br />

Basketbolcu olmak için en önemli þey disiplinli çalýþmak;<br />

basketboldan, antremanlardan taviz vermemeliler.. Hayatlarýnýn<br />

her alanýnda basketbol her zaman en önde olmalý. Bunun<br />

dýþýnda mutlaka bir potansiyel, bir yetenek gerekiyor. Yetenek<br />

olmadan sadece çalýþmanýn da yeterli olduðunu söylemiyorum.<br />

Potansiyelin yanýnda programlý çalýþmak ve biraz da þansýn<br />

katkýsýyla iyi bir oyuncu olunabileceðini düþünüyorum.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> ile ilgili neler söylemek istersin?<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nin çok büyük bir camia olduðunu düþünüyorum.<br />

Mezun olduktan sonra da Kolej hayatýmda hep<br />

olacaktýr. Þu an basketbolda buraya gelmemde de Kolej'in büyük<br />

bir katkýsý var. Okul olarak çok iyi bir eðitim verdi, çok geniþ<br />

bir sosyal çevre kazandýrdý. Bu arada bana verdikleri destek<br />

için baþta Süha Günel olmak üzere tüm Yönetim Kurulu'na<br />

teþekkür etmek istiyorum.<br />

Ve öncelikle benim bu günlere gelmemde çok büyük katkýsý<br />

olan antrenörüm Hakan Midilli'ye çok þey borçlu olduðumu<br />

söylemeliyim. Kolej benim çok þey borçlu olduðum bir camia.<br />

Kolej'de hem kulüp takýmý olarak hem de okul takýmý olarak<br />

çok büyük baþarýlarýmýz oldu. Türkiye þampiyonluðumuz,<br />

ikinciliðimiz. dördüncülüðümüz oldu. Hep can yakan bir takým<br />

olduk. Çünkü bizim dýþarýdan alýnan oyuncularýmýz pek olmadý,<br />

hep okulda oynayan oyuncular daha çok ön plandaydýk.<br />

Çeþitli ödüllerin de var, bunlardan da bahseder misin?<br />

2006 yýlýnda San Antonio Spurs Summer Camp'da Amerika'da<br />

En Deðerli Oyuncu ve En Ýyi Guard ödülleri aldým. Bunun<br />

yaný sýra takým olarak, Türkiye Þampiyonluðu, ikinciliði; dördüncülüðü,<br />

Milli takýmla, Avrupa dördüncülüðü ve birçok özel<br />

turnuvada birinciliði yaþadýk.<br />

Bir çok maç yaptýn. Bunlar arasýnda asla unutmam dediðin<br />

var mý?<br />

2007 Avrupa Þampiyonasý'nda Yunanistan'la yaptýðýmýz<br />

maçý hiç unutamýyorum. Bu maçý hayatým boyunca unutamam.<br />

Bazen tekrar tekrar kasetlerini izliyorum. Girit Adasý'nda<br />

Yunanistan'la çeyrek final maçý yaptýk. Yunanistan'la kendi seyircisi<br />

önünde oynamak çok zordu. Çok sert bir maç oldu. Tribünde<br />

seyircimiz çok azdý. 2500 kadar Yunan taraftara karþýn<br />

beþ altý seyircimiz vardý. Maçýn ilk iki periyodunda Yunanistan<br />

20 sayý öndeydi. 20 sayý basketbol için önemli bir farktýr. Ama<br />

milli takým formasýný giyince farklý bir duygu oluyor. Son saniyesine<br />

kadar azimle oynadýk, maçý biz kazandýk ve yarý finale<br />

çýktýk. Benim için unutulmaz bir maçtý.<br />

ARALIK2008 kolejliler


spor<br />

76<br />

Bayan Voleybolda lig hasretimiz bitti<br />

2006-2007 sezonunda klasman grubunda 3.olduktan sonra<br />

Bayanlar voleybol 1. liginden çekilen takýmýmýz 2008-2009<br />

voleybol sezonunda tekrar salonlarda….<br />

Geçen sene sezon öncesi kura çekiminden önce ligden<br />

çekilen takýmýmýz, bu<br />

sezon mücadelesine<br />

voleybol 2. liginden<br />

baþladý,<br />

Voleybol liglerinin<br />

açýlýþ maçý da olan ilk<br />

maçýmýz öncesinde<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />

Derneði Baþkaný<br />

Sn. Bülent Baðdatlý takým<br />

kaptanýmýz Nihal Ýþçi'ye<br />

baþarýlý bir lig temennisiyle<br />

çiçek takdim etti.<br />

Bir sene aradan sonra voleybol sahalarýna<br />

aðýrlýklý olarak <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde<br />

okuyan öðrencilerin oluþturduðu<br />

yeni bir takýmla dönen, ana sponsor olarak<br />

Ýba Kimya ve NTF firmalarýnýn mali<br />

desteðini alan, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />

Derneði spor komitesi "Die4you"<br />

ve sporcu ailelerinin tribünlerden desteklediði,<br />

Ýbakimya <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Kolejliler Bayan voleybol takýmýmýzýn<br />

ilk maçýný kazanmasý tribünler ile birlikte teknik heyeti<br />

de sevindirdi.<br />

Ýlköðretim Okulumuz Yýldýz Kýz Voleybol Takýmýnýn Türkiye<br />

Þampiyonu olmasýný müteakip 13 Mayýs 2008 tarihinde<br />

www.die4you.org sitesinde yayýnlanan röportajda bayan<br />

voleybol takýmýmýz Teknik Direktörü Sn. Yusuf Çavuþoðlu;<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

"Baþarýnýn olduðu yerde destek oluyor. Sahada 3-0 sürekli<br />

yenilen bir takýma ne kadar destek olunur ki... Geçen sene 1.<br />

lig klasman grubunda üçüncü olmuþtuk.. Tabii maçlarý kazandýkça<br />

seyirci sayýsý, oradaki ortam, tribünlerin neþesi artmýþtý.<br />

O kadar güzel oldu ki, hatta Federasyon Baþkaný<br />

bile Kolej gitmemeli 1. ligde olmalý, renk<br />

katýyor demiþti. Bunu bana söyleyen çok insan<br />

oldu. Siz bir renktiniz, Kolej olmak, kolej<br />

çocuklarýnýn oynuyor olmasý, oraya gelen insanlar,<br />

çok önemliydi. Ama olmadý. Ben o<br />

zaman yine geliriz dedim. Çünkü biz camiayýz;<br />

camialar her zaman vardýr.<br />

Die4you bu manada bizim sesimiz olmalý.<br />

Die4you camiada etkili bir grup oldu, etkili<br />

ve seviyeli. Gerek maçlarda<br />

takýma destek gerekse yazýlarýyla<br />

insanlarý onurlandýrarak,<br />

motive ederek… Bizim<br />

yanýmýzda olur ise biz daha<br />

kýsa dönemlerde, daha iyi<br />

yerlere geliriz" diyordu, aradan<br />

çok fazla zaman geçmedi,<br />

Bayanlar Voleybol 2.<br />

liginde mücadelesine<br />

baþlayan takýmýmýz<br />

bugüne kadar oynadýðý<br />

6 maçýn 4'ünü kazandý.<br />

Hedefte önce<br />

"play off"lar sonrasýnda<br />

ise tekrar 1. lig var.<br />

Aydan Özkazanç’79


Türk Eðitim Derneði 29 Ekim'in anlamýný<br />

layýkýyla dolduran bir kutlama gerçekleþtirdi<br />

80 yýldýr gururla taþýdýðý meþalesiyle eðitim<br />

dünyasýný aydýnlatan Türk Eðitim Derneði,<br />

Türkiye tarihinin en büyük kývancýný simgeleyen<br />

Cumhuriyet Bayramý'ný, yine Türkiye<br />

adýna son derece anlamlý bir amaçla buluþturdu.<br />

Türk Eðitim Derneði, maddi yetersizlikler<br />

nedeniyle öðrenim göremeyen öðrencilere<br />

burs saðlamak amacýyla Cumhuriyet<br />

Balosu düzenledi.<br />

Baloya, Türk Eðitim Derneði Genel Baþkaný<br />

Selçuk Pehlivanoðlu, <strong>TED</strong> Yönetim Ku-<br />

rulu Üyeleri, <strong>Ankara</strong> Valisi Kemal Önal, <strong>Ankara</strong>'nýn<br />

önde gelen isimleri ve kanaat önderlerimiz<br />

ile burslu öðrencilerimiz katýldý.<br />

Bugüne kadar 45 binden fazla öðrenciye<br />

burs imkaný saðlayan Türk Eðitim Derneði,<br />

25 Ekim 2008 Cumartesi günü <strong>Ankara</strong><br />

Palace (Devlet Konuk Evi) salonunda düzenlediði<br />

Cumhuriyet Balosu'ndan elde ettiði<br />

geliri maddi olanaklarý yeterli olmayan<br />

ancak baþarýlý öðrencilere burs olarak aktardý.<br />

Eðitimde Yeni Ufuklar IV:<br />

Hizmet-içi Eðitimlerde Yeni Yönelimler<br />

Bilim Kurulumuz tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenmekte<br />

olan Eðitimde Yeni Ufuklar Sempozyumunun<br />

dördüncüsü 6-7 Kasým 2008 tarihinde <strong>Ankara</strong> Bilkent Otel<br />

Sakarya Salon’da gerçekleþtirilmiþtir.<br />

Konusu “Eðitimde Yeni Ufuklar IV: Hizmet-içi Eðitimlerde<br />

Yeni Yönelimler” olarak belirlenmiþ olan sempozyuma<br />

Milli Eðitim Bakanlýðýnýn<br />

Temsilcileri, Türk Eðitim<br />

Derneði Yönetim Kurulu,<br />

Türk Eðitim Derneði Bilim<br />

Kurulu ve Türk Eðitim Derneði<br />

Gönüllüler Kurulu<br />

üyeleri, <strong>TED</strong> Okullarý yöneticileri<br />

ve öðretmenleri,<br />

üniversite öðretim elemanlarý,<br />

öðretmenler ve<br />

öðrenciler katýlmýþtýr.<br />

<strong>TED</strong> Bilim Kurulu Baþkaný<br />

Prof. Dr. Berrin Akman<br />

ve <strong>TED</strong> Genel Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu’nun açýlýþ<br />

konuþmalarýyla baþlamýþ ve iki gün devam etmiþ olan sempozyumda<br />

1. günün ilk oturumunda <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi<br />

Prof. Dr. Servet Özdemir “Türkiye’deki Hizmet Ýçi Eðitimlere<br />

Genel Bakýþ” konulu bir sunum yapmýþtýr.<br />

2. oturumda <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý Doç<br />

Dr. Selahattin Gelbal, toplantýdaki tartýþmalara bir zemin<br />

oluþturmasý amacýyla, hizmet içi eðitimler sýrasýnda öðretmenlerden<br />

toplanmýþ görüþleri katýlýmcýlarla paylaþmýþtýr.<br />

1. günün son oturumunda “Yeni Yönelimler” konulu Panel,<br />

<strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yasemin Koçak Usluel<br />

Oturum Baþkanlýðýnda gerçekleþmiþtir. Panelde Hacettepe<br />

Türk Eðitim Derneði<br />

Üniversitesi Eðitim Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Petek<br />

Aþkar, <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Uzaktan Eðitim Merkezi Müdürü<br />

Doç. Dr. Nurettin Þimþek ve Osmangazi Üniversitesi Eðitim<br />

Fakültesi öðretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Turan panelist<br />

olarak yer almýþlardýr.<br />

2. gün <strong>TED</strong> Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Servet Özdemir<br />

baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen<br />

ilk oturumda Milli Eðitim<br />

Bakanlýðý Öðretmen Yetiþtirme<br />

ve Eðitimi Genel Müdürü<br />

Ömer Balýbey, “Öðretmen<br />

Yeterlikleri” konusunda, Milli<br />

Eðitim Bakanlýðý Hizmet Ýçi<br />

Eðitim Daire Baþkaný Ahmet<br />

Fikret Bayraklý “Milli Eðitim<br />

Bakanlýðýnýn Yaptýðý Hizmet<br />

içi Eðitimler ve Sonuçlarý”<br />

konusunda ve Milli Eðitim<br />

Bakanlýðý Teftiþ Kurulu Baþkaný<br />

Muzaffer Doðan “Öðretmenlerin Hizmet içi Eðitimlerinde<br />

Denetimin Rolü” konusunda sunumlar yapmýþlardýr.<br />

Sempozyumun son oturumunda “Türkiye’de Hizmet Ýçi<br />

Eðitim Uygulamalarýnýn Etkililiði ve Çözüm Önerileri” konulu<br />

panel yapýlmýþtýr. Oturum Baþkanlýðýný <strong>TED</strong> Bilim ve Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem Özkanlý’nýn yürütmüþ olduðu<br />

panele, Gürkaynak Yurttaþlýk Enstitüsünden Prof. Dr.<br />

Ýpek Gürkaynak, Gazi Üniversitesi Gazi Eðitim Fakültesinden<br />

Prof. Dr. Ziya Selçuk, ODTÜ Sürekli Eðitim Merkezi Müdürü<br />

Prof. Dr. Hüseyin Vural ve Sabancý Üniversitesi Eðitim<br />

Reformu Giriþimi Koordinatörü Neyyir Berktay sempozyuma<br />

panelist olarak katýlmýþlardýr.<br />

77<br />

ARALIK2008 kolejliler


kampüs<br />

78<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde<br />

Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi<br />

80 yýllýk bir Cumhuriyet kurumu olan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde, Cumhuriyetin 85. yýl kutlamalarý<br />

tam bir þölen havasýnda geçti. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Özel Lisesi Korosu, 26 Ekim tarihinde,<br />

Anýtpark'ta, 81 ilden gelen 2 bine yakýn gönüllünün görev aldýðý, 51 koro ve 7 bandodan<br />

oluþan "85. Yýl Cumhuriyet Korosu"nda baþkentlilere konser verdi. Ýncek Kampüsü'nde,<br />

29 Ekim günü gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý törenleri ise oldukça renkli geçti.<br />

ÇOKSESLÝ KORO BÝR KOLEJ GELENEÐÝ<br />

Anýtparktaki dev Cumhuriyet Korosu'nda yer alan <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> Çoksesli Korosu, aslýnda bir Kolej geleneði. 1957<br />

yýlýnda müzik öðretmeni Ziya Aydýntan tarafýndan kuruldu ve<br />

kuruluþundan bu yana katýlmýþ olduðu yarýþmalardan çeþitli<br />

ödüllerle döndü. Koro, daha önce 5 kez katýldýðý Polifonik Korolar<br />

Þenliklerinde "Müzikalite ve Müzikal Dinamikler", "Eser Yorumlamada<br />

Koro Þef Uyumu ve Koro Disiplini", "Çalgý Eþlikli<br />

Yapýt Yorumlamada Baþarý", "Sahne Görünümü ve Sempati",<br />

"Polifonik Müziðe Hizmet Þilti" ödüllerine deðer bulundu. Çalýþmalarýný<br />

ders dýþý zamanlarda yapan koronun repertuarýnda<br />

Barok dönemden, çaðdaþ müziðe kadar her dönemden eserler<br />

bulunmakta. Koroyu kuruluþundan bu yana çalýþtýran deðerli<br />

öðretmenler ise þunlar: Ziya AYDINTAN, Nevzat ÖZGÜL,<br />

Gönül OYMAN, Muammer ALTINOK, Filiz KAPÇAK, Esin KA-<br />

YAN ve Serdar DÝLEKCAN.<br />

100 lise öðrencisinden oluþan koro, 18 yýldýr <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý Serdar Dilek-<br />

can'ýn þefliðinde çalýþmalarýný sürdürüyor. Gazi Eðitim Fakültesi<br />

Müzik Eðitimi Bölümü'nden 1985 yýlýnda mezun olan Dilekcan,<br />

2000 yýlýnda Viyana'da, 2001 yýlýnda Berlin'de düzenlenen<br />

AMIS International Honor Band and Choire Festivallerine de<br />

katýldý.<br />

CUMHURÝYETÝMÝZÝN 85. YILINI KUTLADIK<br />

29 Ekim Cumhuriyet Bayramý kutlamalarý nedeni ile <strong>TED</strong><br />

<strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde okullarýn koridorlarý birbirinden güzel süslemelerle<br />

donatýldý. Öðrenciler ise her zaman olduðu gibi müzik,<br />

spor, dans ve hitabet yeteneklerini en güzel biçimiyle tö-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

renlerde sergileyerek Cumhuriyet'e<br />

ve Atatürk'e olan baðlýlýklarýný<br />

dile getirdiler. Bando, nefesli<br />

ve yaylý sazlar orkestrasý,<br />

söz ve müzik korolarý, salon<br />

danslarýndan, modern dansa,<br />

halk oyunlarýna varýncaya dek<br />

düzenlenen pekçok etkinlik,<br />

törenlerde beðeni ile izlendi.<br />

Cumhuriyet Bayramý töreninde<br />

Ýlköðretim Okulu Müdürümüz<br />

Merih Törüner, günün anlam ve önemine iliþkin yaptýðý<br />

konuþmada öðrencilerine seslendi: "Laik Türkiye Cumhuriyetine<br />

sahip çýkacak ve bu doðrultudaki hedeflere ulaþmakta zorluk<br />

çekmeyeceksiniz. Yarýnlarýmýz sizlerle aydýnlanacak. Sizler-


le mutlu olacaðýz. Ýstiklal<br />

ve Cumhuriyetimizi sizler,<br />

koruyacaksýnýz. En büyük<br />

vazifeniz budur. Cumhuriyet<br />

bayramýný yalnýzca<br />

bugün deðil, hergün yaþatmanýzý<br />

diliyor, bayramýnýzý<br />

kutluyorum." diyen<br />

Merih Törüner'in konuþmasý<br />

büyük alkýþ aldý.<br />

Ýlköðretim öðrencilerimizin canlandýrdýðý<br />

"Selanik'ten Cumhuriyet'e"<br />

isimli kompozisyon baþarýlý dramatizasyonu<br />

ile dikkat çekti.<br />

Þef Ahmet Ünlü yönetimindeki<br />

Ýlköðretim Okulu Bandosunun çaldýðý<br />

marþlara, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Yönetim<br />

Kurulu Genel Saymaný Mehmet<br />

Tümer, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />

Genel Müdürü Sevinç Atabay, Ýlköðretim<br />

Okulu Müdürü Merih Törüner<br />

ve Anaokulu Müdürü Nilgün Kaynaroðlu,<br />

coþku ile eþlik ettiler. Lise Kýsmýnda<br />

gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý töreninde Lise Müdürü<br />

Aydýn Ünal, öðrenci, öðretmen ve velilerin Cumhuriyet<br />

Bayramlarýný kutladý. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde öðrencilerin Atatürk<br />

ilke ve inkýlaplarýný özümseyerek yaþadýklarýna verilebilecek<br />

en güzel örneklerden biri 29 Ekim töreninde, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> Özel Lisesi Atatürkçü Düþünce Topluluðu üyesi 12-E sýnýfý<br />

Koray Erbaþý'nýn yaptýðý konuþmaydý. Koray Erbaþ, övgü<br />

alan konuþmasýnda: "Tarih bugüne ýþýk tutmaktadýr. Cumhuriyet<br />

ve ulus devlet düþmanlarý, bugün de amaçlarýndan vaz-<br />

kampüs<br />

geçmemiþtir, Ama þu unutulmamalýdýr<br />

ki Mustafa Kemal'in<br />

ýþýðý, Türk ulusunu aydýnlatmaya<br />

devam etmektedir.<br />

Cumhuriyet'in ilke ve devrimlerini<br />

sulandýrmak, yeniden yorumlamak isteyenlere, farklý<br />

bir Türkiye hayali kuranlara karþý Atatürk gençliði, devrimlerden<br />

ve Cumhuriyet'ten yana taraftýr. Atatürk gençliðinin devrimleri<br />

ve Atatürk ilkelerini korumaktaki kararlýlýðý sýnanmamalýdýr.<br />

Bu kararlýlýðý sýnamaya kalkanlar, gereken cevabý 1923'te<br />

olduðu gibi bugün de alacaktýr. Anlayýþýmýz bellidir. Atatürk'ün<br />

de belirttiði gibi, "Türk gençliði, devrimlerin ve Cumhuriyet'in<br />

sahibi ve bekçisidir." dedi.<br />

<strong>TED</strong> Okullarý EUROMED SCOLA Konferansýnda Ülkemizi Temsil Etti<br />

16-18 Kasým 2008 tarihlerinde Fransa- Strasbourg’da Avrupa<br />

Parlementosu kapsamýnda düzenlenen EuroMed Scola<br />

programýna Türkiye’den <strong>TED</strong> okullarý davet edildi. <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong>’nden ve <strong>TED</strong> Kayseri <strong>Koleji</strong>’nde 5’er öðrencinin,<br />

Politika ve Diplomasi Kulübü direktörü<br />

Bürçek Dinçler’in baþkanlýðýnda katýldýðý konferansýn<br />

hedefi; Fas, Cezayir, Libya, Suriye, Lübnan,<br />

Ürdün ve Türkiye gibi akdeniz ülkelerinin<br />

sosyal, ekonomik ve siyasal problemlerini Avrupa<br />

Parlementosu bünyesinde çözüp, birliktelik<br />

saðlamaktý.<br />

Konferansta öðrenciler, 5 ayrý komitede;<br />

insan haklarý, eðitim, Akdeniz<br />

ülkelerinde kadýn haklarý, göçmenlik ve<br />

sorunlarý, yaþam düzeylerinin yükseltilmesi,<br />

ve toplumlar arasý eðitim gibi konularý<br />

tartýþtýlar ve yazdýklarý karar tasarýlarýný<br />

parlementerlerin de bulunduðu<br />

Genel Kurula sundular. Müzakerelerin<br />

ve buna baðlý olarak da oylamalarýn<br />

yapýldýðý Genel Kurulda, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> öðrencilerinden<br />

10- H sýnýfýndan Baþak Aslan, kendi komitesinde tartýþýlan<br />

“göçmenlik ve sorunlarý” konusunda hazýrlanan raporu genel<br />

kurula sundu ve delegelerden gelen<br />

sorularý yanýtladý. Ayrýca, 11-F sýnýfýndan<br />

Gamze Karaca ve Barýþ Þen, 11-E<br />

sýnýfýndan Kaðan Ýmamaoðlu ,10-H sýnýfýndan<br />

da Gediz Çýnar müzakere süresince<br />

karar tasarýlarýna yaptýklarý eklemeler<br />

ve diðer ülkelerin delegelerine<br />

yönelttikleri sorularla, oturum baþkaný<br />

ve yardýmcýlarýnýn takdirlerini<br />

kazandýlar.<br />

Çok yoðun ve son derece<br />

tartýþmalý geçen komite çalýþmalarýnda<br />

ve genel kurulda oldukça<br />

baþarýlý olan öðrenciler,<br />

ülkemizin ve <strong>TED</strong> okullarýnýn<br />

adýný uluslararasý platformda<br />

bir kez daha duyurdular.<br />

79<br />

ARALIK2008 kolejliler


kampüs<br />

80<br />

10 KASIM’DA ATAMIZI ÖZLEMLE ANDIK<br />

Ulu Önder Atatürk'ü, aramýzdan ayrýlýþýnýn 70. yýldönümünde<br />

okulumuzda düzenlenen törenlerle özlemle andýk. 10 Kasým<br />

sabahý, Anaokulu,<br />

Ýlköðretim ve Lise Kýsmýmýzda,<br />

saat 09:05'te<br />

saygý duruþu ve Atatürk<br />

büstüne çelenk<br />

koyma ile baþlayan törenlerde,<br />

Ýstiklal Marþýmýz<br />

okunurken bayraklar<br />

yarýya indirildi. Törende<br />

öðretmen ve öðrencilerimiz,<br />

okuduklarý<br />

þiirlerde, söyledikleri<br />

marþlarda, yaptýklarý<br />

konuþmalarda eþsiz lider Mustafa Kemal<br />

Atatürk'ü ve O'nun en büyük emaneti olan<br />

Cumhuriyet'i anlamanýn ve yaþatmanýn önemini<br />

vurguladýlar. 10 Kasým'da Lise Müdürü<br />

Aydýn Ünal, Müdür Yardýmcýlarý, sporcu öðrenciler<br />

ve sýnýf temsilcilerinden oluþan bir<br />

heyet, Anýtkabir'i ziyaret etti.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Özel Lisesi<br />

Türk Dili Kulübü ve Öðrenci Meclisi Yönetim<br />

Kurulu'nun katkýlarý ile þair Mustafa<br />

Þerif Onaran ve Devlet Tiyatrolarý<br />

Baþ Rejisörü Rüþtü Asyalý, <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong><br />

<strong>Koleji</strong> Özel Lisesi'ne konuk oldular.<br />

Mustafa Þerif Onaran, Türkiye'nin adýný<br />

dünyaya onurla sunan þair Nazým Hikmet'in<br />

hayatýný ve geniþ alanlara yayýlmýþ,<br />

çok önemli özellikler içeren þiirleri<br />

arasýndan destanlarýný irdelerken, Rüþtü Asyalý da Nazým'ýn þiirlerine<br />

büyülü sesiyle can verdi.<br />

Destan þairi olarak Nazým Hikmet'in konu edildiði dinletide<br />

Rüþtü Asyalý, Nazým Hikmet'in Kurtuluþ Savaþý'nda halkýn mü-<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde Atatürk'ü Anma Haftasý nedeni ile<br />

de pek çok etkinlik düzenlendi. Atatürk'ün Gençliðe Hitabýnýn<br />

81. yýlý dolayýsýyla Ýlköðretim Okulu II. Kademe Sosyal Bilgiler<br />

Zümresi "Mustafa Kemaller Tükenmez " adlý þiir ve<br />

kompozisyon yarýþmasý düzenledi. Yarýþmada dereceye<br />

giren öðrencilere<br />

ödülleri verildi.<br />

Lise Kýsmýnda<br />

ise öðrencilerimiz<br />

Türk Dili ve Edebiyatý<br />

öðretmenleri<br />

Ahmet Akaracý rehberliðinde<br />

"Atatürk'ü<br />

Anlamak ve Yorumlamak"<br />

adlý bir sunum<br />

gerçekleþtirdiler. 10. sýnýf öðrencileri Atatürk<br />

haftasý boyunca, Genel Kurmay Baþkanlýðý tarafýndan<br />

hazýrlanan "ATATÜRK" belgeselini izlediler.<br />

10 - I sýnýfý öðrencilerinin Tarih öðretmenleri Fatma<br />

AKKUÞ rehberliðinde, düzenlediði "Atatürk ve<br />

Din" konulu konferans ise büyük beðeni ile dinlendi.<br />

MUSTAFA ÞERÝF ONARAN VE RÜÞTÜ ASYALI'DAN<br />

"DESTAN ÞAÝRÝ NAZIM HÝKMET"<br />

cadelesinin ve kahramanlýðýnýn konu<br />

edildiði "Kuvai Milliye" destanýndan kesitler<br />

okudu. Mustafa Þerif Onaran öðrencilere,<br />

"Kuvai Milliye Destaný, Anadolu<br />

insanýnýn gücünü gösteren bir destandýr.<br />

Bu destanda adý çok öne çýkarýlan<br />

paþalar yoktur. Halk vardýr. Kadýnlar<br />

ve kadýnlarýn gücü vardýr.<br />

Þu sözümü sakýn unutmayýn. Hepimizin<br />

içinde gizli bir kahraman vardýr.<br />

Yurdumuzun gerçeðine inanan bir insan hiçbir zaman yenilmeyecektir.<br />

Bu laik toplum dünya ile bütünleþtiði taktirde<br />

önemli bir güç olabilir." öðüdünü verdi.


Alara Özoðul (10-I)<br />

Yýldýz Basketbol<br />

Milli Takýmý<br />

Barýþ Þýhmanoðlu (11-P)<br />

Yýldýz Hentbol<br />

Milli Takýmýnda<br />

Can Koçlar (10/I)<br />

Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliði'nde<br />

Flore Dalýnda <strong>Ankara</strong> 2.si<br />

1000 Mimar 1000 Okulda Projesi<br />

TMMOB Mimarlar Odasý <strong>Ankara</strong><br />

Þubesinin yürütmekte olduðu<br />

proje kapsamýnda 06 Kasým<br />

2008'de <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />

Özel Anaokulunda bir çalýþma<br />

yapýldý.<br />

Projenin gönüllü mimarlarýndan<br />

biri olan Ayþe BOZYEL, el<br />

sanatlarý dersinde o 6 yaþ Lila<br />

Sýnýf ile projenin "Hayalimdeki<br />

Ev" konulu uygulamasýný gerçekleþtirdi.<br />

Çalýþmada öðrenciler, "Evinizin<br />

geçmiþte mi gelecekte mi olmasýný isterdiniz?" sorusu<br />

üzerine düþünerek, bir oyun oynadýlar. Hayallerinde canlandýrdýklarý<br />

bu evleri anlatýp, daha sonra da çeþitli malzemeler kul-<br />

SPORDAKÝ BAÞARILARIMIZ<br />

Sera Özelçi (9-Y)<br />

Yýldýz Basketbol Milli Takýmý<br />

Duygu Þen (7-F)<br />

Artistik Buz Pateni Balkan<br />

Kupasý'nda Türkiye Beþincisi<br />

Metin Batuhan Köse (7/Ý)<br />

Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliðinde,<br />

Epe dalýnda<br />

<strong>Ankara</strong> 3.’sü<br />

Pertev Öngüner (12-M)<br />

Basketbol Genç Milli Takýmý<br />

Ecem Savun (11-S)<br />

Artistik Buz Pateni Cumhuriyet<br />

Kupasý Türkiye Üçüncüsü<br />

Taylan Bozkaya (8/N)<br />

Eskrim <strong>Ankara</strong> Birinciliðinde,<br />

Epe dalýnda<br />

<strong>Ankara</strong> 4.’sü<br />

Murat Berke Erdemli (9-M)<br />

Sutopu Milli Takýmý<br />

Cem Doðanay (5-M)<br />

Artistik Buz Pateninde<br />

Türkiye Üçüncüsü<br />

kampüs<br />

lanarak uygulamalý çalýþma<br />

yaptýlar.<br />

Oyunun baþlangýcýnda, bir<br />

ucu geçmiþi, diðer ucu geleceði<br />

temsil eden halat çocuklara<br />

gösterilerek, "Hayal ettiðin ev<br />

hangi zamanda? sorusu soruldu.<br />

Sonra da çocuklar, halatýn,<br />

tercih ettiði zaman dilimini temsil<br />

eden tarafýna geçerek, hayallerindeki<br />

evi anlattý. Öðrenciler,<br />

çalýþmanýn son aþamasýnda,<br />

kendilerine daðýtýlan malzemeleri<br />

kullanarak, hayallerindeki evleri oluþturdular.<br />

1000 Mimar 1000 Okulda Projesi ile ilgili detaylý bilgi için:<br />

http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=196<br />

81<br />

Mesut Çebi (11-M)<br />

Yýldýz Hentbol Milli Takýmýnda<br />

Kadir Gökberk Yapýcý (9-G)<br />

<strong>Ankara</strong> Satranç Ýl Birinciliði<br />

Gençler Kategorisinde<br />

Bronz Madalya<br />

Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda<br />

Türkiye Derecesi<br />

1-2 Kasým 2008 tarihinde Adana'da yapýlan<br />

Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda<br />

Ýpek AKÞÝN (7-F) Türkiye ikincisi,<br />

A. Artun YALÇIN (7-U) Türkiye üçüncüsü,<br />

Atakan Türker Özsert (5-O)<br />

Türkiye ikincisi oldu.<br />

ARALIK2008 kolejliler


kampüs<br />

82<br />

Öðretmenler Günü Ýncek Kampüsü’nde Kutlandý<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>'nde Öðretmenler Günü, 21 Kasým 2008<br />

tarihinde Ýncek Kampüsü Bilim Merkezinde düzenlenen kokteyl<br />

ve törenle kutlandý. 700'e yakýn idareci, öðretmen ve çalýþanýn<br />

katýldýðý tören, sýcak ve duygu dolu bir atmosfer içinde<br />

geçti.<br />

Törende, 10, 20, 25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ olan<br />

öðretmen ve çalýþanlar <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý tarafýndan hizmet<br />

plaketleri ile onurlandýrýldýlar.<br />

Saygý duruþu ve Ýstiklal Marþýnýn okunmasý ile baþlayan<br />

törende açýlýþ konuþmalarýný <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý<br />

Genel Müdürü Sevinç Atabay ve<br />

Vakýf Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah<br />

Salýrlý yaptý. Sevinç Atabay konuþmasýnda:<br />

"Sizden biri, bir meslektaþýnýz<br />

olarak, liderimiz Atatürk'ümüzün<br />

Cumhuriyetinin okulunda,<br />

görev yapmanýn onurunu ve gururunu<br />

taþýdýðýmýzý biliyorum. 80 yýllýk<br />

bir kurumu ,siz omuzlarýnýzda, taþýdýnýz.<br />

Kurum olarak nice 80 yýllarda<br />

Öðretmenler Gününü, saðlýklý ve huzurlu<br />

olarak kutlamak dileði ile hepinize<br />

saygý ve sevgilerimi sunuyorum"<br />

dedi.<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah<br />

Salýrlý, öðretmen ve çalýþanlara seslendiði konuþmasýnda:<br />

"Mezunu olmaktan gurur duyduðum okulumuzun öðretmenlerinin<br />

"Öðretmenler Günü"nü gönülden kutluyor, eðitim faaliyetlerimizin<br />

en iyi þekilde sürdürülmesi için destek birimlerimizde<br />

görev yapan tüm çalýþanlarýmýza teþekkür ediyor, kaybettiðimiz<br />

bütün öðretmen, eðitimci ve çalýþanlarýmýzý bu vesile ile<br />

rahmetle anýyorum." dedi.<br />

Töreni, Lise Kýsmý Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý<br />

Serdar Dilekcan ve Ýlköðretim Okulu Beden Eðitimi Zümre<br />

Baþkaný Zerrin Benli sundu.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Mezunlarý<br />

Derneði Baþkaný Bülent<br />

Baðdatlý, tüm öðretmenlerin<br />

nezdinde Genel Müdür<br />

Sevinç Atabay'a çiçek sundu.<br />

Törende 24 Kasým 2008<br />

itibarý ile kurumda 10, 20,<br />

25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ<br />

olan 60 öðretmen<br />

ve çalýþana, <strong>TED</strong> Genel<br />

Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu,<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong><br />

Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný<br />

Sunullah Salýrlý ve Yönetim<br />

Kurulu Ýkinci Baþkaný Ersin Eroðlu, Yönetim<br />

Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Çörtoðlu,<br />

Yönetim Kurulu Genel Saymaný Mehmet Tümer,<br />

Yönetim Kurulu Üyeleri Önder Bülbüloðlu,<br />

Denizhan Sungur, Melih Zaim ve Genel<br />

Müdür Sevinç Atabay tarafýndan hizmet þiltleri<br />

takdim edildi.<br />

Plaketlerin verilmesinin ardýndan tören, Ýlköðretim<br />

Okulu Müzik Öðretmeni ve Zümre<br />

Baþkaný Aydan Yýlmazlar yönetimindeki "Öðretmenler<br />

Korosu"nun konseri ile devam etti.<br />

Sevilen sanat müziði þarkýlarýný seslendiren<br />

koro, konuklara eðlenceli ve hoþ dakikalar ya-


þattý. Lise öðretmeni Ebru Derece,<br />

solo olarak seslendirdiði "Rüya gibi<br />

uçan yýllar" parçasý ile büyük alkýþ<br />

topladý.<br />

Öðretmenler Korosunun ardýndan<br />

Lise Kýsmý Öðrenci Grubu<br />

Kehribar sahne alarak tüm arkadaþlarýnýn<br />

gönül bahçelerinden<br />

topladýklarý birbirinden güzel çiçekleri<br />

þarkýlar olarak öðretmenlerine<br />

sundular. Grubun solisti Barýþ Türkeri,<br />

muhteþem sesi ve güler yüzü<br />

ile okuduðu þarkýlarla öðretmenleri<br />

coþturdu. Barýþ'a, Irmak Özvarýþ<br />

(Keman), Zeynep Gürsel (Def), Elif<br />

Keskin (Darbuka), Elif Deniz Oðuz (Çello), Yiðit Iþýk (Gitar),<br />

Gülce Itýr Perçin (Flüt), Elif Selen Yavuz (Piyano), Günce Bayram<br />

(Gitar), Alaz Ýlker (Klarnet), Oya Neva Demirkol (Kanun)<br />

enstrumanlarýyla eþlik etti.<br />

Gecenin sürprizi ise hediye çekiliþi oldu. Öðretmenler ara-<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý öðretmen ve çalýþanlarý 24<br />

Kasým Öðretmenler Günü dolayýsýyla Anýtkabir'de Baþöðretmen<br />

Atatürk'ü ziyaret etti. Anýtkabir'deki tören Atatürk'ün mozolesi<br />

önünde saygý duruþuyla baþladý.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý Yönetim Kurulu Baþkaný<br />

Sunullah Salýrlý, okulumuz adýna mozoleye çelenk býraktý. Çelenk<br />

koyma töreninin ardýndan Yönetim Kurulu Baþkanýmýz Sunullah<br />

Salýrlý, Anýtkabir özel defterini imzaladý. Salýrlý, yazýsýnda<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý öðretmenlerinin Ulu Önder<br />

Atatürk'e olan baðlýlýðýný þu sözlerle ifade etti:<br />

Baþöðretmenim,<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý Okullarý olarak, ilke ve devrimlerin-<br />

kampüs<br />

sýndan belirlenen 23 þanslý kiþiye çeþitli hediyeler verildi. Öðretmenler<br />

günü nedeni ile düzenlenen tören, Müzik öðretmenleri<br />

Canan Torun, Burcu Yücel, Yaþam Akkol, Levent Akkol, Cüneyt<br />

Erkan ve Fýrat Kabukçu'nun verdiði solo konser ile son<br />

buldu.<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Öðretmen ve Çalýþanlarý<br />

Baþöðretmen Atatürk'ü Ziyaret Etti<br />

den asla ödün vermeden görev yapan öðretmenlerimizle birlikte<br />

huzurlarýndayýz.<br />

Cumhuriyeti emanet ettiðin fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür<br />

nesiller yetiþtiren öðretmenlerimiz, eðitim bayraðýný 80 yýldýr en<br />

yükseklerde dalgalandýrýyorlar.<br />

Ülkemizin aydýnlýk geleceðine, eðitimle ulaþýlacaðýna olan<br />

inancýmýzla yüce huzurunda, bir kez daha saygý ile eðiliyoruz.<br />

Ruhun þad olsun.<br />

Sunullah Salýrlý<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong> Vakfý<br />

Yönetim Kurulu Baþkaný<br />

83<br />

ARALIK2008 kolejliler


kolejIN<br />

84<br />

ENGÝN ÝNANÇ'60 / ERGÜN ALKAN'63<br />

y ü k s e k k a t k ý p a y l a r ý n ý z d a n<br />

BÜLENT YILDIZ'74 OSMAN ÞENOL'79 K ARTAL USLUEL'81<br />

kolejliler ARALIK2008<br />

NAÝL TOKCAN'61 DENÝZ COÞKUNSU'70


NÝZAMETTÝN ÝREN'71 A YÞE SEVER'72 NEÞE ÖZDEMÝR'74<br />

d o l a y ý t e þ e k k ü r l e r<br />

ÖMER AYDINER'85 BÝROL AKMAN'87<br />

ÜNER KARABIYIK'95<br />

kolejIN<br />

85<br />

ARALIK2008 kolejliler


TORCH K<br />

250 Kiþilik Yemekli ve 450 Kiþilik<br />

Kokteyl Kapasiteli...<br />

Tüm Mezun Gruplarýný Aðýrlamaktan<br />

Büyük Memnuniyet Duyacaktýr.<br />

Yýl Boyu Çeþitli Müzikli<br />

Etkinliklerine de Devam Edecektir.<br />

Her Türlü Organizasyonlarýnýz<br />

Ýçin Hizmetinizdeyiz.<br />

Torch<br />

www.torch.com.tr<br />

Rezervasyon<br />

0312 417 5057<br />

ý z ý l ý r m a k S o k . N o . 8 K o c a t e p e - A n k a r a w w w . t o r c h . c o m . t r<br />

87


Kaybettiklerimiz<br />

MUZAFFER PERTEV KARSAN<br />

<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Koleji</strong>’nde 1950-1978 yýllarý<br />

arasýnda Türkçe, Sosyoloji, Mantýk ve Felsefe dallarýnda<br />

öðretmenlik yapmýþtýr. Pertev Karsan’a<br />

Allah’tan rahmet, yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.<br />

AHMET METE BÝLGEN’62<br />

Mezunlarýmýzdan Ahmet Mete Bilgen, hayatýný<br />

kaybetmiþtir. Kendisine Allah’tan rahmet,<br />

yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.<br />

Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, baþta yakýnlarý olmak üzere<br />

tüm Kolej camiasýna baþsaðlýðý diliyoruz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!