12.07.2015 Views

00Trilye sayi30_Layout 1 - Trilye Restaurant

00Trilye sayi30_Layout 1 - Trilye Restaurant

00Trilye sayi30_Layout 1 - Trilye Restaurant

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Süreyya Üzmez’in tarifleriyle<strong>Trilye</strong>’nin Meze YolculuğuTüm seçkin kitapevlerinde


100 SENEYE KADARGENÇLEŞMEYıl: 8 Sayı: 30Temmuz-Ağustos-Eylül 2013ISSN:1306-6595Mavi Şemsiye Turizm Ltd. Şti. Adınaİmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın MüdürüSüreyya ÜZMEZSorumlu Yazı İşleri MüdürüMahmure ÜZMEZYayına Hazırlayan veYayın KoordinatörüRecep Peker TANITKANtanitkan@gmail.comEditörAyşegül DOĞANKapak FotoğrafıSakura Ağacı-Japon FeneriReklam ServisiMavi Şemsiye Turizm Ltd. Şti.Yayın İdare Merkezi<strong>Trilye</strong> RestoranReşit Galip CaddesiHafta Sokak 11/BGaziosmanpaşa-ANKARATel:(0312) 447 12 00 (pbx)www.trilye.com.trfriendfeed.com/trilyefacebook.com/trilyerestaurantwww.blog.trilyerestaurant.comwww.social.trilyerestaurant.comtwitter.com/trilyefishÜnlü yazar Jean-Claude Secondé’nin kitabının teması deniz ürünlerive balık üzerine. Zaten yıllardır yazıyoruz Tanrı’nın bize bahşettiğisınırsız nimetler diye. Ama bir tanesi var ki yakından tanıdığımız,kıymetini bilmediğimiz fakat denizlerimizde bol bulunan, düşükekonomik değerli bir balık: Sardalye.Sardalye, protein değeri yüksek, omega 3 yağ asitlerinin en fazlaolduğu balıklardan.ŞİMDİ SARDALYE ZAMANISardalyenin tam zamanı. Hatta Gelibolu’da festivali bile yapılıyorAğustos ayında. Bulduğunuz yerde tüketin derim. Fas’ta bir köy varuzakta, ortalama ömür 110. Nedeni sürekli sardalye yemeleri.TRİLYE’NİN MEZE YOLCULUĞU<strong>Trilye</strong>’nin Meze Yolculuğu kitabı basıldı. İmza günlerini Eylül ayındayapacağım. Şimdilik Ankara ve İstanbul’u düşünüyorum. Mezehayatına renk getirecek.Sezonun açılışına az kaldı.Bol balıklı ve sağlıklı günler dileğiyle…Sü rey ya Üz mezGrafik-TasarımYusuf MEŞE (AjansTürk)Baskı & CiltAjans-Türk Gazetecilik Matbaacılıkİnşaat Sanayii A.Ş.İstanbul Yolu 7. Km. İnönü MahallesiNecdet Evliyagil Sokak No: 24Batıkent / ANKARATel: 0312 278 08 24 - Fax: 0312 278 18 95www.ajansturk.com.tr - info@ajansturk.com.trBasım Tarihi: 18.07.2013Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara,yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Buyayının bir bölümü ya da tamamı yayıncısınınizni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.Yayın Türü: Yerel Süreli YayınÜç ayda bir yayınlanır.


İÇİNDEKİLER<strong>Trilye</strong>’den Esintiler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .08Pazar Günleri Bal›k Yiyoruz . . . . . . . . . . . . . . .20SALSA İSTİRİDYE<strong>Trilye</strong>’nin Çocuklar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .22Salsa İstiridye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .24Narenciye Suyunda Tekir . . . . . . . . . . . . . . . . .2624Susamlı Çıtır Karides . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .28Mozarella ve Domatesli Palamut . . . . . . . . . . .30Ünlü Şeflerin Buluşması . . . . . . . . . . . . . . . . . . .32Etlerin Tatlı Yerleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34ETLERİNTATLI YERLERİJaponya’da Fugu Yedim Ölmedim . . . . . . . . . .37Kuğular Özgürlüğüne Kavuştu . . . . . . . . . . . .4634Dalyan Resort . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .48Veysel Tiryaki . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi . . . . . . .54VEYSEL TİRYAKİPastannecim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60Innocence . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .62Naci Bakırdağ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .6650Fenerbahçe’nin Parlayan Genç Yıldızı . . . . . . .68100 Yaşını Devidenler Kulubü . . . . . . . . . . . . .70Famous People Visit <strong>Trilye</strong> . . . . . . . . . . . . . . . .74<strong>Trilye</strong>’s Flavors . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80NARENCİYESUYUNDA TEKİRwww.trilye.com.tr26


8<strong>Trilye</strong>’den


<strong>Trilye</strong>’den Esintiler...BÜYÜK DÜŞÜNENANKARA MARKALARIJim Corbett ağır siklet boks şampiyonu olduğudönemde göl kenarında bir gün koşu antrenmanıyaparken balıkları, birbiri ardına çeken birbalıkçı gördü. Ancak balıkçı yakaladığı balıklardanbüyük olanları tekrar göle, küçükleriysekendi kovasına atıyordu.Corbett, şaşkınlıkla izlediği bu olaya daha fazladayanamadı ve balıkçının yanına yaklaşıp buhareketinin nedeni sordu.Balıkçı: “Bu durum beni de rahatsız ediyor. Fakatbaşka şansım yok. Elimde kullanabileceğim tektava var o da küçük!..”UMUTLANDIRAN GENÇLERBundan 17 yıl önce küçük birikimleriyle kendilerineyol arayan iki kardeş, Yol Tekstil ticariunvanıyla, seyahat yolculuk anlamına gelenJourney ismi ile tekstil işine başlamaya karar verdiler.Hedeflerini tespit edip çağın gereksinimlerinegöre yenilenen üretim ve pazarlama teknikleriniçok iyi takip ettiler.İlk hedef olarak yeniliklere açık ve de dünyanınbüyük ekonomileri arasında yer alan ülkemizinpazarında söz sahibi olmak, marka oldukları içinavuç dolusu döviz harcayıp satın aldığımız giysi-10


lere alternatif ürünler üretmek. Türkiye pazarınıyabancılara kaptırmamak, yabancıların kaptığıbölümü yeniden ele geçirmek ve zirveyeoturmak. Bu safhadan sonra dünyaya açılmakve dünya markası olmak.KENDİLERİNEÖZEL ZAMAN AYIRIRLARErcan ve Erkan Görür kardeşler eşine, benzerineaz rastlanacak bir uyum içerisinde çalışırlar.Birisi ziraat, diğeri inşaat mühendisi ikikardeş Journey’in sahipleri. Onlar için boşvakit, boşa geçen zaman kavramı yoktur.Güzel bir balık sofrasında hoş sohbetin yanısıra iki kardeş baş başa oturup mükemmeleulaşmanın yollarını ararlar, taktik ve stratejibelirlerler sürekli olarak.Çok yoğun bir cumartesi günü iş randevusuverdikleri kişilerle görüşmeleri bittikten ikisaat sonra bir kafede aynı kişiler tarafındantesadüfen görülen Görür kardeşlerin masalarınabiraz önce görüştükleri kişiler gelir.Birdenbire; “Sizi tebrik ederim, sizlerle partnerolmak istiyoruz” derler. Ercan ve Erkan kardeşlerhayretlerini gizleyemeyip donup kalırlar.Nereden çıktı bu diye soru yöneltince karşılarındakibeyefendi aynen şöyle der: “Biz kendisinezaman ayıran şirket sahiplerinde verimlilikartışını hep gözledik sizde de yanılmayacağımızainanıyoruz.” Uzun yıllardır tanıdığım ikikardeşi baş başa yemek yerken nadiren gördüm.Ercan Bey üretimdeyken, Erkan BeyMilano’da tekstil fuarında, ya da New York’taönümüzdeki sezon için seçtiği ürünleri pazarasunma hazırlıkları içindedir. Chicago’danParis’e, Shanghai’dan Londra’ya tüm dünyadakitekstil sektörünü, giyim sanayicilerini yakındantakip ederler. Dünyadaki yarıştan geri kalmakbir yana hatta bir adım öne çıkmaya çalışırlar.Ürettikleri ürünlerde sadelik ve şıklığaönem veren Görür kardeşler kalite ve uygunfiyat ikilisine de çok özen gösterirler.GURURLANDIRAN BAŞARILARYeme içme konularıyla mesleğim gereği ilgilendiğimgibi birazcık da moda ve giyim konularınıyakından takip etmeye çalışırım. Bir nehirturunda bile Moskova’dan St. Petersburg’akadar olan güzergahta uğradığım limanlardakimağazalarda hangi güzel İtalyan ürünlerine elatsam hep Türk malı çıkmıştı. En ünlü markalaraen kaliteli ürünleri sunuyor Türk tekstilcisi.Dünyanın bir ucu sayılan Çin’in Sincan eyaletininKashgar vilayetinde de, Japonya’nın başkentiTokyo’da da en tanınmış veya sıradanmağazalarda bile son derece kaliteli ürünlerinsatıldığını gözlerimle görmesem inanamazdım.İşte Türkiye’nin tekstildeki bu başarısının arkasındagizli kalmış pek çok kahraman vardır.Sektörde büyük mesafeler kat etmiş ve geleceğeyönelik önemli adımlar atmış olan Journeyfirmasının sahipleri Ercan ve Erkan Görür vizyonsahibi, yenilikçi iki değerli iş adamıdır. Şuanda Türkiye genelinde 80 mağazaları bulunanfirma İstanbul’da mağaza sayısını arttırmayı vetoplam mağaza sayısını 100’e çıkarmayı hedefliyor.Yıllar önce Dikmen semtinde 80 metrekarelikbir mağazada başlayan yolculuğu (Journey)ülkemizde türlü çalkantılı dönemlere ve krizlererağmen doğru kararların yarattığı sağlamlıknedeniyle emin adımlarla devam etmektedir.Erkan Bey’in ofisini İstanbul’a taşımasındansonra Bomonti’den ihracat atağına geçenJourney’in hızına yetişmek oldukça zordur.Girişimci ve cesur kişiler ile girişimde bulunmayankişiler arasındaki fark, aynen gece vegündüz arasındaki fark gibidir. Cesaretli insanlariki veya tek kişi de olsa çoğunlukturlar.İnsanların yapabildikleri veya hayal ettikleri nevarsa hemen başlasınlar. Cesaretin ve azmindehası, kudreti ve büyüsü vardır.İyi bir şey yapmak için hiçbir zaman geç kalmadın.11


<strong>Trilye</strong>’den Esintiler...AURORA’NIN PATRONU TRİLYE’DEYDİAnkara’nın tanınmış iş adamlarındanGürcan Bulat başarılı iş hayatı grafiğininyanı sıra son derece titiz, kibar ve zevk sahibibir kişiliğe sahiptir. <strong>Trilye</strong>’ye uzun yıllardanberi yakın dostu iş adamı Mustafa Demirbaş ilebirlikte gelen Gürcan Bey, mayıs ayında zevkliinsanları buluşturacak bir mağaza açtıKentpark’ta.Dünyaca ünlü 160 yıllık bir kalem mağazasınınİtalyan sahibi Dr. Cesare Verona’nın açılışınıyaptığı Aurora mağazası Kentpark’a renkkatacak gibi. Aurora, 1919 yılında İtalya'nınTorino kentinde kurulan ilk İtalyan dolmakalem fabrikasıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndansonra daha iyi bir gelecek ümidi ve el yazısındayeni bir başlangıcı ifade eden Aurora ismininTürkçe anlamı Şafak'tır.El yapımı ve modern teknolojinin birlikteliğininmuhteşem göstergesi olarak özel dizaynlarlayapılmış kalemle yazmanın, mutluluğabir yolculuk olduğunu anımsatan kalemlerİtalya’da dört kuşaktır üretilip dünyanın enseçkin mağazalarında satışa çıkarılıyor.Aurora’nın Yönetim Kurulu Başkanı Verona veeşi Linda Di Fonzo deniz ürünlerine oldukçameraklı. Mağazanın açılış aşamasında çokemek sarf eden Gürcan Bey ve zarif eşi BanuHanım İtalyan konuklarıyla <strong>Trilye</strong>’de yorgunlukattıktan sonra son derece mutlu bir şekilderestorandan ayrıldılar.12


AVUSTURYA ADALET BAKANITRİLYE’DEYDİNisan çarşamba günü Avusturya17Adalet Bakanı Dr. Beatrix Karl veberaberindeki heyet, Adalet BakanlığıMüsteşar Yardımcısı Yüksel Hız’ın ev sahipliğinde<strong>Trilye</strong> Restoran’da ağırlandı. Deniziolmadığı halde, deniz ürünlerinin en yaygınolduğu ülkelerden birisi olan Avusturya’nınAdalet Bakanı, Türkiye denizlerinin nadidegüzelliklerine hayran kaldı. Son derecesamimi ve cana yakın tavırlarıyla dikkatçeken konuk bakan, çok enerjik bir yapıyasahip.Türkiye’de kendisine gösterilen yakın ilgidenoldukça hoşnut olan konuk bakan,Ankara’ya geldiğinde tekrar restoranımızauğrayacağını söyleyerek keyifli bir şekildeayrıldı.13


WAKAYAMAŞEHİR MECLİSİ ÜYELERİTRİLYE’DEYDİAnkara’nın tanınmış iş adamlarından SarpEvliyagil’in dayısı Tufan Turanlı,Japonya’da batan Ertuğrul Fırkateyni’nin çıkarılmasınıbaşından sonuna kadar yöneten projeninbaşkanıdır. Tufan Bey, fırkateynin bulunduğuWakayama şehrinin meclis üyeleri ile<strong>Trilye</strong>’de buluştu. Deniz ürünlerine oldukçameraklı Japonlar, yedikleri tüm ürünlerin fotoğrafınıçekip hayranlıklarını gizleyemediler.Ertuğrul Fırkateyni’nin Türk-Japon ilişkileriningelişmesinde çok önemli bir yeri olduğunu dilegetiren Japon dostlar Fujio Endo, TadasukeYamamoto, Masakazi Akagi yemeğin sonundakendilerine üzerinde fotoğraflarının bulunduğuKavaklıdere’nin Angora şarabı ve “<strong>Trilye</strong>’ninBalık Sevdası” kitabı hediye edilince duygusalanlar yaşadılar.Türkiye’yi çok sevdiklerini en kısa zamandatekrar geleceklerini, tarihi zenginliğimizinyanında deniz ürünlerimizin de çok zenginolduğunu dile getiren Japonlar çok mutlu birşekilde restorandan ayrıldılar.14


KIRGIZİSTANSAĞLIK BAKANITRİLYE’DEYDİKırgızistan’ın bir önceki Sağlık Bakanı ortopedistProf. Dr. Sabyrbek Jumabekov,Bayındır Hastanesi’nin bu yıl beşincisini düzenlediğiAvrasya Tıp Günleri toplantısına katılmakiçin Türkiye’ye geldi. ''5. Avrasya Tıp Günleri''ne, Azerbaycan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti,Çeçenistan, Başkortostan, Tataristan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Libya, Özbekistan,Tacikistan, Ukrayna, Kırım, Moldova, Moğolistan ve Bosna-Hersek'ten 75 doktor katıldı.Bayındır Hastanesi Tıbbi Hizmetler Direktör Yardımcısı Doç. Dr. Oğuz OkanKaraeminoğulları’nın uzun yıllardır yakın arkadaşı olan konuk bakan Jumabekov, deniz ürünlerinede oldukça meraklı. Son derece mütevazı tavırlarıyla dikkat çeken konuk, çok mutlu bir şekilderestorandan ayrıldı.ÜNLÜ JAPON MODACI TRİLYE’DEYDİJaponya’nın en ünlü modacılarındanWanibuchi Mieko ve JaponyaBaşbakanı Shinzo Abe’nin BaşdanışmanıIsao Iijima, 2 Mayıs perşembe akşamı<strong>Trilye</strong>’deydi. Başbakanları henüz gelmedenönce Türkiye’deki temaslarına başlayanünlü modacı Mieko Tokyo’nun enönemli semti Ginza’da faaliyetlerini sürdürüyor.Türkiye’ye hayran kaldığını söyleyenMieko’nun uzmanlık alanı erkekmodası.Son yıllarda dünyanın üçüncü büyükekonomisine sahip olan Japonya, Türkiyeile yakından ilgileniyor. TürklereJaponya’da vize uygulanmıyor. Nükleer santral, Marmaray gibi önemli projelere imza atanJaponlarla ilişkilerimiz çok daha artacak gibi gözüküyor.Deniz ürünlerine oldukça meraklı olan ünlü modacı Türkiye denizlerindeki nadide lezzetlerehayran kaldı. Japonya’daki başarılı iş adamı Soner Öner ile tekrar <strong>Trilye</strong>’ye geleceklerini söyleyerekmutlu bir şekilde ayrıldılar.15


<strong>Trilye</strong>’den Esintiler...ERCİYES’İN GENÇ PATRONUTRİLYE’DEYDİYıllar önce bir akşamüzeri glisemik indeksiminyükseldiğini hissedince Yıldız’dayolumun üzerinde burnuma börek kokularıgelen, değişik tabelasıyla dikkatimi çekenErciyes isimli börek dükkanının önünde durupiçeriye girmiştim. Birkaç çeşit kurabiye ve suböreği dışında fazla çeşidin bulunmadığı tezgahtakiamatör ruhlu bayanla sohbet edip birkaçsoru sormuştum.Açlığımı yatıştıran o nefis böreğin tadını henüzunutmamışken Erciyes firmasının genç vesüper girişimci patronu Serdar Eker <strong>Trilye</strong>’yegeldi. Şu anda her semtte, her köşede güvenilirbir marka yaratmanın mutluluğu gözlerindenokunuyordu.Mayıs ayında Ankara’da damaklarına son derecegüvendiğim dostlarım Gölbaşı’nda mükellefbir sofra hazırlamışlardı bizim için. İlk dikkatimiçeken yine masada başköşede olan su böreğiydi.“Siz mi yaptınız?” diye sordum.“Geleneksel, nesillerin vazgeçemeyeceği buenfes tat gerçekten sofraların baş tacı.Gölbaşı’ndaki Erciyes Börek’ten aldık” deyincehafif gülümsedim.“Neden bizde büyük markalar oluşmuyor?”diyenlere pek yakında yanıt verecek gibi SerdarBey. “Pastannecim” ile de düğünlere, doğumgünlerine özgü özel bir konsept yaratan SerdarEker’in girişimci ruhunun ve heyecanının hiçsönmemesi sadece benim değil tümAnkaralıların dileği olsa gerek.Son derece titiz, prensip sahibi, takip ve kontrolehakim Serdar Bey balığa da oldukça düşkün.<strong>Trilye</strong> deneyiminden sonra deniz mahsullüsu böreğinden de yapar mı bilemem amakaliteyi ucuza mal etmenin ve genç yaşta zirveyiyakalamanın keyfini çıkartıyor bu günlerde.Restorandan mutlu şekilde ayrılan Erciyes’ingenç patronu Serdar Eker ve ekibi en kısazamanda tekrar geleceklerini ve markaları hakkındasohbete devam edeceklerini söylediler.16


TİRİLYE BELEDİYE BAŞKANITRİLYE’DEYDİSeçildiği günden beri Mudanya’nın denizkıyısındaki müstesna beldesi Tirilye’yesınıf atlatan değerli Belediye Başkanı AliTuran, AKVAD Vakfı’nın düzenlediği panelekatılmak için Ankara’ya geldi. Türk-İngilizKültür Derneği Başkanı Neşe Coşkunsu,AKVAD Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sacit Pekak,AKVAD Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Yapakçı,Prof. Dr. Serdar Aksöyek, Zeytinbağı Korumave Yaşatma Derneği Başkanı Prof. Dr. YusufOğuzoğlu’nun büyük çabalar sonucu gerçekleştirdiği“Tarih İçinde Tirilye” paneli ilgiçekti. Panelin sonunda kısa bir konuşmayapan başkan Turan, Tirilye’nin tarihi ve turistikzenginliklerinden bahsetti. Konusundagerçekten çok donanımlı olan belediye başkanı,panelden sonra beldesinin ismini taşıyan<strong>Trilye</strong> Restoran’a ilk kez geldi. Deniz ürünlerineoldukça düşkün ve de kırk yıl balıkçılıksektöründe hizmeti geçen Ali Turan, yemekboyunca Tirilye ile ilgili pek çok anısını paylaştı.En çok da uzun yıllardır adı Zeytinbağıolan Tirilye’ye, TBMM tarafından Tirilye ismininiadesine sevindiğini söyledi. Oldukça duygulandığınıgözlemlediğimiz başkan, çokmutlu bir şekilde restorandan ayrıldı. En kısazamanda yeniden Ankara’ya gelip <strong>Trilye</strong>’yeuğrayacağını söyleyerek veda etti.17


<strong>Trilye</strong>’den Esintiler...BALIKSIZ YAŞAM DÜŞÜNÜLEMEZAlarko bana hep balığıçağrıştırıyor. Çünküsomon balığını Türkiye’yesevdiren Alarko’dur.Alarko’da balığı en çokseven de sanıyorum FilizHanım’dır.Filiz Sayar, Alarko’nun çoksevilen personelidir. LeylaHanım ne zaman Ankara’yagelse yol arkadaşlığı yaparkendisine.<strong>Trilye</strong>’nin kurulduğu gündenberi müdavimi olanFiliz Hanım sürekli balık tüketir. Söylemenize gerek yok diyebilirsiniz fotoğrafı görünce…YURT DIŞI İŞLERDEKİ GURURUMUZYönetim Kurulu Başkanı Sibel Kerimoğlu, Genel Müdür Süleyman Çiçek,şirket yöneticileri ve konuklar.İdil Grup bünyesinde birproje ve mühendislik şirketiolan METAG İnşaatTicaret A.Ş 1967 yılındanbu yana, başta Afganistan,Rusya, Suudi Arabistan,Sudan, Kazakistan, Özbekistan,Romanya gibi ülkelerdeönemli inşaat projelerinigerçekleştirmiş gururkaynağımız bir firmadır.Son yıllarda Afrika’ya tambir çıkarma yapmış çokönemli projelere imzaatmıştır.Türkiye’de de çok kıymetli projelerde adından bahsettiren METAG İnşaat yabancı konuklarınısık sık <strong>Trilye</strong>’de ağırlamaktadır. Konukların çok etkilendiği yemeklerde iş görüşmeleri de yapılmaktave önemli kararlar alınmaktadır.18


TRT TÜRK’ÜN YENİ PATRONUTRİLYE’DEYDİTRT Türk’ün Koordinatörlüğü görevineatanan Nasuhi Güngör, çalışma arkadaşlarıile birlikte haziran ayında <strong>Trilye</strong>’de yemeklibir toplantı yaptı. TRT Türk’ün başarılı ekibiylehoş sohbet havasında geçen yemekte<strong>Trilye</strong>’nin yeni menüsünden ürünler denendi.Göreve başladığı günden beri gece yarılarınakadar çalışan, daha önceden de medyada çokbaşarılı işler yapmış ama mütevazılığından hiçvazgeçmemiş değerli bir insandır Nasuhi Bey.Eylül ayından itibaren yapılacak yeni projelerinizleyicilerle buluşacağını ve TRT Türk’ünpek çok kimsede alışkanlık yapacağını vurgulayanGüngör, işine aşık birisi.TRT Türk Türkiye’nin dünyaya açılan tekkanalı. 183 ülkede yayın yapıyor. Yurt dışındayaşayan Türklerin sürekli başından ayrılmadığıbir kanal. Yabancıların da Türkiye hakkındakiedinimleri hep bu kanal üzerindenyapılıyor.TRT Türk’ün ayrı bir vizyonu var TRT’nindiğer kanalları arasında. Nasuhi Bey ile kanalbir adım daha ileri gidecek gibi görünüyorşimdiden.Soğuk bir yaz akşamı geç saatlere kadar kalanTRT Türk ekibi, patronlarının samimi sıcaklığındanve motivasyonundan çok etkilenmişolarak mutlu bir şekilde restorandan ayrıldı.19


Yalçın AilesiFunda ve Hakan Raşit Yalçın çifti,çocukları Kaan Kemal ve aileyeyeni katılan Hakan Kerem’i de<strong>Trilye</strong>’nin lezzetleriyle buluşturmakiçin bir aradaydı.Dalgıç AilesiTürkan ve Adil Dalgıç çifti oğullarıYiğit, Ankara dışından gelendostları Sevim ve Harun Yıldırımçiftini <strong>Trilye</strong>’de ağırladı.Tatlı AilesiSelda ve Okan Tatlı çifti kızlarıZeynep’in doğum günü için yine<strong>Trilye</strong>’yi tercih ettiler.20


Akyürek AilesiHicran ve Yasin Bahadır Akyürekçifti 3’üncü evlilik yıldönümlerinikutlamak için <strong>Trilye</strong>’ye geldiler.Tanıtkan AilesiGülseren ve Recep Tanıtkan çiftibalığa çok düşkündür. Bol balıklıbir Babalar Günü kutlamak için<strong>Trilye</strong>’ye geldiler.Güran AilesiZeynep ve Alev Güran çifti, oğullarıAlp Bey, kızları ŞebnemHanım ve torunları Ali ile<strong>Trilye</strong>’de çok sevdikleri ıstakozdanyiyerek keyifli bir pazar günügeçirdiler.21


Hava Ayfer ve Yunus ErkanApaydın’ın kızları Eda İpek, <strong>Trilye</strong>’detava mezgit yedikten sonra bizesevimli pozlar verdi.Ebru ve Başar Taş’ın oğulları Ata,<strong>Trilye</strong>’nin fishburgerinden vazgeçmiyor.Cansel ve Merter Güngör’ün oğullarıÇağan, kılıç trançını afiyetle yedi.


Zeynep ve Tayfun Celayir’in kızları Nil,levrek ızgara ve patates kızartmasıtercih ediyor.Sibel ve Çağatay Güler’in kızları Melissimit balığını bitirdikten sonraçikolatalı suflesini yemeyi ihmaletmedi.Didem ve Can Vulkan’ın oğullarıMert’in <strong>Trilye</strong>’de en sevdiği ürünlerkarides söğüş ve kalamar tava.


Salsa İstiridyeİstiridye denilince hep canlısı gelir aklımıza. Limon suyunu sıkınca kıvrılanyaratık. Ama katlanılır buna. Dünyada sıfır kolesterollü iki hayvansal proteindenbiri. Benim midem kaldırmaz diyenlere ama yine de istiridyeden vazgeçemeyenleredeğişik bir tüketim şekli. Keyif alacaksınız.24


26Narenciye Suyunda TekirTekir narin bir balıktır. Yumuşak ve çok zayıf kas dokuları vardır. Sindirimi kolay, bir okadar da lezzetlidir. Narenciye suyunda pişiverir hemencecik. Dayanamaz sitrik asidinbaskın gücüne. Tekir küçüktür, tavadan başka pişirme usulü tanımam diyenlere narenciyebahçelerinde bir seyahat.


28Susamlı Çıtır KaridesSusam başlı başına bir lezzet biliyorsunuz. Çörek otu ile el eleverince bir de karidesle yakınlaşınca lezzet bombası oluşuyor.Çıtır lezzete bir çıtırlık daha geliyor.


Mozarella ve DomatesliPalamutÖn yargıları bırakın ve birkaç kez yedikten sonra ağzımızasaman gibi gelen o palamutun mozarella ile kardeşliğininbizi hangi lezzet dünyasına götürdüğüne bakın. Yalın tatlardanuzaklaştık sanmayın. Yeni lezzet keşiflerine çıktık. İki yabancıyızirvede buluşturduk.30


EtlerinTatlı YerleriBesinler ve yemek pişirmeye dair son zamanlarda yaşanan ilgi patlamasıyla birlikte yediklerimizindoğası ve etkileşimlerini belirleyen kimyasal ve fiziksel ilkeleri anlama isteği de artıyor.Gastronomi jargonunda tatlı sözcüğü son zamanlarda hem aşırı hem de yanlış kullanılmaya başlandı.Çoğu kez “lezzeti hoş” anlamında kullanılıp gerçekten şekerli anlamına gelmiyor. Bu belki de tatlınıninsanlar tarafından tanımlanan temel tatlar arasında en hoşumuza giden olmasındandır.Gerek deniz ürünlerini gerekse etleri kemikleri ile birlikte pişirdiğimizde daha farklı lezzet alırız. Amahem etin hem de deniz ürünlerinin özel tatlı yerleri vardır.Kalamarı Akdeniz ülkelerinde pişirirken iskelet sayılan kalker çubuğunu çıkarmazlar, pişirme esnasındavücudun her tarafına lezzet katar. Karidesler pişirilirken kabuğu çıkarılmazsa, temizlenmiş karidese oranladaha lezzetli olur. Lüfer ızgara yapılırken bütün olarak pişirilmesi önerilir, damak zevki kuvvetli olanlartüm balıkları kılçıklarıyla pişirilip servis edilmesini isterler.LEZZETİN NEDENLERİKemiğe en yakın et gerçekten birkaç nedenden ötürü çok lezzetlidir.Birincisi, etin içine gömülü olduğundan kemik ve çevresi çok ısınmadığı için dıştaraflar kabuk kadar çabuk pişmez. Örneğin pirzolayı ızgarada pişirdiğinizzaman kemiğe yakın yerdeki et daha az pişmiştir, az pişen et daha sulu veleziz olur.Bir başka etken de eti kemiğe bağlayan tendon ve diğer bağ dokularınınyoğunluğundan gelir. Bu dokulardan kolajen protein ısınınca ayrışarakçok daha yumuşak bir protein olan jelatine yani jöleye dönüşür.Jelatinin kendi hacminin 10 katına kadar ısı tutma özelliği vardır. Genelolarak, kolajenin en çok olduğu kemiğe yakın olan bölgede et hemdaha yumuşak hem daha sulu olur.Kemiğe en yakın yerle ilgili üçüncü etken çok açıktır. Belli parçalarda, helepirzola ve kaburgada kemiğe bitişik yağ çoktur. Yüksek oranda doymuş hayvansalyağ ne yazık ki çok lezzetlidir!TERMOMETRENİN TEHLİKESİÖzellikle yabancı kaynaklı yemek kitaplarında etin pişip pişmediğini kontrol etmekiçin kullanılan et termometresinin kemiğe değmemesi gerektiği yazıyor. Bunun açıklamasınapek rastlamadım. Acaba kemiğe değince patlama mı olacak diye hep merak etmişimdir.34


Kemik ete göre daha az iletkendir. Öncelikle bu gözeneklerdeki hava ısıyı yalıtır. Aynı zamanda kemikdaha kurudur ve etlerin ısı erişiminin çoğu da etin suyuna bağlıdır. Yani etin büyük bölümü belli bir ısıyaerişince, kemiklerin çevresindeki bölgenin daha serin olması olasıdır. Bu da termometrenin düşük göstermesineneden olarak tavuk, hindi, balık, kuzu, sığır etlerini gereğinden fazla pişirmemize ve kuru düşmesineyol açar.KILÇIKLI BALIKBalık tüketenlerin tercihi genelde kılçıksız ve kuyruk tarafından fileto olsa da kılçıkla pişen balıklarıntadına doyum olmaz. Büyük balıklarda kafaya yakın bölgelerdeki etler ve balık yanağı damak çatlatır.Hatta biraz daha cesaretiniz varsa yüksek ateşte pişen karides kuyruğu, kılçık, büyük balıkların pullarınıbile çerez gibi yiyebilirsiniz. Denedikten sonra hiç pişman olmayacağınıza kefilim.35


SÜREYYA ÜZMEZ’İN JAPONYA SEYAHATİ ANILARIJaponya’da FuguYedim ÖlmedimTRT Türk’te yayınlanacak “Dünyanın Türk Şefleri” programının çekimleri için nisan ayının ilkiki haftasını başkent Tokyo’da geçirdim. Türk Hava Yolları’nın kaliteli servisiyle 11,5 saatinnasıl geçtiğini anlamadan Tokyo’nun Narita Havaalanı’na indik. Türk heyetlerinin can simidimihmandarı İbrahim Göğüş bizi havaalanında karşıladı. Arı gibi çalışkan Japon halkı, tsunamive nükleer santralin yıkım etkilerini çoktan atmış üzerinden. Mağazalar tıklım tıklım. Heryer cıvıl cıvıl. Çekimleri özellikle nisan ayının başlarına planladık ki sizlere güzel görüntüverelim. Nisan başlangıcı Japonya’nın sakura ağaçlarının özgün rengine boyandığı mevsimdir.Japonlar çok önem veriyorlar. Herkesin elinde fotoğraf makineleriyle ağaçların yapraklarınınçekimi yapılıyor. İlk iki günümüz yağmurlu geçmesine karşın sonradan toparladı hava.


ÖLÜMCÜL LEZZETLE TANIŞTIMŞehir efsanelerine pek inanmam. Gurmelerin şişirdiğirestoranlara da hep mesafeli dururum. Zaten hemengitmem orayı ziyarete. Gerçek değerinde olup olmadığıbir süre sonra ayakta kalıp kalmasıyla belli olur.Restoran ve eğlence sektörüne en çok başka meslekgrupları ilgi gösteriyor. En çok da arkadaşlarının teşvikiyleoluyor bu iş. Uzmanlardan danışmanlık hizmetialmıyorlar ve bir girdabın içine girdiklerini altı aysonra anlıyorlar ama iş işten geçiyor. En önce teşvikeden arkadaşları terk ediyor kendilerini. İşte bu yüzdenyıllardır orada yaşayan bir arkadaşımın önerdiğiKoyanagi isimli gerçek bir fugu restoranına gittik birakşam.TEMİZLENMESİ ÖNEMLİSon yıllarda ülkemizin güney ve güney batı sahillerindesık görülen balon balığından yapılan yemeğin adınafugu deniyor. 1958 yılında fugu kaynaklı ölümlerJapon hükümetinin tedbir almasına neden olmuş.Balığın çok ince olan zehirli damarlarının çıkarılmasıgerekiyor. Bu tarihten sonra fuguyu hazırlamak vesunmak sadece ehliyetli personel için mümkün oluyor.Fugu şefi olmak için 2-3 yıllık eğitim gerekiyor.Eğitim sonunda önce yazılı sınavdan geçiyorsunuz,sonra balığın tanınması ile ilgili sınav ve ardından dahazırladığınız fuguyu kendiniz yiyerek sınavı geçmekzorunda kalıyorsunuz.


ÇOK LEZZETLİRestoran çok salaş, ufak, eski bir mekan. Yıllareskitmiş restoranı, tıpkı sahipleri gibi. Duvarlardabalon balığı maketleri var. 85 yaşında şefi ve sahibininadı Koyanagi. Eşi Kumiko ve yardımcılarıMasato ile birlikte yarım asrı aşan bir süredir fuguyemeği yapmakta. Nissan’ın CEO’su Carlos Ghosnsürekli burada. Pek çok ünlü takılıyor mekana.Sıcak sake sunuyorlar ama çok ilginç bir ritüeli var.Sake ile birlikte balon balığının yüzgeçleri degeliyor masaya. Yüzgeçler yakılıyor ve sakeniniçine bırakılıyor. Tütsülü yeni bir umami tatile karşılaşıyorsunuz. Adı hire-zake, oldukçagüzel.Dünyada en zehirli ikinci omurgalı olarakbilinen balon balığından yapılan yemek Nikogori,fugunun jölelendirilmiş hali ile başlıyoruz.Aromatik bir jöle kullanılmış, görünüm ve lezzetmuhteşem. Önümüzdeki yemekler bitmeden aslaservis yapmıyorlar. Nimetlere çok saygılılar. Fugusashimi gelsin diye önümüzdekileri bitiriyoruz.Tessa sashimi, karpaçyo inceliğinde, sosa banıpyiyoruz. Fugu yumurtası tamago, balıktan yapılancips ve arkasından masaya ocak yakılıyor sebzelerlebirlikte fuguyu tecchiri (nabe) olarak kendimizpişiriyoruz. Oldukça lezzetli, balığınsadece suyunu bırakıyoruz,durumu gören şef masaya gelippirinci ilave ediyor ve fugusuyuna nefis bir pilav (zousui)yapıyor sonunda kırdığıyumurtayı da katarak.39


ŞEHİR EFSANELERİRestorana oturur oturmaz sözleşme imzalatıyorlar,ölürsem kimse sorumlu değildir, balon balığı ne kadartemizlenirse temizlensin zehrin bir kısmı vücutta kalıyor,uyuşukluk yapıyor, ölüm tehlikesi çok gibi söylemlerinhepsi geçersiz. Ne sözleşme imzaladım ne devücudum uyuştu.Artık fugu restoranlarında balık temizlenmiyor.Tsukiji balık halinde gerçek uzmanlar tarafındantemizlenip fileto halinde satın alınıyor restorana.İstediğiniz kadar ehil olsun, aşçılara sadece lezzetlipişirmek işi kalıyor.Son yıllarda ölenlerin hemen hepsi balıkçılar.Tuttukları balon balıklarını bilinçsizce pişirip yiyensahildeki balık avcıları.Fugu restoranları mevsimsel çalışıyor, sadece balonbalığı pişiriyor. Fiyatlara gelince altı kişilik yemeğe114.000 Japon Yeni ödedik. Yani kişi başı ortalama350,00 t.ETTEN LOKUM YAPMA SANATIKobe sığırı dünyanın en güzel etlerinden birisi. AmaJaponya dışında başka ülkelerdeki Japon restoranlarındada yiyorum diyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkübu nefis lezzet Japonya dışına pek çıkamıyor, ülkedetüketiliyor. Hayvanlar klasik müzik eşliğinde büyütülüyor,masaj yapılıyor, bira veriliyor. Sonuçta sığır etilokuma dönüşüyor.TEPPANYAKİNİN ORİJİNALİJaponya dışındaki teppanyaki restoranlarında ülkenindamak tadına uygun olması için ürün adaptasyonuyapılıyor, pirzola, çiftlik levreği gibi malzemelerledeneniyor. Tokyo’da ünlü New Otani Oteli’nin çiçeklerleve güzel ağaçlarla donanmış devasa bahçesindeGarden Restoran bu işi iyi yapıyor. Bar ve masaların


olduğu iki ayrı bölüm var. Önünüzdeki teppanyakimasasına gelen şef, kendini tanıtıyor önce. Sonra şovbaşlıyor. Karşınızda şelale ve sakura ağaçları.Sebzeler, tarak ve jumbo karides, arkasından o müthiştat içeren kobe sığırından fileto. Hepsi damakçatlatıyor. Jumbo karidesin dondurulmuş olduğunuitiraf ediyor ama kabuklarını pişirdikten sonraçubuklara sıkıştırarak ikram ediyor bize.Reddetmiyoruz, iyi ki denemişiz diyoruz. Tam çıtırbir lezzet. Kabuğunun faydalarını, “YenilebilirKozmetikler” olduğunu hem yazmıştım hem de“Balık Ankara’da Yenir” programında anlatmıştım.Jumbo karidesi ve tarak etini tartar ve sirke karışımıbir sosa batırıyor, sosun içinde patlayan havyarlarvar, ağzımızda şenlik oluşturuyor, üstelik rengarenk.GİNZA’DA TENICHI TEMPURATenichi Tempura’da kızgın yağda çok kısa süredesebze, et, balık gibi yiyecekleri hiç yağ çekmeden okadar güzel pişiriyorlar ki kuş gibi hissediyorsunuz.Dünyanın her yerinden pek çok ünlü insanın gelipziyafet çektiği bu mekana rezervasyonsuz olarak öğleyemeğinde bile yer bulmak çok zor.Japonların ünlü Kirin birasını buz gibi bardaklardayudumladıktan sonra iki karides, üç çeşit balık vedört çeşit sebzeden oluşan menüyle devam ettik.Hepsi birbirinden güzel, hiç yağ çekmemiş. Servisişef aşçı yapıyor, göz ucuyla kontrol ediyor, bittikçetabağımıza aktarıyor yiyecekleri. Karşısında mantarınçeşidinden karidesin hangi bölgede yakalandığınakadar sorular soran müşterileri görünce çok şaşırıyor.Biz de hep radyasyon olan bölgede olmamasını sorguluyoruz.Çünkü Japonlar her konuda oldukları gibiyiyeceklerle ilgili de çok araştırma yapıyorlar. Çokseçiciler. Örneğin suşinin yapıldığı orkinos balıklarınınbir kısmı Türkiye’den geliyor. Tüketici temsilcilerive meraklı Japon turistler her yıl Çeşme’nin Ildırıbölgesindeki orkinos balık çiftliğini ve bölgeyi geziyorlar.Dünyanın en iyi orkinos çiftliği ödülünü dealan bu çiftlikte her şeyi inceliyorlar. Orkinoslaraverilen yemlerden, kafeslerdeki hijyen kurallarınakadar her şeyi. Ondan sonra da gönül rahatlığıylayiyebiliyorlar.Türk lokantalarına geldikleri zaman da önlerine gelenyemeğin nasıl yapıldığını, hangi malzemelerin kullanıldığınıinciğine cinciğine kadar inceliyorlar. Onedenle kaliteli ürün satmayan, iyi yemek yapmayanlokantaların Japonya’da yaşama şansı yok.Çim çim karidesleri blok şeklinde pişirmişler, kalıphalinde birbirine yapışık servis ettiler, çok lezzetliydi.Başlangıçta verdikleri patates ise ağız hoşluğu olarakaçlık bastıran cinstendi.Mantar tempura da çok güzel yakışmış. İki parçayabölüp pişirmişler, nefis bir tadı vardı. Kuşkonmaztempura da çok şahaneydi. Taze kuşkonmaza fazlaun çektirmemişler. Balıklar hamsi, ringa, istavrit vemezgitin Japon denizinde yaşayan türevleriydi, birazdeğişime uğramışlar ama lezzetleri güzeldi.Tenichi’de Japonların vazgeçilmezi miso çorbası bilefarklı ve olağanüstü lezzette. Miso çorbası, kaynarsuyun içinde soya macununu eriterek yapılmış, tazekıyılmış soğan ve soya peyniri eklemişler. Ayrıca birsürü vongole kadar küçük ama etli, siyah midye koymuşlar.Tam kıvamında pişen midyelerin bir tanesinibile bırakmak işimize gelmedi.Meyve siparişi aldıktan beş dakika sonra loş ayrı birsalona davet ettiler, meyvelerimiz müthiş bir sunumlahazırdı. Sevindik böyle ferah bir yerde sigara içinizin verecekler diye ama sokağı işaret ettiler.Japonya’da açık havanın her yerinde sigara içemiyorsunuz.Nokta olarak tespit ettikleri yerlere yönlendiriyorlarsizi, çok acayip. Yüzde yüz dumansız havasahası tanımı Japonya için tam geçerli.41


EFSANE KÖPEK HACHIKOBir hayvansever olarak Tokyo’ya her gidişimdeziyaret ettiğim, dokuz yıl boyunca Shibuya Trenİstasyonunda ölen sahibinin yolunu bekleyensadık köpek Hachiko’nun heykelinin bulunduğuyere yine uğradım. Öykü aklıma geldikçe duygularımıgizleyemedim.SİGARA İNZİBATLARISakura ağaçlarının bulunduğu Shinjuku GyoenMilli Park’ta ise çiçeklerin kokusuna sigara dumanıkarışmasını istemedikleri için sigarayı yasaklatmışlar.Kolluklu inzibatlar geziyor ve ceza yazıyorlar.Birazcık rahatsızlığı olan ağzında maskeyle geziyor,başkalarına mikrop bulaşmasın diye. Çok duyarlıinsanlar.ELEKTRONİKÇİLERİN RÜYASIYodobashi-Akiba, fotoğraf makinesi, elektronik,bilgisayar, DVD aklınıza gelen ne varsa bulabileceğinizdevasa bir bina.Hanımlar burada uzun süre kalmaktan sıkılabilirler.Ama ufak bir tüyo vereyim. Beşinci katta demoyapılan masaj koltukları var. Sırasıyla ücretsiz olarak15’er dakikalık seanslarla deneyebilirsiniz.Bütün yorgunluğunuz gittiği gibi böyle bir masajkoltuğunu Türkiye’ye nasıl getiririmin hesabınıyapmaya başlarsınız hemen.Odaiba, Tokyo’nun okyanus kıyısındaki semti.Özgürlük anıtı var. New York’tan kopyalanmış,çarşıları, kıyı sahili tıpatıp New York’u andırıyor.Buradan teknelere binip kıyısı olan istasyonlarakolayca gidebildiğiniz gibi okyanus turu da atabilirsiniz.


TEPPANYAKİDE SON NOKTASAZANKAOkura Oteli’nin en üst katında zor rezervasyon yaptırdığımızSazanka Teppanyaki Restoran’ın kapısındasizi karşılayan ve paltolarınızı alan şefi karşınızdagörünce sürprizlerle dolu bir yemeğe geldiğinizianlıyorsunuz. Büyük bir teppanyaki masası etrafındatoplanıyoruz. 2008 Amarone kırmızı İtalyanşarabı seçiyorum ansiklopedi gibi şarap listesinden.Okyanusu aşarken yorulmuş birazcık ama yine deoldukça güzeldi. Ağız hoşlukları, Korelilerin vazgeçemediğikimchi tarzı turşular, yeşil havyarlı somonfüme damak çatlatıyor. Ördek fümeye ne dünyanınen ünlü ördekçisi sayılan Quanjude Roast Duck’tane de Fransa’da rastladım.İbrahim’in eşi Ayoka suşiyi daha çok seviyor. Kobesığırından fileto ete şapka çıkarmak lazım. Artıkinancım iyice pekişti, Japonya’nın dışındaki tümKobe etleri çakmaymış.Garnitür olarak pişirmeye hazırlandığı sırada kabuğunusoyup ağzımıza attığımızı gören şef, “O çiğyenmez” deyince Ayoka devreye giriyor: “Onlarınmemleketinde bahar aylarında tarlalardan toplanançıtır taze baklalar çiğ olarak yenir” diye. Birkaç tanedaha yememize izin çıkıyor böylelikle!Caddeler, binalar Amerikan etkisinde kalmış amaçok daha görkemli, çok daha abartılı. Tokyo dışındadünyanın hiçbir ülkesinde göremeyeceğinizAbercrombie & Fitch mağazası burada. Dışarıdakuyruk olmayışı dikkatimi çekmişti şaşırmıştım.Çünkü Londra’da, Paris’te kış kıyamet de olsa okuyruk ve vücut gösteren erkekler hep olur. Amaburası tam on bir katlı, akıllara durgunluk.Tokyo, yüzölçümü az ve yeterli toprak olmadığı içindikine genişliyor. Hatta yerin altına da iniyorlar.Tokyolular üç katmanda yaşıyorlar. Yer altı, sıfırnoktası ve yerin üstündeki üst geçidi andıran yürüyüşyolları. Mimaride ferahlık bir zenginlik göstergesiyseTokyo bu konuda en gösterişli şehir olmalı.Böyle bir tavan yüksekliği yok. “Space” nedir insanburada görüyor. Bir Amerikan etkisi daha, kafanızıçevirdiğiniz her yer alışveriş merkezi. Kalite simgesihatta bunlar. Hepsinin üstünde bir otel, bir rezidansmutlaka var.Asakusa bölgesindeki tapınak, pazar ve insanlarınçektiği faytonlar bütün turistlerin ilgisini çekiyor.Pazarın hemen yanında karı kocanın çalıştırdığıMasudaen isimli yeşil çay dükkanı var. İstanbul’dakiHSBC binasındaki patlamada hemen yanı başındakiotelde konaklıyorlarmış. Çok korkmuşlar amaTürkiye’yi çok seviyorlar. Yine geleceğiz diyorlar.JAPONYA’DA TÜRK ŞEFLERDaha önceki seyahatlerimde Türk yemeklerini özlediğimdesıradan kebap ve dönerden başka bir yiyecekbulamadığım Japonya’nın başkenti Tokyo’da bukez hoş sürprizlerle karşılaştım.Tokyo gastronomide sınırları aşmış çok ilginç birkent. 300 bin civarında restoran var. 61 tanesiTürklere ait. Gastronominin başkenti sayılanParis’ten fazla üç Michelin yıldızlı restoran var.Japon mutfağının en iyisi burada çünkü Japonya’dadışarıda yemek yeme alışkanlığı çok fazla. Bunedenle en iyi Japon şefler ülkelerinin dışına pekçıkmıyorlar. Dünyanın en iyi Japon lokantaları dabu yüzden Tokyo’da kalıyor.Böyle bir pazarda Türk mutfağının etkin rol almamasıoldukça üzücü.43


TOKYO’DA YÜKSELEN YILDIZProgramımızın ilk konuğu Mehmet Dikmen idi. Restoranın adı Burgaz Ada,Tokyo’nun en lüks semtlerinden biri olan Azabujuban’da. Ayakaltı bir yerdeğil, binanın ikinci katında. Ama yer bulmak çok zor bu restoranda.ÖĞRENMENİN ÖĞRENCİSİYİMOsmanlı mutfağı üzerine geniş araştırmalar yapmış Mehmet Dikmen. SadeceOsmanlı mı? Elbette hayır. “Öğrenmenin öğrencisiyim henüz” diyor. Dünyamutfakları üzerine geniş araştırmalar yapıyor. Son teknikleri kullanıyor.Devrim sayılabilecek sous-vide tekniği onun mutfağında var. Bu tekniktedüşük ısıda çok uzun sürede pişirme mantığı hakim. Isıyı ayarlayan pompasınınsabit kaldığı su dolu bir kaba havası alındıktan sonra yiyecek vakumlu torbaylabırakılıyor. Suyla temas etmeyen yiyeceklerin rengi gitmiyor, lezzeti azalmıyor.Mutfağında meyvelerin kabuklarından doğal aromalar yapan cihaz bilevar.HEYECAN SATIYORMehmet Dikmen, Burgaz Ada’da adeta heyecan satıyor. Konuklarını kendisikarşılıyor, yemek pişiriyor, eşi ile birlikte servis yapıyor konuklara.Japonlardan müthiş ilgi var. Zagat’ın kitabını çevirdiğimde Kyubey, Sazankagibi Japonya’nın en ünlü suşi ve tepenyaki restoranlarının hemen altındaBurgaz Ada’nın olması inanın bende de heyecan uyandırdı. Fava, taze enginargibi mezeleri zeytinyağı ile yapıyor. Porsiyonlar minicik ama sunum müthiş.10 yıl önce 100 bin nüfuslu Napana şehrinde ilk lokantasını açmış. 5 yıl öncetelevizyonda yemek yarışması izlerken eşi Yuko “Biz niye katılmayalım?”deyince yarışmaya katılmış ve 1 milyon Dolar kazanmış. Kazandığı parayla daBurgaz Ada’yı açmış.ELAZIĞ’DAN TOKYO’YA25 yıl önce Elazığ’dan Tokyo’ya gelen Elif Agafur, İzmir isimli restoranın sahibive şefi. Aynı zamanda Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun Japonya temsilcisi.Pırıl pırıl gözler, başarının getirdiği mutluluk hazzını, farkındalık yaratmanınsevincini anlatıyor adeta. Kağıt gibi incecik lahmacundan, nefis bir dönere,yoğurtlu semizotundan, patlıcanlı salataya kadar yurt dışında yemeye alışıkolmadığım güzel lezzetler. Güzel dokunuşları var Elif Hanım’ın yiyeceklere.Örneğin muammarayı cevizli ve soğanlı yapmış. Bir hayli lezzetliydi.


Kayra şarapları burada da başarıyı yakalamış. Rakı zaten vazgeçilmezi bu restoranın.Her yemeği o kadar özenle yapıyorlar ki başarının sırrı buradan geliyor zaten.TOPKAPI’NIN YERİ BAŞKATopkapı Restoran’ın sahibi Ünal Basmacı uzun yılların verdiği Tokyo deneyimindencesaretlenerek yeni şubesini dünyanın en pahalı binası kabul edilenMitsubishi Center’ın yanı başına açmış. Müdavim müşterileri çok. Yemekleri lezzetli.AYRAN MODASI BAŞLAMIŞÇok başarılı iş adamı Soner Öner ile sakura ağaçlarının altında Türk mutfağınamalzeme temini hakkında söyleşi yaparken Japonya’ya zeytinyağından kuruüzüme, sucuktan salçaya kadar çok miktarda ürün sattığını duyunca tüm yorgunluğumgitti. Son zamanlarda piyasaya ayran soktuklarını şu an talebin iyi olduğunuda sözlerine ekledi!THY JAPONYA’DA TAM GAZTHY Tokyo Müdürü Hasan Mutlu genç, dinamik, nesli tükenen kelaynak kuşlarından.Gözü sadece başarıyı görüyor. Kendisiyle barışık, uyumlu, güven verici vesevecen. Yakında birkaç sefer daha konacak Tokyo’ya. Osako ve Tokyo hattı yeterliolamıyor.BÜYÜKELÇİ KILIÇ’IN BAŞARISIGöreve başlayalı henüz çok fazla olmamasına rağmen MGK GenelSekreterliği’nden tanıdığımız Büyükelçi Serdar Kılıç eski tabuları yıkmış bir bürokrat.Ülkesini düşünen, iş adamına yardımcı olan farklı ve yetenekli, görmeyiözlediğimiz, alışık olmadığımız bir büyükelçi. Mayıs ayının ilk haftası JaponyaBaşbakanı Shinzo Abe ve heyetinin Türkiye’ye yaptığı ziyaret, Türk – Japon ilişkilerininbu denli iyi yolda gelişmesinde büyük payı var Kılıç’ın.Japonya seyahatimizi yazılı olarak anlattım. Eylül ayında TRT Türk’te yayınlanacakprogramda görüntüleri ve Türk aşçıların başarılı çalışmalarını izleyince bizdençok uzakta ama gönüllerimizde çok yakın olan Ertuğrul Fırkateyni’ne büyükilgi gösteren, Türkleri çok seven, vize istemeyen bu ülkenin sıcak insanlarını sımsıcakkucaklamaya hazır olacağınızdan kuşkum olmayacak.


Ve KuğularYuvaya Döndü...T aksim Gezi Parkı protestolarının Ankara’daki adresi olan Kuğulu Park’ın kuğuları,polisin gazlı müdahalesinden etkilenmemeleri için nakledildikleri ÖrdekliPark’tan yaklaşık 40 gün sonra yuvalarına geri döndü. Çankaya BelediyeBaşkanı Bülent Tanık kuğuları tek tek havuza bıraktı. Başkan Tanık, “Evlerini özleyenkuğuların yeniden burada olması onlar için olduğu kadar Ankaralılar için deönemli. Bu park, her Ankaralının bir anısının, geçmişten izlerinin olduğu bir park”dedi.ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ PARKI40 yılık geçmişi olan Kuğulu Park’ın, aşkın ve sevdanın parkı olmasının ardındanartık özgürlük mücadelesinin de parkı olduğunu vurgulayan Başkan Tanık,“Türkiye’deki pek çok şehir gibi Ankara da meydansız. Ancak gençler, parklara yenibir kimlik kazandırdı. Parkları tartışma ve dayanışma alanı haline getiren bu yaratıcızekaya saygı ve sevgiyle bakıyorum” diye konuştu.46


ÖDÜLLÜ ÇEVRECİ OTELDalyan ResortMuğla İli sınırlarında yer alan, Dalyan ve Köyceğiz çok iyi korunmuş,doğal, nadir güzelliklerden biri… Köyceğiz Gölü, Dalyan ve Dalyan Çayı,deltası ile İztuzu kumsalının oluşturduğu lagün, el değmemiş kıyıları,içinde barındırdığı biyolojik çeşitlilik; Yalı Çapkını başta olmak üzereonlarca kuş türü ve zengin endemik bitki çeşidi ve 5 bin yıllık tarihi ilebırakın ülkemizi, dünya üzerinde benzeri olmayan bir turizm cenneti….Bu benzersiz güzellikler buketinin merkezinde,Kaya Mezarları ile Antik Kaunos Akropolününkarşısında, Dalyan Çayının hemen kenarındauzanan Otel Dalyan Resort tarihi ve doğal çevreyeuyumun güzel bir örneği…Kalite ve çevre konularında devamlı ödülleralan otel, dünyanın en büyük seyahat sitesiolan tripadvisor.com adresini ziyaret eden üyelertarafından verilen oylarla Otel DalyanResort 2012 yılı “Rahatlama ve Spa” kategorilerindeTürkiye’nin en iyi 25 oteli arasında 6.sırayı alıp, haklı bir ödül kazandı.48


Sürdürülebilir turizm güçlü bir doğal ve tarihiçevre koruma bilinci ile sağlanabilir. OtelDalyan Resort bu konuda da öncülüğünü sürdürüyor.Otelin mimarisi hemen karşısındaki KaunosKaya Mezarlarının günümüze yansımış çizgileri.Bir botanik park zenginliğinde olan bahçe kanalkıyısındaki yemyeşil sazlar ve zakkumlarlamükemmel bir peyzaj bütünlüğü sağlamakta.Otelin sahibi, turizmci Yücel Okutur tutkulu birçevre korumacı. Dalyan Resort mutfağındaki yağsüzücüsünden, cam, plastik, kağıt ve alüminyumgibi katı atıkların geri dönüşümü için kullanılanfarklı renklerde poşetlere kadar çevre korumayısağlayacak bütün donatımları titizlikle kullanıyor.Milli Prodüktivite Merkezi’nin bir yıllık bir çalışmasıiçinde doğaya daha az katı atık, minimumenerji ve su tüketimi ile ilgili proje ile “Verimlilik”ödülü alan Yücel Okutur aynı zamanda Dalaman,Ortaca, Köyceğiz Turizm Otelcileri ve Turizmİşletmecileri Birliği Derneği (DOKTOB)’nin kurucusuve başkanı.Onun, çöp ayrıştırılması, bitkisel yağ atıklarınıntoplanması, kentsel mimari ve peyzaj alanlarındagönüllü hizmetlerinin yanı sıra bu amaçla kurduğuSTK’lar doğal çevrenin korunması ve bölgeninalternatif turizm potansiyellerinin uluslararasıtanıtımı için çalışmalarını sürdürüyor. Bu projelerdenbiri Dalyan Çayı ve deltasının petro kimyaatıkları ile doğal yaşamı tehdit eden gürültü kirliliğindenkorunması için bu alanda günübirlikturist taşıyan teknelerin dizel motorlarının şarjedilebilen elektrik motorları ile değiştirilmesi.Etütleri üç yıl içinde gerçekleştirilen bu teknelerinilk örnekleri bugün kullanılmakta.Arkeolog Altan Türe’nin Köyceğiz-Dalyan ekosisteminitarih ve doğası ile tanıtmak için kalemealdığı “Doğanın Dehlizlerinde Tarihe Yolculuk”adlı rehber kitap Dalyan Resort Otelin sponsorluğundaKöyceğiz ve Ortaca Belediyelerinin katkılarıile basıldı.Nüfus artışı ve kırsal kesimden kentsel kesimeyaşanan göç, şehirleşmenin hızlı gelişmesi, nüfusunartması, tarımı ve tarım alanlarını daha önemlihale getirdi. Muğla ilinde kentsel dönüşüm vekırsal turizm konularında incelemeler yapmaktaolan Yücel Okutur’un en önemli projem dediğiorganik tarım ve organik köy projeleri konusundaçalışmaları devam etmekte.49


TARİH VE KÜLTÜREL MİRASA SAHİP ÇIKAN BAŞKANVeysel TiryakiAltındağ geçmişini günümüze taşıyarak yeniden yarattı. AltındağBelediyesi’nin Hamamönü, Hamamarkası ve Kale çevresinde gerçekleştirdiğirestorasyon çalışmaları gerçekten takdire şayan. Bir iki yıl öncesine kadarinsanların korkudan geçemediği sokaklar, şimdi yenilenen yüzüyle nostaljikbir hava estiriyor. Tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan belediyecilikanlayışıyla aslını koruyarak yapılan restorasyonlar Hamamönü’nü bir turizmmerkezine dönüştürdü. Hamamönü’nde tarih yeniden canlandı. İşte budeğişimin kahramanı Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki...– TRİLYE dergisi okurları için kendinizitanıtır mısınız?– 1965 yılında Bolu Dörtdivan’da dünyaya geldim.İlkokulu Dörtdivan’da, ortaokulu Gerede’de,liseyi ise Bolu’da okudum. 1984 yılında İstanbulÜniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandım.Okuldan mezun olduktan sonra, kısa bir süreMaliye Bakanlığı’nda Denetim Elemanı olarakgörev yaptım. Ardından kaymakamlık sınavınıkazandım. İçişleri Bakanlığı Mülki İdare Amiriolarak il ve ilçelerde kaymakam ve vali yardımcısıolarak görev aldım. 1992 yılında yerel yönetimleralanında mesleki incelemelerde bulunmaküzere 6 ay İngiltere'de kaldım 1998-1999 yıllarındaTürkiye ve Ortadoğu Amme İdaresiEnstitüsü'nde "Kamu Yönetimi Yüksek Lisans"programını tamamladım. İstanbul ÜniversitesiSiyasal Bilgiler Fakültesi’nde Kamu Yönetimialanında da master yaptım. Şu anda ise AnkaraÜniversitesi’nde doktora yapıyorum.2003 yılında İçişleri Bakanlığı Mahalli İdarelerGenel Müdürlüğü'nde Daire Başkanı olarakAnkara’ya tayinim çıktı. Ankara’ya geleli henüzkısa bir zaman olmuşken, Belediye Başkanlığıadaylığı için görevimden istifa ettim. 2004 yılındaAltındağ Belediye Başkanı seçildim. 2009 seçimlerindeikinci kez tekrar Altındağ BelediyeBaşkanı oldum. Halen aynı görevi yürütüyorum.– Altındağ’ın tarihteki yeri, Ankara için önemive vazgeçilmez olmasının sebebi nedir?– Bunun sebebi; bizim de hep söylediğimiz gibiAnkara’yı Ankara yapan değerlerin tümününAltındağ’da olmasıdır. Cumhuriyet dönemine aitpek çok manevi değer, 1920’li yıllarınAnkara’sına ait pek çok hatıra, o yılların en değerliilim insanlarının, milletvekili ve bakanlarınınoturduğu evler, Roma dönemine ait pek çok tarihideğer, tarihleri 800 yıl öncesine dayanan camiiler,dergahlar, türbeler, ayrıca tüm dünya tarafındanbilinen müzeler, ören yerleri Altındağ ilçesi sınırlarıiçerisinde yer alıyor. Yani Ankara tarihinintamamı Altındağ’da yatıyor. Bu nedenle Altındağ,Ankara için vazgeçilmezdir.Tüm dünyada, şehirlerin en değerli yerleri o şehrinen eski ve en tarihi mekanlarıdır. Altındağ’daAnkara’nın en eski yerleşim bölgesidir ve tarihiunsurları bünyesinde barındırması nedeniyle deçok değerlidir.51


– Altındağ-Hamamönü’nde yapılan restorasyonçalışmalarının amacı nedir? Çalışmalar nezaman başladı ve ne kadar sürecek ve bu günekadar neler yapıldı?Cumhuriyet dönemi Ankara’sının en önemli tanığıolan Hamamönü’nde restorasyon çalışmalarınailk olarak 2007 yılında İnci ve Dutlu sokaklardabaşladık. Yüzlerce evi kapsayan yenileme vesokak sağlıklaştırma projesinde, bölgenin çehreside inanılmaz biçimde değişti. Tamamı tescillibinalardan oluşan bölgede tüm elektrik ve telefontesisatı yeraltına alındı, sokak ve kaldırım taşlarıorijinaline uygun olarak yenilendi, evlerin dışcephe yenilemeleri de asıllarına uygun olarakyapıldı. Çalışmalarımız daha sonra diğer sokaklarada yayıldı. 7 sokakta restorasyon çalışmalarınıtamamladık Hamamönü bölgesinde. Şu andaHamamarkası dediğimiz bölge de proje kapsamınaalındı ve projenin sınırları iyice genişledi.Restorasyon çalışmalarının bitirilmesinden sonraçevre düzenlemeleri de yapılınca bir çöküntü bölgesi,bir turizm cennetine dönüştü.Buradaki evlerde insanlar oturuyor, sokaklardacanlılık, yaşam var. Ancak bakımsızlık bu güzellikleringözden kaçmasına neden olmuş. Projedahilinde yaptığımız sosyal donatı alanları, kafeler,kütüphaneler ve insanların oturabileceğimekanlar da açılınca bölge hem sosyal, hem kültürelhem de ticari olarak büyük bir kalkınma yaşadı.Restorasyon çalışmalarına ilk başladığımızda“Bir iki sene sonra burası cazibe merkezi olacak.Belki de insanların 150 yıl öncesinin sosyal yaşamınıteneffüs edebilecek. Turistik bir hareketlilikde başlayacak. Sonuçtan herkesin memnun kalacağınaeminim…” demiştim. Aynen böyle oldu.Bundan dolayı çok memnunum.Talatpaşa Bulvarı, Hacettepe ÜniversitesiHastanesi ve Mehmet Akif Ersoy Evi arasındakalan 15 bin metrekarelik alanda ise, istiklalMarşı Anıtı, tören alanı, geniş meydanlar, gezintive dinlenme alanları ile Kurtuluş Savaşı veCumhuriyet’in ilk yıllarına ait tüm değerleri korumaaltına aldık ve sahip çıktık.Bugün Hamamönü dünyanın her yerinden turistlerin,yabancı gezi kafilelerinin bir numaralı gezidurağı haline geldi. 2007 yılından beri yürütülenrestorasyon çalışmalarının sonucu olan“Hamamönü Kentsel Tasarım ve SağlıklaştırmaDestinasyonu” 2011 yılının “Avrupalı seçkin turistdestinasyonu” seçildi. Avrupa Parlamentosu tarafından2008’den beri düzenlenen Avrupalı SeçkinTurist Destinasyonu yarışmasının ödül töreniBrüksel’de gerçekleştirildi. Hamamönü’nü artıktüm dünya tanıdı. 2012 yılında ise bir ödül dahaaldık. Dünya turizm gazetecileri tarafından verilenTurizm Oskarı olarak adlandırılan Altın Elmaödülünü aldı Hamamönü.Şimdi Hamamarkası bölgesinde yoğunlaştırdıkçalışmalarımızı. Hamamarkası, Ankara’nın enönemli tarihi bölgesi olmasına rağmen yıllarcaihmal edilen, kaçak yapılaşmaya kurban edilen,tarihi binaları yıkılmaya yüz tutan bir bölge…Altındağ Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyonçalışmaları sayesinde gelecek kuşaklara taşınıyor.Onlarca bina tamamlandı. Şu anda görenlerin52


şaşırdığı bir durumda... Belediye olarak restorasyonçalışmalarını kendimize görev edindik.Hamamönü’nde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar başarılıolunca, restorasyona ağırlık vermemiz gerektiğine inandık.Bu amaç doğrultusunda Hamamarkası’nın restorasyonprojesini uygulamaya koyduk. Yakın zamandaHamamarkası tam olarak şekillenmiş, gün ışığına çıkmışolacak. Böylece, Hamamönü ve Hamamarkası birbütünlük oluşturacak. Buralarda yerli ve yabancı turistlergezecek, insanlar keyifle dolaşacaklar inşallah…– Hamamönü’nde bulunan “Sanat Sokağı” bölgesioldukça büyük ilgi çekiyor. Burayı hayata geçirmektekiamacınız neydi?– Dünyada şehirlerin en kıymetli bölümleri “old city”denilen, tarihi mekanların hayat bulduğu alanlardır. İştebu nedenle Ankara’da bir ilk olan ve AltındağBelediyesi’nin başlattığı restorasyon çalışmalarınınAnkara için ayrı bir önemi var. İnşaatı tamamlananSanat Sokağı da, Altındağ Belediyesi’nin tarihi korumaçalışmaları kapsamında değerlendirilmeli. 22 adet tarihiAnkara evinden oluşan Sanat Sokağı, BaşkentAnkara’yı kültür sanat alanında bir adım daha öne taşıyan,çok kapsamlı ve prestijli bir proje... Kültür sanatfaaliyetleri ile takdir toplayan çalışmalara imza atanAltındağ Belediyesi olarak, açtığımız tesislerle deAnkara’daki mekan eksikliğini gidermeye çalışıyoruz.Sanat Sokağı, Altındağ Belediyesi tarafından restorasyonutamamlanan Hamamönü’nde bulunan ve kaybolmayayüz tutmuş geleneksel el sanatları ile uğraşansanatçılara tahsis edilen konaklardan oluşan, yepyenibir sanat mekanı… Bu projeyle Ankara’ya yepyeni birsoluk getirmeyi amaçladık.22 tane tarihi Ankara evini kaybolmaya yüz tutmuş,geleneksel sanatlarla ve modern sanatlarla uğraşansanatçılara tahsis ettik. Bu konaklarda sanatçılar, hemüretim yapıyor, hem de kendi sanatlarının yeni kuşaklaraaktarılmasını sağlıyor, genç temsilciler yetiştiriyorlar.Ayrıca dönem dönem burada sanat festivalleri,sergiler gibi etkinlikler de düzenleyerek Ankaralıvatandaşlarımızın bu sanatçılarla buluşmasına aracılıkediyoruz.Sonuçta artık şunu görüyoruz ki; kültür ve sanatAltındağlı insanların öncelikler sıralamasında artık ilksıralarda yer alıyor. Çünkü bütün bu faaliyetler belli birbölgede, belli insanların beğenisine ve hizmetine sunulanfaaliyetler olmanın çok ötesine geçerek, lüksolmaktan çıktı ve Altındağ Belediyesi sayesinde vatandaşınayağına geldi.53


TÜRKİYE’NİN İLK AÇIK HAVA MÜZESİNE GEZİ...Karatepe AslantaşAçık Hava MüzesiYıllar sonra geçtiğimiz Baraj Gölü etrafında ormanlarla çevrili yoldangiderken, liseli bir genç olarak ilk defa piknik yapmaya gittiğim yerdegeçirdiğim 5 yıllık dönemi, çoktan emekli olmuş çalışma arkadaşlarımYusuflu Köyü’nün Cennetler Mahallesinde oturan Ömer, Ahmet Hasan,ve Fevzi’yi görebilmeyi, müzedeki değişiklikleri düşünüyordum.YAZI ve FOTOĞRAFLAR: Adil ÇULHAOĞLUTurizm Yazarı - FİJET Üyesi54


Adana-Kadirli’de 1973 yılında lisedenarkadaşlarla piknik yapmaya gittiğimizKaratepe Aslantaş Milli Parkı’nda müzeyiziyaret edip etmediğimi hatırlamıyorum. Amayıllar sonra üniversite eğitimimden sonra1984’te Karatepe Aslantaş Açık HavaMüzesi’ne tayinim çıkınca, müzeyi gezmeninötesinde, gelenlere refakat ederek gezdirmeyebaşlamıştım. Prof Dr. Halet ÇambelHocamla beraber çalışmanın ve kazı ekibininüyeleriyle beraber olmuş ve kazılara katılmanınheyecanını tatmış, unutulamayacak anılarbiriktirmiştim. Hocamın 1946 yılında geliportaya çıkardığı eserleri yeniden görmekanlatmak benim için zor ama heyecan vericiolacaktı.55


Geç Hitit dönemi (M.Ö. 8.yy) kalıntılarının bulunduğu,Ceyhan Nehri (pyramus) boyunca güneydeki ovalardanİç Anadolu’ya uzanan Akyol denilen KervanYolu üzerinde denizden 538 metre yükseklikte, güneybatıve kuzeyinden bazalttan yapılma aslan heykelleriylesüslü 2 girişi olan kale, kuzeyden ve güneyden gelenvahşi kavimlere karşı Adanava kralı Asitavatas tarafındanyaptırılmış, Asur kralı 5. Salamonsor ( M.Ö. 725 )ya da Asarhoddon (M.Ö. 680) tarafından yakılıp yıkılmıştır.Kalenin yaklaşık 1 km uzunluğundaki surlarıduvarları 2-4 metre genişliğinde 6 metreye yüksekliğindeve her 20 metrede yer alan 26 gözetleme kulesivar.Kalenin iç kısmında bulunan 2 adet binanın temelkalıntısının bir saraya ait olduğu tahmin ediliyor.Kuzey Kapı girişlerinde bazalt kayadan yapılma aslanheykelleri, sfenksler, rölyefler Güney Kapısında yeralanlardan daha iyi durumda. Güneydekilerin bir kısmıvadinin dibinden parçalanmış halde bulunup çıkartılmış.Her iki T biçimli anıtsal kapı girişinin sağ ve soltarafında bulunan odalarda bazalt kayalara yapılmışrölyeflerde av sahneleri, ziyafet sahneleri, güneş tanrısı,Bereket tanrısı, adak ve dini merasimler ile palmiyeağacı altında ayakta çocuğunu emziren kadın figürüdikkat çekicidir. Güney kapıdan girilince iç tarafta 3metre boyunda fırtına tanrısının heykeli yer alıyor.Her iki kale kapısındaki aslan heykelleri ve bazalt rölyeflerdeFinike ve Hitit hiyeroglif yazıları yer alıyor.Aynı metni içeren yazıtlar sayesinde, Hitit hiyeroglifyazısı ilk defa burada çözülmüş.Adanava Kral Asativatas’ın konuşmalarını içeren metinlerde“Adanava memleketini gün doğusuna,gün batısına genişlettim. Komşu krallarlaiyi geçindim, karşı koyanları ezdim. Bollukettim. Açları doyurdum. Silahlı erkekleringezemediği yerlerde genç ve güzel kadınlarkirmen eğirerek yalnız başına huzur içindegezmelerini sağladım. Kim benim yaptığımkaleyi yıkar, kurduğum düzeni bozarsa,tanrı belasını versin. Yalnız benim adımölümsüzdür, güneş ve ay gibi…” sözleridikkat çekicidir.


Adana’ya 130 km, daha sonra Osmaniye’yebağlanan Kadirli’ye 22 km uzaklıkta yeralan Aslantaş tepesindeki eserlerin ilkbulundukları alanda aynı yerlerindekorunması ve sergilenmesi amacıyla ülkemizinilk Açık Hava Müzesi burada kurulmuşve müze ve çevresindeki tarihi, kültürelve doğal çevreyi korumak ve yaşatmakiçin 7715 hektarlık alan 1958 yılında millipark ilan edilmiş. Müzenin bulunduğutepeyi çevreleyen Aslantaş Barajı Gölü veHidroelektrik santrali de burada yer alıyor.Bu gün baraj gölüyle çevrili bir yarım adahaline gelen Açık Hava Müzesi’nde, birkapalı müze binası inşaa edilmiş. HemAslantaş Kalesi hem de karşı yamaçtakiDomuz tepe mevkiinde yapılan kazılardaortaya çıkarılan çeşitli dönemlere aitküçük buluntular sergileniyor. 1946 yılındanitibaren Bossart, Bahadır Alkım veHalet Çambel ile kazı ekibinin yürüttükleriçalışmaları hikaye eden fotoğraf sergiside bu müzenin belki de en ilginç köşelerindenbiri köşesini oluşturuyor.


Hocam Halet Çambel’i sorduğumda İstanbul’daolduğunu söyleyen genç görevli arkadaşlarımdanbendeki telefon numarasından farklı birnumara alıp aradığımda, karşıma tanıdık bir sesçıktı. Kazılardan tanıdığım Arkeoloji öğrencisiMurat Akman’dı yıllar sonra sesini duyduğum.Murat Akman’a Hocama selam ve saygılarımıiletmesini rica ettikten sonra, çalışmaların sondurumunu öğrenmek istedim. “Kazı çalışmalarınıbitirdikten sonra restorasyon ve müzekurma çalışmalarını yürüttük son yıllarda.Şimdi, Hocam Halet Çambel ile yoğun biryayın çalışmaları içerisindeyiz” diyerek gelinennoktayı özetledi, Murat Akman.Müzeden ayrılıp, piknik alanındaki park yerinegeldiğimde, yeşillikler arasında uçsuz bucaksızgölün manzarasını seyre daldım, bir süre. Yıllaröncesine göre iyi düzenlenmiş, piknik alanları,masaları, çocuk oyun parkı ve iskeleye bağlıbir gezi teknesi vardı. Çalışma arkadaşlarımdanen kıdemlisi Ömer Karaca’nın çayını içmek içinCennetler Mahallesine yola çıktım. Ömer’i herzaman ki gibi dinç bulmak, yıllar öncesine uzanananılarımızı tazeleyen sohbetimiz ikimizi desevindirdi. Vedalaşıp Kadirli’ye doğru yolakoyuldum.Fidanlık olarak bıraktığım orman alanının çeşitçeşit ağaç ve bitkilerle bezenmiş bir orman halinegelmiş olduğunu görmekten sevinç duyarakKadirli’ye doğru yola koyuldum. Yol kenarında3-5 koyununu otlatan ve kirmeniyle yün eğirenbir kadını görünce, Kral Asitavatas’ın sözleriaklıma geldi.facebook.com/brazilosonlinetwitter.com/brazilosonlinepinterest.com/braziloswww.brazilos.com


Bir önceki sayıda önsöz yazımın altındaAvusturya’nın dünyaca ünlü pastanesi Demelve onun sahibi Do&Co Yönetim Kurulu BaşkanıAttila Doğudan vardı.Demel’de bir gün boyunca TRT Türk’te yayınlanacak“Dünyanın Türk Şefleri” programının bir bölümünü çekmiştik.İç mimarların, heykeltıraşların düğün pastası için saatlerce çalıştığınıgörünce çok duygulanmıştım. Amerika’dan bir doğum günü pastasiparişi ile ilgili çalışma yapılıyordu. Tamamlanınca New York’a gönderilecektipasta.Avusturya kraliyet ailesinin pastanesi sayılan Demel artık bir Türk işadamının.Kafamdaki bu güzel iz düşümler hiç silinmedi. Acaba diyordumTürkiye’de benzeri çalışmalar olur mu? Bu arada Serdar Bey ile tanıştım.Kısa bir sürede 29 şubeye ulaşıp Erciyes Börek’i iyi bir markayapan, vizyon sahibi bir işletmeci.Bir gün beni davet etti Erciyes’in merkezine. İstanbul yolundaki imalathanedebeni ayrı bir sürpriz bekliyordu. Yan tarafa Pastannecim adıaltında yeni bir konsept yaratmış Serdar Bey’in eşi Özge Hanım.Viyana’da gördüklerimin fazlası var azı yok. Gerçekten şok oldum.Mutluluğumu, sevincimi gizleyemedim uzun bir süre. Özge Hanımkendini adamış bu işe. Belli ki güzellikler gelecek yakında.Sadece doğum günleri, evlilik yıldönümü, düğün gibi özel günler içinyaratılan bu konsept kısa sürede büyük ilgi gördü. Gerçekten bugüzelliğe, bu şıklığa şaşırıp şapka çıkaracaksınız.Daha fazlası anlatılmaz ancak yerinde yaşanır.pastannecimErciyes İş Yerleri Sitesi Macun Mah. 187. Cd. No: 9Macunköy / Ankara • Tel: 0.312 387 1 333-387 3 00060


KARUM MİS KOKUYORAlain Corbin’in “Kokunun Tarihi” adlı eserini okuduktan sonra burnumun kıymetinibir kez daha anlamıştım. Beyne en yakın olan organımız tatille ilgili kararlardada öncü görevini yapmaktadır. Ankara’nın klasik AVM’lerinden Karum, ünlümarkaların, ünü dünyaya yayılmış göz doktoru Bülent Barlas’ın, Nejat Optik’in,saatçi Modern Saat’in yeridir aynı zamanda. İnsanların güvenini kazanmış önemliisimler gün geçtikçe Karum’un cazibesini arttırıyor.62


Son zamanlarda Karum’a gidiş nedenlerime biryenisi daha eklendi. Mehtap Hanım’ınInnocence mağazasının güzel kokularınıKarum’un güvenlik kontrolünden geçer geçmezhissediyorum. Ayaklarınız değil burnunuz götürüyorsizi Innocence’a.Dedim ya kokunun çok büyük önemi var benimhayatımda. Kokusundan hoşlanmadığım çok şeylerdenvazgeçerim hemen. Kokularda geçmişiandıran ve ne olduğunu bilmediğim bir şeyler var.İnsanlarda sevgiyle bağlandıkları yerlerin, pişmanlıkduydukları olayların anısını canlandırabileceken güçlü şey kokudur. Sevilen yerleri, özlenendurumları, kalpte çok derin izler bırakan amahafızada yer etmeyen anları bu denli hatırlatanbaşka hiçbir şey yoktur.Menekşe kokusu, artık geçmişte kalmış birçokbaharın coşkusunu yeniden yaşatır.Lavanta Beyoğlu’nu, hanımeli <strong>Trilye</strong>’nin yaz akşamlarınıhatırlatır hep.Çiçek açmış ıhlamurların hayatımın hangi olayınatanık olduğunu ben de bilmiyorum. Ama nezaman ıhlamur kokusu alsam içimde derin uykudaolan duyguların harekete geçtiğini, yaşadığımgüzel günlerin anılarının canlandığını hissederdim;kalbim ile aklım arasında bir perde vardı vebu perdeyi aralamak kimi kez mutluluk kimi kezde acı vericiydi.


Beni bu duygusal anlara götüren konu,Mehtap Hanım’ın Ankara’ya kazandırdığıInnocence mağazası. Ne zaman gitsem neleralacağımın stresine giriyorum. Rengarenk,dayanıklı ve süper kokulu sabunlar. İyi kigetirdi bunları. Her seyahatte büyük bir ağırlıkteşkil ediyordu valizimde. Kurtulduk ağırbir yük taşımaktan. Hediye alırken de tercihediyorum rengarenk kokulu sabunları.Innocence, Karum’un havasını değiştirdi.Artık mis gibi kokuyor Karum, gelecektekigüzel günlere davetiye çıkarıyor, umut veriyor,kokuları oluşturan çiçeklerin ruhumuzunateşini fitillemesine yardımcı oluyor.İyi ki varsın.Süreyya Üzmez64


BİR PORTREONA “ŞÜKRAN” BORÇLUYUZNaci BakırdağYargıcın sandalyesini rendeleyip tamir edenmarangozun çok özenle çalıştığını görenlerneden bu kadar uğraştığını sormuşlar. İşini titizlikleyapan marangoz şu cevabı vermiş:“Sandalyeyi çok iyi yapmaya çalışıyorum. Gününbirinde üstünde ben de oturursam rahat edeyimdiye…”Hayatın garip bir cilvesidir ki belli bir süre sonra, omarangoz hukuk okuyarak gerçekten yargıç olmuşve kendi yaptığı sandalyeye oturmuştur.Hayatta büyük başarıların elde edilmesinde, tesadüfünve şansın çok az payı vardır.Bazen atılganlık, istenen sonucu alabilirse de engüvenli başarı yolu, çalışma ve sabır yoludur.Başarılı insanlar ayrıntılardan nefret edenler değil,o ayrıntılar üzerinde dikkatle çalışanlardır.Ünlü ressam Nicolas Poussin, başarısının sırrınışöyle açıklar: “Yaptığın her işi, en iyi şekilde yapmayagayret et!” Bir arkadaşı, ona İtalyan ressamlarıarasındaki büyük şöhreti nasıl yakaladığını sorduğundaPoussin şu cevabı vermiştir: “Çünkü benyapılması gereken hiçbir şeyi ihmal etmedim.”Genelkurmay Başkanlığı Stratejik EtütlerDairesi’nde çalışan eski mesai arkadaşım MaksudeErsoyu bir sohbet sırasında çok iyi bir kuruyemişçidetaptaze kahve çektirdiğini anlatmıştı. Haftanınbirkaç günü Gençlik Caddesi’ndeki dükkana öğlearası yürüyerek gider, kahve alıp gelirdi. Hiç üşen-66


mezdi. Kafamın bir köşesine attım bu konuyu.Birkaç ay sonra Anıttepe’de Jandarma SosyalTesisler Müdürü arkadaşım İrfan Kaya’yı ziyaretegittim. Biraz yemek sohbeti yaptıktan sonra nezaketinihiç azaltmayıp beni her zamanki gibi kapıyakadar uğurladı ve uzaktan dükkanı gösterdi.HEP KALABALIKTIŞaşılacak bir durumla karşılaştım. Kuruyemiş dükkanındadışarıya taşan bir kuyruk vardı. Kuyruğunüçüncü sırasındaki beyefendiyi hatırlamaya çalıştım.Çok tanıdık bir sima idi: Eski Milli EğitimBakanı Hikmet Uluğbay. Kuyruktakiler değişikkalem ürünlerden fazlasıyla satın aldıkları için ilerlemeçok yavaş oluyordu. Ben de kuruyemişçidekuyruk mu beklenir diye vazgeçtim. Bir pazar günükarar verip o olağanüstü lezzetteki kuruyemişlerdenaldım. Tabii ki protein içeren fıstık, badem veceviz ağırlıklı!Şükran Kuruyemiş’in sahibi Naci Bakırdağ, çokuzun yıllardır tanıdığım, işine aşık, babacan tavırlarıyladikkat çeken biriydi. “Ne yaparsan yap, en iyisiniyap” ibaresinin tam tanımıydı. Heyecanının hiçazalmadığını dükkanına her gidişimde hissediyordum.27 yıl önce dükkanını açmak için gerekli sermayebulamadığından ama çok istekli oluşundan dolayıkara kara düşünürken komşuları Şükran Teyze’ninsıcak eli kendisine uzandı. Bu sıcak yakınlığı unutmayanNaci Bey dükkanına “Şükran” ismini koydu.SEÇME ÜRÜNLERSade, az kavrulmuş ve çok kavrulmuş şekilde amaher ürünün yöresindeki en iddialısını satan NaciBey, ay çekirdeğini İnegöl’den, bademi Datça’dan,kabak çekirdeğini Ürgüp’ten, fındığı Giresun’dan,cevizi Çorum İskilip’ten, leblebiyi Tavşanlı’dan,çam fıstığını Gaziantep’ten alırdı.Amerika’da yaşayan ünlü Doktor Mehmet Öz’ün birzamanlar kuruyemiş önerisini fazla abarttığını vesatışların çok hızlandığını ama bundan da müdavimmüşterilerine hizmet verememe korkusunuyaşadığını dile getiren Naci Bey’in müdavimleri arasındaSüleyman Demirel’den Can Dündar’a kadarpek çok ünlü vardı. Yurt dışı seyahatlerimde tanıdıkyabancı dostlarıma Naci Bey’den aldığım kuruyemişlerihediye olarak götürdüğümde ufak bir notdüşüyordum: “Aman parmaklarınıza dikkat edin!”Alacağı ürünü seçerken hiç üşenmeden Datça’dakien ücra köylere bile giden Naci Bakırdağ’ın çocuklarıDuygu ve Berk babalarının en yakın destekçileriydi.Ne zaman dükkana uğrasam Berk’in yakınilgisiyle karşılaşırdım.Dünyanın en iyi kuruyemiş dükkanlarına Paris’terastladım. Yüzlerce çeşit kuruyemiş çok özelsunumlarla satışa sunuluyor buralarda ve astronomikfiyatlarla. Ama hiçbirisi Şükran’ın yanına yaklaşacaknefasette değil.İŞİNİ ÇOK SEVERDİNaci Bey kuruyemiş hazırlamaktan müthiş keyifalmaktaydı. Ama balığa karşı ayrı bir tutkusu vardı.Bir teknesi vardı. Sık sık balık yakalamaya ve yorgunlukatmaya giderdi.Bildiğiniz başarılı insanları inceleyin, çevrelerine deyaydıkları bir motivasyon enerjisi olduğunu göreceksiniz.Yaptıkları işlerde heyecanlı olmakla kalmazlarsizi de heyecanlandırırlar. İşte ne zamanŞükran Kuruyemiş’e uğrasam elindeki kuruyemişküreğiyle çalışan Naci Bey’i görünce benim deheyecanım ondandı.Haziran ayında yine bir kuruyemiş krizim tutuncasoluğu Şükran’da aldım. Ama son birkaç gidişimdeNaci Bey’i göremeyince merak edip sordum. Miderahatsızlığı olduğunu öğrenince çok üzüldüm, telefonlaarayıp hatırını sormak istedim. “Telefonu açamıyoroğlu bakıyor” denince durumun ciddiyetinianlamıştım. Fakat bir gün sonra telefon çaldığındaekranda Naci Bey’in ismini görünce oğlunun banakötü bir haber vereceğini sezinlemiştim. 15 Hazirancumartesi günü amansız mide rahatsızlığını yenemeyenNaci Bey’i gözyaşlarıyla uğurladık. O, yaşantımızdaen önemli unsurlarından biri olan kaliteyive kaliteli hizmeti sundu bize hep. Unutmamızmümkün değil.Varlıklı olmak mı, var olmak mı? Sen hep var olacaksınve biz de sana hep şükran duyacağız. Rahatuyu Naci Bey.Süreyya Üzmez67


FENERBAHÇE’NİN PARLAYAN GENÇ YILDIZIFenerbahçe’ye geldiği ilk sezonda forma şansıbulan ve şansını sonuna kadar çok iyi birşekilde kullanan Salih Uçan’ın arka planına uzanalımve daha yakından tanıyalım… UEFAKupası’nda takımına yarı final kapısı açan bu gençnasıl geldi buralara?2007’de Marmaris’te 13 yaş minikler turnuvasınakadar gidiyor öyküsü Salih’in. Bu turnuvada kıvırcıksaçlı bu ciddi ama sempatik çocuğu izleyenBucaspor altyapı yetkilileri keşfedince, İzmir kaçınılmazoluyor.Leylek bacaklı ve kıvırcık saçlı bu teknik özellikleriçabucak sivrilen çocuk, çok geçmeden artık 17yaş altı milli takımındadır. Milli Takım hocalarındanAbdullah Ercan’ın gözüne zor girer ama kapasitesinindaha da yüksek olduğuna inanılır sonradan…Türk U20 Milli Takımı’nı Dünya Kupası’nahazırlayan Feyyaz Uçar ise onun önsezi yeteneğineve forvet arkasındaki pres gücüne hayran kalmıştır.Nitekim, Fenerbahçe formasını giydiğinde uluslararasımaçlarda bile sakin ve soğukkanlı kimliğiylerakipten ileride nasıl tereyağından kıl çeker gibifaulsüz top çaldığını izledik.Salih’in sakinliğinin altında yatan bir ders var;2011’de U17 Yaş altı Avrupa Şampiyonası elemegrubundaki İzlanda maçında saçma sapan şekildegördüğü kırmızı kartla 10 kişi kalan Türkiye maçıkaybeder ve finallere gidemez. Yaptığı gereksizhareketle kırmızı kart gören ve kötü bir sonucazemin hazırlayan Salih, çok pişman olur ve o günsöz verir artık sakin ve dikkatli olacağı konusundakendi kendine de hocalarına da…Salih, henüz 14’ündeyken okul takımıylaKonya’daki bir turnuvaya gider Buca’dan ve kendisiniburada görüp beğenen Fenerbahçelilere olumluyanıt veremeyeceği için üzgün olduğunu,Bucaspor’la anlaştığını deklare eder.Ancak, kader ağlarını örmektedir. Salih, henüz17’sindeyken ikinci resmi maçında Bucaspor formasıylaoyunun bitmesine üç dakika kalaSaracoğlu’nun çimlerine ayak basar. O maçtaBucaspor renktaşını deplasmanda 2-1 yenmiştir.İşte o gün, Fenerbahçeli yöneticilerin gözü bukıvırcık saçlı çocuktadır. Öykü böyle gelişir vesonunda Okan ve 1 milyon 550 bin Avro karşılığında,Salih Saracoğlu’nda Fenerbahçe formasınıgiymeye, üstelik daha 19’unda ve ilk sezonundatakıma ciddi katkı sunmaya başlar. Performansıyla,takıma hayat veren attığı kritik gollerle adındansöz ettirmeye, futbolseverlerin beğenisini kazanmayabaşlar.Ancak, Salih’in özgüvenle Fenerbahçe formasını bukadar rahat taşımasında bir etken var ki, altını çizmedenolmaz. Aykut Kocaman, antrenmanlardaSalih’le özel olarak ilgilendi, ona güvendi. O daenerjisini doğru kullanarak sahada basmadık yerbırakmaması ve top çalabilme özelliğiyle, güzelşutlarıyla, isabetli paslarıyla hocasını mahcupetmedi. Dahası, takımdan ağabeyleri Kuyt veMiereles de ona çok yardımcı oldular. Tesislerdeyaşayan ve bütün hayatını kulüpte geçiren Salih,özel yaşamına da özen gösteriyor ve sempatik kişiliğiylemoral desteği fazlasıyla görüyor.UEFA’nın final maçı sonrasında açıkladığı istatistiklerdeadından övgüyle söz edilen ve “geleceğinümit veren en iyi sekiz futbolcusu” arasında gösterilenSalih, şimdiden uluslararası arenada da izlenecekbir futbolcu olmuştur.Salih, önümüzdeki sezondan itibarenFenerbahçe’nin ve A Mili Takım’ın değişmez futbolcusuolacak, uzun yıllar Türk futbolunda vebelki de uluslararası ortamda adından söz ettirecektir.Kendisinden beklentim budur.Muzaffer Ayhan KARA68


Doç. Dr. B. Nazan WALPOTHBern Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji ABD Öğretim Üyesinazan.walpoth@insel.ch100 YaşınıDevirenler KulubüDünyanın yaşayan en yaşlı insanı Japon Jiröemon Kimura geçen ay116 yasında vefat etti.yaşındaki aktif, çok bakımlı hanım hastam ile94girişim gerektiren kapak rahatsızlığını konuşuyordum,refakatindeki bey için, “Eşiniz de gelebilirkonu önemli detaylı konuşup ne yapacağımıza, risklerigöz önünde bulundurarak birlikte karar verelim”dedim. “O benim erkek arkadaşım dışarıda bekleyebilir”dedi. Konuşma sırası iki kez saate bakan hastam“Lütfen açık ameliyat olsun; ben uzun vadeli iyi çalışanbir kapak istiyorum” dedi. “Hem şimdi acelem vargitmem gerek, erkek arkadaşım ile Tango kursumuzvar” dedi. Gülümsedim. İstediği oldu ve ameliyat sonrası3 gün gibi kısa bir zaman diliminde eskisindendaha fit hiç bir rehabilitasyon programına gerek duymadanhastaneden ayrıldı. İsviçre’de çalıştığım üniversitehastanesinde yaşadığım bu olay inanın ki nadirbir durum değil. Burası erkek ortalama yaşı 80.3 yıl,kadın ortalama yaşı 84.7 yıl olan bir yer. (Türkiye’dekadın için 76 yaş, erkek için 72 yaş 2012 İstatistikleri)Günlük programları çok dolu olan bu fit yaşlı insanlarınsağlık kontrolleri için günlük aktivitelerinin yanındazaman bulmak genelde çok zordur.Hepimizin hayali değil midir (yaşlı) Lucas Cranachìn “gençlik havuzu” tablosunda ifade ettiği şekildehavuza yaşlı girip genç dinamik olarak yine çıkabilmek.Sonsuz yaşam, ölümsüzlük hayali olsa da 100yaşını devirenler kulübüne girebilmek birtakım faktörlerebağlı.Kyotango’dan gelen Kimura’nın 7 çocuğu, 14 torunu,25 torunun çocuğu ve 14 torunun torunu vardı. 45 yılpostacı olarak çalıştıktan sonra emekliliğinden sonrada 90 yaşına kadar kendi tarlarında çalışmaktaydıKimura.Kayıtlara geçen en yaşlı insan 122 yaşında vefat edenFransız Jeanne Louis Calment (1875-1997) dir. 13yaşında Vincent van Gogh ile karşılaşmış, kızını çokgenç yaşta daha 36 yaşındayken kaybetmiş biriMadame Calment. 80 yaşında eskrime başlamış, 100yaşına kadar bisiklete binmiştir. Sigara yanında bolmiktarda çikolata ve şarap içermiş. Nihayet 110 yaşındaevi yanınca (düşkünlükten değil) yaşlılar evine gitmeyikabul etmiştir.Romalılar zamanında insanlar ortalama 22 yıl, ortaçağda 33 yıl, 19 yüzyılın başında 49 yıl yaşıyorken,günümüzde insanlar ortalama 70-80 yıl yaşayabiliyorlar.Günümüzde Orta Avrupa’da doğan bir bebek %50şansla 100 yaşına gelebilir. Halihazırda 5000 insandanbiri 100. doğum gününü kutluyor, 7 milyon insandanbiri 110 yaşını görebiliyor. 90 yaşındakiler günümüzdefutbol oynuyor ya da maraton koşusuna katılabiliyor.Bu durum çevresel faktörlerin iyileşmesi, tıbbın ilerlemesiyanında kişilerin genleri ve yaşam stili, yaşamabakışı ile çok yakından ilgili.Yaşlanma neye bağlıVücudumuz sayısız hücreden oluşmakta. Bu hücrelerdeğişik süre yaşamakta. Ölen hücrelerin yerine yenilerigelmekte. Çoğu hücre sınırlı bölünebiliyor. İlerleyenyaşla ölen hücrelerin yenilenmesi zayıflamakta veyahücreler yenilenememekte ya da yerine hastalıklı hücrelergelişip hastalıklar oluşmakta. Yaşlandıkça hücrerejenerasyonu mekanizmaları da iyi çalışmamakta.1960’lıyıllarda Hyflick isimli araştırmacı hücrekültürlerinde insan hücresinin en fazla 50 kez bölüne-70


SAĞLIKbildiğini gözlemlemiştir. 20 yıl sonra araştırmacılarhücre bölünmesi sırasında DNA’nın çift kata çıktığınıve her seferinde bir parçasının yok olduğunu bulmuşlar.Kromozom şeklinde hücrede görülen DNA’nınson kısımları yani Telomerler kodlanmayan DNAolup DNA-Polimeraz enziminin bağlanma yeridirler.Bu DNA-Polimeraz enzimi genetik kodun hücrebölünmesi ile iki katına çıkmasından sorumludur. Herhücre bölünmesinde telomerler kısalır ve DNA-Polimeraz enzimi için artık bağlanma yeri kalmayıncayakadar bu durum devam eder, bu aşamadan sonraartık hücre bölünemeyecektir.Diğer neden oksidatif strese fazlaca maruz kalma ileilgili hücre yıpranması. Böylelikle hücre dolayısıylaorganizma yaşlanmakta. Fakat fiziksel hareket ile oluşanoksidatif stresin iyi etkisi var, insülin rezistansınıbaskıladığı ve vücudun diğer oksidatif stres yapıcılarınakarşı direncini artırdığını gösterilebilmiştir.Fiziksel aktivite ile gelen iyi oksidatif stresin iyi etkisidışarıdan alınan Vit C, Vit E ile azaltılmaktadır. Ekvitamin alanlara duyurulur.İyi genler mi? İyi yaşama mı ?Yaklaşık 150 SNPs (snips, single nucleotide polymorphism)den yola çıkarak uzun yaşama ile ilgili 70gen tanımlanmıştır. Bunlardan 3’ü en çok bilinenlerdir:APOE (aynı zamanda Alzheimer ile bağlantılıolan gen), EXO1 (DNA onarımını güçlendiriyor),FoxO-gen (hücrenin enerji bilançosundan, insülinregülasyonundan sorumlu).Avrupa, ABD ve Japonya’da pek çok 100 yaşındakiinsanda bu genlerin çeşitli varyasyonları görülmektedir.80-90 yaşına gelenlerde %70 çevresel faktörler%30 genlerin etkisi olduğu düşünülüyor. 100, 110yaşına gelenlerde genlerin ağırlığı daha baskın.Genlerin yanında yaşam stili, hayata bakış ve sosyal(fiziki ve manevi) entegrasyon çok çok önemli.Max Plank Enstitüsü’nden gelen bir araştırmaya görebeklenen yaşımızı daha hayatın ilk yıllarında %10kadar etkileyebiliyoruz. Sonra sosyal ve ekonomikfaktörler, eğitim ve yaşam stili önem kazanıyor. Bufaktörlere %65-70 kadar yaşlanabilmeniz ile ilgili.Genlere düşen pay ise sadece %25-30 kadardır. Bunagöre 70 yaşında bile olsanız sigarayı bırakmanızyaşam uzunluğu açısından size fayda verebilir.Japon Okinawa adasında yapılmış çok inceleme var.Dünyada en çok 100 yaş civarı insan burada yaşıyor.İyi beslenme ve hareket etme yanında insanların biruğraşısının olması, toplumda saygı görmesi ve de sosyalbir ağa dahil olmasının (aile, arkadaşlar, dernekler)önemli olduğu gösterilebilmiş. Araştırmacılaraynı sonuçları 90 yaş üzeri çok insanın yaşadığıSardunya adasındaki çalışmalarında da gözlemlemişler.Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji bölümünde yapılanbir araştırmaya göre ülkemizde son yapılan nüfussayımına göre 100 yaşın üzerinde olanların sayısı inanılacakgibi değil ama 33 binin üzerinde. Bunlardanen dikkat çekeni Aydın'ın en büyük ilçesi Nazilli. Builçede 90 yaş üzeri tam 161 kişi var. Bunlardan 48'i100 yaşın üzerinde durumunda. Aktivite, optimisthayat felsefesi, paraya önem vermeme ve onlarıkucaklayan iyi bir sosyal çevre, sağlıklı bir yaşam stilibu yaşlıların ortak paydası olarak tanımlanmış.Heidelberg Üniversitesi’nden (C. Rott et all.) gelen biryaşam kalitesi araştırmasına göre 100 yaşındakiler 40-60 yaşındakilerden hiç farklı hissetmiyor. Geleceğiplanlıyorlar, çok becerikli olarak zorluklar ile baş edebiliyorlar.Hayata karşı bakış açıları pozitif, hedeflerivar ve hayatın güzel şeylerine konsantre oluyorlar.Uzun sağlıklı genç yaşama yanında,uzun yaşlı sağlıksız yaşamakYaşlılık bilimcileri (Gerontologlar) nin artık hedefi buinsanları uzun yaşatma yanında sağlıklı olarak uzunyaşatabilmekte yatıyor. Yaşlılıkta sağlıklı kalabilmeninprevansyonu orta yaşlılık devrinde başlayan programlarile desteklenmektedir.Bunun hem sosyal hem de ekonomik nedenleri var,yatalak durumdaki yaşlıların ailelerine, ülkelerininbütçelerine getireceği yük korkutmaktadır. Ekonomistleruzun emekli maaşı alanların ülke bütçelerinegetireceği yükün karamsar tablosunu çiziyorlar.Böyle giderse emekli maaşlarının düşmek zorundaolacağı, 70-80 yaşından sonra da çalışmak zorundakalınacağına insanları hazırlıyorlar. Özellikle “babyboomer”lar (1950 ile 1965 arası doğanlar) kendilerinişimdiden hazırlamalı diyorlar.60 yaş üzeri nüfusu 10 milyon olan Türkiye en hızlıyaşlanan ülkeler sıralamasında 2. sıradadır. 2050’de60’i geçecek nüfusun: 30 milyon, bakıma muhtaç olacakyaşlı sayısı: 15 milyon olacağı hesaplanıyor. Bukonuda devletlere yaşlıları koruyan, gözetleyen uzunvadeli iyi bir strateji belirleme düşmekte.71


73Now in English


Famous People Visit <strong>Trilye</strong>EVERYBODY’S ELDER BROTHERSyzmanski turned bright red and responded,“I was actually quite offended to saysuch a thing. But I swore on the holy bookthat I would tell the truth.”Hikmet Çetin has served at the highestlevels of responsibililty, but as he rose topower, he never lost his modesty, and is anincredibly valuable politician. After graduatingfrom the Social Sciences Faculty ofAnkara University, Çetin began his duties atthe State Planning Organization, where heprovided analysis on many countries, includingthe United States. Later, he completedhis Master’s Degree at Williams College inthe United States in DevelopmentEconomics.SUCCESSFUL MINISTRYOF FOREIGN AFFAIRSIn the 1940s, Notre Dame midfielder Szymanskitestified as a witness in a case.The judge asked, “Are you playing for Notre Damethis year?”“Yes sir.”“In what position?”“Midfielder sir.”“How good are you at playing as a midfielder?”Szymanski shuffled a bit and said, “Sir, I am the bestmidfielder that Notre Dame has seen to date.”In the courtroom, coach Frank Leahy took his place,and was shocked. Szymanski was always humble, aplayer who never recognized his own value.After the deposition, Szymanski retreated to a corner,and was asked why he responded in such a way.In 1988, he was a researcher on the subjectof Planning Models at Stanford Universityin California. After serving as a professorat Middle East Technical University, between1991 and 1994, Hikmet Çetin trulyshined, as he became the Minister ofForeign Affairs, and the envy of the opposition.Everyone was his fan. Between 1997 and 1999,it cannot be denied that as President of the GrandNational Assembly, Çetin created a structure thatembraced all people of the world. Because of theinfrastructure and equipment, General Secretariat ofCHP (Republican People’s Party), Çetin held a specialplace as a type of head advisor to President SüleymanDemirel’s foreign policy.FISH TO AFGHANISTANFor being born in a city without a seaside, HikmetÇetin is quite fond of fish and seafood. In January of2004, he began his dutes as Senior CivilianRepresentative of NATO in Afghanistan. On a lunchoccasion with me once, with the same kindness as74


always, the time came for our farewell.I said to him, “I will not leave you withoutfish in Kabul.” On a special occasion,I sent him a package of sea bass sofresh, as if it were just caught, thatwhen he opened it, he was so happyand immediately called to thank me.Hikmet Çetin always utters the words,“Stability equals success.” Çetin, who isthe most experienced name in Turkishpolitics, and is the most unique namethat everyone calls on for subjects thatare ever present.WISDOM IN WORKOnce upon a time, when thePresidential elections were at a hopelessdeadlock, the first name to come tomind in the parliament was HikmetÇetin.“Who should head the CHP?”“Who can save the left?”“Who is the most reliable name inNATO?”“Who should go to Afghanistan?”“Who should Sarıgül establish theparty with?”“Who should head the HighCouncil for the Prevention ofTerrorism?”“Who should be the head of theFootball Federation?”“Who should be the head ofBeşiktaş?”The answer to these and other suchquestions was always, “Hikmet Çetin”.What a great feeling to be the namethat is called upon for any subject, tobe a big brother to everyone.Let alone the fact that people likeHikmet Çetin are a rare find in ourcountry, in the best of times and worstof times, we are glad to have our elderbrother, Hikmet Çetin....AND THE SWANSRETURNED TOTHEIR HOMEThe swans of Kuğulu Park, which was the location of theTaksim Gezi Park protests in Ankara, that were transferredout of the park to protect them from the gas that was usedby the police have been returned to their home after 40 daysat Ördekli Park. Çankaya Mayor Bülent Tanık released themto the pond one by one. Mayor Tanık said, “It is just asimportant for these swans to be returned to the home thatthey have missed as is for Ankarans. For every Ankaran, thispark is a memory, a mark of history.”THE PARK OFTHE STRUGGLE FOR FREEDOMIn mentioning that Kuğulu Park, which has a 40 year historyof being a park of love, Mayor Tanık emphasized that thepark is now a park of the struggle for freedom, stating, “Asmany other cities in Turkey, Ankara is without a main square.Nonetheless, the youth have given the parks a new identity.I view the clever movement to change the parks intospaces for discussion and resistance spaces with respect andadoration.”75


Famous People Visit <strong>Trilye</strong>FAMOUS JAPANESE FASHIONDESIGNER VISITS TRİLYEOn the evening of Thursday, May 2,Japan’s most famous fashion designerWanibuchi Mieko and JapanesePresident Shinzo Abe’s HeadConsultant Isao Iijima visited <strong>Trilye</strong>.Before the President arrived, Mieko,who operates in Tokyo’s most importantneighborhood of Ginza, began makingcontacts in Turkey. Mieko, whose specialtyis men’s fashion, mentioned that hewas a great fan of Turkey.Japan, who has become the world’sthird largest economy in recent years, isinterested in Turkey. Turks are not required to have a visa to visit Japan. Projects such as nuclearpower plants and the Marmaray project point to increased relations in the future.Mieko, who enjoys seafood to a great extent, really enjoyed Turkey’s rare seafood treats. Upontheir departure, Mieko and Söner Öner, who is a successful businessman in Japan, mentionedthat they would visit <strong>Trilye</strong> again.AUSTRIAN MINISTER OF JUSTICEVISITS TRİLYEOn Wednesday, April 17, AustrianMinister of Justice Dr. Beatrix Karland her accompanying delegation, hostedby Turkish Deputy AssistantSecretary of Justice Yüksel Hız, visited<strong>Trilye</strong>. In a country without a sea, but isone of the countries with the widestvariety of seafood, Austria’s JusticeMinister became a great fan of the rarebeauty of Turkey’s seas, The Ministerwas incredibly sincere, warm and attentive,with an energetic personality.The Minister was quite pleased with the attention that was given to her while in Turkey,and upon her pleasant departure, promised to visit our restaurant next time she was in Ankara.76


WAKAYAMA CITY COUNCIL MEMBERSVISIT TRİLYETufan Turanlı, uncle of famous businessmanSarp Evliyagil in Ankara hasbeen in charge of salvaging the wreckage ofOttoman frigate Ertuğrul from the verybeginning till the end.Mr. Turanlı visited <strong>Trilye</strong> with the CityCouncil members of the frigate city ofWakayama. The Japanese, who love seafood,unabashedly took photos of each dishthat was presented to them.Japanese friends, Fujio Endo, Tadasuke Yamamoto, and Masakazi Akagi mentioned the importanceErtuğrul Frigate’s role in the development of Turkish-Japanese relations, and after dinner, they werepresented with a bottle of Kavaklıdere’s Angora wine with their own photo affixed to it, as well asthe book “<strong>Trilye</strong>’s Love of Fish” as a gift, and they were very touched by it.Our Japanese friends mentioned that they loved Turkey a great deal and that they would return assoon as possible. They left the restaurant quite pleased, stating that our country’s history and varietyof seafood was very rich.KYRGYZSTAN HEALTH MINISTERVISITS TRİLYEKyrgyzstan’s previous HealthMinister, orthopedist Prof. Dr.Sabyrbek Jumabekov, visited Turkeyfor Bayındır Hospital’s fifth EurasianMedical Days meeting. Seventy-fivedoctors from Azerbaijan, NakchivanAutonomous Republic, Chechnya,Bashkortostan, Tatarstan, Georgia,Kazakhstan, Kyrgyzstan, Libya,Uzbekistan, Tajikistan, Ukraine,Crimea, Moldova, Mongolia, andBosnia and Herzegovina attendedthe “Fifth Eurasian Medical Days”meetings.Minister Jumabekov was a guest of Bayındır Hospital’s Assistant Director of Medical Services,Assoc. Dr. Oğuz Okan Karaeminoğulları’s, a friend of many years. Jumabekov is incredibly interestedin seafood. The extremely modest and remarkable guest left the restaurant quite pleased.77


Famous People Visit <strong>Trilye</strong>NEW HEAD OF TRT TÜRK AT TRİLYEIn June, Nasuhi Güngör, who wasrecently appointed as TRT Türk’sCoordinator, met with his colleagues for adinner meeting at <strong>Trilye</strong>. The successfulteam of TRT Türk enjoyed pleasant conversation,while enjoying the new menu items.Since the day he began his duties, he hasbeen one to work through the middle of thenight and has been very successful in themedia, but the invaluable Mr.Güngör hasyet to lose his modesty. Mr. Güngör is inlove with his work, and has been workingsince September on new projects that willbe presented to viewers, as well as new activities at TRT Türk that many people are not accustomedto.TRT Türk is the single channel that opens Turkey to the world. It broadcasts in 183 countries. It isthe channel that Turks living abroad consistently rely on. Foreigners also turn to TRT Türk to getinformation about Turkey, as well.TRT Türk has a different vision from the other TRT channels. With Mr. Güngör at the helm, it looksas if the channel will take another step forward.On a cool summer evening, the TRT Türk team stayed late, inspired by their boss’ warm sincerityand motivation, and all left the restaurant very pleased.HEAD OF AURORA VISITS TRİLYEAnkara’s well-known businessman GürcanBulat is the picture of a successful professionallife, as well as being meticulous, andcourteous, with the personality of an epicurean.In May, Mr. Bulat, in cooperation with along-time friend of <strong>Trilye</strong>, businessmanMustafa Demirbaş, opened a store that is sureto bring people great enjoyment in Kentpark.Dr. Cesare Verona, the Italian owner of the160-year-old, world-famous pen store, Aurora,added a bit of color to Kentpark. Aurora, whichwas established in 1919 in Torino, Italy, was thefirst fountain pen factory in Italy. After theSecond World War, Aurora, which means “Şafak” (dawn) in Turkish, expressed the hope of a betterfuture and a new beginning for handwriting. To write with a custom made authentic pen that hasbeen produced in Italy for four generations is a reminder of a journey to happiness. These pens aresold all around the world at elite stores.Aurora’s Chairman of the Board, Verona, and his wife, Linda Di Fonzo are really interested in seafood.Mr. Bulat, who spared no effort when the store was in the opening phase, and his graciouswife, Banu, after a very relaxing evening at <strong>Trilye</strong> with their Italian guests, left the restaurant verypleased.78


YOUNG CEO OF ERCİYES AT TRİLYEYears ago, one night when I felt that my glycemic indexwas skyrocketing, I caught a whif of pastries while inYıldız, and noticed an interesting sign for a pastry shop calledErciyes...so I stopped. Other than a few different types of cookiesand water pastries, there wasn’t much, and I started aconversation with the amateur spirited woman at the counterand asked her a few questions.Without ever forgetting the satiated feeling from that deliciouspastry, the young and super entrepreneur, the head ofErciyes, Serdar Eker, visited <strong>Trilye</strong>. One could see the joy inhis eyes from building a trusted brand name that has reachedevery neighborhood and every corner.In May, the friend I entrust the most with my palate in Ankara prepared a sumptuous meal for us. Thefirst thing I noticed was that water pastry at the corner of the head of the table. “Did you prepare this?”I asked. “Traditionally, for generations, this incredible taste has truly been the crown of the table. Weordered this from Erciyes Pastry in Gölbaşı.” When he uttered those words, I laughed a little.To those who ask, “Why not serve us big name brands?” it seems as if Mr. Eker is quick to respond.With his entrepreneurial spirit and inexstinguishable enthusiasm, Serdar Eker should be not only mywish, but the wish of all Ankarans, as the creator of a unique and special concept of “My dear pastryshop,” for weddings and birthdays.Mr. Eker, who is incredibly meticulous, principled, and always in control, is quite fond of fish. After his<strong>Trilye</strong> experience, I’m not sure if he will create a seafood water pastry, but his use of quality products forless and his propensity for success at such a young age have ensured that he is enjoying himself these days.Upon leaving the restaurant in a good mood, the young head of Erciyes, Serdar Eker and his team, promisedto return as soon as possible and continue the conversation about the brand.TİRİLYE MAYOR VISITS TRİLYESince the day he was elected, the exceptionalmayor of the seaside town of Tirilye inMudanya, Ali Turan, has quickly risen in rank.He was recently in Ankara to participate in apanel for the AKVAD Foundation. As a result oftheir great efforts, President of the Turkish-British Cultural Association Neşe Coşkunsu,AKVAD Foundation President Prof. Dr. SacitPekak, AKVAD Board Member Cenk Yapakçı,Prof. Dr. Serdar Aksöyek, and President of theAssociation for the Protection and Sustenance ofZeytinbağı Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu were allparticipants in an interesting panel titled, “The History of Tirilye”. At the end of the panel, PresidentTuran gave a short speech discussing Tirilye’s history and touristic richness. The mayor, who is wellequipped on the subject, finally visited its namesake <strong>Trilye</strong> restaurant for the first time. Ali Turan,who is quite interested in seafood and worked in the fishing sector for forty years, shared manymemories of Tirilye throughout the dinner. After being known by Zeytinbağı for many years, hementioned that he was pleased to return the name of the town to Tirilye through the Turkish GrandNational Assembly. He was quite moved and pleased as he left the restaurant. He bid farewell promisingthat he would return to Ankara and <strong>Trilye</strong> as soon as possible.79


<strong>Trilye</strong>’s FlavorsOYSTER SALSAWhenever the word oyster is mentioned, the live version always comes to mind. Whensqueezed with lemon juice, the creature curls up. It is one of the two animal protiensin the world that has no cholestorol. Those that say their stomach can’t handle it, and eventhose who can’t resist its flavor it is a unique preparation. You will truly enjoy it.CRISPY SESAMESHRIMPYou know very well the flavor ofsesame on its own. Whenmixed with black cumin and meetsshrimp, it becomes an explosion offlavor. With the crisp flavor comesanother crunch.80


<strong>Trilye</strong>’s DessertsRED MULLET IN CITRUS JUICERed mullet is a delicate fish. It has soft and weak muscles. It is easy to digest and sodelicious. It is cooked quickly in citrus juices. It breaks down under the citric acid.Red mullet is small, and for those that claim they have no idea how else to prepare redmullet, take a trip to the citrus garden and see.BONITO WITH MOZARELLAAND TOMATOLeave your prejudices behind, and after takinga couple of bites of this union of tasty bonitowith mozerella and tomato, you’ll be asking “whatdelicious world am I in?” Don’t believe that we’vedistanced ourselves from the lean taste. We areon a new flavor journey. We introduced twoforeign tastes at the peak.81

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!