12.07.2015 Views

3UXf9l

3UXf9l

3UXf9l

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üyelerimizden...okurlarımızdan...SENDİKAL MÜCADELEYEGENÇLİĞİN KATILIMINIARTIRMALIYIZGenç henüz kesin tanımı yapılmamışbir kavram olmakla birlikte çocuklukve yetişkinlik dönemleri arasında geçişkabul edilmektedir. Genç tanımınıkapsayan evrensel bir yaş aralığı olmamaklabirlikte Avrupa Birliği 15-29 yaşaralığını Birleşmiş Milletler ise 15-24yaş aralığını genç olarak sınıflandırmaktadır.Genç işçi tanımının da kesin bir tespitiyoktur. Uluslararası çalışma örgütü18 yaş altını genç işçi kabul etmekteülkemiz yaslarında genç işçi 15 yaşınıdoldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamışçalışanı kapsamaktadır. Ülkemizsivil toplum kuruluşları arasında dagenç işçi konusunda fikir birliğinevarmış değildir.Tüik 2014 verilerine göre Türkiyenüfusunun %41,1’ini çocuklar vegençler oluşturmaktadır. AB ülkeleriile kıyaslandığında Türkiye en fazlagenç nüfusa sahiptir.2000 ve 2013yılları yaş istatistikleri incelendiğinde15-24 yaş grubunda 2,8 puanlık azalmaolduğu görülmektedir. Dünya genelindegenç nüfus azalırken genç nüfusun büyükbir kısmı gelişmekte olan ülkelerdeyaşamaktadır.Genç işçilerin sendikalaşma oranınadair bilgiler de yetersiz kalmaktadır.Bunun nedenleri arasında gençtanımlamasında ki yaş kabullerininfarklılık göstermesi ve verilerin yeterliolmaması yer almaktadır. Noter şartınınkaldırılmasının ardından getirilensistem de genç işçilerin tespitineyönelik bir kolaylık sunmamakta bunedenle verilere ulaşmak da sıkıntıçekilmektedir.Gençlerin sendikal dünyaya bakışaçıları sendikalar için hayati bir önemtaşımaktadır. Gençlerin sendikalarailgilerinin düşük olması gelecektesendikalaşma oranının düşük olacağınadair önemli bir göstergedir. Fakatbu süreci etkin kullanan ve değişimiyönlendirebilen sendikalar varlıklarınısürdürebileceklerdir. Gençlerinenerjisi, yeni teknolojileri kullanmadaki başarıları, dünyaya açık olmaları vegelişmeleri hızla takip etmeleri sendikaldünyanın dinamizmi için önemlikatkılar sunabilecektir.Ülkemiz de olduğu gibi Avrupa da veAmerika da da genç nüfusun sendikalaşmaoranı oldukça düşüktür. Bununnedenleri arasında örgütsel bağlılığındüşük olması, kariyer planlamasındabirey odaklı olunması, iş değiştirmelerinolumsuz koşullar karşısındadaha çabuk olması, sendikal faaliyetleriçin gençlerin yeterli zamana sahipolmaması, gençlerin sendikal dünya dayeterince sahiplenilmemesi, iş tecrübelerininolmaması ya da çok az olmasınedeniyle pazarlık güçlerinin zayıfolması, piyasaya dair yeterli bilgiye sahipolmamaları, yetişkinlere göre dahaçabuk işsiz kalmaları gibi faktörler etkietmektedir.Biz Hizmet-iş sendikası olarak yaptığımızörgütlenme çalışmaları ile dahada büyüyerek ilerlemeyi hedefliyoruz.Farkındalıkların artırılması, önyargılarınkırılması, doğru ve etkili iletişimyöntemlerinin kullanılması ile sağlanabilecekve genç katılımı sağlanmasınakatkı sağlayacaktır.Hafize DüdenGenel Merkez Gençlik Komite BaşkanıEMEK ÖTELENMEMELİEkonomik ahlakı bozan en önemlikonu; emeğin karşılığının ödenmemesi,akıtılan terin boşa gitmesidir!İşveren işçiye iş vermenin, aş bulmanınyüce bir değer olduğunu bilmeli,lakin bunu işçinin başına kakmamalı,bir tür lütufmuş gibi sunmamalı, işçininhakkını zamanında ve bihakkın vermeli.Bir insana evine getirecek ekmekbulma kapısını açmak yüce bir davranış,takdire şayan bir centilmenliktir.Şunu çok iyi bilmeliyiz ki dünyamız,ekmek kapısı üretenler ile ter akıtanlarınomuzlarında yücelerek şenlenecektir.O bakımdan ekonomik ahlakınüzerinde oturduğu temel direklerdenbiri ve olmazsa olmazı emektir.Bu emek kas emeği olacağı gibi, beyinemeği de olabilir. Kimi bedensel emeğiilekimi de beyin emeği ile iş görür, hayatınıidame eder. Hâsılı ikisi arasındabir fark gözetmemek gerekir.Emek görmezlikten gelinemez, emeğinhakkı teşekkürle ödenemez. Emeğinkarşılığı mutlaka ödenmeli, eksiksizverilmeli…Şu bir gerçek ki; ekonomik ahlakı bozanen önemli konu; emeğin karşılığınınödenmemesi, akıtılan terin boşa akıtılmasıdır.Akıtılan terin, sarf edilen emeğin görülmemesive karşılığının ödenmemesitoplumları ekonomik ahlaksızlığa vezulmün karanlığına götüreceğinden,çürüme ve helake doğru gidişin başlangıcıolacaktır.Sarf edilen emeğin, akıtılan terin görülüpkarşılığının ödenmemesi, kul hakkıyemenin en kötüsü olmaktadır.Sarf edilen emek, akıtılan ter “hak”denen olguyu gündeme getirir. Onuniçin, “hak” çiğnenemez, görmezliktengelinemez, karşılıksız bırakılamaz.Oysa günümüzde, sarf edilen emeğin,akıtılan terin görmezlikten gelindiğine,karşılığının ödenmediğine şahitoluyoruz.İhmal edilen emek ve ter, toplumunveya toplumların ahlak ve erdemlerinindibine zehir olarak dönmektedir.Çalışanların devre dışı bırakılmasınıhem bazı kamu kurumların alt işverenkuruluşlarında, hem de özel kuruluşlardabariz bir şekilde görülmektedir.Emeğin ve terin önü nasıl kesildiğine,hakların nasıl gasp edildiğine, emekçilerinnasıl köleleştirildiğine üzülerekşahit oluyoruz.Yüce Allah, emek sarf edenin, ter akıtanınhakkını veren toplumlara öncelikvermekte ve onları dünyanın liderihaline getirmektedir.Cenab-ı Allah’ın bu yaklaşımı ortadaykenemeği karşılıksız bırakan, emekçiyisömürerek çağdaş köle durumunadüşüren toplumların sonu ne olur…Bunu düşünmek bile istemiyorum!Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…Bilal KARADAĞHizmet-İş Send. Adıyaman Şb.Kültür-Sanat Komitesi Başkanı72hizmet-iş sendikası

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!