BİR FİLM, BİR BELGESELLİMON AĞACIYönetmenliğini ve senaristliğini Eran Riklisve Suha Arraf ’ın üstlendiği, başrolleriniHiam Abbass, Ali Suliman, Rona LipazMichael’in paylaştığı Fransa, İsrail, Almanyaortak yapımı Limon Ağacı, 2008 yılındaBerlin Film Festivali’nde Panaroma İzleyiciÖdülü’ne layık görülmüş dram ve dramatikkomedi türünde başarılıbir filmdir.Üç uhrevi dinin filizverdiği, dünyanın en talihsizcoğrafyalarındanbiri de Kudüs’tür. Irk vedin savaşlarının eksikolmadığı, toprağın kanlasulandığı bu garip coğrafyadaFilistinli gençve dul bir kadın olanSelma (Hiam Abbass),limon ağaçlarını korumakiçin yıllardanberi oturduğu evinhemen yanına taşınanyeni komşusu İsrailSavunma Bakanı’nakarşı direnmesi gerekir.Uğruna mücadeleverdiği limon ağaçlarıSelma için sadece birgeçim kaynağı değilaynı zamanda Filistinile arasındaki bağdır. DolayısıylaSelma limon ağaçları ile Filistin’i korumaktadır.Buna karşın İsrail Savunma Bakanınıntutum ve davranışları ise aslında İsrail’in Filistin’dekimaddi ve manevi kültür öğelerinipara ve güç ile yok eden istilacı zihniyetingöstergesidir. Selma’nın limon ağaçlarınınBakanın güvenliğini tehlikeye attığının ilanıile başlayan mücadele, tıpkı Ortadoğu’dasüren savaştaki tüm aktörlerin mücadelesinebenzer. Limon Ağacı, bu mücadelenin karmaşık,karanlık ve kaos ortamını farklı birkurgu ile beyaz perdeye taşımasını bilmiştir.HAT: BİRMEDENİYETİNÇİZGİSİYapımcılığını BGM’nin üstlendiği İstanbul 2010 AvrupaKültür Başkenti projeleri kapsamında yönetmenliğiniGökhan Ateştürk’ün metin yazarlığının da Dr. SavaşBarkçin’ın yaptığı, Hasan Çelebi ve Fuat Başar gibi ünlü vedeğerli hattatların da katkı sağladığı “Hat: Bir MedeniyetÇizgisi” Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği tarafındada 2011 yılının belgeseli seçildi.Çekimleri Çin, Hindistan, Mekke, Medine, Mısır, Özbekistan,Sivas ve Diyarbakır’da gerçekleştirilen belgesel,medeniyetlerin yazı ile başladığını ve yazının çeşitli medeniyetlerdekigelişimini anlatarak büyük medeniyetleresahne olmuş şehirlerde ve ülkelerde yazının izlerini sürüyor.Bu minvalde medeniyetler ve yazı arasındaki derinve etkileyici ilişki ile İslamiyet ile birlikte estetik bir anlayışçerçevesinde, yüzyıllar boyunca gelişerek günümüzeulaşan bir sanat olan Hat’ın tarihi gelişimini bağdaştıranbelgesel, Türklerin hat sanatına yaptığı büyük katkıları dagözler önüne seriyor.78hizmet-iş sendikası
Zulme karşıörnek birörgütlenme:ERDEMLİLERTOPLULUĞU:HILFU’L-FUDULERDEMLİLERTOPLULUĞU:HILFU’L-FUDULİKTİBASPeygamberimiz (sallallahüaleyhi vesellem), öyle bir yoldayürümüş, başlangıcındanson anına kadar öyle bir hayatyaşamış ki, yüzyıllar sonrasındabir müslümanın O'nu takib etmeyegayret ederken ve O'nu taklid etmeçabası gösterirken içinde bir heyecan,kalbinde bir ferahlık duymamasıimkânsız. Her insanın çok gizli biryerlerinden akan dürüstlük, adalet,hakkaniyet duyguları, güzellik sevgisi,ahenk ihtiyacı, hilkatin dinamizmiile canlanma coşkunluğu İslâmPeygamberinin verdiği her örnekteyeniden canlanıyor, insanın varlığınıbütünüyle kaplıyor ve sanki insandaninsana ulaşan bir ahlâk tınısı açığaçıkıyor.Bütün bu girişi "hılf-ul fudul" andınıdüşündüğüm için yaptım. AllahResulü'nün "Ben ona, İslâmiyetdevrinde bile çağrılsam, icabetederdim" sözleriyle bahsettiği yemindirbu. Belki herkesi Muhammed (s.a.v.)in Hılf-ul Fudul'a katılmış olmasıfazlaca heyecanlandırmayabilir. Birçok müslüman O'nun bu davranışınısağlam kişiliğinin ve temiz ahlâkınıntabii bir neticesi olarak görür ve zatenbaşka türlü olamayacağı için gereğigibi davranmıştır, diyebilir. Bende Peygamberimizin bu yemininekatılışını kendisinin hayat tatbikatınınbir sonucu olarak görüyorum. Ama bugörüş, benim gerek Hılf-ul Fudul'unmevcudiyetinden, gerekse onunİslâmiyet çağından sonra da övülmüşolmasından ayrıca ve özellikle birheyecan duymama engel değil.Yapılan yeminin sözleri şöyle:"Vallahi, Bundan böyle Mekke'de yerliolsun, yabancı olsun zulme uğramışhiç kimse bırakmayacağız!.. Zulmemeydan vermeyeceğiz!.. Mazlumlarzalimlerden haklarını alıncaya kadarmazlumlarla birlikte hareket edeceğiz!Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacaksuları kalmayıncaya, Hira ve Sebirdağı yerlerinden silinip gidinceye,Kabe'ye istilâm (Hacer ül Esved'in elleokşanması) ibadeti ortadan kalkıncayakadar bu ahdimizde sebat edeceğiz!.."Hılf-ul Fudul'un günümüzdekianlamı ne olabilir? Bu konu üzerindedüşünülmeye, yorumlar yapılmayamuhtaç bir konudur. Peygamberimizehenüz risalet verilmeden önce ortayakonulan bazı kural ve davranışlargünümüz müslümanının gözündeböylesine önem kazanmalı mı?Bu bahiste söylenebilecek ilk sözinsanların her çağda ve her ortamdaAllah'ın emirlerine uygun bir ahlâkipotansiyeli hep içlerinde bulundurduğuve İslâm'ın gerçekte insanın akıl, duyguve ahlâk biri-kimine atıfta bulunduğu,insana insanın mihverinden nüfuzedebildiğidir. Bir bakıma her insanınfıtrat üzere yaratılmış olmasının birsonucudur bu. Demek ki insanlar herhal ve şartta İslâm'a duyarlı olabilecekgizli bir gücü içlerinde barındırırlar.Daha İslâm bir davet olarak sözkonusu değilken sırf hakkaniyetuğruna, mazlumdan yana çıkmak,zulme karşı koymaktan başka biramaç taşımaksızın girişilen hareketlerpeygamberimiz tarafından, İslâmdaveti geçerli olduğu zamanlar içindede övülmüş ve "kırmızı tüylü develeremalik olmaktan daha sevgili" kabuledilmiştir.Bütün müslümanlar adına sevindiriciolan şudur ki davranışlarımıza dayanakolacak kaynaklar yeterince açık,örnekler belirgin ve düşünce sarihtir.İslâmî olan ve olmayan karma karışıkteolojik handikaplarla örtülmüş değil.Müslümanların zalimden değil,mazlumdan yana oldukları kesin, açık,su götürmez bir gerçektir. Mazlumdandeğil de zalimden yana ortaya konulanher davranış gayriislâmî'dir. Bu konudakimsenin kem küm etmesine ne ihtiyaçvardır, ne de inancının sorumluluğunuyüklenmiş müslümanlar tarafından busafsatalı gerekçeler dinlenilmeye değerbulunabilir. Bütün mesele neyin zulümolduğunun tesbitinde galiba. Kur'ânbu hususu da açık seçik dile getirmiyormu?(İsmet Özel, Bakanlar ve Görenler,Hılf-ul Fudul, Sh: 21-23, ÇıdamYayınları, İstanbul 1991)hizmet-iş sendikası 79