adalettir... Her şey inceldiği yerden, zulüm kalınlaştığı yerden kopar. Küfürdevam edebilir, fakat, zulüm asla... Eninde sonunda zulüm sahibini yokeder. Adalet ise sahibini mamur eder. Bunun sayısız örnekleri vardırtarihte...Fatih Sultan Muhammed Han, adalet üzerinde çok dururdu. HocasıAkşemseddin hazretlerinden bu konuda sık sık nasihat ister, o da herdefasında şu nasihatini tekrarlardı:“Şunu unutma! İki sınıf ilmiyle amel ederse, halk kurtulur, rahateder. Bunlar; âlimler ve kadılardır. Eğer bu iki sınıf bozulursa, bütünhalk bozulur ve ortalığı fitne, fesat kaplar. Düzen bozulur, devletinyıkılması kaçınılmaz olur.”Zaman zaman da Hz. Ali’nin şu sözünü naklederdi:“Adalet; halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü vegüzelliğidir.”Bundan dolayıdır ki, Fatih, adalete çok önem verir; idarecilerine,kadılara adaleti eksiksiz tatbik ettirirdi. Teknolojiyi de iyi takip ederdi.Nitekim ilk defa havan topunu bulan ve toplarda soğutma sisteminigeliştiren Fatih’tir. Adalet ve teknoloji varsa, böyle devlet niçinyükselmesin?İstanbul’un fethinden sonra, Bizans zindanlarında üç papaz bulunur.Bunlar, imparatorun zulmünden korktukları için kendi istekleri ile buradakalıyorlardı. İstanbul’un fethinden sonra da, “Kendi dinimizden olan böylezulüm yaparsa, başka dinden biri kim bilir neler yapar?” diyerek zindandançıkmamışlardı.Bunu öğrenen Fatih Sultan Mehmed Han, papazların ellerine birerserbest dolaşma kağıdı verip, onlardan, memleketin her tarafını gezipgörmelerini, Osmanlı Devleti ile Bizans’ı mukayese etmelerini ister.Papazlar, birçok şehir dolaştılarsa da, bir mahkemeye tesadüfedemezler. Her kasabada kadı var, fakat dava yok. Birkaç ay dolaştıktansonra, nihayet Bursa’da bir mahkemenin olacağını haber alıp, orayakoşarlar.Mahkemede Kadı davacıya söz verir. O da meseleyi şöyle anlatır:“Bir hafta önce bir at satın aldım. Evime götürüp bakımını yaptım.Ancak birkaç gün sonra at rahatsızlandı. Atın daha önceden hasta olmasımümkün olabileceği gibi, ben aldıktan sonra da hastalanması mümkün idi.Bundan dolayıdır ki, atı satın aldığım arkadaşa birşey diyemedim. Aramızıbulasınız diye, gelip durumu size arzetmeyi düşündüm. Ancak o gün sizibulamadım. Siz şehir dışına gitmiştiniz. Siz geri gelmeden de at öldü.Hükmünüzü talep ederim.”Kadı, atı satanı da suçlayamazdı. Çünkü atın durumu ortayaçıkmamıştı. Öbürü de vaktinde müracaatı yapmıştı. Tek eksik taraf;kendisinin şehirde, yani vazife yerinde bulunmamasıydı. Bunun için de atınfiyatını kendi cebinden ödeyip, davayı bitirdi kadı efendi...Papazlar buradan ayrılarak, artık başka yere gitmek ihtiyacınıduymadan doğru İstanbul’a gelir ve hemen Fatih’in huzuruna çıkıp, derlerki:
“Bundan sonra biz karar verdik, artık zindana çekilmeyeceğiz.Çünkü sizde bu adalet oldukça, dininizden olmayan Hıristiyanpapazlarının dahi zulme uğramayacağına inanmış bulunuyoruz!”Tarihte buna benzer daha nice yaşanmış olaylar vardır... İşteOsmanlı’nın kısa zamanda üç kıt’aya hükmetmesinin sırrı burada yatıyor...Tabiî ki yıkılmasının da...“Neme gerek kardeşim!”8 Ağustos <strong>1998</strong>Geçen gün alış veriş için bir mağazaya girdim. Öğle vakti olduğu içinzaten ortalık yeteri kadar aydınlıktı. Güneş ışıkları mağazanın içine kadarda uzanmış hâldeydi. Mamullere bakarken tezgâhtar yanıma geldi, benimleilgilenmeye başladı. Bir ara tavandaki flüoresan lâmbalar dikkatimi çekti;hepsi yanıyordu. Tezgâhtara dedim ki:- Görüyorsun bunlara hiç ihtiyaç yok. Söndürseniz olmaz mı?İsraf olmasın!İşte tezgâhtarın cevabı:- Boş ver abi, bizim patron çok zengindir. Böyle ufak tefekşeylerle iflâs etmez.Başka bir zaman da resmî bir daireye işim düşmüştü. Sırada başkalarıolduğu için uygun bir yer bulup oturdum. Sıramın gelmesini bekliyorum. Busırada dairenin odacısı da orada oturuyordu. Vakit doldurmak için nerelisin,ne iş yapıyorsun gibilerden sorular sordum kendisine. Sonra o da banasormaya başladı, niçin beklediğimi, ne işim olduğunu...Kısaca gelişimin sebebini anlattım. Adam dikkatlice beni süzdü:- Beyim sana bir şey söyleyeyim mi? Sen boşuna bekliyorsun.Bizim müdür para almadan senin bu işini görmez.Adam ciddî bir ifade ile durumu anlatınca, hemen bir kat altta bulunanbaşka bir kısmın müdürü olan arkadaşım hatırıma geldi. Odacının sözüneuyup, boşuna beklemeden alt kata indim. Hoşbeşten sonra yardımcı olmasıiçin durumu anlattım kendisine. Arkadaşım ne dese beğenirsiniz? Aynenşöyle dedi:- Odacı doğru söylemiş. Benim de yapacağım bir şey yok. Gidiprica etsem, senin, arkadaşım olduğuna inanmaz, benim de kendisi gibipara aldığımı zanneder. Kişi başkasını kendisi gibi bilir.Arkadaşıma sordum:- Sen bunu gereken yerlere niçin bildirmiyorsun? Olanlara niçin seyircikalıyorsun?- Neme lâzım. Bildirip de dertsiz başımı derde mi sokayım?Şurada emekliliğime 3-5 sene kaldı. Bu yaştan sonra sağda soldasürüneyim mi? Onun arkası kuvvetli. Çok kimse onunla uğraştı; fakatkimse netice alamadı. Olan onunla uğraşana oldu. Devleti, vatandaşıkurtarmak bana mı kaldı? Sana tavsiyem şunu bunu araya sokacağımdiye uğraşma. O odacı onun adamıdır, sana işaret vermiş, fakat senanlamamışsın. Git onunla pazarlığını yap, evraklarını ona ver, dediğigünde de gel al!
- Page 1 and 2: GÖNÜL BAHÇESİ 1998 MAKALELERİD
- Page 3 and 4: Mübarek eli ve yüzü kan içindey
- Page 5 and 6: Ticaret yapmayan ve ancak ibâdet i
- Page 7 and 8: Takkeci İbrahim Çavuş mesajını
- Page 9 and 10: yüksek mahkeme başkanlığını k
- Page 11 and 12: Bütün odalarım tıklım tıklım
- Page 13 and 14: Bu da akıl kârı değildir. “Bi
- Page 15 and 16: görmüyor!” sözü üzerine, “
- Page 17 and 18: Bazı kimseler Hz. Ali’ye gelip s
- Page 19: 3- İkramların birçoğu çöpe at
- Page 23 and 24: kadınlar çıkmış Batı’da...
- Page 25 and 26: Hâlbuki, dinimiz her şeyin çares
- Page 27 and 28: urayı seyrederek, eğlencelerine d
- Page 29 and 30: Geçenlerde memleketinden dönen ko
- Page 31 and 32: Acaba ne olacaktı?... Evden endiş
- Page 33 and 34: Halid Turhan Bey hatıralarında, K
- Page 35 and 36: Dinimizin emirlerine uyan kim olurs
- Page 37 and 38: Dünya nimetlerinde gözü olmayan
- Page 39 and 40: kimseye ben iyilik ettikçe, o da k
- Page 41 and 42: Peygamberimiz zamanında, zorbalık
- Page 43 and 44: ediyoruz. Bugün beden sağlığı
- Page 45 and 46: Düşündüm, dediği doğru... Ser
- Page 47 and 48: Dinimiz, dünya lezzetlerini yasak
- Page 49 and 50: Bu da ancak; tecrübeli kimselerin
- Page 51 and 52: “Sultanım güzel bir rüya görm
- Page 53 and 54: - Biz tüccar kimseleriz. Alış ve
- Page 55 and 56: herkes en küçük bir yanlışlık
- Page 57 and 58: Bunun içindir ki, çocuklarımıza
- Page 59 and 60: “Allahü teâlânın, bir kuluna
- Page 61 and 62: araştırmada, erkeklerin % 46’s
- Page 63 and 64: Almanya’dan yeni gelen bir arkada