13.07.2015 Views

1998 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olduğunu bildirmektedir. Çünkü, yapılan hareket Allahü teâlâya isyanoluyor.İmanın altı şartından biri de “Kaza ve kadere iman”dır. Başa gelenher şey Allahtandır. Bağırıp çağırmak, kaza ve kadere razı olmamanınalâmetidir. Ölen, ister trafık kazasında, ister çatışmada, isterse yatağındaolmüş olsun, hep Allahın takdîri ile ölmektedir. Ölen, kendisine tayin edilensüre dolduğu için buradan ayrılmakta. “Ecel geldi cihane, baş ağrısıbahane.” Bunların hepsi birer sebeptir.Cenaze yakını sesi çıktığı kadar bağırıyor: “Bu genç yaşta bizibırakıp nereye gidiyorsun?...” Sanki o, kendi isteği ile gidiyor.Müslüman, her işinde, Peygamberimizin bildirdiği dinin emir veyasaklarına göre hareket etmek zorundadır. Hadis-i şerifte, “Bir yakınıölünce, saçını başını yolandan, yüksek sesle ağlayandan, bağırıpçağırandan, dövünenden uzağım!” buyurulmaktadır.Allahü teâlâdan gelen belâlara, musibetlere sabretmek çok sevaptır.Günahlara kefarettir. Sabredilmezse, bunlardan mahrum kalınır. Nitekim,hadis-i şerifte,”Bir musibet başa geldiğinde, dövünmek, sevabıgiderir.” buyuruldu.O hâlde canımız, ciğerimiz olan evlâdımız geri dönmemek üzerearamızdan ayrılırken, hiçbir şey olmamış gibi mi hareket edeceğiz? Bumümkün mü? Tabiî ki mümkün değil. Üzülmemek, ağlamamak insanınelinde değil. Dinimiz insana yapamayacağı şeyi zaten yüklemez.Ağlayacağız, üzüleceğiz; fakat bu, dinimizin bildirdiği ölçüler içindeolacak. Dinimizde her şeyin ölçüsü bildirilmiştir.Peygamber efendimiz, oğlu İbrahim küçük yaşta vefat edince, çoküzülüp sessizce ağladı. Sonra da, sessizce, bağırıp çağırmadanağlamanın, dinimizce bir mahzuru olmadığını bildirdi.Gelelim şimdi bu yanlışlığın kaynağına... Bunun kaynağı da yinecehalet... İslâmiyetten önceki cahiliye devrinin âdetleri bunlar... Cahiliyedevrinde, Araplar, cenazenin arkasından, üstlerini başlarını paralayarak,siyah elbise giyerek, saçlarını tıraş ederek matem tutarlardı.Bu kötü âdetlerin diğer kaynağı ise, Türklerin, Müslüman olmadanönceki devirden kalma Şamanizm âdetleri... Bazı Türkmenlerde görülenağıt yakma, ağıtçı kadın tutma âdeti buradan geliyor.Cenazenin arkasından ağıt yakan, yaktıran, bunları dinleyen, iyiliklerisayıp döken Allahü teâlânın lânetine duçar olur. Bu yapılanlardan, ölen deıstırap çeker. Zaten bunların çoğu gösterişten ileri gitmez; âdet yerinibulsun, ayıp olmasın diye yapılır. Çoğu zaman ağıtçı, öleni tanımaz bile...“Ne de güzel dişleri var!”28 Kasım <strong>1998</strong>Eski zamanlarda, hükümdarın biri, bütün dişlerinin döküldüğünü görürrüyasında. Bir tabirci bulup yorumlamasını ister . O da, “Sultanım, rüyanızhayra alâmet değil; bütün akrabalarınız ölecek, siz tek başınızakalacaksınız.” der. Hükümdar, “Bu nasıl tabir?” deyip adamıcezalandırır. Sonra, başka birini çağırır. Bu da şöyle tabir eder:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!