- Benden sana bir zarar gelmez. Bunu sen de biliyorsun. Fakatbana senden bir zarar gelmeyeceğinden emin değilim.- Kurbağa kardeş, her ne kadar benim hainliğim, nankörlüğüm meşhurise de, sana bir zararım olmayacak, söz veriyorum.Kurbağa, akrebin sözlerine pek inanmasa da, gaflete düşüp, dostlukteklifini kabul eder. Birgün nehrin karşı tarafına geçmeleri gerekir. Kurbağa,akrebi ikaz eder:- Yolda bana bir zarar vermeyeceksen, seni sırtımda geçiririmkarşıya.- Sana nasıl zarar verebilirim, sen ölünce ben de boğulup ölürümkurbağa kardeş.Tam nehrin ortasına gelince, akrep, niyetini bozarak, kuyruğunudoğrultur. Bunu farkeden kurbağa sorar:- Hayrola akrep kardeş?Akrebin cevabı tıynetine uygundur:- Huyum kurusun, elimde değil sokmamak...Ve batırır iğnesini... Helâk eder kurbağayı da, kendini de...Batı’nın durumu farklı değil bu olaydan... Hıristiyan âlemi, Avrupa’yımedeniyet meş’alesi ile aydınlatan İslâmın ve İslâm medeniyetinin ezelîdüşmanı... Hem de İslâmiyetin kendilerine hiçbir zararı olmadığı gibi,sayısız faydası olduğunu bildikleri hâlde...Avrupa, medeniyetle, Endülüs Müslümanları aracılığı ile tanıştı.Batı’nın birçok yeni buluşunun temelinde hep bu medeniyet vardır. Meselâ,ateşin ve tekerleğin bulunmasından sonra, Doğu’nun en büyük buluşu olan,sıfırla tanışmamış olsaydı, Batı’nın, Orta Çağ karanlığından kurtulmasımümkün değildi. Bugün matematikte kullanılan rakamlar, İslâmdünyasından geçmiştir bunlara....Her nedense, bütün bunlara rağmen Batı, hiçbir zaman İslâma iyigözle bakmadı. Devamlı düşman olarak gördü... Bu düşmanlığınelebaşılığını da hep İngilizler yaptı. Diğerleri ağacı kesmeyi, İngilizler isekökünden kurutmayı hedeflediler... Bu ezelî düşmanlığın sebebini sorsak;her hâlde onlar da akrep gibi “Huyumuz kurusun, elimizde değil!” derler.Bütün bunlara rağmen, Müslümanlar, soğukkanlılıklarını hepmuhafaza etmişler. Zulüme zulüm ile karşılık vermemişler; kötülüğe iyilik ilemukabelede bulunmuşlar...Onlar ise, hep kaçak güreşmişler. Meydana mertçe çıkıpsavaşmamışlar. İkiyüzlülüklerini, sahtekârlıklarını hiçbir zaman ellerindenbırakmamışlar. Bunun tarihte sayısız örnekleri var. İşte size yakın tarihtenbir örnek:1932’de Avrupa’da güzellik yarışması tertiplenecekti. Tevfik Halis’e;“Kızınız Keriman’ı güzellik yarışmasına sokacağız.” dediklerinde; “Bukara kızı mı?” diye alay etmişti teklifte bulunanlarla... Ne yapsınlar, ozamanın şartlarında ancak bu kadarını bulabilmişlerdi. Neticede,Belçika’nın Spa şehrinde yapılan dünya güzellik yarışmasında 28 ülkenintemsilcileri arasından, Keriman, dünya güzeli ilân edildi.
Halid Turhan Bey hatıralarında, Keriman Halis Ece’nin dünya güzeliseçilmesini şu şekilde anlatır:Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip, giyimleriyle,bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip,puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan, kürsüye geçerek şöylekonuştu:“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferinikutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslâmiyetartık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir.Müslüman kadınların temsilcisi, mayo ile aramızda... Onu kraliçeseçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış yokmuş bu önemli değil. Bu senegüzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz.Avrupa’nın zaferini kutluyoruz.Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahale eden KanunîSultan Süleyman’ın torunu, işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendinibizlere beğendirmek istemektedir. Biz de, bize uyan bu kızı beğendik,Müslümanların geleceğinin böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünyagüzeli olarak seçiyoruz.”Bu güzellik yarışmasının maksatlı sonucu, yurt içinde de kısazamanda yine Batı’nın el altından teşviki ile kiraz güzeli, karpuz güzeli,festival güzeli gibi yarışmalarla devam etti. Hâlâ da çoğalarak devametmekte...Perişanlığın sebebi19 Eylül <strong>1998</strong>Geçen gün üniversiteli iki gençle şuradan buradan konuşurken,mevzu dönüp dolaşıp İslâm dünyasının bugünkü perişan hâline geldi. Konuüzerinde önce kendi aralarında bir diyalog başladı. Biri diğerine sordu:- Sence bu perişanlığın sebebi nedir?- Dış güçlerin, İslâm dünyasına binlerce ajan yerleştirip, Müslümanlarıbirbirlerine düşürmeleri ve adamları vasıtasıyla, İslâmiyeti yanlış tanıtıp,kortutarak yeni katılımlara mâni olmaları...- Tamam da, peki bizim İslâm âlemi olarak, hiç mi hatamızolmadı?Sonra bana dönüp, “Bu konuda siz ne diyorsunuz?” diye sordu.Mecburen birkaç şey söylemek icap etti:- Tabiî ki hatalarımız var. Eğer olmasaydı bu hâle düşmezdik.Gerçeğe varabilmek için kendimizi öz eleştiriye tâbi tutmamız şart. Hepbaşkasını suçlamakla bir yere varılamaz.İsterseniz önce meseleyi biraz geriden ele alalım, konunun iyianlaşılması için. İslâm tarihi incelendiği zaman görülür ki, İslâm dünyasınınen kuvvetli olduğu dönem, yedinci ve on altıncı asırlar arasıdır. Onyedinci ve on sekizinci asır, Fetret Devri, bir bakıma ayakta kalmamücadelesinin verildiği dönem. On dokuzuncu ve yirminci yüzyıl ise,
- Page 1 and 2: GÖNÜL BAHÇESİ 1998 MAKALELERİD
- Page 3 and 4: Mübarek eli ve yüzü kan içindey
- Page 5 and 6: Ticaret yapmayan ve ancak ibâdet i
- Page 7 and 8: Takkeci İbrahim Çavuş mesajını
- Page 9 and 10: yüksek mahkeme başkanlığını k
- Page 11 and 12: Bütün odalarım tıklım tıklım
- Page 13 and 14: Bu da akıl kârı değildir. “Bi
- Page 15 and 16: görmüyor!” sözü üzerine, “
- Page 17 and 18: Bazı kimseler Hz. Ali’ye gelip s
- Page 19 and 20: 3- İkramların birçoğu çöpe at
- Page 21 and 22: “Bundan sonra biz karar verdik, a
- Page 23 and 24: kadınlar çıkmış Batı’da...
- Page 25 and 26: Hâlbuki, dinimiz her şeyin çares
- Page 27 and 28: urayı seyrederek, eğlencelerine d
- Page 29 and 30: Geçenlerde memleketinden dönen ko
- Page 31: Acaba ne olacaktı?... Evden endiş
- Page 35 and 36: Dinimizin emirlerine uyan kim olurs
- Page 37 and 38: Dünya nimetlerinde gözü olmayan
- Page 39 and 40: kimseye ben iyilik ettikçe, o da k
- Page 41 and 42: Peygamberimiz zamanında, zorbalık
- Page 43 and 44: ediyoruz. Bugün beden sağlığı
- Page 45 and 46: Düşündüm, dediği doğru... Ser
- Page 47 and 48: Dinimiz, dünya lezzetlerini yasak
- Page 49 and 50: Bu da ancak; tecrübeli kimselerin
- Page 51 and 52: “Sultanım güzel bir rüya görm
- Page 53 and 54: - Biz tüccar kimseleriz. Alış ve
- Page 55 and 56: herkes en küçük bir yanlışlık
- Page 57 and 58: Bunun içindir ki, çocuklarımıza
- Page 59 and 60: “Allahü teâlânın, bir kuluna
- Page 61 and 62: araştırmada, erkeklerin % 46’s
- Page 63 and 64: Almanya’dan yeni gelen bir arkada