15.05.2016 Views

Cinedergi 09

Binder09

Binder09

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BANU BOZDEMİR<br />

Süt’ün Yumurta’nın öncesi olduğunu biliyoruz…<br />

Neden böyle bir hikayeyi, taşradan ilham alarak ve<br />

zamanla oynayarak çekmeye karar verdiniz?<br />

Önce Süt’ün senaryosunu yazdım. Sonra bu<br />

çocuğun 40 yaşı nasıl olurdu, ruh hali, geçmişe<br />

bakışı falan diye meraklanmaya başladım. Yani Süt’ü<br />

yazdıktan sonra hayat hikayesini merak ettim. Sonra<br />

Yumurta üzerine çalışmaya başladım. Yumurta’yı<br />

yazarken üçleme yapma fikri geldi aklıma.<br />

Çocukluğunu ele alan bir bağ projesi olsun istedim.<br />

Öte yandan son on senedir Türkiye’nin taşrasında<br />

büyük bir değişim var. Bu değişim ailede başlıyor.<br />

Kadınların reaksiyonları, ataerkil yapının oynamasına<br />

neden oluyor. Erkekliğin tanımı, erkek olmak, modern<br />

olmak, anne çocuk ilişkileri bunların hepsi sanat<br />

için bir malzeme. Ben de bu alanın çok verimli<br />

olduğunu fark ettim. Aslında bunu çok gündelik hayatımızla<br />

değil, bireylerin iç dünyalarına nasıl yansıdığını<br />

algılamaya çalışarak bu üçlemeyi yapmaya<br />

çalıştım.<br />

Doğu’daki değişimden söz ettiniz. Ama yönetmenler<br />

doğuya pek yönelmiyorlar. Bir şeyler anlatmak istediklerinde<br />

seçtikleri yer batı oluyor. Neden sizce?<br />

Benim çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği yer Tire.<br />

Ve ben orayı çok iyi biliyorum. Bu anlamda daha iyi<br />

bildiğim yeri anlatmak daha kolay. Ama ben Güney<br />

Doğu’ya ya da İç Anadolu’ya da gidip zaman<br />

geçiriyorum, konuşuyorum insanlarla. Oraya gitmek<br />

ve o çerçeve üzerinde çalışmak bana dürüst gelmiyor.<br />

Çünkü oralı değilim, orayı bilmiyorum. Bu yüzden<br />

de orayla ilgili bir çalışma yaptığımda oryantalist bir<br />

bakışa kurban olabilirim, öyle bir kaygım var. O yüzden<br />

o bölgelerdeki duruma bakıp, bir parça kendi<br />

bildiğim bölgeye taşıyorum, kaldı ki orada da benzer<br />

bir süreç yaşanıyor. Tabii insan ilişkileri, gelenekler<br />

biraz daha farklı. Ama beslendiğim şey tüm Türkiye<br />

içindedir.<br />

Yumurta’da ‘kasabadan şehre dönen daha sonra<br />

tekrar kasabaya dönüp yabancılaşma yaşayan bir<br />

adamın hayatı’ var. Bölgesel olmanın dışında<br />

yabancılaşmayı biraz konuşabilir miyiz?<br />

Belki bilirsiniz, "daüssıla" diye bir şey vardır, insanın<br />

sılası. Bence hepimiz taşradayız, merkezden uzaktayız.<br />

Bu dünyada bulunmamızı sorgularsak, eğer<br />

filmin görünmeyen yüzüne geçersek eğer tam da bu<br />

dediğimiz gibi taşra kavramını, kaybettiğimiz şeyler,<br />

uzaklaştığımız şeyler, eski hayatımız gibi de algılayabiliriz.<br />

Sadece zaman değil yer de değiştiriyoruz.<br />

Zaman geçiyor, gençlik, olgunluk bir şeylerden uzaklaşıyoruz<br />

sürekli. O uzaklaşma hissi de insanın doğru<br />

yakalanır ve anlatılırsa, bir anlamda kendi taşrasını<br />

da anlatır diye düşünüyorum. O yüzden dediğiniz<br />

gibi işin bu kısmı da var. İlla Anadolu’dan gelmek<br />

gerekmiyor, 20 yıl önceki İstanbul’la bugün ki arasında<br />

bizim kahramanın kasabası kadar fark var.<br />

Şehirdeki değişim daha hızlıdır kasabalara göre.<br />

Süt’te 80’ler havası var sanki. Kasaba sanki hala<br />

orada kalmış gibi. Bu değişmemeyi, zamanın<br />

yavaşlığını biraz anlatabilir misiniz?<br />

Bu hedeflediğim bir şeydi. Film şimdiki zamanın<br />

içinde geçmiş zamanı anlatıyor gibi olmasın istedim.<br />

Çünkü geçmiş bizimle yaşıyor zaten hala, o anlamda<br />

mekan çalışması vs. oluşturdum. Kaldı ki kasabalarda<br />

bu tarz alanlar mevcut. Bir bakıyorsunuz eski bir<br />

şey, yanında yeni binalar, fabrikalar. İnsan oradan<br />

taşınıp oraya geçiyor. Mesela boşalmış mahalleler<br />

var. Güzelim evler, küçük evler belki konforlu değil<br />

ama terk edilip apartmanlara geçiyor insanlar.<br />

Filminizde şiir çok önemli bir yer tutuyor. Kasabadaki<br />

çocuğun ilk şiirini mektupla gönderip bir dergide<br />

yayınlatması günümüzde, şehirlerde pek de yaşanmayan<br />

heyecanlar artık.<br />

Ben yakından takip ettiğim için biliyorum, şu an<br />

Türkiye’de çıkan şiir dergilerinin yüzde doksanı<br />

Anadolu’da çıkıyor. Erzincan’da, Trabzon’da çıkıyor<br />

ve bunlar acayip okunuyor. İstanbul için bunlar<br />

miladını doldurdu. İç Anadolu’ya geçmiş, orada<br />

devam eden bir gelenek gibi. Genç şairler var, onlar<br />

şiir yazıyor ve yayınlanıyor. Bundan acayip heyecan<br />

duyuyorlar. Bende 80’lerde şiir yayınlamış biri olarak<br />

bunu görebiliyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!