Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Birinci örnek; Amerikan Sermayeli Etil Corp. ile<br />
Kanada hükümeti arasındaki kavga. Nisan<br />
1997’de Kanada Parlamentosu, benzine katkı<br />
maddesi olarak kullanılan FMT adlı maddenin<br />
ithalatını ve nakliyatını yasakladığında çıktı.<br />
Hükümet karara gerekçe olarak "ağır sağlık riskleri<br />
taşıması"nı gösterdi. Kanada'da bu maddeyi<br />
üreten tek firma ABD'li Etil Corp.’tu. Etil Corp.<br />
NAFTA tahkim kuruluna başvurarak Kanada<br />
hükümetinden 251 milyar dolarlık tazminat<br />
talep etti. Gerekçesi ise, FMT yasağının,<br />
firmaya ait tesislerin değerini, gelecekteki<br />
cirosunu, düşüreceğiydi. Aynı<br />
zamanda hükümetin aldığı bu kararın<br />
bir çeşit kamulaştırma olduğunu<br />
ileri sürdü. Ve bu potansiyel<br />
zararın, NAFTA kuralları<br />
gereğince, Kanada hükümeti<br />
tarafından maddi olarak telafi<br />
edilmesini istedi. Zararın<br />
değeri 251 milyar dolardı.<br />
Yani Kanada'ya yapılan<br />
251 milyar dolarlık bir<br />
şantaj.<br />
İkinci örnek ise<br />
Ocak 1998’de,<br />
yine ABD'li bir<br />
atık şirketi Metal<br />
Corp. ile<br />
Meksika<br />
hükümeti<br />
arasında<br />
ortaya<br />
çıkan bir<br />
anlaşmazlık.<br />
Bu sözünü ettiğimiz uluslararası atık tüccarı<br />
şirket, bir Meksika Eyaleti olan St.Louis<br />
Potosi'de Federal hükümet tarafından mahkemeye<br />
verildi. Sebebi de şu: Firma birçok imha<br />
tesisi, ya da "zararlı atık bertaraf etme istasyonu"<br />
kurmak ister, ancak St.Louis Patos Üniversitesi<br />
bir jeolojik bilirkişi raporu yayımlar. Eyalet<br />
hükümeti bu raporu esas alarak tesisin yapılmasına<br />
izin vermez. Raporda şu söylenmektedir<br />
"Bölgede yaşayan pek çok insanın içme suyunun,<br />
bu tesis nedeni ile kirlenme riski yükselecektir."<br />
Üniversitenin bu raporuna riayet eden<br />
yerel hükümet tesise izin vermez, ama tesis<br />
faaliyetini durdurmaz. Daha doğrusu firma, tesisi<br />
kurmakta direnir. Bunun üzerine eyalet valisi, firmanın<br />
bulunduğu alanı su kaynaklarının kirlenmesini<br />
önlemek için "doğal koruma bölgesi" ilan<br />
eder. İşte bu karardan sonra, ABD'li şirket<br />
mahkemeye gider. Ve şirket, yerel hükümetten<br />
90 milyon dolar tazminat talep eder. İlk örnekteki<br />
gibi kararın "Bir kamulaştırma" olduğu öne<br />
sürülür. 90 milyon dolar ilginç bir rakam, o<br />
bölgede oturan Meksikalı ailelerin tümünün yıllık<br />
gelirinden daha yüksek. Kısacası bir büyük şantaj<br />
daha.<br />
Son söz: Yukarıda verdiğimiz bütün örnekleri<br />
AB'ye üye olmuş bir Türkiye için de<br />
düşünebilirsiniz. NAFTA eşittir AB, Türkiye eşittir<br />
Meksika. Avrupa şu an Türkiye'yi kendi içine<br />
almıyor. Ama büyük patronlar bütün ülkeleri dize<br />
getirecek ve Türkiye, AB'ye üye olacaktır.<br />
Yıllardır Türkiye'nin AB'ye üye olma tartışması<br />
dini bir çatışma kisvesi altında yürütülüyor.<br />
Böylece kendine haksızlık yapıldığını düşünen bir<br />
millet AB'ye üye olduğunda Müslüman bayrağını<br />
Avrupa'nın ortasına dikecek gibi bir hava<br />
yaratılıyor. Ama işin aslı başka. Burada ne dini bir<br />
savaşın önemi var, ne de Avrupa'nın Türkler'e<br />
duyduğu tarihi nefretin. Bu yapılanmanın altında<br />
yatan asıl gerçek modern kapitalizmin kendi<br />
post-modern kölelik sistemine dahil edeceği<br />
ülkelerin sırada beklemesi. İşte AB, işte meydan,<br />
buyrun sevinin.