Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü "ŞEHZADE" dergisi 3

11
(CK): Sayın Kaymakam’ım, kırk beş gündür Manisa’da
görev yapıyorsunuz. Manisa’yla ilgili ilk intibaınız
nedir? Sizi cezbeden veya şaşırtan yönler
oldu mu?
(CHÇ): Yaklaşık otuz bir yıldır görev yaptığım halde
Ege bölgesinde ilk kez görev yapıyorum; ama
Ege’nin sıcak samimi insanlarını biliyordum. Manisa’da
da bunu gördüm. İlk etapta insanın çok rahat
şekilde iletişim kurabilecek bir özellikte olduğunu
gördüm. Birazcık işin içine girdiğinizde Manisalıların
günlük yaşadıklarını, orta ve uzun vadeli planlarının
çok olmadığın ve hayatı da çok abartmadan rahat
bir şekilde algıladıklarını görebiliyorsunuz. Bir
yönüyle baktığınızda çok rahat, bir şeyi rahat
kazanıyorlar, rahat harcıyorlar. Çok da bunu problem
haline getirmiyorlar; ama orta ve uzun vadeli
planı olan kadim bir şehrin mensupları olarak o
ruhun ortaya çıkması, cevherin ortaya çıkması için
bir programın, planın olması gerektiğini düşünüyorum.
Beni şaşırtan Manisa gibi kadim bir şehirde ne
sivil toplum kuruluşlarında ne kurulum ve kuruluşlarında
böyle ciddi bir programının görülmemesidir.
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, şimdi dergimizin ana
teması kültür dedik şehzadeler şehri Manisa ve Şehzadeler
ilçelerimizde kültürümüzle ilgili şöyle bir
baktığınızda ilk intibalarınız nelerdir?
(CHÇ): Aslında aklıma gelip de vurgulamak istediğim
nokta o, kızım da Manisa’yı görmüştü. Güzel,
tatlı bir Osmanlı şehri havası var demişti. Ben
gezdiğimde şehzadeler şehri izlenimlerini alabilecek
daha fazla görüntünün olmasını beklerken çokta o
anlayışı verecek eser ve görüntünün olmadığını,
hatta öyle bir vizyonun da pek olmadığını üzüntüyle
müşahede ettim. Mevlevihane, Tıp Müzesi belki
Hatuniye Camisi bu özellikleri hatırlatabilen Muradiye
Camisi bu özellikleri hatırlatsa bile böyle
kadim bir şehirde gelenlerin iliklerine kadar o ruhu
hissedecekleri bununda sadece hissedilmekle
kalmayıp kültürel turizm acısından ekonomik potansiyel
ve kazanıma dönüşeceği şehir yapısı olması
hedeflenmeli, o çerçevede çalışmalıyız.
(CK): Sayın Kaymakam’ım, Şehzadeler ilçesinde
eğitimle ilgili projeler konusunda siz neler
söylersiniz.
(CHÇ): Şehzadeler ilçesinde, aslında eğitim
Türkiye’deki eğitim düzeyine yakın; hatta biraz
üstünde denebilecek bir düzeyde bir oturmuş bir
yapısı var. Ancak özel okulların ve devlet okullarının
kalitesini arttıracı ve fiziki yapısını arttıracı çalışmaların
biraz daha fazla olması lazım. Özellikle
branş okulları, yani mesleki okullar, imam hatip
liseleri, belki tarım lisesi gibi alanlarda bölgenin
kültürel ve tarihi özelliklerine de hitap eden okulların
olması anlamında hem özel hem kamu anlamında
biraz daha çalışılması lazım. Tabi kadim bir şehir
olduğu için arsa problemi kendini gösteriyor. Belki
bu tür proje okullarının biraz daha şehrin merkezi
değil de kenarlarında olmasını tercih etmek gerekir.
Mesela İstanbul’da bir ilçeden bir ilçeye yarım saatte
gidiyorsanız. Burada da şehrin bir ucundan bir
ucuna çok rahatlıkla aynı sürede gidebilirsiniz. Artık
servislerimiz de değişti. Bu tür şeyleri biraz daha
merkezi hesaba katamadan planlamak bence yanlış
olmaz. Bir de özellikle halkı hayat boyu öğretim anlamında
bu işin içine çekmek lazım. Yani Manisa gibi
bir yerde okuma yazma bilmeyenlerin olduğunu
düşünmek gerçekten hayal kırıklığı yaratıyor, insanları
ürkütücü bir husus. Hem devlet olarak bizim
ayıbımız hem de vatandaşların ayıbı. Onları sıfırlayıcı;
ama sadece okuma yazma değil. Folklorik anlamda,
kültürel değerler anlamında, geleneklerimiz
anlamında, geleneksel sanatlarımız anlamında,
halkı daha çok işin içine katıcı bir eğitim anlayışının
hâkim olması belki o folklorik değerlerin işte Şehzadelerin
Osmanlı geleneklerinin kültürel bir değer
olarak kadim gelenekten bir kazanımız olarak
eğitimin belli yerlerinde kendisini hissettirmesi
gerekir diye düşünüyorum.
(ÖB): Sayın Kaymakam’ım, dergimize bir yazı
kaleme alsaydınız hangi konuda yazardınız, bu
yazıyla dergimizle sizi aramızda görebilecek miyiz?
(CHÇ): Ben marka şehirler anlamında şehzadeler
şehri Manisa gibi bir yazı paylaşmak isterim. Ben
Türkiye’de marka şehirlerin ruhunun öne çıkarılması
gerektiğini düşünüyorum. Her şehrin bir şahsı
manevisi, bir ruhu, bir marka değeri vardır ve olmalıdır.
Bu anlamda marka şehirler birbirlerini
tamamlayıcı görüntüye sahip olmalıdır. Biz bir şehzadeler
şehri isek Amasya rakibimiz değildir
aslında. Amasya’da ve burada veliaht şehzadeler
var. Amasya’da ve ilimizde bu misyonun belli yönlerini
ortaya koyarsak ikisi birbirine katkı yapıcı özellikte
olur. İzmir, Denizli bizim rakibimiz değil. Biz
ilimizin kendi marka değerini öne çıkarıp diğer illerle
de katkı yaptıracak şekilde görüntü oluşturmalıyız.
Dolayısıyla benim burada bir makale yazma durumum
olursa ‘Marka Şehirlerin Ruhu ve Bu Anlamda
Şehzadeler Şehri Manisa’ başlıklı bir yazı kaleme
alırım.
(CK): Sayın Kaymakam’ım, meslek hayatınızda sizi
en çok etkileyen anınızı bizimle paylaşır mısınız?
RÖPORTAJ