Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü "ŞEHZADE" dergisi 3
Manisa -Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 3. sayısı olarak hazırlanan bu dergi 2018-2019 eğitim-öğretim yılı 1. dönem ,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yürütülen projeler,okulların etkinlikleri ,Manisa'nın Kültür ve Turizminin yer verildiği bir dergidir.Dergi 96 sayfadan oluşmuş 1000 adet basımı gerçekleştirilmiş ve e-dergi olarak da yayınlanmış bulunmaktadır.
Manisa -Şehzadeler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 3. sayısı olarak hazırlanan bu dergi 2018-2019 eğitim-öğretim yılı 1. dönem ,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yürütülen projeler,okulların etkinlikleri ,Manisa'nın Kültür ve Turizminin yer verildiği bir dergidir.Dergi 96 sayfadan oluşmuş 1000 adet basımı gerçekleştirilmiş ve e-dergi olarak da yayınlanmış bulunmaktadır.
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
86<br />
Mevlevihane<br />
Manisa aynı zamanda kadim mevlevi kültürünü<br />
kalbinde taşımaktadır. Konya’dan sonra<br />
Anadolu’daki en önemli mevlevihanelerden<br />
birisi, Manisa’da bulunur. Manisa Mevlevihanesi,<br />
Sipilos Dağı’nın eteklerine konuşlanmış, Allah’a<br />
ulaşmak isteyen gönülleri sessizce beklemekteydi.<br />
Bu ilim ve inanç merkezi, yıllar boyunca<br />
sayısız öğrenci ve dervişe ev sahipliği yapmıştır.<br />
Burada mevlevi adayları kabul edilir,<br />
bin bir gün boyunca süren çile ve özveri ile<br />
sonunda gerçek irfana ulaşılırdı. Kolay<br />
değildi buraya kabul edilmek; talipten üç<br />
gün boyunca bir saka postunun üzerine<br />
oturması istenirdi. Bu üç gün boyunca talip,<br />
ihtiyaçlarını gidermek haricinde ayağa<br />
kalkamazdı. Talip sessizce beklerken<br />
dervişler devamlı olarak talibin kulağına bu<br />
yoldan vazgeçmesi yönünde telkinler<br />
fısıldarlardı. Üç günün sonunda talibin<br />
kararlılığı takdir görürse, artık bir<br />
mevlevi olma yolu başlamıştır. Bin<br />
bir gün süren bu yolda azla yetinmeyi,<br />
kendini Allah’a ve onun aşkına<br />
adamayı öğrenirdi talipler. Astronomiden<br />
coğrafyaya, İslam ilimlerinden<br />
matematiğe uzanan bir eğitim<br />
sunulurdu bu mevlevihanede.<br />
İnsanın kendi nefsiyle mücadelesidir bu yol; bedenden<br />
ve maddeden kurtulup gerçek aşka, yani<br />
yaradana ulaşmaktır.<br />
Manisa’da İslam tarihi ve tasavvufun izlerini takip etmeye<br />
devam ettiğimizde karşımıza Yunus Emre ve<br />
hocası Tapduk Emre çıkar. Kula’da bulunan Emre<br />
köyü, bir Anadolu ereni olan Tapduk Emre’nin türbesine,<br />
türbenin hemen giriş kapısının önünde de<br />
Yunus Emre’nin mezarına ev sahipliği yapmaktadır.<br />
Bu iki islam aliminin mezarları aslında birden çoktur;<br />
Türkiye’de Yunus Emre’ye ait olduğu rivayet edilen<br />
on beş, Azerbaycan’da ise üç adet mezar bulunmaktadır.<br />
Bu durum bize bu büyük alimlerin<br />
birçok inanan tarafından<br />
sahiplenildiğini, asıl yerlerinin sevenlerinin<br />
kalbi olduğunu gösteriyor. Anlatılan<br />
hikayelere gore Yunus Emre bir<br />
kıtlık zamanında Hacı Bektaş’a buğday<br />
istemek için gider, ona gidenin elinin<br />
boş dönmediğini duymuştur. Hacı Bektaş<br />
ona buğday yerine himmet vermeyi<br />
teklif eder fakat Yunus buğday almakta<br />
ısrarcıdır. Buğdayları aldıktan sonra<br />
dönüş yolunda hatasını fark eden<br />
Yunus pişmanlıkla geri döner. Hacı Bektaş,<br />
ona himmeti Tapduk Emre’ye<br />
verdiğini, himmet almak için Tapduk’a<br />
danışması gerektiğini<br />
söyler. İşte böylece Yunus Emre<br />
Tapduk Emre’nin yanına gider ve<br />
himmet almak için kırk yıl<br />
boyunca Tapduk’un dergahında<br />
hizmet eder. Yıllarca odun taşıyan<br />
Yunus’un taşıdığı odunların<br />
hiçbirinin eğri olmadığı rivayet<br />
edilir; böylesi bir dergaha girecek odunların bile<br />
eğrisinin girmemesi gerekiyordur Yunus için. İşte bu<br />
kırk yıllık özveri ve adanmışlıktı Yunus Emre’yi himmete<br />
kavuşturan, onu gönüllerin efendisi yapan. Tapduk<br />
Emre’nin ömrünün son kırk yılını onun yanında<br />
geçiren Yunus Emre’nin mezarı da Tapduk’un yanından<br />
ayrılmamıştır. Günümüzde Kula’daki bu türbe her<br />
yıl binlerce ziyaretçiye kucak açmaktadır.