You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
NEWS<br />
BAŞKA TÜRLÜ YAŞAMAK<br />
MÜMKÜN!<br />
Yazı ve Fotoğraflar:<br />
Özlem Ulubay Şahin<br />
Göcek’te en sevdiğimiz koylardan biri; Merdivenli koy, çok tercih edilmez, birden derinleşiyor, demir tutmakta sıkıntı yaşanabilir,<br />
lakin bizim hiç başımıza gelmedi. Koy, iki yakadaki zeytin ağaçlarıyla dolu yamaçları birbirinden ayıran dar bir vadiden oluşuyor. Bu<br />
vadiden yukarı çıktığınızda küçük bir köye varıyorsunuz. Koyda ufak bir mağara mevcut, oyulmuş taş merdivenlerle çıkılan. Özellikle<br />
sezon dışında buraya demirlediğimizde, sadece bize ait olan bir havuz oluyor adeta, uyanır uyanmaz, hopppp, iki adımla atlayabileceğimiz.<br />
Gün ortasında da piknik yapabileceğimiz bir ağaç altı, denizin sesini dinleyebileceğiniz hatta “Sudenaz”ı ( sahibinin bu ismi<br />
verdiği gayet evcil keçi) sevebileceginiz ufak, taşlı bir plajı da var.<br />
Konfetiler değdi değecek başıma, ya da elimi uzatsam uzanacağım<br />
milyon yıldızdan birçoğuna, ve ruhumun deli yanı saymak istiyor<br />
avuçlarımdakileri...<br />
Gök kubbe dile geliyor, “Hey deli kız, bırak saymayı bak bana” dercesine<br />
savuruyor yıldızlarını, dilek tutmayı unuttum diye üzülmeme gerek<br />
kalmadan bir tane daha kayıyor... Yanan sadece bir meteor değil,<br />
benim yarına dair umutlarım da daha bir alevleniyor.<br />
Gördüklerimin yanında, dokunduklarıma ne demeli peki...<br />
Deniz ışıl ışıl, ayaklarım çağrısına uyuyor, önce parmak uçlarımı so-<br />
Yine Göcek koylarından biri... Denizi sevsekte toprak çekiyor sanırım<br />
insanı. Demirlerinden sonra illaki bir karaya çıkasım, çevreyi<br />
keşfedesim, olmadı bir köşe de oturup kitap okuyasım geliyor.<br />
O kadar huzurlu ki, İstanbul’un trafiğinden ve mecburiyetlerden<br />
uzak, sessizlik, doğanın sesi…Bu gibi yerlerde okuduğum satırlar<br />
bile ayrı bir tat veriyor.<br />
Gecenin karanlığı çökmüş, ay ışığı, sakinlik ve sessizlik tüm bedenime<br />
yayılıyor, hafif hafif esen meltem ancak saçlarımı okşuyorken,<br />
dağların tepelerinden çeşit çeşit otların rahiyaları yayılıyor, burnuma<br />
süzüle süzüle, hafif hafif geliyor, dans edercesine kıvrımlı kıvrımlı, bir<br />
var, bir yok...<br />
Estikçe canlanıyor duyularım, hissetmesem o ürpertiyi, rüyada sanırım<br />
kendimi. Kafamı kaldırıyorum, bir gezginin de dediği gibi, milyon<br />
yıldızlı bir oteldeyim. Konfetiler yağıyor sanki, her yer pırıl pırıl, tüm<br />
samanyolu emrimize amade. Büyük ayı, küçük ayı derken tıkanıyor<br />
bilgim, çünkü benim şehirli hafızamda fazlasına gerek yoktu ki...<br />
88<br />
2017 yılında bu sefer de Kuzey Yunanistan’ı gezelim deyip, basmıştık<br />
yelkeni Halkidiki’ye... 3 parmak da denilen bölge hem<br />
denizi hem kumu hem de yeşilliğiyle alışık olduğumuz yakın<br />
Yunan adalarından daha farklı... Öz’le kıyıya çıktığımız bir akşam<br />
üzerinden bir kare, güneşin batışını kumların üzerinde el<br />
ele karşılamıştık. Arada romantik de olabiliyor..<br />
www.yachtlifetravel.com