12.02.2020 Views

Hotelgazetesi_ocak_sayi11_2018_

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

19<br />

akademik bakıs<br />

Sayı: 10 Yıl: 1 / Aralık <strong>2018</strong><br />

www.hotelgazetesi.com<br />

TURİZMDE<br />

DESTİNASYONLARI<br />

NASIL YÖNETMELİYİZ?<br />

Prof. Dr.<br />

Muharrem<br />

TUNA<br />

Turizm<br />

Akademisyenleri<br />

Derneği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı<br />

muharrem@gazi.edu.tr<br />

Destinasyon yönetimi kavramı<br />

lügatımıza yirminci yüzyılın sonlarına<br />

doğru girdi ve bu kavram ülkemiz<br />

turizminde son dönemde en<br />

çok tartışılan konular içerisinde<br />

yer almaya başladı. Bu yazımda<br />

bunun nedenlerine ve destinasyon<br />

yönetiminin nasıl olması gerektiğine<br />

odaklanacağım.<br />

Destinasyon, köken itibariyle<br />

İngilizce bir kelime ve Türkçedeki<br />

tam karşılığı varış yeri veya gidilecek<br />

yer. Turizmde ise turistler için cazip<br />

kabul edilebilecek farklı çekiciliklere<br />

sahip olan bölgeler anlamında<br />

kullanılıyor. Bir bölgenin destinasyon<br />

olarak kabul edilmesi için de kentsel<br />

çekiciliğe, deniz kıyısına, dağlara,<br />

kırsal çekiciliklere, otantik veya eşsiz<br />

değerlere sahip olması gerekiyor.<br />

Eğer bir bölge destinasyon olarak<br />

değerlendiriliyor ve stratejik olarak<br />

kendini turizmde geliştirmek<br />

istiyorsa, etkin bir yönetim yapısı<br />

da kurmak zorunda. Çünkü oldukça<br />

dinamik ve karmaşık bir yapıya sahip<br />

olan turizm sektörünü yönetmek<br />

hiç de kolay değil. Hele hele klasik<br />

kamu yönetimi anlayışıyla turizmi<br />

yönetmek daha da zor hale geliyor.<br />

Peki nedir bu destinasyon yönetimi<br />

kavramı, ne yapar, neyi amaçlar?<br />

Bu sorunun cevabına odaklanarak<br />

ülkemizin ihtiyaçlarını açıklamaya<br />

çalışalım.<br />

Turistlerin tatil yeri seçiminde ve bu<br />

yerleri tekrar ziyaret etmesinde; doğal<br />

güzellikler, iklim, eşsiz yapılar, mutfak,<br />

el sanatları, deniz gibi çekiciliklerle<br />

birlikte, ulaşım imkanları, alt ve üst<br />

yapı, festival veya fuar gibi etkinlikler<br />

tüm bunlara ek olarak da hijyen<br />

koşulları, güvenlik, konukseverlik ve<br />

fiyat gibi unsurlar etkilidir. Bu kadar<br />

çeşitli unsurun etkili bir biçimde<br />

yönetimi ve çevresel koşullarda<br />

meydana gelecek olumlu ya da<br />

olumsuz değişimlere hızlı bir biçimde<br />

cevap verilmesi turizmde başarı<br />

sağlamak için şarttır. Destinasyon<br />

yönetiminde, ilgili bölgede yer alan<br />

birçok kuruluşun destinasyonun<br />

gelişimi amacına hizmet etmesi<br />

esastır. Zira yukarıda ifade edilen<br />

unsurlara dair faaliyetlerde gerek<br />

kamu gerek özel çok sayıda kuruluş<br />

rol alır. Bu karmaşık yapının harekete<br />

geçirilmesinde bir koordinatör<br />

birime ihtiyaç duyulur. Bu yapının<br />

adı dünya genelinde “destinasyon<br />

yönetim veya pazarlama örgütleridir”<br />

(destination management/marketing<br />

organizations). Uygulamada daha<br />

çok destinasyon yönetim örgütü<br />

olarak kullanıldığı için ben de<br />

yazımda bu şekliyle kullanmayı uygun<br />

buldum. Birleşmiş Milletler Dünya<br />

Turizm Örgütü destinasyon yönetim<br />

örgütlerini, destinasyonları yöneten<br />

ve pazarlamasını yapan kuruluşlar<br />

olarak tanımlamaktadır. Ayrıca bu<br />

kuruluşların ulusal düzeyde, eyalet<br />

veya bölge düzeyinde, kent veya<br />

kasaba düzeyinde olabileceği ifade<br />

edilmiştir.<br />

Bu aşamada ülkemizdeki duruma bir<br />

göz atalım. Her ne kadar dünyanın en<br />

büyük altı turizm ülkesi içerisindeyiz<br />

desek de, acaba turizmi, daha<br />

doğrusu destinasyonları başarılı bir<br />

biçimde yönetebiliyor muyuz?<br />

Destinasyonu ulusal düzeyde ele<br />

aldığımızda karşımıza ülkemizde<br />

oldukça dağınık bir yapı çıkıyor. En<br />

tepede Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

başta olmak üzere ilgili diğer<br />

bakanlıklar ve kamu kuruluşları<br />

yer alıyor. Sonrasında özel kesimi<br />

temsilen yasaya sahip Türkiye Seyahat<br />

Acentaları Birliği ile Turist Rehberleri<br />

Birliği var. Sektörün müstakil yasaya<br />

sahip olmayan ancak sektöre en<br />

büyük yatırımı yapan tarafı ise<br />

otelciler. Bunlara deniz turizmcilerini,<br />

sağlık turizmcilerini, yiyecek içecek<br />

işletmecilerini de ekleyebiliriz. Tüm<br />

bu sayılan sivil toplum kuruluşlarının<br />

tepe yönetimleri ulusal düzeyde<br />

devlete karşı üyelerini temsil<br />

ediyorlar. Türkiye Odalar ve Borsalar<br />

Birliği de sektörü temsil eden<br />

kuruluşlar arasında.<br />

Destinasyonlara bölgesel ya da il/<br />

ilçe düzeyinde bakıldığında da<br />

karşımıza valiliklere bağlı olarak<br />

faaliyetlerini sürdüren İl Kültür<br />

Turizm Müdürlükleri gibi il teşkilatlar<br />

çıkıyor. İlgili Sivil Toplum Kuruluşları<br />

da çoğunlukla bölgesel yapılara<br />

sahipler. Bu düzeyde turizmin<br />

yönetiminde karşımıza en güçlü<br />

yerel dinamikler olarak belediyeler<br />

çıkıyor. Büyükşehir, şehir veya ilçe<br />

belediyeleri sahip oldukları geniş<br />

yetkiler sayesinde plan ve uygulama<br />

düzeyinde önemli rollere sahipler.<br />

Ayrıca Türkiye Odalar Borsalar<br />

Birliği’nin yereldeki birimleri olarak<br />

faaliyet gösteren Ticaret ve Sanayi<br />

Odaları da önemli aktörler arasında.<br />

Başta da ifade ettiğim gibi sektör<br />

dinamik, yapı ise oldukça karmaşık.<br />

Mevcutta destinasyon bazında<br />

turizmin yönetiminde yetki, İl Kültür<br />

Turizm Müdürlükleri ve Belediyelerde<br />

bulunuyor. Ancak kamu bürokrasisi<br />

yönetimin hantallaşmasına yol açıyor.<br />

Bu durumda turizm örgütlenmesinin<br />

ulusal ve yerel bazda yeniden<br />

örgütlenmesi zorunlu hale geliyor.<br />

Aslında 2023 Turizm Stratejisinde bu<br />

tür bir örgütlenme öngörülüyordu<br />

ancak strateji bir türlü uygulamaya<br />

geçirilemedi ve yazılanlar kağıt<br />

üzerinde kaldı. Geçtiğimiz aylarda<br />

yapılan Turizm Şurası’nda ve 11.<br />

Kalkınma Plan Toplantılarında<br />

destinasyon yönetimi en önemli<br />

gündem maddeleri arasındaydı.<br />

Buraya kadar ifade ettiğim<br />

görüşler çerçevesinde turizmde<br />

örgütlenmenin yeniden yapılmasının<br />

kaçınılmaz olduğu görülüyor.<br />

Mevcutta bu tespitten hareketle<br />

İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir,<br />

Kayseri, Nevşehir gibi kentler kendi<br />

destinasyon yönetim örgütlerini<br />

kurdular. Bunlardan bir kısmı vakıf,<br />

bir kısmı dernek, bir kısmı şirket,<br />

bir kısmı ise yarı kamu yapılanması<br />

şeklinde oluşturuldu. Bu örgütler,<br />

turizmi geliştirmek ve destinasyonu<br />

yönetmek için çabalıyor ancak<br />

arkalarında işlevsel bir düzenleme<br />

ve bütçe gibi yasal dayanakları<br />

olmadığı için yeterli performansa<br />

ulaşamıyorlar.<br />

Bana göre destinasyon yönetiminde<br />

karşımızda temel alabileceğimiz iki<br />

model bulunuyor. Bunlardan birincisi<br />

bünyesinde kamu ve özel sektörün<br />

eşit bir biçimde temsil edileceği<br />

bağımsız destinasyon örgütlerinin<br />

yasasının çıkarılarak kurulmasıdır.<br />

İkincisi ise halihazırda faal olan<br />

Kalkınma Ajansları bünyesinde<br />

yine kamu ve özel sektörün eşit bir<br />

biçimde temsil edilebileceği özerk<br />

bir yapılanmanın oluşturulması,<br />

Kalkınma Ajanlarının bu yapının<br />

sekreteryasını yürütmesidir. İlk model<br />

ideal olanı ancak belki de hemen<br />

faaliyete geçilmesi bağlamında<br />

ikinci model ile başlanarak zaman<br />

içerisinde tamamen bağımsız<br />

yapılara yani birinci modele geçiş<br />

sağlanabilir. Ancak burada önemli<br />

bir husus var. Eşit temsilde bütçeye<br />

eşit oranda katkının sağlanması,<br />

yani bu yapılanmaların bütçesinin<br />

kamu özel katkılarıyla ortak olarak<br />

oluşturulması gerekmektedir.<br />

Ulusal destinasyon örgütü de ilgili<br />

kamu kurum ve kuruluşlarının<br />

bazı yetkilerinin devredilmesiyle<br />

oluşturulmalı ve bu kurulda kamu<br />

ve özel sektörden ilgili tüm taraflar<br />

yönetişim ilkesi çerçevesinde temsil<br />

edilmelidir. Genel politikalar bu<br />

kurul tarafından belirlenmeli ve<br />

hangi bölgenin turistik destinasyon<br />

olması gerektiği kararı da bu kurul<br />

tarafından değerlendirilmelidir.<br />

Hedefimiz turizmde çok daha<br />

büyük başarılar elde etmek ise<br />

yapısal dönüşümü en kısa zamanda<br />

gerçekleştirmeliyiz. Destinasyonları,<br />

destinasyon yönetimi anlayışı<br />

çerçevesinde yeniden ele almaz<br />

isek hedeflediğimiz başarıları<br />

yakalamamız zorlaşacaktır.<br />

Saygılarımla

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!