08.04.2020 Views

Kulturakademie-Tarabya-Kültür-Akademisi-2018-2019

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Martin Bachmann

Die Bauwerke der deutschen Sommerresidenz

in Tarabya und ihre Geschichte

36

ama İmparatorluk yönetiminin yeni birtakım çekinceleri, inşaata hemen başlanmasına

mani olmuş. Bütün işi bir İngiliz inşaat şirketine devretmemek için, planlama

ve uygulamanın mutlaka bağımsız bir Alman mimar tarafından gerçekleştirilmesi

gerektiğine karar verilmiş. Bu iş için, o sıralarda Atina’da bulunan Alman

arkeolog ve araştırmacı mimar Wilhelm Dörpfeld tercih edilmiş. Dörpfeld, mevcut

binaları, bunların kullanılabilirliğini ve inşaat şirketinin planlarını inceledikten

sonra tasarımları gözden geçirip değişiklikler yapmış. Ana planları ve çatı tasarımlarını

değiştirmiş ve yerel mimari geleneklerin daha çok dikkate alınmasını

talep etmiş. Fakat Dörpfeld’in uygulamalara nezaret etmesi mümkün olamadığından,

İmparatorluk için çalışan Stettin’li genç mimar Armin Wegner inşaat

projesini denetmeni olarak görevlendirilmiş.

1887 yılında inşaatı tamamlanan yapı grubu, Boğaz’ın kıyısında güzel bir

tablo oluşturacak şekilde sıralanmış Kançılarya konutu, Büyükelçi konutu, Büyükelçi

müsteşar konutu ve Arabacılar binasından oluşuyordu. Boğaz kıyısıyla

rezidans arazisi arasında kalan yolun kenarında ise bir bekçi kulübesi, bir kayıkhane

ve uzun bir duvar bulunuyordu. Dik çatıları, kulesi ve cumba benzeri ek

yapılarıyla öne çıkan Büyükelçi konutu yapı grubunun en göze çarpan unsuruydu.

Wegner yapı malzemesi olarak ahşap kullanılmasını, bu malzemenin

depreme dayanıklı olması ve yerel mimari geleneğe uygunluğuyla gerekçelendiriyordu.

Wegner’in Türk ve Alman mimari geleneklerinin parlak bir bileşimi olduğunu

düşündüğü Tarabya binaları, bugün de bu statülerini korumaya devam

etmektedir. [...] İnşaatta çalışan isçi ve ustaların çoğunluğu – Osmanlı İmparatorluğu’nun

geç döneminde inşaat alanında genellikle olduğu gibi–Rum ve

Ermeni Hıristiyan azınlıklara mensuptu. Böylelikle, 19. yüzyıl İstanbul’unun

kozmopolit atmosferi, Tarabya’daki bu yapılarda da maddi ve kültürel yansımasını

bulmuştur.

Rezidansın ilk binalarının inşasından birkaç yıl sonra yeni inşaat projeleri

başlatıldı. Daha fazla yere gereksinim duyulduğundan yeni bir dizi ahşap bina

inşa edildi. Böylece Büyükelçi müsteşar konutunun arkasında inşaat tarzıyla

daha önceki binaların izinden giden geniş yapı, Kançılarya konutu ortaya çıktı.

Bunu daha da geride, bahçenin içinde taş hamamı L biçiminde çevreleyecek

şekilde inşa edilen pitoresk bahçıvan konutu izledi. Ayrıca taş bir zeminin

üzerinde 1. Dünya Savaşı sırasında deniz kuvvetleri askerlerinin ikametgâhı

olarak kullanılan Bahriyeli evi yapıldı. Bu son ahşap bina, dış cephesinin sadeliğine

rağmen diğer binaların oluşturduğu gruba uyum sağlamaktadır. 1. Dünya

Savaşı‘ndan kısa süre önce Frankfurtlu inşaat şirketi Philipp Holzmann tarafından

bahçe arazisine inşa edilen çay evi, diğer binaların aksine yığma bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!