You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
erkeği tutup öne çıkardı. Ağzını
zorla açıp sıkıca tuttu. Elinde
kızgın tası tutan diğeri ise erittiği
kurşunu adamın boğazından
aşağıya boca etti. Sıcak kurşun;
adamın boğazını, nefes borusunu,
ciğerlerini ve birçok iç organını
yakarak midesine kadar indi.
Sıcak kurşunla temas eden etin
buharı boğazından yukarı doğru
çıkıyordu. Çıkan buhar değil sanki
ıstıraplar içinde can veren adamın
ruhuydu.
Adamın ölmesiyle birlikte
sıra kadına ve çocuklarına geldi.
Cellatlar tıpkı adama yaptıkları
gibi hepsini sırayla boğazlarından
aşağı kurşun dökerek öldürdüler.
Evin içi erimiş kurşun ve yanmış
et kokusuyla dolup taştı. İşlerini
bitiren bu iki cellat, yandaki eve
geçip aynı işkenceyi oradaki
insanlara yapmak için evden
ayrıldılar.
Bir başka evde elleri ve
kolları bağlanan ev ahalisinin
elbiseleri tamamen üzerlerinden
çıkarılmıştı. Cellatlar, kuşaklarına
sokuşturdukları usturaları
çıkarıp aile bireylerinin tek tek
derilerini yüzmeye başladı. Önce
hissettikleri acıyla feryat figan olan
ev sakinleri, çektikleri acıya daha
fazla dayanamayıp bayılmışlardı.
Ama her şey yeni başlıyordu.
Derileri yüzüldükten sonra
ortaya çıkan etlerinin arasına
sokuşturulan cımbızlarla sinirleri
tek tek çekilmeye ve koparılmaya
başladı. Bu acıyla ayıldıklarında
kendilerini bekleyen korkunç
dakikaların henüz bitmediğini
anlamışlardı. Tüm sinirleri kopana
kadar bu işkence devam etti. Artık
bacaklarını ve kollarını hareket
ettiremiyorlardı. Yerde sırt üstü
sonlarını beklerken son gördükleri
şey kendilerine bu işkenceyi reva
gören bu habis ruhların yüzü
oldu. Sonra kafalarına indirilen
çekiçlerle son nefeslerini verdiler.
Mahalleden yükselen
çığlıkları ve feryatları duyan
bazı mahalle sakinleri, olan
biteni anlamak için sokağa
fırladıklarında gördükleri
manzara karşısında dehşete
kapılıp evlerine kaçmaya
çalışsalar da nafileydi. Kesilen
elektrik nedeniyle meşalelerin
loş ışığıyla aydınlanmış ve sis
basmış sokaklarda firar edecek
veya saklanacak bir yer bulmak
imkânsızdı.
Açtığı dış kapıyı tekrar
kapatmak için çabalayan bir
mahalle sakini, kapıya yüklenen
karşı konulmaz bir güçle yere
yuvarlandı. Onu yerden kaldıran
bir cellat, yanında getirdiği
diğerleriyle birlikte adamı ve
eşi, evin salonuna götürüp tüm
elbiselerini soydu. Ellerini ve
kollarını sıkıca kavradıktan sonra
usturayla derilerini yüzmeye
başladılar. Yüzülen derinin
altındaki etten sızan kan, salonun
ortasında simsiyah bir birikinti
oluşturdu. Kuşaklarından
çıkardıkları burguları, yerdeki
karı kocanın kollarına bacaklarına
sapladılar. Saplanan burguları,
yavaşça ve kuvvetli bir şekilde
çeviriyor ve delinen etlerden sızan
kanı kahkahalarla seyrediyorlardı.
Burguların ucu kemiklere dayanıp
çatırtılar çıkarmaya başladı.
Kemikler delindi ve burguların
ucu kolların ve bacakların diğer
tarafından çıktı. Öylece yere
bırakılan karı koca, son nefeslerini
boğazlarını yarıp geçen hançerle
verdiler.
Sokaklardan birinde kaçmaya
çalışan bir delikanlı, iki cellat
tarafından yakalanmıştı. Yere
yatırılan delikanlı, korkuyla
çığlık çığlığa yardım istese de ona
cevap veren sesler, mahallenin bir
başka yerinde can havliyle atılan
çığlıklardan başka bir şey değildi.
Korkudan tir tir titriyor, kendisini
yakalayan bu varlıkların ona
ne yapacaklarını düşünüyordu.
Biri onu sıkıca kavradıktan
sonra diğer eline aldığı çekiçle
eklem yerlerinden kollarını
ve bacaklarını ağır darbeler
indirerek kırmaya başladı. Tüm
eklemlerini kırdıktan sonra her
iki cellat da sırtlarına çaprazlama
astıkları kılıçlarını çekip kırık
yerlerine indirdikleri darbelerle
delikanlının kollarını ve
bacaklarını gövdesinden ayırdılar.
Sonra içlerinden biri onu saçından
kavrayıp başını biraz havaya
kaldırdıktan sonra diğeri kılıcıyla
boynunu keserek kellesini sokağın
bayırından aşağı yuvarladı.
35