You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
aklına Hacip geldi. Hacip ismini
ona kendisi koymuştu. Neşe ismi
çok eski bulmuştu ama Orkun
Hacip’in sultanların mabeyncisi
demek olduğunu söyleyerek pis
bir sırıtışla kendisini de sultan
yerine koyduğunu belli edince,
mabeynci ne demek bilmemesine
rağmen gönlü olsun diye sesini
çıkartmamıştı. Orkun sadece
Hacip’i değil kendisini, sultan
statüsünü ve bazı başka şeyleri de
hatırlamıştı. Bağırdı;
“Hacip gel buraya.”
Hacip geldiğinde onu şöyle
bir süzdü. Sapsarı saçları, okka
gibi burnu, dolgun dudakları ile
kendisine tezat yüzü bir güzel,
geniş omuzları ve 1.90’a varan
boyu ile vücudu bir başka güzeldi.
Yirmi yaşında gibi görünmesi de
cabasıydı.
“Buyrun Orkun Bey”
“Gel otur delikanlı”
Hacip gülümsedi “Ben aslında
insan standartlarında çocuk
sayılırım…”
“… 20 Ekim 2097’de Los
Angeles’ta Humanoid AI
Corp. tarafından üretildin.
Dolayısıyla sadece üç yaşındasın,
bununla birlikte yirmi beş yıllık
batarya ömrün dolduğunda
bile görünümünden bir şey
kaybetmeyeceksin, tabi daha
önce olağandışı bir şekilde
hasar görmezsen. İyi ezberlemiş
miyim?”
“Tıpkı bir robot gibi efendim.”
“Sesinden memnun musun?”
“Evet efendim sesimden
memnunum.”
Orkun bacak bacak üstüne attı,
bir an için artık yemek yememe
konusunda iyice azıtan oğlunun
çığlığı ile yemek masasına dönse
de, olayın hala Neşe’nin kontrolü
altında olduğunu anlayınca tekrar
dikkatini Hacip’e verdi.
“Sinir bozucu bir sesin var
aslında. Serfleri ile burnundan
konuşan bir toprak sahibi gibisin.
Hani şu silahın önünde bile olsalar
karşısındakini küçümseyen ve
soğukkanlılığını koruyan tiplerden
biri gibi.”
Hacip, kendisi kıpırdamadan
ama sentetik ses tellerini ve yapay
kaslardan imal edilmiş ağzını
kıpırdatarak gerçek bir sesle cevap
verdi.
“Bir silah karşısında ben
de tepki vermem efendim. Sizi
korumak söz konusu ise kendimi
feda edebilirim.”
Orkun cevap vermeden önce
mırıldandı “Ne demezsin, ne de
mutlu oldum ya bu cevabınla…”
Ama sesli söyledikleri başkaydı
“Maksimum yirmi iki yıl içinde
kapanacaksın, ha bir gün önce
ha bir gün sonra, senin için fark
etmez.”
“Doğru efendim ama bu sizin
için de geçerli.”
“Belirsizlik Hacip. Bu, hayatı
daha değerli kılıyor.”
“Belirsizlikten kastınız
minimum ve maksimum süre
konusundaki belirsizlik mi
efendim?”
“Evet.”
“Bu benim için de geçerli
efendim.”
Orkun Hacip’e baktı.
Karşısındaki koltukta oturuyor,
kendisiyle açık bir tartışmaya
giriyor ancak fiziksel anlamda
hiçbir tepki vermiyordu. Bu onu
daha da sinirlendirdi.
“Belki de haklısın. Ama şu
da var ki benim her günüm aynı
geçmiyor. Oysa sen her gün, en
azından belirli aralıklarla aynı işleri
yapıyorsun.”
“Her gün saat 07.20 ile 07.28
arası evden çıkıyor, 18.44 ile 18.58
arası eve geliyor. Evde yemek
yiyor. Projektörü görüntü alanına
ayarlayıp on iki farklı programdan
birini seyrediyorsunuz. Ortalama
on günde bir çiftleşiyorsunuz
ve uyuyup bir sonraki döngüyü
devam ettiriyorsunuz.”
Orkun kesik bir kahkaha attı
“Doğru söylüyorsun. Sen bile
benden daha sık çiftleşiyorsundur
sanırım.”
Hacip sessizce bakmayı
sürdürünce de devam etti. “Evet bu
konuda da biraz bilmişlik yap da
dinleyelim.”
“Ben organik değilim efendim.
Çiftleşme biyolojik olarak türün
devamı için gerekli bir eylemdir.
Ben bir türe mensup değilim.”
Orkun bu sefer karşısındaki
robotun gözlerinin içine bakarak
aldı sözü “O kadar basit değil”
dedi. “Aşk, sevgi, fedakarlık,
beğeni, bazen bencil bir ego
hatta partnerini mutlu etmek
için ona hizmet etmek de bu
biyolojik gerekliliğin yanında
görülür. Belki sen haklısındır ve
bir maskedir bütün bunlar ama
kimse çiftleşirken türün devamını
düşünmez.”
“Söylediğim şeyi anladığınızı
düşünüyorum. Ancak siz benim
yapısal anlamda bilmediğim
şeylerden bahsediyorsunuz.”
“Hayatının değerini
savunurken ve dolayısıyla
benimkinin değerini küçültürken,
gayet yapısal anlamda bir şeyler
biliyor gibi konuşuyordun ama.”
“Öğrendiklerimle size hizmet
vermek istedim efendim ancak
görüyorum ki biyolojik olarak bazı
gerginlik tepkileri veriyorsunuz.
52