30.04.2021 Views

THOTH - YENİ NESİL DERGİ 1.SAYI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

8

“Svl Toplum

Kuruluşlarının önemn

blen br nsanım. Sosyal

projelere ve sosyal etkye

nanıyorum. Benm

hayatımda en çok önem

verdğm konular sosyal

etk ve sürdürüleblrlk.”

dyorsunuz. Pek, szce

svl toplum kuruluşlarına

olan lg ve desteğn

artması çn breylere

hang görevler düşüyor?

Sosyal etkinin önemini

kavramam 1960’lı yıllara

dayanıyor. Babamın okuduğu,

sosyal problemlere odaklanan

ortanın solundaki yayınlar ve

kişisel duruşu sayesinde

dünyanın gidişatı ile daha çok

ilgilenmeye başladım. Nüfus

patlaması, bunun ekolojiye

etkisi, kadın hakları gibi

konulara merak salmaya ve bu

tür şeyleri okumaktan keyif

almaya başladım. Sosyal

olaylara ilgim bu dönemlerde

başladı. Ben babamın hayatının

izinden gideceğimi ve

babamınki gibi bir meslek sahibi

olacağımı düşünürken, o

dönemde arkadaşlarımla

fotoğraf çekmeye başladık.

Sosyal konularda bir etki

yaratmak için fotoğrafçılık ve

iletişimi araç olarak kullanma

fikri de o yıllarda doğdu.

1980’li yılların sonuna doğru

A&B İletişim ile çalışırken,

A&B’nin sahibi Sibel Asna,

çalıştığı bir kurum için

desteklenecek projeler arıyordu.

Türkan Saylan’ı ve cüzzam

hastalarıyla yaptığı çalışmaları

keşfetmiş. Bana bu projede

çalışıp çalışmayacağımı sordu.

Ben de balıklama atladım çünkü

bir fotoğrafçı gözüyle, bir

hikâyenin peşindeydim.

Türkiye’de 3000 civarında

cüzzam hastası vardı ve bu

hastalığın tedavisi de oldukça

basitti: tek bir ilaç! Türkan

Saylan’ın hayali Türkiye’de

tedavisi çok kolay olan bu

hastalığı bitirmekti. Sibel

Asna’nın çalıştığı kurumun

bağış etkinliğinde gösterilecek

bir fotoğraf sunumu için Türkan

Saylan’ın tedavilerinde destek

bulmaya çalıştığı hastaların

fotoğraflarını çektim. Herkes çok

etkilendi. Bütün bu çabaların

sonunda Türkiye’de cüzzam

hastalığını yok ettik ve bunda

benim de küçük de olsa bir

katkım oldu.

1990’ların başında Hayrettin Karaca

ile gerçekleştirdiğim bir görüşmede

Türkiye’deki erozyon sorunundan

ve bunun giderek

yaygınlaşmasından duyduğu

üzüntüyü dile getirdi. Anlattıklarını

dinlerken Türkiye’nin giderek

çölleştiğini fark ettim ve “Türkiye

çöl oluyor o zaman.” dedim. TEMA

Vakfı’nın meşhur sloganı ‘Türkiye

Çöl Olmasın’ işte o konuşmadan

doğdu. TEMA Vakfı’na etkinliklerde

kullanması için bir sunum

hazırladık. Bir gün TEMA için

hazırladığımız sunumu yapmak

üzere bir etkinliğine çağrıldık. Bu

etkinliğe dönemin Cumhurbaşkanı

Süleyman Demirel de katılmış ve

açık havada yaptığımız sunumu

dinlemişti. Bu olaydan birkaç gün

sonra Demirel de TEMA’ya

desteğini ilan etti. O zamanlar bir

tane perdemiz vardı, onu aldık ve 3

yıl boyunca Türkiye’yi dolaştık;

Samsun, Diyarbakır gibi birçok

yerde sunumumuzu paylaştık.

Bundan birkaç yıl sonra Suna

Kıraç beni davet ettiği bir

yemekte Türkiye Eğitim

Gönüllüleri Vakfı’nı (TEGV) hangi

amaçla kurduğunu anlattı. TEGV

Suna Kıraç’ın müthiş bir

projesiydi.

Bütün problemlerimizin başının

eğitimsizlik olduğunu

düşünürsek, hiçbir ayrım

yapmadan bütün çocukların

eğitime erişimini destekleyen

bir vakıf olan TEGV çok

kıymetliydi. Tabii bu girişimin

arkasında Vehbi Koç’un da

desteği vardı. Suna Hanım

yemek sırasında TEGV’e destek

vermem için beni ikna etti. Bu

dönemde TEGV birçok eğitim

parkı yarattı. Ben de bu

kapsamda TEGV ile birlikte

Van’dan Antalya’ya kadar

dolaştım ve parkların

hikâyelerini oluşturdum.

Parkların kurulması ve

hazırladığım hikâyelerin

yaygınlaştırılması ile inanılmaz

bir projeye imza attık. Ben de bu

yüzden TEGV’e sarıldım, destek

vermekten çok mutluluk

duyduğum bir projeydi.

Tohum Otizm Vakfı kurucuları

2000’li yıllarda bir gün ofisime

gelip hikâyelerini anlattılar ve

benim onlara destek olmak için

ne yapabileceğimi sordular.

Aklımıza film çekme fikri geldi.

Otizmli çocukların günlük

hayatlarını filme çektik, oldukça

zor bir işti ama başardık. Tohum

Otizm Vakfı’nın kurucuları bu

dönemde Vakıf yararına açık

arttırmalar düzenliyordu.

Çektiğimiz filmler açık

arttırmalarda gösterildi ve olumlu

geri dönüşler sayesinde otizmli

çocuklar için yüksek miktarda

destek toplandı. Otizm toplumsal

bir yara. Otizmli çocukların

anlaşılması ve topluma entegre

edilmesi gerekiyor ve Tohum

Otizm Vakfı bu misyonu çok iyi

yerine getiriyor. Hem filmler

yoluyla Vakıf’a katkıda bulundum

hem de babası hasta olan otizmli

bir çocuk için Vakıf’a bağış

yapmaya devam ediyorum.

32

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!