30.04.2021 Views

THOTH - YENİ NESİL DERGİ 1.SAYI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.


KÜNYE

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

ARAS HİKMET YILDIRIMYILMAZ

DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRÜ

BAHAR UZUNOĞLU

EDİTÖRLER

AYŞE REYHAN İBİL

HELİN NİSA TAKNUŞ

KARDELEN PAMUKLU

ŞEYMA NUR ÜNLÜER

YAĞMUR KAYA

LOGO & KAPAK TASARIM

BATUHAN YAĞIZ YAZICI

TASARIM

GRAFİK TASARIM

MİNE DURUKAN

YAYIN TÜRÜ

ALTI AYDA BİR


Genel Yayın Yönetmenİ’nden…

Her şey bir hayal ile başladı. Hayalinizin

peşinden gitmeye başladığınız an,

hayatınızda her şey anlam kazanıyor.

Bir şeyi başarmak, kendinize ve

ekibinize inanmak, vizyon, çok emek

dökmek, kararlılık ve fedakârlıktan

geçiyor. Yapabileceğine inanan birisi

için her şeyin mümkün olduğunu

unutmayın. Benim tahayyül ettiğimden

çok daha fazlası bu süreç içerisinde

gerçekleşti. Bu sayıda bize inanan ve

yanımızda olan kendi alanlarında

müstesna bir konumda bulunan değerli

tüm isimlere yer vermiş olmaktan

ekibim ve kendi adıma gurur ve onur

duyduğumuzu belirtmek istiyorum.

Her şeyi kaydettiği parşömenleriyle

bilgeliğin ve yazının tanrısı olan

THOTH vizyonunu “Yeni Nesil

Dergi” misyonuyla harmanlayarak

berceste bir ilk sayıyı sizlere

sunuyoruz.

Aylardır süren bu meşakkatli yolda her

adımda benimle birlikte heyecanla

yürüyen Sevgili Dijital İçerik Editör’üm

Bahar Uzunoğlu’ya, Editör’lerim Ayşe

Reyhan İbil, Helin Nisa Taknuş, Kardelen

Pamuklu, Şeyma Nur Ünlüer ve Yağmur

Kaya’ya verdikleri emek ve özveriden

dolayı, gururla bulunduğum her

projemde her daim yanımda olan sevgili

ailem ve desteklerini hiçbir zaman

esirgemeyen dostlarım başta olmak

üzere THOTH’a benimle birlikte inanan

herkese sonsuz teşekkürlerimi takdim

ediyorum. Son olarak dergimizin baş tacı

değerli okurlarımız, her sayfada

kendinizden bir parça bulduğunuz,

ilham aldığınız ve yaşamınıza pâyidar

olacak değerler katmanız dileklerimle…

Dİjİtal İçerİk Edİtörü’nden…

Yeni Nesil Dergi fikriyle yola çıktığımız

THOTH’u, büyük bir özveri ve ekip

ruhuyla aylar süren çalışmalarımız

sonucunda siz değerli okurlarımızla

paylaşmanın mutluluğu ve heyecanını

yaşıyoruz. İlgi alanı birbirinden farklı

tüm okurlarımıza hitap edebilmek üzere

gösterdiğimiz özen ve hazırlarken

aldığımız keyiften siz okurlarımızın da

memnun kalacağını umarak bu projenin

bir parçası olmaktan büyük mutluluk

duyduğumu paylaşmak isterim.

Dergimizde yer alan birbirinden değerli

ve farklı kategorilerde alanında söz

sahibi isimlerin her biriyle iletişime

geçmiş olmak ve kendilerinin tamamen

gönüllülük esasıyla sürdürdüğümüz

projemize verdikleri desteği görmek

bizler için her zaman müthiş bir

motivasyon ve gurur kaynağı oldu.

Aylardır her gün iletişimde olduğum,

projenin her parçasında önemli kararları

birlikte aldığımız ve süreci baştan sona

keyifle yürüttüğümüz THOTH'un

kurucusu Genel Yayın Yönetmeni’miz

Hikmet’e, birlikte harika bir ekip

olduğumuz için mutluluk duyduğum

Helin, Kardelen, Reyhan, Şeyma ve

Yağmur’a, yaptığım tüm işlerde yanımda

olan aileme, beni bu süreçte her zaman

mutlu eden ve destekleyen sevdiklerime

sonsuz teşekkürlerimle sevgilerimi

sunuyorum. Dergimize ilgi göstererek

bizlere destek olan sevgili okurlarımız, her

sayfadan keyif almanız ve hayatınıza yeni

nesil bir bakış katmanız dileklerimle…


İÇİNDEKİLER

06

10

13

OĞUZ UÇANLAR

Sorumluluk Ve Rsk

Almaktan Kaçınmayan Lder

TUANA YÜCEL

Tutkusunu İşyle

Brleştren Influencer

THOTH’a Daİr

Yen Nesl Derg

18

22

26

GÖRGÜN TANER

Hayatını Kültür Sanata

Adamış Sanatsever

AYÇA ERKOL

İşn Hayvanlara Duyduğu

Dern Sevgyle

Sürdüren Yönetc

BURCU ÖZSOY

Buzulların Kâşf &

Blm İnsanı

34

41

44

İBRAHİM ÇOLAK

Lteratüre Adını Yazdıran

Cmnastkç

GÜLCAN YAYLA

Kendn Toplumsal Eştlğe

Adayan Sosyal Grşmc

HİKMET FADILLIOĞLU

Uluslararası Frmaların

Hukuk Sözcüsü

54

57

63

İPEK SOYLU

Alanında İlklere

İmza Atan Tensç

GAMZE CİZRELİ

Geleneksel Globale

Taşıyan Grşmc

SAİT TOSYALI

Eğtm Eştlğne Gönül

Veren Yönetc

14

MESUT KESKİN

Fnansal Eştszlere

Çözüm Üreten Grşmc

30

ALİ ÜSTÜNDAĞ

Yılların Medya Ve İletşm

Tecrübes

46

BERKCAN OKAR

Efsane Flm & Dz

Afşlernn Yaratıcısı

68

KINA DEMİREL

Hayallern Markaya

Taşıyan İletşm Drektörü

38

DİLARA

NEYİŞÇİ ÇAĞLI

İşn Severek Fark

Yaratan Lder

49

ERDEM APAK

Global Öğrenc

Organzasyonlarının Ülke

Temslcs

71

75

78

83

88

EMRE AYKAN

Gençlere Fırsatlar Dünyası

Sunan Grşmc

ALİ RIZA TUNÇER

Sokağın Dayanılmaz

Çekclğne Dar

LERZAN AKSOY

Uluslararası Pazarlama

Stratejlernn Yaratıcısı

RANA KARAMERCAN

Lüks Kozmetkte Zrve

OĞUZ GÜNÜÇ

Makyaj Sırlarının Uzmanı


İÇİNDEKİLER

92

94

97

104

105

BAŞAK KABLAN

Mnmalzmle Hayatını

Şekllendren Youtuber

EMRE SAKÇI

Kırdığı Rekorlarla Olmpyatları

Hedefleyen Yüzücü

SEDA DOMANİÇ

Yılların Marka İletşm

Deneym

ÜSTÜN DÖKMEN

Pskoloj Ve Eğtm Duayen

SIRRI OĞUZ

NASA’da Çalışan Türk Yüksek

Mühends

110

114

117

121

BURAK KILIÇ

Lojstk Sektöründe

Söz Sahb Ülke Müdürü

Tommy Hilfiger’da

Bu Sezon Neler Oluyor?

CEMRE TORUN

Eşsz Lezzetlern Deşfrecs

ONUR GURUR ÖZBEK

A’dan Z’ye Platese Dar

122

126

130

134

CEM MİRAP

Gastronomy İhtşamla

Buluşturan İş İnsanı

SİNAN ODAK

Lüks Sokak Modasının

Yen Temslcs

LALE ORTA

Futbol Dünyasına Adını Altın

Harflerle Yazdıran Hakem

MEHMET İÇAĞASIOĞLU

Medya Devnn Üst Düzey

Yönetcs

137

141

146

150

153

TÜLİN AKIN

Tarımı Teknolojye Taşıyan

Sosyal Grşmc

SUAT KARDAŞ

Otzm Farkındalığının Elçs

GÖKÇE BİRYILDIZ

İnsan İlşkler Konusunda

Uzman Drektör

GÜNEY SOYKAN

Reklam Dünyasında Ses

Getren Projelern Sahb

TUĞBERK SEV

Pandemde Kalabalıktan

Yalnızlığa Dar


Röportaj İş Dünyası

MCDONALD’S TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

OĞUZ UÇANLAR

2

Lisans eğitiminizi Boğaziçi

Üniversitesi Makine Mühendisliği

bölümünde tamamlamanızın

ardından Michigan Üniversitesi’nde

de MBA yapmışsınız. Mühendislik

eğitiminden sonra yurt dışında

işletme alanında yüksek lisans

yapmaya nasıl karar verdiniz?

Üniversite dönemlerinizde

kariyerinizin geleceğini perakende

sektöründe şekillendireceğinizi

düşünüyor muydunuz?

Üniversiteden mezun olduğumda bana

sorumluluk verecek, farklı kaslarımı

geliştirebileceğim, inisiyatif almama olanak

sağlayacak bir işim olmasını istemiştim.

Tercihlerimi böyle rollerden yana kullandım.

Amerika’da işletme eğitimi almaya da böyle

karar verdim diyebilirim. Genel anlamda

yüksek sorumluluk ve risk almayı seven bir

çocuktum. Çocukluğumda hep güçlü bir

markanın Türkiye distribütörü olma hayalim

vardı. Kendime doğru bir hedef belirlemişim,

tabii bu hedefe ulaşmamda ailemin bana

sağladığı eğitim ve çok çalışmamın rolü

büyük.

1

McDonald’s Türkiye’nin başarılı

genel müdürü olarak tanıdığımız

Oğuz Uçanlar’ın serüvenini

kendisinden dinleyebilir miyiz?

Bizlere doğup büyüdüğünüz aile ve

sosyal çevreden, gittiğiniz okullarda

almış olduğunuz

kıymetli eğitimlerden ve

kariyerinizde attığınız başlıca

adımlardan bahsedebilir misiniz?

1975 yılında Bursa’da doğdum.

İlk ve ortaokulun ardından Bursa Anadolu

Lisesi’ni bitirdim. Üniversite eğitimi için

İstanbul’a geldim ve 1997 yılında Boğaziçi

Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü

bitirdim. Mezun olduktan sonra kariyerime

Ayvaz Endüstriyel Mamulleri’nde İhracat

Müdürü olarak başladım ve 2000 yılında

Alarko Holding’te Pazarlama Müdürü olarak

görev aldım. Bir yıl sonra Price Waterhouse

Coopers’ta Kıdemli Danışman pozisyonuna

geçtim. 2002 yılında Michigan

Üniversitesi’nde MBA yapmaya başladım.

2003’te Booz Allen & Hamilton’da Kıdemli

Danışman olarak göreve başladım ve üç yıl

bu görevi yürüttüm. 2006 yılında kendi işimi

kurdum ve Spa Forever CEO’su olarak beş yıl

görev yaptım. 2011 yılına kadar da inşaat

sektöründe 34 Developments’ın

kurucularından oldum ve CEO’luk yaptım.

2011 yılında BAIN Company’nin kuruluşunda

yer almak üzere Amerika’dan

İstanbul’a döndüm ve üç yıl müdürlük

görevini sürdürdüm. 2013’ten bu yana

Anadolu Grubu’ndayım. Anadolu Grubu

Perakende Grup Direktörü görevimin

ardından gruba bağlı McDonald’s Türkiye’nin

Operasyon Direktörü oldum, 2016’dan bu

yana ise McDonald’s Türkiye Genel Müdürü

olarak görev yapıyorum.

6


3

4

Dünyanın en değerli markaları

listesinde üst sıralarda yer alan ve

bulunduğu konumu koruma hatta daha da

iyiye taşıma gayesinde olan global bir

firmada genel müdür olmak sizi nasıl

etkiliyor ve üstlendiğiniz

sorumluluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Sizin Oğuz Uçanlar olarak ilerleyen süreçte

gerçekleştirmek istedikleriniz nelerdir?

Dinamik, sürekli değişimin ve yenilenmenin olduğu

iş yapıları beni çok heyecanlandırıyor, bunun bir

parçası olmak ve buna katkıda bulunmak işimden

keyif almamı sağlayan en önemli etkenlerden biri.

Sınırları zorlamayı seviyorum. 6 bine yakın çalışan,

250’ye yakın restoran ve 1,5 milyar TL’ye yakın

ciroyu yönetiyorum. Şu an üstlendiğim

pozisyondaki gibi tüketici odaklı işler

tam da içinde olmak istediğim bu

dinamik yapıyı sağlıyor. İleride bu

anlamda daha da yüksek

sorumluluklar almayı hedefliyorum.

Ekibinizle birlikte amacınızın

önünüzdeki dönemlerde daha

fazla müşteri odaklı bir

yaklaşımla daha çok kişiye

McDonald’s deneyimini

yaşatmak ve McDonald’s’ın

Türkiye’de nitelikli büyümesini

sağlamak olacağını belirtmiştiniz. Nitelikli

büyüme ve sürdürülebilirlikle ilgili

stratejilerinizi nasıl oluşturuyorsunuz?

Hızla değişen tüketici davranışları ve

beklentileri hangi metotlarla takip edilebilir?

Teknolojiyle iç içe, yeni deneyimlere açık, istek ve

beklentileri farklı bir kitleye hizmet veriyoruz.

Müşteri memnuniyeti kişiden kişiye farklılaşabiliyor.

Burada önemli olan her müşteriyi ayrı ayrı

dinleyebilmek, ne istediğini ya da beklediğini

doğru tespit edebilmek… Tüketici

artık tek kanaldan alışveriş yapmıyor. Bir

hizmet alacaksa ilk adımı online atıp offline

olarak o hizmeti alabiliyor ya da tam tersi

oluyor. Tüketiciye dokunmak eskisinden

daha kolay ama dijitalleşmenin sunduğu

olanaklarla birlikte rekabet de artıyor.

TEKNOLOJİYLE İÇ İÇE, YENİ

DENEYİMLERE AÇIK, İSTEK VE

BEKLENTİLERİ FARKLI BİR KİTLEYE

HİZMET VERİYORUZ.

7

5

Artık sadece tüketiciye ulaşmak ve bir hizmet

satmak değil müşteriyi elinde tutabilmek

önemli. İstediği şeye her an her yerde

ulaşabilme imkânına sahipler. Yani ne

istediklerini bilmek yetmiyor, değişen

alışkanlıklarını, neye ihtiyaç duyduğunu da iyi

bilmek gerekiyor. İşte bu noktada çağımızın en

kıymetli malzemesi veri devreye giriyor. Veriyi

kullanarak her müşteri için kişiselleştirilmiş,

ona kendisini özel hissettirecek hizmet ve

fırsatlar sunmak mümkün.

McDonald’s olarak hem

globalde tanınan klasikleşmiş menüler

sunan hem de farklı

ülkelerde sahip olunan kültürlere

uygun menüler oluşturan bir

markasınız,

kültürler arası

farklılıklara

nasıl uyum

sağlıyorsunuz? Her

kültürde sevilerek

global düzeyde

başarı elde etmenin

temeli sizce nelere

dayanıyor?

Öncelikle tüketiciyi iyi

dinliyoruz. Bugüne kadar

hem Türk halkının damak tadına uygun hem de

hedef kitlemizin çoğunluğunu oluşturan gençlere

yönelik pek çok ürün lanse ettik. Örneğin 2019

yılında Düpdürüm’ü çıkarttık. Gurme burgerleri

tercih eden tüketiciler için Show Burger’i

portföyümüze ekledik. 2020 yılının başında Kıyak

Burger ile yine lezzetli ve doyurucu bir menüyü

uygun fiyata tüketicilerimizin beğenisine sunduk.

Bunun yanı sıra ikonik lezzetimiz Big Mac’i,

Mac Jr ve Double Big Mac ile koca bir aile

yaptık. Ayrıca “İyi kahve, iyi fiyata!” dedik

ve kaliteli kahveyi erişilebilir fiyatlarla içmek

isteyen müşterilerimizi

restoranlarımıza davet ettik.

Bu lansmanların her biri gerçekleştiği

dönemde büyük başarı yakaladı. Özellikle

kahve iletişimimizle kahve satışlarımızı üç

katına çıkarttık.


6

Sloganınızda ‘McDonald’s gbs yok’ dyorsunuz, szn çn Mc Donalds’ı özel kılan ve dğer

fast food markalarından ayıran etkenler nelerdr? Fast food alanında her dönem satış

rekorları kıran ve talep gören McDonald’s Türkye’nn geleceğe yönelk hedeflern

öğreneblr myz?

McDonald’s Türkiye olarak hızlı

servis restoranları sektörünün

önemli oyuncularından biriyiz.

Türkiye’de her yıl 100 milyondan

fazla kişiye hizmet veriyoruz.

250’ye yakın restoranımız, 6 bin

çalışanımız ve tedarikçilerimizle

birlikte yaklaşık 15 bin kişiye

istihdam sağlıyoruz. Ağırlığını

15-34 yaş arası gençlerin

oluşturduğu geniş bir tüketici

kitlesine hitap ediyoruz.

Hedeflerimizden en önemlisi

müşterimizi daha iyi tanımak…

Müşterinin bizimle iletişime

geçtiği tüm ortamlarda (restoran,

web, mobil uygulama, çağrı

merkezi ve diğer 3. parti

platformlar) onu tanıyarak

siparişini teslim alıp siparişini

değerlendirdiği ana kadar tüm

sürecini takip ediyoruz.

Topladığımız müşteri geri

bildirimleriyle iç süreçlerimizde,

dijital satış kanallarımızda

iyileştirmeler yapıyoruz. Tüm

bunlar hem müşteri

memnuniyetinin artmasına yol

açıyor hem de bizim tarafta

verimlilik ve satış artışı olarak

şirketimize fayda sağlıyor. Son

yıllarda dijital alanda önemli

adımlar attık. McDonald’s’ın

global aplikasyonunu Türkiye’de

lanse ettik. Çok kısa bir sürede 3

milyona yakın kişi tarafından

indirildi ve 7 milyon fırsat

kullanıldı. Müşteriler her zaman

kendilerine özel indirimler,

fırsatlar bekliyor.

Tatlı Salı, Cuma Bedavası, Çevir Kazan gibi fırsatlarla dijital kanallardaki

etkinliğimizi canlı tutuyor ve geliştiriyoruz. Bu şekilde siparişlerimizin

yüzde 35-40’ını paket servis ve McDonald’s uygulamasının içinde yer aldığı

dijital kanallar aracılığıyla alıyoruz. Ayrıca dünyada ve hemen hemen tüm

sektörlerde Covid-19 salgını dijital süreci hızlandırdı. Birçok şirket dijital

kanalları aracılığıyla işlerinin sürdürülebilirliğini deneyimledi. Bakış açısı,

öncelik sıraları değişti. Bundan sonra da teknolojiye ve dijitale yapılan

yatırımlar daha da hızlanacak. Biz de dijital menü board ve kiosk gibi

yatırımlar ile teknolojiye yatırımı sürdürecek, müşteri deneyimini ve

memnuniyetini arttırmaya yönelik aksiyonlar almaya devam edeceğiz.

İlgnn sürekl farklı

konseptlere kaydığı ve çok

fazla reklamın çnde

kaybolduğumuz br

dönemde, reklamlarınızın da

menülernzn lezzet kadar

lg çekmes çn neler

yapıyorsunuz? Müşterlern

beklentlern karşılayacak

ve lglern çekecek reklam

stratejlern nasıl

kararlaştırdığınızdan

bahsedeblr msnz?

Az önce de söylediğim gibi tüketiciyi iyi dinliyoruz. Düzenli olarak yaptığımız

tüketici araştırmaları ve sosyal medya kanallarından aldığımız geri

bildirimler ile yeni tüketici davranışlarını tanıyoruz, önceliklerini belirliyoruz.

Hem ürün ve hizmet hem de reklam ve kampanyalarımızda daha ilgi çekici

olmak için tüm geri bildirimleri değerlendiriyoruz. Böylece rafa doğru ürünü

koyuyoruz. Tüketici iç görüsünü odağına alan pazarlama anlayışımızla ve

yaratıcılığımızla sektöre ilham vererek 2019 yılında 24 ödülün sahibi olduk.

McDonald’s Türkiye olarak yenilikleri takip eden, dinamik bir ekibe sahibiz.

Doğru yatırım yapıyor, hedeflediğimiz iş sonuçlarına ulaşmayı başarıyoruz.

7

8


8

Teknolojnn getrdğ

gelşmelerle oluşmaya

başlayan e-tcaret

alışkanlıkları pandem

sürecnde daha da etkl hâle

geld. Yıllardır paket servs

uygulaması olan br marka

olarak McDonald’s’ın tüm

dünyanın etklendğ

pandem sürecnde nasıl

etklendğnden ve bu

dönem en az zarar le

atlatablmek çn nasıl br yol

zledğnzden

bahsedeblr msnz?

Onlne alışverş yoluyla

paket servse artan talepte

operasyon yönetmn nasıl

gerçekleştryorsunuz?

Pandemi sürecinde paket servise

çok ağırlık verdik. Zaten 2002’den

bu yana verdiğimiz bir hizmet

bu… Türkiye için öncüyüz bu

anlamda. McDonald’s sistemi

içinde 119 ülkede eve servis

hizmetini ilk hayata geçiren

ülkelerden biriyiz. Paket serviste

temassız teslimatı da hayata

geçiren ilk markalardan biri olduk.

McDelivery uygulamamız ile

siparişlerin online ortamda

ödenmesini ve kuryemizin siparişi

kapıya asarak temassız bir şekilde

teslim etmesini sağladık.

“EvdeKal Big Mac’siz Kalma”

dedik, ikili Big Mac menümüzle

lezzeti evlere taşıdık. Tüketicilerin

sevdikleri McDonald’s lezzetlerine

rahatça ulaşabilmelerine yönelik

sunduğumuz çözümlerin yanında,

satın alma deneyimini

iyileştirmeye yönelik bir diğer

uygulamamız da GPS ile

motorcuları takip ederek onlar

restorana yaklaşınca siparişleri

çıkarmak.

9

Bu uygulama ile servis sürelerini

30 dakika altına indirerek

ürünlerimizi daha sıcak ve daha

hızlı teslim ederek müşteri

memnuniyetini arttırmayı

hedefledik. Tüm bu uygulamalarla

eş zamanlı olarak dijital kanallarda

ve sosyal medyada yoğun bir

hijyen iletişimi de yaptık. Evde

kalınan dönemde tüketicilerin

güven duydukları markalara talep

ve ilgilerinin arttığını görüyoruz.

Temizlik ve hijyeninden emin

oldukları, bildikleri markalara

yöneliyorlar. Biz bu dönemde

sıkılaştırdığımız tedbirler ve

bunlara dair iletişimlerimiz ile

tüketicinin gözündeki ‘güvenli

marka’ algımızı koruduk.

Sıkı br saat koleksyoner

olduğunuzu blyoruz, bu

koleksyonu oluşturmaya

nasıl başladınız ve saat

dışında farklı

koleksyonlarınız var mıdır?

Koleksyonerlk dışında

yoğun ş temposundan arta

kalan vaktlerde

uğraşmaktan keyf aldığınız

hoblernz ve lg

alanlarınız nelerdr?

Çocukluğumdan bu yana saatleri

severim. Koleksiyon oluşturmaya

2003 yılında Amerika’da aldığım

bir iş teklifiyle başladığımı

söyleyebilirim. Kendimi

ödüllendirmek için aslında gerçek

anlamda bir saat almıştım. Yıllar

içinde koleksiyonum da genişledi.

Mekanik saatleri araştırmaya

başlamam, saatlerin gözümdeki

kıymetini çok artırdı. Bence bu iş

öyle oluyor. Araştırdıkça,

gördükçe, konuştukça görünenin

ötesinde bir hikâye olduğunu fark

ediyorsunuz. Marka kısmı çok

önemli, 100, 200 yıllardan, tarihi

olaylardan bahsediyoruz.

10

Bir de emek var, ustalar günlerce

uğraşıyor. İnsan bunları

öğrendikçe de o ürün saygısını

kazanıyor. Saatin bendeki en

önemli kısmı özel hissetmek…

Ayrıca çakmak koleksiyonum var.

Motosiklet kullanmayı seviyorum,

hatta tutkunum diyebilirim. Üç

adet motosiklete sahibim.

Özellikle üretim ile alakalı

belgeseller izlemekten keyif alırım.

Karyer boyunca brçok

başarılı frmada üst düzey

yönetclk görev üstlenmş

tecrübe sahb br olarak

herkesn blmesnn faydalı

olacağı br lham kaynağınız

ve ders çıkardığınız hayat

tecrübenz var mıdır?

Szn gözünüzde y br

yönetc nasıl olmalı ve

nelere dkkat etmeldr?

Gençlere ve ş hayatında

yükselmek steyenlere ne

gb tavsyelerde

bulunursunuz?

İşimi kendi işimi yönetir gibi

sahiplenirim. Sorumluluk ve risk

almaktan kaçınmam. Hep yeni

hedefler koyar ve fark yaratan

işler yapmak için çaba gösteririm.

İş hayatımda kararlı, adaletli,

sonuç odaklıyımdır. Çalışma

arkadaşlarıma ilham vermenin,

destek olmanın, iyi bir dinleyici

olmanın önemine inanırım. Başarı

formülüm güçlü bir takım ve net

bir oyun planından oluşur.

Başarının tanımını ve aksiyon

planını açık bir şekilde tanımlarım.

Bu planı en iyi şekilde

uygulayacak oyuncuları da

yetkilendiririm.

9


BOX OF LUV KURUCUSU & INFLUENCER

TUANA YÜCEL

Röportaj Sosyal Medya / Influencer

2

4 yıl önce kurduğunuz ve zarf

hedye çerklerne sahp Box

of Luv Flowers grşmnzn

fkrden gerçeğe dönüş

sürecnden

bahsedeblr msnz?

Szce br grşmn başarıya

ulaşması çn fkr aşamasında

neler barındırması ve hang

süreçlerden geçmes gerekr?

Mezun olduktan sonra özel bir turizm

ajansında kurumsal iletişim alanında

çalışmaya başladım. Kurumsal hayatta yer

almak istemediğimi fark ettiğim noktada

beni heyecanlandıran fikrin peşinden gittim.

5 aylık iş deneyimim sırasında fark ettiğim

Türkiye’de birçok kadının aradığı fakat bulamadığı tasarım

kutularda çiçek fikrini hayata geçirme düşüncesi beni ve ortağımı

heyecanlandırdı. Birçok başarılı girişim fikri her zaman söylerim

ihtiyaçlardan ortaya çıkar. Sektörde bu tasarım kutuların bir

kısmını az sayıda yapan olsa da iyi PR ve tanıtım faaliyetleri

yürüten bir çiçek markası yoktu. Gelenekselin sınırlarını zorlayan,

son trendleri yansıtan ve kişiselleştirme olanağı sağlayan

markaların ürünleri her zaman daha fazla ses getiriyor. Biz de

ortağımla beraber bu kapsamda bir marka yaratmaya karar verdik.

Bir heyecan atıldığımız ‘Box of Luv’ macerasının yürüttüğümüz

sosyal medya tanıtım çalışmaları ve bunun yanında tabii ki

müşteri memnuniyeti odaklı çalışmaları neticesinde beklentimizin

ötesinde bir başarı elde ettik. Markanın hızlı bir ivmeyle başarı

göstermesi sonucu işimi bırakarak kendi markama odaklanma

kararı aldım.

1

Sz başarılı br kadın grşmc ve bnlerce kşnn takp ettğ br

nfluencer olarak tanıyoruz. Bzlere eğtm hayatınızdan

bulunduğunuz konuma gelene kadar yaşadıklarınızdan

bahsedeblr msnz? Türkye’nn en y okullarından mezun

olmanızın başarılarınızdak yer nedr?

Üniversite yıllarından bu yana modaya, sosyal medyaya ve trendlere çok

ilgiyim. Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunuyum. Okul yıllarımda

L’Officiel, Buse Terim, Beymen, Victoria’s Secret gibi birçok markada staj

deneyimim oldu ve geniş bir network edindim. Üniversitede edinilen

networkleri kaybetmemek gerçekten işin kilit noktası. Ben networklerimi

sağlam tuttum. Kazandığınız insanlar ileride aklınıza dahi

gelmeyecek kapıları açabiliyor ve mutlaka işinizin bir

döneminde yardımcı oluyor. Farklı alanlarda yaptığım stajlar sonucunda

kurumsal odaklı bir yaklaşımın ötesinde hangi alanda ilerlemek istediğime

karar vermiştim. Ardından reklam ve tanıtım alanında kendimi geliştirmek

ve bu alanda daha odaklı bir eğitim alabilmek için Galatasaray

Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi Yönetimi yüksek lisansı yaptım.

10


3

Kend markalarını ve sosyal 4

medya hesabını aynı anda

başarıyla yöneten br olarak

br gününüz nasıl geçyor?

Sosyal medyadan da sz takp

ettğmz kadarı le temponuz

oldukça yoğun,bu yoğunluk

çersnde şlernz nasıl

yönetyor ve her zaman

enerjk olmayı

başarablyorsunuz?

2016 yılında kurduğum Box of Luv

Flowers’ın başarısı ve bilinirliği

arttıkça kendi Instagram hesabım

@tuanayucel de eş zamanlı büyüme

gösterdi. Modaya ve seyahate olan

ilgimi yansıttığım kişisel hesabım da

marka sahibi olarak bir o kadar ilgi

görmeye başladığından bu kanal

üzerinden de projeler almaya ve

markalarla iş birlikleri yapmaya

başladım. Gün içerisinde üçe

bölünüyorum. Üç farklı hesap ve

marka üç çocuğunuz olması gibi bir

şey. Birine diğerinden daha az ilgi

göstermek istemiyorsunuz. Hepsine

tek başıma yetişmem mümkün değil.

İki markamızda da ekibimiz bana ve

ortağıma en büyük destek. 8 kişilik

bir ekibimiz var. Sevgililer Günü,

yılbaşı gibi siparişlerin zirveye

ulaştığı dönemlerde ekstra destek de

alıyoruz. Markalarımızdaki iş

bölümlerinde her bir çalışanımız

farklı bir rolü üstleniyor. Kendi şahsi

hesabım için de asistanımdan destek

alıyorum. Çalışarak motive olan

biriyim ve özellikle kendi şahsi

@tuanayucel hesabımda beni takip

edenlere yaptığım paylaşımlar

enerjimi yüksek tutmamı sağlayan

en büyük etken. Kimseye negatif

enerji geçirmek istemem bu durum

kendi enerjimi de yükseltiyor.

Brbrnden güzel konseptler

le sunduğunuz ççek ve

çkolataları çeren Box of Luv

Flowers oldukça lg ve talep

görüyor. Bu başarıların

kaynağı ve markanın

kurucusu olarak szce br

markanın temsl edlmesnde

ve yönetmnde dkkat

edlmes gereken en öneml 3

şey nedr?

Kaliteli hizmet, müşteri

memnuniyeti ve yenilikçi olmak

benim için bir markanın başarısında

üç önemli faktör.

Müşterilerimizin istekleri ve

beklentileri bizler için oldukça

önemli. Bu doğrultuda çoğu zaman

bizler de tasarımlarımıza

öncekilerden farklı yepyeni

dokunuşlarda bulunuyoruz. Yani

satış öncesinden satış sonrası

desteğe kadar müşteriyi merkeze

alan marka anlayışımız temel

prensibimizi oluşturuyor.

Müşterilerimizle kurduğumuz

duygusal bağlar, devamında olumlu

geri bildirimleri de beraberinde

getiriyor. Hatta kimi zaman

müşterilerimizin talepleri

doğrultusunda yepyeni kutular ve

konseptlere imza atıyoruz.

5

Sosyal medyada oldukça

aktfsnz, takpçlernz le sık

sık konuşuyor hatta sze özel

olan ‘Pazar buluşmaları’

yapıyorsunuz. Takpçlernz

sz 'Yıldız' smges le

bağdaştırıyor, bu durumun

kaynağından bzlere

bahsedeblr msnz?

Çevrenz etkleyen br

konumdayken szn lham

kaynağı olarak gördüğünüz

şeyler nelerdr?

Takipçilerimle iletişimde olmak

sosyal medyada var olma sebebim.

2.5 senedir her Pazar günümü onlara

ayırıyorum ve onlarla buluşarak

sohbet ediyoruz. Lunaparka gitmek,

piknik yapmak, adalara gitmek gibi

birçok farklı etkinlik yapıyoruz

beraber. Onlarla yakın iletişimde

olmak benimle onlar arasında çok

özel bir bağ kurdu. Pandemi

döneminde ise buluşmalarımıza

görüntülü olarak devam ediyoruz.

Aslında bu sayede başka şehirlerde

hatta yurt dışında yaşayan

takipçilerimle tanışma fırsatı

buluyorum. Yıldızla figürünü çok

seviyorum. Parmağımdaki

dövmemden tutun da takılarıma

hatta pijamama kadar yıldız mutlaka

yer alıyor. Beni takip edenler de beni

yıldızla bağdaştırdı ve nerede yıldızlı

bir şey görseler mutlaka bana

gönderiyorlar. Aramızdaki bu bağı ve

etkileşimi seviyorum. Benim için çok

özel çünkü ben de ilhamımı onlardan

alıyorum.

Kİmseye negatİf enerjİ

geçİrmek İstemem,

bu durum kendİ enerjİmİ

de yükseltİyor.

11


6

7

Sosyal medyada oldukça lg

gören ve takp edlen br

nfluencer olmanızı hang

faktörlere bağlıyorsunuz?

Sosyal medyada dkkat

çekeblmek ve nsanlara

model olma başarısını

yakalayablmek çn szce

neler yapmak gerekyor?

Bunu tamamen samimiyete

bağlıyorum. Bana gelen mesajların

yüzde doksanında hep aynı söz

oluyor: “Tuniş enerjin çok güzel ve

çok samimisin.” İnsanlar ekrandan o

enerjiyi hissettiğinde sizi aileden biri

gibi seviyorlar.

2020 yılında güçlü adımlarla

yola çıktığınız Cuatro Jewelry

grşmnn hkâyesn

szlerden öğreneblr myz?

Erkeklere yönelk br takı ve

aksesuar markası kurma fkr

nasıl gelşt ve markanın

oluşum sürecnde neler

yaşadınız?

Cuatro Jewelry şehirli erkeğin tarzını

yansıtmada eksikliğini hissettiği

takıları kaliteli ve minimal bir çizgide

sunma düşüncesiyle ortaya çıktı.

Türkiye’de erkeklere yönelik kaliteli

ve modern takılar üreten Türk

markası yok denilecek kadar az. Box

of Luv’da beraber ortak olduğum

kuzenim Sinem’le beraber erkeklere

yönelik bu ihtiyacı karşılama

düşüncesi bizi ilk markamızda

olduğu kadar heyecanlandırdı.

Bambaşka hiç bilmediğimiz bir

sektörü en baştan öğrenmeye

başladık. İşin başında durmadan iş

büyütülmez. O sebeple zamanımızın

büyük kısmını atölyelerde işi

öğrenmek üzere harcadık. Markamız

sosyal medyada olan gücümüzü de

kullanarak çok ses getirdi ve

satışlarımız beklenenden güzel

gidiyor.

8

Modaya ve seyahate olan

lgnz sosyal medya

hesabınızdan takpçlernze

yansıtıyorsunuz. Keyf

aldığınız şeyler genş br

ktleyle paylaşırken neler

hssedyorsunuz? Sosyal

medyada bazen yorumlar

aşırıya kaçablyor hatta

acımasız ve haksız eleştrler

geleblyor, sz bu gb

durumlarla nasıl

başa çıkıyorsunuz?

Bazen heyecanlandığımda bu

heyecanımı arkadaşlarıma bile

anlatmadan önce beni takip edenlere

anlatıyorum. Onların sevgisinin

karşılıksız olduğunu düşünüyorum.

Düşünsenize hiç tanışmadığınız bir

insana hiçbir çıkar gözetmeksizin

sevgi duyuyorsunuz. Bu çok kıymetli

bir şey. Tabii ki eleştiriler oluyor ama

bana genelde yapıcı eleştiriler

geliyor. Bu konuda gerçekten şanslı

olduğumu düşünüyorum çünkü

nefret odaklı o kadar az mesaj

alıyorum ki bir elin parmağını

geçmez. Öyle bir şeyle

karşılaştığımda da sebebini

soruyorum ve mahcup oldukları

oluyor çünkü cevap vereceğimi

düşünmeden yazmış oluyorlar kimi

zaman ya da görmezden geliyorum

çünkü her olumsuz mesajı kafaya

takacak olsam işin içinden çıkamam

psikolojim bozulur.

9

10

İşlernz daha y hâle

getreblmek ve daha genş

ktlelere ulaşablmek çn neler

yapıyorsunuz? Hem

nfluencerlık serüvennz hem

de kurmuş olduğunuz

markalar çn hayal ve

hedeflernz nelerdr?

Çok çalışıyorum ve her an kendimi

ve markalarımı güncel tutmak için

çaba sarf ediyorum. Markalarım için

en büyük hedeflerimin arasında yurt

dışına açılmak geliyordu. Box of

Luv’da çiçekler canlı olduğu için bu

çok kolay olmadı çünkü aynı kaliteyi

yurt dışında da sürdürmek gerçekten

zor. Fakat Cuatro takılarımız için

hayalimizi şimdiden gerçekleştirdik

ve yurt dışı satışlarımız başlıyor.

Umuyorum ki dünya çapında bilinen

bir takı markası olur.

Okul yıllarınızda L’Offcel,

Beymen, Vctora’s Secret gb

brçok markada staj

deneymnz olmuş ve genş

br network ağı ednme şansı

yakalamışsınız. Bu

deneymlernzn karyernze

nasıl etkler oldu? Henüz

öğrenc olan ve ş hayatında

başarılı olmak steyen

gençlere kend

deneymlernzden yola

çıkarak vereceğnz tavsyeler

nelerdr?

Genç girişimcilere ve girişimci olmak

isteyenlere verebileceğim tavsiyeler:

Risk almaktan çekinmeyin.

Girişimcilik fikirleri ihtiyaçlardan

doğar. Günlük rutininizde dahi her

şeyi çok dikkatli gözlemleyin. Bir

şeye ihtiyacınız var ve

bulamıyorsanız birçok kişi sizin gibi

bulamıyordur. Bu açıklara ve

ihtiyaçlara odaklanın ve iş fikrine

çevirmeyi deneyin. Emek verdiğiniz

bir iş tutmazsa dahi o yolculukta çok

şey öğrenmiş olursunuz.

Hayallerinizin peşinden gidin.

Sevdiğiniz işi yaparsanız hobinizden

para kazanmış olursunuz. Tutkunuzu

işinizle birleştirin.

12


Yenİ Nesİl Dergİ: THOTH’a Daİr

Hepimiz zaman zaman yeni bir

marka ya da derginin daha önce

duymadığımız bir ismi olduğunu fark

ettiğimizde “Ne anlama gelyor

acaba?” diye aklımızdan

geçirmişizdir. Kimi zaman oyun

oynarken seçtiğimiz karaktere veya

severek sahiplendiğimiz bir canlıya

isim verirken bile düşünürüz ve

seçeceğimiz ismin kendisinden bir

şeyler yansıtmasını isteriz. Bizler de

dergimize isim seçerken

okurlarımıza ulaştırmayı

hedeflediğimiz yeni nesil bilgiler

ışığında Antik Mısır

mitolojisinde Yazı, Bilgelik ve

Ay Tanrısı olarak bilinen

THOTH’tan ilham aldık.

Thoth’a dair kaynaklarda yer verilen

bir başka bilgi de Antik Mısır’da

evrenin bütününe dair çok önemli

bilgileri içerisinde barındırdığına

inanılan Thoth Kitabı’nın Nil

Nehri’nin en derinlerinde bulunmayı

bekliyor olduğu söylentileridir. Yazı,

Bilgelik ve Ay Tanrısı Thoth, bu kitabı

evrenin pek çok sırrını açığa

çıkarmamızı sağlayacak bilgilerle

donatmıştır hatta bu kitap

bulunduğunda onu okuyan kişi

olağanüstü güçler kazanacaktır.

Tarot falının da kelime

benzerliğinden yola çıkarak Thoth ile

bir bağlantısı olduğu ve onun

isminden türediğine dair yaygın bir

inanış süregelmektedir.

Mısır mitolojisinde ibiş kuşu başı ve

elindeki kalemle yazılar yazdığı

parşömenlerle resmedilen Thoth, benzer

özellikler taşıması sebebiyle geçmişten

günümüze Yunan mitolojisinde Hermes

ve İslam kültüründe Hz. İdris ile

ilişkilendirilmiştir. Mitolojide oldukça ilgi

gören, bilgeliğiyle herkesin akıl danıştığı

ve olağanüstü çözümleriyle herkesi ikna

etme gücüne sahip, hiyeroglifleri ve

simyayı ilk ortaya çıkaran, Mısırlılara

bilim, edebiyat, matematik gibi pek çok

konuda bilgi veren bir öğretmen ve

hükümdar olduğuna inanılmaktadır.

Asırlar boyunca bıraktığı bilgi mirası

üzerine araştırmalar yapılan ve

yazılar yazılan Thoth, mitolojide yazı

üzerine önemli yere sahip bir figür

olmasıyla dergimize isim vermek

üzere düşündüğümüz dönemde

bizlere yol gösterdi ve bilgiyi

herkese ulaştırmak üzere çıktığımız

yolda bizi en iyi şekilde

yansıtacağına karar vererek bu

isimde karar kılmış olduk.

Geçmişten günümüze bilgi renkten

renge ve şekilden şekle girmiş olsa

da öğrenme ve öğretme hevesi

içinde olan insanlar var oldukça bilgi

de paylaşılmaya devam edecektir

diye düşünüyorum. Bizler de iş

dünyası, girişimcilik, bilim, spor,

tasarım, moda, kültür-sanat,

psikoloji ve sosyal medya

alanlarında uzman kişilerden

edindiğimiz bilgileri dergimiz

THOTH aracılığıyla sizlerle

buluşturmaktan büyük mutluluk ve

heyecan duyuyoruz. Sayfaları

karıştırmaya devam ettikçe Antik

Mısır’dan Yeni Nesil’e kadar uzanan

sürprizlerle karşılaşabileceğiniz

yazılara ulaşabilirsiniz…

13


Röportaj Girişimcilik

E-BURSUM KURUCUSU & CEO'SU

MESUT KESKİN

1

Galatasaray Ünverstes

Blgsayar Mühendslğ Bölümü’nden

mezun olduktan sonra yüksek lsans

eğtmnze Boğazç Ünverstes'nde

aynı bölümde devam etmşsnz.

Bze eğtm hayatınızın

lerleyşne değnerek grşmclk

serüvenne nasıl geçtğnzden bahsedeblr

msnz? Grşmc olmaya ne zaman

karar verdnz? Sz bu karara

sürükleyen faktörler nelerd?

Aslında girişimci olmaya karar vermedim, girişimci

oldum. Eğitim hayatım devam ederken Türkiye’deki

eğitim finansman sisteminin değişmesi gerektiğini,

daha kolay, ulaşılabilir ve adil bir sistemin mümkün

olduğunu düşündüğüm için E-Bursum’u kurdum.

E-Bursum’u üniversitede öğrenci iken kurdum ve

açıkçası bir girişim kurayım düşüncesiyle değil de bir

problemi çözme amacıyla kurdum. Yani ben

gençlerin finansman problemini ortadan kaldıracak

bir sistemi kurmanın gerekli olduğunu düşünüp öyle

yola çıktım. Bu yola çıkıştan çok sonraları yaptığım

şeyin girişimcilik olduğunu, benim de bir sosyal

girişimci olduğumu öğrendim. Dolayısıyla öğrenci

iken finansmana ulaşma problemimi çözme amacıyla

çıktığım yolda tüm öğrenciler için benzer bir

problemi çözen bir girişimci oldum.

2

Sz Türkye’nn en büyük eğtm fnansman

grşm olan E-Bursum’un kurucusu olarak

tanıyoruz. Türkye’nn bu alandak en büyük

grşmne sahp olmak sze neler

hssettryor ve getrdğ büyük

sorumlulukları nasıl değerlendryorsunuz?

Eğitim finansman konusu Türkiye için çok elzem bir

konu. Türkiye nüfusunun üçte biri, yani 26 milyon

öğrencinin maruz kaldığı bir olgu olan finansman

konusunda hepimize, tüm eğitim kurumlarına,

girişimlerine ve paydaşlarına büyük sorumluluk

düşmekte. Biz, E-Bursum olarak gençlerin finansman

problemini çözerken aslında ilk defa sorulan soruları

soruyor ve genellikle ilk defa getirilen çözümleri

getiriyoruz. Tabii ki bunları da yaparken çok dikkatli ve

mümkün olduğunca kapsayıcı olmak için büyük bir

çaba gösteriyoruz. Bu alandaki en büyük girişim

olduğumuz için doğrudan dokunduğumuz 1 milyondan

fazla üyemizin problemlerini çözecek ve sadece belirli

bir kesimi değil tüm kesimleri güçlendirecek çözümler

üretmemiz gerekiyor. Kimi zaman bu bizi zorlasa da şu

ana kadar yaptığımız çalışmaların kapsayıcılıkta örnek

olduğunu dile getirebilirim.

Bu alandaki en büyük girişimin kurucusu olmak ise

büyük sorumlulukların yanında büyük bir motivasyon

da sağlıyor. Yaptığımız işlerin milyon seviyesinde

bireyleri etkilemesi ve insanlara umut aşılaması bu işin

en motive edici yanı. E-Bursum gençlere ne sağlıyor

diye sorarsanız bence gençlere umut aşılıyor. Biz

gençlerin finansal engelleri düşünmeden hayal

kurmalarına yardımcı oluyoruz bence. Bunu da çok

önemsiyorum çünkü bir gencin umutsuz olması

toplumun umutsuzluğunu gösterir. Ben umutlu

gençlerin dünyayı değiştireceğine inanıyorum ve

E-Bursum çalışmaları ile dünyayı değiştirecek gençlere

fırsatlar vermemiz beni motive eden en önemli şey.

14


3

Kurucusu olarak E-Bursum’un ortaya çıkış

hkâyesn br de szden dnleyeblr myz?

Grşmnzde nasıl zorluklarla karşılaştınız ve

szce br grşmn başarıya ulaşablmes çn

hang süreçlerden geçmes gerekr?

Henüz üniversiteye yeni başlamış bir genç olarak

üniversite hayatının o getirdiği sorumluluk ve özgürlük

duygusunu yoğun yaşadığım bir dönemde yani 2011

yılında ailemin yaşadığı Van’da bir deprem oldu ve bu

deprem henüz yeni üniversite öğrencisi olan benim

için finansal zorluklar doğurdu. Bu finansal zorlukları

aşabilmek adına farklı çözümlere başvurdum ve bu

çözümlerden biri de burs arayışına

girmekti. Hayatımda ilk defa

deneyimlediğim burs bulma süreci

benim için tam bir hayal kırıklığıydı.

Onlarca kuruma başvurmuş, yüzlerce

belge toplamış ve aylarca sonuç

beklediğim burs başvurularımdan

ya hiç haber alamamış ya da haber

aldıklarımın tamamı olumsuz

olmuştu. Açıkçası bir bilinmezliğin

içinde bulmuştum kendimi ve hiç

kolay bir süreç olmadığını

söylemeliyim. Neyse ki sonra başka

bir kurumdan olumlu sonuç almıştım

da zorlu sürecim bir nebze de olsa

rahatlamıştı.

Bu sürece aralıksız 2-3 yıl maruz

kaldım ve fark ettim ki aslında bu

erişilebilir olmayan, zor, bilinmez

sürece sadece ben değil binlerce

hatta milyonlarca genç maruz kalıyor. İşte bu beni bir çözüm

bulmaya iten nokta oldu. Biz, Türkiye’nin üçte birini oluşturan bir

grup, bu kadar dağınık ve adil olmayan bir sistemden daha iyisini

hak ediyorduk ve bunu bizden başka yapacak kimse de yoktu.

E-Bursum sadece benim değil, benim gibi sistemi deneyimleyen

gençlerin bir eseri. Her aşamamızı gençlere sorduk. Nasıl bir

sistem olmalı, ne yapılmalı, ne yapılmamalı ve buna benzer

birçok soruyu gençlere sorarak ilerledik. Sonra döndük

finansman sağlayan kurumlara sorduk. Onlar için nasıl bir sistem

olmalı, nasıl bir sistem onların problemlerini çözebilirdi. İşte bu

şekilde 2015 yılının sonlarında fiilen, 2016 yılının başında ise

resmen E-Bursum’u kurduk.

Bir girişimin başarıya ulaşması ise en önemli nokta

bence çözdüğü problemi nasıl çözdüğü noktasıdır. Yani

bir problemin üstünü kapatarak mı o problemi çözüyor

yoksa o problemi temelden mi çözüyor?

4

Bir problemi temelden çözen girişimlerin başarısız

olması için çok az neden var. Buna ek olarak

kullanıcılarını / faydalanıcılarını ve paydaşlarını

dinleyen, onların değişen ihtiyaçlarına cevap

verebilen bir girişim bence başarılı bir girişimdir.

E-Bursum’un en büyük avantajı üçlü fnansal

yapısı le farklı sosyo-ekonomk düzeydek

gençlern htyacını karşılaması olarak

görülüyor. Bze üçlü fnansal yapınızdan ve

ktlesel fonlama sstemnzden

bahsedeblr msnz?

Yılların getirdiği deneyim ve geri

bildirimlerle anladık ki, tek bir yöntem eğitim

finansman problemini çözmek için yeterli

değil. Bunun gibi büyük problemleri yeni ve

kapsayıcı çözümlerle çözmemiz gerekiyor.

Biz de E-Bursum olarak burs, kitlesel

fonlama ve kredi seçeneklerimiz ile gençlerin

finansman problemini çözüyoruz. Üçlü

finansman yapımız ile her bir gence

uyabilecek çözüm sunuyoruz. İhtiyacını burs

ile çözebilecekleri burs almaya, bireylerden

destek toplayabilecekleri kitlesel

fonlamaya ve dileyenleri ise kredi almaya

yönlendiriyoruz.

Bu üçlü yapımızdan olan kitlesel fonlamayı

pandemi döneminde yoğun ihtiyacın olduğu

bir zamanda devreye aldık ve artık gençlerin

bireylerden destek toplayabileceği ödül bazlı

kitlesel fonlamayı sağladık. Bu şekilde

gençlerin hayallerini ve ihtiyaçlarını anlatıp, bireylerden

destek toplayabilecekleri, dolayısıyla kendilerini ifade

edebilecekleri bir alan sağladık. Bireylerin de kime

destek verdiğini bildiği, hikâyesini tanıdığı birine destek

olmasını sağladık. Destek miktarı 10 liradan binlerce

liraya kadar çıkabiliyor. Böylece eğitim problemini

çözmek için bireyleri de yanımıza aldık ve onların

destekleriyle dünyayı

değiştirecek gençleri destekliyoruz.

Ben umutlu gençlerİn

dünyayı değİştİreceğİne

İnanıyorum. İnanıyorum.

15


5

Br röportajınızda Türkye’de

son 3 yılda yaklaşık 1 mlyon

ünverste öğrencsnn

eğtmlern sonlandırdığını ve

bunun en büyük nedennn se

fnansal zorluklar olduğunu

söylüyorsunuz. E-Bursum’un bu

noktadak şlev nedr?

Ünverste öğrenclerne nasıl br

fnansal yardım sunuyorsunuz?

Kurduğunuz sstemde süreçler

nasıl şlyor?

Pandemi ile birlikte özellikle 2020 ve

sonrası için bu rakamın maalesef daha

fazla olacağını söylemek mümkün.

E-Bursum olarak gençlerin

eğitimlerini sonlandırmanın önüne

geçmek en önemli amacımız. Bir önceki

soruda detaylarını anlattığım üçlü

finansman yapımız olan burs, kitlesel

fonlama ve kredi seçenekleri ile

gençlerin eğitimlerini

sonlandırmamalarını sağlıyoruz. Tabi 26

milyon öğrencinin olduğu bir sistemden

bahsediyoruz ve sistemi değiştirmek

zaman alabiliyor. İnanıyorum ki

E-Bursum çözümleri yakın zamanda

hiçbir öğrencinin finansal nedenlerle

eğitimini sonlandırmayacağı bir sistem

sağlayacak.

Sistemde süreç gencin E-Bursum’a üye

olmasıyla başlıyor. Üye olduktan sonra

üç adım için de kişinin ve bilgilerinin

doğruluğu için bir doğrulama

mekanizmamız var. Yapay zekâ destekli

bu doğrulama sistemimiz ile doğru ve

güncel bilgiler ile gençlerin destek

almasını sağlıyoruz. Bursa başvuran

gencin yüzlerce burs veren kuruma tek

platform üzerinden ulaşıp belge ve

bilgilerini sistem üzerinden yükleyecek

şekilde başvurmalarını, kitlesel fonlama

ile sistematik bir şekilde bireysel destek

almalarını ve son olarak yeni özelliğimiz

olan ve ilk kredilerimizi yeni yıl ile

vereceğimiz kredi sistemimiz ile gencin

geçmişini değil geleceğini değerlendirip

verilmesini sağladığımız kredi

sistemiyle gençlere destek oluyoruz.

6

Teknolojiyi kullanarak interneti

olan her bölgeye, her köye, her

bireye ulaşmanın getirdiği

kolaylıkla erişilebilir bir sistem

yaratıyoruz.

E-Bursum olarak Akbank le

ş brlğ yapıyorsunuz.

Kurduğunuz ş brlğnn

detayları nelerdr? Bu ş brlğ

sayesnde yaptığınız ve

yapacağınız projeler bzlere

neler sunuyor?

E-Bursum finansman sağlamakla

beraber gençlere programlar ve

kariyer fırsatları da sunuyor. Yakın

zamanda devreye alacağımız yeni

sistemimizle beraber gençler staj ve iş

fırsatlarının yanında eğitimler,

etkinlikler ve benzeri fırsatlara da

erişebilecekler. Akbank ile yaptığımız

iş birliği işte tam da bu noktada çok

kıymetli. Akbank ile beraber gençlerin

finansal çözümlere daha kolay şekilde

erişmelerini sağlamanın ötesinde

onları geliştirecek, eğitim

yaşamlarına katkı sunacak

programlar da sunuyoruz. Şimdiye

kadar 4000’den fazla verdiğimiz

kariyer, yapay zekâ, siber güvenlik,

geleceğin iş yaşamı eğitimleri ile

gençleri güçlendiriyoruz. Kısacası

Akbank ile gençleri birçok noktada

desteklemeye ve güçlendirmeye

devam edeceğiz. 2021 yılı bu anlamda

çok dolu dolu bir programa sahip.

7

Çalışmalarınızdan dolayı

aralarında Harvard, MIT, Sabancı

Vakfı Fark Yaratanlar,

Internatonal Youth

Foundaton, Hamd Ulukaya

Grşm, Ashoka, Amerka Dış

İşler Bakanlığı, German

Marshall Fonu, İbrahm Bodur

Sosyal Grşmclk Ödülü gb

brçok programda çok öneml

başarılara mza attınız.

Başarılarınızın kaynağı olarak

gördüğünüz faktörler

nelerdr? Karyerne yen adım

atacak grşmclğe lgl

gençlere tavsyelernz nelerdr?

İlk günden beri kısa süreli çözümler

değil, sistem değiştirecek çözümler

üretmek ana odak noktamız oldu.

Çünkü biz anlık problemi çözmekten

çok, hiçbir bireyin finansal

nedenlerden dolayı eğitimine ara

vermediği, güçlü, ne yaptığını bilen ve

kendinden daha büyük hedefleri olan

gençleri yetiştirecek bir sistem kurmayı

hedefledik. Sistem değişikliği zaman

alan ve zorlu bir sürece sahip bir

yolculuk. Burada sistemden kastım

toplumda yer edinmiş gençlik

finansman ve gençlik güçlendirme

sistemleri. İşte biz bu sistemlerin daha

erişilebilir, adil, kolay olması için çaba

sarf ediyoruz.

İşte bu sistem değişikliğine olan

inancımız bugüne kadar yaptığımız her

şeyin altında yatan temel gerçek. Biz

sistem değiştirmeye geldik, sistemin

bir parçası olup, bozuk sistemi devam

ettirmeye değil. Genç arkadaşlara

tavsiyem ise bu yola baş

koyduklarında motive olacakları, onları

her gün mutlu edecek bir konuda

çalışmaları olacaktır.

Girişimcilik günümüz ve geleceğimiz

için önem arz etmekte lakin girişimci

olmak isteyen arkadaşların yarattıkları

sosyal etkiyi unutmamaları, daha iyi bir

toplum için çaba sarf etmelerini

öneririm. Tüm bunlara ek olarak

girişimcilik zorlu bir yolculuk ve bu

yolculuk, daha çok araştırarak, daha

çok deneyerek ve daha çok yanılarak

keyifli oluyor.

16


8

9

İnternet stenzde ktap

önerler yaptığınız br sayfa

var. Meslek yaşamınızda ve

kend kşsel gelşmnzde,

yetknlğnz

gelştrmenzde öneml br

paya sahp olan, lham

kaynağı olan,

okurlarımıza tavsye

edebleceğnz

ktaplar var mı?

Libro projemiz ile toplumda yön

gösterici olan kişilerin kitap

önerilerini paylaşıyoruz evet.

Benim de birçok alanda

faydalandığım çok kıymetli

birkaç kitap var. Bunların

başında Gabriel Garcia

Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık

kitabı gelir. Buna ek olarak

Harper Lee’den Bülbülü

Öldürmek, Sabahattin Ali’den

Kürk Mantolu Madonna kitapları

da bende yeri ayrı olan ve her

daim de başucu kitabı diye tabir

edebileceğim kitaplar.

Son olarak Yuval Harari’nin

tüm kitaplarını tavsiye edebilirim.

Sosyal Grşmclk

alanında önde gelen br

grşmn kurucususunuz

ve yıllardır bu sektörün

çndesnz. Sosyal

Grşmclk szn çn ne

anlam fade edyor?

Türkye’dek sosyal

grşmler nasıl

değerlendryorsunuz?

Özellikle pandemi ile birlikte

sosyal girişimciliğin hem

Türkiye’de hem de dünyada

öneminin arttığını söyleyebilirim.

Artık yaşadığımız çevreye,

insana ve diğer canlılara

duyarsız kalan, sadece daha çok

kâr etmeye odaklanmış şirketler

ayakta kalmakta zorlanmaya

başladı. Çünkü artık zengini daha

zengin etmekten sıkıldık. Diğer

canlıların yaşamlarına

dokunacak anlamlı işler yapmak

istiyoruz.

İşte sosyal girişimcilik tam da bu

noktada devreye giriyor.

Toplumsal sorunları çözmek için

girişimciliği kullanan ve kâr

etmekten çok sosyal etki

yaratmayı odak noktası hâline

getiren girişimlerdir sosyal

girişimler. Zaten artık sadece kâr

odaklı şirketlere bakış açımız da

değişti ve değişmeye de devam

ediyor. Bu kadar toplumsal

problem varken, çalışmalarımızı

sırf ‘’beyaz erkeği’’ daha zengin

yapmak için kullanamayız.

Dünyada ve Türkiye’de bu alanda

çok güzel gelişmeler var. Artık

sosyal problemleri devletlerden

daha hızlı çözen sosyal girişimler

var. Daha yaratıcı, daha

sürdürülebilir ve daha etkili

çözümler geliştiriyorlar.

Türkiye’de de bu alanda birçok

girişimcinin çıkması çok umut

verici. Henüz her ne kadar

gelişmiş bir sosyal girişim

ekosistemine sahip olduğumuzu

söyleyemesem de

birçok aktörler olduğunu,

bölgede çok iyi bir yer

edindiğimizi ve hızla daha

yetişkin bir ekosisteme sahip

olacağımızı söyleyebilirim.

Ülkemizde Ashoka, İbrahim

Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü,

KUSIF, ImpactHub, Istasyon

TEDU ve benzeri birçok aktör

sektörü çok daha iyi noktaya

getirmek için çaba sarf ediyor.

Kısacası bize her gün nelerin

mümkün olduğunu gösteren bir

ekosistem sosyal girişimcilik

ekosistemi ve Türkiye’de bunun

ilerleyişini görmek hepimiz

açısından keyifli bir yolculuk.

10

Gelecek dönemde

E-Bursum’un ne gb

hedefler var, çerk

değşklkler yapmayı ve

farklı projeler üretmey

düşünüyor musunuz?

Bze önümüzdek

dönemlerde

gerçekleştrmey

düşündüğünüz

planlarınızdan

bahsedeblr msnz?

E-Bursum gelişip evriliyor. Bir

burs platformu olarak çıktığımız

yolculuğumuzda şimdi bir eğitim

finansman platformuyuz ve

önümüzdeki dönemde eğitim

finansmanı olmakla beraber

gençleri güçlendirmeye devam

edecek bir platform olacağız.

Finansman olanakları ile beraber

eğitim ve kariyer seçeneklerini

de ekliyoruz. Böylece finansal

olarak gençleri destekleyip,

onları güçlendirecek eğitimler,

programlar yapacağız ve staj, iş

olanakları ile kariyerlerine ilk

adımları atmalarını sağlayacağız.

Yani artık E-Bursum deyince bizi

birçok alanda duymay

başlayacaksınız.

Son olarak uzun zamandır

üzerinde çalıştığımız ve pandemi

ile beraber ötelemek zorunda

kaldığımız globalleşme yolundaki

çalışmalara devam ediyoruz.

Yeni dönemde yeni ülkelere

açılıp oradaki sistemleri

değiştirmek istiyoruz.

17


İSTANBUL KÜLTÜR SANAT VAKFI GENEL MÜDÜRÜ

GÖRGÜN TANER

Röportaj Kültür Sanat / Vakıf

1

Sz İstanbul Kültür Sanat Vakfı

(İKSV) bünyesnde uzun yıllar

boyu yer aldığınız kıymetl

görevlern akabnde 2002

yılından bu yana Genel Müdür

görevn görevn üstlenmenzle üstlenmenzle tanıyoruz.

Karyernzde şu ank

konumunuza gelene kadark kadark

serüvennzden, serüvennzden, kültür ve sanata

olan lgnzn lgnzn nasıl başladığından

bahsedeblr msnz?

Entelektüel brkmnzn

oluşumunda çevrenzn çevrenzn ve

alenzn etklern nasıl

değerlendryorsunuz?

İKSV'de çalışmaya başlamadan önce

sinema, tiyatro, konser faaliyetlerine hem

giderdim hem de bu alanlarda okurdum.

İKSV, bütün bunların bir bileşkesi gibi

geldiği için benim için her zaman ilgi

çekiciydi. İstanbul Kültür Sanat Vakfı için

çalışmaya henüz Boğaziçi’nde Tarih

bölümü öğrencisiyken başladım. Yıllar

içinde de yöneticiliğe giden yol şekillendi

elbette. 1983’ün Mart ya da Nisan ayıydı,

İstanbul Festivali’nin rehber

koordinasyonunu yapan Serdar Atav beni

arayıp “Film Festivali’nde çalışır mısın?”

diye sordu. “Peki.” dedim ve 86’ya kadar

okulla beraber part-time çalıştım.

2

Önce Film Festivali’nde mekân

sorumlusu, ardından İstanbul

Festivali’nde yönetmen yardımcısı

olarak çalıştım, Caz Festivali’nin

direktörlüğünü yürüttüm ve 2002’den bu

yana da İKSV’nin genel müdürlüğünü

üstleniyorum ve uzun yıllardır burada

mutlulukla çalışıyorum. İKSV, kurucusu

Nejat Eczacıbaşı’nın çok sağlam

düşünsel temellere oturttuğu bir kurum.

Bir değil birçok kuşak İKSV’nin

faaliyetleri ve hayatı zenginleştiren

festivalleri ile büyüdü. Hem benim hem

de çevremdeki birçok sanatsever

arkadaşımın hayatında çok önemli bir

yeri ve katma değeri var.

1983 yılından ber İKSV

bünyesnde öneml

pozsyonlarda çalışmış br

olarak geçmşten bugüne

İstanbul’dak kültür-sanat

algısının evrmn ve bzler

bekleyen geleceğ nasıl

değerlendryorsunuz?

Br röportajınızda çnde

bulunduğumuz süreçten dolayı

sadelğe gdleceğn

belrtmşsnz, szce kültürsanat

alanında sadeleşrken

yolumuzu kaybetmemek adına

gelecek nesllere aktarılması

gereken en öneml şey nedr?

Bizleri bekleyen gelecekte

dünyamızın giderek yaşaması daha

da zor bir yere dönüşeceğini

düşünüyorum ne yazık ki. İklim

değişikliği, gelir adaletsizliği,

toplumsal cinsiyet eşitliği ve ifade

özgürlüğü konuları sanat dünyasının

da gündemini belirleyecek. Sadece

sanat dünyasının değil aslında

dünyamızın da gündemini

belirleyecek. Bizim için önemli olan

ise hem bu alandaki farklı sesleri

hem de kültürel çeşitliliği yansıtmak.

Kültürlerin eşit olduğunu yinelemek,

hatırlatmak… Hep bahsettiğimiz

zenginlik, bu çeşitliliği ve çok

sesliliği sağlayabilirsek

gerçekleşecek. Yoksa dünya tek sesli

ve yıkıcı bir yere doğru gidecek.

COVID-19 sanat dünyası dâhil birçok

şeyin yeniden yapılandırılmasını

hızlandırdı. Sanatçılar da sanat

kurumları da bu dönemde kendi

alanlarını yeniden gözden geçirmek

zorunda kaldı. Önümüzdeki dönemde

tüm dünyada tasarrufa önem

verilecek. En azından bir süre çok

büyük prodüksiyonlu konserler,

oyunlar, etkinlikler göremeyeceğiz

muhtemelen. Her alanda olduğu gibi

kültür sanat alanında da sade bir

dönem bizi bekliyor. Sadeleşirken

yaratıcılığın, dayanışmanın ve iş

birliğinin önemini daha da iyi

anlayacağımız bir dönem içine

giriyoruz. Bu nedenle gelecek

nesillere eleştirel ve özgür

düşüncenin önemini tekrar

hatırlatmak istiyorum. Çok renkli

olmak, bir arada durabilmek,

herkesin hassasiyetini göz önünde

bulundurup empati kurabilmek

yolunuzu kaybetmenizi

engelleyecektir.

18


3

Kültür ve sanata dar başarılı

ve hatırı sayılır br vakıf olan

İKSV 48 yıldır eşsz faalyetler

ve festvallerle hzmet verrken

herkes kültür ve sanatla

buluşturablmek konusunda ne

gb sorumlulukları üstlenyor?

Vakfın etknlkler ve takvm

düzenlenrken yaşadığımız

pandem sürec szler nasıl

etkled? Gelecek dönemlerde

İstanbulluları neler beklyor?

2022 yılında 50. yılını kutlayacak olan

İKSV, kurulduğu günden bu yana

kültür ve sanatı toplumdaki tüm

bireylerin temel hak ve ihtiyaçları

arasında görür ve herkesin bu

kültürel hayata erişebilmesi için

çalışır. Her yıl klasik ve güncel

müzik, sinema, tiyatro, tasarım ve

güncel sanat alanlarında festivaller

ve bienaller düzenler. Kültür sanatın

sürdürülebilmesi için kültür

politikaları üretir. Çocuklarla

kültür-sanatı erken yaşta

tanıştırabilmek için İKSV’nin

öğrenme ve etkileşim alanı Alt Kat’ta

çevrimiçi ve fiziki ücretsiz atölye ve

etkinlikler düzenler. Öğrencilerin

kültür sanata erişimini

kolaylaştırmak için Eczacıbaşı

Topluluğu ile her yıl onlarca

üniversite öğrencisine Kültür Sanat

Kart hediye eder. Öğrenciler bu

kartları kullanarak seçeceği birden

fazla İKSV etkinliğine ücretsiz girme

hakkı kazanır. Özetle İKSV herkesin

hayatına daha fazla sanat katabilmek

için kültür-sanat üretmeye ve

üretimlere erişimin

artmasına yönelik tüm katkıları

sağlamayı sorumluluk edinir.

Pandemi elbette İKSV’nin normal

şartlar altında tüm yıla yayılan etkinlik

takvimini de etkiledi. Pandeminin en

başında Mart-Nisan aylarında salgının

hızlanmasıyla birlikte 39. İstanbul Film

Festivali, 48. İstanbul Müzik Festivali ve

27. İstanbul Caz Festivali’ni ertelemek

durumunda kaldık. Salon İKSV ve İKSV

Alt Kat’ın faaliyetlerini durdurduk. Fakat

hemen ardından, vakit kaybetmeden,

yeni öngörülerle yeni programlar için

çalışmaya başladık. Tüm takvimimizi ve

festival programlarımızı tekrar

planladık, bütçeleri yeniden gözden

geçirdik, salgın önlemleri üzerine

çalışmalarımızı tamamladık; yeni

sezona sıkı bir şekilde hazırlandık.

Eylül’de sezonu 27. İstanbul Caz

Festivali ve hemen ardından 48.

İstanbul Müzik Festivali ile açtık.

Ardından 9-20 Ekim tarihleri arasında

39. İstanbul Film Festivali’ni; 15 Ekim –

15 Kasım tarihleri arasında ise 5.

İstanbul Tasarım Bienali’ni düzenledik.

Kasım’ın son iki haftasında ise 24.

İstanbul Tiyatro Festivali

sanatseverlerle buluşturduk.

Pandemide dijitalleşme ile aslında

sadece İstanbullular değil

Türkiye’yi de kapsayacak etkinlikler

serisi düzenledik ve 2021 için de bu

etkinlikleri planlamaya devam ediyoruz.

İKSV olarak dijitale ağırlık verirken bir

yandan da izleyicileri sanatçılarla ve

eserlerle bir araya getirebileceğimiz

formüller üzerinde çalışıyoruz. İstanbul

Film Festivali’nin bu yıl 40. yılını

kutlayacağız. Nisan ayında

filmonline.iksv.org platformu üzerinde

40. Yıl gösterimlerimize çevrimiçi olarak

başlayıp, Haziran ayında da fiziki

mekânlara çıkmayı planlıyoruz. Yine

Haziran ayında 49. İstanbul Müzik

Festivali, Temmuz’da 28. İstanbul Caz

Festivali’ni, Eylül’de 17. İstanbul

Bienali’ni ve Kasım’da da 25. İstanbul

Tiyatro Festivalini hem çevrimiçi hem

de fiziki olarak gerçekleştirmek

istiyoruz. Benim öngörüm ve umudum,

biraz zaman gerekse ve bazı önlemlerle

olsa da fiziksel olarak katıldığımız

etkinliklerin yine güçlü bir şekilde geri

döneceği. Fakat bu, İKSV’nin pandemi

sonrası dijital dönüşümü hız kesmeden

sürdürme planlarını etkilemeyecek.

4

Fiziksel etkinliklerin yanına

takvimimize artık dijital etkinlikler de

eklenecek. Her ikisinin de bir arada

yürüdüğü veya en azından

düşünüldüğü bir gelecek bizi

bekliyor. Sanatsal üretimin bu

koşullara nasıl uyum sağladığını hep

beraber göreceğiz.

Ülkemzde çersnde yer

aldığınız öneml projeler

dışında globalde de pek çok

öneml projede yer almış ve

Avrupa Kültür Vakfı

Başkanlığı gb kıymetl

görevler üstlenmş br olarak

dünyanın farklı yerleryle

ülkemzdek kültür-sanat

algısının önemn ve yern

nasıl karşılaştırırsınız? Szce

br toplumun tamamının

kültür-sanata olan lg ve blg

düzeynn ntelkl br hâl

alması adına neler

yapılmalıdır?

Türkiye’de toplumsal ve yönetimsel

olarak oluşan sorunların iletişim ve

diyalog eksikliğinden kaynaklandığını

düşünüyorum. Bir arada yaşama

pratiklerimizin değişmesi, gelişmesi

gerekiyor ve bunun için kültür sanata

çok ihtiyacımız var. Yürüttüğümüz

uluslararası projelerde sürdürülebilir

bir kültürel alışveriş ortamı yaratmak

için canla başla çalışan İKSV'deki

tüm arkadaşlarıma eğitim alanında,

rüştünü ispatlamış toplumların

damgasını vurduğu bir yüzyıl olacak.

Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü,

yaratıcılık, eleştirel düşünce, bir

arada yaşamak isteyen toplumların

vazgeçmeyeceği kavramlar. Hep

olmasını istediğimiz sürdürülebilir

ekonomik kalkınma ve barış içinde

bir arada yaşama, ancak bu

kavramlara gereken önemi verirsek

söz konusu olabilir. Kültür ve sanat

etkinlikleri de hem bu alanlardaki

gelişimi ve eğitimi desteklemek hem

de ülkelerin, toplumların birbirlerini

daha iyi anlamaları, birbirlerinden

öğrenmeleri ve birbirlerine zenginlik

katmalarını sağlamak için en güçlü

aracımız.

19


5 Geçtğmz aylarda

6 Yoğun ş temponuzun

kamera/sahne

yanında sz özel

arkasındak emekçler

hayatınızda sanata ve

adına sektördek

yaşadığımız coğrafyanın

dayanışmayı sağlamak çn kültürüne ne kadar vakt

Netflx ve Snema

ayırablyorsunuz? Uzun

Televzyon Sendkası le

br süredr aynı görev

yaptığınız ş brlğ ve

üstlenrken

serbest klask müzk

motvasyonunuzu hç

çalışanlarına destek olmak bozmadan aynı enerj ve

çn gerçekleştrdğnz

heyecanla şnz

çalışmalar beğenyle

sürdürmenzn sırrı nedr?

karşılandı. Böyle özel

projeler gerçekleştren br

İşin sırrı yaptığın işi sevmek.

vakfın çersnde yer almak

Merak etmek, bolca okumak.

sze neler hssettryor?

Eğlenmek. Gezmeyi çok

Yıllar boyunca İKSV adına

sevmeme rağmen, görmek

gerçekleştrdğnz

istediğim yerler listesi o kadar

projeler arasında sz en

uzun bir liste ki. Bitiremem

çok mutlu eden

herhalde.

hangsyd?

7 Br röportajınızda

hayatımıza kültür ve sanatı

ne kadar fazla sokarsak

mevcut sorunların

üzernden o kadar daha

çabuk geleceğmz

söylemşsnz.

Kültür-sanatı sorunları

çözme konusunda nasıl

etkl hâle getreblrz ve

hayatlarımızın odağına

alarak sürdürüleblr

olmasını sağlamak çn

neler yapablrz?

Pandemiden en çok etkilenen

alanların başında kültür-sanat

geliyor. İKSV olarak Mart ayında

pandeminin başlamasıyla çalışan

arkadaşlarımızın uzaktan çalışma

sistemine geçmelerini

sağlayarak sağlıklarını korumak

önceliğimiz oldu. Hemen

ardından dayanışma ruhuyla

çalışarak hem önümüzdeki

dönemi planladık hem de

sektördeki diğer

kurumlarla iş birliğine giderek

yaraların sarılmasına katkıda

bulunmaya çalıştık. Film Festivali

ödülleri, Netflix, Stoneline,

Kariyer.net, Aydın Gün Teşvik

Ödülü, Talat Halman Çeviri Ödülü

ve Gülriz Sururi – Engin Cezzar

Teşvik Ödülü sayesinde kültür

dünyasına yaklaşık sekiz

milyon TL maddi katkıda

bulunulmasına aracı olduk veya

katkıda bulunduk. Bunların yanı

sıra festivallerimizin fiziki

ortamda da yapılması (en

azından bir kısmının) sektöre

umut kaynağı oldu, takdir

topladı.

Ben, kültür sanatın sorunlarımızı

çözeceğine değil ama sorunların

çözümünde büyük rol oynayacak

diyalog zemini oluşturma gücüne

sahip olduğuna inanıyorum.

Kültür sanat hem temel bir insan

ihtiyacı hem de toplumların

huzur içinde bir arada

yaşamasını kolaylaştıran,

kentlerin değerini artıran,

yaratıcılığı ve tasarımı besleyen,

kent ve ülke ekonomisine katkı

sağlayan bir alan. Bu kadar

güçlü bir araçla çözüm ve

farkındalık yaratmak pekalâ

mümkün. Dinlemek, karşındakini

anlamaya çalışmak, bağırmadan

konuşmayı becerebilmek…

Her zaman ısrarla

tekrar ettİğİm gİbİ

unutmuş olduğumuz

bu davranışlarımızı

yenİden

hatırlamamız

gerekİyor.

20


8

Szce gelşen teknolojyle

hayatlarımızın gderek

djtalleşmes kültür-sanat

alanlarına olan lgy nasıl

şekllendryor?

Djtalleşme sürecnn

olumlu ve olumsuz

yönlern nasıl

değerlendryorsunuz ve

İKSV bu süreçten nasıl

etklenyor?

Kültür-sanat alanındaki en büyük

dönüşümlerden birini pandemi

sebebiyle bugünlerde yaşıyoruz

aslında. Analog dünyadan dijital

dünyaya geçiş hâlindeydik ve

pandemi bu süreci oldukça

hızlandırdı. İKSV olarak yeni

dijital dünyaya uyum sağlamak

için hızla adımlar attık. Örneğin

İstanbul Film Festivali daha önce

yalnızca İstanbullu

sinemaseverlere ulaşabiliyorken

bu yıl gerçekleştirdiğimiz

çevrimiçi gösterimlerle tüm

Türkiye’ye erişim sağladık. Diğer

festival ve bienaller için de yeni

dijital olanaklardan faydalanacak

şekilde planlamalar yapıyoruz.

Hem kurumsal olarak hem de

kişisel olarak yaşanan

dönüşüme ayak uydurmak

durumundayız elbette fakat kendi

adıma, dijitalleşen dünyadan eski

‘fiziksel dünya’ kadar haz

almadığımı da söylemeliyim. Bu

alanın yeni bir iş modeline

ihtiyacı var ve bu iş modelinin de

sanatçıyı ve sanatseveri aynı

ölçüde düşünmesi ve kollaması

gerekiyor. Kısacası yaratıcıların,

bestecilerin, müzisyenlerin,

sanatçıların fikri mülkiyet hakları,

sanatçının bağımsızlığı ve

yaratıcı düşüncenin geleceği

soruları artık hep konuşulacak.

Biraz önce de bahsettiğim gibi,

dünyamızda artık bize rahat yok.

9

İklim değişikliği, gelir

adaletsizliği, toplumsal cinsiyet

eşitliği ve ifade özgürlüğü

konuları sanat dünyasının da

gündemini belirleyecek. Sadece

sanat dünyasının değil aslında

dünyamızın da gündemini

belirleyecek. Bizim görevimizse

hem bu alandaki farklı sesleri

hem de kültürel çeşitliliği

yansıtmak ve kimsenin

kültürünün bir diğerinden üstün

olmadığını hep yinelemek,

hatırlatmak. Hep bahsettiğimiz

zenginlik, bu çeşitliliği ve çok

sesliliği sağlayabilirsek

gerçekleşecek. Yoksa dünya tek

sesli, çok yıkıcı ve çok sıkıcı bir

yere doğru gidecek.

İKSV’de 1983 yılında

Snema Günler’nde Kent

Sneması Koordnatörü

olarak çalışmaya

başladığınız sürece

günümüzde Genel Müdür

olarak devam edyorsunuz.

Bu uzun yolculukta başarı

merdvenn tırmanırken

karşınıza çıkan zorluklarla

motvasyonunuzu

kaybetmeden nasıl

mücadele ettnz?

Gençlere tavsyelernz

nelerdr?

Yeni kuşak gençlere sebat

etmeyi önersem pek anlamlı

olmayabilir. Kolay vazgeçmemek

gerekiyor birçok şeyden.

Gençlere en çok merak etmeyi

ve soru sormaktan çekinmemeyi

öğütlerim.

10

Kültür Sanat Vakfı’nın

genel müdürü olarak engn

tecrübelernz ve

gözlemlernz ışığında en

sevdğnz sanat dalı ve

sz en çok

heyecanlandıran sanat

eser nelerdr?

Okurlarımıza tavsye

edebleceğnz farklı

dallardek ‘En’lernz

bzlerle

paylaşablr msnz?

Ben sanırım müzik dinlemeden

yaşayamam. 70’li yılların rock

müziği hâlâ, evet evet hâlâ

favorim. Pink Floyd, Led

Zeppelin, Rolling Stones ve daha

nicelerinden oluşan bir plak

koleksiyonum var. Dediğim gibi

70’li yıllar benim gençliğim ve

ben altın dönemde yaşadım diye

hissediyorum. En sevdiğim

grup Led Zeppelin, en sevdiğim

sanatçı Andy Warhol, en

sevdiğim yönetmen Ingmar

Bergman, en sevdiğim film

Fellini’nin Amarcord’u, en

sevdiğim roman Orhan Pamuk

Cevdet Bey ve Oğulları, en

sevdiğim spor futbol takım ise

70’lerin AJAX’i.

Gençlere en çok merak

etmeyİ ve soru sormaktan

çekİnmemeyİ öğütlerİM.

21


NESTLÉ PURINA PETCARE TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

Röportaj İş Dünyası

AYÇA ERKOL

2

Nestlé’dek karyernze 2001

yılında başlayıp pek çok öneml

pozsyonda görev üstlenerek

2017 yılı tbaryle de Nestlé

Purna PetCare Genel

Müdürlüğüne terf ettğnz

blyoruz. Bzlere Nestlé gb

büyük br frmada karyer

basamaklarında başarıyla

yükselme sürecnzden ve Nestlé

Purna PetCare’n Genel Müdürü

olmanın sze hssettrdklernden

bahsedeblr msnz? Başarılı br

yönetc olarak szn gözünüzde

y br lder nasıl olmalı ve ekp

arkadaşları le lşklernde nelere

dkkat etmeldr?

Ben Nestlé’ye Yönetici Adayı programı

ile başladım. Bugün de hâlâ devam

eden ve çok başarılı bulduğum bir

program. Sıkı bir elemenin ardından

ileride yönetim kadrolarında yer

almaları için yetiştirilmek üzere

gençlerin seçildiği bir program olduğu

için ilk günden itibaren şirketin genel

yapısı, işleyişi, vizyonu hakkında çok

detaylı bilgi edinebileceğiniz ve

kendinizi geliştirebileceğiniz bir

programın içinde buluyorsunuz.

1

Ayça Hanım, 1998 yılında İstanbul Teknk Ünverstes Kmya

Mühendslğ Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1998-2000

yılları arasında Boğazç Ünverstes’nde İşletme alanında yüksek

lsansınızı tamamlamışsınız. Bze Kmya Mühendslğnden,

İşletme alanına evrlerek farklı br boyut kazanan karyer

yolculuğunuzdan bahsedeblr msnz? Bu alana yönelmenz

etkleyen faktörler nasıl değerlendryorsunuz?

Benim meslek kararı verdiğim yıllarda ne yazık ki şimdiki kadar kapsamlı bir

araştırma, kendini tanıma ve değerlendirme ortamı yoktu. Biraz daha sağ beyin/sol

beyin dengesine bakılarak sayısalcı ya da sözelci olarak üniversite seçimleri

yapılıyordu. Ben de Matematik ve Fen derslerinde başarılı olduğum için biraz da

otomatikman tercihlerimi mühendislikten yana kullandım. Aslında ilerleyen yıllar

içinde daha dengeli bir yapım olduğunu fark ettim.

Mühendislik eğitiminin, bana kazandırdığı sistematik düşünme, süreçlere hâkimiyet

ve bilimsel disiplin gibi çok kıymetli yönleri var, aldığım eğitimden hiç pişman

değilim, bana çok kıymetli bir altyapı hazırladı. Ancak ilerleyen yıllarda insanlarla

daha fazla temas etmek istediğimi, pazarlama ve markaların dünyasını çok renkli

bulduğumu fark ederek yüksek lisansımı İşletme alanında yapmaya karar verdim.

Sonrasında da isteklerinize ve

performansınıza bağlı olarak

ilerliyorsunuz. Ben de satış ve

pazarlama başta olmak üzere farklı

kategorilerde farklı deneyimlerle

ilerledim. Pastörize süt

ürünleri, kahvaltılık

gevrekler ve dondurma

bunlardan birkaçı.

3 yıl önce de

belirttiğiniz gibi

Purina’ya geldim. Hem

Türkiye’de hem de

içinde bulunduğumuz

bölgede hızla büyüyen,

göz bebeği

kategorilerden biri. Buna ek olarak

benim çok sıkı bir

hayvansever olmam, bana hem iş

hem de özel anlamda çok değerli bir

pozisyonda olmamı sağladı. Sokak

hayvanları dahil olmak üzere

kedilerin ve köpeklerin hayatlarında

ve dolayısı ile onları

seven/sahiplenen insanların

yaşamlarında fark yaratabilmek beni

kişisel olarak çok tatmin ediyor, bana

derin bir anlam duygusu veriyor.

22

İyi lider bence her şeyden önce kendini çok

iyi tanımalı, kuvvetli kaslarının ve o kadar

kuvvetli olmayan kaslarının farkında olmalı.

Ekibinde kendi zayıf yönlerini

kuvvetlendirecek, kör noktalarını ona

gösterebilecek farklı

tecrübede, yetenekte ve

renkte insanlara mutlaka yer

vermeli. Aşırı hızla değişen

bir dünyadayız, bugün

bildiklerinizin bir kısmının

yarın hiçbir değeri yok.

Yeniliklere ve kendini

geliştirmeye açık olmalı.

Eskinin ‘her şeyi

bilen/bilmek zorunda olan

müdürlerinin’ yerini ‘değişime açık liderler’

aldı ve yolculuk artık böyle devam edecek.

Ekip arkadaşlarımla

ilişkilerimde olmazsa olmazım saygı.

Onların görüşlerine, tecrübelerine mutlak

saygı duyarım, sadece benim söylediğimi

yapacak bir ekip olsaydı ya bana ya da

onlara gerek olmazdı zaten, öyle değil mi?

Kişisel seviyede de onları tanımaya, onlara

koçluk yapmaya, iş dışında da vakit

geçirmeye dikkat ederim. Birlikte ekip

olarak eğlenmek, yaptığımız işten keyif

almak da çok önemli.


3 ‘İy beslen, y yaşa’ sloganıyla

4 Hayvanlarla br arada olmanın nsanlara poztf br katkısı

yola çıkan Nestlé, öncelkl

olduğuna nanan Nestlé Purna PetCare ve Rehber Köpekler

olarak nsan ve hayvan

Derneğ; görme engell breyler, rehber köpeklerle

sağlığını esas alan, blmsel

buluşturmak çn çalışmalarına tüm hızıyla devam edyor. Nestlé

araştırmalara dayalı, kaltel ve Purna PetCare’ bzlere anlatablr msnz?

güvenlr ürünler üretyor.

Çalışmalarınızın odak noktası nedr?

Seçkn, yenlkç, besleyc,

sağlıklı evcl hayvan ürünler

gelştrmekte olan dünya lder

konumunda br şrket olarak

müşterlernn güvenlern

kazanmayı ve rakp frmalar

arasından öne çıkmayı

başaran Nestlé Purna’nın

çalışma stratejsnn

merkeznde neler yer alıyor?

Kesinlikle yaptığımız işe ve

hayvanlara duyduğumuz derin

sevgi ve tutku yatıyor. Ben de

içlerine girene kadar

bilmiyordum ancak Purina’cılar

Nestlé içinde bile ortak değerler

etrafında bir araya gelmiş ayrı bir

klan gibi! Evcil hayvanları ve

onları seven insanların yaşamını

bir arada iyileştirmek, bu sırada

sürdürülebilir değer yaratmak en

büyük önceliği. Bilimsel olarak

da bizler için çalışan ciddi bir

Ar-Ge ekibi ve yatırımı var

arkamızda. On ile on beş sene

arasında süren müthiş çalışmalar

sonucu çıkan ürünlerimiz var

örneğin. Hem kedi hem de

köpekleri tüm yaşam

döngülerinde, sağlıklarında ve

hastalıklarında, en üst kalitede

ve en lezzetli şekilde beslemek

için buradayız.

5

Evet, birkaç yıldır devam eden,

keyifli ve verimli bir ortaklığımız

var Rehber Köpekler Derneği ile.

Türkiye’de yaklaşık 800 bin görme

engelli vatandaşımız var ve

onların yaşamlarını en aktif,

sağlıklı ve keyifli şekilde

sürdürmeleri için rehber köpekler

kadar etkili başka bir şey yok.

Ancak rehber köpek yetiştirilmesi

oldukça zor ve masraflı bir süreç, yeterli eğitmen yok, çok az sayıda

köpek buna uygun… vs. Böyle olunca bizim gibi firmaların desteği önem

kazanıyor. Biz de rehber canların mama sponsorluğunu üstlendik, ayrıca

derneğin tanıtılmasına, halkla ilişkiler faaliyetlerinde, bağış amaçlı

toplantı, balo gibi etkinliklerinde yanında yer almaktan büyük mutluluk

duyuyoruz.

Evcl hayvanlar ve sahpler

arasındak yakın lşky

anlayan br şrket olarak

Nestlé Purna PetCare, evcl

hayvanlara sağlıklı br hayat

sunmak çn çok çeştl

dyetler gelştrmekte. En

yakın dostlarımızın sağlıklı

koşullarda beslenerek

yaşamasını sağlamak çn

çalışmalar yürütüyorsunuz

ve One, Beneful, Felx,

Frskes ve Gourmet gb

brçok markayı kend

bünyenzde

bulunduruyorsunuz. Bu

genş skalada evcl hayvan

sahplernn hang markanın

kendlerne uygun olduğunu

daha rahat anlayablmeler

çn nelere dkkat etmeler

gerekr?

Hayvanın ırkı, yaşı, genel sağlık

durumu, zevkleri burada çok

önemli. Bilgi edinmeleri için

çeşitli kaynaklar var elbette

ancak birinci sırada veteriner

hekimlerimizin tavsiyesini

söyleyebilirim.

Onlar evcil hayvanlarımızın

tüm özelliklerine ve

mamaların da hâkim en

yetkin kişiler olduklarından

hayvan sahiplerini en doğru

şekilde yönlendireceklerdir.

Bunun dışında web sitemiz,

paket üstü ve etiket

bilgilerimiz de yine pati

dostlarını yönlendirecektir.

23


6

Profesyoneller tarafından

güvenlen, beslenme ve

blmsel uzmanlık le

hazırlanan Nestlé Purna Pro

Plan sers, neredeyse her tür

köpek veya kednn

htyaçlarına uygun özel br

beslenme sunuyor. Pro Plan

sers dğer serlernzden

farkları nelerdr? Pro Plan

sers le 1986 yılından

günümüze hang alanlarda

fark yarattınız?

Pro Plan serisi en kaliteli ve özenle

seçilmiş malzemelerle ve evcil

hayvanınızın tam ve eksiksiz

beslenmesi için en ideal

formülasyonla hazırlanır,

demin belirttiğim gibi veteriner

hekimlerimizin de tercih ettiği ve

kompozisyonuna çok hâkim olduğu

bir mama olduğundan hayvan

sahipleri en doğru şekilde

yönlendirilir. Kısırlaştırılmış serimiz,

PPVD dediğimiz regüler beslenme

dışında özel beslenme ihtiyacı olan

dostlarımıza yönelik ürünlerimiz,

Forti Flora gibi patentli teknolojisi

ile etkin takviyelerimiz aklıma ilk

gelen, fark yaratan ürünlerimiz.

7

1927 yılında Purna dünyanın

lk tam köpek mamasını

sunuyor. Ayrıca 1961 yılında

Purna, kuru ked mamasına

taurn ekleyen lk şrket

oluyor. Bu blglere stnaden

bu alanda brçok öncü adım

atan br marka olarak yıllar

çnde ürünlerndek

güncellğn hang lkelere

bağlı kalarak korudu?

İlerleyen dönemlerde yen

ürünler çıkarmak marka

planlarınız arasında

yer alıyor mu?

Çok güzel bir örnek verdiniz.

Yoğun Ar-Ge çalışmaları ve desteği

o günden bugüne devam ediyor.

Örneğin Nisan ayında Türkiye’de

satışa sunacağımız Live Clear isimli

ürünümüz, kategoride çığır açacak

bir ürün. Bildiğiniz gibi kedileri çok

sevmelerine rağmen alerjik

reaksiyonları yüzünden kedi

besleyemeyen binlerce insan var.

İşte Live Clear kedilerin

beslenmesine getirdiği yenilikle bu

sorunun çözümü olacak. Daha fazla

detay için lütfen Nisan’ı bekleyin.

8

Tüm dünyayı etks altına alan

pandem sürecyle brlkte

szn çn en çok değşen

dnamkler ve hayatınıza

kattığınız yenlkler neler

oldu? Bu dönem kendnz çn

verml geçrebldğnz

düşünüyor musunuz?

İtiraf etmem gerekirse ben çok

verimli geçirdim. Öncelikle birçok

sektör ve çalışanın yaşadığı zorluğu

büyük bir üzüntü ile izliyorum, ben

şanslı bir azınlıktanım ki özelikle

kedi köpek mamaları bu dönemde

çok iyi performans sergiledi.

İnsanlar hem evde daha çok vakit

geçirdikleri için daha fazla hayvan

sahiplendiler, hem de sokaktaki

canlar için artan bir duyarlılık

gözledik. Bu dinamiklerle birlikte

ağırlıklı olarak evden çalışsam da iş

hayatındaki tempom hiç hız

kesmedi diyebiliriz. Ben de kedim

Sırnaş Hanım’la daha fazla vakit

geçirmekten çok mutluyum. Yine

pandemi döneminde sokaktaki patili

dostlarımız için ‘Canımız Sokakta’

projemizde aktif olarak yer aldım.

Aynı zamanda öykü yazıyorum, bu

dönemde en son kitabım çıktı ve

oldukça iyi eleştiriler aldı. Normalde

vakit ayıramadığım saksı çiçekçiliği

ve bahçe işlerinde de vakit

ayırmaktan büyük keyif aldım.

24


9 Türkye’de 114 yıllık geçmşe

10 Kurumsal çalışma hayatınızın yanı sıra yazar kmlğnz de

sahp Nestlé’nn pandem

olduğunu öğrendk, bze bu alanda yaptıklarınızdan

sürecnde ara vermeden devam

bahsedeblr msnz? İş hayatı ve yazarlık br araya gelnce

ettğ projelerden br de

ortaya nasıl br harmon çıkıyor? İş hayatınızdak

‘Canımız Sokakta’

tecrübelernze dayanarak herkesn blmesnde yarar

projesyd. Bu projenn gelşm

gördüğünüz br lham kaynağınız veya br mottonuz var mı?

ve gerçekleşme süreçlernde

elde ettğnz sonuçlardan

bahsedeblr msnz? Ayrıca

Nestlé ales olarak gelştrmekte

olduğunuz ve hayata

geçreceğnz yen projelernz

var mı?

Pandemi ve karantina sürecinde

büyük zorluk yaşayanların başında

sokak hayvanları da vardı. İnsanlar bir

anda evlerine çekilince, restoran ve

kafeler kapanınca bu hayvanların

beslenmesi sekteye uğradı ve zaten

zor olan hayatlarına ek bir zorluk geldi.

Proje buradan yola çıktı, sadece

pandemi dönemini değil, genel olarak

sonrasını da düşünerek sokaktaki can

dostlarımızın hayatlarını nasıl daha iyi

hâle getirebiliriz diye ilgili tüm

paydaşlarımıza bir çağrı yaptık.

Veteriner hekimler, akademisyenler,

gönüllüler, dernekler başta olmak

üzere bu amaca gönül ve emek

koymuş herkesle bir araya gelerek bir

kez daha çabaları nereye odaklamalı,

ne yapmalı bunları tartıştık.

Sonrasında ise Türkiye’nin dört bir

yanındaki girişimcilere seslenerek,

sokak hayvanlarının yaşamlarını daha

iyi hâle getirecek bir projeniz/iş fikriniz

varsa gelin, bunu bize sunun,

kazanırsanız biz de Purina olarak sizi

destekleyelim dedik. Türkiye’nin dört

bir yanından rekor sayıda, 196

başvuru aldık ve bir projemiz kazandı.

Elbette 2021 yılında bu projenin

inkübasyonu başta olmak üzere sokak

hayvanları ve evcil dostlarımız için

birçok proje üretmeye devam

edeceğiz.

Evet, bugüne kadar basılmış 3 öykü kitabım ve

gençlere yönelik, onlara Tomris Uyar’ı tanıtmak

ve sevdirmek amacıyla yazılmış bir biyografik

romanım var. 2009 yılından beri de edebiyat

dergilerinde öykülerim yayınlanıyor. İlk başta

birbiriyle örtüşmez gibi görünse de artık her

disiplinin birbirinden ilham aldığı ve iç içe

geçtiği ilginç bir çağdayız. Üst düzey yöneticiler

tiyatro sanatçılarından koçluk alıyor, şirketler

çalışanlarına hikâyeleştirme eğitimleri

aldırıyorlar, o yüzden katı ve sıvı mantığında

düşünmezseniz ortak birçok şey olduğunu ve

sinerji yaratmanın mümkün olduğunu

görürsünüz. İlham kaynaklarım çok çeşitli.

Yaşadıklarım, başkalarının yaşadıkları, haberler,

gezdiğim ülkeler, objeler, okuduklarım ve diğer

sanat dalları ve elbette hayvanlar! Öykülerimde

onlara çoğunlukla rastlayacaksınız.

İlham kaynaklarım çok çeşİtLİ.

Yaşadıklarım, başkalarının yaşadıkları,

haberler, gezdİğİm ülkeler, objeler,

okuduklarım ve dİğer sanat dalları ve

elbette hayvanlar!

25


Röportaj Bilim

BİLİM İNSANI & İTÜ KUTUP ARAŞTIRMALARI

UYG-AR MERKEZİ KURUCUSU

BURCU ÖZSOY

1

Sz buzulların kâşf Türk blm kadını

olarak tanıyoruz. Almış olduğunuz

kıymetl eğtmlern yanında bze bu

yolculuğun ve lgnn nasıl başladığını

anlatablr msnz? Üzernde çalışmakta

olduğunuz alanlara lk ne zaman ve nasıl

yöneldnz?

Gaziantep doğumluyum ve lise eğitimimi

burada tamamladıktan sonra Yıldız Teknik

Üniversitesi’nden Jeodezi ve Fotogrametri

Mühendisi olarak mezun oldum. Yüksek lisans

derecemi de aynı bölümden aldım ve doktora

eğitimim için Texas Üniversitesi San Antonio

Kampüsü’ne kabul aldım. Uydulardan sağlanan

veriler ile çevre bilimleri konusunda çalışmalar

yapıyordum. Doktora danışmanım, bu

çalışmalarda hâlâ çok kıymetli olan iki bölgeden

hangisi üzerine çalışmak istediğimi sordu. Bu

alanlardan birisi Mars diğeri de Antarktika’ydı.

O zaman verdiğim bir cevap hayatımın

şekillenmesinde etken oldu.

Antarktika’yı seçtim ve hemen bu konuda

yapılan çalışmaları inceledim. Deniz buzunun

iklim ve ekosistem için önemi ve küresel iklim

değişikliğinin etkisi ile azalmakta olması beni

bu konuda çalışmaya ikna etti. 2005 yılında

başladığım çalışma ile 2006’da

Antarktika’daydım. Bu sefer bittiğinde bir daha

Antarktika’ya gelmeliyim diyordum.

2

Antarktka'ya gtmek ve lk kez Antarktka

denz buzu ve manzarasını görmek,

hssetmek, koklamak, duymak ve tatmak

stedğnz belrterek hedeflernze ulaşma

şansı elde etmşsnz. Bze Antarktka’dan

bahsedeblr msnz, hayallernzdek gb br

manzara mıydı? Orada karşılaştığınız en

büyük zorluklar ve yaşadığınız en keyfl

anlar hangleryd?

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz.

Bizler için deniz genellikle mavi bazen de gri

renktedir. Ancak Antarktika’da denizin donduğunu,

hatta üzerinde kar biriktiğini görmek size başka bir

gezegene gelmişsiniz gibi hissettiriyor.

Arabalardan yüzlerce kat büyük gemiler, ilk

gördüğünüzde size sanki yüzen bir ülke gibi

görünüyor. Antarktika’ya ulaşmak için dünyanın en

zorlu denizlerini aşmanız gerekiyor. O kocaman bir

ülkeye benzettiğiniz gemilerin okyanusun

dalgalarıyla mücadele ederken ne kadar zorlu bir

ortama geldiğinizi de hatırlıyorsunuz.

Ancak Antarktika’da geminizden kat ve kat büyük

buz dağlarını görünce algılarınız değişiyor.

Dünya’da yerleşik nüfusun olmadığı bu kıtaya

ayak basan insanların sayısının ne kadar az

olduğunu düşününce ise ne kadar şanslı

olduğunuzu hissediyorsunuz. Benim mutluluğum

tabii ki aynı zamanda gözlemlemek için geldiğim

bu deniz buzlarının arasında olmaktandı.

Antarktika’da beyaz, gri, siyah tonlar baskın hâlde.

Belki başka bir yerde olsanız sizi karamsar

hissettirecek bu renkler; Antarktika’da sizi özgür

ve mutlu hissettiriyor. Hatta zorlu ve uzun bir deniz

yolculuğundan sonra, adeta cennetten bir köşe

görmüş gibi oluyorsunuz. Yani Antarktika’ya

gidene kadar büyük zorluklarla mücadele ederken

en büyük ödülü ise buraya ulaşmak olarak

alıyorsunuz.

26


3

2006 yılında başlayan

Antarktka çalışmalarınızdan

günümüze kadar gelecek

olursak, bu yıllar çnde sz

değştren ve gelştren

buzullardan öğrendğnz ve

bzlere de aktarableceğnz

blgler öğreneblr myz?

İklim değişiyor ve iklim değişikliğine

en hızlı tepkiyi kutup bölgeleri veriyor.

Bunu tıpkı ayak parmağınızı masanın

ayağına çarpmaya benzetebiliriz.

O anda acıyı tüm vücudunuzla

hissediyorsanız, bizlerin de

iklim değişikliğini kutuplarla

sınırlamadan tüm dünya

olarak anlamamız ve

görmemiz lazım.

2006’dan bugüne kadar

birçok kez kutup

bölgelerinde bulundum.

İklim değişikliğinin bu

bölgelere olan etkisini

anlamak için bilim insanı

olmaya gerek yok. Gözlerinizle

görebiliyorsunuz değişimleri. Buzullar

aynı almanaklar gibi sürekli kayıttalar.

Antarktika, iklimin en zorlu olduğu

bölge. Burada sürekli ölçümler

yapmak, tahminler üretmek gerçekten

çok zor. Bu sebeple yeterince veri

olmadan yapılan hava tahminleri de

zaman zaman gerçekleşmeyebiliyor.

Akşam planlama yaparken sabah

havanın iyi olacağına dair rapora

güvenirken sabah kalktığınızda ayakta

durmanızı neredeyse imkânsız kılan

rüzgârlarla karşılaşabiliyorsunuz.

Liderliğini yaptığım seferlerde de bu

durumla neredeyse her gün

karşılaşıyoruz. A planı ile başladığımız

günü Z planı ile bitirmek zorunda kalıp

bazen 1 hafta sahaya çıkmadan

geminizde, üssünüzde ve kampınızda

mahsur kalabiliyorsunuz.

Hem buzulların bin yıllarca tuttuğu

kayıtlara erişmek için ortaya konulan

çaba, harcanan zaman hem de

günlerce planınızı ertelemek, mahsur

kalmak bana sabretmeyi öğretti.

4

Antarktka’da yaklaşık 100’e

yakın araştırma stasyonu

bulunuyor. Antarktka’yı bu

kadar lg çekc kılan nedr?

Ülkelern oraya

yoğunlaşmalarının

sebeplernden bzlere

bahsedeblr msnz?

Hiçbir topluluğun yerleşik olarak

yaşamadığı Antarktika kıtası,

Türkiye’nin 17 katından daha büyük.

Her ne kadar atmosfer ve okyanus

taşınımları ile kirliliğin bölgeye

ulaşması ve küresel iklim değişikliği

sebebiyle değişimlere maruz kalsa da

Antarktika dünyanın en büyük doğal

laboratuvarı. Bilimsel araştırmanın

kıtada yürütülmesi ise bölgede

bulunan üslere ve bölgeye giden

gemilere bağımlı. Işık ve radyo

kirliliğinin yine en az olduğu coğrafya

olması, burayı uzay gözlemleri için de

önemli kılarken iklimin milyon yıllar

mertebesindeki verisine de burada

ulaşılabiliyor.

Dünya’nın en son keşfedilen bu kıtası,

bütün bu sebeplerle araştırmacıların

ilgisini çekiyor. İklim değişikliğine ışık

tutan kıta, keşfedilmemiş türleri ile

belki de tedavisi bilinmeyen bazı

hastalıklara da çözümler sunacak.

5

Dünyadak su kütlesnn

yalnızca %3’ü tatlı sulardan

oluşuyor ve bu tatlı suların da

%70’e yakınını buzullar

oluşturuyor. Küresel ısınmayla

beraber ozon tabakasındak

delğn gderek büyümes

sonucunda br klm değşklğne

gdyoruz ve buzullar gderek

eryor. Bu klm değşklğ

sonunda bz ve buzulları neler

beklyor? Buzulların olmadığı br

dünyada yaşam mümkün müdür

ya da yaşam standartlarımızı ne

denl ve nasıl koruyablrz?

Buz dendiğinde her ne kadar aklımıza ilk

gelen ‘soğuk’ olsa da buzullar ve deniz

buzları iklim sistemimizin temelini

oluşturuyor. Deniz buzları sayesinde

başlayan akıntılar, bütün okyanusları

dolaşarak ısının yayılımını gerçekleştirip

dünyayı yaşanabilir bir hâlde tutuyor.

Yani bir diğer deyişle, deniz buzları

iklimin ılıman olmasını sağlıyor. Deniz

buzu olmazsa iklimler olmaz ve dünya

daha önce de yaşadığı şekilde buz

çağına girer.

Deniz buzları ve buzulların diğer bir

etkisi ise dünyamıza gelen güneş ışınları

yansıtarak dünyanın ısı bütçesini

dengede tutmak. Ancak hepimizin artık

öğrendiği üzere hem buzullar hem de

deniz buzları azalıyorlar. Bunların

azalması ise daha fazla ısının

emilmesine, dolayısıyla daha fazla erime

olmasına sebep oluyor. Bu pozitif geri

besleme ise bizlere ‘bulunduğumuz

koşullarda iklimi dengelememiz

gerektiğini’ anlatıyor.

Evet, iklim değişiyor ve bunu artık

evlerimizden dışarı çıkar çıkmaz

anlayabiliyoruz. Hatta televizyon

ekranlarında kaç günlük suyumuzun

kaldığı her gün karşımıza çıkıyor.

Dünya’nın en büyük tatlı su kaynakları

olan buzullar ise eriyerek okyanuslara

karışıyor. Bunun sonucunda hem

okyanusların değerleri değişiyor hem de

deniz suyu seviyeleri küresel ölçekte

artış gösteriyor. Yani bizden binlerce

kilometre uzakta yaşanan buzulların

kırılma sesleri, Türkiye’de yankılanıyor.

27


6

Çalışmalarınız çnde denz

krllğnn de öneml br yere

sahp olduğunu görüyoruz.

“Denzler korumak, dünyayı

korumaktır.” dyorsunuz. Szce

dünyamızı koruyablyor

muyuz? Denzlern krlenmes

hususunda öncelkl sorun ve

bu sorunu çözmek çn bzlere

düşen görevler nelerdr?

Birçoğumuz yıllarca denizlere

sonsuzlarmış gibi yaklaştı. Bu

sonsuzluk hem bizleri korkutup

denizlerden uzak tuttu hem de

istemediğimiz şeyleri buraya atarak

kendimizden uzak tutabileceğimizi

sandık. Filmlerde bile istenilmeyen

yüzüklerin son durağı sanki

denizlerin dibiymiş gibi anlatıldı

bizlere. Ancak artık görüyoruz ki

denizlerimiz de sonsuz değiller.

İstanbul’dan denize attığınız bir

plastiği, Norveç’te yakalanan bir

balığın içinde bulmak imkânsız

değil.

Hâlbuki denizler bizlerin yaşam

kaynağı. Bir insan su içmeden

birkaç gün, yemek yemeden ise

birkaç hafta hayatta kalabilirken,

oksijen olmadan ancak birkaç

dakika hayatta kalabiliyor.

Soluduğumuz havadaki oksijenin

ise üçte ikisi denizlerde üretiliyor.

İklim değiştikçe denizlerimiz de

değişiyor. Asitliği ve ısısı artan

okyanuslar, bizlere oksijen

sağlayan algler de dâhil olmak

üzere içindeki canlı türleri üzerinde

tehdit oluşturuyor. Bu noktada

görüyoruz ki denizleri kurtarmak,

dünyayı kurtarmaktır.

denİzlerİ kurtarmak,

dünyayı kurtarmaktır.

7

Çok yakın zamanda anne karnında,

plasenta içerisinde bile mikro

plastik bulundu. Şunu

unutmamalıyız ki denize attığımız

her bir çöp, en sonunda bir insanın

yediği balığın içerisinde bizlere geri

gelebilir. Hatta bu kadar çok

kirletmeye devam edersek yiyecek

balık bulmakta bile zorlanabiliriz.

İşte bu yüzden bireysel olarak

bizlere düşen görevlerin başında

denizleri temiz tutmak geliyor.

Tüketimi azaltmak ve geri

dönüşüme destek vermek de bu

atıkların denizlere gitmesine engel

olacaktır.

Türkye'dek tüm kutup

blmlernden sorumlu olan

TÜBİTAK MAM Kutup

Araştırmaları Ensttüsü

müdürüsünüz. Bu ensttüyü

kurmaya nasıl karar verdnz,

ensttüde çalışmalar nasıl

lerlyor?

Doktora çalışmamı tamamladıktan

sonra, kazandığım tecrübenin

Türkiye'ye kazandırılması

girişimlerime başladım. 2010

yılında Türkiye’ye döndüm ve

kutuplar ile ilgili çalışmaları nasıl

teşvik ederim diye çabaladım.

Kutup çalışmaları yapan veya

yapmak isteyen

akademisyenlerle en büyük eksiğin

kurumsal bir çatı olduğunu tartıştık.

2014 yılında, öğretim üyesi olarak

görev yaptığım İstanbul Teknik

Üniversitesi Denizcilik

Fakültesi'nde Kutup Araştırmaları

Uygulama-Araştırma Merkezi’nin

kurulması için başvuru yaptık. Bir

peçeteye yazılarak çalışmalarına

başladığım bu hedef 2015 yılında

sonuca ulaştı. 2017’de Antarktika

Bilimsel Araştırma Üssü

Projesi, Cumhurbaşkanlığı

himayelerine alındı. Sanayi

ve Teknoloji Bakanlığı

uhdesinde yürütülen proje

kapsamında 3 ulusal

Antarktik bilim seferi

gerçekleştirildi.

5 yıllık başarılı çalışmaların

sonucunda ise TÜBİTAK çatısı

altında Marmara Araştırma

Merkezi’ne (MAM) bağlı Kutup

Araştırmaları Enstitüsü (KARE)

Aralık 2019’da kuruldu. Müdür vekili

olarak görev yaptığım TÜBİTAK

MAM KARE, Türkiye’de kutuplar

konusunda çalışmalar yapmak

isteyen tüm kurumların koordine

edilmesi görevini

gerçekleştirmektedir. 2020 yılında

Dördüncü Ulusal Antarktika Bilim

Seferi, KARE koordinasyonunda

gerçekleştirildi.

Koordinasyon görevinin yanı sıra

KARE kutup araştırmaları ve

küresel iklim değişikliği

konularında farkındalık çalışmaları

gerçekleştirmektedir. Bu yıl ilk defa

bir Kutup Şenliği de

gerçekleştirildi.

28


8

9

Başarılı br eğtm hayatınız, yaptığınız

araştırma ve çalışmalar berabernde de

brden çok ödülünüz var. Sz hayat boyu

öğrenmeye ve araştırmaya ten ve bu

denl başarılı olmanızın arkasındak temel

unsur nedr?

Merak ettiğim bir konunun sonuca ulaşması her

zaman hayat prensibi. Bu sebeple derin araştırma

yapmak doğal olarak beni bilime yöneltti. Bilimin

temelinde merak vardır, merak ederek sorduğunuz

bir sorunun cevabını ararken dünyayı

değiştirebilirsiniz.

Her şey önce merak etmekle başlıyor. Sonra merak

ettiğiniz sorunun cevabı var mı diye araştırmanız

gerekiyor. Eğer bilinen bir cevabı yoksa çok

çalışarak bu cevabı kendiniz bulmalısınız. Tabii ki

bu süreçler zaman alıyor ve bu zamana karşı

sabretmeniz, mücadeleden vazgeçmemeniz, en

önemlisi de bilime ve kendinize güvenmeniz

gerekiyor.

Dünya’da br kadın olarak büyük şlere

mza attınız, mesleğnzle ön plana

çıkarak başarıya ulaştınız ve

çalışmalarınızı hızla sürdürüyorsunuz.

Edndğnz tecrübeler doğrultusunda

gençlere ve özellkle kadınlara başarıya

ulaşma doğrultusunda vereceğnz

tavsyeler nelerdr?

Birçok alanda olduğu gibi bilimde de kadının

kendine yer bulması zaman aldı. Ancak şu an

başarılarınızla adınızdan bahsettiren bir bilim

insanı olmak için cinsiyetinizin bir önemi

olmadığını düşünüyorum. Ancak kadın bir yönetici

olmak için kurumlarda ve hatta ailelerde yıkılması

gereken duvarlar olduğunu görüyoruz.

Eğer bilimsel bir doğruyu, emin olduğunuz

bilgilerle savunuyorsanız kendinize güvenmek en

önemli anahtar. Yetenekleriniz ve ilgi alanlarınızı

anlamak, kendinizi tanımak ise başarının bir diğer

anahtarı. Öncelikle hedefinizi belirlemeli, benzer

hedeflerde başka insanların yaşadığı

tecrübelerden faydalanarak kendi yolunuzu

çizmelisiniz.

Son olarak da inandığınız konuya kendinizi

adamanız ve durmadan araştırıp çalışıp sonuca

ulaşana kadar devam etmelisiniz.

10

Pek çok alanda gerçekleştrmeye devam

ettğnz çalışmalar olduğunu görüyoruz.

Bze gelecekle lgl planlarınızdan ve

hayallernzden bahsedeblr msnz?

Gelecekte Türkye’de ve Dünya genelnde

üzernde çalışmakta olduğunuz

alanlarda bzler bekleyen gelşmeler

nasıl öngörüyorsunuz?

İklimimiz küresel ölçekte değişiyor. İç

denizlerimizde hortum çıkıyor, boyutu büyük

dolular yağıyor, su kaynakları azalıyor, tarım

alanlarımız kayboluyor. Bütün bu olanları anlamak

ve gelecek projeksiyonları koymak için kutup

çalışmalarında dünya ülkelerinin en öndeki

seviyesine ulaşmalıyız. Biz de bu amaçla

Türkiye’yi bilimle anılan bir ülke yapmak gayesiyle

durmaksızın çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmaların

sadece Türkiye değil, dünya bilim camiasına katkı

sağlaması önceliklerimiz arasında. Haberlerde ‘ilk

defa Türk bilim insanları tarafından keşfedilen’

cümlesini daha sık duymak istiyorum.

Bilimsel ve idari çalışmaların yanı sıra sürekli

olarak farkındalık çalışmaları gerçekleştiriyoruz.

Geleceğin bilim insanlarına, ebeveynlerine,

yöneticilerine yani gençlerimize rol model olup

onları bilim ışığıyla aydınlatmaktan büyük

mutluluk duyuyorum. Bu çalışmalarımızı da

arttırarak sürdürmek istiyoruz.

Arktik bölgede deniz buzlarının üçte birinin

kaybolduğunu ve bölgedeki sıcaklıkların artmaya

devam ettiğini düşündüğümüzde, ilerleyen yıllarda

iklimde başka değişikliklerin olacağını

öngörebiliriz. Bu sebeple bizler bu iklim

değişikliğine hazırlıklı olmalıyız. Su kaynaklarımızı

ve tarım alanlarımızı korumak da hazırlıklar

içerisinde en önemli olanlar.

29


İLTEK MEDıA KURUCUSU & GENEL MÜDÜRÜ

Röportaj İş Dünyası

alİ ÜSTÜNDAĞ

3

17 yaşında daha etkl br şeklde letşm

kurarsak dünyanın daha y br yer

olacağını düşündüğünüzden

bahsedyorsunuz. Sze bunu fark ettren

ve dünyanın daha y br yer olması çn

neler yapmanız gerektğn düşündüren

şey neyd? 17 yaşındak düşüncenz,

szn çn hâlâ geçerllğn koruyor mu?

1967 senesinde 17 yaşımdaydım. Avrupa’nın harp

sonrası hayatın sıkıcılığından kurtulamaya çalıştığı

bir dönem. Gençler Elvis Presley etkisinde, müzik

almış başını gidiyor, Beatles’lar, Rolling Stone’lar,

Hippi hareketi başlamış, Vietnam harbine direniş

büyüyor, mini etek modası ve feminizm hareketleri

hızlanıyor, hayat müthiş renkleniyor ve biz dünyayı

kurtarmaya soyunmuşuz. İşte o dönemde

iletişimin ne kadar güçlü bir silah olduğunu idrak

etmeye başladım. Kendi kendime düşündüm ki

"İnsanlar birbiriyle konuşsa, bir diyalog başlasa

problemler çözülür." ve hayatımın mottosunu

buldum: “Communication for a better World” yani

“Daha iyi bir Dünya için İletişim”. Bugün her

zamankinden daha fazla buna inanıyorum.

Daha İyİ bİr dünya

İçİn İletİşİm!

1

Bze kendnzden ve

eğtm hayatınıza

değnerek başarıyla

sürdürdüğünüz karyer

yolculuğunuzdan

bahsedeblr msnz?

Bulunduğunuz konuma

gelene kadar kendnze

nasıl hedefler koydunuz

ve bu koyduğunuz

hedeflere ulaşmak çn

neler yaptınız?

Başında kendime hiçbir

hedef koymadım. Hayattan ne

beklediğimi bilmiyordum.

Yalnız eğitimimde tutarlı bir

şekilde tutarsızdım. Mesela

bir sene sınıfın birincisi olup

ertesi sene sınıf sonuncusu

olurdum. Annem delirirdi.

Mesele şuydu: İyi bir hoca

beni tetiklerdi, kötü bir hoca

bütün merakımı yok ederdi.

Sıkılırdım ve pencerenin

dışında neler olduğunu

seyretmeyi tercih ederdim.

Bu arada baba mesleğinden

dolayı hiçbir okulda iki

seneden fazla okumadım.

Yalnız bir şey fark etmiştim,

merakım tatmin olunca

başarabiliyordum,

hevesleniyordum.

İlgilendiğim konulara olan

aşırı ilgim, beni sürekli

yenilikleri anlamaya

çalışmaya ve daha fazlasını

aramaya itti. Amerika’da

yapılıyorsa niye biz de

yapamayalım? Ben daima

bu düşünceyle hareket

etmeye çalıştım. Merakım

benim hayat üniversitem

oldu.

2

4

1950 yılında Carmel,

Kalfornya’da doğmuş,

Pars’te büyümüş,

ekonom ve poltka

okumak üzere de

Londra’ya gtmşsnz.

Hayatınızın lk temeller

sayılablecek uzun br

dönem yurt dışında

geçrmenzn sze

sağladığı avantaj ve

dezavantajları nasıl

değerlendryorsunuz?

Birden fazla ülkede yaşamış

olmamın yanı sıra ailemin

dünya bakışı, Batı ve Orta

Doğu kültürüyle

harmanlanmış iki kültürle iç

içe büyümüş olmam hem

dünya meseleleriyle

ilgilenmem hem sanata olan

yakınlığımın sebebidir.

Dezavantajlarını hiç

düşünmedim çünkü

dünyanın her yerinde

arkadaşlarım var.

Karyernze dönemn

öneml letşm kurumları

arasında gösterlen

Manajans’ta reklam

fotoğrafçısı ve flm

prodüktörü olarak adım

atmışsınız. Manajans’ta

reklam fotoğrafçısı ve flm

prodüktörü olarak

çalıştığınız dönem

hatıralarınızda nasıl

canlanıyor?

Bu dönemdek

çalışmalarınızın sze

kattıkları nelerdr?

Manajans’ta çalıştığınız

dönemde öğrendğnz

‘multvzyon’ teknğn

açıklayablr msnz?

30


5

1980 senesinde, Manajans’ta

çalışmaya başladığım zaman

rahmetli ve çok sevgili Eli

Acıman, Avrupa’da ve

Amerika’da yeni doğmaya

başlayan bir teknolojiden

haberdar olmuş. Bu teknolojide,

slaytlarla bir perde üzerinde

projektör kullanarak gösteriler

yapılıyormuş. Bana döndü ve

“Böyle bir şey biliyor musun?”

diye sordu. Ben ise, bahsi

geçen teknolojiyi bir kere

Fransa’da bir arkadaşımın

atölyesinde görmüştüm ama

Bay Acıman’a “Tabii ki

biliyorum” dedim. İşte hayatım

o günden sonra değişti. Yıllarca

heyecanı baki kalacak, beni yeni

olanın peşinden koşmaya

sürükleyecek iş hayatı maceram

başlamıştı. Bilmediğim bir şey

vardı, etkinlik sektörünün ilk

kurucularında biri oluyordum.

Br söyleşnzde “Ben

aslında br

koleksyoncuyum.

Hayatıma gren, öyküler

olan nsanları

brktryorum.”

dyorsunuz. Bzlerle de

bu hkâyelerden

öğrendğnz ve sze en

çok lham veren olguyu

paylaşablr msnz?

Bir gün New York’ta

“Future of StoryTelling”

(https://futureofstorytelling.org)

etkinliğinde katılımcılardan biri

bana,“İşiniz ne?” diye sordu. Ben

de tam anlatacaktım ki birdenbire

yaptığım işi başka bir açıdan

anlatmaya karar verdim ve

“Ben aslında bir insan

koleksiyoncusuyum.” dedim.

Evet, 11 sene önce başlayıp

büyütmeye devam ettiğim

TEDxReset etkinliklerinde,

hayatıma giren, umut veren,

değişimi pozitif bir gelişime

dönüştürecek insanların öykülerin

biriktiriyor, tanıtıyor,

paylaşıyordum.

6

Reklamcılık ve letşm

sektöründe uzun yıllar

çalıştıktan sonra 7 yıllık ş

tecrübenz le 1987’de kend

şrketnz İltek Meda’yı

kurduğunuzu blyoruz.

Özellkle görsel ve ştsel

yöntemlern kullanıldığı

kurumsal letşm projeler

hazırladığınız şrketnz İltek

Meda’nın kuruluş

hkâyesn ve şu ank mevcut

projelernz bzmle

paylaşablr msnz? İltek

Meda’yı rakplernden ayıran

yönler szce nelerdr?

İltek’in kurulmasının birçok nedeni

vardı. Bunu bir dizi karar ve

olaylardan oluşan bir süreç olarak

değerlendiriyorum. İlk nedeni, daha

önce çalıştığım kurumda artık

yapabileceğim çok fazla bir şey

kalmamıştı. Hâlbuki Multivision

tekniği, henüz yeni yeni

doğuyordu. 1987’de baktım yeni

ufuklara, yeni serüvenlere açılma

zamanım gelmiş. Peki, ben ne

yapıyordum?

Ne yapacaktım? İsmi olmayan bir

sektöre yelken açmıştım.

Kurumsal iletişim kavramı o

zamanlar henüz ortada yoktu.

Şirketimin ismini önce

MultiMedia koymak istedim, ancak

Ticaret Bakanlığı böyle bir isim

koyamayacağım konusunda

uyardı. (Tabii Steve Jobs da bu

ismi henüz icat etmemişti). İsim

konusunda aldığım ret karşısında

uzun bir süre ne yapmam

gerektiğini düşündüm. Ben hem

iletişim sektöründe bir şeyler

yapmak, hem de dünyanın

kimyasını değiştirecek yeni

teknolojik akımların peşinden

gitmek istiyordum. En sonunda

şirketimin ismi İltek oldu; İletişim’

in ‘İl’i ve Teknoloji’nin ‘Tek’i. Geriye

dönüp baktığımda, 33 seneyi

geride bıraktığımı görüyorum.

Böyle dinamik bir sektöre öncülük

etmenin keyfini doyasıya

yaşıyorum.

7

İltek Meda olarak Koç, Et,

Zorlu, Garant, Denzbank,

Vodafone gb büyük

markalar le ş brlklerne

sahpsnz. Müşterlernzn

taleplern karşılamak ve

müşter memnunyetn

sağlamak adına, İltek Meda

olarak projelernz ve

tasarımlarınızı hazırlarken

nasıl stratejlerle ve neler

dkkate alarak

çalışmalarınızı

yürütüyorsunuz?

Sze göre İltek Meda’nın

başarısı hang faktörlere

dayanmaktadır?

Başladığım dönemde kurumlarda

henüz kurumsal iletişim

departmanları mevcut değildi.

Kimse ne işe yaradığını

bilmiyordu. Aslında biz de çok

bilmiyorduk. Öncülerin yaşadığı

bir ikilem; yaptığınız işin mutlaka

bir faydası var ama tam olarak

ifade edilmiyordu. Bugünkü

müşteri memnuniyeti kavramı

henüz gelişmemişti. Yalnız

yaptığım her etkinlik coşku

uyandırıyordu. Çok iddialı bir

söylem, değil mi?

Ancak yapılmamış projeler

yapmaktan, kimsenin denemeye

cesaret edemediğini denemekten

müthiş bir haz, sonsuz bir keyif

alıyordum. Mesela, Tofaş üretim

fabrikası için bizden panoramik

bir filmin çekilmesini istemişti.

Böyle bir şeyi Amerika tematik

parklarda görmüştüm. Bizde bir

partnerle beraber 5 kamera ile

çekim yapabileceğimiz bir

teknoloji geliştirdik. Bilmediğimiz

bir şey vardı, sonradan öğrendik;

dünya üzerinde böyle bir çekimi

ilk kez biz yapmıştık! Böylece

anladık ki, insanın sınırları hayal

gücünün elverdiği kadardır.

31


8

“Svl Toplum

Kuruluşlarının önemn

blen br nsanım. Sosyal

projelere ve sosyal etkye

nanıyorum. Benm

hayatımda en çok önem

verdğm konular sosyal

etk ve sürdürüleblrlk.”

dyorsunuz. Pek, szce

svl toplum kuruluşlarına

olan lg ve desteğn

artması çn breylere

hang görevler düşüyor?

Sosyal etkinin önemini

kavramam 1960’lı yıllara

dayanıyor. Babamın okuduğu,

sosyal problemlere odaklanan

ortanın solundaki yayınlar ve

kişisel duruşu sayesinde

dünyanın gidişatı ile daha çok

ilgilenmeye başladım. Nüfus

patlaması, bunun ekolojiye

etkisi, kadın hakları gibi

konulara merak salmaya ve bu

tür şeyleri okumaktan keyif

almaya başladım. Sosyal

olaylara ilgim bu dönemlerde

başladı. Ben babamın hayatının

izinden gideceğimi ve

babamınki gibi bir meslek sahibi

olacağımı düşünürken, o

dönemde arkadaşlarımla

fotoğraf çekmeye başladık.

Sosyal konularda bir etki

yaratmak için fotoğrafçılık ve

iletişimi araç olarak kullanma

fikri de o yıllarda doğdu.

1980’li yılların sonuna doğru

A&B İletişim ile çalışırken,

A&B’nin sahibi Sibel Asna,

çalıştığı bir kurum için

desteklenecek projeler arıyordu.

Türkan Saylan’ı ve cüzzam

hastalarıyla yaptığı çalışmaları

keşfetmiş. Bana bu projede

çalışıp çalışmayacağımı sordu.

Ben de balıklama atladım çünkü

bir fotoğrafçı gözüyle, bir

hikâyenin peşindeydim.

Türkiye’de 3000 civarında

cüzzam hastası vardı ve bu

hastalığın tedavisi de oldukça

basitti: tek bir ilaç! Türkan

Saylan’ın hayali Türkiye’de

tedavisi çok kolay olan bu

hastalığı bitirmekti. Sibel

Asna’nın çalıştığı kurumun

bağış etkinliğinde gösterilecek

bir fotoğraf sunumu için Türkan

Saylan’ın tedavilerinde destek

bulmaya çalıştığı hastaların

fotoğraflarını çektim. Herkes çok

etkilendi. Bütün bu çabaların

sonunda Türkiye’de cüzzam

hastalığını yok ettik ve bunda

benim de küçük de olsa bir

katkım oldu.

1990’ların başında Hayrettin Karaca

ile gerçekleştirdiğim bir görüşmede

Türkiye’deki erozyon sorunundan

ve bunun giderek

yaygınlaşmasından duyduğu

üzüntüyü dile getirdi. Anlattıklarını

dinlerken Türkiye’nin giderek

çölleştiğini fark ettim ve “Türkiye

çöl oluyor o zaman.” dedim. TEMA

Vakfı’nın meşhur sloganı ‘Türkiye

Çöl Olmasın’ işte o konuşmadan

doğdu. TEMA Vakfı’na etkinliklerde

kullanması için bir sunum

hazırladık. Bir gün TEMA için

hazırladığımız sunumu yapmak

üzere bir etkinliğine çağrıldık. Bu

etkinliğe dönemin Cumhurbaşkanı

Süleyman Demirel de katılmış ve

açık havada yaptığımız sunumu

dinlemişti. Bu olaydan birkaç gün

sonra Demirel de TEMA’ya

desteğini ilan etti. O zamanlar bir

tane perdemiz vardı, onu aldık ve 3

yıl boyunca Türkiye’yi dolaştık;

Samsun, Diyarbakır gibi birçok

yerde sunumumuzu paylaştık.

Bundan birkaç yıl sonra Suna

Kıraç beni davet ettiği bir

yemekte Türkiye Eğitim

Gönüllüleri Vakfı’nı (TEGV) hangi

amaçla kurduğunu anlattı. TEGV

Suna Kıraç’ın müthiş bir

projesiydi.

Bütün problemlerimizin başının

eğitimsizlik olduğunu

düşünürsek, hiçbir ayrım

yapmadan bütün çocukların

eğitime erişimini destekleyen

bir vakıf olan TEGV çok

kıymetliydi. Tabii bu girişimin

arkasında Vehbi Koç’un da

desteği vardı. Suna Hanım

yemek sırasında TEGV’e destek

vermem için beni ikna etti. Bu

dönemde TEGV birçok eğitim

parkı yarattı. Ben de bu

kapsamda TEGV ile birlikte

Van’dan Antalya’ya kadar

dolaştım ve parkların

hikâyelerini oluşturdum.

Parkların kurulması ve

hazırladığım hikâyelerin

yaygınlaştırılması ile inanılmaz

bir projeye imza attık. Ben de bu

yüzden TEGV’e sarıldım, destek

vermekten çok mutluluk

duyduğum bir projeydi.

Tohum Otizm Vakfı kurucuları

2000’li yıllarda bir gün ofisime

gelip hikâyelerini anlattılar ve

benim onlara destek olmak için

ne yapabileceğimi sordular.

Aklımıza film çekme fikri geldi.

Otizmli çocukların günlük

hayatlarını filme çektik, oldukça

zor bir işti ama başardık. Tohum

Otizm Vakfı’nın kurucuları bu

dönemde Vakıf yararına açık

arttırmalar düzenliyordu.

Çektiğimiz filmler açık

arttırmalarda gösterildi ve olumlu

geri dönüşler sayesinde otizmli

çocuklar için yüksek miktarda

destek toplandı. Otizm toplumsal

bir yara. Otizmli çocukların

anlaşılması ve topluma entegre

edilmesi gerekiyor ve Tohum

Otizm Vakfı bu misyonu çok iyi

yerine getiriyor. Hem filmler

yoluyla Vakıf’a katkıda bulundum

hem de babası hasta olan otizmli

bir çocuk için Vakıf’a bağış

yapmaya devam ediyorum.

32


9

Çok uzun zamandır STK’larla yakın

çalışıyorum. Maddi olarak destek

vermemin yanı sıra, uzmanlığımı

kullanarak, zamanımı ayırarak ve

gönüllülük yaparak da STK’lara

bağışta bulunuyorum.

Deneyimlerimden yola çıkarak,

yıllar içinde Türkiye’deki STK’ların

büyük yollar kat ettiğini düşünsem

de hâlâ bazı eksiklikleri bulunuyor.

Kanımca, Türkiye’deki STK’ların en

büyük problemi bağışçı ilişkilerini

yönetmedeki eksiklikleri. Çok iyi

işler yapıyorlar ama destekçileriyle

iletişimde kalmakta, iletişimi

sağlamlaştırmakta ve

geliştirmekte yeterince etkili

olamıyorlar. STK’ların, kendilerini

destekleyen insanları

kahramanlaştırmalarında, onlar için

ne kadar önemli olduklarını arada

hatırlatmalarında yarar var. İnsanlar

bunu görmeyi bekliyor. STK’ların

hiçbir destekçiyi garanti olarak

görmemesi gerekiyor. STK’ların

bağışçılarıyla iletişimde kalmaları

hem bağışçılar hem de STK’lar için

çok önemli.

2007’den ber her yıl

Amerka’da düzenlenen

TED (Technology,

Entertanment, Desgn)

konferanslarına olan

merakınız le Türkye’dek

TEDx hamlesn lk

başlatanlardan br olarak

sz görüyoruz. 2010

yılından ber de TEDxReset

etknlkler

düzenlyorsunuz.

TEDxReset’de “Reset”

felsefes Unut, Düşün,

Yarat, Yap (Forget,Thnk,

Create, Act Upon) olmak

üzere dört aşamalı olarak

değerlendrlyor.

TEDxReset felsefenzn

temelndek amaç ve

katılımcılara verlmek

stenen mesaj nedr?

TED, hayatıma 2008 yılında girdi ve

girdiğinden beri profesyonel hayatımda

birçok şey değişti. TED’i uzun uzun

anlatmayacağım, merak edenler

ted.com‘da ne olduğunu bulabilirler. İlk

TED’e gittiğimde o kadar etkilenmiştim

ki üç buçuk günde izlediğim 120-130

konuşmacı ve onların hikâyelerini

hatırlayamamaktan korkmuştum.

Allah’tan bize etkinliğin bütün

DVD’lerini yolladılar. Ben Türkiye’de

bunları çoğaltıp tanıdığım bütün üst

düzey yöneticilere ve tanıdığım

CEO’lara dağıtmıştım.

Hayata pozitif etki eden, insana ve

evrene bakışımızı değiştirecek olan bu

hikâyeler kimsenin gözünden

kaçmamalıydı. 2009’da TED’e tekrar

gittiğimde kafama koymuştum; bu TED’i

Türkiye’ye getirecektim. Mart 2009’da

TED yeni bir girişimde bulunmuştu ve

TEDx doğmuştu. Bağımsız ve yerel bir

günlük TED organizasyonu yapmak,

yönetmek, yaratıcı sürecinden içinde

sonuna kadar bulunmak beni baştan

çıkarıyordu ve sonunda iş başa

düşmüştü, 8 kişilik bir ekip kurdum. 8

ay çalıştık. Enerjimiz inanılmazdı ve 14

Ocak 2010’da ilk TEDx

etkinliğimizi yaptık.

Konu: ‘Zihinleri sıfırlamak’

böylece ilk TEDxReset hayata

geçti. İkinci etkinliğimizin

konusu: ‘What if...’ ya da

‘Ya yanılıyorsak’. Sonra ‘Quo

Vadis?' ya da 'Yolculuk nereye?'.

11 senedir aralıksız devam

ediyorum. Yaptığımız

etkinliklerin detaylarına

www.tedxreset.com‘dan

ulaşabilirsiniz.

10 “Gerye baktığım zaman

çok şey yaptığımı

düşünsem ble, dünyanın

bugünkü hâl, daha yolun

başında olduğumu

düşündürüyor. Bu da

ben, daha fazlasını

yapmak çn kamçılıyor.”

dyorsunuz. Geleceğe dar

planlarınız ve hayallernz

nelerdr? Karyernn

başında olan kşlere

önerlernzden

bahsedeblr msnz?

Bundan birkaç sene önce benim

hayat felsefem nedir diye

düşünürken bunu ifade etmenin

yollarını arıyordum. Ve aklıma bir

fikir geldi; torunlarıma bir tavsiye

mektubu yazacak olsaydım ne

yazardım? Meraklı olun!

Etrafınızdaki dünyayı keşfedin ve

ömür boyu öğrenin. Güvenilir bir

arkadaş olun ve arkadaşlığınızı

besleyin. Sözünüz altın olmalı.

Konuştuğunuzdan daha fazlasını

dinleyin. Dürüst, tutarlı olun,

kişisel değerlerinizden taviz

vermeyin. Nezaketli, mütevazı ve

şefkatli olun. Hayatınızda ne

kadar şanslı olduğunuzu ve

herkesin sizin kadar olmadığını

anlamaya çalışın. Son olarak sizi

heyecanlandıran ve sizin için

anlamı olan şeyleri yapın.

MERAKLI OLUN! ETRAFINIZDAKİ DÜNYAYI

KEŞFEDİN VE ÖMÜR BOYU ÖĞRENİN.

GÜVENİLİR BİR ARKADAŞ OLUN VE

ARKADAŞLIĞINIZI BESLEYİN.

33


AVRUPA & DÜNYA ŞAMPİYONU MİLLİ CİMNASTİKÇİ

Röportaj Spor

İBRAHİM ÇOLAK

1

Sz Dünya şampyonu başarılı Türk cmnastkç

olarak tanıyoruz. Spora başlama hkâyenz

bzmle paylaşablr msnz?

Mnderlern üzerne lk kez çıkarak cmnastğe

başladığınızda kaç yaşındaydınız ve nasıl bu alana

yöneldnz?

2

Artstk Cmnastk Dünya Şampyonası’nda

ülkemze br lk yaşatarak altın madalya

kazandınız, öncelkle ülkemz bu dalda temsl

ederek hepmz gururlandırdığınız çn çok

teşekkür ederz. Bu başarının sze

hssettrdkler nelerdr? Başarılarınızın

ardında çok çalışma ve azmn harcnde

neler bulunuyor?

Bu başarının bana hissettirdiği tarif edilemez bir

mutluluk. Bunu kelimelerle anlatmak çok zor

gerçekten. Tarihimizde bir ilki başarmış olduk. Aynı

zamanda en büyük hedeflerimden biri olan olimpiyat

oyunlarına katılma hakkı elde ettim ve ülkeme,

aileme bu mutluluğu bu sevinci yaşatmanın

gururunu yaşıyorum. Hiçbir başarı kolay elde

edilmiyor.

Bunların altında tabii ki çok çalışma ve azim var.

Bunların dışında küçük yaştan beri yapılan

fedakârlıklar ve yürekten inanma var.

Cimnastik sporuna 5 yaşında amcam Erkan Çolak sayesinde

başladım. Kendisi eski cimnastikçidir.

Ailemde spor yapan ve sporu seven insanlar olduğu için beni

de cimnastik sporuyla çok küçük yaşta tanıştırmışlar.

Cimnastiğe Şavkar Cimnastik Spor Kulübü’nde başladığımda

çok küçüktüm ve o ortam bana oyun parkı gibi geldi bu

yüzden çok severek antrenmanlara gidiyordum. Ayrıca

amcamın da cimnastikçi olması beni çok etkiliyordu ve

heveslendiriyordu. Bence erkeklere en çok yakışan cimnastik

branşı artistik cimnastik. Çünkü erkeğin fiziği çok düzgün ve

iyi bir şekilde gelişiyor. Aynı zamanda sporcuya bir özgüven

ve cesaret veriyor.

DÜNYA CİMNASTİK FEDARASYONU (FIG)

HAREKETİMİ ONAYLADI VE ‘THE COLAK’

İSMİYLE LİTERATÜRE GEÇTİ.

34


3

Szn ortaya çıkardığınız

‘The Colak’ hareket

cmnastk lteratüründe

de yer alıyor. Bu

hareketnzn ortaya

çıkışı nasıl gerçekleşt

ve lerleyen süreçte

neler yaşandı? Bze

hareket anlatablr

msnz?

The Colak hareketini şu

şekilde anlatabilirim:

Halkalara asılı pozisyonda

duruyorum. Kollarımı yanlara

açarak kendimi orta seviyeye

çekiyorum. Sonra

bacaklarımı yüzüme

kapatıyorum. Son

pozisyonda en az iki saniye

hareketsiz beklemem

gerekiyor. Aslında benden

önce ismini literatüre

yazdırmış birçok sporcumuz

var. Rahmetli Murat Canbaş,

şu anki Türkiye Cimnastik

Federasyonu Başkanımız

Sayın Suat Çelen ve takım

arkadaşım Ferhat Arıcan’ın

da literatürde isimleri olduğu

için benim de aklıma

kendime özel bir hareket

yaparak onların izinden

gitmek geldi. Bu düşüncemi

antrenörüm Yılmaz

Göktekin’le paylaştıktan

sonra hemen çalışmalara

başladık. 3 aylık bir

çalışmanın sonucunda 2017

yılında Avustralya’da yapılan

Dünya Kupası’nda bu

hareketi denedim ve başarılı

oldum. Yaklaşık 1 ay kadar

sonra Dünya Cimnastik

Fedarasyonu (FIG)

hareketimi onayladı ve ‘THE

COLAK’ ismiyle literatüre

geçti. Bunun verdiği gurur ve

mutluluk madalyadan çok

farklıydı.

4

Tokyo’da düzenlenecek

2020 Olmpyatları’na

katılma hakkı elde ettnz,

olmpyatlardak

hedefnz ve bu

doğrultuda çalışma

prensplernz nelerdr?

Hazırlık sürecnde fzksel

çalışmalarınızın yanında

zhnsel olarak kendnz

nasıl hazırlıyorsunuz?

Olimpiyatlara katılıp madalya

almak en büyük hedefim ve

bu hedefimi gerçekleştirmek

için bir şansım var bu yüzden

bu şansı iyi değerlendirip

daha sakin ve ciddi bir

antrenman programı ile

dünya şampiyonasındaki

performansımı biraz daha

geliştirip olimpiyatlarda daha

iyisini yapmaya çalışacağım.

Fakat bildiğiniz gibi

geçtiğimiz sene Mart ayında

omzumdan ameliyat

olmuştum her şeyden önce

eski sağlığıma kavuşmak

istiyorum. Şu anda forma

girmeye başladım, inşallah

olimpiyatlara kadar çok daha

iyi olacağım. Ayrıca mental

olarak da kendimizi

yarışmalara ve olimpiyatlara

hazırlıyoruz psikolog ve

mentorlerle zaman zaman

çalışmalarımız oluyor.

5

Br röportajınızda "Güzel

başarılar elde ednce

zorlukların heps

unutuluyor hatta y k o

zorlukları yaşamışım

dyorsunuz." dedğnz

blyoruz. Profesyonel

karyernzde karşılaştığınız

zorluklar ve sz en başarılı

kılan başarısızlığınız

nelerd?

Profesyonel kariyerimde

karşılaştığım en büyük zorluklar

yaşadığım ameliyatlardı çünkü

ameliyat sonrası iyileşmem

yaklaşık 6-7 ay sürmüştü. Bu süre

boyunca zaman zaman

motivasyonum düştü ve pes etme

noktasına bile gelmiştim. Bu

yüzden benim için en zoru bu

zamanlardı. Başarı her zaman

madalya almak değil aslında

önemli olan başaramadığım

zaman bile elimden geleni yaptım

diyebiliyorsam bu benim için

madalyadan çok daha önemli

oluyor. 2017 Dünya

Şampiyonası’nda bunu yaşadım,

elimden gelenin en iyisini yaptım

ama madalya alamamıştım ve

Dünya 5.si olmuştum.

İlk başta kürsüye çıkamadığım

için üzülmüştüm ama sonra

düşününce “Ben elimden geleni

yaptım.” dedim ve bu içimi

rahatlatmıştı. 2016 ve 2017

Avrupa Şampiyonası finalinde de

madalya kazanamamıştım o

zaman elimden gelenin en iyisini

yapamamıştım ama bu

başarısızlıklar aslında bana çok

fazla tecrübe kazandırdı ve bu

başarısızlıklar beni başarılı kıldı

diyebilirim.

35


6

Cmnastk dalı gerçekten

öneml br beden

koordnasyonu

gerektryor, bu

koordnasyonu

sağlamak çn neler

yapıyorsunuz?

Rutnnz dışında çok daha

farklı ve zor hareketler

deneyerek kendnz her

sefernde daha lerye

taşıma sürecnz nasıl

lerlyor?

Artistik Cimnastik gerçekten zor

bir branş ve içerisinde erkeklerde

altı alet ve yüzlerce hareket var.

Biz içinden en iyi yapabileceğimiz

hareketi seçiyoruz ve bunları

çalışmaya başlıyoruz ama bir

hareketi bile mükemmelleştirmek

için onlarca defa tekrar etmemiz

gerekiyor.

Bu tekrarları yaptıkça

vücudumuz artık otomatik hâle

geliyor koordinasyonu bu şekilde

sağlayabiliyoruz. Rutinim dışında

yaptığım hareketler de var tabii ki

hatta antrenörümün yardımıyla

daha zor hareketleri çalışıyoruz.

Bu yüzden asıl rutinimdeki

hareketler bir tık daha kolay

gelmeye başlıyor.

Son olarak da özellikle halka aleti

için devamlı kuvvet çalışmamız

gerekiyor benim de her

antrenman sonunda düzenli

olarak yaptığım kuvvet hareketleri

var. Bunları yaptıkça geliştiğimi,

güçlendiğimi hissediyorum.

7

Breysel br spor

dalında başarılarla dolu br

yolda lerlyorsunuz, szce

bu durumun takım

sporlarına kıyasla avantaj

ve dezavantajları nelerdr?

Br ülkey tek başınıza

temsl ederken başarı ve

başarısızlıklarda tüm yükü

tek başınıza omuzluyor

olmak sze neler

hssettryor?

Takım sporlarıyla kıyasladığımızda

dezavantajı eğer müsabakada hata

yaparsam o hatamı başkası

kapatamaz ve hata yaptığımla

kalırım.

Avantajı ise eğer hata yapmadan

güzel bir performans sergilersem

sonucu da güzel oluyor yani her

iki durumda da kimseye bağlı

kalmıyorum. Tabii ki bazı

yarışmalarımız takım yarışması

oluyor o zaman benim hatamı

arkadaşlarım kapatabiliyor ama

sonuçta bireysel bir spor ve

herkes kendisi için en iyisini

yapmak zorunda. İlk başta

yarışmalarda üzerimde o stresi

baskıyı hissediyordum ve bazen

beni kötü etkileyebiliyordu.

Aslında hâlâ üzerimde bu stres ve

baskıyı hissediyorum ama artık

beni kötü etkilemesine izin

vermiyorum. Bu da çok çalışma ve

zamanla elde ettiğim tecrübeler

sayesinde oldu.

8

Cmnastk bedenn

fzksel yapısını

düzeltme, güçlendrme

ve gelştrme amacıyla

düzenl hareket ettrme

sanatı olarak blnyor.

Sz de bu sanatı ustaca

cra ederek kendnz

günden güne daha ys

çn zorluyorsunuz. Bu

zorluklar esnasında

sakatlıkların önüne

geçmek çn

konsantrasyonunuzu

nasıl sağlıyorsunuz?

Yaptığım sporda

konsantrasyon çok önemli, o

zor hareketleri yaparken

kendimi odaklayamazsam

çok ciddi sakatlanmalar bile

yaşayabilirim. Bu yüzden

küçüklüğümden beri

antrenörüm Yılmaz

Göktekin’in bana öğrettiği en

önemli şeylerden biri

cimnastik salonundan içeri

adım attığım an özel

hayatımda ne kadar sorun ve

problem varsa onu dışarıda

bırakmak oldu.

Küçükken bunu

yapamadığım zamanlar oldu

tabii ki ama zamanla kendimi

bu şekilde geliştirdim ve

antrenmanlarda kendimi

daha iyi konsantre edebildim.

Bu da başarıyı elde

etmemdeki en önemli

etkenlerden bir oldu çünkü

kafam dolu olmuyor sadece

işime odaklanabiliyordum.

YAPTIĞIM SPORDA

KONSANTRASYON ÇOK

ÖNEMLİ.

36


9

Alenzde başarılı

sporcuların yer aldığını

blyoruz, sporcu br

aleye sahp olmak szn

cmnastk alanında

başarıya ulaşmanızı

nasıl etkled? Szce

alenz sze rol model

olmasaydı yne de

cmnastk alanına eğlm

gösterr mydnz yoksa

şmdknden farklı br

hayatınız mı olurdu?

Ailemdeki herkesi spora

alıştıran babam oldu. Bu

yüzden sporcu bir aileye

sahip olduğum için çok

şanslıyım, küçüklüğümden

beri ailem cimnastiği

yapmam için başarılı

olabilmem için her zaman

yanımdaydı. Kendileri de

sporcu oldukları için bir

antrenmanın bile ne kadar

önemli olduğunun

farkındalardı bu yüzden

zorlandığım zamanlarda bana

her zaman destek oldular.

Amcam eski cimnastikçi ve

ailem de beni onun

sayesinde cimnastik

sporuyla tanıştırdı.

Başladığımda 5 yaşındaydım

ve tamamen ailemin

yönlendirmesiyle oldu ama

cimnastik olmasa bile yine

de babam hayatıma sporu

aşılardı.

10

Uzun yıllardır cmnastk

dünyasında büyük

başarılarla yer alan br

olarak szce Türkye’nn

bu spor dalındak

serüven nasıl lerlyor?

Szn gelecek

hedeflernz nelerdr?

Spor karyerne yen

adım atacak olan ve

cmnastğe karşı lgl

gençlere ne gb

tavsyelerde

bulunursunuz?

Elde ettiğimiz başarılar ve bu

başarıların arkasında

desteğini hiçbir zaman

esirgemeyen

Cumhurbaşkanımız Sayın

Recep Tayyip Erdoğan’a, Spor

Bakanımız Sayın Dr. Mehmet

Muharrem Kasapoğlu’na ve

Federasyon Başkanımız Sayın

Suat Çelen’e teşekkür etmek

istiyorum. Federasyonumuz

son 9 yılda birçok

federasyona göre hep

yükselerek ilerledi ve

Türkiye’de cimnastiği

bilmeyen kalmadı. Hatta artık

her yıl cimnastik haftamız ve

cimnastik günümüz bile

kutlanıyor. Bu yüzden

Türkiye’de cimnastiğin geldiği

nokta çok iyi bir yerde.

Gelecekteki hedeflerim; 2021

Tokyo Olimpiyat

Oyunları’ndan sonra inşallah

evlenmeyi planlıyorum sonra

2024 olimpiyatlarında da

yarışmayı çok istiyorum.

Sonrasında fiziksel

durumuma bakacağım eğer

hâlâ kendimi iyi hisseder ve

hâlâ başarı elde edebilecek

durumda olursam 2028

olimpiyat oyunlarına da

katılabilmeyi çok istiyorum.

Tabii ki bu süreye kadar her

yıl yapılan Avrupa ve Dünya

Şampiyonaları’nda da başarılı

olup madalya kazanmayı

hedefliyorum.

Son olarak gençlere tavsiyelerim;

Cimnastik her çocuğun yapması

gereken bir spor. Sadece

cimnastikçi olmak için değil daha

sonrasında yapacağı bütün spor

branşlarında çok fazla avantaj

sağlayacak olan bir spor dalı.

O yüzden bütün çocukların küçük

yaşta cimnastik yapması en büyük

temennim.

Dikkat etmeleri gereken bazı

hususlar var. Sadece çok çalışmak

yaptığınız spor branşında

yeterli değil aynı zamanda doğru

beslenme ve iyi uyku da çok

önemli. Spor hayatları boyunca

Kendİnİze hedefler koyun ve

bu hedefler doğrultusunda

önünüze hangİ zorluklar

çıkarsa çıksın asla pes

etmeyİn.

birçok zorlukla karşılaşacaklar,

bunlar fiziksel ve zihinsel zorluklar

olabilir.Zihinsel olarak çok

zorlandıkları zaman aileler devreye

giripçocuklarını desteklemeliler.

Fiziksel zorluklarda sporcu ağır ya

da hafif sakatlıklar geçirebilir.

Sakatlık kötü bir durum olsa bile

sporcunun onu avantaja

çevirebilmesi gerekiyor. Bu onlara

tecrübe kazandıracaktır ve daha

güçlü bir şekilde spora geri

döneceklerdir. En önemlisi de

kendinize hedefler koyun ve bu

hedefler doğrultusunda önünüze

hangi zorluklar çıkarsa çıksın asla

pes etmeyin.

37


DANIEL WELLINGTON ÜLKE MÜDÜRÜ

DİLARA NEYİŞÇİ ÇAĞLI

Röportaj İş Dünyası

3 Karyernzde Danel

Wellngton’dan önce de pek

çok başarılı markada öneml

pozsyonlarda görev

almışsınız. İş dünyasındak

rekabet ortamında breysel

olarak atılması gereken

adımları nasıl

değerlendryorsunuz? Szce

gençler ş dünyasında

başarılı olmak çn nelere

dkkat etmel ve hang

rskler göze almalıdır?

Başarı için mevcut göreve

odaklanmanın faydasına

inanıyorum. İnsanın elbette nihai

yüksek bir hedefi olmalı ya da

olabilir. Ancak söz gelimi satış

danışmanı olarak kariyerinize

başladıysanız öncelikli amacınız

çok iyi bir satış danışmanı olmak

olmalı. Her rolün hakkını verdikçe

daha iyisi otomatik olarak geliyor.

Kibir başarının ve mutlu bir iş

hayatının düşmanıdır bana göre.

1 Sz şıklığı yansıtan br

marka olan Danel

Wellngton’ın Türkye ve

İsral Ülke Müdürü

olarak tanıyoruz.

Bulunduğunuz başarılı

konuma gelene kadar ş

dünyasında ne gb

süreçlerden geçtnz, bu

süreçler arasında sz en

zorlayan ve en keyf

aldığınız anlar nelerdr?

2

Bu sene profesyonel

hayatımın 20. senesini

bitirdim. Öğrencilik yıllarımı da

çalışarak geçirdiğimi göz

önünde bulundurursak 25

seneyi aşkın bir süreden

bahsediyoruz. Her sene

zorlayan ve keyif veren şeyler

değişiklik gösterse de

başarının anahtarı öncelikle

severek yaptığınız bir iş,

sonrasında görev/pozisyon

ayırt etmeden işinizi iyi

yapmaya çabalamaktan

geçiyor.

Danel Wellngton gb

global br markanın hem

Türkye hem de İsral Ülke

Müdürlüğü görevlern

üstlenyorsunuz.

Brbrnden farklı yapıya

sahp k ülkede

markanızın yönetmnde

söz sahb olurken nelere

dkkat edyorsunuz ve

çalışma planlarınızı nasıl

düzenlyorsunuz?

İşlernz yernde

yürütmek adına çok sık

seyahat edyor musunuz?

Hem müşteri hem de şirket

çalışanları için o ülkenin

değerlerine göre hareket etmek

en önemlisi. Yıllar içinde çok

net olarak anladım ki

çalışanlarınızdaki aidiyet

duygusunu en yükseğe

taşıyabiliyorsanız kaçınılmaz

olarak ekip başarısı geliyor. Bu

da nihai müşterimize kadar etki

ediyor. Açık iletişim kurmanın

önemine inanıyorum. Şirket

stratejilerinden genel gidişata

herkesi sürece dâhil ederek

çalışmaktan keyif alıyorum.

Böyle olunca herkes kendi

şirketi gibi çalışıyor,

sorumluluk alıyor. Pandemi

öncesi sık seyahat ediyordum.

Sahada olmak bizim işimizde

başarının anahtarı. Ancak

günümüz koşullarında ben de

herkes gibi sanal olarak saha

ziyaretlerini arttırdım.

BAŞARI İÇİN MEVCUT

GÖREVE ODAKLANMANIN

FAYDASINA İNANIYORUM.

38


4 Danel Wellngton olarak her

yaşa ve her ortama htap

edeblen mnmal ve şık

tasarımlar le her zaman lg

odağı olmuş br markasınız,

ayrıca greceğnz pazarlarda

seçc ve ttzsnz. Yıllardır

terch edleblrlğnz

korumanızda satış ve

pazarlama stratejlernzn

etks nasıldır? Markanız

benmsedğ hang

değerlerle sürdürüleblr

hâle gelmştr?

Bir İsveç markası olmanın en

belirgin özelliği olarak öncelikle

doğaya ve insana çok saygılı bir

kurum kültürümüz var.

Paketlemelerimizden, ürün yaratım

süreçlerimize kadar sürdürülebilir

kaynaklardan yararlanıyoruz ve

ekolojik dengeyi bozmadan işimizi

yapmaya gayret ediyoruz. Sadece

sürdürülebilir iş stratejileri

geliştirmeye odaklanmış büyük bir

ekibimiz var. Bu politikamızı

müşterimize mümkün olduğunca

hissettirip onlarla birlikte

farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.

Müşteri kitlemiz genç, dünyada

olan biteni takip eden, duyarlı

kişiler. Hâl böyle olunca biz de

pazarlama stratejilerimizi tamamen

dijital pazarlamadan yana

kullanıyoruz. Basılı materyal

kullanmıyoruz. Sadece online

dünyada pazarlama faaliyeti

yapıyoruz.

5 Profesyonel karyernzde

gerçekleştrdğnz projeler ve

edndğnz tecrübeler

doğrultusunda geçmşten

günümüze ülkemzde

tüketclern fkrler ve

alışkanlıklarıyla lgl

değşmler nasıl

yorumluyorsunuz? Bu gdşata

göre gelecekte perakende

sektörünü neler beklyor?

Gelecekte perakende sektörünü

her anlamıyla dijital bir çağ

bekliyor. Pandemi bu süreci 4-5 yıl

kadar hızlandırdı. İş yapış

şeklimizden tutun, müşteri alışveriş

alışkanlıklarına kadar her şey çok

hızlı değişti. Burada önemli olan

sistemin tüm unsurları ile yeni

çağa adapte olmasıdır.

En basit hâli ile örneklemek

gerekirse, internetten mükemmel

bir satış ağı kurmuş, teknoloji ve

dijital pazarlamayı en üst seviyede

kullanan bir firma olduğunuzu

düşünelim. Şayet ürününüzü nihai

müşteriye ulaştıran lojistik firması

bu teknolojiye ve alt yapıya destek

olacak şekilde kendini

geliştirmemiş ise, mutsuz bir nihai

müşteriniz olur. Tüm emekler boşa

gider. Müşteri için alışveriş komple

bir deneyimdir. Sacayaklarının

hepsinin aynı güce ve gelişime

sahip olması gerekir ki müşteri

memnun olsun.

39

6 Dünyada ve ülkemzde

ekonomnn zor günler

geçrdğ ve breylern alım

gücünün düştüğü br dönem

çersndeyken perakende

sektöründe mücevherat, takı

ve aksesuar alanlarının

gdşatını nasıl

yorumluyorsunuz, markanız

Danel Wellngton bu

gdşattan nasıl etklenyor?

Bu soruyu kime sorsanız saat &

aksesuar sektörümüze negatif bir

etkisi olacağını söyler. Ancak

realite farklı oldu. Genç, gezmeyi,

yeni yerler keşfetmeyi seven

müşterimiz, seyahat etmeye ve

yeni lezzetler tatmaya mecburi bir

ara verince, artan bütçesi ile uzun

zamandır istediği saati kendisine

almaya karar verdi. Sonuç bizim

açımızdan oldukça pozitif oldu.

Dijital anlamda çok önceden bu

sürece hazırdık. O yüzden fırsatı

iyi değerlendirdik.

7 Son yıllarda eşsz güzellkte

Danel Wellngton saatler

pek çok nfluencerın

kullandığını ve sosyal

medyadak takpçlerne

özel ndrm kodları

sağlandığını görüyoruz. Br

lüks tüketm markası olarak

daha çok djtal stratejlerle

reklam yapmanızın ve

Türkye’de yalnızca br

şubenzn bulunmasının

sebepler nelerdr?

Bu strateji rastgele değil, derin

bir analiz sonrası belirlendi.

Müşteri genç olunca modern

hayatın kolaylıklarından daha

fazla yararlanıyor. Fiziki mağazayı

hâlâ geleneksel mağazadan

alışveriş yapmayı seven

müşterilerimiz için bir nokta

olarak tutuyoruz. Markamızı nişan

hediyesi, mezuniyet hediyesi

olarak tercih eden kitle için

mağazamızda daha geniş bir

servis verebiliyoruz. Fakat

müşteri kitlemizin %85’i fiziki

mağaza ihtiyacı duymuyor

diyebilirim.


8 Mnmalst ve

kşselleştrleblen şık

tasarımlar anlayışıyla Danel

Wellngton saatlern kadran ve

kayışlarının kombnlenmesnde

müşterlernze terch hakkı

sunuyorsunuz. Sunduğunuz bu

ayrıcalık müşterler tarafından

nasıl karşılanıyor ve ne sıklıkla

uygulanıyor?

Bu çok beğenilen bir uygulama ve

çok tercih ediliyor. Tek bir kadran

alarak 4-5 farklı saate sahip

olabiliyorsunuz. Çağımıza uygun,

spora giderken nato kayış, yemeğe

çıkarken mesh kayış takarak

stilinize uygun bir kombin

yapabiliyorsunuz. Hem eğlenceli

hem ekonomik.

9 Şu anda Ülke Müdürü

pozsyonunda global br

markayı başarıyla temsl

edyorsunuz. Profesyonel

karyernzde veya özel

hayatınızda ulaşmak

stedğnz hedeflernz ve

gerçekleştrmek stedğnz

en büyük hayalnz nelerdr?

Global markalarla çalışmak, tıpkı

yurt dışında eğitim almak gibi başlı

başına bir deneyim.

Şu an ekibimizde Hindistan’dan,

Güney Afrika’ya, İsveç’ten Yeni

Zelanda’ya pek çok milletten

arkadaşımız var. Bu durum ön

yargıları yıkıp, yeni fikirlere, bakış

açılarına daha açık bir hâle

getiriyor sizi. Dinamizm ve esneklik

sağlıyor. Türkiye özelinde

baktığımızda krizlerle büyümüş bir

nesil olarak iniş çıkışlara çok

alışkınız ve soğukkanlıyız. Global

pazarda bu dayanıklılığımız; kriz

yönetimindeki başarımız ile öne

çıkıyoruz.

Hedefim, hayalim perakendeye

gönül veren gençlere ilham olmak.

İşini severek yapmanın fark

yarattığını gösterebilmek. Gerisi

zaten geliyor. İş hayatı ile özel

hayat dengesine çok önem

veriyorum. İşimi çok seviyorum

evet ama dünya çok büyük ve çok

güzel.

Yaşayabileceğim, görebileceğim,

deneyimleyebileceğim şeylerin bol

olmasını hedefliyorum. Bunun için

de her yorucu çalışma

maratonunun arkasına bunlardan

eklemeye çalışıyorum.

Hedefİm, hayalİm

perakendeye gönül

veren gençlere

İlham olmak.

40


Röportaj Girişimcilik

KODLUYORUZ KURUCU ORTAĞI & CEO'SU

GÜLCAN YAYLA

2 Sz ‘kendn toplumsal

eştlğe adamış br sosyal

grşmc’ olarak da

tanıyoruz, hkâyenzn

başlangıcı nasıldı?

Toplumsal eştlğn szn çn

önem ve fade ettkler

nelerdr?

Dediğim gibi aslında bu hikâye

çocukluğumdan başlıyor. Fakat

özellikle üniversite yıllarımdaki

gönüllülük çalışmaları da

yolculuğumun önemli kısmını

oluşturdu. Üniversite öğrenimim

boyunca İLKYAR’da (İlköğretim

Okullarına Yardım Vakfı)

gönüllüydüm, yirmiden fazla ilde

yatılı ilköğretim bölge okullarını

(YİBO) ziyaret edip Fizik anlattım.

Türkiye’nin dört köşesinde yatılı

okuyan çocuk ve gençlerle

tanışmam hayatımı şekillendiren

deneyimlerden oldu. ‘Yeteneğin

her yerde eşit dağıtıldığı, ama

fırsatların dağıtılmadığı’na yönelik

bir söz vardır. Bu sözün ne kadar

gerçek olduğunu YİBO’larda daha

iyi anladım. Gözlerinin içi parlayan

bu çocukların daha iyi bir geleceğe

ve umuda sahip olması gerektiği

gerçeği bana bu güne kadar en

çok motivasyon veren şey oldu.

1 Kodluyoruz'un

kurucularından br olarak

tanıdığımız Gülcan Yayla

kmdr? Bze braz

kendnzden, ale hayatınız

ve çevrenzn yaşamınıza

etklernden bahsedeblr

msnz? Hayatımı değştrd

dedğnz br dönüm noktası

oldu mu?

Eskişehir’de doğdum büyüdüm.

Ablalarım ve benim için eğitim hep

önemliydi ve iyi eğitimlere

kavuşmak için genelde çok çalıştık

ve burslar alarak okuduk. ODTÜ’ye

gitmek lise yıllarındayken en

büyük hayalimdi ve ODTÜ’nün

kapısından girdiğim ilk gün “Ben

yapabildiysem kendisine fırsat

verilen herkes yapabilir.” diye

düşündüm. Endüstri

Mühendisliği’ni Psikoloji yan

dalıyla 2011’de tamamladım.

Mezun olduktan sonra üç yıl özel

bir şirkette Strateji ve İş Geliştirme

bölümünde çalıştım, çok şey

öğrendim. Fakat benim gibi

imkânları kısıtlı olup iyi bir eğitim

almak isteyen pek çok kişi

olduğunun, hayatımı bu alanda

eşitliği artırmak üzere inşa etmek

istediğimin farkındaydım.

Türkiye’den çıkıp dünyada bu işler

nasıl oluyor diye bir gün

Kamboçya’ya gittim. Oradaki

köylerde harika işler yapan

insanlarla tanışmak, dünyanın

düşündüğümden daha büyük

olduğunu görmemi sağlayarak

bana cesaret veren,

hayatımdaki dönüm noktalarından

biri oldu. Bu üç yılın sonunda

sosyal alanda ilerlemek istediğimi

kesin olarak fark edip Amerika’daki

yüksek lisans programlarına

başvurdum.

Washington University in St.

Louis’te tam burslu olarak dünyanın

en iyi Master of Social Work

programına kabul edildim ve 2014’te

Amerika maceram başladı. Alanımı

sosyal girişimcilik seçtim ve bu

yüzden MBA’den de tam burs alarak

iki yüksek lisans programını üç

yılda tamamlayarak 2017’de mezun

oldum. Bu süre içinde Hindistan’da

ve Amerika’nın çok dezavantajlı

bölgelerinde çeşitli kurumlarda

çalıştım. Uluslararası kalkınma

alanını öğrenmek istediğim için

mezun olunca Washington DC’de

Malala Fund’da ve aynı zamanda

Dünya Bankası’nda çalışmaya

başladım. Burada geçirdiğim

yaklaşık iki yılın sonunda ülkeme

geri dönme zamanımın geldiğine

karar vererek 2019 başında

Kodluyoruz’u büyütmek üzere

Türkiye’ye döndüm.

3 Başarılı sosyal grşm

projes Kodluyoruz le

yaptıklarınızı bzlere

anlatablr msnz?

Hkâyenzn ortaya çıkışı

nasıl oldu ve sosyal br

htyacı karşılamaya yönelk

bu grşm nasıl hayata

geçrdnz?

Kodluyoruz’u 2016’da Aykut

İbrişim ve Emre Şarbak’la kurduk.

Ülkemizdeki gençlerin bugün

karşılaştığı en büyük zorluklardan

olan işsizlik ve umutsuzlukla

mücadele etmek istiyorduk. Ayrıca

teknolojik gelişmelerin dünyayı

şekillendirdiğinin farkında olarak,

Türkiye'de iyi amaçları olan

yazılımcıların dünyaya değer

kattığı bir ekosistem sağlamayı

hedefliyorduk.

41


Bununla ilgili güzel bir örneği

LaunchCode

(www.launchcode.org) hayata

geçiriyordu ve onlarla beraber

Türkiye’de Kodluyoruz’u başlattık.

Kodluyoruz, Türkiye’yi teknoloji

alanında bir yetenek merkezi

yapmayı hedefleyen bir sosyal

girişim. Odaklandığımız problem,

ülkemizdeki yüksek genç işsizlik

ve gençlerimizin kendi

potansiyellerini katma değerli

alanlarda ortaya çıkaracak eğitim

fırsatlarına sahip olmaması. Bugün

NEET oranında (inaktif gençler -

çalışmayan veya bir eğitime

katılmayan -) OECD ülkeleri

arasında birinci konumdayız.

Gençlerimizin yaklaşık %30’u

inaktif. Diğer taraftan, geleceğin

yenilikte ve teknolojide olduğunu

görüp bu alanlarda çalışmak

isteyen binlerce genç ve sektörde

de yetenekli gençlere yüksek

ihtiyaç var. Kodluyoruz olarak

azimli gençlerle teknoloji sektörü

arasındaki bu yetenek açığını

kapatıyoruz ve ülkemizde

teknolojiyi takip etmekten ziyade

üretmeye hazır yetenekleri

geliştiriyoruz. Bunu yaparken de

kadın yazılımcı sayısını artırmaya

çalışıyoruz. Bunun için bootcamp

dediğimiz yoğun, en az 70 saatlik

yazılım programlarımız var.

Bootcamp’lerde web geliştirme,

mobil geliştirme ve veri bilimi

üzerine çok iyi yazılımcılar ve veri

bilimciler yetiştiriyoruz. Üstelik bu

programlar gençler için tamamen

ücretsiz. Bootcamp’lerden mezun

olan gençleri ise Kodluyoruz

Mezunlar Kulübü’nde destekliyor,

ilk işlerine girmelerine yardım

ediyoruz. Ayrıca bu kulüpte

gençler beraber gelişmeye devam

ediyor, başka gençlere de ulaşmak

için çalışma grupları düzenliyorlar.

2016’dan bu yana 15 ilde toplam

1.500’den fazla yazılımcı yetiştirdik

ve bunların %40’ından fazlasının

kadın olmasından gurur

duyuyoruz. Mezunlarımızın %65’i

mezuniyetin ilk üç ayında ilk

işlerine sahip oluyorlar. Ve bu

zaten kendi içinde hayat değiştiren

bir deneyim. Örneğin Bursa’da son

dört yıldır çalışmayan bir kadın

mezunumuz bootcamp’ten sonra

ilk kez bir iş buldu ve şu an

yazılımcı olarak sadece kendi

hayatında inanılmaz bir ilerleme

sağlamadı, ayrıca ailesinin kaderini

de değiştirdi. Bunun gibi hikâyeleri

her gün Aksaray’dan,

Gaziantep’ten, İstanbul’dan

duyuyoruz. Büyümemiz ve sosyal

etkimiz sayesinde, Ashoka & HSBC

Future Skills Innovation

Challenge'da Most Scalable

Innovation kategorisinde dünya

birincisi seçildik. Türkiye'yi böyle

haberlerle dünya çapında temsil

etmekten gurur duyuyoruz.

4 Kodluyoruz olarak Harvard

Ünverstes Profesörü Davd

J. Malan tarafından verlen

efsanev blgsayar

blmlerne grş kursu olan

Computer Scence 50’y

(CS50x) Türkçeleştrp

ücretsz ve çevrmç olarak

herkese açtınız. Bze bu

süreçten ve gelen ger

dönüşlerden

bahsedeblr msnz?

Bir gün, DC’de Ukraynalı iyi bir

girişimci olan Ivan Prymachenko

ile tanıştım. Ukrayna’da CS50

sayesinde online olarak eğittikleri

kişilerden bahsetti. Bense ona

kendi yüz yüze, eğitimi çok daha

kişisel yaptığımız bootcamp’lerden

bahsettim. İkimizin de aklında

“Acaba bu iki modeli birleştirsek

bootcamp modelini daha fazla

insana ulaştırabilir miyiz?” sorusu

oluştu.

42

CS50x’i Türkçeleştirip tüm ülkeye

ücretsiz yayabilir, aynı zamanda

online ders alanları desteklemek için

çalışma grupları yapabilirdik. Hemen

bu dersi veren efsanevi Profesör

David J. Malan’la yazıştık ve onun

da desteğini aldık. Neredeyse 5

ülkeden 100 gönüllü Türk’le beraber

dersler çevirdik ve bugün dersler

her ilden neredeyse toplam 32,000

kişi tarafından alınıyor. Çalışma

grupları ise yaklaşık 90

CS50xFellow’umuz tarafından

yürütülüyor. Bu süreç harikaydı. Her

gün, CS50x sayesinde yazılıma ilk

adımını attığını söyleyen, algoritma

mantığını hayatında ilk kez

anladığını belirten genç-yaşlı pek

çok insandan teşekkür mesajı

alıyoruz.

5 Türkye’de yazılım sektörüne

lg ve talep ne düzeyde, sz

yazılım sektörünün

geleceğn nasıl

görüyorsunuz? Bu alanda

karyer sahb olmak

steyenlere tavsyelernz

nelerdr?

Tüm dünyada olduğu gibi yazılım

sektörü Türkiye’de de hızla

büyüyor ve iyi iş imkânları

sağlıyor. Fakat şirketlerin bir

numaralı sorunu istediği

yetenekleri bulamamak. Diğer

tarafta ise gençler üniversitelerden

mezun oluyor ama diplomalarını

aldıklarında sektörün istediği

becerilere hâlen sahip olamamış

oluyorlar. Eğitimle ekonomi

arasındaki bu boşluk, şu an

ülkemizde ve dünyada yükselen

genç işsizliğin en büyük sebebi.

Şu an Türkiye’de pek çok gencin

yazılıma ilgisi olduğunu ama

nereden başlayacağını bilmediğini

görüyoruz. Bunun için Harvard’ın

CS50x kursunu Türkçeleştirdik,

herkes ücretsiz alıp çok iyi bir

şekilde ilk adımını atabilir. Ayrıca

bunun dışında, yakında gerçekten

azimli olan gençler için başka

sürprizlerimiz de gelecek.

Kodluyoruz’u takip etmelerini

tavsiye ederim.


6 ODTÜ’de Endüstr

Mühendslğ okuduktan

sonra Washngton

Ünverstes’nde Sosyal

Grşmclk ve Uluslararası

Kalkınma alanlarında burslu

olarak k yüksek lsans

eğtmnz daha

tamamlamışsınız. Başarılı

br eğtm hayatına

sahpsnz, sz öğrenmeye

ve araştırmaya ten şeyler

nelerd? Eğtm szn çn ne

fade edyor?

Bilmediğimiz şeylerin ne olduğunu

pek bilmiyoruz. Eğitim sayesinde

bilmediğimiz şeylerin biraz daha

farkına vardığımızı, biraz daha

alçak gönüllü olup daha ayağı yere

basar işler yapabildiğimizi

düşünüyorum. O yüzden kaliteli

eğitime çok önem veriyorum ve

herkesin kaliteli eğitime eşit

şartlarda ulaşması için çalışmanın

önemli olduğunu düşünüyorum.

7 Amerka’da yüksek lsans

yaptığınız dönemde

St. Lous’n suç oranı ve

sosyal sorunları en yüksek

bölgesnde başlattığınız

sosyal sorumluluk

projesyle, okulunuzdan

Grşmclk Ödülü

almışsınız. Grşmclğe

attığınız lk adım olarak bu

ödülü sayablr myz? O

ödülden sonra hayatınızda

neler değşt?

Girişimcilikle ödülleri

ilişkilendirmek ne kadar doğru

emin değilim. Ama evet, en gurur

duyduğum girişimlerden biri East

St. Louis Initiative oldu.

Amerika’nın en fakir ve suç oranı

en yüksek olan bölgelerinden olan

East St. Louis bölgesini

girişimciler yoluyla geliştirmeyi

hedefledik.

Hindistanlı arkadaşımla

kurduğumuz bu girişim, MBA

öğrencileriyle bölgedeki girişimleri

destekledi. Hâlen de yeni

öğrencilerle devam ediyor. Bu

girişim, bana yine dünyanın

düşündüğümüzden daha büyük bir

yer olduğunu, egomuzun dışarıdan

bakınca komik kaldığını, bu

dünyaya bırakabileceğim

hikâyenin en fazla kendim dışında

insanlığa, doğaya, adalete bir

nebze de olsa katkı sağlamak

olduğunu gösterdi.

8 Türkye'de Eczacıbaşı

Holdng’de, Washngton

DC'de se Malala Fund ve

Dünya Bankası'nda

çalıştınız. Tüm bu karyer

yolculuğunuza, 2019 yılında

Kodluyoruz’a daha y

odaklanablmek adına

Türkye’ye dönerek farklı br

yol çzdnz. Şu ank karyer

yolculuğunuz stedğnz

şeklde lerlyor mu, karyer

yolculuğunuza dar

değştrmek stedğnz

şeyler oldu mu?

Türkiye’ye dönerken başta çok

endişelenmiştim. 4-5 yıl

Amerika’da yaşadıktan sonra

dönüş kararıyla hem çevremden

çok tepki aldım hem de hayatımla

ilgili bazı riskler almam gerekti.

Başta gerçekten çeşitli sebeplerle

zorladım. Fakat şu an tam da

olmak istediğim yerdeyim. İyi ki

pes etmemişim ve bu dönüş

kararını almışım.

8

Bugün kendi ülkeme, DC’de olup

diğer ülkelere yapabileceğimden

daha büyük bir katkı yaptığımı

düşünüyorum. Benim için zaten

önemli olan bu: Bu dünyada sahip

olduğum bir nebze yeteneği ve

enerjiyi, dünyayı bugün

olduğundan daha iyi konuma

getirmek için kullanabilmek. Yani

nerede daha çok işe yararsam

orada olmak bana doğru geliyor.

‘Kend Yaramıza Merhem

Olmak’ yazınızı, “Brbrmz

dnleyerek ve farklılıklarımızı

severek var olmamız

dleğyle...” dye

btryorsunuz. Szce bunu

mümkün kılablmek adına

nasıl adımlar atmalıyız?

Brbrmz dnleyerek ve

farklılıklarımızı severek var

olablmek adına bzlere

düşen görevler nelerdr?

Sanırım bu konuda ilk ve en kolay

yapabileceğimiz şey, kendimizi

eğitmek ve bizden farklı insanlarla

bir araya gelip konuşmak.

kalİtelİ eğİtİme çok

önem verİyorum.

43


Röportaj İş Dünyası

AVUKAT & DURUKAN+PARTNERS ORTAĞI

HİKMET FADILLIOĞLU

2 Ankara Ünverstes Hukuk

Fakültes mezunusunuz.

Neden hukuk eğtmn terch

ettnz, hukuk fakültesne

grerken k beklentlernz,

eğtm ve ş hayatınızla

brlkte gerçeğe

dönüştü mü?

Hukuk fakültesini seçmemde

özellikle erken yaşta babamı

kaybettikten sonra hayatımda

büyük etkisi olan yakın zamanda

kaybettiğim eniştem, İsmet Alver

etkili olmuştur. Kendisi hayat

konusundaki kararlarımda

fikirlerine ve tecrübelerine çok

önem verdiğim ve saygı

duyduğum bir insandır. Bizim

zamanımızda üniversite tercihleri

sınav öncesinde yapılıyordu ve

yapmış olduğunuz tercihlerden

hangisine girebileceğinizi de bu

sebepten biraz da şans ve kader

belirliyordu diyebilirim. Bu

bağlamda hukuk fakültesinden

beklentilerimin gerçekleştiğini

söyleyebilirim.

1 Hkmet Bey, bze braz

kendnzden bahsedeblr

msnz? Nerede, nasıl br

ale ve sosyal çevrede

doğdunuz, büyüdünüz,

eğtm hayatınız nasıldı?

Büyüdüğünüz yer, çevre ve

eğtm hayatınızın şmdk

Hkmet Fadıllıoğlu

olmanızdak etkler

nelerdr?

1979 yılında Ankara’da doğdum ve

üniversite hayatım dahil olmak

üzere Ankara’da yaşadım. Memur

anne ve babanın tek çocuğu olarak

dünyaya geldim ve Ankara’da çok

güzel bir çocukluk ve gençlik

hayatı geçirdim. İlkokuldan

başlamak üzere üniversite

hayatımın sonuna kadar devlet

okullarında eğitim gördüm. Benim

yaşadığım zamanda oldukça

kuralcı bir şehir olan Ankara’nın ve

o zamanın devlet okullarında

aldığım iyi eğitimin şu anda

yaptığım avukatlık mesleğinde

faydasını büyük oranda

görmekteyim.

3 Neden hakmlk, savcılık ya

da hukukla lgl daha başka

br ş değl de avukatlığı

terch ettnz? Szn çn

mesleğnz ne fade edyor?

Bu mesleğ seçmeseydnz

szce ne yapıyor olurdunuz?

Kanuni askerlik görevimi 2008

yılında, o zaman var olan Askeri

Mahkemeler’de bir sene boyunca

askeri hakim olarak gerçekleştirdim.

Bu süreçte insanlar ve olaylar

hakkında doğru karar vermenin, zor

ve vicdani yükü ağır bir durum

olduğunu anladım.

4

Çünkü önünüze gelen dosyalara

göre doğru karar verebilmek ve

haklı tarafı anlamak çoğu zaman

zor olabiliyor ve bu da insanı

vicdanen yoran bir durum hâline

gelebiliyor. Benim şu anda

yaptığım avukatlık türü yabancı

şirketlere Türk Hukuku

konusunda danışmanlık vermek

olduğu için yapmış olduğum

avukatlık şeklini seviyorum. Bu

mesleği seçmeseydim insan ve

hayvan haklarına destek

olabileceğim bir meslek yapmak

isterdim.

Çalışma alanlarınız nelerdr,

hang konuları kapsıyor?

Yüksek lsansınızı ekonom

alanında yapmışsınız, İstanbul

Blg Ünverstes’nde

geçrdğnz süreç nasıl

gelşt?

Yabancı firmalara hukuk

danışmanlığı verilen alanda

çalışmaktayım. İstanbul Bilgi

Üniversitesi tercihim çok fazla

bilinçli olarak yapılmış bir tercih

değildi. Ancak yüksek lisans

eğitimim sırasında özellikle,

Veliye Yanlı ve Gül Okutan

hocalarımızın vermiş olduğu

derslerden hâlihazırda yapmakta

olduğum işlere dair çok şey

öğrendim.

44


5 Yen avukat olan br kşnn

kend başına hareket etmes

m yoksa br büroda

çalışması mı sze göre

avantajlıdır? Br avukat tam

olarak szce ne zaman

cesaretn toplayıp kend

markasını yaratmalıdır?

Durukan+Partners’dan da

bze braz

bahsedeblr msnz?

Yeni avukat olan kişilerin kendi

bürosunu da açabileceğini veya bir

büroda da çalışabileceğini (ve

daha sonra kendi bürosunu

açabileceğini) düşünüyorum. İki

yolda da çok başarılı olan

arkadaşlarım bulunuyor. Birinci

yolun izlenmesi durumunda belki

bir süre daha aile desteği

gerekebilir ancak çok çalışmanın

her kapıyı açacağını

düşünüyorum. Ben ikinci yolu

tercih edenlerdenim. 15 sene

süresince Prof. Dr. Mahmut Tevfik

Birsel’in yanında çalıştıktan sonra,

birlikte çalıştığımız Begüm

Durukan Özaydın ile kendi

büromuzu açmaya karar verdik.

Büromuzun kuruluşu dört yıla

yakın bir zaman oldu. Genelde

ilgilendiğimiz konular iş davaları

ve ticari uyuşmazlıklar. Bize

güvenerek bizimle çalışmaya

devam eden müvekkillerimize

yenileri de eklenerek yolumuza

devam ediyoruz.

6 Gerçek ve tüzel kşler

temsl etmek arasında nasıl

farklar ve zorluklar

bulunuyor? Geçmşte Apple

CEO’su Tm Cook’u br

davada temsl ettğnz

blyoruz. Apple dışında

temsl ettğnz şrketler

hanglerdr?

Gerçek kişi müvekkilimiz yok

denecek kadar az. Ancak

çevremden duyduğum kadarıyla

bunun daha zor bir iş olduğunu

anlıyorum.

7

Bunun sebebi de gerçek kişiler ile

olan ilişkilerin profesyonellikten

uzaklaşma olasılığının daha fazla

olması. Belirtmiş olduğunuz gibi

Tim Cook’u bir ceza davasında

temsil ettim. Apple yanında

Sephora, Louis Vuitton, Bulgari,

Rolex, Daniel Wellington, Yaemina

gibi şirketleri ve markaları da

temsil ediyorum.

Yanınızda staj yapan

öğrenclernze öncelk

olarak neler öğretmey

hedeflyorsunuz? Szn gb

hukuk okumayı seçen veya

seçmey düşünen henüz

yolun başındak kşler çn

tavsyelernz

paylaşablr msnz?

Staj yapan arkadaşlarımıza çok

çalışmalarını ve sabırlı olmaları

gerektiğini anlatıyorum. Onlara

işleri olmadığı zaman başka

çalışma arkadaşlarının işlerine

yardımcı olmalarını ve hiçbir

zaman “İşim yok.” bahanesiyle

boş oturmamalarını söylüyorum.

Yolun başında olan

arkadaşlarımıza yukarıda da

belirttiğim üzere çok çalışmanın

başarılı olmak için tek yol

olduğunu söylemek isterim.

8 Sz nsanların br avukatı

seçerken nelere dkkat

ettğn gözlemlednz ve

davalarda müvekkllernzn

sz terch etme sebeplern

nelere bağlıyorsunuz?

Toplumsal yapımız ve

sstemlermz yıllar

geçtkçe evrlyor ve

değşme uğruyor. Hukuk,

yargı ve avukatlık

alanlarının geleceğyle lgl

öngörülernz nelerdr?

Müvekkil kazanmakta;

çalışmanın, işinizi iyi yapmanın

ve güvendiğiniz insanlar ile

ilişkilerinizi geliştirmenin önemli

olduğunu düşünüyorum.

Gelecekte hukuk, yargı ve adalet

sisteminin bugün ki olduğu

yerden çok daha iyi yerlerde

olmasını umut ediyor ve bunun

olacağına inanıyorum.

çalışmanın başarılı olmak

İçİn tek yol

olduğunu söylemek

İsterİm.

45


Röportaj Tasarım / Moda

BERKCAN OKAR

YER CREATIVE KURUCUSU

1

Sektöre lk adımınızı ‘46 Magazne’ le attınız hem de daha

ünverste knc sınıftayken, lk ş deneymnz nasıl

değerlendryorsunuz ve bzlere kend lk ş deneymnzden yola

çıkarak ne gb tavsyeler verrsnz?

Üniversite yıllarında çalışmanın ve sektöre adım atmanın gelişim için çok

önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sayede üniversitedeki eğitim ile iş

deneyimi arasındaki farkı gözlemleme şansınız oluyor. Birinde

vizyonunuz gelişirken diğerinde sektörün işleyişini öğreniyorsunuz. İşiniz

ile ilgili deneyim, kendinizi bulmanızı sağlayan en önemli yol. Bu yolu ne

kadar erken çizerseniz gelecek size beklediğinizden daha fazla kapı

açacaktır.

2 2019’un başında

kurduğunuz YER çn

"Yaratıcı fkrlern tasarıma

dönüştüğü Yer!” dyorsunuz.

YER’ br de szden

dnleyeblr myz?

2019’un başında, uzun yıllardır

hayalini kurduğum fikir ve tasarım

ajansı YER’i kurdum. Kültür - sanat

ve eğlence sektörüne yaratıcı,

merak uyandıran, heyecanlandıran

görsel kampanyalar yaratmayı

hedefleyerek bu yola çıktık. İlk

yılımıza Amerika’dan ödüllerle

birlikte yurt içi ve yurt dışı birçok

sinema filmi, televizyon projesinin

görsel iletişim kampanyalarını

sığdırdık. İşlerimiz arasında Arif V

216, In The Shadows, American

Thief, Leylak, Housewife, Invisible

Heroes, Bizim İçin Şampiyon,

Green gibi sinema filmlerinin yanı

sıra; 25 Litre, Sen Çal Kapımı,

Muhteşem Yüzyıl, Bir Aile

Hikâyesi, Poyraz Karayel gibi

yapımlar da bulunuyor.

Bunlar dışındaki çalışmalarımızdan

bazıları ise; Ferhangi Şeyler, Kürk

Mantolu Madonna, Tartuffe gibi tiyatro

oyunlarının afişleri, Hadise, Şebnem

Ferah, Athena, Yalın, Ebru Gündeş, Cem

Mumcu, Yılmaz Özdil, Celal Şengör,

Sinan Meydan gibi sanatçılar ve yazarlara

ait albüm ve kitap kapakları.

3 Bu yıl Los AngeIes’ta 13.sü

düzenlenen Uluslararası

Tasarım Ödüller’nde

(Internatonal Desgn

Awards) Natonal

Geographc çn

hazırladığınız ’25 Ltre’ afş

le grafk tasarım dalında

Altın Ödül kazandınız ve

berabernde k ödül daha

aldınız. Öncelkle

ödüllernz çn tebrk ederz.

Bu ödüllern szde yarattığı

duygulardan ve 25 Ltre &

Natonal Geographc

sürecnden

bahsedeblr msnz?

National Geographic Türkiye,

gelecekte ülkemizi bekleyen en

büyük sorunlardan biri olan su

krizine dikkat çekmek için bir

belgesel çekmeye başlıyordu.

Bizden istenen ise bu proje için

dikkat çekici bir afiş tasarımıydı.

Hem belgeselin ünlü yüzünü ön

plana çıkaracağımız, hem de bu

sayede hedef kitlemizi gelecekteki

olası bir kriz durumuna karşı

harekete geçirecek bir tasarım

gerekiyordu.

46


Biz de National Geographic’in

ikonik sarı çerçevesinden yola

çıkarak sanatçımızın eline

günümüz ve gelecek arasında

portal görevi gören bir resim

çerçevesi yerleştirdik. Dışarıdaki

yeşil ve sulak günümüz dünyası,

çerçeve içindeki geleceği temsil

eden kahverengi ve kurak dünya

ile tezat oluşturarak hedef kitleyi

yaklaşan krize karşı uyarma

görevini üstlendi. Belgeselin çok

sayıda insan tarafından fark

edilmesini sağlayan afişimiz

sayesinde 25 Litre, National

Geographic’in en fazla izlenen yerli

yapımlarından birisi oldu. Bu

projenin bir parçası olmaktan

heyecan duyarken bu

heyecanımızla birlikte bir de

ödüllendirilmek bizi çok mutlu etti.

Bu tarz uluslararası yarışmalarda

görünür olmak, ödüller almak ekip

olarak motivasyonumuzu üst

seviyede tutmamızı sağlıyor. Yurt

dışında görünür olmak iş ağınızı

bir anda farklı ülkelere açmanızı

sağlıyor.

5 Arf V 216, Bzm İçn

Şampyon, Poyraz Karayel,

Muhteşem Yüzyıl gb genş

ktlelere ulaşan dz ve

flmlern afşlern; Athena,

Yalın, Şebnem Ferah, Hadse

gb büyük hayran ktlelerne

ulaşan sanatçıların albüm

kapaklarını da yapmışsınız.

Br müzğ, br metn

görselleştrrken

öncelklernz nelerdr,

olmazsa olmazlarınız ve

belrl br süreç yönetmnz

var mı?

Yaptığımız işin en önemli kısmı

iletişim.

Bunların sonucunda iki taraf da ne

istediğini bilerek projenin tasarım

sürecine başlıyoruz. Dışarıdan

bakıldığında tüm bu süreç çok

kısa gibi görünse de bazen aylar

sürebiliyor. Hazırlık süreci ne

kadar uzun ve detaylı olursa

sonraki süreç bir o kadar hızlı ve

sağlıklı ilerliyor.

Şimdiye kadar ne şanslıyız ki

fikirlerimizi ve yaptığımız

tasarımları aynı paydada

buluşturabildiğimiz insanlarla

çalışma fırsatımız oldu. Bunun

bize, karşı tarafa ve çıkan işe

etkisi gerçekten çok büyük.

6 Grafk & görsel tasarımı

dennce sektörde akla lk

gelen yan bu alanda öncü

smlerden brsnz, bu

konuma ve vzyona ulaşana

kadar ş hayatında brçok

şey deneymlemşsnzdr.

Bu deneymlernz arasında

szn çn unutulmayacak en

özel şnz ve anınız nedr?

4 Pek ya tasarım

serüvennzde şnzn sze

en keyf veren ve devam

etmenz sağlayan yanı

nedr? Bu şe başlarken bu

kadar başarılı olacağınızı

düşünmüş müydünüz?

Yaptığımız tasarımların herkese

ulaşabilir olması, sokakların sergi

alanımıza dönüşmesi benim

heyecanımı ve işe olan saygımı her

zaman üst seviyede tutmamı

sağlıyor. Başarının ise tecrübe ile

orantılı olduğunu düşünüyorum.

İnanarak ve büyük hayallerle

başlanan işin başarıya

dönüşmemesi imkansızdır.

Mesleğe ilk başladığımda bu

düşünceyi hiç aklımdan

çıkarmadım ve hep başarıların

geleceğine inanarak ilerledim. Bu

yüzden isteyin, sevin ve çok ama

çok çalışın başarının zaten

geldiğini göreceksiniz.

Ortaya çıkacak tasarım için iki

tarafın birbirini iyi anlamasının

bütün sürece ve finalde ortaya

çıkacak işe etkisi büyük.

Müşteri ile ilk buluşmamızda işin

yönetmeninden ya da

yapımcısından fikirleri, yaratım

sürecindeki duygu ve düşünceler

gibi bizi besleyecek detayları

dinliyoruz. Bu bilgiler ile ekibimle

geniş bir araştırma sürecine

başlıyoruz. Araştırma sonrası

sunumlar ve toplantılar yapılarak

çıkan fikirler üzerine tartışılıyor.

Hayranı olduğum ve birlikte

çalışma fırsatı bulduğum birçok

sanatçı var. Hayranlıkla takip

ettiğim kişilere tasarım yapıyor

olmak çok şanslı hissettiriyor.

Bunlardan biri Ferhan Şensoy,

çocukluğumdan bu yana severek

ve saygı duyarak takip ettiğim bir

sanatçı. 1987'den bu yana aralıksız

sahnelediği tek kişilik oyunu

Ferhangi Şeyler her 500 oyunda

bir, yeni afiş ile yoluna devam

ediyordu. Dünya rekoru kıracağı

2000. oyuna sıra geldiğinde ise

afişi benim tasarlamam istenmişti.

Bu yüzden o afişin yeri bende

ayrıdır. Bunun dışında Arif V 216

filminin görsel tasarım

kampanyasını yürüttüğümüz Cem

Yılmaz ve muhteşem kadrosu ile

birlikte çekimleri yapıp, onlarla bu

tasarım sürecini yürütmek büyük

bir zevkti.

47


7

Sz bugüne kadar yaptığınız

tasarımlarla tüm dünyaya

kendnz göstermenz ve

ödüller almanızla tanıyoruz.

Bu tasarımları yaparken sz

besleyen ve farklı olmanızı

sağlayan şey nedr? Szce

sektörde farklılaşmak

neye bağlı?

Sadece bir saniye durup düşünün.

Günümüzde yeni bir film veya dizi

çıktığında ilk olarak nasıl

tanıtıyoruz? Sokaklarda gezerken

billboardlarda, duvarlarda ne

görüyoruz? Netflix’i açtığımızda ilk

karşımıza neler çıkıyor?

Evet, afişler! İşte beni besleyen bu

afişleri yaşadıklarım, gördüklerim,

duyduklarım, hissettiklerim ile

ortaya çıkarıyor olmak. Bu sayede

her yeni tasarıma başlarken

açtığınız beyaz sayfaya

beslendiğiniz görsel dünyayı

aktarabiliyorsunuz. Kendinizi canlı

tutmak, trendleri takip etmek,

yenilikçi olmak ilhamın gelmesini

beklemeden üretmenizi

sağlayacaktır. Kısaca neyle

beslenirseniz onu üretirsiniz.

8 Her zaman başarılardan söz

edyoruz. Pek, szn

karyernzde bzle

paylaşmak stedğnz sz

daha da hırslandıran br

başarısızlık hkâyenz

var mı?

Başarısızlık hikâyesi değil fakat

bazen süreç içinde dibe

vurduğunuzu hissedebiliyorsunuz.

Etrafınızda sizi aşağıya çekmeye

çalışan insanlardan kurtulmak ve

dibe vurduğunuzu

düşündüğünüzde oradan kuvvet

alarak yükselmek her zaman daha

iyi sonuçlara ulaşmanızı

sağlayacaktır.

9

Çalışırsan ve gerçekten

istersen her şeyi yaparsın,

ben buna inanıyorum.

Üniversitelerde söyleşiye

gittiğimde genç arkadaşların

en çok korktuğu şeylerden

biri bu. Onlara tek

söylediğim: ‘’Tekrar tekrar

deneyin ve başarısız

olmaktan korkmayın.’’

Szce grafk & görsel

tasarımının geleceğnde

bzler neler beklyor?

Sektörde kendnz ve YER'

lerleyen süreçte neler

yaparken hayal

edyorsunuz?

Dünya hızla görselliğe geçiş

yapıyor. Görsellerin önemi,

etkisi ve yaratıcılığı daha da

önem kazanmaya başlıyor.

Bu durum bizim ve

geleceğimiz için gerçekten

çok değerli. Ürettiğimiz işlere

bakışın, değerin

değişmesinin ve

gelişmesinin çıkacak işlere

büyük etkisi olacağını

düşünüyorum.

Görsel tasarım çok kapsayıcı

bir alan olduğu için bunun

doyumsuzluğuyla ekipçe

farklı tarzda işler üretme

heyecanımız oluyor. Son

zamanlarda yaptığımız film

afişlerini, albüm kapaklarını

hareketlendirerek insanların

görseller ile alıştıklarının

dışında iletişim kurmalarını

istiyoruz ve bunun

çalışmalarını yapıyoruz.

Tekrar tekrar

deneyİn ve

başarısız olmaktan

korkmayın.

48


Röportaj İş Dünyası

AIESEC TÜRKİYE GENEL BAŞKANI

ERDEM APAK

1

Bze kendnzden, eğtm hayatınıza değnerek

karyer yolculuğunuzdan ve gelecek planlarınızdan bahsedeblr

msnz? Günlük yaşamınızda profesyonel şlernz ve AIESEC’tek

görevlernz dışında nelerle lglenmekten hoşlanırsınız?

Merhabalar, öncelikle nazik ve

değerli teklifiniz için tüm THOTH

Dergi ekibine teşekkür ederim.

Ben Erdem Apak. 1995 yılında

Bursa’da doğdum ve

öğrenimimi 18 yaşıma kadar

Bursa’da sürdürdüm. 2013

yılında Yıldız Teknik Üniversitesi

Endüstri Mühendisliği

bölümünü kazanmamla yolum

İstanbul ile kesişti. Daha

öncesinde hiç bulunmadığım

şehirde yaşama düşüncesi

içimdeki heyecan ve korkunun

birleşmesiyle birlikte yeni

arayışlar içerisine girdim.

O sıralar satış ve

pazarlamaya olan ilgim

dolayısıyla bir sene kadar

Mecidiyeköy’de nispeten

yeni olan bir start-up’ta

çalışmaya başladım.

Yaşadığım tecrübe,

profesyonel çalışma

hayatının 19

yaşındaki Erdem için

fragmanı gibiydi

diyebilirim. Olgunlaşma

ve tek başıma ayaklarımın

üzerinde durma sürecime de

büyük etkide bulunduğunu

söyleyebilirim.

Ek olarak bulunduğum binada

farklı start-uplarla tanışmak,

çalışma ortamlarını görmek,

tabir-i caizse beyaz yaka

havasına girmek beni epey

motive etti ve heyecanlandırdı.

Bölümü seçme serüvenim ise

ailemdeki herkesin mühendis

olmasıyla başladı.

Ailemi her daim idolüm olarak

görmemle birlikte, aile mesleğini

sürdürebilme hayaliyle Endüstri

Mühendisliği’ni tercih ettim. Güncel

olarak 14 kişilik takımımla birlikte

yürüttüğüm AIESEC Türkiye Genel

Merkez başkanlığım dışında, film

kültürümü geliştirmeyi kendime

amaç edindim.

Özellikle İran ve Avrupa sineması

üzerine yoğunlaşmak, naçizane film

değerlendirmeleri yapmak ve

arkadaşlarımla tartışmak da keyif

aldığım etkinlikler arasında. Hatta,

izlediğim filmleri yönetmen,

senarist, yapım yılı ve daha birçok

kategoriyle birlikte kaydettiğim

online bir sistemim var. Bunun

dışında ekonomi ve felsefe üzerine,

daha çok bölümümle pek alakası

olmayan alanlarda kitaplar okumak

en büyük tutkularımdan biri. Son

olarak ise yakın geçmişte

sevdiklerime dünya

mutfaklarından yemek yapmak gibi

bir hobi geliştirdim. Ne kadar

başarılı olduğumu kendilerine

sorabilirsiniz…

49


2 Sz AIESEC’n Genel

Başkanı olarak tanıyoruz.

Bze dünyanın en büyük

öğrenc organzasyonu

olarak blnen AIESEC’n

hkâyesn anlatır mısınız?

Szn hkâyenz AIESEC

Türkye le nasıl kesşt?

AIESEC, 1948 yılında İkinci Dünya

Savaşı sonrasında 7 farklı ulustan

7 farklı öğrencinin kurduğu bir

organizasyon. Kuruluşun en

temelinde, savaş bittikten sonra

sahip oldukları ve sonraki

jenerasyonların daha barışçıl daha

iyi liderlere sahip olmasını

istemeleri yatıyor. Bu sebepten

ötürü “Liderlik, barış ve insan

potansiyelinin doruğuna ulaşmaya

çabalamalıyız!” diyorlar ve

organizasyonun temelleri atılıyor.

1954 yılında ise Türkiye’de Nihat

Gökyiğit, Nejat Eczacıbaşı ve Ali

Osmanoğlu tarafından kuruluyor.

O tarihten itibaren de 67 yıldır

Türkiye Cumhuriyeti’nde

faaliyetlerini sürdürüyor. 2020 yılı

itibariyle 17 farklı şehirde 19

birimimiz mevcut; bununla birlikte

1200’den fazla gönüllü üyeyle

birlikte çalışmalarımıza devam

ediyoruz. Hem gönüllü üyeler hem

de servisimizi sunduğumuz aralık

18-30 yaş arası olarak belirlenmiş

durumda. Organizasyon ve

gönüllüleri, şu an güncel tarihte de

1948 yılında olduğu gibi aynı

vizyona hizmet ediyor;

jenerasyonların daha barışçıl bir

vizyona sahip olmalarını ve kendi

potansiyellerinin farkına

varmalarını sağlamak. Benim

AIESEC Türkiye ile tanışmam 2015

yılında AIESEC İstanbul şubesinde

gerçekleşti. 2014 yılında yakın bir

arkadaşımın tavsiyesiyle duydum

lakin okuluma odaklanmak

istediğimden değerlendirmeye

almadım. 1 yıl sonra kendisi

AIESEC’ten ayrıldı ve ben

organizasyona katıldım.

Dürüst olmak gerekirse ana

amacım boş zamanımı

değerlendirmek, farklı insanlarla

tanışmak ve İngilizce seviyemi

geliştirmekti. Gönüllü tecrübeme

başladığımda vizyon ve

misyonunu gördüm; sadece

Türkiye’de değil, tüm dünyada

genç liderlere ihtiyaç vardı. Ben de

bunun bir parçası olmaktan dolayı

kendimle küçücük de olsa gurur

duydum.

3 Brezlya’dak sosyal

sorumluluk projesne

katılımınızdan sonra

hayatınızda bazı şeylern

şekllenmeye başladığını

fade edyorsunuz. O

projeden sonra gelşen ve

değşen görüşlernz

nelerdr?

2015 yılında AIESEC İstanbul

şubesinde insanların yurt dışında

gönüllü tecrübe almasına yardımcı

olan takım üyelerinden biriydim.

Bir gün, “Yüzlerce insanın tecrübe

almasını sağlıyoruz. Neden ben de

o insanlardan biri olmayayım?”

dedim ve Brezilya’da sosyal

sorumluluk projesine gitmeye

karar verdim. Sao Paolo’daki 6

hafta diye başlayan lakin proje

bittikten sonra 3 hafta daha uzatma

kararımla birlikte 9 hafta süren

tecrübemden önce dünya

sorunlarıyla ilgili olmayan; takip

etmek için ekstra özen

göstermeyen ve sorumluluk bilinci

olmayan biriydim. Daha çok

bireyselci bir insan iken yaşadığım

tecrübe hem farklı millet ve

coğrafyalardan insanlara karşı ön

yargımı kırdı hem de önceden

görüp duymadığım dünya

sorunlarını karşıma çıkardı.

Hâliyle, bu sorunlarla alakalı

farkındalığım ve bilincim de artmış

oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nde

doğmuş ve büyümüş bir birey

olarak, 14.000 km ötedeki bir

probleme karşı çözüm

olabileceğimin farkına vardım.

Bir insanın aldığı aksiyon adımının

dünyada direkt etkiye yol

açamayacağını düşünürken

projeden sonra bu hareketin ve

etkinin tek bir kararla

alınabileceğini gördüm ve

hissettim. Bu tecrübe beni

dünyaya karşı daha açık görüşlü

biri hâline getirdi; dünya vatandaşı

olabilmemin kapılarını araladı.

Buna ek olarak, ülkemin sahip

olduğu problemlere karşı da daha

bilinçli ve ilgili oldum.

Özel hayatımdaki insanlara da bu

bilinci aktarmaya çalıştım.

Projeden önce, yaptığı işlerin

sonucunu hemen görmek isteyen,

sabırsız ve materyalist bir insan

iken projeden sonra gelecek

nesillere güzel yarınlar bırakmayı

hedefleyen, sonucunu

göremeyecek olsa bile kendinden

sonraki jenerasyonları önemseyen

bireyci bir insan oldum.

4 AIESEC Türkye gençlere

global ve pratk tecrübeler

sunarak dünyayı farklı

açılardan görmelern

amaçlarken, değşme açık

breyler olmalarına da katkı

sağlıyor. Amaçlarınız

doğrultusunda

lerleyeblmek çn nasıl

çalışmalar yapıyorsunuz,

gençlere tecrübelernz

nasıl sunuyorsunuz?

Bu organizasyonda üyelerimize

verdiğimiz her bir sorumluluk ve

görev aslında onların çok daha

açık ve tecrübeli bireyler

olmalarına yardımcı oluyor, bu

sayede topluma da örnek olan ve

geliştiren kişiler olabiliyorlar. Yine

de rutin operasyonlarımız dışında

bu konular hakkında

gönüllülerimizi geliştirmek için

lokal ve ulusal bazda eğitim

kongreleri düzenliyoruz.

50


En önemlisi ise pratik tecrübenin

önemine inanan bir organizasyon

olarak kongrelerimiz esnasında

dünya sorunları hakkında

gönüllülerimizin çalışabileceği, proje

yaratabileceği ve düşüncelerini

birbirleriyle paylaşabilecekleri

alanlar yaratıyoruz ki yaparak, bir

şeyler üreterek ve geliştirerek

öğrenme metodunu çok daha fazla

benimsesinler. Kongrelerimizin yanı

sıra Dünyanın En Büyük Dersi ve

Gençliğin Sesi Forum'u adında iki

tane projemiz var. Dünyanın En

Büyük Dersi projesinde anlaşmalı

olduğumuz birkaç ilkokula bütün

gönüllerimizle birlikte gidip, o

okulda okuyan ilkokul öğrencilerine

Sürdürülebilir Kalkınma

Amaçları'ndan bahsettiğimiz

sunumlar gerçekleştiriyoruz ve o

öğrencilerin bu amaçlarla alakalı bir

şeyler üretmesini bekliyoruz. Bu

proje sayesinde hem gelecek

nesillerin daha şimdiden dünya

sorunlarına duyarlı ve sorumluluk

bilincine sahip bireyler olmasını

sağlarken hem de gönüllülerimiz bu

tecrübe ile birlikte organizasyonun

toplum üzerinde başardığı etkinin

tam olarak içinde olabiliyor ve

gözlemleyebiliyor. Bir diğeri olan

Gençliğin Sesi Forum'unda ise bu

sefer üniversite öğrencileri ile sivil

toplum kuruluşlarını ve

uluslararası firmaları bir forum

içerisinde buluşturuyoruz ve bu

buluşmada yine Sürdürülebilir

Kalkınma Amaçları hakkında çalışan

toplumun iki farklı tarafının kafa

kafaya vermesine şahit oluyoruz.

Hem gönüllülerimiz hem de

dışarıdan katılan gençler firmalarla

birlikte bu ortamlarda bulundukları

için projelerinin veya düşüncelerinin

aksiyona döküleceğine çok daha

fazla inanıyor ve çok daha fazla

çalışarak öğreniyorlar. Firma

partnerlerimiz ise gençlerimize

düşüncelerini hayata geçirme fırsatı

sunarak, bizlerle birlikte amacımız

doğrultusunda faaliyet gösteriyorlar.

5 AIESEC olarak gençlern

gelecekler çn doğru adımı

atablmelernn temellern

oluşturmalarına yardımcı

oluyorsunuz. Szce geleceğe

doğru adım atmanın temel

nedr ve gençler gelecekler

çn nasıl br planlama

yaparak lk adımı atmalıdır?

Bana göre geleceğe doğru adım

atmanın temeli kişisel farkındalığın

oluşturulması ile başlıyor.

“Ben kimim, benim güçlü ve zayıf

yanlarım neler?” sorularının

üzerinde vakit harcayarak düşünüp

duymak istediğimiz değil de gerçek

yanıtlara ulaşılması gerekiyor.

İnsanın kendi hayatında ve dünyada

yaratmak istediği iz ve etkinin ne

olduğuna karar vermesi, kulağa klişe

gelse de geleceğe doğru adım

atmanın temellerinden biri diye

düşünüyorum zira insanın tutkuyla

yapabileceği olguyu kesinleştirmesi

en büyük önemlerden birini arz

ediyor. Tutkunun onu yanlış yola

sevk etmesini engellemek için ise

kişisel değerlendirme ve farkındalığı

kendi içinde yapması gerek.

AIESEC’in en büyük katkılarından

biri de tam olarak bu. Gönüllü üyeler

çok farklı departmanlar ve

pozisyonlarda bulunma tecrübesini

elde ediyorlar. Satış departmanında

bulunurken firmalarla olan

iletişimleri, ikna kabiliyetleri ön

plana çıkarken operasyon tarafında

müşterilerle iletişime geçip ürün

satma ve süreci takip etme

noktasında kendilerini geliştiriyor ve

yurt dışındaki birimlerle

iletişimdeyken yabancı dillerini

geliştiriyorlar. Finans departmanında

muhasebesel yetenekler kazanırken,

Yetenek Yönetimi departmanında

insan kaynağı performans

ölçümlenmesi ve organizasyona üye

tutundurma gibi yetkinlikleri

kazanıyorlar.

Öğrenciler, üniversitede okudukları

bölümde alamayacakları tecrübeyi

ya da kendilerini değerlendirme

fırsatında bulunamayacakları

alanları ve sektörleri bu

organizasyonda bulabiliyor. Bölümü

dışında kariyer planlamak isteyen

bireyler de AIESEC’te kendilerini

test edebiliyorlar. 4-5 kişilik

takımlardan şube ve insan

kaynağını yönetebilme tecrübesi

nadir bulunan bir fırsat ve AIESEC

bunu üniversite öğrencilerine

sağlayabiliyor.

6 AIESEC bünyesnde brçok

konuda faalyet

gösteryorsunuz. Blmeyen

okurlarımız çn; gençler çn

planladığınız Global

Volunteer, Global Teacher,

Global Talent, Global Host

programlarınızdan braz

bahsedeblr msnz?

Programlarınız üzernde

reformlar yapmayı ya da

yen programlar eklemey

düşünüyor musunuz?

Global Volunteer (GV) ya da Türkçe

ismi ile Küresel Sorumluluk

programı ile 18-30 yaş arasındaki

gençler, dünyanın dört bir tarafında

anlaşma olunan sivil toplum

kuruluşlarında altı ile sekiz hafta

arası süren sosyal sorumluluk

projelerine katılırlar. AIESEC

Türkiye’nin sağladığı liderlik

becerilerini kazanmak, dünya

sorunlarına etki etmek ve kültürler

arası bir tecrübe yakalamak isteyen

gençler Küresel Hedeflere en fazla

katkı sağlayan bu programlar

sayesinde toplumsal gerçekleri de

yaşayarak öğrenirler. Bu programın

en büyük katkılarından bir tanesi de

aynı zamanda orada tanıştığı ve

birlikte çalıştığı diğer gönüllüler ile

birlikte kültürlerarası bir ağa sahip

olmasıdır.

51


Global Talent (GTa) ya da Türkçe

ismi ile Küresel Yetenek programı

sayesinde özellikle üniversitelerinde

üçüncü veya dördüncü sınıfta

okuyan öğrenciler ile yeni mezun

olmuş gençler, dünyanın dört bir

yanında anlaşılan küçük ölçekli

işletmeler ve küresel firmalarda kısa

ve uzun dönemli iş fırsatlarında

çalışma şansı yakalıyorlar. Teorik

bilginin pratiğe döküldüğü bu

programlarda adaylar, start-up, iş

geliştirme merkezleri küresel

firmalarda yetkinliklerine uygun

olarak kabul aldıkları iş fırsatlarında

en az 6 hafta en fazla 72 hafta

uluslararası bir ortamda çalışma

tecrübesi alabilmektedirler. Bu

programlarda ayrıca şirketler

gençlere belirli bir miktar maaş

ödemesi de gerçekleştirmekte ve

kira, yemek gibi zorunlu ihtiyaçlarını

karşılamalarında ekstra olarak maddi

yardımda bulunmaktadırlar. Global

Teacher (GTe) ya da Türkçe ismi ile

Küresel Öğretmen programı

sayesinde üniversite öğrencileri ve

özellikle yeni mezunlar yurt

dışındaki öğretim merkezlerinde,

üniversitelerde ve eğitim

kurumlarında en az 6 hafta en fazla

72 hafta öğretmenlik alanına uygun

staj tecrübeleri almaktadırlar.

Yukarıda GTa programında da

bahsettiğim gibi GTe programınında

da şirketler gençlere belirli bir maaş

ödemesi kendi para birimlerine göre

yapmaktadırlar ve ayrıca belirli

giderleri karşılamalarında maddi

yardımlarını göstermektedirler.

Global Host (Küresel Ev)

programının amacı farklı ülkelerden,

farklı kültürlerden gelen gençlerin

Türkiye’de geçirecekleri zaman

diliminde konaklamalarına yardımcı

olmaktır. Her yıl birçok farklı ülkeden

2000’in üzerinde kültür elçisi, 3-52

hafta arasında Türkiye’deki

firmalarda uzun veya kısa dönem

staj yapmakta veya sosyal

sorumluluk projelerinde gönüllü

olmaktadırlar.

Global Host programı ile aileler de

yurt dışından gelen gençleri

evlerinde minimum 3 hafta

ağırlayarak farklı kültürleri

tanıyabilir, yabancı dillerini

geliştirebilir ve Türk kültürünü gelen

gençlere tanıtma fırsatını

yakalayabilirler. Bu programlar

AIESEC'in sabit programlarıdır;

programların kondisyonları, değer

teklifleri vb. hakkında değişiklik

yapabilen tek kurum AIESEC

International'dır. Bizim burada

yaptığımız ise bu programları

ülkemizin realitesine, kültürüne,

vizyonuna uygun olarak

şekillendirmek ve toplumumuza

sunmaktır diyebilirim.

7 AIESEC’n br parçası olmak,

global düşünen genç

lderlern oluşturduğu büyük

br topluluğa üye olmak çn

hang adımlar zlenmeldr?

AIESEC’e üye olan brs le

üye olmayan brs arasında

nasıl br fark oluşacaktır?

AIESEC üyelerne ne gb

avantaj ve katkılar sunuyor?

Benim gördüğüm en büyük fark

kesinlikle AIESEC gönüllüsünün 18

yaşında dünyanın dört bir tarafında

sahip olduğu bağlantılardır. Başka

bir organizasyon ya da firma

bilmiyorum ki dünyanın 120

ülkesindeki kurum içi çalışanları ya

da gönüllülerinin kim olduğuna

hâkim olsun. Bunun yanında farklı

departmanlarda tecrübe sahibi

olabilmek dışarıda 6-7 farklı stajla

sahip olunabilecek bir durum iken

AIESEC’te 1-2 sene yer alarak tüm

departmanlarda bulunmak ve hâkim

olmak mümkün, bu da

organizasyonu değerli kılan bir

başka olgu. Gençlerin yönettiği ve

kâr amacı gütmeyen bir

organizasyon olmasından ötürü,

gönüllülerinin geleceği

şekillendirme amacıyla yaptıkları işe

tutkuyla sarılmalarını da sağlıyor

pek tabii.

AIESEC’ten ayrıldıktan sonra yurt

içi ya da yurt dışında sahip oldukları

bağlantıyı kullanarak iş bulabilme

imkânları oluyor. Takım yönetme

bilinci, kendini fark etme, büyük

sorumluluklar alma tecrübeleri ise

insanları AIESEC’ten sonra kendi

işini kurma ya da tutkulu oldukları

alanı bulmaları konusunda teşvik

ediyor. 6 yıllık AIESEC tecrübemde

gözlemlediğim bir diğer şey ise yolu

AIESEC’le kesişmemiş insanların iş

kurarken, çalışırken ya da belli bir

insan kaynağı yönetirken maddiyata

daha fazla önem verdiğini görmek

oldu. Lakin AIESEC’te gönüllü

olarak görev almış bireyler genelde

toplumun sorununa etki eden ve

geleceğine yön veren şirketler

kurmak istiyor. Hem kendi kişisel

yaşamlarında hem de profesyonel

olarak çalıştıkları ortamlarda

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na

hizmet etmeyi dilerken önemli olan

şey her daim vizyon oluyor. “İçinde

bulunduğum ülke ya da topluma

nasıl hizmet edebilirim, sorunu nasıl

çözebilirim, geleceğe nasıl iz

bırakabilirim?” sorularına cevap

arayan liderler hâline geliyorlar.

8 AIESEC’n Türkçe karşılığı

‘Uluslararası İktsad ve

Tcar İlmler Talebeler

Derneğ’ olarak blnyor.

Türkye'de se ‘Türkye

İktsad ve Tcar İlmler

Talebeler Staj Komtes

Derneğ’ resmî adıyla

çalışmalarınızı

sürdürmektesnz. Faalyet

alanınız sadece

ktsad-tcar alanlarda

eğtm gören öğrencler m

kapsıyor, yoksa her alandan

öğrencye bünyenzde yer

veryor musunuz?

52


AIESEC her ülkede farklı bir

kondisyonda tüzel kişiliğe sahip

oluyor. Örneğin bir ülkede üniversite

kulübü olarak faaliyet gösterirken,

başka bir ülkede uluslararası bir

şirket olabiliyor. Bu farklılığın en

büyük nedeni ise ülkelerin sahip

oldukları yasaların birbirlerinden

farklı olması. Bu yüzden Türkiye

Cumhuriyeti içerisinde AIESEC

organizasyonu zamanında bir

dernek statüsüne sahip olmuştur

faaliyet gösterebilmek için ülke

içerisinde lakin statü ya da tüzel

kişilik ne olursa olsun her bir

AIESEC ülkesinin yaptığı operasyon

ve amacı birbiriyle aynı safta

ilerlemektedir. Biz yine de dernek

statümüze saygımızdan ötürü 90'lı

yıllara kadar organizasyon içerisinde

gönüllü olarak çalışmaları için

sadece iktisat ve işletme

öğrencilerine izin vermişiz lakin

2000'li yıllara gelindiğinde ise çok

daha fazla gönüllünün farklı

bölümlerden girmek istediği bir

organizasyon hâline büründüğünden

bu kural ortadan kalkmış, şu anda

19 şehirde bulunan birimlerimize

18-30 yaş arasındaki bütün

üniversite öğrencileri gönüllü olarak

katılabilir ve organizasyonun bir

parçası olabilmektedir.

9 Dünya üzernde 128 farklı

ülkede faalyet gösteren

AIESEC, topluma poztf etk

edeblmek çn gençlern

kend potansyellern

keşfedecekler ve

gelştrecekler uluslararası

br platform hâlne dönüştü.

AIESEC Türkye kolu olarak,

dğer ülkelerde faalyet

gösteren AIESEC

platformları le letşmnz ve

etkleşmnz ne düzeyde?

Dğer ülkelerdek AIESEC’e

katılan öğrencler le

Türkye’dek öğrenclern

taleplern karşılaştırmak

gerekrse nasıl

yorumlarsınız?

AIESEC Türkiye olarak diğer

ülkelerde bulunan ülke

partnerlerimizle günlük kesintisiz

bir iletişime sahibiz, operasyon

departmanlarında çalışan

gönüllülerimizin en büyük

sorumluluklarından bir tanesi bu

iletişimi ve iş birliklerini en

kuvvetli ve sağlıklı düzeyde devam

ettirmek oluyor. Ayrıca Kanada'da

bulunan AIESEC International

takımı ile de haftalık düzenli

toplantılar alıyoruz. Bu

toplantılarda ülke başkanları ve

AIESEC International takımı bir

araya gelerek organizasyonun en

az beş yıllık yol haritası üzerinde

çalışıyor, birlikte daha iyi bir

organizasyona nasıl ulaşıp daha

fazla insana etki edebiliriz gibi

konuların üzerinde

yoğunlaşıyoruz. Diğer ülkelerde ve

AIESEC Türkiye’deki gönüllü

çalışanların en büyük amacı ise

organizasyonun amacı olan barış

ve insan kaynağı potansiyeline

ulaşmasına destek olmak. Lakin

AIESEC Türkiye ve diğer

ülkelerdeki gönüllü

çalışanlarımızın organizasyonu

tercih etme sebebini

kıyasladığımızda ya da “AIESEC’te

ne Türk gençlerinin ilgisini

çekiyor?” sorusunu

sorduğumuzda, uluslararası bir

tecrübe fırsatını üniversite

öğrencilerine genç yaşta sunan

kurum ya da kuruluş sayısının

ülkemizde çok da fazla olmamasını

söyleyebilirim. Bu sebepten ötürü

böyle bir tecrübenin cazibesi de

diğer ülkelerde bu kadar yüksek

olmuyor. Bizler de AIESEC Türkiye

olarak ülkemiz içerisinde var olan

bu tecrübe boşluğunu kapatarak,

gençlerimizin okullarından çok

daha yetkin bir şekilde mezun

olmalarını hedefliyoruz.

sadece Türkİye’de

değİl, tüm dünyada

genç lİderlere

İhtİyaç vardı.

53


GRAND SLAM ŞAMPİYONU MİLLİ TENİSÇİ

Röportaj Spor

İPEK SOYLU

1 Bze kendnzden ve 6 yaşında Adana Tens Dağcılık

Kulübü’nde tense başladığınız günden bugüne

geçrdğnz serüvenden bahsedeblr msnz? Tens

oynamanın sze kazandırdıkları doğrultusunda

hayatınıza ve sağlığınıza etkler nelerdr?

2 Türk tens tarhnde Grand Slam

turnuvalarında br kategorde

şampyon olan lk Türk sporcusunuz.

2012 yılında Wmbledon’da gençler

kategors ana tabloda oynayan lk

Türk kadın tensç ve Fransa Açık tens

turnuvasında aynı başarıyı gösteren k

Türk tensçden brsnz. Alanınızda

lklere mza atarak, kadınların ve tab

k ülkemzn temslcs olmak sze neler

hssettryor?

Grand Slam her tenise gönül vermiş sporcunun

var olmak istediği seviyedir.

15 yaşında ilk Wimbledon ana tablomu

oynamak beni 2-3 basamak yukarıya taşıyan bir

olaydı. Dünyanın kendi alanında en iyi

sporcularıyla bir arada olmak, Federer’i,

Sharapova’yı görmek tenis sporuna daha

tutkuyla bağlanmamı sağladı. Harika bir

‘Junior’ kariyeri geçirdim. Çok tecrübe elde

ettim, ‘Büyükler’e geçtiğim zaman kesinlikle

bana çok fazla artısı olacak birçok duygu ile

başa çıktım. ‘Junior’ kariyerimi bitirirken de

Amerika Açık Şampiyonluğu’nu kazanmak

benim için en büyük hediye oldu. Bu başarılara

imza atarak öncelikle kendimi ve ailemi çok

mutlu ettim. Tenise emek vermem, küçük

yaşımdan itibaren saatlerimi gelişimime

ayırmam, düşmem, kalkmam ve emeklerimin

karşılığını alabilmem benim için her zaman çok

özel oldu ve beni daha da motive etti.

15 Nisan 1996 Adana

doğumluyum. Spor ile ilk

tanışmam 6 yaşındayken

ATDSK’da (Adana Tenis Dağcılık

ve Su Sporları Kulübü) oldu.

Anne ve babamın yönlendirmesi

ile grup antrenmanlarına

başladım. O yaşta tenis

bana çok eğlenceli

geliyordu. Hem harika bir

kulüp ortamındaydım

hem de tenisten dolayı

birçok arkadaşım

olmuştu. Kısacası bir

çocuk için gereken

hareket ve sosyalleşmeyi

sağlamıştı bana. Sporun

bana ilk artısı bu oldu.

Devam eden senelerde 7

yaşımda ilk turnuvamı

Antalya’da oynadım.

Böylelikle maç ortamını,

mücadeleyi ve kazanma

duygusunu öğrendim. Stresli

anlarla başa çıkabilme yönümü

ilk orada test ettim.

Türkiye’deki turnuvalarda hiç

mağlubiyet almadım o sene, ta ki

8 yaşında Romanya’nın küçük

bir köyüne gidene kadar.

Yaşadığım yere göre yoksulluk

fazlaydı, şartlar zor ve

oyuncuların imkânları daha

kısıtlıydı.

Hepsi çok hırslı bir şekilde

oynuyorlardı ve ben buna o

zaman anlam verememiştim.

İlk mağlubiyetimi almaya

yakın maçı bıraktım, hem de

karın ağrısı numarasıyla.

Açıkçası o zamana kadar

kaybedeceğime hiç

inanmamıştım ve bu

duyguyu yaşamamıştım,

nasıl başa çıkabileceğimi

bilmiyordum. Bu hareketim

sonrası çok pişman oldum

ve bir sonraki hafta ise

kaybetmeyi bununla

yüzleşmeyi öğrendim.

Bu hikâyem ile, spor

sayesinde birçok duyguyla

erken yaşta tanışmış

olduğumu ve sporun erken

yaşta bana kattığı

sorumluluk bilincini sizlerle

paylaşmak istedim.

54


3 Br röportajınızda "Ne zaman

bana maç kaybetmenn çok

şey kattığını gördüm o

zaman kaybetmekten

korkmamaya başladım."

dyorsunuz. Başarısızlığın

sze kattığı en büyük şey ne

oldu? Başarılarınızın kaynağı

olarak neler görüyorsunuz?

Bu söz benim için gerçekten çok

değerli çünkü kaygılı olmayı

sevmiyorum. Zaten kim sever ki

rahat ve pozitif düşünmek varken

:). Bu söz düşünce yapımı

değiştirmem de en büyük

yardımcım oldu. Kaybetmeyi

ortadan kaldıramazdım ama ona

bakış açımı değiştirebilirdim.

O yüzden gelişmeye odaklandım.

Kazandığımda da kaybettiğimde de

gelişim noktalarına ve neleri daha

iyi yapabileceğime odaklanıyorum.

Her maç esnasında ve sonunda

pozitif düşünce yapısı içerisinde

olabilmek çok zor. Amacım bu

bakış açısını maksimuma

çıkarabilmek. Yaşadığım

başarısızlıkların en büyük artısı

mücadele gücümü artırmış olması.

Kazanmayı da kaybetmeyi de

kabullenip kendi gelişimime

devam etmeye odaklanmak

amacım belki de başarılarımın sırrı.

4 Tensten başka hang spor

dallarına lg duyuyorsunuz?

Szce tensn dğer

sporlardan farklılıkları

nelerdr? Hem kolaylıkları

hem de zorlukları açısından

karşılaştırablr msnz?

Breysel spor yapmanın

avantajları ve

dezavantajlarını nasıl

değerlendryorsunuz?

Erkek arkadaşımdan ötürü

basketbolu yakından takip etme ve

izleme şansı yakalıyorum.

Hızlı değişimlerin olduğu bir spor.

Birçok dinamik tenise göre farklı ve

ikisini karşılaştırmayı çok

seviyorum.

Teniste olaylar kendimize ve

rakibimizin nasıl oynayacağına

bağlı. Basketbolda ise, takım

sporcularına, antrenöre, rakibe

ve tabii ki kişiye. Basketbolun

tenise göre iyi tarafı o gün iyi

hissetmiyorsan olsan da takım

arkadaşlarının performansı ile

yine kazanabilme şansın olması.

Maalesef teniste senin

eksikliğini doldurabilecek bir

oyuncu yok. Bazı günler keşke

olsa dediğim oluyor, inanın :).

5 Antrenmanlarınızda annenz

hep yanınızda yer aldığını,

ayrıca kendsnn karate le

kardeşnzn de szn gb

tensle lglendğn

blyoruz. Szce spora olan

lgnn aleden gelmesnn

önem var mıdır? Alenzn

sporla lgl olması sz nasıl

etkled?

İlk olarak annem sonrasında ise

babam tenise başladı, tabii hobi

olarak. Ardından da ben ve

kardeşim. Bence ailede spor

kültürünün ve spora teşvik eden

bireylerin olması çok önemli. Bu

nedenle şanslıydım. Benim

seyahatlerimi organize eden,

maddi desteği sağlayan babam;

evinden uzak kalmasına rağmen

benimle seyahat eden annem

vardı. Kardeşimin de benim

seyahatlerim nedeniyle

annemden ayrı kalması gerekti.

En büyük destekçim ve gücüm

her zaman ailem oldu. Herkes

fedakarlıklar yaptı. Bu yüzden

çok şanslıyım. Annem; çocukluk

yıllarında karate ve voleybolda

başarılı olduğunu ancak ona arka

çıkanın olmadığını dile getirir.

Bence bu tecrübesinin benim

üzerindeki emeğinde çok etkisi

var.

6

Kardeşim İrem uzun seneler

tenis oynadı, milli takıma girdi ve

beraber oynadığımız Büyükler

Şampiyonası’nı kazanarak

“En Genç Türkiye Şampiyonu”

unvanını kazandı. Şu anda Koç

Üniversitesi’nde eğitimine

devam ediyor. Babam ise

veteranlarda milli takıma girdi ve

şu anda düzenli olarak spor

yapıp, bazı turnuvalara katılıyor.

Turnuvalara hazırlanma

sürecnz nasıl

geçryorsunuz? Turnuva

zamanlarında nasıl br ruh

hâlnde oluyorsunuz ve oyun

esnasında neler

hssedyorsunuz? Sahada

tek başına olmak ve br

ülkey temsl etmek szn çn

zaman zaman stresl

oluyor mu?

Turnuvalar stresli oluyor :).

Turnuvaya önceleri kendimi çok iyi

hazırlıyorum, antrenmanlarıma,

beslenmeme, uyku düzenime çok

dikkat ediyorum. Turnuva

esnasında maçlarıma, rakiplerime

ve oyunuma odaklanmaya

çalışıyorum. Turnuvanın sonuna

kadar devam etmem hâlinde üst

üste 5 maç yapmış oluyorum ve bu

fiziksel olduğu kadar mental olarak

da yoruyor.

55


Benim için en önemli faktör

planlama. Sezon başında

dinlenmiş ve sezona hazır

hissediyorum fakat sezon

ilerledikçe galibiyetler,

mağlubiyetler, inişler, çıkışlar

oldukça sezon sonuna doğru

birçok oyuncu gibi ben de

yorgunluk hissetmeye başlıyorum.

Bunları iyi yönetebilmek benim

için en önemli faktör.

7 Türkye‘de tens serüven

szce nasıl lerlyor? İlk

başladığınız yıllardak

durumu göz önüne alarak

yıllar çersndek gelşmn

nasıl gerçekleştğn

düşünüyorsunuz?

Şanslıydım ki örnek alabileceğim

rol modeller oldu. Pemra Özgen,

Çağla Büyükakçay, Melis Sezer,

Başak Eraydın. Bu sporcuları

izledim, yeri geldi onlarla

oynadım, bana çok artısı oldu.

Geçtiğimiz senelerde ülkemizde

harika organizasyonlar

düzenlendi, kesinlikle bizler için

büyük artıydı. Pandemi

koşullarını yer açtığı sıkıntılar ve

ekonomik kısıtlar olmasına

rağmen ülkemizde geçtiğimiz ay

WTA turnuvası, erkeklerde

Challenger turnuvası ve daha

küçük seviyede turnuvalarımız

yapılmaya devam ediyor. Ben

kendime düşen kısımda elimden

geleni yapmak için çok

çalışıyorum. Bence bir sporun

yaygınlaşması için en önemli

faktör ülkemizden sporcularının

başarılı ve rol model olması.

Bunun gerçekleşebilmesi içinse

gerekli imkânların sağlanması

gerektiğini düşünüyorum.

İnanıyorum ki önümüzdeki

senelerde Türkiye’de tenis daha

iyi bir konumda yer alacak.

8 Profesyonel br tensç olarak

sürekl seyahat ederek

vaktnzn büyük br kısmını

antrenmanlara ve

turnuvalara ayırıyorsunuz.

Bu durum szden, hayatınıza

dar ne gb fedakârlıklar

styor? Sürekl seyahat

etmek sz nasıl etklyor?

9

Tenis öyle güzel bir spor ki

sayısız ülke, şehir, restoran, farklı

kültürde insanlar tanımama

vesile oldu. Bunun yanında

dezavantajları ise erken yaşta

evimden, ailemden ve

sevdiklerimden uzak kalmam

oldu. Ve belki de en önemlisi

eğitimimden fedakârlık etmem

gerekti. Sene içerisinde 25-30

hafta turnuva oynamak, zaman

farklılıklarına ayak uydurmak ve

sürekli uçuş yapmak (beni en

zorlayan budur) kolay değil. Ama

erken yaşta hedeflere ulaşmak ve

başarmak için fedakârlıklar

yapılması gerektiğini öğrendim.

O yüzden bu hayatın şartlarını

seviyorum ve kabul ediyorum :).

Tense çok genç yaşta adım

atarak şmdye kadar tüm

ülkey gururlandıran büyük

başarılar elde ettnz.

İlerleyen süreçte ulaşmak

stedğnz hedeflerden ve

hayallernzden

bahsedeblr msnz?

Uzun bir sakatlık sürecinin

sonuna yaklaşmış

bulunmaktayım. Bu süreçten

sonra tenis kariyerimle ilgili kısa

dönem planım %100 performans

gösterebilecek seviyeye sene

sonuna kadar gelip sene içinde

Grand Slam elemelerinde yer

alabilmek. Tenis dışındaki

hedeflerimden biri ise küçük

yaştan beri kurmak istediğim

vakıf projesi.

Kurmak istediğim vakfın

misyonunu sporda eğitim

eşitliğini sağlamak ve imkânı

olmayan gençlerimize imkân

sağlayabilmek yönünde.

Bu projeyi hayata geçirmek için

can atıyorum. Biraz daha

zamanının olduğuna inanıyorum.

Aynı zamanda bu sene, ara

vermiş olduğum üniversite

eğitimini tamamlamak adına açık

öğretim üzerinden dersler

almaya başladım. Hedefim

eğitimimi tamamlamak. Seneler

önce tenis antrenman ve

turnuvalarım nedeniyle ara

vermek zorunda kaldığım

eğitimimi tamamlamak da bir

hedefimdi, şimdi bu hedefimi

gerçekleştiriyor olmanın

mutluluğunu yaşıyorum. İnsan

isteyince her şeyi

başarabiliyor :).

10 Sz profesyonel

karyernzde motve eden ve

bulunduğunuz başarılı

konuma gelmenz sağlayan

unsurlar nelerdr? Karyerne

yen adım atan ve szn gb

başarılı olmak steyen

sporculara tavsyelernz ne

yönde olur?

Bence ailemden aldığım

sonrasında da kendi kendime

geliştirdiğim karakter yapım,

düşünce tarzım diyebilirim.

Sporumu, işimi seviyorum, bana

sunduğunu imkânları ve hayatı

zorlukları da olsa seviyorum.

Gelişmeyi çok çok seviyorum.

Geçtiğimiz 15 aya iki ameliyat,

sayısız fizyoterapi seansı

sığdırdım ve kortlardan uzak

kalmak durumunda kaldım. Bu

süreçten daha olgunlaşmış ve

gelişmiş biri olarak çıkıyorum.

Benim en büyük motivasyonum

önümdeki engelleri başarıyla

geçmek, ben buna inanıyorum.

56


BIGCHEFS KURUCUSU & YÖNETİM KURULU BAŞKANI

GAMZE CİZRELİ

Röportaj Girişimcilik

1 Gamze Hanım, sz daha

yakından tanımak sterz.

Nerede, nasıl br ale ve

sosyal çevrede doğup

büyüdünüz, eğtm hayatınız

nasıldı? Büyüdüğünüz ale,

sosyal çevre ve almış

olduğunuz eğtmlern

günümüzdek Gamze Czrel

olmanızdak etkler

nelerdr?

Ben Diyarbakır kökenli bir

ailenin kızıyım. Babam hekimdi,

annem ise ev hanımı. Üç kız

kardeşin en küçüğüyüm. Ailem,

Diyarbakır’ın köklü

ailelerindendi. Son derece

çağdaş, kız çocuklarını okutan

ve destekleyen bir ailenin içinde

büyüme şansım oldu. Büyük ve

kalabalık sofraların kurulduğu,

Mezopotamya’ya özgü lezzetli

yemeklerin piştiği, derin

sohbetlerin edildiği sıcak bir

sosyal çevrede yetiştim.

Üniversitede ODTÜ’yü kazanarak

Ankara’ya yerleştim ve 1991

yılında ODTÜ İşletme

bölümünden mezun oldum.

Babamın en büyük arzusu,

kamuda çalışmam veya bürokrat

olmamdı.

Mezuniyet sonrasında üç yıl

kadar savunma sanayinde görev

yaptım. Fakat üniversite

yıllarımdan itibaren hayalimde

yeme-içme sektöründe bir

girişime imza atmak vardı.

Hayallerimin peşinden gitmek

adına savunma sanayindeki

kariyerimi bırakarak bu alana

yöneldim. Önce Ankara’da eski

ortağımla Cafemiz, Kuki, Quick

China gibi yiyecek içecek

markaları yarattım, 2007 yılında

da tek başıma tamamı banka

kredisi ve ileriye dönük

borçlanma ile BigChefs’i

kurdum. Bir kadın girişimci

olarak, bu alana yönelik

çalışmalar da yürütüyorum.

Uluslararası Girişimciler Derneği

(EO) Başkanlığı, Türkiye Kadın

Girişimciler Derneği (KAGİDER)

Yönetim Kurulu Üyeliği ve

Turizm Restaurant Yatırımcıları

ve İşletmecileri Derneği (TURYİD)

Başkan Yardımcılığı gibi

unvanlarla, sivil toplum

kuruluşlarında aktif biçimde

görev aldım, almaya da devam

ediyorum.

Elbette çocukluğunuz ne şekilde

geçtiği, ebeveynlerinizin kültürel

yapısı, bütün bir sosyalizasyon

süreciniz yetişkinlik

dönemlerinizi şekillendiriyor.

Yaşamınız, müspet ya da menfi

bu etkilerle sürüyor. Her ne kadar

profesyonel kariyerimi babamın

arzu ettiği doğrultuda

geliştirmesem de insan olmaya

ilişkin temel değerlerin ailede

kazanıldığını düşünüyor ve bu

anlamda kendimi çok ama çok

şanslı hissediyorum.

57


2

ODTÜ İşletme

mezunusunuz ve mezun

olduktan sonra

Türk-Amerkan savunma

sanay projesnde yer

almışsınız. Orduya zırhlı

araç üretm projesnde

görev alırken radkal br

adımla karyer

yolculuğunuzda

yönünüzü nasıl

grşmclk alanına

çevrdnz? Bu kararı

alırken başarısızlık

htmalne karşı rsk

aldığınızı

düşünüyor muydunuz?

Benim hayallerimde daima kendi

kafemi açmak, restorancılıkta

Türkiye’de henüz denenmemiş

işleri yapmak vardı. O zamanlar

yeme-içme sektöründe çalışmak,

hele de bir kadın için hiç itibarlı

bir meslek değildi. Az önce de

söylediğim gibi, babamın

kariyerim adına farklı planları

vardı, bu mesleğe yönelmek

istememe hiçbir zaman anlam

veremedi. Ben ise içten içe

onları kırmak istemesem de

toplumun kadınlar için uygun

gördüğü işleri yaparak kendimi

gerçekleştiremeyeceğimi çok iyi

biliyordum. Önce ailemi ve

çevremdekileri ikna etmek

çabasıyla başladım işe. Bu

durum, öncelikle psikolojik bir

engel olarak elbette sizi etkisi

altına alıyor. İkinci olarak, her

girişim bir risk faktörü içerir. Bu

etkiye ve riske rağmen; şayet

yeterince inançlıyaysanız, ne

istediğinizden gerçekten

eminseniz, cesaretle ve analitik

bir planlamayla yola

koyulmuşsanız, başarısızlık

kaygısı hareket etmenizin önüne

geçemiyor.

3

ODTÜ İşletme

fakültesnden mezun

olduktan sonra sırasıyla

1993’te Ankara’nın lk

cafes olan “CAFEMİZ”n

ardından pastacılığa farklı

br bakış açısı getren

“KUKİ” ve Uzakdoğu

mutfağını tüketcye hızlı ve

uygun fyata sunan

“QUICK CHINA”

markalarınız geld. 2007

yılında yola tek başınıza

devam ederek BgChefs

Cafe-Brassere markanızı

yarattınız. Adım attığınız

her grşmn

markalaşmasının

ardındak başarının sırrı

szce nedr? Her şnzn bu

kadar ses getryor

oluşunu nasıl

değerlendryorsunuz?

Benim hedeflerimi daima

hayallerim belirledi.

Restorancılık benim hayalimdi.

Cafemiz, Kuki, Quick China da

benim hayalimdi. BigChefs ise

en büyük hayalimdi. Tüm bu

süreç içerisinde pek çok

zorlukla karşılaştım.

Denemekten ve tekrar

denemekten asla vazgeçmedim.

Hayal ettiğim şeyi doğru

olduğuna inandığım şekilde

yaptım. Her zaman söylüyorum,

“Hayat cesurları sever, önlerine

gerekli fırsatları çıkartır.” Hangi

sektörde olursanız olun,

başarının anahtarı fark

yaratmaktır. Gece yastığa

başımı koyduğumda, “Bugün

dünden farklı olarak ne yaptım,

dünün üzerine bugün ne

ekledim?” diye düşünürüm.

Bu farkı ortaya koyabilmeniz

için ise işinizi severek ve aşkla

yapmalısınız.

4 Sıfır sermayeyle

kurduğunuz ve şu anda

büyük br restoran zncr

hâlne gelen BgChefs‘n

hkâyesn br de szden

dnlemek sterz. Yola

çıkarken bu denl br

büyüme yaşayacağınızı

öngörüyor muydunuz?

İlk adımı atarken

belrledğnz hedeflernze

ulaşabldnz m?

1991 yılında üniversiteden

mezun olduktan sonra üç yıl

boyunca görev yaptığım

savunma sanayinde, o zamanın

koşullarında çok iyi şartlarda

çalışıyordum. Ancak eğitim

hayatımda da, işe başlarken de,

çalışırken de daima yeme-içme

sektöründe olmak istedim.

Kendi işimin başında olmak ve

yaratıcılığımı bu alanda

sergilemeyi arzu ediyordum. Ne

yazık ki o yıllarda Türkiye’de

girişimcilik kavramı da sektör

de pek bilinmiyordu. Kendimi

geliştirebilmek için, kendi

çabamla bir yerden başlamam

gerekiyordu. Hayallerimi

gerçekleştirmek konusunda

öyle hevesliydim ki, yeme-içme

sektörünün inceliklerini

öğrenebilmek adına, iş

çıkışlarında bir restoranda

part-time çalışmaya başladım.

İşi öğrendiğime kanaat

getirdiğimdeyse iki işimden de

aynı anda istifa ettim. 1993

yılında eski eşim ve ortağımla

Türkiye’nin başkenti Ankara’da

Cafemiz’i açtık; şehri

cappuccino, filtre kahve,

tiramisu, cheesecake gibi

lezzetlerle tanıştırdık. Ardından

Kuki ve Quick China adında iki

farklı konsept daha açtık.

Restorancılık alanındaki bu

maceram 12 yıl boyunca sürdü.

BENİM HEDEFLERİMİ DAİMA HAYALLERİM

BELİRLEDİ. RESTORANCILIK BENİM HAYALİMDİ.

58


2006 yılına geldiğimizde, aynı

zamanda ortağım olan eşimle

yollarımızı ayırdık. Hayatıma

yeniden başlamam gerekiyordu

ve tek başımaydım. Elimde

hiçbir sermayem yoktu ama

fikirlerim vardı. Yemek

sektöründe edindiğim deneyimi,

kalabalık sofralar kurulan, nefis

yemekler pişen bir aileden

gelmenin avantajını kullanarak

BigChefs’in ilk taslağını

oluşturdum.

Ancak söylediğim gibi, o yıllar,

özellikle de girişimcilik

anlamında daha farklıydı. Tüm

dünya gibi benim ülkem de

kadın girişimci tabirine çok

yabancıydı. Üstelik o dönemde

şimdiki gibi melek yatırımcılık

gibi bir tabir de yoktu.

Girişimciliğe dair bir ekosistem

söz konusu değildi. Sermaye

bulabilmek için tek çarem ya bir

ortak bulmak ya da bankadan

kredi almaktı. Hiçbir sermayem

olmadığı için banka banka kredi

bulmak için dolaştım. Bir yıla

yakın bir süre 8-10 bankanın

kapısını çaldım. Kadın girişimci

olmam, ipoteğimin ya da belirli

miktarda sermayemin olmaması

işleri daha da zorlaştırdı ama

yılmadan devam ettim. En

sonunda kredi görüşmesine

gittiğim bir bankada,

üniversiteden sınıf arkadaşımla

karşılaştım ve beni bankanın

genel müdürüne yönlendirdi.

Sonuç olarak BigChefs’in ilk

adımlarını atmamı sağlayan

krediyi aldım.

BigChefs, yüzde 100’ü banka

kredisiyle kurulan bir restoran

zinciri ve bir kadın girişimi.

Bunlar, bugün 7 ülkede toplam

66 şube ve 3000’i aşkın çalışana

sahip olan ve her yıl 7 milyon

misafir ağırlayan restoran

zincirimizi farklı kılan en önemli

detaylar.

5

Markanız BgChefs le

“Açlığa Son”, “Toplumsal

Cnsyet Eştlğ”, “Sorumlu

Üretm ve Tüketm”,

“Toprağın Kadınlarından

Sofralara” ve “İklm

Eylem” gb farklı alanlarda

sosyal sorumluluk ve

farkındalık blncne dayalı

toplum çn çok değerl

projelerde yer alıyorsunuz.

İçnde yer aldığınız

projelerden ve bu

projelernze aldığınız

dönüşlerden

bahsedeblr msnz?

BigChefs olarak, cinsiyet

eşitliği, iklim krizi, açlık, güvenli

gıdaya erişim gibi konuların

yalnızca ülkemizin değil, tüm

dünyanın meselesi olduğunun

bilinciyle hareket ediyoruz. 2018

yılında hayata geçirdiğimiz

“Toprağın Kadınlarından

Sofralara” projemiz, ilk etapta

14 kadınla başladı ve bugün 120

kişiye ulaştı. Konvansiyonel

metotlara göre tedarik

anlamında çok daha maliyetli

olmasına karşın, ürünlerimizin

önemli bir bölümünü yerelde

kendi imkânlarıyla üretim yapan

kadınlardan sağlıyoruz.

Bu inisiyatifle amacımız;

tedariğimizin önemli bir

bölümünü yereldeki kadın

üreticilerimizden karşılamak,

onların ekonomik kalkınmasına

destek olmak, bunu yaparken de

BigChefs’te doğal ve sağlıklı

ürünlerle hazırlanan

lezzetlerimizi misafirlerimize

sunabilmek. Ayrıca, “tarladan

sofraya” kavramının, bir iş

modeli olarak uygulanabilir

olduğunu gösteriyoruz. Ek

olarak, kadın üreticilerin düşük

faizli kredi alabilmeleri için

çiftçiyi destekleyen bir banka ile

iş birliği yürüterek, onlara maddi

imkân sağlanmasına da aracılık

ediyoruz.

Projemizle bir diğer hedefimiz

de bireysel kadın üreticilerin

kooperatifleşerek, birlikte daha

güçlü adımlarla ilerlemelerine

destek olabilmek. Türkiye’de

tüm üyeleri kadın olan

kooperatiflere kamu ve yerel

yönetimler tarafından vergi ve

sigorta muafiyeti, kamu

ihalelerinde pozitif ayrımcılık

gibi konularda kolaylık

sağlanıyor. Biz de BigChefs

olarak ülke çapında pek çok

bölgeyi ve oradaki üretici

kadınlarımızı ziyaret ederek

onları mümkün mertebe bu

konulara ilişkin bilgilendirmeyi

görev edindik. Hem yeni

üreticilerle tanışıp onları tedarik

zincirimize ekliyor hem de

mevcut üreticilerin işlerini

geliştirebilmeleri için elimizdeki

her türlü bilgiyi aktarıyoruz.

Kadın üreticilere yönelik bu

çalışmalarımız, çeşitli

kurumların yatırımlara destek

vermesine öncülük etti.

BigChefs aracılığı ile Avrupa

Birliği bu kadınlara 1 milyon

Euro’ya yakın hibe verdi.

Toprağın Kadınlarından

Sofralara girişimimiz öyle bir

etki yarattı ki dünyada da ses

getirdi ve Birleşmiş Milletler

Business Call to Action

programına seçildi. BM’ye

giderek çalışmalarımızı

dünyadaki diğer paydaşlara,

ülkelere anlatma imkânını

yakaladık.

Bu süreçte sosyal sorumluluk

varlık alanımızı genişleterek

Birleşmiş Milletler’in 2030

Sürdürülebilir Kalkınma

Amaçları’nın öncelikli

bulduğumuz alanlarına da katkı

sunmaya başladık. Cinsiyet

eşitliği konusunda zaten

çalışmalarımız devam

etmekteydi. Buna BM

hedeflerinden sorumlu üretim

ve tüketim, iklim eylemi, açlığa

son ve amaçlar için ortaklıklar

başlıkları da eklendi.

59


Yemeklerimizi hazırlarken

porsiyon düzenlemelerimizi

“açlığa son” ilkesiyle

gerçekleştiriyor, gerek

ürünlerimizi kullanırken gerekse

saklarken en yüksek özeni

göstererek gıda israfından

kaçınıyoruz. Artan yemeklerimizin

kurtarılmasına odaklanan

projemizle ise günlük olarak

hazırladığımız personel

yemeklerinin kullanılabilir

durumda olanlarını aşevlerine

bağışlıyor, ihtiyacı olanlara destek

veriyoruz.

Öte yandan, “Gururla Bizden”

adını verdiğimiz inovatif

menümüzle farklı sektörlerden

Türk markalarıyla bir araya

gelerek bir dayanışma ve

beraberlik inisiyatifi başlattık.

BigChefs’in dijitalleşmeye

odaklanan kurumsal felsefesiyle

Gururla Bizden, kullandığı QR

kodlar ve Spotify uygulamasıyla

misafirlere online alışveriş ve

müzik dinleme gibi farklı

seçenekler sunarak yeme-içme

deneyimini daha da keyifli hâle

getiriyor. Profesyonel moda

fotoğrafları ve şarkılarla her

sayfada farklı bir hikâye anlatan,

moda, müzik ve lezzeti

buluşturarak tüm duyuları

harekete geçiren Gururla Bizden

ile misafirlerimiz, çalışmaya

destek veren 26 farklı markanın

seçkin ürünlerine QR kodlarla

ulaşarak online alışveriş

yapabiliyor. Böylece amaçlar için

ortaklıklar başlığına da destek

sunabiliyoruz. Sürdürülebilirlik

ve kalkınma için farklı

paydaşlarla bir araya gelerek

dayanışma ekosistemini

büyütüyoruz.

6 Sıfır sermaye le 2006 yılında

kurduğunuz BgChefs

markası bugün tbaryle 70’e

yakın yerde hzmet veren br

restoran zncrne dönüştü.

Türkye’den Duba’ye,

Almanya’dan Katar’a kadar

brçok ülkede şubeler açtınız.

Her şubenzde aynı kaltey

nasıl yakalayablyorsunuz?

Kısa br sürede bu kadar çok

şubenzn açılması hayatınızı

nasıl etkled?

Yurt dışında başarılı olmak için

farklı pazarlara yönelik farklı

stratejiler geliştirmek gerekiyor.

Öncelikle bunu başardığımıza

inanıyorum. Öte yandan

BigChefs yenilikleri, inovasyona

verdiği değer, gastronomi

dünyasına öznel bir imza

atmasıyla kendi hikâyesini

yazıyor. Menülerde böyle bir

farklılık yaratırken, mekânın

mimari tasarımından hijyenine,

şeflerimizin ustalığından

kullanılan araç gerece kadar her

yönüyle bir bütünlüğü temsil

ediyor; doğaya ve insana saygılı

vizyonuyla tüm misafirlerine

evrensel ve güçlü değerlerle

yaklaşıyor. Bütün bunlar

birleştiğinde de hedeflediğimiz

kalite vurgusu oluşuyor.

7 BgChefs günümüzde sekz

ülkede brçok şubesyle ve

çalışanıyla lezzet severlere

hzmet veryor. İçnde

bulunduğumuz bu dönemde

nsanların yeme-çme

alışkanlıkları oldukça değşt.

Menülernz oluştururken

dkkat ettğnz şeyler

nelerdr? Ayrıca çnde

bulunduğumuz pandem

sürec BgChefs’ nasıl

etkled ve bu süreçte yen

tüketc alışkanlıklarına ayak

uydurablmek çn neler

yaptınız?

Pandemi döneminde

menülerimizin içeriğinde

herhangi bir değişikliğe

gitmedik ve daima değer

yaratmaya odaklanarak

çalışmalarımıza devam ettik.

BigChefs’te, sürdürülebilirlik,

yönetim anlayışımızın

merkezine oturuyor.

Kurulduğumuz 2007 yılından bu

yana BigChefs olarak, kültürel

mirasımızın önemli

değerlerinden olan geleneksel

lezzetleri, kendimize has

yorumumuzu katarak modern

gastronomiye kazandırma

hedefiyle çalışıyoruz. Bu

vizyonla, Anadolu’nun lezzet

hazinelerini gün ışığına

çıkarmak, dünya mutfaklarından

lezzetlerle bir sentez

oluşturmak bizim için çok

önemli. Bugün BigChefs olarak,

8’i yurt dışında olmak üzere 66

şubemizle, yılda 7 milyon

misafir ağırlamaktayız.

Dolayısıyla yerelle birlikte

küresel gastronomi dünyasının

da nabzını tutan bir markayız.

Bu noktada, “glokal” olarak

nitelendirilen, yerel ve globali

birleştiren bir yaklaşım

izlemekteyiz. Öte yandan

menülerimizi güncel tutmak için

yılda iki kere güncelliyoruz. Bu

sayede hem sezonun taze

ürünlerini menülerimize

getiriyoruz, hem de yiyecek

trendlerini es geçmemiş

oluyoruz.

60


Bu dönem özellikle alternatif

satış ve pazarlama kanalları

geliştirmeye yöneldiğimiz bir

dönem oldu. Yönetimsel ve

operasyonel becerimizle,

misafirlerimize farklı

kanallardan erişim sağlamaya

devam ettik. Dijitalleşmeyi

merkeze alarak, catering ve eve

servis gibi hizmetlerimize ağırlık

verdik. Diğer yandan, inovatif

menümüz Gururla Bizden ile iş

birliği yaptığımız markaların

ürünlerine online erişim

sağlayan, yeme-içme, online

alışveriş ve online müzik

dinleme deneyimlerini bir araya

getiren farklı bir yaklaşım

sunduk. Yeme içme sektörünün

öncü markalarından biri olarak,

Türk perakende sektörünün

önde gelen markalarıyla güç

birliğiyle çalıştık ve ülkemiz

ekonomisinde bir dayanışma

kültürünün gelişmesine aracılık

ettik.

Türkiye’nin online siparişte

öncü markalarından

Yemeksepeti ile iş birliğine

giderek İstanbul, Ankara, İzmir,

Bursa dahil olmak üzere 26

farklı noktada eve servis

hizmetini başlattık.

Misafirlerimizin bu hizmetimize

gösterdiği yoğun ilgiye karşılık,

eve servis noktalarımızın

sayısını her geçen gün

yaygınlaştırmaya devam

ediyoruz. Online market servisi

Getir ile iş birliği yaptık. Bu

sayede, BigChefs Gastro

ürünlerimize dileyen herkesin,

her yerden erişebilmesini

sağlıyoruz. BigChefs

mutfağından titizlikle seçilen,

çok özel tariflerle hazırlanan

BigChefs Gastro imzalı

ürünlerimizle BigChefs’in farklı

yeme-içme deneyimini

restoranlarının dışına,

gastronomi meraklılarının

mutfağına taşımayı hedefledik.

Ürünlerimize 33 Getir Büyük

noktasından ulaşılabiliyor.

8

Büyük iş yerlerine, çalışanların

belirli markalarda yiyecek ve

içecek temin edebilmeleri için

otomatlar kuran Gate Plus

markasıyla da iş birliği

geliştirdik. BigChefs ürünleri bu

kanal aracılığıyla ofislerdeki

profesyonellere ulaşmaya

başladı. Gate Plus iş birliği ile

bugün 80 iş yerinde BigChefs

markalı ürünlerimiz yer alıyor ve

bu sayı her geçen gün artıyor.

Son olarak, Türkiye’nin önde

gelen perakende zinciri Migros

ile iş birliği yaparak Ghost

Kitchen Projesi’ni hayata

geçirdik. Yalnızca paket

yemeklerin hazırlanması için

kurulan profesyonel yemek

hazırlama ve pişirme alanlarının

ortak adı olarak tüm dünyada

kullanılan Ghost Kitchen

kapsamında 5M Migros’lar

arasından seçilecek pilot

şubelerde konumlandırmak

üzere BigChefs mutfakları inşa

etmeye başladık. İlk olarak

Halkalı Arena Park AVM 5M

Migros’ta hizmet vermeye

başladık.

Farklı ş alanlarından 8

kadının br araya gelerek

kend hkâyelern yazdığı

“Güçlü Kadınlar” ktabında

yer alan, kend yolunu

çzmekte olan genç

kızlarımıza ışık olan

hkâyelerden br de sze at.

Böyle güzel br projede yer

almak sze neler hssettrd?

Projenn detaylarını bzlerle

paylaşablr msnz?

Güçlü Kadınlar Projesi Düzce

Üniversitesi öncülüğünde,

kadınların sahip olduğu

potansiyeli ortaya çıkarmak,

kadınları başarılı olabilecekleri

alanlar için cesaretlendirmek ve

okumakta güçlük çeken kız

çocuklarının eğitimine destek

olmak üzere hayata geçirildi.

Bu projeyi öğrendiğim andan

itibaren büyük bir sevinç ve

heyecan duydum. Kadınların iş

yaşamında karşılaştıkları

zorlukları ilk elden

deneyimlemiş bir yönetici

olarak, böylesine anlamlı bir

projenin içinde, böylesine

değerli isimlerle birlikte yer

almak benim için gerçek

anlamda gurur vericiydi.

Güçlü Kadınlar kitabında

benim dışımda çok değerli

Betül Mardin, Jale Balcı, Şule

Yücebıyık, Prof. Dr. Nigar

Demircan Çakar, Prof. Dr. Ebru

Güzelcik Ural, Prof. Dr.

Melahat Bilge Demirköz,

Prof. Dr. Aydan Biri ile yapılmış

ilham verici söyleşiler yer

alıyor. 8 farklı başarı

hikâyesinin, 8 farklı bakış

açısının bir araya geldiği bu

kitapla; kadının kendi gücünün

farkına varmasını sağlamayı,

ilham olmayı, azim, gayret,

çalışma, istek ve

motivasyonun hayati önemini

vurgulamaya çalıştık.

Türkiye’de okuryazar

olmayanların yüzde 75’inden

fazlasını kadınlar oluşturuyor.

Hâlâ 5 kadınımızdan biri, yani

yaklaşık 6 milyon kadınımız,

okuma yazma bilmiyor.

Kadınlarımızın yüzde 21,5’i

okuryazar olmasına rağmen,

herhangi bir eğitim

kurumundan mezun değil.

Güçlü Kadınlar gibi projelerle

bu rakamları değiştirmek,

kadınlarımızın gücünü daha da

artırmak gerekiyor.

Üniversiteler, devlet kurumları,

kanaat önderleri, BigChefs gibi

özel şirketler ve sivil toplum

kuruluşları el ele vererek, tam

bir seferberlik ruhuyla

çalışmamız gerektiğine

inanıyorum.

61


9

Geçtğmz yıllarda

KAGİDER ve Garant

Bankası’ndan Yılın Kadın

Grşmcs, Ekonomst

Dergs Yılın İş İnsanları

Ödül Tören’nden üst üste

Yılın Kadın Grşmcs

ödüllern almıştınız. Yakın

zaman çersnde de Türkye

Altın Marka Ödüller’nde

Yılın İş Kadını Ödülünü

aldınız. Yaptığınız güzel

şlern ödüllerle taçlanan

başarılar getrmesn nasıl

değerlendryorsunuz ve bu

durum sze neler

hssettryor?

Bu ödüller, beni daha iyi işler

yapmak adına cesaretlendiriyor.

Giderek daha fazla insanın

hayatına dokunduğumu görmek,

kendi yolum boyunca

karşılaştığım sıkıntıların

meyvesini almak, bir sinerjinin

doğduğunu hissetmek bana

gurur veriyor. Fakat biliyorum

ki, süreç içerisinde beni

destekleyen paydaşlarımın

varlığıyla bu kıymet doğuyor.

Şayet bir takdir varsa, bu,

benimle birlikte ilerlemeyi seçen

tüm güzel insanları da kapsıyor.

10

Türkye’nn en öneml kadın

grşmclernden brs

olarak tanınıyorsunuz.

Cafemz, Kuk, Quck Chna,

BgChefs markalarının

yaratıcısısınız. Grşm

çalışmalarınızın sze

öğrettkler ve bu bağlamda

sıfırdan kend markasını

oluşturmak steyen

grşmclere vereceğnz

tavsyeler nelerdr? Br

grşme adım atarken

özellkle nelere dkkat

edlmeldr?

Daha önce de belirttiğim gibi,

BigChefs’i kurmaya giriştiğimde

hiç sermayem yoktu. Dolayısıyla

ciddi maddi yetersizliklerle işe

başlamak zorunda kaldım.

Üstelik yalnız bir anne olarak

bakımını üstlenmek zorunda

olduğum iki küçük çocuğum

vardı; yani girişimimi hayata

geçirmemek için pek çok kişisel

sebep de bulabilirdim. Ancak

tüm bu süreç bana hayallerimin

peşinden korkusuzca gitmeyi

öğretti. Öncelikle yapmayı

istediğiniz işe büyük bir sevgi

ve aşkla bağlanmış olmanız

gerekiyor. Eğer o işin içinde aşk

yoksa koşullarınız ne olursa

olsun devamlılık

sağlayabileceğinizi

zannetmiyorum. Bu nedenle

herhangi bir nedenden ötürü

fikirlerini hayata geçirme

cesareti bulamayanların

kendilerine öncelikle şu soruyu

sormalarını tavsiye ediyorum:

“Girişim fikrinize aşkla bağlı

mısınız? Bu işi yapacak olmak

sizi heyecanlandırıyor mu?” Bu

soruların yanıtı evetse ve çok

çalışmayı göze alıyorsanız, o

zaman hayallerinizin peşinden

gidin derim. Sonrasında sizin

gibi bu projeye inanan yol

arkadaşları bulmak işi sonuca,

başarıya götüren çok önemli bir

faktör.

yapmayı İstedİğİnİz

İşe büyük bİr sevgİ ve

aşkla bağlanmış

olmanız gerekİyor.

62


TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI GENEL MÜDÜRÜ

SAİT TOSYALI

Röportaj Kültür Sanat / Vakıf

2 25 yıldır 3 mlyona yakın

çocuğu ntelkl eğtm

desteğyle buluşturan Türkye

Eğtm Gönüllüler Vakfı’nın

2017 yılından ber genel

müdürü olarak bzlere vakfınızın

amaçları doğrultusundak

çalışmalarından ve

gönüllülernzle olan bağınızdan

bahsedeblr msnz? TEGV

bünyesnde çalışmanın sz en

mutlu eden yanları nelerdr?

TEGV Türkiye genelinde eğitim

alanında faaliyet gösteren en yaygın

sivil toplum kuruluşu. Yurdun dört bir

köşesine yayılmış yapımızla bize

ihtiyacı olan her çocuğa erişebilmek,

temel amaçlarımızdan birisi. Bu

sebeple yaklaşık 3 yıl önce yol

haritamızı yeniden belirleyerek

dijitalleşme çalışmalarımıza öncelik

verdik. Pandemi ile birlikte

çalışmalarımızın hızı arttı ve 2020 yaz

aylarında tüm eğitim içeriklerimizi

online sisteme taşıdık. Artık

çocuklarımız bilişimden İngilizce’ye,

sanattan matematiğe kadar tüm TEGV

içeriklerine evlerinden ulaşabiliyorlar.

TEGV olarak tüm bu faaliyetlerimizi

yürütebilmemizin temel direği

gönüllülerimizin desteği.

YURDUN DÖRT BİR KÖŞESİNE YAYILMIŞ

YAPIMIZLA BİZE İHTİYACI OLAN HER

ÇOCUĞA ERİŞEBİLMEK, TEMEL

AMAÇLARIMIZDAN BİRİSİ.

1

Başarılı eğtm hayatınızı Tarsus Amerkan Kolej'nden

sonra Boğazç Ünverstes Endüstr Mühendslğ

bölümünde lsans, İşletme bölümünde yüksek lsans

eğtmler alarak tamamlamışsınız. Karyernzde 35 yıl

boyunca ş dünyasında öneml pozsyonlarda yer

aldıktan sonra TEGV gb kıymetl br svl toplum

kuruluşunda yönetc görev üstlenme sürecnz

nasıl gelşt?

Çok teşekkür ediyorum. Mütevellisi

olduğum Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın

bazı kurumsal yapılarında geçmişte

görev almıştım; bu nedenle de STK

dünyasına uzak değildim. Ancak

tam zamanlı bir profesyonel olarak

böyle bir kurumun üyesi olmak

bambaşka. Emekliliğe

hazırlandığım bir dönemde

çocukların eğitimlerine katkı sunan

bir ekibin üyesi olabilmek beni çok

heyecanlandırdı.

TEGV’in kurumsallaşma

politikaları gereği, benden

başka birkaç adayın katıldığı

bir seçme ve değerlendirme

süreci sonunda Eylül 2017’de

görevi üstlenmiş oldum. TEGV

ailesine katılmaktan ve

geleceğimizin umudu olan

çocuklarımızın hayatlarına

dokunabilme fırsatı elde etmiş

olmaktan dolayı kendimi çok

şanslı hissediyorum.

Gönüllülerimiz, yaptıkları işi hiçbir maddi beklenti olmadan

yaptıklarından bağlılıkları çok yüksek. Her yıl 8 binden fazla gönüllümüz

etkinliklerimizde aktif olarak görev alır; bir bu kadar başvuruyu da

kapasite darlığı nedeniyle ne yazık ki değerlendiremiyoruz. Bu yoğun

gönüllü ilgisinden dolayı kendimizi şanslı STK’lardan gördüğümüzü

söyleyebilirim. TEGV bünyesinde çalışmanın

beni en mutlu eden yanları, az önce de ifade

ettiğim gibi çocuklara gerçek anlamda fayda

sağlayabilmek; karar süreçlerinin içerisinde

yer almak benim için unutulmaz ve çok değerli

deneyimler edinmek. TEGV ile hayatımda ilk

kez uzun rotalarda pedal çevirdim; adım adım

koşularına katıldım; bağış topladım.

Türkiye’nin daha önce ziyaret etmediğim

köşelerine gittim; eğitim dostlarımızla tanıştım;

çocuklarımızın gözlerindeki pırıltıya şahit oldum; gönüllülerimizle,

çalışanlarımızla sohbet ettim. Pandemi ile birlikte saha ziyaretlerimiz bir

süreliğine kesintiye uğramış olsa da bu dönemde çocuklarımızın uzaktan

eğitimlerine dijital etkinliklerimizle katkıda bulunuyor olmak bizi teselli

ediyor.

63


3 Türkye Eğtm Gönüllüler

Vakfı’nın “Br çocuk

değşr, Türkye gelşr”

sloganı le anlatmak

stedkler nelerdr?

Çocuklarımızın değşmne

katkı sağlayablmek ve

onları ntelkl eğtmle

buluşturablmek adına

neler yapılablr, gönüllüler

vakfa nasıl katkıda

bulunablr?

Kurucumuz ve Onursal Başkanımız

Sn. Suna Kıraç 26 yıl önce

vakfımızın temellerini atarken

“Ekonomik krizler atlatılır, siyasi

sorunlar çözülür ancak çocukları

harcanmış bir toplumu yeniden

onarmak mümkün değildir.”

sözüyle her bir çocuğun bizler için

ne kadar kıymetli olduğunu

anlatmıştı. Biz de bu inançla,

kurulduğumuz günden bu yana

ülkemizin her köşesindeki

çocuklara fırsat eşitliği bağlamında

nitelikli eğitim desteği sağlamak

için çalışıyoruz. Çünkü inanıyoruz

ki eğitim özellikle bazı çocuklar için

ellerindeki tek güçtür ve her çocuk

alabileceği nitelikli eğitimle önce

kendisini ve ailesini, sonra da

yaşadığı toplumu değiştirecek,

geliştirecek güce sahiptir.

Biz TEGV’de çocuklarımıza çağın

gerektirdiği nitelikli eğitim

desteğini sağlamak ve onları her

anlamda geliştirmek için akademik

eğitimle birlikte yaşam becerilerini

de kazandırma gayreti

içerisindeyiz. Ana etkinlik

programlarımız olan Matematik,

Fen, Bilişim, Okuma, Sanat ve

İngilizce’nin yanı sıra hayatın her

anında ihtiyaç duyacakları hijyen

eğitimi, trafik, uzay ve gökyüzü gibi

çeşitli konulardaki etkinliklerimiz

çocuklarımızı geleceğe hazırlıyor.

Gönüllülerimiz vakfımızın adeta

can damarı. Sahada gerçekleşen

tüm faaliyetlerimiz, eğitimli, bilinçli

ve gelecekten umutlu

gönüllülerimiz tarafından

gerçekleştiriliyor. Ancak bizdeki

gönüllülük yalnızca eğitimlerle

sınırlı değil. Dileyen herkes

çevresinde TEGV için farkındalık

yaratarak, maratonlarda TEGV

çocukları için koşarak, özel

günlerde eğitime destek

sertifikalarımızdan alarak veya

elektronik atık toplayarak bize

gönül desteğini verebilir. Bu ve

benzeri konularda daha ayrıntılı

bilgi edinmek için tegv.org web

sitemizi ziyaret etmenizi öneririm.

4 TEGV olarak çocuk

merkezl eğtm

yöntemlernn kullanıldığı,

çocuğun katılımını esas alan,

aktf öğrenme yaklaşımının

benmsendğ ve

çocukların eğlenerek

öğrendğ eğtm

programlarınızla çocukların

hayatına dokunuyorsunuz.

Tüm bu eğtmlerle

çocuklarımıza ve onların

geleceğne neler

kazandırmayı

hedeflyorsunuz?

Eğlenerek öğrenmek artık dünyada

genel kabul görmüş en kalıcı ve en

etkili öğrenme yöntemi. TEGV’in

özgün modeli bu yönteme dayanır.

Tüm etkinliklerimiz 21. yüzyıl

gerekliliklerine göre uzman eğitmen

ve danışmanlar tarafından hazırlanır.

Biz çocuklarla altı temel ve onlarca

farklı alanda etkinlikler yaparken

temel amacımız, çocuklarımızın

eğlenerek öğrenmelerini sağlamak.

Bu metotla çocuklar etkinliklerden

sıkılmadan yaşayarak, deneyerek

öğreniyor ve aktif öğrenme en üst

seviyelere ulaşıyor. Buradaki esas

amacımız çocuklara yalnızca

akademik eğitim sağlamak değil.

Bununla birlikte yaşam

becerilerini kazandırmak ve onları

geleceğe hazırlamak bizim için bir

bu kadar önemli. Geçtiğimiz

yıllarda TEGV’in çocuklar

üzerindeki etkisini ölçümlemek

üzere TEGV Etki Araştırması

Raporunu yayınladık. Bu

araştırmaya göre TEGV’e gelen

çocuklar akranlarına oranla daha

mutlu, derslerde daha başarılı,

kendine ve çevresine karşı daha

bilinçli ve en önemlisi daha

özgüvenli.

5 TEGV eğtm programları

ve ölçme değerlendrme

çalışması Harvard

Ünverstes’nde vaka

çalışması hâlne getrld.

Bu süreçten

bahsedeblr msnz?

Dünyanın en seçkin eğitim

kurumlarından olan Harvard

Üniversitesi bünyesinde lisansüstü

ve üst düzey yöneticilik eğitimi

veren Harvard Kennedy School,

TEGV olarak uzun yıllar boyunca

büyük bir hassasiyetle

yürüttüğümüz ölçme değerlendirme

çalışmalarımızı dünya çapında

başarı olarak nitelendirerek 2014

yılından bu yana vaka çalışması

olarak müfredatında işlemektedir.

Ölçme değerlendirme sistemimizden

kısaca bahsetmek gerekirse; Eğitim

Programı değerlendirmelerimizde,

verilerin toplanmasında ve

yorumlanmasında karma araştırma

yaklaşımı benimsiyoruz. Bu

yaklaşımda nitel ve nicel veri

toplanır, ayrı ayrı analiz edilir,

bulguların birbirini doğrulayıp

doğrulamadığına bakılır.

64


Kirk Patrick Eğitim Değerlendirme

Modelinin ilk iki boyutu olan tepki

ve öğrenmeye odaklanıyoruz.

Öğrencilere her programın başında

anket uygulayarak genel olarak

konulara ilişkin tepkilerine ve ön

bilgi düzeylerine yönelik nicel

veriler elde ediyor; programların

sonunda da benzer ya da aynı

anketler tekrar uygulayarak

sonuçları istatistikî olarak

karşılaştırıyoruz. Böylece,

çocukların konuya ve programlara

yönelik tepkileri ile programların

konularına ilişkin öğrenme

düzeylerine ilişkin değişim

gözlemleniyor. Kirk Patrik

Modelinin 3. boyutu olan

çocuklardaki davranış boyutundaki

değişiklikleri ise gönüllü, öğretmen

ve velilerimiz ile yaptığımız anket

ya da mülakatlarla araştırıyoruz.

6 Uzaktan eğtm

dönemnde TEGV ales

olarak derslere ve

materyallere erşm

güçlüğü çeken çocuklara

el uzattınız. TEGV çn

gerçekleştrdğnz ve

gerçekleştrmeye en yakın

olduğunuz hedefler le

lerleyen süreç çn proje

fkrlernz nelerdr?

Pandemi döneminde okulların

kapanmasıyla birlikte biz de eğitim

noktalarımızı kapattık. Milli Eğitim

Bakanlığımız ile olan protokolümüz

kapsamında faaliyetlerimizi

sürdürdüğümüzden dolayı çalışma

takvimimizi oluştururken

Bakanlığın politikalarını yakından

izliyoruz. Bu dönemde

çocuklarımızın eğitimlerine destek

vermeye devam etmek için hızlıca

eğitim içeriklerimizin dijital

dönüşümünü yaptık.

Ardından Google.org fonu ile

desteklenen INCO Education

Accelerator Group’dan aldığımız

danışmanlık ile tüm eğitim

programlarımızı dijital platforma

almayı başardık; gönüllülerimizi

hazırladık ve Temmuz-Ağustos

aylarında 2500 çocuğumuza

uzaktan eğitim verdik. Bu süreçte

fark ettik ki çocuklarımızın yaşadığı

en büyük sorun uzaktan eğitime

erişebilmek için gerekli teknoloji;

en basit anlamıyla internet ve tablet

veya bilgisayar. Bunun üzerine,

daha önce başka konularda da

bağışçımız olan Eski Arçelikliler

Derneği ile Arçelik’in de

desteklediği “Yeni Dünya

Kampanyası”nı başlattık.

Hayırsever vatandaşlarımızın yanı

sıra, konuyu sosyal sorumluluk

fırsatı olarak gören çok sayıda

kuruluş tablet bağışları ile

kampanyamıza katkıda bulundular;

bulunmaya da devam ediyorlar.

Bu kampanyaya gelen bağışlarla

aldığımız tabletler köy okullarında

okuyan çocuklarımıza dağıtılıyor.

Tabletlere yüklenen programlar ile

çocuklar hem TEGV’in dijital

platformuna ulaşabiliyorlar hem de

MEB’in müfredatını takip

edebiliyorlar; özlem duydukları

arkadaşları, öğretmeleri ile

ekranlarda da olsa görüşebiliyorlar.

Bu kampanyamızdaki en değerli

farklılığımız ise uzaktan eğitim

konusunda becerilerini geliştirmiş

olan ve sayıları bini aşan deneyimli

gönüllülerimiz.

Bugüne kadar 4 bine yakın

çocuğumuz için bağış toplayabildik.

Van, Şanlıurfa, Mardin,

Gaziantep, Zonguldak gibi illerin

köylerinde okuyan; Giresun'da

sel, İzmir'de deprem mağduru

olan çocuklarımızı tabletleri ile

buluşturduk.

7 Vakıfların en büyük

sıkıntılarından br

sürdürüleblr kaynaklar

ayrıca sz de vakfın

kurumsallaşması adına br

tuğla daha koyablmenn

szn çn çok öneml

olduğunu belrtyorsunuz.

TEGV olarak kaynaklarınızı

sürdürüleblr hâle getrmek

ve kurumsallaşmak adına

ne gb faalyetlerde

bulunuyorsunuz?

26 yıllık bir faaliyet döneminde

edinilen deneyimlerle

TEGV; Mütevelli heyeti yapısı,

kendilerini eğitime ve çocuklara

fayda sağlamaya adamış Yönetim

Kurulu üyeleri; gerçek anlamda

katkı veren yönetim kurulu çalışma

komiteleri; Stratejik Plan, bütçe ve

raporlama kültürü; Yönetim

Kuruluna bağlı İç Denetim

Fonksiyonu; her yıl yapılan

bağımsız dış denetimi;

bağışçılarımıza olan

sorumluluğumuz gereği şeffaflık ve

hesap verebilirliğimiz;

çalışanlarımız, gönüllülerimiz ve

eğitim dostlarımızdan oluşan tüm

paydaşlarımızın katkılarıyla

kurumsallaşma yolunda önemli

aşamalar kat ettiğimizi görüyoruz.

2016’dan bu yana bağımsız bir

derecelendirme kuruluşu

tarafından yapılan denetimlerde

kurumsallaşma puanımızı istikrarlı

bir şekilde artırdığımızı görmek,

bize doğru yolda olduğumuzu

gösteriyor.

65


Yıllardır üzerinde çalışmalar

yaptığımız sürdürülebilir kaynak

projelerinin önemi, yaşadığımız bu

pandemi döneminde bir kez daha

anlaşıldı. Biz TEGV olarak

Sürdürülebilir kaynak çalışmaları

alanında çeşitli projeler üretiyor ve

faaliyete geçiriyoruz. Bazı örnekler

vermem gerekirse; koşucular,

bisikletçiler, dağcılar, golfçüler,

yüzücüler gibi sporcu grupları

hobilerini gerçekleştirirken, bunu

TEGV’le ortak bir proje

doğrultusunda kaynak geliştirme

amaçlı yapıyorlar. Evlerde ve

ofislerde kullanım dışı kalmış

elektronik atıkların toplanıp geri

dönüşüme kazandırılması ile

sağlanan gelir çocuklarımızın

eğitiminde kullanılıyor. Hayırsever

vatandaşlarımız varlıklarından uygun

gördükleri bir payı TEGV’e bırakarak

isimlerinin sonsuza dek çocukların

eğitimleri ile anılmasını tercih

edebiliyorlar. Evlenme hazırlığı

yapmakta olan veya bebek bekleyen

çiftler özel tasarımlı ürünlerimizle bu

özel dönemlerine renk katarken,

eğitime destek oluyorlar. E- ticaret

sitelerinde yer alan çanta, tişört,

takvim, ajanda gibi ürünlerimiz

önemli bir gelir kaynağımızı

oluşturuyor. Dijital ve Basılı Eğitime

Destek Sertifikalarımız, Anneler-

Babalar-Öğretmenler Günü;

Resmi/Dini Bayram Kutlamaları;

Doğum günleri gibi özel günlerde

giderek tercih edilen bir ürünümüz

olma yolunda. Kurumsal Sosyal

Sorumluluk projeleri hayata

geçirmek isteyen şirketlere özel

tasarlanmış fırsatlar sunabiliyoruz.

Bu gibi arayışları olan şirketler

eğitim programlarımızı veya Etkinlik

Noktalarımızı sahiplenebiliyor;

Tasarım-Beceri Atölyesi; bilgi

teknolojileri altyapımız gibi fiziki

ihtiyaçlarımızın sponsorluğunu

üstlenebiliyorlar.

8 Bağış yöntemlernz,

Anadolu Gönüllüsü

projenz, ürünlernz,

sanatçıların desteğyle

gerçekleşen TEGV Yardım

Konserlernz gb

brbrnden değerl sayısız

faalyet gerçekleştrerek çok

öneml br eğtm

seferberlğ yaratıyorsunuz.

Szce toplumumuzda eğtm

konusundak farkındalık ne

düzeyde ve bzler bu

farkındalığı arttırmak çn

neler yapablrz?

Pandemi döneminde bilimin,

araştırma geliştirmenin, nitelikli

eğitimin önemi çok ön plana

çıktı. Güçlü ekonomisi olan;

sanayileşmiş; eğitime

bütçelerinden büyük paylar

ayırabilen gelişmiş ülkeler

COVID 19 için umut oldular;

aşıyı üretme başarısını

gösterebildiler. Ne yazık ki

pandeminin bizim fazladan bir

çaba göstermemize gerek

kalmadan eğitime olan

farkındalığın artmasına ortam

sağladığını söylersek abartmış

olmayız! Ancak bu noktada

devletlerin önceliklerini gözden

geçirerek bütçelerinden nitelikli

eğitime daha fazla pay

ayırmaları gerektiğinin altını

çizmek isterim. Diğer yandan

sivil toplumun da bu konuda

üzerine düşen görevler var.

Dünya Bağışçılık Endeksi 2018

verilerine göre 146 ülke

sıralamasında Türkiye;

Tanımadığı bir kişiye yardım

etme sıralamasında

113. , Sivil toplum kuruluşlarına

bağış yapma sıralamasında

122. , Gönüllülük için harcanan

zaman sıralamasında 126. sırada

yer alıyor. Bu da demek oluyor

ki, hedeflediğimiz refah toplum

yaşamına ulaşmak için sadece

devletlerin yaptıkları yeterli

değil; toplumun her kesimiyle

nitelikli eğitime verdiğimiz

desteği artırmamız gerekiyor.

TOPLUMUN HER

KESİMİYLE

NİTELİKLİ

EĞİTİME VERDİĞİMİZ

DESTEĞİ

ARTIRMAMIZ

GEREKİYOR.

66


9

Seyahat ve fotoğrafçılığın

hoblernz arasında

olduğunu söylemştnz br

röportajınızda, en çok neler

fotoğraflamayı sevyorsunuz

ve seyahat ettğnz

yerlerden favornz

neresdr? Başarılı ve yoğun

geçen ş hayatınızın

yanında hoblernze vakt

ayırmanın sze verdğ keyf

ve önemn nasıl

değerlendryorsunuz?

Pandemi nedeniyle bu dönemde bu

tür hobiler ne yazık ki kesintiye

uğradı!

10

Hem sahada hem de ofste şleyen süreçlere dahl

olmuş başarılı br yönetc olarak her k alanda

edndğnz tecrübeler ışığında çıkardığınız dersler ve

yolun başında olan gençlere verebleceğnz en öneml

tavsyeler nelerdr?

Geçmişte edinilen tüm deneyimler yüz yılda bir yaşanılan bu pandemi

nedeniyle geçmişte kaldı! Bu nedenle; olağanüstü bir dönemi

yaşadığımız bu dönemde hayatın normal akışında verilebilecek

tavsiyeler artık ne yazık ki geçerli değil. İş yapış tarzımızın tümüyle

değiştiği bu yeni düzene sadece gençlerin değil, toplumun tüm

kesimlerinin hızla uyum sağlaması gerekiyor. Dijital teknolojilere

sahip veya kendilerini bu konuda geliştiren bireylerin uyumunun

daha kolay olduğunu gözlemliyoruz.

Medya ve finansal okuryazarlığına sahip; yabancı dil becerileri üst

düzeyde olan; takım çalışmasına yatkın; topluma fayda sağlamak

üzere gönüllü faaliyetlerde bulunmakta olan gençlerin mesleki

yaşamlarında hedeflediği başarılara ulaşacağını düşünüyorum.

Saha ziyaretlerimde TEGV etkinlik

noktalarımızın bulunduğu

Anadolu’nun cennet köşelerindeki

doğal güzelliklerin yanı sıra

çocuklarımızın gönüllü abi ve

ablaları ile yapmakta oldukları

etkinliklerde yüzlerindeki

mutluluğu yakalayabilmek beni çok

heyecanlandırıyor; daha çok

çalışmak için motive ediyor; enerji

katıyor. Bu günlerin artık geride

kalmasını; özlediğimiz

çocuklarımıza ve gönüllülerimize

bir an önce kavuşmamızı diliyorum.

67

67


MİGROS MARKA İLETİŞİMİ & CRM DİREKTÖRÜ

Röportaj İş Dünyası

KINA DEMİREL

2 TED Ankara Kolej’nden

mezun olduktan sonra

Leeds Ünverstes İşletme

bölümünde lsans eğtm

almışsınız. Ayrıca ş

hayatındak başarılı

serüvennz devam ederken

2013 yılında Northwestern

Ünverstes’nde ve 2017

yılında Harvard

Ünverstes’nde almış

olduğunuz eğtmler de

başarıyla tamamlamışsınız.

Yurt dışında eğtm

görmenzn ve ş hayatının

yanı sıra eğtme de her

zaman önem vermş

olmanızın sze kattıklarını

nasıl değerlendryorsunuz?

İş hayatında kendini geliştirmeyen

kişilerin uzun süreli kariyerlerinin

başarıyla devam edebileceğini

düşünmüyorum. Özellikle de

pazarlama, medya ve data işinde

dinamikler, yeni mecralar, yeni veri

kaynakları sürekli değiştiği için

bilgimizi hep güncel tutmamız

gerekiyor. Bunun için de ben

gerek yurt içinde, gerekse yurt

dışında mesleğime yönelik

eğitimleri takip ediyorum, doğru

kaynaklarla kendimi sürekli güncel

tutmaya çalışıyorum.

1 İş dünyasındak başarınızı

2002’den bu yana öneml

pozsyonlarda çnde yer

aldığınız Mgros

bünyesnde Marka İletşm

ve CRM Drektörü olarak

devam ettryorsunuz. Eğtm

ve ş serüvenlernze

değnerek karyernzde

edndğnz güçlü konuma

kendnz hazırlamak çn

neler yaptığınızdan

bahsedeblr msnz?

Üniversitede ODTÜ İşletme’yi

kazandıktan sonra annemin

görevinden dolayı İngiltere’ye

taşındık ve orada Leeds

Üniversitesi’nde okuma fırsatı

buldum. Türkiye’de kalsam

bankacı olurdum, ancak

İngiltere’de perakendeyi keşfettim.

O yıllarda özellikle perakendede ilk

sadakat programları ortaya

çıkmaya başladı. Artık içgüdüler

değil, data kullanılacaktı. Bu

benim çok ilgimi çektiği için

perakende alanında çalışmayı

hayal ettim. Çevremdekiler, bu işi

Türkiye’de yapabileceğim tek

perakendecinin Migros olduğunu

söylediler, o yüzden Migros’a iş

başvurusunda bulundum.

Hayatımda birçok kimliğe

bürünmüş olabilirim, başarılı

olmuş veya olamamış olabilirim

ama şu konuda çok iyi olduğumu

biliyorum: Ben iyi bir hayal

kurucuyum.

68

Başından beri, İngiltere’de

gördüğüm bu yeni müşteri

sadakat programlarının aynısını

Migros’ta yaratan ekiplerin içinde

çalışmayı hayal etmiştim. Bu

hayalimi aynen gerçekleştirdim.

Önce Migros’un Ar-Ge ekibinde

çalışmaya başladım. Yıllar içinde

Money sadakat programını

ekibimle yönetme şansını elde

ettim. Veriden müşteri içgörüsü

yaratmayı ilk deneyimleyen

kişilerden biri olmanın keyfi

gerçekten bambaşkaydı.

Yıllar içinde kariyerimi bu şekilde

yönlendirmeye karar verdim ve

verinin önemini vurgulayan

görevlerde yer aldım. Şu anda da

ekibimle birlikte Migros Grubu’na

ait tüm markaların kreatif, medya

ve data süreçlerini yönetiyorum.

Tüm dünyada data gelişirken, ben

de kendi kariyer gelişimimi bu

alanda yaptım.

İş hayatında benim

gözlemlediğim başarılı

kariyerlerin çoğunda, meraklı

olmak, verimli çalışmak,

network’unu geliştirmek ve

kendini zarafetle iyi ifade etmek

ortak noktaydı. Ben de kendimde

hep bu yetkinlikleri geliştirmeye

çalıştım. Ancak günün sonunda

güçlü bir kariyer ancak güçlü bir

ekiple mümkün olabilir.

İŞ HAYATINDA KENDİNİ

GELİŞTİRMEYEN KİŞİLERİN UZUN

SÜRELİ KARİYERLERİNİN BAŞARIYLA

DEVAM EDEBİLECEĞİNİ

DÜŞÜNMÜYORUM.


3 Mevcuttaki birçok rakip

firma ve her yıl artan market

zincirleri arasında Migros ön

plana çıkarak rekabet

ortamında sağlam kalmayı

ve müşterilerle iyi ilişkilerini

korumayı nasıl başarıyor?

Sektördeki en güçlü ve en

çok tercih edilen firmalardan

biri olma başarısı hangi

temellere dayanıyor?

Migros; çalışanları, paydaşları ve

müşterilerinden oluşan çok büyük

bir ekosisteme sahip. Biz sağlıklı

nesiller yetiştirmek için tüm

gücümüzle çalışan bir markayız. Bu

sorumlulukla; müşteri memnuniyeti

odaklı bakış açımızla, yenilikçi,

rekabetçi ve farklılaşan uygulamalar

hayata geçiriyoruz. Aynı zamanda bu

uygulamaları her zaman sahiplenen

ve sahada eksiksiz uygulayan bir

anlayışla çalışıyoruz. Migros’un

başarısının temel anahtarı budur.

4 Türkiye’nin en büyük

sadakat programı olan

Money Club’ı ekibinizle

birlikte yürütüyor ve

Youtube kanalınız ‘Loyalty

Talks’ ile birçok farklı kişiyle

bir araya gelerek sizler için

önem arz eden ‘sadakat’

kavramı üzerine

keyifli sohbetler

gerçekleştiriyorsunuz.

Bizlere sadakat kavramının

sektördeki öneminden ve bu

konu üzerine yürüttüğünüz

çalışmalarla ulaşmak

istediğiniz hedeflerden

bahsedebilir misiniz?

Günümüzün en önemli

kavramlarından biri müşteri sadakati.

Eskiden hem tüketicilerin

problemlerine çözüm olacak ürün

sayısı kısıtlıydı, hem de dağıtım

kanalları çok azdı.

Ancak özellikle online ve mobil

ticaretin hayata geçmesi ve

arkasından da yaşadığımız bu

pandemi tüketicilerin birçok yeni

ürünü keşfetmelerine ve de çok

rahat elde etmelerine yol açtı.

Bu noktada tüm markalar

tüketicilerinin kendilerine olan

sadakatinin ne kadar kırılgan

olduğunu da farketti. Yapılan

araştırmalar, pandemide müşterilerin

aldıkları ürünlerin %30’unun yeni

ürün olduğunu gösteriyor. Öte

yandan marka sadakatinde +5

puanlık artış, kârlılıkta %95’e kadar

artışa sebebiyet veriyor. Bu yüzden

her sektör için marka sadakati çok

önemli. Aynen kişisel ilişkilerde

olduğu gibi markalar tüketicilerini

elde tutmak için her gün ilişkilerini

sıcak tutmak amacıyla etkileşim

yaratmak zorundalar. Migros

tüketicilerinin sadakatini canlı

tutmak için 4 konuya odaklanıyor:

Onların ihtiyaçlarını çok iyi anlamak,

ihtiyaçlara yönelik akıcı deneyimi

tasarlamak, alışverişlerine özel

fırsatlar ve avantajlar sunarken

tüketicilerini hiç tahmin etmedikleri

zamanda şımartmak. Bu yolla 15

milyon aktif müşterinin yer aldığı

Money sadakat programında

etkileşimi hep canlı tutmaya

çalışıyoruz ve Migros sürekli olarak

lovemark seçiliyor.

5 Her gün dans etmeyi, kitap

okumayı ve her yıl en az 3

kez seyahat etmeyi

sevdiğinizi daha önce

belirtmişsiniz, iş hayatının

karmaşa ve stresinden

uzaklaşmak için kendinize

vakit ayırma fırsatını her

zaman bulabiliyor musunuz?

İş hayatı ve özel hayat

dengesini kurmak için nelere

dikkat ediyorsunuz?

Ben hayatımın amacını, önce kendi

potansiyelimi keşfetmek ve

çevremdeki insanların

potansiyellerini keşfetmesine

katkıda bulunmak olarak belirledim.

Bu yüzden hayatı çok dolu dolu

yaşamayı seviyorum. Yeni yerler

keşfetmek, çok okumak, sanatla

ilgilenmek ve buralardan

öğrendiklerimi aktarmak en büyük

tutkum. Öte yandan işte yaptıklarım

da benim için bir tutku. İnsanın

gerçekten büyük bir heyecanla

gittiği, yeni şeyler öğrendiği ve

fikirlerinin hayata geçirildiği bir

işinin olması gerektiğine

inanıyorum. İş sadece evinizi

geçindirmek için bir araç olarak

kalırsa o zaman hayatın çok stresli

olacağını düşünüyorum. Benim

tavsiyem, sabahları kalktığınızda

kendinizle biraz baş başa kalarak 10

dakika sakince düşünmeniz, o gün

gerçekten bitirmeniz gereken 5 işi

yazıp onlara öncelik verip mutlaka

bitirmeniz. İş saatleri arasında en az

1 saat öğle arası vermeniz, iş

saatlerinizin dışında sosyal

hayatınıza döndüğünüzde artık işi

işte bırakmanız. Bunun yanında

bedeninize ve ruhunuza mutlaka iyi

bakacak şekilde beslenmeniz,

hareket etmeniz, sevdiğiniz bir

hobinizin olması ve mutlaka

gülümsetecek insanların çevrenizde

olmasını sağlamanız. Son olarak,

şunu hiçbir zaman aklımızdan

çıkarmamız gerekiyor; kendi

hayatımız çok değerli.

69


6 İş dünyasındak başarılı

yönetc proflnzn yanı sıra

sz de breysel htyaçlarınız

dâhlnde müşter rolüne

bürünüyorsunuz ve alışverş

ortamında şlern bzlere

yansıyan ön yüzü kadar arka

yüzündek sürecn de nasıl

şledğnn blncndesnz.

Tüketm çılgınlığından uzak

durarak blnçl tüketcler

olablmemz çn bz

müşterlere ne gb

tavsyelerde bulunursunuz?

Migros, her şeyden önce sağlıklı

nesiller yetiştirmeye önem veren bir

marka. Bunun içinde kişinin yaşadığı

çevrenin de sağlıklı olması var.

Migros, müşterilerinin bedenen ve

ruhen sağlıklı olması için ve kendi

karbon ayak izini azaltmak için

sürdürebilirlik konusunda önemli

çalışmalar yapıyor. Peki, tüketiciler

bu konuda ne yapabilir?

1.Dengeli beslenmek için gerekli

olan bilgileri sağlam ve güvenilir

kaynaklardan elde edip alışveriş

listelerini bu yönde düzenleyebilirler.

(Migros App içinde yer alan sağlıklı

beslenme tablosu müşterilerimizi bu

anlamda doğru yönlendiriyor.)

2.Kendilerinin ve ailelerinin

yiyecekleri kadar ürünün alışverişini

yapmak için planlı alışveriş

yapabilirler.

3.Ürünleri alırken son kullanım

tarihlerine dikkat ederek ürünlerini

seçebilirler.

4.Yaratıcı yemek tarifleri ile evde

kalan besinleri tekrar

değerlendirebilirler. (Migros TV’de

buna yönelik birçok tariften

yararlanabilirler.)

5.Gıdaları daha iyi saklama

yöntemlerini öğrenip ürünlerin

ömürlerini uzatabilirler.

7

Günümüzde perakende

sektöründe brçok market

zncr e-tcarete yönelerek

onlne market uygulamasını

hayata geçryor. Mgros.com

üzernden hayata geçrmş

olduğunuz Sanal Market

uygulamasıyla onlne

alışverş sürec nasıl şlyor

ve müşterlerle

lşklernz bu süreçten nasıl

etklenyor? Szn e-tcaretn

gdşatı hakkındak

düşüncelernz nelerdr?

Bugün elimizdeki en kısıtlı şey

zaman. Müşterisine zamanını

verimli kullandırtan her marka,

lovemark olmayı başaracaktır.

Bu anlamda biz de Migros olarak

tüketicilerimize zaman kazandıran

uygulamalarla yıllardır online

operasyonlarımızı geliştiriyoruz.

Migros Sanal Market, 1997’de

Avrupa’nın ilk gıda e-ticaret

operasyonu olarak başlamıştı.

Bugünse Türkiye’nin en büyük

gıda e-ticaret markası olarak 81

ilde hizmet veriyor. Migros’un 67

yıllık perakende ve 20 yılı aşkın

e-ticaret tecrübesinin yanı sıra, yüz

binlerce çeşit ürünü ve taze ürün

gamındaki gücümüzü Macro

Online, Taze Direkt ve Migros

Hemen ile de arkamıza alıyoruz.

Müşterimiz için artık tam bir çoklu

kanal deneyimi sunmak üzerine

çalışıyoruz. Evinden sipariş ver

mağazadan al, işten sipariş ver

evine gelsin, ister bu 10 dakikada

gelsin isterse yarın gelsin...

Dolayısıyla sadece e-ticaret olarak

değil, çoklu kanal deneyimine

önemli yatırımlar yapan markaların

başında olarak müşterimize

sunduğumuz kişiye özel tekliflerle,

avantajlı fiyatlarla ve fark yaratan

hizmet anlayışımızla sürdürülebilir

büyümemize ve verimliliğimize

katkı sağlayacak

uygulamalar geliştirmeyi

sürdüreceğiz.

TÜRKİYE’NİN EN

BÜYÜK GIDA

E-TİCARET MARKASI

OLARAK 81 İLDE

HİZMET VERİYORUZ.

70


Röportaj Girişimcilik

YOUTHALL KURUCUSU & CEO’SU

EMRE AYKAN

Aslında girişimcilik hikâyemiz Aralık

2014’te Bilkent Üniversitesi’nde

okurken yaşadığımız bir

problemden başladı. O günlerde

ortağım Elis’in ve benim her zaman

kendi işimizi yapma isteğimiz vardı.

Her an yeni bir iş nasıl kurabiliriz

diye düşünüyorduk. Aklımızda farklı

fikirler de vardı fakat en büyük

aydınlanmayı yaşadığımız bir

problemden sonra bulduk. Aslında

girişimcilik de bir nevi kişinin kendi

hayatında yaşadığı bir problemi

keşfedip çözüme nasıl ulaşacağı ile

başlamıyor mu? Biz de tam da bu

noktada bulamadığımız stajlar,

yaptığımız başvurulara geri

dönüşlerin yapılmaması gibi

problemlerin içerisinde kendimize

daha iyi bir staj yeri bulmak için

stajim.net’i kurduk. İlk etapta

inanılmaz bir şekilde büyüyelim

herkese ulaşalım gibi bir düşünce

yoktu çünkü öncelikle kendimize

staj bulmak istiyorduk. Elis de ben

de başvuru yaptığımız tüm ilanları

bu site içerisine girmeye başladık.

Böylece bize takibi daha kolay

oluyordu. Fakat bir gün siteye

giremedik. Çünkü sitemiz yoğun

trafiği kaldıramadığı için çökmüştü.

Sunucumuzu çok kişiye erişmek

için satın almadığımızdan dolayı

böyle bir teknik aksaklık yaşadık.

1

Sz genç yaşta büyük başarılara ulaşmış br grşmc,

Youthall'un kurucusu olarak tanıyoruz. 2016 yılında Captal

Dergs tarafından da "30 yaş altı kend şn kurmuş en başarılı

grşmc” seçlmştnz. Kend şnz kurarak bu noktaya gelene

kadar yaşadıklarınızı ve başarıya ulaşmanızı sağlayan en temel

motvasyonunuzu öğreneblr myz?

Yine de bu durum bize ikinci

aydınlanmayı getirdi ve neden daha

büyük oynamıyoruz ki dedik.

Hemen daha büyük nasıl oynarız

diye araştırmaya koyulduk ve

üniversitedeki hocalarımıza sorduk,

zamanında tanıştığımız liderlere

yazdık. Onların yönlendirmelerini

dinledik ve önerilerini aldık, aslında

bilmeden mentörlük almışlık olduk.

Yatırım diye bir kavram ile tanıştık.

Bir sunum hazırladık. İş modelinin

o zamanlar ne olduğunu

bilmiyorduk. Bir arama motorunun

reklam modelini iş modeli olarak

yazdık ve bugünlerde de hâlâ

bilinen bir yatırımcıya gönderdik.

Acı bir gerçekle karşılaştık. Ne

yazık ki bu tarz bir reklam

modelinin aslında bir iş modeli

olmadığını öğrendik.

Üniversitemizin bir kulübünün

düzenlediği girişimcilik

yarışmasında 2. olduk. Bu sırada

Bilkent Cyberpark ile tanışarak

onlardan hem ofis hem de

mentörlük desteği aldık. Aslında

dönüşümümüzün başladığı en

önemli mihenk taşı burası oldu da

diyebiliriz. Sunumlarımızı birlikte

değiştirdik, düzelttik ve geliştirdik.

Bizde hâlâ Bilkent Cyberpark

ekibinin yeri ayrıdır. Akabinde

İstanbul’da bir bankanın

düzenlediği yarışmada ilk 10’a

girdik. O sıralarda yatırımcımız

olacak şirket ortağım Melek Yatırım

Ağı’nın başkanı Mehmet Buldurgan

da vardı.

Kendisi ile tanıştık, konuştuk ve

şans mı artık bilmiyorum ilk

müşterimizin satışını o gün

kendisinin yanında yapmıştık. Yine

farklı bir bankanın girişimcilik

programına dahil olduk. En

sonunda da Koç Üniversitesi

Girişimcilik Araştırma Merkezi’nin

2. dönem hızlandırma programına

dahil olduk. Tam da bu noktada ilk

yatırımımızı aldık. 1 sene

sonrasında Fransa Paris’te açılan

ve 35.000 metrekare kapalı alana

kurulan Station F’in Founder’s

Program’ına dahil olduk.

Türkiye’den seçilen 2 girişimden

biriydik. Tam da bu dönemde

ismimizi daha global bir isme

çevirme düşüncesi çıktı ve

stajim.net’i Youthall olarak

değiştirdik. Web sitesi alt yapımıza

Türkçe’nin yanı sıra İngilizce ve

Fransızca’yı da ekledik.

Ezcümle, Ankara’da olmanın

dezavantajını olabildiğince

avantajımıza çevirmeye çalıştık.

Tüm bu süreç boyunca hem

sınavlarımızdan geçmemiz, hem

derslerimizden geri kalmamamız

hem de işlerimizi büyütmemiz

gerekiyordu. Olabildiğince ve

büyük bir azimle yaptığımıza da

inanıyorum. Moral ve enerji olarak

düştüğümüz zamanlar olsa da her

zaman sabır ve özveriyle

yaptığımız girişime inanarak çok

çalıştık. İşleyen demir pas tutmaz

demişler. İnandığınız yolda hep

çok çalışmak gerekiyor.

71


2

Ünverstede blgsayar le

lgl br bölümün ardından

şletme eğtm almışsınız.

Almış olduğunuz eğtmler

karyernz ne yönde

etkled? Ünverste

eğtmnn yaptığınız şlere

olan etksn nasıl

değerlendryorsunuz?

Ben liseden bu yana her yaz çalışan

bir kişiydim. Tatil yerine çalışmayı

ve yeni bilgiler öğrenmeyi çok

severdim. Bilişim konularına ilgim

14 yaşında başladı, tabii ki yılın

2006 olduğunun da altını çizerim.

İnternet o zamanlar 4mbps hızında

ve kotalıydı. İlk yazılımımı 16

yaşında bir alışveriş sitesi kurmaya

başlayarak yaptım. Tabii bu

durumlar beni yazılıma ve

elektroniğe itti. Üniversitede en çok

yapmak istediğim şey drone ve

kamera ile görüntü izleme sistemi

kurmaktı. Ne yazık ki o dönemler

drone gibi kelimeler çok yabancı

geliyordu herkese dolayısıyla

yapamadan kaldı. Ayrıca internetin

hızla gelişmesi ve bilgiye erişimin

kolaylaşması beni farklı alanlarda

da gelişmem konusunda

düşündürdü. Bu düşünce ile o

sırada okuduğum okulu ve bölümü

bırakma kararı aldım. 2012’de

Bilkent Üniversitesi’ne geçtim.

Geçene kadarki sürede aldığım

altyapı bilgisinin yeteceğini

düşündüm ve iyi ki de

düşünmüşüm ki şu anda bir çok

kaynaktan edindiğim bilgi ve

eğitimlerle kendimi güncel tutatarak

mevcut işimizde de kullanmaya

devam edebiliyorum. Bilgisayar

mühendisliğinde edindiğim

bilgilerin üzerine ekstradan bir de

işletme eğitimimde de edindiğim

bilgiler işi büyütürken uçtan uca bir

çözüm sürecini kurgulamamda

büyük fayda sağladı.

3

Karyernz araştırdığımızda

geçmşte brçok köklü

frmada staj yaptığınızı

görüyoruz. Kurumsal hayatı

yakından gözlemleme fırsatı

bulmuşken sz bu alanın

dışına çıkarak grşmc

olmaya ve kend şnz

kurmaya ten şeyler nelerd?

Aslında sorunun içinde cevabı da

var. Kurumsal hayatı yakından

gözlemlemem beni bu alan içinde

olmamaya itti. Çünkü içimdeki

heyecanın kurumsal hayatın içinde

istediğim hızda gelişemeyeceğini

gördüm. Biz şu anda yaptığımız her

işte heyecanla ve çevik bir şekilde

yol alıyoruz.

Bazı kişiler kurumsal hayattaki

düzeni sever, ben de belirli bir

düzen ve disiplin içinde büyümüş

bir kişi olmama rağmen gerçekten

hayallerimin peşinden gitmenin

aslında girişimci olmak ile olacağını

düşündüm. İnsanların hayatında

risk alıp hedefleri ve hayalleri için

büyük hareketler yapması

gerektiğine inanıyorum. Belki çok

iyi olur yada çok kötü olur. Yine de

insanlar hayatta edindiği en iyi ders

ve tecrübleri bu şekilde öğrenir. Ben

de hayallerim ve hedeflerim için

(tabii ki en büyük destekçim hem

ortağım hem de eşim Elis ile

beraber) bu riski göz önüne aldım

ve sıfırdan başlayarak çalışmaya

başladım. Hedeflerimizin peşinden

hâlâ aynı heyecan ile koşuyoruz.

4

Youthall le staj ve ş

fırsatları aracılığıyla genç

yetenekler ş dünyasıyla br

araya getryorsunuz.

Gençlern ş veya staj

ararken karşılarına çıkan

lanlardan kendlerne uygun

olanlarla eşleşmelern nasıl

sağlıyorsunuz? Kmn neye

htyacı olduğunu sstem

otomatk olarak mı algılıyor?

Bze braz şleyşten

bahsedeblr msnz?

Bizim en öncelikli hedefimiz bir

kişinin bir işe veya staja

başvurmadan önce kendisinin o

şirket ile bağ kurabilmesini

sağlamak. Eğer şirket ile bağ

kurulamaz ve bir şekilde

çalışmaya başlanırsa belirli bir

süre sonunda ne yazık ki her iki

taraf için de istenmeyen durumlar

meydana çıkabiliyor. Youthall’daki

şirket profilleri ile bu bağı kurmayı

amaçlıyor, sonraki süreçte de tabii

başvuru aşaması geliyor. Biz hiç

kimseye direkt sen bu pozisyona

uygun değilsin başvuru

yapamazsın demiyoruz. Çünkü

bizce herkes bir yetenek. Her

gencin kendi yeteneğini

göstereceği ve bağ kurabileceği

bir şirket bulabilmesi için

çalışıyoruz. Akıllı eşleştirme

aramız var ve bu aramız İK

alanında bir nevi uzun vadeli bir

dijital dönüşüm projesi.

Sistemde adayın bıraktığı bilgiler

ve çeşitli varsayımlar üzerinden

eşleştirmeler yapıyor. Bu

varsayımlara ve şirketlerin

ihtiyacına göre sistem otomatik

eşleştirme ile şirketlerle genç

yetenekleri en doğru kriterlerle

eşleştirebiliyor.

72


5

Br frmanın Youthall’da yer

alablmes çn nasıl br

süreçten geçmes

gerekyor? Frmalar ve

gençler arasında br

etkleşm olduktan sonra, sz

de Youthall olarak bu

sürecn takpçs

oluyor musunuz?

Bir firma Youthall’da ise bize göre

yenilikçidir, ileri görüşlüdür ve

yeteneğe önem veriyordur.

Yoksa klasik ilan yayınlayan birçok

platform mevcut. Onları da

kullanabilir. Artık ilan yayınla,

başvuru al devri yavaş yavaş

kapanıyor ve bu kapanış sürecine

öncülük etmek ayrıca bize gurur

veriyor. Biz büyükten küçüğe her

işverenin insan kaynakları

pazarlamasına önem vermesi ve

insan kaynakları yapısında dijital

dönüşümden geçmesi gerektiğine

inanıyoruz. Bir şirket bu dönüşümü

yapmıyorsa, aradığı yetenekler

başka şirketleri tercih edecektir.

Biz şirketlerin işveren markasını

günümüzün genç yeteneklerine

ulaşabilmeleri için dijitale taşıyoruz.

Etkileşimlerini artırıyoruz. Tabii ki

bu etkileşimin takipçisi olsak da

şirketler ile başvuranlar arasındaki

mülakat sonrası süreçlere

neredeyse hiç dahil olmuyoruz.

Adayların mülakat sonraki

süreçlerindeki olumlu/olumsuz

bilgiyi öğrenmenin hakkı olduğunu

düşünüyoruz. İlan tamamen

kapandıktan sonra başvuru yapan

kişilere olumsuz bilgisinin de

dönüyor olmasını sağlayabilmenin

takibini sağlıyoruz. Çünkü biz de bu

süreçten geçtik ve başvuru yapan

kişileri anlayabiliyoruz.

6

Grşmclk serüvennze

Stajım.net le adım

atmışsınız. Grşmnzn

Stajm.net’ten Youthall’a

evrlmesnn sebepler

nelerdr? Bu değşmn

etklern kendnz ve

platformlar açısından nasıl

değerlendryorsunuz?

Stajim.net ismi bahsettiğim gibi

global bir şirket olmak için ne yazık

ki yeterli değildi. Global bir isim ve

tek bir marka ile her yerde olmanın

bize büyük bir avantaj

sağlayacağını düşündük.

Öngördüğümüz gibi de oldu.

İsmimizi değiştirdiğimizde

girişimimiz çok gençti ve henüz

yolun başındaydık. Vizyonumuzda

sadece staj ilanı yayınlayan bir site

olmak yoktu. Fakat ismi ilk okuyan

bizi direkt staj kavramı ile

bağdaştırıyordu. Paris’te

Station F’e gitmemiz bize

globalleşme yolunda

büyük bir cesaret verdi

ve ismimizi değiştirme

kararı aldık. Yeni isim için

3-4 ay düşündük.

Youthall ismine karar

verip, geçiş yaptıktan

sonra gelen tepkiler

oldukça destekleyici ve verimliydi.

Bu noktada çok doğru bir karar

aldığımızı düşünüyorum.

7 İşnz gereğ sayısı gderek

artmaya devam eden brçok

frma ve sektör le ş brlğ

çndesnz, bu ş brlklernn

ne kadarını kendnz breysel

olarak takp edyorsunuz?

Grşmnz büyüdükçe artan

sorumluluklarınız ve değşen

çalışma standartlarınız sz

nasıl etkled?

İşler büyüyünce tabii ki yetişememe

durumu ortaya çıkıyor. Bu noktada

sizinle aynı yolda yürümek isteyen,

heyecanınızı sizinle beraber

yaşayacak ve aynı hedefe

gideceğiniz kişileri bulmanız

gerekiyor.

73

Şanslıyım ki ilk başta Elis ile ortak

olmak işimiz için çok büyük bir artı

oldu. Kadınların iş hayatındaki

bakış açısına ve gücüne inanan

biriyim. İlk başlarda her ikimiz de

satış ve işi büyütme tarafına

odaklanmış olsak da şu an ortağım

satış alanında daha fazla çalışıyor.

Ben ağırlık olarak yazılım, finans ve

yatırımcı ilişkileri süreçlerini

yönetiyorum. Şimdilerde farklı

fonksiyonlarımızda çalışan ekip

arkadaşlarımız var, ekip olarak

sürekli birbirimizden öğreniyoruz.

Sorumluluklarımızı birbirimizle

paylaşıyoruz. Büyüyen ekibimizle

ilk günkü çalışma hevesimizi ve

azmimizi koruyarak tüm

partnerlerimiz ve kullanıcılarımız

için en iyi hizmeti vermeye

odaklanıyoruz.

Hedef belİrlemek, heyecan,

çok çalışmak, azİm, sabır.


8 Szn gb nternet üzernden

br platform kurarak hareket

etmek steyen genç

grşmclere br önernz

var mı? Bu yola çıkarken

attığınız adımlar ve aldığınız

eğtmlerden braz

bahsedeblr msnz? Genç

yetenekler bu yönde

lerlemek styorlarsa szce

neler yapmaları gerekr?

Herkesin hikâyesi farklı ve özel o

nedenle öneri için sözü çok

uzatmaya gerek yok. Bence 5 şey

çok önemli:

Hedef belirlemek, heyecan, çok

çalışmak, azim, sabır. Bunlar kişide

harmanlandıktan sonra emin olun

başarı gelecektir.

9 Br ortak le yola çıkmak,

hatta yakınınızla ş kurmak

zor oldu mu?

Avantajlarından ve

dezavantajlarından

bahsedeblr msnz?

Günümüzde nsanlar

ortaklık kurmaya çeknrken

szn bu yönde endşelernz

oldu mu?

Bir iş fikriniz varsa ve girişime

başlayacaksanız ortağınızın olması

kesinlikle çok önemli. Buna kimin

olacağına siz karar vereceksiniz

fakat tek başınıza birçok işle başa

çıkamazsanız. Benim şansım

ortağımın hem zamanında kız

arkadaşım olması hem de Elis’in şu

anda eşim olmasıdır. Çok şanslıyız

ki sürekli birbirimizi destekliyoruz.

Bence güvenebileceğiniz biriyle - bu

belki ailenizden biri olabilir, belki

çok yakın bir arkadaşınız

olabilir - ortaklık kurmaktan

çekinmemelisiniz.

Sonuçta hepimiz insanız ve bazen

düşüncelerimiz, bilgimiz ve

yetkinliklerimiz o işi tek başımıza

yapmaya yetmeyebilir, bir ortak ile

çok daha hızlı ve etkili aksiyon

alabilirsiniz. Ortaklık kurduktan

sonra uzun süreli ortaklığı devam

ettirebilmenin en önemli anahtarının

ise karşılıklı anlayışlı olmak

olduğunu düşünüyorum.

10 Youthall çn ulaşmak

stedğnz hedefler ve

gelecekte bu platformdan

yararlanacakları bekleyen

gelşmeler neler? Youthall

dışında breysel

karyernzde şmdye kadar

yaptıklarınızdan farklı

gelecek planları

kuruyor musunuz?

Gelişmeleri şimdi söylemeyeyim

çünkü iş hayatında farklı

platformların ilk biz yaptık diye çıkıp

taklit ettiğine şahit olabiliyorsunuz.

Bu durum girişimcilikte

öğrendiğimiz en büyük derslerden

biri. Gelecekte kullanıcıları gelişmiş

teknolojilerle harmanlanmış daha

global bir Youthall bekliyor desem

şimdilik yeterli olacaktır. İş

hayatının bizlere ne getireceğini

bilemiyoruz. Kaldı ki COVID-19

sürecinin de iş hayatına etkisini

kimse tahmin etmiyordu. O yüzden

bireysel kariyerim için bitirişi

meşhur John Lennon sözü ile

yapayım: “Hayat; siz planlar

yaparken başınıza gelenlerdir.”

Hayat; sİz planlar

YAparken başınıza

gelenlerdİr.

74


Yazı Tasarım / Moda

INFLUENCER

ALİ RIZA TUNÇER

Sokağın Dayanılmaz Çekİcİlİğİ:

Lüks Tasarımcılar ve Hazır Gİyİm

Markalarının İş Bİrlİklerİ Üzerİne

Modanın dahi çocuğu Karl

Lagerfeld, 2004 yılında İsveç

orijinli global hazır giyim markası

H&M ile bir kapsül koleksiyonu

hazırlayacağını açıkladığında o

gece moda dünyası büyük

kabuslarla sık sık uykusundan

uyandı. Bugüne dek burnundan

deyim yerindeyse kıl aldırmamış,

mağazalarının kapısından

girerken dahi tereddüt ettiğiniz

lüks tasarımcı markaları,

sektörün ilahı olarak kabul edilen

Chanel’in kreatif direktörü Karl

Lagerfeld’in bir açıklamasıyla

sokakla hiç olmadıkları kadar

yakınlaşmıştı… Hem de bir

gecede. Bugün Stella

McCartney’den Dior’a birçok lüks

markanın iş birliği içerisinde

bulunduğu hazır giyim markaları

ne oldu da birden değere bindi?

Instagram’ın I’sı bile ortada

yokken atılan bu adım nasıl

vizyoner bir hareketti ki

bugünlere seneler öncesinden

büyük bir öngörüde bulundu?

Ünlü moda araştırmacısı Mark

Tungate’e göre 80’ler moda için

stil bakımından her ne kadar zor

yıllar olsa da markalar için bir o

kadar kârlı yıllardı.

Global çapta artan orta sınıf

ekonomisi kendine pazarda büyük

bir tüketici hareketi olarak yer

bulunca, bugün modada

demokratikleşme olarak

bahsettiğimiz hareket de

filizlenmeye başladı. Modanın

ulaşılabilir olması ve trendlerin

toplumun her kesimi tarafından hızlı

bir şekilde adapte edilebilmesi

olarak adlandırabileceğimiz modada

demokratikleşme akımı özellikle

kitle iletişim araçlarının

yoğunlaşması ve vahşi kapitalizmin

sınırsız bir tüketim arzı yaratmasıyla

tavan yaptı. Moda markalarının lüks

zümrenin elinden yavaş yavaş

kaymasıyla başlayan bu hareket,

90’larda süper modellerin moda

ikonlarına dönüşmesi ve devamında

gerçekleşecek milenyumda ise

popstarların ilgi odağı hâline

dönüşmesiyle toplumun her kesimi

tarafından ulaşılabilir hâle geldi.

ZARA, H&M, Mango, Primark, Uniqlo

gibi hazır giyim markalarının

yüzlerce ülkede açtıkları birbirinin

aynısı döşenmiş mağazaları ve bu

mağazalar içerisinde

bulundurdukları Kanada’dan

Bangladeş’e birebir aynı ürünler,

markaların yıllık cirolarını milyar

dolarlara yükseltti.

Bu markaların en önemli özelliği

ise Alexander McQueen’den Marc

Jacobs’a kadar birçok lüks

segment tasarımcının moda

haftalarında podyuma çıkardıkları

tasarımlarını neredeyse 24 saatte

birebir kopyalayıp üretebilmeleri,

üstüne üstlük çok kısa bir sürede

de tüm mağazalarında askılara

asıyor oluşuydu. Bu sayede hazır

giyim markaları deyim yerindeyse

voleyi vurdu ve bu markalara hazır

giyim markalarından ziyade fast

fashion yani hızlı moda markaları

ismi verilmesine neden oldu.

75


19. yüzyılın sonunda Paris’te

doğan Charles Frederick Worth

markası veya daha bilinir ismiyle

Worth, dünyanın ilk lüks moda

markası olarak kabul edilirken

20. yüzyılda ciddi bir sükse

yaratmayı başaran Coco Chanel,

Christian Dior, Guccio Gucci gibi

tasarımcılar haute-couture olarak

nitelendirilen modaevleriyle

isimlerini sosyeteye tanıtmayı

başarmıştı. Dünyanın birçok

ülkesinden sırf bu tasarımcılara

kıyafet diktirmek için gelen

müşteriler Paris ve Milano’ya

akın ediyordu. Talebi karşılamak

için dünyanın farklı yerlerinde de

mağazalar açmaya başlayan

tasarımcılar, hayata gözlerini

yumduklarında arkalarında milyar

dolarlık marka değerleriyle birer

modaevi değil birer imparatorluk

bırakmıştı. 2020’de hala 47,2

milyar dolarlık değeriyle

dünyanın en güçlü moda markası

olarak kabul edilen Louis Vuitton

gibi isimler ise yarattıkları bu

harikalar dünyasının kapılarını

sadece gelir düzeyi yüksek

müşterilere açıyordu. 80’lerde

başlayan modada

demokratikleşme hareketi lüks

markaların da kendi içerisinde

yarattıkları oligarşiye ufak bir

darbe indirmeye niyetliydi.

Kendilerini ‘Alternatif ve

ulaşılabilir lüks’ olarak

tanımlayan Kenzo Takada,

Franco Moschino ve Vivienne

Westwood gibi tasarımcılar ise

alışılmışın dışında tarzlarıyla

haute-couture’e farklı bir soluk

getirmeye niyetliydi. Bugün

sadece ve sadece Paris’te

bulunan Chambre Syndicale de la

Couture tarafından uygun

bulunan markalar kendilerine

haute-couture diyebilir ve geri

kalan hiçbir modaevi bu unvanı

izinsiz kullanamaz.

2000’lerin başlarında Vogue,

Allure, i-D gibi moda dergilerinin

kapaklarını süsleyen şarkıcı,

oyuncu ve süper modellerin

üstlerinde Michael Kors, Donna

Karan, Hugo Boss gibi ulaşılabilir

moda markalarının kıyafetleri sık

sık yer alırken, premium lüks

olarak nitelendirilen Fendi, Gucci

ve Armani gibi markalar ise yavaş

yavaş demode olarak

adlandırılmaya başlamıştı.

Sokağın ritmini istedikleri gibi

yakalayamayan bu markalar, aynı

zamanda 2000’ler sonrası

büyüyen genç tüketici kitlesini de

tam olarak yakalayamadıklarının

farkındaydı. Kate Moss’un kapak

kızı olarak yer aldığı Mayıs 2000

tarihli British Vogue’da yer alan

editöryal çekimde Karl

Lagerfeld’in dahiyane fikriyle

kullanılan H&M bir tişört üzerine

giydirilmiş klasik Chanel tüvit

ceket her şeyi değiştiren adım

oldu. Bu iki büyük ismin kısa bir

süre içerisinde buluşup

yaratacakları ve sektördeki

neredeyse tüm markalar

tarafından sürdürülmeye devam

edilecek iş birliği geleneği

kendini sokak modası dünyasına

tanıttı ve lüks markaları

sosyetenin şımarık çocuklarının

elinden kısa bir süreliğine ödünç

alarak sokağın yeni moda

belirleyicilerine yani orta sınıfın

çocuklarına teslim etti.

Karl Lagerfeld tam da bu noktada

pazarın açığını doğru bir şekilde

yakalamış ve modada o güne dek

atılmamış bir markalaşma adımı

atmıştı. Arzu nesnesi hâline gelmiş

lüks markalar, herkesin rahatlıkla

ulaşabileceği hazır giyim

markalarıyla buluşacaktı ve günün

sonunda herkes kârlı çıkacaktı.

Nitekim de öyle oldu.

76


2004’te satışa sunulan moda

dünyasının ilk segmentler arası iş

birliği büyük bir kârla sonuçlandı.

Sosyal medyanın varlığından bile söz

edemeyeceğimiz o günlerde bu

koleksiyon büyük bir yankı uyandırdı

ve birkaç saat içerisinde moda

severler mağazaları çoktan

yağmalamıştı bile. Aynı gece sınırlı

sayıda üretilmiş koleksiyon ürünleri

fahiş fiyatlarla eBay gibi sitelerde

karaborsaya düşmüştü. Hazır giyim

markaları ilk kez prestijlerini bu denli

yükseltecek bir hamle yakalamışken,

lüks markalar ise kendilerine yeni nesil

tüketicinin kalbinde ve ufak da olsa

gardıroplarında yer bulmuştu. Bugün

kendine standart bir H&M tişörtünün

çok daha üstünde fiyata alıcı bulabilen

H&MxBalmain bir tişört, katkısız bir

Balmain tişört kadar büyük bir arzu

nesnesi hâline geldi. Özellikle

unutulmaya yüz tutan, demode olarak

nitelendirilen birçok lüks marka için

ciddi bir fırsat kapısı yaratan bu iş

birliği trendi hem marka imajı hem de

tüketici algısı açısından büyük bir

önem taşıyor.

Moda dünyası 2004’ten bu yana

H&MxMoschino,

AdidasxStellaMcCartney, NikexDior,

SupremexLouisVuitton gibi birçok iş

birliğine tanık oldu, tanık olmaya da

devam edecek.

Dünya gözünü Instagram’a, markalar

da Instagram’da kendi pazarlarını

yaratan çoğunluğu orta sınıf

ailelerden gelen modanın yeni trend

belirleyicisi influencerlara

çevirmişken arkasına sokağın

dayanılmaz cazibesini ve bu

cazibenin desteğini almayan

markaların ayakta kalması pek de

mümkün görünmüyor.

İkinci el giyim pazarının da gerçek bir

fenomen hâline dönüşmesiyle tüm

gardlarını yıkmak zorunda kalan lüks

moda markaları, günün sonunda

kendini sokak modasının güçlü

kollarına atarak kendilerine güvenli bir

alan yaratıyor.

77

1 THOT


FORDHAM ÜNİVERSİTESİ PAZARLAMA PROFESÖRÜ &

DEKAN YARDIMCISI

LERZAN AKSOY

Röportaj Eğitim / Psikoloji

1

Sz Pazarlama alanında

uluslararası tbara sahp

başarılı br akademsyen

olarak tanıyoruz. New

York’tak Fordham

Ünverstes bünyesndek

Gabell School of Busness’ta

verdğnz derslern yanı sıra

dekan yardımcısı olarak görev

yapıyorsunuz. Bzlere

Pazarlama alanında yeternce

etkn olablmek çn öncelkle

hâkm olunması gereken

konulardan ve bu alanda

araştırma yaparken nce

eleyp sık dokuduğunuz

noktalardan

bahsedeblr msnz?

Pazarlama alanında yeterince etkin

olabilmek için hâkim olunması

gereken konuları öğrencinin ve

eğitimcinin perspektifinden

düşündüm. Öğrencilerim benimle

dersteyken hep dikkat edilmesi

gereken noktaları düşündüğümde;

“İşe alanlar ve şirketler yeni mezun

öğrencilerde ne arıyor?” soruları

geliyor aklıma. Yeni neslin işi daha

zor çünkü on sene evveline göre her

şey artık o kadar hızlı değişiyor ki

adapte olmak çok daha zor. O

yüzden bence en önemli yetkinlik

öğrenmeyi öğrenmek. Bence

pazarlama alanı ve diğer alanlardaki

yeni mezunlarımız için en önemlisi

sürekli öğrenmek dediğimiz; sürekli

insanın kendini eğitmesi, sürekli

yenilikleri takip etmesi ve trendleri

takip etmesidir.

2

Bunun dışında daha spesifik

noktalara bakmak gerekirse

benim hep dediğim ve

şirketlerden duyduğum yeni

mezunlarda iki farklı yetkinlik

arıyorlar; bir tanesi analitik

yetkinlik, veriyi ve verileri

toplama, verileri analiz etme ve

veri analizi sonuçlarının çıktıları

ve sonuçlarını stratejiye çevirme.

Bu yetkinliklerden ikincisi biraz

daha bu sosyal beceriler

dediğimiz; hikâye anlatımı, dış

ses, işte bu bahsettiğimiz data

analizinin sonucunda çıkan

hikâyeyi nasıl anlatıyorsunuz, bu

sonucun anlamı nedir ve

stratejiye ve aksiyona nasıl

çevrilebilir ile ilgilidir.

Sosyal beceriler dediğimiz insan

ilişkileri, diplomasi, güven

kazanma gerektiriyor. Sonuç

olarak işverenlerin aradıkları

burada değindiğimiz teknik

beceriler ve sosyal beceriler

olarak ikiye ayrılıyor.

Tüketclern şrket veya

markalara olan

sadakatlernn nedenler ve bu

sadakat duygusunu etkleyen

faktörler nelerdr? Etkl br

marka yönetmnde müşter

memnunyetn her zaman

yüksek tutmak çn neler

analz edlmel ve hang

konularda harekete

geçlmeldr?

Tüketicinin şirkete ve markaya

duyduğu güven, bence sadakati

etkileyen en önemli faktör. Bu

güvenin temeli farklı şeylere

dayanabilir.

78


Ama özellikle, şirket doğruyu

söylüyor mu ve vadettiği değeri

size bir şekilde aktarabiliyor mu

markada? Bu durum sadakati

temelden etkiliyor. Müşteri

memnuniyeti ile sadakat arasındaki

ilişki ise biraz karmaşık, hatta ben

bu konuda makaleler ve kitap

yazdım. Bir şirket için müşteri

memnuniyetini yüksek tutmak tabii

ki çok önemli ama biraz dikkatli

olmak lazım çünkü sırf müşteri

memnuniyetini yüksek tutmamız

gerekiyor diye maliyeti

atlamamalıyız. Ve şirket için olan

maliyete baktığımızda bazen

memnuniyeti çok yüksek tutmak

için çok fazla bütçe ayırabiliyor

şirketler. Bunun geri dönüşü de

çoğu zaman şirketlerin istedikleri

gibi olmuyor. Çünkü müşteri

memnuniyetine baktığımızda

özellikle yönetiminde dikkat

edilmesi gereken sırf müşteri

memnuniyeti değil; müşteri

kârlılığı. Mesela müşterinin hayat

boyu değeri önemli bir metrik bu

kârlılığı ölçmek için. Ama birçok

şirket müşteri hayat boyu değeri

yerine daha çok müşteri cirosuna

bakıyor yani gelire bakıyor.

Müşteriler şirkete ne kadar gelir

getiriyor noktasına bakıyorlar ama

maliyetleri göz önünde

bulundurmuyorlar. Benim yaptığım

şirketlerle olan çalışmalarımda hep

gördüğüm en büyük ciro getiren

müşteriler genelde 2’ye ayrılıyor.

Bir grup hakikaten çok daha kârlı

olan müşteriler. Yani şirkete kâr

getiren müşteriler. Ama 2. grup da

şirkete para kaybettiren grup. Bu

aslında gelir faktörünü

düşündüğümüzde tersine giden bir

konsept ama çok da gördüğümüz

bir durum. Eğer analizi bu seviyede

ve kârlılık seviyesinde

yapmazsanız bazen yanlış

kararlara yol açabiliyor. Bu yüzden

de müşteri kârlılığına bakmak

lazım.

3

Bu bahsettiğim kârlılığı negatif,

cirosu yüksek olduğu hâlde

kârlılığı düşük olan müşteri grubu

genelde hizmet vermesi maliyetli

olan grup. Ya da "Ben sizin sadık

müşterinizim, sizden çok alışveriş

yapıyorum." diyen ve marjları

düşürmeye çalışan grup. Şirket

bunun farkında olmadan müşteri

memnuniyetini yükseltmek için

müşterilere çok daha fazla yatırım

yapabiliyor. Bu sebeple de

farkında olmadan para kaybetmiş

oluyor. Tam da bu sebepten dolayı

şirketler yapılan yatırımlarda

kârlılığa dikkat ederek şirkete

zarar vermeyecek oranda

memnuniyet faktörünü yüksek

tutmak için çaba göstermeliler.

Özellikle bunu söylemek ve

vurgulamak isterim.

Pandem dönemnde brçok

alanda görülen değşklkler

pazarlama alanını ve bu

alandak stratejler nasıl

etkled? Tüketclern algı ve

beklentlernde yaşanan

değşmler karşısında szce

markaların başarılı ve

başarısız reaksyonları neler

oldu?

Genel olarak pazarlama

stratejilerinde müşteriler tarafında

dört ana konuda değişim

olduğunu görüyoruz pandemi

sürecinde.

4

Bu alanda dört güvenlik grubuna

şirketlerin önem vermesi

gerekiyor ve verilmeye başlandı.

Bunlardan birincisi fiziksel

güvenlik, tahmin edebildiğiniz gibi

pandemi sürecinde güvenlik,

sağlıklı ve güvende kalmak

üzerine. İkincisi duygusal

güvenlik, bu da tabii ki pandemi

sürecinin insanlar üzerinde çok

negatif etkileri olmasıyla ilgili.

Üçüncüsü finansal güvenlik,

pandemi sürecinde yine

müşteriler yönünde finansal

güvenlik çok sarsıldı. Dördüncüsü

ise bilgi güvenliği, şirketler

tarafından verilen bilginin

güvenliği ve doğruluğu

sorgulandı çünkü çok fazla yanlış

bilgi var pandemi hakkında. Bu

konuda bahsettiğimiz dört

güvenlik alanının ön plana

çıkarılması gerekiyor ve

şirketlerin bunu müşteriler

açısından anlaması gerekiyor.

Pandemi sürecinde iki tür değişim

oldu. İlk olarak bazı şirketler kendi

servis ve hizmet modellerinde

ufak adaptasyonlar yaptılar. İkinci

olarak da tamamen iş

modellerinde değişime gidildi.

Tüketm çılgınlığının gderek

arttığı günümüzde blnçl

tüketcler nasıl hareket

etmeldr? Pazarlama

konusuna müşter

perspektfnden yaklaşırsak

blnçl br tüketc olarak

hareket edeblmek çn htyaç

duyulan ürün ve hzmetler

ncelerken markaların

pazarlama stratejlernde

neler gözlemlememz tavsye

edersnz?

Bilinçli tüketici şirketi çok iyi

anlayan ve şirketin değerlerini iyi

anlayan bir tüketicidir.

79


5

Günümüzde bunu söylemek biraz

lüks çünkü birçoğumuz bir bütçe

üzerinde kararlarımızı veriyoruz

ve fiyat tabii ki bizim için çok

önemli ama bunun yanı sıra

rekabet olduğu sürece bazı

şirketler kendi şirket değerlerini

çok daha ön plana çıkarmaya

başladılar ve özellikle pandemi

sürecinde bu daha çok ön plana

çıkmaya başladı. Ben de bu aralar

sürdürülebilirlik ve şirketlerin

sürdürülebilirliğe önem vermeleri

konuları üzerine merakla

çalışıyorum. Bence zaten eğilim

oraya gidiyordu ama bu durum

pandemi süreciyle birlikte çok

daha hızlandı. Özellikle 3 tane

sürdürülebilirlik metrikleri olan

ESG (Environmental Social

Governance) şimdi çok daha fazla

ön plana çıkmaya başladı.

Şirketler bu tarz sürdürülebilirlik

metriklerini artık kendi senelik

raporlarıyla beraber kamuya

duyurmaya başladılar ve bu

konuda hem tedarik zinciri hem

de doğa ve iklime daha çok önem

vermeye başladılar. Bence bu

trend devam edecek. Bundan

dolayı bilinçli tüketici bunu çok iyi

anlayan, takip eden ve kendi

değerlerini şirkette arayan

tüketicidir.

Bzlere Loyalty Myths, Why

Loyalty Matters ve The Wallet

Allocaton ktaplarınızda

okuyuculara neler

kazandırmak stedğnzden

bahsedeblr msnz? Szn

çn ktap yazmaya başlarken

konuya karar verme ve bu

konuda başkalarının yolunu

aydınlatma sürec nasıl

şlyor?

Kitap konularındaki sürecimiz çok

enteresan oldu, biz sürecimize

Loyalty Myths ile başladık. Loyalty

Myths kitabına davetli yazar olarak

başladığımda ben o zaman Koç

Üniversitesi’ndeydim. Bu süreç

aslında şirketlerle çalışırken başladı.

Benim yaptığım bir çalışmada

şirketlerin %70-80 oranında

müşteri memnuniyet takip sistemi

olduğunu gözlemledim. Bazıları

ayda bir, bazıları altı ayda bir,

bazıları senede bir kez bunu

ölçüyor. Bunu çok daha

kolaylaştıran yeni teknolojiler var.

Örneğin EFM (Enterprise

Feedback Management Systems)

Medallia ve Qualtrics gibi şirketler

artık mobil uygulamalardan

müşterilerin ne kadar memnun

olduklarını birkaç soruyla satın

alınan yerde çok hızlı bir şekilde

ölçebiliyorlar. Bu da gerçek

zamanlı bütün şirket içindeki

karar vericilere dağıtılıyor. Hatta

mağaza bazında bir problem

var mı yok mu diye ölçebiliyorlar

ve görebiliyorlar. Bu sistemler

sayesinde hemen müdahale

edilebiliyor fakat benim bu

konulara ilk ilgi duymamın sebebi

şirketlerin müşteri memnuniyetine

yaptıkları bu yatırımların geri

dönüşlerinin istedikleri gibi

olmamasıydı. Çalıştığım bütün

şirketlerde aynı şeyi duydum.

Bunun sonucunda biraz niye

böyle geri dönüşler oluyor, bu

kadar yatırım yapmalarına rağmen

neden istedikleri şekilde olmuyor

konusu üzerine araştırmalarımız

başladı. Loyalty Myths de bu

yolculukta bizim ilk yazdığımız

kitaptı. Loyalty Myths’in temel

amacı sadakat üzerinde bildiğimiz

doğruların gerçek olup

olmadığıydı. Elli söylence ele

aldık ve neden doğru olmadığına

baktık. Pazarlama üzerine çalışan

yöneticileri sorgulamaya iten bir

kitaptı. Onun üzerine tabii ki biraz

daha pazarlamadan genişlemek

istedik alan olarak ve Why Loyalty

Matters da onun üzerine bir kitap

olarak ortaya çıktı. Neden sadakat

bizim için önemli? Çünkü sadakat

kavramı sadece müşteriler için

önemli değil.

80


Çalışan sadakati neden önemli?

Bizim etrafımızdaki insanlara

duyduğumuz sadakat neden

önemli? Bunları da ele aldık çünkü

bizim inancımız hayatta yaptığımız

her şeyin insanların yardımıyla

oluyor olması. Biz başarılı

oluyorsak tek başımıza başarılı

olmuyoruz ya da mutlu oluyorsak

tek başımıza mutlu olmuyoruz.

Sürekli başka insanlarla onların

desteği ve yardımıyla birlikte

bunları yaşıyoruz. Bu kitap da onun

üzerineydi. The Wallet Allocation

Rule kitabımızda da sadece

pazarlama yöneticilerine neyi yanlış

yaptıklarını söylemek yeterli değil,

doğru yolu da göstermek gerekiyor

dedik. Cüzdan kuralını keşfettik. Bu

önce Harvard Business Review’de

çıktı. Temel fikir de şu: ‘Eğer

büyümeyi ve cüzdan payını

arttırmak istiyorsanız yapmanız

gereken şey nedir?’ Temel olarak iki

yolu var; birincisi müşterilerin

kullandıkları yani sizin üzerinde

çalıştığınız kategoride marka

sayısını azaltmak. Çünkü hepimiz

bir kategoriyi ele alırsak birçok

marka kullanabiliyoruz. Bazı

kategorilerde tek marka

kullanıyoruz ama genelde birçok

kategoride farklı markalar

kullanabiliyoruz.

kategorilerde tek marka

kullanıyoruz ama genelde birçok

kategoride farklı markalar

kullanabiliyoruz. Büyümenin birinci

yolu o kategoride kullandığımız

marka sayısını ve harcadığımız para

miktarını azaltmak. İkincisi de

müşterilerin ve tüketicilerin

aklındaki göreceli algı ve

sıralamadaki yerinizi arttırmaktır.

Müşteri memnuniyetine

baktığımızda bu konu ile ilgili

detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz

HBR makalesine göz atabilirsiniz.

Orada çok kolay bir örnek anlatıyor;

iki tane müşteri var, biri X diğeri Y.

Birinci müşteri iki banka ile iş

yapıyor.

İkinci müşteri de yine iki bankayla

iş yapıyor. Bu iki kişinin bir

bankaya 1 ile 10 arasında puan

verdiğini düşünelim. X, ilk bankaya

10, diğer bankaya 7 veriyor. Y ise

yine bir tanesine 10 veriyor diğerine

ise 9 veriyor. Şimdi göreceli olarak

baktığımızda 10 tabii ki çok iyi bir

not ama eğer ikisine göreceli olarak

bakarsak bir marka diğerinden daha

iyi. X için 7 alan marka ikinci

sıradadır fakat 9 alan marka da yine

ikinci sırada.

Yani 7 ile 9 olarak görmezsek

göreceli olarak hangi markanın

daha iyi olduğunu anlayamıyoruz. O

yüzden diyoruz ki sırf kendi

markamızın müşteri değerlerine ve

skorlarına bakmamız yeterli değil,

buna göreceli olarak o kategoride

harcanan paranın ve kullanılan

diğer rakiplerin çerçevesine de

bakmamız gerekiyor. Aslında çok

basit bir kural ama maalesef

müşteri memnuniyeti yönetim

sistemleri ve ölçme sistemleri bu

şekilde değil. Herkes kendi

markasının memnuniyetini ölçüyor.

O kategorilerde başka rakiplerin

müşterilerinin memnuniyeti nedir?

Bunu hiç ölçmüyoruz, aslında bu

çok basit bir kural ama etkisi çok

fazla. Gördüğümüz müşterinin

cüzdan payıyla olan korelasyonuna

eğer bu şekilde bakarsak probleme

0.9 değerindedir.

Bİlİnçlİ tüketİcİ

şİrketİ çok İyİ

anlayan vE

şİrketİn değerlerİnİ

İyİ anlayan bİr

tüketİcİdİr.

81


Biliyoruz ki 1.0 yüksek bir

korelasyon. Müşteri

memnuniyetinin korelasyonu ise

çok daha düşük 0.2-0.3

dolaylarında seyrediyor. O

yüzden dünyayı bu daha

göreceli bir şekilde bakarsak ve

metrikleri o şekilde düzenlersek

çok daha göreceli bir şekilde

büyümeyi sağlıklı ve başarılı bir

şekilde sağlayabiliriz.

Wallet Allocation Rule’da bizim

çıkış noktamız; NPS (Net

Promoter Score) diye bir skordu.

Ama ona geçmeden önce,

pazarlama müdürleri için

metrikler bence çok önemli.

Pazarlama uzun zamandan beri

hep eleştiri altında. İşte

"Yaptığınız pazarlama

yatırımlarının geri dönüşü

nedir?" sorularına karşı hesap

verebilirlik dediğimiz konsept

çok önemli pazarlama için. Bu

yüzden her şirketin bir kontrol

paneli hazırlaması gerekiyor. Bu

KPI (Key Performance

Indicators) üzerine olan hem

böyle daha genel şirket bazında

metrikler hem de marka bazında

olan metrikleri performansımız

nasıl gidiyor diye görmemiz için

çok istikrarlı bir şekilde zaman

içinde ölçmemiz gerekiyor. Bu

tarz bir kontrol paneli çok

önemli. Bu çerçevede bu

metrikleri de inceledik.

Büyük iletişim danışmanlık

şirketlerinden bir tanesi olan

Bain&Company’nin sadakat

biriminin başındaki kişi olan

Fred Reichheld’in öne sürdüğü

bir metrik Net Promoter Score

ve biz Wallet Allocation Rule’u

bu metriği eleştirerek ortaya

çıkardık. Wall Street “Journal

Net Promoter Score hakikaten

etkili mi?” diyerek bunu ele

aldı çünkü Bain&Company hep

büyümek için Net Promoter

Score tek ve en iyi

metriktir diyordu.

Fred Reichheld bunu

bizim Wallet

Allocation Rule’u

yazmadan önceki

makalelerimizde

söylüyordu.

Bulgularımız ise tek

metrikin yeterli

olmadığını

gösteriyordu.

Zaten ondan sonra bu Wallet

Allocation Rule’u ortaya

çıkardık ve bu şekilde

pazarlama müdürlerine, doğru

yol nedir konusunda bir yol

göstermiş olduk.

Wallet Allocation Rule, değişik

şirketler tarafından

kullanılmaya başlandı ve

şirketler bu duruma adapte

oldular. Bu konu pazarlama

üzerine pazarlama müdürlerinin

aklına yatan ve işe yarayan bir

yöntem. İşe yarıyor ki çok fazla

kullanmaya başladılar.

Kitap ve makale yazmaya

başlarken konuya karar verme

sürecinde pazarlama alanındaki

yöneticilerin gerçekten

uğraştığı bir sorun olup

olmaması benim için kriter

olmuştur. Pazarlama müdürleri

için faydalı olup olmayacağı

konusunu her zaman

düşünürüm. Genellikle soruları

ve sorunları şirketteki

çalışanlardan alarak

çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

her şİrketİn

bİr kontrol panelİ hazırlaması

gerekİyor.

82


Röportaj İş Dünyası

BENEFIT COSMETICS TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ

RANA KARAMERCAN

2

Beneft çn güzellk sektöründe

dünyanın en ddalı, en göze çarpan

markalarından br dyeblrz. Markanız

güçlü PR çalışmalarıyla kadınlara,

albenye sahp ürünler ve etkleyc

ambalajları le tamamen renkl ve ışıltılı

br dünya sunuyor. Beneft ales olarak

bu majı nasıl oluşturdunuz? Özellkle

son yıllarda güzellk sektöründe çığır

açılan br dönemn çersndeyken

yernz asla kaybetmeden günümüz

rekabet ortamıyla nasıl

başa çıkıyorsunuz?

2009 senesinde Benefit’i Türkiye’de ilk lanse

ettiğimiz dönemde müşteriler geleneksel kozmetik

markaları dışında markalara yönelmekte oldukça

çekimser davranıyorlardı. Günümüzde olduğu gibi

makyaj artistleri tarafından kurulmuş yeni

jenerasyon markalar, Benefit’i de içine

katabileceğimiz Indie markalar, özellikle Gen Z’ye

hitap eden çevreye duyarlı sürdürebilir markalar vs.

gibi alternatifler piyasada yoktu. Benefit’i bilen belki

bir avuç müşteri ile yola çıktık. Ancak sizlerin de

sorunuzda tasvir etmiş olduğunuz şekilde

markamızın renkli ve sıra dışı imajı, eşsiz ve cesur

DNA’sı, bireysellik ve özgürlük üzerine yoğunlaşan

mottoları ile ayrım gözetmeyen ve herkesi

kucaklayan yaklaşımı sayesinde kısa zamanda her

kuşaktan, renkten, dilden ve cinsiyetten tüketiciye

ulaşabildik. Öte yandan tabii ki doğru ortaklar ile

(Sephora Kozmetik) yapılan iş birliğimiz de bizleri

en üstlere taşımakta büyük rol aldı. Son olarak

marka olarak her zaman doğru zamanda doğru

mecralara yatırım yapmayı hedefledik. Influencer

marketing’e girmiş ilk markalardan biri olduğumuzu

söyleyebilirim. Sosyal medya kullanımında da gayet

istikrarlı kararlar aldık ve almaya devam ediyoruz.

Günün şartlarına ve ihtiyaçlarına hızlı ve verimli

şekilde cevap verebilmiş olmak Benefit’i sanıyorum

ki parmakla gösterilen bir marka hâline getirmeye

çok yardımcı oldu.

1

Sz dünyaca ünlü kozmetk markalarından br olan

Beneft’n Ülke Müdürü olarak tanıyoruz, bu konuma

gelene kadar ş hayatında geçrdğnz süreçten ve

edndğnz tecrübelerden bahsedeblr msnz? Br

kadın olarak sektörde sağlam br yer ednrken

lhamınızı ve gücünüzü nereden aldınız?

2009 Ekim’den bu yana Benefit

Cosmetics Türkiye’de Ülke

Müdürü görevindeyim. Benefit

öncesi öncelikle Unitim daha

sonra ise Demsa çatısı altında

yer almış olan Harvey Nichols

kozmetik departmanında

tecrübelerim olmuştu. Kozmetik

Satın Alma Asistanı olarak

başladığım görevin takibinde

sırasıyla Kozmetik Satın Alma

Uzmanı ve ardından Kozmetik

Satın Alma Yöneticisi olarak

yükselme fırsatı edindim.

Title’dan da anlaşıldığı şekilde

buradaki temel görevim Harvey

Nichols ve Brandroom

Mağazaları için gerek yurt içi

distribütörleri

gerek ise yurt

dışı tedarikçileri

ile irtibat hâlinde

olarak marka

portföyü

geliştirme ve

kategori takibi yapmak

üzerineydi. 2005 öncesine

gittiğimizde ise henüz

öğrencilik yapıyor olduğumu

söyleyebiliriz.

Ancak üniversite yazları

boyunca yine moda

perakendeciliği üzerine

Beymen, Nike vb. firmalarda

stajyerlik görevlerinde de

bulunmuştum.

Sektörde ilham aldığım kişiler

arasında tabii ki artık tek bir

organizma hâline geldiğimiz

tüm merkez ekip arkadaşlarım

bulunuyor. Benim için ilham

almak epeyce kolay. Omuz

omuza iş yaptığım

arkadaşlarıma bakmak yeterli

oluyor... İşimizin beni en

heyecanlandıran noktası gerek

müşterilerimiz gerekse iş

arkadaşlarım ile kurulan sıcak

bağlar. Perakendeciliğin bir

çalışan için en motive edici

unsurlarından biri kesinlikle

son derece sosyal bir çalışma

ortamına sahip olması...

83


3

Markanızla “Bz kahkahanın

en y kozmetk ürünü

olduğuna nanıyoruz. Bz

kendmz sadece makyaj

markası olarak değl,

kendn y hssetmen çn

katkıda bulunan br marka

olarak görüyoruz.” dyerek

kadınlara ve kız çocuklarına

destek olan yardım

kuruluşlarıyla ş brlkler

kurdunuz. Bzlerle bu söz

doğrultusunda farkındalık

yaratan ş brlklernz ve

lerleyen süreçtek marka

hedeflernz

paylaşablr msnz?

Benefit’in mottosu ‘Güzel bir

Gülüş en iyi Makyajdır.’ Marka

çalışanları olarak temel

görevlerimiz dokunduğumuz her

müşteriye kendini iyi

hissettirmek, yüzlerine gülücük

kondurmak ve samimi bağlantılar

kurmak etrafında seyrediyor.

2016 senesinden bu yana

Türkiye’de ‘Cesur Olan Güzeldir’

adlı sosyal sorumluluk projemizi

sürdürüyoruz. Her sene Mayıs

ayında (2021’de Ağustos ayında

gerçekleşecek üzere) Kaş

Şekillendirme servislerinden elde

ettiğimiz gelirin %100’ünü AÇEV

yani Anne ve Çocuk Eğitim

Vakfı’na bağışlıyoruz. AÇEV’in

değerli projelerinden biri olan

‘Hayat Dolu Buluşmalar’ adlı

organizasyonu finanse ederek

erken yaşta genellikle evlilik

nedeni ile büyük şehirlere göç

etmiş ancak şehir içinde sosyal

bir hayat sürme fırsatı edinmemiş

annelere yaşadıkları şehri tanıma

ve kültürel faaliyetlerde bulunma

fırsatı sunuyoruz. Bu bizim tüm

ekibimiz için son derece heyecan

verici bir proje. İşimizi yaparken

aynı zamanda dezavantajlı kadın

ve çocuklara yardım eli

uzatabiliyor olmak, hem de hiçbir

kâr amacı gütmeden, harika bir

duygu.

4

Cesur Olan Güzeldir projemize

tüm hızıyla devam ediyor

olacağız... Sadece mağazaya

giren kadınlara değil,

mağazamıza girme fırsatı

bulamayan kadınların hayatına

da pozitif katkıda bulunmak

bizim için gurur kaynağı.

Beneft dennce akla lk

gelen şey kaşlar oluyor ve

’Dünyanın br numaralı kaş

markası’ olarak

adlandırılırken brçok

yerde Kaş Bar’lar le

hzmet veryorsunuz.

Beneft’te kaşların bu

kadar öne çıkmasının

hkâyes nedr? Özellkle

bu alanda terch edlr

olmayı nasıl

değerlendryorsunuz?

Benefit Cosmetics’de aslında

1976’daki kuruluş senesinden

beri butiklerinde ve 2000 senesi

itibari ile yaygınlaşmaya

başlayan Kaş Bar’larda yaklaşık

40 seneye yakın zamandır kaş

şekillendirme servisleri

verilmekteydi. Tabii ki Sephora

vb. güçlü perakendeciler ile

yapılan iş birliklerinde diğer

markalardan farklılaşmak,

müşterilerimize her 2 haftada bir

geri dönecekleri kaliteli

servisler sunmak, kaş servisleri

esnasında kurulan samimi

bağlar vb. olumlu sonuçlar

doğmuş oldu. Kaş Bar’larımızda

müşterilerimizin kendileri için

en ideal kaş şekline sahip

olmaları amacı ile servis

veriyoruz.

Bu konuyu ciddiye alıyor,

müşterilerimiz ile istenilen

model üzerinde netleşiyor ve

kısa zaman içinde bu modeli

oturtabiliyoruz. Tabii ki kaş

uzmanlarımızın aldıkları

eğitimler ve Kaş Bar

servislerimizi verdiğimiz

mekânların temizliği ve itinalı

sergilenişleri de işimizi herhangi

bir kuaför ya da güzellik

salonundan daha çekici

kılabiliyor.

Öte yandan 2016 senesinde

lanse etmiş olduğumuz ve

bugün yaklaşık 150 referanslı bir

assortmana sahip olan kaş

ürünleri kategorimiz ise

Benefit’i yine diğer markalardan

ayrıştıran en büyük etkenlerin

başında. Benefit’te bizler

kaşların yüzün çerçevesi

olduğuna ve ideal kaş şekli ile

ifademizi daha net ve çarpıcı

hâle getirebileceğimize

inanıyoruz. Son 20 yılda

Dünya’da kaş estetiği ve bakımı

üzerine ciddi bir yoğunlaşma

görüyoruz. Yüzüne hiç makyaj

sürmeyen kişilerin bile sadece

kaşlarına en azından bir kalem

sürmeden dışarı çıkmadıklarını

da gözlemliyoruz. Hatta öyle bir

noktaya gelindi ki kaş

makyajımız olmadan kendimizi

çıplak ve ifadesiz hissediyoruz.

Bu arada bir müşteri kendine bir

seferde sadece bir maskara

uygulayabilirken, kaşına bir

seferde 3 ayrı ürün

uygulayabiliyor. Dolayısı ile kaş

ürünlerine ve estetiğine giderek

artan odağı merceğine alan ilk

marka olmak bizleri kaş

oyununda en tepelere taşıdı

diyebiliriz. Tabii ki birbirinden

pratik ve başarılı kaş ürünleri

geliştirmeye devam ederek de

yakalamış olduğumuz başarıyı

sürdürüyor olacağız.

84


5

Avusturya Lses ve

İngltere’de Kent

Ünverstes’nde lsans

eğtmnn ardından London

College of Fashon’da Lüks

Perakendes ve Moda

üzerne yüksek lsans eğtm

almışsınız. Eğtm hayatınızın

büyük br bölümünün

yabancı okullarda hatta farklı

br ülkede geçmş olması

sze ne gb avantajlar

sağladı? İş hayatınızda almış

olduğunuz eğtmler

doğrultusunda farklı

fkrlernz ve standartların

dışına çıkan özgün

manevralarınız olduğunu

düşünüyor musunuz?

Bir dünya vatandaşı olmanın

insana birçok konuda yardımcı

olacağını düşünürüm. Şanslıyım

ki benim de dünya vatandaşı

olmamı sağlayacak nitelikte bir

eğitim hayatım oldu.

6

Bu hem iş hem de özel

dünyalarımızda farkında

olduğumuz bir durum. İnsanın

bu değişimi en verimli şekilde

yönetmesi ve avantaja çevirmesi

için resme farklı açılardan

bakabilmek gerekiyor. Ben

eğitim hayatımda farklı açıları

görmenin yollarını öğrendim

diyebilirim. Hem Türk, hem

Avusturya hem de İngiliz

disiplinlerini almış biri olarak

kariyerimde de bu etnik

çeşitliliğin faydalarını görüyor

olduğumdan şüphem yok...

Beneft’n brçok ülkede

faalyet gösterdğn hatta bu

durumu ‘Dünyayı

pembeye boyuyoruz’

dyerek fade ettğn

görüyoruz. Lüks tüketm

dünyada da Türkye’de de hız

kaybetmeden gücünü

arttırmaya devam edyor.

Türkye le dğer ülkeler

arasındak farklılıkları nasıl

yorumluyorsunuz? Tüketm

etkleyen faktörlerden en

önemls gelr olarak

görülüyorken bu durum

Türkye’de szn satış

başarılarınızı ne yönde

etklyor?

Ülkemiz ekonomisindeki

dalgalanmalar, yüksek

enflasyon değerleri, döviz

kurlarındaki ani sıçramalar,

kozmetik ürünlerine getirilen

yüksek vergilerin ürün

fiyatlarına yansımaları gibi belli

başlı tehditler müşterilerin

tüketim alışkanlıklarını pek

tabii olumsuz yönde

etkileyebiliyor. Ancak bir kadın

kendine ruj almaktan hiçbir

zaman vazgeçmiyor, sadece

ruju aldığı işletmeyi

değiştiriyor. Gözlemlenen

üzere insanlar sosyoekonomik

durumları ne olursa olsun

alışkanlıklarından tamamen

vazgeçmek yerine adres

değişikliği yapmayı tercih

ediyorlar. Bu demektir ki lüks

kozmetik pazarının hasılatı

zaman zaman daha uygun

fiyatlı, daha halka hitap eden

perakendecilere ve markalara

kayabiliyor. Tabii ki bu shiftler

çoğunlukla kalıcı değil, geçici

oluyorlar. Bizlerin buradaki

amacı müşterilerimize en

kaliteli ürünleri, en kaliteli

servis ile ve en kaliteli

ortamlarda vererek lüks

deneyimini en doğru şekilde

yaşatmak...

Tabii ki farklı kültürler görerek

yetişmiş olmak insana farklı bakış

açıları ve her şeyden önce

değişime açık olmak gibi

marifetler kazandırıyor. Hayatın

gerçeklerinden biri de değişimin

hiçbir zaman durmuyor olması.

Benefit bugün yaklaşık 50 küsur

ülkede faaliyet hâlinde. Tabii ki

her kıtanın ve her ülkenin kendi

içlerinde farklı dinamikleri

bulunuyor ve buna bağlı olarak

tüketici alışkanlıkları

çeşitleniyor. Türkiye’ye

baktığımız zaman, lüks kozmetik

tüketiminin zaman zaman ivme

kazanmasının yanında hız

kaybettiğini de gözlemlemek

mümkün. Avrupa kıtasındaki

ülkeleri ele alırsak

perakendeciliğin belki de en iniş

çıkışlı ülkesi olduğumuzu

söyleyebiliriz.

85


7

Sizce Benefit ailesinde yer

almayı farklı yerlerde

çalışmaktan ayıran en iyi

özellikler nelerdir?

11 yıldır bu şirkette çalışan biri

olarak tüm samimiyetimle

söyleyebilirim ki Benefit Ailesi’nin

bir parçası olmak gerçekten bir

ayrıcalık. Öncelikle insana değer

veren bir marka ve şirketten

bahsediyoruz. Çalışanlarına yatırım

yapan, onları büyütmeyi ve

geliştirmeyi amaçlayan her şirket

gibi Benefit de çalışan sadakati

oluşturmanın gizemini çözmüş

durumda. Bu da kariyer planlaması,

bireysel ve profesyonel gelişime

yönelik eğitimler, birbirinden eşsiz

deneyimler sunan takım çalışmaları,

sezonsal ve yıllık konferanslar vb.

ek faaliyetler sayesinde ekiplerin

motive ve aktif kalmaları sağlanıyor.

Öte yandan Benefit marka DNA’sı ve

şirket kültürü konusunda da benzeri

az olanlardan diyebiliriz. Yapımızda

eğlence, keyif, arkadaşlık,

dayanışma, şeffaflık, paylaşım gibi

profesyonel yaşamda pratikte çok

karşımıza çıkmayan değerler

mevcut. İşimizi eğlenerek yapıyoruz

ve dolayısı ile başarı yakalamamız

mümkün olabiliyor.

8 Dünyanın dört bir yanında

faaliyet gösteren ve lüks

markalardan oluşan LVMH

gibi büyük ve güçlü bir

kuruluşun parçası olmak

Benefit’e ne gibi katkılar

sağlıyor?

1976 kuruluşumuzdan 1999 yılına

kadar kurucu ortaklarımız Jean ve

Jane Ford’un şahıs şirketi olarak

faaliyet gösteren Benefit Cosmetics

1999 yılında lüks perakenciliğin

devlerinden LVMH’in merceğine

takılarak bünyesi altına alınmış.

LVMH çatısına girilmesi tabii ki

şirkete bir sürü fayda sağlamıştır.

Ar-Ge imkânları, ürün geliştirme,

laboratuvar ve üretim/kalite

aşamalarındaki fırsatlar, kıtalar arası

tedarik ve dağıtım ağları, lüks

pazarda kazanılmış bilginin

paylaşılması vb. konularda Benefit’e

büyük katkıları olduğu tabii ki bir

gerçek.

9 Bu alanda söz sahibi önemli

firmalardan birinin

yöneticisi olarak sizce

bizleri ilerde kozmetik

sektöründe ne gibi

gelişmeler bekliyor?

Tüketici profili durmaksızın

değişiyor. Teknolojinin hayatımıza

hızla evirilerek nüfus etmesi ile

beraber durdurulamayacak bir

yolculuğa çıkmış durumdayız. Bir

kere Gen Z dediğimiz müthiş değişik

ve kendine has bir kuşak var

karşımızda. Geleceğin tüketicileri de

bu kişiler olacaklar. Değer yargıları,

kararlarını etkileyen faktörler, bilgiye

ulaşım hızları, gerek yedikleri

içtikleri gerekse üstlerine başlarına

giydikleri ile vermeye çalıştıkları

mesajlar oldukça farklı ve özel.

Bİz kahkahanın en İyİ

kozmetİk ürünü

olduğuna İnanıyoruz.

Bİz kendİmİz sadece

makyaj markası

olarak değİl, kendİnİ

İyİ hİssetmen İçİn

katkıda bulunan bİr

marka olarak

görüyoruz.

86


Öncelikle bu kuşağı anlamak ile

yola çıkmak gerekiyor. Bu kuşak bir

markadan ne ister? Bir marka bu

kuşağın ilgisini çekmek ve

sadakatini kazanmak için ne

yapabilir? Ya da bu kuşağın

sadakati hiçbir zaman kazanılabilir

mi? Etrafta bu kadar çok seçenek

varken, karşılaştırma imkânları alıp

başını gitmişken bir markanın

öncelikle atması gereken en temel

adım tüketicisine karşı dürüst

olmak, mesajlarında net ve

stratejisinde istikrarlı olmak.

Ardından yeni çağın

gereksinimlerine ayak uydurmak

kaçınılmaz hâle geliyor.

Sürdürebilir, çevreye duyarlı

markalar, ambalajından ürün

içeriklerine kadar arkasında

durabileceğiniz özellikler, vaat

edilenlerin gerçekleştirilmesi, sıkça

sosyal sorumluluk projelerine

yönelmek, bireysellik ve farklılaşma

üzerine yoğunlaşarak yıllardır

bizlere dayatılmış geleneksel

güzellik hırslarından arınmak

gerekiyor. Markaların imajları,

ürünlerin performansından

neredeyse bir adım önce olacak

diyebiliriz. Kısacası tüketiciye

“Ben X markayım ve benim sana

-sen kendin olabilesin diye- vermek

istediğim mesaj budur.” diyebilmek

çok önemli...

Kozmetik sektöründe de bu tip

hassas markaların devam

edeceğini ve bu hıza ve değişime

ayak uyduramayan markaların

piyasadan maalesef silineceklerini

görebiliyoruz.

10 Günümüzde nternet

satışları ve pazarlama

stratejler farklı br boyuta

evrlrken sosyal medyada

yapılan ş brlkler gderek

artıyor. Markanızın

pazarlama stratejlern nasıl

planlıyorsunuz?

İnternet üzerinden yapılan satışların

gitgide önem kazandığını hepimiz

hem kendi alışveriş

alışkanlıklarımızdaki değişimden

hem de internet satışlarının total

satışlar içindeki payının her geçen

gün artıyor olmasından anlamak

gayet mümkün. İnternet satışlarını

desteklemek ise tabii ki sosyal

mecralar ve dijital kanallar üzerinden

en verimli şekilde gerçekleştiriliyor.

Geleneksel medya vb. eski usul

pazarlama tekniklerinin tüketici için

albenisi maalesef pek kalmadı. Artık

TV reklamları izlemek yerine

inandırıcılığı çok daha baskın olan

gerçek insanlardan gerçek yorumlar

duymak isteniyor. Bizler Benefit ile

bu trendi ilk yakalamış markalardan

biriyiz. Kurulduğumuz günden bu

yana pazarlama yatırımlarımızı

sadece yeni ağlar üzerinden

gerçekleştiriyoruz. Genç ve orta yaş

tüketici de zaten bu kanallarda

karşımıza çıkıyor. Influencer

pazarlaması, performans

pazarlaması, sosyal medya, web

üzerinden sağlanan her türlü iletişim

metodu markamızın alıcı kitlesine

ulaşmamız için önem taşıyor

durumda. Bizler de seçimlerimizi

onlardan yana kullanıyoruz.

Öncelİkle İnsana

değer veren bİr

marka ve şİrketten

bahsedİyoruz.

87


Röportaj Tasarım / Moda

SEPHORA PROFESYONEL MAKYAJ EĞİTMENİ

OĞUZ GÜNÜÇ

1 Sz Sephora Türkye’nn başarılı Makyaj Eğtmen olarak

tanıyoruz. Uzun yıllardır makyaj sektöründe lerleyen

tecrübenzle 6 yıldır Sephora le ş brlğ çndesnz.

Makyaja lgnz ve yeteneğnz olduğunuzu ne zaman ve nasıl

fark ettnz? Bu alanda çalışmaya karar verme ve Sephora

alesne katılma süreçlernzden bahsedeblr msnz?

Merhaba, öncelikle bu güzel

projenin bir parçası olmak benim

için de çok anlamlı, sizlere bunun

için teşekkür etmek isterim.

Sorunuzun yanıtını cevaplamak

adına biraz kendimden

bahsetmek isterim, 2006 yılında

güzellik sektörüne giriş yapmış

bulunmaktayım. Sektöre

girdiğimde baştan benim için kafa

karışıklığı ve endişelerin hâkim

olduğu bir süreçti ama daha

sonrasında atmam gereken

adımlarda cesaret etmem

gerektiğini bir şeyleri yaparken

yanlış yapacağım korkusunu

kafamdan silmem gerektiğini

anladım. İlk kullandığım ürünü hiç

unutmuyorum, bir göz kalemiydi.

Sizler de hak verirsiniz ki bir

kadın olmadığım için makyaj

ürünlerini sektörden önce

kullanma gibi bir şansım olmadı.

Kadınlar bu konuda biraz daha

avantajlı diyebilirim ilk başlangıç

için çünkü küçük yaşta

kendilerine annelerinden

gördüklerini ufak ufak

uygulamaya başlıyorlar, bunu

nerden mi biliyorum, 3 yaşında bir

kızım var. Evet nerde kalmıştık,

sektöre ilk girdiğimde güzellik

danışmanıydım ve bir gün bir

müşteri geldi.

Bağlı olduğum markanın önüne

benden göz kalemini kendisine

sürmemi istedi, denemek rengi

görmek istiyordu. Kalemi elime

aldım ve direkt şunu düşündüm

“Ya gözüne sokarsam, ya canını

acıtırsam ya bana kızarsa, ya

yanlış bir şey yaptığımda…”

bunun gibi şeyler. Daha

sonrasında bir cesaretle ürünü

aldım ve müşterimin gözüne

uyguladım. Aslında baktığınız

zaman çok iyi bir uygulama

olmamıştı ama o kadar mütevazı

bir kadındı ki bana teşekkür etti ve

ürünü aldı. Sonrasında bir şekilde

diğer ürünleri de deneyimledim.

Bu röportajın aramızda kalacağını

düşünerek samimi bir şekilde bir

şey daha söylemek istiyorum. Bir

şeyi merak ediyordum, evet birçok

makyaj ürünü var göze ayrı,

dudağa, tene vb. bu ürünleri

kadınlar sürdüklerinde ne

hissediyor? Nasıl bir hissiyat

merak ettim ve kimsenin

görmediği noktalarda bu

ürünlerden kendime de uyguladım

ve şunu artık biliyordum örneğin;

saten yapıda bir ruju dudağa

sürdüğümde modelimin

dudağındaki hissiyat kafamda

oluşmuştu.

Daha sonrasında kendimi bu

noktada biraz daha geliştirmem

gerektiğinin farkındaydım ve

araştırma içerisine girdim.

Araştırma konularım: Trendler, en

iyi makeup artistleri, markalar…

Bunun gibi birçok araştırma yaptım

ve kendime idol olarak birkaç

makeup artist belirledim. Bu nokta

çok önemli şunu hiçbir zaman

unutmamamız gerekiyor, tek bir

makeup artistten her şeyi

öğrenemezsiniz, yelpazeyi geniş

tutup herkesin en iyi noktasını

belirleyip onu kendinize

uyarlamanız gerekmektedir.

Sephora ile buluşana kadar bazı

markalar ile iş birliği içerisinde

çalıştım. Bunlar Dior, D&G gibi iyi

markalardı. 2014 yılında da Sephora

ile tanıştım.

88


2 Makyaj konusunda

eğtmen konumuna

gelene kadar kendnz

nasıl gelştrdnz?

Fazlaca rekabet çeren

ve göz önünde olan br

sektördesnz. Öne

çıkmak ve farklılaşmak

adına ne gb br yol

zlyorsunuz?

Aslında baktığınız zaman

gerçekten rekabetin çok fazla

olduğu bir sektör. Sephora’ya

ilk başladığımda eğitmen

olarak başlamadım, makeup

artisti olarak başladım.

Sephora kariyer anlamında

gerçekten kendinizi

geliştirebileceğiniz ve size

eşsiz fırsatları sunan eşsiz bir

marka. Öncelikle farklı olmak

bu sektörde çok çok önemli

çünkü herkes makyaj

yapabilir, herkes ürün satabilir

bu noktada önemli olan senin

kendine ait karakteristik

duruşun ve yaptığın işte imzan

olması. Daha önceki

sorunuzda söylediğim gibi

araştırmak bizim işimizde çok

önemli ama araştırmadan

kastım kopyala yapıştır değil,

görmüş olduğun noktaları

kendine göre uyarlamak. Ben

Oğuz’um ben X kişi olamam X

kişi de ben olamaz o yüzden

en iyi Oğuz’u yaratmak için

çabalamalıyım. Eğitimci

konumuna gelene kadar olan

kısımda birçok meydan

okumalardan geçtim

diyebilirim. Gerek Türkiye içi

yapılan yarışmalar gerekse

globalde gerçekleşen

yarışmalar sonunda bunlardan

başarı ile çıkmak benim için

attığım adımlarda çok büyük

rol oynadı.

İyi makyaj yapmak evet çok

önemli ama eğitim vermek bir

kişinin gelişimini sağlamak,

bildiğini insanlara aktarabilmek bu

çok başka bir alan. Sadece benim

bilmiş olduğum şey bilgi değildir

bilgi paylaşılınca bilgidir. Bu yolu

izleyerek bildiklerimi doğru bir

şekilde etrafımdakilere de

yansıtmaya başladım ve bu alanda

da başarılı olduğum bir şekilde

fark edildi ve ettim. Tabi

çekirdekten gelme diye bir söz

vardır ya işte onun avantajı çok

çok fazladır. Karşındaki kişi ile

empati yapmanın, onun ne

istediğini bilmenin avantajını

direkt olarak sana sağlar. Bu sanat

okulunda veya başka alanları

okuyarak öğrenilebilecek bir şey

değildir.

Rekabet kısmındaysa rekabet

hiçbir zaman bitmez ama rekabet

olmazsa kendini de

geliştiremezsin ve olduğun yerde

kalırsın. Bizim işte ben oldum ben

tamamım dediğin an bitersin ve

geride kalırsın o yüzden

öğrenmeye her zaman açım ve

öğreneceğim şeyleri öğretmeye de

meraklıyım.

3 Sektörün güçlü

markalarından br olan

Sephora’da yerne

getrdğnz makyaj

eğtmenlğ görevyle bu ş

yapacak smler

yetştrerek yen yetenekler

ortaya çıkarıyorsunuz.

Eğtmlernzden ve bu

eğtmler kmlern

alableceğnden

bahsedeblr msnz?

Eğtmler hang ortamlarda

ve nasıl gerçekleşyor?

Öncelikle şunu söylemek

isterim ki bu konuda çok

mütevazı olamayacağım.

Sephora bir okuldur. Eğer bu

işi yapmak istiyorsanız tek

adres burasıdır diyebilirim.

Eğitimlerimizin yönünü

globalden aldığımız eğitimlerle

belirlemekle birlikte kendi

ülkemize de uyarlamaktayız.

Bu eğitimleri sadece

Sephora’da çalışan ekip

arkadaşlarımız alabiliyor ama

müşterilerimize de

dokunabilmek adına

mağazalarımızda Beauty Class

ve Master Class gibi etkinler

gerçekleştirebiliyoruz.

(Pandemi sürecinden önce

tabii ki, şu anda bunları dijital

ortamda ilerletiyoruz.)

89


4 Günümüzde büyük br

kesm tarafından sanat

olarak kabul gören

makyaj hem ülkemzde

hem dünyada fazlasıyla

rağbet gören br alan

hâlne geld. Sz br

profesyonel olarak

makyajın sanat olarak

görülmesn ve kend

ülkemzle farklı

ülkelerdek makyaj

kültürlern nasıl

yorumluyorsunuz?

Makyaj benim için de kesinlikle

bir sanattır. Bu bir sanat olmasa

ürün eğitim kitapçığı ile herkes

istediği uygulamayı yapıyor

olabilirdi. Bu noktada bilgi ve el

yeteneğinin önemi çok büyük,

şöyle düşünün 40 yaşında bir

kadın tahminimce kendisine 25

senedir makyaj yapıyordur. Yüz

hatlarına, kendi yüzündeki

dokuya her şeye hâkim ama iyi

bir makeup artistin çıkardığı işi

çıkaramayabiliyor. Bu nasıl olur

değil mi? 25 senedir aynı yüze

uygulama yapan bir kişi, bir de

ilk defa karşılaştığı yüze makyaj

yapan bir makeup artist, işte bu

yetenektir. Ülkeler arasında

kültürel farklılıklar var, evet

mevcut batı tarafına

baktığınızda farklı, doğu

tarafında farklı, biz ise tam

ortasındayız diyebiliriz. İki

yönlü de ilerliyoruz aslında.

Örneğin; batı tarafında daha

nude hafif dediğimiz

uygulamalar mevcutken,

doğuda daha yoğun, kalın

dokuların kullanıldığı gözle

görebiliyoruz. Benim fikrimi

sorarsanız evet ikisini de

yapıyorum ve öğretiyorum ama

şunu bilmemiz gerekiyor.

Makyaj kişinin kendisini

değiştirmek değil olan

güzelliğini ortaya çıkarmasıdır,

onu farklı biri yapmak değildir.

5 Her kadının mutlaka

yanında bulundurması

gereken makyaj

çantasının olmazsa

olmazı dedğnz ürünler

hanglerdr? Eğer

makyaj yapmak çn

sadece üç tane ürününüz

olacak olsaydı bunlar

hangler olurdu?

Makyajın altın vuruşu

olduğunu düşündüğünüz

br adım varsa nedr?

Bir defa şunu bilmeliyiz hiç

makyaj yapmayan bir kadının

bile çantasında muhakkak bir

maskara vardır. Onun dışında

çantasında olması gereken

ürünler daha

tazelemeye yönelik

ürünler olduğu için

ruj ve allık gibi

ürünler olabilir.

Makyaj yapmak için

sadece üç ürünüm

olsaydı da bir

maskara, iki renkli bir ruj, üç

ise kapatıcı olurdu. Maskara

ile liner ve kalem görüntüsünü

yaratabilir hatta dikkatli bir

kullanımda kaşa bile ufak

dokunuşlar yapabilirdim. Ruj

ile de allık ve far yapabilirdim.

Son olarak kapatıcıda bana

ciltteki kusurlar konusunda

yardımcı olabilirdi.

Makyaj yapmak İçİn

sadece üç ürünüm

olsaydı bİr

maskara, İkİ renklİ

bİr ruj, üç İse kapatıcı

olurdu.

90


7

Herkesn sahp olduğu

yüz hatları, clt yapısı,

kşlğ, stedğ renkler

ve makyaj tarzı farklı

olablyor. Yaptığınız

makyajlarda kşye en

uygun ürünlerle renkler

seçmey ve en uygun

teknkler uygulamayı

nasıl başarıyorsunuz?

Bunun için birincisi

kullanacağın ürünlere hâkim

olman, ikincisi deneyim sahibi

olman, üçüncüsü de bilgi sahibi

olman gerekir. Bunları açmak

gerekirse kullanacağın ürünün

sana sonucunda nasıl bir etki

vereceğini ve nasıl bir dokuya,

yapıya ve renge sahip olduğunu

bilmen çok önemli. Deneyim

dediğimizde de işin artık

tecrübe kısmı devreye giriyor

daha önce benzer durumlarda

bulunmuş olabilirsin, istenilen

şeyin ne olduğunu daha iyi

anlamanda büyük rol oynuyor.

Bilgi kısmında da sizin de

söylediğiniz gibi göz şekilleri,

yüz şekilleri, ten renkleri, göz

renkleri gibi birçok faktör

devreye giriyor bunlara çok iyi

hâkim olmak gerekiyor. Bunun

dışında renk çemberi dediğimiz

ana renkler, ara renkler gibi

renk hakimiyetine de hâkim

olmanın gerektiğini

düşünüyorum. Örneğin yeşil

renk ara bir renktir. Peki bu

yeşil rengi nasıl elde ederiz?

3 ana rengimiz mevcut doğada:

Sarı, kırmızı ve mavi. Biz eğer

sarı ile mavi rengi birbirine

karıştırırsak çıkacak olan renk

yeşildir. Bunun gibi konularda

bilgi sahibi olmamız gerekiyor

çünkü bizim dünyamız renktir.

8

Br kadının kusursuz ve

pratk br makyaj

yapablmes çn neler

yapmasını ve hang

noktalara dkkat

etmesn önerrsnz?

Genellkle yüz şeklne,

cldn tonuna ve tpne

uygun makyaj

önerlernde bulunulur,

szn bunlara ek olarak

makyaj önersnde

bulunurken dkkat

ettğnz gym, saç şekl

ve saç kesmne benzer

unsurlar var mıdır?

Kusursuz ve pratik bir

uygulama için kendi yüzünü

çok iyi bir şekilde analiz etmesi

gerekir.

Örneğin yüz şeklim oval mi,

ters üçgen mi, elmas mı...

Makyajda altın oran dediğimiz

yüz şekli ovaldir ve yapılan

kontör uygulamaları da hep bu

yüz şekline yakınlaştırmak için

yapılır. Bunun gibi örnekler göz

ve dudaklarda da mevcuttur.

Özetlemek gerekirse bunları

bilerek ilerlemek çok önemlidir.

Makyaj saç, kıyafet ile bir

bütündür. Bunlar birbirinden

ayrılamaz yapacağınız

uygulama da bu ikiliye uyum

sağlamalıdır.

9

Makyaj alanında da her

sezon dğer alanlarda

olduğu gb, 2020 yılının

makyaj trend olarak

gözlern ön plana

çıkarılmasına benzer

yen trendler ortaya

çıktı. Makyaj trendlern

neler belrlyor? 2021

yılında trend olacağını

düşündüğünüz makyaj

önerlernz nelerdr?

2021’de moda haftalarına da

göz attığınızda göreceksinizdir.

Göz odaklı ilerliyor. Gözlerde en

çok göze çarpansa grafik ve

renkli linerlar. Linerların yanı

sıra bronz ve bakır ışıltılı tonlar

çokça göze çarpmaktadır. Son

bir hatırlatma, daha trend size

en çok yakışandır bunu asla

unutmayın…

daha trend sİze en

çok yakışandır.

91


Röportaj Sosyal Medya / Influencer

YAZAR & YOUTUBER

BAŞAK KABLAN

3 Youtuber olmak

steyenler çn eğtmler

vermeye başladınız.

Bu eğtmlerde nelerden

bahsedyorsunuz?

Eğtmlernze olan lg

bekledğnz düzeyde

oldu mu, hedef ktles

kmler kapsıyor?

Verdiğim Youtube eğitimi genel

olarak hikâye anlatıcılığı

üzerine aslında. Tabii ki çokça

alt başlık ve bilgi var eğitimde

hepsini bu cevaba sığdırmaya

çalışmak eğitime haksızlık olur.

Eğitimlere ilgi şaşırtıcı düzeyde

iyiydi, hedef kitle ise oldukça

geniş. Gençlerin gelmesini

beklersiniz böyle bir eğitime

değil mi? Oysa tam tersi oldu.

Her yaş grubundan, farklı

beklentilerle insanlar katıldı.

Benİm olayım

anlatmakmış. Ben

anlatmalı ve

paylaşmalıymışım.

1

Başak Hanım, bze braz

kendnzden ve eğtm

hayatınızdan

bahsedeblr msnz?

YouTube’a başlama

hkâyenz nasıl gelşt?

Sz bu alanda çalışmaya

teşvk eden ve

başladıktan sonra

destekleyenler oldu mu?

Merhaba, Başak Kablan ben.

Youtuberım. İlkokul, lise

standart, pek bir heyecanı yok.

Uludağ Üniversitesi İşletme

mezunuyum.

Benim üniversite okuduğum

zamanlar sosyal medyanın yeni

patladığı zamanlardı. Facebook

yaygındı, Twitter, Instagram daha

yeni yeni kullanılmaya

başlanmıştı. Ben de lisans tezimi

‘Sosyal Medyada Reklam ve

Pazarlama’ üzerine yazdım.

Üniversiteden mezun olunca

yüksek lisans eğitimine para

biriktirmek için kabin memuru

oldum ama biriktiremedim.

2

Ama bu zamanlar da bile 2

blog yazıyordum. Daha sonra

özel bir burs ile Bilgi

Üniversitesi Dijital Pazarlama

(Next Akademi) yüksek

lisansı yaptım. 2015 yılı da

Youtube’un ilgi görmeye

başladığı zamanlardı, yine

farklı bir projemle Youtube’a

video üretmeye başladım.

Teşvik değil de eşimin

desteği yoğundu.

YouTube gb br

platformda

yayınladığınız yaratıcı

vdeolarınız ve hızla

yükselen takpç sayınız

le adından söz ettren

smlerden br olmayı

başardınız.

İzlenmelernzn artarak

devam etmes çn

YouTube kanalınızı nasıl

yönetyorsunuz, yen

planlarınız var mı?

İzlenmeyi kafaya takmamaya

çalışıyorum öncelikle.

Planlarımız var elbette ama

buradan spoiler vermeyelim,

bir de gerçekleştiremezsek

yüzümüz kızarmasın.

92


4 Szce br Youtuber ne

kadar aralıklarla çerk

üretmel ve çerklern

süres ne olmalıdır? Sz

çerk planlamanızı

nelere dkkat ederek

hazırlıyorsunuz? İlg

çekc br çerğn besn

kaynağı nedr?

İyi bir içeriğin aslında her

zaman alıcısı vardır. Suçu

seyircide, algoritmada aramak

saçmadır, her zaman içeriğinize

odaklanmalısınız. O yüzden

hangi aralıkla içerik üreteceğin

de sana bağlı. Çok yoğun bir

insansan ayda 2 video yükle ya

da haftada 1 yükle. Anlatacağım

çok şey var diyorsan haftada 3

yükle. Düzenli video yüklemek

elbette önemli ama iyi bir içerik

yüklemekten daha önemli değil.

Ben içeriklerimi kendi

meraklarıma ve heyecanlarıma

göre hazırlıyorum. İlgi çekici bir

içeriğin besin kaynağı da

anlatacaklarının önce seni

heyecanlandırmasıdır sonra

izleyici de heyecanlanır zaten.

5 Br röportajınızda

‘’Benm olayım

anlatmakmış. Ben

anlatmalı ve

paylaşmalıymışım.’’

dyorsunuz. Kend

hkâyenz anlattığınız

“Önce Hayallerm Öldü,

Sonra Babam” sml

ktabınızın yazma

sürecnden bahsedeblr

msnz? Yazmaya

başlayacaklara

tavsyelernz var mı?

Çok ünlü bir cümle vardır, ben

de sık kullanırım: “İlham

amatörler içindir, biz

profesyoneller, işin başına

geçer ve çalışmaya koyuluruz.”

Bu cümleden yazma konusunda

profesyonel olduğumu iddia

ettiğim düşünülmesin lütfen.

Ama yazmak istiyorsanız kalkıp

yazarsınız, her gün yazarsınız.

Sürekli antrenman yaparsın.

Naçizane tavsiyem bu olacaktır,

yazarlık konusunda tavsiye

vererek biraz da haddimi aştım

sanırım, okuyanlar kusura

bakmasın.

6 Küçükken yazarları bz

br dünyadan alıp başka

br dünyaya götüren

nsanlar olarak

anlatmışsınız. Braz daha

bze yazarlığa, küçükken

ktaplara ve yazarlara

olan lgnzden

bahsedeblr msnz?

Babam sayesinde kitaplarla ve

fuarlarla samimi geçen bir

çocukluğum oldu. Bir şeyler

yazmak ve kurduğun o

cümlelerle okuyucuya ayrı bir

dünya yaratmak okuyucunun

da rızasıyla onu bu yolculuğa

çıkarmak beni hep çok

etkilemiştir. Bazı cümlelerin

altını çizer yazarın o cümleyi

nasıl kurduğu üzerine saatlerce

düşünürdüm. Bu yüzden yazar

olmak benim için çok

önemliydi. Ama çocukken

yazdıklarımı sadece okulda

arkadaşlarıma, öğretmenlerime

okuyabildim, bundan öteye

gidemedi.

7 Mnmalst yaşam

tarzıyla daha y br nsan

olduğunuzu

hssedyorsunuz. Pek,

mnmalzm szn çn ne

anlam fade edyor

hayatınızda nasıl

değşklklere sebep oldu?

Mnmalzm genel tüketc

alışkanlıklarını nasıl

şekllendryor?

Minimalizm çok etkili bir akım oldu

hayatım için. İlk önce kıyafet

alışverişim azaldı hatta 2 yıldan fazla

bir süre alışveriş yapmadım. Sonra

elimde olan kıyafetlerden de

kurtuldum. Böylece nasıl giyindiğim,

nasıl görünmekten hoşlandığımı

anladım, kendimi tanıdım. Ardından

yeme alışkanlıklarınız değişiyor.

Eşyaya bakışınız değişiyor. Azalarak

çoğalıyorsunuz aslında.

8 Yurt ç ve yurt dışında pek

çok yer gezmşsnz, bunlar

arasında szn çn en

unutulmaz olan şehr

hangsyd? Bu şehrle özel

br anınız var mıdır?

Gezdiğimiz yerler arasında en

unutulmaz olan açık ara

Hindistan’dır. Her anı, her köşesi

büyüleyiciydi. Ülkede bir kostüm

partisi var da sanki size haber

vermemişler gibiydi.

Dalai-lama’nın yaşadığı şehir olan

Dharamsala’da katıldığım bir Budist

ayini hayatımın unutulmaz

deneyimlerinden biriydi.

9 Sze en çok lham veren

sözün Mark Twan’n

‘’Hayatında k öneml gün

vardır. Br doğduğun gün

dğer neden doğduğunu

bulduğun gün.’’ sözü

olduğunu söylüyorsunuz.

Pek, sz ne çn

doğduğunuzu bulabldnz

m? Okumayı çok sevdğn

fade eden br olarak bzlere

kesnlkle okumalısınız

dedğnz eserler var mıdır?

Bulduğumu düşünüyorum, en

azından artık aramayı bıraktım, tadını

çıkartıyorum. Aslında çok eser var,

hepsinin de videosunu yaptım,

kanalımdan bulabilirsiniz :) Ama illa

söyle dersen, Sabahattin Ali

okumadan ölme derim. Malcolm

Gladwell’in Çizginin Dışındakiler

keyiflidir, Zülfü Livaneli’yi de

anmadan geçmemek lazım.

93


Röportaj Spor

DÜNYA ŞAMPİYONU MİLLİ YÜZÜCÜ

EMRE SAKÇI

2 Kısa br süre önce

Uluslararası Yüzme

Lg’nde şampyon

olarak dünyanın en y

9. derecesne mza

attınız. Adam Peaty’

geçtğnzde çok gurur

duyduğunuzu ve sz

tebrk ettğnde de bu

durumdan çok hoşnut

olduğunuzu

söylednz. O gün

yaşadıklarınızdan ve

gelen tepklerden

bahsedeblr msnz? Bu

süreçte neler hssettnz,

karyernze ve

yaşantınıza neler kattı?

Adam Peaty dünya

yüzmesinde kurbağalama

stilinde bir ekol ve böyle bir

organizasyonda onunla

yarışmak ve yarışı kazanmak

ayrı bir keyif oldu. Beni tebrik

ettiğinde elit bir sporcunun

sadece derecelerle olmadığını

davranışları ile elit olabildiğini

gördüm, bu hem beni

memnun etti hem benim için

iyi bir örnek oldu. Bu tarz

başarılardan sonra bana

ulaşan ya da ulaşmaya

çalışan bir sürü insan oluyor,

onların coşkusu benim

motivasyonuma büyük katkı

sağlıyor.

Her birine geri dönüş

yapmaya gayret ediyorum,

takdir edersiniz ki antrenman

ve yarışlarla yoğunlaşan

zamanlar geçiriyoruz ve kalan

zaman yemek ve uykuya anca

yetiyor. Arada atlamış

olduğum mesajlar olursa canı

gönülden teşekkür ettiğimi

buradan bir kez daha ifade

etmek isterim. Yürüyecek çok

yolum olduğunu ve bu

coşkuyu benimle yaşayan

insanlara daha nice başarılar

hediye etmem gerektiğini

hissettim.

3 Kendnz sürekl formda

tutmak çn nasıl br

antrenman düzenne

sahpsnz? Yarışmalar

yaklaştıkça bu düzen

nasıl değşyor? Fzksel

hazırlığın yanında

sanyelerle yarışacağınız

yarışma süreçler çn

pskolojk olarak

hazırlanırken neler

yapıyorsunuz?

Yüzme ağır sporlardan bir

tanesi, mutlaka bir havuza

ihtiyacınız olduğundan var

olan şartları en iyi şekilde

değerlendirmek zorundasınız.

Haftanın altı günü su, kara ve

mental antrenmanlar

yapıyorum. Antrenman

planımı hocalarım çıkarıyor

ve beni takip ediyorlar.

1 Sz genç yaşta yüzme alanında elde

ettğnz pek çok başarı le tanıyoruz, üç

yaşındayken boğulma tehlkes

atlatmanızla başlayarak mll yüzücülüğe

lerleyen serüvennzden bahsedeblr

msnz? “Yüzmeseydm böyle br Emre

olamazdım.” dyorsunuz, bu dalda elde

ettğnz başarıları neye borçlusunuz?

Çok hareketli bir çocuk olduğum ve sakatlanma

riski en düşük sporlardan biri olduğu için yüzmeye

başlamışım. Suyu çok sevdiğim için direkt havuza

dalınca ilginç bir deneyim yaşamış ve yaşatmışım.

Sonrasında ailemin yolladığı tüm aktivitelerin

içinde yüzmeyi seçtim ve bunda ısrarcı oldum.

Doğru

insanlarla

tanışmak

benim en

büyük

şansım

oldu. Ailem

de benim

adıma

karar

alırken

uzmanlara danışarak karar aldıkları için süreç

benim adıma doğru işledi. Ailemin benden tek

beklentisi iyi bir insan olmamdı bu kendi

hedeflerimi belirlememe imkân tanıdı.

Sevdiğim işi yaparken bana destek oldular.

94


4 Br röportajınızda

“Yenlgden korkmuyor

aksne hırslanıyorum.”

dyorsunuz. Sz

güçlendren ve motve

eden br başarısızlığınız

oldu mu? Yenlglern ve

zorlukların ardından

motvasyonunuzu ve

konsantrasyonunuzu

nasıl esk hâlne

getryorsunuz?

Madalya almayı başarı olarak

gören kişiler için benim

yüzme yaşantımın ilk evresi

başarısızlıklarla dolu. Çünkü

o dönemde hocalarımla

hedefimiz kendi yaş

grubumda ileriye dönük

hedeflerdi.

5 Fenerbahçe Spor Kulübü

bünyesnden yer

almaktan çok mutlu

olduğunuzu pek çok yerde

dle getrmşsnz,

Fenerbahçe’nn sze

kazandırdıkları

nelerdr? Br yanda

karyernzde kulüp

değşklkler yaşanırken

dğer yanda uzun yıllardır

sz yakından takp eden ve

destekleyen antrenörünüz

Türker Oktay le

çalışmalarınız nasıl

lerlyor?

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün

lisanslı bir sporcusu olmanın

ötesinde ben Fenerbahçeli’yim.

İzmir beni tanımazken,

Fenerbahçe SK bana kucağını

açtı. Bir sporcu olarak camianın

içine girdikten sonra hem sporcu

bakış açım hem de spor sever

bakış açım değişti ve elit bir

sporcu olma yolunda ilerledim.

Bugün dünya arenasında

yüzebiliyorsam Fenerbahçe

camiasının bana öğrettikleri

Hocama “Ne yapacaksın bu

çocukla?” dediklerinde onun

yanıtı “Siz onu on yıl sonra

izleyeceksiniz.” oldu ve bugün

buradayız. Hocam bana ben

hocama inandık ve hep öyle

yol aldık.

6 Yarışlardan önce

gerçekleştrdğnz

rtüellernz ve sze uğur

getrdğn düşündüğünüz

şeyler var mıdır? Yarış

anında heyecan had

safhadayken

konsantrasyonunuzu nasıl

sağlıyorsunuz ve neler

düşünüyorsunuz?

Birtakım ritüeller her

sporcunun olmazsa olmazıdır,

benim de değişken ritüellerim

var. Bu dönemsel olarak

değişiyor. Uluslararası

yarışlara katılmaya başladığım

ilk zamanlardaki yarışlarımı

izlerseniz yüzümden nasıl bir

heyecan içinde olduğumu

anlarsınız, büyüdükçe ve

tecrübe edindikçe bu süreci

yönetmeyi de öğreniyorsunuz.

Tabii ki yarış öncesi yapılan

mental antrenmanların buna

büyük katkısı var.

Ailemin de bu durumu

başarısızlık olarak

nitelendirmemesi hocalarımın

olması gerektiği gibi planlama

yapmasına olanak sağladı ve

bugünlere geldik. 23

yaşındayım ve yolun henüz

başındayız. Madalyayı başarı

olarak nitelendirseydik bunun

altından nasıl kalkardım

inanın ben de bilmiyorum.

Şimdilerde de geçildiğim

oluyor elbette üzülüyorum

fakat odak noktamı hızlıca bir

sonraki yarışa çevirmeye

çalışıyorum.

büyük önem taşıyor. Türker

Oktay ile tanışmam hayatımın

dönüm noktalarından belki de en

önemlisidir.

Türker Oktay’ın bir olimpiyat

hedefi vardı, bu manada aynı

hedefe sahip olup buluşmamız

manidardır. Ve kendisi ile

çalışmaya başladığımda ilk önce

beni elit bir sporcu olmak için

eğitti, sonrasında derecelere

yönlendik.

değİşken

RİTÜELLERİM var.

95


7 Ülkemz öneml

yarışlarda breysel

olarak temsl etmenn

verdğ gurur ve

sorumluluk sze neler

hssettryor?

Türkye’nn gelmş

geçmş en hızlı

yüzücüsü olarak

anılmanın sz strese

soktuğu ve baskı altında

hssettrdğ zamanlar

oluyor mu?

Ülkemi temsil etmenin bende

oluşturduğu gurur tarif

edilemez. Yüzme sporuna

gönül vermiş herkes için bir

yol açmak istiyorum. Tüm

yüzme camiası ile birlikte

öğreniyoruz bu süreçleri

aslında ve bana verdikleri

destek bu

sorumluluğu daha iyi yerine

getirebilmemi sağlıyor.

8 Genç ve başarılı mll

yüzücü olarak

tanıdığımız Emre Sakçı,

gündelk yaşantısında

nasıl brdr? Spordan

arta kalan zamanda neler

yapmaktan keyf

alıyorsunuz? Sosyal

yaşamınızda yüzmenn

sze kattıklarını nasıl

değerlendryorsunuz?

Gündelik yaşantım antrenman

dışında yemek ve uyku ile

geçiyor. Ailemle zaman

geçirmeyi seviyorum. Takım

arkadaşlarımla iyi bir ilişkimiz

var birlikte çeşitli aktiviteler

yapmaktan keyif alıyoruz,

zaman zaman Türker ve

Bahar Hocam da bize

katılıyor. Bunun dışında her

alanda başarı sağlamış

insanların biyografilerini

izlemek hoşuma gidiyor.

Yüzme bana disiplinli olmayı,

sorumluluk almayı öğretti ve

bu ilişkilerime de pozitif

olarak yansıdı. Birçok genç

yüzücünün Emre Abi’si olmak

çok keyifli.

9 Gelecek yıl düzenlenecek

olan Tokyo

Olmpyatları’ndan madalya

le dönmek stedğnz

blyoruz. Olmpyatlarda

başarılı olmak, hedefnze

ulaşablmek çn en temel

motvasyonunuz nedr?

Gelecekte gerçekleştrmek

stedğnz hayallernzden

bahsedeblr msnz?

En temel motivasyonum

milletime bu gururu

yaşatmak. En büyük hayalim

olimpiyatlarda Türkiye Milli

Takımı oluşması ve takım

olarak birinci olmak.

10 Yüzmenn hayatınızda

değştrdklernden ve varsa

dönüm noktası olarak

gördüğünüz olaydan

bahsedeblr msnz? Yüzme

dışında lglendğnz spor

dalları var mı? Genç yaşta

profesyonel başarılara

ulaşmış br olarak alanında

en ylerden olmak steyen

yolun başındak sporculara

tavsyelernz neler olur?

Aslında yüzme olmayan bir hayat

nasıl olurdu bilmiyorum, çünkü

kendimi bildim bileli yüzüyorum.

En büyük dönüm noktası Türker

Oktay ile antrenman yapmaya

başlamak oldu. Birçok spor dalını

severek ve ilgiyle izliyorum. Genç

arkadaşlarıma tavsiyem kendi

hedeflerini oluşturmaları,

başkasının zoru ile değil kendileri

istedikleri için yüzmeleri. Ulusal

ve uluslararası şampiyonalara

katıldıkça bu işin ne kadar keyifli

ve güzel olduğunu görecekler.

Fakat bir başkasının zorlamasıyla

buralara gelmek zor. Unutmasınlar

ki her kulaç onları daha iyiye ve

daha güzele götürecek.

En büyük hayalİm

olİmpİyatlarda

Türkİye Mİllİ Takımı

oluşması ve takım

olarak bİrİncİ

olmak.

96


Röportaj Tasarım / Moda

MARKA STRATEJİ VE İLETİŞİM DANIŞMANI & GAZETECİ

SEDA DOMANİÇ

2 Türkye pazarına grş yaptığı

günden tbaren modayı bzlere

en y şeklde lanse eden ve

trend anlayışımıza farklılıklar

katan Vogue’da 11 sene emek

vererek sürdürdüğünüz

görevnzden kend steğnzle

ayrıldınız. Yazdığınız Veda

Edtosu oldukça fazla lg

görmüşken sz bu yazıyı

hazırlarken neler hssettnz?

Şu an kurumsal hayatın dışında

kend hayallernz

gerçekleştrme konusunda

neler yapıyorsunuz, nasıl

projeler üzernde

çalışıyorsunuz?

Öncelikle Veda Editosu yazarken

çok güzel bir dönemi geride

bıraktığımı ve yeni başlangıçlar için

büyük heyecan duyduğumu

düşündüm. Samimiyetle çok güzel

hislerle kapadım Vogue günlerini.

Belki yazarken tek üzüntüm çok

severek onca sene beraber

çalıştığım ekip arkadaşlarımla bir

daha o kadar yakın çalışma fırsatı

bulabilir miyiz, bulamaz mıyız diye

düşünmek olmuştur. Yoksa Vogue

dünyasını nimetlerine doyacak

kadar yaşadığımı düşünüyorum. 10

sene uzun bir süre, yaşadıklarınıza

doyuyorsunuz. Diğer soruya

geçersem ilk başta ben bir

danışmanlık şirketi kurdum zaten,

hemen bitirir bitirmez.

1 Profesyonel karyernze CNN Grubu’nda gazetec ve muhabr

olarak başladıktan sonra farklı alanlara yönelerek öncesnde

Doğuş Grubu’nda yönetc pozsyonlarında çalıştığınızı ve 2009

yılından yakın br zamana kadar Vogue Türkye’nn Kurucu

Genel Yayın Yönetmen olarak başarılarla dolu kurumsal br

serüvene sahp olduğunuzu blyoruz. Günümüzde de büyük

markalara danışmanlık hzmet vererek onlara tecrübelernzle

fayda sağlıyorsunuz. Bze bugün sahp olduğunuz güçlü

konuma gelmek çn yaptıklarınızdan, başarılarınızın ve

azmnzn kaynağı olarak gördüğünüz şeylerden

bahsedeblr msnz?

Siz güçlü konum kelimesini

kullandığınız için ilk baştan da

söyleyeyim; benim ne güçle ne

konumla ilgili bir hedefim bir arzum

hiç olmadı. Tam tersi aslında bu

konuları fazla benimseyenleri,

kişiliğinin önüne koyanları hep

sorguladım. Bence sorgulamaya da

devam etmemiz gerekiyor.

Dolayısıyla benim kariyerim biraz

kendi doğal akışında gerçekleşti.

Yani eğer bir şeyle övünmemi

bekliyorsanız belki söyleyebileceğim

şey hep yeni bir şeyler

öğrenmekten hiç gocunmamam.

Bu durumu bazıları öğrendim oldu

bitti gibi algılarken benim için öyle

değil aslında, öğrenmek sürekli bir

durum. Dolayısıyla taze tutabildiğim

merak, bu öğrenme duygusu benim

açıkçası iş hayatımı kolaylaştırdı ve

önümü açtı.

Biraz sizin de söylediğiniz gibi markalara ‘brand purpose’ yani kendi

markalarının bir anlamı ve bir hedefi olması adına bir şeyler acaba katabilir

miyim diye düşündüm, burada yollarımız Trendyol ile kesişti. Trendyol’la şu

anda hâlihazırda pazarlama iletişimi konusunda, biraz daha sosyal

sorumluluk anlamında, kadınlarla yapacakları projelerde veya dijital

girişimcilik üzerine ve

sanatı geliştirmek adına

birçok projemiz var.

Bunlar benim heyecan

duyduğum işler çünkü

belki olmayan ve

gerçekten kitlelere

ulaşamayan bir genç

sanatçıya bir platform

sağlamanın değerli

olduğunu düşünüyorum.

Bu tarz projelerle

uğraşıyorum aynı zamanda İHKİB (İstanbul Hazır Giyim Ve Konfeksiyon

İhracatçıları Birliği) tarafında Türk tasarımcıların koleksiyonlarını dijital bir

moda haftasında sunma adına bir projemiz oldu, tamamen süreci

dijitalleştirmek adına bunun da devamını sağlayacağız.

97


3

Şu anda uluslararası anlamda

onların da markalaşmasına destek

veriyorum. İlk başta biraz hem

oturmuş markalara hem de yeni bu

yola çıkmış kişilere bu süreçte nasıl

destek olabilirim diye

düşünüyorum ve bu konuda

çalışmalar yapıyorum. Ama bir

yandan seyahat yazarlığını da

bırakmadım. Pandemi biraz ket

vurdu tabii ki şu an hiçbirimiz

istediğimiz gibi seyahat edemiyoruz

ama ben yine de arabayla

zorluyorum gidilebilecek yerleri. Şu

anda somut adım atmadığım hâlde

bakarken, gezerken, okurken

aklımda olan ve hep düşündüğüm,

bir soruna çözüm getirebilecek bir

girişim yapabilir miyim düşüncesi.

Bu düşünceyi tartıyorum, aklımda

fikirler var oluyor-olmuyor yahut

böyle bir tartıdan geçmiyor bir

yerde düşüyor. Benim çok sevdiğim

bir laf vardır: “Fail often, fail fast,

fail cheap.” Kısaca böyle bol bol

denemeniz gerekiyor. Ben bir

yandan normal şirketimi devam

ettirerek müşterilere hizmet

verirken bir yandan da böyle ufak

deneyler yapıyorum.

Vogue serüvennze

başlayana kadar moda çok

hâkm olduğunuz br konu

değlken eksklernz

tamamlamak ve kendnz

moda konusunda

gelştrmek çn neler

yaptınız? Profesyonel

karyernzde kendnz

sürekl gelştrmek ve güncel

tutmak çn düzenl olarak

yaptığınız şeylerden

bahsedeblr msnz? İş

hayatında rsk alarak konfor

alanınızın dışına çıkmanın ve

kend sınırlarınızı

genşletmenn sze neler

kattığını düşünüyorsunuz?

Güzel soru. Ben hâlâ uzun yazı

okuyabilen biriyim, nadir mi kaldık

bilmiyorum ama.

Uzun yazıları okumayı seviyorum,

bir de her alandan yazı okumaya

çalışıyorum. Araştırma da

okuyorum, deneme de okuyorum;

okuduğum şey Fiji’de bir ekolojik

seyahat deneyimi de olabilir,

yediklerimizin demans ile ilişkisi de

olabilir.

Çok farklı alanlarda makaleler

okumaya çalışıyorum çünkü hepsi

bir anda kafanızda ışık yakabiliyor,

oradan beslendiğiniz şeyi

bambaşka bir işte

kullanabiliyorsunuz. Bence

öncelikle uzun okuma alışkanlığını

yitirdik çünkü çok şey görüyoruz.

Sürekli olarak görsel hafızamız diri

tutuluyor ve beraberinde kısa

okumalar… Aslında ben uzun

okumaların hâlen önemli olduğunu

düşünüyorum. Ben konforu hiç

sevmem, bana vasat olmayı

hatırlatır. Bir işi denerim; çok iyi de

olabilirim çok kötü de. Ortalama bir

yer tutturdum eh işteyse, korkuların

nedir diye sorarsanız o vasatlık her

zaman beni ürkütmüştür.

Dolayısıyla deneyelim, iyi de

olabiliriz kötü de olabiliriz. Kötü

olmuşsak zaten yeni bir şeylere

başlayabiliriz. Ben hep böyle

baktım iş hayatına. Eminim

beceremediğim şeyler de olmuştur

ama bir o kadar da becerdiğim

şeyler oldu.

4

Moda dünyası her yıl

olduğundan daha da farklı

br noktaya evrlerek hç

durmadan gelşyor. Uzun

yıllar sektörde yer almış ve

bu gelşmeler yakından

takp etmş br olarak

Türkye’nn moda algısında

nelern değştğn ve moda

algısının neye evrldğn

gözlemlyorsunuz? Tüketm

çılgınlığı ve belrl kalıplara

özenme tutumu toplumu ele

geçrmeye başlamışken

genç kuşağın moda ve

estetk anlayışını nasıl

buluyorsunuz?

İki çok büyük soru. Moda algısının

değişmesi konusunda, biz Türkler

biraz da Ortadoğu’ya yakın ve

Akdeniz’de olduğumuz için

süsü-püsü seven insanlarız, her

zaman bana ticaret hayatında bir

şey satmak isterseniz üzerine pul,

payet koyun Türkler bunu sever

denirdi. Giderek aslında şunu

görüyorum ki hem genç kuşak hem

de orta yaşlı kuşak içinde rahat

olabildiği kıyafetlerle var olmak

istiyor. Bir kadın olarak topuklu

ayakkabı giyme durumundan

uzaklaştığımıza şaşırıyorum. Bir

dolap dolusu varken artık o tarz

kıyafetleri giyecek yer

bulamıyorsunuz çünkü hayat öyle

hızlı akıyor ki, sürekli hareket

hâlindesiniz; dolayısıyla içinde

rahat edebildiğiniz, gündüz

başlayıp gece aynı kıyafet ile

devam edebileceğiniz veya her

ortama girdiğinizde uyum

sağlayabilecek bir moda algısı

hayatınıza yerleşiyor. Dediğim gibi

burada rahat kıyafetler ön plana

çıktı. Hele şu pandemide

‘Loungewear’ olayı, hepimizin en

önemsemediği “Evde ne

giyeceğim?” konusu bile

gardıroplarımızın odağına yerleşti.

98


İnsanın içinde kendini rahat

hissetmediği kıyafette hareket alanı

kısıtlanıyor ve inanın beyni bile

doğru çalışmıyor bence, bir

yerlerde takılıyorsunuz çünkü o

size sürekli rahatsızlık veriyor.

Dolayısıyla bence bu iyi bir evrim.

Burada Instagram’ın da bireysel

stilin gelişmesi konusunda biraz

etkisi var. Genellemek tabii ki çok

zor, hâlâ kopyaya özenen bir kesim

var. Rihanna dinliyorsa, Kylie

Jenner seviyorsa onun gibi olmaya

çalışan bir kitle her zaman var ve

var olacak ama kendi stilinin

özgürlüğünü yakalayan,

karıştırmaktan korkmayan bir

kuşakla da karşı karşıyayız ve bu

da benim çok hoşuma gidiyor.

Estetik tarafı biraz daha zor bir

taraf. Ben biraz daha tek tipleşme

görüyorum maalesef. Uygulanan

estetik işlemler de, insanları itiyor.

Tek tip bir güzellik anlayışını bu

anlamda görüyorum. Belli bir dudak

ve burun… Hepimiz nelerden

bahsettiğimi biliyoruz. Bu bana

biraz daha korkutucu geliyor çünkü

o tarafta bireyselliği bulmak çok

zor. Estetik tarafında belli kalıplar

ve belli uygulanan işlemler var ve

bu işlemler tek tipliliğe itiyor. Moda

gibi kendi özgün estetik işlemlerini

bulmak söz konusu değil, bu durum

daha standart. Estetiğe karşı

değilim; insan içinde olduğu

bedende mutsuzsa tabii ki bazı

değişikliklere gidebilir ama burada

tek tipleşmeye çok karşıyım.

Tüketim çılgınlığı demişsiniz

soruda bence o çılgınlık biraz

dizginlendi. Özellikle bu pandemi

dönemi herkese ihtiyacı olanı

tüketmeyi çok güzel öğretti.

İhtiyacın olmayandan da uzak

durmayı umarım öğrendik ve

umarım bu geçici bir heves değildir.

O tarafta benim düşüncelerim

olumlu, sadece estetik tarafında

kaygılarım var.

5

Dışarıya her zaman ışıltılı ve

eğlencel yansıyan Vogue

dünyasının merkeznde yer

alarak bu sürecn

devamlılığı çn öneml

kararlar veryor olmanın sz

çok farklı ortamlarda

bulunmaya ve pek çok

değerl smle br arada

çalışmaya yönlendrdğn

blyoruz. Vogue sze tüm bu

süreçte neler kattı? Modayla

lglenen herkesn smne

aşna olduğu Vogue Genel

Yayın Yönetmen Anna

Wntour le yollarınızın

kesşmesn ve brlkte

yürüttüğünüz çalışmaları

szden dnleyeblr myz?

Vogue öncelikle bana harika

insanlarla tanışma fırsatı kattı.

Yaratıcı sektörlerin her alanıyla,

sadece moda değil, sanat, kültür

toplumun nabzıyla çok ilişkiliyiz.

Burada popüler kültürden olduğu

kadar yepyeni gelişmelerle ve

isimlerle en basitinden Ezhel ile bile

Vogue sayesinde tanıştım.

Ezhel ilk çıktığında biz onunla yeni

yetenek çekimi yaptık. Aklıma geldiği

ve hâlâ dinlediğim için söylüyorum

kendisini. Dolayısıyla en önemlisi

gerçekten tanıştığım insanlar ve

onların çeşitliliği. Anna Wintour’a

gelince kendisiyle ilk tanışmamız

2010 yılında Mart’ta Paris’te bir

lansmanımızda oldu. Vogue Türkiye

Dergisi lansmanına o da geldi ve

lansmanda çok kısa tanıştık, kendisi

yeni bir Vogue çıktığı için destek

verdi. Hep çok mesafeli bir kişi ama

çok profesyonel ve saygı duyduğum

birisi, hayatını profesyonellik üzerine

kurmuş. Aslında biraz zor bir

konumda çünkü bütün ilişkilerini bu

süzgeçten geçiriyor.

Bildiğiniz Anna Wintour kendi

çevresine bir kale örmüş çünkü o

kaleye çok fazla girmek isteyen kişi

var ve hepsi de kendi çıkarı için

kalenin içerisine girmeye çalışıyor.

Kadın haklı olarak o duvarları

örmüş ve o duvarları aşmak da çok

kolay değil. Ama aştığınız anlar da

oluyor, bizim birçok toplantıda

zaman içerisinde ilişkimiz gelişti.

Belki son buluşmamızı anlatmam

tatlı bir anekdot olabilir. Çünkü ilk

defa o kalenin içerisine girmiş gibi

hissettiğim bir zamandı. Genel

olarak zaten her Mart ve Ekim

aylarında moda haftasına gidiyoruz

Paris’e. Orada tüm Vogue editörleri

toplanıyoruz. Senede belki bir veya

iki kez özellikle Anna Wintour ile

toplantıda projeleri konuşuyoruz

ama ben artık Vogue’dan ayrılma

kararı vermişim, bir türlü de laf

gelmiyor hep yeni projeleri

konuşuyoruz. Sonra dedim ki

“Anna ben yıl sonu Vogue’u

bırakıyorum.” Bir anda durdu,

“Neden?” dedi ve çok şaşırdı. Ben

de “Bence 10 yıl aynı işi yapmak

için çok uzun bir süre.” diye

cevapladım. Ama sonra karşımdaki

kadın 30 yıldır bu işi yapıyor diye

de düşündüm. Bu esnada her

toplantıya ördüğü kale duvarlarının

bir parçası olan gözlükle katılan

Anna Wintour ilk defa gözlüklerini

çıkarttı ve “Galiba haklısın.” dedi.

Sonra da “Seyahat planların var

mı?”, “Aslında ben de Türkiye’ye

gelmek istiyorum.” gibi konulardan

konuşmaya başladık. Senelerdir

mesafeli ve profesyonel olan

ilişkimiz normal iki kadın arasındaki

sohbete dönüştü ve bu benim

onunla olan son buluşmamdı.

BENCE 10 YIL AYNI İŞİ

YAPMAK İÇİN ÇOK UZUN

BİR SÜRE.

99


6 Moda alanında etkl br söz

sahb olarak “Moda herkes

çn, stl breysel.”

dyorsunuz, szn moda

algınızla brlkte Seda

Domanç olarak

gelştrdğnz stlnz çnde

neler barındırıyor? Sz

trendler konusunda daha

zamansız olmayı mı yoksa

trendlere uymayı mı terch

edyorsunuz?

Arkadaşlar benden duymuş olun,

trendler çok demode artık. Trend

konuşmamaya çalışıyoruz hatta

son dönemde arkadaşlarımla da

bunun tartışmasını yapıyorduk.

Gerçekten geride kaldı trendler.

Çünkü her marka kendi öz stilini

oluşturuyor. Eskiden belli büyük

markalar kendi trendleri

çerçevesinde neredeyse paralel,

benzer işler ve koleksiyonlar

çıkarırdı. Ben hatta derdim ki bunlar

kesin gizli olarak bu koleksiyonlara

başlamadan önce bir yerde

toplanıyorlar, belli kararlar alıyorlar.

Aslında bu tabii ki belli kumaş

trendlerinin gelişmesi ve üretimin o

tarafa eğilmesi gibi benzer şeylerle

oluşuyor. Sonra markalar da kendi

öz stillerini oluşturuyor. Ama artık

Gucci stili denen bir şey var.

Mesela Céline stili gibi bir stilden

bahsedebiliriz. Kendi adıma gelince

ben biraz daha maskulen taraftaki

parçaları tercih ettiğimi

söyleyebilirim. Hatta bana hep

‘Ceket Kadını’ derler, beni

tanımlarken böyle diyorlar çünkü

gerçekten de çok ceketim var. Ben

çok üşüyen biriyim ve her zaman

ceket giymeyi tercih ediyorum.

Sezonsuzluk benim için çok önemli.

Ceketleri dört mevsim boyunca

giyebiliyorum ve artık dört mevsim

giyilebilen şeyleri tercih ediyorum.

Ağırlıklı olarak gömlek, ceket,

pantolon tercih ediyorum

diyebilirim, etek giymeyeli çok uzun

zaman oldu.

Karşı değilim giyinen kadınlara

çok özeniyorum ve hoşuma da

gidiyor ama son dönemde hiç

elim gitmiyor. Kendi içimde

böyle bir stil oluştu. Benim

saçlarım senelerce çok uzundu

çünkü çok rahat olduğunu

aslında bakımı en kolay model

olduğunu düşünüyordum.

Sonra bir sene evvel saçımı

kestim meğerse bu da çok

rahatmış şimdi böyle bir stile

doğru evirildi.

7 Moda ve yayın dünyasının

sz şnz en y şeklde

yapmaya heveslendren ve

en keyf veren yönlern nasıl

değerlendryorsunuz?

Vogue Türkye Genel Yayın

Yönetmenlğn

yürüttüğünüz sürede brçok

ses getren derg kapağınız

arasında szn favornz

öğreneblr myz?

Profesyonel karyernzdek

eşsz tecrübelernzden szn

çn en unutulmazı

hangsdr?

En heveslendiren, en keyif

veren yönleri için

söyleyebileceğim gerçekten

çok güncel kalabilmek. Vogue

o kadar çok çeşitli alanda

yazarlarla, araştırmacılarla aynı

zaman tabii ki görsel dünyayı

yaratan sanat direktörleriyle,

fotoğrafçılarla iş birliği yapıyor

ki sizin hem zihniniz hem

estetik dünyanız sürekli

besleniyor. Bence bu harika bir

şey ve bunu özlememek

mümkün değil. Tabii ki

kendiniz de birçok şey

okuyabilirsiniz, filmler

seyredebilirsiniz, sergiler

(keşke olsa da hâlâ gitsek çok

az oluyor şu anda) ziyaret

edebilirsiniz ama bu düzen

içerisinde olmuyor hiçbir

zaman.

Yani orada aylık bir akış var, o

ay en yeniyi en ilgi çekeni en

ilham vereni bulmanız

gerekiyor. Bu durumun insanı

çok çok genç ve taze tutması

bence en keyifli tarafıydı.

Kapaklar… Aslında çok var.

Mesela bir tane tamamen

photoshopsuz bir sayı

yapmıştık. Bu bizim için ciddi

bir emekti ve zor bir süreçti.

Çünkü hem kapak fotoğrafında

hiçbir photoshop kullanmadık

hem dergi içindeki

fotoğraflarda. Bu sayı benim

için önemli sayılardan biriydi

çünkü biz de sınırlarımızı

görmüş olduk. Çok ilginç

mesela biz photoshopsuz

yayınlamak istiyoruz fotoğrafı,

bu sefer çektiren insanlar

olmak istemiyor o sayıda. Diyor

ki “Photoshop

yapmayacaksanız beni

koymayın.” Hani hep derler ya,

dergiler güzellik anlayışını

empoze ediyor. Hayır, biz

diyoruz ki bu güzellik

anlayışından uzak durmak

istiyoruz ama bu sefer kişilerin

bir takım ön yargılarıyla

karşılaşıyorsunuz, bu ilginçti.

Yine çok severek yaptığım 1. yıl

sayımız vardı o ‘Cüretkâr Bir Yıl’

sayısı… Tamamen cüret edenler

ile alakalı bir sayıydı. Belki ilk

yıl dönümü olduğu için

anlamlıydı. Orada Gisele

Bündchen’i çekmiştik. Benim

için unutulmaz tecrübelerden

biriydi, çünkü çok öğretici oldu.

Şöyle ki ben kalktım New York’a

gittim o çekimi yapmak için. O

sabah kalktık, saat 9’da çekim

başlayacaktı. Bir kalktım

gerçekten bir metre kadar kar

vardı New York’ta. Bütün

şehirde hayat durmuş, hiçbir

araç çalışmıyor. Nasıl

gideceğim falan diye

düşünürken yürüyeyim ben bu

otele en iyisi dedim, bir otelde

çekim yapacağız Central Park’ın

orada.

100


Ben sabahın erken saatinde

yürürken sokakta neredeyse kimse

yok, önümden de benim gibi bir

insan yürüyor sadece o yürüyor

ben yürüyorum. Neyse sonra aynı

otele girdik ondan sonra aynı kata

doğru çıktık. O da tabi bere, atkı

falan bir çıkarttı kadın Gisele... Biz

ikimiz kaldık odada çünkü başka

kimse gelmemiş bir tek ben

gelmişim bir de Gisele gelmiş. Ne

fotoğrafçılar var ortada ne ışık, ne

set yani hiçbir şey yok. Sadece

ikimiz böyle sorumluluk bilinciyle

gelmişiz. Zaten ben o iş dolayısıyla

gittiğim için tabii ki kalkıp yürüdüm

ama o da yürümüş. Orada şunu

anladım ki hiçbir şey tesadüf değil,

siz Gisele bile olsanız, çok güzel bir

kadın olabilirsin ama o kadar

çalışkan olmasan o kadar

sorumluluk bilincin olmasa yine

Gisele Bündchen olamazsın.

Dünyada tonlarca güzel kadın var,

ondan daha da güzel kadınlar var.

Ama o yere gelebilmek ancak o

özveriyle mümkün. Yani gerçekten

buna hiç ihtiyacı yok, biliyorsunuz

o çekimlerden para da alınmıyor

bunlar sadece kendinizi biraz

hatırlatmak için güncel tutmak için

yaptığınız şeyler aslında, ki

Gisele’in bence buna da ihtiyacı

yoktu ama artık bir söz verilmiş, bu

söz üzerinden kadın hiç üşenmemiş

yürüyerek bu çekime gelmişti,

benim için unutulmaz bir anıydı.

Kendisiyle ekibi beklerken sohbet

etme fırsatımız da oldu ve çok da

tatlı bir insandı. Bunun gibi o kadar

çok anı var ki. Dolce & Gabbana,

Alta Moda yani Yüksek Moda ya da

Haute Couture dediğimiz bir

koleksiyonu ilk defa hayata

geçirecekti. Biz Vogue editörlerini

Sicilya’ya lansmana davet etti.

Lansmanın sadece biz değil bizim

yanımızda aklınıza gelebilecek

Laetitia Casta, Naomi Campbell,

Monica Bellucci, Scarlett

Johansson gibi kimi isterseniz

bulabileceğiniz katılımcıları vardı.

Küçük bir otelde, ilk başta bizi bir

akşam oradaki La Scala diye bir

antik tiyatroda harika bir opera

dinletisine davet ettiler, hep

beraber ona katıldık. Daha sonra

otele döndüğümüzde yine müthiş

bir dinleti ve orada çalan müziğe

eşlik eden aynı ritimde bir havai

fişek gösterisi…

Moda ihtişamından

bahsediyoruz ya böyle anlar da

tabii ki yaşadık. Bu da benim için

unutulmaz anlardan biriydi.

8 Moda ve ş dünyasında

geçen yoğun tempolu

dönemde yogaya vakt

ayırarak, yoga eğtmenlğ

sertfkası almışsınız. Ayrıca

anadlnz olan Türkçe

dışında İnglzce, Fransızca,

İtalyanca blyorsunuz ve şu

anda da İspanyolca

öğrenyorsunuz. Bze

bugüne kadar ş

hayatınızdan arta kalan

vaktlerde yapmayı

sevdğnz şeylerden ve bu

yaptıklarınızın hayatınıza

etklernden bahsedeblr

msnz? Bu aktvtelere nasıl

zaman ayırabldnz ve sze

ne gb faydaları oldu?

Tabii ki benim için yoga,

yürüyüş ve spor önemli

alanlar. En azından kendinizi

yogada kullandığımız terim gibi

köklendirebildiğiniz, biraz daha

yere ayaklarınızı sağlam

bastığınız, dünyayla ilişkinizi

tekrar değerlendirdiğiniz bir

alan ve gerçekten orada

tamamen kafanızı

boşaltıyorsunuz. Zaten o

boşaltmayı yapmadığınız

takdirde yeni bir şeyler

üretmeniz çok zor. Yani bir

şeyler çıkacak ki yeni bir

şeyler girecek, normal bir fizik

kanunu gibi. Dolayısıyla yoga

böyle lüks gibi değil de aslında

bu tempoyu sürdürebilmek için

bir kaçış noktasıydı benim için.

yapmaktan umarım hİç

vazgeçmeyeceğİm şey

seyahat etmek.

Hâlâ da severek yapıyorum

ancak istediğim kadar düzenli

yapamıyorum. Ben hiçbir şeyi

çok düzenli yapamıyorum

zaten. Buradan böyle çok

mükemmel bir tablo çizmeyim

karşınıza. Yani bir dönem

buluyorsunuz hadi diyorsunuz

kendinizi gaza getiriyorsunuz

İspanyolca öğrenmeye

başlıyorsunuz sonra bir anda

duruyorsunuz. Bambaşka bir

şeyler giriyor hayatınıza.

Düzenli olarak yaptığım ve

yapmaktan umarım hiç

vazgeçmeyeceğim şey seyahat

etmek. Seyahat etmeyi

küçüklüğümden beri,

çocukluğumdan beri çok

seviyorum ve çocukluğumdan

beri de seyahat ediyorum her

bulduğum fırsatta.

101


Seyahat yazarlığı da yaparsanız

yanı sıra o biraz iş de oluyor daha

çok fırsat çıkıyor. Biraz da hobiyle

işi de birleştirerek buna devam

edebiliyorum. Bu pandemide her

şey çok sekteye uğradı ama orada

da arabayla seyahat etmenin

tekrardan keyfini hatırladık. Yani o

kadar çok uçağa bağımlı hâle

gelmişiz ki çok anlamsızmış aslında

araba da insana aşırı bir farklı

özgürlük alanı açıyor. Ben zaten

Türkiye’de de çok seyahat

ediyorum, böyle hep yurt dışına

gidiyorum gibi bir durumum yok.

Ama son dönemde özellikle biz

Kuzey Ege’de uzun bir tur yaptık.

Kuzey Ege’ye bir kez daha âşık

oldum diyebilirim. Biraz bence

Kuzey Ege böyle es geçilen bir alan

ya Türkiye’de yani herkes daha çok

Güney Ege sahillerinden

bahsederken Kuzey’in bence

bambaşka bir albenisi var.

9 Bulunduğunuz sektör acımasız

ve oldukça özver gerektren

br sektörken bu yoğun

tempoda başarılı br kadın

olarak zorluklarla nasıl başa

çıktınız? Zorlukları nasıl

avantaja çevrdğnzden ve

başarılı olmak çn yapılması

gerektğn düşündüklernzden

yola çıkarak sektöre adım

atmak steyen gençlere

önerlernz nelerdr?

Bir kere şunu bilsinler hiçbir şey

kolay olmuyor. Ben çok gençlerle

tabi hem işim dolayısıyla yakın

mesai yaptım, hem de çok hep yeni

hayata atılan işe başlamak isteyen

kişilerle mülakatlar yaptım. Ben

gençlerin her şeyin çok hızlı

olmasını istediğini görüyorum.

Hemen olmak istiyor ama olmuyor

çünkü bu ciddi bir yolculuk, ciddi

bir tecrübe gerektiriyor.

Biz hep başarı hikâyelerini

duyuyoruz, elbet genç yaşta çok

başarı elde edenler de var. Elde

edilmeli de zaten ama bu herkes

için geçerli bir şey değil. Yani bir

milyon kişi bununla uğraşıyorsa ve

iki kişi başarıyorsa hep o iki kişiyi

dinliyorsunuz. Bu dinledikleriniz

aslında çok taraflı hikâyeler oluyor

bir noktada, bu noktaya gelememiş

o bir milyondan geriye kalan

kişilerin hikâyesini dinlemiyoruz

çünkü. Dolayısıyla o kolay elde

edilebilme fikrinden vazgeçin. Ben

bugüne kadar başarılı olmuş kimi

tanıyorsam cidden çok çalışıyor.

Yani hiç böyle “Aa çok

şanslıydım!” diyen birini görmedim

ki çok başarılı insanlarla tanıştım

ve hepsinin arkasında ciddi bir

zaman ve bir adanmışlık olduğunu

gördüm, bu olmadan olmuyor.

Mesela bize gençler geliyor diyor ki

“Yazar olmak istiyorum”. “Çok

güzel, ne yazdın?” diyorum,

duruyor “Ben olmak istiyorum”

diyor. “Tamam, o zaman yazmış

olman gerekiyor zaten.” diyorum,

“Ama nereye yazacağım işte size

geldim yazmak için.”. “Hayır”

diyorum, “Senin ilgin varsa çoktan

yazmış olman, yazmaya başlamış

olman gerekiyor”. İşte belki sizin

gibi bir dergi çıkartacak veya kendi

blogunu açacak ki şu anda

imkânlar sonsuz kendini ifade

etmek için, eskiden böyle değildi.

Yazar olmak istiyorum diyen bir

kişinin benim önüme geldiği

zaman ciddi bir portfolyosunun

olması gerekiyor. Bu önemli

yerlerde yayınlanmamış olabilir bu

hiç önemli değil, bu sizin ne kadar

çaba koyduğunuzla, gerçekten o

dünyanızı ne kadar

derinleştirebildiğinizle alakalı bir

şey. Veya “Moda editörü olmak

istiyorum.” diyor. Diyorum ki

“Moda editörü olmak için ilk

yapman gereken şey ne biliyor

musun?” O zannediyor ki hemen

ünlü kişileri veya modelleri alacak

fotoğraflarını çekecek.

“Hayır, bavul taşıyacaksın.”

diyorum. Yani bir moda

editörlüğü için moda

asistanlığından başlaman

gerekiyor. Moda asistanının

yaptığı işin yarısından fazlası

git mağazadan ürün topla, o

ürünleri ütüle, paketle, o

paketleri çıkart tekrar buhardan

geçir, hazır hâle getir…

Çok emek ve yoğun bir işten

bahsediyoruz. Öyle ışıltılı bir

dünyadan bahsedemiyoruz.

Gözü korkup kaçanlar oluyor,

zaten bir daha görmüyoruz

onları. Ama bu konuda sebat

edenler, bizde stajyer olarak

başlayıp moda direktörlüğü

seviyesine yükselen

arkadaşlarımız var ki benim

ekibimdeki çoğu kişi stajyer

olarak başladı, Vogue’da editör

olan birçok arkadaşımız asistan

olarak başlayıp bu yollardan

geçti. Bu yollardan geçmeden

maalesef ben kolay bir reçete

veremiyorum size.

102


10 Daha önceki bir

röportajınızda moda sanat

ve ekonominin kesiştiği bir

endüstri demişsiniz. Bu

kesişim doğrultusunda

sizce önümüzdeki yıllarda

bizleri neler bekliyor?

Sosyal medyada önümüzde

çok fazla içerik çıkmasıyla

herkes içerikleri tüketmeye

başlamışken yazılı basının

geleceğini nasıl

öngörüyorsunuz?

Çok içerik var bu konuda yüzde

yüz size katılıyorum.

Olması gerekenden fazla bile

diyebilirim. Çünkü her içeriğin de

anlamı yok, yani bazı içerikler o

kadar derinliksiz, sıradan ve her

yerde bulunabilir ki bence

bunların bu kadar kirlilik

yaratmasının gereği yok ama

maalesef böyle bir ortamda

yaşıyoruz. Ben yine de kaliteli

içeriğin her zaman iş yapacağını

düşünüyorum, bunun formatı hiç

önemli değil. O marka yazılı

basın olarak yola çıkmış olabilir

ama şu anda dijitale inanılmaz

şekilde girişmiş olabilir. Mesela

The New York Times örneğini

vereyim, The Guardian örneğini

vereyim. Bunlar sonuçta çok

konvansiyonel gazetelerken

dijital anlamda çok ciddi kitlelere

ulaşan içerik üreticiler hâline

geldiler. Dolayısıyla ben kaliteli

içeriğe olan ihtiyacın yok

olacağını hiç düşünmüyorum hiç

de karamsar değilim. Bu

kakofoninin devam edeceğini

düşünüyorum. Yani evet bu çok

seslilik kötü de bir şey değil

açıkçası, ben demokratik de

buluyorum. Çok sesli olalım tabii

ki herkes bir şeyler söylesin ama

bir yerde bazı kriterler bazı

filtreler çalışsın değil mi?

Bir noktadan sonra da biraz daha

bilmediğim bir şeyi bana

söyleyen veya bana farklı bir

bakış açısını yönlendiren

içerikler öne çıksın istiyorum.

Samimiyet çok önemli, ben bu

samimiyet konusuna biraz da

takık olabilirim. Mesela ben

sizin buradan baktığım zaman

siyah saçlı mı sarışın mı

olduğunuzu görebildiğim gibi

samimiyeti de o kadar net

görebildiğimi düşünüyorum.

Yani samimi olmayan bir şey

böyle belli oluyor. İçerik

konusunda da aynı şeyi

düşünüyorum; samimi

olmayan, zorlama, -mış gibi

yapan içerikler bence kendi

kendini zaman içerisinde eliyor.

Çok farklı ve özgün hiç tahmin

etmediğimiz kişiler veya

alanlarda da çok tatlı

personalar ortaya çıkıyor. Yani

bence bu güzel bir şey bu farklı

personaların ses bulabilmesini

çok destekliyorum. Yeter ki

özgün olsun, yeter ki samimi

bir niyeti olsun. Bence çok

güzel bir şey yani bu

gelişmeleri genel olarak olumlu

addediyorum. Çünkü şu anda

baksanıza isteseler de

susmuyor, bu üretim susmuyor,

kişiler susmuyor… O kadar zor

ki eskiden aslında kurumlar

varken denetlemek, kontrol

altına almak, sansürlemek çok

kolayken şimdi her yerden bir

içerik çıkıyor. Bunu denetlemek

de bir o kadar zor dolayısıyla

alanlar açılıyor ama bu alanlar

umarım dediğim gibi hak eden

kişiler tarafından kaliteli

içerikler olur.

Bu kakofonİnİn devam

edeceğİnİ

düşünüyorum.

103


Yazı Eğitim / Psikoloji

PSİKOLOG & YAZAR

ÜSTÜN DÖKMEN

Stres ve Koltuklara

Yerleşme

Kardiyoloji uzmanlarının bekleme

salonlarındaki koltuklar daha çok

önden aşınıyormuş, diğer

hekimlerin ve başka mesleklere

mensup kişilerin bekleme

salonlarındaki koltuklarınsa orta

kısımları aşınıyormuş. Bu durum,

kardiyoloji uzmanlarına, daha çok

kalbinden sorunu olan A-tipi

davranış biçimine sahip

hastaların başvurdukları, diğer

hekimlere ise daha çok B-tipi

davranış biçimine sahip

hastaların başvurdukları şeklinde

yorumlanmış.

A-tipi davranış biçimine sahip

hastalar, genelde fazlaca

heyecanlı, hareketli ve sabırsız

oldukları için, özellikle hekimin

bekleme salonunda koltuğa tam

yerleşemiyor, her an kalkmaya

hazır bir pozisyonda koltuğun

ucuna ilişiyorlarmış. B-tipi

davranış biçimine sahip olanlar

ise, en azından göreceli olarak

daha rahat oldukları için koltuğun

ortasına yerleşebiliyorlarmış.

Bacaklarımızla

sandalyelere yardım

etmeyelİm; bırakalım

ağırlığımızı onlar Taşısın.

Söz konusu iki davranış biçimini

kısaca tanımlayalım: A-tipi

davranış biçimi sergileyen kişiler

genelde heyecanlı, fazlaca işe

odaklı, iş alanında aşırı hırslı,

mükemmeliyetçi, aşırı rekabetçi,

aceleci, öfkeli, sıklıkla saldırgan,

hızlı yemek yiyen, çiğnemeden

yutan, hızlı ve coşkulu konuşan,

cümle aralarında derin soluklar

alan (Friedman buna,

'tükenmişliğin ölümü hatırlatan

işareti' adını vermiş), yürümek

yerine koşan, söz kesen, birkaç

işe birden girişen, sürekli zaman

baskısı içinde olan, sürekli

koşturan, stresli kişilermiş ve

kalp hastalıklarına daha çok

yakalanıyorlarmış. Bu özelliklerin

tersi özelliklere ise 'B-tipi

davranış biçimi' adı verilmiş.

Bir insan yüzde yüz A-tipine veya

B-tipine girmez; belirli oranda -az

veya çok-A-tipi davranış biçimini

sergileyebilir. Bu nedenle, A-tipi

davranış biçimi sergileyenlerin

kesinkes kalp hastalığına

tutulacaklarını söyleyemeyiz.

A-tipi davranış stresli yaşam

tarzını ifade ediyor. Stresli

olduğumuzda, hem zihinsel

açıdan huzursuz, hem de

bedensel açıdan gerginlik içinde

oluruz. Kısaca, A-tipi davranışa

sahip stresli kişiler koltuğun

ucundadırlar, B-tipi koltuğun

ortasında.

Peki, siz nasılsınız? Genelde

koltukların ucuna mı

yerleşiyorsunuz, yoksa rahatça

oturabiliyor musunuz? Kendilerini

koltuklara rahatça bırakamayanlar,

farkında olmadan bacaklarıyla

koltuklara yardımcı olurlar,

oturdukları koltuklar adeta altı

bacaklı olur. Dört bacak koltuğa

aittir, iki bacak oturana. Haddim

olmayarak bir öneride bulunmak

istiyorum: Bacaklarımızla

sandalyelere yardım etmeyelim;

bırakalım ağırlığımızı onlar taşısın.

Duygularımızla davranışlarımız

arasında karşılıklı ilişki vardır.

Stressiz, rahat olduğumuzda

koltuklara rahat otururuz, ancak

vücudumuzu gevşetip rahat bir

şekilde oturabilirsek, stresimizin

azalması da mümkün olabilir. Aynı

şey yatarken de geçerli.

Çoğunlukla stresli olduğumuzda,

tostoparlak büzülüp yatarız,

kimimiz kolumuzu büküp

başımızın ve yastığımızın altına

koyarız ve daha kötüsü kimimiz

uyurken dişlerimizi gıcırdatırız.

Gıcırdatmaktan dişlerimiz aşınır,

diş hekimine gitmek gerekir.

(Belki de uyurken dış gıcırdatmak,

uyanıkken birilerine diş bilemenin

somut bir şeklidir.) Yattıktan sonra

uyumadan önce, çeşitli vücut

gevşetme tekniklerinden birisiyle

vücudumuzu gevşetebilirsek,

uykumuzun daha rahat, daha

verimli geçmesi mümkün olabilir.

104


Röportaj Bilim

NASA UZAY ARACI SİSTEM YÖNETİCİSİ & YÜKSEK MÜHENDİS

SIRRI OĞUZ

NASA bİr bİlİm

tarİhİ merkezİ.

1 NASA’da Uzay Aracı Sstem Yönetcs olarak çalışan

başarılı br Türk Yüksek Mühends olmak sze neler

hssettryor? Burada çalışmaya başlama ve

oryantasyon süreçlernz nasıldı? Bzlere yaşadığınız

lgnç deneymlerden ve çevrenzden aldığınız

tepklerden bahsedeblr msnz?

NASA sadece bir bilim yuvası

değil aynı zamanda bir bilim

tarihi merkezi. Bu projenin diğer

partneri olan Boeing de 2021'in

üçüncü çeyreğinde Starliner ile

ISS'e ilk uçuşunu yapmayı

planlıyor. Mission Control

binasının tarihi merdivenlerinden

çıkarken bir an karşınıza Gene

Kranz çıkabilir gibi

hissediyorsunuz.

NASA’da çalışmaya başlama ve

oryantasyon süreçleri kariyer

seviyesine göre farklı olabiliyor.

Okul sonrası NASA’nın seçtiği

genç mühendisler genellikle

mentor programının bir parçası

olarak tecrübeli mühendislerin

yanında birkaç yıl çalışmak

durumundalar. Bu süreç içinde

bilgi yelpazelerini mümkün

olduğunca geniş tutmak için

rotasyon sistemiyle birden çok

alanda da çalışmak fırsatı

bulmaktalar. Belli bir kariyere

ulaşmış ve NASA projelerine

davetle katılan uzman

mühendis ve bilim insanları için

süreç daha çok misyon-spesifik

oluyor.

Örneğin benim 2008’de NASA’ya

girişim Orion uzay aracının

ayrılma, piroteknik ve paraşüt

sistemlerinin dizayn, analiz ve

testleri için gereken uzman

mühendis ihtiyacından dolayı

oldu. Özel sektörde bu alanda

çalıştığım projeler ve özellikle

uzay mekiği, Delta IV roketi ve

F-22 pilot kurtarma

sistemlerindeki tecrübelerim de

bu süreçte faydalı oldu

diyebilirim.

Benim çalışma alanımın enerjik

malzeme sınıfına giren patlayıcı,

ateşleyici ve piroteknikler

olması NASA deneyimime

aslında biraz daha ilginçlik ve

adrenalin katıyor. Özel uzmanlık

gerektiren ve hata yapmanın

direkt insan hayatını etkilediği

bir alan olması sorumluluğu da

beraberinde getiriyor. Bu

sebeple tüm çalıştığımız

sistemleri en üst limitine kadar

test etmek zorundayız. Marj

testleri dediğimiz bu testlerde

karşılaştığımız birçoğu

kontrollü, bazıları da kontrolsüz

patlamalar, test sonrası

komponentlerin forensik

analizleri, bazen çölün ortasında

paraşüt parçalarını bulmaya

çalışmak bu işin heyecanlı

tarafları.

105


2 1987 yılında İstanbul

Teknk Ünverstes Uçak

ve Uzay Fakültes’nden

mezun olmanızın

ardından yüksek lsans

çn burs kazanarak

ABD’ye gtmşsnz. Eğtm

hayatınız sürerken

NASA’da çalışmak gb br

hedefnz var mıydı?

Havacılık ve Uzay

alanlarına lgnz nasıl

başladı ve kendnz bu

alanlarda nasıl

gelştrdnz?

Tabii ki üniversitede uçak ve

uzay bölümünde okuyorsanız

kafanızın bir köşesinde bir hayal

gibi de olsa NASA’yı ve diğer

büyük havacılık şirket ve

kurumlarını düşünmemiş

olmanız imkânsız. Benim İTÜ

yıllarımda çalışma ve ilgi alanım

uçak yapıları ve malzemeleriydi.

Kompozit malzemelere karşı çok

ilgim vardı. Uçak kanatlarında

kullanılan kompozitlerin

aeroelastik davranışları üzerine

hem lisans hem de yüksek lisans

sırasında çalışmalar yaptım.

Uzaya genel merak dışında aşırı

bir ilgim yoktu. ABD’deki yüksek

lisans dönemimde bir yaz

Aerojet şirketinde kısa bir staj

dönemim oldu ve bu benim uzay

araçlarına olan ilgimin bir nevi

başlangıcı oldu diyebilirim. Yine

Boeing ve Wright Patterson hava

üssünde kısa yaz dönemi staj

çalışmalarım oldu. Bu değerli

tecrübelerin de yardımıyla

1994’te özel bir şirkette öncelikle

kısa süreli planladığım ama

sonradan kalıcı olan ve daha

önce kariyerimde hiç

düşünmediğim bir alanda, yani

piroteknik ve enerjik malzemeler

alanında uçak ve uzay sanayiine

adım atmış oldum.

Piroteknikler, patlayıcılar,

ateşleyiciler gibi enerjik sistemler

üniversitelerde pek yaygınca

okutulan alanlar sayılmaz. Daha

ziyade mekanik, kimya, fizik ve

matematik bilimlerini harmanlayıp

uzmanlaşabileceğiniz bir alan.

Benim bir şansım da birlikte

çalıştığım birçok tecrübeli

mühendisin alanlarında

Amerika’nın en iyileri olması hatta

bazılarının birçok dizaynın patentine

sahip üstatlar olmalarıydı. Böyle bir

ortamda önünüze çıkan bu fırsatları

değerlendirmemek insanın kendine

ihanet etmesi olurdu zaten. Gordon

Nistler, Ben Paul, Harold Hannagan,

Ahmet Kafadar gibi üstatlarla

çalıştığım için kendimi şanslı kabul

ediyorum.

3 NASA’ya dışardan pek çok

kş sıra dışı br yer olarak

bakıyorken şu ana kadar

orada yaptığınız

çalışmalar arasında sz en

çok heyecanlandıran

hangsyd? NASA’da br

gününüz nasıl geçyor ve

çerde nasıl çalışmalar

yürütüyorsunuz?

Kuşkusuz en heyecanlandığım

çalışma NASA’daki ilk projem

olan Orion kapsül ayrılma

patlayıcı sistemlerinin 2010’da

Pad Abort denilen ilk uçuş

testinde başarılı bir şekilde

performans göstermesiydi. İki

yılı aşkın dizayn, analiz ve test

evresinden sonra New Mexico

çölünde White Sands test

sahasında yaptığımız testte on

saniyelik geri sayımda nabzımın

tavan yaptığına eminim.

106

Pandemi dönemini hariç sayarsak

NASA’daki çalışmalarımın büyük

bir bölümü SpaceX, Boeing ve

Lockheed gibi şirketlerin

mühendisleriyle beraber

yaptığımız dizayn çalışmaları,

laboratuvar deneyleri ve yer

testleriyle geçiyor. Bu testler

genellikle benim çalıştığım

Johnson Uzay merkezinin dışında

yapıldığı için iş hayatımda çok

seyahat etmekteyim. Uçuş testleri

için Kennedy Uzay Merkezi,

paraşüt testleri için White Sands

test bölgesi en çok seyahat

ettiğim yerler. Bunun yanında

Amerika’nın birçok şehrinde alt

sistem üretimleri yapan şirketlerin

denetimi ve testlerinin

gözlemlenmesi de görevlerimden

bazıları.

Şu sıralar piroteknik sistemler

yöneticiliğini yaptığım

Commercial Crew (özel şirketler

insanlı uzay aracı) programının

uçuşları tüm hızıyla devam ediyor.

2020’de SpaceX Uluslararası Uzay

İstasyonuna (ISS) iki tane çok

başarılı uçuş gerçekleştirdi.

2021’de de en az iki uçuş daha

tamamlamayı planlıyoruz. Bu

projenin diğer partneri olan

Boeing’de 2021’in üçüncü

çeyreğinde Starliner ile ISS’e ilk

uçuşunu yapmayı planlıyor. 2021

bizim için bayağı yoğun geçecek.


4

NASA’nın çalışma

standartları, genel yapı

tbaryle çalışma şekl ve

değerler nasıldır?

Herkesn lgsn çeken ve

blnmezlerle dolu br

alanda çalışmanın

zorlukları nelerdr?

Karyernzde en

zorlandığınız noktadan ve

bu zorluğun üstesnden

nasıl geldğnzden

bahsedeblr msnz?

NASA bir Amerikan devlet kurumu

olmasına rağmen kuruluş amacı

tüm dünyada bilgiyi, eğitimi ve

yeniliği insanlığın geleceğine

faydası olacak şekilde teşvik

etmek ve havacılık ve uzay

araştırmalarında önderlik etmek

olarak ifade edilmiştir. Birçok

araştırma ve keşif tüm insanlığın

geleceği için uluslararası

ortaklıklarla hayata geçmekte.

Bunun yanında projeler ve

NASA’ya ayrılan bütçelerin büyük

bir kısmı birçok özel şirket,

üniversiteler ve araştırma

kurumlarına aktarılmakta ve bu

sayede ülke içindeki uzay bilimi

yelpazesi genişlemekte. Mesela

SpaceX ve Blue Origin gibi

şirketler sanki NASA’nın rakibi

gibi algılansa da aslında

NASA’nın hem teknolojik hem de

finansal olarak desteklediği

şirketler.

NASA gibi bir bilim yuvasında

çalışabilmek bir ayrıcalık ama

özellikle insanlı uçuş

programlarındaki olası riskleri en

minimuma indirme çabası ve

zorunluluğu işimizi biraz stresli

hâle getiriyor. Tabii yine de insan

güvenliğinden ödün vermemiz

asla düşünülemez. Bundan dolayı

özel şirketlerin hızlı ilerlemelerini

biraz dizginlemek zorunda

kalabiliyoruz.

5

Kariyerimde en zorlandığım

zamanlar tanık olduğum bazı elim

iş kazalarıydı. Patlayıcılarla

çalışmanın en büyük riski en

küçük bir hataya bile asla yer

olmaması. İş hayatıma ilk

başladığım aylarda üretim

sırasında tamamen insan hatası

ve dikkatsizlikten dolayı elinde bir

tabla dolusu booster dediğimiz

ateşleyicinin patlamasıyla

parmaklarını ve bir gözünü

kaybeden işçi arkadaşın o anki

hâli beni öyle etkilemişti ki kendi

kendimi "Acaba bu iş gerçekten

bana göre mi?" diye

sorgulamıştım. Ama bir yandan

da kazanın sebeplerini araştırmak,

tekrarlanmaması için gerekli

süreç ve uygulama değişiklerinde

katkıda bulunmak ve en önemlisi

bu kazalardan ders çıkarmak bana

ileriki yıllarımda piroteknik

dünyasında çok fayda sağladı.

Yapım aşamasında görev

aldığınız ve şu anda Mars’a

nsansız uçuş gerçekleştrme

aşamalarından geçen Oron

uzay aracı üzerne

yürüttüğünüz çalışmaları

anlatablr msnz? İnsanlı lk

uçuş olması planlanan EM-2

deneme uçuşunun 2023

yılında gerçekleşmes çn

çalışmalar ne durumda, bu

projenn başarıya ulaşması

durumunda bzler neler

beklyor?

Orion şu anda NASA’nın göz

bebeği diyebileceğimiz bir proje.

15 yıl önce başlamış uzun vadeli

bir proje. Ana amacı 2030’lu

yıllarda Mars’a insanlı uçuş

yapabilmek ve gelecekte

insanoğlunu daha da uzaklara

taşıyacak teknolojilere önderlik

etmek.

Tabii bu tip pahalı projelerin akışı

dönemin hükümet bütçesine göre

değişebiliyor. Son yıllarda proje

Artemis programı adı altında biraz

daha kapsamlı bir hâle geldi.

Mars yolculuğunun ön çalışmaları

olarak yeni bir Ay yolculuğu

programı eklendi. Proje sadece

Orion’dan ibaret değil. Ay yüzeyine

araştırma üssü kurulması, Ay

yörüngesine Gateway adı verilen bir

istasyon yapılması, Ay’da ve yakın

asteroitlerde kaynak araştırmaları ve

Gateway ile Ay yüzeyi arasında rutin

olarak iniş kalkışları sağlayacak

Human Lander Sistemleri bu geniş

kapsamlı Artemis programının ana

elemanları.

Orion bildiğiniz gibi en son test

uçuşu olan EFT-1 uçuşunu 2014’de

tamamladı. Son altı yılda özellikle

propulsion (itme) ve life support

sistemlerinde birçok yenileme

yapıldı. Yavaş ilerlemenin önemli bir

sebebi de Orion’dan ziyade SLS

roketinin testlerindeki gecikme. Eğer

her şey yolunda giderse Kasım

2021’de eski adıyla EM-1 yeni adıyla

Artemis-1 misyonunun insansız

olarak Ay yörüngesine ilk uçuşunu

gerçekleştirmesi planlanıyor. Biraz

iyimser bir tarih. Ben şahsen bu

uçuşun 2022’in ilk veya ikinci

çeyreğinde olacağını tahmin

ediyorum.

Artemis-1’in başarılı olması

durumunda Artemis-2 (eski adıyla

EM-2) Ay misyonunun dört

astronotla 2023’de yapılması

planlanmakta. Bu uçuş da sadece Ay

yörüngesine girip değişik

manevraların deneneceği 10 günlük

bir misyon olacak. Hepimizin dört

gözle beklediği Artemis-3 misyonu

ise bu programın birinci fazının son

uçuşu. 2024’de yapılması planlanan

bu uçuşla 1972’deki son Apollo 17

misyonundan bu yana ilk defa

insanoğlu tekrar Ay’a inmiş olacak.

Bu misyonun tarihi bakımdan önemli

bir özelliği de ilk kez bir kadın

astronotun Ay’a ayak basacak

olması.

107


6

Yoğun çalışma temponuz

çersnde boş

zamanlarınızda neler

yapmaktan keyf

alıyorsunuz? Amerka’da

yerleşk düzene geçmş br

olarak Türkye’y ne sıklıkla

zyaret edeblyorsunuz?

Buradayken çalıştığınız

kurum ve gerçekleştrdğnz

projelerle lgl aldığınız

tepkler nasıl oluyor?

Zaman buldukça kitap okurum.

Pandemiden dolayı eve hapsolunca

kitap okumaya çok daha fazla

vaktim oldu. Ahmet Hamdi

Tanpınar, Oğuz Atay, Sabahattin

Ali, Orhan Pamuk gibi Türk

edebiyatında iz bırakmış yazarları

bol bol okudum bu dönemde.

Bunun yanında uzun yıllar hobi

olarak DJ’lik yaptım, kendimce

remixler yapmaya çalıştım. Evde

hâlâ DJ aletlerim, mixer'im var ama

eskisi kadar zaman ayıramıyorum

son yıllarda.

Türkiye’ye her yıl düzenli olarak

geliyorum. Maalesef bu yıl malum

sebeplerden dolayı gelemedik. Aile

ve dostlarımızı ziyaret etmek

onlarla kısıtlı da olsa zaman

geçirebilmek tüm yılın

yorgunluğunu alıyor. Ziyaretlerim

sırasında elimden geldiğince

değişik okullar ve üniversitelerin

davetlerine cevap vermeye, gönüllü

olarak gençlerle bir araya gelip

onlara biraz da olsa ilham olmaya,

uzayı, bilimi anlatmaya ve kariyer

tavsiyelerinde bulunmaya

çalışıyorum. Birçok gencimizdeki o

cevheri ve azmi görmek beni

gerçekten umutlandırıyor. Ama

bazen de umutsuzluğa düştüğüm

anlar da oluyor maalesef. Umarım

ülke olarak geleceğimizin ve

varlığımızın devam etmesinin artık

sadece bilimle mümkün olacağını

görebiliriz. Başka da çaremiz yok

zaten.

7

2018 yılında kurulan ve lk

toplantısını 2019 Eylül

ayında gerçekleştren

Türkye Uzay Ajansı

hakkında neler

düşünüyorsunuz?

Türkye’de uzay

çalışmalarını ve

teknolojlern gelştrme

konusunda yapılması

gerekenler nelerdr?

Türkye’nn Havacılık ve

Uzay konularındak

geleceğn nasıl

öngörüyorsunuz?

Yeni uzay ajansı hakkında fazla

bir bilgim olduğunu

söyleyemem. Uzay çağında

yaşadığımız bir dönemde tabii ki

böyle bir kuruma ihtiyaç var

ülkemizde. Umarım tamamen

bilimsel amaçlı, politikadan

arınmış, liyakat esasına göre

kadroların oluşturulduğu bir

bilim yuvası olarak varlığını

devam ettirir. Uzay bilimi son

20 yılda tabiri caizse ışık hızıyla

ilerleyen bir bilim dalı hâline

geldi. Kaybedilen her an sizin

yarışta daha da geri kalmanıza

sebep oluyor. Bu yarışın ortağı

olmak için bir an önce kısa, orta

ve uzun vadeli hedeflerin ortaya

konması lazım. Beş sene sonra,

on sene sonra nerede olmayı

amaçlıyoruz?

Bu kurumda belki de ileride bilim

yapacak geleceğin mühendisleri,

bilim insanları, astronotları şu

anda günümüzün lise, ortaokul,

ilkokul sıralarında bir şeyler

öğrenmeye çalışıyorlar. Onlara

bilimsel gerçekler çerçevesinde

eğitim verebiliyor muyuz,

bağımsız ve özgür düşünme ve

çözümleme alışkanlığı

aşılayabiliyor muyuz? Tüm

bunları çok geniş kapsamlı ve

uzun vadeli bir planın parçası

olarak yaparsak uzay ajansı da

gelecekte hepimizin gurur

duyduğu tüm dünyanın gıptayla

baktığı bir kurum hâline

dönüşebilir.

8 Br röportajınızda

“Türkye’de yen

teknolojler gelştrme

konusunda lk yapılması

gereken, genç kuşaklara

gelecek çn umut verecek,

onlardak grşmclk

cevhern ortaya çıkaracak

poltkaların hayata

geçrlmes olmalı.’’

demşsnz. Szce bu

poltkalar nelerdr?

Türkye’de mezunu

olduğunuz İTÜ gb başarılı

ünversteler bünyesnde

gerçekleştrlen projeler

takp edeblyor musunuz?

Öncelikle gençlerimize geleceğe

umutla bakacak fırsatları

vermemiz gerekiyor. Girişimcilik

sadece sizin kişisel çabalarınızla

bir şeyler üretebileceğiniz bir

olgu değil. Toplumun

öncelikleri neyse, girişimcilikte

başarılı olacağınız alanlarda o

önceliklerle paralel oluyor

genellikle. Dünyayı yönlendiren

markaların eğitime, bilime ve

teknolojiye öncelik veren

toplumlardan ortaya çıkması da

tabii ki bir tesadüf değil.

108


Bazen genç arkadaşlar benimle

projelerini paylaşıyorlar ve emek

verip ortaya koydukları projelerinin

ciddiye bile alınmadığından

yakınıyorlar. Ne devletten ne de

yatırımcılardan ciddi destek

alamamaları belki de ülkemizden

yeni Steve Jobs’ların, Elon

Musk’ların çıkmasının karşısındaki

en büyük engel. Bu kısır döngüyü

değiştirmenin birinci yolu ülkenin

önceliklerinin tekrar gözden

geçirilmesi. Bu önceliklerin de ne

olması gerektiğini zaten ileri

görüşlü olan herkes biliyor. Sadece

o kıvılcımı ateşleyecek, hayatta en

hakiki mürşidin bilim ve fen

olduğunu bize tekrar hatırlatacak

önderlere ihtiyacımız var.

İTÜ ve diğer birkaç havacılık temalı

okulun projelerini genellikle

öğrenci aktiviteleri çerçevesinde

takip edebiliyorum. Çeşitli roket,

uydu ve robotik yarışmalara katılan

arkadaşlara elimden geldiğince

teknik bilgi olarak yardım etmeye

çalışıyorum. İTÜ’nün roket

takımının uluslararası başarıları

bana bir İTÜ mezunu olarak gurur

veriyor. Akademik çalışmaları

ancak ABD’deki AIAA gibi

konferanslar vasıtasıyla takip etme

fırsatım oluyor. Son yıllarda

özellikle parafin yakıtlı hibrid

roketler konusunda ülkemizden

birçok makale çıktığını görüyorum.

Umarım bu ve benzeri projeler

sadece yayın olarak kalmaz ve

ülkemizde bir roket endüstrisinin

temellerini atmış olur.

9 Yapay zekâ ve robot

teknolojleryle lgl

çalışmalar gün geçtkçe hız

kazanıyor ve geleceğmzde

büyük etkler olacak gb

gözüküyor. Kmlermz

ürküten kmlermz

heyecanlandıran bu

çalışmalarla lgl

düşüncelernz nelerdr?

Szce yaşanan gelşmelern

avantajları ve

dezavantajları olarak bzler

neler beklyor?

Geçenlerde Boston Dynamics

robot şirketinin yeni humanoid

robotlarının dans gösterisi

yaptığı bir video seyrettim.

İnanılmaz ileri seviyede hareket

yetenekleri olan robotlar. Sonra

aklıma Terminator filmi geldi. Bu

gelişmeler insanlığın faydası

için de olsa bazen şeytanın

avukatlığını yapıp ürkütücü

sonuçlarını düşünmeden de

edemiyor insan.

Doğru ve kontrollü bir şekilde

kullanıldığı sürece insanlığa

birçok alanda faydalı olacağını

inkâr etmek bilimle ters düşmek

olur. Mesela tıp alanında ileriki

yıllarda robotik ameliyatların

operatör olmadan ve yapay

zekâlı otonom robotlarla

yapılması araştırılıyor. Yapay

zekâ tabanlı algoritmalarla

kontrol edilebilen bir robotun

uzaktan internet aracılığıyla

cerrahi becerilerini

programlama çalışmaları var.

Onlarca uzman doktorun

olmadığı bir ortamda tek bir

robota sabahtan kalp, öğleden

sonra beyin, akşam da göz

ameliyatı yaptırabilmek hiç de

fena fikir değil.

10 NASA’da ülkemz temsl

eden ve karyernde çok

başarılı şlere mza atmış

br blm nsanı olarak,

blme lg duyan kşlere ve

özellkle gençlere

kendlern gelştreblmeler

adına hang tavsyelerde

bulunursunuz? Kend

başarınızın anahtarı olarak

gördüğünüz faktörler

nelerdr?

Ben ülkemizin gençlerine

kariyer tavsiyesi verirken biraz

da ülkenin gerçeklerini göz

önüne almaya ve gerçekçi

olmaya çalışıyorum. Sevdiğiniz

ve ilgi duyduğunuz alana

yönelin, hayallerinizin peşinden

koşun demek çok kolay. Ama

yadsınamaz bir gerçek var ki

hangi alana yönelirseniz yönelin

bıkmadan çalışmak ve bilgi

seviyenizi en yükseğe çıkarmak

sizin elinizde. Artık bilgiye

erişim diye bir sorun yok. Bizler

bir bilimsel makaleye ulaşmak

için aylarca postadan gelmesini

beklerdik, şimdi bu bilgilerin

hepsi elinizin altında. Alanınızda

dünyada neler olup bittiğini

takip etmek, bilimsel

organizasyonlara katılmak, aktif

şekilde konunuzun uzmanlarıyla

iletişime girmek ve en önemlisi

bilimi hayatınızın en temel

faktörü hâline getirmek

yapabileceğiniz şeylerden

bazıları.

Benim şansım hiçbir zaman

ilgimi kaybetmeyeceğim bir

konuda çalışıyor olmam. İşinizi

severek yaptığınız sürece günde

kaç saat çalıştığınızı

düşünmüyorsunuz bile. Umarım

ülkemizde de kendini bilime

adamış her gencin önünü açan,

hak edene her türlü fırsatı veren

ve yarınlara umutla bakmalarını

sağlayacak politikaları görürüz.

Bilimle kalın.

109


UPS TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

BURAK KILIÇ

Röportaj İş Dünyası

1 Szn UPS hkâyenz nasıl başladı?

2 UPS’ rakplernden ayıran en öneml

faktörler nelerdr?

Lojistik sektöründe güven

ve hız oldukça önemli. UPS

olarak sadece bir gönderinin

bir yerden başka bir yere

ulaştırılması

sorumluluğumuzun

olmadığını; o gönderinin

içinde insanların

mutluluklarını, anılarını,

belki de acil ihtiyaçlarını;

işletmelerin geleceklerini,

emeklerini ve taahhütlerini

taşıdığımızı düşünüyoruz.

Gönderinin içindeki tüm o

değerlerin sorumluluğunu

hissediyoruz. Bir işletme

Amerika’daki, Avrupa’daki

bir müşterisine bize

güvenerek istedikleri

ürünleri zamanında hatta

belki de ertesi gün ulaştırma

taahhüdünde bulunuyor. İşte

biz, bu güveni tesis etmek

ve verdiğimiz sözü yerine

getirmek üzere çalışıyoruz.

UPS’in yüzyılı aşan köklü

kültürü içerisinde

müşterileri ile kurduğu

güven temelli ilişkinin çok

büyük bir yeri bulunuyor.

UPS olarak işletmeleri

yeni pazarlara ulaştırmak

ve dünya ticaretine dâhil

etmek bizim öncelikli

amaçlarımız arasında. Bu

yüzden, başta deneyim

paylaşımı ve profesyonel

uzmanlığımız da dâhil

olmak üzere onlara

ihtiyaçları olabilecek tüm

desteği sunuyoruz. UPS,

global ticaret içerisinde

tüm odakları birbirine

bağlayan mükemmel bir

ağa sahip. Bu ağ

üzerinden sadece ürün

geçişi sağlanmıyor aynı

zamanda bilgi, deneyim,

memnuniyet ve refah

paylaşımı da

gerçekleşiyor. Bu yüzden

UPS’in uzmanlığı ile

birlikte bu zengin ağımızı

da müşterilerimize

sunuyoruz ve onları her

anlamda destekliyoruz.

Öte yandan mükemmel

bir UPS deneyimi

tasarlamak ve

müşterilerimize bunu

yaşatmak da bizim

öncelikli hedeflerimizden

bir tanesi.

UPS kariyerime 2009 yılında, şirketin satın aldığı

Türkiye’deki servis sağlayıcısı olan Ünsped Paket Servisi

San. ve Ticaret A.Ş.’nin entegrasyonu sürecinde

başladım. 2010 yılında UPS Türkiye Endüstri Mühendisliği

Müdürlüğü görevinde bulundum, bu süreçte Türkiye'de

Endüstri Mühendisliği fonksiyonunun kurulmasından

sorumluydum.

2014 yılında Türkiye Ülke Operasyon Direktörlüğü

görevini yürütmeye başladım. Eylül 2016'da Türkiye,

Polonya, Rusya, Çekya, Avusturya, Macaristan,

Bulgaristan, Yunanistan ve İsrail gibi 28 ülkeyi içine alan

Avrupa Doğu Bölgesi Endüstri Mühendisliği Müdürü

rolünü üstlendim.

2018 yılından bu yana ise UPS Türkiye Genel Müdürü

olarak şirketin Türkiye’deki faaliyetlerinin, iş geliştirme

operasyonlarının, strateji ve destek faaliyetlerinin

liderliğini yürütüyorum.

İşletmeler, büyümelerine

ve yeni pazarlara

erişimlerine yardımcı

olmak için güvenilir

ortaklıklara ihtiyaç

duyuyor. UPS’in ortaya

koyduğu fark da tam

olarak bu noktada ortaya

çıkıyor; biz, işletmelerin

güvenilir ve uzman

çözüm ortağıyız.

Bu bağlamda,

ihtiyaçlarına çözüm

sunabilmek adına

müşterilerimizi dinlemeye

ve akıllı küresel lojistik

ağımızı kullanarak işlerini

geliştirmelerine yardımcı

olmaya devam edeceğiz.

110


3

UPS’n nsan kaynakları

poltkalarından

bahsedeblr msnz,

UPS Türkye’de çalışmanın

ayrıcalıkları nelerdr?

UPS, tüm çalışanları için eşsiz

bir kariyer yolculuğu sunuyor.

Her anlamda çalışanlarımızın

eğitim ve gelişim süreçlerine çok

büyük bir önem veriyoruz.

İK politikalarımız çerçevesinde,

ihtiyaçlarına özel olarak

çalışanlarımız için gelişim

programları kurguluyoruz. Bu

yönden UPS’i bir okul olarak

görüyoruz. Ayrıca, yurt içi ve yurt

dışı kariyer seçenekleri ile

çalışanlarımıza yepyeni fırsatlar

sunuyoruz. UPS olarak

organizasyon değişikliklerimizde

önceliği içerideki

yeteneklerimize veriyoruz, bu

yüzden çalışanlarımızın

liderliklerini her anlamda

güçlendirmeye çalışıyoruz.

Öte yandan çalışanlarımızın her

türlü fikrini paylaşmasını ve

karakterini, farklılıklarını işe

yansıtmasını, başarı için sahip

olduğumuz en büyük zenginlik

olarak görüyoruz.

Çalışanlarımızın yaratıcı

fikirlerini ifade edebilmesi için

onları destekliyoruz.

4

COVID-19 sebebyle

yaşadığımız pandem sürec

UPS Türkye’y nasıl

etkled? İnsanların onlne

alışverşe yönelmesnn

teslmat talebn oldukça

arttırdığı bu dönemde

beklentler karşılayablmek

adına faalyetlernzde ne

gb aksyonlar aldınız?

COVID-19 pandemisinin ekonomi

ve işletmeler üzerindeki etkisini

gözler önüne serebilmek için Türk

Girişim ve İş Dünyası

Konfederasyonu (TÜRKONFED)

ve UPS Vakfı iş birliğinde, 2020

yılının Ağustos ayında,

‘COVID-19/İşletmelerin

Toparlanma Süreci’ başlıklı bir

rapor yayınlandı. Bu raporun

çıktılarına göre, COVID-19’un

ekonomiye etkisi GSMH’de

yaklaşık yüzde 4-6 dolaylarında

olacak. Bu oran, 17 Ağustos

1999’da yaşanan Marmara

Depremi’ne benzer bir seviyede.

Bunun yanında Pandemi fiziksel

zorlu koşulların yanında,

insanların güvenlik hissinin

kaybolmasına da neden oldu.

Ülkemizdeki girişimcilerimiz,

işletmeler özellikle kriz anlarında

her türlü zorlayıcı koşula hızlıca

adapte olma ve hayatta kalabilme

gibi çok önemli bir reflekse sahip.

Bu bağlamda, tüm bu

olumsuzluklara rağmen

Türkiye’deki işletmeler hızlı bir

toparlanma sürecine girdi. Yine

rapor sonuçlarına göre,

işletmelerin yüzde 54’ü ilk üç

ayda, yüzde 66’sı ise bir sonraki

üç aylık dönem içinde

planlamalarını yaparak

toparlanma sürecine geçti.

Her 100 işletmeden 86’sı krizin

ardından iş modelini gözden

geçirmenin önemini fark ederken,

yüzde 64’ü bunu uygulayarak yeni

bir işe giriştiğini ifade etti.

Pek çok işletme pandemi

nedeniyle geleneksel iş

süreçlerinin aksaması üzerine

e-ticarete yöneldi. Türkiye’de

e-ticaret sektörü zaten her geçen

gün büyümeye devam ediyordu.

Bundan sadece 10 yıl önce 15,2

milyar TL olan e-ticaret hacmi,

T.C. Ticaret Bakanlığı verilerine

göre; 2019 yılında toplam 136

milyar lira, 2020'nin ilk 6 ayında

ise 91,7 milyar TL oldu. Genel

ticaret içerisindeki oranı %15’e

yaklaşan e-ticaret hacmi, geçen

yılın aynı dönemine göre de

yüzde 64 artış gösterdi. Yıllık

e-ticaret hacimlerine bakıldığında

artışın 10 yıllık bir periyotta, 12

kattan fazla olması öngörülüyor.

COVID-19 pandemisi, çevrimiçi

kanalların artan etkisini daha da

katlarken; KOBİ’leri işletmelerini

e-ticaret trendlerine ayak

uydurarak müşterileri için yeni ve

online bir alışveriş deneyimi

yaratmaya itti.

Bu kapsamda yine rapora göre,

her 100 işletmeden 85’i eğitim ve

koçluk alanında desteğe ihtiyaç

duyduğunu belirtirken özellikle

finans eğitimi, tecrübe paylaşımı,

empati ve iş sürekliliği alanında

katkı beklediklerini ifade ettiler.

UPS Türkiye olarak biz de bu

beklentiyi öngörerek hâlihazırda

yüz yüze devam eden ve ihracat,

e-ticaret yapmak isteyen

işletmeler, kadın girişimciler için

kurguladığımız eğitim

programlarını hızlıca online

platfomlarda kurguladık. Ayrıca

işletmelerin tüm lojistik

operasyonlarını tek bir ekrandan

yönetebilecekleri, online

pazaryeri entegrasyonunun ve

sosyal medya satış

entegrasyonunun da olduğu akıllı

dijital servislerimizi hayata

geçirdik.

111


5

UPS’n Türkye’dek

yatırımları nelerdr?

Global organzasyonun bu

yöndek bakış açısı nedr?

Türkiye, Avrupa bölgesi

içerisinde UPS için önem ve

potansiyel anlamında ilk 5 bölge

içerisinde yer alıyor. Her şeyden

önce Türkiye’nin büyük bir

potansiyeli olduğuna inanıyoruz.

UPS olarak Türkiye’ye, buradaki

işletmelere, girişimcilere ve

organizasyonumuza

güveniyoruz. Türkiye’deki

müşterilerimize daha fazla hız ve

ihracat performansı

taahhüdümüz kapsamında,

İstanbul Havalimanı’nda İGA ile

25 yıllık bir sözleşme

imzalayarak bir aktarma merkezi

kurduk. Böylelikle operasyon

kapasitemizi 4 katına çıkarmış

olduk.

Türkiye’de aynı anda yurt içi ve

yurt dışı kargo hizmeti sunan,

deniz, hava ve kara yolunu

kullanan bunun yanı sıra

depoculuk hizmeti veren tek

lojistik şirketiyiz. Diğer ülkelere

göre Türkiye’de büyüme oldukça

hızlı. Özellikle pandemi süreci ve

ülke gündemi ile ilişkili iniş

çıkışlar olabilir ama Türkiye’de

ihracat potansiyeli anlamında

önemli fırsatlar görüyoruz.

Bu kapsamda, İstanbul

Havalimanı aktarma

merkezimizin yanı sıra Ankara

ve İstanbul Esenyurt’ta da iki

tesis yatırımı gerçekleştirdik.

Fiziki tesislerin yanında

ülkemizin insanına, işletmelerin

geleceğine ve potansiyeline

hayata geçirdiğimiz katma

değerli projelerle farklı şekillerde

yatırım yapıyoruz.

6

İşletmelern hracat

kapastelern artırmak adına

hayata geçrdğnz

projelernzden

bahsedeblr msnz?

Her şeyden önce müşterilerimize,

yeni pazarlara erişimlerini

sağlamak adına global ağımızı,

yıllara dayanan tecrübemizi ve

uzmanlığımızı sunuyoruz. İhracat

süreçlerinde ihtiyaç

duyabilecekleri her türlü konuda

onları destekleyerek bu konuda

güvenilir bir çözüm ortağı olmak

üzere faaliyetlerimizi

sürdürüyoruz. UPS Türkiye olarak

en büyük projemiz, Türkiye’nin

ihracat potansiyelini ortaya

çıkarmak ve gün geçtikçe daha

çok ihracatçının yeni pazarlara

ulaşmasını sağlamak. Bu

doğrultuda çok önemli projelere

imza attık.

İlk olarak; KOBİ’lerin ve

girişimcilerin ihracat

potansiyellerini keşfedebilmesi ve

e-ihracat sürecinde önlerine

çıkabilecek engelleri ve çözümleri

çok daha önceden görebilmesi

için T.C. Ticaret Bakanlığı ile

Export Akademi programını

hayata geçirdik. Bu projemiz ile

Türkiye’nin dört bir yanını

gezerek KOBİ’lere sanal

pazarlarda hesap yönetimi, online

ödeme yöntemleri, e-ihracatta

gönderi paketleme, dijital

pazarlama, gümrük mevzuat

çözümleri gibi konularda eğitimler

verirken aynı zamanda onlarla

başarılı ihracat hikayelerini de

paylaşıyoruz.

operasyon

kapasİtemİzİ

4 katına

çıkarmış olduk.

112


Öte yandan, kadınların sınırları

aşmasına, zorlukların üstesinden

gelmesine ve işletmelerini küresel

pazarlara genişleterek yeni

gelecekler oluşturmalarına destek

olmak amacıyla UPS Kadın

İhracatçı Programı’nı hayata

geçirdik. Projeyi sahiplenen pek

çok paydaşımızla beraber

kadınlara yeni pazarlara ulaşma,

girişimcilik, tedarik zinciri

yönetimi gibi eğitimler verirken;

mentörlük, öğrenme ve bilgi

paylaşımı için destekleyici ağ

yaratma; ihracatta en iyi

uygulamalar, ticaret politikaları ve

yeni pazar fırsatları konulu

e-öğrenme ve atölye çalışmaları

gibi fırsatlar da sunuyoruz. Yüz

yüze yaptığımız bu iki programı

Pandemi şartlarında çevrimiçi

olarak gerçekleştirmeye başladık.

Öte yandan; dijital dönüşümün bir

tercih değil, zorunluluk hâline

geldiği günümüzde, sunduğumuz

teknoloji odaklı hizmetlerimizi

geliştirmeye devam ediyoruz.

Çok yeni hayata geçirdiğimiz UPS

Smart uygulaması ile

müşterilerimizin başarı

hikâyelerini devam ettirmelerine

ve yenilerini eklemek için onlara

ilham vermeye devam ediyoruz.

UPS Smart uygulaması ile

işletmeler, yurt içi ve yurt dışı

gönderiler için etiket

hazırlayabiliyor, kurye

çağırabiliyor ve gönderi takibi

yapabiliyor.

http://www.ups.com.tr/Smart/Login

adresi üzerinden hizmet veren UPS

Smart uygulaması, kullanım kolaylığı

ve hızı sayesinde yurt içi ve ihracat

gönderileri konusunda

müşterilerimize eşsiz bir deneyim

sunuyor. Uygulama, ihracat

gönderisi hazırlarken varış ülkesinde

çıkabilecek vergi ve harçlarını

hesaplama ve ETGB formunun dijital

olarak hazırlama imkânı da sunuyor.

UPS Smart’ın ana ekranında yer alan

istatistikî bilgiler sayesinde

müşteriler, tüm gönderi işlemlerine

kolayca ulaşabiliyor, gönderilere ait

istatistikleri, teslim olan gönderileri

ve adres değişikliği talepleri gibi

özellikleri rahatlıkla görebiliyorlar.

Sosyal medya üzerinden satış yapan

müşteriler için de gönderiyi

kolaylaştırmayı hedefleyen modül ile

alıcı tarafından doldurulacak linkteki

bilgiler, satıcı Smart sayfasında

etiketi basılmaya hazır gönderi

olarak teslimata hazır hâle getiriliyor.

Pazar yeri entegrasyonları sunması

yönüyle UPS Smart, sektörde bir ilk

olma özelliği taşıyor.

UPS Smart,

sektörde bİr İlk

olma özellİğİ

taşıyor.

113


Yazı Tasarım / Moda

TOMMY HILFIGER

ON-LINE EĞİTİMLERLE

SOSYAL ETKİYE İLHAM VERMEK İÇİN

FUTURE LEARN İLE İŞ BİRLİĞİ YAPTI!

PVH, dünyanın en beğenilen

moda ve yaşam tarzı şirketleri

arasında yer alıyor.

Modayı ileriye taşıyan markaları

geliştiriyor ve büyütüyoruz.

Portföyümüzde ikonik TOMMY

HILFIGER, CALVIN KLEIN,

Van Heusen, IZOD, ARROW,

Warner’s, Olga ve Geoffrey

Beene ile dijitale odaklı True &

Co. iç giyim markası yer alıyor.

Bunların yanı sıra tanınmış ulusal

ve uluslararası markalar altında

çeşitli lisanslı ürünleri de

pazarlıyoruz. PVH olarak 40’tan

fazla ülkede faaliyette bulunan

40.000’i aşkın iş ortağıyla

çalışıyoruz. 2019 yılında yaklaşık

9,9 milyar $ ciro elde ettik.

Bunların tümü bizim gücümüzü

gösteriyor. Bunların tümü

PVH’nin gücünü ifade ediyor.

Aralarında TOMMY HILFIGER

ve TOMMY JEANS’in de

bulunduğu bir marka portföyüne

sahip olan Tommy Hilfiger, lüks

giyim, tasarım ve yaşam tarzı

ürünleri alanında dünyanın en

tanınmış gruplarından biridir.

Grup, erkekler için tailored ve spor

giyim koleksiyonları, kadınlar için

hazır ve spor giyim koleksiyonları,

çocuk giyim, denim, iç giyim

(bornoz, ev ve uyku giyim dâhil),

ayakkabı ve aksesuar alanında

üstün kaliteli ürünlerin tasarımına

ve pazarlanmasına odaklı faaliyet

gösteriyor. Ayrıca seçkin

lisansörleri aracılığıyla gözlük,

saat, parfüm, mayo, çorap, küçük

deri eşyalar, ev eşyaları ve valiz

gibi tamamlayıcı yaşam tarzı

ürünleri sunuyor.

TOMMY JEANS ürün grubunda

kadın ve erkekler için jean ve

ayakkabılar, aksesuar ve parfümler

yer alıyor. TOMMY HILFIGER

ve TOMMY JEANS

markaları altında satılan ürünler,

TOMMY HILFIGER ve TOMMY

JEANS mağazalarından, seçkin

çok katlı mağazalardan ve diğer

online kanallardan oluşan geniş

bir ağ aracılığıyla ve ayrıca

tommy.com üzerinden dünyanın

her yanında müşterilere sunuluyor.

114


Tommy Hilfiger, sosyal etki

konulu bir eğitici kurs serisi

tasarlayıp sunarak, değişime

ilham vermek amacıyla on-line

öğrenme platformu Future Learn

ile iş birliği yaptı. Daha iyi bir

gelecek yaratmanın her bir

kişinin kendisinin en iyi

versiyonu olmasıyla başladığı

inancıyla yola çıkan Tommy

Hilfiger’ın; anlamlı, sosyal ve

çevresel sürdürülebilirlik odaklı

kursları, Future Learn’ün mobil

ağırlıklı platformunda ücretsiz

olarak sunuluyor. Bu iş birliği,

‘Movng Forward Together’

(Birlikte İleriye) teması

etrafında şekillenen İlkbahar

2021 Tommy Hilfiger

kampanyasını da ileri taşıyor.

Kampanyada rol alan

aktivistlerden her biri bu ruhla

Future Learn kurslarından

birini sunuyor. İlk kurs,

15 Şubat 2021’den itibaren

futurelearn.com web sitesinde

yerini alacak.

Tommy Hilfiger Future Learn

ile ilgili şunları dile getirdi:

“Hayranlarımıza sadece ilham

vermek değil aynı zamanda

kendilerinin ve başkalarının

hayatlarında pozitif etki

yaratmaları için bir fırsat

vermek istiyoruz. Future

Learn platformu aracılığıyla

ücretsiz ve anlamlı kurslar

sunarak onlara bu konuda

beceri kazandıracağız.

Bu toplumsal odaklı, on-line

kurslarda çoğu zaman

okullarda ele alınmayan ama

günümüzde çok önemli olan

içerikler öğretilecek. Birlikte

ilerleyebilmek için hepimiz

kendimiz, topluluklarımız ve

gezegenimiz hakkında daha

çok şey öğrenmeliyiz.

Kurslarımız da bunu sağlıyor.”

Future Learn, anlamlı kurs

içerikleriyle eğitimde dönüşüm

yaratırken on-line öğrenmeyi

keyifli ve erişilebilir hâle getiriyor.

Tommy Hilfiger tarafından

tasarlanan beş Future Learn

kursu, kullanıcılara sosyal

değişimi tetiklemeleri için gerekli

araçları ve anlayışı

kazandırmak amacıyla

sürdürülebilirlik, fiziksel özellikler

konusunda pozitif bir yaklaşım

benimseyerek herkesi kapsama ve

bu yönde topluluklar inşa etme

konularına odaklanıyor.

Platform, kullanıcılara çeşitli

deneyimleri keşfetmeleri, kişisel

hayallerini ve benzersiz zorlukları

paylaşmaları için güvenli bir alan

sunuyor. Her kurs, pozitif değişimi

tetiklemenin yollarını araştırarak

tutkuyu aksiyona dönüştürmeyi

hedefliyor.

Sürdürülebİlİrlİk,

herkese

pozİtİf ve eşİt bİr

yaklaşım

benİmseyerek bu

yönde topluluklar

İnşa etme

İçerİğİndeki on-line

kurslar; Tommy

Hilfiger’ın marka

ELÇİLERİ Jameela

Jamil, Indya Moore,

Mogli, Kiddy Smile

ve dİğer sosyal

aktİvİstler

tarafından

sunuluyor.

115


“İkonik moda markası Tommy

Hilfiger ile iş birliğimizi

duyurmanın mutluluğunu

yaşıyoruz,” diyen

Future Learn İçerik ve İş

birlikleri Direktörü Justin Cooke;

“Future Learn olarak eğitime

erişimde dönüşüm yaratma

misyonuyla hareket ediyoruz. Bu

nedenle, giderek daha önem

kazanan toplumsal konular

hakkında yeni ve ücretsiz kurslar

sunmaktan ve bunu

gerçekleştirmek için Tommy

Hlfger ile birlikte çalışmaktan

özellikle gurur duyuyoruz.

Sürdürülebilirlikten vücut

konusunda pozitif bir yaklaşım

benimsemeye ve topluluklar

oluşturmaya ve aktivizme kadar

çeşitli konularda konuşan farklı

ve ilham verici seslerin platforma

yeni bakış açıları getireceğini

umuyor, milyonlarca

öğrencimizin de katılımcı

olmasını diliyoruz.”

Tommy Hilfiger’ın “Hçbr Şey

Boşa Harcamayan ve

Herkese Kucak Açan”

moda yaratma amaçlı genel

sürdürülebilirlik misyonu

etrafında şekillendirilen yeni

Future Learn kursları, özellikle

moda sektöründe yeterince

temsil edilmeyen bireyleri

desteklemek için tasarlandı.

Kısa kurslar hikâye anlatımı,

diyaloğa katılma, yeni sosyal ve

çevresel bilgi birikimleri yaratma

ve ilerlemeyi kutlama karışımı bir

içerikle sunuluyor. Ücretsiz olan

ve tamamlanması dört saat süren

her kursa mobil cihazlardan,

tablet ve bilgisayarlardan

erişilebilecek. Kurslar

futurelearn.com'da süresiz

olarak görüntülenebilecek.

Bir DJ kabininden, at çiftliğine

veya podyuma kadar farklı

platformlardan yararlanan

çağımızın tutkulu liderleri,

çeşitli kurslar vererek her

ortamda ve toplulukta fark

yaratılabileceğini göstermeyi

amaçlıyor. Beş kurs ve

amaçlarını temsil eden

kampanya savunucuları

şunlar:

1. 15 Şubat 2021: Oyuncu,

podcastçi, model, yazar ve beden

konusunda pozitif bir yaklaşımı

savunan Jameela Jamil ile beden

konusunda pozitif olmayı ve

klişeleri yıkmayı keşfedin.

2. 1 Mart 2021: Farklı türlerde

müzik yapan, sürdürülebilirlik

aktivisti Mogli ile sürdürülebilir

yaşamı ve sevgiyi keşfedin.

3. 15 Mart 2021: DJ, şarkıcı,

besteci, performans sanatçısı ve

aktivist Kiddy Smile ile

kendinizi ifade etmenin yaratıcı

yollarını keşfedin.

4. 29 Mart 2021: Binicilik

kültüründen yararlanarak

iyileşme ve mentorluk kolektifi

Compton Cowboys ile

mentorluk ve toplumsal değişim

konularını keşfedin.

5. Yaz 2021: Oyuncu, model ve

aktivist Indya Moore ile aktivizmi,

savunuculuğu ve dayanışmayı

ele alın.

Tommy Hilfiger,

Future Learn

kurslarının yanı sıra

global sosyal medya

kanallarından kısa

formatlı, pratİk yaşam

önerİlerİ İçeren canlı

sohbetler de paylaşacak.

Markanın dostları ve

takİpçİlerİ

#TommyHilfiger

etİketİnİ,

@TommyHilfiger ve

@FutureLearn

hesaplarını alıntılayarak

sosyal medya

paylaşımlarına katılmaya

davet edİlİYor.

116


Röportaj Kültür Sanat / Vakıf

THE WORLD’S 50 BEST RESTAURANTS TÜRKİYE VE

BALKANLAR BÖLGE BAŞKANI

CEMRE TORUN

2 The World’s 50 Best Restaurants

lstesnn Türkye, Yunanstan, İsral ve

Balkanlar bölgeler başkanısınız. Ayrıca

Vogue Türkye, Conde Nast Traveller

Türkye ve GQ Türkye derglernn yemek

edtörlüğünü yaparak brçok yerl ve

yabancı yayına katkıda bulunmuşsunuz

ve görevlernzn br kısmını hâlâ

sürdürüyorsunuz. Bu kadar genş br

alana yetşeblmek çn br gününüzü nasıl

geçryorsunuz? Bu alanda yazarlığa

başladığınızda şlern bu kadar

büyüyeceğn tahmn edyor muydunuz?

Şanslı olduğumu

düşünüyorum çünkü

gastronominin giderek

ilgi çektiği bir döneme

denk geldim.

Gastronomi etrafında

merak ettiğim, işin

sosyolojik, kültürel ve

son yıllarda çevresel

boyutları da giderek

önem kazandı. Ayrıca

bugün bütün

çalışmalarımda hem

pazarlama hem de

psikoloji alanlarındaki

eğitim ve tecrübemden

faydalandığımı

görüyorum. Uzun yıllar

farklı ülkelerde yaşamış

olmak, farklı diller

konuşmak da işime

yaradı; özellikle 2014

senesinde 50 Best’teki

görevime başladığımda.

Diğer sorunuza gelince,

son derece yoğun ve

hareketli geçiyor

günlerim. Ne yazık ki son

dakikacı biriyim, hep

öyleydim. Pandemi

dönemine kadar çok

seyahat ederken

yazılarımı birçok kez

havaalanı yolunda ya da

uçakta bitirdiğimi bilirim.

Aynı zamanda iki çocuk

annesiyim, sürekli

mutfaktayım, dolayısıyla

planlı olmam ve aynı

anda birkaç farklı işi

yapıyor olmam gerekiyor.

1 Lsans eğtmnz Georgetown Ünverstes’nde

Pazarlama, yüksek lsansınızı Boğazç

Ünverstes’nde Klnk Pskoloj alanlarında

tamamlayarak k alanda da br süre çalıştıktan

sonra yemeğe olan lgnzn ağır basmasıyla

gastronom alanında yazılar yazmaya başlamışsınız.

Gastronomye olan lgnz lk ne zaman keşfettnz

ve bu alana yönelmenzn hayatınıza

etklern nasıl değerlendrrsnz?

Gastronomi, hayatın birçok

farklı alanına dokunuyor.

Tarım, politika, kültür, çevre,

yaratıcılık, keşif, seyahat,

tasarım… Dolayısıyla çok

zengin, dipsiz kuyu bir konu.

Yemek, her anlamda hayatın

merkezinde. Hayatta kalmak

için gerekli ama aynı

zamanda hayattan keyif

alırken, hayatı paylaşırken,

hatıralarımızda da hep

yemek var. Yemek insanı,

toplumları, doğayı

iyileştirebiliyor ya da tam

tersi hasta edebiliyor.

Yemeğin, gıdanın

hayatımıza, insana, dünyaya

etkilerini araştırmak ve

bunları yazılarla, kitaplarla

anlatabilmek gerçekten çok

heyecan verici.

Kendimi bildim bileli yemeğe

ilgim vardı. Çocukken bile

eğlenmek için mutfağa girer

farklı yemekler denerdim.

Lise, üniversite, sonra

yüksek lisans yıllarında da

hep mutfağa yakındım. Hobi

olarak restoranları inceler,

gastronomi üzerine kitaplar

okurdum. Yemek için

seyahat eder, sürekli yemek

yapardım. 2010 senesinde

kendi merkezimde psikolog

olarak çalışırken bir süre ara

vermek zorunda kaldım ve

tam o sırada Vogue

dergisinin Türkiye’ye

gelmesiyle birlikte dergide

yemek yazıları yazmaya

başladım.

117


3 2014 yılında lk baskısı

çıkan alışılagelmş

yemek ktaplarından

farklı ‘İçndekler’

ktabınızda bahsedeblr

msnz? Ktap çerğn

oluştururken nelere

dkkat ettnz ve bu yola

çıkarken okurlarınızla en

çok neler paylaşmak

stednz?

2012 senesinde Kopenhag’da

gerçekleşen MAD

Sempozyumu’nda ünlü şef

Ferran Adria’nın bir

konuşması sırasında aklıma

malzemeden yola çıkan bir

yemek kitabı yapmak geldi.

Sonuçta iyi malzeme olmadan

iyi yemek olmuyor.

Malzemenin, özellikle de göz

ardı ettiğimiz malzemelerin

değerini ortaya koyan,

yenilikçi tarifleri, fotoğrafları

ve görselliğiyle ilham veren bir

kitap olsun istedim. Dönüşte

Vogue için turşu üzerine bir

yazı yazarken fermente

turşular yapan arkadaşım

Begüm Yaramancı ile bir

röportaj yaptım. Zaten

tanışıyorduk ama İstanbul’un

sokaklarında turşu peşinde

koşarken ne kadar aynı dili

konuştuğumuzu anladım ve

hemen sonra kitap serüvenine

birlikte koyulduk.

Ahmet Ağaoğlu fotoğraflarını

çekti, Nazlı Paker Garcia grafik

tasarımını yaptı ve ortaya hem

şık hem de mutfakta defalarca

kullanılan bir kitap çıktı.

Birkaç sene sonra ikinci kitap

için yola koyulduk. Bu sefer

fotoğraflar uzun yıllar Vogue

ve Conde Nast Traveller’da

birlikte çalıştığım Derya

Turgut’a ait.

Diğer yoğunluklardan dolayı

ikinci kitabın hazırlığı neredeyse

dört sene sürdü ve sonunda

İçindekiler II Aralık 2020

senesinde yayınlandı. Şimdiden

çok güzel geri bildirimler alıyoruz.

Bu sefer İstanbul’dan ilham alan,

tarhana, yufka, bakliyat, kuru

yemiş, ayva gibi yaşadığımız

bölgenin müthiş ürünlerinin ön

planda olduğu bir kitap. Umarım

yine ilham verir, mutfağa girmeye

heveslendirir, mevsiminde, doğru

malzeme peşinde koşmaya sebep

olur.

4 İnsanlar yaşadıkları

yörelerden ve kültürlerden

etklenerek yemek

alışkanlıklarını

sürdürüyorlar, szden

ülkemzn yemek kültürünü

tanımlamanızı stesek neler

söylersnz?

Ülkemiz yemek kültürü son derece

katmanlı ve derin bir kültür.

Bölgenin coğrafi konumu,

biyoçeşitlilik açısından önemli gen

merkezleri üzerinde olması,

binlerce yıllık kültürel zenginlik,

İstanbul gibi imparatorluklara

başkent olmuş şehrin mutfağı,

yöresel mutfaklarımız, hepsi

mutfak kültürümüzün önemli,

değerli özellikleri.

Paylaşmalık yemekler, sebze ve

bakliyat yemekleri,

fermantasyon, canlı ateş gibi

mutfağımızın olmazsa olmazları

da son dönemde tüm dünyada

revaçta. Bunlar da müthiş

artılarımız.

5 ‘Restoranlar Evde’ adlı

ktap projenzde

pandem sürecnde

kapanmak zorunda kalan

İstanbul’dak

restoranlardan tarfler

bulunuyor ayrıca

ktaptan elde edlen

gelrler bu restoranlara

yardımda harcanıyor. Bu

güzel proje fkr aklınıza

nasıl geld ve hayata

geçrme sürecnde neler

yaşandı?

Karantinaya gireli birkaç hafta

olmuştu, bir yemek yazarı

olarak Covid-19 krizinden en

çok etkilenen sektörlerden

biri olan yeme-içme sektörüne

nasıl destek olabilirim diye

düşünürken aklıma restoran

tariflerinden oluşan bir kitap

hazırlama fikri geldi. Sadece

bireyler değil markalar da

satın alarak destek olsa, geliri

restoran çalışanlarına gitse,

içinde tariflerin dışında

sektörün değerini anlatan

yazılar da olsa diye

düşündüm. Amacım, özellikle

bugünlerde sektörün değerini

ve sahip çıkmamız gerektiğini

hatırlatmak ve elde edilen

gelirle restoran çalışanlarına

destek sağlamaktı. Desteğin

bir an önce ulaşması için

kitabın hızlıca çıkması

gerekiyordu. Normalde böyle

bir kitap için özel çekimler

yapılır, röportajlar ayarlanır,

tasarımı, baskısı derken

bitmesi aylar sürer. Ancak

normal bir zamanda değildik,

kimse evinden çıkamıyordu.

Birçok kişi, restoran ve

kurumun desteği olmasa

olamazdı. Bu anlamda

restoranlara destek olma

amacıyla yola çıkılan ve aynı

zamanda birlikten güç

doğduğunu gösteren bir proje

‘Restoranlar Evde’.

118


6 Yen lezzetlerle

tanışmayı seven ve pek

çok farklı lezzet tatma

fırsatı bulmuş br olarak

yemekten asla bıkmam

dyeceğnz favorlernz

nelerdr? İşnz dışında

mutfağa grerek tadı

hakkında hç fkrnz

olmayan yemek

denemeler yapar

mısınız yoksa daha çok

yapılmış olanı tatma

taraftarı mısınız?

İtiraf ediyorum, misafiri yeni

yemekler denemek için

çağıran biriyim. Elbette her

seferinde aynı şekilde

uyguladığım tarifler de var,

hatta annemden öğrenip

çocukluğumdan beri aynı

şekilde yaptığım, ama genelde

sürekli yeni tatlar, yenilikler

denemeyi seviyorum. İlhamı

kesinlikle üründen,

malzemeden alıyorum. Bu

sebepten her hafta %100

Ekolojik Pazara giderim,

mahalle aktarından,

kasabından, balıkçısından,

üreticilerden farklı ürünler

denerim. Hiç bıkmam

diyebileceğim çok yemek var

ama iyi soslanmış, sade ama

lezzetli bir yeşil salataya hiçbir

zaman hayır demem.

7 “Gastronom aracılığıyla

dünyayı nasıl daha y

br yer hâlne getreblrz?”

sorusunu yerel

ve küresel gündemler

kapsamında ele alan

uluslararası yemek

konferansı YEDİ’nn

kurucularındansınız. Bu

fkrn ortaya çıkış

serüvenn ve şleyşn

bzlerle paylaşablr msnz?

YEDİ, Sitare Baras ve Mehmet

Gürs ile birlikte düzenlediğimiz

bir konferans. Senede bir

gerçekleşen, en fazla 350 kişilik

konferansta her sene farklı bir

tema işleniyor. Bugüne kadar

‘Cesaret’, ‘Geri Ver’, ‘Yok Olma’ ve

‘Dönüşüm’ konularına değindik.

Bütün bir güne yayılan konferans

sabah erken saatte kahvaltıyla

başlıyor, peş peşe yirmişer

dakikalık konuşmalar arasında

özel tasarlanmış bir öğlen

yemeğimiz oluyor. Yaklaşık 12-13

konuşmanın sonunda da 350

kişilik bir meyhane sofrasıyla

tamamlanıyor. Bütün gün, her

detayı dikkatlice kurgulanmış bir

deneyim aslında YEDİ.

Konuşmacılar hem Türkiye’nin

hem dünyanın farklı

bölgelerinden, her biri alanında

ses getirmiş önemli isimler.

Sadece şefler ya da yeme içme

insanları da değil, sosyologlar,

akademisyenler, araştırmacılar,

sanatçılar da oluyor konuşmacılar

arasında. Sonuçta gastronomi

odaklı ama çok farklı alanlarla

etkileşim hâlinde. Bütün bu

sebeplerden dolayı, ne mutlu ki

bugün YEDİ dünyanın en etkili ve

heyecan verici yemek

konferanslarından biri sayılıyor.

İlhamı kesİnlİkle

üründen, malzemeden

alıyorum.

119


8 Yemek israfına dikkat

çekmek için birçok

kampanya ve reklam

çalışması düzenleniyor

fakat hâlâ bu israfın önüne

tam olarak geçebilmiş

değiliz. Sizce gıdaların

çöpe gitmesini önlemek ve

tok olsa da yeme

alışkanlığını kırmak için ne

gibi adımlar atılmalıdır?

Şehir yaşantısında israftan

uzak şekilde sağlıklı

gıdalara nasıl ulaşabiliriz?

Öncelikle bunun farkında

olmak gerekiyor. Çöpe atılan

gıdanın hem dünyadaki bir

milyar aç insanı

doyurabileceğinin farkında

olmak, hem de bu israfın iklim

krizine etkisini anlamak...

Ancak rakamların altında da

ezilmemek lazım. Genelde

sorun büyüdükçe kendi

gücümüzü unutabiliyoruz.

Hâlbuki bireysel anlamda

yapabileceğimiz çok şey var.

İşe sadece ihtiyacımız olduğu

kadar tüketerek, alarak

başlayabiliriz. Sonra da gıdayı

nasıl koruruz, bozulmadan

nasıl saklarız, sebzenin,

meyvenin, tavuğun, balığın her

yerini nasıl değerlendiririz

bilmeli. Özellikle şehirlerde bu

konuları ne yazık ki unuttuk.

9 Sade yaşama ilham veren,

gıdaya saygı duyan,

bilinçli tüketimi mutfaktan

hayata yaymayı

amaçlayan Grundig

Türkiye’nin farkındalık

hareketi Ruhun Doysun’da

aktif rol alıyorsunuz.

Bizlere bu projenin

öneminden ve sizin

içerisinde rol alma

sürecinizden bahsedebilir

misiniz?

Grundig Ruhun Doysun

platformunda dört senedir

gıdaya saygı, sürdürülebilirlik,

doğaya uyum gibi konularda

farkındalık yaratmayı

amaçlıyoruz. Tarımın

öneminden plastiksiz hayata,

gıda israfından organik

beslenmeye birçok farklı

konuyu araştırıyoruz.

Platformdaki bölümleri, web

sitesindeki yazıları, Ruhun

Doysun dergi/kitabı ve sosyal

medyadaki yüz binlerce

takipçisi ile kapsamlı ve hep

bütünsel bakmayı hedefleyen

bir proje. Ruhun Doysun’un

içerik danışmanı ve editörüyüm.

Birçoğu yıllardır zaten

araştırdığım ve yazdığım

konular ama bu önemli

konuların platformla birlikte

giderek daha çok kişi ve kurum

tarafından konuşulduğunu,

tartışıldığını görmek çok

mutluluk verici.

10 Pandemi süreci ile

tüketim ve yaşam

tercihlerimiz değişime

uğradı. İnsanlar genel

olarak sağlıklı ve

organik olana yönelerek

kendi evlerinde

mutfakta daha sık vakit

geçirmeye başladı. Bu

değişimlerin mutfak

kültürüne etkileri sizce

nasıl olur? Pandemi

sonrasında da bu

etkilerin kalıcı olacağını

düşünüyor musunuz?

Pandemiden sonra mutfakla

ilişkimiz evde kaldığımız,

restoranların kapalı olduğu bu

dönemi nasıl geçirdiğimizle

alakalı. Özellikle şehirlerde bazı

insanlar mecburen hiç

olmadığı kadar mutfaktalar.

Ancak bazı insanlar da yemek

yapmaktan o kadar çok

sıkıldılar ki bu dönem bittikten

sonra bir süre mutfağa

girmeyebilirler! Sağlık

sorunuza gelince, sağlıklı

beslenme zaten bir süredir

önem taşıyordu. Pandemi

sürecinde sağlık konusu çok

daha fazla gündemde olduğu

için belki bazı kesimler

daha dikkatliler.

Ama verilere bakılırsa abur

cuburun ve işlenmiş gıdanın

bu dönemde artışta olduğunu

görüyoruz. Burada da eğitim

eksikliği, gelir eşitsizliği, gıda

güvensizliği gibi konular

giriyor işin içine. Bence bu

dönemin bize gösterdiği en

belirgin konular aslında bunlar.

İŞE SADECE İHTİYACIMIZ

OLDUĞU KADAR TÜKETEREK,

ALARAK BAŞLAYABİLİRİZ.

120


Yazı Spor

URBAN HEALTH PİLATES STÜDYOSU & AKADEMİSİ KURUCU ORTAĞI

ONUR GURUR ÖZBEK

A'dan Z'ye Pİlates

Aslında herkesin bildiği bir hikâyeyi

biraz tarih bilgisi vererek biraz da

kendi yaşadığım iş tecrübelerinden

yola çıkarak anlatmak keyifli olur diye

düşünüyorum. Joseph Hubertus

Pilates meşhur ismi ile Pilates

sayesinde 1920'li yıllarda Amerika'da

bilinmeye başlayan ve günümüzde

dünya geneline yayılan pilatesin

tarihçesi Almanya'da başlar. Joseph

Pilates 9 Aralık 1883 yılında Almanya,

Düsseldorf yakınlarındaki

Mönchengladbach şehrinde doğar.

Çocukluğu boyunca raşitizm, astım ve

ateşli romatizma ile savaşır. Kendi

sağlık durumunu iyileştirmek için

vücudunu ve zihnini kuvvetlendirici bir

yol izlemeye başlar. Bu hedefine

ulaşmaya çalışırken yoga ve zen

meditasyonu, eskrim, boks, güreş ve

cimnastik gibi dallar ile uğraşır.

1.Dünya Savaşı başladığı sıralarda Joe

İngiltere’dedir, savaş esnasında

Lancaster yakınlarında bir enterne

kampında gözaltına alınır ve savaş

süresince burada tutulur. Kampta

olduğu sürece sürgün edilen kişilere

her gün egzersiz yaptırır.

Joe’nun söylediğine göre

1918-1919 yılları arasındaki grip

salgınında onun egzersiz

programına katılıp, rejim

programını takip edenlerin hiçbiri

bu salgından etkilenmemiştir.

Joe’nun bu başarısını fark eden

kamp sorumlusu onu Man

Adası’ndaki hastaneye atar.

Sorumlu olduğu 30 hastaya her

gün egzersiz yaptırır. O dönemler

batı tıbbının yeni başladığı

zamanlar olduğu için; morfin ve

ameliyat dışında hastalara

uygulanabilecek tedavi yöntemi

neredeyse yok gibidir. Joe’nun

egzersiz programına katılan

hastalar kısa sürede iyileşme

göstermeye başlarlar ve birçok

kişinin ölümüne sebep olan

salgın hastalıkların hiçbirine

yakalanmadıkları görülür.

Düzenli çalışma sonucunda Joe

ilk egzersiz aletini oluşturur; 30

hasta ile her gün çalışmanın

zorluğu üzerine Joe hasta

yataklarına yaylar takarak ilk

reformer’ı ortaya çıkarır. Bu

klasik olarak herkesin sahip

olduğu bilgi hikâyesidir, benim

hikâyem ise pilates ile 2010

yılında başladı.

121

Uzun yıllar fitness eğitmenliği,

yöneticilik ve kulüp müdürlükleri

yaptıktan sonra pilates ile

tanışmam “Bu tahta makine ile mi

vücut geliştireceğiz?” sorusu ile

başladı. Şu an 6 şubesi ve

akademisi olan Urban Health

Pilates’i kurmama kadar devam

etti. Evet, ağırlık çalışmak insan

bedenini başka bir boyuta sokuyor

estetik olarak güzel gözüküyoruz

hatta kaslı görünüm bazen çok iyi

hissettiriyor olabilir, peki ya

omurgamız da aynısını söylüyor

muydu? Kas kazanmak kilo

vermek almak bu kadar kolaysa o

zaman omurgayı düzeltmek duruş

bozukluğunu düzeltmek

omurgasal hastalıkları düzeltmek

neden bu kadar uzun sürüyor?

Neden birçok tekniği var ama

bunların içerisinde güç kuvvet

yok. Çok ilginç değil mi? İlk sorum

bu olmuştu bu mesleğe geçiş

yaparken adeta ilkokula başlamış

gibi hiçbir şey bilmediğimi ama

geleceğin işinin bu

olacağından emin gibiydim.

12 sene bana “Deli misin?”

diyenler şimdi aynı meslek

grubunda olan yılların fitnessçıları

ile birlikte. Ben de bu mesleğin

içinde oldukça hâlâ her gün

pilatesin insan omurgasında ve

bedeninde yarattığı mucizeleri

gözlemleme fırsatı buluyorum.


Röportaj İş Dünyası

LUCCA & CANTINERY & FUUDY KURUCUSU

CEM MİRAP

3 2003’te br dünya seyahat

yapıp Türkye’ye

döndükten sonra 2004 yılı

sonuna doğru Lucca’yı,

2014 yılında se knc

restoranınız olan

Cantnery’ açmışsınız.

Kend restoranınızı açma

kararını nasıl aldınız ve bu

süreçlerde neler

yaşadınız? Ayrıca

Cantnery ve C Coffee Bar

le lgl hedeflernz neler?

Şubeleşme süreçler

devam edecek m?

29 yaşımda Lucca‘yı açmaya

karar vererek sektöre giriş

yaptım. Daha sonra Cantinery

ve diğer restoranlarımı açtım

ve yiyecek içecek

alanındaki yürüyüşüm devam

ediyor. Bir restoran veya

yiyecek içecek konseptini

hayata geçirmeden önce hem

yapmak istediklerimi hem de

ticari olarak fizibilitesini iyi

düşünürüm ve kafamda oluşan

resmi gerçeğe geçirmeye

başlarım. Şu ana kadar hep

öyle oldu ve gerek kurucu

ortağı olduğum Fuudy‘de,

gerekse diğer yiyecek içecek

projelerimde öyle olmaya

devam edecek.

1 Cem Bey, sz ş

hayatındak büyük

başarılarınızla tanıyoruz

ve bu başarılarınızın

arkasındak özel

hayatınıza dar detayları

da öğrenmek sterz.

Nerede, nasıl br ale ve

sosyal çevrede doğup

büyüdüğünüzü, almış

olduğunuz eğtmlern

bugünkü Cem Mrap

olmanızdak

etklern bzlerle

paylaşablr msnz?

Ankara’da doğdum, TED

Ankara Koleji ve daha sonra

Bilkent Üniversitesi’nden

mezun oldum. Bir tarafı

akademisyen, bir tarafı iş

insanı bir aileden geliyorum.

Hep araştırmacı, keşfe meraklı

kişiliğimde de ailemin etkisi

olduğunu düşünüyorum.

Üniversiteden sonra reklam

okumaya olan ilgim de sanat,

gastronomi ve benzer alanlara

ilgim de hep o yıllarda oluşan

ve süregelen şeyler.

2 Yüksek lsansınızı New

York’ta CUNY Baruch

College'da reklam

üzerne yaparken New

York’ta yaşadığınız

yıllarda yyecek, çecek

sektörüne lg duymaya

başladığınızı fade

etmşsnz. Bu merak ve

lgnz keşfnzden braz

bahseder msnz?

Szce br toplumun

yemek kültürü ve sektörü

beslenme le lgl hayat

tarzını yansıtır mı?

Aslında New York’ta

yaşadığım yıllar, New York

gece hayatının ve sosyal

hayatın çok iyi olduğu yıllardı.

İlgi alanlarım olan müziğe,

gastronomiye ve gece

hayatına dair birçok farklı

konuda birçok şey öğrendim

diyebilirim.

Bir Restaurant/Bar/Gece

kulübü yaratma fikri de o

yıllarda kafama kazındı.

122


4 Lucca’nın yıllardır bu kadar

terch edleblrlğn

koruması ve brçok kşnn

gözde mekânı oluşunu nasıl

değerlendryorsunuz?

Szce Lucca’yı bu kadar

eşsz yapan nedr? Ayrıca

Lucca’nın yen versyonunu

Lucca 2.0 olarak

tanımlıyorsunuz. Bu yen

versyonda bz neler

beklyor olacak? Hang

alanlarda nasıl değşklkler

yapıldı?

Bence doğru zamanda doğru

yerde yapılmış bir mekân

olması; başka bir yere

benzemeye, başka bir yeri

taklit etmeye çalışmaması;

alanında ilk olması ve de hem

ben hem ekibimin çok

çalışması; sürekli kendimizi

geliştirmemiz Lucca‘yı güçlü

kılan özellikler.

5

Elbette her sektörde

olduğu gb szn

sektörünüzde de çnde

olduğumuz pandem

sürecnde gerçekleşen

br takım değşm ve

gelşmler oldu. Bu

değşmlere nasıl ayak

uydurdunuz? Pandem

sürecnde nsanların

evlere kapandığı ve

restoranların kapalı

olduğu br dönem çok y

değerlendrerek yen br

marka olan L'express by

Lucca’yı çıkardınız. Bze

bu süreçten de

bahsedeblr msnz?

Markalarımı daha online

siparişe uygun hâle getirmek,

evlere catering operasyonları

ve şık paketlerle ulaşmak

pandemi öncesi de aklımda

olan bir gelişme alanıydı.

Benim gibi lüks restoranların

& markaların evlere servis

yapması, moda ve lüks

perakendede olduğu gibi iyi

restoranların online servisi

dünyada da süregelen bir

trend. Pandeminin bu süreci

hızlandıracağını öngörerek bu

dönüşümü yapmanın doğru

zamanı olacağını hissettim.

Lucca’nın sevİlen

lezzetlerİnİ evlere

ulaştıran daha

pakete uygun

L’express dİye bİr

online marka

kurduk.

Pandemi sürecinde de

gelişimimiz devam etti. Hem

Lucca’nın sevilen lezzetlerini

evlere ulaştıran daha pakete

uygun L’express diye bir

online marka kurduk, hem de

Lucca‘nın dekorasyonu,

mutfağı ve altyapısını

yeniledik, geliştirdik. Yepyeni

bir menü ve uplifted bir

dekorasyon yaptık.

Lucca‘nın yeni sürümü gibi

oldu diyebiliriz.

123


6 “Lezzet her an yanınızda...

Yemeklern beğendğnz

tanınmış restoranların

menüler sze özel

kuryeler le artık br tık le

adresnzde...” dyerek

Fuudy uygulamasını

yemek severlern

hzmetne sundunuz.

Fuudy uygulamasını

hayata geçrme fkr nasıl

ortaya çıktı? Sektördek bu

açığı nasıl fark ettnz ve

Fuudy bu açığı nasıl

kapattı? Fuudy

kullanıcılarına ne gb

deneymler sunuyor?

Fuudy, bugüne kadar

oluşmuş yemek sipariş

platformlarından farklı bir

yaklaşıma sahip.

Gastronomik çıtası yüksek,

premium markaları evlere

getiren ve her gün büyüyen

bir lüks paket servis

platformu/uygulaması.

Gastronomiye değer veren,

marka değeri yüksek 350’ye

yakın restoranı ve yiyecek

içecek üreticisini motorlu ve

arabalı kuryeler ile evlere

taşıyoruz Fuudy ile…

Aslında yola çıkışımız bir

restoran sahibi olarak “Nasıl

bir platform markalarımı eve

getirmeli? ” sorusuna cevap

ararken, yolumun Fuudy’de

ortağım olan e-ticaret ve

teknolojide tanınmış

İlker Baydar ile kesişmesiyle

oldu. Fuudy’i teknolojisinden,

tasarımına her detayı bu

çerçevede planlayarak

yaklaşık 1 senelik bir süreçte

oluşturduk. Kullanıcı,

teknoloji ve restoranlara

önem veren bir felsefe ile

geliştirdik.

7 “Fuudy yalnızca y

yemekler getrr,

gastronomye meraklıdır.

Sadece seçlmş restoran

ve yyecek / çecek

frmalarıyla çalışır.”

şeklnde tanıtılıyor.

Brlkte çalıştığınız

restoranların seçmnde

nelere dkkat edyorsunuz?

Fuudy le çalışmak steyen

br restoran nasıl

olmalıdır?

Fuudy 350’nin üzerinde

restoran ile çalışıyor ve

giderek büyüyoruz. Üye iş

yerlerimizin üçte biri sadece

Fuudy’de yer alıyor. En

önemli kriterimiz mekânların

gastronomik olarak yüksek

bir çıtaya sahip olması, lokum

üreticisinden, şık bir restoran

bara çok geniş bir yelpaze

sunmaya gayret ediyoruz.

Fuudy 350’nİn

üzeRİnde

restoran İle

çalışıyor ve

gİderek büyüyoruz.

124


8 “Fuudy çevrey sever,

hybrd araba ve ger

dönüşümlü materyaller

kullanır. ” cümlesyle

çevreye duyarlılık lkenz

belrtyorsunuz. Szn çn

çevre duyarlılığı kavramı

ne fade edyor?

Fuudy’nn çevre duyarlılığı

dışında başka lkeler

var mı?

Fuudy olarak mümkün

olduğunca çevreyi korumaya

özen gösteriyoruz.

Bu nedenle teslimat yaptığımız

arabaları hibrit seçiyoruz,

paketlemelerde de geri

dönüşümlü materyaller

kullanmaya dikkat ediyoruz.

Atıkların azaltılması,

sürdürülebilir menüler

hazırlanması ve karbon ayak izini

azaltmak da önem verdiğimiz ve

beraber çalıştığımız iş

ortaklarımız ile paylaştığımız

konular arasında.

9 Turzm Restaurant

Yatırımcıları ve

İşletmecler Derneğ, 15

yıllık geçmş le yeme,

çme ve eğlence

endüstrlernde yenlkç

çözümler üreterek öncülük

yapan br dernek olarak

tanımlanıyor. İlg

duyduğunuz br alanda

kurulan dernekte,

yönetm kurulunda görev

almak sze neler

hssettryor?

Bir STK’da yer almak ticari bir

yapıda yer almaktan çok

farklı. Birçok farklı fikirle bir

arada ortak bir payda için

gayret göstermek gerektiriyor.

Ben TURYİD’in sektörümüz

için çok çaba sarf ettiğini ve

önemli bir kitleyi temsil

ettiğini görüyorum ve

dolayısıyla yönetiminde emek

sarf etmekten çok mutluluk

duyuyorum.

10 Kurduğunuz markalarla

brçok kşye lham

veryorsunuz. Pek, kend

markasını yaratmak

steyen kşlere

vereceğnz tavsyeler

nelerdr? İşe lk adımı

atarken nelere dkkat

etmeller? İş hayatınızdak

tecrübelernze dayanarak,

herkesn blmesnde yarar

gördüğünüz br lham

kaynağınız veya hayat

tecrübenz var mı?

Doğru ve inandığınız bir fikrin

sonuna kadar arkasında

durmanın bir girişimcide

mutlaka olması gereken

özelliklerden biri olduğuna

inanıyorum. İyi düşünülmüş

ve tasarlanmış bir fikrin,

yapılabilirliğinin ve ekonomik

tarafının da çok iyi ölçülüp

biçilmesi gerekiyor. Özellikle

yiyecek içecek gibi riskli

sektörlerde bir fikir ilk başta

çok iyi durabiliyor bunun

yanıltıcılığına kapılmamak

lazım. Yapı olarak tamam oldu

dememek, sürekli daha iyi ne

yapabilirim demek de bence

iyi bir marka yaratmanın

olmazsa olmazlarından...

Doğru ve İnandığınız bİr fİkrİn sonuna kadar

arkasında durmanın bir gİrİşİmcİde mutlaka

olması gereken ÖZELLİKLERDEN bİrİ

olduğunA İnanıyorum.

125


Röportaj Tasarım / Moda

THE SLASH LUXURY STREETWEAR KURUCUSU

SİNAN ODAK

1

Sz başarılı lüks sokak gym grşm The Slash’ n kurucusu

olarak tanıyoruz. Grşmclğnzn snyallern ünverste

yıllarınızda Ekonom bölümünde okurken kulüp başkanlığı

görevn yürüterek vermşsnz. Grşmclk serüvennzn The

Slash’e evrldğ dönemdek çıkış noktanızdan ve başarıyla

lerleyen bu süreçten bahsedeblr msnz?

2

Markanızın sm ve logosu

aslında hepmzn kullandığı br

noktalama şaret, The Slash

fkrnn ortaya çıkış hkayesn

bzmle paylaşablr msnz?

“Hayaln kurduğumuz bu

yolculuğa güçlü br tutku le

çmzden geldğ gb

çalışıyoruz.” dedğnz

sloganınız szn çn

neler fade edyor?

The Slash logosu 27 derecelik açı ile

oluşturulmuş global bir noktalama işareti,

TDK karşılığı ise eğik çizgi. Web sitemizde

de ufak detaylarla birçok kısımdaki yazı fontunu

büyüklüğünü 27 px olarak belirledik.

Hatta ilk koleksiyonumuz Yaşam Çiçeği’nin

fiyatlandırmasını belirlerken yine 27’den ilham aldık.

/ logosu hemen her yerde rahatça kullanılabilen,

muhtemelen tüm insanlığın aşina olduğu ve bence inanılmaz

minimalist ve cool bir logo. Daha da önemlisi zaten sürekli

hayatımda var olduğunu hissettiğim için bu logonun

olmasına karar verdim.

Merhabalar. 2014’te MEF

Üniversitesi’nde Girişimcilik ve

İnovasyon Kulübü’nü kurdum

ve 3 yıl kadar başkanlığını

yürüttüm. Bu esnada birçok

girişime yakın durarak fikirden

ürünleşmeye, satışa,

büyümeye, operasyona,

finansman yönetimine,

ekipleşmeye dair hemen her

türlü süreci deneyimledim.

Geçtiğimiz 6 yılda 4 farklı ticari

girişimin, 2 farklı da sosyal

inisiyatifin kurucuları arasında

yer aldım. Esasında fikir

aşamasında her girişim çok

tatlıdır, can yakmaz. Fakat

fikirden aksiyona geçtiğimizde

ve bir markalaşma sürecine

girdiğimizde asıl sancılar o

zaman başlar.

Tutku duymadığım hiçbir işi yapmam. Ticari bir kaygım olsa dahi

muhtemelen tutku beslemediğim her şeyden vazgeçebilirim.

Herhangi bir şeye tutkulu olmak, insan olduğumu hissettiriyor. The

Slash’e olan tutkum da geceleri rahat uyumama, sabahları ise

tamamıyla motive uyanmama sebep oluyor. Aldığım her kararı ise

içimden geldiği gibi alıyorum. Sanırım bir girişimci için daha ötesi

yok diyebilirim. Tüm potansiyel girişimcilere bunu yaşayabilmelerini

diliyorum.

The Slash için de elbet aynısı

oldu. Uzun bir süre hayalini

kurdum fakat cesaret

edemedim. Geçtiğimiz süreçte

The Slash için doğru

networkleri edinmeye çalıştım

ve bu networklerim ile

iletişimde kaldım. “Ok! Let’s

start!” dediğim vakit 2019

sonuydu. The Slash marka

tescil süreci, web sitenin

tasarlanması derken 2020

Mayıs’ta online olduk ve

satışlarımıza başladık.

İlk satışımızı siteyi açtıktan 3

dakika sonra gerçekleştirdik.

Şu anda ise İstanbul’da birçok

lokasyonda markamızı

görebilirsiniz. Fakat tabii ki

amaç globalde büyümek. Bu

konuda da çok keyifli

çalışmalarımız var.

126


3

Katıldığınız br söyleşde

kafanızda çok fazla ş fkr

olduğunu fakat doğrusunun

braz daha beklemek

olduğunu belrtmşsnz.

The Slash de 2015’te hayal

kurulan 2019’da lk adımı

atılan br marka, arada

geçen sürey nasıl

değerlendrdnz? Szce br

grşmn başarıya ulaşması

çn hang süreçlerden

geçmes gerekr?

Geçtiğimiz yıllarda birçok farklı iş

fikrini deneyimledim. Aceleci

davranmaktan ziyade daha sakin

kalarak sadece para kazanmak

için değil; içimden gelen, tutku ile

yapabileceğim bir fikrin

olgunlaşmasını bekledim. Aslında

2015 değil, belki de 2010

yıllarından beridir hayalimdi

kendim tasarlamak, giymek ve

insanların giymesini sağlamak.

Bir girişimin başarıya ulaşması

için birçok farklı dinamik mevcut.

Sadece 1-2 şeye bağlı değil.

Teknolojiye ayrıca ilgili olduğum

için Türkiye’de Webrazzi,

globalde ise Techcrunch

takipçisiyim. Bu mecralardan da

takip ettiğim kadarıyla şunu

söyleyebilirim ki 100 milyon

dolardan fazla yatırım alan

girişimler bile batabiliyor. Konu

sadece sermaye de değil.

4

Her koleksyonunuzun

eşsz br hkâyes var, bu

hkâyelerde lham

kaynağınız nedr?

Koleksyonlarınızda

SİNAN ODAK

tasarımla hkâyey

bağdaştırırken nasıl br

çalışma gerçekleştrerek ne

gb mesajlar vermek

styorsunuz?

İlham kaynağı olarak yine

kendimden yola çıkıyorum. Mesela

ilk koleksiyonun Yaşam Çiçeği

olmasının sebebi, bu sembolü

uzun bir süredir hayatımda

bulundurmam ve bana gerçekten

iyi hissettirmesi, iyi bir enerji

vermesi.

İlham kaynağı

olarak yİne

kendİmden

yola

çıkıyorum.

Zamanlama, doğru ekip, sermaye,

network, ürün, pazarlama ve tabii

ki şans. Her biri önemli.

Girişimcilerin ise nefesinin uzun

soluklu olması gerek. Sakin

olmak gerek. Bol problem çözmeli

bir sürece gireceklerini bilmeli

girişimciler.

İlk koleksiyonumda da bu

sembolün bana ve markama uğur

getirdiğine inanıyorum ki 2 ay

geçmeden 2. ve daha büyük bir

koleksiyon duyurduk. Yeni

koleksiyonda da evreni konu aldık.

Evren bana hem negatif hem de

pozitif anlamda birçok şeyi

çağrıştırıyor. Bilinmezlik, hayal

gücü, sessizlik, korku,heyecan,

sonsuzluk… The Universe

koleksiyonunda ise negatif

çağrışımları bir kenara atarak

pozitif kelimeler üzerine

yoğunlaştık. 3 farklı gezegeni konu

aldık. Her birinin hikâyelerine web

sitemizden de göz atabilirsiniz.

127


5

The Slash’n kuruluş

aşamasında sokak

modasını lüksle

buluştururken zorlandığınız

konular oldu mu? Dğer

lüks markalardan farkınızı

ve sz öne çıkaran

noktaları nasıl

değerlendryorsunuz?

Ayrıca şunu söylemeliyim ki The

Slash’i biz sadece bir ‘giyim

markası’ olarak değil, bir ‘marka’

olarak konumlandırıyoruz. Yakın

sürede yapacağımız iş

birliklerinde ise anlatmak

istediğim şeyi daha detaylı bir

şekilde açıklıyor olacağım.

Yakın zamanda farklı kurumları da

kendi çapımızda destekliyor

olacağız. Fakat bu kurumlara

desteğin yanı sıra, pandemi

ertesinde bizzat The Slash ekibi

olarak bizler bu yardımları kişilere

ulaştırmayı hedefliyoruz.

Etkiyi daha fazla hissetmek

istiyoruz.

Eğer satış aşamasından

bahsediyorsanız hiç

zorlanmadık. Doğru hedef

kitleye doğru ürünü

sunarsanız satış

aşamasındaki problemlerin

büyük çoğunluğunu yok

edebilirsiniz.

Diğer lüks markalardan

farkımız oldukça bariz. The

Slash’in online deneyimi

muhtemelen Türkiye merkezli

lüks ve lüks olmayan tüm

markalardan çok daha iyi.

Üzerinde neredeyse 8 aylık bir

çalışma var ve hâlâ

geliştirmelere devam

ediyoruz. Biz müşterilerimizin

sadece giyindiği üründeki

deneyimine değil, satın alma

sürecindeki dijital deneyime

de son derece önem

veriyoruz. Yine yakın zamanda

harika gelişmeler olacak

online deneyimimizde. Bu

şekilde online deneyime

düşkün ve özen gösteren

başka bir marka görmedim

ben Türkiye’de. Ayrıca satış

sonrası süreç benim için çok

önemli. Müşteriniz sizden

2. kez alışveriş yapıyor mu?

The Slash’ten herhangi bir

ürün alan 100 müşteriden

86’sı 2. kez bizden ürün aldı.

Bu geri dönüş mükemmel

seviyede. Biz de bu

motivasyonla hem

ürünlerimize hem de tüm

deneyimlerimize daha fazla

özen gösteriyoruz.

6 Sokak modasını lüksle

buluşturan The Slash ales

olarak markanızdan satın

alınan her ürün çn 1 adet

fdan bağışı yaptığınızı

blyoruz, öncelkle böyle

br grşmde bulunduğunuz

çn szler tebrk ederz.

Bu duyarlılığınızı markanıza

br değer olarak katma fkr

nasıl gelşt ve ne tarz ger

dönüşler aldınız?

Baştan söylemeliyim ki bundan

bir geri dönüş almak gibi bir

amacımız asla yok. Her marka bu

tarz inisiyatifler için üstüne

düşeni yapmalı, elini taşın altına

koymalı. Biz, paylaşmanın gücüne

inanıyoruz. Deneyim ve finansal

varlığımızın da bir kısmını bu

sebepten ötürü paylaşmayı tercih

ediyoruz. Türkiye’deki birçok

marka da bence bu konuda

gerçekten çok duyarlı. Severek

takip ediyorum.

128

7 Kurmuş olduğunuz

hayallerle başlayıp 2019’da

gerçeğe dönüşerek

Türkye’dek başarılı

grşmlerden br olan The

Slash’n başarıya

ulaşmasındak en büyük

etken nedr?

Koleksyonlarınızı pyasaya

sunarken reklam ve

pazarlama stratejlernz

nasıl yürütüyorsunuz?

Hedeflediğim başarıya henüz

ulaşmadık. Bunun için çok erken.

Fakat hedeflediğimden daha da

ötesine ulaşacağımıza

inanıyorum. Buradaki en büyük

etken tutku ve ekibin kendini

markaya adaması. Her adımın

inanılmaz detaycı bir şekilde

atılması.

Geçtiğimiz süreçte daha çok

markalarla iş birlikleri için

vaktimizi harcadık. The Slash

olarak aceleci bir büyüme

stratejimiz asla yok. Bu sebepten

dolayı attığımız her adımı

gerçekten bilinçli olarak atmaya

çalışıyoruz. Anlaştığımız

mağazaların konumları, hedef

kitlesi ve hatta bu mağazaların

kurucularının vizyonları da bizler

için çok önemli. Geleneksel

reklamlarımıza da yakın sürede

başlayacağız. Bununla birlikte

tabii ki çok büyük değeri olan

influencer marketing

çalışmalarına da başlıyoruz.

Burada da yine en önemli şey

doğru kişinin sizi giymesi ve

temsil etmesi. Bu sebepten dolayı

sadece takipçisi yüksek olan

kişiler değil, marka için doğru

kişiler bizim için önemli.


8

Grşmclğn rsklernden

sık sık bahsedlyor. Szn

zorlandığınız ve çıkmaza

grdğnz noktalarda

toparlanmanızı sağlayan ve

sze güç veren şeyler

nelerd, bu zorlukların

üstesnden nasıl geldnz?

Szn çn grşmclğn en

y ve en kötü yanları

hanglerdr?

Girişimciliğin kötü bir yanı

olduğunu düşünmüyorum.

Sadece herkese uygun bir

kariyer yolu olduğuna

inanmıyorum. Sürekli ama

sürekli problemlerle boğuşmak

herkese uymayabilir.

Her problemin bir çözümü elbet

vardır. Asıl konu bu süreçte

sakin kalmak ve problemi

gerçekten iyi anlayabilmek. The

Slash’te özellikle atölye kısmında

çok sık problemlerle

karşılaşıyoruz. Hiçbir süreçte

asla duygularımla hareket etmem

ve karar vermem.

Doğru olan da bu…

Gerçekten canımı sıkan ve

çözümü zor problemlerle

karşılaştığımda ise o

problemden bir süre uzaklaşarak

kendimi dinleme yöntemini

seçerim. Sonsuz bir evrendeyiz.

Karşılaştığım bir problemi bu

sonsuz evren ile mukayese

ettiğimde biraz daha rahatlamış

olarak o problemi çözmek için

tekrar işe koyulurum.

BEN HAYALLERİN

GERÇEKLEŞMESİNDEN ZİYADE

HEDEFLERİN GERÇEKLEŞTİĞİNE

İNANIYORUM.

9 Gençlern büyük br

çoğunluğu grşmclk

hayaller kurarken, başarılı

karyernzde edndğnz

tecrübeler sonucunda szn

gb hayaln gerçekleştrmek

steyenlere ne gb

tavsyelerde bulunursunuz?

Szce başlarken neler göze

almalı ve nelere dkkat

etmeller?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki

ben hayallerin gerçekleşmesinden

ziyade hedeflerin gerçekleştiğine

inanıyorum. Hayal ettiğimiz

şeylere kavuşmanın pek kıymeti

olduğunu düşünmüyorum.

Ben de hedeflerimin henüz çok

ufak bir kısmına erişmiş fakat

bundan sonraki süreçte çok çok

daha büyük hedefler planlamış bir

girişimciyim.

Öncelikle gerçekten çok çalışmayı

göze almalılar. Aynı anda birçok

farklı süreci yönetmeyi

deneyimleyecekler. Teknik

problemlerle uğraşmak her zaman

daha keyifli olmuştur. Asıl

problem insanlar ile uğraşmak.

Bu da iyi bir sabır gerektirebiliyor.

10

İletişim becerisi size her kapıyı

açabilir. Bu sebepten ötürü benim

en önem verdiğim konu budur.

Özellikle mail nasıl atılır

konusunda büyük eksikler

görüyorum. Bu da günümüzde

iletişimin belki de en önemli

parçası.

Hemen her sektörden network

edinmek. Bu konuyu o kadar fazla

yüzeysel algılıyoruz ki. Merhaba

dediğimiz, sadece kartvizit

alışverişi yaptığımız kişileri

tanıdığımızı, networkümüze

eklediğimizi düşünüyoruz. Fakat

böyle ilerlemiyor. Daha derin ve

anlamlı ilişkiler kurmaya

odaklanmalıyız.

The Slash le global br

sokak gym markası olma

vzyonu le yola çıktığınızı

belrtyorsunuz, globale

htap etme yolunda nasıl

faalyetler

gerçekleştryorsunuz?

The Slash olarak

gelecektek hedeflernzden

ve başarılarınızı lgyle takp

edenler nelern

bekledğnden

bahsedeblr msnz?

Harika bir soru.

Özellikle iş birlikleri anlamında

çok dikkatliyiz. İş birliği

yaptığımız her kurum ve kişinin

The Slash’i globalde de

yansıtabilmesini istiyoruz.

Aslında birkaç güzel gelişme de

var bunları da sizinle paylaşmayı

isterdim fakat henüz imza

aşamasındayız. Şunu

söyleyebilirim ki, 2021 yılında

Türkiye dışında 3 ülkede, 5 farklı

şehirde yer alacağız.

129


İLK TÜRK KADIN FIFA HAKEMİ & SPORUN VE

FUTBOLUN PROFESÖRÜ

Röportaj Spor

LALE ORTA

1

Lale Orta’nın hkâyes nasıl başladı? Bze kendnzden ve

futbol maceranızın nerede, ne zaman, nasıl başladığından

bahsedeblr msnz?

Ailem beni 11 yaşında Vefa

Kulübü’nün basketbol takımına

yazdırdı. Futbola olan ilgimden

dolayı, sokaklarda erkek

arkadaşlarımla birlikte futbol

oynuyordum. İstanbul Moda’da,

Dostluk Spor Kız Futbol

takımının olduğunu gazetelerden

öğrendim. Türkiye’de o

dönemlerde futbol, kız çocukları

için uygun bir spor dalı olarak

görülmediği için önce ailemi ikna

etmeye çalıştım, Dostluk Spor

Kız Futbol Kulübü’ne kaydoldum

ve futbol maceram bu şekilde

başlamış oldu… Marmara

Üniversitesi’nin İşletme

bölümünü bitirdikten sonra,

Yüksek Lisansımı ve Doktoramı,

Spor Yönetimi üzerine yaptım.

‘Türk Spor Teşkilatı İçinde Futbol

Hakemliği Statüsü’ tezimle

Yüksek Lisansımı, ‘Dünyadaki ve

Türkiye’deki Futbol

Organizasyonlarına Analitik Bir

Yaklaşım’ tezimle de Doktor

unvanımı aldım.

1985 yılında Türkiye Futbol

Federasyonunun açmış olduğu

‘C’ Antrenörlük kursuna katılarak

Türkiye’nin ilk kadın futbol

antrenörü oldum. Amatör

karmalardan, kadın milli takım

antrenörlüğüne kadar çeşitli

görevlerde bulundum.

Şu anda UEFA A lisans

diplomasına sahibim.

O günlerde Spor Akademilerinin

futbol branşlarına kadın

öğrenciler alınmıyordu. Benim

antrenörlük kurslarında

gösterdiğim mücadele ve

başarılardan sonra futbol

branşlarına, kadın öğrencileri

almaya başladılar.

Hakemliğe 1986 yılında başladım

ve tam 20 yıl boyunca bir kadın

hakem olarak Türk Futboluna ve

Hakemliğine hizmet ettim. 1990

yılında ilk kez Türkiye birinci

liginde yardımcı hakem olmayı

başardım. Bu Avrupa’da da bir

ilkti… O sene, Türkiye’nin en

başarılı 10 Türk Kadını arasında

aday gösterildim.

Ayrıca, Türkiye’de ve Avrupa’da

ödüller aldım. 1995 yılında

Türkiye’nin ilk FIFA kokartlı

kadın hakemi olmayı başararak,

dünyada 54 kadın hakemden biri

olma onurunu ülkeme yaşattım.

UEFA’nın Top Class hakem

listesinde de Avrupa’nın 17

kadın hakemi arasına girdim.

1999 yılında ise Türkiye’de ve

Avrupa’da en üst düzey

profesyonel lig müsabakasında

hakem olarak görev yaptım.

150’si Avrupa’da olmak üzere

yaklaşık 1500 maçta görev

aldım.

2002 yılında Türkiye Milli

Olimpiyat Komitesi (TMOK) beni

Türk sporuna, Türk futboluna,

Türk kadınına ve Türk toplumuna

yaptığım katkılardan dolayı

‘Kadın ve Spor Ödülü’ için

Türkiye’den aday gösterdi.

Bunun sonucunda, Uluslararası

Olimpiyat Komitesi (IOC) ise, her

kıtadan bir kişiye verdiği IOC

Kadın ve Spor Ödülü’nü, 52

Avrupa ülkesi adayları arasından

seçerek beni layık gördü. 2005

yılında UEFA Şampiyonlar Ligi

Kadınlar Final müsabakasını

yöneterek, hakemlik hizmetimi

onur ve gururla noktaladım. Bu

maç, o güne kadar UEFA’nın en

üst düzey karşılaşmasında ilk

kez bir Türk hakeminin görev

yaptığı bir karşılaşma oldu.

130


2 Türkye'nn lk kadın

futbol takımı olan

Dostluk Spor'da kalec

ve kaptan olarak futbol

oynadınız. Bzlere

Dostluk Spor’u

anlatablr msnz?

Nasıl br kulüptü,

o yıllarınızı nasıl

hatırlıyorsunuz?

Dostluk Spor Kız Futbol

takımı, Anadolu’nun çeşitli

kentlerinde maç yaparak

kadın futbolunun Türkiye’de

tanınmasını, kabul

edilmesini ve yayılmasını

sağladı. 1973-1978 yılları

arasında Türkiye’de kız

futbol takımlarının

olmamasından dolayı,

Dostluk Spor Kız Futbol

Takımı jübile maçları öncesi,

derbi maçları öncesi veya

futbol takımlarının sezon

açılışlarında erkek takımları

ile maç yaptılar.

Dostluk Spor Kız Futbol Kulübü

benim yetişip büyüdüğüm,

dostluğu, arkadaşlığı

öğrendiğim, hafta sonlarının

gelmesini iple çektiğim ve

severek yaşadığım bir yer

olmuştur. Dostluk Spor deyince;

arkadaşlık, dostluk, emek,

mücadele, çaba, azim, umut,

birlik kavramları aklıma gelir.

Dostluk Spor’un değerli

yöneticilerinin de benim

üzerimde çok emekleri olmuştur.

3 Sz Orhan Ayhan le

sunduğunuz maçlarda

da takp ettk.

O dönemlerde

yaşananları szden

dnlemey çok sterz.

O günlerden bu günlere

szce bu alanda nasıl

değşklkler yaşandı?

4

Türkye'de futbol

üzerne doktora yapan lk

kadınsınız. Dünyanın lk

FIFA kokartlı kadın

hakemlernden brsnz.

İlk kadın futbol

antrenörüsünüz. İlk

kadın futbol spkersnz.

‘Analtk Br Yaklaşım’

teznz le lk kadın futbol

doktoru unvanını aldınız.

Futbol alanında br kadın

olarak lk olmanın

zorlukları neyd? Bu

zorluklarla nasıl başa

çıkabldnz?

Yaşamımın her döneminde

sporun içinde büyük

mücadeleler sonucu yer alan ve

birçok ilklere ve başarılara imza

atan biri olarak, geldiğim

noktaya varmak hiç kolay

olmadı. Futbolu çok sevmem,

kendime olan güvenim, eşimin

ve ailemin desteği, disiplinli

olmam, azimli, düzenli ve

programlı olmam, yılmadan,

usanmadan çok ama çok

çalışmam tüm zorlukların

üstesinden gelmemi sağladı.

Rakip bir kadın futbol takımı

olmaması nedeniyle

genellikle gençler ve eski

futbolculardan oluşan

takımlarla gösteri maçları

yaparak faaliyetlerini

sürdürdüler. Dostluk Spor,

Türkiye’nin ilk kız futbol

kulübü olmasının yanı sıra,

toplumda örnek davranışlar

sergileyerek herkesin ilgi

odağı hâline gelmeyi

başarmış ve medyanın ilgi

odağı hâline gelmiştir.

Dönemin TRT Genel Müdürü

Tayfun Akgüner’in önerisiyle

Orhan Ayhan’la birlikte 4 yıl

boyunca onlarca maç anlattım.

Amacımız, kadınlara futbolu

sevdirmek ve daha fazla o

alanda aktif olmalarını

sağlayabilmekti. Amacımıza

ulaştığımızı düşünüyorum.

131


5

Avrupa’da en üst

düzeyde maç yöneten lk

kadın hakemsnz.

O maça dönüp

baktığınızda neler

söylemek stersnz,

nasıl br tecrübeyd ve

neler hssetmştnz?

Dğer ülkelern kadın

hakemleryle

kıyaslandığında

onlardan uzun süre önce

elde ettğnz bu başarı

hakkında neler

düşünüyorsunuz?

Galatasaray-Sarıyer

karşılaşması benim hayatımın

en önemli maçlarından biri

oldu. 1990 yılıydı ve

hakemlikteki dördüncü yılımdı.

Bu maçta, Avrupa’da ilk kez bir

kadın hakem görev almış oldu.

Maçın hakemi Ergül Yücedağ

tarafından maça çıkacağım

haberini alınca o kadar

heyecanlandım ki uyku

uyuyamadım. Galatasaray

takımının kaptanı Sayın Cüneyt

Tanman’dı. Sahaya çıkarken

arkadaşlarına döndü ve “Maç

sırasında hiç kimseden itiraz

istemiyorum” dedi. Bu maç

Türkiye’de kadınların futbolun

içinde yer alması ve kadın

hakemlerin sayısının artması

için farkındalık yaratan ve algı

kırılmasını sağlayan önemli bir

dönüm noktası oldu. 1999

yılında yönettiğim

Sakarya-Ankaragücü maçım

ise, Avrupa’da en üst düzeyde

maç yöneten ilk kadın hakem

olma başarısını getirdi. 2017

yılında Almanya

Bundesliga’da, 2019 yılında

Fransa League 1’de kadın

hakemler ilk kez maç

yönettiler.

Almanya’dan 18 yıl, Fransa’dan

20 yıl önce bu başarıyı

yakalamışız. Tarih açısından

bakıldığında onların çok

önündeymişiz gibi algılansa da

gerçek çok farklı. Onlar erkekler

liginde başarıyla maç yöneten

kadın hakemlerine sahip çıktılar,

kadrolarına aldılar ve dünyaya

lanse ettiler. Biz de ise

“Dünyanın neresinde

görülmüş!” kafalarıyla mücadele

ettik.

6 Br röportajınızda

"Ben tabuları yıkmak çn

adeta buza yazı yazdım,

sonrasında onu

kalıplaştırdım ve

erttrmedm." dyorsunuz.

Karyernz boyunca

karşılaştığınız

zorluklarla nasıl mücadele

ettnz? Hakemlğe sıkı sıkı

sarılmanızı ve

bırakmamanızı sağlayan

şey neyd?

Kariyeriniz aynı zamanda

yaşamınızın özetini oluşturuyor.

Başardıklarınız karakterinizle de

örtüşüyor. Hedefiniz büyükse,

onu gerçekleştirmek için

yolunuz uzun oluyor. Bu yol

boyunca sürekli mücadele

etmek zorunda kalıyorsunuz.

Bu, sizi daha da güçlü yapıyor…

Hakemliğe sıkı sıkıya sarılmamın

nedenlerinden biri futbolu çok

sevmiş olmam. Diğeri de liderlik

ve kişilik özelliklerimin

hakemlikle örtüşmesi…

Hakemliği bırakmamamın nedeni

ise, başarıyı yakalayacağıma

olan inancımdı. Başardıktan

sonra, hakemlik sizi bırakana

kadar siz onu zaten

bırakamıyorsunuz…

7 İşletme eğtm gördükten

sonra neden Beden

Eğtm Spor Yüksek

Okulu’nda yüksek lsans

terch ettnz? Sz bu yola

sevk eden neyd? İşletme

eğtmnzn sze katkılarını

nasıl değerlendryorsunuz?

İşletme; iktisadi ve idari

bilimlerin orta noktasında

bulunan bölümlerinden biri…

Son sınıfa geldiğimde, sporu çok

sevdiğimi ve sporun içinde yer

almak istediğimi fark ettim.

Bunun üzerine yüksek lisans ve

doktora eğitimimi Spor Yönetimi

üzerine yaptım. Yönetim ve spor

bilgilerimi birleştirmek ve

geliştirmek istedim. İşletme

eğitimim bana; yönetim bilgisi ve

becerisi, analitik düşünme

yeteneği, ikna kabiliyeti vb. gibi

birçok özellik kazandırdı.

Yönetim bilgi ve becerisi

olmayan bir kişinin hem hayatta

hem de hakemlikte başarılı

olması biraz şansa kalabilir.

HEDEFİNİZ BÜYÜKSE, ONU

GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN

YOLUNUZ UZUN OLUYOR.

132


8

2009'dan bu yana Okan

Ünverstes’nde Spor

Yönetclğ Bölüm

Başkanlığı’nı yürütüyor

ve brçok spor yönetcs

yetştrmekte öncü

oluyorsunuz. Szce y

br sporcu nasıl

eğtlmeldr, nasıl

özellklere olmalıdır?

Üniversitemizin Spor Yönetimi

Bölümü, sporun endüstri

hâline geldiği ve hızla geliştiği

dünyada, ülkemizin de bu

endüstrinin içinde olması

adına çağdaş, donanımlı,

özgüven sahibi ve rekabet

ortamına uyum sağlayabilen

spor yöneticileri yetiştirmek

amacıyla kuruldu.

Öğrencilerimizi, analitik

düşünce yeteneğine sahip ve

girişimcilik ruhu kazanmış,

sporun çeşitli disiplinleri

arasında ilişki kurabilen,

uluslararası standartlardaki

eğitim ve öğretimi ile spor

endüstrisinin sorunlarının

çözümüne bilimsel destek

sağlayan, sosyal sorumluluk

ve çevre bilinciyle donatılmış,

iç ve dış rekabete açık,

donanımlı, çağdaş iş yaşamına

hazır bireyler olarak mezun

ediyoruz. Ülkemizde, bu işin

eğitimini almış spor

yöneticilerinin de içinde yer

aldığı spor kulüpleri

çoğalmalıdır. Bu kulüplerde

eğitilen sporcular, sportif

eğitimlerinin yanında kişisel

eğitimlerine de önem verilerek

yetiştirilmeli ve bu kişilerin

önce iyi birey ve iyi insan

olması benimsenmelidir.

9 Hakemlk hayatınız

boyunca 150’s

uluslararası yaklaşık 1.500

maç yönettğnzden

ayryeten de maç zlemey

çok sevdğnzden ve boş

vaktlernzde de

zledğnzden

bahsedyorsunuz.

Bu kadar çok maç takp

etmek hayatınızın br rutn

hâlne gelmş gb görünüyor.

Hakemlk szn çn bçlmş

br kaftandı dyeblr myz,

pek hakem olmasaydınız şu

anda hang şle meşgul

olurdunuz?

Hakemliğe tesadüfen başladım

ama gerçekten benim için

biçilmiş bir kaftandı… Hakem

olmasaydım teknik direktörlük

yapardım. Amacım da Süper

Lig’de görev yapmak olurdu...

10

Uluslararası Olmpyat

Komtes (IOC) tarafından

5 kıtada; kadınların spora

katılımları konusunda

öncülük eden ve örnek

olan kş ve kurumlara

verlen Kadın ve Spor 2002

Avrupa Kıtası Büyük

Ödülü’nü kazandınız. Bu

ve bunun gb brçok ödül

le tüm emeklernzn tüm

dünya tarafından takdr

gördüğünü hssetmek

nasıldı? Ayrıca Hakem

olmak steyen ya da spor

üzerne karyer nşa etmek

steyenlere

tavsyelernz nelerdr?

Uluslararası Olimpiyat

Komitesi’nin spora

hizmetlerimden dolayı Avrupa

Kıtası Büyük Ödülü’nü bana

vermesi ve 21 Mayıs 2005

tarihinde Almanya’nın Postdam

şehrinde Postdam (Almanya) –

Djugarden/Alvsjö (İsveç)

takımları arasında oynanan UEFA

Kadınlar Şampiyonlar Ligi Final

Maçı’nı yönetmem benim için

büyük onur oldu. Bu seviyelere

eriştiğinizde, yaşadığınız tüm

zorluklara değdiğini

düşünüyorsunuz.Öneri olarak

şunu söyleyebilirim: Kariyer

planları yapılırken, herkesin

kendisini iyi tanıması ve analiz

etmesi gerekiyor.

Yapabileceklerinizi ve

yapamayacaklarınızı belirledikten

sonra hedeflerinizi koymanız ve

bu hedeflere ulaşmak için

yılmadan, bıkmadan, yorulmadan

çalışmak, çok çalışmak

gerekiyor.

KarİYer planları yapılırken, herkesİn

kendİsİnİ İyİ tanıması ve analİz etmesİ

gerekİyor.

133


Röportaj İş Dünyası

THE WALT DISNEY COMPANY TÜRKİYE MEDYA BİRİMİ GENEL MÜDÜR

YARDIMCISI & SATIŞ GRUP BAŞKANI

MEHMET İÇAĞASIOĞLU

1 Bze kendnzden ve karyernzde ulaştığınız başarılı konuma

gelene kadark serüvennzden bahsedeblr msnz? Eğtm

hayatınız nasıldı ve ünverstede okuduğunuz bölüme nasıl

karar verdnz? Yüksek lsansınızı yaptığınız Unversty of

North Alabama’nın başarılarınızdak yer nedr?

2 Mehmet Bey; FOX, FX,

FOXCRIME, Natonal

Geographc, Natonal

Geographc WILD, Dsney

Channel, Dsney Junor,

24Ktchen, BabyTV kanallarını

ve bu markaların djtal

mecralarını bünyesnde

bulunduran The Walt Dsney

Company Türkye Medya

Brm’nn Genel Müdür

Yardımcılığı ve Satış Grup

Başkanlığı görevn

yürütüyorsunuz. Böyles

büyük br organzasyonun

tepe yönetclernden br

olarak, elde edlen bu

başarıların ardındak temel

faktörler szce nelerdr?

Kendim gibi, hem hiperaktif hem

de fazlasıyla titiz bir ekiple

çalışıyorum. Yönetici

arkadaşlarımla ortalama 10 yıldır

birlikte çalışıyor olmanın verdiği

konfor alanının sağladığı

avantajların yanı sıra alanlarında

çok yetkin ve deneyimli bir

ekiple birlikte tüm bu

operasyonu başarılı bir şekilde

yönetiyoruz.

Eğitim hayatım lise son sınıfa

kadar okulun en tembel ve en

yaramaz öğrencilerinden biri

olarak geçti. Bilfen Lisesi’nde

okurken, okul müdürümüz

Emine Hanım lise son sınıfın ilk

günü derse girmek yerine

bahçede arkadaşlarımla vakit

geçirdiğimi görünce bana fırçayı

bastı ve bu gidişle başarılı

olmamın, üniversite

kazanmamın mümkün

olmadığını söyledi.

O gün hayatımın bir dönüm

noktası oldu ve çalışmaya karar

verdim. Öyle çalıştım ki 3-4 gün

uykusuz kalarak, non-stop,

durmak nedir bilmeden...

Üniversiteye giriş sınav

denemelerinde Bilfen Lisesi ve

aynı binada bulunduğumuz

Üsküdar Fen Lisesi’nin en iyi 3

öğrencisinden biri olmaya

başladım. Ancak bu kadar

uykusuz kalarak çalışmak

maalesef nadir görülen bir uyku

hastalığı yaşamama sebep oldu

ve üniversite sınavlarında

herkes derece almamı

beklerlerken, ben hasta

olduğum için sınava giremedim.

Bir yıl daha beklememek için

yurt dışında en hızlı

gidebileceğim düzgün bir okul

arayışına girdim. Bir

arkadaşımın da yönlendirmesi

ile University of North Alabama

ile yollarım kesişti ve nerede

olduğunu bile bilmeden 30 gün

sonra atladım uçağa ve

Alabama’nın yolunu tuttum.

Başından beri ‘İş İdaresi ve

Pazarlama’ okumak istiyordum,

bundan dolayı da bu bölümü

tercih ettim. Okulumun

başarılarımdaki yeri aslında

bana sunmuş olduğu farklı bakış

açıları oldu. Hiçbir okul sizi on

sene sonra bulunacak

olduğunuz pozisyona ya da

mevkiye yerleştiremez, hiçbir

okulun tek başına bunu yapacak

gücü yok. İş sizde bitiyor.

Okulunuz, amacınız için

gittiğiniz yolda size güzel bir

haritadır, onu doğru kullanır ve

altyapınızı her zaman güçlü

tutar, kendinize değer

katarsanız, kendinize yatırım

yaparsanız hedefinize ulaşmayı

başarırsınız.

KENDİNİZE DEĞER KATAR VE YATIRIM

YAPARSANIZ HEDEFİNİZE ULAŞMAYI

BAŞARIRSINIZ.

134


3 ‘İzlerken Al’ özellğne

sahp çerk platformu olan

FOXplay’n

yaratıcılarındansınız.

Bu fkrn oluşumunun

nasıl başladığını

anlatablr msnz?

FOXplay le kullanıcılara

nasıl br deneym

sunuyorsunuz?

Önümüzdek dönemde

ulaşmayı hedefledğnz

noktalar nelerdr?

Bir gün PUBG oynuyordum.

Oyunda, birini vurduğunuzda

ve oyun dışına ittiğinizde o

kişinin eşyalarına sahip

olabiliyorsunuz. Oradan yola

çıkarak aklımda bir fikir

canlandı. ‘İzlerken Al’

dünyada az da olsa videolar

üzerinde kullanılmaya

başlanmış bir özellikti ancak

FOXplay kullanıcıya izledikleri

içerikte beğendikleri ürünleri

satın alma özelliğini, hem de

son derece kolay ve rahat bir

şekilde sunan ilk platform

olma özelliğini taşıyor.

FOXplay; bizim

Türkiye’deki lokal içerik

gücümüz ile gelecekte

yapmayı planladığımız

projeler arasında bir köprü

oldu diyebiliriz.

4 FOX Networks Group

alesne 2006 yılında

katıldıktan br süre

sonra Afrka bölgesnn

reklam satış

operasyonunu da

yönetmşsnz. Reklam

satışlarında nelere

dkkat etmek gerekyor,

televzyon ve djtal

platformlardak reklam

operasyonlarının

farkları nelerdr?

Reklam satışın en önemli

noktası güvenilir olmak.

Hayattaki en önemli kelime

sanırım bu, ancak reklam

satışta güvenilir olup

müşterinizin marka

hedeflerine doğru hedef

kitlede çözüm

üretebiliyorsanız ve

tüketiciye de o ürünü

aldıracak yaratıcı formülleri

sunabiliyorsanız, başarılı

olmamanız için bir sebep

kalmıyor ortada. TV ve dijital

ortamlardaki reklam projeleri

arasındaki en temel fark,

dijitalde TV ekranındaki bir

takım süre ve alan gibi

kısıtlamalara bağlı

kalınmadığı için daha özgür

çalışılabiliyor olması ve

dolayısıyla daha yaratıcı

projeler üretilebilmesi.

Tabii ki TV’de olduğu gibi

dijitalde de RTÜK kurallarına

uyarak...

5

Türkye’nn en fazla

sayıda ödüllü sponsorluk

projesnn satışını

gerçekleştren br ekbn

başındak etkn br

yönetc olarak sze göre

başarılı br ekp nasıl

olmalıdır, ekp

çalışmasının olmazsa

olmazları nelerdr?

Ekip çalışmasının olmazsa

olmazı, farklı kafalarda insanların

uyum içinde beraber çalışması.

Yaratıcı bir beyin için belli bir

statüde, pozisyonda olmanıza

gerek yok. Yedi sene önce

ekibimizdeki bir office boy’un

bize vermiş olduğu fikirle

Türkiye’nin en büyük telekom

operatörlerinden birine müthiş

bir iş satmıştık mesela. Ekip

ruhunun kesinlikle tam olması

gerekiyor. Bir maça gittiğinizi

düşünün; maçta taraftarlar

takımlarına tezahürat yaparak

destek gösterirler. Ama bu

sırada, takımını destekleyen bir

taraftar olarak, sadece o marşı

söylemeniz yeterli olmaz.

Çoğunluğa, doğru vurgu ve

doğru tempo ile eşlik etmezseniz

takıma enerji ve motivasyon

verecek o tezahüratı

tutturamazsınız. Ekip olmak da

böyle bir şey. Aynı şarkıyı hep

birlikte, aynı tonda ve aynı

vurgularla söylemeniz gerekiyor.

Böyle bir ekibin oluşması için de

saygı, güven, adalet

kavramlarının ekip içinde doğru

oturması gerekiyor. Bu şartlar

sağlandığında ulaşılmak istenen

hedefler net, ekibin sinerjisi

iyiyse mutlaka o hedeflere

ulaşılıyor.

135


6 Haftalık reytnglere

bakıldığında FOX brçok

başarılı proje le üst

sıralarda yer alıyor.

Büyük zlenme oranına

sahp FOX’un bu

başarısını nelere

bağlıyorsunuz? Rekabet

ortamında öne çıkablmek

çn zleyc beklentlern

nasıl metotlarla takp

edyorsunuz?

Birbirini besleyen ve uyum

içinde çalışan başarılı bir

drama ve pazarlama ekibimiz

var. Bunun yanında,

Türkiye’nin en iyi yapımcıları

ile çalışıyoruz. Bu etkenler

bir araya geldiğinde de

başarı kendiliğinden

doğuyor. Aslında

arkadaşlarımın yaptığı

sosyal mühendislik.

7 Yaşadığımız pandem

sürec TV sektörünü ve

şlernz nasıl etkled?

Set ve çalışma

ortamlarında nasıl

gelşmeler yaşanıyor?

Sz bu süreçte

djtalleşmenn

gelşmn nasıl

değerlendryorsunuz?

Pandemi; tüm sektörlerde

olduğu gibi, “TV sektörünü

de pek çok açıdan

değiştirdi.” demek yerine,

“Hızlandırdı ve daha ileriye

hazırladı.” demek bence daha

doğru olur. Dijital dönüşümle,

içerik daha hızlı tüketilir hâle

geldi.TV izlenmeleri evlerine

kapanan insanlardan dolayı

rekor düzeye ulaştı.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMLE, İÇERİK

DAHA HIZLI TÜKETİLİR

HALE GELDİ.

Bunun yanında, setlerde çalışan

arkadaşlarımız ciddi emek sarf

ederek işleri yetiştirmeye

çalışırken yapımcılar,

çalışanların sağlığını gözeten

önlemleri alma konusunda çok

hassas davrandılar.

Dijitalleşme sürecinde ise belki

de 3-5 sene sonra

yaşayacağımız gelişmeleri,

6-9 ay içerisinde yaşadık ve

konuşmaya başladık. Bu hızlı

değişim ve gelişmeler tabii tüm

sektörler için geçerli oldu.

8 İş hayatınızda br gününüz

nasıl geçyor, planlarınızı

ne kadar önceden

yapıyorsunuz? Her gün

bell hedeflernz

gerçekleştrme

doğrultusunda mı

yaşıyorsunuz yoksa

spontane gelşmelere göre

m yaşamınızı

şekllendryorsunuz?

TV dünyasında ne kadar planlı

olursanız olun bir dakika sonra

nasıl bir kriz ile karşılaşacağınızı

bilemezsiniz. Her an krizlere

hazırlıklı olmanız gerekiyor. Net,

belli hedeflerimiz var, ona göre

planlama yaparak yaşıyoruz

ancak TV günlük hatta anlık bir

operasyon. Haylaz bir çocuk gibi

görüp her an gözünüzün

üzerinde olması gerekiyor. Bu

sebeple bir yandan günlük

operasyonları ve olası krizleri

planlayıp hazırlıklı olmak

gerekirken diğer yandan orta ve

uzun döneme hazırlıklı

olabilmeniz için ana odağı

kaybetmemeniz gerekiyor.

136

9 İş ve özel hayatınızda

dkkate aldığınız, sz her

alanda motve eden br

mottonuz var mıdır?

Karyernn başında olan

gençlere önerlernz

nelerdr? Kendlern hang

noktalarda gelştrmelern

önerrsnz?

“DO OR DO NOT, THERE IS

NO TRY” – Star Wars’da Yoda’nın

öğrencisi Luke’a söylediği söz.

“Yap ya da yapma, deneme yok.”

Aslında içinde ironi de bulunduran

bir söz. Bir şeyi başarmak için

tabii ki önce cesaret edip

denemeniz gerekir ancak bir işi

kafaya koymak ve

yapabileceğinize inanmak çok

önemli. Yapacağım de ve yap veya

yapamayacağına inanıyorsan

baştan o işe girme. Deneme

yapma, tek opsiyonunu

‘başarmak’ olarak belirle diyor.

Kariyerinin başındaki gençlere

önerim; işlerini tutku ile

yapmaları. Bir işi tutku ile yapmak

için de o işi sevmek gerekiyor.

Çevrelerini, yaptıkları işle ilgili

sürekli yaratıcı ve inovatif

fikirlerden beslenecekleri şekilde

inşa etmeleri gerekiyor. Finansal

okuryazarlık, yaratıcı ve analitik

düşünmeyi birleştirdikleri noktada,

çok çalışarak tüm hedeflerine

ulaşabileceklerini düşünüyorum.

Önümüzdeki dönemde işi en iyi

yapanlar değil, en tutkulu yapanlar

ve bir önceki yaptığı işi unutup

hızlıca başka bir işe kanalize

olabilenler başarılı olacak diye

düşünüyorum. Dünya on sene

sonra daha hızlı gelişecek buna

ayak uydurmak için yaratıcı ve

analitik düşünceyi bir arada

yürüterek çalışmak gerekiyor ki

hızlıca adapte olunabilsin.


Röportaj Girişimcilik

TABİT AKILLI TARIM KURUCUSU

TÜLİN AKIN

1 Tülin Hanım sizi Türkiye’nin ilk tarımsal e-ticaret ve iletişim

sitesi olan www.tarimsalpazarlama.com’u 2004 yılında henüz

öğrenciyken kurmanızla tanıyoruz. E-ticaretin kendini yeni yeni

göstermeye başladığı zamanlarda farklı bir alanda sosyal

girişimde bulunmanızda neler etkili oldu? Beklediğiniz sonuçları

aldığınızı düşünüyor musunuz?

O yıllarda Akdeniz Üniversitesi

Tarımsal Pazarlama bölümünde

okuyordum. Bir dersimizde

çiftçilerle görüşerek

pazarlamadaki sorunları

kaydedecektik bunun için de köyde

bir kahveye gittik. Kahvede

çiftçilerle konuşurken üretim

kararından başlayarak, üretim,

hasat, aracı-tefeci, satış ve

tahsilata kadar bir dünya sorunları

olduğunu anladım.

Bu sorunların çözümü olarak

da çiftçilerin üretimi bırakıp

göç edip büyük şehirde iş

bulmak olarak gördüğü bir

kabullenmişlik vardı. Biz,

internet o yıllarda çok yeni

olsa da bir şey bulmak

istediğimizde internet kafeye

giden öğrencilerdik.

Arama motoruna ‘Tarım’ yazdım ve

tarıma özel bir sayfa olmadığını

gördüm. Neden böyle bir çözüm

varken kullanılmasın diye

düşündüm ve başladım.

Beklediğimden çok daha ileri gittim.

Önce tarimsalpazarlama.com, sonra

tarim.com.tr, Vodafone ile Çiftçi

Kulübü, 6 ülkeye yaygınlaşan SMS

ile bilgilendirme ve ürün satış ağı,

köy köy dolaşan çiftçi eğitim tırı ve

şu anda IoT ve yapay zeka

sistemleri ile çiftçiye eğitim ve

bilgilendirme sağlayan bir yandan

tarımsal teknoloji AR-GE si yapan

Vodafone Akıllı Köy ile Türkiye’de

1,5 milyon, diğer ülkelerde yaklaşık

4 milyon çiftçi bu çalışmalarımızdan

faydalandı.

137


2 Br kadın grşmc olarak

“Teknolojy yanımıza aldık

köyümüze dönüyoruz”

sloganıyla yola çıktınız ve

harka şler ortaya

çıkararak Vodafone

sponsorluğunda tarımı

teknolojyle buluşturan

dünyanın lk akıllı

köylernden br tanesn

Aydın’da faalyete

geçrdnz. Akıllı Köy

projes le ulaşmak

stedğnz hedefler

nelerd? Bu hedeflern

hanglerne ulaşabldnz ve

hangleryle lgl

çalışmalarınız sürüyor?

Akıllı Köy projesi ile ulaşmak

istediğimiz büyük üretim

şirketlerinin kullandığı tarım

teknolojileri ve yeni sistemleri

çiftçinin kullanımına sunmak.

Okuma yazma bilen çiftçinin

yönetebileceği tarım ve

hayvancılıkta, teknoloji

kullanarak ekonomik ve

sosyolojik gelişim sağlamak.

Bu sistemler hem gereksiz ilaç

ve gübre kullanımının önüne

geçecek bitki sağlığı ve hayvan

sağlığı ve refahını sağlayarak

verimi arttıracak, zamandan ve

iş gücünden de tasarruf

ettirecek sistem ve

yöntemlerden oluşuyor.

Örneklediğimiz köyde

hayvancılığa yeniden başlayan

üreticiler oldu ve süt veriminde

artış sağladık. Bitkisel

üretimde kullandığımız

yöntemlerle biz örnek arazide

%150 verim artışı sağlarken

Akıllı Köy çalışmalarını örnek

alıp uygulamaya geçen çiftçiler

%200’e kadar verim artışı

sağladı.

Aileler ve başka ilde genelde

garson olarak çalışan çiftçi

çocukları köylerine dönerek

ailelerinin işlerinde çalışmaya

başladılar. Çalışmalarımız bu

sonuçları ülke genelinde almaya

başlayıncaya kadar sürecek hatta

aile çiftçilerinin yoğunluklu olduğu

ülkelerde de çalışmayı

hedefliyoruz.

3 TABİT Akıllı Tarım

Teknolojler ekb olarak

çalışmalarınıza nasıl yön

veryorsunuz? Üretm

çeştllğne m yoksa üretm

şeklne m odaklı

lerlyorsunuz?

Çftçler ne ekp

bçmeler gerektğ hakkında

blglendrerek belrl

ürünlern üretmne

yönlendrmelerde

bulunuyor musunuz?

Üretim çeşitliğine, yöntemine,

teknolojisine ve iklim değişikliği

sonuçlarının etkilerine göre

ilerliyoruz. İlk hedefimiz

kendilerinin uzun zamandır ürettiği

üründe farklı bir üretim tekniği ve

uygun teknoloji kullanarak

verimliliğin arttığını

gözlemlemesini sağlamak bu

nedenle Akıllı Köy kampüsünde

çiftçilerin yoğun olarak ürettiği

ürünler üzerinde teknoloji

uygulamalarını gösteriyoruz.

Çünkü bildiği üründe bunu

göstermek daha etkili. İkinci

adım aynı toprakta başka neler

yetiştirilebilir, bu ürünün hem

üretimi hem hedef pazarı hem de

pazar değeri ile de ilgili tabii ki.

4 Bankalarla brlkte çftç

kred kartlarını

modelleyerek çftçlern

zarar görmeden fnansal

kaynağa erşmn

sağladınız ve bunları

anlatmak çn köy köy

dolaşarak çftçlerle yüz

yüze letşme geçtnz.

Projenze dahl ederken

köyde yaşayan

nsanlarımızın ve

çftçlermzn lgsn

çekerek esk gelenekç

yöntemlern bırakıp yen

teknolojk

yöntemler denemelern

nasıl sağladınız? Yen

projelern hayata

geçmesnden sonra

oralardan aldığınız ger

dönüşler nasıl oluyor?

İlk önce hangi köylere

gideceğimizin kriterlerini

çıkarıp bir rota oluşturuyorduk

ve önden bir ekiple gidip

köydeki tarım ve hayvancılıkla

ilgili sorunları, o sorunlara

göre teknolojik çözümleri

araştırıp o konunun uzmanını

tespit edip onunla birlikte köye

gidiyorduk.

138


Onların sorunlarına yönelik

nokta atışı bilgilendirmelerle

başlayarak teknolojiye

yöneltiyorduk. Hem özel ilgi

gördükleri için mutlu oluyorlar

hem de çözümü uygulamak

için birinin hareket etmesini

bekliyorlardı. Bütün bunların

soncunda birinin hareket

ederek ilk örneği oluşturduğu

köylerde gelişim ve yenilikler

gerçekleşirken diğerleri “Dur

bakalım.” düşüncesi ile hareket

etmiyordu. Bu nedenle ilk

örneği oluşturmak adına da

bütün bu tecrübeler bizi Akıllı

Köy projesine yöneltti.

5 Şehrlerde artan sıkıntılarla

brlkte nsanların

kırsaldak yaşama zaman

zaman özendklern fakat

köy yaşantısının

zorluklarından

çekndklern görüyoruz.

Akıllı köylern bu duruma

çözüm sağlayarak

geçmşteknn tersne br

göçe sebep olacağını

düşünüyor musunuz?

Szce bu durum akıllı

köylern sayısının

artmasına ve nsanların

yaşamlarının değşmesne

olanak sağlar mı?

Bütün bu deneyimler 2 kitapta

toplandı, biri Atila Yüksel

Kaleminden A7 Yayıncılıktan

çıkan ‘Hayallerin Hasadı - Tülin

Akın’ diğeri ise Agrofuturist

Coşkun Yıldırım kalemi ile Kitap

Yurdu Yayıncılıktan çıkan ‘Çiftçilik

101 – Benden çiftçi olur mu?

(Çiftçi Olmak İstiyorum)’ kitabı.

Birinde sosyal girişimcilik, en

başından Akıllı Köy’e gelen

serüven anlatılırken diğer kitap

ise şehirlerden köylere dönüş için

rehber bir kitap. Köyde yaşamak

hayal edildiği gibi olmayabilir.

Çiftçilik uzaktan göründüğü gibi

kolay olmayabilir.

Bu nedenle karar alırken çok iyi

düşünmek gerekir. Teknoloji

gelişimi köy ve çiftçi hayatını

tabii ki kolaylaştırıyor ve cazip

hâle getiriyor evet ama hayat

değiştirmek için yeterli bir etki

değil. İnsanlar tüm yönleri ile

köyde yaşamayı düşünmeliler.

Bu kitaplar özellikle “Benden

çiftçi olur mu?” kararı için çok

yardımcı olacaktır.

6 Tarım 4.0 le Endüstr 4.0

artık smlern sık sık

duyduğumuz kavramlar

hâlne gelmeye başladı. Bu

kavramların brbr le

lşksnden ve TABİT adına

bu konu üzerndek

düşüncelernz ve

planlarınızdan

bahsedeblr msnz?

‘Tarım 4.0’ aslında daha

anlamlısı ‘Akıllı Tarım’ Akıllı

Köy’de yaptığımız çalışmaların

büyük bir kısmının içerisine

girdiği alan. Ayrıca AR-GE

çalışmalarımız da bu yönde.

Netafim’in dünyanın ilk yapay

zekalı sulama sisteminin

örneği Vodafone Akıllı Köy’de,

hayvancılıkta akıllı sistemler

TE-TA ve Lakto ile yine köydeki

çiftçilerin kullanımında, süt

verim artışı hayvan refahı ve

gelir artışı sağlayan sistemler.

Akıllı Köy’de Dijital Yaprak, erken

uyarı sistemli, güneş panelli

kurutma, dijital feromon tuzak gibi

sistemleri 300 dönüm üzerinde

çiftçilere deneyimletiyoruz. Ayrıca

Ant-Yemmix firmasının akıllı

gübrelerini kullanıyoruz.

7 2007 yılında E-İhracat

Brnclk Ödülü le

başlayan ve lerleyen

yıllarda da Dünyanın En

İy Sosyal Grşmcs

Ödülü gb pek çok

başarı le devam eden

karyernzde 2014 yılında

BM tarafından Nobel'e

aday gösterldnz.

Grşmlernz ve attığınız

adımlar le takdrler

üzernze toplamadak

sırrınız ve elde ettğnz

başarılarla lgl hslernz

nelerdr?

Bir sloganım var, bu benim sırrımı

açığa veriyor: “Hayal et! Harekete

geç! Sabret!” Bütün bu süreç,

bildiğim yolda tüm engellere

rağmen ilerleyişimin ve aktif sabrın

sonuçları diye düşünüyorum. 2018

yılında Davos WEF’te Schwab Vakfı

tarafından “Dünya’nın En İyi

Sosyal Girişimcisi” seçildim.

Yapılanların takdir görmesi

süreçteki zorlukların yükünü

hafifletiyor.

Hayal et!

Harekete geç!

Sabret!

139


8

Babanızın mesleğnden

ötürü Anadolu’nun brçok

yernde bulunmuşsunuz,

tarıma olan lg ve

merakınızın bu noktada

doğduğunu düşünüyor

musunuz? Projelernz

uygulamaya geçrme

sürecnde alenzn etkler

ve gerçekleştrdkten

sonra onlardan aldığınız

tepkler nasıl oldu?

Babam köylerde görev yapan

ilkokul öğretmeniydi. Köyde

hep hayatın daha huzurlu

olduğunu düşünmüşümdür.

Çünkü hayatımın en mutlu

dönemi olan ilk çocukluk

anılarım farklı farklı köylerde

geçti. Tarım, köy hayatının

sürdürülebilirliğini sağlayan

en büyük etken. Dedem ve

anneannem tarım ve

hayvancılıkla ilgileniyorlardı.

Onların çabalarını zorluklarını

görerek büyüdüm bir yandan

beni birçok şeyin yanında

bunun da etkilemiş

olabileceğini düşünüyorum.

Ailem bunu bir iş değil hobi

olarak gördü. Hemen hobiyi

bırakıp gerçek bir iş bulmamı

ya da evlenmem gerektiğini

söylediler. Gerçekleştirdikten

sonra ise gurur duyuyoruz

kızımızla tarafına geçtiler.

Hatta dedem bana benzemiş

diye gururlandı.

9 Szn gb başarılı olmuş

br grşmcye bakarak,

geçmşe göre kadınların

ş hayatında daha çok

aktf yer aldığını görüyor

ve kadın grşmclere

poztf ayrımcılık

sağlanan br dönemden

geçtğmz fark edyoruz.

Kend karyernzden yola

çıkarak çalışmak ve

üretmek steyen ancak

henüz yola koyulmamış

kadınlara ş hayatında ne

gb tavsyelerde

bulunmak stersnz?

Bu işi ya evlenince ya da

çocuğu olunca bırakır diye sizi

engellemek isteyenleri

dinlemeyin. Her şey isteyince

ve yeterince sabredince

gerçekleşiyor. O zaman tekrar

söylüyorum: “Hayal Et!

Harekete geç! Sabret!” Ve

kadınlar için ekliyorum

“Olumsuz yorumları dinleme,

zamanla yoruluyorlar

alışıyorlar, arkadaşların ve

ailen sana destek olması

gereken insanlar, bunu onlara

hatırlatmalısın!”

10

“Çocuklarıma hayallern

gerçekleşebleceğ

mrasını bırakmak

stedm. Dünyada

olmamın br anlamı olsun

stedm.’’ dedğnz

blyoruz. Bu yolda

attığınız pek çok güzel

adımdan sonra sırada

gerçekleşmey bekleyen

en büyük hayalnz

nedr?

Şu anda Büyükşehir

Belediyesi’nin desteği ile Hatay

ilinin teknolojiye dayalı

kalkınma modelini çıkarıyoruz.

Bu plan Türkiye’nin her bölgesi

için örnek oluşturacak bir plan.

Bir Kuzey Afrika ülkesinde de

hiç tarım yapılmamış çölleşen

topraklar üzerinde teknoloji ile

tarım yapılır mı ve orada

yaşayanlar çiftçi olabilir mi?

Bu konudaki çalışmayı

başlattık adım adım ilerliyoruz.

En büyük hayalim de Tarım ve

Teknoloji eğitimi veren çiftçi

çocuklarının burslu eğitim

alabileceği tercih edilen

prestijli bir Meslek Lisesi

kurmak. Onun için de planlama

yapıyoruz. TABİT’in iyi bir ekibi

var ve birlikte hayal kurup

hayallerimizi gerçekleştirmek

için heyecan duyuyoruz.

Olumsuz yorumları dİnleme, zamanla yoruluyorlar

alışıyorlar, arkadaşların ve aİlen sana destek olması

gereken İnsanlar, bunu onlara hatırlatmalısın!

140


Röportaj Kültür Sanat / Vakıf

TOHUM OTİZM VAKFI GENEL MÜDÜRÜ

SUAT KARDAŞ

1 Suat Bey, Tohum Türkye Otzm Erken Tanı ve Eğtm

Vakfı’nın kuruluş amacını bze anlatablr msnz?

2 Pandem sürecnde çalışmalarınızın

boyutu farklılık kazandı mı? Bu

döneme özel neler yaptınız?

Tohum Otizm Vakfı, 2003

yılında otizmli çocukları erken

tanı ve eğitimle topluma

kazandırmak, otizmli çocuklar

ve ailelerinin eğitim ve sağlık

hizmetlerinden eşit

koşullarda yararlanabilmelerini

sağlamak amacıyla kurulmuş

bir eğitim ve sağlık vakfıdır.

2006 yılında kurulan, Özel

Tohum Vakfı Özel Eğitim

Okulu’nda otizmli çocuklara

erken çocukluk, okul öncesi ve

okul eğitimi ile destek eğitim

hizmetleri sunuyoruz.

Pandemi süreci tabii ki okulumuzdaki

çalışmalarımızı da önemli derecede etkiledi.

Eğitim programlarımızın en önemli

unsurlarından olan aile eğitiminin önemini

bu dönemde bir kez daha görmüş olduk.

Pandemi sürecinde öğrencilerimizin ailelerine

online bağlanarak evde çocuklarına eğitim

vermelerini sağladık. Günlük hayatlarını

kolaylaştırmak, çocukları ile etkili vakit

geçirebilmelerini sağlamak için ailelerimizi

uzaktan eğitim araçlarıyla destekledik.

Her öğrencinin kendi bireysel programına

uygun materyaller hazırladık,

ailelerimizin evlerine gönderdik.

Uzun süre ekran karşısında

oturmaları çok zor olan otizmli

çocuklarımızın çalışmalarına kısa süreler ile

başlayıp süreyi uzatmayı hedefledik. Okulumuzun yeniden açılması

ile birlikte olası bir pandemi sürecine hazırlık olarak, dikkatini ekrana ve

ekrandaki kişiye yöneltme gibi becerileri kazandırma çalışmalarına

odaklanıyoruz. Bazı ailelerimiz okulumuzda yüz yüze eğitime devam etmek

yerine uzaktan eğitim desteği almak istediklerini bizlere ilettiler, bu

öğrencilerimize uzaktan eğitim desteği ve aile rehberliği sağlamaya devam

etmekteyiz. Olası bir ikinci dalga sebebiyle eğitim sistemlerimizi değiştirme ve

çeşitlendirme çalışmalarımız devam ediyor.

Okulumuzda eğitim hizmetleri

yanında değerlendirme

hizmetleri, eğitimci yetiştirme

programları, kütüphane

hizmetleri sunulmakta; aynı

zamanda bilimsel çalışmalar

ve yaygınlaştırma çalışmaları

yapılmaktadır. Özel Tohum

Vakfı Özel Eğitim Okulu,

Amerika’daki Princeton

Çocuk Gelişim Enstitüsü’nün

yaygınlaştırma koludur ve bu

kurumun modeli ile eğitim

vermektedir. Okulumuzda

bugüne kadar toplam 2.460

otizmli çocuk eğitim aldı;

1.100 çocuğa da burs desteği

sağladık.

141


Örnek model okulumuzun yanı

sıra devletimizin otizmli

çocuklara ve ailelerine verdiği

sağlık ve eğitim hizmetlerine

yurt çapında destek olmak gibi

daha kapsamlı amaç ve

hedeflerle de çalışmalar

yürütüyoruz.

18 yılda toplam 504.644 otizmli

çocuk ve ailenin hayatında

fark yaratan Tohum Otizm

Vakfı çalışmalarını özetleyecek

olursak:

Tarama & erken tanılama

çalışmaları, özel eğitimin otizm

özelinde materyal ve müfredat

olarak güçlendirilmesi,

öğretmenlerin otizm konusunda

eğitilmeleri ve mesleki

kapasitelerinin artırılması,

ailelerin ve kamunun otizm

konusunda bilgi ve farkındalık

düzeylerinde artış sağlanması,

otizm konusunda çalışan sivil

toplum kuruluşlarının kurumsal

kapasitesini ve savunuculuğunu

güçlendirmek gibi pek çok

konuyu temeline alan 39 büyük

ulusal ve uluslararası proje

yürüttük, yürütmeye devam

ediyoruz.

2.269 sağlık personeline, 14.322

öğretmene eğitim verdik. Sağlık

Bakanlığıyla yaptığımız projeler

kapsamında 55.010 çocuğu otizm

taramasından geçirdik.

Rehberlik birimimizde 14.338

kişiye ücretsiz danışmanlık ve

eğitsel değerlendirme yaptık.

Türkiye'de gerek öğretmenlerin

eğitiminde gerekse

anne-babaların eğitimindeki

eksikliklerden yola çıkarak dileyen

herkesin ülkenin herhangi bir

yerinden ücretsiz olarak

ulaşabileceği Otizm Eğitim Portalı'nı

(www.tohumotizmportali.org)

yenileyerek tekrar kullanıma sunduk

ve 10.391 kullanıcıya ulaştık.

Türkiye'de ilk defa otizmli

çocukların eğitimi için yazılımlar

geliştirdik ve ilk Türkçe

uygulama olan Tohum 1 &

Tohum 2, Kavram Öğretimi ve

Dinle Anla tablet uygulamalarını

ücretsiz olarak kullanıma

sunduk.Bu uygulamaları

güncelleyerek Tohum Eğitim,

Dinle Konuş ve Tohum Otizm adı

altında tekrar kullanıma sunduk

ve 10.679 indirme sayısına

ulaştık.

Otizmli çocuklara eğitim veren

121 devlet okuluna öğretmen

eğitimleri, müfredat ve materyal

desteği sağladık.

Aile ve uzmanlar eğitici eğitimleri

için verdiğimiz seminer ve

eğitimlerin Türkiye çapında

yaygınlaştırılabilmesi, yeni

teknolojik uygulamaların

geliştirilmesi için 2015 yılında

Sürekli Eğitim Birimini kurduk ve

yapılan eğitimlerle toplam 28.003

aile, eğitimci ve üniversite

öğrencisine ulaştık.

Ailelere, eğitmenlere ve alanda

çalışan diğer uzmanlara yönelik

hazırlanan 199.764 adet otizm

eğitim kiti ve kitapçığı,

Türkiye’nin tüm illerine ücretsiz

gönderimini sağladık.

Türkiye’de ilk kez otizmli gençler

için iş ve yaşam müfredatı

geliştirdik ve Beylikdüzü Özel

Eğitim İş Uygulama Merkezi’nde

uygulanmaya devam etmesini

sağladık. Otizmli bireyler ve

ailelerin hayatlarında fark

yaratacak çalışmalarımıza bu

çerçevede hız kesmeden devam

ediyoruz.

Okulumuzda bugüne

kadar toplam 2.460

otİzmlİ çocuk

eğİtİm aldı;

1.100 çocuğa da

burs desteğİ

sağladık.

142


Pandemi sürecinde yurt çapında

yaptığımız çalışmalar da dönüştü takdir

edersiniz ki. Ülkemizin her köşesinden

eğitim desteğine ihtiyacı olan ebeveynler

için eğitime aktif olarak devam

edebilmelerini kolaylaştırmak ve imkân

yaratmak amacı ile Türkiye'deki tüm

kaynakları tek bir dokümanda topladık.

Online eğitim kaynaklarımızı otizmli

çocuğu olan tüm ailelerin kullanabilmesi

için paylaştık, kolayca erişebilmesi ve

ulaşabilmesi için özellikle sosyal

medyadan duyuruyoruz.

Otizmli bireylere beceri kazandırmak için

hazırlanan kapsamlı bir eğitim portalımız

var demiştik, ailelerin ücretsiz olarak

yararlanabildikleri portalımız özellikle bu

dönem çok önemli bir kaynak oldu.

(https://tohumotizmportali.org )

Dinle – Anla, Kavram Öğretimi,

Dinle – Konuş, Tohum Eğitim, Tohum

Otizm Vakfı mobil uygulamalarımız yine

aile ve eğitimciler için çok değerli

kaynaklar ve APP Store ve Google

Play'dan uygulama adı yazılarak ücretsiz

olarak indirilebilirler.

Otizm alanından uzmanlarla, ailelerin

önceliklerine önem vererek Zoom ve

Facebook hesabımız üzerinden ücretsiz

olarak katılabilecekleri seminerler

düzenledik, düzenlemeye de devam

ediyoruz. Otizmli çocuklara beceri

kazandırma setimiz web sitemizde aktif

durumda. Rehberlik Birimimiz otizmli

çocuğu olan tüm ailelerin hafta içi 08.00

ile 17.00 arasında otizm hakkındaki her

türlü sorularını yanıtlayarak onlara

destek olmak için ücretsiz danışmanlık

vermeye devam ediyor.

Az önce bahsettiğim tüm bu

kaynakları da bulabilecekleri bu

dokümana tohumotizm.org.tr web

sitesinden ulaşabilirler. Son olarak

Sağlık Bakanlığı tarafından pandemi

süresince özel gereksinimli

bireylere, aileleri aracılığıyla destek

sağlamak için Özel Çocuklar Destek

Sistemi adında geliştirilen mobil

uygulamaya okulumuzda çalışan 30

öğretmenimizle gönüllü danışmanlık

verdik.

3 Ülkemzdek sosyal

grşmler ve erşlen

farkındalık derecesyle otzm

konusunda yıkılan tabuları

nasıl değerlendryorsunuz?

Otzme karşı farkındalık

yaratablmek çn toplum

olarak neler yapablrz?

Tohum Otzm Vakfı ne gb

yardımları kabul edyor?

Vakfa yapılan bağışlar

htyaçları karşılama

düzeynde yeterl oluyor mu?

Tohum Otizm Vakfı olarak otizm

alanında pek çok çalışma yaptık,

yapmaya da devam ediyoruz ancak

yaptığımız çalışmalardan en kritiği

otizm farkındalığı yaratmak

diyebiliriz. ‘Türkiye’deki Bireylerin

Otizm Algısı ve Bilgi Düzeyi’

araştırması gösteriyor ki

yürüttüğümüz çalışmalar, yaptığımız

iş birlikleri ile ülkemizde otizm

konusunda farkındalığın yıllar içinde

artarak sürüyor.

Araştırmaya göre; 2015 yılında

“Otizm adında gelişimsel bir

rahatsızlık duydunuz mu?”

sorusuna ‘Evet duydum.’ diyenlerin

oranı yüzde 29 iken, bu oran 2017’de

yüzde 58’e, 2019 yılında ise yüzde

83’e yükseldi. Bu araştırmada

“Otizmi nereden duydunuz?” sorusu

vardı ki yaklaşık yüzde 80 oranında

“Televizyon.” cevabını aldık ve bu

cevap bizleri televizyona

yönlendirdi, bu doğrultuda

çalışmalara yoğunlaşmamıza

sebep oldu.

143

Televizyon programlarına çıkmanın

yanı sıra izlenme oranları ve yoğun

ilgi sebebiyle diziler, derdimizi daha

geniş kitlelere anlatmak ve otizm

farkındalığı yaratmak adına çok

güçlü bir araçtı. Geçmiş dönemde

Ay Yapım & Show TV & Tohum

Otizm Vakfı iş birliği gerçekleşti ve

Çukur dizisi, otizm farkındalığı için

dizi

entegrasyonundan, sezon finalini

Tohum Otizm Vakfı için düzenleyip

geliri vakfa bağışlama kapsamında

yürütüldü.

2019 Mayıs ayından bu yana

danışmanlığını sürdürdüğümüz

Mucize Doktor iş birliğimiz ise otizm

farkındalığı için farklı bir eşik. Hep

vurguladığımız bir gerçek var; erken

tanı ve yoğun özel eğitimle otizmli

bir birey yeniden doğabilir! Otizme

bir eksiklik değil, farklılık olarak

yaklaşan bu dizi eğitime kavuşan

otizmli bireylerin neler

başarabildiklerini yansıtıyor. Otizmli

bireylerin toplumda yaşadıkları

dışlanmayı da gözler önüne seriyor.

Otizmli bireylere elinizi

uzattığınızda, inandığınızda neler

başarabileceklerini gözler önüne

seren bir dizi diyebiliriz.

Toplumumuzda otizm maalesef

yeterince bilinmiyor. En büyük

eksikliğimiz bu, çocuklarımızın

fiziksel görünümlerinde farklılık

olmadığı için hayatın içinde farkında

olunmuyorlar. Toplum olarak

verebileceğimiz en büyük destek

otizm bilgisini yakınındakiyle

paylaşarak bu bilinci genele

yaymamıza yardımcı olmaları.

Toplum içinde otizmli bir birey ve

aile gördüğünde onlara yardım

edecek bilinç düzeyine erişmiş bir

toplum, ötekileştirmeyen bir toplum,

empati yapan bir topum en çok

arzuladığımız şey.


4

Hem otizmli çocuğu olan ailelerin

hem de toplumun diğer bireylerinin

otizmli bireyleri kabul edip,

ötekileştirmediği bir toplum

hayalimiz. Gerçek hayatta da

yansımalarını göreceğimize dair

umudumuz tam ve eminiz bunu hep

birlikte yapacağız.

Bireysel ve kurumsal

destekçilerimizden ayni ve nakdi

bağışlar kabul ediyoruz. Vakfımız

çalışmalarını desteklemek için

tohumotizm.org.tr adresinden online

olarak, web sitemizde yer alan

havale - EFT hesaplarımıza havale -

EFT yoluyla bağış yapabilirler.

Okulumuz öğrencisi Mustafa

Birdal’ın çizimlerinden

hazırladığımız ve destekçi

firmalarımız iş birliği ile üretilen

ürünlerden satın alarak bizleri

destekleyebilirler. Doğum günü,

nikâh gibi en güzel anları, en özel

zamanları vesilesiyle bizlerden

alacakları sertifikalar ile ya da

oluşturacakları bağış kampanyaları

ile bizlere destek olabilirler. En basit

yöntemlerden biri de 5290 ‘a TOHUM

yazıp göndererek 10 TL değerinde

SMS bağışı yapabilmek olacaktır. Bu

bağışlar bir araya gelerek

otizmlilerin hayatlarına

dokunmamıza olanak sağlıyor.

Tohum Otzm Vakfı olarak

otzml breylere ve alelerne

destek oluyorsunuz. Erken

tanı ve eğtm sürecnde

vakfınız ne gb

sorumluluklar üstlenyor ve

alelern hayatına nasıl

yardımlarda bulunuyor?

Erken çocukluk döneminde ortaya

çıkan nörogelişimsel bir farklılık

olan otizmde iki yaşından sonra

belirtileri oldukça ayırt

edilebilmektedir ve kendini

iletişim, sosyal becerilerde

yetersizliğe sahip olma ve

tekrarlayan/takıntılı davranışlar ya

da sınırlı ilgiye sahip olma olarak

göstermektedir. Bu iki temel alan

ışığında baktığımızda; başkaları ile

göz teması kurmama, adına

tepkide bulunmama, işaret

parmağını kullanmama,

oyuncakları ile uygun şekilde

oynamama, takıntılı davranışlar

sergileme ve konuşmasında

yaşıtlarına göre geride olma en

temel belirtilerindendir. Otizmin

bilinen tek çaresi erken dönemde

sunulan yoğun özel eğitimdir. Özel

eğitimde bu konuda deneyimli ve

donanımlı kişi ve/veya kişiler

tarafından verilmelidir. Biz Tohum

Otizm Vakfı olarak otizm şüphesi

olan veya otizm tanısı alan tüm

ailelere ücretsiz değerlendirme

hizmeti sunuyoruz. Okulumuzu

arayarak randevu alan tüm ailelere

rehberlik birimimiz aracılığıyla bu

hizmetimizi ulaştırıyoruz. Bu

değerlendirme randevularında

temel amaç çocukların var olan

performanslarını değerlendirip aile

ile paylaşmaktır. Buna ek olarak

ailelere otizm ve otizmli çocukların

eğitim programları hakkında

bilgiler iletilirken ailelerin sormak

istedikleri sorularda

cevaplanmaktadır.

Aynı zamanda tam zamanlı ve seanslı

olmak üzere iki farklı eğitim

programımız bulunmaktadır. Bu

eğitim programlarında amaç

çocuklara bağımsızlaşmalarını

sağlayacak beceriler öğretilirken,

ailelerinin de uygulama becerilerini

geliştirmek ve çocuklarının öğrenme

süreçlerine destek olabilmelerini

sağlamaktır. Vakfımızın farklı kurumlar

ile iş birliği yaparak gerçekleştirdiği

projeler ile de farklı şehirlerde

yaşayan otizm tanısı olan birey ve

ailelerine ulaşıyoruz.

Sunduğumuz hizmetler ile

yarattığımız etkiler her durum ve her

çocuk özelinde değişkenlik

göstermektedir. Her öğrencinin

eğitimde gösterdiği ilerleme

bireysellik göstermektedir. Başarı

kavramı her öğrencimiz için farklılık

göstermektedir. Bazı çocuklarımız için

isteklerini ifade edebilmeyi öğretmek

en büyük hedefimizken, başka bir

öğrencimiz için akranları ile aynı

ortamlarda öğrenebilmesi başka bir

öğrencimiz ise de kendi başına yemek

yiyebilmesini öğretmek olabiliyor.

Tam da bu sebeple hepsinde

yarattığımız farklar değişkenlik

göstermektedir ve biriciktir.

hepsİnde yarattığımız

farklar değİşkenlİk

göstermektedİr ve

bİrİcİktİr.

144


5

Doğan her 59 çocuktan 1’nn

otzm rskyle dünyaya

geldğn belrtyorsunuz, tüm

toplumların bu konuda

farkındalığa sahp olablmes

adına dünyada 2 Nsan

‘Otzm Farkındalık Günü’

olarak anılıyor. Aleler

çocuklarının otzml

olduğunu fark ettklernde

onları zlemeler gereken

nasıl br yol beklyor?

Evet, bu sayı doğru. 1985’te her 2.500

çocuktan 1’ine konulurken, bugün

doğan her 59 çocuktan 1’i otizm riski

ile dünyaya geliyor. Birleşmiş

Milletler (BM) bu hızlı artışı tüm

ülkelerin gündemine taşımak için

2008 yılında 2 Nisan’ı Dünya Otizm

Farkındalık Günü olarak ilan etti. Bu

anlamlı gün nedeniyle her yıl

dünyanın dört bir yanında otizme

dikkat çekmek ve farkındalığı

artırmak amacı ile

‘Mavi Işık Yak’ (LightItUp Blue)

kampanyası düzenleniyor.

2 Nisan sesimizi daha yüksek

duyurabilmemiz için önemli bir

fırsat.

Gelelim ailelerin farkına varma

sürecine… Ailelere ilk önerimiz,

çocuklarında gelişimsel bir

farklılık gördükleri anda

profesyonel yardım almaları, onu

bir çocuk psikiyatristine

götürmeleri. Otizmin belirtileri en

erken yaşamın ilk 6. ayında fark

edilebilir. Aileler başkalarıyla göz

teması kurmamak, gözlerin bir

yere takılıp kalması, ismi

söylendiğinde bakmamak, sözleri

tekrarlamak, parmağıyla ile

istediği şeyi gösterememek,

akranlarının oynadığı oyunlara

ilgi göstermemek, sallanmak,

çırpınmak, parmak ucunda

yürümek, dönen nesnelere karşı

aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar

gibi belirtilerden bir ya da

birkaçını çocuklarında

gözlemliyorsa bu belirtileri

görmezden gelmesinler, hemen

bir çocuk ergen psikiyatristine

başvursunlar.

Otİzmİn tek

çaresİnİn süreklİ,

yoğun ve özel

eğİtİm olduğu

UNUTULMAMALI.

Tüm dünyada büyük ilgi gören

kampanyanın Türkiye elçisi Tohum

Otizm Vakfı. Bu kampanya

kapsamında ikonik yapılar, destek

veren özel sektör binaları o gece

mavi ışık ile aydınlanıyor. Gün

boyunca sosyal medyada

#otizmemaviışıkyak etiketi altında

farkındalık için buluşuyoruz.

Otizmin tek çaresinin sürekli,

yoğun ve özel eğitim olduğu

unutulmamalı. Alternatif

yöntemlere başvurmak yerine

çocuklarımızı özel eğitime

yönlendirmeleri, umut ettiğimiz

gelecekleri için en doğru karar

olacaktır.

145


Röportaj İş Dünyası

SEPHORA TÜRKİYE İNSAN KAYNAKLARI DİREKTÖRÜ

GÖKÇE BİRYILDIZ

2

Başarılı br İnsan Kaynakları Drektörü olarak

değerlendrmenz stesek, İnsan Kaynakları

alanında güçlü br karyere sahp olmak

steyen br kşnn taşıması gereken ntelkler

nelerdr? Global düzeyde etkn br marka olarak

Sephora’nın farklı ülkelerdek brbrnden farklı

kültürlere karşı bakış açısı ve uygulamaları nasıl

değşyor?

1

2015’ten bu yana dünyanın önde gelen

kozmetk frmalarından br olan Sephora’da

İnsan Kaynakları Drektörü görevnz başarıyla

sürdürüyorsunuz. Karyernzde almış olduğunuz

eğtmlerden başlayarak başarılı br yönetc

olana kadar yaşadıklarınızdan

bahsedeblr msnz?

Sephora, 2007 yılından beri Türkiye’de güzelliğin sınır

tanımayan gücü ile faaliyetlerini sürdürüyor. Perakende,

gastronomi ve havacılık sektöründe edindiğim

tecrübelerden sonra 2015 yılında yollarımız Sephora ile

kesişti. Sephora ekibinin ve iş gücünün sorumluluğunu

aldığımda 32 yaşındaydım, sektörün en genç

yöneticilerinden biri olarak özellikle öğrenme ve alışma

sürecinde önceki deneyimlerim, aldığım eğitimler ve de

insan okuryazarlığının bana faydası olduğunu

düşünüyorum. Beyoğlu Anadolu Lisesi’nde başlayan

öğrenim hayatım Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde devam

etti. Ancak kişiliğimi ve liderlik anlayışımı oluşturan en

önemli faktör gelişim ve eğitimin hiç bitmemesi

gerektiğine olan inancım ve düzenli olarak aldığım

eğitimleri mutlaka pratik iş tecrübesi ile birlikte yürütmüş

olmam diyebilirim.

18 yaşında yarı zamanlı işlerle çalışma hayatına adım attım

ve öğrendiğim her bilgiyi kurumsal görevlerimde

uygulamak için çaba gösterdim. En verimli yaşlarımda, bir

yandan aynı anda iki işte çalıştım bir yandan akademik

eğitimime devam ettim bir yandan da her boş vaktimde

tanıyabildiğim kadar insan, görebildiğim kadar şehir ve

özümseyebildiğim kadar farklı kültüre aşina oldum. Hâlâ

bugün dahi, aynı heyecanla bilmediğini öğrenmeye

çalışan, bildiğini unutup yeniden öğrenen ve merak etme

arzusunu hiç bırakmayan bir öğrenciyim diyebiliriz.

İş hayatında başarının çeşitli tanımları yapılabilir. Öncelikle

başarının öznel bir kavram olduğunu belirtmeliyim. Hangi

yaşta hangi konumda ve hangi şartlarda olduğunuzdan

bağımsız, bulunduğunuz ekosisteme attığınız imza,

kattığınız değer ve kendinizi gerçekleştirdiğiniz

eylemlerinizden mutluysanız, başarılısınız demektir. İnsan

Kaynakları dediğimiz konsept sadece bir departman ismi

veya kurumsal bir görev değil elbette. Kurumların

şekillendirdiği günümüz toplumlarında, kurumların insan

kaynakları politikalarının bireyler üzerindeki etkisi,

dönüşüm yaratma potansiyelleri ve gerek ekonomik

gerekse sosyolojik yansımaları şüphesiz ki yadsınamaz.

Benim öznel başarı kriterim ise, kurum ve bireylerin

hedeflerinin ortak paydada buluşup birbirini besleyen ve

birbiri ile büyüyen bir değer döngüsü hâline gelmesidir.

Çalıştığım her sektörde ekip arkadaşlarım ile her güne bu

hedefe ulaşabilmek için uyandık. İnsan Kaynakları

alanında güçlü bir kariyerin açılımını güçlü bir etki olarak

tanımlarsak, yeni yetişen arkadaşlarıma önerim, insanların

hayatlarını iyileştirmeye odaklanın, ekip ve insan kaynağı

gelişimini kurum vizyonunun vazgeçilmez bir başarı kriteri

olduğunu tüm paydaşlarınıza her gün kanıtlayan

stratejilerle ilerleyin. Kurumların ilerlemesi ancak insan

sermayesinin ilerlemesi ile olabilir, bunu kendinize ilke

edinin. Kişisel gelişim noktasında ise, merak, merak ve

merak diyebilirim. Öğrenme ve gelişimin ömürlük bir

ideoloji olduğu ilkesi ile hareket edin. Sephora’nın global

değerleri benim öznel değerlerim ile birebir örtüştüğü için

uzun soluklu ve başarılı bir 6 yıl geçirdik. Sephora

dünyada 20.000’i aşkın çalışanı ile farklı kültürlerin,

çeşitliliğin, gelişimin, eğlenerek öğrenmenin, devrimci

ruhun, muhteşem güzellik seçeneklerinin ve deneyimleme

özgürlüğünün merkezi. Sephora, her yeni güne aşkla,

bağlılıkla uyanan, kendinin en iyi hâli olmak için uğraşan

ve kendini geliştirerek kurumuna katkı

sağlayanların dünyası.

146


3 Sektörde sahp olunan

güçlü konumu korumak ve

markanız çn en y şeklde

çalışablecek kşler

belrlemek çn İnsan

Kaynakları departmanı olarak

planlarınızı gelştrrken ve

yürütürken nelere dkkat

edyorsunuz? Sznle

çalışacak kşlerde

en çok dkkat ettklernz

ve kurum kültürünüzün

yapı taşlarını bzmle

paylaşablr msnz?

Sephora Türkiye 2017 yılından beri

güzellik sektörünün pazar lideri.

Liderlik konumumuzu korumak ve

daha da ilerleye taşımak için en

önemli başarı kriterimiz en iyi

ekiplerle çalışmak. Bu sebeple

2018 yılında gerek sektöre gerekse

ekiplerimize sürekli gelişim imkânı

sunan Sephora Türkiye Akademi’yi

kurduk. ‘Beauty Ecole’ ve

‘Business Ecole’ olarak ayırdığımız

iki ekolü ile ekibimizin tamamı her

gün daha da gelişiyor. Bütün insan

kaynakları süreçlerimizin kalbinde

gelişim akademimiz var. İşe alım

sürecimizde olmazsa olmaz

kriterlerimiz gelişim arzusu, merak,

güzellik tutkusu, azim ve en

kuvvetli eleme kriterimiz olan iyilik

yaratma arzusu. Sephora’da

birbirimize iyi gelmek, değer

katmak ve güven bizim için

önemlidir, bu sebeple pozitif enerji

ve iyilik yaratma arzusu

gözlemlemediğimiz

adaylarla ilerlemiyoruz.

Temel kriterlerimiz uygunsa, daha

sonra görev tanımına göre detaylı

değerlendirme ile ilerliyoruz.

Pozisyonların kapsamına göre

adaylar, mülakat, değerlendirme

merkezi, psikometrik test ve

sunum yapma aşamalarından

geçiyorlar.

4 İş dünyasının yoğun ve

yorucu temposuna ayak

uydururken kendnz her

zaman üretken ve enerjk

tutmak çn neler

yapıyorsunuz? İşe

ayırdığınız vaktler dışında

sosyal yaşantınızda

yapmaktan keyf aldığınız

aktvteler nelerdr?

Özellikle İnsan Kaynakları

ekiplerinin iş yaşam dengesini

koruyabilmesi kolay değil. Aynı

anda öğretmen, koç, lider,

koruyucu, yönetmelik uygulayıcı,

ücret ve terfi yöneticisi, disiplin

yürütücüsü, dert dinleyen, çözüm

üreten ve iş gücü varlığının

yöneticisi olmak bir hayli zor.

Bu bütünsel göreve okuduğumuz

herhangi bir okul veya aldığımız

eğitimin bizleri hazırlaması

mümkün değil. Ancak enerjimizi

kaybetmek ve motivasyonumuzu

düşürmek gibi bir ayrıcalığa da

sahip değiliz. Ekiplerimizin bizlere

ihtiyacı var…

Tam da bu yüzden insan

kaynakları, insan odaklı olmadan

ve sevmeden

üstlenilebilecek bir görev değil.

İşimi çok severek, ekipten ve

insanlardan enerji alarak dengeyi

buluyorum diyebilirim. Sephora

ekibimizde pozisyonumuz ne

olursa olsun düştüğümüzde

elimizi tutup kaldıracak bir mentor

mutlaka bulabiliyoruz. Benim

gücüm etkileşim ve iletişim. Bu

yüzden en zorlu dönemlerde

mağazalardaki ekip

arkadaşlarımızla zaman geçirmeye

çalışıyorum, onların enerjisi ve

sevgisi ihtiyacım olan

motivasyonun fazlasını vermekle

kalmıyor, ekiplerimizin daha iyi

olması için daha farklı ne

yapabilirim misyonu ile işe daha

da sıkı sarılmamı sağlıyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse,

yaşam ve iş olarak ayırdığım bir

dünyam yok. Benim için işim

yaşamımın önemli bir parçası,

beni ben yapan

etmenlerden biri. Mutlaka aktif

olarak çalışılan saatler ile sosyal

hayata ayırılan saatlerin

dengelenmesi mühim. Bu noktada

da amatör olarak teorik fizik ile

ilgilenmek, evdeki 4 kedimle ve

sokaktaki hayvanlarla vakit

geçirmek ve meditasyon yapmak

en sevdiğim hobilerim arasında.

147


5 Sephora, hem kend

ürünlerne hem de

brbrnden başarılı

markaları çeren çok genş

ve tüketclern lgsn çeken

ürün yelpazesne sahp br

marka. Bu

markanın İnsan Kaynakları

Drektörü olarak öngörülü

olma, lery düşünme,

planlama, organzasyonlar

düzenleme ve rsk yönetm

gb konularla lglenrken

karşılaştığınız zorluklarla

nasıl başa çıkıyorsunuz?

Günümüzde değişim hiç olmadığı

kadar hızlı. Deneyimleme hayatın

her alanında çeşitliği ve

ulaşılabilirliği ile her kanaldan

belirleyici güç hâline geldi.

Güzellik sektöründe de ürün

yaşam döngüleri giderek kısalıyor,

marka çeşitliği artıyor ve dijital

dönüşüm ile de kanaldan bağımsız

şekillenen müşteri alışkanlıkları

düzenli olarak değişiyor. O yüzden

bugün, her liderin en önemli

mücadelesi geleceği yakalamak.

Eskisi gibi mevcut verileri

geleceğe doğru tasarlayarak

ulaşılabilecek analitik planlar

bugün artık işe yaramıyor. Gelecek

vizyonuna mevcut şartları

ulaştırmak için yaratılan stratejik

planlar ancak başarıyı getiriyor. Bu

noktada benim sırrım sektör içi ve

dışında beslenebileceğim insanlar,

akademik çalışmalar, kitaplar ve

etkileşimler kurmak. İşin özü yine

yukarıda da bahsettiğim merak ve

öğrenme arzusunda yatıyor.

6 Sephora ‘Güzellğn kalp

atışı’ sloganıyla kozmetk

alanında Türkye pazarına

2007 yılında grş yaptı ve

geçrdğmz 13 yılda güzel

br vmeyle yol kat ederek

pek çok tüketc tarafından

sevlen ve trendler yöneten

başarılı br marka hâln aldı.

Kozmetk sektörünün

geleceğnde bzler nasıl

yen trendler beklyor?

Kozmetik sektörünün ifade ettikleri

de yeni dünya ile birlikte bir hayli

değişti. Sephora’nın güzelliğin

kalp atışı olma misyonu, güzelliğin

sınır tanımayan gücüne dönüştü.

Güzelliğin sınır tanımayan gücü

Sephora önderliğinde dünyada

çeşitliliğin, farklılığın, kendine

özgülüğün, ve her yaş, cinsiyet ve

kültürün özgürce kendi tanımladığı

güzelliğin gücünden ilham aldığı

bir hareket hâline geldi. Kozmetik

sektörünün ve Sephora’nın da

geleceğinde, kapsayıcılık ve

kurumsal yurttaşlık ön planda

olacak. Pandemi sebebi ile

hızlanan dijitalleşme, çok kanallı

deneyimi kozmetik sektöründe de

elzem kılıyor.

Çevrimiçi araçlar ile, ürünleri dijital

olarak deneyimleyebildiğimiz,

istediğimiz ürüne ve deneyime

istediğimiz kanaldan ulaşabildiğimiz,

eğlenceli ve öğretici kozmetik

etkileşimlerinin hayatımızı sardığı,

kozmetik topluluğunun giderek

genişlediği günler bizleri bekliyor. Cilt

ve saç bakım kategorilerinin makyaj

kategorisi kadar kuvvetleneceğini,

bakım ritüellerinin iyi olma hâlimizin

bir parçası hâline geleceğini, yeni

girişimcilerin ve yaratıcı yeni

markaların da eski bilinen markalar

kadar önemli olacağını öngörüyoruz.

Bu bakış açısı ile, toplumumuzdaki

kadın güçlendirmesine ve

kapsayıcılığa ışık tutmak adına,

KAGİDER ile ortaklaşa

gerçekleştirdiğimiz Sephora Stands

projemizde, Türkiye’deki kadın

kozmetik girişimcilere yeni ve yaratıcı

markalaşma yolculuklarında

destek oluyoruz. Çok yakın zamanda,

Türkiye’nin kadın kozmetik

girişimcilerinin markalarını da

kanallarımızda müşterimiz ile

buluşturuyor olacağız.

KOZMETİK SEKTÖRÜNÜN VE SEPHORA’NIN

DA GELECEĞİNDE, KAPSAYICILIK VE

KURUMSAL YURTTAŞLIK ÖN PLANDA

OLACAK.

148


7 Günümüzde tüm

sektörlerde djtalleşme hızla

önemn arttırırken,

perakendeclğn bu alanda

geldğ noktayı nasıl

yorumluyorsunuz?

Sephora’nın İnsan

Kaynakları çalışmalarında

djtalleşmenn etkler ve bu

konuyla lgl geleceğe dar

öngörülernz nelerdr?

Pandeminin hızlandırdığı

dijitalleşme, kuşkusuz ki iş

hayatımızda da ancak birkaç yıl

sonra atabileceğimiz adımları

bugün atmamızı sağladı. 2020

senesi “Evden çalışma etkin

olmaz.” tabusunu yıktı ve Sephora

dahil birçok kurum evden çalışma

modeline zorunlu geçiş yapmış

oldu. Bu senenin en önemli

öğretilerinden biri de doğru araçlar

ve kurum kültürü ile, evden

çalışmanın ofis çalışmasından

daha etkin bir performans

çıkartabileceğiydi. Sephora olarak

pandemi başında ivedilikle

kurguladığımız dijital çalışma ve

dijital akademi modelimizin

başarısı pandemi sonunda da ofis

çalışması süreçlerimizi gözden

geçirmemiz yolunda bizleri

yüreklendirdi. Ofis ve ev çalışması

dengesinin ekiplerimiz tarafından

kurgulanacağı, daha da gelişmiş

teknolojik araçlarla ilerleyeceğimiz

bir sürece hazırlanıyoruz. Saha

ekiplerimizi ise, çoklu servis ve

e-ticaret kanalımızda

konumlandırırken çalışma

hayatlarında esneklik

sağlayabilecek modelleri

tasarlıyoruz.

8 Başarılı br kadın olarak

rekabet ortamının gün

geçtkçe kızıştığı ş

dünyasında szn gb güçlü

aynı zamanda sağlam

şeklde ayakta kalmayı ve

başarıyla lerlemey steyen

gençlere, kend

tecrübelernzden yola

çıkarak ne gb değerl

tavsyelerde bulunursunuz?

İş hayatında olabilecek tek rekabet

her bireyin kendisinin dün

yaşayan hâli ile bugün yaşayan

hâli arasında olan rekabeti

olmalıdır. Yeni dünya, kişiler arası

rekabetin başarıyı kamçılandığı,

en rekabetçi ve soluksuz olanın

ileriye taşındığı, kalıpların

dinamiğine hâkim olanların

yukarıya tırmandığı bir yer değil

artık. Öğrenme ve gelişim

kanallarının ve etkileşiminin

giderek arttığı, 5 yıl önce aklımıza

gelmeyen iş modellerinin ortaya

çıktığı, varlığı olmayan şirketlerin

yenilikçi yaklaşımlarla dünyaya iz

bıraktıkları, çevresel ve sosyal

sürdürülebilirliğin bir pazarlama

kampanyası değil, hayatta kalma

mecburiyeti olduğu bir yola doğru

ilerliyoruz.

Kalıpların şekillendirdiği

X jenerasyonun son, her şeyi

sorgulayan Y jenerasyonunun ilk

üyeleri arasında biri olarak, iki

jenerasyonun iş yapış şekilleri

arasında sıkışmış bir nesilden

geliyorum. Kendimi X veya Y

jenerasyonu olarak tanımlamam

bir hayli güç ancak emin adımlarla

fark yaratarak güçlenebilmeyi

başarmış bir kadın olarak gençlere

tavsiyem özgünlüğünüzden ödün

vermeyin. Hayat amacınızın, henüz

siz adını koyamamış olsanız bile,

sizi yönlendirmesine izin verin.

Hayat gayenizin izinden gittiğinizi,

yaptığınız işlerde yaşadığınız

tatmin, gözünüzdeki mutluluk ve

kalbinizdeki heyecandan

anlayabilirsiniz. Bu gayeniz için

çok emek verin, en büyük

yatırımınızı hedeflerinize yapın.

Yaptığınız iş ne olursa olsun, en

iyi hâlinizle yapın ve hayat

gayenizi bu işe entegre etmeye

çalışın. Ailemden destek almadan

yaşamaya başladığım

18 yaşında yurt dışında okurken

ilk işim bir restoranda bulaşık

yıkamaktı, o işi o kadar keyif

alarak ve iyi yaptım ki, aynı

holding çatısı altındaki başka bir

perakende zincirinde satış

danışmanlığına atandım. İşimi o

kadar çok seviyordum ki, bütün

üniversite arkadaşlarımı aynı işe

girmeleri için ikna ettim. Sonunda

bir düzine insanı şirkete

kazandırdığım için, benim insan

kaynakları departmanında işe alım

görevi için doğru insan olduğuma

karar verildi ve 20 yaşında insan

kaynakları kariyerim böyle başladı.

Güçlü ve hayattan daha geniş

vizyonu olan insanların benzer

hikâyeleri vardır. Siz kendi

hikâyenizi, kendi özgün gücünüzle

yaratın ve her anından keyif alın,

sadece kendinizle rekabet edip,

etrafınızdakileri daha iyi kılmak

için çaba gösterin. Başarının

formülü bu...

149


Röportaj Tasarım / Moda

WIEDEN+KENNEDY AMSTERDAM SANAT DİREKTÖRÜ

GÜNEY SOYKAN

2 Oluşturduğunuz projeler

gerçekten çok etkleyc,

karyernzde lhamınızı

nelerden alıyorsunuz?

Yaşamınızdan parçalar

taşıyan çalışmalarınız

olmuştur dye düşünüyoruz,

bugüne kadar projelernz

arasında sz en çok

yansıtan ve mutlu eden

hangsdr?

İyi reklam yaratıcılarının ortak

özellikleri meraklı insanlar oluşları.

Ben de birçok farklı yerden

beslenerek kendimi güncel

tutmaya çalışıyorum. Sanat,

sinema, teknoloji, politika ve video

oyunları hayatımda hep varlar.

Hâliyle ilgi alanlarım da işlerime

yansıyor. Sanırım tek bir işimi öne

çıkarmak yerine yaptığım işlerin

bütününün beni yansıttığını

söylemek daha doğru olur.

1 Türkye’de başladığınız

reklamcılık karyernz br

süredr dünyaca ünlü reklam

ajansı Weden+Kennedy'nn

Amsterdam ofsnde başarılı

br Sanat Yönetmen olarak

sürdürüyorsunuz. Ünverste

yıllarınızda mutsuz olduğunuz

dş hekmlğn bırakarak rsk

alıp hayallernzn peşnden

gtmşsnz. Hayallernz

gerçekleştrme yolunda

attığınız adımlardan

bahsedeblr msnz?

Aslında diş hekimliğini bırakmanın

benim için çok büyük bir risk olduğunu

söyleyemem. Okulun dördüncü

yılındaydım, artık fakülte hastanesinde

gerçek hastaları tedavi ediyordum ve o

mesleği yapmak istemediğimi

anlamıştım. O yüzden okulu bırakmak

benim için kaçınılmazdı. Neyse ki

çocukluğumdan beri resim yapmaya,

çizgi roman okumaya, rol yapma

oyunlarına ve filmlere düşkündüm.

Bu meraklar bana yaratıcı bir meslek

edinmem için yol gösterici oldu.

3 Karyernzdek lk ödülünüzü

DBB’de staj yaparken almış ve

yıllar geçtkçe de reklamcılığın

Oscar’ı kabul edlen Cannes

Lons’da Büyük Ödül

(Grand Prx) gb daha pek çok

kıymetl ödülle başarınızı

taçlandırmışsınız. Aldığınız

ödüllern sze hssettrdkler

ve öğrettkler nelerdr?

Karyernzn başında şu ank

konumunuza geleceğnz

öngörür müydünüz?

İnsanın yaptığı işin

ödüllendirilmesi çok güzel bir

duygu. Ben de ödüller konusunda

çok şanslı oldum. “Bir gün şu

ödülü kazanabilir miyim acaba?”

diye hayal edebileceklerimin hepsi

gerçekleşti. Dönüp bakınca bunlar

ben özel olduğum için değil, işimi

çok severek yaptığım ve aksiliklere

aldırmadan severek yapmaya

devam edebildiğim için

gerçekleşti. Çok keyif aldım, o

yüzden çok çalıştım ve çok güzel

şeyler oldu.

4 Bulduğunuz fkrn

arkasında durup müştery bu

fkre kna ettğnzden

bahsedyorsunuz,

kendnzden emn olmanız

müşterlernzle sz hç ters

düşürdü mü? Reklamcılık

sektörü çnde çok fazla

rekabet barındırıyorken

olumsuz yorum ve

eleştrlerle karşılaştığınızda

nasıl hareket edyorsunuz?

Reklamcının işi müşterinin

problemine çözüm üretmek. Bazen

bu çözüm ezberlenen

yöntemlerden farklı olabiliyor, bu

da onay sürecini zorlaştırıyor.

150


Elbette fikrin işe yararlığı

konusunda güçlü bir argüman

oluşturup müşteriyi ikna

edebildiğim de oldu, masa başına

dönüp tekrar çalıştığım da. Önemli

olan tek bir fikre saplanıp

kalmadan, müşteriden gelen

yorumlara göre problemi tekrar

tekrar ele alabilmek ve yeni

çözümler üretmeye hazır olmak.

5 Dünyada o kadar hızlı

gelşmeler yaşanıyor k

sürekl yen trendlerle

karşılaşıyoruz. Bu

düzende kendnz ve

kampanyalarınızı güncel

tutablmek çn neler

yapıyorsunuz? Szce her

zaman güncel kampanyalar

yapmak y mdr yoksa

bazen geçmşe dönüp

gelenekler yenden

canlandırmak mı gerekyor?

Bu tamamen üzerinde çalıştığım

projenin doğasına bağlı. Bazen

çözüm yepyeni teknoloji ve

akımlardan çıkıyor, bazen de çok

daha alışıldık yöntemlerden.

6 Portföyünüzde yer alan lg

çekc ‘The Next Rembrandt’

projesnn detaylarından ve

aldığınız ger dönüşlerden

bahsedeblr msnz?

Teknoloj ve sanatı

brleştrerek 3 boyutlu

yazıcılarla çalışma fkr nasıl

oluşarak gerçeğe dönüştü?

The Next Rembrandt, ING ve

Microsoft ile birlikte yaptığımız

bir proje. Özetlemek gerekirse,

Rembrandt’ın yaptığı 346 resmin

her birinin verisini kullanarak daha

önce var olmayan bir Rembrandt

tablosu ortaya çıkaracak bir

algoritma yazıldı. Bu algoritmanın

yarattığı tablo, 3 boyutlu yazıcılar

aracılığıyla, fırça izlerine bile sadık

kalacak şekilde basıldı ve

sergilendi.

Ortaya çıkan sonuç o kadar hayret

verici oldu ki, proje dünyanın her

yerinde sansasyon yarattı. Dünyada

The Next Rembrandt üzerine 1400’den

fazla makale yazıldı ve müşterilerimiz

için milyonlarca Euro’luk medya

kazanıldı.

7 Reklamlar esks gb lg

çekmyor hatta br

röportajınızda reklamcıların ble

reklamları zlemedğn

söylüyorsunuz. Günümüz

reklam alışkanlıkları ve

reklamcılık sektörünün

gdşatıyla lgl yorumunuz

nedr? Bu gdşat szn

şleyşnz ne yönde etklyor ve

dkkat çekc çerkler nasıl

üretyorsunuz?

Eskiden tüketicilerle konuştuğumuz

4-5 mecra varken günümüzde

onlarcası var. Üstelik dijital

platformlarda herkes kendi ilgi

alanlarına dair içerikleri görüyor.

Dolayısı ile artık büyük kalabalıkları

aynı yerde bulup onlara mesajınızı

iletmek neredeyse imkânsız.

Bu yüzden günümüzde yapılan

kampanyalar tüm bu medya

platformlarına adapte olabilecek

şekilde kurgulanıyor. Oturup tek bir

televizyon filmine odaklanmak yerine

aynı zaman aralığında film, aktivasyon,

Instagram hikâyeleri, Facebook

gönderileri, TikTok challenge’ları,

bilboardlar tasarlıyorsunuz. Bu

yaklaşım da ister istemez mecraya

özel fikre ayırabileceğiniz zamanı

kısıtlıyor. Özetle artık reklamcının

yapması gereken daha çok iş var.

Öte yandan bu atmosfer bize

müthiş bir esneklik sağlıyor.

Klasik mecraların size çizdiği

sınırların dışında bir iş yapıp tüm

dünyanın sizden bahsetmesini

sağlayabiliyorsunuz. İster Travis

Scott’ın yaptığı gibi Fortnite’ta bir

sanal deneyim yaratırsınız, ister

The Next Rembrandt gibi datadan

bir tablo. İster bir AR filtresi ile

yaparsınız iletişiminizi, ister bir

içerik serisiyle. Bu geniş oyun

alanı günümüz reklamcılığıyla ilgili

en heyecan verici şey.

151


8 Eşnz de szn gb başarılı

br sanat yönetmen ve

Weden+Kennedy

Amsterdam’da brlkte

çalışıyorsunuz. Çalışma

ortamında brbrnzn fkrn

alarak şlernz beraber

yürütüyor musunuz? İş

hayatı ve özel hayatınızın

brbrne karıştığı ve eve ş

götürdüğünüz zamanlar

oluyor mu?

Sanırım tüm yaratıcı sektörler iş ve

özel hayatın arasındaki çizgiyi

bulanıklaştırıyor. İşiniz pek çok

zaman hayatınızın her anında

üzerine düşündüğünüz ve

konuştuğunuz bir konu hâline

geliyor. Ben de aynı işi yaptığım ve

işinde çok başarılı biriyle evli

olduğum için kendimi çok şanslı

hissediyorum. Bir proje üzerine

yoğunlaşmışken dışarıdan

güvenebileceğiniz bir görüş

almaya bundan daha yakın olma

şansınız yok. Biz de bu şansı hep

kullanıyoruz. Mesleğimle ilgili bana

çok şey öğreten insan Zeynep’tir

diyebilirim.

9 Hayallernzn peşnden

gderek kendnze

Türkye’den Hollanda’ya

uzanan başarı ve ödüllerle

dolu br karyer

yaratmışsınız. İşlernze

Türkye’de devam edyor

olsaydınız szce nasıl

farklılıklar olurdu? İlerde

hayata geçrmek stedğnz

hayallernz ve planlarınızdan

bahsedeblr msnz?

Ben kariyerimin ilerleyişi konusunda

hep şanslı oldum. Her adım bana

yeni fırsatlar sundu. İlk önce küçük

ama çok yaratıcı bir ajans olan

DDB&Co.'da çalıştım. Burada fikrin

önemi ve fikir bulmaya dair çok şey

öğrendim. Sonra TBWA\İstanbul’da

yine çok yaratıcı insanlarla, büyük

markalar ve büyük bütçelerle

çalıştım. Hem büyük iletişim

kampanyaları yapmayı hem de ekip

yönetmeyi öğrendim.

Daha sonra JWT Amsterdam’da

(Artık Wunderman Thompson

Amsterdam) bambaşka bir kültür

içinde çalışmayı deneyimledim.

Ajansın çok parlak yıllarında orada

bulundum ve global ölçekte ses

getiren işler yapma şansı buldum.

Şimdi de Wieden+Kennedy’de

kariyerim boyunca öykündüğüm

bir ajansın kültürünü yaşama ve

dünyanın en büyük markalarıyla

çalışma fırsatı buluyorum.

Yani çalıştığım her yer bana bir

sonraki adım için kapı açtı. Her

adım bir öncekinden farklı olduğu

için de hiç sıkılmadım. Geleceğe

dair planım olduğunu

söyleyemem. Hayatımın hem

mesleki hem ailevi olarak çok

mutlu bir dönemindeyim. Umarım

gelecek de bana sıkılma şansı

bulamayacağım fırsatlar sunar.

10 Reklamcılık sektöründe

eğtm almanın ve

dplomaya sahp olmanın

önemn nasıl

değerlendryorsunuz?

Bu alanda yaratıcılık, yetenek

ve steğe sahp olduğunu

düşünen ve szn gb

hayallernn peşnden koşmak

steyen gençlere vereceğnz

tavsyeler nelerdr?

Diploma sahibi olmanın önemi

reklam sektörünün neresinde

olacağınıza bağlı. Eğer niyetiniz

benim gibi sanat yönetmeni

olmaksa, bir tasarım bölümünden

mezun olmanız size özellikle

mesleğe giriş aşamasında büyük

fayda sağlayacaktır. Sonrası kimin

yanında yetiştiğiniz ve kendinizi

ne kadar geliştirdiğinize bağlı. Her

yaratıcı meslek gibi, reklamcılıkta

da usta çırak ilişkisi çok önemli.

İşleriyle size ilham veren, sizin

gelişiminize katkı sağlayacak

insanların yanında olmaya çaba

sarf edin.

Parayı ana motivasyonunuz hâline

getirmeyin. İşinizden zevk alın ve

kendinizi geliştirmeye odaklanın.

Kazancınızı uzun vadeli bir plan

olarak görün. Kendi gelişimize

yaptığınız yatırım ileride size

mutlaka geri dönecektir.

Sadece reklama değil, her yaratıcı

şeye ilgi duyun. Çok film izleyin,

çok sergi görün, çok gezin, çok

okuyun, çok dinleyin, çok kumdan

kale yapın. Beslendiğiniz yerler ne

kadar çok yönlü olursa işleriniz de

o kadar zengin ve sıra dışı olur.

Tasarım ile ilgili ne kadar program

varsa öğrenmeye çalışın. Bir

projenin ne kadar fazla kısmını tek

başınıza yapabiliyor olursanız o

kadar özgür olursunuz. Ya da

karşınızdaki insandan neyi talep

edeceğinizle ilgili o kadar bilgi

sahibi olursunuz.

İngilizce bilmiyorsanız mutlaka

öncelik hâline getirin ve eğer

imkân bulursanız bir süre yurt

dışında yaşayın. Bu deneyimin

size katacağı vizyona bu ülkenin

ihtiyacı var.

ÇOK FİLM İZLEYİN, ÇOK SERGİ GÖRÜN,

ÇOK GEZİN, ÇOK OKUYUN, ÇOK DİNLEYİN,

ÇOK KUMDAN KALE YAPIN.

152


TUĞBERK SEV

PSİKOLOG & YAZAR

Yazı Psikoloji / Eğitim

PANDEMİ SÜRECİNDE KALABALIKTAN YALNIZLIĞA:

KENDİ KENDİNE MUTLU HİSSEDEBİLMEK

BAŞARISIZ GİRİŞİMLER DAHİ KİM

OLDUĞUMUZ HAKKINDA OLMASA

DA KİM OLMADIĞIMIZ HAKKINDA

ÖNEMLİ VERİ SAĞLAR.

Salgın önlemlerinin doğal sonuçları olan yalnızlaşma

ve hareketsizlik, kaygı düzeyi yüksek bir performans

toplumunun bireylerinde, öngörülmesi zor olmayan

birtakım mental işlevsizlikleri tetikleyecektir. İçinden

çıkılmaz bir bunaltı, sarsıcı bir çatışmalar silsilesi

kulağa çok da yabancı gelmiyor. Neyse ki zamana ve

mekâna sıkışmış insan, kendi iç sürgününün mimarı

olarak bundan haz almayı da başarabilir.

Bireyleşme ve teknolojik gelişmenin eş zamanlı

ivmesi, salgın süresince farklı bir psikokültürel

altyapıyı gözlemleme fırsatı sundu. Yalnızlaşmanın

kaçınılmaz yıkıcılığı sonucunda, mental çöküntünün

enkazını kendi elleriyle kaldırmak mecburiyetinde

kalan modern insan, bazı taşlar yerine oturduğunda,

eline geçen imkânın da farkına vardı. Öyle gözüküyor

ki yeniden inşa etmenin ve değişimin mümkün

kılındığı belirsizlik, yer yer parçalı bulutlu da olsa

geçen zaman karşısında tutunabileceğimiz tek dal.

Hiçbir şey yapmamanın dahi bir şey yapmak sayıldığı

şu günlerde, yakınmayı bırakıp eyleme geçenlerin

güçlü değişiklikler neticesinde büyük ilerlemeler

kaydettiğini gözlemledim. Stoklama davranışına

eşdeğer bir motivasyonla ilerleyen bu öz gelişim

furyası, kısa vadede işlevli olabileceği gibi uzun

vadede sağlıklı narsisizmi de besleyebilir.

Farkındalığı, evre evre ve bölüm bölüm tahayyül

ettiğimizde, ilerlemeden söz edebileceğimiz bir

düzlem yaratabiliriz.

Gerçek şu ki; veri hızı ve gün içinde zihnimizi meşgul eden

çevresel faktörler, uzun süreli odaklanma gerektiren eylemleri

ilerleyen evrelerde deneyimlememiz gerektiğinin altını çiziyor.

Kısa süreli odaklanma gerektiren iradi hedefler karşısındaki

başarı, öz saygıyı yükseltirken, duygusal sürdürülebilirliği

güçlendiriyor. Hedefler oluşturup onları aşmak, bu belirsizlik

içerisindeki en faydalı oyalanma yöntemi de olsa; arka planda,

sıradan ve kişisel olmayan bir sürecin etkilerini yaşadığımızın

bilgisi bulundurulmalı, diye düşünüyorum. Böylelikle asgari hata

payı bırakıp çelişkiyi hafifletebiliriz.

Tabii aslında hepsinden önce kalabalığın ve yalnızlığın kavramsal

olarak bize ne ifade ettiğini ve neleri tetiklediğini çözümlemek

gerekir, böyle düşünüyoruz. Bu iki kavram arasında bir zıtlık mı var?

Yoksa iç içeler mi? Foucault'un üçüncü tür yalnızlığı mı işime yarar,

yoksa bu yalnızlık bir mecburiyet mi? Suyu bulandırmak için bunları

düşünüyoruz, eyleme geçmemek için patlatmamız gereken düşünce

balonları. Akılcılaştırmaya sebebiyet verdiğini düşündüğüm eksiklik

ve geç kalmışlık hissi, pazarın yamamaya çalıştığı yeni satın alma

alışkanlıklarıyla aşılacak gibi değil. Şartlar kişiyi nihayetinde iç

motivasyonuyla baş başa bıraktığında, alışkanlıkları değiştirecek ilk

adımın satın alınabilir olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle,

dayatılan yalnızlığın içerisinde mutlu başka bir yalnızlık

kurgulamanın, ilk etapta bireysel gayretlerle yönetilmesi gerektiğini

düşünüyorum. Başarısız girişimler dahi kim olduğumuz hakkında

olmasa da kim olmadığımız hakkında önemli veri sağlar, buna göre

hareket ederiz.

153


1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!