You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
KÜNYE
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
ARAS HİKMET YILDIRIMYILMAZ
DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRÜ
BAHAR UZUNOĞLU
EDİTÖRLER
AYŞE REYHAN İBİL
HELİN NİSA TAKNUŞ
KARDELEN PAMUKLU
ŞEYMA NUR ÜNLÜER
YAĞMUR KAYA
LOGO & KAPAK TASARIM
BATUHAN YAĞIZ YAZICI
TASARIM
GRAFİK TASARIM
MİNE DURUKAN
YAYIN TÜRÜ
ALTI AYDA BİR
Genel Yayın Yönetmenİ’nden…
Her şey bir hayal ile başladı. Hayalinizin
peşinden gitmeye başladığınız an,
hayatınızda her şey anlam kazanıyor.
Bir şeyi başarmak, kendinize ve
ekibinize inanmak, vizyon, çok emek
dökmek, kararlılık ve fedakârlıktan
geçiyor. Yapabileceğine inanan birisi
için her şeyin mümkün olduğunu
unutmayın. Benim tahayyül ettiğimden
çok daha fazlası bu süreç içerisinde
gerçekleşti. Bu sayıda bize inanan ve
yanımızda olan kendi alanlarında
müstesna bir konumda bulunan değerli
tüm isimlere yer vermiş olmaktan
ekibim ve kendi adıma gurur ve onur
duyduğumuzu belirtmek istiyorum.
Her şeyi kaydettiği parşömenleriyle
bilgeliğin ve yazının tanrısı olan
THOTH vizyonunu “Yeni Nesil
Dergi” misyonuyla harmanlayarak
berceste bir ilk sayıyı sizlere
sunuyoruz.
Aylardır süren bu meşakkatli yolda her
adımda benimle birlikte heyecanla
yürüyen Sevgili Dijital İçerik Editör’üm
Bahar Uzunoğlu’ya, Editör’lerim Ayşe
Reyhan İbil, Helin Nisa Taknuş, Kardelen
Pamuklu, Şeyma Nur Ünlüer ve Yağmur
Kaya’ya verdikleri emek ve özveriden
dolayı, gururla bulunduğum her
projemde her daim yanımda olan sevgili
ailem ve desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen dostlarım başta olmak
üzere THOTH’a benimle birlikte inanan
herkese sonsuz teşekkürlerimi takdim
ediyorum. Son olarak dergimizin baş tacı
değerli okurlarımız, her sayfada
kendinizden bir parça bulduğunuz,
ilham aldığınız ve yaşamınıza pâyidar
olacak değerler katmanız dileklerimle…
Dİjİtal İçerİk Edİtörü’nden…
Yeni Nesil Dergi fikriyle yola çıktığımız
THOTH’u, büyük bir özveri ve ekip
ruhuyla aylar süren çalışmalarımız
sonucunda siz değerli okurlarımızla
paylaşmanın mutluluğu ve heyecanını
yaşıyoruz. İlgi alanı birbirinden farklı
tüm okurlarımıza hitap edebilmek üzere
gösterdiğimiz özen ve hazırlarken
aldığımız keyiften siz okurlarımızın da
memnun kalacağını umarak bu projenin
bir parçası olmaktan büyük mutluluk
duyduğumu paylaşmak isterim.
Dergimizde yer alan birbirinden değerli
ve farklı kategorilerde alanında söz
sahibi isimlerin her biriyle iletişime
geçmiş olmak ve kendilerinin tamamen
gönüllülük esasıyla sürdürdüğümüz
projemize verdikleri desteği görmek
bizler için her zaman müthiş bir
motivasyon ve gurur kaynağı oldu.
Aylardır her gün iletişimde olduğum,
projenin her parçasında önemli kararları
birlikte aldığımız ve süreci baştan sona
keyifle yürüttüğümüz THOTH'un
kurucusu Genel Yayın Yönetmeni’miz
Hikmet’e, birlikte harika bir ekip
olduğumuz için mutluluk duyduğum
Helin, Kardelen, Reyhan, Şeyma ve
Yağmur’a, yaptığım tüm işlerde yanımda
olan aileme, beni bu süreçte her zaman
mutlu eden ve destekleyen sevdiklerime
sonsuz teşekkürlerimle sevgilerimi
sunuyorum. Dergimize ilgi göstererek
bizlere destek olan sevgili okurlarımız, her
sayfadan keyif almanız ve hayatınıza yeni
nesil bir bakış katmanız dileklerimle…
İÇİNDEKİLER
06
10
13
OĞUZ UÇANLAR
Sorumluluk Ve Rsk
Almaktan Kaçınmayan Lder
TUANA YÜCEL
Tutkusunu İşyle
Brleştren Influencer
THOTH’a Daİr
Yen Nesl Derg
18
22
26
GÖRGÜN TANER
Hayatını Kültür Sanata
Adamış Sanatsever
AYÇA ERKOL
İşn Hayvanlara Duyduğu
Dern Sevgyle
Sürdüren Yönetc
BURCU ÖZSOY
Buzulların Kâşf &
Blm İnsanı
34
41
44
İBRAHİM ÇOLAK
Lteratüre Adını Yazdıran
Cmnastkç
GÜLCAN YAYLA
Kendn Toplumsal Eştlğe
Adayan Sosyal Grşmc
HİKMET FADILLIOĞLU
Uluslararası Frmaların
Hukuk Sözcüsü
54
57
63
İPEK SOYLU
Alanında İlklere
İmza Atan Tensç
GAMZE CİZRELİ
Geleneksel Globale
Taşıyan Grşmc
SAİT TOSYALI
Eğtm Eştlğne Gönül
Veren Yönetc
14
MESUT KESKİN
Fnansal Eştszlere
Çözüm Üreten Grşmc
30
ALİ ÜSTÜNDAĞ
Yılların Medya Ve İletşm
Tecrübes
46
BERKCAN OKAR
Efsane Flm & Dz
Afşlernn Yaratıcısı
68
KINA DEMİREL
Hayallern Markaya
Taşıyan İletşm Drektörü
38
DİLARA
NEYİŞÇİ ÇAĞLI
İşn Severek Fark
Yaratan Lder
49
ERDEM APAK
Global Öğrenc
Organzasyonlarının Ülke
Temslcs
71
75
78
83
88
EMRE AYKAN
Gençlere Fırsatlar Dünyası
Sunan Grşmc
ALİ RIZA TUNÇER
Sokağın Dayanılmaz
Çekclğne Dar
LERZAN AKSOY
Uluslararası Pazarlama
Stratejlernn Yaratıcısı
RANA KARAMERCAN
Lüks Kozmetkte Zrve
OĞUZ GÜNÜÇ
Makyaj Sırlarının Uzmanı
İÇİNDEKİLER
92
94
97
104
105
BAŞAK KABLAN
Mnmalzmle Hayatını
Şekllendren Youtuber
EMRE SAKÇI
Kırdığı Rekorlarla Olmpyatları
Hedefleyen Yüzücü
SEDA DOMANİÇ
Yılların Marka İletşm
Deneym
ÜSTÜN DÖKMEN
Pskoloj Ve Eğtm Duayen
SIRRI OĞUZ
NASA’da Çalışan Türk Yüksek
Mühends
110
114
117
121
BURAK KILIÇ
Lojstk Sektöründe
Söz Sahb Ülke Müdürü
Tommy Hilfiger’da
Bu Sezon Neler Oluyor?
CEMRE TORUN
Eşsz Lezzetlern Deşfrecs
ONUR GURUR ÖZBEK
A’dan Z’ye Platese Dar
122
126
130
134
CEM MİRAP
Gastronomy İhtşamla
Buluşturan İş İnsanı
SİNAN ODAK
Lüks Sokak Modasının
Yen Temslcs
LALE ORTA
Futbol Dünyasına Adını Altın
Harflerle Yazdıran Hakem
MEHMET İÇAĞASIOĞLU
Medya Devnn Üst Düzey
Yönetcs
137
141
146
150
153
TÜLİN AKIN
Tarımı Teknolojye Taşıyan
Sosyal Grşmc
SUAT KARDAŞ
Otzm Farkındalığının Elçs
GÖKÇE BİRYILDIZ
İnsan İlşkler Konusunda
Uzman Drektör
GÜNEY SOYKAN
Reklam Dünyasında Ses
Getren Projelern Sahb
TUĞBERK SEV
Pandemde Kalabalıktan
Yalnızlığa Dar
Röportaj İş Dünyası
MCDONALD’S TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
OĞUZ UÇANLAR
2
Lisans eğitiminizi Boğaziçi
Üniversitesi Makine Mühendisliği
bölümünde tamamlamanızın
ardından Michigan Üniversitesi’nde
de MBA yapmışsınız. Mühendislik
eğitiminden sonra yurt dışında
işletme alanında yüksek lisans
yapmaya nasıl karar verdiniz?
Üniversite dönemlerinizde
kariyerinizin geleceğini perakende
sektöründe şekillendireceğinizi
düşünüyor muydunuz?
Üniversiteden mezun olduğumda bana
sorumluluk verecek, farklı kaslarımı
geliştirebileceğim, inisiyatif almama olanak
sağlayacak bir işim olmasını istemiştim.
Tercihlerimi böyle rollerden yana kullandım.
Amerika’da işletme eğitimi almaya da böyle
karar verdim diyebilirim. Genel anlamda
yüksek sorumluluk ve risk almayı seven bir
çocuktum. Çocukluğumda hep güçlü bir
markanın Türkiye distribütörü olma hayalim
vardı. Kendime doğru bir hedef belirlemişim,
tabii bu hedefe ulaşmamda ailemin bana
sağladığı eğitim ve çok çalışmamın rolü
büyük.
1
McDonald’s Türkiye’nin başarılı
genel müdürü olarak tanıdığımız
Oğuz Uçanlar’ın serüvenini
kendisinden dinleyebilir miyiz?
Bizlere doğup büyüdüğünüz aile ve
sosyal çevreden, gittiğiniz okullarda
almış olduğunuz
kıymetli eğitimlerden ve
kariyerinizde attığınız başlıca
adımlardan bahsedebilir misiniz?
1975 yılında Bursa’da doğdum.
İlk ve ortaokulun ardından Bursa Anadolu
Lisesi’ni bitirdim. Üniversite eğitimi için
İstanbul’a geldim ve 1997 yılında Boğaziçi
Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü
bitirdim. Mezun olduktan sonra kariyerime
Ayvaz Endüstriyel Mamulleri’nde İhracat
Müdürü olarak başladım ve 2000 yılında
Alarko Holding’te Pazarlama Müdürü olarak
görev aldım. Bir yıl sonra Price Waterhouse
Coopers’ta Kıdemli Danışman pozisyonuna
geçtim. 2002 yılında Michigan
Üniversitesi’nde MBA yapmaya başladım.
2003’te Booz Allen & Hamilton’da Kıdemli
Danışman olarak göreve başladım ve üç yıl
bu görevi yürüttüm. 2006 yılında kendi işimi
kurdum ve Spa Forever CEO’su olarak beş yıl
görev yaptım. 2011 yılına kadar da inşaat
sektöründe 34 Developments’ın
kurucularından oldum ve CEO’luk yaptım.
2011 yılında BAIN Company’nin kuruluşunda
yer almak üzere Amerika’dan
İstanbul’a döndüm ve üç yıl müdürlük
görevini sürdürdüm. 2013’ten bu yana
Anadolu Grubu’ndayım. Anadolu Grubu
Perakende Grup Direktörü görevimin
ardından gruba bağlı McDonald’s Türkiye’nin
Operasyon Direktörü oldum, 2016’dan bu
yana ise McDonald’s Türkiye Genel Müdürü
olarak görev yapıyorum.
6
3
4
Dünyanın en değerli markaları
listesinde üst sıralarda yer alan ve
bulunduğu konumu koruma hatta daha da
iyiye taşıma gayesinde olan global bir
firmada genel müdür olmak sizi nasıl
etkiliyor ve üstlendiğiniz
sorumluluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Sizin Oğuz Uçanlar olarak ilerleyen süreçte
gerçekleştirmek istedikleriniz nelerdir?
Dinamik, sürekli değişimin ve yenilenmenin olduğu
iş yapıları beni çok heyecanlandırıyor, bunun bir
parçası olmak ve buna katkıda bulunmak işimden
keyif almamı sağlayan en önemli etkenlerden biri.
Sınırları zorlamayı seviyorum. 6 bine yakın çalışan,
250’ye yakın restoran ve 1,5 milyar TL’ye yakın
ciroyu yönetiyorum. Şu an üstlendiğim
pozisyondaki gibi tüketici odaklı işler
tam da içinde olmak istediğim bu
dinamik yapıyı sağlıyor. İleride bu
anlamda daha da yüksek
sorumluluklar almayı hedefliyorum.
Ekibinizle birlikte amacınızın
önünüzdeki dönemlerde daha
fazla müşteri odaklı bir
yaklaşımla daha çok kişiye
McDonald’s deneyimini
yaşatmak ve McDonald’s’ın
Türkiye’de nitelikli büyümesini
sağlamak olacağını belirtmiştiniz. Nitelikli
büyüme ve sürdürülebilirlikle ilgili
stratejilerinizi nasıl oluşturuyorsunuz?
Hızla değişen tüketici davranışları ve
beklentileri hangi metotlarla takip edilebilir?
Teknolojiyle iç içe, yeni deneyimlere açık, istek ve
beklentileri farklı bir kitleye hizmet veriyoruz.
Müşteri memnuniyeti kişiden kişiye farklılaşabiliyor.
Burada önemli olan her müşteriyi ayrı ayrı
dinleyebilmek, ne istediğini ya da beklediğini
doğru tespit edebilmek… Tüketici
artık tek kanaldan alışveriş yapmıyor. Bir
hizmet alacaksa ilk adımı online atıp offline
olarak o hizmeti alabiliyor ya da tam tersi
oluyor. Tüketiciye dokunmak eskisinden
daha kolay ama dijitalleşmenin sunduğu
olanaklarla birlikte rekabet de artıyor.
TEKNOLOJİYLE İÇ İÇE, YENİ
DENEYİMLERE AÇIK, İSTEK VE
BEKLENTİLERİ FARKLI BİR KİTLEYE
HİZMET VERİYORUZ.
7
5
Artık sadece tüketiciye ulaşmak ve bir hizmet
satmak değil müşteriyi elinde tutabilmek
önemli. İstediği şeye her an her yerde
ulaşabilme imkânına sahipler. Yani ne
istediklerini bilmek yetmiyor, değişen
alışkanlıklarını, neye ihtiyaç duyduğunu da iyi
bilmek gerekiyor. İşte bu noktada çağımızın en
kıymetli malzemesi veri devreye giriyor. Veriyi
kullanarak her müşteri için kişiselleştirilmiş,
ona kendisini özel hissettirecek hizmet ve
fırsatlar sunmak mümkün.
McDonald’s olarak hem
globalde tanınan klasikleşmiş menüler
sunan hem de farklı
ülkelerde sahip olunan kültürlere
uygun menüler oluşturan bir
markasınız,
kültürler arası
farklılıklara
nasıl uyum
sağlıyorsunuz? Her
kültürde sevilerek
global düzeyde
başarı elde etmenin
temeli sizce nelere
dayanıyor?
Öncelikle tüketiciyi iyi
dinliyoruz. Bugüne kadar
hem Türk halkının damak tadına uygun hem de
hedef kitlemizin çoğunluğunu oluşturan gençlere
yönelik pek çok ürün lanse ettik. Örneğin 2019
yılında Düpdürüm’ü çıkarttık. Gurme burgerleri
tercih eden tüketiciler için Show Burger’i
portföyümüze ekledik. 2020 yılının başında Kıyak
Burger ile yine lezzetli ve doyurucu bir menüyü
uygun fiyata tüketicilerimizin beğenisine sunduk.
Bunun yanı sıra ikonik lezzetimiz Big Mac’i,
Mac Jr ve Double Big Mac ile koca bir aile
yaptık. Ayrıca “İyi kahve, iyi fiyata!” dedik
ve kaliteli kahveyi erişilebilir fiyatlarla içmek
isteyen müşterilerimizi
restoranlarımıza davet ettik.
Bu lansmanların her biri gerçekleştiği
dönemde büyük başarı yakaladı. Özellikle
kahve iletişimimizle kahve satışlarımızı üç
katına çıkarttık.
6
Sloganınızda ‘McDonald’s gbs yok’ dyorsunuz, szn çn Mc Donalds’ı özel kılan ve dğer
fast food markalarından ayıran etkenler nelerdr? Fast food alanında her dönem satış
rekorları kıran ve talep gören McDonald’s Türkye’nn geleceğe yönelk hedeflern
öğreneblr myz?
McDonald’s Türkiye olarak hızlı
servis restoranları sektörünün
önemli oyuncularından biriyiz.
Türkiye’de her yıl 100 milyondan
fazla kişiye hizmet veriyoruz.
250’ye yakın restoranımız, 6 bin
çalışanımız ve tedarikçilerimizle
birlikte yaklaşık 15 bin kişiye
istihdam sağlıyoruz. Ağırlığını
15-34 yaş arası gençlerin
oluşturduğu geniş bir tüketici
kitlesine hitap ediyoruz.
Hedeflerimizden en önemlisi
müşterimizi daha iyi tanımak…
Müşterinin bizimle iletişime
geçtiği tüm ortamlarda (restoran,
web, mobil uygulama, çağrı
merkezi ve diğer 3. parti
platformlar) onu tanıyarak
siparişini teslim alıp siparişini
değerlendirdiği ana kadar tüm
sürecini takip ediyoruz.
Topladığımız müşteri geri
bildirimleriyle iç süreçlerimizde,
dijital satış kanallarımızda
iyileştirmeler yapıyoruz. Tüm
bunlar hem müşteri
memnuniyetinin artmasına yol
açıyor hem de bizim tarafta
verimlilik ve satış artışı olarak
şirketimize fayda sağlıyor. Son
yıllarda dijital alanda önemli
adımlar attık. McDonald’s’ın
global aplikasyonunu Türkiye’de
lanse ettik. Çok kısa bir sürede 3
milyona yakın kişi tarafından
indirildi ve 7 milyon fırsat
kullanıldı. Müşteriler her zaman
kendilerine özel indirimler,
fırsatlar bekliyor.
Tatlı Salı, Cuma Bedavası, Çevir Kazan gibi fırsatlarla dijital kanallardaki
etkinliğimizi canlı tutuyor ve geliştiriyoruz. Bu şekilde siparişlerimizin
yüzde 35-40’ını paket servis ve McDonald’s uygulamasının içinde yer aldığı
dijital kanallar aracılığıyla alıyoruz. Ayrıca dünyada ve hemen hemen tüm
sektörlerde Covid-19 salgını dijital süreci hızlandırdı. Birçok şirket dijital
kanalları aracılığıyla işlerinin sürdürülebilirliğini deneyimledi. Bakış açısı,
öncelik sıraları değişti. Bundan sonra da teknolojiye ve dijitale yapılan
yatırımlar daha da hızlanacak. Biz de dijital menü board ve kiosk gibi
yatırımlar ile teknolojiye yatırımı sürdürecek, müşteri deneyimini ve
memnuniyetini arttırmaya yönelik aksiyonlar almaya devam edeceğiz.
İlgnn sürekl farklı
konseptlere kaydığı ve çok
fazla reklamın çnde
kaybolduğumuz br
dönemde, reklamlarınızın da
menülernzn lezzet kadar
lg çekmes çn neler
yapıyorsunuz? Müşterlern
beklentlern karşılayacak
ve lglern çekecek reklam
stratejlern nasıl
kararlaştırdığınızdan
bahsedeblr msnz?
Az önce de söylediğim gibi tüketiciyi iyi dinliyoruz. Düzenli olarak yaptığımız
tüketici araştırmaları ve sosyal medya kanallarından aldığımız geri
bildirimler ile yeni tüketici davranışlarını tanıyoruz, önceliklerini belirliyoruz.
Hem ürün ve hizmet hem de reklam ve kampanyalarımızda daha ilgi çekici
olmak için tüm geri bildirimleri değerlendiriyoruz. Böylece rafa doğru ürünü
koyuyoruz. Tüketici iç görüsünü odağına alan pazarlama anlayışımızla ve
yaratıcılığımızla sektöre ilham vererek 2019 yılında 24 ödülün sahibi olduk.
McDonald’s Türkiye olarak yenilikleri takip eden, dinamik bir ekibe sahibiz.
Doğru yatırım yapıyor, hedeflediğimiz iş sonuçlarına ulaşmayı başarıyoruz.
7
8
8
Teknolojnn getrdğ
gelşmelerle oluşmaya
başlayan e-tcaret
alışkanlıkları pandem
sürecnde daha da etkl hâle
geld. Yıllardır paket servs
uygulaması olan br marka
olarak McDonald’s’ın tüm
dünyanın etklendğ
pandem sürecnde nasıl
etklendğnden ve bu
dönem en az zarar le
atlatablmek çn nasıl br yol
zledğnzden
bahsedeblr msnz?
Onlne alışverş yoluyla
paket servse artan talepte
operasyon yönetmn nasıl
gerçekleştryorsunuz?
Pandemi sürecinde paket servise
çok ağırlık verdik. Zaten 2002’den
bu yana verdiğimiz bir hizmet
bu… Türkiye için öncüyüz bu
anlamda. McDonald’s sistemi
içinde 119 ülkede eve servis
hizmetini ilk hayata geçiren
ülkelerden biriyiz. Paket serviste
temassız teslimatı da hayata
geçiren ilk markalardan biri olduk.
McDelivery uygulamamız ile
siparişlerin online ortamda
ödenmesini ve kuryemizin siparişi
kapıya asarak temassız bir şekilde
teslim etmesini sağladık.
“EvdeKal Big Mac’siz Kalma”
dedik, ikili Big Mac menümüzle
lezzeti evlere taşıdık. Tüketicilerin
sevdikleri McDonald’s lezzetlerine
rahatça ulaşabilmelerine yönelik
sunduğumuz çözümlerin yanında,
satın alma deneyimini
iyileştirmeye yönelik bir diğer
uygulamamız da GPS ile
motorcuları takip ederek onlar
restorana yaklaşınca siparişleri
çıkarmak.
9
Bu uygulama ile servis sürelerini
30 dakika altına indirerek
ürünlerimizi daha sıcak ve daha
hızlı teslim ederek müşteri
memnuniyetini arttırmayı
hedefledik. Tüm bu uygulamalarla
eş zamanlı olarak dijital kanallarda
ve sosyal medyada yoğun bir
hijyen iletişimi de yaptık. Evde
kalınan dönemde tüketicilerin
güven duydukları markalara talep
ve ilgilerinin arttığını görüyoruz.
Temizlik ve hijyeninden emin
oldukları, bildikleri markalara
yöneliyorlar. Biz bu dönemde
sıkılaştırdığımız tedbirler ve
bunlara dair iletişimlerimiz ile
tüketicinin gözündeki ‘güvenli
marka’ algımızı koruduk.
Sıkı br saat koleksyoner
olduğunuzu blyoruz, bu
koleksyonu oluşturmaya
nasıl başladınız ve saat
dışında farklı
koleksyonlarınız var mıdır?
Koleksyonerlk dışında
yoğun ş temposundan arta
kalan vaktlerde
uğraşmaktan keyf aldığınız
hoblernz ve lg
alanlarınız nelerdr?
Çocukluğumdan bu yana saatleri
severim. Koleksiyon oluşturmaya
2003 yılında Amerika’da aldığım
bir iş teklifiyle başladığımı
söyleyebilirim. Kendimi
ödüllendirmek için aslında gerçek
anlamda bir saat almıştım. Yıllar
içinde koleksiyonum da genişledi.
Mekanik saatleri araştırmaya
başlamam, saatlerin gözümdeki
kıymetini çok artırdı. Bence bu iş
öyle oluyor. Araştırdıkça,
gördükçe, konuştukça görünenin
ötesinde bir hikâye olduğunu fark
ediyorsunuz. Marka kısmı çok
önemli, 100, 200 yıllardan, tarihi
olaylardan bahsediyoruz.
10
Bir de emek var, ustalar günlerce
uğraşıyor. İnsan bunları
öğrendikçe de o ürün saygısını
kazanıyor. Saatin bendeki en
önemli kısmı özel hissetmek…
Ayrıca çakmak koleksiyonum var.
Motosiklet kullanmayı seviyorum,
hatta tutkunum diyebilirim. Üç
adet motosiklete sahibim.
Özellikle üretim ile alakalı
belgeseller izlemekten keyif alırım.
Karyer boyunca brçok
başarılı frmada üst düzey
yönetclk görev üstlenmş
tecrübe sahb br olarak
herkesn blmesnn faydalı
olacağı br lham kaynağınız
ve ders çıkardığınız hayat
tecrübenz var mıdır?
Szn gözünüzde y br
yönetc nasıl olmalı ve
nelere dkkat etmeldr?
Gençlere ve ş hayatında
yükselmek steyenlere ne
gb tavsyelerde
bulunursunuz?
İşimi kendi işimi yönetir gibi
sahiplenirim. Sorumluluk ve risk
almaktan kaçınmam. Hep yeni
hedefler koyar ve fark yaratan
işler yapmak için çaba gösteririm.
İş hayatımda kararlı, adaletli,
sonuç odaklıyımdır. Çalışma
arkadaşlarıma ilham vermenin,
destek olmanın, iyi bir dinleyici
olmanın önemine inanırım. Başarı
formülüm güçlü bir takım ve net
bir oyun planından oluşur.
Başarının tanımını ve aksiyon
planını açık bir şekilde tanımlarım.
Bu planı en iyi şekilde
uygulayacak oyuncuları da
yetkilendiririm.
9
BOX OF LUV KURUCUSU & INFLUENCER
TUANA YÜCEL
Röportaj Sosyal Medya / Influencer
2
4 yıl önce kurduğunuz ve zarf
hedye çerklerne sahp Box
of Luv Flowers grşmnzn
fkrden gerçeğe dönüş
sürecnden
bahsedeblr msnz?
Szce br grşmn başarıya
ulaşması çn fkr aşamasında
neler barındırması ve hang
süreçlerden geçmes gerekr?
Mezun olduktan sonra özel bir turizm
ajansında kurumsal iletişim alanında
çalışmaya başladım. Kurumsal hayatta yer
almak istemediğimi fark ettiğim noktada
beni heyecanlandıran fikrin peşinden gittim.
5 aylık iş deneyimim sırasında fark ettiğim
Türkiye’de birçok kadının aradığı fakat bulamadığı tasarım
kutularda çiçek fikrini hayata geçirme düşüncesi beni ve ortağımı
heyecanlandırdı. Birçok başarılı girişim fikri her zaman söylerim
ihtiyaçlardan ortaya çıkar. Sektörde bu tasarım kutuların bir
kısmını az sayıda yapan olsa da iyi PR ve tanıtım faaliyetleri
yürüten bir çiçek markası yoktu. Gelenekselin sınırlarını zorlayan,
son trendleri yansıtan ve kişiselleştirme olanağı sağlayan
markaların ürünleri her zaman daha fazla ses getiriyor. Biz de
ortağımla beraber bu kapsamda bir marka yaratmaya karar verdik.
Bir heyecan atıldığımız ‘Box of Luv’ macerasının yürüttüğümüz
sosyal medya tanıtım çalışmaları ve bunun yanında tabii ki
müşteri memnuniyeti odaklı çalışmaları neticesinde beklentimizin
ötesinde bir başarı elde ettik. Markanın hızlı bir ivmeyle başarı
göstermesi sonucu işimi bırakarak kendi markama odaklanma
kararı aldım.
1
Sz başarılı br kadın grşmc ve bnlerce kşnn takp ettğ br
nfluencer olarak tanıyoruz. Bzlere eğtm hayatınızdan
bulunduğunuz konuma gelene kadar yaşadıklarınızdan
bahsedeblr msnz? Türkye’nn en y okullarından mezun
olmanızın başarılarınızdak yer nedr?
Üniversite yıllarından bu yana modaya, sosyal medyaya ve trendlere çok
ilgiyim. Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunuyum. Okul yıllarımda
L’Officiel, Buse Terim, Beymen, Victoria’s Secret gibi birçok markada staj
deneyimim oldu ve geniş bir network edindim. Üniversitede edinilen
networkleri kaybetmemek gerçekten işin kilit noktası. Ben networklerimi
sağlam tuttum. Kazandığınız insanlar ileride aklınıza dahi
gelmeyecek kapıları açabiliyor ve mutlaka işinizin bir
döneminde yardımcı oluyor. Farklı alanlarda yaptığım stajlar sonucunda
kurumsal odaklı bir yaklaşımın ötesinde hangi alanda ilerlemek istediğime
karar vermiştim. Ardından reklam ve tanıtım alanında kendimi geliştirmek
ve bu alanda daha odaklı bir eğitim alabilmek için Galatasaray
Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi Yönetimi yüksek lisansı yaptım.
10
3
Kend markalarını ve sosyal 4
medya hesabını aynı anda
başarıyla yöneten br olarak
br gününüz nasıl geçyor?
Sosyal medyadan da sz takp
ettğmz kadarı le temponuz
oldukça yoğun,bu yoğunluk
çersnde şlernz nasıl
yönetyor ve her zaman
enerjk olmayı
başarablyorsunuz?
2016 yılında kurduğum Box of Luv
Flowers’ın başarısı ve bilinirliği
arttıkça kendi Instagram hesabım
@tuanayucel de eş zamanlı büyüme
gösterdi. Modaya ve seyahate olan
ilgimi yansıttığım kişisel hesabım da
marka sahibi olarak bir o kadar ilgi
görmeye başladığından bu kanal
üzerinden de projeler almaya ve
markalarla iş birlikleri yapmaya
başladım. Gün içerisinde üçe
bölünüyorum. Üç farklı hesap ve
marka üç çocuğunuz olması gibi bir
şey. Birine diğerinden daha az ilgi
göstermek istemiyorsunuz. Hepsine
tek başıma yetişmem mümkün değil.
İki markamızda da ekibimiz bana ve
ortağıma en büyük destek. 8 kişilik
bir ekibimiz var. Sevgililer Günü,
yılbaşı gibi siparişlerin zirveye
ulaştığı dönemlerde ekstra destek de
alıyoruz. Markalarımızdaki iş
bölümlerinde her bir çalışanımız
farklı bir rolü üstleniyor. Kendi şahsi
hesabım için de asistanımdan destek
alıyorum. Çalışarak motive olan
biriyim ve özellikle kendi şahsi
@tuanayucel hesabımda beni takip
edenlere yaptığım paylaşımlar
enerjimi yüksek tutmamı sağlayan
en büyük etken. Kimseye negatif
enerji geçirmek istemem bu durum
kendi enerjimi de yükseltiyor.
Brbrnden güzel konseptler
le sunduğunuz ççek ve
çkolataları çeren Box of Luv
Flowers oldukça lg ve talep
görüyor. Bu başarıların
kaynağı ve markanın
kurucusu olarak szce br
markanın temsl edlmesnde
ve yönetmnde dkkat
edlmes gereken en öneml 3
şey nedr?
Kaliteli hizmet, müşteri
memnuniyeti ve yenilikçi olmak
benim için bir markanın başarısında
üç önemli faktör.
Müşterilerimizin istekleri ve
beklentileri bizler için oldukça
önemli. Bu doğrultuda çoğu zaman
bizler de tasarımlarımıza
öncekilerden farklı yepyeni
dokunuşlarda bulunuyoruz. Yani
satış öncesinden satış sonrası
desteğe kadar müşteriyi merkeze
alan marka anlayışımız temel
prensibimizi oluşturuyor.
Müşterilerimizle kurduğumuz
duygusal bağlar, devamında olumlu
geri bildirimleri de beraberinde
getiriyor. Hatta kimi zaman
müşterilerimizin talepleri
doğrultusunda yepyeni kutular ve
konseptlere imza atıyoruz.
5
Sosyal medyada oldukça
aktfsnz, takpçlernz le sık
sık konuşuyor hatta sze özel
olan ‘Pazar buluşmaları’
yapıyorsunuz. Takpçlernz
sz 'Yıldız' smges le
bağdaştırıyor, bu durumun
kaynağından bzlere
bahsedeblr msnz?
Çevrenz etkleyen br
konumdayken szn lham
kaynağı olarak gördüğünüz
şeyler nelerdr?
Takipçilerimle iletişimde olmak
sosyal medyada var olma sebebim.
2.5 senedir her Pazar günümü onlara
ayırıyorum ve onlarla buluşarak
sohbet ediyoruz. Lunaparka gitmek,
piknik yapmak, adalara gitmek gibi
birçok farklı etkinlik yapıyoruz
beraber. Onlarla yakın iletişimde
olmak benimle onlar arasında çok
özel bir bağ kurdu. Pandemi
döneminde ise buluşmalarımıza
görüntülü olarak devam ediyoruz.
Aslında bu sayede başka şehirlerde
hatta yurt dışında yaşayan
takipçilerimle tanışma fırsatı
buluyorum. Yıldızla figürünü çok
seviyorum. Parmağımdaki
dövmemden tutun da takılarıma
hatta pijamama kadar yıldız mutlaka
yer alıyor. Beni takip edenler de beni
yıldızla bağdaştırdı ve nerede yıldızlı
bir şey görseler mutlaka bana
gönderiyorlar. Aramızdaki bu bağı ve
etkileşimi seviyorum. Benim için çok
özel çünkü ben de ilhamımı onlardan
alıyorum.
Kİmseye negatİf enerjİ
geçİrmek İstemem,
bu durum kendİ enerjİmİ
de yükseltİyor.
11
6
7
Sosyal medyada oldukça lg
gören ve takp edlen br
nfluencer olmanızı hang
faktörlere bağlıyorsunuz?
Sosyal medyada dkkat
çekeblmek ve nsanlara
model olma başarısını
yakalayablmek çn szce
neler yapmak gerekyor?
Bunu tamamen samimiyete
bağlıyorum. Bana gelen mesajların
yüzde doksanında hep aynı söz
oluyor: “Tuniş enerjin çok güzel ve
çok samimisin.” İnsanlar ekrandan o
enerjiyi hissettiğinde sizi aileden biri
gibi seviyorlar.
2020 yılında güçlü adımlarla
yola çıktığınız Cuatro Jewelry
grşmnn hkâyesn
szlerden öğreneblr myz?
Erkeklere yönelk br takı ve
aksesuar markası kurma fkr
nasıl gelşt ve markanın
oluşum sürecnde neler
yaşadınız?
Cuatro Jewelry şehirli erkeğin tarzını
yansıtmada eksikliğini hissettiği
takıları kaliteli ve minimal bir çizgide
sunma düşüncesiyle ortaya çıktı.
Türkiye’de erkeklere yönelik kaliteli
ve modern takılar üreten Türk
markası yok denilecek kadar az. Box
of Luv’da beraber ortak olduğum
kuzenim Sinem’le beraber erkeklere
yönelik bu ihtiyacı karşılama
düşüncesi bizi ilk markamızda
olduğu kadar heyecanlandırdı.
Bambaşka hiç bilmediğimiz bir
sektörü en baştan öğrenmeye
başladık. İşin başında durmadan iş
büyütülmez. O sebeple zamanımızın
büyük kısmını atölyelerde işi
öğrenmek üzere harcadık. Markamız
sosyal medyada olan gücümüzü de
kullanarak çok ses getirdi ve
satışlarımız beklenenden güzel
gidiyor.
8
Modaya ve seyahate olan
lgnz sosyal medya
hesabınızdan takpçlernze
yansıtıyorsunuz. Keyf
aldığınız şeyler genş br
ktleyle paylaşırken neler
hssedyorsunuz? Sosyal
medyada bazen yorumlar
aşırıya kaçablyor hatta
acımasız ve haksız eleştrler
geleblyor, sz bu gb
durumlarla nasıl
başa çıkıyorsunuz?
Bazen heyecanlandığımda bu
heyecanımı arkadaşlarıma bile
anlatmadan önce beni takip edenlere
anlatıyorum. Onların sevgisinin
karşılıksız olduğunu düşünüyorum.
Düşünsenize hiç tanışmadığınız bir
insana hiçbir çıkar gözetmeksizin
sevgi duyuyorsunuz. Bu çok kıymetli
bir şey. Tabii ki eleştiriler oluyor ama
bana genelde yapıcı eleştiriler
geliyor. Bu konuda gerçekten şanslı
olduğumu düşünüyorum çünkü
nefret odaklı o kadar az mesaj
alıyorum ki bir elin parmağını
geçmez. Öyle bir şeyle
karşılaştığımda da sebebini
soruyorum ve mahcup oldukları
oluyor çünkü cevap vereceğimi
düşünmeden yazmış oluyorlar kimi
zaman ya da görmezden geliyorum
çünkü her olumsuz mesajı kafaya
takacak olsam işin içinden çıkamam
psikolojim bozulur.
9
10
İşlernz daha y hâle
getreblmek ve daha genş
ktlelere ulaşablmek çn neler
yapıyorsunuz? Hem
nfluencerlık serüvennz hem
de kurmuş olduğunuz
markalar çn hayal ve
hedeflernz nelerdr?
Çok çalışıyorum ve her an kendimi
ve markalarımı güncel tutmak için
çaba sarf ediyorum. Markalarım için
en büyük hedeflerimin arasında yurt
dışına açılmak geliyordu. Box of
Luv’da çiçekler canlı olduğu için bu
çok kolay olmadı çünkü aynı kaliteyi
yurt dışında da sürdürmek gerçekten
zor. Fakat Cuatro takılarımız için
hayalimizi şimdiden gerçekleştirdik
ve yurt dışı satışlarımız başlıyor.
Umuyorum ki dünya çapında bilinen
bir takı markası olur.
Okul yıllarınızda L’Offcel,
Beymen, Vctora’s Secret gb
brçok markada staj
deneymnz olmuş ve genş
br network ağı ednme şansı
yakalamışsınız. Bu
deneymlernzn karyernze
nasıl etkler oldu? Henüz
öğrenc olan ve ş hayatında
başarılı olmak steyen
gençlere kend
deneymlernzden yola
çıkarak vereceğnz tavsyeler
nelerdr?
Genç girişimcilere ve girişimci olmak
isteyenlere verebileceğim tavsiyeler:
Risk almaktan çekinmeyin.
Girişimcilik fikirleri ihtiyaçlardan
doğar. Günlük rutininizde dahi her
şeyi çok dikkatli gözlemleyin. Bir
şeye ihtiyacınız var ve
bulamıyorsanız birçok kişi sizin gibi
bulamıyordur. Bu açıklara ve
ihtiyaçlara odaklanın ve iş fikrine
çevirmeyi deneyin. Emek verdiğiniz
bir iş tutmazsa dahi o yolculukta çok
şey öğrenmiş olursunuz.
Hayallerinizin peşinden gidin.
Sevdiğiniz işi yaparsanız hobinizden
para kazanmış olursunuz. Tutkunuzu
işinizle birleştirin.
12
Yenİ Nesİl Dergİ: THOTH’a Daİr
Hepimiz zaman zaman yeni bir
marka ya da derginin daha önce
duymadığımız bir ismi olduğunu fark
ettiğimizde “Ne anlama gelyor
acaba?” diye aklımızdan
geçirmişizdir. Kimi zaman oyun
oynarken seçtiğimiz karaktere veya
severek sahiplendiğimiz bir canlıya
isim verirken bile düşünürüz ve
seçeceğimiz ismin kendisinden bir
şeyler yansıtmasını isteriz. Bizler de
dergimize isim seçerken
okurlarımıza ulaştırmayı
hedeflediğimiz yeni nesil bilgiler
ışığında Antik Mısır
mitolojisinde Yazı, Bilgelik ve
Ay Tanrısı olarak bilinen
THOTH’tan ilham aldık.
Thoth’a dair kaynaklarda yer verilen
bir başka bilgi de Antik Mısır’da
evrenin bütününe dair çok önemli
bilgileri içerisinde barındırdığına
inanılan Thoth Kitabı’nın Nil
Nehri’nin en derinlerinde bulunmayı
bekliyor olduğu söylentileridir. Yazı,
Bilgelik ve Ay Tanrısı Thoth, bu kitabı
evrenin pek çok sırrını açığa
çıkarmamızı sağlayacak bilgilerle
donatmıştır hatta bu kitap
bulunduğunda onu okuyan kişi
olağanüstü güçler kazanacaktır.
Tarot falının da kelime
benzerliğinden yola çıkarak Thoth ile
bir bağlantısı olduğu ve onun
isminden türediğine dair yaygın bir
inanış süregelmektedir.
Mısır mitolojisinde ibiş kuşu başı ve
elindeki kalemle yazılar yazdığı
parşömenlerle resmedilen Thoth, benzer
özellikler taşıması sebebiyle geçmişten
günümüze Yunan mitolojisinde Hermes
ve İslam kültüründe Hz. İdris ile
ilişkilendirilmiştir. Mitolojide oldukça ilgi
gören, bilgeliğiyle herkesin akıl danıştığı
ve olağanüstü çözümleriyle herkesi ikna
etme gücüne sahip, hiyeroglifleri ve
simyayı ilk ortaya çıkaran, Mısırlılara
bilim, edebiyat, matematik gibi pek çok
konuda bilgi veren bir öğretmen ve
hükümdar olduğuna inanılmaktadır.
Asırlar boyunca bıraktığı bilgi mirası
üzerine araştırmalar yapılan ve
yazılar yazılan Thoth, mitolojide yazı
üzerine önemli yere sahip bir figür
olmasıyla dergimize isim vermek
üzere düşündüğümüz dönemde
bizlere yol gösterdi ve bilgiyi
herkese ulaştırmak üzere çıktığımız
yolda bizi en iyi şekilde
yansıtacağına karar vererek bu
isimde karar kılmış olduk.
Geçmişten günümüze bilgi renkten
renge ve şekilden şekle girmiş olsa
da öğrenme ve öğretme hevesi
içinde olan insanlar var oldukça bilgi
de paylaşılmaya devam edecektir
diye düşünüyorum. Bizler de iş
dünyası, girişimcilik, bilim, spor,
tasarım, moda, kültür-sanat,
psikoloji ve sosyal medya
alanlarında uzman kişilerden
edindiğimiz bilgileri dergimiz
THOTH aracılığıyla sizlerle
buluşturmaktan büyük mutluluk ve
heyecan duyuyoruz. Sayfaları
karıştırmaya devam ettikçe Antik
Mısır’dan Yeni Nesil’e kadar uzanan
sürprizlerle karşılaşabileceğiniz
yazılara ulaşabilirsiniz…
13
Röportaj Girişimcilik
E-BURSUM KURUCUSU & CEO'SU
MESUT KESKİN
1
Galatasaray Ünverstes
Blgsayar Mühendslğ Bölümü’nden
mezun olduktan sonra yüksek lsans
eğtmnze Boğazç Ünverstes'nde
aynı bölümde devam etmşsnz.
Bze eğtm hayatınızın
lerleyşne değnerek grşmclk
serüvenne nasıl geçtğnzden bahsedeblr
msnz? Grşmc olmaya ne zaman
karar verdnz? Sz bu karara
sürükleyen faktörler nelerd?
Aslında girişimci olmaya karar vermedim, girişimci
oldum. Eğitim hayatım devam ederken Türkiye’deki
eğitim finansman sisteminin değişmesi gerektiğini,
daha kolay, ulaşılabilir ve adil bir sistemin mümkün
olduğunu düşündüğüm için E-Bursum’u kurdum.
E-Bursum’u üniversitede öğrenci iken kurdum ve
açıkçası bir girişim kurayım düşüncesiyle değil de bir
problemi çözme amacıyla kurdum. Yani ben
gençlerin finansman problemini ortadan kaldıracak
bir sistemi kurmanın gerekli olduğunu düşünüp öyle
yola çıktım. Bu yola çıkıştan çok sonraları yaptığım
şeyin girişimcilik olduğunu, benim de bir sosyal
girişimci olduğumu öğrendim. Dolayısıyla öğrenci
iken finansmana ulaşma problemimi çözme amacıyla
çıktığım yolda tüm öğrenciler için benzer bir
problemi çözen bir girişimci oldum.
2
Sz Türkye’nn en büyük eğtm fnansman
grşm olan E-Bursum’un kurucusu olarak
tanıyoruz. Türkye’nn bu alandak en büyük
grşmne sahp olmak sze neler
hssettryor ve getrdğ büyük
sorumlulukları nasıl değerlendryorsunuz?
Eğitim finansman konusu Türkiye için çok elzem bir
konu. Türkiye nüfusunun üçte biri, yani 26 milyon
öğrencinin maruz kaldığı bir olgu olan finansman
konusunda hepimize, tüm eğitim kurumlarına,
girişimlerine ve paydaşlarına büyük sorumluluk
düşmekte. Biz, E-Bursum olarak gençlerin finansman
problemini çözerken aslında ilk defa sorulan soruları
soruyor ve genellikle ilk defa getirilen çözümleri
getiriyoruz. Tabii ki bunları da yaparken çok dikkatli ve
mümkün olduğunca kapsayıcı olmak için büyük bir
çaba gösteriyoruz. Bu alandaki en büyük girişim
olduğumuz için doğrudan dokunduğumuz 1 milyondan
fazla üyemizin problemlerini çözecek ve sadece belirli
bir kesimi değil tüm kesimleri güçlendirecek çözümler
üretmemiz gerekiyor. Kimi zaman bu bizi zorlasa da şu
ana kadar yaptığımız çalışmaların kapsayıcılıkta örnek
olduğunu dile getirebilirim.
Bu alandaki en büyük girişimin kurucusu olmak ise
büyük sorumlulukların yanında büyük bir motivasyon
da sağlıyor. Yaptığımız işlerin milyon seviyesinde
bireyleri etkilemesi ve insanlara umut aşılaması bu işin
en motive edici yanı. E-Bursum gençlere ne sağlıyor
diye sorarsanız bence gençlere umut aşılıyor. Biz
gençlerin finansal engelleri düşünmeden hayal
kurmalarına yardımcı oluyoruz bence. Bunu da çok
önemsiyorum çünkü bir gencin umutsuz olması
toplumun umutsuzluğunu gösterir. Ben umutlu
gençlerin dünyayı değiştireceğine inanıyorum ve
E-Bursum çalışmaları ile dünyayı değiştirecek gençlere
fırsatlar vermemiz beni motive eden en önemli şey.
14
3
Kurucusu olarak E-Bursum’un ortaya çıkış
hkâyesn br de szden dnleyeblr myz?
Grşmnzde nasıl zorluklarla karşılaştınız ve
szce br grşmn başarıya ulaşablmes çn
hang süreçlerden geçmes gerekr?
Henüz üniversiteye yeni başlamış bir genç olarak
üniversite hayatının o getirdiği sorumluluk ve özgürlük
duygusunu yoğun yaşadığım bir dönemde yani 2011
yılında ailemin yaşadığı Van’da bir deprem oldu ve bu
deprem henüz yeni üniversite öğrencisi olan benim
için finansal zorluklar doğurdu. Bu finansal zorlukları
aşabilmek adına farklı çözümlere başvurdum ve bu
çözümlerden biri de burs arayışına
girmekti. Hayatımda ilk defa
deneyimlediğim burs bulma süreci
benim için tam bir hayal kırıklığıydı.
Onlarca kuruma başvurmuş, yüzlerce
belge toplamış ve aylarca sonuç
beklediğim burs başvurularımdan
ya hiç haber alamamış ya da haber
aldıklarımın tamamı olumsuz
olmuştu. Açıkçası bir bilinmezliğin
içinde bulmuştum kendimi ve hiç
kolay bir süreç olmadığını
söylemeliyim. Neyse ki sonra başka
bir kurumdan olumlu sonuç almıştım
da zorlu sürecim bir nebze de olsa
rahatlamıştı.
Bu sürece aralıksız 2-3 yıl maruz
kaldım ve fark ettim ki aslında bu
erişilebilir olmayan, zor, bilinmez
sürece sadece ben değil binlerce
hatta milyonlarca genç maruz kalıyor. İşte bu beni bir çözüm
bulmaya iten nokta oldu. Biz, Türkiye’nin üçte birini oluşturan bir
grup, bu kadar dağınık ve adil olmayan bir sistemden daha iyisini
hak ediyorduk ve bunu bizden başka yapacak kimse de yoktu.
E-Bursum sadece benim değil, benim gibi sistemi deneyimleyen
gençlerin bir eseri. Her aşamamızı gençlere sorduk. Nasıl bir
sistem olmalı, ne yapılmalı, ne yapılmamalı ve buna benzer
birçok soruyu gençlere sorarak ilerledik. Sonra döndük
finansman sağlayan kurumlara sorduk. Onlar için nasıl bir sistem
olmalı, nasıl bir sistem onların problemlerini çözebilirdi. İşte bu
şekilde 2015 yılının sonlarında fiilen, 2016 yılının başında ise
resmen E-Bursum’u kurduk.
Bir girişimin başarıya ulaşması ise en önemli nokta
bence çözdüğü problemi nasıl çözdüğü noktasıdır. Yani
bir problemin üstünü kapatarak mı o problemi çözüyor
yoksa o problemi temelden mi çözüyor?
4
Bir problemi temelden çözen girişimlerin başarısız
olması için çok az neden var. Buna ek olarak
kullanıcılarını / faydalanıcılarını ve paydaşlarını
dinleyen, onların değişen ihtiyaçlarına cevap
verebilen bir girişim bence başarılı bir girişimdir.
E-Bursum’un en büyük avantajı üçlü fnansal
yapısı le farklı sosyo-ekonomk düzeydek
gençlern htyacını karşılaması olarak
görülüyor. Bze üçlü fnansal yapınızdan ve
ktlesel fonlama sstemnzden
bahsedeblr msnz?
Yılların getirdiği deneyim ve geri
bildirimlerle anladık ki, tek bir yöntem eğitim
finansman problemini çözmek için yeterli
değil. Bunun gibi büyük problemleri yeni ve
kapsayıcı çözümlerle çözmemiz gerekiyor.
Biz de E-Bursum olarak burs, kitlesel
fonlama ve kredi seçeneklerimiz ile gençlerin
finansman problemini çözüyoruz. Üçlü
finansman yapımız ile her bir gence
uyabilecek çözüm sunuyoruz. İhtiyacını burs
ile çözebilecekleri burs almaya, bireylerden
destek toplayabilecekleri kitlesel
fonlamaya ve dileyenleri ise kredi almaya
yönlendiriyoruz.
Bu üçlü yapımızdan olan kitlesel fonlamayı
pandemi döneminde yoğun ihtiyacın olduğu
bir zamanda devreye aldık ve artık gençlerin
bireylerden destek toplayabileceği ödül bazlı
kitlesel fonlamayı sağladık. Bu şekilde
gençlerin hayallerini ve ihtiyaçlarını anlatıp, bireylerden
destek toplayabilecekleri, dolayısıyla kendilerini ifade
edebilecekleri bir alan sağladık. Bireylerin de kime
destek verdiğini bildiği, hikâyesini tanıdığı birine destek
olmasını sağladık. Destek miktarı 10 liradan binlerce
liraya kadar çıkabiliyor. Böylece eğitim problemini
çözmek için bireyleri de yanımıza aldık ve onların
destekleriyle dünyayı
değiştirecek gençleri destekliyoruz.
Ben umutlu gençlerİn
dünyayı değİştİreceğİne
İnanıyorum. İnanıyorum.
15
5
Br röportajınızda Türkye’de
son 3 yılda yaklaşık 1 mlyon
ünverste öğrencsnn
eğtmlern sonlandırdığını ve
bunun en büyük nedennn se
fnansal zorluklar olduğunu
söylüyorsunuz. E-Bursum’un bu
noktadak şlev nedr?
Ünverste öğrenclerne nasıl br
fnansal yardım sunuyorsunuz?
Kurduğunuz sstemde süreçler
nasıl şlyor?
Pandemi ile birlikte özellikle 2020 ve
sonrası için bu rakamın maalesef daha
fazla olacağını söylemek mümkün.
E-Bursum olarak gençlerin
eğitimlerini sonlandırmanın önüne
geçmek en önemli amacımız. Bir önceki
soruda detaylarını anlattığım üçlü
finansman yapımız olan burs, kitlesel
fonlama ve kredi seçenekleri ile
gençlerin eğitimlerini
sonlandırmamalarını sağlıyoruz. Tabi 26
milyon öğrencinin olduğu bir sistemden
bahsediyoruz ve sistemi değiştirmek
zaman alabiliyor. İnanıyorum ki
E-Bursum çözümleri yakın zamanda
hiçbir öğrencinin finansal nedenlerle
eğitimini sonlandırmayacağı bir sistem
sağlayacak.
Sistemde süreç gencin E-Bursum’a üye
olmasıyla başlıyor. Üye olduktan sonra
üç adım için de kişinin ve bilgilerinin
doğruluğu için bir doğrulama
mekanizmamız var. Yapay zekâ destekli
bu doğrulama sistemimiz ile doğru ve
güncel bilgiler ile gençlerin destek
almasını sağlıyoruz. Bursa başvuran
gencin yüzlerce burs veren kuruma tek
platform üzerinden ulaşıp belge ve
bilgilerini sistem üzerinden yükleyecek
şekilde başvurmalarını, kitlesel fonlama
ile sistematik bir şekilde bireysel destek
almalarını ve son olarak yeni özelliğimiz
olan ve ilk kredilerimizi yeni yıl ile
vereceğimiz kredi sistemimiz ile gencin
geçmişini değil geleceğini değerlendirip
verilmesini sağladığımız kredi
sistemiyle gençlere destek oluyoruz.
6
Teknolojiyi kullanarak interneti
olan her bölgeye, her köye, her
bireye ulaşmanın getirdiği
kolaylıkla erişilebilir bir sistem
yaratıyoruz.
E-Bursum olarak Akbank le
ş brlğ yapıyorsunuz.
Kurduğunuz ş brlğnn
detayları nelerdr? Bu ş brlğ
sayesnde yaptığınız ve
yapacağınız projeler bzlere
neler sunuyor?
E-Bursum finansman sağlamakla
beraber gençlere programlar ve
kariyer fırsatları da sunuyor. Yakın
zamanda devreye alacağımız yeni
sistemimizle beraber gençler staj ve iş
fırsatlarının yanında eğitimler,
etkinlikler ve benzeri fırsatlara da
erişebilecekler. Akbank ile yaptığımız
iş birliği işte tam da bu noktada çok
kıymetli. Akbank ile beraber gençlerin
finansal çözümlere daha kolay şekilde
erişmelerini sağlamanın ötesinde
onları geliştirecek, eğitim
yaşamlarına katkı sunacak
programlar da sunuyoruz. Şimdiye
kadar 4000’den fazla verdiğimiz
kariyer, yapay zekâ, siber güvenlik,
geleceğin iş yaşamı eğitimleri ile
gençleri güçlendiriyoruz. Kısacası
Akbank ile gençleri birçok noktada
desteklemeye ve güçlendirmeye
devam edeceğiz. 2021 yılı bu anlamda
çok dolu dolu bir programa sahip.
7
Çalışmalarınızdan dolayı
aralarında Harvard, MIT, Sabancı
Vakfı Fark Yaratanlar,
Internatonal Youth
Foundaton, Hamd Ulukaya
Grşm, Ashoka, Amerka Dış
İşler Bakanlığı, German
Marshall Fonu, İbrahm Bodur
Sosyal Grşmclk Ödülü gb
brçok programda çok öneml
başarılara mza attınız.
Başarılarınızın kaynağı olarak
gördüğünüz faktörler
nelerdr? Karyerne yen adım
atacak grşmclğe lgl
gençlere tavsyelernz nelerdr?
İlk günden beri kısa süreli çözümler
değil, sistem değiştirecek çözümler
üretmek ana odak noktamız oldu.
Çünkü biz anlık problemi çözmekten
çok, hiçbir bireyin finansal
nedenlerden dolayı eğitimine ara
vermediği, güçlü, ne yaptığını bilen ve
kendinden daha büyük hedefleri olan
gençleri yetiştirecek bir sistem kurmayı
hedefledik. Sistem değişikliği zaman
alan ve zorlu bir sürece sahip bir
yolculuk. Burada sistemden kastım
toplumda yer edinmiş gençlik
finansman ve gençlik güçlendirme
sistemleri. İşte biz bu sistemlerin daha
erişilebilir, adil, kolay olması için çaba
sarf ediyoruz.
İşte bu sistem değişikliğine olan
inancımız bugüne kadar yaptığımız her
şeyin altında yatan temel gerçek. Biz
sistem değiştirmeye geldik, sistemin
bir parçası olup, bozuk sistemi devam
ettirmeye değil. Genç arkadaşlara
tavsiyem ise bu yola baş
koyduklarında motive olacakları, onları
her gün mutlu edecek bir konuda
çalışmaları olacaktır.
Girişimcilik günümüz ve geleceğimiz
için önem arz etmekte lakin girişimci
olmak isteyen arkadaşların yarattıkları
sosyal etkiyi unutmamaları, daha iyi bir
toplum için çaba sarf etmelerini
öneririm. Tüm bunlara ek olarak
girişimcilik zorlu bir yolculuk ve bu
yolculuk, daha çok araştırarak, daha
çok deneyerek ve daha çok yanılarak
keyifli oluyor.
16
8
9
İnternet stenzde ktap
önerler yaptığınız br sayfa
var. Meslek yaşamınızda ve
kend kşsel gelşmnzde,
yetknlğnz
gelştrmenzde öneml br
paya sahp olan, lham
kaynağı olan,
okurlarımıza tavsye
edebleceğnz
ktaplar var mı?
Libro projemiz ile toplumda yön
gösterici olan kişilerin kitap
önerilerini paylaşıyoruz evet.
Benim de birçok alanda
faydalandığım çok kıymetli
birkaç kitap var. Bunların
başında Gabriel Garcia
Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık
kitabı gelir. Buna ek olarak
Harper Lee’den Bülbülü
Öldürmek, Sabahattin Ali’den
Kürk Mantolu Madonna kitapları
da bende yeri ayrı olan ve her
daim de başucu kitabı diye tabir
edebileceğim kitaplar.
Son olarak Yuval Harari’nin
tüm kitaplarını tavsiye edebilirim.
Sosyal Grşmclk
alanında önde gelen br
grşmn kurucususunuz
ve yıllardır bu sektörün
çndesnz. Sosyal
Grşmclk szn çn ne
anlam fade edyor?
Türkye’dek sosyal
grşmler nasıl
değerlendryorsunuz?
Özellikle pandemi ile birlikte
sosyal girişimciliğin hem
Türkiye’de hem de dünyada
öneminin arttığını söyleyebilirim.
Artık yaşadığımız çevreye,
insana ve diğer canlılara
duyarsız kalan, sadece daha çok
kâr etmeye odaklanmış şirketler
ayakta kalmakta zorlanmaya
başladı. Çünkü artık zengini daha
zengin etmekten sıkıldık. Diğer
canlıların yaşamlarına
dokunacak anlamlı işler yapmak
istiyoruz.
İşte sosyal girişimcilik tam da bu
noktada devreye giriyor.
Toplumsal sorunları çözmek için
girişimciliği kullanan ve kâr
etmekten çok sosyal etki
yaratmayı odak noktası hâline
getiren girişimlerdir sosyal
girişimler. Zaten artık sadece kâr
odaklı şirketlere bakış açımız da
değişti ve değişmeye de devam
ediyor. Bu kadar toplumsal
problem varken, çalışmalarımızı
sırf ‘’beyaz erkeği’’ daha zengin
yapmak için kullanamayız.
Dünyada ve Türkiye’de bu alanda
çok güzel gelişmeler var. Artık
sosyal problemleri devletlerden
daha hızlı çözen sosyal girişimler
var. Daha yaratıcı, daha
sürdürülebilir ve daha etkili
çözümler geliştiriyorlar.
Türkiye’de de bu alanda birçok
girişimcinin çıkması çok umut
verici. Henüz her ne kadar
gelişmiş bir sosyal girişim
ekosistemine sahip olduğumuzu
söyleyemesem de
birçok aktörler olduğunu,
bölgede çok iyi bir yer
edindiğimizi ve hızla daha
yetişkin bir ekosisteme sahip
olacağımızı söyleyebilirim.
Ülkemizde Ashoka, İbrahim
Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü,
KUSIF, ImpactHub, Istasyon
TEDU ve benzeri birçok aktör
sektörü çok daha iyi noktaya
getirmek için çaba sarf ediyor.
Kısacası bize her gün nelerin
mümkün olduğunu gösteren bir
ekosistem sosyal girişimcilik
ekosistemi ve Türkiye’de bunun
ilerleyişini görmek hepimiz
açısından keyifli bir yolculuk.
10
Gelecek dönemde
E-Bursum’un ne gb
hedefler var, çerk
değşklkler yapmayı ve
farklı projeler üretmey
düşünüyor musunuz?
Bze önümüzdek
dönemlerde
gerçekleştrmey
düşündüğünüz
planlarınızdan
bahsedeblr msnz?
E-Bursum gelişip evriliyor. Bir
burs platformu olarak çıktığımız
yolculuğumuzda şimdi bir eğitim
finansman platformuyuz ve
önümüzdeki dönemde eğitim
finansmanı olmakla beraber
gençleri güçlendirmeye devam
edecek bir platform olacağız.
Finansman olanakları ile beraber
eğitim ve kariyer seçeneklerini
de ekliyoruz. Böylece finansal
olarak gençleri destekleyip,
onları güçlendirecek eğitimler,
programlar yapacağız ve staj, iş
olanakları ile kariyerlerine ilk
adımları atmalarını sağlayacağız.
Yani artık E-Bursum deyince bizi
birçok alanda duymay
başlayacaksınız.
Son olarak uzun zamandır
üzerinde çalıştığımız ve pandemi
ile beraber ötelemek zorunda
kaldığımız globalleşme yolundaki
çalışmalara devam ediyoruz.
Yeni dönemde yeni ülkelere
açılıp oradaki sistemleri
değiştirmek istiyoruz.
17
İSTANBUL KÜLTÜR SANAT VAKFI GENEL MÜDÜRÜ
GÖRGÜN TANER
Röportaj Kültür Sanat / Vakıf
1
Sz İstanbul Kültür Sanat Vakfı
(İKSV) bünyesnde uzun yıllar
boyu yer aldığınız kıymetl
görevlern akabnde 2002
yılından bu yana Genel Müdür
görevn görevn üstlenmenzle üstlenmenzle tanıyoruz.
Karyernzde şu ank
konumunuza gelene kadark kadark
serüvennzden, serüvennzden, kültür ve sanata
olan lgnzn lgnzn nasıl başladığından
bahsedeblr msnz?
Entelektüel brkmnzn
oluşumunda çevrenzn çevrenzn ve
alenzn etklern nasıl
değerlendryorsunuz?
İKSV'de çalışmaya başlamadan önce
sinema, tiyatro, konser faaliyetlerine hem
giderdim hem de bu alanlarda okurdum.
İKSV, bütün bunların bir bileşkesi gibi
geldiği için benim için her zaman ilgi
çekiciydi. İstanbul Kültür Sanat Vakfı için
çalışmaya henüz Boğaziçi’nde Tarih
bölümü öğrencisiyken başladım. Yıllar
içinde de yöneticiliğe giden yol şekillendi
elbette. 1983’ün Mart ya da Nisan ayıydı,
İstanbul Festivali’nin rehber
koordinasyonunu yapan Serdar Atav beni
arayıp “Film Festivali’nde çalışır mısın?”
diye sordu. “Peki.” dedim ve 86’ya kadar
okulla beraber part-time çalıştım.
2
Önce Film Festivali’nde mekân
sorumlusu, ardından İstanbul
Festivali’nde yönetmen yardımcısı
olarak çalıştım, Caz Festivali’nin
direktörlüğünü yürüttüm ve 2002’den bu
yana da İKSV’nin genel müdürlüğünü
üstleniyorum ve uzun yıllardır burada
mutlulukla çalışıyorum. İKSV, kurucusu
Nejat Eczacıbaşı’nın çok sağlam
düşünsel temellere oturttuğu bir kurum.
Bir değil birçok kuşak İKSV’nin
faaliyetleri ve hayatı zenginleştiren
festivalleri ile büyüdü. Hem benim hem
de çevremdeki birçok sanatsever
arkadaşımın hayatında çok önemli bir
yeri ve katma değeri var.
1983 yılından ber İKSV
bünyesnde öneml
pozsyonlarda çalışmış br
olarak geçmşten bugüne
İstanbul’dak kültür-sanat
algısının evrmn ve bzler
bekleyen geleceğ nasıl
değerlendryorsunuz?
Br röportajınızda çnde
bulunduğumuz süreçten dolayı
sadelğe gdleceğn
belrtmşsnz, szce kültürsanat
alanında sadeleşrken
yolumuzu kaybetmemek adına
gelecek nesllere aktarılması
gereken en öneml şey nedr?
Bizleri bekleyen gelecekte
dünyamızın giderek yaşaması daha
da zor bir yere dönüşeceğini
düşünüyorum ne yazık ki. İklim
değişikliği, gelir adaletsizliği,
toplumsal cinsiyet eşitliği ve ifade
özgürlüğü konuları sanat dünyasının
da gündemini belirleyecek. Sadece
sanat dünyasının değil aslında
dünyamızın da gündemini
belirleyecek. Bizim için önemli olan
ise hem bu alandaki farklı sesleri
hem de kültürel çeşitliliği yansıtmak.
Kültürlerin eşit olduğunu yinelemek,
hatırlatmak… Hep bahsettiğimiz
zenginlik, bu çeşitliliği ve çok
sesliliği sağlayabilirsek
gerçekleşecek. Yoksa dünya tek sesli
ve yıkıcı bir yere doğru gidecek.
COVID-19 sanat dünyası dâhil birçok
şeyin yeniden yapılandırılmasını
hızlandırdı. Sanatçılar da sanat
kurumları da bu dönemde kendi
alanlarını yeniden gözden geçirmek
zorunda kaldı. Önümüzdeki dönemde
tüm dünyada tasarrufa önem
verilecek. En azından bir süre çok
büyük prodüksiyonlu konserler,
oyunlar, etkinlikler göremeyeceğiz
muhtemelen. Her alanda olduğu gibi
kültür sanat alanında da sade bir
dönem bizi bekliyor. Sadeleşirken
yaratıcılığın, dayanışmanın ve iş
birliğinin önemini daha da iyi
anlayacağımız bir dönem içine
giriyoruz. Bu nedenle gelecek
nesillere eleştirel ve özgür
düşüncenin önemini tekrar
hatırlatmak istiyorum. Çok renkli
olmak, bir arada durabilmek,
herkesin hassasiyetini göz önünde
bulundurup empati kurabilmek
yolunuzu kaybetmenizi
engelleyecektir.
18
3
Kültür ve sanata dar başarılı
ve hatırı sayılır br vakıf olan
İKSV 48 yıldır eşsz faalyetler
ve festvallerle hzmet verrken
herkes kültür ve sanatla
buluşturablmek konusunda ne
gb sorumlulukları üstlenyor?
Vakfın etknlkler ve takvm
düzenlenrken yaşadığımız
pandem sürec szler nasıl
etkled? Gelecek dönemlerde
İstanbulluları neler beklyor?
2022 yılında 50. yılını kutlayacak olan
İKSV, kurulduğu günden bu yana
kültür ve sanatı toplumdaki tüm
bireylerin temel hak ve ihtiyaçları
arasında görür ve herkesin bu
kültürel hayata erişebilmesi için
çalışır. Her yıl klasik ve güncel
müzik, sinema, tiyatro, tasarım ve
güncel sanat alanlarında festivaller
ve bienaller düzenler. Kültür sanatın
sürdürülebilmesi için kültür
politikaları üretir. Çocuklarla
kültür-sanatı erken yaşta
tanıştırabilmek için İKSV’nin
öğrenme ve etkileşim alanı Alt Kat’ta
çevrimiçi ve fiziki ücretsiz atölye ve
etkinlikler düzenler. Öğrencilerin
kültür sanata erişimini
kolaylaştırmak için Eczacıbaşı
Topluluğu ile her yıl onlarca
üniversite öğrencisine Kültür Sanat
Kart hediye eder. Öğrenciler bu
kartları kullanarak seçeceği birden
fazla İKSV etkinliğine ücretsiz girme
hakkı kazanır. Özetle İKSV herkesin
hayatına daha fazla sanat katabilmek
için kültür-sanat üretmeye ve
üretimlere erişimin
artmasına yönelik tüm katkıları
sağlamayı sorumluluk edinir.
Pandemi elbette İKSV’nin normal
şartlar altında tüm yıla yayılan etkinlik
takvimini de etkiledi. Pandeminin en
başında Mart-Nisan aylarında salgının
hızlanmasıyla birlikte 39. İstanbul Film
Festivali, 48. İstanbul Müzik Festivali ve
27. İstanbul Caz Festivali’ni ertelemek
durumunda kaldık. Salon İKSV ve İKSV
Alt Kat’ın faaliyetlerini durdurduk. Fakat
hemen ardından, vakit kaybetmeden,
yeni öngörülerle yeni programlar için
çalışmaya başladık. Tüm takvimimizi ve
festival programlarımızı tekrar
planladık, bütçeleri yeniden gözden
geçirdik, salgın önlemleri üzerine
çalışmalarımızı tamamladık; yeni
sezona sıkı bir şekilde hazırlandık.
Eylül’de sezonu 27. İstanbul Caz
Festivali ve hemen ardından 48.
İstanbul Müzik Festivali ile açtık.
Ardından 9-20 Ekim tarihleri arasında
39. İstanbul Film Festivali’ni; 15 Ekim –
15 Kasım tarihleri arasında ise 5.
İstanbul Tasarım Bienali’ni düzenledik.
Kasım’ın son iki haftasında ise 24.
İstanbul Tiyatro Festivali
sanatseverlerle buluşturduk.
Pandemide dijitalleşme ile aslında
sadece İstanbullular değil
Türkiye’yi de kapsayacak etkinlikler
serisi düzenledik ve 2021 için de bu
etkinlikleri planlamaya devam ediyoruz.
İKSV olarak dijitale ağırlık verirken bir
yandan da izleyicileri sanatçılarla ve
eserlerle bir araya getirebileceğimiz
formüller üzerinde çalışıyoruz. İstanbul
Film Festivali’nin bu yıl 40. yılını
kutlayacağız. Nisan ayında
filmonline.iksv.org platformu üzerinde
40. Yıl gösterimlerimize çevrimiçi olarak
başlayıp, Haziran ayında da fiziki
mekânlara çıkmayı planlıyoruz. Yine
Haziran ayında 49. İstanbul Müzik
Festivali, Temmuz’da 28. İstanbul Caz
Festivali’ni, Eylül’de 17. İstanbul
Bienali’ni ve Kasım’da da 25. İstanbul
Tiyatro Festivalini hem çevrimiçi hem
de fiziki olarak gerçekleştirmek
istiyoruz. Benim öngörüm ve umudum,
biraz zaman gerekse ve bazı önlemlerle
olsa da fiziksel olarak katıldığımız
etkinliklerin yine güçlü bir şekilde geri
döneceği. Fakat bu, İKSV’nin pandemi
sonrası dijital dönüşümü hız kesmeden
sürdürme planlarını etkilemeyecek.
4
Fiziksel etkinliklerin yanına
takvimimize artık dijital etkinlikler de
eklenecek. Her ikisinin de bir arada
yürüdüğü veya en azından
düşünüldüğü bir gelecek bizi
bekliyor. Sanatsal üretimin bu
koşullara nasıl uyum sağladığını hep
beraber göreceğiz.
Ülkemzde çersnde yer
aldığınız öneml projeler
dışında globalde de pek çok
öneml projede yer almış ve
Avrupa Kültür Vakfı
Başkanlığı gb kıymetl
görevler üstlenmş br olarak
dünyanın farklı yerleryle
ülkemzdek kültür-sanat
algısının önemn ve yern
nasıl karşılaştırırsınız? Szce
br toplumun tamamının
kültür-sanata olan lg ve blg
düzeynn ntelkl br hâl
alması adına neler
yapılmalıdır?
Türkiye’de toplumsal ve yönetimsel
olarak oluşan sorunların iletişim ve
diyalog eksikliğinden kaynaklandığını
düşünüyorum. Bir arada yaşama
pratiklerimizin değişmesi, gelişmesi
gerekiyor ve bunun için kültür sanata
çok ihtiyacımız var. Yürüttüğümüz
uluslararası projelerde sürdürülebilir
bir kültürel alışveriş ortamı yaratmak
için canla başla çalışan İKSV'deki
tüm arkadaşlarıma eğitim alanında,
rüştünü ispatlamış toplumların
damgasını vurduğu bir yüzyıl olacak.
Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü,
yaratıcılık, eleştirel düşünce, bir
arada yaşamak isteyen toplumların
vazgeçmeyeceği kavramlar. Hep
olmasını istediğimiz sürdürülebilir
ekonomik kalkınma ve barış içinde
bir arada yaşama, ancak bu
kavramlara gereken önemi verirsek
söz konusu olabilir. Kültür ve sanat
etkinlikleri de hem bu alanlardaki
gelişimi ve eğitimi desteklemek hem
de ülkelerin, toplumların birbirlerini
daha iyi anlamaları, birbirlerinden
öğrenmeleri ve birbirlerine zenginlik
katmalarını sağlamak için en güçlü
aracımız.
19
5 Geçtğmz aylarda
6 Yoğun ş temponuzun
kamera/sahne
yanında sz özel
arkasındak emekçler
hayatınızda sanata ve
adına sektördek
yaşadığımız coğrafyanın
dayanışmayı sağlamak çn kültürüne ne kadar vakt
Netflx ve Snema
ayırablyorsunuz? Uzun
Televzyon Sendkası le
br süredr aynı görev
yaptığınız ş brlğ ve
üstlenrken
serbest klask müzk
motvasyonunuzu hç
çalışanlarına destek olmak bozmadan aynı enerj ve
çn gerçekleştrdğnz
heyecanla şnz
çalışmalar beğenyle
sürdürmenzn sırrı nedr?
karşılandı. Böyle özel
projeler gerçekleştren br
İşin sırrı yaptığın işi sevmek.
vakfın çersnde yer almak
Merak etmek, bolca okumak.
sze neler hssettryor?
Eğlenmek. Gezmeyi çok
Yıllar boyunca İKSV adına
sevmeme rağmen, görmek
gerçekleştrdğnz
istediğim yerler listesi o kadar
projeler arasında sz en
uzun bir liste ki. Bitiremem
çok mutlu eden
herhalde.
hangsyd?
7 Br röportajınızda
hayatımıza kültür ve sanatı
ne kadar fazla sokarsak
mevcut sorunların
üzernden o kadar daha
çabuk geleceğmz
söylemşsnz.
Kültür-sanatı sorunları
çözme konusunda nasıl
etkl hâle getreblrz ve
hayatlarımızın odağına
alarak sürdürüleblr
olmasını sağlamak çn
neler yapablrz?
Pandemiden en çok etkilenen
alanların başında kültür-sanat
geliyor. İKSV olarak Mart ayında
pandeminin başlamasıyla çalışan
arkadaşlarımızın uzaktan çalışma
sistemine geçmelerini
sağlayarak sağlıklarını korumak
önceliğimiz oldu. Hemen
ardından dayanışma ruhuyla
çalışarak hem önümüzdeki
dönemi planladık hem de
sektördeki diğer
kurumlarla iş birliğine giderek
yaraların sarılmasına katkıda
bulunmaya çalıştık. Film Festivali
ödülleri, Netflix, Stoneline,
Kariyer.net, Aydın Gün Teşvik
Ödülü, Talat Halman Çeviri Ödülü
ve Gülriz Sururi – Engin Cezzar
Teşvik Ödülü sayesinde kültür
dünyasına yaklaşık sekiz
milyon TL maddi katkıda
bulunulmasına aracı olduk veya
katkıda bulunduk. Bunların yanı
sıra festivallerimizin fiziki
ortamda da yapılması (en
azından bir kısmının) sektöre
umut kaynağı oldu, takdir
topladı.
Ben, kültür sanatın sorunlarımızı
çözeceğine değil ama sorunların
çözümünde büyük rol oynayacak
diyalog zemini oluşturma gücüne
sahip olduğuna inanıyorum.
Kültür sanat hem temel bir insan
ihtiyacı hem de toplumların
huzur içinde bir arada
yaşamasını kolaylaştıran,
kentlerin değerini artıran,
yaratıcılığı ve tasarımı besleyen,
kent ve ülke ekonomisine katkı
sağlayan bir alan. Bu kadar
güçlü bir araçla çözüm ve
farkındalık yaratmak pekalâ
mümkün. Dinlemek, karşındakini
anlamaya çalışmak, bağırmadan
konuşmayı becerebilmek…
Her zaman ısrarla
tekrar ettİğİm gİbİ
unutmuş olduğumuz
bu davranışlarımızı
yenİden
hatırlamamız
gerekİyor.
20
8
Szce gelşen teknolojyle
hayatlarımızın gderek
djtalleşmes kültür-sanat
alanlarına olan lgy nasıl
şekllendryor?
Djtalleşme sürecnn
olumlu ve olumsuz
yönlern nasıl
değerlendryorsunuz ve
İKSV bu süreçten nasıl
etklenyor?
Kültür-sanat alanındaki en büyük
dönüşümlerden birini pandemi
sebebiyle bugünlerde yaşıyoruz
aslında. Analog dünyadan dijital
dünyaya geçiş hâlindeydik ve
pandemi bu süreci oldukça
hızlandırdı. İKSV olarak yeni
dijital dünyaya uyum sağlamak
için hızla adımlar attık. Örneğin
İstanbul Film Festivali daha önce
yalnızca İstanbullu
sinemaseverlere ulaşabiliyorken
bu yıl gerçekleştirdiğimiz
çevrimiçi gösterimlerle tüm
Türkiye’ye erişim sağladık. Diğer
festival ve bienaller için de yeni
dijital olanaklardan faydalanacak
şekilde planlamalar yapıyoruz.
Hem kurumsal olarak hem de
kişisel olarak yaşanan
dönüşüme ayak uydurmak
durumundayız elbette fakat kendi
adıma, dijitalleşen dünyadan eski
‘fiziksel dünya’ kadar haz
almadığımı da söylemeliyim. Bu
alanın yeni bir iş modeline
ihtiyacı var ve bu iş modelinin de
sanatçıyı ve sanatseveri aynı
ölçüde düşünmesi ve kollaması
gerekiyor. Kısacası yaratıcıların,
bestecilerin, müzisyenlerin,
sanatçıların fikri mülkiyet hakları,
sanatçının bağımsızlığı ve
yaratıcı düşüncenin geleceği
soruları artık hep konuşulacak.
Biraz önce de bahsettiğim gibi,
dünyamızda artık bize rahat yok.
9
İklim değişikliği, gelir
adaletsizliği, toplumsal cinsiyet
eşitliği ve ifade özgürlüğü
konuları sanat dünyasının da
gündemini belirleyecek. Sadece
sanat dünyasının değil aslında
dünyamızın da gündemini
belirleyecek. Bizim görevimizse
hem bu alandaki farklı sesleri
hem de kültürel çeşitliliği
yansıtmak ve kimsenin
kültürünün bir diğerinden üstün
olmadığını hep yinelemek,
hatırlatmak. Hep bahsettiğimiz
zenginlik, bu çeşitliliği ve çok
sesliliği sağlayabilirsek
gerçekleşecek. Yoksa dünya tek
sesli, çok yıkıcı ve çok sıkıcı bir
yere doğru gidecek.
İKSV’de 1983 yılında
Snema Günler’nde Kent
Sneması Koordnatörü
olarak çalışmaya
başladığınız sürece
günümüzde Genel Müdür
olarak devam edyorsunuz.
Bu uzun yolculukta başarı
merdvenn tırmanırken
karşınıza çıkan zorluklarla
motvasyonunuzu
kaybetmeden nasıl
mücadele ettnz?
Gençlere tavsyelernz
nelerdr?
Yeni kuşak gençlere sebat
etmeyi önersem pek anlamlı
olmayabilir. Kolay vazgeçmemek
gerekiyor birçok şeyden.
Gençlere en çok merak etmeyi
ve soru sormaktan çekinmemeyi
öğütlerim.
10
Kültür Sanat Vakfı’nın
genel müdürü olarak engn
tecrübelernz ve
gözlemlernz ışığında en
sevdğnz sanat dalı ve
sz en çok
heyecanlandıran sanat
eser nelerdr?
Okurlarımıza tavsye
edebleceğnz farklı
dallardek ‘En’lernz
bzlerle
paylaşablr msnz?
Ben sanırım müzik dinlemeden
yaşayamam. 70’li yılların rock
müziği hâlâ, evet evet hâlâ
favorim. Pink Floyd, Led
Zeppelin, Rolling Stones ve daha
nicelerinden oluşan bir plak
koleksiyonum var. Dediğim gibi
70’li yıllar benim gençliğim ve
ben altın dönemde yaşadım diye
hissediyorum. En sevdiğim
grup Led Zeppelin, en sevdiğim
sanatçı Andy Warhol, en
sevdiğim yönetmen Ingmar
Bergman, en sevdiğim film
Fellini’nin Amarcord’u, en
sevdiğim roman Orhan Pamuk
Cevdet Bey ve Oğulları, en
sevdiğim spor futbol takım ise
70’lerin AJAX’i.
Gençlere en çok merak
etmeyİ ve soru sormaktan
çekİnmemeyİ öğütlerİM.
21
NESTLÉ PURINA PETCARE TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
Röportaj İş Dünyası
AYÇA ERKOL
2
Nestlé’dek karyernze 2001
yılında başlayıp pek çok öneml
pozsyonda görev üstlenerek
2017 yılı tbaryle de Nestlé
Purna PetCare Genel
Müdürlüğüne terf ettğnz
blyoruz. Bzlere Nestlé gb
büyük br frmada karyer
basamaklarında başarıyla
yükselme sürecnzden ve Nestlé
Purna PetCare’n Genel Müdürü
olmanın sze hssettrdklernden
bahsedeblr msnz? Başarılı br
yönetc olarak szn gözünüzde
y br lder nasıl olmalı ve ekp
arkadaşları le lşklernde nelere
dkkat etmeldr?
Ben Nestlé’ye Yönetici Adayı programı
ile başladım. Bugün de hâlâ devam
eden ve çok başarılı bulduğum bir
program. Sıkı bir elemenin ardından
ileride yönetim kadrolarında yer
almaları için yetiştirilmek üzere
gençlerin seçildiği bir program olduğu
için ilk günden itibaren şirketin genel
yapısı, işleyişi, vizyonu hakkında çok
detaylı bilgi edinebileceğiniz ve
kendinizi geliştirebileceğiniz bir
programın içinde buluyorsunuz.
1
Ayça Hanım, 1998 yılında İstanbul Teknk Ünverstes Kmya
Mühendslğ Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1998-2000
yılları arasında Boğazç Ünverstes’nde İşletme alanında yüksek
lsansınızı tamamlamışsınız. Bze Kmya Mühendslğnden,
İşletme alanına evrlerek farklı br boyut kazanan karyer
yolculuğunuzdan bahsedeblr msnz? Bu alana yönelmenz
etkleyen faktörler nasıl değerlendryorsunuz?
Benim meslek kararı verdiğim yıllarda ne yazık ki şimdiki kadar kapsamlı bir
araştırma, kendini tanıma ve değerlendirme ortamı yoktu. Biraz daha sağ beyin/sol
beyin dengesine bakılarak sayısalcı ya da sözelci olarak üniversite seçimleri
yapılıyordu. Ben de Matematik ve Fen derslerinde başarılı olduğum için biraz da
otomatikman tercihlerimi mühendislikten yana kullandım. Aslında ilerleyen yıllar
içinde daha dengeli bir yapım olduğunu fark ettim.
Mühendislik eğitiminin, bana kazandırdığı sistematik düşünme, süreçlere hâkimiyet
ve bilimsel disiplin gibi çok kıymetli yönleri var, aldığım eğitimden hiç pişman
değilim, bana çok kıymetli bir altyapı hazırladı. Ancak ilerleyen yıllarda insanlarla
daha fazla temas etmek istediğimi, pazarlama ve markaların dünyasını çok renkli
bulduğumu fark ederek yüksek lisansımı İşletme alanında yapmaya karar verdim.
Sonrasında da isteklerinize ve
performansınıza bağlı olarak
ilerliyorsunuz. Ben de satış ve
pazarlama başta olmak üzere farklı
kategorilerde farklı deneyimlerle
ilerledim. Pastörize süt
ürünleri, kahvaltılık
gevrekler ve dondurma
bunlardan birkaçı.
3 yıl önce de
belirttiğiniz gibi
Purina’ya geldim. Hem
Türkiye’de hem de
içinde bulunduğumuz
bölgede hızla büyüyen,
göz bebeği
kategorilerden biri. Buna ek olarak
benim çok sıkı bir
hayvansever olmam, bana hem iş
hem de özel anlamda çok değerli bir
pozisyonda olmamı sağladı. Sokak
hayvanları dahil olmak üzere
kedilerin ve köpeklerin hayatlarında
ve dolayısı ile onları
seven/sahiplenen insanların
yaşamlarında fark yaratabilmek beni
kişisel olarak çok tatmin ediyor, bana
derin bir anlam duygusu veriyor.
22
İyi lider bence her şeyden önce kendini çok
iyi tanımalı, kuvvetli kaslarının ve o kadar
kuvvetli olmayan kaslarının farkında olmalı.
Ekibinde kendi zayıf yönlerini
kuvvetlendirecek, kör noktalarını ona
gösterebilecek farklı
tecrübede, yetenekte ve
renkte insanlara mutlaka yer
vermeli. Aşırı hızla değişen
bir dünyadayız, bugün
bildiklerinizin bir kısmının
yarın hiçbir değeri yok.
Yeniliklere ve kendini
geliştirmeye açık olmalı.
Eskinin ‘her şeyi
bilen/bilmek zorunda olan
müdürlerinin’ yerini ‘değişime açık liderler’
aldı ve yolculuk artık böyle devam edecek.
Ekip arkadaşlarımla
ilişkilerimde olmazsa olmazım saygı.
Onların görüşlerine, tecrübelerine mutlak
saygı duyarım, sadece benim söylediğimi
yapacak bir ekip olsaydı ya bana ya da
onlara gerek olmazdı zaten, öyle değil mi?
Kişisel seviyede de onları tanımaya, onlara
koçluk yapmaya, iş dışında da vakit
geçirmeye dikkat ederim. Birlikte ekip
olarak eğlenmek, yaptığımız işten keyif
almak da çok önemli.
3 ‘İy beslen, y yaşa’ sloganıyla
4 Hayvanlarla br arada olmanın nsanlara poztf br katkısı
yola çıkan Nestlé, öncelkl
olduğuna nanan Nestlé Purna PetCare ve Rehber Köpekler
olarak nsan ve hayvan
Derneğ; görme engell breyler, rehber köpeklerle
sağlığını esas alan, blmsel
buluşturmak çn çalışmalarına tüm hızıyla devam edyor. Nestlé
araştırmalara dayalı, kaltel ve Purna PetCare’ bzlere anlatablr msnz?
güvenlr ürünler üretyor.
Çalışmalarınızın odak noktası nedr?
Seçkn, yenlkç, besleyc,
sağlıklı evcl hayvan ürünler
gelştrmekte olan dünya lder
konumunda br şrket olarak
müşterlernn güvenlern
kazanmayı ve rakp frmalar
arasından öne çıkmayı
başaran Nestlé Purna’nın
çalışma stratejsnn
merkeznde neler yer alıyor?
Kesinlikle yaptığımız işe ve
hayvanlara duyduğumuz derin
sevgi ve tutku yatıyor. Ben de
içlerine girene kadar
bilmiyordum ancak Purina’cılar
Nestlé içinde bile ortak değerler
etrafında bir araya gelmiş ayrı bir
klan gibi! Evcil hayvanları ve
onları seven insanların yaşamını
bir arada iyileştirmek, bu sırada
sürdürülebilir değer yaratmak en
büyük önceliği. Bilimsel olarak
da bizler için çalışan ciddi bir
Ar-Ge ekibi ve yatırımı var
arkamızda. On ile on beş sene
arasında süren müthiş çalışmalar
sonucu çıkan ürünlerimiz var
örneğin. Hem kedi hem de
köpekleri tüm yaşam
döngülerinde, sağlıklarında ve
hastalıklarında, en üst kalitede
ve en lezzetli şekilde beslemek
için buradayız.
5
Evet, birkaç yıldır devam eden,
keyifli ve verimli bir ortaklığımız
var Rehber Köpekler Derneği ile.
Türkiye’de yaklaşık 800 bin görme
engelli vatandaşımız var ve
onların yaşamlarını en aktif,
sağlıklı ve keyifli şekilde
sürdürmeleri için rehber köpekler
kadar etkili başka bir şey yok.
Ancak rehber köpek yetiştirilmesi
oldukça zor ve masraflı bir süreç, yeterli eğitmen yok, çok az sayıda
köpek buna uygun… vs. Böyle olunca bizim gibi firmaların desteği önem
kazanıyor. Biz de rehber canların mama sponsorluğunu üstlendik, ayrıca
derneğin tanıtılmasına, halkla ilişkiler faaliyetlerinde, bağış amaçlı
toplantı, balo gibi etkinliklerinde yanında yer almaktan büyük mutluluk
duyuyoruz.
Evcl hayvanlar ve sahpler
arasındak yakın lşky
anlayan br şrket olarak
Nestlé Purna PetCare, evcl
hayvanlara sağlıklı br hayat
sunmak çn çok çeştl
dyetler gelştrmekte. En
yakın dostlarımızın sağlıklı
koşullarda beslenerek
yaşamasını sağlamak çn
çalışmalar yürütüyorsunuz
ve One, Beneful, Felx,
Frskes ve Gourmet gb
brçok markayı kend
bünyenzde
bulunduruyorsunuz. Bu
genş skalada evcl hayvan
sahplernn hang markanın
kendlerne uygun olduğunu
daha rahat anlayablmeler
çn nelere dkkat etmeler
gerekr?
Hayvanın ırkı, yaşı, genel sağlık
durumu, zevkleri burada çok
önemli. Bilgi edinmeleri için
çeşitli kaynaklar var elbette
ancak birinci sırada veteriner
hekimlerimizin tavsiyesini
söyleyebilirim.
Onlar evcil hayvanlarımızın
tüm özelliklerine ve
mamaların da hâkim en
yetkin kişiler olduklarından
hayvan sahiplerini en doğru
şekilde yönlendireceklerdir.
Bunun dışında web sitemiz,
paket üstü ve etiket
bilgilerimiz de yine pati
dostlarını yönlendirecektir.
23
6
Profesyoneller tarafından
güvenlen, beslenme ve
blmsel uzmanlık le
hazırlanan Nestlé Purna Pro
Plan sers, neredeyse her tür
köpek veya kednn
htyaçlarına uygun özel br
beslenme sunuyor. Pro Plan
sers dğer serlernzden
farkları nelerdr? Pro Plan
sers le 1986 yılından
günümüze hang alanlarda
fark yarattınız?
Pro Plan serisi en kaliteli ve özenle
seçilmiş malzemelerle ve evcil
hayvanınızın tam ve eksiksiz
beslenmesi için en ideal
formülasyonla hazırlanır,
demin belirttiğim gibi veteriner
hekimlerimizin de tercih ettiği ve
kompozisyonuna çok hâkim olduğu
bir mama olduğundan hayvan
sahipleri en doğru şekilde
yönlendirilir. Kısırlaştırılmış serimiz,
PPVD dediğimiz regüler beslenme
dışında özel beslenme ihtiyacı olan
dostlarımıza yönelik ürünlerimiz,
Forti Flora gibi patentli teknolojisi
ile etkin takviyelerimiz aklıma ilk
gelen, fark yaratan ürünlerimiz.
7
1927 yılında Purna dünyanın
lk tam köpek mamasını
sunuyor. Ayrıca 1961 yılında
Purna, kuru ked mamasına
taurn ekleyen lk şrket
oluyor. Bu blglere stnaden
bu alanda brçok öncü adım
atan br marka olarak yıllar
çnde ürünlerndek
güncellğn hang lkelere
bağlı kalarak korudu?
İlerleyen dönemlerde yen
ürünler çıkarmak marka
planlarınız arasında
yer alıyor mu?
Çok güzel bir örnek verdiniz.
Yoğun Ar-Ge çalışmaları ve desteği
o günden bugüne devam ediyor.
Örneğin Nisan ayında Türkiye’de
satışa sunacağımız Live Clear isimli
ürünümüz, kategoride çığır açacak
bir ürün. Bildiğiniz gibi kedileri çok
sevmelerine rağmen alerjik
reaksiyonları yüzünden kedi
besleyemeyen binlerce insan var.
İşte Live Clear kedilerin
beslenmesine getirdiği yenilikle bu
sorunun çözümü olacak. Daha fazla
detay için lütfen Nisan’ı bekleyin.
8
Tüm dünyayı etks altına alan
pandem sürecyle brlkte
szn çn en çok değşen
dnamkler ve hayatınıza
kattığınız yenlkler neler
oldu? Bu dönem kendnz çn
verml geçrebldğnz
düşünüyor musunuz?
İtiraf etmem gerekirse ben çok
verimli geçirdim. Öncelikle birçok
sektör ve çalışanın yaşadığı zorluğu
büyük bir üzüntü ile izliyorum, ben
şanslı bir azınlıktanım ki özelikle
kedi köpek mamaları bu dönemde
çok iyi performans sergiledi.
İnsanlar hem evde daha çok vakit
geçirdikleri için daha fazla hayvan
sahiplendiler, hem de sokaktaki
canlar için artan bir duyarlılık
gözledik. Bu dinamiklerle birlikte
ağırlıklı olarak evden çalışsam da iş
hayatındaki tempom hiç hız
kesmedi diyebiliriz. Ben de kedim
Sırnaş Hanım’la daha fazla vakit
geçirmekten çok mutluyum. Yine
pandemi döneminde sokaktaki patili
dostlarımız için ‘Canımız Sokakta’
projemizde aktif olarak yer aldım.
Aynı zamanda öykü yazıyorum, bu
dönemde en son kitabım çıktı ve
oldukça iyi eleştiriler aldı. Normalde
vakit ayıramadığım saksı çiçekçiliği
ve bahçe işlerinde de vakit
ayırmaktan büyük keyif aldım.
24
9 Türkye’de 114 yıllık geçmşe
10 Kurumsal çalışma hayatınızın yanı sıra yazar kmlğnz de
sahp Nestlé’nn pandem
olduğunu öğrendk, bze bu alanda yaptıklarınızdan
sürecnde ara vermeden devam
bahsedeblr msnz? İş hayatı ve yazarlık br araya gelnce
ettğ projelerden br de
ortaya nasıl br harmon çıkıyor? İş hayatınızdak
‘Canımız Sokakta’
tecrübelernze dayanarak herkesn blmesnde yarar
projesyd. Bu projenn gelşm
gördüğünüz br lham kaynağınız veya br mottonuz var mı?
ve gerçekleşme süreçlernde
elde ettğnz sonuçlardan
bahsedeblr msnz? Ayrıca
Nestlé ales olarak gelştrmekte
olduğunuz ve hayata
geçreceğnz yen projelernz
var mı?
Pandemi ve karantina sürecinde
büyük zorluk yaşayanların başında
sokak hayvanları da vardı. İnsanlar bir
anda evlerine çekilince, restoran ve
kafeler kapanınca bu hayvanların
beslenmesi sekteye uğradı ve zaten
zor olan hayatlarına ek bir zorluk geldi.
Proje buradan yola çıktı, sadece
pandemi dönemini değil, genel olarak
sonrasını da düşünerek sokaktaki can
dostlarımızın hayatlarını nasıl daha iyi
hâle getirebiliriz diye ilgili tüm
paydaşlarımıza bir çağrı yaptık.
Veteriner hekimler, akademisyenler,
gönüllüler, dernekler başta olmak
üzere bu amaca gönül ve emek
koymuş herkesle bir araya gelerek bir
kez daha çabaları nereye odaklamalı,
ne yapmalı bunları tartıştık.
Sonrasında ise Türkiye’nin dört bir
yanındaki girişimcilere seslenerek,
sokak hayvanlarının yaşamlarını daha
iyi hâle getirecek bir projeniz/iş fikriniz
varsa gelin, bunu bize sunun,
kazanırsanız biz de Purina olarak sizi
destekleyelim dedik. Türkiye’nin dört
bir yanından rekor sayıda, 196
başvuru aldık ve bir projemiz kazandı.
Elbette 2021 yılında bu projenin
inkübasyonu başta olmak üzere sokak
hayvanları ve evcil dostlarımız için
birçok proje üretmeye devam
edeceğiz.
Evet, bugüne kadar basılmış 3 öykü kitabım ve
gençlere yönelik, onlara Tomris Uyar’ı tanıtmak
ve sevdirmek amacıyla yazılmış bir biyografik
romanım var. 2009 yılından beri de edebiyat
dergilerinde öykülerim yayınlanıyor. İlk başta
birbiriyle örtüşmez gibi görünse de artık her
disiplinin birbirinden ilham aldığı ve iç içe
geçtiği ilginç bir çağdayız. Üst düzey yöneticiler
tiyatro sanatçılarından koçluk alıyor, şirketler
çalışanlarına hikâyeleştirme eğitimleri
aldırıyorlar, o yüzden katı ve sıvı mantığında
düşünmezseniz ortak birçok şey olduğunu ve
sinerji yaratmanın mümkün olduğunu
görürsünüz. İlham kaynaklarım çok çeşitli.
Yaşadıklarım, başkalarının yaşadıkları, haberler,
gezdiğim ülkeler, objeler, okuduklarım ve diğer
sanat dalları ve elbette hayvanlar! Öykülerimde
onlara çoğunlukla rastlayacaksınız.
İlham kaynaklarım çok çeşİtLİ.
Yaşadıklarım, başkalarının yaşadıkları,
haberler, gezdİğİm ülkeler, objeler,
okuduklarım ve dİğer sanat dalları ve
elbette hayvanlar!
25
Röportaj Bilim
BİLİM İNSANI & İTÜ KUTUP ARAŞTIRMALARI
UYG-AR MERKEZİ KURUCUSU
BURCU ÖZSOY
1
Sz buzulların kâşf Türk blm kadını
olarak tanıyoruz. Almış olduğunuz
kıymetl eğtmlern yanında bze bu
yolculuğun ve lgnn nasıl başladığını
anlatablr msnz? Üzernde çalışmakta
olduğunuz alanlara lk ne zaman ve nasıl
yöneldnz?
Gaziantep doğumluyum ve lise eğitimimi
burada tamamladıktan sonra Yıldız Teknik
Üniversitesi’nden Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisi olarak mezun oldum. Yüksek lisans
derecemi de aynı bölümden aldım ve doktora
eğitimim için Texas Üniversitesi San Antonio
Kampüsü’ne kabul aldım. Uydulardan sağlanan
veriler ile çevre bilimleri konusunda çalışmalar
yapıyordum. Doktora danışmanım, bu
çalışmalarda hâlâ çok kıymetli olan iki bölgeden
hangisi üzerine çalışmak istediğimi sordu. Bu
alanlardan birisi Mars diğeri de Antarktika’ydı.
O zaman verdiğim bir cevap hayatımın
şekillenmesinde etken oldu.
Antarktika’yı seçtim ve hemen bu konuda
yapılan çalışmaları inceledim. Deniz buzunun
iklim ve ekosistem için önemi ve küresel iklim
değişikliğinin etkisi ile azalmakta olması beni
bu konuda çalışmaya ikna etti. 2005 yılında
başladığım çalışma ile 2006’da
Antarktika’daydım. Bu sefer bittiğinde bir daha
Antarktika’ya gelmeliyim diyordum.
2
Antarktka'ya gtmek ve lk kez Antarktka
denz buzu ve manzarasını görmek,
hssetmek, koklamak, duymak ve tatmak
stedğnz belrterek hedeflernze ulaşma
şansı elde etmşsnz. Bze Antarktka’dan
bahsedeblr msnz, hayallernzdek gb br
manzara mıydı? Orada karşılaştığınız en
büyük zorluklar ve yaşadığınız en keyfl
anlar hangleryd?
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz.
Bizler için deniz genellikle mavi bazen de gri
renktedir. Ancak Antarktika’da denizin donduğunu,
hatta üzerinde kar biriktiğini görmek size başka bir
gezegene gelmişsiniz gibi hissettiriyor.
Arabalardan yüzlerce kat büyük gemiler, ilk
gördüğünüzde size sanki yüzen bir ülke gibi
görünüyor. Antarktika’ya ulaşmak için dünyanın en
zorlu denizlerini aşmanız gerekiyor. O kocaman bir
ülkeye benzettiğiniz gemilerin okyanusun
dalgalarıyla mücadele ederken ne kadar zorlu bir
ortama geldiğinizi de hatırlıyorsunuz.
Ancak Antarktika’da geminizden kat ve kat büyük
buz dağlarını görünce algılarınız değişiyor.
Dünya’da yerleşik nüfusun olmadığı bu kıtaya
ayak basan insanların sayısının ne kadar az
olduğunu düşününce ise ne kadar şanslı
olduğunuzu hissediyorsunuz. Benim mutluluğum
tabii ki aynı zamanda gözlemlemek için geldiğim
bu deniz buzlarının arasında olmaktandı.
Antarktika’da beyaz, gri, siyah tonlar baskın hâlde.
Belki başka bir yerde olsanız sizi karamsar
hissettirecek bu renkler; Antarktika’da sizi özgür
ve mutlu hissettiriyor. Hatta zorlu ve uzun bir deniz
yolculuğundan sonra, adeta cennetten bir köşe
görmüş gibi oluyorsunuz. Yani Antarktika’ya
gidene kadar büyük zorluklarla mücadele ederken
en büyük ödülü ise buraya ulaşmak olarak
alıyorsunuz.
26
3
2006 yılında başlayan
Antarktka çalışmalarınızdan
günümüze kadar gelecek
olursak, bu yıllar çnde sz
değştren ve gelştren
buzullardan öğrendğnz ve
bzlere de aktarableceğnz
blgler öğreneblr myz?
İklim değişiyor ve iklim değişikliğine
en hızlı tepkiyi kutup bölgeleri veriyor.
Bunu tıpkı ayak parmağınızı masanın
ayağına çarpmaya benzetebiliriz.
O anda acıyı tüm vücudunuzla
hissediyorsanız, bizlerin de
iklim değişikliğini kutuplarla
sınırlamadan tüm dünya
olarak anlamamız ve
görmemiz lazım.
2006’dan bugüne kadar
birçok kez kutup
bölgelerinde bulundum.
İklim değişikliğinin bu
bölgelere olan etkisini
anlamak için bilim insanı
olmaya gerek yok. Gözlerinizle
görebiliyorsunuz değişimleri. Buzullar
aynı almanaklar gibi sürekli kayıttalar.
Antarktika, iklimin en zorlu olduğu
bölge. Burada sürekli ölçümler
yapmak, tahminler üretmek gerçekten
çok zor. Bu sebeple yeterince veri
olmadan yapılan hava tahminleri de
zaman zaman gerçekleşmeyebiliyor.
Akşam planlama yaparken sabah
havanın iyi olacağına dair rapora
güvenirken sabah kalktığınızda ayakta
durmanızı neredeyse imkânsız kılan
rüzgârlarla karşılaşabiliyorsunuz.
Liderliğini yaptığım seferlerde de bu
durumla neredeyse her gün
karşılaşıyoruz. A planı ile başladığımız
günü Z planı ile bitirmek zorunda kalıp
bazen 1 hafta sahaya çıkmadan
geminizde, üssünüzde ve kampınızda
mahsur kalabiliyorsunuz.
Hem buzulların bin yıllarca tuttuğu
kayıtlara erişmek için ortaya konulan
çaba, harcanan zaman hem de
günlerce planınızı ertelemek, mahsur
kalmak bana sabretmeyi öğretti.
4
Antarktka’da yaklaşık 100’e
yakın araştırma stasyonu
bulunuyor. Antarktka’yı bu
kadar lg çekc kılan nedr?
Ülkelern oraya
yoğunlaşmalarının
sebeplernden bzlere
bahsedeblr msnz?
Hiçbir topluluğun yerleşik olarak
yaşamadığı Antarktika kıtası,
Türkiye’nin 17 katından daha büyük.
Her ne kadar atmosfer ve okyanus
taşınımları ile kirliliğin bölgeye
ulaşması ve küresel iklim değişikliği
sebebiyle değişimlere maruz kalsa da
Antarktika dünyanın en büyük doğal
laboratuvarı. Bilimsel araştırmanın
kıtada yürütülmesi ise bölgede
bulunan üslere ve bölgeye giden
gemilere bağımlı. Işık ve radyo
kirliliğinin yine en az olduğu coğrafya
olması, burayı uzay gözlemleri için de
önemli kılarken iklimin milyon yıllar
mertebesindeki verisine de burada
ulaşılabiliyor.
Dünya’nın en son keşfedilen bu kıtası,
bütün bu sebeplerle araştırmacıların
ilgisini çekiyor. İklim değişikliğine ışık
tutan kıta, keşfedilmemiş türleri ile
belki de tedavisi bilinmeyen bazı
hastalıklara da çözümler sunacak.
5
Dünyadak su kütlesnn
yalnızca %3’ü tatlı sulardan
oluşuyor ve bu tatlı suların da
%70’e yakınını buzullar
oluşturuyor. Küresel ısınmayla
beraber ozon tabakasındak
delğn gderek büyümes
sonucunda br klm değşklğne
gdyoruz ve buzullar gderek
eryor. Bu klm değşklğ
sonunda bz ve buzulları neler
beklyor? Buzulların olmadığı br
dünyada yaşam mümkün müdür
ya da yaşam standartlarımızı ne
denl ve nasıl koruyablrz?
Buz dendiğinde her ne kadar aklımıza ilk
gelen ‘soğuk’ olsa da buzullar ve deniz
buzları iklim sistemimizin temelini
oluşturuyor. Deniz buzları sayesinde
başlayan akıntılar, bütün okyanusları
dolaşarak ısının yayılımını gerçekleştirip
dünyayı yaşanabilir bir hâlde tutuyor.
Yani bir diğer deyişle, deniz buzları
iklimin ılıman olmasını sağlıyor. Deniz
buzu olmazsa iklimler olmaz ve dünya
daha önce de yaşadığı şekilde buz
çağına girer.
Deniz buzları ve buzulların diğer bir
etkisi ise dünyamıza gelen güneş ışınları
yansıtarak dünyanın ısı bütçesini
dengede tutmak. Ancak hepimizin artık
öğrendiği üzere hem buzullar hem de
deniz buzları azalıyorlar. Bunların
azalması ise daha fazla ısının
emilmesine, dolayısıyla daha fazla erime
olmasına sebep oluyor. Bu pozitif geri
besleme ise bizlere ‘bulunduğumuz
koşullarda iklimi dengelememiz
gerektiğini’ anlatıyor.
Evet, iklim değişiyor ve bunu artık
evlerimizden dışarı çıkar çıkmaz
anlayabiliyoruz. Hatta televizyon
ekranlarında kaç günlük suyumuzun
kaldığı her gün karşımıza çıkıyor.
Dünya’nın en büyük tatlı su kaynakları
olan buzullar ise eriyerek okyanuslara
karışıyor. Bunun sonucunda hem
okyanusların değerleri değişiyor hem de
deniz suyu seviyeleri küresel ölçekte
artış gösteriyor. Yani bizden binlerce
kilometre uzakta yaşanan buzulların
kırılma sesleri, Türkiye’de yankılanıyor.
27
6
Çalışmalarınız çnde denz
krllğnn de öneml br yere
sahp olduğunu görüyoruz.
“Denzler korumak, dünyayı
korumaktır.” dyorsunuz. Szce
dünyamızı koruyablyor
muyuz? Denzlern krlenmes
hususunda öncelkl sorun ve
bu sorunu çözmek çn bzlere
düşen görevler nelerdr?
Birçoğumuz yıllarca denizlere
sonsuzlarmış gibi yaklaştı. Bu
sonsuzluk hem bizleri korkutup
denizlerden uzak tuttu hem de
istemediğimiz şeyleri buraya atarak
kendimizden uzak tutabileceğimizi
sandık. Filmlerde bile istenilmeyen
yüzüklerin son durağı sanki
denizlerin dibiymiş gibi anlatıldı
bizlere. Ancak artık görüyoruz ki
denizlerimiz de sonsuz değiller.
İstanbul’dan denize attığınız bir
plastiği, Norveç’te yakalanan bir
balığın içinde bulmak imkânsız
değil.
Hâlbuki denizler bizlerin yaşam
kaynağı. Bir insan su içmeden
birkaç gün, yemek yemeden ise
birkaç hafta hayatta kalabilirken,
oksijen olmadan ancak birkaç
dakika hayatta kalabiliyor.
Soluduğumuz havadaki oksijenin
ise üçte ikisi denizlerde üretiliyor.
İklim değiştikçe denizlerimiz de
değişiyor. Asitliği ve ısısı artan
okyanuslar, bizlere oksijen
sağlayan algler de dâhil olmak
üzere içindeki canlı türleri üzerinde
tehdit oluşturuyor. Bu noktada
görüyoruz ki denizleri kurtarmak,
dünyayı kurtarmaktır.
denİzlerİ kurtarmak,
dünyayı kurtarmaktır.
7
Çok yakın zamanda anne karnında,
plasenta içerisinde bile mikro
plastik bulundu. Şunu
unutmamalıyız ki denize attığımız
her bir çöp, en sonunda bir insanın
yediği balığın içerisinde bizlere geri
gelebilir. Hatta bu kadar çok
kirletmeye devam edersek yiyecek
balık bulmakta bile zorlanabiliriz.
İşte bu yüzden bireysel olarak
bizlere düşen görevlerin başında
denizleri temiz tutmak geliyor.
Tüketimi azaltmak ve geri
dönüşüme destek vermek de bu
atıkların denizlere gitmesine engel
olacaktır.
Türkye'dek tüm kutup
blmlernden sorumlu olan
TÜBİTAK MAM Kutup
Araştırmaları Ensttüsü
müdürüsünüz. Bu ensttüyü
kurmaya nasıl karar verdnz,
ensttüde çalışmalar nasıl
lerlyor?
Doktora çalışmamı tamamladıktan
sonra, kazandığım tecrübenin
Türkiye'ye kazandırılması
girişimlerime başladım. 2010
yılında Türkiye’ye döndüm ve
kutuplar ile ilgili çalışmaları nasıl
teşvik ederim diye çabaladım.
Kutup çalışmaları yapan veya
yapmak isteyen
akademisyenlerle en büyük eksiğin
kurumsal bir çatı olduğunu tartıştık.
2014 yılında, öğretim üyesi olarak
görev yaptığım İstanbul Teknik
Üniversitesi Denizcilik
Fakültesi'nde Kutup Araştırmaları
Uygulama-Araştırma Merkezi’nin
kurulması için başvuru yaptık. Bir
peçeteye yazılarak çalışmalarına
başladığım bu hedef 2015 yılında
sonuca ulaştı. 2017’de Antarktika
Bilimsel Araştırma Üssü
Projesi, Cumhurbaşkanlığı
himayelerine alındı. Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı
uhdesinde yürütülen proje
kapsamında 3 ulusal
Antarktik bilim seferi
gerçekleştirildi.
5 yıllık başarılı çalışmaların
sonucunda ise TÜBİTAK çatısı
altında Marmara Araştırma
Merkezi’ne (MAM) bağlı Kutup
Araştırmaları Enstitüsü (KARE)
Aralık 2019’da kuruldu. Müdür vekili
olarak görev yaptığım TÜBİTAK
MAM KARE, Türkiye’de kutuplar
konusunda çalışmalar yapmak
isteyen tüm kurumların koordine
edilmesi görevini
gerçekleştirmektedir. 2020 yılında
Dördüncü Ulusal Antarktika Bilim
Seferi, KARE koordinasyonunda
gerçekleştirildi.
Koordinasyon görevinin yanı sıra
KARE kutup araştırmaları ve
küresel iklim değişikliği
konularında farkındalık çalışmaları
gerçekleştirmektedir. Bu yıl ilk defa
bir Kutup Şenliği de
gerçekleştirildi.
28
8
9
Başarılı br eğtm hayatınız, yaptığınız
araştırma ve çalışmalar berabernde de
brden çok ödülünüz var. Sz hayat boyu
öğrenmeye ve araştırmaya ten ve bu
denl başarılı olmanızın arkasındak temel
unsur nedr?
Merak ettiğim bir konunun sonuca ulaşması her
zaman hayat prensibi. Bu sebeple derin araştırma
yapmak doğal olarak beni bilime yöneltti. Bilimin
temelinde merak vardır, merak ederek sorduğunuz
bir sorunun cevabını ararken dünyayı
değiştirebilirsiniz.
Her şey önce merak etmekle başlıyor. Sonra merak
ettiğiniz sorunun cevabı var mı diye araştırmanız
gerekiyor. Eğer bilinen bir cevabı yoksa çok
çalışarak bu cevabı kendiniz bulmalısınız. Tabii ki
bu süreçler zaman alıyor ve bu zamana karşı
sabretmeniz, mücadeleden vazgeçmemeniz, en
önemlisi de bilime ve kendinize güvenmeniz
gerekiyor.
Dünya’da br kadın olarak büyük şlere
mza attınız, mesleğnzle ön plana
çıkarak başarıya ulaştınız ve
çalışmalarınızı hızla sürdürüyorsunuz.
Edndğnz tecrübeler doğrultusunda
gençlere ve özellkle kadınlara başarıya
ulaşma doğrultusunda vereceğnz
tavsyeler nelerdr?
Birçok alanda olduğu gibi bilimde de kadının
kendine yer bulması zaman aldı. Ancak şu an
başarılarınızla adınızdan bahsettiren bir bilim
insanı olmak için cinsiyetinizin bir önemi
olmadığını düşünüyorum. Ancak kadın bir yönetici
olmak için kurumlarda ve hatta ailelerde yıkılması
gereken duvarlar olduğunu görüyoruz.
Eğer bilimsel bir doğruyu, emin olduğunuz
bilgilerle savunuyorsanız kendinize güvenmek en
önemli anahtar. Yetenekleriniz ve ilgi alanlarınızı
anlamak, kendinizi tanımak ise başarının bir diğer
anahtarı. Öncelikle hedefinizi belirlemeli, benzer
hedeflerde başka insanların yaşadığı
tecrübelerden faydalanarak kendi yolunuzu
çizmelisiniz.
Son olarak da inandığınız konuya kendinizi
adamanız ve durmadan araştırıp çalışıp sonuca
ulaşana kadar devam etmelisiniz.
10
Pek çok alanda gerçekleştrmeye devam
ettğnz çalışmalar olduğunu görüyoruz.
Bze gelecekle lgl planlarınızdan ve
hayallernzden bahsedeblr msnz?
Gelecekte Türkye’de ve Dünya genelnde
üzernde çalışmakta olduğunuz
alanlarda bzler bekleyen gelşmeler
nasıl öngörüyorsunuz?
İklimimiz küresel ölçekte değişiyor. İç
denizlerimizde hortum çıkıyor, boyutu büyük
dolular yağıyor, su kaynakları azalıyor, tarım
alanlarımız kayboluyor. Bütün bu olanları anlamak
ve gelecek projeksiyonları koymak için kutup
çalışmalarında dünya ülkelerinin en öndeki
seviyesine ulaşmalıyız. Biz de bu amaçla
Türkiye’yi bilimle anılan bir ülke yapmak gayesiyle
durmaksızın çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmaların
sadece Türkiye değil, dünya bilim camiasına katkı
sağlaması önceliklerimiz arasında. Haberlerde ‘ilk
defa Türk bilim insanları tarafından keşfedilen’
cümlesini daha sık duymak istiyorum.
Bilimsel ve idari çalışmaların yanı sıra sürekli
olarak farkındalık çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
Geleceğin bilim insanlarına, ebeveynlerine,
yöneticilerine yani gençlerimize rol model olup
onları bilim ışığıyla aydınlatmaktan büyük
mutluluk duyuyorum. Bu çalışmalarımızı da
arttırarak sürdürmek istiyoruz.
Arktik bölgede deniz buzlarının üçte birinin
kaybolduğunu ve bölgedeki sıcaklıkların artmaya
devam ettiğini düşündüğümüzde, ilerleyen yıllarda
iklimde başka değişikliklerin olacağını
öngörebiliriz. Bu sebeple bizler bu iklim
değişikliğine hazırlıklı olmalıyız. Su kaynaklarımızı
ve tarım alanlarımızı korumak da hazırlıklar
içerisinde en önemli olanlar.
29
İLTEK MEDıA KURUCUSU & GENEL MÜDÜRÜ
Röportaj İş Dünyası
alİ ÜSTÜNDAĞ
3
17 yaşında daha etkl br şeklde letşm
kurarsak dünyanın daha y br yer
olacağını düşündüğünüzden
bahsedyorsunuz. Sze bunu fark ettren
ve dünyanın daha y br yer olması çn
neler yapmanız gerektğn düşündüren
şey neyd? 17 yaşındak düşüncenz,
szn çn hâlâ geçerllğn koruyor mu?
1967 senesinde 17 yaşımdaydım. Avrupa’nın harp
sonrası hayatın sıkıcılığından kurtulamaya çalıştığı
bir dönem. Gençler Elvis Presley etkisinde, müzik
almış başını gidiyor, Beatles’lar, Rolling Stone’lar,
Hippi hareketi başlamış, Vietnam harbine direniş
büyüyor, mini etek modası ve feminizm hareketleri
hızlanıyor, hayat müthiş renkleniyor ve biz dünyayı
kurtarmaya soyunmuşuz. İşte o dönemde
iletişimin ne kadar güçlü bir silah olduğunu idrak
etmeye başladım. Kendi kendime düşündüm ki
"İnsanlar birbiriyle konuşsa, bir diyalog başlasa
problemler çözülür." ve hayatımın mottosunu
buldum: “Communication for a better World” yani
“Daha iyi bir Dünya için İletişim”. Bugün her
zamankinden daha fazla buna inanıyorum.
Daha İyİ bİr dünya
İçİn İletİşİm!
1
Bze kendnzden ve
eğtm hayatınıza
değnerek başarıyla
sürdürdüğünüz karyer
yolculuğunuzdan
bahsedeblr msnz?
Bulunduğunuz konuma
gelene kadar kendnze
nasıl hedefler koydunuz
ve bu koyduğunuz
hedeflere ulaşmak çn
neler yaptınız?
Başında kendime hiçbir
hedef koymadım. Hayattan ne
beklediğimi bilmiyordum.
Yalnız eğitimimde tutarlı bir
şekilde tutarsızdım. Mesela
bir sene sınıfın birincisi olup
ertesi sene sınıf sonuncusu
olurdum. Annem delirirdi.
Mesele şuydu: İyi bir hoca
beni tetiklerdi, kötü bir hoca
bütün merakımı yok ederdi.
Sıkılırdım ve pencerenin
dışında neler olduğunu
seyretmeyi tercih ederdim.
Bu arada baba mesleğinden
dolayı hiçbir okulda iki
seneden fazla okumadım.
Yalnız bir şey fark etmiştim,
merakım tatmin olunca
başarabiliyordum,
hevesleniyordum.
İlgilendiğim konulara olan
aşırı ilgim, beni sürekli
yenilikleri anlamaya
çalışmaya ve daha fazlasını
aramaya itti. Amerika’da
yapılıyorsa niye biz de
yapamayalım? Ben daima
bu düşünceyle hareket
etmeye çalıştım. Merakım
benim hayat üniversitem
oldu.
2
4
1950 yılında Carmel,
Kalfornya’da doğmuş,
Pars’te büyümüş,
ekonom ve poltka
okumak üzere de
Londra’ya gtmşsnz.
Hayatınızın lk temeller
sayılablecek uzun br
dönem yurt dışında
geçrmenzn sze
sağladığı avantaj ve
dezavantajları nasıl
değerlendryorsunuz?
Birden fazla ülkede yaşamış
olmamın yanı sıra ailemin
dünya bakışı, Batı ve Orta
Doğu kültürüyle
harmanlanmış iki kültürle iç
içe büyümüş olmam hem
dünya meseleleriyle
ilgilenmem hem sanata olan
yakınlığımın sebebidir.
Dezavantajlarını hiç
düşünmedim çünkü
dünyanın her yerinde
arkadaşlarım var.
Karyernze dönemn
öneml letşm kurumları
arasında gösterlen
Manajans’ta reklam
fotoğrafçısı ve flm
prodüktörü olarak adım
atmışsınız. Manajans’ta
reklam fotoğrafçısı ve flm
prodüktörü olarak
çalıştığınız dönem
hatıralarınızda nasıl
canlanıyor?
Bu dönemdek
çalışmalarınızın sze
kattıkları nelerdr?
Manajans’ta çalıştığınız
dönemde öğrendğnz
‘multvzyon’ teknğn
açıklayablr msnz?
30
5
1980 senesinde, Manajans’ta
çalışmaya başladığım zaman
rahmetli ve çok sevgili Eli
Acıman, Avrupa’da ve
Amerika’da yeni doğmaya
başlayan bir teknolojiden
haberdar olmuş. Bu teknolojide,
slaytlarla bir perde üzerinde
projektör kullanarak gösteriler
yapılıyormuş. Bana döndü ve
“Böyle bir şey biliyor musun?”
diye sordu. Ben ise, bahsi
geçen teknolojiyi bir kere
Fransa’da bir arkadaşımın
atölyesinde görmüştüm ama
Bay Acıman’a “Tabii ki
biliyorum” dedim. İşte hayatım
o günden sonra değişti. Yıllarca
heyecanı baki kalacak, beni yeni
olanın peşinden koşmaya
sürükleyecek iş hayatı maceram
başlamıştı. Bilmediğim bir şey
vardı, etkinlik sektörünün ilk
kurucularında biri oluyordum.
Br söyleşnzde “Ben
aslında br
koleksyoncuyum.
Hayatıma gren, öyküler
olan nsanları
brktryorum.”
dyorsunuz. Bzlerle de
bu hkâyelerden
öğrendğnz ve sze en
çok lham veren olguyu
paylaşablr msnz?
Bir gün New York’ta
“Future of StoryTelling”
(https://futureofstorytelling.org)
etkinliğinde katılımcılardan biri
bana,“İşiniz ne?” diye sordu. Ben
de tam anlatacaktım ki birdenbire
yaptığım işi başka bir açıdan
anlatmaya karar verdim ve
“Ben aslında bir insan
koleksiyoncusuyum.” dedim.
Evet, 11 sene önce başlayıp
büyütmeye devam ettiğim
TEDxReset etkinliklerinde,
hayatıma giren, umut veren,
değişimi pozitif bir gelişime
dönüştürecek insanların öykülerin
biriktiriyor, tanıtıyor,
paylaşıyordum.
6
Reklamcılık ve letşm
sektöründe uzun yıllar
çalıştıktan sonra 7 yıllık ş
tecrübenz le 1987’de kend
şrketnz İltek Meda’yı
kurduğunuzu blyoruz.
Özellkle görsel ve ştsel
yöntemlern kullanıldığı
kurumsal letşm projeler
hazırladığınız şrketnz İltek
Meda’nın kuruluş
hkâyesn ve şu ank mevcut
projelernz bzmle
paylaşablr msnz? İltek
Meda’yı rakplernden ayıran
yönler szce nelerdr?
İltek’in kurulmasının birçok nedeni
vardı. Bunu bir dizi karar ve
olaylardan oluşan bir süreç olarak
değerlendiriyorum. İlk nedeni, daha
önce çalıştığım kurumda artık
yapabileceğim çok fazla bir şey
kalmamıştı. Hâlbuki Multivision
tekniği, henüz yeni yeni
doğuyordu. 1987’de baktım yeni
ufuklara, yeni serüvenlere açılma
zamanım gelmiş. Peki, ben ne
yapıyordum?
Ne yapacaktım? İsmi olmayan bir
sektöre yelken açmıştım.
Kurumsal iletişim kavramı o
zamanlar henüz ortada yoktu.
Şirketimin ismini önce
MultiMedia koymak istedim, ancak
Ticaret Bakanlığı böyle bir isim
koyamayacağım konusunda
uyardı. (Tabii Steve Jobs da bu
ismi henüz icat etmemişti). İsim
konusunda aldığım ret karşısında
uzun bir süre ne yapmam
gerektiğini düşündüm. Ben hem
iletişim sektöründe bir şeyler
yapmak, hem de dünyanın
kimyasını değiştirecek yeni
teknolojik akımların peşinden
gitmek istiyordum. En sonunda
şirketimin ismi İltek oldu; İletişim’
in ‘İl’i ve Teknoloji’nin ‘Tek’i. Geriye
dönüp baktığımda, 33 seneyi
geride bıraktığımı görüyorum.
Böyle dinamik bir sektöre öncülük
etmenin keyfini doyasıya
yaşıyorum.
7
İltek Meda olarak Koç, Et,
Zorlu, Garant, Denzbank,
Vodafone gb büyük
markalar le ş brlklerne
sahpsnz. Müşterlernzn
taleplern karşılamak ve
müşter memnunyetn
sağlamak adına, İltek Meda
olarak projelernz ve
tasarımlarınızı hazırlarken
nasıl stratejlerle ve neler
dkkate alarak
çalışmalarınızı
yürütüyorsunuz?
Sze göre İltek Meda’nın
başarısı hang faktörlere
dayanmaktadır?
Başladığım dönemde kurumlarda
henüz kurumsal iletişim
departmanları mevcut değildi.
Kimse ne işe yaradığını
bilmiyordu. Aslında biz de çok
bilmiyorduk. Öncülerin yaşadığı
bir ikilem; yaptığınız işin mutlaka
bir faydası var ama tam olarak
ifade edilmiyordu. Bugünkü
müşteri memnuniyeti kavramı
henüz gelişmemişti. Yalnız
yaptığım her etkinlik coşku
uyandırıyordu. Çok iddialı bir
söylem, değil mi?
Ancak yapılmamış projeler
yapmaktan, kimsenin denemeye
cesaret edemediğini denemekten
müthiş bir haz, sonsuz bir keyif
alıyordum. Mesela, Tofaş üretim
fabrikası için bizden panoramik
bir filmin çekilmesini istemişti.
Böyle bir şeyi Amerika tematik
parklarda görmüştüm. Bizde bir
partnerle beraber 5 kamera ile
çekim yapabileceğimiz bir
teknoloji geliştirdik. Bilmediğimiz
bir şey vardı, sonradan öğrendik;
dünya üzerinde böyle bir çekimi
ilk kez biz yapmıştık! Böylece
anladık ki, insanın sınırları hayal
gücünün elverdiği kadardır.
31
8
“Svl Toplum
Kuruluşlarının önemn
blen br nsanım. Sosyal
projelere ve sosyal etkye
nanıyorum. Benm
hayatımda en çok önem
verdğm konular sosyal
etk ve sürdürüleblrlk.”
dyorsunuz. Pek, szce
svl toplum kuruluşlarına
olan lg ve desteğn
artması çn breylere
hang görevler düşüyor?
Sosyal etkinin önemini
kavramam 1960’lı yıllara
dayanıyor. Babamın okuduğu,
sosyal problemlere odaklanan
ortanın solundaki yayınlar ve
kişisel duruşu sayesinde
dünyanın gidişatı ile daha çok
ilgilenmeye başladım. Nüfus
patlaması, bunun ekolojiye
etkisi, kadın hakları gibi
konulara merak salmaya ve bu
tür şeyleri okumaktan keyif
almaya başladım. Sosyal
olaylara ilgim bu dönemlerde
başladı. Ben babamın hayatının
izinden gideceğimi ve
babamınki gibi bir meslek sahibi
olacağımı düşünürken, o
dönemde arkadaşlarımla
fotoğraf çekmeye başladık.
Sosyal konularda bir etki
yaratmak için fotoğrafçılık ve
iletişimi araç olarak kullanma
fikri de o yıllarda doğdu.
1980’li yılların sonuna doğru
A&B İletişim ile çalışırken,
A&B’nin sahibi Sibel Asna,
çalıştığı bir kurum için
desteklenecek projeler arıyordu.
Türkan Saylan’ı ve cüzzam
hastalarıyla yaptığı çalışmaları
keşfetmiş. Bana bu projede
çalışıp çalışmayacağımı sordu.
Ben de balıklama atladım çünkü
bir fotoğrafçı gözüyle, bir
hikâyenin peşindeydim.
Türkiye’de 3000 civarında
cüzzam hastası vardı ve bu
hastalığın tedavisi de oldukça
basitti: tek bir ilaç! Türkan
Saylan’ın hayali Türkiye’de
tedavisi çok kolay olan bu
hastalığı bitirmekti. Sibel
Asna’nın çalıştığı kurumun
bağış etkinliğinde gösterilecek
bir fotoğraf sunumu için Türkan
Saylan’ın tedavilerinde destek
bulmaya çalıştığı hastaların
fotoğraflarını çektim. Herkes çok
etkilendi. Bütün bu çabaların
sonunda Türkiye’de cüzzam
hastalığını yok ettik ve bunda
benim de küçük de olsa bir
katkım oldu.
1990’ların başında Hayrettin Karaca
ile gerçekleştirdiğim bir görüşmede
Türkiye’deki erozyon sorunundan
ve bunun giderek
yaygınlaşmasından duyduğu
üzüntüyü dile getirdi. Anlattıklarını
dinlerken Türkiye’nin giderek
çölleştiğini fark ettim ve “Türkiye
çöl oluyor o zaman.” dedim. TEMA
Vakfı’nın meşhur sloganı ‘Türkiye
Çöl Olmasın’ işte o konuşmadan
doğdu. TEMA Vakfı’na etkinliklerde
kullanması için bir sunum
hazırladık. Bir gün TEMA için
hazırladığımız sunumu yapmak
üzere bir etkinliğine çağrıldık. Bu
etkinliğe dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel de katılmış ve
açık havada yaptığımız sunumu
dinlemişti. Bu olaydan birkaç gün
sonra Demirel de TEMA’ya
desteğini ilan etti. O zamanlar bir
tane perdemiz vardı, onu aldık ve 3
yıl boyunca Türkiye’yi dolaştık;
Samsun, Diyarbakır gibi birçok
yerde sunumumuzu paylaştık.
Bundan birkaç yıl sonra Suna
Kıraç beni davet ettiği bir
yemekte Türkiye Eğitim
Gönüllüleri Vakfı’nı (TEGV) hangi
amaçla kurduğunu anlattı. TEGV
Suna Kıraç’ın müthiş bir
projesiydi.
Bütün problemlerimizin başının
eğitimsizlik olduğunu
düşünürsek, hiçbir ayrım
yapmadan bütün çocukların
eğitime erişimini destekleyen
bir vakıf olan TEGV çok
kıymetliydi. Tabii bu girişimin
arkasında Vehbi Koç’un da
desteği vardı. Suna Hanım
yemek sırasında TEGV’e destek
vermem için beni ikna etti. Bu
dönemde TEGV birçok eğitim
parkı yarattı. Ben de bu
kapsamda TEGV ile birlikte
Van’dan Antalya’ya kadar
dolaştım ve parkların
hikâyelerini oluşturdum.
Parkların kurulması ve
hazırladığım hikâyelerin
yaygınlaştırılması ile inanılmaz
bir projeye imza attık. Ben de bu
yüzden TEGV’e sarıldım, destek
vermekten çok mutluluk
duyduğum bir projeydi.
Tohum Otizm Vakfı kurucuları
2000’li yıllarda bir gün ofisime
gelip hikâyelerini anlattılar ve
benim onlara destek olmak için
ne yapabileceğimi sordular.
Aklımıza film çekme fikri geldi.
Otizmli çocukların günlük
hayatlarını filme çektik, oldukça
zor bir işti ama başardık. Tohum
Otizm Vakfı’nın kurucuları bu
dönemde Vakıf yararına açık
arttırmalar düzenliyordu.
Çektiğimiz filmler açık
arttırmalarda gösterildi ve olumlu
geri dönüşler sayesinde otizmli
çocuklar için yüksek miktarda
destek toplandı. Otizm toplumsal
bir yara. Otizmli çocukların
anlaşılması ve topluma entegre
edilmesi gerekiyor ve Tohum
Otizm Vakfı bu misyonu çok iyi
yerine getiriyor. Hem filmler
yoluyla Vakıf’a katkıda bulundum
hem de babası hasta olan otizmli
bir çocuk için Vakıf’a bağış
yapmaya devam ediyorum.
32
9
Çok uzun zamandır STK’larla yakın
çalışıyorum. Maddi olarak destek
vermemin yanı sıra, uzmanlığımı
kullanarak, zamanımı ayırarak ve
gönüllülük yaparak da STK’lara
bağışta bulunuyorum.
Deneyimlerimden yola çıkarak,
yıllar içinde Türkiye’deki STK’ların
büyük yollar kat ettiğini düşünsem
de hâlâ bazı eksiklikleri bulunuyor.
Kanımca, Türkiye’deki STK’ların en
büyük problemi bağışçı ilişkilerini
yönetmedeki eksiklikleri. Çok iyi
işler yapıyorlar ama destekçileriyle
iletişimde kalmakta, iletişimi
sağlamlaştırmakta ve
geliştirmekte yeterince etkili
olamıyorlar. STK’ların, kendilerini
destekleyen insanları
kahramanlaştırmalarında, onlar için
ne kadar önemli olduklarını arada
hatırlatmalarında yarar var. İnsanlar
bunu görmeyi bekliyor. STK’ların
hiçbir destekçiyi garanti olarak
görmemesi gerekiyor. STK’ların
bağışçılarıyla iletişimde kalmaları
hem bağışçılar hem de STK’lar için
çok önemli.
2007’den ber her yıl
Amerka’da düzenlenen
TED (Technology,
Entertanment, Desgn)
konferanslarına olan
merakınız le Türkye’dek
TEDx hamlesn lk
başlatanlardan br olarak
sz görüyoruz. 2010
yılından ber de TEDxReset
etknlkler
düzenlyorsunuz.
TEDxReset’de “Reset”
felsefes Unut, Düşün,
Yarat, Yap (Forget,Thnk,
Create, Act Upon) olmak
üzere dört aşamalı olarak
değerlendrlyor.
TEDxReset felsefenzn
temelndek amaç ve
katılımcılara verlmek
stenen mesaj nedr?
TED, hayatıma 2008 yılında girdi ve
girdiğinden beri profesyonel hayatımda
birçok şey değişti. TED’i uzun uzun
anlatmayacağım, merak edenler
ted.com‘da ne olduğunu bulabilirler. İlk
TED’e gittiğimde o kadar etkilenmiştim
ki üç buçuk günde izlediğim 120-130
konuşmacı ve onların hikâyelerini
hatırlayamamaktan korkmuştum.
Allah’tan bize etkinliğin bütün
DVD’lerini yolladılar. Ben Türkiye’de
bunları çoğaltıp tanıdığım bütün üst
düzey yöneticilere ve tanıdığım
CEO’lara dağıtmıştım.
Hayata pozitif etki eden, insana ve
evrene bakışımızı değiştirecek olan bu
hikâyeler kimsenin gözünden
kaçmamalıydı. 2009’da TED’e tekrar
gittiğimde kafama koymuştum; bu TED’i
Türkiye’ye getirecektim. Mart 2009’da
TED yeni bir girişimde bulunmuştu ve
TEDx doğmuştu. Bağımsız ve yerel bir
günlük TED organizasyonu yapmak,
yönetmek, yaratıcı sürecinden içinde
sonuna kadar bulunmak beni baştan
çıkarıyordu ve sonunda iş başa
düşmüştü, 8 kişilik bir ekip kurdum. 8
ay çalıştık. Enerjimiz inanılmazdı ve 14
Ocak 2010’da ilk TEDx
etkinliğimizi yaptık.
Konu: ‘Zihinleri sıfırlamak’
böylece ilk TEDxReset hayata
geçti. İkinci etkinliğimizin
konusu: ‘What if...’ ya da
‘Ya yanılıyorsak’. Sonra ‘Quo
Vadis?' ya da 'Yolculuk nereye?'.
11 senedir aralıksız devam
ediyorum. Yaptığımız
etkinliklerin detaylarına
www.tedxreset.com‘dan
ulaşabilirsiniz.
10 “Gerye baktığım zaman
çok şey yaptığımı
düşünsem ble, dünyanın
bugünkü hâl, daha yolun
başında olduğumu
düşündürüyor. Bu da
ben, daha fazlasını
yapmak çn kamçılıyor.”
dyorsunuz. Geleceğe dar
planlarınız ve hayallernz
nelerdr? Karyernn
başında olan kşlere
önerlernzden
bahsedeblr msnz?
Bundan birkaç sene önce benim
hayat felsefem nedir diye
düşünürken bunu ifade etmenin
yollarını arıyordum. Ve aklıma bir
fikir geldi; torunlarıma bir tavsiye
mektubu yazacak olsaydım ne
yazardım? Meraklı olun!
Etrafınızdaki dünyayı keşfedin ve
ömür boyu öğrenin. Güvenilir bir
arkadaş olun ve arkadaşlığınızı
besleyin. Sözünüz altın olmalı.
Konuştuğunuzdan daha fazlasını
dinleyin. Dürüst, tutarlı olun,
kişisel değerlerinizden taviz
vermeyin. Nezaketli, mütevazı ve
şefkatli olun. Hayatınızda ne
kadar şanslı olduğunuzu ve
herkesin sizin kadar olmadığını
anlamaya çalışın. Son olarak sizi
heyecanlandıran ve sizin için
anlamı olan şeyleri yapın.
MERAKLI OLUN! ETRAFINIZDAKİ DÜNYAYI
KEŞFEDİN VE ÖMÜR BOYU ÖĞRENİN.
GÜVENİLİR BİR ARKADAŞ OLUN VE
ARKADAŞLIĞINIZI BESLEYİN.
33
AVRUPA & DÜNYA ŞAMPİYONU MİLLİ CİMNASTİKÇİ
Röportaj Spor
İBRAHİM ÇOLAK
1
Sz Dünya şampyonu başarılı Türk cmnastkç
olarak tanıyoruz. Spora başlama hkâyenz
bzmle paylaşablr msnz?
Mnderlern üzerne lk kez çıkarak cmnastğe
başladığınızda kaç yaşındaydınız ve nasıl bu alana
yöneldnz?
2
Artstk Cmnastk Dünya Şampyonası’nda
ülkemze br lk yaşatarak altın madalya
kazandınız, öncelkle ülkemz bu dalda temsl
ederek hepmz gururlandırdığınız çn çok
teşekkür ederz. Bu başarının sze
hssettrdkler nelerdr? Başarılarınızın
ardında çok çalışma ve azmn harcnde
neler bulunuyor?
Bu başarının bana hissettirdiği tarif edilemez bir
mutluluk. Bunu kelimelerle anlatmak çok zor
gerçekten. Tarihimizde bir ilki başarmış olduk. Aynı
zamanda en büyük hedeflerimden biri olan olimpiyat
oyunlarına katılma hakkı elde ettim ve ülkeme,
aileme bu mutluluğu bu sevinci yaşatmanın
gururunu yaşıyorum. Hiçbir başarı kolay elde
edilmiyor.
Bunların altında tabii ki çok çalışma ve azim var.
Bunların dışında küçük yaştan beri yapılan
fedakârlıklar ve yürekten inanma var.
Cimnastik sporuna 5 yaşında amcam Erkan Çolak sayesinde
başladım. Kendisi eski cimnastikçidir.
Ailemde spor yapan ve sporu seven insanlar olduğu için beni
de cimnastik sporuyla çok küçük yaşta tanıştırmışlar.
Cimnastiğe Şavkar Cimnastik Spor Kulübü’nde başladığımda
çok küçüktüm ve o ortam bana oyun parkı gibi geldi bu
yüzden çok severek antrenmanlara gidiyordum. Ayrıca
amcamın da cimnastikçi olması beni çok etkiliyordu ve
heveslendiriyordu. Bence erkeklere en çok yakışan cimnastik
branşı artistik cimnastik. Çünkü erkeğin fiziği çok düzgün ve
iyi bir şekilde gelişiyor. Aynı zamanda sporcuya bir özgüven
ve cesaret veriyor.
DÜNYA CİMNASTİK FEDARASYONU (FIG)
HAREKETİMİ ONAYLADI VE ‘THE COLAK’
İSMİYLE LİTERATÜRE GEÇTİ.
34
3
Szn ortaya çıkardığınız
‘The Colak’ hareket
cmnastk lteratüründe
de yer alıyor. Bu
hareketnzn ortaya
çıkışı nasıl gerçekleşt
ve lerleyen süreçte
neler yaşandı? Bze
hareket anlatablr
msnz?
The Colak hareketini şu
şekilde anlatabilirim:
Halkalara asılı pozisyonda
duruyorum. Kollarımı yanlara
açarak kendimi orta seviyeye
çekiyorum. Sonra
bacaklarımı yüzüme
kapatıyorum. Son
pozisyonda en az iki saniye
hareketsiz beklemem
gerekiyor. Aslında benden
önce ismini literatüre
yazdırmış birçok sporcumuz
var. Rahmetli Murat Canbaş,
şu anki Türkiye Cimnastik
Federasyonu Başkanımız
Sayın Suat Çelen ve takım
arkadaşım Ferhat Arıcan’ın
da literatürde isimleri olduğu
için benim de aklıma
kendime özel bir hareket
yaparak onların izinden
gitmek geldi. Bu düşüncemi
antrenörüm Yılmaz
Göktekin’le paylaştıktan
sonra hemen çalışmalara
başladık. 3 aylık bir
çalışmanın sonucunda 2017
yılında Avustralya’da yapılan
Dünya Kupası’nda bu
hareketi denedim ve başarılı
oldum. Yaklaşık 1 ay kadar
sonra Dünya Cimnastik
Fedarasyonu (FIG)
hareketimi onayladı ve ‘THE
COLAK’ ismiyle literatüre
geçti. Bunun verdiği gurur ve
mutluluk madalyadan çok
farklıydı.
4
Tokyo’da düzenlenecek
2020 Olmpyatları’na
katılma hakkı elde ettnz,
olmpyatlardak
hedefnz ve bu
doğrultuda çalışma
prensplernz nelerdr?
Hazırlık sürecnde fzksel
çalışmalarınızın yanında
zhnsel olarak kendnz
nasıl hazırlıyorsunuz?
Olimpiyatlara katılıp madalya
almak en büyük hedefim ve
bu hedefimi gerçekleştirmek
için bir şansım var bu yüzden
bu şansı iyi değerlendirip
daha sakin ve ciddi bir
antrenman programı ile
dünya şampiyonasındaki
performansımı biraz daha
geliştirip olimpiyatlarda daha
iyisini yapmaya çalışacağım.
Fakat bildiğiniz gibi
geçtiğimiz sene Mart ayında
omzumdan ameliyat
olmuştum her şeyden önce
eski sağlığıma kavuşmak
istiyorum. Şu anda forma
girmeye başladım, inşallah
olimpiyatlara kadar çok daha
iyi olacağım. Ayrıca mental
olarak da kendimizi
yarışmalara ve olimpiyatlara
hazırlıyoruz psikolog ve
mentorlerle zaman zaman
çalışmalarımız oluyor.
5
Br röportajınızda "Güzel
başarılar elde ednce
zorlukların heps
unutuluyor hatta y k o
zorlukları yaşamışım
dyorsunuz." dedğnz
blyoruz. Profesyonel
karyernzde karşılaştığınız
zorluklar ve sz en başarılı
kılan başarısızlığınız
nelerd?
Profesyonel kariyerimde
karşılaştığım en büyük zorluklar
yaşadığım ameliyatlardı çünkü
ameliyat sonrası iyileşmem
yaklaşık 6-7 ay sürmüştü. Bu süre
boyunca zaman zaman
motivasyonum düştü ve pes etme
noktasına bile gelmiştim. Bu
yüzden benim için en zoru bu
zamanlardı. Başarı her zaman
madalya almak değil aslında
önemli olan başaramadığım
zaman bile elimden geleni yaptım
diyebiliyorsam bu benim için
madalyadan çok daha önemli
oluyor. 2017 Dünya
Şampiyonası’nda bunu yaşadım,
elimden gelenin en iyisini yaptım
ama madalya alamamıştım ve
Dünya 5.si olmuştum.
İlk başta kürsüye çıkamadığım
için üzülmüştüm ama sonra
düşününce “Ben elimden geleni
yaptım.” dedim ve bu içimi
rahatlatmıştı. 2016 ve 2017
Avrupa Şampiyonası finalinde de
madalya kazanamamıştım o
zaman elimden gelenin en iyisini
yapamamıştım ama bu
başarısızlıklar aslında bana çok
fazla tecrübe kazandırdı ve bu
başarısızlıklar beni başarılı kıldı
diyebilirim.
35
6
Cmnastk dalı gerçekten
öneml br beden
koordnasyonu
gerektryor, bu
koordnasyonu
sağlamak çn neler
yapıyorsunuz?
Rutnnz dışında çok daha
farklı ve zor hareketler
deneyerek kendnz her
sefernde daha lerye
taşıma sürecnz nasıl
lerlyor?
Artistik Cimnastik gerçekten zor
bir branş ve içerisinde erkeklerde
altı alet ve yüzlerce hareket var.
Biz içinden en iyi yapabileceğimiz
hareketi seçiyoruz ve bunları
çalışmaya başlıyoruz ama bir
hareketi bile mükemmelleştirmek
için onlarca defa tekrar etmemiz
gerekiyor.
Bu tekrarları yaptıkça
vücudumuz artık otomatik hâle
geliyor koordinasyonu bu şekilde
sağlayabiliyoruz. Rutinim dışında
yaptığım hareketler de var tabii ki
hatta antrenörümün yardımıyla
daha zor hareketleri çalışıyoruz.
Bu yüzden asıl rutinimdeki
hareketler bir tık daha kolay
gelmeye başlıyor.
Son olarak da özellikle halka aleti
için devamlı kuvvet çalışmamız
gerekiyor benim de her
antrenman sonunda düzenli
olarak yaptığım kuvvet hareketleri
var. Bunları yaptıkça geliştiğimi,
güçlendiğimi hissediyorum.
7
Breysel br spor
dalında başarılarla dolu br
yolda lerlyorsunuz, szce
bu durumun takım
sporlarına kıyasla avantaj
ve dezavantajları nelerdr?
Br ülkey tek başınıza
temsl ederken başarı ve
başarısızlıklarda tüm yükü
tek başınıza omuzluyor
olmak sze neler
hssettryor?
Takım sporlarıyla kıyasladığımızda
dezavantajı eğer müsabakada hata
yaparsam o hatamı başkası
kapatamaz ve hata yaptığımla
kalırım.
Avantajı ise eğer hata yapmadan
güzel bir performans sergilersem
sonucu da güzel oluyor yani her
iki durumda da kimseye bağlı
kalmıyorum. Tabii ki bazı
yarışmalarımız takım yarışması
oluyor o zaman benim hatamı
arkadaşlarım kapatabiliyor ama
sonuçta bireysel bir spor ve
herkes kendisi için en iyisini
yapmak zorunda. İlk başta
yarışmalarda üzerimde o stresi
baskıyı hissediyordum ve bazen
beni kötü etkileyebiliyordu.
Aslında hâlâ üzerimde bu stres ve
baskıyı hissediyorum ama artık
beni kötü etkilemesine izin
vermiyorum. Bu da çok çalışma ve
zamanla elde ettiğim tecrübeler
sayesinde oldu.
8
Cmnastk bedenn
fzksel yapısını
düzeltme, güçlendrme
ve gelştrme amacıyla
düzenl hareket ettrme
sanatı olarak blnyor.
Sz de bu sanatı ustaca
cra ederek kendnz
günden güne daha ys
çn zorluyorsunuz. Bu
zorluklar esnasında
sakatlıkların önüne
geçmek çn
konsantrasyonunuzu
nasıl sağlıyorsunuz?
Yaptığım sporda
konsantrasyon çok önemli, o
zor hareketleri yaparken
kendimi odaklayamazsam
çok ciddi sakatlanmalar bile
yaşayabilirim. Bu yüzden
küçüklüğümden beri
antrenörüm Yılmaz
Göktekin’in bana öğrettiği en
önemli şeylerden biri
cimnastik salonundan içeri
adım attığım an özel
hayatımda ne kadar sorun ve
problem varsa onu dışarıda
bırakmak oldu.
Küçükken bunu
yapamadığım zamanlar oldu
tabii ki ama zamanla kendimi
bu şekilde geliştirdim ve
antrenmanlarda kendimi
daha iyi konsantre edebildim.
Bu da başarıyı elde
etmemdeki en önemli
etkenlerden bir oldu çünkü
kafam dolu olmuyor sadece
işime odaklanabiliyordum.
YAPTIĞIM SPORDA
KONSANTRASYON ÇOK
ÖNEMLİ.
36
9
Alenzde başarılı
sporcuların yer aldığını
blyoruz, sporcu br
aleye sahp olmak szn
cmnastk alanında
başarıya ulaşmanızı
nasıl etkled? Szce
alenz sze rol model
olmasaydı yne de
cmnastk alanına eğlm
gösterr mydnz yoksa
şmdknden farklı br
hayatınız mı olurdu?
Ailemdeki herkesi spora
alıştıran babam oldu. Bu
yüzden sporcu bir aileye
sahip olduğum için çok
şanslıyım, küçüklüğümden
beri ailem cimnastiği
yapmam için başarılı
olabilmem için her zaman
yanımdaydı. Kendileri de
sporcu oldukları için bir
antrenmanın bile ne kadar
önemli olduğunun
farkındalardı bu yüzden
zorlandığım zamanlarda bana
her zaman destek oldular.
Amcam eski cimnastikçi ve
ailem de beni onun
sayesinde cimnastik
sporuyla tanıştırdı.
Başladığımda 5 yaşındaydım
ve tamamen ailemin
yönlendirmesiyle oldu ama
cimnastik olmasa bile yine
de babam hayatıma sporu
aşılardı.
10
Uzun yıllardır cmnastk
dünyasında büyük
başarılarla yer alan br
olarak szce Türkye’nn
bu spor dalındak
serüven nasıl lerlyor?
Szn gelecek
hedeflernz nelerdr?
Spor karyerne yen
adım atacak olan ve
cmnastğe karşı lgl
gençlere ne gb
tavsyelerde
bulunursunuz?
Elde ettiğimiz başarılar ve bu
başarıların arkasında
desteğini hiçbir zaman
esirgemeyen
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan’a, Spor
Bakanımız Sayın Dr. Mehmet
Muharrem Kasapoğlu’na ve
Federasyon Başkanımız Sayın
Suat Çelen’e teşekkür etmek
istiyorum. Federasyonumuz
son 9 yılda birçok
federasyona göre hep
yükselerek ilerledi ve
Türkiye’de cimnastiği
bilmeyen kalmadı. Hatta artık
her yıl cimnastik haftamız ve
cimnastik günümüz bile
kutlanıyor. Bu yüzden
Türkiye’de cimnastiğin geldiği
nokta çok iyi bir yerde.
Gelecekteki hedeflerim; 2021
Tokyo Olimpiyat
Oyunları’ndan sonra inşallah
evlenmeyi planlıyorum sonra
2024 olimpiyatlarında da
yarışmayı çok istiyorum.
Sonrasında fiziksel
durumuma bakacağım eğer
hâlâ kendimi iyi hisseder ve
hâlâ başarı elde edebilecek
durumda olursam 2028
olimpiyat oyunlarına da
katılabilmeyi çok istiyorum.
Tabii ki bu süreye kadar her
yıl yapılan Avrupa ve Dünya
Şampiyonaları’nda da başarılı
olup madalya kazanmayı
hedefliyorum.
Son olarak gençlere tavsiyelerim;
Cimnastik her çocuğun yapması
gereken bir spor. Sadece
cimnastikçi olmak için değil daha
sonrasında yapacağı bütün spor
branşlarında çok fazla avantaj
sağlayacak olan bir spor dalı.
O yüzden bütün çocukların küçük
yaşta cimnastik yapması en büyük
temennim.
Dikkat etmeleri gereken bazı
hususlar var. Sadece çok çalışmak
yaptığınız spor branşında
yeterli değil aynı zamanda doğru
beslenme ve iyi uyku da çok
önemli. Spor hayatları boyunca
Kendİnİze hedefler koyun ve
bu hedefler doğrultusunda
önünüze hangİ zorluklar
çıkarsa çıksın asla pes
etmeyİn.
birçok zorlukla karşılaşacaklar,
bunlar fiziksel ve zihinsel zorluklar
olabilir.Zihinsel olarak çok
zorlandıkları zaman aileler devreye
giripçocuklarını desteklemeliler.
Fiziksel zorluklarda sporcu ağır ya
da hafif sakatlıklar geçirebilir.
Sakatlık kötü bir durum olsa bile
sporcunun onu avantaja
çevirebilmesi gerekiyor. Bu onlara
tecrübe kazandıracaktır ve daha
güçlü bir şekilde spora geri
döneceklerdir. En önemlisi de
kendinize hedefler koyun ve bu
hedefler doğrultusunda önünüze
hangi zorluklar çıkarsa çıksın asla
pes etmeyin.
37
DANIEL WELLINGTON ÜLKE MÜDÜRÜ
DİLARA NEYİŞÇİ ÇAĞLI
Röportaj İş Dünyası
3 Karyernzde Danel
Wellngton’dan önce de pek
çok başarılı markada öneml
pozsyonlarda görev
almışsınız. İş dünyasındak
rekabet ortamında breysel
olarak atılması gereken
adımları nasıl
değerlendryorsunuz? Szce
gençler ş dünyasında
başarılı olmak çn nelere
dkkat etmel ve hang
rskler göze almalıdır?
Başarı için mevcut göreve
odaklanmanın faydasına
inanıyorum. İnsanın elbette nihai
yüksek bir hedefi olmalı ya da
olabilir. Ancak söz gelimi satış
danışmanı olarak kariyerinize
başladıysanız öncelikli amacınız
çok iyi bir satış danışmanı olmak
olmalı. Her rolün hakkını verdikçe
daha iyisi otomatik olarak geliyor.
Kibir başarının ve mutlu bir iş
hayatının düşmanıdır bana göre.
1 Sz şıklığı yansıtan br
marka olan Danel
Wellngton’ın Türkye ve
İsral Ülke Müdürü
olarak tanıyoruz.
Bulunduğunuz başarılı
konuma gelene kadar ş
dünyasında ne gb
süreçlerden geçtnz, bu
süreçler arasında sz en
zorlayan ve en keyf
aldığınız anlar nelerdr?
2
Bu sene profesyonel
hayatımın 20. senesini
bitirdim. Öğrencilik yıllarımı da
çalışarak geçirdiğimi göz
önünde bulundurursak 25
seneyi aşkın bir süreden
bahsediyoruz. Her sene
zorlayan ve keyif veren şeyler
değişiklik gösterse de
başarının anahtarı öncelikle
severek yaptığınız bir iş,
sonrasında görev/pozisyon
ayırt etmeden işinizi iyi
yapmaya çabalamaktan
geçiyor.
Danel Wellngton gb
global br markanın hem
Türkye hem de İsral Ülke
Müdürlüğü görevlern
üstlenyorsunuz.
Brbrnden farklı yapıya
sahp k ülkede
markanızın yönetmnde
söz sahb olurken nelere
dkkat edyorsunuz ve
çalışma planlarınızı nasıl
düzenlyorsunuz?
İşlernz yernde
yürütmek adına çok sık
seyahat edyor musunuz?
Hem müşteri hem de şirket
çalışanları için o ülkenin
değerlerine göre hareket etmek
en önemlisi. Yıllar içinde çok
net olarak anladım ki
çalışanlarınızdaki aidiyet
duygusunu en yükseğe
taşıyabiliyorsanız kaçınılmaz
olarak ekip başarısı geliyor. Bu
da nihai müşterimize kadar etki
ediyor. Açık iletişim kurmanın
önemine inanıyorum. Şirket
stratejilerinden genel gidişata
herkesi sürece dâhil ederek
çalışmaktan keyif alıyorum.
Böyle olunca herkes kendi
şirketi gibi çalışıyor,
sorumluluk alıyor. Pandemi
öncesi sık seyahat ediyordum.
Sahada olmak bizim işimizde
başarının anahtarı. Ancak
günümüz koşullarında ben de
herkes gibi sanal olarak saha
ziyaretlerini arttırdım.
BAŞARI İÇİN MEVCUT
GÖREVE ODAKLANMANIN
FAYDASINA İNANIYORUM.
38
4 Danel Wellngton olarak her
yaşa ve her ortama htap
edeblen mnmal ve şık
tasarımlar le her zaman lg
odağı olmuş br markasınız,
ayrıca greceğnz pazarlarda
seçc ve ttzsnz. Yıllardır
terch edleblrlğnz
korumanızda satış ve
pazarlama stratejlernzn
etks nasıldır? Markanız
benmsedğ hang
değerlerle sürdürüleblr
hâle gelmştr?
Bir İsveç markası olmanın en
belirgin özelliği olarak öncelikle
doğaya ve insana çok saygılı bir
kurum kültürümüz var.
Paketlemelerimizden, ürün yaratım
süreçlerimize kadar sürdürülebilir
kaynaklardan yararlanıyoruz ve
ekolojik dengeyi bozmadan işimizi
yapmaya gayret ediyoruz. Sadece
sürdürülebilir iş stratejileri
geliştirmeye odaklanmış büyük bir
ekibimiz var. Bu politikamızı
müşterimize mümkün olduğunca
hissettirip onlarla birlikte
farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.
Müşteri kitlemiz genç, dünyada
olan biteni takip eden, duyarlı
kişiler. Hâl böyle olunca biz de
pazarlama stratejilerimizi tamamen
dijital pazarlamadan yana
kullanıyoruz. Basılı materyal
kullanmıyoruz. Sadece online
dünyada pazarlama faaliyeti
yapıyoruz.
5 Profesyonel karyernzde
gerçekleştrdğnz projeler ve
edndğnz tecrübeler
doğrultusunda geçmşten
günümüze ülkemzde
tüketclern fkrler ve
alışkanlıklarıyla lgl
değşmler nasıl
yorumluyorsunuz? Bu gdşata
göre gelecekte perakende
sektörünü neler beklyor?
Gelecekte perakende sektörünü
her anlamıyla dijital bir çağ
bekliyor. Pandemi bu süreci 4-5 yıl
kadar hızlandırdı. İş yapış
şeklimizden tutun, müşteri alışveriş
alışkanlıklarına kadar her şey çok
hızlı değişti. Burada önemli olan
sistemin tüm unsurları ile yeni
çağa adapte olmasıdır.
En basit hâli ile örneklemek
gerekirse, internetten mükemmel
bir satış ağı kurmuş, teknoloji ve
dijital pazarlamayı en üst seviyede
kullanan bir firma olduğunuzu
düşünelim. Şayet ürününüzü nihai
müşteriye ulaştıran lojistik firması
bu teknolojiye ve alt yapıya destek
olacak şekilde kendini
geliştirmemiş ise, mutsuz bir nihai
müşteriniz olur. Tüm emekler boşa
gider. Müşteri için alışveriş komple
bir deneyimdir. Sacayaklarının
hepsinin aynı güce ve gelişime
sahip olması gerekir ki müşteri
memnun olsun.
39
6 Dünyada ve ülkemzde
ekonomnn zor günler
geçrdğ ve breylern alım
gücünün düştüğü br dönem
çersndeyken perakende
sektöründe mücevherat, takı
ve aksesuar alanlarının
gdşatını nasıl
yorumluyorsunuz, markanız
Danel Wellngton bu
gdşattan nasıl etklenyor?
Bu soruyu kime sorsanız saat &
aksesuar sektörümüze negatif bir
etkisi olacağını söyler. Ancak
realite farklı oldu. Genç, gezmeyi,
yeni yerler keşfetmeyi seven
müşterimiz, seyahat etmeye ve
yeni lezzetler tatmaya mecburi bir
ara verince, artan bütçesi ile uzun
zamandır istediği saati kendisine
almaya karar verdi. Sonuç bizim
açımızdan oldukça pozitif oldu.
Dijital anlamda çok önceden bu
sürece hazırdık. O yüzden fırsatı
iyi değerlendirdik.
7 Son yıllarda eşsz güzellkte
Danel Wellngton saatler
pek çok nfluencerın
kullandığını ve sosyal
medyadak takpçlerne
özel ndrm kodları
sağlandığını görüyoruz. Br
lüks tüketm markası olarak
daha çok djtal stratejlerle
reklam yapmanızın ve
Türkye’de yalnızca br
şubenzn bulunmasının
sebepler nelerdr?
Bu strateji rastgele değil, derin
bir analiz sonrası belirlendi.
Müşteri genç olunca modern
hayatın kolaylıklarından daha
fazla yararlanıyor. Fiziki mağazayı
hâlâ geleneksel mağazadan
alışveriş yapmayı seven
müşterilerimiz için bir nokta
olarak tutuyoruz. Markamızı nişan
hediyesi, mezuniyet hediyesi
olarak tercih eden kitle için
mağazamızda daha geniş bir
servis verebiliyoruz. Fakat
müşteri kitlemizin %85’i fiziki
mağaza ihtiyacı duymuyor
diyebilirim.
8 Mnmalst ve
kşselleştrleblen şık
tasarımlar anlayışıyla Danel
Wellngton saatlern kadran ve
kayışlarının kombnlenmesnde
müşterlernze terch hakkı
sunuyorsunuz. Sunduğunuz bu
ayrıcalık müşterler tarafından
nasıl karşılanıyor ve ne sıklıkla
uygulanıyor?
Bu çok beğenilen bir uygulama ve
çok tercih ediliyor. Tek bir kadran
alarak 4-5 farklı saate sahip
olabiliyorsunuz. Çağımıza uygun,
spora giderken nato kayış, yemeğe
çıkarken mesh kayış takarak
stilinize uygun bir kombin
yapabiliyorsunuz. Hem eğlenceli
hem ekonomik.
9 Şu anda Ülke Müdürü
pozsyonunda global br
markayı başarıyla temsl
edyorsunuz. Profesyonel
karyernzde veya özel
hayatınızda ulaşmak
stedğnz hedeflernz ve
gerçekleştrmek stedğnz
en büyük hayalnz nelerdr?
Global markalarla çalışmak, tıpkı
yurt dışında eğitim almak gibi başlı
başına bir deneyim.
Şu an ekibimizde Hindistan’dan,
Güney Afrika’ya, İsveç’ten Yeni
Zelanda’ya pek çok milletten
arkadaşımız var. Bu durum ön
yargıları yıkıp, yeni fikirlere, bakış
açılarına daha açık bir hâle
getiriyor sizi. Dinamizm ve esneklik
sağlıyor. Türkiye özelinde
baktığımızda krizlerle büyümüş bir
nesil olarak iniş çıkışlara çok
alışkınız ve soğukkanlıyız. Global
pazarda bu dayanıklılığımız; kriz
yönetimindeki başarımız ile öne
çıkıyoruz.
Hedefim, hayalim perakendeye
gönül veren gençlere ilham olmak.
İşini severek yapmanın fark
yarattığını gösterebilmek. Gerisi
zaten geliyor. İş hayatı ile özel
hayat dengesine çok önem
veriyorum. İşimi çok seviyorum
evet ama dünya çok büyük ve çok
güzel.
Yaşayabileceğim, görebileceğim,
deneyimleyebileceğim şeylerin bol
olmasını hedefliyorum. Bunun için
de her yorucu çalışma
maratonunun arkasına bunlardan
eklemeye çalışıyorum.
Hedefİm, hayalİm
perakendeye gönül
veren gençlere
İlham olmak.
40
Röportaj Girişimcilik
KODLUYORUZ KURUCU ORTAĞI & CEO'SU
GÜLCAN YAYLA
2 Sz ‘kendn toplumsal
eştlğe adamış br sosyal
grşmc’ olarak da
tanıyoruz, hkâyenzn
başlangıcı nasıldı?
Toplumsal eştlğn szn çn
önem ve fade ettkler
nelerdr?
Dediğim gibi aslında bu hikâye
çocukluğumdan başlıyor. Fakat
özellikle üniversite yıllarımdaki
gönüllülük çalışmaları da
yolculuğumun önemli kısmını
oluşturdu. Üniversite öğrenimim
boyunca İLKYAR’da (İlköğretim
Okullarına Yardım Vakfı)
gönüllüydüm, yirmiden fazla ilde
yatılı ilköğretim bölge okullarını
(YİBO) ziyaret edip Fizik anlattım.
Türkiye’nin dört köşesinde yatılı
okuyan çocuk ve gençlerle
tanışmam hayatımı şekillendiren
deneyimlerden oldu. ‘Yeteneğin
her yerde eşit dağıtıldığı, ama
fırsatların dağıtılmadığı’na yönelik
bir söz vardır. Bu sözün ne kadar
gerçek olduğunu YİBO’larda daha
iyi anladım. Gözlerinin içi parlayan
bu çocukların daha iyi bir geleceğe
ve umuda sahip olması gerektiği
gerçeği bana bu güne kadar en
çok motivasyon veren şey oldu.
1 Kodluyoruz'un
kurucularından br olarak
tanıdığımız Gülcan Yayla
kmdr? Bze braz
kendnzden, ale hayatınız
ve çevrenzn yaşamınıza
etklernden bahsedeblr
msnz? Hayatımı değştrd
dedğnz br dönüm noktası
oldu mu?
Eskişehir’de doğdum büyüdüm.
Ablalarım ve benim için eğitim hep
önemliydi ve iyi eğitimlere
kavuşmak için genelde çok çalıştık
ve burslar alarak okuduk. ODTÜ’ye
gitmek lise yıllarındayken en
büyük hayalimdi ve ODTÜ’nün
kapısından girdiğim ilk gün “Ben
yapabildiysem kendisine fırsat
verilen herkes yapabilir.” diye
düşündüm. Endüstri
Mühendisliği’ni Psikoloji yan
dalıyla 2011’de tamamladım.
Mezun olduktan sonra üç yıl özel
bir şirkette Strateji ve İş Geliştirme
bölümünde çalıştım, çok şey
öğrendim. Fakat benim gibi
imkânları kısıtlı olup iyi bir eğitim
almak isteyen pek çok kişi
olduğunun, hayatımı bu alanda
eşitliği artırmak üzere inşa etmek
istediğimin farkındaydım.
Türkiye’den çıkıp dünyada bu işler
nasıl oluyor diye bir gün
Kamboçya’ya gittim. Oradaki
köylerde harika işler yapan
insanlarla tanışmak, dünyanın
düşündüğümden daha büyük
olduğunu görmemi sağlayarak
bana cesaret veren,
hayatımdaki dönüm noktalarından
biri oldu. Bu üç yılın sonunda
sosyal alanda ilerlemek istediğimi
kesin olarak fark edip Amerika’daki
yüksek lisans programlarına
başvurdum.
Washington University in St.
Louis’te tam burslu olarak dünyanın
en iyi Master of Social Work
programına kabul edildim ve 2014’te
Amerika maceram başladı. Alanımı
sosyal girişimcilik seçtim ve bu
yüzden MBA’den de tam burs alarak
iki yüksek lisans programını üç
yılda tamamlayarak 2017’de mezun
oldum. Bu süre içinde Hindistan’da
ve Amerika’nın çok dezavantajlı
bölgelerinde çeşitli kurumlarda
çalıştım. Uluslararası kalkınma
alanını öğrenmek istediğim için
mezun olunca Washington DC’de
Malala Fund’da ve aynı zamanda
Dünya Bankası’nda çalışmaya
başladım. Burada geçirdiğim
yaklaşık iki yılın sonunda ülkeme
geri dönme zamanımın geldiğine
karar vererek 2019 başında
Kodluyoruz’u büyütmek üzere
Türkiye’ye döndüm.
3 Başarılı sosyal grşm
projes Kodluyoruz le
yaptıklarınızı bzlere
anlatablr msnz?
Hkâyenzn ortaya çıkışı
nasıl oldu ve sosyal br
htyacı karşılamaya yönelk
bu grşm nasıl hayata
geçrdnz?
Kodluyoruz’u 2016’da Aykut
İbrişim ve Emre Şarbak’la kurduk.
Ülkemizdeki gençlerin bugün
karşılaştığı en büyük zorluklardan
olan işsizlik ve umutsuzlukla
mücadele etmek istiyorduk. Ayrıca
teknolojik gelişmelerin dünyayı
şekillendirdiğinin farkında olarak,
Türkiye'de iyi amaçları olan
yazılımcıların dünyaya değer
kattığı bir ekosistem sağlamayı
hedefliyorduk.
41
Bununla ilgili güzel bir örneği
LaunchCode
(www.launchcode.org) hayata
geçiriyordu ve onlarla beraber
Türkiye’de Kodluyoruz’u başlattık.
Kodluyoruz, Türkiye’yi teknoloji
alanında bir yetenek merkezi
yapmayı hedefleyen bir sosyal
girişim. Odaklandığımız problem,
ülkemizdeki yüksek genç işsizlik
ve gençlerimizin kendi
potansiyellerini katma değerli
alanlarda ortaya çıkaracak eğitim
fırsatlarına sahip olmaması. Bugün
NEET oranında (inaktif gençler -
çalışmayan veya bir eğitime
katılmayan -) OECD ülkeleri
arasında birinci konumdayız.
Gençlerimizin yaklaşık %30’u
inaktif. Diğer taraftan, geleceğin
yenilikte ve teknolojide olduğunu
görüp bu alanlarda çalışmak
isteyen binlerce genç ve sektörde
de yetenekli gençlere yüksek
ihtiyaç var. Kodluyoruz olarak
azimli gençlerle teknoloji sektörü
arasındaki bu yetenek açığını
kapatıyoruz ve ülkemizde
teknolojiyi takip etmekten ziyade
üretmeye hazır yetenekleri
geliştiriyoruz. Bunu yaparken de
kadın yazılımcı sayısını artırmaya
çalışıyoruz. Bunun için bootcamp
dediğimiz yoğun, en az 70 saatlik
yazılım programlarımız var.
Bootcamp’lerde web geliştirme,
mobil geliştirme ve veri bilimi
üzerine çok iyi yazılımcılar ve veri
bilimciler yetiştiriyoruz. Üstelik bu
programlar gençler için tamamen
ücretsiz. Bootcamp’lerden mezun
olan gençleri ise Kodluyoruz
Mezunlar Kulübü’nde destekliyor,
ilk işlerine girmelerine yardım
ediyoruz. Ayrıca bu kulüpte
gençler beraber gelişmeye devam
ediyor, başka gençlere de ulaşmak
için çalışma grupları düzenliyorlar.
2016’dan bu yana 15 ilde toplam
1.500’den fazla yazılımcı yetiştirdik
ve bunların %40’ından fazlasının
kadın olmasından gurur
duyuyoruz. Mezunlarımızın %65’i
mezuniyetin ilk üç ayında ilk
işlerine sahip oluyorlar. Ve bu
zaten kendi içinde hayat değiştiren
bir deneyim. Örneğin Bursa’da son
dört yıldır çalışmayan bir kadın
mezunumuz bootcamp’ten sonra
ilk kez bir iş buldu ve şu an
yazılımcı olarak sadece kendi
hayatında inanılmaz bir ilerleme
sağlamadı, ayrıca ailesinin kaderini
de değiştirdi. Bunun gibi hikâyeleri
her gün Aksaray’dan,
Gaziantep’ten, İstanbul’dan
duyuyoruz. Büyümemiz ve sosyal
etkimiz sayesinde, Ashoka & HSBC
Future Skills Innovation
Challenge'da Most Scalable
Innovation kategorisinde dünya
birincisi seçildik. Türkiye'yi böyle
haberlerle dünya çapında temsil
etmekten gurur duyuyoruz.
4 Kodluyoruz olarak Harvard
Ünverstes Profesörü Davd
J. Malan tarafından verlen
efsanev blgsayar
blmlerne grş kursu olan
Computer Scence 50’y
(CS50x) Türkçeleştrp
ücretsz ve çevrmç olarak
herkese açtınız. Bze bu
süreçten ve gelen ger
dönüşlerden
bahsedeblr msnz?
Bir gün, DC’de Ukraynalı iyi bir
girişimci olan Ivan Prymachenko
ile tanıştım. Ukrayna’da CS50
sayesinde online olarak eğittikleri
kişilerden bahsetti. Bense ona
kendi yüz yüze, eğitimi çok daha
kişisel yaptığımız bootcamp’lerden
bahsettim. İkimizin de aklında
“Acaba bu iki modeli birleştirsek
bootcamp modelini daha fazla
insana ulaştırabilir miyiz?” sorusu
oluştu.
42
CS50x’i Türkçeleştirip tüm ülkeye
ücretsiz yayabilir, aynı zamanda
online ders alanları desteklemek için
çalışma grupları yapabilirdik. Hemen
bu dersi veren efsanevi Profesör
David J. Malan’la yazıştık ve onun
da desteğini aldık. Neredeyse 5
ülkeden 100 gönüllü Türk’le beraber
dersler çevirdik ve bugün dersler
her ilden neredeyse toplam 32,000
kişi tarafından alınıyor. Çalışma
grupları ise yaklaşık 90
CS50xFellow’umuz tarafından
yürütülüyor. Bu süreç harikaydı. Her
gün, CS50x sayesinde yazılıma ilk
adımını attığını söyleyen, algoritma
mantığını hayatında ilk kez
anladığını belirten genç-yaşlı pek
çok insandan teşekkür mesajı
alıyoruz.
5 Türkye’de yazılım sektörüne
lg ve talep ne düzeyde, sz
yazılım sektörünün
geleceğn nasıl
görüyorsunuz? Bu alanda
karyer sahb olmak
steyenlere tavsyelernz
nelerdr?
Tüm dünyada olduğu gibi yazılım
sektörü Türkiye’de de hızla
büyüyor ve iyi iş imkânları
sağlıyor. Fakat şirketlerin bir
numaralı sorunu istediği
yetenekleri bulamamak. Diğer
tarafta ise gençler üniversitelerden
mezun oluyor ama diplomalarını
aldıklarında sektörün istediği
becerilere hâlen sahip olamamış
oluyorlar. Eğitimle ekonomi
arasındaki bu boşluk, şu an
ülkemizde ve dünyada yükselen
genç işsizliğin en büyük sebebi.
Şu an Türkiye’de pek çok gencin
yazılıma ilgisi olduğunu ama
nereden başlayacağını bilmediğini
görüyoruz. Bunun için Harvard’ın
CS50x kursunu Türkçeleştirdik,
herkes ücretsiz alıp çok iyi bir
şekilde ilk adımını atabilir. Ayrıca
bunun dışında, yakında gerçekten
azimli olan gençler için başka
sürprizlerimiz de gelecek.
Kodluyoruz’u takip etmelerini
tavsiye ederim.
6 ODTÜ’de Endüstr
Mühendslğ okuduktan
sonra Washngton
Ünverstes’nde Sosyal
Grşmclk ve Uluslararası
Kalkınma alanlarında burslu
olarak k yüksek lsans
eğtmnz daha
tamamlamışsınız. Başarılı
br eğtm hayatına
sahpsnz, sz öğrenmeye
ve araştırmaya ten şeyler
nelerd? Eğtm szn çn ne
fade edyor?
Bilmediğimiz şeylerin ne olduğunu
pek bilmiyoruz. Eğitim sayesinde
bilmediğimiz şeylerin biraz daha
farkına vardığımızı, biraz daha
alçak gönüllü olup daha ayağı yere
basar işler yapabildiğimizi
düşünüyorum. O yüzden kaliteli
eğitime çok önem veriyorum ve
herkesin kaliteli eğitime eşit
şartlarda ulaşması için çalışmanın
önemli olduğunu düşünüyorum.
7 Amerka’da yüksek lsans
yaptığınız dönemde
St. Lous’n suç oranı ve
sosyal sorunları en yüksek
bölgesnde başlattığınız
sosyal sorumluluk
projesyle, okulunuzdan
Grşmclk Ödülü
almışsınız. Grşmclğe
attığınız lk adım olarak bu
ödülü sayablr myz? O
ödülden sonra hayatınızda
neler değşt?
Girişimcilikle ödülleri
ilişkilendirmek ne kadar doğru
emin değilim. Ama evet, en gurur
duyduğum girişimlerden biri East
St. Louis Initiative oldu.
Amerika’nın en fakir ve suç oranı
en yüksek olan bölgelerinden olan
East St. Louis bölgesini
girişimciler yoluyla geliştirmeyi
hedefledik.
Hindistanlı arkadaşımla
kurduğumuz bu girişim, MBA
öğrencileriyle bölgedeki girişimleri
destekledi. Hâlen de yeni
öğrencilerle devam ediyor. Bu
girişim, bana yine dünyanın
düşündüğümüzden daha büyük bir
yer olduğunu, egomuzun dışarıdan
bakınca komik kaldığını, bu
dünyaya bırakabileceğim
hikâyenin en fazla kendim dışında
insanlığa, doğaya, adalete bir
nebze de olsa katkı sağlamak
olduğunu gösterdi.
8 Türkye'de Eczacıbaşı
Holdng’de, Washngton
DC'de se Malala Fund ve
Dünya Bankası'nda
çalıştınız. Tüm bu karyer
yolculuğunuza, 2019 yılında
Kodluyoruz’a daha y
odaklanablmek adına
Türkye’ye dönerek farklı br
yol çzdnz. Şu ank karyer
yolculuğunuz stedğnz
şeklde lerlyor mu, karyer
yolculuğunuza dar
değştrmek stedğnz
şeyler oldu mu?
Türkiye’ye dönerken başta çok
endişelenmiştim. 4-5 yıl
Amerika’da yaşadıktan sonra
dönüş kararıyla hem çevremden
çok tepki aldım hem de hayatımla
ilgili bazı riskler almam gerekti.
Başta gerçekten çeşitli sebeplerle
zorladım. Fakat şu an tam da
olmak istediğim yerdeyim. İyi ki
pes etmemişim ve bu dönüş
kararını almışım.
8
Bugün kendi ülkeme, DC’de olup
diğer ülkelere yapabileceğimden
daha büyük bir katkı yaptığımı
düşünüyorum. Benim için zaten
önemli olan bu: Bu dünyada sahip
olduğum bir nebze yeteneği ve
enerjiyi, dünyayı bugün
olduğundan daha iyi konuma
getirmek için kullanabilmek. Yani
nerede daha çok işe yararsam
orada olmak bana doğru geliyor.
‘Kend Yaramıza Merhem
Olmak’ yazınızı, “Brbrmz
dnleyerek ve farklılıklarımızı
severek var olmamız
dleğyle...” dye
btryorsunuz. Szce bunu
mümkün kılablmek adına
nasıl adımlar atmalıyız?
Brbrmz dnleyerek ve
farklılıklarımızı severek var
olablmek adına bzlere
düşen görevler nelerdr?
Sanırım bu konuda ilk ve en kolay
yapabileceğimiz şey, kendimizi
eğitmek ve bizden farklı insanlarla
bir araya gelip konuşmak.
kalİtelİ eğİtİme çok
önem verİyorum.
43
Röportaj İş Dünyası
AVUKAT & DURUKAN+PARTNERS ORTAĞI
HİKMET FADILLIOĞLU
2 Ankara Ünverstes Hukuk
Fakültes mezunusunuz.
Neden hukuk eğtmn terch
ettnz, hukuk fakültesne
grerken k beklentlernz,
eğtm ve ş hayatınızla
brlkte gerçeğe
dönüştü mü?
Hukuk fakültesini seçmemde
özellikle erken yaşta babamı
kaybettikten sonra hayatımda
büyük etkisi olan yakın zamanda
kaybettiğim eniştem, İsmet Alver
etkili olmuştur. Kendisi hayat
konusundaki kararlarımda
fikirlerine ve tecrübelerine çok
önem verdiğim ve saygı
duyduğum bir insandır. Bizim
zamanımızda üniversite tercihleri
sınav öncesinde yapılıyordu ve
yapmış olduğunuz tercihlerden
hangisine girebileceğinizi de bu
sebepten biraz da şans ve kader
belirliyordu diyebilirim. Bu
bağlamda hukuk fakültesinden
beklentilerimin gerçekleştiğini
söyleyebilirim.
1 Hkmet Bey, bze braz
kendnzden bahsedeblr
msnz? Nerede, nasıl br
ale ve sosyal çevrede
doğdunuz, büyüdünüz,
eğtm hayatınız nasıldı?
Büyüdüğünüz yer, çevre ve
eğtm hayatınızın şmdk
Hkmet Fadıllıoğlu
olmanızdak etkler
nelerdr?
1979 yılında Ankara’da doğdum ve
üniversite hayatım dahil olmak
üzere Ankara’da yaşadım. Memur
anne ve babanın tek çocuğu olarak
dünyaya geldim ve Ankara’da çok
güzel bir çocukluk ve gençlik
hayatı geçirdim. İlkokuldan
başlamak üzere üniversite
hayatımın sonuna kadar devlet
okullarında eğitim gördüm. Benim
yaşadığım zamanda oldukça
kuralcı bir şehir olan Ankara’nın ve
o zamanın devlet okullarında
aldığım iyi eğitimin şu anda
yaptığım avukatlık mesleğinde
faydasını büyük oranda
görmekteyim.
3 Neden hakmlk, savcılık ya
da hukukla lgl daha başka
br ş değl de avukatlığı
terch ettnz? Szn çn
mesleğnz ne fade edyor?
Bu mesleğ seçmeseydnz
szce ne yapıyor olurdunuz?
Kanuni askerlik görevimi 2008
yılında, o zaman var olan Askeri
Mahkemeler’de bir sene boyunca
askeri hakim olarak gerçekleştirdim.
Bu süreçte insanlar ve olaylar
hakkında doğru karar vermenin, zor
ve vicdani yükü ağır bir durum
olduğunu anladım.
4
Çünkü önünüze gelen dosyalara
göre doğru karar verebilmek ve
haklı tarafı anlamak çoğu zaman
zor olabiliyor ve bu da insanı
vicdanen yoran bir durum hâline
gelebiliyor. Benim şu anda
yaptığım avukatlık türü yabancı
şirketlere Türk Hukuku
konusunda danışmanlık vermek
olduğu için yapmış olduğum
avukatlık şeklini seviyorum. Bu
mesleği seçmeseydim insan ve
hayvan haklarına destek
olabileceğim bir meslek yapmak
isterdim.
Çalışma alanlarınız nelerdr,
hang konuları kapsıyor?
Yüksek lsansınızı ekonom
alanında yapmışsınız, İstanbul
Blg Ünverstes’nde
geçrdğnz süreç nasıl
gelşt?
Yabancı firmalara hukuk
danışmanlığı verilen alanda
çalışmaktayım. İstanbul Bilgi
Üniversitesi tercihim çok fazla
bilinçli olarak yapılmış bir tercih
değildi. Ancak yüksek lisans
eğitimim sırasında özellikle,
Veliye Yanlı ve Gül Okutan
hocalarımızın vermiş olduğu
derslerden hâlihazırda yapmakta
olduğum işlere dair çok şey
öğrendim.
44
5 Yen avukat olan br kşnn
kend başına hareket etmes
m yoksa br büroda
çalışması mı sze göre
avantajlıdır? Br avukat tam
olarak szce ne zaman
cesaretn toplayıp kend
markasını yaratmalıdır?
Durukan+Partners’dan da
bze braz
bahsedeblr msnz?
Yeni avukat olan kişilerin kendi
bürosunu da açabileceğini veya bir
büroda da çalışabileceğini (ve
daha sonra kendi bürosunu
açabileceğini) düşünüyorum. İki
yolda da çok başarılı olan
arkadaşlarım bulunuyor. Birinci
yolun izlenmesi durumunda belki
bir süre daha aile desteği
gerekebilir ancak çok çalışmanın
her kapıyı açacağını
düşünüyorum. Ben ikinci yolu
tercih edenlerdenim. 15 sene
süresince Prof. Dr. Mahmut Tevfik
Birsel’in yanında çalıştıktan sonra,
birlikte çalıştığımız Begüm
Durukan Özaydın ile kendi
büromuzu açmaya karar verdik.
Büromuzun kuruluşu dört yıla
yakın bir zaman oldu. Genelde
ilgilendiğimiz konular iş davaları
ve ticari uyuşmazlıklar. Bize
güvenerek bizimle çalışmaya
devam eden müvekkillerimize
yenileri de eklenerek yolumuza
devam ediyoruz.
6 Gerçek ve tüzel kşler
temsl etmek arasında nasıl
farklar ve zorluklar
bulunuyor? Geçmşte Apple
CEO’su Tm Cook’u br
davada temsl ettğnz
blyoruz. Apple dışında
temsl ettğnz şrketler
hanglerdr?
Gerçek kişi müvekkilimiz yok
denecek kadar az. Ancak
çevremden duyduğum kadarıyla
bunun daha zor bir iş olduğunu
anlıyorum.
7
Bunun sebebi de gerçek kişiler ile
olan ilişkilerin profesyonellikten
uzaklaşma olasılığının daha fazla
olması. Belirtmiş olduğunuz gibi
Tim Cook’u bir ceza davasında
temsil ettim. Apple yanında
Sephora, Louis Vuitton, Bulgari,
Rolex, Daniel Wellington, Yaemina
gibi şirketleri ve markaları da
temsil ediyorum.
Yanınızda staj yapan
öğrenclernze öncelk
olarak neler öğretmey
hedeflyorsunuz? Szn gb
hukuk okumayı seçen veya
seçmey düşünen henüz
yolun başındak kşler çn
tavsyelernz
paylaşablr msnz?
Staj yapan arkadaşlarımıza çok
çalışmalarını ve sabırlı olmaları
gerektiğini anlatıyorum. Onlara
işleri olmadığı zaman başka
çalışma arkadaşlarının işlerine
yardımcı olmalarını ve hiçbir
zaman “İşim yok.” bahanesiyle
boş oturmamalarını söylüyorum.
Yolun başında olan
arkadaşlarımıza yukarıda da
belirttiğim üzere çok çalışmanın
başarılı olmak için tek yol
olduğunu söylemek isterim.
8 Sz nsanların br avukatı
seçerken nelere dkkat
ettğn gözlemlednz ve
davalarda müvekkllernzn
sz terch etme sebeplern
nelere bağlıyorsunuz?
Toplumsal yapımız ve
sstemlermz yıllar
geçtkçe evrlyor ve
değşme uğruyor. Hukuk,
yargı ve avukatlık
alanlarının geleceğyle lgl
öngörülernz nelerdr?
Müvekkil kazanmakta;
çalışmanın, işinizi iyi yapmanın
ve güvendiğiniz insanlar ile
ilişkilerinizi geliştirmenin önemli
olduğunu düşünüyorum.
Gelecekte hukuk, yargı ve adalet
sisteminin bugün ki olduğu
yerden çok daha iyi yerlerde
olmasını umut ediyor ve bunun
olacağına inanıyorum.
çalışmanın başarılı olmak
İçİn tek yol
olduğunu söylemek
İsterİm.
45
Röportaj Tasarım / Moda
BERKCAN OKAR
YER CREATIVE KURUCUSU
1
Sektöre lk adımınızı ‘46 Magazne’ le attınız hem de daha
ünverste knc sınıftayken, lk ş deneymnz nasıl
değerlendryorsunuz ve bzlere kend lk ş deneymnzden yola
çıkarak ne gb tavsyeler verrsnz?
Üniversite yıllarında çalışmanın ve sektöre adım atmanın gelişim için çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sayede üniversitedeki eğitim ile iş
deneyimi arasındaki farkı gözlemleme şansınız oluyor. Birinde
vizyonunuz gelişirken diğerinde sektörün işleyişini öğreniyorsunuz. İşiniz
ile ilgili deneyim, kendinizi bulmanızı sağlayan en önemli yol. Bu yolu ne
kadar erken çizerseniz gelecek size beklediğinizden daha fazla kapı
açacaktır.
2 2019’un başında
kurduğunuz YER çn
"Yaratıcı fkrlern tasarıma
dönüştüğü Yer!” dyorsunuz.
YER’ br de szden
dnleyeblr myz?
2019’un başında, uzun yıllardır
hayalini kurduğum fikir ve tasarım
ajansı YER’i kurdum. Kültür - sanat
ve eğlence sektörüne yaratıcı,
merak uyandıran, heyecanlandıran
görsel kampanyalar yaratmayı
hedefleyerek bu yola çıktık. İlk
yılımıza Amerika’dan ödüllerle
birlikte yurt içi ve yurt dışı birçok
sinema filmi, televizyon projesinin
görsel iletişim kampanyalarını
sığdırdık. İşlerimiz arasında Arif V
216, In The Shadows, American
Thief, Leylak, Housewife, Invisible
Heroes, Bizim İçin Şampiyon,
Green gibi sinema filmlerinin yanı
sıra; 25 Litre, Sen Çal Kapımı,
Muhteşem Yüzyıl, Bir Aile
Hikâyesi, Poyraz Karayel gibi
yapımlar da bulunuyor.
Bunlar dışındaki çalışmalarımızdan
bazıları ise; Ferhangi Şeyler, Kürk
Mantolu Madonna, Tartuffe gibi tiyatro
oyunlarının afişleri, Hadise, Şebnem
Ferah, Athena, Yalın, Ebru Gündeş, Cem
Mumcu, Yılmaz Özdil, Celal Şengör,
Sinan Meydan gibi sanatçılar ve yazarlara
ait albüm ve kitap kapakları.
3 Bu yıl Los AngeIes’ta 13.sü
düzenlenen Uluslararası
Tasarım Ödüller’nde
(Internatonal Desgn
Awards) Natonal
Geographc çn
hazırladığınız ’25 Ltre’ afş
le grafk tasarım dalında
Altın Ödül kazandınız ve
berabernde k ödül daha
aldınız. Öncelkle
ödüllernz çn tebrk ederz.
Bu ödüllern szde yarattığı
duygulardan ve 25 Ltre &
Natonal Geographc
sürecnden
bahsedeblr msnz?
National Geographic Türkiye,
gelecekte ülkemizi bekleyen en
büyük sorunlardan biri olan su
krizine dikkat çekmek için bir
belgesel çekmeye başlıyordu.
Bizden istenen ise bu proje için
dikkat çekici bir afiş tasarımıydı.
Hem belgeselin ünlü yüzünü ön
plana çıkaracağımız, hem de bu
sayede hedef kitlemizi gelecekteki
olası bir kriz durumuna karşı
harekete geçirecek bir tasarım
gerekiyordu.
46
Biz de National Geographic’in
ikonik sarı çerçevesinden yola
çıkarak sanatçımızın eline
günümüz ve gelecek arasında
portal görevi gören bir resim
çerçevesi yerleştirdik. Dışarıdaki
yeşil ve sulak günümüz dünyası,
çerçeve içindeki geleceği temsil
eden kahverengi ve kurak dünya
ile tezat oluşturarak hedef kitleyi
yaklaşan krize karşı uyarma
görevini üstlendi. Belgeselin çok
sayıda insan tarafından fark
edilmesini sağlayan afişimiz
sayesinde 25 Litre, National
Geographic’in en fazla izlenen yerli
yapımlarından birisi oldu. Bu
projenin bir parçası olmaktan
heyecan duyarken bu
heyecanımızla birlikte bir de
ödüllendirilmek bizi çok mutlu etti.
Bu tarz uluslararası yarışmalarda
görünür olmak, ödüller almak ekip
olarak motivasyonumuzu üst
seviyede tutmamızı sağlıyor. Yurt
dışında görünür olmak iş ağınızı
bir anda farklı ülkelere açmanızı
sağlıyor.
5 Arf V 216, Bzm İçn
Şampyon, Poyraz Karayel,
Muhteşem Yüzyıl gb genş
ktlelere ulaşan dz ve
flmlern afşlern; Athena,
Yalın, Şebnem Ferah, Hadse
gb büyük hayran ktlelerne
ulaşan sanatçıların albüm
kapaklarını da yapmışsınız.
Br müzğ, br metn
görselleştrrken
öncelklernz nelerdr,
olmazsa olmazlarınız ve
belrl br süreç yönetmnz
var mı?
Yaptığımız işin en önemli kısmı
iletişim.
Bunların sonucunda iki taraf da ne
istediğini bilerek projenin tasarım
sürecine başlıyoruz. Dışarıdan
bakıldığında tüm bu süreç çok
kısa gibi görünse de bazen aylar
sürebiliyor. Hazırlık süreci ne
kadar uzun ve detaylı olursa
sonraki süreç bir o kadar hızlı ve
sağlıklı ilerliyor.
Şimdiye kadar ne şanslıyız ki
fikirlerimizi ve yaptığımız
tasarımları aynı paydada
buluşturabildiğimiz insanlarla
çalışma fırsatımız oldu. Bunun
bize, karşı tarafa ve çıkan işe
etkisi gerçekten çok büyük.
6 Grafk & görsel tasarımı
dennce sektörde akla lk
gelen yan bu alanda öncü
smlerden brsnz, bu
konuma ve vzyona ulaşana
kadar ş hayatında brçok
şey deneymlemşsnzdr.
Bu deneymlernz arasında
szn çn unutulmayacak en
özel şnz ve anınız nedr?
4 Pek ya tasarım
serüvennzde şnzn sze
en keyf veren ve devam
etmenz sağlayan yanı
nedr? Bu şe başlarken bu
kadar başarılı olacağınızı
düşünmüş müydünüz?
Yaptığımız tasarımların herkese
ulaşabilir olması, sokakların sergi
alanımıza dönüşmesi benim
heyecanımı ve işe olan saygımı her
zaman üst seviyede tutmamı
sağlıyor. Başarının ise tecrübe ile
orantılı olduğunu düşünüyorum.
İnanarak ve büyük hayallerle
başlanan işin başarıya
dönüşmemesi imkansızdır.
Mesleğe ilk başladığımda bu
düşünceyi hiç aklımdan
çıkarmadım ve hep başarıların
geleceğine inanarak ilerledim. Bu
yüzden isteyin, sevin ve çok ama
çok çalışın başarının zaten
geldiğini göreceksiniz.
Ortaya çıkacak tasarım için iki
tarafın birbirini iyi anlamasının
bütün sürece ve finalde ortaya
çıkacak işe etkisi büyük.
Müşteri ile ilk buluşmamızda işin
yönetmeninden ya da
yapımcısından fikirleri, yaratım
sürecindeki duygu ve düşünceler
gibi bizi besleyecek detayları
dinliyoruz. Bu bilgiler ile ekibimle
geniş bir araştırma sürecine
başlıyoruz. Araştırma sonrası
sunumlar ve toplantılar yapılarak
çıkan fikirler üzerine tartışılıyor.
Hayranı olduğum ve birlikte
çalışma fırsatı bulduğum birçok
sanatçı var. Hayranlıkla takip
ettiğim kişilere tasarım yapıyor
olmak çok şanslı hissettiriyor.
Bunlardan biri Ferhan Şensoy,
çocukluğumdan bu yana severek
ve saygı duyarak takip ettiğim bir
sanatçı. 1987'den bu yana aralıksız
sahnelediği tek kişilik oyunu
Ferhangi Şeyler her 500 oyunda
bir, yeni afiş ile yoluna devam
ediyordu. Dünya rekoru kıracağı
2000. oyuna sıra geldiğinde ise
afişi benim tasarlamam istenmişti.
Bu yüzden o afişin yeri bende
ayrıdır. Bunun dışında Arif V 216
filminin görsel tasarım
kampanyasını yürüttüğümüz Cem
Yılmaz ve muhteşem kadrosu ile
birlikte çekimleri yapıp, onlarla bu
tasarım sürecini yürütmek büyük
bir zevkti.
47
7
Sz bugüne kadar yaptığınız
tasarımlarla tüm dünyaya
kendnz göstermenz ve
ödüller almanızla tanıyoruz.
Bu tasarımları yaparken sz
besleyen ve farklı olmanızı
sağlayan şey nedr? Szce
sektörde farklılaşmak
neye bağlı?
Sadece bir saniye durup düşünün.
Günümüzde yeni bir film veya dizi
çıktığında ilk olarak nasıl
tanıtıyoruz? Sokaklarda gezerken
billboardlarda, duvarlarda ne
görüyoruz? Netflix’i açtığımızda ilk
karşımıza neler çıkıyor?
Evet, afişler! İşte beni besleyen bu
afişleri yaşadıklarım, gördüklerim,
duyduklarım, hissettiklerim ile
ortaya çıkarıyor olmak. Bu sayede
her yeni tasarıma başlarken
açtığınız beyaz sayfaya
beslendiğiniz görsel dünyayı
aktarabiliyorsunuz. Kendinizi canlı
tutmak, trendleri takip etmek,
yenilikçi olmak ilhamın gelmesini
beklemeden üretmenizi
sağlayacaktır. Kısaca neyle
beslenirseniz onu üretirsiniz.
8 Her zaman başarılardan söz
edyoruz. Pek, szn
karyernzde bzle
paylaşmak stedğnz sz
daha da hırslandıran br
başarısızlık hkâyenz
var mı?
Başarısızlık hikâyesi değil fakat
bazen süreç içinde dibe
vurduğunuzu hissedebiliyorsunuz.
Etrafınızda sizi aşağıya çekmeye
çalışan insanlardan kurtulmak ve
dibe vurduğunuzu
düşündüğünüzde oradan kuvvet
alarak yükselmek her zaman daha
iyi sonuçlara ulaşmanızı
sağlayacaktır.
9
Çalışırsan ve gerçekten
istersen her şeyi yaparsın,
ben buna inanıyorum.
Üniversitelerde söyleşiye
gittiğimde genç arkadaşların
en çok korktuğu şeylerden
biri bu. Onlara tek
söylediğim: ‘’Tekrar tekrar
deneyin ve başarısız
olmaktan korkmayın.’’
Szce grafk & görsel
tasarımının geleceğnde
bzler neler beklyor?
Sektörde kendnz ve YER'
lerleyen süreçte neler
yaparken hayal
edyorsunuz?
Dünya hızla görselliğe geçiş
yapıyor. Görsellerin önemi,
etkisi ve yaratıcılığı daha da
önem kazanmaya başlıyor.
Bu durum bizim ve
geleceğimiz için gerçekten
çok değerli. Ürettiğimiz işlere
bakışın, değerin
değişmesinin ve
gelişmesinin çıkacak işlere
büyük etkisi olacağını
düşünüyorum.
Görsel tasarım çok kapsayıcı
bir alan olduğu için bunun
doyumsuzluğuyla ekipçe
farklı tarzda işler üretme
heyecanımız oluyor. Son
zamanlarda yaptığımız film
afişlerini, albüm kapaklarını
hareketlendirerek insanların
görseller ile alıştıklarının
dışında iletişim kurmalarını
istiyoruz ve bunun
çalışmalarını yapıyoruz.
Tekrar tekrar
deneyİn ve
başarısız olmaktan
korkmayın.
48
Röportaj İş Dünyası
AIESEC TÜRKİYE GENEL BAŞKANI
ERDEM APAK
1
Bze kendnzden, eğtm hayatınıza değnerek
karyer yolculuğunuzdan ve gelecek planlarınızdan bahsedeblr
msnz? Günlük yaşamınızda profesyonel şlernz ve AIESEC’tek
görevlernz dışında nelerle lglenmekten hoşlanırsınız?
Merhabalar, öncelikle nazik ve
değerli teklifiniz için tüm THOTH
Dergi ekibine teşekkür ederim.
Ben Erdem Apak. 1995 yılında
Bursa’da doğdum ve
öğrenimimi 18 yaşıma kadar
Bursa’da sürdürdüm. 2013
yılında Yıldız Teknik Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
bölümünü kazanmamla yolum
İstanbul ile kesişti. Daha
öncesinde hiç bulunmadığım
şehirde yaşama düşüncesi
içimdeki heyecan ve korkunun
birleşmesiyle birlikte yeni
arayışlar içerisine girdim.
O sıralar satış ve
pazarlamaya olan ilgim
dolayısıyla bir sene kadar
Mecidiyeköy’de nispeten
yeni olan bir start-up’ta
çalışmaya başladım.
Yaşadığım tecrübe,
profesyonel çalışma
hayatının 19
yaşındaki Erdem için
fragmanı gibiydi
diyebilirim. Olgunlaşma
ve tek başıma ayaklarımın
üzerinde durma sürecime de
büyük etkide bulunduğunu
söyleyebilirim.
Ek olarak bulunduğum binada
farklı start-uplarla tanışmak,
çalışma ortamlarını görmek,
tabir-i caizse beyaz yaka
havasına girmek beni epey
motive etti ve heyecanlandırdı.
Bölümü seçme serüvenim ise
ailemdeki herkesin mühendis
olmasıyla başladı.
Ailemi her daim idolüm olarak
görmemle birlikte, aile mesleğini
sürdürebilme hayaliyle Endüstri
Mühendisliği’ni tercih ettim. Güncel
olarak 14 kişilik takımımla birlikte
yürüttüğüm AIESEC Türkiye Genel
Merkez başkanlığım dışında, film
kültürümü geliştirmeyi kendime
amaç edindim.
Özellikle İran ve Avrupa sineması
üzerine yoğunlaşmak, naçizane film
değerlendirmeleri yapmak ve
arkadaşlarımla tartışmak da keyif
aldığım etkinlikler arasında. Hatta,
izlediğim filmleri yönetmen,
senarist, yapım yılı ve daha birçok
kategoriyle birlikte kaydettiğim
online bir sistemim var. Bunun
dışında ekonomi ve felsefe üzerine,
daha çok bölümümle pek alakası
olmayan alanlarda kitaplar okumak
en büyük tutkularımdan biri. Son
olarak ise yakın geçmişte
sevdiklerime dünya
mutfaklarından yemek yapmak gibi
bir hobi geliştirdim. Ne kadar
başarılı olduğumu kendilerine
sorabilirsiniz…
49
2 Sz AIESEC’n Genel
Başkanı olarak tanıyoruz.
Bze dünyanın en büyük
öğrenc organzasyonu
olarak blnen AIESEC’n
hkâyesn anlatır mısınız?
Szn hkâyenz AIESEC
Türkye le nasıl kesşt?
AIESEC, 1948 yılında İkinci Dünya
Savaşı sonrasında 7 farklı ulustan
7 farklı öğrencinin kurduğu bir
organizasyon. Kuruluşun en
temelinde, savaş bittikten sonra
sahip oldukları ve sonraki
jenerasyonların daha barışçıl daha
iyi liderlere sahip olmasını
istemeleri yatıyor. Bu sebepten
ötürü “Liderlik, barış ve insan
potansiyelinin doruğuna ulaşmaya
çabalamalıyız!” diyorlar ve
organizasyonun temelleri atılıyor.
1954 yılında ise Türkiye’de Nihat
Gökyiğit, Nejat Eczacıbaşı ve Ali
Osmanoğlu tarafından kuruluyor.
O tarihten itibaren de 67 yıldır
Türkiye Cumhuriyeti’nde
faaliyetlerini sürdürüyor. 2020 yılı
itibariyle 17 farklı şehirde 19
birimimiz mevcut; bununla birlikte
1200’den fazla gönüllü üyeyle
birlikte çalışmalarımıza devam
ediyoruz. Hem gönüllü üyeler hem
de servisimizi sunduğumuz aralık
18-30 yaş arası olarak belirlenmiş
durumda. Organizasyon ve
gönüllüleri, şu an güncel tarihte de
1948 yılında olduğu gibi aynı
vizyona hizmet ediyor;
jenerasyonların daha barışçıl bir
vizyona sahip olmalarını ve kendi
potansiyellerinin farkına
varmalarını sağlamak. Benim
AIESEC Türkiye ile tanışmam 2015
yılında AIESEC İstanbul şubesinde
gerçekleşti. 2014 yılında yakın bir
arkadaşımın tavsiyesiyle duydum
lakin okuluma odaklanmak
istediğimden değerlendirmeye
almadım. 1 yıl sonra kendisi
AIESEC’ten ayrıldı ve ben
organizasyona katıldım.
Dürüst olmak gerekirse ana
amacım boş zamanımı
değerlendirmek, farklı insanlarla
tanışmak ve İngilizce seviyemi
geliştirmekti. Gönüllü tecrübeme
başladığımda vizyon ve
misyonunu gördüm; sadece
Türkiye’de değil, tüm dünyada
genç liderlere ihtiyaç vardı. Ben de
bunun bir parçası olmaktan dolayı
kendimle küçücük de olsa gurur
duydum.
3 Brezlya’dak sosyal
sorumluluk projesne
katılımınızdan sonra
hayatınızda bazı şeylern
şekllenmeye başladığını
fade edyorsunuz. O
projeden sonra gelşen ve
değşen görüşlernz
nelerdr?
2015 yılında AIESEC İstanbul
şubesinde insanların yurt dışında
gönüllü tecrübe almasına yardımcı
olan takım üyelerinden biriydim.
Bir gün, “Yüzlerce insanın tecrübe
almasını sağlıyoruz. Neden ben de
o insanlardan biri olmayayım?”
dedim ve Brezilya’da sosyal
sorumluluk projesine gitmeye
karar verdim. Sao Paolo’daki 6
hafta diye başlayan lakin proje
bittikten sonra 3 hafta daha uzatma
kararımla birlikte 9 hafta süren
tecrübemden önce dünya
sorunlarıyla ilgili olmayan; takip
etmek için ekstra özen
göstermeyen ve sorumluluk bilinci
olmayan biriydim. Daha çok
bireyselci bir insan iken yaşadığım
tecrübe hem farklı millet ve
coğrafyalardan insanlara karşı ön
yargımı kırdı hem de önceden
görüp duymadığım dünya
sorunlarını karşıma çıkardı.
Hâliyle, bu sorunlarla alakalı
farkındalığım ve bilincim de artmış
oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nde
doğmuş ve büyümüş bir birey
olarak, 14.000 km ötedeki bir
probleme karşı çözüm
olabileceğimin farkına vardım.
Bir insanın aldığı aksiyon adımının
dünyada direkt etkiye yol
açamayacağını düşünürken
projeden sonra bu hareketin ve
etkinin tek bir kararla
alınabileceğini gördüm ve
hissettim. Bu tecrübe beni
dünyaya karşı daha açık görüşlü
biri hâline getirdi; dünya vatandaşı
olabilmemin kapılarını araladı.
Buna ek olarak, ülkemin sahip
olduğu problemlere karşı da daha
bilinçli ve ilgili oldum.
Özel hayatımdaki insanlara da bu
bilinci aktarmaya çalıştım.
Projeden önce, yaptığı işlerin
sonucunu hemen görmek isteyen,
sabırsız ve materyalist bir insan
iken projeden sonra gelecek
nesillere güzel yarınlar bırakmayı
hedefleyen, sonucunu
göremeyecek olsa bile kendinden
sonraki jenerasyonları önemseyen
bireyci bir insan oldum.
4 AIESEC Türkye gençlere
global ve pratk tecrübeler
sunarak dünyayı farklı
açılardan görmelern
amaçlarken, değşme açık
breyler olmalarına da katkı
sağlıyor. Amaçlarınız
doğrultusunda
lerleyeblmek çn nasıl
çalışmalar yapıyorsunuz,
gençlere tecrübelernz
nasıl sunuyorsunuz?
Bu organizasyonda üyelerimize
verdiğimiz her bir sorumluluk ve
görev aslında onların çok daha
açık ve tecrübeli bireyler
olmalarına yardımcı oluyor, bu
sayede topluma da örnek olan ve
geliştiren kişiler olabiliyorlar. Yine
de rutin operasyonlarımız dışında
bu konular hakkında
gönüllülerimizi geliştirmek için
lokal ve ulusal bazda eğitim
kongreleri düzenliyoruz.
50
En önemlisi ise pratik tecrübenin
önemine inanan bir organizasyon
olarak kongrelerimiz esnasında
dünya sorunları hakkında
gönüllülerimizin çalışabileceği, proje
yaratabileceği ve düşüncelerini
birbirleriyle paylaşabilecekleri
alanlar yaratıyoruz ki yaparak, bir
şeyler üreterek ve geliştirerek
öğrenme metodunu çok daha fazla
benimsesinler. Kongrelerimizin yanı
sıra Dünyanın En Büyük Dersi ve
Gençliğin Sesi Forum'u adında iki
tane projemiz var. Dünyanın En
Büyük Dersi projesinde anlaşmalı
olduğumuz birkaç ilkokula bütün
gönüllerimizle birlikte gidip, o
okulda okuyan ilkokul öğrencilerine
Sürdürülebilir Kalkınma
Amaçları'ndan bahsettiğimiz
sunumlar gerçekleştiriyoruz ve o
öğrencilerin bu amaçlarla alakalı bir
şeyler üretmesini bekliyoruz. Bu
proje sayesinde hem gelecek
nesillerin daha şimdiden dünya
sorunlarına duyarlı ve sorumluluk
bilincine sahip bireyler olmasını
sağlarken hem de gönüllülerimiz bu
tecrübe ile birlikte organizasyonun
toplum üzerinde başardığı etkinin
tam olarak içinde olabiliyor ve
gözlemleyebiliyor. Bir diğeri olan
Gençliğin Sesi Forum'unda ise bu
sefer üniversite öğrencileri ile sivil
toplum kuruluşlarını ve
uluslararası firmaları bir forum
içerisinde buluşturuyoruz ve bu
buluşmada yine Sürdürülebilir
Kalkınma Amaçları hakkında çalışan
toplumun iki farklı tarafının kafa
kafaya vermesine şahit oluyoruz.
Hem gönüllülerimiz hem de
dışarıdan katılan gençler firmalarla
birlikte bu ortamlarda bulundukları
için projelerinin veya düşüncelerinin
aksiyona döküleceğine çok daha
fazla inanıyor ve çok daha fazla
çalışarak öğreniyorlar. Firma
partnerlerimiz ise gençlerimize
düşüncelerini hayata geçirme fırsatı
sunarak, bizlerle birlikte amacımız
doğrultusunda faaliyet gösteriyorlar.
5 AIESEC olarak gençlern
gelecekler çn doğru adımı
atablmelernn temellern
oluşturmalarına yardımcı
oluyorsunuz. Szce geleceğe
doğru adım atmanın temel
nedr ve gençler gelecekler
çn nasıl br planlama
yaparak lk adımı atmalıdır?
Bana göre geleceğe doğru adım
atmanın temeli kişisel farkındalığın
oluşturulması ile başlıyor.
“Ben kimim, benim güçlü ve zayıf
yanlarım neler?” sorularının
üzerinde vakit harcayarak düşünüp
duymak istediğimiz değil de gerçek
yanıtlara ulaşılması gerekiyor.
İnsanın kendi hayatında ve dünyada
yaratmak istediği iz ve etkinin ne
olduğuna karar vermesi, kulağa klişe
gelse de geleceğe doğru adım
atmanın temellerinden biri diye
düşünüyorum zira insanın tutkuyla
yapabileceği olguyu kesinleştirmesi
en büyük önemlerden birini arz
ediyor. Tutkunun onu yanlış yola
sevk etmesini engellemek için ise
kişisel değerlendirme ve farkındalığı
kendi içinde yapması gerek.
AIESEC’in en büyük katkılarından
biri de tam olarak bu. Gönüllü üyeler
çok farklı departmanlar ve
pozisyonlarda bulunma tecrübesini
elde ediyorlar. Satış departmanında
bulunurken firmalarla olan
iletişimleri, ikna kabiliyetleri ön
plana çıkarken operasyon tarafında
müşterilerle iletişime geçip ürün
satma ve süreci takip etme
noktasında kendilerini geliştiriyor ve
yurt dışındaki birimlerle
iletişimdeyken yabancı dillerini
geliştiriyorlar. Finans departmanında
muhasebesel yetenekler kazanırken,
Yetenek Yönetimi departmanında
insan kaynağı performans
ölçümlenmesi ve organizasyona üye
tutundurma gibi yetkinlikleri
kazanıyorlar.
Öğrenciler, üniversitede okudukları
bölümde alamayacakları tecrübeyi
ya da kendilerini değerlendirme
fırsatında bulunamayacakları
alanları ve sektörleri bu
organizasyonda bulabiliyor. Bölümü
dışında kariyer planlamak isteyen
bireyler de AIESEC’te kendilerini
test edebiliyorlar. 4-5 kişilik
takımlardan şube ve insan
kaynağını yönetebilme tecrübesi
nadir bulunan bir fırsat ve AIESEC
bunu üniversite öğrencilerine
sağlayabiliyor.
6 AIESEC bünyesnde brçok
konuda faalyet
gösteryorsunuz. Blmeyen
okurlarımız çn; gençler çn
planladığınız Global
Volunteer, Global Teacher,
Global Talent, Global Host
programlarınızdan braz
bahsedeblr msnz?
Programlarınız üzernde
reformlar yapmayı ya da
yen programlar eklemey
düşünüyor musunuz?
Global Volunteer (GV) ya da Türkçe
ismi ile Küresel Sorumluluk
programı ile 18-30 yaş arasındaki
gençler, dünyanın dört bir tarafında
anlaşma olunan sivil toplum
kuruluşlarında altı ile sekiz hafta
arası süren sosyal sorumluluk
projelerine katılırlar. AIESEC
Türkiye’nin sağladığı liderlik
becerilerini kazanmak, dünya
sorunlarına etki etmek ve kültürler
arası bir tecrübe yakalamak isteyen
gençler Küresel Hedeflere en fazla
katkı sağlayan bu programlar
sayesinde toplumsal gerçekleri de
yaşayarak öğrenirler. Bu programın
en büyük katkılarından bir tanesi de
aynı zamanda orada tanıştığı ve
birlikte çalıştığı diğer gönüllüler ile
birlikte kültürlerarası bir ağa sahip
olmasıdır.
51
Global Talent (GTa) ya da Türkçe
ismi ile Küresel Yetenek programı
sayesinde özellikle üniversitelerinde
üçüncü veya dördüncü sınıfta
okuyan öğrenciler ile yeni mezun
olmuş gençler, dünyanın dört bir
yanında anlaşılan küçük ölçekli
işletmeler ve küresel firmalarda kısa
ve uzun dönemli iş fırsatlarında
çalışma şansı yakalıyorlar. Teorik
bilginin pratiğe döküldüğü bu
programlarda adaylar, start-up, iş
geliştirme merkezleri küresel
firmalarda yetkinliklerine uygun
olarak kabul aldıkları iş fırsatlarında
en az 6 hafta en fazla 72 hafta
uluslararası bir ortamda çalışma
tecrübesi alabilmektedirler. Bu
programlarda ayrıca şirketler
gençlere belirli bir miktar maaş
ödemesi de gerçekleştirmekte ve
kira, yemek gibi zorunlu ihtiyaçlarını
karşılamalarında ekstra olarak maddi
yardımda bulunmaktadırlar. Global
Teacher (GTe) ya da Türkçe ismi ile
Küresel Öğretmen programı
sayesinde üniversite öğrencileri ve
özellikle yeni mezunlar yurt
dışındaki öğretim merkezlerinde,
üniversitelerde ve eğitim
kurumlarında en az 6 hafta en fazla
72 hafta öğretmenlik alanına uygun
staj tecrübeleri almaktadırlar.
Yukarıda GTa programında da
bahsettiğim gibi GTe programınında
da şirketler gençlere belirli bir maaş
ödemesi kendi para birimlerine göre
yapmaktadırlar ve ayrıca belirli
giderleri karşılamalarında maddi
yardımlarını göstermektedirler.
Global Host (Küresel Ev)
programının amacı farklı ülkelerden,
farklı kültürlerden gelen gençlerin
Türkiye’de geçirecekleri zaman
diliminde konaklamalarına yardımcı
olmaktır. Her yıl birçok farklı ülkeden
2000’in üzerinde kültür elçisi, 3-52
hafta arasında Türkiye’deki
firmalarda uzun veya kısa dönem
staj yapmakta veya sosyal
sorumluluk projelerinde gönüllü
olmaktadırlar.
Global Host programı ile aileler de
yurt dışından gelen gençleri
evlerinde minimum 3 hafta
ağırlayarak farklı kültürleri
tanıyabilir, yabancı dillerini
geliştirebilir ve Türk kültürünü gelen
gençlere tanıtma fırsatını
yakalayabilirler. Bu programlar
AIESEC'in sabit programlarıdır;
programların kondisyonları, değer
teklifleri vb. hakkında değişiklik
yapabilen tek kurum AIESEC
International'dır. Bizim burada
yaptığımız ise bu programları
ülkemizin realitesine, kültürüne,
vizyonuna uygun olarak
şekillendirmek ve toplumumuza
sunmaktır diyebilirim.
7 AIESEC’n br parçası olmak,
global düşünen genç
lderlern oluşturduğu büyük
br topluluğa üye olmak çn
hang adımlar zlenmeldr?
AIESEC’e üye olan brs le
üye olmayan brs arasında
nasıl br fark oluşacaktır?
AIESEC üyelerne ne gb
avantaj ve katkılar sunuyor?
Benim gördüğüm en büyük fark
kesinlikle AIESEC gönüllüsünün 18
yaşında dünyanın dört bir tarafında
sahip olduğu bağlantılardır. Başka
bir organizasyon ya da firma
bilmiyorum ki dünyanın 120
ülkesindeki kurum içi çalışanları ya
da gönüllülerinin kim olduğuna
hâkim olsun. Bunun yanında farklı
departmanlarda tecrübe sahibi
olabilmek dışarıda 6-7 farklı stajla
sahip olunabilecek bir durum iken
AIESEC’te 1-2 sene yer alarak tüm
departmanlarda bulunmak ve hâkim
olmak mümkün, bu da
organizasyonu değerli kılan bir
başka olgu. Gençlerin yönettiği ve
kâr amacı gütmeyen bir
organizasyon olmasından ötürü,
gönüllülerinin geleceği
şekillendirme amacıyla yaptıkları işe
tutkuyla sarılmalarını da sağlıyor
pek tabii.
AIESEC’ten ayrıldıktan sonra yurt
içi ya da yurt dışında sahip oldukları
bağlantıyı kullanarak iş bulabilme
imkânları oluyor. Takım yönetme
bilinci, kendini fark etme, büyük
sorumluluklar alma tecrübeleri ise
insanları AIESEC’ten sonra kendi
işini kurma ya da tutkulu oldukları
alanı bulmaları konusunda teşvik
ediyor. 6 yıllık AIESEC tecrübemde
gözlemlediğim bir diğer şey ise yolu
AIESEC’le kesişmemiş insanların iş
kurarken, çalışırken ya da belli bir
insan kaynağı yönetirken maddiyata
daha fazla önem verdiğini görmek
oldu. Lakin AIESEC’te gönüllü
olarak görev almış bireyler genelde
toplumun sorununa etki eden ve
geleceğine yön veren şirketler
kurmak istiyor. Hem kendi kişisel
yaşamlarında hem de profesyonel
olarak çalıştıkları ortamlarda
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na
hizmet etmeyi dilerken önemli olan
şey her daim vizyon oluyor. “İçinde
bulunduğum ülke ya da topluma
nasıl hizmet edebilirim, sorunu nasıl
çözebilirim, geleceğe nasıl iz
bırakabilirim?” sorularına cevap
arayan liderler hâline geliyorlar.
8 AIESEC’n Türkçe karşılığı
‘Uluslararası İktsad ve
Tcar İlmler Talebeler
Derneğ’ olarak blnyor.
Türkye'de se ‘Türkye
İktsad ve Tcar İlmler
Talebeler Staj Komtes
Derneğ’ resmî adıyla
çalışmalarınızı
sürdürmektesnz. Faalyet
alanınız sadece
ktsad-tcar alanlarda
eğtm gören öğrencler m
kapsıyor, yoksa her alandan
öğrencye bünyenzde yer
veryor musunuz?
52
AIESEC her ülkede farklı bir
kondisyonda tüzel kişiliğe sahip
oluyor. Örneğin bir ülkede üniversite
kulübü olarak faaliyet gösterirken,
başka bir ülkede uluslararası bir
şirket olabiliyor. Bu farklılığın en
büyük nedeni ise ülkelerin sahip
oldukları yasaların birbirlerinden
farklı olması. Bu yüzden Türkiye
Cumhuriyeti içerisinde AIESEC
organizasyonu zamanında bir
dernek statüsüne sahip olmuştur
faaliyet gösterebilmek için ülke
içerisinde lakin statü ya da tüzel
kişilik ne olursa olsun her bir
AIESEC ülkesinin yaptığı operasyon
ve amacı birbiriyle aynı safta
ilerlemektedir. Biz yine de dernek
statümüze saygımızdan ötürü 90'lı
yıllara kadar organizasyon içerisinde
gönüllü olarak çalışmaları için
sadece iktisat ve işletme
öğrencilerine izin vermişiz lakin
2000'li yıllara gelindiğinde ise çok
daha fazla gönüllünün farklı
bölümlerden girmek istediği bir
organizasyon hâline büründüğünden
bu kural ortadan kalkmış, şu anda
19 şehirde bulunan birimlerimize
18-30 yaş arasındaki bütün
üniversite öğrencileri gönüllü olarak
katılabilir ve organizasyonun bir
parçası olabilmektedir.
9 Dünya üzernde 128 farklı
ülkede faalyet gösteren
AIESEC, topluma poztf etk
edeblmek çn gençlern
kend potansyellern
keşfedecekler ve
gelştrecekler uluslararası
br platform hâlne dönüştü.
AIESEC Türkye kolu olarak,
dğer ülkelerde faalyet
gösteren AIESEC
platformları le letşmnz ve
etkleşmnz ne düzeyde?
Dğer ülkelerdek AIESEC’e
katılan öğrencler le
Türkye’dek öğrenclern
taleplern karşılaştırmak
gerekrse nasıl
yorumlarsınız?
AIESEC Türkiye olarak diğer
ülkelerde bulunan ülke
partnerlerimizle günlük kesintisiz
bir iletişime sahibiz, operasyon
departmanlarında çalışan
gönüllülerimizin en büyük
sorumluluklarından bir tanesi bu
iletişimi ve iş birliklerini en
kuvvetli ve sağlıklı düzeyde devam
ettirmek oluyor. Ayrıca Kanada'da
bulunan AIESEC International
takımı ile de haftalık düzenli
toplantılar alıyoruz. Bu
toplantılarda ülke başkanları ve
AIESEC International takımı bir
araya gelerek organizasyonun en
az beş yıllık yol haritası üzerinde
çalışıyor, birlikte daha iyi bir
organizasyona nasıl ulaşıp daha
fazla insana etki edebiliriz gibi
konuların üzerinde
yoğunlaşıyoruz. Diğer ülkelerde ve
AIESEC Türkiye’deki gönüllü
çalışanların en büyük amacı ise
organizasyonun amacı olan barış
ve insan kaynağı potansiyeline
ulaşmasına destek olmak. Lakin
AIESEC Türkiye ve diğer
ülkelerdeki gönüllü
çalışanlarımızın organizasyonu
tercih etme sebebini
kıyasladığımızda ya da “AIESEC’te
ne Türk gençlerinin ilgisini
çekiyor?” sorusunu
sorduğumuzda, uluslararası bir
tecrübe fırsatını üniversite
öğrencilerine genç yaşta sunan
kurum ya da kuruluş sayısının
ülkemizde çok da fazla olmamasını
söyleyebilirim. Bu sebepten ötürü
böyle bir tecrübenin cazibesi de
diğer ülkelerde bu kadar yüksek
olmuyor. Bizler de AIESEC Türkiye
olarak ülkemiz içerisinde var olan
bu tecrübe boşluğunu kapatarak,
gençlerimizin okullarından çok
daha yetkin bir şekilde mezun
olmalarını hedefliyoruz.
sadece Türkİye’de
değİl, tüm dünyada
genç lİderlere
İhtİyaç vardı.
53
GRAND SLAM ŞAMPİYONU MİLLİ TENİSÇİ
Röportaj Spor
İPEK SOYLU
1 Bze kendnzden ve 6 yaşında Adana Tens Dağcılık
Kulübü’nde tense başladığınız günden bugüne
geçrdğnz serüvenden bahsedeblr msnz? Tens
oynamanın sze kazandırdıkları doğrultusunda
hayatınıza ve sağlığınıza etkler nelerdr?
2 Türk tens tarhnde Grand Slam
turnuvalarında br kategorde
şampyon olan lk Türk sporcusunuz.
2012 yılında Wmbledon’da gençler
kategors ana tabloda oynayan lk
Türk kadın tensç ve Fransa Açık tens
turnuvasında aynı başarıyı gösteren k
Türk tensçden brsnz. Alanınızda
lklere mza atarak, kadınların ve tab
k ülkemzn temslcs olmak sze neler
hssettryor?
Grand Slam her tenise gönül vermiş sporcunun
var olmak istediği seviyedir.
15 yaşında ilk Wimbledon ana tablomu
oynamak beni 2-3 basamak yukarıya taşıyan bir
olaydı. Dünyanın kendi alanında en iyi
sporcularıyla bir arada olmak, Federer’i,
Sharapova’yı görmek tenis sporuna daha
tutkuyla bağlanmamı sağladı. Harika bir
‘Junior’ kariyeri geçirdim. Çok tecrübe elde
ettim, ‘Büyükler’e geçtiğim zaman kesinlikle
bana çok fazla artısı olacak birçok duygu ile
başa çıktım. ‘Junior’ kariyerimi bitirirken de
Amerika Açık Şampiyonluğu’nu kazanmak
benim için en büyük hediye oldu. Bu başarılara
imza atarak öncelikle kendimi ve ailemi çok
mutlu ettim. Tenise emek vermem, küçük
yaşımdan itibaren saatlerimi gelişimime
ayırmam, düşmem, kalkmam ve emeklerimin
karşılığını alabilmem benim için her zaman çok
özel oldu ve beni daha da motive etti.
15 Nisan 1996 Adana
doğumluyum. Spor ile ilk
tanışmam 6 yaşındayken
ATDSK’da (Adana Tenis Dağcılık
ve Su Sporları Kulübü) oldu.
Anne ve babamın yönlendirmesi
ile grup antrenmanlarına
başladım. O yaşta tenis
bana çok eğlenceli
geliyordu. Hem harika bir
kulüp ortamındaydım
hem de tenisten dolayı
birçok arkadaşım
olmuştu. Kısacası bir
çocuk için gereken
hareket ve sosyalleşmeyi
sağlamıştı bana. Sporun
bana ilk artısı bu oldu.
Devam eden senelerde 7
yaşımda ilk turnuvamı
Antalya’da oynadım.
Böylelikle maç ortamını,
mücadeleyi ve kazanma
duygusunu öğrendim. Stresli
anlarla başa çıkabilme yönümü
ilk orada test ettim.
Türkiye’deki turnuvalarda hiç
mağlubiyet almadım o sene, ta ki
8 yaşında Romanya’nın küçük
bir köyüne gidene kadar.
Yaşadığım yere göre yoksulluk
fazlaydı, şartlar zor ve
oyuncuların imkânları daha
kısıtlıydı.
Hepsi çok hırslı bir şekilde
oynuyorlardı ve ben buna o
zaman anlam verememiştim.
İlk mağlubiyetimi almaya
yakın maçı bıraktım, hem de
karın ağrısı numarasıyla.
Açıkçası o zamana kadar
kaybedeceğime hiç
inanmamıştım ve bu
duyguyu yaşamamıştım,
nasıl başa çıkabileceğimi
bilmiyordum. Bu hareketim
sonrası çok pişman oldum
ve bir sonraki hafta ise
kaybetmeyi bununla
yüzleşmeyi öğrendim.
Bu hikâyem ile, spor
sayesinde birçok duyguyla
erken yaşta tanışmış
olduğumu ve sporun erken
yaşta bana kattığı
sorumluluk bilincini sizlerle
paylaşmak istedim.
54
3 Br röportajınızda "Ne zaman
bana maç kaybetmenn çok
şey kattığını gördüm o
zaman kaybetmekten
korkmamaya başladım."
dyorsunuz. Başarısızlığın
sze kattığı en büyük şey ne
oldu? Başarılarınızın kaynağı
olarak neler görüyorsunuz?
Bu söz benim için gerçekten çok
değerli çünkü kaygılı olmayı
sevmiyorum. Zaten kim sever ki
rahat ve pozitif düşünmek varken
:). Bu söz düşünce yapımı
değiştirmem de en büyük
yardımcım oldu. Kaybetmeyi
ortadan kaldıramazdım ama ona
bakış açımı değiştirebilirdim.
O yüzden gelişmeye odaklandım.
Kazandığımda da kaybettiğimde de
gelişim noktalarına ve neleri daha
iyi yapabileceğime odaklanıyorum.
Her maç esnasında ve sonunda
pozitif düşünce yapısı içerisinde
olabilmek çok zor. Amacım bu
bakış açısını maksimuma
çıkarabilmek. Yaşadığım
başarısızlıkların en büyük artısı
mücadele gücümü artırmış olması.
Kazanmayı da kaybetmeyi de
kabullenip kendi gelişimime
devam etmeye odaklanmak
amacım belki de başarılarımın sırrı.
4 Tensten başka hang spor
dallarına lg duyuyorsunuz?
Szce tensn dğer
sporlardan farklılıkları
nelerdr? Hem kolaylıkları
hem de zorlukları açısından
karşılaştırablr msnz?
Breysel spor yapmanın
avantajları ve
dezavantajlarını nasıl
değerlendryorsunuz?
Erkek arkadaşımdan ötürü
basketbolu yakından takip etme ve
izleme şansı yakalıyorum.
Hızlı değişimlerin olduğu bir spor.
Birçok dinamik tenise göre farklı ve
ikisini karşılaştırmayı çok
seviyorum.
Teniste olaylar kendimize ve
rakibimizin nasıl oynayacağına
bağlı. Basketbolda ise, takım
sporcularına, antrenöre, rakibe
ve tabii ki kişiye. Basketbolun
tenise göre iyi tarafı o gün iyi
hissetmiyorsan olsan da takım
arkadaşlarının performansı ile
yine kazanabilme şansın olması.
Maalesef teniste senin
eksikliğini doldurabilecek bir
oyuncu yok. Bazı günler keşke
olsa dediğim oluyor, inanın :).
5 Antrenmanlarınızda annenz
hep yanınızda yer aldığını,
ayrıca kendsnn karate le
kardeşnzn de szn gb
tensle lglendğn
blyoruz. Szce spora olan
lgnn aleden gelmesnn
önem var mıdır? Alenzn
sporla lgl olması sz nasıl
etkled?
İlk olarak annem sonrasında ise
babam tenise başladı, tabii hobi
olarak. Ardından da ben ve
kardeşim. Bence ailede spor
kültürünün ve spora teşvik eden
bireylerin olması çok önemli. Bu
nedenle şanslıydım. Benim
seyahatlerimi organize eden,
maddi desteği sağlayan babam;
evinden uzak kalmasına rağmen
benimle seyahat eden annem
vardı. Kardeşimin de benim
seyahatlerim nedeniyle
annemden ayrı kalması gerekti.
En büyük destekçim ve gücüm
her zaman ailem oldu. Herkes
fedakarlıklar yaptı. Bu yüzden
çok şanslıyım. Annem; çocukluk
yıllarında karate ve voleybolda
başarılı olduğunu ancak ona arka
çıkanın olmadığını dile getirir.
Bence bu tecrübesinin benim
üzerindeki emeğinde çok etkisi
var.
6
Kardeşim İrem uzun seneler
tenis oynadı, milli takıma girdi ve
beraber oynadığımız Büyükler
Şampiyonası’nı kazanarak
“En Genç Türkiye Şampiyonu”
unvanını kazandı. Şu anda Koç
Üniversitesi’nde eğitimine
devam ediyor. Babam ise
veteranlarda milli takıma girdi ve
şu anda düzenli olarak spor
yapıp, bazı turnuvalara katılıyor.
Turnuvalara hazırlanma
sürecnz nasıl
geçryorsunuz? Turnuva
zamanlarında nasıl br ruh
hâlnde oluyorsunuz ve oyun
esnasında neler
hssedyorsunuz? Sahada
tek başına olmak ve br
ülkey temsl etmek szn çn
zaman zaman stresl
oluyor mu?
Turnuvalar stresli oluyor :).
Turnuvaya önceleri kendimi çok iyi
hazırlıyorum, antrenmanlarıma,
beslenmeme, uyku düzenime çok
dikkat ediyorum. Turnuva
esnasında maçlarıma, rakiplerime
ve oyunuma odaklanmaya
çalışıyorum. Turnuvanın sonuna
kadar devam etmem hâlinde üst
üste 5 maç yapmış oluyorum ve bu
fiziksel olduğu kadar mental olarak
da yoruyor.
55
Benim için en önemli faktör
planlama. Sezon başında
dinlenmiş ve sezona hazır
hissediyorum fakat sezon
ilerledikçe galibiyetler,
mağlubiyetler, inişler, çıkışlar
oldukça sezon sonuna doğru
birçok oyuncu gibi ben de
yorgunluk hissetmeye başlıyorum.
Bunları iyi yönetebilmek benim
için en önemli faktör.
7 Türkye‘de tens serüven
szce nasıl lerlyor? İlk
başladığınız yıllardak
durumu göz önüne alarak
yıllar çersndek gelşmn
nasıl gerçekleştğn
düşünüyorsunuz?
Şanslıydım ki örnek alabileceğim
rol modeller oldu. Pemra Özgen,
Çağla Büyükakçay, Melis Sezer,
Başak Eraydın. Bu sporcuları
izledim, yeri geldi onlarla
oynadım, bana çok artısı oldu.
Geçtiğimiz senelerde ülkemizde
harika organizasyonlar
düzenlendi, kesinlikle bizler için
büyük artıydı. Pandemi
koşullarını yer açtığı sıkıntılar ve
ekonomik kısıtlar olmasına
rağmen ülkemizde geçtiğimiz ay
WTA turnuvası, erkeklerde
Challenger turnuvası ve daha
küçük seviyede turnuvalarımız
yapılmaya devam ediyor. Ben
kendime düşen kısımda elimden
geleni yapmak için çok
çalışıyorum. Bence bir sporun
yaygınlaşması için en önemli
faktör ülkemizden sporcularının
başarılı ve rol model olması.
Bunun gerçekleşebilmesi içinse
gerekli imkânların sağlanması
gerektiğini düşünüyorum.
İnanıyorum ki önümüzdeki
senelerde Türkiye’de tenis daha
iyi bir konumda yer alacak.
8 Profesyonel br tensç olarak
sürekl seyahat ederek
vaktnzn büyük br kısmını
antrenmanlara ve
turnuvalara ayırıyorsunuz.
Bu durum szden, hayatınıza
dar ne gb fedakârlıklar
styor? Sürekl seyahat
etmek sz nasıl etklyor?
9
Tenis öyle güzel bir spor ki
sayısız ülke, şehir, restoran, farklı
kültürde insanlar tanımama
vesile oldu. Bunun yanında
dezavantajları ise erken yaşta
evimden, ailemden ve
sevdiklerimden uzak kalmam
oldu. Ve belki de en önemlisi
eğitimimden fedakârlık etmem
gerekti. Sene içerisinde 25-30
hafta turnuva oynamak, zaman
farklılıklarına ayak uydurmak ve
sürekli uçuş yapmak (beni en
zorlayan budur) kolay değil. Ama
erken yaşta hedeflere ulaşmak ve
başarmak için fedakârlıklar
yapılması gerektiğini öğrendim.
O yüzden bu hayatın şartlarını
seviyorum ve kabul ediyorum :).
Tense çok genç yaşta adım
atarak şmdye kadar tüm
ülkey gururlandıran büyük
başarılar elde ettnz.
İlerleyen süreçte ulaşmak
stedğnz hedeflerden ve
hayallernzden
bahsedeblr msnz?
Uzun bir sakatlık sürecinin
sonuna yaklaşmış
bulunmaktayım. Bu süreçten
sonra tenis kariyerimle ilgili kısa
dönem planım %100 performans
gösterebilecek seviyeye sene
sonuna kadar gelip sene içinde
Grand Slam elemelerinde yer
alabilmek. Tenis dışındaki
hedeflerimden biri ise küçük
yaştan beri kurmak istediğim
vakıf projesi.
Kurmak istediğim vakfın
misyonunu sporda eğitim
eşitliğini sağlamak ve imkânı
olmayan gençlerimize imkân
sağlayabilmek yönünde.
Bu projeyi hayata geçirmek için
can atıyorum. Biraz daha
zamanının olduğuna inanıyorum.
Aynı zamanda bu sene, ara
vermiş olduğum üniversite
eğitimini tamamlamak adına açık
öğretim üzerinden dersler
almaya başladım. Hedefim
eğitimimi tamamlamak. Seneler
önce tenis antrenman ve
turnuvalarım nedeniyle ara
vermek zorunda kaldığım
eğitimimi tamamlamak da bir
hedefimdi, şimdi bu hedefimi
gerçekleştiriyor olmanın
mutluluğunu yaşıyorum. İnsan
isteyince her şeyi
başarabiliyor :).
10 Sz profesyonel
karyernzde motve eden ve
bulunduğunuz başarılı
konuma gelmenz sağlayan
unsurlar nelerdr? Karyerne
yen adım atan ve szn gb
başarılı olmak steyen
sporculara tavsyelernz ne
yönde olur?
Bence ailemden aldığım
sonrasında da kendi kendime
geliştirdiğim karakter yapım,
düşünce tarzım diyebilirim.
Sporumu, işimi seviyorum, bana
sunduğunu imkânları ve hayatı
zorlukları da olsa seviyorum.
Gelişmeyi çok çok seviyorum.
Geçtiğimiz 15 aya iki ameliyat,
sayısız fizyoterapi seansı
sığdırdım ve kortlardan uzak
kalmak durumunda kaldım. Bu
süreçten daha olgunlaşmış ve
gelişmiş biri olarak çıkıyorum.
Benim en büyük motivasyonum
önümdeki engelleri başarıyla
geçmek, ben buna inanıyorum.
56
BIGCHEFS KURUCUSU & YÖNETİM KURULU BAŞKANI
GAMZE CİZRELİ
Röportaj Girişimcilik
1 Gamze Hanım, sz daha
yakından tanımak sterz.
Nerede, nasıl br ale ve
sosyal çevrede doğup
büyüdünüz, eğtm hayatınız
nasıldı? Büyüdüğünüz ale,
sosyal çevre ve almış
olduğunuz eğtmlern
günümüzdek Gamze Czrel
olmanızdak etkler
nelerdr?
Ben Diyarbakır kökenli bir
ailenin kızıyım. Babam hekimdi,
annem ise ev hanımı. Üç kız
kardeşin en küçüğüyüm. Ailem,
Diyarbakır’ın köklü
ailelerindendi. Son derece
çağdaş, kız çocuklarını okutan
ve destekleyen bir ailenin içinde
büyüme şansım oldu. Büyük ve
kalabalık sofraların kurulduğu,
Mezopotamya’ya özgü lezzetli
yemeklerin piştiği, derin
sohbetlerin edildiği sıcak bir
sosyal çevrede yetiştim.
Üniversitede ODTÜ’yü kazanarak
Ankara’ya yerleştim ve 1991
yılında ODTÜ İşletme
bölümünden mezun oldum.
Babamın en büyük arzusu,
kamuda çalışmam veya bürokrat
olmamdı.
Mezuniyet sonrasında üç yıl
kadar savunma sanayinde görev
yaptım. Fakat üniversite
yıllarımdan itibaren hayalimde
yeme-içme sektöründe bir
girişime imza atmak vardı.
Hayallerimin peşinden gitmek
adına savunma sanayindeki
kariyerimi bırakarak bu alana
yöneldim. Önce Ankara’da eski
ortağımla Cafemiz, Kuki, Quick
China gibi yiyecek içecek
markaları yarattım, 2007 yılında
da tek başıma tamamı banka
kredisi ve ileriye dönük
borçlanma ile BigChefs’i
kurdum. Bir kadın girişimci
olarak, bu alana yönelik
çalışmalar da yürütüyorum.
Uluslararası Girişimciler Derneği
(EO) Başkanlığı, Türkiye Kadın
Girişimciler Derneği (KAGİDER)
Yönetim Kurulu Üyeliği ve
Turizm Restaurant Yatırımcıları
ve İşletmecileri Derneği (TURYİD)
Başkan Yardımcılığı gibi
unvanlarla, sivil toplum
kuruluşlarında aktif biçimde
görev aldım, almaya da devam
ediyorum.
Elbette çocukluğunuz ne şekilde
geçtiği, ebeveynlerinizin kültürel
yapısı, bütün bir sosyalizasyon
süreciniz yetişkinlik
dönemlerinizi şekillendiriyor.
Yaşamınız, müspet ya da menfi
bu etkilerle sürüyor. Her ne kadar
profesyonel kariyerimi babamın
arzu ettiği doğrultuda
geliştirmesem de insan olmaya
ilişkin temel değerlerin ailede
kazanıldığını düşünüyor ve bu
anlamda kendimi çok ama çok
şanslı hissediyorum.
57
2
ODTÜ İşletme
mezunusunuz ve mezun
olduktan sonra
Türk-Amerkan savunma
sanay projesnde yer
almışsınız. Orduya zırhlı
araç üretm projesnde
görev alırken radkal br
adımla karyer
yolculuğunuzda
yönünüzü nasıl
grşmclk alanına
çevrdnz? Bu kararı
alırken başarısızlık
htmalne karşı rsk
aldığınızı
düşünüyor muydunuz?
Benim hayallerimde daima kendi
kafemi açmak, restorancılıkta
Türkiye’de henüz denenmemiş
işleri yapmak vardı. O zamanlar
yeme-içme sektöründe çalışmak,
hele de bir kadın için hiç itibarlı
bir meslek değildi. Az önce de
söylediğim gibi, babamın
kariyerim adına farklı planları
vardı, bu mesleğe yönelmek
istememe hiçbir zaman anlam
veremedi. Ben ise içten içe
onları kırmak istemesem de
toplumun kadınlar için uygun
gördüğü işleri yaparak kendimi
gerçekleştiremeyeceğimi çok iyi
biliyordum. Önce ailemi ve
çevremdekileri ikna etmek
çabasıyla başladım işe. Bu
durum, öncelikle psikolojik bir
engel olarak elbette sizi etkisi
altına alıyor. İkinci olarak, her
girişim bir risk faktörü içerir. Bu
etkiye ve riske rağmen; şayet
yeterince inançlıyaysanız, ne
istediğinizden gerçekten
eminseniz, cesaretle ve analitik
bir planlamayla yola
koyulmuşsanız, başarısızlık
kaygısı hareket etmenizin önüne
geçemiyor.
3
ODTÜ İşletme
fakültesnden mezun
olduktan sonra sırasıyla
1993’te Ankara’nın lk
cafes olan “CAFEMİZ”n
ardından pastacılığa farklı
br bakış açısı getren
“KUKİ” ve Uzakdoğu
mutfağını tüketcye hızlı ve
uygun fyata sunan
“QUICK CHINA”
markalarınız geld. 2007
yılında yola tek başınıza
devam ederek BgChefs
Cafe-Brassere markanızı
yarattınız. Adım attığınız
her grşmn
markalaşmasının
ardındak başarının sırrı
szce nedr? Her şnzn bu
kadar ses getryor
oluşunu nasıl
değerlendryorsunuz?
Benim hedeflerimi daima
hayallerim belirledi.
Restorancılık benim hayalimdi.
Cafemiz, Kuki, Quick China da
benim hayalimdi. BigChefs ise
en büyük hayalimdi. Tüm bu
süreç içerisinde pek çok
zorlukla karşılaştım.
Denemekten ve tekrar
denemekten asla vazgeçmedim.
Hayal ettiğim şeyi doğru
olduğuna inandığım şekilde
yaptım. Her zaman söylüyorum,
“Hayat cesurları sever, önlerine
gerekli fırsatları çıkartır.” Hangi
sektörde olursanız olun,
başarının anahtarı fark
yaratmaktır. Gece yastığa
başımı koyduğumda, “Bugün
dünden farklı olarak ne yaptım,
dünün üzerine bugün ne
ekledim?” diye düşünürüm.
Bu farkı ortaya koyabilmeniz
için ise işinizi severek ve aşkla
yapmalısınız.
4 Sıfır sermayeyle
kurduğunuz ve şu anda
büyük br restoran zncr
hâlne gelen BgChefs‘n
hkâyesn br de szden
dnlemek sterz. Yola
çıkarken bu denl br
büyüme yaşayacağınızı
öngörüyor muydunuz?
İlk adımı atarken
belrledğnz hedeflernze
ulaşabldnz m?
1991 yılında üniversiteden
mezun olduktan sonra üç yıl
boyunca görev yaptığım
savunma sanayinde, o zamanın
koşullarında çok iyi şartlarda
çalışıyordum. Ancak eğitim
hayatımda da, işe başlarken de,
çalışırken de daima yeme-içme
sektöründe olmak istedim.
Kendi işimin başında olmak ve
yaratıcılığımı bu alanda
sergilemeyi arzu ediyordum. Ne
yazık ki o yıllarda Türkiye’de
girişimcilik kavramı da sektör
de pek bilinmiyordu. Kendimi
geliştirebilmek için, kendi
çabamla bir yerden başlamam
gerekiyordu. Hayallerimi
gerçekleştirmek konusunda
öyle hevesliydim ki, yeme-içme
sektörünün inceliklerini
öğrenebilmek adına, iş
çıkışlarında bir restoranda
part-time çalışmaya başladım.
İşi öğrendiğime kanaat
getirdiğimdeyse iki işimden de
aynı anda istifa ettim. 1993
yılında eski eşim ve ortağımla
Türkiye’nin başkenti Ankara’da
Cafemiz’i açtık; şehri
cappuccino, filtre kahve,
tiramisu, cheesecake gibi
lezzetlerle tanıştırdık. Ardından
Kuki ve Quick China adında iki
farklı konsept daha açtık.
Restorancılık alanındaki bu
maceram 12 yıl boyunca sürdü.
BENİM HEDEFLERİMİ DAİMA HAYALLERİM
BELİRLEDİ. RESTORANCILIK BENİM HAYALİMDİ.
58
2006 yılına geldiğimizde, aynı
zamanda ortağım olan eşimle
yollarımızı ayırdık. Hayatıma
yeniden başlamam gerekiyordu
ve tek başımaydım. Elimde
hiçbir sermayem yoktu ama
fikirlerim vardı. Yemek
sektöründe edindiğim deneyimi,
kalabalık sofralar kurulan, nefis
yemekler pişen bir aileden
gelmenin avantajını kullanarak
BigChefs’in ilk taslağını
oluşturdum.
Ancak söylediğim gibi, o yıllar,
özellikle de girişimcilik
anlamında daha farklıydı. Tüm
dünya gibi benim ülkem de
kadın girişimci tabirine çok
yabancıydı. Üstelik o dönemde
şimdiki gibi melek yatırımcılık
gibi bir tabir de yoktu.
Girişimciliğe dair bir ekosistem
söz konusu değildi. Sermaye
bulabilmek için tek çarem ya bir
ortak bulmak ya da bankadan
kredi almaktı. Hiçbir sermayem
olmadığı için banka banka kredi
bulmak için dolaştım. Bir yıla
yakın bir süre 8-10 bankanın
kapısını çaldım. Kadın girişimci
olmam, ipoteğimin ya da belirli
miktarda sermayemin olmaması
işleri daha da zorlaştırdı ama
yılmadan devam ettim. En
sonunda kredi görüşmesine
gittiğim bir bankada,
üniversiteden sınıf arkadaşımla
karşılaştım ve beni bankanın
genel müdürüne yönlendirdi.
Sonuç olarak BigChefs’in ilk
adımlarını atmamı sağlayan
krediyi aldım.
BigChefs, yüzde 100’ü banka
kredisiyle kurulan bir restoran
zinciri ve bir kadın girişimi.
Bunlar, bugün 7 ülkede toplam
66 şube ve 3000’i aşkın çalışana
sahip olan ve her yıl 7 milyon
misafir ağırlayan restoran
zincirimizi farklı kılan en önemli
detaylar.
5
Markanız BgChefs le
“Açlığa Son”, “Toplumsal
Cnsyet Eştlğ”, “Sorumlu
Üretm ve Tüketm”,
“Toprağın Kadınlarından
Sofralara” ve “İklm
Eylem” gb farklı alanlarda
sosyal sorumluluk ve
farkındalık blncne dayalı
toplum çn çok değerl
projelerde yer alıyorsunuz.
İçnde yer aldığınız
projelerden ve bu
projelernze aldığınız
dönüşlerden
bahsedeblr msnz?
BigChefs olarak, cinsiyet
eşitliği, iklim krizi, açlık, güvenli
gıdaya erişim gibi konuların
yalnızca ülkemizin değil, tüm
dünyanın meselesi olduğunun
bilinciyle hareket ediyoruz. 2018
yılında hayata geçirdiğimiz
“Toprağın Kadınlarından
Sofralara” projemiz, ilk etapta
14 kadınla başladı ve bugün 120
kişiye ulaştı. Konvansiyonel
metotlara göre tedarik
anlamında çok daha maliyetli
olmasına karşın, ürünlerimizin
önemli bir bölümünü yerelde
kendi imkânlarıyla üretim yapan
kadınlardan sağlıyoruz.
Bu inisiyatifle amacımız;
tedariğimizin önemli bir
bölümünü yereldeki kadın
üreticilerimizden karşılamak,
onların ekonomik kalkınmasına
destek olmak, bunu yaparken de
BigChefs’te doğal ve sağlıklı
ürünlerle hazırlanan
lezzetlerimizi misafirlerimize
sunabilmek. Ayrıca, “tarladan
sofraya” kavramının, bir iş
modeli olarak uygulanabilir
olduğunu gösteriyoruz. Ek
olarak, kadın üreticilerin düşük
faizli kredi alabilmeleri için
çiftçiyi destekleyen bir banka ile
iş birliği yürüterek, onlara maddi
imkân sağlanmasına da aracılık
ediyoruz.
Projemizle bir diğer hedefimiz
de bireysel kadın üreticilerin
kooperatifleşerek, birlikte daha
güçlü adımlarla ilerlemelerine
destek olabilmek. Türkiye’de
tüm üyeleri kadın olan
kooperatiflere kamu ve yerel
yönetimler tarafından vergi ve
sigorta muafiyeti, kamu
ihalelerinde pozitif ayrımcılık
gibi konularda kolaylık
sağlanıyor. Biz de BigChefs
olarak ülke çapında pek çok
bölgeyi ve oradaki üretici
kadınlarımızı ziyaret ederek
onları mümkün mertebe bu
konulara ilişkin bilgilendirmeyi
görev edindik. Hem yeni
üreticilerle tanışıp onları tedarik
zincirimize ekliyor hem de
mevcut üreticilerin işlerini
geliştirebilmeleri için elimizdeki
her türlü bilgiyi aktarıyoruz.
Kadın üreticilere yönelik bu
çalışmalarımız, çeşitli
kurumların yatırımlara destek
vermesine öncülük etti.
BigChefs aracılığı ile Avrupa
Birliği bu kadınlara 1 milyon
Euro’ya yakın hibe verdi.
Toprağın Kadınlarından
Sofralara girişimimiz öyle bir
etki yarattı ki dünyada da ses
getirdi ve Birleşmiş Milletler
Business Call to Action
programına seçildi. BM’ye
giderek çalışmalarımızı
dünyadaki diğer paydaşlara,
ülkelere anlatma imkânını
yakaladık.
Bu süreçte sosyal sorumluluk
varlık alanımızı genişleterek
Birleşmiş Milletler’in 2030
Sürdürülebilir Kalkınma
Amaçları’nın öncelikli
bulduğumuz alanlarına da katkı
sunmaya başladık. Cinsiyet
eşitliği konusunda zaten
çalışmalarımız devam
etmekteydi. Buna BM
hedeflerinden sorumlu üretim
ve tüketim, iklim eylemi, açlığa
son ve amaçlar için ortaklıklar
başlıkları da eklendi.
59
Yemeklerimizi hazırlarken
porsiyon düzenlemelerimizi
“açlığa son” ilkesiyle
gerçekleştiriyor, gerek
ürünlerimizi kullanırken gerekse
saklarken en yüksek özeni
göstererek gıda israfından
kaçınıyoruz. Artan yemeklerimizin
kurtarılmasına odaklanan
projemizle ise günlük olarak
hazırladığımız personel
yemeklerinin kullanılabilir
durumda olanlarını aşevlerine
bağışlıyor, ihtiyacı olanlara destek
veriyoruz.
Öte yandan, “Gururla Bizden”
adını verdiğimiz inovatif
menümüzle farklı sektörlerden
Türk markalarıyla bir araya
gelerek bir dayanışma ve
beraberlik inisiyatifi başlattık.
BigChefs’in dijitalleşmeye
odaklanan kurumsal felsefesiyle
Gururla Bizden, kullandığı QR
kodlar ve Spotify uygulamasıyla
misafirlere online alışveriş ve
müzik dinleme gibi farklı
seçenekler sunarak yeme-içme
deneyimini daha da keyifli hâle
getiriyor. Profesyonel moda
fotoğrafları ve şarkılarla her
sayfada farklı bir hikâye anlatan,
moda, müzik ve lezzeti
buluşturarak tüm duyuları
harekete geçiren Gururla Bizden
ile misafirlerimiz, çalışmaya
destek veren 26 farklı markanın
seçkin ürünlerine QR kodlarla
ulaşarak online alışveriş
yapabiliyor. Böylece amaçlar için
ortaklıklar başlığına da destek
sunabiliyoruz. Sürdürülebilirlik
ve kalkınma için farklı
paydaşlarla bir araya gelerek
dayanışma ekosistemini
büyütüyoruz.
6 Sıfır sermaye le 2006 yılında
kurduğunuz BgChefs
markası bugün tbaryle 70’e
yakın yerde hzmet veren br
restoran zncrne dönüştü.
Türkye’den Duba’ye,
Almanya’dan Katar’a kadar
brçok ülkede şubeler açtınız.
Her şubenzde aynı kaltey
nasıl yakalayablyorsunuz?
Kısa br sürede bu kadar çok
şubenzn açılması hayatınızı
nasıl etkled?
Yurt dışında başarılı olmak için
farklı pazarlara yönelik farklı
stratejiler geliştirmek gerekiyor.
Öncelikle bunu başardığımıza
inanıyorum. Öte yandan
BigChefs yenilikleri, inovasyona
verdiği değer, gastronomi
dünyasına öznel bir imza
atmasıyla kendi hikâyesini
yazıyor. Menülerde böyle bir
farklılık yaratırken, mekânın
mimari tasarımından hijyenine,
şeflerimizin ustalığından
kullanılan araç gerece kadar her
yönüyle bir bütünlüğü temsil
ediyor; doğaya ve insana saygılı
vizyonuyla tüm misafirlerine
evrensel ve güçlü değerlerle
yaklaşıyor. Bütün bunlar
birleştiğinde de hedeflediğimiz
kalite vurgusu oluşuyor.
7 BgChefs günümüzde sekz
ülkede brçok şubesyle ve
çalışanıyla lezzet severlere
hzmet veryor. İçnde
bulunduğumuz bu dönemde
nsanların yeme-çme
alışkanlıkları oldukça değşt.
Menülernz oluştururken
dkkat ettğnz şeyler
nelerdr? Ayrıca çnde
bulunduğumuz pandem
sürec BgChefs’ nasıl
etkled ve bu süreçte yen
tüketc alışkanlıklarına ayak
uydurablmek çn neler
yaptınız?
Pandemi döneminde
menülerimizin içeriğinde
herhangi bir değişikliğe
gitmedik ve daima değer
yaratmaya odaklanarak
çalışmalarımıza devam ettik.
BigChefs’te, sürdürülebilirlik,
yönetim anlayışımızın
merkezine oturuyor.
Kurulduğumuz 2007 yılından bu
yana BigChefs olarak, kültürel
mirasımızın önemli
değerlerinden olan geleneksel
lezzetleri, kendimize has
yorumumuzu katarak modern
gastronomiye kazandırma
hedefiyle çalışıyoruz. Bu
vizyonla, Anadolu’nun lezzet
hazinelerini gün ışığına
çıkarmak, dünya mutfaklarından
lezzetlerle bir sentez
oluşturmak bizim için çok
önemli. Bugün BigChefs olarak,
8’i yurt dışında olmak üzere 66
şubemizle, yılda 7 milyon
misafir ağırlamaktayız.
Dolayısıyla yerelle birlikte
küresel gastronomi dünyasının
da nabzını tutan bir markayız.
Bu noktada, “glokal” olarak
nitelendirilen, yerel ve globali
birleştiren bir yaklaşım
izlemekteyiz. Öte yandan
menülerimizi güncel tutmak için
yılda iki kere güncelliyoruz. Bu
sayede hem sezonun taze
ürünlerini menülerimize
getiriyoruz, hem de yiyecek
trendlerini es geçmemiş
oluyoruz.
60
Bu dönem özellikle alternatif
satış ve pazarlama kanalları
geliştirmeye yöneldiğimiz bir
dönem oldu. Yönetimsel ve
operasyonel becerimizle,
misafirlerimize farklı
kanallardan erişim sağlamaya
devam ettik. Dijitalleşmeyi
merkeze alarak, catering ve eve
servis gibi hizmetlerimize ağırlık
verdik. Diğer yandan, inovatif
menümüz Gururla Bizden ile iş
birliği yaptığımız markaların
ürünlerine online erişim
sağlayan, yeme-içme, online
alışveriş ve online müzik
dinleme deneyimlerini bir araya
getiren farklı bir yaklaşım
sunduk. Yeme içme sektörünün
öncü markalarından biri olarak,
Türk perakende sektörünün
önde gelen markalarıyla güç
birliğiyle çalıştık ve ülkemiz
ekonomisinde bir dayanışma
kültürünün gelişmesine aracılık
ettik.
Türkiye’nin online siparişte
öncü markalarından
Yemeksepeti ile iş birliğine
giderek İstanbul, Ankara, İzmir,
Bursa dahil olmak üzere 26
farklı noktada eve servis
hizmetini başlattık.
Misafirlerimizin bu hizmetimize
gösterdiği yoğun ilgiye karşılık,
eve servis noktalarımızın
sayısını her geçen gün
yaygınlaştırmaya devam
ediyoruz. Online market servisi
Getir ile iş birliği yaptık. Bu
sayede, BigChefs Gastro
ürünlerimize dileyen herkesin,
her yerden erişebilmesini
sağlıyoruz. BigChefs
mutfağından titizlikle seçilen,
çok özel tariflerle hazırlanan
BigChefs Gastro imzalı
ürünlerimizle BigChefs’in farklı
yeme-içme deneyimini
restoranlarının dışına,
gastronomi meraklılarının
mutfağına taşımayı hedefledik.
Ürünlerimize 33 Getir Büyük
noktasından ulaşılabiliyor.
8
Büyük iş yerlerine, çalışanların
belirli markalarda yiyecek ve
içecek temin edebilmeleri için
otomatlar kuran Gate Plus
markasıyla da iş birliği
geliştirdik. BigChefs ürünleri bu
kanal aracılığıyla ofislerdeki
profesyonellere ulaşmaya
başladı. Gate Plus iş birliği ile
bugün 80 iş yerinde BigChefs
markalı ürünlerimiz yer alıyor ve
bu sayı her geçen gün artıyor.
Son olarak, Türkiye’nin önde
gelen perakende zinciri Migros
ile iş birliği yaparak Ghost
Kitchen Projesi’ni hayata
geçirdik. Yalnızca paket
yemeklerin hazırlanması için
kurulan profesyonel yemek
hazırlama ve pişirme alanlarının
ortak adı olarak tüm dünyada
kullanılan Ghost Kitchen
kapsamında 5M Migros’lar
arasından seçilecek pilot
şubelerde konumlandırmak
üzere BigChefs mutfakları inşa
etmeye başladık. İlk olarak
Halkalı Arena Park AVM 5M
Migros’ta hizmet vermeye
başladık.
Farklı ş alanlarından 8
kadının br araya gelerek
kend hkâyelern yazdığı
“Güçlü Kadınlar” ktabında
yer alan, kend yolunu
çzmekte olan genç
kızlarımıza ışık olan
hkâyelerden br de sze at.
Böyle güzel br projede yer
almak sze neler hssettrd?
Projenn detaylarını bzlerle
paylaşablr msnz?
Güçlü Kadınlar Projesi Düzce
Üniversitesi öncülüğünde,
kadınların sahip olduğu
potansiyeli ortaya çıkarmak,
kadınları başarılı olabilecekleri
alanlar için cesaretlendirmek ve
okumakta güçlük çeken kız
çocuklarının eğitimine destek
olmak üzere hayata geçirildi.
Bu projeyi öğrendiğim andan
itibaren büyük bir sevinç ve
heyecan duydum. Kadınların iş
yaşamında karşılaştıkları
zorlukları ilk elden
deneyimlemiş bir yönetici
olarak, böylesine anlamlı bir
projenin içinde, böylesine
değerli isimlerle birlikte yer
almak benim için gerçek
anlamda gurur vericiydi.
Güçlü Kadınlar kitabında
benim dışımda çok değerli
Betül Mardin, Jale Balcı, Şule
Yücebıyık, Prof. Dr. Nigar
Demircan Çakar, Prof. Dr. Ebru
Güzelcik Ural, Prof. Dr.
Melahat Bilge Demirköz,
Prof. Dr. Aydan Biri ile yapılmış
ilham verici söyleşiler yer
alıyor. 8 farklı başarı
hikâyesinin, 8 farklı bakış
açısının bir araya geldiği bu
kitapla; kadının kendi gücünün
farkına varmasını sağlamayı,
ilham olmayı, azim, gayret,
çalışma, istek ve
motivasyonun hayati önemini
vurgulamaya çalıştık.
Türkiye’de okuryazar
olmayanların yüzde 75’inden
fazlasını kadınlar oluşturuyor.
Hâlâ 5 kadınımızdan biri, yani
yaklaşık 6 milyon kadınımız,
okuma yazma bilmiyor.
Kadınlarımızın yüzde 21,5’i
okuryazar olmasına rağmen,
herhangi bir eğitim
kurumundan mezun değil.
Güçlü Kadınlar gibi projelerle
bu rakamları değiştirmek,
kadınlarımızın gücünü daha da
artırmak gerekiyor.
Üniversiteler, devlet kurumları,
kanaat önderleri, BigChefs gibi
özel şirketler ve sivil toplum
kuruluşları el ele vererek, tam
bir seferberlik ruhuyla
çalışmamız gerektiğine
inanıyorum.
61
9
Geçtğmz yıllarda
KAGİDER ve Garant
Bankası’ndan Yılın Kadın
Grşmcs, Ekonomst
Dergs Yılın İş İnsanları
Ödül Tören’nden üst üste
Yılın Kadın Grşmcs
ödüllern almıştınız. Yakın
zaman çersnde de Türkye
Altın Marka Ödüller’nde
Yılın İş Kadını Ödülünü
aldınız. Yaptığınız güzel
şlern ödüllerle taçlanan
başarılar getrmesn nasıl
değerlendryorsunuz ve bu
durum sze neler
hssettryor?
Bu ödüller, beni daha iyi işler
yapmak adına cesaretlendiriyor.
Giderek daha fazla insanın
hayatına dokunduğumu görmek,
kendi yolum boyunca
karşılaştığım sıkıntıların
meyvesini almak, bir sinerjinin
doğduğunu hissetmek bana
gurur veriyor. Fakat biliyorum
ki, süreç içerisinde beni
destekleyen paydaşlarımın
varlığıyla bu kıymet doğuyor.
Şayet bir takdir varsa, bu,
benimle birlikte ilerlemeyi seçen
tüm güzel insanları da kapsıyor.
10
Türkye’nn en öneml kadın
grşmclernden brs
olarak tanınıyorsunuz.
Cafemz, Kuk, Quck Chna,
BgChefs markalarının
yaratıcısısınız. Grşm
çalışmalarınızın sze
öğrettkler ve bu bağlamda
sıfırdan kend markasını
oluşturmak steyen
grşmclere vereceğnz
tavsyeler nelerdr? Br
grşme adım atarken
özellkle nelere dkkat
edlmeldr?
Daha önce de belirttiğim gibi,
BigChefs’i kurmaya giriştiğimde
hiç sermayem yoktu. Dolayısıyla
ciddi maddi yetersizliklerle işe
başlamak zorunda kaldım.
Üstelik yalnız bir anne olarak
bakımını üstlenmek zorunda
olduğum iki küçük çocuğum
vardı; yani girişimimi hayata
geçirmemek için pek çok kişisel
sebep de bulabilirdim. Ancak
tüm bu süreç bana hayallerimin
peşinden korkusuzca gitmeyi
öğretti. Öncelikle yapmayı
istediğiniz işe büyük bir sevgi
ve aşkla bağlanmış olmanız
gerekiyor. Eğer o işin içinde aşk
yoksa koşullarınız ne olursa
olsun devamlılık
sağlayabileceğinizi
zannetmiyorum. Bu nedenle
herhangi bir nedenden ötürü
fikirlerini hayata geçirme
cesareti bulamayanların
kendilerine öncelikle şu soruyu
sormalarını tavsiye ediyorum:
“Girişim fikrinize aşkla bağlı
mısınız? Bu işi yapacak olmak
sizi heyecanlandırıyor mu?” Bu
soruların yanıtı evetse ve çok
çalışmayı göze alıyorsanız, o
zaman hayallerinizin peşinden
gidin derim. Sonrasında sizin
gibi bu projeye inanan yol
arkadaşları bulmak işi sonuca,
başarıya götüren çok önemli bir
faktör.
yapmayı İstedİğİnİz
İşe büyük bİr sevgİ ve
aşkla bağlanmış
olmanız gerekİyor.
62
TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI GENEL MÜDÜRÜ
SAİT TOSYALI
Röportaj Kültür Sanat / Vakıf
2 25 yıldır 3 mlyona yakın
çocuğu ntelkl eğtm
desteğyle buluşturan Türkye
Eğtm Gönüllüler Vakfı’nın
2017 yılından ber genel
müdürü olarak bzlere vakfınızın
amaçları doğrultusundak
çalışmalarından ve
gönüllülernzle olan bağınızdan
bahsedeblr msnz? TEGV
bünyesnde çalışmanın sz en
mutlu eden yanları nelerdr?
TEGV Türkiye genelinde eğitim
alanında faaliyet gösteren en yaygın
sivil toplum kuruluşu. Yurdun dört bir
köşesine yayılmış yapımızla bize
ihtiyacı olan her çocuğa erişebilmek,
temel amaçlarımızdan birisi. Bu
sebeple yaklaşık 3 yıl önce yol
haritamızı yeniden belirleyerek
dijitalleşme çalışmalarımıza öncelik
verdik. Pandemi ile birlikte
çalışmalarımızın hızı arttı ve 2020 yaz
aylarında tüm eğitim içeriklerimizi
online sisteme taşıdık. Artık
çocuklarımız bilişimden İngilizce’ye,
sanattan matematiğe kadar tüm TEGV
içeriklerine evlerinden ulaşabiliyorlar.
TEGV olarak tüm bu faaliyetlerimizi
yürütebilmemizin temel direği
gönüllülerimizin desteği.
YURDUN DÖRT BİR KÖŞESİNE YAYILMIŞ
YAPIMIZLA BİZE İHTİYACI OLAN HER
ÇOCUĞA ERİŞEBİLMEK, TEMEL
AMAÇLARIMIZDAN BİRİSİ.
1
Başarılı eğtm hayatınızı Tarsus Amerkan Kolej'nden
sonra Boğazç Ünverstes Endüstr Mühendslğ
bölümünde lsans, İşletme bölümünde yüksek lsans
eğtmler alarak tamamlamışsınız. Karyernzde 35 yıl
boyunca ş dünyasında öneml pozsyonlarda yer
aldıktan sonra TEGV gb kıymetl br svl toplum
kuruluşunda yönetc görev üstlenme sürecnz
nasıl gelşt?
Çok teşekkür ediyorum. Mütevellisi
olduğum Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın
bazı kurumsal yapılarında geçmişte
görev almıştım; bu nedenle de STK
dünyasına uzak değildim. Ancak
tam zamanlı bir profesyonel olarak
böyle bir kurumun üyesi olmak
bambaşka. Emekliliğe
hazırlandığım bir dönemde
çocukların eğitimlerine katkı sunan
bir ekibin üyesi olabilmek beni çok
heyecanlandırdı.
TEGV’in kurumsallaşma
politikaları gereği, benden
başka birkaç adayın katıldığı
bir seçme ve değerlendirme
süreci sonunda Eylül 2017’de
görevi üstlenmiş oldum. TEGV
ailesine katılmaktan ve
geleceğimizin umudu olan
çocuklarımızın hayatlarına
dokunabilme fırsatı elde etmiş
olmaktan dolayı kendimi çok
şanslı hissediyorum.
Gönüllülerimiz, yaptıkları işi hiçbir maddi beklenti olmadan
yaptıklarından bağlılıkları çok yüksek. Her yıl 8 binden fazla gönüllümüz
etkinliklerimizde aktif olarak görev alır; bir bu kadar başvuruyu da
kapasite darlığı nedeniyle ne yazık ki değerlendiremiyoruz. Bu yoğun
gönüllü ilgisinden dolayı kendimizi şanslı STK’lardan gördüğümüzü
söyleyebilirim. TEGV bünyesinde çalışmanın
beni en mutlu eden yanları, az önce de ifade
ettiğim gibi çocuklara gerçek anlamda fayda
sağlayabilmek; karar süreçlerinin içerisinde
yer almak benim için unutulmaz ve çok değerli
deneyimler edinmek. TEGV ile hayatımda ilk
kez uzun rotalarda pedal çevirdim; adım adım
koşularına katıldım; bağış topladım.
Türkiye’nin daha önce ziyaret etmediğim
köşelerine gittim; eğitim dostlarımızla tanıştım;
çocuklarımızın gözlerindeki pırıltıya şahit oldum; gönüllülerimizle,
çalışanlarımızla sohbet ettim. Pandemi ile birlikte saha ziyaretlerimiz bir
süreliğine kesintiye uğramış olsa da bu dönemde çocuklarımızın uzaktan
eğitimlerine dijital etkinliklerimizle katkıda bulunuyor olmak bizi teselli
ediyor.
63
3 Türkye Eğtm Gönüllüler
Vakfı’nın “Br çocuk
değşr, Türkye gelşr”
sloganı le anlatmak
stedkler nelerdr?
Çocuklarımızın değşmne
katkı sağlayablmek ve
onları ntelkl eğtmle
buluşturablmek adına
neler yapılablr, gönüllüler
vakfa nasıl katkıda
bulunablr?
Kurucumuz ve Onursal Başkanımız
Sn. Suna Kıraç 26 yıl önce
vakfımızın temellerini atarken
“Ekonomik krizler atlatılır, siyasi
sorunlar çözülür ancak çocukları
harcanmış bir toplumu yeniden
onarmak mümkün değildir.”
sözüyle her bir çocuğun bizler için
ne kadar kıymetli olduğunu
anlatmıştı. Biz de bu inançla,
kurulduğumuz günden bu yana
ülkemizin her köşesindeki
çocuklara fırsat eşitliği bağlamında
nitelikli eğitim desteği sağlamak
için çalışıyoruz. Çünkü inanıyoruz
ki eğitim özellikle bazı çocuklar için
ellerindeki tek güçtür ve her çocuk
alabileceği nitelikli eğitimle önce
kendisini ve ailesini, sonra da
yaşadığı toplumu değiştirecek,
geliştirecek güce sahiptir.
Biz TEGV’de çocuklarımıza çağın
gerektirdiği nitelikli eğitim
desteğini sağlamak ve onları her
anlamda geliştirmek için akademik
eğitimle birlikte yaşam becerilerini
de kazandırma gayreti
içerisindeyiz. Ana etkinlik
programlarımız olan Matematik,
Fen, Bilişim, Okuma, Sanat ve
İngilizce’nin yanı sıra hayatın her
anında ihtiyaç duyacakları hijyen
eğitimi, trafik, uzay ve gökyüzü gibi
çeşitli konulardaki etkinliklerimiz
çocuklarımızı geleceğe hazırlıyor.
Gönüllülerimiz vakfımızın adeta
can damarı. Sahada gerçekleşen
tüm faaliyetlerimiz, eğitimli, bilinçli
ve gelecekten umutlu
gönüllülerimiz tarafından
gerçekleştiriliyor. Ancak bizdeki
gönüllülük yalnızca eğitimlerle
sınırlı değil. Dileyen herkes
çevresinde TEGV için farkındalık
yaratarak, maratonlarda TEGV
çocukları için koşarak, özel
günlerde eğitime destek
sertifikalarımızdan alarak veya
elektronik atık toplayarak bize
gönül desteğini verebilir. Bu ve
benzeri konularda daha ayrıntılı
bilgi edinmek için tegv.org web
sitemizi ziyaret etmenizi öneririm.
4 TEGV olarak çocuk
merkezl eğtm
yöntemlernn kullanıldığı,
çocuğun katılımını esas alan,
aktf öğrenme yaklaşımının
benmsendğ ve
çocukların eğlenerek
öğrendğ eğtm
programlarınızla çocukların
hayatına dokunuyorsunuz.
Tüm bu eğtmlerle
çocuklarımıza ve onların
geleceğne neler
kazandırmayı
hedeflyorsunuz?
Eğlenerek öğrenmek artık dünyada
genel kabul görmüş en kalıcı ve en
etkili öğrenme yöntemi. TEGV’in
özgün modeli bu yönteme dayanır.
Tüm etkinliklerimiz 21. yüzyıl
gerekliliklerine göre uzman eğitmen
ve danışmanlar tarafından hazırlanır.
Biz çocuklarla altı temel ve onlarca
farklı alanda etkinlikler yaparken
temel amacımız, çocuklarımızın
eğlenerek öğrenmelerini sağlamak.
Bu metotla çocuklar etkinliklerden
sıkılmadan yaşayarak, deneyerek
öğreniyor ve aktif öğrenme en üst
seviyelere ulaşıyor. Buradaki esas
amacımız çocuklara yalnızca
akademik eğitim sağlamak değil.
Bununla birlikte yaşam
becerilerini kazandırmak ve onları
geleceğe hazırlamak bizim için bir
bu kadar önemli. Geçtiğimiz
yıllarda TEGV’in çocuklar
üzerindeki etkisini ölçümlemek
üzere TEGV Etki Araştırması
Raporunu yayınladık. Bu
araştırmaya göre TEGV’e gelen
çocuklar akranlarına oranla daha
mutlu, derslerde daha başarılı,
kendine ve çevresine karşı daha
bilinçli ve en önemlisi daha
özgüvenli.
5 TEGV eğtm programları
ve ölçme değerlendrme
çalışması Harvard
Ünverstes’nde vaka
çalışması hâlne getrld.
Bu süreçten
bahsedeblr msnz?
Dünyanın en seçkin eğitim
kurumlarından olan Harvard
Üniversitesi bünyesinde lisansüstü
ve üst düzey yöneticilik eğitimi
veren Harvard Kennedy School,
TEGV olarak uzun yıllar boyunca
büyük bir hassasiyetle
yürüttüğümüz ölçme değerlendirme
çalışmalarımızı dünya çapında
başarı olarak nitelendirerek 2014
yılından bu yana vaka çalışması
olarak müfredatında işlemektedir.
Ölçme değerlendirme sistemimizden
kısaca bahsetmek gerekirse; Eğitim
Programı değerlendirmelerimizde,
verilerin toplanmasında ve
yorumlanmasında karma araştırma
yaklaşımı benimsiyoruz. Bu
yaklaşımda nitel ve nicel veri
toplanır, ayrı ayrı analiz edilir,
bulguların birbirini doğrulayıp
doğrulamadığına bakılır.
64
Kirk Patrick Eğitim Değerlendirme
Modelinin ilk iki boyutu olan tepki
ve öğrenmeye odaklanıyoruz.
Öğrencilere her programın başında
anket uygulayarak genel olarak
konulara ilişkin tepkilerine ve ön
bilgi düzeylerine yönelik nicel
veriler elde ediyor; programların
sonunda da benzer ya da aynı
anketler tekrar uygulayarak
sonuçları istatistikî olarak
karşılaştırıyoruz. Böylece,
çocukların konuya ve programlara
yönelik tepkileri ile programların
konularına ilişkin öğrenme
düzeylerine ilişkin değişim
gözlemleniyor. Kirk Patrik
Modelinin 3. boyutu olan
çocuklardaki davranış boyutundaki
değişiklikleri ise gönüllü, öğretmen
ve velilerimiz ile yaptığımız anket
ya da mülakatlarla araştırıyoruz.
6 Uzaktan eğtm
dönemnde TEGV ales
olarak derslere ve
materyallere erşm
güçlüğü çeken çocuklara
el uzattınız. TEGV çn
gerçekleştrdğnz ve
gerçekleştrmeye en yakın
olduğunuz hedefler le
lerleyen süreç çn proje
fkrlernz nelerdr?
Pandemi döneminde okulların
kapanmasıyla birlikte biz de eğitim
noktalarımızı kapattık. Milli Eğitim
Bakanlığımız ile olan protokolümüz
kapsamında faaliyetlerimizi
sürdürdüğümüzden dolayı çalışma
takvimimizi oluştururken
Bakanlığın politikalarını yakından
izliyoruz. Bu dönemde
çocuklarımızın eğitimlerine destek
vermeye devam etmek için hızlıca
eğitim içeriklerimizin dijital
dönüşümünü yaptık.
Ardından Google.org fonu ile
desteklenen INCO Education
Accelerator Group’dan aldığımız
danışmanlık ile tüm eğitim
programlarımızı dijital platforma
almayı başardık; gönüllülerimizi
hazırladık ve Temmuz-Ağustos
aylarında 2500 çocuğumuza
uzaktan eğitim verdik. Bu süreçte
fark ettik ki çocuklarımızın yaşadığı
en büyük sorun uzaktan eğitime
erişebilmek için gerekli teknoloji;
en basit anlamıyla internet ve tablet
veya bilgisayar. Bunun üzerine,
daha önce başka konularda da
bağışçımız olan Eski Arçelikliler
Derneği ile Arçelik’in de
desteklediği “Yeni Dünya
Kampanyası”nı başlattık.
Hayırsever vatandaşlarımızın yanı
sıra, konuyu sosyal sorumluluk
fırsatı olarak gören çok sayıda
kuruluş tablet bağışları ile
kampanyamıza katkıda bulundular;
bulunmaya da devam ediyorlar.
Bu kampanyaya gelen bağışlarla
aldığımız tabletler köy okullarında
okuyan çocuklarımıza dağıtılıyor.
Tabletlere yüklenen programlar ile
çocuklar hem TEGV’in dijital
platformuna ulaşabiliyorlar hem de
MEB’in müfredatını takip
edebiliyorlar; özlem duydukları
arkadaşları, öğretmeleri ile
ekranlarda da olsa görüşebiliyorlar.
Bu kampanyamızdaki en değerli
farklılığımız ise uzaktan eğitim
konusunda becerilerini geliştirmiş
olan ve sayıları bini aşan deneyimli
gönüllülerimiz.
Bugüne kadar 4 bine yakın
çocuğumuz için bağış toplayabildik.
Van, Şanlıurfa, Mardin,
Gaziantep, Zonguldak gibi illerin
köylerinde okuyan; Giresun'da
sel, İzmir'de deprem mağduru
olan çocuklarımızı tabletleri ile
buluşturduk.
7 Vakıfların en büyük
sıkıntılarından br
sürdürüleblr kaynaklar
ayrıca sz de vakfın
kurumsallaşması adına br
tuğla daha koyablmenn
szn çn çok öneml
olduğunu belrtyorsunuz.
TEGV olarak kaynaklarınızı
sürdürüleblr hâle getrmek
ve kurumsallaşmak adına
ne gb faalyetlerde
bulunuyorsunuz?
26 yıllık bir faaliyet döneminde
edinilen deneyimlerle
TEGV; Mütevelli heyeti yapısı,
kendilerini eğitime ve çocuklara
fayda sağlamaya adamış Yönetim
Kurulu üyeleri; gerçek anlamda
katkı veren yönetim kurulu çalışma
komiteleri; Stratejik Plan, bütçe ve
raporlama kültürü; Yönetim
Kuruluna bağlı İç Denetim
Fonksiyonu; her yıl yapılan
bağımsız dış denetimi;
bağışçılarımıza olan
sorumluluğumuz gereği şeffaflık ve
hesap verebilirliğimiz;
çalışanlarımız, gönüllülerimiz ve
eğitim dostlarımızdan oluşan tüm
paydaşlarımızın katkılarıyla
kurumsallaşma yolunda önemli
aşamalar kat ettiğimizi görüyoruz.
2016’dan bu yana bağımsız bir
derecelendirme kuruluşu
tarafından yapılan denetimlerde
kurumsallaşma puanımızı istikrarlı
bir şekilde artırdığımızı görmek,
bize doğru yolda olduğumuzu
gösteriyor.
65
Yıllardır üzerinde çalışmalar
yaptığımız sürdürülebilir kaynak
projelerinin önemi, yaşadığımız bu
pandemi döneminde bir kez daha
anlaşıldı. Biz TEGV olarak
Sürdürülebilir kaynak çalışmaları
alanında çeşitli projeler üretiyor ve
faaliyete geçiriyoruz. Bazı örnekler
vermem gerekirse; koşucular,
bisikletçiler, dağcılar, golfçüler,
yüzücüler gibi sporcu grupları
hobilerini gerçekleştirirken, bunu
TEGV’le ortak bir proje
doğrultusunda kaynak geliştirme
amaçlı yapıyorlar. Evlerde ve
ofislerde kullanım dışı kalmış
elektronik atıkların toplanıp geri
dönüşüme kazandırılması ile
sağlanan gelir çocuklarımızın
eğitiminde kullanılıyor. Hayırsever
vatandaşlarımız varlıklarından uygun
gördükleri bir payı TEGV’e bırakarak
isimlerinin sonsuza dek çocukların
eğitimleri ile anılmasını tercih
edebiliyorlar. Evlenme hazırlığı
yapmakta olan veya bebek bekleyen
çiftler özel tasarımlı ürünlerimizle bu
özel dönemlerine renk katarken,
eğitime destek oluyorlar. E- ticaret
sitelerinde yer alan çanta, tişört,
takvim, ajanda gibi ürünlerimiz
önemli bir gelir kaynağımızı
oluşturuyor. Dijital ve Basılı Eğitime
Destek Sertifikalarımız, Anneler-
Babalar-Öğretmenler Günü;
Resmi/Dini Bayram Kutlamaları;
Doğum günleri gibi özel günlerde
giderek tercih edilen bir ürünümüz
olma yolunda. Kurumsal Sosyal
Sorumluluk projeleri hayata
geçirmek isteyen şirketlere özel
tasarlanmış fırsatlar sunabiliyoruz.
Bu gibi arayışları olan şirketler
eğitim programlarımızı veya Etkinlik
Noktalarımızı sahiplenebiliyor;
Tasarım-Beceri Atölyesi; bilgi
teknolojileri altyapımız gibi fiziki
ihtiyaçlarımızın sponsorluğunu
üstlenebiliyorlar.
8 Bağış yöntemlernz,
Anadolu Gönüllüsü
projenz, ürünlernz,
sanatçıların desteğyle
gerçekleşen TEGV Yardım
Konserlernz gb
brbrnden değerl sayısız
faalyet gerçekleştrerek çok
öneml br eğtm
seferberlğ yaratıyorsunuz.
Szce toplumumuzda eğtm
konusundak farkındalık ne
düzeyde ve bzler bu
farkındalığı arttırmak çn
neler yapablrz?
Pandemi döneminde bilimin,
araştırma geliştirmenin, nitelikli
eğitimin önemi çok ön plana
çıktı. Güçlü ekonomisi olan;
sanayileşmiş; eğitime
bütçelerinden büyük paylar
ayırabilen gelişmiş ülkeler
COVID 19 için umut oldular;
aşıyı üretme başarısını
gösterebildiler. Ne yazık ki
pandeminin bizim fazladan bir
çaba göstermemize gerek
kalmadan eğitime olan
farkındalığın artmasına ortam
sağladığını söylersek abartmış
olmayız! Ancak bu noktada
devletlerin önceliklerini gözden
geçirerek bütçelerinden nitelikli
eğitime daha fazla pay
ayırmaları gerektiğinin altını
çizmek isterim. Diğer yandan
sivil toplumun da bu konuda
üzerine düşen görevler var.
Dünya Bağışçılık Endeksi 2018
verilerine göre 146 ülke
sıralamasında Türkiye;
Tanımadığı bir kişiye yardım
etme sıralamasında
113. , Sivil toplum kuruluşlarına
bağış yapma sıralamasında
122. , Gönüllülük için harcanan
zaman sıralamasında 126. sırada
yer alıyor. Bu da demek oluyor
ki, hedeflediğimiz refah toplum
yaşamına ulaşmak için sadece
devletlerin yaptıkları yeterli
değil; toplumun her kesimiyle
nitelikli eğitime verdiğimiz
desteği artırmamız gerekiyor.
TOPLUMUN HER
KESİMİYLE
NİTELİKLİ
EĞİTİME VERDİĞİMİZ
DESTEĞİ
ARTIRMAMIZ
GEREKİYOR.
66
9
Seyahat ve fotoğrafçılığın
hoblernz arasında
olduğunu söylemştnz br
röportajınızda, en çok neler
fotoğraflamayı sevyorsunuz
ve seyahat ettğnz
yerlerden favornz
neresdr? Başarılı ve yoğun
geçen ş hayatınızın
yanında hoblernze vakt
ayırmanın sze verdğ keyf
ve önemn nasıl
değerlendryorsunuz?
Pandemi nedeniyle bu dönemde bu
tür hobiler ne yazık ki kesintiye
uğradı!
10
Hem sahada hem de ofste şleyen süreçlere dahl
olmuş başarılı br yönetc olarak her k alanda
edndğnz tecrübeler ışığında çıkardığınız dersler ve
yolun başında olan gençlere verebleceğnz en öneml
tavsyeler nelerdr?
Geçmişte edinilen tüm deneyimler yüz yılda bir yaşanılan bu pandemi
nedeniyle geçmişte kaldı! Bu nedenle; olağanüstü bir dönemi
yaşadığımız bu dönemde hayatın normal akışında verilebilecek
tavsiyeler artık ne yazık ki geçerli değil. İş yapış tarzımızın tümüyle
değiştiği bu yeni düzene sadece gençlerin değil, toplumun tüm
kesimlerinin hızla uyum sağlaması gerekiyor. Dijital teknolojilere
sahip veya kendilerini bu konuda geliştiren bireylerin uyumunun
daha kolay olduğunu gözlemliyoruz.
Medya ve finansal okuryazarlığına sahip; yabancı dil becerileri üst
düzeyde olan; takım çalışmasına yatkın; topluma fayda sağlamak
üzere gönüllü faaliyetlerde bulunmakta olan gençlerin mesleki
yaşamlarında hedeflediği başarılara ulaşacağını düşünüyorum.
Saha ziyaretlerimde TEGV etkinlik
noktalarımızın bulunduğu
Anadolu’nun cennet köşelerindeki
doğal güzelliklerin yanı sıra
çocuklarımızın gönüllü abi ve
ablaları ile yapmakta oldukları
etkinliklerde yüzlerindeki
mutluluğu yakalayabilmek beni çok
heyecanlandırıyor; daha çok
çalışmak için motive ediyor; enerji
katıyor. Bu günlerin artık geride
kalmasını; özlediğimiz
çocuklarımıza ve gönüllülerimize
bir an önce kavuşmamızı diliyorum.
67
67
MİGROS MARKA İLETİŞİMİ & CRM DİREKTÖRÜ
Röportaj İş Dünyası
KINA DEMİREL
2 TED Ankara Kolej’nden
mezun olduktan sonra
Leeds Ünverstes İşletme
bölümünde lsans eğtm
almışsınız. Ayrıca ş
hayatındak başarılı
serüvennz devam ederken
2013 yılında Northwestern
Ünverstes’nde ve 2017
yılında Harvard
Ünverstes’nde almış
olduğunuz eğtmler de
başarıyla tamamlamışsınız.
Yurt dışında eğtm
görmenzn ve ş hayatının
yanı sıra eğtme de her
zaman önem vermş
olmanızın sze kattıklarını
nasıl değerlendryorsunuz?
İş hayatında kendini geliştirmeyen
kişilerin uzun süreli kariyerlerinin
başarıyla devam edebileceğini
düşünmüyorum. Özellikle de
pazarlama, medya ve data işinde
dinamikler, yeni mecralar, yeni veri
kaynakları sürekli değiştiği için
bilgimizi hep güncel tutmamız
gerekiyor. Bunun için de ben
gerek yurt içinde, gerekse yurt
dışında mesleğime yönelik
eğitimleri takip ediyorum, doğru
kaynaklarla kendimi sürekli güncel
tutmaya çalışıyorum.
1 İş dünyasındak başarınızı
2002’den bu yana öneml
pozsyonlarda çnde yer
aldığınız Mgros
bünyesnde Marka İletşm
ve CRM Drektörü olarak
devam ettryorsunuz. Eğtm
ve ş serüvenlernze
değnerek karyernzde
edndğnz güçlü konuma
kendnz hazırlamak çn
neler yaptığınızdan
bahsedeblr msnz?
Üniversitede ODTÜ İşletme’yi
kazandıktan sonra annemin
görevinden dolayı İngiltere’ye
taşındık ve orada Leeds
Üniversitesi’nde okuma fırsatı
buldum. Türkiye’de kalsam
bankacı olurdum, ancak
İngiltere’de perakendeyi keşfettim.
O yıllarda özellikle perakendede ilk
sadakat programları ortaya
çıkmaya başladı. Artık içgüdüler
değil, data kullanılacaktı. Bu
benim çok ilgimi çektiği için
perakende alanında çalışmayı
hayal ettim. Çevremdekiler, bu işi
Türkiye’de yapabileceğim tek
perakendecinin Migros olduğunu
söylediler, o yüzden Migros’a iş
başvurusunda bulundum.
Hayatımda birçok kimliğe
bürünmüş olabilirim, başarılı
olmuş veya olamamış olabilirim
ama şu konuda çok iyi olduğumu
biliyorum: Ben iyi bir hayal
kurucuyum.
68
Başından beri, İngiltere’de
gördüğüm bu yeni müşteri
sadakat programlarının aynısını
Migros’ta yaratan ekiplerin içinde
çalışmayı hayal etmiştim. Bu
hayalimi aynen gerçekleştirdim.
Önce Migros’un Ar-Ge ekibinde
çalışmaya başladım. Yıllar içinde
Money sadakat programını
ekibimle yönetme şansını elde
ettim. Veriden müşteri içgörüsü
yaratmayı ilk deneyimleyen
kişilerden biri olmanın keyfi
gerçekten bambaşkaydı.
Yıllar içinde kariyerimi bu şekilde
yönlendirmeye karar verdim ve
verinin önemini vurgulayan
görevlerde yer aldım. Şu anda da
ekibimle birlikte Migros Grubu’na
ait tüm markaların kreatif, medya
ve data süreçlerini yönetiyorum.
Tüm dünyada data gelişirken, ben
de kendi kariyer gelişimimi bu
alanda yaptım.
İş hayatında benim
gözlemlediğim başarılı
kariyerlerin çoğunda, meraklı
olmak, verimli çalışmak,
network’unu geliştirmek ve
kendini zarafetle iyi ifade etmek
ortak noktaydı. Ben de kendimde
hep bu yetkinlikleri geliştirmeye
çalıştım. Ancak günün sonunda
güçlü bir kariyer ancak güçlü bir
ekiple mümkün olabilir.
İŞ HAYATINDA KENDİNİ
GELİŞTİRMEYEN KİŞİLERİN UZUN
SÜRELİ KARİYERLERİNİN BAŞARIYLA
DEVAM EDEBİLECEĞİNİ
DÜŞÜNMÜYORUM.
3 Mevcuttaki birçok rakip
firma ve her yıl artan market
zincirleri arasında Migros ön
plana çıkarak rekabet
ortamında sağlam kalmayı
ve müşterilerle iyi ilişkilerini
korumayı nasıl başarıyor?
Sektördeki en güçlü ve en
çok tercih edilen firmalardan
biri olma başarısı hangi
temellere dayanıyor?
Migros; çalışanları, paydaşları ve
müşterilerinden oluşan çok büyük
bir ekosisteme sahip. Biz sağlıklı
nesiller yetiştirmek için tüm
gücümüzle çalışan bir markayız. Bu
sorumlulukla; müşteri memnuniyeti
odaklı bakış açımızla, yenilikçi,
rekabetçi ve farklılaşan uygulamalar
hayata geçiriyoruz. Aynı zamanda bu
uygulamaları her zaman sahiplenen
ve sahada eksiksiz uygulayan bir
anlayışla çalışıyoruz. Migros’un
başarısının temel anahtarı budur.
4 Türkiye’nin en büyük
sadakat programı olan
Money Club’ı ekibinizle
birlikte yürütüyor ve
Youtube kanalınız ‘Loyalty
Talks’ ile birçok farklı kişiyle
bir araya gelerek sizler için
önem arz eden ‘sadakat’
kavramı üzerine
keyifli sohbetler
gerçekleştiriyorsunuz.
Bizlere sadakat kavramının
sektördeki öneminden ve bu
konu üzerine yürüttüğünüz
çalışmalarla ulaşmak
istediğiniz hedeflerden
bahsedebilir misiniz?
Günümüzün en önemli
kavramlarından biri müşteri sadakati.
Eskiden hem tüketicilerin
problemlerine çözüm olacak ürün
sayısı kısıtlıydı, hem de dağıtım
kanalları çok azdı.
Ancak özellikle online ve mobil
ticaretin hayata geçmesi ve
arkasından da yaşadığımız bu
pandemi tüketicilerin birçok yeni
ürünü keşfetmelerine ve de çok
rahat elde etmelerine yol açtı.
Bu noktada tüm markalar
tüketicilerinin kendilerine olan
sadakatinin ne kadar kırılgan
olduğunu da farketti. Yapılan
araştırmalar, pandemide müşterilerin
aldıkları ürünlerin %30’unun yeni
ürün olduğunu gösteriyor. Öte
yandan marka sadakatinde +5
puanlık artış, kârlılıkta %95’e kadar
artışa sebebiyet veriyor. Bu yüzden
her sektör için marka sadakati çok
önemli. Aynen kişisel ilişkilerde
olduğu gibi markalar tüketicilerini
elde tutmak için her gün ilişkilerini
sıcak tutmak amacıyla etkileşim
yaratmak zorundalar. Migros
tüketicilerinin sadakatini canlı
tutmak için 4 konuya odaklanıyor:
Onların ihtiyaçlarını çok iyi anlamak,
ihtiyaçlara yönelik akıcı deneyimi
tasarlamak, alışverişlerine özel
fırsatlar ve avantajlar sunarken
tüketicilerini hiç tahmin etmedikleri
zamanda şımartmak. Bu yolla 15
milyon aktif müşterinin yer aldığı
Money sadakat programında
etkileşimi hep canlı tutmaya
çalışıyoruz ve Migros sürekli olarak
lovemark seçiliyor.
5 Her gün dans etmeyi, kitap
okumayı ve her yıl en az 3
kez seyahat etmeyi
sevdiğinizi daha önce
belirtmişsiniz, iş hayatının
karmaşa ve stresinden
uzaklaşmak için kendinize
vakit ayırma fırsatını her
zaman bulabiliyor musunuz?
İş hayatı ve özel hayat
dengesini kurmak için nelere
dikkat ediyorsunuz?
Ben hayatımın amacını, önce kendi
potansiyelimi keşfetmek ve
çevremdeki insanların
potansiyellerini keşfetmesine
katkıda bulunmak olarak belirledim.
Bu yüzden hayatı çok dolu dolu
yaşamayı seviyorum. Yeni yerler
keşfetmek, çok okumak, sanatla
ilgilenmek ve buralardan
öğrendiklerimi aktarmak en büyük
tutkum. Öte yandan işte yaptıklarım
da benim için bir tutku. İnsanın
gerçekten büyük bir heyecanla
gittiği, yeni şeyler öğrendiği ve
fikirlerinin hayata geçirildiği bir
işinin olması gerektiğine
inanıyorum. İş sadece evinizi
geçindirmek için bir araç olarak
kalırsa o zaman hayatın çok stresli
olacağını düşünüyorum. Benim
tavsiyem, sabahları kalktığınızda
kendinizle biraz baş başa kalarak 10
dakika sakince düşünmeniz, o gün
gerçekten bitirmeniz gereken 5 işi
yazıp onlara öncelik verip mutlaka
bitirmeniz. İş saatleri arasında en az
1 saat öğle arası vermeniz, iş
saatlerinizin dışında sosyal
hayatınıza döndüğünüzde artık işi
işte bırakmanız. Bunun yanında
bedeninize ve ruhunuza mutlaka iyi
bakacak şekilde beslenmeniz,
hareket etmeniz, sevdiğiniz bir
hobinizin olması ve mutlaka
gülümsetecek insanların çevrenizde
olmasını sağlamanız. Son olarak,
şunu hiçbir zaman aklımızdan
çıkarmamız gerekiyor; kendi
hayatımız çok değerli.
69
6 İş dünyasındak başarılı
yönetc proflnzn yanı sıra
sz de breysel htyaçlarınız
dâhlnde müşter rolüne
bürünüyorsunuz ve alışverş
ortamında şlern bzlere
yansıyan ön yüzü kadar arka
yüzündek sürecn de nasıl
şledğnn blncndesnz.
Tüketm çılgınlığından uzak
durarak blnçl tüketcler
olablmemz çn bz
müşterlere ne gb
tavsyelerde bulunursunuz?
Migros, her şeyden önce sağlıklı
nesiller yetiştirmeye önem veren bir
marka. Bunun içinde kişinin yaşadığı
çevrenin de sağlıklı olması var.
Migros, müşterilerinin bedenen ve
ruhen sağlıklı olması için ve kendi
karbon ayak izini azaltmak için
sürdürebilirlik konusunda önemli
çalışmalar yapıyor. Peki, tüketiciler
bu konuda ne yapabilir?
1.Dengeli beslenmek için gerekli
olan bilgileri sağlam ve güvenilir
kaynaklardan elde edip alışveriş
listelerini bu yönde düzenleyebilirler.
(Migros App içinde yer alan sağlıklı
beslenme tablosu müşterilerimizi bu
anlamda doğru yönlendiriyor.)
2.Kendilerinin ve ailelerinin
yiyecekleri kadar ürünün alışverişini
yapmak için planlı alışveriş
yapabilirler.
3.Ürünleri alırken son kullanım
tarihlerine dikkat ederek ürünlerini
seçebilirler.
4.Yaratıcı yemek tarifleri ile evde
kalan besinleri tekrar
değerlendirebilirler. (Migros TV’de
buna yönelik birçok tariften
yararlanabilirler.)
5.Gıdaları daha iyi saklama
yöntemlerini öğrenip ürünlerin
ömürlerini uzatabilirler.
7
Günümüzde perakende
sektöründe brçok market
zncr e-tcarete yönelerek
onlne market uygulamasını
hayata geçryor. Mgros.com
üzernden hayata geçrmş
olduğunuz Sanal Market
uygulamasıyla onlne
alışverş sürec nasıl şlyor
ve müşterlerle
lşklernz bu süreçten nasıl
etklenyor? Szn e-tcaretn
gdşatı hakkındak
düşüncelernz nelerdr?
Bugün elimizdeki en kısıtlı şey
zaman. Müşterisine zamanını
verimli kullandırtan her marka,
lovemark olmayı başaracaktır.
Bu anlamda biz de Migros olarak
tüketicilerimize zaman kazandıran
uygulamalarla yıllardır online
operasyonlarımızı geliştiriyoruz.
Migros Sanal Market, 1997’de
Avrupa’nın ilk gıda e-ticaret
operasyonu olarak başlamıştı.
Bugünse Türkiye’nin en büyük
gıda e-ticaret markası olarak 81
ilde hizmet veriyor. Migros’un 67
yıllık perakende ve 20 yılı aşkın
e-ticaret tecrübesinin yanı sıra, yüz
binlerce çeşit ürünü ve taze ürün
gamındaki gücümüzü Macro
Online, Taze Direkt ve Migros
Hemen ile de arkamıza alıyoruz.
Müşterimiz için artık tam bir çoklu
kanal deneyimi sunmak üzerine
çalışıyoruz. Evinden sipariş ver
mağazadan al, işten sipariş ver
evine gelsin, ister bu 10 dakikada
gelsin isterse yarın gelsin...
Dolayısıyla sadece e-ticaret olarak
değil, çoklu kanal deneyimine
önemli yatırımlar yapan markaların
başında olarak müşterimize
sunduğumuz kişiye özel tekliflerle,
avantajlı fiyatlarla ve fark yaratan
hizmet anlayışımızla sürdürülebilir
büyümemize ve verimliliğimize
katkı sağlayacak
uygulamalar geliştirmeyi
sürdüreceğiz.
TÜRKİYE’NİN EN
BÜYÜK GIDA
E-TİCARET MARKASI
OLARAK 81 İLDE
HİZMET VERİYORUZ.
70
Röportaj Girişimcilik
YOUTHALL KURUCUSU & CEO’SU
EMRE AYKAN
Aslında girişimcilik hikâyemiz Aralık
2014’te Bilkent Üniversitesi’nde
okurken yaşadığımız bir
problemden başladı. O günlerde
ortağım Elis’in ve benim her zaman
kendi işimizi yapma isteğimiz vardı.
Her an yeni bir iş nasıl kurabiliriz
diye düşünüyorduk. Aklımızda farklı
fikirler de vardı fakat en büyük
aydınlanmayı yaşadığımız bir
problemden sonra bulduk. Aslında
girişimcilik de bir nevi kişinin kendi
hayatında yaşadığı bir problemi
keşfedip çözüme nasıl ulaşacağı ile
başlamıyor mu? Biz de tam da bu
noktada bulamadığımız stajlar,
yaptığımız başvurulara geri
dönüşlerin yapılmaması gibi
problemlerin içerisinde kendimize
daha iyi bir staj yeri bulmak için
stajim.net’i kurduk. İlk etapta
inanılmaz bir şekilde büyüyelim
herkese ulaşalım gibi bir düşünce
yoktu çünkü öncelikle kendimize
staj bulmak istiyorduk. Elis de ben
de başvuru yaptığımız tüm ilanları
bu site içerisine girmeye başladık.
Böylece bize takibi daha kolay
oluyordu. Fakat bir gün siteye
giremedik. Çünkü sitemiz yoğun
trafiği kaldıramadığı için çökmüştü.
Sunucumuzu çok kişiye erişmek
için satın almadığımızdan dolayı
böyle bir teknik aksaklık yaşadık.
1
Sz genç yaşta büyük başarılara ulaşmış br grşmc,
Youthall'un kurucusu olarak tanıyoruz. 2016 yılında Captal
Dergs tarafından da "30 yaş altı kend şn kurmuş en başarılı
grşmc” seçlmştnz. Kend şnz kurarak bu noktaya gelene
kadar yaşadıklarınızı ve başarıya ulaşmanızı sağlayan en temel
motvasyonunuzu öğreneblr myz?
Yine de bu durum bize ikinci
aydınlanmayı getirdi ve neden daha
büyük oynamıyoruz ki dedik.
Hemen daha büyük nasıl oynarız
diye araştırmaya koyulduk ve
üniversitedeki hocalarımıza sorduk,
zamanında tanıştığımız liderlere
yazdık. Onların yönlendirmelerini
dinledik ve önerilerini aldık, aslında
bilmeden mentörlük almışlık olduk.
Yatırım diye bir kavram ile tanıştık.
Bir sunum hazırladık. İş modelinin
o zamanlar ne olduğunu
bilmiyorduk. Bir arama motorunun
reklam modelini iş modeli olarak
yazdık ve bugünlerde de hâlâ
bilinen bir yatırımcıya gönderdik.
Acı bir gerçekle karşılaştık. Ne
yazık ki bu tarz bir reklam
modelinin aslında bir iş modeli
olmadığını öğrendik.
Üniversitemizin bir kulübünün
düzenlediği girişimcilik
yarışmasında 2. olduk. Bu sırada
Bilkent Cyberpark ile tanışarak
onlardan hem ofis hem de
mentörlük desteği aldık. Aslında
dönüşümümüzün başladığı en
önemli mihenk taşı burası oldu da
diyebiliriz. Sunumlarımızı birlikte
değiştirdik, düzelttik ve geliştirdik.
Bizde hâlâ Bilkent Cyberpark
ekibinin yeri ayrıdır. Akabinde
İstanbul’da bir bankanın
düzenlediği yarışmada ilk 10’a
girdik. O sıralarda yatırımcımız
olacak şirket ortağım Melek Yatırım
Ağı’nın başkanı Mehmet Buldurgan
da vardı.
Kendisi ile tanıştık, konuştuk ve
şans mı artık bilmiyorum ilk
müşterimizin satışını o gün
kendisinin yanında yapmıştık. Yine
farklı bir bankanın girişimcilik
programına dahil olduk. En
sonunda da Koç Üniversitesi
Girişimcilik Araştırma Merkezi’nin
2. dönem hızlandırma programına
dahil olduk. Tam da bu noktada ilk
yatırımımızı aldık. 1 sene
sonrasında Fransa Paris’te açılan
ve 35.000 metrekare kapalı alana
kurulan Station F’in Founder’s
Program’ına dahil olduk.
Türkiye’den seçilen 2 girişimden
biriydik. Tam da bu dönemde
ismimizi daha global bir isme
çevirme düşüncesi çıktı ve
stajim.net’i Youthall olarak
değiştirdik. Web sitesi alt yapımıza
Türkçe’nin yanı sıra İngilizce ve
Fransızca’yı da ekledik.
Ezcümle, Ankara’da olmanın
dezavantajını olabildiğince
avantajımıza çevirmeye çalıştık.
Tüm bu süreç boyunca hem
sınavlarımızdan geçmemiz, hem
derslerimizden geri kalmamamız
hem de işlerimizi büyütmemiz
gerekiyordu. Olabildiğince ve
büyük bir azimle yaptığımıza da
inanıyorum. Moral ve enerji olarak
düştüğümüz zamanlar olsa da her
zaman sabır ve özveriyle
yaptığımız girişime inanarak çok
çalıştık. İşleyen demir pas tutmaz
demişler. İnandığınız yolda hep
çok çalışmak gerekiyor.
71
2
Ünverstede blgsayar le
lgl br bölümün ardından
şletme eğtm almışsınız.
Almış olduğunuz eğtmler
karyernz ne yönde
etkled? Ünverste
eğtmnn yaptığınız şlere
olan etksn nasıl
değerlendryorsunuz?
Ben liseden bu yana her yaz çalışan
bir kişiydim. Tatil yerine çalışmayı
ve yeni bilgiler öğrenmeyi çok
severdim. Bilişim konularına ilgim
14 yaşında başladı, tabii ki yılın
2006 olduğunun da altını çizerim.
İnternet o zamanlar 4mbps hızında
ve kotalıydı. İlk yazılımımı 16
yaşında bir alışveriş sitesi kurmaya
başlayarak yaptım. Tabii bu
durumlar beni yazılıma ve
elektroniğe itti. Üniversitede en çok
yapmak istediğim şey drone ve
kamera ile görüntü izleme sistemi
kurmaktı. Ne yazık ki o dönemler
drone gibi kelimeler çok yabancı
geliyordu herkese dolayısıyla
yapamadan kaldı. Ayrıca internetin
hızla gelişmesi ve bilgiye erişimin
kolaylaşması beni farklı alanlarda
da gelişmem konusunda
düşündürdü. Bu düşünce ile o
sırada okuduğum okulu ve bölümü
bırakma kararı aldım. 2012’de
Bilkent Üniversitesi’ne geçtim.
Geçene kadarki sürede aldığım
altyapı bilgisinin yeteceğini
düşündüm ve iyi ki de
düşünmüşüm ki şu anda bir çok
kaynaktan edindiğim bilgi ve
eğitimlerle kendimi güncel tutatarak
mevcut işimizde de kullanmaya
devam edebiliyorum. Bilgisayar
mühendisliğinde edindiğim
bilgilerin üzerine ekstradan bir de
işletme eğitimimde de edindiğim
bilgiler işi büyütürken uçtan uca bir
çözüm sürecini kurgulamamda
büyük fayda sağladı.
3
Karyernz araştırdığımızda
geçmşte brçok köklü
frmada staj yaptığınızı
görüyoruz. Kurumsal hayatı
yakından gözlemleme fırsatı
bulmuşken sz bu alanın
dışına çıkarak grşmc
olmaya ve kend şnz
kurmaya ten şeyler nelerd?
Aslında sorunun içinde cevabı da
var. Kurumsal hayatı yakından
gözlemlemem beni bu alan içinde
olmamaya itti. Çünkü içimdeki
heyecanın kurumsal hayatın içinde
istediğim hızda gelişemeyeceğini
gördüm. Biz şu anda yaptığımız her
işte heyecanla ve çevik bir şekilde
yol alıyoruz.
Bazı kişiler kurumsal hayattaki
düzeni sever, ben de belirli bir
düzen ve disiplin içinde büyümüş
bir kişi olmama rağmen gerçekten
hayallerimin peşinden gitmenin
aslında girişimci olmak ile olacağını
düşündüm. İnsanların hayatında
risk alıp hedefleri ve hayalleri için
büyük hareketler yapması
gerektiğine inanıyorum. Belki çok
iyi olur yada çok kötü olur. Yine de
insanlar hayatta edindiği en iyi ders
ve tecrübleri bu şekilde öğrenir. Ben
de hayallerim ve hedeflerim için
(tabii ki en büyük destekçim hem
ortağım hem de eşim Elis ile
beraber) bu riski göz önüne aldım
ve sıfırdan başlayarak çalışmaya
başladım. Hedeflerimizin peşinden
hâlâ aynı heyecan ile koşuyoruz.
4
Youthall le staj ve ş
fırsatları aracılığıyla genç
yetenekler ş dünyasıyla br
araya getryorsunuz.
Gençlern ş veya staj
ararken karşılarına çıkan
lanlardan kendlerne uygun
olanlarla eşleşmelern nasıl
sağlıyorsunuz? Kmn neye
htyacı olduğunu sstem
otomatk olarak mı algılıyor?
Bze braz şleyşten
bahsedeblr msnz?
Bizim en öncelikli hedefimiz bir
kişinin bir işe veya staja
başvurmadan önce kendisinin o
şirket ile bağ kurabilmesini
sağlamak. Eğer şirket ile bağ
kurulamaz ve bir şekilde
çalışmaya başlanırsa belirli bir
süre sonunda ne yazık ki her iki
taraf için de istenmeyen durumlar
meydana çıkabiliyor. Youthall’daki
şirket profilleri ile bu bağı kurmayı
amaçlıyor, sonraki süreçte de tabii
başvuru aşaması geliyor. Biz hiç
kimseye direkt sen bu pozisyona
uygun değilsin başvuru
yapamazsın demiyoruz. Çünkü
bizce herkes bir yetenek. Her
gencin kendi yeteneğini
göstereceği ve bağ kurabileceği
bir şirket bulabilmesi için
çalışıyoruz. Akıllı eşleştirme
aramız var ve bu aramız İK
alanında bir nevi uzun vadeli bir
dijital dönüşüm projesi.
Sistemde adayın bıraktığı bilgiler
ve çeşitli varsayımlar üzerinden
eşleştirmeler yapıyor. Bu
varsayımlara ve şirketlerin
ihtiyacına göre sistem otomatik
eşleştirme ile şirketlerle genç
yetenekleri en doğru kriterlerle
eşleştirebiliyor.
72
5
Br frmanın Youthall’da yer
alablmes çn nasıl br
süreçten geçmes
gerekyor? Frmalar ve
gençler arasında br
etkleşm olduktan sonra, sz
de Youthall olarak bu
sürecn takpçs
oluyor musunuz?
Bir firma Youthall’da ise bize göre
yenilikçidir, ileri görüşlüdür ve
yeteneğe önem veriyordur.
Yoksa klasik ilan yayınlayan birçok
platform mevcut. Onları da
kullanabilir. Artık ilan yayınla,
başvuru al devri yavaş yavaş
kapanıyor ve bu kapanış sürecine
öncülük etmek ayrıca bize gurur
veriyor. Biz büyükten küçüğe her
işverenin insan kaynakları
pazarlamasına önem vermesi ve
insan kaynakları yapısında dijital
dönüşümden geçmesi gerektiğine
inanıyoruz. Bir şirket bu dönüşümü
yapmıyorsa, aradığı yetenekler
başka şirketleri tercih edecektir.
Biz şirketlerin işveren markasını
günümüzün genç yeteneklerine
ulaşabilmeleri için dijitale taşıyoruz.
Etkileşimlerini artırıyoruz. Tabii ki
bu etkileşimin takipçisi olsak da
şirketler ile başvuranlar arasındaki
mülakat sonrası süreçlere
neredeyse hiç dahil olmuyoruz.
Adayların mülakat sonraki
süreçlerindeki olumlu/olumsuz
bilgiyi öğrenmenin hakkı olduğunu
düşünüyoruz. İlan tamamen
kapandıktan sonra başvuru yapan
kişilere olumsuz bilgisinin de
dönüyor olmasını sağlayabilmenin
takibini sağlıyoruz. Çünkü biz de bu
süreçten geçtik ve başvuru yapan
kişileri anlayabiliyoruz.
6
Grşmclk serüvennze
Stajım.net le adım
atmışsınız. Grşmnzn
Stajm.net’ten Youthall’a
evrlmesnn sebepler
nelerdr? Bu değşmn
etklern kendnz ve
platformlar açısından nasıl
değerlendryorsunuz?
Stajim.net ismi bahsettiğim gibi
global bir şirket olmak için ne yazık
ki yeterli değildi. Global bir isim ve
tek bir marka ile her yerde olmanın
bize büyük bir avantaj
sağlayacağını düşündük.
Öngördüğümüz gibi de oldu.
İsmimizi değiştirdiğimizde
girişimimiz çok gençti ve henüz
yolun başındaydık. Vizyonumuzda
sadece staj ilanı yayınlayan bir site
olmak yoktu. Fakat ismi ilk okuyan
bizi direkt staj kavramı ile
bağdaştırıyordu. Paris’te
Station F’e gitmemiz bize
globalleşme yolunda
büyük bir cesaret verdi
ve ismimizi değiştirme
kararı aldık. Yeni isim için
3-4 ay düşündük.
Youthall ismine karar
verip, geçiş yaptıktan
sonra gelen tepkiler
oldukça destekleyici ve verimliydi.
Bu noktada çok doğru bir karar
aldığımızı düşünüyorum.
7 İşnz gereğ sayısı gderek
artmaya devam eden brçok
frma ve sektör le ş brlğ
çndesnz, bu ş brlklernn
ne kadarını kendnz breysel
olarak takp edyorsunuz?
Grşmnz büyüdükçe artan
sorumluluklarınız ve değşen
çalışma standartlarınız sz
nasıl etkled?
İşler büyüyünce tabii ki yetişememe
durumu ortaya çıkıyor. Bu noktada
sizinle aynı yolda yürümek isteyen,
heyecanınızı sizinle beraber
yaşayacak ve aynı hedefe
gideceğiniz kişileri bulmanız
gerekiyor.
73
Şanslıyım ki ilk başta Elis ile ortak
olmak işimiz için çok büyük bir artı
oldu. Kadınların iş hayatındaki
bakış açısına ve gücüne inanan
biriyim. İlk başlarda her ikimiz de
satış ve işi büyütme tarafına
odaklanmış olsak da şu an ortağım
satış alanında daha fazla çalışıyor.
Ben ağırlık olarak yazılım, finans ve
yatırımcı ilişkileri süreçlerini
yönetiyorum. Şimdilerde farklı
fonksiyonlarımızda çalışan ekip
arkadaşlarımız var, ekip olarak
sürekli birbirimizden öğreniyoruz.
Sorumluluklarımızı birbirimizle
paylaşıyoruz. Büyüyen ekibimizle
ilk günkü çalışma hevesimizi ve
azmimizi koruyarak tüm
partnerlerimiz ve kullanıcılarımız
için en iyi hizmeti vermeye
odaklanıyoruz.
Hedef belİrlemek, heyecan,
çok çalışmak, azİm, sabır.
8 Szn gb nternet üzernden
br platform kurarak hareket
etmek steyen genç
grşmclere br önernz
var mı? Bu yola çıkarken
attığınız adımlar ve aldığınız
eğtmlerden braz
bahsedeblr msnz? Genç
yetenekler bu yönde
lerlemek styorlarsa szce
neler yapmaları gerekr?
Herkesin hikâyesi farklı ve özel o
nedenle öneri için sözü çok
uzatmaya gerek yok. Bence 5 şey
çok önemli:
Hedef belirlemek, heyecan, çok
çalışmak, azim, sabır. Bunlar kişide
harmanlandıktan sonra emin olun
başarı gelecektir.
9 Br ortak le yola çıkmak,
hatta yakınınızla ş kurmak
zor oldu mu?
Avantajlarından ve
dezavantajlarından
bahsedeblr msnz?
Günümüzde nsanlar
ortaklık kurmaya çeknrken
szn bu yönde endşelernz
oldu mu?
Bir iş fikriniz varsa ve girişime
başlayacaksanız ortağınızın olması
kesinlikle çok önemli. Buna kimin
olacağına siz karar vereceksiniz
fakat tek başınıza birçok işle başa
çıkamazsanız. Benim şansım
ortağımın hem zamanında kız
arkadaşım olması hem de Elis’in şu
anda eşim olmasıdır. Çok şanslıyız
ki sürekli birbirimizi destekliyoruz.
Bence güvenebileceğiniz biriyle - bu
belki ailenizden biri olabilir, belki
çok yakın bir arkadaşınız
olabilir - ortaklık kurmaktan
çekinmemelisiniz.
Sonuçta hepimiz insanız ve bazen
düşüncelerimiz, bilgimiz ve
yetkinliklerimiz o işi tek başımıza
yapmaya yetmeyebilir, bir ortak ile
çok daha hızlı ve etkili aksiyon
alabilirsiniz. Ortaklık kurduktan
sonra uzun süreli ortaklığı devam
ettirebilmenin en önemli anahtarının
ise karşılıklı anlayışlı olmak
olduğunu düşünüyorum.
10 Youthall çn ulaşmak
stedğnz hedefler ve
gelecekte bu platformdan
yararlanacakları bekleyen
gelşmeler neler? Youthall
dışında breysel
karyernzde şmdye kadar
yaptıklarınızdan farklı
gelecek planları
kuruyor musunuz?
Gelişmeleri şimdi söylemeyeyim
çünkü iş hayatında farklı
platformların ilk biz yaptık diye çıkıp
taklit ettiğine şahit olabiliyorsunuz.
Bu durum girişimcilikte
öğrendiğimiz en büyük derslerden
biri. Gelecekte kullanıcıları gelişmiş
teknolojilerle harmanlanmış daha
global bir Youthall bekliyor desem
şimdilik yeterli olacaktır. İş
hayatının bizlere ne getireceğini
bilemiyoruz. Kaldı ki COVID-19
sürecinin de iş hayatına etkisini
kimse tahmin etmiyordu. O yüzden
bireysel kariyerim için bitirişi
meşhur John Lennon sözü ile
yapayım: “Hayat; siz planlar
yaparken başınıza gelenlerdir.”
Hayat; sİz planlar
YAparken başınıza
gelenlerdİr.
74
Yazı Tasarım / Moda
INFLUENCER
ALİ RIZA TUNÇER
Sokağın Dayanılmaz Çekİcİlİğİ:
Lüks Tasarımcılar ve Hazır Gİyİm
Markalarının İş Bİrlİklerİ Üzerİne
Modanın dahi çocuğu Karl
Lagerfeld, 2004 yılında İsveç
orijinli global hazır giyim markası
H&M ile bir kapsül koleksiyonu
hazırlayacağını açıkladığında o
gece moda dünyası büyük
kabuslarla sık sık uykusundan
uyandı. Bugüne dek burnundan
deyim yerindeyse kıl aldırmamış,
mağazalarının kapısından
girerken dahi tereddüt ettiğiniz
lüks tasarımcı markaları,
sektörün ilahı olarak kabul edilen
Chanel’in kreatif direktörü Karl
Lagerfeld’in bir açıklamasıyla
sokakla hiç olmadıkları kadar
yakınlaşmıştı… Hem de bir
gecede. Bugün Stella
McCartney’den Dior’a birçok lüks
markanın iş birliği içerisinde
bulunduğu hazır giyim markaları
ne oldu da birden değere bindi?
Instagram’ın I’sı bile ortada
yokken atılan bu adım nasıl
vizyoner bir hareketti ki
bugünlere seneler öncesinden
büyük bir öngörüde bulundu?
Ünlü moda araştırmacısı Mark
Tungate’e göre 80’ler moda için
stil bakımından her ne kadar zor
yıllar olsa da markalar için bir o
kadar kârlı yıllardı.
Global çapta artan orta sınıf
ekonomisi kendine pazarda büyük
bir tüketici hareketi olarak yer
bulunca, bugün modada
demokratikleşme olarak
bahsettiğimiz hareket de
filizlenmeye başladı. Modanın
ulaşılabilir olması ve trendlerin
toplumun her kesimi tarafından hızlı
bir şekilde adapte edilebilmesi
olarak adlandırabileceğimiz modada
demokratikleşme akımı özellikle
kitle iletişim araçlarının
yoğunlaşması ve vahşi kapitalizmin
sınırsız bir tüketim arzı yaratmasıyla
tavan yaptı. Moda markalarının lüks
zümrenin elinden yavaş yavaş
kaymasıyla başlayan bu hareket,
90’larda süper modellerin moda
ikonlarına dönüşmesi ve devamında
gerçekleşecek milenyumda ise
popstarların ilgi odağı hâline
dönüşmesiyle toplumun her kesimi
tarafından ulaşılabilir hâle geldi.
ZARA, H&M, Mango, Primark, Uniqlo
gibi hazır giyim markalarının
yüzlerce ülkede açtıkları birbirinin
aynısı döşenmiş mağazaları ve bu
mağazalar içerisinde
bulundurdukları Kanada’dan
Bangladeş’e birebir aynı ürünler,
markaların yıllık cirolarını milyar
dolarlara yükseltti.
Bu markaların en önemli özelliği
ise Alexander McQueen’den Marc
Jacobs’a kadar birçok lüks
segment tasarımcının moda
haftalarında podyuma çıkardıkları
tasarımlarını neredeyse 24 saatte
birebir kopyalayıp üretebilmeleri,
üstüne üstlük çok kısa bir sürede
de tüm mağazalarında askılara
asıyor oluşuydu. Bu sayede hazır
giyim markaları deyim yerindeyse
voleyi vurdu ve bu markalara hazır
giyim markalarından ziyade fast
fashion yani hızlı moda markaları
ismi verilmesine neden oldu.
75
19. yüzyılın sonunda Paris’te
doğan Charles Frederick Worth
markası veya daha bilinir ismiyle
Worth, dünyanın ilk lüks moda
markası olarak kabul edilirken
20. yüzyılda ciddi bir sükse
yaratmayı başaran Coco Chanel,
Christian Dior, Guccio Gucci gibi
tasarımcılar haute-couture olarak
nitelendirilen modaevleriyle
isimlerini sosyeteye tanıtmayı
başarmıştı. Dünyanın birçok
ülkesinden sırf bu tasarımcılara
kıyafet diktirmek için gelen
müşteriler Paris ve Milano’ya
akın ediyordu. Talebi karşılamak
için dünyanın farklı yerlerinde de
mağazalar açmaya başlayan
tasarımcılar, hayata gözlerini
yumduklarında arkalarında milyar
dolarlık marka değerleriyle birer
modaevi değil birer imparatorluk
bırakmıştı. 2020’de hala 47,2
milyar dolarlık değeriyle
dünyanın en güçlü moda markası
olarak kabul edilen Louis Vuitton
gibi isimler ise yarattıkları bu
harikalar dünyasının kapılarını
sadece gelir düzeyi yüksek
müşterilere açıyordu. 80’lerde
başlayan modada
demokratikleşme hareketi lüks
markaların da kendi içerisinde
yarattıkları oligarşiye ufak bir
darbe indirmeye niyetliydi.
Kendilerini ‘Alternatif ve
ulaşılabilir lüks’ olarak
tanımlayan Kenzo Takada,
Franco Moschino ve Vivienne
Westwood gibi tasarımcılar ise
alışılmışın dışında tarzlarıyla
haute-couture’e farklı bir soluk
getirmeye niyetliydi. Bugün
sadece ve sadece Paris’te
bulunan Chambre Syndicale de la
Couture tarafından uygun
bulunan markalar kendilerine
haute-couture diyebilir ve geri
kalan hiçbir modaevi bu unvanı
izinsiz kullanamaz.
2000’lerin başlarında Vogue,
Allure, i-D gibi moda dergilerinin
kapaklarını süsleyen şarkıcı,
oyuncu ve süper modellerin
üstlerinde Michael Kors, Donna
Karan, Hugo Boss gibi ulaşılabilir
moda markalarının kıyafetleri sık
sık yer alırken, premium lüks
olarak nitelendirilen Fendi, Gucci
ve Armani gibi markalar ise yavaş
yavaş demode olarak
adlandırılmaya başlamıştı.
Sokağın ritmini istedikleri gibi
yakalayamayan bu markalar, aynı
zamanda 2000’ler sonrası
büyüyen genç tüketici kitlesini de
tam olarak yakalayamadıklarının
farkındaydı. Kate Moss’un kapak
kızı olarak yer aldığı Mayıs 2000
tarihli British Vogue’da yer alan
editöryal çekimde Karl
Lagerfeld’in dahiyane fikriyle
kullanılan H&M bir tişört üzerine
giydirilmiş klasik Chanel tüvit
ceket her şeyi değiştiren adım
oldu. Bu iki büyük ismin kısa bir
süre içerisinde buluşup
yaratacakları ve sektördeki
neredeyse tüm markalar
tarafından sürdürülmeye devam
edilecek iş birliği geleneği
kendini sokak modası dünyasına
tanıttı ve lüks markaları
sosyetenin şımarık çocuklarının
elinden kısa bir süreliğine ödünç
alarak sokağın yeni moda
belirleyicilerine yani orta sınıfın
çocuklarına teslim etti.
Karl Lagerfeld tam da bu noktada
pazarın açığını doğru bir şekilde
yakalamış ve modada o güne dek
atılmamış bir markalaşma adımı
atmıştı. Arzu nesnesi hâline gelmiş
lüks markalar, herkesin rahatlıkla
ulaşabileceği hazır giyim
markalarıyla buluşacaktı ve günün
sonunda herkes kârlı çıkacaktı.
Nitekim de öyle oldu.
76
2004’te satışa sunulan moda
dünyasının ilk segmentler arası iş
birliği büyük bir kârla sonuçlandı.
Sosyal medyanın varlığından bile söz
edemeyeceğimiz o günlerde bu
koleksiyon büyük bir yankı uyandırdı
ve birkaç saat içerisinde moda
severler mağazaları çoktan
yağmalamıştı bile. Aynı gece sınırlı
sayıda üretilmiş koleksiyon ürünleri
fahiş fiyatlarla eBay gibi sitelerde
karaborsaya düşmüştü. Hazır giyim
markaları ilk kez prestijlerini bu denli
yükseltecek bir hamle yakalamışken,
lüks markalar ise kendilerine yeni nesil
tüketicinin kalbinde ve ufak da olsa
gardıroplarında yer bulmuştu. Bugün
kendine standart bir H&M tişörtünün
çok daha üstünde fiyata alıcı bulabilen
H&MxBalmain bir tişört, katkısız bir
Balmain tişört kadar büyük bir arzu
nesnesi hâline geldi. Özellikle
unutulmaya yüz tutan, demode olarak
nitelendirilen birçok lüks marka için
ciddi bir fırsat kapısı yaratan bu iş
birliği trendi hem marka imajı hem de
tüketici algısı açısından büyük bir
önem taşıyor.
Moda dünyası 2004’ten bu yana
H&MxMoschino,
AdidasxStellaMcCartney, NikexDior,
SupremexLouisVuitton gibi birçok iş
birliğine tanık oldu, tanık olmaya da
devam edecek.
Dünya gözünü Instagram’a, markalar
da Instagram’da kendi pazarlarını
yaratan çoğunluğu orta sınıf
ailelerden gelen modanın yeni trend
belirleyicisi influencerlara
çevirmişken arkasına sokağın
dayanılmaz cazibesini ve bu
cazibenin desteğini almayan
markaların ayakta kalması pek de
mümkün görünmüyor.
İkinci el giyim pazarının da gerçek bir
fenomen hâline dönüşmesiyle tüm
gardlarını yıkmak zorunda kalan lüks
moda markaları, günün sonunda
kendini sokak modasının güçlü
kollarına atarak kendilerine güvenli bir
alan yaratıyor.
77
1 THOT
FORDHAM ÜNİVERSİTESİ PAZARLAMA PROFESÖRÜ &
DEKAN YARDIMCISI
LERZAN AKSOY
Röportaj Eğitim / Psikoloji
1
Sz Pazarlama alanında
uluslararası tbara sahp
başarılı br akademsyen
olarak tanıyoruz. New
York’tak Fordham
Ünverstes bünyesndek
Gabell School of Busness’ta
verdğnz derslern yanı sıra
dekan yardımcısı olarak görev
yapıyorsunuz. Bzlere
Pazarlama alanında yeternce
etkn olablmek çn öncelkle
hâkm olunması gereken
konulardan ve bu alanda
araştırma yaparken nce
eleyp sık dokuduğunuz
noktalardan
bahsedeblr msnz?
Pazarlama alanında yeterince etkin
olabilmek için hâkim olunması
gereken konuları öğrencinin ve
eğitimcinin perspektifinden
düşündüm. Öğrencilerim benimle
dersteyken hep dikkat edilmesi
gereken noktaları düşündüğümde;
“İşe alanlar ve şirketler yeni mezun
öğrencilerde ne arıyor?” soruları
geliyor aklıma. Yeni neslin işi daha
zor çünkü on sene evveline göre her
şey artık o kadar hızlı değişiyor ki
adapte olmak çok daha zor. O
yüzden bence en önemli yetkinlik
öğrenmeyi öğrenmek. Bence
pazarlama alanı ve diğer alanlardaki
yeni mezunlarımız için en önemlisi
sürekli öğrenmek dediğimiz; sürekli
insanın kendini eğitmesi, sürekli
yenilikleri takip etmesi ve trendleri
takip etmesidir.
2
Bunun dışında daha spesifik
noktalara bakmak gerekirse
benim hep dediğim ve
şirketlerden duyduğum yeni
mezunlarda iki farklı yetkinlik
arıyorlar; bir tanesi analitik
yetkinlik, veriyi ve verileri
toplama, verileri analiz etme ve
veri analizi sonuçlarının çıktıları
ve sonuçlarını stratejiye çevirme.
Bu yetkinliklerden ikincisi biraz
daha bu sosyal beceriler
dediğimiz; hikâye anlatımı, dış
ses, işte bu bahsettiğimiz data
analizinin sonucunda çıkan
hikâyeyi nasıl anlatıyorsunuz, bu
sonucun anlamı nedir ve
stratejiye ve aksiyona nasıl
çevrilebilir ile ilgilidir.
Sosyal beceriler dediğimiz insan
ilişkileri, diplomasi, güven
kazanma gerektiriyor. Sonuç
olarak işverenlerin aradıkları
burada değindiğimiz teknik
beceriler ve sosyal beceriler
olarak ikiye ayrılıyor.
Tüketclern şrket veya
markalara olan
sadakatlernn nedenler ve bu
sadakat duygusunu etkleyen
faktörler nelerdr? Etkl br
marka yönetmnde müşter
memnunyetn her zaman
yüksek tutmak çn neler
analz edlmel ve hang
konularda harekete
geçlmeldr?
Tüketicinin şirkete ve markaya
duyduğu güven, bence sadakati
etkileyen en önemli faktör. Bu
güvenin temeli farklı şeylere
dayanabilir.
78
Ama özellikle, şirket doğruyu
söylüyor mu ve vadettiği değeri
size bir şekilde aktarabiliyor mu
markada? Bu durum sadakati
temelden etkiliyor. Müşteri
memnuniyeti ile sadakat arasındaki
ilişki ise biraz karmaşık, hatta ben
bu konuda makaleler ve kitap
yazdım. Bir şirket için müşteri
memnuniyetini yüksek tutmak tabii
ki çok önemli ama biraz dikkatli
olmak lazım çünkü sırf müşteri
memnuniyetini yüksek tutmamız
gerekiyor diye maliyeti
atlamamalıyız. Ve şirket için olan
maliyete baktığımızda bazen
memnuniyeti çok yüksek tutmak
için çok fazla bütçe ayırabiliyor
şirketler. Bunun geri dönüşü de
çoğu zaman şirketlerin istedikleri
gibi olmuyor. Çünkü müşteri
memnuniyetine baktığımızda
özellikle yönetiminde dikkat
edilmesi gereken sırf müşteri
memnuniyeti değil; müşteri
kârlılığı. Mesela müşterinin hayat
boyu değeri önemli bir metrik bu
kârlılığı ölçmek için. Ama birçok
şirket müşteri hayat boyu değeri
yerine daha çok müşteri cirosuna
bakıyor yani gelire bakıyor.
Müşteriler şirkete ne kadar gelir
getiriyor noktasına bakıyorlar ama
maliyetleri göz önünde
bulundurmuyorlar. Benim yaptığım
şirketlerle olan çalışmalarımda hep
gördüğüm en büyük ciro getiren
müşteriler genelde 2’ye ayrılıyor.
Bir grup hakikaten çok daha kârlı
olan müşteriler. Yani şirkete kâr
getiren müşteriler. Ama 2. grup da
şirkete para kaybettiren grup. Bu
aslında gelir faktörünü
düşündüğümüzde tersine giden bir
konsept ama çok da gördüğümüz
bir durum. Eğer analizi bu seviyede
ve kârlılık seviyesinde
yapmazsanız bazen yanlış
kararlara yol açabiliyor. Bu yüzden
de müşteri kârlılığına bakmak
lazım.
3
Bu bahsettiğim kârlılığı negatif,
cirosu yüksek olduğu hâlde
kârlılığı düşük olan müşteri grubu
genelde hizmet vermesi maliyetli
olan grup. Ya da "Ben sizin sadık
müşterinizim, sizden çok alışveriş
yapıyorum." diyen ve marjları
düşürmeye çalışan grup. Şirket
bunun farkında olmadan müşteri
memnuniyetini yükseltmek için
müşterilere çok daha fazla yatırım
yapabiliyor. Bu sebeple de
farkında olmadan para kaybetmiş
oluyor. Tam da bu sebepten dolayı
şirketler yapılan yatırımlarda
kârlılığa dikkat ederek şirkete
zarar vermeyecek oranda
memnuniyet faktörünü yüksek
tutmak için çaba göstermeliler.
Özellikle bunu söylemek ve
vurgulamak isterim.
Pandem dönemnde brçok
alanda görülen değşklkler
pazarlama alanını ve bu
alandak stratejler nasıl
etkled? Tüketclern algı ve
beklentlernde yaşanan
değşmler karşısında szce
markaların başarılı ve
başarısız reaksyonları neler
oldu?
Genel olarak pazarlama
stratejilerinde müşteriler tarafında
dört ana konuda değişim
olduğunu görüyoruz pandemi
sürecinde.
4
Bu alanda dört güvenlik grubuna
şirketlerin önem vermesi
gerekiyor ve verilmeye başlandı.
Bunlardan birincisi fiziksel
güvenlik, tahmin edebildiğiniz gibi
pandemi sürecinde güvenlik,
sağlıklı ve güvende kalmak
üzerine. İkincisi duygusal
güvenlik, bu da tabii ki pandemi
sürecinin insanlar üzerinde çok
negatif etkileri olmasıyla ilgili.
Üçüncüsü finansal güvenlik,
pandemi sürecinde yine
müşteriler yönünde finansal
güvenlik çok sarsıldı. Dördüncüsü
ise bilgi güvenliği, şirketler
tarafından verilen bilginin
güvenliği ve doğruluğu
sorgulandı çünkü çok fazla yanlış
bilgi var pandemi hakkında. Bu
konuda bahsettiğimiz dört
güvenlik alanının ön plana
çıkarılması gerekiyor ve
şirketlerin bunu müşteriler
açısından anlaması gerekiyor.
Pandemi sürecinde iki tür değişim
oldu. İlk olarak bazı şirketler kendi
servis ve hizmet modellerinde
ufak adaptasyonlar yaptılar. İkinci
olarak da tamamen iş
modellerinde değişime gidildi.
Tüketm çılgınlığının gderek
arttığı günümüzde blnçl
tüketcler nasıl hareket
etmeldr? Pazarlama
konusuna müşter
perspektfnden yaklaşırsak
blnçl br tüketc olarak
hareket edeblmek çn htyaç
duyulan ürün ve hzmetler
ncelerken markaların
pazarlama stratejlernde
neler gözlemlememz tavsye
edersnz?
Bilinçli tüketici şirketi çok iyi
anlayan ve şirketin değerlerini iyi
anlayan bir tüketicidir.
79
5
Günümüzde bunu söylemek biraz
lüks çünkü birçoğumuz bir bütçe
üzerinde kararlarımızı veriyoruz
ve fiyat tabii ki bizim için çok
önemli ama bunun yanı sıra
rekabet olduğu sürece bazı
şirketler kendi şirket değerlerini
çok daha ön plana çıkarmaya
başladılar ve özellikle pandemi
sürecinde bu daha çok ön plana
çıkmaya başladı. Ben de bu aralar
sürdürülebilirlik ve şirketlerin
sürdürülebilirliğe önem vermeleri
konuları üzerine merakla
çalışıyorum. Bence zaten eğilim
oraya gidiyordu ama bu durum
pandemi süreciyle birlikte çok
daha hızlandı. Özellikle 3 tane
sürdürülebilirlik metrikleri olan
ESG (Environmental Social
Governance) şimdi çok daha fazla
ön plana çıkmaya başladı.
Şirketler bu tarz sürdürülebilirlik
metriklerini artık kendi senelik
raporlarıyla beraber kamuya
duyurmaya başladılar ve bu
konuda hem tedarik zinciri hem
de doğa ve iklime daha çok önem
vermeye başladılar. Bence bu
trend devam edecek. Bundan
dolayı bilinçli tüketici bunu çok iyi
anlayan, takip eden ve kendi
değerlerini şirkette arayan
tüketicidir.
Bzlere Loyalty Myths, Why
Loyalty Matters ve The Wallet
Allocaton ktaplarınızda
okuyuculara neler
kazandırmak stedğnzden
bahsedeblr msnz? Szn
çn ktap yazmaya başlarken
konuya karar verme ve bu
konuda başkalarının yolunu
aydınlatma sürec nasıl
şlyor?
Kitap konularındaki sürecimiz çok
enteresan oldu, biz sürecimize
Loyalty Myths ile başladık. Loyalty
Myths kitabına davetli yazar olarak
başladığımda ben o zaman Koç
Üniversitesi’ndeydim. Bu süreç
aslında şirketlerle çalışırken başladı.
Benim yaptığım bir çalışmada
şirketlerin %70-80 oranında
müşteri memnuniyet takip sistemi
olduğunu gözlemledim. Bazıları
ayda bir, bazıları altı ayda bir,
bazıları senede bir kez bunu
ölçüyor. Bunu çok daha
kolaylaştıran yeni teknolojiler var.
Örneğin EFM (Enterprise
Feedback Management Systems)
Medallia ve Qualtrics gibi şirketler
artık mobil uygulamalardan
müşterilerin ne kadar memnun
olduklarını birkaç soruyla satın
alınan yerde çok hızlı bir şekilde
ölçebiliyorlar. Bu da gerçek
zamanlı bütün şirket içindeki
karar vericilere dağıtılıyor. Hatta
mağaza bazında bir problem
var mı yok mu diye ölçebiliyorlar
ve görebiliyorlar. Bu sistemler
sayesinde hemen müdahale
edilebiliyor fakat benim bu
konulara ilk ilgi duymamın sebebi
şirketlerin müşteri memnuniyetine
yaptıkları bu yatırımların geri
dönüşlerinin istedikleri gibi
olmamasıydı. Çalıştığım bütün
şirketlerde aynı şeyi duydum.
Bunun sonucunda biraz niye
böyle geri dönüşler oluyor, bu
kadar yatırım yapmalarına rağmen
neden istedikleri şekilde olmuyor
konusu üzerine araştırmalarımız
başladı. Loyalty Myths de bu
yolculukta bizim ilk yazdığımız
kitaptı. Loyalty Myths’in temel
amacı sadakat üzerinde bildiğimiz
doğruların gerçek olup
olmadığıydı. Elli söylence ele
aldık ve neden doğru olmadığına
baktık. Pazarlama üzerine çalışan
yöneticileri sorgulamaya iten bir
kitaptı. Onun üzerine tabii ki biraz
daha pazarlamadan genişlemek
istedik alan olarak ve Why Loyalty
Matters da onun üzerine bir kitap
olarak ortaya çıktı. Neden sadakat
bizim için önemli? Çünkü sadakat
kavramı sadece müşteriler için
önemli değil.
80
Çalışan sadakati neden önemli?
Bizim etrafımızdaki insanlara
duyduğumuz sadakat neden
önemli? Bunları da ele aldık çünkü
bizim inancımız hayatta yaptığımız
her şeyin insanların yardımıyla
oluyor olması. Biz başarılı
oluyorsak tek başımıza başarılı
olmuyoruz ya da mutlu oluyorsak
tek başımıza mutlu olmuyoruz.
Sürekli başka insanlarla onların
desteği ve yardımıyla birlikte
bunları yaşıyoruz. Bu kitap da onun
üzerineydi. The Wallet Allocation
Rule kitabımızda da sadece
pazarlama yöneticilerine neyi yanlış
yaptıklarını söylemek yeterli değil,
doğru yolu da göstermek gerekiyor
dedik. Cüzdan kuralını keşfettik. Bu
önce Harvard Business Review’de
çıktı. Temel fikir de şu: ‘Eğer
büyümeyi ve cüzdan payını
arttırmak istiyorsanız yapmanız
gereken şey nedir?’ Temel olarak iki
yolu var; birincisi müşterilerin
kullandıkları yani sizin üzerinde
çalıştığınız kategoride marka
sayısını azaltmak. Çünkü hepimiz
bir kategoriyi ele alırsak birçok
marka kullanabiliyoruz. Bazı
kategorilerde tek marka
kullanıyoruz ama genelde birçok
kategoride farklı markalar
kullanabiliyoruz.
kategorilerde tek marka
kullanıyoruz ama genelde birçok
kategoride farklı markalar
kullanabiliyoruz. Büyümenin birinci
yolu o kategoride kullandığımız
marka sayısını ve harcadığımız para
miktarını azaltmak. İkincisi de
müşterilerin ve tüketicilerin
aklındaki göreceli algı ve
sıralamadaki yerinizi arttırmaktır.
Müşteri memnuniyetine
baktığımızda bu konu ile ilgili
detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz
HBR makalesine göz atabilirsiniz.
Orada çok kolay bir örnek anlatıyor;
iki tane müşteri var, biri X diğeri Y.
Birinci müşteri iki banka ile iş
yapıyor.
İkinci müşteri de yine iki bankayla
iş yapıyor. Bu iki kişinin bir
bankaya 1 ile 10 arasında puan
verdiğini düşünelim. X, ilk bankaya
10, diğer bankaya 7 veriyor. Y ise
yine bir tanesine 10 veriyor diğerine
ise 9 veriyor. Şimdi göreceli olarak
baktığımızda 10 tabii ki çok iyi bir
not ama eğer ikisine göreceli olarak
bakarsak bir marka diğerinden daha
iyi. X için 7 alan marka ikinci
sıradadır fakat 9 alan marka da yine
ikinci sırada.
Yani 7 ile 9 olarak görmezsek
göreceli olarak hangi markanın
daha iyi olduğunu anlayamıyoruz. O
yüzden diyoruz ki sırf kendi
markamızın müşteri değerlerine ve
skorlarına bakmamız yeterli değil,
buna göreceli olarak o kategoride
harcanan paranın ve kullanılan
diğer rakiplerin çerçevesine de
bakmamız gerekiyor. Aslında çok
basit bir kural ama maalesef
müşteri memnuniyeti yönetim
sistemleri ve ölçme sistemleri bu
şekilde değil. Herkes kendi
markasının memnuniyetini ölçüyor.
O kategorilerde başka rakiplerin
müşterilerinin memnuniyeti nedir?
Bunu hiç ölçmüyoruz, aslında bu
çok basit bir kural ama etkisi çok
fazla. Gördüğümüz müşterinin
cüzdan payıyla olan korelasyonuna
eğer bu şekilde bakarsak probleme
0.9 değerindedir.
Bİlİnçlİ tüketİcİ
şİrketİ çok İyİ
anlayan vE
şİrketİn değerlerİnİ
İyİ anlayan bİr
tüketİcİdİr.
81
Biliyoruz ki 1.0 yüksek bir
korelasyon. Müşteri
memnuniyetinin korelasyonu ise
çok daha düşük 0.2-0.3
dolaylarında seyrediyor. O
yüzden dünyayı bu daha
göreceli bir şekilde bakarsak ve
metrikleri o şekilde düzenlersek
çok daha göreceli bir şekilde
büyümeyi sağlıklı ve başarılı bir
şekilde sağlayabiliriz.
Wallet Allocation Rule’da bizim
çıkış noktamız; NPS (Net
Promoter Score) diye bir skordu.
Ama ona geçmeden önce,
pazarlama müdürleri için
metrikler bence çok önemli.
Pazarlama uzun zamandan beri
hep eleştiri altında. İşte
"Yaptığınız pazarlama
yatırımlarının geri dönüşü
nedir?" sorularına karşı hesap
verebilirlik dediğimiz konsept
çok önemli pazarlama için. Bu
yüzden her şirketin bir kontrol
paneli hazırlaması gerekiyor. Bu
KPI (Key Performance
Indicators) üzerine olan hem
böyle daha genel şirket bazında
metrikler hem de marka bazında
olan metrikleri performansımız
nasıl gidiyor diye görmemiz için
çok istikrarlı bir şekilde zaman
içinde ölçmemiz gerekiyor. Bu
tarz bir kontrol paneli çok
önemli. Bu çerçevede bu
metrikleri de inceledik.
Büyük iletişim danışmanlık
şirketlerinden bir tanesi olan
Bain&Company’nin sadakat
biriminin başındaki kişi olan
Fred Reichheld’in öne sürdüğü
bir metrik Net Promoter Score
ve biz Wallet Allocation Rule’u
bu metriği eleştirerek ortaya
çıkardık. Wall Street “Journal
Net Promoter Score hakikaten
etkili mi?” diyerek bunu ele
aldı çünkü Bain&Company hep
büyümek için Net Promoter
Score tek ve en iyi
metriktir diyordu.
Fred Reichheld bunu
bizim Wallet
Allocation Rule’u
yazmadan önceki
makalelerimizde
söylüyordu.
Bulgularımız ise tek
metrikin yeterli
olmadığını
gösteriyordu.
Zaten ondan sonra bu Wallet
Allocation Rule’u ortaya
çıkardık ve bu şekilde
pazarlama müdürlerine, doğru
yol nedir konusunda bir yol
göstermiş olduk.
Wallet Allocation Rule, değişik
şirketler tarafından
kullanılmaya başlandı ve
şirketler bu duruma adapte
oldular. Bu konu pazarlama
üzerine pazarlama müdürlerinin
aklına yatan ve işe yarayan bir
yöntem. İşe yarıyor ki çok fazla
kullanmaya başladılar.
Kitap ve makale yazmaya
başlarken konuya karar verme
sürecinde pazarlama alanındaki
yöneticilerin gerçekten
uğraştığı bir sorun olup
olmaması benim için kriter
olmuştur. Pazarlama müdürleri
için faydalı olup olmayacağı
konusunu her zaman
düşünürüm. Genellikle soruları
ve sorunları şirketteki
çalışanlardan alarak
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
her şİrketİn
bİr kontrol panelİ hazırlaması
gerekİyor.
82
Röportaj İş Dünyası
BENEFIT COSMETICS TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ
RANA KARAMERCAN
2
Beneft çn güzellk sektöründe
dünyanın en ddalı, en göze çarpan
markalarından br dyeblrz. Markanız
güçlü PR çalışmalarıyla kadınlara,
albenye sahp ürünler ve etkleyc
ambalajları le tamamen renkl ve ışıltılı
br dünya sunuyor. Beneft ales olarak
bu majı nasıl oluşturdunuz? Özellkle
son yıllarda güzellk sektöründe çığır
açılan br dönemn çersndeyken
yernz asla kaybetmeden günümüz
rekabet ortamıyla nasıl
başa çıkıyorsunuz?
2009 senesinde Benefit’i Türkiye’de ilk lanse
ettiğimiz dönemde müşteriler geleneksel kozmetik
markaları dışında markalara yönelmekte oldukça
çekimser davranıyorlardı. Günümüzde olduğu gibi
makyaj artistleri tarafından kurulmuş yeni
jenerasyon markalar, Benefit’i de içine
katabileceğimiz Indie markalar, özellikle Gen Z’ye
hitap eden çevreye duyarlı sürdürebilir markalar vs.
gibi alternatifler piyasada yoktu. Benefit’i bilen belki
bir avuç müşteri ile yola çıktık. Ancak sizlerin de
sorunuzda tasvir etmiş olduğunuz şekilde
markamızın renkli ve sıra dışı imajı, eşsiz ve cesur
DNA’sı, bireysellik ve özgürlük üzerine yoğunlaşan
mottoları ile ayrım gözetmeyen ve herkesi
kucaklayan yaklaşımı sayesinde kısa zamanda her
kuşaktan, renkten, dilden ve cinsiyetten tüketiciye
ulaşabildik. Öte yandan tabii ki doğru ortaklar ile
(Sephora Kozmetik) yapılan iş birliğimiz de bizleri
en üstlere taşımakta büyük rol aldı. Son olarak
marka olarak her zaman doğru zamanda doğru
mecralara yatırım yapmayı hedefledik. Influencer
marketing’e girmiş ilk markalardan biri olduğumuzu
söyleyebilirim. Sosyal medya kullanımında da gayet
istikrarlı kararlar aldık ve almaya devam ediyoruz.
Günün şartlarına ve ihtiyaçlarına hızlı ve verimli
şekilde cevap verebilmiş olmak Benefit’i sanıyorum
ki parmakla gösterilen bir marka hâline getirmeye
çok yardımcı oldu.
1
Sz dünyaca ünlü kozmetk markalarından br olan
Beneft’n Ülke Müdürü olarak tanıyoruz, bu konuma
gelene kadar ş hayatında geçrdğnz süreçten ve
edndğnz tecrübelerden bahsedeblr msnz? Br
kadın olarak sektörde sağlam br yer ednrken
lhamınızı ve gücünüzü nereden aldınız?
2009 Ekim’den bu yana Benefit
Cosmetics Türkiye’de Ülke
Müdürü görevindeyim. Benefit
öncesi öncelikle Unitim daha
sonra ise Demsa çatısı altında
yer almış olan Harvey Nichols
kozmetik departmanında
tecrübelerim olmuştu. Kozmetik
Satın Alma Asistanı olarak
başladığım görevin takibinde
sırasıyla Kozmetik Satın Alma
Uzmanı ve ardından Kozmetik
Satın Alma Yöneticisi olarak
yükselme fırsatı edindim.
Title’dan da anlaşıldığı şekilde
buradaki temel görevim Harvey
Nichols ve Brandroom
Mağazaları için gerek yurt içi
distribütörleri
gerek ise yurt
dışı tedarikçileri
ile irtibat hâlinde
olarak marka
portföyü
geliştirme ve
kategori takibi yapmak
üzerineydi. 2005 öncesine
gittiğimizde ise henüz
öğrencilik yapıyor olduğumu
söyleyebiliriz.
Ancak üniversite yazları
boyunca yine moda
perakendeciliği üzerine
Beymen, Nike vb. firmalarda
stajyerlik görevlerinde de
bulunmuştum.
Sektörde ilham aldığım kişiler
arasında tabii ki artık tek bir
organizma hâline geldiğimiz
tüm merkez ekip arkadaşlarım
bulunuyor. Benim için ilham
almak epeyce kolay. Omuz
omuza iş yaptığım
arkadaşlarıma bakmak yeterli
oluyor... İşimizin beni en
heyecanlandıran noktası gerek
müşterilerimiz gerekse iş
arkadaşlarım ile kurulan sıcak
bağlar. Perakendeciliğin bir
çalışan için en motive edici
unsurlarından biri kesinlikle
son derece sosyal bir çalışma
ortamına sahip olması...
83
3
Markanızla “Bz kahkahanın
en y kozmetk ürünü
olduğuna nanıyoruz. Bz
kendmz sadece makyaj
markası olarak değl,
kendn y hssetmen çn
katkıda bulunan br marka
olarak görüyoruz.” dyerek
kadınlara ve kız çocuklarına
destek olan yardım
kuruluşlarıyla ş brlkler
kurdunuz. Bzlerle bu söz
doğrultusunda farkındalık
yaratan ş brlklernz ve
lerleyen süreçtek marka
hedeflernz
paylaşablr msnz?
Benefit’in mottosu ‘Güzel bir
Gülüş en iyi Makyajdır.’ Marka
çalışanları olarak temel
görevlerimiz dokunduğumuz her
müşteriye kendini iyi
hissettirmek, yüzlerine gülücük
kondurmak ve samimi bağlantılar
kurmak etrafında seyrediyor.
2016 senesinden bu yana
Türkiye’de ‘Cesur Olan Güzeldir’
adlı sosyal sorumluluk projemizi
sürdürüyoruz. Her sene Mayıs
ayında (2021’de Ağustos ayında
gerçekleşecek üzere) Kaş
Şekillendirme servislerinden elde
ettiğimiz gelirin %100’ünü AÇEV
yani Anne ve Çocuk Eğitim
Vakfı’na bağışlıyoruz. AÇEV’in
değerli projelerinden biri olan
‘Hayat Dolu Buluşmalar’ adlı
organizasyonu finanse ederek
erken yaşta genellikle evlilik
nedeni ile büyük şehirlere göç
etmiş ancak şehir içinde sosyal
bir hayat sürme fırsatı edinmemiş
annelere yaşadıkları şehri tanıma
ve kültürel faaliyetlerde bulunma
fırsatı sunuyoruz. Bu bizim tüm
ekibimiz için son derece heyecan
verici bir proje. İşimizi yaparken
aynı zamanda dezavantajlı kadın
ve çocuklara yardım eli
uzatabiliyor olmak, hem de hiçbir
kâr amacı gütmeden, harika bir
duygu.
4
Cesur Olan Güzeldir projemize
tüm hızıyla devam ediyor
olacağız... Sadece mağazaya
giren kadınlara değil,
mağazamıza girme fırsatı
bulamayan kadınların hayatına
da pozitif katkıda bulunmak
bizim için gurur kaynağı.
Beneft dennce akla lk
gelen şey kaşlar oluyor ve
’Dünyanın br numaralı kaş
markası’ olarak
adlandırılırken brçok
yerde Kaş Bar’lar le
hzmet veryorsunuz.
Beneft’te kaşların bu
kadar öne çıkmasının
hkâyes nedr? Özellkle
bu alanda terch edlr
olmayı nasıl
değerlendryorsunuz?
Benefit Cosmetics’de aslında
1976’daki kuruluş senesinden
beri butiklerinde ve 2000 senesi
itibari ile yaygınlaşmaya
başlayan Kaş Bar’larda yaklaşık
40 seneye yakın zamandır kaş
şekillendirme servisleri
verilmekteydi. Tabii ki Sephora
vb. güçlü perakendeciler ile
yapılan iş birliklerinde diğer
markalardan farklılaşmak,
müşterilerimize her 2 haftada bir
geri dönecekleri kaliteli
servisler sunmak, kaş servisleri
esnasında kurulan samimi
bağlar vb. olumlu sonuçlar
doğmuş oldu. Kaş Bar’larımızda
müşterilerimizin kendileri için
en ideal kaş şekline sahip
olmaları amacı ile servis
veriyoruz.
Bu konuyu ciddiye alıyor,
müşterilerimiz ile istenilen
model üzerinde netleşiyor ve
kısa zaman içinde bu modeli
oturtabiliyoruz. Tabii ki kaş
uzmanlarımızın aldıkları
eğitimler ve Kaş Bar
servislerimizi verdiğimiz
mekânların temizliği ve itinalı
sergilenişleri de işimizi herhangi
bir kuaför ya da güzellik
salonundan daha çekici
kılabiliyor.
Öte yandan 2016 senesinde
lanse etmiş olduğumuz ve
bugün yaklaşık 150 referanslı bir
assortmana sahip olan kaş
ürünleri kategorimiz ise
Benefit’i yine diğer markalardan
ayrıştıran en büyük etkenlerin
başında. Benefit’te bizler
kaşların yüzün çerçevesi
olduğuna ve ideal kaş şekli ile
ifademizi daha net ve çarpıcı
hâle getirebileceğimize
inanıyoruz. Son 20 yılda
Dünya’da kaş estetiği ve bakımı
üzerine ciddi bir yoğunlaşma
görüyoruz. Yüzüne hiç makyaj
sürmeyen kişilerin bile sadece
kaşlarına en azından bir kalem
sürmeden dışarı çıkmadıklarını
da gözlemliyoruz. Hatta öyle bir
noktaya gelindi ki kaş
makyajımız olmadan kendimizi
çıplak ve ifadesiz hissediyoruz.
Bu arada bir müşteri kendine bir
seferde sadece bir maskara
uygulayabilirken, kaşına bir
seferde 3 ayrı ürün
uygulayabiliyor. Dolayısı ile kaş
ürünlerine ve estetiğine giderek
artan odağı merceğine alan ilk
marka olmak bizleri kaş
oyununda en tepelere taşıdı
diyebiliriz. Tabii ki birbirinden
pratik ve başarılı kaş ürünleri
geliştirmeye devam ederek de
yakalamış olduğumuz başarıyı
sürdürüyor olacağız.
84
5
Avusturya Lses ve
İngltere’de Kent
Ünverstes’nde lsans
eğtmnn ardından London
College of Fashon’da Lüks
Perakendes ve Moda
üzerne yüksek lsans eğtm
almışsınız. Eğtm hayatınızın
büyük br bölümünün
yabancı okullarda hatta farklı
br ülkede geçmş olması
sze ne gb avantajlar
sağladı? İş hayatınızda almış
olduğunuz eğtmler
doğrultusunda farklı
fkrlernz ve standartların
dışına çıkan özgün
manevralarınız olduğunu
düşünüyor musunuz?
Bir dünya vatandaşı olmanın
insana birçok konuda yardımcı
olacağını düşünürüm. Şanslıyım
ki benim de dünya vatandaşı
olmamı sağlayacak nitelikte bir
eğitim hayatım oldu.
6
Bu hem iş hem de özel
dünyalarımızda farkında
olduğumuz bir durum. İnsanın
bu değişimi en verimli şekilde
yönetmesi ve avantaja çevirmesi
için resme farklı açılardan
bakabilmek gerekiyor. Ben
eğitim hayatımda farklı açıları
görmenin yollarını öğrendim
diyebilirim. Hem Türk, hem
Avusturya hem de İngiliz
disiplinlerini almış biri olarak
kariyerimde de bu etnik
çeşitliliğin faydalarını görüyor
olduğumdan şüphem yok...
Beneft’n brçok ülkede
faalyet gösterdğn hatta bu
durumu ‘Dünyayı
pembeye boyuyoruz’
dyerek fade ettğn
görüyoruz. Lüks tüketm
dünyada da Türkye’de de hız
kaybetmeden gücünü
arttırmaya devam edyor.
Türkye le dğer ülkeler
arasındak farklılıkları nasıl
yorumluyorsunuz? Tüketm
etkleyen faktörlerden en
önemls gelr olarak
görülüyorken bu durum
Türkye’de szn satış
başarılarınızı ne yönde
etklyor?
Ülkemiz ekonomisindeki
dalgalanmalar, yüksek
enflasyon değerleri, döviz
kurlarındaki ani sıçramalar,
kozmetik ürünlerine getirilen
yüksek vergilerin ürün
fiyatlarına yansımaları gibi belli
başlı tehditler müşterilerin
tüketim alışkanlıklarını pek
tabii olumsuz yönde
etkileyebiliyor. Ancak bir kadın
kendine ruj almaktan hiçbir
zaman vazgeçmiyor, sadece
ruju aldığı işletmeyi
değiştiriyor. Gözlemlenen
üzere insanlar sosyoekonomik
durumları ne olursa olsun
alışkanlıklarından tamamen
vazgeçmek yerine adres
değişikliği yapmayı tercih
ediyorlar. Bu demektir ki lüks
kozmetik pazarının hasılatı
zaman zaman daha uygun
fiyatlı, daha halka hitap eden
perakendecilere ve markalara
kayabiliyor. Tabii ki bu shiftler
çoğunlukla kalıcı değil, geçici
oluyorlar. Bizlerin buradaki
amacı müşterilerimize en
kaliteli ürünleri, en kaliteli
servis ile ve en kaliteli
ortamlarda vererek lüks
deneyimini en doğru şekilde
yaşatmak...
Tabii ki farklı kültürler görerek
yetişmiş olmak insana farklı bakış
açıları ve her şeyden önce
değişime açık olmak gibi
marifetler kazandırıyor. Hayatın
gerçeklerinden biri de değişimin
hiçbir zaman durmuyor olması.
Benefit bugün yaklaşık 50 küsur
ülkede faaliyet hâlinde. Tabii ki
her kıtanın ve her ülkenin kendi
içlerinde farklı dinamikleri
bulunuyor ve buna bağlı olarak
tüketici alışkanlıkları
çeşitleniyor. Türkiye’ye
baktığımız zaman, lüks kozmetik
tüketiminin zaman zaman ivme
kazanmasının yanında hız
kaybettiğini de gözlemlemek
mümkün. Avrupa kıtasındaki
ülkeleri ele alırsak
perakendeciliğin belki de en iniş
çıkışlı ülkesi olduğumuzu
söyleyebiliriz.
85
7
Sizce Benefit ailesinde yer
almayı farklı yerlerde
çalışmaktan ayıran en iyi
özellikler nelerdir?
11 yıldır bu şirkette çalışan biri
olarak tüm samimiyetimle
söyleyebilirim ki Benefit Ailesi’nin
bir parçası olmak gerçekten bir
ayrıcalık. Öncelikle insana değer
veren bir marka ve şirketten
bahsediyoruz. Çalışanlarına yatırım
yapan, onları büyütmeyi ve
geliştirmeyi amaçlayan her şirket
gibi Benefit de çalışan sadakati
oluşturmanın gizemini çözmüş
durumda. Bu da kariyer planlaması,
bireysel ve profesyonel gelişime
yönelik eğitimler, birbirinden eşsiz
deneyimler sunan takım çalışmaları,
sezonsal ve yıllık konferanslar vb.
ek faaliyetler sayesinde ekiplerin
motive ve aktif kalmaları sağlanıyor.
Öte yandan Benefit marka DNA’sı ve
şirket kültürü konusunda da benzeri
az olanlardan diyebiliriz. Yapımızda
eğlence, keyif, arkadaşlık,
dayanışma, şeffaflık, paylaşım gibi
profesyonel yaşamda pratikte çok
karşımıza çıkmayan değerler
mevcut. İşimizi eğlenerek yapıyoruz
ve dolayısı ile başarı yakalamamız
mümkün olabiliyor.
8 Dünyanın dört bir yanında
faaliyet gösteren ve lüks
markalardan oluşan LVMH
gibi büyük ve güçlü bir
kuruluşun parçası olmak
Benefit’e ne gibi katkılar
sağlıyor?
1976 kuruluşumuzdan 1999 yılına
kadar kurucu ortaklarımız Jean ve
Jane Ford’un şahıs şirketi olarak
faaliyet gösteren Benefit Cosmetics
1999 yılında lüks perakenciliğin
devlerinden LVMH’in merceğine
takılarak bünyesi altına alınmış.
LVMH çatısına girilmesi tabii ki
şirkete bir sürü fayda sağlamıştır.
Ar-Ge imkânları, ürün geliştirme,
laboratuvar ve üretim/kalite
aşamalarındaki fırsatlar, kıtalar arası
tedarik ve dağıtım ağları, lüks
pazarda kazanılmış bilginin
paylaşılması vb. konularda Benefit’e
büyük katkıları olduğu tabii ki bir
gerçek.
9 Bu alanda söz sahibi önemli
firmalardan birinin
yöneticisi olarak sizce
bizleri ilerde kozmetik
sektöründe ne gibi
gelişmeler bekliyor?
Tüketici profili durmaksızın
değişiyor. Teknolojinin hayatımıza
hızla evirilerek nüfus etmesi ile
beraber durdurulamayacak bir
yolculuğa çıkmış durumdayız. Bir
kere Gen Z dediğimiz müthiş değişik
ve kendine has bir kuşak var
karşımızda. Geleceğin tüketicileri de
bu kişiler olacaklar. Değer yargıları,
kararlarını etkileyen faktörler, bilgiye
ulaşım hızları, gerek yedikleri
içtikleri gerekse üstlerine başlarına
giydikleri ile vermeye çalıştıkları
mesajlar oldukça farklı ve özel.
Bİz kahkahanın en İyİ
kozmetİk ürünü
olduğuna İnanıyoruz.
Bİz kendİmİz sadece
makyaj markası
olarak değİl, kendİnİ
İyİ hİssetmen İçİn
katkıda bulunan bİr
marka olarak
görüyoruz.
86
Öncelikle bu kuşağı anlamak ile
yola çıkmak gerekiyor. Bu kuşak bir
markadan ne ister? Bir marka bu
kuşağın ilgisini çekmek ve
sadakatini kazanmak için ne
yapabilir? Ya da bu kuşağın
sadakati hiçbir zaman kazanılabilir
mi? Etrafta bu kadar çok seçenek
varken, karşılaştırma imkânları alıp
başını gitmişken bir markanın
öncelikle atması gereken en temel
adım tüketicisine karşı dürüst
olmak, mesajlarında net ve
stratejisinde istikrarlı olmak.
Ardından yeni çağın
gereksinimlerine ayak uydurmak
kaçınılmaz hâle geliyor.
Sürdürebilir, çevreye duyarlı
markalar, ambalajından ürün
içeriklerine kadar arkasında
durabileceğiniz özellikler, vaat
edilenlerin gerçekleştirilmesi, sıkça
sosyal sorumluluk projelerine
yönelmek, bireysellik ve farklılaşma
üzerine yoğunlaşarak yıllardır
bizlere dayatılmış geleneksel
güzellik hırslarından arınmak
gerekiyor. Markaların imajları,
ürünlerin performansından
neredeyse bir adım önce olacak
diyebiliriz. Kısacası tüketiciye
“Ben X markayım ve benim sana
-sen kendin olabilesin diye- vermek
istediğim mesaj budur.” diyebilmek
çok önemli...
Kozmetik sektöründe de bu tip
hassas markaların devam
edeceğini ve bu hıza ve değişime
ayak uyduramayan markaların
piyasadan maalesef silineceklerini
görebiliyoruz.
10 Günümüzde nternet
satışları ve pazarlama
stratejler farklı br boyuta
evrlrken sosyal medyada
yapılan ş brlkler gderek
artıyor. Markanızın
pazarlama stratejlern nasıl
planlıyorsunuz?
İnternet üzerinden yapılan satışların
gitgide önem kazandığını hepimiz
hem kendi alışveriş
alışkanlıklarımızdaki değişimden
hem de internet satışlarının total
satışlar içindeki payının her geçen
gün artıyor olmasından anlamak
gayet mümkün. İnternet satışlarını
desteklemek ise tabii ki sosyal
mecralar ve dijital kanallar üzerinden
en verimli şekilde gerçekleştiriliyor.
Geleneksel medya vb. eski usul
pazarlama tekniklerinin tüketici için
albenisi maalesef pek kalmadı. Artık
TV reklamları izlemek yerine
inandırıcılığı çok daha baskın olan
gerçek insanlardan gerçek yorumlar
duymak isteniyor. Bizler Benefit ile
bu trendi ilk yakalamış markalardan
biriyiz. Kurulduğumuz günden bu
yana pazarlama yatırımlarımızı
sadece yeni ağlar üzerinden
gerçekleştiriyoruz. Genç ve orta yaş
tüketici de zaten bu kanallarda
karşımıza çıkıyor. Influencer
pazarlaması, performans
pazarlaması, sosyal medya, web
üzerinden sağlanan her türlü iletişim
metodu markamızın alıcı kitlesine
ulaşmamız için önem taşıyor
durumda. Bizler de seçimlerimizi
onlardan yana kullanıyoruz.
Öncelİkle İnsana
değer veren bİr
marka ve şİrketten
bahsedİyoruz.
87
Röportaj Tasarım / Moda
SEPHORA PROFESYONEL MAKYAJ EĞİTMENİ
OĞUZ GÜNÜÇ
1 Sz Sephora Türkye’nn başarılı Makyaj Eğtmen olarak
tanıyoruz. Uzun yıllardır makyaj sektöründe lerleyen
tecrübenzle 6 yıldır Sephora le ş brlğ çndesnz.
Makyaja lgnz ve yeteneğnz olduğunuzu ne zaman ve nasıl
fark ettnz? Bu alanda çalışmaya karar verme ve Sephora
alesne katılma süreçlernzden bahsedeblr msnz?
Merhaba, öncelikle bu güzel
projenin bir parçası olmak benim
için de çok anlamlı, sizlere bunun
için teşekkür etmek isterim.
Sorunuzun yanıtını cevaplamak
adına biraz kendimden
bahsetmek isterim, 2006 yılında
güzellik sektörüne giriş yapmış
bulunmaktayım. Sektöre
girdiğimde baştan benim için kafa
karışıklığı ve endişelerin hâkim
olduğu bir süreçti ama daha
sonrasında atmam gereken
adımlarda cesaret etmem
gerektiğini bir şeyleri yaparken
yanlış yapacağım korkusunu
kafamdan silmem gerektiğini
anladım. İlk kullandığım ürünü hiç
unutmuyorum, bir göz kalemiydi.
Sizler de hak verirsiniz ki bir
kadın olmadığım için makyaj
ürünlerini sektörden önce
kullanma gibi bir şansım olmadı.
Kadınlar bu konuda biraz daha
avantajlı diyebilirim ilk başlangıç
için çünkü küçük yaşta
kendilerine annelerinden
gördüklerini ufak ufak
uygulamaya başlıyorlar, bunu
nerden mi biliyorum, 3 yaşında bir
kızım var. Evet nerde kalmıştık,
sektöre ilk girdiğimde güzellik
danışmanıydım ve bir gün bir
müşteri geldi.
Bağlı olduğum markanın önüne
benden göz kalemini kendisine
sürmemi istedi, denemek rengi
görmek istiyordu. Kalemi elime
aldım ve direkt şunu düşündüm
“Ya gözüne sokarsam, ya canını
acıtırsam ya bana kızarsa, ya
yanlış bir şey yaptığımda…”
bunun gibi şeyler. Daha
sonrasında bir cesaretle ürünü
aldım ve müşterimin gözüne
uyguladım. Aslında baktığınız
zaman çok iyi bir uygulama
olmamıştı ama o kadar mütevazı
bir kadındı ki bana teşekkür etti ve
ürünü aldı. Sonrasında bir şekilde
diğer ürünleri de deneyimledim.
Bu röportajın aramızda kalacağını
düşünerek samimi bir şekilde bir
şey daha söylemek istiyorum. Bir
şeyi merak ediyordum, evet birçok
makyaj ürünü var göze ayrı,
dudağa, tene vb. bu ürünleri
kadınlar sürdüklerinde ne
hissediyor? Nasıl bir hissiyat
merak ettim ve kimsenin
görmediği noktalarda bu
ürünlerden kendime de uyguladım
ve şunu artık biliyordum örneğin;
saten yapıda bir ruju dudağa
sürdüğümde modelimin
dudağındaki hissiyat kafamda
oluşmuştu.
Daha sonrasında kendimi bu
noktada biraz daha geliştirmem
gerektiğinin farkındaydım ve
araştırma içerisine girdim.
Araştırma konularım: Trendler, en
iyi makeup artistleri, markalar…
Bunun gibi birçok araştırma yaptım
ve kendime idol olarak birkaç
makeup artist belirledim. Bu nokta
çok önemli şunu hiçbir zaman
unutmamamız gerekiyor, tek bir
makeup artistten her şeyi
öğrenemezsiniz, yelpazeyi geniş
tutup herkesin en iyi noktasını
belirleyip onu kendinize
uyarlamanız gerekmektedir.
Sephora ile buluşana kadar bazı
markalar ile iş birliği içerisinde
çalıştım. Bunlar Dior, D&G gibi iyi
markalardı. 2014 yılında da Sephora
ile tanıştım.
88
2 Makyaj konusunda
eğtmen konumuna
gelene kadar kendnz
nasıl gelştrdnz?
Fazlaca rekabet çeren
ve göz önünde olan br
sektördesnz. Öne
çıkmak ve farklılaşmak
adına ne gb br yol
zlyorsunuz?
Aslında baktığınız zaman
gerçekten rekabetin çok fazla
olduğu bir sektör. Sephora’ya
ilk başladığımda eğitmen
olarak başlamadım, makeup
artisti olarak başladım.
Sephora kariyer anlamında
gerçekten kendinizi
geliştirebileceğiniz ve size
eşsiz fırsatları sunan eşsiz bir
marka. Öncelikle farklı olmak
bu sektörde çok çok önemli
çünkü herkes makyaj
yapabilir, herkes ürün satabilir
bu noktada önemli olan senin
kendine ait karakteristik
duruşun ve yaptığın işte imzan
olması. Daha önceki
sorunuzda söylediğim gibi
araştırmak bizim işimizde çok
önemli ama araştırmadan
kastım kopyala yapıştır değil,
görmüş olduğun noktaları
kendine göre uyarlamak. Ben
Oğuz’um ben X kişi olamam X
kişi de ben olamaz o yüzden
en iyi Oğuz’u yaratmak için
çabalamalıyım. Eğitimci
konumuna gelene kadar olan
kısımda birçok meydan
okumalardan geçtim
diyebilirim. Gerek Türkiye içi
yapılan yarışmalar gerekse
globalde gerçekleşen
yarışmalar sonunda bunlardan
başarı ile çıkmak benim için
attığım adımlarda çok büyük
rol oynadı.
İyi makyaj yapmak evet çok
önemli ama eğitim vermek bir
kişinin gelişimini sağlamak,
bildiğini insanlara aktarabilmek bu
çok başka bir alan. Sadece benim
bilmiş olduğum şey bilgi değildir
bilgi paylaşılınca bilgidir. Bu yolu
izleyerek bildiklerimi doğru bir
şekilde etrafımdakilere de
yansıtmaya başladım ve bu alanda
da başarılı olduğum bir şekilde
fark edildi ve ettim. Tabi
çekirdekten gelme diye bir söz
vardır ya işte onun avantajı çok
çok fazladır. Karşındaki kişi ile
empati yapmanın, onun ne
istediğini bilmenin avantajını
direkt olarak sana sağlar. Bu sanat
okulunda veya başka alanları
okuyarak öğrenilebilecek bir şey
değildir.
Rekabet kısmındaysa rekabet
hiçbir zaman bitmez ama rekabet
olmazsa kendini de
geliştiremezsin ve olduğun yerde
kalırsın. Bizim işte ben oldum ben
tamamım dediğin an bitersin ve
geride kalırsın o yüzden
öğrenmeye her zaman açım ve
öğreneceğim şeyleri öğretmeye de
meraklıyım.
3 Sektörün güçlü
markalarından br olan
Sephora’da yerne
getrdğnz makyaj
eğtmenlğ görevyle bu ş
yapacak smler
yetştrerek yen yetenekler
ortaya çıkarıyorsunuz.
Eğtmlernzden ve bu
eğtmler kmlern
alableceğnden
bahsedeblr msnz?
Eğtmler hang ortamlarda
ve nasıl gerçekleşyor?
Öncelikle şunu söylemek
isterim ki bu konuda çok
mütevazı olamayacağım.
Sephora bir okuldur. Eğer bu
işi yapmak istiyorsanız tek
adres burasıdır diyebilirim.
Eğitimlerimizin yönünü
globalden aldığımız eğitimlerle
belirlemekle birlikte kendi
ülkemize de uyarlamaktayız.
Bu eğitimleri sadece
Sephora’da çalışan ekip
arkadaşlarımız alabiliyor ama
müşterilerimize de
dokunabilmek adına
mağazalarımızda Beauty Class
ve Master Class gibi etkinler
gerçekleştirebiliyoruz.
(Pandemi sürecinden önce
tabii ki, şu anda bunları dijital
ortamda ilerletiyoruz.)
89
4 Günümüzde büyük br
kesm tarafından sanat
olarak kabul gören
makyaj hem ülkemzde
hem dünyada fazlasıyla
rağbet gören br alan
hâlne geld. Sz br
profesyonel olarak
makyajın sanat olarak
görülmesn ve kend
ülkemzle farklı
ülkelerdek makyaj
kültürlern nasıl
yorumluyorsunuz?
Makyaj benim için de kesinlikle
bir sanattır. Bu bir sanat olmasa
ürün eğitim kitapçığı ile herkes
istediği uygulamayı yapıyor
olabilirdi. Bu noktada bilgi ve el
yeteneğinin önemi çok büyük,
şöyle düşünün 40 yaşında bir
kadın tahminimce kendisine 25
senedir makyaj yapıyordur. Yüz
hatlarına, kendi yüzündeki
dokuya her şeye hâkim ama iyi
bir makeup artistin çıkardığı işi
çıkaramayabiliyor. Bu nasıl olur
değil mi? 25 senedir aynı yüze
uygulama yapan bir kişi, bir de
ilk defa karşılaştığı yüze makyaj
yapan bir makeup artist, işte bu
yetenektir. Ülkeler arasında
kültürel farklılıklar var, evet
mevcut batı tarafına
baktığınızda farklı, doğu
tarafında farklı, biz ise tam
ortasındayız diyebiliriz. İki
yönlü de ilerliyoruz aslında.
Örneğin; batı tarafında daha
nude hafif dediğimiz
uygulamalar mevcutken,
doğuda daha yoğun, kalın
dokuların kullanıldığı gözle
görebiliyoruz. Benim fikrimi
sorarsanız evet ikisini de
yapıyorum ve öğretiyorum ama
şunu bilmemiz gerekiyor.
Makyaj kişinin kendisini
değiştirmek değil olan
güzelliğini ortaya çıkarmasıdır,
onu farklı biri yapmak değildir.
5 Her kadının mutlaka
yanında bulundurması
gereken makyaj
çantasının olmazsa
olmazı dedğnz ürünler
hanglerdr? Eğer
makyaj yapmak çn
sadece üç tane ürününüz
olacak olsaydı bunlar
hangler olurdu?
Makyajın altın vuruşu
olduğunu düşündüğünüz
br adım varsa nedr?
Bir defa şunu bilmeliyiz hiç
makyaj yapmayan bir kadının
bile çantasında muhakkak bir
maskara vardır. Onun dışında
çantasında olması gereken
ürünler daha
tazelemeye yönelik
ürünler olduğu için
ruj ve allık gibi
ürünler olabilir.
Makyaj yapmak için
sadece üç ürünüm
olsaydı da bir
maskara, iki renkli bir ruj, üç
ise kapatıcı olurdu. Maskara
ile liner ve kalem görüntüsünü
yaratabilir hatta dikkatli bir
kullanımda kaşa bile ufak
dokunuşlar yapabilirdim. Ruj
ile de allık ve far yapabilirdim.
Son olarak kapatıcıda bana
ciltteki kusurlar konusunda
yardımcı olabilirdi.
Makyaj yapmak İçİn
sadece üç ürünüm
olsaydı bİr
maskara, İkİ renklİ
bİr ruj, üç İse kapatıcı
olurdu.
90
7
Herkesn sahp olduğu
yüz hatları, clt yapısı,
kşlğ, stedğ renkler
ve makyaj tarzı farklı
olablyor. Yaptığınız
makyajlarda kşye en
uygun ürünlerle renkler
seçmey ve en uygun
teknkler uygulamayı
nasıl başarıyorsunuz?
Bunun için birincisi
kullanacağın ürünlere hâkim
olman, ikincisi deneyim sahibi
olman, üçüncüsü de bilgi sahibi
olman gerekir. Bunları açmak
gerekirse kullanacağın ürünün
sana sonucunda nasıl bir etki
vereceğini ve nasıl bir dokuya,
yapıya ve renge sahip olduğunu
bilmen çok önemli. Deneyim
dediğimizde de işin artık
tecrübe kısmı devreye giriyor
daha önce benzer durumlarda
bulunmuş olabilirsin, istenilen
şeyin ne olduğunu daha iyi
anlamanda büyük rol oynuyor.
Bilgi kısmında da sizin de
söylediğiniz gibi göz şekilleri,
yüz şekilleri, ten renkleri, göz
renkleri gibi birçok faktör
devreye giriyor bunlara çok iyi
hâkim olmak gerekiyor. Bunun
dışında renk çemberi dediğimiz
ana renkler, ara renkler gibi
renk hakimiyetine de hâkim
olmanın gerektiğini
düşünüyorum. Örneğin yeşil
renk ara bir renktir. Peki bu
yeşil rengi nasıl elde ederiz?
3 ana rengimiz mevcut doğada:
Sarı, kırmızı ve mavi. Biz eğer
sarı ile mavi rengi birbirine
karıştırırsak çıkacak olan renk
yeşildir. Bunun gibi konularda
bilgi sahibi olmamız gerekiyor
çünkü bizim dünyamız renktir.
8
Br kadının kusursuz ve
pratk br makyaj
yapablmes çn neler
yapmasını ve hang
noktalara dkkat
etmesn önerrsnz?
Genellkle yüz şeklne,
cldn tonuna ve tpne
uygun makyaj
önerlernde bulunulur,
szn bunlara ek olarak
makyaj önersnde
bulunurken dkkat
ettğnz gym, saç şekl
ve saç kesmne benzer
unsurlar var mıdır?
Kusursuz ve pratik bir
uygulama için kendi yüzünü
çok iyi bir şekilde analiz etmesi
gerekir.
Örneğin yüz şeklim oval mi,
ters üçgen mi, elmas mı...
Makyajda altın oran dediğimiz
yüz şekli ovaldir ve yapılan
kontör uygulamaları da hep bu
yüz şekline yakınlaştırmak için
yapılır. Bunun gibi örnekler göz
ve dudaklarda da mevcuttur.
Özetlemek gerekirse bunları
bilerek ilerlemek çok önemlidir.
Makyaj saç, kıyafet ile bir
bütündür. Bunlar birbirinden
ayrılamaz yapacağınız
uygulama da bu ikiliye uyum
sağlamalıdır.
9
Makyaj alanında da her
sezon dğer alanlarda
olduğu gb, 2020 yılının
makyaj trend olarak
gözlern ön plana
çıkarılmasına benzer
yen trendler ortaya
çıktı. Makyaj trendlern
neler belrlyor? 2021
yılında trend olacağını
düşündüğünüz makyaj
önerlernz nelerdr?
2021’de moda haftalarına da
göz attığınızda göreceksinizdir.
Göz odaklı ilerliyor. Gözlerde en
çok göze çarpansa grafik ve
renkli linerlar. Linerların yanı
sıra bronz ve bakır ışıltılı tonlar
çokça göze çarpmaktadır. Son
bir hatırlatma, daha trend size
en çok yakışandır bunu asla
unutmayın…
daha trend sİze en
çok yakışandır.
91
Röportaj Sosyal Medya / Influencer
YAZAR & YOUTUBER
BAŞAK KABLAN
3 Youtuber olmak
steyenler çn eğtmler
vermeye başladınız.
Bu eğtmlerde nelerden
bahsedyorsunuz?
Eğtmlernze olan lg
bekledğnz düzeyde
oldu mu, hedef ktles
kmler kapsıyor?
Verdiğim Youtube eğitimi genel
olarak hikâye anlatıcılığı
üzerine aslında. Tabii ki çokça
alt başlık ve bilgi var eğitimde
hepsini bu cevaba sığdırmaya
çalışmak eğitime haksızlık olur.
Eğitimlere ilgi şaşırtıcı düzeyde
iyiydi, hedef kitle ise oldukça
geniş. Gençlerin gelmesini
beklersiniz böyle bir eğitime
değil mi? Oysa tam tersi oldu.
Her yaş grubundan, farklı
beklentilerle insanlar katıldı.
Benİm olayım
anlatmakmış. Ben
anlatmalı ve
paylaşmalıymışım.
1
Başak Hanım, bze braz
kendnzden ve eğtm
hayatınızdan
bahsedeblr msnz?
YouTube’a başlama
hkâyenz nasıl gelşt?
Sz bu alanda çalışmaya
teşvk eden ve
başladıktan sonra
destekleyenler oldu mu?
Merhaba, Başak Kablan ben.
Youtuberım. İlkokul, lise
standart, pek bir heyecanı yok.
Uludağ Üniversitesi İşletme
mezunuyum.
Benim üniversite okuduğum
zamanlar sosyal medyanın yeni
patladığı zamanlardı. Facebook
yaygındı, Twitter, Instagram daha
yeni yeni kullanılmaya
başlanmıştı. Ben de lisans tezimi
‘Sosyal Medyada Reklam ve
Pazarlama’ üzerine yazdım.
Üniversiteden mezun olunca
yüksek lisans eğitimine para
biriktirmek için kabin memuru
oldum ama biriktiremedim.
2
Ama bu zamanlar da bile 2
blog yazıyordum. Daha sonra
özel bir burs ile Bilgi
Üniversitesi Dijital Pazarlama
(Next Akademi) yüksek
lisansı yaptım. 2015 yılı da
Youtube’un ilgi görmeye
başladığı zamanlardı, yine
farklı bir projemle Youtube’a
video üretmeye başladım.
Teşvik değil de eşimin
desteği yoğundu.
YouTube gb br
platformda
yayınladığınız yaratıcı
vdeolarınız ve hızla
yükselen takpç sayınız
le adından söz ettren
smlerden br olmayı
başardınız.
İzlenmelernzn artarak
devam etmes çn
YouTube kanalınızı nasıl
yönetyorsunuz, yen
planlarınız var mı?
İzlenmeyi kafaya takmamaya
çalışıyorum öncelikle.
Planlarımız var elbette ama
buradan spoiler vermeyelim,
bir de gerçekleştiremezsek
yüzümüz kızarmasın.
92
4 Szce br Youtuber ne
kadar aralıklarla çerk
üretmel ve çerklern
süres ne olmalıdır? Sz
çerk planlamanızı
nelere dkkat ederek
hazırlıyorsunuz? İlg
çekc br çerğn besn
kaynağı nedr?
İyi bir içeriğin aslında her
zaman alıcısı vardır. Suçu
seyircide, algoritmada aramak
saçmadır, her zaman içeriğinize
odaklanmalısınız. O yüzden
hangi aralıkla içerik üreteceğin
de sana bağlı. Çok yoğun bir
insansan ayda 2 video yükle ya
da haftada 1 yükle. Anlatacağım
çok şey var diyorsan haftada 3
yükle. Düzenli video yüklemek
elbette önemli ama iyi bir içerik
yüklemekten daha önemli değil.
Ben içeriklerimi kendi
meraklarıma ve heyecanlarıma
göre hazırlıyorum. İlgi çekici bir
içeriğin besin kaynağı da
anlatacaklarının önce seni
heyecanlandırmasıdır sonra
izleyici de heyecanlanır zaten.
5 Br röportajınızda
‘’Benm olayım
anlatmakmış. Ben
anlatmalı ve
paylaşmalıymışım.’’
dyorsunuz. Kend
hkâyenz anlattığınız
“Önce Hayallerm Öldü,
Sonra Babam” sml
ktabınızın yazma
sürecnden bahsedeblr
msnz? Yazmaya
başlayacaklara
tavsyelernz var mı?
Çok ünlü bir cümle vardır, ben
de sık kullanırım: “İlham
amatörler içindir, biz
profesyoneller, işin başına
geçer ve çalışmaya koyuluruz.”
Bu cümleden yazma konusunda
profesyonel olduğumu iddia
ettiğim düşünülmesin lütfen.
Ama yazmak istiyorsanız kalkıp
yazarsınız, her gün yazarsınız.
Sürekli antrenman yaparsın.
Naçizane tavsiyem bu olacaktır,
yazarlık konusunda tavsiye
vererek biraz da haddimi aştım
sanırım, okuyanlar kusura
bakmasın.
6 Küçükken yazarları bz
br dünyadan alıp başka
br dünyaya götüren
nsanlar olarak
anlatmışsınız. Braz daha
bze yazarlığa, küçükken
ktaplara ve yazarlara
olan lgnzden
bahsedeblr msnz?
Babam sayesinde kitaplarla ve
fuarlarla samimi geçen bir
çocukluğum oldu. Bir şeyler
yazmak ve kurduğun o
cümlelerle okuyucuya ayrı bir
dünya yaratmak okuyucunun
da rızasıyla onu bu yolculuğa
çıkarmak beni hep çok
etkilemiştir. Bazı cümlelerin
altını çizer yazarın o cümleyi
nasıl kurduğu üzerine saatlerce
düşünürdüm. Bu yüzden yazar
olmak benim için çok
önemliydi. Ama çocukken
yazdıklarımı sadece okulda
arkadaşlarıma, öğretmenlerime
okuyabildim, bundan öteye
gidemedi.
7 Mnmalst yaşam
tarzıyla daha y br nsan
olduğunuzu
hssedyorsunuz. Pek,
mnmalzm szn çn ne
anlam fade edyor
hayatınızda nasıl
değşklklere sebep oldu?
Mnmalzm genel tüketc
alışkanlıklarını nasıl
şekllendryor?
Minimalizm çok etkili bir akım oldu
hayatım için. İlk önce kıyafet
alışverişim azaldı hatta 2 yıldan fazla
bir süre alışveriş yapmadım. Sonra
elimde olan kıyafetlerden de
kurtuldum. Böylece nasıl giyindiğim,
nasıl görünmekten hoşlandığımı
anladım, kendimi tanıdım. Ardından
yeme alışkanlıklarınız değişiyor.
Eşyaya bakışınız değişiyor. Azalarak
çoğalıyorsunuz aslında.
8 Yurt ç ve yurt dışında pek
çok yer gezmşsnz, bunlar
arasında szn çn en
unutulmaz olan şehr
hangsyd? Bu şehrle özel
br anınız var mıdır?
Gezdiğimiz yerler arasında en
unutulmaz olan açık ara
Hindistan’dır. Her anı, her köşesi
büyüleyiciydi. Ülkede bir kostüm
partisi var da sanki size haber
vermemişler gibiydi.
Dalai-lama’nın yaşadığı şehir olan
Dharamsala’da katıldığım bir Budist
ayini hayatımın unutulmaz
deneyimlerinden biriydi.
9 Sze en çok lham veren
sözün Mark Twan’n
‘’Hayatında k öneml gün
vardır. Br doğduğun gün
dğer neden doğduğunu
bulduğun gün.’’ sözü
olduğunu söylüyorsunuz.
Pek, sz ne çn
doğduğunuzu bulabldnz
m? Okumayı çok sevdğn
fade eden br olarak bzlere
kesnlkle okumalısınız
dedğnz eserler var mıdır?
Bulduğumu düşünüyorum, en
azından artık aramayı bıraktım, tadını
çıkartıyorum. Aslında çok eser var,
hepsinin de videosunu yaptım,
kanalımdan bulabilirsiniz :) Ama illa
söyle dersen, Sabahattin Ali
okumadan ölme derim. Malcolm
Gladwell’in Çizginin Dışındakiler
keyiflidir, Zülfü Livaneli’yi de
anmadan geçmemek lazım.
93
Röportaj Spor
DÜNYA ŞAMPİYONU MİLLİ YÜZÜCÜ
EMRE SAKÇI
2 Kısa br süre önce
Uluslararası Yüzme
Lg’nde şampyon
olarak dünyanın en y
9. derecesne mza
attınız. Adam Peaty’
geçtğnzde çok gurur
duyduğunuzu ve sz
tebrk ettğnde de bu
durumdan çok hoşnut
olduğunuzu
söylednz. O gün
yaşadıklarınızdan ve
gelen tepklerden
bahsedeblr msnz? Bu
süreçte neler hssettnz,
karyernze ve
yaşantınıza neler kattı?
Adam Peaty dünya
yüzmesinde kurbağalama
stilinde bir ekol ve böyle bir
organizasyonda onunla
yarışmak ve yarışı kazanmak
ayrı bir keyif oldu. Beni tebrik
ettiğinde elit bir sporcunun
sadece derecelerle olmadığını
davranışları ile elit olabildiğini
gördüm, bu hem beni
memnun etti hem benim için
iyi bir örnek oldu. Bu tarz
başarılardan sonra bana
ulaşan ya da ulaşmaya
çalışan bir sürü insan oluyor,
onların coşkusu benim
motivasyonuma büyük katkı
sağlıyor.
Her birine geri dönüş
yapmaya gayret ediyorum,
takdir edersiniz ki antrenman
ve yarışlarla yoğunlaşan
zamanlar geçiriyoruz ve kalan
zaman yemek ve uykuya anca
yetiyor. Arada atlamış
olduğum mesajlar olursa canı
gönülden teşekkür ettiğimi
buradan bir kez daha ifade
etmek isterim. Yürüyecek çok
yolum olduğunu ve bu
coşkuyu benimle yaşayan
insanlara daha nice başarılar
hediye etmem gerektiğini
hissettim.
3 Kendnz sürekl formda
tutmak çn nasıl br
antrenman düzenne
sahpsnz? Yarışmalar
yaklaştıkça bu düzen
nasıl değşyor? Fzksel
hazırlığın yanında
sanyelerle yarışacağınız
yarışma süreçler çn
pskolojk olarak
hazırlanırken neler
yapıyorsunuz?
Yüzme ağır sporlardan bir
tanesi, mutlaka bir havuza
ihtiyacınız olduğundan var
olan şartları en iyi şekilde
değerlendirmek zorundasınız.
Haftanın altı günü su, kara ve
mental antrenmanlar
yapıyorum. Antrenman
planımı hocalarım çıkarıyor
ve beni takip ediyorlar.
1 Sz genç yaşta yüzme alanında elde
ettğnz pek çok başarı le tanıyoruz, üç
yaşındayken boğulma tehlkes
atlatmanızla başlayarak mll yüzücülüğe
lerleyen serüvennzden bahsedeblr
msnz? “Yüzmeseydm böyle br Emre
olamazdım.” dyorsunuz, bu dalda elde
ettğnz başarıları neye borçlusunuz?
Çok hareketli bir çocuk olduğum ve sakatlanma
riski en düşük sporlardan biri olduğu için yüzmeye
başlamışım. Suyu çok sevdiğim için direkt havuza
dalınca ilginç bir deneyim yaşamış ve yaşatmışım.
Sonrasında ailemin yolladığı tüm aktivitelerin
içinde yüzmeyi seçtim ve bunda ısrarcı oldum.
Doğru
insanlarla
tanışmak
benim en
büyük
şansım
oldu. Ailem
de benim
adıma
karar
alırken
uzmanlara danışarak karar aldıkları için süreç
benim adıma doğru işledi. Ailemin benden tek
beklentisi iyi bir insan olmamdı bu kendi
hedeflerimi belirlememe imkân tanıdı.
Sevdiğim işi yaparken bana destek oldular.
94
4 Br röportajınızda
“Yenlgden korkmuyor
aksne hırslanıyorum.”
dyorsunuz. Sz
güçlendren ve motve
eden br başarısızlığınız
oldu mu? Yenlglern ve
zorlukların ardından
motvasyonunuzu ve
konsantrasyonunuzu
nasıl esk hâlne
getryorsunuz?
Madalya almayı başarı olarak
gören kişiler için benim
yüzme yaşantımın ilk evresi
başarısızlıklarla dolu. Çünkü
o dönemde hocalarımla
hedefimiz kendi yaş
grubumda ileriye dönük
hedeflerdi.
5 Fenerbahçe Spor Kulübü
bünyesnden yer
almaktan çok mutlu
olduğunuzu pek çok yerde
dle getrmşsnz,
Fenerbahçe’nn sze
kazandırdıkları
nelerdr? Br yanda
karyernzde kulüp
değşklkler yaşanırken
dğer yanda uzun yıllardır
sz yakından takp eden ve
destekleyen antrenörünüz
Türker Oktay le
çalışmalarınız nasıl
lerlyor?
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
lisanslı bir sporcusu olmanın
ötesinde ben Fenerbahçeli’yim.
İzmir beni tanımazken,
Fenerbahçe SK bana kucağını
açtı. Bir sporcu olarak camianın
içine girdikten sonra hem sporcu
bakış açım hem de spor sever
bakış açım değişti ve elit bir
sporcu olma yolunda ilerledim.
Bugün dünya arenasında
yüzebiliyorsam Fenerbahçe
camiasının bana öğrettikleri
Hocama “Ne yapacaksın bu
çocukla?” dediklerinde onun
yanıtı “Siz onu on yıl sonra
izleyeceksiniz.” oldu ve bugün
buradayız. Hocam bana ben
hocama inandık ve hep öyle
yol aldık.
6 Yarışlardan önce
gerçekleştrdğnz
rtüellernz ve sze uğur
getrdğn düşündüğünüz
şeyler var mıdır? Yarış
anında heyecan had
safhadayken
konsantrasyonunuzu nasıl
sağlıyorsunuz ve neler
düşünüyorsunuz?
Birtakım ritüeller her
sporcunun olmazsa olmazıdır,
benim de değişken ritüellerim
var. Bu dönemsel olarak
değişiyor. Uluslararası
yarışlara katılmaya başladığım
ilk zamanlardaki yarışlarımı
izlerseniz yüzümden nasıl bir
heyecan içinde olduğumu
anlarsınız, büyüdükçe ve
tecrübe edindikçe bu süreci
yönetmeyi de öğreniyorsunuz.
Tabii ki yarış öncesi yapılan
mental antrenmanların buna
büyük katkısı var.
Ailemin de bu durumu
başarısızlık olarak
nitelendirmemesi hocalarımın
olması gerektiği gibi planlama
yapmasına olanak sağladı ve
bugünlere geldik. 23
yaşındayım ve yolun henüz
başındayız. Madalyayı başarı
olarak nitelendirseydik bunun
altından nasıl kalkardım
inanın ben de bilmiyorum.
Şimdilerde de geçildiğim
oluyor elbette üzülüyorum
fakat odak noktamı hızlıca bir
sonraki yarışa çevirmeye
çalışıyorum.
büyük önem taşıyor. Türker
Oktay ile tanışmam hayatımın
dönüm noktalarından belki de en
önemlisidir.
Türker Oktay’ın bir olimpiyat
hedefi vardı, bu manada aynı
hedefe sahip olup buluşmamız
manidardır. Ve kendisi ile
çalışmaya başladığımda ilk önce
beni elit bir sporcu olmak için
eğitti, sonrasında derecelere
yönlendik.
değİşken
RİTÜELLERİM var.
95
7 Ülkemz öneml
yarışlarda breysel
olarak temsl etmenn
verdğ gurur ve
sorumluluk sze neler
hssettryor?
Türkye’nn gelmş
geçmş en hızlı
yüzücüsü olarak
anılmanın sz strese
soktuğu ve baskı altında
hssettrdğ zamanlar
oluyor mu?
Ülkemi temsil etmenin bende
oluşturduğu gurur tarif
edilemez. Yüzme sporuna
gönül vermiş herkes için bir
yol açmak istiyorum. Tüm
yüzme camiası ile birlikte
öğreniyoruz bu süreçleri
aslında ve bana verdikleri
destek bu
sorumluluğu daha iyi yerine
getirebilmemi sağlıyor.
8 Genç ve başarılı mll
yüzücü olarak
tanıdığımız Emre Sakçı,
gündelk yaşantısında
nasıl brdr? Spordan
arta kalan zamanda neler
yapmaktan keyf
alıyorsunuz? Sosyal
yaşamınızda yüzmenn
sze kattıklarını nasıl
değerlendryorsunuz?
Gündelik yaşantım antrenman
dışında yemek ve uyku ile
geçiyor. Ailemle zaman
geçirmeyi seviyorum. Takım
arkadaşlarımla iyi bir ilişkimiz
var birlikte çeşitli aktiviteler
yapmaktan keyif alıyoruz,
zaman zaman Türker ve
Bahar Hocam da bize
katılıyor. Bunun dışında her
alanda başarı sağlamış
insanların biyografilerini
izlemek hoşuma gidiyor.
Yüzme bana disiplinli olmayı,
sorumluluk almayı öğretti ve
bu ilişkilerime de pozitif
olarak yansıdı. Birçok genç
yüzücünün Emre Abi’si olmak
çok keyifli.
9 Gelecek yıl düzenlenecek
olan Tokyo
Olmpyatları’ndan madalya
le dönmek stedğnz
blyoruz. Olmpyatlarda
başarılı olmak, hedefnze
ulaşablmek çn en temel
motvasyonunuz nedr?
Gelecekte gerçekleştrmek
stedğnz hayallernzden
bahsedeblr msnz?
En temel motivasyonum
milletime bu gururu
yaşatmak. En büyük hayalim
olimpiyatlarda Türkiye Milli
Takımı oluşması ve takım
olarak birinci olmak.
10 Yüzmenn hayatınızda
değştrdklernden ve varsa
dönüm noktası olarak
gördüğünüz olaydan
bahsedeblr msnz? Yüzme
dışında lglendğnz spor
dalları var mı? Genç yaşta
profesyonel başarılara
ulaşmış br olarak alanında
en ylerden olmak steyen
yolun başındak sporculara
tavsyelernz neler olur?
Aslında yüzme olmayan bir hayat
nasıl olurdu bilmiyorum, çünkü
kendimi bildim bileli yüzüyorum.
En büyük dönüm noktası Türker
Oktay ile antrenman yapmaya
başlamak oldu. Birçok spor dalını
severek ve ilgiyle izliyorum. Genç
arkadaşlarıma tavsiyem kendi
hedeflerini oluşturmaları,
başkasının zoru ile değil kendileri
istedikleri için yüzmeleri. Ulusal
ve uluslararası şampiyonalara
katıldıkça bu işin ne kadar keyifli
ve güzel olduğunu görecekler.
Fakat bir başkasının zorlamasıyla
buralara gelmek zor. Unutmasınlar
ki her kulaç onları daha iyiye ve
daha güzele götürecek.
En büyük hayalİm
olİmpİyatlarda
Türkİye Mİllİ Takımı
oluşması ve takım
olarak bİrİncİ
olmak.
96
Röportaj Tasarım / Moda
MARKA STRATEJİ VE İLETİŞİM DANIŞMANI & GAZETECİ
SEDA DOMANİÇ
2 Türkye pazarına grş yaptığı
günden tbaren modayı bzlere
en y şeklde lanse eden ve
trend anlayışımıza farklılıklar
katan Vogue’da 11 sene emek
vererek sürdürdüğünüz
görevnzden kend steğnzle
ayrıldınız. Yazdığınız Veda
Edtosu oldukça fazla lg
görmüşken sz bu yazıyı
hazırlarken neler hssettnz?
Şu an kurumsal hayatın dışında
kend hayallernz
gerçekleştrme konusunda
neler yapıyorsunuz, nasıl
projeler üzernde
çalışıyorsunuz?
Öncelikle Veda Editosu yazarken
çok güzel bir dönemi geride
bıraktığımı ve yeni başlangıçlar için
büyük heyecan duyduğumu
düşündüm. Samimiyetle çok güzel
hislerle kapadım Vogue günlerini.
Belki yazarken tek üzüntüm çok
severek onca sene beraber
çalıştığım ekip arkadaşlarımla bir
daha o kadar yakın çalışma fırsatı
bulabilir miyiz, bulamaz mıyız diye
düşünmek olmuştur. Yoksa Vogue
dünyasını nimetlerine doyacak
kadar yaşadığımı düşünüyorum. 10
sene uzun bir süre, yaşadıklarınıza
doyuyorsunuz. Diğer soruya
geçersem ilk başta ben bir
danışmanlık şirketi kurdum zaten,
hemen bitirir bitirmez.
1 Profesyonel karyernze CNN Grubu’nda gazetec ve muhabr
olarak başladıktan sonra farklı alanlara yönelerek öncesnde
Doğuş Grubu’nda yönetc pozsyonlarında çalıştığınızı ve 2009
yılından yakın br zamana kadar Vogue Türkye’nn Kurucu
Genel Yayın Yönetmen olarak başarılarla dolu kurumsal br
serüvene sahp olduğunuzu blyoruz. Günümüzde de büyük
markalara danışmanlık hzmet vererek onlara tecrübelernzle
fayda sağlıyorsunuz. Bze bugün sahp olduğunuz güçlü
konuma gelmek çn yaptıklarınızdan, başarılarınızın ve
azmnzn kaynağı olarak gördüğünüz şeylerden
bahsedeblr msnz?
Siz güçlü konum kelimesini
kullandığınız için ilk baştan da
söyleyeyim; benim ne güçle ne
konumla ilgili bir hedefim bir arzum
hiç olmadı. Tam tersi aslında bu
konuları fazla benimseyenleri,
kişiliğinin önüne koyanları hep
sorguladım. Bence sorgulamaya da
devam etmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla benim kariyerim biraz
kendi doğal akışında gerçekleşti.
Yani eğer bir şeyle övünmemi
bekliyorsanız belki söyleyebileceğim
şey hep yeni bir şeyler
öğrenmekten hiç gocunmamam.
Bu durumu bazıları öğrendim oldu
bitti gibi algılarken benim için öyle
değil aslında, öğrenmek sürekli bir
durum. Dolayısıyla taze tutabildiğim
merak, bu öğrenme duygusu benim
açıkçası iş hayatımı kolaylaştırdı ve
önümü açtı.
Biraz sizin de söylediğiniz gibi markalara ‘brand purpose’ yani kendi
markalarının bir anlamı ve bir hedefi olması adına bir şeyler acaba katabilir
miyim diye düşündüm, burada yollarımız Trendyol ile kesişti. Trendyol’la şu
anda hâlihazırda pazarlama iletişimi konusunda, biraz daha sosyal
sorumluluk anlamında, kadınlarla yapacakları projelerde veya dijital
girişimcilik üzerine ve
sanatı geliştirmek adına
birçok projemiz var.
Bunlar benim heyecan
duyduğum işler çünkü
belki olmayan ve
gerçekten kitlelere
ulaşamayan bir genç
sanatçıya bir platform
sağlamanın değerli
olduğunu düşünüyorum.
Bu tarz projelerle
uğraşıyorum aynı zamanda İHKİB (İstanbul Hazır Giyim Ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği) tarafında Türk tasarımcıların koleksiyonlarını dijital bir
moda haftasında sunma adına bir projemiz oldu, tamamen süreci
dijitalleştirmek adına bunun da devamını sağlayacağız.
97
3
Şu anda uluslararası anlamda
onların da markalaşmasına destek
veriyorum. İlk başta biraz hem
oturmuş markalara hem de yeni bu
yola çıkmış kişilere bu süreçte nasıl
destek olabilirim diye
düşünüyorum ve bu konuda
çalışmalar yapıyorum. Ama bir
yandan seyahat yazarlığını da
bırakmadım. Pandemi biraz ket
vurdu tabii ki şu an hiçbirimiz
istediğimiz gibi seyahat edemiyoruz
ama ben yine de arabayla
zorluyorum gidilebilecek yerleri. Şu
anda somut adım atmadığım hâlde
bakarken, gezerken, okurken
aklımda olan ve hep düşündüğüm,
bir soruna çözüm getirebilecek bir
girişim yapabilir miyim düşüncesi.
Bu düşünceyi tartıyorum, aklımda
fikirler var oluyor-olmuyor yahut
böyle bir tartıdan geçmiyor bir
yerde düşüyor. Benim çok sevdiğim
bir laf vardır: “Fail often, fail fast,
fail cheap.” Kısaca böyle bol bol
denemeniz gerekiyor. Ben bir
yandan normal şirketimi devam
ettirerek müşterilere hizmet
verirken bir yandan da böyle ufak
deneyler yapıyorum.
Vogue serüvennze
başlayana kadar moda çok
hâkm olduğunuz br konu
değlken eksklernz
tamamlamak ve kendnz
moda konusunda
gelştrmek çn neler
yaptınız? Profesyonel
karyernzde kendnz
sürekl gelştrmek ve güncel
tutmak çn düzenl olarak
yaptığınız şeylerden
bahsedeblr msnz? İş
hayatında rsk alarak konfor
alanınızın dışına çıkmanın ve
kend sınırlarınızı
genşletmenn sze neler
kattığını düşünüyorsunuz?
Güzel soru. Ben hâlâ uzun yazı
okuyabilen biriyim, nadir mi kaldık
bilmiyorum ama.
Uzun yazıları okumayı seviyorum,
bir de her alandan yazı okumaya
çalışıyorum. Araştırma da
okuyorum, deneme de okuyorum;
okuduğum şey Fiji’de bir ekolojik
seyahat deneyimi de olabilir,
yediklerimizin demans ile ilişkisi de
olabilir.
Çok farklı alanlarda makaleler
okumaya çalışıyorum çünkü hepsi
bir anda kafanızda ışık yakabiliyor,
oradan beslendiğiniz şeyi
bambaşka bir işte
kullanabiliyorsunuz. Bence
öncelikle uzun okuma alışkanlığını
yitirdik çünkü çok şey görüyoruz.
Sürekli olarak görsel hafızamız diri
tutuluyor ve beraberinde kısa
okumalar… Aslında ben uzun
okumaların hâlen önemli olduğunu
düşünüyorum. Ben konforu hiç
sevmem, bana vasat olmayı
hatırlatır. Bir işi denerim; çok iyi de
olabilirim çok kötü de. Ortalama bir
yer tutturdum eh işteyse, korkuların
nedir diye sorarsanız o vasatlık her
zaman beni ürkütmüştür.
Dolayısıyla deneyelim, iyi de
olabiliriz kötü de olabiliriz. Kötü
olmuşsak zaten yeni bir şeylere
başlayabiliriz. Ben hep böyle
baktım iş hayatına. Eminim
beceremediğim şeyler de olmuştur
ama bir o kadar da becerdiğim
şeyler oldu.
4
Moda dünyası her yıl
olduğundan daha da farklı
br noktaya evrlerek hç
durmadan gelşyor. Uzun
yıllar sektörde yer almış ve
bu gelşmeler yakından
takp etmş br olarak
Türkye’nn moda algısında
nelern değştğn ve moda
algısının neye evrldğn
gözlemlyorsunuz? Tüketm
çılgınlığı ve belrl kalıplara
özenme tutumu toplumu ele
geçrmeye başlamışken
genç kuşağın moda ve
estetk anlayışını nasıl
buluyorsunuz?
İki çok büyük soru. Moda algısının
değişmesi konusunda, biz Türkler
biraz da Ortadoğu’ya yakın ve
Akdeniz’de olduğumuz için
süsü-püsü seven insanlarız, her
zaman bana ticaret hayatında bir
şey satmak isterseniz üzerine pul,
payet koyun Türkler bunu sever
denirdi. Giderek aslında şunu
görüyorum ki hem genç kuşak hem
de orta yaşlı kuşak içinde rahat
olabildiği kıyafetlerle var olmak
istiyor. Bir kadın olarak topuklu
ayakkabı giyme durumundan
uzaklaştığımıza şaşırıyorum. Bir
dolap dolusu varken artık o tarz
kıyafetleri giyecek yer
bulamıyorsunuz çünkü hayat öyle
hızlı akıyor ki, sürekli hareket
hâlindesiniz; dolayısıyla içinde
rahat edebildiğiniz, gündüz
başlayıp gece aynı kıyafet ile
devam edebileceğiniz veya her
ortama girdiğinizde uyum
sağlayabilecek bir moda algısı
hayatınıza yerleşiyor. Dediğim gibi
burada rahat kıyafetler ön plana
çıktı. Hele şu pandemide
‘Loungewear’ olayı, hepimizin en
önemsemediği “Evde ne
giyeceğim?” konusu bile
gardıroplarımızın odağına yerleşti.
98
İnsanın içinde kendini rahat
hissetmediği kıyafette hareket alanı
kısıtlanıyor ve inanın beyni bile
doğru çalışmıyor bence, bir
yerlerde takılıyorsunuz çünkü o
size sürekli rahatsızlık veriyor.
Dolayısıyla bence bu iyi bir evrim.
Burada Instagram’ın da bireysel
stilin gelişmesi konusunda biraz
etkisi var. Genellemek tabii ki çok
zor, hâlâ kopyaya özenen bir kesim
var. Rihanna dinliyorsa, Kylie
Jenner seviyorsa onun gibi olmaya
çalışan bir kitle her zaman var ve
var olacak ama kendi stilinin
özgürlüğünü yakalayan,
karıştırmaktan korkmayan bir
kuşakla da karşı karşıyayız ve bu
da benim çok hoşuma gidiyor.
Estetik tarafı biraz daha zor bir
taraf. Ben biraz daha tek tipleşme
görüyorum maalesef. Uygulanan
estetik işlemler de, insanları itiyor.
Tek tip bir güzellik anlayışını bu
anlamda görüyorum. Belli bir dudak
ve burun… Hepimiz nelerden
bahsettiğimi biliyoruz. Bu bana
biraz daha korkutucu geliyor çünkü
o tarafta bireyselliği bulmak çok
zor. Estetik tarafında belli kalıplar
ve belli uygulanan işlemler var ve
bu işlemler tek tipliliğe itiyor. Moda
gibi kendi özgün estetik işlemlerini
bulmak söz konusu değil, bu durum
daha standart. Estetiğe karşı
değilim; insan içinde olduğu
bedende mutsuzsa tabii ki bazı
değişikliklere gidebilir ama burada
tek tipleşmeye çok karşıyım.
Tüketim çılgınlığı demişsiniz
soruda bence o çılgınlık biraz
dizginlendi. Özellikle bu pandemi
dönemi herkese ihtiyacı olanı
tüketmeyi çok güzel öğretti.
İhtiyacın olmayandan da uzak
durmayı umarım öğrendik ve
umarım bu geçici bir heves değildir.
O tarafta benim düşüncelerim
olumlu, sadece estetik tarafında
kaygılarım var.
5
Dışarıya her zaman ışıltılı ve
eğlencel yansıyan Vogue
dünyasının merkeznde yer
alarak bu sürecn
devamlılığı çn öneml
kararlar veryor olmanın sz
çok farklı ortamlarda
bulunmaya ve pek çok
değerl smle br arada
çalışmaya yönlendrdğn
blyoruz. Vogue sze tüm bu
süreçte neler kattı? Modayla
lglenen herkesn smne
aşna olduğu Vogue Genel
Yayın Yönetmen Anna
Wntour le yollarınızın
kesşmesn ve brlkte
yürüttüğünüz çalışmaları
szden dnleyeblr myz?
Vogue öncelikle bana harika
insanlarla tanışma fırsatı kattı.
Yaratıcı sektörlerin her alanıyla,
sadece moda değil, sanat, kültür
toplumun nabzıyla çok ilişkiliyiz.
Burada popüler kültürden olduğu
kadar yepyeni gelişmelerle ve
isimlerle en basitinden Ezhel ile bile
Vogue sayesinde tanıştım.
Ezhel ilk çıktığında biz onunla yeni
yetenek çekimi yaptık. Aklıma geldiği
ve hâlâ dinlediğim için söylüyorum
kendisini. Dolayısıyla en önemlisi
gerçekten tanıştığım insanlar ve
onların çeşitliliği. Anna Wintour’a
gelince kendisiyle ilk tanışmamız
2010 yılında Mart’ta Paris’te bir
lansmanımızda oldu. Vogue Türkiye
Dergisi lansmanına o da geldi ve
lansmanda çok kısa tanıştık, kendisi
yeni bir Vogue çıktığı için destek
verdi. Hep çok mesafeli bir kişi ama
çok profesyonel ve saygı duyduğum
birisi, hayatını profesyonellik üzerine
kurmuş. Aslında biraz zor bir
konumda çünkü bütün ilişkilerini bu
süzgeçten geçiriyor.
Bildiğiniz Anna Wintour kendi
çevresine bir kale örmüş çünkü o
kaleye çok fazla girmek isteyen kişi
var ve hepsi de kendi çıkarı için
kalenin içerisine girmeye çalışıyor.
Kadın haklı olarak o duvarları
örmüş ve o duvarları aşmak da çok
kolay değil. Ama aştığınız anlar da
oluyor, bizim birçok toplantıda
zaman içerisinde ilişkimiz gelişti.
Belki son buluşmamızı anlatmam
tatlı bir anekdot olabilir. Çünkü ilk
defa o kalenin içerisine girmiş gibi
hissettiğim bir zamandı. Genel
olarak zaten her Mart ve Ekim
aylarında moda haftasına gidiyoruz
Paris’e. Orada tüm Vogue editörleri
toplanıyoruz. Senede belki bir veya
iki kez özellikle Anna Wintour ile
toplantıda projeleri konuşuyoruz
ama ben artık Vogue’dan ayrılma
kararı vermişim, bir türlü de laf
gelmiyor hep yeni projeleri
konuşuyoruz. Sonra dedim ki
“Anna ben yıl sonu Vogue’u
bırakıyorum.” Bir anda durdu,
“Neden?” dedi ve çok şaşırdı. Ben
de “Bence 10 yıl aynı işi yapmak
için çok uzun bir süre.” diye
cevapladım. Ama sonra karşımdaki
kadın 30 yıldır bu işi yapıyor diye
de düşündüm. Bu esnada her
toplantıya ördüğü kale duvarlarının
bir parçası olan gözlükle katılan
Anna Wintour ilk defa gözlüklerini
çıkarttı ve “Galiba haklısın.” dedi.
Sonra da “Seyahat planların var
mı?”, “Aslında ben de Türkiye’ye
gelmek istiyorum.” gibi konulardan
konuşmaya başladık. Senelerdir
mesafeli ve profesyonel olan
ilişkimiz normal iki kadın arasındaki
sohbete dönüştü ve bu benim
onunla olan son buluşmamdı.
BENCE 10 YIL AYNI İŞİ
YAPMAK İÇİN ÇOK UZUN
BİR SÜRE.
99
6 Moda alanında etkl br söz
sahb olarak “Moda herkes
çn, stl breysel.”
dyorsunuz, szn moda
algınızla brlkte Seda
Domanç olarak
gelştrdğnz stlnz çnde
neler barındırıyor? Sz
trendler konusunda daha
zamansız olmayı mı yoksa
trendlere uymayı mı terch
edyorsunuz?
Arkadaşlar benden duymuş olun,
trendler çok demode artık. Trend
konuşmamaya çalışıyoruz hatta
son dönemde arkadaşlarımla da
bunun tartışmasını yapıyorduk.
Gerçekten geride kaldı trendler.
Çünkü her marka kendi öz stilini
oluşturuyor. Eskiden belli büyük
markalar kendi trendleri
çerçevesinde neredeyse paralel,
benzer işler ve koleksiyonlar
çıkarırdı. Ben hatta derdim ki bunlar
kesin gizli olarak bu koleksiyonlara
başlamadan önce bir yerde
toplanıyorlar, belli kararlar alıyorlar.
Aslında bu tabii ki belli kumaş
trendlerinin gelişmesi ve üretimin o
tarafa eğilmesi gibi benzer şeylerle
oluşuyor. Sonra markalar da kendi
öz stillerini oluşturuyor. Ama artık
Gucci stili denen bir şey var.
Mesela Céline stili gibi bir stilden
bahsedebiliriz. Kendi adıma gelince
ben biraz daha maskulen taraftaki
parçaları tercih ettiğimi
söyleyebilirim. Hatta bana hep
‘Ceket Kadını’ derler, beni
tanımlarken böyle diyorlar çünkü
gerçekten de çok ceketim var. Ben
çok üşüyen biriyim ve her zaman
ceket giymeyi tercih ediyorum.
Sezonsuzluk benim için çok önemli.
Ceketleri dört mevsim boyunca
giyebiliyorum ve artık dört mevsim
giyilebilen şeyleri tercih ediyorum.
Ağırlıklı olarak gömlek, ceket,
pantolon tercih ediyorum
diyebilirim, etek giymeyeli çok uzun
zaman oldu.
Karşı değilim giyinen kadınlara
çok özeniyorum ve hoşuma da
gidiyor ama son dönemde hiç
elim gitmiyor. Kendi içimde
böyle bir stil oluştu. Benim
saçlarım senelerce çok uzundu
çünkü çok rahat olduğunu
aslında bakımı en kolay model
olduğunu düşünüyordum.
Sonra bir sene evvel saçımı
kestim meğerse bu da çok
rahatmış şimdi böyle bir stile
doğru evirildi.
7 Moda ve yayın dünyasının
sz şnz en y şeklde
yapmaya heveslendren ve
en keyf veren yönlern nasıl
değerlendryorsunuz?
Vogue Türkye Genel Yayın
Yönetmenlğn
yürüttüğünüz sürede brçok
ses getren derg kapağınız
arasında szn favornz
öğreneblr myz?
Profesyonel karyernzdek
eşsz tecrübelernzden szn
çn en unutulmazı
hangsdr?
En heveslendiren, en keyif
veren yönleri için
söyleyebileceğim gerçekten
çok güncel kalabilmek. Vogue
o kadar çok çeşitli alanda
yazarlarla, araştırmacılarla aynı
zaman tabii ki görsel dünyayı
yaratan sanat direktörleriyle,
fotoğrafçılarla iş birliği yapıyor
ki sizin hem zihniniz hem
estetik dünyanız sürekli
besleniyor. Bence bu harika bir
şey ve bunu özlememek
mümkün değil. Tabii ki
kendiniz de birçok şey
okuyabilirsiniz, filmler
seyredebilirsiniz, sergiler
(keşke olsa da hâlâ gitsek çok
az oluyor şu anda) ziyaret
edebilirsiniz ama bu düzen
içerisinde olmuyor hiçbir
zaman.
Yani orada aylık bir akış var, o
ay en yeniyi en ilgi çekeni en
ilham vereni bulmanız
gerekiyor. Bu durumun insanı
çok çok genç ve taze tutması
bence en keyifli tarafıydı.
Kapaklar… Aslında çok var.
Mesela bir tane tamamen
photoshopsuz bir sayı
yapmıştık. Bu bizim için ciddi
bir emekti ve zor bir süreçti.
Çünkü hem kapak fotoğrafında
hiçbir photoshop kullanmadık
hem dergi içindeki
fotoğraflarda. Bu sayı benim
için önemli sayılardan biriydi
çünkü biz de sınırlarımızı
görmüş olduk. Çok ilginç
mesela biz photoshopsuz
yayınlamak istiyoruz fotoğrafı,
bu sefer çektiren insanlar
olmak istemiyor o sayıda. Diyor
ki “Photoshop
yapmayacaksanız beni
koymayın.” Hani hep derler ya,
dergiler güzellik anlayışını
empoze ediyor. Hayır, biz
diyoruz ki bu güzellik
anlayışından uzak durmak
istiyoruz ama bu sefer kişilerin
bir takım ön yargılarıyla
karşılaşıyorsunuz, bu ilginçti.
Yine çok severek yaptığım 1. yıl
sayımız vardı o ‘Cüretkâr Bir Yıl’
sayısı… Tamamen cüret edenler
ile alakalı bir sayıydı. Belki ilk
yıl dönümü olduğu için
anlamlıydı. Orada Gisele
Bündchen’i çekmiştik. Benim
için unutulmaz tecrübelerden
biriydi, çünkü çok öğretici oldu.
Şöyle ki ben kalktım New York’a
gittim o çekimi yapmak için. O
sabah kalktık, saat 9’da çekim
başlayacaktı. Bir kalktım
gerçekten bir metre kadar kar
vardı New York’ta. Bütün
şehirde hayat durmuş, hiçbir
araç çalışmıyor. Nasıl
gideceğim falan diye
düşünürken yürüyeyim ben bu
otele en iyisi dedim, bir otelde
çekim yapacağız Central Park’ın
orada.
100
Ben sabahın erken saatinde
yürürken sokakta neredeyse kimse
yok, önümden de benim gibi bir
insan yürüyor sadece o yürüyor
ben yürüyorum. Neyse sonra aynı
otele girdik ondan sonra aynı kata
doğru çıktık. O da tabi bere, atkı
falan bir çıkarttı kadın Gisele... Biz
ikimiz kaldık odada çünkü başka
kimse gelmemiş bir tek ben
gelmişim bir de Gisele gelmiş. Ne
fotoğrafçılar var ortada ne ışık, ne
set yani hiçbir şey yok. Sadece
ikimiz böyle sorumluluk bilinciyle
gelmişiz. Zaten ben o iş dolayısıyla
gittiğim için tabii ki kalkıp yürüdüm
ama o da yürümüş. Orada şunu
anladım ki hiçbir şey tesadüf değil,
siz Gisele bile olsanız, çok güzel bir
kadın olabilirsin ama o kadar
çalışkan olmasan o kadar
sorumluluk bilincin olmasa yine
Gisele Bündchen olamazsın.
Dünyada tonlarca güzel kadın var,
ondan daha da güzel kadınlar var.
Ama o yere gelebilmek ancak o
özveriyle mümkün. Yani gerçekten
buna hiç ihtiyacı yok, biliyorsunuz
o çekimlerden para da alınmıyor
bunlar sadece kendinizi biraz
hatırlatmak için güncel tutmak için
yaptığınız şeyler aslında, ki
Gisele’in bence buna da ihtiyacı
yoktu ama artık bir söz verilmiş, bu
söz üzerinden kadın hiç üşenmemiş
yürüyerek bu çekime gelmişti,
benim için unutulmaz bir anıydı.
Kendisiyle ekibi beklerken sohbet
etme fırsatımız da oldu ve çok da
tatlı bir insandı. Bunun gibi o kadar
çok anı var ki. Dolce & Gabbana,
Alta Moda yani Yüksek Moda ya da
Haute Couture dediğimiz bir
koleksiyonu ilk defa hayata
geçirecekti. Biz Vogue editörlerini
Sicilya’ya lansmana davet etti.
Lansmanın sadece biz değil bizim
yanımızda aklınıza gelebilecek
Laetitia Casta, Naomi Campbell,
Monica Bellucci, Scarlett
Johansson gibi kimi isterseniz
bulabileceğiniz katılımcıları vardı.
Küçük bir otelde, ilk başta bizi bir
akşam oradaki La Scala diye bir
antik tiyatroda harika bir opera
dinletisine davet ettiler, hep
beraber ona katıldık. Daha sonra
otele döndüğümüzde yine müthiş
bir dinleti ve orada çalan müziğe
eşlik eden aynı ritimde bir havai
fişek gösterisi…
Moda ihtişamından
bahsediyoruz ya böyle anlar da
tabii ki yaşadık. Bu da benim için
unutulmaz anlardan biriydi.
8 Moda ve ş dünyasında
geçen yoğun tempolu
dönemde yogaya vakt
ayırarak, yoga eğtmenlğ
sertfkası almışsınız. Ayrıca
anadlnz olan Türkçe
dışında İnglzce, Fransızca,
İtalyanca blyorsunuz ve şu
anda da İspanyolca
öğrenyorsunuz. Bze
bugüne kadar ş
hayatınızdan arta kalan
vaktlerde yapmayı
sevdğnz şeylerden ve bu
yaptıklarınızın hayatınıza
etklernden bahsedeblr
msnz? Bu aktvtelere nasıl
zaman ayırabldnz ve sze
ne gb faydaları oldu?
Tabii ki benim için yoga,
yürüyüş ve spor önemli
alanlar. En azından kendinizi
yogada kullandığımız terim gibi
köklendirebildiğiniz, biraz daha
yere ayaklarınızı sağlam
bastığınız, dünyayla ilişkinizi
tekrar değerlendirdiğiniz bir
alan ve gerçekten orada
tamamen kafanızı
boşaltıyorsunuz. Zaten o
boşaltmayı yapmadığınız
takdirde yeni bir şeyler
üretmeniz çok zor. Yani bir
şeyler çıkacak ki yeni bir
şeyler girecek, normal bir fizik
kanunu gibi. Dolayısıyla yoga
böyle lüks gibi değil de aslında
bu tempoyu sürdürebilmek için
bir kaçış noktasıydı benim için.
yapmaktan umarım hİç
vazgeçmeyeceğİm şey
seyahat etmek.
Hâlâ da severek yapıyorum
ancak istediğim kadar düzenli
yapamıyorum. Ben hiçbir şeyi
çok düzenli yapamıyorum
zaten. Buradan böyle çok
mükemmel bir tablo çizmeyim
karşınıza. Yani bir dönem
buluyorsunuz hadi diyorsunuz
kendinizi gaza getiriyorsunuz
İspanyolca öğrenmeye
başlıyorsunuz sonra bir anda
duruyorsunuz. Bambaşka bir
şeyler giriyor hayatınıza.
Düzenli olarak yaptığım ve
yapmaktan umarım hiç
vazgeçmeyeceğim şey seyahat
etmek. Seyahat etmeyi
küçüklüğümden beri,
çocukluğumdan beri çok
seviyorum ve çocukluğumdan
beri de seyahat ediyorum her
bulduğum fırsatta.
101
Seyahat yazarlığı da yaparsanız
yanı sıra o biraz iş de oluyor daha
çok fırsat çıkıyor. Biraz da hobiyle
işi de birleştirerek buna devam
edebiliyorum. Bu pandemide her
şey çok sekteye uğradı ama orada
da arabayla seyahat etmenin
tekrardan keyfini hatırladık. Yani o
kadar çok uçağa bağımlı hâle
gelmişiz ki çok anlamsızmış aslında
araba da insana aşırı bir farklı
özgürlük alanı açıyor. Ben zaten
Türkiye’de de çok seyahat
ediyorum, böyle hep yurt dışına
gidiyorum gibi bir durumum yok.
Ama son dönemde özellikle biz
Kuzey Ege’de uzun bir tur yaptık.
Kuzey Ege’ye bir kez daha âşık
oldum diyebilirim. Biraz bence
Kuzey Ege böyle es geçilen bir alan
ya Türkiye’de yani herkes daha çok
Güney Ege sahillerinden
bahsederken Kuzey’in bence
bambaşka bir albenisi var.
9 Bulunduğunuz sektör acımasız
ve oldukça özver gerektren
br sektörken bu yoğun
tempoda başarılı br kadın
olarak zorluklarla nasıl başa
çıktınız? Zorlukları nasıl
avantaja çevrdğnzden ve
başarılı olmak çn yapılması
gerektğn düşündüklernzden
yola çıkarak sektöre adım
atmak steyen gençlere
önerlernz nelerdr?
Bir kere şunu bilsinler hiçbir şey
kolay olmuyor. Ben çok gençlerle
tabi hem işim dolayısıyla yakın
mesai yaptım, hem de çok hep yeni
hayata atılan işe başlamak isteyen
kişilerle mülakatlar yaptım. Ben
gençlerin her şeyin çok hızlı
olmasını istediğini görüyorum.
Hemen olmak istiyor ama olmuyor
çünkü bu ciddi bir yolculuk, ciddi
bir tecrübe gerektiriyor.
Biz hep başarı hikâyelerini
duyuyoruz, elbet genç yaşta çok
başarı elde edenler de var. Elde
edilmeli de zaten ama bu herkes
için geçerli bir şey değil. Yani bir
milyon kişi bununla uğraşıyorsa ve
iki kişi başarıyorsa hep o iki kişiyi
dinliyorsunuz. Bu dinledikleriniz
aslında çok taraflı hikâyeler oluyor
bir noktada, bu noktaya gelememiş
o bir milyondan geriye kalan
kişilerin hikâyesini dinlemiyoruz
çünkü. Dolayısıyla o kolay elde
edilebilme fikrinden vazgeçin. Ben
bugüne kadar başarılı olmuş kimi
tanıyorsam cidden çok çalışıyor.
Yani hiç böyle “Aa çok
şanslıydım!” diyen birini görmedim
ki çok başarılı insanlarla tanıştım
ve hepsinin arkasında ciddi bir
zaman ve bir adanmışlık olduğunu
gördüm, bu olmadan olmuyor.
Mesela bize gençler geliyor diyor ki
“Yazar olmak istiyorum”. “Çok
güzel, ne yazdın?” diyorum,
duruyor “Ben olmak istiyorum”
diyor. “Tamam, o zaman yazmış
olman gerekiyor zaten.” diyorum,
“Ama nereye yazacağım işte size
geldim yazmak için.”. “Hayır”
diyorum, “Senin ilgin varsa çoktan
yazmış olman, yazmaya başlamış
olman gerekiyor”. İşte belki sizin
gibi bir dergi çıkartacak veya kendi
blogunu açacak ki şu anda
imkânlar sonsuz kendini ifade
etmek için, eskiden böyle değildi.
Yazar olmak istiyorum diyen bir
kişinin benim önüme geldiği
zaman ciddi bir portfolyosunun
olması gerekiyor. Bu önemli
yerlerde yayınlanmamış olabilir bu
hiç önemli değil, bu sizin ne kadar
çaba koyduğunuzla, gerçekten o
dünyanızı ne kadar
derinleştirebildiğinizle alakalı bir
şey. Veya “Moda editörü olmak
istiyorum.” diyor. Diyorum ki
“Moda editörü olmak için ilk
yapman gereken şey ne biliyor
musun?” O zannediyor ki hemen
ünlü kişileri veya modelleri alacak
fotoğraflarını çekecek.
“Hayır, bavul taşıyacaksın.”
diyorum. Yani bir moda
editörlüğü için moda
asistanlığından başlaman
gerekiyor. Moda asistanının
yaptığı işin yarısından fazlası
git mağazadan ürün topla, o
ürünleri ütüle, paketle, o
paketleri çıkart tekrar buhardan
geçir, hazır hâle getir…
Çok emek ve yoğun bir işten
bahsediyoruz. Öyle ışıltılı bir
dünyadan bahsedemiyoruz.
Gözü korkup kaçanlar oluyor,
zaten bir daha görmüyoruz
onları. Ama bu konuda sebat
edenler, bizde stajyer olarak
başlayıp moda direktörlüğü
seviyesine yükselen
arkadaşlarımız var ki benim
ekibimdeki çoğu kişi stajyer
olarak başladı, Vogue’da editör
olan birçok arkadaşımız asistan
olarak başlayıp bu yollardan
geçti. Bu yollardan geçmeden
maalesef ben kolay bir reçete
veremiyorum size.
102
10 Daha önceki bir
röportajınızda moda sanat
ve ekonominin kesiştiği bir
endüstri demişsiniz. Bu
kesişim doğrultusunda
sizce önümüzdeki yıllarda
bizleri neler bekliyor?
Sosyal medyada önümüzde
çok fazla içerik çıkmasıyla
herkes içerikleri tüketmeye
başlamışken yazılı basının
geleceğini nasıl
öngörüyorsunuz?
Çok içerik var bu konuda yüzde
yüz size katılıyorum.
Olması gerekenden fazla bile
diyebilirim. Çünkü her içeriğin de
anlamı yok, yani bazı içerikler o
kadar derinliksiz, sıradan ve her
yerde bulunabilir ki bence
bunların bu kadar kirlilik
yaratmasının gereği yok ama
maalesef böyle bir ortamda
yaşıyoruz. Ben yine de kaliteli
içeriğin her zaman iş yapacağını
düşünüyorum, bunun formatı hiç
önemli değil. O marka yazılı
basın olarak yola çıkmış olabilir
ama şu anda dijitale inanılmaz
şekilde girişmiş olabilir. Mesela
The New York Times örneğini
vereyim, The Guardian örneğini
vereyim. Bunlar sonuçta çok
konvansiyonel gazetelerken
dijital anlamda çok ciddi kitlelere
ulaşan içerik üreticiler hâline
geldiler. Dolayısıyla ben kaliteli
içeriğe olan ihtiyacın yok
olacağını hiç düşünmüyorum hiç
de karamsar değilim. Bu
kakofoninin devam edeceğini
düşünüyorum. Yani evet bu çok
seslilik kötü de bir şey değil
açıkçası, ben demokratik de
buluyorum. Çok sesli olalım tabii
ki herkes bir şeyler söylesin ama
bir yerde bazı kriterler bazı
filtreler çalışsın değil mi?
Bir noktadan sonra da biraz daha
bilmediğim bir şeyi bana
söyleyen veya bana farklı bir
bakış açısını yönlendiren
içerikler öne çıksın istiyorum.
Samimiyet çok önemli, ben bu
samimiyet konusuna biraz da
takık olabilirim. Mesela ben
sizin buradan baktığım zaman
siyah saçlı mı sarışın mı
olduğunuzu görebildiğim gibi
samimiyeti de o kadar net
görebildiğimi düşünüyorum.
Yani samimi olmayan bir şey
böyle belli oluyor. İçerik
konusunda da aynı şeyi
düşünüyorum; samimi
olmayan, zorlama, -mış gibi
yapan içerikler bence kendi
kendini zaman içerisinde eliyor.
Çok farklı ve özgün hiç tahmin
etmediğimiz kişiler veya
alanlarda da çok tatlı
personalar ortaya çıkıyor. Yani
bence bu güzel bir şey bu farklı
personaların ses bulabilmesini
çok destekliyorum. Yeter ki
özgün olsun, yeter ki samimi
bir niyeti olsun. Bence çok
güzel bir şey yani bu
gelişmeleri genel olarak olumlu
addediyorum. Çünkü şu anda
baksanıza isteseler de
susmuyor, bu üretim susmuyor,
kişiler susmuyor… O kadar zor
ki eskiden aslında kurumlar
varken denetlemek, kontrol
altına almak, sansürlemek çok
kolayken şimdi her yerden bir
içerik çıkıyor. Bunu denetlemek
de bir o kadar zor dolayısıyla
alanlar açılıyor ama bu alanlar
umarım dediğim gibi hak eden
kişiler tarafından kaliteli
içerikler olur.
Bu kakofonİnİn devam
edeceğİnİ
düşünüyorum.
103
Yazı Eğitim / Psikoloji
PSİKOLOG & YAZAR
ÜSTÜN DÖKMEN
Stres ve Koltuklara
Yerleşme
Kardiyoloji uzmanlarının bekleme
salonlarındaki koltuklar daha çok
önden aşınıyormuş, diğer
hekimlerin ve başka mesleklere
mensup kişilerin bekleme
salonlarındaki koltuklarınsa orta
kısımları aşınıyormuş. Bu durum,
kardiyoloji uzmanlarına, daha çok
kalbinden sorunu olan A-tipi
davranış biçimine sahip
hastaların başvurdukları, diğer
hekimlere ise daha çok B-tipi
davranış biçimine sahip
hastaların başvurdukları şeklinde
yorumlanmış.
A-tipi davranış biçimine sahip
hastalar, genelde fazlaca
heyecanlı, hareketli ve sabırsız
oldukları için, özellikle hekimin
bekleme salonunda koltuğa tam
yerleşemiyor, her an kalkmaya
hazır bir pozisyonda koltuğun
ucuna ilişiyorlarmış. B-tipi
davranış biçimine sahip olanlar
ise, en azından göreceli olarak
daha rahat oldukları için koltuğun
ortasına yerleşebiliyorlarmış.
Bacaklarımızla
sandalyelere yardım
etmeyelİm; bırakalım
ağırlığımızı onlar Taşısın.
Söz konusu iki davranış biçimini
kısaca tanımlayalım: A-tipi
davranış biçimi sergileyen kişiler
genelde heyecanlı, fazlaca işe
odaklı, iş alanında aşırı hırslı,
mükemmeliyetçi, aşırı rekabetçi,
aceleci, öfkeli, sıklıkla saldırgan,
hızlı yemek yiyen, çiğnemeden
yutan, hızlı ve coşkulu konuşan,
cümle aralarında derin soluklar
alan (Friedman buna,
'tükenmişliğin ölümü hatırlatan
işareti' adını vermiş), yürümek
yerine koşan, söz kesen, birkaç
işe birden girişen, sürekli zaman
baskısı içinde olan, sürekli
koşturan, stresli kişilermiş ve
kalp hastalıklarına daha çok
yakalanıyorlarmış. Bu özelliklerin
tersi özelliklere ise 'B-tipi
davranış biçimi' adı verilmiş.
Bir insan yüzde yüz A-tipine veya
B-tipine girmez; belirli oranda -az
veya çok-A-tipi davranış biçimini
sergileyebilir. Bu nedenle, A-tipi
davranış biçimi sergileyenlerin
kesinkes kalp hastalığına
tutulacaklarını söyleyemeyiz.
A-tipi davranış stresli yaşam
tarzını ifade ediyor. Stresli
olduğumuzda, hem zihinsel
açıdan huzursuz, hem de
bedensel açıdan gerginlik içinde
oluruz. Kısaca, A-tipi davranışa
sahip stresli kişiler koltuğun
ucundadırlar, B-tipi koltuğun
ortasında.
Peki, siz nasılsınız? Genelde
koltukların ucuna mı
yerleşiyorsunuz, yoksa rahatça
oturabiliyor musunuz? Kendilerini
koltuklara rahatça bırakamayanlar,
farkında olmadan bacaklarıyla
koltuklara yardımcı olurlar,
oturdukları koltuklar adeta altı
bacaklı olur. Dört bacak koltuğa
aittir, iki bacak oturana. Haddim
olmayarak bir öneride bulunmak
istiyorum: Bacaklarımızla
sandalyelere yardım etmeyelim;
bırakalım ağırlığımızı onlar taşısın.
Duygularımızla davranışlarımız
arasında karşılıklı ilişki vardır.
Stressiz, rahat olduğumuzda
koltuklara rahat otururuz, ancak
vücudumuzu gevşetip rahat bir
şekilde oturabilirsek, stresimizin
azalması da mümkün olabilir. Aynı
şey yatarken de geçerli.
Çoğunlukla stresli olduğumuzda,
tostoparlak büzülüp yatarız,
kimimiz kolumuzu büküp
başımızın ve yastığımızın altına
koyarız ve daha kötüsü kimimiz
uyurken dişlerimizi gıcırdatırız.
Gıcırdatmaktan dişlerimiz aşınır,
diş hekimine gitmek gerekir.
(Belki de uyurken dış gıcırdatmak,
uyanıkken birilerine diş bilemenin
somut bir şeklidir.) Yattıktan sonra
uyumadan önce, çeşitli vücut
gevşetme tekniklerinden birisiyle
vücudumuzu gevşetebilirsek,
uykumuzun daha rahat, daha
verimli geçmesi mümkün olabilir.
104
Röportaj Bilim
NASA UZAY ARACI SİSTEM YÖNETİCİSİ & YÜKSEK MÜHENDİS
SIRRI OĞUZ
NASA bİr bİlİm
tarİhİ merkezİ.
1 NASA’da Uzay Aracı Sstem Yönetcs olarak çalışan
başarılı br Türk Yüksek Mühends olmak sze neler
hssettryor? Burada çalışmaya başlama ve
oryantasyon süreçlernz nasıldı? Bzlere yaşadığınız
lgnç deneymlerden ve çevrenzden aldığınız
tepklerden bahsedeblr msnz?
NASA sadece bir bilim yuvası
değil aynı zamanda bir bilim
tarihi merkezi. Bu projenin diğer
partneri olan Boeing de 2021'in
üçüncü çeyreğinde Starliner ile
ISS'e ilk uçuşunu yapmayı
planlıyor. Mission Control
binasının tarihi merdivenlerinden
çıkarken bir an karşınıza Gene
Kranz çıkabilir gibi
hissediyorsunuz.
NASA’da çalışmaya başlama ve
oryantasyon süreçleri kariyer
seviyesine göre farklı olabiliyor.
Okul sonrası NASA’nın seçtiği
genç mühendisler genellikle
mentor programının bir parçası
olarak tecrübeli mühendislerin
yanında birkaç yıl çalışmak
durumundalar. Bu süreç içinde
bilgi yelpazelerini mümkün
olduğunca geniş tutmak için
rotasyon sistemiyle birden çok
alanda da çalışmak fırsatı
bulmaktalar. Belli bir kariyere
ulaşmış ve NASA projelerine
davetle katılan uzman
mühendis ve bilim insanları için
süreç daha çok misyon-spesifik
oluyor.
Örneğin benim 2008’de NASA’ya
girişim Orion uzay aracının
ayrılma, piroteknik ve paraşüt
sistemlerinin dizayn, analiz ve
testleri için gereken uzman
mühendis ihtiyacından dolayı
oldu. Özel sektörde bu alanda
çalıştığım projeler ve özellikle
uzay mekiği, Delta IV roketi ve
F-22 pilot kurtarma
sistemlerindeki tecrübelerim de
bu süreçte faydalı oldu
diyebilirim.
Benim çalışma alanımın enerjik
malzeme sınıfına giren patlayıcı,
ateşleyici ve piroteknikler
olması NASA deneyimime
aslında biraz daha ilginçlik ve
adrenalin katıyor. Özel uzmanlık
gerektiren ve hata yapmanın
direkt insan hayatını etkilediği
bir alan olması sorumluluğu da
beraberinde getiriyor. Bu
sebeple tüm çalıştığımız
sistemleri en üst limitine kadar
test etmek zorundayız. Marj
testleri dediğimiz bu testlerde
karşılaştığımız birçoğu
kontrollü, bazıları da kontrolsüz
patlamalar, test sonrası
komponentlerin forensik
analizleri, bazen çölün ortasında
paraşüt parçalarını bulmaya
çalışmak bu işin heyecanlı
tarafları.
105
2 1987 yılında İstanbul
Teknk Ünverstes Uçak
ve Uzay Fakültes’nden
mezun olmanızın
ardından yüksek lsans
çn burs kazanarak
ABD’ye gtmşsnz. Eğtm
hayatınız sürerken
NASA’da çalışmak gb br
hedefnz var mıydı?
Havacılık ve Uzay
alanlarına lgnz nasıl
başladı ve kendnz bu
alanlarda nasıl
gelştrdnz?
Tabii ki üniversitede uçak ve
uzay bölümünde okuyorsanız
kafanızın bir köşesinde bir hayal
gibi de olsa NASA’yı ve diğer
büyük havacılık şirket ve
kurumlarını düşünmemiş
olmanız imkânsız. Benim İTÜ
yıllarımda çalışma ve ilgi alanım
uçak yapıları ve malzemeleriydi.
Kompozit malzemelere karşı çok
ilgim vardı. Uçak kanatlarında
kullanılan kompozitlerin
aeroelastik davranışları üzerine
hem lisans hem de yüksek lisans
sırasında çalışmalar yaptım.
Uzaya genel merak dışında aşırı
bir ilgim yoktu. ABD’deki yüksek
lisans dönemimde bir yaz
Aerojet şirketinde kısa bir staj
dönemim oldu ve bu benim uzay
araçlarına olan ilgimin bir nevi
başlangıcı oldu diyebilirim. Yine
Boeing ve Wright Patterson hava
üssünde kısa yaz dönemi staj
çalışmalarım oldu. Bu değerli
tecrübelerin de yardımıyla
1994’te özel bir şirkette öncelikle
kısa süreli planladığım ama
sonradan kalıcı olan ve daha
önce kariyerimde hiç
düşünmediğim bir alanda, yani
piroteknik ve enerjik malzemeler
alanında uçak ve uzay sanayiine
adım atmış oldum.
Piroteknikler, patlayıcılar,
ateşleyiciler gibi enerjik sistemler
üniversitelerde pek yaygınca
okutulan alanlar sayılmaz. Daha
ziyade mekanik, kimya, fizik ve
matematik bilimlerini harmanlayıp
uzmanlaşabileceğiniz bir alan.
Benim bir şansım da birlikte
çalıştığım birçok tecrübeli
mühendisin alanlarında
Amerika’nın en iyileri olması hatta
bazılarının birçok dizaynın patentine
sahip üstatlar olmalarıydı. Böyle bir
ortamda önünüze çıkan bu fırsatları
değerlendirmemek insanın kendine
ihanet etmesi olurdu zaten. Gordon
Nistler, Ben Paul, Harold Hannagan,
Ahmet Kafadar gibi üstatlarla
çalıştığım için kendimi şanslı kabul
ediyorum.
3 NASA’ya dışardan pek çok
kş sıra dışı br yer olarak
bakıyorken şu ana kadar
orada yaptığınız
çalışmalar arasında sz en
çok heyecanlandıran
hangsyd? NASA’da br
gününüz nasıl geçyor ve
çerde nasıl çalışmalar
yürütüyorsunuz?
Kuşkusuz en heyecanlandığım
çalışma NASA’daki ilk projem
olan Orion kapsül ayrılma
patlayıcı sistemlerinin 2010’da
Pad Abort denilen ilk uçuş
testinde başarılı bir şekilde
performans göstermesiydi. İki
yılı aşkın dizayn, analiz ve test
evresinden sonra New Mexico
çölünde White Sands test
sahasında yaptığımız testte on
saniyelik geri sayımda nabzımın
tavan yaptığına eminim.
106
Pandemi dönemini hariç sayarsak
NASA’daki çalışmalarımın büyük
bir bölümü SpaceX, Boeing ve
Lockheed gibi şirketlerin
mühendisleriyle beraber
yaptığımız dizayn çalışmaları,
laboratuvar deneyleri ve yer
testleriyle geçiyor. Bu testler
genellikle benim çalıştığım
Johnson Uzay merkezinin dışında
yapıldığı için iş hayatımda çok
seyahat etmekteyim. Uçuş testleri
için Kennedy Uzay Merkezi,
paraşüt testleri için White Sands
test bölgesi en çok seyahat
ettiğim yerler. Bunun yanında
Amerika’nın birçok şehrinde alt
sistem üretimleri yapan şirketlerin
denetimi ve testlerinin
gözlemlenmesi de görevlerimden
bazıları.
Şu sıralar piroteknik sistemler
yöneticiliğini yaptığım
Commercial Crew (özel şirketler
insanlı uzay aracı) programının
uçuşları tüm hızıyla devam ediyor.
2020’de SpaceX Uluslararası Uzay
İstasyonuna (ISS) iki tane çok
başarılı uçuş gerçekleştirdi.
2021’de de en az iki uçuş daha
tamamlamayı planlıyoruz. Bu
projenin diğer partneri olan
Boeing’de 2021’in üçüncü
çeyreğinde Starliner ile ISS’e ilk
uçuşunu yapmayı planlıyor. 2021
bizim için bayağı yoğun geçecek.
4
NASA’nın çalışma
standartları, genel yapı
tbaryle çalışma şekl ve
değerler nasıldır?
Herkesn lgsn çeken ve
blnmezlerle dolu br
alanda çalışmanın
zorlukları nelerdr?
Karyernzde en
zorlandığınız noktadan ve
bu zorluğun üstesnden
nasıl geldğnzden
bahsedeblr msnz?
NASA bir Amerikan devlet kurumu
olmasına rağmen kuruluş amacı
tüm dünyada bilgiyi, eğitimi ve
yeniliği insanlığın geleceğine
faydası olacak şekilde teşvik
etmek ve havacılık ve uzay
araştırmalarında önderlik etmek
olarak ifade edilmiştir. Birçok
araştırma ve keşif tüm insanlığın
geleceği için uluslararası
ortaklıklarla hayata geçmekte.
Bunun yanında projeler ve
NASA’ya ayrılan bütçelerin büyük
bir kısmı birçok özel şirket,
üniversiteler ve araştırma
kurumlarına aktarılmakta ve bu
sayede ülke içindeki uzay bilimi
yelpazesi genişlemekte. Mesela
SpaceX ve Blue Origin gibi
şirketler sanki NASA’nın rakibi
gibi algılansa da aslında
NASA’nın hem teknolojik hem de
finansal olarak desteklediği
şirketler.
NASA gibi bir bilim yuvasında
çalışabilmek bir ayrıcalık ama
özellikle insanlı uçuş
programlarındaki olası riskleri en
minimuma indirme çabası ve
zorunluluğu işimizi biraz stresli
hâle getiriyor. Tabii yine de insan
güvenliğinden ödün vermemiz
asla düşünülemez. Bundan dolayı
özel şirketlerin hızlı ilerlemelerini
biraz dizginlemek zorunda
kalabiliyoruz.
5
Kariyerimde en zorlandığım
zamanlar tanık olduğum bazı elim
iş kazalarıydı. Patlayıcılarla
çalışmanın en büyük riski en
küçük bir hataya bile asla yer
olmaması. İş hayatıma ilk
başladığım aylarda üretim
sırasında tamamen insan hatası
ve dikkatsizlikten dolayı elinde bir
tabla dolusu booster dediğimiz
ateşleyicinin patlamasıyla
parmaklarını ve bir gözünü
kaybeden işçi arkadaşın o anki
hâli beni öyle etkilemişti ki kendi
kendimi "Acaba bu iş gerçekten
bana göre mi?" diye
sorgulamıştım. Ama bir yandan
da kazanın sebeplerini araştırmak,
tekrarlanmaması için gerekli
süreç ve uygulama değişiklerinde
katkıda bulunmak ve en önemlisi
bu kazalardan ders çıkarmak bana
ileriki yıllarımda piroteknik
dünyasında çok fayda sağladı.
Yapım aşamasında görev
aldığınız ve şu anda Mars’a
nsansız uçuş gerçekleştrme
aşamalarından geçen Oron
uzay aracı üzerne
yürüttüğünüz çalışmaları
anlatablr msnz? İnsanlı lk
uçuş olması planlanan EM-2
deneme uçuşunun 2023
yılında gerçekleşmes çn
çalışmalar ne durumda, bu
projenn başarıya ulaşması
durumunda bzler neler
beklyor?
Orion şu anda NASA’nın göz
bebeği diyebileceğimiz bir proje.
15 yıl önce başlamış uzun vadeli
bir proje. Ana amacı 2030’lu
yıllarda Mars’a insanlı uçuş
yapabilmek ve gelecekte
insanoğlunu daha da uzaklara
taşıyacak teknolojilere önderlik
etmek.
Tabii bu tip pahalı projelerin akışı
dönemin hükümet bütçesine göre
değişebiliyor. Son yıllarda proje
Artemis programı adı altında biraz
daha kapsamlı bir hâle geldi.
Mars yolculuğunun ön çalışmaları
olarak yeni bir Ay yolculuğu
programı eklendi. Proje sadece
Orion’dan ibaret değil. Ay yüzeyine
araştırma üssü kurulması, Ay
yörüngesine Gateway adı verilen bir
istasyon yapılması, Ay’da ve yakın
asteroitlerde kaynak araştırmaları ve
Gateway ile Ay yüzeyi arasında rutin
olarak iniş kalkışları sağlayacak
Human Lander Sistemleri bu geniş
kapsamlı Artemis programının ana
elemanları.
Orion bildiğiniz gibi en son test
uçuşu olan EFT-1 uçuşunu 2014’de
tamamladı. Son altı yılda özellikle
propulsion (itme) ve life support
sistemlerinde birçok yenileme
yapıldı. Yavaş ilerlemenin önemli bir
sebebi de Orion’dan ziyade SLS
roketinin testlerindeki gecikme. Eğer
her şey yolunda giderse Kasım
2021’de eski adıyla EM-1 yeni adıyla
Artemis-1 misyonunun insansız
olarak Ay yörüngesine ilk uçuşunu
gerçekleştirmesi planlanıyor. Biraz
iyimser bir tarih. Ben şahsen bu
uçuşun 2022’in ilk veya ikinci
çeyreğinde olacağını tahmin
ediyorum.
Artemis-1’in başarılı olması
durumunda Artemis-2 (eski adıyla
EM-2) Ay misyonunun dört
astronotla 2023’de yapılması
planlanmakta. Bu uçuş da sadece Ay
yörüngesine girip değişik
manevraların deneneceği 10 günlük
bir misyon olacak. Hepimizin dört
gözle beklediği Artemis-3 misyonu
ise bu programın birinci fazının son
uçuşu. 2024’de yapılması planlanan
bu uçuşla 1972’deki son Apollo 17
misyonundan bu yana ilk defa
insanoğlu tekrar Ay’a inmiş olacak.
Bu misyonun tarihi bakımdan önemli
bir özelliği de ilk kez bir kadın
astronotun Ay’a ayak basacak
olması.
107
6
Yoğun çalışma temponuz
çersnde boş
zamanlarınızda neler
yapmaktan keyf
alıyorsunuz? Amerka’da
yerleşk düzene geçmş br
olarak Türkye’y ne sıklıkla
zyaret edeblyorsunuz?
Buradayken çalıştığınız
kurum ve gerçekleştrdğnz
projelerle lgl aldığınız
tepkler nasıl oluyor?
Zaman buldukça kitap okurum.
Pandemiden dolayı eve hapsolunca
kitap okumaya çok daha fazla
vaktim oldu. Ahmet Hamdi
Tanpınar, Oğuz Atay, Sabahattin
Ali, Orhan Pamuk gibi Türk
edebiyatında iz bırakmış yazarları
bol bol okudum bu dönemde.
Bunun yanında uzun yıllar hobi
olarak DJ’lik yaptım, kendimce
remixler yapmaya çalıştım. Evde
hâlâ DJ aletlerim, mixer'im var ama
eskisi kadar zaman ayıramıyorum
son yıllarda.
Türkiye’ye her yıl düzenli olarak
geliyorum. Maalesef bu yıl malum
sebeplerden dolayı gelemedik. Aile
ve dostlarımızı ziyaret etmek
onlarla kısıtlı da olsa zaman
geçirebilmek tüm yılın
yorgunluğunu alıyor. Ziyaretlerim
sırasında elimden geldiğince
değişik okullar ve üniversitelerin
davetlerine cevap vermeye, gönüllü
olarak gençlerle bir araya gelip
onlara biraz da olsa ilham olmaya,
uzayı, bilimi anlatmaya ve kariyer
tavsiyelerinde bulunmaya
çalışıyorum. Birçok gencimizdeki o
cevheri ve azmi görmek beni
gerçekten umutlandırıyor. Ama
bazen de umutsuzluğa düştüğüm
anlar da oluyor maalesef. Umarım
ülke olarak geleceğimizin ve
varlığımızın devam etmesinin artık
sadece bilimle mümkün olacağını
görebiliriz. Başka da çaremiz yok
zaten.
7
2018 yılında kurulan ve lk
toplantısını 2019 Eylül
ayında gerçekleştren
Türkye Uzay Ajansı
hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Türkye’de uzay
çalışmalarını ve
teknolojlern gelştrme
konusunda yapılması
gerekenler nelerdr?
Türkye’nn Havacılık ve
Uzay konularındak
geleceğn nasıl
öngörüyorsunuz?
Yeni uzay ajansı hakkında fazla
bir bilgim olduğunu
söyleyemem. Uzay çağında
yaşadığımız bir dönemde tabii ki
böyle bir kuruma ihtiyaç var
ülkemizde. Umarım tamamen
bilimsel amaçlı, politikadan
arınmış, liyakat esasına göre
kadroların oluşturulduğu bir
bilim yuvası olarak varlığını
devam ettirir. Uzay bilimi son
20 yılda tabiri caizse ışık hızıyla
ilerleyen bir bilim dalı hâline
geldi. Kaybedilen her an sizin
yarışta daha da geri kalmanıza
sebep oluyor. Bu yarışın ortağı
olmak için bir an önce kısa, orta
ve uzun vadeli hedeflerin ortaya
konması lazım. Beş sene sonra,
on sene sonra nerede olmayı
amaçlıyoruz?
Bu kurumda belki de ileride bilim
yapacak geleceğin mühendisleri,
bilim insanları, astronotları şu
anda günümüzün lise, ortaokul,
ilkokul sıralarında bir şeyler
öğrenmeye çalışıyorlar. Onlara
bilimsel gerçekler çerçevesinde
eğitim verebiliyor muyuz,
bağımsız ve özgür düşünme ve
çözümleme alışkanlığı
aşılayabiliyor muyuz? Tüm
bunları çok geniş kapsamlı ve
uzun vadeli bir planın parçası
olarak yaparsak uzay ajansı da
gelecekte hepimizin gurur
duyduğu tüm dünyanın gıptayla
baktığı bir kurum hâline
dönüşebilir.
8 Br röportajınızda
“Türkye’de yen
teknolojler gelştrme
konusunda lk yapılması
gereken, genç kuşaklara
gelecek çn umut verecek,
onlardak grşmclk
cevhern ortaya çıkaracak
poltkaların hayata
geçrlmes olmalı.’’
demşsnz. Szce bu
poltkalar nelerdr?
Türkye’de mezunu
olduğunuz İTÜ gb başarılı
ünversteler bünyesnde
gerçekleştrlen projeler
takp edeblyor musunuz?
Öncelikle gençlerimize geleceğe
umutla bakacak fırsatları
vermemiz gerekiyor. Girişimcilik
sadece sizin kişisel çabalarınızla
bir şeyler üretebileceğiniz bir
olgu değil. Toplumun
öncelikleri neyse, girişimcilikte
başarılı olacağınız alanlarda o
önceliklerle paralel oluyor
genellikle. Dünyayı yönlendiren
markaların eğitime, bilime ve
teknolojiye öncelik veren
toplumlardan ortaya çıkması da
tabii ki bir tesadüf değil.
108
Bazen genç arkadaşlar benimle
projelerini paylaşıyorlar ve emek
verip ortaya koydukları projelerinin
ciddiye bile alınmadığından
yakınıyorlar. Ne devletten ne de
yatırımcılardan ciddi destek
alamamaları belki de ülkemizden
yeni Steve Jobs’ların, Elon
Musk’ların çıkmasının karşısındaki
en büyük engel. Bu kısır döngüyü
değiştirmenin birinci yolu ülkenin
önceliklerinin tekrar gözden
geçirilmesi. Bu önceliklerin de ne
olması gerektiğini zaten ileri
görüşlü olan herkes biliyor. Sadece
o kıvılcımı ateşleyecek, hayatta en
hakiki mürşidin bilim ve fen
olduğunu bize tekrar hatırlatacak
önderlere ihtiyacımız var.
İTÜ ve diğer birkaç havacılık temalı
okulun projelerini genellikle
öğrenci aktiviteleri çerçevesinde
takip edebiliyorum. Çeşitli roket,
uydu ve robotik yarışmalara katılan
arkadaşlara elimden geldiğince
teknik bilgi olarak yardım etmeye
çalışıyorum. İTÜ’nün roket
takımının uluslararası başarıları
bana bir İTÜ mezunu olarak gurur
veriyor. Akademik çalışmaları
ancak ABD’deki AIAA gibi
konferanslar vasıtasıyla takip etme
fırsatım oluyor. Son yıllarda
özellikle parafin yakıtlı hibrid
roketler konusunda ülkemizden
birçok makale çıktığını görüyorum.
Umarım bu ve benzeri projeler
sadece yayın olarak kalmaz ve
ülkemizde bir roket endüstrisinin
temellerini atmış olur.
9 Yapay zekâ ve robot
teknolojleryle lgl
çalışmalar gün geçtkçe hız
kazanıyor ve geleceğmzde
büyük etkler olacak gb
gözüküyor. Kmlermz
ürküten kmlermz
heyecanlandıran bu
çalışmalarla lgl
düşüncelernz nelerdr?
Szce yaşanan gelşmelern
avantajları ve
dezavantajları olarak bzler
neler beklyor?
Geçenlerde Boston Dynamics
robot şirketinin yeni humanoid
robotlarının dans gösterisi
yaptığı bir video seyrettim.
İnanılmaz ileri seviyede hareket
yetenekleri olan robotlar. Sonra
aklıma Terminator filmi geldi. Bu
gelişmeler insanlığın faydası
için de olsa bazen şeytanın
avukatlığını yapıp ürkütücü
sonuçlarını düşünmeden de
edemiyor insan.
Doğru ve kontrollü bir şekilde
kullanıldığı sürece insanlığa
birçok alanda faydalı olacağını
inkâr etmek bilimle ters düşmek
olur. Mesela tıp alanında ileriki
yıllarda robotik ameliyatların
operatör olmadan ve yapay
zekâlı otonom robotlarla
yapılması araştırılıyor. Yapay
zekâ tabanlı algoritmalarla
kontrol edilebilen bir robotun
uzaktan internet aracılığıyla
cerrahi becerilerini
programlama çalışmaları var.
Onlarca uzman doktorun
olmadığı bir ortamda tek bir
robota sabahtan kalp, öğleden
sonra beyin, akşam da göz
ameliyatı yaptırabilmek hiç de
fena fikir değil.
10 NASA’da ülkemz temsl
eden ve karyernde çok
başarılı şlere mza atmış
br blm nsanı olarak,
blme lg duyan kşlere ve
özellkle gençlere
kendlern gelştreblmeler
adına hang tavsyelerde
bulunursunuz? Kend
başarınızın anahtarı olarak
gördüğünüz faktörler
nelerdr?
Ben ülkemizin gençlerine
kariyer tavsiyesi verirken biraz
da ülkenin gerçeklerini göz
önüne almaya ve gerçekçi
olmaya çalışıyorum. Sevdiğiniz
ve ilgi duyduğunuz alana
yönelin, hayallerinizin peşinden
koşun demek çok kolay. Ama
yadsınamaz bir gerçek var ki
hangi alana yönelirseniz yönelin
bıkmadan çalışmak ve bilgi
seviyenizi en yükseğe çıkarmak
sizin elinizde. Artık bilgiye
erişim diye bir sorun yok. Bizler
bir bilimsel makaleye ulaşmak
için aylarca postadan gelmesini
beklerdik, şimdi bu bilgilerin
hepsi elinizin altında. Alanınızda
dünyada neler olup bittiğini
takip etmek, bilimsel
organizasyonlara katılmak, aktif
şekilde konunuzun uzmanlarıyla
iletişime girmek ve en önemlisi
bilimi hayatınızın en temel
faktörü hâline getirmek
yapabileceğiniz şeylerden
bazıları.
Benim şansım hiçbir zaman
ilgimi kaybetmeyeceğim bir
konuda çalışıyor olmam. İşinizi
severek yaptığınız sürece günde
kaç saat çalıştığınızı
düşünmüyorsunuz bile. Umarım
ülkemizde de kendini bilime
adamış her gencin önünü açan,
hak edene her türlü fırsatı veren
ve yarınlara umutla bakmalarını
sağlayacak politikaları görürüz.
Bilimle kalın.
109
UPS TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
BURAK KILIÇ
Röportaj İş Dünyası
1 Szn UPS hkâyenz nasıl başladı?
2 UPS’ rakplernden ayıran en öneml
faktörler nelerdr?
Lojistik sektöründe güven
ve hız oldukça önemli. UPS
olarak sadece bir gönderinin
bir yerden başka bir yere
ulaştırılması
sorumluluğumuzun
olmadığını; o gönderinin
içinde insanların
mutluluklarını, anılarını,
belki de acil ihtiyaçlarını;
işletmelerin geleceklerini,
emeklerini ve taahhütlerini
taşıdığımızı düşünüyoruz.
Gönderinin içindeki tüm o
değerlerin sorumluluğunu
hissediyoruz. Bir işletme
Amerika’daki, Avrupa’daki
bir müşterisine bize
güvenerek istedikleri
ürünleri zamanında hatta
belki de ertesi gün ulaştırma
taahhüdünde bulunuyor. İşte
biz, bu güveni tesis etmek
ve verdiğimiz sözü yerine
getirmek üzere çalışıyoruz.
UPS’in yüzyılı aşan köklü
kültürü içerisinde
müşterileri ile kurduğu
güven temelli ilişkinin çok
büyük bir yeri bulunuyor.
UPS olarak işletmeleri
yeni pazarlara ulaştırmak
ve dünya ticaretine dâhil
etmek bizim öncelikli
amaçlarımız arasında. Bu
yüzden, başta deneyim
paylaşımı ve profesyonel
uzmanlığımız da dâhil
olmak üzere onlara
ihtiyaçları olabilecek tüm
desteği sunuyoruz. UPS,
global ticaret içerisinde
tüm odakları birbirine
bağlayan mükemmel bir
ağa sahip. Bu ağ
üzerinden sadece ürün
geçişi sağlanmıyor aynı
zamanda bilgi, deneyim,
memnuniyet ve refah
paylaşımı da
gerçekleşiyor. Bu yüzden
UPS’in uzmanlığı ile
birlikte bu zengin ağımızı
da müşterilerimize
sunuyoruz ve onları her
anlamda destekliyoruz.
Öte yandan mükemmel
bir UPS deneyimi
tasarlamak ve
müşterilerimize bunu
yaşatmak da bizim
öncelikli hedeflerimizden
bir tanesi.
UPS kariyerime 2009 yılında, şirketin satın aldığı
Türkiye’deki servis sağlayıcısı olan Ünsped Paket Servisi
San. ve Ticaret A.Ş.’nin entegrasyonu sürecinde
başladım. 2010 yılında UPS Türkiye Endüstri Mühendisliği
Müdürlüğü görevinde bulundum, bu süreçte Türkiye'de
Endüstri Mühendisliği fonksiyonunun kurulmasından
sorumluydum.
2014 yılında Türkiye Ülke Operasyon Direktörlüğü
görevini yürütmeye başladım. Eylül 2016'da Türkiye,
Polonya, Rusya, Çekya, Avusturya, Macaristan,
Bulgaristan, Yunanistan ve İsrail gibi 28 ülkeyi içine alan
Avrupa Doğu Bölgesi Endüstri Mühendisliği Müdürü
rolünü üstlendim.
2018 yılından bu yana ise UPS Türkiye Genel Müdürü
olarak şirketin Türkiye’deki faaliyetlerinin, iş geliştirme
operasyonlarının, strateji ve destek faaliyetlerinin
liderliğini yürütüyorum.
İşletmeler, büyümelerine
ve yeni pazarlara
erişimlerine yardımcı
olmak için güvenilir
ortaklıklara ihtiyaç
duyuyor. UPS’in ortaya
koyduğu fark da tam
olarak bu noktada ortaya
çıkıyor; biz, işletmelerin
güvenilir ve uzman
çözüm ortağıyız.
Bu bağlamda,
ihtiyaçlarına çözüm
sunabilmek adına
müşterilerimizi dinlemeye
ve akıllı küresel lojistik
ağımızı kullanarak işlerini
geliştirmelerine yardımcı
olmaya devam edeceğiz.
110
3
UPS’n nsan kaynakları
poltkalarından
bahsedeblr msnz,
UPS Türkye’de çalışmanın
ayrıcalıkları nelerdr?
UPS, tüm çalışanları için eşsiz
bir kariyer yolculuğu sunuyor.
Her anlamda çalışanlarımızın
eğitim ve gelişim süreçlerine çok
büyük bir önem veriyoruz.
İK politikalarımız çerçevesinde,
ihtiyaçlarına özel olarak
çalışanlarımız için gelişim
programları kurguluyoruz. Bu
yönden UPS’i bir okul olarak
görüyoruz. Ayrıca, yurt içi ve yurt
dışı kariyer seçenekleri ile
çalışanlarımıza yepyeni fırsatlar
sunuyoruz. UPS olarak
organizasyon değişikliklerimizde
önceliği içerideki
yeteneklerimize veriyoruz, bu
yüzden çalışanlarımızın
liderliklerini her anlamda
güçlendirmeye çalışıyoruz.
Öte yandan çalışanlarımızın her
türlü fikrini paylaşmasını ve
karakterini, farklılıklarını işe
yansıtmasını, başarı için sahip
olduğumuz en büyük zenginlik
olarak görüyoruz.
Çalışanlarımızın yaratıcı
fikirlerini ifade edebilmesi için
onları destekliyoruz.
4
COVID-19 sebebyle
yaşadığımız pandem sürec
UPS Türkye’y nasıl
etkled? İnsanların onlne
alışverşe yönelmesnn
teslmat talebn oldukça
arttırdığı bu dönemde
beklentler karşılayablmek
adına faalyetlernzde ne
gb aksyonlar aldınız?
COVID-19 pandemisinin ekonomi
ve işletmeler üzerindeki etkisini
gözler önüne serebilmek için Türk
Girişim ve İş Dünyası
Konfederasyonu (TÜRKONFED)
ve UPS Vakfı iş birliğinde, 2020
yılının Ağustos ayında,
‘COVID-19/İşletmelerin
Toparlanma Süreci’ başlıklı bir
rapor yayınlandı. Bu raporun
çıktılarına göre, COVID-19’un
ekonomiye etkisi GSMH’de
yaklaşık yüzde 4-6 dolaylarında
olacak. Bu oran, 17 Ağustos
1999’da yaşanan Marmara
Depremi’ne benzer bir seviyede.
Bunun yanında Pandemi fiziksel
zorlu koşulların yanında,
insanların güvenlik hissinin
kaybolmasına da neden oldu.
Ülkemizdeki girişimcilerimiz,
işletmeler özellikle kriz anlarında
her türlü zorlayıcı koşula hızlıca
adapte olma ve hayatta kalabilme
gibi çok önemli bir reflekse sahip.
Bu bağlamda, tüm bu
olumsuzluklara rağmen
Türkiye’deki işletmeler hızlı bir
toparlanma sürecine girdi. Yine
rapor sonuçlarına göre,
işletmelerin yüzde 54’ü ilk üç
ayda, yüzde 66’sı ise bir sonraki
üç aylık dönem içinde
planlamalarını yaparak
toparlanma sürecine geçti.
Her 100 işletmeden 86’sı krizin
ardından iş modelini gözden
geçirmenin önemini fark ederken,
yüzde 64’ü bunu uygulayarak yeni
bir işe giriştiğini ifade etti.
Pek çok işletme pandemi
nedeniyle geleneksel iş
süreçlerinin aksaması üzerine
e-ticarete yöneldi. Türkiye’de
e-ticaret sektörü zaten her geçen
gün büyümeye devam ediyordu.
Bundan sadece 10 yıl önce 15,2
milyar TL olan e-ticaret hacmi,
T.C. Ticaret Bakanlığı verilerine
göre; 2019 yılında toplam 136
milyar lira, 2020'nin ilk 6 ayında
ise 91,7 milyar TL oldu. Genel
ticaret içerisindeki oranı %15’e
yaklaşan e-ticaret hacmi, geçen
yılın aynı dönemine göre de
yüzde 64 artış gösterdi. Yıllık
e-ticaret hacimlerine bakıldığında
artışın 10 yıllık bir periyotta, 12
kattan fazla olması öngörülüyor.
COVID-19 pandemisi, çevrimiçi
kanalların artan etkisini daha da
katlarken; KOBİ’leri işletmelerini
e-ticaret trendlerine ayak
uydurarak müşterileri için yeni ve
online bir alışveriş deneyimi
yaratmaya itti.
Bu kapsamda yine rapora göre,
her 100 işletmeden 85’i eğitim ve
koçluk alanında desteğe ihtiyaç
duyduğunu belirtirken özellikle
finans eğitimi, tecrübe paylaşımı,
empati ve iş sürekliliği alanında
katkı beklediklerini ifade ettiler.
UPS Türkiye olarak biz de bu
beklentiyi öngörerek hâlihazırda
yüz yüze devam eden ve ihracat,
e-ticaret yapmak isteyen
işletmeler, kadın girişimciler için
kurguladığımız eğitim
programlarını hızlıca online
platfomlarda kurguladık. Ayrıca
işletmelerin tüm lojistik
operasyonlarını tek bir ekrandan
yönetebilecekleri, online
pazaryeri entegrasyonunun ve
sosyal medya satış
entegrasyonunun da olduğu akıllı
dijital servislerimizi hayata
geçirdik.
111
5
UPS’n Türkye’dek
yatırımları nelerdr?
Global organzasyonun bu
yöndek bakış açısı nedr?
Türkiye, Avrupa bölgesi
içerisinde UPS için önem ve
potansiyel anlamında ilk 5 bölge
içerisinde yer alıyor. Her şeyden
önce Türkiye’nin büyük bir
potansiyeli olduğuna inanıyoruz.
UPS olarak Türkiye’ye, buradaki
işletmelere, girişimcilere ve
organizasyonumuza
güveniyoruz. Türkiye’deki
müşterilerimize daha fazla hız ve
ihracat performansı
taahhüdümüz kapsamında,
İstanbul Havalimanı’nda İGA ile
25 yıllık bir sözleşme
imzalayarak bir aktarma merkezi
kurduk. Böylelikle operasyon
kapasitemizi 4 katına çıkarmış
olduk.
Türkiye’de aynı anda yurt içi ve
yurt dışı kargo hizmeti sunan,
deniz, hava ve kara yolunu
kullanan bunun yanı sıra
depoculuk hizmeti veren tek
lojistik şirketiyiz. Diğer ülkelere
göre Türkiye’de büyüme oldukça
hızlı. Özellikle pandemi süreci ve
ülke gündemi ile ilişkili iniş
çıkışlar olabilir ama Türkiye’de
ihracat potansiyeli anlamında
önemli fırsatlar görüyoruz.
Bu kapsamda, İstanbul
Havalimanı aktarma
merkezimizin yanı sıra Ankara
ve İstanbul Esenyurt’ta da iki
tesis yatırımı gerçekleştirdik.
Fiziki tesislerin yanında
ülkemizin insanına, işletmelerin
geleceğine ve potansiyeline
hayata geçirdiğimiz katma
değerli projelerle farklı şekillerde
yatırım yapıyoruz.
6
İşletmelern hracat
kapastelern artırmak adına
hayata geçrdğnz
projelernzden
bahsedeblr msnz?
Her şeyden önce müşterilerimize,
yeni pazarlara erişimlerini
sağlamak adına global ağımızı,
yıllara dayanan tecrübemizi ve
uzmanlığımızı sunuyoruz. İhracat
süreçlerinde ihtiyaç
duyabilecekleri her türlü konuda
onları destekleyerek bu konuda
güvenilir bir çözüm ortağı olmak
üzere faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz. UPS Türkiye olarak
en büyük projemiz, Türkiye’nin
ihracat potansiyelini ortaya
çıkarmak ve gün geçtikçe daha
çok ihracatçının yeni pazarlara
ulaşmasını sağlamak. Bu
doğrultuda çok önemli projelere
imza attık.
İlk olarak; KOBİ’lerin ve
girişimcilerin ihracat
potansiyellerini keşfedebilmesi ve
e-ihracat sürecinde önlerine
çıkabilecek engelleri ve çözümleri
çok daha önceden görebilmesi
için T.C. Ticaret Bakanlığı ile
Export Akademi programını
hayata geçirdik. Bu projemiz ile
Türkiye’nin dört bir yanını
gezerek KOBİ’lere sanal
pazarlarda hesap yönetimi, online
ödeme yöntemleri, e-ihracatta
gönderi paketleme, dijital
pazarlama, gümrük mevzuat
çözümleri gibi konularda eğitimler
verirken aynı zamanda onlarla
başarılı ihracat hikayelerini de
paylaşıyoruz.
operasyon
kapasİtemİzİ
4 katına
çıkarmış olduk.
112
Öte yandan, kadınların sınırları
aşmasına, zorlukların üstesinden
gelmesine ve işletmelerini küresel
pazarlara genişleterek yeni
gelecekler oluşturmalarına destek
olmak amacıyla UPS Kadın
İhracatçı Programı’nı hayata
geçirdik. Projeyi sahiplenen pek
çok paydaşımızla beraber
kadınlara yeni pazarlara ulaşma,
girişimcilik, tedarik zinciri
yönetimi gibi eğitimler verirken;
mentörlük, öğrenme ve bilgi
paylaşımı için destekleyici ağ
yaratma; ihracatta en iyi
uygulamalar, ticaret politikaları ve
yeni pazar fırsatları konulu
e-öğrenme ve atölye çalışmaları
gibi fırsatlar da sunuyoruz. Yüz
yüze yaptığımız bu iki programı
Pandemi şartlarında çevrimiçi
olarak gerçekleştirmeye başladık.
Öte yandan; dijital dönüşümün bir
tercih değil, zorunluluk hâline
geldiği günümüzde, sunduğumuz
teknoloji odaklı hizmetlerimizi
geliştirmeye devam ediyoruz.
Çok yeni hayata geçirdiğimiz UPS
Smart uygulaması ile
müşterilerimizin başarı
hikâyelerini devam ettirmelerine
ve yenilerini eklemek için onlara
ilham vermeye devam ediyoruz.
UPS Smart uygulaması ile
işletmeler, yurt içi ve yurt dışı
gönderiler için etiket
hazırlayabiliyor, kurye
çağırabiliyor ve gönderi takibi
yapabiliyor.
http://www.ups.com.tr/Smart/Login
adresi üzerinden hizmet veren UPS
Smart uygulaması, kullanım kolaylığı
ve hızı sayesinde yurt içi ve ihracat
gönderileri konusunda
müşterilerimize eşsiz bir deneyim
sunuyor. Uygulama, ihracat
gönderisi hazırlarken varış ülkesinde
çıkabilecek vergi ve harçlarını
hesaplama ve ETGB formunun dijital
olarak hazırlama imkânı da sunuyor.
UPS Smart’ın ana ekranında yer alan
istatistikî bilgiler sayesinde
müşteriler, tüm gönderi işlemlerine
kolayca ulaşabiliyor, gönderilere ait
istatistikleri, teslim olan gönderileri
ve adres değişikliği talepleri gibi
özellikleri rahatlıkla görebiliyorlar.
Sosyal medya üzerinden satış yapan
müşteriler için de gönderiyi
kolaylaştırmayı hedefleyen modül ile
alıcı tarafından doldurulacak linkteki
bilgiler, satıcı Smart sayfasında
etiketi basılmaya hazır gönderi
olarak teslimata hazır hâle getiriliyor.
Pazar yeri entegrasyonları sunması
yönüyle UPS Smart, sektörde bir ilk
olma özelliği taşıyor.
UPS Smart,
sektörde bİr İlk
olma özellİğİ
taşıyor.
113
Yazı Tasarım / Moda
TOMMY HILFIGER
ON-LINE EĞİTİMLERLE
SOSYAL ETKİYE İLHAM VERMEK İÇİN
FUTURE LEARN İLE İŞ BİRLİĞİ YAPTI!
PVH, dünyanın en beğenilen
moda ve yaşam tarzı şirketleri
arasında yer alıyor.
Modayı ileriye taşıyan markaları
geliştiriyor ve büyütüyoruz.
Portföyümüzde ikonik TOMMY
HILFIGER, CALVIN KLEIN,
Van Heusen, IZOD, ARROW,
Warner’s, Olga ve Geoffrey
Beene ile dijitale odaklı True &
Co. iç giyim markası yer alıyor.
Bunların yanı sıra tanınmış ulusal
ve uluslararası markalar altında
çeşitli lisanslı ürünleri de
pazarlıyoruz. PVH olarak 40’tan
fazla ülkede faaliyette bulunan
40.000’i aşkın iş ortağıyla
çalışıyoruz. 2019 yılında yaklaşık
9,9 milyar $ ciro elde ettik.
Bunların tümü bizim gücümüzü
gösteriyor. Bunların tümü
PVH’nin gücünü ifade ediyor.
Aralarında TOMMY HILFIGER
ve TOMMY JEANS’in de
bulunduğu bir marka portföyüne
sahip olan Tommy Hilfiger, lüks
giyim, tasarım ve yaşam tarzı
ürünleri alanında dünyanın en
tanınmış gruplarından biridir.
Grup, erkekler için tailored ve spor
giyim koleksiyonları, kadınlar için
hazır ve spor giyim koleksiyonları,
çocuk giyim, denim, iç giyim
(bornoz, ev ve uyku giyim dâhil),
ayakkabı ve aksesuar alanında
üstün kaliteli ürünlerin tasarımına
ve pazarlanmasına odaklı faaliyet
gösteriyor. Ayrıca seçkin
lisansörleri aracılığıyla gözlük,
saat, parfüm, mayo, çorap, küçük
deri eşyalar, ev eşyaları ve valiz
gibi tamamlayıcı yaşam tarzı
ürünleri sunuyor.
TOMMY JEANS ürün grubunda
kadın ve erkekler için jean ve
ayakkabılar, aksesuar ve parfümler
yer alıyor. TOMMY HILFIGER
ve TOMMY JEANS
markaları altında satılan ürünler,
TOMMY HILFIGER ve TOMMY
JEANS mağazalarından, seçkin
çok katlı mağazalardan ve diğer
online kanallardan oluşan geniş
bir ağ aracılığıyla ve ayrıca
tommy.com üzerinden dünyanın
her yanında müşterilere sunuluyor.
114
Tommy Hilfiger, sosyal etki
konulu bir eğitici kurs serisi
tasarlayıp sunarak, değişime
ilham vermek amacıyla on-line
öğrenme platformu Future Learn
ile iş birliği yaptı. Daha iyi bir
gelecek yaratmanın her bir
kişinin kendisinin en iyi
versiyonu olmasıyla başladığı
inancıyla yola çıkan Tommy
Hilfiger’ın; anlamlı, sosyal ve
çevresel sürdürülebilirlik odaklı
kursları, Future Learn’ün mobil
ağırlıklı platformunda ücretsiz
olarak sunuluyor. Bu iş birliği,
‘Movng Forward Together’
(Birlikte İleriye) teması
etrafında şekillenen İlkbahar
2021 Tommy Hilfiger
kampanyasını da ileri taşıyor.
Kampanyada rol alan
aktivistlerden her biri bu ruhla
Future Learn kurslarından
birini sunuyor. İlk kurs,
15 Şubat 2021’den itibaren
futurelearn.com web sitesinde
yerini alacak.
Tommy Hilfiger Future Learn
ile ilgili şunları dile getirdi:
“Hayranlarımıza sadece ilham
vermek değil aynı zamanda
kendilerinin ve başkalarının
hayatlarında pozitif etki
yaratmaları için bir fırsat
vermek istiyoruz. Future
Learn platformu aracılığıyla
ücretsiz ve anlamlı kurslar
sunarak onlara bu konuda
beceri kazandıracağız.
Bu toplumsal odaklı, on-line
kurslarda çoğu zaman
okullarda ele alınmayan ama
günümüzde çok önemli olan
içerikler öğretilecek. Birlikte
ilerleyebilmek için hepimiz
kendimiz, topluluklarımız ve
gezegenimiz hakkında daha
çok şey öğrenmeliyiz.
Kurslarımız da bunu sağlıyor.”
Future Learn, anlamlı kurs
içerikleriyle eğitimde dönüşüm
yaratırken on-line öğrenmeyi
keyifli ve erişilebilir hâle getiriyor.
Tommy Hilfiger tarafından
tasarlanan beş Future Learn
kursu, kullanıcılara sosyal
değişimi tetiklemeleri için gerekli
araçları ve anlayışı
kazandırmak amacıyla
sürdürülebilirlik, fiziksel özellikler
konusunda pozitif bir yaklaşım
benimseyerek herkesi kapsama ve
bu yönde topluluklar inşa etme
konularına odaklanıyor.
Platform, kullanıcılara çeşitli
deneyimleri keşfetmeleri, kişisel
hayallerini ve benzersiz zorlukları
paylaşmaları için güvenli bir alan
sunuyor. Her kurs, pozitif değişimi
tetiklemenin yollarını araştırarak
tutkuyu aksiyona dönüştürmeyi
hedefliyor.
Sürdürülebİlİrlİk,
herkese
pozİtİf ve eşİt bİr
yaklaşım
benİmseyerek bu
yönde topluluklar
İnşa etme
İçerİğİndeki on-line
kurslar; Tommy
Hilfiger’ın marka
ELÇİLERİ Jameela
Jamil, Indya Moore,
Mogli, Kiddy Smile
ve dİğer sosyal
aktİvİstler
tarafından
sunuluyor.
115
“İkonik moda markası Tommy
Hilfiger ile iş birliğimizi
duyurmanın mutluluğunu
yaşıyoruz,” diyen
Future Learn İçerik ve İş
birlikleri Direktörü Justin Cooke;
“Future Learn olarak eğitime
erişimde dönüşüm yaratma
misyonuyla hareket ediyoruz. Bu
nedenle, giderek daha önem
kazanan toplumsal konular
hakkında yeni ve ücretsiz kurslar
sunmaktan ve bunu
gerçekleştirmek için Tommy
Hlfger ile birlikte çalışmaktan
özellikle gurur duyuyoruz.
Sürdürülebilirlikten vücut
konusunda pozitif bir yaklaşım
benimsemeye ve topluluklar
oluşturmaya ve aktivizme kadar
çeşitli konularda konuşan farklı
ve ilham verici seslerin platforma
yeni bakış açıları getireceğini
umuyor, milyonlarca
öğrencimizin de katılımcı
olmasını diliyoruz.”
Tommy Hilfiger’ın “Hçbr Şey
Boşa Harcamayan ve
Herkese Kucak Açan”
moda yaratma amaçlı genel
sürdürülebilirlik misyonu
etrafında şekillendirilen yeni
Future Learn kursları, özellikle
moda sektöründe yeterince
temsil edilmeyen bireyleri
desteklemek için tasarlandı.
Kısa kurslar hikâye anlatımı,
diyaloğa katılma, yeni sosyal ve
çevresel bilgi birikimleri yaratma
ve ilerlemeyi kutlama karışımı bir
içerikle sunuluyor. Ücretsiz olan
ve tamamlanması dört saat süren
her kursa mobil cihazlardan,
tablet ve bilgisayarlardan
erişilebilecek. Kurslar
futurelearn.com'da süresiz
olarak görüntülenebilecek.
Bir DJ kabininden, at çiftliğine
veya podyuma kadar farklı
platformlardan yararlanan
çağımızın tutkulu liderleri,
çeşitli kurslar vererek her
ortamda ve toplulukta fark
yaratılabileceğini göstermeyi
amaçlıyor. Beş kurs ve
amaçlarını temsil eden
kampanya savunucuları
şunlar:
1. 15 Şubat 2021: Oyuncu,
podcastçi, model, yazar ve beden
konusunda pozitif bir yaklaşımı
savunan Jameela Jamil ile beden
konusunda pozitif olmayı ve
klişeleri yıkmayı keşfedin.
2. 1 Mart 2021: Farklı türlerde
müzik yapan, sürdürülebilirlik
aktivisti Mogli ile sürdürülebilir
yaşamı ve sevgiyi keşfedin.
3. 15 Mart 2021: DJ, şarkıcı,
besteci, performans sanatçısı ve
aktivist Kiddy Smile ile
kendinizi ifade etmenin yaratıcı
yollarını keşfedin.
4. 29 Mart 2021: Binicilik
kültüründen yararlanarak
iyileşme ve mentorluk kolektifi
Compton Cowboys ile
mentorluk ve toplumsal değişim
konularını keşfedin.
5. Yaz 2021: Oyuncu, model ve
aktivist Indya Moore ile aktivizmi,
savunuculuğu ve dayanışmayı
ele alın.
Tommy Hilfiger,
Future Learn
kurslarının yanı sıra
global sosyal medya
kanallarından kısa
formatlı, pratİk yaşam
önerİlerİ İçeren canlı
sohbetler de paylaşacak.
Markanın dostları ve
takİpçİlerİ
#TommyHilfiger
etİketİnİ,
@TommyHilfiger ve
@FutureLearn
hesaplarını alıntılayarak
sosyal medya
paylaşımlarına katılmaya
davet edİlİYor.
116
Röportaj Kültür Sanat / Vakıf
THE WORLD’S 50 BEST RESTAURANTS TÜRKİYE VE
BALKANLAR BÖLGE BAŞKANI
CEMRE TORUN
2 The World’s 50 Best Restaurants
lstesnn Türkye, Yunanstan, İsral ve
Balkanlar bölgeler başkanısınız. Ayrıca
Vogue Türkye, Conde Nast Traveller
Türkye ve GQ Türkye derglernn yemek
edtörlüğünü yaparak brçok yerl ve
yabancı yayına katkıda bulunmuşsunuz
ve görevlernzn br kısmını hâlâ
sürdürüyorsunuz. Bu kadar genş br
alana yetşeblmek çn br gününüzü nasıl
geçryorsunuz? Bu alanda yazarlığa
başladığınızda şlern bu kadar
büyüyeceğn tahmn edyor muydunuz?
Şanslı olduğumu
düşünüyorum çünkü
gastronominin giderek
ilgi çektiği bir döneme
denk geldim.
Gastronomi etrafında
merak ettiğim, işin
sosyolojik, kültürel ve
son yıllarda çevresel
boyutları da giderek
önem kazandı. Ayrıca
bugün bütün
çalışmalarımda hem
pazarlama hem de
psikoloji alanlarındaki
eğitim ve tecrübemden
faydalandığımı
görüyorum. Uzun yıllar
farklı ülkelerde yaşamış
olmak, farklı diller
konuşmak da işime
yaradı; özellikle 2014
senesinde 50 Best’teki
görevime başladığımda.
Diğer sorunuza gelince,
son derece yoğun ve
hareketli geçiyor
günlerim. Ne yazık ki son
dakikacı biriyim, hep
öyleydim. Pandemi
dönemine kadar çok
seyahat ederken
yazılarımı birçok kez
havaalanı yolunda ya da
uçakta bitirdiğimi bilirim.
Aynı zamanda iki çocuk
annesiyim, sürekli
mutfaktayım, dolayısıyla
planlı olmam ve aynı
anda birkaç farklı işi
yapıyor olmam gerekiyor.
1 Lsans eğtmnz Georgetown Ünverstes’nde
Pazarlama, yüksek lsansınızı Boğazç
Ünverstes’nde Klnk Pskoloj alanlarında
tamamlayarak k alanda da br süre çalıştıktan
sonra yemeğe olan lgnzn ağır basmasıyla
gastronom alanında yazılar yazmaya başlamışsınız.
Gastronomye olan lgnz lk ne zaman keşfettnz
ve bu alana yönelmenzn hayatınıza
etklern nasıl değerlendrrsnz?
Gastronomi, hayatın birçok
farklı alanına dokunuyor.
Tarım, politika, kültür, çevre,
yaratıcılık, keşif, seyahat,
tasarım… Dolayısıyla çok
zengin, dipsiz kuyu bir konu.
Yemek, her anlamda hayatın
merkezinde. Hayatta kalmak
için gerekli ama aynı
zamanda hayattan keyif
alırken, hayatı paylaşırken,
hatıralarımızda da hep
yemek var. Yemek insanı,
toplumları, doğayı
iyileştirebiliyor ya da tam
tersi hasta edebiliyor.
Yemeğin, gıdanın
hayatımıza, insana, dünyaya
etkilerini araştırmak ve
bunları yazılarla, kitaplarla
anlatabilmek gerçekten çok
heyecan verici.
Kendimi bildim bileli yemeğe
ilgim vardı. Çocukken bile
eğlenmek için mutfağa girer
farklı yemekler denerdim.
Lise, üniversite, sonra
yüksek lisans yıllarında da
hep mutfağa yakındım. Hobi
olarak restoranları inceler,
gastronomi üzerine kitaplar
okurdum. Yemek için
seyahat eder, sürekli yemek
yapardım. 2010 senesinde
kendi merkezimde psikolog
olarak çalışırken bir süre ara
vermek zorunda kaldım ve
tam o sırada Vogue
dergisinin Türkiye’ye
gelmesiyle birlikte dergide
yemek yazıları yazmaya
başladım.
117
3 2014 yılında lk baskısı
çıkan alışılagelmş
yemek ktaplarından
farklı ‘İçndekler’
ktabınızda bahsedeblr
msnz? Ktap çerğn
oluştururken nelere
dkkat ettnz ve bu yola
çıkarken okurlarınızla en
çok neler paylaşmak
stednz?
2012 senesinde Kopenhag’da
gerçekleşen MAD
Sempozyumu’nda ünlü şef
Ferran Adria’nın bir
konuşması sırasında aklıma
malzemeden yola çıkan bir
yemek kitabı yapmak geldi.
Sonuçta iyi malzeme olmadan
iyi yemek olmuyor.
Malzemenin, özellikle de göz
ardı ettiğimiz malzemelerin
değerini ortaya koyan,
yenilikçi tarifleri, fotoğrafları
ve görselliğiyle ilham veren bir
kitap olsun istedim. Dönüşte
Vogue için turşu üzerine bir
yazı yazarken fermente
turşular yapan arkadaşım
Begüm Yaramancı ile bir
röportaj yaptım. Zaten
tanışıyorduk ama İstanbul’un
sokaklarında turşu peşinde
koşarken ne kadar aynı dili
konuştuğumuzu anladım ve
hemen sonra kitap serüvenine
birlikte koyulduk.
Ahmet Ağaoğlu fotoğraflarını
çekti, Nazlı Paker Garcia grafik
tasarımını yaptı ve ortaya hem
şık hem de mutfakta defalarca
kullanılan bir kitap çıktı.
Birkaç sene sonra ikinci kitap
için yola koyulduk. Bu sefer
fotoğraflar uzun yıllar Vogue
ve Conde Nast Traveller’da
birlikte çalıştığım Derya
Turgut’a ait.
Diğer yoğunluklardan dolayı
ikinci kitabın hazırlığı neredeyse
dört sene sürdü ve sonunda
İçindekiler II Aralık 2020
senesinde yayınlandı. Şimdiden
çok güzel geri bildirimler alıyoruz.
Bu sefer İstanbul’dan ilham alan,
tarhana, yufka, bakliyat, kuru
yemiş, ayva gibi yaşadığımız
bölgenin müthiş ürünlerinin ön
planda olduğu bir kitap. Umarım
yine ilham verir, mutfağa girmeye
heveslendirir, mevsiminde, doğru
malzeme peşinde koşmaya sebep
olur.
4 İnsanlar yaşadıkları
yörelerden ve kültürlerden
etklenerek yemek
alışkanlıklarını
sürdürüyorlar, szden
ülkemzn yemek kültürünü
tanımlamanızı stesek neler
söylersnz?
Ülkemiz yemek kültürü son derece
katmanlı ve derin bir kültür.
Bölgenin coğrafi konumu,
biyoçeşitlilik açısından önemli gen
merkezleri üzerinde olması,
binlerce yıllık kültürel zenginlik,
İstanbul gibi imparatorluklara
başkent olmuş şehrin mutfağı,
yöresel mutfaklarımız, hepsi
mutfak kültürümüzün önemli,
değerli özellikleri.
Paylaşmalık yemekler, sebze ve
bakliyat yemekleri,
fermantasyon, canlı ateş gibi
mutfağımızın olmazsa olmazları
da son dönemde tüm dünyada
revaçta. Bunlar da müthiş
artılarımız.
5 ‘Restoranlar Evde’ adlı
ktap projenzde
pandem sürecnde
kapanmak zorunda kalan
İstanbul’dak
restoranlardan tarfler
bulunuyor ayrıca
ktaptan elde edlen
gelrler bu restoranlara
yardımda harcanıyor. Bu
güzel proje fkr aklınıza
nasıl geld ve hayata
geçrme sürecnde neler
yaşandı?
Karantinaya gireli birkaç hafta
olmuştu, bir yemek yazarı
olarak Covid-19 krizinden en
çok etkilenen sektörlerden
biri olan yeme-içme sektörüne
nasıl destek olabilirim diye
düşünürken aklıma restoran
tariflerinden oluşan bir kitap
hazırlama fikri geldi. Sadece
bireyler değil markalar da
satın alarak destek olsa, geliri
restoran çalışanlarına gitse,
içinde tariflerin dışında
sektörün değerini anlatan
yazılar da olsa diye
düşündüm. Amacım, özellikle
bugünlerde sektörün değerini
ve sahip çıkmamız gerektiğini
hatırlatmak ve elde edilen
gelirle restoran çalışanlarına
destek sağlamaktı. Desteğin
bir an önce ulaşması için
kitabın hızlıca çıkması
gerekiyordu. Normalde böyle
bir kitap için özel çekimler
yapılır, röportajlar ayarlanır,
tasarımı, baskısı derken
bitmesi aylar sürer. Ancak
normal bir zamanda değildik,
kimse evinden çıkamıyordu.
Birçok kişi, restoran ve
kurumun desteği olmasa
olamazdı. Bu anlamda
restoranlara destek olma
amacıyla yola çıkılan ve aynı
zamanda birlikten güç
doğduğunu gösteren bir proje
‘Restoranlar Evde’.
118
6 Yen lezzetlerle
tanışmayı seven ve pek
çok farklı lezzet tatma
fırsatı bulmuş br olarak
yemekten asla bıkmam
dyeceğnz favorlernz
nelerdr? İşnz dışında
mutfağa grerek tadı
hakkında hç fkrnz
olmayan yemek
denemeler yapar
mısınız yoksa daha çok
yapılmış olanı tatma
taraftarı mısınız?
İtiraf ediyorum, misafiri yeni
yemekler denemek için
çağıran biriyim. Elbette her
seferinde aynı şekilde
uyguladığım tarifler de var,
hatta annemden öğrenip
çocukluğumdan beri aynı
şekilde yaptığım, ama genelde
sürekli yeni tatlar, yenilikler
denemeyi seviyorum. İlhamı
kesinlikle üründen,
malzemeden alıyorum. Bu
sebepten her hafta %100
Ekolojik Pazara giderim,
mahalle aktarından,
kasabından, balıkçısından,
üreticilerden farklı ürünler
denerim. Hiç bıkmam
diyebileceğim çok yemek var
ama iyi soslanmış, sade ama
lezzetli bir yeşil salataya hiçbir
zaman hayır demem.
7 “Gastronom aracılığıyla
dünyayı nasıl daha y
br yer hâlne getreblrz?”
sorusunu yerel
ve küresel gündemler
kapsamında ele alan
uluslararası yemek
konferansı YEDİ’nn
kurucularındansınız. Bu
fkrn ortaya çıkış
serüvenn ve şleyşn
bzlerle paylaşablr msnz?
YEDİ, Sitare Baras ve Mehmet
Gürs ile birlikte düzenlediğimiz
bir konferans. Senede bir
gerçekleşen, en fazla 350 kişilik
konferansta her sene farklı bir
tema işleniyor. Bugüne kadar
‘Cesaret’, ‘Geri Ver’, ‘Yok Olma’ ve
‘Dönüşüm’ konularına değindik.
Bütün bir güne yayılan konferans
sabah erken saatte kahvaltıyla
başlıyor, peş peşe yirmişer
dakikalık konuşmalar arasında
özel tasarlanmış bir öğlen
yemeğimiz oluyor. Yaklaşık 12-13
konuşmanın sonunda da 350
kişilik bir meyhane sofrasıyla
tamamlanıyor. Bütün gün, her
detayı dikkatlice kurgulanmış bir
deneyim aslında YEDİ.
Konuşmacılar hem Türkiye’nin
hem dünyanın farklı
bölgelerinden, her biri alanında
ses getirmiş önemli isimler.
Sadece şefler ya da yeme içme
insanları da değil, sosyologlar,
akademisyenler, araştırmacılar,
sanatçılar da oluyor konuşmacılar
arasında. Sonuçta gastronomi
odaklı ama çok farklı alanlarla
etkileşim hâlinde. Bütün bu
sebeplerden dolayı, ne mutlu ki
bugün YEDİ dünyanın en etkili ve
heyecan verici yemek
konferanslarından biri sayılıyor.
İlhamı kesİnlİkle
üründen, malzemeden
alıyorum.
119
8 Yemek israfına dikkat
çekmek için birçok
kampanya ve reklam
çalışması düzenleniyor
fakat hâlâ bu israfın önüne
tam olarak geçebilmiş
değiliz. Sizce gıdaların
çöpe gitmesini önlemek ve
tok olsa da yeme
alışkanlığını kırmak için ne
gibi adımlar atılmalıdır?
Şehir yaşantısında israftan
uzak şekilde sağlıklı
gıdalara nasıl ulaşabiliriz?
Öncelikle bunun farkında
olmak gerekiyor. Çöpe atılan
gıdanın hem dünyadaki bir
milyar aç insanı
doyurabileceğinin farkında
olmak, hem de bu israfın iklim
krizine etkisini anlamak...
Ancak rakamların altında da
ezilmemek lazım. Genelde
sorun büyüdükçe kendi
gücümüzü unutabiliyoruz.
Hâlbuki bireysel anlamda
yapabileceğimiz çok şey var.
İşe sadece ihtiyacımız olduğu
kadar tüketerek, alarak
başlayabiliriz. Sonra da gıdayı
nasıl koruruz, bozulmadan
nasıl saklarız, sebzenin,
meyvenin, tavuğun, balığın her
yerini nasıl değerlendiririz
bilmeli. Özellikle şehirlerde bu
konuları ne yazık ki unuttuk.
9 Sade yaşama ilham veren,
gıdaya saygı duyan,
bilinçli tüketimi mutfaktan
hayata yaymayı
amaçlayan Grundig
Türkiye’nin farkındalık
hareketi Ruhun Doysun’da
aktif rol alıyorsunuz.
Bizlere bu projenin
öneminden ve sizin
içerisinde rol alma
sürecinizden bahsedebilir
misiniz?
Grundig Ruhun Doysun
platformunda dört senedir
gıdaya saygı, sürdürülebilirlik,
doğaya uyum gibi konularda
farkındalık yaratmayı
amaçlıyoruz. Tarımın
öneminden plastiksiz hayata,
gıda israfından organik
beslenmeye birçok farklı
konuyu araştırıyoruz.
Platformdaki bölümleri, web
sitesindeki yazıları, Ruhun
Doysun dergi/kitabı ve sosyal
medyadaki yüz binlerce
takipçisi ile kapsamlı ve hep
bütünsel bakmayı hedefleyen
bir proje. Ruhun Doysun’un
içerik danışmanı ve editörüyüm.
Birçoğu yıllardır zaten
araştırdığım ve yazdığım
konular ama bu önemli
konuların platformla birlikte
giderek daha çok kişi ve kurum
tarafından konuşulduğunu,
tartışıldığını görmek çok
mutluluk verici.
10 Pandemi süreci ile
tüketim ve yaşam
tercihlerimiz değişime
uğradı. İnsanlar genel
olarak sağlıklı ve
organik olana yönelerek
kendi evlerinde
mutfakta daha sık vakit
geçirmeye başladı. Bu
değişimlerin mutfak
kültürüne etkileri sizce
nasıl olur? Pandemi
sonrasında da bu
etkilerin kalıcı olacağını
düşünüyor musunuz?
Pandemiden sonra mutfakla
ilişkimiz evde kaldığımız,
restoranların kapalı olduğu bu
dönemi nasıl geçirdiğimizle
alakalı. Özellikle şehirlerde bazı
insanlar mecburen hiç
olmadığı kadar mutfaktalar.
Ancak bazı insanlar da yemek
yapmaktan o kadar çok
sıkıldılar ki bu dönem bittikten
sonra bir süre mutfağa
girmeyebilirler! Sağlık
sorunuza gelince, sağlıklı
beslenme zaten bir süredir
önem taşıyordu. Pandemi
sürecinde sağlık konusu çok
daha fazla gündemde olduğu
için belki bazı kesimler
daha dikkatliler.
Ama verilere bakılırsa abur
cuburun ve işlenmiş gıdanın
bu dönemde artışta olduğunu
görüyoruz. Burada da eğitim
eksikliği, gelir eşitsizliği, gıda
güvensizliği gibi konular
giriyor işin içine. Bence bu
dönemin bize gösterdiği en
belirgin konular aslında bunlar.
İŞE SADECE İHTİYACIMIZ
OLDUĞU KADAR TÜKETEREK,
ALARAK BAŞLAYABİLİRİZ.
120
Yazı Spor
URBAN HEALTH PİLATES STÜDYOSU & AKADEMİSİ KURUCU ORTAĞI
ONUR GURUR ÖZBEK
A'dan Z'ye Pİlates
Aslında herkesin bildiği bir hikâyeyi
biraz tarih bilgisi vererek biraz da
kendi yaşadığım iş tecrübelerinden
yola çıkarak anlatmak keyifli olur diye
düşünüyorum. Joseph Hubertus
Pilates meşhur ismi ile Pilates
sayesinde 1920'li yıllarda Amerika'da
bilinmeye başlayan ve günümüzde
dünya geneline yayılan pilatesin
tarihçesi Almanya'da başlar. Joseph
Pilates 9 Aralık 1883 yılında Almanya,
Düsseldorf yakınlarındaki
Mönchengladbach şehrinde doğar.
Çocukluğu boyunca raşitizm, astım ve
ateşli romatizma ile savaşır. Kendi
sağlık durumunu iyileştirmek için
vücudunu ve zihnini kuvvetlendirici bir
yol izlemeye başlar. Bu hedefine
ulaşmaya çalışırken yoga ve zen
meditasyonu, eskrim, boks, güreş ve
cimnastik gibi dallar ile uğraşır.
1.Dünya Savaşı başladığı sıralarda Joe
İngiltere’dedir, savaş esnasında
Lancaster yakınlarında bir enterne
kampında gözaltına alınır ve savaş
süresince burada tutulur. Kampta
olduğu sürece sürgün edilen kişilere
her gün egzersiz yaptırır.
Joe’nun söylediğine göre
1918-1919 yılları arasındaki grip
salgınında onun egzersiz
programına katılıp, rejim
programını takip edenlerin hiçbiri
bu salgından etkilenmemiştir.
Joe’nun bu başarısını fark eden
kamp sorumlusu onu Man
Adası’ndaki hastaneye atar.
Sorumlu olduğu 30 hastaya her
gün egzersiz yaptırır. O dönemler
batı tıbbının yeni başladığı
zamanlar olduğu için; morfin ve
ameliyat dışında hastalara
uygulanabilecek tedavi yöntemi
neredeyse yok gibidir. Joe’nun
egzersiz programına katılan
hastalar kısa sürede iyileşme
göstermeye başlarlar ve birçok
kişinin ölümüne sebep olan
salgın hastalıkların hiçbirine
yakalanmadıkları görülür.
Düzenli çalışma sonucunda Joe
ilk egzersiz aletini oluşturur; 30
hasta ile her gün çalışmanın
zorluğu üzerine Joe hasta
yataklarına yaylar takarak ilk
reformer’ı ortaya çıkarır. Bu
klasik olarak herkesin sahip
olduğu bilgi hikâyesidir, benim
hikâyem ise pilates ile 2010
yılında başladı.
121
Uzun yıllar fitness eğitmenliği,
yöneticilik ve kulüp müdürlükleri
yaptıktan sonra pilates ile
tanışmam “Bu tahta makine ile mi
vücut geliştireceğiz?” sorusu ile
başladı. Şu an 6 şubesi ve
akademisi olan Urban Health
Pilates’i kurmama kadar devam
etti. Evet, ağırlık çalışmak insan
bedenini başka bir boyuta sokuyor
estetik olarak güzel gözüküyoruz
hatta kaslı görünüm bazen çok iyi
hissettiriyor olabilir, peki ya
omurgamız da aynısını söylüyor
muydu? Kas kazanmak kilo
vermek almak bu kadar kolaysa o
zaman omurgayı düzeltmek duruş
bozukluğunu düzeltmek
omurgasal hastalıkları düzeltmek
neden bu kadar uzun sürüyor?
Neden birçok tekniği var ama
bunların içerisinde güç kuvvet
yok. Çok ilginç değil mi? İlk sorum
bu olmuştu bu mesleğe geçiş
yaparken adeta ilkokula başlamış
gibi hiçbir şey bilmediğimi ama
geleceğin işinin bu
olacağından emin gibiydim.
12 sene bana “Deli misin?”
diyenler şimdi aynı meslek
grubunda olan yılların fitnessçıları
ile birlikte. Ben de bu mesleğin
içinde oldukça hâlâ her gün
pilatesin insan omurgasında ve
bedeninde yarattığı mucizeleri
gözlemleme fırsatı buluyorum.
Röportaj İş Dünyası
LUCCA & CANTINERY & FUUDY KURUCUSU
CEM MİRAP
3 2003’te br dünya seyahat
yapıp Türkye’ye
döndükten sonra 2004 yılı
sonuna doğru Lucca’yı,
2014 yılında se knc
restoranınız olan
Cantnery’ açmışsınız.
Kend restoranınızı açma
kararını nasıl aldınız ve bu
süreçlerde neler
yaşadınız? Ayrıca
Cantnery ve C Coffee Bar
le lgl hedeflernz neler?
Şubeleşme süreçler
devam edecek m?
29 yaşımda Lucca‘yı açmaya
karar vererek sektöre giriş
yaptım. Daha sonra Cantinery
ve diğer restoranlarımı açtım
ve yiyecek içecek
alanındaki yürüyüşüm devam
ediyor. Bir restoran veya
yiyecek içecek konseptini
hayata geçirmeden önce hem
yapmak istediklerimi hem de
ticari olarak fizibilitesini iyi
düşünürüm ve kafamda oluşan
resmi gerçeğe geçirmeye
başlarım. Şu ana kadar hep
öyle oldu ve gerek kurucu
ortağı olduğum Fuudy‘de,
gerekse diğer yiyecek içecek
projelerimde öyle olmaya
devam edecek.
1 Cem Bey, sz ş
hayatındak büyük
başarılarınızla tanıyoruz
ve bu başarılarınızın
arkasındak özel
hayatınıza dar detayları
da öğrenmek sterz.
Nerede, nasıl br ale ve
sosyal çevrede doğup
büyüdüğünüzü, almış
olduğunuz eğtmlern
bugünkü Cem Mrap
olmanızdak
etklern bzlerle
paylaşablr msnz?
Ankara’da doğdum, TED
Ankara Koleji ve daha sonra
Bilkent Üniversitesi’nden
mezun oldum. Bir tarafı
akademisyen, bir tarafı iş
insanı bir aileden geliyorum.
Hep araştırmacı, keşfe meraklı
kişiliğimde de ailemin etkisi
olduğunu düşünüyorum.
Üniversiteden sonra reklam
okumaya olan ilgim de sanat,
gastronomi ve benzer alanlara
ilgim de hep o yıllarda oluşan
ve süregelen şeyler.
2 Yüksek lsansınızı New
York’ta CUNY Baruch
College'da reklam
üzerne yaparken New
York’ta yaşadığınız
yıllarda yyecek, çecek
sektörüne lg duymaya
başladığınızı fade
etmşsnz. Bu merak ve
lgnz keşfnzden braz
bahseder msnz?
Szce br toplumun
yemek kültürü ve sektörü
beslenme le lgl hayat
tarzını yansıtır mı?
Aslında New York’ta
yaşadığım yıllar, New York
gece hayatının ve sosyal
hayatın çok iyi olduğu yıllardı.
İlgi alanlarım olan müziğe,
gastronomiye ve gece
hayatına dair birçok farklı
konuda birçok şey öğrendim
diyebilirim.
Bir Restaurant/Bar/Gece
kulübü yaratma fikri de o
yıllarda kafama kazındı.
122
4 Lucca’nın yıllardır bu kadar
terch edleblrlğn
koruması ve brçok kşnn
gözde mekânı oluşunu nasıl
değerlendryorsunuz?
Szce Lucca’yı bu kadar
eşsz yapan nedr? Ayrıca
Lucca’nın yen versyonunu
Lucca 2.0 olarak
tanımlıyorsunuz. Bu yen
versyonda bz neler
beklyor olacak? Hang
alanlarda nasıl değşklkler
yapıldı?
Bence doğru zamanda doğru
yerde yapılmış bir mekân
olması; başka bir yere
benzemeye, başka bir yeri
taklit etmeye çalışmaması;
alanında ilk olması ve de hem
ben hem ekibimin çok
çalışması; sürekli kendimizi
geliştirmemiz Lucca‘yı güçlü
kılan özellikler.
5
Elbette her sektörde
olduğu gb szn
sektörünüzde de çnde
olduğumuz pandem
sürecnde gerçekleşen
br takım değşm ve
gelşmler oldu. Bu
değşmlere nasıl ayak
uydurdunuz? Pandem
sürecnde nsanların
evlere kapandığı ve
restoranların kapalı
olduğu br dönem çok y
değerlendrerek yen br
marka olan L'express by
Lucca’yı çıkardınız. Bze
bu süreçten de
bahsedeblr msnz?
Markalarımı daha online
siparişe uygun hâle getirmek,
evlere catering operasyonları
ve şık paketlerle ulaşmak
pandemi öncesi de aklımda
olan bir gelişme alanıydı.
Benim gibi lüks restoranların
& markaların evlere servis
yapması, moda ve lüks
perakendede olduğu gibi iyi
restoranların online servisi
dünyada da süregelen bir
trend. Pandeminin bu süreci
hızlandıracağını öngörerek bu
dönüşümü yapmanın doğru
zamanı olacağını hissettim.
Lucca’nın sevİlen
lezzetlerİnİ evlere
ulaştıran daha
pakete uygun
L’express dİye bİr
online marka
kurduk.
Pandemi sürecinde de
gelişimimiz devam etti. Hem
Lucca’nın sevilen lezzetlerini
evlere ulaştıran daha pakete
uygun L’express diye bir
online marka kurduk, hem de
Lucca‘nın dekorasyonu,
mutfağı ve altyapısını
yeniledik, geliştirdik. Yepyeni
bir menü ve uplifted bir
dekorasyon yaptık.
Lucca‘nın yeni sürümü gibi
oldu diyebiliriz.
123
6 “Lezzet her an yanınızda...
Yemeklern beğendğnz
tanınmış restoranların
menüler sze özel
kuryeler le artık br tık le
adresnzde...” dyerek
Fuudy uygulamasını
yemek severlern
hzmetne sundunuz.
Fuudy uygulamasını
hayata geçrme fkr nasıl
ortaya çıktı? Sektördek bu
açığı nasıl fark ettnz ve
Fuudy bu açığı nasıl
kapattı? Fuudy
kullanıcılarına ne gb
deneymler sunuyor?
Fuudy, bugüne kadar
oluşmuş yemek sipariş
platformlarından farklı bir
yaklaşıma sahip.
Gastronomik çıtası yüksek,
premium markaları evlere
getiren ve her gün büyüyen
bir lüks paket servis
platformu/uygulaması.
Gastronomiye değer veren,
marka değeri yüksek 350’ye
yakın restoranı ve yiyecek
içecek üreticisini motorlu ve
arabalı kuryeler ile evlere
taşıyoruz Fuudy ile…
Aslında yola çıkışımız bir
restoran sahibi olarak “Nasıl
bir platform markalarımı eve
getirmeli? ” sorusuna cevap
ararken, yolumun Fuudy’de
ortağım olan e-ticaret ve
teknolojide tanınmış
İlker Baydar ile kesişmesiyle
oldu. Fuudy’i teknolojisinden,
tasarımına her detayı bu
çerçevede planlayarak
yaklaşık 1 senelik bir süreçte
oluşturduk. Kullanıcı,
teknoloji ve restoranlara
önem veren bir felsefe ile
geliştirdik.
7 “Fuudy yalnızca y
yemekler getrr,
gastronomye meraklıdır.
Sadece seçlmş restoran
ve yyecek / çecek
frmalarıyla çalışır.”
şeklnde tanıtılıyor.
Brlkte çalıştığınız
restoranların seçmnde
nelere dkkat edyorsunuz?
Fuudy le çalışmak steyen
br restoran nasıl
olmalıdır?
Fuudy 350’nin üzerinde
restoran ile çalışıyor ve
giderek büyüyoruz. Üye iş
yerlerimizin üçte biri sadece
Fuudy’de yer alıyor. En
önemli kriterimiz mekânların
gastronomik olarak yüksek
bir çıtaya sahip olması, lokum
üreticisinden, şık bir restoran
bara çok geniş bir yelpaze
sunmaya gayret ediyoruz.
Fuudy 350’nİn
üzeRİnde
restoran İle
çalışıyor ve
gİderek büyüyoruz.
124
8 “Fuudy çevrey sever,
hybrd araba ve ger
dönüşümlü materyaller
kullanır. ” cümlesyle
çevreye duyarlılık lkenz
belrtyorsunuz. Szn çn
çevre duyarlılığı kavramı
ne fade edyor?
Fuudy’nn çevre duyarlılığı
dışında başka lkeler
var mı?
Fuudy olarak mümkün
olduğunca çevreyi korumaya
özen gösteriyoruz.
Bu nedenle teslimat yaptığımız
arabaları hibrit seçiyoruz,
paketlemelerde de geri
dönüşümlü materyaller
kullanmaya dikkat ediyoruz.
Atıkların azaltılması,
sürdürülebilir menüler
hazırlanması ve karbon ayak izini
azaltmak da önem verdiğimiz ve
beraber çalıştığımız iş
ortaklarımız ile paylaştığımız
konular arasında.
9 Turzm Restaurant
Yatırımcıları ve
İşletmecler Derneğ, 15
yıllık geçmş le yeme,
çme ve eğlence
endüstrlernde yenlkç
çözümler üreterek öncülük
yapan br dernek olarak
tanımlanıyor. İlg
duyduğunuz br alanda
kurulan dernekte,
yönetm kurulunda görev
almak sze neler
hssettryor?
Bir STK’da yer almak ticari bir
yapıda yer almaktan çok
farklı. Birçok farklı fikirle bir
arada ortak bir payda için
gayret göstermek gerektiriyor.
Ben TURYİD’in sektörümüz
için çok çaba sarf ettiğini ve
önemli bir kitleyi temsil
ettiğini görüyorum ve
dolayısıyla yönetiminde emek
sarf etmekten çok mutluluk
duyuyorum.
10 Kurduğunuz markalarla
brçok kşye lham
veryorsunuz. Pek, kend
markasını yaratmak
steyen kşlere
vereceğnz tavsyeler
nelerdr? İşe lk adımı
atarken nelere dkkat
etmeller? İş hayatınızdak
tecrübelernze dayanarak,
herkesn blmesnde yarar
gördüğünüz br lham
kaynağınız veya hayat
tecrübenz var mı?
Doğru ve inandığınız bir fikrin
sonuna kadar arkasında
durmanın bir girişimcide
mutlaka olması gereken
özelliklerden biri olduğuna
inanıyorum. İyi düşünülmüş
ve tasarlanmış bir fikrin,
yapılabilirliğinin ve ekonomik
tarafının da çok iyi ölçülüp
biçilmesi gerekiyor. Özellikle
yiyecek içecek gibi riskli
sektörlerde bir fikir ilk başta
çok iyi durabiliyor bunun
yanıltıcılığına kapılmamak
lazım. Yapı olarak tamam oldu
dememek, sürekli daha iyi ne
yapabilirim demek de bence
iyi bir marka yaratmanın
olmazsa olmazlarından...
Doğru ve İnandığınız bİr fİkrİn sonuna kadar
arkasında durmanın bir gİrİşİmcİde mutlaka
olması gereken ÖZELLİKLERDEN bİrİ
olduğunA İnanıyorum.
125
Röportaj Tasarım / Moda
THE SLASH LUXURY STREETWEAR KURUCUSU
SİNAN ODAK
1
Sz başarılı lüks sokak gym grşm The Slash’ n kurucusu
olarak tanıyoruz. Grşmclğnzn snyallern ünverste
yıllarınızda Ekonom bölümünde okurken kulüp başkanlığı
görevn yürüterek vermşsnz. Grşmclk serüvennzn The
Slash’e evrldğ dönemdek çıkış noktanızdan ve başarıyla
lerleyen bu süreçten bahsedeblr msnz?
2
Markanızın sm ve logosu
aslında hepmzn kullandığı br
noktalama şaret, The Slash
fkrnn ortaya çıkış hkayesn
bzmle paylaşablr msnz?
“Hayaln kurduğumuz bu
yolculuğa güçlü br tutku le
çmzden geldğ gb
çalışıyoruz.” dedğnz
sloganınız szn çn
neler fade edyor?
The Slash logosu 27 derecelik açı ile
oluşturulmuş global bir noktalama işareti,
TDK karşılığı ise eğik çizgi. Web sitemizde
de ufak detaylarla birçok kısımdaki yazı fontunu
büyüklüğünü 27 px olarak belirledik.
Hatta ilk koleksiyonumuz Yaşam Çiçeği’nin
fiyatlandırmasını belirlerken yine 27’den ilham aldık.
/ logosu hemen her yerde rahatça kullanılabilen,
muhtemelen tüm insanlığın aşina olduğu ve bence inanılmaz
minimalist ve cool bir logo. Daha da önemlisi zaten sürekli
hayatımda var olduğunu hissettiğim için bu logonun
olmasına karar verdim.
Merhabalar. 2014’te MEF
Üniversitesi’nde Girişimcilik ve
İnovasyon Kulübü’nü kurdum
ve 3 yıl kadar başkanlığını
yürüttüm. Bu esnada birçok
girişime yakın durarak fikirden
ürünleşmeye, satışa,
büyümeye, operasyona,
finansman yönetimine,
ekipleşmeye dair hemen her
türlü süreci deneyimledim.
Geçtiğimiz 6 yılda 4 farklı ticari
girişimin, 2 farklı da sosyal
inisiyatifin kurucuları arasında
yer aldım. Esasında fikir
aşamasında her girişim çok
tatlıdır, can yakmaz. Fakat
fikirden aksiyona geçtiğimizde
ve bir markalaşma sürecine
girdiğimizde asıl sancılar o
zaman başlar.
Tutku duymadığım hiçbir işi yapmam. Ticari bir kaygım olsa dahi
muhtemelen tutku beslemediğim her şeyden vazgeçebilirim.
Herhangi bir şeye tutkulu olmak, insan olduğumu hissettiriyor. The
Slash’e olan tutkum da geceleri rahat uyumama, sabahları ise
tamamıyla motive uyanmama sebep oluyor. Aldığım her kararı ise
içimden geldiği gibi alıyorum. Sanırım bir girişimci için daha ötesi
yok diyebilirim. Tüm potansiyel girişimcilere bunu yaşayabilmelerini
diliyorum.
The Slash için de elbet aynısı
oldu. Uzun bir süre hayalini
kurdum fakat cesaret
edemedim. Geçtiğimiz süreçte
The Slash için doğru
networkleri edinmeye çalıştım
ve bu networklerim ile
iletişimde kaldım. “Ok! Let’s
start!” dediğim vakit 2019
sonuydu. The Slash marka
tescil süreci, web sitenin
tasarlanması derken 2020
Mayıs’ta online olduk ve
satışlarımıza başladık.
İlk satışımızı siteyi açtıktan 3
dakika sonra gerçekleştirdik.
Şu anda ise İstanbul’da birçok
lokasyonda markamızı
görebilirsiniz. Fakat tabii ki
amaç globalde büyümek. Bu
konuda da çok keyifli
çalışmalarımız var.
126
3
Katıldığınız br söyleşde
kafanızda çok fazla ş fkr
olduğunu fakat doğrusunun
braz daha beklemek
olduğunu belrtmşsnz.
The Slash de 2015’te hayal
kurulan 2019’da lk adımı
atılan br marka, arada
geçen sürey nasıl
değerlendrdnz? Szce br
grşmn başarıya ulaşması
çn hang süreçlerden
geçmes gerekr?
Geçtiğimiz yıllarda birçok farklı iş
fikrini deneyimledim. Aceleci
davranmaktan ziyade daha sakin
kalarak sadece para kazanmak
için değil; içimden gelen, tutku ile
yapabileceğim bir fikrin
olgunlaşmasını bekledim. Aslında
2015 değil, belki de 2010
yıllarından beridir hayalimdi
kendim tasarlamak, giymek ve
insanların giymesini sağlamak.
Bir girişimin başarıya ulaşması
için birçok farklı dinamik mevcut.
Sadece 1-2 şeye bağlı değil.
Teknolojiye ayrıca ilgili olduğum
için Türkiye’de Webrazzi,
globalde ise Techcrunch
takipçisiyim. Bu mecralardan da
takip ettiğim kadarıyla şunu
söyleyebilirim ki 100 milyon
dolardan fazla yatırım alan
girişimler bile batabiliyor. Konu
sadece sermaye de değil.
4
Her koleksyonunuzun
eşsz br hkâyes var, bu
hkâyelerde lham
kaynağınız nedr?
Koleksyonlarınızda
SİNAN ODAK
tasarımla hkâyey
bağdaştırırken nasıl br
çalışma gerçekleştrerek ne
gb mesajlar vermek
styorsunuz?
İlham kaynağı olarak yine
kendimden yola çıkıyorum. Mesela
ilk koleksiyonun Yaşam Çiçeği
olmasının sebebi, bu sembolü
uzun bir süredir hayatımda
bulundurmam ve bana gerçekten
iyi hissettirmesi, iyi bir enerji
vermesi.
İlham kaynağı
olarak yİne
kendİmden
yola
çıkıyorum.
Zamanlama, doğru ekip, sermaye,
network, ürün, pazarlama ve tabii
ki şans. Her biri önemli.
Girişimcilerin ise nefesinin uzun
soluklu olması gerek. Sakin
olmak gerek. Bol problem çözmeli
bir sürece gireceklerini bilmeli
girişimciler.
İlk koleksiyonumda da bu
sembolün bana ve markama uğur
getirdiğine inanıyorum ki 2 ay
geçmeden 2. ve daha büyük bir
koleksiyon duyurduk. Yeni
koleksiyonda da evreni konu aldık.
Evren bana hem negatif hem de
pozitif anlamda birçok şeyi
çağrıştırıyor. Bilinmezlik, hayal
gücü, sessizlik, korku,heyecan,
sonsuzluk… The Universe
koleksiyonunda ise negatif
çağrışımları bir kenara atarak
pozitif kelimeler üzerine
yoğunlaştık. 3 farklı gezegeni konu
aldık. Her birinin hikâyelerine web
sitemizden de göz atabilirsiniz.
127
5
The Slash’n kuruluş
aşamasında sokak
modasını lüksle
buluştururken zorlandığınız
konular oldu mu? Dğer
lüks markalardan farkınızı
ve sz öne çıkaran
noktaları nasıl
değerlendryorsunuz?
Ayrıca şunu söylemeliyim ki The
Slash’i biz sadece bir ‘giyim
markası’ olarak değil, bir ‘marka’
olarak konumlandırıyoruz. Yakın
sürede yapacağımız iş
birliklerinde ise anlatmak
istediğim şeyi daha detaylı bir
şekilde açıklıyor olacağım.
Yakın zamanda farklı kurumları da
kendi çapımızda destekliyor
olacağız. Fakat bu kurumlara
desteğin yanı sıra, pandemi
ertesinde bizzat The Slash ekibi
olarak bizler bu yardımları kişilere
ulaştırmayı hedefliyoruz.
Etkiyi daha fazla hissetmek
istiyoruz.
Eğer satış aşamasından
bahsediyorsanız hiç
zorlanmadık. Doğru hedef
kitleye doğru ürünü
sunarsanız satış
aşamasındaki problemlerin
büyük çoğunluğunu yok
edebilirsiniz.
Diğer lüks markalardan
farkımız oldukça bariz. The
Slash’in online deneyimi
muhtemelen Türkiye merkezli
lüks ve lüks olmayan tüm
markalardan çok daha iyi.
Üzerinde neredeyse 8 aylık bir
çalışma var ve hâlâ
geliştirmelere devam
ediyoruz. Biz müşterilerimizin
sadece giyindiği üründeki
deneyimine değil, satın alma
sürecindeki dijital deneyime
de son derece önem
veriyoruz. Yine yakın zamanda
harika gelişmeler olacak
online deneyimimizde. Bu
şekilde online deneyime
düşkün ve özen gösteren
başka bir marka görmedim
ben Türkiye’de. Ayrıca satış
sonrası süreç benim için çok
önemli. Müşteriniz sizden
2. kez alışveriş yapıyor mu?
The Slash’ten herhangi bir
ürün alan 100 müşteriden
86’sı 2. kez bizden ürün aldı.
Bu geri dönüş mükemmel
seviyede. Biz de bu
motivasyonla hem
ürünlerimize hem de tüm
deneyimlerimize daha fazla
özen gösteriyoruz.
6 Sokak modasını lüksle
buluşturan The Slash ales
olarak markanızdan satın
alınan her ürün çn 1 adet
fdan bağışı yaptığınızı
blyoruz, öncelkle böyle
br grşmde bulunduğunuz
çn szler tebrk ederz.
Bu duyarlılığınızı markanıza
br değer olarak katma fkr
nasıl gelşt ve ne tarz ger
dönüşler aldınız?
Baştan söylemeliyim ki bundan
bir geri dönüş almak gibi bir
amacımız asla yok. Her marka bu
tarz inisiyatifler için üstüne
düşeni yapmalı, elini taşın altına
koymalı. Biz, paylaşmanın gücüne
inanıyoruz. Deneyim ve finansal
varlığımızın da bir kısmını bu
sebepten ötürü paylaşmayı tercih
ediyoruz. Türkiye’deki birçok
marka da bence bu konuda
gerçekten çok duyarlı. Severek
takip ediyorum.
128
7 Kurmuş olduğunuz
hayallerle başlayıp 2019’da
gerçeğe dönüşerek
Türkye’dek başarılı
grşmlerden br olan The
Slash’n başarıya
ulaşmasındak en büyük
etken nedr?
Koleksyonlarınızı pyasaya
sunarken reklam ve
pazarlama stratejlernz
nasıl yürütüyorsunuz?
Hedeflediğim başarıya henüz
ulaşmadık. Bunun için çok erken.
Fakat hedeflediğimden daha da
ötesine ulaşacağımıza
inanıyorum. Buradaki en büyük
etken tutku ve ekibin kendini
markaya adaması. Her adımın
inanılmaz detaycı bir şekilde
atılması.
Geçtiğimiz süreçte daha çok
markalarla iş birlikleri için
vaktimizi harcadık. The Slash
olarak aceleci bir büyüme
stratejimiz asla yok. Bu sebepten
dolayı attığımız her adımı
gerçekten bilinçli olarak atmaya
çalışıyoruz. Anlaştığımız
mağazaların konumları, hedef
kitlesi ve hatta bu mağazaların
kurucularının vizyonları da bizler
için çok önemli. Geleneksel
reklamlarımıza da yakın sürede
başlayacağız. Bununla birlikte
tabii ki çok büyük değeri olan
influencer marketing
çalışmalarına da başlıyoruz.
Burada da yine en önemli şey
doğru kişinin sizi giymesi ve
temsil etmesi. Bu sebepten dolayı
sadece takipçisi yüksek olan
kişiler değil, marka için doğru
kişiler bizim için önemli.
8
Grşmclğn rsklernden
sık sık bahsedlyor. Szn
zorlandığınız ve çıkmaza
grdğnz noktalarda
toparlanmanızı sağlayan ve
sze güç veren şeyler
nelerd, bu zorlukların
üstesnden nasıl geldnz?
Szn çn grşmclğn en
y ve en kötü yanları
hanglerdr?
Girişimciliğin kötü bir yanı
olduğunu düşünmüyorum.
Sadece herkese uygun bir
kariyer yolu olduğuna
inanmıyorum. Sürekli ama
sürekli problemlerle boğuşmak
herkese uymayabilir.
Her problemin bir çözümü elbet
vardır. Asıl konu bu süreçte
sakin kalmak ve problemi
gerçekten iyi anlayabilmek. The
Slash’te özellikle atölye kısmında
çok sık problemlerle
karşılaşıyoruz. Hiçbir süreçte
asla duygularımla hareket etmem
ve karar vermem.
Doğru olan da bu…
Gerçekten canımı sıkan ve
çözümü zor problemlerle
karşılaştığımda ise o
problemden bir süre uzaklaşarak
kendimi dinleme yöntemini
seçerim. Sonsuz bir evrendeyiz.
Karşılaştığım bir problemi bu
sonsuz evren ile mukayese
ettiğimde biraz daha rahatlamış
olarak o problemi çözmek için
tekrar işe koyulurum.
BEN HAYALLERİN
GERÇEKLEŞMESİNDEN ZİYADE
HEDEFLERİN GERÇEKLEŞTİĞİNE
İNANIYORUM.
9 Gençlern büyük br
çoğunluğu grşmclk
hayaller kurarken, başarılı
karyernzde edndğnz
tecrübeler sonucunda szn
gb hayaln gerçekleştrmek
steyenlere ne gb
tavsyelerde bulunursunuz?
Szce başlarken neler göze
almalı ve nelere dkkat
etmeller?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki
ben hayallerin gerçekleşmesinden
ziyade hedeflerin gerçekleştiğine
inanıyorum. Hayal ettiğimiz
şeylere kavuşmanın pek kıymeti
olduğunu düşünmüyorum.
Ben de hedeflerimin henüz çok
ufak bir kısmına erişmiş fakat
bundan sonraki süreçte çok çok
daha büyük hedefler planlamış bir
girişimciyim.
Öncelikle gerçekten çok çalışmayı
göze almalılar. Aynı anda birçok
farklı süreci yönetmeyi
deneyimleyecekler. Teknik
problemlerle uğraşmak her zaman
daha keyifli olmuştur. Asıl
problem insanlar ile uğraşmak.
Bu da iyi bir sabır gerektirebiliyor.
10
İletişim becerisi size her kapıyı
açabilir. Bu sebepten ötürü benim
en önem verdiğim konu budur.
Özellikle mail nasıl atılır
konusunda büyük eksikler
görüyorum. Bu da günümüzde
iletişimin belki de en önemli
parçası.
Hemen her sektörden network
edinmek. Bu konuyu o kadar fazla
yüzeysel algılıyoruz ki. Merhaba
dediğimiz, sadece kartvizit
alışverişi yaptığımız kişileri
tanıdığımızı, networkümüze
eklediğimizi düşünüyoruz. Fakat
böyle ilerlemiyor. Daha derin ve
anlamlı ilişkiler kurmaya
odaklanmalıyız.
The Slash le global br
sokak gym markası olma
vzyonu le yola çıktığınızı
belrtyorsunuz, globale
htap etme yolunda nasıl
faalyetler
gerçekleştryorsunuz?
The Slash olarak
gelecektek hedeflernzden
ve başarılarınızı lgyle takp
edenler nelern
bekledğnden
bahsedeblr msnz?
Harika bir soru.
Özellikle iş birlikleri anlamında
çok dikkatliyiz. İş birliği
yaptığımız her kurum ve kişinin
The Slash’i globalde de
yansıtabilmesini istiyoruz.
Aslında birkaç güzel gelişme de
var bunları da sizinle paylaşmayı
isterdim fakat henüz imza
aşamasındayız. Şunu
söyleyebilirim ki, 2021 yılında
Türkiye dışında 3 ülkede, 5 farklı
şehirde yer alacağız.
129
İLK TÜRK KADIN FIFA HAKEMİ & SPORUN VE
FUTBOLUN PROFESÖRÜ
Röportaj Spor
LALE ORTA
1
Lale Orta’nın hkâyes nasıl başladı? Bze kendnzden ve
futbol maceranızın nerede, ne zaman, nasıl başladığından
bahsedeblr msnz?
Ailem beni 11 yaşında Vefa
Kulübü’nün basketbol takımına
yazdırdı. Futbola olan ilgimden
dolayı, sokaklarda erkek
arkadaşlarımla birlikte futbol
oynuyordum. İstanbul Moda’da,
Dostluk Spor Kız Futbol
takımının olduğunu gazetelerden
öğrendim. Türkiye’de o
dönemlerde futbol, kız çocukları
için uygun bir spor dalı olarak
görülmediği için önce ailemi ikna
etmeye çalıştım, Dostluk Spor
Kız Futbol Kulübü’ne kaydoldum
ve futbol maceram bu şekilde
başlamış oldu… Marmara
Üniversitesi’nin İşletme
bölümünü bitirdikten sonra,
Yüksek Lisansımı ve Doktoramı,
Spor Yönetimi üzerine yaptım.
‘Türk Spor Teşkilatı İçinde Futbol
Hakemliği Statüsü’ tezimle
Yüksek Lisansımı, ‘Dünyadaki ve
Türkiye’deki Futbol
Organizasyonlarına Analitik Bir
Yaklaşım’ tezimle de Doktor
unvanımı aldım.
1985 yılında Türkiye Futbol
Federasyonunun açmış olduğu
‘C’ Antrenörlük kursuna katılarak
Türkiye’nin ilk kadın futbol
antrenörü oldum. Amatör
karmalardan, kadın milli takım
antrenörlüğüne kadar çeşitli
görevlerde bulundum.
Şu anda UEFA A lisans
diplomasına sahibim.
O günlerde Spor Akademilerinin
futbol branşlarına kadın
öğrenciler alınmıyordu. Benim
antrenörlük kurslarında
gösterdiğim mücadele ve
başarılardan sonra futbol
branşlarına, kadın öğrencileri
almaya başladılar.
Hakemliğe 1986 yılında başladım
ve tam 20 yıl boyunca bir kadın
hakem olarak Türk Futboluna ve
Hakemliğine hizmet ettim. 1990
yılında ilk kez Türkiye birinci
liginde yardımcı hakem olmayı
başardım. Bu Avrupa’da da bir
ilkti… O sene, Türkiye’nin en
başarılı 10 Türk Kadını arasında
aday gösterildim.
Ayrıca, Türkiye’de ve Avrupa’da
ödüller aldım. 1995 yılında
Türkiye’nin ilk FIFA kokartlı
kadın hakemi olmayı başararak,
dünyada 54 kadın hakemden biri
olma onurunu ülkeme yaşattım.
UEFA’nın Top Class hakem
listesinde de Avrupa’nın 17
kadın hakemi arasına girdim.
1999 yılında ise Türkiye’de ve
Avrupa’da en üst düzey
profesyonel lig müsabakasında
hakem olarak görev yaptım.
150’si Avrupa’da olmak üzere
yaklaşık 1500 maçta görev
aldım.
2002 yılında Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi (TMOK) beni
Türk sporuna, Türk futboluna,
Türk kadınına ve Türk toplumuna
yaptığım katkılardan dolayı
‘Kadın ve Spor Ödülü’ için
Türkiye’den aday gösterdi.
Bunun sonucunda, Uluslararası
Olimpiyat Komitesi (IOC) ise, her
kıtadan bir kişiye verdiği IOC
Kadın ve Spor Ödülü’nü, 52
Avrupa ülkesi adayları arasından
seçerek beni layık gördü. 2005
yılında UEFA Şampiyonlar Ligi
Kadınlar Final müsabakasını
yöneterek, hakemlik hizmetimi
onur ve gururla noktaladım. Bu
maç, o güne kadar UEFA’nın en
üst düzey karşılaşmasında ilk
kez bir Türk hakeminin görev
yaptığı bir karşılaşma oldu.
130
2 Türkye'nn lk kadın
futbol takımı olan
Dostluk Spor'da kalec
ve kaptan olarak futbol
oynadınız. Bzlere
Dostluk Spor’u
anlatablr msnz?
Nasıl br kulüptü,
o yıllarınızı nasıl
hatırlıyorsunuz?
Dostluk Spor Kız Futbol
takımı, Anadolu’nun çeşitli
kentlerinde maç yaparak
kadın futbolunun Türkiye’de
tanınmasını, kabul
edilmesini ve yayılmasını
sağladı. 1973-1978 yılları
arasında Türkiye’de kız
futbol takımlarının
olmamasından dolayı,
Dostluk Spor Kız Futbol
Takımı jübile maçları öncesi,
derbi maçları öncesi veya
futbol takımlarının sezon
açılışlarında erkek takımları
ile maç yaptılar.
Dostluk Spor Kız Futbol Kulübü
benim yetişip büyüdüğüm,
dostluğu, arkadaşlığı
öğrendiğim, hafta sonlarının
gelmesini iple çektiğim ve
severek yaşadığım bir yer
olmuştur. Dostluk Spor deyince;
arkadaşlık, dostluk, emek,
mücadele, çaba, azim, umut,
birlik kavramları aklıma gelir.
Dostluk Spor’un değerli
yöneticilerinin de benim
üzerimde çok emekleri olmuştur.
3 Sz Orhan Ayhan le
sunduğunuz maçlarda
da takp ettk.
O dönemlerde
yaşananları szden
dnlemey çok sterz.
O günlerden bu günlere
szce bu alanda nasıl
değşklkler yaşandı?
4
Türkye'de futbol
üzerne doktora yapan lk
kadınsınız. Dünyanın lk
FIFA kokartlı kadın
hakemlernden brsnz.
İlk kadın futbol
antrenörüsünüz. İlk
kadın futbol spkersnz.
‘Analtk Br Yaklaşım’
teznz le lk kadın futbol
doktoru unvanını aldınız.
Futbol alanında br kadın
olarak lk olmanın
zorlukları neyd? Bu
zorluklarla nasıl başa
çıkabldnz?
Yaşamımın her döneminde
sporun içinde büyük
mücadeleler sonucu yer alan ve
birçok ilklere ve başarılara imza
atan biri olarak, geldiğim
noktaya varmak hiç kolay
olmadı. Futbolu çok sevmem,
kendime olan güvenim, eşimin
ve ailemin desteği, disiplinli
olmam, azimli, düzenli ve
programlı olmam, yılmadan,
usanmadan çok ama çok
çalışmam tüm zorlukların
üstesinden gelmemi sağladı.
Rakip bir kadın futbol takımı
olmaması nedeniyle
genellikle gençler ve eski
futbolculardan oluşan
takımlarla gösteri maçları
yaparak faaliyetlerini
sürdürdüler. Dostluk Spor,
Türkiye’nin ilk kız futbol
kulübü olmasının yanı sıra,
toplumda örnek davranışlar
sergileyerek herkesin ilgi
odağı hâline gelmeyi
başarmış ve medyanın ilgi
odağı hâline gelmiştir.
Dönemin TRT Genel Müdürü
Tayfun Akgüner’in önerisiyle
Orhan Ayhan’la birlikte 4 yıl
boyunca onlarca maç anlattım.
Amacımız, kadınlara futbolu
sevdirmek ve daha fazla o
alanda aktif olmalarını
sağlayabilmekti. Amacımıza
ulaştığımızı düşünüyorum.
131
5
Avrupa’da en üst
düzeyde maç yöneten lk
kadın hakemsnz.
O maça dönüp
baktığınızda neler
söylemek stersnz,
nasıl br tecrübeyd ve
neler hssetmştnz?
Dğer ülkelern kadın
hakemleryle
kıyaslandığında
onlardan uzun süre önce
elde ettğnz bu başarı
hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Galatasaray-Sarıyer
karşılaşması benim hayatımın
en önemli maçlarından biri
oldu. 1990 yılıydı ve
hakemlikteki dördüncü yılımdı.
Bu maçta, Avrupa’da ilk kez bir
kadın hakem görev almış oldu.
Maçın hakemi Ergül Yücedağ
tarafından maça çıkacağım
haberini alınca o kadar
heyecanlandım ki uyku
uyuyamadım. Galatasaray
takımının kaptanı Sayın Cüneyt
Tanman’dı. Sahaya çıkarken
arkadaşlarına döndü ve “Maç
sırasında hiç kimseden itiraz
istemiyorum” dedi. Bu maç
Türkiye’de kadınların futbolun
içinde yer alması ve kadın
hakemlerin sayısının artması
için farkındalık yaratan ve algı
kırılmasını sağlayan önemli bir
dönüm noktası oldu. 1999
yılında yönettiğim
Sakarya-Ankaragücü maçım
ise, Avrupa’da en üst düzeyde
maç yöneten ilk kadın hakem
olma başarısını getirdi. 2017
yılında Almanya
Bundesliga’da, 2019 yılında
Fransa League 1’de kadın
hakemler ilk kez maç
yönettiler.
Almanya’dan 18 yıl, Fransa’dan
20 yıl önce bu başarıyı
yakalamışız. Tarih açısından
bakıldığında onların çok
önündeymişiz gibi algılansa da
gerçek çok farklı. Onlar erkekler
liginde başarıyla maç yöneten
kadın hakemlerine sahip çıktılar,
kadrolarına aldılar ve dünyaya
lanse ettiler. Biz de ise
“Dünyanın neresinde
görülmüş!” kafalarıyla mücadele
ettik.
6 Br röportajınızda
"Ben tabuları yıkmak çn
adeta buza yazı yazdım,
sonrasında onu
kalıplaştırdım ve
erttrmedm." dyorsunuz.
Karyernz boyunca
karşılaştığınız
zorluklarla nasıl mücadele
ettnz? Hakemlğe sıkı sıkı
sarılmanızı ve
bırakmamanızı sağlayan
şey neyd?
Kariyeriniz aynı zamanda
yaşamınızın özetini oluşturuyor.
Başardıklarınız karakterinizle de
örtüşüyor. Hedefiniz büyükse,
onu gerçekleştirmek için
yolunuz uzun oluyor. Bu yol
boyunca sürekli mücadele
etmek zorunda kalıyorsunuz.
Bu, sizi daha da güçlü yapıyor…
Hakemliğe sıkı sıkıya sarılmamın
nedenlerinden biri futbolu çok
sevmiş olmam. Diğeri de liderlik
ve kişilik özelliklerimin
hakemlikle örtüşmesi…
Hakemliği bırakmamamın nedeni
ise, başarıyı yakalayacağıma
olan inancımdı. Başardıktan
sonra, hakemlik sizi bırakana
kadar siz onu zaten
bırakamıyorsunuz…
7 İşletme eğtm gördükten
sonra neden Beden
Eğtm Spor Yüksek
Okulu’nda yüksek lsans
terch ettnz? Sz bu yola
sevk eden neyd? İşletme
eğtmnzn sze katkılarını
nasıl değerlendryorsunuz?
İşletme; iktisadi ve idari
bilimlerin orta noktasında
bulunan bölümlerinden biri…
Son sınıfa geldiğimde, sporu çok
sevdiğimi ve sporun içinde yer
almak istediğimi fark ettim.
Bunun üzerine yüksek lisans ve
doktora eğitimimi Spor Yönetimi
üzerine yaptım. Yönetim ve spor
bilgilerimi birleştirmek ve
geliştirmek istedim. İşletme
eğitimim bana; yönetim bilgisi ve
becerisi, analitik düşünme
yeteneği, ikna kabiliyeti vb. gibi
birçok özellik kazandırdı.
Yönetim bilgi ve becerisi
olmayan bir kişinin hem hayatta
hem de hakemlikte başarılı
olması biraz şansa kalabilir.
HEDEFİNİZ BÜYÜKSE, ONU
GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN
YOLUNUZ UZUN OLUYOR.
132
8
2009'dan bu yana Okan
Ünverstes’nde Spor
Yönetclğ Bölüm
Başkanlığı’nı yürütüyor
ve brçok spor yönetcs
yetştrmekte öncü
oluyorsunuz. Szce y
br sporcu nasıl
eğtlmeldr, nasıl
özellklere olmalıdır?
Üniversitemizin Spor Yönetimi
Bölümü, sporun endüstri
hâline geldiği ve hızla geliştiği
dünyada, ülkemizin de bu
endüstrinin içinde olması
adına çağdaş, donanımlı,
özgüven sahibi ve rekabet
ortamına uyum sağlayabilen
spor yöneticileri yetiştirmek
amacıyla kuruldu.
Öğrencilerimizi, analitik
düşünce yeteneğine sahip ve
girişimcilik ruhu kazanmış,
sporun çeşitli disiplinleri
arasında ilişki kurabilen,
uluslararası standartlardaki
eğitim ve öğretimi ile spor
endüstrisinin sorunlarının
çözümüne bilimsel destek
sağlayan, sosyal sorumluluk
ve çevre bilinciyle donatılmış,
iç ve dış rekabete açık,
donanımlı, çağdaş iş yaşamına
hazır bireyler olarak mezun
ediyoruz. Ülkemizde, bu işin
eğitimini almış spor
yöneticilerinin de içinde yer
aldığı spor kulüpleri
çoğalmalıdır. Bu kulüplerde
eğitilen sporcular, sportif
eğitimlerinin yanında kişisel
eğitimlerine de önem verilerek
yetiştirilmeli ve bu kişilerin
önce iyi birey ve iyi insan
olması benimsenmelidir.
9 Hakemlk hayatınız
boyunca 150’s
uluslararası yaklaşık 1.500
maç yönettğnzden
ayryeten de maç zlemey
çok sevdğnzden ve boş
vaktlernzde de
zledğnzden
bahsedyorsunuz.
Bu kadar çok maç takp
etmek hayatınızın br rutn
hâlne gelmş gb görünüyor.
Hakemlk szn çn bçlmş
br kaftandı dyeblr myz,
pek hakem olmasaydınız şu
anda hang şle meşgul
olurdunuz?
Hakemliğe tesadüfen başladım
ama gerçekten benim için
biçilmiş bir kaftandı… Hakem
olmasaydım teknik direktörlük
yapardım. Amacım da Süper
Lig’de görev yapmak olurdu...
10
Uluslararası Olmpyat
Komtes (IOC) tarafından
5 kıtada; kadınların spora
katılımları konusunda
öncülük eden ve örnek
olan kş ve kurumlara
verlen Kadın ve Spor 2002
Avrupa Kıtası Büyük
Ödülü’nü kazandınız. Bu
ve bunun gb brçok ödül
le tüm emeklernzn tüm
dünya tarafından takdr
gördüğünü hssetmek
nasıldı? Ayrıca Hakem
olmak steyen ya da spor
üzerne karyer nşa etmek
steyenlere
tavsyelernz nelerdr?
Uluslararası Olimpiyat
Komitesi’nin spora
hizmetlerimden dolayı Avrupa
Kıtası Büyük Ödülü’nü bana
vermesi ve 21 Mayıs 2005
tarihinde Almanya’nın Postdam
şehrinde Postdam (Almanya) –
Djugarden/Alvsjö (İsveç)
takımları arasında oynanan UEFA
Kadınlar Şampiyonlar Ligi Final
Maçı’nı yönetmem benim için
büyük onur oldu. Bu seviyelere
eriştiğinizde, yaşadığınız tüm
zorluklara değdiğini
düşünüyorsunuz.Öneri olarak
şunu söyleyebilirim: Kariyer
planları yapılırken, herkesin
kendisini iyi tanıması ve analiz
etmesi gerekiyor.
Yapabileceklerinizi ve
yapamayacaklarınızı belirledikten
sonra hedeflerinizi koymanız ve
bu hedeflere ulaşmak için
yılmadan, bıkmadan, yorulmadan
çalışmak, çok çalışmak
gerekiyor.
KarİYer planları yapılırken, herkesİn
kendİsİnİ İyİ tanıması ve analİz etmesİ
gerekİyor.
133
Röportaj İş Dünyası
THE WALT DISNEY COMPANY TÜRKİYE MEDYA BİRİMİ GENEL MÜDÜR
YARDIMCISI & SATIŞ GRUP BAŞKANI
MEHMET İÇAĞASIOĞLU
1 Bze kendnzden ve karyernzde ulaştığınız başarılı konuma
gelene kadark serüvennzden bahsedeblr msnz? Eğtm
hayatınız nasıldı ve ünverstede okuduğunuz bölüme nasıl
karar verdnz? Yüksek lsansınızı yaptığınız Unversty of
North Alabama’nın başarılarınızdak yer nedr?
2 Mehmet Bey; FOX, FX,
FOXCRIME, Natonal
Geographc, Natonal
Geographc WILD, Dsney
Channel, Dsney Junor,
24Ktchen, BabyTV kanallarını
ve bu markaların djtal
mecralarını bünyesnde
bulunduran The Walt Dsney
Company Türkye Medya
Brm’nn Genel Müdür
Yardımcılığı ve Satış Grup
Başkanlığı görevn
yürütüyorsunuz. Böyles
büyük br organzasyonun
tepe yönetclernden br
olarak, elde edlen bu
başarıların ardındak temel
faktörler szce nelerdr?
Kendim gibi, hem hiperaktif hem
de fazlasıyla titiz bir ekiple
çalışıyorum. Yönetici
arkadaşlarımla ortalama 10 yıldır
birlikte çalışıyor olmanın verdiği
konfor alanının sağladığı
avantajların yanı sıra alanlarında
çok yetkin ve deneyimli bir
ekiple birlikte tüm bu
operasyonu başarılı bir şekilde
yönetiyoruz.
Eğitim hayatım lise son sınıfa
kadar okulun en tembel ve en
yaramaz öğrencilerinden biri
olarak geçti. Bilfen Lisesi’nde
okurken, okul müdürümüz
Emine Hanım lise son sınıfın ilk
günü derse girmek yerine
bahçede arkadaşlarımla vakit
geçirdiğimi görünce bana fırçayı
bastı ve bu gidişle başarılı
olmamın, üniversite
kazanmamın mümkün
olmadığını söyledi.
O gün hayatımın bir dönüm
noktası oldu ve çalışmaya karar
verdim. Öyle çalıştım ki 3-4 gün
uykusuz kalarak, non-stop,
durmak nedir bilmeden...
Üniversiteye giriş sınav
denemelerinde Bilfen Lisesi ve
aynı binada bulunduğumuz
Üsküdar Fen Lisesi’nin en iyi 3
öğrencisinden biri olmaya
başladım. Ancak bu kadar
uykusuz kalarak çalışmak
maalesef nadir görülen bir uyku
hastalığı yaşamama sebep oldu
ve üniversite sınavlarında
herkes derece almamı
beklerlerken, ben hasta
olduğum için sınava giremedim.
Bir yıl daha beklememek için
yurt dışında en hızlı
gidebileceğim düzgün bir okul
arayışına girdim. Bir
arkadaşımın da yönlendirmesi
ile University of North Alabama
ile yollarım kesişti ve nerede
olduğunu bile bilmeden 30 gün
sonra atladım uçağa ve
Alabama’nın yolunu tuttum.
Başından beri ‘İş İdaresi ve
Pazarlama’ okumak istiyordum,
bundan dolayı da bu bölümü
tercih ettim. Okulumun
başarılarımdaki yeri aslında
bana sunmuş olduğu farklı bakış
açıları oldu. Hiçbir okul sizi on
sene sonra bulunacak
olduğunuz pozisyona ya da
mevkiye yerleştiremez, hiçbir
okulun tek başına bunu yapacak
gücü yok. İş sizde bitiyor.
Okulunuz, amacınız için
gittiğiniz yolda size güzel bir
haritadır, onu doğru kullanır ve
altyapınızı her zaman güçlü
tutar, kendinize değer
katarsanız, kendinize yatırım
yaparsanız hedefinize ulaşmayı
başarırsınız.
KENDİNİZE DEĞER KATAR VE YATIRIM
YAPARSANIZ HEDEFİNİZE ULAŞMAYI
BAŞARIRSINIZ.
134
3 ‘İzlerken Al’ özellğne
sahp çerk platformu olan
FOXplay’n
yaratıcılarındansınız.
Bu fkrn oluşumunun
nasıl başladığını
anlatablr msnz?
FOXplay le kullanıcılara
nasıl br deneym
sunuyorsunuz?
Önümüzdek dönemde
ulaşmayı hedefledğnz
noktalar nelerdr?
Bir gün PUBG oynuyordum.
Oyunda, birini vurduğunuzda
ve oyun dışına ittiğinizde o
kişinin eşyalarına sahip
olabiliyorsunuz. Oradan yola
çıkarak aklımda bir fikir
canlandı. ‘İzlerken Al’
dünyada az da olsa videolar
üzerinde kullanılmaya
başlanmış bir özellikti ancak
FOXplay kullanıcıya izledikleri
içerikte beğendikleri ürünleri
satın alma özelliğini, hem de
son derece kolay ve rahat bir
şekilde sunan ilk platform
olma özelliğini taşıyor.
FOXplay; bizim
Türkiye’deki lokal içerik
gücümüz ile gelecekte
yapmayı planladığımız
projeler arasında bir köprü
oldu diyebiliriz.
4 FOX Networks Group
alesne 2006 yılında
katıldıktan br süre
sonra Afrka bölgesnn
reklam satış
operasyonunu da
yönetmşsnz. Reklam
satışlarında nelere
dkkat etmek gerekyor,
televzyon ve djtal
platformlardak reklam
operasyonlarının
farkları nelerdr?
Reklam satışın en önemli
noktası güvenilir olmak.
Hayattaki en önemli kelime
sanırım bu, ancak reklam
satışta güvenilir olup
müşterinizin marka
hedeflerine doğru hedef
kitlede çözüm
üretebiliyorsanız ve
tüketiciye de o ürünü
aldıracak yaratıcı formülleri
sunabiliyorsanız, başarılı
olmamanız için bir sebep
kalmıyor ortada. TV ve dijital
ortamlardaki reklam projeleri
arasındaki en temel fark,
dijitalde TV ekranındaki bir
takım süre ve alan gibi
kısıtlamalara bağlı
kalınmadığı için daha özgür
çalışılabiliyor olması ve
dolayısıyla daha yaratıcı
projeler üretilebilmesi.
Tabii ki TV’de olduğu gibi
dijitalde de RTÜK kurallarına
uyarak...
5
Türkye’nn en fazla
sayıda ödüllü sponsorluk
projesnn satışını
gerçekleştren br ekbn
başındak etkn br
yönetc olarak sze göre
başarılı br ekp nasıl
olmalıdır, ekp
çalışmasının olmazsa
olmazları nelerdr?
Ekip çalışmasının olmazsa
olmazı, farklı kafalarda insanların
uyum içinde beraber çalışması.
Yaratıcı bir beyin için belli bir
statüde, pozisyonda olmanıza
gerek yok. Yedi sene önce
ekibimizdeki bir office boy’un
bize vermiş olduğu fikirle
Türkiye’nin en büyük telekom
operatörlerinden birine müthiş
bir iş satmıştık mesela. Ekip
ruhunun kesinlikle tam olması
gerekiyor. Bir maça gittiğinizi
düşünün; maçta taraftarlar
takımlarına tezahürat yaparak
destek gösterirler. Ama bu
sırada, takımını destekleyen bir
taraftar olarak, sadece o marşı
söylemeniz yeterli olmaz.
Çoğunluğa, doğru vurgu ve
doğru tempo ile eşlik etmezseniz
takıma enerji ve motivasyon
verecek o tezahüratı
tutturamazsınız. Ekip olmak da
böyle bir şey. Aynı şarkıyı hep
birlikte, aynı tonda ve aynı
vurgularla söylemeniz gerekiyor.
Böyle bir ekibin oluşması için de
saygı, güven, adalet
kavramlarının ekip içinde doğru
oturması gerekiyor. Bu şartlar
sağlandığında ulaşılmak istenen
hedefler net, ekibin sinerjisi
iyiyse mutlaka o hedeflere
ulaşılıyor.
135
6 Haftalık reytnglere
bakıldığında FOX brçok
başarılı proje le üst
sıralarda yer alıyor.
Büyük zlenme oranına
sahp FOX’un bu
başarısını nelere
bağlıyorsunuz? Rekabet
ortamında öne çıkablmek
çn zleyc beklentlern
nasıl metotlarla takp
edyorsunuz?
Birbirini besleyen ve uyum
içinde çalışan başarılı bir
drama ve pazarlama ekibimiz
var. Bunun yanında,
Türkiye’nin en iyi yapımcıları
ile çalışıyoruz. Bu etkenler
bir araya geldiğinde de
başarı kendiliğinden
doğuyor. Aslında
arkadaşlarımın yaptığı
sosyal mühendislik.
7 Yaşadığımız pandem
sürec TV sektörünü ve
şlernz nasıl etkled?
Set ve çalışma
ortamlarında nasıl
gelşmeler yaşanıyor?
Sz bu süreçte
djtalleşmenn
gelşmn nasıl
değerlendryorsunuz?
Pandemi; tüm sektörlerde
olduğu gibi, “TV sektörünü
de pek çok açıdan
değiştirdi.” demek yerine,
“Hızlandırdı ve daha ileriye
hazırladı.” demek bence daha
doğru olur. Dijital dönüşümle,
içerik daha hızlı tüketilir hâle
geldi.TV izlenmeleri evlerine
kapanan insanlardan dolayı
rekor düzeye ulaştı.
DİJİTAL DÖNÜŞÜMLE, İÇERİK
DAHA HIZLI TÜKETİLİR
HALE GELDİ.
Bunun yanında, setlerde çalışan
arkadaşlarımız ciddi emek sarf
ederek işleri yetiştirmeye
çalışırken yapımcılar,
çalışanların sağlığını gözeten
önlemleri alma konusunda çok
hassas davrandılar.
Dijitalleşme sürecinde ise belki
de 3-5 sene sonra
yaşayacağımız gelişmeleri,
6-9 ay içerisinde yaşadık ve
konuşmaya başladık. Bu hızlı
değişim ve gelişmeler tabii tüm
sektörler için geçerli oldu.
8 İş hayatınızda br gününüz
nasıl geçyor, planlarınızı
ne kadar önceden
yapıyorsunuz? Her gün
bell hedeflernz
gerçekleştrme
doğrultusunda mı
yaşıyorsunuz yoksa
spontane gelşmelere göre
m yaşamınızı
şekllendryorsunuz?
TV dünyasında ne kadar planlı
olursanız olun bir dakika sonra
nasıl bir kriz ile karşılaşacağınızı
bilemezsiniz. Her an krizlere
hazırlıklı olmanız gerekiyor. Net,
belli hedeflerimiz var, ona göre
planlama yaparak yaşıyoruz
ancak TV günlük hatta anlık bir
operasyon. Haylaz bir çocuk gibi
görüp her an gözünüzün
üzerinde olması gerekiyor. Bu
sebeple bir yandan günlük
operasyonları ve olası krizleri
planlayıp hazırlıklı olmak
gerekirken diğer yandan orta ve
uzun döneme hazırlıklı
olabilmeniz için ana odağı
kaybetmemeniz gerekiyor.
136
9 İş ve özel hayatınızda
dkkate aldığınız, sz her
alanda motve eden br
mottonuz var mıdır?
Karyernn başında olan
gençlere önerlernz
nelerdr? Kendlern hang
noktalarda gelştrmelern
önerrsnz?
“DO OR DO NOT, THERE IS
NO TRY” – Star Wars’da Yoda’nın
öğrencisi Luke’a söylediği söz.
“Yap ya da yapma, deneme yok.”
Aslında içinde ironi de bulunduran
bir söz. Bir şeyi başarmak için
tabii ki önce cesaret edip
denemeniz gerekir ancak bir işi
kafaya koymak ve
yapabileceğinize inanmak çok
önemli. Yapacağım de ve yap veya
yapamayacağına inanıyorsan
baştan o işe girme. Deneme
yapma, tek opsiyonunu
‘başarmak’ olarak belirle diyor.
Kariyerinin başındaki gençlere
önerim; işlerini tutku ile
yapmaları. Bir işi tutku ile yapmak
için de o işi sevmek gerekiyor.
Çevrelerini, yaptıkları işle ilgili
sürekli yaratıcı ve inovatif
fikirlerden beslenecekleri şekilde
inşa etmeleri gerekiyor. Finansal
okuryazarlık, yaratıcı ve analitik
düşünmeyi birleştirdikleri noktada,
çok çalışarak tüm hedeflerine
ulaşabileceklerini düşünüyorum.
Önümüzdeki dönemde işi en iyi
yapanlar değil, en tutkulu yapanlar
ve bir önceki yaptığı işi unutup
hızlıca başka bir işe kanalize
olabilenler başarılı olacak diye
düşünüyorum. Dünya on sene
sonra daha hızlı gelişecek buna
ayak uydurmak için yaratıcı ve
analitik düşünceyi bir arada
yürüterek çalışmak gerekiyor ki
hızlıca adapte olunabilsin.
Röportaj Girişimcilik
TABİT AKILLI TARIM KURUCUSU
TÜLİN AKIN
1 Tülin Hanım sizi Türkiye’nin ilk tarımsal e-ticaret ve iletişim
sitesi olan www.tarimsalpazarlama.com’u 2004 yılında henüz
öğrenciyken kurmanızla tanıyoruz. E-ticaretin kendini yeni yeni
göstermeye başladığı zamanlarda farklı bir alanda sosyal
girişimde bulunmanızda neler etkili oldu? Beklediğiniz sonuçları
aldığınızı düşünüyor musunuz?
O yıllarda Akdeniz Üniversitesi
Tarımsal Pazarlama bölümünde
okuyordum. Bir dersimizde
çiftçilerle görüşerek
pazarlamadaki sorunları
kaydedecektik bunun için de köyde
bir kahveye gittik. Kahvede
çiftçilerle konuşurken üretim
kararından başlayarak, üretim,
hasat, aracı-tefeci, satış ve
tahsilata kadar bir dünya sorunları
olduğunu anladım.
Bu sorunların çözümü olarak
da çiftçilerin üretimi bırakıp
göç edip büyük şehirde iş
bulmak olarak gördüğü bir
kabullenmişlik vardı. Biz,
internet o yıllarda çok yeni
olsa da bir şey bulmak
istediğimizde internet kafeye
giden öğrencilerdik.
Arama motoruna ‘Tarım’ yazdım ve
tarıma özel bir sayfa olmadığını
gördüm. Neden böyle bir çözüm
varken kullanılmasın diye
düşündüm ve başladım.
Beklediğimden çok daha ileri gittim.
Önce tarimsalpazarlama.com, sonra
tarim.com.tr, Vodafone ile Çiftçi
Kulübü, 6 ülkeye yaygınlaşan SMS
ile bilgilendirme ve ürün satış ağı,
köy köy dolaşan çiftçi eğitim tırı ve
şu anda IoT ve yapay zeka
sistemleri ile çiftçiye eğitim ve
bilgilendirme sağlayan bir yandan
tarımsal teknoloji AR-GE si yapan
Vodafone Akıllı Köy ile Türkiye’de
1,5 milyon, diğer ülkelerde yaklaşık
4 milyon çiftçi bu çalışmalarımızdan
faydalandı.
137
2 Br kadın grşmc olarak
“Teknolojy yanımıza aldık
köyümüze dönüyoruz”
sloganıyla yola çıktınız ve
harka şler ortaya
çıkararak Vodafone
sponsorluğunda tarımı
teknolojyle buluşturan
dünyanın lk akıllı
köylernden br tanesn
Aydın’da faalyete
geçrdnz. Akıllı Köy
projes le ulaşmak
stedğnz hedefler
nelerd? Bu hedeflern
hanglerne ulaşabldnz ve
hangleryle lgl
çalışmalarınız sürüyor?
Akıllı Köy projesi ile ulaşmak
istediğimiz büyük üretim
şirketlerinin kullandığı tarım
teknolojileri ve yeni sistemleri
çiftçinin kullanımına sunmak.
Okuma yazma bilen çiftçinin
yönetebileceği tarım ve
hayvancılıkta, teknoloji
kullanarak ekonomik ve
sosyolojik gelişim sağlamak.
Bu sistemler hem gereksiz ilaç
ve gübre kullanımının önüne
geçecek bitki sağlığı ve hayvan
sağlığı ve refahını sağlayarak
verimi arttıracak, zamandan ve
iş gücünden de tasarruf
ettirecek sistem ve
yöntemlerden oluşuyor.
Örneklediğimiz köyde
hayvancılığa yeniden başlayan
üreticiler oldu ve süt veriminde
artış sağladık. Bitkisel
üretimde kullandığımız
yöntemlerle biz örnek arazide
%150 verim artışı sağlarken
Akıllı Köy çalışmalarını örnek
alıp uygulamaya geçen çiftçiler
%200’e kadar verim artışı
sağladı.
Aileler ve başka ilde genelde
garson olarak çalışan çiftçi
çocukları köylerine dönerek
ailelerinin işlerinde çalışmaya
başladılar. Çalışmalarımız bu
sonuçları ülke genelinde almaya
başlayıncaya kadar sürecek hatta
aile çiftçilerinin yoğunluklu olduğu
ülkelerde de çalışmayı
hedefliyoruz.
3 TABİT Akıllı Tarım
Teknolojler ekb olarak
çalışmalarınıza nasıl yön
veryorsunuz? Üretm
çeştllğne m yoksa üretm
şeklne m odaklı
lerlyorsunuz?
Çftçler ne ekp
bçmeler gerektğ hakkında
blglendrerek belrl
ürünlern üretmne
yönlendrmelerde
bulunuyor musunuz?
Üretim çeşitliğine, yöntemine,
teknolojisine ve iklim değişikliği
sonuçlarının etkilerine göre
ilerliyoruz. İlk hedefimiz
kendilerinin uzun zamandır ürettiği
üründe farklı bir üretim tekniği ve
uygun teknoloji kullanarak
verimliliğin arttığını
gözlemlemesini sağlamak bu
nedenle Akıllı Köy kampüsünde
çiftçilerin yoğun olarak ürettiği
ürünler üzerinde teknoloji
uygulamalarını gösteriyoruz.
Çünkü bildiği üründe bunu
göstermek daha etkili. İkinci
adım aynı toprakta başka neler
yetiştirilebilir, bu ürünün hem
üretimi hem hedef pazarı hem de
pazar değeri ile de ilgili tabii ki.
4 Bankalarla brlkte çftç
kred kartlarını
modelleyerek çftçlern
zarar görmeden fnansal
kaynağa erşmn
sağladınız ve bunları
anlatmak çn köy köy
dolaşarak çftçlerle yüz
yüze letşme geçtnz.
Projenze dahl ederken
köyde yaşayan
nsanlarımızın ve
çftçlermzn lgsn
çekerek esk gelenekç
yöntemlern bırakıp yen
teknolojk
yöntemler denemelern
nasıl sağladınız? Yen
projelern hayata
geçmesnden sonra
oralardan aldığınız ger
dönüşler nasıl oluyor?
İlk önce hangi köylere
gideceğimizin kriterlerini
çıkarıp bir rota oluşturuyorduk
ve önden bir ekiple gidip
köydeki tarım ve hayvancılıkla
ilgili sorunları, o sorunlara
göre teknolojik çözümleri
araştırıp o konunun uzmanını
tespit edip onunla birlikte köye
gidiyorduk.
138
Onların sorunlarına yönelik
nokta atışı bilgilendirmelerle
başlayarak teknolojiye
yöneltiyorduk. Hem özel ilgi
gördükleri için mutlu oluyorlar
hem de çözümü uygulamak
için birinin hareket etmesini
bekliyorlardı. Bütün bunların
soncunda birinin hareket
ederek ilk örneği oluşturduğu
köylerde gelişim ve yenilikler
gerçekleşirken diğerleri “Dur
bakalım.” düşüncesi ile hareket
etmiyordu. Bu nedenle ilk
örneği oluşturmak adına da
bütün bu tecrübeler bizi Akıllı
Köy projesine yöneltti.
5 Şehrlerde artan sıkıntılarla
brlkte nsanların
kırsaldak yaşama zaman
zaman özendklern fakat
köy yaşantısının
zorluklarından
çekndklern görüyoruz.
Akıllı köylern bu duruma
çözüm sağlayarak
geçmşteknn tersne br
göçe sebep olacağını
düşünüyor musunuz?
Szce bu durum akıllı
köylern sayısının
artmasına ve nsanların
yaşamlarının değşmesne
olanak sağlar mı?
Bütün bu deneyimler 2 kitapta
toplandı, biri Atila Yüksel
Kaleminden A7 Yayıncılıktan
çıkan ‘Hayallerin Hasadı - Tülin
Akın’ diğeri ise Agrofuturist
Coşkun Yıldırım kalemi ile Kitap
Yurdu Yayıncılıktan çıkan ‘Çiftçilik
101 – Benden çiftçi olur mu?
(Çiftçi Olmak İstiyorum)’ kitabı.
Birinde sosyal girişimcilik, en
başından Akıllı Köy’e gelen
serüven anlatılırken diğer kitap
ise şehirlerden köylere dönüş için
rehber bir kitap. Köyde yaşamak
hayal edildiği gibi olmayabilir.
Çiftçilik uzaktan göründüğü gibi
kolay olmayabilir.
Bu nedenle karar alırken çok iyi
düşünmek gerekir. Teknoloji
gelişimi köy ve çiftçi hayatını
tabii ki kolaylaştırıyor ve cazip
hâle getiriyor evet ama hayat
değiştirmek için yeterli bir etki
değil. İnsanlar tüm yönleri ile
köyde yaşamayı düşünmeliler.
Bu kitaplar özellikle “Benden
çiftçi olur mu?” kararı için çok
yardımcı olacaktır.
6 Tarım 4.0 le Endüstr 4.0
artık smlern sık sık
duyduğumuz kavramlar
hâlne gelmeye başladı. Bu
kavramların brbr le
lşksnden ve TABİT adına
bu konu üzerndek
düşüncelernz ve
planlarınızdan
bahsedeblr msnz?
‘Tarım 4.0’ aslında daha
anlamlısı ‘Akıllı Tarım’ Akıllı
Köy’de yaptığımız çalışmaların
büyük bir kısmının içerisine
girdiği alan. Ayrıca AR-GE
çalışmalarımız da bu yönde.
Netafim’in dünyanın ilk yapay
zekalı sulama sisteminin
örneği Vodafone Akıllı Köy’de,
hayvancılıkta akıllı sistemler
TE-TA ve Lakto ile yine köydeki
çiftçilerin kullanımında, süt
verim artışı hayvan refahı ve
gelir artışı sağlayan sistemler.
Akıllı Köy’de Dijital Yaprak, erken
uyarı sistemli, güneş panelli
kurutma, dijital feromon tuzak gibi
sistemleri 300 dönüm üzerinde
çiftçilere deneyimletiyoruz. Ayrıca
Ant-Yemmix firmasının akıllı
gübrelerini kullanıyoruz.
7 2007 yılında E-İhracat
Brnclk Ödülü le
başlayan ve lerleyen
yıllarda da Dünyanın En
İy Sosyal Grşmcs
Ödülü gb pek çok
başarı le devam eden
karyernzde 2014 yılında
BM tarafından Nobel'e
aday gösterldnz.
Grşmlernz ve attığınız
adımlar le takdrler
üzernze toplamadak
sırrınız ve elde ettğnz
başarılarla lgl hslernz
nelerdr?
Bir sloganım var, bu benim sırrımı
açığa veriyor: “Hayal et! Harekete
geç! Sabret!” Bütün bu süreç,
bildiğim yolda tüm engellere
rağmen ilerleyişimin ve aktif sabrın
sonuçları diye düşünüyorum. 2018
yılında Davos WEF’te Schwab Vakfı
tarafından “Dünya’nın En İyi
Sosyal Girişimcisi” seçildim.
Yapılanların takdir görmesi
süreçteki zorlukların yükünü
hafifletiyor.
Hayal et!
Harekete geç!
Sabret!
139
8
Babanızın mesleğnden
ötürü Anadolu’nun brçok
yernde bulunmuşsunuz,
tarıma olan lg ve
merakınızın bu noktada
doğduğunu düşünüyor
musunuz? Projelernz
uygulamaya geçrme
sürecnde alenzn etkler
ve gerçekleştrdkten
sonra onlardan aldığınız
tepkler nasıl oldu?
Babam köylerde görev yapan
ilkokul öğretmeniydi. Köyde
hep hayatın daha huzurlu
olduğunu düşünmüşümdür.
Çünkü hayatımın en mutlu
dönemi olan ilk çocukluk
anılarım farklı farklı köylerde
geçti. Tarım, köy hayatının
sürdürülebilirliğini sağlayan
en büyük etken. Dedem ve
anneannem tarım ve
hayvancılıkla ilgileniyorlardı.
Onların çabalarını zorluklarını
görerek büyüdüm bir yandan
beni birçok şeyin yanında
bunun da etkilemiş
olabileceğini düşünüyorum.
Ailem bunu bir iş değil hobi
olarak gördü. Hemen hobiyi
bırakıp gerçek bir iş bulmamı
ya da evlenmem gerektiğini
söylediler. Gerçekleştirdikten
sonra ise gurur duyuyoruz
kızımızla tarafına geçtiler.
Hatta dedem bana benzemiş
diye gururlandı.
9 Szn gb başarılı olmuş
br grşmcye bakarak,
geçmşe göre kadınların
ş hayatında daha çok
aktf yer aldığını görüyor
ve kadın grşmclere
poztf ayrımcılık
sağlanan br dönemden
geçtğmz fark edyoruz.
Kend karyernzden yola
çıkarak çalışmak ve
üretmek steyen ancak
henüz yola koyulmamış
kadınlara ş hayatında ne
gb tavsyelerde
bulunmak stersnz?
Bu işi ya evlenince ya da
çocuğu olunca bırakır diye sizi
engellemek isteyenleri
dinlemeyin. Her şey isteyince
ve yeterince sabredince
gerçekleşiyor. O zaman tekrar
söylüyorum: “Hayal Et!
Harekete geç! Sabret!” Ve
kadınlar için ekliyorum
“Olumsuz yorumları dinleme,
zamanla yoruluyorlar
alışıyorlar, arkadaşların ve
ailen sana destek olması
gereken insanlar, bunu onlara
hatırlatmalısın!”
10
“Çocuklarıma hayallern
gerçekleşebleceğ
mrasını bırakmak
stedm. Dünyada
olmamın br anlamı olsun
stedm.’’ dedğnz
blyoruz. Bu yolda
attığınız pek çok güzel
adımdan sonra sırada
gerçekleşmey bekleyen
en büyük hayalnz
nedr?
Şu anda Büyükşehir
Belediyesi’nin desteği ile Hatay
ilinin teknolojiye dayalı
kalkınma modelini çıkarıyoruz.
Bu plan Türkiye’nin her bölgesi
için örnek oluşturacak bir plan.
Bir Kuzey Afrika ülkesinde de
hiç tarım yapılmamış çölleşen
topraklar üzerinde teknoloji ile
tarım yapılır mı ve orada
yaşayanlar çiftçi olabilir mi?
Bu konudaki çalışmayı
başlattık adım adım ilerliyoruz.
En büyük hayalim de Tarım ve
Teknoloji eğitimi veren çiftçi
çocuklarının burslu eğitim
alabileceği tercih edilen
prestijli bir Meslek Lisesi
kurmak. Onun için de planlama
yapıyoruz. TABİT’in iyi bir ekibi
var ve birlikte hayal kurup
hayallerimizi gerçekleştirmek
için heyecan duyuyoruz.
Olumsuz yorumları dİnleme, zamanla yoruluyorlar
alışıyorlar, arkadaşların ve aİlen sana destek olması
gereken İnsanlar, bunu onlara hatırlatmalısın!
140
Röportaj Kültür Sanat / Vakıf
TOHUM OTİZM VAKFI GENEL MÜDÜRÜ
SUAT KARDAŞ
1 Suat Bey, Tohum Türkye Otzm Erken Tanı ve Eğtm
Vakfı’nın kuruluş amacını bze anlatablr msnz?
2 Pandem sürecnde çalışmalarınızın
boyutu farklılık kazandı mı? Bu
döneme özel neler yaptınız?
Tohum Otizm Vakfı, 2003
yılında otizmli çocukları erken
tanı ve eğitimle topluma
kazandırmak, otizmli çocuklar
ve ailelerinin eğitim ve sağlık
hizmetlerinden eşit
koşullarda yararlanabilmelerini
sağlamak amacıyla kurulmuş
bir eğitim ve sağlık vakfıdır.
2006 yılında kurulan, Özel
Tohum Vakfı Özel Eğitim
Okulu’nda otizmli çocuklara
erken çocukluk, okul öncesi ve
okul eğitimi ile destek eğitim
hizmetleri sunuyoruz.
Pandemi süreci tabii ki okulumuzdaki
çalışmalarımızı da önemli derecede etkiledi.
Eğitim programlarımızın en önemli
unsurlarından olan aile eğitiminin önemini
bu dönemde bir kez daha görmüş olduk.
Pandemi sürecinde öğrencilerimizin ailelerine
online bağlanarak evde çocuklarına eğitim
vermelerini sağladık. Günlük hayatlarını
kolaylaştırmak, çocukları ile etkili vakit
geçirebilmelerini sağlamak için ailelerimizi
uzaktan eğitim araçlarıyla destekledik.
Her öğrencinin kendi bireysel programına
uygun materyaller hazırladık,
ailelerimizin evlerine gönderdik.
Uzun süre ekran karşısında
oturmaları çok zor olan otizmli
çocuklarımızın çalışmalarına kısa süreler ile
başlayıp süreyi uzatmayı hedefledik. Okulumuzun yeniden açılması
ile birlikte olası bir pandemi sürecine hazırlık olarak, dikkatini ekrana ve
ekrandaki kişiye yöneltme gibi becerileri kazandırma çalışmalarına
odaklanıyoruz. Bazı ailelerimiz okulumuzda yüz yüze eğitime devam etmek
yerine uzaktan eğitim desteği almak istediklerini bizlere ilettiler, bu
öğrencilerimize uzaktan eğitim desteği ve aile rehberliği sağlamaya devam
etmekteyiz. Olası bir ikinci dalga sebebiyle eğitim sistemlerimizi değiştirme ve
çeşitlendirme çalışmalarımız devam ediyor.
Okulumuzda eğitim hizmetleri
yanında değerlendirme
hizmetleri, eğitimci yetiştirme
programları, kütüphane
hizmetleri sunulmakta; aynı
zamanda bilimsel çalışmalar
ve yaygınlaştırma çalışmaları
yapılmaktadır. Özel Tohum
Vakfı Özel Eğitim Okulu,
Amerika’daki Princeton
Çocuk Gelişim Enstitüsü’nün
yaygınlaştırma koludur ve bu
kurumun modeli ile eğitim
vermektedir. Okulumuzda
bugüne kadar toplam 2.460
otizmli çocuk eğitim aldı;
1.100 çocuğa da burs desteği
sağladık.
141
Örnek model okulumuzun yanı
sıra devletimizin otizmli
çocuklara ve ailelerine verdiği
sağlık ve eğitim hizmetlerine
yurt çapında destek olmak gibi
daha kapsamlı amaç ve
hedeflerle de çalışmalar
yürütüyoruz.
18 yılda toplam 504.644 otizmli
çocuk ve ailenin hayatında
fark yaratan Tohum Otizm
Vakfı çalışmalarını özetleyecek
olursak:
Tarama & erken tanılama
çalışmaları, özel eğitimin otizm
özelinde materyal ve müfredat
olarak güçlendirilmesi,
öğretmenlerin otizm konusunda
eğitilmeleri ve mesleki
kapasitelerinin artırılması,
ailelerin ve kamunun otizm
konusunda bilgi ve farkındalık
düzeylerinde artış sağlanması,
otizm konusunda çalışan sivil
toplum kuruluşlarının kurumsal
kapasitesini ve savunuculuğunu
güçlendirmek gibi pek çok
konuyu temeline alan 39 büyük
ulusal ve uluslararası proje
yürüttük, yürütmeye devam
ediyoruz.
2.269 sağlık personeline, 14.322
öğretmene eğitim verdik. Sağlık
Bakanlığıyla yaptığımız projeler
kapsamında 55.010 çocuğu otizm
taramasından geçirdik.
Rehberlik birimimizde 14.338
kişiye ücretsiz danışmanlık ve
eğitsel değerlendirme yaptık.
Türkiye'de gerek öğretmenlerin
eğitiminde gerekse
anne-babaların eğitimindeki
eksikliklerden yola çıkarak dileyen
herkesin ülkenin herhangi bir
yerinden ücretsiz olarak
ulaşabileceği Otizm Eğitim Portalı'nı
(www.tohumotizmportali.org)
yenileyerek tekrar kullanıma sunduk
ve 10.391 kullanıcıya ulaştık.
Türkiye'de ilk defa otizmli
çocukların eğitimi için yazılımlar
geliştirdik ve ilk Türkçe
uygulama olan Tohum 1 &
Tohum 2, Kavram Öğretimi ve
Dinle Anla tablet uygulamalarını
ücretsiz olarak kullanıma
sunduk.Bu uygulamaları
güncelleyerek Tohum Eğitim,
Dinle Konuş ve Tohum Otizm adı
altında tekrar kullanıma sunduk
ve 10.679 indirme sayısına
ulaştık.
Otizmli çocuklara eğitim veren
121 devlet okuluna öğretmen
eğitimleri, müfredat ve materyal
desteği sağladık.
Aile ve uzmanlar eğitici eğitimleri
için verdiğimiz seminer ve
eğitimlerin Türkiye çapında
yaygınlaştırılabilmesi, yeni
teknolojik uygulamaların
geliştirilmesi için 2015 yılında
Sürekli Eğitim Birimini kurduk ve
yapılan eğitimlerle toplam 28.003
aile, eğitimci ve üniversite
öğrencisine ulaştık.
Ailelere, eğitmenlere ve alanda
çalışan diğer uzmanlara yönelik
hazırlanan 199.764 adet otizm
eğitim kiti ve kitapçığı,
Türkiye’nin tüm illerine ücretsiz
gönderimini sağladık.
Türkiye’de ilk kez otizmli gençler
için iş ve yaşam müfredatı
geliştirdik ve Beylikdüzü Özel
Eğitim İş Uygulama Merkezi’nde
uygulanmaya devam etmesini
sağladık. Otizmli bireyler ve
ailelerin hayatlarında fark
yaratacak çalışmalarımıza bu
çerçevede hız kesmeden devam
ediyoruz.
Okulumuzda bugüne
kadar toplam 2.460
otİzmlİ çocuk
eğİtİm aldı;
1.100 çocuğa da
burs desteğİ
sağladık.
142
Pandemi sürecinde yurt çapında
yaptığımız çalışmalar da dönüştü takdir
edersiniz ki. Ülkemizin her köşesinden
eğitim desteğine ihtiyacı olan ebeveynler
için eğitime aktif olarak devam
edebilmelerini kolaylaştırmak ve imkân
yaratmak amacı ile Türkiye'deki tüm
kaynakları tek bir dokümanda topladık.
Online eğitim kaynaklarımızı otizmli
çocuğu olan tüm ailelerin kullanabilmesi
için paylaştık, kolayca erişebilmesi ve
ulaşabilmesi için özellikle sosyal
medyadan duyuruyoruz.
Otizmli bireylere beceri kazandırmak için
hazırlanan kapsamlı bir eğitim portalımız
var demiştik, ailelerin ücretsiz olarak
yararlanabildikleri portalımız özellikle bu
dönem çok önemli bir kaynak oldu.
(https://tohumotizmportali.org )
Dinle – Anla, Kavram Öğretimi,
Dinle – Konuş, Tohum Eğitim, Tohum
Otizm Vakfı mobil uygulamalarımız yine
aile ve eğitimciler için çok değerli
kaynaklar ve APP Store ve Google
Play'dan uygulama adı yazılarak ücretsiz
olarak indirilebilirler.
Otizm alanından uzmanlarla, ailelerin
önceliklerine önem vererek Zoom ve
Facebook hesabımız üzerinden ücretsiz
olarak katılabilecekleri seminerler
düzenledik, düzenlemeye de devam
ediyoruz. Otizmli çocuklara beceri
kazandırma setimiz web sitemizde aktif
durumda. Rehberlik Birimimiz otizmli
çocuğu olan tüm ailelerin hafta içi 08.00
ile 17.00 arasında otizm hakkındaki her
türlü sorularını yanıtlayarak onlara
destek olmak için ücretsiz danışmanlık
vermeye devam ediyor.
Az önce bahsettiğim tüm bu
kaynakları da bulabilecekleri bu
dokümana tohumotizm.org.tr web
sitesinden ulaşabilirler. Son olarak
Sağlık Bakanlığı tarafından pandemi
süresince özel gereksinimli
bireylere, aileleri aracılığıyla destek
sağlamak için Özel Çocuklar Destek
Sistemi adında geliştirilen mobil
uygulamaya okulumuzda çalışan 30
öğretmenimizle gönüllü danışmanlık
verdik.
3 Ülkemzdek sosyal
grşmler ve erşlen
farkındalık derecesyle otzm
konusunda yıkılan tabuları
nasıl değerlendryorsunuz?
Otzme karşı farkındalık
yaratablmek çn toplum
olarak neler yapablrz?
Tohum Otzm Vakfı ne gb
yardımları kabul edyor?
Vakfa yapılan bağışlar
htyaçları karşılama
düzeynde yeterl oluyor mu?
Tohum Otizm Vakfı olarak otizm
alanında pek çok çalışma yaptık,
yapmaya da devam ediyoruz ancak
yaptığımız çalışmalardan en kritiği
otizm farkındalığı yaratmak
diyebiliriz. ‘Türkiye’deki Bireylerin
Otizm Algısı ve Bilgi Düzeyi’
araştırması gösteriyor ki
yürüttüğümüz çalışmalar, yaptığımız
iş birlikleri ile ülkemizde otizm
konusunda farkındalığın yıllar içinde
artarak sürüyor.
Araştırmaya göre; 2015 yılında
“Otizm adında gelişimsel bir
rahatsızlık duydunuz mu?”
sorusuna ‘Evet duydum.’ diyenlerin
oranı yüzde 29 iken, bu oran 2017’de
yüzde 58’e, 2019 yılında ise yüzde
83’e yükseldi. Bu araştırmada
“Otizmi nereden duydunuz?” sorusu
vardı ki yaklaşık yüzde 80 oranında
“Televizyon.” cevabını aldık ve bu
cevap bizleri televizyona
yönlendirdi, bu doğrultuda
çalışmalara yoğunlaşmamıza
sebep oldu.
143
Televizyon programlarına çıkmanın
yanı sıra izlenme oranları ve yoğun
ilgi sebebiyle diziler, derdimizi daha
geniş kitlelere anlatmak ve otizm
farkındalığı yaratmak adına çok
güçlü bir araçtı. Geçmiş dönemde
Ay Yapım & Show TV & Tohum
Otizm Vakfı iş birliği gerçekleşti ve
Çukur dizisi, otizm farkındalığı için
dizi
entegrasyonundan, sezon finalini
Tohum Otizm Vakfı için düzenleyip
geliri vakfa bağışlama kapsamında
yürütüldü.
2019 Mayıs ayından bu yana
danışmanlığını sürdürdüğümüz
Mucize Doktor iş birliğimiz ise otizm
farkındalığı için farklı bir eşik. Hep
vurguladığımız bir gerçek var; erken
tanı ve yoğun özel eğitimle otizmli
bir birey yeniden doğabilir! Otizme
bir eksiklik değil, farklılık olarak
yaklaşan bu dizi eğitime kavuşan
otizmli bireylerin neler
başarabildiklerini yansıtıyor. Otizmli
bireylerin toplumda yaşadıkları
dışlanmayı da gözler önüne seriyor.
Otizmli bireylere elinizi
uzattığınızda, inandığınızda neler
başarabileceklerini gözler önüne
seren bir dizi diyebiliriz.
Toplumumuzda otizm maalesef
yeterince bilinmiyor. En büyük
eksikliğimiz bu, çocuklarımızın
fiziksel görünümlerinde farklılık
olmadığı için hayatın içinde farkında
olunmuyorlar. Toplum olarak
verebileceğimiz en büyük destek
otizm bilgisini yakınındakiyle
paylaşarak bu bilinci genele
yaymamıza yardımcı olmaları.
Toplum içinde otizmli bir birey ve
aile gördüğünde onlara yardım
edecek bilinç düzeyine erişmiş bir
toplum, ötekileştirmeyen bir toplum,
empati yapan bir topum en çok
arzuladığımız şey.
4
Hem otizmli çocuğu olan ailelerin
hem de toplumun diğer bireylerinin
otizmli bireyleri kabul edip,
ötekileştirmediği bir toplum
hayalimiz. Gerçek hayatta da
yansımalarını göreceğimize dair
umudumuz tam ve eminiz bunu hep
birlikte yapacağız.
Bireysel ve kurumsal
destekçilerimizden ayni ve nakdi
bağışlar kabul ediyoruz. Vakfımız
çalışmalarını desteklemek için
tohumotizm.org.tr adresinden online
olarak, web sitemizde yer alan
havale - EFT hesaplarımıza havale -
EFT yoluyla bağış yapabilirler.
Okulumuz öğrencisi Mustafa
Birdal’ın çizimlerinden
hazırladığımız ve destekçi
firmalarımız iş birliği ile üretilen
ürünlerden satın alarak bizleri
destekleyebilirler. Doğum günü,
nikâh gibi en güzel anları, en özel
zamanları vesilesiyle bizlerden
alacakları sertifikalar ile ya da
oluşturacakları bağış kampanyaları
ile bizlere destek olabilirler. En basit
yöntemlerden biri de 5290 ‘a TOHUM
yazıp göndererek 10 TL değerinde
SMS bağışı yapabilmek olacaktır. Bu
bağışlar bir araya gelerek
otizmlilerin hayatlarına
dokunmamıza olanak sağlıyor.
Tohum Otzm Vakfı olarak
otzml breylere ve alelerne
destek oluyorsunuz. Erken
tanı ve eğtm sürecnde
vakfınız ne gb
sorumluluklar üstlenyor ve
alelern hayatına nasıl
yardımlarda bulunuyor?
Erken çocukluk döneminde ortaya
çıkan nörogelişimsel bir farklılık
olan otizmde iki yaşından sonra
belirtileri oldukça ayırt
edilebilmektedir ve kendini
iletişim, sosyal becerilerde
yetersizliğe sahip olma ve
tekrarlayan/takıntılı davranışlar ya
da sınırlı ilgiye sahip olma olarak
göstermektedir. Bu iki temel alan
ışığında baktığımızda; başkaları ile
göz teması kurmama, adına
tepkide bulunmama, işaret
parmağını kullanmama,
oyuncakları ile uygun şekilde
oynamama, takıntılı davranışlar
sergileme ve konuşmasında
yaşıtlarına göre geride olma en
temel belirtilerindendir. Otizmin
bilinen tek çaresi erken dönemde
sunulan yoğun özel eğitimdir. Özel
eğitimde bu konuda deneyimli ve
donanımlı kişi ve/veya kişiler
tarafından verilmelidir. Biz Tohum
Otizm Vakfı olarak otizm şüphesi
olan veya otizm tanısı alan tüm
ailelere ücretsiz değerlendirme
hizmeti sunuyoruz. Okulumuzu
arayarak randevu alan tüm ailelere
rehberlik birimimiz aracılığıyla bu
hizmetimizi ulaştırıyoruz. Bu
değerlendirme randevularında
temel amaç çocukların var olan
performanslarını değerlendirip aile
ile paylaşmaktır. Buna ek olarak
ailelere otizm ve otizmli çocukların
eğitim programları hakkında
bilgiler iletilirken ailelerin sormak
istedikleri sorularda
cevaplanmaktadır.
Aynı zamanda tam zamanlı ve seanslı
olmak üzere iki farklı eğitim
programımız bulunmaktadır. Bu
eğitim programlarında amaç
çocuklara bağımsızlaşmalarını
sağlayacak beceriler öğretilirken,
ailelerinin de uygulama becerilerini
geliştirmek ve çocuklarının öğrenme
süreçlerine destek olabilmelerini
sağlamaktır. Vakfımızın farklı kurumlar
ile iş birliği yaparak gerçekleştirdiği
projeler ile de farklı şehirlerde
yaşayan otizm tanısı olan birey ve
ailelerine ulaşıyoruz.
Sunduğumuz hizmetler ile
yarattığımız etkiler her durum ve her
çocuk özelinde değişkenlik
göstermektedir. Her öğrencinin
eğitimde gösterdiği ilerleme
bireysellik göstermektedir. Başarı
kavramı her öğrencimiz için farklılık
göstermektedir. Bazı çocuklarımız için
isteklerini ifade edebilmeyi öğretmek
en büyük hedefimizken, başka bir
öğrencimiz için akranları ile aynı
ortamlarda öğrenebilmesi başka bir
öğrencimiz ise de kendi başına yemek
yiyebilmesini öğretmek olabiliyor.
Tam da bu sebeple hepsinde
yarattığımız farklar değişkenlik
göstermektedir ve biriciktir.
hepsİnde yarattığımız
farklar değİşkenlİk
göstermektedİr ve
bİrİcİktİr.
144
5
Doğan her 59 çocuktan 1’nn
otzm rskyle dünyaya
geldğn belrtyorsunuz, tüm
toplumların bu konuda
farkındalığa sahp olablmes
adına dünyada 2 Nsan
‘Otzm Farkındalık Günü’
olarak anılıyor. Aleler
çocuklarının otzml
olduğunu fark ettklernde
onları zlemeler gereken
nasıl br yol beklyor?
Evet, bu sayı doğru. 1985’te her 2.500
çocuktan 1’ine konulurken, bugün
doğan her 59 çocuktan 1’i otizm riski
ile dünyaya geliyor. Birleşmiş
Milletler (BM) bu hızlı artışı tüm
ülkelerin gündemine taşımak için
2008 yılında 2 Nisan’ı Dünya Otizm
Farkındalık Günü olarak ilan etti. Bu
anlamlı gün nedeniyle her yıl
dünyanın dört bir yanında otizme
dikkat çekmek ve farkındalığı
artırmak amacı ile
‘Mavi Işık Yak’ (LightItUp Blue)
kampanyası düzenleniyor.
2 Nisan sesimizi daha yüksek
duyurabilmemiz için önemli bir
fırsat.
Gelelim ailelerin farkına varma
sürecine… Ailelere ilk önerimiz,
çocuklarında gelişimsel bir
farklılık gördükleri anda
profesyonel yardım almaları, onu
bir çocuk psikiyatristine
götürmeleri. Otizmin belirtileri en
erken yaşamın ilk 6. ayında fark
edilebilir. Aileler başkalarıyla göz
teması kurmamak, gözlerin bir
yere takılıp kalması, ismi
söylendiğinde bakmamak, sözleri
tekrarlamak, parmağıyla ile
istediği şeyi gösterememek,
akranlarının oynadığı oyunlara
ilgi göstermemek, sallanmak,
çırpınmak, parmak ucunda
yürümek, dönen nesnelere karşı
aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar
gibi belirtilerden bir ya da
birkaçını çocuklarında
gözlemliyorsa bu belirtileri
görmezden gelmesinler, hemen
bir çocuk ergen psikiyatristine
başvursunlar.
Otİzmİn tek
çaresİnİn süreklİ,
yoğun ve özel
eğİtİm olduğu
UNUTULMAMALI.
Tüm dünyada büyük ilgi gören
kampanyanın Türkiye elçisi Tohum
Otizm Vakfı. Bu kampanya
kapsamında ikonik yapılar, destek
veren özel sektör binaları o gece
mavi ışık ile aydınlanıyor. Gün
boyunca sosyal medyada
#otizmemaviışıkyak etiketi altında
farkındalık için buluşuyoruz.
Otizmin tek çaresinin sürekli,
yoğun ve özel eğitim olduğu
unutulmamalı. Alternatif
yöntemlere başvurmak yerine
çocuklarımızı özel eğitime
yönlendirmeleri, umut ettiğimiz
gelecekleri için en doğru karar
olacaktır.
145
Röportaj İş Dünyası
SEPHORA TÜRKİYE İNSAN KAYNAKLARI DİREKTÖRÜ
GÖKÇE BİRYILDIZ
2
Başarılı br İnsan Kaynakları Drektörü olarak
değerlendrmenz stesek, İnsan Kaynakları
alanında güçlü br karyere sahp olmak
steyen br kşnn taşıması gereken ntelkler
nelerdr? Global düzeyde etkn br marka olarak
Sephora’nın farklı ülkelerdek brbrnden farklı
kültürlere karşı bakış açısı ve uygulamaları nasıl
değşyor?
1
2015’ten bu yana dünyanın önde gelen
kozmetk frmalarından br olan Sephora’da
İnsan Kaynakları Drektörü görevnz başarıyla
sürdürüyorsunuz. Karyernzde almış olduğunuz
eğtmlerden başlayarak başarılı br yönetc
olana kadar yaşadıklarınızdan
bahsedeblr msnz?
Sephora, 2007 yılından beri Türkiye’de güzelliğin sınır
tanımayan gücü ile faaliyetlerini sürdürüyor. Perakende,
gastronomi ve havacılık sektöründe edindiğim
tecrübelerden sonra 2015 yılında yollarımız Sephora ile
kesişti. Sephora ekibinin ve iş gücünün sorumluluğunu
aldığımda 32 yaşındaydım, sektörün en genç
yöneticilerinden biri olarak özellikle öğrenme ve alışma
sürecinde önceki deneyimlerim, aldığım eğitimler ve de
insan okuryazarlığının bana faydası olduğunu
düşünüyorum. Beyoğlu Anadolu Lisesi’nde başlayan
öğrenim hayatım Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde devam
etti. Ancak kişiliğimi ve liderlik anlayışımı oluşturan en
önemli faktör gelişim ve eğitimin hiç bitmemesi
gerektiğine olan inancım ve düzenli olarak aldığım
eğitimleri mutlaka pratik iş tecrübesi ile birlikte yürütmüş
olmam diyebilirim.
18 yaşında yarı zamanlı işlerle çalışma hayatına adım attım
ve öğrendiğim her bilgiyi kurumsal görevlerimde
uygulamak için çaba gösterdim. En verimli yaşlarımda, bir
yandan aynı anda iki işte çalıştım bir yandan akademik
eğitimime devam ettim bir yandan da her boş vaktimde
tanıyabildiğim kadar insan, görebildiğim kadar şehir ve
özümseyebildiğim kadar farklı kültüre aşina oldum. Hâlâ
bugün dahi, aynı heyecanla bilmediğini öğrenmeye
çalışan, bildiğini unutup yeniden öğrenen ve merak etme
arzusunu hiç bırakmayan bir öğrenciyim diyebiliriz.
İş hayatında başarının çeşitli tanımları yapılabilir. Öncelikle
başarının öznel bir kavram olduğunu belirtmeliyim. Hangi
yaşta hangi konumda ve hangi şartlarda olduğunuzdan
bağımsız, bulunduğunuz ekosisteme attığınız imza,
kattığınız değer ve kendinizi gerçekleştirdiğiniz
eylemlerinizden mutluysanız, başarılısınız demektir. İnsan
Kaynakları dediğimiz konsept sadece bir departman ismi
veya kurumsal bir görev değil elbette. Kurumların
şekillendirdiği günümüz toplumlarında, kurumların insan
kaynakları politikalarının bireyler üzerindeki etkisi,
dönüşüm yaratma potansiyelleri ve gerek ekonomik
gerekse sosyolojik yansımaları şüphesiz ki yadsınamaz.
Benim öznel başarı kriterim ise, kurum ve bireylerin
hedeflerinin ortak paydada buluşup birbirini besleyen ve
birbiri ile büyüyen bir değer döngüsü hâline gelmesidir.
Çalıştığım her sektörde ekip arkadaşlarım ile her güne bu
hedefe ulaşabilmek için uyandık. İnsan Kaynakları
alanında güçlü bir kariyerin açılımını güçlü bir etki olarak
tanımlarsak, yeni yetişen arkadaşlarıma önerim, insanların
hayatlarını iyileştirmeye odaklanın, ekip ve insan kaynağı
gelişimini kurum vizyonunun vazgeçilmez bir başarı kriteri
olduğunu tüm paydaşlarınıza her gün kanıtlayan
stratejilerle ilerleyin. Kurumların ilerlemesi ancak insan
sermayesinin ilerlemesi ile olabilir, bunu kendinize ilke
edinin. Kişisel gelişim noktasında ise, merak, merak ve
merak diyebilirim. Öğrenme ve gelişimin ömürlük bir
ideoloji olduğu ilkesi ile hareket edin. Sephora’nın global
değerleri benim öznel değerlerim ile birebir örtüştüğü için
uzun soluklu ve başarılı bir 6 yıl geçirdik. Sephora
dünyada 20.000’i aşkın çalışanı ile farklı kültürlerin,
çeşitliliğin, gelişimin, eğlenerek öğrenmenin, devrimci
ruhun, muhteşem güzellik seçeneklerinin ve deneyimleme
özgürlüğünün merkezi. Sephora, her yeni güne aşkla,
bağlılıkla uyanan, kendinin en iyi hâli olmak için uğraşan
ve kendini geliştirerek kurumuna katkı
sağlayanların dünyası.
146
3 Sektörde sahp olunan
güçlü konumu korumak ve
markanız çn en y şeklde
çalışablecek kşler
belrlemek çn İnsan
Kaynakları departmanı olarak
planlarınızı gelştrrken ve
yürütürken nelere dkkat
edyorsunuz? Sznle
çalışacak kşlerde
en çok dkkat ettklernz
ve kurum kültürünüzün
yapı taşlarını bzmle
paylaşablr msnz?
Sephora Türkiye 2017 yılından beri
güzellik sektörünün pazar lideri.
Liderlik konumumuzu korumak ve
daha da ilerleye taşımak için en
önemli başarı kriterimiz en iyi
ekiplerle çalışmak. Bu sebeple
2018 yılında gerek sektöre gerekse
ekiplerimize sürekli gelişim imkânı
sunan Sephora Türkiye Akademi’yi
kurduk. ‘Beauty Ecole’ ve
‘Business Ecole’ olarak ayırdığımız
iki ekolü ile ekibimizin tamamı her
gün daha da gelişiyor. Bütün insan
kaynakları süreçlerimizin kalbinde
gelişim akademimiz var. İşe alım
sürecimizde olmazsa olmaz
kriterlerimiz gelişim arzusu, merak,
güzellik tutkusu, azim ve en
kuvvetli eleme kriterimiz olan iyilik
yaratma arzusu. Sephora’da
birbirimize iyi gelmek, değer
katmak ve güven bizim için
önemlidir, bu sebeple pozitif enerji
ve iyilik yaratma arzusu
gözlemlemediğimiz
adaylarla ilerlemiyoruz.
Temel kriterlerimiz uygunsa, daha
sonra görev tanımına göre detaylı
değerlendirme ile ilerliyoruz.
Pozisyonların kapsamına göre
adaylar, mülakat, değerlendirme
merkezi, psikometrik test ve
sunum yapma aşamalarından
geçiyorlar.
4 İş dünyasının yoğun ve
yorucu temposuna ayak
uydururken kendnz her
zaman üretken ve enerjk
tutmak çn neler
yapıyorsunuz? İşe
ayırdığınız vaktler dışında
sosyal yaşantınızda
yapmaktan keyf aldığınız
aktvteler nelerdr?
Özellikle İnsan Kaynakları
ekiplerinin iş yaşam dengesini
koruyabilmesi kolay değil. Aynı
anda öğretmen, koç, lider,
koruyucu, yönetmelik uygulayıcı,
ücret ve terfi yöneticisi, disiplin
yürütücüsü, dert dinleyen, çözüm
üreten ve iş gücü varlığının
yöneticisi olmak bir hayli zor.
Bu bütünsel göreve okuduğumuz
herhangi bir okul veya aldığımız
eğitimin bizleri hazırlaması
mümkün değil. Ancak enerjimizi
kaybetmek ve motivasyonumuzu
düşürmek gibi bir ayrıcalığa da
sahip değiliz. Ekiplerimizin bizlere
ihtiyacı var…
Tam da bu yüzden insan
kaynakları, insan odaklı olmadan
ve sevmeden
üstlenilebilecek bir görev değil.
İşimi çok severek, ekipten ve
insanlardan enerji alarak dengeyi
buluyorum diyebilirim. Sephora
ekibimizde pozisyonumuz ne
olursa olsun düştüğümüzde
elimizi tutup kaldıracak bir mentor
mutlaka bulabiliyoruz. Benim
gücüm etkileşim ve iletişim. Bu
yüzden en zorlu dönemlerde
mağazalardaki ekip
arkadaşlarımızla zaman geçirmeye
çalışıyorum, onların enerjisi ve
sevgisi ihtiyacım olan
motivasyonun fazlasını vermekle
kalmıyor, ekiplerimizin daha iyi
olması için daha farklı ne
yapabilirim misyonu ile işe daha
da sıkı sarılmamı sağlıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse,
yaşam ve iş olarak ayırdığım bir
dünyam yok. Benim için işim
yaşamımın önemli bir parçası,
beni ben yapan
etmenlerden biri. Mutlaka aktif
olarak çalışılan saatler ile sosyal
hayata ayırılan saatlerin
dengelenmesi mühim. Bu noktada
da amatör olarak teorik fizik ile
ilgilenmek, evdeki 4 kedimle ve
sokaktaki hayvanlarla vakit
geçirmek ve meditasyon yapmak
en sevdiğim hobilerim arasında.
147
5 Sephora, hem kend
ürünlerne hem de
brbrnden başarılı
markaları çeren çok genş
ve tüketclern lgsn çeken
ürün yelpazesne sahp br
marka. Bu
markanın İnsan Kaynakları
Drektörü olarak öngörülü
olma, lery düşünme,
planlama, organzasyonlar
düzenleme ve rsk yönetm
gb konularla lglenrken
karşılaştığınız zorluklarla
nasıl başa çıkıyorsunuz?
Günümüzde değişim hiç olmadığı
kadar hızlı. Deneyimleme hayatın
her alanında çeşitliği ve
ulaşılabilirliği ile her kanaldan
belirleyici güç hâline geldi.
Güzellik sektöründe de ürün
yaşam döngüleri giderek kısalıyor,
marka çeşitliği artıyor ve dijital
dönüşüm ile de kanaldan bağımsız
şekillenen müşteri alışkanlıkları
düzenli olarak değişiyor. O yüzden
bugün, her liderin en önemli
mücadelesi geleceği yakalamak.
Eskisi gibi mevcut verileri
geleceğe doğru tasarlayarak
ulaşılabilecek analitik planlar
bugün artık işe yaramıyor. Gelecek
vizyonuna mevcut şartları
ulaştırmak için yaratılan stratejik
planlar ancak başarıyı getiriyor. Bu
noktada benim sırrım sektör içi ve
dışında beslenebileceğim insanlar,
akademik çalışmalar, kitaplar ve
etkileşimler kurmak. İşin özü yine
yukarıda da bahsettiğim merak ve
öğrenme arzusunda yatıyor.
6 Sephora ‘Güzellğn kalp
atışı’ sloganıyla kozmetk
alanında Türkye pazarına
2007 yılında grş yaptı ve
geçrdğmz 13 yılda güzel
br vmeyle yol kat ederek
pek çok tüketc tarafından
sevlen ve trendler yöneten
başarılı br marka hâln aldı.
Kozmetk sektörünün
geleceğnde bzler nasıl
yen trendler beklyor?
Kozmetik sektörünün ifade ettikleri
de yeni dünya ile birlikte bir hayli
değişti. Sephora’nın güzelliğin
kalp atışı olma misyonu, güzelliğin
sınır tanımayan gücüne dönüştü.
Güzelliğin sınır tanımayan gücü
Sephora önderliğinde dünyada
çeşitliliğin, farklılığın, kendine
özgülüğün, ve her yaş, cinsiyet ve
kültürün özgürce kendi tanımladığı
güzelliğin gücünden ilham aldığı
bir hareket hâline geldi. Kozmetik
sektörünün ve Sephora’nın da
geleceğinde, kapsayıcılık ve
kurumsal yurttaşlık ön planda
olacak. Pandemi sebebi ile
hızlanan dijitalleşme, çok kanallı
deneyimi kozmetik sektöründe de
elzem kılıyor.
Çevrimiçi araçlar ile, ürünleri dijital
olarak deneyimleyebildiğimiz,
istediğimiz ürüne ve deneyime
istediğimiz kanaldan ulaşabildiğimiz,
eğlenceli ve öğretici kozmetik
etkileşimlerinin hayatımızı sardığı,
kozmetik topluluğunun giderek
genişlediği günler bizleri bekliyor. Cilt
ve saç bakım kategorilerinin makyaj
kategorisi kadar kuvvetleneceğini,
bakım ritüellerinin iyi olma hâlimizin
bir parçası hâline geleceğini, yeni
girişimcilerin ve yaratıcı yeni
markaların da eski bilinen markalar
kadar önemli olacağını öngörüyoruz.
Bu bakış açısı ile, toplumumuzdaki
kadın güçlendirmesine ve
kapsayıcılığa ışık tutmak adına,
KAGİDER ile ortaklaşa
gerçekleştirdiğimiz Sephora Stands
projemizde, Türkiye’deki kadın
kozmetik girişimcilere yeni ve yaratıcı
markalaşma yolculuklarında
destek oluyoruz. Çok yakın zamanda,
Türkiye’nin kadın kozmetik
girişimcilerinin markalarını da
kanallarımızda müşterimiz ile
buluşturuyor olacağız.
KOZMETİK SEKTÖRÜNÜN VE SEPHORA’NIN
DA GELECEĞİNDE, KAPSAYICILIK VE
KURUMSAL YURTTAŞLIK ÖN PLANDA
OLACAK.
148
7 Günümüzde tüm
sektörlerde djtalleşme hızla
önemn arttırırken,
perakendeclğn bu alanda
geldğ noktayı nasıl
yorumluyorsunuz?
Sephora’nın İnsan
Kaynakları çalışmalarında
djtalleşmenn etkler ve bu
konuyla lgl geleceğe dar
öngörülernz nelerdr?
Pandeminin hızlandırdığı
dijitalleşme, kuşkusuz ki iş
hayatımızda da ancak birkaç yıl
sonra atabileceğimiz adımları
bugün atmamızı sağladı. 2020
senesi “Evden çalışma etkin
olmaz.” tabusunu yıktı ve Sephora
dahil birçok kurum evden çalışma
modeline zorunlu geçiş yapmış
oldu. Bu senenin en önemli
öğretilerinden biri de doğru araçlar
ve kurum kültürü ile, evden
çalışmanın ofis çalışmasından
daha etkin bir performans
çıkartabileceğiydi. Sephora olarak
pandemi başında ivedilikle
kurguladığımız dijital çalışma ve
dijital akademi modelimizin
başarısı pandemi sonunda da ofis
çalışması süreçlerimizi gözden
geçirmemiz yolunda bizleri
yüreklendirdi. Ofis ve ev çalışması
dengesinin ekiplerimiz tarafından
kurgulanacağı, daha da gelişmiş
teknolojik araçlarla ilerleyeceğimiz
bir sürece hazırlanıyoruz. Saha
ekiplerimizi ise, çoklu servis ve
e-ticaret kanalımızda
konumlandırırken çalışma
hayatlarında esneklik
sağlayabilecek modelleri
tasarlıyoruz.
8 Başarılı br kadın olarak
rekabet ortamının gün
geçtkçe kızıştığı ş
dünyasında szn gb güçlü
aynı zamanda sağlam
şeklde ayakta kalmayı ve
başarıyla lerlemey steyen
gençlere, kend
tecrübelernzden yola
çıkarak ne gb değerl
tavsyelerde bulunursunuz?
İş hayatında olabilecek tek rekabet
her bireyin kendisinin dün
yaşayan hâli ile bugün yaşayan
hâli arasında olan rekabeti
olmalıdır. Yeni dünya, kişiler arası
rekabetin başarıyı kamçılandığı,
en rekabetçi ve soluksuz olanın
ileriye taşındığı, kalıpların
dinamiğine hâkim olanların
yukarıya tırmandığı bir yer değil
artık. Öğrenme ve gelişim
kanallarının ve etkileşiminin
giderek arttığı, 5 yıl önce aklımıza
gelmeyen iş modellerinin ortaya
çıktığı, varlığı olmayan şirketlerin
yenilikçi yaklaşımlarla dünyaya iz
bıraktıkları, çevresel ve sosyal
sürdürülebilirliğin bir pazarlama
kampanyası değil, hayatta kalma
mecburiyeti olduğu bir yola doğru
ilerliyoruz.
Kalıpların şekillendirdiği
X jenerasyonun son, her şeyi
sorgulayan Y jenerasyonunun ilk
üyeleri arasında biri olarak, iki
jenerasyonun iş yapış şekilleri
arasında sıkışmış bir nesilden
geliyorum. Kendimi X veya Y
jenerasyonu olarak tanımlamam
bir hayli güç ancak emin adımlarla
fark yaratarak güçlenebilmeyi
başarmış bir kadın olarak gençlere
tavsiyem özgünlüğünüzden ödün
vermeyin. Hayat amacınızın, henüz
siz adını koyamamış olsanız bile,
sizi yönlendirmesine izin verin.
Hayat gayenizin izinden gittiğinizi,
yaptığınız işlerde yaşadığınız
tatmin, gözünüzdeki mutluluk ve
kalbinizdeki heyecandan
anlayabilirsiniz. Bu gayeniz için
çok emek verin, en büyük
yatırımınızı hedeflerinize yapın.
Yaptığınız iş ne olursa olsun, en
iyi hâlinizle yapın ve hayat
gayenizi bu işe entegre etmeye
çalışın. Ailemden destek almadan
yaşamaya başladığım
18 yaşında yurt dışında okurken
ilk işim bir restoranda bulaşık
yıkamaktı, o işi o kadar keyif
alarak ve iyi yaptım ki, aynı
holding çatısı altındaki başka bir
perakende zincirinde satış
danışmanlığına atandım. İşimi o
kadar çok seviyordum ki, bütün
üniversite arkadaşlarımı aynı işe
girmeleri için ikna ettim. Sonunda
bir düzine insanı şirkete
kazandırdığım için, benim insan
kaynakları departmanında işe alım
görevi için doğru insan olduğuma
karar verildi ve 20 yaşında insan
kaynakları kariyerim böyle başladı.
Güçlü ve hayattan daha geniş
vizyonu olan insanların benzer
hikâyeleri vardır. Siz kendi
hikâyenizi, kendi özgün gücünüzle
yaratın ve her anından keyif alın,
sadece kendinizle rekabet edip,
etrafınızdakileri daha iyi kılmak
için çaba gösterin. Başarının
formülü bu...
149
Röportaj Tasarım / Moda
WIEDEN+KENNEDY AMSTERDAM SANAT DİREKTÖRÜ
GÜNEY SOYKAN
2 Oluşturduğunuz projeler
gerçekten çok etkleyc,
karyernzde lhamınızı
nelerden alıyorsunuz?
Yaşamınızdan parçalar
taşıyan çalışmalarınız
olmuştur dye düşünüyoruz,
bugüne kadar projelernz
arasında sz en çok
yansıtan ve mutlu eden
hangsdr?
İyi reklam yaratıcılarının ortak
özellikleri meraklı insanlar oluşları.
Ben de birçok farklı yerden
beslenerek kendimi güncel
tutmaya çalışıyorum. Sanat,
sinema, teknoloji, politika ve video
oyunları hayatımda hep varlar.
Hâliyle ilgi alanlarım da işlerime
yansıyor. Sanırım tek bir işimi öne
çıkarmak yerine yaptığım işlerin
bütününün beni yansıttığını
söylemek daha doğru olur.
1 Türkye’de başladığınız
reklamcılık karyernz br
süredr dünyaca ünlü reklam
ajansı Weden+Kennedy'nn
Amsterdam ofsnde başarılı
br Sanat Yönetmen olarak
sürdürüyorsunuz. Ünverste
yıllarınızda mutsuz olduğunuz
dş hekmlğn bırakarak rsk
alıp hayallernzn peşnden
gtmşsnz. Hayallernz
gerçekleştrme yolunda
attığınız adımlardan
bahsedeblr msnz?
Aslında diş hekimliğini bırakmanın
benim için çok büyük bir risk olduğunu
söyleyemem. Okulun dördüncü
yılındaydım, artık fakülte hastanesinde
gerçek hastaları tedavi ediyordum ve o
mesleği yapmak istemediğimi
anlamıştım. O yüzden okulu bırakmak
benim için kaçınılmazdı. Neyse ki
çocukluğumdan beri resim yapmaya,
çizgi roman okumaya, rol yapma
oyunlarına ve filmlere düşkündüm.
Bu meraklar bana yaratıcı bir meslek
edinmem için yol gösterici oldu.
3 Karyernzdek lk ödülünüzü
DBB’de staj yaparken almış ve
yıllar geçtkçe de reklamcılığın
Oscar’ı kabul edlen Cannes
Lons’da Büyük Ödül
(Grand Prx) gb daha pek çok
kıymetl ödülle başarınızı
taçlandırmışsınız. Aldığınız
ödüllern sze hssettrdkler
ve öğrettkler nelerdr?
Karyernzn başında şu ank
konumunuza geleceğnz
öngörür müydünüz?
İnsanın yaptığı işin
ödüllendirilmesi çok güzel bir
duygu. Ben de ödüller konusunda
çok şanslı oldum. “Bir gün şu
ödülü kazanabilir miyim acaba?”
diye hayal edebileceklerimin hepsi
gerçekleşti. Dönüp bakınca bunlar
ben özel olduğum için değil, işimi
çok severek yaptığım ve aksiliklere
aldırmadan severek yapmaya
devam edebildiğim için
gerçekleşti. Çok keyif aldım, o
yüzden çok çalıştım ve çok güzel
şeyler oldu.
4 Bulduğunuz fkrn
arkasında durup müştery bu
fkre kna ettğnzden
bahsedyorsunuz,
kendnzden emn olmanız
müşterlernzle sz hç ters
düşürdü mü? Reklamcılık
sektörü çnde çok fazla
rekabet barındırıyorken
olumsuz yorum ve
eleştrlerle karşılaştığınızda
nasıl hareket edyorsunuz?
Reklamcının işi müşterinin
problemine çözüm üretmek. Bazen
bu çözüm ezberlenen
yöntemlerden farklı olabiliyor, bu
da onay sürecini zorlaştırıyor.
150
Elbette fikrin işe yararlığı
konusunda güçlü bir argüman
oluşturup müşteriyi ikna
edebildiğim de oldu, masa başına
dönüp tekrar çalıştığım da. Önemli
olan tek bir fikre saplanıp
kalmadan, müşteriden gelen
yorumlara göre problemi tekrar
tekrar ele alabilmek ve yeni
çözümler üretmeye hazır olmak.
5 Dünyada o kadar hızlı
gelşmeler yaşanıyor k
sürekl yen trendlerle
karşılaşıyoruz. Bu
düzende kendnz ve
kampanyalarınızı güncel
tutablmek çn neler
yapıyorsunuz? Szce her
zaman güncel kampanyalar
yapmak y mdr yoksa
bazen geçmşe dönüp
gelenekler yenden
canlandırmak mı gerekyor?
Bu tamamen üzerinde çalıştığım
projenin doğasına bağlı. Bazen
çözüm yepyeni teknoloji ve
akımlardan çıkıyor, bazen de çok
daha alışıldık yöntemlerden.
6 Portföyünüzde yer alan lg
çekc ‘The Next Rembrandt’
projesnn detaylarından ve
aldığınız ger dönüşlerden
bahsedeblr msnz?
Teknoloj ve sanatı
brleştrerek 3 boyutlu
yazıcılarla çalışma fkr nasıl
oluşarak gerçeğe dönüştü?
The Next Rembrandt, ING ve
Microsoft ile birlikte yaptığımız
bir proje. Özetlemek gerekirse,
Rembrandt’ın yaptığı 346 resmin
her birinin verisini kullanarak daha
önce var olmayan bir Rembrandt
tablosu ortaya çıkaracak bir
algoritma yazıldı. Bu algoritmanın
yarattığı tablo, 3 boyutlu yazıcılar
aracılığıyla, fırça izlerine bile sadık
kalacak şekilde basıldı ve
sergilendi.
Ortaya çıkan sonuç o kadar hayret
verici oldu ki, proje dünyanın her
yerinde sansasyon yarattı. Dünyada
The Next Rembrandt üzerine 1400’den
fazla makale yazıldı ve müşterilerimiz
için milyonlarca Euro’luk medya
kazanıldı.
7 Reklamlar esks gb lg
çekmyor hatta br
röportajınızda reklamcıların ble
reklamları zlemedğn
söylüyorsunuz. Günümüz
reklam alışkanlıkları ve
reklamcılık sektörünün
gdşatıyla lgl yorumunuz
nedr? Bu gdşat szn
şleyşnz ne yönde etklyor ve
dkkat çekc çerkler nasıl
üretyorsunuz?
Eskiden tüketicilerle konuştuğumuz
4-5 mecra varken günümüzde
onlarcası var. Üstelik dijital
platformlarda herkes kendi ilgi
alanlarına dair içerikleri görüyor.
Dolayısı ile artık büyük kalabalıkları
aynı yerde bulup onlara mesajınızı
iletmek neredeyse imkânsız.
Bu yüzden günümüzde yapılan
kampanyalar tüm bu medya
platformlarına adapte olabilecek
şekilde kurgulanıyor. Oturup tek bir
televizyon filmine odaklanmak yerine
aynı zaman aralığında film, aktivasyon,
Instagram hikâyeleri, Facebook
gönderileri, TikTok challenge’ları,
bilboardlar tasarlıyorsunuz. Bu
yaklaşım da ister istemez mecraya
özel fikre ayırabileceğiniz zamanı
kısıtlıyor. Özetle artık reklamcının
yapması gereken daha çok iş var.
Öte yandan bu atmosfer bize
müthiş bir esneklik sağlıyor.
Klasik mecraların size çizdiği
sınırların dışında bir iş yapıp tüm
dünyanın sizden bahsetmesini
sağlayabiliyorsunuz. İster Travis
Scott’ın yaptığı gibi Fortnite’ta bir
sanal deneyim yaratırsınız, ister
The Next Rembrandt gibi datadan
bir tablo. İster bir AR filtresi ile
yaparsınız iletişiminizi, ister bir
içerik serisiyle. Bu geniş oyun
alanı günümüz reklamcılığıyla ilgili
en heyecan verici şey.
151
8 Eşnz de szn gb başarılı
br sanat yönetmen ve
Weden+Kennedy
Amsterdam’da brlkte
çalışıyorsunuz. Çalışma
ortamında brbrnzn fkrn
alarak şlernz beraber
yürütüyor musunuz? İş
hayatı ve özel hayatınızın
brbrne karıştığı ve eve ş
götürdüğünüz zamanlar
oluyor mu?
Sanırım tüm yaratıcı sektörler iş ve
özel hayatın arasındaki çizgiyi
bulanıklaştırıyor. İşiniz pek çok
zaman hayatınızın her anında
üzerine düşündüğünüz ve
konuştuğunuz bir konu hâline
geliyor. Ben de aynı işi yaptığım ve
işinde çok başarılı biriyle evli
olduğum için kendimi çok şanslı
hissediyorum. Bir proje üzerine
yoğunlaşmışken dışarıdan
güvenebileceğiniz bir görüş
almaya bundan daha yakın olma
şansınız yok. Biz de bu şansı hep
kullanıyoruz. Mesleğimle ilgili bana
çok şey öğreten insan Zeynep’tir
diyebilirim.
9 Hayallernzn peşnden
gderek kendnze
Türkye’den Hollanda’ya
uzanan başarı ve ödüllerle
dolu br karyer
yaratmışsınız. İşlernze
Türkye’de devam edyor
olsaydınız szce nasıl
farklılıklar olurdu? İlerde
hayata geçrmek stedğnz
hayallernz ve planlarınızdan
bahsedeblr msnz?
Ben kariyerimin ilerleyişi konusunda
hep şanslı oldum. Her adım bana
yeni fırsatlar sundu. İlk önce küçük
ama çok yaratıcı bir ajans olan
DDB&Co.'da çalıştım. Burada fikrin
önemi ve fikir bulmaya dair çok şey
öğrendim. Sonra TBWA\İstanbul’da
yine çok yaratıcı insanlarla, büyük
markalar ve büyük bütçelerle
çalıştım. Hem büyük iletişim
kampanyaları yapmayı hem de ekip
yönetmeyi öğrendim.
Daha sonra JWT Amsterdam’da
(Artık Wunderman Thompson
Amsterdam) bambaşka bir kültür
içinde çalışmayı deneyimledim.
Ajansın çok parlak yıllarında orada
bulundum ve global ölçekte ses
getiren işler yapma şansı buldum.
Şimdi de Wieden+Kennedy’de
kariyerim boyunca öykündüğüm
bir ajansın kültürünü yaşama ve
dünyanın en büyük markalarıyla
çalışma fırsatı buluyorum.
Yani çalıştığım her yer bana bir
sonraki adım için kapı açtı. Her
adım bir öncekinden farklı olduğu
için de hiç sıkılmadım. Geleceğe
dair planım olduğunu
söyleyemem. Hayatımın hem
mesleki hem ailevi olarak çok
mutlu bir dönemindeyim. Umarım
gelecek de bana sıkılma şansı
bulamayacağım fırsatlar sunar.
10 Reklamcılık sektöründe
eğtm almanın ve
dplomaya sahp olmanın
önemn nasıl
değerlendryorsunuz?
Bu alanda yaratıcılık, yetenek
ve steğe sahp olduğunu
düşünen ve szn gb
hayallernn peşnden koşmak
steyen gençlere vereceğnz
tavsyeler nelerdr?
Diploma sahibi olmanın önemi
reklam sektörünün neresinde
olacağınıza bağlı. Eğer niyetiniz
benim gibi sanat yönetmeni
olmaksa, bir tasarım bölümünden
mezun olmanız size özellikle
mesleğe giriş aşamasında büyük
fayda sağlayacaktır. Sonrası kimin
yanında yetiştiğiniz ve kendinizi
ne kadar geliştirdiğinize bağlı. Her
yaratıcı meslek gibi, reklamcılıkta
da usta çırak ilişkisi çok önemli.
İşleriyle size ilham veren, sizin
gelişiminize katkı sağlayacak
insanların yanında olmaya çaba
sarf edin.
Parayı ana motivasyonunuz hâline
getirmeyin. İşinizden zevk alın ve
kendinizi geliştirmeye odaklanın.
Kazancınızı uzun vadeli bir plan
olarak görün. Kendi gelişimize
yaptığınız yatırım ileride size
mutlaka geri dönecektir.
Sadece reklama değil, her yaratıcı
şeye ilgi duyun. Çok film izleyin,
çok sergi görün, çok gezin, çok
okuyun, çok dinleyin, çok kumdan
kale yapın. Beslendiğiniz yerler ne
kadar çok yönlü olursa işleriniz de
o kadar zengin ve sıra dışı olur.
Tasarım ile ilgili ne kadar program
varsa öğrenmeye çalışın. Bir
projenin ne kadar fazla kısmını tek
başınıza yapabiliyor olursanız o
kadar özgür olursunuz. Ya da
karşınızdaki insandan neyi talep
edeceğinizle ilgili o kadar bilgi
sahibi olursunuz.
İngilizce bilmiyorsanız mutlaka
öncelik hâline getirin ve eğer
imkân bulursanız bir süre yurt
dışında yaşayın. Bu deneyimin
size katacağı vizyona bu ülkenin
ihtiyacı var.
ÇOK FİLM İZLEYİN, ÇOK SERGİ GÖRÜN,
ÇOK GEZİN, ÇOK OKUYUN, ÇOK DİNLEYİN,
ÇOK KUMDAN KALE YAPIN.
152
TUĞBERK SEV
PSİKOLOG & YAZAR
Yazı Psikoloji / Eğitim
PANDEMİ SÜRECİNDE KALABALIKTAN YALNIZLIĞA:
KENDİ KENDİNE MUTLU HİSSEDEBİLMEK
BAŞARISIZ GİRİŞİMLER DAHİ KİM
OLDUĞUMUZ HAKKINDA OLMASA
DA KİM OLMADIĞIMIZ HAKKINDA
ÖNEMLİ VERİ SAĞLAR.
Salgın önlemlerinin doğal sonuçları olan yalnızlaşma
ve hareketsizlik, kaygı düzeyi yüksek bir performans
toplumunun bireylerinde, öngörülmesi zor olmayan
birtakım mental işlevsizlikleri tetikleyecektir. İçinden
çıkılmaz bir bunaltı, sarsıcı bir çatışmalar silsilesi
kulağa çok da yabancı gelmiyor. Neyse ki zamana ve
mekâna sıkışmış insan, kendi iç sürgününün mimarı
olarak bundan haz almayı da başarabilir.
Bireyleşme ve teknolojik gelişmenin eş zamanlı
ivmesi, salgın süresince farklı bir psikokültürel
altyapıyı gözlemleme fırsatı sundu. Yalnızlaşmanın
kaçınılmaz yıkıcılığı sonucunda, mental çöküntünün
enkazını kendi elleriyle kaldırmak mecburiyetinde
kalan modern insan, bazı taşlar yerine oturduğunda,
eline geçen imkânın da farkına vardı. Öyle gözüküyor
ki yeniden inşa etmenin ve değişimin mümkün
kılındığı belirsizlik, yer yer parçalı bulutlu da olsa
geçen zaman karşısında tutunabileceğimiz tek dal.
Hiçbir şey yapmamanın dahi bir şey yapmak sayıldığı
şu günlerde, yakınmayı bırakıp eyleme geçenlerin
güçlü değişiklikler neticesinde büyük ilerlemeler
kaydettiğini gözlemledim. Stoklama davranışına
eşdeğer bir motivasyonla ilerleyen bu öz gelişim
furyası, kısa vadede işlevli olabileceği gibi uzun
vadede sağlıklı narsisizmi de besleyebilir.
Farkındalığı, evre evre ve bölüm bölüm tahayyül
ettiğimizde, ilerlemeden söz edebileceğimiz bir
düzlem yaratabiliriz.
Gerçek şu ki; veri hızı ve gün içinde zihnimizi meşgul eden
çevresel faktörler, uzun süreli odaklanma gerektiren eylemleri
ilerleyen evrelerde deneyimlememiz gerektiğinin altını çiziyor.
Kısa süreli odaklanma gerektiren iradi hedefler karşısındaki
başarı, öz saygıyı yükseltirken, duygusal sürdürülebilirliği
güçlendiriyor. Hedefler oluşturup onları aşmak, bu belirsizlik
içerisindeki en faydalı oyalanma yöntemi de olsa; arka planda,
sıradan ve kişisel olmayan bir sürecin etkilerini yaşadığımızın
bilgisi bulundurulmalı, diye düşünüyorum. Böylelikle asgari hata
payı bırakıp çelişkiyi hafifletebiliriz.
Tabii aslında hepsinden önce kalabalığın ve yalnızlığın kavramsal
olarak bize ne ifade ettiğini ve neleri tetiklediğini çözümlemek
gerekir, böyle düşünüyoruz. Bu iki kavram arasında bir zıtlık mı var?
Yoksa iç içeler mi? Foucault'un üçüncü tür yalnızlığı mı işime yarar,
yoksa bu yalnızlık bir mecburiyet mi? Suyu bulandırmak için bunları
düşünüyoruz, eyleme geçmemek için patlatmamız gereken düşünce
balonları. Akılcılaştırmaya sebebiyet verdiğini düşündüğüm eksiklik
ve geç kalmışlık hissi, pazarın yamamaya çalıştığı yeni satın alma
alışkanlıklarıyla aşılacak gibi değil. Şartlar kişiyi nihayetinde iç
motivasyonuyla baş başa bıraktığında, alışkanlıkları değiştirecek ilk
adımın satın alınabilir olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle,
dayatılan yalnızlığın içerisinde mutlu başka bir yalnızlık
kurgulamanın, ilk etapta bireysel gayretlerle yönetilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Başarısız girişimler dahi kim olduğumuz hakkında
olmasa da kim olmadığımız hakkında önemli veri sağlar, buna göre
hareket ederiz.
153
1