The Radiant Eylül Sayısı
Dünyayı yerinden oynatan ve onlara dayatılan zorbalıklara karşı ayakta duran z kuşağı, varoluş mücadelesi veren LGBTIQ+ topluluğu, kalıpların içerisinde kalmış, sesini duyuramayan kadınlar... Konuşulması gereken çok fazla konu, yıkılması gereken çok fazla yapı var. The radiant dijital dergi olarak, çıkmayan sesleri duyurmaya, kuralları baştan yazmaya geldik.
Dünyayı yerinden oynatan ve onlara dayatılan zorbalıklara karşı ayakta duran z kuşağı, varoluş mücadelesi veren LGBTIQ+ topluluğu, kalıpların içerisinde kalmış, sesini duyuramayan kadınlar...
Konuşulması gereken çok fazla konu, yıkılması gereken çok fazla yapı var. The radiant dijital dergi olarak, çıkmayan sesleri duyurmaya, kuralları baştan yazmaya geldik.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Neden peki hiç düşündük mü? Bize bunu düşündüren şey
neydi? Neden “kadınsı” renkler giyen erkekler toplumda
küçük düşürücü bir gözle bakılıyordu? Kadın renkleri neydi
ki zaten?
Toplumumuzda uzun zamandır süregelen cinsiyetçi
renkleri küçüklüğümüzden beri, zorla öğrenmek zorunda
kalmıştık. Hatta ilk doğduğumuzda bile, hastane odasında,
erkekseniz o oda masmavi süslenir, kızsanız pespembe
döşetilirdi. Küçükken her çocuk cinsiyetçi renklere göre
giydirilir, o saç modellerine tabi tutulurdu. Bir
oyuncakmışçasına süslerlerdi bizi. Peki gerçekten biz
upuzun saçlı olmayı ister miydik? Ya da çiçekli böcekli
kıyafetler giymeyi? Belki saçımız kısa olsun isterdik, belki
de bol paçaların içinde zıplamayı.
90lı yıllara doğru televizyon sektörü oldukça büyük bir
popülarite kazandı. Haliyle reklam sektörü de gelişti. 90lı
yıllardan bugüne kadar gelen belirli bir algı vardı: Kadınsı
renkler, erkeksi renkler, uzun saçlı kadınlar, temiz sakallı
erkekler, pürüzsüz kadın vücutları ve bunlar gibi nicesi…
2000li yıllara doğru bu algı toplumda daha da kabul
görmüştü. Artık her genç kız upuzun ipeksi saçlara sahip
olmak istiyor, pespembe tül elbiselerin içinde kendini peri
masalında görmeyi diliyordu. Erkekler ise sakala, fit bir
vücuda sahip olmayı, koyu renkli kıyafetler içinde
süzülmeyi düşlüyordu. Bu algı eninde sonunda yıkılacaktı
ki, öyle de oldu.
.
2020’de Z kuşağının
bambaşka, kendi odaklı
vizyonu ve farkındalığı ile
toplumun bilinci yıkılmaya
hazırdı. Pek çok marka -
gördüğümüz üzere- kadın
erkek demeden, her bireyin
istediği gibi crop top
giyebileceği, payetli, leoparlı,
pespembe kıyafetler
tasarlandı ve piyasaya sürüldü.
Böylece insanlar cinsiyet
rollerinin gerektirdiği şekilde
giyinmenin dışında, kendilerini
mutlu hissettikleri şekilde
giyinmeye ve kendilerini
özgürce ifade etmeye başladı.
Moda toksik maskülinitenin de
önüne geçmiş oldu böylece.
Artık cinsiyet kavramı
üzerinde durmadan, HER
BİREY istediğini yapabilecek
gücü kendinde buluyor.
Günümüz moda anlayışının bu
farkındalıkla sürmesi çok
önemli. Daha gelişmiş
farkındalıklarla bir algıya yön
vermek, her tabuyu yıkar.
⟨ꝛ⟩. ELİF KARBEYAZ
Radiant | 18