Veraset, 4. Yıla Özel sayı.
Bu dergimizde Kemalizmin dini olarak ne açıdan incelenmesi gerektiğini, Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolünü, milliyetçiliği ve daha bir çok konuyu okuyacak yeni ufuklara gideceksiniz!
Bu dergimizde Kemalizmin dini olarak ne açıdan incelenmesi gerektiğini, Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolünü, milliyetçiliği ve daha bir çok konuyu okuyacak yeni ufuklara gideceksiniz!
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bunu yapmak isteyen Atatürk şüphesiz
büyük Türkçü Ziya Gökalp’i örnek
almıştır. Ziya Gökalp;
“Dini Türkçülük, din kitaplarının ve
hutbelerle vaazların Türkçe olması
demektir. Bir millet, dini kitaplarını
okuyup anlayamazsa, tabiidir ki, dininin
hakiki mahiyetini öğrenemez. Hatiplerin,
vaizlerin ne söylediklerim anlamadığı
surette de ibaretlerden hiçbir zevk
alamaz. İmami Azam hazretleri, hatta
namazdaki surelerin bile milli lisanda
okumasının caiz olduğunu beyan
bulunmuşlardır. Çünkü ibadetten
alınacak vecd, ancak okunan duaların
tamamıyla anlaşılmasına bağlıdır.
Halkımızın dini hayatım tetkik edersek
görürüz ki, ayinler arasına en ziyade
vecd duyanlar namazdan sonra, ana
diliyle yapılan deruni ve samimi
münacatlardır. Müslümanların camiden
çıkarken büyük bir vecd ile iç huzuruyla
çıkmaları, işte her ferdin kendi vicdanı
içinde yaptığı bu mahrem münacatların
neticesidir. Türklerin namazdan aldıkları
ulvi zevkin bir kısmı da yine ana diliyle
inşat ve terennüm olunan ilahilerdir.
Bilhassa, teravih namazlarını
canlandıran amil, şiir ile musikiyi cami
olan Türkçe ilahilerdir. Ramazanda ve
sair zamanlarda Türkçe irad olunan
vaazlar da halkta dini duygular ve
heyecanlar uyandıran bir amildir.
Türklerin en ziyade vecd aldıkları ve
zevk duydukları bir ayin daha vardır ki, o
da mevlidi şerif kıraatinden ibarettir. Şiir
ile musikiyi ve canlı vakaları cem eden
bu ayin, dini bir bit'at suretinde, sonradan
hadis olmakla beraber, en canlı ayinler
sirasina geçmiştir. İşte, bu misallerden
anlaşılıyor ki, bugün Türklerin ara sıra
dini bir hayat yaşamasına temin eden
amiller, dini ibadetlerin arasından
eskiden beri Türk lisaniyle icrasına
müsaade olunan ayinlerin
mevcudiyetidir. O halde, dini
hayatımızda daha büyük bir vecd ve
inşirah vermek için, gerek-tilavetler
müstesna olmak üzere Kur'anı Kerimin
ve gerek ibadetlerle ayinlerden sonra
okunan bütün dualarla münacatların ve
hutbelerin Türkçe okunması lazım
gelir.”[10] Kur’an’a göre zaten din
dilinin Türkçeleştirilmesinde bir sakınca
yoktur, Arapça kutsal değildir! Kur’an
“Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur'an
yapsaydık, elbette şöyle diyeceklerdi:
"Ayetleri ayrıntılı kılınmalı değil
miydi?/Arap'a yabancı dil mi?/ister
yabancı dilde, ister Arapça!" De ki:
"O, iman edenler için bir kılavuz, bir
şifadır. İnanmayanlara gelince, onların
Memleket Sevdasıyla...