22.03.2022 Views

KADIKÖY LIFE / Mart & Nisan 2022

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Duayen

odaklarına mesafeliydik. Tek muhatabımız

okurlardı. Tek çabamız toplumu

aydınlatmaktı. Haktan, hukuktan, ulusal

çıkarlardan, laiklikten, Cumhuriyet’ten,

demokrasiden, özgürlükten yana olmak...

İnsan hakları ve toplumsal barışa saygı

duymak... Şiarımız dün bunlardı, bugün

de bunlar...

Bir okurumuz bu köşenin adını Açık Üniversite

koymuştu. Yıllar yılı pek çok ana baba,

çocuklarına her konuda bilgilenmeleri için

bizim sütunu okumayı önerdi. O yıllarda

bizim sütunu okuyan 20 yaşında üniversite

öğrencileri, bugün artık 60 yaşında birer

dede, nine oldular!

Kırk yıl geçti aradan... İlk yıldan beri her

yıl sütunun bir kopyasını alır, yıl sonunda

ciltletir, odamızda bir köşeye üste koyarız. O

ciltler adam boyuna ulaştı. Yaklaşık 40 cildin

içinde 40 yıl vardır. Bir gün Ercan’la ciltlerin

karşısında oturup, geçen günleri konuşurken

sordum:

Açık Pencere bugün 40. yaşını tamamlıyor...

İlk köşe, Güneş Gazetesi’nin yayına

başladığı 1982 yılının 19 Şubat günü ilk

baskıda yayımlanmıştı. Güneş’te adımız

Arka Pencere idi. Milliyet’e geçerken adımızı

orada bıraktık, Açık Pencere adını aldık...

Güneş’teki 4 yıla, bu gazetede Açık Pencere

adı altında 36 yıl ekledik. Milliyet’in de en

kıdemli yazarı olduk.

Babıali’de geniş çaplı transfer yapan ilk

gazete Güneş olmuştu. Yaratıcısı ve ilk Genel

Yayın Müdürü Güneri Civaoğlu idi. Gönlü

zengin dostumuz Civaoğlu, Ankara’daki muhabirlik

günlerini unutmamış, gazetecilerin

de iyi yaşamaya hakkı olduğunu düşünmüş,

transfer ettiği gazetecilere iyi maaşlar verdiği

gibi hayli cazip transfer ücretleri ödemişti.

Bu bir devrimdi. Güneş, sonraki aylarda

bankaların kriziyle birlikte sıkıntıya girdiyse

de ilk zamanlarda mutlu gazetecilerin gazetesi

olmuştu. Zarafet her yana yansımıştı.

Her masada beyaz bir vazo vardı, her sabah

vazolara taze çiçek konuyordu.

Daha önce TRT ve Günaydın’da geçen

yıllarda edindiğimiz tecrübelerle kimi kurallar

uyguladık. Yazılar kısa cümleli, kolay

anlaşılır olacak, okuru sıkmayacak, ciddi konular

da mizah ambalajına sarılıp tatlı hâle

getirilecekti. Okur bir yazıdan sıkılırsa, onu

bırakıp bir başka yazıya geçebilecekti.

Mizah ambalajı, özellikle 12 Eylül darbesini

izleyen dönemde generallerin sansürünü

aşmakta işimize yaramıştı. Bütün güç

- Bunlar için bunca yılı harcamaya

değer miydi?

İkimiz birden aynı karara vardık:

- Değerdi...

Bu 40 yılda çizgimizden sapmadık. Ama

zaman zaman sürçü lisan etmiş, bilmeden

yanlışlar yapmışızdır. 40 yılın hatırına...

Affola...

***

Nice “Açık Pencere”li yıllar üstat, sağlıkla...

Kimse ücretinden şikâyetçi değildi. Gazetenin

hazırlık günlerinde Güneri Bey, benden

Hasan Pulur gibi bir gazeteci aramamı istemişti.

Hasan Ağabey’in Milliyet’teki “Olaylar

ve İnsanlar”ına benzer bir sütun düşünülüyordu.

O adamı bulamadık tabii... Bu arada

kendimiz bir şey yapalım dedik, bu sütunun

denemelerine başladık. O sıralarda aramıza

karikatürist Ercan Akyol ile Fahrettin Fidan

katıldı. Pek çok gazeteci arkadaşımız bize

destek oldu. En büyük desteği ise haber, fıkra,

bilgi göndererek sütuna katkıda bulunan

okurlarımız verdiler.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 51

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!