Pusat Dergisi Yıl: 1 - Sayı: 3 - Mayıs Haziran 2022
Pusat Dergisi, nerede bir Türk varsa ona bakar, onun gözünden bakar. Millî Tarih, Kültür ve Düşünce Dergisi
Pusat Dergisi, nerede bir Türk varsa ona bakar, onun gözünden bakar.
Millî Tarih, Kültür ve Düşünce Dergisi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Türkçe ve Erkekçe Muhalefet:
Türkçü ve Turancı Aydınlar
Hüseyin Kaan HAN
3 Mayıs 1944 Irkçılık- Turancılık davası sürecinde, basın ve aydın sınıfının çoğunluğu, CHP ve Milli Şef İsmet
İnönü’nün saflarında konumlanmıştır. Bunun haricinde, davanın sanıkları, kendileri hakkında çıkan bu
olumsuzlukların yanında dava sürecinde pek çok zorluklarla karşı karşıya gelmişlerdir. Bu zorluklardan biri
tabutluklarda tutuklu kalmalarıdır bir diğeri ise bazı tutukluların bu süreç içerisinde işkence vs. görmesidir.
7 Eylül 1944 tarihinde, İstanbul Sıkı Yönetim Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada, sanıkların işkence
meselesine ilişkin itirazlar sonucunda davanın savcısı Kazım Alöç, yapılan işkenceleri şöyle savunmuştur:
‘‘Efendim, biz bunları huzurunuza misafir olarak değil, hükûmeti devirmek isteyen vatan hainleri, katiller ve caniler
olarak sevk ettik. Kendilerini Pera Palas otelinde oturtacak değildik. Bunları huzurunuza Reisicumhur namzedi olarak
da çıkarmadık. Onun için elbette her nevi zulmü görmüşlerdir ve göreceklerdir.’’*1
Bu süreçte sadece dava sanıkları değil, sanıkların aileleri de bu süreçten etkilenmiş ve birtakım
olumsuzluklarla yüz yüze gelmişlerdir. Davanın sanıklarından biri olan Atsız’ın, eşi Bedriye Atsız Erenköy Lisesi’nde
öğretmenken hiçbir sebep belirtilmeden ve soruşturma yapılmadan 13 Mayıs’ta bakanlık emrine alınmış, 16 Mayıs’ta
ise tutuklanmıştır. Yine aynı davanın sanığı olan Nejdet Sançar’ın, eşi Reşide Sançar da Balıkesir’de kimya
öğretmeniyken 20 Haziran’da vekillik emrine alınmış ve kendisine haber verilmeden 20 Ekim’de de Zonguldak
Lisesi’ne atanmıştır.*2
Davanın sanıkları olan kişiler, bütün çektikleri zorluklara rağmen geri adım atmamış ve boyun eğmemiştir. Bu
bağlamda, kendilerine yönelik ırkçılık, ihtilalcilik, Turancılık ve gizli örgüt kurma ithamlarına ilişkin savunmaları
incelendiğinde sanıklar, gizli bir örgütleşme içerisinde olmadıklarını, ırkçılık yapmadıklarını, Turancılığın ise milli bir
ülkü olduğunu dile getirmişlerdir.
Duruşmalar esnasında, askeri savcı Kazım Alöç ile sanıklar arasında sert münakaşalar yaşanmıştır. Davanın
sanıklarından Hüseyin Nihal Atsız, kendisine yöneltilen vatan haini suçlamasına karşı, “kimin hain kimin vatanperver
olduğunu tarih tayin edecektir” derken, Turancılığın anayasada suç teşkil etmediğini ve Türk milletinin milli ülküsü
olduğunu ifade etmiştir. Atsız, hâkimin, bütün dış Türkleri toplayarak bir devletin kurulması fikir ve kanaatini taşıyor
musunuz sorusuna da “evet” cevabını vermiştir.
Bununla beraber, Atsız, duruşma esnasında Türkiye’nin tam olarak Cumhuriyet rejimiyle yönetilmediğini
belirterek İnönü iktidarını eleştirmiş, Rusya ve komünizmin Türk milleti ve Türkiye için büyük birer tehdit olduğunu
dile getirmiştir.