20.09.2016 Views

EYLÜL 2016 Dijital

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mustafa Sapmaz İle<br />

Türkİye’de Futbol Üzerİne Bİr Sohbet<br />

Türkiye'deki futbol kulüplerinin alt yapı çalışmaları genel futbol politikası bağlamında nasıl işliyor acaba?<br />

Şimdi öncelikle ülkede bir altyapı takıntısı olduğunu söylemek lazım. Ama altyapı çalışmalarına bu oranda<br />

öncelik verilmiyor. Kimsenin genç bir oyuncunun yetişmesini bekleyecek kadar sabrı yok. Altyapıdan gelecek<br />

oyuncularla yakalanması planlanan başarının ortaya çıkacağına dair bir inanç yok. Buna inanan yöneticiler ve<br />

kulüpler elbette var, onların sayesinde yetenek sahibi futbolcularda kendini gösterme imkanı buluyor. Genel anlamda<br />

kulüplerin ve süper ligde çalışan hocaların altyapı sistemleri yok denecek kadar az maalesef. Mesela A takımına<br />

milyon dolarlar harcanıyor, ama bir iki milyon dolar gibi bir miktar o kulübün altyapısına yatırılması hiç<br />

düşünülmüyor. Böyle bir futbol geleneğinin olduğu ortamda altyapıya yatırım vardır demek çok saçma olur aslında.<br />

Bu sistemin sorumluları ülkedeki kulüp başkanları ve yarattıkları futbol anlayışı olabilir mi acaba? Zira<br />

Avrupa'ya baktığımızda kulüp başkanlarının kurumları için orta ve uzun vadede planlar yaptığını<br />

görüyoruz. Sonradan kazanım sağlayacak adımlar atmaya çalışıyorlar. Fakat ülkemizdeki büyük futbol<br />

kulüpleri yöneticileri sürekli bir değişime tabii tutuldukları için başarılı yatırımlar gerçekleşemiyor demek<br />

doğru olabilir mi?<br />

Bu fikrin bir kısmında doğruluk payı var tabii. Çok uzun yıllardan beri başkanlık yapan hemen iki tane isim<br />

sayalım desek rahatlıkla sayarız. Gençlerbirliği kulübünün başkanı İlhan Cavcav bu yatırıma cesaret ediyor. Fakat<br />

uzun yıllardan beri orada olduğu için fark edilmiyor artık. Onun şahsi olarak böyle bir inancı var. O yüzden yeni<br />

oyuncu yetiştirme meselesini kültür haline getirmişler. Gençlerbirliği oyuncu yetiştirdikçe ve sattıkça para kazanmaya<br />

devam eden bir kulüp olduğu için, bu onların bireysel özelliği oluyor. Öte yandan Fenerbahçe'nin de başkanı 18<br />

yıldır kulübünün başında. Fakat kulübün bünyesinden oyuncu yetiştirmek üzere bir alışkanlıkları yok.<br />

Bu noktada şunu söylemek lazım, başkanların kulüpleri<br />

başındaki görev süreleri mi bu ileriye dönük yatırımları<br />

belirler? İşte onu pek sanmıyorum. Zira büyük başarı<br />

hemen gelmez. Örneğin Arsen Wenger yakın zamanda<br />

''gençlerle başarıya ulaşmak çok kolay bir şey değil''<br />

minvalinde bir açıklamada bulundu. O da 18 yıldır<br />

Arsenal'de ve gerçeği gördü. Genç bir takımla başarıya<br />

ulaşmak bir fetişizm noktasında ve zor bir mesele. Herkes<br />

başarı istediği için kulüplerin başkanları çok sonuç odaklı<br />

adımlar atıyorlar ve daha çok altyapıdan gelen oyunculara<br />

yatırım yapalım düşüncesinde olamıyorlar. Kurtarıcı da<br />

her zaman liglerdeki ''yabancı oyuncu'' sayısındaki sınırlama<br />

kuralı oluyor. Ben başkanların görev sürelerinden<br />

dolayı yatırımdan kaçındıklarını düşünmüyorum. Hatta<br />

süreler uzamalı bile belki.<br />

Peki bu durumu Avrupa'daki standartlara göre<br />

kıyaslayacak olursanız?<br />

Aslında hayatla futbolu birbirinden ayırmak çok da<br />

kolay değil. Yani ortalama bir Avrupa şehrini ziyaret ettiğin<br />

anda gözlemlediğin şehirleşme yapısıyla, büyümesiyle,<br />

gelişimiyle ve planlamasıyla Türkiye'deki kentlerin<br />

büyümesini karşılaştırdığın vakit biz çok daha kaotik ve<br />

dağınık bir yapılanma içindeyiz sanki. Biz bu sistemi<br />

futboldan bağımsız düşünemeyiz.<br />

56<br />

<strong>EYLÜL</strong> <strong>2016</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!