Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Mustafa Sapmaz İle<br />
Türkİye’de Futbol Üzerİne Bİr Sohbet<br />
Türkiye'deki futbol kulüplerinin alt yapı çalışmaları genel futbol politikası bağlamında nasıl işliyor acaba?<br />
Şimdi öncelikle ülkede bir altyapı takıntısı olduğunu söylemek lazım. Ama altyapı çalışmalarına bu oranda<br />
öncelik verilmiyor. Kimsenin genç bir oyuncunun yetişmesini bekleyecek kadar sabrı yok. Altyapıdan gelecek<br />
oyuncularla yakalanması planlanan başarının ortaya çıkacağına dair bir inanç yok. Buna inanan yöneticiler ve<br />
kulüpler elbette var, onların sayesinde yetenek sahibi futbolcularda kendini gösterme imkanı buluyor. Genel anlamda<br />
kulüplerin ve süper ligde çalışan hocaların altyapı sistemleri yok denecek kadar az maalesef. Mesela A takımına<br />
milyon dolarlar harcanıyor, ama bir iki milyon dolar gibi bir miktar o kulübün altyapısına yatırılması hiç<br />
düşünülmüyor. Böyle bir futbol geleneğinin olduğu ortamda altyapıya yatırım vardır demek çok saçma olur aslında.<br />
Bu sistemin sorumluları ülkedeki kulüp başkanları ve yarattıkları futbol anlayışı olabilir mi acaba? Zira<br />
Avrupa'ya baktığımızda kulüp başkanlarının kurumları için orta ve uzun vadede planlar yaptığını<br />
görüyoruz. Sonradan kazanım sağlayacak adımlar atmaya çalışıyorlar. Fakat ülkemizdeki büyük futbol<br />
kulüpleri yöneticileri sürekli bir değişime tabii tutuldukları için başarılı yatırımlar gerçekleşemiyor demek<br />
doğru olabilir mi?<br />
Bu fikrin bir kısmında doğruluk payı var tabii. Çok uzun yıllardan beri başkanlık yapan hemen iki tane isim<br />
sayalım desek rahatlıkla sayarız. Gençlerbirliği kulübünün başkanı İlhan Cavcav bu yatırıma cesaret ediyor. Fakat<br />
uzun yıllardan beri orada olduğu için fark edilmiyor artık. Onun şahsi olarak böyle bir inancı var. O yüzden yeni<br />
oyuncu yetiştirme meselesini kültür haline getirmişler. Gençlerbirliği oyuncu yetiştirdikçe ve sattıkça para kazanmaya<br />
devam eden bir kulüp olduğu için, bu onların bireysel özelliği oluyor. Öte yandan Fenerbahçe'nin de başkanı 18<br />
yıldır kulübünün başında. Fakat kulübün bünyesinden oyuncu yetiştirmek üzere bir alışkanlıkları yok.<br />
Bu noktada şunu söylemek lazım, başkanların kulüpleri<br />
başındaki görev süreleri mi bu ileriye dönük yatırımları<br />
belirler? İşte onu pek sanmıyorum. Zira büyük başarı<br />
hemen gelmez. Örneğin Arsen Wenger yakın zamanda<br />
''gençlerle başarıya ulaşmak çok kolay bir şey değil''<br />
minvalinde bir açıklamada bulundu. O da 18 yıldır<br />
Arsenal'de ve gerçeği gördü. Genç bir takımla başarıya<br />
ulaşmak bir fetişizm noktasında ve zor bir mesele. Herkes<br />
başarı istediği için kulüplerin başkanları çok sonuç odaklı<br />
adımlar atıyorlar ve daha çok altyapıdan gelen oyunculara<br />
yatırım yapalım düşüncesinde olamıyorlar. Kurtarıcı da<br />
her zaman liglerdeki ''yabancı oyuncu'' sayısındaki sınırlama<br />
kuralı oluyor. Ben başkanların görev sürelerinden<br />
dolayı yatırımdan kaçındıklarını düşünmüyorum. Hatta<br />
süreler uzamalı bile belki.<br />
Peki bu durumu Avrupa'daki standartlara göre<br />
kıyaslayacak olursanız?<br />
Aslında hayatla futbolu birbirinden ayırmak çok da<br />
kolay değil. Yani ortalama bir Avrupa şehrini ziyaret ettiğin<br />
anda gözlemlediğin şehirleşme yapısıyla, büyümesiyle,<br />
gelişimiyle ve planlamasıyla Türkiye'deki kentlerin<br />
büyümesini karşılaştırdığın vakit biz çok daha kaotik ve<br />
dağınık bir yapılanma içindeyiz sanki. Biz bu sistemi<br />
futboldan bağımsız düşünemeyiz.<br />
56<br />
<strong>EYLÜL</strong> <strong>2016</strong>