Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
hafızası, duymak istemesek de, bize bunu haykırıyor.<br />
Bu gerçekliğe kulak tıkamaz, gözlerimizi kapamaz<br />
isek, yıkılanın bir imparatorluk değil; yakıp<br />
yıkılan ve yok edilmeye çalışılanın ortak bir hafıza<br />
ve ufuk olduğunu görmemiz gerekir.<br />
Kudüs Yalnız Bırakılmamalı, Zira;<br />
İsrail Kudüs’ü yahudileştirmek ve Mescid-i Aksa’yı<br />
yıkarak Süleyman Mabedini inşa etmek istemekte.<br />
Bunu başarabilmek için de sistematik bir tecrit<br />
politikası uyguluyor.<br />
2002 yılında yapımına<br />
başlanan “Utanç<br />
Duvarı” ile şehirlerarasında<br />
bağlantılar<br />
kesiliyor, Mescid-i<br />
Aksa civarında yer<br />
alan müslüman yerleşim<br />
yerleri yıkılıyor,<br />
insanlar zorla yurtlarından<br />
/ evlerinden<br />
ediliyor. Direnen halka<br />
ise çeşitli fiziksel<br />
ve psikolojik yıldırma<br />
teknikleri ile müdahale<br />
edilirken, evlerini<br />
satın almak için milyonlarca dolar paralar teklif<br />
ediyor. O nedenle maddi destekler ile bu topraklara<br />
sahip çıkılması ve ziyaretler ile varlığımızın orda<br />
gösterilmesi büyük önem arz ediyor.<br />
İçine kapanan Bir<br />
Türkiye uzun yıllar<br />
doğu sınırının ötesine<br />
geçecek bir ufuk<br />
geliştiremedi. Hem<br />
gündemimiz hem<br />
de ziyaretler anlamımda<br />
bir fasit daire<br />
demekti bu. Ama<br />
son yıllarda yaşanan<br />
zihinsel devrimle<br />
Türkiye’den ziyaretler<br />
de her geçen<br />
gün artıyor bu topraklara<br />
ve yapılan bu<br />
ziyaretler İsrail’i pek<br />
de sevindirmiyor. Şuan yılda yaklaşık 25 bin Türk<br />
bu toprakları ziyaret ediyor ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın<br />
aldığı “Kudüs bağlantılı Umre Kararı”<br />
sonrasında bu sayının daha da artarak köprülerin<br />
yeniden kurulması bekleniyor. Sayıca artışın bu<br />
topraklarda yapılan keyfi baskı ve yıldırmaları da<br />
hafifletmesi, çok güçlü ihtimaller arasında.<br />
Mescid-i Aksa’da Futbol Maçı Yapmaya<br />
Var Mısınız?<br />
Adımınızı attığınız andan itibaren sizi bambaşka bir<br />
zamana ve his dünyasına taşıyan, namaz mahalleri,<br />
medrese ve kubbeler, şadırvan ve çeşmelerden<br />
oluşan, zeytin ve selvi ağaçlarının sizleri büyük bir<br />
muhabbetle karşıladığı bu alan sadece ve sadece<br />
bir ibadet mekanı değil, bir yaşam alanı, bir rehabilitasyon<br />
merkezi aslında… Mescid-i Aksa’nın avlusu<br />
tüm engelleme<br />
çabalarına rağmen<br />
bir kenarında koşuşturan<br />
bir yanında<br />
uçurtma uçuran çocuklar,<br />
zeytin dallarının<br />
altında piknik<br />
yapan, sohbet eden<br />
farklı coğrafyalardan<br />
insanların varlığı ile<br />
tam bir cümbüş alanı!<br />
Biz de namazın<br />
ardından yanımızda<br />
getirdiğimiz kahveyi<br />
tarifi zor bir lezzetle<br />
yudumladıktan sonra<br />
Filistinli çocuklarla<br />
korkusuzca, özgürce bir futbol maçına başlıyoruz.<br />
Türkiye’den gelmiş abi ve kardeşleri ile maç yapan<br />
Filistinli çocukların keyfine diyecek yok ama biz<br />
zorlanıyoruz. Özellikle omuz omuza mücadeleleri,<br />
buradaki direnişin<br />
doğal bir sonucu<br />
olsa gerek, çok güçlü.<br />
Maçın sonunda<br />
yeniliyoruz: ama ne<br />
biz çok üzgünüz ne<br />
de onlar çok mutlular.<br />
Ortak düşünce<br />
bu topraklara daha<br />
fazla gelin, ziyaretlerinizi<br />
artırın, bizleri<br />
yalnız bırakmayın.<br />
Haklılar zira özellikle<br />
Mescid-i Aksa avlusunda<br />
ne kadar fazla<br />
sayıda ziyaretçi olursa<br />
onların müdahaleleri daha aza iniyor, oradaki<br />
Müslümanlar daha rahat nefes alabiliyorlar.<br />
Peki, Ne Yapmalı?<br />
Omuzlarımız ve belki de daha da önemli bir biçimde<br />
gönüllerimizin üzerinde duran sorumluluklarımızın<br />
farkına vararak ve “Sen bir devsin, yükü ağırdır<br />
devin! / Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!”<br />
mısralarıyla vurguladığı gibi Şairin bu bilinç düzeyine<br />
erişebilmek, atılan, yakılıp yıkılan bu köprülerin<br />
yeniden inşasına gayret göstermek gerekiyor. Şair,<br />
“Ben Kudus’ü kol saati gibi taşıyorum. Ayarlanmadan<br />
Kudüs’e boşuna vakit geçirirsin.” diyordu ya<br />
hani! Zaman ve mekân bilincimizde bu topraklara,<br />
bu coğrafyaya alan açmak gerekiyor. “Kalbimizin<br />
üstünde ince bir tül gibi duran Kudüs’ü” alınyazımız<br />
olarak görmek” gerekiyor. “Eskiden buralar<br />
hep bizimmiş” veyahut “arkadan hançerlendik”<br />
söylemini aşarak, tarihi ve dini sorumluluklarımızın<br />
farkına vararak hareket etmek gerekiyor.<br />
Kudüs’e gitmek, bu çağrıya cevap<br />
vermek gerek.<br />
Günün her anında, gökyüzünün her renginde<br />
tarifine kelimelerin kifayette zorlandığı, şairlerin<br />
dizelerine sığdıramadıkları, yazarların cümlelerle<br />
anlatamadığı bu güzelliğe, dünya gözüyle şahit<br />
olmak gerek.<br />
Abdullah İbn-i Abbas “Kudüs peygamberler tarafından<br />
kurulmuş ve onların oturdukları, yaşadıkları<br />
yerdir. Burada bir karış toprak parçası yoktur ki<br />
orada peygamberler dua etmemiş, melekler inmemiş<br />
olsunlar.” buyuruyordu. Öyleyse bu melekler<br />
şehrine kanat açmak için Vira Bismillah diyelim…<br />
Kudüs Bizi Çağırıyor ve şimdi o çağrıya güçlü bir<br />
şekilde cevap vermek gerekiyor.<br />
8