11.12.2020 Views

ELLE POP UP! SAYI:3

E-dergimizin üçüncü sayısında Netflix'te yayına giren "Yarına Tek Bilet" filminin oyuncuları Dilan Çiçek Deniz ve Metin Akdülger var!

E-dergimizin üçüncü sayısında Netflix'te yayına giren "Yarına Tek Bilet" filminin oyuncuları Dilan Çiçek Deniz ve Metin Akdülger var!

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

03/ Haziran 2020<br />

İKI<br />

ÖZGÜR<br />

RUH<br />

DILAN ÇİÇEK<br />

DENIZ &<br />

METIN<br />

AKDÜLGER<br />

<strong>ELLE</strong><br />

MEN<br />

DOSYASI<br />

YENİ YOLLAR<br />

YENİ UMUTLAR


EDİTO<br />

FOTOĞRAF: DOUGLAS KIRKLAND/IZZY GALLERY<br />

UMUT VEREN<br />

YOLCULUKLAR<br />

Valla tatile gidelim. Bunu hem sizin adınıza hem tek<br />

tek her <strong>ELLE</strong> editörü adına söylediğime inanıyorum.<br />

Mesela biz bugün <strong>ELLE</strong> pop-up’ı, haftaya<br />

Temmuz/Ağustos sayısını ve bir sonraki hafta da <strong>ELLE</strong><br />

On The Beach’i yayına hazırlamış olacağız. Bu arada<br />

evet tüm bu dergiler “yarı pandemi durumu tedbirleri”<br />

kapsamında devam ediyor. Yarı pandemi durumu diyorum<br />

çünkü enteresan günlerden geçiyoruz. Dergiyi<br />

evden hazırlıyoruz ama yüzümüzde maskelerle çekime<br />

giderken tüm masaları dolu kafeleri ve sahil balıkçılarını<br />

gözlemliyoruz. Parklarda halay çekenler, artan vaka sayıları,<br />

bir yandan ufak ufak tatile kaçmalar… Bir an önce<br />

dengemizi bulmamız dileğiyle üçüncü <strong>ELLE</strong> Pop’tan<br />

bahsetmeye başlıyorum.<br />

Kapakta, bu yazın heyecanla beklediğim filminin iki<br />

yıldızı var, Dilan Çiçek Deniz ve Metin Akdülger. Bu ara-<br />

elle.com.tr • instagram @ElleTurkiye • facebook @ElleTurkey • twitter @ElleTurkey


Metin Akdülger ve Dilan<br />

Çiçek Deniz’i buluşturan<br />

film, Yarına Tek Bilet, 19<br />

Temmuz’da Netflix’teki<br />

gösterimden önce, Emre<br />

Güven imzalı karelerle<br />

<strong>ELLE</strong> pop up’ta. Bunu<br />

bir öngösterim olarak<br />

düşünebilirsiniz.<br />

FOTOĞRAF: EMRE GÜVEN<br />

da film en beğendiğimiz “yeni nesil” her şeyin birleşimi<br />

gibi. En çok izlediğimiz yayın platformunda, son dönemde<br />

en sıkı takip ettiğimiz yönetmen Ozan Açıktan’ın;<br />

yine en beğendiğimiz kadın ve erkek oyunculardan Metin<br />

Akdülger ve Dilan Çiçek Deniz’i buluşturan filmi;<br />

Yarına Tek Bilet. İnsanın karnında kelebekler uçurtan,<br />

düşündüren, samimi bir yol filmi. Bana kalırsa -bir kadın<br />

gözüyle- yaratılan kadın karaktere bakış açısı da çok<br />

etkileyici. Bu projenin ruhunu, çağdaşlığını, yüze vuran<br />

akşam güneşi hissini kapak çekiminde Emre Güven’in<br />

karelerinde görebilirsiniz. Röportajı da ben, onlarla yan<br />

yana gelmeden, e-mail üzerinden yaptım. Sayfa 52.<br />

Filmden, filmin bir yol hikayesi olmasından biz de ilham<br />

aldık ve “yol” konuları yaptık. Serli Gazer ve Gülgün<br />

Özek’in ikonik yol kareleri derlemesini mutlaka görün.<br />

Bence telefondan değil, ya tabletinizden ya bilgisayarınızdan!<br />

Sayfa 28.<br />

Yol deyince tabii aklımıza hemen Dicle Doğan geldi.<br />

Dört yıldır dünyanın dört bir yanına yürüyerek seyahat<br />

eden, geçtiği rotalardan, gördüğü insanlardan, karşılaştığı<br />

hayvanlardan, mücadele ettiği zorluklardan bir şey öğrenen;<br />

her seferinde değişen ve dönüşen Dicle’den yolu<br />

dinlemek çok farklı. Sayfa 42.<br />

Pandemi süresince hepimiz olağanüstü dönemlerden<br />

geçiyoruz ve birbirimize her zamankinden çok ihtiyacımız<br />

var. Biz bu kapsamda lokal markaları desteklemeye<br />

devam ediyoruz. Sadece biz değil, tüm sektör bunun için<br />

harekete geçti. Trendyol ve Moda Tasarımcıları Derneği<br />

bir araya gelerek, “Türk Modası Benim” hareketini başlattı.<br />

Bu dijital ve yenilikçi projeyi derneğin eş başkanları<br />

Özgür Masur ve Özlem Kaya’dan dinledik. Sayfa 48.<br />

Lokal markalar demişken bu sayıda radarımıza Türk<br />

mücevher markalarını aldık. Bu serinin devamı da gelecek.<br />

Sayfa 4.<br />

Üçüncü Pop Up’ımız Babalar Günü’nden hemen önceye<br />

denk geldiği için erkekler özelinde bir bölüm hazırladık.<br />

Takip etmeniz gereken markalar ve tasarımcılar<br />

(sayfa 14) şehrin en popüler mekanlarının stil sahibi erkekleri<br />

(sayfa 22) moda dünyasından onları ilgilendiren<br />

haberler derginin bu kısmında.<br />

Tatil yapmayı o kadar özledik ki, kendi kendimize en<br />

güvenli, en uzak yerler nereler olabilir derken Şebnem<br />

Denktaş müthiş bir konu çıkardı ortaya; ultra lüks otellerin<br />

“camp” ve çadır tatili önerileri. Mutlaka okuyun,<br />

geleceğin tatilleriyle ilgili önemli ipuçları bulacaksınız ve<br />

içiniz açılacak. Sayfa 72.<br />

Umarım bu pop up’ımızı da sağlıklı günlerde okuyorsunuzdur.<br />

Size iyi bir yol ve tatil arkadaşı olmaya çalıştık.<br />

İyi yazlar…<br />

ZEYNEP ÜNER


<strong>ELLE</strong>TREND<br />

YAKIN PLAN<br />

BU KEZ RADARIMIZDA LOKAL MÜCEVHER MARKALARI<br />

VAR. İLHAMLARI İSE ATÖLYELERİ KAPALIÇARŞI’DA YER ALAN<br />

İSTANBULLU ZANAATKARLAR VE ŞEHRİN DOKUSU.<br />

HAZIRLAYAN: NESLİHAN DENİZER YAZI: AYKUN TAŞDÖNER<br />

MTOY<br />

Müge Toy tarafından yaratılan<br />

ve Kapalıçarşı’daki zanaatkarlar<br />

tarafından el yapımı üretilen<br />

mücevherlerin ilham kaynağı<br />

anneannelerimizin de dolabında<br />

olan zamansız parçalar. Mtoy<br />

klasik ve moderni birleştiriyor.<br />

@mtoyjewels<br />

PERACAS<br />

Botticelli’nin eserlerinden, Rönesans<br />

tablolarından, rengarenk çiçekler ve<br />

sonsuz denizlerden ilham alıyor. Ancak<br />

tasarımları asıl şekillendiren özellikle<br />

mitolojik hikayeler, tanrıçalar ve yaşanan<br />

aşklar. Romantizmin ağır bastığı takılar<br />

doğal taşlar, gerçek barok inciler,<br />

kristaller ve bronz kullanılarak üretiliyor.<br />

@peracas_<br />

JULIETTE<br />

Kuyumculuğa 1937 yılında İstanbul’da başlayan ve<br />

üç nesildir devam eden bir ailenin üyesi olan Jülyet<br />

Vert, bu geleneği devam ettirerek 2015 yılında<br />

markası Juliette’i kuruyor. Tasarımların odağında<br />

İstanbul’un nostaljik renkleri var. Markanın atölyesi<br />

ise Kapalıçarşı’da.<br />

@juliette_istanbul<br />

4 <strong>ELLE</strong>


CHARMS COMPANY<br />

1989 doğumlu Begüm Yalçın imzalı Charms Company<br />

markanın direktörü gibi çok genç. Peki markanın çıkış<br />

noktası ne? Yalçın Milano’da moda tasarımı okurken<br />

bir look’u, bir stili tanımlayan asıl dokunuşun detaylar<br />

olduğunu fark etmesiyle mücevher tasarımına kayıyor.<br />

Safir, zümrüt, yakut gibi değerli taşlar tasarımlarının<br />

temelini oluşturuyor. Begüm Yalçın’ın tasarım felsefesini ise<br />

hafifliğin cazibesi oluşturuyor.<br />

@charmscompany<br />

ESRA DANDİN<br />

Gümüş, inci, doğal taşlar ve ahşap, tamamı İstanbul’da<br />

el üretimiyle hazırlanan Esra Dandin’in mücevherlerinin<br />

ana maddeleri. “Bir mücevher markası olarak<br />

yaşadığımız çevre ve etrafımızda varlık gösteren her<br />

şeyle anlamlı bir ilişki kurmaya inanıyoruz” diyor Esra<br />

Dandin. Sade ve şık tasarımlar klasik İstanbullu zanaat<br />

ustalarının kullandığı tekniği benimsiyor.<br />

@esradandin<br />

FELİZİST<br />

Anneannesinden aldığı takı dersleri onu<br />

yıllar sonra Central St. Martins’de konuyla<br />

ilgili eğitim almasına neden olmuş. Marka<br />

bu nedenle de tasarımcısı Filiz Şahin<br />

Venklioğlu’nun aile mirasının bir yansıması.<br />

Takıları 925 ayar gümüş, tatlı su incileri ve<br />

mücevher taşları kullanılarak hazırlanıyor.<br />

Koleksiyonun tamamı yüzde yüz el tasarımı.<br />

@feliz_ist<br />

<strong>ELLE</strong> 5


<strong>ELLE</strong>TREND<br />

AYAĞINA<br />

Yıpranmış detaylı<br />

sneaker, a1795,<br />

NIRA RUBENS /<br />

VETRINA<br />

SAĞLIK<br />

UZUN DOĞA YÜRÜYÜŞLERI MERAKLISIYSAN VEYA SADECE<br />

RAHATLIK SENIN IÇIN ÖNCELIKSE HEM KONFORLU HEM DE STIL<br />

SAHIBI SNEAKERLAR BOLCA MEVCUT.<br />

HAZIRLAYAN: NESLİHAN DENİZER YAZI: SEDA DESOVALI<br />

LACOSTE<br />

Kalın tabanlı sneaker, a449, DESA<br />

Süet detaylı sneaker, 514 £, FENDI/ MATCHESFASHION.COM<br />

Kalın tabanlı sneaker, a499, IPEKYOL<br />

High top sneaker, 266 £, M MISSONI/ MATCHESFASHION.<br />

COM<br />

Zımba detaylı sneaker, a1585,<br />

MICHAEL MICHAEL KORS<br />

FOTOĞRAFLAR: GETTY IMAGES TÜRKİYE, MATCHESFASHION.COM VE MARKALARA AİT<br />

6 <strong>ELLE</strong>


Hasır detaylı sırt<br />

çantası, a599,<br />

BEYMEN CLUB<br />

Zincir detaylı sırt<br />

çantası, a399,<br />

TWIST<br />

YÜKÜNÜ<br />

AZALT<br />

SIRT ÇANTASININ ARTIK SADECE OKUL YOLUNDA<br />

SIRTLANILMADIĞI ÇOK AÇIK. HER STİLE VE HER DURUMA ADAPTE<br />

OLABILEN YARDIMCILARIMIZ BIZI HEM IYI GÜNDE HEM DE<br />

KÖTÜ GÜNDE DESTEKLIYOR.<br />

Bambu detaylı sırt<br />

çantası, a459,<br />

IPEKYOL<br />

Logo detaylı sırt<br />

çantası, a1845,<br />

KENZO/ VETRINA<br />

ERMANNO SCERVINO<br />

FOTOĞRAFLAR: GETTY IMAGES TÜRKİYE, MATCHESFASHION.COM VE MARKALARA AİT<br />

Nylon sırt çantası,<br />

737 £, PRADA/<br />

MATCHESFASHION.COM<br />

Deri sırt çantası,<br />

652 £, TSATSAS/<br />

MATCHESFASHION.COM<br />

Monokrom deri<br />

sırt çantası,<br />

a999, DESA<br />

<strong>ELLE</strong> 7


<strong>ELLE</strong>MOOD<br />

BİR YAZ GÜNÜ<br />

BU KEZ HAYALİMİZDEKİ YOLCULUKLARLA, ÖZLEDİĞİMİZ<br />

ŞEHİR HAYATI ARASINDA BİR YERLERDEYİZ.<br />

HAZIRLAYAN: AYKUN TAŞDÖNER<br />

EN SON ÇIKAN ALBÜMLER<br />

‘Uzun bir yolun en iyi eşlikçisi müziktir’ önermesini kendimize çıkış noktası alalım. Kulağımızda ayın en<br />

yenileri.<br />

SAYAFALAR<br />

ARASINDA<br />

İTALYA’YA<br />

YOLCULUK<br />

Gizli hazineler, artık<br />

klasikleşmiş bölgeler.<br />

Angelika Taschen<br />

editörlüğünde ‘The Great<br />

Escapes Italy’, Eolie<br />

Adaları’ndan Toskana’daki<br />

vadilere, Amalfi kıyısından<br />

büyüleyici Umbria’ya kadar<br />

romantik kaleleri, yeşil<br />

vadileri ve turkuaz suları<br />

ayaklarımıza kadar getiriyor.<br />

İyi tatiller!<br />

SEBASTIEN TELLIER: Chanel’in couture defilelerinden Eurovision sahnelerine kadar her yerde karşımıza<br />

çıkan ve melankolik ritimleriyle erotik dans figürlerini birleştiren Tellier de altı yıl aradan sonra gönderdiği yeni<br />

albümü ‘Domesticated’ ile bize tutunacak bir dal uzatmış oldu. Fransız müzisyen her zamanki gibi aşktan,<br />

hedonizmden ve kendinizi rüzgara bırakıp savurmaktan bahsediyor.<br />

CHARLI XCX: Sahi sizin karantina nasıl geçiyor? Tamam, tamam ben bu soruyu sormaktan hoşlanmıyorum,<br />

ama günlerini aramızda aşırı verimli geçirenler de yok değil. Charli XCX yeni albümü, ki adı oldukça manidar<br />

‘Hom I’m Feeling Now’ı tamamıyla karantinada kaydetmiş. Bir buçuk aylık bir sürede kayıtlardan, albüm<br />

kapağı çekimine kadar da her şeyi evinde oturarak yapmış. Albümün tamamı bizi dansa davet ediyor!<br />

PERFUME GENIUS: Perfume Genius ya da nam-ı diğer Michael Alden Hadreas oldukça pozitif duygular<br />

uyandıran albümüyle bizi dansın heyecanına kaptırıyor. Tek seferle kalmayıp üst üste, sürekli dinlemek<br />

isteyeceğiniz bir kayıt.<br />

8 <strong>ELLE</strong>


İLHAM VEREN FARKLI YOL<br />

HİKAYELERİ<br />

Hayalleri kurduk, yollara koyulduk. Bu sıralar bize en çok ilham<br />

veren yapımlar yolda geçiyor. Klasiklere yeniden göz atalım.<br />

NETFLIX/ INTO THE WILD: Yol filmleri arasında hatırı sayılı<br />

bir yerde olan ‘Into The Wild’ özellikle lise ya da üniversite<br />

yıllarında izlediğinizde bünyede bütünüyle şehir hayatını bırakıp<br />

karavanla yollara düşme isteği uyandırıyor. Hayaller, gerçeğe<br />

dönüştüğünde aynı tadı verir mi bilinmez, ama konu özgürlüğün<br />

nasıl bir şey olabileceğini hissetmek olunca film bunu başarıyor.<br />

BLUTV/ GOODBYE BERLIN: Bir Fatih Akın filmi olan<br />

‘Goodbye Berlin’ özünde bir büyüme hikayesi. Maik ve Tschick<br />

ergenliklerinin doruğunda ve liseye giden iki genç erkek. Bir<br />

gün bir arabaya atlarlar ve Berlin’den güneye doğru yolculuğa<br />

çıkarlar. Sarı ve yeşil, tarlalar ve ormanlar eşliğinde yollardayız.<br />

MUBI/ TAKE ME SOMEWHERE NICE: Film Hollanda’da<br />

başlıyor ve yol bizi Bosna Hersek’e doğru götürüyor.<br />

Ergenliğinden henüz çıkmış genç bir kız babasıyla görüşmek için<br />

Avrupa’yı bir uçtan diğerine doğru tepmeye başlıyor. Minimalist<br />

sahneler ve renk paleti sizi anında içine çekiyor.<br />

ESKİ ALIŞLANLIKLAR,<br />

YENİ SERGİLER<br />

Yeniden bir sergi gezmeye hazır<br />

mısınız? Şehrin galerileri bir bir<br />

kapılarını yeniden açmaya başladı.<br />

Kısıtlı saatler, sosyal mesafe ve<br />

randevular eşliğinde sergi gezmek<br />

serbest.<br />

GALERİ NEV İSTANBUL: 10<br />

Haziran’da kapılarını yeniden açtı.<br />

Yeni dönemin ilk sergisi ise İnci<br />

Eviner’e ait ve başlığı da ‘Kalanlar,<br />

Geri Dönenler ve İmalar’. Eviner<br />

sergisini şu sözlerle anlatıyor:<br />

“Desen, benim için, görünür<br />

dünyadan Kalanlar, tanımlanmamış<br />

alanlardan Geri Dönenler ve<br />

çeşitli İmalar arasında hızlı ilişkiler<br />

kurulmasına yönelik bir eylem planı.<br />

Kağıdın alanıysa bana göre psişik<br />

bir coğrafya gibi ve bu coğrafyada<br />

imgeler arasındaki karmaşık ilişkilerin<br />

şiddeti, mizahla birleşiyor.”<br />

DIRIMART: Dirimart Dolapdere’deki<br />

yeni mekânının açılışından bugüne<br />

gerçekleştirilen sergilerden 22<br />

sanatçının yapıtlarını kapsayan bir<br />

seçkiyi bir araya getiriyor. ‘Dirimart<br />

Sunar VII: Natürmort’ başlıklı sergi<br />

en basit şeylerin de güzel olabileceği<br />

gerçeğini görünür kılıyor. Pandemiye<br />

karşı alınan önlemlerle beraber<br />

dünyanın da durduğu bu dönemde<br />

güzellik ve zaman algımızı bir kez<br />

daha gözden geçiriyoruz.<br />

<strong>ELLE</strong> 9


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

10 <strong>ELLE</strong>


BİRAZ<br />

DA<br />

ERKEKLER<br />

KUTLAMALAR, HEDIYELER<br />

KONUSUNDA KENDILERINI HEP<br />

IKINCI PLANDA GIBI HISSEDEN<br />

TÜM ERKEKLERE, ÖZELLIKLE DE<br />

BABA VE BABA ADAYLARINA BIR<br />

MESAJIMIZ VAR: HIÇ DE DEĞIL!<br />

BU <strong>SAYI</strong>MIZDA YER ALAN SAYFA<br />

SAYFA ÖZEL BABALAR GÜNÜ<br />

BÖLÜMÜNÜ BUNU TEYIT ETMEK<br />

IÇIN HAZIRLADIK. HEDIYE SEÇME<br />

KONUSUNDA GEÇ KALANLAR,<br />

ÖNERILERIMIZE BAKIP HIZLICA<br />

KARAR VEREBILIR. BUGÜNLERDE<br />

YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜREN,<br />

BAŞKALARININ DA MUTLU<br />

OLMASINA KATKIDA BULUNACAK<br />

HER ŞEYE VARIZ, BABALAR GÜNÜ<br />

KUTLU OLSUN!<br />

<strong>ELLE</strong> 11


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

BIR BAGUETTE<br />

LÜTFEN<br />

SILVIA VENTURINI’NIN TA 1997’DE TASARLADIĞI BAGUETTE<br />

ÇANTA 2019’DA YENILENMIŞ HALIYLE HAYATIMIZA HAVALI BIR<br />

DÖNÜŞ YAPTIKTAN SONRA, 2020’DE ERKEKLER DÜNYASINA<br />

VE GARDIROPLARINA DA GIRIŞ YAPTI. STIL SAHIBI HERKESE BIR<br />

BAGUETTE LÜTFEN!<br />

HAZIRLAYAN: SUZAN YURDACAN<br />

12 <strong>ELLE</strong>


YIL 1925, YER ROMA<br />

Tam 95 yıl önce İtalya’nın en ünlü şehrinde doğan Fendi markasının kurucuları<br />

Adele ve Edoardo Fendi acaba bu kadar ileriyi hayal etmiş ve görmüş olabilir<br />

mi? İlk dükkanlarında tasarladıkları çantaları satmaya başlayan ikilinin işindeki<br />

titizlik, şıklık ve kalite kısa sürede dünyaya yayıldı. 1925’ten bugüne Fendi pek<br />

çok koleksiyon, işbirliği ve başarı sığdırdı. Buna şimdi de çok sevilen Fendi<br />

Baguette’in erkek modellerini ekleyebiliriz. Bir dipnot: Roma’yı da çok özledik!<br />

Bir erkeğin çantaya ihtiyacı var mıdır? Bu soru 2020’de<br />

artık çok eski, gündem dışı kaldı. Çanta son birkaç yıldır<br />

erkeklerin de önemli aksesuarlarından biri. Fendi’nin<br />

son kış erkek koleksiyonu bunun altını çizdi. 1997 yılında<br />

Silvia Venturini’nin tasarladığı ve markanın ikonik parçalarından<br />

Baguette çanta erkekler için düşünülmüş versiyonlarıyla<br />

defilelerde boy göstermişti. Kadın modeline olan talep ve ilgi<br />

hiç bitmediği gibi, Fendi Baguette şimdi de erkekler dünyasına<br />

girdi. Renk, doku, desen ve yorum olarak sınır tanımayan<br />

ünlü model, hiç eskimediği gibi, her yeni versiyonuyla gündeme<br />

oturmasını bildi.<br />

DNA’SI TEK, KENDI DEĞIŞKEN<br />

Maxi, regular ve mini, üç farklı ebatıyla boy gösteren Baguette<br />

for Men renk ve doku seçenekleriyle de dikkat çekiyor. Tavrı ve<br />

duruşu modern, kendi tabii ki çok yönlü ve fonksiyonel, erkek<br />

Baguette versiyonu askı ve saplarıyla farklı şekillerde taşımaya<br />

imkan tanıyor. Her mevsime, stile, mekan ve davete ayak<br />

uydurabilen Baguette bu yaz koleksiyonlarında da tüm diğer<br />

parçalardan rol çaldı. Düşüncesi son birkaç aydır hayalden ibareret<br />

olsa da o her an seyahate çıkmaya hazır: “travel Baguette”<br />

1800’lerdeki bavullardan da ilham alarak tasarlanmış.<br />

Açıkçası, biz mesajı aldık (ve bunu yaymak görevimiz). Fendi<br />

diyor ki, erkekler evden dışarıya adım attıklarında yanına almak<br />

istedikleri ıvır zıvırları ceplerine doldurmaya çalışmasınlar,<br />

çanta bunun için var. Ivır zıvır derken, hepsi önemli, hepsi<br />

ihtiyaç: cüzdan, anahtar, ajanda, kalem, telefon, gözlük, bozuk<br />

para... Bakın daha su şişesi, kitap/dergi, iPad, tablet, parfüm,<br />

laptop demedik bile.<br />

Çanta onlar için de<br />

bir ihtiyaç. Tıpkı saat<br />

gibi çanta da bir<br />

erkeğin stilini anlatan<br />

ve tamamlayan önemli<br />

bir detay.<br />

Son olarak, önemli bir gelişmeyi daha paylaşmış olalım.<br />

Fendi bir ilke daha imza attı ve Scented Baguette’i yarattı.<br />

Özetle, ikonik modelin artık bir parfümü, kokusu da var.<br />

Fendi bunun için ünlü Maison Francis Kurkjian ile işbirliği<br />

yaptı. Bundan şunu anlıyoruz: artık Fendi Baguette’i<br />

düşündüğümüzde gözümüzde sadece tasarımı, yani şekli,<br />

dokusu canlanmayacak, aynı anda burnumuza onun özel<br />

kokusu da gelecek. Fendi bunu da yaptı. Ve buna itiraz<br />

edecek bir kadın veya erkek yok.<br />

<strong>ELLE</strong> 13


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

RADARINIZA ALIN<br />

EN YENI ANTI KAHRAMANLAR VE SIRA DIŞI MARKALARLA TANIŞIRKEN HEM GIYINMENIN<br />

YEPYENI KODLARINA GÖZ ATIN, HEM DE EN TARZ BABALAR GÜNÜ HEDİYESİNİ SEÇİN.<br />

BUGÜNÜN ERKEK TASARIMCILARININ BAŞARILARININ VE FARK YARATAN KOLEKSIYONLARININ<br />

ARDINDA KÜLTÜREL ÇOĞULCULUKTAN POLITIK BILINCE UZANAN GÜÇLÜ MESAJLAR VE<br />

SAĞLAM BIR ALTYAPI BULUNUYOR.<br />

YAZI: SELİN MİLOŞYAN<br />

HED MAYNER<br />

@hedmayner<br />

• Erkek modasının yükselen<br />

yeteneklerinden. 2019 yılında Karl<br />

Lagerfeld özel ödülüne layık görülen<br />

İsrail doğumlu Hed Mayner, Paris’te<br />

Fransız Moda Enstitüsü’nde eğitim<br />

gördükten sonra köklerinden ilham alan<br />

unisex markasını 2015 yılında kurar.<br />

• Koleksiyonlarında içinde doğduğu<br />

Doğu ve sonradan tanıdığı Batı<br />

kültürlerinin etkisini apaçık yansıtan<br />

Mayner örneğin bir Uzakdoğu giysisi<br />

olan, uzun kollu yere kadar uzun<br />

djellaba’yı trençkotla ya da Yahudi<br />

duaları sırasında omza atılan bir şalla<br />

tamamlamaktan çekinmiyor. Dini giyimi<br />

askeri üniformayla da harmanlayan<br />

Mayner’ın bağdaşmayacak gibi<br />

görünen uçları yan yana getirmekteki<br />

ustalığı tartışılmaz. Hem çok akışkan<br />

hem de sert görünümlü oldukça sıra<br />

dışı ama dengeli tasarımlar yapıyor.<br />

Saflık ve yalınlık ön planda. Mayner’ın<br />

genellikle asimetrik kesimleri izleyen<br />

parçalarında, gömlek ve ceketlerinde<br />

bıraktığı boşluklar ise insanlara<br />

tanıdığı, giysileri farklı şekilde<br />

yorumlama özgürlüğüyle ilgili. Nötr<br />

renklerse saf bir beyazdan derin bir<br />

siyaha bejden griye uzanıyor.<br />

• 2020 ilkbahar-yaz defilesinde geniş<br />

pantolonlara, gömleğe benzeyen<br />

djellaba’lara, oversize ceketlere<br />

yer veren, renklerde ise doğallıktan<br />

vazgeçmeyen İsrail asıllı Hed Mayner’ın<br />

bir Yamamoto ve Margiela hayranı<br />

olduğuna şaşırmamak gerekir.<br />

Hed Mayner<br />

İsrailli köklerini<br />

tasarımlarında<br />

her daim<br />

kullanan Hed<br />

Mayner, “Erkek<br />

gardırobundan<br />

aldığım klasik<br />

parçalara<br />

yeni formlar<br />

kazandırmak beni<br />

çok eğlendiriyor”<br />

diyor. Dinsel<br />

ve askeri<br />

görünümler,<br />

Mayner’ın<br />

imzalarından.<br />

14 <strong>ELLE</strong>


A-COLD-WALL<br />

@acoldwall<br />

Samuel Ross<br />

• Modanın giydirirken ve giydirmekten<br />

öte birçok meseleye dokunabilmesi,<br />

insanlarda sosyolojik pencereler<br />

açabilmesi ilham verici. Bu bakış<br />

açısıyla tasarım yapan genç isimlerin<br />

sayısı ise giderek artıyor. 2015 yılında<br />

İngiltere’de orta sınıfların sesi olmak<br />

üzere Samuel Ross tarafından kurulan<br />

A-Cold-Wall, ülkenin sosyo-ekonomik<br />

manzarasına ayna tutarken sokak<br />

stiliyle haute couture’ü harmanlıyor.<br />

Başka bir deyişle marka, İngiliz işçi<br />

sınıfının sokak kültürünü yorumlama<br />

biçiminin dışavurumu.<br />

• Banliyölerde büyüyen, henüz<br />

15 yaşındayken Nike ve Adidas<br />

ayakkabılarının sahtesini üreterek<br />

arkadaşlarına satan Ross’un belki<br />

kendisi bile yıllar sonra Nike X A-Cold-<br />

Wall isimli kapsül koleksiyonuna imza<br />

atacağını hayal edemezdi. Ama ona<br />

inanan, ondaki cevheri fark eden ve<br />

Ross’u kreatif asistan olarak atayan<br />

Virgil Abloh sayesinde genç tasarımcı<br />

moda dünyasında hızla yükseldi,<br />

yeteneğini konuşturacak mecralarda<br />

bulunmayı başardı. Fear of God, Hood<br />

By Air gibi markalarla çalışma şansını<br />

yakaladı.<br />

• Tasarımlarında mimari yapılardan,<br />

lojmanların görüntüsü ve Viktoryen<br />

binalardan feyz aldığını anlatan Ross,<br />

naylon ve PVC’yi bolca kullanırken<br />

birçok parçada transparan oyunlar<br />

kurguluyor.<br />

• Renk ve motiflerdeki sadelikse<br />

materyal kullanımından simetrik<br />

kesimlere uzanan karmaşayla zıtlık<br />

oluşturuyor.<br />

• Koleksiyonlarının vazgeçilmez<br />

parçası olan postacı çantası ise Ross’un<br />

yarattığı özel bir kayış sistemiyle dikkat<br />

çekiyor ve markanın alametifarikası<br />

gibi.<br />

• Mağazalarda A-Cold-Wall<br />

stand’larını gezerken, Samuel Ross’un<br />

isteği doğrultusunda hazırlanan, sadece<br />

kıyafetleri değil, müzik, mimari, grafik<br />

tasarım ve modayı kapsayan kreatif<br />

alanlarla karşılaşmanız da heyecan<br />

verici.<br />

Asimetrik formlu<br />

tişörtler, yanlış bir<br />

yıkamayla adeta<br />

rengi değişmiş<br />

görünümler,<br />

couture<br />

dokunuşlar,<br />

sokak atmosferini<br />

yansıtan<br />

kumaşlar;<br />

Samuel Ross’un<br />

tasarımlarının her<br />

birinde yapısal<br />

bir deneysellik<br />

hissedebilirsiniz.<br />

<strong>ELLE</strong> 15


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

GMBH<br />

@gmbh_official<br />

• Berlin’in gece hayatından, tekno<br />

müzikten ve kulüp kültüründen ilham<br />

alan genç bir kolektif GmbH. Markanın<br />

kurucularından Berlin-Weissensee’de<br />

güzel sanatlar eğitimi alan Türk asıllı<br />

Serhat Işık’la, The Gentlewoman,<br />

Dazed, Purple Magazine gibi<br />

dergilerde fotoğrafçılık yapan Benjamin<br />

A. Huseby’nin bir gece kulübünde<br />

dans ederken karşılaşıp güçlerini<br />

birleştirmeye karar vermeleri tesadüf<br />

değil. Berlin kültüründen izler taşıyan<br />

marka, müzik dışında etnik kimlikler,<br />

azınlıklar ve ötekiler üzerine de kafa<br />

yorarken politik meselelere uzak<br />

durmamaya gayret ediyor; Berlin’in<br />

o çok katmanlı, dinamik ve yenilikçi<br />

yüzünü yansıtıyor aslında. GmbH<br />

çekimlerine dahil ettiği farklı kültür,<br />

köken ve ırktan insanlarla modada<br />

çoğulculuk fikrini güçlendirmeye<br />

çalışıyor.<br />

• Doğuşundan bir yıl sonra genç<br />

tasarımcıları ödüllendiren prestijli LVMH<br />

tarafından aday gösterilen GmbH sokak<br />

stilini net kesimlerle harmanlayan, retro<br />

ve zarif bir marka.<br />

• Markanın geçtiğimiz Paris Moda<br />

Haftası’nda sunduğu “20 20<br />

Vision” isimli 2020 ilkbahar-yaz<br />

koleksiyonunda, renklerin harmonisi,<br />

vegan tasarımlar ve çevreyi kirleten<br />

plastiklerin geri dönüşümüyle elde<br />

edilen ürünler ön plandaydı. Defilede<br />

kadınlar için elbise ve tünikleri<br />

vurgulayan underground marka erkek<br />

giyiminde Hint kültürünün geleneksel<br />

kostümlerini hatırlatan parçaları<br />

podyuma taşırken çoğulculuğu<br />

kucaklayan altyapısına da göz<br />

kırpıyordu.<br />

• “Gesellschaft mit beschränkter<br />

Haftung” açılımına sahip olan GmbH<br />

isminin altındaysa modanın parıltılı<br />

dünyasının uzağında konumlanma,<br />

anonim olma ve giydirirken politik bir<br />

bilinç uyandırma isteği yatıyor.<br />

Serhat Işık ve<br />

Benjamin Alexander Huseby<br />

Göç, kültür ve kimlik üzerine<br />

düşünen, bu bakış açısıyla<br />

tasarım yapan markanın<br />

yaratıcıları, zıtlıklar ve<br />

çelişkiler üzerinde oynamayı<br />

çok seviyor. Örneğin<br />

sentetik ve doğalın, yumuşak<br />

ve sert dokuların zıtlığı çok<br />

net fark ediliyor. El işçiliğinin<br />

göze çarptığı parçalarla<br />

tam tersine endüstriyel<br />

ürünler arasındaki çelişki de<br />

oldukça ilginç.<br />

16 <strong>ELLE</strong>


CRAIG GREEN<br />

@craig_green<br />

Craig Green<br />

• 2016 ve 2017 yıllarında kazandığı<br />

British Menswear Designer of the Year<br />

ödüllerinin yanı sıra “erkek siluetinde<br />

devrim yaratan adam” ve “erkeklerin<br />

giyim şeklini değiştiren adam”<br />

tanımlamalarının da vurguladığı üzere<br />

33 yaşındaki Craig Green tasarım<br />

anlayışıyla fark yaratıyor. Londra Moda<br />

Haftası’nın yıldız ismi Green, giyilebilir<br />

moda kavramının sınırlarını aşarken<br />

deneysellik ve fonksiyonel bir bakış<br />

açısı arasında gidip geliyor. Başarısının<br />

sırrı; kavramsal ve daha günlük bir<br />

vizyon arasında kurmuş olduğu denge.<br />

Başka bir deyişle heykelsi ve görkemli<br />

yapılarla sanata göz kırparken doktor,<br />

polis, postacı gibi meslek insanlarının<br />

kıyafetlerinden aldığı ilhamla<br />

üniformaya benzer parçalar üretiyor.<br />

En demokratik kıyafet olduğuna ve<br />

kişilerin statülerini sildiğine inandığı<br />

üniforma tipi tasarımlarıyla dışlayıcı<br />

değil kapsayıcı bir moda anlayışını<br />

alkışladığını dile getiriyor.<br />

• Geçtiğimiz iki sezon Genius projesi<br />

kapsamında Moncler’le işbirliği yapan<br />

İngiliz tasarımcı, şehir üniformalarını<br />

andıran zırha benzer astronot<br />

tarzı fütürist puf montlarla, sadece<br />

fonksiyonel bakış açısını değil deneysel<br />

vizyonunu da yansıtıyordu.<br />

• Bu iki vizyona sadık kalan 2020<br />

ilkbahar-yaz koleksiyonu da oldukça<br />

cesur. Simetrik bir çizgide ilerleyen<br />

deriden şık kombinasyonlar, halatların<br />

sardığı tasarımlar ve üniformayı<br />

hatırlatan kareli kumaşlar; öne<br />

çıkanlardan.<br />

• Kuşağının en deneysel ve inovatif<br />

tasarımcılarından sayılan Craig<br />

Green’in parçalarına Farfetch, SSense<br />

ve Selfridges sitelerinden ulaşabilirsiniz.<br />

Genius projesi<br />

kapsamında<br />

Moncler’le<br />

işbirliği yapan<br />

Craig Green,<br />

fonksiyonel<br />

kıyafetlere<br />

taşıdığı romantik<br />

ruhla dikkat<br />

çekiyor, pratik ve<br />

konseptüel bakış<br />

açısını başarıyla<br />

harmanlıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 17


ADVERTORIAL<br />

BROOKS BROTHERS‘TAN<br />

TATIL VALIZINE<br />

ÖZEL SEÇENEKLER<br />

DÜNYANIN ÖNDE GELEN ISIMLERININ TERCIHI OLAN,<br />

200 YILI AŞKIN BIR TARIHE SAHIP, PERAKENDE DEVI BROOKS<br />

BROTHERS, YAZ KOLEKSIYONU’NDA YER VERDIĞI RENKLI<br />

ÜRÜNLERIYLE TATIL MODASININ ŞIKLIĞINI BELIRLIYOR.<br />

Amerika’nın köklü markası Brooks Brothers, sıcak<br />

yaz günlerinde yanınıza almanız gereken tüm parçaları<br />

sizler için derliyor. Brooks Broothers’ta, renk<br />

renk polo yaka model tişörtler, keten ve non-iron (ütü gerektirmeyen)<br />

gömlekler ve her bedene uygun kalıplarıyla,<br />

farklı renklerde kombinlenen şortlar, modern ve şıklığından<br />

ödün vermeyen erkeklerin tatil bavulunda kurtarıcı<br />

parçalar olarak yerini almayı bekliyor.<br />

Brooks Brothers yaz koleksiyonunda yer alan floral ve<br />

tropik desenli nefes alan kumaşlı ürünleri ile uzun veya kısa<br />

seyahat seçeneği düşünen tatilcilerin yanında büyük konfor<br />

sağlıyor. Ketenden oluşan koleksiyonda pantolon, bermuda<br />

ve gömlek ürünlerine yer veren marka, pamuğun en ferah<br />

versiyonu ile tatildeyken daha özgür hissetmenize yardımcı<br />

oluyor.<br />

Supima Pamuktan üretilen non-iron gömlekler ise renk<br />

ve desen seçenekleri ile yaz akşamlarında oldukça dikkat<br />

çekiyor. Supima, non-iron gömleklere bu sezon eklenen<br />

performans özellikleri ise; ekstra streç ile nemi emen ve nefes<br />

alabilen Coolmax kumaş inovasyonları oluyor.<br />

Yeni sezonun yanı sıra eski sezon ürünlerini de indirimli<br />

fiyat seçeneği ile sunan Brooks Brothers, kendi mağazalarının<br />

yanında Edwards mağazaları ve edwards.com.tr’de<br />

sizleri bekliyor. Babalar Günü için hediye, diğer özel kutlamalarda,<br />

tatil stilini tamamlarken ve aslında daima şıklık<br />

denince bakmanız gereken adresi biliyorsunuz.<br />

18 <strong>ELLE</strong>


<strong>ELLE</strong> 41


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

BABALAR İÇİN<br />

ALIŞVERİŞE ÇIKTIK<br />

BU DEFA YÖNÜMÜZÜ ERKEK REYONLARINA ÇEVIRDIK, BABA VEYA BABA ADAYLARINA BU ÖZEL<br />

GÜNDE NE HEDİYE ETMELİ? 21 HAZIRAN KUTLAMALARI ÖNCESI BIRKAÇ FAVORIMIZİ DERLEDİK.<br />

ACİL TROPİKAL<br />

BİR GÖMLEK<br />

LÜTFEN<br />

Tatili, denizi, doğayı<br />

veya su sporlarını andıran<br />

tüm desenler yükselişte<br />

olduğuna göre, erkeklere<br />

ve acilen babalara da<br />

tropikal bir gömlek hediye<br />

etmeli! Boyner, Babalar<br />

Günü’nde özel bir hediye<br />

ile babasını mutlu etmek<br />

isteyenler için birbirinden<br />

farklı seçenekler sunuyor.<br />

Konforlu ve şık seçeneklerin<br />

yanı sıra pandemi dönemine<br />

özel siperlikli şapkalar gibi<br />

fonksiyonel ürünler de yer<br />

alıyor.<br />

KONFORLU<br />

VE ÇEVRE<br />

DOSTU HEDIYE<br />

ALTERNATIFLERI<br />

Timberland, Babalar Günü’nde<br />

dayanıklı ve konforlu olduğu<br />

kadar ekolojik malzemelerle<br />

de öne çıkan bir koleksiyon<br />

sunuyor. Markanın yaz<br />

koleksiyonu sürdürülebilirlik<br />

ve inovasyon vizyonunu<br />

yansıtırken; renk renk pololar,<br />

rahat pantolonlar ve şortlar,<br />

hızlı kuruma özelliğine sahip<br />

mayolar dikkat çekiyor. Üstelik<br />

tüm ürünler Babalar Günü’ne<br />

özel %25 indirimli fiyatlarla<br />

anlaşmalı online alışveriş siteleri<br />

ve mağazalarda. Hediye<br />

almak için son çağrı!<br />

ZAMANA KARŞI<br />

GÜÇLÜ DURUŞ<br />

Çelik bileziği ve siyah kadranıyla dikkat<br />

çeken tasarımı, incelikle düşünülmüş<br />

detaylarıyla babalara şıklık vaat eden<br />

bir saat hemen şimdi nerede bulunur?<br />

Saat&Saat farkıyla sunulan Guess’in<br />

birbirinden şık modelleri babanızın<br />

stilini tamamlıyor. Guess’in çelik modeli,<br />

güçlü duruşunu siyah bir kadranla<br />

taçlandırırken incelikle düşünülen<br />

detaylar ise fark yaratıyor. İster sportif<br />

ister klasik bir tarzı olsun babanızın<br />

zevkle kullanacağı bu saat, zamansız<br />

tasarımıyla harika bir hediye alternatifi.<br />

saatvesaat.com.tr<br />

20 <strong>ELLE</strong>


TEKNOLOJİ TUTKUNU BABALARA<br />

Babalar Günü kampanyasını duydunuz mu? Huawei, teknoloji<br />

tutkunu babalar için MateBook 13 2020, MediaPad T5 10<br />

ve Watch GT 2e ürünlerinde indirim fırsatları sunuyor. FullView<br />

ekranı ve üstün yapım kalitesini bir araya getiren yeni Huawei<br />

MateBook 13, yenilenen HUAWEI Share özellikleriyle bağlantı<br />

özelliklerini de güncelledi. Bu yeni özelliklerle, Huawei MateBook<br />

ve akıllı telefonlarla daha kolay iletişim kuran arayüz, sürükle bırak<br />

özelliğiyle beraber, akıllı telefona kaydedilmiş içeriği doğrudan<br />

dizüstü bilgisayarda görüntülemeyi de sağlıyor. Kısaca böyle...<br />

BABANIZIN TARZINI<br />

SIZ OLUŞTURUN<br />

Gap, Babalar Günü’ne havalı babalar için tasarlanmış<br />

zengin hediye alternatifleri sunuyor. Rahatlığından<br />

ödün vermeyen babalar için birbirinden<br />

farklı seçenek ve keyifli bir alışveriş için markanın<br />

mağazalarına ya da gap.com.tr’ye davetlisiniz.<br />

21 Haziran Babalar Günü’nde “en cool benim<br />

babam” demek için en uygun parçaları siz seçin.<br />

70’Lİ YILLARI, BU<br />

DÖNEMİN STİLİNİ<br />

ONLAR DA ÇOK<br />

SEVİYOR<br />

Bu habere sportif babalar da<br />

çok sevinecek: adidas Spezial,<br />

bu sezon 1970’lerde İngiltere’yi<br />

kasıp kavuran Soul ruhundan<br />

ilham alıyor. İngiliz Soul hareketi<br />

ile yeni bir kendini ifade etme<br />

anlayışı ortaya çıkıyor. Geniş<br />

ürün koleksiyonu ile dönemin<br />

tavrını yansıtan adidas Spezial,<br />

buna çağdaş bir bakış getiriyor.<br />

Arşivindeki hikayeleri yeniden<br />

keşfeden bu seri, üç çizgili temel<br />

giysilerin premium baskılarını<br />

oluşturuyor, ayakkabı ve giyim<br />

ürünleri aynı zamanda vintage bir<br />

stil sunuyor. 70’leri özleyen tüm<br />

erkekler ve babalar için!<br />

ŞIK OLMAYI ÖZLEDİK<br />

Yeni Dockers Smart 360 Flex koleksiyonu<br />

ile uzun süre evde kaldığımız bu dönemden<br />

sonra aktivitelere hazır olan babanız için en şık<br />

hediyeyi düşünmüş: chino, şort, gömlek ve polo<br />

modellerinin yer aldığı koleksiyonda en şık sizin<br />

ailenizin babası olacak! Üstelik bu özel tarih için<br />

düşünülmüş indirimler de var.<br />

<strong>ELLE</strong> 21


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

6 MEKAN, 6 STİL<br />

KARANTINA SONRASI İSTANBUL’UN YEME IÇME VE EĞLENCE HAYATINA DAMGA VURACAK,<br />

MARKALAŞMAYA ADAY EN YENI MEKANLARININ ARDINDAKI ISIMLERLE BULUŞTUK. UZUN BIR ARADAN<br />

SONRA YENIDEN MISAFIRLERIYLE BULUŞMANIN HEYECANIN YAŞAYAN, LEZZETTEN KONSEPTE,<br />

MENÜDEN DEKORASYONA HAYALLERINI KONUŞTURAN BU YARATICI ISIMLER STILLERIYLE DE ÖNE<br />

ÇIKIYOR. SADECE YEMEK YIYECEĞINIZI DÜŞÜNÜYORSANIZ YANILIYORSUNUZ.<br />

YAZI: SELİN MİLOŞYAN FOTOĞRAFLAR: ERBİL BALTA<br />

“HERKESİN BİRBİRİNİ TANIDIĞI BİR MAHALLE DÜKKANI”<br />

ARDA ÖNEN<br />

Sail Loft Retro<br />

Society yaratıcısı,<br />

@ardaonen<br />

SICAK VE SAMİMİ<br />

Bodrum’daki Sail Loft dışında<br />

İstanbul’daki Sail Loft’un tadilatını<br />

geçen yaz öncesi tamamladık ve<br />

şimdi tam gaz devam ediyoruz. Sail<br />

Loft Retro Society bir öğle ve akşam<br />

yemeği mekanı. Akşam yemeklerinde<br />

buluşan, eğlenceyi çok geç saatlere<br />

kadar sürdürmeden aynı mekanda<br />

kalmak isteyen insanların geldiği,<br />

herkesin birbirini tanıdığı türden bir<br />

mahalle dükkanı burası.<br />

NE YEMELİ?<br />

Menüde paylaşımlık lezzetler önemli<br />

yer tutuyor. Pizzetta ve salatalarla<br />

başlayıp en popüler lezzetlerden<br />

karides tempura, kavurmalı incirli ve<br />

kokoreçli pizzetta, avokadolu pancar<br />

salatası ile devam edebilirsiniz.<br />

İÇMEDEN AYRILMAYIN!<br />

Mescal Margarita, Sharon Tate ve Gin<br />

Shaka.<br />

MÜZİK DEYİNCE<br />

Sadece plaktan müzik çalıyoruz.<br />

Disco, funk, soul ile başlayıp ilerleyen<br />

saatlerde eski Türkçe şarkılarla geceyi<br />

sonlandırıyoruz.<br />

DÜNYADAN FAVORİ MEKANLAR<br />

Cape Town’da The Athletic<br />

Club & Social ve Caprice favori<br />

mekanlarımdan. Paris’te Freddy’s ve<br />

Hotel Costes’u severim.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Siyah rengi, dar paça pantolonları ve<br />

kış aylarında uzun ceketleri kendime<br />

çok yakıştırıyorum. En çok Vakko ve<br />

Vakkorama’dan alışveriş yapıyorum.<br />

22 <strong>ELLE</strong>


“AİT OLMAK, YEMEK, DANS ETMEK VE EĞLENMEK”<br />

ALI CAN AYYILDIZ<br />

WU Sushi + Cocktails<br />

ortaklarından,<br />

@wubomonti, @ayyildizali<br />

MEKAN KONSEPTİ<br />

WU Sushi + Cocktails’i geçtiğimiz<br />

24 Ocak’ta açtık. Geniş oturma<br />

gruplarının, uzun bir barın<br />

bulunduğu, insanların kendilerini<br />

çok rahat hissettiği, Uzakdoğu<br />

mutfağına sahip bir buluşma noktası<br />

burası. Hamza Erdem, Mehmet<br />

Dağcı ve Serdar Ormancı ile<br />

mekanın ortaklığını yürütüyoruz.<br />

Kalabalık bir ekibiz, o yüzden<br />

arkadaşlarımız, arkadaşları ve<br />

mahalle sakinleri geliyor buraya.<br />

WU müdavimlerinin herhangi bir stil<br />

kodu olduğunu söyleyemem fakat<br />

giyinmeyi seven bir topluluk WU.<br />

NE YEMELİ?<br />

Menü sushi ağırlıklı ama<br />

başlangıçlar da oldukça popüler.<br />

Spicy Shrimp Rock, Tuna Tartar,<br />

Seabass Tiradito ve Raiden Roll’u<br />

tavsiye ederim.<br />

NE İÇMELİ?<br />

Ryu, Vega, Ken.<br />

MÜZİKLER<br />

Bizi eğlendiren her şeyi çalıyoruz.<br />

Funk, soul, disco, r&b.<br />

GECE Mİ GÜNDÜZ MÜ?<br />

Gece mekanı demek çok iddialı,<br />

gündüz mekanı desem de bu defa<br />

akşamcı arkadaşlarıma haksızlık<br />

etmiş olacağım. Arası diyebiliyor<br />

muyum? Evet tam olarak ara<br />

mekan. Perşembe, Cuma ve<br />

Cumartesi günleri harika.<br />

İSTANBUL NASIL EĞLENİYOR?<br />

Bence en önemli konu ait<br />

hissettirmek. Bir mekana, oradaki<br />

topluluğa ya da ortamdaki<br />

enerjiye. Kişi kendini ait ve rahat<br />

hissedebildiği yerde dans ediyor,<br />

yemeğini yiyor.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Deri ceketler, botlar ve çizmelerden<br />

vazgeçemiyorum. Stili de bunların<br />

üzerine kuruyorum. Juun J, YSL ve<br />

Diablo, en sevdiğim markalar.<br />

<strong>ELLE</strong> 23


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

“EVİNİZDE GİBİ HİSSEDECEKSİNİZ!”<br />

CIHAN KIPÇAK<br />

Bâtard’ın yaratıcısı,<br />

@cihankipcak, @batardistanbul<br />

EKLEKTİK BİR MUTFAK<br />

Bâtard Kasım 2018’de açıldı,<br />

bunun yanında Zula da bize<br />

ait. Bâtard’da kahvaltı servisi<br />

yok, 12.00’de öğlen menüsüyle<br />

başlayıp akşama kadar ve<br />

sonrasında da farklı tatlarla devam<br />

ediyoruz. Menü, pişirmeyi ve<br />

yemeyi sevdiğimiz yemeklerden<br />

oluşuyor. Bâtard’ın eklektik bir<br />

mutfak anlayışına sahip olduğunu<br />

söyleyebilirim. Her şeyi mevsiminde<br />

kullanmaya çalışıyor, kendimizi asla<br />

sınırlamıyoruz.<br />

EN <strong>POP</strong>ÜLER 3 KOKTEYL<br />

Yakı, Bâtard Sour ve Smokin’<br />

Barrels.<br />

GECE Mİ GÜNDÜZ MÜ?<br />

Burası açıldığı andan itibaren<br />

sizi kendi dünyasına götüren<br />

sade ve dinamik bir mekan.<br />

Misafirlerin kendilerini evlerinde<br />

gibi hissetmelerini çok önemsiyoruz.<br />

Çarşamba, Cuma ve Cumartesi<br />

geceleri oldukça doluyuz.<br />

BOMONTİ’DE ART ARDA MEKANLAR<br />

AÇILIYOR, BÂTARD DA BUNLARDAN<br />

BİRİ. BOMONTİ’NİN BU UYANIŞINI<br />

NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?<br />

Evet enerjisi çok yüksek ve kadim<br />

bir semt, dilerim ki hızla tüketilen<br />

bir noktaya dönüşmez.<br />

DÜNYA BAŞKENTLERİNDEN EN<br />

SEVDİĞİNİZ BİRKAÇ MEKAN?<br />

Tokyo’da Yaumay, Kyoto’da<br />

Katsukara, Londra’da Hide ve The<br />

River Cafe, Nice’de le Comptoir<br />

du Marche, Los Angeles’da Spago<br />

BH ve République, Osaka’da Jinrui<br />

Mina Menrui.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Rahat giyinmeyi ve koyu renkleri<br />

severim. Sade tişörtler, beyaz<br />

sneaker ve rahat kesim pantolonlar<br />

vazgeçilmezlerim. En sevdiğim<br />

tasarımcılar ve markalar ise şöyle:<br />

Yohji Yamamoto, Han Kjobenhavn<br />

Missioni, APC, Nike, Nanamica ve<br />

Muji.<br />

24 <strong>ELLE</strong>


“OYUNUN DEĞİŞİMİNE KATKIDA BULUNACAĞIZ”<br />

TOLGA AKIŞ<br />

Blok Mekan yaratıcısı,<br />

@blok.mekan, @tolgaakis<br />

HEPSİ BİR ARADA<br />

Şubat’ın ikinci haftası açıldı.<br />

Konsepti karma. Ön kısmı yeme<br />

içme ağırlıklı. İçerilere doğru<br />

girdiğinizde küçük samimi bir<br />

sahne görüyorsunuz. Arka bahçesi<br />

yani Arka Blok sokak lezzetleri<br />

ve pub tarzında hizmet veriyor.<br />

Üst katında sergi ve dükkan alanı<br />

var. Ben rahat mekanları seviyorum.<br />

Hem sıcak, hem içinde uzun vakit<br />

geçirebileceğim, iyi hissettirecek,<br />

ilham verecek kompleksiz yerler.<br />

Bu ihtiyaçtan açtım Blok Mekan’ı.<br />

Burada en çok akşam yemekleri ve<br />

sokak lezzetlerinin tercih edildiğini<br />

söyleyebilirim. Gündüz Blok,<br />

geceleri de Arka Blok çok popüler.<br />

NE İÇMELİ?<br />

Jelibon, Satsuma, Salatalık.<br />

MÜZİK<br />

Bu da konsept gibi karma.<br />

KİMLER GELİYOR?<br />

Karma bir konsept olduğu için belli<br />

bir kitle yok. Her yaştan ve tipten<br />

insan var.<br />

BLOK MEKAN VE İSTANBUL<br />

EĞLENCE HAYATI<br />

Bence rahat takılmak, kasılmamak<br />

ve bunu yaparken de iyi şeyler<br />

yiyip içerek, hem ruhen hem<br />

bedenen beslenmek buranın doğal<br />

konsepti. Bu yönden oyunun<br />

değişimine katkıda bulunacağını<br />

düşünüyorum. İnsanlar her türde<br />

mekana gidiyor. Ama genel olarak<br />

yaşanmışlık hissi olan samimi ve<br />

sıcak yerlerin daha çok tercih<br />

edildiği bir gerçek. Kokteyl son<br />

yıllarda oturan bir alışkanlık.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Stilim genellikle iddiasız ama<br />

arada patlayan parçalar da dikkat<br />

çekiyor. İçinde rahat olabilmem<br />

için XL ürünleri tercih ediyorum. All<br />

Saints, Cos, Bey, Isabel Benenato<br />

ve Yasemin Özeri’den aldıklarımın<br />

yanı sıra Off-White ve Balenciaga<br />

da tercih ettiğim markalardan.<br />

<strong>ELLE</strong> 25


<strong>ELLE</strong><br />

BABALAR<br />

GÜNÜ<br />

ÖZEL<br />

“ZAMANI İNSANLARA UNUTTURMAK”<br />

BURAK BEŞER<br />

Momo’nun yaratıcısı,<br />

@momo.bebekoy<br />

NE ZAMAN AÇILDI?<br />

Momo Bebeköy, Aralık 2019’da<br />

kapılarını açtı. Mekanın konsept<br />

tasarımı bohem, rahat ve aynı<br />

zamanda şık. Plajda olduğu gibi<br />

burada da mekanın tasarımı<br />

Ece Akbulut imzalı. İnsanların<br />

şehirde sabah kahvaltısı, öğlen<br />

yemeği ve kısa kahve molalarının<br />

yanı sıra akşam yemeklerinde<br />

ve gece eğlenmek istediklerinde<br />

de sıklıkla gidebilecekleri keyifli<br />

bir mekan yaratmak istedik.<br />

Boğaz’ı gördüğümüz açı çok<br />

güzel. Gündüzleri sırf manzarayı<br />

görmek için bile gelenler oluyor.<br />

EN <strong>POP</strong>ÜLER 3 KOKTEYL<br />

En sevilenler Mezcal ile yapılan<br />

kokteyllerimiz. Bunun yanı sıra<br />

“Positive Scandal” var ismini<br />

benim koyduğum. Şu an en çok<br />

talep edilen kokteyl.<br />

GECE Mİ GÜNDÜZ MÜ?<br />

Momo Bebeköy hem gece hem<br />

de gündüz mekanı. Eğer o gün<br />

canınız bir arkadaşınızla kahve<br />

içmek veya güzel havada bloody<br />

mary keyfi yapmak istiyorsa<br />

gündüz mekanı, şık bir akşam<br />

yemeği yiyip üzerine barda<br />

sosyalleşmek ve dans etmek<br />

istiyorsanız ise gece mekanı.<br />

Sizin mood’unuz neyse Momo<br />

da o. Hafta sonları kahvaltıya<br />

gelen ama bir türlü kalkamayıp<br />

bunu gece bara bağlayan çok<br />

misafirimiz oluyor. Bence zamanı<br />

insanlara unutturmak, bir mekan<br />

sahibinin yaşayabileceği en<br />

güzel duygulardan biri.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Polo yaka tişörtlerim, jean<br />

pantolonum ve Stan Smith’lerim<br />

vazgeçilmezlerimden. Dolabımda<br />

lacivert, gri ve beyaz dışında<br />

pek bir şey göremezsiniz. Bunun<br />

dışında Beymen Club’dan temel<br />

parçalar, 7’dan jean’ler ve yazın<br />

Les Benjamins tişörtler, arada<br />

da Beymen ve Vakkorama’dan<br />

beğenip aldığım ürünler,<br />

gardırobumu oluşturuyor.<br />

26 <strong>ELLE</strong>


“HAMBURGERİMİZİN SIRRI ASLINDA HAMBURGER OLMAMASI”<br />

ÇAĞLAR KIPÇAK<br />

Akali’nin yaratıcısı,<br />

@caglarkipcak, @akalipub<br />

MEKAN HAKKINDA<br />

Akali 2014 yılının sonlarına doğru açıldı<br />

ama Karaköy’deki mekanı henüz geçen<br />

Şubat’ta misafirlerle buluşturduk. Konsept<br />

olarak hayallerimizin peşinden gittik ve bizi<br />

iyi hissettiren ürünlerden oluşan bir menü<br />

hazırladık. Akali’de kahvaltı ve başlangıç<br />

tarzı hafif yiyeceklerle güne başlıyoruz.<br />

AKALİ HAMBURGERLERİNİN SIRRI<br />

Akali hamburgerinin sırrı aslında<br />

hamburger olmaması. Akali burger’inin<br />

üzerine ilk çalıştığım zamanlarda<br />

yediğim hamburgerlerde ve benzeri<br />

ürünlerde hoşuma gitmeyen noktaların<br />

üzerinde durdum ve onlardan ayrışmak<br />

istedim. Akali’ye özgü bir köfte ekmek<br />

kompozisyonu yaratmış olmamız en büyük<br />

farkımız. Reçetelerimizi oluştururken<br />

piyasanın beğendiği şeylere değil bizi<br />

mutlu eden ürünlere odaklandık. Örneğin<br />

ekmeğimiz Akali’ye özgü bir reçetededir,<br />

köftemiz ve diğer kullandığımız soslarda da<br />

böyle bir durum var. Akali hamburgerleri<br />

barındırdıkları dengeli içeriklerle mideyi<br />

yormuyor, onlardan yiyenler asla rahatsızlık<br />

duymuyor. Bizim sırrımız bu.<br />

EN <strong>POP</strong>ÜLER 3 FARKLI HAMBURGER<br />

Aslında Akali’de sınırsız sayıda kombin<br />

yapabilirsiniz ama istatistiklerin altını<br />

çizdiği sonuçlara göre double cheddar,<br />

karamelize soğan ve füme dana, en<br />

çok tercih edilen çeşitlerden. Ardından<br />

jalapeno ve avokado, son olarak da<br />

Truffalgar sos geliyor.<br />

AKALİ HAMBURGERLERİ VE KİLO<br />

160 gr’lık standart Akali’ye kadar kilo<br />

almayacağınızın garantisini verebilirim.<br />

STİLİ HAKKINDA<br />

Enerjisini hissedebildiğim parçalar satın<br />

alırım. Farklı kesimlerde ve ilginç paçalara<br />

sahip pantolonlar ilgimi çeker. Yohji<br />

Yamamoto, Jacques Marie Mage, COS,<br />

Byborre, A-Cold-Wall, Nike Lab, Nike AGC<br />

ve Jordan, takip ettiğim markalardan.<br />

<strong>ELLE</strong> 27


<strong>ELLE</strong><br />

YOLDA<br />

GITME HISSINI NEDEN ILIKLERIMIZE KADAR<br />

HISSEDERIZ? YOLDA OLMAK BIZI NASIL<br />

ÖZGÜRLEŞTIRIYOR? BAZEN VARACAK YER<br />

ÖNEMINI KAYBEDERKEN, KIMI ZAMAN DA<br />

VARACAK YER YOKKEN...<br />

YAZI: SERLI GAZER BOYACI<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ: GÜLGÜN ÖZEK<br />

Kendimizi belirsizliğe, maceraya belki de tehlikeye<br />

teslim ederken içimizde yükselen o güven hissi<br />

nereden geliyor? Yoldayken nelerden kaçıyoruz,<br />

hangi endişeleri, sorumlulukları ardımızda bırakıyoruz?<br />

Çağımızın gündemi anda kalmaksa, nasıl oluyor<br />

da yoldayken hep o anı yaşıyoruz? Rüzgara dokunabilmek,<br />

güneşi damarlarımızda hissetmek, yolun dokusunun bile<br />

Aytül Gürbüz Tükel<br />

farkına varmak mı bizi yeniden canlı kılıyor? Yoksa bunu<br />

yapan yolu paylaştığımız kişi mi? Belki de bazen sadece<br />

kendimizle baş başa kalıyoruz. Koşullar, kişiler, yollar değişse<br />

de gitme hali bir keşfediş. Kim olduğumuzu ya da kim<br />

olmak istediğimizi bize hatırlatan bir durum. Hem hiçbir<br />

yere ait değiliz, hem de tam o an oradayız. Yolun sonunda<br />

nereye vardığımız değil, ne olacağımız değil; yolda ve orada<br />

olmak önemlidir. Zaman kavramının kaybolması, omuzlarımıza<br />

yüklenenlerin eriyip yere akmasıyla hafiflerken<br />

karşımıza çıkacak her yeniliğe belki de en hazır olduğumuz<br />

an. Kafamızın içindeki düşünce tünellerinden geçerken<br />

keşfettiğimiz özgürlük hissi. Kısacası yolda olmak aslında<br />

kendimize yaptığımız bir yolculuk. Bu yolculuğu güzelleştiren,<br />

bir sonraki yolcuğunuza ilham olacak karelerle karşınızdayız.<br />

28 <strong>ELLE</strong>


OLMAK<br />

FOTOĞRAFLAR: GETTY IMAGES TÜRKİYE, SHUTTERSTOCK<br />

Başrollerini Peter Fonda, Dennis Hopper ve Jack Nicholson’ın paylaştığı, 1969 yapımı Easy Rider filminden bir kare.<br />

Hayatı hafife alan, para kazanmasa da keyfi için harcamaktan geri kalmayan insanların filmi.<br />

<strong>ELLE</strong> 29


<strong>ELLE</strong><br />

“Daha çok var mı?” sorusunu soruyormuşçasına bir Brigitte Bardot.<br />

Sizce de “on the road” felsefesinin hakkını en iyi verenler müzisyenler değil mi? Debbie Harry,<br />

1978 yılında bir turne esnasında.<br />

30 <strong>ELLE</strong>


Bob Marley, 1978’de İbiza’da turne otobüsüne<br />

binerken.<br />

Riviera kraliçesi Catherine Deneuve St. Tropez’de<br />

yolda ve her zamanki gibi stil sahibi.<br />

Kraliçeler de yolda olur... Tabii ancak “first class”.<br />

Yves Saint Laurent 1966’da Marakeş’i turlarken.<br />

Bazen sadece bir bisiklet yeter.<br />

<strong>ELLE</strong> 31


<strong>ELLE</strong><br />

Dönemin en güzel kadınlarından İsveçli-Amerikalı oyuncu Ann-Margret rüzgarın kızı şeklinde karşımızda.<br />

32 <strong>ELLE</strong>


Phil Collins’in de aralarında bulunduğu Genesis grubunun tur otobüsü, Almanya, 1982.<br />

Kurt Cobain, ekoseli gömleği, dağınık saçları ve haçı... 1990, Cambridge.<br />

<strong>ELLE</strong> 33


<strong>ELLE</strong><br />

Mick Jagger konserler arası otobüsle yolculuk yapacak değil ya. Rolling Stones’un özel jeti ne güne duruyor?<br />

Little Miss Sunshine filminin ikonik minibüsü.<br />

34 <strong>ELLE</strong>


Yolla ilgili konu yapıp Jack Kerouac’tan bahsetmemek olmaz. İkonik kitabı On The Road’un sinema uyarlamasında<br />

Garrett Hedlund, Sam Riley, Kristen Stewart gibi isimler başrolde.<br />

Fransa turu sırasında Louis Armstrong dudaklarını nemlendirirken, 1955.<br />

Çünkü yoldayken her şeye vakit bulabilirsiniz.<br />

<strong>ELLE</strong> 35


<strong>ELLE</strong><br />

Paul, Linda McCartney ve Henry McCullough grupları Wings konserleri için Fransa’da yolda olmayı en konforlu şekle<br />

sokmuşlar. Ellerindeki imkanı değerlendirmek işte buna denir.<br />

Rain Man filminde, Dustin Hoffman ve Tom Cruise, 1988.<br />

36 <strong>ELLE</strong>


Into the Wild filminden yolda olmanın en umutlu ve en belirsiz ruh halini anlatan sahne.<br />

Ringo Starr ve Marc Bolan, Born to Boogie filminde konserler için yollarda olmayı anlatıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 37


<strong>ELLE</strong><br />

The Motorcyle Diaries, 2004.<br />

The Muppet Show ekibi de yollarda, 1979.<br />

38 <strong>ELLE</strong>


Hindistan trenlerini ele almadan olmazdı. The Darjeeling Limited, 2007.<br />

The Beatles grubu Avrupa turneleri esnasında, trenin büfesinde, 1966.<br />

<strong>ELLE</strong> 39


<strong>ELLE</strong><br />

Thelma ve Louise hepimizin içindeki yol aşkını kabartmıyor mu?<br />

Wild At Heart’ta Laura Dern ve Nicolas Cage etrafı yakıyor.<br />

40 <strong>ELLE</strong>


Two For The Road filminden başımıza gelmesini istemeyeceğimiz bir sahne.<br />

Hoşçakalın! Tabii Marilyn Monroe usulü.<br />

<strong>ELLE</strong> 41


<strong>ELLE</strong><br />

DİCLE<br />

DOĞAN<br />

İLE<br />

YOLDA<br />

DÖRT YILDIR DÜNYANIN DÖRT BIR YANINA<br />

YÜRÜYEREK SEYAHAT EDEN, GEÇTIĞI<br />

ROTALARDAN, GÖRDÜĞÜ INSANLARDAN,<br />

KARŞILAŞTIĞI HAYVANLARDAN VE MÜCADELE<br />

ETTIĞI TÜM ZORLUKLARDAN BIR ŞEY<br />

ÖĞRENEN, HER SEFERINDE DÖNÜŞEN<br />

VE DEĞIŞEN, KENDINI KEŞFEDEN VE<br />

ÖZGÜRLEŞEN DICLE DOĞAN YOLDA OLMAYI<br />

ANLATIYOR. İSPANYA, NORVEÇ VE JAPONYA<br />

SEYAHATLERINDEN IZLENIMLERIYLE DICLE’NIN<br />

YOLUNDA KENDINIZE DAIR DE BIRÇOK ŞEY<br />

ÖĞRENEBILIRSINIZ. SÖZ ONDA.<br />

YAZI: DİCLE DOĞAN<br />

2015 yılından beri yürüyorum. Aslında pat diye başladı<br />

her şey. Bana sorulan bir soru ile o an okuduğum<br />

Yürümeye Övgü kitabı örtüştü ve ben yürümeye<br />

karar verdim. Zaten hızlı karar veren biriyim.<br />

Çok üzerine düşünmem, danışmam.<br />

Yürürken yeryüzünün hakimi olduğumu hissediyor ve<br />

fikirlerin esiri olmadan kendi yolumda devam edebilmeyi<br />

öğreniyorum. İnsanlar benim fikirlere kapalı olmamdan<br />

çok şikayetçi. Önerileri, tavsiyeleri, fikir alışverişlerini sevmem.<br />

Bu konuda netim. Çünkü kimsenin fikri ile ilgilenmem.<br />

Yaşam hepimizin tecrübeleri ile şekilleniyor. Ben bir<br />

yoldan yürümenin bin bir çeşidi olduğuna inanıyorum ve o<br />

çeşitlerin ‘nasıl’ı ile ilgilenmiyorum. Yürümek bana bunu<br />

öğretti. Ve tabii basit ve sıradan bir insan olarak var olabilmeyi,<br />

kendi gücümü keşfetmeyi de.<br />

Yürürken gündelik hayatımda altından kalkamadığım<br />

sorunlarımla yüzleşiyorum. Bilinçaltıma sakladığım, bana<br />

ait olmadığını gördüğüm karanlık bilgiler yüzeye çıktıkça<br />

içlerinden hangilerini kendime saklamam gerektiğine<br />

bakıyorum. Ve ayların sonunda aslında çoğu fikrin benim<br />

deneyimlediğim şeyler olmadığını gözlemliyorum. Deneyimlemediğim<br />

hiçbir fikir hakkında yorum yapmam. Bu da<br />

bana yürümenin diğer bir öğretisi.<br />

Yürümek çok sancılı, ağrılı, yorucu bir süreç. Coğrafi<br />

koşullarla, bedenin sınırları ile hep bir mücadele halindesiniz.<br />

Ama günlerin sonunda o yorgunluk ve mücadele hali<br />

kendimle yüzleşmem için alanlar açıyor. Kavgam kendimle.<br />

Bu kadar yolu yürüdüğüm için kendimi cesur bulmuyorum.<br />

Cesaretin böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum.<br />

Cesaretin kendimizi kendimize maruz bıraktığımız anlar<br />

olduğunu düşünüyorum. Kısacası oturmakla yürümek benim<br />

için aynı.<br />

42 <strong>ELLE</strong>


Genellikle hac yollarını tercih ediyorum. Bana göre<br />

bu yolların manevi enerjisi çok kuvvetli ve trekking yollarından<br />

farklı. Bunları keşfetmek, kendime ait olmayan bir<br />

dinin ibadetlerini deneyimlemek, bana kendimi çok iyi hissettiriyor.<br />

Ben aynı zamanda koreograf ve performans sanatçısıyım.<br />

Bana göre yürümek de dans etmek de ilkel ve ikisi de<br />

içgüdülerini dinlemeyi gerektiriyor. İkisi de aynı disiplini,<br />

konsantrasyonu istiyor. İkisinin de kendi matematiksel<br />

yöntemleri var. İkisinde de bedenini çok iyi duyman, ne<br />

zaman mola verip ne kadar daha devam edeceğini bilmen,<br />

sakatlandığında ne gibi önlemler alman gerektiğini fark<br />

etmen gerekiyor. Yürürken dansçı olmanın çok fazla avantajını<br />

gördüm. Ve dans sonsuzluklar denizinde kaybolmak,<br />

zihnin tüm kalıplarından sıyrılmak demek. Yürümek de<br />

benim için aynı.<br />

Tek başına yürüyerek seyahat etmeyi çok önemli buluyorum.<br />

Yalnızlık yalın olmak, kendine rağmen yola devam<br />

edebilmek, aldığın kararların sorumluluğunu kimseye yüklemeden<br />

kabul etmek demek. Bu da kendini sevmeyi ve teslimiyet<br />

duygusunu öğretiyor insana.<br />

Büyükada’da yaşıyorum. Dolayısıyla hayatımın karantina<br />

sürecinden pek bir farkı yoktu. Minimal ve sürdürülebilir<br />

bir yaşam kurmaya çalışmak, sürekli kendini disipline<br />

etmeyi gerektiriyor. Herkesin karantinada olduğu bu süreci<br />

ben Japonya’da 1200 km yürüyerek geçirdim. Mart 14’de<br />

Japonya’ya uçtum. Korona sonrası ise İsrail’de yürümeyi<br />

planlıyorum.<br />

Şu sıralar Yürümenin Felsefesi üzerine yazdığım kitabımı<br />

bitirmekle uğraşıyorum. Bir yandan online atölyeler<br />

düzenliyorum.<br />

<strong>ELLE</strong> 43


<strong>ELLE</strong><br />

SON<br />

TAPINAĞA<br />

VARIŞ<br />

Dicle Doğan<br />

Japonya<br />

yürüyüşünün<br />

hedefinin 88<br />

tapınağı gezmek<br />

olduğunu, bu<br />

fotoğrafı da<br />

88’inci tapınağa,<br />

Okuboji’ye<br />

vardığında çektiğini<br />

anlatıyor. Hedefe<br />

varmış olmanın<br />

mutluluğu ve huzuru<br />

yüzünden okunuyor.<br />

UNUTULMAZ<br />

Dicle Doğan Japonya’da<br />

yaşadığı bir olaydan çok<br />

etkilenmiş: “Bu yolculukta<br />

en unutamadığım olay,<br />

iki gece üst üste aç<br />

kaldığım günün sabahı<br />

birinin çantama yemek<br />

bıraktığına uyanmam<br />

oldu. Hayatım boyunca<br />

bu hikayeyi gülümseyerek<br />

ve şükrederek<br />

hatırlayacağım.”<br />

44 <strong>ELLE</strong>


JAPONYA,<br />

MUCİZELER VE<br />

DENGE<br />

İlk yürüyerek seyahat etmeye başladığımda dünyanın<br />

nerelerinde hac yolları var diye araştırıyordum. Bu yol<br />

Budist bir hac yolu. Ve Japon geleneksel kültürünü hala<br />

yaşatan bu bölgede koşulların, konaklayacak yer ve<br />

yemek bulmanın çok zor, iklim koşullarının zorlu olduğunu<br />

okumuştum. Ama mucizelerle dolu olduğu da yazıyordu ve<br />

denemeye değer dedim.<br />

Japonya’nın dördüncü büyük adası Shikoku’nun çevresinin<br />

tamamını 1200 km’yi yürüdüm. Burası Tokushima, Kochi,<br />

Ehime ve Kagawa olmak üzere dört bölgeden oluşuyor.<br />

44 gün boyunca çok fazla şehirden geçtiğim için isimleri<br />

hafızamda tutamıyorum.<br />

Daha önce hiç bu kadar uzun bir yol yürümemiştim.<br />

Ayrıca Japonya tanımadığım bir kültürdü, yemeklerinden<br />

selamlaşmalarına her şeyleri farklı olduğundan onları<br />

yakından tanımak istedim.<br />

ÇOK KURALCILAR VE ADAPTE OLMAK ZOR<br />

Bir kere daha önce hiç karşılaşmadığım kadar vahşi<br />

hayvan gördüm. Ağaç kökleri, hayvanlar, bitki örtüsü,<br />

okyanus, çiçekler; Japonya’da her şey bambaşkaydı.<br />

Korona süresince yürüdüğüm için de 44 gün boyunca<br />

neredeyse hiç kimse ile karşılaşmadım. Bazı günler market<br />

bulmak çok zordu. Yemeksiz kaldığım oldu. Yağmuru,<br />

fırtınası, depremi, tsunami’si derken coğrafi olarak çok sert<br />

bir ülke çıktı karşıma.<br />

Bu yürüyüşümde gerçekten kendimi akışa teslim ettim<br />

ve hep mucizelerle karşılaştım. Mucize derken büyük<br />

şeylerden bahsetmiyorum; benim o anki ihtiyacıma yanıt<br />

veren durumlar...<br />

Japonya’da yürürken Japon kültürüyle ilgili bir sürü şey<br />

öğrendim. İnanılmaz kuralcılar ve hiçbir şekilde adapte<br />

olamıyorsunuz.<br />

Bu kadar teknoloji devi bir ülkenin ataerkil, kapalı ve<br />

sınırları çizili bir toplum olması beni çok etkiledi. Hala DVD<br />

dükkanları, sabah sporu alarmları, utandıkları ve kusurlarını<br />

saklamak için kullandıkları medikal maskeleri var. Yaşlıların<br />

tarlada canhıraş çalışması, herkesin her sabah yürüyüş<br />

ve spor yapması, deprem olduğunda kimsenin tepki<br />

vermemesi; beni şaşırtan olaylardı. Kimsede bir tepki yok.<br />

Kesinlikle çok soğukkanlılar.<br />

EN ÇOK KORKTUĞUM ZAMANLAR<br />

Tokyo’da ilk gün tüp otelde kaldım. Tabut gibi ama ben<br />

çok sevdim o hissi. Japonya’da her şey sade, küçük ve<br />

alanlarınızı koruyacak şekilde tasarlanmış. Yürürken<br />

neredeyse 44 gün boyunca çadırda ve parklarda uyudum.<br />

Çok korktuğum zamanlar oldu. İnanılmaz bir yağmur<br />

yağıyordu ve sanırım 16 saat sürdü. Kapalı bir yer<br />

bulamadığım için sırılsıklam olmuştum. Tam dinlenecekken<br />

kırmızı yüzlü maymunlarla göz göze geldim. Bu tür<br />

maymunların tehlikeli olduğunu okuduğum için yürümeye<br />

devam ettim. O gece yağmurun üstüne bir de fırtına çıktı.<br />

Her yerde tsunami bölgesi yazısı var. Gece bir anda<br />

alarmlar ötmeye başladı, çadırımın demirleri çıktı ve bütün<br />

gece uyuyamadım. Sabah uyandığımdaysa her şey sakin<br />

ve hiçbir şey yaşanmamış gibiydi.<br />

SOKAKTA YIKANDIĞIM GÜNLER<br />

Japonya’da yemek konusunda oldukça zorlandım. Korona<br />

sürecine denk geldiğim için bütün restoran ve kafeler<br />

kapalıydı. Süpermarketin hazır yiyecekleri dışında düzgün<br />

yemek yiyemedim. Yürüyüşümün 30. gününde Japonya’da<br />

OHAL oldu. Sokağa çıkmak yasak değildi, topluma taşıma<br />

araçları çalışıyordu ancak oteller kapanmıştı. Bu yüzden<br />

nehirde duş aldığım ya da sokakta yıkandığım günler<br />

oldu. Virüs sebebi ile herkesten uzak durmaya çalıştım ve<br />

kimseyle sohbet etmedim.<br />

Dönüş uçağım 6 Mayıs’taydı ama iptal edilmişti. 5<br />

Mayıs’ta tekrar uçuş açıldı ve tüm süreci planladığım<br />

zamanda gerçekleştirerek ayrıldım Japonya’dan.<br />

Bu ülkede denge-alışveriş uyumu çok ilginç. Verdiğiniz<br />

kadarını almalısınız. Bu illa maddi ve görünür bir şey<br />

olmak zorunda değil ama her şeyin muhakkak bir karşılığı<br />

olmalı. Japonya’da bunca gündür kimse ile sohbet<br />

edememek paylaşmanın önemini hatırlattı bana. İnsanlarla<br />

daha iyi iletişim kurmayı öğrenmek için çıkmıştım bu yola<br />

ve neredeyse tüm süreci yalnız geçirdim. Güzel bir ders<br />

oldu.<br />

8 ÜLKE YÜRÜDÜ<br />

Dicle Doğan’ın en<br />

etkilendiği yol kitapları,<br />

Yürümeye Övgü, Hermann<br />

Hesse’nin kaleme aldığı<br />

Narziss ve Goldmund.<br />

Hayatı boyunca 8 ülke<br />

3940 km yürüdü.<br />

<strong>ELLE</strong> 45


<strong>ELLE</strong><br />

NORVEÇ VE<br />

VAZGEÇMENİN<br />

ÖZGÜRLÜĞÜ<br />

2016 yılında yürüdüm Norveç’te. Norveç benim ilk<br />

kez yarıda bıraktığım bir rota oldu. Hedefim Oslo’dan<br />

Trondheim’e 650 km’lik yolu yürüyebilmekti. Ama ağustos<br />

ayının yanlış bir seçim olduğunu sonradan fark ettim. İklim<br />

koşulları sürekli değişkenlik gösteriyordu, hacılara dair<br />

açık olan her şey kapanmıştı ve yapamayacağımı düşünüp<br />

evime 10 gün sonra geri döndüm.<br />

Norveç yine çok değişik bir kültüre ve inanılmaz<br />

manzaralara sahip bir ülke. Doğası o kadar iyi korunmuş<br />

ki... Norveç’te olmak Mars’ta olmaya benziyor. Uçurumlar,<br />

devasa kayalar, sessizlik, kimsesiz ormanlar, uçsuz<br />

bucaksız vadiler, fiyortlar... Her şey tablo gibiydi ama<br />

ürkütücü bir yanı da vardı her şeyin. Doğanın sizi ele<br />

geçirdiğini, her an yok edebileceğini hissediyorsunuz. 10<br />

gün bile bana tüm bunları görebilmek için fazlasıyla yetti.<br />

İÇİMDEKİ SESİ DİNLEDİM VE HAFİFLEDİM<br />

Bu yolculukla ilgili unutamadığım şey, vazgeçmeye karar<br />

verdiğim an. Çünkü pat diye oldu. Otel odasında dururken<br />

bir anda içimdeki ses devam etmememi söyledi ve tereddüt<br />

etmeden biletimi ertesi güne değiştirdim. O an ilk kez<br />

binlerce kişiye yürüyecek olduğumun haberini vermeme<br />

rağmen vazgeçtim demiş olmanın özgürlüğünü hissettim.<br />

Güzel bir hafiflikmiş. Ama yine de içimde bir ukde bu<br />

yolculuğun yarım kalmış olması.<br />

Norveç ekonomik olarak oldukça gelişmiş bir ülke, buna<br />

rağmen gülen insanlara çok az rastladım. Depresif bir<br />

ruhu vardı Norveç’in benim için. En komik anım, bisikletin<br />

tepesinde yavaşça inen bir adamın sokak performansı<br />

sergilediğini zannedip 10 dakika sonra uyuşturucunun<br />

etkisi ile bunu yaptığını öğrenmiş olmamdı.<br />

Norveç yemek olarak da çok zorladı beni. Her şey<br />

çok pahalıydı, bir tabak yemeğe 400 lira verdiğimi hiç<br />

unutmayacağım.<br />

Norveç yolculuğum bana vazgeçmenin özgürlüğünü<br />

öğretti.<br />

YAZ<br />

MEVSİMİNDE<br />

DONDURUCU<br />

SOĞUK<br />

Norveç’te yürüdüğü o<br />

30 Ağustos gününde,<br />

yaz olmasına rağmen<br />

çok üşüdüğünü<br />

hatırlıyor.<br />

BİR GÜN<br />

YENİDEN<br />

Soldaki fotoğrafta<br />

Dicle Doğan Oslo’da<br />

Royal Palace<br />

yolunda görülüyor.<br />

Norveç’teki rotasını<br />

tamamlayamadan<br />

geri dönen Doğan,<br />

“Şu an sahip<br />

olduğum deneyimle<br />

yeniden yürümeyi<br />

çok istiyorum. Rota<br />

dünyanın ilk 7<br />

trekking yolu arasında<br />

geçiyor” diyor.<br />

46 <strong>ELLE</strong>


İHTİYACINIZ<br />

KADAR EŞYA<br />

Sırt çantasında bulunan<br />

olmazsa olmazlarını<br />

soruyoruz: “Her daim<br />

iki tişört, iki iç çamaşırı,<br />

bir polar, yağmurluk, iki<br />

pantolon, içlik, sandalet ve<br />

baton. Uyku tulumu, çadır,<br />

mat, ilk yardım çantam ve<br />

kişisel bakım malzemelerim<br />

de vazgeçilmezlerim<br />

arasında. Yürürken<br />

yanınıza ihtiyacınız kadar,<br />

taşıyabileceğiniz ve sizi<br />

yolda bırakmayacak<br />

malzemeler almak<br />

durumundasınız.”<br />

TOPRAĞIN<br />

SONU<br />

Dicle Doğan, dünyanın<br />

bitiş noktası olarak<br />

kabul edilen ve kelime<br />

anlamı olarak da<br />

toprağın sonu anlamına<br />

gelen Finisterre<br />

bölgesinde oldukça<br />

neşeli ve enerji dolu.<br />

YÜRÜMEYE<br />

DEVAM<br />

Dicle Doğan yağmurlu<br />

bir günde Oviedo<br />

bölgesinde eski bir<br />

kilisenin önünde.<br />

Kötü hava şartlarına<br />

rağmen motivasyonunu<br />

kaybetmeden yürümeye<br />

devam ediyor.<br />

İSPANYA VE<br />

BÜYÜLEYİCİ<br />

MANZARALAR<br />

İspanya yolculuğum 2017 yılına denk geliyor. San<br />

Sebastian’dan Compostella de Santiago şehrine olan 850<br />

km’lik yolu yürüdüm. Yürürken kaç bölgeden, kaç şehirden,<br />

kaç kasabadan geçiyorum; hepsi bende kayboluyor. Bu yol<br />

çok meşhur bir hac yolu. Hatta uğruna çok kitaplar yazıldı<br />

çizildi. Özellikle Camino Frances çok ünlü. Ben Camino<br />

Del Norte ve Primitivo isimli rotaları Atlantik Okyanusu<br />

kıyısından ve dağlardan yürüdüm. Çok yağmurlu bir hava<br />

vardı, özellikle ilk günler çok dik tepeler inip çıkıyordum.<br />

Bu yüzden dizlerimin ağrısına dayanamıyordum. Bu iki<br />

yolda da inanılmaz büyüleyici manzaralarla karşılaştım.<br />

Yürüyerek seyahat ederken her sabah 05.00 gibi yola çıkıp<br />

akşam hava kararana kadar yürürsünüz. Bu yüzden de<br />

gökyüzünün her rengine ve her haline hakimsinizdir.<br />

NELER ÖĞRENDİM?<br />

İspanya’da çok güzel insanlarla tanıştım. Şarapları, kültürü,<br />

doğası ve yemekleri çok etkileyici. Mesela bu yolda hacı<br />

yatakhanelerinde konaklayabiliyorsunuz. Ben de çadır<br />

ve hacı konaklama evlerinde kaldım. Buna “Alberge”<br />

deniyor. 40 kişi aynı odada ranzada uyumak değişik<br />

bir deneyimdi. Herkes sizin gibi yürümeye gelmiş ve<br />

herkesin yürüme sebebi apayrı... Hiç kimsenin dini, dili,<br />

fiziki özellikleri, maddi durumu aynı değildi. Ama hepimiz<br />

kendimizi keşfetmek arzusu ile kilometrelerce yürüyorduk.<br />

Bazen birbirimize veda bile edemediğimiz zamanlar oldu.<br />

Kimisi ile bir gün kimisi ile günlerce birlikte adımladım.<br />

Hepsinin kalbimde yeri apayrı.<br />

Bu arada İspanyolların kesinlikle çok yavaş olduklarını<br />

söyleyebilirim. Hatta bazen insanı öfkelendirecek kadar<br />

yavaş olabiliyorlar.<br />

Akşam yemeklerin çok geç yiyorlar, öğlen hayat dururken<br />

geceden sabaha kadar hiç uyumuyorlar. Tek bir restoranda<br />

yemek yeme kültürü yok. Sürekli gezerek atıştırmalık<br />

tapas’larla beraber içki içiyorlar.<br />

İspanya’da yemek konusunda çok rahattım. Hacılar için<br />

günlük menüler vardı. 9 euro’ya üç tabak yemek ve bir<br />

koca şişe şarap içebiliyordum.<br />

850 km’lik bu yolda kendimi sevmeyi, veda edebilmeyi,<br />

insanları sahiplenmemeyi, ilişkilere saplanıp kalmamayı<br />

öğrendim.<br />

<strong>ELLE</strong> 47


<strong>ELLE</strong><br />

YENİ MOTTO:<br />

YEREL ve DİJİTAL<br />

MODA TASARIMCILARI DERNEĞİ VE TRENDYOL PANDEMİNİN ETKİLERİNİN ÜSTESİNDEN<br />

GÜÇLERİNİ ‘TÜRK MODASI BENİM’ HARAKETİNİ YARATARAK GELİYORLAR. DETAYLARI MODA<br />

TASARIMCILARI DERNEĞİ EŞ BAŞKANLARI ÖZLEM KAYA VE ÖZGÜR MASUR’LA KONUŞTUK.<br />

YAZI: AYKUN TAŞDÖNER<br />

Yedi moda tasarımcısı tarafından 2006 yılında<br />

Türkiye moda tasarım sektörünün, dünya<br />

moda akımlarının oluşumunda belirleyici bir<br />

ekol haline gelmesi vizyonuyla kurulan Moda<br />

Tasarımcıları Derneği, yurtdışındaki eşdeğer kurumların<br />

COVID-19 nedeniyle sektöre destek olmak için attıkları<br />

adımların benzerini Türkiye’de de attı. Moda dünyası<br />

içinde bir nevi herkes güçlerini birleştirdi. Birleşik Krallık<br />

ve Fransa’da düzenlenen genç yetenekler yarışmalarında<br />

Aytül Gürbüz Tükel<br />

kazanana verilecek büyük para ödülü tüm finalistler arasında<br />

dağıtıldı, CFDA ve BFC yani Amerikan ve İngiliz<br />

moda tasarımcıları dernekleri de ilk defa kafa kafaya vererek<br />

modanın geleceği üzerine düşünmeye başladılar.<br />

Türkiye’de de durum farksız. MTD ve önde gelen online<br />

alışveriş kanallarından Trendyol güçlerini ortak paydada<br />

birleştirdi. Trendyol, Moda Tasarımcıları Derneği üyesi<br />

30’dan fazla tasarımcıya platformunu açtı. Böylece bağımsız<br />

tasarımcıların tasarımları ‘Türk Modası Benim’<br />

butiği üzerinden daha büyük kitlelere ulaşabilecek. Aynı<br />

zamanda MTD, tasarımcılarını ilk defa toplu olarak tek<br />

bir platformda ulaşılır kılan bu işbirliğiyle bağımsız tasarımcıların<br />

pandemi döneminden en az seviyede etkilenerek<br />

çıkmalarını sağlayacak. Bu sayede sektörün dijitalleşmesi<br />

için de adım atmış oluyorlar.<br />

TÜRK MODASI İÇİN DİJİTAL DÖNÜŞÜM<br />

‘Türk Modası Benim’ hareketi kapsamında moda tasarımcılarının<br />

dijital ekonomi ile farklı kitlelere ulaşmaları<br />

da amaçlanıyor. “Hayatımızın her alanını ele geçiren<br />

teknoloji ile moda sektörü biçim değiştirmeye başlamıştı.<br />

Teknolojik gelişmeler iş modelimizde de değişimlere neden<br />

oluyor. Daha geniş kitlelere ulaşabilmek için dijital<br />

altyapımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda<br />

Trendyol ile ilk adımını attığımız ‘Türk Modası Benim’<br />

hareketi ile tasarımcıları dijital ekonomi ile tanıştırıyoruz”<br />

diyor Özlem Kaya. “COVID-19 ile dijital dönüşüm<br />

hızlandı diyebiliriz. Dünyayla birlikte ülkemizde de defilelerin,<br />

moda haftalarının dijital platformlara taşınmasının<br />

konuşulduğu bir dönem yaşıyoruz. Türk tasarımcıları<br />

olarak biz de dijital dönüşümün hızına ne kadar<br />

hızlı uyum sağlarsak Türk modasının kalıcılığının o kadar<br />

artacağına inanıyoruz. Bu süreci güçlü bir şekilde aşmak<br />

için en iyi kanallardan birinin e-ticaret olduğunu düşünüyoruz,”<br />

diye ekliyor Özgür Masur.<br />

Türk modasının bugünlerde en çok neye ihtiyacı var?<br />

Özgür Masur: Bir arada olup gücünü birleştirip ülkece<br />

sahip çıkmaya. Aslında her zaman olması gerektiği gibi.<br />

Sanırım bu dönemde bunun önemini daha çok anladık.<br />

Özlem Kaya: Yeniden keşfedilmeye.<br />

‘Türk Modası Benim’ hareketi neden önemli?<br />

MTD olarak bildiğiniz üzere 200’den fazla üyemiz var.<br />

Sayımız her geçen gün artıyor ve yeni dünya moda dilini<br />

konuşan geç tasarımcılar aramıza katılıyor. Hepimizin<br />

48 <strong>ELLE</strong>


FOTOĞRAF: EKİN ÖZBİÇER<br />

Özlem Kaya, Özgür Masur<br />

DIJITAL DÖNÜŞÜM<br />

“Türk tasarımcıları olarak biz de dijital dönüşümün hızına ne kadar hızlı uyum sağlarsak Türk modasının kalıcılığının o kadar artacağına<br />

inanıyoruz. Bu süreci güçlü bir şekilde aşmak için en iyi kanallardan birinin e-ticaret olduğunu düşünü yoruz.” - Özgür Masur.<br />

<strong>ELLE</strong> 49


<strong>ELLE</strong><br />

birbirine ihtiyacı var. Zorlu bir sürecin içinden geçerken<br />

toplu ihtiyaçlarımızın ne olduğunu tespit etmek için<br />

tüm üyelerimize danıştık. Hem satış hem de pazarlama<br />

açısından kendimizi yeniden hatırlatmak, ama bunun da<br />

ötesine geçerek modanın tasarımın gücüyle sadece kendi<br />

endüstrisini değil, gencinden yaşlısına herkesi Türk modasını<br />

sahiplenmeye teşvik edecek bir hareket başlatmak<br />

istedik. Hareketin isim babası Hakan Yıldırım ve Selim<br />

Çelik. Bunun ilk adımını Trendyol ile başlatarak tasarım<br />

ürünlerini öncelikle geniş bir kitle ile buluşturmak istedik.<br />

Çok başarılı bir başlangıç yaptık. Hareket farklı projelerle<br />

– sosyal sorumluluk, eğitim gibi alanlarda devam<br />

edecek.<br />

Covid-19 modayı nasıl etkiledi? Ve bundan sonra neler<br />

değiştirecek?<br />

Moda dünyası bildiğiniz gibi aslında bir tıkanma<br />

noktasına gelmişti. Globalleşme, satış<br />

baskısı, kıran kırana rekabet modayı aksından<br />

kaydırmıştı. Hızlı moda bir demokratikleşme<br />

kadar dünyayı en çok kirleten endüstri olmamızı<br />

da beraberinde getirdi. Salgın sayesinde<br />

uzun zamandır konuştuğumuz konularla yüzleşmek<br />

durumda kaldık. Şimdi çok şey değişiyor.<br />

Sezon kavramı ortadan kalkıyor, büyük<br />

moda haftaları anlayışı sona eriyor, markalar<br />

hızla dijital platformları etkili kullanıma geçiyor.<br />

Yüzleştik, uyandık ve başkalaşıyoruz.<br />

Peki bu süreç sizin için nasıl geçti?<br />

Özlem Kaya: Üreterek. Hem kendi markamın<br />

geleceğini planlayarak, hem de MTD çatısı<br />

altında yer alan tüm tasarımcılara faydalı<br />

olacağını düşündüğümüz projeler yaratarak.<br />

Başta kendi markam olmak üzere tüketimi<br />

nasıl azaltabilirim, en ufak bir kumaş –iplik<br />

artığını geri kazanıp nasıl kullanabilirim.<br />

Pek çok karar aldım ve uygulamaya da hemen<br />

geçtim. İş yoğunluğumuzun azaldığı bu<br />

dönemde MTD sosyal medyası üzerinden<br />

hedefimiz olan moda kültürünü oluşturma<br />

ve yayma hedefimize yönelik eğlenceli ve ses<br />

getiren projeler gerçekleştirdik. Modanın<br />

dokunduğu her alandan konuklar aldığımız<br />

canlı yayınlarımız çok ses getirdi. Çizim yarışması<br />

açtık, amatör-profesyonel pek çok<br />

tasarımcı çizimlerini bize gönderdi, bunları<br />

paylaştık yorumladık, ‘Türk Modası Benim’<br />

hareketini başlattık. Trendyol işbirliğini hayata<br />

geçirdik. Moda Haftası için sayısız toplantı<br />

düzenledik. Bir de mutfakta düne kadar<br />

yapmaya vakit bulamadığım birçok deneme<br />

yaptım. Croissant’larımın çok beğenildiğini<br />

söylemek isterim.<br />

Özgür Masur: Sabahlara kadar çizim yaparak<br />

geçti. Instagram’daki hikayelerde de<br />

görmüş olabilirsiniz. Ve MTD için projeler geliştirerek.<br />

MTD Live serimizde 3 ayrı canlı yayın yaptım. Zor ama<br />

bir o kadar da heyecanlı bir işmiş. Tüm gazeteci ve sunucu<br />

arkadaşlarımın işinin hiç kolay olmadığını tahmin<br />

ediyordum ama böylece tam anlamış oldum.<br />

Yapay zekayı, big data’yı ve algoritmaları konuşur<br />

olduk. Bunlar sizin tasarım sürecinizi değiştirecek mi?<br />

Yoksa şu an için Türkiye’de sadece alışverişi konuşurken<br />

mi bu temalara değinebiliyoruz?<br />

Ne kadar dijitalleşirsek o kadar organiğe yani el emeğine<br />

saygının artacağına inanıyorum. Satış, pazarlama, mağazalaşma<br />

(online) konularında en etkili yöntemleri bulmak<br />

için bu kavram kullanılabilir, ancak az ve öze, fiziksel<br />

emeğe önem çok yükselecek.<br />

İrem Yılandil<br />

Trendyol Pazarlama İletişimi Direktörü<br />

Bu yeni dönemde alışveriş alışkanlıklarımız nasıl değişecek? Dijitalleşme, yapay<br />

zeka ve big data gibi yeni araçları Trendyol nasıl kullanıyor?<br />

COVID-19 döneminde fiziksel kanalda ticaret durma noktasına<br />

geldi. Mağazalarını kapatan ya da mağazası açık olsa da müşteri<br />

sayısı azalan perakende işletmeleri satışa devam etmek için e-ticaret<br />

seçeneğini değerlendirme yoluna gittiler. Evlerinden çıkmayı tercih<br />

etmeyen tüketiciler ihtiyaçlarını internetten karşılamaya başladılar.<br />

Data ile çalışan, data ile karar veren bir ekibiz. Attığımız her adımın<br />

müşterilerimize faydasını ölçümlüyor ve ona göre hareket ediyoruz.<br />

Binlerce küçük ve büyük işletmeyi veri ve teknoloji ile güçlendirerek<br />

milyonlarca müşteri ile buluşturuyor, ülkemizin dijital dönüşüm ve<br />

ekonomisine de katkı sağlıyoruz. Bu nedenle veri analitiğine dayalı<br />

olarak müşterilerimizi daha iyi anlamak en önemli gündem konumuz.<br />

Dijital platformlar bize, dataya dayalı kararlar alma imkanı sunuyor.<br />

Bu sayede markamıza ilgi duyan profilleri analiz edebiliyor ve onlara<br />

göre farklı mesaj ve içerikleri optimize edebiliyoruz. Aynı zamanda<br />

dijital medyanın görsellik ve profilleme özelliğinden faydalanıp çok<br />

sayıda farklı ve yenilikçi kampanyayı hayata geçirerek pazarlama<br />

faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. ‘Türk Modası Benim’ hareketi kapsamında<br />

tasarımcılarımıza teknoloji, pazarlama, iletişim ve finansman gücümüzle<br />

de destek veriyoruz. Tasarımcılarımızın platformumuzda hazırladığımız<br />

‘Türk Modası Benim’ butiği üzerinden Trendyol olarak, hareket<br />

kapsamında genç tasarımcıları ve yeni yetenekleri de güçlü pazarlama<br />

ve teknolojik altyapımızla dijitalde destekleyeceğiz. Her hafta bir<br />

tasarımcımızın hikayesini öne çıkaracağız.<br />

‘Türk Modası Benim’ butiğinde hangi tasarımcılar yer alıyor?<br />

Ayşen Armağan, Başak Cankeş, Belma Özdemir, Beste İnce, Ceren<br />

Ocak, Çiğdem Akın, Ebru Günay, Ece Salıcı, Emre Aktuna, Gökhan<br />

Yavaş, Kadir Kılıç, Mehmet Emiroğlu, Mehtap Elaidi, Meltem Özbek,<br />

Mert Erkan, Muhammed İloğlu, Murat Demirer, Natalie Kolyozyan,<br />

Nihan Peker, Niyazi Erdoğan, Nur Kalay, Önder Özkan, Özgür Masur,<br />

Özlem Ahıakın, Özlem Erkan, Özlem Kaya, Özlem Süer, Recep Gökay<br />

Gündoğdu, Selen Akyüz, Selma Çilek, Sena Serra Kefeli, Seydullah<br />

Yılmaz, Simay Bülbül, Tanju Babacan, Tankut Yazgan, Tuğba Ergin,<br />

Tuğçe Özocak, Tuvana Büyükçınar, Zerrin Akıncı, Zeynep Erdoğan,<br />

Zeynep Tosun.<br />

50 <strong>ELLE</strong>


NİHAN PEKER<br />

ZEYNEP TOSUN<br />

ÖZGÜR MASUR<br />

TUĞÇE ÖZOCAK<br />

TÜRK MODASI BENIM<br />

Trendyol ve Moda Tasarımcıları Derneği’nin orak projesi olan ve Trendyol üzerinden ulaşılabilecek ‘Türk Modası Benim’ butiği<br />

30’dan fazla tasarımcı bünyesinde barındırıyor. Bu işbirliği bağımsız tasarımcıların pandemi döneminden en az seviyede<br />

etkilenerek çıkmalarını sağlayacak.<br />

<strong>ELLE</strong> 51


52 <strong>ELLE</strong>


E<br />

B U Y M U Ş<br />

A Ş K<br />

B E S T E S İ<br />

D E D İ K L E R İ<br />

VE ILK TÜRK NETFLIX ORIJINAL FILMI, 19 HAZİRAN’DA YAYINA GIRIYOR.<br />

PROJE EN BEĞENDIĞIMIZ “YENI NESIL” HER ŞEYIN BIRLEŞIMI GIBI. EN<br />

ÇOK IZLEDIĞIMIZ YAYIN PLATFORMUNDA, SON DÖNEMDE EN SIKI<br />

ETTIĞIMIZ YÖNETMEN OZAN AÇIKTAN’IN; YINE EN BEĞENDIĞIMIZ<br />

KADIN VE ERKEK OYUNCULARDAN METIN AKDÜLGER VE DILAN ÇİÇEK<br />

DENIZ’I BULUŞTURAN FILMI; YARINA TEK BILET. İNSANIN KARNINDA<br />

KELEBEKLER UÇURTAN, DÜŞÜNDÜREN, SAMIMI BIR YOL FILMI. BANA<br />

KALIRSA -BIR KADIN GÖZÜYLE- YARATILAN KADIN KARAKTERE BAKIŞ<br />

AÇISI DA ÇOK ETKILEYICI. FILM, ALI VE LEYLA’NIN ANKARA’DAN İZMIR’E<br />

GIDEN TRENDE KARŞILAŞMASIYLA BAŞLIYOR, KÜÇÜK BIR ALANDA<br />

(BIR TRENDE) EĞLENCELI SOHBETLERE, DERIN HIKAYELERE UZANIYOR.<br />

GERISINI YILDIZ OYUNCULARINA, DILAN VE METIN’E SORDUK… BU<br />

ARADA, BAŞLIK FILMIN MUHTEŞEM MÜZIKLERINDEN HER IKISININ DE<br />

FAVORISI OLAN “SAYENIZDE” ŞARKISINDAN…<br />

YAZI: ZEYNEP ÜNER FOTOĞRAFLAR: EMRE GÜVEN STYLING: MAHIZER AYTAŞ<br />

<strong>ELLE</strong> 53


54 <strong>ELLE</strong>


<strong>ELLE</strong> 55


56 <strong>ELLE</strong>


“…HAYATININ<br />

ORTASINA<br />

TEK BIR KIŞIYI<br />

KOYMANIN NE<br />

KADAR YANLIŞ<br />

OLDUĞUNU,<br />

HAYALLERINDEN<br />

VAZGEÇMENIN<br />

BIR INSANIN<br />

KENDI IÇIN<br />

YAPABILECEĞI<br />

EN BÜYÜK<br />

KÖTÜLÜK<br />

OLDUĞUNU<br />

GÖSTERDI<br />

LEYLA.”<br />

_ DILAN ÇİÇEK<br />

DENIZ<br />

<strong>ELLE</strong> 57


58 <strong>ELLE</strong><br />

Yaprak desenli elbise, a199,<br />

Beyaz spor ayakkabı, a179,<br />

ikisi de H&M, Güneş gözlüğü,<br />

moda editörüne ait


60 <strong>ELLE</strong><br />

“MAĞDURIYET GÜÇLÜ VE<br />

HEYBETLI BIR KALKANDIR, EVET<br />

GÜZEL KORUR AMA HANTALDIR.<br />

YORAR ADAMI. TAŞIYACAKSAN<br />

YORULMAYA HAZIR OLMAN,<br />

TAŞIMAYACAKSAN DA ÇEVIK<br />

VE ESNEK OLMAYI ÖĞRENMEN<br />

GEREKIR.”<br />

_ METIN AKDÜLGER


<strong>ELLE</strong> 61


62 <strong>ELLE</strong>


<strong>ELLE</strong> 63


64 <strong>ELLE</strong>


Fotoğraf asistanları: Baturalp Yılmaz, Barbaros Cangürgel<br />

Saç: Paşa<br />

Makyaj: Gila Benezra<br />

Prodüksiyon: Burak Oskay<br />

<strong>ELLE</strong> 65


Yarına Tek Bilet, -ağırlıklı olarak- trende geçen bir yol<br />

filmi. Sadece ikiniz varsınız. Film hem bağımsız, hem popüler<br />

ve her türlü modern bir iş. Siz şimdi bizimle birlikte<br />

bugünlerde tekrar izlediğiniz filmi ve size göre sırrını/<br />

becerisini nasıl yorumluyorsunuz?<br />

Metin: Öncelikle nazik tanımlarınız için teşekkür ederim,<br />

bu iş için geçirdiğimiz sabırlı ön hazırlık süreci ile sabırsız<br />

hızlı set sürecinin dengesi ve bu dengeyi gözeten ekibimiz<br />

bizim en büyük avantajlarımız oldular. Aslında sadece ikimiz<br />

demek bana ve ekibime haksızlık gibi geliyor. Mesela<br />

ses teknisyenimiz Samet Kılıç’in detaycılığı olmasaydı ya<br />

da görüntü yönetmenimiz Cenk Altun ile Ozan arasındaki<br />

uyum bu raddede olmasaydı emin olun şu an bunları konuşuyor<br />

olmazdık. Bu derece kıymetli ve işinde iyi insanların<br />

bu kadar ahenkle çalıştığına daha önce çok tanık olmamıştım.<br />

Her biri piyasada popüler ve sektörel değeri yüksek<br />

işlerde çalışmış isimler. Bu isimlerin bağımsız bir şekilde<br />

kendi tutkuları için değer yargılarını değiştirerek bir araya<br />

gelmesi sanırım bizim sırrımız ya da becerimiz.<br />

Dilan: Senaryo ilmek ilmek örülmüş, üstüne çok düşünülmüş,<br />

çok hazır bir senaryoydu. Altı aylık bir ön hazırlığımız<br />

oldu, senaryoyu ve karakterleri iyice benimsedik. Bizim filmimiz<br />

diye başladık, kendimiz için yapacağız dedik ve yayın<br />

mecrasını düşünmedik. Ortaya çıkan film başkalarını da<br />

hayalimize ortak etmiş olacak ki Netflix’in ilk orijinal Türk<br />

filmi oldu.<br />

Yol yapmak her birimiz için bir yüzleşme/kendi kendine<br />

kalma durumudur, duygusaldır sanki. Yol yapmak sizin<br />

için ne demek?<br />

Dilan: Yol yapmak kavramının anlamı kullanıldığı yere göre<br />

değişebiliyor. Yolu olmayan bir yere yol yaparsın, sevdiğine<br />

gider insanlar. Bir ilişkide yol yaparsın, usul usul fark ettirmeden<br />

manipüle edersin karşı tarafı, sevdiğinden gidersin.<br />

Ya da beraber yol yaparsınız, bir yere gidersiniz. Bu durumda<br />

ne zaman mefhumu kalır ne de başka bir şey, onunla sadece<br />

yolda olmak bile güzeldir, sevdiğinle gidersin.<br />

Metin: Özgürlük ve huzur.<br />

Peki, uzun bir yola ya da tatile çıkarken hiç “bir şey olsun”<br />

hissinde/beklentisinde olur musunuz?<br />

Dilan: O beklentide olursan, bir şey olmuyor gibi hissediyorum;<br />

olacağı varsa da olmuyor. Herhangi bir beklentide olmamaya<br />

çalışıyorum o yüzden. Tadını çıkarıyorum her anın.<br />

Öyle olunca iyiye de kötüye de gülüyor insan. Ha, filmdeki<br />

gibi bir şey olsun diye çıkılacaksa yola, aşkın aranarak bulunamayacağını<br />

düşünenlerdenim.<br />

Metin: Uzun süredir tatile çıkmadım, ama orta uzunlukta<br />

yollar yaparım hep memleketime. Bazen yolda gün batımında<br />

bir renk cümbüşü ya da vahşi bir kuşa rastladığımda, evet<br />

bugün bir şey oldu derim. Açıkçası hep isterim böyle güzel<br />

anlar yaşamayı ama kedimi çok beklentiye sokmamaya çalışırım.<br />

Filmi kabul etmenizdeki en büyük etken neydi?<br />

Metin: Birçok şeyden bunaldığım bir zamanda, arabamda<br />

bitkin bir halde Galatasaray Lisesi otoparkından çıkmak<br />

üzereydim ve buralardan gitmeyi düşünüyordum. O sırada<br />

Ozan beni aradı ve “sana dört sene önce getirdiğim filmi<br />

yapacağız, ne dersin” dedi. O akşam öncekinden biraz daha<br />

farklı olan senaryoyu okudum. Oturdum. Bakıştık senaryoyla,<br />

Ali’nin beni beklediğini düşündüm. Kalmayı seçtim<br />

ve Ozan’a “varım” diye mesaj attığımı hatırlıyorum.<br />

Dilan: Ozan bana çekmek istediği film projesini anlattığında<br />

senaryo ve karakterler beni içine çekti. En önemlisi, uzun<br />

zamandır hayali kurduğu filmi anlatırken gözlerinde gördüğüm<br />

şeydi. Bir işe, bir projeye başlıyor gibi değil de onun hayallerine<br />

ortak oluyormuş gibi hissettim ve bir süre sonra o<br />

hayal bizim de hayalimiz oldu.<br />

Şimdi düşününce filmin sizde bıraktığı etki ve anı ne?<br />

Metin: Setin son günü ve son sahnesini çekerken bir sivrisinek<br />

saldırısına uğradık ve her tarafımızı soktular, herkesin<br />

yüzü gözü şiş birbirimize sırıtıp kadeh kaldırdığımız anı hiç<br />

unutmayacağım. Hayatta böyle anların kendi müzikleri vardır,<br />

kafanın içinde çalar ve bir şekilde aynı müziği o anı paylaştığın<br />

arkadaşlarının da duyduğunu bilirsin ve icra etme<br />

gereği duymazsın.<br />

Dilan: Okula başlama heyecanımın başka bir formuydu.<br />

İlkokula başladığında insan garip bir heyecan hisseder ya<br />

ama lisede, üniversitede aynı şey olmaz. İlktir çünkü o an.<br />

Hem yeni bir şeyi deneyimlemenin heyecanını, hem de<br />

bunu bir daha hissedemeyeceğimin hüznünü hissettim aynı<br />

anda. Tek bir kelimeyle anlatmam gerekirse, büyüleyiciydi.<br />

Metin’i hem tiyatro sahnesinde hem filmde izlemiştik. Dilan’ı<br />

dizilerle tanıdığımız için birebir oyuncuya çok şey<br />

düşen bir filmde görmek güzel bir sürpriz oldu ve çok<br />

başarılı bir performans sergiledi. Metin nasıl yorumluyorsun<br />

filmdeki Dilan’ı?<br />

Metin: Tiyatro ve film tecrübesi benim için o kadar da<br />

önemli değildir çalıştığım insanlarla iletişimimde. Benim<br />

için önemli olan açık ve hesapsız iletişim kurabilen insanlarla<br />

sahne paylaşmaktır, gerisi yönetmene ve senaryoya<br />

kalmıştır. Dilan’ı daha çok izlemeye hazır olun derim.<br />

Dilan, bu rol senin için nasıl bir tecrübe oldu?<br />

Dilan: Öğreticiydi. Leyla travmatik bir ilişkinin üstüne çıkmış<br />

bu yolculuğa, belki de o an yaşadığı içsel yolculuğu somut<br />

bir şeye dönüştürmek istediği için çıktı. Hayatının ortasına<br />

tek bir kişiyi koymanın ne kadar yanlış olduğunu, hayallerinden<br />

vazgeçmenin bir insanın kendine yapabileceği<br />

en büyük kötülük olduğunu gösterdi. Filme hazırlık aşaması<br />

özelinde ise inanılmaz bir tecrübeydi. Doğru insanlarla çalışmanın,<br />

ön hazırlığın önemini anladım. İyi ki Ozan, iyi ki<br />

Metin’leydim bu filmde.<br />

Metin, Y, Z jenerasyonu için naif, sevdiği/kaybettiği kadını<br />

geri almak için düğüne giden Ali karakteri nesli tükenmiş,<br />

hatta hiç tanımadıkları bir erkek modeli. “Direct<br />

Message” çağında bu naif adamı nasıl değerlendiriyorsun?<br />

Sen unutamadığın sevgilinin peşinden gider miydin<br />

ya da Ali’nin özel bir durumu mu var?<br />

Metin: Sizin için nesli tükenmiş ve naif olabilir Ali ama ben<br />

öyle düşünmüyorum. Hayat, sevgisinin peşinden giden insanlara<br />

muhabbetle karşılık verir. Bence mevzuya buradan<br />

bakın, ister dm’den bakın ister tren kompartımanından,<br />

66 <strong>ELLE</strong>


sonunda gözler buluşur bir şekilde. Nasıl ve ne zaman olur<br />

bilemeyiz. Ayrıca, zaten herkesin özel bir durumu vardır bir<br />

şekilde. Sizin de olduğuna eminim.<br />

Filmin müzikleri çok iyi değil miydi? Hangileri sizi en çok<br />

etkileyenler, ve neden?<br />

Metin: Herkes öyle söylüyor, fakat bizim en az dahil olduğumuz<br />

kısım orası. En başından beri benim için Ercan Saatçi’nin<br />

güzel eseri “Sayenizde”nin ayır bir yeri var ama.<br />

Dilan: Çok zor içinden seçmek. Hepsi sahnelerle ilişki kuran<br />

ve değerli insanların yaratıcılığının bir ürünü fakat<br />

senaryoda da olan o şarkı benim için de çok özeldi. Ercan<br />

Saatçi, “Sayenizde.”<br />

Ben ilk kez bir Türk filminde sevişme sahnesinde kafamı<br />

çevirmedim aksine hep “biz neden böyle yapamıyoruz”<br />

dediğimiz örnekler kadar akıcı, estetik, başarılıydı. Sırrı<br />

neymiş?<br />

Metin: Karşılıklı güven ve ahenk olduğu zaman hayattaki<br />

birçok şey daha akıcı olabiliyor. Doğal akışında olan şeyler<br />

de estetik olmanın temeline temas ediyor sanırım. Bir sırrı<br />

yok bunun pek benim nazarımda, doğaya bakınca görebilirsiniz<br />

aslında. Ahenk ve güven doğanın bize öğretmeye<br />

çalıştığı şeyler. İnsanın en doğal eylemlerine de bu düsturla<br />

yaklaşmak estetik oluyor.<br />

Dilan: Çok özel bir sahne gibi yaklaşmamak sanırım. Filmin<br />

akışında olan bir sahneydi o yüzden filmden ayrı bir yere<br />

koymadık. Diğer sahneleri nasıl çektiysek bunu da öyle çektik.<br />

Ne çok fazla değer verdik, ne de çok az.<br />

Tüm dünya, 2016-17’dan itibaren Netflix yörüngesine<br />

girdi. Bizler için orijinal serileri izlemek, oyuncuları için o<br />

platformda yer almak bir prestij gibi. Şimdi siz, ilk yerli<br />

orijinal Netflix filminde yer aldınız. Oyuncu olarak nasıl<br />

yorumluyorsunuz bu yeni jenerasyon film/dizi dönemini<br />

ve bu dijital platformları?<br />

Dilan: Evet özellikle karantina döneminde dijital platformlar<br />

hepimize iyi arkadaş oldu. Her oyuncu yaptığı işin geniş<br />

kitleye ulaşmasından motive olur diye düşünüyorum. Filmimizin<br />

de bu platformda olacak olması bizi çok mutlu etti.<br />

Özellikle filmin Netflix’te ilk yerli, orijinal olarak yer alması<br />

bu tarz işlerin de yolunu açacağının ilk sinyali gibi geliyor<br />

bana. Heyecanlandırıyor.<br />

Metin: Bu zaten gelmekte olan bir değişimdi, her değişim<br />

gibi sancıları da güzellikleri de olan bir dönem. Oyuncu<br />

olarak bir değişim hissetmemiz için önce yapımcıların düsturlarının<br />

değişmesi gerekiyor, yavaş yavaş değişiyor diyebilirim.<br />

Daha eşitlikçi ve kolektif bir değer yargısı üzerine kurulur<br />

umarım işlerimiz, o zaman daha düzgün ifade ederiz<br />

belki kendimizi ve herkes değerini bulur.<br />

Film kadın erkek ilişkilerine, ilk aşklara, en büyük aşklara<br />

bir götürüyor izleyeni. Siz Ali’den ve Leyla’dan ne<br />

öğrendiniz ya da onlar neye dikkatinizi çekti?<br />

Dilan: Birinin bir ilişkide hayatından ve hayallerinden vazgeçmesi<br />

ve karşı tarafa göre şekillendirmesi yerine ortak bir<br />

hayat yaşamak gerektiğini öğretti. Kendini tanımadan karşındakini<br />

tanıyamayacağını ve en önemlisi bir ilişkiye başlarken<br />

sorulması gereken nihai soruyu: Karşımdaki kişiye<br />

dönüşmek istiyor muyum sorusunu sormayı öğretti.Çünkü<br />

bir ilişkide bir şekilde, çok zaman geçirdiğin ve etkilendiğin<br />

için yavaş yavaş dönüşüm başlıyor.<br />

Metin: Mağduriyet güçlü ve heybetli bir kalkandır, evet güzel<br />

korur ama hantaldır. Yorar adamı. Taşıyacaksan yorulmaya<br />

hazır olman, taşımayacaksan da çevik ve esnek olmayı<br />

öğrenmen gerekir.<br />

2020 yılında umudunuz var mı böyle naif, tatlı, derinlikli<br />

bir ilişkiye?<br />

Metin: Hayattaki birçok şeyle derinlikli ve tatlı bir ilişki kurulmasını<br />

umarım, ki 2020’de bu oluyor sanki. Fakat ben<br />

naif kelimesini nedense sevmiyorum, tanımlayamayacağım<br />

bir mesafe barındırıyor içinde. Benim umudum, hayatta anlayış<br />

ve ahenkle dans eden, yaşama sevinci veren bir ilişki.<br />

2020’de olacağını sanmıyorum ama umut demiştiniz değil<br />

mi?<br />

Üç aydır çok acayip bir süreç geçirdik, geçiriyoruz. Sonuna<br />

geldiğini varsayarak -ya da umarak diyeyim- bu<br />

süreçte kendiniz hakkında bilmediğiniz ne öğrendiniz ya<br />

da neye açmışsınız?<br />

Dilan: Kendimle ilgili epey şey öğrendim açıkçası. İnsan<br />

kendi kendine kaldığında oturduğu yerden hiç kalkmasa<br />

bile düşünceleriyle anında değişebilen bir canlı. Hissettiğim<br />

şeyleri yaşamayı ama üzerimde hakimiyet kurmasına izin<br />

vermemeyi öğrendim. Sandığımdan daha güçlü olduğumu<br />

fark ettim. Ne istediğimle ilgili hâlâ bulanık olsa da düşüncelerim,<br />

ne istemediğimi anladım.<br />

Metin: Umarım sonuna gelmişizdir, ben ailemin ve dostlarımın<br />

önemini kavradım. Hayatta basit rutin-lerde nelerin<br />

gizli olabileceğini gördüm. Kendime karşı sorumluluğum<br />

ve yetkinliğim arttı, diyebilirim. Onun haricinde üretime<br />

devam.<br />

KISA KISA...<br />

Bugüne kadar izlediğiniz en iyi aşk filmi?<br />

Metin: Big Fish, aşk filmi olarak tanımlamaz birçokları ama<br />

benim için öyle.<br />

Dilan: Kutsal Geyiğin Ölümü.<br />

Sizce en iyi birkaç yol şarkısı?<br />

Dilan: Benim Benim için çok değişiyor bu. Özel bir playlist’im<br />

yok yol için. Sevdiklerimi görmeye gidi-yorsam hep güneşli<br />

şarkılar dinliyorum. Sevdiklerimden dönüyorsam yağmurlu<br />

oluyor o şarkılar; belki de biraz gök gürültülü. Yalnız değilsem<br />

o yolda, müzikaller vazgeçilmezim. Küçükken babamla<br />

çıktığımız tatillerin çoğu yolda geçiyordu. Anı biriktirmeyi<br />

seviyorduk. O tatillerimizin birinde babamın yaptığı kasette<br />

Englishman In New York çalmıştı, ben de ilk defa orada<br />

dinlemiştim ve 7-8 saat boyunca o şarkıyı baştan açtığımı<br />

hatırlıyorum. Bir kere bile değiştirelim dememişti. O benim için<br />

önemli bir yol şarkısı olmuştu. Yol bittiğinde dinlediğim şarkı<br />

ise Kokoroko - Abusey Junction.<br />

Metin: The Doors - Riders on the Storm, Cem Karaca - Ay<br />

Karanlık, Barış Manço – Yine Yol Göründü, Alan Hull – Blue<br />

Murder, Jerkcurb - Night On Earth. Daha da yazarım.<br />

<strong>ELLE</strong> 67


<strong>ELLE</strong>GÜZELLİK<br />

68 <strong>ELLE</strong>


AT<br />

ÇANTAYA!<br />

ve<br />

KARŞINIZDA<br />

FOTOĞRAFLAR: IMAXXTREE.COM<br />

YAZ<br />

KURTARICILARI<br />

SICAK HAVALARDA BAKIMA YETERLI ZAMANI AYIRMAK VE<br />

GEREKLI ÖZENI GÖSTERMEK, GÜZELLIĞINIZI KORUMA ALTINA<br />

ALMAK VE SICAK HAVALARDA CILT KONFORUNUZU SAĞLAYIP<br />

YIPRATICI DIŞ ETKENLERE KARŞI KORUMAK IÇIN BAKIM ŞART. İŞTE<br />

YÜZÜNÜZ, VÜCUDUNUZ, SAÇLARINIZ, DUDAKLARINIZ VE TABII<br />

KI EL VE AYAKLARINIZ IÇIN TEPEDEN TIRNAĞA YENILENMENIZI<br />

DESTEKLEYECEK BAKIM TÜYOLARI.<br />

HAZIRLAYAN: NILAY YALÇINKAYA<br />

<strong>ELLE</strong> 69


<strong>ELLE</strong>GÜZELLİK<br />

SAÇLARINIZA<br />

IYI BAKIN<br />

Hepimiz onların parlak, güçlü, sakin ve yumuşacık<br />

olmasını isteriz. Saç tipine göre bu istekler ve<br />

beklentiler kişiden kişiye göre değişiklik gösterse<br />

de, ortak amaçlardan biri iyi ve mutlu hissetmek. Bu<br />

noktada gözle görülür bir fayda görmek için de günlük<br />

rutininin dışında ekstra bakımın önemini vurgulamak<br />

isteriz. Özellikle kuru ve boyalı saçlarınız varsa<br />

haftada 2-3 kere mutlaka nem maskesi yapın. Saç<br />

tipiniz ne olursa olsun her yıkamadan sonra besleyici<br />

bir bakım serumu sürün. Saç renginizin kalıcılığını ve<br />

parlaklığını korumak için de renk koruyucu ürünler<br />

kullanın.<br />

1 2 3 4<br />

BIRAZ<br />

SERINLEYIN<br />

Şu sıralar şehirde, tatilde, evde ya da nerde olursak<br />

olalım en ihtiyacımız olan şey biraz serinlik. Hele de<br />

dışarıda maske takma zorunda olduğumuzdan dolayı<br />

en çok da cildimizin bu hisse ihtiyacı var. Bunun en<br />

kolay ve keyifli yöntemiyse ferahlatıcı yüz spreyleri.<br />

Çantanızda bulunduracağınız termal su, gül suyu ya<br />

da canlandırıcı bir yüz spreyi ile günün her anı hem<br />

ferahlayabilir hem de cildinizi canlandırabilirsiniz.<br />

Bu maskenin yarattığı tahribatları azaltmak için<br />

de iyi bir yöntem. Üstelik bu sular, nemlendirme,<br />

gözenek sıkılaştırma veya leke karşıtı gibi birçok farklı<br />

özellikleriyle yüzünüzü ferahlatırken aynı zamanda<br />

cilt bakımınıza da destek verecek. Maksimim serinlik<br />

ve rahatlık hissi için buzdolabında saklamanızı<br />

tavsiye ederiz.<br />

1. OI Oil, bakım yağı, a179,90, DAVINES<br />

2. SOS Shine, renk koruyucu maske, 50ml a95, L’OCCITANE<br />

3. Phytocolor Protecteur, renk koruyucu maske, a259, PHYTO<br />

4. Anti-Breakage, yıpranmış saçlar için kırılma karşıtı serum, a54,90 YVES ROCHER<br />

1 2 3 4 5<br />

1. Leke karşıtı aktif yüz suyu, a190, MISBAHCE<br />

2. Ultimate Rosewater, tam gül suyu, a49, GULSHA<br />

3. Beauty Elixir, gözenek sıkılaştırıcı yüz misti, a90, CAUDALIE<br />

4. Eau de Soin Hydratante, nemlendirici yüz misti, a79, JOWAE<br />

5. Thermal Spring Water, termal su, a26, AVENE<br />

70 <strong>ELLE</strong>


YÜZÜNÜZDEKI<br />

ÇIZGILERE DUR<br />

DEYIN<br />

Yüzdeki mimik çizgilerinin belirginleşmesinde güneşin rolü<br />

büyük. Güneşe her çıktığımızda kaz ayağı dediğimiz<br />

göz çevresi bölgesinde ve dudak kenarlarında istemsizce<br />

bir çizgi hattı oluşumunu da başlatmış oluyoruz. Gün<br />

içinde konuşurken yaptığımız mimikler de var tabii. Yüzün<br />

hareketli bölgelerindeki bu ince çizgilerin zamanla derin<br />

kırışıklara dönüşmemesi için yoğun kırışık karşıtı bakım<br />

ürünleri kullanmakta fayda var. Öncelikle yaşlanma<br />

belirtilerinin başlangıç noktası olan göz çevresi için<br />

düzenli krem uygulamaya başlayın ve gün içinde dışarı<br />

çıkarken mutlaka büyük çerçeveli ve koyu camlı güneş<br />

gözlükleri tercih edin.<br />

HEPIMIZ<br />

ÇIÇEĞIZ VE SUYA<br />

IHTIYACIMIZ VAR<br />

Cildimizin en az çiçekler kadar suya ihtiyacı<br />

olduğunu artık gayet iyi biliyoruz. Özellikle de<br />

yaz aylarında. Güneşten, sıcaktan, nemden ve dış<br />

etkenlerden çok çabuk etkilenen ve nem seviyesi<br />

azalan cildinizi canlandırmak için de ürün desteği<br />

şart. Ama genellikle birçok kişi yazın yüzünü<br />

yağlandırdığı ya da terlettiği için nemlendirici<br />

sürmeye pek sıcak bakmıyor ki bu da uzun vadede<br />

ciltte ciddi tahribatlara neden oluyor. Burada en<br />

önemli noktaysa doğru ürünü seçmek. Unutmayın ki<br />

cilt tipiniz ne olursa olsun, her cildin neme ihtiyacı<br />

vardır. Siz de yağ bazlı kremler ve yoğun serumlar<br />

yerine, jel yapılı ürünleri veya su bazlı kremleri tercih<br />

edin.<br />

1 2 3 4<br />

1. Capture Youth Advanced Eye Treatment, göz çevresi serumu, a509, DIOR<br />

2. Revitalift Laser, yaşlanma karşıtı göz kremi, a139,90, L’OREAL PARIS<br />

3. Liftox, sıkılaştırıcı göz çevresi serumu, a245, CHRISTIAN BRETON<br />

4. BB Eye Touche Parfaite, aydınlatıcı ve kırışık karşıtı BB göz kremi, a251,25, ERBORIAN<br />

1 2 3<br />

1. Hyaluronic Aloe Jelly nemlendirici jel, a44,95 GARNIER<br />

2. Vitamin-Rich Energizing Moisturizing Gel, jel nemlendirici, a154, JOWAE<br />

3. Nutritious Micro-Algae, gözenek sıkılaştırıcı losyon, a309, ESTEE LAUDER<br />

<strong>ELLE</strong> 171


<strong>ELLE</strong>NEFES<br />

ÇADIRDAN SIĞINAKLAR<br />

SEÇKIN OTEL MARKALARININ ULTRA LÜKS KANVAS SÜIT VE<br />

VILLALARDAN OLUŞAN BU AYRICALIKLI RESORT’LARI, GELECEĞIN<br />

DOĞAL VE SAĞLIKLI TATIL ANLAYIŞINA IŞIK TUTUYOR.<br />

YAZI: ŞEBNEM DENKTAŞ<br />

Capella Ubud, Bali<br />

Asya’nın saygın markalarından Capella grubunun geçen yıl Bali’de açtığı Capella Ubud, çadır kamp tasarımında<br />

gelinen en üst noktanın temsilcisi... Yeşilin bin bir tonunu yansıtan kesif ormanların içinde asılıymış hissi veren otelin<br />

kanvas villalarının hepsinde sonsuzluk havuzu bulunuyor. 1800’lerin kaşiflerinin yaşantısından ilhamla yaratılan Capella<br />

Ubud’da yemekler kamp ateşinde hazırlanıp masanıza getiriliyor.<br />

72 <strong>ELLE</strong>


Four Seasons Tented Camp Golden Triangle, Tayland<br />

Çadır kampların geleceğin yıldızı olacağını öngören otel markalarından biri de Four Seasons... Kanadalı grup bu trendin öncülüğünü<br />

yaptı ve yıllar önce Tayland’da ilk çadır kampını hizmete soktu. Four Seasons Tented Camp Golden Triangle, egzotik bambu<br />

ormanlarının arasından yükselen bir vaha. Son derece şık dekore edilmiş 15 çadırdan oluşan kamp, sunduğu hizmetle dünyanın en<br />

pahalı otelleri listesinde en üst sıralarda.<br />

<strong>ELLE</strong> 73


<strong>ELLE</strong>NEFES<br />

Belmond Savute Elephant Lodge, Botswana<br />

Şehirlerde görmeye alıştığımız lüks otel zinciri Belmond, çadır konaklama alanında çığır açacak projeleriyle kendine<br />

Botswana’yı başlangıç noktası olarak seçti. Dünyanın en kalabalık fil sürülerine sahip Chobe Ulusal Parkı’nda yer alan<br />

Belmond Savute Elephant Lodge, neredeyse yedi yıldızlı otel odaları gibi tasarlanan çadırlarında misafirlerine yaban<br />

hayatıyla lüks bir ortamda bir araya gelme imkanı sunuyor.<br />

74 <strong>ELLE</strong>


Fairmont Mara Safari Club, Kenya<br />

Bir diğer dev otel şirketi Fairmont da çadır kamplara yatırım yapanlar arasında yerini aldı. Kenya’da Maasai<br />

kabilesinden dansçıların sizi şarkılarla karşılayacağı Fairmont Mara Safari Club, üç tarafı ünlü Mara Nehri ile çevrili,<br />

yeşillikler içinde 50 çadırlı lüks bir kamp. Restoranın bulunduğu verandadan gün boyu nehirde yaşayan suaygırlarını ve<br />

timsahları izleyebilirsiniz.<br />

<strong>ELLE</strong> 75


<strong>ELLE</strong>NEFES<br />

Nayara Tented Camp, Costa Rica<br />

Ödüllü otel grubu Nayara Resorts tarafından yaratılan Nayara Tented Camp, Costa Rica’nın en yeni lüks konaklama<br />

seçeneği. Arenal Volcano National Park’ta hizmete giren kamp, hepsi havuzlu 18 lüks kanvas çadırdan oluşuyor.<br />

Ülkenin muhteşem doğasından muazzam manzaralar sunan Nayara Tented Camp’in restoranı, yağmur ormanlarının sıra<br />

dışı tatlarını menüsüne taşıyor.<br />

76 <strong>ELLE</strong>


Rosewood Luang Prabang, Laos<br />

Dünyanın en büyük şehirlerinde ödüllü oteller işleten Rosewood grubu, geçtiğimiz yıl ilk çadır kampını koleksiyonuna<br />

ekledi. Laos’ta kapılarını açan Rosewood Luang Prabang’ın çadır villaları, bu egzotik ülkenin antik tapınaklarından<br />

ilham alıyor. Sadece altı lüks çadırdan oluşan otel, etrafını çevreleyen muhteşem sıradağlar ve ormanlarla doğa tatilini<br />

sevenlerin Asya’daki en modern sığınaklarından biri haline dönüştü bile…<br />

<strong>ELLE</strong> 77


<strong>ELLE</strong>NEFES<br />

Wild Coast Tented Lodge, Sri Lanka<br />

Son yılların yükselen destinasyonları listelerinde üst sıralarda yer alan Sri Lanka’nın el değmemiş doğasını lüks bir çadır<br />

kampta konaklayarak keşfetmeye ne dersiniz? Wild Coast Tented Lodge, el değmemiş doğasıyla nam salan Yala Ulusal<br />

Parkı’nda yer alıyor. Koza şeklinde tasarlanan çadırlar, vintage tarzlarıyla beğeni topluyor. Çadırların gün boyu Asya<br />

filleri ve leoparları tarafından ziyaret edildiğini söyleyelim.<br />

78 <strong>ELLE</strong>


Camp Sarika, Utah<br />

Dünyaca ünlü Aman Resorts, ilk çadır kampını ABD’nin Utah eyaletinde hizmete soktu. Hepsi havuzlu 10 çadır süitten<br />

oluşan Camp Sarika by Amangiri, lüks bir çöl resort’u olarak tasarlandı. Bölgede bulunan birbirinden güzel beş ulusal<br />

parka yakınlığıyla dikkat çeken Camp Sarika, geceleri kamp ateşinin etrafında oturup engin gökyüzünde yıldızları<br />

izleyebileceğiniz sıra dışı bir destinasyon.<br />

<strong>ELLE</strong> 79


<strong>ELLE</strong>NEFES<br />

Shinta Mani Wild, Kamboçya<br />

Nehir kenarında 15 çadır süitten oluşan Shinta Mani Wild, Kamboçya’nın sıra dışı butik otel markalarından Bensley<br />

Collection tarafından iki yıl önce hayata geçirildi. Sürdürülebilir turizmin önemine vurgu yapmak üzere tasarlanan bu<br />

çok özel çadır otel, ülkenin yağmur ormanlarıyla ünlü Kirirom Ulusal Parkı içerisinde yer alıyor ve Kamboçya’nın el<br />

değmemiş doğasını keşfetmek isteyen lüks gezginleri ağırlıyor.<br />

80 <strong>ELLE</strong>


Olare Mara Kempinski, Kenya<br />

Afrika’nın safari turizmi, dünyaca ünlü otel grubu Kempinski’nin Kenya’da hizmete soktuğu lüks çadır kamp ile sınıf<br />

atladı diyebiliriz. Sayısız doğa belgeselinin çekildiği Maasai Mara’nın yaban hayatı açısından en zengin bölgelerinden<br />

birinde yer alan Olare Mara Kempinski, cibinlikli yataklar ve ayaklı küvetlerle dekore edilen iki kişilik lüks çadırlarının<br />

yanı sıra özel havuzlu balayı çadırıyla da dikkat çekiyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 81


PRINT / ONLINE / TABLET / MOBILE<br />

elle.com.tr • instagram @ElleTurkiye • facebook @ElleTurkey • twitter @ElleTurkey<br />

YAYINCI<br />

DOĞAN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş.<br />

CEM M. BAŞAR<br />

İcra Kurulu Başkanı<br />

ZEYNEP ÜNER<br />

Yayın Direktörü (Sorumlu)<br />

NESLİHAN DENİZER SUZAN YURDACAN BÜLENT BILGIN<br />

Yönetici Moda Editörü Yazı İşleri Müdürü Görsel Yönetmen<br />

GÜLGÜN ÖZEK ASLI ASIL SELİN MİLOŞYAN SERLİ GAZER BOYACI AYKUN TAŞDÖNER<br />

Fotoğraf Editörü Moda Editörü Konular Editörü Moda Haberleri Editörü Konular Editörü<br />

Sayfa Tasarım EVGİN YAK<strong>UP</strong>OĞLU<br />

Katkıda Bulunanlar: SEDEN MESTAN, ŞEBNEM DENKTAŞ<br />

Etkinlik ve Proje Direktörü ALİ ERMAN İLERİ<br />

Marka Müdürü YEŞİM YAŞAR<br />

Kurumsal İletişim Müdürü FUNDA DEMİRCİ AYAN<br />

Ankara Temsilcisi ERDAL İPEKEŞEN Tel: 0312 207 00 71<br />

<strong>ELLE</strong> DİJİTAL<br />

DENİZ ÜNALDI YILDIRIM Yayın Yönetmeni<br />

DUYGU HAKSUN Web Editörü<br />

GÖKHUN SUNGURTEKİN Dijital Yayınlar Direktörü<br />

YÖNETİM<br />

Üretim Planlama Direktörü (Tüzel Kişi Temsilcisi) YAK<strong>UP</strong> KURTULMUŞ<br />

Satış ve Dağıtım Direktörü EGEMEN ERKOROL<br />

Finans Direktörü DİDEM KURUCU<br />

Dijital İçerik Direktörü EREN DEMİR<br />

REKLAM<br />

Grup Başkanı NISA ASLI ERTEN ÇOKÇA<br />

Reklam Grup Başkan Yardımcısı IŞIL BAYSAL TURAN, SEDA ERDOĞAN DAL<br />

Satış Müdürleri BERIL GÜROĞLU SÖZKESEN, HÜLYA HANKENDİ<br />

Teknik Müdür AYFER KAYGUN BUKA<br />

Tel: 0212 336 53 61 - 62<br />

Reklam Hedef Sayfalar Tel: 0212 336 53 70 Faks: 0212 336 53 91<br />

Reklam Rezervasyon Tel: 0212 336 53 00-57-59 Faks: 0212 336 53 92-93<br />

Ankara Reklam Satış Koordinatörü SEZINUR BALIKÇIOĞLU Tel: 0312 207 00 72 - 73<br />

Ankara Reklam Satış Müdürü BELIZ BALIBEY Tel: 0312 207 00 72 - 73<br />

Bölgeler Reklam Satış Müdürü DILEK ÜNLÜ Tel: 0212 336 53 72 Faks: 0212 336 53 91<br />

YÖNETİM YERİ<br />

Kuştepe Mah.Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:12, Trump Towers, Kule:2, Kat: 21-22-23 34387, Şişli, İstanbul Tel: (0212) 410 32 00 Faks: (0212) 410 35 81<br />

Baskı: Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş. Dudullu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL<br />

Tel: 0 216 444 44 03 Faks: 0 216 365 99 07-08 www.bilnet.net.tr, Sertifika No: 42716<br />

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yayın türü: Yerel, aylık üyesidir.<br />

DB Okur Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 okurhizmetleri@doganburda.com<br />

DB Abone Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 Fax: 0212 410 35 12 -13 abone@doganburda.com www.doganburda.com Hergün saat 09.00-22.00 arasında hizmet verilmektedir.<br />

© 1998 <strong>ELLE</strong>, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından Hachette Filipacchi Presse’in (Fransa) lisansıyla ve Lagardere Active Group’a bağlı olarak, T.C. yasalarına uygun şekilde<br />

yayımlanmaktadır. <strong>ELLE</strong>’de yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.<br />

<strong>ELLE</strong>® is used under license from the trademark owner, Hachette Filipacchi Presse, a subsidiary of Lagardère SCA<br />

The <strong>ELLE</strong> trademark and logo are owned in Canada by France-Canada Editions et Publications, Inc. and in the rest of the world by Hachette Filipacchi Presse (France), each LAGARDERE ACTIVE Group<br />

companies.<br />

<strong>ELLE</strong> is used under license from the trademark owners.<br />

CEO – Constance BENQUÉ CEO <strong>ELLE</strong> International Licenses - François CORUZZI SVP/International Director of <strong>ELLE</strong> - Valéria BESSOLO LLOPIZ<br />

SVP/Director of International Media Licenses & Syndication - Mickael BERRET<br />

<strong>ELLE</strong> Brand Management – Marketing Manager, Morgane ROHÉE - Editorial Manager, Trish NAGY TRAVIESO - Graphic Design Manager, Marine LE BRIS - Senior Digital Project Manager, Moda ZERE<br />

<strong>ELLE</strong> International Productions – Fashion Editor, Charlotte DEFFE / Beauty & Celebrity Editor, Virginie DOLATA<br />

<strong>ELLE</strong> Syndication – Deputy Syndication Team Manager, Marion MAGIS / Syndication Coordinator,<br />

Sophie DUARTE / Copyrights Manager – Séverine LAPORTE / Database Manager, Pascal IACONO<br />

www.ellearoundtheworld.com<br />

International Ad Sales House: LAGARDERE GLOBAL ADVERTISING<br />

SVP/International Advertising – Julian DANIEL jdaniel@lagarderenews.com


<strong>ELLE</strong> 16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!