19.09.2023 Views

ELLE POP UP! Future Özel sayısı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

UZMANLARA<br />

SORDUK:<br />

GELECEK<br />

NASIL<br />

GELECEK?<br />

FU<br />

TU RE<br />

MODADA<br />

FÜTÜRİST<br />

TASARIMLAR<br />

FÜTÜRİST<br />

UFUK TARHAN’DAN<br />

DÜNYAYI<br />

DEĞİŞTİRECEK<br />

HİPER TRENDLER<br />

MİLLİ VOLEYBOLCU<br />

ZEHRA<br />

GÜNEŞ<br />

İLERİYE VE<br />

BAŞARIYA<br />

ODAKLI


TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />

TAMAMEN MERCEDES.<br />

Geleceğe yer açın.<br />

EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />

cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.


FU<br />

TU RE<br />

Kapakta<br />

40 ZEHRA GÜNEŞ<br />

Milli voleybolcumuz Zehra<br />

Güneş ile geleceğe dair<br />

özel bir buluşma!<br />

İçindekiler<br />

06 GELECEĞE GİRİŞ<br />

101<br />

Ünlü fütürist Ufuk Tarhan’ın<br />

gözünden geleceğin<br />

sırlarını keşfedin<br />

14 GELECEK DE<br />

(ŞIMDI)<br />

GELECEK<br />

Teknoloji danışmanı Elif<br />

Çetin ile gerçek bir 360<br />

derece #<strong>ELLE</strong>FUTURE<br />

röportajına hazır olun!<br />

20 MODANIN<br />

GELECEĞINE<br />

BIR (ÇEŞIT)<br />

GÜZ<strong>ELLE</strong>ME<br />

Geleceğin modası hangi<br />

mesajları iletiyor?<br />

30 ZANAATKARLAR<br />

MAKİNELERE<br />

KARŞI<br />

Yapay zeka mı insan mı?<br />

32 MODANIN YARINI<br />

Moda dünyasında uzay<br />

yolculuğuna hazır olun!<br />

36 ZAMANIN<br />

ÖTESİNDE<br />

PARLAYAN<br />

Fütüristik mücevherler<br />

60 GÜÇLÜ DURUŞ<br />

Çağın ötesinde moda<br />

70 “HER ŞEY<br />

MÜKEMMEL<br />

OLMAMALI”<br />

Gökhan Avcıoğlu’na<br />

yarının mimarisini sorduk<br />

78 SANATIN<br />

GELECEK<br />

KAYGISI<br />

Sanat danışmanı Feride<br />

Çelik ile gelecek ve<br />

sanat üzerine<br />

82 MUSEUM OF<br />

THE FUTURE<br />

<strong>Özel</strong> bir Dubai adresi<br />

84 EVDE BİYOFİLİK<br />

SEÇİMLER<br />

Bu trendi sevmeyen yok<br />

88 GELECEK<br />

KADINLARIN<br />

Fark yaratan, cesur ve<br />

yaratıcı sekiz kadın<br />

94 GÜZELLIKTE IŞIK<br />

HIZI<br />

Güzellik ve wellness<br />

dünyasının geleceği<br />

MERAK<br />

EDIYOR MUYUZ?<br />

EVET!<br />

Merak ve bilinmeyeni bilme isteği,<br />

gelişme için en büyük motivasyon<br />

kaynağı olarak görülebilir.<br />

Bu içgüdüsel duygumuz, evrimsel<br />

sürecimizde kilit sıçrayışlara sebep<br />

olduğu için de önemli. İnsanoğlunun<br />

kendisi ve dünyayla ilgili sürekli merak<br />

ettiği şeylerden biri de gelecek. Geleceğin<br />

resmini bugünden çekmek imkansız,<br />

ama öngörüler ve tahminler şimdilik<br />

birbiriyle tutarlı görünüyor. Verinin<br />

gücüyle yönetilen bir dünya, algoritma,<br />

yapay zeka, işsizlik, uzayan insan ömrü,<br />

biyo-teknolojik gelişmeler, doğal habitatın<br />

bozulmasının tetiklediği sonuçlar ve<br />

başka gezegenlerde yaşam alternatifleri...<br />

Tüm bunların oyun kurucusu olan insan,<br />

bakalım hangi senaryolara onay verecek...<br />

Geleceğe adadığımız <strong>ELLE</strong> Pop Up’ın 15.<br />

<strong>sayısı</strong>nın kapağında, ülkemizi yarınlara<br />

dair umutlandıran isimlerden biri olan<br />

başarılı milli voleybolcumuz Zehra<br />

Güneş var. Onun dinamik, pes etmeyen<br />

ve ilham veren karakteri, Mercedes<br />

EQ’nun tamamen elektrikli modeli EQB<br />

350’nin ilerici ve sürdürülebilir özellikleri<br />

ile tamamlanarak geleceğe dair sadece<br />

merak değil sorumluluğumuz olduğunu da<br />

hatırlatıyor. Keyifli okumalar!<br />

Melda Narmanlı Çimen<br />

YAYIN DİREKTÖRÜ


ADVERTORIAL<br />

TAMAMEN ELEKTRIKLI,<br />

TAMAMEN MERCEDES!<br />

MERCEDES-BENZ,<br />

“AMBITION 2039”<br />

STRATEJISI KAPSAMINDA<br />

SUNDUĞU HER<br />

SEGMENTTE EN AZ<br />

BIR ELEKTRIKLI MODEL<br />

ILE ELEKTRIK ÇAĞININ<br />

ÖNCÜ MARKALARINDAN<br />

OLMAYA DEVAM EDIYOR.<br />

EQS, EQE, EQC, EQB<br />

VE EQA ILE TÜRKIYE’DE<br />

HALIHAZIRDA TOPLAMDA<br />

BEŞ FARKLI SEGMENTTE<br />

TAMAMEN ELEKTRIKLI<br />

MODEL SUNAN MARKA,<br />

EQ ADINI VERDIĞI<br />

ELEKTRIK TEKNOLOJISI<br />

ILE DE ADINDAN SÖZ<br />

ETTIRIYOR.<br />

Sürdürülebilirliğin her geçen gün daha da<br />

önem kazanması, ülkemizde de elektrikli<br />

araçlara yönelik eğilimi artırıyor. Son<br />

yıllarda yaşanan teknolojik dönüşümlerden<br />

otomotiv sektörü de etkilenirken aynı zamanda<br />

bu sürece yön veren sektörlerin başında<br />

geliyor. Otomotiv sektörünün öncü markalarının<br />

başında gelen Mercedes-Benz ise 2030’a kadar<br />

sadece tamamen elektrikli araç satmaya başlama<br />

hedefi koyarak bu alanda öncü rol oynamayı<br />

amaçlıyor. Mercedes yaptığı açıklamalarda<br />

Ambition 2039 hedefi kapsamında 2025’te her<br />

modelinin bir de elektrikli alternatifini üretmeyi,<br />

2030’da tamamen elektrikli modellere geçmeyi;<br />

2039 yılına kadar ise geliştirmeden tedarikçi<br />

ağına, ürünlerin elektrifikasyonundan yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarına kadar tüm değer zincirlerinde<br />

tamamen karbon nötr olmayı amaçlıyor.<br />

Mevcutta sunduğu elektrikli EQ modelleri ise bu<br />

stratejinin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.<br />

ELEKTRIKTE ÖNCÜ TEKNOLOJILER<br />

Mercedes’in bilgi-eğlence işletim sistemi MBUX’in (Mercedes-Benz<br />

Kullanıcı Deneyimi) bugüne kadarki her nesli kokpitlerde farklı bir<br />

devrimi tetikledi. 2018’de ilk tanıtımı yapılan sistemin en yeni nesli,<br />

Mercedes-Benz’in bugüne kadar ürettiği en büyük insan-makine<br />

arayüzü olan MBUX Hyperscreen ile piyasaya sürüldü. Mercedes’in<br />

EQS modelinde ilk kez sunulan ve teknolojik açıdan sanat eseri<br />

olarak görülen bu devasa ekran, otomobilin iç tasarımına büyük bir<br />

değer katıyor. Yapay zekaya sahip ekranın işletim sistemi, kullanıcının<br />

ilgilendiği konulara uygun olarak kişiselleştirilerek bir kontrol ve<br />

eğlence merkezi oluşturuyor. MBUX merkezi ekrandan, direksiyon<br />

simidindeki dokunmatik kontrol tuşlarından veya daha da geliştirilmiş<br />

olan sesli asistan “Hey Mercedes” üzerinden çalıştırılabiliyor. Yeni nesil<br />

MBUX’in diğer avantajları arasında, artırılmış bilgi işlem gücüne ek<br />

olarak elektro-özel işlevler ve görünümler ile merkezi ekranda gösterilen<br />

park desteği özellikleri yer alıyor. MBUX, sahip olduğu yapay zeka<br />

ile yolculuğu planlamaya önceden başlarken yola çıkıldığında rotayı<br />

otomatik olarak güncelliyor. Akıllı navigasyon sistemi her zaman en<br />

hızlı rotayı seçerken mevcut güç tüketimini, mevcut şarj istasyonlarını,<br />

şarj kapasitelerini ve ayrıca beklenen şarj süresini de göz önüne alıyor.<br />

Vision EQXX konsepti ile tek şarjla 1000 km: Mercedes’in menzil<br />

üzerinde yaptığı yenilikçi çalışmalar sonucunda geliştirdiği Vision EQXX<br />

otomobili, tek şarjla 1000 km menzile ulaşabiliyor. Bu da Mercedes-<br />

Benz mühendisliğinin elektrikli otomobillere nasıl bir gelecek çizdiğini<br />

gözler önüne seriyor.


101<br />

GELECEĞE GİRİŞ<br />

<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

TEKNOLOJI HIÇ OLMADIĞI KADAR BÜYÜK BIR IVME ILE ILERLEYIP INSANLIĞI ANI<br />

SIÇRAMALARLA GELECEĞIN GERÇEKLERIYLE BURUN BURUNA GETIRIRKEN BIRAKIN<br />

GELIŞMELERE AYAK UYDURMAYI, NELER OLDUĞUNU IDRAK ETMEK BILE SON DERECE<br />

KARMAŞIK BIR HAL ALDI. BIZ DE BIR BILENE SORDUK. ÜNLÜ FÜTÜRIST, EKONOMIST VE<br />

YAZAR UFUK TARHAN AKILLARI KURCALAYAN SORULARA AÇIKLIK GETIRDI.<br />

YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK<br />

Geleceğimizi şekillendirecek başlıca trendler ve gelişen<br />

teknolojiler neler?<br />

Dünyayı baştan aşağı değiştirecek hiper trendleri, birbiriyle<br />

bağlantılı iki başlıkta toplamak mümkün. İlki nano/genetik<br />

teknolojilerdeki sıçramalar, ikincisi trans-hümanizm yani<br />

uzay çalışmalarında yapılan buluşlarla insanlığın dönüşümü<br />

ve evrimi. Bu evrim çağını tetikleyen mega trendlere bakacak<br />

olursak; yapay zeka, robot otomasyonu ile yüzde 100<br />

dijitalleşme ve yenilenebilir enerjiyi görüyoruz. Tüm bunlar<br />

elbette kuantum bilgisayarlar, 5G/6G, web 30, metaverse,<br />

blockchain, kripto varlıklar, dijital para, dijital vatandaşlık,<br />

üç boyutlu teknolojiler, hologramlar, AR, VR, giyilebilir tek-<br />

6 <strong>ELLE</strong>


nolojiler, elektrikli-otonom araçlar, mobilite ve drone’lar<br />

gibi teknolojik trendlerin hayata geçişiyle mümkün olacak.<br />

Bu sayede 30-40 yıl içinde fiziksel ve zihinsel olarak daha<br />

az çalışan, aktivite seviyesi düşük insanlara dönüşeceğiz.<br />

Pek çok işimiz için fiziksel robotlar, otonom araçlar ya da<br />

yapay zekalı asistanlar kullanacağız.<br />

Bunlar toplumu, iş dünyasını ve hükümetleri nasıl etkileyecek?<br />

Gelecekte yaşam alışkanlıklarımız nasıl olacak?<br />

Başta iklim krizi, küresel ısınma, su ve doğal kaynak kıtlığı<br />

gibi nedenlerle daha çok kapalı alanlarda yaşayacağız.<br />

Dikey çiftliklerde tarım, laboratuvarlarda et ve diğer gıda<br />

maddelerinin üretimi yaygınlaşacak. Doğa mahrumiyeti<br />

pek çok yeni hastalığı ortaya çıkaracak. İnsanlığın yüzde<br />

70’e yakını büyük kentlerde çok katlı binalarda ve birbirine<br />

bağlı sitelerde ikamet edecek. Ev-ofis, özel hayat-iş yaşamı<br />

ayrımları bulanıklaşacak.<br />

Siber güvenlik hem devletler hem kurumlar hem de bireyler<br />

için çok önemli sorun haline gelecek. Finansal sistemler<br />

tamamen değişecek. Dünyanın pek çok ülkesinde nakitsiz<br />

topluma ve sosyal puan sistemine geçilmiş olacak. Blockchain’in<br />

gelişmesiyle devletlerin önemi azalacak. Dünya<br />

vatandaşlığı gelişmeye başlayacak. İnsanlar daha az fiziksel<br />

tüketim daha çok metaverse’te dijital alışveriş yapacaklar.<br />

Yenilenebilir enerjiye geçiş için büyük adımlar atılmış<br />

olacak. Yaşam daha da uzayacak. Daha sağlıklı yaşlanmaya<br />

başlayacağız. Doğum, üreme oranları düşecek ama yaşlı<br />

insanların fiziksel ve mental kabiliyetleri daha uzun yıllar<br />

aktif olacak. İnsan-robot karması ile yeni bir tür oluşacak.<br />

Ay’da ve Mars’ta deneme seviyesinde de olsa yaşam başlamış<br />

olacak.<br />

İnsanlığın bu yüzyılda karşı karşıya kalabileceği felaket<br />

niteliğindeki tehditler neler? Riskleri nasıl azaltabiliriz?<br />

Küresel ısınma temelli doğal afetler. Enerji ve su krizi. Bu iki<br />

konuda sınırsız ve bedava tedarik konusu çözülemezse dünya<br />

daima bir krizden ötekine, bir savaştan diğerine savrulup<br />

duracak. Eşitlik ve adalet sağlanması mümkün olmayacak.<br />

O yüzden bu yüzyıl içinde insanoğlu Tip 1 medeniyet seviyesine<br />

ulaşmayı yani güneşten bize ulaşan enerjinin tamamını,<br />

gezegenin kendi gücünü kontrol edecek şekilde hasat etmeyi<br />

başarmak zorunda.<br />

İklim değişikliği önümüzdeki 50-100 yılda dünyayı nasıl<br />

dönüştürecek? En kötü durum senaryosu nedir ve ne<br />

yapılabilir?<br />

En kötü senaryo elektriğin, suyun ve internetin olmamasıdır.<br />

O yüzden bu yüzyılda aslında çözmemiz gereken birincil<br />

konu toplumlara sınırsız ve bedava enerji sunabilmek…<br />

Yukarıda belirttiğim Tip 1 medeniyet seviyesine çıkmak,<br />

döngüsel ekonomi ve arıtma teknolojileri ile su ihtiyacımızı<br />

kesintisiz karşılayabilmek, on milyarlara ulaşmış insan nüfusunun<br />

ihtiyaç ve sorunlarını çözebilecek tam otomasyona<br />

geçerek bedava ve sınırsız, hızlı, geniş bant internete erişebilmek…<br />

Bu yüzyılda insanlık bu üç konuyu çözmek zorunda.<br />

Bunlar aşılırsa diğerleri de aşılır.<br />

UFUK TARHAN KİMDİR?<br />

Fütürist, ekonomist, yazar Ufuk Tarhan, ODTÜ Ekonomi<br />

mezunu, teknoloji sektöründe uzun yıllar üst düzey<br />

yönetici olarak çalışmış, 44 yaşından sonra kariyerine<br />

Fütürist Kanaat Önderi ve Dijital Ajans, Yazılım Şirketi<br />

girişimcisi olarak devam eden ödüllü bir iş kadını. 57<br />

yaşında “Innovation & Entrepreneurship / İnovasyon<br />

ve Girişimcilik” yüksek lisansı yapan yaşsız bir öğrenci<br />

ve otodidakt. Ayrıca çok satanlar listesinden düşmeyen<br />

T-İnsan ve Yarının İşini Yarına Bırakma kitaplarının<br />

yazarı. Forbes Dergisi’nin internet sitesinde Dünyanın<br />

En Etkin 50 Kadın Fütüristi arasında gösterilen Ufuk<br />

Tarhan, dünyanın ilk gelecek müzesi olan Dubai’deki<br />

Museum Of the <strong>Future</strong>’un açılışına ülkemizden BAE<br />

tarafından davet edilen tek fütürist.<br />

<strong>ELLE</strong> 7


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Suudi Arabistan’da yapılacak 2026 Asya Kış Oyunları,<br />

2026’da tamamlanması planlanan bir dağ beldesi olan Neom<br />

şehrinin 500 milyar dolarlık megakent projesi Trojena’da<br />

yapılacak. Sarawat Dağları ile çevrili bölge, kış sporları için<br />

yıl boyunca bir destinasyon olmayı hedefliyor.<br />

“30-40 yıl IÇINDE<br />

FIZIKSEL VE ZIHINSEL<br />

OLARAK DAHA az<br />

çalışan, AKTIVITE SEVIYESI<br />

DÜŞÜK INSANLARA<br />

DÖNÜŞECEĞIZ.<br />

ROBOTLAR, OTONOM<br />

ARAÇLAR YA DA yapay<br />

zekalı asistanlar<br />

KULLANACAĞIZ.”<br />

Uzay yolculuğu, tıp, yapay<br />

zeka, nanoteknoloji ve biyoteknolojideki<br />

en büyük atılımlar<br />

neler olacak? Hayatımız<br />

nasıl etkilenecek?<br />

Uzay yolculuğunda elde edilebilecek<br />

en büyük sonuç sınırsız<br />

ve bedava elektrik sağlayabilecek<br />

bir kaynak bulunması olur.<br />

Tabii ki bunun dışında uzayda,<br />

Mars’ta, Ay’da yaşamaya çalışırken<br />

yapılan pek çok buluş,<br />

dünyadaki yaşam için de büyük<br />

gelişmelere yol açar. Bu saydıklarınızın<br />

her biri başta kanser<br />

olmak üzere ölümcül hastalıkların,<br />

engelli vücut parçalarının<br />

ve organların tedavisini, onarımını ya da değişimini mümkün<br />

kılar. Gen düzenlemeleri de yine hastalıkların, şekilsel-işlevsel<br />

bozuklukların giderilmesini, zeka seviyesinin<br />

yükseltilmesini, organlarımızın kabiliyet ve kapasitelerinin<br />

artırılmasını, daha kolay ve çabuk öğrenmeyi, güçlenmemizi,<br />

uzun ve sağlıklı yaşamamızı, yepyeni beslenme-gıda sistemleri<br />

oluşturmamızı sağlar.<br />

Yapay zeka şu sıralar en çok tartışılan konu. Sizce etkisi<br />

abartılıyor mu?<br />

Hayır abartılmıyor. Yapay zeka aşırı önemli ve her şeyi dönüştürücü<br />

bir faktördür. Aşırı ciddiye alınmalıdır.<br />

Yapay zekanın kontrol dışına çıkması, kötü emellere alet<br />

edilmesi nasıl engellenebilir?<br />

Ancak ve ancak daha erken aşamalardayken insanların aklının<br />

başına gelmesi ile mümkün<br />

olabilir.<br />

İnsanların kötü olma halleri<br />

engellenemezse yapay zeka<br />

hiç engellenemez. Her şey<br />

insanoğlunun dünyaya ve<br />

kendisine ne yapmayı tercih<br />

edeceğine bağlı. Henüz burası<br />

karanlık bir alan.<br />

Bir fütürist olarak gelecekte<br />

mesleğinizi yapay zekaya<br />

kaptıracağınızı düşünüyor<br />

musunuz? Gelecekte hangi<br />

meslekler yok olacak, yerlerine<br />

hangileri gelecek?<br />

Hayır. Çünkü bu cümle ve<br />

varsayım ya da yaygın olarak<br />

sorulan şablon soru yanlış. Meslekler daima değişir, bazıları<br />

gereksiz hale gelir ama her zaman yok olandan daha fazla<br />

yeni meslek ortaya çıkar. İnsan nüfusu ile yarattığı ve<br />

yaratacağı sorunlar da sürekli artar. Dolayısıyla çözecek<br />

daima çok daha fazla sorun yani “yapılacak iş, gelişecek<br />

meslek” türer. Bunlara göre kendini geliştirip hazırlayanlar,<br />

yapay zeka ile birlikte daha da becerikli hale gelecek<br />

şekilde kendini programlayıp eğitenler iş/meslek falan<br />

kaptırmazlar aksine daima revaçta ve talep gören olurlar.<br />

Dolayısıyla ben de yapay zeka kullanarak işimi çok daha iyi<br />

yapabilir hale geliyorum. İşimin kalitesi artıyor, işlerim her<br />

geçen gün büyüyor, artıyor.<br />

2050’de yüksek eğitim dendiğinde nasıl bir sistemden<br />

bahsediyor olacağız?<br />

8 <strong>ELLE</strong>


“İnsanların kötü olma<br />

halleri engellenemezse<br />

yapay zeka hiç<br />

engellenemez. Her<br />

şey insanoğlunun<br />

dünyaya ve kendisine<br />

ne yapmayı tercih<br />

edeceğine bağlı.”<br />

TİP 1 MEDENİYET<br />

SEVİYESİ NEDİR?<br />

1964 yılında uzaydan gelen radyo<br />

sinyallerinde uzaylı yaşama dair işaretler<br />

arayan Rus astronom Nikolay Kardaşev’in<br />

ortaya koyduğu bir önerme olan Kardaşev<br />

Ölçeği, bir uygarlığın teknolojik ilerleme<br />

derecesini kullanabildiği enerjinin miktarına<br />

göre kademelendiren bir sistem. Ölçek<br />

günümüzde geliştirilmiş haliyle toplam 7<br />

kademeden oluşuyor. Tip I, yani medeniyetin<br />

en alt kademesi kendi güneşinden gezegene<br />

ulaşan enerjiyi kullanabilen ve bunu büyüyen<br />

nüfusun enerji taleplerini karşılamak için<br />

depolayabilen türleri tanımlıyor. Dünyayı<br />

etkileyen tüm enerjiyi kontrol edebilmek,<br />

aynı zamanda doğa üzerinde tam kontrol<br />

sahibi olmak anlamına geliyor. Volkanik<br />

patlamaları, hava durumunu, hatta<br />

depremleri kontrol edebilen bir medeniyet bu.<br />

Kardaşev Ölçeği’ne göre insanlık henüz Tip<br />

0 kademesini aşabilmiş değil. Teorik fizikçi<br />

Michio Kaku, bu seviyeye ulaşmamıza daha<br />

100 ila 200 yıl olduğunu söylüyor.<br />

“Uzayda, Mars’ta,<br />

Ay’da yaşamaya<br />

çalışırken yapılan pek<br />

çok buluş, dünyadaki<br />

yaşam için de büyük<br />

gelişmelere yol<br />

açacak.”<br />

<strong>ELLE</strong> 9


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

“Başta iklim krizi,<br />

küresel ısınma, su ve<br />

doğal kaynak kıtlığı<br />

gibi nedenlerle daha<br />

çok kapalı alanlarda<br />

yaşayacağız. Doğa<br />

mahrumiyeti pek çok<br />

yeni hastalığı ortaya<br />

çıkaracak.”<br />

Eğitim sistemi büyük devrim geçirecek ve eğitim okulların<br />

dışına taşacak. Mevcut okullar ise sosyalleşme, grup çalışması,<br />

proje ve eğlence platformlarına dönüşecek. Sistem<br />

bütünüyle hibrit olacak. Asıl öğrenme, insanların kendileri<br />

tarafından, ilgi, istek ve ihtiyaçlara göre bireysel olarak tasarlanıp<br />

kotarılacak. Herkes istediği konuda, istediği kadar<br />

öğrenecek. Becerilerimizi çipler ve genetik modifikasyonlarla<br />

da geliştirebileceğiz. Diplomalar yerini dijital rozetlere<br />

bırakacak.<br />

Gelişmelere nasıl uyum sağlayabilir, güncel kalabiliriz?<br />

Gerçekleşmesi büyük olasılık haline gelmiş tüm trendler<br />

ciddiye alınmalı ve nokta atışı hazırlık yapılmalıdır. Yani<br />

yeni beceriler kazanılmalı, olanlar geliştirilmeli ve çok çalışılmalıdır.<br />

Hangi konuyu dert ediyor ve “çözmek için bir<br />

şeyler yapmam gerek, bunu mutlaka halletmeli, insanlara,<br />

dünyaya yararım dokunmalı” diyorsanız oraya yönelmeli<br />

yani o konuyu meslek/iş olarak benimsemelisiniz.<br />

Pandemiyle birlikte başgösteren 9-6 işlerden toplu istifa<br />

trendi, gelecekte çalışma sistemimizi ne yöne çekecek?<br />

İş yaşamı artık 9-6 ve kurumsal alan gibi sabit formatlarla<br />

“Finansal sistemler<br />

tamamen değişecek.<br />

Dünyanın pek çok<br />

ülkesinde nakitsiz<br />

topluma ve sosyal<br />

puan sistemine<br />

geçilmiş olacak.<br />

Blokchain’in<br />

gelişmesiyle devletlerin<br />

önemi azalacak.”<br />

10 <strong>ELLE</strong>


Tasarımcı Warith Zaki veAmir Amzar,<br />

Mars’ta bambu malzemeyle inşa edişmiş<br />

koloni hayal etmişler.<br />

ifade ve icra edilemez. Bundan<br />

böyle çok farklı şekillerde ve<br />

yapılarda işler olacak. Hem ofis<br />

hem online/uzaktan işler olacak.<br />

Her görevin çalışma saatleri,<br />

koşulları farklılaşabilecek.<br />

Ancak her halükarda ücretli,<br />

maaşlı çalışanlar azalırken GİG<br />

dediğimiz belirli süreli, geçici,<br />

freelance işler çoğalacak.<br />

Pandeminin bitimiyle birlikte<br />

tüketici online alışverişten mağazalara<br />

dönüş yaptı. Moda<br />

sektörünü bundan sonra neler<br />

bekliyor?<br />

Hem fiziksel hem online mağazacılık<br />

gelişecek. Metaverse’le<br />

ilgili teknik alt yapı sorunları halloldukça moda sektörünün<br />

dijital ve 3 boyutlu bir ikizi de metaverse’te oluşacak. İnsanlar<br />

fiziksel ürün alıp, çöp üretmekten çekinecekleri için<br />

metaverse’ten alışveriş yapacaklar. Giyilebilir teknolojiler,<br />

fonksiyonel kumaş ve giysiler gelişecek. Mağazalardaki<br />

teşhir, satın alma, pazarlama, lojistik faaliyetleri de baştan<br />

aşağı değişecek. Full otomasyona geçilecek.<br />

Bilim kurgu romanları ve filmlerinde gördüğümüz “gelecekçi”<br />

tasarımları, hatta hastalıkları, bu hastalıklardan<br />

kaynaklı sosyal davranışları 20-30 yıl sonra gerçekte<br />

görüyor olmamız tesadüfi mi, yoksa gelecek zaten tasarlandı<br />

ve hayata geçirilmeyi mi bekliyor?<br />

Bu büyük bir soru. Yanıtını bulduğumuzda zaten oyun bitecek.<br />

Bilmiyorum.<br />

Isaac Asimov romanlarından etkilenerek Mars’ta koloni<br />

kurmak istediğini bildiğimiz Elon Musk size göre bir kahraman<br />

mı, sadece şımarık bir hayalperest mi?<br />

Elon Musk dünyanın yeni bir yüzyıla geçmesine önayak<br />

olan en önemli kişi. Büyük bir vizyona sahip ve eylemci.<br />

Uğraştığı her şey dünyadaki tüm sistemleri yeni hallerine<br />

“Elon Musk DÜNYANIN<br />

YENI BIR YÜZYILA<br />

GEÇMESINE ÖNAYAK<br />

OLAN EN ÖNEMLI KIŞI.<br />

Büyük bir vizyona sahip<br />

VE EYLEMCI. ŞU ANDA<br />

DÜNYANIN en büyük<br />

fütüristi BENCE O.”<br />

çevirmeye dönük. Hiçbir şekilde şarlatan, şımarık ya da<br />

zengin değil. Büyük sorunlara çare arıyor ve bulmaya çalışıyor.<br />

Harıl harıl çalışıyor, yol açıyor. Ben saygı duyuyorum<br />

merakla izliyorum. Şu anda dünyanın en büyük fütüristi<br />

bence o.<br />

Nasıl fütürist olunur? Bunun için ne tür bir eğitim ve<br />

tecrübe gerekiyor? Geleceği tahmin ve analiz etmek için<br />

hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?<br />

Diğer tüm mesleklerde olduğu gibi, fütürist olmak için<br />

de ilk şart ve gereklilik; istekli, gelecek hakkında meraklı<br />

olmak. Yanı sıra, geleceği dert etmek, gelecekteki olası<br />

sorunları çözme gayretiyle sürekli kendini yenilemek<br />

ve tutkulu olmak da fütürist olmanın olmazsa olmaz<br />

özellikleri arasında sayılabilir. Fütüristler kendilerini<br />

otodidakt teknikle geliştirirler. Kesintisiz olarak araştırma<br />

yapar, bilgi, analiz, tahmin, kitap,<br />

rapor, içerik üretirler. Fütüristler,<br />

geleceği tahmin etmek için çeşitli<br />

yöntemler kullanırlar. Bunlar trend<br />

analizi, olasılık teorisi, simülasyon,<br />

bilim kurgu, delfi tekniği, senaryo<br />

oluşturmak şeklinde özetlenebilir.<br />

Farklı disiplinlerle işbirliği yapmak<br />

ve onları anlamak, özellikle<br />

ekonomi, siyaset, teknoloji, çevre ve<br />

diğer alanlar arasında ilinti kurmak,<br />

eleştirel bakış açısını diri tutmak,<br />

önyargılardan ve dayanaksız<br />

varsayımlardan kaçınmak, yaratıcı<br />

bakış açısını hep korumak, açık<br />

fikirli olmak, bulgu ve sonuçları<br />

etkili bir şekilde başkalarına<br />

iletebilmek ise bir fütüristin başlıca<br />

özellikleri olmalı.<br />

Dünyada fütürizm üzerine eğitim veren üniversite ve<br />

kurumlar hangileri?<br />

Temel eğitim, öğrenim yöntemi otodidaktizm olsa da <strong>sayısı</strong><br />

hala çok fazla olmayan saygın akademik kurumlardan da<br />

fütürizm, fütürist çalışmalar konusunda eğitim alınabilir.<br />

Örneğin dünyanın ilk ve en eski Gelecek Çalışmaları<br />

bölümü Hawaii Üniversitesi’nde 1970’te kurulmuş.<br />

Houston Üniversitesi ise aynı adlı bölümü 1975’te<br />

kurmuş. Singularity Üniversitesi, 2008 yılından bu yana<br />

teknolojinin hızlı değişimine uyum sağlamak ve insanlığın<br />

en büyük zorluklarını çözmek için eğitim, inovasyon<br />

ve topluluk programları sunuyor. Oxford Üniversitesi,<br />

Fütürizm Enstitüsü, geleceğin etik, yasal ve sosyal<br />

sorunlarını araştırıyor, Cambridge Üniversitesi, Gelecek<br />

Riskleri Merkezi, insanlığın karşılaşabileceği en büyük<br />

tehlikeleri belirlemek ve önlemek için çalışmalar yapıyor.<br />

Danimarka’da bulunan Copenhagen Institute for <strong>Future</strong>s<br />

Studies (CIFS) ise, çeşitli sektörlerde ve konularda gelecek<br />

çalışmaları üretiyor. Uluslararası bir perspektifte düşünen<br />

ve global trendleri inceleyen bir organizasyon.<br />

<strong>ELLE</strong> 11


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Geleceğin otomobilleri<br />

ŞİMDİ<br />

TASARLANIYOR<br />

GELECEĞIN OTOMOBILLERINI<br />

NASIL HAYAL EDIYORSUNUZ?<br />

TAMAMEN GELECEĞE VE TABII KI<br />

BILINÇLI TÜKETIM VE DOĞAYA/<br />

DÜNYAYA SAYGILI OLMAKTAN<br />

YOLA ÇIKAN FÜTÜRISTIK<br />

OTOMOBILLERI MERCEDES-<br />

BENZ OTOMOTIV İCRA KURULU<br />

VE OTOMOBIL GRUBU BAŞKANI<br />

ŞÜKRÜ BEKDIKHAN ILE KONUŞTUK.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />

Zemin döşemelerinde balıkçı ağları ve halı<br />

gibi geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />

elde edilen naylon iplikler kullanılıyor...<br />

Çok daha fazlası da yapılıyor ve gelecek<br />

şimdiden tasarlanıyor. Bununla ilgili sorularımızı<br />

Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil<br />

Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan cevapladı.<br />

Moda, teknoloji, otomobil… Pek çok alandaki<br />

markalar “geleceğe yatırım” yapıyor, yakın ve<br />

daha uzak geleceğin ürünlerini hayal ediyor,<br />

tasarlıyor, test ediyor. Mercedes neler yapıyor,<br />

bize markanın bu anlamdaki strateji ve duruşu<br />

hakkında fikir verecek birkaç detay paylaşır<br />

mısınız?<br />

Bir asırdan daha uzun bir zaman önce, Mercedes<br />

yıldızının üç köşesi, karada, denizde ve havada<br />

öncü mobilite vizyonunu temsil ederek doğdu. İkonik yıldızımızın<br />

üç köşesi artık kuruluşumuzda ilham aldığımız<br />

elementlerin korunması, geri dönüşüm ve karbon nötr olma<br />

yoluyla sürdürülebilirlikte öncü olma vizyonuna dönüşüyor.<br />

Toprak, su ve hava elementleri, Mercedes-Benz markasının<br />

itici gücünü her zamankinden daha fazla oluşturuyor.<br />

Bu alanda belirlediğimiz hedefler arasında 2039 yılına<br />

kadar tüm yeni araç filomuzu, geliştirmeden tedarikçi<br />

ağına kadar uzanan tüm değer zinciri boyunca net karbon<br />

nötr hale getirmek var. Bu hedefe ulaşmak için araç filomuzun<br />

elektrikli hale getirilmesi, üretimde yenilenebilir enerji<br />

kullanımı, batarya teknolojisinin iyileştirilmesi, geri dönüştürülmüş<br />

malzemelerin yaygın kullanımı ve araçların yeşil<br />

enerjiyle şarj edilmesine odaklanıyoruz.<br />

Geçen yıldan bu yana kısmen ofsetler de dahil olmak<br />

üzere, Mercedes-Benz’in fabrikalarındaki araç ve batarya<br />

12 <strong>ELLE</strong>


üretimi karbon nötr hale geldi. 2022’den<br />

itibaren, Mercedes-Benz AG’nin dünya<br />

genelinde kendine ait olan tüm üretim<br />

tesisleri, sadece yenilenebilir kaynaklardan<br />

elde edilen çevre dostu elektrik kullanıyor.<br />

Buna tedarikçiler de dahil.<br />

2030’da koşulların elverdiği tüm<br />

pazarlarda tamamen elektrikli otomobillere<br />

geçmek için hazırlık yapıyoruz.<br />

Halihazırda kompakt EQA’dan yepyeni<br />

bir sürüş deneyimi sunduğumuz EQS’e,<br />

farklı ihtiyaçlara göre tasarlanmış SUV<br />

modellere kadar geniş bir elektrikli araç<br />

portföyü sunuyoruz. Kaynakları korumak,<br />

israfı önlemek ve ayrıca karbon<br />

salımını azaltmak için yoğun bir şekilde<br />

çalışıyoruz. Örneğin; EQS’in zemin döşemelerinde<br />

balıkçı ağları ve halı gibi<br />

geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />

elde edilen naylon iplik kullanılıyor.<br />

Kaliteli suni deri ve mikrofiber kumaşa<br />

ek olarak aracın içinde yüzde 100’e kadar<br />

geri dönüştürülmüş pet şişelerden<br />

üretilen çeşitli kumaşlar kullanıyoruz.<br />

VISION EQXX ile de yenilikçi malzemelerden<br />

üretilen sürdürülebilir lüksün<br />

potansiyelini gözler önüne seriyoruz.<br />

Kaktüs ve mantara dayanan hayvansal<br />

100 YIL SONRA<br />

bir Mercedes<br />

NASIL OLMALI?<br />

Ve günümüzden hangi en<br />

güçlü özelliklerini de oraya<br />

taşımalı?<br />

İkonik otomobillerimizin<br />

tasarımının tamamen çevreye<br />

duyarlı ve minimalist rötuşlar<br />

ile tüm teknolojik gelişmelerle<br />

baştan tasarlanması<br />

diyebilirim. Benim hayalim<br />

zamanının en dikkat çeken<br />

otomobillerinden Mercedes-<br />

Benz 500 K Special Roadster<br />

ya da 300 SL Gullwing’i<br />

yeniden yollarda görmek.<br />

Doğayı seviyorum ve mümkün<br />

olduğunca doğada vakit<br />

geçirmeye özen gösteriyorum.<br />

Doğanın tasarımına ulaşmak<br />

bizim için hala çok zor<br />

ancak bize çeşitli fikirleri de<br />

doğadaki canlılar veriyor.<br />

Bu yüzden yırtıcı bir kuşun<br />

aerodinamiğinden esinlenerek<br />

hızlandıkça sürtünmenin<br />

azaldığı ve yerden belli bir<br />

mesafeden gidebilecek araçlar<br />

görebiliriz.<br />

olmayan deri alternatifleri, bambu elyafından halılar ve biyoteknoloji<br />

ile üretilen iç kapı kolları, vegan ve ipeksi kumaş<br />

detayları öne çıkan çalışmalarımız.<br />

Burada bizim en büyük motivasyonumuz dünden bugüne<br />

benzersiz tarihimiz, markamızı karakterize eden öncü<br />

ruhumuz ve yeni bir mobilite çağının başlamasını mümkün<br />

kılan yenilikçi gücümüz oldu. Son olarak bizim için lüks ve<br />

sürdürülebilirlik bir arada hedeflediğimiz konular diyebilirim.<br />

Geleceğin otomobili deyince düne kadar çoğumuzun<br />

aklına fütüristik dış tasarımlar geliyordu. Günümüzde<br />

hayalimizdeki fütüristik otomobil çok daha bilinçli, akıllı,<br />

dünyaya/doğaya saygılı, öyle değil mi?<br />

Fütüristik otomobiller, hala hepimiz için farklı tasarımlara<br />

sahip otomobiller demek. Ama tabii bu daha uzak bir<br />

gelecek için düşünülen araçların tasarımı. Daha yakın bir<br />

gelecekte ise otomobiller, ileri teknolojileri ve yenilikçi tasarımları<br />

birleştiren araçlar olarak düşünülüyor. Bu otomobiller,<br />

sürücülere ve yolculara daha güvenli, daha verimli ve<br />

daha çevreci bir deneyim sunmayı hedefleyecek. Yüksek<br />

performansları, otonom sürüş yetenekleri, elektrikli motorları,<br />

sezgisel işletim sistemleri ve sürdürülebilir malzemeler<br />

kullanılması fütüristik otomobillerin temel unsurları olarak<br />

öne çıkacak. Bu araçlar, çevreye karşı duyarlılığını her geçen<br />

yıl daha da geliştirirken teknolojik yenilikleri de yakından<br />

izleyecek ve sürücülerle yolcuların artan mobilite ihtiyaçlarına<br />

cevap vermek için sürekli kendisini<br />

yenileyecek. Bu şekilde ilerleyen markaların<br />

fütüristik araçlar konusunda ilerleyebileceğini<br />

düşünüyorum.<br />

Mercedes ekipleri bundan kaç yıl sonrası<br />

için çalışmalar yapıyor? Yani ne<br />

kadar sonrasını kurguluyor?<br />

Mercedes-Benz’deki tasarım ekiplerimiz<br />

genellikle mevcut ve yakın gelecek<br />

modeller üzerinde çalışmalar yapıyor.<br />

Otomobil endüstrisinin sürekli olarak<br />

ilerlediğini ve yeni teknolojiler, trendler<br />

ve müşteri talepleri doğrultusunda değiştiğini<br />

göz önünde bulundurarak uzun<br />

vadeli stratejik planlama ve geleceğe yönelik<br />

kurgular da yapıyoruz. Ambition<br />

2039 hedefimizin 2019 yılında duyurulduğunu<br />

da belirterek oldukça uzun<br />

vadeli çalışmalar yapıldığını söyleyebilirim.<br />

Ayrıca bunun yanında var olan ve<br />

planlanan çalışmalar zamanın dinamiklerine<br />

ve değişimine göre sürekli olarak<br />

izleniyor ve güncelleniyor. Her zaman<br />

hedefimiz geleceğin taleplerini karşılayabilecek<br />

yenilikçi ve öncü tasarımlar<br />

sunmak. Daha ilerisini düşünmek aslında<br />

bireysel ve kolektif olarak eş zamanlı<br />

gerçekleşiyor. Kimi zaman dünyanın diğer<br />

ucundaki kimi zaman da aynı ofisin içerisindeki çalışma<br />

arkadaşlarımızla benzer fikirleri, hayalleri konuştuğumuz<br />

paylaştığımız oluyor. Bu farklı hayaller de bizi farklı düşünmeye<br />

ve yaratıcı sonuçlara yöneltiyor.<br />

Pek çok marka kendi geçmişinden, arşivlerinden ilham<br />

alıyor. Bu, otomobil sektörü için de geçerli mi?<br />

Otomobil sektöründe de birçok marka geçmişinden ilham<br />

alarak yeni ürünler yaratıyor. <strong>Özel</strong>likle retro tasarımlar ya<br />

da klasik modeller, çağın estetik anlayışı ile tekrardan tasarlanarak<br />

yeniden piyasaya sürülüyor. Geçmişten ilham<br />

almak, otomobil markalarına hem nostaljik bir hava kazandırıyor<br />

hem de müşterilerin markanın köklü geçmişine bir<br />

kez daha şahit olmalarını sağlıyor.<br />

Geçtiğimiz aylarda İtalya’nın ünlü moda tasarım evi<br />

Moncler ile yaptığımız işbirliği de moda ve otomotiv sektörünün<br />

birlikte ne kadar çığır açıcı işlere imza attığını, geçmişten<br />

aldığı ilhamı geleceğe ne kadar etkileyici bir şekilde<br />

yansıttığını kanıtlar nitelikteydi. Her iki markanın da tasarımda<br />

ulaştığı sıra dışı seviyeyi gözler önüne seren bu işbirliği<br />

ile imgesel bir evrenin kapılarını aralayarak Moncler<br />

ile ortak değerlerimizi ortaya koyduk. İnovasyona yönelik<br />

güçlü tutkuyu, rafine tasarım dilini ve yaratıcılık için kültürleri<br />

bir araya getirmede öncü bir yaklaşımı vurgulayan<br />

proje, beklentilere meydan okuyarak otomotivin ötesinde<br />

daha geniş kitlelere dokunmak için moda ve kültürde yeni<br />

dünyalar keşfetme stratejimizin de çarpıcı bir örneği oldu.<br />

<strong>ELLE</strong> 13


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Singapur<br />

Marina’nın<br />

kıyıları<br />

boyunca<br />

uzanan Bay<br />

South, Bay<br />

East ve Bay<br />

Central adlı<br />

3 büyük<br />

bahçeden<br />

oluşan toplam<br />

101 hektarlık<br />

alana yayılmış<br />

fütüristik<br />

bahçeler<br />

kompleksi:<br />

Gardens by<br />

the Bay.<br />

Gelecek de (şimdi)<br />

GELECEK!<br />

EN SEVDIĞIMIZ, EN MERAK ETTİĞİMİZ KONU. GELECEĞI KONUŞMAK, HAKKINDA<br />

HAYALLER KURMAK… BU DEFA SOHBETIMIZE TEKNOLOJI VE GELECEK DANIŞMANI ELIF<br />

ÇETIN’I DAHIL ETTIK. MODA DAHIL OLMAK ÜZERE, PEK ÇOK ALANDAKI GELECEĞIMIZ<br />

HAKKINDA FIKRINI ALDIK. 360 DERECE #<strong>ELLE</strong>FUTURE RÖPORTAJI BAŞLIYOR.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />

Hep bir gelecekten bahsediyoruz ve bizi nelerin beklediğini<br />

merak ediyoruz. Sırf bunun üzerine düşünen, çalışan,<br />

yakın gelecek ve uzun vadeli gelecek çalışmaları<br />

yapanlar var değil mi?<br />

Evet. Ana hatlarıyla söylemek gerekirse; şirketler, düşünce<br />

kuruluşları, bu alana odaklı STK’lar, araştırmacılar, stratejistler,<br />

analistler ve benim gibi danışmanlar var. İlginç bir<br />

detay vereyim: Benim uzmanlık alanım strateji, bu nedenle<br />

insanlara verdiğim bilgiler diğerlerinden ayrışıyor. Saydığım<br />

kişi ve kurumlar; trendleri belirleme, tahminlerde bulunma,<br />

gelecek öngörüleri geliştirme gibi stratejik konularda<br />

çalışmalar yapıyor. Düşünce kuruluşları daha çok liderler<br />

ve yöneticiler için görüş geliştirmek, STK’lar da toplum<br />

için fayda yaratacak görüşler üretmek amacını taşıyorlar.<br />

Teknoloji şirketlerinin ise bu işler için kendi özel birimleri<br />

oluyor. Gelecek çalışmalarının çeşitli kapsamları var. Sektöre/ihtiyaca<br />

göre; bilim insanları, araştırmacılar, akademisyenler,<br />

uzmanlar, stratejistler, tasarımcılar, mühendisler<br />

gibi çok disiplinli ekiplerin yer aldığı çalışmalar olabiliyor.<br />

Bu, merakımız bir kenara, neden önemli? Yani geleceği<br />

bilmek bize ne katıyor?<br />

İçgüdülerimiz hayatta kalabilmek için bizi kontrol etmeye<br />

14 <strong>ELLE</strong>


Çok yakın<br />

bir gelecekte<br />

giysilerimiz<br />

renk, sıcaklık<br />

ve hatta<br />

beden<br />

değiştirme<br />

özelliğine<br />

sahip<br />

olabilecek.<br />

Ve mesela<br />

bizler egzersiz<br />

yaparken<br />

buna uygun<br />

olarak esneklik<br />

gösterip<br />

sonrasında da<br />

eski şekline<br />

dönebilecek.<br />

yönlendiriyor. Oysa gelecek “belirsiz”. Bilmediğiniz bir şeyi<br />

nasıl kontrol edeceksiniz? Eğer gelecekte ne olacağını tahmin<br />

edebilirsek, bu bize olayları kontrol etmek için çok daha<br />

iyi bir imkan verir. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorsak,<br />

o zaman rahatlayamayız ve sürekli “tehlike” için tetikte<br />

oluruz. Beraberinde bilinmeyene duyulan merak duygusu<br />

geliyor. Bilmek bizim için önemli, gelecekle ilgili doğru tahminde<br />

bulunabilirsek, o zaman iyi kararlar alır, amaç ve hedeflerimize<br />

ulaşmada başarılı oluruz. Bence bilinçaltımızda<br />

gelecekteki benliğimize de hazır olmak istiyoruz. Yaşımız<br />

ilerledikçe aynı insan olmadığımızı anlama fırsatımız oluyor.<br />

İşte o anlarda 15-20 yıl sonra daha farklı olacağımızı<br />

biliyoruz ve gelecekteki ihtiyaçlarımız için kendimizin küratörü<br />

olup hazırlanmak istiyoruz. Kazançlarımızı kurumsal<br />

açıdan değil bireysel açıdan ele alalım: Bakış açıları geliştiriyoruz.<br />

Bir dünya görüşü elde ediyoruz. Daha hazırlıklı ve<br />

planlı olabiliyoruz. Kendimizi daha güvende ya da umutlu<br />

hissedebiliyoruz. Aslında bu duyguların peşindeyiz.<br />

Hangi alanlarda neler beklemeliyiz, neler geliyor? Mesela<br />

teknoloji alanında, son 20 yılda zaten çok fazla yenilik<br />

yaşandı. Hala dahası var mı?<br />

Daha fazlası her zaman vardır. Ancak bu çok kapsamlı bir<br />

konu. Temelde teknolojinin, insan yaşamı için çözüm üreten<br />

bilgi, yöntem, süreç ve becerilerin tamamı olduğunu<br />

söylemeliyiz. Ortada muhakkak bir bilgi olması lazım. Örneğin,<br />

bir çakmaktaşını çakmak, bir mızrak oluşturmak için<br />

bir parça tahtanın ucunu sivrileştirmek, daha sonra tahta<br />

parçalarının ucuna taşları bağlayarak çeşitli aletler yapmak,<br />

nasıl kullanılacağını anlamak teknolojik sıçramalardı.<br />

Binlerce yıl öncesine dayanan alet yapımında tercih edilen<br />

malzemelerin bazılarının obsidyen, çakmaktaşı, kuvarsit ve<br />

jasper içerdiği görülmüş, çünkü bu malzemeler kolayca şekillendirilebiliyor.<br />

O zaman bir alet ihtiyacı var, onun hangi<br />

malzemeden nasıl yapılacağını bulmak ve sonunda avlanmak<br />

için bir mızrak elde etmek bir teknoloji. Ateş yakmak<br />

bir teknoloji. Günümüzde teknolojiyi dijital dünya ile eşleştirdiğinizde<br />

hızı katlanarak büyüyor. Bilgisayarların hızı ve<br />

gücü, 1960’lardan ve 70’lerden bu yana genellikle her bir<br />

buçuk ila iki yılda bir ikiye katlanıyor. Bu üstel -exponential-<br />

bir büyüme. Daha çılgınca olansa; transhümanizm,<br />

Teknoloji<br />

ve Gelecek<br />

Danışmanı<br />

Elif Çetin<br />

anlattıklarıyla<br />

bizleri bu<br />

sayfalarda<br />

geleceğe<br />

taşıdı da<br />

diyebiliriz.<br />

Moda<br />

alanında<br />

neler olacak?<br />

Hemen<br />

bir tüyo:<br />

Bukalemun<br />

Giyim<br />

Trendi’nin<br />

ne olduğunu<br />

merak<br />

ettiyseniz,<br />

okumaya<br />

devam edin.<br />

<strong>ELLE</strong> 15


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Suyosunları,<br />

geleceğin<br />

besini<br />

olabilir mi?<br />

Robot şef<br />

restoranları<br />

yaygınlaşıyor.<br />

Peki biz<br />

editörlerin ve<br />

<strong>ELLE</strong> okurlarının<br />

da en merak<br />

ettiği konulardan<br />

biri, modanın<br />

geleceği? Elif<br />

Çetin “Moda,<br />

2,5 trilyon<br />

dolarlık bir<br />

sektör, yani<br />

dünya ticareti<br />

için önemli”<br />

diyor ve ekliyor<br />

“Önümüzdeki<br />

10 yılda dijital<br />

modanın<br />

yükselişini<br />

göreceğiz.<br />

Şimdiden lüks<br />

devi markaların<br />

burada yoğun<br />

bir rekabeti<br />

var. Sanal<br />

dünyalarda<br />

avatarlarımız<br />

için alışveriş<br />

yapacağız.”<br />

teknolojik tekillik gibi kavramlarıyla hayatımıza giren bilim<br />

insanı ve fütürist Ray Kurzweil, 21. yüzyılda 100 yıllık ilerleme<br />

yaşamayacağız - daha çok 20.000 yıllık ilerleme gibi olacak<br />

diyor. Buradan bakınca teknolojinin evrimsel bir süreç<br />

olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanın şartlarına,<br />

çevresel koşullarına, politik iklimine göre geliştirdiğimiz<br />

teknolojiler de hızlanıyor ve çeşitleniyor. Her yeni<br />

teknolojik yenilik çok daha fazla olasılık yaratıyor ve genellikle<br />

maliyetlerini düşürüyor. Şirketler global düzeyde artık<br />

teknolojinin etkisini kabul ettiği için bu alandaki finansman,<br />

yatırım ve araştırmalar artıyor.<br />

Moda kendini tekrar ediyor ve dünyayı kirletiyor diye<br />

çok eleştiriliyor. En çok bu yönde büyük değişimler ve<br />

yenilikler umuyoruz, bekliyoruz. Öyle mi?<br />

Öyle görünüyor. Moda her zaman içinde bulunduğumuz zamanı<br />

tanımlamanın ve kendimizi ifade etmenin en önemli<br />

araçlarından oldu. Moda, 2,5 trilyon dolarlık bir sektör, yani<br />

dünya ticareti için önemli. Ancak yarattığı sorunlar büyük.<br />

Bunlar çevresel ve sosyal sorunlar. Tekstil üretimi dünyadaki<br />

endüstriyel su kirliliğinin yaklaşık yüzde 20’sinden<br />

sorumlu. Giysi üretimlerinde kullanılan polyester, naylon<br />

ve diğer sentetikleri üretmek yılda 1,3 milyar varil petrol<br />

gerektiriyor. Hindistan, Bangladeş, Çin gibi ülkelerde ucuz<br />

işçilik ile insanların adaletsiz ücret ve yaşam şartlarına maruz<br />

bırakılması gibi konular var. Günümüzde özellikle hızlı<br />

modada greenwashing ismi ile geçen yeşil aklama trendi<br />

yaygın. Çok kısa zaman önce global bir hızlı moda markasının<br />

geri dönüştürmek üzere topladığı giysileri Afrika’da<br />

bir çöplükte yığınlar halinde buldular. Yani sürdürülebilirlik<br />

bugün hala büyük oranda bir pazarlama aracı. Geleceğin<br />

moda trendlerine baktığımızda ise sürdürülebilirlik ve dijitalleşme<br />

karşımıza çıkan iki ana kategori. Önümüzdeki 10<br />

yılda, dijital modanın yükselişini göreceğiz. Şimdiden lüks<br />

devi markaların burada yoğun bir rekabeti var. Sanal dünyalarda<br />

avatarlarımız için alışveriş yapacağız. Yapay zeka<br />

kullanımıyla, giysilerimiz renk, sıcaklık ve beden değiştirme<br />

yeteneğine sahip olabilir. Veya bir egzersiz sırasında, giysiler<br />

esneklik kazanabilir ve aktiviteler tamamlandığında<br />

kendini yeniden şekillendirebilir. Buna “bukalemun giyim<br />

trendi” diyorlar. Otomasyon, giysilerin üretilme şeklini dönüştürmeye<br />

devam edecek. Üç boyutlu yazıcılar hayatımıza<br />

girdiğinde kişiselleştirilmiş moda yaygınlaşacak. Hepimizin<br />

her gün sorduğu ortak sorulardan biri “bugün ne giyeceğim?”<br />

Dijital bir ekrandan istediğiniz giysiyi seçip, sizin<br />

ölçülerinizde ve tam istediğiniz gibi evinizde “üretmeniz”<br />

mümkün olabilir. Beni en çok heyecanlandıran konu materyallerin<br />

değişmesi. Biyomateryallerin yükselişini göreceğiz.<br />

Hayvanlara zarar vermeyen bio-deri mesela. Yüzde 100 doğada<br />

yok olabilen ürünler. Ananas kabuğundan üretilen deri<br />

çantalar kulağa ilginç mi geliyor? Önümüzdeki 30 yılda ise<br />

yaşayan giysilere sahip olabilirsiniz. Londra merkezli moda<br />

markası Auroboros, bir çiçeğin büyümesini taklit ederek<br />

16 <strong>ELLE</strong>


çeceğiz, bu noktada hem sağlık hem de etik açılardan çok<br />

faydalı çözümler üretmiş olmayı umuyoruz ancak yeniliklerin<br />

kültürlere olan etkilerini de mutlaka hesaplamalıyız.<br />

Yine eşit şartlarda erişim hakkına sahip olunması önemli.<br />

Geleceğe baktığımızda Tysonn ve Cargill gibi büyük gıda<br />

devlerinin hayvan dışı bazlı -non-animal based- bir geleceğe<br />

yatırım yaptıklarını görüyoruz. Bitki temelli et markaları<br />

son yıllarda yaygınlaştı. Önümüzdeki 10 yılda sistemsel olarak<br />

alternatif proteinlere kayma göreceğiz. Yine üç boyutlu<br />

yazıcılar bu sektörde de etkili olacak. 3D Yazıcı Şef’leri<br />

göreceğiz. Son yıllarda görülmeye başlanan robot şef restoranları<br />

yaygınlaşabilir. En azından farklı formlarda da olsa<br />

otomasyonun yeme-içme sektöründe yaygınlaşmasını bekgerçek<br />

zamanlı olarak renk ve şekil değiştiren tuz kristalleri<br />

ve geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış bir elbise tasarladı.<br />

Biyomimikri adı verilen elbise, 2021 yılının başlarında<br />

Londra Tasarım Festivali’nde Londra’daki Victoria ve Albert<br />

Musuem’deki bir sergide yapay zeka (AI) robotu Ai-Da<br />

tarafından giyildi. Geleceğin modasında kişiselleştirilmiş<br />

tasarımları sürdürülebilir materyallerle birleştireceğiz.<br />

Sanatın geleceği hakkında da yorum alalım. Sanat veya<br />

başka bir alan, birindeki büyük bir değişim diğerlerini<br />

de farklı oranlarda etkiliyor.<br />

Yapay zekanın sanatta uygulanabilir hale gelmesi işleri<br />

bulanıklaştırıyor. Ortaya çok fazla soru çıkıyor. Yaratıcılık<br />

başka bir forma mı evriliyor? Yapay zeka tarafından üretilmiş<br />

bir eserin yasal sahibi kim? Herkes sanatçı olabilir mi?<br />

Sanat eserlerine hala para ödememiz gerekecek mi? Bu ve<br />

bunun gibi sorular. Her teknoloji çift taraflı etki eder. Pozitif<br />

etkileri olduğu gibi negatif etkileri de olur. Bu nedenle bu<br />

alan oldukça düzenlemeye ve insani özelliklerin korunmasına<br />

ihtiyaç duyuyor. Yaratıcıların ve üreticilerin hali hazırdaki<br />

metodolojilerine yapay zekayı eklemesi ya da sanatçıların<br />

dijital sanata yönelmesinden farklı olarak, belirli kelimeler<br />

sonucunda DALL-E 2, Midjourney sayesinde saniyeler<br />

içinde size bir eser üretilmesi aynı şey değil. Özgünlük, duygusal<br />

düşünme, yetenek, yaratıcı düşünce gibi insana özgü<br />

özellikler henüz yapay zekanın yapısında yer almıyor. Bu<br />

noktada sanatta, tasarımda ve mimaride nasıl konumlanacağı<br />

büyük önem taşıyor. Üretken Yapay Zekayı konuştuğumuz<br />

kadar, Sorumlu Yapay Zekayı da konuşmalıyız.<br />

Yemek ve beslenme dünyasında hangi “hayaller” kuruluyor?<br />

Yıllarca yapılan “Yemekler/öğünler hap gibi olsa,<br />

alıp doysak” esprileri bana çok itici geliyor. Mesela ben<br />

özel organik veya doğal etiketi ve fiyatına gerek duyulmadan,<br />

gıdaların zaten organik ve temiz/sağlıklı olduğu<br />

bir dünya hayal ediyorum...<br />

Yemek benim özel ilgi alanlarımdan. Gıdanın ve beslenmenin<br />

geleceğini yakından takip ediyorum. Burada da modada<br />

olduğu gibi çevresel ve etik sorunlar öne çıkıyor. 2060 yılına<br />

kadar dünyada 10 milyar insan olması bekleniyor. Bir<br />

milyara yakın insanın mevcut düzende gıdaya erişimi yok.<br />

Bu ileri teknolojik gelişmeleri yaşadığımız 21. yüzyılda da<br />

dünyanın bazı yerlerinde milyonlarca insan beslenme ve su<br />

kaynaklarına sahip değil. Gelecekteki öngörülerim ve düşüncelerimle<br />

beraber bu önemli ve hassas konuda yapılması<br />

gerekenlerin de altını çizmek istiyorum. Dünyanın ve doğanın<br />

kaynaklarının eşit şartlar altında herkes için erişilebilir<br />

olmasını sağlamak bugünkü politika yapıcıların ve büyük<br />

şirketlerin sorumluluğunda. Beslenme ve yemek bence birbirinden<br />

ayrı konular. Beslenme daha çok sağlıkla ilgiliyken<br />

yemek bence bir kültür ve iletişim aracı. Bu noktada gıda<br />

teknolojisi şirketlerinin bu kültürleri nasıl gelecek nesillere<br />

aktaracaklarını da bulmaları gerekiyor. Örneğin Fransız<br />

mutfağında hamur işleri kültürel bir öğe, yoğun tereyağ kullanımı<br />

hakim. O kruvasanlar yok mu! Önümüzdeki yıllarda<br />

hayvan temelli ürünlerden ziyade bitki temelli ürünlere ge-<br />

Abstract, Belgesel, Netflix<br />

Elif Çetin’den<br />

OKUMA<br />

ÖNERİLERİ<br />

1. Girişimci Devlet,<br />

Mariana Mazzucato<br />

2. İnsanlığın Geleceği,<br />

Michio Kaku<br />

3. Dünya Gerçekten Nasıl<br />

Çalışıyor?, Vaclav Smil<br />

4. Güç ve İlerleme, Daron<br />

Acemoğlu, Simon Johnson<br />

5. Üstel Çağ, Azeem Azhar<br />

İZLEME<br />

ÖNERİLERİ<br />

1. Abstract, Belgesel,<br />

Netflix (Neri Oxman, Ruth<br />

Carter, Ian Spalter bölümleri<br />

öncelikli)<br />

2. Surrogates, Film<br />

3. Foundation, Apple TV+<br />

4. Raised by Wolves, HBO<br />

5. Altered Carbon,Netflix<br />

<strong>ELLE</strong> 17


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />

Moda, pek çok<br />

endüstri gibi<br />

geleceğini şimdi<br />

inşa ediyor.<br />

Daha bilinçli<br />

üretim ve tüketim<br />

seçenekleri tam<br />

hız araştırılıyor.<br />

Peki modada<br />

greenwashing<br />

ismi altında<br />

geçen “yeşil<br />

aklama trendi”ni<br />

duydunuz<br />

mu? Bunu da<br />

konuşalım.<br />

lemeliyiz. Her cins ve yaş grubu için optimize edilmiş özel<br />

yiyecekler göreceğiz. Gıda biliminin, her birey için olduğu<br />

kadar her demografik grup için de en iyi beslenme profilini<br />

formüle etmesini umuyorum. 2050’de hayatımız fonksiyonel<br />

gıdalarla dolu olabilir. Bir beslenme veri tabanı kullanıp,<br />

yeterli vitamin almaktan sindirim sistemi sorunlarıyla başa<br />

çıkmaya kadar her şeyi hesaba katarak kişiye özel gıdalar<br />

üretebiliriz. Yoğun bir yaşam tarzına sahip olanlar veya<br />

yeterli kalori ile uygun besinleri tüketmek isteyenler için<br />

beslenmeyi basitleştirmeyi hedefleyen girişimler artabilir.<br />

Bu girişimlerin ortak hedefi gıdayı modüler hale getirmek<br />

olacak. Topraksız ve susuz tarım önemli trendlerden. Kaynakların<br />

gittikçe sınırlanacağı gelecekte protein kaynakları<br />

kadar diğer besin kaynakları da önemli. Tarım konusu ülkeler<br />

için stratejik bir konu olacak. Kaynak değişiminde ilginç<br />

olabilecek yeni besinler hayatımıza girecek. İşte ilginç ikili:<br />

Yenilebilir Böcekler ve Deniz Yosunları (Algler). Damak tadınızı<br />

değiştirmeye hazırlanın.<br />

Bir filmi bazen “daha neler” diye izliyoruz ve bazen yıllar<br />

sonra benzer duruma veya ürüne şahit oluyoruz. Si-<br />

nema/entertainment endüstrisi de mi tahminler veriyor?<br />

Yoksa tamamen tesadüf mü?<br />

Hayır tesadüf değil. Bilim kurgu filmler alternatif gelecekler<br />

için hikayeleştirilmiş ve görselleştirilmiş içeriklerdir.<br />

Mutlaka bir fikir ve vizyon barındırırlar içlerinde. Geleceği<br />

düşünmek hayal gücü ve dolayısıyla soyut düşünmeyi gerektirir.<br />

Uçan taksi dediğimde gözünüzde bir şey canlanır,<br />

bunun sebebi izlediğimiz çizgi filmlerden, bilim kurgu filmlerden<br />

zihinlerimize giren imajlardır. Beynimiz bilmediği<br />

şeyi anlamak için o şeyi kendindeki en yakın bilgiyle eşleştirir.<br />

Muhakkak bir veri koyması gerekir, işte bilim kurgu<br />

filmleri henüz bilinmeyenleri resmederek bizim için anlaşılır<br />

hale getirir. Azınlık Raporu’nda kullanılan ekranlar birer<br />

tasvirdi. Ancak şu bir gerçek ki, bu tasvirler zamanla norma<br />

dönüşüyor. Teknoloji, mimari, moda gibi sektörler için çıkış<br />

noktası, referans oluyorlar. Kara Panter filminde Kraliçe<br />

Ramonda’nın bir kostümü üç boyutlu yazıcı ile üretilmiş.<br />

Ödüllü kostüm tasarımcısı Ruth E. Carter o filmde inanılmaz<br />

bir iş çıkartıyor hayal gücümüz için. Mesela bu nedenle<br />

filmlerin sanat yönetmenleri, kostüm tasarımcıları, yaratıcı<br />

yapımcıları en az yönetmeni kadar önemlidir. Tahmin ya da<br />

tesadüften ziyade bir fikir ve vizyon oluyor. Sinema alternatif<br />

gelecek üretmek için inanılmaz bir araç. Joaquin Phoenix’in<br />

başrolünü oynadığı Her filmi mesela, ileri teknolojide<br />

ilişkiler neye benzeyecek, aşık olacak mıyız sorusuna yanıt<br />

verir, Interstellar/Martian gibi filmler dünyanın dışında<br />

yaşam neye benzer sorusuna yanıt verir, Avatar bambaşka<br />

bir dünya olsa nasıl olurdu sorusuna yanıt verir, Dune filmi<br />

çöl gezegeni olsa nasıl olur sorusuna yanıt verir. Daha birçok<br />

örnek verebiliriz. 1986 yılında 2001: A Space Odyssey<br />

gibi bir film yapmak çok güçlü bir hayal gücü, yaratıcılık ve<br />

vizyon ürünüdür.<br />

Peki “tahminler” hangi noktada devreye giriyor?<br />

Fikir vermesi açısından bir kısmını ana hatlarıyla anlatayım.<br />

Ufuk Tarama -Horizon Scan- denen bir teknik var. Belirli<br />

alanlarda düzenli olarak kısa, orta ve uzun vadeli taramalar<br />

yapılıyor. Politik, ekonomik, sosyal, teknolojik, yasal ve çevresel<br />

alanlardaki değişimler ve bu değişimlerin dinamikleri<br />

keşfedilmeye çalışılıyor. Driver dediğimiz itici güçler neler,<br />

bunlar belirleniyor. İhtiyaçlar, eğilimler belirleniyor. Geçmişten<br />

ve günümüzden alınan bilgi birikimi dahil ediliyor.<br />

Araştırmalar yapılıyor. Senaryolar oluşuyor. Bu senaryoların<br />

kısa-orta-uzun vadede nasıl etkili olabileceğine dair bir<br />

vizyon sunuluyor. Olası, Mümkün, Önlenebilir, Tercih Edilebilir<br />

gelecek versiyonları hakkında, belirlenen eğilimlerin<br />

nasıl etkileşime girebileceğini düşünerek olasılığa dayalı<br />

bazı tahminler yapılıyor yani. Geleceği şekillendirmek tamamen<br />

insanların elinde, şimdilik.<br />

“Bilinenler” bir kenara, senin kişisel olarak çılgın tahminlerin,<br />

olacak dediklerin varsa, bunları da alalım lütfen.<br />

Genel olarak tüm teknolojik gelişmeleri takip ediyorum<br />

ancak benim en çok ilgimi çekenler sağlık ve uzay teknolojileri.<br />

Ayrıca materyal konusu çok merak ettiğim bir alan.<br />

Malzeme konusunda doğayı daha fazla taklit edeceğimizi ve<br />

18 <strong>ELLE</strong>


yaşamlarımızın içine almaya çalışacağımızı düşünüyorum.<br />

Güneşin bizi yutması ya da farklı bir son olmazsa bilimsel<br />

tahminlere göre dünyanın ölmesine yüz kentilyon yıl var.<br />

Bilim insanları dünyanın altıncı büyük kitlesel yok oluş evresinde<br />

olduğunu söylüyor. Geçmişten edindiğimiz bilgilere<br />

göre dünya kendini yeniliyor ve farklı bir yapıda devam<br />

ediyor. Kıtaların yeniden değişimi ile farklı bir yeryüzü,<br />

farklı bir sistem ve farklı bir biyolojik evrim görmek isterdim.<br />

Bence var olan tüm gezegenlerde bir formu ile yaşam<br />

var ya da belirli bir işlev için hazırlanıyorlar. Uzay sistemi<br />

içerisinde yaşamın sonsuza kadar devam edeceğine inanıyorum.<br />

Tüm olabilecekleri hayal ettiğimde gelecekte olmak<br />

için sabırsızlanıyorum ve bu nedenle sağlık teknolojilerini<br />

çok önemsiyorum.<br />

2050 yılına kadar görebileceğimiz ve bana çok heyecan<br />

veren örnekleri paylaşmak istiyorum.<br />

• Evcil hayvanlarımız ile iletişim kurabileceğimiz ürünler<br />

üzerine çalışmalar yapılıyor.<br />

• Nöroanatomik çalışmalar ve yapay zeka sayesinde flörtün<br />

geleceği ilginç olacak. Bugünün dating app’leri gelecekte<br />

yaşam/ilişki koçlarımız olabilir. Tüm verilerin değerlendirilmesiyle<br />

birlikte size en uygun aday ile karşılaşmanızı sağlayabilecekler.<br />

• Bitkiler hayatımızda daha fazla rol oynayacak. Sadece dekorasyon<br />

için değil, evinizi aydınlatmak için mesela. Biyolüminesan<br />

canlıların özelliklerini ev yaşamına aktaracaksınız<br />

yani. Avatar’daki ışık saçan bitkileri düşünün. Verilerinizi<br />

bulutta saklamak yerine bitkinizin DNA’sında saklayabilmek<br />

mümkün olabilir. Gece uykunuzda kabus gördüğünüzde<br />

ve stres hormonunuz artınca bitkileriniz bunu saptayıp<br />

hafif bir lavanta kokusu yaymaya başlasa ve siz de rahat uykunuza<br />

dönseniz harika olmaz mı?<br />

• Uzay turizminin yaygınlaşması ve farklı bir gezegende koloni<br />

kurmak çok merak ettiğim bir konu. Dünyanın dışına<br />

çıktığımız ve çoklu gezegenli bir yaşama geçtiğimizde nasıl<br />

evrimleşeceğiz? 100-200 yıl içinde Ay turizminin çok yaygın<br />

hale geleceğini, tıpkı burada Airbnb ile ev kiralar gibi<br />

space pod’lar kiralayabileceğinizi düşünün. Ay seyahatlerinin<br />

kesinlikle bir kültür yaratacağı açık.<br />

• Dijital sağlık konusu çok çılgın. Yazıcı ile organ yazdırma<br />

görüntüsüne ve fikrine alışmış olabiliriz ama organlarımızı<br />

upgrade etmek - yükseltmek- de ne demek? Geceleri daha<br />

iyi görmek için gece görüşü fonksiyonu ekleyebilirsiniz<br />

mesela. Bir hap yutup kendi vücudunuzda yepyeni bir organ<br />

geliştirebilir misiniz? Moleküler mühendisler vücudun<br />

içinde büyüyerek başkalaşım geçiren materyaller üzerinde<br />

çalışıyor. Gelecekte vücudunuzda tek amacı sizin için ilaç<br />

sentezlemek olan bir organ olabilir. Organlarınız internete<br />

bağlanabilir ve sistem yenilemesi, yükseltmesi yapabilir. Bu<br />

durumda insan ömrünün 150-200 yıla çıkması mümkün<br />

olabilir.<br />

• Giyilebilir teknolojide e-skin, yani elektronik deri, kullanıcıların<br />

kan basıncını, sıcaklığını ve oksijen seviyelerini ger-<br />

Black Panther - Angela Bassett<br />

çek zamanlı olarak ölçmek için kullanılabilir ve teşhislere ve<br />

sağlık hizmetlerine yardımcı olabilir.<br />

• Gelecekte yabancı dil bariyerimiz olmayacak, gerçek zamanlı<br />

bir çevirici ile konuşulan dili anlayabileceksiniz.<br />

• Mimaride çok ilginç şeyler göreceğiz. Gökdelenlerde dikey<br />

şehirler (vertical cities) inşa etmekten bahsediyorlar.<br />

İnşaat dünyaya çok zarar veren bir sektör. Çelik yerine kereste,<br />

izolasyon için fiberglas yerine bir çeşit mantar türü<br />

olan miselyum gelebilir. Binaların dışı tamamen bitkilerle<br />

kaplı olacağı için apartman görevlileri yerine botanistlere<br />

ihtiyaç duyulabilir. Hayal etmenize yardımcı olması için<br />

günümüzden iki örnek vereyim. Singapore Gardens by the<br />

Bay ve Milan Bosco Verticale.<br />

Bu anlattıklarım bizlere yepyeni bir dünyanın, belki de<br />

galaksinin kapılarını aralıyor. Ölmediğimiz, bugünkü yöntemlerle<br />

üremediğimiz ve doğmadığımız, başka gezegenlere<br />

seyahat edebildiğimiz bir yaşam fikri bugünkü doğrusal<br />

düşünce yapımızla gerçekçi gelmiyor olabilir ancak toplumların<br />

yeniliklere adapte olma hızı artıyor. Daha fazla insan<br />

daha garip sorular sormaya başladığında daha sınırsız bir<br />

yaşam bizi bekliyor olabilir. Önümüzdeki 100 yıl ve sonrasındaki<br />

1000 yıl için sınırsız düşünceyle yanıtlar vermemiz<br />

gerekiyor. Kolay olduğunu söylemiyorum ama zorluklara<br />

rağmen dört gözle bekleyecek çok şey olduğunu görelim, bu<br />

yönde başarıların elde edilmeye devam etmesini umalım.<br />

<strong>ELLE</strong> 19


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

M O D A N I N G E L E C E Ğ I N E<br />

B I R ( Ç E Ş I T ) G Ü Z E L L E M E :<br />

Mühendis-modacılar<br />

Büyük Birader’e karşı<br />

TARIHTE MODANIN BELLI POLITIK FIKIRLERIN YANSITILMASINDA BIR ARAÇ OLARAK<br />

KULLANILMASINA ŞAHIT OLMUŞTUK: 60’LARDA JACKIE KENNEDY’NIN EŞININ<br />

ÖZGÜRLÜK SÖYLEMLERINI DESTEKLEYEN TAZE, MODERN GÖRÜNTÜSÜ, 70’LERDE KARA<br />

PANTER PARTISI ÜYELERININ DERILI BERELI BIRÖRNEK KIYAFETLERI GIBI... GELECEKTE ISE<br />

BUNUN BAMBAŞKA BIR TÜRÜYLE KARŞI KARŞIYA OLACAĞIZ.<br />

YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK FOTOĞRAFLAR: VINCE UY<br />

20 <strong>ELLE</strong>


“Büyük Birader seni gözetliyor.” George Orwell’ın<br />

1949’da yazdığı, distopik bir geleceği betimleyen<br />

romanı 1984’te birkaç kez tekrarlanan ve merkezi<br />

otoritenin herkesi gözetlediği bir sisteme karşı<br />

uyarı niteliği taşıyan bir slogan bu. Orwell romanı,<br />

Rus yazar Yevgeni Zamyatin’in 1924’te yayımladığı “Biz”<br />

adlı romanından esinlenerek yazmıştı. Bu örneğe bakarak,<br />

“gelecekte dünya ekonomisini, insanın davranış ve karar<br />

verme mekanizması hakkında daha fazla istatistiki veriye<br />

sahip olanların yöneteceği” tezinin en az 100 yıl önce olgunlaştığını<br />

söylemek mümkün.<br />

Dünyanın en etkin yatırım danışmanlığı şirketlerinden biri<br />

olan McKinsey&Company’nin Denver ofisi kurucularından<br />

Kevin Neher, 2022 tarihli bir podcast yayınında sadece<br />

moda değil tüm sektörlerde mevcut sistemdeki en büyük<br />

eksikliğin müşteri deneyimine yeterince değer verilmemesi<br />

olduğunu vurguluyor. Neher’a göre “müşteri deneyimini<br />

geliştirmek için gereken en önemli faktör olan müşteri verilerinin<br />

toplanıp işlenmesi ve bu verilere<br />

dayalı kararlar alınması insan merkezli<br />

tasarıma (human-centered design) giden<br />

yolun yapıtaşını oluşturuyor. Ancak<br />

firmalar 20 yıldır topladıkları veriyi<br />

kendilerine yararlı olacak şekilde kullanmaktan<br />

aciz, çünkü bunun için yetkin<br />

kadrolar kuramıyorlar.” Yani henüz<br />

gerçek anlamda Büyük Birader çağında<br />

değiliz.<br />

Yapay Zeka Moda<br />

Haftası birincisi,<br />

Portekizli mimar ve<br />

Paatif markasının<br />

kurucu tasarımcısı Jose<br />

Sobral’ın “Fütüristik<br />

Eski Ruh” koleksiyonu,<br />

klasik kalıpların yeni<br />

malzeme ve detaylarla<br />

yorumlanmış hali.<br />

Tasarımlar, Revolve<br />

tarafından üretilip<br />

satışa sunulacak.<br />

@paa.tiff<br />

YAPAY ZEKADA PATLAMA<br />

Quantumblack AI by McKinsey raporuna<br />

göre 2023, “yapay zekanın patlama<br />

yaptığı yıl” olarak hafızalara kazındı. Mc-<br />

Kinsey Global Araştırması’nın son yıllık<br />

raporu ise, gen AI (üretken yapay zeka)<br />

kullanımının hızla geliştiğini doğruluyor.<br />

Üretken yapay zeka, yeni, orijinal içerik<br />

oluşturabilen bir yapay zeka (AI) türü.<br />

İnsan müdahalesine gerek kalmadan görüntü,<br />

video, müzik gibi içerikler üretmek için algoritmaları<br />

kullanıyor; veriyi alıp yeni bir şeye dönüştürebiliyor, bu da<br />

sanattan oyuna çeşitli yaratım kanallarında kullanılabiliyor.<br />

McKinsey anketine katılan firmaların üçte biri, tanıtılmasından<br />

sadece bir yıl sonra, organizasyonlarının en az bir iş<br />

kolunda üretken yapay zekayı düzenli olarak kullandıklarını<br />

söylüyor. Ankette yer alan yöneticilerin dörtte biri, işlerinde<br />

kişisel olarak üretken yapay zeka araçları kullandıklarını<br />

belirtiyor. Katılımcıların yüzde 40’ı, organizasyonlarının<br />

genel yapay zeka yatırımlarını artırma niyetinde olduklarını<br />

söylüyor. Üç ila beş yıl içinde, üretken yapay zekanın, moda<br />

ve lüks sektörlerinin kârlarına 150 milyar-275 milyar dolar<br />

arasında katkı sağlayacağı öngörülüyor. Bu gelişmelerin ışığında<br />

yakın gelecekte eldeki verileri yorumlayacak sistemin<br />

yapay zeka olacağını öngörmek yanlış olmaz. Son kararı insanlar<br />

verecek olsa da yapay zekanın tüm sektörlerde karar<br />

mekanizmasına direkt etkisi olacak.<br />

<strong>ELLE</strong> 21


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

EN BÜYÜK VERI TOPLAMA<br />

ARACI ELIMIZIN ALTINDA<br />

Peki Kevin Neher’ın vurguladığı bu insan<br />

merkezli tasarım nedir? Neden bu kadar<br />

önemli? Adı üstünde, kullanıcı ihtiyaç ve<br />

becerilerini temel alan tasarım demek. Bu<br />

ihtiyaçlar elbette döneme, çağa göre değişim<br />

gösteriyor. Fiziksel aktivitesi bol bir iş<br />

gününde ter kokmayı engelleyen gömlek<br />

mesela. Akıllı kumaş teknolojisi bu ihtiyaca<br />

karşılık olarak çıkmıştı. Organik atıklardan üretilen kumaşlar,<br />

biyoçözünür malzemeler ise küresel ısınmanın etkisiyle<br />

kullanıcı talebinden doğmuş bir trend. Yani aslında moda,<br />

sadece görüntüde değil, felsefi olarak da büyük bir değişim<br />

geçiriyor. Eskiden bir giysinin görüntüsü kullanım amacından<br />

daha önemliydi, ancak durum artık dengelendi. Giyim<br />

estetiği, artık hem felsefi hem fiziki ihtiyaçlar dahilinde<br />

şekillenecek. Bir kişinin alışveriş eğilimlerini internet arama<br />

motorlarının verilerini analiz ederek anlayabilen yapay<br />

zekanın politik, felsefi, dini eğilim analizi için bakacağı ana<br />

kaynak, elbette sosyal medya olacak. 2007’de ortaya çıkan<br />

ve dünyanın en hızlı ve güvenli veri toplama yöntemine dönüşen<br />

sosyal medyanın daha sonra polis ve hükümet görevlileri<br />

tarafından bilgi toplama ve analiz amaçlı kullanıldığını<br />

biliyoruz. Bunun ötesinde kişilerin yeme-içme, eğlence, tatil,<br />

alışveriş eğilimlerini yıllarca analiz edip sonunda dev bir<br />

tüketim çemberi yaratan bu sistem, üretken yapay zeka ile<br />

bir araya geldiğinde Büyük Birader tam işlevli olarak hayatımıza<br />

girecek.<br />

KIM KIME YARDIM EDIYOR?<br />

Modanın yapay zekaya tepkisine bakınca bir tarafta yapay<br />

zekayı tasarıma yardım için kullanan modacıları, diğer yanda<br />

tasarım yardımıyla yapay zekaya karşı bir hareketin (yeni<br />

anarşi?) ilk adımlarını görüyoruz. İlk gruba bakmak gerekirse,<br />

bu yıl ilki düzenlenen AI Fashion Week, adına aldanmayın,<br />

bir moda haftasından çok, yapay zekayı tasarım sürecinde<br />

yardımcı araç olarak kullanan yeni tasarımcıları bir<br />

araya getiren bir yarışmaydı. Dünya çapında 12 bin kişinin<br />

izlediği etkinlikte seçici kurul, 133 tasarımcının dijital sunumları<br />

arasından 10 koleksiyon seçti ve bu koleksiyonları<br />

halkın oyuna sundu. (Burnunuza bir veri konusu daha geldi<br />

mi?) Seçilen üç koleksiyon Revolve markası tarafından üretilip<br />

satılacak. Büyük yankı uyandıran etkinliğin ardından<br />

22 <strong>ELLE</strong>


Yapay Zeka Moda<br />

Haftası ikincisi Matilde<br />

Mariano, sosyal<br />

sorumluluğun her şeyin<br />

merkezinde olması<br />

gerektiğine inanan bir<br />

tasarımcı. Yarışma için<br />

tasarladığı koleksiyon<br />

da modanın doğayla<br />

kucaklaşmasına<br />

övgü niteliği taşıyor.<br />

Tasarımlar, Revolve<br />

tarafından üretilip<br />

satışa sunulacak.<br />

@matildepistachio<br />

“MODANIN GELECEĞI, teknolojik<br />

ilerlemeler, DEĞIŞEN TÜKETICI<br />

TERCIHLERI, sürdürülebilirlik endişeleri<br />

ve KÜRESEL EĞILIMLERIN kombinasyonu<br />

TARAFINDAN ŞEKILLENDIRILECEKTIR.”<br />

—YAPAY ZEKA<br />

<strong>ELLE</strong> 23


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

en çok konuşulan konu ise, yapay zeka tasarımı bir giysinin<br />

orijinal bir tasarım sayılıp sayılmayacağı oldu. Moda dünyası<br />

bu konuda tam ortadan ikiye bölündüğü için bunun sonucunu<br />

ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Yapay Zeka Moda<br />

Haftası’nın sonraki edisyonları ne kadar ilgi çekici olacak,<br />

orası meçhul, zira yapay zeka internette halihazırda var<br />

olan tasarımları olası trend verilerine göre yeniden düzenliyor.<br />

Orijinal tasarım tartışmasının kökeni işte bu. Trendler,<br />

malum, toplumsal eğilimlerin sonucu olarak ortaya çıkar ve<br />

bunlar her yıl dramatik şekilde değişim göstermediği, eldeki<br />

veriler de en azından bir süre aynı kaldığına göre, yapay zekanın<br />

her yıl bir öncekinden çok daha heyecan verici ürünler<br />

ortaya koyamaması, bir kısırdöngüye girmesi mümkün.<br />

Bu durumda yapılan yatırımların ölmemesi için, yapay zeka<br />

her yıl çok yaratıcı tasarımlar yapabilsin diye toplumsal, politik<br />

değişimleri tetikleyen olaylar, hava muhalefetleri, salgınlar,<br />

vs gerekecek değil mi? Ve hoşgeldin distopik dünya.<br />

Abartı elbette. Ama bir yandan, gerçeklik payı olabilir de.<br />

Bir de dark web konusu var ki, girersek çıkamayız. Senaryo<br />

bu kadar karamsar olmasa bile bütün bu heyecan içinde<br />

gözden kaçan, belki de çok önemli bir detay var. University<br />

of Fashion web sitesinde bir makalede şöyle bir tespit geçiyor:<br />

“Bu olağanüstü teknoloji ve stil birliği, moda kavramının<br />

temelini şimdiden yeniden şekillendiriyor, insan hayal gücünün<br />

sınırlarını zorluyor ve yapay zekayı tasarım alanına<br />

davet ediyor. Algoritmaların fırçalara, piksellerin kumaşlara<br />

dönüştüğü bir dünya hayal edin, veri odaklı yaratıcılığın hakimiyetini<br />

ilan ettiği bir dünya. İlk Yapay Zeka Moda Haftası<br />

bu geleceğe bir kapı niteliğinde.”<br />

VE KRITIK SORU: BUNU GERÇEKTEN<br />

ISTIYOR MUYUZ?<br />

Instagram’da bir iş modeli geliştirmeye çalışmış küçük<br />

büyük her girişimci ruh, yukarıdaki paragrafta yer alan ve<br />

tüyleri diken diken eden kelimeyi hemen gördü: Algoritma.<br />

Önceleri “Ne güzel de bir araç, istediğimiz müşteri profilini<br />

giriyoruz, binlercesini önümüze seriyor” yemiyle hayatımıza<br />

girdi, vazgeçilmez hale geldiğinde ise iş “platformda var<br />

olmak istiyorsan, algoritma ne isterse onu tasarlayıp sunacaksın”<br />

dayatmasına kadar<br />

uzandı. Yani belli bir noktadan<br />

sonra yapay zeka ile güçlendirilmiş<br />

(AI-powered) moda<br />

yerini büyük olasılıkla tasarımcıya<br />

ne tasarlaması, hatta nasıl<br />

düşünmesi gerektiğini söyleyen<br />

bir yapıya dönüşebilir. Yeryüzünde<br />

var olan verinin büyük<br />

bir bölümünün ister korumalı<br />

sistemler, ister halka açık platformlar<br />

yoluyla bir şekilde yapay<br />

zekaya yükleneceği mantığından<br />

yola çıkarsak, döndük<br />

“Modanın geleceği DAHA<br />

SÜRDÜRÜLEBILIR, TEKNOLOJI<br />

ODAKLI VE ÇEŞITLI<br />

OLACAK. Tüketiciler, giyim<br />

sektöründen ŞEFFAFLIK, ETIK<br />

UYGULAMALAR VE benzersiz<br />

deneyimler TALEP EDECEKLER.”<br />

— YAPAY ZEKA<br />

mü başa? En fazla veriye sahip olan, dünyayı yönetecekti<br />

hani…<br />

MODANIN YARDIMIYLA BÜYÜK<br />

BIRADER’DEN KAÇIŞ<br />

Peki hiç mi umut yok? Olmaz mı? İnsanın olduğu yerde<br />

umut her zaman vardır. Bu noktada, tasarım yardımıyla<br />

yapay zekaya karşı bir hareket başlatma eylemine yakından<br />

bakacağız. Malum, yapay zeka, aslında yeni bir şey değil.<br />

<strong>Özel</strong>likle büyük şehirlerde adım başı karşımıza çıkan kameralar<br />

ve bunlara bağlı yüz tanıma sistemleri günün her saatinde<br />

kim nerede kaydediyor. Bu durum aslında pek çok kişi<br />

için özel hayata müdahale demek. İtalyan moda startup’ı,<br />

Cap_able’ın kurucu ve tasarımcısı Rachele Didero bu duruma<br />

moda tasarımı yoluyla bir çözüm bulmuş: “Kameranın<br />

önünden geçerken verilerimizi verip vermemek gibi bir<br />

seçeneğimiz olmuyor” diyor ve ekliyor: “Bu nedenle size bu<br />

seçeneği sunabilen giysiler üretiyoruz.” Nasıl mı? Cap_able<br />

Manifesto koleksiyonundan bir ürün seçip giyiyor, sonra sokağa<br />

çıkıyorsunuz ve birdenbire ortadan yok oluyorsunuz.<br />

Yani yüz algılama sistemi sizi görmemeye başlıyor. İşin sırrı<br />

örgü giysilerin deseninde. İlk bakışta ne olduğu anlaşılmayan<br />

rengarenk, karışık köpek, zebra ve zürafa desenleri, yüz<br />

tarama algoritmalarının insanı hayvanmış gibi algılamasını<br />

sağlıyor. Bilgisayarlı örgü makinesi yardımıyla oluşturulan<br />

bu koleksiyon aslında Politecnico Milano’da “Gizlilik için<br />

tekstil ve makine kullanımı” başlıklı doktorasını tamamlayan<br />

Didero’nun tez projesi. Tasarımcı New York’ta yaşarken<br />

evinin bulunduğu binanın girişine yüz tanıma sistemi kurulmak<br />

istendiğinde tüm kiracıların itiraz ettiğini ve Manifesto<br />

koleksiyonu fikrinin buradan çıktığını anlatıyor: “Fikri bulmak<br />

kolaydı. Gerçeğe dönüştürmek için önce yüz tanıma<br />

yazılımını kandırmaya yardımcı olacak doğru “düşman algoritmaları”<br />

bulmak gerekiyordu.” İşin püf noktası neymiş?<br />

Düşman algoritmayı bulmak. Haydi, biz ona anti-algoritma<br />

diyelim. Tabii, Didero bu tür tasarımlar yaratabilmenin<br />

mümkün olabilmesi için moda dünyasında temel bir değişimin<br />

gerekliliğini çok net ifade ediyor: “Mühendislik ile<br />

moda tasarımı arasında bir düşünce yapısına ihtiyacımız<br />

var.” Yani modanın geleceği, öncelikle moda tasarımcılarının<br />

formasyonunda bir değişim<br />

gerektirecek. Mühendis modacılar<br />

çağına hoş geldiniz. Mühendis-mimar<br />

Virgil Abloh hayatta<br />

olsa şu anti-algoritma işine<br />

kesin bir el atardı, düşüncesi<br />

bile heyecan verici. Belki yapay<br />

zekanın modanın geleceğine en<br />

büyük yararı, anti-algoritmayı<br />

bulma çabasıyla beklenmedik,<br />

bambaşka bir tasarım evreni<br />

yaratacak olan yeni tip bir modacı<br />

anlayışına yol açmak olabilir,<br />

ne dersiniz?<br />

24 <strong>ELLE</strong>


YAPAY ZEKA’YA,<br />

“YAPAY ZEKA MODA ENDÜSTRISINI<br />

NE ŞEKILDE ETKILEYEBILIR?”<br />

DIYE SORDUK<br />

Bir yapay zeka<br />

uygulaması olan yüz<br />

tanıma sistemlerine<br />

moda yoluyla savaş<br />

açan tasarımcı Rachele<br />

Didero, markasını<br />

küresel toplumun<br />

öncelikli ihtiyaçları<br />

ve insan haklarına<br />

adamış.<br />

@capable.design<br />

1. Trend Analizi ve Tahminleri: Yapay zeka,<br />

veri analitiği ve makine öğrenme algoritmaları<br />

kullanarak moda trendlerini tahmin edebilir.<br />

Moda tasarımcıları ve markaları, YZ sayesinde<br />

tüketici taleplerini daha iyi anlayabilir ve ürün<br />

yelpazesini buna göre uyarlayabilirler.<br />

2. Kişiselleştirme: Yapay zeka, müşterilerin<br />

kişisel tercihlerini ve alışveriş alışkanlıklarını<br />

analiz ederek, onlara kişiselleştirilmiş ürün<br />

önerileri sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini ve<br />

satışları artırabilir.<br />

3. Üretim ve Tedarik Zinciri Yönetimi:<br />

Yapay zeka, üretim süreçlerini optimize<br />

etmek ve envanter yönetimini geliştirmek için<br />

kullanılabilir. Bu, stok maliyetlerini azaltabilir ve<br />

sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir.<br />

4. Sanal Giyinme Deneyimleri: Sanal gerçeklik<br />

(VR) veya artırılmış gerçeklik (AR) ile birleştirilen<br />

yapay zeka, online alışveriş yaparken ürünleri<br />

sanal olarak deneme fırsatı sunabilir. Bu,<br />

çevrimiçi alışveriş deneyimini daha çekici hale<br />

getirebilir.<br />

5. Kalite Kontrolü: Ürünlerin kalitesini<br />

değerlendirmek için yapay zeka ve görüntü<br />

tanıma teknolojileri kullanılabilir. Bu, hataları<br />

tespit etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı<br />

olabilir.<br />

6. Dil ve Çeviri Hizmetleri: Yapay zeka,<br />

farklı dillerdeki modayla ilgili içerikleri hızlı bir<br />

şekilde çevirebilir, böylece markaların küresel<br />

pazarlarda daha etkili iletişim kurmasına<br />

yardımcı olabilir.<br />

7. Tasarım Yardımı: Yapay zeka, tasarımcılara<br />

ilham kaynakları sunabilir ve hızlı tasarım<br />

prototipleri oluşturmalarına yardımcı olabilir.<br />

Ancak, bu olumlu etkilerin yanı sıra, YZ’nin<br />

veri gizliliği, etik ve istihdam gibi bazı<br />

endişe yaratan yönleri de vardır. <strong>Özel</strong>likle<br />

yapay zeka ile otomasyonun artması, bazı<br />

işlerin insanlar yerine makineler tarafından<br />

yapılmasına yol açabilir. Bu, endüstri içindeki<br />

iş gücü dinamiklerini etkileyebilir ve yeni beceri<br />

gereksinimlerini ortaya çıkarabilir.<br />

Sonuç olarak, yapay zeka modayı büyük<br />

ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.<br />

Moda endüstrisinin bu teknolojik gelişmelere<br />

uyum sağlaması ve aynı zamanda etik ve<br />

sürdürülebilirlik gibi önemli konuları göz önünde<br />

bulundurması önemlidir.<br />

<strong>ELLE</strong> 25


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

ALIŞVERİŞ<br />

TERAPİSİNDE<br />

YENİ ÇAĞ:<br />

Teknoloji destekli mağaza<br />

içi well-being hareketi<br />

ÇOĞU ZAMAN ALIŞVERIŞIN<br />

KEYIFLI BIR AKTIVITE OLDUĞU<br />

DÜŞÜNÜLSE DE GERÇEK BAZEN<br />

TAM TERSI OLABILIYOR. ALIŞVERIŞ<br />

YORGUNLUĞUNUN ÜSTESINDEN<br />

GELMEK ADINA MARKALAR ARTIK<br />

MISAFIRLERINE MAĞAZA IÇI<br />

SAĞLIKLI YAŞAM DENEYIMLERI<br />

SUNUYOR.<br />

YAZI: KAYLA DOWLING<br />

FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />

İNGILIZCEDEN ÇEVIREN: AFIFE SELEN SELÇUK<br />

26 <strong>ELLE</strong>


Kişinin ruh halini iyileştirmek için alışveriş yapma<br />

eğilimi, hepimizin farkında olduğu hatta çoğumuzun<br />

uyguladığı kültürel bir olgu. Araştırmalar alışverişin<br />

zihinsel ve ruhsal sağlığı iyileştirmeye gerçekten yardımcı<br />

olduğunu gösteriyor. Avustralyalı emlak yatırım şirketi<br />

Vicinity Centres’ın yaptığı bir araştırma, Avustralyalıların<br />

alışverişi bir tür kişisel bakım uygulaması olarak gördüğünü,<br />

ankete katılanların yüzde 52’sinin alışveriş terapisinin<br />

yoga, fitness dersleri, meditasyon ve yürüyüş gibi diğer<br />

sağlıklı yaşam aktivitelerine oranla daha hızlı ve etkili bir<br />

motivasyon artırıcı olduğuna inandığını ortaya koyuyor.<br />

Katılımcıların yüzde 62’si alışverişe çıkmanın tedavi edici<br />

bir eylem olması sebebiyle çevrimiçi alışveriş yerine mağaza<br />

içi alışverişi tercih ediyor. Ancak genel kanının aksine bir<br />

AVM’de veya ana caddede yapılan alışveriş zaman zaman<br />

tam tersi etki yaratabiliyor. Bu negatif etkinin resmi bir adı<br />

bile var: Alışveriş Yorgunluğu. Merkezi Londra, Amsterdam,<br />

Melbourne ve New York’ta bulunan ödüllü deneyim<br />

tasarım stüdyosu YourStudio’nun dijital deneyim direktörü<br />

Rachel Lloyd, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Parlak aydınlatma,<br />

gürültü ve görsel uyaranların<br />

bolluğu alışveriş yorgunluğuna<br />

neden olabilir.” İşte bu nedenle<br />

markalar mağaza ortamında sakin<br />

bir atmosfer yaratmak için teknolojiye<br />

başvuruyor.<br />

The Strand Arcade,<br />

Avusturalya.<br />

ALIŞVERİŞ TERAPİSİ<br />

Vicinity Centres pazarlama, marka<br />

ve deneyim direktörü Corrine<br />

Barchanowicz “Araştırmalara<br />

baktığımızda, Avustralyalıların temel<br />

iki ilgi alanının yüz yüze alışveriş<br />

ve sağlıklı yaşam olduğunu<br />

görüyoruz” diyor ve ekliyor: “Müşterilerimize<br />

benzersiz bir deneyim<br />

sunmak için ‘alışveriş terapisi’<br />

kavramına tamamen yeni bir anlam<br />

getirerek alışveriş ve sağlıklı yaşam arasındaki boşluğu<br />

doldurma fırsatını yakaladık.” Vicinity Centres, pozitif psikoloji<br />

uzmanı Dr. Tim Sharp ile işbirliği yaparak Avustralya’da<br />

QVB, The Galeries ve The Strand Arcade olmak üzere<br />

üç noktada alışveriş yapanların ruh halini iyileştirmek için<br />

teknoloji odaklı yerleştirmeler yaptı. Enstalasyonlar üç adet<br />

çoklu duyusal sağlıklı yaşam terapisinden oluşuyor: fraktal<br />

terapi, renk terapisi ve ses terapisi. Işık gösterileri, renkli<br />

sergiler ve enerji verici ses enstalasyonları, alışveriş ortamına<br />

bütünsel bir sağlıklı yaşam deneyimi getiriyor. Bütünsel<br />

sağlık vurgusu, alışverişin teknoloji odaklı well-being hareketinin<br />

merkezinde yer alıyor. Rachel Lloyd, well-being kavramının<br />

sadece huzura ulaşmakla ilgili olduğu algısının bir<br />

yanılgıdan ibaret olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Well-being<br />

<strong>ELLE</strong> 27


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Pozitif psikoloji uzmanı Dr. Tim Sharp ile<br />

işbirliği yapan Vicinity Centres, Avustralya’da<br />

QVB, The Galeries ve The Strand Arcade<br />

olmak üzere üç noktada alışveriş yapanların<br />

ruh halini iyileştirmek için teknoloji odaklı<br />

yerleştirmeler yaptı.<br />

aslında bundan çok daha fazlası… Fiziksel, duygusal, sosyal,<br />

ruhsal hatta kültürel bir olgu.”<br />

İŞYERINDE SAĞLIKLI YAŞAM,<br />

ALIŞVERIŞ KÜLTÜRÜYLE BULUŞUYOR<br />

Aynı ofis tasarımı sektöründe olduğu gibi mağazacılar da<br />

kendi alanlarının nöroçeşitlilik ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini<br />

araştırıyorlar. Ana prensip aynı: İnsanlar temel<br />

ihtiyaçlarını karşılayan mekanlarda rahat ederler. Lloyd,<br />

“Daha derin ve kalıcı bağlar kurmak için markaların müşteri<br />

deneyimlerini önemsemesi ve tüketicilere rahat, dengeli<br />

ortamlar sunması gerekiyor” diyor. YourStudio ve marka<br />

geliştirme ofisi Dalziel&Pow, Londra’da Westfield White<br />

City alışveriş merkezindeki EE Studio mağazasını işte bu<br />

Selfridges,<br />

kampanyas<br />

yerleştirdiğ<br />

Trip’ çoklu<br />

kapsülleriyl<br />

trendinin ö<br />

aktivasyonu<br />

kapsüller, s<br />

ışığı ve kok<br />

sakinleştirm<br />

fikirden yola çıkarak tasarlamış. Mekan, markanın oyun,<br />

eğlence ve evden çalışma sistemlerini içeren akıllı ev teknolojisini<br />

sergilemek için hem dijital hem fiziksel ortamda<br />

sürükleyici bir deneyim sunuyor. Duyuları adeta okşayarak<br />

uyaran bu yolculuk, ziyaretçilerin bir odada rehberli meditasyonlara<br />

katılarak gevşemelerine yardımcı olan “Digital<br />

Spa” deneyimi ile tamamlanıyor. Markanın ürün serisinin<br />

bir uzantısı olan “Digital Spa”, teknolojinin sakinleştirici,<br />

birleştirici gücünü vurgulamak için doğa manzaralarını<br />

kullanıyor. Lloyd, “EE Digital Spa’yı tasarlarken hedefimiz,<br />

alışveriş yapan insanları hızlarını yavaşlatıp kısa bir mola<br />

vermeye yönlendirerek onlara sakince düşünme ve yeniden<br />

şarj olma alanını sağlamaktı” diyor.<br />

Vicinity Centres enstalasyonları üç adet çoklu duyusal<br />

terapiden oluşuyor: fraktal terapi, renk terapisi ve ses<br />

terapisi.<br />

TEKNOLOJININ OLUMLU ETKİSİ<br />

Geçen yıl Selfridges 2022 Superself kampanyasında daha<br />

iyi uyku ve seks vaat eden sağlıklı yaşam ürünlerinin satışı;<br />

kişisel gelişim terapisi, özgüven koçluğu ve sağlıklı beslenme<br />

28 <strong>ELLE</strong>


2022’de Superself<br />

ı sırasında mağazalarına<br />

i Sensiks ‘A Good<br />

duyusal gerçeklik<br />

e mağaza içi well-being<br />

ncüleri arasına girdi. Ses<br />

yla donatılan VR entegre<br />

ıcaklığı, hava akışını, sesi,<br />

uyu kontrol ederek duyuları<br />

ek için tasarlandı.<br />

rehberliği gibi mağaza içi aktivitelerle desteklendi. Selfridges<br />

aynı kampanya dahilinde ayrıca gerçeklik ve simülasyon<br />

arasındaki sınırları kaldırma hedefiyle Duyusal Gerçeklik/<br />

Sensory Reality (SR) uygulamaları tasarlayan Sensiks markasının<br />

‘A Good Trip’ çoklu duyusal gerçeklik kapsüllerini<br />

mağazalarına yerleştirip teknoloji destekli alışveriş terapisi<br />

trendinin öncülerinden biri oldu. Kapsül içinde kendisini<br />

VR destekli hiper gerçekçi bir ortamda bulan katılımcının<br />

sıcaklık, hava akışı, ses, ışık ve koku desteğiyle tüm duyuları<br />

uyarılıp sakinleşmesi sağlandı. Bu aslında kişinin genel ruh<br />

halini iyileştirmek, stresi azaltmak, dolayısıyla fiziksel sağlığa<br />

fayda sağlamak için tasarlanmış klinik bir psikoterapi<br />

tedavi aracı. Mağaza içi well-being deneyimi trendi kapsamında<br />

özel bir kampanyanın parçası olarak sergilenen bu<br />

kapsüller, gelecekte de büyük mağazalarda ve alışveriş merkezlerinde<br />

uzun süreli kullanım potansiyeline sahip.<br />

“Bu tür dijital deneyimlerin müşterinin marka algısını<br />

olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum. Markaların tüketiciye<br />

ulaşabilmek için, ister çevrimiçi ister çevrimdışı<br />

olsun, hedef kitlenin bütünsel ve bireysel ihtiyaçlarını karşılayan<br />

kesintisiz, duyarlı ve sorunsuz alışveriş deneyimleri<br />

yaratmaları gerekiyor” diye açıklıyor Lloyd. Teknoloji destekli<br />

well-being deneyimleri, markaların değerlerini ifade<br />

etmelerine ve kültürel diyaloglarda kendilerini konumlandırmalarına<br />

yardımcı oluyor. Ayrıca keyifli ortamlar yaratıp<br />

müşterilerin kendilerini mutlu hissetmelerini sağlıyor.<br />

Mutluluk hissi ise, alışveriş terapisinin doruk noktası olduğuna<br />

göre, tüketicinin gelecekte geri döneceğinin garantisi.<br />

Londra’daki EE Studio<br />

mağazasındaki ilgi çekici<br />

duyusal deneyim, ziyaretçilerin<br />

bir odada rehberli<br />

meditasyonlara katılarak<br />

gevşemelerine yardımcı olan<br />

Digital Spa ile tamamlanıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 29


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />

ZANAATKARLAR<br />

makinelere karşı<br />

YAPAY ZEKA ÇAĞI ZIYADESIYLE HUZURSUZ EDICI GELIŞMELERE YÖN VERIRKEN BAZI<br />

TASARIMCILAR ETKISI KANITLANMIŞ GELENEKSEL YÖNTEMLERE GERI DÖNÜYOR.<br />

YAZI: VERONIQUE HYLAND İNGİLİZCEDEN ÇEVİREN: AFİFE SELEN SELÇUK<br />

30 <strong>ELLE</strong>


Çok yakın<br />

bir gelecekte<br />

giysilerimiz<br />

renk, sıcaklık<br />

ve hatta<br />

beden<br />

değiştirme<br />

özelliğine<br />

sahip<br />

olabilecek.<br />

Ve mesela<br />

bizler egzersiz<br />

yaparken<br />

buna uygun<br />

olarak esneklik<br />

gösterip<br />

sonrasında da<br />

eski şekline<br />

dönebilecek.<br />

Seksi bir surat ifadesi takınmış bebek yüzlü modelin<br />

incecik, sapsarı saç örgüleri, araya gökkuşağı renkli<br />

yünler katılmış krem rengi kazağının dokusu içinde<br />

kayboluyor. Bu görünümü, son yıllarda moda<br />

dünyasına nüfuz eden DIY/kendin yap hareketinin bir yan<br />

ürünü olarak görmek mümkün. Bu gösterişli örgü kazağı bir<br />

de yüksek bel deri bir şortla kombinlediniz mi, tamam, Ella<br />

Emhoff gibi şehir merkezinde yaşayan bir it girl’ün anında<br />

rağbet edeceği bir görünüm yakaladınız demektir. Tek<br />

sıkıntı, bu imajdaki model de kazak da podyum da gerçek<br />

değil. Hepsi, nisan ayında New York’ta Spring Studios’da<br />

düzenlenen AI Moda Haftası’nda görücüye çıkan ve Kazak<br />

tasarımcı Alena Stepanova’nın yapay zeka yardımıyla yarattığı<br />

tasarım ve imajlar…<br />

AI Moda Haftası, hayali görünümleri gerçekmiş gibi<br />

göstermenin yanında gerçek dünyaya ait bazı önyargıları da<br />

görünür kıldı. Moda dünyasının yakından takip ettiği haber<br />

sitesi Business of Fashion’ın bu konudaki yorumu ilginç.<br />

Site, “Yapay zeka bize, bugün podyumları domine eden modellerin<br />

ince, belirgin elmacık kemikli kişiler olduğunu söylüyor”<br />

diyor. Hintli tasarımcı Ravieshwar Singh ise, etkinliğin<br />

sanal podyumunda ırksal çeşitliliğe önem verilmediğini<br />

ve engellilerin temsil edilmediğini vurgulayıp bu durumu<br />

protesto etti. Son zamanlarda çeşitli ırklardan insan modeller<br />

yerine yapay zeka tasarımı modelleri kullanmayı tercih<br />

eden markalar da çeşitli eleştirilere maruz kaldılar. Bunun<br />

sebebi New York dergisinde yazan ve HFS araştırma ve<br />

analiz şirketinin kurucu ve CEO’su Phil Fersht tarafından<br />

“yapay çeşitlilik” olarak adlandırılan bir fenomen yaratmaları<br />

ve teknolojinin modellere yönelik istihdam tehdidi.<br />

Buna rağmen yapay zekanın modada sunabileceği olanakları<br />

tam anlamıyla benimseyenler de yok değil. Mart<br />

ayında McKinsey & Company tarafından yayınlanan bir rapor,<br />

önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde teknolojinin moda, giyim<br />

ve lüks sektörlerine 150 ila 275 milyar dolar arasında katkı<br />

sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Mayıs ayında Google, yapay<br />

zeka kullanarak geliştirilmiş yeni arama motorunu test<br />

edeceğini duyurdu ve Farfetch, lüks uygulamalar geliştirmek<br />

için Microsoft ile işbirliği yapıyor. Fashable adlı yapay<br />

zeka startup şirketi, trendlerle uyumlu tasarımlar oluşturuyor,<br />

Cala tasarım platformu ise kullanıcıların DALL-E<br />

teknolojisini kullanarak metin açıklamalarından görseller<br />

oluşturmalarını sağlıyor. Yani kişisel özelliklerinize uygun<br />

giysiler bulmak veya tasarlamak, yakında sadece birkaç<br />

klavye vuruşu ötenizde olacak.<br />

İşin karanlık yüzü ise korkutucu. Yapay zekanın insanların<br />

mesleklerini tehdit etmesi, göz ardı edilemeyecek<br />

kadar büyük bir sorun. Örneğin, grev yapan Hollywood yazarlarının<br />

talepleri arasında; ‘yapay zekanın işlerini çalmasının<br />

önlenmesi’ de yer alıyor. Hatta “yapay zekanın babası”<br />

olarak bilinen Geoffrey Hinton bile, New York Times’daki<br />

yazılarında teknolojinin toplum için olumsuz sonuçları konusunda<br />

uyarılar yapıyor. Bu durumda moda sektörünün<br />

de endişe edecek çokça nedeni olduğunu düşünmek yanlış<br />

olmaz. Bireysellik ve yaratıcılık üzerine kurulu bu sektörde<br />

robotların yükselmesi, kâr marjları zaten dar olan genç tasarımcılar<br />

için korkunç sonuçlar getirebilir. İşte bu nedenle,<br />

geleceği beklenmedik bir yönde ele almak, yazılım satırları<br />

yerine yaratıcı ellere ve zihinlere daha fazla değer vermek<br />

gerekiyor. <strong>Özel</strong>likle “kendi ülkelerinin etnik zanaat geleneklerini<br />

kullanarak bunları giyilebilir sanata dönüştürmeyi<br />

başaran tasarımcıları desteklemek önemli. En azından şimdilik<br />

bu, yapay zekanın alternatif üretemeyeceği bir kıvılcım.”<br />

—Véronique Hyland<br />

<strong>ELLE</strong> 31


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

MODANIN<br />

YARINI<br />

HAZIRSANIZ, MODA DÜNYASINDA BIR UZAY YOLCULUĞUNA ÇIKIYORUZ! METALIK DOKULARIN<br />

PARILTISI, SOYUT DESENLERIN CAZIBESI VE FÜTÜRISTIK TASARIMLARIN ENERJISI, MODA<br />

SAHNESINE BIR DOZ ILERIYE DÖNÜK BÜYÜ KATIYOR. BU TRENDLER, SIRADANLIĞIN ÖTESINE<br />

GEÇIP, BIZE BUGÜNÜN ÖTESINDE BIR DÜNYANIN KAPISINI ARALIYORLAR. GÖZLERINIZI<br />

KAMAŞTIRMAK, HAYAL GÜCÜNÜZÜN SINIRLARINI ZORLAMAK VE STILINIZI GELECEĞE TAŞIMAK<br />

IÇIN ŞIMDI BU EŞSIZ MODA MACERASINA KATILIN!<br />

YAZI: GİZEM İNCE FOTOĞRAFLAR: LAUNCHMETRICS SPOTLIGHT, GETTY IMAGES TÜRKİYE<br />

32 <strong>ELLE</strong>


Chriselle Lim<br />

SHIATZY CHEN<br />

BEATRICE B<br />

PACO RABANNE<br />

Caroline Hu<br />

PARLAK gelecek<br />

Gümüş ve altının büyülü dokunuşu, moda<br />

dünyasında adeta bir zaman tüneli açıyor. Metalik<br />

trendi, bize fütüristik bir vizyonun kapısını aralıyor;<br />

parlaklık ve sofistike tasarımlarla geleceği giyiyoruz.<br />

FASSBENDER<br />

Nataly Osmann<br />

Pernille<br />

Rosenkilde<br />

Fer Millan Delaroiere<br />

8<br />

3<br />

1<br />

5<br />

7<br />

2<br />

4<br />

6<br />

1. Metalik streç jarse ve tül tayt, 16.000 TL, MUGLER 2. Küpe, 1499 TL, H&M STUDIO 3. Metalik kolsuz bluz, 760 TL, ZARA 4. Metalik deri büstiyer,<br />

23.000 TL, MARC JACOBS 5. Gümüş deri midi etek, 145.000 TL, BOTTEGA VENETA 6. Lame geniş paça pantolon, 40.000 TL, BRUNELLO CUCINELLI<br />

7. Yakasız gümüş file ceket, 111.000 TL, PACO RABANNE 8. Metalik deri pantolon, fiyatı henüz belli değil, CEREN OCAK<br />

BLUMARINE<br />

<strong>ELLE</strong> 33


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

Selma Kaci<br />

SCHIAPARELLI HC<br />

Copenhagen<br />

Fashion Week<br />

Alexandra Guerain<br />

DESEN dalgası<br />

Victoria Magrath<br />

Soyut desenler, moda dünyasının DNA’sını yeniden<br />

yazıyor. Bu trend, geometri ve sanatsal özgürlüğün<br />

mükemmel bir birleşimini sunarak bize fütüristik<br />

bir estetiği armağan ediyor. Her çizgi, her renk,<br />

geleceğin izlerini taşıyor gibi.<br />

MISCI<br />

FERRARI<br />

PAUL SMITH<br />

Emy Venturini<br />

6<br />

3<br />

1<br />

5<br />

7<br />

2<br />

4<br />

1. Desenli krep mini elbise, 16.000 TL, ACNE STUDIOS 2. Desenli topuklu bot, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER McQUEEN/BEYMEN 3. ‘High Sea’<br />

arkası açık baskılı streç mini elbise, 15.000 TL, LOUISA BALLOU 4. Grafik baskılı arkası açık dokuma maxi elbise, fiyatı henüz belli değil, VICTORIA<br />

BECKHAM/BEYMEN 5. Soyut desenli kolsuz bluz, 18.000 TL, PAUL SMITH 6. Baskılı ipek elbise, 62.000 TL, ROBERTO CAVALLI<br />

7. Uzun baskılı saten elbise, 144.000 TL, PRADA<br />

34 <strong>ELLE</strong>


DE VILMORIN HC<br />

KEI NINOMIYA<br />

Paris Street<br />

Style<br />

VAN HERPEN HC<br />

TASARIM devrimi<br />

Gelenekselin ötesine geçen tasarımlar, geleceğin moda haritasını<br />

çiziyor. Fütüristik tasarımlar, kendimizi yeni bir çağın içinde<br />

bulduğumuzun habercisi. Giyimde özgünlük arayışındaysanız, bu<br />

trend sizin için buna açılan dev bir kapı olabilir.<br />

Big Latto<br />

Paris Street Style<br />

WUN HC<br />

THREE AS FOUR HC<br />

Katya Tolstova<br />

7<br />

4<br />

1<br />

3<br />

6<br />

2<br />

5<br />

1. Kadife payetli mini elbise, fiyatı istek üzerine, BALMAIN 2. ‘Planet of love’ taç, 11.000 TL, GAIOS 3. Pelerin görünümlü işlemeli tül şeritli ipek<br />

karışımlı lame elbise, 270.000 TL, OSCAR DE LA RENTA 4. ‘Illusion’ topuklu uzun bot, fiyatı istek üzerine, LOUIS VUITTON 5. ‘Sun’ küpe, 2550 TL,<br />

GOOD THINGS 6. ‘LVR Exclusive’ organze tül elbise, 120.000 TL, ZIMMERMANN 7. Oversize orkide kolye, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER<br />

MCQUEEN/BEYMEN<br />

<strong>ELLE</strong> 35


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

‘Celeste’ mavi<br />

safir, yeşim taşı<br />

ve pırlantalı<br />

küpe,<br />

435.000 TL,<br />

NADINE AYSOY<br />

Siyah ve beyaz<br />

pırlantalı sarı<br />

altın küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

KAVANT &<br />

SHARART<br />

Safir ve<br />

pırlantalı<br />

beyaz altın<br />

küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

GARRARD<br />

‘Cymbale’ yakut, oniks<br />

ve pırlantalı kolye,<br />

‘Beautés du Monde’<br />

koleksiyonu, fiyatı istek<br />

üzerine, CARTIER<br />

ZAMANIN<br />

ötesinde parlayan<br />

FÜTÜRISTIK MÜCEVHERLER, PARILDAYAN SANAT ESERLERI OLARAK, GEÇMIŞI<br />

SONSUZLUĞA TAŞIYARAK GELECEĞI YARATIYOR. HER BIR TAŞ, MODA DÜNYASININ<br />

SINIRLARINI AŞAN BIR YOLCULUĞUN BAŞLANGICI, ADETA BIR BILIM KURGU MASALININ<br />

GERÇEKLEŞMIŞ HALI.<br />

HAZIRLAYAN: GİZEM İNCE<br />

‘Chandra’ siyah mine,<br />

ve pırlantalı küpe, fiyatı<br />

istek üzerine, MEVARİS<br />

‘Making Waves’ beyaz<br />

pırlanta, gri pırlanta ve geri<br />

dönüştürülmüş beyaz altın<br />

yüzük, fiyatı istek üzerine,<br />

STEPHEN WEBSTER<br />

‘Akh-Ba-Ka’<br />

pırlantalı<br />

yüzük, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

MESSIKA<br />

36 <strong>ELLE</strong>


Holografik<br />

kolye, ‘Carte<br />

Blanche’<br />

koleksiyonu,<br />

fiyatı istek<br />

üzerine,<br />

BOUCHERON<br />

‘Ruban’<br />

pırlantalı<br />

karartılı altın<br />

küpe, fiyatı istek<br />

üzerine, REZA<br />

Safir küpe, fiyatı<br />

istek üzerine,<br />

CHOPARD<br />

‘Jardin Star’<br />

pırlantalı yüzük,<br />

138.000 TL,<br />

BEE GODDESS<br />

Pırlantalı beyaz<br />

altın oval yüzük,<br />

30.000 TL, PS<br />

ONE JEW<strong>ELLE</strong>RY<br />

Beyaz altın<br />

pırlanta küpe,<br />

fiyatı istek<br />

üzerine, EÉRA<br />

Beyaz ve siyah<br />

pırlantalarla döşeli<br />

küpe, fiyatı istek<br />

üzerine, POMELLATO<br />

<strong>ELLE</strong> 37


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />

ŞU AN VE GELECEK<br />

arasında<br />

BUGÜNDEN GELECEĞI TASARLAYAN MARKALARDAN MIU MIU<br />

SONBAHAR/KIŞ 2023-24 KOLEKSIYONU IÇIN HAZIRLADIĞI MIU MIU<br />

LIVE! KAMPANYASI ILE ŞU AN ILE GELECEK ARASINDA, HEM HER YERDE<br />

HEM DE HIÇBIR YERDE OLMA KAVRAMLARINI VURGULUYOR.<br />

Miuccia Prada<br />

siyaset bilimi<br />

mezunu, eski<br />

profesyonel<br />

pandomimci,<br />

feminist,<br />

komünist,<br />

gizemli<br />

hayatıyla<br />

dikkatleri<br />

çeken ve<br />

modern sanat<br />

koleksiyonu<br />

yapan<br />

etkileyici bir<br />

tasarımcı.<br />

1993 senesinde Miuccia Prada tarafından Prada S.p.A.<br />

bünyesinde kurulduktan ve tasarım dünyasına adım<br />

attıktan bir yıl sonra, Amerika’nın En İyi Uluslararası<br />

Tasarımcısı Ödülü’ne layık görülen Miu Miu, her sezon<br />

özgür, güçlü ve trend parçalar tasarlamaya devam ediyor.<br />

Her koleksiyonunda şaşırtmayı seven Miu Miu, Sonbahar/<br />

Kış 2023-24 kampanya çekiminde karakterleri içinde bulunduğumuz<br />

an ile gelecek arasına konumlandırarak hem<br />

içe hem de dışa dönük bir duruş sergiliyor.<br />

Multidisipliner oyuncu kadrosunda şarkıcı-söz yazarı<br />

Ethel Cain, oyuncu Emma Corrin, Mia Goth ve Zhao Jinmai,<br />

model Amelia Grey Hamlin ve Annabelle Weatherly<br />

ile Zaya Wade’in yer aldığı kampanyada, bu önemli isimlerin<br />

performansları bir an canlıyken bir an içe dönük hatta<br />

mesafeli bir hale bürünüyor. Üzerine çalışılmış bir yön kaybı<br />

meydana geliyor, bilindik olan bozuluyor. Aynı karışıklık koleksiyonda<br />

da kendini gösteriyor. Zarif hırka-kazak takımları,<br />

diz boyu kalem etekler ve ağır, kalın yünlerle hazırlanmış<br />

oversize parçalar koleksiyonda ön plana çıkıyor.<br />

Normalde gizlenen çorapların lastikleri, eteksiz giyilen<br />

özel çamaşırlar ve narin kombinezonlar göz önüne çıkıyor.<br />

Doğallık ve rahatlık kıyafetlerde gizemli bir hisle örtülüyor,<br />

insanlar içine kapanmış, izole ve huzurlu bir şekilde ön<br />

plandan arka plana doğru hareket ediyor. Evrensel olarak<br />

bilinen altüst ediliyor, dünyaya farklı bir gözle bakılıyor.<br />

Unutmadan, kampanya fotoğraflarını Zoe Ghertner çekmiş.<br />

38 <strong>ELLE</strong>


elle kızlarının<br />

eğlenceli dünyası<br />

FACEBOOK /<strong>ELLE</strong>Turkey<br />

<strong>ELLE</strong> kızlarının<br />

bakış açısıyla<br />

en güzel Fotoğraflar<br />

BURADA TAKİPTE KALIN<br />

INSTAGRAM/<strong>ELLE</strong>Turkiye<br />

her yerde!<br />

<strong>ELLE</strong>'İn İlham veren dünyası İçİn<br />

YOUTUBE kanalımıza abone olmayı unutmayın!<br />

YOUTUBE/<strong>ELLE</strong>türkiye<br />

MODA, TREND, STİL,<br />

GÜZELLİK VE GÜNCEL<br />

OLAN HER ŞEYİ,<br />

HER AY VE HER AN<br />

<strong>ELLE</strong>’DE PAYLAŞIYORUZ...<br />

Tablet dergİnİz<br />

her ay zengİnleştİrİlmİş<br />

İçerİğİyle<br />

Apple Store'da ve<br />

Google Play'de!<br />

GÜNCEL HABERLER<br />

TÜM DETAYLARIYLA BU ADRESTE<br />

Dünyada ve Türkiye'de ne oluyorsa,<br />

anında İşte tam burada.<br />

TWITTER/<strong>ELLE</strong>Turkey


SAHALARI, HAYATIMIZI VE YOLLARI<br />

GÜNEŞ GİBİ ISITIYOR!<br />

ZEHRA<br />

GÜNEŞ<br />

ÜLKEMIZI GURURLANDIRAN AVR<strong>UP</strong>A<br />

ŞAMPIYONLUĞUNU KUTLADIĞIMIZ<br />

GÜNLERDE, MİLLİ VOLEYBOLCUMUZ<br />

ZEHRA GÜNEŞ İLE BULUŞ<strong>UP</strong> ÇOK DAHA<br />

GÜZEL VE SÜRDÜRÜLEBILIR BIR GELECEĞIN<br />

HAYALLERINI KURDUK. ONA EŞLİK EDENSE,<br />

GÜNLÜK HAYATINDA KULLANDIĞI TAMAMEN<br />

ELEKTRİKLİ MERCEDES-BENZ MODELİ EQB.<br />

RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />

FOTOĞRAFLAR: FIRAT MERİÇ<br />

MODA DIREKTÖRÜ: ASLI ASIL<br />

40 <strong>ELLE</strong>


Siyah uzun ‘Chain’<br />

elbise, 4750 TL,<br />

HERFETCH Epoksi küpe,<br />

429,95 TL, ZARA<br />

Elektrikli otomobiilerin<br />

dünyasında öne çıkan<br />

Mercedes, EQB ile<br />

farklı bir karakter ortaya<br />

koyuyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 41


ZEHRA GÜNEŞ KİMDİR?<br />

• VakıfBank SK ve A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncusu. .• 7 Temmuz 1999 doğumlu. • Yengeç burcu. • Boyu 1.97 m.<br />

• 13 yaşında başladığı voleybol kariyerinde VakıfBank, İstanbul BB, Beşiktaş’ta forma giyen Zehra Güneş, A Milli Kadın<br />

Voleybol Takımı’nın 2019 yılında gümüş madalya ve 2021 yılında bronz madalya kazanmasında önemli rol oynadı.<br />

• Milli takım kariyeri 2013’te başladı.<br />

• 2017’de VakıfBank takımında oynamaya başladı. VakıfBank’la ikişer kez Dünya Kulüpler ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu<br />

oldu. Bunun dışında genç yaşına karşın dört Sultanlar Ligi ve iki Kupa Volley şampiyonluğu da kazandı. Milli takım<br />

formasıyla da 2019 Avrupa Şampiyonası’nda gümüş, 2021’de bronz madalyayı boynuna taktı. Halen dünyanın en iyi<br />

orta oyuncularından biri. • İzlemekten en çok keyif aldığı sporcu Maja Poljak. O da bir orta oyuncu. • Kız kardeşleri de<br />

profesyonel voleybolcu. • Kitap okumayı çok seviyor, serbest deneme yazıları yazıyor, piyano çalmayı öğreniyor.<br />

• En sevdiği film “A Star Is Born”.<br />

42 <strong>ELLE</strong>


Kırmızı kalp yakalı<br />

midi elbise, 68.950 TL,<br />

DOLCE&GABBANA Loafer,<br />

28.450 TL, FERRAGAMO/<br />

BEYMEN Gümüş küpe,<br />

moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 43


44 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah oversize pardösü, 79.950 TL, Gümüş logo<br />

detaylı deri kemer, 16.950 TL, Siyah bot, 37.950 TL,<br />

‘Reverse Xpander 2.0’ güneş gözlüğü, 34.950 TL, hepsi<br />

BALENCIAGA Parlak taşlı sallantılı küpe (teki kullanıldı),<br />

529,95 TL, ZARA Gümüş küpe (teki kullanıldı), 2595 TL,<br />

MER’S Gümüş daire küpe (teki kullanıldı), Dantelli külotlu<br />

çorap, ikisi de moda direktörüne ait


“PROFESYONEL ATLET OLMAK BENİ<br />

HEYECANLANDIRIYOR.YAŞAM ŞEKLI,<br />

KAZANMA HIRSI, TAKIMI ILERI TAŞIMA AZMI<br />

VE ADANMIŞLIK... ÖĞRENILMIŞ BIR DUYGU<br />

MU BILMIYORUM ÇÜNKÜ 11 YAŞIMDAN<br />

BERI BU DUYGUYLA BÜYÜYORUM.”<br />

ZEHRA GÜNEŞ<br />

<strong>ELLE</strong> 45


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait


Siyah uzun ‘Chain’ elbise,<br />

4750 TL, HERFETCH Epoksi<br />

küpe, 429,95 TL, ZARA<br />

<strong>ELLE</strong> 47


48 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah uzun ‘Chain’ elbise, 4750 TL, HERFETCH Epoksi küpe, 429,95 TL, ZARA


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 49


50 <strong>ELLE</strong>


Beyaz tulum, 8995 TL,<br />

VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />

Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />

ikisi de moda direktörüne ait<br />

<strong>ELLE</strong> 51


52 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah oversize pardösü,<br />

79.950 TL, Gümüş<br />

logo detaylı deri kemer,<br />

16.950 TL, ‘Reverse<br />

Xpander 2.0’ güneş<br />

gözlüğü, 34.950 TL,<br />

hepsi BALENCIAGA Parlak<br />

taşlı sallantılı küpe (teki<br />

kullanıldı), 529,95 TL,<br />

ZARA Gümüş küpe (teki<br />

kullanıldı), 2595 TL,<br />

MER’S Gümüş daire küpe<br />

(teki kullanıldı), moda<br />

direktörüne ait


<strong>ELLE</strong> 53


54 <strong>ELLE</strong><br />

Siyah parlak taşlı elbise,<br />

13.470 TL, SANDRO<br />

Tayt, 28.450 TL, Güneş<br />

gözlüğü, 3900 TL, ikisi de<br />

DOLCE&GABBANA<br />

Kemer etek, 22.950 TL,<br />

DICE KAYEK Siyah bot,<br />

37.950 TL, BALENCIAGA<br />

Gümüş daire küpe, moda<br />

direktörüne ait


<strong>ELLE</strong> 55


“KENDİME LİMİT KOYMAK<br />

İSTEMİYORUM. ÖDÜLLER,<br />

KAZANIMLAR... BUNLAR BU<br />

YOLCULUĞUN BİR PARÇASI. GELECEĞİ<br />

MERAK EDİYORUM,<br />

HAYAL DE EDİYORUM; ZATEN O<br />

YÖNDE DE KENDİME PEK ÇOK AÇIDAN<br />

BUGÜNDEN YATIRIM YAPIYORUM.”<br />

ZEHRA GÜNEŞ<br />

56 <strong>ELLE</strong>


Mavi tek kollu body, 20.495 TL,<br />

ALAIA/BEYMEN Siyah fermuar<br />

detaylı deri etek, 122.950 TL,<br />

ALEXANDER MCQUEEN ‘Mehry’<br />

güneş küpe 9450 TL, NINON<br />

Saç: Burhan Çılgın<br />

Makyaj: Ece Birsen<br />

Prodüktör: Belce Türker<br />

Fotoğraf Asistanları:<br />

Burhan Canlı, Müçteba Cihan<br />

Moda Direktörü Asistanı:<br />

Damla Hasanreisoğlu<br />

Moda Ekibi Asistanı:<br />

Zeynep Kavasoğlu<br />

Makyaj Asistanları:<br />

Tülin Avcı, Bahar Beklemez<br />

Stüdyo: MGX Stüdyo<br />

<strong>ELLE</strong> 57


Hepimizi mutluluktan havalara uçuran, bu spor dalına<br />

ilgimizi üçe beşe katlayan şampiyonluk ve dünya çapında<br />

yankı uyandıran 2023 CEV Kadınlar Avrupa<br />

Voleybol Şampiyonası birinciliğinin ardından Zehra<br />

Güneş’i (voleybolla hiç ilgilenmeyenlere dahi) tanıtmaya<br />

gerek yok. Öncesinde de gerek yoktu tabii ancak şimdilerde<br />

hepimizin güneşi o! Sosyal medyada sizler de ünlü video/reels’leri<br />

yerine Filenin Sultanları video ve reels’lerine sardınız<br />

mı? Biz bu muhteşem takım ve ekibiyle ilgili ne varsa sosyal<br />

dünyadan, kopamıyoruz! Şimdi de Zehra Güneş ile keyifli bir<br />

yolculuğa çıkmaya ve gelecekle ilgili pek çok şeyi dahil eden<br />

konuşmamıza eşlik etmeye ne dersiniz?<br />

Sizi tanımayan yok, yine de hikayenizin nerede ve nasıl<br />

başladığını hatırlatalım. Voleybola dair ilk önemli adım<br />

sizce hayatınızda nerede ve nasıl atıldı?<br />

Kitap okumayı seven, yaşıtlarına göre epey uzun boylu, çevreyi<br />

gözlemleeyi seven, belki de birazcık utangaç bir çocuktum.<br />

VakıfBank Kulübü’nün o zamanki okulumuza seçmelere gelmesiyle<br />

başladı hikaye. Voleybol için yaşayan bir çocuk olduğumu<br />

söyleyemem ama beden eğitimi öğretmenimin ısrarı,<br />

seçmelere girmem hikayenin ilk sayfaları oluyor...<br />

Sonrası planlı mıydı yoksa gelişmeler sizin için de sürpriz<br />

oldu mu? Voleybolun mesleğiniz olması kaçınılmaz mıydı?<br />

Yolculuk başlamıştı ama yolculuğun nasıl devam edeceği<br />

bugün bile sürprizlerle dolu. 11 yaşındaki bir kıza her okul<br />

çıkışı evden yemek getirip, iki vasıta antrenmana götüren bir<br />

aile, küçük iki kız kardeş, futbolcu olma yolunda yetenekli bir<br />

ağabey... Voleybolcu olmam kaçınılmaz mıydı? Spor dünyası<br />

mutlu sonla biten bir film gibi değil; daima zorlamanız, pes etmemeniz<br />

ve adanmanız gerekiyor.<br />

Çok küçükken başka bir mesleğin hayalini kurmuş muydunuz?<br />

Astronot olurdum, buna eminim. Kutup Yıldızı’nın peşinde<br />

bir astronot...<br />

Maçlar/şampiyonluklar kazanıldığında, başarı geldiğinde,<br />

bu, işin en ışıltılı, keyifli kısmı. Bu mesleğin zorlayıcı,<br />

kısmı hangisi, maç mı antrenman mı veya nedir?<br />

Ne antrenmanlar, ne maçı kaybetmek... Psikolojik olarak bence<br />

tüm süreci yönetebilmek; maç içinde ya da sezon içinde<br />

yaşadığınız düşüşleri ya da muhteşem performansı anlamak<br />

ve yönetebilmek. En iyi ya da en zor gününüzde objektif olup,<br />

yola devam edebilmek. Şampiyonluklar, kupalar, bireysel<br />

ödüller... Bunların hepsi çok önemli ama esas önemli olan yolculuğu<br />

sürdürebilmek, pembe veya gri toz bulutunda kaybolmamak.<br />

Zehra Güneş’in “normal” bir günü nasıl başlar, nasıl devam<br />

eder?<br />

Hangi kıtada ve zaman diliminde olduğum fark etmeksizin,<br />

güzel bir kahve... Milli Takım ya da Kulüp sezonundaysam,<br />

günde 4-6 saat arası antrenmanımız oluyor. Arada dinlenme,<br />

masaj gibi rutinlerimiz var. Sabahtan akşama kadar genelde<br />

kulüpte ya da kampta oluyoruz.<br />

“Sporcu gibi” yaşamak size zor geliyor mu yoksa bunu da<br />

her şeyiyle seviyor musunuz?<br />

Başka türlü yaşamayı bilmiyorum ki! Zorlukları var tabii ki<br />

hem fiziksel hem mental. Hangi mesleğin zorluğu yoktur ki?<br />

Kötü geçen, kaybedilen bir maç sizi nasıl etkiliyor? Hep<br />

“sporcu kaybı anında silmeli, gelecek maçlara odaklanmalı”<br />

deniyor. Kaybedilen bir maç daha da hırslandırıyor mu?<br />

Voleybol bir takım oyunu, o gün en iyi versiyonunuz sahada<br />

olsa dahi, takım olarak sinerji yakalayamazsanız kazanmak<br />

pek mümkün olmayabiliyor. Kaybetmek hırslandırır mı? Kaybetmek<br />

değil, kendi potansiyelimi ortaya koyamamak, daha<br />

iyisini yapabileceğimi ya da takım olarak yapabileceğimizi bilirken<br />

yapamamak beni düşündürür. Kendimi eleştirmekten<br />

veya tartmaktan, bir sonraki mücadele için kendimle ilgili yeni<br />

bir bilgi edinmekten kaçınmam.<br />

Maçlara mental olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? Gününüzün<br />

nasıl geçtiği sizi olumlu/olumsuz etkiliyor mu?<br />

Çok uzun yıllardır bir spor psikoloğum var. Zihnimi yönetmeyi,<br />

fiziksel iniş çıkışlar sırasında potansiyelimi yönetmeyi uzun<br />

yıllardır çalışıyorum. En az fiziksel dayanıklılıktan daha fazla<br />

emek verdiğim bir şey olabilir bu…<br />

Sahada/maçta her karar mantıkla mı veriliyor? Yoksa duygular<br />

veya karakteristik özellikler de devreye giriyor mu?<br />

Pek çok spor dalında olduğu gibi voleybolda da kararlar, daha<br />

önce alınmış doğru ya da hatalı milyonlarca kararın... hafızanın<br />

(doğru kelime galiba bu) tezahürü. Risk alabilmek ya da<br />

liderlik gösterebilmek, bence sizin de bahsettiğiniz gibi karakteristik<br />

ve belki biraz da tecrübe ile ilgili…<br />

Voleybol sizin DNA’nızda var dersek abartmış olur muyuz?<br />

Boşnak kökenli olduğumuzu biliyorsunuz. Annemin boyu 1.90<br />

metre; lise yıllarında basketbol oynamış. Ağabeyim futbolcu,<br />

kardeşlerim voleybolcu… Sanırım abartmış olmuyoruz.<br />

Beslenmeniz de farklıdır. Ve iyi bir aşçı mısınız? Mutfağa<br />

girmeyi sever misiniz?<br />

Boşnak olup da yemek yapmayı ve yemeyi sevmeyen yoktur!<br />

Diyetisyenim var; sportif anlamdaki turnuva yoğunluğuna<br />

göre vücuduma yönelik bir program uyguluyoruz.<br />

Ailenize sorsak, onlar açısından en büyük zorluk veya fedakarlık<br />

nedir, ne söylerler?<br />

Dört çocuklu bir aile. Kısıtlı imkanlar... Onlar adına cevaplamam<br />

doğru olmaz ama ne kadar teşekkür etsem az. Profesyonel<br />

bir sporcunun ailesi olmak hiç kolay değil; kız kardeşlerim<br />

de voleybolcu... Fedakarlık hiç bitmiyor.<br />

Büyük kararlar alırken kime danışırsınız, kimin veya kimlerin<br />

fikrini alırsınız?<br />

Öncelikle kendime. Karar vermek, bir seçim - çok ciddi bir beceri.<br />

Saha içinde sürekli karar vermemiz gerekiyor. Bu da esasında<br />

karar verme yetimizi saha dışında da artıran ve geliştiren<br />

bir durum. Hangi konu ile ilgili karar vereceğime bağlı olarak,<br />

akıl danıştığım kişiler var ama son karar hep bana ait.<br />

“Keşke bu huyumdan vazgeçsem” dediğiniz nedir?<br />

Bazen çok “challenger” olabiliyorum. Saha içinde sonuç istemediğim<br />

gibi olduğu zaman bu beni çok üzüyor ve yıpratıyor.<br />

58 <strong>ELLE</strong>


Zaman zaman kabullenmem gerektiğini biliyorum ama benim<br />

için hala çok kolay olmuyor.<br />

“İyi ki böyleyim” dediğiniz bir şey?<br />

Yeniden başlayabilme özelliğimi seviyorum. Olaylar karşısında<br />

kendimi en yalın haliyle değerlendirebilmeyi ama özşefkati<br />

de göz ardı etmemeyi öğreniyorum.<br />

Profesyonel bir sporcunun yaşıtlarından ne farkı var?<br />

Bu yıl toplam dört gün tatil yaptım. Her anının kıymetini bildiğim,<br />

sonuna kadar keyif aldığım dört gün. Belki şimdi benzer<br />

bir ara daha olabilir. Bu işi severek yapıyorum; başka türlü yaşamayı<br />

da bilmiyorum zaten.<br />

Sizi voleybolda tutan, heyecanla her maça çıkmanızı sağlayan<br />

nedir?<br />

Profesyonel atlet olmak, tam olarak bu. Yaşam şekli, kazanma<br />

hırsı, takımı ileri taşıma azmi ve adanmışlık... Öğrenilmiş bir<br />

duygu mu bilmiyorum çünkü 11 yaşımdan beri bu duyguyla<br />

büyüyorum. Filenin Sultanları’ndan bir parça olarak ise en<br />

büyük motivasyonum Türk kadını olmak. Bazen öyle kısır<br />

tartışmalar oluyor ki ülkemizde… O sırada Şahika’dan gelen<br />

bir rekor, Aysu’nun kanalı geçip Türk bayrağıyla kayalıklara<br />

tırmanması, bizim voleybolda Dünya sıralamasında ilk sıraya<br />

çıkmamız ve daha bir sürü gerçek! Daha fazla motivasyona<br />

inanın ihtiyacımız yok, “Atatürk’ün kızları yine başardı” diyorum,<br />

yetiyor…<br />

Milletler Ligi’nin ardından Sırbistan ile final oynayarak Avrupa<br />

Şampiyonluğu’nu da kazandınız. Son sette ve maçın<br />

bitiş düdüğüyle neler hissettiniz?<br />

O an ilk his “oldu, işte başardık, sözümüzü tuttuk” gibi bir şeydi<br />

sanırım. Mutluluk, sevinçten ağlamak isteme hali ve daha<br />

bir sürü şey. Ve hepsi aynı anda…<br />

Rekabetin kızıştığı anlarda umudunuzu kaybettiğiniz oldu<br />

mu hiç?<br />

Hiç. Final oynamak çok zor. Yarı finalde İtalya ile de benzer<br />

bir mücadele yaşamıştık. Kendimizi, yapabileceklerimizi, kısacası<br />

potansiyelimizi biliyoruz. Maç sırasında takım olarak<br />

çok iyi yaptığımız işler olduğu gibi basit – asla yapmayacağımız<br />

hatalar da olabiliyor. Aşırı istemekten belki de… Kazanacağımıza<br />

emindim, önsezilerim hiç fena değildir ve bunu da<br />

maçtan önce paylaşmıştım yakınlarımla.<br />

Türkiye, kadın voleybolundaki başarısını neye borçlu? Son<br />

soru kaçınılmaz: Olimpiyatlarda da Erik Dalı oynayacak<br />

mıyız?<br />

Uzun süreli ve ciddi bir yatırım, güzel bir jenerasyon, voleybolu<br />

çok seven ve başarıya inanan sporcular, staff ve ekip ruhu ve<br />

saat farkı-kıta farkı demeksizin bizi destekleyen canım ülkem.<br />

Hep söylüyorum, bütün içtenliğimle yine söyleyeceğim; en güzel<br />

biz seviniyoruz ve başarı bizim ülkemize çok yakışıyor! Son<br />

soruya gelince: Paris’te Erik Dalı? Neden olmasın, çok isteriz.<br />

Peki geleceği merak eder misiniz? Neler olacağını düşünür<br />

müsünüz? Hem kariyer hem de özel hayatınızla ilgili kendinize<br />

hedefler koyar mısınız?<br />

Hedefleri tanımlamak, sizi limitleyebilir. Kendime limit koymak<br />

istemiyorum. Ödüller, kazanımlar... Bunlar bu yolculuğun<br />

bir parçası. Geleceği merak ediyorum, hayal de ediyorum;<br />

zaten o yönde de kendime pek çok açıdan bugünden yatırım<br />

yapıyorum.<br />

Keşke gelecekte şöyle şeyler olsa dediğiniz neler var?<br />

Çevreye saygılı, daha az tüketen, bahsettiğiniz tüm alanlarda<br />

değişime ve dönüşüme ayak uydurabilen, birbirine saygılı bir<br />

dünya hayal ediyorum.<br />

Mercedes’in elektrikli marka yüzü olmanızın hikayesi nedir?<br />

Marka ile nasıl bir araya geldiniz?<br />

Bu bir manifest hikayesidir. Hikaye esasında rahmetli dedem<br />

ile başlıyor. Mercedes ekibi dahi bilmiyordur bu hikayeyi. Dedemin<br />

çok zorlu bir hayatı olmuş. Ben minik bir çocukken,<br />

“sen bizim yıldızımız olacaksın, hep parlayacaksın, beni bir<br />

gün Mercedes’inle gezdireceksin” derdi. Dedemi kaybettikten<br />

bir süre sonra Mercedes’in yüzü oldum. Dolayısıyla Mercedes<br />

benim, ehliyetim dahi yokken de Love Mark’ımdı. Bir gün<br />

yollarımızın kesişeceğinden emindim. Sadece beklediğimden<br />

erken oldu diyebilirim.<br />

Tamamen elektrikli bir otomobil kullanıyor olmak nasıl bir<br />

his?<br />

Bu kadar yoğun, yüksek tempolu bir hayatın içinde, otomobilimin<br />

sessizliği ve konforu benim için vazgeçilmez. Elektrikli<br />

olmayan otomobiller bana o kadar uzak ki artık… Bir yandan<br />

da dünyanın geleceğine dair bir sorumluluk bilinci taşımanın<br />

verdiği ekstra iyi bir his de var…<br />

Tamamen elektrikli bir otomobil kullanmak konforlu ancak<br />

başka hangi anlamda önemli?<br />

Her şeyden öte çevreci bir otomobil kullanmak benim için<br />

çok değerli. Gelecekte sadece elektrikli araçlar olacağını konuşuyoruz<br />

ama henüz yeterince yaygınlaşmadı. Bu anlamda<br />

da öncü olmak, kendi deneyimimi çevremdekilere yansıtmak<br />

beni çok mutlu ediyor.<br />

KISA KISA<br />

En sevdiği renk ve desen? Moduma<br />

göre değişir ama mavi, siyah ve<br />

kırmızı ilk aklıma gelen renkler,<br />

pötikare de favori desenim.<br />

Mevsim ne olursa olsun hep<br />

gardırobunda bulunan üç parça?<br />

Blazer, beyaz tişört ve jean.<br />

Son dönemde en çok kimi dinliyor?<br />

Weeknd ve Chris Brown.<br />

Uğurlu bir takı veya aksesuarı var<br />

mı? Uğur diyemem ama kolyelerimi<br />

asla çıkarmam, hep benimle!<br />

Yedi gün yerim dediği yemek? Bir<br />

numarada makarna var, sonra kendi<br />

hazırladığım salatalar.<br />

<strong>ELLE</strong> 59


60 <strong>ELLE</strong><br />

Deri gömlek, Yün pantolon, ikisi de<br />

LOEWE ‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />

Loafer, TAMARIS


Deri üst, RIANI ‘Pappa’ takım elbise<br />

ceketi, ‘Orbita’ pantolon, ikisi de<br />

WEEKEND MAX MARA<br />

X KATE PHELAN ‘Classic Fusion’<br />

saat, HUBLOT ‘Lock’ halka bileklik,<br />

TIFFANY&CO.<br />

GÜÇLÜ<br />

DURUŞ<br />

ÇAĞIN ÖTESINDE GÖZÜKMEK AMA AYNI ZAMANDA ‘AN’ DA OLMAK. BU<br />

SEZON DERIDEN ÜRETILEN ELBISELER, ETEKLER VE KABANLAR YENI FORMLARIYLA<br />

SONBAHARIN FÜTÜRISTIK GÖRÜNÜMLERINE IŞIK TUTUYOR.<br />

FOTOĞRAFLAR: ANDREAS ORTNER MODA EDİTÖRÜ: PIA LÉONIE KNOLL TÜRKÇEYE ÇEVİREN: DAMLA HASANREİSOĞLU<br />

<strong>ELLE</strong> 61


62 <strong>ELLE</strong><br />

Suni deri gömlek, Yün ceket,<br />

Geniş paçalı jean, hepsi<br />

GANT ‘Jackie 1961’ çanta,<br />

GUCCI Babet, UNÜTZER


Boğazlı kazak, CALIDA<br />

Deri elbise, CHLOÉ Bot,<br />

LUDWIG REITER ‘Lock’<br />

halka küpe, TIFFANY&CO.<br />

<strong>ELLE</strong> 1<br />

<strong>ELLE</strong> 63


Boğazlı kazak,<br />

CALIDA İşlemeli deri<br />

ceket, Midi etek, Deri<br />

çizme, hepsi CHLOÉ<br />

Çanta, MONTBLANC<br />

Kolye, MESSIKA<br />

64 <strong>ELLE</strong>


<strong>ELLE</strong> 65


66 <strong>ELLE</strong><br />

‘Lancry’ deri uzun palto (elbise<br />

olarak kullanıldı), JOSEPH Bel<br />

çantası, GIANNI CHIARINI Sarı<br />

ve beyaz altın “Lock” kolye,<br />

TIFFANY&CO.


Kiremit rengi suni<br />

kürklü deri ceket,<br />

Çizgili alpaka<br />

kazak, Deri şort,<br />

‘22 Bag’ çanta,<br />

CHANEL<br />

<strong>ELLE</strong> 67


68 <strong>ELLE</strong><br />

Çizgili elbise, GABRIELA<br />

HEARST Sarı ve beyaz<br />

altın pırlantalı ‘Lock’<br />

kolye, TIFFANY&CO.


Saten bluz, WINDSOR Suni deri pantolon,<br />

MARCIANO BY GUESS Bot, CHRISTION DIOR<br />

‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />

Model: Ella Eckersley/Muse NYC<br />

Saç: Georgios Tsiogkas/Baalsaal<br />

Makyaj: Sina Stölzle/Uschi Rabe Agency, Chanel<br />

ürünleriyle<br />

Moda Editörü Asistanı: Tinka Valérie Knoll<br />

Prodüksiyon&Casting: Uschi Kolonko<br />

TGA Go Türkiye’ye teşekkür ederiz.<br />

<strong>ELLE</strong> 69


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

HEM BUGÜNÜN HEM YARININ<br />

MİMARİSİNDE HANGİ ÖZELLİKLERİ<br />

ARAYACAĞIMIZI TARİH VE KÜLTÜR<br />

TUTKUSUYLA TANIDIĞIMIZ ÜNLÜ<br />

MİMAR GÖKHAN AVCIOĞLU‘NA<br />

SORDUK; ZAMANA DİRENEN VE<br />

DERSİNİ İYİ ÇALIŞMIŞ YAPILARIN<br />

ORTAK NOKTALARINI, YAPAY<br />

ZEKA VE 3D YAZICILARIN MİMARİ<br />

PROJELERDE YARATACAĞI<br />

DEĞİŞİMLERİ KONUŞTUK.<br />

RÖPORTAJ: MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />

HER ŞEY mükemmel<br />

Gökhan Avcıoğlu GAD çatısı altında yürüttüğü mimarlık<br />

pratiğinin yanı sıra, 2013 yılında kurduğu GAD Foundation<br />

aracılığıyla mimarlık kültürüne önemli katkılarda bulunan<br />

üretken ve çağdaş bir mimar. Eğitime, topluma ve bunların<br />

mimarlıkla kesiştiği noktalara odaklanarak atölyeler, yarışmalar,<br />

sergiler düzenleyen; söyleşiler ve yayınlarla mimari<br />

figürleri öğrencilerle ve toplumla buluşturan projelere imza<br />

atıyor. Onunla geleceğin mimari değerlerini, ofislerini ve binalarını<br />

konuşacağız.<br />

Resim ve heykel kökenli bir mimarsın. Çizimlerinde etkisini<br />

görüyor muyuz?<br />

Eskiden beri aklımda olan “mimar olma hayali” macerası,<br />

ailemle gezdiğim Efes, Troya ve Milet gibi antik kentlerle<br />

başladı. Bu coğrafyada yaşamak sadece tarih ve mimarlık<br />

meraklıları için değil herkes için gerçek bir nimet. Bir de<br />

Kapadokya var ki, sanki dinozorlar oyuncaklarını kazara<br />

bırakıp gitmiş gibi oyularak yapılmış binalarla dolu bir peri<br />

masalı diyarı. Ben resim, heykel ve moda tasarımıyla daha<br />

OLMAMALI!<br />

yakından ilgilenen biriyim. Mimarlık, aklımda bir yerlerde<br />

dolaşan bir meslek fikriydi, ama gençliğimde daha çok fırça<br />

ve kil ile zaman geçiriyordum. Resim ve heykel gibi sanat<br />

dalları genellikle daha kişisel ve içe dönük işlerdir. Kendi<br />

başına çabalama gerektirirler. Ben insanlarla daha fazla<br />

vakit geçirmek ve işbirliği yapmak istiyordum. Bu yüzden,<br />

“Mimar olmak sosyal bir meslek” fikrine kapıldım ve bu<br />

yolu seçtim. Sonuç olarak, şu anda burada olduğuma göre,<br />

mimarlıkla olan ilişkim açık seçik bir şekilde görülüyor. Bu<br />

ilgi, tarihe ve kültüre olan tutkumla birleşerek beni mimarlık<br />

dünyasına sürükledi. Kim bilebilirdi ki, antik taşların<br />

arasında ara sıra kaybolmaktan bu kadar keyif alacağımı…<br />

Geleceğin mimarisinde neler öne çıkacak?<br />

Bir yapının (yapı mı bina mı ne diyeceğimizi hala belirleye-<br />

70 <strong>ELLE</strong>


medik) insani temel ihtiyaçları karşılamanın ötesinde kalıcı<br />

bir mimari bir eser olabilmesi için beş konuda bir farklılığı,<br />

bir özelliği olması lazım... En azından dört tane, en azından<br />

üç tane, hadi bilemedin iki tane, bari bir tane… Bu şimdi de<br />

böyle, gelecekte de böyle olacak:<br />

Programmatic Statement: Bir yapının, işlevsel bir amacı<br />

veya mesajı olmalıdır. Yani, yapının bulunduğu alanla iletmek<br />

istediği bir hikayesi veya amaçlı bir kullanımı olmalıdır.<br />

Structural Statement: Mimarlık eseri, inşa edilen strüktürün<br />

kalitesi açısından da farklılaşmalıdır. Örneğin, geleneksel<br />

yöntemlerden saparak hafif bir strüktür kullanılabilir, bu<br />

da mimariye yeni bir boyut katar.<br />

Material Statement: Malzeme seçimi de büyük bir önem<br />

taşır. Bilindik malzemeler farklı şekillerde kullanılabilir ve<br />

bu da yapının karakterini belirler. Örneğin, cam ile tuğla<br />

gibi farklı malzemelerin bir araya getirilmesi, dikkat çekici<br />

ve akılda kalıcı bir yapı oluşturabilir.<br />

Technical Statement: Yapı, bazı teknik özelliklerle mimari<br />

veya mühendislik alanında yeni bir şey sunmalıdır. Bu, teknolojik<br />

olarak öncü olmak veya özgün bir tasarım fikri sunmak<br />

şeklinde olabilir.<br />

Art & Design: Mimaride sanatsal değeri yakalamak da<br />

önemlidir. Bu, estetik açıdan güzel, etkileyici veya düşündürücü<br />

bir yapı oluşturmak anlamına gelir.<br />

Bu beş özellik, bir yapıyı ikonik ve değerli hale getirebilir.<br />

Projelerimizde bu özellikleri yakalamaya çalışıyoruz. Bazılarında<br />

bu beş unsurun tamamını yakalarken, diğerlerinde<br />

üç veya iki özellik daha baskın olabilir. Ancak hiçbir<br />

projemizde bu özelliklerin hiçbirinin bulunmadığı bir yapı<br />

olmadı. Örneğin, Esma Sultan ve Borusan Kültür Merkezi<br />

projelerimizde bu beş özelliği başarıyla bir araya getirebildiğimizi<br />

düşünüyoruz. Ayrıca Ortaköy’deki One projesi de<br />

program açısından özellikle ilginçtir, çünkü çatıda bulunan<br />

havuz ve yürüyüş parkuru, binada yaşayan herkes için gönlünce<br />

ekme biçme alanları gibi özellikler günümüzde daha<br />

da önemli hale gelmiştir.<br />

Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi şimdinin ve geleceğin<br />

mimarisinde bu beş özelliği arıyor ve istiyoruz. Bu özellikler<br />

aynı zamanda binanın kendisini doğal afetler ya da değişen<br />

ticari koşullar nedeniyle insan eliyle yıkılmasına karşı da bir<br />

direnç meydana getirir.<br />

Sürdürülebilirlik ve sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde<br />

kullanmak mimaride kendine nasıl bir karşılık buluyor?<br />

Mimari değer birçok şeyle ölçülebilir... Mesela ‘zaman’la...<br />

Zamana direnmeli, güzel yaşlanmalı. Ama şunu da belirtelim,<br />

mimari olacak bina da kendini baştan belli eder. Hatta<br />

daha ilk kağıda düşen karalamalardan... Farkındalıktan,<br />

yetenekten, dersine çalışmışlıktan başlıyor. Günümüz böyle<br />

sapla samanın birbirine karıştığı bir zaman dilimi. Bırakın<br />

öyle her önüne gelenin, mimarların büyük bir çoğunluğunun<br />

bile işin içinden kolayca çıkamadığı bir durum söz konusu.<br />

Bunun sebebi 20. yüzyılda mimarlık eğitiminin 12 bin<br />

yılda geliştirilmiş tüm kültürel sistemlerden bağları koparılmış<br />

bir şekilde devam etmesi ve kendilerinden miras kalmış<br />

GÖKHAN AVCIOĞLU KİMDİR?<br />

1994 yılında İstanbul’da Global Architectural<br />

Development GAD (Global Mimari Gelişim)<br />

firmasını, 2014 yılında da mimarlık ve yerleşme<br />

kültürü üzerine araştırma ve paylaşımlar yapmak<br />

üzere GAD Vakfı’nı kurdu. 1983 yılında<br />

KSÜ’de Mimarlık eğitimini tamamlayan Gökhan<br />

Avcıoğlu’nun kurduğu bu iki farklı kurum, inşa etme<br />

teknikleri ve geliştirilmesi bir yana mimarlık mirası,<br />

mimari mekan, bugünün ihtiyaçları ve gelecek hatta<br />

başka gezegenlerde de yaşam üzerine düşünceler<br />

geliştiriyor ve bunları çeşitli mecralarda düzenli<br />

olarak paylaşıyor. 25 yılı aşkın bir süredir İstanbul,<br />

Bodrum, New Jersey, New York, Washington DC,<br />

Virginia, Connecticut, Moskova ve dünyanın dört<br />

bir yanındaki küçük özel evlerden geniş kentsel<br />

planlamaya kadar uzanan projeler için dinamik,<br />

yenilikçi konseptler üretiyor.<br />

Özbekistan için<br />

planlanan New<br />

Taskent City<br />

projesi.<br />

“MIMARLIKTA VE ŞEHIRCILIKTE<br />

EN BÜYÜK DEĞIŞIMLER,<br />

MAALESEF BAZEN deprem, sel,<br />

yangın, salgın gibi büyük<br />

felaketler SONRASINDA<br />

YAŞANIYOR. ŞU ANDA<br />

BÜTÜN DÜNYANIN yeniden<br />

düşünmeye BAŞLADIĞI BIR<br />

ZAMAN ARALIĞINDAYIZ.”<br />

<strong>ELLE</strong> 71


Chris Precht tasarımı<br />

Toronto Tree Tower<br />

“Kendi deneyimlerimizden<br />

yola çıkarsak, herkesi bir<br />

araya toplayan mutfak<br />

tasarımı ofis çalışanlarının<br />

çok hoşuna gidiyor.<br />

Örneğin GAD’da da<br />

mutfağımız var, her gün<br />

yemek pişer.”<br />

Toyo Ito tasarımı The Hachioji Library<br />

Zaha Hadid tasarımı Heydar Aliyev Center<br />

EN BEĞENDİKLERİ<br />

Hem eski usulden hem de yeni teknolojiler üzerinden<br />

öğrendiğim ve hala öğrenmekte olduğum ustalarım<br />

ve onların dünyaya bıraktığı kitapları ve kitap gibi<br />

yapıları var. Kimi bir sözüyle, kimi yazılarıyla, kimi tek<br />

bir yapısı ya da genel tasarım ve inşa tavrıyla öncülük<br />

ediyor. Bunların arasında birkaç önemli isim benim<br />

için her daim öncü olmuştur, sürekli başvuru kitabı gibi.<br />

Alpaslan Ataman, Peter Eisenman ve tabii ki -artık<br />

uzaklarda- her zaman koruyucu meleğim Zaha Hadid...<br />

Toyo Ito, Junya Ishigami, Anne Holtrop, Christian<br />

Kerez, Chris Precth, bu yüzyıla taşıyamadığımız Eric<br />

Miralles, küllerinden sürekli yeniden doğan Norman<br />

Foster, her an sürpriz yapabilen Steven Holl, mimar<br />

olmadığı halde dikkatle izlediğim Elon Musk ve Yuval<br />

Noah Harari…<br />

birçok sorumluluk alanını, daha az sorumlu disiplinlere terk<br />

etmesi ya da terk etmek zorunda kalmış olması. İşin acıklı<br />

tarafı da bu disiplinleri ilk kuran ve öğretenler mimar kökenli<br />

akademisyenlerdi. İlk yetişenlerden itibaren de mimar<br />

kökenli hocalardan ve her türlü bağdan adım adım kopuldu.<br />

Hatta önce rakip, sonra düşman olundu. Şehirciler, peyzaj<br />

mimarları, mühendisler, müteahhitler hatta geliştiriciler<br />

özünde mimar ataların çocuklarıdır. Mimarlar ise sanatçı<br />

hatta hezarfen denilen çok yönlü kişiliklerin uzantılarıdır.<br />

20. yüzyılın sosyal bilimler, mühendislik ve tıp alanlarında<br />

buluş ve icatlarda ilerlerken, çokça ayıbı da var geride bıraktığı.<br />

Mimarlık ve yapı sektörü de bundan nasibini ziyadesiyle<br />

aldı. İyi haberse, 21. yüzyılda birçok şeyi daha kolay<br />

sınıflayıp ayırt edebileceğimiz ve birleştirebileceğimiz algoritmik<br />

programlama, big data, IT ve yapay zeka ile hem<br />

eğitimde hem de mesleğin icrasında çoklu disiplinlerle ilgili<br />

bir bakış açısı gelişecek, bahsettiğimiz sektörel kopukluklar<br />

giderilecek ve ‘irreducible polynomial’ dediğimiz bu ‘çok<br />

katmanlı meslek’ gerçek değerini yeniden bulacak...<br />

İklim krizi ve yüksek sıcaklıklar yeni mimari projeleri nasıl<br />

etkileyecek?<br />

Derinden etkileyecek. Şu anda yaşanan şehirler, yerleşim<br />

alanları yer değiştirecek, yeniden şehirler kurulacak.<br />

Göbeklitepe’den beri arkeolojiye bakarsak deprem, su<br />

baskınları, toprak kaymaları, sürekli yer değişimlerine<br />

sebebiyet vermiş. Bazı yerler yer değiştirmese bile yıkılıp<br />

tekrar yapılan şehirlere sahip. 12 bin yıllık mimari bilgi ve<br />

birikimimiz bu değişimlere uyum gösterebilecek seviyede.<br />

İşi bozan yerel politikalar, ülkeler arasındaki uyumsuzluktan<br />

beslenen ticari odaklar bertaraf edilirse… Sorunla gerçekten<br />

halklar, STK’lar, üniversiteler ilgilenebilirse…<br />

72 <strong>ELLE</strong>


“Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük faydası, üçüncü<br />

taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün<br />

ofislerimizde kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını hayal edin: ne<br />

yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı<br />

zamanda daha az enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.”<br />

Ofisler nasıl bir dönüşüm içinde?<br />

Yaşadığımız pandemi ile birlikte barınma noktasına geri<br />

dönme, yani dış etkilere kapalı bir yere çekilme hali,<br />

7/24 neredeyse evlere kapandığımız süreçler yaşadık.<br />

Etkileri hala devam ediyor. Bunu geçirirken ofise gitmek<br />

durumunda olmadığımızı, yeni teknolojik gelişmeler<br />

sayesinde evden de işleri yürütebileceğimizi fark ettik ve<br />

“ev-ofis” dediğimiz sisteme ağırlık vermeye başladık. Sonra<br />

fark ettik ki her şeyi aynı mekanda yaptığımızda, mekan da<br />

yıpranıyor, biz de yıpranıyoruz. Bu sefer, yandaki binada,<br />

alt katta, bahçe içinde bir müştemilatta çalışmak gibi bir<br />

sürü fikir geliştirdik. Dolayısıyla pandemi, aslında kendi<br />

yaşam kültürümüz ve hayalimizdeki ev üzerine yeniden<br />

düşünmemizi sağladı. Şehirlerin giderek büyüdüğü ve<br />

artık başlı başına büyük problemler yarattığı yerlerde ise<br />

acaba yavaş yavaş tekrar daha küçük şehirlere, kasabalara<br />

mı toplansak, denmeye başlandı. Bir yandan da Marshall<br />

McLuhan’ın 90’ların başında öngördüğü gibi, dünya artık<br />

“global bir köy”e dönüştüğü için bunu yapabiliyoruz. Yani<br />

artık nerede olduğumuzun çok bir önemi yok.<br />

Şu anda bütün dünyanın yeniden düşünmeye başladığı bir<br />

zaman aralığındayız. Mimarlar olarak, bunun sinyallerini<br />

çok önceden almıştık. Fakat maalesef yöneticilerin, şehir<br />

planlamacıların, ekonomistlerin, mühendislerin ya da başka<br />

mesleklerden insanların düşünmesine böyle “felaketler”<br />

yol açıyor. Mimarlıkta ve şehircilikte en büyük değişimler,<br />

maalesef bazen deprem, sel, yangın, salgın gibi büyük<br />

felaketler sonrasında yaşanıyor.<br />

Çalışanların bir ofis ortamından beklentisi nedir?<br />

Ergonomi, doğru ışıklandırma, hava kalitesi gibi bildik<br />

ihtiyaçlar dışında yeni fark ettiğiniz istekler var mı?<br />

Soruda bahsi geçen unsurlar temel unsurlar… Bunların dışında<br />

bizi bir araya getiren özellikler nedir? Artı değerler<br />

nedir? Bizi trafik belasından kurtarıp bir an önce orada<br />

olma duygusunu yaratacak özellikler nedir… Düşey hiyerarşisi<br />

olan ofis ortamları dijital dünyanın gelişmesi ile birlikte<br />

yerini yatay hiyerarşiye bırakıyor. Şirkete bağlılık ve kıdemden<br />

ziyade verimlilik, yaratıcılık önem kazanıyor. Sıra sıra<br />

dizilmiş masalar yerine farklı bir araya gelişleri sağlayabilen<br />

esnek ofis düzenleri… Sık sık çalışma grupları değişen kad-<br />

“21. YÜZYILDA BIRÇOK ŞEYI DAHA KOLAY SINIFLAYIP AYIRT<br />

EDEBILECEĞIMIZ VE BIRLEŞTIREBILECEĞIMIZ algoritmik programlama,<br />

big data, IT ve yapay zeka ile, HEM EĞITIMDE HEM DE MİMARLIK<br />

MESLEĞINİN ICRASINDA ÇOKLU DISIPLINLERLE ILGILI BIR BAKIŞ AÇISI<br />

GELIŞECEK ve bu ‘çok katmanlı meslek’ GERÇEK DEĞERINI YENIDEN<br />

BULACAK.”<br />

<strong>ELLE</strong> 73


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Kitabın adı mimari soyutlamanın az ya da<br />

çok olmasının ötesinde, özellikle anlam ve<br />

dayanıklılık üzerine dikkat çekmek amacıyla<br />

“Less or More” olarak belirlenmiş.<br />

Geçen sene çıkan kitabın ‘Less or More’ ne anlatıyor?<br />

Benim ve çalışma arkadaşlarımın kişisel anıları, notları, soruları,<br />

eskizleri, tasarımları ile mimarlık pratiğinin belirli bir zaman<br />

dilimindeki çabalarını nasıl açıkladıklarını içeren bir nevi ‘director’s<br />

cut’ olarak nitelendirebileceğimiz bu kitap, hem çalışmalarımızın<br />

envanterini çıkarmayı, hem de zamanımızın mimarlığı<br />

ilgilendiren önemli sorunları hakkında farkındalık yaratmayı<br />

amaçladı. Bu bağlamda kitap, sadece bizim çalışmalarımızı değil,<br />

aynı zamanda mimari tasarım ile ilgili dünya genelindeki <strong>sayısı</strong>z<br />

verileri, anlatıları, tarihi ve dönüm noktalarını da sunuyor. Bu<br />

kitapta yer alan, mimarlık dışındaki dünyaya işaret eden tanıtım<br />

kutucukları, tasarım pratiğiyle ilgilenenlerin bu tür konularda<br />

da bilgi sahibi olması için tasarlandı. İçindekiler sadece GAD’ın<br />

bir yapı/yapıtlar antolojisi olmayıp, kitapta yer alan yapı/yapılar<br />

deneysel, yapım aşamasında ya da inşa edilmiş olması fark etmeksizin<br />

okuyucunun mevcut düşüncelerini, bakış açılarını tartışabilecekleri<br />

örnekler olarak düşünülerek seçildi.<br />

rolar. Kendi deneyimlerimizden yola çıkarsak, herkesi bir<br />

araya toplayan mutfak tasarımı çalışanların hoşuna gidiyor.<br />

Oyun alanları, hobiler için alanlar, resimler, 3D yazıcılar,<br />

heykel ya da resim üretilebilen alanlar, müzik yapılabilen<br />

alanlar… Örneğin GAD’da da mutfağımız var, her gün yemek<br />

pişer. Cengiz Bektaş ile çalışırken de en sevdiğim şeydi<br />

geç saatlere kadar çalışılıp birlikte yemek yenmesi. Bununla<br />

birlikte son yıllarda sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesiyle<br />

birlikte ön plana çıkan “iyileşme (retreat)” kavramı yani<br />

wellness, ofislere adapte edilmeli.<br />

Kiliseden, ambardan, hatta hapishane binasından eve<br />

dönüştürülmüş projeler gördük. Hibrit ve evde çalışma<br />

akımının yaygınlaşmasıyla, boşalan ofis binalarını konuta<br />

dönüştürme projeleri başlar mı?<br />

Burada en önemli konu; bir kere teknik olarak doğal afetlere,<br />

havanın ters hareketlerine ve tabii insan eliyle yapılan<br />

yıkımlara dayanabilecek yapılar ortaya çıkarmak. Bir<br />

de yapı, hangi fonksiyonda yapılırsa yapılsın, eğer kendi<br />

başına bir varoluş hikayesi ya da güzelliği varsa, insanlar<br />

fonksiyon değiştirerek onu kullanmaya devam ediyorlar.<br />

Eski bir saray müze oluyor; eski bir kışla okul oluyor; eski<br />

bir fabrika konuta dönüşüyor. Yani yapıların aslında biraz,<br />

ilk ısmarlandığı biçiminin dışındaki fonksiyonlara da<br />

cevap verebilecek özellikte olması lazım. Tabii bu biraz<br />

da şansa bağlı; yani bina öyle bir lokasyondadır ki, oradan<br />

yol geçirilmek istenir veya yerine büyük bir bina yapılmak<br />

istenir. Bazen de binanın toplumdaki anıları kötüdür; mesela<br />

Taksim’deki Topçu Kışlası, anıları kötü olduğu için<br />

yıkılmıştı. Aslında güzel, değişik bir binaydı ama şimdi bir<br />

siyasi kanat onu yeniden yapmak istiyor; öbür kanat ise<br />

karşı çıkıyor. Binaların böyle istem dışı kaderleri de vardır.<br />

Dolayısıyla bu, planlanması çok zor bir şey. Ama siz binayı<br />

gerçekten sağlam ve toplumun bir değerini ya da durumunu<br />

simgeleyecek şekilde yapabilirseniz, o bina bir sonraki<br />

nesil için korunabilecek ya da merhamet gösterilecek bir<br />

yapı olabilir. Tabii önce yapı, “dersini iyi çalışmış” olmalı.<br />

Ondan sonrası, toplumsal kader.<br />

Dijitalleşen mimari ve metaverse evreninde mimarlık<br />

hakkında neler söyleyebilirsin?<br />

Bugün 3D yazıcılar sayesinde hayal edilen her türlü euclid,<br />

non-euclid, hybrid, ara form istediğimiz büyüklükte, masamızın<br />

üstünden gerçek bir inşaat alanına kadar değişik<br />

ölçeklerde vücut buluyor. Hayal ettiğimiz bir tasarımın bu<br />

araçlar sayesinde içine girip yaşayabileceğimiz mekanlara<br />

dönüşmesi mümkün.<br />

Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük<br />

faydası, üçüncü taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan<br />

yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün ofislerimizde<br />

kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını<br />

hayal edin: Ne yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta<br />

çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı zamanda daha az<br />

enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.<br />

İnşaat sistemlerinin bu yetenekleri, mimarları sonra<br />

inşaatçıları sonra da şehirler ve yerleşmeler hakkında karar<br />

veren bürokratları daha çok dikkate davet edecek, inşaat süresinde<br />

daha az kazı gerektiren ve sonucunda daha az atığın<br />

çıktığı optimum, verimli tasarımlar üretmeye zorlayacaktır.<br />

Yapmadığımız ya da yapma fırsatı bulamadığımız şeyler<br />

bizi heyecanlandırır. Mesela “growing” dediğimiz, ağaçları<br />

birbirine kaynatarak yapıların taşıyıcı sisteminin kurulduğu<br />

bir yöntem var. İki-üç katlı, 100 metrekare tabanlı bir evi<br />

tamamen ahşap bir strüktür üzerine kuruyorsunuz. Evin<br />

taşıyıcı sistemini, ağaçları aşılayıp birbirine kaynatarak<br />

ilerliyorsunuz. Aslında ağaç evin bir başka türü. Uzmanların<br />

bana verdiği bilgiye göre, 15 yılda falan böyle bir yapı tamamlanabiliyor.<br />

Böyle bir şey yapmayı çok istiyorum. Hatta<br />

hazırlığını yaptım, bir yer de organize ettik. Yakında başlayacağız;<br />

ömrümüz yeterse. Sonra, 3D yazıcı ile bir bina yap-<br />

74 <strong>ELLE</strong>


Divan Kuruçeşme<br />

GÖKHAN<br />

AVCIOĞLU VE<br />

GAD ARCHITECTURE<br />

PROJELERİNDEN<br />

ÖRNEKLER<br />

Exploded House, Bodrum<br />

Eskişehir Hotel and Spa<br />

YKAD House, Ankara<br />

Borusan Müzik Evi<br />

Mandarin Oriental Hotel and Residences, Bodrum<br />

<strong>ELLE</strong> 75


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

GAD Architecture Cappadocia Spa Hotel projesinin kurgusunda coğrafyanın tüm fiziksel ve<br />

kültürel verilerini kullanarak “yerin” bir parçası olması hem de kendi içinde yarattığı özel doku<br />

ve kurgusuyla da “kendi bağlamını” yaratması hedeflenmiş. Amaç, mimari kurguda doğal<br />

olanla yeni olanın arasındaki sınırları yok edip birbiri içine geçmesi.<br />

Kapadokya Karlık projesi<br />

mak üzerine de çalışıyoruz. Daha çok başındayız ama yeni<br />

nesile bunları öğretmeye çalışıyorum. Bu teknoloji şu anda<br />

emekleme döneminde; sadece bir – iki katlı evler yapabiliyorsunuz<br />

ve çatısını veya içindeki bazı detayları yapmak için<br />

henüz yeterli değil. Ama gelecekte çok iyi olacak. Bu teknoloji,<br />

örneğin Mars’ta koloniler üretmek için de kullanılacak;<br />

çünkü oraya bu yazıcıyı götürüp, oradaki toprağı, kili işleyip<br />

bir tüpten geçirerek, bilgisayar vasıtasıyla mekanları oluşturmak<br />

mümkün. Dünyadan oraya çimento, çelik götürmek<br />

mümkün olmayacağına göre, bu tür bir teknoloji kullanmak<br />

lazım orada.<br />

Bunun yanında, dünyada da daha organik, natürel malzemelerle,<br />

toprağı, taşı kullanarak veya ekolojik çimento ile<br />

bina yapmanın yöntemleri gelişiyor. Bunlar mimarlığı çok<br />

değiştirecek. Tabii bir de her şey mimarlar eliyle yapılacak<br />

diye bir şey yok. Mesela ev, mimarsız mimarlığın en uygulanabilir<br />

olduğu konu.<br />

Röportajımızın başında da bahsetmiştin, Kapadokya<br />

senin için önemli bir bölge sanırım. Neden? Ve orada<br />

neler yapıyorsun?<br />

Genel olarak her yerde ele aldığımız projelendirme<br />

biçimi, çevreye olan duyarlılığımız, yerel malzemelerin<br />

kullanılması, oraya damdan düşer gibi değil de, sanki oranın<br />

bir parçasıymış gibi lokalliğe değer veren bir felsefemiz var.<br />

Kapadokya’da hunharca bir şekilde terk edilmiş taş ocağını<br />

bir otel tesisine çevirerek; bulunduğu yerin atmosferine<br />

sahip termal konaklama, ağırlama oteli yapma düşüncesiyle<br />

bu tasarım sürecine girdik. Aslında bu bölgede yaptığımız ilk<br />

proje değil, fakat bu sefer tahrip edilmiş bir dağın yeniden<br />

kazanımını programlamak için çalışmak tasarımı çok daha<br />

anlamlı bir konuma getiriyor.<br />

Arazinin özgün fiziksel özellikleri ile ana tasarım faktörü<br />

haline gelen arkeolojik alanları ve arazinin mevcut<br />

parametrelerini ve yerel özelliklerini dikkate alarak<br />

oluşturuyoruz projeyi. Mesela tasarım sürecinde, Mimar<br />

Alpaslan Ataman’ın “Bir Göz Yapıdan Külliye’ye” kitabında<br />

da söz ettiği birimlerin belli oranlarda çoğalması ve<br />

yükselmesiyle oluşan bir sistemin sentezi yapıldı. Klasik<br />

yığma bir sistemde, iç mekan oluşturmak için dış mekana<br />

bir kabuk örüldü ve bu dış kabuk içeride negatif bir alan<br />

oluşturdu. Çevreyle iç mekan arasında yer alan bu kabuk<br />

bir zar oluşturma görevi görüyor aynı zamanda. Burada<br />

hedeflenen şey kabuk yapmaktan öte, büyük bir kalıbın<br />

içerisinden koparılmış parçalardan kalan negatif alanlarda<br />

iç mekan oluşturmak. Modern inşaat teknikleriyle<br />

oluşturulabilecek tüm formlarla deneyler yapıyoruz ve bu<br />

deneylerin sonucunda aslında negatif mekanların birer<br />

kalıbını oluşturarak, kalıpların içinde kalan boşlukların<br />

insanların deneyimleyeceği mekanlar haline getirilmesini<br />

hedefliyoruz. Yine aynı zamanda mekanların yatay ve düşey<br />

olarak üst üste eklenmesiyle yaşam alanlarının değişmesini<br />

sağladık. Bir kuantum mekanizması olan Wave function<br />

collapse yaklaşımıyla organik bir şehir meydana getirmek<br />

amacımız. Yapıların şehirlerdeki yerleşimleri, mimari<br />

planlarının oluşturulması gibi teknik konularda, girilen<br />

veriler doğrultusunda oluşturulan görsel ve grid sistemlerin<br />

tasarım sürecine olan etkisini önemsiyoruz. Farklı ölçek ve<br />

mekansal özelliklere sahip tüm bu birimlerin tasarımında<br />

76 <strong>ELLE</strong>


“Mimarlık pratiği yapmak kadar ÜSTÜNDE DÜŞÜNMEK DE DEĞERLI.<br />

ELIMIZDE YIPRANMIŞ BIR DÜNYA VAR. Bir şey inşa etmeden önce GEÇMIŞTE<br />

OLDUĞUNDAN DAHA DUYARLI VE DETAYLI BIR BIÇIMDE ÖĞRENMEYE VE<br />

ANLAMAYA VAKIT AYIRMALI.”<br />

mevcuttaki dokunun bir parçası olmasının hedeflenmesinin<br />

yanı sıra kendine özgü kurgusunu da koruması benim için<br />

çok önemli.<br />

GAD Architecture olarak son projelerinizde kullandığınız<br />

özel teknolojiler, malzemeler ya da yeni felsefeler var mı?<br />

Yaşadığım, çalıştığım, tasarım yaptığım yerlerin tarihsel bir<br />

geçmişi olmasını diliyorum. Tamamen yeni yerleşmelerde<br />

ruhum sıkılıyor. Yer ile ilişki benim için çok önemli. Yeni<br />

yapılmış, tarihsiz, gıcır gıcır binalar beni itiyor. Ben de<br />

yeni malzemeleri kullanıyorum, deniyorum. Benim asıl<br />

sevdiğim, pürüzsüz ve mükemmel malzemelerden ziyade<br />

pürüzlü ve problemli bir dokuya sahip, henüz varoluşunu<br />

tamamlamamış, bitmemiş malzemeler. Bence her şey<br />

mükemmel olmamalı. O bitmişlik bana iyi gelmiyor. Gıcır<br />

gıcır, jilet gibi yeni bir bina geleceğe çok kalmaz. Materyal<br />

dışılık da hoşuma gider. Malzemesini hiç hatırlamadığınız<br />

bir yapı bence diğerlerinden daha değerlidir. Malzemeden<br />

ziyade başka duyguları harekete geçirmesi binaya farklı<br />

bir değer katar. Bu, bir anlamda metafiziktir. Mesela Esma<br />

Sultan ve Borusan Kültür Merkezi’nde malzemeyi, binayı<br />

hisseder ve hatırlarsınız...<br />

Mimarlık pratiği yapmak kadar üstünde düşünmek de<br />

değerli. Elimizde yıpranmış bir dünya var. Bir şey inşa<br />

etmeden önce geçmişte olduğundan daha duyarlı ve<br />

detaylı bir biçimde öğrenmeye ve anlamaya vakit ayırmalı.<br />

Yeryüzünde yaşayan herkes önce ve sürekli düşüncelerini<br />

yeniden inşa etmeli ve mimar da kendisine ısmarlanan proje<br />

ne olursa olsun daha geniş bir perspektiften bakabilmeli.<br />

Unutmamalı, kendini inşa etmek bir meslek sorumluluğu<br />

olmasının yanı sıra hem besleyici hem de zevkli. Mimarlık<br />

bir partisyon yazmak gibidir bence. Kim ne yapacak, ne<br />

zaman devreye girecek, ne söyleyecek; mimar bunları<br />

baştan yazar, çizer... Bunları hızlı yazabilecek metotlar<br />

geliştirmeli mimar kendine...<br />

GAD Architecture için önümüzdeki 10 yılın stratejisini<br />

belirlediniz mi, neler yapmayı planlıyorsunuz?<br />

O kadar çok planım var ki ömrüm yeter mi bilmiyorum.<br />

Mars’ta olmak istiyorum… Fakat doktorlar vücudumun bu<br />

yolculuğa dayanamayacağını söylüyor. Orada bir koloni<br />

kurmak… Kızıl Gezegen’de yeni bir medeniyet kurulması<br />

artık zorunlu bir durum.<br />

Sonra su altını merak ediyorum. Denizdeki yaşamın tarihi,<br />

kara canlıları ilk adımını atmadan üç milyon yıl öncesine<br />

dayanıyor. “The deep blue”. Gündüz olmasa da geceleri<br />

orada uyumak isterim, deniz altında…<br />

Dünyaya dönersek, Bodrum’da devam eden turizm ve konut<br />

projelerimiz var. O tür projeleri seviyoruz, çünkü yaşayan<br />

dinamik projeler. Hem bir küçük yerleşme, bir köy kasaba<br />

gibi, hem de birbirini besleyen tetikleyen bir durum içeriyor.<br />

Önümüzdeki dönemlerde gündeme gelecek, Bodrum’la<br />

ilgili başka projelerimiz de var. Karadağ’da, New York’ta,<br />

Taşkent’te, Moskova’da ve yerle bir olan Irak’ın yeniden<br />

inşası için Samara’da devam eden projelerimiz var. Bunlarla<br />

birlikte Fethiye, Çeşme, Mardin, Assos’ta da projelerimiz<br />

mevcut…<br />

Diğer taraftan GAD Foundation 2013’te kuruldu. Mimarlık,<br />

tasarım, toplum, eğitim ve çevre ile ilgili konuları araştırmak,<br />

tartışmak ve planlamak için mimarlık profesyonellerini,<br />

eğitimcileri, araştırmacıları ve öğrencileri bir araya<br />

getiriyor. Bilim, sanat, tasarım ve mühendisliğin aynı çatı<br />

altında toplandığı bir mimarlık pratiği ile çalışmalarımız<br />

devam ediyor. GAD Vakfı, balık vermekten çok balık tutma<br />

metotlarını paylaşmak üzerine kurulu.<br />

Genelde ofisteki üretimlerimiz, bizden talep edilenler<br />

doğrultusunda bina gerçekleştirme üzerine kurulu bir yapıya<br />

sahip. O bölüm kendi içerisinde hep yapmaya yöneldiği,<br />

bugüne ve geleceğe yönelik çalıştığı için araştırma yapmaya<br />

her zaman vakit bulamıyor. Vakıf tarafı ise kendisine<br />

ısmarlanmayan projelere bile maydanoz olabiliyor,<br />

araştırma yapıyor yani. Proje çıksın ya da çıkmasın, birisi<br />

ısmarlasın ya da ısmarlamasın o iş üzerinde çalışıyor.<br />

Kaldı ki bizim gayrimenkul geliştirme üzerine çalışan bir<br />

şirketimiz daha var. Dolayısıyla bu üç grup kendi arasında<br />

top çeviriyor. Ofis tarafı aslında kendi yaptığı projelere daha<br />

çok konsantre, onlara odaklanmış durumda. Vakıf tarafı ise<br />

yalnız GAD’ın Türkiye’deki veya yurt dışındaki projeleriyle<br />

değil başka mimarların da günümüzdeki veya geçmişteki<br />

projeleriyle ilgili araştırmalar yapan, düşünceler geliştiren<br />

bir yapıya sahip. Yani ofis tarafı kendinden menkul bir<br />

tavır içinde, başka mimarlarla olan uğraşlara uzak durup<br />

“en iyi mimar, ölü mimar” diye düşünürken, vakıf tarafı<br />

ise “canım dünyada sadece siz yoksunuz, başka mimarlar<br />

da var” diye düşünüyor. Yani Yin-Yang gibi birbirlerini<br />

tamamlıyorlar. Yani biri kendi içine dönük, diğeri ise daha<br />

geniş kapsamlı ve dışa dönük bir çalışma yürütüyor. Vakıf<br />

vasıtasıyla Türkiye’de ve dünyada atölye çalışmaları, stajlar,<br />

sergiler, öğrenci değişim programları ve kitap yayıncılığı<br />

gibi etkinliklerle mimarlık alanındaki önemli figürleri<br />

daha geniş topluluklarla buluşturuyoruz. <strong>UP</strong>ENN, IAAC<br />

bunlardan bazıları... Diğer benzeri vakıflardan en önemli<br />

farkımız hantal olmayan yapımız ve bilfiil yapı üretimiyle<br />

entelektüel çabaların iç içe olması.<br />

<strong>ELLE</strong> 77


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Sanatın<br />

GELECEK KAYGISI<br />

SANAT DANIŞMANI VE KÜRATÖR FERIDE ÇELIK ILE SANAT VE TEKNOLOJI ARASINDAKI<br />

ILIŞKIYI, SANATIN GELECEĞINI VE BU ANLAMDA DAHA PEK ÇOK DETAYI KONUŞTUK.<br />

“YAPAY ZEKA VE DIJITALLEŞMENIN ETKISIYLE SANAT ŞIMDIDEN ÇOK FARKLI BIR BOYUTA<br />

GIRMIŞ DURUMDA” DIYEN ÇELIK, BIZE BAŞKA BIR DÜNYANIN KAPILARINI ARALADI.<br />

RÖPORTAJ: SELIN YILDIZ<br />

Nasıl ki geçmişi bizlere miras kalan sanat eserlerinden<br />

“okuyorsak”, gelecekten bahsedip de (sanatın)<br />

geleceği konuşmamak olmaz. Merkezinde<br />

sanat olan böyle bir sohbet için sanat danışmanı<br />

ve küratör Feride Çelik’in aklımıza gelen isim olması sürpriz<br />

olmasa gerek.<br />

Yakın ve uzak gelecekte sanatta ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?<br />

Dünyadaki sanat yorumcuları ve sanatçıların<br />

bu süreç konusundaki görüşleri ne yönde?<br />

Yapay zeka ve dijitalleşmenin etkisiyle sanat şimdiden çok<br />

farklı bir boyuta girmiş durumda. Birçok sanat uzmanının<br />

da belirttiği gibi; bu gelişmeleri sanat tarihinde fotoğraf<br />

makinesinin icat edildiği dönemden sonraki gelişmelere<br />

benzetmek mümkün. Ama bu çağın özelliği olarak daha<br />

büyük değişimler bekliyorum. Şu anda dijital ve yapay zeka<br />

dünyasında sezgisel olarak bir şeyler üretilemiyor, ancak bu<br />

durum ilerde değişebilir.<br />

Sanata ve sanat eserlerini yorumlamaya olan tutkunuzu<br />

78 <strong>ELLE</strong>


SANAT VE<br />

TEKNOLOJİ<br />

BİRLİKTELİĞİ<br />

“Sanatta teknolojinin<br />

kullanılması aslında<br />

oldukça eskiye<br />

dayanıyor. İlk<br />

kullanım 1849<br />

yılında ilk fotoğraf<br />

makinesinin<br />

icadıyla başladı.<br />

1960’lı yıllarda ise<br />

sanat eserlerinde<br />

dijital teknoloji<br />

kullanılmaya<br />

başlanmıştır.”<br />

nasıl ve ne zaman keşfettiniz?<br />

Sanata olan tutkum çocukluk yıllarıma dayanır, hep el<br />

becerilerimi kullanarak bir şeyler üretmek istemişimdir.<br />

Ülkemizdeki eğitimin gereği sınav stresi yoğunluğumuzdan<br />

ötürü fen ve matematik dersleri öncelik kazanmıştır. Lisans<br />

eğitimim üzerine aldığım yüksek lisans eğitimiyle sanata<br />

olan tutkuma geri döndüğümü söyleyebilirim.<br />

Sanat eserlerini yorumlama tutkum ise doktora eğitim<br />

yıllarıma dayanır. Tıpkı Orhan Pamuk’un ‘Bir kitap okudum,<br />

hayatım değişti’ dediği gibi, ben de ‘Bir ders aldım, hayatım<br />

değişti’ diyebilirim. Doktora eğitimim sırasında ‘Sanat<br />

Eserleri Çözümleme’ isimli bir derse devam ediyordum. Bu<br />

derste tek bir tablo üzerinde oldukça detaylı çözümlemeler<br />

yapıyorduk. Sanatçının hayatından; yaşadığı dönemin siyasi,<br />

sosyolojik, politik etkilerinden; tablo içerisindeki renkler<br />

ve sembollerden, dönemin sanat akımına kadar titizlikle inceliyorduk.<br />

Adeta görsel bir şifreyi okuma gibiydi bu saatler<br />

benim için. Müthiş keyif aldım ve hobi şeklinde sevdiğim<br />

tabloları çözümlemeye başladım. Şimdi de bu hobimi mesleğe<br />

dönüştürdüm. Bu konuda farklı kurumlarda eğitimler<br />

veriyorum.<br />

Fütürizm akımındaki yaklaşıma göre sanat gelecek kaygısı<br />

gütmeli. Peki sizce bir sanat eseri yaratılırken günü-<br />

Günümüzde<br />

yaşasaydı<br />

nasıl eserler<br />

ortaya koyardı<br />

diye merak<br />

edeceği sanatçı<br />

kim?<br />

“Aklıma ilk gelen isim<br />

noktacılık akımının<br />

yaratıcısı olan George<br />

Seurat. Çünkü Seurat<br />

yaşadığı dönem için<br />

oldukça ileri bir görüş<br />

ve yaratıcılık ustalığı<br />

göstererek resimde<br />

piksel görüntüsü elde<br />

etmiştir. Yani ana<br />

renkleri kullanarak<br />

bu renkleri tuvalin<br />

üzerine nokta olarak<br />

sürmüş; gözün renkleri<br />

karıştırmasını, diğer<br />

bir ifadeyle insan<br />

retinasının dijital<br />

görüntüleri algılama<br />

ve netleştirme işlevini<br />

resme uzaktan bakan<br />

izleyiciye yüklemiştir.”<br />

<strong>ELLE</strong> 79


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Feride Çelik<br />

bir eseri üç<br />

boyutlu olarak<br />

görmenin<br />

farkını<br />

vurguluyor ve<br />

“Klasik eserleri<br />

sadece<br />

gözlerimizle<br />

değil, diğer<br />

duygularımızla<br />

da algılarız”<br />

diyor.<br />

müz çağına odaklanmak ve anda kalmak yeterli midir<br />

yoksa gelecek düşünülmeli midir?<br />

Fütürizm akımının ortaya çıktığı dönem için sanatın bir gelecek<br />

kaygısı gütmesini normal karşılamak gerekir. Çünkü<br />

İtalya’da ortaya çıkan bu akımın sanat tarihindeki estetiğe,<br />

güzelliğe ve durağanlık gibi birçok alana karşı duruşu vardı.<br />

O yüzden de gelecek kaygısı gütmeliydi ki, başarılı olsun.<br />

Günümüzde üretilen bir sanat eseri de eğer gelecek kaygısı<br />

güdüyorsa ya da gerçekten eşsiz olmayı hedefliyor ve<br />

rakip eserlerin önüne geçmek istiyorsa, geleceği düşünmek<br />

zorundadır.Yapay zeka ile oluşturulan eserlerin klasik bir<br />

yağlı boyayla aynı etkiyi yaratabileceğini düşünmüyorum.<br />

Üç boyutlu olarak bir eseri görmek sanal ortamda görmekten<br />

çok farklıdır. Klasik eserleri sadece gözlerimizle değil,<br />

diğer duyularımızla da algılarız. Pandeminin bize öğrettiği<br />

en önemli noktalardan biri dijital yöntemlerle gerçekleşen<br />

etkinlikler ne kadar zengin içerikli olurlarsa olsunlar; fiziksel<br />

mekanlarda bir arada bulunmanın, birlikte deneyimlemenin<br />

ve sosyalleşmenin coşkusundan hiçbir zaman vazgeçilemeyeceğiydi.<br />

Yapay zekanın ancak sanat eseri üretim<br />

sürecinde iyi bir araç olduğu kanısındayım. Emek ve yaratıcı<br />

yoğun üretimlerde yapay zeka iyi bir yardımcı olur.<br />

Sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyle ilgili görüşleriniz<br />

neler? Sizce sanat ürünleri sergiye ihtiyaç duyar mı? Sa-<br />

80 <strong>ELLE</strong>


“Bence sanatın<br />

önceliği<br />

insanlığa<br />

faydalı olmak<br />

açısından<br />

bir değişiklik<br />

yaratmasıdır.<br />

Yani yazılı<br />

dünyanın<br />

insanlık adına<br />

göndermek<br />

istediği<br />

mesajları<br />

görsel bir<br />

dille etkileyici<br />

olarak ifade<br />

etmelidir.”<br />

nat “sergide” görülebilen bir şey mi olmalı?<br />

Geçenlerde bu konuda bir makale yazdım. Sanatta teknolojinin<br />

kullanılması aslında oldukça eskiye dayanıyor.<br />

İlk kullanım 1849 yılında ilk fotoğraf makinesının icadıyla<br />

başladı. 1960’lı yıllarda ise sanat eserlerinde dijital teknoloji<br />

kullanılmaya başlanmıştır. Sonralarda ise sergileme<br />

tekniklerinde dijitalleşmeye gidilir. Günümüz dünyasında<br />

artık sanat ve teknoloji iç içe olma durumunda. Makalemde<br />

de pandemi sonrası küratörlüğünü gerçekleştirdiğim bir fiziksel<br />

sergide üç boyutlu eserlerle birlikte dijital teknolojiyi<br />

kullanmanın önemi ve etkisini belirttim.<br />

Pandemi ile birlikte teknoloji hayatın ayrılmaz bir parçasına<br />

dönüştüğünden; sergileme yönteminde dijital araçların<br />

kullanılması, sanat izleyicisinin ilgisini artırmak için<br />

zorunlu hale geldi. Makalemdeki sergide kullanılan ekran<br />

görüntüleri ve ses enstalasyonu, sanat izleyicisinin sergi<br />

ortamına dahil olmasını sağlamış; serginin amacını ve anlamını<br />

daha da kuvvetlendirmiştir. Sanat ürünleri sergiye<br />

kesinlikle bir gereksinim duyar. Bir sergide görülebilme<br />

durumu ise teknolojik gelişmeler paralelinde hibrid sistemle<br />

mümkün olabilir. Yani vakti olmayan bir sanat izleyicisi<br />

sergiyi sanal ortamda da görebilir.<br />

Fütürizmdeki “sanat dünyayı değiştirmeli” fikriyle yola<br />

çıkacak olursak, sizce sanatın önceliği nedir?<br />

Bence sanatın önceliği insanlığa faydalı olmak açısından bir<br />

değişiklik yaratmasıdır. Yani yazılı dünyanın insanlık adına<br />

göndermek istediği mesajları görsel bir dille etkileyici olarak<br />

ifade etmelidir. Ortaçağ el yazmalarının resimlerle süslenmesinin,<br />

kiliselerdeki mozaik tablo ve vitray resimlerin<br />

amacı da buydu; din adamları inancı pekiştirmek için görselliğin<br />

vazgeçilmezliğini keşfetmişlerdi.<br />

Sanat toplumların yapısı, yaşayış biçimi, kültürel birikimi<br />

hakkında ipucu verir. Siz şu anki ve gelecekteki çağ için<br />

yaşadıklarımızdan yola çıkarak sanatı da anlayıp, tahmin<br />

edebileceğimize inanıyor musunuz?<br />

Şu an ve gelecek çağ için bu durumun kolay olmayacağını<br />

düşünüyorum. Çünkü aşırı hızlı değişen ve karmaşıklaşan<br />

bir sistem içerisine girdik ve bu süreç daha da karmaşıklaşarak<br />

sürecek gibi görünüyor.<br />

Sizce fütürizm Türkiye’de doğru anlaşılabilmiş bir akım<br />

mı? Dünyayla kıyaslarsak neler söyleyebiliriz?<br />

Her sanat akımı ülkesine göre farklılık gösterir. İtalya’da doğan<br />

fütürizm akımı İtalyan sanatçılar tarafından dönemin<br />

sanat düşüncesine göre algılanarak üretimlere şekil vermiştir.<br />

Ülkemizde ise sanat ortamı Avrupa’yı biraz daha geriden<br />

takip ettiği için fütürizmin yansımaları sonradan görülmüş<br />

ve İtalya’dakine benzer olmamıştır.<br />

Fütürizm akımıyla eser vermiş en beğendiğiniz Türk ya<br />

da yabancı sanatçı kim?<br />

En beğendiğim fütürist sanatçı Umberto Boccioni.<br />

Fırsatınız olsa geçmişte mi yoksa gelecekte mi bir sanat<br />

dönemini ziyaret etmek isterdiniz? Dönem de verebilir<br />

misiniz?<br />

Empresyonizm döneminde Paris’i ziyaret etmek isterdim.<br />

<strong>ELLE</strong> 81


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />

Museum Of The <strong>Future</strong>:<br />

GELECEĞİ MERAK EDİYORUZ!<br />

GEÇEN SENE DUBAİ’DE AÇILAN VE MIMARI, BILIM, SANAT, TEKNOLOJI,<br />

BIYOMÜHENDISLIK ALANLARINDA BIRÇOK ILKE IMZA ATAN GELECEK MÜZESI<br />

TÜM DUYULARA HITAP EDEREK GELECEĞIN IÇINDE HISSETTIRIYOR, HATTA BIZLERI<br />

2071 YILINA GÖTÜRÜYOR!<br />

Gelecek; onu hayal edebilen, tasarlayabilen ve<br />

uygulayabilenlerindir. Gelecek; gelmesini beklediğiniz<br />

değil, yarattığınız bir şeydir.” Museum<br />

of the <strong>Future</strong>, yani müzenin dış duvarına kaligrafi sanatıyla<br />

yazılmış olan bu cümleler, içeride deneyimlenecekler hakkında<br />

ipucu veriyor. Mimar Shaun Killa, müzenin içinde<br />

yaratılmak istenen, “geleceği avucunuzun içine alma” konseptini<br />

binanın dışına da taşıyarak fütüristik bir görünüm<br />

kazandırıyor. Uzay üssünü andıran bina asimetrik bir simit<br />

şeklinde. Dubai’nin klasik gökdelenlerinin arasında Gelecek<br />

Müzesi, bilinen müze algısını yıkıyor ve farklılığıyla tüm<br />

dikkatleri üzerine çekiyor. Yapının ortasındaki boşluk da<br />

gelecekteki bilinmeyeni, ön görülemeyeni anlatmaya çalışıyor.<br />

Dokuz yıllık uzun bir emeğin sonucu olan yapının içi ise<br />

göründüğünden çok daha fazlasını sunuyor.<br />

2071’E IŞINLANIYORUZ<br />

Burayı gezme süreciniz klasik bir müze ziyaretinden oldukça<br />

farklı. İçindekiler basit bir simülasyondan ve görüntülerden<br />

ibaret değil. Bir yandan daha önce hiç bahsedilmemiş<br />

bir konuyla ilgili yeni fikirler duyarken bir yandan da yapay<br />

zeka ve artırılmış gerçeklikle yaratılan bu gelecek tasarısını<br />

tüm duyularınızla algılıyorsunuz. Girişte size verilen ileri<br />

teknoloji bileklikler ziyaret süresince size eşlik eden yapay<br />

zekanın anahtarı. Bu müzede kendinizi çok değerli hissedeceksiniz<br />

çünkü tüm gezi boyunca yapay zeka “Aya” size<br />

isminizle hitap ediyor. Her katta farklı bir tema işlenen yedi<br />

katlı binada, beş farklı bölümü ara vermeden, sırayla deneyimliyorsunuz.<br />

Hikaye bir uzay gemisiyle dünyaya, Dubai’ye<br />

iniş yapmanızla başlıyor. Uzayın ve Dünya’nın ayaklarınızın<br />

altında olduğunu sadece görmüyor; yaşıyor, gerçekmiş gibi<br />

82 <strong>ELLE</strong>


EN İLGINÇ detaylar<br />

• Müzenin açılış tarihi 22/02/2022. Sebebi ise bunun bir “palindrom tarih” olması.<br />

Yani baştan ve sondan okunuşu aynı. Bu tarihlerin çok az denk geldiği, dolayısıyla uğurlu<br />

olduğuna inanılır. Müze de bu şansla işe başlamak istemiş.<br />

• Büyük bir kısmı Güneş enerjisiyle çalışan müze, daha temiz bir geleceğe işaret ediyor.<br />

• 2071 yılı, Arap Emirlikleri’nin kuruluşunun 100. yılı<br />

• Müze 1000 seçkin Arap yeteneği tanımayı ve dünya çapında bir entelektüel hareketi<br />

ilerletmeyi amaçlayan “Büyük Arap Beyinleri” projesine de ev sahipliği yapıyor.<br />

Küçük Bir Tavsiye: Biletlerinizi online almalısınız, yoksa yer bulmanız imkansız!<br />

Müzenin<br />

çevresinde<br />

100 farklı<br />

ağaç, bitki<br />

türü bulunuyor.<br />

Teknoloji<br />

ve doğanın<br />

bir arada<br />

olmasına<br />

vurgu<br />

yapılıyor.<br />

algılıyorsunuz. Size gezegenleri, Güneş’i, Dünya’nın dönüşünü<br />

ve uzayda potansiyel yaşamın nasıl olacağını yaşatıyorlar.<br />

2071’deki Dubai’yi izliyorsunuz. Buradan Amazon<br />

Ormanları’na varıyorsunuz. Ormanı en ince detayına kadar<br />

görürken aslında bu ormanlardaki bir damla suyun bile ne<br />

kadar değerli olduğunu size anlatmayı amaçlıyorlar. Daha<br />

sonra sizi şifayı ve iç sesinizi aramanızı sağlayacak bir meditasyon<br />

odasına sokuyorlar. Bu oda titreşimlerle, seslerle<br />

her duyunuza hitap ederek size özel bir rahatlama olanağı<br />

sunuyor. Sonrasında sizi eşi benzeri olmayan bir kütüphane<br />

karşılıyor: içinde 2400’den fazla canlı türü olan DNA<br />

kütüphanesi. Burada tüm canlıları anne karnında gibi, kapsüllerin<br />

içinde gözlemliyorsunuz. Onları bu şekilde muhafaza<br />

edip sunarak korumanın gerekliliğine dikkat çekmeye<br />

çalışıyor. Müzenin en alt katındaki teknolojik aletler sergisi<br />

ise en somut haliyle, gelecekte kullanılabilecek bazı aletleri<br />

tanıtıyor. Bunların arasında her mevsime uygun, yokmuş<br />

gibi hissettiren kıyafetler, robot köpekler, geleceğin arabaları<br />

ve en önemlisi yapay zekayla geliştirilmiş robot “Ameca”<br />

bulunuyor.<br />

GEÇMİŞ, BUGÜN VE GELECEK<br />

Müzenin en temel hedefi, geleceğe ve teknolojiye pozitif<br />

bir yaklaşımda bulunabilmek. Geleceği oturup beklemek<br />

yerine, kendi ellerimizle bugünden başlayarak yaratabileceğimizin<br />

mesajını da vermek istiyor. Bunu yaparken de özümüzü<br />

ve geçmişten gelen değerlerimizi koruyup teknolojiyle<br />

geliştirebilmenin mümkün olduğunu anlatıyor. Her geçen<br />

gün yenilenmeye ve gelişime açık olan müzede, sürekli olarak<br />

yeni tasarımlara, sanatçılara ve bilim insanlarına fırsat<br />

tanınıyor.<br />

GELECEĞİN KAHRAMANLARI:<br />

ÇOCUKLAR<br />

Bundan 50 yıl sonra çocukların yetişkin olacağından yola<br />

çıkarak müze onlara doğal olarak gerçekten çok geniş bir<br />

bölüm ayırmış. Çocuklara, 3D ağırlıklı eğitimler ve aktiviteler<br />

sunarak hem meslek yelpazelerini genişletmeyi hem de<br />

geleceğe bakış açılarını Dünya’yla sınırlamayıp uzaya kadar<br />

götürmeyi hedefliyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 83


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />

Evde<br />

BIYOFILIK<br />

SEÇIMLER<br />

BROSTE COPENHAGEN<br />

BITKILERLE VE HAYVANLARLA ILETIŞIMDE<br />

OLMANIN IYILEŞTIRICI ETKILERININ ALTINI<br />

ÇIZEN BIYOFILI’NIN ‘IYI HİSSETTİRME’<br />

HALINI YAŞAM ALANLARINA TAŞIYORUZ.<br />

BU YOLCULUKTA DOĞANIN SUNDUĞU<br />

MALZEMELER KADAR, DOĞAYI ANIMSATAN<br />

RENKLERI DE LISTEMIZE EKLIYORUZ.<br />

HAZIRLAYAN: SELIN CEBECIOĞLU<br />

Amerikalı biyolog Edward O. Wilson 1984 yılında<br />

çıkarttığı “Biophilia” adlı kitabında insanlarla<br />

yaşayan diğer her şeyin arasındaki içgüdüsel<br />

bağı ve tüm canlılarla birlikte yaşamın kendisini<br />

de sevmeyi biyofili olarak adlandırmış. Bu açıdan bakıldığında<br />

doğayla, bitki ve hayvanlarla iletişim halinde olmak<br />

elzem bir ihtiyaç. Doğayı yaşam alanınıza enjekte etmek için<br />

saksıdaki bitkilerinizin ve evinizi paylaştığınız hayvanlarınızın<br />

yanı sıra doğanın renk ve desenlerinden de beslenmeyi<br />

unutmayın.<br />

DOĞAYI EVE DAVET EDIYORUZ<br />

Ormanda nefes almak gibi anlamlar içeren Shinrin-yoku,<br />

1980’lerde Japonya’da geliştirilmiş bir kavram. Japon tıbbında<br />

sağlığın korunmasında ve iyileştirilmesinde önem<br />

kazanmış. Shinrin-yoku ortaya çıkan birçok problemimizin<br />

ilacının doğayla bağımızı tekrar kurmakta saklı olduğunu<br />

söylüyor. Üstelik, bunun için ormana taşınmak gibi köklü<br />

değişiklikler yapmamıza gerek görmüyor. Biyofiliyle ilişkili<br />

Shinrin-yoku, ormanda yürümek, bitkilerle çevrili açık<br />

havayla temas halinde olmak gibi aktivitelerin de stresi<br />

azalttığını verilerle ortaya koyuyor. Doğayı pencerelerinden<br />

evlerine davet edenlerin psikolojik ve fiziksel olarak<br />

daha sağlıklı olduklarını biliyoruz. Bu durum yalnızca yeşil<br />

bir alan görmeyi ya da deniz manzarasına sahip olmayı<br />

içermiyor. Yaşanılan alanın gün ışığını görme oranı bile iyi<br />

hissettirebiliyor. Peki, günün çoğunluğunu ofiste geçirenler<br />

ya da yaşam alanı bu unsurları sağlamayanlar ne yapmalı?<br />

Ham ahşap mobilyalar seçmek, mekanı aydınlatacak açık<br />

renklere ya da doğayı anımsatacak tonlara yönelmek, bitkilere<br />

olabildiğince çok yer açmak gibi doğayla ilişkili adımlar<br />

atmak iyi gelecektir.<br />

Pantolon saksı, 410 TL, MÜZ<br />

Baxter marka<br />

Linfa koltuk,<br />

MODA BAGNO<br />

Ficus Benjamin<br />

bitki Rubby saksıyla<br />

beraber, 579,90 TL<br />

FİDANBURADA.COM<br />

84 <strong>ELLE</strong>


Kilim, YARGICI<br />

HOMEWORKS<br />

Vitra marka Isamu<br />

Noguchi tasarımı<br />

Freeform kanepe,<br />

MOZAIK<br />

Rattan örgü sepet,<br />

2399,95 TL,<br />

ZARA HOME<br />

Bold bank,<br />

MVOICE<br />

Poliform marka Emmanuel Gallina tasarımı Symphony konsol, BEKA HOME<br />

Vitra marka<br />

L’Oiseau aksesuar,<br />

MOZAIK<br />

TINE K HOME<br />

Vitra marka Cork<br />

tabureler, MOZAIK<br />

Saksı (büyük) 849 TL, (küçük)<br />

369,99 TL, H&M HOME<br />

Eve biyofilik<br />

hareketlilik<br />

katmak için<br />

yapacağınız<br />

bitki seçiminde<br />

‘doğru yerde<br />

doğru bitki<br />

kullanımı’ kuralını<br />

listenizin ilk<br />

sırasına eklemeyi<br />

unutmayın.<br />

<strong>ELLE</strong> 85


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />

BIR BILIM OLARAK: EKOLOJI<br />

Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevresiyle ilişkisini inceleyen<br />

bir bilim dalı. Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamı.<br />

Ekosistemi abiyotik faktörler yani toprak, su, hava, iklim<br />

gibi cansız faktörler ve biyotik yani üretici, tüketici ve ayrıştırıcı<br />

faktörler oluşturuyor. Binlerce farklı canlı türünün<br />

birbirleri ve çevreleriyle kurdukları ilişkilerden dolayı ekoloji<br />

birçok bilim ile birlikte çalışıyor. Ekosistem içerisinde<br />

yer alan her şey, bir diğeri için var. Son yıllarda önemi daha<br />

çok anlaşılır hale gelen bu bilim, biyofilik yaşam anlayışının<br />

artmasıyla yeniden gündem.<br />

Okulların yeni yeni açıldığı bu dönemde, üstteki satırlar, bir<br />

zamanlar keyifle dinlenen derslere gönderme olsun.<br />

Yeşili gören,<br />

pencereli bir<br />

alanda vakit<br />

geçiren kişilerin<br />

psikolojik<br />

ve fiziksel<br />

sağlıklarının, gün<br />

ışığı almayan<br />

ortamda<br />

yaşayanlara<br />

oranla çok<br />

daha iyi olduğu<br />

söyleniyor.<br />

GUBI<br />

Sedefli tabak, 775 TL,<br />

SECRETS OF B.<br />

Paravan, 12.999 TL,<br />

YARGICI HOMEWORKS<br />

Galway koltuk,<br />

MUDO CONCEPT<br />

AND TRADITION<br />

86 <strong>ELLE</strong>


Spider sehpa, MUDO CONCEPT<br />

Monky seramik saksı,<br />

4600 TL, WOHHA<br />

Servis arabası, 29.250 TL,<br />

VAKKO HOME<br />

Eijffinger marka Emerald Koleksiyonuna<br />

ait H poster serisi duvar kağıdı (<br />

280x300 cm), 1116 Euro +KDV, EVIST<br />

Yaşam alanı<br />

içerisinde yer<br />

alan bitkiler,<br />

hava kalitesini<br />

iyileştiriyor, kişisel<br />

motivasyonu ve<br />

verimliliği artırıyor,<br />

stresi azaltıyor. Tek<br />

yapmanız gereken<br />

evinizin aldığı<br />

ışığa, ısıya ve<br />

bakımı konusunda<br />

zorlanmamak için<br />

evde geçirdiğiniz<br />

süreye uygun<br />

seçimlere yönelmek.<br />

LEXINGTON<br />

Sulak,<br />

559,99 TL,<br />

H&M HOME<br />

Sofa, NORDIST<br />

<strong>ELLE</strong> 87


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

Gelecek<br />

KADINLARIN!<br />

SANATTAN TEKNOLOJIYE, KADIN HAKLARINDAN EDEBIYATA, BILIMDEN GÜZELLIK<br />

VE MODA SEKTÖRÜNE FARKLI ALANLARDA ÖNCÜ BIR ROLE SAHIP OLAN,<br />

DEĞIŞIMIN KADIN AKTÖRLERINI LISTELEDIK. İMZA ATTIKLARI IŞLERLE GELECEĞE IŞIK<br />

TUTAN, BAŞARILI, YARATICI VE CESUR SEKIZ KADINDAN ILHAM ALIN!<br />

YAZI: SELİN MİLOŞYAN<br />

NERI OXMAN<br />

İsrail doğumlu Amerikalı mimar Neri Oxman devasa binalar ya da lüks oteller<br />

tasarlamadı ama o şimdiden modern mimarinin en önemli isimlerinden biri<br />

olarak kabul ediliyor. MIT (Massachusetts Institute of Technology) Media Lab’ta<br />

tasarımcı ve aynı üniversitede Medya Sanatları ve Bilimi profesörü olan, sanat,<br />

biyoloji, bilgisayar teknolojisi ve malzeme bilimiyle mimariyi birleştiren, orijinal<br />

ve detaylı tasarımlarıyla tanınan bu Beethoven hayranı 47 yaşındaki mimar,<br />

obje ve binaları gezegene, doğaya zarar vermeden tasarlıyor. Biyomimetizm<br />

(doğadaki formları taklit eden tasarımlar) üzerine çalışırken işini “materyallerin<br />

ekolojisi” olarak tanımlıyor. Obje ve binaların, çevreleriyle uyum sağlaması<br />

ve iletişim içinde olması için doğal bazlı materyallerle tamamlanmasını<br />

savunuyor; tıpkı bir vazonun, içindeki çiçekler ölünce onların biyolojik olarak<br />

parçalanmalarına yardımcı olması gibi…<br />

Neri Oxman’ın en etkileyici tasarımlarından biri olan Silk Pavillon, ipek<br />

böceklerinin yaşam koşullarını ve yönelimlerini göz önünde bulunduran, robotik<br />

olarak eğrilen ipekten oluşan bir iskelettir. 6500 ipek böceği içine yerleştirilmiş<br />

ve ipek böceklerinin ördüğü ipeklerle birlikte tasarımın son hali elde edilmiştir.<br />

Tasarımlarında her daim doğayı ve doğayla birlikte yaşamayı göz önünde<br />

bulunduran, disiplinlerarası çalışmalardan ilham alan ve günümüzün Leonardo<br />

Da Vinci’si olarak görülen Neri Oxman, yenilikçi bakış açısıyla bugüne ve<br />

geleceğe damga vuracak bir araştırmacı.<br />

MoMA küratörü Paola Antonelli’nin “Zamanının değil, zamanının önünde bir<br />

insan” olarak tanımladığı, Amerikalı yazar Bruce Sterling’inse yaptığı işleri;<br />

“daha önce herhangi bir şeyden farklı bir şekilde farklı” olarak nitelendirdiği<br />

Neri Oxman’ı mutlaka radarınıza alın.<br />

88 <strong>ELLE</strong>


CANAN DAĞDEVİREN<br />

En son meme kanserinin teşhisinde çığır açabilecek bir<br />

buluşa imza atan ve farklı disiplinleri buluşturan icatlarıyla<br />

adından söz ettiren Canan Dağdeviren, medikal teknoloji<br />

alanındaki öncü çalışmaları ve imza atacağı daha bir<br />

sürü başarıyla şüphesiz şimdinin ve geleceğin en etkili<br />

kadınlarından biri.<br />

University of Illinois’da Malzeme Bilimi ve Mühendisliği<br />

bölümünde 2014 yılında doktora derecesini alan, doktora<br />

süresince esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne<br />

giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yapan<br />

Dağdeviren’in genç yaşına sığdırdığı icatlar arasında<br />

giyilebilir kalp pili, cilt kanseri testi, beyin iğnesi ve<br />

sindirilebilir sensör dikkat çekiyor.<br />

Başarılı bilim insanı Canan Dağdeviren’in Massachusetts<br />

Teknoloji Enstitüsü (MIT) Media Lab ekibiyle birlikte<br />

icat ettiği elektronik sütyen, giyilebilir ultrason tarama<br />

cihazından oluşuyor ve kadınların sık sık tarama<br />

yapıp kanser vakalarını erken teşhis etmelerine olanak<br />

sağlıyor. Doktora gerek kalmadan günlük tarama imkanı<br />

veren, Dağdeviren’in tüm kadınlara ithaf ettiği cihazın<br />

Amerika’da patent aldığını hatırlatalım.<br />

Başarısının sırrını, hayallerinin peşinden tutkuyla koşması,<br />

yaptığı işe olan inancı, iddialı ve inatçı olmasıyla<br />

açıklayan Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi’ne<br />

“Genç Akademi Üyesi” olarak kabul edilen ilk Türk bilim<br />

insanı.<br />

ZADIE SMITH<br />

İngiltere ve dünyada büyük başarı elde eden, The Guardian<br />

ve Whitbread İlk Roman Ödülü’nü kazanan kitabı İnci Gibi<br />

Dişler yayınlandığında henüz 25 yaşındaydı. Jamaikalı<br />

bir anneyle İngiliz bir babanın kızı olarak dünyaya gelen<br />

Zadie Smith’in tıpkı kendi gibi melez karakterlerin dünyasını<br />

anlattığı, çokkültürlülüğe, renklere, gelenekler ve çatışmalara<br />

yer verdiği romanı İnci Gibi Dişler’i, bugün ırkçılığın hâlâ son<br />

bulmadığı bir düzlemde okumak, farklı kimliklerin toplumda<br />

tutunma çabalarını anlamak açısından çok değerli.<br />

Bundan 23 önce yayınlandığı bir ilk romanla göçmenlik, etnik<br />

kökenler, asimilasyon, ırkçılık gibi gündemden düşmeyen<br />

meselelere dem vurmayı bilen Smith daha sonraki yıllarda<br />

yazdığı ve hepsi kimlikler ve kökler üzerine kafa yoran<br />

kitaplarıyla da çeşitli ödüllere layık görüldü.<br />

Bu süreçte Columbia ve Harvard Üniversitesi gibi kurumlarda<br />

edebiyat ve yaratıcı yazarlık dersleri veren, aynı dersleri şu<br />

sıralar New York Üniversitesi’nde de sürdüren Smith, çok<br />

satan listelerinde yer alan ve geleceği öngören kitaplarıyla<br />

çağdaş edebiyatın en etkili isimlerinden biri.<br />

Smith şimdilerde son kitabı “The Fraud”la konuşuluyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 89


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

MALALA YOUSAFZAI<br />

2012 yılında ülkesi Pakistan’da eğitim hakkından vazgeçmediği<br />

için bir Taliban üyesi tarafından başından vurulan Malala<br />

Yousafzai, bugün cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm dünya<br />

çocuklarının eğitim hakkını savunmaya devam ediyor.<br />

Henüz 10 yaşındayken ülkesindeki kız çocukların okuması için<br />

kampanyalar yürüten Yousafzai, Taliban’ın hedefi olduktan<br />

sonra zorluklar karşısında susmadı, bir eğitim aktivistine<br />

dönüştü ve babasıyla birlikte kurduğu Malala Fonu’yla cinsiyet<br />

ayrımcılığına karşı savaşmaya başladı.<br />

2013 yılında yayınladığı, dünyada çok satanlar listesine<br />

girmeyi başaran “Ben Malala” kitabındaki cesur hikayesi, ilham<br />

vermek dışında eğitimde fırsat eşitliği, kadın ve çocuk haklarının<br />

düzenlenmesi gibi konularda da farkındalık yarattı.<br />

2014 yılında en genç ve ikinci Pakistanlı olarak aldığı Nobel<br />

Ödülü, 2015’te hayatını anlatan belgeselin En İyi Belgesel<br />

dalında Akademi Ödülü’ne layık görülmesi ve 2017’de Oxford<br />

Üniversitesi’nde lisans eğitimi almaya başlamasıyla eğitimdeki<br />

kararlılığını kanıtlayan Yousafzai uluslararası bir simgeye<br />

dönüştü.<br />

2021 yılında Afganistan’ı ele geçiren ve kadınların temel<br />

haklarını ellerinden alan Taliban’a karşı da uyarıda bulunan<br />

26 yaşındaki Yousafzai, bugün katıldığı çeşitli uluslararası<br />

konferanslarda toplumsal cinsiyet eşitliğine ve ayrımcılığa karşı<br />

dikkat çekerken kendi adına açılan vakıf vasıtasıyla kalkınan<br />

ülkelerdeki kız çocukların okula gidebilmesi için çalışmalar<br />

yürütüyor.<br />

Kadın dayanışmasının ve kız kardeşliğin giderek önem kazanıp<br />

adaletsizlikler karşısında en büyük güç sayıldığı günümüzde<br />

Malala Yousafzai hikayesi, çalışkanlığı, kararlılığı ve azmiyle<br />

tüm kız kardeşlerine ilham oluyor, onlara patriarkal düşünce<br />

sistemine karşı savaşma cesareti veriyor.<br />

Ve tüm bunlardan dolayı Malala bugünün ve geleceğin en etkili<br />

isimlerinden biri.<br />

90 <strong>ELLE</strong>


MARINE SERRE<br />

Lyst’in geçtiğimiz yıllarda hazırladığı Yılın Öne Çıkan 10<br />

Markası arasında yer alan Marine Serre, benimsediği<br />

döngüsel moda anlayışı, sürdürülebilirlik konusundaki<br />

farkındalığı, tüm insanlığı gezegenin temizliği konusunda<br />

duyarlı kılmaya dair çalışmalarıyla bugünün ve geleceğin<br />

en önemli tasarımcılarından biri.<br />

2017 yılında LVMH Genç Moda Tasarımcıları Ödülü’nü<br />

kazanarak ışıltılı bir dünyanın kapılarını aralamayı başaran<br />

Serre; yaratıcılığı, verdiği mesajlar, tüketim kültürüne karşı<br />

sürdürdüğü mücadele ve kısa sürede Dua Lipa, Beyonce,<br />

Adele ve Kylie Jenner gibi ünlülerin radarına girmesiyle<br />

ismini geniş kitlelere duyurdu.<br />

The Rising Shelter isimli Sonbahar/Kış 2023-24 defilesinde<br />

sahneye kurduğu, her biri terk edilmiş, çöpe gitmiş<br />

kıyafetlerden oluşan üç devasa tepeyle bilinçsiz tüketimin<br />

sonuçlarını gözler önüne seriyor, izleyiciyi harekete<br />

geçmeye, sorumluluk almaya davet ediyordu. Bu absürt<br />

kuleler aslında gezegenin, eğer tüketimin ve kirliliğin önüne<br />

geçilmezse nasıl bir yıkım ve sonla karşı karşıya olduğu<br />

gerçeğini de açığa çıkarıyordu.<br />

Son defilesinde olduğu gibi önceki defilelerde de<br />

tasarımlarını sergilemekten öte verdiği mesajlarla<br />

“rahatsız etmeyi”, insanlara “silkinin” demeyi görev bilen<br />

Marine Serre, koleksiyonlarının yaklaşık yüzde 50’sini<br />

geri dönüştürülmüş ürün ve malzemelerden üretirken,<br />

diğer yarısında biyolojik olarak parçalanabilir ve geri<br />

dönüştürülmüş iplikler kullanıyor.<br />

Serre’in tasarımlarında kullandığı ikonik desen hilal, tasarım<br />

felsefesini çok iyi yansıtıyor. Temelde Ay sembolünden<br />

ilham alan Marine Serre, Ay’ın birçok alan ve kültüre saygı<br />

niteliğinde olduğunu, hilalinse sonsuz bir döngü içinde<br />

dünyanın etrafında dolaşan Ay’ın ilk evresi olduğunu<br />

anlatıyor.<br />

Sonsuz bir döngü içinde olan Ay’ın ilk evresi hilal, Fransız<br />

tasarımcının yarattığı, asla çöpe gitmeyen, her daim<br />

kullanılan ve sonsuz bir döngü içinde olan zamansız<br />

kıyafetlere hem tasarım, hem de fikir olarak çok yakışıyor.<br />

<strong>ELLE</strong> 91


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />

YUSRA MARDINI<br />

Son yıllarda en çok tartışılan meselelerden biri olan mülteci sorununa bambaşka bir gözle bakmamızı sağlayan<br />

ve olimpik yüzücü kimliğiyle sığınmacıların denizde dalgalara karşı verdiği mücadelenin de simgesine dönüşen<br />

Yusra Mardini; hayalleri, projeleri ve sığınmacı sorununun son bulması için yapmaya çalıştıklarıyla geleceğin en<br />

önemli aktörlerinden biri olmaya aday.<br />

Suriye’de iç savaşın başlamasıyla Türkiye’ye sığınan, ardından 20 kişiyi taşıyan ve içi su alan bir botla<br />

İzmir’den Midilli Adası sahillerine dört saat boyunca yüzerek ve mülteci grubuna liderlik ederek ulaşan Yusra<br />

Mardini, 2016 Rio Olimpiyatları’nda Sığınmacı Olimpik Sporcular Takımı’nda 10 sporcu arasında yer aldı.<br />

2020 Tokyo Olimpiyatları’nda da kulaç attı.<br />

Göçmenlerin ülkeye girişine yardım etme, evrakta sahtecilik, kara para aklama ve dolandırıcılık ile radyo<br />

frekanslarının yasalara aykırı kullanılması gibi suçlamalarla soruşturulması devam eden genç yüzücü, sıra dışı<br />

hikayesi ve azmiyle geçtiğimiz yıl Netflix’te gösterime giren The Swimmers filmine ilham kaynağı oldu.<br />

İlham olduğu bu filmle mülteci olmanın zorluklarını ve mültecilerin hikayesini geniş kitlelere duyurmayı başaran<br />

24 yaşındaki Yusra Mardini, atandığı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) İyi Niyet<br />

Elçisi görevi dahilinde Dünya Ekonomik Forumu, Google Zeitgeist, WE Day ve Küresel Kadınlar Forumu’nda<br />

konuşmalar yaptı, mülteci kamplarını ziyaret etti ve mültecilerin karşılaştıkları tehlike ve zorluklara karşı<br />

farkındalık yarattı.<br />

Mücadelesinde onu yalnız bırakmayan kız kardeşi Sara Mardini’yle 2022 yılında Time dergisinin En Etkili 100<br />

Kişi listesinde yer aldı.<br />

En büyük hayali savaş bitince ülkesine dönmek, deneyimini herkesle paylaşmak ve mülteci kelimesinin<br />

kullanılmayacağı, mülteci sorununun son bulacağı barışçıl bir dünyada yaşamak. Bu uğurda sürdürdüğü<br />

çalışmalar, onu şimdiden geleceği şekillendiren kadınlar arasına sokuyor.<br />

92 <strong>ELLE</strong>


PAT MCGRATH<br />

Dünyanın en etkili makyaj sanatçısı<br />

olarak anılıyor, 2019’daysa Time’ın En<br />

Etkili 100 Kişi listesinde yer aldı. Prada,<br />

Dior, Alexander McQueen, Givenchy,<br />

Louis Vuitton, Marc Jacobs, Saint Laurent,<br />

Valentino, Tom Ford ve Versace gibi<br />

markaların yüzlerinde dikkat çekici<br />

değişimlere imza atan Pat McGrath, makyaj<br />

sanatına olan teatral ve kapsayıcı bakış<br />

açısıyla fark yaratıyor, sınırları zorluyor<br />

ve güzellik dünyasını küresel ölçekte<br />

değiştirmeyi başarıyor.<br />

Renkli olduğu kadar farklı materyalleri de<br />

kullanan oldukça sanatsal ve sıra dışı bir<br />

makyaja imza atıyor.<br />

2014 yılında Britanya İmparatorluk<br />

Nişanı’na layık görülen ilk marka sahibi ve<br />

kadın sanatçısı olarak “Dame” unvanıyla<br />

ödüllendirilen Pat McGrath, 2015 yılında<br />

kendi markası Pat McGrath’i piyasaya<br />

çıkardı.<br />

Jean-Paul Gaultier’nin Sonbahar/Kış 2023-<br />

24 defilesinde couture’le şehirli hayatı<br />

karıştıran Pat McGrath, Schiaparelli’nin Yaz<br />

2023 defilesinde yüzü ve vücudu bir tuval<br />

gibi kullanarak çeşitli gölgeler ve renklerden<br />

oluşan cüretkar görünümler yarattı.<br />

Pat McGrath’ın, sınırları zorlayan makyaj<br />

oyunlarının gelecekteki versiyonlarını<br />

merakla bekliyoruz.<br />

ALEXANDRIA OCASIO-CORTEZ<br />

Onunki tam bir başarı hikayesi. Porto Riko’lu Katolik bir<br />

ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Boston Üniversitesi’nde<br />

Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi eğitimi alan Alexandria<br />

Ocasio-Cortez, garsonluk yaparak hayatını kazanırken aktif<br />

siyasete girmeye karar verir ve Kasım 2018’de New York 14.<br />

bölgeden Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi’ne<br />

seçilerek ABD tarihinin en genç kongre üyesi olur.<br />

Kendisini demokrat sosyalist olarak tanımlayan Ocasio-<br />

Cortez, ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikası, çevre ve<br />

göçmen sorunları, sağlık ve eğitim ücretlerinin düzenlenmesi,<br />

kadına karşı şiddet, işçi hakları gibi konularda sesini her daim<br />

yükseltmekte, sivri çıkışlarıyla dikkat çekmektedir.<br />

Ocasio-Cortez’in cesurca sunduğu yasa teklifi Yeşil Yeni<br />

Düzen, iklim değişikliğinin 2050 yılında yaşanacağı<br />

düşünülen etkilerini ele alırken sıfır sera gazı salımı,<br />

yenilenebilir enerjiye geçmek, tren hatlarının artırılması gibi<br />

hedefler içeriyor.<br />

Sosyal medyada da aktif olup seçmenine yakın duran,<br />

geleneksel siyasetçi kimliğinden oldukça uzak bir profil<br />

çizen aktivist ve ilerici milletvekili Alexandria Ocasio-<br />

Cortez, geçtiğimiz günlerde Hindistan Başbakanı Modi’nin<br />

Kongre’deki konuşmasını, dini özgürlüklere saygı duymadığı<br />

gerekçesiyle boykot etti.<br />

İşçi sınıfına mensup bir ailede doğup halkın içinden yetişen<br />

ve ABD tarihinin en genç kongre üyesi olan Alexandria<br />

Ocasio-Cortez, sıra dışı yükseliş hikayesiyle adalet ve eşitliğin<br />

sağlanacağına dair yeşerttiği inanç, samimiyeti, cesareti ve<br />

açık sözlülüğüyle genç kuşakların idolü. Gelecekte üstleneceği<br />

görevleri ve imza atacağı projeleri heyecanla bekliyoruz.<br />

<strong>ELLE</strong> 93


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />

GÜZELLIKTE ışık hızı<br />

GÜZELLIK VE WELLNESS, FIZIKSEL<br />

VE DUYGUSAL IYILIK HALIMIZI<br />

ARTIRMAYA YÖNELIK EN ÖNEMLI<br />

SEKTÖRLERIN BAŞINDA GELIYOR.<br />

ANCAK, BU SEKTÖR GEÇTIĞIMIZ<br />

YILLARDA BÜYÜK BIR DÖNÜŞÜM<br />

GEÇIRDI VE GELECEKTE DE BU<br />

DEĞIŞIM DEVAM EDECEK GIBI<br />

GÖRÜNÜYOR; HEM DE HIZ<br />

KESMEDEN! PEKI, GÜZELLIK VE<br />

WELLNESS’IN GELECEĞI NASIL<br />

ŞEKILLENIYOR?<br />

YAZI: DAMLA DURAK<br />

94 <strong>ELLE</strong>


CILT BAKIMINDA<br />

akıllı cihazlar, VÜCUT<br />

ANALİZLERİ VE<br />

yapay zeka TABANLI<br />

UYGULAMALAR<br />

SAYESİNDE, HER<br />

BİREYİN İHTİYACINA<br />

UYGUN özel bakımlara<br />

HER GEÇEN GÜN BİR<br />

YENİSİ EKLENİYOR.<br />

Teknolojiyi işin içine kattığımızda güzellik ve wellness<br />

dünyasında ciddi bir dönüşüm içinde olduğumuzdan<br />

söz edebiliriz. Sanal deneyimler, güzellik<br />

uygulamaları ve kişiselleştirilmiş hizmetler her<br />

geçen gün artıyor ve güzellik dünyasının hızına yetişmek<br />

bazen pek mümkün olmuyor. Bir düşünün; ne kadar sıklıkla<br />

makyaj ya da cilt bakım alanında bir yeniliğe şahit oluyorsunuz?<br />

Hemen hemen her gün; hele ki dünyadaki trendleri<br />

takip ediyor ve bu konuyla yakından ilgileniyorsanız.<br />

Cilt bakımında akıllı cihazlar, vücut analizleri ve yapay zeka<br />

tabanlı uygulamalar sayesinde, her bireyin ihtiyacına uygun<br />

özel bakımlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Güzellik<br />

ve wellness sektörü, dijital dünyada daha fazla varlık göstermeye<br />

başladı diyebilir miyiz? Kesinlikle evet! Online fitness<br />

dersleri, dijital sağlık takip uygulamaları ve uzaktan sağlık<br />

danışmanlığı gibi servisler, her yerde ve her zaman sağlıklı<br />

yaşam tarzını sürdürebilmemize de olanak sağlıyor. Gelelim<br />

diğer detaylara; peki, başka neler oluyor?<br />

“YEŞIL GÜZELLIK” TRENDI<br />

Söz konusu güzellikse, çıkan atıkları ya da sektörde harcanan<br />

su miktarını düşündüğümüzde daha sürdürülebilir bir<br />

yaklaşım kaçınılmaz. Çevre dostu ürünler ve uygulamaların<br />

tüketiciler arasında giderek daha popüler hale geldiği çok<br />

açık. Sürdürülebilir ürünler ve “green beauty-yeşil güzellik”<br />

trendi büyümeye devam ediyor. Bu trend, tüketicilerin çevre<br />

bilinci ve sağlıklı yaşam tercihlerinin artmasıyla giderek<br />

daha fazla önem kazanıyor. Hayvan dostu bir yaklaşım, çevre<br />

dostu ambalajlar, temiz içerikler gibi… Hemen bir örnekle<br />

destekleyelim: Refill ambalajlar. Unutmayın; her yıl özellikle<br />

kozmetik sektöründe 280 milyon tondan fazla plastik<br />

ürün atık haline geliyor ve dünyaya zarar veriyor.<br />

Refill duş jeli,<br />

785 TL,<br />

L’OCCITANE<br />

Refill cilt bakım kremi, 2300 TL, SHISEIDO<br />

Refill<br />

parfüm,<br />

4100 TL,<br />

ACQUA DI<br />

PARMA<br />

<strong>ELLE</strong> 95


<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />

<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />

MENTAL SAĞLIK ve wellness<br />

Zihinsel sağlık ve duygusal refah, uzun<br />

zamandır wellness yaklaşımlarının merkezinde<br />

bulunuyor. Meditasyon, yoga, danışmanlık<br />

gibi zihinsel sağlık uygulamalarının kabul<br />

görerek yaygınlaşmasıyla gelecekte alternatif<br />

tıp, tamamlayıcı tedaviler, teknoloji destekli<br />

wellness ve dijital sağlık koçlarını da konuşuyor<br />

olacağız. Akıllı cihazlar, uygulamalar ve<br />

giyilebilir teknolojiler, insanların sağlık ve wellness<br />

hedeflerini takip etmelerine, verilerini analiz<br />

etmelerine ve daha bilinçli yaşam tarzı seçimleri<br />

yapmalarına da yardımcı olacak gibi görünüyor.<br />

Spa deneyimleri de şüphesiz ki ihtiyaçlarımıza<br />

göre özelleştirilebilecek. Kişiselleştirilmiş masaj<br />

terapileri, cilt bakımı ve wellness programları<br />

şimdiden pek çok merkezde sunuluyor.<br />

96 <strong>ELLE</strong>


TEKNOLOJIK İLERLEMELER<br />

Evinizde elektrikli bir yüz yıkama cihazınız, LED ışık veren<br />

maskeniz, IPL lazer epilasyon cihazınız ya da en azından<br />

mutlaka bir saç şekillendiriciniz var, değil mi? İşte tam da<br />

bundan bahsediyoruz. Geleneksel güzellik uygulamalarının<br />

ötesine geçen teknolojik cihazlar, kullanıcılarına daha etkili<br />

sonuçlar ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Cilt bakımı,<br />

teknolojinin en hızlı büyüdüğü alanlardan biri. Elektrikli<br />

cilt temizleme cihazları, yüzdeki kir ve yağları daha<br />

etkili bir şekilde temizlemenize yardımcı olur. Bu cihazlar,<br />

cilt yüzeyini ölü hücrelerden arındırır ve gözeneklerin daha<br />

temiz olmasını sağlar. Sonuç ise daha parlak ve pürüzsüz<br />

bir cilt! Güzellikte teknolojik cihazlar sadece cilt bakımı ile<br />

sınırlı değil, aynı zamanda saç bakımında da büyük bir rol<br />

oynuyor. Saç kurutma makineleri, düşük ısıda saç kurutma<br />

seçenekleri sunarak saç hasarını azaltmaya yardımcı olurken,<br />

saç düzleştiriciler ve maşalar daha hızlı ve daha kalıcı<br />

sonuçlar sağlıyor. Onları seviyoruz.<br />

Saç<br />

şekillendirici,<br />

16.999 TL,<br />

DYSON<br />

LED terapi ve<br />

yüz temizleme<br />

cihazı,<br />

11.999 TL,<br />

FOREO<br />

KIŞIS<strong>ELLE</strong>ŞTIRILMIŞ MAKYAJ<br />

Güzellikte teknolojik ilerlemeler, kişiselleştirilmiş makyaj<br />

ürünlerini de tabii ki mümkün kılıyor. 3D yazıcıların, kişinin<br />

yüz yapısına uygun olarak tasarlanmış maskara fırçaları,<br />

rujlar ve diğer makyaj ürünlerini oluşturabileceğini biliyor<br />

muydunuz? Örneğin, rengi size özel, yalnızca sizin makyaj<br />

çantanızda yer alacak benzersiz bir ruj... Üstelik<br />

binlerce renk yaratma potansiyeliyle<br />

parmaklarınızın ucunda. YSL Beauty uzmanlığı<br />

ve Perso’nun patentli teknolojisiyle<br />

desteklenen, yapay zekanın en cazibe<br />

sahibi ürünü Rouge Sur Mesure sayesinde<br />

kendi ruj renginizi yaratabiliyorsunuz.<br />

Rouge Sur Mesure’u kullanmak için telefonunuzu<br />

uygulama ile eşleştirdikten sonra<br />

kırmızı, turuncu, fuşya ve nude olmak üzere<br />

dört ana kartuş setinden birini seçerek<br />

hayalinizdeki tonu bulabilirsiniz. Bu deneyime<br />

İstanbul’da, Beymen Zorlu Center’da<br />

ulaşabilirsiniz.<br />

Anti-aging<br />

titreşimli<br />

masaj aleti,<br />

1190 TL,<br />

AURELIA<br />

GENEVE<br />

Ruj yapma cihazı,<br />

350 USD, YSL<br />

BEAUTY<br />

Six Senses Spa Ayurveda Uzmanı<br />

Dr. Sudheep,<br />

WELLNESS ALANINDAKI<br />

ÖNGÖRÜLERINI SIRALIYOR:<br />

Önleyici Tıbba Olan Talepte Artış: Önleyici<br />

tıp (profilaksi) hastalık tedavisinin aksine hastalık<br />

meydana gelmeden hastalığın önlenmesidir ve<br />

wellness trendleri arasında yükselişte olan bir alandır.<br />

Bu kapsamda wellness trendleri arasında yer alan<br />

önleyici tıbba olan taleple birlikte bitkisel bazlı<br />

beslenmeye olan ilgide artış görülmekte ve görülmeye<br />

devam etmesi beklenmektedir.<br />

Kişiselleştirilmiş Beslenme ve Yaşam Tarzı:<br />

Ayurveda, bireysel ihtiyaçlara dayalı olarak<br />

kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunar. Örneğin, bizim de<br />

spa’mızda kullandığımız wellness screening gibi kişiye<br />

özel bedensel tarama programları sonucu kişinin<br />

ihtiyacına göre belirlenen beslenme, spor, masaj ve<br />

uyku rutinlerini içeren bütünsel programların geleceğin<br />

trendleri arasında yer alacağını düşünmekteyiz.<br />

Geleneksel Spa Uygulamalarının Yeniden<br />

Popüler Hale Gelmesi: Kadim öğretilerden<br />

günümüze taşınan ve modern teknolojilerle<br />

harmanlanarak misafirlere sunulan bakımlar<br />

da önümüzdeki dönem popülaritesini artıran<br />

bakımlar arasında yer alacaktır. Bu kadim spa<br />

uygulamalarında, geleneksel Ayurvedik masajlar,<br />

sıcak taş terapisi gibi yöntemlerin yeniden popülerlik<br />

kazanması mümkün.<br />

Meditasyon ve Yoga: Ayurveda, meditasyon ve<br />

yoga gibi zihinsel ve fiziksel dengeyi teşvik eden<br />

uygulamaları önerir. Bu nedenle gelecekte bu tür<br />

uygulamaların daha fazla benimsenmesi muhtemeldir.<br />

Teknolojik Destek: Örneğin, sağlık izleme<br />

cihazları, mobil uygulamalar ve yapay zeka destekli<br />

danışmanlar, kişilere daha iyi bir yaşam tarzı sunmak<br />

için kullanılabilir.<br />

<strong>ELLE</strong> 97


PRINT / ONLINE / TABLET / MOBILE<br />

elle.com.tr • instagram @ElleTurkiye • facebook @ElleTurkey • twitter @ElleTurkey<br />

YAYINCI<br />

DOĞAN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş.<br />

CEM M. BAŞAR<br />

İcra Kurulu Başkanı<br />

M.MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />

Yayın Direktörü (Sorumlu)<br />

ASLI ASİL SERLI GAZER BOYACI SUZAN YURDACAN BÜLENT BILGIN<br />

Moda Direktörü İçerik Direktörü Yazı İşleri Müdürü Görsel Yönetmen<br />

GÜLGÜN ÖZEK SELİN MİLOŞYAN GIZEM İNCE<br />

Fotoğraf Editörü Konular Editörü Alışveriş Editörü<br />

Sayfa Tasarım<br />

EVGİN YAK<strong>UP</strong>OĞLU<br />

Katkıda Bulunanlar:<br />

AFİFE SELEN SELÇUK, BURHAN CEM DURSUN, DAMLA DURAK, SELİN CEBECİOĞLU, SELİN YILDIZ<br />

Kurumsal İletişim Müdürü FUNDA DEMİRCİ AYAN<br />

Ankara Temsilcisi ERDAL İPEKEŞEN Tel: 0312 577 31 56<br />

<strong>ELLE</strong> DİJİTAL<br />

DENİZ ÜNALDI YILDIRIM Yayın Yönetmeni<br />

DUYGU HAKSUN, BUSE SARAY Web Editörü<br />

GÖKHUN SUNGURTEKİN Dijital Yayınlar Direktörü<br />

DEMET KAMIŞ, BUKET KAMIŞ Sosyal Medya<br />

YÖNETİM<br />

Üretim Planlama Direktörü (Tüzel Kişi Temsilcisi) YAK<strong>UP</strong> KURTULMUŞ<br />

Satış ve Dağıtım Direktörü EGEMEN ERKOROL<br />

Finans Direktörü DİDEM KURUCU<br />

Dijital İçerik Direktörü EREN DEMİR<br />

REKLAM<br />

Reklam ve Etkinlik Grup Başkanı ALİ ERMAN İLERİ<br />

Reklam Grup Başkan Yardımcısı SEDA ERDOĞAN DAL<br />

Satış Koordinatörü HÜLYA HANKENDİ, ŞERİFE DÖKMETAŞ<br />

Satış Müdürleri SEYHAN SEZGİN<br />

Teknik Müdür AYFER KAYGUN BUKA<br />

Tel: 0212 336 53 61 - 62<br />

Reklam Rezervasyon Tel: 0212 336 53 00-57-59<br />

Hedef Sayfalar Reklam Koordinatörü AYSEL ŞENER Tel: 0212 336 53 75<br />

Bölgeler Reklam Satış Müdürü HÜLYA ERDOĞAN Tel: 0212 336 53 72<br />

Ankara Reklam Satış Koordinatörü SEZINUR BALIKÇIOĞLU Tel: 0312 577 31 56<br />

Ankara Reklam Satış Müdürü BELIZ BALIBEY Tel: 0312 577 31 56<br />

ETKİNLİK VE MARKA YÖNETİMİ<br />

Etkinlik ve Proje Koordinatörü NİHAL AYAN nayan@doganburda.com<br />

Marka Müdürü FİLİZ ŞAHINKAYA fsahinkaya@doganburda.com<br />

Marka Yönetmeni Nil ÖZARPAK<br />

YÖNETİM YERİ<br />

Kuştepe Mah.Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:12, Trump Towers, Kule:2, Kat: 21 34387, Şişli, İstanbul Tel: (0212) 410 32 00<br />

Baskı: Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş. Dudullu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL<br />

Tel: 0216 444 44 03 Faks: 0216 365 99 07-08 www.bilnet.net.tr, Sertifika No: 42716<br />

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yayın türü: Ulusal aylık üyesidir.<br />

DB Okur Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 okurhizmetleri@doganburda.com<br />

DB Abone Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 abone@doganburda.com www.doganburda.com Hergün saat 09.00-22.00 arasında hizmet verilmektedir.<br />

© 1998 <strong>ELLE</strong>, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından Hachette Filipacchi Presse’in (Fransa) lisansıyla ve Lagardere Active Group’a bağlı olarak, T.C. yasalarına uygun şekilde<br />

yayımlanmaktadır. <strong>ELLE</strong>’de yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.<br />

<strong>ELLE</strong>® is used under license from the trademark owner, Hachette Filipacchi Presse, a subsidiary of Lagardère SCA<br />

CEO – Constance BENQUÉ CEO <strong>ELLE</strong> International Licenses - François CORUZZI SVP/International Director of <strong>ELLE</strong> - Valéria BESSOLO LLOPIZ<br />

Deputy Editorial Director, Virginie DOLATA Fashion Editor, Charlotte DEFFE<br />

Syndication Coordinator, Sophie DUARTE<br />

Copyrights Manager, Kenza ALLAL Database Manager, Pascal IACONO<br />

Digital & Graphic Design Director, Marine LE BRIS<br />

Marketing Director, Morgane ROHÉE<br />

www.elleinternational.com<br />

International Ad Sales House: LAGARDERE GLOBAL ADVERTISING<br />

SVP/International Advertising – Julian DANIEL jdaniel@lagarderenews.com


TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />

TAMAMEN MERCEDES.<br />

Geleceğe yer açın.<br />

EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />

cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!