You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
UZMANLARA<br />
SORDUK:<br />
GELECEK<br />
NASIL<br />
GELECEK?<br />
FU<br />
TU RE<br />
MODADA<br />
FÜTÜRİST<br />
TASARIMLAR<br />
FÜTÜRİST<br />
UFUK TARHAN’DAN<br />
DÜNYAYI<br />
DEĞİŞTİRECEK<br />
HİPER TRENDLER<br />
MİLLİ VOLEYBOLCU<br />
ZEHRA<br />
GÜNEŞ<br />
İLERİYE VE<br />
BAŞARIYA<br />
ODAKLI
TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />
TAMAMEN MERCEDES.<br />
Geleceğe yer açın.<br />
EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />
cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.
FU<br />
TU RE<br />
Kapakta<br />
40 ZEHRA GÜNEŞ<br />
Milli voleybolcumuz Zehra<br />
Güneş ile geleceğe dair<br />
özel bir buluşma!<br />
İçindekiler<br />
06 GELECEĞE GİRİŞ<br />
101<br />
Ünlü fütürist Ufuk Tarhan’ın<br />
gözünden geleceğin<br />
sırlarını keşfedin<br />
14 GELECEK DE<br />
(ŞIMDI)<br />
GELECEK<br />
Teknoloji danışmanı Elif<br />
Çetin ile gerçek bir 360<br />
derece #<strong>ELLE</strong>FUTURE<br />
röportajına hazır olun!<br />
20 MODANIN<br />
GELECEĞINE<br />
BIR (ÇEŞIT)<br />
GÜZ<strong>ELLE</strong>ME<br />
Geleceğin modası hangi<br />
mesajları iletiyor?<br />
30 ZANAATKARLAR<br />
MAKİNELERE<br />
KARŞI<br />
Yapay zeka mı insan mı?<br />
32 MODANIN YARINI<br />
Moda dünyasında uzay<br />
yolculuğuna hazır olun!<br />
36 ZAMANIN<br />
ÖTESİNDE<br />
PARLAYAN<br />
Fütüristik mücevherler<br />
60 GÜÇLÜ DURUŞ<br />
Çağın ötesinde moda<br />
70 “HER ŞEY<br />
MÜKEMMEL<br />
OLMAMALI”<br />
Gökhan Avcıoğlu’na<br />
yarının mimarisini sorduk<br />
78 SANATIN<br />
GELECEK<br />
KAYGISI<br />
Sanat danışmanı Feride<br />
Çelik ile gelecek ve<br />
sanat üzerine<br />
82 MUSEUM OF<br />
THE FUTURE<br />
<strong>Özel</strong> bir Dubai adresi<br />
84 EVDE BİYOFİLİK<br />
SEÇİMLER<br />
Bu trendi sevmeyen yok<br />
88 GELECEK<br />
KADINLARIN<br />
Fark yaratan, cesur ve<br />
yaratıcı sekiz kadın<br />
94 GÜZELLIKTE IŞIK<br />
HIZI<br />
Güzellik ve wellness<br />
dünyasının geleceği<br />
MERAK<br />
EDIYOR MUYUZ?<br />
EVET!<br />
Merak ve bilinmeyeni bilme isteği,<br />
gelişme için en büyük motivasyon<br />
kaynağı olarak görülebilir.<br />
Bu içgüdüsel duygumuz, evrimsel<br />
sürecimizde kilit sıçrayışlara sebep<br />
olduğu için de önemli. İnsanoğlunun<br />
kendisi ve dünyayla ilgili sürekli merak<br />
ettiği şeylerden biri de gelecek. Geleceğin<br />
resmini bugünden çekmek imkansız,<br />
ama öngörüler ve tahminler şimdilik<br />
birbiriyle tutarlı görünüyor. Verinin<br />
gücüyle yönetilen bir dünya, algoritma,<br />
yapay zeka, işsizlik, uzayan insan ömrü,<br />
biyo-teknolojik gelişmeler, doğal habitatın<br />
bozulmasının tetiklediği sonuçlar ve<br />
başka gezegenlerde yaşam alternatifleri...<br />
Tüm bunların oyun kurucusu olan insan,<br />
bakalım hangi senaryolara onay verecek...<br />
Geleceğe adadığımız <strong>ELLE</strong> Pop Up’ın 15.<br />
<strong>sayısı</strong>nın kapağında, ülkemizi yarınlara<br />
dair umutlandıran isimlerden biri olan<br />
başarılı milli voleybolcumuz Zehra<br />
Güneş var. Onun dinamik, pes etmeyen<br />
ve ilham veren karakteri, Mercedes<br />
EQ’nun tamamen elektrikli modeli EQB<br />
350’nin ilerici ve sürdürülebilir özellikleri<br />
ile tamamlanarak geleceğe dair sadece<br />
merak değil sorumluluğumuz olduğunu da<br />
hatırlatıyor. Keyifli okumalar!<br />
Melda Narmanlı Çimen<br />
YAYIN DİREKTÖRÜ
ADVERTORIAL<br />
TAMAMEN ELEKTRIKLI,<br />
TAMAMEN MERCEDES!<br />
MERCEDES-BENZ,<br />
“AMBITION 2039”<br />
STRATEJISI KAPSAMINDA<br />
SUNDUĞU HER<br />
SEGMENTTE EN AZ<br />
BIR ELEKTRIKLI MODEL<br />
ILE ELEKTRIK ÇAĞININ<br />
ÖNCÜ MARKALARINDAN<br />
OLMAYA DEVAM EDIYOR.<br />
EQS, EQE, EQC, EQB<br />
VE EQA ILE TÜRKIYE’DE<br />
HALIHAZIRDA TOPLAMDA<br />
BEŞ FARKLI SEGMENTTE<br />
TAMAMEN ELEKTRIKLI<br />
MODEL SUNAN MARKA,<br />
EQ ADINI VERDIĞI<br />
ELEKTRIK TEKNOLOJISI<br />
ILE DE ADINDAN SÖZ<br />
ETTIRIYOR.<br />
Sürdürülebilirliğin her geçen gün daha da<br />
önem kazanması, ülkemizde de elektrikli<br />
araçlara yönelik eğilimi artırıyor. Son<br />
yıllarda yaşanan teknolojik dönüşümlerden<br />
otomotiv sektörü de etkilenirken aynı zamanda<br />
bu sürece yön veren sektörlerin başında<br />
geliyor. Otomotiv sektörünün öncü markalarının<br />
başında gelen Mercedes-Benz ise 2030’a kadar<br />
sadece tamamen elektrikli araç satmaya başlama<br />
hedefi koyarak bu alanda öncü rol oynamayı<br />
amaçlıyor. Mercedes yaptığı açıklamalarda<br />
Ambition 2039 hedefi kapsamında 2025’te her<br />
modelinin bir de elektrikli alternatifini üretmeyi,<br />
2030’da tamamen elektrikli modellere geçmeyi;<br />
2039 yılına kadar ise geliştirmeden tedarikçi<br />
ağına, ürünlerin elektrifikasyonundan yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarına kadar tüm değer zincirlerinde<br />
tamamen karbon nötr olmayı amaçlıyor.<br />
Mevcutta sunduğu elektrikli EQ modelleri ise bu<br />
stratejinin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.<br />
ELEKTRIKTE ÖNCÜ TEKNOLOJILER<br />
Mercedes’in bilgi-eğlence işletim sistemi MBUX’in (Mercedes-Benz<br />
Kullanıcı Deneyimi) bugüne kadarki her nesli kokpitlerde farklı bir<br />
devrimi tetikledi. 2018’de ilk tanıtımı yapılan sistemin en yeni nesli,<br />
Mercedes-Benz’in bugüne kadar ürettiği en büyük insan-makine<br />
arayüzü olan MBUX Hyperscreen ile piyasaya sürüldü. Mercedes’in<br />
EQS modelinde ilk kez sunulan ve teknolojik açıdan sanat eseri<br />
olarak görülen bu devasa ekran, otomobilin iç tasarımına büyük bir<br />
değer katıyor. Yapay zekaya sahip ekranın işletim sistemi, kullanıcının<br />
ilgilendiği konulara uygun olarak kişiselleştirilerek bir kontrol ve<br />
eğlence merkezi oluşturuyor. MBUX merkezi ekrandan, direksiyon<br />
simidindeki dokunmatik kontrol tuşlarından veya daha da geliştirilmiş<br />
olan sesli asistan “Hey Mercedes” üzerinden çalıştırılabiliyor. Yeni nesil<br />
MBUX’in diğer avantajları arasında, artırılmış bilgi işlem gücüne ek<br />
olarak elektro-özel işlevler ve görünümler ile merkezi ekranda gösterilen<br />
park desteği özellikleri yer alıyor. MBUX, sahip olduğu yapay zeka<br />
ile yolculuğu planlamaya önceden başlarken yola çıkıldığında rotayı<br />
otomatik olarak güncelliyor. Akıllı navigasyon sistemi her zaman en<br />
hızlı rotayı seçerken mevcut güç tüketimini, mevcut şarj istasyonlarını,<br />
şarj kapasitelerini ve ayrıca beklenen şarj süresini de göz önüne alıyor.<br />
Vision EQXX konsepti ile tek şarjla 1000 km: Mercedes’in menzil<br />
üzerinde yaptığı yenilikçi çalışmalar sonucunda geliştirdiği Vision EQXX<br />
otomobili, tek şarjla 1000 km menzile ulaşabiliyor. Bu da Mercedes-<br />
Benz mühendisliğinin elektrikli otomobillere nasıl bir gelecek çizdiğini<br />
gözler önüne seriyor.
101<br />
GELECEĞE GİRİŞ<br />
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
TEKNOLOJI HIÇ OLMADIĞI KADAR BÜYÜK BIR IVME ILE ILERLEYIP INSANLIĞI ANI<br />
SIÇRAMALARLA GELECEĞIN GERÇEKLERIYLE BURUN BURUNA GETIRIRKEN BIRAKIN<br />
GELIŞMELERE AYAK UYDURMAYI, NELER OLDUĞUNU IDRAK ETMEK BILE SON DERECE<br />
KARMAŞIK BIR HAL ALDI. BIZ DE BIR BILENE SORDUK. ÜNLÜ FÜTÜRIST, EKONOMIST VE<br />
YAZAR UFUK TARHAN AKILLARI KURCALAYAN SORULARA AÇIKLIK GETIRDI.<br />
YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK<br />
Geleceğimizi şekillendirecek başlıca trendler ve gelişen<br />
teknolojiler neler?<br />
Dünyayı baştan aşağı değiştirecek hiper trendleri, birbiriyle<br />
bağlantılı iki başlıkta toplamak mümkün. İlki nano/genetik<br />
teknolojilerdeki sıçramalar, ikincisi trans-hümanizm yani<br />
uzay çalışmalarında yapılan buluşlarla insanlığın dönüşümü<br />
ve evrimi. Bu evrim çağını tetikleyen mega trendlere bakacak<br />
olursak; yapay zeka, robot otomasyonu ile yüzde 100<br />
dijitalleşme ve yenilenebilir enerjiyi görüyoruz. Tüm bunlar<br />
elbette kuantum bilgisayarlar, 5G/6G, web 30, metaverse,<br />
blockchain, kripto varlıklar, dijital para, dijital vatandaşlık,<br />
üç boyutlu teknolojiler, hologramlar, AR, VR, giyilebilir tek-<br />
6 <strong>ELLE</strong>
nolojiler, elektrikli-otonom araçlar, mobilite ve drone’lar<br />
gibi teknolojik trendlerin hayata geçişiyle mümkün olacak.<br />
Bu sayede 30-40 yıl içinde fiziksel ve zihinsel olarak daha<br />
az çalışan, aktivite seviyesi düşük insanlara dönüşeceğiz.<br />
Pek çok işimiz için fiziksel robotlar, otonom araçlar ya da<br />
yapay zekalı asistanlar kullanacağız.<br />
Bunlar toplumu, iş dünyasını ve hükümetleri nasıl etkileyecek?<br />
Gelecekte yaşam alışkanlıklarımız nasıl olacak?<br />
Başta iklim krizi, küresel ısınma, su ve doğal kaynak kıtlığı<br />
gibi nedenlerle daha çok kapalı alanlarda yaşayacağız.<br />
Dikey çiftliklerde tarım, laboratuvarlarda et ve diğer gıda<br />
maddelerinin üretimi yaygınlaşacak. Doğa mahrumiyeti<br />
pek çok yeni hastalığı ortaya çıkaracak. İnsanlığın yüzde<br />
70’e yakını büyük kentlerde çok katlı binalarda ve birbirine<br />
bağlı sitelerde ikamet edecek. Ev-ofis, özel hayat-iş yaşamı<br />
ayrımları bulanıklaşacak.<br />
Siber güvenlik hem devletler hem kurumlar hem de bireyler<br />
için çok önemli sorun haline gelecek. Finansal sistemler<br />
tamamen değişecek. Dünyanın pek çok ülkesinde nakitsiz<br />
topluma ve sosyal puan sistemine geçilmiş olacak. Blockchain’in<br />
gelişmesiyle devletlerin önemi azalacak. Dünya<br />
vatandaşlığı gelişmeye başlayacak. İnsanlar daha az fiziksel<br />
tüketim daha çok metaverse’te dijital alışveriş yapacaklar.<br />
Yenilenebilir enerjiye geçiş için büyük adımlar atılmış<br />
olacak. Yaşam daha da uzayacak. Daha sağlıklı yaşlanmaya<br />
başlayacağız. Doğum, üreme oranları düşecek ama yaşlı<br />
insanların fiziksel ve mental kabiliyetleri daha uzun yıllar<br />
aktif olacak. İnsan-robot karması ile yeni bir tür oluşacak.<br />
Ay’da ve Mars’ta deneme seviyesinde de olsa yaşam başlamış<br />
olacak.<br />
İnsanlığın bu yüzyılda karşı karşıya kalabileceği felaket<br />
niteliğindeki tehditler neler? Riskleri nasıl azaltabiliriz?<br />
Küresel ısınma temelli doğal afetler. Enerji ve su krizi. Bu iki<br />
konuda sınırsız ve bedava tedarik konusu çözülemezse dünya<br />
daima bir krizden ötekine, bir savaştan diğerine savrulup<br />
duracak. Eşitlik ve adalet sağlanması mümkün olmayacak.<br />
O yüzden bu yüzyıl içinde insanoğlu Tip 1 medeniyet seviyesine<br />
ulaşmayı yani güneşten bize ulaşan enerjinin tamamını,<br />
gezegenin kendi gücünü kontrol edecek şekilde hasat etmeyi<br />
başarmak zorunda.<br />
İklim değişikliği önümüzdeki 50-100 yılda dünyayı nasıl<br />
dönüştürecek? En kötü durum senaryosu nedir ve ne<br />
yapılabilir?<br />
En kötü senaryo elektriğin, suyun ve internetin olmamasıdır.<br />
O yüzden bu yüzyılda aslında çözmemiz gereken birincil<br />
konu toplumlara sınırsız ve bedava enerji sunabilmek…<br />
Yukarıda belirttiğim Tip 1 medeniyet seviyesine çıkmak,<br />
döngüsel ekonomi ve arıtma teknolojileri ile su ihtiyacımızı<br />
kesintisiz karşılayabilmek, on milyarlara ulaşmış insan nüfusunun<br />
ihtiyaç ve sorunlarını çözebilecek tam otomasyona<br />
geçerek bedava ve sınırsız, hızlı, geniş bant internete erişebilmek…<br />
Bu yüzyılda insanlık bu üç konuyu çözmek zorunda.<br />
Bunlar aşılırsa diğerleri de aşılır.<br />
UFUK TARHAN KİMDİR?<br />
Fütürist, ekonomist, yazar Ufuk Tarhan, ODTÜ Ekonomi<br />
mezunu, teknoloji sektöründe uzun yıllar üst düzey<br />
yönetici olarak çalışmış, 44 yaşından sonra kariyerine<br />
Fütürist Kanaat Önderi ve Dijital Ajans, Yazılım Şirketi<br />
girişimcisi olarak devam eden ödüllü bir iş kadını. 57<br />
yaşında “Innovation & Entrepreneurship / İnovasyon<br />
ve Girişimcilik” yüksek lisansı yapan yaşsız bir öğrenci<br />
ve otodidakt. Ayrıca çok satanlar listesinden düşmeyen<br />
T-İnsan ve Yarının İşini Yarına Bırakma kitaplarının<br />
yazarı. Forbes Dergisi’nin internet sitesinde Dünyanın<br />
En Etkin 50 Kadın Fütüristi arasında gösterilen Ufuk<br />
Tarhan, dünyanın ilk gelecek müzesi olan Dubai’deki<br />
Museum Of the <strong>Future</strong>’un açılışına ülkemizden BAE<br />
tarafından davet edilen tek fütürist.<br />
<strong>ELLE</strong> 7
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
Suudi Arabistan’da yapılacak 2026 Asya Kış Oyunları,<br />
2026’da tamamlanması planlanan bir dağ beldesi olan Neom<br />
şehrinin 500 milyar dolarlık megakent projesi Trojena’da<br />
yapılacak. Sarawat Dağları ile çevrili bölge, kış sporları için<br />
yıl boyunca bir destinasyon olmayı hedefliyor.<br />
“30-40 yıl IÇINDE<br />
FIZIKSEL VE ZIHINSEL<br />
OLARAK DAHA az<br />
çalışan, AKTIVITE SEVIYESI<br />
DÜŞÜK INSANLARA<br />
DÖNÜŞECEĞIZ.<br />
ROBOTLAR, OTONOM<br />
ARAÇLAR YA DA yapay<br />
zekalı asistanlar<br />
KULLANACAĞIZ.”<br />
Uzay yolculuğu, tıp, yapay<br />
zeka, nanoteknoloji ve biyoteknolojideki<br />
en büyük atılımlar<br />
neler olacak? Hayatımız<br />
nasıl etkilenecek?<br />
Uzay yolculuğunda elde edilebilecek<br />
en büyük sonuç sınırsız<br />
ve bedava elektrik sağlayabilecek<br />
bir kaynak bulunması olur.<br />
Tabii ki bunun dışında uzayda,<br />
Mars’ta, Ay’da yaşamaya çalışırken<br />
yapılan pek çok buluş,<br />
dünyadaki yaşam için de büyük<br />
gelişmelere yol açar. Bu saydıklarınızın<br />
her biri başta kanser<br />
olmak üzere ölümcül hastalıkların,<br />
engelli vücut parçalarının<br />
ve organların tedavisini, onarımını ya da değişimini mümkün<br />
kılar. Gen düzenlemeleri de yine hastalıkların, şekilsel-işlevsel<br />
bozuklukların giderilmesini, zeka seviyesinin<br />
yükseltilmesini, organlarımızın kabiliyet ve kapasitelerinin<br />
artırılmasını, daha kolay ve çabuk öğrenmeyi, güçlenmemizi,<br />
uzun ve sağlıklı yaşamamızı, yepyeni beslenme-gıda sistemleri<br />
oluşturmamızı sağlar.<br />
Yapay zeka şu sıralar en çok tartışılan konu. Sizce etkisi<br />
abartılıyor mu?<br />
Hayır abartılmıyor. Yapay zeka aşırı önemli ve her şeyi dönüştürücü<br />
bir faktördür. Aşırı ciddiye alınmalıdır.<br />
Yapay zekanın kontrol dışına çıkması, kötü emellere alet<br />
edilmesi nasıl engellenebilir?<br />
Ancak ve ancak daha erken aşamalardayken insanların aklının<br />
başına gelmesi ile mümkün<br />
olabilir.<br />
İnsanların kötü olma halleri<br />
engellenemezse yapay zeka<br />
hiç engellenemez. Her şey<br />
insanoğlunun dünyaya ve<br />
kendisine ne yapmayı tercih<br />
edeceğine bağlı. Henüz burası<br />
karanlık bir alan.<br />
Bir fütürist olarak gelecekte<br />
mesleğinizi yapay zekaya<br />
kaptıracağınızı düşünüyor<br />
musunuz? Gelecekte hangi<br />
meslekler yok olacak, yerlerine<br />
hangileri gelecek?<br />
Hayır. Çünkü bu cümle ve<br />
varsayım ya da yaygın olarak<br />
sorulan şablon soru yanlış. Meslekler daima değişir, bazıları<br />
gereksiz hale gelir ama her zaman yok olandan daha fazla<br />
yeni meslek ortaya çıkar. İnsan nüfusu ile yarattığı ve<br />
yaratacağı sorunlar da sürekli artar. Dolayısıyla çözecek<br />
daima çok daha fazla sorun yani “yapılacak iş, gelişecek<br />
meslek” türer. Bunlara göre kendini geliştirip hazırlayanlar,<br />
yapay zeka ile birlikte daha da becerikli hale gelecek<br />
şekilde kendini programlayıp eğitenler iş/meslek falan<br />
kaptırmazlar aksine daima revaçta ve talep gören olurlar.<br />
Dolayısıyla ben de yapay zeka kullanarak işimi çok daha iyi<br />
yapabilir hale geliyorum. İşimin kalitesi artıyor, işlerim her<br />
geçen gün büyüyor, artıyor.<br />
2050’de yüksek eğitim dendiğinde nasıl bir sistemden<br />
bahsediyor olacağız?<br />
8 <strong>ELLE</strong>
“İnsanların kötü olma<br />
halleri engellenemezse<br />
yapay zeka hiç<br />
engellenemez. Her<br />
şey insanoğlunun<br />
dünyaya ve kendisine<br />
ne yapmayı tercih<br />
edeceğine bağlı.”<br />
TİP 1 MEDENİYET<br />
SEVİYESİ NEDİR?<br />
1964 yılında uzaydan gelen radyo<br />
sinyallerinde uzaylı yaşama dair işaretler<br />
arayan Rus astronom Nikolay Kardaşev’in<br />
ortaya koyduğu bir önerme olan Kardaşev<br />
Ölçeği, bir uygarlığın teknolojik ilerleme<br />
derecesini kullanabildiği enerjinin miktarına<br />
göre kademelendiren bir sistem. Ölçek<br />
günümüzde geliştirilmiş haliyle toplam 7<br />
kademeden oluşuyor. Tip I, yani medeniyetin<br />
en alt kademesi kendi güneşinden gezegene<br />
ulaşan enerjiyi kullanabilen ve bunu büyüyen<br />
nüfusun enerji taleplerini karşılamak için<br />
depolayabilen türleri tanımlıyor. Dünyayı<br />
etkileyen tüm enerjiyi kontrol edebilmek,<br />
aynı zamanda doğa üzerinde tam kontrol<br />
sahibi olmak anlamına geliyor. Volkanik<br />
patlamaları, hava durumunu, hatta<br />
depremleri kontrol edebilen bir medeniyet bu.<br />
Kardaşev Ölçeği’ne göre insanlık henüz Tip<br />
0 kademesini aşabilmiş değil. Teorik fizikçi<br />
Michio Kaku, bu seviyeye ulaşmamıza daha<br />
100 ila 200 yıl olduğunu söylüyor.<br />
“Uzayda, Mars’ta,<br />
Ay’da yaşamaya<br />
çalışırken yapılan pek<br />
çok buluş, dünyadaki<br />
yaşam için de büyük<br />
gelişmelere yol<br />
açacak.”<br />
<strong>ELLE</strong> 9
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
“Başta iklim krizi,<br />
küresel ısınma, su ve<br />
doğal kaynak kıtlığı<br />
gibi nedenlerle daha<br />
çok kapalı alanlarda<br />
yaşayacağız. Doğa<br />
mahrumiyeti pek çok<br />
yeni hastalığı ortaya<br />
çıkaracak.”<br />
Eğitim sistemi büyük devrim geçirecek ve eğitim okulların<br />
dışına taşacak. Mevcut okullar ise sosyalleşme, grup çalışması,<br />
proje ve eğlence platformlarına dönüşecek. Sistem<br />
bütünüyle hibrit olacak. Asıl öğrenme, insanların kendileri<br />
tarafından, ilgi, istek ve ihtiyaçlara göre bireysel olarak tasarlanıp<br />
kotarılacak. Herkes istediği konuda, istediği kadar<br />
öğrenecek. Becerilerimizi çipler ve genetik modifikasyonlarla<br />
da geliştirebileceğiz. Diplomalar yerini dijital rozetlere<br />
bırakacak.<br />
Gelişmelere nasıl uyum sağlayabilir, güncel kalabiliriz?<br />
Gerçekleşmesi büyük olasılık haline gelmiş tüm trendler<br />
ciddiye alınmalı ve nokta atışı hazırlık yapılmalıdır. Yani<br />
yeni beceriler kazanılmalı, olanlar geliştirilmeli ve çok çalışılmalıdır.<br />
Hangi konuyu dert ediyor ve “çözmek için bir<br />
şeyler yapmam gerek, bunu mutlaka halletmeli, insanlara,<br />
dünyaya yararım dokunmalı” diyorsanız oraya yönelmeli<br />
yani o konuyu meslek/iş olarak benimsemelisiniz.<br />
Pandemiyle birlikte başgösteren 9-6 işlerden toplu istifa<br />
trendi, gelecekte çalışma sistemimizi ne yöne çekecek?<br />
İş yaşamı artık 9-6 ve kurumsal alan gibi sabit formatlarla<br />
“Finansal sistemler<br />
tamamen değişecek.<br />
Dünyanın pek çok<br />
ülkesinde nakitsiz<br />
topluma ve sosyal<br />
puan sistemine<br />
geçilmiş olacak.<br />
Blokchain’in<br />
gelişmesiyle devletlerin<br />
önemi azalacak.”<br />
10 <strong>ELLE</strong>
Tasarımcı Warith Zaki veAmir Amzar,<br />
Mars’ta bambu malzemeyle inşa edişmiş<br />
koloni hayal etmişler.<br />
ifade ve icra edilemez. Bundan<br />
böyle çok farklı şekillerde ve<br />
yapılarda işler olacak. Hem ofis<br />
hem online/uzaktan işler olacak.<br />
Her görevin çalışma saatleri,<br />
koşulları farklılaşabilecek.<br />
Ancak her halükarda ücretli,<br />
maaşlı çalışanlar azalırken GİG<br />
dediğimiz belirli süreli, geçici,<br />
freelance işler çoğalacak.<br />
Pandeminin bitimiyle birlikte<br />
tüketici online alışverişten mağazalara<br />
dönüş yaptı. Moda<br />
sektörünü bundan sonra neler<br />
bekliyor?<br />
Hem fiziksel hem online mağazacılık<br />
gelişecek. Metaverse’le<br />
ilgili teknik alt yapı sorunları halloldukça moda sektörünün<br />
dijital ve 3 boyutlu bir ikizi de metaverse’te oluşacak. İnsanlar<br />
fiziksel ürün alıp, çöp üretmekten çekinecekleri için<br />
metaverse’ten alışveriş yapacaklar. Giyilebilir teknolojiler,<br />
fonksiyonel kumaş ve giysiler gelişecek. Mağazalardaki<br />
teşhir, satın alma, pazarlama, lojistik faaliyetleri de baştan<br />
aşağı değişecek. Full otomasyona geçilecek.<br />
Bilim kurgu romanları ve filmlerinde gördüğümüz “gelecekçi”<br />
tasarımları, hatta hastalıkları, bu hastalıklardan<br />
kaynaklı sosyal davranışları 20-30 yıl sonra gerçekte<br />
görüyor olmamız tesadüfi mi, yoksa gelecek zaten tasarlandı<br />
ve hayata geçirilmeyi mi bekliyor?<br />
Bu büyük bir soru. Yanıtını bulduğumuzda zaten oyun bitecek.<br />
Bilmiyorum.<br />
Isaac Asimov romanlarından etkilenerek Mars’ta koloni<br />
kurmak istediğini bildiğimiz Elon Musk size göre bir kahraman<br />
mı, sadece şımarık bir hayalperest mi?<br />
Elon Musk dünyanın yeni bir yüzyıla geçmesine önayak<br />
olan en önemli kişi. Büyük bir vizyona sahip ve eylemci.<br />
Uğraştığı her şey dünyadaki tüm sistemleri yeni hallerine<br />
“Elon Musk DÜNYANIN<br />
YENI BIR YÜZYILA<br />
GEÇMESINE ÖNAYAK<br />
OLAN EN ÖNEMLI KIŞI.<br />
Büyük bir vizyona sahip<br />
VE EYLEMCI. ŞU ANDA<br />
DÜNYANIN en büyük<br />
fütüristi BENCE O.”<br />
çevirmeye dönük. Hiçbir şekilde şarlatan, şımarık ya da<br />
zengin değil. Büyük sorunlara çare arıyor ve bulmaya çalışıyor.<br />
Harıl harıl çalışıyor, yol açıyor. Ben saygı duyuyorum<br />
merakla izliyorum. Şu anda dünyanın en büyük fütüristi<br />
bence o.<br />
Nasıl fütürist olunur? Bunun için ne tür bir eğitim ve<br />
tecrübe gerekiyor? Geleceği tahmin ve analiz etmek için<br />
hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?<br />
Diğer tüm mesleklerde olduğu gibi, fütürist olmak için<br />
de ilk şart ve gereklilik; istekli, gelecek hakkında meraklı<br />
olmak. Yanı sıra, geleceği dert etmek, gelecekteki olası<br />
sorunları çözme gayretiyle sürekli kendini yenilemek<br />
ve tutkulu olmak da fütürist olmanın olmazsa olmaz<br />
özellikleri arasında sayılabilir. Fütüristler kendilerini<br />
otodidakt teknikle geliştirirler. Kesintisiz olarak araştırma<br />
yapar, bilgi, analiz, tahmin, kitap,<br />
rapor, içerik üretirler. Fütüristler,<br />
geleceği tahmin etmek için çeşitli<br />
yöntemler kullanırlar. Bunlar trend<br />
analizi, olasılık teorisi, simülasyon,<br />
bilim kurgu, delfi tekniği, senaryo<br />
oluşturmak şeklinde özetlenebilir.<br />
Farklı disiplinlerle işbirliği yapmak<br />
ve onları anlamak, özellikle<br />
ekonomi, siyaset, teknoloji, çevre ve<br />
diğer alanlar arasında ilinti kurmak,<br />
eleştirel bakış açısını diri tutmak,<br />
önyargılardan ve dayanaksız<br />
varsayımlardan kaçınmak, yaratıcı<br />
bakış açısını hep korumak, açık<br />
fikirli olmak, bulgu ve sonuçları<br />
etkili bir şekilde başkalarına<br />
iletebilmek ise bir fütüristin başlıca<br />
özellikleri olmalı.<br />
Dünyada fütürizm üzerine eğitim veren üniversite ve<br />
kurumlar hangileri?<br />
Temel eğitim, öğrenim yöntemi otodidaktizm olsa da <strong>sayısı</strong><br />
hala çok fazla olmayan saygın akademik kurumlardan da<br />
fütürizm, fütürist çalışmalar konusunda eğitim alınabilir.<br />
Örneğin dünyanın ilk ve en eski Gelecek Çalışmaları<br />
bölümü Hawaii Üniversitesi’nde 1970’te kurulmuş.<br />
Houston Üniversitesi ise aynı adlı bölümü 1975’te<br />
kurmuş. Singularity Üniversitesi, 2008 yılından bu yana<br />
teknolojinin hızlı değişimine uyum sağlamak ve insanlığın<br />
en büyük zorluklarını çözmek için eğitim, inovasyon<br />
ve topluluk programları sunuyor. Oxford Üniversitesi,<br />
Fütürizm Enstitüsü, geleceğin etik, yasal ve sosyal<br />
sorunlarını araştırıyor, Cambridge Üniversitesi, Gelecek<br />
Riskleri Merkezi, insanlığın karşılaşabileceği en büyük<br />
tehlikeleri belirlemek ve önlemek için çalışmalar yapıyor.<br />
Danimarka’da bulunan Copenhagen Institute for <strong>Future</strong>s<br />
Studies (CIFS) ise, çeşitli sektörlerde ve konularda gelecek<br />
çalışmaları üretiyor. Uluslararası bir perspektifte düşünen<br />
ve global trendleri inceleyen bir organizasyon.<br />
<strong>ELLE</strong> 11
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
Geleceğin otomobilleri<br />
ŞİMDİ<br />
TASARLANIYOR<br />
GELECEĞIN OTOMOBILLERINI<br />
NASIL HAYAL EDIYORSUNUZ?<br />
TAMAMEN GELECEĞE VE TABII KI<br />
BILINÇLI TÜKETIM VE DOĞAYA/<br />
DÜNYAYA SAYGILI OLMAKTAN<br />
YOLA ÇIKAN FÜTÜRISTIK<br />
OTOMOBILLERI MERCEDES-<br />
BENZ OTOMOTIV İCRA KURULU<br />
VE OTOMOBIL GRUBU BAŞKANI<br />
ŞÜKRÜ BEKDIKHAN ILE KONUŞTUK.<br />
RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />
Zemin döşemelerinde balıkçı ağları ve halı<br />
gibi geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />
elde edilen naylon iplikler kullanılıyor...<br />
Çok daha fazlası da yapılıyor ve gelecek<br />
şimdiden tasarlanıyor. Bununla ilgili sorularımızı<br />
Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil<br />
Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan cevapladı.<br />
Moda, teknoloji, otomobil… Pek çok alandaki<br />
markalar “geleceğe yatırım” yapıyor, yakın ve<br />
daha uzak geleceğin ürünlerini hayal ediyor,<br />
tasarlıyor, test ediyor. Mercedes neler yapıyor,<br />
bize markanın bu anlamdaki strateji ve duruşu<br />
hakkında fikir verecek birkaç detay paylaşır<br />
mısınız?<br />
Bir asırdan daha uzun bir zaman önce, Mercedes<br />
yıldızının üç köşesi, karada, denizde ve havada<br />
öncü mobilite vizyonunu temsil ederek doğdu. İkonik yıldızımızın<br />
üç köşesi artık kuruluşumuzda ilham aldığımız<br />
elementlerin korunması, geri dönüşüm ve karbon nötr olma<br />
yoluyla sürdürülebilirlikte öncü olma vizyonuna dönüşüyor.<br />
Toprak, su ve hava elementleri, Mercedes-Benz markasının<br />
itici gücünü her zamankinden daha fazla oluşturuyor.<br />
Bu alanda belirlediğimiz hedefler arasında 2039 yılına<br />
kadar tüm yeni araç filomuzu, geliştirmeden tedarikçi<br />
ağına kadar uzanan tüm değer zinciri boyunca net karbon<br />
nötr hale getirmek var. Bu hedefe ulaşmak için araç filomuzun<br />
elektrikli hale getirilmesi, üretimde yenilenebilir enerji<br />
kullanımı, batarya teknolojisinin iyileştirilmesi, geri dönüştürülmüş<br />
malzemelerin yaygın kullanımı ve araçların yeşil<br />
enerjiyle şarj edilmesine odaklanıyoruz.<br />
Geçen yıldan bu yana kısmen ofsetler de dahil olmak<br />
üzere, Mercedes-Benz’in fabrikalarındaki araç ve batarya<br />
12 <strong>ELLE</strong>
üretimi karbon nötr hale geldi. 2022’den<br />
itibaren, Mercedes-Benz AG’nin dünya<br />
genelinde kendine ait olan tüm üretim<br />
tesisleri, sadece yenilenebilir kaynaklardan<br />
elde edilen çevre dostu elektrik kullanıyor.<br />
Buna tedarikçiler de dahil.<br />
2030’da koşulların elverdiği tüm<br />
pazarlarda tamamen elektrikli otomobillere<br />
geçmek için hazırlık yapıyoruz.<br />
Halihazırda kompakt EQA’dan yepyeni<br />
bir sürüş deneyimi sunduğumuz EQS’e,<br />
farklı ihtiyaçlara göre tasarlanmış SUV<br />
modellere kadar geniş bir elektrikli araç<br />
portföyü sunuyoruz. Kaynakları korumak,<br />
israfı önlemek ve ayrıca karbon<br />
salımını azaltmak için yoğun bir şekilde<br />
çalışıyoruz. Örneğin; EQS’in zemin döşemelerinde<br />
balıkçı ağları ve halı gibi<br />
geri dönüştürülebilir malzemelerden<br />
elde edilen naylon iplik kullanılıyor.<br />
Kaliteli suni deri ve mikrofiber kumaşa<br />
ek olarak aracın içinde yüzde 100’e kadar<br />
geri dönüştürülmüş pet şişelerden<br />
üretilen çeşitli kumaşlar kullanıyoruz.<br />
VISION EQXX ile de yenilikçi malzemelerden<br />
üretilen sürdürülebilir lüksün<br />
potansiyelini gözler önüne seriyoruz.<br />
Kaktüs ve mantara dayanan hayvansal<br />
100 YIL SONRA<br />
bir Mercedes<br />
NASIL OLMALI?<br />
Ve günümüzden hangi en<br />
güçlü özelliklerini de oraya<br />
taşımalı?<br />
İkonik otomobillerimizin<br />
tasarımının tamamen çevreye<br />
duyarlı ve minimalist rötuşlar<br />
ile tüm teknolojik gelişmelerle<br />
baştan tasarlanması<br />
diyebilirim. Benim hayalim<br />
zamanının en dikkat çeken<br />
otomobillerinden Mercedes-<br />
Benz 500 K Special Roadster<br />
ya da 300 SL Gullwing’i<br />
yeniden yollarda görmek.<br />
Doğayı seviyorum ve mümkün<br />
olduğunca doğada vakit<br />
geçirmeye özen gösteriyorum.<br />
Doğanın tasarımına ulaşmak<br />
bizim için hala çok zor<br />
ancak bize çeşitli fikirleri de<br />
doğadaki canlılar veriyor.<br />
Bu yüzden yırtıcı bir kuşun<br />
aerodinamiğinden esinlenerek<br />
hızlandıkça sürtünmenin<br />
azaldığı ve yerden belli bir<br />
mesafeden gidebilecek araçlar<br />
görebiliriz.<br />
olmayan deri alternatifleri, bambu elyafından halılar ve biyoteknoloji<br />
ile üretilen iç kapı kolları, vegan ve ipeksi kumaş<br />
detayları öne çıkan çalışmalarımız.<br />
Burada bizim en büyük motivasyonumuz dünden bugüne<br />
benzersiz tarihimiz, markamızı karakterize eden öncü<br />
ruhumuz ve yeni bir mobilite çağının başlamasını mümkün<br />
kılan yenilikçi gücümüz oldu. Son olarak bizim için lüks ve<br />
sürdürülebilirlik bir arada hedeflediğimiz konular diyebilirim.<br />
Geleceğin otomobili deyince düne kadar çoğumuzun<br />
aklına fütüristik dış tasarımlar geliyordu. Günümüzde<br />
hayalimizdeki fütüristik otomobil çok daha bilinçli, akıllı,<br />
dünyaya/doğaya saygılı, öyle değil mi?<br />
Fütüristik otomobiller, hala hepimiz için farklı tasarımlara<br />
sahip otomobiller demek. Ama tabii bu daha uzak bir<br />
gelecek için düşünülen araçların tasarımı. Daha yakın bir<br />
gelecekte ise otomobiller, ileri teknolojileri ve yenilikçi tasarımları<br />
birleştiren araçlar olarak düşünülüyor. Bu otomobiller,<br />
sürücülere ve yolculara daha güvenli, daha verimli ve<br />
daha çevreci bir deneyim sunmayı hedefleyecek. Yüksek<br />
performansları, otonom sürüş yetenekleri, elektrikli motorları,<br />
sezgisel işletim sistemleri ve sürdürülebilir malzemeler<br />
kullanılması fütüristik otomobillerin temel unsurları olarak<br />
öne çıkacak. Bu araçlar, çevreye karşı duyarlılığını her geçen<br />
yıl daha da geliştirirken teknolojik yenilikleri de yakından<br />
izleyecek ve sürücülerle yolcuların artan mobilite ihtiyaçlarına<br />
cevap vermek için sürekli kendisini<br />
yenileyecek. Bu şekilde ilerleyen markaların<br />
fütüristik araçlar konusunda ilerleyebileceğini<br />
düşünüyorum.<br />
Mercedes ekipleri bundan kaç yıl sonrası<br />
için çalışmalar yapıyor? Yani ne<br />
kadar sonrasını kurguluyor?<br />
Mercedes-Benz’deki tasarım ekiplerimiz<br />
genellikle mevcut ve yakın gelecek<br />
modeller üzerinde çalışmalar yapıyor.<br />
Otomobil endüstrisinin sürekli olarak<br />
ilerlediğini ve yeni teknolojiler, trendler<br />
ve müşteri talepleri doğrultusunda değiştiğini<br />
göz önünde bulundurarak uzun<br />
vadeli stratejik planlama ve geleceğe yönelik<br />
kurgular da yapıyoruz. Ambition<br />
2039 hedefimizin 2019 yılında duyurulduğunu<br />
da belirterek oldukça uzun<br />
vadeli çalışmalar yapıldığını söyleyebilirim.<br />
Ayrıca bunun yanında var olan ve<br />
planlanan çalışmalar zamanın dinamiklerine<br />
ve değişimine göre sürekli olarak<br />
izleniyor ve güncelleniyor. Her zaman<br />
hedefimiz geleceğin taleplerini karşılayabilecek<br />
yenilikçi ve öncü tasarımlar<br />
sunmak. Daha ilerisini düşünmek aslında<br />
bireysel ve kolektif olarak eş zamanlı<br />
gerçekleşiyor. Kimi zaman dünyanın diğer<br />
ucundaki kimi zaman da aynı ofisin içerisindeki çalışma<br />
arkadaşlarımızla benzer fikirleri, hayalleri konuştuğumuz<br />
paylaştığımız oluyor. Bu farklı hayaller de bizi farklı düşünmeye<br />
ve yaratıcı sonuçlara yöneltiyor.<br />
Pek çok marka kendi geçmişinden, arşivlerinden ilham<br />
alıyor. Bu, otomobil sektörü için de geçerli mi?<br />
Otomobil sektöründe de birçok marka geçmişinden ilham<br />
alarak yeni ürünler yaratıyor. <strong>Özel</strong>likle retro tasarımlar ya<br />
da klasik modeller, çağın estetik anlayışı ile tekrardan tasarlanarak<br />
yeniden piyasaya sürülüyor. Geçmişten ilham<br />
almak, otomobil markalarına hem nostaljik bir hava kazandırıyor<br />
hem de müşterilerin markanın köklü geçmişine bir<br />
kez daha şahit olmalarını sağlıyor.<br />
Geçtiğimiz aylarda İtalya’nın ünlü moda tasarım evi<br />
Moncler ile yaptığımız işbirliği de moda ve otomotiv sektörünün<br />
birlikte ne kadar çığır açıcı işlere imza attığını, geçmişten<br />
aldığı ilhamı geleceğe ne kadar etkileyici bir şekilde<br />
yansıttığını kanıtlar nitelikteydi. Her iki markanın da tasarımda<br />
ulaştığı sıra dışı seviyeyi gözler önüne seren bu işbirliği<br />
ile imgesel bir evrenin kapılarını aralayarak Moncler<br />
ile ortak değerlerimizi ortaya koyduk. İnovasyona yönelik<br />
güçlü tutkuyu, rafine tasarım dilini ve yaratıcılık için kültürleri<br />
bir araya getirmede öncü bir yaklaşımı vurgulayan<br />
proje, beklentilere meydan okuyarak otomotivin ötesinde<br />
daha geniş kitlelere dokunmak için moda ve kültürde yeni<br />
dünyalar keşfetme stratejimizin de çarpıcı bir örneği oldu.<br />
<strong>ELLE</strong> 13
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />
Singapur<br />
Marina’nın<br />
kıyıları<br />
boyunca<br />
uzanan Bay<br />
South, Bay<br />
East ve Bay<br />
Central adlı<br />
3 büyük<br />
bahçeden<br />
oluşan toplam<br />
101 hektarlık<br />
alana yayılmış<br />
fütüristik<br />
bahçeler<br />
kompleksi:<br />
Gardens by<br />
the Bay.<br />
Gelecek de (şimdi)<br />
GELECEK!<br />
EN SEVDIĞIMIZ, EN MERAK ETTİĞİMİZ KONU. GELECEĞI KONUŞMAK, HAKKINDA<br />
HAYALLER KURMAK… BU DEFA SOHBETIMIZE TEKNOLOJI VE GELECEK DANIŞMANI ELIF<br />
ÇETIN’I DAHIL ETTIK. MODA DAHIL OLMAK ÜZERE, PEK ÇOK ALANDAKI GELECEĞIMIZ<br />
HAKKINDA FIKRINI ALDIK. 360 DERECE #<strong>ELLE</strong>FUTURE RÖPORTAJI BAŞLIYOR.<br />
RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />
Hep bir gelecekten bahsediyoruz ve bizi nelerin beklediğini<br />
merak ediyoruz. Sırf bunun üzerine düşünen, çalışan,<br />
yakın gelecek ve uzun vadeli gelecek çalışmaları<br />
yapanlar var değil mi?<br />
Evet. Ana hatlarıyla söylemek gerekirse; şirketler, düşünce<br />
kuruluşları, bu alana odaklı STK’lar, araştırmacılar, stratejistler,<br />
analistler ve benim gibi danışmanlar var. İlginç bir<br />
detay vereyim: Benim uzmanlık alanım strateji, bu nedenle<br />
insanlara verdiğim bilgiler diğerlerinden ayrışıyor. Saydığım<br />
kişi ve kurumlar; trendleri belirleme, tahminlerde bulunma,<br />
gelecek öngörüleri geliştirme gibi stratejik konularda<br />
çalışmalar yapıyor. Düşünce kuruluşları daha çok liderler<br />
ve yöneticiler için görüş geliştirmek, STK’lar da toplum<br />
için fayda yaratacak görüşler üretmek amacını taşıyorlar.<br />
Teknoloji şirketlerinin ise bu işler için kendi özel birimleri<br />
oluyor. Gelecek çalışmalarının çeşitli kapsamları var. Sektöre/ihtiyaca<br />
göre; bilim insanları, araştırmacılar, akademisyenler,<br />
uzmanlar, stratejistler, tasarımcılar, mühendisler<br />
gibi çok disiplinli ekiplerin yer aldığı çalışmalar olabiliyor.<br />
Bu, merakımız bir kenara, neden önemli? Yani geleceği<br />
bilmek bize ne katıyor?<br />
İçgüdülerimiz hayatta kalabilmek için bizi kontrol etmeye<br />
14 <strong>ELLE</strong>
Çok yakın<br />
bir gelecekte<br />
giysilerimiz<br />
renk, sıcaklık<br />
ve hatta<br />
beden<br />
değiştirme<br />
özelliğine<br />
sahip<br />
olabilecek.<br />
Ve mesela<br />
bizler egzersiz<br />
yaparken<br />
buna uygun<br />
olarak esneklik<br />
gösterip<br />
sonrasında da<br />
eski şekline<br />
dönebilecek.<br />
yönlendiriyor. Oysa gelecek “belirsiz”. Bilmediğiniz bir şeyi<br />
nasıl kontrol edeceksiniz? Eğer gelecekte ne olacağını tahmin<br />
edebilirsek, bu bize olayları kontrol etmek için çok daha<br />
iyi bir imkan verir. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorsak,<br />
o zaman rahatlayamayız ve sürekli “tehlike” için tetikte<br />
oluruz. Beraberinde bilinmeyene duyulan merak duygusu<br />
geliyor. Bilmek bizim için önemli, gelecekle ilgili doğru tahminde<br />
bulunabilirsek, o zaman iyi kararlar alır, amaç ve hedeflerimize<br />
ulaşmada başarılı oluruz. Bence bilinçaltımızda<br />
gelecekteki benliğimize de hazır olmak istiyoruz. Yaşımız<br />
ilerledikçe aynı insan olmadığımızı anlama fırsatımız oluyor.<br />
İşte o anlarda 15-20 yıl sonra daha farklı olacağımızı<br />
biliyoruz ve gelecekteki ihtiyaçlarımız için kendimizin küratörü<br />
olup hazırlanmak istiyoruz. Kazançlarımızı kurumsal<br />
açıdan değil bireysel açıdan ele alalım: Bakış açıları geliştiriyoruz.<br />
Bir dünya görüşü elde ediyoruz. Daha hazırlıklı ve<br />
planlı olabiliyoruz. Kendimizi daha güvende ya da umutlu<br />
hissedebiliyoruz. Aslında bu duyguların peşindeyiz.<br />
Hangi alanlarda neler beklemeliyiz, neler geliyor? Mesela<br />
teknoloji alanında, son 20 yılda zaten çok fazla yenilik<br />
yaşandı. Hala dahası var mı?<br />
Daha fazlası her zaman vardır. Ancak bu çok kapsamlı bir<br />
konu. Temelde teknolojinin, insan yaşamı için çözüm üreten<br />
bilgi, yöntem, süreç ve becerilerin tamamı olduğunu<br />
söylemeliyiz. Ortada muhakkak bir bilgi olması lazım. Örneğin,<br />
bir çakmaktaşını çakmak, bir mızrak oluşturmak için<br />
bir parça tahtanın ucunu sivrileştirmek, daha sonra tahta<br />
parçalarının ucuna taşları bağlayarak çeşitli aletler yapmak,<br />
nasıl kullanılacağını anlamak teknolojik sıçramalardı.<br />
Binlerce yıl öncesine dayanan alet yapımında tercih edilen<br />
malzemelerin bazılarının obsidyen, çakmaktaşı, kuvarsit ve<br />
jasper içerdiği görülmüş, çünkü bu malzemeler kolayca şekillendirilebiliyor.<br />
O zaman bir alet ihtiyacı var, onun hangi<br />
malzemeden nasıl yapılacağını bulmak ve sonunda avlanmak<br />
için bir mızrak elde etmek bir teknoloji. Ateş yakmak<br />
bir teknoloji. Günümüzde teknolojiyi dijital dünya ile eşleştirdiğinizde<br />
hızı katlanarak büyüyor. Bilgisayarların hızı ve<br />
gücü, 1960’lardan ve 70’lerden bu yana genellikle her bir<br />
buçuk ila iki yılda bir ikiye katlanıyor. Bu üstel -exponential-<br />
bir büyüme. Daha çılgınca olansa; transhümanizm,<br />
Teknoloji<br />
ve Gelecek<br />
Danışmanı<br />
Elif Çetin<br />
anlattıklarıyla<br />
bizleri bu<br />
sayfalarda<br />
geleceğe<br />
taşıdı da<br />
diyebiliriz.<br />
Moda<br />
alanında<br />
neler olacak?<br />
Hemen<br />
bir tüyo:<br />
Bukalemun<br />
Giyim<br />
Trendi’nin<br />
ne olduğunu<br />
merak<br />
ettiyseniz,<br />
okumaya<br />
devam edin.<br />
<strong>ELLE</strong> 15
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />
Suyosunları,<br />
geleceğin<br />
besini<br />
olabilir mi?<br />
Robot şef<br />
restoranları<br />
yaygınlaşıyor.<br />
Peki biz<br />
editörlerin ve<br />
<strong>ELLE</strong> okurlarının<br />
da en merak<br />
ettiği konulardan<br />
biri, modanın<br />
geleceği? Elif<br />
Çetin “Moda,<br />
2,5 trilyon<br />
dolarlık bir<br />
sektör, yani<br />
dünya ticareti<br />
için önemli”<br />
diyor ve ekliyor<br />
“Önümüzdeki<br />
10 yılda dijital<br />
modanın<br />
yükselişini<br />
göreceğiz.<br />
Şimdiden lüks<br />
devi markaların<br />
burada yoğun<br />
bir rekabeti<br />
var. Sanal<br />
dünyalarda<br />
avatarlarımız<br />
için alışveriş<br />
yapacağız.”<br />
teknolojik tekillik gibi kavramlarıyla hayatımıza giren bilim<br />
insanı ve fütürist Ray Kurzweil, 21. yüzyılda 100 yıllık ilerleme<br />
yaşamayacağız - daha çok 20.000 yıllık ilerleme gibi olacak<br />
diyor. Buradan bakınca teknolojinin evrimsel bir süreç<br />
olduğunu görüyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanın şartlarına,<br />
çevresel koşullarına, politik iklimine göre geliştirdiğimiz<br />
teknolojiler de hızlanıyor ve çeşitleniyor. Her yeni<br />
teknolojik yenilik çok daha fazla olasılık yaratıyor ve genellikle<br />
maliyetlerini düşürüyor. Şirketler global düzeyde artık<br />
teknolojinin etkisini kabul ettiği için bu alandaki finansman,<br />
yatırım ve araştırmalar artıyor.<br />
Moda kendini tekrar ediyor ve dünyayı kirletiyor diye<br />
çok eleştiriliyor. En çok bu yönde büyük değişimler ve<br />
yenilikler umuyoruz, bekliyoruz. Öyle mi?<br />
Öyle görünüyor. Moda her zaman içinde bulunduğumuz zamanı<br />
tanımlamanın ve kendimizi ifade etmenin en önemli<br />
araçlarından oldu. Moda, 2,5 trilyon dolarlık bir sektör, yani<br />
dünya ticareti için önemli. Ancak yarattığı sorunlar büyük.<br />
Bunlar çevresel ve sosyal sorunlar. Tekstil üretimi dünyadaki<br />
endüstriyel su kirliliğinin yaklaşık yüzde 20’sinden<br />
sorumlu. Giysi üretimlerinde kullanılan polyester, naylon<br />
ve diğer sentetikleri üretmek yılda 1,3 milyar varil petrol<br />
gerektiriyor. Hindistan, Bangladeş, Çin gibi ülkelerde ucuz<br />
işçilik ile insanların adaletsiz ücret ve yaşam şartlarına maruz<br />
bırakılması gibi konular var. Günümüzde özellikle hızlı<br />
modada greenwashing ismi ile geçen yeşil aklama trendi<br />
yaygın. Çok kısa zaman önce global bir hızlı moda markasının<br />
geri dönüştürmek üzere topladığı giysileri Afrika’da<br />
bir çöplükte yığınlar halinde buldular. Yani sürdürülebilirlik<br />
bugün hala büyük oranda bir pazarlama aracı. Geleceğin<br />
moda trendlerine baktığımızda ise sürdürülebilirlik ve dijitalleşme<br />
karşımıza çıkan iki ana kategori. Önümüzdeki 10<br />
yılda, dijital modanın yükselişini göreceğiz. Şimdiden lüks<br />
devi markaların burada yoğun bir rekabeti var. Sanal dünyalarda<br />
avatarlarımız için alışveriş yapacağız. Yapay zeka<br />
kullanımıyla, giysilerimiz renk, sıcaklık ve beden değiştirme<br />
yeteneğine sahip olabilir. Veya bir egzersiz sırasında, giysiler<br />
esneklik kazanabilir ve aktiviteler tamamlandığında<br />
kendini yeniden şekillendirebilir. Buna “bukalemun giyim<br />
trendi” diyorlar. Otomasyon, giysilerin üretilme şeklini dönüştürmeye<br />
devam edecek. Üç boyutlu yazıcılar hayatımıza<br />
girdiğinde kişiselleştirilmiş moda yaygınlaşacak. Hepimizin<br />
her gün sorduğu ortak sorulardan biri “bugün ne giyeceğim?”<br />
Dijital bir ekrandan istediğiniz giysiyi seçip, sizin<br />
ölçülerinizde ve tam istediğiniz gibi evinizde “üretmeniz”<br />
mümkün olabilir. Beni en çok heyecanlandıran konu materyallerin<br />
değişmesi. Biyomateryallerin yükselişini göreceğiz.<br />
Hayvanlara zarar vermeyen bio-deri mesela. Yüzde 100 doğada<br />
yok olabilen ürünler. Ananas kabuğundan üretilen deri<br />
çantalar kulağa ilginç mi geliyor? Önümüzdeki 30 yılda ise<br />
yaşayan giysilere sahip olabilirsiniz. Londra merkezli moda<br />
markası Auroboros, bir çiçeğin büyümesini taklit ederek<br />
16 <strong>ELLE</strong>
çeceğiz, bu noktada hem sağlık hem de etik açılardan çok<br />
faydalı çözümler üretmiş olmayı umuyoruz ancak yeniliklerin<br />
kültürlere olan etkilerini de mutlaka hesaplamalıyız.<br />
Yine eşit şartlarda erişim hakkına sahip olunması önemli.<br />
Geleceğe baktığımızda Tysonn ve Cargill gibi büyük gıda<br />
devlerinin hayvan dışı bazlı -non-animal based- bir geleceğe<br />
yatırım yaptıklarını görüyoruz. Bitki temelli et markaları<br />
son yıllarda yaygınlaştı. Önümüzdeki 10 yılda sistemsel olarak<br />
alternatif proteinlere kayma göreceğiz. Yine üç boyutlu<br />
yazıcılar bu sektörde de etkili olacak. 3D Yazıcı Şef’leri<br />
göreceğiz. Son yıllarda görülmeye başlanan robot şef restoranları<br />
yaygınlaşabilir. En azından farklı formlarda da olsa<br />
otomasyonun yeme-içme sektöründe yaygınlaşmasını bekgerçek<br />
zamanlı olarak renk ve şekil değiştiren tuz kristalleri<br />
ve geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış bir elbise tasarladı.<br />
Biyomimikri adı verilen elbise, 2021 yılının başlarında<br />
Londra Tasarım Festivali’nde Londra’daki Victoria ve Albert<br />
Musuem’deki bir sergide yapay zeka (AI) robotu Ai-Da<br />
tarafından giyildi. Geleceğin modasında kişiselleştirilmiş<br />
tasarımları sürdürülebilir materyallerle birleştireceğiz.<br />
Sanatın geleceği hakkında da yorum alalım. Sanat veya<br />
başka bir alan, birindeki büyük bir değişim diğerlerini<br />
de farklı oranlarda etkiliyor.<br />
Yapay zekanın sanatta uygulanabilir hale gelmesi işleri<br />
bulanıklaştırıyor. Ortaya çok fazla soru çıkıyor. Yaratıcılık<br />
başka bir forma mı evriliyor? Yapay zeka tarafından üretilmiş<br />
bir eserin yasal sahibi kim? Herkes sanatçı olabilir mi?<br />
Sanat eserlerine hala para ödememiz gerekecek mi? Bu ve<br />
bunun gibi sorular. Her teknoloji çift taraflı etki eder. Pozitif<br />
etkileri olduğu gibi negatif etkileri de olur. Bu nedenle bu<br />
alan oldukça düzenlemeye ve insani özelliklerin korunmasına<br />
ihtiyaç duyuyor. Yaratıcıların ve üreticilerin hali hazırdaki<br />
metodolojilerine yapay zekayı eklemesi ya da sanatçıların<br />
dijital sanata yönelmesinden farklı olarak, belirli kelimeler<br />
sonucunda DALL-E 2, Midjourney sayesinde saniyeler<br />
içinde size bir eser üretilmesi aynı şey değil. Özgünlük, duygusal<br />
düşünme, yetenek, yaratıcı düşünce gibi insana özgü<br />
özellikler henüz yapay zekanın yapısında yer almıyor. Bu<br />
noktada sanatta, tasarımda ve mimaride nasıl konumlanacağı<br />
büyük önem taşıyor. Üretken Yapay Zekayı konuştuğumuz<br />
kadar, Sorumlu Yapay Zekayı da konuşmalıyız.<br />
Yemek ve beslenme dünyasında hangi “hayaller” kuruluyor?<br />
Yıllarca yapılan “Yemekler/öğünler hap gibi olsa,<br />
alıp doysak” esprileri bana çok itici geliyor. Mesela ben<br />
özel organik veya doğal etiketi ve fiyatına gerek duyulmadan,<br />
gıdaların zaten organik ve temiz/sağlıklı olduğu<br />
bir dünya hayal ediyorum...<br />
Yemek benim özel ilgi alanlarımdan. Gıdanın ve beslenmenin<br />
geleceğini yakından takip ediyorum. Burada da modada<br />
olduğu gibi çevresel ve etik sorunlar öne çıkıyor. 2060 yılına<br />
kadar dünyada 10 milyar insan olması bekleniyor. Bir<br />
milyara yakın insanın mevcut düzende gıdaya erişimi yok.<br />
Bu ileri teknolojik gelişmeleri yaşadığımız 21. yüzyılda da<br />
dünyanın bazı yerlerinde milyonlarca insan beslenme ve su<br />
kaynaklarına sahip değil. Gelecekteki öngörülerim ve düşüncelerimle<br />
beraber bu önemli ve hassas konuda yapılması<br />
gerekenlerin de altını çizmek istiyorum. Dünyanın ve doğanın<br />
kaynaklarının eşit şartlar altında herkes için erişilebilir<br />
olmasını sağlamak bugünkü politika yapıcıların ve büyük<br />
şirketlerin sorumluluğunda. Beslenme ve yemek bence birbirinden<br />
ayrı konular. Beslenme daha çok sağlıkla ilgiliyken<br />
yemek bence bir kültür ve iletişim aracı. Bu noktada gıda<br />
teknolojisi şirketlerinin bu kültürleri nasıl gelecek nesillere<br />
aktaracaklarını da bulmaları gerekiyor. Örneğin Fransız<br />
mutfağında hamur işleri kültürel bir öğe, yoğun tereyağ kullanımı<br />
hakim. O kruvasanlar yok mu! Önümüzdeki yıllarda<br />
hayvan temelli ürünlerden ziyade bitki temelli ürünlere ge-<br />
Abstract, Belgesel, Netflix<br />
Elif Çetin’den<br />
OKUMA<br />
ÖNERİLERİ<br />
1. Girişimci Devlet,<br />
Mariana Mazzucato<br />
2. İnsanlığın Geleceği,<br />
Michio Kaku<br />
3. Dünya Gerçekten Nasıl<br />
Çalışıyor?, Vaclav Smil<br />
4. Güç ve İlerleme, Daron<br />
Acemoğlu, Simon Johnson<br />
5. Üstel Çağ, Azeem Azhar<br />
İZLEME<br />
ÖNERİLERİ<br />
1. Abstract, Belgesel,<br />
Netflix (Neri Oxman, Ruth<br />
Carter, Ian Spalter bölümleri<br />
öncelikli)<br />
2. Surrogates, Film<br />
3. Foundation, Apple TV+<br />
4. Raised by Wolves, HBO<br />
5. Altered Carbon,Netflix<br />
<strong>ELLE</strong> 17
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>FUTURE<br />
Moda, pek çok<br />
endüstri gibi<br />
geleceğini şimdi<br />
inşa ediyor.<br />
Daha bilinçli<br />
üretim ve tüketim<br />
seçenekleri tam<br />
hız araştırılıyor.<br />
Peki modada<br />
greenwashing<br />
ismi altında<br />
geçen “yeşil<br />
aklama trendi”ni<br />
duydunuz<br />
mu? Bunu da<br />
konuşalım.<br />
lemeliyiz. Her cins ve yaş grubu için optimize edilmiş özel<br />
yiyecekler göreceğiz. Gıda biliminin, her birey için olduğu<br />
kadar her demografik grup için de en iyi beslenme profilini<br />
formüle etmesini umuyorum. 2050’de hayatımız fonksiyonel<br />
gıdalarla dolu olabilir. Bir beslenme veri tabanı kullanıp,<br />
yeterli vitamin almaktan sindirim sistemi sorunlarıyla başa<br />
çıkmaya kadar her şeyi hesaba katarak kişiye özel gıdalar<br />
üretebiliriz. Yoğun bir yaşam tarzına sahip olanlar veya<br />
yeterli kalori ile uygun besinleri tüketmek isteyenler için<br />
beslenmeyi basitleştirmeyi hedefleyen girişimler artabilir.<br />
Bu girişimlerin ortak hedefi gıdayı modüler hale getirmek<br />
olacak. Topraksız ve susuz tarım önemli trendlerden. Kaynakların<br />
gittikçe sınırlanacağı gelecekte protein kaynakları<br />
kadar diğer besin kaynakları da önemli. Tarım konusu ülkeler<br />
için stratejik bir konu olacak. Kaynak değişiminde ilginç<br />
olabilecek yeni besinler hayatımıza girecek. İşte ilginç ikili:<br />
Yenilebilir Böcekler ve Deniz Yosunları (Algler). Damak tadınızı<br />
değiştirmeye hazırlanın.<br />
Bir filmi bazen “daha neler” diye izliyoruz ve bazen yıllar<br />
sonra benzer duruma veya ürüne şahit oluyoruz. Si-<br />
nema/entertainment endüstrisi de mi tahminler veriyor?<br />
Yoksa tamamen tesadüf mü?<br />
Hayır tesadüf değil. Bilim kurgu filmler alternatif gelecekler<br />
için hikayeleştirilmiş ve görselleştirilmiş içeriklerdir.<br />
Mutlaka bir fikir ve vizyon barındırırlar içlerinde. Geleceği<br />
düşünmek hayal gücü ve dolayısıyla soyut düşünmeyi gerektirir.<br />
Uçan taksi dediğimde gözünüzde bir şey canlanır,<br />
bunun sebebi izlediğimiz çizgi filmlerden, bilim kurgu filmlerden<br />
zihinlerimize giren imajlardır. Beynimiz bilmediği<br />
şeyi anlamak için o şeyi kendindeki en yakın bilgiyle eşleştirir.<br />
Muhakkak bir veri koyması gerekir, işte bilim kurgu<br />
filmleri henüz bilinmeyenleri resmederek bizim için anlaşılır<br />
hale getirir. Azınlık Raporu’nda kullanılan ekranlar birer<br />
tasvirdi. Ancak şu bir gerçek ki, bu tasvirler zamanla norma<br />
dönüşüyor. Teknoloji, mimari, moda gibi sektörler için çıkış<br />
noktası, referans oluyorlar. Kara Panter filminde Kraliçe<br />
Ramonda’nın bir kostümü üç boyutlu yazıcı ile üretilmiş.<br />
Ödüllü kostüm tasarımcısı Ruth E. Carter o filmde inanılmaz<br />
bir iş çıkartıyor hayal gücümüz için. Mesela bu nedenle<br />
filmlerin sanat yönetmenleri, kostüm tasarımcıları, yaratıcı<br />
yapımcıları en az yönetmeni kadar önemlidir. Tahmin ya da<br />
tesadüften ziyade bir fikir ve vizyon oluyor. Sinema alternatif<br />
gelecek üretmek için inanılmaz bir araç. Joaquin Phoenix’in<br />
başrolünü oynadığı Her filmi mesela, ileri teknolojide<br />
ilişkiler neye benzeyecek, aşık olacak mıyız sorusuna yanıt<br />
verir, Interstellar/Martian gibi filmler dünyanın dışında<br />
yaşam neye benzer sorusuna yanıt verir, Avatar bambaşka<br />
bir dünya olsa nasıl olurdu sorusuna yanıt verir, Dune filmi<br />
çöl gezegeni olsa nasıl olur sorusuna yanıt verir. Daha birçok<br />
örnek verebiliriz. 1986 yılında 2001: A Space Odyssey<br />
gibi bir film yapmak çok güçlü bir hayal gücü, yaratıcılık ve<br />
vizyon ürünüdür.<br />
Peki “tahminler” hangi noktada devreye giriyor?<br />
Fikir vermesi açısından bir kısmını ana hatlarıyla anlatayım.<br />
Ufuk Tarama -Horizon Scan- denen bir teknik var. Belirli<br />
alanlarda düzenli olarak kısa, orta ve uzun vadeli taramalar<br />
yapılıyor. Politik, ekonomik, sosyal, teknolojik, yasal ve çevresel<br />
alanlardaki değişimler ve bu değişimlerin dinamikleri<br />
keşfedilmeye çalışılıyor. Driver dediğimiz itici güçler neler,<br />
bunlar belirleniyor. İhtiyaçlar, eğilimler belirleniyor. Geçmişten<br />
ve günümüzden alınan bilgi birikimi dahil ediliyor.<br />
Araştırmalar yapılıyor. Senaryolar oluşuyor. Bu senaryoların<br />
kısa-orta-uzun vadede nasıl etkili olabileceğine dair bir<br />
vizyon sunuluyor. Olası, Mümkün, Önlenebilir, Tercih Edilebilir<br />
gelecek versiyonları hakkında, belirlenen eğilimlerin<br />
nasıl etkileşime girebileceğini düşünerek olasılığa dayalı<br />
bazı tahminler yapılıyor yani. Geleceği şekillendirmek tamamen<br />
insanların elinde, şimdilik.<br />
“Bilinenler” bir kenara, senin kişisel olarak çılgın tahminlerin,<br />
olacak dediklerin varsa, bunları da alalım lütfen.<br />
Genel olarak tüm teknolojik gelişmeleri takip ediyorum<br />
ancak benim en çok ilgimi çekenler sağlık ve uzay teknolojileri.<br />
Ayrıca materyal konusu çok merak ettiğim bir alan.<br />
Malzeme konusunda doğayı daha fazla taklit edeceğimizi ve<br />
18 <strong>ELLE</strong>
yaşamlarımızın içine almaya çalışacağımızı düşünüyorum.<br />
Güneşin bizi yutması ya da farklı bir son olmazsa bilimsel<br />
tahminlere göre dünyanın ölmesine yüz kentilyon yıl var.<br />
Bilim insanları dünyanın altıncı büyük kitlesel yok oluş evresinde<br />
olduğunu söylüyor. Geçmişten edindiğimiz bilgilere<br />
göre dünya kendini yeniliyor ve farklı bir yapıda devam<br />
ediyor. Kıtaların yeniden değişimi ile farklı bir yeryüzü,<br />
farklı bir sistem ve farklı bir biyolojik evrim görmek isterdim.<br />
Bence var olan tüm gezegenlerde bir formu ile yaşam<br />
var ya da belirli bir işlev için hazırlanıyorlar. Uzay sistemi<br />
içerisinde yaşamın sonsuza kadar devam edeceğine inanıyorum.<br />
Tüm olabilecekleri hayal ettiğimde gelecekte olmak<br />
için sabırsızlanıyorum ve bu nedenle sağlık teknolojilerini<br />
çok önemsiyorum.<br />
2050 yılına kadar görebileceğimiz ve bana çok heyecan<br />
veren örnekleri paylaşmak istiyorum.<br />
• Evcil hayvanlarımız ile iletişim kurabileceğimiz ürünler<br />
üzerine çalışmalar yapılıyor.<br />
• Nöroanatomik çalışmalar ve yapay zeka sayesinde flörtün<br />
geleceği ilginç olacak. Bugünün dating app’leri gelecekte<br />
yaşam/ilişki koçlarımız olabilir. Tüm verilerin değerlendirilmesiyle<br />
birlikte size en uygun aday ile karşılaşmanızı sağlayabilecekler.<br />
• Bitkiler hayatımızda daha fazla rol oynayacak. Sadece dekorasyon<br />
için değil, evinizi aydınlatmak için mesela. Biyolüminesan<br />
canlıların özelliklerini ev yaşamına aktaracaksınız<br />
yani. Avatar’daki ışık saçan bitkileri düşünün. Verilerinizi<br />
bulutta saklamak yerine bitkinizin DNA’sında saklayabilmek<br />
mümkün olabilir. Gece uykunuzda kabus gördüğünüzde<br />
ve stres hormonunuz artınca bitkileriniz bunu saptayıp<br />
hafif bir lavanta kokusu yaymaya başlasa ve siz de rahat uykunuza<br />
dönseniz harika olmaz mı?<br />
• Uzay turizminin yaygınlaşması ve farklı bir gezegende koloni<br />
kurmak çok merak ettiğim bir konu. Dünyanın dışına<br />
çıktığımız ve çoklu gezegenli bir yaşama geçtiğimizde nasıl<br />
evrimleşeceğiz? 100-200 yıl içinde Ay turizminin çok yaygın<br />
hale geleceğini, tıpkı burada Airbnb ile ev kiralar gibi<br />
space pod’lar kiralayabileceğinizi düşünün. Ay seyahatlerinin<br />
kesinlikle bir kültür yaratacağı açık.<br />
• Dijital sağlık konusu çok çılgın. Yazıcı ile organ yazdırma<br />
görüntüsüne ve fikrine alışmış olabiliriz ama organlarımızı<br />
upgrade etmek - yükseltmek- de ne demek? Geceleri daha<br />
iyi görmek için gece görüşü fonksiyonu ekleyebilirsiniz<br />
mesela. Bir hap yutup kendi vücudunuzda yepyeni bir organ<br />
geliştirebilir misiniz? Moleküler mühendisler vücudun<br />
içinde büyüyerek başkalaşım geçiren materyaller üzerinde<br />
çalışıyor. Gelecekte vücudunuzda tek amacı sizin için ilaç<br />
sentezlemek olan bir organ olabilir. Organlarınız internete<br />
bağlanabilir ve sistem yenilemesi, yükseltmesi yapabilir. Bu<br />
durumda insan ömrünün 150-200 yıla çıkması mümkün<br />
olabilir.<br />
• Giyilebilir teknolojide e-skin, yani elektronik deri, kullanıcıların<br />
kan basıncını, sıcaklığını ve oksijen seviyelerini ger-<br />
Black Panther - Angela Bassett<br />
çek zamanlı olarak ölçmek için kullanılabilir ve teşhislere ve<br />
sağlık hizmetlerine yardımcı olabilir.<br />
• Gelecekte yabancı dil bariyerimiz olmayacak, gerçek zamanlı<br />
bir çevirici ile konuşulan dili anlayabileceksiniz.<br />
• Mimaride çok ilginç şeyler göreceğiz. Gökdelenlerde dikey<br />
şehirler (vertical cities) inşa etmekten bahsediyorlar.<br />
İnşaat dünyaya çok zarar veren bir sektör. Çelik yerine kereste,<br />
izolasyon için fiberglas yerine bir çeşit mantar türü<br />
olan miselyum gelebilir. Binaların dışı tamamen bitkilerle<br />
kaplı olacağı için apartman görevlileri yerine botanistlere<br />
ihtiyaç duyulabilir. Hayal etmenize yardımcı olması için<br />
günümüzden iki örnek vereyim. Singapore Gardens by the<br />
Bay ve Milan Bosco Verticale.<br />
Bu anlattıklarım bizlere yepyeni bir dünyanın, belki de<br />
galaksinin kapılarını aralıyor. Ölmediğimiz, bugünkü yöntemlerle<br />
üremediğimiz ve doğmadığımız, başka gezegenlere<br />
seyahat edebildiğimiz bir yaşam fikri bugünkü doğrusal<br />
düşünce yapımızla gerçekçi gelmiyor olabilir ancak toplumların<br />
yeniliklere adapte olma hızı artıyor. Daha fazla insan<br />
daha garip sorular sormaya başladığında daha sınırsız bir<br />
yaşam bizi bekliyor olabilir. Önümüzdeki 100 yıl ve sonrasındaki<br />
1000 yıl için sınırsız düşünceyle yanıtlar vermemiz<br />
gerekiyor. Kolay olduğunu söylemiyorum ama zorluklara<br />
rağmen dört gözle bekleyecek çok şey olduğunu görelim, bu<br />
yönde başarıların elde edilmeye devam etmesini umalım.<br />
<strong>ELLE</strong> 19
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
M O D A N I N G E L E C E Ğ I N E<br />
B I R ( Ç E Ş I T ) G Ü Z E L L E M E :<br />
Mühendis-modacılar<br />
Büyük Birader’e karşı<br />
TARIHTE MODANIN BELLI POLITIK FIKIRLERIN YANSITILMASINDA BIR ARAÇ OLARAK<br />
KULLANILMASINA ŞAHIT OLMUŞTUK: 60’LARDA JACKIE KENNEDY’NIN EŞININ<br />
ÖZGÜRLÜK SÖYLEMLERINI DESTEKLEYEN TAZE, MODERN GÖRÜNTÜSÜ, 70’LERDE KARA<br />
PANTER PARTISI ÜYELERININ DERILI BERELI BIRÖRNEK KIYAFETLERI GIBI... GELECEKTE ISE<br />
BUNUN BAMBAŞKA BIR TÜRÜYLE KARŞI KARŞIYA OLACAĞIZ.<br />
YAZI: AFİFE SELEN SELÇUK FOTOĞRAFLAR: VINCE UY<br />
20 <strong>ELLE</strong>
“Büyük Birader seni gözetliyor.” George Orwell’ın<br />
1949’da yazdığı, distopik bir geleceği betimleyen<br />
romanı 1984’te birkaç kez tekrarlanan ve merkezi<br />
otoritenin herkesi gözetlediği bir sisteme karşı<br />
uyarı niteliği taşıyan bir slogan bu. Orwell romanı,<br />
Rus yazar Yevgeni Zamyatin’in 1924’te yayımladığı “Biz”<br />
adlı romanından esinlenerek yazmıştı. Bu örneğe bakarak,<br />
“gelecekte dünya ekonomisini, insanın davranış ve karar<br />
verme mekanizması hakkında daha fazla istatistiki veriye<br />
sahip olanların yöneteceği” tezinin en az 100 yıl önce olgunlaştığını<br />
söylemek mümkün.<br />
Dünyanın en etkin yatırım danışmanlığı şirketlerinden biri<br />
olan McKinsey&Company’nin Denver ofisi kurucularından<br />
Kevin Neher, 2022 tarihli bir podcast yayınında sadece<br />
moda değil tüm sektörlerde mevcut sistemdeki en büyük<br />
eksikliğin müşteri deneyimine yeterince değer verilmemesi<br />
olduğunu vurguluyor. Neher’a göre “müşteri deneyimini<br />
geliştirmek için gereken en önemli faktör olan müşteri verilerinin<br />
toplanıp işlenmesi ve bu verilere<br />
dayalı kararlar alınması insan merkezli<br />
tasarıma (human-centered design) giden<br />
yolun yapıtaşını oluşturuyor. Ancak<br />
firmalar 20 yıldır topladıkları veriyi<br />
kendilerine yararlı olacak şekilde kullanmaktan<br />
aciz, çünkü bunun için yetkin<br />
kadrolar kuramıyorlar.” Yani henüz<br />
gerçek anlamda Büyük Birader çağında<br />
değiliz.<br />
Yapay Zeka Moda<br />
Haftası birincisi,<br />
Portekizli mimar ve<br />
Paatif markasının<br />
kurucu tasarımcısı Jose<br />
Sobral’ın “Fütüristik<br />
Eski Ruh” koleksiyonu,<br />
klasik kalıpların yeni<br />
malzeme ve detaylarla<br />
yorumlanmış hali.<br />
Tasarımlar, Revolve<br />
tarafından üretilip<br />
satışa sunulacak.<br />
@paa.tiff<br />
YAPAY ZEKADA PATLAMA<br />
Quantumblack AI by McKinsey raporuna<br />
göre 2023, “yapay zekanın patlama<br />
yaptığı yıl” olarak hafızalara kazındı. Mc-<br />
Kinsey Global Araştırması’nın son yıllık<br />
raporu ise, gen AI (üretken yapay zeka)<br />
kullanımının hızla geliştiğini doğruluyor.<br />
Üretken yapay zeka, yeni, orijinal içerik<br />
oluşturabilen bir yapay zeka (AI) türü.<br />
İnsan müdahalesine gerek kalmadan görüntü,<br />
video, müzik gibi içerikler üretmek için algoritmaları<br />
kullanıyor; veriyi alıp yeni bir şeye dönüştürebiliyor, bu da<br />
sanattan oyuna çeşitli yaratım kanallarında kullanılabiliyor.<br />
McKinsey anketine katılan firmaların üçte biri, tanıtılmasından<br />
sadece bir yıl sonra, organizasyonlarının en az bir iş<br />
kolunda üretken yapay zekayı düzenli olarak kullandıklarını<br />
söylüyor. Ankette yer alan yöneticilerin dörtte biri, işlerinde<br />
kişisel olarak üretken yapay zeka araçları kullandıklarını<br />
belirtiyor. Katılımcıların yüzde 40’ı, organizasyonlarının<br />
genel yapay zeka yatırımlarını artırma niyetinde olduklarını<br />
söylüyor. Üç ila beş yıl içinde, üretken yapay zekanın, moda<br />
ve lüks sektörlerinin kârlarına 150 milyar-275 milyar dolar<br />
arasında katkı sağlayacağı öngörülüyor. Bu gelişmelerin ışığında<br />
yakın gelecekte eldeki verileri yorumlayacak sistemin<br />
yapay zeka olacağını öngörmek yanlış olmaz. Son kararı insanlar<br />
verecek olsa da yapay zekanın tüm sektörlerde karar<br />
mekanizmasına direkt etkisi olacak.<br />
<strong>ELLE</strong> 21
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
EN BÜYÜK VERI TOPLAMA<br />
ARACI ELIMIZIN ALTINDA<br />
Peki Kevin Neher’ın vurguladığı bu insan<br />
merkezli tasarım nedir? Neden bu kadar<br />
önemli? Adı üstünde, kullanıcı ihtiyaç ve<br />
becerilerini temel alan tasarım demek. Bu<br />
ihtiyaçlar elbette döneme, çağa göre değişim<br />
gösteriyor. Fiziksel aktivitesi bol bir iş<br />
gününde ter kokmayı engelleyen gömlek<br />
mesela. Akıllı kumaş teknolojisi bu ihtiyaca<br />
karşılık olarak çıkmıştı. Organik atıklardan üretilen kumaşlar,<br />
biyoçözünür malzemeler ise küresel ısınmanın etkisiyle<br />
kullanıcı talebinden doğmuş bir trend. Yani aslında moda,<br />
sadece görüntüde değil, felsefi olarak da büyük bir değişim<br />
geçiriyor. Eskiden bir giysinin görüntüsü kullanım amacından<br />
daha önemliydi, ancak durum artık dengelendi. Giyim<br />
estetiği, artık hem felsefi hem fiziki ihtiyaçlar dahilinde<br />
şekillenecek. Bir kişinin alışveriş eğilimlerini internet arama<br />
motorlarının verilerini analiz ederek anlayabilen yapay<br />
zekanın politik, felsefi, dini eğilim analizi için bakacağı ana<br />
kaynak, elbette sosyal medya olacak. 2007’de ortaya çıkan<br />
ve dünyanın en hızlı ve güvenli veri toplama yöntemine dönüşen<br />
sosyal medyanın daha sonra polis ve hükümet görevlileri<br />
tarafından bilgi toplama ve analiz amaçlı kullanıldığını<br />
biliyoruz. Bunun ötesinde kişilerin yeme-içme, eğlence, tatil,<br />
alışveriş eğilimlerini yıllarca analiz edip sonunda dev bir<br />
tüketim çemberi yaratan bu sistem, üretken yapay zeka ile<br />
bir araya geldiğinde Büyük Birader tam işlevli olarak hayatımıza<br />
girecek.<br />
KIM KIME YARDIM EDIYOR?<br />
Modanın yapay zekaya tepkisine bakınca bir tarafta yapay<br />
zekayı tasarıma yardım için kullanan modacıları, diğer yanda<br />
tasarım yardımıyla yapay zekaya karşı bir hareketin (yeni<br />
anarşi?) ilk adımlarını görüyoruz. İlk gruba bakmak gerekirse,<br />
bu yıl ilki düzenlenen AI Fashion Week, adına aldanmayın,<br />
bir moda haftasından çok, yapay zekayı tasarım sürecinde<br />
yardımcı araç olarak kullanan yeni tasarımcıları bir<br />
araya getiren bir yarışmaydı. Dünya çapında 12 bin kişinin<br />
izlediği etkinlikte seçici kurul, 133 tasarımcının dijital sunumları<br />
arasından 10 koleksiyon seçti ve bu koleksiyonları<br />
halkın oyuna sundu. (Burnunuza bir veri konusu daha geldi<br />
mi?) Seçilen üç koleksiyon Revolve markası tarafından üretilip<br />
satılacak. Büyük yankı uyandıran etkinliğin ardından<br />
22 <strong>ELLE</strong>
Yapay Zeka Moda<br />
Haftası ikincisi Matilde<br />
Mariano, sosyal<br />
sorumluluğun her şeyin<br />
merkezinde olması<br />
gerektiğine inanan bir<br />
tasarımcı. Yarışma için<br />
tasarladığı koleksiyon<br />
da modanın doğayla<br />
kucaklaşmasına<br />
övgü niteliği taşıyor.<br />
Tasarımlar, Revolve<br />
tarafından üretilip<br />
satışa sunulacak.<br />
@matildepistachio<br />
“MODANIN GELECEĞI, teknolojik<br />
ilerlemeler, DEĞIŞEN TÜKETICI<br />
TERCIHLERI, sürdürülebilirlik endişeleri<br />
ve KÜRESEL EĞILIMLERIN kombinasyonu<br />
TARAFINDAN ŞEKILLENDIRILECEKTIR.”<br />
—YAPAY ZEKA<br />
<strong>ELLE</strong> 23
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
en çok konuşulan konu ise, yapay zeka tasarımı bir giysinin<br />
orijinal bir tasarım sayılıp sayılmayacağı oldu. Moda dünyası<br />
bu konuda tam ortadan ikiye bölündüğü için bunun sonucunu<br />
ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Yapay Zeka Moda<br />
Haftası’nın sonraki edisyonları ne kadar ilgi çekici olacak,<br />
orası meçhul, zira yapay zeka internette halihazırda var<br />
olan tasarımları olası trend verilerine göre yeniden düzenliyor.<br />
Orijinal tasarım tartışmasının kökeni işte bu. Trendler,<br />
malum, toplumsal eğilimlerin sonucu olarak ortaya çıkar ve<br />
bunlar her yıl dramatik şekilde değişim göstermediği, eldeki<br />
veriler de en azından bir süre aynı kaldığına göre, yapay zekanın<br />
her yıl bir öncekinden çok daha heyecan verici ürünler<br />
ortaya koyamaması, bir kısırdöngüye girmesi mümkün.<br />
Bu durumda yapılan yatırımların ölmemesi için, yapay zeka<br />
her yıl çok yaratıcı tasarımlar yapabilsin diye toplumsal, politik<br />
değişimleri tetikleyen olaylar, hava muhalefetleri, salgınlar,<br />
vs gerekecek değil mi? Ve hoşgeldin distopik dünya.<br />
Abartı elbette. Ama bir yandan, gerçeklik payı olabilir de.<br />
Bir de dark web konusu var ki, girersek çıkamayız. Senaryo<br />
bu kadar karamsar olmasa bile bütün bu heyecan içinde<br />
gözden kaçan, belki de çok önemli bir detay var. University<br />
of Fashion web sitesinde bir makalede şöyle bir tespit geçiyor:<br />
“Bu olağanüstü teknoloji ve stil birliği, moda kavramının<br />
temelini şimdiden yeniden şekillendiriyor, insan hayal gücünün<br />
sınırlarını zorluyor ve yapay zekayı tasarım alanına<br />
davet ediyor. Algoritmaların fırçalara, piksellerin kumaşlara<br />
dönüştüğü bir dünya hayal edin, veri odaklı yaratıcılığın hakimiyetini<br />
ilan ettiği bir dünya. İlk Yapay Zeka Moda Haftası<br />
bu geleceğe bir kapı niteliğinde.”<br />
VE KRITIK SORU: BUNU GERÇEKTEN<br />
ISTIYOR MUYUZ?<br />
Instagram’da bir iş modeli geliştirmeye çalışmış küçük<br />
büyük her girişimci ruh, yukarıdaki paragrafta yer alan ve<br />
tüyleri diken diken eden kelimeyi hemen gördü: Algoritma.<br />
Önceleri “Ne güzel de bir araç, istediğimiz müşteri profilini<br />
giriyoruz, binlercesini önümüze seriyor” yemiyle hayatımıza<br />
girdi, vazgeçilmez hale geldiğinde ise iş “platformda var<br />
olmak istiyorsan, algoritma ne isterse onu tasarlayıp sunacaksın”<br />
dayatmasına kadar<br />
uzandı. Yani belli bir noktadan<br />
sonra yapay zeka ile güçlendirilmiş<br />
(AI-powered) moda<br />
yerini büyük olasılıkla tasarımcıya<br />
ne tasarlaması, hatta nasıl<br />
düşünmesi gerektiğini söyleyen<br />
bir yapıya dönüşebilir. Yeryüzünde<br />
var olan verinin büyük<br />
bir bölümünün ister korumalı<br />
sistemler, ister halka açık platformlar<br />
yoluyla bir şekilde yapay<br />
zekaya yükleneceği mantığından<br />
yola çıkarsak, döndük<br />
“Modanın geleceği DAHA<br />
SÜRDÜRÜLEBILIR, TEKNOLOJI<br />
ODAKLI VE ÇEŞITLI<br />
OLACAK. Tüketiciler, giyim<br />
sektöründen ŞEFFAFLIK, ETIK<br />
UYGULAMALAR VE benzersiz<br />
deneyimler TALEP EDECEKLER.”<br />
— YAPAY ZEKA<br />
mü başa? En fazla veriye sahip olan, dünyayı yönetecekti<br />
hani…<br />
MODANIN YARDIMIYLA BÜYÜK<br />
BIRADER’DEN KAÇIŞ<br />
Peki hiç mi umut yok? Olmaz mı? İnsanın olduğu yerde<br />
umut her zaman vardır. Bu noktada, tasarım yardımıyla<br />
yapay zekaya karşı bir hareket başlatma eylemine yakından<br />
bakacağız. Malum, yapay zeka, aslında yeni bir şey değil.<br />
<strong>Özel</strong>likle büyük şehirlerde adım başı karşımıza çıkan kameralar<br />
ve bunlara bağlı yüz tanıma sistemleri günün her saatinde<br />
kim nerede kaydediyor. Bu durum aslında pek çok kişi<br />
için özel hayata müdahale demek. İtalyan moda startup’ı,<br />
Cap_able’ın kurucu ve tasarımcısı Rachele Didero bu duruma<br />
moda tasarımı yoluyla bir çözüm bulmuş: “Kameranın<br />
önünden geçerken verilerimizi verip vermemek gibi bir<br />
seçeneğimiz olmuyor” diyor ve ekliyor: “Bu nedenle size bu<br />
seçeneği sunabilen giysiler üretiyoruz.” Nasıl mı? Cap_able<br />
Manifesto koleksiyonundan bir ürün seçip giyiyor, sonra sokağa<br />
çıkıyorsunuz ve birdenbire ortadan yok oluyorsunuz.<br />
Yani yüz algılama sistemi sizi görmemeye başlıyor. İşin sırrı<br />
örgü giysilerin deseninde. İlk bakışta ne olduğu anlaşılmayan<br />
rengarenk, karışık köpek, zebra ve zürafa desenleri, yüz<br />
tarama algoritmalarının insanı hayvanmış gibi algılamasını<br />
sağlıyor. Bilgisayarlı örgü makinesi yardımıyla oluşturulan<br />
bu koleksiyon aslında Politecnico Milano’da “Gizlilik için<br />
tekstil ve makine kullanımı” başlıklı doktorasını tamamlayan<br />
Didero’nun tez projesi. Tasarımcı New York’ta yaşarken<br />
evinin bulunduğu binanın girişine yüz tanıma sistemi kurulmak<br />
istendiğinde tüm kiracıların itiraz ettiğini ve Manifesto<br />
koleksiyonu fikrinin buradan çıktığını anlatıyor: “Fikri bulmak<br />
kolaydı. Gerçeğe dönüştürmek için önce yüz tanıma<br />
yazılımını kandırmaya yardımcı olacak doğru “düşman algoritmaları”<br />
bulmak gerekiyordu.” İşin püf noktası neymiş?<br />
Düşman algoritmayı bulmak. Haydi, biz ona anti-algoritma<br />
diyelim. Tabii, Didero bu tür tasarımlar yaratabilmenin<br />
mümkün olabilmesi için moda dünyasında temel bir değişimin<br />
gerekliliğini çok net ifade ediyor: “Mühendislik ile<br />
moda tasarımı arasında bir düşünce yapısına ihtiyacımız<br />
var.” Yani modanın geleceği, öncelikle moda tasarımcılarının<br />
formasyonunda bir değişim<br />
gerektirecek. Mühendis modacılar<br />
çağına hoş geldiniz. Mühendis-mimar<br />
Virgil Abloh hayatta<br />
olsa şu anti-algoritma işine<br />
kesin bir el atardı, düşüncesi<br />
bile heyecan verici. Belki yapay<br />
zekanın modanın geleceğine en<br />
büyük yararı, anti-algoritmayı<br />
bulma çabasıyla beklenmedik,<br />
bambaşka bir tasarım evreni<br />
yaratacak olan yeni tip bir modacı<br />
anlayışına yol açmak olabilir,<br />
ne dersiniz?<br />
24 <strong>ELLE</strong>
YAPAY ZEKA’YA,<br />
“YAPAY ZEKA MODA ENDÜSTRISINI<br />
NE ŞEKILDE ETKILEYEBILIR?”<br />
DIYE SORDUK<br />
Bir yapay zeka<br />
uygulaması olan yüz<br />
tanıma sistemlerine<br />
moda yoluyla savaş<br />
açan tasarımcı Rachele<br />
Didero, markasını<br />
küresel toplumun<br />
öncelikli ihtiyaçları<br />
ve insan haklarına<br />
adamış.<br />
@capable.design<br />
1. Trend Analizi ve Tahminleri: Yapay zeka,<br />
veri analitiği ve makine öğrenme algoritmaları<br />
kullanarak moda trendlerini tahmin edebilir.<br />
Moda tasarımcıları ve markaları, YZ sayesinde<br />
tüketici taleplerini daha iyi anlayabilir ve ürün<br />
yelpazesini buna göre uyarlayabilirler.<br />
2. Kişiselleştirme: Yapay zeka, müşterilerin<br />
kişisel tercihlerini ve alışveriş alışkanlıklarını<br />
analiz ederek, onlara kişiselleştirilmiş ürün<br />
önerileri sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini ve<br />
satışları artırabilir.<br />
3. Üretim ve Tedarik Zinciri Yönetimi:<br />
Yapay zeka, üretim süreçlerini optimize<br />
etmek ve envanter yönetimini geliştirmek için<br />
kullanılabilir. Bu, stok maliyetlerini azaltabilir ve<br />
sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir.<br />
4. Sanal Giyinme Deneyimleri: Sanal gerçeklik<br />
(VR) veya artırılmış gerçeklik (AR) ile birleştirilen<br />
yapay zeka, online alışveriş yaparken ürünleri<br />
sanal olarak deneme fırsatı sunabilir. Bu,<br />
çevrimiçi alışveriş deneyimini daha çekici hale<br />
getirebilir.<br />
5. Kalite Kontrolü: Ürünlerin kalitesini<br />
değerlendirmek için yapay zeka ve görüntü<br />
tanıma teknolojileri kullanılabilir. Bu, hataları<br />
tespit etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı<br />
olabilir.<br />
6. Dil ve Çeviri Hizmetleri: Yapay zeka,<br />
farklı dillerdeki modayla ilgili içerikleri hızlı bir<br />
şekilde çevirebilir, böylece markaların küresel<br />
pazarlarda daha etkili iletişim kurmasına<br />
yardımcı olabilir.<br />
7. Tasarım Yardımı: Yapay zeka, tasarımcılara<br />
ilham kaynakları sunabilir ve hızlı tasarım<br />
prototipleri oluşturmalarına yardımcı olabilir.<br />
Ancak, bu olumlu etkilerin yanı sıra, YZ’nin<br />
veri gizliliği, etik ve istihdam gibi bazı<br />
endişe yaratan yönleri de vardır. <strong>Özel</strong>likle<br />
yapay zeka ile otomasyonun artması, bazı<br />
işlerin insanlar yerine makineler tarafından<br />
yapılmasına yol açabilir. Bu, endüstri içindeki<br />
iş gücü dinamiklerini etkileyebilir ve yeni beceri<br />
gereksinimlerini ortaya çıkarabilir.<br />
Sonuç olarak, yapay zeka modayı büyük<br />
ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.<br />
Moda endüstrisinin bu teknolojik gelişmelere<br />
uyum sağlaması ve aynı zamanda etik ve<br />
sürdürülebilirlik gibi önemli konuları göz önünde<br />
bulundurması önemlidir.<br />
<strong>ELLE</strong> 25
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
ALIŞVERİŞ<br />
TERAPİSİNDE<br />
YENİ ÇAĞ:<br />
Teknoloji destekli mağaza<br />
içi well-being hareketi<br />
ÇOĞU ZAMAN ALIŞVERIŞIN<br />
KEYIFLI BIR AKTIVITE OLDUĞU<br />
DÜŞÜNÜLSE DE GERÇEK BAZEN<br />
TAM TERSI OLABILIYOR. ALIŞVERIŞ<br />
YORGUNLUĞUNUN ÜSTESINDEN<br />
GELMEK ADINA MARKALAR ARTIK<br />
MISAFIRLERINE MAĞAZA IÇI<br />
SAĞLIKLI YAŞAM DENEYIMLERI<br />
SUNUYOR.<br />
YAZI: KAYLA DOWLING<br />
FOTOĞRAFLAR: UNSPLASH<br />
İNGILIZCEDEN ÇEVIREN: AFIFE SELEN SELÇUK<br />
26 <strong>ELLE</strong>
Kişinin ruh halini iyileştirmek için alışveriş yapma<br />
eğilimi, hepimizin farkında olduğu hatta çoğumuzun<br />
uyguladığı kültürel bir olgu. Araştırmalar alışverişin<br />
zihinsel ve ruhsal sağlığı iyileştirmeye gerçekten yardımcı<br />
olduğunu gösteriyor. Avustralyalı emlak yatırım şirketi<br />
Vicinity Centres’ın yaptığı bir araştırma, Avustralyalıların<br />
alışverişi bir tür kişisel bakım uygulaması olarak gördüğünü,<br />
ankete katılanların yüzde 52’sinin alışveriş terapisinin<br />
yoga, fitness dersleri, meditasyon ve yürüyüş gibi diğer<br />
sağlıklı yaşam aktivitelerine oranla daha hızlı ve etkili bir<br />
motivasyon artırıcı olduğuna inandığını ortaya koyuyor.<br />
Katılımcıların yüzde 62’si alışverişe çıkmanın tedavi edici<br />
bir eylem olması sebebiyle çevrimiçi alışveriş yerine mağaza<br />
içi alışverişi tercih ediyor. Ancak genel kanının aksine bir<br />
AVM’de veya ana caddede yapılan alışveriş zaman zaman<br />
tam tersi etki yaratabiliyor. Bu negatif etkinin resmi bir adı<br />
bile var: Alışveriş Yorgunluğu. Merkezi Londra, Amsterdam,<br />
Melbourne ve New York’ta bulunan ödüllü deneyim<br />
tasarım stüdyosu YourStudio’nun dijital deneyim direktörü<br />
Rachel Lloyd, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Parlak aydınlatma,<br />
gürültü ve görsel uyaranların<br />
bolluğu alışveriş yorgunluğuna<br />
neden olabilir.” İşte bu nedenle<br />
markalar mağaza ortamında sakin<br />
bir atmosfer yaratmak için teknolojiye<br />
başvuruyor.<br />
The Strand Arcade,<br />
Avusturalya.<br />
ALIŞVERİŞ TERAPİSİ<br />
Vicinity Centres pazarlama, marka<br />
ve deneyim direktörü Corrine<br />
Barchanowicz “Araştırmalara<br />
baktığımızda, Avustralyalıların temel<br />
iki ilgi alanının yüz yüze alışveriş<br />
ve sağlıklı yaşam olduğunu<br />
görüyoruz” diyor ve ekliyor: “Müşterilerimize<br />
benzersiz bir deneyim<br />
sunmak için ‘alışveriş terapisi’<br />
kavramına tamamen yeni bir anlam<br />
getirerek alışveriş ve sağlıklı yaşam arasındaki boşluğu<br />
doldurma fırsatını yakaladık.” Vicinity Centres, pozitif psikoloji<br />
uzmanı Dr. Tim Sharp ile işbirliği yaparak Avustralya’da<br />
QVB, The Galeries ve The Strand Arcade olmak üzere<br />
üç noktada alışveriş yapanların ruh halini iyileştirmek için<br />
teknoloji odaklı yerleştirmeler yaptı. Enstalasyonlar üç adet<br />
çoklu duyusal sağlıklı yaşam terapisinden oluşuyor: fraktal<br />
terapi, renk terapisi ve ses terapisi. Işık gösterileri, renkli<br />
sergiler ve enerji verici ses enstalasyonları, alışveriş ortamına<br />
bütünsel bir sağlıklı yaşam deneyimi getiriyor. Bütünsel<br />
sağlık vurgusu, alışverişin teknoloji odaklı well-being hareketinin<br />
merkezinde yer alıyor. Rachel Lloyd, well-being kavramının<br />
sadece huzura ulaşmakla ilgili olduğu algısının bir<br />
yanılgıdan ibaret olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Well-being<br />
<strong>ELLE</strong> 27
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
Pozitif psikoloji uzmanı Dr. Tim Sharp ile<br />
işbirliği yapan Vicinity Centres, Avustralya’da<br />
QVB, The Galeries ve The Strand Arcade<br />
olmak üzere üç noktada alışveriş yapanların<br />
ruh halini iyileştirmek için teknoloji odaklı<br />
yerleştirmeler yaptı.<br />
aslında bundan çok daha fazlası… Fiziksel, duygusal, sosyal,<br />
ruhsal hatta kültürel bir olgu.”<br />
İŞYERINDE SAĞLIKLI YAŞAM,<br />
ALIŞVERIŞ KÜLTÜRÜYLE BULUŞUYOR<br />
Aynı ofis tasarımı sektöründe olduğu gibi mağazacılar da<br />
kendi alanlarının nöroçeşitlilik ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceklerini<br />
araştırıyorlar. Ana prensip aynı: İnsanlar temel<br />
ihtiyaçlarını karşılayan mekanlarda rahat ederler. Lloyd,<br />
“Daha derin ve kalıcı bağlar kurmak için markaların müşteri<br />
deneyimlerini önemsemesi ve tüketicilere rahat, dengeli<br />
ortamlar sunması gerekiyor” diyor. YourStudio ve marka<br />
geliştirme ofisi Dalziel&Pow, Londra’da Westfield White<br />
City alışveriş merkezindeki EE Studio mağazasını işte bu<br />
Selfridges,<br />
kampanyas<br />
yerleştirdiğ<br />
Trip’ çoklu<br />
kapsülleriyl<br />
trendinin ö<br />
aktivasyonu<br />
kapsüller, s<br />
ışığı ve kok<br />
sakinleştirm<br />
fikirden yola çıkarak tasarlamış. Mekan, markanın oyun,<br />
eğlence ve evden çalışma sistemlerini içeren akıllı ev teknolojisini<br />
sergilemek için hem dijital hem fiziksel ortamda<br />
sürükleyici bir deneyim sunuyor. Duyuları adeta okşayarak<br />
uyaran bu yolculuk, ziyaretçilerin bir odada rehberli meditasyonlara<br />
katılarak gevşemelerine yardımcı olan “Digital<br />
Spa” deneyimi ile tamamlanıyor. Markanın ürün serisinin<br />
bir uzantısı olan “Digital Spa”, teknolojinin sakinleştirici,<br />
birleştirici gücünü vurgulamak için doğa manzaralarını<br />
kullanıyor. Lloyd, “EE Digital Spa’yı tasarlarken hedefimiz,<br />
alışveriş yapan insanları hızlarını yavaşlatıp kısa bir mola<br />
vermeye yönlendirerek onlara sakince düşünme ve yeniden<br />
şarj olma alanını sağlamaktı” diyor.<br />
Vicinity Centres enstalasyonları üç adet çoklu duyusal<br />
terapiden oluşuyor: fraktal terapi, renk terapisi ve ses<br />
terapisi.<br />
TEKNOLOJININ OLUMLU ETKİSİ<br />
Geçen yıl Selfridges 2022 Superself kampanyasında daha<br />
iyi uyku ve seks vaat eden sağlıklı yaşam ürünlerinin satışı;<br />
kişisel gelişim terapisi, özgüven koçluğu ve sağlıklı beslenme<br />
28 <strong>ELLE</strong>
2022’de Superself<br />
ı sırasında mağazalarına<br />
i Sensiks ‘A Good<br />
duyusal gerçeklik<br />
e mağaza içi well-being<br />
ncüleri arasına girdi. Ses<br />
yla donatılan VR entegre<br />
ıcaklığı, hava akışını, sesi,<br />
uyu kontrol ederek duyuları<br />
ek için tasarlandı.<br />
rehberliği gibi mağaza içi aktivitelerle desteklendi. Selfridges<br />
aynı kampanya dahilinde ayrıca gerçeklik ve simülasyon<br />
arasındaki sınırları kaldırma hedefiyle Duyusal Gerçeklik/<br />
Sensory Reality (SR) uygulamaları tasarlayan Sensiks markasının<br />
‘A Good Trip’ çoklu duyusal gerçeklik kapsüllerini<br />
mağazalarına yerleştirip teknoloji destekli alışveriş terapisi<br />
trendinin öncülerinden biri oldu. Kapsül içinde kendisini<br />
VR destekli hiper gerçekçi bir ortamda bulan katılımcının<br />
sıcaklık, hava akışı, ses, ışık ve koku desteğiyle tüm duyuları<br />
uyarılıp sakinleşmesi sağlandı. Bu aslında kişinin genel ruh<br />
halini iyileştirmek, stresi azaltmak, dolayısıyla fiziksel sağlığa<br />
fayda sağlamak için tasarlanmış klinik bir psikoterapi<br />
tedavi aracı. Mağaza içi well-being deneyimi trendi kapsamında<br />
özel bir kampanyanın parçası olarak sergilenen bu<br />
kapsüller, gelecekte de büyük mağazalarda ve alışveriş merkezlerinde<br />
uzun süreli kullanım potansiyeline sahip.<br />
“Bu tür dijital deneyimlerin müşterinin marka algısını<br />
olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum. Markaların tüketiciye<br />
ulaşabilmek için, ister çevrimiçi ister çevrimdışı<br />
olsun, hedef kitlenin bütünsel ve bireysel ihtiyaçlarını karşılayan<br />
kesintisiz, duyarlı ve sorunsuz alışveriş deneyimleri<br />
yaratmaları gerekiyor” diye açıklıyor Lloyd. Teknoloji destekli<br />
well-being deneyimleri, markaların değerlerini ifade<br />
etmelerine ve kültürel diyaloglarda kendilerini konumlandırmalarına<br />
yardımcı oluyor. Ayrıca keyifli ortamlar yaratıp<br />
müşterilerin kendilerini mutlu hissetmelerini sağlıyor.<br />
Mutluluk hissi ise, alışveriş terapisinin doruk noktası olduğuna<br />
göre, tüketicinin gelecekte geri döneceğinin garantisi.<br />
Londra’daki EE Studio<br />
mağazasındaki ilgi çekici<br />
duyusal deneyim, ziyaretçilerin<br />
bir odada rehberli<br />
meditasyonlara katılarak<br />
gevşemelerine yardımcı olan<br />
Digital Spa ile tamamlanıyor.<br />
<strong>ELLE</strong> 29
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />
ZANAATKARLAR<br />
makinelere karşı<br />
YAPAY ZEKA ÇAĞI ZIYADESIYLE HUZURSUZ EDICI GELIŞMELERE YÖN VERIRKEN BAZI<br />
TASARIMCILAR ETKISI KANITLANMIŞ GELENEKSEL YÖNTEMLERE GERI DÖNÜYOR.<br />
YAZI: VERONIQUE HYLAND İNGİLİZCEDEN ÇEVİREN: AFİFE SELEN SELÇUK<br />
30 <strong>ELLE</strong>
Çok yakın<br />
bir gelecekte<br />
giysilerimiz<br />
renk, sıcaklık<br />
ve hatta<br />
beden<br />
değiştirme<br />
özelliğine<br />
sahip<br />
olabilecek.<br />
Ve mesela<br />
bizler egzersiz<br />
yaparken<br />
buna uygun<br />
olarak esneklik<br />
gösterip<br />
sonrasında da<br />
eski şekline<br />
dönebilecek.<br />
Seksi bir surat ifadesi takınmış bebek yüzlü modelin<br />
incecik, sapsarı saç örgüleri, araya gökkuşağı renkli<br />
yünler katılmış krem rengi kazağının dokusu içinde<br />
kayboluyor. Bu görünümü, son yıllarda moda<br />
dünyasına nüfuz eden DIY/kendin yap hareketinin bir yan<br />
ürünü olarak görmek mümkün. Bu gösterişli örgü kazağı bir<br />
de yüksek bel deri bir şortla kombinlediniz mi, tamam, Ella<br />
Emhoff gibi şehir merkezinde yaşayan bir it girl’ün anında<br />
rağbet edeceği bir görünüm yakaladınız demektir. Tek<br />
sıkıntı, bu imajdaki model de kazak da podyum da gerçek<br />
değil. Hepsi, nisan ayında New York’ta Spring Studios’da<br />
düzenlenen AI Moda Haftası’nda görücüye çıkan ve Kazak<br />
tasarımcı Alena Stepanova’nın yapay zeka yardımıyla yarattığı<br />
tasarım ve imajlar…<br />
AI Moda Haftası, hayali görünümleri gerçekmiş gibi<br />
göstermenin yanında gerçek dünyaya ait bazı önyargıları da<br />
görünür kıldı. Moda dünyasının yakından takip ettiği haber<br />
sitesi Business of Fashion’ın bu konudaki yorumu ilginç.<br />
Site, “Yapay zeka bize, bugün podyumları domine eden modellerin<br />
ince, belirgin elmacık kemikli kişiler olduğunu söylüyor”<br />
diyor. Hintli tasarımcı Ravieshwar Singh ise, etkinliğin<br />
sanal podyumunda ırksal çeşitliliğe önem verilmediğini<br />
ve engellilerin temsil edilmediğini vurgulayıp bu durumu<br />
protesto etti. Son zamanlarda çeşitli ırklardan insan modeller<br />
yerine yapay zeka tasarımı modelleri kullanmayı tercih<br />
eden markalar da çeşitli eleştirilere maruz kaldılar. Bunun<br />
sebebi New York dergisinde yazan ve HFS araştırma ve<br />
analiz şirketinin kurucu ve CEO’su Phil Fersht tarafından<br />
“yapay çeşitlilik” olarak adlandırılan bir fenomen yaratmaları<br />
ve teknolojinin modellere yönelik istihdam tehdidi.<br />
Buna rağmen yapay zekanın modada sunabileceği olanakları<br />
tam anlamıyla benimseyenler de yok değil. Mart<br />
ayında McKinsey & Company tarafından yayınlanan bir rapor,<br />
önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde teknolojinin moda, giyim<br />
ve lüks sektörlerine 150 ila 275 milyar dolar arasında katkı<br />
sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Mayıs ayında Google, yapay<br />
zeka kullanarak geliştirilmiş yeni arama motorunu test<br />
edeceğini duyurdu ve Farfetch, lüks uygulamalar geliştirmek<br />
için Microsoft ile işbirliği yapıyor. Fashable adlı yapay<br />
zeka startup şirketi, trendlerle uyumlu tasarımlar oluşturuyor,<br />
Cala tasarım platformu ise kullanıcıların DALL-E<br />
teknolojisini kullanarak metin açıklamalarından görseller<br />
oluşturmalarını sağlıyor. Yani kişisel özelliklerinize uygun<br />
giysiler bulmak veya tasarlamak, yakında sadece birkaç<br />
klavye vuruşu ötenizde olacak.<br />
İşin karanlık yüzü ise korkutucu. Yapay zekanın insanların<br />
mesleklerini tehdit etmesi, göz ardı edilemeyecek<br />
kadar büyük bir sorun. Örneğin, grev yapan Hollywood yazarlarının<br />
talepleri arasında; ‘yapay zekanın işlerini çalmasının<br />
önlenmesi’ de yer alıyor. Hatta “yapay zekanın babası”<br />
olarak bilinen Geoffrey Hinton bile, New York Times’daki<br />
yazılarında teknolojinin toplum için olumsuz sonuçları konusunda<br />
uyarılar yapıyor. Bu durumda moda sektörünün<br />
de endişe edecek çokça nedeni olduğunu düşünmek yanlış<br />
olmaz. Bireysellik ve yaratıcılık üzerine kurulu bu sektörde<br />
robotların yükselmesi, kâr marjları zaten dar olan genç tasarımcılar<br />
için korkunç sonuçlar getirebilir. İşte bu nedenle,<br />
geleceği beklenmedik bir yönde ele almak, yazılım satırları<br />
yerine yaratıcı ellere ve zihinlere daha fazla değer vermek<br />
gerekiyor. <strong>Özel</strong>likle “kendi ülkelerinin etnik zanaat geleneklerini<br />
kullanarak bunları giyilebilir sanata dönüştürmeyi<br />
başaran tasarımcıları desteklemek önemli. En azından şimdilik<br />
bu, yapay zekanın alternatif üretemeyeceği bir kıvılcım.”<br />
—Véronique Hyland<br />
<strong>ELLE</strong> 31
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
MODANIN<br />
YARINI<br />
HAZIRSANIZ, MODA DÜNYASINDA BIR UZAY YOLCULUĞUNA ÇIKIYORUZ! METALIK DOKULARIN<br />
PARILTISI, SOYUT DESENLERIN CAZIBESI VE FÜTÜRISTIK TASARIMLARIN ENERJISI, MODA<br />
SAHNESINE BIR DOZ ILERIYE DÖNÜK BÜYÜ KATIYOR. BU TRENDLER, SIRADANLIĞIN ÖTESINE<br />
GEÇIP, BIZE BUGÜNÜN ÖTESINDE BIR DÜNYANIN KAPISINI ARALIYORLAR. GÖZLERINIZI<br />
KAMAŞTIRMAK, HAYAL GÜCÜNÜZÜN SINIRLARINI ZORLAMAK VE STILINIZI GELECEĞE TAŞIMAK<br />
IÇIN ŞIMDI BU EŞSIZ MODA MACERASINA KATILIN!<br />
YAZI: GİZEM İNCE FOTOĞRAFLAR: LAUNCHMETRICS SPOTLIGHT, GETTY IMAGES TÜRKİYE<br />
32 <strong>ELLE</strong>
Chriselle Lim<br />
SHIATZY CHEN<br />
BEATRICE B<br />
PACO RABANNE<br />
Caroline Hu<br />
PARLAK gelecek<br />
Gümüş ve altının büyülü dokunuşu, moda<br />
dünyasında adeta bir zaman tüneli açıyor. Metalik<br />
trendi, bize fütüristik bir vizyonun kapısını aralıyor;<br />
parlaklık ve sofistike tasarımlarla geleceği giyiyoruz.<br />
FASSBENDER<br />
Nataly Osmann<br />
Pernille<br />
Rosenkilde<br />
Fer Millan Delaroiere<br />
8<br />
3<br />
1<br />
5<br />
7<br />
2<br />
4<br />
6<br />
1. Metalik streç jarse ve tül tayt, 16.000 TL, MUGLER 2. Küpe, 1499 TL, H&M STUDIO 3. Metalik kolsuz bluz, 760 TL, ZARA 4. Metalik deri büstiyer,<br />
23.000 TL, MARC JACOBS 5. Gümüş deri midi etek, 145.000 TL, BOTTEGA VENETA 6. Lame geniş paça pantolon, 40.000 TL, BRUNELLO CUCINELLI<br />
7. Yakasız gümüş file ceket, 111.000 TL, PACO RABANNE 8. Metalik deri pantolon, fiyatı henüz belli değil, CEREN OCAK<br />
BLUMARINE<br />
<strong>ELLE</strong> 33
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
Selma Kaci<br />
SCHIAPARELLI HC<br />
Copenhagen<br />
Fashion Week<br />
Alexandra Guerain<br />
DESEN dalgası<br />
Victoria Magrath<br />
Soyut desenler, moda dünyasının DNA’sını yeniden<br />
yazıyor. Bu trend, geometri ve sanatsal özgürlüğün<br />
mükemmel bir birleşimini sunarak bize fütüristik<br />
bir estetiği armağan ediyor. Her çizgi, her renk,<br />
geleceğin izlerini taşıyor gibi.<br />
MISCI<br />
FERRARI<br />
PAUL SMITH<br />
Emy Venturini<br />
6<br />
3<br />
1<br />
5<br />
7<br />
2<br />
4<br />
1. Desenli krep mini elbise, 16.000 TL, ACNE STUDIOS 2. Desenli topuklu bot, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER McQUEEN/BEYMEN 3. ‘High Sea’<br />
arkası açık baskılı streç mini elbise, 15.000 TL, LOUISA BALLOU 4. Grafik baskılı arkası açık dokuma maxi elbise, fiyatı henüz belli değil, VICTORIA<br />
BECKHAM/BEYMEN 5. Soyut desenli kolsuz bluz, 18.000 TL, PAUL SMITH 6. Baskılı ipek elbise, 62.000 TL, ROBERTO CAVALLI<br />
7. Uzun baskılı saten elbise, 144.000 TL, PRADA<br />
34 <strong>ELLE</strong>
DE VILMORIN HC<br />
KEI NINOMIYA<br />
Paris Street<br />
Style<br />
VAN HERPEN HC<br />
TASARIM devrimi<br />
Gelenekselin ötesine geçen tasarımlar, geleceğin moda haritasını<br />
çiziyor. Fütüristik tasarımlar, kendimizi yeni bir çağın içinde<br />
bulduğumuzun habercisi. Giyimde özgünlük arayışındaysanız, bu<br />
trend sizin için buna açılan dev bir kapı olabilir.<br />
Big Latto<br />
Paris Street Style<br />
WUN HC<br />
THREE AS FOUR HC<br />
Katya Tolstova<br />
7<br />
4<br />
1<br />
3<br />
6<br />
2<br />
5<br />
1. Kadife payetli mini elbise, fiyatı istek üzerine, BALMAIN 2. ‘Planet of love’ taç, 11.000 TL, GAIOS 3. Pelerin görünümlü işlemeli tül şeritli ipek<br />
karışımlı lame elbise, 270.000 TL, OSCAR DE LA RENTA 4. ‘Illusion’ topuklu uzun bot, fiyatı istek üzerine, LOUIS VUITTON 5. ‘Sun’ küpe, 2550 TL,<br />
GOOD THINGS 6. ‘LVR Exclusive’ organze tül elbise, 120.000 TL, ZIMMERMANN 7. Oversize orkide kolye, fiyatı henüz belli değil, ALEXANDER<br />
MCQUEEN/BEYMEN<br />
<strong>ELLE</strong> 35
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
‘Celeste’ mavi<br />
safir, yeşim taşı<br />
ve pırlantalı<br />
küpe,<br />
435.000 TL,<br />
NADINE AYSOY<br />
Siyah ve beyaz<br />
pırlantalı sarı<br />
altın küpe, fiyatı<br />
istek üzerine,<br />
KAVANT &<br />
SHARART<br />
Safir ve<br />
pırlantalı<br />
beyaz altın<br />
küpe, fiyatı<br />
istek üzerine,<br />
GARRARD<br />
‘Cymbale’ yakut, oniks<br />
ve pırlantalı kolye,<br />
‘Beautés du Monde’<br />
koleksiyonu, fiyatı istek<br />
üzerine, CARTIER<br />
ZAMANIN<br />
ötesinde parlayan<br />
FÜTÜRISTIK MÜCEVHERLER, PARILDAYAN SANAT ESERLERI OLARAK, GEÇMIŞI<br />
SONSUZLUĞA TAŞIYARAK GELECEĞI YARATIYOR. HER BIR TAŞ, MODA DÜNYASININ<br />
SINIRLARINI AŞAN BIR YOLCULUĞUN BAŞLANGICI, ADETA BIR BILIM KURGU MASALININ<br />
GERÇEKLEŞMIŞ HALI.<br />
HAZIRLAYAN: GİZEM İNCE<br />
‘Chandra’ siyah mine,<br />
ve pırlantalı küpe, fiyatı<br />
istek üzerine, MEVARİS<br />
‘Making Waves’ beyaz<br />
pırlanta, gri pırlanta ve geri<br />
dönüştürülmüş beyaz altın<br />
yüzük, fiyatı istek üzerine,<br />
STEPHEN WEBSTER<br />
‘Akh-Ba-Ka’<br />
pırlantalı<br />
yüzük, fiyatı<br />
istek üzerine,<br />
MESSIKA<br />
36 <strong>ELLE</strong>
Holografik<br />
kolye, ‘Carte<br />
Blanche’<br />
koleksiyonu,<br />
fiyatı istek<br />
üzerine,<br />
BOUCHERON<br />
‘Ruban’<br />
pırlantalı<br />
karartılı altın<br />
küpe, fiyatı istek<br />
üzerine, REZA<br />
Safir küpe, fiyatı<br />
istek üzerine,<br />
CHOPARD<br />
‘Jardin Star’<br />
pırlantalı yüzük,<br />
138.000 TL,<br />
BEE GODDESS<br />
Pırlantalı beyaz<br />
altın oval yüzük,<br />
30.000 TL, PS<br />
ONE JEW<strong>ELLE</strong>RY<br />
Beyaz altın<br />
pırlanta küpe,<br />
fiyatı istek<br />
üzerine, EÉRA<br />
Beyaz ve siyah<br />
pırlantalarla döşeli<br />
küpe, fiyatı istek<br />
üzerine, POMELLATO<br />
<strong>ELLE</strong> 37
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>STİL<br />
ŞU AN VE GELECEK<br />
arasında<br />
BUGÜNDEN GELECEĞI TASARLAYAN MARKALARDAN MIU MIU<br />
SONBAHAR/KIŞ 2023-24 KOLEKSIYONU IÇIN HAZIRLADIĞI MIU MIU<br />
LIVE! KAMPANYASI ILE ŞU AN ILE GELECEK ARASINDA, HEM HER YERDE<br />
HEM DE HIÇBIR YERDE OLMA KAVRAMLARINI VURGULUYOR.<br />
Miuccia Prada<br />
siyaset bilimi<br />
mezunu, eski<br />
profesyonel<br />
pandomimci,<br />
feminist,<br />
komünist,<br />
gizemli<br />
hayatıyla<br />
dikkatleri<br />
çeken ve<br />
modern sanat<br />
koleksiyonu<br />
yapan<br />
etkileyici bir<br />
tasarımcı.<br />
1993 senesinde Miuccia Prada tarafından Prada S.p.A.<br />
bünyesinde kurulduktan ve tasarım dünyasına adım<br />
attıktan bir yıl sonra, Amerika’nın En İyi Uluslararası<br />
Tasarımcısı Ödülü’ne layık görülen Miu Miu, her sezon<br />
özgür, güçlü ve trend parçalar tasarlamaya devam ediyor.<br />
Her koleksiyonunda şaşırtmayı seven Miu Miu, Sonbahar/<br />
Kış 2023-24 kampanya çekiminde karakterleri içinde bulunduğumuz<br />
an ile gelecek arasına konumlandırarak hem<br />
içe hem de dışa dönük bir duruş sergiliyor.<br />
Multidisipliner oyuncu kadrosunda şarkıcı-söz yazarı<br />
Ethel Cain, oyuncu Emma Corrin, Mia Goth ve Zhao Jinmai,<br />
model Amelia Grey Hamlin ve Annabelle Weatherly<br />
ile Zaya Wade’in yer aldığı kampanyada, bu önemli isimlerin<br />
performansları bir an canlıyken bir an içe dönük hatta<br />
mesafeli bir hale bürünüyor. Üzerine çalışılmış bir yön kaybı<br />
meydana geliyor, bilindik olan bozuluyor. Aynı karışıklık koleksiyonda<br />
da kendini gösteriyor. Zarif hırka-kazak takımları,<br />
diz boyu kalem etekler ve ağır, kalın yünlerle hazırlanmış<br />
oversize parçalar koleksiyonda ön plana çıkıyor.<br />
Normalde gizlenen çorapların lastikleri, eteksiz giyilen<br />
özel çamaşırlar ve narin kombinezonlar göz önüne çıkıyor.<br />
Doğallık ve rahatlık kıyafetlerde gizemli bir hisle örtülüyor,<br />
insanlar içine kapanmış, izole ve huzurlu bir şekilde ön<br />
plandan arka plana doğru hareket ediyor. Evrensel olarak<br />
bilinen altüst ediliyor, dünyaya farklı bir gözle bakılıyor.<br />
Unutmadan, kampanya fotoğraflarını Zoe Ghertner çekmiş.<br />
38 <strong>ELLE</strong>
elle kızlarının<br />
eğlenceli dünyası<br />
FACEBOOK /<strong>ELLE</strong>Turkey<br />
<strong>ELLE</strong> kızlarının<br />
bakış açısıyla<br />
en güzel Fotoğraflar<br />
BURADA TAKİPTE KALIN<br />
INSTAGRAM/<strong>ELLE</strong>Turkiye<br />
her yerde!<br />
<strong>ELLE</strong>'İn İlham veren dünyası İçİn<br />
YOUTUBE kanalımıza abone olmayı unutmayın!<br />
YOUTUBE/<strong>ELLE</strong>türkiye<br />
MODA, TREND, STİL,<br />
GÜZELLİK VE GÜNCEL<br />
OLAN HER ŞEYİ,<br />
HER AY VE HER AN<br />
<strong>ELLE</strong>’DE PAYLAŞIYORUZ...<br />
Tablet dergİnİz<br />
her ay zengİnleştİrİlmİş<br />
İçerİğİyle<br />
Apple Store'da ve<br />
Google Play'de!<br />
GÜNCEL HABERLER<br />
TÜM DETAYLARIYLA BU ADRESTE<br />
Dünyada ve Türkiye'de ne oluyorsa,<br />
anında İşte tam burada.<br />
TWITTER/<strong>ELLE</strong>Turkey
SAHALARI, HAYATIMIZI VE YOLLARI<br />
GÜNEŞ GİBİ ISITIYOR!<br />
ZEHRA<br />
GÜNEŞ<br />
ÜLKEMIZI GURURLANDIRAN AVR<strong>UP</strong>A<br />
ŞAMPIYONLUĞUNU KUTLADIĞIMIZ<br />
GÜNLERDE, MİLLİ VOLEYBOLCUMUZ<br />
ZEHRA GÜNEŞ İLE BULUŞ<strong>UP</strong> ÇOK DAHA<br />
GÜZEL VE SÜRDÜRÜLEBILIR BIR GELECEĞIN<br />
HAYALLERINI KURDUK. ONA EŞLİK EDENSE,<br />
GÜNLÜK HAYATINDA KULLANDIĞI TAMAMEN<br />
ELEKTRİKLİ MERCEDES-BENZ MODELİ EQB.<br />
RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN<br />
FOTOĞRAFLAR: FIRAT MERİÇ<br />
MODA DIREKTÖRÜ: ASLI ASIL<br />
40 <strong>ELLE</strong>
Siyah uzun ‘Chain’<br />
elbise, 4750 TL,<br />
HERFETCH Epoksi küpe,<br />
429,95 TL, ZARA<br />
Elektrikli otomobiilerin<br />
dünyasında öne çıkan<br />
Mercedes, EQB ile<br />
farklı bir karakter ortaya<br />
koyuyor.<br />
<strong>ELLE</strong> 41
ZEHRA GÜNEŞ KİMDİR?<br />
• VakıfBank SK ve A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncusu. .• 7 Temmuz 1999 doğumlu. • Yengeç burcu. • Boyu 1.97 m.<br />
• 13 yaşında başladığı voleybol kariyerinde VakıfBank, İstanbul BB, Beşiktaş’ta forma giyen Zehra Güneş, A Milli Kadın<br />
Voleybol Takımı’nın 2019 yılında gümüş madalya ve 2021 yılında bronz madalya kazanmasında önemli rol oynadı.<br />
• Milli takım kariyeri 2013’te başladı.<br />
• 2017’de VakıfBank takımında oynamaya başladı. VakıfBank’la ikişer kez Dünya Kulüpler ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu<br />
oldu. Bunun dışında genç yaşına karşın dört Sultanlar Ligi ve iki Kupa Volley şampiyonluğu da kazandı. Milli takım<br />
formasıyla da 2019 Avrupa Şampiyonası’nda gümüş, 2021’de bronz madalyayı boynuna taktı. Halen dünyanın en iyi<br />
orta oyuncularından biri. • İzlemekten en çok keyif aldığı sporcu Maja Poljak. O da bir orta oyuncu. • Kız kardeşleri de<br />
profesyonel voleybolcu. • Kitap okumayı çok seviyor, serbest deneme yazıları yazıyor, piyano çalmayı öğreniyor.<br />
• En sevdiği film “A Star Is Born”.<br />
42 <strong>ELLE</strong>
Kırmızı kalp yakalı<br />
midi elbise, 68.950 TL,<br />
DOLCE&GABBANA Loafer,<br />
28.450 TL, FERRAGAMO/<br />
BEYMEN Gümüş küpe,<br />
moda direktörüne ait<br />
<strong>ELLE</strong> 43
44 <strong>ELLE</strong><br />
Siyah oversize pardösü, 79.950 TL, Gümüş logo<br />
detaylı deri kemer, 16.950 TL, Siyah bot, 37.950 TL,<br />
‘Reverse Xpander 2.0’ güneş gözlüğü, 34.950 TL, hepsi<br />
BALENCIAGA Parlak taşlı sallantılı küpe (teki kullanıldı),<br />
529,95 TL, ZARA Gümüş küpe (teki kullanıldı), 2595 TL,<br />
MER’S Gümüş daire küpe (teki kullanıldı), Dantelli külotlu<br />
çorap, ikisi de moda direktörüne ait
“PROFESYONEL ATLET OLMAK BENİ<br />
HEYECANLANDIRIYOR.YAŞAM ŞEKLI,<br />
KAZANMA HIRSI, TAKIMI ILERI TAŞIMA AZMI<br />
VE ADANMIŞLIK... ÖĞRENILMIŞ BIR DUYGU<br />
MU BILMIYORUM ÇÜNKÜ 11 YAŞIMDAN<br />
BERI BU DUYGUYLA BÜYÜYORUM.”<br />
ZEHRA GÜNEŞ<br />
<strong>ELLE</strong> 45
Beyaz tulum, 8995 TL,<br />
VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />
Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />
ikisi de moda direktörüne ait
Siyah uzun ‘Chain’ elbise,<br />
4750 TL, HERFETCH Epoksi<br />
küpe, 429,95 TL, ZARA<br />
<strong>ELLE</strong> 47
48 <strong>ELLE</strong><br />
Siyah uzun ‘Chain’ elbise, 4750 TL, HERFETCH Epoksi küpe, 429,95 TL, ZARA
Beyaz tulum, 8995 TL,<br />
VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />
Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />
ikisi de moda direktörüne ait<br />
<strong>ELLE</strong> 49
50 <strong>ELLE</strong>
Beyaz tulum, 8995 TL,<br />
VAKKO Gümüş kalın kolye,<br />
Gümüş toplu sallantılı küpe,<br />
ikisi de moda direktörüne ait<br />
<strong>ELLE</strong> 51
52 <strong>ELLE</strong><br />
Siyah oversize pardösü,<br />
79.950 TL, Gümüş<br />
logo detaylı deri kemer,<br />
16.950 TL, ‘Reverse<br />
Xpander 2.0’ güneş<br />
gözlüğü, 34.950 TL,<br />
hepsi BALENCIAGA Parlak<br />
taşlı sallantılı küpe (teki<br />
kullanıldı), 529,95 TL,<br />
ZARA Gümüş küpe (teki<br />
kullanıldı), 2595 TL,<br />
MER’S Gümüş daire küpe<br />
(teki kullanıldı), moda<br />
direktörüne ait
<strong>ELLE</strong> 53
54 <strong>ELLE</strong><br />
Siyah parlak taşlı elbise,<br />
13.470 TL, SANDRO<br />
Tayt, 28.450 TL, Güneş<br />
gözlüğü, 3900 TL, ikisi de<br />
DOLCE&GABBANA<br />
Kemer etek, 22.950 TL,<br />
DICE KAYEK Siyah bot,<br />
37.950 TL, BALENCIAGA<br />
Gümüş daire küpe, moda<br />
direktörüne ait
<strong>ELLE</strong> 55
“KENDİME LİMİT KOYMAK<br />
İSTEMİYORUM. ÖDÜLLER,<br />
KAZANIMLAR... BUNLAR BU<br />
YOLCULUĞUN BİR PARÇASI. GELECEĞİ<br />
MERAK EDİYORUM,<br />
HAYAL DE EDİYORUM; ZATEN O<br />
YÖNDE DE KENDİME PEK ÇOK AÇIDAN<br />
BUGÜNDEN YATIRIM YAPIYORUM.”<br />
ZEHRA GÜNEŞ<br />
56 <strong>ELLE</strong>
Mavi tek kollu body, 20.495 TL,<br />
ALAIA/BEYMEN Siyah fermuar<br />
detaylı deri etek, 122.950 TL,<br />
ALEXANDER MCQUEEN ‘Mehry’<br />
güneş küpe 9450 TL, NINON<br />
Saç: Burhan Çılgın<br />
Makyaj: Ece Birsen<br />
Prodüktör: Belce Türker<br />
Fotoğraf Asistanları:<br />
Burhan Canlı, Müçteba Cihan<br />
Moda Direktörü Asistanı:<br />
Damla Hasanreisoğlu<br />
Moda Ekibi Asistanı:<br />
Zeynep Kavasoğlu<br />
Makyaj Asistanları:<br />
Tülin Avcı, Bahar Beklemez<br />
Stüdyo: MGX Stüdyo<br />
<strong>ELLE</strong> 57
Hepimizi mutluluktan havalara uçuran, bu spor dalına<br />
ilgimizi üçe beşe katlayan şampiyonluk ve dünya çapında<br />
yankı uyandıran 2023 CEV Kadınlar Avrupa<br />
Voleybol Şampiyonası birinciliğinin ardından Zehra<br />
Güneş’i (voleybolla hiç ilgilenmeyenlere dahi) tanıtmaya<br />
gerek yok. Öncesinde de gerek yoktu tabii ancak şimdilerde<br />
hepimizin güneşi o! Sosyal medyada sizler de ünlü video/reels’leri<br />
yerine Filenin Sultanları video ve reels’lerine sardınız<br />
mı? Biz bu muhteşem takım ve ekibiyle ilgili ne varsa sosyal<br />
dünyadan, kopamıyoruz! Şimdi de Zehra Güneş ile keyifli bir<br />
yolculuğa çıkmaya ve gelecekle ilgili pek çok şeyi dahil eden<br />
konuşmamıza eşlik etmeye ne dersiniz?<br />
Sizi tanımayan yok, yine de hikayenizin nerede ve nasıl<br />
başladığını hatırlatalım. Voleybola dair ilk önemli adım<br />
sizce hayatınızda nerede ve nasıl atıldı?<br />
Kitap okumayı seven, yaşıtlarına göre epey uzun boylu, çevreyi<br />
gözlemleeyi seven, belki de birazcık utangaç bir çocuktum.<br />
VakıfBank Kulübü’nün o zamanki okulumuza seçmelere gelmesiyle<br />
başladı hikaye. Voleybol için yaşayan bir çocuk olduğumu<br />
söyleyemem ama beden eğitimi öğretmenimin ısrarı,<br />
seçmelere girmem hikayenin ilk sayfaları oluyor...<br />
Sonrası planlı mıydı yoksa gelişmeler sizin için de sürpriz<br />
oldu mu? Voleybolun mesleğiniz olması kaçınılmaz mıydı?<br />
Yolculuk başlamıştı ama yolculuğun nasıl devam edeceği<br />
bugün bile sürprizlerle dolu. 11 yaşındaki bir kıza her okul<br />
çıkışı evden yemek getirip, iki vasıta antrenmana götüren bir<br />
aile, küçük iki kız kardeş, futbolcu olma yolunda yetenekli bir<br />
ağabey... Voleybolcu olmam kaçınılmaz mıydı? Spor dünyası<br />
mutlu sonla biten bir film gibi değil; daima zorlamanız, pes etmemeniz<br />
ve adanmanız gerekiyor.<br />
Çok küçükken başka bir mesleğin hayalini kurmuş muydunuz?<br />
Astronot olurdum, buna eminim. Kutup Yıldızı’nın peşinde<br />
bir astronot...<br />
Maçlar/şampiyonluklar kazanıldığında, başarı geldiğinde,<br />
bu, işin en ışıltılı, keyifli kısmı. Bu mesleğin zorlayıcı,<br />
kısmı hangisi, maç mı antrenman mı veya nedir?<br />
Ne antrenmanlar, ne maçı kaybetmek... Psikolojik olarak bence<br />
tüm süreci yönetebilmek; maç içinde ya da sezon içinde<br />
yaşadığınız düşüşleri ya da muhteşem performansı anlamak<br />
ve yönetebilmek. En iyi ya da en zor gününüzde objektif olup,<br />
yola devam edebilmek. Şampiyonluklar, kupalar, bireysel<br />
ödüller... Bunların hepsi çok önemli ama esas önemli olan yolculuğu<br />
sürdürebilmek, pembe veya gri toz bulutunda kaybolmamak.<br />
Zehra Güneş’in “normal” bir günü nasıl başlar, nasıl devam<br />
eder?<br />
Hangi kıtada ve zaman diliminde olduğum fark etmeksizin,<br />
güzel bir kahve... Milli Takım ya da Kulüp sezonundaysam,<br />
günde 4-6 saat arası antrenmanımız oluyor. Arada dinlenme,<br />
masaj gibi rutinlerimiz var. Sabahtan akşama kadar genelde<br />
kulüpte ya da kampta oluyoruz.<br />
“Sporcu gibi” yaşamak size zor geliyor mu yoksa bunu da<br />
her şeyiyle seviyor musunuz?<br />
Başka türlü yaşamayı bilmiyorum ki! Zorlukları var tabii ki<br />
hem fiziksel hem mental. Hangi mesleğin zorluğu yoktur ki?<br />
Kötü geçen, kaybedilen bir maç sizi nasıl etkiliyor? Hep<br />
“sporcu kaybı anında silmeli, gelecek maçlara odaklanmalı”<br />
deniyor. Kaybedilen bir maç daha da hırslandırıyor mu?<br />
Voleybol bir takım oyunu, o gün en iyi versiyonunuz sahada<br />
olsa dahi, takım olarak sinerji yakalayamazsanız kazanmak<br />
pek mümkün olmayabiliyor. Kaybetmek hırslandırır mı? Kaybetmek<br />
değil, kendi potansiyelimi ortaya koyamamak, daha<br />
iyisini yapabileceğimi ya da takım olarak yapabileceğimizi bilirken<br />
yapamamak beni düşündürür. Kendimi eleştirmekten<br />
veya tartmaktan, bir sonraki mücadele için kendimle ilgili yeni<br />
bir bilgi edinmekten kaçınmam.<br />
Maçlara mental olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? Gününüzün<br />
nasıl geçtiği sizi olumlu/olumsuz etkiliyor mu?<br />
Çok uzun yıllardır bir spor psikoloğum var. Zihnimi yönetmeyi,<br />
fiziksel iniş çıkışlar sırasında potansiyelimi yönetmeyi uzun<br />
yıllardır çalışıyorum. En az fiziksel dayanıklılıktan daha fazla<br />
emek verdiğim bir şey olabilir bu…<br />
Sahada/maçta her karar mantıkla mı veriliyor? Yoksa duygular<br />
veya karakteristik özellikler de devreye giriyor mu?<br />
Pek çok spor dalında olduğu gibi voleybolda da kararlar, daha<br />
önce alınmış doğru ya da hatalı milyonlarca kararın... hafızanın<br />
(doğru kelime galiba bu) tezahürü. Risk alabilmek ya da<br />
liderlik gösterebilmek, bence sizin de bahsettiğiniz gibi karakteristik<br />
ve belki biraz da tecrübe ile ilgili…<br />
Voleybol sizin DNA’nızda var dersek abartmış olur muyuz?<br />
Boşnak kökenli olduğumuzu biliyorsunuz. Annemin boyu 1.90<br />
metre; lise yıllarında basketbol oynamış. Ağabeyim futbolcu,<br />
kardeşlerim voleybolcu… Sanırım abartmış olmuyoruz.<br />
Beslenmeniz de farklıdır. Ve iyi bir aşçı mısınız? Mutfağa<br />
girmeyi sever misiniz?<br />
Boşnak olup da yemek yapmayı ve yemeyi sevmeyen yoktur!<br />
Diyetisyenim var; sportif anlamdaki turnuva yoğunluğuna<br />
göre vücuduma yönelik bir program uyguluyoruz.<br />
Ailenize sorsak, onlar açısından en büyük zorluk veya fedakarlık<br />
nedir, ne söylerler?<br />
Dört çocuklu bir aile. Kısıtlı imkanlar... Onlar adına cevaplamam<br />
doğru olmaz ama ne kadar teşekkür etsem az. Profesyonel<br />
bir sporcunun ailesi olmak hiç kolay değil; kız kardeşlerim<br />
de voleybolcu... Fedakarlık hiç bitmiyor.<br />
Büyük kararlar alırken kime danışırsınız, kimin veya kimlerin<br />
fikrini alırsınız?<br />
Öncelikle kendime. Karar vermek, bir seçim - çok ciddi bir beceri.<br />
Saha içinde sürekli karar vermemiz gerekiyor. Bu da esasında<br />
karar verme yetimizi saha dışında da artıran ve geliştiren<br />
bir durum. Hangi konu ile ilgili karar vereceğime bağlı olarak,<br />
akıl danıştığım kişiler var ama son karar hep bana ait.<br />
“Keşke bu huyumdan vazgeçsem” dediğiniz nedir?<br />
Bazen çok “challenger” olabiliyorum. Saha içinde sonuç istemediğim<br />
gibi olduğu zaman bu beni çok üzüyor ve yıpratıyor.<br />
58 <strong>ELLE</strong>
Zaman zaman kabullenmem gerektiğini biliyorum ama benim<br />
için hala çok kolay olmuyor.<br />
“İyi ki böyleyim” dediğiniz bir şey?<br />
Yeniden başlayabilme özelliğimi seviyorum. Olaylar karşısında<br />
kendimi en yalın haliyle değerlendirebilmeyi ama özşefkati<br />
de göz ardı etmemeyi öğreniyorum.<br />
Profesyonel bir sporcunun yaşıtlarından ne farkı var?<br />
Bu yıl toplam dört gün tatil yaptım. Her anının kıymetini bildiğim,<br />
sonuna kadar keyif aldığım dört gün. Belki şimdi benzer<br />
bir ara daha olabilir. Bu işi severek yapıyorum; başka türlü yaşamayı<br />
da bilmiyorum zaten.<br />
Sizi voleybolda tutan, heyecanla her maça çıkmanızı sağlayan<br />
nedir?<br />
Profesyonel atlet olmak, tam olarak bu. Yaşam şekli, kazanma<br />
hırsı, takımı ileri taşıma azmi ve adanmışlık... Öğrenilmiş bir<br />
duygu mu bilmiyorum çünkü 11 yaşımdan beri bu duyguyla<br />
büyüyorum. Filenin Sultanları’ndan bir parça olarak ise en<br />
büyük motivasyonum Türk kadını olmak. Bazen öyle kısır<br />
tartışmalar oluyor ki ülkemizde… O sırada Şahika’dan gelen<br />
bir rekor, Aysu’nun kanalı geçip Türk bayrağıyla kayalıklara<br />
tırmanması, bizim voleybolda Dünya sıralamasında ilk sıraya<br />
çıkmamız ve daha bir sürü gerçek! Daha fazla motivasyona<br />
inanın ihtiyacımız yok, “Atatürk’ün kızları yine başardı” diyorum,<br />
yetiyor…<br />
Milletler Ligi’nin ardından Sırbistan ile final oynayarak Avrupa<br />
Şampiyonluğu’nu da kazandınız. Son sette ve maçın<br />
bitiş düdüğüyle neler hissettiniz?<br />
O an ilk his “oldu, işte başardık, sözümüzü tuttuk” gibi bir şeydi<br />
sanırım. Mutluluk, sevinçten ağlamak isteme hali ve daha<br />
bir sürü şey. Ve hepsi aynı anda…<br />
Rekabetin kızıştığı anlarda umudunuzu kaybettiğiniz oldu<br />
mu hiç?<br />
Hiç. Final oynamak çok zor. Yarı finalde İtalya ile de benzer<br />
bir mücadele yaşamıştık. Kendimizi, yapabileceklerimizi, kısacası<br />
potansiyelimizi biliyoruz. Maç sırasında takım olarak<br />
çok iyi yaptığımız işler olduğu gibi basit – asla yapmayacağımız<br />
hatalar da olabiliyor. Aşırı istemekten belki de… Kazanacağımıza<br />
emindim, önsezilerim hiç fena değildir ve bunu da<br />
maçtan önce paylaşmıştım yakınlarımla.<br />
Türkiye, kadın voleybolundaki başarısını neye borçlu? Son<br />
soru kaçınılmaz: Olimpiyatlarda da Erik Dalı oynayacak<br />
mıyız?<br />
Uzun süreli ve ciddi bir yatırım, güzel bir jenerasyon, voleybolu<br />
çok seven ve başarıya inanan sporcular, staff ve ekip ruhu ve<br />
saat farkı-kıta farkı demeksizin bizi destekleyen canım ülkem.<br />
Hep söylüyorum, bütün içtenliğimle yine söyleyeceğim; en güzel<br />
biz seviniyoruz ve başarı bizim ülkemize çok yakışıyor! Son<br />
soruya gelince: Paris’te Erik Dalı? Neden olmasın, çok isteriz.<br />
Peki geleceği merak eder misiniz? Neler olacağını düşünür<br />
müsünüz? Hem kariyer hem de özel hayatınızla ilgili kendinize<br />
hedefler koyar mısınız?<br />
Hedefleri tanımlamak, sizi limitleyebilir. Kendime limit koymak<br />
istemiyorum. Ödüller, kazanımlar... Bunlar bu yolculuğun<br />
bir parçası. Geleceği merak ediyorum, hayal de ediyorum;<br />
zaten o yönde de kendime pek çok açıdan bugünden yatırım<br />
yapıyorum.<br />
Keşke gelecekte şöyle şeyler olsa dediğiniz neler var?<br />
Çevreye saygılı, daha az tüketen, bahsettiğiniz tüm alanlarda<br />
değişime ve dönüşüme ayak uydurabilen, birbirine saygılı bir<br />
dünya hayal ediyorum.<br />
Mercedes’in elektrikli marka yüzü olmanızın hikayesi nedir?<br />
Marka ile nasıl bir araya geldiniz?<br />
Bu bir manifest hikayesidir. Hikaye esasında rahmetli dedem<br />
ile başlıyor. Mercedes ekibi dahi bilmiyordur bu hikayeyi. Dedemin<br />
çok zorlu bir hayatı olmuş. Ben minik bir çocukken,<br />
“sen bizim yıldızımız olacaksın, hep parlayacaksın, beni bir<br />
gün Mercedes’inle gezdireceksin” derdi. Dedemi kaybettikten<br />
bir süre sonra Mercedes’in yüzü oldum. Dolayısıyla Mercedes<br />
benim, ehliyetim dahi yokken de Love Mark’ımdı. Bir gün<br />
yollarımızın kesişeceğinden emindim. Sadece beklediğimden<br />
erken oldu diyebilirim.<br />
Tamamen elektrikli bir otomobil kullanıyor olmak nasıl bir<br />
his?<br />
Bu kadar yoğun, yüksek tempolu bir hayatın içinde, otomobilimin<br />
sessizliği ve konforu benim için vazgeçilmez. Elektrikli<br />
olmayan otomobiller bana o kadar uzak ki artık… Bir yandan<br />
da dünyanın geleceğine dair bir sorumluluk bilinci taşımanın<br />
verdiği ekstra iyi bir his de var…<br />
Tamamen elektrikli bir otomobil kullanmak konforlu ancak<br />
başka hangi anlamda önemli?<br />
Her şeyden öte çevreci bir otomobil kullanmak benim için<br />
çok değerli. Gelecekte sadece elektrikli araçlar olacağını konuşuyoruz<br />
ama henüz yeterince yaygınlaşmadı. Bu anlamda<br />
da öncü olmak, kendi deneyimimi çevremdekilere yansıtmak<br />
beni çok mutlu ediyor.<br />
KISA KISA<br />
En sevdiği renk ve desen? Moduma<br />
göre değişir ama mavi, siyah ve<br />
kırmızı ilk aklıma gelen renkler,<br />
pötikare de favori desenim.<br />
Mevsim ne olursa olsun hep<br />
gardırobunda bulunan üç parça?<br />
Blazer, beyaz tişört ve jean.<br />
Son dönemde en çok kimi dinliyor?<br />
Weeknd ve Chris Brown.<br />
Uğurlu bir takı veya aksesuarı var<br />
mı? Uğur diyemem ama kolyelerimi<br />
asla çıkarmam, hep benimle!<br />
Yedi gün yerim dediği yemek? Bir<br />
numarada makarna var, sonra kendi<br />
hazırladığım salatalar.<br />
<strong>ELLE</strong> 59
60 <strong>ELLE</strong><br />
Deri gömlek, Yün pantolon, ikisi de<br />
LOEWE ‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />
Loafer, TAMARIS
Deri üst, RIANI ‘Pappa’ takım elbise<br />
ceketi, ‘Orbita’ pantolon, ikisi de<br />
WEEKEND MAX MARA<br />
X KATE PHELAN ‘Classic Fusion’<br />
saat, HUBLOT ‘Lock’ halka bileklik,<br />
TIFFANY&CO.<br />
GÜÇLÜ<br />
DURUŞ<br />
ÇAĞIN ÖTESINDE GÖZÜKMEK AMA AYNI ZAMANDA ‘AN’ DA OLMAK. BU<br />
SEZON DERIDEN ÜRETILEN ELBISELER, ETEKLER VE KABANLAR YENI FORMLARIYLA<br />
SONBAHARIN FÜTÜRISTIK GÖRÜNÜMLERINE IŞIK TUTUYOR.<br />
FOTOĞRAFLAR: ANDREAS ORTNER MODA EDİTÖRÜ: PIA LÉONIE KNOLL TÜRKÇEYE ÇEVİREN: DAMLA HASANREİSOĞLU<br />
<strong>ELLE</strong> 61
62 <strong>ELLE</strong><br />
Suni deri gömlek, Yün ceket,<br />
Geniş paçalı jean, hepsi<br />
GANT ‘Jackie 1961’ çanta,<br />
GUCCI Babet, UNÜTZER
Boğazlı kazak, CALIDA<br />
Deri elbise, CHLOÉ Bot,<br />
LUDWIG REITER ‘Lock’<br />
halka küpe, TIFFANY&CO.<br />
<strong>ELLE</strong> 1<br />
<strong>ELLE</strong> 63
Boğazlı kazak,<br />
CALIDA İşlemeli deri<br />
ceket, Midi etek, Deri<br />
çizme, hepsi CHLOÉ<br />
Çanta, MONTBLANC<br />
Kolye, MESSIKA<br />
64 <strong>ELLE</strong>
<strong>ELLE</strong> 65
66 <strong>ELLE</strong><br />
‘Lancry’ deri uzun palto (elbise<br />
olarak kullanıldı), JOSEPH Bel<br />
çantası, GIANNI CHIARINI Sarı<br />
ve beyaz altın “Lock” kolye,<br />
TIFFANY&CO.
Kiremit rengi suni<br />
kürklü deri ceket,<br />
Çizgili alpaka<br />
kazak, Deri şort,<br />
‘22 Bag’ çanta,<br />
CHANEL<br />
<strong>ELLE</strong> 67
68 <strong>ELLE</strong><br />
Çizgili elbise, GABRIELA<br />
HEARST Sarı ve beyaz<br />
altın pırlantalı ‘Lock’<br />
kolye, TIFFANY&CO.
Saten bluz, WINDSOR Suni deri pantolon,<br />
MARCIANO BY GUESS Bot, CHRISTION DIOR<br />
‘Classic Fusion’ saat, HUBLOT<br />
Model: Ella Eckersley/Muse NYC<br />
Saç: Georgios Tsiogkas/Baalsaal<br />
Makyaj: Sina Stölzle/Uschi Rabe Agency, Chanel<br />
ürünleriyle<br />
Moda Editörü Asistanı: Tinka Valérie Knoll<br />
Prodüksiyon&Casting: Uschi Kolonko<br />
TGA Go Türkiye’ye teşekkür ederiz.<br />
<strong>ELLE</strong> 69
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
HEM BUGÜNÜN HEM YARININ<br />
MİMARİSİNDE HANGİ ÖZELLİKLERİ<br />
ARAYACAĞIMIZI TARİH VE KÜLTÜR<br />
TUTKUSUYLA TANIDIĞIMIZ ÜNLÜ<br />
MİMAR GÖKHAN AVCIOĞLU‘NA<br />
SORDUK; ZAMANA DİRENEN VE<br />
DERSİNİ İYİ ÇALIŞMIŞ YAPILARIN<br />
ORTAK NOKTALARINI, YAPAY<br />
ZEKA VE 3D YAZICILARIN MİMARİ<br />
PROJELERDE YARATACAĞI<br />
DEĞİŞİMLERİ KONUŞTUK.<br />
RÖPORTAJ: MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />
HER ŞEY mükemmel<br />
Gökhan Avcıoğlu GAD çatısı altında yürüttüğü mimarlık<br />
pratiğinin yanı sıra, 2013 yılında kurduğu GAD Foundation<br />
aracılığıyla mimarlık kültürüne önemli katkılarda bulunan<br />
üretken ve çağdaş bir mimar. Eğitime, topluma ve bunların<br />
mimarlıkla kesiştiği noktalara odaklanarak atölyeler, yarışmalar,<br />
sergiler düzenleyen; söyleşiler ve yayınlarla mimari<br />
figürleri öğrencilerle ve toplumla buluşturan projelere imza<br />
atıyor. Onunla geleceğin mimari değerlerini, ofislerini ve binalarını<br />
konuşacağız.<br />
Resim ve heykel kökenli bir mimarsın. Çizimlerinde etkisini<br />
görüyor muyuz?<br />
Eskiden beri aklımda olan “mimar olma hayali” macerası,<br />
ailemle gezdiğim Efes, Troya ve Milet gibi antik kentlerle<br />
başladı. Bu coğrafyada yaşamak sadece tarih ve mimarlık<br />
meraklıları için değil herkes için gerçek bir nimet. Bir de<br />
Kapadokya var ki, sanki dinozorlar oyuncaklarını kazara<br />
bırakıp gitmiş gibi oyularak yapılmış binalarla dolu bir peri<br />
masalı diyarı. Ben resim, heykel ve moda tasarımıyla daha<br />
OLMAMALI!<br />
yakından ilgilenen biriyim. Mimarlık, aklımda bir yerlerde<br />
dolaşan bir meslek fikriydi, ama gençliğimde daha çok fırça<br />
ve kil ile zaman geçiriyordum. Resim ve heykel gibi sanat<br />
dalları genellikle daha kişisel ve içe dönük işlerdir. Kendi<br />
başına çabalama gerektirirler. Ben insanlarla daha fazla<br />
vakit geçirmek ve işbirliği yapmak istiyordum. Bu yüzden,<br />
“Mimar olmak sosyal bir meslek” fikrine kapıldım ve bu<br />
yolu seçtim. Sonuç olarak, şu anda burada olduğuma göre,<br />
mimarlıkla olan ilişkim açık seçik bir şekilde görülüyor. Bu<br />
ilgi, tarihe ve kültüre olan tutkumla birleşerek beni mimarlık<br />
dünyasına sürükledi. Kim bilebilirdi ki, antik taşların<br />
arasında ara sıra kaybolmaktan bu kadar keyif alacağımı…<br />
Geleceğin mimarisinde neler öne çıkacak?<br />
Bir yapının (yapı mı bina mı ne diyeceğimizi hala belirleye-<br />
70 <strong>ELLE</strong>
medik) insani temel ihtiyaçları karşılamanın ötesinde kalıcı<br />
bir mimari bir eser olabilmesi için beş konuda bir farklılığı,<br />
bir özelliği olması lazım... En azından dört tane, en azından<br />
üç tane, hadi bilemedin iki tane, bari bir tane… Bu şimdi de<br />
böyle, gelecekte de böyle olacak:<br />
Programmatic Statement: Bir yapının, işlevsel bir amacı<br />
veya mesajı olmalıdır. Yani, yapının bulunduğu alanla iletmek<br />
istediği bir hikayesi veya amaçlı bir kullanımı olmalıdır.<br />
Structural Statement: Mimarlık eseri, inşa edilen strüktürün<br />
kalitesi açısından da farklılaşmalıdır. Örneğin, geleneksel<br />
yöntemlerden saparak hafif bir strüktür kullanılabilir, bu<br />
da mimariye yeni bir boyut katar.<br />
Material Statement: Malzeme seçimi de büyük bir önem<br />
taşır. Bilindik malzemeler farklı şekillerde kullanılabilir ve<br />
bu da yapının karakterini belirler. Örneğin, cam ile tuğla<br />
gibi farklı malzemelerin bir araya getirilmesi, dikkat çekici<br />
ve akılda kalıcı bir yapı oluşturabilir.<br />
Technical Statement: Yapı, bazı teknik özelliklerle mimari<br />
veya mühendislik alanında yeni bir şey sunmalıdır. Bu, teknolojik<br />
olarak öncü olmak veya özgün bir tasarım fikri sunmak<br />
şeklinde olabilir.<br />
Art & Design: Mimaride sanatsal değeri yakalamak da<br />
önemlidir. Bu, estetik açıdan güzel, etkileyici veya düşündürücü<br />
bir yapı oluşturmak anlamına gelir.<br />
Bu beş özellik, bir yapıyı ikonik ve değerli hale getirebilir.<br />
Projelerimizde bu özellikleri yakalamaya çalışıyoruz. Bazılarında<br />
bu beş unsurun tamamını yakalarken, diğerlerinde<br />
üç veya iki özellik daha baskın olabilir. Ancak hiçbir<br />
projemizde bu özelliklerin hiçbirinin bulunmadığı bir yapı<br />
olmadı. Örneğin, Esma Sultan ve Borusan Kültür Merkezi<br />
projelerimizde bu beş özelliği başarıyla bir araya getirebildiğimizi<br />
düşünüyoruz. Ayrıca Ortaköy’deki One projesi de<br />
program açısından özellikle ilginçtir, çünkü çatıda bulunan<br />
havuz ve yürüyüş parkuru, binada yaşayan herkes için gönlünce<br />
ekme biçme alanları gibi özellikler günümüzde daha<br />
da önemli hale gelmiştir.<br />
Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi şimdinin ve geleceğin<br />
mimarisinde bu beş özelliği arıyor ve istiyoruz. Bu özellikler<br />
aynı zamanda binanın kendisini doğal afetler ya da değişen<br />
ticari koşullar nedeniyle insan eliyle yıkılmasına karşı da bir<br />
direnç meydana getirir.<br />
Sürdürülebilirlik ve sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde<br />
kullanmak mimaride kendine nasıl bir karşılık buluyor?<br />
Mimari değer birçok şeyle ölçülebilir... Mesela ‘zaman’la...<br />
Zamana direnmeli, güzel yaşlanmalı. Ama şunu da belirtelim,<br />
mimari olacak bina da kendini baştan belli eder. Hatta<br />
daha ilk kağıda düşen karalamalardan... Farkındalıktan,<br />
yetenekten, dersine çalışmışlıktan başlıyor. Günümüz böyle<br />
sapla samanın birbirine karıştığı bir zaman dilimi. Bırakın<br />
öyle her önüne gelenin, mimarların büyük bir çoğunluğunun<br />
bile işin içinden kolayca çıkamadığı bir durum söz konusu.<br />
Bunun sebebi 20. yüzyılda mimarlık eğitiminin 12 bin<br />
yılda geliştirilmiş tüm kültürel sistemlerden bağları koparılmış<br />
bir şekilde devam etmesi ve kendilerinden miras kalmış<br />
GÖKHAN AVCIOĞLU KİMDİR?<br />
1994 yılında İstanbul’da Global Architectural<br />
Development GAD (Global Mimari Gelişim)<br />
firmasını, 2014 yılında da mimarlık ve yerleşme<br />
kültürü üzerine araştırma ve paylaşımlar yapmak<br />
üzere GAD Vakfı’nı kurdu. 1983 yılında<br />
KSÜ’de Mimarlık eğitimini tamamlayan Gökhan<br />
Avcıoğlu’nun kurduğu bu iki farklı kurum, inşa etme<br />
teknikleri ve geliştirilmesi bir yana mimarlık mirası,<br />
mimari mekan, bugünün ihtiyaçları ve gelecek hatta<br />
başka gezegenlerde de yaşam üzerine düşünceler<br />
geliştiriyor ve bunları çeşitli mecralarda düzenli<br />
olarak paylaşıyor. 25 yılı aşkın bir süredir İstanbul,<br />
Bodrum, New Jersey, New York, Washington DC,<br />
Virginia, Connecticut, Moskova ve dünyanın dört<br />
bir yanındaki küçük özel evlerden geniş kentsel<br />
planlamaya kadar uzanan projeler için dinamik,<br />
yenilikçi konseptler üretiyor.<br />
Özbekistan için<br />
planlanan New<br />
Taskent City<br />
projesi.<br />
“MIMARLIKTA VE ŞEHIRCILIKTE<br />
EN BÜYÜK DEĞIŞIMLER,<br />
MAALESEF BAZEN deprem, sel,<br />
yangın, salgın gibi büyük<br />
felaketler SONRASINDA<br />
YAŞANIYOR. ŞU ANDA<br />
BÜTÜN DÜNYANIN yeniden<br />
düşünmeye BAŞLADIĞI BIR<br />
ZAMAN ARALIĞINDAYIZ.”<br />
<strong>ELLE</strong> 71
Chris Precht tasarımı<br />
Toronto Tree Tower<br />
“Kendi deneyimlerimizden<br />
yola çıkarsak, herkesi bir<br />
araya toplayan mutfak<br />
tasarımı ofis çalışanlarının<br />
çok hoşuna gidiyor.<br />
Örneğin GAD’da da<br />
mutfağımız var, her gün<br />
yemek pişer.”<br />
Toyo Ito tasarımı The Hachioji Library<br />
Zaha Hadid tasarımı Heydar Aliyev Center<br />
EN BEĞENDİKLERİ<br />
Hem eski usulden hem de yeni teknolojiler üzerinden<br />
öğrendiğim ve hala öğrenmekte olduğum ustalarım<br />
ve onların dünyaya bıraktığı kitapları ve kitap gibi<br />
yapıları var. Kimi bir sözüyle, kimi yazılarıyla, kimi tek<br />
bir yapısı ya da genel tasarım ve inşa tavrıyla öncülük<br />
ediyor. Bunların arasında birkaç önemli isim benim<br />
için her daim öncü olmuştur, sürekli başvuru kitabı gibi.<br />
Alpaslan Ataman, Peter Eisenman ve tabii ki -artık<br />
uzaklarda- her zaman koruyucu meleğim Zaha Hadid...<br />
Toyo Ito, Junya Ishigami, Anne Holtrop, Christian<br />
Kerez, Chris Precth, bu yüzyıla taşıyamadığımız Eric<br />
Miralles, küllerinden sürekli yeniden doğan Norman<br />
Foster, her an sürpriz yapabilen Steven Holl, mimar<br />
olmadığı halde dikkatle izlediğim Elon Musk ve Yuval<br />
Noah Harari…<br />
birçok sorumluluk alanını, daha az sorumlu disiplinlere terk<br />
etmesi ya da terk etmek zorunda kalmış olması. İşin acıklı<br />
tarafı da bu disiplinleri ilk kuran ve öğretenler mimar kökenli<br />
akademisyenlerdi. İlk yetişenlerden itibaren de mimar<br />
kökenli hocalardan ve her türlü bağdan adım adım kopuldu.<br />
Hatta önce rakip, sonra düşman olundu. Şehirciler, peyzaj<br />
mimarları, mühendisler, müteahhitler hatta geliştiriciler<br />
özünde mimar ataların çocuklarıdır. Mimarlar ise sanatçı<br />
hatta hezarfen denilen çok yönlü kişiliklerin uzantılarıdır.<br />
20. yüzyılın sosyal bilimler, mühendislik ve tıp alanlarında<br />
buluş ve icatlarda ilerlerken, çokça ayıbı da var geride bıraktığı.<br />
Mimarlık ve yapı sektörü de bundan nasibini ziyadesiyle<br />
aldı. İyi haberse, 21. yüzyılda birçok şeyi daha kolay<br />
sınıflayıp ayırt edebileceğimiz ve birleştirebileceğimiz algoritmik<br />
programlama, big data, IT ve yapay zeka ile hem<br />
eğitimde hem de mesleğin icrasında çoklu disiplinlerle ilgili<br />
bir bakış açısı gelişecek, bahsettiğimiz sektörel kopukluklar<br />
giderilecek ve ‘irreducible polynomial’ dediğimiz bu ‘çok<br />
katmanlı meslek’ gerçek değerini yeniden bulacak...<br />
İklim krizi ve yüksek sıcaklıklar yeni mimari projeleri nasıl<br />
etkileyecek?<br />
Derinden etkileyecek. Şu anda yaşanan şehirler, yerleşim<br />
alanları yer değiştirecek, yeniden şehirler kurulacak.<br />
Göbeklitepe’den beri arkeolojiye bakarsak deprem, su<br />
baskınları, toprak kaymaları, sürekli yer değişimlerine<br />
sebebiyet vermiş. Bazı yerler yer değiştirmese bile yıkılıp<br />
tekrar yapılan şehirlere sahip. 12 bin yıllık mimari bilgi ve<br />
birikimimiz bu değişimlere uyum gösterebilecek seviyede.<br />
İşi bozan yerel politikalar, ülkeler arasındaki uyumsuzluktan<br />
beslenen ticari odaklar bertaraf edilirse… Sorunla gerçekten<br />
halklar, STK’lar, üniversiteler ilgilenebilirse…<br />
72 <strong>ELLE</strong>
“Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük faydası, üçüncü<br />
taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün<br />
ofislerimizde kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını hayal edin: ne<br />
yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı<br />
zamanda daha az enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.”<br />
Ofisler nasıl bir dönüşüm içinde?<br />
Yaşadığımız pandemi ile birlikte barınma noktasına geri<br />
dönme, yani dış etkilere kapalı bir yere çekilme hali,<br />
7/24 neredeyse evlere kapandığımız süreçler yaşadık.<br />
Etkileri hala devam ediyor. Bunu geçirirken ofise gitmek<br />
durumunda olmadığımızı, yeni teknolojik gelişmeler<br />
sayesinde evden de işleri yürütebileceğimizi fark ettik ve<br />
“ev-ofis” dediğimiz sisteme ağırlık vermeye başladık. Sonra<br />
fark ettik ki her şeyi aynı mekanda yaptığımızda, mekan da<br />
yıpranıyor, biz de yıpranıyoruz. Bu sefer, yandaki binada,<br />
alt katta, bahçe içinde bir müştemilatta çalışmak gibi bir<br />
sürü fikir geliştirdik. Dolayısıyla pandemi, aslında kendi<br />
yaşam kültürümüz ve hayalimizdeki ev üzerine yeniden<br />
düşünmemizi sağladı. Şehirlerin giderek büyüdüğü ve<br />
artık başlı başına büyük problemler yarattığı yerlerde ise<br />
acaba yavaş yavaş tekrar daha küçük şehirlere, kasabalara<br />
mı toplansak, denmeye başlandı. Bir yandan da Marshall<br />
McLuhan’ın 90’ların başında öngördüğü gibi, dünya artık<br />
“global bir köy”e dönüştüğü için bunu yapabiliyoruz. Yani<br />
artık nerede olduğumuzun çok bir önemi yok.<br />
Şu anda bütün dünyanın yeniden düşünmeye başladığı bir<br />
zaman aralığındayız. Mimarlar olarak, bunun sinyallerini<br />
çok önceden almıştık. Fakat maalesef yöneticilerin, şehir<br />
planlamacıların, ekonomistlerin, mühendislerin ya da başka<br />
mesleklerden insanların düşünmesine böyle “felaketler”<br />
yol açıyor. Mimarlıkta ve şehircilikte en büyük değişimler,<br />
maalesef bazen deprem, sel, yangın, salgın gibi büyük<br />
felaketler sonrasında yaşanıyor.<br />
Çalışanların bir ofis ortamından beklentisi nedir?<br />
Ergonomi, doğru ışıklandırma, hava kalitesi gibi bildik<br />
ihtiyaçlar dışında yeni fark ettiğiniz istekler var mı?<br />
Soruda bahsi geçen unsurlar temel unsurlar… Bunların dışında<br />
bizi bir araya getiren özellikler nedir? Artı değerler<br />
nedir? Bizi trafik belasından kurtarıp bir an önce orada<br />
olma duygusunu yaratacak özellikler nedir… Düşey hiyerarşisi<br />
olan ofis ortamları dijital dünyanın gelişmesi ile birlikte<br />
yerini yatay hiyerarşiye bırakıyor. Şirkete bağlılık ve kıdemden<br />
ziyade verimlilik, yaratıcılık önem kazanıyor. Sıra sıra<br />
dizilmiş masalar yerine farklı bir araya gelişleri sağlayabilen<br />
esnek ofis düzenleri… Sık sık çalışma grupları değişen kad-<br />
“21. YÜZYILDA BIRÇOK ŞEYI DAHA KOLAY SINIFLAYIP AYIRT<br />
EDEBILECEĞIMIZ VE BIRLEŞTIREBILECEĞIMIZ algoritmik programlama,<br />
big data, IT ve yapay zeka ile, HEM EĞITIMDE HEM DE MİMARLIK<br />
MESLEĞINİN ICRASINDA ÇOKLU DISIPLINLERLE ILGILI BIR BAKIŞ AÇISI<br />
GELIŞECEK ve bu ‘çok katmanlı meslek’ GERÇEK DEĞERINI YENIDEN<br />
BULACAK.”<br />
<strong>ELLE</strong> 73
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
Kitabın adı mimari soyutlamanın az ya da<br />
çok olmasının ötesinde, özellikle anlam ve<br />
dayanıklılık üzerine dikkat çekmek amacıyla<br />
“Less or More” olarak belirlenmiş.<br />
Geçen sene çıkan kitabın ‘Less or More’ ne anlatıyor?<br />
Benim ve çalışma arkadaşlarımın kişisel anıları, notları, soruları,<br />
eskizleri, tasarımları ile mimarlık pratiğinin belirli bir zaman<br />
dilimindeki çabalarını nasıl açıkladıklarını içeren bir nevi ‘director’s<br />
cut’ olarak nitelendirebileceğimiz bu kitap, hem çalışmalarımızın<br />
envanterini çıkarmayı, hem de zamanımızın mimarlığı<br />
ilgilendiren önemli sorunları hakkında farkındalık yaratmayı<br />
amaçladı. Bu bağlamda kitap, sadece bizim çalışmalarımızı değil,<br />
aynı zamanda mimari tasarım ile ilgili dünya genelindeki <strong>sayısı</strong>z<br />
verileri, anlatıları, tarihi ve dönüm noktalarını da sunuyor. Bu<br />
kitapta yer alan, mimarlık dışındaki dünyaya işaret eden tanıtım<br />
kutucukları, tasarım pratiğiyle ilgilenenlerin bu tür konularda<br />
da bilgi sahibi olması için tasarlandı. İçindekiler sadece GAD’ın<br />
bir yapı/yapıtlar antolojisi olmayıp, kitapta yer alan yapı/yapılar<br />
deneysel, yapım aşamasında ya da inşa edilmiş olması fark etmeksizin<br />
okuyucunun mevcut düşüncelerini, bakış açılarını tartışabilecekleri<br />
örnekler olarak düşünülerek seçildi.<br />
rolar. Kendi deneyimlerimizden yola çıkarsak, herkesi bir<br />
araya toplayan mutfak tasarımı çalışanların hoşuna gidiyor.<br />
Oyun alanları, hobiler için alanlar, resimler, 3D yazıcılar,<br />
heykel ya da resim üretilebilen alanlar, müzik yapılabilen<br />
alanlar… Örneğin GAD’da da mutfağımız var, her gün yemek<br />
pişer. Cengiz Bektaş ile çalışırken de en sevdiğim şeydi<br />
geç saatlere kadar çalışılıp birlikte yemek yenmesi. Bununla<br />
birlikte son yıllarda sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesiyle<br />
birlikte ön plana çıkan “iyileşme (retreat)” kavramı yani<br />
wellness, ofislere adapte edilmeli.<br />
Kiliseden, ambardan, hatta hapishane binasından eve<br />
dönüştürülmüş projeler gördük. Hibrit ve evde çalışma<br />
akımının yaygınlaşmasıyla, boşalan ofis binalarını konuta<br />
dönüştürme projeleri başlar mı?<br />
Burada en önemli konu; bir kere teknik olarak doğal afetlere,<br />
havanın ters hareketlerine ve tabii insan eliyle yapılan<br />
yıkımlara dayanabilecek yapılar ortaya çıkarmak. Bir<br />
de yapı, hangi fonksiyonda yapılırsa yapılsın, eğer kendi<br />
başına bir varoluş hikayesi ya da güzelliği varsa, insanlar<br />
fonksiyon değiştirerek onu kullanmaya devam ediyorlar.<br />
Eski bir saray müze oluyor; eski bir kışla okul oluyor; eski<br />
bir fabrika konuta dönüşüyor. Yani yapıların aslında biraz,<br />
ilk ısmarlandığı biçiminin dışındaki fonksiyonlara da<br />
cevap verebilecek özellikte olması lazım. Tabii bu biraz<br />
da şansa bağlı; yani bina öyle bir lokasyondadır ki, oradan<br />
yol geçirilmek istenir veya yerine büyük bir bina yapılmak<br />
istenir. Bazen de binanın toplumdaki anıları kötüdür; mesela<br />
Taksim’deki Topçu Kışlası, anıları kötü olduğu için<br />
yıkılmıştı. Aslında güzel, değişik bir binaydı ama şimdi bir<br />
siyasi kanat onu yeniden yapmak istiyor; öbür kanat ise<br />
karşı çıkıyor. Binaların böyle istem dışı kaderleri de vardır.<br />
Dolayısıyla bu, planlanması çok zor bir şey. Ama siz binayı<br />
gerçekten sağlam ve toplumun bir değerini ya da durumunu<br />
simgeleyecek şekilde yapabilirseniz, o bina bir sonraki<br />
nesil için korunabilecek ya da merhamet gösterilecek bir<br />
yapı olabilir. Tabii önce yapı, “dersini iyi çalışmış” olmalı.<br />
Ondan sonrası, toplumsal kader.<br />
Dijitalleşen mimari ve metaverse evreninde mimarlık<br />
hakkında neler söyleyebilirsin?<br />
Bugün 3D yazıcılar sayesinde hayal edilen her türlü euclid,<br />
non-euclid, hybrid, ara form istediğimiz büyüklükte, masamızın<br />
üstünden gerçek bir inşaat alanına kadar değişik<br />
ölçeklerde vücut buluyor. Hayal ettiğimiz bir tasarımın bu<br />
araçlar sayesinde içine girip yaşayabileceğimiz mekanlara<br />
dönüşmesi mümkün.<br />
Mimarlık için yapay zekanın, seri üretimden sonraki en büyük<br />
faydası, üçüncü taraf yüklenicilere ihtiyaç duymadan<br />
yerinde üretimin mümkün hale gelmesi. Bugün ofislerimizde<br />
kullandığımız 3D yazıcıların büyük ölçekli versiyonlarını<br />
hayal edin: Ne yaptıklarını görmeleri gerekmediğinden karanlıkta<br />
çalışabilirler, yani 24 saat! Aynı zamanda daha az<br />
enerji kullanarak, daha hızlı ve daha temiz üretim yapabilirler.<br />
İnşaat sistemlerinin bu yetenekleri, mimarları sonra<br />
inşaatçıları sonra da şehirler ve yerleşmeler hakkında karar<br />
veren bürokratları daha çok dikkate davet edecek, inşaat süresinde<br />
daha az kazı gerektiren ve sonucunda daha az atığın<br />
çıktığı optimum, verimli tasarımlar üretmeye zorlayacaktır.<br />
Yapmadığımız ya da yapma fırsatı bulamadığımız şeyler<br />
bizi heyecanlandırır. Mesela “growing” dediğimiz, ağaçları<br />
birbirine kaynatarak yapıların taşıyıcı sisteminin kurulduğu<br />
bir yöntem var. İki-üç katlı, 100 metrekare tabanlı bir evi<br />
tamamen ahşap bir strüktür üzerine kuruyorsunuz. Evin<br />
taşıyıcı sistemini, ağaçları aşılayıp birbirine kaynatarak<br />
ilerliyorsunuz. Aslında ağaç evin bir başka türü. Uzmanların<br />
bana verdiği bilgiye göre, 15 yılda falan böyle bir yapı tamamlanabiliyor.<br />
Böyle bir şey yapmayı çok istiyorum. Hatta<br />
hazırlığını yaptım, bir yer de organize ettik. Yakında başlayacağız;<br />
ömrümüz yeterse. Sonra, 3D yazıcı ile bir bina yap-<br />
74 <strong>ELLE</strong>
Divan Kuruçeşme<br />
GÖKHAN<br />
AVCIOĞLU VE<br />
GAD ARCHITECTURE<br />
PROJELERİNDEN<br />
ÖRNEKLER<br />
Exploded House, Bodrum<br />
Eskişehir Hotel and Spa<br />
YKAD House, Ankara<br />
Borusan Müzik Evi<br />
Mandarin Oriental Hotel and Residences, Bodrum<br />
<strong>ELLE</strong> 75
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
GAD Architecture Cappadocia Spa Hotel projesinin kurgusunda coğrafyanın tüm fiziksel ve<br />
kültürel verilerini kullanarak “yerin” bir parçası olması hem de kendi içinde yarattığı özel doku<br />
ve kurgusuyla da “kendi bağlamını” yaratması hedeflenmiş. Amaç, mimari kurguda doğal<br />
olanla yeni olanın arasındaki sınırları yok edip birbiri içine geçmesi.<br />
Kapadokya Karlık projesi<br />
mak üzerine de çalışıyoruz. Daha çok başındayız ama yeni<br />
nesile bunları öğretmeye çalışıyorum. Bu teknoloji şu anda<br />
emekleme döneminde; sadece bir – iki katlı evler yapabiliyorsunuz<br />
ve çatısını veya içindeki bazı detayları yapmak için<br />
henüz yeterli değil. Ama gelecekte çok iyi olacak. Bu teknoloji,<br />
örneğin Mars’ta koloniler üretmek için de kullanılacak;<br />
çünkü oraya bu yazıcıyı götürüp, oradaki toprağı, kili işleyip<br />
bir tüpten geçirerek, bilgisayar vasıtasıyla mekanları oluşturmak<br />
mümkün. Dünyadan oraya çimento, çelik götürmek<br />
mümkün olmayacağına göre, bu tür bir teknoloji kullanmak<br />
lazım orada.<br />
Bunun yanında, dünyada da daha organik, natürel malzemelerle,<br />
toprağı, taşı kullanarak veya ekolojik çimento ile<br />
bina yapmanın yöntemleri gelişiyor. Bunlar mimarlığı çok<br />
değiştirecek. Tabii bir de her şey mimarlar eliyle yapılacak<br />
diye bir şey yok. Mesela ev, mimarsız mimarlığın en uygulanabilir<br />
olduğu konu.<br />
Röportajımızın başında da bahsetmiştin, Kapadokya<br />
senin için önemli bir bölge sanırım. Neden? Ve orada<br />
neler yapıyorsun?<br />
Genel olarak her yerde ele aldığımız projelendirme<br />
biçimi, çevreye olan duyarlılığımız, yerel malzemelerin<br />
kullanılması, oraya damdan düşer gibi değil de, sanki oranın<br />
bir parçasıymış gibi lokalliğe değer veren bir felsefemiz var.<br />
Kapadokya’da hunharca bir şekilde terk edilmiş taş ocağını<br />
bir otel tesisine çevirerek; bulunduğu yerin atmosferine<br />
sahip termal konaklama, ağırlama oteli yapma düşüncesiyle<br />
bu tasarım sürecine girdik. Aslında bu bölgede yaptığımız ilk<br />
proje değil, fakat bu sefer tahrip edilmiş bir dağın yeniden<br />
kazanımını programlamak için çalışmak tasarımı çok daha<br />
anlamlı bir konuma getiriyor.<br />
Arazinin özgün fiziksel özellikleri ile ana tasarım faktörü<br />
haline gelen arkeolojik alanları ve arazinin mevcut<br />
parametrelerini ve yerel özelliklerini dikkate alarak<br />
oluşturuyoruz projeyi. Mesela tasarım sürecinde, Mimar<br />
Alpaslan Ataman’ın “Bir Göz Yapıdan Külliye’ye” kitabında<br />
da söz ettiği birimlerin belli oranlarda çoğalması ve<br />
yükselmesiyle oluşan bir sistemin sentezi yapıldı. Klasik<br />
yığma bir sistemde, iç mekan oluşturmak için dış mekana<br />
bir kabuk örüldü ve bu dış kabuk içeride negatif bir alan<br />
oluşturdu. Çevreyle iç mekan arasında yer alan bu kabuk<br />
bir zar oluşturma görevi görüyor aynı zamanda. Burada<br />
hedeflenen şey kabuk yapmaktan öte, büyük bir kalıbın<br />
içerisinden koparılmış parçalardan kalan negatif alanlarda<br />
iç mekan oluşturmak. Modern inşaat teknikleriyle<br />
oluşturulabilecek tüm formlarla deneyler yapıyoruz ve bu<br />
deneylerin sonucunda aslında negatif mekanların birer<br />
kalıbını oluşturarak, kalıpların içinde kalan boşlukların<br />
insanların deneyimleyeceği mekanlar haline getirilmesini<br />
hedefliyoruz. Yine aynı zamanda mekanların yatay ve düşey<br />
olarak üst üste eklenmesiyle yaşam alanlarının değişmesini<br />
sağladık. Bir kuantum mekanizması olan Wave function<br />
collapse yaklaşımıyla organik bir şehir meydana getirmek<br />
amacımız. Yapıların şehirlerdeki yerleşimleri, mimari<br />
planlarının oluşturulması gibi teknik konularda, girilen<br />
veriler doğrultusunda oluşturulan görsel ve grid sistemlerin<br />
tasarım sürecine olan etkisini önemsiyoruz. Farklı ölçek ve<br />
mekansal özelliklere sahip tüm bu birimlerin tasarımında<br />
76 <strong>ELLE</strong>
“Mimarlık pratiği yapmak kadar ÜSTÜNDE DÜŞÜNMEK DE DEĞERLI.<br />
ELIMIZDE YIPRANMIŞ BIR DÜNYA VAR. Bir şey inşa etmeden önce GEÇMIŞTE<br />
OLDUĞUNDAN DAHA DUYARLI VE DETAYLI BIR BIÇIMDE ÖĞRENMEYE VE<br />
ANLAMAYA VAKIT AYIRMALI.”<br />
mevcuttaki dokunun bir parçası olmasının hedeflenmesinin<br />
yanı sıra kendine özgü kurgusunu da koruması benim için<br />
çok önemli.<br />
GAD Architecture olarak son projelerinizde kullandığınız<br />
özel teknolojiler, malzemeler ya da yeni felsefeler var mı?<br />
Yaşadığım, çalıştığım, tasarım yaptığım yerlerin tarihsel bir<br />
geçmişi olmasını diliyorum. Tamamen yeni yerleşmelerde<br />
ruhum sıkılıyor. Yer ile ilişki benim için çok önemli. Yeni<br />
yapılmış, tarihsiz, gıcır gıcır binalar beni itiyor. Ben de<br />
yeni malzemeleri kullanıyorum, deniyorum. Benim asıl<br />
sevdiğim, pürüzsüz ve mükemmel malzemelerden ziyade<br />
pürüzlü ve problemli bir dokuya sahip, henüz varoluşunu<br />
tamamlamamış, bitmemiş malzemeler. Bence her şey<br />
mükemmel olmamalı. O bitmişlik bana iyi gelmiyor. Gıcır<br />
gıcır, jilet gibi yeni bir bina geleceğe çok kalmaz. Materyal<br />
dışılık da hoşuma gider. Malzemesini hiç hatırlamadığınız<br />
bir yapı bence diğerlerinden daha değerlidir. Malzemeden<br />
ziyade başka duyguları harekete geçirmesi binaya farklı<br />
bir değer katar. Bu, bir anlamda metafiziktir. Mesela Esma<br />
Sultan ve Borusan Kültür Merkezi’nde malzemeyi, binayı<br />
hisseder ve hatırlarsınız...<br />
Mimarlık pratiği yapmak kadar üstünde düşünmek de<br />
değerli. Elimizde yıpranmış bir dünya var. Bir şey inşa<br />
etmeden önce geçmişte olduğundan daha duyarlı ve<br />
detaylı bir biçimde öğrenmeye ve anlamaya vakit ayırmalı.<br />
Yeryüzünde yaşayan herkes önce ve sürekli düşüncelerini<br />
yeniden inşa etmeli ve mimar da kendisine ısmarlanan proje<br />
ne olursa olsun daha geniş bir perspektiften bakabilmeli.<br />
Unutmamalı, kendini inşa etmek bir meslek sorumluluğu<br />
olmasının yanı sıra hem besleyici hem de zevkli. Mimarlık<br />
bir partisyon yazmak gibidir bence. Kim ne yapacak, ne<br />
zaman devreye girecek, ne söyleyecek; mimar bunları<br />
baştan yazar, çizer... Bunları hızlı yazabilecek metotlar<br />
geliştirmeli mimar kendine...<br />
GAD Architecture için önümüzdeki 10 yılın stratejisini<br />
belirlediniz mi, neler yapmayı planlıyorsunuz?<br />
O kadar çok planım var ki ömrüm yeter mi bilmiyorum.<br />
Mars’ta olmak istiyorum… Fakat doktorlar vücudumun bu<br />
yolculuğa dayanamayacağını söylüyor. Orada bir koloni<br />
kurmak… Kızıl Gezegen’de yeni bir medeniyet kurulması<br />
artık zorunlu bir durum.<br />
Sonra su altını merak ediyorum. Denizdeki yaşamın tarihi,<br />
kara canlıları ilk adımını atmadan üç milyon yıl öncesine<br />
dayanıyor. “The deep blue”. Gündüz olmasa da geceleri<br />
orada uyumak isterim, deniz altında…<br />
Dünyaya dönersek, Bodrum’da devam eden turizm ve konut<br />
projelerimiz var. O tür projeleri seviyoruz, çünkü yaşayan<br />
dinamik projeler. Hem bir küçük yerleşme, bir köy kasaba<br />
gibi, hem de birbirini besleyen tetikleyen bir durum içeriyor.<br />
Önümüzdeki dönemlerde gündeme gelecek, Bodrum’la<br />
ilgili başka projelerimiz de var. Karadağ’da, New York’ta,<br />
Taşkent’te, Moskova’da ve yerle bir olan Irak’ın yeniden<br />
inşası için Samara’da devam eden projelerimiz var. Bunlarla<br />
birlikte Fethiye, Çeşme, Mardin, Assos’ta da projelerimiz<br />
mevcut…<br />
Diğer taraftan GAD Foundation 2013’te kuruldu. Mimarlık,<br />
tasarım, toplum, eğitim ve çevre ile ilgili konuları araştırmak,<br />
tartışmak ve planlamak için mimarlık profesyonellerini,<br />
eğitimcileri, araştırmacıları ve öğrencileri bir araya<br />
getiriyor. Bilim, sanat, tasarım ve mühendisliğin aynı çatı<br />
altında toplandığı bir mimarlık pratiği ile çalışmalarımız<br />
devam ediyor. GAD Vakfı, balık vermekten çok balık tutma<br />
metotlarını paylaşmak üzerine kurulu.<br />
Genelde ofisteki üretimlerimiz, bizden talep edilenler<br />
doğrultusunda bina gerçekleştirme üzerine kurulu bir yapıya<br />
sahip. O bölüm kendi içerisinde hep yapmaya yöneldiği,<br />
bugüne ve geleceğe yönelik çalıştığı için araştırma yapmaya<br />
her zaman vakit bulamıyor. Vakıf tarafı ise kendisine<br />
ısmarlanmayan projelere bile maydanoz olabiliyor,<br />
araştırma yapıyor yani. Proje çıksın ya da çıkmasın, birisi<br />
ısmarlasın ya da ısmarlamasın o iş üzerinde çalışıyor.<br />
Kaldı ki bizim gayrimenkul geliştirme üzerine çalışan bir<br />
şirketimiz daha var. Dolayısıyla bu üç grup kendi arasında<br />
top çeviriyor. Ofis tarafı aslında kendi yaptığı projelere daha<br />
çok konsantre, onlara odaklanmış durumda. Vakıf tarafı ise<br />
yalnız GAD’ın Türkiye’deki veya yurt dışındaki projeleriyle<br />
değil başka mimarların da günümüzdeki veya geçmişteki<br />
projeleriyle ilgili araştırmalar yapan, düşünceler geliştiren<br />
bir yapıya sahip. Yani ofis tarafı kendinden menkul bir<br />
tavır içinde, başka mimarlarla olan uğraşlara uzak durup<br />
“en iyi mimar, ölü mimar” diye düşünürken, vakıf tarafı<br />
ise “canım dünyada sadece siz yoksunuz, başka mimarlar<br />
da var” diye düşünüyor. Yani Yin-Yang gibi birbirlerini<br />
tamamlıyorlar. Yani biri kendi içine dönük, diğeri ise daha<br />
geniş kapsamlı ve dışa dönük bir çalışma yürütüyor. Vakıf<br />
vasıtasıyla Türkiye’de ve dünyada atölye çalışmaları, stajlar,<br />
sergiler, öğrenci değişim programları ve kitap yayıncılığı<br />
gibi etkinliklerle mimarlık alanındaki önemli figürleri<br />
daha geniş topluluklarla buluşturuyoruz. <strong>UP</strong>ENN, IAAC<br />
bunlardan bazıları... Diğer benzeri vakıflardan en önemli<br />
farkımız hantal olmayan yapımız ve bilfiil yapı üretimiyle<br />
entelektüel çabaların iç içe olması.<br />
<strong>ELLE</strong> 77
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
Sanatın<br />
GELECEK KAYGISI<br />
SANAT DANIŞMANI VE KÜRATÖR FERIDE ÇELIK ILE SANAT VE TEKNOLOJI ARASINDAKI<br />
ILIŞKIYI, SANATIN GELECEĞINI VE BU ANLAMDA DAHA PEK ÇOK DETAYI KONUŞTUK.<br />
“YAPAY ZEKA VE DIJITALLEŞMENIN ETKISIYLE SANAT ŞIMDIDEN ÇOK FARKLI BIR BOYUTA<br />
GIRMIŞ DURUMDA” DIYEN ÇELIK, BIZE BAŞKA BIR DÜNYANIN KAPILARINI ARALADI.<br />
RÖPORTAJ: SELIN YILDIZ<br />
Nasıl ki geçmişi bizlere miras kalan sanat eserlerinden<br />
“okuyorsak”, gelecekten bahsedip de (sanatın)<br />
geleceği konuşmamak olmaz. Merkezinde<br />
sanat olan böyle bir sohbet için sanat danışmanı<br />
ve küratör Feride Çelik’in aklımıza gelen isim olması sürpriz<br />
olmasa gerek.<br />
Yakın ve uzak gelecekte sanatta ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?<br />
Dünyadaki sanat yorumcuları ve sanatçıların<br />
bu süreç konusundaki görüşleri ne yönde?<br />
Yapay zeka ve dijitalleşmenin etkisiyle sanat şimdiden çok<br />
farklı bir boyuta girmiş durumda. Birçok sanat uzmanının<br />
da belirttiği gibi; bu gelişmeleri sanat tarihinde fotoğraf<br />
makinesinin icat edildiği dönemden sonraki gelişmelere<br />
benzetmek mümkün. Ama bu çağın özelliği olarak daha<br />
büyük değişimler bekliyorum. Şu anda dijital ve yapay zeka<br />
dünyasında sezgisel olarak bir şeyler üretilemiyor, ancak bu<br />
durum ilerde değişebilir.<br />
Sanata ve sanat eserlerini yorumlamaya olan tutkunuzu<br />
78 <strong>ELLE</strong>
SANAT VE<br />
TEKNOLOJİ<br />
BİRLİKTELİĞİ<br />
“Sanatta teknolojinin<br />
kullanılması aslında<br />
oldukça eskiye<br />
dayanıyor. İlk<br />
kullanım 1849<br />
yılında ilk fotoğraf<br />
makinesinin<br />
icadıyla başladı.<br />
1960’lı yıllarda ise<br />
sanat eserlerinde<br />
dijital teknoloji<br />
kullanılmaya<br />
başlanmıştır.”<br />
nasıl ve ne zaman keşfettiniz?<br />
Sanata olan tutkum çocukluk yıllarıma dayanır, hep el<br />
becerilerimi kullanarak bir şeyler üretmek istemişimdir.<br />
Ülkemizdeki eğitimin gereği sınav stresi yoğunluğumuzdan<br />
ötürü fen ve matematik dersleri öncelik kazanmıştır. Lisans<br />
eğitimim üzerine aldığım yüksek lisans eğitimiyle sanata<br />
olan tutkuma geri döndüğümü söyleyebilirim.<br />
Sanat eserlerini yorumlama tutkum ise doktora eğitim<br />
yıllarıma dayanır. Tıpkı Orhan Pamuk’un ‘Bir kitap okudum,<br />
hayatım değişti’ dediği gibi, ben de ‘Bir ders aldım, hayatım<br />
değişti’ diyebilirim. Doktora eğitimim sırasında ‘Sanat<br />
Eserleri Çözümleme’ isimli bir derse devam ediyordum. Bu<br />
derste tek bir tablo üzerinde oldukça detaylı çözümlemeler<br />
yapıyorduk. Sanatçının hayatından; yaşadığı dönemin siyasi,<br />
sosyolojik, politik etkilerinden; tablo içerisindeki renkler<br />
ve sembollerden, dönemin sanat akımına kadar titizlikle inceliyorduk.<br />
Adeta görsel bir şifreyi okuma gibiydi bu saatler<br />
benim için. Müthiş keyif aldım ve hobi şeklinde sevdiğim<br />
tabloları çözümlemeye başladım. Şimdi de bu hobimi mesleğe<br />
dönüştürdüm. Bu konuda farklı kurumlarda eğitimler<br />
veriyorum.<br />
Fütürizm akımındaki yaklaşıma göre sanat gelecek kaygısı<br />
gütmeli. Peki sizce bir sanat eseri yaratılırken günü-<br />
Günümüzde<br />
yaşasaydı<br />
nasıl eserler<br />
ortaya koyardı<br />
diye merak<br />
edeceği sanatçı<br />
kim?<br />
“Aklıma ilk gelen isim<br />
noktacılık akımının<br />
yaratıcısı olan George<br />
Seurat. Çünkü Seurat<br />
yaşadığı dönem için<br />
oldukça ileri bir görüş<br />
ve yaratıcılık ustalığı<br />
göstererek resimde<br />
piksel görüntüsü elde<br />
etmiştir. Yani ana<br />
renkleri kullanarak<br />
bu renkleri tuvalin<br />
üzerine nokta olarak<br />
sürmüş; gözün renkleri<br />
karıştırmasını, diğer<br />
bir ifadeyle insan<br />
retinasının dijital<br />
görüntüleri algılama<br />
ve netleştirme işlevini<br />
resme uzaktan bakan<br />
izleyiciye yüklemiştir.”<br />
<strong>ELLE</strong> 79
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
Feride Çelik<br />
bir eseri üç<br />
boyutlu olarak<br />
görmenin<br />
farkını<br />
vurguluyor ve<br />
“Klasik eserleri<br />
sadece<br />
gözlerimizle<br />
değil, diğer<br />
duygularımızla<br />
da algılarız”<br />
diyor.<br />
müz çağına odaklanmak ve anda kalmak yeterli midir<br />
yoksa gelecek düşünülmeli midir?<br />
Fütürizm akımının ortaya çıktığı dönem için sanatın bir gelecek<br />
kaygısı gütmesini normal karşılamak gerekir. Çünkü<br />
İtalya’da ortaya çıkan bu akımın sanat tarihindeki estetiğe,<br />
güzelliğe ve durağanlık gibi birçok alana karşı duruşu vardı.<br />
O yüzden de gelecek kaygısı gütmeliydi ki, başarılı olsun.<br />
Günümüzde üretilen bir sanat eseri de eğer gelecek kaygısı<br />
güdüyorsa ya da gerçekten eşsiz olmayı hedefliyor ve<br />
rakip eserlerin önüne geçmek istiyorsa, geleceği düşünmek<br />
zorundadır.Yapay zeka ile oluşturulan eserlerin klasik bir<br />
yağlı boyayla aynı etkiyi yaratabileceğini düşünmüyorum.<br />
Üç boyutlu olarak bir eseri görmek sanal ortamda görmekten<br />
çok farklıdır. Klasik eserleri sadece gözlerimizle değil,<br />
diğer duyularımızla da algılarız. Pandeminin bize öğrettiği<br />
en önemli noktalardan biri dijital yöntemlerle gerçekleşen<br />
etkinlikler ne kadar zengin içerikli olurlarsa olsunlar; fiziksel<br />
mekanlarda bir arada bulunmanın, birlikte deneyimlemenin<br />
ve sosyalleşmenin coşkusundan hiçbir zaman vazgeçilemeyeceğiydi.<br />
Yapay zekanın ancak sanat eseri üretim<br />
sürecinde iyi bir araç olduğu kanısındayım. Emek ve yaratıcı<br />
yoğun üretimlerde yapay zeka iyi bir yardımcı olur.<br />
Sanat ve teknoloji arasındaki ilişkiyle ilgili görüşleriniz<br />
neler? Sizce sanat ürünleri sergiye ihtiyaç duyar mı? Sa-<br />
80 <strong>ELLE</strong>
“Bence sanatın<br />
önceliği<br />
insanlığa<br />
faydalı olmak<br />
açısından<br />
bir değişiklik<br />
yaratmasıdır.<br />
Yani yazılı<br />
dünyanın<br />
insanlık adına<br />
göndermek<br />
istediği<br />
mesajları<br />
görsel bir<br />
dille etkileyici<br />
olarak ifade<br />
etmelidir.”<br />
nat “sergide” görülebilen bir şey mi olmalı?<br />
Geçenlerde bu konuda bir makale yazdım. Sanatta teknolojinin<br />
kullanılması aslında oldukça eskiye dayanıyor.<br />
İlk kullanım 1849 yılında ilk fotoğraf makinesının icadıyla<br />
başladı. 1960’lı yıllarda ise sanat eserlerinde dijital teknoloji<br />
kullanılmaya başlanmıştır. Sonralarda ise sergileme<br />
tekniklerinde dijitalleşmeye gidilir. Günümüz dünyasında<br />
artık sanat ve teknoloji iç içe olma durumunda. Makalemde<br />
de pandemi sonrası küratörlüğünü gerçekleştirdiğim bir fiziksel<br />
sergide üç boyutlu eserlerle birlikte dijital teknolojiyi<br />
kullanmanın önemi ve etkisini belirttim.<br />
Pandemi ile birlikte teknoloji hayatın ayrılmaz bir parçasına<br />
dönüştüğünden; sergileme yönteminde dijital araçların<br />
kullanılması, sanat izleyicisinin ilgisini artırmak için<br />
zorunlu hale geldi. Makalemdeki sergide kullanılan ekran<br />
görüntüleri ve ses enstalasyonu, sanat izleyicisinin sergi<br />
ortamına dahil olmasını sağlamış; serginin amacını ve anlamını<br />
daha da kuvvetlendirmiştir. Sanat ürünleri sergiye<br />
kesinlikle bir gereksinim duyar. Bir sergide görülebilme<br />
durumu ise teknolojik gelişmeler paralelinde hibrid sistemle<br />
mümkün olabilir. Yani vakti olmayan bir sanat izleyicisi<br />
sergiyi sanal ortamda da görebilir.<br />
Fütürizmdeki “sanat dünyayı değiştirmeli” fikriyle yola<br />
çıkacak olursak, sizce sanatın önceliği nedir?<br />
Bence sanatın önceliği insanlığa faydalı olmak açısından bir<br />
değişiklik yaratmasıdır. Yani yazılı dünyanın insanlık adına<br />
göndermek istediği mesajları görsel bir dille etkileyici olarak<br />
ifade etmelidir. Ortaçağ el yazmalarının resimlerle süslenmesinin,<br />
kiliselerdeki mozaik tablo ve vitray resimlerin<br />
amacı da buydu; din adamları inancı pekiştirmek için görselliğin<br />
vazgeçilmezliğini keşfetmişlerdi.<br />
Sanat toplumların yapısı, yaşayış biçimi, kültürel birikimi<br />
hakkında ipucu verir. Siz şu anki ve gelecekteki çağ için<br />
yaşadıklarımızdan yola çıkarak sanatı da anlayıp, tahmin<br />
edebileceğimize inanıyor musunuz?<br />
Şu an ve gelecek çağ için bu durumun kolay olmayacağını<br />
düşünüyorum. Çünkü aşırı hızlı değişen ve karmaşıklaşan<br />
bir sistem içerisine girdik ve bu süreç daha da karmaşıklaşarak<br />
sürecek gibi görünüyor.<br />
Sizce fütürizm Türkiye’de doğru anlaşılabilmiş bir akım<br />
mı? Dünyayla kıyaslarsak neler söyleyebiliriz?<br />
Her sanat akımı ülkesine göre farklılık gösterir. İtalya’da doğan<br />
fütürizm akımı İtalyan sanatçılar tarafından dönemin<br />
sanat düşüncesine göre algılanarak üretimlere şekil vermiştir.<br />
Ülkemizde ise sanat ortamı Avrupa’yı biraz daha geriden<br />
takip ettiği için fütürizmin yansımaları sonradan görülmüş<br />
ve İtalya’dakine benzer olmamıştır.<br />
Fütürizm akımıyla eser vermiş en beğendiğiniz Türk ya<br />
da yabancı sanatçı kim?<br />
En beğendiğim fütürist sanatçı Umberto Boccioni.<br />
Fırsatınız olsa geçmişte mi yoksa gelecekte mi bir sanat<br />
dönemini ziyaret etmek isterdiniz? Dönem de verebilir<br />
misiniz?<br />
Empresyonizm döneminde Paris’i ziyaret etmek isterdim.<br />
<strong>ELLE</strong> 81
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>YAŞAM<br />
Museum Of The <strong>Future</strong>:<br />
GELECEĞİ MERAK EDİYORUZ!<br />
GEÇEN SENE DUBAİ’DE AÇILAN VE MIMARI, BILIM, SANAT, TEKNOLOJI,<br />
BIYOMÜHENDISLIK ALANLARINDA BIRÇOK ILKE IMZA ATAN GELECEK MÜZESI<br />
TÜM DUYULARA HITAP EDEREK GELECEĞIN IÇINDE HISSETTIRIYOR, HATTA BIZLERI<br />
2071 YILINA GÖTÜRÜYOR!<br />
Gelecek; onu hayal edebilen, tasarlayabilen ve<br />
uygulayabilenlerindir. Gelecek; gelmesini beklediğiniz<br />
değil, yarattığınız bir şeydir.” Museum<br />
of the <strong>Future</strong>, yani müzenin dış duvarına kaligrafi sanatıyla<br />
yazılmış olan bu cümleler, içeride deneyimlenecekler hakkında<br />
ipucu veriyor. Mimar Shaun Killa, müzenin içinde<br />
yaratılmak istenen, “geleceği avucunuzun içine alma” konseptini<br />
binanın dışına da taşıyarak fütüristik bir görünüm<br />
kazandırıyor. Uzay üssünü andıran bina asimetrik bir simit<br />
şeklinde. Dubai’nin klasik gökdelenlerinin arasında Gelecek<br />
Müzesi, bilinen müze algısını yıkıyor ve farklılığıyla tüm<br />
dikkatleri üzerine çekiyor. Yapının ortasındaki boşluk da<br />
gelecekteki bilinmeyeni, ön görülemeyeni anlatmaya çalışıyor.<br />
Dokuz yıllık uzun bir emeğin sonucu olan yapının içi ise<br />
göründüğünden çok daha fazlasını sunuyor.<br />
2071’E IŞINLANIYORUZ<br />
Burayı gezme süreciniz klasik bir müze ziyaretinden oldukça<br />
farklı. İçindekiler basit bir simülasyondan ve görüntülerden<br />
ibaret değil. Bir yandan daha önce hiç bahsedilmemiş<br />
bir konuyla ilgili yeni fikirler duyarken bir yandan da yapay<br />
zeka ve artırılmış gerçeklikle yaratılan bu gelecek tasarısını<br />
tüm duyularınızla algılıyorsunuz. Girişte size verilen ileri<br />
teknoloji bileklikler ziyaret süresince size eşlik eden yapay<br />
zekanın anahtarı. Bu müzede kendinizi çok değerli hissedeceksiniz<br />
çünkü tüm gezi boyunca yapay zeka “Aya” size<br />
isminizle hitap ediyor. Her katta farklı bir tema işlenen yedi<br />
katlı binada, beş farklı bölümü ara vermeden, sırayla deneyimliyorsunuz.<br />
Hikaye bir uzay gemisiyle dünyaya, Dubai’ye<br />
iniş yapmanızla başlıyor. Uzayın ve Dünya’nın ayaklarınızın<br />
altında olduğunu sadece görmüyor; yaşıyor, gerçekmiş gibi<br />
82 <strong>ELLE</strong>
EN İLGINÇ detaylar<br />
• Müzenin açılış tarihi 22/02/2022. Sebebi ise bunun bir “palindrom tarih” olması.<br />
Yani baştan ve sondan okunuşu aynı. Bu tarihlerin çok az denk geldiği, dolayısıyla uğurlu<br />
olduğuna inanılır. Müze de bu şansla işe başlamak istemiş.<br />
• Büyük bir kısmı Güneş enerjisiyle çalışan müze, daha temiz bir geleceğe işaret ediyor.<br />
• 2071 yılı, Arap Emirlikleri’nin kuruluşunun 100. yılı<br />
• Müze 1000 seçkin Arap yeteneği tanımayı ve dünya çapında bir entelektüel hareketi<br />
ilerletmeyi amaçlayan “Büyük Arap Beyinleri” projesine de ev sahipliği yapıyor.<br />
Küçük Bir Tavsiye: Biletlerinizi online almalısınız, yoksa yer bulmanız imkansız!<br />
Müzenin<br />
çevresinde<br />
100 farklı<br />
ağaç, bitki<br />
türü bulunuyor.<br />
Teknoloji<br />
ve doğanın<br />
bir arada<br />
olmasına<br />
vurgu<br />
yapılıyor.<br />
algılıyorsunuz. Size gezegenleri, Güneş’i, Dünya’nın dönüşünü<br />
ve uzayda potansiyel yaşamın nasıl olacağını yaşatıyorlar.<br />
2071’deki Dubai’yi izliyorsunuz. Buradan Amazon<br />
Ormanları’na varıyorsunuz. Ormanı en ince detayına kadar<br />
görürken aslında bu ormanlardaki bir damla suyun bile ne<br />
kadar değerli olduğunu size anlatmayı amaçlıyorlar. Daha<br />
sonra sizi şifayı ve iç sesinizi aramanızı sağlayacak bir meditasyon<br />
odasına sokuyorlar. Bu oda titreşimlerle, seslerle<br />
her duyunuza hitap ederek size özel bir rahatlama olanağı<br />
sunuyor. Sonrasında sizi eşi benzeri olmayan bir kütüphane<br />
karşılıyor: içinde 2400’den fazla canlı türü olan DNA<br />
kütüphanesi. Burada tüm canlıları anne karnında gibi, kapsüllerin<br />
içinde gözlemliyorsunuz. Onları bu şekilde muhafaza<br />
edip sunarak korumanın gerekliliğine dikkat çekmeye<br />
çalışıyor. Müzenin en alt katındaki teknolojik aletler sergisi<br />
ise en somut haliyle, gelecekte kullanılabilecek bazı aletleri<br />
tanıtıyor. Bunların arasında her mevsime uygun, yokmuş<br />
gibi hissettiren kıyafetler, robot köpekler, geleceğin arabaları<br />
ve en önemlisi yapay zekayla geliştirilmiş robot “Ameca”<br />
bulunuyor.<br />
GEÇMİŞ, BUGÜN VE GELECEK<br />
Müzenin en temel hedefi, geleceğe ve teknolojiye pozitif<br />
bir yaklaşımda bulunabilmek. Geleceği oturup beklemek<br />
yerine, kendi ellerimizle bugünden başlayarak yaratabileceğimizin<br />
mesajını da vermek istiyor. Bunu yaparken de özümüzü<br />
ve geçmişten gelen değerlerimizi koruyup teknolojiyle<br />
geliştirebilmenin mümkün olduğunu anlatıyor. Her geçen<br />
gün yenilenmeye ve gelişime açık olan müzede, sürekli olarak<br />
yeni tasarımlara, sanatçılara ve bilim insanlarına fırsat<br />
tanınıyor.<br />
GELECEĞİN KAHRAMANLARI:<br />
ÇOCUKLAR<br />
Bundan 50 yıl sonra çocukların yetişkin olacağından yola<br />
çıkarak müze onlara doğal olarak gerçekten çok geniş bir<br />
bölüm ayırmış. Çocuklara, 3D ağırlıklı eğitimler ve aktiviteler<br />
sunarak hem meslek yelpazelerini genişletmeyi hem de<br />
geleceğe bakış açılarını Dünya’yla sınırlamayıp uzaya kadar<br />
götürmeyi hedefliyor.<br />
<strong>ELLE</strong> 83
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />
Evde<br />
BIYOFILIK<br />
SEÇIMLER<br />
BROSTE COPENHAGEN<br />
BITKILERLE VE HAYVANLARLA ILETIŞIMDE<br />
OLMANIN IYILEŞTIRICI ETKILERININ ALTINI<br />
ÇIZEN BIYOFILI’NIN ‘IYI HİSSETTİRME’<br />
HALINI YAŞAM ALANLARINA TAŞIYORUZ.<br />
BU YOLCULUKTA DOĞANIN SUNDUĞU<br />
MALZEMELER KADAR, DOĞAYI ANIMSATAN<br />
RENKLERI DE LISTEMIZE EKLIYORUZ.<br />
HAZIRLAYAN: SELIN CEBECIOĞLU<br />
Amerikalı biyolog Edward O. Wilson 1984 yılında<br />
çıkarttığı “Biophilia” adlı kitabında insanlarla<br />
yaşayan diğer her şeyin arasındaki içgüdüsel<br />
bağı ve tüm canlılarla birlikte yaşamın kendisini<br />
de sevmeyi biyofili olarak adlandırmış. Bu açıdan bakıldığında<br />
doğayla, bitki ve hayvanlarla iletişim halinde olmak<br />
elzem bir ihtiyaç. Doğayı yaşam alanınıza enjekte etmek için<br />
saksıdaki bitkilerinizin ve evinizi paylaştığınız hayvanlarınızın<br />
yanı sıra doğanın renk ve desenlerinden de beslenmeyi<br />
unutmayın.<br />
DOĞAYI EVE DAVET EDIYORUZ<br />
Ormanda nefes almak gibi anlamlar içeren Shinrin-yoku,<br />
1980’lerde Japonya’da geliştirilmiş bir kavram. Japon tıbbında<br />
sağlığın korunmasında ve iyileştirilmesinde önem<br />
kazanmış. Shinrin-yoku ortaya çıkan birçok problemimizin<br />
ilacının doğayla bağımızı tekrar kurmakta saklı olduğunu<br />
söylüyor. Üstelik, bunun için ormana taşınmak gibi köklü<br />
değişiklikler yapmamıza gerek görmüyor. Biyofiliyle ilişkili<br />
Shinrin-yoku, ormanda yürümek, bitkilerle çevrili açık<br />
havayla temas halinde olmak gibi aktivitelerin de stresi<br />
azalttığını verilerle ortaya koyuyor. Doğayı pencerelerinden<br />
evlerine davet edenlerin psikolojik ve fiziksel olarak<br />
daha sağlıklı olduklarını biliyoruz. Bu durum yalnızca yeşil<br />
bir alan görmeyi ya da deniz manzarasına sahip olmayı<br />
içermiyor. Yaşanılan alanın gün ışığını görme oranı bile iyi<br />
hissettirebiliyor. Peki, günün çoğunluğunu ofiste geçirenler<br />
ya da yaşam alanı bu unsurları sağlamayanlar ne yapmalı?<br />
Ham ahşap mobilyalar seçmek, mekanı aydınlatacak açık<br />
renklere ya da doğayı anımsatacak tonlara yönelmek, bitkilere<br />
olabildiğince çok yer açmak gibi doğayla ilişkili adımlar<br />
atmak iyi gelecektir.<br />
Pantolon saksı, 410 TL, MÜZ<br />
Baxter marka<br />
Linfa koltuk,<br />
MODA BAGNO<br />
Ficus Benjamin<br />
bitki Rubby saksıyla<br />
beraber, 579,90 TL<br />
FİDANBURADA.COM<br />
84 <strong>ELLE</strong>
Kilim, YARGICI<br />
HOMEWORKS<br />
Vitra marka Isamu<br />
Noguchi tasarımı<br />
Freeform kanepe,<br />
MOZAIK<br />
Rattan örgü sepet,<br />
2399,95 TL,<br />
ZARA HOME<br />
Bold bank,<br />
MVOICE<br />
Poliform marka Emmanuel Gallina tasarımı Symphony konsol, BEKA HOME<br />
Vitra marka<br />
L’Oiseau aksesuar,<br />
MOZAIK<br />
TINE K HOME<br />
Vitra marka Cork<br />
tabureler, MOZAIK<br />
Saksı (büyük) 849 TL, (küçük)<br />
369,99 TL, H&M HOME<br />
Eve biyofilik<br />
hareketlilik<br />
katmak için<br />
yapacağınız<br />
bitki seçiminde<br />
‘doğru yerde<br />
doğru bitki<br />
kullanımı’ kuralını<br />
listenizin ilk<br />
sırasına eklemeyi<br />
unutmayın.<br />
<strong>ELLE</strong> 85
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>DEKORASYON<br />
BIR BILIM OLARAK: EKOLOJI<br />
Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevresiyle ilişkisini inceleyen<br />
bir bilim dalı. Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamı.<br />
Ekosistemi abiyotik faktörler yani toprak, su, hava, iklim<br />
gibi cansız faktörler ve biyotik yani üretici, tüketici ve ayrıştırıcı<br />
faktörler oluşturuyor. Binlerce farklı canlı türünün<br />
birbirleri ve çevreleriyle kurdukları ilişkilerden dolayı ekoloji<br />
birçok bilim ile birlikte çalışıyor. Ekosistem içerisinde<br />
yer alan her şey, bir diğeri için var. Son yıllarda önemi daha<br />
çok anlaşılır hale gelen bu bilim, biyofilik yaşam anlayışının<br />
artmasıyla yeniden gündem.<br />
Okulların yeni yeni açıldığı bu dönemde, üstteki satırlar, bir<br />
zamanlar keyifle dinlenen derslere gönderme olsun.<br />
Yeşili gören,<br />
pencereli bir<br />
alanda vakit<br />
geçiren kişilerin<br />
psikolojik<br />
ve fiziksel<br />
sağlıklarının, gün<br />
ışığı almayan<br />
ortamda<br />
yaşayanlara<br />
oranla çok<br />
daha iyi olduğu<br />
söyleniyor.<br />
GUBI<br />
Sedefli tabak, 775 TL,<br />
SECRETS OF B.<br />
Paravan, 12.999 TL,<br />
YARGICI HOMEWORKS<br />
Galway koltuk,<br />
MUDO CONCEPT<br />
AND TRADITION<br />
86 <strong>ELLE</strong>
Spider sehpa, MUDO CONCEPT<br />
Monky seramik saksı,<br />
4600 TL, WOHHA<br />
Servis arabası, 29.250 TL,<br />
VAKKO HOME<br />
Eijffinger marka Emerald Koleksiyonuna<br />
ait H poster serisi duvar kağıdı (<br />
280x300 cm), 1116 Euro +KDV, EVIST<br />
Yaşam alanı<br />
içerisinde yer<br />
alan bitkiler,<br />
hava kalitesini<br />
iyileştiriyor, kişisel<br />
motivasyonu ve<br />
verimliliği artırıyor,<br />
stresi azaltıyor. Tek<br />
yapmanız gereken<br />
evinizin aldığı<br />
ışığa, ısıya ve<br />
bakımı konusunda<br />
zorlanmamak için<br />
evde geçirdiğiniz<br />
süreye uygun<br />
seçimlere yönelmek.<br />
LEXINGTON<br />
Sulak,<br />
559,99 TL,<br />
H&M HOME<br />
Sofa, NORDIST<br />
<strong>ELLE</strong> 87
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />
Gelecek<br />
KADINLARIN!<br />
SANATTAN TEKNOLOJIYE, KADIN HAKLARINDAN EDEBIYATA, BILIMDEN GÜZELLIK<br />
VE MODA SEKTÖRÜNE FARKLI ALANLARDA ÖNCÜ BIR ROLE SAHIP OLAN,<br />
DEĞIŞIMIN KADIN AKTÖRLERINI LISTELEDIK. İMZA ATTIKLARI IŞLERLE GELECEĞE IŞIK<br />
TUTAN, BAŞARILI, YARATICI VE CESUR SEKIZ KADINDAN ILHAM ALIN!<br />
YAZI: SELİN MİLOŞYAN<br />
NERI OXMAN<br />
İsrail doğumlu Amerikalı mimar Neri Oxman devasa binalar ya da lüks oteller<br />
tasarlamadı ama o şimdiden modern mimarinin en önemli isimlerinden biri<br />
olarak kabul ediliyor. MIT (Massachusetts Institute of Technology) Media Lab’ta<br />
tasarımcı ve aynı üniversitede Medya Sanatları ve Bilimi profesörü olan, sanat,<br />
biyoloji, bilgisayar teknolojisi ve malzeme bilimiyle mimariyi birleştiren, orijinal<br />
ve detaylı tasarımlarıyla tanınan bu Beethoven hayranı 47 yaşındaki mimar,<br />
obje ve binaları gezegene, doğaya zarar vermeden tasarlıyor. Biyomimetizm<br />
(doğadaki formları taklit eden tasarımlar) üzerine çalışırken işini “materyallerin<br />
ekolojisi” olarak tanımlıyor. Obje ve binaların, çevreleriyle uyum sağlaması<br />
ve iletişim içinde olması için doğal bazlı materyallerle tamamlanmasını<br />
savunuyor; tıpkı bir vazonun, içindeki çiçekler ölünce onların biyolojik olarak<br />
parçalanmalarına yardımcı olması gibi…<br />
Neri Oxman’ın en etkileyici tasarımlarından biri olan Silk Pavillon, ipek<br />
böceklerinin yaşam koşullarını ve yönelimlerini göz önünde bulunduran, robotik<br />
olarak eğrilen ipekten oluşan bir iskelettir. 6500 ipek böceği içine yerleştirilmiş<br />
ve ipek böceklerinin ördüğü ipeklerle birlikte tasarımın son hali elde edilmiştir.<br />
Tasarımlarında her daim doğayı ve doğayla birlikte yaşamayı göz önünde<br />
bulunduran, disiplinlerarası çalışmalardan ilham alan ve günümüzün Leonardo<br />
Da Vinci’si olarak görülen Neri Oxman, yenilikçi bakış açısıyla bugüne ve<br />
geleceğe damga vuracak bir araştırmacı.<br />
MoMA küratörü Paola Antonelli’nin “Zamanının değil, zamanının önünde bir<br />
insan” olarak tanımladığı, Amerikalı yazar Bruce Sterling’inse yaptığı işleri;<br />
“daha önce herhangi bir şeyden farklı bir şekilde farklı” olarak nitelendirdiği<br />
Neri Oxman’ı mutlaka radarınıza alın.<br />
88 <strong>ELLE</strong>
CANAN DAĞDEVİREN<br />
En son meme kanserinin teşhisinde çığır açabilecek bir<br />
buluşa imza atan ve farklı disiplinleri buluşturan icatlarıyla<br />
adından söz ettiren Canan Dağdeviren, medikal teknoloji<br />
alanındaki öncü çalışmaları ve imza atacağı daha bir<br />
sürü başarıyla şüphesiz şimdinin ve geleceğin en etkili<br />
kadınlarından biri.<br />
University of Illinois’da Malzeme Bilimi ve Mühendisliği<br />
bölümünde 2014 yılında doktora derecesini alan, doktora<br />
süresince esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne<br />
giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yapan<br />
Dağdeviren’in genç yaşına sığdırdığı icatlar arasında<br />
giyilebilir kalp pili, cilt kanseri testi, beyin iğnesi ve<br />
sindirilebilir sensör dikkat çekiyor.<br />
Başarılı bilim insanı Canan Dağdeviren’in Massachusetts<br />
Teknoloji Enstitüsü (MIT) Media Lab ekibiyle birlikte<br />
icat ettiği elektronik sütyen, giyilebilir ultrason tarama<br />
cihazından oluşuyor ve kadınların sık sık tarama<br />
yapıp kanser vakalarını erken teşhis etmelerine olanak<br />
sağlıyor. Doktora gerek kalmadan günlük tarama imkanı<br />
veren, Dağdeviren’in tüm kadınlara ithaf ettiği cihazın<br />
Amerika’da patent aldığını hatırlatalım.<br />
Başarısının sırrını, hayallerinin peşinden tutkuyla koşması,<br />
yaptığı işe olan inancı, iddialı ve inatçı olmasıyla<br />
açıklayan Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi’ne<br />
“Genç Akademi Üyesi” olarak kabul edilen ilk Türk bilim<br />
insanı.<br />
ZADIE SMITH<br />
İngiltere ve dünyada büyük başarı elde eden, The Guardian<br />
ve Whitbread İlk Roman Ödülü’nü kazanan kitabı İnci Gibi<br />
Dişler yayınlandığında henüz 25 yaşındaydı. Jamaikalı<br />
bir anneyle İngiliz bir babanın kızı olarak dünyaya gelen<br />
Zadie Smith’in tıpkı kendi gibi melez karakterlerin dünyasını<br />
anlattığı, çokkültürlülüğe, renklere, gelenekler ve çatışmalara<br />
yer verdiği romanı İnci Gibi Dişler’i, bugün ırkçılığın hâlâ son<br />
bulmadığı bir düzlemde okumak, farklı kimliklerin toplumda<br />
tutunma çabalarını anlamak açısından çok değerli.<br />
Bundan 23 önce yayınlandığı bir ilk romanla göçmenlik, etnik<br />
kökenler, asimilasyon, ırkçılık gibi gündemden düşmeyen<br />
meselelere dem vurmayı bilen Smith daha sonraki yıllarda<br />
yazdığı ve hepsi kimlikler ve kökler üzerine kafa yoran<br />
kitaplarıyla da çeşitli ödüllere layık görüldü.<br />
Bu süreçte Columbia ve Harvard Üniversitesi gibi kurumlarda<br />
edebiyat ve yaratıcı yazarlık dersleri veren, aynı dersleri şu<br />
sıralar New York Üniversitesi’nde de sürdüren Smith, çok<br />
satan listelerinde yer alan ve geleceği öngören kitaplarıyla<br />
çağdaş edebiyatın en etkili isimlerinden biri.<br />
Smith şimdilerde son kitabı “The Fraud”la konuşuluyor.<br />
<strong>ELLE</strong> 89
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />
MALALA YOUSAFZAI<br />
2012 yılında ülkesi Pakistan’da eğitim hakkından vazgeçmediği<br />
için bir Taliban üyesi tarafından başından vurulan Malala<br />
Yousafzai, bugün cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm dünya<br />
çocuklarının eğitim hakkını savunmaya devam ediyor.<br />
Henüz 10 yaşındayken ülkesindeki kız çocukların okuması için<br />
kampanyalar yürüten Yousafzai, Taliban’ın hedefi olduktan<br />
sonra zorluklar karşısında susmadı, bir eğitim aktivistine<br />
dönüştü ve babasıyla birlikte kurduğu Malala Fonu’yla cinsiyet<br />
ayrımcılığına karşı savaşmaya başladı.<br />
2013 yılında yayınladığı, dünyada çok satanlar listesine<br />
girmeyi başaran “Ben Malala” kitabındaki cesur hikayesi, ilham<br />
vermek dışında eğitimde fırsat eşitliği, kadın ve çocuk haklarının<br />
düzenlenmesi gibi konularda da farkındalık yarattı.<br />
2014 yılında en genç ve ikinci Pakistanlı olarak aldığı Nobel<br />
Ödülü, 2015’te hayatını anlatan belgeselin En İyi Belgesel<br />
dalında Akademi Ödülü’ne layık görülmesi ve 2017’de Oxford<br />
Üniversitesi’nde lisans eğitimi almaya başlamasıyla eğitimdeki<br />
kararlılığını kanıtlayan Yousafzai uluslararası bir simgeye<br />
dönüştü.<br />
2021 yılında Afganistan’ı ele geçiren ve kadınların temel<br />
haklarını ellerinden alan Taliban’a karşı da uyarıda bulunan<br />
26 yaşındaki Yousafzai, bugün katıldığı çeşitli uluslararası<br />
konferanslarda toplumsal cinsiyet eşitliğine ve ayrımcılığa karşı<br />
dikkat çekerken kendi adına açılan vakıf vasıtasıyla kalkınan<br />
ülkelerdeki kız çocukların okula gidebilmesi için çalışmalar<br />
yürütüyor.<br />
Kadın dayanışmasının ve kız kardeşliğin giderek önem kazanıp<br />
adaletsizlikler karşısında en büyük güç sayıldığı günümüzde<br />
Malala Yousafzai hikayesi, çalışkanlığı, kararlılığı ve azmiyle<br />
tüm kız kardeşlerine ilham oluyor, onlara patriarkal düşünce<br />
sistemine karşı savaşma cesareti veriyor.<br />
Ve tüm bunlardan dolayı Malala bugünün ve geleceğin en etkili<br />
isimlerinden biri.<br />
90 <strong>ELLE</strong>
MARINE SERRE<br />
Lyst’in geçtiğimiz yıllarda hazırladığı Yılın Öne Çıkan 10<br />
Markası arasında yer alan Marine Serre, benimsediği<br />
döngüsel moda anlayışı, sürdürülebilirlik konusundaki<br />
farkındalığı, tüm insanlığı gezegenin temizliği konusunda<br />
duyarlı kılmaya dair çalışmalarıyla bugünün ve geleceğin<br />
en önemli tasarımcılarından biri.<br />
2017 yılında LVMH Genç Moda Tasarımcıları Ödülü’nü<br />
kazanarak ışıltılı bir dünyanın kapılarını aralamayı başaran<br />
Serre; yaratıcılığı, verdiği mesajlar, tüketim kültürüne karşı<br />
sürdürdüğü mücadele ve kısa sürede Dua Lipa, Beyonce,<br />
Adele ve Kylie Jenner gibi ünlülerin radarına girmesiyle<br />
ismini geniş kitlelere duyurdu.<br />
The Rising Shelter isimli Sonbahar/Kış 2023-24 defilesinde<br />
sahneye kurduğu, her biri terk edilmiş, çöpe gitmiş<br />
kıyafetlerden oluşan üç devasa tepeyle bilinçsiz tüketimin<br />
sonuçlarını gözler önüne seriyor, izleyiciyi harekete<br />
geçmeye, sorumluluk almaya davet ediyordu. Bu absürt<br />
kuleler aslında gezegenin, eğer tüketimin ve kirliliğin önüne<br />
geçilmezse nasıl bir yıkım ve sonla karşı karşıya olduğu<br />
gerçeğini de açığa çıkarıyordu.<br />
Son defilesinde olduğu gibi önceki defilelerde de<br />
tasarımlarını sergilemekten öte verdiği mesajlarla<br />
“rahatsız etmeyi”, insanlara “silkinin” demeyi görev bilen<br />
Marine Serre, koleksiyonlarının yaklaşık yüzde 50’sini<br />
geri dönüştürülmüş ürün ve malzemelerden üretirken,<br />
diğer yarısında biyolojik olarak parçalanabilir ve geri<br />
dönüştürülmüş iplikler kullanıyor.<br />
Serre’in tasarımlarında kullandığı ikonik desen hilal, tasarım<br />
felsefesini çok iyi yansıtıyor. Temelde Ay sembolünden<br />
ilham alan Marine Serre, Ay’ın birçok alan ve kültüre saygı<br />
niteliğinde olduğunu, hilalinse sonsuz bir döngü içinde<br />
dünyanın etrafında dolaşan Ay’ın ilk evresi olduğunu<br />
anlatıyor.<br />
Sonsuz bir döngü içinde olan Ay’ın ilk evresi hilal, Fransız<br />
tasarımcının yarattığı, asla çöpe gitmeyen, her daim<br />
kullanılan ve sonsuz bir döngü içinde olan zamansız<br />
kıyafetlere hem tasarım, hem de fikir olarak çok yakışıyor.<br />
<strong>ELLE</strong> 91
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>PORTRE<br />
YUSRA MARDINI<br />
Son yıllarda en çok tartışılan meselelerden biri olan mülteci sorununa bambaşka bir gözle bakmamızı sağlayan<br />
ve olimpik yüzücü kimliğiyle sığınmacıların denizde dalgalara karşı verdiği mücadelenin de simgesine dönüşen<br />
Yusra Mardini; hayalleri, projeleri ve sığınmacı sorununun son bulması için yapmaya çalıştıklarıyla geleceğin en<br />
önemli aktörlerinden biri olmaya aday.<br />
Suriye’de iç savaşın başlamasıyla Türkiye’ye sığınan, ardından 20 kişiyi taşıyan ve içi su alan bir botla<br />
İzmir’den Midilli Adası sahillerine dört saat boyunca yüzerek ve mülteci grubuna liderlik ederek ulaşan Yusra<br />
Mardini, 2016 Rio Olimpiyatları’nda Sığınmacı Olimpik Sporcular Takımı’nda 10 sporcu arasında yer aldı.<br />
2020 Tokyo Olimpiyatları’nda da kulaç attı.<br />
Göçmenlerin ülkeye girişine yardım etme, evrakta sahtecilik, kara para aklama ve dolandırıcılık ile radyo<br />
frekanslarının yasalara aykırı kullanılması gibi suçlamalarla soruşturulması devam eden genç yüzücü, sıra dışı<br />
hikayesi ve azmiyle geçtiğimiz yıl Netflix’te gösterime giren The Swimmers filmine ilham kaynağı oldu.<br />
İlham olduğu bu filmle mülteci olmanın zorluklarını ve mültecilerin hikayesini geniş kitlelere duyurmayı başaran<br />
24 yaşındaki Yusra Mardini, atandığı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) İyi Niyet<br />
Elçisi görevi dahilinde Dünya Ekonomik Forumu, Google Zeitgeist, WE Day ve Küresel Kadınlar Forumu’nda<br />
konuşmalar yaptı, mülteci kamplarını ziyaret etti ve mültecilerin karşılaştıkları tehlike ve zorluklara karşı<br />
farkındalık yarattı.<br />
Mücadelesinde onu yalnız bırakmayan kız kardeşi Sara Mardini’yle 2022 yılında Time dergisinin En Etkili 100<br />
Kişi listesinde yer aldı.<br />
En büyük hayali savaş bitince ülkesine dönmek, deneyimini herkesle paylaşmak ve mülteci kelimesinin<br />
kullanılmayacağı, mülteci sorununun son bulacağı barışçıl bir dünyada yaşamak. Bu uğurda sürdürdüğü<br />
çalışmalar, onu şimdiden geleceği şekillendiren kadınlar arasına sokuyor.<br />
92 <strong>ELLE</strong>
PAT MCGRATH<br />
Dünyanın en etkili makyaj sanatçısı<br />
olarak anılıyor, 2019’daysa Time’ın En<br />
Etkili 100 Kişi listesinde yer aldı. Prada,<br />
Dior, Alexander McQueen, Givenchy,<br />
Louis Vuitton, Marc Jacobs, Saint Laurent,<br />
Valentino, Tom Ford ve Versace gibi<br />
markaların yüzlerinde dikkat çekici<br />
değişimlere imza atan Pat McGrath, makyaj<br />
sanatına olan teatral ve kapsayıcı bakış<br />
açısıyla fark yaratıyor, sınırları zorluyor<br />
ve güzellik dünyasını küresel ölçekte<br />
değiştirmeyi başarıyor.<br />
Renkli olduğu kadar farklı materyalleri de<br />
kullanan oldukça sanatsal ve sıra dışı bir<br />
makyaja imza atıyor.<br />
2014 yılında Britanya İmparatorluk<br />
Nişanı’na layık görülen ilk marka sahibi ve<br />
kadın sanatçısı olarak “Dame” unvanıyla<br />
ödüllendirilen Pat McGrath, 2015 yılında<br />
kendi markası Pat McGrath’i piyasaya<br />
çıkardı.<br />
Jean-Paul Gaultier’nin Sonbahar/Kış 2023-<br />
24 defilesinde couture’le şehirli hayatı<br />
karıştıran Pat McGrath, Schiaparelli’nin Yaz<br />
2023 defilesinde yüzü ve vücudu bir tuval<br />
gibi kullanarak çeşitli gölgeler ve renklerden<br />
oluşan cüretkar görünümler yarattı.<br />
Pat McGrath’ın, sınırları zorlayan makyaj<br />
oyunlarının gelecekteki versiyonlarını<br />
merakla bekliyoruz.<br />
ALEXANDRIA OCASIO-CORTEZ<br />
Onunki tam bir başarı hikayesi. Porto Riko’lu Katolik bir<br />
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Boston Üniversitesi’nde<br />
Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi eğitimi alan Alexandria<br />
Ocasio-Cortez, garsonluk yaparak hayatını kazanırken aktif<br />
siyasete girmeye karar verir ve Kasım 2018’de New York 14.<br />
bölgeden Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi’ne<br />
seçilerek ABD tarihinin en genç kongre üyesi olur.<br />
Kendisini demokrat sosyalist olarak tanımlayan Ocasio-<br />
Cortez, ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikası, çevre ve<br />
göçmen sorunları, sağlık ve eğitim ücretlerinin düzenlenmesi,<br />
kadına karşı şiddet, işçi hakları gibi konularda sesini her daim<br />
yükseltmekte, sivri çıkışlarıyla dikkat çekmektedir.<br />
Ocasio-Cortez’in cesurca sunduğu yasa teklifi Yeşil Yeni<br />
Düzen, iklim değişikliğinin 2050 yılında yaşanacağı<br />
düşünülen etkilerini ele alırken sıfır sera gazı salımı,<br />
yenilenebilir enerjiye geçmek, tren hatlarının artırılması gibi<br />
hedefler içeriyor.<br />
Sosyal medyada da aktif olup seçmenine yakın duran,<br />
geleneksel siyasetçi kimliğinden oldukça uzak bir profil<br />
çizen aktivist ve ilerici milletvekili Alexandria Ocasio-<br />
Cortez, geçtiğimiz günlerde Hindistan Başbakanı Modi’nin<br />
Kongre’deki konuşmasını, dini özgürlüklere saygı duymadığı<br />
gerekçesiyle boykot etti.<br />
İşçi sınıfına mensup bir ailede doğup halkın içinden yetişen<br />
ve ABD tarihinin en genç kongre üyesi olan Alexandria<br />
Ocasio-Cortez, sıra dışı yükseliş hikayesiyle adalet ve eşitliğin<br />
sağlanacağına dair yeşerttiği inanç, samimiyeti, cesareti ve<br />
açık sözlülüğüyle genç kuşakların idolü. Gelecekte üstleneceği<br />
görevleri ve imza atacağı projeleri heyecanla bekliyoruz.<br />
<strong>ELLE</strong> 93
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />
GÜZELLIKTE ışık hızı<br />
GÜZELLIK VE WELLNESS, FIZIKSEL<br />
VE DUYGUSAL IYILIK HALIMIZI<br />
ARTIRMAYA YÖNELIK EN ÖNEMLI<br />
SEKTÖRLERIN BAŞINDA GELIYOR.<br />
ANCAK, BU SEKTÖR GEÇTIĞIMIZ<br />
YILLARDA BÜYÜK BIR DÖNÜŞÜM<br />
GEÇIRDI VE GELECEKTE DE BU<br />
DEĞIŞIM DEVAM EDECEK GIBI<br />
GÖRÜNÜYOR; HEM DE HIZ<br />
KESMEDEN! PEKI, GÜZELLIK VE<br />
WELLNESS’IN GELECEĞI NASIL<br />
ŞEKILLENIYOR?<br />
YAZI: DAMLA DURAK<br />
94 <strong>ELLE</strong>
CILT BAKIMINDA<br />
akıllı cihazlar, VÜCUT<br />
ANALİZLERİ VE<br />
yapay zeka TABANLI<br />
UYGULAMALAR<br />
SAYESİNDE, HER<br />
BİREYİN İHTİYACINA<br />
UYGUN özel bakımlara<br />
HER GEÇEN GÜN BİR<br />
YENİSİ EKLENİYOR.<br />
Teknolojiyi işin içine kattığımızda güzellik ve wellness<br />
dünyasında ciddi bir dönüşüm içinde olduğumuzdan<br />
söz edebiliriz. Sanal deneyimler, güzellik<br />
uygulamaları ve kişiselleştirilmiş hizmetler her<br />
geçen gün artıyor ve güzellik dünyasının hızına yetişmek<br />
bazen pek mümkün olmuyor. Bir düşünün; ne kadar sıklıkla<br />
makyaj ya da cilt bakım alanında bir yeniliğe şahit oluyorsunuz?<br />
Hemen hemen her gün; hele ki dünyadaki trendleri<br />
takip ediyor ve bu konuyla yakından ilgileniyorsanız.<br />
Cilt bakımında akıllı cihazlar, vücut analizleri ve yapay zeka<br />
tabanlı uygulamalar sayesinde, her bireyin ihtiyacına uygun<br />
özel bakımlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Güzellik<br />
ve wellness sektörü, dijital dünyada daha fazla varlık göstermeye<br />
başladı diyebilir miyiz? Kesinlikle evet! Online fitness<br />
dersleri, dijital sağlık takip uygulamaları ve uzaktan sağlık<br />
danışmanlığı gibi servisler, her yerde ve her zaman sağlıklı<br />
yaşam tarzını sürdürebilmemize de olanak sağlıyor. Gelelim<br />
diğer detaylara; peki, başka neler oluyor?<br />
“YEŞIL GÜZELLIK” TRENDI<br />
Söz konusu güzellikse, çıkan atıkları ya da sektörde harcanan<br />
su miktarını düşündüğümüzde daha sürdürülebilir bir<br />
yaklaşım kaçınılmaz. Çevre dostu ürünler ve uygulamaların<br />
tüketiciler arasında giderek daha popüler hale geldiği çok<br />
açık. Sürdürülebilir ürünler ve “green beauty-yeşil güzellik”<br />
trendi büyümeye devam ediyor. Bu trend, tüketicilerin çevre<br />
bilinci ve sağlıklı yaşam tercihlerinin artmasıyla giderek<br />
daha fazla önem kazanıyor. Hayvan dostu bir yaklaşım, çevre<br />
dostu ambalajlar, temiz içerikler gibi… Hemen bir örnekle<br />
destekleyelim: Refill ambalajlar. Unutmayın; her yıl özellikle<br />
kozmetik sektöründe 280 milyon tondan fazla plastik<br />
ürün atık haline geliyor ve dünyaya zarar veriyor.<br />
Refill duş jeli,<br />
785 TL,<br />
L’OCCITANE<br />
Refill cilt bakım kremi, 2300 TL, SHISEIDO<br />
Refill<br />
parfüm,<br />
4100 TL,<br />
ACQUA DI<br />
PARMA<br />
<strong>ELLE</strong> 95
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>TREND<br />
<strong>ELLE</strong><strong>POP</strong><strong>UP</strong>GÜZELLİK<br />
MENTAL SAĞLIK ve wellness<br />
Zihinsel sağlık ve duygusal refah, uzun<br />
zamandır wellness yaklaşımlarının merkezinde<br />
bulunuyor. Meditasyon, yoga, danışmanlık<br />
gibi zihinsel sağlık uygulamalarının kabul<br />
görerek yaygınlaşmasıyla gelecekte alternatif<br />
tıp, tamamlayıcı tedaviler, teknoloji destekli<br />
wellness ve dijital sağlık koçlarını da konuşuyor<br />
olacağız. Akıllı cihazlar, uygulamalar ve<br />
giyilebilir teknolojiler, insanların sağlık ve wellness<br />
hedeflerini takip etmelerine, verilerini analiz<br />
etmelerine ve daha bilinçli yaşam tarzı seçimleri<br />
yapmalarına da yardımcı olacak gibi görünüyor.<br />
Spa deneyimleri de şüphesiz ki ihtiyaçlarımıza<br />
göre özelleştirilebilecek. Kişiselleştirilmiş masaj<br />
terapileri, cilt bakımı ve wellness programları<br />
şimdiden pek çok merkezde sunuluyor.<br />
96 <strong>ELLE</strong>
TEKNOLOJIK İLERLEMELER<br />
Evinizde elektrikli bir yüz yıkama cihazınız, LED ışık veren<br />
maskeniz, IPL lazer epilasyon cihazınız ya da en azından<br />
mutlaka bir saç şekillendiriciniz var, değil mi? İşte tam da<br />
bundan bahsediyoruz. Geleneksel güzellik uygulamalarının<br />
ötesine geçen teknolojik cihazlar, kullanıcılarına daha etkili<br />
sonuçlar ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyor. Cilt bakımı,<br />
teknolojinin en hızlı büyüdüğü alanlardan biri. Elektrikli<br />
cilt temizleme cihazları, yüzdeki kir ve yağları daha<br />
etkili bir şekilde temizlemenize yardımcı olur. Bu cihazlar,<br />
cilt yüzeyini ölü hücrelerden arındırır ve gözeneklerin daha<br />
temiz olmasını sağlar. Sonuç ise daha parlak ve pürüzsüz<br />
bir cilt! Güzellikte teknolojik cihazlar sadece cilt bakımı ile<br />
sınırlı değil, aynı zamanda saç bakımında da büyük bir rol<br />
oynuyor. Saç kurutma makineleri, düşük ısıda saç kurutma<br />
seçenekleri sunarak saç hasarını azaltmaya yardımcı olurken,<br />
saç düzleştiriciler ve maşalar daha hızlı ve daha kalıcı<br />
sonuçlar sağlıyor. Onları seviyoruz.<br />
Saç<br />
şekillendirici,<br />
16.999 TL,<br />
DYSON<br />
LED terapi ve<br />
yüz temizleme<br />
cihazı,<br />
11.999 TL,<br />
FOREO<br />
KIŞIS<strong>ELLE</strong>ŞTIRILMIŞ MAKYAJ<br />
Güzellikte teknolojik ilerlemeler, kişiselleştirilmiş makyaj<br />
ürünlerini de tabii ki mümkün kılıyor. 3D yazıcıların, kişinin<br />
yüz yapısına uygun olarak tasarlanmış maskara fırçaları,<br />
rujlar ve diğer makyaj ürünlerini oluşturabileceğini biliyor<br />
muydunuz? Örneğin, rengi size özel, yalnızca sizin makyaj<br />
çantanızda yer alacak benzersiz bir ruj... Üstelik<br />
binlerce renk yaratma potansiyeliyle<br />
parmaklarınızın ucunda. YSL Beauty uzmanlığı<br />
ve Perso’nun patentli teknolojisiyle<br />
desteklenen, yapay zekanın en cazibe<br />
sahibi ürünü Rouge Sur Mesure sayesinde<br />
kendi ruj renginizi yaratabiliyorsunuz.<br />
Rouge Sur Mesure’u kullanmak için telefonunuzu<br />
uygulama ile eşleştirdikten sonra<br />
kırmızı, turuncu, fuşya ve nude olmak üzere<br />
dört ana kartuş setinden birini seçerek<br />
hayalinizdeki tonu bulabilirsiniz. Bu deneyime<br />
İstanbul’da, Beymen Zorlu Center’da<br />
ulaşabilirsiniz.<br />
Anti-aging<br />
titreşimli<br />
masaj aleti,<br />
1190 TL,<br />
AURELIA<br />
GENEVE<br />
Ruj yapma cihazı,<br />
350 USD, YSL<br />
BEAUTY<br />
Six Senses Spa Ayurveda Uzmanı<br />
Dr. Sudheep,<br />
WELLNESS ALANINDAKI<br />
ÖNGÖRÜLERINI SIRALIYOR:<br />
Önleyici Tıbba Olan Talepte Artış: Önleyici<br />
tıp (profilaksi) hastalık tedavisinin aksine hastalık<br />
meydana gelmeden hastalığın önlenmesidir ve<br />
wellness trendleri arasında yükselişte olan bir alandır.<br />
Bu kapsamda wellness trendleri arasında yer alan<br />
önleyici tıbba olan taleple birlikte bitkisel bazlı<br />
beslenmeye olan ilgide artış görülmekte ve görülmeye<br />
devam etmesi beklenmektedir.<br />
Kişiselleştirilmiş Beslenme ve Yaşam Tarzı:<br />
Ayurveda, bireysel ihtiyaçlara dayalı olarak<br />
kişiselleştirilmiş bir yaklaşım sunar. Örneğin, bizim de<br />
spa’mızda kullandığımız wellness screening gibi kişiye<br />
özel bedensel tarama programları sonucu kişinin<br />
ihtiyacına göre belirlenen beslenme, spor, masaj ve<br />
uyku rutinlerini içeren bütünsel programların geleceğin<br />
trendleri arasında yer alacağını düşünmekteyiz.<br />
Geleneksel Spa Uygulamalarının Yeniden<br />
Popüler Hale Gelmesi: Kadim öğretilerden<br />
günümüze taşınan ve modern teknolojilerle<br />
harmanlanarak misafirlere sunulan bakımlar<br />
da önümüzdeki dönem popülaritesini artıran<br />
bakımlar arasında yer alacaktır. Bu kadim spa<br />
uygulamalarında, geleneksel Ayurvedik masajlar,<br />
sıcak taş terapisi gibi yöntemlerin yeniden popülerlik<br />
kazanması mümkün.<br />
Meditasyon ve Yoga: Ayurveda, meditasyon ve<br />
yoga gibi zihinsel ve fiziksel dengeyi teşvik eden<br />
uygulamaları önerir. Bu nedenle gelecekte bu tür<br />
uygulamaların daha fazla benimsenmesi muhtemeldir.<br />
Teknolojik Destek: Örneğin, sağlık izleme<br />
cihazları, mobil uygulamalar ve yapay zeka destekli<br />
danışmanlar, kişilere daha iyi bir yaşam tarzı sunmak<br />
için kullanılabilir.<br />
<strong>ELLE</strong> 97
PRINT / ONLINE / TABLET / MOBILE<br />
elle.com.tr • instagram @ElleTurkiye • facebook @ElleTurkey • twitter @ElleTurkey<br />
YAYINCI<br />
DOĞAN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş.<br />
CEM M. BAŞAR<br />
İcra Kurulu Başkanı<br />
M.MELDA NARMANLI ÇİMEN<br />
Yayın Direktörü (Sorumlu)<br />
ASLI ASİL SERLI GAZER BOYACI SUZAN YURDACAN BÜLENT BILGIN<br />
Moda Direktörü İçerik Direktörü Yazı İşleri Müdürü Görsel Yönetmen<br />
GÜLGÜN ÖZEK SELİN MİLOŞYAN GIZEM İNCE<br />
Fotoğraf Editörü Konular Editörü Alışveriş Editörü<br />
Sayfa Tasarım<br />
EVGİN YAK<strong>UP</strong>OĞLU<br />
Katkıda Bulunanlar:<br />
AFİFE SELEN SELÇUK, BURHAN CEM DURSUN, DAMLA DURAK, SELİN CEBECİOĞLU, SELİN YILDIZ<br />
Kurumsal İletişim Müdürü FUNDA DEMİRCİ AYAN<br />
Ankara Temsilcisi ERDAL İPEKEŞEN Tel: 0312 577 31 56<br />
<strong>ELLE</strong> DİJİTAL<br />
DENİZ ÜNALDI YILDIRIM Yayın Yönetmeni<br />
DUYGU HAKSUN, BUSE SARAY Web Editörü<br />
GÖKHUN SUNGURTEKİN Dijital Yayınlar Direktörü<br />
DEMET KAMIŞ, BUKET KAMIŞ Sosyal Medya<br />
YÖNETİM<br />
Üretim Planlama Direktörü (Tüzel Kişi Temsilcisi) YAK<strong>UP</strong> KURTULMUŞ<br />
Satış ve Dağıtım Direktörü EGEMEN ERKOROL<br />
Finans Direktörü DİDEM KURUCU<br />
Dijital İçerik Direktörü EREN DEMİR<br />
REKLAM<br />
Reklam ve Etkinlik Grup Başkanı ALİ ERMAN İLERİ<br />
Reklam Grup Başkan Yardımcısı SEDA ERDOĞAN DAL<br />
Satış Koordinatörü HÜLYA HANKENDİ, ŞERİFE DÖKMETAŞ<br />
Satış Müdürleri SEYHAN SEZGİN<br />
Teknik Müdür AYFER KAYGUN BUKA<br />
Tel: 0212 336 53 61 - 62<br />
Reklam Rezervasyon Tel: 0212 336 53 00-57-59<br />
Hedef Sayfalar Reklam Koordinatörü AYSEL ŞENER Tel: 0212 336 53 75<br />
Bölgeler Reklam Satış Müdürü HÜLYA ERDOĞAN Tel: 0212 336 53 72<br />
Ankara Reklam Satış Koordinatörü SEZINUR BALIKÇIOĞLU Tel: 0312 577 31 56<br />
Ankara Reklam Satış Müdürü BELIZ BALIBEY Tel: 0312 577 31 56<br />
ETKİNLİK VE MARKA YÖNETİMİ<br />
Etkinlik ve Proje Koordinatörü NİHAL AYAN nayan@doganburda.com<br />
Marka Müdürü FİLİZ ŞAHINKAYA fsahinkaya@doganburda.com<br />
Marka Yönetmeni Nil ÖZARPAK<br />
YÖNETİM YERİ<br />
Kuştepe Mah.Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:12, Trump Towers, Kule:2, Kat: 21 34387, Şişli, İstanbul Tel: (0212) 410 32 00<br />
Baskı: Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş. Dudullu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL<br />
Tel: 0216 444 44 03 Faks: 0216 365 99 07-08 www.bilnet.net.tr, Sertifika No: 42716<br />
Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yayın türü: Ulusal aylık üyesidir.<br />
DB Okur Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 okurhizmetleri@doganburda.com<br />
DB Abone Hizmetleri Hattı Tel: (0212) 478 0 300 abone@doganburda.com www.doganburda.com Hergün saat 09.00-22.00 arasında hizmet verilmektedir.<br />
© 1998 <strong>ELLE</strong>, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından Hachette Filipacchi Presse’in (Fransa) lisansıyla ve Lagardere Active Group’a bağlı olarak, T.C. yasalarına uygun şekilde<br />
yayımlanmaktadır. <strong>ELLE</strong>’de yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.<br />
<strong>ELLE</strong>® is used under license from the trademark owner, Hachette Filipacchi Presse, a subsidiary of Lagardère SCA<br />
CEO – Constance BENQUÉ CEO <strong>ELLE</strong> International Licenses - François CORUZZI SVP/International Director of <strong>ELLE</strong> - Valéria BESSOLO LLOPIZ<br />
Deputy Editorial Director, Virginie DOLATA Fashion Editor, Charlotte DEFFE<br />
Syndication Coordinator, Sophie DUARTE<br />
Copyrights Manager, Kenza ALLAL Database Manager, Pascal IACONO<br />
Digital & Graphic Design Director, Marine LE BRIS<br />
Marketing Director, Morgane ROHÉE<br />
www.elleinternational.com<br />
International Ad Sales House: LAGARDERE GLOBAL ADVERTISING<br />
SVP/International Advertising – Julian DANIEL jdaniel@lagarderenews.com
TAMAMEN ELEKTRİKLİ,<br />
TAMAMEN MERCEDES.<br />
Geleceğe yer açın.<br />
EQB 250+ | WLTP : kWh/100 km cinsinden akım tüketimi (karma): 18,1-16,1 kWh/100 km; g/km<br />
cinsinden CO2 emisyonları (karma): 0.