Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
EKİM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 4<br />
YASEMİN KARAGÖZ<br />
yasemin-ka@hotmail.com<br />
BENCE, BİZCE…<br />
SENCE?<br />
BİLİNÇ ALTINDAN GELEN ÇIĞLIKLAR<br />
Sular mı bulanıktı,<br />
yoksa öyle mi görünüyordu,<br />
bilmiyordum.<br />
Ama derenin dibini göremiyordum.<br />
Oysa hala dibi görünmeyen derenin içinde<br />
yürümeye çalışıyordum.<br />
Farklı gözlükle mi, yoksa farklı açılardan mı<br />
bakmalıydım?<br />
Ya da tüm cesaretimi toplayıp, yüksek sesle<br />
mi sormalıydım kendime…<br />
„Nereye?“ diye…<br />
Bilinç altından gelen sessiz çığlıklar vardı,<br />
beyin katmanlarından gelen. Tohumları<br />
yıllar önce ekilen ve nadasa bırakılan. Yavaş<br />
yavaş ve hissettirilmeden ince ince, nakış<br />
nakış işlenen. Önce insanın, sonra toplumun<br />
kılcal damarlarına enjekte edilen.<br />
Akıl ve vicdan susunca ortaya çıkan. İnsan<br />
neye nasıl bakıp, nasıl değerlendireceğini<br />
bilmeyince, devreye giren, kimi zaman<br />
isabetli, kimi zamansa isabetsiz kararlar<br />
alsın, ya kendini ya da olayları sorgulasın<br />
dursun diye…<br />
Çok garip ama tanıdık bu kaygılar. Çoğumuzun<br />
bazen aklına gelen sorulardan<br />
biridir belki de: „Burada, yani Avrupa'da<br />
yaşıyoruz. Yaşadığımız hayatta, karşılaştığımız<br />
olaylara, bir Avrupalı olarak mı, Müslüman<br />
olarak mı, Türk olarak mı, insan olarak<br />
mı bakıp değerlendirmeliyiz?„ diye.<br />
Diyelim ki, önce BEN gözlüğü ile baktık<br />
olaya. Belki özgüvenimiz yerine gelir ama<br />
devamlı aynı gözlükle bakınca,<br />
BEN- BENCİLLİĞE dönüşür ve yanlış<br />
değerlendirmelere sebebiyet<br />
verebilir.<br />
SEN, yani empati sanatıyla, karşı<br />
taraftan baktık, fazla sorgulamadan<br />
uysal, uyum sağlayan biri oluruz<br />
belki. Hatta çoğu yerde kabul<br />
bile görürüz. Onun doğrularını<br />
kabul eder, kendimizden ödün vermeye,<br />
hatta onun kötü gördüğünü<br />
kötü, iyi gördüğünü iyi görmeye<br />
Viyana (OTS)- Avusturya<br />
Gençliği Bilgilendirme Platformu,<br />
Birleşmiş Milletler<br />
Mülteciler Yüksek Komiserliği<br />
ile birlikte göç ve mültecilik<br />
üzerine ''Yeni Komşum''<br />
adıyla bir bilgilendirme broşürü<br />
yayınladı. Bu ücretsiz<br />
broşür genç insanlara göç ve<br />
mülteciler hakkında veriler<br />
ve sayıların yanı sıra konu ile<br />
ilgili kavram tanımlarını sunuyor,<br />
''İnsanlar niçin ülkelerinden<br />
kaçıyor?, Kaçışları<br />
nasıl gelişiyor? ve Mülteciler<br />
Avusturya’da nasıl yaşıyor,<br />
onları burada ne bekliyor ve<br />
hangi hizmetleri alıyor?'' gibi<br />
gençlerin sıkça sordukları<br />
sorulara yanıt veriyor. Günümüzün<br />
en acil sorunlarından<br />
biri olan mülteciliği işleyen<br />
başlarız. Sonrasında kendimizden ödün<br />
verebilir, başkalaşabiliriz.<br />
BİZ gözlüğünü taktığımızı farzedelim. Bir<br />
gruba, bir cemiyete dahil olur, onların gücü<br />
ve gösterisinde, güçlü ve güvende hissederiz<br />
kendimizi. Bir yere ait olma duygusu güzeldir<br />
başlangıçta. Ama en kötü yanı, onlar<br />
kaybedince, topyekün kaybetmiş sayılırız.<br />
Hatta damgalı gezer, aynı kefeye konabiliriz.<br />
Sonrasında toplumun yargılarından<br />
kurtulmak için çabalar, kendimizi aklama<br />
sancısıyla kıvranır dururuz. Yaptıklarımız<br />
şöyle dursun, hiç alakası olmayan şeylerin<br />
bile sorumlusu durumuna düşeriz.<br />
Olaylara bakma, anlama ve yargılama konusunda<br />
çok da özgürce hareket edemez<br />
insan. Etkilendikleri ve zamanla bilinçaltına<br />
yerleştirdikleri yüzünden. En başta medya<br />
izin vermez buna. Günümüzde bırakın<br />
haber adı altında sunulanları, filmler, diziler<br />
bile aynı tezgahın bir parçası. İnsan<br />
beyninin derinliklerine inip, sular bulanık<br />
aktığında onu yönlendirmek için. Kimi<br />
yöneten, kimi yönlendiren, kimi de kuklayı<br />
oynatandır oyunda. Kukla oyunun bir parçası<br />
gibi görünse de, oynatan ele mahkûmdur.<br />
Olur ya, gün gelir de kukla, ipleri takip<br />
ederse, kullanıldığının farkına varır… Dua<br />
edelim de o gün, mahşer günü olmasın.<br />
Kimbilir belki, gün gelir, sular durulduğunda,<br />
akıl kemale erdiğinde, olaylara daha<br />
objektif bakar, daha sağlıklı karar alırız.<br />
broşür; nesnel, kolay anlaşılır<br />
ve çok sayıda resim içeriyor.<br />
İçerikleri ise Avusturya<br />
okullarındaki sorular ve konular<br />
derlemelerinden oluşturulmuş.<br />
Bilgilendirme broşürleri<br />
Avusturya genelinde, 28<br />
Gençlik Bilgilendirme Merkezinden<br />
ücretsiz bir şekilde<br />
temin edilebilir ayrıca<br />
www.jugendinfo.at internet<br />
sayfasından indirilebilir.<br />
Avusturya Gençleri<br />
Bilgilendirme Merkezleri<br />
Merkezler ilk nokta olarak<br />
gençlere başta eğitim ve<br />
meslek, gençlerin korunması<br />
ve kanunu, hareketlilikleri,<br />
yurt dışı oturumları ve barınma<br />
olmak üzere kendileriyle<br />
ilgili tüm konularda<br />
bilgilendirme ve danışma<br />
hizmeti sunuyor. Avusturya<br />
genelinde 28 merkez, gençlerin<br />
ama aynı zamanda<br />
yasal vasilerin, eğitmenlerin,<br />
gençlik çalışanlarının ve<br />
diğer ilgililerin hizmetinde.<br />
Yılda 150 binin üzerinde soru<br />
cevaplıyor, yaklaşık 1 milyon<br />
kişi merkezlerin online hizmetlerinden<br />
yararlanıyor.<br />
Hizmetler, proje ve etkinlikler<br />
de çeşitli şekillerde gençleri<br />
güçlendirme noktasında<br />
destekliyor. Gençlik bilgilendirme<br />
çalışmaları, görevleri<br />
ve hedefleri hakkında daha<br />
detaylı bilgi için:<br />
www.jugendinfo.at<br />
Birleşmiş Milletler Mülteciler<br />
Yüksek Komiserliği:<br />
Tüm dünyada mültecileri,<br />
© Gerd Altmann / pixelio.de<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
MEINER, UNSERER oder DEINER MEINUNG NACH?<br />
AUFSCHREI AUS DEM UNTERBEWUSSTSEIN<br />
War das Wasser trüb,<br />
oder schien es nur so zu sein,<br />
wusste ich nicht.<br />
Jedenfalls konnte ich den Grund des Baches<br />
nicht sehen.<br />
Dennoch versuchte ich, im undurchschaubaren<br />
Bach zu laufen.<br />
Sollte ich durch eine andere Brille schauen oder<br />
aus einer anderen Perspektive betrachten?<br />
Oder sollte ich meinen ganzen Mut<br />
zusammennehmen und mich laut fragen:<br />
„Wohin denn?“<br />
Leise Aufschreie kamen aus meinem Unterbewusstsein,<br />
aus den unterschiedlichen Schichten<br />
meines Gehirns. Die Samen dafür, wurden<br />
bereits vor Jahren gesät. Langsam und unbemerkt<br />
wurde ein Muster eingearbeitet.<br />
Zunächst wurden die Samen in die Gehirnwindungen<br />
des Individuums und dann in die der<br />
Gesellschaft injiziert. Wenn Vernunft und<br />
Gewissen schweigen, tauchen bestimmte<br />
Stimmen auf. Wenn der Mensch unschlüssig<br />
ist und nicht weiß, wie er etwas bewerten soll,<br />
werden die Stimmen aktiv. Die Zweifel führen<br />
schlussendlich dazu, dass der Mensch manchmal<br />
richtige und manchmal falsche Entscheidungen<br />
trifft, oder dass er etwas hinterfragt.<br />
Diese Zweifel sind zwar sehr seltsam, aber<br />
uns wohl bekannt. Den meisten unter uns ist<br />
sicher manchmal die Frage in den Sinn gekommen,<br />
wie und aus welcher Perspektive wir<br />
gewisse Ereignisse und Vorkommnisse in<br />
unserem Leben, als eine in Europa lebende<br />
Person, bewerten sollen. Aus der Perspektive<br />
eines Europäers, eines Muslims bzw. eines<br />
Türken oder aus der eines Menschen.<br />
Nehmen wir an, wir betrachten ein Geschehnis<br />
aus der Ich-Perspektive. Dies würde vielleicht<br />
unser Selbstvertrauen stärken, aber<br />
auf Dauer würde es den Egoismus fördern,<br />
der wiederum zu Fehlentscheidungen führen<br />
würde.<br />
Nehmen wir jedoch an, wir betrachten das<br />
Geschehnis mit der Kunst der Empathie aus<br />
der Perspektive unseres Gegenübers, so würden<br />
wir ohne Zweifel brave, angepasste Wesen<br />
werden. Vielleicht wären wir vielerorts akzeptiert<br />
und dazugehörig. Die Wahrheiten des anderen<br />
würden zu unseren Wahrheiten werden<br />
yerinden edilmişleri, devletsizleri,<br />
sığınma talepçilerini<br />
ve geri dönenleri korur ve<br />
destekler. Bunun yanında<br />
insani yardımları üstlenir ve<br />
ilgili şahıslar için kalıcı<br />
çözümler bulmaya çalışır.<br />
Avusturya’da mülteci ve sığınma<br />
talepçileri için yasal<br />
koruma, komiserliğin temel<br />
görevleri arasındadır. Hedef<br />
adaletli ve etkili bir iltica<br />
prosedürüne erişimi güvence<br />
altına almaktır. Komiserlik<br />
prosedürün ve Avusturya iltica<br />
sisteminin iyileştirilmesinde<br />
ilgili memur ve mülteci<br />
yardım örgütleriyle birlikte<br />
çalışır. Komiserlik son zamanlarda<br />
eğitim çalışmaları<br />
alanına da ağırlık vermeye<br />
başlamıştır.<br />
- auf Kosten unserer eigenen Identität. Wir<br />
würden uns die Sichtweise des anderen aneignen.<br />
Wir würden das als schlecht ansehen, was<br />
der andere als schlecht erachtet bzw. das<br />
für gut, was der andere für gut hält. Am Ende<br />
würden wir uns von uns selbst entfremden.<br />
Wenn wir von einer Wir-Perspektive ausgehen,<br />
würden wir uns einer Gruppe bzw. einer<br />
Gemeinschaft anschließen und uns durch die<br />
Gruppendynamik und –macht stark und sicher<br />
fühlen. Gewiss wirkt das Gefühl der Zugehörigkeit<br />
im ersten Augenblick sehr anziehend.<br />
Der Haken daran ist jedoch, dass auch jeder<br />
bei Fehltritten der Gruppe mit drinhängt. Jedes<br />
Mitglied wird - ob beteiligt oder nicht – mit abgestempelt<br />
bzw. in die gleiche Schale geworfen.<br />
Von diesem Moment an, muss man seine<br />
Kräfte einsetzen, um sich von den Verurteilungen<br />
der Gesellschaft zu befreien und die<br />
eigene Unschuld zu beweisen. Man wird<br />
nämlich nicht nur für die eigenen Taten<br />
verantwortlich gemacht, sondern auch für<br />
solche, mit denen man nichts zu tun hat.<br />
Der Mensch trifft in der Tat keine freien Entscheidungen.<br />
Wenn er Dinge betrachtet versucht<br />
er, sie zu verstehen bzw. zu bewerten,<br />
dann greift er auf Eindrücke zurück, die sich in<br />
sein Unterbewusstsein eingenistet haben, von<br />
denen er geprägt ist. An erster Stelle verhindern<br />
die Medien den freien Willen. Nicht nur<br />
Dinge, die als Berichterstattung verkauft werden,<br />
sondern auch Filme und TV-Serien sind<br />
Teil einer großen Maschinerie, um tief in das<br />
menschliche Gehirn vorzudringen. Und wenn<br />
das Wasser wieder trüb fließt, kann der<br />
Mensch auf Abruf gelenkt werden. Ein Spiel,<br />
bei dem die einen Regie führen und die anderen<br />
die Fäden ziehen. Die Puppe, die im ersten<br />
Moment wie ein Teil des Spiels aussieht, ist<br />
im Grunde von der Hand des Puppenspielers<br />
abhängig. Vielleicht merkt die Puppe eines<br />
Tages, wenn sie ihre Fäden zurückverfolgt,<br />
dass sie ausgenützt wurde.<br />
Lasset uns beten, dass dieser Tag nicht der Tag<br />
des Jüngsten Gerichts ist.<br />
Wer weiß, vielleicht kommt der Tag, an dem<br />
das Wasser wieder klar fließt und Vernunft<br />
einkehrt, dann können wir die Fakten objektiv<br />
betrachten und wieder klare Entscheidungen<br />
treffen.<br />
Übersetzung: MMag. a Dr. in BEDİHA YILDIZ<br />
Avusturya Gençliği Bilgilendirme Merkezi’nin Yeni Broşürü Göç ve Mülteciler Üzerine<br />
Gratis-Broschüre zu den Themen Flucht und Asyl bietet Infos & Fakten für junge Leute<br />
''YENİ KOMŞUM - MEIN NEUER NACHBAR''<br />
Die Info-Broschüre gibt’s ab sofort gratis in allen 28 Jugendinfos österreichweit sowie zum Download unter www.jugendinfo.at<br />
Bilgilendirme broşürleri 28 Gençlik Bilgilendirme Merkezinden sağlanabilir ve www.jugendinfo.at internet sayfasından indirilebilir<br />
© Österreichische Jugendinfos