Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
küçük konserin ardından program<br />
sona erdi. Programın ardından Halk<br />
Cephesi heyeti ve Halkın Hukuk<br />
Bürosu (HHB) avukatları Cemevi<br />
yönetimi ve Cemevi gençliği ile<br />
süreç ve AKP saldırıları üzerine<br />
konuştu.<br />
Buradaki tartışma sonrasında<br />
MHD avukatlarından bir kişinin de<br />
katıldığı, Halk Cephesi heyeti ve<br />
HHB avukatları, Şiyar Salman’ın<br />
ailesine taziye ziyaretine gitti.<br />
Ailenin anlatımları dinlendi, başsağlığı<br />
dilendi. Hukuki ve manevi<br />
olarak yanlarında olunacağı söylendi.<br />
Annesi; “Oğlum 18 yaşındaydı,<br />
üniversiteye hazırlanıyordu. Test<br />
kitapları, hayalleri masanın üzerinde<br />
kaldı” dedi. Babası ise; “Şiyar,<br />
Şerdıl’ı kurtarmak isterken vuruldu,<br />
yani insanlık için öldü” dedi. Ayrıca<br />
annesi, “Duyar duymaz gittim, daha<br />
ölmemişti, ayağı sıcaktı. Çorabını<br />
çıkardım, baktım. Beni ambulansa<br />
almadılar, ittiler. Tek çorabı bende<br />
kaldı, tek çorabı ayağında” dedi.<br />
“Hastanede 45 dakika bekletildi,<br />
kan kaybından öldü” dedi.<br />
Heyet, başsağlığının ardından telefon<br />
numaraları alarak ailenin yanından<br />
ayrıldı.<br />
Türkiye ve Avrupa Birliği İnsan Hayatı Üzerinden<br />
Giriştikleri Kirli Pazarlığa Derhal Son Vermelidir!<br />
BASINA VE KAMUOYUNA<br />
Avrupa Birliği<br />
ile Türkiye arasında<br />
yapılan<br />
geri kabul anlaşması<br />
kirli<br />
bir pazarlığın<br />
sonucudur. Anlaşma<br />
ile Türkiye;<br />
göçmenlerin Avrupa Birliği'ne geçişini<br />
engelleyerek Türkiye'de ''depolanması''<br />
şartını kabul etmiş ve<br />
bu şartın kabulüyle Avrupa Birliği<br />
ile müzakerelerin yeniden başlatılması,<br />
vize muafiyetinin uygulanması<br />
ve maddi desteğin sağlanması kararlaştırılmıştır.<br />
Bu anlaşma Avrupa<br />
Birliği ülkeleri ve Türkiye'nin ortak<br />
ayıbı ve suçudur. Hatırlatmak isteriz<br />
ki; pazarlık konusu edilen insan hayatıdır.<br />
Yapılan bu anlaşmanın ilk ve erken<br />
sonuçları da hızla gözlenebilir<br />
olmuştur. Anlaşmanın kamuoyuna<br />
duyurulması ile birlikte göçmenler;<br />
başta Yunanistan olmak üzere, erişmek<br />
istedikleri ülkelere doğrudan<br />
ulaşmak zoru ile karşı karşıya bırakılmıştır.<br />
Göçmenlerin mahkum edildikleri<br />
insanlık dışı seyahat koşulları, kış<br />
mevsiminin iklim özellikleri ile birlikte<br />
düşünüldüğünde, yaşama hakkı<br />
güvencesi ve gelecek özlemi ile<br />
başlanan yolculuklar, daha da ölümcül<br />
ve tehlikeli bir hal almıştır. Bugünden<br />
sonra göç yollarında yaşanacak<br />
her ölümün, yahut ağır iklim<br />
koşulları sonucunda ortaya çıkabilecek<br />
her hastalığın sorumlusu açıkça<br />
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında<br />
imza edilmiş bu kirli pazarlık anlaşmasıdır.<br />
Göç etmek zorunda kalan halkların<br />
yaşamları pahasına Türkiye’yi bir<br />
geçiş ülkesi olarak kullanmak istememelerine<br />
ise şaşırmamak gerekir.<br />
Avrupa Birliği’nin kendi sınırlarında<br />
istemediği halkların para<br />
karşılığında gardiyanlığını yapmayı<br />
üstlenmiş olan Türkiye, ülke sınırlarındaki<br />
göçmen merkezlerindeki<br />
insanlık dışı koşul ve uygulamalarla<br />
bir bütün olarak düşünüldüğünde,<br />
göçmek zorunda kalmış her insan<br />
için adeta bir işkencehanedir.<br />
Bugün Türkiye’deki mültecilerin<br />
barınma şartları ile Avrupa Birliği<br />
ile yürütülen bu pazarlıkların ve<br />
geri kabul anlaşmasının kabul edilebilmesi<br />
mümkün değildir.<br />
Ülkelerin ve uluslararası çıkar örgütlerinin<br />
anlaşmaları, durumu insan<br />
hakları hukuku açısından hukuka uygun<br />
hale getirmemektedir. Yürüttükleri<br />
emperyalist politikalar ile türlü<br />
insani drama ve göçe neden olan AB<br />
ülkeleri Türkiye’yi bir “halklar hapisanesine”<br />
çevirerek katmerli bir suça<br />
imza atmaktadır. Gelinen noktada<br />
salt söz konusu devletlerin değil, bu<br />
duruma sessiz kalan herkesin sorumluluğu<br />
bulunmaktadır.<br />
İnsan Hakları Beyannamesi ve<br />
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile<br />
hakları koruma altına alınan mültecilerin,<br />
yaşama hakları ihlal edilmekte<br />
ve işkenceye maruz bırakılmaktadırlar.<br />
Tam da bu konu hakkında 2011<br />
yılında ihlal kararı veren İHAM;<br />
M.M.S./ Belçika Yunanistan Davası’nda<br />
hem mültecinin tutulma koşulları,<br />
hem de geri gönderilmesi nedeniyle<br />
sözleşmenin ihlal edildiğini<br />
her iki ülke yönünden de vurgulamıştır.<br />
Türkiye açısından ise durumu<br />
daha da vahim haline getiren husus;<br />
bölge politikalarına Suriye halkını<br />
alet etmek için sınırsız olarak ülkeye<br />
girişleri kabul edilen göçmenlerin,<br />
hem insan onuruna aykırı koşullarda<br />
(sokaklarda, toplama kamplarında)<br />
“misafir” edilmeleri hem de bu kişilerin<br />
adeta insan ticaretine konu<br />
ediliyor olmalarıdır.<br />
Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri<br />
bu kirli anlaşma ile ikiyüzlülüklerini<br />
ortaya koymaktadırlar. Bu çirkin<br />
pazarlığın ve göçmenlere yönelen<br />
insanlık onuruna aykırı uygulamaların<br />
derhal sona erdirilmesi gerekmektedir.<br />
Tüm kesimleri göçmen sorununa<br />
duyarlı olmaya davet ediyor, sorunun<br />
takipçisi olduğumuzu bu vesile ile<br />
tekrar ilan ediyoruz.<br />
ÇHD İstanbul Şubesi<br />
Göçmen Hakları<br />
Komisyonu<br />
Sayı: 501<br />
Yürüyüş<br />
27 Aralık<br />
2015<br />
DİRENECEĞİZ KAZANACAĞIZ!<br />
27