Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Türkistan ekibinden : Uygurların Sıyrılma Oyunu.<br />
Çok uzak yerlerin oyunlarım oynayan<br />
ve çok çeşitli kıyafetlerde bulunan<br />
ekiplerin hepsinde aynı hava ve ayni<br />
ruhun görülmesi dikkati çekti ve heyecan<br />
uyandırdı.<br />
Oyunların bir çoğunda derin mânalar<br />
da seziliyordu. Meselâ, Kırım ekibinin<br />
Çoban oyununda sürüsünü ve<br />
arkadaşlarını kaybetmiş bir çobanın<br />
ufkun her yönünü araması başka Türk<br />
İcrle bağları kesilmiş Türklerin büyük<br />
Türklüğün diğer parçalarım da arıyor<br />
ve özlüyor olma durumunu canlandırıyordu<br />
ve o hissi seyircilere iyice duyurdu.<br />
Okunan şiirler ve Türkülerin metinleri<br />
de manâlı ve güzeldi.<br />
En çok alkışlananlardan iki örnek:<br />
Azerbaycan'dan:<br />
«Türkelinde esen yeller,<br />
Sana şirin Türkü söyler,<br />
Olsun bütün Kafkas eller,<br />
Kurban Türkün bayrağına.»<br />
Türkistan'ın <strong>millî</strong> şairi Çolpan'dan<br />
(Kazak lehçesi ile):<br />
«Yığlama yurdum bu künlerde yoksa<br />
bahar,<br />
Kelgisi bir künde balıdın yıldızı oyııap<br />
kalar»<br />
Anadolu Türkçesiyle:<br />
«Ağlama yurdum bugünlerde yoksa da<br />
bahar,<br />
Gelecek bir günde bandın yaldızı<br />
parlar.»<br />
Oyunların canlılığı, çeşitliliği ve güzelliği<br />
seyircileri hayran etmiştir. Gece<br />
saat 1 de bittiği zaman seyirciler doyamamış<br />
durumdaydı.<br />
•<br />
İSMET KARABELA İMIS<br />
GÜMÜŞHACIKÖY - Kadir Yonca<br />
Kazamıza Diyanet işleri Müfettişi<br />
olduğunu iddia eden bir kimse gelmiş<br />
ve o sıfatla müftülüğü teftişe başlamıştı.<br />
Zeki ve enerjik müftümüz Ömer<br />
Kama, bu kimsenin halinden şüphelen<br />
miş ve ona bazı sualler sorup bir sahtekâr<br />
olduğunu sezmiştir. Müftünün<br />
Emniyete haber vermesi üzerine bu<br />
Türkistan ekibinden: Altay Kazaklarının Kaıacorga Oyunu.<br />
MİLLÎ YOL ÎQ<br />
kişi yakalanmış, ve hüviyetinin sahte<br />
olduğu, kendisinin ismet Karabelâ<br />
adında bir sabıkalı olduğu ve daha birçok<br />
suçları olduğu anlaşılmıştır. Müftümüzün<br />
dikkatliliği ve zekâsı çevremizde<br />
takdir uyandırmıştır. Daha önce<br />
de ayni müftü başka bir sahtekârı<br />
buna benzer şekilde bilmiş ve ortaya<br />
çıkarmıştı.<br />
•<br />
RİZE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNÜN<br />
DİKKATİNE<br />
Yurdun her tarafında Yılanların Ocü<br />
filminin oynatılması hâdiselere sebeb<br />
oluyor. Sinemacıların büyük çoğunluğu<br />
<strong>millî</strong> hisleri ve sağ duyuları sebebiyle<br />
oynatmıyorlar. Tek tük, paraya<br />
tamah edip oynatanlar çıkıyor. Bunlardan<br />
biri Rize'deki bir sinema sahibi.<br />
Gençliğin duygularına karşı inat ederek<br />
oynatmaya girişmiş. Hâdise çıkması<br />
ihtimaline karşı sinema'nın içinde<br />
ve dışında 20 den fazla polis yer<br />
almıştı. Gençlik protesto gösterilerinde<br />
bulundu. Bu arada salonda karanlıkta<br />
mantar tabancaları da patlatıldı.<br />
Bunun üzerine heyecanlanan ve man<br />
tar tabancasını karanlıkta kimlerin<br />
patlattığını tesbit edemeyen polislerden<br />
bazıları maalesef ağızlarını bozmuşlar<br />
ve gençliğe sinema salonunda<br />
alenen «orospu çocukları» ve daha da<br />
ağır müstehcen tâbirlerle sövmüşlerdir.<br />
Bunu yapanların polisler arasında<br />
ancak küçük bir azınlık olduğunu<br />
tahmin ve ümit ediyoruz.<br />
Bazı polislerin bu hareketinin üzerinde<br />
Rize Emniyet Müdürlüğünün<br />
önemle durması ve bunu yapan polisleri<br />
şiddetle cezalandırması lâzımdır.<br />
Polislerin vazifeleri nizamı korumak<br />
ve suçluları yakalamak olup bu şekilde<br />
sövmek tamamen vazife sınırlarını<br />
aşmaktır, üstelik bunu alenen yapan<br />
polisler salonda bulunan başka herkesin<br />
de nezahatine tecavüz etmiş ve<br />
korumakla mükellef oldukları huzuru<br />
o mantar tabancasını atandan kat kat<br />
daha kötü bir şekilde kendileri bozmuş<br />
olurlar.<br />
MOSKOVADA<br />
«YAŞAMAK»<br />
Moskova Belediyesinden bir memur<br />
bir «dairenin» (yani 2 metre<br />
karelik ve mutfağı da içinde oturma<br />
yeri) kapısını çalar:<br />
— Ivan Petrof burada mı oturuyor?<br />
— Hayır, der, kapıyı açan kimse.<br />
— Nasıl olur? Kapıda Ivan Petrof<br />
yazılı!<br />
— Burada Ivan Petrof diye biri<br />
yaşamıyor!<br />
— Peki senin adın ne <strong>yol</strong>daş?<br />
— Benim adım Ivan Petrof.<br />
— Peki niye burada yaşamıyor<br />
dedin?<br />
— Bu «yaşamak» mı ki<br />
NOT: Böyle birşey olmuş değil.<br />
Buna cesaret edecek bir tek Ivan<br />
bile yok Rusyada. Halk sadece hikâyesi<br />
ile avunuyor, o kadar.