04.04.2013 Views

Aziz Nesin

Aziz Nesin

Aziz Nesin

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Amansız bir kıştı. Sömürkent'in bütün gecekonduları kar altına gömülmüştü. Evlerin<br />

bacalarından duman bile tütmüyordu. Ama ulu tepedeki Dümdük Hazretlerinin sarayının<br />

bacalarından çıkan dumanlar göklere yükseliyordu.<br />

Geceyarısıydı. Zavallı Bay Hiçyok açtı, hastaydı, kırk yamalı hırkasının içinde, delik deşik, yırtık<br />

pırtık ve kirli abasının altında soğuktan tir tir titriyordu. Neredeyse donacaktı soğuktan.<br />

Bay Hiçyok, abasının içinde büzülerek, ulu krallar kralına şöyle seslendi:<br />

86<br />

-Ey yüce Dümdük Hazretleri! Sen herşeyi görür ve duyarsın... Elbet, benim de dişsiz çene<br />

kemiklerimin soğuktan nasıl birbirine vurup zangırdadığını duymaktasın... İstersen neler<br />

yapmazsın... Ey büyük, ey ulu Dümdük Hazretleri, beni kurtar soğuktan...<br />

Bay Hiçyok sözünü daha yeni bitirmişti ki, gecekondusunun çürük çarık kapısı güm güm<br />

vurulmaya başladı. Büyük umuda kapılan Bay Hiçyok, "Hah, sesimi duydu Dümdük Hazretleri,<br />

işte bir iyilikseveri yardımıma gönderdi!" diye sevindi. İnliye inliye kalktı yerinden, gitti, kapıyı<br />

açtı. İçeri bir insan azmanı daldı ki, palabıyığının iki sivri ucuna iki adam asılsa taşır.<br />

- Bana örtünecek bişey ver de surda yatayım... dedi.<br />

Bay Hiçyok,<br />

- Benim de örtüneceğim yok, diye inleyince, arkasından kovalayan candarmadan kaçıp<br />

kurtulmuş olan haydut,<br />

- Haaaayt! diye yeri göğü 'inleten bir nağra savurup korkudan yere yığılmış olan Bay Hiçyok'un<br />

üstünden abasını, sırtından hırkasını sıyırıp aldı, bunları örtündü, yan gelip yattı ve horlamaya<br />

başladı.<br />

Yarıdan çok çıplak kalmış olan Bay Hiçyok'un kemikleri sabaha dek birbirine çarptı. Gün<br />

ağarırken haydut, abayı, hırkayı da alıp savuştu.<br />

Bay Hiçyok, açlıktan ölmek üzereydi. Son kalan bir baş soğanla bir tutam tuzundan başka<br />

yiyeceği<br />

1 U I \J K<br />

87<br />

yoktu. Ama günlerdir hep soğan yemekten bıkmıştı, artık soğanı hasta midesi götürmüyordu.<br />

İki elini Yüce Tepeye doğru açıp,<br />

- Ey koca Dümdük Hazretleri, sen ki daha yumurtadan çıkmamış sineğin gözünün rengini bile<br />

görürsün, sen ki daha yumurtadan çıkmamış bülbüllerin şakımalarını bile duyarsın, elbet beni<br />

de görüyor, açlıktan kuruyan barsaklarımın nasıl guruldadığını da duyuyorsun.<br />

Demeye kalmadı, gecekondunun kapısı güm güm dövülmeye başladı. Bay Hiçyok yetişip<br />

açmasa kapı kırılacaktı. Bay Hiçyok, büyük umutla, sürüklene sürüklene gidip kapıyı açtı.<br />

İçeriye önce bir nağra, sonra da nağrayı atan eşkıya daldı.<br />

- Ulan moruk, çabuk bana yiyecek çıkar! diye gürledi.<br />

Bay Hiçyok,<br />

-Bir lokma yiyeceğim yok... diyecek olduysa da, haydut, kafasına bir yumruk indirip palasını<br />

kınından sıyırınca, bir baş soğanla bir tutam tuzunu haydudun önüne koyup,<br />

- Buyur yiğidim, afiyetle ye, şeker bal olsun... dedi. Haydut, ziftlenip savuştu.<br />

Bay Hiçyok'un cıgarasızlıktan başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Tabakasının dibinde kalmış<br />

tütün kırıntılarını, tozlarını toplayıp gazete kağıdıyla bir cıgara sardı. İki elini Ulu Tepeye doğru<br />

açıp,<br />

- Ey büyük Dümdük Hazretleri, artık bana acı da yardım et, cıgarasızlıktan gözlerim<br />

kararıyor... derken kapı yıkılırcasına dövülmeye başladı. İşte en sonunda Dümdük Hazretleri<br />

onu görmüş, sesini duymuş ve bir yardımcı göndermişti. Ayaklarını sürüye sürüye büyük bir<br />

umutla gidip kapıyı açtı. Bir sarhoş yalpalayarak içeri dalıp,<br />

- Ulan moruk, kafam tuttu, çabuk bir cıgara ver diye bağırdı.<br />

Bay Hiçyok, cıgarasını saklamak isterken sarhoş zorla elinden cıgarayı aldı. Sarhoşun kızgınlığı<br />

geçmemişti.<br />

- Cıgaram yok diye bana yalan söylersin haa!.. Bay Hiçyok'u bir şamarda yere yıkıp kibritinin<br />

aleviyle, kavlamış, eski kulübenin çürük tahtalarını tutuşturmaya başladı. Birden kulübeyi<br />

alevler sarınca, keyifle cıgarasını tüttüren sarhoş da savuştu gitti.<br />

Yerdeki Hiçyok, zorlukla kendini alevlerden dışarı atıp yanmaktan kurtuldu. Karların üstünde<br />

inliyordu. İşte burada donarak ölüp kalacaktı. Sesinin gittikçe zayıfladığını, uzaktan Dümdük<br />

Hazretlerine duyuramadığını düşündü. Son gücünü toplayıp kalktı, yollara düştü. Saraya gidip<br />

Dümdük Hazretlerinin ayaklarına kapanacak, yardım dileyecekti. Ama o dimdik yokuşu çıkması

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!