29.06.2013 Views

“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

“13. GENEL KURUL” TOPLANTISI 25 Mayıs 2002 - İstanbul SMMM ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

istediğimiz bir birliğin temel kurallarına uyumdur. Bu uyumun gecikmeden sağlanmasından<br />

yanayız o nedenle de ulusal program olarak ilan edilmiş olan temel tercihlerden yana<br />

tavrımızı koymaya, o temel tercihleri desteklemeye devam edeceğiz.<br />

Değerli arkadaşlarım; hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz yıl hem kasım ayında hem şubat<br />

ayında önemli kriz yaşadık. Türkiye bıçak sırtında olan dengeleri zaten alt-üst oldu. Şimdi altüst<br />

olan bu dengeleri yeniden sağlamak üzere IMF’nin desteklediği Dünya Bankası’nın<br />

desteklediği bir programı uygulamaya çalışıyoruz. Tabii çeşitli toplantılarda, çeşitli<br />

etkinliklerde şuna tanık oluyoruz. Kahrolsun IMF. Elbette IMF acı reçeteyi sunan bir<br />

topluluk, bir organizasyondur. Önemli olan ona muhtaç olmamaktır. Akıllı olursak IMF’nin<br />

kapısını çalmadan, işlerini yürüten, dengelerini sağlayan uluslardır. Ne yazık ki biz işimizi<br />

yürütemediğimiz için, dengelerimizi sağlamadığımız için 18 kez o kapıyı çaldık ve pek<br />

çoğunu da yarım bırakmak suretiyle bir reçeteyi, bir programı uygulamaya başladık. Şimdi<br />

sonuncusunu uyguluyoruz. Elbette bu program acıdır, bu program toplumdan fedakarlık ister,<br />

bu program insanlara güçlükler, yükler, meşakkatler getirir, ama bunun gerekleri yerine<br />

getirilmediği takdirde düzlüğe çıkmak ne yazık ki mümkün değildir.<br />

Geçtiğimiz dönemler borçlarımızı çevirebilmek açısından çok büyük miktarlara ulaşan iç<br />

borcumuzu, dış borcumuzu çevirebilmek açısından belli bir başarı sağlanmıştır ve artık icra<br />

memurlarının Türkiye’de kapısını çalmayacağı belli olmuştur. <strong>2002</strong> yılında borçların<br />

çevrilmesi yönünde Türkiye herhangi bir sorunla karşı karşıya kalmayacaktır. Ama diğer<br />

sorunlar yani 2 milyona yaklaşan yeni işsizler, kapanan işyerleri, bacası tütmeyen fabrikalar<br />

bunların da mutlaka harekete geçirilmesi lazım. O nedenle hükümetin ekonomi bürokrasisinin<br />

artık bütün dikkatini reel sektör üzerinde yoğunlaştırılması lazım. Yüzebilecek olan, ufak<br />

tefek destekle tekrar üretime geçebilecek olan, istihdam yaratabilecek olan, ihracat<br />

yaratabilecek olan işletmeler mutlaka ve mutlaka cesaretle desteklenmelidir. Çok geciken<br />

<strong>İstanbul</strong> yaklaşımı adı altında reel sektöre finans sektörünün yardımını öngören program<br />

eksiksiz, gecikmeden ve cesaretle uygulanmalıdır. Bu program uygulanmalıdır ki, borçlarını<br />

ertelediğiniz zaman faaliyetine devam edebilecek olan, istihdam yaratabilecek olan işletmeler<br />

ayakta kalsın çalışmaya devam etsin.<br />

Yine değerli arkadaşlarım; bunu çok tartıştık. Vergi oranları Türkiye’de çok yüksek, özellikle<br />

vasıtalı vergi oranları çok yüksektir. Geçtiğimiz dört ayda yani <strong>2002</strong> yılının 4 ayında -ocak,<br />

nisan döneminde- vasıtalı vergi oranları yüzde 69’a ulaşmıştır. Yani toplam vergilerimizin<br />

yüzde 69’unu Katma Değer Vergisi gibi, Akaryakıt Tüketim Vergisi gibi vasıtalı vergilerden<br />

sağlıyoruz. Hepinizin bildiği gibi vasıtalı vergiler adaletsiz vergilerdir. Zengin de aynı vergiyi<br />

öder, fakir de aynı vergiyi öder. Oysa Anayasamızın 73’üncü maddesine göre vergi,<br />

mükelleflerin mali gücüne göre alınmalıdır. Vasıtalı vergi ise mali gücü gözetmeyen, insanlar<br />

harcama yaparken zorunlu harcamasını yaparken bile ödedikleri vergilerdir. Bir litre benzin<br />

aldığınız zaman ödediğiniz 1 milyon 410 bin liradan bir milyon lirası vergidir. Bu bir milyon<br />

lirayı Sakıp Sabancı da öder, işçi Ali Bey de öder; bu adaletsiz bir vergidir. Onun için yüzde<br />

69’luk bir oran son derece yüksektir ve vergi sistemimizin adaletsizliğinin en belirgin<br />

göstergesidir.<br />

Tabii vasıtalı vergilerin yüksek olması sadece vergi sisteminde çarpıklığa yol açmıyor, aynı<br />

zamanda ekonomide durgunluğa yol açıyor değerli arkadaşlarım. Onun için yüksek oranda<br />

katma değer vergilerinde, akaryakıt tüketim vergilerinde mutlaka ve mutlaka bir indirim<br />

yapılmalı ve bu yolla ekonomi canlandırılmalıdır.<br />

7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!