turkey2012-turkish
turkey2012-turkish
turkey2012-turkish
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
“MUHALİF BASIN VE KESİMLER SUSTURULMAYA ÇALIŞILIYOR.<br />
ÜLKENİN İÇİNDE BULUNDUĞU TABLO HİÇ İÇ AÇICI DEĞİL VE BÖYLE<br />
BİR ÜLKEDE GAZETECİLERDİR AYDINLIĞI TAŞIYANLAR.”<br />
— Azadiya Welat eski Genel Yayın Yönetmeni<br />
O keskin bakışları, o kadar masum ve çaresizdiler<br />
ki ilk defa içimin yanıp daraldığını hissettim.<br />
Bizi toplu halde gören bir sivil polis, arkadaşının<br />
elinde çırpınan küçük çocuğun montundan tutarak;<br />
“Çekin, çekin çocukları nasıl kullanıyorlar görsünler”<br />
derken, acıdan kıvranan çocuğun kolunu sert bir<br />
şekilde bükerek, fotoğrafını çekmemizi istedi.<br />
O anda görüntüyle beraber çıkan sesleri de<br />
kamera kayıtlarına almayı çok istiyordum. Bir şey<br />
yapamıyordum. Ama bu sokak ortasındaki işkencenin<br />
tanığı olması çok önemliydi. Ve bunu başarmıştım.<br />
Görüntü olaylardan birkaç gün sonra dünya<br />
televizyonlarında bile yayınlandı. Çocuk ekmek almak<br />
için çarşıya gelmiş, olayların içinde kalıp gözaltına<br />
alınmış ve sonrasında da işkence görmüştü…<br />
Ailesiyle görüşüp hakkında bilgi alma şansım<br />
olmuştu. Bu görüntü çıktıktan bir iki gün sonra<br />
görüntü yüzünden 1 Nisan 2008’de evime baskın<br />
olmuştu. Kasetlerim, özel eşyalarım, bilgisayar ve<br />
kitaplarıma el konmuştu.<br />
Gidebileceğim birçok yere eş zamanlı yapılan<br />
baskınlarla aranıyordum. n<br />
(İlk olarak 22 Şubat 2012 tarihinde yayımlanmıştır.<br />
Çiftçi neredeyse 2 yıl hapis yattıktan sonra Nisan<br />
2012’de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.<br />
Yasadışı örgüt Kürdistan Topluluklar Birliği’ne yardım<br />
etmek suçlamasıyla yargılanmaya devam ediyor.)<br />
FOTOĞRAF MAKİNAMI<br />
TEKRAR ELİME ALIRDIM:<br />
Azadiya Welat Genel Yayın Yönetmeni Ozan Kılınç<br />
Ayakkabısının teki köy yangınında kalmış bir çocuk<br />
olarak geldiğimiz Diyarbakır’da şairin “ilkokulun<br />
silgi kokan tebeşir lekeli” dediği yaşta yani “Amed’in<br />
barut kokan kan lekeli” yıllarında fakirliğin<br />
tetikçiliği ile gazete dağıtımcılığına başladım.<br />
Ki o yıllarda gazeteciler faili meçhul cinayetlere<br />
kurban gidiyordu; ancak ben bunun ne farkındaydım<br />
ne de bundan haberdar idim… Günün ilk ışıkları<br />
nabız gibi atmaya başlayınca dağıttığım gazeteleri<br />
bitirince okul çantasını sırtlayıp okula giderdim.<br />
Lise yıllarında gitmeye başladığım Güneş Kültür<br />
ve Sanat Merkezi’nde (GKM) yaptığım işin ayrımına<br />
varmış ve dağıttığım gazetenin manşetini okumak<br />
bile bir savaşta aydınlığı yaymaya çalışan birçok<br />
kişiden biri olduğumu fark etmemi sağlamıştı.<br />
24 Gazetecileri Koruma Komitesi<br />
Gazeteci olma fikrine yataklık ettiğim o günlerde Basın<br />
Şehitleri ve Özgür Basın geleneği beni çok etkilemişti.<br />
… Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesinin<br />
imtiyaz sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü iken 22<br />
Temmuz 2010 tarihinde kaldığım evin kapısı kırılarak<br />
gözaltına alındım.<br />
Evimi basan polislerin de potinlerine ve silahlarına<br />
dikkat etmiştim ve çocukluğumdaki kadar büyük ve<br />
sağlam görünmüyorlardı artık. Gözaltına aldıktan<br />
sonra savcılığa sevk edildim.<br />
Savcılık makamı ise örgütten nasıl talimat aldığımı<br />
soruyordu.<br />
Örgütten değil haber ajanslarından haber aldığımı<br />
ve haberleri böyle yayınladığımı belirttim.<br />
Nöbetçi mahkemeye çıkarıldığımda hakim suçlandığım<br />
konuyu detaylı bir şekilde anlatınca rahatladım.<br />
Çünkü suç işlemediğimi, sadece gazetecilik<br />
yaptığımı anladım.<br />
Böylece hakim, polis olan bilirkişilerin tercüme<br />
ettiği haberleri sordu ve sözde çevirisi yapılan gazete<br />
nüshalarını gösterdi.<br />
Ancak bir sorun vardı haber başka idi, çeviri başka.<br />
Hakime durumu izah etmeye çalıştım. Haberleri<br />
abonesi olduğum ajanstan aldığımı ve tercüme edilen<br />
haberin yanlı ve yanlış tercüme edildiğini anlattım.<br />
Avukatımın yaptığım savunmaya paralel savunması<br />
daha bitmeden hakimin götürün emri ile tutuklanıp<br />
elime kelepçe vurdukları Diyarbakır D Tipi Kapalı<br />
Cezaevi’ne getirildim.<br />
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi ile 5. Ağır Ceza<br />
Mahkemesi’nde açılan davalarda istenilen astronomik<br />
cezalar ile geçen mahkeme süreçlerinde, hem Kürt<br />
olarak hem de Kürtçe yayın yapan bir gazetenin<br />
imtiyaz sahibi olarak anadilimde yani Kürtçe savunma<br />
yapmak istedim ve savunma yapmama izin verilmedi.<br />
Savunma yapsam da yapmasam da değişen bir şey<br />
olmayacaktı.<br />
Çünkü her şey bir tiyatro oyununun gereklerine uygun<br />
işliyordu. Ajanslardan aldığımız ve yayınladığımız<br />
haberler polis tarafından çarpıtılarak Kürtçe’den<br />
Türkçe’ye çevrilmişti.<br />
Tamamen yanlış ve kendilerine göre çevrilmişti.<br />
Sis temin muhalif basını susturmak için kendi koyduğu<br />
yasaları bile yok sayarak yaptığı sözde mahkeme<br />
de savcılık ve mahkeme heyeti de rollerini çok iyi<br />
oynuyorlardı.<br />
Muhalif basın ve kesimler susturulmaya çalışılıyor…<br />
Ülkenin içinde bulunduğu tablo hiç iç açıcı değil ve<br />
böyle bir ülkede gazetecilerdir aydınlığı taşıyanlar.