dünden bugüne kıbrıs
dünden bugüne kıbrıs
dünden bugüne kıbrıs
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
dünyada da "yeni bir pırıltı, yeni bir umut ışığı" olmuştur.Güçlü büyük devletlerin baskısı<br />
altında bulunan ülkeler ve insanlar, "bu zircirlerin kırılabileceğini" görmüşlerdir.<br />
3) Türkiye-Kıbrıs İlişkileri<br />
Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin politikaları 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşundan<br />
başlayarak <strong>bugüne</strong> kadar ele alındığında,<br />
* Türkiye ile Kıbrıs'taki Türkler (Türk Yönetimleri) arasındaki izlediği politikalar,<br />
* Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler<br />
* Türkiye'nin KKTC'ye destek vermek ama bir üçüncü ülke gibi izlediği politikalar<br />
* Zürih ve Londra antlaşmalarına göre Kıbrıs adasının bütününden "bir garantör ülke olarak"<br />
izlediği politikalar olarak alt-başlıklara ayrılır.<br />
a. Türkiye 1960-1963 döneminde anayasının işlemesi için her türlü yardımı yapmıştır.<br />
Garantör ülke olarak Kıbrıs'ta Türk askeri (Türk alayı) bulundurmuştur. 1962 yılında<br />
Makarios'u Anayasa'yı değiştirme konusunda ilk girişimleri başlayınca, Kıbrıs'taki Türk tarafı<br />
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr.Fazıl Küçük ile birlikte, Ankara da gerekli uyarıları<br />
yapmıştır.<br />
1960-1963 dönemi, Rumlar henüz saldırılara başlamadan önce, Ankara Kıbrıs<br />
Cumhuriyeti'nin kurulmuş olmasından çok memnundu. Çünkü bu anlaşmalarla,<br />
* Kıbrıs Türkleri, aynen Rumlar gibi, bir taraf olarak, yeni Cumhuriyet'in "ortağı" durumuna<br />
geldiler. Kendi bağımsız idari, mali, adli ve polis yönetimleri de vardı. Hükümetleri 10<br />
bakandan (3)ü Türk idi. Türk olan Cumhurbaşkanı Yardımcısının "veto" hakkı bulunuyordu.<br />
Anayasa mahkemesi bile tarafsız bir başkandan meydana geliyordu.<br />
Ve Türkiye'nin "garantörlük" hakkı bulunduğu gibi, antlaşmalara göre bir Türk alayı da<br />
Kıbrıs'ta sürekli olarak konuşlandırılmıştır.<br />
Ankara'nın bu yapılanmadan hoşnuttu ve iki tarafın iyi niyeti ile bunun işletilmesini<br />
bekliyordu.<br />
b. 1963'te Rumlar Türklere saldırdılar ve işler bozuldu. Makarios ve Rum tarafı anayasası<br />
çalıştırmak istemiyordu. Nedeni çok açıktı; Bu anayasa ve yasalar uygulandığı taktirde<br />
Rumların Türkler üzerinde egemenlik sağlamaları olanak dışı idi. Makarios zaten Londra'da<br />
antlaşmayı "baskılar sonucu" ve istemeyerek imzalamıştı. Bunu açık açık da söylemişti.<br />
1963'den itibaren Rumların Türklere silâhla saldırmaları ve anayasayı ortadan<br />
kaldırmalarından sonra Ankara'nın Kıbrıs politikası 1974'e kadar şu çizgide seyretti,<br />
* Türklere karşı silâhlı saldırıların engellenmesi. Birkaç defa jet uçaklarının havadan fiili<br />
müdahalesi yanında 1464'de Erenköy'de gönüllülerin Kıbrıs'a çıkmalarına yardımcı oldu.