Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kendisine:<br />
– “Anlamadın <strong>ve</strong> uymadın!” denilir. Sonra kulaklarının<br />
arasına demirden bir sopa ile vurulur.<br />
Sopanın acısıyla öyle bir çığlık atar ki, onu insan<br />
<strong>ve</strong> cinlerden ibaret olan iki varlık dışında kendisine<br />
yakın olan bütün mahlûklar işitir.” 27<br />
Kabir Sıkması<br />
Hakîm-i Tirmizi, İbni Ömer’den (r.a) rivayet<br />
ettiğine göre şöyle demiştir: Resülullah (sallallahü<br />
aleyhi <strong>ve</strong> sellem) Sa’d bin Muâz’ın kab rine girdi <strong>ve</strong><br />
içinde biraz fazlaca durdu. Çıktığında orada bulunan<br />
ashab hazerâtı:<br />
– “Yâ Resülallah kabirden niçin geç çıktınız?”<br />
diye sordular. Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem)<br />
cevaben:<br />
– “Kabir Sa’d’ı sıkmıştı. Genişletmesi için<br />
Allah’a dua ettim.” buyurdular.<br />
Hz. Aişe validemizden rivayet edildiğine göre<br />
Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) şöyle buyurmuştur:<br />
“Muhakkak kabrin bir sıkması vardır<br />
ki, eğer ondan kimse kurtulacak olsaydı Sa’d<br />
b. Mu’âz kurtulurdu.” 28 Sa’d’ın bazı akrabalarına,<br />
“Resülullah’ın ‘Kabir Sa’d'ı sıktı’ sözünden ne anladınız?”<br />
diye sorulmuş, onlar cevaben: Bu konuda,<br />
Resülullah’a (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) ne kastettiği<br />
soruldu <strong>ve</strong>: “Küçük taharette kusurlu davrandığından<br />
dolayı kabir Sa’d’ı sı kıştırdı.” cevabı alındı demişlerdir.<br />
29<br />
Hz. Aişe validemiz Resul-i Ekrem (sallallahü<br />
aleyhi <strong>ve</strong> sellem) Efendimiz’e bir gün şöyle diyor:<br />
“Ey Allah’ın Resulü, sen bana Münker <strong>ve</strong> Nekir’in<br />
seslerini <strong>ve</strong> kabir sıkmasını anlattığın günden beri<br />
hiçbir şeyden tat alamaz oldum.” Bunun üzerine<br />
Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem): “Ey Aişe,<br />
Münker <strong>ve</strong> Nekir’in sesleri mümine, gözdeki sürme<br />
gibi gelir. Kabir sıkması da mümine, şefkatli bir<br />
annenin yavrusunun başını okşaması gibidir. Ama<br />
ya Aişe, şakîlere yazıklar olsun ki onlar kabirlerinde,<br />
düz <strong>ve</strong> sert taş üzerine yumurtanın çarpılıp kırılması<br />
gibi sıkıştırılacaklardır.” 30<br />
Kabir Azabından Korunma İçin Dua Etme<br />
Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem): “Allah’ım,<br />
ben Cehennem azabından sana sığınırım. Kabir<br />
azabından da sana sığınırım” 31 şeklinde dua ederdi.<br />
Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) bir cenazenin<br />
namazını kıldırdı. Okuduğu duada şunları ezberledik:<br />
“Allah’ım, şunu mağfiret et <strong>ve</strong> şuna rahmet<br />
eyle. Afiyet <strong>ve</strong>r, affeyle, vardığı yerde ikramda<br />
bulun, girdiği yeri genişlet. Onun günahlarını kar<br />
<strong>ve</strong> buzla yıka, hatalardan pâk eyle, tıpkı elbisenin<br />
kirden pâk edilmesi gibi. Onu dünyadaki evinden<br />
daha iyi bir e<strong>ve</strong>, ailesinden daha hayırlı bir aileye<br />
koy, eşinden daha hayırlı bir eşe ulaştır. Onu kabir<br />
azabından, ateş azabından sakındır.” 32<br />
Resülullah (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) Mülk<br />
Sûresi ile alâkalı olarak şöyle demiştir: “Bu sûre<br />
(kabir azabına <strong>ve</strong>ya kabir azabına sebep olan günahlara<br />
karşı) engeldir, bu sûre kurtuluş sebebidir, kişiyi<br />
kabir azabından kurtarır.” Benzer bir rivayette de:<br />
“Mülk Sûresi, kabirde, onu okumayı itiyat hâline<br />
getiren kişinin yerine mücadele eder <strong>ve</strong> onu azaptan<br />
korur.” 33 denilmektedir.<br />
Netice<br />
Temel olarak üç âlem ya da boyut vardır: Dünya<br />
yurdu, berzah yurdu <strong>ve</strong> ebedî kalınacak ahiret<br />
yurdu. Allah (celle celâlühü) her bir yurda ait özel<br />
hükümler tespit etmiştir. Kabirdeki ateş ile kabirdeki<br />
nimetler, ne dünyadaki ateş, ne de dünyanın<br />
nimetleri türündendir. Yüce Allah onun toprağını,<br />
üstündeki <strong>ve</strong> altındaki taşları, dünyadaki kor<br />
ateşten çok daha sıcak olacak hâle gelinceye kadar<br />
kızdırır da, dünya ehlinden hiç kimse bunu hissedemeyebilir.<br />
Bir kısım hadîslerden öğrendiğimize göre, Hazreti<br />
Abbas (radıyallâhu anh), şiddetle arzu etmesine<br />
rağmen, Hazreti Ömer’i (radıyallâhu anh) ancak <strong>ve</strong>fatından<br />
tam altı ay sonra rüyasında görebilir <strong>ve</strong> sorar:<br />
“Neredeydin yâ Ömer?” Hazreti Ömer, “Sorma,<br />
hesabı henüz <strong>ve</strong>rebildim.” der. Belki, orada<br />
üzerinde en ufak bir iz kalmaması için Mevlâ, onu<br />
böyle bir ameliyeye tâbi tutmuştur; şu kadar var ki<br />
onun hesabı kendi seviyesi <strong>ve</strong> mukarrebînden olması<br />
açısından değerlendirilmelidir. E<strong>ve</strong>t, günah<br />
<strong>ve</strong> zellelerin küçüklerini temizlemede kabrin sıkması<br />
<strong>ve</strong> tazyiki büyük bir rol oynar. Kabir hayatına<br />
inanmak esastır. Fakat onun keyfiyeti ile alâkalı<br />
yakışıksız iddialar Allah’a karşı saygısızlıktır. Kabir<br />
hayatı, halk-ı cedid, yani yepyeni bir yaratılış eseridir.<br />
Hazreti Âdem’in melekleri hayran bırakan<br />
yaratılışı gibi, kabir ehlinin yaşayışı da insanların<br />
dünyevî ölçü <strong>ve</strong> kâidelerle idrak edemeyecekleri,<br />
anlamakta zorluk çekecekleri bir hayattır. 34<br />
Dünden bugüne ulemanın neredeyse tamamı<br />
telâkki bi’l-kabûl şeklinde kabir azabının varlığını<br />
kabul etmişlerdir. Elbette ki Yüce Allah’ın<br />
kudreti geniş <strong>ve</strong> hayret <strong>ve</strong>ricidir. Şu kadar var ki<br />
bazı emmâre nefisler, bilgisini kuşatamadıkları,<br />
ilme’l-yakîn bir tarzda anlayamadıkları hususları<br />
yalanlama eğilimindedirler. Yüce Allah, kudretinin<br />
akıllara durgunluk <strong>ve</strong>recek yönlerini bazı yüksek<br />
şahsiyetlere göstermeyi dilediği takdirde gösterir.<br />
18 | YENİ ÜMİT DERGİSİ