You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
lebe okutan İmam Hâdimî diğer yandan medresenin<br />
kütüphanesini zenginleştirir. Kütüphanesi saray<br />
tarafından <strong>ve</strong> hayır ehli kimselerin bağışlarıyla<br />
desteklenir. Hâdim Medresesi’nde; Tefsir-Hadis,<br />
İslâm Hukuku, İslâm Felsefesi, İlm-i Kelâm <strong>ve</strong><br />
Arap Edebiyatı Bölümleri olmak üzere beş dalda<br />
eğitim <strong>ve</strong>riliyordu.<br />
Çok yönlü bir kişi olan Hz. Hâdimî, müderrisliğinin<br />
yanında hem Nakşî şeyhliği hem Hâdim<br />
müftülüğü yapmıştır. O dönemde müftüler civardaki<br />
âlimler tarafından “gizli oy” usulüyle seçilmekteydi.<br />
En yüksek oyu alan kişi Şeyhülislâmlık<br />
makamına müftü olarak bildiriliyordu. Müftü, bulunduğu<br />
yerde ilmiye sınıfını temsil eder <strong>ve</strong> idarede<br />
sözü geçerdi.<br />
Hz. Hâdimî kendisini sadece medrese talebelerine<br />
adamış biri değildi. O; toplumun içine karışan,<br />
halkı irşad etmeye önem <strong>ve</strong>ren gayretli bir<br />
âlim <strong>ve</strong> mâneviyat büyüğüdür. Bu maksatla zaman<br />
zaman Konya’ya gider, Alaaddin Camii’nde vaazlar<br />
ederdi.<br />
Talebeleri<br />
İlim öğretmek <strong>ve</strong> talebe yetiştirmek onun kendine<br />
biçtiği biricik misyondu diyebiliriz. O, bu<br />
uğurda kendisine teklif edilen imkân <strong>ve</strong> makamları<br />
kabul etmemiştir. Payitahtta meşhur bir âlim<br />
olarak yaşama imkânı varken geçit <strong>ve</strong>rmez bir dağ<br />
kasabasında ömrünü geçirmiştir.<br />
“Mum dibine ışık <strong>ve</strong>rmez.” atasözünün aksine<br />
İmam Hâdimî, babası gibi, çocuklarının tamamına<br />
ilim öğretmiştir. Oğullarından Hacı Saîd Efendi,<br />
Mekke-i Mükerreme kadılığı yapmış; Abdullah<br />
Efendi, babasının çoğu eserini istinsah etmiş, diğer<br />
beş oğlu da ilimle iştigal etmiştir.<br />
Bereketli bir ömür süren İmam Hâdimî, kendi<br />
çocuklarının dışında birçok âlim yetiştirmiştir. İsmail<br />
Gelenbevî, Gözübüyükzâde İbrahim Efendi,<br />
Muhammed b. Süleyman Kırkağacî, Hâfız Hasan<br />
Üskübî bunlardan bazılarıdır. Talebelerinin memleketlerinden<br />
anladığımıza göre Osmanlı coğrafyasının<br />
hemen her tarafından Hz. Hâdimî’nin talebesi<br />
olmuştur.<br />
Eserleri<br />
Kitap yazma işini ibadet neş<strong>ve</strong>siyle yapan Hz.<br />
Hâdimî, genç yaşlarından itibaren eser telif etmeye<br />
başlamıştır. Zîrâ ona göre eser yazmak; başkalarına<br />
faydası geçen ibâdetlerin en hayırlısı, daimî olan<br />
amellerin en büyüğü, sadaka-ı câriyenin en kuv<strong>ve</strong>tlisidir.<br />
Bu inancın <strong>ve</strong>rdiği azimledir ki kendisi<br />
irili ufaklı 80’den fazla eser telif etmiştir.<br />
O; bir ilim, irfan <strong>ve</strong> irşad merkezi<br />
hâline gelen medresesinde<br />
gelenekten kopmadan, çağına<br />
göre yenilenerek İslâmî düşünceyi<br />
<strong>ve</strong> yaşantıyı temsil etmiş<br />
devasâ bir kamettir. Mağlubiyet<br />
psikolojisine kapılmadan,<br />
savrulma yaşamadan, dimdik<br />
ayakta durarak ehl-i sünnet<br />
çizgisini sürdürmüştür.<br />
Tefsir, hadis, fıkıh, akaid, tasavvuf gibi birçok<br />
farklı sahada eserleri olduğu için o hem fıkıhçı hem<br />
tefsirci hem hadisçi hem felsefeci hem de mutasavvıflar<br />
arasında sayılabilmektedir. Eserlerinin tamamına<br />
yakınını zamanın ilim dili olan Arapça ile<br />
kaleme almıştır.<br />
En bilinen eseri İmam Birgivî’nin Tarikatü’l-<br />
Muhammediye adlı eserine yazdığı Berika isimli şerhidir.<br />
Mecâmi’ul-Hakâik adlı eseri fıkıh usulüne ait<br />
olup Mecelle’nin önemli bir kaynağıdır. Hâşiye alâ<br />
Düreri’l-Hükkam, Molla Hüsrev’in Hanefî fıkhına<br />
ait eserinin şerhidir. Arâ’isü’n-Nefâis mantık üzerinedir.<br />
İstanbul’da padişahın huzurunda ders olarak<br />
takrir edilmiş <strong>ve</strong> takdir görmüştür.<br />
Bunların dışında: Risale fi beyani mahiyeti’ttarikatı’n-Nakşibendiyye,<br />
Risale fi istihbabiyye Erbain,<br />
Risale nasâyıh <strong>ve</strong>’l-<strong>ve</strong>sâyâ, Vasiyetname-i Hâdimî,<br />
Nasihat-ı Hâdimî, Risale fi’l-izâfeti’l-lafziyye, Şerh<br />
ala kasideti’l-bürde, Risaletân fi hakkı duhân, Risale fi<br />
hakkı’l-kah<strong>ve</strong>, Risale fi hakkı mesnuniyyeti’l-misvak,<br />
Risale huşu fi’s-salat, Risale vazâif-i cenâiz; Risaletü’lvazâifi’l-mevtâ;<br />
Vazâifu’l-bediâ, Risale fi kavlihi teâlâ<br />
“İnne ba’za’z-zann ismün”, Risale fi âdâb kıraatı’l-<br />
Kur’ân <strong>ve</strong> fazâilihâ… gibi Kur’ân okuma âdabı, Besmele<br />
tefsiri, zikrin faziletleri, evlatlarına <strong>ve</strong> talebelerine<br />
nasihat <strong>ve</strong> vasiyetleri, sigara, kah<strong>ve</strong>, cenaze,<br />
namazda huşu... hakkında yazılmış onlarca eseri<br />
vardır.<br />
Vaazlarında <strong>ve</strong>zinli <strong>ve</strong> kafiyeli sözler söylediği<br />
aktarılan Hz. Hâdimî’nin, şiirlerinin olduğu bir divandan<br />
söz edilmekteyse de kaynaklarda böyle bir<br />
divana ulaşılamadığı zikredilmektedir. Günümüze<br />
sadece birkaç şiiri ulaşabilmiştir.<br />
YENİ ÜMİT DERGİSİ | 49