Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Bu âyette geçen “âlemîn” kelimesiyle bütün<br />
yaratıklar kastedilmektedir. 1 Yani Sevgili Peygamberimiz<br />
(sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) bütün varlık için<br />
bir rahmet <strong>ve</strong>silesidir. “Âlemler”den maksadın,<br />
Resulüllah’ın, kendilerine peygamber olarak gönderildiği<br />
bütün insanlar mı yoksa sadece mü minler<br />
mi olduğu hakkında farklı görüşler zikredilmiştir.<br />
Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir görüşe göre<br />
buradaki âlemlerden maksat; Resulüllah’ın (sallallahü<br />
aleyhi <strong>ve</strong> sellem) kendilerine peygamber olarak<br />
gönderildiği bütün varlık lardır. Bunların mümin<br />
<strong>ve</strong>ya kâfir olmaları fark etmez.<br />
Bu âyetteki rahmet kelimesinin cümledeki konumu<br />
hakkında de ğişik kanaatler ileri sürülmüştür.<br />
Bu kanaatlerden biri bu kelimenin cümlede “hâl”<br />
oluşudur ki bu takdirde âyetin mânâsı “Biz, seni<br />
ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” şeklinde<br />
olur. 2 Diğer bir yaklaşıma göre de rahmet kelimesi<br />
“ersele” fiilinin “mef’ûlün leh”i olmaktadır ki bu<br />
takdirde de mânâ: “Biz, seni ancak âlemlere merhametimizden<br />
dolayı gönder dik.” şeklinde olur. 3 Biz<br />
de bu ikinci mânâyı tercih ederek yorumumuzu<br />
ya pacağız. Yüce Allah, doğru yoldan çıkıp inkâra,<br />
şirke düşmelerinden dolayı insanlara merhamet<br />
etmek istemiştir. İşte o merhametten dolayı Hz.<br />
Peygamber’i (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) göndermiştir.<br />
Başka bir ifade ile Hz. Peygamber, Allah Teâlâ’nın<br />
insanlara olan merhametinin bir tezahü rüdür.<br />
Yağmur nasıl bir rahmet olarak yeryüzünün hayat<br />
bulmasına <strong>ve</strong>sile oluyor ise, Sevgili Peygamberimiz<br />
Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) de<br />
insanlığın mânen hayat bulmasına <strong>ve</strong>sile olmuştur<br />
<strong>ve</strong> kıyamete kadar da olmaya devam edecektir. İnsanlık<br />
onun sayesinde içine düşmüş olduğu küfür<br />
<strong>ve</strong> dalâletin o korkunç girdabından kurtulmuş, hakikati<br />
görmüş <strong>ve</strong> imanla müşerref olmuştur. Kendi<br />
öz kız çocuklarını bile diri diri toprağa gömebilecek<br />
kadar vahşileşip insanlık sınırından çıkmış olan<br />
toplumlar onun neşretmiş olduğu nur sayesinde<br />
insan-ı kâmil olma yoluna girmiştir. İşte bu yönüyle<br />
o, bütün insanlık için başlı başına bir rahmettir.<br />
O getirdiği dinî <strong>ve</strong> ah lâkî prensipler sebebiyle<br />
insanlık için bir rahmet olmuştur. Nitekim kendisi<br />
de bir hadisinde “Ben bir rahmet <strong>ve</strong> hidayet<br />
rehberiyim.”(Dârimî, Mukaddime, 3.) buyurmuş.<br />
Müşriklere beddua etmesini teklif edenlere, “Ben<br />
lânetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim.”<br />
diye cevap <strong>ve</strong>rmiştir. 3<br />
Efendimiz’in (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) evrensel<br />
rahmet oluşunu farklı başlıklar altında incelemek<br />
istiyoruz:<br />
1- Müminlere Merhameti<br />
Allah Resulü’nün (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) temsil<br />
ettiği rahmetten öncelikle müminler istifade etmiştir.<br />
Çünkü O, müminlere karşı rauf <strong>ve</strong> rahîmdir.<br />
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber<br />
gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok<br />
ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı<br />
da çok şefkatli <strong>ve</strong> merhametlidir.”(Tevbe, 9/128.)<br />
Bu âyet, Efendimiz’in (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem)<br />
Müminlere olan şefkat <strong>ve</strong> ilgisini, onlar için nasıl<br />
endişelendiğini, kendisine inananların sıkıntılarına<br />
tahammül edemediğini, bunların kendisine çok<br />
ağır geldiğini, müminlere olan şefkat <strong>ve</strong> merhametini<br />
çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir.<br />
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem)<br />
ümmetine öyle düşkündür ki, ümmetinin dünya<br />
<strong>ve</strong> ahirette sıkıntıya düşmesi onu çok üzerdi. O’nu<br />
en çok düşündürüp üzen de ümmetinden cehennem<br />
azabına düşecek olanların halidir. Ümmetinin<br />
Cehennem azabına düşmemesi için onları her konuda<br />
uyarmış <strong>ve</strong> ikaz etmiştir. Bizleri bir baba şefkatiyle<br />
iyilik <strong>ve</strong> güzelliklere yönlendirmiştir. Nitekim<br />
bir hadîs-i şerîflerinde “Hiç şüphesiz ben size<br />
bir babanın evlâdına olan durumu gibiyim.”(Ebu<br />
Davud, Taharet, 4.) buyurmuştur.<br />
Görüldüğü gibi Efendimiz’in (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong><br />
sellem), ümmetine şefkat <strong>ve</strong> merhameti bir babanın<br />
evlâdına olan şefkat <strong>ve</strong> merhameti gibidir. Onun<br />
rahmeti sadece kendi zamanında yaşayan müminlere<br />
yönelik değildir. Kıyamete kadar gelecek olan<br />
bütün ümmetini kapsamaktadır. Onun ümmetine<br />
düşkünlüğü her gece sabahlara kadar ümmeti<br />
için dualarla Rabb’ine yakarmasına sebep olurdu.<br />
Nitekim bir gün ellerini kaldırmış: “Allah’ım,<br />
ümmetimi koru, ümmetime acı!” diyerek ağlayarak<br />
dua ederken, Yüce Allah, Cebrail’e: “Ey<br />
Cebrail! Git Muhammed’e niçin ağladığını sor!”<br />
buyurur. Cebrail, geldiğinde Efendimiz ümmeti<br />
için ağladığını söyler. Cebrail, Allah’ın huzuruna<br />
döner <strong>ve</strong> durumu anlatır. Yüce Allah buyurur<br />
ki: “Ey Cebrail! Muhammed’e git <strong>ve</strong> şunu söyle:<br />
Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz, asla<br />
üzmeyeceğiz.”(Müslim, İman, 346.)<br />
Resulullah’ın (sallallahü aleyhi <strong>ve</strong> sellem) müminler<br />
için bir rahmet olması hem dînî, hem de<br />
dünyevî yöndendir. Dînî yönden rahmet olması:<br />
Hz. Peygamber, insanlar câhiliye dediğimiz karanlık<br />
bir devirde, dalâlet içerisindeyken <strong>ve</strong> aynı zamanda<br />
Ehl-i Kitab’ın da, kendi kitaplarında ihtilâfa<br />
düştükleri bir dönemde gönderilmiştir. Böylece<br />
Allah onu, gerçeği aramaya <strong>ve</strong> kurtuluş ile mükâfatı<br />
YENİ ÜMİT DERGİSİ | 31