yerel ve global krizlerin dıŠticaretimiz üzerine etkileri
yerel ve global krizlerin dıŠticaretimiz üzerine etkileri
yerel ve global krizlerin dıŠticaretimiz üzerine etkileri
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Çubukcu, F., Naycı, Ö., Akpınar, Ş., Ayyıldız A.<br />
6. Türkiye’de Yaşanan Ekonomik Krizler<br />
1929 yılında yaşanan Büyük Bunalım <strong>ve</strong> sonrasında Türkiye’de gerek iç ekonomik<br />
gelişmelere, gerekse uluslararası ekonomik konjonktüre bağlı olarak birçok kriz dönemi<br />
yaşanmıştır.<br />
Son 30 yılda ekonomide iç <strong>ve</strong> dış kaynaklı çeşitli krizlerle karşılaşılmıştır. Bazı krizler<br />
sonucunda, ekonomide tam anlamıyla yapısal bir yenilenme yaşanırken, bazılarında krize yol<br />
açan <strong>ve</strong>ya krizin etkisini derinleştiren içsel sorunlara karşı önlemler alınmıştır. Ekonomide<br />
yaşanan kriz <strong>ve</strong> bunun sonucunda geniş kapsamlı yeniden yapılanma süreci 1980 krizinde<br />
gözlenmiştir. 1977 yılından itibaren ekonomide gittikçe belirginleşen <strong>ve</strong> 1979 yılındaki ikinci<br />
petrol şoku ile derinleşen krize karşı “24 Ocak Kararları” olarak bilinen bir dizi yapısal<br />
düzenleme 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.[10]<br />
1980’e gelinirken, 1971 <strong>ve</strong> 1973 petrol şoklarının da yansıması olarak enflasyonda üç<br />
haneli seviyelere ulaşılması, ihracatın tıkanması <strong>ve</strong> ödemeler dengesinde rekor açıklar, döviz<br />
rezervlerinde azalma <strong>ve</strong> buna bağlı ithalatta kısıtlamalar, büyümede duraklama <strong>ve</strong> dövize<br />
çevrilebilir mevduat hesaplarında kur garantisinin kaldırılması <strong>ve</strong> yurt dışı çıkışlarına<br />
sınırlandırmalar getirilmesi, vadesi gelen dövize çevrilebilir mevduat borçları <strong>ve</strong> bunların<br />
faizlerinin ödenememesi gibi sorunlar bulunuyordu.<br />
1980’lerde dışa açılma <strong>ve</strong> serbest kur rejimi ile ihracatta çok önemli sıçramalar<br />
kaydedilmiş; dış ticaret fazlasının GSMH içindeki payında 1980-1984 döneminde fazla<br />
iyileşme görülmemiş, ancak 1985’ten sonra bu oranda lehte sonuçlara ulaşılabilmiştir. Đstikrar<br />
politikasının temel amaçlarından olan yüksek enflasyonu düşürme hedefinin<br />
gerçekleştirilememiş olması, ekonomideki sonradan ortaya çıkacak dengesizliklerin kaynağı<br />
olmuştur.<br />
Türkiye ekonomisinde kırılmanın olduğu finansal liberalizasyon sonrası dönemde, yani<br />
1991, 1994, 1999 <strong>ve</strong> 2001 yıllarında, fert başına milli gelirde düşüşler gözlemlenmiştir. Bu<br />
dönemde Türkiye ekonomisi 1994 <strong>ve</strong> 2000-2001 yıllarında ağır ekonomik krizler yaşamış;<br />
1994, 1999 <strong>ve</strong> 2001 yıllarında IMF ile Stand-by anlaşmaları yapmak durumunda kalmıştır. [2]<br />
Şubat 2001 Krizinin ardından Nisan ayı ortasında “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”<br />
kapsadığı önlemler <strong>ve</strong> yasal düzenlemeler ile birilikte kamuoyuna açıklanmıştır. Program<br />
yapısal reformlar <strong>ve</strong> yasal düzenlemelere öncelik <strong>ve</strong>rmiştir. Program çerçe<strong>ve</strong>sinde, mali<br />
sektörün yeniden yapılandırılması, Merkez bankasının bağımsızlığının sağlaması, devlette<br />
şeffaflığın artırılması, kamu finansmanının güçlendirilmesi <strong>ve</strong> ekonomide rekabetin <strong>ve</strong><br />
etkinliğin artırılması amaçlanmıştır.<br />
2001 sonrası dönemde, ekonomide yaşanan iç <strong>ve</strong> dış kaynaklı dalgalanmalar genelde kısa<br />
süreli, reel büyüklükler üzerine <strong>etkileri</strong> sınırlı <strong>ve</strong> çoğunlukla döviz kuru kaynaklı olmuştur.<br />
Dalgalanma dönemlerinde, özellikle para politikası kararları devreye sokulmuş <strong>ve</strong> beklenti<br />
yönetimine öncelik <strong>ve</strong>rilmiştir. 2006 yılı Mayıs-Haziran döneminde yaşanan döviz kuru<br />
dalgalanması hem piyasa göstergeleri hem de reel büyüklükler üzerine önemli ölçüde etkili<br />
olmuş <strong>ve</strong> para politikası önceki dalgalanmalardan daha sert tepki <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
ABD’de başlayan “Mortgage Kredileri” kaynaklı kriz, 2008 yılı Eylül ayından itibaren<br />
“Global Finansal Krize” dönüşmüş <strong>ve</strong> tüm ülkeleri etkisi altına almıştır. Başta gelişmiş<br />
ülkeler olmak üzere tüm ülkeler para politikalarını gevşetmişler, ekonomideki daralmayı<br />
hafifletmek için genişlemeci maliye politikası uygulamalarına başlamışlardır. 2008 yılı son<br />
çeyreğinde, hemen hemen tüm ülkelerde ekonomik daralma yaşanmış, sanayi üretimi,<br />
istihdamı <strong>ve</strong> dış ticareti büyük ölçüde gerilemiştir.<br />
8