16.11.2014 Views

KEMALiZM - Toplumsalbilinc.org

KEMALiZM - Toplumsalbilinc.org

KEMALiZM - Toplumsalbilinc.org

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

62<br />

"Allaha güvenerek ve peygamberin ruhunun yardımcı olacağına inana -<br />

rak bundan böyle ulu devletin ve Osmanlı ülkesinin iyi yönetimi konusunda<br />

bazı yeni yasaların çıkarılması ve kıırumlaştınlması gerekli ve önemli<br />

görülerek..." dedikten sonra, "Yüce saltanatımızın uyruğu olan Müslü -<br />

man ahali ve öteki uluslar padiĢahlığımızın bu yardımlarına istisnasız<br />

eriĢmek üzere can, ırz, namus ve mal maddelerinden, seri hükümler gereğince<br />

bütün Osmanlı ülkemiz ahalisine padiĢahlığım tarafından tam bir<br />

güvenlik verilmiĢ ... insan mutluluğunun amaçlanması; Amerikan anayasasına<br />

Britanya İmparatorluğu'nun 'zenginliğin amaçlanması' ilkesine<br />

nazire olarak konan ilke..."<br />

Hukuk yönünden mal güvenliğinin bulunmayıĢı durumunda ise<br />

herkes ne devlet ne ulusuna mnmayıp ve ne de memleketin<br />

kalkınmasına bakmayıp daima endiĢe ve ıstıraptan kurtulmadığı gibi,<br />

bunun tersi olduğunda; yani mallarından ve mülklerinden tam bir<br />

güven içinde olduğu zaman hemen kendi iĢiyle ve geçim düzeyini<br />

yükseltmekle uğraĢıp ve kendisinde günden güne devlet ve millet<br />

gayreti ve yurt sevgisi artıp ona göre iyi davranıĢla çalıĢacağı su<br />

götürmez." (Stefanos Yerasimos, Age, Syf: 341-342,Abç)<br />

Eski toprak yasalarından kopuĢun ifadeleridir bu. Mülkiyet hakkı tanınmasından,<br />

vergi eĢitliğine (biliyorsunuz, Hıristiyan uyruklular bir de kelle<br />

vergisi -Cizye- veriyorlardı) oradan da askeri yükümlülükte eĢitliğe (Hıristiyan<br />

uyruklular Yeniçeri Ocakları dıĢında askeri bir yükümlülük altında değillerdi.<br />

Yeniçeri Ocağını ise, II. Mahmut 1821 yılında kaldırmıĢtı büyük bir<br />

katliamla) kadar bir takım haklar sıralanıyordu. Tarihçiler, Tanzimat<br />

Ferma-nı'na Avrupalı kapitalistler için "al beni" fermanı der. Arkasından<br />

1858 yılında Arazi Kanunnamesi gelir. Bütün bunlar, kör, topal ağır aksak<br />

ilerler. Bu oluĢum ne midir? Bu kapitalizmin geliĢipte feodal yapıyı çözmesi<br />

değildir! Bu, Asya feodalitesinden batı tipi feodal bir oluĢuma dönüĢümdür.<br />

1939 Tanzimat Fermanı'nm ekonomik açıklanması budur. Osmanlı 'daki<br />

mutlaki-yetçi yapı, hiç de imparatorluğu kapitalist yörüngeye sokmamıĢ,<br />

dahası ya-rı-sömürge statüsünden dolayı, kapitülasyonlar bu ülkede<br />

geliĢmekte olan el sanatları, manifaktür sanayiyi çökertmiĢ imparatorluğu<br />

bir arı kovanı gibi oymuĢ, içini boĢaltmıĢ, tıpkı Latin Amerika'da Potosi'nin<br />

baĢına gelen gibi, çöl durumuna çevrilme durumunu Osmanlıda yaĢamıĢtır.<br />

(Dipnot 4)<br />

Dahası, hızla sömürge olmaya doğru götürmüĢtür. Duyun-u Umumiye,<br />

tütün Reji'si ve Osmanlı Bankası'nın oynadığı roller ortadadır. Daha beteri<br />

gelecektir bunların arkasından. "Açık iĢgal" gibi; evet ne kerametse altıyüz<br />

yıl kapitülasyonların boyunduruğunda kalan Osmanlı, ne kendi iç dinamiği<br />

ile (kapitülasyonların rolüne değinmiĢtik kısaca) ne de kapitülasyonlar ile<br />

bir türlü "kapitalist" olamamıĢ, feodal evreyi bile bir kaç değiĢik yönde, çapraĢık<br />

bir Ģekilde yaĢamak zorunda kalmıĢıtr. Batı da ise kapitalist evrim<br />

"dörtyüz yıllık" bir dönem yaĢanmıĢtır yaklaĢık olarak. (Her ülkede bazı<br />

farklılıklar olsa bile.) Batıya geçmeden önce bir noktayı vurgulayıp sonra<br />

bir baĢka konuya kısaca değinelim. Gerek Tanzimat Fermanı (1839) gerekse<br />

1858 Arazi Kanunu'ndan yararlananların, eĢraf, ayan ulema ve batılı kapitalistler<br />

olduğunu belirtelim. Bu toprağı "iç" etme, Jön-Türk ve<br />

Kemalist-lerce de sürecektir savaĢ yıllarında. Sözü bu kısımda Ģöyle<br />

bağlayalım: Bu tür çabalarla ulusal ayrıĢımların önüne geçebilmiĢ midir<br />

Osmanlı? Hayır! Artık sadece Hıristiyan uluslar değil (Balkanlar'daki<br />

uluslar ve Ermeni ulusal hareketi) Müslüman uluslar da ayağa kalkmıĢ<br />

vaziyettedir Osmanlı'da.<br />

Yatakta ölmeyi "mundar" sayan Kürtler ayakladır. 1806 Babanzade<br />

Ayaklanmasını 1813'te Abbas Mirza'nın baĢkaldırısı izler. 1828'de MuĢlu<br />

Emir PaĢa'yla, 1832'de Mir Mahmut'la devam eden Kürt ulusal ayaklanmaları<br />

en görkemli atılımını 1842'de Bedirhan Bey önderliğinde gerçekleĢtirir;<br />

bütün Botan'da hakimiyet ele geçirilir ve "savaĢ yasaları"nı ilan<br />

eder. Diğer Kürt ve azınlık Beylerini bu yasalara ya gönüllü ya da gönülsüz<br />

uymaya davet eder, zorlar dahası. Ben bu yasalarda, Bedirhan hareketinde,<br />

ulusal bütünlüğünü sağlamak için "Alman Prenslerini öldürün!" diyen<br />

Alman burjuvazisinin çığlığını görüyorum. Osmanlı entrikalarla böler bu<br />

hareketi; yenilir Bedirhaniler. Ama Kürt ulusal baĢkaldırıların arkası<br />

kesilmez. 1855 YezdanĢir, 1880'de Mehrili Abdullah önderliğinde sürer gider<br />

bu ayaklanmalar. Harekette bütünlük yoktur; budur esas yenilgi nedeni.<br />

Haziran 1890'da Ermeni ulusu ayaktadır Erzurum'da, 1890<br />

Tem-muz'unda Ermeni komitacılar Ġstanbul Kumkapı'da eylemlerini<br />

arttırır, ayaklanmalar düzenlenir. 1892'de Van'da "Vanguli" Osmanlı<br />

askerleriyle çatıĢır. 1893 Yozgat'ta ayaktadır yine Ermeniler. 1894<br />

görkemli direniĢlere sahne olur Sasun'da! Hareketin baĢını çarıklı savaĢçı<br />

"Kevork ÇavuĢ" çekmektedir. Ermeniler ona "Dağların aslanı" der;<br />

yetmez, o bir "savaĢ<br />

63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!